Bugün[11 Temmuz 2025]
itibarı ile 16.971 başlık/FaRk ile birlikte,
16.971 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(36/69)


- KAS(KALAS) KAFALI OLMAK yerine KASK KAFALI OLMAK

( Bisiklet kullanırken kask takmanın farkının ve öneminin sürekli zihinde tutulması gerekliliğinin yanı sıra, takmakla takmamak arasındaki FaRkLaR, burada gösteremeyeceğimiz kadar kötü görüntülerdir. O istenmeyecek durumlara düşmemek için "Kask takmayı tercih ediyorum/z..." )

( )

( )


- KASABA değil/yerine/= KIRBUCAK


- KÂSE ile TABAK


- KAŞEKSİ/CACHEXIA, CACHEXY[İng.] değil/yerine/= HASTALIKLI ZAYIFLIK


- KAŞI-GÖZÜ (SEÇİLME(ME)K, ANLAŞILMAMAK)


- KAŞIĞI/ÇATALI BIRAKMAK:
İÇBÜKEY ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DIŞBÜKEY

( Kaşığı tabağın içine ya da herhangi bir zemine sırtı tabana değecek biçimde bırakmak, hem kaşıkta kalıntının bulunmasına, hem de tabaktaysa/tenceredeyse tabağın içine kayarak batmasına neden olabilir. Çözümü ise sırtı havaya gelecek biçimde kaşığı ters bırakmaktır. )


- KAŞIK KAŞIK (YUTMAK)


- KAŞIK yerine DİL ŞERHİ(MİL'AKA)


- KAŞIK değil/yerine/= DOĞUM KAŞIĞI/KAŞIK/KISKAÇ/FORSEPS


- KAŞIK ile KASTANYET[Fr.]/KASTANUELAS[İsp.]/CATERERS/PALILLOS ile CROTALUM

( ... İLE ... İLE Eski Yunanistan ve antik Roma'da. )


- KAŞIKLA VERİP, KEPÇEYLE ALMAK değil/yerine KOŞULSUZ VE BEKLENTİSİZ VERMEK/HİZMET


- KAŞIMAK ile/ve/||/<> KIŞKIRTMAK ile/ve/||/<> TETİKLEMEK


- KAŞI(N)MAK ile DOKUNUYORMUŞ/SİLİYORMUŞ/KAŞIYORMUŞ/SADECE ELİNİ KOYMUŞ GİBİ YAPMAK


- KAŞINMAK değil/yerine/ya da/>< DÜŞÜNÜP TAŞINMAK


- KAŞI(N)MAK ile KARIŞTIRMAK

( İHTİKÂK["ka" uzun okunur], İNHİKÂK ile ... )


- KASIP KAVURMAK


- KASİS[Fr. < CASSIS] ile ÇUKUR/TÜMSEK

( Kara yolunda oluşmuş çukurlar ve tümsekler. | Yollarda araçların hızını düşürmek için yapılan, türlü biçimlerde tümsek. | Bir yolun doğrultusunu dik kesen bir yandan öbür yana geçen ark. )


- KASITLI (OLARAK) ile/ve/değil/yerine ÖZELLİKLE


- KASK ile BARET


- KASKATI (KESİLMEK)


- KASMAK ile "KASMAK"

( Kasları gergin duruma getirmek. | Kısaltmak. | Daraltmak. | Bölmek, ayırmak. İLE Baskısı altında tutmak. )


- KASNAK ile KASNAKLAMAK

( Enli çember. | Kalbur, tel vb. şeylerin tahta çemberi. | Nakış işlemek için gergef gibi kullanılan, kumaşı germeye yarayan, tahtadan çember. | Bir sütunun gövdesini oluşturan silindir biçimindeki taşların her biri. | Kıyıları oluk biçiminde pervazlı, metal ve tahtadan yapılmış çember. | Pehlivanların giydikleri kispetin bele gelen bölümü. | Makinelerde, bir milden başka mile hareket geçiren kayışların takıldığı demir çember. İLE Kasnak içine almak, çemberlemek. | Kollarını dolayarak kavramak. | Yapılarda, betonun şişmesini önlemek ve direncini artırmak için sıkıştırılmış betonun çevresini metalden bir kasnak içine almak. )


- KASTETMEK değil/yerine/= DEMEK İSTEMEK


- KASTETMEK ile/ve TEMELLENDİRMEK


- KATEGORİ ile DİYALEKTİK


- KATEGORİ[Fr. < CATÉGORIE | İng. CATEGORY < Yun.] değil/yerine/= ULAM/DENKÖBEK

( Aralarında herhangi bir bakımdan ilgi ya da benzerlik bulunanların tamamı. )


- KATEGORİK/HARFÎ/DOKTRİNEL AHLÂK ile/yerine GNOSTİK/İRFAN/TEVHİD AHLÂKI

( Dış dinamikleriyle hareket. İLE/YERİNE İç dinamikleriyle hareket. )


- KATEGORİLERİ BİLMEK ile/değil KATEGORİLERLE BİLMEK


- KATIK ile/ve/||/<> AZIK

( Yiyecek/yemek. İLE/VE/||/<> Ekmek. )


- KATILA KATILA (GÜLMEK)


- KATI/LIK" ile/ve/değil ISRAR/CI/LIK


- [ne yazık ki]
KATI/LIK ile YILGAR/SATKIN/HAİN/LİK


- KATILIM SAĞLAMAK ile/değil/yerine/||/<>/< KATILMAK


- KATILIM ÖNCELİK/ÖNEM VERMEK


- KATILIM ile/ve/<> VERİMLİLİK

( PARTICIPATION vs./and/<> PRODUCTIVITY )


