Bugün[11 Temmuz 2025]
itibarı ile 16.971 başlık/FaRk ile birlikte,
16.971 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(21/69)


- EKMEK ile SERPMEK

( TO SOW vs. TO SPRINKLE )


- EKMEK ile YEMEK


- EKO DÜZEN HİZMETLERİ ile BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK

( İnsana yarar sağlayan ekodüzen işlevleri.[su temizleme, hava kirliliğini azaltma] İLE Dünyadaki tüm canlı türlerinin çeşitliliği. )


- EKOLOJİK POTENZ/POTANSİYEL değil/yerine/= ÇEVRESEL KOŞULLUK


- EKOLOJİK VALANS değil/yerine/= ÇEVRESEL DEĞERLİK


- EKOLOJİK değil/yerine/= ÇEVREBİLİMSEL/ÇEVRESEL


- EKOLOJİZM değil/yerine/= ÇEVREBİLİCİLİK


- EKOSENTRİK değil/yerine/= ÇEVREÖZEKÇİ


- EKOSENTRİZM değil/yerine/= ÇEVREÖZEKÇİLİK


- EKOTİP/EKOLOJİK IRK değil/yerine/= ÇEVRETÜR/ÇEVRESEL SOY


- EKSANTRİK değil/yerine/= DIŞÖZEKLİ


- EKSERİYET değil/yerine/= ÇOĞUNLUK


- EKSİK ÇİÇEK = ZEHRE-İ NÂKISA = FLEUR INCOMPLÈTE


- EKSİK-GEDİK (GİDERMEK)


- EKSİK ile/değil/yerine EKSİKLİ

( [not] DEFICIENCY vs./but DEFECT WITH ...
DEFECT WITH ... instead of DEFICIENCY )


- EKSİK ile HATA ile KASIT

( LACKING/DEFICIENCY vs. MISTAKE vs. INTENTION )


- EKSİK ile YARI/M


- EKSİK ile ZAYIF

( LACKING/DEFICIENCY vs. WEAK )


- EKSİKLERİMİZLE/HATALARIMIZLA:
"SAKLAMBAÇ OYNAMAK" ile/değil/yerine/>< YAKALAMACA OYNAMAK


- EKSİKLERİ/Nİ TAMAMLAMAK ile/ve/değil/||/<> FAZLALIKLARI/NI ATMAK


- EKSİK/LİK ile/ve/||/<>/>/< EZİK/LİK


- EKSİK/LİK ile/değil/yerine FARKLI/LIK


- EKSİKLİK ile/ve GEREKSİNİM

( DEFICIENCY vs./and NEED )


- EKSİK/LİK ile/ve KÖTÜ/LÜK

( DEFICIENCY vs./and BAD/NESS )


- EKSİK/LİK ile/ve/değil/yerine ÖRTÜK/LÜK


- EKSİKLİK ile/ve/||/<> TAMAMLANAMAZLIK


- EKSİK/LİK ile YETERSİZ/LİK

( "İstediğimiz bir şeyin", "olup" "olmaması", bizim için eşit değilse, hâlâ eksiğiz.
[Matlûbumuzun husûlü veya adem-i husûlü, nezdimizde, müsavî değilse, nâkısız!] )

( İstediğimiz oluyorsa "bir", olmuyorsa "bin" hayır aramak gerek. )

( DEFICIENCY vs. INSUFFICIENCY )


- EKSİKLİK ile/ve YOKSUNLUK

( DEFICIENCY vs./and DEPRIVATION )


- EKSİKLİ/LİK ile/ve TUTARSIZ/LIK

( DEFECTIVE/NES vs./and INCONSISTENCY )


- EKSİKSİZLİK = PERFECTION[İng., Fr.] = VOLLKOMMENHEIT[Alm.] = PERFECTIO[Lat.]


- EKSİLEREK BULAMAMAK/ULAŞAMAMAK ile/ve/değil/yerine ARTARAK BULAMAMAK/ULAŞAMAMAK


- EKSİZE ETMEK ile EKSTİRPASYON ile EKSTRAKSİYON ile EKSTRİPİYE ETMEK ile ELÜSYON ile ENÜKLEASYON

( Kesip çıkarmak. İLE Tümüyle çıkarma. İLE Çekip çıkarma, öz eldeleme. İLE Tümüyle çıkarmak. İLE Yıkayarak ayırma. İLE [çevre dokudan soyularak] tümüyle çıkarma, çekirdeksizleştirme. )


- EKSOTERİK değil/yerine/= DIŞRAK


- EKSPANSE OLMAK ile EKSPANSİYON

( Genişlemek, genleşmek. İLE Genişleme, genleşme. )


- EKSPERİMENTALİZM/EXPERIMENTALISM[İng.] değil/yerine/= DENEYİMCİLİK


- EKSPLİSİT/EXPLICIT[İng.] değil/yerine/= AÇIK


- EKSPLORASYON/EKSPLORE ETMEK ile. AÇIP İNCELEME


- EKSTERNAL ile EKSTERNE ETMEK

( Dışsal, dış [ile ilgili]. İLE Taburcu etmek, hastaneden çıkarmak. )


