
REÇETELERDE
Kılavuz: Türkçe'si Varken... FaRkLaR
Toplam 7658 FaRk bulunmaktadır
Sayfa 25 / 32
- NÂR[Ar.] ile NÂR[Ar.]
( Ateş, od. | Cehennem. | Yakıcı şey. İLE Nar. )
( ... cum PUNICA GRANATUM )
- NARA[Ar. < NARE] ile/ve/||/<>/> ÇIĞLIK
( Haykırma, bağırma. | Sarhoş ya da külhanbeyi bağırması. İLE/VE/||/<>/> Acı, ince ve keskin selen. )
- NARBÜLBÜLÜ/ARDIÇKUŞU(TURDUS PILARIS[Lat.], ROBIN[İng.], Avrupa ve Asya ormanlarında yaşar.) ile/ve BAYIR KUŞU ile/ve ÇALI KUŞU ile/ve ÇAMURCUN ile/ve DALGIÇ KUŞU ile/ve DEVEKUŞU ile/ve FIRTINA KUŞU ile/ve GELİNKUŞU[Lat. OTOCORIS PENCILLATUS] ile/ve İNCİRKUŞU[Lat. ANTHUS TRIVIALIS] ile/ve İSHAK KUŞU/BATAKLIKBAYKUŞU[Fars. ŞEB-ÂVÎZ][ayağından asılarak başaşağı sarkar ve öter] ile/ve KARDİNALKUŞU ile/ve KARİYAMA(Güney Amerika'da) ile/ve KAŞIK GAGA ile/ve KAŞIKCI KUŞU ile/ve KEDİKUŞU ile/ve KELAYNAK[Sadece bu üç yerde: BİRECİK-URFA, FAS, PALMİRA ÇÖLLERİ-SURİYE][Lat. GERONTICUS EREMITA]17 Şubat, Birecik'te, Kelaynak Günü'dür! ile/ve KUYRUKKAKAN[Afrika ile/ve Asya'da][Lat. SAXICOLA] ile/ve MALURUS[Avustralya'da] ile/ve MAMO[Hawaii'de] ile/ve MANAKİN[Amerika'da] ile/ve MİNO[Asya'da] ile/ve MOA ile/ve MOHO ile/ve MUHABBET KUŞU ile/ve ÖRÜMCEK KUŞU[Lat. LANIUS] ile/ve TARLA KUŞU ile/ve YAĞMUR KUŞU ile/ve ALICI KUŞ ile/ve BOĞMAKLI KUŞ ile/ve MAKARALI KUŞ ile/ve SAKSAĞAN(AK'AK[Ar.], PÎSE[Fars.], PICA PICA[Lat.]) ile/ve SAKARMEKE ile/ve SIĞIRCIK(MÜRG-İ ZÎREK/ZÎREK-SÂR, LÂLESAR[Fars.], STURNUS VULGARIS[Lat.]) ile/ve İBİBİK, ÇAVUŞ KUŞU, HÜDHÜD[çoğ. HEDÂHİD][HÛC-I HÜDHÜD:
İbibik ibiği.](EBÜRREBÎ', UPUPA EPOPS[Lat.]) ile/ve ÖZKUŞU ile/ve PAPUÇGAGA[Afrika'da] ile/ve POTU(Güney Amerika'da) ile/ve POYRAZKUŞU ile/ve SUBAKALI ile/ve TORGU ile/ve TURAKO/MUZCUL(Afrika'da yaşar.) ile/ve UZUNBACAK ile/ve ÜVEYİK(TURTLE DOVE[İng.], STREPTOPELIA TURTUR[Lat.]) ile/ve YEŞİLBAŞ
( Kolombiya'da, dünyadaki tüm ülkelerdeki kuş türlerinden daha fazla kuş türü bulunur. )
- NÂRCÎL[Ar.] ile NÂRÇÎL[Ar.]
( Hindistan cevizi. İLE Hindistan cevizi. )
- NARENCİYE[Ar.] değil/yerine/= TURUNÇGİLLER
- NARU = YÖN
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
- NÂS[Ar.] ile/ve/||/<> İHTİYÂR[Ar.]
- NÂS[Ar. < İNS] ile NAS/NASS[Ar. < NUSÛS] ile NA'S/NA'SE[Ar.]
( Kişiler, halk, herkes. İLE Açıklık, sarihlik, kat'îlik. | Anlamında açıklık, kesinlik bulunan Kur'an-ı Kerîm ayetinin delil olarak gösterileni. | [felsefe] İnak, dogma. | [eskiden] Sadece bir anlama gelen sözcük. İLE Uykusu gelme, uyku bastırma, ımızganma. | Zayıflık, bitkinlik, kuvvetsizlik. )
- NÂS[Ar.] ile SUBE[Ar.]
- NÂS[Ar.] ile VERÂ[Ar.]
- NASAF[Ar.] ile NÂ-SÂF[Fars. Ar.]
( Uşak, hizmetçi. İLE Saf/hâlis olmayan, karışık. | Kirli, pis. )
- NASFET/NISFET[Ar.] değil/yerine/= HAK VE ADÂLETE UYGUNLUK
- NAŞİ[Ar.] değil/yerine/= ÖTÜRÜ/DOLAYI
- NÂSİH[Ar. < NESH] ile NASÎH[Ar. çoğ. NUSAHÂ]
( İptal eden, nesh eden. | Kopyasını çıkaran, istinsâh eden. İLE Öğüt veren, nasihat eden. )
- NASİHAT ile/ve/||/<> NASİP[Ar. NASİB]
- NASİHAT ile TEMBİH[Ar. < TENBİH]
( Öğüt. İLE Uyarı, uyarma, uyarım. )
- NÂSİK[Ar. < NESAK] ile NÂSİK[Ar.]
( Düzenleyen, tertip eden. İLE Allah yolunda ibâdet eden, dine bağlı. )
- NÂSİL[Ar. < NESAK] ile NÂSİR[Ar. < NESR] ile NASÎR[Ar. < NASR] ile NASL[Ar. çoğ. NİSÂL, NUSÛL] ile NASR[Ar.]
( Kıl dökücü ilâç. İLE Yayan, saçan. | Düzyazı/nesir yazan. İLE Yardımcı, nusret eden. İLE Ok, kargı, temren gibi şeylerin ucundaki sivri demir. İLE Yardım. | Üstünlük. )
- NASİP/KISMET[Ar.] değil/yerine/= KUTPAY/YAZGIPAY
- NASIP[Ar.] değil/yerine/= ATAMA
- NASİR[Ar.] değil/yerine/= DÜZYAZAR
- NASÎR[Ar.] ile VELÎ[Ar.]
