Toplam 7658 FaRk bulunmaktadır

Sayfa 7 / 32


- CESET/NAAŞ[Ar. < NA'Ş] değil/yerine/= ÖLÜYİN/GÖVRE


- CESET = CESED[Ar., Fars.] = CETHE/T, NAŞ/NAAŞ[Ar.] = CORPSE[İng., Fr.] = CADAVRE[Fr.] = CADAVER[Lat., İsp.] = LEICHE[Alm.] = HO NEKROS[Yun.] = CADAVERE[İt.] = LIJK[Fel.] = LIGET[Dan.] = TRUP[Rus.]


- CESET[Ar.] ile MUMYA[Fars.]

( ... İLE Bazı özel ilaçlar kullanılarak bozulmayacak duruma gelmiş olan ve bugün kazılarla ortaya çıkarılan ceset. | [mecaz] Çok zayıf kişi. )


- ÇETÜK[Oğuz] ile KEDİ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Dişi kedi. İLE ... )


- CEVÂBÎ[Ar.] ile CEVÂBÎ[Ar. < CÂBÎ]

( Yanıt/cevap, karşılık. İLE Tahsildarlar, câbîler. )


- CEVÂD[Ar. < CÛD] ile CEVÂDD[Ar. < CADDE]

( Cömert, eli açık. İLE Büyük, işlek yollar, caddeler. )


- CEVÂD[Ar.] ile NEDÂ[Ar.]


- CEVÂD[Ar.] ile VÂSİ'[Ar.]


- CEV'ÂN, CÂYİ'[Ar.] ile CEVÂN/CÜVÂN/CİVÂN[Ar.]

( Ac, acıkmış, midesi boş. İLE Genç, taze, delikanlı. )


- CEVAP[Ar.] ile YANIT


- CEVÂRÎ[Ar.] ile CEVÂRİH/CÂRİHA[Ar. < CERH]

( Hizmetçi kızlar, halayıklar. İLE Yırtıcı kuş ya da hayvanlar. )


- CEVHER[Ar.] değil/yerine/= TÖZ


- CEVİZ ile/ve HİNDİSTAN CEVİZİ/NARCIL[Ar.]

( GÖVEK/TETİR/BEZBÂZ[Fars.]: Cevizin yeşil kabuğu. )

( CEVİZ ile/ve NÂRCÎL, BEVVÂ )

( GİRDGÂN ile/ve NÂRÇÎL, BÂDİNC )

( JUGLANS REGIA cum COCOS NUCIFERA )


- CEVR[Ar.] ile ZULM[Ar.]


- ÇEVRE = MUHİT[Ar. < HAVT] = ENVIRONMENT[İng.] = MILIEU[Fr.] = MITTEL, MILIEU[Alm.] = MEDIO AMBIENTE[İsp.]


- CEZ'[Ar.] ile CEZ'[Ar.] ile CEZ[Fars.]/CEZÎRE[Ar.]

( Göz boncuğu denilen, kara alaca ve değerli bir süs taşı, damarlı akik. İLE Ağaç kökü. İLE Ada. )


- CEZÂ'[Ar.] ile CEZÂ'[Ar.]

( Sabırsızlıkla sızlanma. İLE İyi ya da kötü karşılık, azap. )


- CEZÂ[Ar.] ile MUKÂBELE[Ar.]


- CEZEL[Ar.] ile CEZER[Ar.]

( Bir şeyi ikiye bölme. İLE Havuç. )


- CEZEL[Ar.] ile SÜRÛR[Ar.]


- CEZÎL[Ar.] ile CEZL[Ar.]

( Peltek ve bozuk olmayan söz/sözcük. İLE Tomruk, kalın odun. | Çetrefil olmayıp, dürüst, doğru olan. [sözler/sözcükler için kullanılır] )


- CÎBÂ[Ar.] ile CİBÂH[Ar. < CEBHE:
Alın]

( Odun. İLE Alınlar. )


- ÇIBIKAN/ÇIBIQAN ile ÇIBIKAN/ÇIBIQAN
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Hünnap şekerlemesi. İLE Çıban.[Kırmızılığı nedeniyle hünnap şekerlemesine benzetilmiştir.] )


- CİBİLLE[Ar.] ile NÂS[Ar.]


- CİBRİYYE[Ar.] ile KİBR[Ar.] ile CEBERÛT[Ar.]


- ÇIÇALAK/ÇIÇALAQ ile ÇIÇAMUK/ÇIÇAMUQ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Serçe parmak. İLE Yüzük parmağı. )


- ÇİÇEK ile SARMAŞIK/LEBLÂB[Ar.]/ÇENGLİK[dvnlgttrk]


- CİDÂL[Ar.] ile CİDÂR[Ar. çoğ. CÜDÜR/CÜDRÂN]

( Karşılıklı kavga, savaş. | Zorlu, hararetli konuşma. İLE Duvar. | Zar. )


- CİDD[Ar.] ile İNKİMÂŞ[Ar.]


- CİDE[Ar.] ile GINÂ[Ar.] ile YESÂR[Ar.]


