TÜRK HUKUK TARİHİ
ARAŞTIRMALARI
Journal of Turkish Legal History
ISSN: 1306-6889
Türk Hukuk Tarihi Araştırmaları
Journal of Turkish Legal History
Sayı 19-20, 2015 (Bahar-Güz)
Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü
Fethi Gedikli (İstanbul Üniversitesi Sadri Maksudi Arsal
Hukuk Tarihi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü)
Kurucular
M. Âkif Aydın, Mehmet Akman, Ekrem B. Ekinci, Fethi Gedikli, M. Macit
Kenanoğlu, Mustafa Şentop, Mürteza Bedir
Yayın Kurulu
M. Âkif Aydın, Mehmet Akman, Ekrem B. Ekinci, Fethi Gedikli, M.
Macit Kenanoğlu, Mürteza Bedir, Sami Erdem, Ayhan Ceylan, Cihan
Osmanağaoğlu Karahasanoğlu
Danışma Kurulu
İdris Bostan (İstanbul Ü.), Feridun Emecen (İstanbul 29 Mayıs Üni.),
Mehmet İpşirli (İstanbul Medipol Üni.), İsmail E. Erünsal (İstanbul
29 Mayıs Üni.), M. Emin Artuk (İstanbul Medipol Üni.), İbrahim Kâfi
Dönmez (İstanbul 29 Mayıs Üni.), Kemal Beydilli (İstanbul 29 Mayıs Üni.),
Engin Deniz Akarlı (İstanbul Şehir Üni.), Sevgi Gül Akyılmaz (Ankara
Hacı Bayram Veli Üni.), Mustafa Avcı (Ankara Sosyal Bilimler Üni.), Yusuf
Karakoç (Dokuz Eylül Üni.), Nevin Ünal Özkorkut (Ankara Üni.)
Editör
Fethi Gedikli
Editör Yardımcısı
Ali Adem Yörük
Sekreterlik
Furkan Şahan
Baskı
Mikyas Basım Yayın Matbaacılık San. ve Tic. Ltd. Şti.
Örnektepe Mah. Pazaraltı Sok. No: 96 Beyoğlu/İst
0212 528 95 28
Baskı Tarihi
Ekim 2019
Türk Hukuk Tarihi Araştırmaları yılda iki sayı yayımlanan hakemli bir dergidir.
Dergide yer alan yazıların ilmî ve fikrî sorumluluğu yazarlarına aittir.
Yönetim
İstanbul Üniversitesi Sadri Maksudi Arsal
Hukuk Tarihi Uygulama ve Araştırma Merkezi
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Merkez Bina
Oda 58 Beyazıt/İstanbul/Türkiye
e-posta: hukuktarihimerkezi@istanbul.edu.tr
Türk Hukuk Tarihi Araştırmaları
Sayı 19-20 • 2015 (Bahar-Güz)
İçindekiler
Osmanlı Devleti’nde Anonim Şirket Hukukunun Gelişiminde
Bankaların Rolü
Erol Ortabağ
18. Yüzyılın İlk Yarısında Kırım’da Bir Dava: Beş Akçelik Bir Nezir
Hücceti Ve Tahlili
Mahmud Esad Kalıpçı
Yirminci Yüzyılın Başında Deniz Hukukuna Bakış: Lassa Oppenheim Ve
Osman Sermed Örneği
5
35
53
Said Emre Kumral
Trabzon Şer‘iye Sicillerinde Geçen ‘Bitemi’ Kelimesi
Fethi Gedikli
79
Alman Hukuk-ı Medeniyesinin Suret-i Tedvini
Rudolf Heinze - Haz. Serhan Yıldırım
85
Mücrimlere Ceza Vermek Bir Hak Mıdır? Yoksa Bir Mecburiyet Midir?
Bünyamin Ferid - Haz. Aslıhan Nesli
93
Türk Hukuk Tarihi Araştırmaları, Sayı 19-20, 2015 Bahar-Güz, s. 79-84.