- KATILIM/CILIK ve SÜRPRİZ

( Eşeysellik/sevişme, katılım ve sürpriz gerektirir. )


- KATILMAK ile/ve/değil İMAN ETMEK


- KATILMAK ile/ve KARŞI DURMAMAK

( PARTICIPATION vs./and NOT TO OPPOSE )


- KATILMAK ile KATILMAK

( Katma işi yapılmak. | Bir topluluğa girmek, iştirak etmek, iltihak etmek. | Ortak olmak, benimsemek. | Hak vermek. İLE Aşırı derecede gülme, ağlama, gıdıklanma, korkma vb. tepkiler sırasında, solunum kaslarının kasılmasından dolayı soluğun kesilmesi. )


- KATILMAK ile YAPIŞMAK


- KATIM ile KATIMLIK

( Katma durumu/eylemi. İLE Bir kezde katılacak miktarda olan. )


- KATİ/MUHAKKAK değil/yerine/= KESİN


- KATIP KARIŞTIRMAK


- KATIŞMAZ/LIK ile/ve/<> BİTİŞMEZ/LİK


- KATİYET KESBETMEK değil/yerine/= KESİNLİK KAZANMAK/KESİNLEŞMEK


- KATİYET değil/yerine/= KESİNLİK


- KATÎYETLE ile MUHAKKAK


- KATKIYA ...:
AÇIK/LIK ile/ve/||/<>/> UYGUN/LUK


- KATLANMA/TAHAMMÜL[Ar.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DAYANÇ/DAYANCA/SABIR

( Katlanmak. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Direnmek. )

( Maddî olanlara. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Manevî olanlara. )

( PATIENCE vs./and/<> ENDURANCE )


- KATLA(N)MAK ile BÜK(ÜL)MEK


- KATLANMAK değil/yerine DAYANÇ/SABIR


- [ne yazık ki]
KATLANMAK" ile/ve/||/<>/> "KANIKSAMAK" ile/ve/||/<>/> "KABULLENMEK" ile/ve/||/<>/> "ONAYLAMAK"

( Çoğu soruna "tanık olmaktan" dolayı. [ve giderek ...] İLE/VE/||/<>/> Çoğu soruna "katlanmaktan" dolayı. [ve giderek ...] İLE/VE/||/<>/> Çoğu sorunu "kanıksamaktan" dolayı. [ve giderek ...] İLE/VE/||/<>/> Çoğu sorunu "kabullenmekten" dolayı. )


- KATLETMEK ile/değil/yerine/>< KATETMEK


- KATLETMEK değil/yerine/= ÖLDÜRMEK


- KATMAK ile/ve/||/<>/> KARMAK

( Bir şeyin içine, üstüne ya da yanına, niteliğini değiştirmek ya da niceliğini artırmak için başka bir şey eklemek, karıştırmak. | Bir araya getirmek. | Birlikte göndermek. | Döllenmeyi sağlamak için erkek hayvanı dişinin yanına salmak. İLE/VE/||/<>/> Karıştırmak, birbirine katmak. | Toz durumundaki bir şeyi sıvı ile karıştırarak çamur ya da hamur durumuna getirmek. )


- KATMAK ile/ve KAZANDIRMAK


- KATMAN ile/ve/değil EŞİK


- KATOLİK/LİK ile/ve ORTODOKS/LUK

( Aristo'cu. İLE/VE Platon'cu. )


- KAUÇUK[Fr. < CAOUTCHOUC] ile EBONİT

( Gövdesi odunsu, öz suyu yapışkan, süt kıvamında, yaprakları oval biçimli, parlak ve kalın, sıcak ülke bitkisi, lastik ağacı, kauçuk. | Amerika, Asya ve Afrika'nın çeşitli ağaçlarından, özellikle lastik ağacından ya da bazı petrol artıklarının birleşiminden elde edilen, dayanıklı ve esnek nesne. | Bu nesneden yapılmış olan. İLE Yüz bölüm kauçuğun, otuziki bölüm kükürtle işlenmesinden elde edilen plastik nesne. )


- KAUÇUK[Fr. < CAOUTCHOUC] ile GÜTAPERKA[Malezya dilinden]

( Gövdesi odunsu, öz suyu yapışkan, süt kıvamında, yaprakları oval biçimli, parlak ve kalın, sıcak ülke bitkisi, lastik ağacı, kauçuk. | Amerika, Asya ve Afrika'nın çeşitli ağaçlarından, özellikle lastik ağacından ya da bazı petrol artıklarının birleşiminden elde edilen, dayanıklı ve esnek nesne. | Bu nesneden yapılmış olan. İLE Sumatra'da ve çevresindeki adalarda yetişen büyük bir ağaçtan elde edilen, kablo yapımında kullanılan, kauçuğa benzer, yapışkan bir madde. )


- KAUDA/CAUDA, TAIL[İng.] değil/yerine/= KUYRUK


- KAVAK ile AKÇAKAVAK/AKKAVAK/HOLLANDA KAVAĞI

( Söğütgillerden, sulak bölgelerde yetişen, boyu bazı türlerinde 30-40 metreye değin çıkan, kerestesinden yararlanılan uzun boylu bir ağaç. İLE Söğütgillerden, yapraklarının altı beyaz olan bir tür kavak. )

