Bugün[11 Temmuz 2025]
itibarı ile 16.971 başlık/FaRk ile birlikte,
16.971 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(27/69)


- GÖZLÜK ve/||/<> GAZEL

( Körler çarşısında satma! VE/||/<> Sağırlar çarşısında satma! )


- GÖZLÜK ile/||/<> KELEBEK GÖZLÜK

( ... İLE/||/<> Burundan tutturularak kullanılan sapsız gözlük, kıskaç gözlük. )


- GÖZLÜK ile/ve/<> MONOKL[Fr.]

( ... İLE/VE/<> Kaş kemerinin altına sıkıştırılarak kullanılan gözlük camı. )


- GÖZLÜK ve/||/<>/>/< SÖZLÜK


- GÖZÜ KARA/LIK ile/değil/yerine CESÂRET


- GÖZÜKMEK/GÖRÜKMEK değil GÖRÜNMEK


- GÖZÜN GÖRMEYİP GÖNLÜN KATLANMASI
ile/ve/||/<>
GÖZDEN UZAK/IRAK, GÖNÜLDEN UZAK/IRAK


- [ne yazık ki]
"GÖZÜNDE BÜYÜTMEK" ve/||/<>/> GERÇEKLEŞME OLASILIĞINI DÜŞÜRMEK


- GÖZÜPEK = DARING[İng.] = AUDACIEUX[Fr.] = KÜHN[Alm.] = AUDAX[Lat.]


- GÖZÜPEKLİK = DARING, AUDACITY[İng.] = AUDACE[Fr.] = KÜHNHEIT, TOLLKÜHNHEIT[Alm.] = AUDACIA[Lat.]


- GÖZÜTOK/LUK ile GÖZÜKARA/LIK


- GÖZÜTOK/LUK ile TUZUKURU/LUK


- GPU/GRAPHİCS PROCESSING UNİT GRAFİK[İng.] değil/yerine/= (ÇİZGE) İŞLEME BİRİMİ


- GRAB :/yerine KAPMAK


- GRADUATE :/yerine MEZUN OLMAK


- GRADYAN/GRADIENT[İng.] değil/yerine/= FARK


- GRAFİK değil/yerine/= ÇİZGE


- GRAMOFONLARDA:
BORULU ile SALON ile ÇANTA ile ÇOCUK ile UFAK


- GRANDİYÖZİTE/GRANDIOSITY[İng.] değil/yerine/= BÜYÜKLENMECİLİK


- GRANT :/yerine BURS, BAĞIŞ, VERMEK


- GRANÜL/GRANULE[İng.] değil/yerine/= TANECİK


- GREAT :/yerine HARİKA, BÜYÜK


- GREATEST :/yerine EN BÜYÜK


- GROTESK[Fr.]

( Eskiçağ Roma yapılarında bulunan, tuhaf, gülünç figürlerden oluşmuş süsleme biçemi. | Kaba gülünçlüklerden, tuhaf ve olmayacak şakalaşmalardan yararlanan, karşıt görüntüleri, bağdaşmaz durumları şaşırtıcı biçimde birleştiren güldürü biçimi. )


- GROUND :/yerine ZEMİN, TOPRAK


- GROW :/yerine BÜYÜMEK, YETİŞMEK


- GRUP/GROUP[İng.] değil/yerine/= KÜME, ÖBEK


- GRUP OLMAK ile GRUP YAPMAK


- GÜÇ BELÂ (HALLETMEK, ÇARE BULMAK)


- GÜÇ-KUVVET (BULMAK)


- GÜÇ ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/> ACIMASIZ/LIK


- GÜÇ ile DAYANAK

( POWER vs. SUPPORT/BASE )


- GÜÇ ile/ve GÜZELLİK

( Kendinden. İLE/VE/||/<>/> Yansıma. )

( POWER vs./and BEAUTY )


- GÜÇ ile/ve/değil/yerine OLANAK

( [not] POWER vs./and/but POSSIBILITY
POSSIBILITY instead of POWER )


- GÜÇ ile/ve/||/<> SORUMLULUK


- GÜÇ ile/ve SÜREKLİLİK

( Tek başına güç, kurar fakat sürdüremez. )

( POWER vs./and CONTINUITY )


- GÜÇ ile/ve/değil/<> SÜREKLİLİK

( Taşı delen, suyun gücü değil damlalarının sürekliliğidir. )


- GÜÇ ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/> VİCDANSIZ/LIK


- GÜÇ ile/ve/<> YÜK


- GÜÇ ile/ve YÜK

( Güce dayanıklılık gösterebilmek. İLE/VE Yükü taşıyabilmek. )


- GÜÇ ile/ve/||/<>/>< "ZAYIFLIK"

( Güçlü ağaç, meyve vermede acele etmez. )

( Zayıflık, güçlü özelliklerin "fazla kullanılmasıdır". )


- GÜCƏNMƏK[Azr.] = IKINMAK[Tr.]


