Bağlaçlı
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 46.491 başlık/FaRk ile birlikte,
46.491 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(18/187)
- BAĞ ile İÇ GÖBEK
( ... İLE Çiçeklerin dişil örgeninde, yumurtacık ile kabuğu arasındaki bağ. )
- BAĞ ile/ve/<> İLİŞKİ
( CONNECTION vs./and/<> RELATION )
- BAĞ ile KENET
( ... İLE İki sert nesneyi birbirine bağlamaya yarayan, iki ucu sivri ve kıvrık metal parça. )
- BAĞ ile SAKANDIRIK
( ... İLE Başlıklarda, çene bağı. )
- BAĞA ile ZEBL
( Kaplumbağa kabuğu. İLE Deniz kaplumbağasının kabuğu. )
- BAGAJ" ile/ve/||/<> "AJANDA"
- BAGALEK[Fars.] -ile
( Koltukaltından çıkan yumruca, köpek memesi. )
- BAĞDAD -ile
( DARÜ'S-SELÂM )
- BAĞDAŞ KURMAK ile LOTUS OTURUŞU
- BAĞDAŞTIRMA ile ÖZDEŞLEŞTİRME
( Romantizme kapılma ya da saçma amaçları kendininkilerle özdeşleştirme tehlikesi vardır. )
( Arzuladığınız, korktuğunuz ve kendinizi duygularınızla özdeşleştirdiğiniz zaman, keder ve tutsaklığı yaratırsınız. )
( Sizi mutlu ya da mutsuz eden sadece kendinizi zihninizle özdeşleştirişinizdir. Zihninizin kölesi oluşunuza başkaldırın, tutsaklığınızı kendiniz yaratmış olduğunuzu görerek bağımlılık ve nefret zincirlerini kopartın. Özgürlük amacınızı zihninizde sürekli tutun, ta ki, özgür olduğunuz, özgürlüğün uzak bir gelecekte ve acı verici çabalarla kazanılacak bir şey olmadığı fakat onun her zaman sizin için, kullanmanız için hazır olduğu gerçeği içinize doğuncaya dek! )
( Tek sorununuz, her algıladığınız şeyle kendinizi özdeşleştirme hevesinde oluşunuzdur. )
(
When you desire and fear, and identify yourself vs. your feelings, you create sorrow and bondage.
It is only your self-identification vs. your mind that makes you happy or unhappy. Rebel against your slavery to your mind, see your bonds as self-created and break the chains of attachment and revulsion. Keep in mind your goal of freedom, until it dawns on you that you are already free, that freedom is not something in the distant future to be earned vs. painful efforts, but perennially one's own, to be used!
Your only problem is the eager self-identification vs. whatever you perceive. )
( TO RECONCILE vs. IDENTIFICATION )
- BAGİ[Ar.] ile BÂGÎ[Ar.] ile BÂGI[Ar. çoğ. BUGAT]
( Serkeşlik, azgınlık. İLE Aynı bahçede yetişen. İLE Haksızlık eden serkeş. )
- BAĞIL HIZ ile/ve/||/<> BAKIŞIM/SİMETRİ
- BAĞIL ile/ve/||/<> BAĞILLIK/İZÂFİYET/RÖLATİVİTE
( Görece. | Kendine özgü bir kımıldanışı olduğu hâlde başka bir nesneye uyarak sürüklenen nesnenin görünürdeki kımıldanışının niteliği. İLE/VE/||/<> Görece olma durumu. )
- BAĞIM ile BAĞINTI
( Bir şeyin ya da birinin gücü ve etkisi altında bulunma durumu. İLE Bir nesneyi başka bir nesne ile uyarlı kılan bağ. | Organizmanın değişik yapı, özellik ve olaylarında görülen karşılıklı ilgi, bağlılık, korelasyon. | İki ayrı veri grubu arasında bulunan ilişki derecesinin ölçümü, deneştirme, korelasyon. | İki ya da daha fazla değişken arasındaki bağıntı. | Görelilik. | İki ya da daha çok nitelik arasında matematik işlemleri yardımı ile kurulan bağlılık ya da eşitlik. )
- BAĞIMLI BİÇİMBİRİM -ile
( BOUND MORPHEME vs. FREE MORPHEME )
- BAĞIMLI OLAY ile/||/<> BAĞIMSIZ OLAY
( Bağımlı birbirini etkiler, bağımsız etkilemez )
( Formül: P(A|B)≠P(A) İLE P(A|B)=P(A) )
- [ne yazık ki]
BAĞIMLI ile/değil TUTKUN
- BAĞIMLI/LIK(MÜPTELÂLIK) ile ISRARCI/LIK
( DEPENDENCE vs. TO INSIST )
- BAĞIMLILIK ile/ve AŞIRILIK
( DEPENDENCE vs./and EXCESSIVENESS )
- BAĞIMLI/LIK ile/yerine BAĞLI/LIK
( Onlar mı size, siz mi onlara bağlısınız? )
( Do they depend on you, or you on them? )
( Herhangi bir şeye bağımlı değilim. Geçip giden gösteriyi, geçip giden gösteri olarak görüyorum.[Bazı/çoğu kişi ise nesnelere tutunup yapışıyor ve onlarla birlikte hareket ediyor.] )
( I am detached and see the passing show as a passing show, while you stick to things and move along with them. )
( DEPENDENCE vs. ATTACHMENT
ATTACHMENT instead of DEPENDENCE )
- BAĞIMLI/LIK ile/ve/||/<>/> DÜŞKÜN/LÜK ile/ve/||/<>/> TAŞKIN/LIK
- BAĞIMLILIK ile/değil/yerine/>< GEREKSİNİM
( [not] DEPENDENCE vs.//but/>< NEED
NEED instead of DEPENDENCE )
- BAĞIMLILIK ile ÖZDEŞLİK
( İnsan değil mi, hem yapar, hem tapar! )
( DEPENDENCE vs. IDENTITY )
- BAĞIMLILIK ile/ve SAPLANTI
