Bugün[10 Aralık 2025]
itibarı ile 46.491 başlık/FaRk ile birlikte,
46.491 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(58/187)


- EVRİK ile/ve/<> EVRİŞİK

( [başka bir önermeye, kurama göre] Terimleri ters durumda olan. [önerme, kuram]
"Üçün altıya oranı, altının onikiye oranı gibidir" ve "onikinin altıya oranı, altının üçe oranı gibidir" önermeleri, birbirinin evriğidir.
"Aydınlığın yeğinlği, ışıklı cismin uzaklığıyla evrik olarak orantılıdır. Uzaklık çok olunca aydınlık azalır, az olunca aydınlık çoğalır."
İLE/VE/<>
Evirme yoluyla elde edilen önerme.
"Her kişi, gülendir." önermesinin evrişiği,
"Her gülen, insandır." biçiminde olur. )


- EVRİLME ile/ve/değil ÇEVRİLME


- EVRİM:
DİRİMSEL ile/değil TARİHSEL


- EVRİM:
DOĞAL SEÇİLİM KURAMI/ÖRNEĞİ ile/ve/değil/yerin/<>/>< DAYANIŞMA(SYMBIOSIS) KURAMI/ÖRNEĞİ

( Ekvator bölgesinde. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/>< Sibirya'da. )

( CHARLES DARWIN ile/ve/değil/yerine/<>/>< PYOTR KROPOTKIN[09 Aralık 1842 - 08 Şubat 1921] )


- EVRİM YASASI ile/ve/||/<> EVRİM KURAMI ile/ve/||/<> EVRİMSEL BİYOLOJİ

( )

( )


- EVRİM ile ADAPTASYON

( Canlıların zaman içindeki genetik değişim süreci. İLE Bir canlının çevresine uyum sağlama yeteneği. )


- EVRİM ile BİYOÇEŞİTLİLİK

( Canlı türlerinin zamanla değişimi. İLE Dünyadaki tüm canlı türlerinin çeşitliliği. )


- EVRİM ile/ve/değil/||/<>/> ÇEŞİTLENDİRICİ/LIK


- EVRİM ile/ve/değil/yerine DEĞİŞİKLİK

( [not] EVOLUTION vs./and/but ALTERATION
ALTERATION instead of EVOLUTION )


- EVRİM ile/ve/değil/yerine DEĞİŞİM

( [not] EVOLUTION vs./but ALTERATION
ALTERATION instead of EVOLUTION )


- EVRİM/EVOLASYON[İng. < EVOLUTION] ile DEĞİŞİNİM/MUTASYON

( Canlının tür olarak gelişmesi, bir canlıyı ötekilerden ayırt eden morfolojik ve fizyolojik karakterlerin gelişmesi yolunda geçirilen bir seri değişim. İLE Genetik yapıda, kendiliğinden ya da bir dış etken aracılığı ile ortaya çıkan değişiklik. | Doğada ve toplumda, niteliksel değişmelerin, yavaş yavaş değil birdenbire olması, bir şeyin, ortam ve koşullarını bulduğunda, birdenbire nitelik değiştirmesi. )

( 1500 milyon yıl ilâ 2 milyar yıl gerekir. )

( )

( )

( )

( EVOLUTION vs. MUTATION )


- EVRİM ile/ve/değil/<> DOĞAL SEÇİLİM

( Canlı türlerinin zamanla değişimi. İLE/VE/DEĞİL/<> Evrimin itici gücüdür ve yaşamda kalma ve üreme olasılığı en yüksek olan canlıların genlerini gelecek kuşaklara aktarmasını sağlar. )


- EVRİM ile/ve/<> ESKİME


- EVRİM/SEL ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GELİŞİM/SEL

( )

( [not] EVOLUTION vs./and/but/||/<> PROGRESS/DEVELOPMENT
PROGRESS/DEVELOPMENT instead of EVOLUTION )


- EVRİM ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İLERLEME

( [not] EVOLUTION vs./and/but/||/<>/< PROGRESS
PROGRESS instead of EVOLUTION )


- EVRİM ile/||/<> KURAM

( İlk evrim kuramı İLE kazanılmış özellikler )

( Jean-Baptiste Lamarck tarafından 1809 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1744-1829) (Ülke: Fransa) (Alan: Biyoloji) (Önemli katkıları: Evrim teorisi, Lamarckizm) )


- EVRİM ile/ve/||/<> MOZAİK EVRİM


- EVRİM/LEŞME ile/ve/değil/||/<>/< OLGUNLAŞMA


- EVRİMSEL BİYOLOJİ ile MOLEKÜLER BİYOLOJİ

( Canlı türlerinin zamanla nasıl değiştiğini inceleyen bilim dalı. İLE Canlıların moleküllerini, özellikle nükleik asitler (DNA ve RNA) ve proteinleri inceleyen bir biyoloji dalı. )


- EVRİMSEL GELİŞİM BİYOLOJİSİ ile PALEONTOLOJİ

( Evrimsel değişimlerin embriyonik ve gelişimsel süreçlerle nasıl ilişkili olduğunu inceleyen bir bilim dalı. İLE Geçmişteki yaşam formlarını inceleyen bir bilim dalı. Bu iki dalın kesiştiği noktada, fosiller ve öteki paleontolojik kanıtlar, evrimin mekanizmaları ve canlıların zaman içinde nasıl değiştiği hakkında bilgi edinmek için kullanılmakta. )


- EVRİMSEL SÜREÇTE:
AŞAMALI/DERECELİ DENGE ile/ve/||/<> SIÇRAMALI DENGE

(

Evrimsel Süreçte Dereceli ve Sıçramalı Denge

Evrim Hızı ve Paternlerine İlişkin İki Temel Model

DERECELİ DENGE (Gradualism)

Önerici: Charles Darwin (1859)

Temel İlke: "Natura non facit saltum" (Doğa sıçrama yapmaz)

Tanım: Evrimsel değişimin sürekli, yavaş ve küçük adımlarla gerçekleştiği klasik evrim modeli

SIÇRAMALI DENGE (Punctuated Equilibrium)

Önericiler: Niles Eldredge & Stephen Jay Gould (1972)

Temel İlke: Uzun durağanlık + Kısa hızlı değişim

Tanım: Evrimsel değişimin uzun durağan dönemler ve kısa, hızlı değişim dönemleri ile karakterize olduğu model

