Bugün[11 Temmuz 2025]
itibarı ile 16.971 başlık/FaRk ile birlikte,
16.971 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(31/69)


- İKİRCİK ile ÇEKİNCE

( HESITATION vs. DRAWBACK/AVOID )


- İKİRCİK ile/ve GÜVENSİZLİK

( HESITATION vs./and DISTRUSTFULNESS )


- İKİRCİK ile İKİRİM

( TEREDDÜT ile/ve KARARSIZLIK )

( HESITATION vs./and INDECISION )


- İKİRCİK ile/ve TARTIŞMA


- İKİRCİK(TEREDDÜT) ile/değil DÜŞÜNÜYOR OLMAK


- İKİYE YARIK YAPRAK = VARAK-I SÜNÂÎYÜ'Ş-ŞUKÛK = FEUILLE BIFIDE


- İKİYE YARIK YAPRAK = VARAK-I ZÛŞIKKAYN = FEUILLE BIFIDE


- İKİYÜZLÜLÜK ile/ve/değil/yerine ÇELİŞKİ

( CONTRADICTION instead fo RİYÂ )

( [not] RİYÂ vs./and/but CONTRADICTION )


- İKİYÜZLÜLÜK ile/ve/>/değil/yerine GÖSTERİŞ BUDALALIĞI


- İKİYÜZLÜLÜK ile/değil İKİ/ÇİFT KİMLİKLİLİK


- İKİYÜZLÜLÜK ile/değil İRFÂN


- İKİYÜZLÜ/LÜK ile/ve/değil/||/<>/>/< KORKAK/LIK


- İKLEMEK/İRKLEMEK ile İRPEMEK
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Çiğnemek. İLE Doğramak, parçalara ayırmak. )


- İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ETKİLERİ ile BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK

( Dünyanın ortalama sıcaklığının ve hava modellerinin uzun vadede değişmesi. İLE Bu değişimler, biyolojik çeşitlilik üzerinde birçok olumsuz etkiye sahiptir ve birçok türün yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmasına neden olmakta. )


- İKNA ETMEK değil/yerine/= İŞANDIRMAK


- İKNA OLMAK değil/yerine/= İŞANMAK


- İKNA OLMA(MA)K ile "AKLINA YATMA(MA)K"

( Kişileri kandırmak, kandırılmış olduklarına ikna etmekten daha kolaydır. )


- İKRAH[Ar.] ETMEK değil/yerine/= İĞRENMEK/TİKSİNMEK


- İKRAM (ETMEK) değil/yerine/= SUNUNÇ/LAMAK


- İKRAM ile/ve İNFÂK

( Birey. İLE/VE Aydın. )


- İKRAMİYE değil/yerine/= SUNUNÇLUK


- İKTER/JAUNDICE[İng.] değil/yerine/= SARILIK


- İKTER/US ile İKTERİK ile İKTERUS NEONATORUM

( Sarılık. İLE Sarılıklı. İLE Yenidoğan sarılığı. )


- İKTİBÂS ile İSTİMLÂK[< MİLK]

( Ödünç alma. | Bir sözcüğü, tümceyi ya da bunların anlamlarını, olduğu gibi alma/aktarma. İLE Bir yeri satın alma, mülk alma. | Kamulaştırma. Devletin, genelin yararına olarak bir şeyi sahibinden satın alması. )


- İKTİDAR[Ar.] değil/yerine/= ERK


- İKTİDARDA KALMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İTİBARDA KALMAK


- İKTİFÂ' (ETMEK) ile/ve/<> KÂFÎ

( İkisi de, [< KİFÂYET] kökünden gelmektedir. )


- İKTİSAP ETMEK değil/yerine/= KAZANMAK/EDİNMEK


- İKTİSAT/İKTİSADİ[Ar.]/EKONOMİ/K[İng. < ECONOMY] değil/yerine/= GEÇİMGE/GEÇİMSEL


- İLAÇ ile/ve/=/||/<> BETİK

( Adını bilmek, yetmez. )


