
K ile biten FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 16.971 başlık/FaRk ile birlikte,
16.971 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(44/69)
- MİNİMUM[Lat.] vs. MAKSİMUM/MAXIMUM[Lat.]
( Bir şey için gerekli en küçük derece, nicelik. | Değişebilen bir niceliğin, varabileceği en küçük olan sınır. İLE Bir şey için gerekli, en büyük derece, nicelik. | Değişebilen bir niceliğin, varabileceği en yüksek olan sınır. )
- MİNNET (DUYMAK) ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SAYGI (DUYMAK)
- MİNNET/TARLIK = GRATITUDE, GRATEFULNESS[İng.] = RECONNAISSANCE, OUGRATITUDE[Fr.] = DANK ODER DANKBARKEIT[Alm.] = GRATIA SEU GRATITUDO[Lat.]
- MİNNETTARLIK ile/ve KORKU
( GRATITUDE vs./and FEAR )
- MINOR :/yerine ÖNEMSİZ, KÜÇÜK
- MINORITY :/yerine AZINLIK
- MINTÎK[Ar.] ile MISKÂL[Ar.]
( Çok hatip, pek düzgün konuşan. İLE Parlatan, cilâlayan âlet. | İnce, zarif bir hatip. )
- MİNYATÜR/NAKKAŞLIK değil/yerine/= KÜÇÜLTÜ
- MIRILDAMAK ile/ve/||/<> FISILDAMAK
- MIRIN-KIRIN (ETMEK)
( Sözü gevelemek, doğruyu söyleyememek. | Bir isteği kabul etmeme, nazlanma. )
( A'ZÂR-I URKUBİYYE )
- ...MIŞ GİBİ ile/değil VARSAYMAK
- MİS[Ar. < MİSK] ile MİS[Fars.]
( Hoş kokulu olan şey. İLE Bakır. )
- MİSAFİR ETMEK değil/yerine/= KONUKLATMAK/KONUK ETMEK
- MİSAFİR/MİHMAN[Ar.] değil/yerine/= KONUK
- MİSAFİR[Ar.]/MİHMÂN[Fars.] ile KONUK
( KONUK, MİSÂFİR )
- MÎSÂK[Ar. < SEVK] ile MÎSÂK[Ar. < VÜSÛK | çoğ. MEVÂSÎK]
( Sürme, sevk etme. İLE Sözleşme, antlaşma, yemin. )
- MİSÂL[Ar.] değil/yerine/= ÖRNEK
( ÖRNEK | MASAL | RÜYÂ, DÜŞ | BENZER, ANDIRIR )
- MIŞIL MIŞIL (UYUMAK)
- MISIR ve/||/<> FASÜLYE ve/||/<> KABAK
- MISIR ile HEDİK
( ... İLE Kaynatılmış mısır. )
- MİSKET ile ZEYBEK
( ... İLE Özellikle Batı Anadolu efelerine verilen ad. | Efelere özgü, yerel oyun ve bu oyunun müziği. )
- MİSKİN/LİK ile/ve/<> BEZGİN/LİK
- MISMATCH[İng.] değil/yerine/= UYUMSUZLUK
- MISS :/yerine ÖZLEMEK, ISKALAMAK
- MİSTİK GİZLİLİK ile/değil/yerine EZOTERİK GİZLİLİK
- MİSTİK ile/ve AŞKIN
- MİSTİK ile BULANIK
- MİSTİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< EZOTERİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< FELSEFÎ
( Düzensiz. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Düzenli. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Sürekli. )
( Aktarılmayan. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Aktarılan. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Paylaşılan. )
( [Su bulmak üzere] Kuyu/artezyen kazan. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Yeraltındaki akarsuyu bulan/bilen. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Tüm suları, suların kaynağını sorgulayan/düşünen/arayan. )
- MİSTİK değil/yerine/= GİZEMCİ
- MİSTİK değil/yerine/= GİZEMLİ
- MİSTİK ile GNOSTİK
( Myster: Sır, Gizem. On: Kozmos, Varlık. Mysterion: Varlığın Gizemi. Mystic: Varlığın Gizemini Bilen )
( Gizemli. İLE İrfan Öğretisi(Hristiyan Gizemi olarak da geçer). )
( Mistik deneyim, gerçekliğin akıl-dışı ve doğrudan doğruya yaşanması demektir. )
( Mistik bilgi, hiçbir zaman salt gözlemle elde edilemeyen, ancak kişinin tüm benliğiyle olaya katılması sonucu yaşanan bilgi türüdür. )
( Mistik bilgiye ulaşmak demek, değişime uğramak ya da "bilmek", "değişmek" demektir. )
( MYSTIC vs. GNOSTIC )
- MİSTİK ile HİPNOTİK
- MİSTİK ile/ve MÂNEVÎ
( Aklımızın havalarını, arzu ve emellerini çıkarırsak, bu küre bizi kaldıramaz. )
- MİSTİK ile METAFİZİK
- MİSTİK değil/yerine TANIMLANAMAYAN ÖĞELER
- MİSTİK/LİK ile MİSKİN/LİK
- MİSTİSİZM ile/ve DOĞALLIK
- MİSTİSİZM değil/yerine/= GİZEMCİLİK
- MİSVÂK[Ar.] değil/yerine/= DİŞ FIRÇASI
( Ucu dövülüp fırça durumuna getirilen ve diş temizliğinde kullanılması, Müslümanlıkça sünnet olan bir tür ağaç çubuğu. )
- MİT ile/ve/<> KUTSAL/LIK
- MİTİK ile/ve İLÂHÎ
- MİTİK ile/ve/<> YİTİK
- MİTOLOJİ İLE İLGİLENMEK/UĞRAŞMAK ile/değil/yerine MİT(LER)'İ DENEYİMLEMEK
( Bilmek. İLE/DEĞİL/YERİNE Anlamak. )
- MİTOS/LAR PAGAN/LIK
- MIX :/yerine KARIŞTIRMAK
- MİYÂR ile MİHEKK/MİHENK/MEHENK
( Değerli madenlerde, yasanın istediği ağırlık, saflık ve değer deresini gösteren ölçü. | Ölçüt, ölçü. | [kimya] Ayraç. İLE Altın ya da gümüşün ayarını anlamaya yarayan taş. | Birinin, değerini, ahlâkını anlamaya yarayan şey, ölçü, araç. )
- MIYMINTI/LIK ile MİSKİN/LİK[Ar.]