- NÂS(I)R[Ar.] ile YARDIMCI, YARDIM EDEN
( YARDIMCI, YARDIM EDEN )
- NASRANİ[Ar.] değil/yerine/= HRİSTİYAN
- NAT'[Ar. çoğ. ENTÂ', NUTÛ'] ile NA'T[Ar. çoğ. NUÛT]
( Sofra bezi. | Meşinden yapılan döşek.[Fr. NATTE] İLE Bir şeyi överek/medhederek anlatma, vasıflandırma. | Hz. Muhammed'i övmek üzere yazılan şiirler. )
- NATS[Ar.] ile NATŞ[Ar.]
( Nadas. İLE Bünyenin gücü ve şiddeti. )
- TABİÎ[Ar.]/NATÜREL[İng. < NATURAL] değil/yerine/= DOĞAL
- NÂY[Ar.] ile -NÂY/NÂ-[Ar.] ile NA'Y[Ar.]
( Kamış. | Ney, kamıştan yapılan düdük. İLE Sözcüğün başına getirilerek sözcüğü olumsuzlaştıran bir edat. İLE Ölüm haberi getirme. )
- NA'Z/İNTİÂZ[Ar.] ile NÂZ[Ar.]
( Güçlenme, kıvama gelme. | Kalkma. İLE Kendini beğendirmek için takınılan yapmacık. | Bir şeyi beğeniyormuş gibi görünme. | Şımarıklık. | Yalvarma, ricâ. )
- NAZAR[Ar.] değil/yerine/= BAKMA, GÖZ ATMA | DÜŞÜNME | GÖZ DEĞME
- NAZAR[Ar.] ile RÜ'YET[Ar.]
- NAZAR[Ar.] ile TE'EMMÜL[Ar.]
- NAZAR/NAZÂRET[Ar.] ile NAZAR[Ar. çoğ. ENZÂR]
( Altın. | Tazelik. İLE Bakma, göz atma. | Düşünme. | Göz değme. | İltifat. | İtibar. | Yan bakış. | Güzel, dilber. )
- NÂZİK[Ar.] değil/yerine/= İNCELİKLİ
- NÂZİL[Ar. < NÜZÛL] ile NAZÎR[Ar.] ile NAZÎR[Ar. < NAZAR]
( Yukarıdan aşağı inen/inici. | Bir yere konan, bir yerde konaklayan. | [müzikte] İnici, tizden pese doğru giden dizi. İLE Taze. | Altın. İLE Benzer, eş. )
- NE?[Ar.] ile NE[Ar.]
( ... İLE Değil, yok. )
- NEÂB[Ar.] ile ...
( Karga yavrusu. | Karga ya da horoz gibi ötme. )
- NEBÂİL[Ar. < NEBÎLE] ile NEBÂİR[Ar. < NEBÎRE]
( Yüceler, yüksekler. İLE Torunlar. )
- NEBÂT[Ar. çoğ. NEBÂTÂT] ile NEBÂT[Ar.]
( Topraktan çıkan/biten her türlü şey, bitki. İLE Nöbet şekeri. )
- NEBÎ[Ar. < NEBE | çoğ. ENBİYÂ] ile NEBÎH[Ar.]
( Haberci. | Peygamber. İLE Ünlü, onurlu/şerefli. )
- NEBÎL[Ar.] ile NEBÎR[Ar.]
( Yüksek yetenek ve onur sahibi. | Akıllı, anlayışlı. | Bilgili ve erdemli. İLE Torun. )
- NEBİSE[Ar.] ile NEBİSE[Ar.]
( Kız torun. İLE Kuyu toprağı. | Irmak toprağı. )
- NEBL[Ar.] ile NEBR[Ar.]
( Ok. | Ok yapma. İLE Yükseğe çıkarma, kaldırma, yükseltme, sesi yükselme. | Korkup çığlık atma, haykırma. )
- NEBZ[Ar.] ile TARH[Ar.]
- NECÂT[Ar.] ile TEHALLUS[Ar.]
- NECD[Ar.] ile Necd[Ar.]
( Yüksek yer. | Yiğitlik durumu. | Gamlılık. | Yol. İLE Arap Yarımadası'nın orta bölgesi. )
- NECİS[Ar.] ile NECÎS[Ar.]
( Pis, murdar. İLE Pis, kirli, murdar. | Onulmaz hastalık. )
- NECVÂ[Ar.] ile SIRR[Ar.]
- NEDÂMET[Ar.]/PİŞMANLIK[Fars.] değil/yerine/= ÖKÜNÇ
- NEDBE[Ar. çoğ. NEDEB, NÜDÛB] ile NEDEBE[Ar.] ile NEDEBÎ[Ar.]
( Yara izi. İLE Yara/kırık yeri. İLE Yara izi ile ilgili. )
- NEDEM[Ar.] ile TEVBE[Ar.]
- NEDF[Ar.] ile NEDFÎ[Ar.] ile NEDÎF[Ar. < NEDF]
( Pamuk atma/ditme. İLE Didilmiş/nedfolunmuş yün topağı. İLE Atılmış pamuk, yün. )
- NEDÎM[Ar.] ile Nedîm
( Meclis/sohbet arkadaşı. | Büyükleri, fıkra ve öyküleriyle eğlendiren. | Güzel, öykü anlatan, tatlı konuşan. | Yeniçeri ocağına yeni yazılan. İLE Osmanlı şairlerindendir. [öl. 1730] )
- NEDİM/E[Ar.] ile/ve/||/<> SAĞDIÇ
( Sohbet erbabı. | Yardımcı kadın. | Düğünde, geline kılavuzluk eden kişi. İLE/VE/||/<> Düğünde, gelin ya da damada/güveye kılavuzluk eden kişi. )
- NEDY[Ar.] ile MECLİS[Ar.] ile MUKÂME[Ar.]
- NEFEL[Ar.] ile NEFER[Ar.]
( Düşmandan alınan mal. | Ülül-emrin iznini almadan düşmana karşı çıkan, sayısı az bir topluluk. İLE Bir adam, tek kişi. | Rütbesi olmayan asker, er. | İnsan sayısı bildiren sözler için kullanılır. )
- NEFER[Ar.] ile RAHT[Ar.]
- NEFFÂ'[Ar. < NEF] ile NEFFÂH[Ar.]
( Çıkarı çok olan. İLE Hayırlı, hayır ve iyilik sahibi. | Kokusu çok. )
- NEFH[Ar.] ile NEFH[Ar.]
( Güzel kokunun yayılması. | Rüzgârın esmesi. İLE Üfürme. | Boru vs. üfleme. )
- NEFHA[Ar. çoğ. NEFEHÂT] ile NEFHA[Ar.]