Temel Karşılaştırma
Özellik Dereceli Denge Sıçramalı Denge
Değişim Hızı Sabit, yavaş Değişken, dönemsel hızlı
Zaman Ölçeği Milyonlarca yıl sürekli Binlerce yıl hızlı + milyonlarca yıl durağan
Morfolojik Değişim Sürekli, kademeli Ani, sonra sabit
Türleşme Paterni Anajenez (düz hat) Kladogenez (dallanma)
Ara Formlar Bol miktarda Nadir
Fosil Kaydı Yorumu Eksik veri sorunu Gerçek patern yansıması
Popülasyon Boyutu Büyük popülasyonlar Küçük, izole popülasyonlar
Mekanizma Farkları
Mekanizma Tipi Dereceli Denge Sıçramalı Denge
SELEKSİYON VE ADAPTASYON
Doğal Seçilim Sürekli işler Dönemsel yoğunlaşır
Çevresel Baskı Kademeli değişim Ani krizler
Adaptasyon Yavaş ve sürekli Hızlı ve sıçramalı
GENETİK MEKANİZMALAR
Gen Akışı Yüksek Düşük/Kesilmiş
Mutasyon Etkisi Küçük, birikimli Büyük etkili olabilir
Genetik Sürüklenme Minimal Önemli rol
Kurucu Etkisi Önemsiz Kritik
Fosil Kaydı Yorumları
Gözlem Dereceli Açıklama Sıçramalı Açıklama
Ara Form Azlığı Fossilleşme nadirdir, kayıt eksik Geçiş çok hızlıdır
Morfolojik Durağanlık Stabilize edici seçilim Gelişimsel homeostaz
Ani Görünümler Göç ya da eksik kayıt Gerçek hızlı türleşme
Coğrafi Paternler Kademeli yayılma Lokal türleşme + yayılma
Stratigrafik Boşluklar Sedimentasyon boşlukları Evrimsel stasis dönemleri
Kanıt ve Örnekler
Örnek Model Kanıt
DERECELİ DENGE ÖRNEKLERİ
Foraminiferler Dereceli Okyanus sedimentlerinde sürekli kayıt, kademeli morfolojik değişim
At Evrimi Dereceli Hyracotherium'dan Equus'a kademeli boyut ve diş değişimi
Darwin İspinozları Dereceli Gaga adaptasyonunda sürekli seleksiyon ve mikroevrim
SIÇRAMALI DENGE ÖRNEKLERİ
Kambriyen Patlaması Sıçramalı 540 milyon yıl önce ani çeşitlenme, yeni body planlar
Cichlid Balıkları Sıçramalı Afrika göllerinde binlerce yılda yüzlerce tür
Bryozoalar Sıçramalı Cheilostome türlerinde durağanlık + ani değişim
KARIŞIK PATERNLER
Memeliler Karışık Hem aşamalı, hem de sıçramalı örnekler
Türleşme Coğrafyası
Türleşme Tipi Aşamalı Model Sıçramalı Model
Simpatrik Aynı alanda yavaş ayrışma Nadir, hızlı ekolojik ayrışma
Allopatrik Coğrafi yalıtım + yavaş değişim Yalıtım + hızlı değişim
Parapatrik Komşu popülasyonlarda gradyan Sınır bölgelerinde hızlı değişim
Peripatrik Periferal populasyonlar yavaş ayrışır Küçük populasyonlarda hızlı evrim
Moleküler Genetik Kanıtlar
Bulgu Dereceli Destek Sıçramalı Destek
Moleküler Saat Sabit mutasyon oranı Değişken evrim hızı
Nötral Teori Sürekli genetik değişim Morfolojik durağanlık açıklar
Hox Genleri Kademeli değişim Ani fenotipik sıçrama
Gen Duplikasyonları Yavaş işlev değişimi Hızlı yenilik potansiyeli
Epigenetik Sürekli modifikasyon Ani fenotip değişimi
Farklı Taksonlarda Paternler
Takson Baskın Patern Açıklama
Memeliler Karışık Hem aşamalı, hem de sıçramalı örnekler bulunuyor
Kuşlar Daha sıçramalı Ada radyasyonları, hızlı adaptasyon
Böcekler Sıçramalı Metamorfoz, hızlı çeşitlenme
Bitkiler Daha aşamalı Sürekli morfolojik değişim
Mikroorganizmalar Çok hızlı Horizontal gen transferi, hızlı adaptasyon
Deniz Omurgasızları Değişken Öbeğe ve çevreye bağlı
Ekolojik Etmenler
Etmen Aşamalı Etki Sıçramalı Etki
İklim Değişimi Kademeli adaptasyon Kriz ve fırsat penceresi
Rekabet Sürekli seçilim baskısı Niş boşalması ve doldurma
Predasyon Evrimsel silahlanma yarışı Ani seçilim baskısı
Habitat Yavaş değişim Fragmentasyon, yalıtım
Kitlesel Yok Oluş Arka plan yok oluş Adaptif radyasyon fırsatı

Tarihsel Gelişim

  • 1859: Darwin - Türlerin Kökeni (Dereceli model)
  • 1940-1960: Modern Sentez - Dereceli model hakimiyeti
  • 1972: Eldredge & Gould - Sıçramalı denge önerisi
  • 1980-1990: Yoğun tartışmalar ve kanıt arayışı
  • 2000+: Entegre modeller, moleküler kanıtlar
1859
Darwin - Dereceli Model
1972
Eldredge & Gould - Sıçramalı Model
Milyon Yıl
Aşamalı Zaman Ölçeği
Bin Yıl
Sıçramalı Değişim Süresi

Aşamalı Denge Özellikleri

  • Sürekli ve yavaş değişim
  • Doğal seçilim sürekli işler
  • Küçük mutasyonların birikimi
  • Büyük popülasyonlar
  • Yüksek gen akışı
  • Ara formlar bol
  • Fosil kaydı eksik

Sıçramalı Denge Özellikleri

  • Uzun durağanlık dönemleri
  • Kısa hızlı değişim anları
  • Küçük yalıtılmış popülasyonlar
  • Kurucu etkisi önemli
  • Genetik sürüklenme etkili
  • Ara biçimler nadir
  • Fosil kaydı gerçeği yansıtır
Modern Sentez ve Gelecek
Uzlaşım Noktaları Açık Sorular Araştırma Yönleri
İki model birbirini dışlamaz Durağanlığın moleküler temeli? Genomik çözümlemeler
Farklı ölçeklerde farklı paternler Gelişimsel kısıtlamaların rolü? Evo-devo çalışmaları
Takson ve çevre özeli İklim değişimi etkisi? Deneysel evrim
Mekanizmalar çeşitli Genomik devrimlerin sıklığı? Paleogenomiks
)

( GRADUALISM vs./and/||/<> PUNCTUATED EQUILIBRIUM )


- EVRİŞİM -ile

( CONVERSION )


- EVSA'[Ar. < VÂSÎ] ile EVSÂH[Ar. < VESAH]

( Dahe/pek geniş/açık/enli/bol. İLE Kirler, pislikler. )


- EVSÂM[Ar. < VESM/VEŞM] ile EVSÂM[Ar. < VASM]

( Gövde üzerine bir iğne ile kara bir tozdan yapılan resimler, biçimler ya da yazılan yazılar, döğmeler. İLE Ayıplar, utanmalar, arlar, hayâlar. )


- EVSÂT[Ar. < VASAT] ile EVSAT[Ar. çoğ. EVÂSİT]

( Ortalar. İLE Bir şeyin ortası. | Ortadaki. | Orta, orta halli. | Yüksek ile alçak arası. | Türk müziğinin büyük usûllerindendir. )


- EVŞÜK ile
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Direk, kiriş. İLE ... )


- EVTÂD[< VETED] -ile

( ZÜMRE-İ RİCÂLULLAHTAN DÖRT KİŞİ | DÖRT MENZİLİ VARDIR )

( ŞARK, GARB, ŞİMAL, CENÛB | AĞAÇ YA DA DEMİR KAZIKLAR, DİREKLER )


- EVTÂR[Ar. < VATAR] ile EVTÂR[Ar. < VETER]

( Gereksinimler, gerekli olanlar. İLE Yaya gerilmiş ipler, kirişler, teller. | Bir eğimin iki ucuna bağlanan düz çizgiler. )


- EVVÂB -ile

( ALLAH'A RÜCÛ EDEN FENÂFİLLAH MAKAMI )


- EVVEL ile/ve ÂHİR

( Bâtın. İLE/VE Zâhir. )


- EVVEL[Ar.] ile KABLE[Ar.]


