Bugün[11 Temmuz 2025]
itibarı ile 16.971 başlık/FaRk ile birlikte,
16.971 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(53/69)


- SALTIK = MUTLAK = ABSOLUTE[İng.] = ABSOLU[Fr.] = ABSOLUT[Alm.] = ABSOLUTUS[Lat.] = ABSOLUTO/TA[İsp.]


- SALTIK ile SABİTE


- SALTIK ile/ve YALITILMIŞ

( ABSOLUTE vs./and INSULATED )


- SALTIK/LIK ile/ve/||/<>/< ETKİLENMEYİŞ


- ŞALVAR[Fars. < ŞELVÂR] ile ALTINOLUK

( Genellikle ağı çok bol olan, bele bir uçkurla bağlanan, geniş bir pantolon türü. İLE İşlemeli kadın şalvarı. | Altın sırma ya da kılaptanla işlenmiş çizgili kumaş. | Bu cins kumaşların üstünde bulunan sırma işlemeli yollar. | Sarıkların üstüne sarılan sırma şerit. )


- SALYA-SÜMÜK (AĞLAMAK)


- SAMAN ile ÇELMİK

( ... İLE Buğday ve başakla karışık, iri saman. )


- SAMAN ile KESMİK

( ... İLE Başakla karışık iri saman. | Taş gibi olmuş toprak parçası. )


- ŞAMANLAR'IN SEVDİĞİ RENKLER:
AÇIK MAVİ ve SÜT MAVİSİ ve ALTIN SARISI ve FİLİZ YEŞİLİ ve LEYLAK


- [ne yazık ki]
ŞAMAR OĞLANI (NA DÖN[DÜR/ÜL]MEK) ile/ve/||/<> GÜNAH KEÇİSİ (İLÂN ETMEK/EDİLMEK)


- SAMİMİYET ile AÇIKLIK ile SAYDAMLIK/ŞEFFAFLIK

( Açıklığı ve iyilikseverliği sayesinde hem çevresine, hem de sonuç olarak kendine yararlı olan biri simgelenir. )

( SINCERE | INTIMACY vs. OPENNESS vs. TRANSPARENCY )


- SAMİMİYET ve/||/<>/< ADANMIŞLIK


- SAMİMİYET ile/ve/<> DOĞALLIK


- SAMİMÎ(YET) değil/yerine/= İÇTEN/LİK


- SAMİMİYET >< YABANCILIK

( İki kişi, sadece samimi olduğunuda, artık birbirine yabancı değillerdir. )


- SAMİMİYET >< YALNIZLIK


- SAMİMİYETSİZLİK ile/ve/değil/||/<> MESAFELİLİK


- SAMPLE[İng.] değil/yerine/= ÖRNEK


- SAMPLE :/yerine ÖRNEK


- SANA (DA) BİR ŞEY SÖYLENİLMİYOR değil/yerine NE SÖYLEYECEĞİNİ (İYİ) BİLMEK

( Ne söylediğini ve haddini iyi bilirsen beklemediğin tepkiler de almazsın. )


- SANA YAPILAN "KÖTÜLÜK" ile/değil/yerine/ne yazık ki/>< SENİN YAPTIĞIN KÖTÜLÜK/YANLIŞ/HATA

( Unut/abil! İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Unutma! )


- SANAT:
[hem] ARAÇ OLARAK ile/ve/hem de/||/<>/> AMAÇ OLARAK


- SANAT BİÇİMİNDE:
SİMGESEL ile/ve/||/<>/> KLASİK ile/ve/||/<>/> ROMANTİK


- SANAT:
DEHÂ ve/||/<> YARATICILIK


- SANAT DÖNEMLERİ/NDE:
SİMGESEL ile/ve/<>/> KLASİK ile/ve/<>/> ROMANTİK ile/ve/<>/> MODERN

( Mimarlık sanatı. İLE/VE/<>/> Heykel sanatı. İLE/VE/<>/> Resim, müzik ve şiir sanatı. İLE/VE/<>/> Sürekli değişim/dönüşüm. )

( ... =/> ETİK )

( Sümer, Mısır, Çin, Hint. İLE/VE/<>/> Eski Yunan. İLE/VE/<>/> Avrupa.[XIX. yüzyıl] İLE/VE/<>/> Çağımız. )


- SANAT YAPITI SUNMAK ile SANAT YAPITI "ÜRETMEK"

( Sanat yapıtı üretilebilir mi, üretilen midir? )


- SANAT:
GEÇMİŞİ GERİ ALMAK ile/ve/değil/||/<>/> GELECEĞİ ÖNGÖREBİLMEK


- SANAT:
İÇERİK ve/||/<> AMAÇ ve/||/<> ANLAM


- SANAT:
UYUM ve/||/<> ORGANİK ve/||/<> BİRLİK

( Sanat, uyumlu, organik birliğin yeniden ele geçirilmesinin aracıdır. )


- SANAT YAPITINDA:
DUYUSAL/LIK ve/||/<> TİNSEL/LİK

( Tinselleşir. VE/||/<> Duyusallaşır. )


- SANAT ve/||/<>/>/< BİREY OLMAK


- SANAT ile/ve/||/<> FARKLILIK


- SANAT ile SAYRILIK


- SANATÇI OLABİLMEK ya da HİÇBİR ŞEY OLMAK


- SANATÇI:
SAHTE ile/ve/değil/yerine/||/<>/> GERÇEK

( Taklit eder. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Alır/"çalar". )


- SANATÇININ:
BAKTIĞINA BAKMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> GÖRDÜĞÜNÜ GÖRMEK


- SANATIN KAVRANMASI değil SANATSAL DUYARLILIK


- SANATSAL ÜRÜN VERMEK ile/ve/değil/yerine/<> (KENDİNE VE TOPLUMA) SANATSAL DUYARLILIK KAZAN(DIR)MAK/KAZANDIRABİLMEK

( Sanat ürünü, sanatçısını yanında istemez. )