( Kişinin sabrını tüketecek derecede yavaş ve mızmızca iş gören. İLE Çok uyuşuk olan. | Hoş görülmeyecek durumlar karşısında tepki göstermeyen. | Âciz, zavallı. | Cüzzam hastalığına tutulmuş olan. )
- MIZ MIZ (ETMEK)
- MİZÂC-I VAKTE VÂKIF OLMAK ve/||/<> KEYFİYET-İ HÂLE ÂRİF OLMAK
- MİZANA[İt.] değil/yerine/= ARKA DİREK
( Üç ya da daha çok direği bulunan yelkenli gemilerde, arka direk. )
- MIZIKÇI/LIK değil/yerine/= OYUNBOZAN/LIK
( Çeşitli nedenlerle oyunu bozan, yenilgiyi kabul etmeyen, kolayca darılan kişi. )
- MIZMIZLANMAK ile SIZLANMAK
- MIZMIZ/LIK ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> BASKIN/LIK / BASKICI/LIK
- MIZMIZ/LIK (FELSEFE) ile/değil/yerine FELSEFE
- [Ar.] MIZRAK ile HARBE
( Uzun saplı ve sivri demir uclu silah. İLE Kısa mızrak. | Harbi. )
- MIZRAK değil/yerine/= KARGI/CIDA
- MIZRAKSI YAPRAK = VARAK-I RUMHÎ = FEUILLE LANCÉOLÉE
- M-N-O:
MISIR ile/ve/||/<>/> PROTOSINAİTİK ile/ve/||/<>/> FENİKE ile/ve/||/<>/> ERKEN YUNAN ile/ve/||/<>/> KLASİK YUNAN ile/ve/||/<>/> LATİN
( )
- MOBILITE/MOBILITY[İng.] değil/yerine/= DEVİNIMLİLİK, HAREKETLİLİK
- MODEL[İng.] değil/yerine/= KALIP | ÖRNEK
- MODEL ile ÖRNEK
( MODEL vs./and SAMPLE )
- MODERN GELENEK ile/ve KLASİK GELENEK
( Hareket esastır. İLE/VE Sükûn esastır. )
- MODERN (OLMAK) değil/yerine UYGAR OLMAK
- MODERNİZE ETMEK değil/yerine/= ÇAĞDAŞLAŞTIRMAK
- MODERNLİK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/> ÇARPIK KENTLEŞME
- MODERNLİK ile/ve/< MODERNLEŞME
- MODİFİKASYON[Fr.]/MODIFICATION[İng.] değil/yerine/= DEĞİŞKE | DEĞİŞTİRME | DEĞİŞİKLİK
- MODÜLER SİSTEM değil/yerine/= PARÇALI DÜZEN/EK
- MOLEKÜL ile/ve/||/<>/< ELEKTRON ile/ve/||/<>/< ATOM ile/ve/||/<>/< ÇEKİRDEK ile/ve/||/<>/< PROTON - NÖTRON ile/ve/||/<>/< QUARK ile/ve/||/<>/< PLANCK ile/ve/||/<>/< [HIGGS BOZONU?]
( 10üzeri-9 m. İLE/VE/||/<>/< 10üzeri-18 m. İLE/VE/||/<>/< 10üzeri-10 m. İLE/VE/||/<>/< 10üzeri-15 / 10üzeri-14 m. İLE/VE/||/<>/< 10üzeri-15 m. İLE/VE/||/<>/< 10üzeri-19 m. İLE/VE/||/<>/< 10üzeri-43 m. İLE/VE/||/<>/< ??? )
- MOLEKÜLER DİNAMİK ile/||/<> STATİK KİMYA
( Moleküllerin hareketlerini ve dinamik davranışlarını inceleyen bilim dalı. İLE/||/<> Moleküllerin statik yapısını ve özelliklerini inceleyen bilim dalı. )
- MOMENT:
"AN/KIPI/UĞRAK" ile/değil/yerine AŞAMA
- MONADELF, TEK DEMET HALİNDE BİRLEŞİK = VÂHİDÜ'L-AH = MONADELPHE
- MONARŞİ ile/değil/yerine/||/> BAŞKANLIK ile/değil/yerine/||/> PARLAMENTARİZM
( MONARCHY vs./but/||/> PRESIDENCY vs./but/||/> PARLIAMENTARISM )
- MONARŞİ[Fr. < Lat. < Yun.] değil/yerine/= TEKERKLİK
( Siyasal yetkenin, genellikle miras yolu ile bir kişinin üzerinde toplandığı devlet yönetimi. )
- MONITOR :/yerine MONİTÖR, İZLEMEK
- MONOGAM/İ değil/yerine/= TEKEŞLİ/LİK
- MONTE ETMEK değil/yerine/= YERLEŞTİRMEK
- MORARMAK ile/ve/||/<> CIBARMAK
( ... İLE/VE/||/<> Vurma nedeniyle/sonucunda morarma. )
- MORBİDİTE/MORBİDITY[İng.] değil/yerine/= HASTA OLMA ORANI | HASTALIK | BOZUKLUK
- MOREOVER :/yerine ÜSTELİK
- MORİTANYA'DA/TROBRİAND ADALARI'NDA:
ATAERKİLLİK ile/ve/değil/<> ANAERKİLLİK
( ... İLE/VE/DEĞİL/<> Moriler, anaerkil bir topluluktur.[Ancak kadın isterse boşanma gerçekleşir.] )
- MORS ABECESİ ile/ve/<> PIRILDAK
( ... İLE/VE/<> Işık açıp kapayarak işaretler vermeyi ve anlaşmayı sağlayan aygıt. )
- MORS "(OLMAK/ETMEK)" ile/değil/||/<> MARS (OLMAK/ETMEK)
- MORTGAGE :/yerine İPOTEK
- MOST :/yerine EN ÇOK
- MOTILITE/MOTILITY[İng.] değil/yerine/= ÖZDEVİNIMLİLİK
- MOVE :/yerine HAREKET ETMEK
- MOZAİK ile/ve/değil/yerine/||/<> AŞURE
- MOZAİK[Fr. < MOSAIQUE] ile FRESK [İt. < Lat.]
