Bağlaçlı
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 46.128 başlık/FaRk ile birlikte,
46.128 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(94/186)
- [ne yazık ki]
KATLANMAK" ile/ve/||/<>/> "KANIKSAMAK" ile/ve/||/<>/> "KABULLENMEK" ile/ve/||/<>/> "ONAYLAMAK"
( Çoğu soruna "tanık olmaktan" dolayı. [ve giderek ...] İLE/VE/||/<>/> Çoğu soruna "katlanmaktan" dolayı. [ve giderek ...] İLE/VE/||/<>/> Çoğu sorunu "kanıksamaktan" dolayı. [ve giderek ...] İLE/VE/||/<>/> Çoğu sorunu "kabullenmekten" dolayı. )
- KATLETMEK ile/değil/yerine/>< KATETMEK
- KATMAK ile/ve/||/<>/> KARMAK
( Bir şeyin içine, üstüne ya da yanına, niteliğini değiştirmek ya da niceliğini artırmak için başka bir şey eklemek, karıştırmak. | Bir araya getirmek. | Birlikte göndermek. | Döllenmeyi sağlamak için erkek hayvanı dişinin yanına salmak. İLE/VE/||/<>/> Karıştırmak, birbirine katmak. | Toz durumundaki bir şeyi sıvı ile karıştırarak çamur ya da hamur durumuna getirmek. )
- KATMAK ile/ve KAZANDIRMAK
- KATMAN ile/ve/değil EŞİK
- KATMAN ile SIRADÜZEN
( LAYER vs. HIERARCHY )
- KATMANDU'DAKİ TAPINAKLAR:
SWAYAMBHUNATH ile/ve/||/<> BOUDHANATH ile/ve/||/<> PASHUPATINATH ile/ve/||/<> BACHARESVARI ile/ve/||/<> KAMASUTRA ile/ve/||/<> GUHYESVARI ile/ve/||/<> NYATOPOLA-BHIMSEN
- KATMANDU'DAKİ MEYDANLAR:
DURBAR ile/ve/||/<> HANUMAN DHOKA(MAYMUNLAR KRALI) ile/ve/||/<> TAUMADHI ile/ve/||/<> DATTATRAYA
- KATMANLAŞTIRMA ile/ve DERİNLEŞTİRME
- KATMAN/LI ile KAT/LI
( Yatay. İLE Dikey. )
- KATOLİK/LİK ile/ve ORTODOKS/LUK
( Aristo'cu. İLE/VE Platon'cu. )
- KATOT ile/||/<> ANOT
( Elektrolizde katot negatif elektrot İLE anot pozitif elektrottur )
( Faraday tarafından 1834 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1791-1867) (Ülke: İngiltere) (Alan: Fizik, Kimya) (Önemli katkıları: Elektromanyetik indüksiyon, elektroliz) )
- KATRAN[Ar.] ile/ve/||/<> KREOZOT[Fr. < CREOSOTE]
( Organik nesnelerden kuru damıtma yoluyla elde edilen, sıvı yağ kıvamında, kara renkte, ağır, is kokulu, suda erimeyen bir nesne. İLE/VE/||/<> Çeşitli katranların damıtılmasından elde edilen ve hekimlikte kullanılan, keskin kokulu bir sıvı. )
- KATRANRUHU ile KATRANTAŞI ile KATRANYAĞI
( Kayın katranının damıtılmasıyla elde edilen ve hekimlikte kullanılan renksiz, keskin kokulu ve yakıcı bir sıvı. İLE Birleşimindeki su miktarı çok olan bir tür yanardağ camı. İLE Katrandan elde edilen ve hekimlikte ilaç olarak kullanılan sıvı. )
- KATRE[Ar. çoğ. KATER, KATARÂT] ile/ve/||/<> ZERRE[Ar.]
( Denizde/deryada. İLE/VE/||<> Güneşte/şemste. )
- KATSAYI -ile
( COEFFICIENT )
( Bir niceliğin kaç katı alındığını gösteren sayı, emsal. | Bir yasayı anlatan formülün yazılışında yer alan, değişmeyen sayı. | Nesnelerin fiziksel özelliklerini belirten değişmeyen büyüklükler. )
( COEFFICIENT )
- KATSAYI ile/||/<> ÜS
( Katsayı çarpan, üs kuvvettir )
( Formül: 3x²: 3 katsayı İLE 2 üs )
- KATYON ile/||/<> ANYON
( Katyon pozitif yüklü İLE anyon negatif yüklü iyondur )
( Formül: Na⁺ İLE Cl⁻ )
- KAUÇUK[Fr. < CAOUTCHOUC] ile EBONİT
( Gövdesi odunsu, öz suyu yapışkan, süt kıvamında, yaprakları oval biçimli, parlak ve kalın, sıcak ülke bitkisi, lastik ağacı, kauçuk. | Amerika, Asya ve Afrika'nın çeşitli ağaçlarından, özellikle lastik ağacından ya da bazı petrol artıklarının birleşiminden elde edilen, dayanıklı ve esnek nesne. | Bu nesneden yapılmış olan. İLE Yüz bölüm kauçuğun, otuziki bölüm kükürtle işlenmesinden elde edilen plastik nesne. )
- KAUÇUK[Fr. < CAOUTCHOUC] ile GÜTAPERKA[Malezya dilinden]
( Gövdesi odunsu, öz suyu yapışkan, süt kıvamında, yaprakları oval biçimli, parlak ve kalın, sıcak ülke bitkisi, lastik ağacı, kauçuk. | Amerika, Asya ve Afrika'nın çeşitli ağaçlarından, özellikle lastik ağacından ya da bazı petrol artıklarının birleşiminden elde edilen, dayanıklı ve esnek nesne. | Bu nesneden yapılmış olan. İLE Sumatra'da ve çevresindeki adalarda yetişen büyük bir ağaçtan elde edilen, kablo yapımında kullanılan, kauçuğa benzer, yapışkan bir madde. )
- KAV -ile
( Yılanın attığı deri/gömlek. )
- KAV ile KAV[Fr. < CAVE]
( Ağaçların gövdesinde ya da dallarında yetişen bir tür mantardan elde edilen ve çabuk tutuşan, süngerimsi nesne. | Yılanın deri değiştirirken attığı deri. İLE Mahzen. )
- KAVAF[Ar. < HAFFÂF] ile/değil/yerine/>< ESNAF[çoğ. Ar. < SINIF]
( Ucuz, özenmeden ve bayağı cins ayakkabı, kemer, cüzdan yapan ya da satan esnaf. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Küçük sermaye ve zanaat sahibi. | [mecaz] Başlıca düşüncesi, mesleğinin tüm inceliklerinden yararlanıp bunları karşısındakinin zararına kullanarak ve meslekte kötü örnek oluşturarak çok para kazanan kişi. )
- KAVAK ile AKÇAKAVAK/AKKAVAK/HOLLANDA KAVAĞI
( Söğütgillerden, sulak bölgelerde yetişen, boyu bazı türlerinde 30-40 metreye değin çıkan, kerestesinden yararlanılan uzun boylu bir ağaç. İLE Söğütgillerden, yapraklarının altı beyaz olan bir tür kavak. )
( POPULUS cum POPULUS ALBA )
- KAVAK ile ÇALIKKAVAK
( ... İLE Dalları, sepetçilikte kullanılan bir kavak türü, sepetçi kavağı. )
- KAVAK ile/değil ÇINAR[Fars. < ÇENÂR]
( Anadolu Kavağı'ndakiler, çınardır. )
( Söğütgillerden, sulak bölgelerde yetişen, boyu bazı türlerinde 30-40 metreye değin çıkan, kerestesinden yararlanılan uzun boylu bir ağaç. İLE İki çeneklilerden, otuz metreye kadar uzayabilen, gövdesi kalın, uzun ömürlü, geniş yapraklı bir ağaç. )
( POPULUS cum PLATANUS )
- KAVAL ile NÂREKE
( ... İLE Karagöz oyununda kullanılan, kamıştan yapılmış, kavala benzer bir müzik aleti. )
- KAVAL'DA:
DİLSİZ, HORLATMALI[Diatonik] ile/ve DİLSİZ[Kromatik] ile/ve DİLLİ[Diatonik] ile/ve DİLLİ[Kromatik] ile/ve DÜDÜK KAVAL
- KAVALYE ile KAVALYE[Fr.]