- ÇIG ile ÇIG
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Göçebelerin çadırlarının içini bölümlere ayırmak için kullandığı sazdan yapılmış bir perde.[Bu sazlar, kamıştan daha ince ve yumuşaktır.] İLE Türk arşını.[Bu ölçü yaygın kullanılan arşınının üçte ikisi kadardır.][Göçebeler arasında, özellikle kumaşları ölçmede kullanılır.] )


- CİGİ = SAĞLAM
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]


- ÇİGİN ile ÇİGİN ile ÇİGİN
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Üzüm bağlarında biten başaklı bir ot. İLE İpek. İLE Altın işlemeli, süslü bir kumaşı dikme biçimi. )


- ÇİGİT[Argu] ile ÇİGNE[YAGMA]
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Pamuk tohumu. İLE Tırmık. )


- ÇIGRI ile ÇIGRI/ÇAGRI
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Küre. İLE Kuyu, değirmen ya da benzer şeylerdeki çıkrık. | Her tür palanga. | İp eğirmeye yarayan araç. )


- CİHAZ[Ar.] değil/yerine/= AYGIT

( Aygıt, alet, takım. | Çeyiz, kadının evlenirken birlikte getirdiği eşyalar. )


- CİHET ile/ve VECH[Ar. çoğ. VÜCÛH]


- ÇİJ/ÇİZ ile ÇİVİ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Demir çivi. İLE ... )


- ÇİK ile ÇİK ÇİK/ÇİLİK ÇİLİK ile ÇİKİR ÇİKİR
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Aşık oyununda kullanılan bir sözcük. İLE Keçiyi çağırmak ya da yürütmek için kullanılan bir sözcük. İLE Ekmeğin içindeki küçük taş parçalarının çiğneme sırasında dişlerin arasında sıkışması ve dişlere çarpmasıyla çıkan ses. )


- ÇIKAR/NEF'[Ar.] ile/yerine YARAR ile/yerine KÂR

( Ancak ayrılıkçılık ve çıkarcılık, dünyada gerçek ıstırabın ortaya çıkmasına neden olur. )

( It is only vs. separateness and self-seeking that real suffering appears in the world. )


- ÇIKARLAR.
GENEL ile/ve/||/<>/< ÖZEL


- ÇIK/ÇIQ ile ÇIK/ÇIQ ile ÇIKAN/ÇIQAN
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Yansıma bir sözcük. İLE Selenini çıkarmak. İLE Teyze oğlu. )


- ÇİL ile ÇİL[Oğuz] ile ÇİLDEY
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Gövde üzerinde kalan darp izi. İLE Gövdesel bir kusur. İLE Atın göğsünün üst tarafında ortaya çıkan bir çıban. )


- ÇILA ile GÜBRE
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Taze at gübresi.[Ahırda bulunan] İLE ... )


- CİLÂ ile SAYKAL[Ar.]

( ... İLE Maden, ayna gibi nesneleri parlatmak için kullanılan cilâ. | Cilâlamakta kullanılan araç. | Bu cilâyı yapan kişi. )


- ÇİM ile ÇİM ile ÇİMGEN
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Bir şeyin çiğ ya da nemli olma durumunu pekiştirmek için kullanılan ilgeç. İLE Turba. Topraktan koparılmadan kuruyan ve yoğun, kömürleşmiş, sık köklü, yapısıyla ateş yakarken iyi bir tutuşturucu olan bitki örtüsü. İLE Otlak, turbalık. )


- CİMÂ'[Ar.] ile CİMÂH[Ar.]

( Birleşme. [insanda] İLE Atın sert başlı olması. )


- CİMÂL[Ar.] ile CİMÂR[Ar.]

( Eril develer. İLE Toplu kabîle. | Süvâri alayı. )


- ÇIN ile ÇIN
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Doğru söz. İLE Doğruluk, doğruculuk. İLE + Dil )


- CİNÂS[Ar.]

( Sesçe aynı, anlamca farklı olan sözcükleri birarada bulundurma sanatı. )


- CİNÇÜ[OĞUZ VE KIFÇÂK/KIPÇÂK/QIFÇÂQ] = YİNÇÜ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( İnci. )


- ÇING ile/>< ÇINGRAK/ÇINGRAQ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Çınlama. İLE/>< Gür ve pürüzsüz. [ses] )


- ÇİNGENE/KIPTİ[Ar. < KIBTİ] değil/yerine/= ROMAN

( ... DEĞİL/YERİNE/= Sözcük karşılığı, "İnsan". )


- CİNNET[Ar.] değil/yerine/= DELİLİK


- CİNS = CİNS[Fars., Ar.] = GENUS[İng., Lat.] = GENRE[Fr.] = GATTUNG[Alm.] = T0 GENOS[Yun.] = GENERE[İt.] = GENERO[İsp.] = SOORT[Fel.] = SLAGS[Dan.] = ROD[Rus.]


- CİNS[Ar.] ile KABÎL[Ar.]


- CİNS[Ar.] ile NEV'[Ar.]


- CİNS[Ar.] ile SINIF[Ar.]


- CİNS[Ar.] ile VECH[Ar.]


- CİNSİ/CİNSEL[Ar.]/SEKSÜEL[İng. < SEXUAL] değil/yerine/= EŞEYSEL


- ÇIP ile ÇIPIK/ÇIPIQ ile ÇIPÇIRGA
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( İnce dal, ağacın sürgünü. İLE Yaş bir dal. İLE Serçe. )


- ÇİPEK ile ATMACA
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Atmacaya benzeyen bir kuş. İLE ... )


- ÇIR ile ÇIV
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Giysinin yırtılma sesinin yansıması. İLE Büyük bir kabın içinde kaynayan şerbetin çıkarttığı sesin yansıması. )


- CİRÂN[Ar. < CÂR] ile CÎRÂN[Ar. < CERRE]

( Toprak testiler. İLE Komşular. | Müşteriler. | Etrafta/civarda olan yerler. )


- ÇIRGUY ile ÇIRGUY
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Bir ok ucunun sivri noktası. İLE Kaftanın iki yanında bulunan, içinden kuşağın geçtiği ilmekler. )


- ÇİRİRİG ile SES
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Pirinçten yapılmış kâse ya da benzer şeylerden çıkan sesin yansıması. İLE ... )


- CİSM[Ar.] ile CİRM[Ar.]