( POPULUS cum POPULUS ALBA )


- KAVAK ile ÇALIKKAVAK

( ... İLE Dalları, sepetçilikte kullanılan bir kavak türü, sepetçi kavağı. )


- KAVAK ile/değil ÇINAR[Fars. < ÇENÂR]

( Anadolu Kavağı'ndakiler, çınardır. )

( Söğütgillerden, sulak bölgelerde yetişen, boyu bazı türlerinde 30-40 metreye değin çıkan, kerestesinden yararlanılan uzun boylu bir ağaç. İLE İki çeneklilerden, otuz metreye kadar uzayabilen, gövdesi kalın, uzun ömürlü, geniş yapraklı bir ağaç. )

( POPULUS cum PLATANUS )


- KAVAK / KARAKAVAK

( ... İLE Yüksekliği 35 metre kadar olabilen, kabuğu koyu renkli bir tür kavak. )

( POPULUS cum POPULUS NIGRA )


- KAVAL'DA:
DİLSİZ, HORLATMALI[Diatonik] ile/ve DİLSİZ[Kromatik] ile/ve DİLLİ[Diatonik] ile/ve DİLLİ[Kromatik] ile/ve DÜDÜK KAVAL


- KAVERN/CAVERN[İng.] değil/yerine/= KOVUK


- KAVGACI/LIK ile/değil/yerine/>< KARARLI/LIK


- KAVİLEŞMEK[Ar. + Tr.] değil/yerine/= SAĞLAMLAŞMAK, PEKİŞMEK


- KAVİTE/CAVITY[İng.] değil/yerine/= BOŞLUK


- KAVKI = KABUK

( Deniz hayvanlarının sert kabuğu. )


- KAVRAM:
ÖZGÜRLÜK ve/||/<>/< ZORUNLULUĞUN BİRLİĞİ


- KAVRAM:
TANIMLAMAK ile/ve/||/<> ZORUNLULUKLARINI GÖSTERMEK


- KAVRAM ÜRETMEK ile/ve/değil/||/<> KURAM ÜRETMEK


- KAVRAM ve/<> BELİRGİNLİK

( CONCEPT and/<> CLARITY )


- KAVRAM ve/<> BÜTÜN/LÜK


- KAVRAM ile/ve/<> DERİNLİK

( CONCEPT vs./and/<> PROFUNDITY/DEEPNESS )


- KAVRAM ile/ve/değil EŞİK


- KAVRAM ve/||/<> GÖRÜSEL KARŞILIK


- KAVRAM ile/ve KURUM ile/ve KARŞILIK

( Zihinde. İLE/VE Toplumda. İLE/VE Gövdede. )


- KAVRAM ve/<> KURUM ve/<> UYGARLIK ve/<> BULUNÇ/VİCDAN


- KAVRAM ile SALTIK

( CONCEPT vs. ABSOLUTE )


- KAVRAM ile SALTIK


- KAVRAM ve/<> TUTARLILIK

( CONCEPT and/<> CONSISTENCY )


- KAVRAMAK ve BELLEMEK


- KAVRAMAK ile/ve/değil/||/<>/< DENEYİM(LEMEK)


- KAVRAMAK ve/||/<>/> HEYECAN


- KAVRAMAK ile/ve İNANMAK

( COMPREHENSION vs./and TO BELIEVE )


- KAVRAM/AK ile/ve SINIR/LAMAK

( COMPREHENSION vs./and (TO) LIMIT )


- KAVRAMI/MEFHUMU GÖRMEK ile/ve/değil/||/<>/< KAVRAM/MEFHUM İLE GÖRMEK

( )

( Mefhumu Görmek, Mefhum ile Görmek - İhsan Fazlıoğlu )


- KAVRAM/LAR ve ÖZDEŞLİK

( CONCEPT/S and IDENTITY )


- KAVRAMSAL BİRLİK ile/ve/<> ZAMANSAL AYRIM


- KAVRAMSAL/LIK ile/ve ARI KAVRAMSAL/LIK

( Şey var. İLE/VE Şey yok. Anlamanın anlamı. Bir şeyi anlamaz ama bir şeyle anlaşılır. Bilmenin bilmesini bilmek. Toplanma[cem]. )


- KAVRAMSAL/LIK ile/ve/<> KURUMSAL/LIK

( Üst kavramlar, altındakileri örgütleyen kavramlardır. )


- KAVRAM/SAL/LIK ile/ve/<> OLGU/SAL/LIK

( Tanımlanan her şey, kendine değil ona dairdir/yöneliktir. Tüm fizik ve metafizik, olgu ve kavramlar içindir. )


- KAVRAMSALLIK >< ÖZDEŞLİK


- ADCILIK/NOMİNALİZM:
KAVRAMSAL/LIK ve/||/<> TERİMSEL/LİK


- KAVRAMSIZLIK ile/ve/<> CEHALET


- KAVRANAMAZLIK ile/ve/||/<>/> KAVRANAMAZLIĞIN, KAVRANAMAZLIĞININ KAVRANMASI


- KAVRAYABİLME ve/||/<>/> ESNEKLİK ve/||/<>/> YARATICILIK


- KAVRAYIŞ ve/||/<>/> KAPSAYICILIK


- KAVŞAK ile/ve/değil/<> AYRIÇ

( Yol vb. uzayıp giden şeylerin kesiştikleri ya da birleştikleri yer. | Bir ırmağın denize ya da başka bir ırmağa döküldüğü, kavuştuğu yer, munsap. İLE/VE/DEĞİL/<> İki yolun ayrıldığı yer. )


- KAVUK ile HORASANİ

( ... İLE Üst bölümü sarıktan taşacak biçimde yapılmış hoca kavuğu. )


- KAVUK ile KALLÂVÎ[Ar.]