TRABZON ŞER‘İYE SİCİLLERİNDE GEÇEN ‘BİTEMİ’ KELİMESİ
Fethi Gedikli*
Şer‘iye Sicillerinin muhtelif açılardan önemi inkâr edilemez. Dilimizin tarihi
kelimeleri bakımından da bu siciller önemli bir söz varlığı barındırmaktadır.
Bunların bir kısmının anlamı kolaylıkla belirlenebilirken, bir kısmının hem
okunuşu hem de anlamlandırılışı sorun olmaktadır. Birinci kısma giren ve halk
ağzında kullanılan ama yazılı metinlerde örneği bulunmayan “başmal” kelimesi
hakkında daha önce bir yazı kaleme almıştık1. Şimdi de ikinci kısma giren
okunuşu da anlamı da kolaylıkla çözülemeyen “bitemi” kelimesini ele almak
istiyoruz.
1990’lardan beri ara ara üzerinde çalışmakta olduğumuz 1819 numaralı
Trabzon Şeriye Sicilinde bu söz üç ayrı yerde geçmekte idi. Anlamı az çok
sezilse de nasıl okunacağı konusu müşkil idi. Biz bunu yazı harekesiz olduğu
için ilk anda “bitmi” diye okuduk fakat hiçbir kaynakta bulamadık. Daha sonra
aynı yazılışın “betmi” de okunabileceğini dikkate alarak yaptığımız bir aramada
Necmettin Aygün’ün aşağıda adı geçecek çalışmasında kullanıldığını görerek
heyecanlandık. Fakat birçok kumaş adının devamında yer alan bu kelime, orada
bir kumaş adı olarak değerlendirilmişti.
11 Mart 2019 günü Necmettin Aygün ile yaptığımız bir telefon konuşmasında
1
Fethi Gedikli, “1614 Tarihli Bir Osmanlı Mahkeme Kaydında Yer Alan Başmal Kavramı”, Argumentum
Aylık Hukuk Dergisi, Yıl 8-9, S. 56, Temmuz-Ağustos-Eylül 1998, s. 437-438.
*
Prof. Dr., İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Tarihi Anabilimdalı Başkanı, Sadri Maksudi
Arsal Hukuk Tarihi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü.
Fethi Gedikli
meseleyi konuştuk fakat hem okunuş, hem de anlamı konusunda kesin bir
kanaata ulaşamadık. Prof. Dr. Necmettin Aygün, bunun üzerine kendi karşılaştığı
ve yine Trabzon Şer‘iye Sicilinden alınma ancak künyesini belirtmediği bir
kaydın fotoğrafını facebook hesabından paylaşarak ne olabileceğini tartışmaya
açtı. Kendisine bir cevap verildiğini görmedim. Benim karşılaştığım yerlerde
bir kumaş ölçü birimi olarak geçtiğini belirtmiştim. Ama bu, bugünkü ölçü
sisteminde neye tekabül ediyordu ve kelime nasıl okunmalıydı? Kumaş satan
bazı kimselere de sormama rağmen, bir sonuca varamadım. Doğum yerim
olan Akçaabat yerel ağzında da bunu andırır bir sözün kullanıldığını tespit
edememiştim.
Nihayet 16 Ağustos 2019 Cuma günü sabahı Yaşar Çağbayır’ın sözlüğünde2
“bitmi”yi ararken “bitemi”yle karşılaştım. Böylece yıllarca süren arama sona
eriyordu. Bu “keşif”ten sonra yaptığım araştırmalarda, aşağıdaki kaynaklarda
kelimenin geçtiğini tespit etmiş bulunuyorum:
Burada üzerinde durduğumuz anlamıyla kelimeye ilk yer veren3,
görebildiğimiz kadarıyla, Bilal Aziz Yanıkoğlu olmuştur. Yanıkoğlu, Trabzon ve
Havalisinde Toplanmış Folklor Malzemesi adlı kitabında (İstanbul, 1943, s. 263) “Ek
1 Umumi Sözlük (mahalli tâbirler)” bölümünde “bitemi” için “arşın veya endaze
tarzında bez ölçmek için kullanılan ölçünün ismi” açıklamasını yapmıştır. Örnek
bir cümle bulmak için kitabı baştan sona gözden geçirdiğimiz halde, kitapta
aradığımızı bulamadık. Muhtemelen, yazar sözlüğünü metindeki kelimelerle
sınırlı tutmamış, derlediği yöresel kelimeleri ayrıca kitabına eklemiştir.