- EVVELİYÂT ile MÜŞÂHEDÂT ile MÜCERREBÂT ile HADSİYÂT ile MÜTEVÂTİRÂT ile FITRÎYÂT(KIYASI KENDİNDE ÖNERMELER)

( Aksiyomlar. Bir ikinin yarısıdır. Bütün parçadan daha büyüktür. İLE Gözlemler. Güneş aydınlatıcıdır. Ateş yakıcıdır. İLE Deneyimler. Sakmunya safra gidericidir. İLE Sezgiler. Ay, ışığını Güneşten alır. İLE Doğru haberler. Hz. Muhammed peygamberlik iddia etti ve mûcize gösterdi. İLE Zihinde mevcut "iki eşit parçaya bölünme" ilkesine dayanan "Dört çifttir" önermesi gibi. )


- EVZÂ'[Ar. < VAZ] ile EVZAH[Ar. < VÂZIH]

( Durumlar/haller, duruşlar, tavırlar, vaziyetler. İLE Çok açık. )


- EVZÂR[Ar. < VEZER] ile EVZÂR/EFZÂR[Fars.]

( Kaleler, hisarlar, sığınılacak yerler. | Galebeler, üstünlükler. | Dağlar. İLE Sanat/zanaat sahiplerinin kullandıkları aletler. )


- EX SİTU İLE IN SİTU İLE IUCN RED LİST ile/||/<> KORUMA STRATEJİLERİ

( Biyoçeşitlilik koruma yöntemleri. )

( Formül: CR İLE EN İLE VU kategorileri )


- EXPERİMENTAL DESİGN ile/||/<> OBSERVATİONAL STUDY

( Experimental design kontrollü deney planlaması yaparken İLE observational study mevcut verilerin analizi yapar )

( Formül: Randomization )


- EXPERİMENTAL EVOLUTİON ile/||/<> NATURAL EVOLUTİON

( Experimental evolution kontrollü laboratuvar koşullarında evrim deneyi yaparken İLE natural evolution doğal çevre koşullarında gerçekleşen evrimdir )

( Formül: Controlled selection )


- EXTREME VALUE THEOREM ile/||/<> INTERMEDİATE VALUE

( EVT kapalı aralık max/min, IVT sürekli ara değer. )

( Formül: Max/min existence İLE intermediate )


- EXTREMOPHİLE BİOLOGY ile/||/<> MESOPHİLE BİOLOGY

( Extremophile biology aşırı çevre koşullarına uyum sağlamış organizmalar incelerken İLE mesophile biology ılıman koşullardaki organizmları inceler )

( Formül: Extreme environment adaptation )


- EYÂLÂT[Ar. < EYÂLET] ile EYÂLET[Ar.]

( Vâlîlerin yönetimi altında bulunan bölgeler. İLE Bir vâlînin yönetimi altında bulunan bölge. )


- EYALET ile/ve/değil COMMONWEALTH

( ... İLE/VE/DEĞİL Ortak rızayla oluşturulmuş siyasi topluluk. ["İngiliz Uluslar Topluluğu" değil!] )

( Amerika'da 46 eyalet vardır. İLE/VE/DEĞİL Virginia, Kentucky, Pennsylvania ve Massachusetts birer Commonwealth'tir.
Virginia [(Virgin: Bakire) Kraliçe I. Elizabeth'ten] Amerika'nın kuruluşundaki 13 eyaletten [Amerikan bayrağındaki 13 çizgi] biriydi. Kendisini Commonwealth olarak ilân eden ilk bölgeydi. )


- EYDÜR -ile

( Söylemek. )


- EYEF ile/ve EYER

( İp yayı. İLE/VE İnsan yayı. )

( M.Ö. 6000-8000 zamanlarının en önemli teknolojik buluşlarından biridir. İLE/VE ... )

( Yük taşımaya yarayan urganın ayrılmaz parçası olan oval iki uçlu bir aygıt. İLE/VE ... )

( Teknik özellikleri:
* Eyef olmazsa ekin sapı, budanmış bağ çubukları, okluk ve yaylık gibi çubukların yakacak için çalı çırpının taşınması neredeyse olanaksızdır. Çubukların kayıp düşmelerine engel olur.
* Eyef'te düğüm yoktur. Karda-kışta, düğüm donduğundan dolayı yük boşaltılamaz. İple bağlanmış olsa ipi kesmek zorunda kalınır. Bu da yapılması zor ve zahmetli olan bir malzemenin kaybıdır.
* Ağır bir yükü, ikinci bir kişinin yardımına gerek kalmadan sırtınıza alabilir ve indirebilirsiniz.
* Düğüm olmadığından, yükü indirmek ve boşaltmak çok kolaydır. İpin/eyefin ucunu salıvermek yeterlidir.
* Yüklerin devrilmesi söz konusu olmadığından, kervanın sağlıklı akışını sağlar. Kesinti ve duraklamaya neden olmaz.
* Çalı-çırpının ve kişilerin, düzgün, tertipli bir disiplinle A noktasından, B noktasına ulaşmasını sağlar.
* Düğüm yapmak ve ipi kesmek gibi bir sorunu, temelli ortadan kaldırmıştır.
* Âlet, yetişkin bir kişinin, açık eli kadardır.
* Oval biçimlidir.
* Ucları dışarı taşarak üst üste oturur, gerektiğinde uclar aralanabilir. )

( BU/BUU/BUĞ ile/ve ... )


- EYEGÜ ile EYEGÜ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Bir hayvanın ya da herhangi bir canlının kaburga kemiği. İLE Çadırın çubukları. )


- EYLEM/FİİL ile/ve ETKİNLİK/FAALİYET

( Tek. İLE/VE Çok. )

( Somut. İLE/VE Soyut. )

( Fizikteki simgesi: S )

( ACTION vs./and ACTIVITY )


- EYLEM:
[hem/ne] SONLULUK ile/ve/||/<>/hem de/ne de SONSUZLUK


- EYLEM ile/ve/değil/yerine BÜTÜNLÜK İÇİNDE EYLEM

( [not] ACTION vs./and/but ACTION IN THE INTEGRITY
ACTION IN THE INTEGRITY instead of ACTION )


- EYLEM ile/ve/değil/||/=/<>/< DİRENME


- EYLEM ile/||/<> EK EYLEM/MECHÛL ile/||/<> EYLEMLİK ile/||/<> ETKEN/EDEN ile/||/<> EDİLGEN EYLEM ile/||/<> BUYRUM ile/||/<> ORTAÇ/FERÎ FİL ile/||/<> GEÇİŞLİ/MÜTEADDÎ ile/||/<> GEÇİŞSİZ/LÂZIM ile/||/<> KİŞİSİZ/MEÇHUL

