Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(69/79)


- TECA'ÜD[Ar. < CA'D] değil/yerine/= BÜKLÜM BÜKLÜM SAÇ

( Saçın kıvırcık, büklüm büklüm olması. )


- TECAVÜZ değil/yerine/>< ANLAMA (ÇABASI)

( Tecavüz eden, anlayamaz ve anla(/ya)mamıştır. )


- TECÂVÜZ[Ar.] değil/yerine/= SALDIRAŞ


- TECÂVÜZ[Ar.] değil/yerine/= SALDIRI

( Saldırı. | Namusuna saldırma, sarkıntılık. | Başkasının hakkına el uzatma. | Aşma, ötesine geçme. )


- TECDİT/TECDİD[Ar.] değil/yerine/= TAZELEME


- TECELLİ ile/ve/değil TECELLİGÂH

( ... İLE Fark vardır. )


- TECEMMU[Ar.] değil/yerine/= YIĞINAK


- TECENNÜN[Ar.] değil/yerine/= ÇILDIRMA, DELİRME, AKLINI OYNATMA


- TECERRÜT/D[Ar.] değil/yerine/= HERŞEYDEN UZAKLAŞMA, SIYRILMA, SOYUTLANMA


- TECESSÜS[Ar. < CESS] değil/yerine/= ANLAMA MERAKI

( OLAĞAN/BASİT MERAK | YOKLAMA, ARAŞTIRMA, DİKKAT VE GAYRETLE ARAŞTIRMA | BİR ŞEYİN İÇ YÜZÜNÜ ARAŞTIRIP SIRRINI ÇÖZMEYE ÇALIŞMA | GÖZETLEME | MERAK )


- TECEZZÜV[Ar. < CÜZ]/TECEZZÎ değil/yerine/= KISIM KISIM BÖLÜNME, DOĞRANMA, UFALMA

( KISIM KISIM BÖLÜNME, DOĞRANMA, UFALMA )


- TEÇHİL[Ar.] değil/yerine/= BİRİNİN BİLGİSİZLİĞİNİ SÖYLEME

( Birinin bir konuda bilgisizliğini söyleme, bilmezleme. )


- TEÇHİZ ETMEK değil/yerine/= DONATMAK


- TEÇHİZ[Ar.] değil/yerine/= DONATMA, DONATIM


- TEÇHİZAT[Ar.] değil/yerine/= DONATI


- TECİL[Ar.] değil/yerine/= ERTELEME


- TECİM/TİCARET:
KAZANMAK ya da GEREKSİNİMİNİ KARŞILAMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KAZANDIRMAK ya da GEREKSİNİMİ KARŞILAMAK


- TECRÎD[< CERED] ile/değil TEDRÎC[< DURÛC]/KERTELEME

( Soyma, soyulma. | Ayırma, bir tarafta tutma. | Soyutlama. | Yalıtma. | Önce gönlünü gafletten, nefsini hevâdan, dilini boş sözden arındırıp dünyayı zihninden/kalbinden çıkararak Hakk'a yönelme. İLE/DEĞİL Derece derece, basamak basamak ilerle(t)me. )


- TECRİD ile/değil/yerine TEZKİYE


- TECRİT[Ar.]/ABSTRAKSİYON[Fr./İng.] değil/yerine/= SOYUTLAMA


- TECRİT ile/ve/değil/yerine/||/<>/> TEHCİR

( Ayırma. | Birini dış dünyadan kopararak kendi durumuna bırakma. | Bulaşıcı hastalığın daha fazla canlıya bulaşmasını önlemek amacıyla sayrının öteki canlılarla olan ilişkilerinin en az seviyeye indirilmesi ya da kesilmesi. | Soyutlama. | Yalıtım. | Mahkûmu cezasını tek başına çekmesi için öteki hükümlülerden ayırma. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Göç ettirmek. )


- TECRÜBE SAHİBİ[Ar.] değil/yerine/= DENEYİM İYESİ


- TECRÜBE[Ar.] değil/yerine/= DENEYİM


- TECVİT/TECVİD[Ar.] değil/yerine/= SÖZCÜĞÜ, DÜZGÜN/UYGUN OKUMA

( Sözcüklerin söylenişinde, seslerin çıkaklarına, uzunluk ve kısalıklarına göre okunması. | Kur'ân-ı Kerîm'in, doğru okunmasını sağlayan bilim. | Bu bilim üzerine yazılmış kitap. )


