Bağlaçlı
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 46.044 başlık/FaRk ile birlikte,
46.044 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(2/186)
- 1921 ANAYASASI ile 1924 ANAYASASI
( )
- 2 ile 3
( [yazılışı] Üç harfli. İLE İki harfli. )
- 2 ile 3 YAŞ ARASI
- 2 ile/ve/değil EŞİK
- <20 ile/ve/<> >20 ile/ve/<> >40 ile/ve/<> >60 ile/ve/<> >80
( Tomurcuk. İLE/VE/<> Turşuluk. İLE/VE/<> Olgunluk[meyve]. İLE/VE/<> Durgunluk. İLE/VE/<> Yolculuk. )
- 3 > 6 ile 3 > 6
( 3 + 3 ile 3 x 2 )
- 3 ile/ve 18 ile/ve 40 ile/ve 1001
- 32 FARZ ile/ve 54 FARZ
- 33 ile/ve 33 ile/ve 33
( Sübhanallâh.(Değildir, değildir) İLE/VE Elhamdüllillâh. İLE/VE Allâh-u Ekber. )
( Omurilik. İLE/VE Diş ve Dil. İLE/VE Beyin merkezleri. )
( Parasempatik. İLE/VE Sempatik. İLE/VE Yönetici. )
- 4 ile/ve/||/<> 9
( Köklü sayının ilki. İLE/VE/||/<> Köklü tek sayının ilki. )
- 5G ile/ve/||/<>/> 6G
(
5G ve 6G arasındaki FaRkLaR
Temel FaRkLaR
- Hız ve Gecikme: 5G kuramsal olarak 10 Gbps’ye kadar hız ve 1 ms gecikme sunarken, 6G’de hız 1 Tbps’ye (en az 10 kat fazla) ve gecikme mikrosaniyeye (0,1 ms ve altı) inecek.
- Frekans Spektrumu: 5G, 30 GHz’e kadar milimetre dalga bandında çalışır. 6G, 100 GHz - 1 THz arası Terahertz bandını kullanacak.
- Bağlantı Yoğunluğu: 5G’de kilometrekare başına 1 milyon cihaz; 6G’de 10 milyon cihaz desteklenecek.
- Yapay Zeka ve Akıllı Ağlar: 5G’de otomasyon ve kısmi yapay zeka varken, 6G’de tam entegre, kendi kendine öğrenebilen ağlar olacak.
- Uygulama Alanları: 5G; akıllı şehir, IoT, otonom araç, VR/AR. 6G; holografik iletişim, beyin-bilgisayar ara yüzleri, gerçek zamanlı robotik, “gerçeklik ötesi” deneyimler.
- Enerji Verimliliği: 5G daha verimli ama yoğun ağlarda hâlâ yüksek tüketimli. 6G’de çok daha yüksek verimlilik, düşük güç ve çevreci altyapı hedefleniyor.
- Konumlandırma: 5G’de metre altı duyarlılık; 6G’de santimetre, hatta milimetre düzeyi.
- Güvenlik ve Gizlilik: 5G gelişmiş güvenlik sunar. 6G’de kuvantum ve yapay zeka tabanlı, ileri düzey güvenlik ve gizlilik önlemleri öngörülüyor.
Karşılaştırma
| Özellik | 5G | 6G |
|---|---|---|
| Hız (Kuramsal) | 10 Gbps’ye kadar | 1 Tbps’ye kadar |
| Gecikme | 1 ms | <0,1 ms (mikrosaniye) |
| Frekans Aralığı | 30 GHz’ye kadar | 100 GHz - 1 THz (Terahertz) |
| Bağlantı Yoğunluğu | 1 milyon/km² | 10 milyon/km² |
| Yapay Zekâ | Kısmi | Tam entegre, özyineli |
| Uygulama Alanı | IoT, otonom araç, VR | Holografi, beyin-bilgisayar |
| Enerji Verimliliği | Orta | Yüksek, çevreci |
| Konumlandırma | Metre altı | Milimetre/santimetre düzeyi |
| Güvenlik | Gelişmiş | Kuvantum ve yapay zeka tabanlı |
- A -ile
( SAYGI[Çince'de] )
- A, A'dır ile/= A ile/= A
- A = B ile/ve/||/<> A > B ile/ve/||/<> A < B
OLMAZSA, MATEMATİĞİN OLANAKSIZLIĞI
- A CAPELLA -ile
( Çalgı eşliği olmayan koro. )
- A İLE B İLE Z ile/||/<> DNA FORMLARI
( DNA nın farklı sarmal yapıları. )
( Formül: 10.5 bp/tur (B-DNA) )
- A PRİORİ ile A POSTERİORİ
( Deneyimden bağımsız, salt akıl yoluyla bilinen bilgi. İLE Deneyim yoluyla elde edilen bilgi. )
- A-Z ile AZ
- A ile/<> A ile/<> A ile/<> A ile/<> A/Å
( Amper. İLE/<> Anot. İLE/<> Argon. İLE/<> Angström.[10¯¹0][Santimetrenin yüz milyonda biridir. 0,1 nanometre ya da 100 pikometredir.][uzunluk birimi] )
- A- ile/||/<> A-/AN- ile/||/<> ACRO- ile/||/<> AB-/ABS- ile/||/<> APO- ile/||/<> ANA- ile/||/<> DE- ile/||/<> DİST-/DİSTO- ile/||/<> İDİ- ile/||/<> -FUGEO ile/||/<> TELE-/TELO- ile/||/<> PACHY-
( -den, -dan, -den uzakta, ayrı, parça, farklı. İLE/||/<> Yokluk, olmama, eksiklik, değil, ayrı, olmaksızın, ayrılma, negatif [anemi: Kansızlık, anoreksi: İştahsızlık]. İLE/||/<> Uc, ekstremite [akromegali: Ellerin, ayakların ve yüzün anormal büyümesi]. İLE/||/<> Uzaklaşma [abduksiyon: Gövdeden uzaklaştırma hareketi]. İLE/||/<> Uzaklaşma, ayrılma [apoptoz: Programlı göze ölümü]. İLE/||/<> Yukarı, tekrar, geriye [anabolizma: Yapım olayları]. İLE/||/<> -den uzakta, bütünü ile, aşağı, kopmuş, yoğunlaşma, bitme, ayrılma, karşıt, ters, bozma, olumsuz, sakin, eksik, yoksun, aşağı, ayrı, değişik. İLE/||/<> Merkezden uzakta, ayrı, arkada, distal. İLE/||/<> Ayrı, uzak. İLE/||/<> Uzaklaştıran. İLE/||/<> Ucla ilgili, bir ucla ilgili, uzaktan etkileyen. İLE/||/<> Kalın, yoğun. )
- A ile/ve/||/<> AĞ ile/ve/||/<> AĞA
- A-[Yun.] ile ANTİ-[Yun.] ile ANTE-[Lat.] ile -SIZ[Tr.]
( "Olumsuzluk/bulunmazlık" ön eki. İLE "Karşıtlık" anlamı veren ön ek. İLE "Öncelik" anlamı veren ön ek. İLE Türkçe'de "olumsuzluk/bulunmazlık" ön eki. )
- c2:
a2 + b2 = ... ile/ve/||/<> E = m . ...
(
)
- A=A ile A, A'dır.
- a/A ile/<> a ile/<> A ile/<> A
( Türkçe abecesinin ilk yazacı(harfi). [sesbilim] Kalın ünlülerin, düz ve geniş olanını gösterir. İLE/<> Şaşma, anımsama, sevinme, acıma, üzülme, kızma gibi duyguları güçlendirir. Tümcenin, başında ya da sonunda, çoğu kez yinelenmiş olarak kullanılır. [A ne güzel! A sen burada mıydın?] | İkinci kişi çekimli eylemlerin sonuna gelir. [Alsana. Baksana.] İLE/<> Sınıflama ve sıralamalarda, maddelerin sıralaması yazaç ile gösterildiğinde, ilk maddenin başına gelir. İLE/<> [müzik] Nota imlerini, yazaçla gösterme yönteminde, "la" sesini bildirir. )
- á=Acute accent ile à=Grave accent ile â=Circumflex ile ä=Umlaut ile ã=Tilde ile å=Aring
- AB -ile
( Su. )
- AB İNİTİO İLE HOMOLOGY İLE THREADİNG ile/||/<> PROTEİN YAPI TAHMİNİ
( 3D protein yapısı modelleme. )
( Formül: RMSD < 2Å )
- AB INİTİO ile/||/<> YARI-AMPİRİK
( Ab initio tam kuantum HF İLE yarı-ampirik parametrize AM1. )
( Formül: İlk ilkeler İLE fit )
- ABÂ[Ar.] ile ÂBÂ[Ar.] ile A'BÂ[Ar.]