( ... İLE/||/<> Ad soylu dil birimlerinin yüklem işlevi üstlenmesini sağlayan eylem. İLE/||/<> Başlıca işlevi, eylemin belirttiği oluşu göstermek olan ad özellikli eylemsi. İLE/||/<> Etken biçimde oluşa katılan öğe. İLE/||/<> Öznenin, yapılan işin etkisi altında kaldığını belirten çatıyla kurulan eylem. İLE/||/<> Eylemin yapılması gerektiğini buyurarak anlatan isteme kipi. İLE/||/<> Eylemden türemiş, çoğunlukla ön ad/sıfat, bazen de ad olarak kullanılan eylemsi. İLE/||/<> Nesneyle kullanılan eylem. İLE/||/<> Nesnesiz kullanılan eylem. İLE/||/<> Kişi belirtisi olmayan eylem kipleri ile üçüncü tekil kişi çekimlerinde öznesi belirli olmayan eylem biçimleri için kullanılan bir tanım.+ Diller/Arapca )


- EYLEM ile/ve/||/<>/> ETKİ

( ACT vs./and/||/<> EFFECT )


- EYLEM ile/değil EYLEME(K)


- EYLEM ile/ve/değil/||/<>/< EYLEMİN DEĞERİ

( Bilim. | Sanat. | Fizik/doğa. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Felsefe. )


- EYLEM ile/ve/değil/||/<> İŞLEM


- EYLEM ile/ve/||/<> İŞLEMİ TAMAMLAMAK


- EYLEM ile/ve ÖZGÜRLEŞTİRİCİ EYLEM

( O, ırmağa götürür fakat geçiş size aittir. )

( It will take you to the river, but the crossing is your own. )

( ... ile/ve SATSANG )


- EYLEM ile ÖZGÜRLEŞTİRİCİ EYLEM(SATSANG)

( O, ırmağa götürür ama geçiş size aittir. )


- EYLEM ile/ve UYGULAMA

( Doğruluk ve eylemin birliği! )

( Bencil olmayan ve arzudan arınmış eylem! )

( ACTION vs./and TO APPLY
Union of righteousness and action!
Unselfish and desireless action! )


- EYLEMCİL ÇEKİM -ile

( VERBAL INFLECTION )


- EYLEMSİ -ile

( GERUND, PARTICIPLE )


- EYLEMSİZ DÜŞÜNME/DÜŞÜNCE ile/değil/yerine EYLEMLİ DÜŞÜNME/DÜŞÜNCE

( El duası olmadan, dil duası olmaz. )

( Yaparak başarırsınız, tartışıp çekişerek değil. )

( Kalbi değiştiren eylemdir. )

( Herşey yapıldığında zihin sessiz kalır. )

( Sağlam bir anlayışa sahip bir kişi, eylemden sakınmaz. )

( İnandığınızı yapın ve yaptığınıza inanın. Başka her şey enerji ve zaman savurganlığıdır. )

( Evinizin eşiğini temizlemeden, komşunuzun damındaki kardan şikâyet etmeyiniz. )

( [not] THOUGHT/TO THINK WITHOUT ACTION vs./but THOUGHT/TO THINK IN ACTION
THOUGHT/TO THINK IN ACTION instead of THOUGHT/TO THINK WITHOUT ACTION
By doing you succeed, not by arguing.
A change of heart is action.
When all is done, the mind remains quiet. )


- EYLEMSİZ HAREKET ile/ve/||/<> KÜTLE ÇEKİMİ ALTINDAKİ NESNENİN HAREKETİ


- EYLEMSİZ "ÖNGÖRÜ" ile/ve/<> ÖNGÖRÜSÜZ "EYLEM"

( Hayal görmek. İLE/VE/<> Karabasan görmek. )


- EYTİŞİM(DİYALEKTİK) ile/ve/||/<> ÇEKİŞENLERİN EYTİŞİMİ(AMPHETESIS[Yun.])


- EYTİŞİM/DİYALEKTİK ile/ve/||/<>/> ÇOKLU EYTİŞİM


- EYTİŞİM/DİYALEKTİK ile/ve DEVİM/DİNAMİK

( DIALECTIC vs./and DYNAMIC )


- EYTİŞİM ile/ve KAVRAMSAL EYTİŞİM


- EYTİŞİM/DİYALEKTİK ile/ve/değil/yerine ile/ve/değil/yerine ÇOKLU EYTİŞİM / POLİ-DİYALEKTİK


- EYTİŞİM(DİYALEKTİK) ile SÜREÇ(VETÎRE)

( DIALECTIC vs. PROCESS )


- EYTİŞİM/DİYALEKTİK:
DOĞAL ile/ve/||/<> TARİHSEL


- EYTİŞİM/DİYALEKTİK ile/ve/||/<>/> ÇATIŞKI[ANTİNOMİ] (VE GELİŞTİRİLMESİ)


- EYTİŞİM/DİYALEKTİK ile SAFSATACILIK/YANILTMACILIK/SOFİSTİKA

( Karşıt görüşlerin çatışması yoluyla gerçeğe ulaşma yöntemi. İLE İkna etmek amacıyla kanıtların retorik ve mantık hileleriyle kullanılması. )


- EYTİŞİM/DİYALEKTİK ile/ve/||/<> TARİH


- EYTİŞİM(DİYALEKTİK) ile ZITLIK

( DIALECTIC vs. CONTRARINESS )


- EYVAH" ile/değil/yerine EYVALLAH

( Temel, yerde bir muz kabuğu görmüş...

- "Eyvah! Yine düşeceğim." demiş. )


- EYVALLAH ile/ve ESTAĞFİRULLAH


- EY-V-ALLAH ile/ve/||/<> EY-V-ALLAH

( HAKK'A TESLİMİYET ile PEKÎ, ÖYLE OLSUN | ALLAH'A ISMARLADIK | HİÇ İTİRAZ ETMEMEK )


- EYVAN ile/||/<> EYVAN BİÇİMİ TÜRBE

( Üç tarafı ve üstü kapalı, bir tarafı tüm genişliği ile bir avluya ya da başka bir mekâna açılan yapı birimi. İLE/||/<> Gövde bölümü eyvan biçiminde olan bir bölüm Anadolu mezar anıtı. )


- EZÂ ile/ve/||/<> CEZÂ


- EZ'AF[Ar. < ZAÎF] ile EZ'ÂF[Ar. < ZI'F]

( Daha/pek zayıf, dermansız, kuvvetsiz. İLE Bir şeyi, iki katı yapan fazlalıklar, katlar. )


- EZÂLEHU 'AN MEVZİ'İHÎ[Ar.] ile EZELLEHÛ[Ar.]


- EZAN ile SALÂ

( Ezan, günde beş vakit olarak kılınan namaza davet içindir. Sabah ezanı Sabâ Dilkeşhâverân, öğle ve ikindi namazı Hicaz/Hüseynî, akşam namazı Rast, yatsı namazı ise Nevâ, Beyâti, Rast ya da Hicaz makamlarından biriyle okunur. )

( BÂNG-İ NEMÂZ ile ... )


- EZBER BOZMAK ile/ve/||/<>/>/< FARKLI/YENİ BİR BAKIŞ AÇISI


- EZBER BOZMAK ile KULAĞINA KAR SUYU KAÇIRMAK


- EZBER ile/ve/değil ALIŞKANLIK

( EZBER hem de ALIŞKANLIK )


- EZBER ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< BİLGİ


- EZBER ile !EZBERCİLİK


- EZ-BER[Fars.] ile EZ-DİL[Fars.]