( DEPENDENCE vs./and OBSESSION )
- [ne yazık ki]
BAĞIMLI/LIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SINIRLI/LIK
- BAĞIMLILIK ile/ve YERİNDEN OYNATILAMAZLIK
( DEPENDENCE vs./and NOT POSSIBLE TO MOVE UP )
- [ne yazık ki]
BAĞIMLILIKTAKİ EN YAYGIN SAVUNMA MEKANİZMALARI:
İNKÂR ETME ile BAHANE BULMA ile YANSITMA
- BAĞIMSIZ DEĞİŞKEN ile/ve BAĞIMLI DEĞİŞKEN
( Tanım aralığı. İLE/VE Değer aralığı. )
- BAĞIMSIZ OLAYLAR ile/||/<> AYRIK OLAYLAR
( Bağımsız olaylar birbirini etkilemezken İLE ayrık olaylar aynı anda gerçekleşemez )
( Formül: Bağımsız: P(A∩B) = P(A)·P(B)\nAyrık: P(A∩B) = 0 İLE P(A∪B) = P(A) + P(B) )
- BAĞIMSIZ OLAYLAR ile/||/<> BAĞIMLI OLAYLAR
( Bağımsız olaylar birbirini etkilemez İLE bağımlı olaylar etkiler )
( Formül: P(A∩B) = P(A)P(B) İLE P(A∩B) = P(A)P(B|A) )
- BAĞIMSIZ ile/ve/değil/||/<>/< BAĞLANTISIZ
- BAĞIMSIZLAŞMA ile/ve/||/<> WILLIAM/WILHELM TELL
- BAĞIMSIZ/LIK ile/ve/||/<> AÇIK/LIK
- BAĞIMSIZLIK ile/ve/değil/||/<>/< BAĞLAM(ÇERÇEVE/ÇEPER)
- BAĞIMSIZLIK ile/ve/yerine DAYANIŞMA
( INDEPENDENCE vs./and SOLIDARITY
SOLIDARITY instead of INDEPENDENCE )
- BAĞIMSIZLIK ile/ve/=/||/<>/< EKONOMİK BAĞIMSIZLIK
- BAĞIMSIZ/LIK ile/ve/değil/||/<>/< KAYITSIZ/LIK
- BAĞIMSIZLIK ile KEYFÎLİK
( INDEPENDENCE vs. ARBITRARINESS )
- BAĞIMSIZ/LIK ile/ve/||/<> ÖZERK/LİK
- BAĞIMSIZ/LIK ile/ve/||/<>/< ÖZGÜN/LÜK
- BAĞIMSIZLIK ile/ve ÖZGÜRLÜK
( Bağımsızlığınızı idrak edin ve mutlu kalın. )
( INDEPENDENCE vs./and FREEDOM
Realise your independence and remain happy. )
- BAĞIMSIZLIK ile/ve/||/<> RADİKAL BAĞIMSIZLIK
- BAĞIMSIZ/LIK ile/ve/||/<> TAM/LIK ile/ve/||/<> TUTARLI/LIK
( INDEPENDENT vs./and/||/<> COMPLETE vs./and/||/<> CONSISTANT )
- BAĞIMSIZLIK ile/ve/||/<> TARAFSIZLIK
( INDEPENDENCE vs./and/||/<> IMPARTIALITY/NEUTRALITY )
- BAĞIMSIZ/LIK ile/ve/||/<> TEKİL/LİK
- BAĞINI KESMEK ile/ve KENDİNE YÖNELMEK
- BAĞINTILARDA:
YANSIMA ile BAKIŞIM(SİMETRİ) ile TERS BAKIŞIM ile GEÇİŞME
( xRx İLE xRy ise yRx İLE ... İLE xRy ^[ve] yRz ise xRz )
- BAĞINTILI/LIK ile/ve/||/<>/> ZORUNLU/LUK
- BAĞIR ile BAĞIR
( Göğüs, sine. | Ok yayının orta bölümü. | Dağın orta bölümü. | Ciğer, bağırsak vb. gövde boşluklarında bulunan örgenlerin ortak adı, ahşa. | Bir şeyin ortası, orta yeri. İLE Birinin sesini yükseltmesini istemek. )
- BAGIR ile BAGIRDAK/BAGIRDAQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Ciğer, bağır. İLE Kadın giysisinin üst bölümü. )
( BEDÜK BAGIRLIG: Ciğeri büyük. )
( YA BAGN: Yayın ortası[tutulan yeri]. )
- BAĞIR ile/ve BÖĞÜR
( Göğüs kafesinin üst bölümü. İLE/VE Göğüs kafesinin alt bölümü. [Aşağıdaki 11. ve 12. kaburgaların bulunduğu bölge] )
- BAĞIRA BAĞIRA ile/ve GÖZ GÖRE GÖRE
- BAĞIRAN) AĞAÇ KURBAĞASI ile DÜLGER KURBAĞA ile GÜNEY AMERİKA CENNET KURBAĞASI ile PORTO RİKO MİNİK COQUI
( Köpek gibi havlar. İLE Sesleri iki marangozun çivilere farklı anlarda vururken çıkardığı sese benzer. İLE Domuz gibi hırıldar. [Bu türün yavru hali kurbağanın üç katı kadardır.] İLE Çıkardıkları en yüksek ses, yaklaşık 1 metreden 95 desibel olarak kaydedilmiştir. [Havalı bir matkabın çıkardığı sese ve insan ağrı eşiğine yakındır.] )
( ... İLE ... İLE Latince adını erişkinlerden üç kat büyük olan yavrulardan alır. İLE ... )
( HYLA GRATIOSA cum RANA VIRGAPITES cum PSEUDIS PARADOXICA cum ELEUTHERODACTYLUS COQUI )
- BAĞIRAN) AĞAÇ KURBAĞASI ile EKVADOR AĞAÇ KURBAĞASI ile YEŞİL AĞAÇ KURBAĞASI
( HYLA GRATIOSA cum EPIPEDOBATES TRICOLOR cum LITORIA CAERULEA )
( BARKING TREE FROG vs. PHANTASMAL POISON FROG vs. GREEN TREE FROG )
- BAĞIRARAK SÖYLEMEK ile/değil/yerine/= SERT SÖYLEMEK
- BAGIRLADI ile/||/<> BAGIRLANDI
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( O, onun bağrına vurdu. İLE Kan aktı ve pıhtılaştı. )
- BAĞIRLAK/BAĞIRLAQ ile BAGIRLIG
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Çöl tavuğu. İLE Kimseye boyun eğmeyen kişi. )
- BAĞIRMA ile ÇIĞLIK
( ... ile VÂ-VEYLÂ[Çığlık, yaygara. | Eyvah, yazık! | Nâmık Kemâl'in şiiri.] )
( ... ile FİGAN[çoğ. EFGAN] )
- BAĞIRMA ile HAYKIRMA
( ... ile BÂNG )
- BAĞIRMA ile VURGU
- BAĞIRMAK ile ANIRMAK
- BAĞIRMAK ile BOZLAMAK
( ... İLE Devenin anırması/"bağırması". | Çığlık koparmak. )
- BAĞIRMAK ile HÖYKÜRMEK
( ... İLE Kişilerin, dua ederken kendilerinden geçerek tek ya da hep bir ağızdan yüksek sesle bağırması/bağrışması. )