- İLÂÇ/I YEMEK değil İLÂÇ/I YUTMAK


- İLAÇLARDA:
AĞRIYI/ETKİYİ/SORUNU ...
"ENGELLEMEK" ile/ve/değil/||/<>/< AZALTMAK


- İLÂHÎ HİKMET ile/ve İLÂHÎ AŞK ile/ve İLÂHÎ KUDRET

( İrfanî. İLE/VE/||/<> Mistik. İLE/VE/||/<> Ezoterik. )

( Düzenli. İLE/VE/||/<> Düzensiz. İLE/VE/||/<> Düzenli. )

( Ne'liksiz, niteliksiz, muhattabsızdır ilâhî aşk. )

( ... İLE/VE/||/<> Cemâl ve celâl'i bir bilmek/görmek. İLE/VE/||/<> ... )


- İLÂHÎ ile/ve METAFİZİK

( İlâh. İLE/VE Felek. )

( Sınırsız. İLE/VE Sınırsıza yakın fakat sınırlı. )

( KÜRSÎ: ATLAS FELEĞİ )

( SİPİHR, GERDÛN: FELEK )


- İLÂHÎ ile/ve MUTLAK

( Mutlak, deneyimlenemez, çünkü o, deneyim alanı ötesindedir. )

( Deneyimi olanaklı kılan Mutlak'tır. Onu gerçektleştiren ise Öz Varolan'dır [zâttır]. )

( Mutlak, deneyimlenebilir olan her şeyi içerir, fakat deneyimleyen olmazsa onlar hiçbir şey demektir. )

( Sizi sizin ötenizdeki mutlak'a götürecek olan yine kendi içinizdeki mutlak'tır. )

( DIVINE vs./and ABSOLUTE
There can be no experience of the Absolute as it is beyond all experience.
That which makes the experience possible is the Absolute. That which makes it actual is the Self.
The Absolute contains everything experienceable, but without the experience they are as nothing.
It is the absolute in you that takes you to the absolute beyond you. )

( SHEN ile/ve ... )


- İLÂHİ ile/ve NUTUK

( ... İLE Konusu sınırlıdır. Bektâşilik'te görülür. )

( ... İLE Tarikata yeni giren dervişlere yol göstermek ve tarikat âdâbını öğretmek için tasavvuf ulularınca söylenen şiir. )


- İLÂN-I AŞK ile YOLUNDA YÜRÜMEK


- İLÂVE (ETMEK) değil/yerine/= EK/KATKI, ULAMA


- İLÂVE ETMEK değil/yerine/= EKLEMEK/KATMAK/KATKI/ULAMAK


- İLÂVETEN[Ar. + Fars.] değil/yerine/= EK OLARAK/EK YOLUYLA/EKLEYEREK


- İLCAM[Ar.] değil/yerine/= GEMLEMEK, DİZGİNLEMEK


- ... İLE SINIRLI OLDUĞUNU:
DİLE GETİRMEK ile/ve/||/<> ANIMSATMAK


- ... İLE BAŞ ETMEK ile MÜCADELE ETMEK


- ... İLE BURUN BURUNA GELMEK ile KIÇ KIÇA YATMAK


- İLERİ "DÖNELİK" değil İLERİ DÖNÜK/YÖNELİK


- İLERİ-GERİ (KONUŞMAK)


- İLERİ GİDEBİLMEK ve/||/<>/< GERİ GİDEBİLMEK


- İLERİCİ/LİK ile/ve/<> GENİŞ BAKIŞLI/LIK


- İLERİYE SÜRMEK değil İLERİ SÜRMEK


- İLERLEME:
HIZLI ile/ve/değil/yerine UZAK

( Yalnız. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Birlikte/beraber. )

( Hızlı ilerlemek/gitmek istiyorsan, yalnız git; uzağa gitmek istiyorsan, beraber! )


- İLERLEME ile/ve/<> DEVAMLILIK

( Devam etmek, fırsatlar doğurur. )

( Gökgürültüsü ve rüzgâr, devamlılığı simgeler. )

( Genellikle, gerçek devamlılık, görünüşten anlaşılır. )

( Yalnızca dikkatli, hassas ve becerikli çabalar, devamlılık gösterecek sonuçlara ulaşır. )

( Kişi, yolunda devam ederse iyiye doğru belirtiler oluşur. )

( IMPROVEMENT vs./and/<> CONTINUITY )


- İLERLEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SÜRDÜRMEK


- İLERLEMEK ile "YANAŞMAK"