( Zihinde tutma, unutmamaya çalışma. [EZ: -den. | BER: Göğüs. EZ-BER: Göğüsten.(Kalpten/kalbe anlamına!)]["ezberden" değildir/yanlıştır!] İLE Gönülden. )


- EZBER ile/ve/||/<> TAKLİT


- EZBER[Ar.] ile/ve/||/<>/< HIFZ/HAFIZA[Ar.]


- EZBERCİ/LİK ile/değil/yerine HAZIRCI/LIK


- EZECC[Ar.] ile EZEBB[Ar.]

( İnce ve uzun kaşlı, kalem kaşlı. İLE Kaşlarının kılı çok ve saçı uzun olan. )


- EZEL[Ar.] ile EZELL[Ar. < ZELÎL]

( Başlangıcı olmayan geçmiş zaman, öncesizlik. İLE Daha/pek/çok aşağılık kişi. )


- EZEL ile KADÎM


- EZGİ/NAĞME[Ar.]/MELODİ[Fr. < MÉLODIE] ile/ve/||/<> ARA NAĞME

( Güzel, uyumlu ses. | Birinin yalandan ve nazlanarak söylediği söz. İLE Şarkı, türkü, köçekçe vb. küçük güfteli bestelerde, güftenin iki kıtası arasına ya da başına, sonuna da gelebilen, sözsüz çalınan parça. | Sık sık söylenilen söz ya da açılan sorun. )


- EZHÂR[Ar. < ZAHR] ile EZHÂR[Ar. < ZEHRE/ZEHERE]

( Arkalar, sırtlar. | Yüzler, satıhlar. İLE Çiçekler. )


- EZHEL[Ar.] ile EZHER[Ar.]

( Pek dalgın ve unutkan. Gaflette çok bulunan. İLE Pek beyaz, güzel ve parlak. )


- EZİCİ "GÖRÜŞ/KANAAT" ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ORANTILI/ORANTISIZ "GÜÇ"


- EZİK BÜZÜK -ile


- EZİK ile/değil ALÇAKGÖNÜLLÜ


- EZİK ile ÇÜRÜK


- EZİK ile/değil UTANGAÇ/SİNGİN


- [ne yazık ki]
EZİLENLER ile/ve/||/<> BASKILANANLAR


- EZİNÇ ile EZİNTİ

( Korku ya da heyecan nedeniyle duyulan, şiddetli acı ya da sıkıntı. İLE Açlık etkisiyle midede duyulan tedirginlik, acıkma duyusu. )


- [ne yazık ki]
!EZİYET ile/<> !İŞKENCE[Fars. < ŞİKENCE]


- EZİYET(CEVR) ile/ve/değil/||/<>/>/< ISTIRAP

( Fiziksel. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/>/< Zihinsel/düşünsel. )


- EZİYET ile/değil/yerine ZAHMET


- EZKÂ[Ar.] ile EZKÂ[Ar.]

( Daha/pek lekesiz, temiz, hâlis, erdemli. İLE Daha anlayışlı, çok zeki. )


- EZKİYÂ'[Ar. < ZEKÎ] ile EZKİYÂ[Ar. < ZEKÎ]

( Lekesizler, hâlisler, erdemliler. İLE Keskin fikirliler, anlayışlılar. )


- EZMEK ile/ve/<> KÜÇÜK DÜŞÜRMEK


- EZMEK ile YEDİRMEK


- EZMEK ile/ve/değil/yerine YOĞURMAK


- EZOTERİK RİTÜEL ile/ve/<> DİNSEL RİTÜEL

( İçselliği geliştirici. İLE/VE/<> Dışsallaştırıcı. )


- EZOTERİK ile/değil/yerine BÂTINÎ


- EZOTERİK ile EKZOTERİK

( Ezoterik: 1.İçsel/Lâtif olan; 2. Üyelerine açık, halka kapalı. İLE Ekzoterik: Dışsal/Kesif olan, herkese açık olan. )

( Yeraltı suları. İLE Yerüstü suları. )


- EZRA'[Ar.] ile EZRÂ'[Ar.]

( Pek düzgün/fasih. Sözü düzgün kişi. İLE Beyaz kulaklı siyah at. )


- f SAYISI(BAĞIL AÇIKLIK/DURDURMA SAYISI) ile F(APPLETON) TABAKASI

( Merceğin, odak uzaklığının etkin çarpına oranıyla elde edilen, ışınlama[exposure] süresiyle ters orantılı olan ve odak oranı bulunan bir karakteristiği. İLE İyonosferin, yeryüzünden yaklaşık olarak 150 - 1000 km. yükseklikler arasındaki, serbest elektronların en yüksek derişimde bulunduğu en yüksek tabakası. )


- FÂ[Ar.] ile FÂ[Ar.]

( Şartın yanıtı olan. İLE Atıf harfi olan. )


- FAC-/FACİ- ile/||/<> FASCİ- ile/||/<> PROSOP-/PROSOPO-

( Yüz. İLE/||/<> Bant. İLE/||/<> Yüz. )


- FAC İZOMER ile/||/<> MER İZOMER

( Fac yüzey üçgen, mer meridyen çizgi oktahedral. )

( Formül: MA₃B₃ düzenlenmesi )


- FAÇA ile/değil PAÇA


- FACEBOOK ile X/TWITTER ile YOUTUBE ile LINKEDIN ile INSTAGRAM ile PINTEREST ile BLOG ile FOUR SQUARE

( Kurabiye yemeyi seviyorum. İLE Kurabiye yiyorum. İLE Bakın nasıl da yiyorum kurabiyeyi. İLE Nasıl kurabiye canavarı oldum? İLE Buyurun, kurabiye yerkenki fotoğrafım. İLE Kurabiye tarifimi de paylaşayım. İLE Kurabiye yapma/yeme anılarım. İLE Şurada, kurabiye yiyorum. )

( I like eating cookie. VS. I'm eating cookie. VS. This is how I eat my cookie. VS. My skills include eating cookie. VS. Here's a photo of the cookie I eat. VS. Here's my recipe for the cookie. WITH Here's my cookie eating experience. VS. This is where I am eating the cookie. )


- FÂCİ'[Ar. çoğ. FEVÂCİ] ile FÂCİR/E[Ar. < FÜCÛR | çoğ. FECERE/FÜCCÂR]

( Kişiyi dertli eden, keder veren, acıklı. İLE Kötü huylu. | Ayyaş, sefih. | Rezil, habîs, şerîr, şakî. | Yalancı. | Bayanlara düşkün bay, baylara düşkün bayan. )


- -FACIENT ile/||/<> -FICATION ile/||/<> -FEROUS ile/||/<> FUNCT- ile/||/<> -GEN/-GENE ile/||/<> -GENESIS ile/||/<> HEREDO- ile/||/<> -PRAXIA/-PRAXIS ile/||/<> -PLASIA/-PLASIS/-PLASY ile/||/<> -PLAST/-PLASTIC/-PLASTY/-PLASY ile/||/<> -PARA/-PAROUS ile/||/<> -POIESIS/-POIETIC ile/||/<> NE-/NEO- ile/||/<> -OSIS/SIS- ile/||/<> SEPT-/SEPTI-/SEPTO- ile/||/<> ECH-