- SANATTA:
BİLİNÇSİZ SİMGESELLİK ile/ve/||/<>/> BİLİNÇLİ SİMGESELLİK


- SANATTA:
FARK ile/ve/değil/yerine/||/>/<>/>< BENZERLİK


- SANATTA KALMAK ile/degil/yerine SANATLA KALMAK


- SANATTA:
[ne] BENZEŞME ne de FARKLILIK


- SANAT/TA/Kİ:
SAÇMA ile/ve/||/<> SAÇMA/LIK


- SANCAK ile/ve İSKELE

( Sağ taraf. İLE/VE Sol taraf. )

( STARBOARD vs./and PORT/PIER
Right side. WITH/AND Left side. )


- SANDAL ile/ve DAK

( ... İLE/VE Ganj Nehri'nde kullanılan sandal. )


- SANDIĞA GÖMMEK ile/ve/||/<>/> SANDIĞA GÖMÜLMEK


- [Ar.] SANDIK ile SANDUKA

( İçine türlü şeyler konulan, tahtadan, dört köşe, kapaklı ev eşyası. | Bir kurumda, para alınıp verilen yer. | Banka. | Yapılarda, kum, çakıl gibi şeyleri ölçmek için kullanılan, üstü ve altı açık, dört köşeli tahtadan ölçü. | Mahalle tulumbacılarının, omuzda taşıdıkları, sandık biçimi tulumba. İLE Mezarın üzerine yerleştirilmiş, tabut büyüklüğünde tahta ya da mermer sandık. )


- ŞANGIR ŞANGIR (KIRILMAK)


- ŞANGIR ŞUNGUR (SES ÇIKMASI/ÇIKARMAK)


- SANİHA[Ar.] değil/yerine/= DOĞAÇLIK/DOĞUNÇLUK


- SANIKTAN, KANITA GİTMEK" değil KANITTAN, SANIĞA GİTMEK


- SANMAK ile/değil/yerine/>< "SAYMAK"


- SAN-MAK ile ZAN ETMEK


- SANRILARDAN "KURTULMAK" ile/ve/değil/||/<>/< SANRILARI TEKRAR EDEREK KURTULMAK


- ŞANS (VERMEK) ile/ve/değil/||/<>/< KOZ (VERMEK)


- ŞANS ile/ve/değil AYRICALIK

( [not] CHANCE vs./and/but PRIVILEGE )


- ŞANS ile/ve/değil OLANAK

( Şans, cesâretlinin yanındadır. )

( Kendini kanıtlaması için kendinize bir şans verin. )

( Doğru olana tutunun; şans yakında şanssızlığı alt edecektir. )

( Tedbirli ve alçakgönüllü[mütevazı] olun, şansı yakalarsınız. )

( Çalışkan ve alçakgönüllü kişiler, şansı yakalayacaktır. )

( Olgun kişi, şanssızlığın doğasını izleyerek kendini hazırlar. )

( İçten neşe, şans getirir. )

( Şanssızlık ve düşüş, kişinin kendini yönetme şekline bağlıdır. )

( [not] CHANCE vs./and/but POSSIBILITY )

( CHANCE vs./and POSSIBILITY
Give the self a chance to prove itself. )


- ŞANS ile/değil OLASILIK

( Mantıkla açıklanamayan birtakım rastlantısal olayların nedeni olan güç. | Bir olayın olabilirliği. | Bir kimsenin bilgi ve emeğinden çok, rastlantı sonucu elde ettiği elverişli durum. İLE ... )

( [not] CHANCE vs./and/but PROBABILITY
PROBABILITY instead of CHANCE )


- SANSAR ile FENEK

( Çeşitli küçük etçil hayvanların ortak adı. İLE ... )

( MARTES MARTES cum ... )


- SANSAR/GELİNCİK ile FERET

( image )

( ... İLE Yaklaşık 50 cm. boyunda [yaklaşık 13 cm.lik kuyrukla birlikte], 1 kg. civarında hayvanlardır. 7 - 10 yıl yaşarlar. )

( ... İLE MUSTELA PUTORIUS FURO )


- ... "ŞANSI" YOK değil ... OLASILIĞI/OLANAĞI YOK


- ŞANSLI (OLAN) ile/ve/değil/yerine ŞANSINI YARATAN (OLMAK)

( Kişileri değil de, konu/kavram, olgu ve olayları düşünerek yaşamanın ve konuşmanın önemli(öncelikli) olduğunu anımsayarak, kişinin "şanslı" olup olmadığı değil, olanaklarını, fırsatlarını değerlendirmesini/yaratmasını, olasılıkları yönetmenin esas olduğunu düşünmektir aslolan. )


- SANSUALİZM[Fr.]/SENSÜALİZM[İng.] değil/yerine/= DUYUMCULUK


- ŞAP ŞAP (TOKATLAMAK/ÖPMEK)


- ŞAP ŞUP (ÖPMEK)


- SAP ile İPÇİK

( Bitkinin, dal, yaprak, çiçek gibi bölümlerini taşıyan, ağaçlarda, odunlaşarak, gövde durumunu alan bölüm. | Çiçek ya da meyveyi dala bağlayan ince bölüm, sak. | Bir aracı tutmaya yarayan bölüm. | İplik, tire, ibrişim gibi şeylerde, iğneye geçirilen bir dikişlik iplik. | Demet durumundaki sap. İLE Bitkilerin eril örgenlerinde, başçığı, çiçeğe bağlayana ince sap. )


- SAP ile SAMAN

( Bitkinin dal, yaprak, çiçek vb. bölümlerini taşıyan, ağaçlarda odunlaşarak gövde durumunu alan bölüm. | Çiçek ya da meyveyi dala bağlayan ince bölüm, sak. İLE Ekinlerin harmanda dövülüp taneleri ayrıldıktan sonra kalan ufalanmış sapları. )


- SAP ile SAPÇIK

( Bitkinin, dal, yaprak, çiçek gibi bölümlerini taşıyan, ağaçlarda, odunlaşarak, gövde durumunu alan bölüm. | Çiçek ya da meyveyi dala bağlayan ince bölüm, sak. | Bir aracı tutmaya yarayan bölüm. | İplik, tire, ibrişim gibi şeylerde, iğneye geçirilen bir dikişlik iplik. | Demet durumundaki sap. İLE Küçük sap. | Bir örgeni, organizmanın öteki bölümlerine bağlayan, içinde damarlar, sinirler ve görevsel kanallar bulunan öğelerin tümü. | Ucunda çiçek bulunan dalcık. )