( Yünden yapılmış kaba kumaş. | Bu kumaştan yapılmış bol, geniş giyecek. İLE Babalar. | Gök küreleri, gezegenler, seyyâreler. [ÂBÂ-İ KENÎSÂİYYE: Kilise ileri gelenleri.] İLE Yükler, ağırlıklar. | Sorumluluklar, mes'ûliyetler. | Çift denk ya da sandık. )
- ÂBÂD[Ar. < EBED] ile ÂBÂD[Fars.] ile Â'BÂD[Ar. < ABD] ile ÂBÂT[Ar. < İBT, IBIT]
( Sonsuz gelecek zaman. İLE Mâmur, bayındır. | Şen, rahat. | Çokluk bildirir. [ŞEMS-ÂBÂD: Güneşi bol olan yer.] İLE Köleler. İLE Koltuk altları. )
- ABAD ile/ve/<> AİHM
( Avrupa Birliği Adâlet Divânı İLE/VE/<> Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi )
- ABAK[Fr. ABAQUE | Lat. ABACUS] ile ABAK
( Sütun başlıklarının üstüne gelen, genişçe ve dışa taşkın tabla, başlık tablası, mahmel. Abakus, sütunla baştaban ya da kenar üzengisi arasında, yastık görevi yapar. İLE Eski Türklerde, ölmüş ataların, yani abaların, tapılan suret ve heykelleri. Bir totem niteliğinde olan bu abaklar, çoğunlukla, bir direğin başına oyularak, evlerin ve çalardırın önüne dikilirdi. )
- ABAK ile/ve/<> ABAK MAHMUZU
( Sütun başlıklarının üstüne gelen, genişçe ve dışa taşkın tabla, başlık tablası, mahmel. Abakus, sütunla baştaban ya da kenar üzengisi arasında, yastık görevi yapar. İLE/VE/<> Bazı abakların köşelerinde yer alan kıvrımlara verilen ad. )
- ABAKUS ile ABAKULUS/TESSERA
( Sütun başlıklarının üstüne gelen, genişçe ve dışa taşkın tabla, başlık tablası, mahmel. Abakus, sütunla baştaban ya da kenar üzengisi arasında, yastık görevi yapar. İLE Döşeme ve duvar mozaiği yapımında kullanılan, küçük bir küp biçiminde cam, pişmiş toprak ya da taş parçası. )
- ABANMAK ile/ve/||/<> BOCA ETMEK
- ÂBÂR[Ar. < Bİ'R] ile ÂBÂR[Fars.]
( Su kuyuları. İLE Hesap defteri. )
- ABARTI ile/ve/||/<>/< BİLGİSİZLİK
- ABARTI ile KABARTI
( Bir şeyi/olayı, olduğundan büyük ya da çok gösterme, mübalağa. İLE Tümsek, çıkıntı, kabarmış yer. )
- ABARTI ile PALAVRA[İsp. < PALABRA]
- ABARTI ile/ve/||/<> VAAD
- ABARTI ile/değil/yerine/>< ZARÂFET
- ABARTILANLAR ile/ve/||/<> ANLAŞILMAYANLAR ile/ve/||/<> GÖZARDI EDİLENLER
- ABARTMA ile AĞDALAMA
- ABARTMA ile/ve/değil/||/<> FAZLA ÖNEMSEME
- ABARTMA ile/ve GAYRETKEŞLİK
- ABARTMA ile/ve/||/<> GÜZELLEME
- ABARTMA ile İDEALLEŞTİRME
- ABARTMA ile KABARTMA
( Zihinde[vehmin olumsuz kullanımıyla]/olaylarda/olgularda/kavramlarda. İLE Nesnelerde. )
- ABARTMA/EKSAJERE ile/ve/||/<> KABALAŞTIRMA/VULGARİZE
- ABARTMAK ile/değil "ALTINI ÇİZMEK"
- ABARTMAK ile APARTMAK[< APARMAK]
( Bir nesneyi ya da durumu olduğundan daha önemli, daha büyük ya da daha çok göstermek. | Bir iş, bir davranış ve benzerlerinde gereğinden fazlasına kaçmak, aşırıya kaçmak. İLE Alıp götürmek. | Gizlice almak, alıp kaçmak, çalmak. )
- ABARTMAK ile/değil/yerine/>< AZALTMAK
- ABARTMAK ile/ve/değil/<> DURMAYI BİL(E)MEMEK/BECEREMEMEK
- ABARTMAK ile "KAÇIRMAK"
- ABARTMAK ile/ve/değil/yerine "KÖPÜRTMEK"
- ABARTMAK ile/ve/değil/yerine ÖNE ÇIKARMAK
- [ne yazık ki]
KONULARI/AYRINTILARI/OLAYLARI/SORUNLARI:
ABARTMAK ile SAPTIRMAK ile TIRMANDIRMAK
- ABAŞO[Yun.] ile/ve/<> ALARGA[İt.]
( Gemiyi, baştan ya da kıçtan halatla karaya bağlama. | Altta, aşağıda bulunan, alttaki. İLE/||/<> Açık denizde demir atmak. | Açık deniz, engin. | Uzaktan, açıktan | "Açıktan geç, yaklaşma" anlamında kullanılan bir seslenme sözü. )
- ABAZİ[Yun.] ile/ve/||/<> ANANABAZİ[Fr.]
( Yürüyememe, yürüme yitimi. İLE/VE/||/<> Zaman zaman beliren yürüme yitimi. )
- ABC PLANI ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< "ABD PLANI"
- ABD ile KUL
( KUL )
- ABD[Ar.] ile MEMLÛK[Ar.]
- ABDAL ile Abdal
( Eskiden, bazı gezgin dervişlere verilen ad. İLE Safeviler döneminde, İran'da yaşayan önemli Türk oymaklarından biri. | Anadolu'da yaşayan, bu addaki bir oymak. [Geygel Abdalları] )
( DERVISH vs. DERVISH )
- ABDEST, VUZÛ' ile TEYEMMÜM
( İMAM-I ZEYNEL ÂBİDİN, namaz kılacağım heyecanıyla abdest alırken bayılırmış. )
- ABDESTBOZAN/ŞERİT/SIĞIR ŞERİDİ/TENYASI/TENYA ile ABDESTBOZAN OTU
( Şeritgillerden, gövdesi yassı, birbirine kenetlenmiş boğumları bulunan ve bazısı metrelerce boyda olan bir bağırsak asalağı. İLE Gülgillerden, almaşık yapraklı, yeşilimsi ya da kan kırmızı çiçekler açan, idrar söktürmede ve kan dindirmede kullanılan bir bitki. )
( ... cum POTERIUM SPINOSUM )
- ABDOMEN ile/||/<>/> ABDOMINAL
( Karın/karınla ilgili. İLE/||/<>/> Karın. )
- ABDOMİN- ile/||/<> CELİ-/CELİO-/COELİ-/COELİO- ile/||/<> OMPHAL-/OMPHALO-/-OMPHALUS ile/||/<> GASTER-/-GASTER/GASTREO-/GASTR-/-GASTRİA/GASTRO- ile/||/<> LAPAR- ile/||/<> LUMB-/LUMBO- ile/||/<> VENTRİ-/VENTRO- ile/||/<> HELC-/HELCO-
( Karın, karınla ilgili. İLE/||/<> Karın, göbek. İLE/||/<> Göbek, göbeğin durumu, navel. İLE/||/<> Mide/karın ile ilgili, mide ile ilgili durum, bölüm ya da benzerliği belirir. İLE/||/<> Yan taraf, böğür, bel, karın(bazen). İLE/||/<> Bel. İLE/||/<> Karın, gövdenin ön tarafı. İLE/||/<> Ülser, ülser yapan, dokuyu yiyen yara. )
- ABDÜKSİYON ile/||/<> ABDÜKTÖR ile/||/<> ABDUSENS
( Dışa çekim. İLE/||/<> Dışa çeken, uzaklaştırıcı. İLE/||/<> Dışa çekme. )
- ABDULLAH ile/ve/<> ABDUL LÂTÎF/REZZÂK/ŞÂFÎ
- ABDÜLLÂTİF ile/değil/yerine ABDULLAH
- ABDUSENS ile/||/<> ABDÜKSİYON[>< ADDÜKSİYON] ile/||/<> ABDÜKTÖR
( Dışa çekme. İLE/||/<> Dışa çekim. | Uzaklaştırma.[>< İçe çekim. | Yaklaştırma.] İLE/||/<> Dışa çeken. | Eksenden uzaklaştırıcı. )
- ABECESEL DİL ile İMGESEL/RESİMSEL DİL
- ÂBEHU[Ar.] ile LEMEZEHU[Ar.]
- ABEL GRUBU ile/||/<> DEĞİŞMELİ OLMAYAN GRUP
( Abel grubunda işlem değişmeli, diğerinde değil )
( Formül: ab = ba (Abel) İLE ab ≠ ba (genel) )
- ABELL KATALOĞU ile/||/<> ABELL YARIÇAPI
( 1958 yılında, George Ogden Abell[astronom] tarafından yayımlanan ve 2712 gökada kümesini içeren bir gökadalar kataloğu.[Bir kümenin bu kataloğa eklenmesi için içinde en az elli gökada bulundurması ve Abell yarıçapı olarak adlandırılan bölge içinde bulunacak kadar düzenli olmaları gibi belirli ölçütleri karşılaması gerekmektedir. Daha tutarlı bir hata payı elde edebilmek için bu ölçütler sürekli uygulanmamıştır.[Kataloğa yapılan son eklemelerde üye sayısı ellinin altında pek çok küme bulunmaktadır.] İLE/||/<> Astronomide Abell kataloğundaki gökada kümelerinden devimle uzunluğu 2.14 megaparsek kabul edilen, tipik bir gökada kümesinin yarıçapı olarak tanımlanır. )
- ABELYEN İLE DÖNGÜSEL İLE BASİT ile/||/<> GRUP TÜRLERİ
( Farklı özelliklere sahip grup sınıfları. )
( Formül: G = ⟨a⟩ (döngüsel) )
- ABERAN ile/||/<> ABERASYON
( [Eşeysel] Sapkın. | Olağandışı. İLE/||/<> Sapma, sapkınlık, [eşeysel] sapıklık. )
- ABERASYON ile/||/<> ABERAN
( Sapınç. | Sapma. İLE/||/<> Sapmış. | Normal dışı. )
- ABES ile/ve/<> AYIP
- ABES[Ar.] ile el-LA'İB[Ar.] ile LEHV[Ar.]
- ÂB-GÂH[Fars.] ile ÂB-GÎR[Fars.]
( Su biriken yer, havuz. | Karnın, kaburga kemikleri kıkırdağı ve kısa kaburgalar altında olan bölümü, boş böğür. İLE Su biriken yer, havuz. | Dokumacı fırçası. )
- ABHAVA ile
( Varolmama, -olumsuzluk-. )
- ÂBÎ[Ar. < İBÂ] ile ÂBÎ[Fars.]