( Türlü renklerde, küçük küp biçiminde mermer, taş ya da pişmiş toprak parçalarının yan yana getirilmesiyle yapılan resim ve bezeme işi. İLE Yaş duvar sıvası üzerine, kireç suyunda eritilmiş madensel boyalarla resim yapma yöntemi. | Bu yöntemle yapılmış duvar resmi. )
- MR[İng.] değil/yerine/= MAGNETIC RESONANCE | MIXREALITY[İng.] değil/yerine/= MANYETİK REZONANS | KARMA GERÇEKLİK
- MUALLÂK ile/ve "ASILI TUTMAK"
- MUALLAK ile MUAMMA
- MUAMELE ETMEK/– MUAMELESİ ETMEK değil/yerine/= DAVRANMAK/–GİBİ DAVRANMAK
- MUAMMA[Ar.] değil/yerine/= BELİRSİZ/LİK
( Şiir sanatında harflerle yapılan bilmece/ler. )
- MUAMMERİYET[Ar.] değil/yerine/= CANLILIK
- MUAREFE[Ar.] değil/yerine/= TANIŞMA, TANIŞIKLIK
- MÜBÂDELE[Ar. < BEDEL | çoğ. MÜBÂDELÂT]/TAKAS/TRAMPA[İt.]/TROK[Fr.] değil/yerine/= DEĞİŞ/DEĞİŞMECE/DEĞİŞ-TOKUŞ
- MÜBÂGAME değil/yerine/= TATLI DİLLİLİK
- MÜBAREK değil/yerine/= KUTLU
- MÜBÂYÂ-I EŞYÂ ile NEFY-İ MÜLK ile HİBE
- MÜBAYENET[Ar.] değil/yerine/= UYUŞMAZLIK
- MÜCELLA[Ar.] değil/yerine/= PARLATILMIŞ/PARLAK
- MUCH :/yerine ÇOK
- MÛCİBUN Bİ'Z-ZÂT ile/ve FAİL-İ MUHTAR, KÂDİR-İ MUTLAK
( Filozoflar[Hukema] için. İLE Kelâmcılar[Mütekellimin] için. )
( Mutasavvıf için: Zâhirde Fail-i Muhtar, Kâdir-i Mutlak; Bâtında Mûcibin bi'z-Zât. )
- MUCİZE[Ar. < ACZ] ile TANSI, TANSUK
( ACİZ BIRAKAN, TANSI, TANSUK, ALLAH'IN EMRİYLE PEYGAMBERLER TARAFINDAN YAPILAN VE HALKI HAYRETTE BIRAKAN HÂRİKULÂDE İŞLER, HAREKETLER, HALLER )
- MUCİZE[Ar.] değil/yerine/= TANSIK
- MUCİZEVÎ ile/değil MİSTİK
- MÜDÂFAA ETMEK değil/yerine/= SAVUNMAK
- MÜDAHALE EDEMEMEK ile/değil TAHAMMÜL EDEMEMEK
- MÜDAHALE ETMEK değil/yerine/= ELATMAK/KARIŞMAK
- MÜDÂVİM ile FANATİK
- MÜDEBBİR ile/ve MÜDRİK
- MÜDEVVER[Ar.] değil/yerine/= YUVARLAK
- MÜDÜR/İYET değil/yerine/= YÖNETÇİ/LİK
- MÜFÂREZE[Ar.] ile MÜFÂRIK[Ar. < FARK] ile MÜFERRAK[Ar. < FARK]
( Bir şeyden kesilip ayrılma. İLE Ayrılan, ayrılmış, müfârakat eden. İLE Ayrılmış, tefrîk edilmiş. )
- MÜFERRİG[Ar.] ile MÜFERRİK[Ar. < FARK]
( Dolu kabı boşaltan. | Yemeği kurtaran. İLE Kısaltan, taksîr eden. )
- MÜFÎK[Ar. < İFÂKAT] ile MÜFRİG[Ar. < FİRÂG]
( İyileşen hasta, ifâkat bulan. İLE Döken, dökücü, ifrâğ eden. )
- MÜFLİS ile/değil/yerine/>< MÜFLİK
( İflâs eden. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Birinci sınıf şiir yazan şair. )
- MÜFREZE[Ar. < FERZ] ile MÜFRİZ[Ar.] ile MÜFTERİK[Ar. < FARK]
( Bir askerî birlikten ayrılan kol. İLE Ayıran, ifrâz eden. | Virgül. İLE Ayrılan, iftirâk eden. | Dağılan, perişan olan. )
- MUĞLAK ile MÜPHEM ile MECHUL ile MUAMMA
( Anlaşılması güç, anlaşılmaz, karışık, çapraşık. İLE Belirsiz. | Açık ve seçik olmadan. İLE Bilinmeyen. İLE Şiir sanatında harflerle yapılan bilmece/ler. )
- MUĞLAK[Ar.] ile/değil/yerine/>< MUTLAK[Ar.]