- SAPA ile SAPAK

( Gidilen yol üzerinde olmayan, sapılarak varılan. İLE Bir anayoldan ayrılan yolun, başlangıç noktası. )


- SAPIK ile/değil AZGIN


- SAPIK/LIK" ile SAPKIN/LIK | ile/değil/yerine/||/<>/< SAPMA

( "Yükleme". İLE Tespit. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Durum. )


- ŞAPIR ŞAPIR (AKMAK, DAMLAMAK, ISLANMAK)


- SAPIR SAPIR (DÖKÜLMEK)


- ŞAPIR ŞAPUR (YIKAMAK)


- SAPKIN EŞEYSELLİK ile/değil YOĞUN EŞEYSELLİK


- SAPKINLIK ile "DEJENERASYON"

( ASTRAY vs. DEGENERATION )


- SAPLAMAK, BATIRMAK = SANÇMAK


- ŞAPLAMAK ile ŞAPLAMAK ile ŞAPLAMAK ile ŞAPLAMAK

( "Şap" diye ses çıkarmak. İLE Bir şeyi, şaplı su ile ıslatmak. İLE Bir yapının tabanını, ince kum ve çimentoyla hazırlanan karışımla sıvamak. İLE Yemeğe şap katmak. )


- SAPLANTI ile/değil AŞK


- ŞAPPADAK ile ŞARKADAK

( Apansız/ansızın. İLE Ani bir "şapırtı" sesi çıkararak. )


- SAPROFİTİK ile MİKORİZAL

( Ölü organik nesneyi parçalayan organizmalar. İLE Bitki kökleriyle yaşam ortaklığı ilişkisi kuran mantarlar. )


- ŞAPUR ŞUPUR (YALAMAK, ÖPMEK)


- ŞAR ŞAR (AKMAK)


- ŞAR ŞAR / ŞARIL ŞARIL (AKMAK)

( Su ya da yağmurun, bol ve sesli bir biçimde akması, yağması. )


- SAR'/SAR'A[Ar.]/TUTARAK/TUTARIK/TUTARGA/YİLBİK[Ar.] ile SÂRÂ[Ar.]

( Tutarık, tutarak, bayıltıcı bir sinir/beyin hastalığı. İLE Katkısız, hâlis. )


- TESTİ ile/ve/> SU KABAĞI/SUSAK


- SARAWAK ve/<> KUCHING

( ... VE/<> Malezya'nın bir eyaleti olan ve Borneo Adası'nda bulunan, Sarawak'ın başkenti. )


- SARAY ile/ve/değil KONAK

( ... İLE/VE/DEĞİL Kışın oturulan ve surun/şehrin içinde olan. )


- ŞARBON[Fr.] değil/yerine/= YANIKARA/KARAKABARCIK/KARAYANIK

( Çeşitli hayvanlarda, özellikle koyun ve sığırlarda görülen, deri ya da mukoza yoluyla insana bulaşan, bulaştığı yerde kara bir çıban yapan, tehlikeli sayrılık. )


- SARF ETMEK değil/yerine/= KULLANMAK


- SARHOŞ ETMEK değil/yerine/= ESRİTMEK


- SARHOŞ OLMAK değil/yerine/= ESRİMEK


- SARHOŞ OLMAK değil/yerine/= SÜDREMEK/ESRİMEK


- SARHOŞLUK ile ZAFER SARHOŞLUĞU

( ... İLE En kötü sarhoşluk. )


- SARI KÖŞK ile SARI KÖŞK

( Beylerbeyi Sarayı'nın arka bahçesindedir. İLE Emirgan Korusu'ndadır. )

( 1856'da, inşa edilen, saraylı hanımların kaldıkları bir köşk. İLE Emirgan Korusu'ndaki üç köşkten biridir. [Pembe, Beyaz ve Sarı Köşk] )


- SARI MERCİMEK ile/değil SOYULMUŞ YEŞİL MERCİMEK


- SARI SALTUK = DERVİŞ SALTUK

( "Sarı" sözcüğü ve "kullanımı", başağın/buğdayın olgunlaşması ve rengiyle bağlantılandırılır. )


- SARI ile ŞEKERRENK

( ... İLE Sarıya çalan renk. | Bu renkte olan. | İki kişi arasındaki dostluk ilişkilerinin bozuk olması. )


- SARIK ile/ve/değil KAVUK

( İmamların/mürşitlerin başlarındaki sarıklar, fesin etrafına dolandırılan kefendir. Kişi, yaşama anlam vermeyi, yaşamındaki olanaklar ya da değerler üzerinden değil ancak ve özellikle ölümü düşünerek anlamlandırabilir. Dolayısıyla yaşamın önemini ve ciddiyetini "ben ölümle hesaplaşmamı her zaman yaparım/yapabilirim!" bilgisini sunan bu sarıkla/kefenle yaymaktadır/paylaşmaktadır. Sarığın, özellikle camide ve özellikle imamın başında olması aynı zamanda cemaat için de geçerlidir. İmamın kıldığı namazdan cemaatin, cemaatin kıldığından da imamın sorumluluğu vardır. Bir bütünlerdir, birbirini tamamlarlar. Cemaate katılan her bir kişinin fiziksel olarak sarık takmasına gerek kalmadan imam bu görevi üstlenmiştir. Cemaat katılımcıları da sadece camide değil, günlük yaşamda da bu bilgi üzerine ölümle ilişkilerini bu simge ve anlam üzerinden gerektikçe ve zaman zaman sürdürmelilerdir. )

( Seyr-ü sülûk'u, nefs mertebelerini ve kefeni simgeler. [7 kat sarılır] )


- SARIK ile/değil ÜSKÜF[Yun.]