Orhan Acıpayamlı, Zanaat Terimleri Sözlüğünde (Ankara, TDK, 1976, s. 23)
“bitemi”yi “Bez ölçmede kullanılan 48 cm.lik bir ölçü”, diye Rize’nin İkizdere
ilçesinin Güney beldesinden derlenmiş bir veri olarak değerlendirmiştir.
Kudret Emiroğlu, Trabzon Maçka Etimoloji Sözlüğünde (Ankara, Kebikeç
2
3
Yaşar Çağbayır, Ötüken Türkçe Sözlük, İstanbul, Ötüken Yayınevi, 2007, C. 1, s. 629.
Daha önce Tarama Dergisi: Osmanlıcadan Türkçeye Söz Karşılıkları (Ankara, TDK, 1934, s. 773) sesteş bir
kelimeyi kaydetmiştir: Gerçekten, bu eserde “tekmil” karşılığı olarak (ar. kemâl’den) “1. tamamlama,
bitirme; 2. bütün, eksiksiz” maddesinin 5. karşılığı olarak “Bitemi” (Der: Mesudiye “Giresun”) bilgisi göze
çarpmaktadır. Aynı bilgi, “bitemi” maddesi için biraz daha farklıca Derleme Dergisinde de tekrarlanmıştır:
Bitemi zf. tamamen, tamamiyle (Arapköy “Ordu”; Mesudiye “Giresun”). Bkz. Derleme Dergisi, İstanbul,
TDK, C. 1, 1939, s. 210. Kelime 1957 tarihinde yine TDK tarafından yayımlanan Türkiye’de Halk Ağzından
Söz Derleme Dergisinde (C. 5, s. 348), Tarama Dergisindeki anlamıyla ve bu sefer “tekmil” değil “tamamen”
kelimesinin karşılığı olarak sıralanan kelimeler arasında geçmektedir: “Bilevi, biregi, bitemi, bitürev,
bitürmen, cık, cıkla, cılha, cilis, cilkes, cilla, cille, cilleyi, cilli, cilliye, dibedilik, hepten, kirpeden, zılla.”
80
Trabzon Şer‘iye Sicillerinde Geçen ‘Bitemi’ Kelimesi
Yayınları, 1989, s. 56-57) “bitemi”, “uzunluk ölçüsü birimi. DS bidemi (Maçka)
arşın kadar bir ölçü, pitemi (Rize, Trabzon) yarım metre boyunda bir uzunluk
ölçüsü. Yunanca pithami karış uzunluğu.” açıklamasından sonra, sözün geçtiği
mahalli bir maniyi de nakletmiştir: “Tokudum o şali / vur oni bitemiye /
Gideyirum Asiye / gel koy beni gemiye.”
Ardından, Burhan Oğuz, Türkiye Halkının Kültür Kökenleri: Teknikleri,
Müesseseleri, İnanç ve Âdetleri, İstanbul, 2004, C. 5, s. 651’de, muhtemelen O.
Acıpayamlı’nın sözlüğünden naklen “bez ölçmede kullanılan 48 cm’lik bir ölçü
(Rz)”, biçiminde “bitemi” sözünü kitabına almıştır. Yine aynı müellif, Türkiye
Halkının Kültür Kökenleri: Teknikleri, Müesseseleri, İnanç ve Teknikleri 6 Ulaştırmaİletişim, Mübadele, Ölçü ve Metalurji Teknikleri, (İstanbul, 2006, s. 365) adlı
kitabında, bu kez “pitemi” imlasıyla “Yarım metre boyunda bir uzunluk ölçüsü
(Tr, Rz) (DS)” diye yine sözü geçen kelimeye yer vermiştir.