- GÜÇLENMEK ile/ve/||/<>/> YÜKSELMEK


- GÜÇLÜ OLMAK ve/||/<> AKILLI OLMAK ve/||/<> KENDİN OLMAK

( Yalnız başına kalabilecek kadar. VE/||/<> Birarada kalabilecek kadar. VE/||/<> Ayrı kalabilecek kadar. )


- GÜÇLÜ OLMAK ile/değil/yerine/< MUTLU OLMAK

( Mutlu etmez. İLE/DEĞİL/YERİNE/< Güçlü kılar. )


- GÜÇLÜ ile YERLEŞİK

( POWERFUL/STRONG vs. SETTLED/PERMANENT )


- GÜÇLÜ/LÜK ve/||/<>/> KIRILGAN/LIK


- [ne yazık ki]
GÜÇLÜNÜN "SAZINI ÇALMAK" ve/||/=/<> NAMUSSUZLUK

( Gerekçesi ne olursa olsun, güçsüze karşı güçlünün sazını çalmak, namussuz sayılmak için yeterlidir. )

( Namuslular da namussuzlar kadar cesur olmalı! )


- GÜÇSÜZ/LÜK ile/ve/||/<>/> İSTEKSİZ/LİK


- GÜÇSÜZLÜK ile/ve/<> OLANAKSIZLIK


- GÜÇSÜZLÜK/OLANAKSIZLIK ile/ve/> DAYANÇ/SABIR

( POWERLESSNESS/IMPOSSIBILITY vs./and/> PATIENCE )


- GÜCÜK ile GÜCÜK

( Kısa, bodur, gelişmemiş, güdük. | Kuyruksuz, kuyruğu kesik hayvan. İLE Ağaç direklerin hazırlanması sırasında artakalan kısa parça. )


- GÜDMEK değil/yerine GÖZETMEK

( RÂİNE değil/yerine UNZURNA )


- GÜDÜ:
ZİHİNSEL ile/ve/||/<> FİZYOLOJİK ile/ve/||/<> TOPLUMSAL


- GÜDÜ/İTKİ = SAİK[Ar. < SEVK] = MOTIVE[İng.] = MOTIF[Fr.] = MOTIV[Alm.] = MOVERE[Lat.] = MOTIVO[İsp.]


- GÜDÜK ile KADÜK[Fr.]

( Eksik yanı olan, tamamlanmamış, kısa. | Kuyruğu kesik ya da kopmuş. | Yetersiz, sonuç vermemiş. İLE Değerini/önemini yitirmiş, geçerliliği kalmamış, eskimiş. )


- GÜDÜLENME ile/ve/||/<>/> ALIŞKANLIK

( Başlamak üzere. İLE/VE/||/<>/> İlerlemek üzere. )


- GÜDÜLENME ve/> VERİMLİLİK

( MOTIVATION and/> PRODUCTIVITY )


- GÜDÜLENMEDE:
ALGI ve/||/<>/> SEÇME ve/||/<>/> ÖZERKLİK ve/||/<>/> ÖZYETKİNLİK


- GÜDÜLENMEDE:
İLİŞKİLİLİK ve/||/<>/> GÜVEN ve/||/<>/> ŞEFKÂT ve/||/<>/> ÖZGÜNLÜK


- GÜDÜLENMEDE:
UYARILMA ve/||/<>/> MERAK ve/||/<>/> DENETİM ve/||/<>/> OLGUNLAŞMA


- GÜDÜLENMEDE/HAREKETE GEÇMEDE:
[bazen/biraz] HEYECAN/COŞKU/ÜMİT ile/ve/bazen/biraz da/||/<> OLANAK


- GÜDÜMBİLİM/SİBERNETİK = CYBERNETICS[İng.] = CYBERNÉTIQUE[Fr.] = KYBERNETIK[Alm.] = KYBERNETIKE, KYBERNETES[Yun.]


- GUESS :/yerine TAHMİN ETMEK


- GÜL[Azr.] = ÇİÇEK[Tr.]


- GÜLDESTE[Fars.]/ANTOLOJİ[Fr. < Yun. ANTHOS: Çiçek. | LEGEIN: Seçmek.] değil/yerine/= SEÇKİ


- GÜLDÜR GÜLDÜR (AKMAK)


- BİR ŞEY/BİRİ:
GÜLDÜRMEYEN/GÜLDÜRMÜYORSA > GÜLÜP GEÇMEK


- GÜLE-OYNAYA (GİTMEK, KABUL ETMEK)