- EKSTRAVERSİYON/EXTRAVERSION[İng.] değil/yerine/= DIŞA DÖNÜKLÜK


- EKTOPİ ile EKTOPİK

( Yer dışılık [örgen]. İLE Yer dışı [örgen]. )


- EKVATOR değil/yerine/= EŞLEK


- EKZİSTANSİYALİZM değil/yerine/= VAROLUŞÇULUK


- EKZOFİTİK ile EKZOJEN ile EKZOKRİN ile EKZOTERİK ile EKZOTOKSİN

( Dışa büyüyen. İLE Dışsal, dış kaynaklı. İLE Dış salgı. İLE Dışsal, dış kaynaklı. İLE Dış ağı/zehir. )


- EL ATMAK ile ELE ALMAK


- EL BEBEK, GÜL BEBEK (BAKMAK, YETİŞTİRMEK)


- EL ELE (VERMEK)


- EL-ENSE (ÇEKMEK/YAPMAK)


- EL-ETEK (ÇEKMEK)


- EL TERLEMESİ'NDE:
SOĞUK ile SICAK

( Stres. İLE Hipertroid. )


- EL TUTMAK

( DERVİŞ OLMAK )


- EL ile/ve/< BAŞ PARMAK

( Parmakları ve eli, el yapan, başparmaktır, başparmağın işlevselliğidir. )


- EL ile/ve/değil EŞİK


- ELASTİK/ELASTIC[İng.]/ELASTISITE ile ESNEK/LİK


- ELASTISITE/ELASTICITY[İng.] değil/yerine/= ESNEKLİK


- ELÇİ/HABERCİ değil/yerine/= ULAK


- ELDE EDERSEK["ELDE EDİNİRSEK" değil!] ile EDİNİRSEK


- ELDE ETMEK ile/ve/değil EDİNMEK


- ELDE ETMEK ile/değil/yerine EDİNMEK


- ELDE ETMEK ile/değil/yerine GERÇEKLEŞTİRMEK


- ELDE ETMEK ile/ve KORUMAK


- ELDE ETMEK ile NEDEN OLMAK


- ELDE ETMEK ile/ve/değil TAHSİL ETMEK


- ELDE ETMEK ile/değil/yerine YAŞAMAK


- ELDEN-AYAKTAN (DÜŞMEK)


- ELDEN-AYAKTAN DÜŞMEK ile ELİNİ-AYAĞINI ÇEKMEK


- ELDEN ELE (VERMEK)


- ELE ALMAK ile SUNMAK


- ELE ALMAK ile TARTIŞMA

( "DISCUSS" vs. ARGUE )


- ELE ALMAK ile TARTIŞMA

( DISCUSS vs. ARGUE )


- ELE "GEÇİRMEK" ile/değil/yerine "ELDE ETMEK"


- ELE GEÇİRMEK ile/ve/değil/||/<>/>/< YÖNETEBİLMEK

( )


- ELE GÜNE REZİL OLMAK değil İL'E(DEVLET'E) KÜN'E(HALK'A) REZİL OLMAK


- ELE KARIŞMAK ve/||/<>/> YELE KARIŞMAK


- ELE-AVUCA (SIĞMAMAK)


- ELECT :/yerine SEÇMEK


- ELECTRICITY :/yerine ELEKTRİK


- ELECTRONIC :/yerine ELEKTRONİK


- ELEK ile/değil ÇALKAR/ÇALKAK/ÇALKAĞI

( ... İLE/DEĞİL Tahıl tanesini, yabancı nesnelerden ayırmaya ya da tohumlukta kullanılacak tahılı ayırmaya yarayan, döner kalburlu araç. )


- ELEK ile/değil GIRBÂL[Ar. çoğ. GARÂBİL]

( ... İLE/DEĞİL İri delikli elek. )


- ELEK ile/ve SÜZGEÇ


- ELEK ile/ve/değil/<> SÜZGEÇ/KEVGİR


- ELEK ile/ve TEPİR/LEÇER

( ... İLE/VE Tahılı saman ve kavuzlardan ayırmaya yarayan, kıldan ya da kamıştan yapılmış elek. )


- ELEKTRİK

( ELECTRICITY )


- ELEKTRİK ÇARMASINDA:
"VURMAK" değil/yerine/>< İTMEK


- ELEKTRİK ile/ve/||/<>/> AMPUL[Fr./Lat. < AMPOULE]

( Maddenin elektron, pozitron, proton vb. parçacıklarının hareketleriyle ortaya çıkan enerji türü. | Bu enerjinin gündelik yaşamda kullanılan biçimi. | Bu enerjiden elde edilen aydınlanma. | Fiziğin, bu enerji ile oluşan olaylarını inceleyen kolu. | Çarpıcılık, cazibe, canlılık. İLE/VE/||/<>/> İçinde, elektrik akımı ile akkor durumuna gelerek ışık verebilen bir iletkeni bulunan, havası boşaltılmış cam şişe. | İçinde sıvı durumda ilaç bulunan, kapalı cam tüp. )


- ELEKTRİK ile/||/<> ARK[İng.]