( Eski evlerin çatılarında kullanılan kayrak taşlarını tutmaya, kaymamasına yarayan kama.[kullanılan ağaç, suyu emerek ve şişerek tutan ve su sızdırmayan özellikte] İLE Dansta ve toplantılarda bayanlara eşlik eden bay. )
- KAVÂRİ'[Ar. < KARİA] ile KAVÂRÎR[Ar. < KARÛRE]
( Şiddetli esen rüzgârlar. | Ansızın gelen büyük belâlar. | Kıyâmetler. | Belâdan kurtulmak üzere okunan dualar. İLE Gözbebekleri. | Sırçadan/camdan, bazen de gümüşten yapılan kablar. | Sidik kabları. )
- KAVATA[Yun.] ile KAVATA[Yun.]
( Oyma ağaç kap. İLE Sert ve fazla kızarmayan bir tür domates. )
( ... cum SOLANUM CAPSICUM GROSSUM )
- KAVGA[Fars. < GAVGA: Gürültü.] ile !SAVAŞ
- KAVGA ile/yerine TARTIŞMA
( Her kavganın temelinde, taraflardan birinin cahilliği yatar. )
( ARBEDE ile/yerine MÜNÂZARA )
( !FIGHT vs. ARGUE
ARGUE instead of !FIGHT )
- KAVGA ile/ve/değil/yerine TUTUM
( [not] !FIGHT vs./and/but ATTITUDE
ATTITUDE instead of !FIGHT )
- KAVGA ile ZULÜM
- KAVGACI/LIK ile/değil/yerine/>< KARARLI/LIK
- KÂVÎ[Ar. < KEYY | çoğ. KÂVİYÂN] ile KAVÎ[Ar. < KUVVET]
( Dağlayan, yakan/yakıcı. [Fr. CAUSTIQUE] İLE Güçlü, kuvvetli. | Güvenilir, sağlam. )
- KAVİM ile/ve/||/<>/< AŞÎRET/BOY ile/ve/||/<>/< KABÎLE ile/ve/||/<>/< AKRABA ile/ve/||/<>/< AİLE
- KAVİS ile KAVSİ
- KAVKABAN[Yemen] -ile
( Dağın üstündeki gezegen. )
- KAVL/KAVİL[Ar.] ile/ve/<> KELÂM
( Yok olanı, var ettiğimiz olana verdiğimiz ad. İLE/VE/<> Var olana ilim vermek. )
- KAVL ile/ve LAFZ
- KAVM[çoğ. AKVAM] -ile
( EVLİYÂ ZÜMRESİ )
( İNSAN TOPLULUĞU )
( BİR PEYGAMBERİN GÖNDERİLDİĞİ TOPLULUK )
- KAVRAM KARMAŞASI ile/ve/değil (KASITLI) KAVRAM SAPTIRMASI
- KAVRAM KARMAŞASI ile/değil ZİHİN/DÜŞÜNÜŞ KARMAŞASI
- KAVRAM/KONU/DURUM/SORUN:
"KİŞİ/LER ÜZERİNDEN" (KAVRAM/DURUM) ile/değil/yerine/>< KAVRAM/DURUM ÜZERİNDEN (KİŞİ/LER)
- KAVRAM OLGUSU ile/ve İÇ OLGULAR
( FACT OF CONCEPT vs./and INNER FACTS )
- KAVRAM:
TANIMLAMAK ile/ve/||/<> ZORUNLULUKLARINI GÖSTERMEK
- KAVRAM ÜRETMEK ile/ve/değil/||/<> KURAM ÜRETMEK
- KAVRAM ile/ve/<> ANLAM
( Zihnin, nesne ve olgulara bakan tarafı. İLE/VE Sözcüklere/terimlere bakan tarafı. )
( İçi/dışı yoktur/olmaz. İçeriği vardır. İLE/VE/<> İçi/bâtını ve dışı/zâhiri vardır. )
( Nesneler/olgular/olaylar dünyasıdır. İLE/VE/<>Değerler dünyasıdır. )
( Sözcüğün anlamı, nesnenin kavramı olur. )
( CONCEPT vs./and/||/<> MEANING )
- KAVRAM ile/ve/<> AYRIM
( CONCEPT vs./and/<> SEPERATION )
- KAVRAM ile AYRINTI
- KAVRAM ile/ve/<> BETİMLEME
( CONCEPT vs./and/<> TO DESCRIBE )
- KAVRAM ile/ve/<> BİLİNÇ
( CONCEPT vs./and/<> CONSCIOUSNESS )
- KAVRAM ile/ve/<> ÇÖZÜM
( CONCEPT vs./and/<> SOLUTION )
- KAVRAM ile/ve/<> DERİNLİK
( CONCEPT vs./and/<> PROFUNDITY/DEEPNESS )
- KAVRAM ile/ve/değil EŞİK
- KAVRAM ile/ve/<> FİLOZOF ÇIĞLIĞI
- KAVRAM ile İMGE
( İlke. İLE Eylem. )
- KAVRAM ile/ve/<> İMGE
( )
( CONCEPT vs./and/<> IMAGE )
- KAVRAM ile KARÎNE
- KAVRAM ile/ve/<> KAVRAM BAĞLAMI
( CONCEPT vs./and/<> CONTEXT OF CONCEPT )
- KAVRAM ile/ve/değil/||/<>/>/< KAVRAM ÇİFTLERİ
- KAVRAM ile/ve/||/<> KAVŞAK
- KAVRAM ile KENDİ
- KAVRAM ile/||/<> KÜME
- KAVRAM ile/ve/||/<>/> KURAM
( Bir kuramın varoluşu[ontolojisi] yoksa herhangi bir kuramdır. )
( Kavram ve kuram, genellikle bilim, felsefe ve öteki akademik alanlarda kullanılan iki temel kavramdır.
Bir kavram, genellikle bir düşüncenin ya da bir şeyin anlıksal[zihinsel] karşılığıdır/temsilidir.
Kavramlar, genellikle somut ya da soyut var olanları tanımlamak için kullanılır. "masa", "adâlet", "eşitlik" gibi kavramlar, düşünceleri ya da nesneleri karşılar/temsil eder.
Dilde simgeler ya da sözcükler olarak tanımlanır ve bireylerin düşünme ve iletişim kurma yeteneklerini yönlendirir.
Genellikle bir nesnenin ya da bir durumun temel özelliklerini ya da niteliklerini tanımlamak için kullanılır.
İLE/VE/||/<>/>
Bir kuram, genellikle bir görüngüyü, bir olguyu ya da belirli bir alanı açıklamak ya da açıklamak için geliştirilmiş dizgeli bir açıklamadır.
Genellikle gözlemlere dayanarak olgu ve görüngüleri anlamak, öngörmek ya da açıklamak için kullanılır.