- CİSM[Ar.] ile ŞAHS[Ar.]


- CİSM[Ar.] ile ŞEY'[Ar.]


- CİSMANİ[Ar.] değil/yerine/= EYİNSEL


- CİSMU LÂ YENFEKKU MİN KEZÂ[Ar.] ile LÂ YEBRAHU[Ar.] ile LÂ YEZÂLU[Ar.] ile LÂ YAHLÛ[Ar.] ile LÂ TE'ARRÂ[Ar.]


- CİSN[Ar.] ile DARB[Ar.]


- CİSR-İ MUALLAK[Ar.] ile ASMA KÖPRÜ

( ASMA KÖPRÜ )


- Cİ'TUHÛ[Ar.] ile Cİ'TU İLEYHİ[Ar.]


- CIVA[Fr. < CİVE] ile ZİNCİFRE/ZİNCEFRE[Ar. < ZİNCEFR/ZUNCUFR]/SÜLÜĞEN

( ... İLE Kırmızı renkli doğal cıva sülfür. | Kırmızı kurşun oksidin. )


- CIVA ile MALGAMA[Lat. < Ar.]

( ... İLE Cıvanın, herhangi bir madenle birleşerek yaptığı alaşım. )


- ÇİVİ ile/ve EKSER/ENSER/MIH[Fars.]/MİSMÂR[Ar.]

( ... İLE Büyük çivi. )


- ÇİZİNÇ/HARİTA[Ar.] ile/ve/||/<>/> YÖNDEÇ/PUSULA[İt.]


- ÇİZİNÇ = HARİTA[Ar.] = MAP[İng.] = PLAN[Fr.] = LANDKARTE[Alm.] = MAPPA[İt.] = MAPA[İsp.]


- CİZM[Ar.] ile CİZN[Ar.]

( Tayın, porsiyon. İLE Ağaç kütüğü. | Kök. )


- CİZYE[Ar.] ile MAKTÛ' CİZYE[Ar.]

( Müslüman olmayan teb'adan alınan vergi. İLE Fetih sırasında, ahâlîsi Müslüman olmayan yerlerin halkından sulh yoluyla tâyin olunan maktû bedel, vergi. )


- ÇOBAN ile ÂBİL[Ar.]

( ... İLE Çayırda otlayarak suya gereksinimi olmayan hayvan. | Koyun, at ve deve gibi hayvanlara iyi bakan kişi. )


- ÇOCUK ile/||/<> AŞTAL/AFARA/KENCE/TEKNE KAZINTISI
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( ... İLE/||/<> Kişinin sonuncu [yaşlılık çağlarında doğan] çocuğu. )


- ÇOCUK ile/ve SABÎ[Ar.]

( ... İLE/VE Henüz memeden kesilmemiş erkek çocuk. | Üç yaşını tamamlamayan erkek çocuk. )

( SABÎ-İ MUABBİR: Söyleyen ve söylediğini bilen çocuk. )


- ÇOCUK ile/ve/||/<>/> YETİŞMİŞ/SERPİLMİŞ ÇOCUK/ÜFHÛD[Ar.]


- ÇOÇUK/ÇOÇUQ ile ÇOCUK
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Domuz yavrusu. İLE İnsan yavrusunun bebeklikten gençliğe/ergenliğe kadarki dönemi. )


- ÇOG ile ÇOG ile ÇOGI/ÇAGI
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Güneşin kavuruculuğu, parlaklığı. İLE Odunun kor duruma geldikten sonra ateşten çıkan alevi. İLE Gürültü. )


- ÇÖGEN ile DEĞNEK
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Çevgen oyununda kullanılan değnek. İLE ... )


- ÇOK/ÇOQ = ÇOTUR
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Alçak, aşağılık kişi. İLE Huysuz, öfkeli kişi. )


- ÇOKUBARI/ÇOQUBARI ile KİL
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Pota[maden erilme kabı] yapılan kil. İLE ... )


- ÇÖKÜT ile ÇÖKÜTLÜK
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Kısa boylu kişi/nesne. İLE Boyca kısalık. )


- ÇÖL ile BÂDİYET-ÜŞ-ŞÂM[Ar.]

( Fırat ile Dicle'nin birleşip denize döküldüğü noktadan itibaren Batı'ya doğru uzanan çöl. )


- ÇOMAK/ÇOMAQ ile ÇOMAK/ÇOMAQ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( İnce dal. İLE Müslüman.[Uygurlar ve müslüman olmayan öteki halklar tarafından kullanılan bir sözcük.] )


- ÇÖMÜL ile
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Bir Türk kavmi. İLE ... )


- ÇOMUŞLUK/ÇOMUŞLUQ = ...
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Tuvalet. )


- ÇÖP ile ÇÖP ile ÇÖP ile ÇÖPİK/ŞÖPİK
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Herhangi bir şeyin dibindeki çökelti. | Değersiz kişi. İLE Tutmaç parçası. İLE Herhangi bir şeyin tortusu ya da sıkıldıktan sonra geriye kalan bölümü. İLE Meyve yendikten sonra geriye kalan ve atılan bölüm. )


- ÇÖPRE ile ÇÖPÜR
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Eski, yıpranmış giysi. İLE Keçi kılı.[ÇÖPÜR ÇEPİR: Eski bir nesne.] )


- ÇOR ile ÇOR URAGUT
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Yoğun, iç içe geçmiş. İLE Eşeysel örgeni dar olan kadın.[< Yoğun, iç içe geçmiş dallara ya da yapraklara sahip bitkiler.] )


- ÇOVI ile ÇOVLI[Kençek]
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Hoten yönetim töresince hakandan iki seviye aşağıda bulunan kişilere verilen bir unvan. İLE Tutmaç süzgeci.[Bir kepçe biçiminde örülen, çok ince yaş dallardan yapılır.] )


- ÇÖZÜMLEME = TAHLİL[Ar.] = ANALYSIS[İng.] = ANALYSE[Fr.] = ANALYSE[Alm.] = ANALYSIS < ANALYEIN[Yun.] = ANALIZAR[İsp.]