( Çekinen, nazlanan, sakınan; tiksinen. İLE Ayva. | Suda yaşayan ve suda oluşan. | Açık mavi. )
- ÂBİD[< İBÂDET] -ile
( İBÂDET EDEN )
- ÂBİD[çoğ. EVÂBİD] ile ÂBÎD[Fars.] ile ABÎD[Ar. < ABD] ile ÂBİD[Ar. < İBÂDET]
( Mesel, yanıltmaç. İLE Kıvılcım. İLE Kullar, köleler. | Kulluk[ubûdiyet]. İLE İbâdet eden, tapınan. [çoğ. ÂBİDÎN] )
- ABÎD[Ar.] ile HAVEL[Ar.]
- ÂBÎDÂT[yanlış olarak ÂBİDE'nin çoğulu] ile ÂBÎDÂT[Ar.]
( Anıtlar. İLE İbâdet eden, inanmış kadınlar. )
- ÂBİDE[Ar. çoğ. EVÂBİD (ÂBİDÂT yanlıştır!)] ile ÂBİDE[Ar. < ABD]
( Anıt, yâdigâr kalacak eser. İLE Köleler. )
- ÂBİDE ile ABİ DE
- ÂBİDE ile NUMÛNE
- ABİENİNİK ASİT ile ABİYETİK ASİT
( Formülü, 10 C13H20O2, mol kütlesi 208,2 g. olan bir asit. İLE Formülü, C20H30O2 e.n. 161 °C olan, kolofan ve çam reçinesinden elde edilen, suda çözünmeyen bir çam asidi. )
- ÂBİR[Ar. < UBÛR, çoğ. ÂBİRÛN, ÂBİRÎN] ile ABÎR[Ar.]
( Bir yerden geçen. İLE Bir ilâç karışımı. | Güzel koku. )
- ÂBİS[Ar.] ile ÂBİS[Ar.]
( Alaycı, saygısız. İLE Asık yüzlü, yüzü ekşi. )
( ABÛS[< UBÛSET]: Somurtkan. )
- ABİS ile/ve FONDA
( Okyanusların en derin yeri. İLE/VE Deniz dibi. | Geminin, demir attığı yer. | Demir atma komutu. )
- ABİSTA -ile
( Abhazya'da, mısır unundan yapılan bir yiyecek. )
- ÂBİST/E[Fars.] ile ÂYİŞNE, ÂYİŞTE/NE[Fars.]
( Gebe. İLE Casus. | Dalkavuk. )
- ABİYE ile ABİYE SAHİBİM
- ABİYOGENEZ/ABİYOGENES[Yun.] ile ABİYOTİK[Yun.] ile ABİYOZ[Yun.]
( Canlıların kendi kendine cansız nesneden oluştuğunu savunan sav.[Dört milyar yıl kadar önce dünyada] İLE Cansızlığa özgü/ait. | Yaşamın/canlılığın olanaksız olduğu ortam. İLE Yaşamsal durum ve olayların durması/yokluğu. )
- ABİYOGENEZ ile BİYOGENEZ
( Kendiliğinden türeme. | Yaşamın cansız nesnelerden oluştuğu kuramı. İLE Yaşamın sadece var olan yaşamdan türeyebileceği kuramı. )
- ABİYOTİK ile/>< BİYOTİK
( Canlı olmayan çevresel etmenler. İLE/>< Canlı organizmaları içeren etmenler. )
- ABİYOTİK ile/||/<> BİYOTİK
( Abiyotik cansız faktör İLE biyotik canlı faktör. )
( Formül: Sıcaklık/pH İLE predatör )
- ABİYOTİK ile/ve/||/<> İNORGANİK
- ABLASYON ile/||/<> ABORTUS
( Yok edim. İLE/||/<> Düşük. )
- ABLASYON ile/||/<> AS[S]ENDAN ile/||/<> AVÜLSİYON
( Kesip çıkarma. İLE/||/<> Çıkan, çıkıcı. İLE/||/<> Kopma. )
- ABNEY OLAYI ile/ve/||/<> ABNEY YASASI
( Işıklılığı ve baskın dalga boyu değişmez kılınmış bir renk uyartısının, arılığının değişmesi ile oluşan renk türü değişmesi. İLE/VE/||/<> A ve B gibi iki renk uyartısının, parıltıları birbirinin aynı olarak algılanıyorsa ve C ve D gibi iki renk uyartısının da parıltıları aynı algılanıyorsa, A ve C ile B ve D'nin toplamsal karışımlarının parıltıları da aynı olur.
[Abney yasasının geçerliliği, gözlem koşullarına büyük oranda bağlıdır.] )
( ABNEY PHENOMENON vs./and/||/<> ABNEY'S LAW )
( PHENOMENE OF ABNEY avec/et/||/<> LOI D'ABNEY )
( BEZOLD-ABNEY-PHANOMEN und/||/<> ABNEYSCHES GESETZ )
- ABORJİN ile/ve MAORİ
( Yeni Zelanda yerlisi. İLE/VE Yeni Zelanda yerli halkı. )
- ABORTİF ile/||/<> ABORTUS ile/||/<> ABORTUS İMMİNENS ile/||/<> ABORTUS İNSİPİENS
( Düşük yaptıran, eksik. İLE/||/<> Düşük. İLE/||/<> Düşük tehdidi. İLE/||/<> Önlenemeyen düşük. )
- ÂB-RÂNE[Fars.] ile ÂB-ENDÂZ[Fars.]
( Su yollarına ve borularına bakan mühendis. İLE Su mühendisi. )
- ABRÂŞ[Ar.] -ile
( Yüzünde sam lekesi bulunan kişi. )
- ABRUPSİYO ile/||/<> ABRUPSİYO PLASENTA
( Ayrılım. İLE/||/<> Erken eş ayrılımı. )
- ABSÂL ile ÂSÂL
- ABSOLUTE, NOMINATIVE[İng.] ile YALIN
- ABSOLU/ABSOLUT/ABSOLUTE ile/||/<> ABSOLU/T/E DUYARSIZ DÖNEM/PERİYOT
( Tam, kesin, saf. İLE/||/<> Kesin duyarsız dönem. )
- ABSORBAN ile/||/<> ABSORBANS
( Emici. İLE/||/<> Soğurganlık. )
- ABSORBAN ile/||/<> ABSORBANS ile/||/<> ABSORBE ETMEK ile/||/<> ABSORBE OLMAK ile/||/<> ABSORPSİYON ile/||/<> ABSORPTİVİTE
( Emici, soğurucu, yüzeyine bağlayan. İLE/||/<> Emme, soğurum, soğurganlık. İLE/||/<> Emmek, soğurmak, yüzeyine bağlamak. İLE/||/<> Soğurulmak, yüzeye bağlanmak. İLE/||/<> Emilim, soğurma, yüzeyine bağlama. İLE/||/<> Emicilik, soğurganlık. )
- ABSORPSİYON ile/||/<> ABSORBAN ile/||/<> ABSTİNANS
( Emilim. | Soğurma. İLE/||/<> Emici | Soğuran. İLE/||/<> Yoksunluk. )
- ABT[Ar.] ile KİZB[Ar.]
( Yalan. | Şüphe uyandırıcı hareket. İLE Yalan. )
- ABU SIMBEL TAPINAĞI ile/ve/||/<> NEFERTARI TAPINAĞI
( II. Ramses'in mezarının bulunduğu mağara tapınak. İLE/VE/||/<> Eşi Nefertari'nin mezarının bulunduğu mağara tapınak. )
- ABULİ ile/||/<> AJUZİ
( İstenç yitimi. İLE/||/<> Tat yitimi. )
- ABUS ile ABUZAMBAK
( Somurtkan. | Çatık/asık yüz. | Garip, acayip. İLE Garip sözler söyleyen, tuhaf hareketlerde bulunan kişi. )
- ABÛS[Ar.] ile SOMURTKAN | ÇATIK/ASIK YÜZ | GARİP, ACAYİP
- AC AKIM ile/||/<> DC AKIM
( AC alternatif yön değiştiren, DC doğru tek yönlü )
( Formül: V_AC = V_m sin(ωt) İLE V_DC = sabit )
- AC İLE DC İLE PULS ile/||/<> AKIM TÜRLERİ
( Elektrik akımının zaman değişimleri. )
( Formül: V = V₀sin(ωt) )
- AC İLE DC İLE PULSED İLE RF ile/||/<> ELEKTRİK AKIM TÜRLERİ
( Farklı akım karakteristikleri. )
( Formül: V = V₀sin(ωt) )
- AÇ TAVUK, KENDİNİ TAHIL AMBARINDA SANAR ile DEREYİ GÖRMEDEN PAÇALARI SIVAMAK
- AÇ ile AÇ
( Tok olmayan. İLE Aralamanın, açmanın buyruk kipi. )
- Ac ile Ag
( Aktinyum öğesinin simgesi. İLE Gümüş öğesinin simgesi. )
- AC ile/||/<> DC
( AC alternatif akım yön değiştirir İLE DC doğru akım tek yöndür )
( Formül: sinüzoidal İLE sabit )
- AÇ ile/ve/||/<> MUHTAÇ
- AC-/ACET- ile/||/<> ACANTH-/ACANTHO- ile/||/<> -ANG ile/||/<> APEX- ile/||/<> APİCO-/APİC- ile/||/<> ACR-/ACRO- ile/||/<> CUSP- ile/||/<> CENTE- ile/||/<> -TRESİA/-TRESİS ile/||/<> ATRETO- ile/||/<> -STİXİS
( Keskin, sivri. İLE/||/<> Dikenli, sivri dikensi çıkıntıları olan. İLE/||/<> Açılı, keskin, köşeli, eğri. İLE/||/<> Sivri uc, üst çıkıntı. İLE/||/<> Ucla/apeksle ilgili. İLE/||/<> Uc, ekstremite [akromegali: Ellerin, ayakların ve yüzün anormal büyümesi]. İLE/||/<> Nokta, uc. İLE/||/<> Delme. İLE/||/<> Delme, delik açma, delinme, delikli olma, Perforasyon. İLE/||/<> Açılmamış olma, bir geçitin olmaması, kapalı olması. İLE/||/<> İğne ile girme, ponksiyon. )
- AÇAN ile AÇAR ile AÇKI ile AÇACAK
( Açma işini yapan. | Oynak kemiklerin arasındaki açıları genişletmeye yarayan kasların genel adı. [>< BÜKEN] İLE Anahtar. | İştah açmak üzere, yemekten önce içilen içecek. İLE Bir cismin, yüzeyi üzerine, sert bir madde ya da bir araç sürterek, onu düzleştirip parlatma. [PERDAH] | [demircilikte] Delik büyültmekte kullanılan araç. | Anahtar ve her türlü açma aracı. İLE Açmaya yarayan araç. | Açma işleminin yapılacak olmasını, birinin, gelecek zaman kipinde gerçekleştireceğini belirten söz. )
- ACAYİPLİK ile/ve/<> ACAYİPLİK KORUNUMU
( Hadronların taşıdığı yük sayısı. | Taneciklerin çok çabuk oluşumuyla [güçlü etkileşme] çok yavaş bozunması [zayıf etkileşme] arasında görülen dengesizlik. İLE/VE/<> Zayıf etkileşimlerle ihlâl edilen yalıtılmış bir düzendeki hadronların, acayiplik sayılarının toplamının sabit olması. )
( STRANGENESS vs./and/<> STRANGENESS CONSERVATION )
( L'ÉRANGETÉ avec/et/<> LA CONSERVATION DE L'ÉRANGETÉ )
( STRANGENESS mit/und/<> STRANGENEßERHALTUNG )
- ACC[Ar.] ile ÂCC[Ar.]