- SARILMA ile/ve/değil KUCAKLAŞMA/KOÇMAK

( Zaman zaman ve yakınlıkla, ortak düşünce ve duygulanımlarda. İLE/VE/DEĞİL Uzun süre görüşülememesinden dolayı buluşma/karşılaşma sırasındaki ya da coşkulu/sevinçli bir durumdaki paylaşım. )

( Dostluklarda/yakınlıklarda olabildiğince paylaşılması/yaşanması gerekenler. )

( TEÂNUK[< UNK][: Birinin boynuna sarılma.] ile/ve/değil MUÂNAKA[< UNK] )


- SARILMAK:
MUTLULUĞU, İKİYE KATLAMAK ve/||/<> ACIYI, İKİYE BÖLMEK


- SARILMAK ile SARINMAK

( Sarma eyleminin yapılması. | Bir şeyin üzerine, bir ya da birkaç kez dolanmak. | Kollarını dolamak, kucaklamak. | Tüm gücü ile ele almak. | Büyük bir istekle kendini vermek, benimsemek. | Hemen yapmaya koyulmak, girişmek. İLE Kendi üstüne sarmak. )


- SARILMAK ve/<> SIRTLAŞMAK

( İlişkiler, yüz yüze başlar, yan yana gelerek pekiştirilir, sırt sırta vererek devam ettirilir. )


- SARIMSAK ile KÖMÜREN

( ... İLE Yabani sarımsak. )


- SARIMSAK ile KURTLUCA/SU SARIMSAĞI

( Ballıbabagillerden, tırmanıcı sarı çiçekleri olan, kokusu sarımsağı andıran, göl, akarsu kıyıları vb. nemli yerlerde yetişen bir bitki, meşecik, yer meşesi/palamudu/pelidi. | Lohusa otu. )


- SARIMSAK ile SARIMSAKOTU

( ... İLE Turpgillerden, beyaz, küçük çiçekli, ovulduğunda sarımsak kokusu veren bir bitki. )

( ... cum ALLIARIA OFFICINALIS )


- SARIMSAK ile/<> SİYAH SARIMSAK

( ... İLE/<> Bildiğimiz sarımsaktan pek farklı değildir. Normal sarımsak, bir ay boyunca, belirli nem ve ısı altında tutularak, kontrollü bir biçimde kurutulur. Bu fermantasyon sonrasında beyaz olan sarımsağın dişleri siyaha döner.

Kansere karşı daha etkilidir. Fermantasyon sonucunda, kanserle savaşan özellikleri yoğunlaştırılmıştır. Kolesterolü düşüren bir madde içerir ve bu maddenin seviyesi, normal sarımsağa göre çok daha yüksektir.

Normal sarımsağın içerdiğinden daha fazla antiseptik, antifungal, antiviral, antioksidan ve antibakteriyel bileşenler içerir. Bu sayede bakteri ve virüs kaynaklı enfeksiyonlara karşı daha etkilidir.

Normal sarımsaktan 2 kat daha fazla antioksidan içerir. Bu sayede, kronik hastalıklar, dolaşım sistemi hastalıkları, romatoid arterit ve Alzheimer'a karşı oldukça etkilidir.

Kurutulmuş meyve tadına sahiptir. Daha şekerli ve tütsülenmiş bir tadı vardır. Beyaz sarımsağın aksine ağız kokusuna da neden olmaz. )


- SARIMSI = SARIMTIRAK

( Sarıya çalan/benzeyen. )


- SARIP SARMALAMAK / SARINIP SARMALANMAK


- ŞARJ ETMEK değil/yerine/= YÜKLEMEK


- ŞARJ OLMAK değil/yerine/= YÜKLENMEK


- ŞARK ile Şark

( Yön. İLE Özel ad, bölge adı. )


- SARKAÇ ile SARKIK ile SARKIL ile SARKINTI ile SARKIŞ ile SARKIT

( Durağan bir nokta çevresinde, ağırlığının etkisiyle salınım yapan, devingen katı nesne. İLE Aşağı doğru uzanmış, sölpük, salpa, gevşek. İLE Sarkaçla ilgili, devinimi, sarkaç devinimine benzeyen. İLE Aşağı doğru uzanan, sarkan şey. İLE Sarkma eylemi ya da biçimi. İLE Mağaraların tavanında oluşan, genel olarak koni biçiminde, kalker birikintisi, damlataş, istalaktit. )


- ŞARKI MEŞK ETMEK değil MEŞK ETMEK


- ŞARKI MEŞK ETMEK değil ŞARKI/YI İCRÂ ETMEK


- ŞARKI OKUMAK/SÖYLEMEK ile/yerine/değil ŞARKI İCRÂ ETMEK


- ŞARKI SÖYLEMEK değil/yerine/= YIRLAMAK


- ŞARKI ile MÜZİK

( SONG vs. MUSIC )


- SARKINTILIK ile/değil İLTİFAT


- ŞARKIYI ...:
BİLMEMEK ile/ve/değil/||/<>/< DUYMAMIŞ OLMAK


- SARMA ile SARMAL/YILANKAVİ/HELİSEL/HELEZONİ[Ar., Yun.] ile SARMAN ile SARMAŞAN/SARILGAN ile SARMAŞIK

( Sarma eylemi. | Saran, içine alan şey. | Yaprak ya da başka şeylerle, içlik malzeme konup sarılarak yapılan yemek. | Güreşçinin, kendi ayağını, arkasında bulunan rakibin ayağının iç tarafına sokup dolaması. | Sarılarak yapılan. İLE Sarmal biçiminde olan. İLE Azman, iri. | Sarı tüylü kedi. İLE Sarılgan. İLE Sarmaşıkgillerden, koyu yeşil renkli, değişik biçimli yaprakları olan, sap ve dallarından çıkan, küçük ek köklerle dik, düz yerlere yapışarak tırmanan bitki. )


- SARMAŞ DOLAŞ (GEZMEK, YÜRÜMEK)


- SARMAŞIK ile BAĞBOĞAN/KÜSKÜT[< Fr. < Ar.]