Özhan Öztürk, Karadeniz: Ansiklopedik Sözlük, İstanbul, 2005, C. 1, s. 189’da
“bitemi, pitemi” biçimleri için “Bitemi, pitemi is. Osmanlı döneminde keten
ölçmek için kullanılan 34.29 cm uzunluğunda ölçü birimi. 20 bitemi bir asma,
bir asma ise 10 arşın değerindeydi BY 263, “Dokuttuğum ketanı / Vuralım
bidemiye” S 547; pitemi (Trabzon, Rize) SD 1157, AD I.38 < Yunanca pitami AT
236, Karadeniz Rumcası pitami P II 191.
Necmettin Aygün’ün, Trabzonda Ticaret (1. bs., Serander Yayınları, Ocak
2005, s. 286) kitabında söz konusu kelime, aşağıdaki ibare içinde ve “betmi”
okunuşuyla birçok kez geçmektedir: “…Trabzon piyasasına XVIII. yüzyılda
karayolları vasıtasıyla Anadoludan gelen mallar şu şekildeydi: ...manusa betmi,
çiçekli betmi, alaca betmi, çekeleve betmi, celis betmi, surti betmi, germesut betmi,
senari betmi, senari ve germi (betmi), ... Görüldüğü gibi, bu yüzyılda Trabzona
kara yoluyla Anadoludan gelen mallar yün ve pamuk ağırlıklı dokumalardan
oluşmaktaydı”4.
Profesör Aygün’ün facebook hesabından paylaştığı sicil fotoğrafı
incelendiğinde ise kumaş adlarının yanında ölçülerinin ve altlarında da
kıymetlerinin belirtildiği görülmektedir. Kabul etmek gerekir ki yazılışın tümü
kumaş adı olarak değerlendirilmeye yol açacak biçimdedir. Bununla birlikte
kumaş adlarının solundaki “top, arşun, değirmi” gibi ölçü ve sıfatlar “bitemi”
4
Necmettin Aygün, Karadenizden Osmanlı Ekonomisine Bakış, (Trabzon Sanayi ve Ticaret Odası, Ankara,
2016, C. 1-2) kitabının birinci cildinde (s. 285) “betmi” okumasını sürdürmüş sadece 4. satırdaki ibareyi
“manusa bet(i)mi” diye yorumlamıştır.
81
Fethi Gedikli
için de aynı yolda bir akıl yürütmeye yol açabilirdi. Mesela fotoğrafın ilk
sırasında 4. madde “Musul top 1 kıymeti(?) 70” yazılıdır yani “1 top Musul bezi,
kıymeti 70” demektir. Fotoğrafın beşinci sırasının 2. maddesinde “al çuka
arşun … 1 kıymeti 67” yazılıdır. “Top”, “arşun” kumaş ölçü birimleridir. Burada
kumaşların bir de “değirmi” (yuvarlak) diye nitelendiği görülmektedir. Bu
fotoğraftaki ürünlerin çoğunun ölçüsü ise “bitemi” ile belirtilmiştir. Fakat
hem bitemi hem de arşunun aynı belgede geçmiş olması aralarında mikdar
farkı olabileceğini düşündürmektedir.
Tuncer Gülensoy, Türkiye Türkçesindeki Türkçe Sözcüklerin Köken Bilgisi
Sözlüğünde, (https://books.google.com.tr/books?id=a18OAQAAMAAJ, Ankara,
TDK, 2007, c. II, s. 708) bitemi (hlk.) “Uzunluk ölçüsü birimi’ (TMES,
56-57) < ET. bi:r+tüm “birden, tamamiyle, büsbütün, toptan’ (EUTS, 44)
An.ağl.” açıklamasını yapmıştır. Burada iki sesteş kelime birbirine karışmış
görünmektedir.