- TECVİZ[Ar.] değil/yerine/= İZİN VERME

( Yapılmasını uygun bulma. )


- TECZÎ'[Ar.] ile/değil TECZİE[Ar. < CÜZ] ile/değil TECZÎR[Ar. < CEZR]

( ... İLE/DEĞİL Bölüm bölüm ayırma, bölme, doğrama, ufaltma. İLE Karekökünü alma, cezrini bulma. )


- TEDAİ[Ar. < DA'VET] değil/yerine/= ÇAĞRIŞIM


- TEDARİK ETMEK değil/yerine/= EDİNDİRMEK


- TEDARİK değil/yerine/= EDİNDİRİ


- TEDAVİ" BAKANLIĞI değil/yerine SAĞLIK BAKANLIĞI


- TEDÂVÜL[Ar.]/SİRKÜLASYON[Fr.] değil/yerine/= DOLAŞIM/DOLANIM


- TEDÂVÜL/SİRKÜLASYON değil/yerine/= DOLAŞIM


- TEDBİR ile/ve/değil/yerine/>/< AKIL

( Dışarıda. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>/< İçeride. )

( Bilgisizde. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>/< Düşünende. )

( "Gelecekte." İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>/< Şu anda ve burada. )

( Nesne. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>/< Kavram. )


- TEDBİR ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< FİKİR (ETMEK)

( Sonuca yönelik düşünme. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Sonuca yönelik olmayan düşünme. )

( Zât bakımından aynı, itibar bakımından ayrılardır. )

( Sona bakmak. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Yola bakmak. )

( [not] Thinking to [get/go] consequence. VS./AND/BUT/||/<>/>/< Any kind of thinking without consequence.
Any kind of thinking without consequence. INSTEAD OF Thinking to [get/go] consequence. )

( [not] PRECAUTION vs./and/but/||/<>/>/< TO THINK
TO THINK instead of PRECAUTION )


- TEDBİR[Ar.] değil/yerine/= ÖNLEM


- [ne yazık ki]
"TEDBİR" ile/değil/yerine/>< SEVGİ

( Her konuda tedbirli olabiliriz; ancak, "severken/sevdiğimize karşı tedbirli olmak", gerçek mutluluk için en zararlısıdır. )


- TEDBİR ile/ve/değil/yerine/<>/< TAKDİR

( Tedbir, takdirin parçasıdır. )


- TEDBİR[< DÜBÛR] ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TAKDİR

( Bir şeyi temin edecek ya da önleyecek yol, çare. | Kişinin ihtiyâr ve istenci/irâdesi. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< ... )

( Tedbir, takdirin parçasıdır. )

( Yaptığın şeyin tedbirini, takdir-i Hüdâ'dan bekle. )

( Takdirden gelene, tedbir kılınmaz
Ne kılayım çare, ben, şimdiden geri
Yaram türlü türlü, merhem bulunmaz
İstersen merhemi, çal, şimdiden geri
( Tecellim böyleymiş, kime, ne diyeyim )

Geçti elden, gitti muhabbet çağı
Rakip, bahçeye kurmuş otağı
Yıkılsın çevresi, bostanı bağı
El girsin bağına, var, şimdiden geri
( Seher yeli, sevdiğimden bir haber )

Sen bir gonca gülsün, istife karış
İstersen gül oyna, dilersen sarış
Gönlün kimi isterse, ülfet et konuş
Yârim, sana destur var, şimdiden geri
( Tecellim böyleymiş, kime, ne diyeyim )

Kul Abdal'ım, bir sultanam ayılım
Yüz sür beni, eşiğinde sayılım
Hakk'tan gelen tecellime, kayılım

Kul Abdal'ım, yalan dünya, vefâsız
Âlemde bir yâre düştüm, devâsız
Sen bana yâr olmazsın, be hey vefâsız
Var kime olursan ol, şimdiden geri
( Seher yeli, sevdiğimden bir haber )

[ Veysel (Âşık) 'tan
dinlemek üzere burayı tıklayınız... ]

[ Sürekli erişim adresi...
www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/19854 ]