( ... İLE Çitsarmaşığıgillerden, ince, uzun ipliksi saplarıyla, asma, baklagiller ve kimi meyve ağaçlarına sarılarak onları sömüren, klorofilsiz bir asalak bitki, şeytansaçı, cinsaçı. )

( ... cum CUSCUTA )


- SARMAŞIK ile ÇİTSARMAŞIĞI

( ... İLE Çitsarmaşığıgillerin örnek bitkisi olan, daha çok, tarla kenarlarında yetişen, beyaz çiçekli, sarılıcı, otsu bitki. )

( ... cum CONVOLVULUS ARVENSE )


- SARMAŞIK ile FRENKASMASI

( ... İLE Asmagillerden, sonbaharda, yaprakları güzel bir renk alan, süs sarmaşığı. )

( ... cum AMPELOPSIS )


- SARMAŞIK ile JAPONSARMAŞIĞI

( Sarmaşıkgillerden, koyu yeşil renkli, değişik biçimli yaprakları olan, sap ve dallarından çıkan küçük ek köklerle dik, düz yerlere yapışarak tırmanan bitki. İLE Asmagillerden, ana vatanı Çin ve Japonya olan, sülüklerinin ucu duvarlara tutunmak için genellikle daire biçiminde genişlemiş olan, sarılcı süs bitkisi. )

( HEDERA HELIX cum AMPELOPSIS JAPONICA )


- SARMAŞIK ile LOĞUSAOTU

( Sarmaşıkgillerden, koyu yeşil renkli, değişik biçimli yaprakları olan, sap ve dallarından çıkan küçük ek köklerle dik, düz yerlere yapışarak tırmanan bitki. İLE İkiçeneklilerden, çiçekleri koyu kahverengi ve pis kokulu, tırmanıcı bir bitki. )

( HEDERA HELIX cum ARISTOLOCHIA )


- SARMAŞIK ile MORSALKIM

( ... İLE Baklagillerden, salkım durumunda mavi, mor, beyaz, pembe renkli çiçekler açan bir sarmaşık. )

( ... cum WISTARIA SINENSIS )


- SARMAŞIK ile ORMANSARMAŞIĞI/AKASMA


- SARMAŞIK ile SARILGAN

( ... İLE Sapı yakınındaki başka bitkilere ya da başka şeylere sarılıp yükselen, otsu ya da odunsu bitki. )


- SARMAŞIK ile/değil SARMAL


- SARMAŞIK ile SARMAŞIK İNCİRİ


- SARMAŞIK ile YERSARMAŞIĞI

( ... İLE Gebreotugillerden, nemli yerlerde, duvar diplerinde yetişen bir bitki. )

( ... cum CLEOME )


- SARSILMAZLIK = İTMİNAN-I NEFS = ATARAXIA[İng.] = ATARAXIE[Fr., Alm.] = ATARAKSIA[Yun.]


- ŞART (SÜRMEK) ile/değil/yerine RİCA (ETMEK)


- ŞARTLI TAHLİYE/SALIVERME ile/ve/<> DENETİMLİ SERBESTLİK


- ŞARTSIZ-ŞURTSUZ (KABUL ETMEK, ÖNE SÜRMEK)


- ŞAŞI/LIK ile/değil ŞAŞIL/ŞEHLÂ

( Birbirine paralel görme ekseni olmayan (göz ya da kişi.) | Gözlerini çarpıtarak. İLE Kusurlu sayılmayacak kadar hafif şaşı göz. )

( AHVEL ile/değil ... )

( LÛC ile/değil ... )

( [not] GOGGLE/CROSS-EYE/SQUINT vs./and/but ... )


- ŞAŞIRMAK ile/ve AFALLAMAK


- ŞAŞIRMAK ile "KIRILMAK"


- ŞAŞIRMAK ile/ve/||/<> SARSILMAK


- ŞAŞIRTMA SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI:
DEVEDE KULAK ile/ve/||/<> YA SİYAH, YA BEYAZ ile/ve/||/<> KANITLAMA ZORUNLULUĞU ile/ve/||/<> FELÂKET ÇIĞIRTKANLIĞI ile/ve/||/<> İMÂLI SORU ile/ve/||/<> ÇOK SORULU ile/ve/||/<> SINIRLI SEÇENEK

( FALLACY OF THE BEARD vs./and/||/<> BLACK OR WHITE FALLACY vs./and/||/<> ARGUMENT FROM IGNORANCE vs./and/||/<> FALLACY OF SLIPPERY SLOPE vs./and/||/<> COMPLEX QUESTION vs./and/||/<> FALLACY OF MANY QUESTIONS vs./and/||/<> FALLACY OF LIMITED CHOICES )


- ŞAŞIRTMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< EZBER BOZMAK


- ŞAŞKIN/LIK ile/değil/yerine AŞKIN/LIK


- ŞAŞKINLIK ile BELİNLEME

( .. İLE Birden uyanarak, çevresine korku ile şaşkın şaşkın bakmak. )


- ŞAŞKINLIK = CONSTERNATION[İng., Fr.] = BESTÜRZUNG[Alm.] = CONSTERNATIO[Lat.]


- ŞAŞKINLIK ile "GÖT OLMAK"


- ŞAŞKIN/LIK ile/ve/<> GÜVENSİZ/LİK


- ŞAŞKIN/LIK ile/ve/değil HAYRAN/LIK

( BEHT )


- ŞAŞKIN/LIK ile/ve/<> KARARSIZ/LIK


- ŞAŞKINLIK ile KORKU

( BEWILDERMENT vs. FEAR )


- ŞAŞKIN/LIK ve PANİK


- ŞAŞKIN/LIK ile/ve/> SUSKUN/LUK / SUSMA


- ŞAŞMA/ŞAŞIRMA/HAYRET (ETMEK) ile/ve/<>/> ŞAŞAKALMA/HAYRANLIK

( Felsefeye yöneltir. İLE/VE/<>/> Sanata yöneltir. )

( Doğaya/doğada. İLE/VE/<>/> İnsana/insanda. )

( Kısa süreli. İLE/VE/<>/> Uzun süreli. )

( Hem olumlu, hem olumsuzlara yöneliktir. İLE/VE/<>/> Olumsuzlara yönelik değildir. )

( Parçaya yöneliktir. İLE/VE/<>/> Tamamlanmışlara/olgunlara yöneliktir. )

( Anlayamadıklarımıza yöneliktir. İLE/VE/<>/> Aydınlatıcıdır. Kavrama ve kuşatmamızla birliktedir. )

( Açmazlarda, çelişki ve sıkıntılarda deneyimlediğimiz. İLE/VE/<>/> Sonsuzluğu, yüceliği ve üstünlüğü "duyumsatır". )

( ASTONISHMENT/AMAZEMENT vs./and/<>/> ADMIRATION )

( ADMIRATIO cum/et/<>/> ... )


- ŞAŞMAK ile ŞAŞIRMAK

( Şaşan ve şaşıran kişi, bilmediğini bilen kişidir. )


- ŞAŞMAZ/LIK ile/ve/||/<>/> SAPMAZ/LIK


- ŞASTRA[Sansk.]