( Bağırma, na're. İLE Kalabalık. )
- AÇÇELERANDO[İt.] -ile
( Parçanın, çalınırken, gittikçe hızlandırılacağını anlatır. )
- ACEB[Ar.] ile A'CEB[Ar.]
( Acabâ, hayret, gariplik, şaşırılacak şey. İLE [daha/çok/pek] Acâyip, tuhaf, garip olan. )
- ACEB[Ar.] ile İDD[Ar.]
- ACEB[Ar.] ile İMR[Ar.]
- ACELE ETMEK ile/değil/yerine HIZLI HAREKET ETMEK
( Hızlı hareket edin ama önce kendi kendinizle barışmanın ve çevreye uyum sağlamanın bir yolunu bulun. )
( Fazla ağırdan almayın ama gereksiz yere acele de etmeyin; yolunuzda ilerleyin yeter. )
( Fazla acele eden kişi, kendini her zaman ya birkaç adım önde ya da birkaç dakika geride bulur. )
- ACELE ETMEK ile SABIRSIZLANMAK
( TO HASTEN vs. TO GROW IMPATIENT )
- [ne yazık ki]
ACELECİLİK ile/ve/||/<> DAYATMA
- ACEM AŞÎRÂN ile/||/<> ACEM-KÜRDÎ ile/||/<> ARAZBÂR ile/||/<> AŞÎRÂN ile/||/<> BESTENİGÂR ile/||/<> BEYÂTÎ ile/||/<> BÜZÜRG ile/||/<> FERAHNÂK ile/||/<> HİCAZKÂR ile/||/<> HÜSEYNÎ ile/||/<> HÜSEYNÎ-AŞÎRÂN ile/||/<> HÜZZÂM ile/||/<> ISFAHÂN ile/||/<> MÂHÛR ile/||/<> MUHAYYER-KÜRDÎ ile/||/<> NİHÂVEND ile/||/<> RAST ile/||/<> SABÂ ile/||/<> SEMÂÎ ile/||/<> SÛZNÂK ile/||/<> ŞEHNÂZ ile/||/<> USÛL-HAFİF ile/||/<> YEGÂH
( ACEM AŞÎRÂN
Türk musikisinde kullanılan şed makamlarından biridir. Bu makam çârgâh makamının acem-aşîrân perdesi üzerine kalbolmuş biçimidir. Dominantı çârgâh, tonikası Acem-aşîrân perdeleridir.
İLE/||/<>
ACEMKÜRDÎ
Türk musikisinde kullanılan mürekkep bir makamdır. Acem makamını biçimlendiren acem-aşîrân ve uşşak makamları dizilerinin pest tarafına bir kürdî dörtlüsünün eklenmesiyle tertip edilmiştir. Makamın melodik seyrinde önce acem makamının, sonra da kürdî dörtlüsüyle kürdî makamının özelliklerini gösterir.
İLE/||/<>
ARAZBÂR
Türk müziğinin kadim mürekkep makamlarındandır. Nevâ"da beyâtî ile rast beşlisinin çârgâh"daki şeddi ve uşak dörtlüsünün birleşmesinden oluşmuştur. Donanımına mi için bir koma bemolü, konulur; bu arıza, makamı vücuda getiren ilk iki dizide mevcuttur ve uşşak dörtlüsünde de bu ses yoktur. Nota içinde nevâ"da beyâtî için si küçük mücenneb bemolü, diger iki dizi için de si koma bemolü konulur. Makam, uşşak dörtlüsünü inici bir biçimde icra ile la-dügâh perdesinde kalır. Güçlü birinci derecede nevâ"da beyâtî"nin ve çârgâh"da rast beşlisinin durağı olan do-çârgâh perdeleridir.
İLE/||/<>
AŞÎRÂN
Hüseynî-aşîrân perdesinin ve makamının adının muhtasar biçimidir.
İLE/||/<>
BESTENİGÂR
Oldukça eski mürekkep Türk makamlarındandır. Hususi ve orijinal bir kıymet taşıyan bu makam rağbetle kullanılmıştır ve halen de kullanılmaktadır. Bilhassa kuvvetli hüzün, ıstırap ve dindarlık mevzularında kullanılabilir. Sabâ makamına Irak makamının pest dörtlüsünün (yani Irak perdesindeki segâh dörtlüsünün) ilavesinden meydana gelmiştir. Bu dörtlü ile Irak perdesinde durur. Güçlü, birinci derecede kuvvetli olarak kullanılan çargâh do perdesidir ki, sabânın güçlüsüdür. Donanımına sabâ gibi si için koma ve re için bakıyye bemölü konulur. Lâhin içinde icabeden yerlere sabânın tiz sekizlisi için lâ bakıyye bemolü ve Irak"ın pest dörtlüsü için de fâ bakıyye diyezi ilâve olunur.
İLE/||/<>
BEYÂTÎ
Günümüzde de kullanılan bu makam, Türk müziğinin en eski makamlarından bir tanesidir. Uşşak dörtlüsüne pûselik beşlisi ilâvesinden mürekkep ve Türk müziğinin 5 numaralı basit makamı olan uşşak"ın inici biçimidir. Uşşak gibi dügâh {lâ perdesinde durur ve güçlüsü nevâ} re"dir. Bu güçlü perdesinin uşşaktan daha önemli olarak kullanılması ve ekseriyâ bu perdeden başlayarak bestekârların bir hicâz geçkisi yapmış olmaları, makamın yapısıyla alâkalı değildir. Uşşak"dan farkı, tiz perdelerden başlaması, bu perdelerde gezinerek ikinci bir biçimde karar etmesidir. Donanımına uşşak gibi si için bir koma bemolü konulur. Niseb-i şerîfesi 8"dir. Orta sekizlideki sesleri şöyledir (pesten tîze doğru) : dügâh, segâh, çârgâh, nevâ, hüseynî, acem, gardâniye, muhayyer. Beyâtî, uşşak kadar rûha huzur verici değildir. Uşşak"ın tasavvufî ve felsefî karakterine mukabil beyâtî"nin biraz hüzne kaçan bir karakteri vardır.
İLE/||/<>
BÜZÜRG
Türk mûsıkisinin çok az kullanılmış en eski mürekkep makamlarındandır. Hüseynî beşlisinin hüseynî perdesindeki şeddi, pûselik beşlisi ve çargâh beşlisinin rast perdesindeki şeddinden (yani mâhur makamının pest beşlisinden) meydana gelmiştir. Ekseriya bu beşlilerde karışık bir süratte seyredildikten sonra, rasttaki çargâh beşlisi ile inici bir biçimde rast perdesinde durulur. Güçlü birinci derecede makamın terkibindeki ilk iki beşlinin ilkinin durağı ve ikincisinin tiz durağı olan nevâ, üçüncü derecede pûselik beşlisinin durağı olan dügâh"dır. Bilhassa seyirde çargâh beşlisine ehemmiyet verilerek ve onun dahilinde gezinilerek yürünür, donanım boştur. Lâhin içinde hüseynî beşlisinin hüseynî perdesindeki şeddi için fâ bakıyye diyezi konulur, başkaca bir ârızası yoktur.
