
K ile biten FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 16.971 başlık/FaRk ile birlikte,
16.971 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(5/69)
- ANLAYABİLMEK ve/||/<>/</> ANLATABİLMEK
( Bir şeyi anlayabilmenin en iyi yolu, onu, en iyi biçimde anlatabilmeye çalışmaktır. )
- ANLAYAMAMAK ile/ve/<> AÇIKLAYAMAMAK
- ANLAYAMAMAK ile/ve/<> ANLAM VEREMEMEK
- [hem] ANLA(YA)MAMAK ile/ve/<>/değil/hem de KABUL ETMEMEK/EDEMEMEK
- ANLA(YA)MAMAK ile/ve/değil KABULLEN(E)MEMEK
- ANLA(YAMA)MAK ile/ve KAVRA(YAMA)MAK
( Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul-zurna az! )
( "Karga'nın Bülbül'ü, Bülbül'ün Karga'yı anlaması fakat aradakilerin anlayamaması" )
( (LACK OF) MEANING vs./and (LACK OF) COMPREHEND )
- ANLAYAMAMAK ile/ve/değil/yerine (YETERİ KADAR) İLGİLENEMEMEK
- ANLAYAN ile/ve UYGULAYAN ile/ve ÖNEMSEMEK
- ANLAYIŞ ile/ve/değil/yerine YAKINLIK
( Herkese ve herşeye gösterme! İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Her zaman, herkese ve herşeye göster! )
- ANLAYIŞ ile/ve/değil/yerine/<> YOL GÖSTERMEK
- ANLAYIŞ ile/ve ZEVK
( COMPREHENSION/UNDERSTANDING/PARADIGM vs./and PLEASURE )
- ANLAYIŞLI (OLMAK) ile/değil/yerine ANLAYAN (OLMAK)
- ANLAYIŞLI/LIK ile BİLGİLİ/LİK / BİLGİSİZ/LİK
- ANLAYIŞSIZ/LIK ile BİLİNÇLİ ANLAYIŞSIZ/LIK
( INSENSITIVE/NESS vs. INSENSITIVE/NESS )
( GABÂVET ile ... )
- ANLIK ile/ve ANLAK
( [Tasarımsal] Us. İLE/VE Zekâ. | Açıklık, göz önü, karşı. | Bazı hayvanların yatıp yuvarlandığı tozlu yer. )
- ANLIK ile/ve/<> TAMLIK
- ANLIK = ZİHİN = MIND[İng.] = MENS[Lat.]
- ANLIK(TA)/ZEKÂ(DA):
ALDANMAMAK ile/ve/||/<>/> ALDATABİLMEK
- ANN/ARTIFICIAL NEURAL NETWORK[İng.] değil/yerine/= YAPAY SİNİR AĞI
- ANNE(/ANA) OLMAK ile/yerine ANNE(/ANA) KALMAK
- ANNE ve/||/<>/+ BABA ve/||/<>/> ÇOCUK
( ... ve/||/<>/+ ... ve/||/<>/> Sonuç. )
- ANNE/BABA ile/ve/||/<>/> ÇOCUK ile/ve/||/<>/> TORUN ile/ve/||/<>/> TORLAK
( )
( ... İLE/VE/||/<>/> ... İLE/VE/||/<>/> ... İLE/VE/||/<>/> Torun çocuğu. )
( ... İLE/VE/||/<>/> Ceviz [kabuğu]. İLE/VE/||/<>/> Ceviz içi. İLE/VE/||/<>/> ... )
- ANNE/BABA-ÇOCUK ve/<> İMAM-CEMAAT
( Ebeveynlerle çocukların bazı durum ve ilişkilerinde, ebeveynlerin bazı yanlışları/hataları, "imam-cemaat" ilişkisindeki gibi dengesiz, abartılı ve uclarda olabilir. )
- ANNELİK ile/ve/||/<> BİRİCİKLİK GEREKSİNİMİ
- ANNOUNCE :/yerine DUYURMAK
- ANNUAL :/yerine YILLIK
- ANNÜLE[Fr.] değil/yerine/= VAZGEÇMEK
- ANODİN[Fr.] ile ANTALJİK[Fr.]
( Ağrı kesici ilaç. İLE Ağrı kesici. )
- ANOKSİ değil/yerine/= OKSİJENSİZLİK
- ANOMALİ[Fr. < ANOMALIE] değil/yerine/= AYKIRILIK/BOZUKLUK/SAPAKLIK
( Belirli bir ölçüye, belirli kurala uymama durumu. | Sayrılık niteliğinde olmamakla birlikte, normalden belirgin durumda sapma gösterme durumu. )
- ANOMALİ/ANOMALY[İng.] değil/yerine/= SAPAKLIK
- ANOMALİ ile/||/<> ANORMAL/LİK
( Sapaklık. İLE Olağandışı/lık, doğal olmayan. )
- ANOPSİ/ANOPSIA[İng.] değil/yerine/= GÖRMEZLİK
- ANOPSİ[Fr.] değil/yerine/= YUKARI ŞAŞILIK
( Göz küresinin yukarı kayması biçiminde beliren şaşılık. )
- ANORAK[Fr.] değil/yerine/= BAŞLIKLI KISA CEKET
- YİYESİZLİK/ANOREKSİ/YA ile PAROREKSİA ile HİPOROREKSİA
( "Çiğneyip Tükürmenin Fizyolojisi ve Sefalik Tepki" yazısı için burayı tıklayınız... )
( ANOREXIA vs. PAROREXIA vs. HIPOROREXIA )
- ANORMAL[İng.]/A(B)NORMALİTE ile İLGİNÇ | AÇIK/ŞEFFAF/DÜRÜST | DÜZGÜSÜZ | OLAĞANDIŞILIK | BOZUKLUK
- ANOSMİ[Yun.] ile/ve/||/<> ANOSMATİK[Fr.]
( Koku yitimi. İLE/VE/||/<> Beynin koku alma bölümü az gelişmiş olan. )
- ANOZOGNOZİ/ANOSOGNOSIA[İng.] değil/yerine/= HASTALIĞINI BILMEZLİK
- ANSAMBL[Fr.] değil/yerine/= ESKİ SOVYETLER'DE VE TÜRK CUMHURİYETLERİNDE, MÜZİK VE OYUN TOPLULUKLARI | TOPLULUK, BÜTÜNLÜK
( Dizenin son sözcüğüyle sonraki dizeyi başlatma sanatı. )
- ANTA[Yun.] değil/yerine/= BİR DUVARIN BAŞINI YA DA İKİ DUVARIN KÖŞESİNİ OLUŞTURAN GÖMME AYAK
- ANTAGONİZM ile/||/<> ANTAGONİST ile/||/<> ANTAGONİZE ETMEK
( Karşıt etkinlik. İLE/||/<> Karşı gelen, karşıt etkin. İLE/||/<> Karşı gelmek, karşıt etkimek. )
- ANTANT[Fr.]["ANTAT" değil!] (KALMAK) değil/yerine/= ANTLAŞMAK
- ANTEFİKS[Lat. ANTEFIXA] ile ANTEMİYON[Yun. ANTHOS: Çiçek.]