( Güzel koku. | Bir esim yel, rüzgârın bir kere esmesi. | Üfürük, soluk üfürme. İLE Üfürük. | Karın şişmesi, şişkinlik. )
- NEF'Î[Ar. < NEF] ile Nef'î[Ar.]
( Çıkar ile ilgili, yararcı. İLE Divan Edebiyatı'nın en yüksek kasidecisi. [öl. 1634][IV. Murat döneminde, Bayram Paşa tarafından, bir hicvinden dolayı boğdurularak öldürtülmüştür.] )
- NEFL[Ar.] ile NEFR[Ar.]
( Fazladan, vacib olmayan ibadet. İLE Ürküp kaçma. | İğrenme, tiksinme. )
- NEFS[Ar.] ile NEFS[Ar.]
( Tükürükle üfleme. Üfleme. İLE Can, yaşam/hayat. | Kişinin yeme-içme gibi dirimsel gereksinimleri. | Kendi, kişi. | Asıl, maya, töz/cevher. | Bir şeyin ta kendi. | Döl suyu. | İç, iç taraf. | Bir kentin içinden olan kişi. )
- NEFZ[Ar.] ile NEFZ[Ar.]
( Saçma, yayma. İLE Meyveli bir ağacı sallama. | Giysinin tozunu silkme. | Hastalık nöbetiyle titreme. | Kur'ân-ı Kerîm'i hatmetme. | Bir şeyi inceleme. )
- NEGLEKT/NEGLECT[İng.]/İHMAL[Ar.] değil/yerine/= BOŞLAMA
- NEHÂR[Ar.] ile YEVM[Ar.]
- NEHİR[Ar.] değil/yerine/= IRMAK
- NEHK[Ar.] ile NEHK[Ar.]
( Yıpratma/yıpranma. | Bir şeyi aşırı ölçüde kullanma. | Cezalandırma, işkence etme. | Zayıflayıp güçten düşme. İLE Eşek anırtısı. )
- NEHM[Ar.] ile ...
( Horlayarak soluma, hırıltılı soluk alma. | Kükreme. )
- NEHS/NEHŞ/NEHŞE[Ar.] ile ...
( Yılan sokması. )
- NEHZ/NEHZÂT[Ar.] ile NEHZAT[Ar.]
( Davranma, kalkışma. İLE Hareket, yola çıkma. )
- NEKABET["ka" uzun okunur] ile NEKÂBET[Ar.]
( Ululuk, bir topluluğun durumunu takip eden büyük kimselerin durumu/özelliği. | Belirli kesimlerin başları. | Sapma, vazgeçme, yön değiştirme. İLE Dönme, vazgeçme, cayma. )
- NEKAİS[Ar. < NAKÎSA]["ka" uzun okunur] ile NEKAİZ[Ar. < NAKÎZA]["ka" uzun okunur]
( Eksiklikler, noksanlar. İLE Birbirine zıt olan, birbirini çelen şeyler. )
- NEKÎR[>< MA'RUF] >ile Nekîr[Ar. < NEKRE] >ile NEKR[Ar.]
( Bilinmemiş şey. İLE Mezarda ölüleri sorguya çekecek olan iki melekten birinin adı. | Tanınmamış, inkâr edilmiş. İLE Zeki, anlayışlı, akıllı. )
- NEKL[Ar.] ile NEKR[Ar.]
( ... İLE Zeki, anlayışlı, akıllı. )
- NEKS[Ar.] ile NEKS[Ar.] ile NEKS[Ar.] ile NEKZ[Ar.]
( Çok çekinme, kaçınma. İLE Ters çevirme, başaşağı etme, altüst etme. | Geri dönme. | Hastalığın geri dönmesi, depreşmesi.[NÜKS] İLE Ayırma, parçalama, parçalara bölme. İLE Çok çabalama, gayret etme. )
- NEMESE/HEMS[Ar.]/WHISPER[İng.] değil/yerine/= FISILDAMA
( Fısıldama. )
- NEM[Fars.]/RUTUBET[Ar.] değil/yerine/= YAŞLIK
( Havada bulunan su buharı. | Hafif ıslaklık. )
- NE/NEGÜ/NÜ ile NE/MA[Ar.] ile NEÇE ile NEME ile NEÇÜK/NELÜK ile NEREK ile NETEG
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Ne? İLE Acaba öyle mi? İLE Kaç? İLE Bilmem. İLE Niçin? İLE Ne gerek? İLE Nasıl? )
- NENG ile/ve/||/<>/> NENG
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Nesne, şey. İLE/VE/||/<>/> Mal ya da zenginlik. )
- NES'[Ar.] ile NEZ'[Ar.]
( "Eşhür-ül-Hurum"un muayyen vaktini geçirme. İLE Bir şeyi yerinden koparma, sökme. | Kaldırma, yok etme. | Bozma. | Halkı birbirine düşürme. )
- NEŞİD/E[Ar.] ile/ve/||/<> NEŞİT[Ar.]
( Bir toplulukta, okunmaya değer şiir. | Atasözü derecesinde kullanılan ünlü beyit ya da mısra. | [müzik] Eski Arap müziğinde usullü olmak koşuluyla, kendiliğinden ya da hazırlanarak söylenilen güfteli müzik yapıtı. İLE Sevinçli, neşeli, şenlikli. )
- NESİK[Ar.] ile NESÎK[Ar.]
( Düzenli/nizamlı. | Bezenmiş, süslü. İLE Altın. | Gümüş. )
- NESİL[Ar.]/BATIN/JENERASYON[İng./Fr. < GENERATION] değil/yerine/= KUŞAK/GÖBEK
- NESİL/KUŞAK/AHLÂF[Ar. < HALEF]
( Bir nesil üretir/tutar, bir nesil tüketir/harcar. )
( Bir nesilin çözümü, bir sonraki nesilin aksiyomudur. )
- NESİL[Ar.] değil/yerine/= KUŞAK
- NESÎMÎ[Ar.] ile Nesîmî[Ar.]
( Hafif ve lâfif esen rüzgârla ilgili. İLE XIV. yüzyılın en büyük Türk şairlerindendir.[öl. 1417/1418] )
- NESİR[Ar.] ile NESÎR[Ar.]
( Düzyazı. İLE Hayvan aksırması. )
- NESÎR[Ar.] ile NESİR
( Hayvan aksırması. İLE Düz yazı. )
- NEŞİR[Ar.] değil/yerine/= YAYIM
- NESL[Ar. çoğ. ENSÂL] ile NESR[Ar. çoğ. ENSÜR, NÜSÛR, NİSÂR] ile NESR[Ar.] ile NEŞR[Ar.]