Bilimde, felsefede, matematikte ve öteki alanlarda kullanılır.[evrim, kütleçekim kuramı]
Genellikle bir dizi varsayım, ilke ve kavramın bir araya getirilmesiyle oluşturulur ve denenir. Bilimsel yöntemle desteklenir. Bilişsel karşılıklardır ve genellikle düşünceleri ya da nesneleri tanımlamak için kullanılır ancak dizgeli açıklamalardır. Genellikle gözlemlere dayanarak olgu ve görüngüleri anlamak ya da açıklamak için kullanılır. Ancak kavramları kullanarak tanımlama yapılır. )
( FaRkLaR Kılavuzu içinde daha geniş tarama olarak şu sayfaları da okuyabilirsiniz...
FaRkLaR.net/kavram/kavram
FaRkLaR.net/kavram/kuram )
( CONCEPT vs./and/||/<>/> THEORY )
- KAVRAM ile/ve KURUM ile/ve KARŞILIK
( Zihinde. İLE/VE Toplumda. İLE/VE Gövdede. )
- KAVRAM ile/ve/<> NİYET
( Felsefe. İLE/VE/<> Kavrama niyet girince, ideolojiye dönüşür. )
( CONCEPT vs./and/<> INTENTION )
- KAVRAM ile/ve/değil/||/<>/< ÖĞE/UNSUR[Ar.]
- KAVRAM ile/ve/<>/= ÖLÇÜ
( CONCEPT vs./and/<>/= MEASUREMENT )
- KAVRAM ile/ve/||/<> OLUMSUZLAMA
- KAVRAM ile/>< SAÇMA
- KAVRAM ile SALTIK
- KAVRAM ile SALTIK
( CONCEPT vs. ABSOLUTE )
- KAVRAM ile/ve/<> SİMGE
( İndirgeme. İLE/VE/<> Çoğaltma. )
( ... İLE/VE/<> Bireşim/tevhid. )
( Aralarında belirli özellikleri paylaşan bir öbek nesne ya da olaya verilen simgedir. İLE/VE/<> İçinde bulunduğumuz anın ve çevrenin esiri olmaktan bizi kurtarır ve daha önceden görmüş olduğumuz dış çevreyi ve o çevre içinde yer alan deneyimlerimizi istediğimiz zaman yeniden yaratma olanağını bize verir. )
( Simgeler bizi geçmişe, geleceğe ve dışarıda gözlenmesi olanaksız olan yaratıcılığa götürür. )
( Simge, zâtı/sizi gösterir/işaret eder. )
( Olanı gösterir. İLE/VE/<> Olanaklılığı gösterir. )
( Reduction. VS./AND/<> Increase. )
( CONCEPT vs./and/<> SYMBOL )
- KAVRAM ile/ve/<> SİMGE
( İndirgeme. İLE/VE Çoğaltma. )
( Aralarında belirli özellikleri paylaşan bir grup nesne ya da olaya verilen simgedir. İLE/VE İçinde bulunduğumuz anın ve çevrenin esiri olmaktan bizi kurtarır ve daha önceden görmüş olduğumuz dış çevreyi ve o çevre içinde yer alan deneyimlerimizi istediğimiz zaman yeniden yaratma olanağını bize verir. )
( Simgeler bizi geçmişe, geleceğe ve dışarıda gözlenmesi olanaksız olan yaratıcılığa götürür. )
( Olan'ı gösterir. İLE/VE/<> Olanaklı olan'ı gösterir. )
( Olguyu açıklar. İLE/VE "Kişisel deneyimler"i ansıtan ve her bireyde farklı yansımaları işaret eden bir özellik gösterir. )
( Kavramsal düşünme, öğrenmeye ve belirlemeye yardım eder. İLE/VE Simgesel düşünme, yorumlamaya olanak tanır. )
( "Küptaş", geometrinin taşta gösterimi olarak "bilimsel us"u simgeler. )
( Mâbedi, herhangi bir yapıdan ayıran en temel özellik, onun baştan sona simgesel bir donanımda olmasıdır. | Mâbedin yapımında kullanılan hemen her nesne ya da öğe, kendi nesnel ve özdeksel yapısından başka bir değeri göstermekle birer simgedir. [Bilge Süleyman, mâbedi, Tanrı'ya değil Tanrı'nın adına yaptırmıştır.] )
( Adlar, bir nesneyi/kişiyi değil de, bir değeri/erdemi ya da ilkeyi gösteriyorsa simgesellerdir. )
( CONCEPT vs./and SYMBOL
Reduction. WITH/AND Increase. )
- KAVRAM ile/ve/<> SINIR
( CONCEPT vs./and/<> LIMIT )
- KAVRAM ile/ve/<>/= SÜREÇ
( CONCEPT vs./and/<>/= PROCESS )
- KAVRAM ile/ve/<> TAM AYIRD EDİCİ (BİLGİ)
( CONCEPT vs./and/<> DISTINGUISHED (INFORMATION) )
- KAVRAM ile/ve TARTIŞMA
( vs./and/||/<> DISCUSSION )
- KAVRAM ile TERİM
- KAVRAM ile/ve/||/<>/>/< TERİM
( Genel/leştirir. İLE/VE/||/<>/>/< Özel/leştirir. )
( Kavramlar, felsefededir. İLE/VE/||/<>/>/< Öteki disiplinlerde terim adını alır, terime dönüşür. )
( Kavramlar, terimlerin aklıdır. )
( ISTILAH: BARIŞ/SULH )
( ... İLE/VE/<> Bir bilim, sanat, meslek dalıyla ya da bir konu ile ilgili özel ve belirli bir kavramı olan sözcük. | Geleneksel mantıkta, özne ya da yüklem. )
( Felsefenin ve terim(ler)in bilinci. İLE/VE/||/<>/>/< Nesnenin bilinci. )
( VORSTELLUNG mit/und/||/<>/>/< AUSDRUCK )
( MEFHUM ile/ve/||/<>/>/< ISTILAH )
( CONCEPT vs./and/||/<>/>/< TERM )
- KAVRAM ile/ve/||/<> TOPLUMSAL YAŞAM
- KAVRAM ile/ve TÜMEL
- KAVRAM ile/ve/||/<> VARSAYIM
( vs./and/||/<> ASSUMPTION )
- KAVRAM ile/ve/<> YAŞAM
( ... İLE/VE/<> Üzerine konuşulamayan. )
( CONCEPT vs./and/<> LIFE )
- KAVRAM ile/ve/||/<> YETERLİ KAVRAM
- KAVRAMA/ANLAMA ile MATEMATİK/FİZİK(DIANOIA)
- KAVRAMA ile KAPSAMA
( COMPREHENSION vs. CONTAIN )
- KAVRAM/A ile/ve KAPSAM/A
( COMPREHENSION vs./and CONTAIN )
- KAVRAMA(DA) ile/ve/değil/||/<>/> ANLAMA(DA)
( Kalırsın. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Dönüşürsün. )
( Kavramak, anlamanın sınırında biter. )
( Tinsel. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Ussal. )
( BİR ŞEYİN: Nedenlerini bilmek. İLE/<> Niyetlerini bilmek. )
( Geçmişle ilgilidir. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Gelecekle ilgilidir. )
( [not] Spiritual. WITH/AND/||/<>/>/but Rational. Mental. )
( [not] MEANING vs./and/<>/but COMPREHENSION )
- KAVRAMAK ile/ve/değil/||/<>/< DENEYİM(LEMEK)
- KAVRAMAK ile/ve İNANMAK
( COMPREHENSION vs./and TO BELIEVE )
- KAVRAM/AK ile/ve SINIR/LAMAK
( COMPREHENSION vs./and (TO) LIMIT )
- KAVRAMI/MEFHUMU GÖRMEK ile/ve/değil/||/<>/< KAVRAM/MEFHUM İLE GÖRMEK
( )
( Mefhumu Görmek, Mefhum ile Görmek - İhsan Fazlıoğlu )
- KAVRAMIN:
AKILSALLIĞI ile/değil TARİHSELLİĞİ
( Tüm filozoflarda. İLE/DEĞİL Hegel'de. )
( Kavramlar, aklın görüleridir. )
- KAVRAMIN:
SONSUZLUĞU ile/ve/değil/<> SINIRLILIĞI
- KAVRAMLAR:
"TEŞBİH EDİLEN/LER" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TESBİH EDİLEN/LER