- CÛ[Fars.] ile CÛ/CÛY[Fars.] ile -CÛ[Fars.] ile CÛ'[Ar.][Fars.]

( Arama, araştırma. İLE Akarsu, ırmak, çay. İLE "arayan, araştıran, arayıcı" anlamalarına gelen sıfatlar oluşturur. İLE Aclık, ac kalma. )


- ÇUBULMAQ[UTLUK] ile ELMA
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Kurutulmuş elma. İLE ... )


- -ÇU/-ÇÜ ile ÇUÇU
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Emir ve yasaklama bildiren, buyrum kipindeki ve yasaklayıcı [olumsuz buyrum] sözcüklerin sonuna gelerek bu sözcükleri vurgulayan bir ilgeç. İLE Bir Türk ozanının adı. )


- ÇÜÇUNEK/XUÇUNEK ile KAVUN
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Üzeri çizgili bir kavun.[tatlı ve hoş kokulu] İLE ... )


- CÛD[Ar.] ile KEREM[Ar.]


- CÛD[Ar.] ile SEHÂ'[Ar.]


- ÇÜGDE ile/ve/||/<> KULAK
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Kafanın kulakların arkasındaki çıkıntı yapan bölümü. İLE/VE/||/<> ... )


- ÇUGURDAN ile ÇULİMAN[Kençek]
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Uçurum. | Suyun önüne çekilen duvar. İLE İçinden çıkılamayan. | Durgun su. )


- ÇUKMİN/ÇUQMİN ile EKMEK
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Çömleğin içinde buharla pişirilen, küçük yuvarlak ekmek. İLE ... )


- ÇUKUR ile BERS[Ar.]

( ... İLE Çukur, yumuşak yer. )


- ÇUKUR ile HENDEK[Ar. < HANDAK]

( Eski astronomi âlimleri gök cisimlerini gözlemek için kuyular kazıp bunların içinde çalışırlardı. )

( Çevresine göre aşağı çökmüş olan yer. | Çene ve yanaktaki gamze. | Mezar. İLE Geçmeye engel olacak biçimde uzunlamasına kazılmış derin çukur. )

( MÜNHATT ile ... )

( ÇÂH/ÇEH: Kuyu, çukur. İLE ... )

( PIT vs. DITCH/TRENCH )


- CU'L[Ar.] ile CÛL[Ar.] ile ÇUL[Ar. < CULL]

( Ücret, karşılık. | Ayak kirası. İLE Çaylak. )


- ÇULIK/ÇULIQ ile ÇULK/ÇULQ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Üveyik büyüklüğünde alacalı bir su kuşu. İLE Saldırgan kişi. )


- CÜLMÛD[Ar.] ile CÜLMÜD[Ar.]

( Kaya. İLE Sesi güçlü olan kişi. )


- ÇÜMELİ[Çigil] ile
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Karınca. İLE Sıcaktan dolayı sersemleşen kişi. )


- ÇUMGUK/ÇUMUK / ÇUMGUQ/ÇUMUQ ile KARGA
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Ayak bölümü beyaz bir karga. İLE ... )


- CUMHURİYET[Ar.] ile/ve ELERKİ/KAMUERK


- ÇUPAN ile YARDIMCI
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Köyün başının yardımcısı. İLE ... )


- ÇÜR ile ÇÜRGÜ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Yarar, kazanç. İLE Çocuğa çişi olup olmadığını sormak. )


- ÇURAM ile OK
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Hafif bir okla yapılan atış. İLE ... )


- CURÇAN ile ...
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Çin yolu üzerindeki Müslüman sınırlarından biri. İLE ... )


- CÜRM[Ar.] ile/değil CİRM[Ar.]

( Suç. İLE/DEĞİL Oylum/hacim, nesne/cisim. )


- ÇURNI ile MÜSHİL
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Türk doktorları tarafından yapılan müshil. )


- CÜRÛF[Ar.] ile CÜRÜF[Ar.]

( Maden posası, dışık. Erimiş malzemelerin yüzeyindeki safsızlık. İLE Yar, uçurum. )

( SCUM vs. ... )

( ABSCHAUM/SCHAUM/SCHLACKEN mit ... )

( ÉCUMER avec ... )


- CÜRÜMDAŞ[Ar.] değil/yerine/= SUÇ ORTAĞI


- CÜSÂM[Ar.] ile CÜSÂM[Ar.]

( Büyük, geniş. İLE Uykuda gelen ağırlık, ağırbasma, kâbus. )


- ÇÜŞEK[SOGD] ile ÇAYIR
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Çayır, otlak. )


- [Ar.] CÜSSE ile/ve HEYBET

( Gövde, kalıp, çelim. İLE/VE Korku ile saygı duygularını birden uyandıran durum ya da gösteriş. )


- ÇUVAL ile/değil GIRAR/GIRÂRE/GARÂR/GARÂRE[Ar. çoğ. GARÂYİR]

( ... İLE/DEĞİL Büyük, kıl çuval. )


- ÇUVAL ile TELİS[Ar. < TİLLİS]

( ... İLE Bitkisel tellerden yapılmış, kaba örgülü büyük çuval. )


- ÇUVGA ile ÇUVGA[KIFÇAK VE OĞUZ]
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Gideceği yere çabuk ulaşmak isteyen habercinin yol boyunca değiştirdiği, aktarma yaptığı atlar. İLE Keşif yapan kişi, kılavuz. )


- CÜZ'[Ar.] ile BA'Z[Ar.]