- İLERLEMEK ile/ve YÜRÜMEK


- İLERLEYİCİ/LİK ile/ve/||/<> YENİLİKÇİ/LİK


- İLERSÜK = UÇKUR
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Donun kuşak/ip bölümü. İLE ... )


- İLETİŞİM KURAMADIK" ile/değil/||/<>/> ANLAŞAMADIK


- BELLEK:
İLETİŞİMSEL ile/ve/||/<> KÜLTÜREL


- İLGİ UYANDIRMAK ile/ve CAZİBE YARATMAK/OLUŞTURMAK


- İLGİ UYANDIRMAK ile/ve DİKKATLERİ TOPLAMAK


- İLGİ ve/> BİLGİ ve/> ZEVK

( INTEREST and/> KNOWLEDGE and/> PLEASURE )


- İLGİ ve/> İSTEK ve/> YÖNTEM ve/> EYLEM

( INTEREST and/> REQUEST and/> METHOD and/> ACTION )


- İLGİLENDİRMEK ile/ve/||/<> IRGALAMAK


- İLGİLENME(ME)K ile İTİBAR GÖSTERME(ME)K


- İLGİLENME(ME)K ile YAKINLIK/YABANCILIK

( (NOT) TO INTEREST vs. NEARNESS/STRANGENESS )


- İLGİNÇ/LİK ile/ve/değil/yerine/||/<> SIRADIŞI/LIK


- İLGİSİZLİK ile/ve/değil KAYITSIZLIK


- İLHÂK[Ar.] ile İŞGÂL[Ar. < ŞUGL]

( Katma, katılma, karışma, katıştırma. | Egemenlik altına alma, bağlama. | Sözcüğün sonuna bir harf ya da edat katma. İLE Meşgul etme, işle uğraştırma. | İşten alıkoyma. | Tutma. | Oyalama. )


- İLHAM ALMAK değil/yerine/= ESİNLENMEK


- İLHAM VERMEK değil/yerine/= ESİNLEMEK


- ILIG/YILIG = ILIK
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]


- İLİK ile İLİK ile ILIK

( Giysilerin, yorgan çarşaflarının, yastık kılıflarının vb.nin gereken belirli yerlerine, iplikle örülerek, parça geçirilerek ya da biye ile yapılan küçük yarık. İLE Kemiklerin boşluklarını dolduran yağlı madde. İLE Hem sıcak, hem de soğuk; ne sıcak, ne de soğuk olan. )


- İLİK/YİLİK[dvnlgttrk] ile/ve/<> KEMİKTE BULUNAN BOŞLUK

( BONE MARROW vs./and/<> LACUNA )


- İLİM-İRFAN (SAHİBİ OLMAK)


- İLİM SAHİBİ OLMAK ile/ve/<> YED-İ TÛL/TÛLÂ SAHİBİ OLMAK

( [bir konunun/alanın/şeyin] Öncesi ve sonrasını, içini ve dışını bilmek. | Terimlerini ve tarihçesini bilmek. İLE/VE/<> Bir alanda, tam ve çok geniş bilgi sahibi olmak. )


- İLİM ile/ve/<>/değil AŞK

( Âşk imiş her ne var âlemde
İlim bir kıyl ü kâl imiş ancak )


- İLİM ile/ve İRFAN ile/ve AŞK ile/ve MUHABBET

( Gurur verir. İLE/VE Anlayış verir. İLE/VE Yok/ifnâ eder. İLE/VE Yaşam verir. )


- İLİM ve/<>/|| KİŞİLİK


- ILIMLILIK = TEMPERANCE[İng.] = TEMPÉRANCE[Fr.] = MÄßIGHEIT[Alm.] = TEMPERANTIA[Lat.]


- İLİNEK = ARAZ = ACCIDENT[İng., Fr.] = AKZIDENZ[Alm.] = ACCIDENS[Lat.] = SYMBEBEKOS[Yun.] = ACCIDENTE[İsp.]