- BAĞIRMAK ile/değil SESLENMEK
- BAĞIRMAK ile/değil YÜKSEK SESLE KONUŞMAK
( MİCHÂR[Ar.]: Yüksek sesle konuşan. )
- BAĞIRMAYA ZORLAYAN ACI/ISTIRAP ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SESSİZ KALMAYA ZORLAYAN ACI/ISTIRAP
( Ağırdır. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Çok daha ağırdır. )
- BAĞIRSAK-BEYİN EKSENİ ile/||/<> BAĞIRSAK-KARACİĞER EKSENİ
( Bağırsak-beyin ekseni vagus siniri ve nörotransmitterler üzerinden iletişim İLE bağırsak-karaciğer ekseni portal ven yoluyla iletişim sağlar. İkisi de iki yönlü etkileşim İLE farklı yolaklar kullanır. )
- BAĞIRSAK ile/ve/||/<> APANDİS[Fr. < APPENDICE]
(
)
( ... İLE/VE/||/<> Kör bağırsağın ince bir parmak gibi olan son bölümü. )
- BAĞIRSAK ile/ve KÖRBAĞIRSAK
( ... ile/ve A'VER, NOKTA-İ AVRÂ )
( BOWEL vs./and CAECUM )
( ... cum/et PUNCTUM COECUM )
- BAĞIRSAK ile/ve/||/<> TÜMÜR
( ... İLE/VE/||/<> Bağırsakların iç yüzeylerinde bulunan pürtüklerin adı. )
- BAGIRSAK/BAGIRSAQ ile BAGIRSUK/BAGIRSUQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Şefkatli, iyi kalpli kişi. İLE Bağırsak. )
- BAGIŞ ile BOGIM
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Kol, bacak ya da parmaklann eklem yerleri. İLE Parmak eklemi. )
( Kamış ya da genel olarak tüm sazlık bitkilerin boğumları. )
- BAĞIŞ ile/ve BORÇ
( Sahip olunan nakit paranın en fazla 3'te 1'i. İLE/VE Sahip olunan nakit paranın en fazla 10'da 1'ini tek kişiye ya da paylaştırarak birkaç kişiye. )
- BAĞIŞ ile/||/<> İHSÂN ile/||/<> LÜTÛF ile/||/<> HİMMET ile/||/<> KEREM ile/||/<>
İNÂYET ile/||/<> İLTİFAT ile/||/<> ATÂ ile/||/<> ATIFET ile/||/<> HÎBE
- BAĞIŞ ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< İNFAK
- BAĞIŞ/HİBE ile/ve/değil/yerine HEDİYE
- BAĞIŞIKLIK DÜZENİNİN YAPISI ile BAĞIŞIKLIK DÜZENİNİN İŞLEVLERİ
( Beyaz kan gözeleri, lenf organları ve antikorlar gibi çeşitli bileşenlerden oluşur. İLE Gövdeyi hastalıklara neden olan mikroorganizmalardan korumaktır. )
- BAĞIŞIKLIK ile ANTİKOR
( Gövdenin hastalıklara karşı savunma yeteneği. İLE Bağışıklık düzeni tarafından üretilen ve yabancı nesnelere karşı savaşan proteinler. )
- BAĞIŞIKLIK ile BAĞIŞIKLIK TEPKİSİ
( Gövdenin hastalıklara karşı savunma yeteneği. İLE Gövdenin sayrılıklara karşı oluşturduğu özel tepkimeler. )
- BAĞIŞIKLIK ile/||/<> ETKİN/AKTİF BAĞIŞIKLIK
( ... İLE/||/<> Sayrılığa maruz kalınması ile kazanılan bağışıklık.[Sayrılığa neden olan organizmalara doğrudan maruz kalma ile ya da organizmanın zayıflatılmış ya da öldürülmüş durumunun aşı yolu ile gövdeye verilmesi ile oluşur. İki durumda da bağışıklığı kazanmış biri, ileride sayrılık ile karşılaştığında bağışıklık düzeni, sayrılığı tanıyacaktır ve gerekli antikorları üretecektir. Etkin bağışıklık, uzun sürelidir ve yaşam boyu sürebilmektedir.] )
- BAĞIŞIKLIK/İMMÜN ile ÖZBAĞIŞIKLIK/OTOİMMÜN
( Gövdenin savunma düzenine ait olan terim. İLE Gövdenin kendi dokularına karşı savunma geliştirdiği durumlar. )
- BAĞIŞIKLIK/İMMUNİTE ile ALERJİ
( Gövdenin sayrılıklara karşı direnci. İLE Zararsız nesnelere karşı aşırı bağışıklık tepkisi. )
- BAĞIŞLAMA ile/ve DAYANÇ/SABIR (ETME)
- BAĞIŞLAMAK ile/ve/değil BAĞIŞ YAPMAK
- BAĞIŞLAYAN ile/ve/değil ESİRGEYEN
- BAĞKESEN -ile
( Makaslıböcek. )
- BAGL[çoğ. BİGAL] ile/ve BAGLE
( Eril katır. İLE/VE Dişil katır. )
- BAĞLAÇ ile BAĞLAM ile BAĞLANTI/BAĞLANAK ile BAĞLAŞIK ile BAĞLAYICI ile BAĞLI
( Eş görevli sözcükleri ya da önermeleri birbirine bağlayan sözcük türü. İLE Deste. | Herhangi bir olguda olaylar, durumlar, ilişkiler örgüsü ya da bağlantısı. | Bir dil birimini çevreleyen, ondan önce ya da sonra gelen, çok sayıdaki durumda söz konusu birimi etkileyen, onun anlamını, değerini belirleyen birim ya da birimler bütünü. | Bent. İLE İki ya da daha çok şeyin birbiriyle bağlı bulunması, ilişki. | İki şey arasında ilişki sağlayan bağ. | Yapılacak işle ilgili sözlü ya da yazılı antlaşma. İLE Aralarında antlaşma ya da sözleşme sağlanmış olan kişi ya da topluluk, müttefik. | Sonuç, neden gibi birbiriyle sıkı sıkıya bağlı ve karşılıklı bağımlı olan nesne, terim. İLE Bağlama niteliği olan. | Bağlamaya ve birleştirmeye yarayan. | Uyulması zorunlu. | Kuruduğu zaman yüzeyde film oluşturan, pigment ve dolgu nesnelerini bir arada tutan, boyanın uçucu olmayan bölümü. İLE Bir bağ ile tutturulmuş olan. | Gerçekleşmesi bir şartı gerektiren, vabeste. | Sınırlanmış, sınırlı. | Kapatılmış olan, kapalı. | Bir kuruluşun yetkisi altında bulunan. | Birine, bir düşünceye, bir anıya saygı, aşk vb. duygularla bağlanan, sâdık, tutkun. | Halk inanışına göre, büyü etkisiyle eşeysel güçten yoksun edilmiş eril. )