( Anlaşılmaz. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Salt, saltık, kesinlikle. )
- MUGUZGAK/MUGUZGAQ[Argu] ile SİNEK
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Balarısına benzeyen bir sinek. İLE ... )
- MUHABBET SOKAK değil İNCİLİ ÇAVUŞ SOKAĞI
- MUHABBET VE SAYGILI OLMAMAK/HÜRMETSİZLİK ile/yerine MUHABBET VE SAYGI/HÜRMET
( Önceki halden daha kötü duruma getirir. İLE/YERİNE Muhabbetsiz saygı bir yere ulaştırmaz fakat kişiyi bozmaz. )
- MUHABBET ve FEDÂKÂRLIK
- MUHABBETİN/AŞKIN DERECELERİ'NDE:
MEYL ile/||/<>/> ARZU ile/||/<>/> SAHÂBET ile/||/<>/> GARÂM ile/||/<>/> VEDÂD ile/||/<>/> ŞEGAF ile/||/<>/> TEFÎN ile/||/<>/> TEABBÜD ile/||/<>/> HULLET ile/||/<>/> IŞK
( Öteki dillerde bizim "muhabbet" gibi çok anlamlı bir sözcük var mıdır bilmem. Ama şu kadarını söyleyeyim... Bizi bilmek demek, biraz da bu sözcüğü tüm anlamlarıyla bilmek demek...
Muhabbeti; sevgi, aşk, sevdâ, dostluk, bağlılık, sohbet, yârenlik etmek anlamlarında kullanıyoruz. Birini sevdiğimizde ona muhabbet besleriz. Sevdiğimizle oturup konuştuğumuzda muhabbet etmiş oluruz. Bir erkek ile bir kadının birbirini tanımasına ve sevmesine vesile olanlara "muhabbet tellâlı" deriz. Ama konu tasavvuf olunca sözcük farklı anlamlar kazanmaya başlar.
Eskiler, muhabbeti, şiddetine göre on dereceye ayırmış. Öncesi ilgi duymak, sonrası muhabbetin şiddetiyle yok olmak olan muhabbet olmaz ise yolculuk da olmaz. Sırayla açıklayalım...
1. MEYL: Sözlükte bir yöne doğru yönelmek, eğilmek, eğik duruma gelmek anlamı verilmiş. Biz ise birine ya da bir şeye yönelmek, sevgi, ilgi göstermek, istek ve arzu duymak anlamlarında kullanıyoruz. Tasavvufta yolun en başındakilere muhib deriz. Muhib, ilgi duyan kişidir. Yolun başı ise ilgi duymaktır. O yüzden;
Âşık oldur kim kılar cânın fedâ cânânına
Meyl-i cânân itmesin her kim ki kıymaz cânına
(Fuzûlî)
İlgi duymaya başladığımız anda yolculuğumuz başlar. Çünkü meyl ile başlayan yolculuğun sonu bu uğurda canını vermektir.
2. ARZU: Meyl, irâdeye yükselirse arzu adını alır. İrâdeye yükselmesi ise yâri istemek ile olur. Ama bunun da bir bedeli vardır.
Cân la’lin eyler arzû yâr içmek ister kanımı
Yârâb ne vâdîdir bu kim cân teşne cânân teşnedir
(Bâkî)
3. SAHÂBET: Benimseyip koruma, kayırma suretiyle sâhiplenme, sâhip çıkma anlamlarında kullandığımız sözcük, Arapça olmasına karşın anlamını Türkçe'de kazanmış. Kişinin arzu ettiği kişiye karşı, gönlünden bir akış, bir eğilim peyda olması sonucunda da korumaya, sahiplenmeye başlar.
4. GARÂM: Olağanüstü sevgi, şiddetli arzu ve iştiyâk, büyük aşk anlamına gelen garâm, sevginin gönle âdeta yapışmasıdır.
Cenap Şehabeddin;
Uyan ey bister-i sînemde yatan tıfl-ı garâm
derken âşık olmaya başladığını ya da âşık olmak arzusunu dile getiriyordu.
5. VEDÂD: Sevgi, dostluk, muhabbet anlamlarına gelen vedâd, muhabbetin saf ve katıksız durumu. Gönülden öteki eşya ve kişilere olan ilginin atılması durumu. Aynı sözcükten türeyen vedûd ise “Kullarını çok seven, onları lûtfa, ihsâna gark eden; sevilmeye lâyık ve müstahak yalnız kendi olan” anlamında Allah’ın adlarındandır.
6. ŞEGAF: Sevginin kalbi istilâ etmesi, aşırı sevgi, mecnûnca, çılgınca sevme. Kalp, sevilen şey dışındakilerden temizlenince bu sefer sevgi coşmaya başlar, kalbin tamamını fetheder, istilâ eder.
7. TEFÎN: Örümcek ağı demek olan tefîn, aşkın bir üst derecesi. Kalbin her yanını istilâ eden sevgi, kalpten taşmaya başlar. Kalpten taşmaya başlaması ise kontrolün aşk sahibinin elinden çıkıp aşkın eline geçmeye başlamasıdır. Öyle ki aşk, örümceğin ördüğü ağ gibi kişinin her tarafını kapsar, örer, onu âdeta sıkı sıkı bağlar.
8. TEABBÜD: Kul köle olmak, tapınmak anlamındaki teabbüd, kişinin artık aşkın elinde oyuncak olduğu haldir. Bu durumdaki âşığı, Hayretî şöyle anlatır:
Gam yeriz kan yutarız kûşe-i mihnette müdâm
Sanma biz kevser-i cennât-ı naîmin kuluyuz
9. HULLET: Gerçek dostluk anlamındaki hullet, sevgiliden başka kimsenin kalmadığı durumu açıklamak için kullanılır. Hullette iki özellik bulunur. Biri sadâkât yani doğruluk, öteki de samimiyet. Aşkın sondan bir önceki durumudur. Artık aşkın gerçek olduğundan, heves ya da yanılsama olmadığından emin olunmuştur.