( Eskiden, kiremitlerin uclarını tutmak üzere, yapıların çatılarına ya da frizlerine konulan, çoğu pişmiş topraktan yapılmış süslere verilen ad, kiremit ağızlığı. Saçak uclarına yerleştirilen antefikslerden, kimi zaman çörten olarak da yararlanılırdı. Antefikslerin bir başka türü de iç ve dış frizlerin süslenmesinde kullanılan küçük, alçak kabartmalardır. İLE Eski Yunan ve Roma mimarlıklarında, mermer antefikslerde ya da silmelerde görülen, hanımelini andırır, oymalı bir çeşit süsleme. )
- FISTIK:
ANTEP ile/||/<> SİİRT ile/||/<> İRAN
- ANTİ LAİK ile/ve/||/<> FUNDAMENTAL
- ANTIALERJİK[Fr.] değil/yerine/= ALERJİ SAĞALTIMINDA KULLANILAN İLAÇLAR
- ANTİASTMATİK[Fr.] ile/||/<> ANTİGRİPAL[Fr.] ile/||/<> ANTİKANSERÖZ[Fr.] ile/||/<> ANTİDİFTERİK[Fr.] ile/||/<> ANTİDİYABETİK[Fr.] ile/||/<> ANTİSPAZMOTİK[Fr.] ile/||/<> ANTİRAŞİTİK[Fr.] ile/||/<> ANTİROMATİZMAL[Fr.] ile/||/<> ANTİTİROİT[Fr.]
( Astım tedavisinde kullanılan ilaç, yöntem. İLE/||/<> Gribi önleyici ilaç, nesne vb. İLE/||/<> Kansere karşı olan. İLE/||/<> Kuş palazı hastalığına karşıt olan ilaç. İLE/||/<> Diyabet tedavisinde kullanılan ilaçlar. İLE/||/<> Spazm giderici ilaçlar. İLE/||/<> Raşitizmi önleyen ya da iyileştiren. İLE/||/<> Romatizmal ağrıları giderici ilaçlar. İLE/||/<> Tiroit hormonlarının çevresel organlar üzerindeki etkisini azaltan nesne. )
- ANTİBİYOGRAM[Fr.] ile/||/<> ANTİBİYOTİK[Yun.]
( Antibiyotiklerden hangisinin etkili olacağını belirleyen dirimsel yöntem. İLE/||/<> Özellikle küf mantarlarından ve bitkilerden elde edilen, çoğu mikroba karşı gelen nesnelerin adı. )
- ANTİBİYOTİK değil/yerine SAĞLIK
( Bitkilerde, özellikle küf mantarlarında bulunan ya da sentezle elde edilen, birçok mikroba karşı kullanılan, penisilin, streptomisin vb. nesnelerin ortak adı. DEĞİL/YERİNE Uyku, oksijen, hareket/spor, doğru beslenme. )
- ANTICIPATE :/yerine BEKLEMEK
- ANTİDEMOKRATİK[Yun.] ile ANTİEMPERYALİST[Fr.] ile ANTİFAŞİZM/ANTİFAŞİST[Fr.] ile ANTİKAPİTALİZM[Fr.] ile ANTİKLERİKAL[Fr.] ile ANTİMİLİTARİST/ANTİMİLİTARİZM[Fr.] ile ANTİOTORİTER[Fr.] ile ANTİPARLEMENTER[Fr.] ile ANTİTEİZM[Fr.]
( Demokrat olmayan. İLE Emperyalizme karşı olan. İLE Faşizme karşı tutum/kişi. İLE Kapitalizme, kapitalist rejime karşı tutum. İLE Fransa'da kilise kurulu düşüncelerine karşı olan. İLE Militarizme karşıt. / Askeri düşünceye ve askeri kurumlara karşı olma durumu. İLE Yetke tanımaz. İLE Parlementoya karşıt olan. İLE Tanrısal doğa ile insan doğasını birbirine karşıt olarak gören öğreti. )
- ANTİDEPRESAN[Fr.] ile/||/<> ANTİDEPRESİF[Fr.] ile/||/<> ANTİNEVRALJİK[Fr.]
( Depresyon çözücü ilaçlar. İLE/||/<> Çöküntülere karşı etkili olan nesneler. İLE/||/<> Nevraljiye karşıt olan, eden. )
- ANTİDİYABETİK değil/yerine/= ŞEKER DÜŞÜRÜR
- ANTİDİYAREİK değil/yerine/= SÜRGÜN KESER
- EMETİK ile/>< ANTİEMETİK
( Kusturucu. İLE/>< Kusma önler. )
- ANTİHİJYENİK[Fr.] ile/||/<> ANTİJEN[Fr.] ile/||/<> ANTİKOR[Yun.] ile/||/<> ANTİTOKSİN[Fr.] ile/||/<> ANTİVİTAMİN[Fr.]
( Sağlık koşullarına aykırı nesneler. İLE/||/<> Bir organizmaya girdiği zaman, antikor üretiminden sorumlu gözeleri uyarabilen nesne. | Bağışıklık düzeni tarafından tanınan ve tepki verilen yabancı molekül. [Gövdeye yabancı nesne olup bağışıklıktaki yanıtı tetikler.] İLE/||/<> Sayrılık etkenlerini zararsız kılmak için gövdenin çıkardığı nesne. | Bağışıklık düzeni tarafından antijenlere karşı üretilen proteinler.[Antijenlere karşı gövde tarafından üretilen savunma proteinleri.] İLE/||/<> Toksinleri yok etmek için vücudun çıkardığı nesne. İLE/||/<> Vitaminin etkilerine karşı koyan nesne. )
- ANTİHİSTAMİNİK[Fr.] ile/||/<> ANTİPİRETİK[Fr.] ile/||/<> ANTİPİRİN[Fr.] ile/||/<> ANTİTERMİK[Fr.]
( Organizmada histaminin toksik etkilerini önleyen ilaçlar. İLE/||/<> Ateşli durumlarda, vücut sıcaklığını düşüren ilaç. İLE/||/<> Tıpta, ateş düşürücü ve yatıştırıcı olarak kullanılan renksiz kristallerden biri. İLE/||/<> Ateş düşürücü ilaçlar. )
- ANTİK[Lat.] ile ANTİKA[Lat.] ile ANTİKİTE[Fr.]
( Eski çağ işi, modası geçmiş. İLE Eski çağlardan kalma yapıt. | Davranışlarında tuhaflık görülen kişi. | Bir tür nakış. İLE Eski çağ, özellikle eski yunan ve Roma uygarlıkları. )
- ANTİK ile ARKAİK
- ANTİK[Lat.] ile/ve/değil KADÎM
( ANTIQUE vs./and ANCIENT )
( ... ile/ve GU )
- ANTİLOJİ[Yun.] ile ANTİLOJİK[Fr.]
( Bir yazarın eserlerinde ileri sürdüğü felsefi görüşlerin çelişkili olabilmesi. İLE Mantığa karşıt olan. )
- ANTİLOP ile WALLER ANTİLOPU/GERENUK
- ANTİPATİ[Yun.] ile/ve/||/<>/< ANTİPATİK[Yun.]
( Sevememezlik, soğukluk. İLE Sevimsiz, soğuk kişi. )
- ANTİPATİ değil/yerine/= ANTİPATİK
( Sevimsiz, sevilmeyen, itici, soğuk. )
- ANTİPATİ değil/yerine/= İTİCİLİK/SEVİMSİZLİK
- ANTİPERSONEL[Fr.] ile ANTİRADAR[Fr.] ile ANTİTANK[Fr.]