( Zihin ile bilinenler/bilinebilenler. İLE/VE/||/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Akıl ile bilinenler/bilinebilenler. )
- KAVRAMLAR ile/ve/<> KONU/LAR
( CONCEPTS vs./and/<> SUBJECTS/TOPICS )
- KAVRAM/LAR ile/ve/<> SINIR KAVRAM/LAR
( CONCEPT/S vs./and/<> LIMIT CONCEPT/S )
- KAVRAM/LAR ile/ve SINIR KAVRAM/LAR
- KAVRAM/LAR ile/ve/||/<> SÖZCÜK/LER
( Mantıkta, en küçük birim. İLE/VE/||/<> Dilde, en küçük birim. )
( KAVRAM: Bilincin dilbilgisi. )
( Şeylerin kavramı, sözcüklerin anlamı olur. )
( Kavram, her defasında üretilmesi gerekli olandır. )
( Kavram, tekil şeylerin özünü değil şeylerdeki evrensel öğeyi açıklar. )
( Kavram, zaman ile ilişki içinde değil zamansal olmayan varoluş [bengilik] türü altında kavranmalıdır. )
( Kavramlar, dışsal nesnelerin imgesi değildir. )
( Her kavram, bütünsel bir süreçtir ya da sürecin bütünselliğidir. )
( Düşünen her bir kişi için, kavram gereksinimi vardır ve bunlar, dünyanın neresinde ve ne zaman üretilirse üretilsin, artık, insanlığın malıdır. )
( Kavramlar dünyasına giren her kişi, evrensellikle bağ kurmuştur. Bunun ayırdında olmak, aydınlanmaya başlamak demektir. )
( Sözcük, bir köprüdür. )
( Sözcükler, bizi ancak kendi sınırlarına kadar götürebilir. )
( Sözcükler, gerçekleri iletmez, onları işaret eder. )
( Sözcükler, işaret eder ama açıklayamaz. )
( Sözcükler ve sorular, zihinden gelir ve bizi orada tutar. )
( Sözcük ile anlamı arasındaki bağlantı nedeniyle, sözcükler değerlilerdir ve eğer kişi, sözcüğü çok büyük bir dikkatle incelerse, kavramın ötesine geçerek, onun kökenindeki deneyime ulaşır. )
( Kişilik ötesine geçtiğinizde artık sözcüklere gereksiniminiz olmaz. )
( Sözcükler olmayınca anlaşılacak ne kalır? Anlama gereksinimi, yanlış-anlamadan doğar. Söylediğim/iz doğrudur fakat size göre o sadece bir kuram. Onun, doğru olduğunu nasıl anlayabileceksiniz? Dinleyin, anımsayın, düşünün, gözünüzde canlandırın. Ve günlük yaşamınızda uygulayın! Bana/bize/ona sabır gösterin ve herşeyden çok, kendinize sabır gösterin, çünkü tek engeliniz kendinizsiniz.
Yol, sizden geçerek kendinizden öteye götürür. Siz, sadece belirli, özel olanın gerçek, bilinçli ve mutlu olduğuna inandıkça ve ikilem ötesi gerçeği, hayal ürünü bir soyut kavram olarak red ve inkâr ettikçe, benim/bizim sadaka verir gibi, kavramlar ve soyutlamalar dağıttığımı/zı düşüneceksiniz. Fakat bir kez kendi varlığınız içindeki gerçeğe dokundunuz mu, o zaman, size en yakın ve en sevgili olanı tarif etmekte olduğumu/zu göreceksiniz. )
( Without words, what is there to understand? The need for understanding arises from misunderstanding. What I say is true, but to you it is only a theory. How will you come to know that it is true? Listen, remember, ponder, visualise, experience. Also apply it in your daily life. Have patience
with me and, above all have patience with yourself, for you are your only obstacle.
The way leads through yourself beyond yourself. As long as you believe only the particular to be real, conscious and happy and reject the non-dual reality as something imagined, an abstract concept, you will find me doling out concepts and abstractions. But once you have touched the real within your own being, you will find me describing what for you is the nearest and the dearest. )
( The word itself is the bridge.
Words can bring you only unto their own limit.
Words do not convey facts, they signal them.
Words indicate, but do not explain.
Words and questions come from the mind and hold you there.
Words are valuable, for between the word and its meaning there is a link and if one investigates the word assiduously, one crosses beyond the concept into the experience at the root of it.
Once you are beyond the person, you need no words. )
( Sözcükler, hem tarihsel süreçte dikey, hem de farklı alanlarda, yatay kullanımları nedeniyle çok değişik anlamlara sahip olabilirler. )
( Kavramları/karşılıkları, kişilerde(zihinlerinde) bulunmayan, sadece sözel seviyedeki "düşünme" ve "kullanımlar", kişiler arasında, iletişim kazalarına, anlaşmazlıklara ve/ya da doğrudan şiddete kaynak oluşturur. )
( Söz(cük)leri/ni ve tutumu/nu değiştir... Dünya/n değişsin! )
( ... İLE/VE/||/<> Sabitlenemeyeni, sabitlemek. )
( Kavramlar, aklın görüleridir. )
( CONCEPTS vs./and/<> WORDS )
( CONCEPTUS cum/et/<> ... )
( ... ile/ve/<> YAN )
( MEFHUM ile/ve/<> KELİME )
( DER BEGRIFF mit/und/||/<> ... )
- KAVRAMLARDA:
HAKÎKÎ ile/ve İTİBÂRÎ ile/ve VEHMÎ
- KAVRAMLARIN OLUŞUMU ile/ve/||/<>/> SINIFLANDIRMA
- KAVRAMLARIN TRANSANDANTAL ANALİTİĞİ ile/ve/||/<> İLKELERİN TRANSANDANTAL ANALİTİĞİ
- KAVRAMLAŞTIRMA ile KAVRAMSALLAŞTIRMA
( TO CONCEPT vs. TO CONCEPTUAL )
- KAVRAMSAL BİRLİK ile/ve/<> ZAMANSAL AYRIM
- KAVRAMSAL/LIK ile/ve ARI KAVRAMSAL/LIK
( Şey var. İLE/VE Şey yok. Anlamanın anlamı. Bir şeyi anlamaz ama bir şeyle anlaşılır. Bilmenin bilmesini bilmek. Toplanma[cem]. )
- KAVRAMSAL/LIK ile/ve/<> KURUMSAL/LIK
( Üst kavramlar, altındakileri örgütleyen kavramlardır. )
- KAVRAM/SAL/LIK ile/ve/<> OLGU/SAL/LIK
( Tanımlanan her şey, kendine değil ona dairdir/yöneliktir. Tüm fizik ve metafizik, olgu ve kavramlar içindir. )
- KAVRAMSIZLIK ile/ve/<> CEHALET
- KAVRANAMAZLIK ile/ve/||/<>/> KAVRANAMAZLIĞIN, KAVRANAMAZLIĞININ KAVRANMASI
- KAVŞAK ile/ve/değil/<> AYRIÇ
( Yol vb. uzayıp giden şeylerin kesiştikleri ya da birleştikleri yer. | Bir ırmağın denize ya da başka bir ırmağa döküldüğü, kavuştuğu yer, munsap. İLE/VE/DEĞİL/<> İki yolun ayrıldığı yer. )
- KAVUK ile HORASANİ
( ... İLE Üst bölümü sarıktan taşacak biçimde yapılmış hoca kavuğu. )
- KAVUK ile KALLÂVÎ[Ar.]