10. IŞK: Muhabbetin en son hali ve en aşırı derecesidir. Halkanın tamamlandığı son zincir. Zât, sıfata meylettiğinde, kalpte ortaya çıkarak tüm damarlarda akıp tüm organlara yayılan aşırı muhabbet. Hallâc’ın her tarafı kesildiğinde, kanının yerlere Allah Allah diyerek akmasının nedeni de Züleyha’nın kanının Yusuf diye diye akmasının nedeni de budur. Işk öyle bir durumdur ki kişinin nazarında, sevdiğinden başka bir şey olmaz ve tüm ilgisini sevdiğine gösterir. Sadece gözleriyle ve gönlüyle değil baştan ayağa tüm âzâsıyla sevdiğini müşâhede eyler.
Tasavvuf, meyl ile başlayıp ışk ile biten bir yolculuktur. O yüzden,
Muhabbet bir kef-i Dâvud’dur pûlâdı mûm eyler
(Suzî-i Prizrenî)
ve
Muhabbet öyle bir sırdır ki bin setr et nihân olmaz
(Îzzet Molla)
Işk sahipleri nerede olursa olsun hemen bilinir.
Son sözü de Fuzûlî söylesin:
Aşk imiş her ne vâr âlemde
Muhabbetiniz daim, aşkınız bâkî ve dâim olsun.
İsmail Güleç (Prof.Dr.) | www.ismailgulec.net
)
( Aşk Merdiveni [Diotima]
6. Basamak: Aşkın kendine duyulan aşktır. Kişi, güzelliği kendi biçiminde görür ve aşkın güzelliğini olduğu gibi sever. Her özel ve güzel olan, bu biçimle bağlantısı nedeniyle güzeldir.
5. Basamak: Genel olarak bilgiye duyulan aşktır.
4. Basamak: Yasalara ve kurumlara duyulan aşktır.
3. Basamak: Nefs sevgisidir. Bu, fiziksel özelliklerin bir kenara bırakıldığı, manevi ve ahlâkî güzelliğin sevgiyi tetiklediği aşamadır. Bu adımda, kişi, nitelikli zihinlere âşık olacaktır.
2. Basamak: Tüm güzel gövdelerin sevgisidir. Kişi, tüm gövdesindeki güzelliği görür ve farkları sevmeyi öğrenir.
1. Basamak: Tek bir gövdenin sevgisidir. Bu aşk, belirli bir gövdeye duyulur. Fiziksel özelliklere duyulan bir istektir. )
- MUHABERE ETMEK değil/yerine/= İLETİŞMEK/ÇAVLAŞMAK/BİLDİRİŞMEK
- MUHAFAZA[Ar.] (ETMEK) değil/yerine/= KORUMAK/KORUYUP SAKLAMAK
- MUHAFAZAKÂR/LIK ile BAĞNAZ/LIK
( CONSERVATIVE/NESS vs. FANATIC/ISM )
- MUHAFAZAKÂRLIK ile/ve/||/<> TEPKİSELLİK
- MUHAKKÂK ile/||/<> REYHANÎ
( Sülüse benzeyen ancak daha fazla yatık ve uzun çizgileri olan büyük boy yazı biçimi. İLE/||/<> Muhakkâk'ın küçüğü. )
- MUHAKKIK[< TAHKİK] ile MÜDEKKİK[< TEDKİK]
( Konuyu delilleriyle bilen, açıklayan. İLE Delillerine delil getiren. Kanıtın kanıtla ispatı. Kılı kırk yaran. )
( isbat el-mesele bi-el-delil İLE isbat el-delil bi-el-delil )
- MUHAKKIK[< TAHKİK] ile MÜTETEBBİ
( Konuyu delilleriyle bilen, açıklayan. İLE Bir konuyu dikkatle araştıran, irdeleyen, araştırıcı. )
- MUHÂL[Ar.] değil/yerine/= OLANAKSIZ, OLMAZ, OLMAYACAK
- MUHALEFET değil/yerine/= KARŞITÇILIK
- MUHAMMEDÎ'LİK:
MUSEVÎ'LİK ve İSEVÎ'LİK
( Dışta. VE İçte. )
- MUHARRER ile/||/<> TAHRÎR ile/||/<> TEVSÎK ile/||/<> MÜLÂHAZAT
( Yazılı. İLE/||/<> Yazma. İLE/||/<> Vesikalandırma, sağlamlaştırma, yazılı duruma getirme. İLE/||/<> Açıklamalar. )
- MUHARRİK[Ar. < HARÎK] ile MUHARRİK[Ar. < HARK] ile MUHARRİK[Ar. < HAREKET]
( Yakan, tahrîk eden. İLE Çok yakan. | Çok hareket eden. | Pek susatan. İLE Hareket ettiren, oynatan. | Kışkırtan, ayartan, dürten. | [fels.] Devitken. | [kimya] Karmaç. )
- MUHARRİK değil/yerine/= DEVİTKEN
- MUHARRİK ile/ve MÜTEHARRİK
( Hareket ettirici. İLE/VE Hareket eden. )
- MUHARRİK ile MÜTEHARRİK
- MUHASEBE/ACCOUNTİNG değil/yerine/= SAYMANLIK
- MUHASEBE/Cİ, MUHASİP değil/yerine/= SAYMAN/LIK
- MUHAYYERBÛSELİK[Ar., Fars.] MUHAYYERKÜRDİ
( Türk müziğindeki makamlar. )
- MUHAYYERLİK değil/yerine/= SEÇİMLİK ÜLEV
- MÜHENDİS/LİK ile/ve/<> MİMAR/LIK
( ... ile/ve/<> BENNÂ )
( ... ile/ve/<> DÜLGER )
( ENGINEER vs./and/<> ARCHITECT )
- MÜHENDİSLİK değil/yerine/= ÖLÇMENLİK
- MUHİT/ETRAF değil/yerine/= ÇEVRE/ALANLIK
- MÜHLİK[Ar.] değil/yerine/= ÖLDÜRÜCÜ | TEHLİKELİ
- MUHTAÇ OLMAK/İHTİYAÇ DUYMAK değil/yerine/= GEREKSİNMEK/GEREKSİNME DUYMAK
- MUHTELİK[Ar.] ile MUHTELİK[Ar. < HALK]
( Tıraş eden. İLE Yalancı, uydurucu. )
- MUHTELİT[Ar.] değil/yerine/= KARMA / KARIŞIK
- MUHTEMEL/EN[Ar.] değil/yerine/= OLASICA/BİR OLASILIK
- MUHTEŞEM ve/> SAÇMALIK
( Mutheşemlikten, saçmalığa, sadece bir adım vardır.