- BAĞLAM ile/ve AÇI
- BAĞLAM ile/ve/||/<>/< ANLAM ile/ve/||/<>/< KAVRAM
( CONTEXT vs./and/<>/< MEANING vs./and/<>/< CONCEPT )
- BAĞLAM ile/ve BAĞLAÇ
( CONTEXT vs./and CONJUNCTION )
- BAĞLAM ile/ve/||/<> İTİBAR
- BAĞLAM ile/ve/||/<> KAPSAM
- BAĞLAM ile/ve/||/<> KOŞUL/LAR
( CONTEXT vs./and/||/<> CONDITIONS )
- BAĞLAMA -ile
( Telli Kur'ân-ı Kerîm. )
- BAĞLAMA SAPINDA:
KISA ile UZUN
( )
- BAĞLAMA ile/değil BAĞLAMA
( Yaygın olarak bilinen, belirli bir boy ve düzende olan. | Tezeneli sazların genel adı olarak.[Tar dışında!] İLE/DEĞİL Topluluklarda pek kullanılmayan, cura ile tambura saz arası boyda, daha çok solo icrada [eski halk ozanları] kullanılan. )
- BAĞLAMA ile/ve/||/<> ÖZNEYE DUYARLILIK
- BAĞLAMA ile YONGAR
( ... İLE Üç telli bağlama. )
- BAĞLAMAK ile/ve ÇÖZMEK
- BAĞLAMAK ile ÇÖZMEK
- BAĞLAMAK ile/ve DÜĞÜM
( ... ile/ve UKDE[çoğ. UKAD] )
( ... ile/ve BEST )
- BAĞLAMAK ile/ve TOPARLAMAK
- BAĞLANMA ENERJİSİ İLE KÜTLE KUSURU ile/||/<> NÜKLEER ENERJİ
( Çekirdek kararlılığının enerji açıklaması. )
( Formül: BE/A ≈ 8.8 MeV (Fe-56) )
- BAĞLANMA ENERJİSİ ile/||/<> İYONLAŞMA ENERJİSİ
( Bağlanma çekirdeği ayırma, iyonlaşma elektron koparma enerjisidir. )
( Formül: BE/A ~ 8 MeV İLE IE ~ eV )
- BAĞLANMA ile/ve KARŞILIKLI RIZÂ
- BAĞLANTI:
BULMAK ile/ve/<>/> KURMAK
- BAĞLANTI (KURMAK) ile/ve YORUM (YAPMAK)
( TO MAKE CONNECTION vs./and TO INTERPRET )
- BAĞLANTI ile "AYAK"
( CONNECTION vs. TRICK )
- BAĞLANTI ile/ve BAĞLAM
( CONNECTION vs./and CONTEXT )
- BAĞLANTI ile/ve/||/<> BENZETME
- BAĞLANTI ile/||/<> ÇAĞRIŞIM
- BAĞLANTI ile/||/<> CROSSİNG OVER
( Bağlantı birlikte kalıtım İLE crossing over karışım. )
( Formül: Bağlı İLE rekombinant )
- BAĞLANTI ile ORANTI
( CONNECTION vs. PROPORTION )
( SAMYOGA ile ... )
- BAĞLANTI ile/ve ÖZDEŞLİK
( CONNECTION vs./and IDENTITY )
- BAĞLANTI ile/ve/değil/||/<> YANKI
- BAĞLANTILANDIRMAK ile VURGULAMAK
- BAĞLANTILANMA ile/ve/||/<> LEHİMLENME
- BAĞLAŞIK/LIK ile BAĞDAŞIK/LIK
( Nesnel. İLE Kavramsal/tüzel/ekinsel. )
- BAĞLAYICILIK ile/ve BORÇLULUK
- BAĞLAYICILIK ile/ve/||/<> KANIT NİTELİĞİ
- BAĞLAYICILIK ile/ve/<> ÖTEYE GEÇİLEMEZLİK
- BAĞLI ile/değil BAĞIMLI
- BAĞLILAŞIK ile BAĞLILAŞMA ile BAĞLILIK/BAĞLILAŞIM
( Biri ötekine bağlı olarak var olan, biri olmadan öteki düşünülemeyen iki şeyin bu ilişki yönünden durumu. İLE İki şey arasında karşılıklı bağıntı olmak ya da bağlılık kurmak. İLE Bağlı olma durumu, merbutiyet. | Birine karşı, sevgi, saygı ile yakınlık duyma ve gösterme, sadakat. | Bağlılaşım. )
- BAĞLILIK ile/ve GEREKSİNİM
( ATTACHMENT vs./and NEED )
- BAĞLI/LIK ile/ve/<> SAYGILI/LIK
- [ne yazık ki]
BAĞNAZ ile/ve/||/<> AHMAK ile/ve/||/<> KÖLE
( [Mantık ...] Yürütmeyen. İLE/VE/||/<> Yürütemeyen. İLE/VE/||/<> Yürütmekten korkan. )
- BAĞNAZ/LIK ile/ve/<> YOBAZ/LIK
( Bir düşünceye, bir inanışa aşırı ölçüde bağlanıp ondan başka bir düşünce ve inanışı kabul etmeyen/etmeme. İLE/VE/<> Dinde bağnazlığı aşırılığa vardıran, başkalarına baskı yapmaya yönelen/yönelme. | Bir düşünceye, bir inanca aşırı ölçüde bağlı olan/olma. | Kaba saba, incelikten anlamayan/anlamama. )
( BIGOT/RY )
- BAGRAM ile/= BAKU/BAQU
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Tepe. İLE/= Tepe. )
( BAGRAM KUM/BAGRAM QUM: Kum tepesi, kumul[remi âli'c-cûbeyl]. )
( BAGRAM KUMI/BAGRAM QUMI: Kâşgar ile Yârkend arasındaki kumluk arazi. )
- BAĞSIZ/LIK ile/ve/<> BAHTSIZ/LIK
- BAĞTAK ile/||/<> BARATA ile/||/<> KABALAK ile/||/<> FES ile/||/<> FERAHİ
( Sultan hareminde önemli kadınlar tarafından giyilen başlık. İLE/||/<> Bostancıların, baltacı ve kapıcıların giydiği, kırmızı çuhadan yapılmış, ucu kıvrık, uzunca başlık. İLE/||/<> Birinci Dünya Savaşında Osmanlı ordusunda kullanılan bir tür başlık. İLE/||/<> Kırmızı renkli yün çuha başlık. İLE/||/<> İkinci Mahmut devrinde feslerin tepesine püskülü tutturmak için takılan metal tepelik. )
- BÂH[Ar.] ile BÂH[Ar.]