( Yapmak, oluşturmak. İLE/||/<> Yapmak, neden olmak. İLE/||/<> Oluşturmak, sağlamak, yapmak. İLE/||/<> Yapma, hizmet, işlev. İLE/||/<> Oluşturulan, yayılan, yönlendirilen, oluşturan, yönlendiren, meydana getiren, babası olmak. İLE/||/<> Herhangi bir şeyin oluşumu, kaynağı. İLE/||/<> Genetiksel. İLE/||/<> Etki, yapma, tedavi uygulamaları. İLE/||/<> Gelişme ile ilgili, oluşum. İLE/||/<> Oluşturan, oluşma, oluşturma olayı, meydana getirme, gelişme, büyüme, canlı ilkel göze. İLE/||/<> Yapma, oluşturma, ortaya çıkarma, doğurma. İLE/||/<> Oluşum ya da yapımla ilgili. İLE/||/<> Yeni, son, yeni gelişen bölüm, anormal yeni oluşum. İLE/||/<> Bir durum, olay, koşul, fizyolojik artım, oluşum. İLE/||/<> Bölme, bölüm/septum ile ilgili, yedi. İLE/||/<> Sahip olmak, birleşmek. )


- FÂCİR ile FÂCİRE

( Kadınlara düşkün eril kişi. İLE Baylara düşkün, çapkın dişil kişi. )


- FÂCİRE ile NEMFOMANİK

( HÜYÂM-İ RAHM[Ar.], NYMPHOMANIA[İng.], NYMPHOMANIE[Fr.] )


- FADL -ile

( DÜNYADA RIZK, ÂHİRETTE CENNET )


- FADO -ile

( Portekiz ulusal müziği. )


- FAGOSİT ile FAGOSİTE ETMEK ile FAGOSİTE OLMAK ile FAGOSİTOZ

( Yutar göze. İLE Yutmak. İLE Yutulmak. İLE Göze yutarlığı. )


- FAGOSİTİK ile PİNOSİTİK

( Gözelerin büyük parçacıkları yutma süreci. İLE Gözelerin sıvı damlacıklarını yutma süreci. )


- FAGOT ile/ve FAGOTTO


- FÂHİŞ ile İHTİKÂR


- FAHİŞE ile GEYŞA


- [ne yazık ki]
!FAHİŞ/FUHUŞ ile/ve/||/<> !MURABAHA/TEFECİLİK

( Ölçüyü aşan, aşırı, çok fazla. | Ahlâka ve törelere uygun olmayan. İLE/VE/||/<> Bir malı, çok fazla kârla satma. | Yasanın izin verdiği sınırdan aşkın faiz alma. )


- FAHR -ile

( ÖVÜNME, ŞEREF, ONUR | ULULUK | ERDEM )


- FAHRENHEIT ile/ve/<> CELSIUS

( 1708 ile 1742 )


- FAHR-İ ÂLEM -ile

( Âlemlerin övüncü, kumandanı. )


- FAHŞÂ'(FAHŞ/FÂHİŞ/FUHUŞ)[Ar.] ile FAHS[Ar.]

( Akıl ve mantığın kabul edemeyeceği söz ve iş. | Meşrû olmayan şehvâni haller, fuhuş, zinâ. | Verilen zekâttaki tamahkârlık. İLE Bir şeyin iç yüzünü araştırma/arama. )


- FAHTE[Fars.] ile FAHTE[Fars.]

( Makam. İLE Güvercin/üveyik. )


- FÂİDE[Ar.] ile BEYÂN[Ar.]


- FÂİL TANRI ile ÂMİL TANRI


- FAİL ile ÂMİL


- FÂİL ile FÂİL

( İŞLEYEN, YAPAN, EDEN ile ETKİLİ/TE'SİRLİ )


- FAİL ile MEF'UL

( Etken, müessir. İLE Edilgen, müteessir. )


- FAİL-İ MUHTAR ile MÛCİB Bİ'Z ZÂT


- FAITH[İng.] ile/değil FATİH


- FÂİZ/FÂİZE[Ar. < FEVZ] ile FÂİZ[Ar. < FEVZ, çoğ. FEVÂİZ]

( İsteğine ulaşan, bir başarı kazanan, fevz bulan. İLE Ödünç verilen paraya karşı alınan kâr. | Bolluk, çokluk, taşkınlık. | Taşan, feyezan eden. )


- FAİZ ile HİZMET

( INTEREST vs. SERVICE )


- FAİZ ile/ve MÜREKKEP FAİZ


- FAİZ ile/değil RİBÂ

( ... İLE/DEĞİL Tefecilikle alınan fahiş faiz. )


- [ne yazık ki]:
FAİZ ile/değil/yerine/>< ÜRETİM(EKİN/KÜLTÜR)


- FAKAT ile/yerine/değil AYNI ZAMANDA


- FAKAT[Ar.] ile FAKD[Ar.] ile FAKÎD[Ar.]

( Yalnız, ancak, lâkin, ama, şu da var ki. İLE Yokluk, bulunmama. İLE Nadir bulunan.[nesne] )


- FAKİH ile İLMİHAL BİLEN/HOCA


- FAKİH ile MÜCTEHİD


- FAKÎR[< FAKR][çoğ. FUKARÂ] -ile

( DERVİŞ, ALÇAKGÖNÜLLÜ, DÜNYALIĞI AZ OLAN, YOKSUL, PARASIZ | ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK GÖSTEREREK "BEN" ANLAMINA GELEN )


- FAKİR OLUP DA SABRETMEK ile/ve/<> ZENGİN OLUP DA ŞÜKRETMEK

( İkisi de "pek kolay değil" diye "görülse/zannedilse" de asıl olan, her koşulda ve özellikle de uclarda ve uçurumlarda, yani maddî fakirlik ve zenginlikte, sabır göstermek ve şükrü edâ etmektir. )


- FAKİR ile/ve/||/<> BÂKİR


- FAKİR ile/ve/değil/yerine KANAATKÂR


- FAKÎR[Ar.] ile MÜMLİK[Ar.]


- FAKÎR[Ar.] ile MUSRİM[Ar.]


- FAKİR ile ZÜĞÜRT


- [Ar., Fars.] FAKÎR-ÂNE[Ar.] ile FAKÎR-HÂNE[Ar.]