( Özellikle kişileri saf dışı kılmak için kullanılan savaş araçları ve silahları. İLE Radarları etkisiz duruma getirmeye yarayan düzenek. İLE Tanklara karşı kullanılan. )
- ANTİPIRETİK[Fr.] ile ANTİPIRİN[Fr.] ile ANTİTERMİK[Fr.]
( Ateşli durumlarda, gövde sıcaklığını düşüren ilaç. İLE Ateş düşürücü ve yatıştırıcı olarak kullanılan renksiz kristallerden biri. İLE Ateş düşürücü ilaçlar. )
- ANTİPİRETİK değil/yerine/= ATEŞ DÜŞÜRÜR
- antisep.[Lat. < ANTISEPTICUS] değil/yerine/= ANTİSEPTİK
- ANTİSEPSİ[Fr. < ANTISEPSIE < Yun.] ile/ve/||/<>/> ANTİSEPTİK[Yun.] ile/ve/||/<>/> DEZENFEKTAN
( El, yüz ya da gövdedeki hastalık yapan mikroorganizmaları kimyasal nesnelerle etkisiz duruma getirme ya da yok etme işlemi. İLE/VE/||/<>/> Antisepsi yapmak için kullanılan nesne. | Antisepsi özelliği olan nesne. canlı dokular üzerinde mikroorganizmaları öldüren ya da büyümelerini durduran nesneler. İLE/VE/||/<>/> Cansız yüzeylerde mikroorganizmaları öldüren nesneler. )
( Mikropları ilaçla temizleme yolu. İLE/VE/||/<>/> Mikroplardan arınmış. )
- ANTİSEPTİK değil/yerine/= MİKROPKIRAN
- ANTISPAZMOTİK[Fr.] değil/yerine/= KASILMA GİDERICİ (İLAÇ)
- ANTİTOKSİN = ANTİTOKSİK
( İçine giren toksinleri zararsız duruma getirmek için gövdenin çıkardığı nesne. )
- ANTLAŞAMAMAK ile/ve/en azından/||/<>/< ANTLAŞAMADIĞIMIZDA ANTLAŞMAK
- ANTLAŞMA/AHİT/MİSAK ve UYUŞMA/AHENK
( PACT/TREATY and HARMONY )
- ANTROMORFİK" değil/yerine/= ANTROPOMORFİK
- ANTROPO(-)[Yun.] ile[ve/||/<> ANTROPOBİYOLOJİ[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOCOĞRAFYA[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOFAJ[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOFİL[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOGRAFİ[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOİT[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOKİMYA[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOKLIMATOLOJİ[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOKRASİ[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOLOG[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOLOJİ/K[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOMETRİ[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOMORFİZM[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOMORFOLOJİ[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPONOZ[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOPLASTİ[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOSANTRİK[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOSANTRİZM[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOTEKNİK[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOZOİK[Fr.]
( İnsan. | İnsan anlamı katan ön ek. İLE/VE/||/<> Zaman içinde kişilerde görülen dirimbilimsel farklılığın ve çeşitliliğin incelenmesi. İLE/VE/||/<> İnsan topluluklarının yeryüzündeki dağılımını inceleyen coğrafya dalı. İLE/VE/||/<> Yamyam. İLE/VE/||/<> İnsanın yaşadığı yerde yaşayan hayvan ve bitkiler. İLE/VE/||/<> İnsan ırklarının özelliklerini ve yeryüzündeki dağılımlarını inceleyen bilim dalı. İLE/VE/||/<> İnsana çok benzeyen/benzetilen maymun türü. İLE/VE/||/<> İklimin, insan üzerindeki etkilerini inceleyen bilim. İLE/VE/||/<> Sayrılıkların sürecine şiddetle etkide bulunma gereğine inanan sağaltım öğretisi. İLE/VE/||/<> İnsanbilim uzmanı. İLE/VE/||/<> İnsanın kaynağını, geleneklerini ve ırkları inceleyen bilim, insanbilim. | İnsanbilimle ilgili. İLE/VE/||/<> İnsan organizmasının ölçülmesi için kullanılan ölçüm tekniklerinin tümü. İLE/VE/||/<> İnsan biçimcilik. İLE/VE/||/<> İnsan gövdesinin biçimini inceleyen bilim dalı. İLE/VE/||/<> İnsana özgü bulaşıcı sayrılık. İLE/VE/||/<> Fosil insan iskeletinden yola çıkarak anatomik yapılarını yeniden kurma yöntemi. İLE/VE/||/<> Felsefede, insanı, evrenin (")yaratılma nedeni(") sayan. İLE/VE/||/<> İnsanı, evrenin merkezi kabul eden öğreti. İLE/VE/||/<> Bir ya da daha çok işlemcinin çalıştığı kumanda ve yönlendirme düzenlerinde insanla makine arasında kurulabilecek en iyi dengeyi sağlamayı amaçlayan bilim. İLE/VE/||/<> İnsanın belirmesi ve yayılmasını niteleyen dönem. )
- ANTROPO-[Yun.] ile/ve/||/<> ANTROPOLOJİ[Yun.] ile/ve/||/<> ANTROPOLOJİK[Fr.] ile/ve/||/<> ANTROPOLOG[Yun.]
( "İnsan" anlamı katan ön ek. İLE/VE/||/<> İnsanın kaynağını, geleneklerini ve ırkları inceleyen bilim insanbilim. İLE/VE/||/<> İnsanbilim ile ilgili. İLE/VE/||/<> İnsanbilim uzmanı. )
- ANTROPOFAJİ ile YAMYAMLIK
( Yamyamlık. )
- ANTROPOSANTRİK[Fr.] ile/ve/||/<> ANTROPOSANTRİZM[Fr.]
( Felsefede insanı, evrenin yaratılma nedeni sayan. İLE/VE/||/<> İnsanı evrenin merkezi kabul eden öğreti. )
- ANTROPOZOİK[Fr.] ile/ve/||/<> ANTROPOTEKNİK[Fr.]
( İnsanın belirmesi ve yaygınlaşmasını niteleyen dönem. İLE/VE/||/<> Bir ya da daha çok işlemcinin çalıştığı kumanda ve yönlendirme düzenlerinde insanla makine arasında kurulabilecek en iyi dengeyi sağlamayı amaçlayan bilim. )
- ANÜS ile/ve/değil EŞİK
- ANÜS ile/değil KLOAK
( İnsanda. İLE/DEĞİL Hayvanlarda. )
- ANYMORE :/yerine ARTIK
- APAÇIK ile/||/<> GÜN GİBİ ile/||/<> BUZ GİBİ
- APAÇIK ile NET/LİK, KESİN/LİK
( "Mantıklı" ya da "mantıksız", apaçık olanı yadsıyamazsınız. )
( Bilim, bilimde kesinliğin olmamasıdır. )
( BEDÂHET: Apaçık olma durumu. | Bir konuda hazırlıksız konuşabilme yeteneği. )
( "Logic" or "no logic", you cannot deny the obvious. )
( SARÎH ile ... )
( WIDE OPEN vs. CLEAR/NESS, CERTAINTY )
- APAÇIK/LIK = SELFEVIDENCE/SELFEVIDENT[İng.] = ÉVIDENCE/ÉVIDENT[Fr.] = OFFENKUNDIG/OFENKUNDIGKEIT[Alm.] = EVIDENZA[İt.] = EVIDENCIA[İsp.] = EVIDENTA, PERSPICUITAS[Lat.] = ANERGEIA[Yun.] = BEDEHA(T)/BEDİHÎ, BEYYİN[Ar.] = HODPEYDÂ[Fars.] = KLAARBLIJKELIJK/HEID[Felm.]