- GÜLLÜK-GÜLİSTANLIK


- GÜLMEK / YAŞAM/AK:
"UMDUĞUMUZLA ile/ve/değil/yerine/>< BULDUĞUMUZLA


- GÜLMEK ile AYIPLAMA


- GÜLMEK ve/||/<>/> EĞLENMEK ve/||/<>/> GEZMEK ve/||/<>/> DÜŞÜNMEK ve/||/<>/> ÖNERMEK ve/||/<>/> ÖNEMSEMEK ve/||/<>/> SEVMEK

( 10 yaşındaymış gibi. VE/||/<>/> 20 yaşındaymış gibi. VE/||/<>/> 30 yaşındaymış gibi. VE/||/<>/> 40 yaşındaymış gibi. VE/||/<>/> 50 yaşındaymış gibi. VE/||/<>/> 60 yaşındaymış gibi. VE/||/<>/> 70 yaşındaymış gibi. )


- GÜLMEK ile/ve/değil EŞİK

( Gülmek, devrimci bir eylemdir. )


- GÜLMEK :) ile/ve/||/<>/>/< GÖZLERİNİN İÇİNİN GÜLMESİ :)


- GÜLMEK ile/ve/<> GÜLÜMSEMEK :)

( ... İLE/VE/<> En etkili/kolay/hızlı yapıt/eylem/ibâdet. )

( Sen gül ki, biz de gülelim! )

( Bir iyi hareket, bin iyi düşünceden
Bir gülüş de bin hareketten daha güçlüdür. )

( Gül ki, gül yüzünde güller açsın! )

( Gülmesini bilmeyen, dükkân açmasın! )

( Paranız yoksa, gülümsemeniz de mi yok? )

( Bir kişinin nasıl güldüğünden terbiyesini, neye güldüğünden akıl seviyesini anlarsın! )

( TEBEŞBÜŞ: Güleryüz gösterme. [küçükten büyüğe] )

( Gülün de, isterseniz beni paçamdan sürükleyin. )

( MÜBTESİM[< TEBESSÜM]: Gülümseyen, tebessüm eden. )

( Haydi! Bırak zihnindeki olumsuz kayıtları ve şu AN'a dön biraz! Ve bunu, sık sık tekralamaya çalışarak olan bitenlere, kişilere/çevrene/yaşama gülümse!... :) Sadece gülümse! :) (Herhangi bir nedeni/kaynağı olmaksızın, aklına geldikçe/getirerek gülümse!) :) Yaşam, vererek başlar ve sürdürülür. Verebilecek hiçbir şeyin olmasa/kalmasa bile, boşver sıkıntıları/saçmalıkları ve hiçbir zaman elinden alınamayacak olanı vererek, o, dünyanın en güzel manzarası olan gülümsemeni paylaşarak yaşa ve yaşat! Haydi! Tekrar tekrar gülümse!... :) )

( Seni güldürmeyen "şeye/duruma/soruna" gülüp geç. :) )

( Ne haliniz varsa gülün! )

( DIHK ile TEBESSÜM )

( LAUGHING vs. SMILING )

( HANDE )


- GÜLMEK ile/ve/değil/<> GÜLÜŞÜNE MEŞRÛ KAYNAK BULMAK/BULABİLMEK

( Umberto Eco'nun, Gülün Adı adlı kitabını okumanızı salık veririz. )


- GÜLMEK = SMILE/LAUGH[İng.] = RIRE[Fr.] = LACHEN[Alm.] = RIDERE[İt.] = REÍR[İsp.]


- GÜLMEK :) ile YÜKSEK SELENLE/SADÂYLA GÜLME/KAHKAHA[Ar.] :D )))

( En az iki biraraya getirilemezin ya da çelişkilerin buluşması durumunda zihnin bu durumla başa çıkamaması ve/ya da ağlanamaması/ağlayarak çözümlenemeyeceği durumlarda yaşanan fizyolojik ve zihinsel davranış/tutum/dışavurum/paylaşım. İLE Çelişkilerin çok fazla etkili olması durumlarında. )

( LAUGHING vs. LAUGHING LOUDLY )


- GÜLÜNÇ/KOMİK ile/ve/değil/||/<> GARİP


- GÜM GÜM (VURMAK)


- GÜMBÜR GÜMBÜR (GELMEK | KOŞMAK)

( Daha çok, çocukların çıkardığı seslerde. )


- GÜME GİTMEK ile/ve/||/<> KİM VURDUYA GİTMEK


- GUNA ile NİTELİK

( Nitelik. )


- GÜNAH ile GİZLİ ŞİRK


- GÜNAH ile/ve/değil TERSTEN İYİLİK

( MEKR-İ İLÂHİ )


- GÜNAHI İŞLEMEK ile GÜNAH SAVUNMAK


- GÜNCEK/ŞEMSİYE[Ar.] ile/ve YAĞMURLUK

( [kökeni/etimolojisi] [Ar.] ŞEMS: Güneş. > ŞEMSİYYE: Güneşlik, güneşle ilgili. İLE/VE ... )