( Sutraların yorumlarını yapan yapıtlara verilen ad. )


- SATAŞMAK ile/ve/||/<> DALAŞMAK


- SATAŞMAK ile/ve/||/<>/> SÜRTÜŞMEK


- SATILABİLİRLİK ile/ve/değil/<> DEĞİŞİM DEĞERLİLİK


- SATIN ALMAK ile/değil/yerine/>< KENDİN YAP!


- SATIP SAVMAK


- SATIR[Ar.] değil/yerine/= DİZEK/ÇİZEK


- SATIR[Ar.] değil/yerine/= KINRAK


- SATIR'DAN ile/ve/yerine SADIR'DAN (OKUMAK/KONUŞMAK)


- SATIŞ/SATIM ile SATIN (ALMAK)

( Satıcı ile alıcı arasında yapılan ve bir malın, alıcıya verilmesi ve bunun karşılığında bir eder alınması yoluyla yapılan işlem, satma eylemi. İLE Ederini vererek bir şey almak. )


- SATISFY :/yerine TATMİN ETMEK


- SATMAK ile GÖTÜRÜ SATMA

( ... ile MÜCÂZEFE )


- SATMAK ile/ve "OKUTMAK"[argo]


- SATMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> VERMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> DAĞITMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> BAĞIŞLAMAK


- SATORİ[Zen] = NİRVANA[Sansk.]


- SATRANÇ ile/ve/||/<> KÖRLERİN SATRANCI ile/ve/||/<> KÖRLEME SATRANÇ

( )


- SATRANÇ ve/||/<> MATEMATİK

( Şah ve Mat

[Satrancın, ilk kez M.S. 570 yıllarında, Hindistan'da oynandığını biliyoruz. O tarihlerde yazılmış olan pek çok belgede satranç oyunundan söz ediliyor. Daha önce Çin'de de bu oyunun oynandığı söyleniyorsa da Çin kayıtlarında, o herşeyi kaydeden Çin kayıtlarında, satrançtan söz edilmediğinden dolayı satrancın başlangıcı olarak 570 - 600 yıllarını ve Hindistan'ı alıyoruz.]

Söylentiye göre, bunu bulan Brahman rahibi, Şah'a bir ders vermek istemiş.

"Sen, ne kadar önemli biri olursan ol, adamların, vezirlerin, askerlerin olmadan hiçbir işe yaramazsın, hiçbir önemli iş yapamazsın" demek istemiş.

Şah, durumdan memnun görünmüş.

"Peki, oyunu ve dersini beğendim. Dile benden, ne dilersen." demiş.

"Satrancın, matematikle ne ilgisi var?" diyorsanız, işte şöyle bir ilişkisi var.

Rahip, bu olay üzerine, Şah'ın alması gereken dersi hâlâ almadığını düşünerek,

"Bir miktar buğday istiyorum. Sana bulduğum bu oyunun birinci karesi için bir buğday istiyorum. İkinci karesi için iki buğday istiyorum. Üçüncü karesi için dört buğday istiyorum. Böylece, her karede, bir önceki karede aldığım buğdayın iki katı buğday istiyorum. Sadece bu kadarcık buğday istiyorum." demiş.

Şah, kendi gibi yüce ve kudretli bir şahtan, isteye isteye üç-beş tane buğday isteyen bu rahibin, küstahlığa varan alçakgönüllüğüne sinirlenmiş ve ona bir ders vermek istemiş.

"Hesaplayın. Hak ettiğinden bir tane fazla buğday vermeyin!" demiş.

İnce Hesap

Hesaplamaya başlayınca, ilk kareler kolay gitmiş. Birinci kareye bir buğday, ikinci kareye iki buğday, üçüncü kareye dört buğday... Ancak, 10. kareye gelindiğinde, toplam 1023 buğday vermeleri gerekiyormuş. Hesabın böyle gideceğini, rahibe, üç-beş buğday vereceklerini zannediyorlarmış. 15. karede, yalnızca 1.5 kilo buğday vereceklermiş. 25. kareye gelince, vermeleri gereken buğdayın, 1.5 ton olduğunu görmüşler ama fazla heyecanlanmamışlar. Oysa, 31. kareye gelince, bu işin şakası olmadığını anlamaya başlamışlar. Çünkü, vermeleri gereken buğday, 92 tonmuş.

Yine hesaplamaya devam etmişler. 49. kareye geldikleri zaman, 24 milyon ton buğday vermeleri gerektiği ortaya çıkmış. [Bu ise Türkiye'nin bir yıllık buğday üretiminden daha fazla.] 54. kareye geldiklerinde, 771 milyon ton buğday vermeleri gerekir. [Bu da dünyanın bugünkü ölçülere göre birbuçuk yıllık buğday üretimi.]

"Madem hesaba başladık, devam edelim" deyip bitirmişler. 64. kare de tamamlandığında, bugünkü ölçülerle dünyanın 1500 yıllık buğday üretimini rahibe vermeleri gerektiği ortaya çıkmış.

Bu öykünün sonu bilinmiyor. Rahip, bir miktar buğdaya râzı olup gitti mi, yoksa Şah'tan iyi bir azar mı işitti bilmiyoruz. Satrancın, günümüzden yaklaşık 1300 yıl önce bulunduğunu ve eskiden de dünyanın yıllık buğday üretiminin bugünkünden daha az olduğunu göz önünde bulundurursak, rahibe olan borcumuzu hâlâ ödeyemediğimiz, hâlâ borçlu olduğumuz ortaya çıkar.