( Fakire yakışacak biçimde/sûrette. | Fakircesine. | Nezâket olarak "ben" zamirinin karşılığı. İLE [alçakgönüllülükle] Söz söyleyenin evi. )


- FAKİRİN SABRI ile ZENGİNİN SABRI

( Gaflette olduğu halde, zevkte/neşede olmadığı halde, tüm olumsuz koşullara karşın istikâmet üzere devam etmek. İLE Çok yalnız olduğu, çok ikram ettiği halde bile taşkınlık yapmayarak istikâmet üzere devam etmek. )


- FAKİR/LİK ile MİSKİN/LİK

( Çalışmasına karşın yoksul/luk. İLE Çalış(a)madığı için yoksul/luk. )


- FAKİR/LİK ile/değil PARASIZ/LIK


- FAKO- ile FARMA/KO-

( Göz merceği [ile ilgili]. İLE İlaç [ile ilgili]. )


- FAKR -ile

( ASLA AKLINA HAKK'TAN BAŞKA ŞEY GELMEYEN KİMSEYE VERİLEN İSM-İ MUHTAÇLIK )


- FAKR ile FAHR

( Yokluk, yoksunluk. İLE Övünç. )

( SORU ve YANIT ( [40'LAR MECLİSİ] KİM O? ve 1. MUHAMMED en RESULLULLAH 2. ABDULLAH oğlu MUHAMMED 3. el-FAKR ün FAHRİ: Yokluğum, övüncümdür. [ Allah'ın hakkı 3'tür sözü, bu deneyimden çıkmıştır.] )


- FAKR[Ar.] ile HÂCET[Ar.]


- FAKR[Ar.] ile HALLE[Ar.]


- FAKR[Ar.] ile İ'DÂM[Ar.]


- FAKR[Ar.] ile MESKENET[Ar.]


- FAKÜLTE ile/ve/||/<>/> ÜNİVERSİTE

( Bilim dalları. ile/ve/||/<>/> Felsefe. )


- FALAFEL -ile

( Kızarmış soğanlı nohut ezmesi. [Lübnan mutfağı mezelerinden] )


- FALAKA ile FALAKA

( Ömer Seyfettin'in, öykü kitabı. İLE Ahmet Rasim'in, anı kitabı. )


- FALAN FİLAN ile ŞUDUR BUDUR


- FALAN"["FELAN" değil!] ile "YANİ"


- FALEŞA/LAR -ile

( Kudüs Musevi'leri. )


- FÂLİC[Ar. < FELC] ile FÂLİC[Fars.]

( Yarım inme, gövdenin yarısına inen inme. İLE Baskın, galip, muzaffer. )


- FALK[Ar.] ile ŞAKK[Ar.]


- FAMİLYA ile FAMİLYAL

( Aile. İLE Ailesel. )


- FAN FU[Çince] -ile

( Aydınlanmamış, sıradan kişiler. Tüm bireyler (dolayısıyla Sheng ve Fan Fu'lar) aynı doğayı paylaşmaktalardır. Sheng olanlar kendi doğalarının farkına varmışlar, Fan Fu olanlar ise daha varacaklardır. (bkz. Sheng) )


- FAN ile FANATİK

( Hayran, pervane. İLE Bağnaz. )


- FANATİKLEŞ(TİR)ME ile/ve/||/<> TARAFTARLAŞ(TIR)MA


- FANEROZOİK ZAMANDA:
PALEOZOİK ile/ve/||/<>/> MEZOZOİK ile/ve/||/<>/> SENOZOİK

( [dönemler][milyon yıl önce] Kambriyen[570 - 505] | Ordovisiyen[505 - 438] | Siluryen[438 - 408] | Devonyen[408 - 360] | Karbonifer[360 - 286] | Permiyen[286 - 245] İLE/VE/||/<>/> Trias[245 - 208] | Jura[208 - 144] | Kretase[144 - 66] İLE/VE/||/<>/> Üçüncü Zaman[66 - 2] | Dördüncü Zaman[2 - ...] )


- FÂNÎ[< FENÂ] -ile

( GEÇİCİ | ÖLÜMLÜ )


- FÂNÎ ile/ve/<> BÂKÎ

( İlâhî değilse. İLE/VE/<> İlâhî ise. )

( [Esmâ'da] Yoksa. İLE/VE/<> Varsa. )


- FÂNİ[Ar.] ile FANİ[Yun.]

( Ölümlü, gelip geçici, kalımsız. İLE İnsan gözünün algıladığı ışık şiddeti. )


- FÂNİ ile/ve/||/<> FUNNY


- FANİLA[İt. < FLANELLA] ile KAŞKORSE[Fr. < CACHE-CORSET]

( Genellikle ince pamuk ipliğinden dokunmuş, ten üzerine giyilen iç çamaşırı. Örülmüş ya da dokunmuş, hafif ve gevşek kumaş. İLE İnce kadın fanilası. )


- FANİLA ile/ve VELENSE


- FANTEZİ YAPMAK ile/değil/yerine FANTEZİ/LER ÜRETMEK/YARATMAK


- FAR[Fr. < Yun.] ile FAR[Fr.]

( Taşıtların ön bölümünde bulunan, uzağı aydınlatan güçlü ışık. İLE Süs için gözkapaklarına sürülen çeşitli renkte boya. )


- FAR ile/ve/||/<>/> FARK

( HEADLIGHT/DIFFERENCE vs./and/||/<>/> DIFFERENCE )


- FARADAY KAFESİ ile/||/<> MANYETİK KALKAN (İKİLİ KARŞILAŞTIRMA)

( Faraday elektrik, manyetik kalkan manyetik alan engeller )

( Formül: E=0 içerde İLE B yönlendirilir )

( Michael Faraday tarafından 1831 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1791-1867) (Ülke: İngiltere) (Alan: Fizik, Kimya) (Önemli katkıları: Elektromanyetik indüksiyon, elektroliz) )


- FARADAY ile/||/<> COULOMB ile/||/<> AMPERE ile/||/<> ELEKTROKİMYA YASALARI

( Elektrik ve kimyasal değişim ilişkileri. )

( Formül: Q = nF )

( Michael Faraday tarafından 1831 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1791-1867) (Ülke: İngiltere) (Alan: Fizik, Kimya) (Önemli katkıları: Elektromanyetik indüksiyon, elektroliz) )


- FARAZÎ ile AFÂKÎ


- FARAZÎ ile/ve/değil/||/<>/< NAZARÎ


- FARE, FİL, ASLAN, KEDİ, KURT ile/ve ÖTEKİ HAYVANLAR

( Kurt, haseti simgeler. )


- FARE ile AMERİKAN FARESİ


- FARE ile ANADOLU FARESİ


- FARE ile/ve BANDİKUT FARESİ


- FARE ile/ve BEYAZ ÇÖL FARESİ


- FARE ile/ve BİŞ-MÛŞ[Fars.]