( Şehvet. İLE Yol. )
- BAHÂ[Ar.] ile BAHÂ'[Ar.] ile BÂHÂ/BÂHA[Ar.]
( Güzellik, zariflik. | Parıltı. | Alışma, dadanma. İLE Değer, kıymet, bedel. İLE Bir evin etrafiındaki kapalı avlu ya da bahçe. | Açık meydan, alan. | Suyun derin yeri. )
- BAHÂ ile/değil/yerine BAHÂNE
- BAHÂ[Ar.] ile CEMÂL[Ar.]
- BAHÂ[Ar.] ile VÂHA[Ar.]
( ... İLE Çöl ortasında suyu ve yeşilliği olan yer. )
- BAHÂÎ[Ar.] ile BAHAÎ/LİK[Ar.]
( Alışkın. İLE Din. )
- BAHANE BULMAK ile/değil/yerine ÇÖZÜMÜNÜ/ÇARESİNİ BULMAK(/ARAMAK)
( "İstemediği/n" her şeye. İLE/DEĞİL/YERİNE (Gerçekten) İstediği herşeyin. )
- BAHANE ile/değil/yerine AYRINTI
- BAHÂNE ile "İTİCİ GÜÇ"
- BAHANE ile/ve/||/<> MAKYAJ
- BAHÂNE ile MAZERET
( PRETEXT vs. EXCUSE )
- BAHÂNE ile/ve/değil VESÎLE
- BAHÂR[Fars. çoğ. BAHÂRÂN] ile BAHÂR ile BAHHÂR[Ar. < BAHR]
( Kışla yaz arasındaki mevsim. İlkyaz. [22 Mart - 21 Haziran arasıdır] İLE Güzellik. | Güzel. | Sığırgözü, papatya, sığır papatyası, sarı papatya. | Put, sanme, çelîpa. | Atılmış pamuk. | Ölçek. | Karanfil, tarçın, karabiber gibi kokulu şeyler. İLE Denizci, gemici. )
- BAHAR[Fars. çoğ. BAHÂRÂN] ile BAHAR[Ar. çoğ. BAHARAT]
( [Kuzey yarımküre için] 21 Mart'ta, gündüz-gece eşitliğiyle başlayarak, 22 Haziran'da, gündönümü ile biten, kış ve yaz arasındaki mevsim, ilkyaz. | Bu mevsimde ağaçlarda açan çiçekler ve yapraklar. | Gençlik çağı. İLE Yiyecek ve içeceklere, hoş koku ve tad vermek için kullanılan kurutulmuş ve öğütülmüş bitkiler. )
( BAHARİYE: Divan Edebiyatı'nda, bahar betimlemesi ile başlayan kaside. )
( BİBERİYE: Ballıbabagillerden, Akdeniz çevresinde çok yetişen, yaprakları hoş kokulu bir bitki. [Lat. ROSMARINUS OFFICINALIS] )
- BAHAR[Fars.] ile MÜNİB[Ar. < NEVB]
( ... İLE İnâbe eden, azgınlıktan sakınarak Allah'a yönelen. | Güçlü yağan, yararlı yağmur. | Taze ve verimli bahar. )
- BAHÂRÂT[Ar. < BAHÂR] ile BAHÂRET[Fars.]
( ... İLE Üstünlük, seçkinlik. )
- BAHARAT ile BARSAMA[Yun.]/MARSAMA
( ... İLE Hoş kokulu yaprakları yemeklere konulan, nane ve yabankekiğinin ortak adı. )
- BAHARAT ile/||/<> EFHÂ'[Ar. < FEHÂ]
( ... İLE/||/<> Soğan ya da yemeklere konulan nane, kekik gibi kuru otlar. )
- BAHARATLI ile/ve/değil ACI
( ... ile/ve/değil TELH )
- BAHARİYE ile/ve BAHARİYE
( Eyüp'te.[Bostan İskelesi - Silâhtarağa arasında] İLE/VE Kadıköy'de.[Altıyol - Küçük Moda arasında] )
- BAHARİYE ile/||/<> CERÂYE ile/||/<> ARPALIK ile/||/<> DİRLİK ile/||/<> HAS ile/||/<> İLTİZAM ile/||/<> LEZEZ ile/||/<> ULÛFE
( Sultanların, Yeniçeri ağası başta olmak üzere ocak ağalarına dağıtığı yazlık giysi ya da kumaş. İLE/||/<> Evkaf idaresi tarafından yoksullara dağıtılan yiyecek ve ödenek. İLE/||/<> Devlet görevlilerine maaşlarında ayrı olarak ya da emekliliklerinde verilen ek ödenek. İLE/||/<> Devlete ait bir hizmeti yapmakla görevlendirilen kişiye ücret anlamında ayrılan geçim kaynağına verilen ad. İLE/||/<> Osmanlı'da, toprak düzeninde geliri yüz bin akçaden fazla dirlik.[Sultana, hanedan üyelerine, vezir-i azama, beylerbeyine, sancak beyleri ve üst düzey devlet görevlilerine verilirdi.] İLE/||/<> Devlete ait gelir kaynaklarının peşinen, "mültezim" adı verilen kişilere belirli bir süre bırakılması. İLE/||/<> Askerlerin aldığı üç aylık maaşın Şevval, Zilkâde ve Zilhicce aylarına denk gelen dördüncü bölümü. İLE/||/<> Kapıkulu askerlerine, saray ve devlet kuruluşlarındaki bazı görevlilere üç ayda bir verilen ücret. | Yeniçerilere verilen üç aylık ücret. )
- BAHARİYE ile/ve/||/<> ŞITAİYE
( Baharı anlatan şiirler. İLE/VE/||/<> Kışı anlatan şiirler. )
- BAHÇE[< Fars. BAĞ-ÇE: Küçük bağ.]/BAHÇA ile/ve BAĞ/BOSTAN[Fars.]