Yaşar Çağbayır (Ötüken Türkçe Sözlük, İstanbul, 2007, C. 1, s. 629) da
bitemi kelimesini iki ayrı madde başlığı halinde sözlüğüne almış “bitemi 1”
için [bit-mek (tükenmek) > bit-em-i] {ağız} zf. Tamı; tamamı. [DS] açıklamasını
yapmıştır. Bizi ilgilendiren “bitemi 2” için ise [Yun. Pitami {ağız} is. Arşın
değerinde uzunluk ölçüsü birimi. [DS] demiştir. Bu bilginin Derleme
Sözlüğünden alındığını da [DS] kısaltmasıyla göstermiştir.
Nihayet İsmail Kara (Güneyce-Rize Sözlüğü, 2. bs., İstanbul, Dergah
Yayınları, 2014, s. 69) da “Bitemi forotiko bezi üretiminde kullanılan 45 cm.
uzunluğunda tahta ölçü birimi (forotiko bezinin eni de 45 cm.dir). Forotiko
keten demektir.”5 şeklindeki açıklamasında bu ölçü biriminin tahtadan
yapıldığını ve keten bezi ölçmede kullanıldığını, keten bezinin eninin de 45.
cm olduğu ek bilgilerini paylaşmıştır.
Burada 1819 tarihli Trabzon Şer‘iye Sicilinde “bitemi”nin geçtiği kayıtları
da vermek uygun olacaktır:
5
82
Forotiko: kendir ipiyle dokunan beyaz bez (Pontos K. S. 166: fortiko: keten bezi; Rize A. s. 317; Güneysu,
s. 395; KA, s. 379: feretiko; İkizdere, s. 176). (forotiko bezi üretmenin bütün aşamaları ve aletler için
sırasıyla bk. Çendir, tahta kiliç, kasar, soyka, yumak, tokmak, demir tarak, köfte, uskuli, tomar,
ustupi, sarım, roçe, yığ, ağrişak, halayıçça, çelepçe, şina, ağartma, rosi, ifali, hasırlama, anemira,
çahra, kalam, rastara, sercilemek, çami, tarak-mitar, istarina, veri, makoç, patiç, salmi). (Akçaabat
Kuruçam köyünde çendir: kendir, roçe: reke, ağrişak: ağırşak, çelepçe: kelepçe biçiminde telaffuz
edilir. Sercilemek sergilemek’tir. Bk. İsmail Kara, age., s. 196.
Trabzon Şer‘iye Sicillerinde Geçen ‘Bitemi’ Kelimesi
v. 2a-5, 26 Muharremü’l-harâm sene 972 / 3 Eylül 1564:
“Kaziyye ikrâr-ı Kurd Kâtib
Vech-i tahrîr-i hurûf budur ki muhtesib kâtibi olan Kurd nâm kimesne meclis-i şer‘a
gelüp Kalyor bin Kosta nâm dellâlün bey‘ itdügi bir top kettânun altı bitemi eksügi olup kānûn
üzre cerîmesi alınmak lâzım oldukda muslihûn tavassutı ile mezbûr Kalyor’dan kırk akça
cerîme aldum diyü ikrârı zimmî-yi mezbûr talebi ile kayd-ı sicill olındı fi’t-târîhi’l-mezbûr.
Be-mahzar-ı eş-şuhûdu’s-sâbık”.
v. 63b-2, 11 Nisan 1566:
“Kaziyye ikrâr
Vech-i tahrîr-i hurûf budur ki Nikola Kobalad nâm zimmî Pereşkova Mahlevic nâm
zimmîyi meclis-i şer‘a ihzâr idüp işbu Pereşkova’ya bundan akdem doksan bitemi kettân yumak
içün virdim idi hâliyâ taleb iderin diyü da‘vâ itdükde mezbûr Pereşkova aldum idi ammâ
Hamza nâm kimesneye emâneten virdim diyü ikrârı Nikola el-mezbûr talebi ile kayd-ı sicill
olındı fî 21 Ramazân sene 973.