( Kuşak, nesil. İLE Akbaba. | Kartal. | Nûh kavminin putlarından biri. İLE Yayma, saçma. | Manzum olmayan söz. )
- NEŞR[Ar. çoğ. NÜŞÛR] ile/ve/||/<>/> NEŞREN[Ar.] ile/ve/||/<>/> NEŞRÎ[Ar.] ile/ve/||/<>/> NEŞRÎYAT[Ar. < NEŞR]
( Yayma, dağıtma, saçma, açma. | Herkese duyurma. | Gazeteye yazma, yazdırma. | Kıyamette tüm bireylerin dirilmesi. İLE/VE/||/<>/> Neşir yoluyla. İLE/VE/||/<>/> Neşir ile ilgili. İLE/VE/||/<>/> Yayın, yazılan şeyler. | Basılıp dağıtılan yazılar/makaleler, yapıtlar/eserler. )
- NEŞTER[Fars.]/TECRİH[Ar.] BIÇAĞI/BİSTURİ[< Fr.]/SCALPEL[İng.] = BIÇAK
- NETÂC[Ar.] ile ...
( Hayvanın kendi kendine doğurması. )
- NETİCE[Ar.] değil/yerine/= SONUÇ
- NEV[Ar.] ile NEV'[Ar. çoğ. ENVÂ']
( Yeni. | Yeni, son zamanlarda çıkmış. | Taze, körpe. İLE Çeşit, tür. | Cins. | Sınıf. )
- NEVÂFİS[Ar. < NEFSÂ] ile NEVÂFİZ[Ar. < NÂFİZE]
( Loğusalar. İLE Nüfuz edici şeyler. )
- NEVÂHÎ[Ar. < NÂHİYE] ile NEVÂHÎ[Ar. < NEHY]
( Yanlar, taraflar. Bucaklar, nâhiyeler. İLE Yasak şeyler. )
- NEVÂHİK[Ar. < NÂHİKA] ile ...
( Dudaklı hayvanların göz pınarları. )
- NEVÂİR[Ar. < NÂİRE] ile NEVÂÎR[Ar. < NÂÛRE]
( Ateşler, alevler. İLE Bostan dolapları. )
- NEVÂKIS[Ar. < NAKÎSA] ile NEVÂKIS[Ar. < NÂKİS] ile NEVÂKÎS[Ar. < NÂKUS]
( Eksikler, noksanlar. İLE Başlarını sürekli önüne eğen adamlar. İLE İbâdet zamanlarında kilisede çalınan çanlar. )
- NEVÂTÎ[Ar. < NÛTÎ] ile NEVÂTÎR[Ar. < NÂTÛR]
( Gemiciler. İLE Hamam hizmetlileri, natırlar. | Bostan bekçileri. )
- NEVBET[Ar. < NÜVEB] ile NEVBET[Fars.]
( Sıra, sıra ile görülen iş. | Hastalık ateşi. | Zaman zaman ortaya çıkan aynı cinsten fizyolojik bozuklukların hepsi. | Nokta hizmeti, karakol. İLE Resmî ya da saray ve konak gibi bazı belirli yerlerde ve belirli zamanlarda çalınan davul, dümbelek gibi şeyler, seferlerde çalınan askerî mızıka, bando. )
- NEVEND[Ar. < NÜVEB][Fars.] ile LEVEND[LEVENDÂN][Fars.]
( Hızlı giden at. | Postacı, atlı postacı. İLE Yeniçeri devrinde deniz erlerine verilen bir ad. | Zamanında, Venedik'lilerin, doğu bölgelerinden, maaşla topladıkları deniz askeri. | Tembel. | Ayyaş, içkici. | Zampara. | Kabadayı. | Hizmetçi, gündelikçi, çırak. | Namussuz kadın. | İbne. [Türkçe'de kullanılan anlamlar, Farsça'da yoktur!] )
- NEVH[Ar. < NÂİHA] ile NEVH[Ar.]
( Ağıt yakan, ağlayan hanımlar. İLE Ölüye avaz avaz ağlama. | Güvercinin nağma ile ötmesi. )
- NEVHÂT[Ar. < NEVHA] ile NEV-HATT[Fars., Ar.]
( Ölüye yüklsek sesle ağlamalar. İLE Sakal başı yeni çıkmaya başlamış genç. )
- NEVÎ[Ar. < NEV] ile NEV'Î[Fars.] ile Nev'î[Ar.]
( Türü/nevi ile, çeşitle, cinsle, sınıfla ilgili. İLE Yenilik. İLE Müderrislik, kadılık, kazaskerlik görevlerinde bulunmuştur. Divânı, edebi risaleleri ve bazı ilmi eserleri vardır.[1533 - 1599] )
- NEVRÂ[Ar. < NEVR] ile NEV-RÂH[Fars.]
( Parlak. İLE Yeni yolcu, ilk olarak yolculuğa çıkan. | Yeni yol. )
- NEY ile/ve MISKAL[Ar.]/MÛSÎKÂR[Fars.]["ka" uzun okunur]
( MÛSÎKÂR KUŞU: Gagasındaki deliklerden çıkan uyumlu sesten. )
( ... İLE/VE Mizmar çeşidinden sıra, kalem, düdük, kaval. Dervişlere özel bir saz. | Rüzgâr estikçe, gagasındaki deliklerden türlü türlü ses çıkardığından dolayı, "mûsikî" sözünün de bundan alındığı söylenilegelen bir kuş. | Adı anonim bir Edvâr-ı İlm-i Musıkî'de geçen makam. )
- [ne yazık ki]
ÖFKE ile/ve/||/<> İFRİT[Ar.]
( ... İLE/VE/||/<> Doğu masal ve efsanelerinde kötü, korkunç yaratık. | Öfkeli, ortalığı birbirine katan kişi. | İçini kemiren, meşgul eden şey. )
- NEY/NÂY/MİZMÂR[Ar.] [akordlarına göre]:
BOLÂHENK/NISF/NISFİYE ile/ve SÜPÜRDE ile/ve MÜSTAHSEN ile/ve KIZ NEYİ ile/ve MANSUR ile/ve ŞAH ile/ve DÂVUT
( Ney'in kendi sesi yoktur. )
( Ney'in sesi HÛ'dur. )
( Ney, ahadiyetin sesidir. )
( Ney Forum [ http://neyforum.net ] )
( Ney Derneği [ http://neyforum.biz ] )
( REED FLUTE )
- NEZ'[Ar.] ile NEZ'[Ar.]
( Bozma, halkı birbirine düşürme. İLE Bir şeyi yerinden koparma, sökme. | Kaldırma, yok etme. | Can çekişme. )
- İNCELİK/NEZÂKET[Ar.] ile/<> İKİYÜZLÜLÜK/RİYÂ[Ar.]