( ... İLE/VE Büyük bahçe. | Sebze bahçesi. | Kavun/karpuz tarlası. )
- BAHÇE ile ASMA BAHÇE
( ... İLE Ayak ve kemerler üzerine kurulan teraslardan yapılmış bahçe. )
- BAHÇE ile ÇEPER
( ... İLE Çit. | Ahlâksız, huysuz, geçimsiz kişi. | Bağ çubuğu, çalı çırpı. | Sebze bahçesi. | [dirimbilim] Zar. )
- BAHÇE ile/ve ÇİÇEKLİK
- BAHÇE ile/ve HADİKA
( ... İLE/VE Ağaçlı bahçe. )
- BAHÇE ile HARIM
( ... İLE Sebze ve meyve bahçesi. | Tarla ve bahçe çevresindeki çit. )
- BAHÇE ile/ve KELE/KELEME
( ... İLE/VE Bakımsız bahçe. | Sürülmemiş tarla. )
- BAHÇELİEVLER ile/ve BAHÇELİEVLER
( Bakırköy ve Zeytinburnu'nun kuzeyinde bulunan bir ilçe. İLE/VE Çengelköy - Kuleli semtlerinin doğusunda bulunan bir semt. )
- BÂHİK[Ar.] ile BÂHİKA[Ar.]
( Bir gözü görmeyen. İLE Görmeyen, kör. )
- BAHÎL[Ar. < BUHL çoğ. BUHALÂ] ile BÂHİL[Ar.]
( Cimri, hasîs, tamahkâr. İLE Serseri, başıboş. | Eli değneksiz çoban. | Yularsız deve. )
- BAHİR[Ar.] ile BÂHİR[Ar.] ile BÂHİR[Ar.] ile BÂHİR[Ar.]
( Deniz. İLE Yalancı, ahmak, alık. İLE Ekin sulayıcı, sulayan. İLE Belirli, açık, apaçık. | Işıklı, parlak, güzel. )
- BÂHİRE[Ar.] ile BÂHİRE[Ar.] ile BAHÎRE[Ar.]
( Dikenli ağaç. | Çok koşan cins deve. İLE Vapur. İLE İslâm'dan önceki dönemde, Araplar'ın, kulağını keserek işaretleyip bıraktığı dişil deve ya da koyun. )
- BAHİS[Ar. < BAHS] ile BÂHİS[Ar.]
( Konuşulan şey, söz. | İddialaşma. İLE Bahseden, araştıran. )
- BAHİS[Ar. < BAHS] (GÖRME[ME]K) ile/değil BEİS[Ar. < BE'S] (GÖRME[ME]K)
( Üzerinde konuşulan konu. | Görüşünde ya da iddiasında haklı çıkacak tarafa bir şey verilmesini kabul eden sözlü antlaşma. | Bir betiğin bölümlerinden her biri. İLE Sakınca. )
- BAHR -ile
( Arûz'da aslî bir vezinle ondan doğan vezinler mecmûası. )
- BAHREYN:
2 ADA ile/ve/+/<> 31 ADA
( Bahreyn'in başkenti, Mename'nin yer aldığı Bahreyn Adası ve 8ona bir dalgakıranla bağlı olan küçük] Maharrak Adası. İLE/VE/+/<> Öteki 31 ada. )
( Bahreyn, 33 adadan oluşan bir aral(takımada) ülkesidir. )
( Bahreyn'in sözcük anlamı, "iki deniz ülkesi"dir. [Denizin içinde, tatlı su kaynakları olduğundan dolayı bu ad verilmiş.] )
- bahreyn[Ar.] ile Bahreyn[Ar.]
( İki deniz. [Basra Körfezi ile Hint Denizi. / Akdeniz ile Hint Denizi. / Karadeniz ile Hint Denizi.] | İki büyük esas, temel şey. İLE Basra Körfezi'nde yer alan bir ada ülkesi. )
- BAHR-İ NÂZÜK -ile
( Muradnâme'de geçtiğine göre en az 5-6 yüzyıllık bir makamdır. )
- BAHRİ ile BAHRÎ[Ar.]
( Uzun boyunlu, sivri gagalı, boynunun önü ve göğsü parlak beyaz olan, alçaktan ve hızlı uçan, suya bağımlı bir tür kuş. [Lat. PODICEPS CRISTATUS] İLE Denizle ilgili. )
- BAHS[Ar.] ile BAHS/BAHİS[Ar.]
( Kur'an tabirlerinden olup "nâkıs" anlamına gelir. | Yağmur suyu ile ekilmesi olanaklı tarla. | Zulüm, işkence. | Gümrük alma. İLE Konuşulan şey, söz. | İddialaşma. )
- BAHŞ[Fars.] ile BAHŞ(Â)[Fars.]
( Bağış, ihsan. İLE Bahşeden, bağışlayan, veren, affeden. | )
- BAHŞ ile CEZA
- BAHS[Ar.] ile/ve/||/<>/> HAFRİYAT[Ar.]
( Söz. | Üzerinde konuşulan şey, konu. | Görüşünde ya da iddiasında haklı çıkacak tarafa bir şey verilmesini kabul eden sözlü antlaşma. | Bir kitabın bölümlerinden her biri. | Araştırma. İLE/VE/||/<>/> Yeryüzünü kazmak, yarmak ve açığa çıkan fazlalıkları da atmak. )
- BAHS[Ar.] ile NUKSÂN[Ar.]
- BAHSET[Fars.] ile BAHTEK[Fars.]
( Horultu. | Uykuda ağırlık basma. (KÂBUS) İLE Uykuda ağırlık basma. (KÂBUS) | Küçük baht, kötü şans. )
- BAHŞİŞ[Ar.] ile ARMAĞAN
( ATİYYE/RİFD[çoğ. ERFÂD/RUFÛD] ile HEDİYE )
( DÂD ile PÎŞ-KEŞ[Türkçe'de PEŞKEŞ şeklinde galat olarak kullanılmıştır.] )
( TIP vs. PRESENT )
- BAHŞİŞ ile/ve/değil/yerine/||/<> KATKI PAYI
- BAHT[Ar.] ile BAHT[Ar.]
( Öz, hâlis, saf. İLE Tâlih, kader, kısmet. | Cet, büyük baba. | Kargı. )
- BÂHTE[Ar. < BÂHTEN][Fars.] ile BAHTE[Fars.]