( ... İLE/VE Bıldırcın otu ile beslenen bir fare. | Bıldırcın otu ile birlikte yetişen safran kökü.[bıldırcın otunun panzehiri] )


- FARE ile BÜYÜK KAFALI KÖSTEBEK FARESİ


- FARE ile ÇEKİRGE FARESİ


- FARE ile CÜCE FARE


- FARE ile/ve EV FARESİ

( ... cum/et MUS MUSCULUS )


- FARE ile FİLFARESİ

( ... İLE Burun bölümü hortum gibi uzun olan, uzun kuyruklu, kanguru gibi sıçrayabilen bir fare. )

( ... İLE Afrika'da yaşarlar. )

( image )

( ... cum MACROSCELIDES PROBOSCIDEUS )


- FARE ile FINDIK FARESİ

( ... cum MUSCARDINUS AVELLANARIUS )


- FARE ile GELENİ/TARLA FARESİ

( FE'RA ile CÜREZ, YERBÛ'[çoğ. YERÂBÎ'] )

( ... cum MICROTUS ARVALIS )


- FARE ile/ve GERBİL


- FARE ile GÜMÜŞ, PİRİNÇ FARESİ


- FARE ile HAMSTER


- FARE ile/ve HUŞFARESİ


- FARE ile JERBOA


- FARE ile KALEMİS

( ... İLE Bir tür misk faresi. )


- FARE ile/ve KESEĞEN


- FARE ile KIR FARESİ/SİVRİ FARE/SOREKS

( ... İLE Uzun burunlu, hortum gibi burnu olan bir fare. Bir numaralı ölüm makinası. Her dakika bir canlı yemek zorundadır. )

( MOUSE vs. SHREW )


- FARE ile ÇIPLAK, KÖR FARE

( ... İLE Kansere en dirençli/dayanıklı hayvan. )

( ... cum SPALAX TYPHLUS )


- FARE ile/ve KUŞFARESİ


- FARE ile LAĞIM FARESİ


- FARE ile/ve LEMMING


- FARE ile MEEKAP/FİRAVUN FARESİ

( ... İLE Afrika'da, özellikle Mısır'da yaygın, kedi büyüklüğünde bir hayvan. )

( ... ile NİMS )

( MOUSE vs. PHARAOH MOUSE )

( ... cum HERPESTES ICHNEUMON )


- FARE ile MİSK FARESİ/KALEMİS


- FARE ile/ve ORMANFARESİ


- FARE ile/ve PAMUKFARESİ


- FARE ile PLANTIGALE


- FARE ile SIÇAN

( Fareler, tüm kıtalarda yaşar. [5200 metreye kadar] )

( Gebelik süreleri 22-24 gündür. [Doğumdan 24 saat sonra gebeliğe uygun duruma gelir.][Yılda 60 kadar yavru doğurabilmektelerdir.] İLE ... )

( [Sans.] MUSH[< MUSHKA: Küçük fare. | Haya/testis. > MUSK (Misk geyiğinin erbezi benzeri salgı bezinden) > MUSCLE(< derinin altında fare/sperm gibi hareket etmekten)]: Fare. | Çalmak. [Fare için 40 ayrı sözcük kullanılır.] )

( Fare ile ... )

( FER'/FE'RA, FÂR ile FE'RU )

( FAR/MÛŞ, BİBR ile ...
MÛŞEK: Fare yavrusu. )

( MOUSE vs. RAT )

( MUS MUSCULUS [< Sans. MUSH] cum RATTUS NORVEGICUS )

( MYS ile ... )


- FARE ile/ve SIÇRAYAN


- FARE ile SİVRİFARE

( ... İLE Kurt, fare gibi hayvanları yiyen ve bu bakımdan, tarıma yararlı sayılan, küçük bir memeli. )

( ... cum SOREX ARANEUS )


- FARE ile/ve/||/<> TAVŞAN


- FARE ile/değil UZUN KULAKLI ARAP TAVŞANI

( ... İLE Moğolistan'da, Gobi Çölü'nde yaşarlar. [İlk 6 haftalarını, yerin altında, ailesinin korumasında geçirerek büyür ve yaşarlar.] )

( NTV - Yaşam Öyküsü 1. Bölüm (İlk Adımlar)[41:00 - 44:20 arası] )


- FARE ile YABAN FARESİ

( [Fars.]
MÛŞEK: Fare yavrusu.
MÛŞ-İ DESTÎ / MÛŞ-İ DESTÎ-İ SAHRÂ: Tarla faresi, köstebek.
MÛŞ-İ DÜ-PÂ[Fars.]: Kuzey Afrika'da yaşayan ve uzun iki arka ayağı üstünde sıçrayan bir kır faresi.
MÛŞ-İ HURMÂ[Fars.]: Hurma sıçanı.[kediden biraz daha küçüktür]
MÛŞ-İ KÛR[Fars.]: Körsıçan, köstebek.
MÛŞ-İ PERENDE[Fars.]: Yarasa. | Sincap. | Avustralya'da bulunan, keseli bir hayvan.
MÛŞ-İ SULTÂNİYE[Fars.]: Sincaba benzeyen, küçük bir fare.
MÛŞ-GÎR[Fars.]: Sıçan tutan çaylak kuş.
MÛŞ-HÂR[Fars.]: Sıçan yiyen çaylak kuş. )

( FE'RA ile ZEBÂBE )

( MÛŞ ile ... )


- FARE ile YELELİ FARE


- FARENJİT/ANJİN[Fr.] ile/ve/<> LARENJİT[Fr.]

( Yutak yangısı. Boğaz mukozasının şişmesi, boğak. İLE/VE/<> Gırtlaktaki aşırı ve süreğen yangı. )

( HUNNAK ile/ve/<> ... )


- FARENKS/FARİNKS ile FARİNGEAL

( Boğaz, yutak. İLE Boğaz [ile ilgili], yutak [ile ilgili]. )


- FAREY DİZİSİ ile/||/<> STERN-BROCOT AĞACI

( Farey 1/n ye kadar kesirler, S-B tüm kesirler ağaç. )

( Formül: Sınırlı İLE tam ağaç )


- FÂRİG[< FERAĞ] ile VAZGEÇMİŞ, ÇEKİLMİŞ | RAHAT

( VAZGEÇMİŞ, ÇEKİLMİŞ | RAHAT )


- FARK:
CEM ÖNCESİ ile/ve/değil/yerine CEM ile/ve/değil/yerine CEM SONRASI

( Şirk. İLE/VE Zındıklık. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Tevhid. )


- FARK ETMEK ile/ve/<> DOĞRULAMAK


- FARK ETMEK ile/ve/||/<>/> FARK GETİRMEK


- FARK[Ar. çoğ. FURÛK] ile FÂRIK/A[Ar. < FARK] ile FÂRİG[Ar. < FERÂĞ]

( Ayrılık, başkalık, iki ya da daha çok şey arasındaki ayrılık. | Ayırma, ayırlma, seçilme. İLE Fark eden, ayıran. İLE Vazgeçmiş, çekilmiş. | Rahat, âsûde. | Boş, boş kalmış, işini bitirmiş, işsiz. | Bir mülkün, tasarruf, sahip olma, kullanma hakkını başkasına terk eden. )


- FARK ÖNCESİNDEKİ CEM ile/değil/yerine FARK SONRASINDAKİ CEM

( Zevktelerdir. İLE/DEĞİL/YERİNE Ancak, zahmette olanlar/olabilenler içindir. )


- FARK ile AYKIRILIK(PARADOKS)

( "Ben, her zaman yalan söylerim." [Epimenides] )

( DIFFERENCE vs. PARADOX )


- FARK ile/ve/||/<> AYRIM


- FARK ile BAĞLANTI

( DIFFERENCE vs. CONNECTION )


- FARK ile ÇELİŞKİ

( DIFFERENCE vs. DISCREPANCY )


- FARK ile/ve/<>/= CEM


- FARK ile/ve/<> CEM/TEVHİD

( Süreli. İLE/VE Süresiz. )

( Denize girip çıkar gibi sürekli denizde kal(a)madan kıyıda/farkta yaşarsın. [Yüzmeyi de bilmek gerek.] )