( ... İLE/||/<> Elektrik akımı atlaması. )


- ELEKTRİK[: TUTMAK] değil/yerine/= ÇINGI/ÇAKILGAN/YALDIRIK/SEYYÂRE-İ KEHRİBÂRİYE


- ELEKTRİK ve/||/<> ISI


- ELEKTRİKLERİ/IŞIKLARI KAPATMAK fizik ELEKTRİĞİ KESMEK/IŞIĞI KAPATMAK

( Elektriğin ve ışığın, çoğulu olmaz! )


- ELEKTRİKLİ ÜRÜNLERİN KABLOLARINI:
PRİZE TAKTIKTAN SONRA AYGITA BAĞLAMAK değil ÖNCE AYGITA KABLOSUNU TAKIP SONRA PRİZE TAKMAK


- ELEKTRİKSEL İLETKENLİK ile/ve/||/<> MANYETİK İLETKENLİK

( Bir nesnenin elektrik akımını iletme yeteneği. İLE/VE/||/<> Bir nesnenin manyetik akışı iletme yeteneği. )


- ELEKTRİKSEL İLETKENLİK ile/ve/||/<> TERMAL İLETKENLİK

( Bir nesnenin elektrik akımını iletme yeteneği. İLE/VE/||/<> Bir nesnenin ısıyı iletme yeteneği. )


- ELEKTRODİNAMİK ile/ve/=/||/<>/> ELEKTROMANYETİK


- ELEKTROMANYETİK ÇEŞİTLİLİK ile/ve/||/<> GÖRÜNÜR ÇEŞİTLİLİK

( Tüm elektromanyetik dalga boylarını kapsayan yelpaze. İLE/VE/||/<> İnsan gözüyle görülebilen elektromanyetik dalga boylarını kapsayan yelpaze. )


- ELEKTROMANYETİK değil/yerine/= ÇINGIKAPGILI


- ELEKTROMANYETİZMA değil/yerine/= ÇINGIKAPGILIK


- ELEKTROMOTOR GÜÇ ile/ve/||/<> POTANSİYEL FARK

( Bir devrede elektrik akımını oluşturan güç. İLE/VE/||/<> İki nokta arasındaki elektriksel potansiyel farkı. )


- ELEKTRONEGATİFLİK ile İYONLAŞMA ENERJİSİ

( Bir atomun elektron çekme yeteneği. İLE Bir atomdan bir elektron koparmak için gerekli enerji. )


- ELEKTRONİK ile ÇALINTI


- ELEKTRONİK değil/yerine/= ÇINCALIK


- ELEKTROSTATİK ile/ve/||/<> ELEKTRODİNAMİK

( Durağan elektrik yüklerinin incelenmesi. İLE/VE/||/<> devimli elektrik yüklerinin incelenmesi. )


- ELEMENT değil/yerine/= ÖGEDEK


- ELEŞTİRİ:
REDDETMEK değil/yerine/>< GÖZDEN GEÇİRMEK


- ELEŞTİRİ/TENKİD ile/ve/||/<> MİHENK/MİHENGE/ÖLÇÜYE (BAŞ)VURMAK


- ELEŞTİRİ ile/ve/= BİLİNÇ/SİZLİK / ŞUUR/SUZLUK

( CONSCIOUSNESS vs./and/= CRITIQUE )


- ELEŞTİRİ ve DEVİNİM/DİNAMİK

( CRITIQUE and DYNAMICS )


- ELEŞTİRİ ile/ve/> DİKKAT ÇEKMEK ile/ve/> ABARTMAK


- ELEŞTİRİ ile/ve/değil/||/<>/< GİZLİ HAYRANLIK


- ELEŞTİRİ = TENKİT = CRITICAL[İng.] = CRITIQUE[Fr.] = KRITIK[Alm.] = KRITIKE[Yun.] = CRÍTICO[İsp.]


- ELEŞTİRMEK ÜZERE BİLGİ TOPLAMAK/CIMBIZLAMAK ile/değil/>< (TAM/DOĞRU/SAMİMİ) DİNLEMEK


- ELHAMDÜLİLLAH:
DUA ile/ve ZİKR (OLARAK)


- ELİ-AYAĞI (KARIŞMAK)


- ELİ-KOLU (BAĞLI KALMAK)


- ELİG ile ELİGLİK
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( El. İLE Eldiven. )


- ELIMINATE :/yerine ELEMEK, ORTADAN KALDIRMAK


- ELİMİNE[Fr.] (ETMEK) ile A LIMINE[Lat.]