İLE/||/<>
FERAHNÂK
Türk müziğinin mürekkep makamlarındandır. Tahminen 1820 senelerinde Şâkir Ağa tarafından tertib edilmiştir; biraz eviç makamına benzerse de ifade itibariyle dahi ondan farklıdır. Şen ve hafif mevzular, bahar tasvirleri gibi parçalarda kullanılabilir. Bu makam, nevâ"da rast beşlisi, segâh"da ferah-nâk beşlisi, dügâh"da rast beşlisi, Ferah-nâk beşlisi ve nîm hicazda, hicaz dörtlüsünden mürekkeptir. Bu diziler ekseriya, karışık bir surette kullanılır. Makam ferah-nâk beşlisi ile karar eder. Durak ırak ve güçlü birinci derecede dügâh perdeleridir. Makam umumiyetle inicidir. Donanıma fa ve do için birer bakıyye diyezi konur. Zikredilen beş dizenin son ikisinde her iki arıza, ilkinde yalnız birinci arıza ve üçüncüsünde yalnız ikinci arıza mevcuttur. Bu diziler kullanılırken, bu noktalar göz önünde tutularak bekar konulur. Segâh"daki ferah-nâk beşlisinin si koma bemolü ve hicaz içerisinde geçen yerlere konur. Bununla beraber hicaz dörtlüsünün kullanılmadığı ferah-nâk eserler de vardır.
İLE/||/<>
HİCAZKÂR
Türk müziğinin şed makamlarındandır. Tahminen 170 sene önce tertib edilmiştir. Rağbetle kullanılmış bir makamdır. Çok özel bir edâ taşıyan bir diziye sahiptir. Zirgüle basîtesinin rast (sol) perdesindeki şeddidir. (Evcârâ"nın bir yarım ses tizinde kalan biçimi olur). Güçlüsü –beşinci derecesi olan- nevâ"dır. Dizisi inicidir, nispet-i şerîfe sayısı, zirgülede olduğu gibi 7 dir. Donanımına si koma mi ve lâ bakıyye bemolleri ile fa bakıyye diyezi konulur. Şu hale göre orta sekizlideki sesleri şöyledir. (tizden peste doğru): gerdâniye, eviç, hisâr, nevâ, çârgâh, segâh, zirgüle ve rast. Ancak bestekârların hicazkâr eserlerde sıkça ve karışık olarak nihâvend ve yegâhda hicaz ile rastda hicaz (donanımı si ve mi koma ve la bakıyye bemolleridir) geçkileri yapmış olduklarını ilave etmek gerekir.
İLE/||/<>
HÜSEYNÎ
Türk müziğinin altı numaralı basit makamıdır; en eski makamlardandır. Hüseynî beşlisi ile uşşak dörtlüsünden müteşekkildir. Durak dügâh ve güçlü –beşinci derece olan- hüseynî perdeleridir. Niseb-i şerîfe sayısı 8 dir. Dizisi çıkıcıdır. İkinci biçimi muhayyer olur. Donanımına si koma bemolü ile fa bakıyye diyezi konulur. Orta sekizlideki sesleri şöyledir. (pestden dize doğru): dügâh, segâh, çargâh, nevâ, hüseynî, eviç, gerdaniye ve muhayyer. Hüseynî, klasik bestekârlar tarafından da en çok kullanılan bir kaça makamdan biri olmakla beraber, bilhassa Türk halk müziğinde en çok kullanılmış olan makamdır.
İLE/||/<>
HÜSEYNÎ-AŞÎRÂN
Türk müziğinin en eski mürekkep makamlarındandır. Hüseynî makamının pest tarafına, Hüseynî-aşîran perdesine nakledilmiş bir uşşak dörtlüsü ilavesinden mürekkep olup, bu dörtlü ile aşiran perdesinde kalır. Güçlü birinci derecede hüseynînin durağı olan dügâh"tır. Donanımına Hüseynî gibi si koma bemolü ile fa bakıyye diyezi konulur. Eskiden vech-i hüseynî de denilen bu makam, esasen hüseynînin pest tarafına tâbi olarak bir dörtlü katılmak suretiyle yapılmıştır ki aşiran perdesinde kalan hüseynîden başka bir şey değildir.
İLE/||/<>
HÜZZÂM
Türk müziğinin mürekkep makamlarındandır. En eski mürekkeplerden biri olmakla beraber, bilhassa yaklaşık iki asırdır pek çok rağbet görmüştür. Türk müziğinin koyu hüzün arzeden makamlarından biri olan bu makam, dizisi bir sekizli içinde ifade edilebilen mürekkep makamlardandır. Hüzzam beşlisi ile segâh dörtlüsünden mürekkeptir. Durak segâh ve güçlü –üçüncü derece olan- nevâdır. Dizisi inici çıkıcı olup niseb-i şerîfe sayısı 6"dır. Donanımına si koma, mi bakıyye bemolleri ile fa bakıyye diyezi konulur. Orta sekizlisindeki sesleri pestten tize doğru şöyledir; segâh, çârgâh, nevâ, hisâr, eviç, gerdâniye, muhayyer ve tiz segâh.
İLE/||/<>
ISFAHÂN
Türk müziğinin en eski mürekkep makamlarındandır. Pûselik beşlisi, dügâh perdesine nakledilmiş bir rast dörtlüsü ve beyatî makamından meydana gelmiştir. Beyatî"nin durağı ve güçlüsü olan dügâh ve nevâ perdeleri, Isfahân"ın da durak ve güçlüsüdür. (Pûselik beşlisi ile dügâh"taki rast dörtlüsünün de esasen durak perdeleri dügâhtır.) Isfahân"ın dizisi inici-çıkıcıdır. Donanımına beyâtî gibi si koma bemolü konulur, pûselik beşlisi için si bekar ve rast dörtlüsü için si bekar sol bakıyye diyezi kullanılır. Eskiden beyâtî makamına Isfahân denilirken Isfahânek makamının terkibini müteakip birkaç asırdan beri Isfahânek yerine ısfahân denilmeye başlanmış, beyatî yeni bir bünyeye girmiş, Isfahânek de Isfahân"ın küçük bir fark gösteren biçimine kalbolmuştur.
İLE/||/<>
MÂHÛR
Türk müziğinin en eski makamlarındandır. Neşeli, şuh, ferah verici bir makamdır. Asırlardan beri rağbet ile kullanılmıştır. Mâhur, çârgâh makamının rast (sol) perdesindeki şeddidir; yani basit bir şed makamıdır. (Acem- aşîran gibi ki bu da mahurun bir perde pestinde kalan bir çârgâh şeddidir.) Güçlüsü – beşinci derece olan- nevâ (re)"dir. Dizinin umumi seyri inicidir. Donanımına fa için bir küçük münecceb diyezi alır. (Yani batı müziğindeki sol majör"ün aynıdır.) Orta sekizlisindeki sesleri tizden peste doğru olmak üzere şöyledir. Gerdâniye, mâhur, hüseynî, nevâ, çârgâh, pûselik, dügâh ve rast.
İLE/||/<>
MUHAYYER-KÜRDÎ
Türk müziğinin mürekkep makamlarındandır. Tahminen iki asır evvel tertibedilmiştir. Muhayyer makamına bir kürdî dörtlüsü ilavesinden ibarettir. Durak ve güçlü aynen muhayyerde olduğu üzere dügâh ve hüseynî perdeleridir. Donanımına muhayyerin si koma bemolü ve fa bakıyye diyezi arızaları konulur. Kürdî dörtlüsü için si bekar ve si küçük münecceb bemolü değişikliği yapılır.
İLE/||/<>
NİHÂVEND
Türk müziğinde bir makamdır. En eski makamlardan olup, eskiden nihâvend-i kebîrden ayırmak için nihâvend-i rûmî diye de adlandırılmıştır. Fakat son bir asırdan beri pek büyük bir rağbetle kullanılmıştır. Nihâvend batı müziğindeki sol minördür. Yani pûselik makamının bir perde peste göçürülmüş şeddidir. Rast perdesinde durur. Güçlüsü beşinci derece olan nevâ"dır. Donanımına si ve mi için iki küçük mücenneb bemolü konulur, yedenin fa bakıyye diyezi, nota içinde ilave edilir. Çıkıcı-inici bir seyri vardır. Orta sekizlideki sesleri pestden tize doğru olmak üzere şöyledir: rast, dügâh, kürdî, çârgâh, nevâ, nim-hisar, evic, gerdâniye. Dizisinde nisbet-i şerîfeden 7 tane olmakla mülayim sayılır. Elimizde, makamlar arasında sayı itibariyle 7 olarak nihâvend"den eser bulunmaktadır.
İLE/||/<>
RAST
Türk müziğinin en eski makamlarındandır. 4 numaralı basit makam olan rast, rast beşlisi ile rast dörtlüsünden müteşekkildir. Durağı rast (sol) ve güçlüsü – beşli ile dörtlünün birleşmiş olduğu beşinci derece nevâ (re) dir. Makam çıkıcıdır. Mülayim olup dizisinde niseb-i şerîfeden 8 tane vardır. Donanımına si koma bemolü ile fa bakıyye diyezi konulur. Orta sekizlisindeki sesleri pestten tize doğru olmak üzere şöyledir: rast, dügâh, segâh, çârgâh, nevâ, hüseynî, evic ve gerdâniyye. Rast en çok kullanılmış makamlardandır; en eski devirlerden zamanımıza kadar bu önemini ve rağbetini korumuştur.
İLE/||/<>
SABÂ
Türk müziğinin en eski ve maruf makamlarındandır. Türk müziğinin en orijinal ve karakteristik makamlarından biri olan sabâ, yürekler parçalayıcı, gönüller yakıcı bir hüzün, elem, zühd ve pişmanlık duygusunu gayet net olarak bildirir. Rağbetle kullanılmış bir makamdır. Çârgâh"da zengûle (ki bu makam şevk-efzâ"nın terkîbinde de mevcuttur) ile sabâ dörtlüsünden mürekkeptir. Bu dörtlü ile dügâh (la) perdesinde kalır. Zengûle"nin durağı çârgâh perdesi, sabâ da çok mühim bir rolü olan güçlüdür. Çârgâh"da zengûle"nin güçlüsü olan rast (sol) perdesi gibi ikinci bir güçlünün, fazla kıymeti yoktur. Donanımına si koma bemolü ile re bakıyye bemolü konulur. Çârgâh"da zengûle"nin la bakıyye bemolü; nota içinde kullanılır.