- İLİŞKİ:
EMEK ile/ve/değil/||/<>/< ÖZEN


- İLİŞKİ:
KATEGORİK ve/||/<> HİPOTETİK ve/||/<> AYIRICI


- İLİŞKİ ile/ve/değil BİRLİKTELİK

( [not] RELATION vs./and/but TO BE IN COMPANY )


- İLİŞKİ ile/ve EŞİTLİK

( RELATION vs./and EQUALITY )


- İLİŞKİ ile/ve YAKINLIK

( RELATION vs./and CLOSENESS/SYMPATHY )


- İLİŞKİLENDİRMEK ile/ve/değil/yerine/<>/> AN'A GETİRMEK


- İLİŞKİLENDİRMEK ile/ve/<> DERİNLEŞTİRMEK

( TO GET RELATION vs./and/<> TO DEEPEN )


- İLİŞKİLEN(DİR)MEK ile/ve/||/<>/> DOKUMAK


- İLİŞKİLERDE:
DEVRİLMEK değil/yerine EVRİLMEK


- İLİŞKİLERDE:
"GÜVENİLİRLİK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< "ELDE TUTULABİLİRLİK/TUTULAMAZLIK"


- İLİŞKİLERDE:
"KAÇMAK/KOVALAMAK" ile/yerine ADAM/KENDİN OLMAK


- İLİŞKİLERİ:
BİTİRMEK ile/değil/yerine DONDURMAK


- İLİŞKİLİ/LİK:
UZAYSAL/LIK ile/ve/||/<> NEDENSEL/LİK

( David Hume )


- İLİŞKİLİLİK ile/ve/<>/değil GEÇİŞLİLİK


- İLİŞKİYE GİRMEK ile/ve/||/<> İLİŞKİDE BULUNMAK


- İLİŞKİYİ BİTİRMEK değil/>< İLİŞKİYİ DONDURMAK

( Yanlışı. >< Doğrusu. )


- İLİŞKİYİ:
YÜRÜYÜŞ GİBİ SÜRDÜRMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> DANS GİBİ SÜRDÜRMEK


- İLK

( FIRST )


- İLK ARKADAŞ/LIK


- İLK BİRİNCİ[1.] ile/ve/değil İLK


- İLK BİRLİKTELİK


- İLK BÜYÜK RİSK


- İLK DAYAK


- İLK DOST/LUK


- İLK ERGİNLEŞME ile/ve/||/<>/> İKİNCİ ERGİNLEŞME ile/ve/||/<>/> ERGENLİK ile/ve/||/<>/> ERİŞKİNLİK ile/ve/||/<>/> YETİŞKİNLİK ile/ve/||/<>/> OLGUNLUK

( 4 yaşında. İLE/VE/||/<>/> 9 yaşında. İLE/VE/||/<>/> 13-15 yaşında. İLE/VE/||/<>/> 18-21 arasında. İLE/VE/||/<>/> 21-24 sonrasında. İLE/VE/||/<>/> 40 yaşından sonra. )


- İLK FARKINDALIK


- İLK GÖRÜŞTE AŞK ile/ve/||/<> HER GÖRÜŞTE AŞK


- İLK GÜLÜCÜK


- İLK İLK


- İLK KAYAK


- İLK KAZIK


- İLK KÜSKÜNLÜK


- İLK NEDEN ile/ve NEDENSELLİK


- İLK ÖPÜCÜK


- İLK PARASIZLIK


- İLK PİŞMANLIK


- İLK SARHOŞLUK


- İLK UÇAK


- İLK YARDIMDA [SIRASIYLA]:
HASTAYI HAREKET ETTİRMEMEK
ve/||/<>/>
YİYECEK-İÇECEK VERMEMEK
ve/||/<>/>
ÜSTÜNÜ ÖRTMEK
ve/||/<>/>
TIBBÎ YARDIM ÇAĞIRMA[112]
ve/||/<>/>
2-3 DAKİKADA BİR SOLUNUMU KONTROL ETMEK


- İLK YEMEK


- İLK YOLCULUK


- İLK ile/ve/değil BİLİNEN/BİLİNEBİLEN İLK


- İLK ile EN ESKİ/YAŞLI

( THE FIRST vs. THE OLDEST )


- İLK ile/ve/değil EŞİK


- İLK ile/değil İLKSEL


- İLK ile/ve/||/<> KÖK


- İLK ile ÖN

( THE FIRST vs. FRONT )


- İLK ile ÖNCELİKLİ

( FIRST vs. PRIMARY )