( Oynamış, oyunda yutulmuş/ütülmüş kişi. İLE Besili, semiz koyun. | Burulmuş, üç yaşında koç. )
- BÂHTER ile BÂHTER
( Batı. [Yeni şairlerin kullanımında] İLE Doğu. [Eski şairlerin kullanımında] )
- BAHTÎ -ile
( Bazı Divan şairlerinin ortak olarak kullandıkları mahlas. )
- BAHTİYÂR[Fars.] ile BAHTİYÂR[Fars.]
( Mutlu kişi. İLE Güneydoğu Anadolu, Musul ve Bağdat'ta kullanılan bir makam. )
- BAHTİYÂR ile/>< İHTİYÂR
( Bir söz ki, bir gönlü, bir ömür, bahtiyâr eder;
Bir söz ki, bir gönlü, bir günde, ihtiyâr eder. )
- BÂHÛR[Ar.] ile BAHÛR[Ar.]
( Çok sıcak/lık. İLE Ödağacı, misk, lâden gibi maddelerden meydana gelen ve yakılırsa güzel bir koku veren ot, tütsü, günlük. )
- BAI -ile
( Akli Ruh. )
- BAÎD-İ LÂZIM -ile
( Bir makamın seyir dahilinde bulunup da istimali yok denilecek kadar o makama dâhil olan perdelere denir. [Sabâ makamının seyrinde neva perdesinin cüz'i bulunması gibi] )
- BAİLAR TWİST ile/||/<> RAY-DUTT TWİST
( Bailar oktahedral→trigonal prizmatik, Ray-Dutt kare düzlem. )
( Formül: Oh→TP İLE SP→TBP )
- BAÎM[Ar.] ile BÂİN[Ar.]
( Put, heykel. İLE Dibi geniş kuyu, bostan kuyusu. )
- BAÎR[Ar.] ile BÂİR[Ar.]
( Eril deve. İLE Şaşkın, perişan durumda olan. )
- BAIRD TAPİRİ ile HİNT/MALAY TAPİRİ ile DAĞ TAPİRİ ile OVA/AMERİKA/BREZİLYA TAPİRİ
( TAPIRUS BAIRDII cum TAPIRUS INDICUS cum TAPIRUS PINCHAQUE cum TAPIRUS TERRESTRIS )
- BÂ'İS[Ar.] ile FAKÎR[Ar.]
- BAK! BEN NE YAPTIM! İÇİN YAPMAK ile/ve/değil/yerine HİZMET OLARAK YAPMAK
- BAKA/BAQA ile MÜNGÜZ BAKA/MÜNGÜZ BAQA ile BAKAÇUK/BAQAÇUQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
- BAKANAK ile TOYAK ile TOYNAK
( Geviş getiren hayvanların tırnağı. İLE At tırnağı. İLE At, eşek gibi tektırnaklı hayvanların tırnağı. )
( ... ile ... ile SÜNBÜK[çoğ. SENÂBİK], HÂFİR[çoğ. HAVÂFİR] )
( ... vs. ... vs. HOOF )
- BAKANAK/BAQANAQ(BAKAYAK/BAQAYAQ) ile BAKANLIG/BAQANLIG
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Çift toynaklı hayvanlarda, toynakların arasındaki boşluğa ya da toynakların iki yanına verilen ad.[Atların toynağının içini, ayak tabanının ortasında bulunan üçgen biçimindeki sert parçayı anlatmak için de kullanılır.] İLE Halkalı. )
- BAKAN/BAQAN ile BAKAN/BAQAN
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Yüzük.[pirinç] İLE Gerdanlık.[pirinç] )
( ALTUN BAKAN/ALTUN BAQAN: Altın yüzük. )
- BAKAN/LIK ile/değil/yerine/> KALEM(SEKRETER/YA)
- BAKARA[Ar.] ile BAKARA[Ar.] ile BAKARA[Fr. < BACCARA]
( Sığır, inek. İLE Sûre. İLE İskambil kâğıdı ile oynanan bir oyun. )
- BÂKÎ[< BEKÂ] -ile
( TANRI | DÂİMÎ, KALICI )
- BAKI KULU ile/||/<> BÖCEKBAŞI ile/||/<> DEFTERDAR ile/||/<> MÜLTEZİM
( Vergi denetimi ve tahsili ile maliyeye ilişkin soruşturmaları yapan memura verilen ad. İLE/||/<> Zabıta görevlisi. İLE/||/<> Osmanlı Divan Teşkilatı'nda mali işlerle görevli kişi. İLE/||/<> Bir bölgenin devletçe toplanacak gelirlerinin müteahhitliğini yükümlenen kişi. )
- BÂKÎ ile/ve/||/<> ASLÎ
- bâkî[Ar. < BEKÂ çoğ. BEVÂKİ] ile bâkî[Ar. < BÜKÂ] ile BÂKÎ[Ar.]
( Tanrı. | Sürekli/daimi, kalıcı. | Alt taraf. | Artık, artan, fazla, geri kalan, bundan başka. İLE Ağlayan. [Fars. GİRYÂN] İLE Divan şairi ve uzun adıyla Abdülbâki Mahmut. Kanûnî Sultan Süleyman tarafından korunmuş ve Meliküşşuarâ, Sultânüşşuarâ gibi unvanlar kazanmıştır. [1527 - 1599] [Tüm Osmanlı tarihinde cenazesine en çok katılım olan kişidir.] )
- BÂKÎ ile/ve/|| FÂNÎ ile/ve/|| ÂSİ ile/ve/|| ÂFİ
( Yazı. İLE/VE/|| Yaşam. İLE/VE/|| Kul. İLE/VE/|| Rab. )
- BÂKÎ[Ar.] ile KÂDÎM[Ar.] ile MÜTEKADDİM[Ar.]
- BÂKİ ile/ve/||/<> KAİM
- BÂKÎ[Ar. < BEKÂ] ile/değil VÂKİ[Ar. < VUKÛ]
( Kalıcı. İLE/DEĞİL Olan, düşen. | Olagelen, rastlayan. | Geçen, geçmiş olan. | Gerçekleşme. )
- BAKICI ile/ve/||/<> BAKAN
- BAKICI ile/ve/değil/<> BAKIM VEREN
- BAKICI ile DADI
( ... ile TAYA, DÂYE )
( BABYSITTER vs. NANNY )
- BAKIG/BAQIG ile BAKIŞ/BAQIŞ ile BAQINGIL/BAKINGIL
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Bakma, bakış. İLE Bakış. İLE Bak! )
( İŞ KEDİNGE BAKINGIL/İŞ KEDİNGE BAQINGIL: Eyleminin sonucuna bak ve bunu düşün! )
- BAKILAN ile/ve DÜŞÜNÜLEN
( Güzeldir. İLE/VE Güzelliktir. )
- BAKIM ile/ve/<> ÖZEN
- BAKIM ile/ve/<> TEMİZLİK
- ... BAKIMDAN ile/değil ... BAKIMINDAN
- BAKIMLI/LIK ile/ve/> ALIMLI/LIK
- BÂKİ'NİN:
25 YAŞ ÖNCESİ ŞİİRLERİ ile/ve 25 YAŞ SONRASI ŞİİRLERİ
( BÂKÎ ['den...]