( Elemek, ayıklamak. İLE Eşikten doğru. | Önyargıyla, kestirmeden. | Konunun/sorunun özüne, işin aslına bakmaksızın. )


- ELİNE SAĞLIK ile/ve ELLERİN DERT GÖRMESİN!


- ELİNE ile/ve DİLİNE ile/ve BELİNE SAHİP ÇIKMAK


- ELİNİ ETEĞİNİ (ÇEKMEK)


- ELİNİ ÖP(TÜR)MEK ile/ve/değil/||/<>/< EĞİLMEYİ GÖ(STE)RMEK/DENEYİMLE(T)MEK


- ELİPTİK YAPRAK = VARAK-I YÜBSÎ = FEUILLE ELLIPTIQUE


- ELLEMEK ile/ve PARMAKLAMAK


- ELLE(ME)MEK ile/ve/||/<> "EL AT(MA)MAK"


- ELLEŞMEK ile/ve/||/<>/> YİYİŞMEK ile/ve/||/<>/> SEVİŞMEK ile/ve/||/<>/> DÜZÜŞMEK/KOÇMAK (SİKİŞMEK)[AGANİGİ NAGANİGİ/FAN FİNİ FİN FON]/İŞ PİŞİRMEK/MERCİMEĞİ FIRINA VERMEK

( Gövdenin her ayrı noktasını elle hissetmek/keşfetmek/yaşamak. İLE/VE/||/<>/> Omuz üstündeki bölgede yaşanan bakışma, öpüşme, yalama, emme, dudakların arasında sıkıştırma, üfleme/soluk verme/soluk alma, dişleme, ısırma. İLE/VE/||/<>/> Tüm gövde üzerinde gözlerin, ağzın(dudakların, dişlerin), yanakların, ellerin, parmakların birlikte işlemesi. İLE/VE/||/<>/> Farklı, çeşitli pozisyonlarda penis-vajina giriş-çıkış döngüsü[siklon/siklus]. )

( Çevrenin ilgisini çekmeyecek yakınlaşma hareketleri. İLE/VE/||/<>/> Çevrede birilerinin olma ve/ya da bulunma ya da gözlenme olasılığının zihinde bulunmasında yaşanan. İLE/VE/||/<>/> Çevresel etmenlerin bulunmamasına karşın zihinsel/kişisel sınırların devrede bulunmasında yaşanan. İLE/VE/||/<>/> Ne çevresel, ne kişisel/zihinsel hiçbir sınırın bulunmadığında yaşanan. )


- ELLIPSOID değil/yerine/= SÖBÜR, SÖBÜK


- ELMA ile KAK


- ELMABAŞ PATKA ile/ve/|| ÜVEYİK

( Soyu, dünya ölçeğinde tehlikede olan, çok sayıda ülkede avı yasaklanan ve koruma çalışmaları başlatılan üveyik ve elmabaş patkanın "avı", ülkemizde ne yazık ki hâlâ yasal. Çoğu avcı, bu iki türün gerçekten yok olmanın eşiğinde olduğuna inanmak istemiyor. 11 Mayıs'ta toplanacak olan Merkez Av Komisyonu'nun bilimsel verilerle karar alması, üveyik ve elmabaş patkanın avının yasaklanması gerekiyor. )


- ELMACIK KEMİĞİ ile/ve YANAK

( Yanak, gül ile betimlenir. )

( Yanak, vahdeti simgeler. )

( Âşıkların alınyazısı, sevgililerinin yanaklarında yazmaktadır. )

( YÂSEMEN: Divân şiirinde daha çok rengi, kokusu ve yaprağı dolayısıyla anılır. Sevgilinin yanağıyla ilgili olarak gösterilir. )

( ... ile/ve DULUK )

( ... ile/ve İZÂR, ÂRIZ )

( ... ile/ve RUH/RUHSAR, NİGÂRİSTAN )

( MALAR, ZYGOMA/TA vs./and CHEEK )


- ELMAS ve TIRNAK

( Elmas doğadaki/doğal en sert maddedir. Elması eritebilen tek şey, gözyaşıdır. VE Gözyaşının eritemediği tek şey ise tırnaktır. )

( Gözyaşı, göze kaçan birçok maddeyi eritebilecek keskinliktedir. Geceleri tırnak kesilmemesinin nedeni ise gözyaşının tırnağı eritememesinden dolayı sıçrayıp da göze kaçmaması/batmaması içindir. [Yani, hurafe/bâtıl inanç değildir, dikkat etmek gerekir.] )

( Tavukların kursağı bile tırnağı eritemez. )

( Cam kesiminde elmas kullanılır. )


- EL-MÛZEC / UMMÛZEC[Ar.] ile ÖRNEK

( Örnek. )


- ELÜK ile ALAY (ETMEK)
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]