- İLK ile/ve/değil/||/<>/> ÖNCÜ


- İLK ile/ve TEK

( FIRST vs./and UNIQUE )


- İLK ile (ve) TEK

( FIRST vs./(and) UNIQUE )


- İLKE ile/ve/<> BÜTÜNSELLİK/BÜTÜNLÜK

( PRINCIPLE vs./and/<> INTEGRITY )


- İLKE ile/ve/||/<> DAYANAK


- İLKECE BİLİNÇLİ:
GERÇEK ile/ve/||/<> OLANAKLI

( )


- İLKELER ile/ve/değil İÇERİK

( [not] PRINCIPLES vs./and/but CONTENT )


- İLKELER ile/ve/değil/||/<> İLKESELLİK

( Değişebilir/değiştirilebilir, geliştirilebilir, yok edilebilir. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Aşılamaz, geçilemez, ertelenemez, göz ardı edilemez, askıya alınamaz, kenara konulamaz. )


- İLKELERİM ile/değil/yerine İLKELER (VE İLKESELLİK)


- İLKE/Lİ/LİK ile/ve/<> İŞLEV/SEL/LİK


- İLKEL/LİK değil/yerine/>< İLKELİ/LİK

( Kişiyi ayakta tutan, iskelet ve kas sistemi değil ilkeliliğidir. )

( )

( İlkel olmak istemiyorsak ilkeli olmak durumundayız. )


- İLKEL/LİK ile/ve/||/<> OLANAKSIZ/LIK


- İLKELLİK ile/ve/değil/yerine/||/=/<>/></> UYGARLIK


- İLKESEL/İLKEYİ DÜŞÜNMEK/KONUŞMAK ile/ve İLKEYLE DÜŞÜNMEK/KONUŞMAK

( Anlayışı konuşmak, aklı anlamak. İLE/VE Şeyi, olayı anlamak. )

( Varlıksal. İLE/VE Varoluşsal. )


- İLKE/SEL/LİK ile/ve/<> US/SAL/LIK


- İLKESELLİK ve/||/<>/< ZORUNLULUK


- İLKESİZLİK ile/ve/= DÜŞÜNCESİZLİK

( LACK OF PRINCIPLE vs./and/= THOUGHTLESSNESS )


- İLKÖRNEK = ENMUZEC-İ EVVEL = ARCHETYP[İng.] = ARCHÉTYPE[Fr.] = ARCHETYP[Alm.] = ARKHÉTYPOS[Yun.]


- ILL vs. SICK


- İLLET-İ CELÎ ile/ve/||/<> İLLET-İ HAFÎ ile/ve/||/<> MÜNÂSEBET ile/ve/||/<> REY-İ HÜZZAK

( Zahir ve açık bir nedene dayanan yol. İLE/VE/||/<> Gizli bir nedene dayanan yol. İLE/VE/||/<> Mantıkî bir ilişkiye dayanan yol. İLE/VE/||/<> Bu alanda uğraşan âlimlerin oylarına dayanan yol. )


- ILLNESS :/yerine HASTALIK


- ILLUSTRATE :/yerine ÖRNEKLEMEK


- 'ILM[Ar.] ile İDRÂK[Ar.]


- İLM-İ CEFR(/CİFR) ile İLM-İ REML ile İLM-İ VEFK


- İLM-İ HEY'E(T) ile/= İLM-İ FELEK ile/= İLM-İ NÜCÛM/İLM el-NÜCÛM ile/= İLM-İ AHKÂM ile/= İLM-İ el-MİKAT

( ... İLE/= İLM-İ MİKAT'ta: Şemsedin Halili VE Muhammed Konevi. )


- İLM-İ MUTLAK ve/= TASAVVUR-U MUTLAK


- İLM-İ TEDBİR-İ MÜLK ile/ve/||/<> İLM-İ TEDBİR-İ MENZİL


- İLRÜK[Uç]/İLDRÜK ile SEDEFOTU
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Sedefotugillerden bir bitki. İLE ... )


- İLTİFAT DEĞİL!:
[ya] KİNÂYE ile/değil/ya da GERÇEK


- İLTİFAT ETMEK değil/yerine/= İLGİKAYRI GÖSTERMEK


- İLTİFAT ve/+/||/<>/> CESÂRET VERMEK


- İLTİSÂK[Ar. < LÜSÛK] ile İRTİBÂT[Ar. < RABT]