- ÇUZ ile KUMAŞ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Yaldızlarla süslenmiş, kırmızı ve siyah renkli bir Çin kumaşı. İLE ... )


- CÜZ'Ü MİNE'L-CÜMLE[Ar.] ile SEHMÜ MİNE'L-CÜMLE[Ar.]


- DABB[Ar.] ile DÂB[Ar.]

( Kertenkele. İLE Şan ve şeref. )


- DAD[Ar.] ile DÂD[Ar.]

( Osmanlı abecesinin onyedinci harfidir.[ebced değeri 800'dür.] İLE Adâlet, doğruluk. | İhsan, vergi. | Veriş, satış. | Sızlanma, yanıp yakılma. | Feryâd, figan. | Kısmet, nasip. | Tuzlu balgam denilen bir cilt hastalığı. )


- DAG[Argu] ile/ve/||/<>/> TEGUL[Oğuz]
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]


- DAĞ ile/ve AKLAN/MAİLE[Ar.]

( ... İLE/VE Bir dağ sırasının yamaçlarından her biri. )


- DAĞ ile/||/<> AŞAK/AŞAQ[Oğuz] ile/||/<>
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( ... İLE Dağ eteği. )


- Dâğıstân[Ar.] ile DÂĞISTAN[Ar.]

( Kafkas dağlarının kuzeyinde ve Hazar Denizi'nin batı kıyısında bulunan bir bölge. İLE Dağlık yer. )


- DAHHÂK[Ar. < DIHK] ile Dahhâk[Fars.]

( Çok gülen/gülücü. İLE Çemşîd'in yerini almış olan Îran'ın zâlim ve gaddar bir hükümdarıydı. )


- DÂHİL[Ar.] OLMAK değil/yerine/= İÇİNDE YER ALMAK/KATILMAK


- DAHİL[Ar.] ile DÂHİL[Ar.] ile DAHÎL[Ar. < DÜHÛL]

( Karışma. İLE İç, içeri, içeride, içeri girmiş. İLE Yabancı, sığıntı, sığınan, sığınmış. )


- DAHİLEN[Ar.] ile DAHİLİ[Ar.]

( İçeriden, içten. | İçilerek, yutularak. İLE İçle ilgili, içsel. )


- DAHÎM[Ar. < DAHÂMET] ile DÂHİM[Ar.] ile DÂHÎM[Fars.]

( Fazla kalın olan, yoğun. İLE Nasip ve rızk. İLE Taç. )


- DAHİYÂNE[Ar.] değil/yerine/= ÖKECE


- DÂ'-İ DALTON[Ar.]/DALTONISM[İng.]/AKROMATOPSİ[Yun] değil/yerine/= RENK KÖRLÜĞÜ


- DÂİM[Ar.] ile SERMED[Ar.]


- DAİMA[Ar.] yerine SÜREKLİ


- DAİRE[Ar. çoğ. EDVÂR] değil/yerine/= DEĞRE/YÜRÜTKE


- DAİRE[Ar.] ile/değil/=/||/<>/< SONSUZ/ÇOK KÖŞELİ/LİK / SONSUZ KENARLI ÇOKGEN


- DAKKA[Ar. > DAKKÂK] ile/ve/||/<>/> DUKKA

( Kapı çalıcı. | Kapı kapı dolaşan, eşik aşındıran.[daḳḳa: Bir şeyi kırıp ufalamak. | Kapıyı çalmak.] İLE/VE/||/<>/> Birinin kapısını çalanın kapısı çalınır.[Men dakka dukka] )


- DALÂL[Ar.] ile GAYY[Ar.]


- DALGI/GAFLET[Ar.] ile/ve/<>/değil/yerine BOŞLAMA/İHMAL[Ar.]

( CARELESSNESS vs./and/<>/but NEGLIGENCE
NEGLIGENCE instead of CARELESSNESS )


- DALGIR[Fars. MENEVŞE | Ar. HARE]

( Bir yüzeyde, renk dalgalanması sonucu görülen parlaklık. )


- DÂLL[Ar. < DELÂLET] ile DÂLL/E[Ar. < DALÂLET]

( Gösteren, işâret eden, delâlet eden. İLE Doğru yoldan ayrılmış. | Hataya düşmüş. )


- DAMÂN[Ar.] ile KEFÂLET[Ar.]


- DAMAR ile SUREDÂN[Ar.]

( ... İLE Dil altında bulunan iki siyah damar. )


- DÂMİA[Ar.] ile DAMİYE[Ar.]

( Damla damla kan sızdıran yara. İLE Kanı akan yara. )


- DAMÎN[Ar.] ile HAMÎL[Ar.]


- DAMLA/NİKRİS[Ar.]/GUT[Fr.] ile/ve/<> KURUL

( Organizmadaki ürik asidin atılmayarak gövdenin bazı yerlerinde, özellikle ayak başparmağında, topuk ve ekleme yerlerinde birikmesinden kaynaklanan, ağrı ve şişlerle ortaya çıkan sayrılık. İLE/VE/<> İnsan eti yemekten kaynaklanan bir hastalık.[En son, 1979'da, Papua Yeni Gine'de rastlanmıştır.] )


- DANA[Ar. IJL] ile DANA ile DÂNÂ[Fars.]

( İneğin, sütten kesildikten sonra bir yaşına kadar olan yavrusu. İLE Vakıf ve hayır için yapılan sadaka ya da benzerleri. | Terketme, bırakma. İLE Bilen. )


- DÂNİK[Ar.]