1. karede 20 = 1
2. karede 21 = 2
...
10. karede 210 = 512
...
30. karede 230 = 536.870.912
...
60. karede 260 = 576.460.752.303.423.488
...
63. karede 263 = 9.223.372.036.854.775.808

64. karede 264 = 18.446.744.073.709.551.615

Bu sayının matematik dilindeki karşılığı ise

63Σ n = 0

2n = 264 - 1 = 18.446.744.073.709.551.615 )


- SAVAŞ ile/ve/değil/||/<>/< TUZAK


- SAVAŞ ya da KORSANLIK değil/yerine/>< TİCARET


- [ne yazık ki]
!SAVAŞLAR:
RASYONEL ile/ve/<> KİTLELERİN SEFERBER EDİLDİĞİ ile/ve/<> ASİMETRİK


- SAVCI/LIK ile GENEL SORGU SAVCI/LIĞI


- SAVCININ/POLİSİN İŞİ(/GÖREVİ/SORUMLULUĞU):
"(HERHANGİ) (BİR) ZANLI YAKALAMAK" değil (İLGİLİ/KANITLI) ZANLIYI YAKALAMAK


- SAVCININ/POLİSİN İŞİ(/GÖREVİ/SORUMLULUĞU):
"ALEYHTE KANIT TOPLAMAK" değil HEM LEHTE, HEM DE ALEYHTE; NE LEHTE, NE DE ALEYHTE KANIT TOPLAMAK


- SAVE :/yerine KAYDETMEK, KURTARMAK


- ŞAVK/ŞEVK[Ar.] değil/yerine/= IŞIK


- SAVRUK ile SAVSAK

( Aklını işine vermeyen, dikkatsiz. | Düzensiz, dağınık. İLE İşlerine önem vermeyip onları gelişigüzel yapıveren ya da daha sonraya bırakan. )


- SAVRULMAK ile/değil/yerine/>< SALINMAK


- SAVRULMAK ile/değil SARSILMAK


- SAVUNDUĞUNDAN DOLAYI BİLMEK ile/değil/yerine/>< BİLDİĞİNDEN DOLAYI SAVUNMAK


- SAVUNMA İÇİN BAHANE (BULMAK) ile/yerine/değil ŞÜKÜR İÇİN BAHANE (ARAMAK/BULMAK)

( Bulmak için değil, kaybetmek için arıyoruz. )

( Her mazharata bir mazeret bulunur. )


- SAVUNMAK ile DİRENMEK

( TO DEFEND vs. TO RESIST )


- SAVUNMAK ile KORU(N)MAK

( TO DEFEND vs. TO (GET) SAVE )


- SAVURGAN/LIK >< CİMRİ/LİK


- SAVURGAN/LIK ile/ve/<>/değil/yerine DAĞINIK/LIK


- SAVURGAN/LIK ile/değil/yerine/>< SADÂKAT


- SAVURMAK ile SALLAMAK


- SAVURMAK ile SALLAMAK

( TO JOKE vs. TO HURL )


- SAVUŞMA/CIZLAM[argo] ile SIVIŞMA

( Kaçma. İLE Ortadan kaybolma. )


- SAXLAMAQ[Azr.] = DURDURMAK[Tr.]


- SAXSI[Azr.] = ÇÖMLEK[Tr.]


- SAY[Ar.] değil/yerine/= ÇALIŞMA/EMEK


- SAY :/yerine SÖYLEMEK, SAYMAK


- SAYDAMLIK/ŞEFFAFLIK ile/ve/||/<> ÖZDENETİM


- SAYDIRMAK ile/ve/||/<>/> SALDIRMAK


- SAYDIRMAK ile SAYDIRMAK


- SAYFA ile/ve/değil/||/<>/< YAPRAK

( PAGE vs. PAPER )


- SAYFA değil/yerine/= YAPRAK


- SAYFİYE[Ar.] değil/yerine/= YAZLIK


- SAYGI DUYMAK ile/ve/değil/<> SAYGILI OLMAK, SAYGI GÖSTERMEK

( İçsel. İLE/VE/DEĞİL/<> Dışsal. )

( Saygı duymak zorunda değilsinizdir fakat saygılı olmak zorundasınızdır. )

( [not] TO RESPECT vs./and/but/<> TO SHOW RESPECT, TO BEHAVE RESPECTFULLY
[not] Inner. WITH/AND/BUT/<> Outer/exterior.
You don't have to respect but you have to behave respectful. )


- SAYGI (GÖSTERMEK) ile/ve/||/<>/> ANLAYIŞ (GÖSTERMEK)


- SAYGI GÖSTERMEK ve/<> SAYGI AŞILAMAK


- SAYGI ile/ve/||/<> ÇEKİNMEK


- SAYGI ile/ve/<> DEĞER VERMEK

( RESPECT vs./and/<> TO ESTEEM/APPRECIATE )


- SAYGI ile/ve/||/> DÜRÜSTLÜK ile/ve/||/> GÜVEN ile/ve/||/> BAĞLILIK/SADÂKAT

( Gösterilir(se). İLE/VE/||/> Değerlenir. İLE/VE/||/> Kazanılır. İLE/VE/||/> Sağlanır. )

( Earned. vs./AND/||/> Appreciated. vs./AND/||/> Gained. vs./AND/||/> Returned. )

( Yükün dürüstlükse, gücün düşer belki fakat "başın düşmez". )

( RESPECT vs./and//||/> HONESTY vs./and/||/> TRUST vs./and/||/> LOYALTY )


- SAYGI ile EZİLİP-BÜZÜLME(/ME!)K

( Saygı, ezilip-büzülerek gösterilmez/gösterilmiş olmaz! )


- SAYGI ile/ve/değil HAYRANLIK

( [not] TO RESPECT vs./and/but ADMIRATION )


- SAYGI ve/||/<>/> ONURLANDIRMAK


- SAYGIN/LIK ile/ve TAKİP EDİLEBİLİR/LİK


- SAYGINLIK/İTİBAR ve/||/<>/>/< KÖPRÜ KURMAK


- SAYGISIZ/LIK:
ÇEKİNMEMEK(TEN) ile/ve/değil/||/<>/< YETERİNCE ÇEKİNMEMEK(TEN)