- GÜNDEN-GÜNE (İYİLEŞMEK/KÖTÜLEŞMEK)


- GÜNEŞ/KARANLIK ile/ve/||/<>/< TAN/FECİR

( ... İLE/VE/||/<>/< Güneş doğmadan önceki alaca karanlık. )


- GÜNEŞ || YER/TOPRAK ve/<>
GÜNBERİ

( ... VE/<> Yer'in, Güneş'e en yakın bulunduğu nokta. )

( Yer, Aralık ayının 31'ine doğru, günberide bulunur. )


- GÜNEŞ ile/ve/<> ATEŞ ile/ve/<> OCAK

( Gökte. İLE/VE/<> Yerde. İLE/VE/<> Evde. )


- GÜNEŞ ve/||/<> BULGURCUK

( ... VE/||/<> Güneş yüzeyinde, uzak görülerle seçilebilen, küçük, dairesel görünüşlü parçacıklardan her biri. )


- GÜNEŞE:
ARKAMIZI DÖNMEK değil/yerine/>< YÜZÜMÜZÜ DÖNMEK

( Gölgeleri/sorunları, önümüzde gösterir ve ümit yitiricidir. DEĞİL/YERİNE/>< Gölgeleri/sorunları, ardımızda bırak(tır)ır. )


- GÜNEŞTE:
YANMAK ile/ve/değil/yerine KARARMAK

( 11:00 ile 16.00 arası güneş altında kalınmamalı! [yaz saati uygulamasına göre] )


- GÜNLÜK "AHLÂK" ile/ve TASAVVUF AHLÂKI

( DAILY MORALS vs./and MORALS OF SUFISM )


- GÜNLÜK-GÜNEŞLİK


- GÜNLÜK KONUŞMALARIN SIRADANLIĞINDA/YALINLIĞIYLA:
AMAÇLI ile/ve/||/<> BİLEREK ile/ve/||/<> BİLMEDEN ile/ve/||/<> BÜTÜNLÜKLÜ

( Reklam. İLE/VE/||/<> Evlilik. İLE/VE/||/<> Dostluk. İLE/VE/||/<> Sanat. )

( Kitlelere "oynanıyorsa". İLE/VE/||/<> Saygıyla bütünleşilecekse. İLE/VE/||/<> Sevgiyle yaklaşılıyorsa. İLE/VE/||/<> Susulabiliyorsa. )

( )


- GÜNLÜK YAŞA(MAK) ile/değil/yerine GÜNÜ YAŞA(MAK)

( Vurdumduymazlık içinde, hesapsız, düzensiz, aykırı, asalak yaşam. İLE/DEĞİL/YERİNE Gün içinde yaşanan, olan-biten herşeyi, olumlu ya da olumsuz tam anlamıyla yaşamak. )

( Temel olan, günü tam bir uyum ve bütünlük içinde yaşamak. Günü Yaşa(Carpe Diem), günlük yaşamak değildir! )

( [not] LIVE IN DAILY vs./but LIVE THE DAY [CARPE DIEM]
LIVE THE DAY [CARPE DIEM] instead of LIVE IN DAILY )


- GÜNLÜK/GÜNCEL ... ile GÜNDELİK ...


- GÜNLÜK ile GÜNLÜK

( O günkü, o günle ilgili. | Üzerinden ... gün geçmiş ya da geçecek.[On günlük bebek.] | Her gün yapılan, her gün yayımlanan/çıkan. | Günü gününe tutulan anı yazısı ya da bu yazıları içine alan yapıt, günce, muhtıra. İLE Bir çeşit ağaç sakızı. )


- GÜNÜ GEÇİRMEK değil/yerine GÜNÜ YAŞAMAK

( Kişi, inandığı gibi yaşayamıyorsa, yaşadığı gibi inanmaya başlar. )

( [not] TO PASS THE DAY but LIVE THE DAY
LIVE THE DAY instead of TO PASS THE DAY )


- GÜNÜ GÜNÜNE (NOT ALMAK, ÇALIŞMAK)


- GÜNÜBİRLİK ... ile/değil GÜNLÜK ...


- GÜR ile ÇOK


- GÜREŞ ile KARAKUCAK

( ... İLE Kökeni Orta Asya'ya uzanan, serbest stilde, yağ sürülmeden yapılan en eski, geleneksel Türk güreşi. )


- GÜRÜL GÜRÜL (AKMAK)


- [ne yazık ki]
GÜRÜLTÜ ÇIKARMAK/KORNA ÇALMAK ile/değil/yerine/>< SUSMAK/SESSİZLİĞİ YEĞLEMEK

( [ne yazık ki] Bilgisizlik ne kadarsa o kadar çok ve yüksektir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Bilgelik ve zarâfet ne kadar derinse/yüksekse. )


- GÜRÜLTÜ-PATIRTI (ÇIKARMAK)