( Pamuktan yapılmış, üzerine sarık sarılan erkek başlığı. | İçi boş şey. | İdrar torbası. İLE Vezir ve sadrazamların giydikleri bir tür kavuk. | Çok iri, kocaman. )
- KAVUK ile/değil KOVUK
( Pamuktan yapılmış, üzerine sarık sarılan erkek başlığı. | İçi boş şey. | İdrar torbası. İLE/DEĞİL Bir şeyin oyuk durumunda bulunan iç bölümü. )
- KAVUK ile/ve/<> TÂC
( ... İLE/VE/<> Büyük kavuk. )
- KAVUK/ERSUSA ile/||/<> KALLAVİ ile/||/<> YUSUF
( Kavuk. İLE/||/<> Sadrazam, vezir kavuğu. İLE/||/<> Sultan, sadrazam, vezirler ve yüksek dereceli devlet erkanının giydiği kavuk. )
- KAVUKLU ile PİŞEKÂR[Fars.]
( ... İLE Ortaoyununda, kavuklu ile konuşarak oyunu açan kişi. )
- KAVUN ile ALTINBAŞ
( ... İLE Genellikle Ege bölgesinde yetişen, yuvarlak, kalınca kabuklu güzel bir tür kavun. )
- KAVUN ile DİVLEK/DÜĞLEK/DÜVLEK
( ... İLE Kalın kabuklu, olgun kavun. | Olgun, ufak kavun. | Kelek. )
- KAVUN ile/ve/||/<>/< KELEK ile/ve/||/<>/< DÜĞLEK
( Güneş gördükçe olgunlaşır. İLE/VE/||/<>/< Başlangıçta ve toprak üstünde kalan bölümüdür. İLE/VE/||/<>/< Yeni oluşmaya başladığı küçükkenki durumuna verilen addır. )
( Meyve olur. İLE/VE/||/<>/< Turşu olur. İLE/VE/||/<>/< ... )
- KAVUN ile MAKUVA URI KAVUNU
- KAVUN ile ŞAMAMA[Ar.]
( ... İLE Güzel kokulu bir tür kavun. | Kavuna benzer bir yıllık otsu ve sürüngen bir bitki. )
( BITTÎH ile ŞEMÂME )
( ... ile KÂLE )
( ... cum CUCUMIS DUDAIM )
- KAVUN ile TOPATAN
( Kabakgillerden, sürüngen gövdeli, iri meyveli bir bitki. | Bu bitkinin genellikle güzel kokulu, sulu ve etli meyvesi. İLE Güzel kokulu, sarı renkte, uzunca bir tür kavun. )
- KAVUN ile YUBARİ KAVUNU
- KAVUNİÇİ/PEMBE ile/değil YAVRUAĞZI
( ... İLE/DEĞİL Kavuniçi ile pembe arası bir renk. | Bu renkte olan. )
- KAVUŞAMAYANLARIN YAŞADIĞI AŞK ile/ve/değil/<> KAVUŞANLARIN YAŞATTIĞI AŞK
- KAVUŞMA ile/ve/||/<> BULUŞMA
- KAVUŞMAK/VUSLAT ile/ve KARIŞMA(MA)K
( Vuslatın tadı, hasretindedir. Vuslata doyulur, hasrete doyulmaz. )
( Vuslatta gına vardır. )
- KAVUŞSAK ile KAVUŞTAK
( DAÜSSILA ile NAKARAT )
- KAVUŞUM AYI ile/ve/!=/||/<> YILDIZ AYI
- KAVUŞUM ile/ve/||/<> KAVUŞUM DÖNEMİ
( Yer yuvarlağı bir ucta kalmak üzere, yerin, güneşin ve herhangi bir gezegenin bir doğru üzerine gelmesi. İLE/VE/||/<> Bir gezegenin, iki kavuşumu arasında geçen zaman aralığı. )
- KAVUZ ile KAVUZLULAR
( Buğdaygillerin başağında, başakçıkları ya da çiçeği saran kabuk. | İçi boş, kabuklu yemiş. İLE Bir çeneklilerden, çiçeklerinde renkli taç yaprağı yerine kavuz denilen yeşil renkte yaprakçıklar bulunan bitki takımı. )
- KAVVAM[AR.] ile/değil KAVRAM
( Gözleyen ve koruyan. İşlerin sorumluluğunu alıp iyi yöneten. İLE/VE/||/<>/< Bir nesnenin ya da düşüncenin zihindeki soyut ve genel tasarımı. )
- KAVZAMAK[yerel] ile/=/<>/< KAVRAMAK
( Sıkı tutmak, kavramak. | Korumak, muhafaza etmek. İLE/=/<>/< Elle sıkıca tutmak. | Bir nesne ya da düşünceyi her yönüyle anlamak. | Motorlu araçlarda debriyaj pedalı görev yapmak. | Motorlu araçlarda lastik yolu kavramak. )
- KAY ile KAY[Ar.]
( Yaz yağmuru. İLE Kusmak. )
- KAYA KELERİ ile KERTENKELE/KELER
( Bulunduğu yerin rengine girme özelliğiyle bilinir. İLE ... )
( ... İLE Türkiye'de 64 kertenkele türü bulunmaktadır. [Hiçbiri zehirli değildir.] )
( Dünyada, 150 kadar türü bulunmaktadır. Yalnızca Madagaskar'da, 75 kadar tür bulunmaktadır. İLE ... )
( EBÛ KALEMÛN, BÛKALEMÛN, HİRBÂ/HIRBÂ' ile ZABB/DABB[çoğ. ZIBÂB/ZUBBÂN] )
( ÂFTÂB-GERDEK ile SÛSMÂR, BEZAGA, BÜJMEJE )
( SQUAMATA: Kertenkeleleri ve yılanları içeren öbek.
CHAMELEON vs. LIZARD )
( CHAMAELEON VULGARIS, CHAMAELEO CHAMAELEON cum LACERTILIA/SAURIA )
- KAYA MEZARI ile/||/<> KÜMBET/KUBBE[Fars.] ile/||/<> KATAKOMP
( Bir yamaçta kayaya oyulmuş bir oda ya da odalardan oluşan, genellikle bezemeli bir fasada sahip mezar biçimi. İLE/||/<> Gömme bölümü, gövde [ziyaret] bölümü ve kubbesinin üstünde külâhı bulunan mezar anıtları. İLE/||/<> Yeraltı mezarı.[İlk Hıristiyanların gizlice toplanıp ibadet ettiği yerlerdi.] )
- KAYA ÖRÜMCEĞİ ile/ve ŞEYTAN ÖRÜMCEĞİ ile/ve YER ÖRÜMCEĞİ
- KAYA ile CENDEL[Ar.]
( ... İLE Irmaklarda bulunan büyük kaya. )
- KAYA ile/ve/||/<>/> DAYA
( Al sana bir kaya
Nereni dayarsan daya )
- KAYA ile GNAYS[Alm.]