[En'ler, uc'lar, tek'ler, peşinde koşulacak, hedef tutulacak noktalar değildir! Neyin müşterisi olup olmadığın ise en önemli eşiktir.] )
- MUHTIRA[Ar.]/MEMORANDUM[İng.] değil/yerine/= YÖNERGE/ANDAÇ/GÜNLÜK
( Herhangi bir şeyi anımsatma, uyarma amacıyla yazılan yazı. | Bir devletin, başka bir develete, siyasal sorunlarla ilgili olarak yolladığı uyarı yazısı, diplomatik nota. | Andaç. | Günlük. )
- MUHYİDDİN değil/yerine/= DİNİ İHYÂ ETMEK/CANLANDIRMAK
- MÛK[Ar.] ile MÛK[Ar.]
( Göz pınarı. İLE Diken. )
- MUKÂBELE[Ar.] değil/yerine/= KARŞILIK
( Karşılık verme, karşılama, karşılık. | Karşılaştırma, karşılıklı yapılan okuma. | Karşı gelme, başkaldırma. | Camilerde Kur'an okunurken, hâfızların da karşılık olarak ezbere Kur'an okumaları. | Kur'an'ı, birinin okuması ve birinin/birilerinin dinlemesi. | Mevlevî ayinlerinde, tarikat mensuplarının, cezbe haliyle ayakta dönmesi. )
- MUKABELEDE BULUNMAK ile/ve HİDÂYETE DAVET ETMEK
- MUKATTAR[Ar. < KATR] değil/yerine/= DAMITILMIŞ/DAMITIK
( Damıtılmış, imbikten çekilmiş, taktîr edilmiş. )
- MUKAYESE ETMEK/KIYASLAMAK/KIYAS ETMEK değil/yerine/= DENK SAYMAK/BİR TUTMAK
- MUKAYYET(BİTİMLİ/KAYITLI/SINIRLI) VARLIK ile GAYRİ-MUKAYYET VARLIK
( LIMITED EXISTENCE vs. EXCEPTION OF LIMITED EXISTENCE )
- MUKAYYET(BİTİMLİ/KAYITLI/SINIRLI) VARLIK ile GAYRİ-MUKAYYET VARLIK
( Kaydı, kayıttan âzâde olanlar anlar. )
( LIMITED EXISTENCE vs. EXCEPTION OF LIMITED EXISTENCE )
- MUKAYYET ile MUTLAK
- MÜKELLEF ile/||/<> LÂYIK ile/||/<> EHİL
- [ne yazık ki]
MÜKEMMELİYETÇİLİK" ile/ve/değil/||/<>/< ERTELEME "ALIŞKANLIĞI"
- MÜKEMMELİYETÇİ/LİK ile/ve/değil/<> GARANTİCİ/LİK
- MÜKEMMEL/LİK >< KİŞİ/İNSAN
- MÜKEMMEL/LİK ile/ve/değil/yerine NORMAL/LİK
- MÜKERRER ile/ve MÜMESSEK
- MÜLEVVES[< LEVS] değil/yerine/= KİRLİ, PİS | DÜZENSİZ, KARIŞIK
( TELVÎS EDİLMİŞ, KİRLİ, PİS | İNTİZAMSIZ, KARIŞIK )
- MÜLHAK değil/yerine/= KATMA
- MÜLHAK değil/yerine/= SÜYAR
- MÜLK değil/yerine ACZ
( Mülk ile doyamazsın. DEĞİL/YERİNE Acz ile kendinde ve doyurucu olursun/kalırsın. )
- MÜLK ile DEVLET
- MÜLK ile/ve/||/<> MÜLÜK
- MÜLK değil/yerine ŞİRKET
- MÜLK[Ar.] değil/yerine/= YAPI | TAŞINMAZ
( Ev, dükkân, arazi, gibi taşınmaz mal. | Devletin egemenliği altında bulunan toprakların tümü, ülke. | Vakıf olmayıp doğrudan doğruya birinin malı olan yer ya da yapı. )
- MÜLKİYET[Ar.] değil/yerine/= İYELİK
- MÜLTECİ[Ar.] değil/yerine/= SIĞINAN / SIĞINMACI / SIĞINIK
- MÜMELLEK[Ar. < MÜLK] ile MÜMELLİK[Ar. < MÜLK]
( Mülk olarak verilmiş, temlîk edilmiş. İLE Mülk olarak veren kişi, temlîk eden. )
- MUMLA ARAMAK ile/ve SAMANLIKTA İĞNE ARAMAK
- MÜMTAZ ŞAHSİYET değil/yerine/= SEÇKİN KİŞİLİK
- MUMU/IŞIĞI) YAKMAK yerine (MUMU/IŞIĞI) UYANDIRMAK
- [ne yazık ki]
!MÜNÂFIK[< NİFÂK] ile/ve/<> !MÜFSİD[< FESAD]
( Ara bozan, bölücü, karıştırıcı. İLE/VE/<> Ara bozan, karıştırıcı, fesatçı. )
- MÜNÂFIK[< NİFÂK] ile/değil/yerine/>< MÜ'MİN[< EMN]
( İki yüzü olan. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< İki dünyası olan. )
( Günahı da, sevâbı da küçük görür. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Günahı, büyük görür. )
( Gideceği yeri beğenmeyen. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Gideceği yere koşa koşa giden. )
- MÜNÂFIKLIK ile/ve FİSK-Ü FÜCÛR
- MÜNASEBETSİZLİK değil/yerine/= DENSİZLİK
- MÜNGÜZGEK = NASIR
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Çalışma nedeniyle elde oluşan pürüzlü doku. )