- GÜRÜLTÜSÜZLÜK ile/ve/||/<>/> SESSİZLİK/SAKİNLİK

( ŞÛR[Fars.]: Gürültü, şamata. )

( Gereksiz dış etmenlerin (sesin) bulunmamasıyla. İLE/VE/||/<>/> Kendiliğinden, doğal olarak. )

( SILENCE vs./and/||/<>/> QUITENESS )


- GURUR >< AŞK


- GURUR değil/yerine/>< MUTLULUK

( Neden, çocuklar, kavga ettikten sonra hemen barışıp birlikte oynamaya devam ederler? Çünkü, onların mutluluğu, gururdan daha değerlidir. )


- GURUR(LU OLMAK)/MAĞRUR ile/değil/yerine VAKUR (OLMAK)


- GURURUNU/N KIRMAK/KIRILMASI ile/ve/||/<>/> KÜÇÜK DÜŞ(ÜR/ÜL)MEK


- GÜVEN KAYBETMEK yerine PARA KAYBETMEK/PARASIZ KALMAK

( TO LOSE MONEY instead of TO LOSE TRUST )


- GÜVEN ile APTALLIK

( TRUST vs. FOOLISHNESS )


- GÜVEN ve/||/<> DERİNLİK ve/||/<> SEVGİ

( Söz ile yapılan iyilik. VE/||/<> Düşünce ile yapılan iyilik. VE/||/<> Vererek yapılan iyilik. )


- GÜVEN ile/ve/<> İNANDIRICILIK

( TRUST vs./and/<> PLAUSIBILITY )


- GÜVEN ile/ve/||/<> SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK


- GÜVEN ile/>< ÜMİTSİZLİK


- [NE YAZIK Kİ]
GÜVENEMEMEK ile/ve/||/<>/> KESTİREMEMEK


- GÜVENİLİRLİK ile/ve/> SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

( SİKA[< VÜSÛK]: Güven, emniyet. | Güvenilir/inanılır kişi. )

( RELIABILITY vs./and/> SUSTAINABILITY )


- GÜVENİRLİK değil GÜVENİLİRLİK


- GÜVENLİK ile/ve/||/<> DÜZEN


- GÜVENLİK ile/ve/||/<>/>/< GÜVEN


- GÜVEN/LİK ile/ve/||/<>/> GÜVENCE

( Bir şeyin doğruluğu, gerçekliği konusunda kanaat verici belge, delil, iz, argüman. | Anlaşmazlık konusu olan şeyde, yargıcın kanılarını oluşturan şey, delil. | Sonurguya ulaşan bir uslamlamanın dayandığı gerçek, delil. )


- GÜVENLİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/</>< ÖZEL YAŞAMIN GİZLİLİĞİ


- GÜVENLİK ve/||/<> SIRADÜZEN/HİYERARŞİ


- GÜVENLİK ile/ve TEDBİR

( ASPHALEIA ile/ve ... )

( SECCURITY vs./and PRECAUTION )


- GÜVEN/MEK ile/ve/fakat/||/<>/> DOĞRULA/MAK


- GÜVENMEK ile/ve SAĞLAMLAŞTIRMAK

( TO TRUST vs./and TO CONSOLIDATE )


- GÜVENSİZLİK ile/ve/değil BELİRSİZLİK

( [not] DISTRUSTFULNESS/LACK OF CONFIDENCE vs./and/but INDEFINITENESS )


- [ne yazık ki]
GÜVENSİZLİK ile/ve/||/<> BENCİLLİK ile/ve/||/<> AHLÂK

( )


- GÜVENSİZLİK ile/ve/değil EMİNSİZLİK

( [not] DISTRUSTFULNESS/LACK OF CONFIDENCE vs./and/but LACK OF SURE )


- GÜZEL AHLÂK ve/=/<> İLİM


- GÜZEL GÜZEL (ÇALIŞMAK, KONUŞMAK, OYUN OYNAMAK)


- GÜZEL İNSAN değil/yerine İNSANDAKİ GÜZELLİK


- GÜZEL/LER ile/ve/||/<>/> GÜZELLİK

( Duyumsanan/görülen, görerek. İLE/VE/||/<>/> Düşünülen, düşünerek. )


- GÜZEL ÖRNEK ile/ve/değil/||/<>/< İYİ ÖRNEK


- GÜZELDE/GÜZELLİKTE ARANANLAR:
BAKIŞIM/LI(SİMETRİ/K) ve ORANTI/LI(EURYTMIE) ve UYUM/LU(HARMONİ/K)

( DÜZGÜN ve DÜZENLİ ve DİZGELİ ve AÇIK/LIK/PARLAK/LIK(CLARITAS/MUŞÂ'ŞÂA) )


- GÜZELİ SEVMEK ile/ve/değil/yerine/<> GÜZELLİĞİ SEVMEK


- DÜŞKÜNLÜK:
GÜZELLİĞE ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< DÜRÜSTLÜĞE