( Nezâkette, çoğunlukla, bir parça ikiyüzlülük saklıdır/vardır. )
- NEZÂRET[Ar. < NAZAR] ile/ve/<> VEKÂLET/VEKİLLİK[Ar.]
( Bakma, bakış, etrafı görme, seyir. | Gözetme, gözden geçirme, denetim. | İdâre, reislik. | Nâzırlık, vekillik. İLE/VE/<> Başkasının işini görmeye görevli ve/ya da yetkili olma. | Birini, kendi yerine geçirme. | Birinin yerini tutma. | Vekillik, nezâret. | Vekilin, görev yaptığı yer/bina. )
- NEZÂRET[Ar.] ile NEZÂRET[Ar. < NAZAR]
( Tazelik, parlaklık. İLE Bakma, bakış, etrafı görme, seyir. | Gözetme, gözden geçirme, denetim, kontrol. | İdare, reislik. | Bakanlık/nâzırlık, vekillik. )
- NEZİF[Ar. < NEZF] değil/yerine/= KANAMA
( Gövdenin herhangi bir yerinden kan akması, kan gelmesi. | Manevi acıların yeniden etkisini duyurması, depreşmesi. )
- NEZÎL[Ar. < NÜZL] ile NEZÎR[Ar. < NEZR | çoğ. NÜZERÂ, NÜZÜR]
( Konuk, misafir. İLE Birini, doğru yola sokmak için gözdağı vererek korkutma. | Hz. Muhammed'in adlarından. )
- NEZLE/DUMAĞI/TUMAĞI/İNGİN/ZÜKÂM[Ar.] ile ALERJİ
- NEZLE/DUMAĞI/TUMAĞI/İNGİN/ZÜKÂM[Ar.] ile GRİP ile KORONA(CORONA)/COVID-19 ile HANTA
( NEZLE
Nedeni: Çok sayıda virüs bu hastalığa yol açabilir.
Zamanı: Yılın her zamanı.
Yayılma şekli: Burun ya da ağız yoluyla giren zerreler.
Kuluçka Süresi: İki haftaya kadar çıkabilir.
Ateş: Zaman zaman.
Üşüme: Nadiren.
Kas Ağrısı: Zaman zaman.
Boğaz Ağrısı: Hafif ve aralıklı.
Öksürme: Yaygın.
İshal: Yaygın olabilir.
Kusma: Yaygın olabilir.
Zatürree: Hiç yaygın değil.
Tedavi: Belirtilere karşı reçetesiz ilâçlar.
Önlem: Elleri dikkatle yıkamak.
İLE
GRİP
Nedeni: A ya da B grip virüsü.
Zamanı: Sonbahar ve kış sonu.
Yayılma şekli: Burun ya da ağız yoluyla giren zerreler.
Kuluçka Süresi: İki gün.
Ateş: Genelde her zaman.
Üşüme: Yaygın.
Kas Ağrısı: Yaygın ve bazen ağır.
Boğaz Ağrısı: Acı verici ve daha inatçı.
Öksürme: Yaygın.
İshal: Yaygın değil.
Kusma: Genellikle görülmez.
Zatürree: Meydana gelebilir.
Tedavi: A... ya da R...
Önlem: Elleri dikkatle yıkamak. | Grip aşısı. )
( )
( )
( )
( )
( NEVÂZİL, SÜTÂ', ZÜKÂM ile ... ile ... )
- NİDÂ[Ar.] ile SIYÂH[Ar.]
- NİHÂYET-İ AZM[Ar.] değil/yerine/= KEMİK UCU
( Kemik ucu. )
- NIJDAG = BİLEGİTAŞI
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
- NİKAB["ka" uzun okunur] ile NİKÂB[Ar.]
( Peçe, yüz örtüsü. | Perde, örtü. İLE Kuşçu eldiveni. )
- NİKABET[Ar. < NAKABET | çoğ. NUKABÂ] ile NİKÂBET[Ar.]
( Bir kavim ya da kabilenin reisi ya da vekili. | Bir tekkede, şeyhin, yardımcısı olan en eski dervişi ya da dedesi. İLE Rüzgârın, ters yönlerden esmesi. )
- NİKAT[Ar. < NOKTA]["ka" uzun okunur] ile NİKÂT[Ar. < NÜKTE]
( Noktalar. İLE Herkesin anlayamadığı ince anlamlar. | İnce anlamlı, zarif ve şakalı sözler. )
- NİKRİS/NİKRÎS[Ar. < NEKARÎS] ile NÎKRÎZ/NÎRÎZ[Fars.]
( Ayak parmaklarında, topuklarda ve eklemlerde meydana gelen ağrılı hastalık. [Fr. GOUTTE] İLE Türk müziğinin en eski bileşik makamlarından. )
- Nîl ile NÎL[Ar.]
( Mısır'da geçen, Akdeniz'e dökülen ünlü ırmak. İLE Çivit otu. )
- NİMÂL[Ar. < NEML] ile NİMÂR[Ar. < NİMR]
( Karıncalar. İLE Kaplanlar. )
- NİMET[Ar.] değil/yerine/= ERGİ
- NİMET[Ar.] ve/<> RAHMET[Ar.]
- NİSÂL[Ar. < NASL] ile NİSÂR[Ar.] ile -NİSÂR[Ar.]
( Temrenler, ok, kargı gibi şeylerin uclarındaki sivri demirler. İLE Saçma, serpme. | Saçı, düğünde saçılan para. İLE "Saçan/saçıcı" anlamlarına sözcükleri sıfatlandırır.[PERTEV-NİSÂR: Işık saçan.] )
- NISF[Ar.]/NİM[Fars.] ile/ve/||/<>/> ADL/ADÂLET
( Bir şeyin yarısı. İLE/VE/||/<>/> Hakkın/payın doğru dağıtılması, ait olduğu yere/kişiye teslim edilmesi. )
- NİSYÂN[Ar.] ile SEHV[Ar.]
- NİSYÂN[Ar.] değil/yerine/= UNUTUŞ
- NİYÂBE[Ar.] ile NİYÂBET[Ar.]
( Nöbet. İLE Vekillik, vekâlet, nâiblik. | Kadı vekilliği, kadılık. )
- NİYÂM[Ar. < NEVM, NÂİM] ile NİYÂM[Fars.]