- SAYGISIZLIK ile/ve/değil/<> DİKKATSİZLİK

( [not] DISRESPECTFULNESS vs./and/but/<> CARELESSNESS )


- SAYGISIZLIK ile/ve/değil DÜŞÜNCESİZLİK

( [not] DISRESPECTFULNESS vs./and/but THOUGHTLESSNESS )


- SAYGISIZLIK ile/ve/değil EDEPSİZLİK

( [not] DISRESPECTFULNESS vs./and/but IMPERTINENCE )


- SAYGISIZLIK ile/değil/yerine/>< ELEŞTİRİ


- SAYGISIZLIK ile/değil/yerine (FAZLA/AŞIRI/AYKIRI) RAHATLIK


- SAYGISIZLIK ile/ve/değil/<> İLGİSİZLİK

( [not] DISRESPECTFULNESS vs./and/but/<> INDIFFERENCE )


- SAYGISIZ/LIK ile/ve/<> SEVGİSİZ/LİK

( DISRESPECTFULNESS vs./and/<> LOVELESSNESS )


- SAYILABİLİR SONSUZ/LUK ile/ve SAYILAMAZ SONSUZ/LUK

( Tam sayılar kümesidir. [Tam sayıların sonu yoktur. Herhangi bir tam sayıya, 1 eklerseniz, yeni ve daha büyük bir tam sayı elde edersiniz.] İLE/VE Sayılamaz sonsuz sayılara "irrasyonel" sayılar denilir. Herhangi iki tam sayının bölümü olarak ifade edilemezler. [Bu tür sonsuzluğa örnekler, Pi sayısı[3.141592654...] ve e sayısı[2.718281828...] olabilir.] [Doğa ve evren ile ilgili matematik modellerde sabit olan sayılar, e ve Pi sayılarını içerdiklerinden, evrende ve öznede, sayılamaz bir sonsuzluk bulunduğunu gözönünde bulundurmak zorundayız.] )

( "Sonlu Ötesi Sayılar (Alef Sayıları)" adlı yazıyı okumak için burayı tıklayınız... )


- SAYILABİLİRLİK ile/ve/||/<>/> BİREYLEŞİM


- SAYILABİLİR/SAYILAMAZ SONSUZLUK ile/ve/<> NOKTASAL SONSUZLUK

( ... İLE/VE/<> Bu sonsuzluk türü, hem geometrik, hem de aritmetik olması bakımından, doğrudan doğa ile ilgilidir. Bu tür sonsuzluğa "singülarite" denilmektedir. [Doğada bir merkeze doğru odaklanan -anafor adını verdiğimiz- sudaki ve hortum denilen havadaki noktasal sonsuzluklar buna örnek gösterilebilirler.] )


- SAYIM/TÂDÂT[Ar.] ile SAYIMLAMA/SAYIMBİLİM/İSTATİSTİK ile SAYIŞ ile SAYIŞMA

( Sayma eylemi. İLE Bir dizi olayın ya da sayı ile gösterilen olguların, yöntemli öbekleştirilmesine dayanan ve ilkelerini, olasılık kuramlarından alan, matematiğin uygulamalı dalı. İLE Sayma eylemi ya da biçimi. İLE Takas. | Çocuk oyunlarında, sayı sayarak, ebeyi belirleme. )


- SAYMAK ile/ve/=/||/<> İNDİRGEMEK


- SAYMAK ile/ve ÖLÇMEK

( Matematik/aritmetik. İLE/VE Geometrik. )

( İSTİMARA[İt.]: Ölçme, değerlendirme. | Bir kabın, oylumunu ya da alabileceği miktarı hesaplama. )


- SAYRI/HASTA/HİPOKONDRİAK ile/değil SAYRIMSAK

( ... İLE/DEĞİL Gerçekte sayrı olmadığı halde, kendini sayrı gösteren/sanan. )


- SAYRILIK/HASTALIK/MARAZ[Ar.] değil/yerine/>< ESENLİK


- SAYRILIK ile/ve BÖLGESEL SAYRILIK

( DISEASE vs./and ENDEMIC )


- SAYRILIK ile/ve/<> İHTİLÂT[Ar.]

( ... İLE/VE/<> Sayrılık[hastalık] karışması. | Karşılaşıp görüşme. )


- SAZ ŞAİRİ/ŞAİRLİĞİ değil/yerine/= KOŞUKÇU/LUK


- SAZ ŞİİRİ değil/yerine/= KOŞUK


- SAZAN ile/değil ÇAMURCUK

( ... İLE/DEĞİL Sazangillerden, sazandan küçük bir göl ve bataklık balığı. )

( ... cum CHRONDROSTOMA NASUS )


- SCALABILITY[İng.] değil/yerine/= ÖLÇEKLENEBİLİRLİK


- SCALE :/yerine ÖLÇEK


- SCHEDULE :/yerine PROGRAM, ZAMANLAMAK


- SCHOLARSHIP :/yerine BURS, BİLGİNLİK


- SCREAM :/yerine ÇIĞLIK ATMAK


- SDK değil STK

( "Sivil Devlet Kuruluşu" DEĞİL Sivil Toplum Kuruluşu )


- SEARCH :/yerine ARAMAK


- SEAT :/yerine KOLTUK, OTURMAK


- SEBAT ETMEK değil/yerine/= DİREŞMEK/DİREŞİM GÖSTERMEK


- SEBATKÂR[Ar.] değil/yerine/= DİREŞKEN/LİK


- SEBEBİYET VERMEK değil/yerine/= NEDEN OLMAK/YOL AÇMAK


- SEBİL ile/ve TARÎK ile/ve SIRAT


- SEBK[Ar.] ile SEBK[Ar.]

( İleri geçme, ilerleme, vâki olma. | Koşuda kazanan hayvan. İLE Bir şeyi eritme, kalıba dökme. | İbârenin tarz ve tertîbi. | Yargılama sonucunda edinilen kanaatin karara yazılması. )

Bugün[11 Temmuz 2025]
itibarı ile 16.971 başlık/FaRk ile birlikte,
16.971 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(53/69)

🔒 Sınırlı Erişim

Tüm başlıkları görmek için üyeliğiniz/katılımınızı rica ediyoruz...

Giriş Yap / Üye Ol