- APAR TOPAR (TOPLANMAK/KAÇMAK/ÇIKMAK)
- APARA ile AŞAĞILIK, DÜŞÜKLÜK
( Aşağılık, düşüklük. )
- APARATVA ile YAKINLIK
( Yakınlık. )
- APATETİK ile/||/<> APATİ/K
( Duygusuz, duyarsız, kayıtsız. İLE/||/<> Kayıtsızlık/kayıtsız, aldırmazlık/aldırmaz. )
- APDEYT(UPDATE) ETMEK değil GÜNCELLEMEK
- APIR-SAPIR (KONUŞMAK)
- APİRETİK değil/yerine/= ATEŞSİZ
- APIŞIP KALMAK ile/ve/||/<> YAPIŞIP KALMAK
- APLASTİK ile/||/<> APLAZİ
( Gelişimsiz. İLE/||/<> Gelişmezlik, gelişimsizlik. )
- APLAZİ/APLASTİK değil/yerine/= GELİŞMEZLİK/GELİŞMEMİŞ
- APLİK[Fr. < APPLIQUE] ile APLİKE[Fr. < APPLIQUÉ]
( Duvar şamdanı, duvar lambası. İLE Düz ya da desenli bir kumaştan kesilmiş desenlerin bir başka kumaşı süsleme yöntemi ya da kumaşa işlenmiş durumu. )
- APOKALİPTİK[Fr.] ile/||/<> APOKRİF[Fr.]
( Anlaşılmaz, karışık. İLE/||/<> Doğruluğuna güvenilmez söz, yazı. )
- APOLET[Fr. < ÉPAULETTE] değil/yerine/= OMUZLUK
( Subaylarda rütbeyi göstermek için üniformaların omuzlarına takılan işaretli parça. | Giysilerin omuzlarına süs olarak takılan parça. )
- APOTR[Fr.] ile/||/<>/> APOSTOLİK[Fr.]
( Havari. İLE/||/<> Papalıktan yayılma. | Havariler ile ilgili. )
- APPEAL :/yerine BAŞVURMAK
- APPEAR :/yerine GÖRÜNMEK
- APPLY :/yerine BAŞVURMAK
- APPOINT :/yerine ATAMAK
- APPRECIATE :/yerine TAKDİR ETMEK
- APPROACH :/yerine YAKLAŞMAK
- APPROVE :/yerine ONAYLAMAK
- APPROXIMATELY :/yerine YAKLAŞIK
- APROSEKSİ/APROSEXIA[İng.] değil/yerine/= DİKKATİ SÜRDÜREMEMEZLİK
- APTAL OLMAK ile/değil/yerine/||/<>/< İYİ OLMAK
( Birinin hatasını, hiç olmamış gibi saymak. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Affedebilecek kadar. )
- APTAL ile ŞAPŞAL/ŞAPŞİK
( ... İLE Aptalca davranışlarda bulunan, alık kişi. | Üstüne başına önem vermeyen, özen göstermeyen. | Bol, dökük ve biçimsiz (giyecek). )
- APTAL/LIK[Ar.] ile BUDALA/LIK[Ar.]/KAŞALOT[Fr.][argo]
( Zekâsı pek gelişmemiş, zekâ yoksunu, alık. İLE Zekâca geri olan, alık. | Ahmak, bön. | Bir şeye aşırı düşkün. )
- APTALLIK" değil/yerine/>< "DAHİLİK/DEHÂ"
( [sınırları] Yoktur. DEĞİL/YERİNE/>< Vardır. )
( Kişinin, "dahi" olanı da olmaz, "aptal" olanı da!
Çünkü bazen/hem (bazı/ender) kişi(ler)de, dehâ açığa çıkabildiği gibi, bazen/hem de "aptallık"lar görülebilir. İkisi de aykırı ve aşırı değil sadece sıradışı durum ve koşullarda gerçekleşebilir. )
- APTAL/LIK ile DELİ/LİK
- APTALLIK ve/<> İNTİHAR
- APTAL/LIK ile/ve/değil OLANAKSIZ/LIK
- APTALLIK" ile "ÜMİT/UMUT"
( "STUPIDNESS" vs. "HOPE" )
- AR/AUGMENTED REALITY[İng.] değil/yerine/= ARTIRILMIŞ GERÇEKLİK
- ARA AŞIĞI ile DAMLALIK AŞIĞI ile MAHYA AŞIĞI ile MONTAJ AŞIĞI/KONSTRÜKTİF AŞIK ile AŞIK TAKOZU ile ÂŞIKYOLU
( Mahya aşığı ile damlalık aşığı arasında kalan aşıklardan her biri. İLE Ahşap makaslı çatılarda, oluk tarafında dış duvarlar üzerine yerleştirilen ve mertek uclarını taşıyan aşık. Kırma ya da beşikörtüsü çatılarda, mahyaya yerlşetirilen aşık. İLE Mahyada, taşıyıcı aşık bulunmaması durumunda ya da bir mertek çatısında mertek uclarını bağlamak için bunların altına yerleştirilen ve mertekler tarafından taşınan küçük kesitli aşık. İLE Aşıkların oturmalarını sağlamak ve kaymalarını önlemek için eğik makas kirişlerinin üzerine çakılan konik ağaç parça. İLE Dik köşeli çizgilerin kırılarak devam etmesiyle oluşan eski bir geometrik bezeme.[Eskiden, "âşık yolunu şaşırmış" ya da "sarhoşyolu" da denilmiş.] )
- ARA ile/ve/değil EŞİK
( [not] MEDIA vs./and/but EDGE )
- ARACI ile/ve/değil EŞİK
- ARAÇLARDAN(OTOBÜS, TREN, VAPUR VS.) ÇÖP ATMAK yerine CEPTE/ÇANTADA TUTMAK
- ARADA-DEREDE (KALMAK, İŞ GÖRMEK)
- ARADA KALMAK ile/ve/||/<>/< ZOR DURUMDA KALMAK/ZOR DURUMA DÜŞMEK
- ARADA (OLMAK) ile/ve/değil/yerine AKIŞTA (OLMAK)
- ARAF ile/ve/değil EŞİK
- ARAK[Ar.] ile ARAK
( Ter. İLE Çalma. )
- A'RÂK[Ar.] ile A'RÂK[Ar. < IRK] ile ARAK[Ar.] ile ARAKK[Ar.]