( Pamuktan yapılmış, üzerine sarık sarılan erkek başlığı. | İçi boş şey. | İdrar torbası. İLE Vezir ve sadrazamların giydikleri bir tür kavuk. | Çok iri, kocaman. )


- KAVUK ile/değil KOVUK

( Pamuktan yapılmış, üzerine sarık sarılan erkek başlığı. | İçi boş şey. | İdrar torbası. İLE/DEĞİL Bir şeyin oyuk durumunda bulunan iç bölümü. )


- KAVUK ile/ve/<> TÂC

( ... İLE/VE/<> Büyük kavuk. )


- KAVUM/CAVUM[İng.] değil/yerine/= OYUK, BOŞLUK


- KAVUN ile DİVLEK/DÜĞLEK/DÜVLEK

( ... İLE Kalın kabuklu, olgun kavun. | Olgun, ufak kavun. | Kelek. )


- KAVUN ile/ve/||/<>/< KELEK ile/ve/||/<>/< DÜĞLEK

( Güneş gördükçe olgunlaşır. İLE/VE/||/<>/< Başlangıçta ve toprak üstünde kalan bölümüdür. İLE/VE/||/<>/< Yeni oluşmaya başladığı küçükkenki durumuna verilen addır. )

( Meyve olur. İLE/VE/||/<>/< Turşu olur. İLE/VE/||/<>/< ... )


- KAVURMA / KIZARTMA değil/yerine/>< FIRINDA / BUĞULAMA / HAŞLAMA/KAYNATMA


- KAVUŞAMAYANLARIN YAŞADIĞI AŞK ile/ve/değil/<> KAVUŞANLARIN YAŞATTIĞI AŞK


- KAVUŞMA/VUSLAT ve/değil ÖZGÜRLÜK


- AŞK:
KAVUŞMADAN(VUSLATTAN) ÖNCE değil/yerine/<> KAVUŞMADAN(VUSLATTAN) SONRA


- KAVUŞMAK/VUSLAT ile/ve KARIŞMA(MA)K

( Vuslatın tadı, hasretindedir. Vuslata doyulur, hasrete doyulmaz. )

( Vuslatta gına vardır. )


- KAVUŞSAK ile KAVUŞTAK

( DAÜSSILA ile NAKARAT )


- KAVZAMAK[yerel] ile/=/<>/< KAVRAMAK

( Sıkı tutmak, kavramak. | Korumak, muhafaza etmek. İLE/=/<>/< Elle sıkıca tutmak. | Bir nesne ya da düşünceyi her yönüyle anlamak. | Motorlu araçlarda debriyaj pedalı görev yapmak. | Motorlu araçlarda lastik yolu kavramak. )


- KAYA ile KARABALIK

( ... İLE Tatlısu kayası. )


- KAYA ile KAVLAK

( Kabuğu dökülmüş. | Güneşten derisi soyulan kişi. | Yer altı boşluklarının tavan ve yan duvarlarında bulunan gevşemiş ya da düşebilir kaya parçası. )


- KAYA ile/ve/||/<>/> KAYALIK

( Büyük ve sert taş kütlesi. | Kayaç. İLE/VE/||/<>/> Kayası çok olan yer. )


- KAYAK ile KIZAK

( Kar, su ya DA çim üzerinde kaymak için ayağa takılan araç. | Bu aracı kullanarak yapılan spor. İLE Kar ya da buz üzerinde kayarak yol alan tekerleksiz taşıt. | Ağaç tablaların kamburlaşmaması için liflere dikey konumda açılan kanala geçirilen uzun parça. | Ambalajın dibine uzunluğuna çakılan, hem dip levhası öğelerinin tutturulmasını, hem de ambalajın yerde kolayca kaymasını sağlayan kereste parçası. | Tersanelerde üzerinde gemi yapılan, onarılan ya da gemiyi suya indirip sudan çıkarmaya yarayan ızgara. )


- KAYAR ile/ve/||/<>/> KAYARLAMAK

( Hayvanların eskiyen nallarının çivilerini değiştirme işlemi.| Pay. İLE Hayvanın eskiyen nallarını onarmak, eskiyen nalın çivilerini yenilemek. | Düven taşlarını yeniden koymak ya da onarmak. | Sövmek, küfretmek. )


- KAYBETMEK:
ÇOK DEĞER VERMEK ile/ve/||/<> KIZAMAMAK ile/ve/||/<> "KIYAMAMAK" ile/ve/||/<> ÜZEMEMEK ile/ve/||/<> "ALTTAN ALMAK"


- KAYBETMEK ile/ve/+/||/<>/>< KAZANMAK

( Ne yazık ki, doğayla savaş durumundayız. Kazanırsak, kaybedeceğiz. )


- KAYBETMEK ile/değil KURTULMAK


- KAYBETMEK ile/ve/değil/yerine/||/>< SEVMEK

( Bir anda. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/>< Zamanla. )


- KAYBETMEK[Ar. < GAYB] değil/yerine/= YİTİRMEK

( Bir kez ulaşıldığında artık yitirilmez. )