( Bir dirhemin dörtte(/altıda) biri. | Mangır. )


- DÂNİK[Ar.] ile DÂNG[Fars.]

( Mangır, para. | Bir dirhemin dörtte biri. İLE Bir dirhemin altıda biri. )


- DAR ile DÂR[Ar.] ile DÂR[Fars.]

( Ensiz. İLE Ev, yurt. İLE İdam mahkûmlarını asmak için dikilen direk. )


- DÂR[Fars.] ile -DÂR[Fars.] ile DÂR[Fars.] ile DAR/DARR[Ar.][Fars.]

( Darağacı. | Ağaç. | Direk. İLE Tutan.[DEFTER-DÂR: Defter tutan.] | Sahip, malik.[ALÂKA-DÂR: İlgili. | HİSSE-DÂR: Hisseli. | HÜKÜM-DÂR: Hükme sahip.] İLE Savaş.[DÂR Ü GÎR: Kavga, savaş.] İLE Sıkıntı, belâ. | Zarar. )


- DARÂ'AT[Ar.] ile ZÜLL[Ar.]


- DARB[Ar.] ile CİNS[Ar.]


- DELGİ(MATKAP[Ar. < MİSKAB]): DARBESİZ ile/değil/yerine/> DARBELİ

( Delme işlemi yapılırken darbe uygulamaz. Delme işlemi yalnızca dönerek yapılır. Genelde basit tadilat işlemleri için kullanılır. Basit delik açma işlemleri ya da vidalama işlemleri için kullanımı yaygındır. [Eğer yüksek devire sahipse o zaman sert malzemelerin delinmesinde de kullanılabilir.] İLE/DEĞİL/YERİNE/> Sert malzemelerin delinmesi işleminde kullanılır. Delme işlemi dönerek ve aynı zamanda ileri geri hareketler ile gerçekleştirilir. Delme işlemi daha hızlı biçimde gerçekleştirilir. Delme işlemi çok daha kolay yapılır. [Beton ya da metal gibi oldukça sert malzemelerin delinmesinde darbeli matkap yeğlenilmelidir. Hem profesyonel, hem de basit tadilatlarda kullanılabilen araçlardır. Farklı watt gücünde olanları bulunur.] )


- DARR[Ar.] ile DARR[Ar.] ile DÂRR[Ar.]

( Sıkıntı, belâ. İLE Zarar. İLE Zararlı. )


- DARR[Ar.] ile DARRÂ'[Ar.]


- DARR[Ar.] ile DURR[Ar.]


- DARRÂ[Ar.] ile BE'SÂ'[Ar.]


- DARRÂ[Ar.] ile MENFAAT[Ar.]

( Mihnet, keder. Şiddet. Belâ. İLE Yarar, kâr, çıkar. )


- DA'VÂ[Ar.] ile DÂV[Ar.]

( Şikâyetçi olarak mahkemeye başvurma. | Sorun, mesele. | Bir konu/sorun üzerinde özel bir düşünce sahibi olma, iddia. İLE Satranç, dama, tavla gibi oyunlarda tutulan sıra, nöbet. | Oyunda sürülen para. | Sövme. | Dâvâ. | Duvar sırası. )


- DAVA ile DAVA
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Ilgın ağacının meyvesi.[Bitkisel boya yapımında kullanılır.] İLE Bükülerek halka biçimine sokulup el ile dirsek arasına geçirilen ve buradan eğrilen yumak. )


- DAVAR[Ar.] ile GELE[Fars.]

( Keçi/koyun sürüsü. )


- DAV/GÛR[Fars.] ile/ve ÂNE[Ar.]

( Yabani eşek. Zebra. İLE/VE Yabani dişil eşek. | Yabani eşek sürüsü. )


- DAVLUMBAZ/TAVLUMBAZ/DAVLUNBAZ[Ar. TABL + Fars. -BÂZ]/KÜLÂH[Fars. < KULAH: Şapka.] değil/yerine/= TÜMSEK/ÇIKINTI

( Mutfak duvarlarında ocak, fırın vb.nin dumanını toplayıp bacaya vermeye yarayan emici ile donatılmış, piramidimsi biçimde çıkıntı. | Ocağın üzerinde, eşya koymaya yarayan raf. | Üzeri oymalı, işlemeli, birkaç gözü olan bir çeşit dolap. | Yandan çarklı vapurların çarklarını örten yarım daire biçimindeki kapak. | Otomobillerin tekerleklerini örten yarım daire biçimindeki kapak. | Kaptan köşkü, gemilerdeki yönetim yeri. | Aralık, antre. | Gözenek. | Yüksek. )


- DAVULLAR'DA:
TRAMPET[İng. < DRUMBEAT] ile/ve KÖS[Fars. < KÛS]/GROSKES ile/ve NAKKARE[Ar.] ile/ve TIMPANO

( İki değnek ile çalınan küçük davul. İLE/VE Büyük davul. İLE/VE Mehterhanede kullanılan davul. İLE/VE Orkestra'da kullanılan davul. )


- DAYK[Ar.] ile DIYK[Ar.]


- DAYK[Ar.] ile HAREC[Ar.]


- DEB[Ar.] ile 'ÂDET[Ar.]


- DEBDÂB[Ar.] ile DEBDÂB[Ar.]

( Davul. İLE Şöhret, azamet. )


- DEDE[Oğuz] ile/= BABA
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]


- DEDİKODU/GIYBET[Ar.] ile/değil/yerine ELEŞTİRİ/TENKİD[Ar.]