- MÜNHATT ile MÜNHEDİM[< HEDM] ile METRÛK[< TERK]
( Alçak, çukur. İLE Yıkılan, yıkılmış. İLE Terk edilmiş, bırakılmış, kullanmaktan vazgeçilmiş. )
( Arazide. İLE Binalarda. İLE Binalarda. )
- MÜNKİR ile/ve/||/<>/> KÂFİR ile/ve/||/<>/> MÜNÂFIK ile/ve/||/<>/> MÜŞRİK
( Hakikati bilmediğinden, inkâr eden. İLE/VE/||/<>/> Hakikati bilen ve bilinmesin diye örten. İLE/VE/||/<>/> Hakikati bilen ve örterek gizleyen.[kendini müminlerden göstererek kafirliğini saklayan ve nifak sokan. İLE/VE/||/<>/> Allah'a ortak koşan. )
- MÜPHEMİYET[Ar.] değil/yerine/= BELİRSİZLİK
- MURÂBATA[< RABT] ile BAĞLAMAK | DÜŞMANI, SALDIRACAĞI YERDE DURUP BEKLEME
( BAĞLAMAK | DÜŞMANI, SALDIRACAĞI YERDE DURUP BEKLEME )
- MÜRAHİK[< RAHİK] ile MÜRAHİKA
( Oniki yaşına girmiş fakat bâliğ olmamış erkek çocuk. İLE Dokuz yaşına girmiş fakat baliğ olmamış kız çocuk. )
- MÜRAHİKA[< RAHİK] ile MÜŞTEHÂT[< ŞEHVET]
( Dokuz yaşına girmiş fakat ergen[baliğ] olmamış kız çocuk. İLE Evlenebilecek yaşa/duruma gelmiş kız. )
- MÜRÂÎ/LİK[< RİYÂ] değil/yerine/= İKİYÜZLÜ/LÜK
- MURDER :/yerine CİNAYET, ÖLDÜRMEK
- MÜRDÜMÜK = AKBURÇAK
( Baklagillerden, yazın ekilen, otsu bölümü hayvan yemi olarak kullanılan, beyaz, açık mavi ya da mor çiçekleri olan bir yıllık otsu bitki. )
( LATHYRUS SATIVUS )
- MÜRECCEH[Ar.] değil/yerine/= YEĞ / YEĞREK
- MÜREKKEP "YALAMAK" ile "OKUMAK"
( Âharlanmış kağıt bezir işi mürekkebi emmediği için yanlış yazıldığında ıslatarak silmek mümkündür. Hattatlar ellerini tükürükleyerek ya da yalayarak yanlışlarını düzelttiklerinden "mürekkeb yalamak" deyimi ortaya çıkmıştır. )
- MÜREKKEPBALIĞI ve/||/<> GELİNCİK ve/||/<> SALYANGOZ
( Avlarını, hipnoz ederek de avlayabilirler. )
- MÜRÜVVET[< MER] değil/yerine/= KUTSEVİNÇ İNSÂNİYET, MERTLİK, YİĞİTLİK | CÖMERTLİK, İYİLİKSEVERLİK
- MÜŞ[Çigil] = ÇETÜK[Oğuz]
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Dişi kedi. )
- MÜŞABEHET[Ar.] değil/yerine/= BENZERLİK/BENZEŞLİK
- MÜSÂBIK[Ar. < SEBK] değil/yerine/= YARIŞMACI
- MUSADDAK değil/yerine/= ONAYLI/ONAMIŞ
- MÜSÂDERE (ETMEK) değil/yerine/= GÜCERLE ALIM/ALMAK
- MÜŞÂHEDE (ETMEK) değil/yerine/= GÖZLEM/LEMEK
- MÜSÂHİB ile/ve/değil/yerine REFÎK
- MUSALLAT (OLMAK) ile/değil/yerine MÜDAHİL (OLMAK)
- MÜSÂVÎ[< SEVİYY] değil/yerine/= EŞİT | DENK
( EŞİT, BİRİNİN ÖTEKİNDEN FARKSIZ OLANI, AYNI HALDE VE DERECEDE BULUNAN )
- MÜŞERREF OLMAK değil/yerine/= YÜCEYLENMEK
- MÜŞFİK["MÜŞVİK" değil!] değil/yerine/= SEVECEN
- MUSIC :/yerine MÜZİK
- MUSİQİ[Azr.] = MÜZİK[Tr.]
- MÜŞKÜL[Ar.] değil/yerine/= GÜÇ, ZOR, ÇETİN | ENGEL, GÜÇLÜK/ZORLUK
- MUSLUK (OLMAK) değil/yerine SU (OLMAK)
- MUSLUK değil/yerine/= SUVEREÇ
- MUŞMULA ile BEŞBIYIK
( Gülgillerden, küçük bir ağaç. | Bu ağacın, olgunlaşıp çürüdükten sonra yenilebilen, yuvarlak, mayhoş, buruk ve beş çekirdekli meyvesi. İLE İri muşmula. )
- MÜŞRİK ile/değil/yerine TEVHÎD
( Huzur ve mutluluk bulamaz. İLE/DEĞİL/YERİNE Olgunlaşmadıkça erişilemez. )
- MUST :/yerine ZORUNDA OLMAK
- MUSTAFA KEMAL/ATATÜRK ile/ve/||/<>//< KÂZIM KARABEKİR
- MÜSTAĞRAK[Ar. < GARK] ile MÜSTAGRIK[Ar. < GARK]
( Batmış. İLE Gark olmuş, dalmış, daldırılmış, batmış. | Kendini bilmeyecek derecede dalgın, düşüngen. )
- MÜSTAHAKK[Ar. < HAKK]["MÜSTEHAK/MÜSTEHAKKINI VERMEK" değil!]/MÜSTAHİKK[aslı!] değil/yerine/= KARŞILIĞINI BULMUŞ (HAK ETMİŞ)
- MÜSTAHİKK[< HAKK] ile ...