- GÜZELLİK YAPMAK ile KIYAK GEÇMEK


- GÜZEL/LİK ve AHLÂK


- GÜZELLİK ile/ve/hem de AKIL

( Güzellik ondur, dokuzu don-dur. )

( Güzele kırk günde doyulur, iyi huyluya kırk yılda doyulmaz. )

( Güzel bürünür, çirkin görünür. )


- GÜZELLİK ve/=/< ARINMA

( BEAUTY and/=/< PURIFICATION )


- GÜZELLİK ile/ve/||/<>/>/< AŞK

( GÜZELLİK: Aşkın olmadığı yerde ne işim var?! VE AŞK: Güzelliğin olmadığı yerde ne işim var?! )

( ... İLE/VE/||/<>/>/< Güzelliğe duyulan özlem. )

( BEAUTY and/<> LOVE )


- GÜZEL/LİK ile BAKIMLI/LIK

( BEAUTINESS vs. WELL CARED )


- GÜZELLİK = BEAUTY[İng.] = BEAUTÉ[Fr.] = SCHÖNHEIT[Alm.] = PULCHRITUDO[Lat.]


- GÜZELLİK ile/ve BİLEŞİK


- GÜZELLİK ve/||/<> BİRİNİ SEVMEK

( Dünyayı kurtaracak. VE/||/<> ile başlayacak herşey. )

( )


- GÜZELLİK ile/ve/||/<> BÜTÜNSEL KAVRAYIŞ


- GÜZELLİK ile/ve/değil/yerine CÂZİBE


- GÜZELLİK ile/ve/değil/||/<>/< ÇEŞİTLİLİK


- GÜZEL/LİK >< ÇİRKİN/LİK

( HÜSN >< KUBH )


- GÜZEL/LİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< DÜRÜST/LÜK


- GÜZELLİK ile/ve/< DÜZEN

( GÜZELLİK: GERÇEĞE ÖZGÜ İNCELİĞİN PARLAKLIĞI [HAKİKATİN ŞÂŞA-İ LETÂFETİ - RECAİZÂDE EKREM BEY] )

( BEAUTY vs./and/< ORDER )

( YOUMEI ile/ve/< ... )


- GÜZEL/LİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DÜZGÜN/LÜK


- GÜZELLİK ile/ve EDÂ


- GÜZELLİK ile/ve/<> EDEB

( Güzeli güzel yapan edeptir, edep ise güzeli sevmeye sebeptir. )


- GÜZELLİK ile/ve/<> EDEB


- GÜZELLİK >< FAZLALIK

( Güzellik, fazlalıklardan arınmışlıktır. )


- GÜZELLİK ile İÇTENLİK/CANA YAKINLIK

( İçtenlik vermez. İLE Güzellik verir. )


- GÜZEL/LİK ile İDDİALI GÜZEL/LİK


- GÜZEL/LİK ile/ve/değil/yerine/||/<> İLGİNÇ/LİK


- GÜZELLİK ile/ve/<> İNCELİK


- GÜZELLİK ile/ve/değil IŞILTI

( Güzel yüzün, süse/boyaya/makyaja gereksinimi yoktur/olmaz! [Fars. Hâcet-i meşşâta nîst rûy-ı dil-ârâmrâ - Hâfız-ı Şirâzî] )


- GÜZELLİK ile/ve/||/<> ÖZELLİK

( BEAUTY(TIFERET[Kabala]) vs. FEATURE )


- GÜZELLİK ve/||/<>/> ÖZGÜRLÜK

( Güzellik, özgür kılar. )


- GÜZELLİK ile/ve/||/<> SEVDÂ

( Güzelliğin beş para etmez, bende/onda bu sevdâ olmasa. )


- GÜZELLİK ve/||/<>/> SONSUZLUK

( Ancak, güzellikte sonsuzluğa ulaşabiliriz. )

( Tüm tekil parçaların her biri, özünü sınırlandırarak uyumlulaşmışsa ve bütün, o tekil parçaların özgürlüğünün sonucuysa güzel olarak nitelendirilir. )


- GÜZEL/LİK ile/ve SÜRÜKLEYİCİ/LİK

( BEAUTY vs./and FASCINATING )


- GÜZELLİK ve VASIF

( BEAUTY and QUALITY )


- GÜZEL/LİK ile YETERLİ/LİK

( BEAUTY/NESS vs. SUFFICIENCY )


- GÜZEL/LİK ile/ve/<>/>< YÜCE/LİK ile/ve/<>/>< YALIN/LIK (GELİŞMİŞ/LİK)

( Hz. Muhammed. İLE/VE/<>/>< Hz. Âlî. )


- GÜZLEK ile GÜZLÜK

( Güz yağmuru. | Güz mevsiminin geçirildiği yer. İLE Güzün yapılan. | Güzün ekilen tahıl. )


- HABABAM-DEBABAM (ÇALIŞMAK)


- HABAK[Ar.] ile HABÂK[Ar.]