İLE/||/<>
SEMÂÎ
Türk halk şiirinde bir "forme" un adıdır. Saz şairi tarafından bestelenir ve semâî adı altında okunur. Biçim itibarı ile aynen koşma gibidir, ondan farkı hecenin 4+4=8 vezni ile yazılmasındandır. Mevzuu itibarı ile de koşmadan farklıdır; semâîde âdeta bazı tekerlemeler vardır. Fakat bunlar oldukça anlam sunar, mânide olduğu gibi anlamsız değildir.
İLE/||/<>
SÛZNÂK
Türk müziğinin 13 numaralı sonuncu basit makamıdır. Basit makamlardan yegane yeni olanı olup, bütün diğerleri pek eskidir. Sûz-nâk tahminen 1780 senelerinde Abdülhalim Ağa, Ahmet Ağa, Mehmet Ağa"dan biri tarafından icat edilmiştir. O zamandan beri en çok rağbet edilen makamlardan biridir. Net olarak içli bir hüzün bir telkin eder. Sûz-nâk, rast beşlisi ile hicaz dörtlüsünden yapılmıştır. Rast beşlisi ile rast (sol) perdesinde durur. Güçlüsü beşli ile dörtlünün birleştiği beşinci derecede olan nevâ (re) dir. İnici-çıkıcı karışık bir biçimde seyreder. Donanımına si koma bemolü, mi bakıyye bemolü ve fa bakıyye diyezi konulur. (İlki rast beşlisi ve son ikisi de hicaz dörtlüsü için). Niseb-i şerîfeden dizisinde 7 tane bulunmakla "mülâyim" sayılır. Orta sekizlisindeki sesleri pestden tîze doğru şu biçimdedir: rast, dügâh, segâh, çârgâh, nevâ, evic ve gerdâniye. Bu asıl Sûz-nâk"tır. Bir de durak üstü olarak, dügah perdesi yerine zengûle kullanan Sûz-nâk vardır ki buna "zengûleli Sûz-nâk" derler ve zengûle makamının rast (sol) perdesindeki şeddi (hicazkâr) gibidir. Hicazkârdan farkı, daima değil, ancak karara doğru karakteristik olarak zengûle perdesini bir nevi üstyeden olmak üzere kullanmasıdır.
İLE/||/<>
ŞEHNÂZ
Türk müziğinin en eski mürekkep makamlarındandır. Çok güzel ve karakteristik bir makam olup, hicazkârın daha yumuşağı ve nazlısı, masal edasına çok müsait bir çeşididir. Eskiden daha çok kullanılan makam son yıllarda orta derecede kullanılmıştır. Şehnâz, uzzal veya hicaz veya hümâyun makamına, hüseynî aşîran (mi) perdesine göçürülmüş bir hümâyûn ilavesinden mürekkeptir. Uzzal veya hicaz veya hümâyun ile dügâh (la) perdesinde kalır (bu perde, hüseynî aşîran"da hümâyûn"un da güçlüsüdür). Güçlüler birinci derecede –hümâyûn ile hicâz"ın güçlüleri olan- nevâ (re), ikinci derecede de – uzzalın güçlüsü ve hüseynî aşîran"da hümayun durağı olan- hüseynî (mi) perdeleridir. Karışık ve daha çok inici bir seyri vardır (ve muhayyer perdesini sık kullanır). Donanımına si bakıyye bemolü, fa koma diyezi, do ve sol bakıyye diyezleri konulur. (İkinci ve dördüncü arızaları hüseynî aşîranda hümâyûn içindir; diğer ikisi de hümâyûnun arızalarıdır). Eğer uzzal veya hicaz kullanılmışsa fa bakıyye diyezi (fa bekardan sonra) ve sol bekar yapılır.
İLE/||/<>
USÛL-HAFİF
Türk müziğinin büyük usullerindendir. 32 zamanlı ve 26 darplıdır (yine 32 zamanlı olarak 14 darplı benefşân ve 22 darplı muhammesten daha az kullanılmıştır). 32/2"lik ağır hafif mertebesi de çok kullanılmıştır. 32/8"lik yürük hafif de görülmüştür. Usul isminden de anlaşılacağı üzere yürük eserlere yakışır, oynak ve hafiftir. Hafif ile kâr, beste, peşrev, tevşih ve ilâhiler ölçülmüştür. Bilhassa beste formu için pek çok kullanılmıştır. Usul üç farklı biçimde dizilmiş 8 adet sofyandan oluşur.
İLE/||/<>
YEGÂH
Türk müziğinin eski makamlarından bir tanesidir. Yegâhnevâ ile nevâ"da rast makamlarından tertip edilmiştir. İkinci dizi ile yegâh (re) perdesinde kalır ki, bu ses aynı zamanda makamın terkibindeki ilk dizinin de güçlüsüdür. Güçlüsü nevânın durağı olan dügâh (la) perdesidir. (Nevâ, perdesi tiz durağı olduğu için güçlü sayılamaz). Donanımına nevâ gibi si koma bemolü ile fa bakıyye diyezi konulur. Yegâh"da rast için ise si bekar ve do bakıyye diyezi nota içerisinde kullanılır. (Fa bakıyye diyezi bu dizide ortaktır). Genellikle inici olarak seyreder. )
- ACEM[Ar.] ile Acem[Ar.] ile A'CEM[Ar.]
( Harflere nokta koyma. | Türk müziğinde, "mi" notasına yakın bir perde. İLE Arap olmayanlar. | İran'lılar. İLE Arap kavminden olmayan. )
- ACEM ile/ve/<>/= ARAP OLMAYAN
- ACEM-AŞÎRÂN MAKAMI ile ACEM-AŞÎRÂN PERDESİ
( Türk mûsikîsinde kullanılan şed makamlarından biri. İLE Aralıkları birbirine eşit olmayan 24 dereceli Türk mûsikîsi ses dizisinin kaba çârgâhtan başlamak üzere dördüncü perdesinin adı. )
- ACEMBUSELİK[Ar. ACEM + Fars. BÛ-SELÎK] ile ACEMKÜRDİ[Ar. ACEM + Fars. KURD + Ar. Î]
( Klasik Türk müziğinde kullanılan birleşik bir makam. )
- ACEMİ OCAĞI ile/||/<>/> ENDERUN ile/||/<>/> KAPIKULU ORDUSU
( Askeri eğitim verir. İLE/||/<>/> Daha çok yönetim ve bürokrasi eğitimi sağlar./> İLE/||/<>/> Bu eğitim kurumlarının ürünü olarak ortaya çıkan profesyonel askeri birlik. )
- ACEMÎ[Ar.] ile A'CEMÎ[Ar.]
( Tecrübesiz, toy. | İran'lı. İLE Arap olmayan, İran'lı. | Acemce. | Beceriksiz. | Dilsiz. )
- ACEMİ ile İŞGÜZAR
- ACEMİ/LİK ile AMATÖR/LÜK
- ACEMİ/LİK/TEN ile/ve/değil/||/<>/< YAŞLI/LIK/TAN
- ACEM-KÜRDÎ ile ACEM-PÛSELİK ile ACEM-RAST ile ACEM-UŞŞAK ile ACEM-ZİRKEŞÎDE
( Türk mûsikîsinde kullanılan birleşik(mürekkeb) makamdır. İLE Tahminen iki yüzyıllık bir birleşik(mürekkeb) makamdır. Acem mürekkebine, bir pûselik beşlisinin eklenmesinden doğmuştur. İLE Adına Kırşehir'li Yusuf'un edvarında rastlanılan makam. [XV. yy.] İLE Adına Müstakimzâde Süleyman'ın dergisinde rastlanılan makam. [XVII. yy.] İLE Adına Kırşehir'li Yusuf'un edvarında rastlanılan makam. [XV. yy.] )
- AÇGÖZLÜ/LÜK ile DOYMAZ/LIK
( Aç doyar fakat açgözlü doyamaz. )
( ÂZ ile ... )
( GREED vs. INSATIABLE )
( AVARITIA cum ... )
- AÇGÖZLÜLÜK ile/değil/yerine/>< GEREKSİNİM
( [not] GREED vs./but/>< NEED
NEED instead of GREED )
- AÇGÖZLÜLÜK ile İŞTAH
( GREED vs. APPETITE )
- ACHARYA ile
( Eğitimli, bilgili kişi. Saygı terimi. )
- ACI ÇIĞLIĞI ile/ve ZEVK ÇIĞLIĞI
- ACI DUYABİLEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< (KENDİ)/(ONUN/ÖTEKİNİN) ACISINI DUYABİLEN
( Canlı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< İnsan. )
( )
- ACI/ISTIRAP:
KÖTÜLERİN ŞİDDETİNDEN ile/ve/değil/||/<>/< İYİLERİN SESSİZLİĞİNDEN
- ACI ile/ve/değil/yerine ACIRAK
( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Az acı. )
- ACI ile AĞRI
( PAIN vs. ACHE )
- ACI ile/ve/||/<>/> ANI
( BITTER/PAIN vs./and/||/<>/> MOMENT/INSTANT )
- ACI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BAKIŞ AÇISI
( Kişi, bakış açısını değiştirmedikçe "ıstırabını/acısını" değiştiremez. )
- AÇI ile/ve/değil EĞİM
- ACI ile HACI
- ACI ile HACI
- ACI ile/ve/||/<>/>< HAZ
( Hazzın bedeli. İLE/VE/||/<>/>< Acının ödülü. )
( Acı vererek haz alırsınız, haz alıyorum/veriyorum derken de acıtırsınız. [Haz ile acının bir olduğunu bilen kişi, huzur ve barıştadır.] )
( BITTER/PAIN vs./and/||/<>/>< PLEASURE )
- AÇI ile/ve HIZ
( 1 radian [rad] = 57.2957795131 degree [°]
1 grad [^g] = 0.9 degree [°]
1 minute ['] = 0.0166666667 degree [°]
1 second ["] = 0.0002777778 degree [°]
1 gon = 0.9 degree [°]
1 sign = 30 degree [°]
1 mil = 0.05625 degree [°]
1 revolution [r] = 360 degree [°]
1 circle = 360 degree [°]
1 turn = 360 degree [°]
1 quadrant = 90 degree [°]
1 right angle = 90 degree [°]
1 sextant = 60 degree [°] )
( ANGLE vs./and SPEED )
- ACI ile ISTIRAP
( ... İLE Zihnin ve kalbin titremesi. )
( Acıya dayanmak gerekir. Acıyı yenme diye bir şey yoktur. )
( Acı çekmeyenler, başkalarının acı çekebileceğini akıllarına getirmez. )
( Size ıstırap veren sürekli sahte (asılsız) olandır. )
( Sahte olanı terk edin, acı çekmekten kurtulursunuz. )
( Düşüncelerinde ya da duygularında olan ve olmayan şeylere karşı herhangi bir özlemin yoksa, bu acılardan kurtulmanın yoludur. )
( Istırap, kabul etmeyişten kaynaklanır. )
( Istırap, kendi yarattığımız değil midir? Evet, onu yaratmak için ayrı bir kendiniz olduğu sürece. )
( Bencillik ıstırabın nedenidir. )
( Kendim olarak tanımladığım çerçeve ne denli dar ise, arzu ve korkunun neden olduğu ıstırap da o denli keskin olur. )
( Kişisel "ben"in eriyip kayboluşuyla kişisel ıstırap da son bulur. )
( Ancak ayrılıkçılık ve çıkarcılık dünyada gerçek ıstırabın ortaya çıkmasına neden olur. )
( Istırabın nedeni bağımlılık, çaresi bağımsızlıktır. )
( Istırabın gerçek nedeni, kendini sınırlı olanla özdeşleştirmektir. )
( Uygarlık, kültür, felsefe ve din. Istıraba başkaldırıdan başka nedir ki? )
( Istırap en başta, dikkat çekmek için bir çağrıdır ve o aslında bir sevgi hareketidir. )
( Istırap tümüyle bir bağımlılık ya da direnmeden dolayıdır; bu bizim yaşam ile birlikte devinmeye ve akmaya karşı isteksizliğimizin işaretidir. )
( Istırap çeken sizin kendiniz olduğunu hayal ettiğiniz kişidir, siz değil. )
( Eğer ıstırabın ötesinde olmak istiyorsanız, onu yarı yolda karşılayıp kucaklamalısınız. )
( Akıllı kişi, zevkin değil, ıstırapsızlığın peşine düşer. )
( Daha az ıstırap "istiyorsanız", kendiniz olabilmek yerine sürünün parçası olun/olursunuz. )
( PAIN vs. SORROW, SUFFER
Pain has to be endured. There is no such thing as overcoming the pain.