( ZİYÂ: Taşınmaz malı kaybetmek. | Işık, aydınlık. )

( Once arrived at, it cannot be lost. )


- KAYBETTİĞİNE ÜZÜLMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KAZANDIĞINA/KAZANABİLECEĞİNE SEVİNMEK


- KAYBOLMAK ile/ve/değil/yerine/<>/> KAPILMAK


- KAYBOLMAK değil/yerine/= YİTMEK


- KAYGAN/ZIYPAK ile KAYAĞAN

( Islak ya da düz olduğundan kaydırıcı özelliği bulunan ya da üzerinde kayılan. İLE Üzerinde kolaylıkla kayılan. )


- KAYGI/ENDİŞE ile/ve/<> KARAMSARLIK


- KAYGI ile/ve/değil/yerine DUYARLILIK


- KAYGI ve/||/<>/> HUYSUZLUK


- KAYGI ile/ve/||/<>/> HUZURSUZ/LUK


- KAYGI ile/||/<> PANİK ATAK

( Sürekli kaygı ve korku. İLE/||/<> Ani ve yoğun korku ya da rahatsızlık nöbetleri. )


- KAYGILANMAK ile/değil/yerine DÜŞÜNMEK


- [ne yazık ki]
"KAYGILARIMIZA" BOYUN EĞMEK
ve/=/||/<>/>
ÖZGÜRLÜĞÜMÜZE SIRT ÇEVİRMEK


- KAYGIYLA "BAŞA ÇIKMADA":
"SUÇLAYICI/LIK" ile/ve/||/<> "YATIŞTIRICI/LIK / KAÇINMA" ile/ve/||/<> İLGİSİZ/LİK || PATAVATSIZLIK ile/ve/||/<> "AŞIRI MANTIKLI/LIK" ile/ve/||/<> UYUMLU/LUK


- KAYIK ile/değil ÇIRNIK

( ... İLE/DEĞİL Küçük boyda kayık. | Üç flok yelkeni bulunan, 200 tona kadar olabilen, tek ve yekpare direkli yelkenli. )


- KAYIK ile/ve DAK

( ... İLE/VE Ganj Nehri'nde kullanılan bir sandal. )


- KAYIK/SANDAL ile GONDOL

( ... İLE Venedik'te, kanal içinde, kişileri taşıyan, uzun, süslü, romantizmin simgelerinden biri olmuş kayık. )


- KAYIK ile İMAMİIN "KAYIĞI"/TABUT


- KAYIK ile/ve KAYAK

( ... İLE/VE Eskimoların kullandığı tek kişilik kayık. )


- KAYIK ile KAYIK

( Kürek ya da yelkenle yürütülen ufak tekne. İLE Bir yana kaymış. )


- KAYIK ile/ve KUFA

( ... İLE/VE Dicle'ye özgü bir kayık. )


- KAYIK ile MUKJENSO MOKORO

( ... İLE Mukjenso ağacından yapılan yerel kayık.[Chobe Irmağı - Botswana] )


- KAYIK ile PELEME

( ... İLE Irmaklarda işleyen, altı düz kayık. )


- KAYIK ile/ve TOMBAZ

( ... İLE/VE Irmaklarda işleyen, altı düz kayık. Üzerinde köprü kurulan, altı düz, kayık biçiminde duba. )


- KAYIKÇIK, KARİNA, ALT KAYIK = SÜFLÎ ZEVRAK = NACELLE, CARÈNE


- KAYIK/KÜREK ve/||/<> HAMLA[Ar.]

( ... VE/||/<> Küreklerin bir kez suya daldırılıp çıkarılması. | Bu biçimde sandalın aldığı yol. | Kıçtan, birinci oturak. )


- [ne yazık ki]
KAYIP ile KOPUK


- KAYIP değil/yerine/= YİTİK


- KAYIPLA:
"BAŞA ÇIKAMAMAK" ile/değil/yerine/>< BAŞA ÇIKMAK


- KAYIPTA:
KAÇAK ile KAÇIRILMA


- KAYIT-KUYUT (ALTINA GİRMEK(ME)K)


- KAYIT ile ZABIT (/TUTMAK)


- KAYITSIZ/LIK/TAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ANLAYIŞ/TAN

( Bazen, bazıları için, bazı/çoğu durum, olay, tutum ve davranışlar, kayıtsızlıktan dolayı değil ("fazla") anlayıştan/irfandan ileri gelebilir. [Göründüğü gibi yorumlayabilmenin yanı sıra ve karşısında, aykırı/aşırı görmeyebiliriz de.] )


- KAYITSIZ/LIK ile/ve/||/<>/>/< ÂTIL/ATÂLET


- KAYITSIZLIK değil/yerine/>< DERT EDİNME


- KAYITSIZLIK ile/ve DIŞLAMA


- KAYITSIZLIK ile/ve/değil/yerine İLGİLENMEMEK

( BÎ-GÂNE: Kayıtsız, ilgisiz. )


- KAYITSIZLIK ile/değil İZLEME / SEYRETME


- KAYITSIZLIK ile/ve/||/<> KARŞILIK VERMEME


- KAYITSIZ/LIK ile VURDUMDUYMAZ/LIK ile GAMSIZ/LIK

( Kişi ne yaparsa, kendi yapar, kendine yapar fakat bazı tutumlarla etrafındakilere de zarar verebilir! )


- KAYKILMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> UZANMAK


- KAYNAĞA/KİTABA/SÖZE/SÖYLEYENE GÜVENMEK ile/ve/değil/yerine ANLAMA GÜVENMEK

( [not] TO TRUST TO SOURCE/BOOK/WORD vs./and/but TO TRUST TO MEANING
TO TRUST TO MEANING instead of TO TRUST TO SOURCE/BOOK/WORD )


- KAYNAK ile/ve/değil/yerine ARAÇ

( [not] SOURCE vs./and/but VEHICLE/TOOL
VEHICLE/TOOL instead of SOURCE )


- KAYNAK ile BAŞVURU/REFERANS

( SOURCE vs. REFERENCE )


- KAYNAK ile ÇOKRAĞAN

( ... İLE Gür kaynak. )


- KAYNAK ile/ve/değil/||/<> DAYANAK


- KAYNAK ve DEĞER ve ÖLÇÜT

( SOURCE and VALUE and MEASUREMENT )


- KAYNAK/MEMBA ile/ve/||/<> EŞİK


- KAYNAK ile/ve/||/<> İLKE


- KAYNAK ile/ve MERKEZ

( Kaynağı bilmek, kaynak olmak demektir. )

( Kaynağın başlangıcı bulunamaz. )

( Pencere, ışığı verendir fakat onun kaynağı değildir. )

( Su bulmak için oraya buraya küçük çukurlar kazmayız fakat bir yeri derinlemesine delerek bir kuyu açarız. )

( Yalnız nimetleri kaynak sanmayın. Irmak değil kaynak olduğunuzu idrak edin. )

( Statünüzün, gücünüzün ya da güvendiklerinizin kaynağı yine kendinizsiniz. )

( SOURCE vs./and CENTER
To know the source is to be the source.
The source is untraceable.
The window is the giver of light, but not the source of it.
To find water you do not dig small pits all over the place, but drill deep in one place only.
Only do not take the gifts for the source. Realise yourself as the source and not as the river. )


- KAYNAK ile/ve NEDEN

( SOURCE vs./and CAUSE )


- KAYNAK ile/ve/<> ÖRNEK


- KAYNAK ile/ve YOL

( SOURCE vs./and WAY )


- KAYNAK ve/<> YOL ve/<> SONUÇ

( TİNSELLİK/İNSAN: Kaynağı, yolu ve sonucu kendinde olan. )


- KAYNAK ile/ve/||/<>/> YÖNELİM


- KAYNAKLARDAN YARARLANMAMAK ile/ve/değil/yerine/<> ADLARINA YER VERMEMEK


- ...:
KAYNAK/LI/LIK ile/ve/||/<> ODAK/LI/LIK ile/ve/||/<> AMAÇ/LI/LIK ile/ve/||/<> HEDEF/Lİ/LİK ile/ve/||/<> TEMEL/Lİ/LİK


- KAYNAMA NOKTASI ile/ve/değil EŞİK


- KAYNATMA ile/ve/değil HAŞLAMA

( Bazı bitkileri/çayları, kaynatarak değil haşlama yaparak içmek gerekir. )

( Kök sebzelerini[patates, yerelması vb.] soğuk su ile. İLE/VE/DEĞİL Yeşil yapraklı, çiçekli ve çeşitli narin sebzeleri[ıspanak, brokoli, kuşkonmaz vb.] kaynamış suyun içine, fazla kaynatmadan, diri tutmak üzere kısa süreli. )


- KAYNATMAK ile "KAYNATMAK"

( Kaynamasını sağlamak. | Kaynak yaptırmak. İLE Unutturmak. | Belirli etmeden almak. | Konuşmak, sohbet etmek. )


- KAYPAK[mecaz]/DÖNEK ile/değil/=/||/<> KAYAĞAN/KAYGAN


- KAYPAK ile/ve/||/<> KAYTAK

( Dönek. İLE/VE/||/<> Kuytu. | Sözünde durmayan. | Yağcı, dalkavuk, numaracı. )


- KAYPAK ile/değil PAYTAK


- KAYPAK/LIK ile/değil/yerine/>< SAMİMİ/YET


- [ne yazık ki]
KAYPAK/LIK ile/ve/||/<> YAVŞAK/LIK


- KAZAK ile KAZAK ile KAZAK[Fr. < CASAQUE]

( Kazakistan Cumhuriyeti'nde yaşayan Türk soylu halk ya da bu halktan olan kişi. | Güney Rusya'da yaşayan, Slavlaşmış bir topluluk ve bu topluluktan olan kişi. İLE Rusya'da ve İran'da ayrı bir sınıf oluşturan atlı asker. | Karısına söz geçirebilen, dediğini yaptırabilen erkek, kılıbık karşıtı. İLE Baştan geçirilerek giyilen, genellikle kollu, örme üst giysisi. )


- KAZANA/NA YANAŞIRSAK ve/||/<> KÖTÜYE YANAŞIRSAK

( Karası bulaşır. VE/||/<> Belâsı bulaşır. )


- KAZANAMAMAK ile KAYBETMEK

( NOT ABLE TO EARN/WIN vs. TO LOSE )


- KAZANÇTA:
DÜNYALIK ile/ve AHİRET

( Amel ile. İLE/VE Emek ile. )


- KAZANMA ile "HAKLILIK"

( Kazanmak, haklılık gibi bir beklentili, yanlı sonuç çıkarmaz! )


- KAZANMAK ile/ve ELDE ETMEK

( İKTİSAB[< KESB] ile/ve ... )