( )


- DEDİKODU ile/ve/değil/< TEVÂTÜR[Ar. < VİTR]

( Söylenti. [Olumsuz/istenmeyen.] İLE/VE/DEĞİL Bir haberin/bilgi(nin) yayılması. [Olumludur.] )

( [not] GOSSIP [-] vs./and/but RUMOUR [+] )


- DEF'[Ar.] ile DEFF[Ar.]/DEF[Fars.]/[Ar.]

( Öteye itme, savma, savulma. | Verme, ortadan kaldırma. | Giderme. | Bir dâvâyı savunmak üzere açılan başka bir dâvâ. İLE Tef. Zilli ve pullu bir çembere gerilmiş deriden oluşturulan çalgı, daire. )


- DEFATEN[Ar. DEF-AT[çoğ.] + Fars. -EN] ile/değil DEFAATLE[Ar. DEFA-AT[çoğ.] + Tr. İLE]

( Ansızın, bir kerede, bir çırpıda. İLE/DEĞİL Yineleyerek/tekrarlayarak, defalarca. )


- DEF'ATEN[Ar.] ile DEF'ATEYN[Ar.]

( Bir defada, birden. İLE Şöhret, azamet. )


- DEFTER[Ar.] ile KİTÂB[Ar.]


- DEFTER-DÂR[Ar./Fars.]

( İl'de Maliye Bakanlığı'nın en yüksek memuru. )


- DEHR[Ar.] ile EBED[Ar.]


- DEHR[Ar.] ile MÜDDET[Ar.]


- DEHŞ[Ar.] ile HAYRET[Ar.]


- DELÂLÂT[Ar.] ile DELÂLET[Ar.]

( Yol göstermeler, kılavuzluklar. İLE Gösterme, yol gösterme, kılavuzluk. | İz, işâret. )


- DELÂLET[Ar.] ile DELÎL[Ar.]


- DELÂLET[Ar.] ile EMÂRE[Ar.]


- DELÂLET[Ar.] ile HÜCCET[Ar.]


- DELÂLET[Ar.] ile 'ILLET[Ar.]


- DELÂLET[Ar.] ile İSTİDLÂL[Ar.]


- DELÂLET[Ar.] ile ŞÜBHE[Ar.]


- DELÂLETU'L-ÂYET[Ar.] ile DELÂLETU'L-TAZMÎNU'L-ÂYET[Ar.]


- DELÂLETU'L-KELÂM[Ar.] ile DELÂLETU'L-BURHÂN[Ar.]


- DELGEÇ/ZIMBA[Ar.] ile DELGİ/MATKAP

( Mukavva, kâğıt, kayış, maden gibi şeylerde delik açmaya yarayan araç. İLE Maden, tahta, taş vb. üzerinde delik açmaya yarayan araç. )


- DELİK[Tr.] ile DELÎK[Ar.]

( Dar/küçük açıklık. İLE Gül tohumu. )


- DELÎLU'L-HİTÂB[Ar.] ile FEHVA'L-HİTÂB[Ar.]


- DELK[Ar.] ile DELK[Ar.]

( El ile ovma, sürtme, ovuşturma/ovuşturulma. İLE Eski giysi, yamalı dilenci hırkası. | Dervişlerin giydiği eski aba ve yırtık cübbe. )


- HEZEYAN[Ar.]/DELÜZYON/DELUSION[İng.] değil/yerine/= SANRI


- DELV[Ar.] ile ZENÛB[Ar.]


- DEM[Ar. çoğ. DİMÂ'] ile DEM'[Ar.] ile DEM[Ar.]

( Kan. İLE Gözyaşı. Gözyaşı dökme. İLE Soluk/nefes. | İçki. | An, vakit, saat, zaman. )


- DEM[Ar.] ile DEM[Fars.]

( Kan. İLE An. | Zaman, çağ. | Soluk/nefes. | İçki. | Hazırlanan çayın renk ve koku bakımından, istenilen durumu. | Koku. | Pişirilen yemeklerin, yenilecek kıvama gelmesi. )


- DEM'ÂN[Ar.] ile DEMÂN[Ar.]

( İçi pek dolu, ağzına kadar dolu kap. İLE Heyecanlı, hiddetli. | Kükremiş. | Bağırıp çığırma. | Heybetli, zorlu. | Vakit, zaman. )


- DEMİR ile BAKIR/TUNÇ[< TUÇ]/NUHAS[Ar.]

( ... İLE Atom numarası: 29 | Atom ağırlığı: Cu = 63,54 )

( Bakır/Bronz/Demir üretimin tarihsel gelişimi: M.Ö. 20.000: Cilâlı Taş Devri M.Ö. 10.000: Buzul çağının sona ermesi. M.Ö. 6.000: TÜRKİSTAN/ANO'da bakır devri. M.Ö. 5.500: ELAM'da bakır devri. M.Ö. 5.000: MISIR'da bakır devri. M.Ö. 4.500: TÜRKİSTAN/ULU-KEM'de bronz devri. M.Ö. 2.000: MISIR'da bronz devri. M.Ö. 1.200: MISIR'da demir devri. M.Ö. 1.200: TRUVA'da demir devri. )

( IRON vs. COPPER )


- DEMİR ile/ve/<> NALÇA[Ar., Fars.]

( ... İLE/VE/<> Ayakkabıların altına çakılan demir. )


- DENDENE[Ar.] ile DENDENE[Ar.]

( Sözü, açık söyleme. İLE Ağır ağır, dudak kıpırtısıyla söylenilen söz, mırıltı, homurdanma. )


- DENGGEL ile/= DENGGEL
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Boğum. İLE Yumru. )


- DERDEST[Fars.] (ETMEK) ile BERTARAF[Fars. BER + Ar. TARAF] (ETMEK)

( Tutma, elde etme. | Elde olan, yapılmakta olan. İLE Kaldırılmış, giderilmiş. )


- DER[Fars.] ile -DER[Fars.] ile DERR[Ar.]