Suffering is due to nonacceptance.
It is always the false that makes you suffer.
Abandon the false and you are free of pain.
Is not all suffering self-created? Yes, as long as there is a separate self to create it.
Selfishness is the cause of suffering.
The narrower the circle of my self-identification, the more acute the suffering caused by desire and fear.
With the dissolution of the personal 'I' personal suffering disappears.
The cause of suffering is dependence and independence is the remedy.
What is civilization and culture, philosophy and religion, but a revolt against suffering.
Self-identification vs. the limited is the real cause of suffering.
Suffering is due entirely to clinging or resisting; it is a sign of our unwillingness to move on, to flow vs. life.
Suffering is primarily a call for attention, which itself is a movement of love.
It is the person you imagine yourself to be that suffers, not you.
If you want to be beyond suffering, you must meet it half way and embrace it. )
( TRISTITIA cum ... )
( ... ile DUHKHA )
- AÇI ile KENAR
- AÇI ile/ve PARALAKS[Fr. < Yun. PARALLAX]
( ... İLE/VE Biri, yerkürenin merkezinden, öbürü, yeryüzünde bulunan bir kişinin gözünden çıkan iki doğrunun, bir gökcisminin merkezinde birleşerek oluşturdukları düşünülen açı. )
( ANGLE vs./and PARALLAX )
- ACI ile SIZI
( PAIN vs. SORROW )
- ACI ile/ve/<>/değil/yerine SUSKU/SÜKÛT
- AÇI ile/ve/değil YAKLAŞIM
- AÇI ile/ve/<> YÖN
( Geometride. İLE/VE/<> Mekânda. )
( 
Yön Bulma:
Bir çubuk ve gölgesini kullanarak Kuzey'i bulabiliriz.
1- Bir çubuğu toprak zemine dik bir biçimde yerleştirip ve gölgesinin ucuna bir taş yerleştiriyoruz.
2- 20 dakika sonra gölgenin ucuna tekrar taş bırakıyoruz. [İlk bıraktığımız taş, W(Batı); son bıraktığımız taş, E(Doğu) yönündedir.]
3- Sol ayağımızı W(Batı), sağ ayağımızı E(Doğu) taşının yanına yerleştiriyoruz. Böylelikle Kuzey'e bakıyor olacağız.
[Bu yöntem, iki yarım kürede de kullanılabilir. Tek fark, Kuzey yarım küredeysek sırtımız, güney yarım küredeysek yüzümüz Güneşe dönüktür.] )
( ZÂVİYE ile/ve/<> CÂNİB[< CENB], CİHET )
( ANGLE vs./and/<> DIRECTION )
- ACI ile/ve ZOR
- AÇI ile ZORLANMIŞ AÇI
- ACÎB[Ar.] ile TARÎF[Ar.]
- ACIDAN KAÇINMAK ile HAZZA YÖNELMEK
- AÇIĞA ÇIK(AR)MAK ile/ve/||/<> ORTAYA ÇIK(AR)MAK
- AÇIĞA VURMA" ile/ve/||/<> ORTAYA ÇIKARMA
- AÇIK ARTIRMA ile/ve/<> AÇIK EKSİLTME
( MEZÂD/MÜZÂYEDE ile/ve/<> İHÂLE )
- AÇIK BAKIŞIKLIK(SİMETRİ) ile/ve GİZLİ BAKIŞIKLIK(SİMETRİ)
- AÇIK E ile KAPALI E
( Ben, sen, pembe, yelken, semt, kent.
İLE
Benzin, rende, önemli, cem, mendil, eldiven, pencere, kendi, elbise, tencere, renk, genç, elli, zengin. )
( Edebi, edepsizden öğren!
Bir elin nesi var, iki elin sesi var.
İLE
Penceredeki benekli tekir kedi, kendi tenceresindeki eti yedi.
)
( - Kenya Büyükelçiliği, genç hakemlere, renkli kalem verdi.
- Hem Cem, hem öteki Cem, hem de Emre, mühendistir.
- Beni en beğenen, hep benim; beni, en beğenen, hep kendimim.
- Sendikanın pembe mendillerini, kendi elbisesine ekledi. )
- İLETİŞİM:
AÇIK ile/ve/||/<> ÖRTÜK
( EXPLICIT vs./and/||/<> IMPLICIT :ON COMMUNICATION )
- AÇIK KIYAS ile/ve KAPALI KIYAS
( KIYÂS-I CELÎ ile/ve KIYÂS-I HAFÎ )
- AÇIK KONUŞMAK GEREKİRSE ... ile/değil (DAHA) AÇIKÇA SÖYLEYEYİM/SÖYLEMEK GEREKİR Kİ / (DAHA) AÇIK ANLATAYIM/ANLATMAM/IZ GEREKİR Kİ ...
- AÇIK KONUŞMAK ile/ve/değil/yerine AYRINTILI İFADE ETMEK
( [not] TO TALK FRANKLY vs./and EXPRESS IN DETAIL
EXPRESS IN DETAIL instead of TO TALK FRANKLY )
- AÇIK KÜME İLE KAPALI KÜME İLE KOMPAKT KÜME İLE BAĞLANTILI KÜME ile/||/<> TOPOLOJİK ÖZELLİKLER
( Topolojik uzayların temel küme türleri ve özellikleridir. )
( Formül: X = A ∪ B İLE A ∩ B = ∅ ⇒ bağlantısız )
- AÇIK KÜME ile/||/<> KAPALI KÜME
( Açık küme sınır noktalarını içermezken İLE kapalı küme tüm limit noktalarını içerir )
( Formül: A açık ⟺ A = int(A)\nA kapalı ⟺ A = cl(A) )
( Georg Cantor tarafından 1874 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1845-1918) (Ülke: Almanya) (Alan: Matematik) (Önemli katkıları: Küme teorisi, sonsuzluk kavramı) )
- AÇIK KÜME ile KAPALI KÜME
( OPEN CLASS vs. CLOSED CLASS )
- AÇIK MAVİ ile/ve/||/<> KOYU MAVİ
( GOLUBOY ile/ve/||/<> SİNİY )
- AÇIK MEDRESE/LER ile/ve KAPALI MEDRESE/LER
- AÇIK OLMAK ile/değil CEHALET/CAHİLLİK
( Cahillerin paylaşmada sakınca görmedikleri, "şeffaf olmaları"ndan değil bilgisizliklerindendir. [kendilerini küçük düşüreceğini bilmeden] )
- AÇIK OLMAK ile İSTEKLİ OLMAK
( YA GEL, OL VE GİT!