( Ter. | Üzüm ve çeşitlerinden çekilip elde edilen ispirto, rakı. İLE Kökler, damarlar. İLE Rakı. İLE [daha/çok/pek] İnce. )
- ARALIĞI KAPATMAK ile/ve/||/<>/< UYUMLAŞ(TIR)MAK
- ARALIK/aralık ile Aralık
( Ara, boşluk. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Onikinci/son ay. )
- ARAMADIĞIMIZI BULAMAMAK ile/ve/||/<> DOLDURMADIĞIMIZI BOŞALTAMAMAK ile/ve/||/<> SAHİP OLMADIĞIMIZDAN VAZGEÇEMEMEK ile/ve/||/<> BULUNMADIĞIMIZ YERİ TERK EDEMEMEK
- ARAMAK ile/ve/değil/yerine/<> BULMAK İÇİN/ÜZERE ARAMAK
- ARAMAK ile/ve/<> PAYLAŞMAK
( Bazı şeylerin paylaşıldığı kişi aranır. Birinin bizi uzun süre sonra ya da -maddi, manevi- bir gereksinimi doğrultusunda araması çıkar değil/olmayabilir, zihnimizde ve gönlümüzde bir yeri olduğundandır. )
( Sahip olduğunuz her şeyi, her kimin gereksinimi varsa, onunla severek paylaşın. )
( TO CALL/TO SEEK/TO SEARCH vs./and/<> TO SHARE )
- ARAMAK ile/ve PAYLAŞMAK
( TO SEARCH vs./and TO SHARE )
- ARAMAK = SEARCH/SEEK/LOOK FOR[İng.] = CHERCHER[Fr.] = SUCHEN[Alm.] = CERCARE[İt.] = BUSCAR[İsp.]
- ARANMAK ile/ve/değil ARINMAK
- ARANMAK ile/ve/değil/yerine ARINMAK
- ARANMAK ile/ve KAŞINMAK
- ARAŞTIRMA (YAPMAK) ile ÇALIŞMA (YAPMAK)
( RESEARCH vs. TO STUDY/WORK )
- ARAS[yerel < Isparta bölgesi] ile/ve/<> ARASTA[Fars. ARASTE: Süslenmiş.] ile/ve/<> ARASTAK[Fars.]
( Çarşı. İLE/VE/<> Eskiden, çarşılarda aynı çeşit mal satan esnafın bulunduğu bölüm. | Üstü örtülü ya da dükkânlarının önü saçaklı çarşı. [Eskiden, arasta, külliyelerin bir bölümünü meydana getirirdi.] | Ordu çarşısı. [Eskiden, ordugâhta kurulan seyyar çarşı.] İLE/VE/<> Yapıların üzerine gelen süslü saçak. | Tavan. | Yatak sayvanı. )
- ARAYAN, BULUR!:
[ya] BELÂ ya da MEVLÂ
- ARAYIP SORMAK
- ARAZBÂR ile ARAZBÂR-PÛSELİK ile ARAZBÂR-ZEMZEM
( Türk mûsikîsinin pek eski birleşik(mürekkeb) makamlarındandır. [Nevâ'da beyâtî ve rast beşlisi'nin çârgâh'taki şeddi ve uşak dörtlüsünün birleşmesinden meydana gelmiştir.] İLE III. Selim'in ihtirâ[benzeri görülmemiş bir şey icâd etme] ettiği birleşik(mürekkeb) makamlardan biridir. [Arazbâr mürekkebine bir pûselik dörtlüsü ya da beşlisi eklenerek meydana gelmiştir.] İLE Nasır Abdülbâkî'nin tetkik ve tahkikinde adı geçen makam. )
- ARAZ-I-LÂZIM ile ARAZ-I-MUFÂRIK
( Gerekli araz.[Mâhiyetten ayrılması olanaksızdır] İLE Ayrılabilir araz.[Mâhiyetten ayrılması olanaksız değildir.] )
- ARAZİ ile BATAKLIK
( FIELD vs. MARSH )
- ARAZİ ile ÇİMENLİK
( FIELD vs. MEADOW )
- ARAZİ ile/ve TOPRAK
( TOPRAK
Tarlam, sana üçyüz fidan aşılasam
Tarla coşar, fidan coşar, el coşar
Gücüm yetse, hemen işe başlasam
Kazma coşar, kürek coşar, bel coşar
Muhidime örnek olmak maksadım
Sevinir evlâdım, söylenir adım
Hız ile yürür idim olsa kanadım
Yolcu coşar, ayak coşar, yol coşar
Çalışırsan toprak verir cömerttir
Emeksiz istemek, dermansız derttir
Çalışmak, insana büyük servettir
Kese coşar, gönül coşar, el coşar
Yılda bir kez, çiçek açan ağaçlar
Hayatta insana ömür bağışlar
Her taraftan cıvıldaşır o kuşlar
Seher coşar, bülbül coşar, gül coşar
Güzelin kulağı, küpeyi saklar
Ağacın yaprağı, meyveyi koklar
Mehtap ile birleşince yapraklar
Gölge coşar, mehtap coşar, dal coşar
Yel, dala değdikçe, sor ki, dallar ne çeker
Durmaz inler, ırgalanır, Hû çeker
Demişler ki, bu derdi bu çeker
Veysel ağlar, sazı ile tez coşar
[ Veysel (Âşık) 'ın yazdığı ilk şiirdir. ]
[ Sürekli erişim adresi...
www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/12792 ]
)
( ... ile/ve TÜRÂB )
( ... ile/ve HÂK, ÂCÂK )
( ... ile/ve PİTHİRİ )
- ARDAK ile ARDIŞIK
( Mantarların etkisiyle ahşapta meydana gelen ve renk değişikliği doğuran çürüme başlangıcı. İLE Aynı öğenin birbiri ardına gelmesi. )
- ARDI ARDINA (DİZİLMEK)
- ARDI ARKASI (GELMEMEK)
- ARDIŞIK/LIK ile/ve/||/<> ÖNSEL/LİK
- ARDIŞIK/LIK ile/ve/||/<> ÖZDEŞ/LİK
- ARDRAMATİK[Fr.] değil/yerine/= TİYATRO SANATI
- AREFLEKSİ/AREFLEXIA[İng.] değil/yerine/= TEPKESİZLİK
- ARGUE :/yerine TARTIŞMAK
- ARIG[BARSGAN] ile/||/<> ARRIG ile/||/<> ARIG NERİG ile/||/<> ARIKLIK/ARIGLIQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Çadır örtüsü. İLE Pek temiz nesne.[r'nin tekrar pekiştirme içindir.] İLE Temiz olan bir şey. İLE Temizlik, arılık. )
- ARIQ ile/||/<> ARIQLANDI ile/||/<> ARIQLIG
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Irmak, ark. İLE Suyun yerde yarlar ve hendekler açması. İLE Üzerinde arklar olan yer. )
- ARIK ile ALGIN
( Ark, açık oluk, karık, dren[Fr. < DRAIN]. | Fide ya da fidan dikilen yer. | Zayıf, cılız, kuru, sıska. İLE Cılız, zayıf, hastalıklı. | Birine gönül vermiş, tutkun, vurgun. )
- ARIK ile ARIK
( Ark. | Fide ya da fidan dikilen yer. İLE Zayıf, kuru, sıska. )
- ARIN(DIR)MA'DA:
| SU İLE / ATEŞ İLE / SIYIRARAK |
ile/değil/yerine/<>/>/<
DÜŞÜNCE/ZİHİN İLE
- ARINMA ile/ve/> AŞKINLIK
( PURIFICATION vs./and/> TRANSCENDENCY )
- ARINMA ve/||/<>/> AYDINLANMA ve/||/<>/> AŞK
- ARINMAK ile/ve/değil/<> DUYARLILAŞ(TIR)MAK
- ARISE :/yerine ORTAYA ÇIKMAK
- ARİSTOKRASİ[Fr.] ile/||/<> ARİSTOKRAT[Yun.] ile/||/<> ARİSTOKRATİK[Fr.]