( BİTİŞME, KAVUŞMA, YAPIŞMA, BİRLEŞME | İKİ ORGANIN BİRBİRİNE YAPIŞMASI )


- IMAGINE :/yerine HAYAL ETMEK


- İMÂLL ETMEK değil/yerine/= İŞLEYİMLEMEK


- İMAM ile/ve SAĞLIK

( Sağlık olmazsa saadet olamaz. )


- İMAN ETMEK ile/ve TÂBİ OLMAK

( İnsan herşeye iman ederse, hiç canı sıkılmaz. )


- İMAN ile "MANYAKLIK"


- İMAN ve/||/<>/> ÖZGÜRLÜK

( Etkileşim durumunda olduğumuz ne varsa/oluyorsa, onlardan emin olduğumuz/olabildiğimiz oranda özgürüzdür/özgürleşiriz.[İman, dinsel ya da dinin sınırları/tekeli altında bir kavram değil emin olmaktır.] )


- İMANDA EKSİKLİK ile İNTİKAL VE İRFANDA EKSİKLİK

( İddiamız yok, eksiğimiz çok! )


- İMANI FİKRETMEK ile/ve İMANINI FİKRETMEK


- İMÂR değil/yerine/= BAYINDIRLIK


- İMBİK değil/yerine/= DAMITICI


- İMECE ve/||/<> KUBAŞMAK

( Kırsal topluluklarda köyün zorunlu ve isteğe bağlı işlerinin köylülerce eşit şartlarda emek birliğiyle gerçekleştirilmesi. | Çok sayıda kişinin toplanıp el birliğiyle birinin ya da bir topluluğun işini görmesi ve böylece işlerin sıra ile bitirilmesi. VE/||/<> İmece ile iş yapmak, yardımlaşmak. )


- İMGELEMEK ile/ve DOĞALLIK

( IMAGINATION vs./and NATURALNESS )


- İMGESELLİK ve/||/<> DOĞRUDANLIK


- İMKÂN değil/yerine/= OLANAK


- İMLÂK[Ar.] ile İMLÂK[Ar.]

( Mülk sahibi olma. İLE Çok fakir düşme, düşkünlük. )


- IMMORAL/ITY[Fr./İng.] değil/yerine/= TÖRETANIMAZ/LIK

( Daha üstün saydığı bir töre adına geçerli töreyi tanımayan. | Töre kurallarına aykırı olan. )


- IMMÜN/IMMUNE[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIK


- IMMÜNİTE/IMMUNITY[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIKLIK


- İMPARATORİÇELİK değil/yerine/= İLHATUN/LUK


- İMPARATORLUK ile/değil BÜYÜK KRALLIK


- İMPARATORLUK ile EMPERYALİZM


- İMPARATORLUK değil/yerine/= İLHANLIK


- İMPARATORLUK ile YENİ EMPERYALİZM


- IMPLEMENT :/yerine UYGULAMAK


- IMPLY :/yerine İMA ETMEK


- IMPOSE :/yerine DAYATMAK


- IMPRESS :/yerine ETKİLEMEK


- IMPROVE :/yerine GELİŞTİRMEK


- İMRENMEK ile/ve/||/<>/> İÇ ÇEKMEK


- İMRENMEK ile/ve TELÂHHUZ[Ar.]

( ... İLE/VE İmrenerek ağzın sulanması. )


- İMSÂK[< MİSK]

( BİR ŞEYDEN EL ÇEKME, PERHİZ | ORUCA BAŞLAMA ZAMANI | CİMRİLİK, PİNTİLİK | YALANCI SABAH )


- İMSAK ile İMSAK ile İMSAK

( Bir şeyden el çekerek, kendine hakim olma, perhiz. İLE Oruca başlama zamanı. İLE Cimrilik. )


- İMTİNÂ (ETMEK) ile/ve/||/<>/>/< İHTİYÂR (ETMEK)


- İMTİNA ETMEK değil/yerine/= KAÇINMAK/SAKINMAK/GERİ DURMAK


- İMTİYÂZ değil/yerine/= AYRICALIK


- İMZA ATMAK ADIN ÜSTÜNE ATMAK[altına değil!]