- EMÂNET ETMEK değil/yerine TEŞEKKÜR ETMEK


- EMANET[Ar.] değil/yerine/= KORUNMALIK


- EMANETİ, EHLİNE VERMEK ile/ve/||/<>/> İŞİ, O İŞE UYGUN/YETKİN KİŞİYE VERMEK


- EMÂNETİ:
TESLİM ETMEK ile/ve/değil/<> TEVDÎ ETMEK


- EMBRACE :/yerine KUCAKLAMAK


- EMDİRMEK ile/ve/değil/||/<>/> EMZİRMEK


- EMEK ile/ve/<> AHLÂK


- EMEK ile/ve ÇABA

( Büyük çabalar harcamadıkça, çaba harcamanın bizi hiçbir yere götürmeyeceğini anlayamayız. )

( LABOUR vs./and EFFORT
Unless you make tremendous efforts, you will not be convinced that effort will take you nowhere. )

( ... ile/ve PRAYATNA )


- EMEK ile/ve/||/<> EDEP ile/ve/||/<> SABIR


- EMEK ile/ve/<> EKMEK


- EMEK ile/ve EYLEM

( İnsan kendi emeğinin varlığıdır. )

( İnsan için emeğinden fazlası yoktur. )

( SA'Y ile/ve ... )

( LABOUR vs./and ACTION )


- EMEK ile/ve/<> GEÇİM/MAİŞET[Ar.]


- EMEK ile/ve HAREKET

( LABOUR vs./and MOVEMENT )


- EMEK ve/||/<>/> MAKİNE GÜCÜ


- EMEK ile/ve MÜLKİYET


- EMEK ve/||/<> SEVİNÇ


- EMEK ve SÖZ(/LEŞMEK) (VERMEK)


- EMEK ve/<> YAŞATMAK


- EMEK ile/ve/||/<>/> YEMEK( ile/ve/||/<>/> EMEK)

( Emek olmadan, hiçbir şey olmaz.
[Lat.] Nil sine labore. )


- EMEK ile/ve YÜREK

( Emeğim sevincimdir. )

( Kişi, emeğinin sevincini duyandır. )

( Emeğimizi bizi sevindirir! )

( LABOUR vs./and HEART )


- EMEL[Ar.]/AMAÇ[Fars.] ile/ve EREK

( Zorunluluk/lar ile. İLE/VE Keyfî. )


- EMERGE :/yerine ORTAYA ÇIKMAK


- EMETİK ile EMEZİS ile HİPEREMEZ/İS

( Kusturucu. İLE Kusma. İLE Aşırı kusma. )


- EMGEK ile/ve/||/<> EMEK
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Zorluk. İLE/VE/||/<> Zorlukları aşmak için harcanan çaba anlamında emek. )


- EMİG ile EMİK
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Meme. İLE Ilık. )


- EMİN OLMAK ile/ve GÜVEN İÇİNDE OLMAK

( TO BE SURE vs./and TO BE IN SECURE/SAFE )


- EMİN OLMAK ile/ve İNANMAK

( TO BE SURE vs./and TO BELIEVE )


- EMİN OLMAK ve/<> ÖZGÜR OLMAK

( TO BE SURE and/<> TO BE FREE )


- EMİN OLMAK ve/<> TESLİMİYET


- EMİN/LİK ile/ve PEKİN/LİK


- EMİNLİK ile/ve ŞÜPHE ETMEMEK


- BENLİK:
EMİR ALTINDA ile/ve/> SORGULAYAN ile/ve/> SEZGİSEL ile/ve/> BEKLENTİSİZ ile/ve/>
RIZÂ SAHİBİ ile/ve/> RÂZI OLUNAN ile/ve/> SAFLAŞMIŞ


- EMİR VERMEK ile/ve/değil/yerine/>/< DOĞRUDAN SÖYLEMEK


- EMİR ile/ve/değil/yerine DİLEK


- EMİRÇGE = KIKIRDAK
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]


- EMMEK ile ÇEKMEK


- EMNİYET[Ar.] STOKU[İng./Fr. STOCK] değil/yerine/= GÜVENLİK YIĞIMI


- EMNİYET değil/yerine/= GÜVENLİK


- EMOJİ/SMILEY[İng.] değil/yerine/= DUYGUCUK


- EMPATİ KURMAK ile/ve/değil/=/||/<>/< ÂDİL OLMAK


- EMPATİ:
"ONUN YERİNE DÜŞÜNMEK"
değil
ONUN/ONLAR GİBİ DÜŞÜNMEK/ONUN DÜŞÜNCESİNİ/DUYGUSUNU ANLAMAYA ÇABALAMAK


- EMPATİDE:
THEODOR REIK ile/ve/||/<>/> WILHELM FLIESS ile/ve/||/<>/> DONALD WINNICOTT ile/ve/||/<>/> HEINZ KOHUT ile/ve/||/<>/> CARL ROGERS