( Aristokrat olma durumu. İLE Sınıf farkı güden ülkelerde soylu sınıftan olan. İLE/||/<> Aristokrasiye ilişkin. | Seçkin, ince, yüksek tabakaya özgü. )
- ARİSTOTELES MANTIĞI/SERT NESNELER MANTIĞI ile/ve BULANIK MANTIK
- ARITMAK ile ARINDIRMAK
- ARITMAK ile ISLAH (ETMEK)
- ARİTMETİK[Yun.] ile/||/<> ARİTMİ[Fr.] ile/||/<> ARİTMİK[Fr.]
( Matematiğin sayısal özelliklerini ve işlemlerini konu edinen dalı, sayısal. İLE/||/<> Yürek atışlarındaki düzensizlik. İLE/||/<> Düzensiz kalp ya da nabız atışı. )
- ARİTMETİK ile/ve/değil CEBİR ile/ve/değil GEOMETRİ
( Zaman. İLE/VE/DEĞİL Zemin/mekân. )
( ... İLE/VE/DEĞİL Aksiyomatik olarak kurulan ilk ilim. )
( ... İLE/VE/DEĞİL Dengeyi/itidali simgeler. )
( Geometri, mekânın yorumudur. )
- ARİTMETİK ile/ve/||/<> LOGARİTMA[Yun.]
( ... İLE/VE/||/<> Büyük çarpmaları, bölmeleri, kök ve kuvvet alışlarını yapabilmek için bulunan bir yol. Biri geometrik, öbürü aritmetik olarak kurulan iki sayı dizisinden, aritmetik olanın her sayısı, karşılaştığı geometrik sayının logaritmasıdır. [1=0 | 10=1 | 100=2 | 1000=3 | 10.000=4 vb.] )
( ... İLE/VE/||/<> Çok büyük ve çok küçük olan sayılarla yapılacak işlemlerde kullanılır.
[Uzay bilimlerinde, bileşik faiz ve koordinat hesaplamalarında, deprem ve ses şiddetinin hesaplamalarında, kimyada pH hesabında, matematiksel konumu belirli olan iki nokta arasındaki uzaklığın hesaplanmasında ve bakterilerin çoğalma hızının hesaplanmasında kullanılır.]
[İlk kez, John Napier tarafından kullanılmıştır.] )
- ARİTMETİK/ASTRONOMİ ile/ve GEOMETRİ ile/ve ŞİİR ile/ve MÜZİK
( Zamanı hesap ettiğinizde Aritmetik, Astronomi; mekânı ölçmeye başladığınızda geometri; dili ölçmeye başladığınızda da şiir ortaya çıkar. Zaman ve dili beraber ölçtüğünüzde müzik ortaya çıkar. )
- ARIYORSAN:
ELİNİ ÖPECEK ve YAKASINA YAPIŞILACAK
( Kendi elini öp! VE Kendi yakana yapış! )
( ELİNİ ÖPECEK BİRİNİ ARIYORSAN, KENDİ ELİNİ ÖP!
YAKASINA YAPIŞILACAK BİRİNİ ARIYORSAN, KENDİ YAKANA YAPIŞ! )
- ÂRIZ OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÂRİF OLMAK
- ARK değil/yerine/= SU YOLU
- ARKADAŞ KAYBETMEK değil KİMİN, GERÇEK ARKADAŞ OLDUĞUNU ANLAMAK
- ARKADAŞ ve/||/<> SAĞLIK
( İkisinin değeri ve önemi de kaybedilince anlaşılıyor ne yazık ki. )
- ARKADAŞ ile/ve/değil TANIDIK
( [ne yazık ki] Hesap yapanların, arkadaşları/dostları yoktur. Sadece, "hesaplarına"/"çıkarlarına"/"beklentilerine" uyan "tanıdıkları" vardır. )
( [not] FRIEND vs./and/but ACQUAINTANCE )
- ARKADAŞINLA KARDEŞ (GİBİ) OLMAK/OLABİLMEK ile/ve KARDEŞİNLE KARDEŞ OLMAK/OLABİLMEK
- ARKADAŞ/LIK ile DOST/LUK ile KARDEŞ/LİK
( Belirli seviyede tutulan iletişim ve paylaşımın, dolayısıyla ilişkinin durumu. İLE Dostlukta son derece derin ve yoğun yakınlık, iletişim ve paylaşım vardır. Bir kişinin birini "Samimi arkadaşım/kankam(kan kardeşim)" olarak tanıtması için en temelde, o iki kişinin sırlarını paylaşabilmesi ve Para ve Seks durumu hakkında ayrıntılı bilgi sahibi olma durumu vardır. )
( Dostluk, duygulu, erdemli iki kişi arasında, kendiliğinden oluşuveren bir anlaşmadır. Duygulu diyorum, çünkü bir keşiş, dünyadan el etek çekmiş biri, hiç kötü olmaz da dostluk nedir bilmeden yaşayabilir. Erdemli diyorum, çünkü kötülerin, olsa olsa suç ortakları olur, haz düşkünlerinin zevk ve eğlence arkadaşları, çıkarlarını arayanların ortakları vardır, siyaset kişileri, çevrelerine fitne fücurlar toplar, çoğu avarenin bağlılıkları, prenslerin dalkavukları olur; erdemli kişilerin, yalnız onların dostları vardır. )
( Eğlenebildiklerimizle. İLE/VE/<> Anlatabildiklerimizle. İLE/VE/<> Ağlayabildiklerimizle. )
( "Geçerken uğra" der. İLE "Geç, erken uğra!" der. )
( ... İLE Kişiyi, hiçbir zaman/koşulda, terk etmeyen. )
( Herkes dost olamaz! Dost olmayana, arkadaş demenin farkını görmek ve buna göre kullanmak gerekir. )
( Eğer hiç dostun yoksa sen bir dost ol! )
( Derviş, dostum demez! Dost, hiçbir zaman, yanından ayrılmayacak kişidir. Ancak, gerçekten dost olunacak kişi için kullanılabilir. )
( Tek dostumdur... Gökteki yıldızlar! )
( SEN, SANA DOSTSUN!
[HABERİN YOK] )
( Kişilerin en âcizi, dost edinmeyendir! Bundan da âcizi ise dostunu yitirendir. )
( İyi arkadaş, yanında, yüksek sesle konuşup düşünebileceğin kişidir. )
( "Dostlarım! Dünyada dost yoktur!" )
- ARKADAŞLIK ve/> YOL
( Önce arkadaş, sonra yol. )
( Evvel refîk, sümme tarîk. )
- ARKADAŞ/LIK ile/ve/değil/||/<>/< YOLDAŞ/LIK
( Bir yere kadar. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Yolun sonuna kadar. )
- ARKAİK[Fr.] ile/||/<> ARKAİZM[Yun.]
( Klasik çağ öncesinden kalma. | Modası geçmiş, eskimiş. İLE/||/<> Konuşulan ve yazılan dilde kullanımdan düşmüş eski sözcük ve deyimleri kullanma. | Geçerliliğini yitirmiş, bir başka çağa özgü şeylerin niteliği. )
- ARKAİK değil/yerine/= ESKİCİL
- ARKAİK ile/ve/<> GELENEKSEL
- ARKAİK ile KADÎM
- ARKAİZM değil/yerine/= ESKİCİLLİK
- ARKEOLOG[Yun.] ile/||/<> ARKEOLOJİ[Yun.] ile/||/<> ARKEOLOJİK[Fr.] ile/||/<> ARKEOZOİK[Fr.] ile/||/<> ARKETİP[Fr.]