( Uyuyanlar, uykuda olanlar. İLE Kın, kılıö kını, kılıf. )
- NİYÂZÎ[Fars. | çoğ. NİYÂZİYÂN] ile Niyâzî[Ar.] ile Niyazî[MISRÎ]
( Yalvarıcı, niyaz edici. | Sevgili. İLE XV. yüzyılın divan şairlerindendir. İLE XVIII. yüzyılın büyük Türk mutasavvıfı. )
- NİZAM[Ar.] değil/yerine/= DÜZEN
- NÖBET[Ar.] değil/yerine/= KEŞİK
- NOKTA[Ar. < NUKTA] değil/yerine/= DURA, İMYER
- NOM ile DİN
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
- NÜFUS[Ar.]/POPÜLASYON[İng./Fr. < POPULATION] değil/yerine/= ÇOĞA | TOPLULUK
- NÜFÛS[Ar. < NEFS] ile NÜFÛZ/İÇEGEÇİ[Ar.]
( Canlar. | Kişiler. İLE İçe geçme/işleme. | Sözü geçme/dinlenme. )
- NUHÂT[Ar. < NÂHÎ] ile NUHÂT[Ar.]
( Sözdizimi/nahiv/sentaks âlimleri. İLE Hıçkırma. )
- NUHLE[Ar.] ile NUHRE[Ar.]
( Din şubesi, mezhep. | Çeyiz, düğün hediyesi. İLE Kemik dokusunun çürümesi. )
- NÜHÛL[Ar. < NAHL] ile NÜHÛR[Ar. < NAHR] ile NÜHÛR[Ar. < NAHR] ile NÜHÛR[Fars.]
( Arılar, bal arıları. | Çok zayıflı, arıklık, lâgarlık. İLE Kurbanlar. İLE Akarsular, çaylar, ırmaklar. İLE Göz. )
- NÜKET[Ar. < NÜKTE] ile NÜKHET/NEKHET[Ar.]
( Nükteler, herkesin anlayamayacağı ince, zarif, anlamlı sözler. İLE Koku. | Ağız kokusu. )
- NÛN[Ar. | çoğ. NİNÂN], SEMEK[Ar. çoğ. ESMÂK, SİMÂK], MÂHÎ[Fars.], EL PEZ[İsp.] ile ...
( BALIK )
- NUR/ZİYÂ[Ar.] değil/yerine/= IŞIK/AYDINLIK
- NUS değil NUSH[Ar.](ÖĞÜT/NASİHAT)
- NÜZHE[Ar.] ile NÜZHET[Ar.]
( Kanuna benzer bir saz. İLE Neşe, eğlence, eğlenilecek yerlere gidip gezme. | Tazelik, sevinç, ferahlık. )
- NÜZL[Ar. çoğ. ENZÂL] ile NÜZÛL[Ar.]
( Konak yeri. | Misafir için hazırlanan yemek. İLE Aşağı inme. | Konağa inme, konaklama. | İnme, felç. )
- NÜZÛL[Ar.] ile İNME
- NÜZÛR[Ar. < NEZR] ile NÜZÛR/NÜZERÂ[Ar. < NEZÎR]
( Adaklar, adamalar. İLE Doğru yola getirmek üzere gözdağı vermeler, korkutmalar. )
- O ile VA ile OB OB
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Bir buyruğun yerine getirilmesinin reddedildiğini belirten ilgeç. İLE Birinin başka birine verdiği buyruğun yadsınmasına ilişkin ikinci kişinin kullandığı bir reddetme ilgeci. İLE Bir şey hakkında palavra atana ve kanıtlayamayana söylenen söz. )
- OBA[Oğuz] ile OGUŞ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Kavim. İLE Boy. )
- ZULMET-İ CEHL-İ İLTİZAM[Ar.]/OBSKÜRANTİZM[İng. < OBSCURANTISM] değil/yerine/= BİLMESİNLERCİLİK
- OBUZ ile OY OBUZ ile OBUZLUG
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Engebeli, bozuk arazi. İLE Sarp arazi. İLE Arazisi sarp olan ülke. )
- ODGUÇ ile OTUNG ile OTUNGLUK/OTUNGLUQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Yanan odun parçası. İLE Odun. İLE Odunluk. )
- ODUG ile ODUGLUK/ODUGLUQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Uyanık[uyumayan]. İLE Uyanıklık ya da bilinçlilik. )
- OGAR ile OR ile OY
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Alnında beyaz bir leke olan.[at] İLE Rengi parlak kırmızımsı kahverengi ile koyu sarı arasında olan.[at] İLE Kül renginde.[at] )
- OGLA[Argu] ile OGLAGU
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Genç erkek. İLE Bolluk içinde büyümüş ya da buna alışmış kişi. )
- OGLI ile HAVUÇ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Yabani havuç.[Kaşgar kenti yakınlarında yetişen, beyaz ve tatlı bir havuç.] İLE ... )
- OGRAK/OGRAQ ile
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Kara yıgaç/Qara yıgaç adındaki bir sınır bölgesinde yaşayan bir Türk kavmi. İLE ... )
- OGRUG ile OGRUG ile OGRUG/OVRUG/OWRUG
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( İlk.[OGRUG SÜNGÜBİ: Boyundaki ilk omur.] İLE Vadinin kıvrımı. İLE Kenar, sivri çıkıntı. )
- OGULÇUK/OGULÇUQ ile OGULMUK/OGULMUQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Rahim. İLE Fasulyenin etrafına sarıldığı, destekleyici düz çubuk, sırık. )
- OGUZ ile OĞUZ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Bir Türk kavmi. | Türkmen. )
( [Yirmiiki koldan oluşur.] kınık/qınıq
kayıg/qayıg
bayundur
eve/yeve/ewe/yewe
salgur
afşar
begtili
bugduz
bayat
yazgır
eymür
kara bölük/qara bölük
alka bölük/alqa bölük
igdir
üregir/yüregir
tutırka/tutırqa
ula yondlug
toger
beçenek
çuvuldar
çepni
çaruqlug )
- OKIMAK/OQIMAQ ile OKIMAK/OQIMAQ ile OKIMAK/OQIMAQ/OGIMAK ile OKUT/OQUT
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Çağırmak. İLE Okumak. İLE Kusmak. İLE Bir yemeğe katılmaya ya da beyin huzuruna çıkmak üzere alınan çağrı/davet. )
- OKKA/KIYYE[Ar.] ile HOKKA
( Eski bir ağırlık ölçüsü birimi. (1283 gr.) (400 Dirhem = 1 Okka) )
- OK/OQ ile OK/OQ / EV OKI/EW OQI ile OK/OQ ile OK/OQ ile OK/OQ ile OK/OQ ile OK/OQ ile OKÇI/OQÇI ile OQLUQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Ok. İLE Evin kirişi. İLE Mirasta düşen pay. İLE Bir malı bölüşürken ya da toprakları paylaşırken çekilen kuradaki pay. İLE [OK YILAN/OQ YILAN: Kendini hedefinin üzerine savuran yılan.] İLE Eylemlerin ardından gelen bir pekiştirme ilgeci. İLE Durum anlatan ifadelere eşlik eden bir ilgeç. İLE Okçu. İLE Sadak.[Okların içine konduğu kılıf.] )
- OKYANUS/UMMAN[Ar.] değil/yerine/= ANADENİZ
- OL ile OL ile OL
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( O. İLE Şu. İLE Adlara ve eylemlere eklenen bir pekiştirme ilgeci. )
- OLDRUM ile OLDUK/OLDUQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Sakatlanmış kişi. İLE Nalsız. )
- ÖLDÜRME ile !KIYA/!CİNAYET[Ar.]