- EMPATİ(K) ile AZ EMPATİ(K)-ÇOK EMPATİ(K)/ÇOK EMPATİ(K)-AZ EMPATİK


- EMPERYALİZM ile İMPARATORLUK


- EMPHASIZE :/yerine VURGULAMAK


- EMPLOY :/yerine İŞE ALMAK


- EMPOZE (ETMEK) değil/yerine/= DAYATMAK


- EMPRESYONİST/EMPRESYONİZM değil/yerine/= İZLENİMCİ/LİK


- EMPRİZM:
DUYUCULUK ile/ve/değil/||/<>/< GÖRGÜCÜLÜK


- EMZİK ile SOMRUK

( ... İLE Bebek emziği. )


- EN AĞIR BÖCEK

( GOLYAT BÖCEĞİ )


- EN AZ ENERJİ ile/ve/||/<> EN YÜKSEK DÜZENSİZLİK


- EN AZ ENERJİ değil EN YÜKSEK DÜZENSİZLİK


- EN AZA İNDİRGEMEK değil EN AZA İNDİRMEK


- EN AZINDAN ile BAŞLANGIÇ OLARAK


- EN BÜYÜK "GÖSTERİŞ": DOĞALLIK


- EN BÜYÜK HASTALIK

( HASTALANMAMAK )


- EN BÜYÜK HAYAL değil/yerine EN BÜYÜK ZENGİNLİK

( "Zenginlik". DEĞİL/YERİNE Hayal. )


- EN BÜYÜK (KERPİÇ) HÖYÜK

( TEL BASAR HÖYÜĞÜ )


- EN BÜYÜK KÖTÜLÜK...

( Küçük bir kötülüğe uğramaktan korkarak, büyük bir iyiliği terk etmek. )


- EN BÜYÜK MÜLK

( SAĞLIK )


- EN BÜYÜK PİŞMANLIK...

( "Pişman olurum" diye yapmadıklarımız. )


- [ne yazık ki]
EN BÜYÜK YANILGILARDAN BİRİ(/İKİSİ):
DİZİLERİ, GERÇEK SANMAK ile/ve/||/<>/> GERÇEK YAŞAMI, DİZİ SANMAK

( 44 yaşında...

Komedyen...

Ülkenin en çok seyredilen dizisinin başrol karakteriydi.

Dizinin adı “Halkın Hizmetkarı”

Başkan rolünde o vardı.

Dizi ekrana geldiği gece tüm Ukrayna nefesini tutuyor televizyona yapışıyordu.

Ahali kahkahadan yerlere seriliyordu.

Genç komedyen çok sevildi.

Dizi çok tuttu.

Adı Volodomir Zelenski'ydi.

***

Dizi o kadar çok tuttu ki...

Sonra siyasi partiye dönüştü.

Evet... Gülmeyin... Vallahi öyle oldu.

“Halkın Hizmetkarı Partisi” kuruldu.

Komedyen abimiz Volodomir Zelenski partinin kurucusu oldu.

Her şey bir komedi dizisi tadında ilerliyordu.

Seçimler geldi çattı.

Komedyen Zelenski, girdiği ilk seçimde oyları silip süpürdü.

450 sandalyelik Ukrayna Parlamentosu'nun yarıdan fazlasını kazandı.

Başkanlık seçiminde ise 2. Turda oyların yüzde 73.22'sini aldı.

***

Ukrayna'nın artık genç bir komedyen başkanı vardı.

Geldik bugüne...

***

Bir komedyenle bir istihbaratçı karşı karşıya gelirse...

Sizce savaşı kim kazanır?

Gülümsediğinizi görüyorum... Cevaba gerek yok.

Ukrayna Rusya geriliminin giriş sahnesini hep beraber yaşadık.

Bir yanda bir dizinin pop rüzgarıyla kendini başkanlık koltuğunda bulmuş tecrübesiz bir genç adam...

Karşısında KGB disiplini ve kurmay zekasıyla yetişmiş duygusuz tavizsiz bir istihbaratçı kurt...

Çok fazla düşünmeye gerek yok sanırım.

***

Artık güvenlik ülkelerin vazgeçilmez şartıdır.

Dünya'da bu işe uyanan devletler işi şansa bırakmıyor.

İstihbarat kökenli liderlere yönetimi veriyorlar.

***

Putin'i anlatan 4 bölümlük belgesel var.

İzleyin derim...

Adı “Putin İnterviews”

O belgeselde yönetmen Oliver Stone, Putin'in korumalarını merak ediyor...

Diyor ki “Sizin kişisel güvenliğinizi kim sağlıyor?”

Putin “Castro'dan bana kalan nasihat şuydu. Sakın kendi güvenliğini başkasının kontrolüne bırakma. Ben de o yüzden tüm koruma ve güvenliğimle bizzat ilgilenirim. Bu sayede halen ayaktayım. Ne dersin?”

Putin bir devlet başkanı ama halen bir istihbaratçı gibi yaşıyor.