( ... İLE Kuvars, mika ve feldispattan bileşmiş kayaç. )
- KAYA ile KARABALIK
( ... İLE Tatlısu kayası. )
- KAYA ile KAVLAK
( Kabuğu dökülmüş. | Güneşten derisi soyulan kişi. | Yer altı boşluklarının tavan ve yan duvarlarında bulunan gevşemiş ya da düşebilir kaya parçası. )
- KAYA ile KAYALAMA/ANROŞMAN[Fr. ENROCHEMENT]
( ... İLE Taş ocaklarından çıkarılan, iri kaya blokları. | Bir yapının, su içindeki temellerini pekitmek ve suların aşındırmasından korumak için zemine taş dökme işi. )
- KAYA ile/ve/||/<>/> KAYALIK
( Büyük ve sert taş kütlesi. | Kayaç. İLE/VE/||/<>/> Kayası çok olan yer. )
- KAYA ile KÖR KAYA
( ... İLE Deniz yüzüne çok yakın olan tehlikeli kaya ya da sığlık. )
- KAYA ile MİKAŞİST[Fr.]
( ... İLE Küçük kuvars billurlarıyla mikadan oluşmuş, yaprak biçiminde, başkalaşıma uğramış kaya. )
- KAYA ile PERİMASASI
( ... İLE Dik taşların üstüne yerleşmiş, masa biçimindeki yassı kaya. )
- KAYA ile PORFİR[Fr. < Yun.]
( ... İLE Feldispat gibi büyük minerallerden ya da çok ince tanelerden oluşan kayaç. )
- KAYA ile ŞELF
( ... İLE Raf biçiminde kaya. )
- KAYA ile TRİPOLİ[Fr.]
( ... İLE Ufalandığında toz, madenî eşya, taş, mermer, cam vb.ni temizlemeye ve parlatmaya yarayan silisli kaya. )
- KAYA ile YAŞAYAN KAYA
( ... İLE Şili ve Peru kıyılarında görülür. )
( ... cum PYURA CHILENSIS )
- KAYA ile/ve/||/<> YILAN
(
)
( Adam, altında bir yılan olduğunu bilmiyor.
Kadın da adamın üzerinde ağır bir taş olduğunu bilmiyor.
Kadın, şöyle düşünüyor:
“Düşeceğim! Ve tırmanamıyorum. Çünkü yılan beni ısıracak!
Neden biraz daha kuvvet kullanıp beni yukarı çekemiyor?!”
Adam da şöyle düşünüyor:
"Çok acı çekiyorum! Yine de seni hâlâ elimden geldiğince çekiyorum!
Neden biraz daha fazla tırmanmaya çalışmıyor?!"
Öteki tarafın baskı altında olduğunu göremeyiz. Öteki taraf da bizim ne kadar acı çektiğinizi göremez.
Yaşam böyledir işte; İş, Aile, Aşk, Arkadaşlık... Fark etmez.
Konu/sorun ne olursa olsun, birbirimizi anlamaya çalışmalı, farklı düşünmeyi öğrenmeli, empatiyle yaklaşarak daha iyi iletişim kurmayı denemeliyiz...
Unutmayalım ki dünyada yalnız değiliz.
Anladığımız ve anlaşıldığımız kadar varız... )
- KAYA ile ZIMPARA[Fars.]
( ... İLE Çok sert alümin billurlar kapsayan ve aşındırıcı olarak kullanılan doğal kaya. | Mane, tahta ve daha başka şeylerin yüzünü aşındırıp düzeltmeye ve parlatmaya yarayan, üstüne zımpara tozu yapıştırılan kalın kâğıt. )
- KAYABİLİR İLE KAYA BİLİR ile/ve/||/<> KAYA DA BİLİR İLE/DEĞİL KAYABİLİR DE
- KAYAÇ ile ANATEKSİT
( ... İLE Anateksi süreci sonrası oluşan yeni kayaç. )
- KAYAÇ ile DÜNİT
( Doğada büyük yer tutan, yerkabuğunun yapı gereci olan bir ya da birkaç mineralden oluşan kütle. İLE Temel maddesi olivin olan, iri taneli kayaç. [Yeni Zelanda'da, "Dun" adlı bir yerden] )
- KAYAÇ ile GABRO[İt.]
( ... İLE Renkli minerallerden [amfibol, piroksen, olivin] oluşan, bir tür kayaç. )
- KAYAÇLARDA:
MAGMA ile/ve/||/<> TORTUL ile/ve/||/<> BAŞKALAŞIM
( Başlangıçta erimiş durumdayken, daha sonra soğuyup kristalleşmiş nesnelerden oluşur. İLE/VE/||/<> Başka kayaçlardan, aşınma yoluyla kopmuş nesnelerin, rüzgâr ya da suyla taşınarak toprak üstünde ya da su altında birikmesiyle oluşur. İLE/VE/||/<> Magma ya da tortul kayaçların, kimyasal ya da yapısal değişikliğe uğrayacak ölçüde yüksek basınç ve sıcaklığa uğramasıyla oluşur. )
( Dünya üzerinde şimdiye kadar keşfedilen en eski kayaçlar, yaklaşık 3 milyar 800 milyon yıl öncesine tarihlenmektedir.[İlk 800 milyon yılı hakkında doğrudan bir kayıt bulunmamaktadır.] )
( Tüm kayaçlar, mineral karışımlarıdır. )
- KAYAK ile KIZAK
( Kar, su ya DA çim üzerinde kaymak için ayağa takılan araç. | Bu aracı kullanarak yapılan spor. İLE Kar ya da buz üzerinde kayarak yol alan tekerleksiz taşıt. | Ağaç tablaların kamburlaşmaması için liflere dikey konumda açılan kanala geçirilen uzun parça. | Ambalajın dibine uzunluğuna çakılan, hem dip levhası öğelerinin tutturulmasını, hem de ambalajın yerde kolayca kaymasını sağlayan kereste parçası. | Tersanelerde üzerinde gemi yapılan, onarılan ya da gemiyi suya indirip sudan çıkarmaya yarayan ızgara. )
- KAYAR ile/ve/||/<>/> KAYARLAMAK
( Hayvanların eskiyen nallarının çivilerini değiştirme işlemi.| Pay. İLE Hayvanın eskiyen nallarını onarmak, eskiyen nalın çivilerini yenilemek. | Düven taşlarını yeniden koymak ya da onarmak. | Sövmek, küfretmek. )
- KAYASAL GEZEGENLER ile GAZ DEVLERİ
(
)
( - Tamamı atmosfere sahiptir ancak atmosferleri çeşitlilik gösterir.
- Sadece dünya atmosferinde oksijen bulunur.
- Dünya ve Mars, yaklaşık aynı hızda kendi çevresinde döner.
[Merkür çok daha yavaştır. Venüs, yavaş ve ters yönde dönüş yapar.]
- Sadece Dünya ve Mars'ın uydusu vardır.