- İMZA KOYMAK değil İMZA ATMAK


- İMZAYI:
ADIN ALTINA ATMAK ile/ve/değil/yerine ÜSTÜNE ATMAK


- İNAK = NASS = DOGMA[İng., Alm.] = DOGME[Fr.] = DOGMA[Yun.]


- İN'ÂM[< Nİ'MET | çoğ. İN'ÂMÂT] ile NÎMET VERMEK, İYİLİK ETMEK

( NÎMET VERME, İYİLİK ETME )


- İNANÇ ile/ve/<>/değil AKLINA/ÇIKARLARINA UYGUNLUK


- İNANÇ ile/ve BELİRSİZLİK

( BELIEF vs./and INDEFINITENESS )


- İNANÇ ile/ve/<> İBÂDET ile/ve/<> AHLÂK


- İNANÇ" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İNSANLIK

( Sadece kişiyi ilgilendiriyor. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Herkesi ilgilendiriyor. )

( )


- İNANÇ ile/ve METAFİZİK

( FAITH/BELIEF vs./and METAPHYSICS )


- İNANÇ/SIZLIK ile/ve/||/<> KUŞKU/ŞÜPHE

( Ne çıplaklık, ne dağınık saçlar, ne pislik, ne günlerce oruç tutmak, ne yerde yatmak, ne de bağdaş kurarak saatlerce bir yerde oturmak, kuşku ve isteklerden arınmamış bir kişiyi kurtarmaz. )

( DISBELIEF vs. DOUBT/SUSPICION )


- İNANÇ"TA:
KATI "AKILCILIK" ile/||/<> "İMANCILIK" |
ile/değil/yerine/><
ELEŞTİRİCİ AKILCILIK


- İNANDIĞI NOKTAYA ÇEKMEK İÇİN SORMAK ile SADECE SORU OLARAK SORU SORMAK

( Saptırma/çarpıtma. İLE Gerçeğe/doğruya olan bağlılıkla. )

( Kötü niyetli ya da bilgisizce. İLE Doğruyu bulmaya yönelik. )


- İNANDIĞINI BİLMEK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/></< BİLDİĞİNE İNANMAK


- İNANMA +/+/+ BİLME +/+/+ DÜŞÜNME +/+/+ GÜZELLİK

( Din. + Bilim. + Felsefe. + Estetik. )


- İNANMADAN AİT OLMAK" ile/değil AİT OLMADAN İNANMAK

( [not] "BELONG WITHOUT BELIEVE" vs./but BELIEVE WITHOUT BELONG )


- İNANMA(MA)K ve/<> SEVME(ME)K

( (NOT) TO BELIEVE and/<> (NOT) TO LOVE )


- İNANMAK ile/ve/değil/yerine AKLETMEK

( [not] TO BELIEVE vs./and/but TO REALIZE
TO REALIZE instead of TO BELIEVE )


- İNANMAK ile/ve BEKLEYİŞ/BEKLENTİ

( TO BELIEVE vs./and EXPECTATION )


- İNANMAK ile/değil/yerine/>< BİLMEK

( [not] TO BELIEVE vs./but/>< TO KNOW
TO KNOW instead of TO BELIEVE )


- İNANMAK ile/ve İNANMAK İSTEMEK

( TO BELIEVE vs./and WANT TO BELIEVE )


- İNANMAK ile/ve/değil/||/<>/< KABUL ETMEK


- İNANMAK ile/değil/yerine KABUL ETME(ME)K


- İNANMAK ile "KAPTIRMAK"


- İNANMAK ile/ve/değil KATILMAK

( [not] TO BELIEVE vs./and/but TO JOIN )


- İNANMAK ile/> KENDİNİ KAPTIRMAK

( TO BELIEVE vs./> TO GET CARRIED AWAY )


- İNANMAK ile KONDURMAK

( BELIEF vs. TO ATTRIBUTE TO )


- İNANMAK ile/ve KUŞKU/ŞÜPHE

( TO BELIEVE vs./and DOUBT/SUSPICION )


- İNANMAK ile/yerine TEMEL ALMAK

( TO BELIEVE vs. TO GET BASE
TO GET BASE instead of TO BELIEVE )