( Arkeoloji uzmanı. İLE/||/<> Eski çağlardan kalan eserleri, tarih ve sanat yönünden inceleyen bilim. İLE/||/<> Arkeoloji ile ilgili. İLE/||/<> Tüm taşlarda şiddetli başkalaşımların olduğu zaman. İLE/||/<> Sanatın çeşitli kollarında olabilecek özellik taşıyan, ilk örnek. )
- ARKEOLOJİ/K değil/yerine/= ESKİLBİLİM/SEL
- ARKEOLOJİ/K değil/yerine/= ESKİLBİLİM/SEL / KAZI BİLİMİ
( Tarih öncesi ve eski çağlardan kalma yapıtları, tarih ve sanat açısından inceleyen bilim. )
- ARKETİP değil/yerine/= İLK ÖRNEK
- ARMA:
DİREK ve/||/<> SEREN ve/||/<> HALAT ve/||/<> TEL MAKARA ve/||/<> YELKEN
( ARMA: Teknede, güverteden yukarı bölümde bulunan donanımların genel adı. )
- ARMAĞAN ETMEK ve/||/<> GERİ VERMEK/İADE ETMEK
- ARMAĞAN ile/ve/<> GÖRÜMLÜK
( ... İLE/VE/<> Yalnız görülmek için konulan nesne. | Nişanlanılacak kıza ilk kez görmeye gidildiğinde, erkek tarafından takılan ya da verilen armağan. )
- AROMATİK BİLEŞİK ile ALİFATİK BİLEŞİK
( Halkalı yapıya sahip bileşikler. İLE Düz zincirli ya da dallanmış yapıya sahip bileşikler. )
- AROMATİK ile ALİFATİK
( Halkalı yapıya sahip bileşikler. İLE Düz zincirli ya da dallanmış yapıya sahip bileşikler. )
- ARP ile/ve SAUNG GZUK
( ARP: Dostluğun simgesi. [İki arkadaş, her fırsat bulduğuklarında, biri arp çalar öteki de dikkatli bir biçimde dinlermiş. Dinleyen arkadaşı, bir gün beklenmedik bir biçimde erkenden ölmüş. Bunun üzerine, arp çalan arkadaşı, arpın tellerini koparmış ve bir daha hiç arp çalmamış. O gün bugündür, arp, dostluğun simgesi olarak kalmış. ] )
( ... İLE/VE Myanmar(Burma) çalgısı. Yay-arpların en zarifi. )
- ARPACIK ile ARPACIK ile ARPACIK ile ARPACIK
( İtdirseği/çıban. İLE Soğan/kıska, tohumluk soğan. | Taze, ufak hıyar. | Çorbalık arpa biçiminde şehriye. | Amerikan tohumlu buğday. İLE Tüfek, tabanca vb. ateşli silahlarda namlunun en ileri bölümünde bulunan ve nişan alırken gezle birlikte göz ile hedef arasında aynı çizgi üzerine getirilen küçük çıkıntı. | Değirmen çarkının merkezinde bulunan demir parça. İLE Erkek geceliğine[entari/anteri] yapılan bir çeşit nakış. )
- ARPAYI BOL BULMAK ile/ve/||/<> BOSTANI BOŞ BULMAK
- ARRANGE :/yerine DÜZENLEMEK
- ARREST :/yerine TUTUKLAMAK
- ARRIVE :/yerine VARMAK
- ARSA değil/yerine/= DÜZLEK
- ARSENİK[Fr. < Yun.] değil/yerine/= SIÇANOTU
( Atom numarası 33 ve atom ağırlığı 74.91, yoğunluğu 5.7 olan, atmosfer basıncı altında, 450 °C'de süblimleşen, maden filizlerinde çok yaygın bulunan, metal görünümünde, basit öğe. Simgesi: As )
- ARŞIN ile ÇARŞI ARŞINI ile MİMAR/BİNA ARŞINI(ZİRA-I MİMARİ)/PARMAK ile YENİ ARŞIN
( El parmaklarının ucundan, omuza kadar olan, 0,75855 m.'ye eşit, eski bir uzunluk ölçüsü. [Önceleri, 60 parçaya bölünen arşın, 994 Hicri yılından sonra 24'e bölünmüştür.] İLE Eskiden, kumaş ölçmekte kullanılan, 8 urup ve 16 kerrap'a bölünen, 0,6858 m.'ye eşit arşın. İLE Eskiden, Türk mimarlarının kullandığı, 75,774 cm.lik arşın. İLE Osmanlılar'da, 1869'da, metre karşılığı olarak kabul edilen arşın. )
- [ne yazık ki]
"ARSIZ/LIK" ile/değil ACIMASIZ/LIK
( Arsız, "güçlü" olunca, haklıyı, suçlu çıkarır. )
- ARSIZ/LIK ile YÜZSÜZ/LÜK
( Utanması, sıkılması olmayan, yılışık, yüzsüz kişi. | Açgözlü davranan kişi. | Kolayca üreyebilen bitki. İLE Utanmaz, sıkılmaz, çekinmez. )
- ART NİYETLİ OLMAK ile/ve/<> GÜNAHINI ALMAK
- ART ZAMANLI/DİYAKRONİK değil/yerine/= ART ZAMANLILIK/DİYAKRONİ
( Evrim açısından ele alınan süre içinde birbirini izleyen. İLE Değişik zaman ve evrim açısından incelenen dil olaylarının özelliği. )
- ARTI DEĞER ve DERİNLİK
- ARTIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ARTI
- ARTIK ile ARTIK
( İçildikten, yenildikten ya da kullanıldıktan sonra geriye kalan. | Bir şeyin harcandıktan ya da kullanıldıktan sonra artan bölümü. | Daha çok, daha fazla. | [müzik] Büyük ve tam aralıkların yarım ses artmış durumu. İLE Bundan böyle, bundan sonra. )
( Ad/isim. | Önad/sıfat. İLE İlgeç/zarf. )
- ARTIK ... ile ASLINDA ...