Tıpkı KGB yıllarındaki gibi az konuşan, duygusallığa asla prim vermeyen ve hedefine doğrudan odaklı.

Tabi biraz da acımasız.

Yeni kuramlar geliştiriyor... Artık adıyla anılan bir doktrin var.

Güvenlik ve savunma konusunda eşi benzeri görülmemiş bir konsept geliştirdi.

Kendinden kat be kat güçlü düşmanını onun gücünü kullanarak yenme...

Judodan esinlendim diyor.

Judoda karşındaki rakibin sıkletini avantaja çevirebilirsin...

Önce imkansız gibi gözüken bu doktrinin nasıl çalıştığını gördük.

Koca NATO çaresiz kaldı.

***

Şimdi... Almanya çılgın bir deneye hazırlanıyor.

Merkel sonrası kurulan yeni hükümette Dışişleri bakanlığı görevine Annalena Baerbock geldi.

Yeşiller partisinden... Aktivist...

Düşünün... Karşısında Lavrov... Arkasına almış Gerasimov'u, Şoyguyu... Bermuda şeytan üçgeni gibi bir üçlü...

Onlarla mücadele edecek, oyun kuracak kişi Baerbock...

İyidir... Hoştur... Nitelikli bir siyasetçi olabilir.

Kabul ederim.

Ama onun yeri burası değil. Yani Dışişleri Bakanlığı değil....

Kurtlar sofrası kurulmuş.

Ülke için ölüm kalım mücadelesi başlıyor.

Hümanist kimlikli bir siyasetçiden, şeytani bir kurmay akıl bekleyebilir miyiz?

Umarım ben yanılırım...

Ama hayat öncelikleri... Hayata bakış tarzı bambaşka olan Annalena Hanım Ukrayna benzeri bir tablo yaşatabilir Almanya'ya...

***

Uzun sözün kısası...

Günümüzde bir halkın düşeceği en büyük yanılgı... Tv dizilerini gerçek, gerçek hayatı ise dizi sanmasıdır.

“Halkın Hizmetkarı” komedisine yıllarca Ukrayna Halkı güldü.

Şimdi sıra Ruslarda... )


- EN BÜYÜK:
YOKSUN/LUK ile/ve/<> FAKİR/LİK

( Akılsızlık. İLE/VE/<> Bilgisizlik. )


- EN BÜYÜK ZAMAN HIRSIZI:
KARARSIZLIK


- EN BÜYÜK ile/ve/değil/yerine/||/<> TEK


- EN ÇOK ŞEYE SAHİP OLMAK ile/değil/yerine/>< EN AZ ŞEYE GEREKSİNİM DUYMAK

( Ne kadar az şeye sahip olursak, o kadar az şey, bize "sahip olur". )

( Sahip olmadığı şeylere üzülmeyen ve sahip olduklarına sevinen kişi, akıllı biridir. )


- EN ESKİ MEMELİLER (HALEN YAŞAYAN) EKİDNE VE ORNİTORENG


- EN ESKİ ile İLK


- EN FAZLA:
KISKANÇLIK YAPMAK ile/yerine KISKANÇLIK DUYMAK


- EN HIZLI UZAYAN TIRNAK ile EN YAVAŞ UZAYAN TIRNAK

( Başparmak tırnağı. İLE Orta parmak tırnağı. )


- EN HIZLI YOLCULUK

( APOLLO 10'un dönüşteki atmosfere girişi sırasında, saatte 39.897 km. [1969] )


- EN HOŞ DUYGU:
BİRİNİN, YÜZÜNDEKİ GÜLÜMSEMENİN NEDENİ OLDUĞUNU BİLMEK :)


- EN KISA GÜN:
21 ve 22 ARALIK


- EN KISA SÜRE YAŞAYAN BÖCEK ile EN UZUN SÜRE YAŞAYAN BÖCEK

( Balarısı. İLE Tahtakurusu. )


- [ne yazık ki]
EN KÖTÜ HUY ile/ve/||/<> EN BÜYÜK HATA ile/ve/||/<> EN BÜYÜK SAFLIK

( Bazılarının karşısında bile iyi olmaktan vazgeçememek. İLE/VE/||/<> Herkesi, kendimiz gibi zannetmek. İLE/VE/||/<> Her bir kişiye güvenmek. )


- EN SAĞLAM/LAR:
ELMAS ve
KENDİNİ TANIMAK/BİLMEK!


- EN (")ÜSTÜNLER/BÜYÜKLER("):
AHMAKLIK/HAMÂKAT ve KENDİNİ BEĞENMEK değil/yerine AKIL ve İYİ HUY

( Yoksulluğun. VE Korkulacakların. DEĞİL/YERİNE Zenginliğin. VE Beğenileceklerin. )


- EN YAKIN:
ÇOCUK değil EŞ

( [özel bölgelerde sorun(çıban vs.) çıksa:] Eş bulunmuyorsa bakabilecekler. DEĞİL En rahat bakabilecek/ilgilenebilecek olan. )


- EN YÜCE:
GÜLÜMSE(MEK)!