- İNANMAK ve/<> ÜMİT ETMEK

( TO BELIEVE and/<> TO HOPE )


- İNANMAK ile/ve/||/<> "YEMEK"/"YUTMAK"


- İNANMAKLA değil İNANARAK


- İNANMAMAK ile/ve/<> REDDETMEK

( NOT TO BELIEVE vs./ve/<> TO REJECT )


- İNANMIŞ/LIK ile/ve/değil İNANDIRILMIŞ/LIK


- İNAT ETMEK değil/yerine/= DİRETMEK


- İNAT ETMEK ile/ve/||/<> PES ETMEMEK ile/ve/||/<> VAZGEÇMEMEK


- İNAT ETMEK ile/ve/yerine VAZGEÇMEMEK


- İNAT değil/yerine/>< İNCELİK

( İnat gördüğümüzde, ince/lâtif olalım.
[Keskin kılıç, yumuşak ipliği kesmez.] )


- İNAT ile/ve ÜSTÜNE GİTMEK


- İNBİK/İNBİR değil İMBİK


- İNCE BAĞIRSAK ile/ve 12 PARMAK BAĞIRSAĞI

( SMALL INTESTINE vs./and DUODENUM )


- İNCE BAĞIRSAK ile/ve/> KALIN BAĞIRSAK

( EM'Â-İ RAKÎKA ile/ve/> EM'Â-İ GALÎZA )

( MİÂ'[Ar.], RÛDE[Fars.]: Bağırsak. )

( EMA: Bağırsaklar. )

( MASARİKA[Yun.]: Bağırsakları tutan karın iç zarı, bağırsak askısı. )

( Bağırsağın her boğumunda bir hazım vardır. Gelen maddeden, her boğumda bir gıda alınır. )

( ANTENİT: İncebağırsak yangısı. )

( TEGALLÜF-İ EM'Â: Bağırsak dolanması. )

( SMALL INTESTINE (/BOWEL) vs./and/> LARGE INTESTINE (/BOWEL), COLON )

( JUJENUM cum/et/> INTESTINUM CRASSUM )


- İNCE BAĞIRSAK ve/||/<> ZONULİN BAĞLARI


- İNCE "ELEYİP" SIK DOKUMAK değil İNCE EĞİRİP SIK DOKUMAK


- İNCE ile/ve/<> SEYREK


- İNCEAĞRI ile İNCESAYRILIK

( Verem. İLE Akciğer veremi. )


- İNCEDEN İNCEYE (LAF SOKMAK, ARAŞTIRMAK)


- İNCELEMEK ile/ve/<> ARAŞTIRMAK

( Doğru biçimde anlamak için! )

( Araştırmamak, tutsaklığın başlıca nedenidir. )

( Araştırma yapmadıkça kurtuluş yoktur. )

( TETEBBUÂT: İncelemeler, araştırmalar, tetkikler. )

( PERKİZİSYON: Bir kişi ya da bir şey hakkında önceden, ayrıntısıyla araştırma. )

( To understand rightly! )

( TO INVESTIGATE vs./and/<> TO SEARCH
Non-investigation is the main cause of bondage.
There can be no salvation, without investigation. )


- İNCELEMEK ile/ve/||/<>/>/< ARAŞTIRMAK ile/ve/||/<>/>/< SORGULAMAK


- İNCELEMEK ile İNCE ELEMEK


- İNCELEMEK ile/ve KURCALAMAK

( TO INVESTIGATE vs./and TO DELVE )


- İNCELİK ile/ve/||/<> DOĞRULUK ile/ve/||/<> GÜZELLİK

( Belde değil dilde. İLE/VE/||/<> Sözde değil özde. İLE/VE/||/<> Yüzde değil yürekte. )


- İNCELİK ve/||/<>/> İNCİNME


- İNCELİK/KALINLIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ARALIK


- İNCELMEK yerine SAĞLIK

Bugün[11 Temmuz 2025]
itibarı ile 16.971 başlık/FaRk ile birlikte,
16.971 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(31/69)

🔒 Sınırlı Erişim

Tüm başlıkları görmek için üyeliğiniz/katılımınızı rica ediyoruz...

Giriş Yap / Üye Ol