- Sadece Dünya ve Merkür'ün manyetik alanı vardır. )
(
| Özellik | Kayasal Gezegenler | Gaz Devleri |
|---|---|---|
| Yapı | Katı kayalık yüzey. [Dünya ve Mars] | Gaz ve sıvıdan oluşan dev gezegenler. [Jüpiter ve Satürn] |
| Atmosfer |
|
Yoğun hidrojen ve helyum tabakasından oluşur. |
| Oluşum Yeri | Güneş'e yakın, yüksek sıcaklık bölgelerde oluşmuştur.[Başka hiçbir şey bu bölgede yoğunlaşamaz.] | Güneş'ten uzak, düşük sıcaklık bölgelerde oluşmuştur. |
| Dönüş Hızı |
|
Genellikle hızlı dönüşü vardır. [Jüpiter 10 saatte bir döner] |
| Uydu ve Manyetik Alan |
|
|
| Düzendeki Etkisi | Yoğunlaşan nesnelerle oluşmuş küçük gezegenler. |
|
| Gaz Devleri ve Gezegen Artıkları | Asteroitler ve meteoroidler, kayasal yapıdadır. [Asteroitler daha büyüktür.(Vesta, 525 km. çapındadır.)] |
|
- KAYBEDENLER ile KAYBOLANLAR
( Kaybolmayı isterler. İLE Bulunmayı beklerler. )
- KAYBETMEK:
ÇOK DEĞER VERMEK ile/ve/||/<> KIZAMAMAK ile/ve/||/<> "KIYAMAMAK" ile/ve/||/<> ÜZEMEMEK ile/ve/||/<> "ALTTAN ALMAK"
- KAYBETMEK ile/ve/+/||/<>/>< KAZANMAK
( Ne yazık ki, doğayla savaş durumundayız. Kazanırsak, kaybedeceğiz. )
- KAYBETMEK ile/değil KURTULMAK
- KAYBETMEK ile/ve/değil/yerine/||/>< SEVMEK
( Bir anda. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/>< Zamanla. )
- KAYBETTİĞİNE ÜZÜLMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KAZANDIĞINA/KAZANABİLECEĞİNE SEVİNMEK
- KAYBOLMA ile/yerine/değil DÖNÜŞÜM
( [not] TO DISAPPEAR vs./but TRANSFORMATION
TRANSFORMATION instead of TO DISAPPEAR )
- KAYBOLMA ile YOK OLMA
( DISAPPEARANCE vs. TO BE ANNIHILATED/VANISH )
- KAYBOLMAK ile/ve/değil/yerine/<>/> KAPILMAK
- KAYD-I MÜSTAHSEN ile KAYD-I MEVHUME/MÜSTEKREHE
( Güzel kayıtlar. İLE İkrah veren kayıtlar. )
- [ne yazık ki]
KAYDIR ile/ve/||/<>/> KAKTIR
- KAYDIRICI ile/ve/değil KAYGANLAŞTIRICI
- ... KAYDIYLA ile/değil ... KOŞULUYLA
- KAYGAN YAPRAK KURBAĞA ile MALEZYA YAPRAK KURBAĞASI
( Amazon ormanlarında yaşarlar. İLE Malezya, Tayland ve Singapur'daki yağmur ormanlarında yaşarlar. )
(
)
( )
- KAYGAN/ZIYPAK ile KAYAĞAN
( Islak ya da düz olduğundan kaydırıcı özelliği bulunan ya da üzerinde kayılan. İLE Üzerinde kolaylıkla kayılan. )
- KAYGI/ENDİŞE ile/ve HAYRET
( ANXIETY vs./and ASTONISHMENT/AMAZEMENT )
- KAYGI/ENDİŞE ile/ve/<> KARAMSARLIK
- KAYGI/ENDİŞE ile/ve/> SIKINTI
( Geçmiş ıstırabın anısı ve onun yinelenmesi korkusu, kişiyi, gelecek hakkında kaygılandırır. )
( ANXIETY vs./and/> BOREDOM/DISTRESS/DEPRESSION
The memory of past suffering and the fear of its recurrence make one anxious about the future. )
- KAYGI ile/ve/||/<>/> BAŞA ÇIKMA TUTUMU
- KAYGI ile/ve/||/<> BASTIRMA
- KAYGI ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< ÇABA
- KAYGI ile/ve/değil/||/<>/< "CAN/İÇ" SIKINTISI
- KAYGI/ENDİŞE[Fars. :Düşünce.] ile ÇEKİNME/ÇEKİNCE
( ANXIETY vs. AVOID )
- KAYGI ile/ve/değil/||/<>/< DERT ETME
- KAYGI ile/ve/değil/yerine DUYARLILIK
- KAYGI ile/ve/||/<>/< GERÇEK YÜZ
( Kişilerin gerçek yüzü, kaygıların/ın arttığı yerde açığa çıkar. )
- KAYGI ile/ve/||/<> GEREKSİNİM
- KAYGI ile/ve/||/<>/> HUZURSUZ/LUK
- KAYGI ile İŞKİLLENMEK/VESVESE[Ar.]
- KAYGI ile/değil İSTEK
- KAYGI ile/ve/||/<>/> KAÇINMA
- KAYGI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< "KANI"
- KAYGI ile/değil/ne yazık ki/||/<>/> KAYGININ "YORUMU"
- KAYGI ile KURUNTU
( ANXIETY vs. APPREHENSION )
- KAYGI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÖNYARGI
- KAYGI ile/||/<> PANİK ATAK
( Sürekli kaygı ve korku. İLE/||/<> Ani ve yoğun korku ya da rahatsızlık nöbetleri. )
- KAYGI ile/ve/||/<> PARÇALILIK KAYGISI
- KAYGI ile/ve/||/<>/>/< STRES
- KAYGI ile/ve TEDİRGİNLİK/PERTÜRBASYON
- KAYGI ile/ve TELÂŞ/LANMA
- KAYGI ile TUTUM
( ANXCIETY vs. ATTITUDE )
- KAYGI ile/ve/<> ÜRPERTİ
- KAYGI ile/ve/||/<>/>/< ÜST KAYGI
- KAYGI/ANKSİYETE ile BUNALIM/DEPRESYON ile TAKINTI/OBSESYON ile KUŞKUCULUK/PARANOYA
( "Ya yanlış yaparsam?" İLE "Hep yanlış yaptım" İLE "Hiç yanlış yapmamalıyım!" İLE "Bana yanlış yapacaklar!" )
- KAYGIDA:
İNCELEME ile/ve/||/<>/> AŞILAMAMA
- KAYGILANMAK ile/değil/yerine DÜŞÜNMEK
- BAĞLANMA:
KAYGILI <> KAÇINGAN
ile
GÜVENLİ <> KAYITSIZ-KAÇINGAN <> KORKULU-KAÇINGAN <> TAKINTILI
(
Düşük Kaygı
Düşük Kaygı
Yüksek Kaygı
Yüksek Kaygı
Yetişkin bağlanma biçimleri, iki temel bağlamda sınıflandırılır...
- Kaygı: İlişkilerde terk edilme korkusunun şiddetini gösterir.
- Kaçınma: Yakınlık kurmaktan rahatsızlık duyma derecesini yansıtır.
Dört Temel Biçim:
- Güvenli (Secure): Dengeli ilişkiler kurabilenler.
- Kayıtsız-Kaçıngan (Dismissing-Avoidant): Yakınlıktan kaçınan, bağımsızlığı vurgulayanlar.
- Takıntılı (Preoccupied): Aşırı ilişki odaklı, onay gereksinimi yüksek bireyler.
- Korkulu-Kaçıngan (Fearful-Avoidant): Yakınlık istemesine karşın reddedilmekten korkanlar.
)(
Bağlanmada, Güvenli, Kaçıngan, Kaygılı, Takıntılı FaRkLaR'ı...