YA GİT, OL VE GEL! )
( "TO BE OPEN (MINDED)" vs. WILLING )
- AÇIK ÖNERME ile/||/<> KAPALI ÖNERME
( Açık değişken içerir, kapalı kesin doğru/yanlıştır )
( Formül: x>5 İLE 3>5 )
- AÇIK OYLAMA ile GİZLİ OYLAMA
- AÇIK SAÇIK[ARÂBE çoğ. ARABÂT] ile AÇIK SEÇİK
- AÇIK ŞEMA ile/||/<> KAPALI ŞEMA
( Açık gelecek bilinmeyenlerden bağımsız, kapalı denklem sistemi. )
( Formül: Explicit İLE implicit )
- AÇIK SİCİM ile/ve/||/<> KAPALI SİCİM
- AÇIK SİSTEM ile/||/<> KAPALI SİSTEM (İKİLİ KARŞILAŞTIRMA)
( Açık madde ve enerji, kapalı sadece enerji alışverişi yapar )
( Formül: dm≠0 İLE dm=0 )
- AÇIK SÖYLEMEK ile YALAN SÖYLEMEMEK
- AÇIK SÖZLÜ ile/değil AHMAK
- AÇIK SÖZLÜ//DOBRA[Bulg.] ile/değil PATAVATSIZ
( ... İLE/DEĞİL Sözlerinin nereye varacağını düşünmeden, saygısızca konuşan, davranışlarına dikkat etmeyen. )
- AÇIK SÖZLÜ/LÜK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< NEZÂKET
- AÇIK TOHUMLULAR ile KAPALI TOHUMLULAR
( A.T.: SEDİR AĞACI(CEDAR TREE)(ELMALI-ANTALYA) ile/ve SERVİ AĞACI(CYPRESS TREE) ile/ve MEŞE AĞACI(OAK TREE) ile/ve ÇAM AĞACI(PINE TREE) )
( GYMNOSPERMS vs. ANGIO SPERMS
K.T.: HURMA(DATE TREE) ile/ve KARAAĞAÇ(ELM TREE) ile/ve İNCİR(FIG TREE) ile/ve FINDIK(HAZELNUT TREE) ile/ve ŞEFTALİ(PEACH TREE) ile/ve AYVA(QUINCE) )
- AÇIK ile AÇIKLIK
( OPEN vs. OPENNESS )
- AÇIK ile/ve/değil/< ÂŞİKÂR/ECLÂ[Ar. < CELÎ]/BEYYİN[Ar.]
- AÇIK ile/ve/||/<> AYIK
- AÇIK ile/ve/||/<> DOĞRUDAN
- YILDIZ KÜMELERİ: AÇIK ile/ve/||/<> KÜRESEL
( Genç, küçük, biçimsiz. İLE Yaşlı, büyük, küresel yıldızlar. )
- AÇIK ile/ve SEÇİK
( Doğal, Duyusal. İLE/VE Zihne. )
( Üçgenin iç kenarı. İLE/VE Hipotenüs. )
( Descartes )
- AÇIK ile SÖNÜK
( OPEN vs. DIM/FAINT )
- AÇIK ile/ve/değil YARIK
( ... ile/ve/değil ŞAKK )
( [not] OPEN vs./and/but SPLIT )
- AÇIK ile/ve/değil/<> ZAAF
- AÇIKÇASI ... ile KOLAYLIKLA ...
- AÇIK-KOYU ile IŞIK
- AÇIKLAMA ile AÇIMLAMA
( İZAH ile ŞERH, TEŞRİH )
- AÇIKLAMA ile/ve/değil ANLAM/LANDIRMA
( ... İLE/VE/DEĞİL İnsan durum ve tutumları açıklanamaz ve fakat (ancak) anlamlandırılır/anlamlandırılabilir. )
- AÇIKLAMA ile/ve/<>/değil/yerine ATIF
( [not] TO EXPLAIN vs./and/<>/but ATTRIBUTION
ATTRIBUTION instead of TO EXPLAIN )
- AÇIKLAMA ile/ve AYDINLATMA
( EXPLANATION vs./and TO ENLIGHTEN )
- AÇIKLAMA ile/ve/değil BETİMLEME/TASVİR[Ar.]
( [not] TO EXPLAIN vs./and/but TO DESCRIBE )
- AÇIKLAMA ile EĞRETİLEME
( EXPLANATION vs. METAPHOR )
- AÇIKLAMA ile/ve İSPAT/İSBAT
( TO EXPLAIN vs./and TO PROVE )
- AÇIKLAMA ile/ve "NOT DÜŞMEK"/DİPNOT
( TO EXPLAIN vs./and "TO NOTE"/FOOTNOTE )
- AÇIKLAMA ile ÖZET/LEME
( EXPLANATION vs. SUMMARY )
- AÇIKLAMA ile SAVUNMA
( TO EXPLAIN vs. TO DEFENCE )
- AÇIKLAMA ile/ve VURGULAMA
( EXPLANATION vs./and TO EMPHASIZE )
- AÇIKLAMAK ile/ve ANLAMAK
( Açıklama, bir şeyi bir nedene değil, bir temele dayanarak göstermektir. )
( Nedensel ya da temele dayanan. İLE/VE Amaca yönelik. )
( TO EXPLAIN vs./and TO UNDERSTAND )
- AÇIKLAMAK ile KANITLAMAK
( EXPLANATION vs. TO PROVE )
- AÇIKLAMAK ile/ve KURALLAŞTIRMAK
( TO EXPLAIN vs./and TO MAKE INTO A RULE )
- AÇIKLAMAK ile/ve YER VERMEK
( TO EXPLAIN vs./and TO GIVE PLACE )
- AÇIKLAMA/SI ile AD/I(/İSİM)
( EXPLANATION [OF ...] vs. THE NAME [OF ...] )
- AÇIKLANABİLİRLİK ile/ve/||/<> TÜRETİLEBİLİRLİK
- AÇIKLANMIŞ ile/ve/||/<> KABUL EDİLMİŞ(ZIMNÎ)
( EXPLICIT vs./and/||/<> TACIT )
- ACIKLI ile/ve/değil/yerine DUYGUSAL
- AÇIKLIĞA KAVUŞTURMAK ile/ve/değil/||/<>/< AÇIK KILMAK
- AÇIKLIK ile/ve/||/<> DERİNLİK ile/ve/||/<> KAPSAM
- AÇIKLIK ile/ve/değil EŞİK
- AÇIKLIK ile/ve/<> GÖRÜNÜRLÜK
- AÇIKLIK ile/ve İÇTENLİK
( OPEN/NESS vs./and SINCERITY )
( ... ile/ve CHENG )
- AÇIK/LIK ile/ve UYGUN/LUK
( OPEN/NESS vs./and APPROPRIATE/NESS )
- ACIKMA ile/ve/> DOYMA İSTEĞİ
( TECVÎ': Acıktırma/acıktırılma. )
- ACİL DURUM ile/ve/||/<>/> ACİL TEDAVİ HİZMETLERİ
( Ani gelişen hastalık kaza, yaralanma (her ne boyutta olursa olsun travma vakaları dahil) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından belirlenen 32 parametre nedeniyle ortaya çıkan, hastanın her türlü komplikasyon, morbidite, sakatlık ya da ölümden korunması için müdahale edilmesi, ayrıca hastanın başka bir sağlık kuruluşuna sevk edilmesini gerektiren tüm vakaları ifade eder. Acil durum, acil tedavi hizmetleri ve acil durum nedeniyle ortaya çıkan öteki sağlık sorunları için yapılacak tüm müdahale, tetkik ve tedaviler tamamlanıp hasta taburcu edilinceye kadar devam eder. İLE/VE/||/<>/> Acil durum nedeniyle herhangi bir sağlık kuruluşuna müracaat edilmesi durumunda, hastanın müşahede altına alınması, yatışının yapılması ya da hastaya tıbbı müdahale (hastanın acil servise başvurmasını gidermeye yönelik soğuk uygulama, oksijen uygulama, dolaşım ve solunumu desteklemek için yapılan her türlü müdahale ve uygulamalar, her türlü medikal amaçlı suppozituvar uygulamaları ve acil servise başvuru ile ilgili şikâyetleri gidermeye yönelik her türlü enjeksiyon) yapılması; ayrıca hastanın başka bir sağlık kuruluşuna sevk edilmesi ya da başka bir sağlık kuruluşundan sevkli gelmesi durumunu ifade eder. )
- AÇİL ÖBEĞİ ile ASETİL ÖBEĞİ
( Karbonil ve alkil öbeği içeren işlevsel öbek. İLE Karbonil ve metil öbeği içeren işlevsel öbek. )
- ACİL YARDIM/TEDAVİ ile/ve/değil/||/<>/< İLK YARDIM
( İlâçlı. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< İlâçsız. )
( Uzman. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Eğitimli/belgeli. )
- ACİL YARDIMDA:
BEBEK ile/ve/||/<>/> ÇOCUK ile/ve/||/<>/> YETİŞKİN
( 0 - 1 yaş arası. İLE/VE/||/<> 1- 8 yaş arası. İLE/VE/||/<> 8 yaş üstü. )
- ÂCİL[Ar. < ECEL] ile ÂCİL[Ar. < ACELE]
( Vâdeye bağlı, vâdesi geldiğinde yapılacak olan, ertelenmiş. İLE Acele eden. | Acele, gecikmez. )
- ACİL ile/ve/değil/yerine ÖNCELİKLİ
( [not] URGENT vs./and/but PRIOR
PRIOR instead of URGENT )
- AÇILI IŞIKÖLÇER ile/ve/||/<> AÇILI IŞINIMÖLÇER
( Bir kaynağın, bir ışıklığın, bir ortamın ya da bir yüzeyin karakteristik ışıksal büyüklüğünün açısal dağılımını ölçmeye yarayan ışıkölçer. İLE/VE/||/<> Bir kaynağın, bir ışıklığın, bir ortamın ya da bir yüzeyin karakteristik ışınımsal büyüklüğünün açısal dağılımını ölçmeye yarayan ışınımölçer. )
itibarı ile 46.044 başlık/FaRk ile birlikte,
46.044 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(2/186)
(1996'dan beri)