Be-mahzar-ı Abdullâh bin Kāsım ve Seyyid Mustafâ bin Alî ve İbrâhîm Çelebi ve Kâtib”.
v. 68b-1, 8 Mart 1566:
“Kaziyye ikrâr-ı Fâtıma
Vech-i tahrîr-i hurûf budur ki Aşağahisârda Abdullâh Çelebi mescidi mahallesinde sâkine
olan Fâtıma bint-i Abdullâh nâm pîre-zen meclis-i şer‘a gelüp vârisi Hamza bin Abdullâh Sakula(?) nâm kimesne muvâcehesinde takrîr-i merâm kılup işbu bâ‘isü’t-tahrîr sâbıkā Bâzârbaşı
Halîl nâm kimesnenün mu‘tekı olan Ahmed bin Abdullâh nâm kimesneyi oğul idünüp beş
yüz akça nafaka ve yüz kırk bitemi bir top kettân ve yigirmi akça kıymetlü bir kazgan ve bir
kîsemi hibe vü temlîk idüp mezkûra teslîm eyledüm diyü ikrâr itdükde mezkûr Ahmed dahi
hâzır olup mukırre-yi mezbûre Fâtıma’yı ikrâr-ı meşrûhında bi’l-muvâcehe tasdîk idüp ben
dahi alup kabûl [ve] kabz eyledüm diyü ikrâr itdükde sıhhat-i ikrâr ve hibe ve temlîke hükm
olınup kaziyye Ahmed el-mezbûr talebi ile kayd-ı sicill olındı fî 16 Şa‘bâni’l-mu‘azzam sene 973.
Be-mahzar-ı Abâcı Hâcı Mustafâ ve Hüseyin Şeyh-i Kazzâzân ve Abâcı Mahmûd bin
Abdullâh ve Bayram bin Yâr Ahmed ve Hamza bin Abdullâh Sakula(?)”.
Trabzon 1819 tarihli sicilinden alınan üç kayıtta da “bitemi” keten ile
birlikte anılmaktadır. Üçüncü kayıtta ise 1 top ketenin 140 “bitemi” olduğu
belirtilmiştir.
Yukarıdan beri aktarılan bütün bu bilgilerden “bitemi” ölçü biriminin
keten bez ölçmede Rize ve Trabzon bölgesinde6 bilindiği, yazılı kaynaklardan
6
Yazımızı tamamladıktan sonra, lise WhatsApp gurubumuza sorduğum soru üzerine, eski İçişleri
Bakanlarından sayın Sebahattin Öztürk “bitemi”yi Trabzon, Dernekpazarı, Günebakan köyünden
1940 doğumlu babası Abdullah’a sorduğunu ve onun kelimeyi “bithemi” (peltek s ile) diye telaffuz
83
Fethi Gedikli
da 16. asrın ikinci yarısından sonra tanıklanabildiği ortaya çıkmıştır.
Kelimenin eski alfabemizde “be te mim ye” harfleriyle yazılması ve harekesiz
olması sebebiyle acaba “bitemi” yöre ağzında “bitmi” veya “betmi” diye
telaffuz edilir miydi sorusu da akla gelmektedir. Ancak yerel sözlükler böyle
bir veriyi aktarmadığından, sicillerdeki kelimenin okunuşunu “bitemi”
olarak kabul etmek gerekir diye düşünüyoruz. Uzunluğu için verilen
rakamlarda da farklılık olduğu gözden kaçmamıştır. Bu, eski bütün ölçüler
için az çok karşılaşılan bir durumdur ve aynı adı taşısa da yörelere göre ölçü
birimlerinin mikdarları değişebilmektedir.
ettiğini ve anlamını da “bir tutam kendir” olarak aktardığını, telefonda (27.09.2019 Cuma günü,
saat 20.34 ve 30.09.2019 Pazartesi günü, 15.19) bize bildirmiştir. Kendisine teşekkür borçluyum.
84