- ARTIK ile FAZLALIK
( BÎŞ ile BÎŞÎ )
( WASTE vs. EXCESS )
- ARTIRMAK ile/ve/<> YAYGINLAŞTIRMAK
- ARTİSTİK değil/yerine/= ESİNÇLİ
- ARTTIRMAK ile/değil ARTIRMAK
- ARZU[Ar.] ile/değil/yerine İSTEK
( Tüketme nesnesiyle. İLE Ulaşma/sahip olma durumuyla/"nesnesiyle". )
( Psikolojinin alanı/konusu. İLE/DEĞİL/YERİNE Hukukun alanı/konusu. )
- ARZU/İSTEK ile SEÇME OLANAĞI
( Arzu ve korkuyla hareket etmek bağımlılıktır, sevgiyle hareket etmek ise özgürlüktür. )
( Sevgi seçici değildir, arzu seçicidir. )
( Arzu geçmişe, korku geleceğe yöneliktir. )
( Arzulardan ve korkulardan kurtulun, görüşünüz birdenbire berraklaşacak ve herşeyi olduğu gibi göreceksiniz. )
( Arzunun sahte olarak tanınması ile arzudan kurtulmuşluk kendiliğinden gelir. )
( Unutmak zorunda değiliz; arzu ve korku son bulunca, tutsaklık da biter. )
( İç değerinizi bilmelisiniz, ona güvenmelisiniz ve günlük yaşantınızda arzu ve korkularınızı feda ederek bunu belirgin kılmalısınız. )
( Arzuladığınız şeyde mutluluk yoktur. [Mutluluk sizdedir!] )
( Gerçek olmayanı yaratan imgelemedir, onu devam ettiren ise arzudur. )
( İmgeleme ve arzunun son bulmasıyla birlikte varlık da sona erer ve şu ya da bu oluş saf varoluşla kaynaşıp birleşir, ki onu tarif olanaklı değildir, o ancak yaşanabilir. )
( Kişisel arzularınızı terk edin ve böylece tasarruf edilen gücü dünyanın değişmesi yolunda kullanın! )
( Eğer isteklerimiz güçlü ve gerçeklerse, gerçekleşmek üzere yaşamımızı yoğurup şekillendireceklerdir. )
( Kendini-bilmek için, herşeyin, arzudan doğmuş imgeleme olduğunu fark etmek gereklidir. )
( Zihin arzudan azade ve rahat olmalıdır. )
( Anlayan bir zihin, arzulardan ve korkulardan azâdedir. )
( Arzudan ve korkudan kurtulmak, bizi öyle korkutmasın. Bu hepinizin bildiğinden öyle farklı, çok daha yoğun ve ilginç bir yaşam sürebilmemizi sağlayacaktır; öyle ki biz her şeyi kaybetmekle, gerçekten her şeyi kazanmış oluruz. )
( To act from desire and fear is bondage, to act from love is freedom.
Love is not selective, desire is selective.
Desire is of the past, fear is of the future.
Be free of desires and fears and at once your vision will clear and you shall see all things as they are.
Desirelessness comes on its own when desire is recognised as false.
You need not forget; when desire and fear end, bondage also ends.
You must know your inner worth and trust it and express it in the daily sacrifice of desire and fear.
No happiness in what you desire. [It is you!]
The innards created by imagination and perpetuated by desire.
With the cessation of imagination and desire, becoming ceases and the being this or that merges into pure being, which is not describable, only experienceable.
If your desires are strong and true, they will mould your life for their fulfilment.
To see everything as imagination, born of desire, is necessary for self-realisation.
Mind must be free of desires and relaxed.
An understanding mind is free of desires and fears.
Do not be afraid of freedom from desire and fear. It enables you to live a life so different from all you know, so much more intense and interesting, that, truly, by losing all you gain all. )
( DESIRE/WANT vs. CHOOSING FREEDOM )
( CUPIDITAS cum ... )
( YU ile ... )
- AŞ ve/<>/|| AŞK
- ÂŞ[Fars.] değil/yerine/= YEMEK
( Muharrem ayında pişirilen aşure. )
( Yemek, öyle yenilmeli ki, biz onu yemeliyiz. O, bizi yememeli. | Lokma. )
- ASABİYET değil/yerine/= SİNİRLİLİK
- AŞAĞI TÜKÜRSEN, SAKAL; YUKARI TÜKÜRSEN, BIYIK ile/ve/||/<> NE, İSA'YA; NE DE MUSA'YA YARANAMAMAK
- AŞAĞILAMAK ile/ve KUTSAMAK
- [ne yazık ki]
!AŞAĞILAMAK ile/ve/||/<>/> !ÖTEKİLEŞTİRMEK
- AŞAĞILAYICI/LIK / DIŞLAYICI/LIK ile/ve/<> "HERETİK" DEMEK
- AŞAĞILAYICI/LIK ile/ve/<> DIŞLAYICI/LIK
- ASALAK ile DIŞASALAK
( Bir canlının içinde ya da üzerinde, sürekli ya da geçici olarak, onun zararına yaşayan, başka canlı. TUFEYLİ, PARAZİT | Başkalarının sırtından geçinen kişi, ekti. İLE Konakçının* üzerinde yaşayan ve çoğunlukla, kan emen asalak. [*KONAKÇI: Asalağın erginini ya da gelişim evrelerinden herhangi birini taşıyan canlı, konak.] )
- ASALAK ile İÇASALAK
( ... İLE Konakçının içinde yaşayan asalak. )
- ASALAK ile/değil KALENDER/RİNT[Fars.]/DERVİŞ
( Başkalarının sırtından geçinen kişi. İLE/DEĞİL Parayı, malı, mülkü öncelikli saymayan, gösterişsiz, sade yaşamaktan yana olan, alçakgönüllü kişi. | Yalnız biri hareketli, üst üste konulmuş belirli sayıda silindirden oluşan ve düzgün yüzeyli kâğıt üretmek için kullanılan bir makine. | Özensiz, kılıksız bir biçimde. )
- ASALAK ile/değil SIĞINTI
- ASALAK ile TAMASALAK
( ... İLE Toprağa ve özümlemeye bağlı tüm besinlerini, konakçıdan sağlayan bitki asalağı. )
- ASALAK ile/değil ÜSTBİTKEN/EPİFİT[Fr. < Yun.]
( ... İLE/DEĞİL Başka bir bitkinin üzerinde biten fakat asalak olmayan bitki. )
- ASALAK ile YARIMASALAK
( ... İLE Üzerinde yaşadığı konakçı bitkiden, bazen hazır besin maddesi alan, gerektiğinde, kendibeslek yaşayabilen, klorofili bitkilerde görülen, tam olmayan asalaklık durumu. )
- ASALAK ile/değil YATALAK
( )
- ASÂLET[Ar.]/EN[Fars.] değil/yerine/= ÖZYETKİLİK / ÖZYETKİLİCE/ÖZYETKİLİ OLARAK
- ASALI MUKABELEİHİLMİSİL değil/yerine/= KARŞILIKLILIK
- AŞAMA ile/ve/değil EŞİK
- ASANSÖRDE:
DOĞRUCA ADIM ATMAK değil/yerine ADIM ATMADAN ÖNCE AYNAYI (KENDİNİ AYNADA) GÖRMEK
- AŞAR/AŞARÎ[Ar.] değil/yerine/= ONDALIK
( Türkiye’de 1925 yılına kadar tarımsal ürünün onda biri oranında aynî olarak alınan vergi. | Ondalık. )
- AŞAR'İ değil/yerine/= ONDALIK
- ÂSÂYİŞ[Fars.] değil/yerine/= DÜZENLİLİK | GÜVENLİK
( Bir yerin düzen ve güvenlik içinde bulunması durumu. )
- ASEFALİ değil/yerine/= BAŞSIZLIK
- ASEPSİ ile/||/<> ASEPTİK
( Arındırma, bulaşsızlık. İLE/||/<> Arınık, bulaşsız. )
- ASEPTİK/ASEPTIC[İng.] değil/yerine/= BULAŞSIZ
- ASGARÎ MÜŞTEREK ile/ve/yerine AZAMÎ MÜŞTEREK
- ASGARİ MÜŞTEREK değil/yerine/= ORTAK PAYDA
- ASİDİK ile/ve/||/<>/>< BAZİK
( pH değeri 7'den küçük. İLE/VE/||/>< pH değeri 7'den büyük. )
itibarı ile 16.971 başlık/FaRk ile birlikte,
16.971 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(5/69)
🔒 Sınırlı Erişim
Tüm başlıkları görmek için üyeliğiniz/katılımınızı rica ediyoruz...
Giriş Yap / Üye Ol