( TO EARN/WIN vs./and TO OBTAIN )


- KAZANMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> KATILMAK


- KAZANMAK ile/ve/değil/yerine KAZANÇLI ÇIKMAK

( Hiçkimse, sürekli olarak ve herşeyi kazanamaz fakat görülmesi gerekeni görebilirse herşeyde ve sürekli kazançlı çıkabilir. )


- KAZANMAK" ile/değil/yerine/>< TARTIŞMAK

( "Kazanmak için başlanılmış" tartışma, kaybetmenin ilk adımıdır. )


- KAZANMAK ile YAKALAMAK


- KAZANMAK ile/yerine YARIŞMAK

( TO WIN vs. TO COMPETE
TO COMPETE instead of TO WIN )


- KAZANMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YAŞAMAK


- KAZA/SIZ BELÂ/SIZ (GİTMEK)


- [ne yazık ki]
KAZF-İ ...:
Bİ-TARÎK-İL KİNÂYE ile MUALLAK ile MUZÂF ile SARÎH

( Birine, kinâyî bir tâbir ile zinâ isnâd etmek.[Hadd cezasını gerektirmez.] İLE Bir koşula talik sûretiyle gerçekleşen hakaret.[Hadd cezasını gerektirmez.]["şuraya giden zânîdir" denilmedikçe] İLE Bir vakte izâfe sûretiyle gerçekleşen hakaret.[Hadd cezasını gerektirmez.]["şu hâneye girerse zânîdir" denilmedikçe] İLE Sarâhâtten zînâya müşir bir söz ile gerçekleşen hakaret.["Şu kişi, zânîdir" gibi.] )


- KAZIK KÖK = CEZR-İ AMÛDÎ = RACINE PIVOTANTE


- KAZIK yerine ÇİVİ(ÇÖP)


- KAZIMAK ile/ve/değil/yerine SIYIRMAK


- KAZMAK ile KAZIMAK


- KEBEZLİK/KEBEZLİG ile PAMUK
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Pamuk tarlası. İLE ... )


- KEÇE ile ÇİLİK


- KEÇİ ile/ve DAĞ KEÇİSİ / YAĞMURCA / ELİK

( ... İLE/VE Boynuzlugillerden, ufak sürüler halinde yaşayan, çok çevik bir antilop türü. )

( MÂIZ, MA'Z, ÜM'ÛZ ile/ve ... )

( BÜZ ile/ve BÜZ-İ KÛHÎ )

( CAPRA HIRCUS cum/et RUPICAPRA CRAGUS )


- KEDİ-KÖPEK (GİBİ OLMAK)


- KEDİ ile/değil/<>/< VAŞAK

( Gebelik süreleri, 56-63 gündür. İLE ... )

( Kedilerin her bir kulağında, 32 adele/kas vardır. İLE ... )

( Kedi ile ... )

( Kediler, geceleri daha iyi görürler. İLE/DEĞİL/<>/< ... )

( Limon ve portakal kokusunu pek sevmezler. İLE/DEĞİL/<>/< ... )

( Siyah kediler, beyaz kedilere göre daha sakindir. İLE/DEĞİL/<>/< ... )

( Dişil kediler, erillerden daha iyi görme özelliğine sahiptir. İLE/DEĞİL/<>/< ... )

( SİNNEVR[çoğ. SENÂNÎR], HİRR, HİRRE[: dişil kedi. | çoğ. HÜRER], KITT[çoğ. KITÂT] ile ZAYVEN[: Eril kedi. | Yaban kedisi. | çoğ. ZAYÂVİN]
HİRRİYYE: Kedigiller.
HÜZÎ: Kedi yavrusu. )

( GÜRBE ile VEŞAK )

( CAT vs. WILDCAT/LYNX )

( FELIS DOMESTICA cum CARACAL MELANOTIS/LYNX PARDINA/LYNX LYNX )

( PİSTAN/PİSİK )


- KEDİLERDE:
ÖN AYAK ile ARKA AYAK

( Beş parmak bulunur. İLE Dört parmak bulunur.[Genetik bozukluğu olanlarda, ek parmaklar görülebilir.] )

( Yürürken, aynı anda hareket ettirirler. Sol/sağ ayak öndeyse arka ayak da öne çıkar.[Kedi dışında, sadece deve ve zürafalar bu biçimde yürür.] )


- KEEP :/yerine TUTMAK, SAKLAMAK


- KEFEN KUMAŞINI:
MAKASLA KESMEK değil ELLE YIRTMAK


- KEFF[Ar.] ile TERK[Ar.]


- KEK ile KEK
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Öc almak, intikam peşinde koşmak. İLE Sıkıntı, güçlük. )


- KEKE / KEKEME/LİK ile/ve/||/<> GEÇ KONUŞMA


- KEKİK ile/ve/||/<> ANUK


- KEKİK ile İZMİR KEKİĞİ

( THYME cum OREGANO )


- KEKİK ile/ve/||/<>/> KEKİK YAĞI

( ... İLE/VE/||/<>/> Kekikten elde edilen ve genellikle geleneksel halk tedavisinde kullanılan kokulu yağ. )


- KEKİK(ŞEYTANOTU) ile/ve KOPUZLA


- KEKİK ile/ve TARHANA/EŞEK KEKİĞİ

( ... İLE/VE Daha serttir. )