( )
- OLIÇ ile OLIÇIM[Karluk/Qarluk]
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Çocuklara sevgi bildirmek için kullanılan bir ilgeç. İLE Sevgili oğlum. )
- OLMA = KAVANOZ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
- OLMASI GEREKEN ile/ve ÖZVERİ/TÂVİZ[Ar.]
( NECESSITY TO BE vs./and SELF-SACRIFICE )
- ÖLÜ/CESED[Ar. çoğ. ECSÂD], MEYYİT[Ar. < MEVT çoğ. EMVÂT][İt. MORTO] ile/değil/yerine NA'Ş/NAAŞ
- OLUK/OLUQ ile OLUK/OLUQ / OLAK/OLAQ ile OLUK/OLUQ ile OLUK/OLUQ ile OLUT ile OPRI ile OYTURMAK/OYTURMAQ ile OYUŞMAK/OYUŞMAQ ile OYULMAK/OYULMAQ ile OYUQ[Oğuz]
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Dayanıklı, azimli kişi. İLE Ağaç kütüğünün içi oyularak yapılmış herhangi bir şey. | Yalak. İLE Küçük kayık.[Ağaç kütüğünün içi oyularak yapılmış olan.] İLE Eskimiş ve yıpranmış [giyecek]. İLE Yetişkin. | Olgunluk evresini yaşayan kişi. İLE Çukur ya da oyuk. İLE İçini boşaltmak. İLE İçini boşaltmada karşılıklılık, yardımlaşma. İLE Zeminin/toprağın çökmesi. İLE Korkuluk. | Yolu işaret eden taş. )
- ÖLÜM ile/ve/değil/< AYRILIK/MEHCÛR[Ar. < HİCR]/HİCRET
( Bir kere ölmek. İLE/VE/DEĞİL Her an ölüp ölüp dirilmek. )
( İnsan/kişi ancak öldükten sonra bilince konu olur/olabilir. )
- ÖLÜM ile/ve GÖMÜT/SİN OBRUĞU/MEZAR/MAKBER/E / MERKAD/MERKAT/METFEN[Ar.], GÛR[Fars.], MAŞATLIK[Yahudi mezarlığı], DARÎH/ZARÎH[Ar.]/NEKROPOL[Yun.]
( Ölüler kokmasın diye, derin çukurlara gömülür. Ölçünün olmadığı dönemlerde bu çukurların derinliğini "mezarı kazanın beline kadar" diyerek ölçüye vurmuşlardır. Bu, "bele kadar" ölçüsü, eril gövdeler içindir. Dişil gövdeler daha yağlı olduklarından, onların mezarlarını, "mezarı kazanın göğsüne kadar" diyerek tarif etmişlerdir. )
( Yakının ölümünü kabul aşamaları: Reddediş > Öfke > Uyum > Üzüntü > Kabul )
- ÖLÜM ile/||/<> KIYIM/CİNAYET[Ar.] ile/||/<> ÖZKIYIM/İNTİHAR[Ar.]
- ÖLÜM ile/ve/||/<>/> TEMEVVÜT[Ar. < MEVT]
( ... İLE/VE/||/<> Bir örgenin çürüyüp ölü duruma geçmesi. )
- OLUŞUM/TEŞEKKÜL[Ar.] ve/<> TEŞEKKÜR
- ÖMÜR[< ÖMR < UMÜR]/HAYAT[Ar.] değil/yerine/= YAŞAM
- ON ile ONUNÇ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( On sayısı.[10] İLE Onuncu. )
- ONG[Çigil] ile ONGAMUK/ONGAMUQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Sağ. [ONG ELİG: Sağ el.] İLE Sağ elini kullanan kişi. )
- ÖNGÖRÜ ile ZAN[Ar.]
( FORESIGHT vs. SUPPOSITION/TO SURMISE )
- ONGÜJİN ile GULYABANİ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( "Çölden geçenlere saldıran bir gulyabani". İLE ... )
- ONMA/ŞİFÂ[Ar.] ile/ve DEVÂ
( Gövdesel ya da ruhsal bir hastalığın son bulması, hastalıktan kurtulma. İLE/VE İlâç, çare. )
- OP[Argu] ile ÖKÜZ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Harman dövmekte kullanılan öküz. İLE ... )
- OPITMAK/OPITMAQ ile OPRAMAK/OPRAMAQ ile OPRAQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Bir şeyi gizlemek/saklamak. İLE Yıpranmak. İLE Paçavraya dönmüş giysi ya da benzeri nesne. )
- OPU = ÜSTÜBEÇ/İSFÎDÂC[Ar.]
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
- ORAK ile MİHSAD[Ar.]
( ... İLE Ekin orağı. )
- ORANG = VARANG
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Rum ülkesi yakınlarında bir yer adı.[Rum ülkesiyle karşılaştırıldığında kuzeyde yer alır.] )
- ORDI[< ORMAK/ORMAQ] ile ORDU ile ORDU ile ORDU/FERRAŞ ile ORDU ile ORDU/ARDUTAL
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Bir tarlayı ya da başka bir şeyi biçmek. İLE Bir Hakan'ın yaşadığı yer/yapı [sarayı].[KAŞGAR = ORDU KENT/ORDU KEND: Hakan'ların oturduğu kent.] İLE Balâsâgün yakınlarında bir yer. İLE Hakan'ın kalacağı yeri, yatağını düzenleyen, derleyen toplayan kişi. İLE Bir hayvanın yeraltındaki yuvası.[Sıçanın kovuğu, gelinciğin deliği] İLE Hamamotu.[Tüy dökücü bir nesnenin yapımında kullanılır.] )
- ORI ile ORI QIQI
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Haykırış. İLE Uğultu ve bağırış çığırış. )
- ORILAMAK/ORILAMAQ ile ORILAMAK/ORILAMAQ ile ORLAŞMAK/ORLAŞMAQ / ORILAŞMAK/ORILAŞMAQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Bağırmak. İLE Övünmek ve bu böbürlenmede aşırıya kaçmak. İLE Haykırış ve haykırışın yükselmesi, halkın haykırması. )
- OROSPU/LUK / KAHPE[Ar. < KAHBE] / EKEK/LİK / ERSEK[dvnlgttrk] ile FÂHİŞE/LİK | KEVÂŞE
( Kısaca: Orospuluk Zihinde; Fahişelik Gövdede
Orospuluk, spekülatif düşüncelerle, çıkara yönelik, işine geldiği gibi hareket etme eğilimi(eşeysel göstergesi olmaksızın). İLE
Fahişelik ise, içinde bulunduğu/bulunmuş oldukları koşullardan/olumsuzluklardan/"acziyetten" kaynaklanabilen, çok geniş/özel nedenlere dayanabilen ya da kişisel seçim/karar ile gövdenin eşeysel yönde, nesnel karşılığı için kullandırılması. )
( BAGIYY [çoğ. BAGAYÂ] )
- ORTA OYUNU ile/ve/||/<>/> DOĞAÇLAMA/TULUAT[Ar.]