( -de, içinde.[DER-ANBAR: Anbarda. | DER-HÂTIR: Hatırda.] | Kapı.[DER-SAADET: İstanbul.] | Mağara. | Kere, defâ. | Cins, çeşit, kısım, nevi. İLE "Yırtan, yırtıcı, yaran, delen" anlamlarına sözcükleri sıfatlaştırır.[PERDE-DER: Perde yırtıcı, edepsiz.] İLE Kimse, kişi. | Güzel iş/eser. )


- DERC[Ar.] (ETMEK) ile/ve/||/<> CEM[Ar.] ETMEK

( Hattatların yazdığı meşk tomarı. )

( Nakışlı kâğıda yazılmış yazı. )

( Sokma, arasına sıkıştırma. | Gazeteye yazma. | Toplama, biriktirme. İLE/VE/||/<> Toplamak. | Bir araya getirmek. )


- DERECE[Ar.]/DEGREE[İng.] değil/yerine/= DİZİL


- DERECE/RADDE[Ar.] / KERTE/KERTİ[İt.] ile/ve/||/<> KERT ile/ve/||/<> İŞARET

( Gemi pusulasında kadranın ayrılmış olduğu on bir derece ve on beş dakika ölçüsünde bir açıya eşit olan otuz iki bölümden her biri. | Derece, radde[Ar.]. | İşaret için yapılmış çentik ya da iz, kerti. İLE Bir uçurumun ya da bir derinliğin keskin kenarı. İLE ... )

( DEGREE vs. ... vs. LEVEL )


- DERİ[Yun.]/CİLT/CİLD[Ar.] ile CİLT

( Ten, deri. İLE Kitap kaplaması. )


- DERİ[Yun.] ile DERÎ[Ar.]

( İnsan ve hayvan gövdesini kaplayan, tüy/kıl ya da pulla kaplı örtü. İLE Farsça'nın düzgünü/fasîhi/sahîhi. | Havası iyi, yeşilliği bol olan dağ eteği. )


- DERS[Ar.] değil/yerine/= ÖĞRENCE/ÖĞREŞ


- DERVİŞ = MURABUT[Ar.]

( ... = Kuzey Afrika'da, dervişlere verilen ad. )


- DESTAN[Fars.] ile KISSA[Ar.]


- DETAY[İng./Fr. < DETAIL]/TEFERRUAT[Ar.] değil/yerine/= AYRINTI/LAR


- DEVÂM[Ar.] ile DEVÂN[Ar.]

( Sürekli/daim olma, bir halde bulunma, sürme. | Sebat. | Bir işe, bir me'muriyete gidip gelme. İLE Koşan, seğirten, hızlı yürüyen. | Koşarak, hızla/sür'atle. )


- DEVÂM[Ar.] ile HULÛD[Ar.]


- DEVAMLI[Ar.] değil/yerine/= SÜREKLİ


- DEVÂT[Ar.] ile/ve/=/||/<> DEVÎT[Ar.]

( Divit. Hokkadaki mürekkebe batırılarak yazı yazmaya yarayan ve değişik ucları olan bir kalem türü. )


- DEVE ile ÂNİS[Ar.]

( ... İLE Büyük ve şişman deve. [Yaşlı kız. | Yaşlı bekâr.] )


- DEVE/TEVE[dvnlgttrk] ile BERCÎS[Ar./Fars.]/BİRCÎS[Ar.]

( ... İLE Sütü çok olan deve. | Müşterî[Sakıt, Erendiz, Jüpiter, Mars] denilen yıldız. )


- DEVE ile NÂB[Ar.]

( ... İLE Yaşlı deve. )


- DEVE ile SÂİBE[Ar.]

( ... İLE Başıboş bırakılmış hayvan, dişil deve. )


- DEVİR/DEVRE[Ar.]/PERİYOT[İng. < PERIOD] değil/yerine/= DÖNEM/ÇEVRİM

( ... DEĞİL/YERİNE/= Sürekli ve düzenli değişme, devir. | Bir elektrik akımının, iletken üzerinde aldığı yol, devre. )


- DEVİR[Ar.] değil/yerine/= ÇAĞ/DÖNEM


- DEVİR[Ar.] ile TESELSÜL[Ar.]

( Dönme, dönüş. | Aktarılma. | Bir malın mülkiyetini ya da bir mal üzerindeki hakkı bir başkasına geçirme. | Bir görevin birinden bir başkasına geçmesi. | Sürekli ve düzenli değişme, çevrim. | Bir hareket, birbirinin aynı olan ve eşit zamanlarda yapılan başka hareketlerden oluştuğunda hareketlerin her biri ya da bunların yapılması için geçen her zaman aralığı, periyot. | Dolaşma. İLE Zincirleme. | Birbirine bağlı, birbiri ile ilgili şeylerin oluşturduğu dizi, sıra, silsile. | Birden fazla kimsenin bir borçtan dolayı sorumlu olması. )


- DEVLET HAZİNESİ[Ar.] değil/yerine/= GENERK AĞIŞI


- DEVLET[Ar.] ile MÜLK[Ar.]


- DEVR[Ar.] ve/||/<> DAİM[Ar.]


- DEVRALMAK[Ar.] değil/yerine/= GEÇİRALMAK


- DEVR-İ HİNDÎ[Ar.] ile DEVR-İ HİNDÎ[Ar.]

( Makam. İLE Güzellikler/güzeller. )


- [Ar.] DEVR-İ REVÂN ile DEVR-İ REVÂN

( Usûl. İLE Dünya. | Devir eden devrân. )