- KEKİK ile/ve/||/<> ZAHTER


- KEKLİK ile KINALI KEKLİK

( ... İLE Sülüngillerden, Balkan Yarımadası, Orta ve Doğu Asya'da yaşayan, uzunluğu 38 cm. olan bir tür kuş. )

( ... cum ALECTORIS GRAECA )


- KEKLİK ile KUM KEKLİĞİ


- KEL BAŞ >< ŞİMŞİR TARAK


- KEL[Fars.] ile/ve/||/<> KELEK


- KELÂM ve/<> AŞK


- KELÂM ile KELİME/SÖZCÜK

( Kelâmın anlaşılmayanı kabuğu, anlaşılanı içidir. )


- KELEBEK ile AKKELEBEK

( ... İLE Hemen hemen tüm meyve ağaçlarında tomurcuk düşmanı sayılan, iri ak kanatları bulunan, kalın ve kara damarlı bir kelebek. )

( ... cum APORIA CRATAEGI )


- KELEBEK ile AMİRAL KELEBEĞİ


- KELEBEK ile ANADOLU MELİKESİ KELEBEĞİ


- KELEBEK ile BALKELEBEĞİ

( Bal kovanlarına çok zarar veren bir böcek. [Lat. GALLERIA CEREANA] )


- KELEBEK ile BAYKUŞ KELEBEĞİ

( )

( ... cum CALIGO )


- KELEBEK ile FELFELEK

( ... İLE Küçük bir kelebek türü. | Hurmagillerden, kestane büyüklüğündeki yemişi, şerit düşürücü nitelik taşıyan Asya bitkisi. )

( ... cum ... | ARECA CATECHU )


- KELEBEK/FERÂŞE[Ar. FİRÂŞA] ile FELFELEK


- KELEBEK ile FERÂŞE/PERVÂNE

( ... İLE Gece kelebeği. )


- KELEBEK ile/ve GECE KELEBEĞİ/PERVÂNE

( Tad alma duyusu ayağında olan hayvan. İLE/VE Geceleri ışığın etrafında dönen küçük kelebek. )

( Işık pervaneleri çekmez, onlara yönlerini şaşırtır. )

( Pervaneler giysileri yemezler. Giysileri yiyen onların tırtıllarıdır. )


- KELEBEK ile KELEBEK ile KELEBEK ile KELEBEK

( Pul kanatlılardan, gövdesi, kanatları ince pullarla ve türlü renklerle örtülü, dört kanatlı, çok sayıda türü olan böceklere verilen genel ad. İLE Biçim olarak bu böceklere benzeyen. İLE Geviş getiren hayvanların karaciğerlerinde yerleşip en çok öd yollarını tıkayan bir cins asalak hayvan. | Bu hayvanın neden olduğu hastalık. İLE Vida, somun vb. nesnelerde kolayca çevrilmeye yarayan bölüm. )


- KELEBEK/KEPELİ[dvnlgttrk] ile KRAL KELEBEĞİ

( İspanya'dan Rusya'ya kadarlık coğrafyada 500 tür varken sadece Türkiye'de 400 tür kelebek bulunmaktadır. )

( TENÂSÜH: Bazı hayvanların kurttan kelebek haline dönüşmesi durumu. )

( "Türkiye'nin Kelebekleri" (Ahmet BAYTAŞ) kitabını incelemenizi salık veririz. )

( Kelebek ile ... )

( Kelebekler, arka ayakları ile koku alır ve duyargaları, dokunma ile etkinleşir. )

( BUTTERFLY vs. ... )

( EL MARIPOSA con ... )


- KELEBEK ile KRALİÇE ALEXANDRA KELEBEĞİ

( ... İLE Papua Yeni Gine'de yaşar. [Dişileri, erillerine oranla çok daha büyüktür. Yaklaşık olarak erillerin üç katı büyüklüğe sahiptir. Kanat genişliği, yaklaşık 30 santime kadar çıkabilmektedir.] )


- KELEBEK ile KURUKAFA

( ... İLE Tırtılları patates yaprağı yiyen, alt kanatları sarı, üstü kahverengi bir tür kelebek. )

( ... cum ACHERANTIA ADROPHOS )


- KELEBEK ile MADEİRAN BÜYÜK BEYAZ KELEBEĞİ


- KELEBEK ile/ve/||/<> MAYMUN

( ["zihni" ve "düşünme sürecimizi/hızımızı" anlatmada]
Batı'da[Yunan]. İLE/VE/||/<> Doğu'da. )


- KELEBEK ile/ve/değil SİVRİSİNEK

( ... İLE/VE/DEĞİL Papua Yeni Gine'nin, Sepik Irmak'ında bulunan çok çeşitli sivrisineklerinin arasında, kelebeğe benzeyenleri de bulunmaktadır. [Bu bölgedeki sivrisinekler, sabah, öğle ve akşam olmak üzere ayrı sivrisineklerdir.] )


- KELEBEK ile/ve/<> SÖĞÜT KELEBEĞİ


- KELİK ile ...

( Eski ayakkabı. )


- KELİME[Ar.] ile/yerine/= SÖZCÜK


- KEL/LİK ile/değil/yerine SAÇSIZ/LIK

Bugün[11 Temmuz 2025]
itibarı ile 16.971 başlık/FaRk ile birlikte,
16.971 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(36/69)

🔒 Sınırlı Erişim

Tüm başlıkları görmek için üyeliğiniz/katılımınızı rica ediyoruz...

Giriş Yap / Üye Ol