( Yarpuz ya da narpuz da denilen ve nane cinsinden olan güzel kokulu, iştah açıcı bir ot.[Lat. MENTHA PULEGIUM] İLE Dört yanı çevrilmiş olan yer, avlu. | Ağıl, mandra. )


- HABER VERMEK değil/yerine/= ÇAVLAMAK


- HABER ve/||/<>/< PİŞMANLIK


- HABERDAR OLMAK ile/ve/<> FARKINDALIK

( TO BE AWARE OF vs./and/<> AWARENESS )


- HABERLEŞMEK ile/ve/değil HABERDAR ETMEK


- HABERSİZ AYRILMADA/UZAKLAŞMADA:
VAROLUP OLMAMANI UMURSAMAMAK ile/ve/<>/< VAROLUŞUNUN, ÖNEMİ/ANLAMI/DEĞERİ/FARKI YOK


- HABIT :/yerine ALIŞKANLIK


- HACC'A GİTMEK ile/ve HACC'TAN GİTMEK


- HACEREYN ve/||/<> NESÎK

( İki taş.[Altın ve gümüş.] VE/||/<> Altın. | Gümüş. )


- HÂCET(GEREK/SİNİM) YOK:
[ne] İNKÂR'A ve/ne de İKRAR'A


- HACİZ KOYMAK değil/yerine/= ELKOY YAPMAK


- HEKİNG/HEKİNK/HACKING[İng.] değil/yerine/= ÇÖKERTME


- HACZETMEK değil/yerine/= ELKOYLAMAK


- HAD ile/ve/<> TERK

( LIMITING vs./and ABANDONMENT )


- HADARA ile MEDENİYET/UYGARLIK


- HADDE değil/yerine/= SÜZGEÇ, İMBİK


- HADDİNDEN FAZLA değil/yerine/= GEREĞİNDEN ÇOK


- HADDİ/Nİ AŞMA ile/ve/||/<>/>/< "RAHATLIK"

( HADDİ/Nİ AŞMA ile/ve/||/<>/>/< "RAHATLIK" )


- HADDİNİ AŞMAK ile ÇIĞRINDAN ÇIKMAK


- HADDİ'Nİ BİLDİRMEK ile HADDİNİ "BİLDİRMEK"

( Bir şeyin/durumun. İLE Bir kişinin/tutumun. )

( Sınırların bilgisini belirtmek/anlatmak. İLE Haddini aşanı engellemek.[bedelini ödetmek üzere ya da öncelikli olmamalı!] )


- HADDİNİ BİLMEK ile/ve HAKKINI BİLMEK

( Olgunlaşmayan meyveye, el uzanmaz. )

( TO KNOW THE LIMIT vs./and TO KNOW THE RIGHTS )


- HADDİNİ BİLMEK ve HESABINI BİLMEK

( TO KNOW THE LIMIT and TO KNOW THE ECONOMY )


- HADDİNİ BİLMEK ve/||/<> VAROLMA/VAROLABİLME


- HADDİNİ BİLMEMEK HADDİNİ BİLDİRMEK


- HADDİNİ-HESABINI (BİLMEMEK)


- HAFİF BAYGINLIK ile ŞİDDETLİ BAYGINLIK

( SA'KA-İ HAFÎFE ile SA'KA-İ ŞEDÎDE )


- HAFİFE ALMAK ile/ve/değil/<> BOŞLAMAK


- HAFİFE ALMAK ile/ve/<> GENELLEMEK


- HAFİFE ALMAK ile (YETERİNCE) ÖNEMSEMEMEK


- HÂFIZA[Ar.] değil/yerine/= BELLEK


- HÂFIZLIK:
3/5/10 SAYFA(DA/SI) OLMAK/KALMAK ve/<> HER CÜZ'DE

( Mushafın, tamamının baştan hıfz edilmiş olduğundan hareket edilir. )


- PLANLAMAK:
HAFTA İÇİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HAFTA SONU


- HAİNLİK ile/değil/ne yazık ki BİLMEMEZLİK


- HAİN/LİK ile/değil/yerine VEFÂSIZ/LIK


- HAİZ OLMAK değil/yerine/= İYE OLMAK/TAŞIMAK


- HAK EDİŞ ile/ve/değil/> HAKKINDAN VAZGEÇEBİLMEK


- HAK EDİŞ ile/ve UYGUNLUK

( TO DESERVE vs./and APPROPRIATENESS )