( )
( Kavuklu ve Pişekâr İLE/VE/||/<>/> Uşak ve Efendi )
- ORTA ile/ve/||/<> ORTAY/MERKEZ[Ar.]
- ÖRTÜ/PERDE[Fars.]/HİCAB[Ar.]:
BURKU ile NİKAB ile LİFAM ile LİSAM ile HIMAR ile NASİF ile MİKNE'A ile CİLBAB
- ORTU ile OTRA
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Herhangi bir şeyin ortası. İLE Herhangi bir şeyin ortası ya da kenarları olan herhangi bir şeyin ortası. )
- ORTUK/ORTUQ = ORTAK
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
- ORU ile ÇUKUR
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Buğday, şalgam ve buna benzer şeyleri saklamak için kazılan çukur. İLE ... )
- ORUM ile ORUT
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Bir tutam ot. İLE Bir yıllık kurumuş ot. )
- ÖRÜMCEK AĞI =/=/= TENE, KERÎ[Fars.] =/=/= BEYT-ÜL-ANKEBUT[Ar.] =/=/= COBWEB[İng.] )
- ÖRÜMCEK ile BÖĞ/KARADUL/POY/RÜTEYLÂ[Ar.]/TARANTULA
( ... İLE Zehirli ve bazı örümcekler. )
( RÜTEYLÂ[Ar.]: Zehirli ve iri bir cins kır örümceği. )
( Madagaskar'da, 500'ün üzerinde, örümcek türü bulunmaktadır.[400'ü, dünyanın hiçbir yerinde bulunmaz.] )
( ... İLE 2.5 yıl yiyeceksiz yaşayabilirler. )
( ANKEBÛT/ANKÛT[çoğ. ANÂKİB] ile/ve ... )
( CÛLÂH, KEREV ile/ve ... )
( SPIDER vs./and TARANTULA )
( ARACHNE cum/et LYCOSA TARENTULA / LATRODECTUS MACTANS )
- OŞ ile OŞ ile OŞ OŞ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Böyle, bu biçimde. İLE Şimdi. İLE Öküzü su içmeye teşvik etmek için çıkarılan ses. )
- OSAL ile OSAYUK/OSAYUQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Savsak, özen göstermeyen kişi. İLE Boşlayan/ihmalkâr kişi. )
- OSUG ile UYUM
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Bir şeyin başka bir şeye uygun olması. İLE ... )
- OSURMAK ile OSRUK/OSRUQ ile OSURGAN ile OSRUŞMAK
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Gaz çıkması. İLE Osuruk. İLE Çok osuran. İLE Osuruk yarıştırmak. )
- OT ile OT ile OT ile OT ile OT
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Bitki. İLE Her tür kaba hayvan yemini, kuru otu anlatmak için kullanılan sözcük. İLE İlaç.[OTACI: Hekim.] İLE Zehir. İLE Ateş. )
- SULTA[Ar.] / OTORİTE/R[İng. < AUTHORITY/Fr. < AUTORITÉ] değil/yerine/= YETKE/Cİ | BASKI / YETKİLİ | UZMAN
- OTRAN ile GİYECEK
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Don. Giysi. İLE ... )
- OTTUZ ile OTTUZ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Otuz[30]. İLE Üç[3]. )
- OVA/YAZI ile BİDH[Ar.]
( ... İLE Geniş ova. )
- OVAL[Fr. < OVALE]/BEYZÎ[Ar.] değil/yerine/= SÖBE
( Yumurta biçiminde olan, yumurtamsı. | Özellikle elips gibi iki bakışım ekseni olan kapalı eğrinin oluşturduğu biçim. )
- ÖVGÜ ile/ve/||/<>/>< SÖVGÜ, ŞETİM/ŞETM[Ar.]
( İkisi de, bilgisizliğin göstergesi ve bilgisizlik oranıncadır. )
( Övgünün aldatıcı ve yıkıcı etkisinden kaçmanın tek yolu, çalışmaya devam etmektir. )
( Aşırı övenler ile aşırı sövenlerin ortak noktası, her zaman ve zemin için saklayacak bir şeylerinin olmasıdır. Saklayanlar, bir şeyleri korumak için, dikkati, uclara çekerek, çıkar sağlamaya ve/ya da yanıltmaya çabalarlar. )
( Övgüsü tez/hızlı olanın, sövgüsü de tez/hızlı olur. )
- ÖVME ile/ve NAAT[Ar.]
( ... İLE/VE Bir şeyin, niteliklerini övme. )
- OY ile OY
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Dik yamaçlı, derin vadi. İLE Kül renginde.[at] )
- ÖYKÜ/HİKÂYE ile ROMAN
( TAHKİYE[< HİKÂYE]: Hikâye etme, anlatma. )
( )
( STORY vs. ARTICLE )
- OYLUM/HACİM[Ar.] ile/ve KAPASİTE
( VOLUME vs./and CAPACITY )
- OYLUM/HACİM[Ar.] ile KÜTLE[Ar.]
( )
- OYNAGU ile OYNAK/OYNAQ ile OYNAŞ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Oyun alanı, eğlence yeri. İLE Oynak kadın. İLE Evlilikdışı olarak bir adamla sevişen kadın. )
- OYUK ile/ve/değil/||/<>/> KAKLIK/MAĞARA[Ar. < MAGARE]
( İçi boş ve çukur olan. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Taşın/dağın içindeki geniş oyuk. )
- OYUNA GE(TİRİ)LME! değil/yerine/>< KENDİNE GEL!!!
- OZA ile TARİH
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Eski zamanlar. İLE ... )