( HAK ETMİŞ, HAK KAZANMIŞ, LÂYIK )
- MÜŞTÂK[Ar. < ŞEVK] ile MÜŞTAKK[Ar. < ŞAKK]
( İştiyaklı, özleyen, göreceği gelen, can atan. İLE Başka bir sözcükten çıkmış, türemiş, türeme. )
- MÜSTAKBEL[Ar. < KABL] değil/yerine/= GELECEK
( KARŞILANAN | ÖNDE BULUNAN, İLERİDEKİ, GELECEK )
- MUŞTALAMAK değil MUŞTULAMAK
( Muşta ile vurma. DEĞİL Sevinilecek bir işin, olayın vb. olduğunu, birine haber vermek, müjdelemek. )
- MÜSTANTİK[Ar.] değil/yerine/= SORGU YARGICI/HAKİMİ
- MÜSTEBİK[Ar.] ile MÜSTEBKİ[Ar. < BEKÂ]
( Yarışa çıkan, istibak eden. İLE Sürekli/kalıcı, bâki olmasını isteyen. )
- MÜSTEDREK[Ar. < DERK] ile MÜSTEDRİK[Ar. < DERK]
( Arapça'da, bir ölçü/vezin. İLE Anlamak isteyen, istidrâk eden. )
- MÜSTEHLEK[Ar. < HELÂK] ile MÜSTEHLİK[Ar. < HELÂK]
( Yiyip içilerek tüketilmiş, bitirilen. İLE Yiyip içerek tüketen/bitiren. [Fr. CONSOMMATEUR] )
- MÜSTEHLİK[Ar. < HELÂK] değil/yerine/= TÜKETİCİ | YİYİP İÇEREK TÜKETEN, BİTİREN
- MÜŞTEREK MÜLKİYET[Ar.] değil/yerine/= ORTAK İYELİK
- MÜŞTEREK[Ar.] değil/yerine/= BİRLİKTE, ORTAK/LAŞA
- MÜSTERİH[Ar.] OLMAK değil/yerine/= İÇİ İNÇ OLMAK
- MÜSVEDDE ile/ve SEVAD ile/ve RİSÂLE ile/ve FEVAİD ile/ve ŞUKKA ile/ve TAİRE ile/ve KÜLLİYET ile/ve MECMUA ile/ve SEFİNE ile/ve KEŞKÜL ile/ve CÖNK ile/ve DİVÂN ile/ve MURAKKA
- MUTÂBAKAT(Mantık) ile/ve TAZAMMUN ile/ve İLTİZAM
( Hakikat.(Dil) İLE Mecaz. İLE Kinâye. )
( Kuşatma. İLE/VE İçerme. )
( Kavramla nesnenin örtüşmesi. İLE/VE Bir kısmı dışarıda kalırsa. İLE/VE Bir anlamın bir kavrama bitiştirilmesi. )
( Mantık mutabakat üzerine yapılır. İLE/VE Tazammun ve iltizam ile edebiyat yapılır. )
( İnsan: Hayvan-ı Nâtık.(Kök) İLE İnsan: -Hayvan, -Nâtık.(Akıl) İLE Gerekli görme.(Çağrışım ile karıştırılmamalı) (İnsan: "İlim ve yazma kabiliyeti olandır.") )
( Vaz'i Lafzî Delâlet. )
( Vaz: Sesi anlama bitiştirme. )
- MUTAJENİTE/MUTAGENICITY[İng.] değil/yerine/= GEN DEĞİŞTİRICİLİK
- MÜTALAA ETMEK değil/yerine/= İRDELEMEK
- MUTASAVVIF:
(")ZINDIK(") değil (O'NU "SAKLAYAN") "SANDIK"
- MUTCULUK(MUTLULUKÇULUK) ile/ve YARARCILIK ile/ve HAZCILIK
- MUTÇULUK = İSTİSADİYE = EUDAEMONISM[İng.] = EUDÉMONISME[Fr.] = EUDÄMONISMUS[Alm.] = EUDAIMONISMOS[Yun.]
- MÜTEADDİT[Ar.] değil/yerine/= ÇOK, BİRÇOK
- MÜTEALİYE[Ar.]/TRANSANDANTALİZM[İng..] değil/yerine/= DENEY ÜSTÜCÜLÜK/AŞKINCILIK
- MÜTEALLİK[Ar.] değil/yerine/= İLİŞKİN, İLGİLİ
- MÜTEESSİR OLMAK değil/yerine/= ETKİLENMEK
- MÜTEFERRİG[Ar.] ile MÜTEFERRİK[Ar. < FARK]
( Vazgeçen, ferâgat eden. İLE Dağınık, ayrı ayrı, teferruk eden. )
- MÜTEFERRİK[Ar.] değil/yerine/= AYRILMIŞ, DAĞINIK
- MÜ'TEFİK[Ar.] ile MÜTTEFİK[Ar. < VEFK]
( Tersine dönen, dönmüş. İLE Bağlaşmış, birleşmiş, antlaşmış. | Düşüncede birlikte olan. )
itibarı ile 16.971 başlık/FaRk ile birlikte,
16.971 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(44/69)
🔒 Sınırlı Erişim
Tüm başlıkları görmek için üyeliğiniz/katılımınızı rica ediyoruz...
Giriş Yap / Üye Ol