- HAK ETMİŞLİK değil/yerine LÜTÛF


- HAK:
KESİNLİK ve/||/<> DOĞRULUK ve/||/<> GENELLİK


- HAK VERMEK ile/ve HOŞ GÖRMEK


- HAK ile/ve/değil/||/<>/>/< AŞK


- HAK ile/ve/<>/< AYRICALIK/İMTİYAZ(/MÜMTAZ)[Ar. < MEYZ]

( RIGHT vs./and/<> SPECIAL PRIVILIGE )


- HAK ile/değil BAĞIMLILIK

( [not] RIGHT vs./but DEPENDENCE )


- HAK ile/ve/||/<>/> DİRENME HAKKI


- HAK ve/||/<>/> GÜÇ


- HAK ile/ve/<> GÜVENCE


- HAK ile/ve HAD


- HAK[Ar.] ile HAK[Ar.] ile HÂK[Ar.] ile HAKK[Ar.]

( Tüze. | Türenin[tüzeye/hukuka uygunluk] gerektirdiği ya da birine ayırdığı şey, kazanım. | Dava ya da savda gerçeğe uygunluk, doğruluk. | Geçmiş ve harcanmış emek. | Emek karşılığı ücret. | Doğru, gerçek. İLE Maden, ağaç, taş üzerine, elle yazı ya da şekil oyma. İLE Toprak. İLE Allah. )


- HÂK[Ar.] ile HÂK[Ar.] ile HAKK[Ar. çoğ. HUKUK] ile HAKK[Ar.]

( Orta, vasat. | İnsaniyetli, mert ve yiğit adam. İLE Toprak. İLE Allah, tanrı. | Doğruluk ve insaf. | Bir kişiye ait olan şey. | Dava ve iddiada hakikate uygunluk, doğruluk. | Geçmiş/harcanmış emek. | Pay, hisse. | Doğru, gerçek. | Lâyık, münâsip. İLE Kazıma, kazınma, bir şeyin üstünü çelik kalemle yazı ya da resim olarak oyma. | Yazıyı, yanlışı kazıma. )


- HAK ile/ve HAKİKAT


- HAK ile/ve/||/<> HAKK

( Adâlet. İLE/VE/||/<> Allâh. )

( Her disiplinin kendi ve belirleyicileri. İLE/VE/||/<> Disiplinleri aşkın. )

( Aklın birliği. İLE/VE/||/<> Doğa ve tarihin birliği. )

( Tikel/cüzzî. İLE/VE/||/<> Tümel/küllî. )


- HAK ile/ve/||/<>/< HAKLARA SAHİP OLMA HAKKI


- HAK ile/değil HAZ/HAD

( Birçok şeyin, hakkınız olduğuna inanabilirsiniz fakat bir düşünün bakalım! Sadece hazzınız [için] olmasın? )


- HAK ve/<> HİKMET


- HAK ile HİSSE


- HAK ile/ve/<> HİZMET


- HAK ile/ve/||/<> NASİP


- HAK ile/ve/||/<> ÖDEV


- HAK ile/ve/değil/yerine OLANAK

( [not] RIGHT vs./and/but POSSIBILITY
POSSIBILITY instead of RIGHT )


- HAK = RIGHT[İng.] = DROIT[Fr.] = RECHT[Alm.] = JUS[Lat.]


- HAK ile/ve RIZÂ


- HAK ve/||/<> TAŞ

( Yerini bulur. VE/||/<> Gediğini bulur. )


- HAK ile/ve YERİNDE HAK

( RIGHT vs./and RIGHT IN RIGHT PLACE )

( QUAN ile/ve ... )


- HAK ile/ve/||/<>/>/< ZORUNLULUK

( RIGHT vs./and/||/<>/>/< OBLIGATION )


- [ne yazık ki]
!HAKARET ETMEK ve/=/||/<>/> !YOK ETMEK


- HAK-HUKUK (SAHİBİ OLMAK, PEŞİNDE KOŞMAK)


- HAK-HUKUK ile GAK-GUGUK

( Her zaman için. İLE Bazen/bugün. )


- HAKİKAT = GERÇEKLİK ve/+ ÇEŞİTLİLLİK(OLGUSALLIKLAR)

( TRUTH = REALITY and/+ VARIETY )


- HAKİKAT ile/ve/||/<>/&gt;&lt;/< "BENLİK"

( "Konuşursa". İLE/VE/||/<>/>


- HAKİKAT ile/ve/||/<> EVRENSEL/LİK


- HAKİKAT GERÇEKLİK


- HAKİKAT ile HAKİKAT-ÜL-HAKAİK

( Doğa. İLE Tin. )


- HAKÎKAT[Ar.] ile HAKK[Ar.]

Bugün[11 Temmuz 2025]
itibarı ile 16.971 başlık/FaRk ile birlikte,
16.971 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(27/69)

🔒 Sınırlı Erişim

Tüm başlıkları görmek için üyeliğiniz/katılımınızı rica ediyoruz...

Giriş Yap / Üye Ol