MÜHEYYÂ OLDU MECLİS SÂKİYÂ PEYMÂNELER DÖNSÜN
BU BEZM-İ RÛH BAHŞUN ŞEVKINA MESTÂNELER DÖNSÜN
DİLÂ CÂM-I ŞARÂB-I AŞK-I YÂRI ŞÖYLE NÛŞ İT KİM
FELEKLER GÜM GÜM ÖTSÜN BAŞINA HUMHÂNELER DÖNSÜN
HAYAL-İ ŞEM'-İ RUHSARIN KO YANSIN HANE-İ DİLDE
PERİN OL ŞEM'A YAKIP ŞEVK İLE PERVÂNELER DÖNSÜN
SEN AĞYÂR İLE DEVR ETDİR ŞEHÂ PEYMÂNEYİ DÂİM
SER-İ KÛYUN DOLAŞIP ÂŞIK-I BÎÇÂRELER DÖNSÜN
BU BEZM-İ DİLKÜŞÂYA MAHREM OLMAZ BÂKİYÂ HERKES
Dİ GELSİN EHL-İ DİLLER GELMESİN BİGÂNELER DÖNSÜN )
- BAKIP KALMAK ile/değil/yerine/>< GÖRÜP GEÇMEK
- BAKIR MAVİSİ ile BAKIR YEŞİLİ ile BERLİN MAVİSİ
( Bazik bakır karbonat. İLE Kurşun kromat ve bakır oksitten oluşan, doğal boyar madde. İLE Demir III hekzasiyano ferrat (II)'ın özel adı. )
- BAKIR NEFESLİLER ile/ve TAHTA NEFESLİLER
- BAKIR/NUHÂS[Ar.] ile/ve/<> FÜLÜS[Ar.]
( ... İLE/VE/<> Bakır para. )
- BAKIR ile TOMBAK[Fr.]
( ... İLE Kuyumculukta kullanılan, %80 bakır, %20 çinkodan oluşan sarı renkli alaşım. | Bu alaşımdan yapılmış olan. )
- BAKIR/BAQIR ile BAKIR/BAQIR ile BAKIR SUKIM/BAQIR SUQIM
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Bakır. İLE Çin'de, alışverişte kullanılan, bakırdan yapılmış para. İLE Mars.[Kızıllığı nedeniyle bakıra benzetilmiştir.] )
- BAKIRLIG/BAQIRLIG ile BAKIRLIG/BAQIRLIG
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Bakırlı. İLE Balasagun yakınlarındaki bir yerin adı. )
( BAKIRLI DAĞ/BAKIRLI TAG: Bakırlı dağ. )
- BAKIŞ AÇISI ile/ve "ÇERÇEVE"
- BAKIŞ AÇISI ile/ve/||/<>/>/< TUTUM
- BAKIŞ:
DIŞARIDAN ile/ve/değil/||/<>/< İÇERİDEN
- BAKIŞ ile/ve AÇI
( "LOOK/GLANCE" vs./and ANGLE )
- BAKIŞ ile/ve "BAKIŞ AÇISI"
- BAKIŞ ile/ve/> UFUK
( Bakış/nazar derinleştikçe ufuk açılır. )
- BAKIŞ ile/ve YÖNELİŞ
- BAKIŞ/HİZMET:
"A'dan Z'ye" ile/ve/||/<> "360 DERECE"
- BAKIŞIM/SİMETRİ ile/ve/<> AYAR(GAUGE) SİMETRİLERİ
- BAKIŞIM/SİMETRİ ile/ve/<>/|| KIRIK BAKIŞIM/SİMETRİ
- BAKIŞIM/SİMETRİ ile/ve/||/<> KÜTLE
- BAKIŞIM/SİMETRİ ile/ve/||/<> SÜPER BAKIŞIM/SİMETRİ
- BAKIŞIM/SİMETRİ ile/ve UYUM
( TENÂZUR[< NAZAR] ile/ve TENÂSÜB[< NİSBET] )
( SYMMETRY vs./and HARMONY )
( SYMÉTRIE avec/et PROPORTION )
- BAKIŞIM ile/ve/||/<>/> DENGE
- BAKIŞIM/SİMETRİ ile AYAR/GAUGE SİMETRİLERİ
- BAKIŞIM/SİMETRİ ile/ve/||/<> EŞDEĞİŞKEN
( SYMMETRY vs./and/||/<> COVARIANT )
- BAKIŞIMSIZLIK/ASİMETRİ ile TERS ORANTI
- BAKIŞMAK ile/ve YİYİŞMEK/SEVİŞMEK
- BAKLA ÇİÇEĞİ ile BAKLAÇİÇEĞİ
( Sarımtırak eflatuna çalan beyaz renkte bir bitki. İLE Bakla çiçeği rengi. | Bu renkte olan. )
- BAKLA[Ar.] ile ACIBAKLA/YAHUDİBAKLASI/TÜRMÜS[bot.]
( ... İLE Baklagillerden, acı olan, taneleri suda tatlılaştırılarak yenilen otsu bir bitki. )
( VICIA FABA cum LUPINUS TERMIS )
- BAKL/A[Ar. çoğ. BUKUL] ile ÇİN/HİNT BAKLASI
( [Ar. (botanikte)] BÂKILÂ )
( BROAD/FAVA/HORSE BEAN vs. TONKA BEAN )
( VICIA FABA cum DIPTERYX ODORATA )
- BAKLA[Ar.] ile FUL[Ar.]
( ... İLE Taşkırangillerden, çokça türü bulunan bir ağaççık ve bunun hoş kokulu, beyaz çiçeği. | Küçük taneli bir bakla türü. )
( ... cum CASMIN SAMBAC | ... )
- BAKLAVA ile SAMSA[Fars.]
( ... İLE Baklavaya benzeyen, bir tür hamur tatlısı. )
(1996'dan beri)