| Türkçe | İngilizce | Kaygı Seviyesi | Kaçınma Seviyesi |
|---|---|---|---|
| Güvenli Bağlanma | Secure Attachment | Düşük | Düşük |
| Kayıtsız-Kaçıngan | Dismissive-Avoidant Attachment | Düşük | Yüksek |
| Korkulu-Kaçıngan | Fearful-Avoidant Attachment | Yüksek | Yüksek |
| Takıntılı | Anxious-Preoccupied Attachment | Yüksek | Düşük |
- Bağlanma Kuramı: Attachment Theory (John Bowlby)
- Kaygılı Bağlanma: Anxious Attachment (genel)
- Kaçıngan Bağlanma: Avoidant Attachment (genel)
- Düzensiz Bağlanma: Disorganized Attachment (çocuklukta görülen karmaşık biçim)
( ATTACHMENT: AVOIDANCE <> ANXIETY vs. SECURE <> DISMISSING AVOIDANT <> FEARFUL AVOIDANT <> PREOCCUPIED )
- KAYGIYLA "BAŞA ÇIKMADA":
"SUÇLAYICI/LIK" ile/ve/||/<> "YATIŞTIRICI/LIK / KAÇINMA" ile/ve/||/<> İLGİSİZ/LİK || PATAVATSIZLIK ile/ve/||/<> "AŞIRI MANTIKLI/LIK" ile/ve/||/<> UYUMLU/LUK
- KAYIBIN:
KAYBI ile/ve/||/<> KAYIP OLMAYANI
- KAYIBOYU ile KARAKEÇELİ
- KAYICI ile/ve/||/<>/>< YAKICI (< bağlamında/terslikte YIKICI/KIYICI)
( Sevdâlı/âşık.[Bilinci kaymış olan kişi.] [Durum, koşul ve karşılıksızlık durumlarında olasılık olarak davranışlarında kıyıcı ve yıkıcı olabilir.] İLE/VE/||/<>/>< ... İLE/VE/||/<>/>< Sevilen/mâşuk. [Herhangi bir ölçüt olmaksızın âşık olana ya da "kendine yönelmiş olana" karşı, davranışlarında ve sözlerinde, bağlam, olanak ve terslik olarak (%1 - 99 arası) kıyıcı ve yıkıcı[0/1 (Evet/Hayır!)] olabilir.] )
- KAYIK ile/değil ÇIRNIK
( ... İLE/DEĞİL Küçük boyda kayık. | Üç flok yelkeni bulunan, 200 tona kadar olabilen, tek ve yekpare direkli yelkenli. )
- KAYIK ile/ve DAK
( ... İLE/VE Ganj Nehri'nde kullanılan bir sandal. )
- KAYIK/SANDAL ile GONDOL
( ... İLE Venedik'te, kanal içinde, kişileri taşıyan, uzun, süslü, romantizmin simgelerinden biri olmuş kayık. )
- KAYIK ile İMAMİIN "KAYIĞI"/TABUT
- KAYIK ile/ve KAYAK
( ... İLE/VE Eskimoların kullandığı tek kişilik kayık. )
- KAYIK ile KAYIK
( Kürek ya da yelkenle yürütülen ufak tekne. İLE Bir yana kaymış. )
- KAYIK ile/ve KUFA
( ... İLE/VE Dicle'ye özgü bir kayık. )
- KAYIK ile MUKJENSO MOKORO
( ... İLE Mukjenso ağacından yapılan yerel kayık.[Chobe Irmağı - Botswana] )
- KAYIK ile PELEME
( ... İLE Irmaklarda işleyen, altı düz kayık. )
- KAYIK ile/ve TOMBAZ
( ... İLE/VE Irmaklarda işleyen, altı düz kayık. Üzerinde köprü kurulan, altı düz, kayık biçiminde duba. )
- KAYIN ile KAYIN
( 72 kişinin, 1 günlük oksijenini sağlar. )
( Kayıngillerin örnek bitkisi olan, 30-40 metre boyunda, 2 metre çapında, kışın yapraklarını döken, kerestesi beyaz ve değerli olan bir orman ağacı. | Bu ağaçtan yapılmış olan. İLE Kadın ya da kocaya göre birbirinin erkek kardeşi, kayınbirader, ini. )
( FAGUS ORIENTALIS cum ... )
- KAYINGİLLER ile/= PALAMUTLULAR
( İki çeneklilerden, palamut diye adlandırılan, meyveleri yüksüksü bir kadehçik içinde duran, kayın, meşe, kestane vb. kerestelik orman ağaçlarını içine alan bir aile. )
- KAYIP:
GERİ GEL(E)MEYECEK OLAN ile/ve/||/<> YERİ DOLDURULAMAYACAK OLAN
- KAYIP SANILAN KAZANÇ ile/ve/||/<> KAZANÇ SAYILAN KAYIP
- KAYIP ile/değil KAYMA
- [ne yazık ki]
KAYIP ile KOPUK
- KAYIP ile/||/<> TEHLİKE
( Öğrenip düşünmeyen kişiler. İLE/||/<> Düşünüp öğrenmeyen kişiler. )
- KAYIPLA:
"BAŞA ÇIKAMAMAK" ile/değil/yerine/>< BAŞA ÇIKMAK
- KAYIPTA:
KAÇAK ile KAÇIRILMA
- [ne yazık ki]
KAYIRMA ile/ve/||/<> ŞIMARTMA
( NEPOTISM vs. SPOIL )
- KAYIŞ ile KAYIŞ
( Bağlamak, tutmak ya da sıkmak amacıyla kullanılan, dar ve uzun kösele dilimi. | Kol saatinin bileğe bağlanmasını sağlayan gereç. | Ustura bilenilen cilalı kösele. İLE Kayma eylemi/durumu/sporu. )
- KAYIŞ ile KEFNE
( ... İLE Çuvaldız ya da kalın iğne ile iş işleyen kişinin, eline geçirdiği demirli kayış. )
- KAYIŞ ile PALASKA[Macarca]
( ... İLE Askerlerin beline bağladığı ya da göğsüne çaprazlama taktığı, üzerinde fişek, kasatura vb. koymak için yerleri bulunan kayış. )
- KAYISI ile/ve ÇATALOĞLU, ÇİĞİLİ, ÇOLOĞLU, HACIHALİLOĞLU, HASANBEY, KARACABEY, ŞAM, TOKALOĞLU, TURFAN, DAİZMİR, YÖRÜKRAMAZAN
- KAYISI ile/ve İRİBİTİRGEN
- KAYISI ile KAMAREDDİN
( [eskiden] [umarız günümüzde de vardır!] Antalya bölgesinde yetişen çok özel bir kayısıymış. [İbn Haldun'un eserlerinde geçer] )
- KAYISI[Fars. KAYSİ]/MIŞMIŞ[Ar.] ile ŞEKERPARE[Fars.]
( Gülgillerden, sıcak ya da ılık iklimlerde yetişen, çiçekleri pembemsi beyaz bir ağaç. | Bu ağacın, açık turuncu renkte, eti sulu, güzel kokulu, tek ve sert çekirdekli tatlı meyvesi. İLE Çok tatlı bir tür kayısı. | Bir tür hamur tatlısı. )
( KAYISI:
KAJSZIJA[Bulgarca]
CAIS/CAISI/CASIA[Romence]
KAJSIJA[Hırvatça]
KAJSI[Arnavutça]
KAJSZI[Macarca, Tatarca] )
( PRUNUS ARMENIACA cum ... )
- KAYISI ile/ve SOĞANCI
- KAYISI ile/||/<>/< ZERDÂLİ[Fars.]
( ... İLE Kayısı ağacının, küçük meyveli bir türü. | Bu ağacın, acı çekirdekli meyvesi. )
( Aşılı. İLE/||/<>/< Aşısız. )
( ... cum PRUNUS ARMENIACA )
- KAYIT[Ar. < KAYD] ile KAYIT
( Bir yere mal ederek deftere geçirme. | Bir yazının, bir hesabın tarih, numara vb.nin ya da kopyasının bir yerde yazılı bulunması. | Önem verme. | Resmî belge. | Sesi ya da görüntüyü manyetik bant üzerine geçirme işlemi. | Şart. | Sınırlama, davranışlarını çerçeveleme. İLE Pencere çerçevesi. | Araç, eşya. | Yiyecek. )
- KAYIT ile SINIR
- KAYIT ile ZABIT (/TUTMAK)
- KAYITLAR ile/ve KALIPLAR
- KAYITLI(RESMî) ile KAYITSIZ(GAYRIRESMî)
itibarı ile 46.128 başlık/FaRk ile birlikte,
46.128 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(94/186)
(1996'dan beri)