- EN ile/ve/değil/<> BİRİCİK


- EN ile/ve/değil EŞİK


- EN ile/ve TEK

( THE MOST vs./and UNIQUE )


- ENABLE :/yerine OLANAK SAĞLAMAK


- ENAYİ/LİK ile BASİRETSİZ/LİK


- ENAYİLİK ile/değil/yerine DAYANÇ/SABIR

( [not] DUPERY vs./but PATIENCE
PATIENCE instead of DUPERY )


- ENAYİ/LİK ile/değil ŞANSSIZ/LIK


- ENCALA/ANGELA ERİK'TE:
KIRMIZI ile BEYAZ


- ENCOUNTER :/yerine KARŞILAŞMAK


- ENCOURAGE :/yerine CESARETLENDİRMEK


- END :/yerine SON, BİTİRMEK


- ENDEK[Oğuz] ile
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Çatı, dam. İLE ... )


- ENDEMI/ENDEMIA[İng.] değil/yerine/= YÖRESEL SAYRILIK


- ENDEMİ ile ENDEMİK

( Yerel ve her zaman görülen [sayrılık]. İLE Yerel, yerleşik. )


- ENDEMİK TÜRLER ile BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK

( Belirli bir coğrafi bölgede sadece bulunan türler. İLE Dünyadaki tüm canlı türlerinin çeşitliliği. )


- ENDEMİK/ENDEMIC[İng.] değil/yerine/= YÖRESEL

( Belirli bir bölgeye özgü, belirli bir bölgede yetişen. )


- ENDİK ile SAF
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Saf kişi, safdil, saf gönüllü. İLE ... )


- ENDİKASYON/INDICATION[İng.] değil/yerine/= KULLANIM ALANI | GEREKLİLİK


- ENDO- ile ENDODERM ile ENDOJEN ile ENDOKRİN ile ENDOKRİNOLOJİ ile ENDOKRİNOLOJİK ile ENDOTERMİK ile ENDOTOKSİN

( İç-, iç [ile ilgili]. İLE İç deri, iç tabaka, iç yaprak. İLE İçsel, iç kaynaklı. İLE İç salgı. İLE İç salgıbilim. İLE İç salgıbilim [ile ilgili]. İLE Isı alan. İLE İç ağı/zehir/toksin. )


- ENDOCENTRIC COMPOUND[İng.] değil/yerine/= İÇMERKEZLİ BİLEŞİK


- ENDOKRİNOLOJİ/K değil/yerine/= İÇSALGIBİLİM/SEL


- ENDÜRANS/ENDURANCE[İng.] değil/yerine/= DAYANIKLILIK


- ENDÜRASYON/İNDURATION[İng.] değil/yerine/= SERTLİK


- ENDÜSTRİ 1 - 4:
BUHAR ve/||/<>/> ELEKTRİK ve/||/<>/> OTOMASYON ve/||/<>/> NESNELERİN İNTERNETİ


- ENE'L HAKK

( Ben Hakk'ım. )


- ENEL HAKK değil ENEL SIRR'UL HAKK


- ENEL HAKK ile/ve/<> İNNEL HAKK


- ENERJİ HARCAMAK/BOŞALTMAK ile ENERJİ DENGELEMEK

( SPENDING/RELEASING THE ENERGY vs. BALANCING THE ENERGY )


- ENERJİ(") ile/ve/değil/||/<>/>/< (")ELEKTRİK(")


- ENERJİ" ile/değil EMEK


- ENERJİ ve/<> MANTIK

( ENERGIA ve/<> LOGOS )


- ENERJİ/K değil/yerine/= ERKE/ERKİN, GÜRE/CİL / GÜREL/İ


- ENERJİ/K değil/yerine/= GÜRE/CİL / GÜREL/İ


- ENFEKSİYON ile ENFEKSİYÖZ ile ENFEKTE ile ENFEKTE OLMAK

( Bulaş, bulaşım. İLE Bulaşıcı, bulaşlı. İLE Bulaşlı, bulaşmış. İLE [enfeksiyon etkeni] Bulaşmak. )


- ENFEKTE ETMEK değil/yerine/= İÇBULAŞIMLAMAK


- ENFEKTE OLMAK değil/yerine/= İÇBULAŞIMLANMAK


- ENG = YANAK
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]


- ENGAGE :/yerine MEŞGUL OLMAK, KATILMAK


- ENGEK ile ENGEK
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Ağzın iki yanında bulunan çene kemikleri. İLE Peçeyi bağlamakta kullanılan ip. )

Bugün[11 Temmuz 2025]
itibarı ile 16.971 başlık/FaRk ile birlikte,
16.971 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(21/69)

🔒 Sınırlı Erişim

Tüm başlıkları görmek için üyeliğiniz/katılımınızı rica ediyoruz...

Giriş Yap / Üye Ol