2023
VEYSEL (ÂŞIK) yılıdır.
Madem görüyorsunuz... O zaman, hoş görün! - Veysel (Âşık)
)


- TEDBİRLİ değil/yerine/= ÖNLEMLİ


- TEDBİRLİ/LİK ile/ve/değil/||/<>/< KARAMSAR/LIK


- TEDBİRSİZLİK ile/ve/değil DALGI/GAFLET


- TEDFİN[Ar.] değil/yerine/= GÖMME


- TEDİP HAKKI değil/yerine/= USLANDIRMA ÜLEVİ


- TEDİP/TEDİB[Ar.] değil/yerine/= USLANDIRMA, YOLA GETİRME, TERBİYE ETME


- TEDİRGİNLİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HEYECAN


- TEDİYE EMRİ değil/yerine/= ÖDEME BUYRUĞU


- TEDİYE[Ar.] değil/yerine/= ÖDEME

( Para vb. bir şey verme, ödeme. | Gerçekleşen bir alacağı para ile ödeme. )


- TEDİYE değil/yerine/= ÖDEME


- TEDRÎS[Ar. < DERS] değil/yerine/= DERS VERME, OKUTMA


- TEDRİSAT[Ar.] değil/yerine/= ÖĞRETİM


- TEDVÎN[Ar. < DÎVÂN] değil/yerine/= DERLEM/E

( Dîvân biçimine sokma. | Kitaplaştırma. | Yasalaştırma. [yazılı ve bütünlüklü duruma getirilen kurallar][İng. CODIFICATION] )


- TEDVİN değil/yerine/= DERLEYİ


- TEDVİR[Ar.] değil/yerine/= ÇEVİRME | YÖNETME, ÇEKİP ÇEVİRME


- TEE/TRANSÖZOFAGEAL EKOKARDİYOGRAFİ TRANSOESOPHAGEAL ECHOCARDIOGRAPHY[İng.] değil/yerine/= YEMEK BORUSUNDAN EKOKARDİYOGRAFİ


- TEEDDÜB[Ar.] değil/yerine/= UTANMAK


- TEENNÎ[< ENÂET] değil/yerine/= YAVAŞ GİTME, YAVAŞ HAREKET ETME, YAVAŞLIK; GECİKME | İLERİYİ DÜŞÜNEREK ACELESİZ, DİKKATLİ DAVRANMA


- TEESSÜF[Ar.] değil/yerine/= YERİNME

( Acınmak. | Pişman olmak. )


- TEESSÜS[Ar.] değil/yerine/= KURULMA, ORTAYA ÇIKMA | YERLEŞME, TEMELLEŞME, KÖKLEŞME


- TEEYYÜT[Ar.] değil/yerine/= DOĞRU ÇIKMA, GERÇEKLENME


- TEF ile/ve/değil/<> ZİLLİ TEF


- TEFÂHÜR[< FAHR] değil/yerine/= ÖVÜNME | ÖVÜNÇ


- TEFCİR[Ar.]/DRENAJ[Fr.] değil/yerine/= AKAÇLAMA

( Toprakta bitkilerin yetişmesine zararlı olan fazla suların akıtılması. | Yarada biriken sıvıyı akaçla boşaltma. )


- TEFEKKÜR ETMEK değil/yerine/= DÜŞÜNÜMLEMEK


- TEFEKKÜR değil/yerine/= DÜŞÜNÜM


- TEFERRÜT[Ar.] değil/yerine/= TEK/YALNIZ OLMA

( Tek, yalnız olma, herkesten uzaklaşarak yalnız kalma. | Benzeri bulunmama, benzersiz olma, sivrilme. )


- TEFE'ÜL[< FÂL] değil/yerine/= HAYRA YORMA, UĞURSAMA, UĞUR SAYMA


- TEFEVVUK[Ar.] değil/yerine/= ÜSTÜNLÜK, ÜSTÜN GELME


- TEFEYYÜZ[Ar.] değil/yerine/= YÜKSELME, İLERLEME


- TEFRİK İÇİN değil/yerine TEVHİD İÇİN!


- TEFRİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> TEVHÎD

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/> Tenzihte teşbihi, teşbihte tenzihi görmek. / Zahirde bâtını, bâtında zahirde görmek. )


- TEFRİKA değil/yerine/= İKİLİK


- TEFRİKA[Ar.] değil/yerine/= SÜRMECE | İKİLİK

( Gazete ya da dergilerde çıkan, birbirini tamamlayan yazılardan oluşan dizi. | Bu biçimde yayımlanan. | İkilik. )


- TEFRÎŞ, TEFRÎŞÂT[Ar. < FERŞ] değil/yerine/= DÖŞEME, DÖŞENME, DÖŞEMEÇ, YAYMA | EV EŞYASINI DÜZENLEME


- TEFRİS değil TEFSİR


- TEFRİT değil/yerine/= GERİDELİK/YETMEZLİK


- TEFSİR ETMEK/TABİR ETMEK değil/yerine/= YORUM/LAMAK


- TEFTİŞ HEYETİ değil/yerine/= DENETLEME KURULU/DENETİM KURULU


- TEFTİŞ[Ar.] değil/yerine/= DENETLEME


- TEFVÎZ[Ar.]/İHÂLE değil/yerine/= UYGUN KOŞULLARLA VERME

( Sipariş etme. | Allah'tan bekleme. | Dağıtım. | Bir Taşınmaz malı, bilinen değeri karşılığı birine verme. )


- TEGAFÜL[Ar.] değil/yerine/= ANLAMAMAZLIKTAN GELME


- TEGANNİ[Ar.] değil/yerine/= YIRLAMAK, ŞARKI SÖYLEME


- TEĞET:
| FAKİR ve ORTA İÇİN | ile/değil/ne yazık ki ZENGİN İÇİN

( )


- TEĞET/MÜMAS[Ar. < MÜMASS] ile/değil TEYİT

( Bir eğrinin yanından geçen ve ona ancak bir noktada değen doğru. İLE/DEĞİL Doğrulama. )


- TEHÂCÜM[< HÜCÛM] değil/yerine/= SALDIRMA | ÜŞÜŞME, TOPLAŞMA


- TEHALÜK[Ar.] değil/yerine/= ÇOK İSTEME, CAN ATMA


- TEHDİT ile/değil/yerine/></> DÜZEN

( Herhangi bir yerdeki adâletsizlik. İLE/DEĞİL/YERİNE/> Her yer, zaman ve koşulda adâlet. )


- TEHDİT ile/değil "GÖZDAĞI VERMEK"


- TEHDİT değil/yerine/>< İKNA


- TEHDİT ile/değil/yerine KESİN UYARI/ULTİMATOM

( ... İLE/DEĞİL/YERİNE Kesin ve dönülmez söz. Son söz. | Bir devletin öteki devlete karşı zora başvuracağını bildirmesi. )

( [not] THREAT vs./and/but ULTIMATUM
ULTIMATUM instead of THREAT )


- TEHDİT değil/yerine/= KORKUTU/GÖZDAĞI


- TEHDİT değil/yerine TEKLİF


- TEHDİT ile/değil/yerine TESPİT


- TEHDİT ile/ve/değil/yerine UYARI

( [not] THREAT vs./and/but WARNING
WARNING instead of THREAT )


- [ne yazık ki]
TEHDİT ETMEK ile/ve/değil/||/<>/< "ABA ALTINDAN SOPA GÖSTERMEK"


- TEHDİTKÂR[Ar.] değil/yerine/= KORKUTULU/GÖZDAĞILI


- TEHDİTSİZ[Ar.] değil/yerine/= KORKUTUSUZ/GÖZDAĞISIZ/GÖZDAĞI VERMEDEN/OLMADAN


- TEHECCÜD[< HECD]["TEHECVÜD" değil!] değil/yerine/= GECE UYANIP NAMAZ KILMA | GECE KILINAN NAMAZ


- TEHECCÜD NAMAZI ile/ve/<>/değil VİTR NAMAZI

( İkinci 3/1'lik bölümde kılınır.[Her 2 rekâtta bir selam verilerek kılınır.] İLE/VE/<>/DEĞİL Gecenin, son 3/1'lik bölümünde kılınan/kılınacak namazdır.[Eğer geceleyin uyanamama olasılığı varsa ancak bu durumlarda yatsı namazının ardından kılınabilir.][Yine de, kalkılamamışsa, sabah namazından önce kılınır.] )


- TEHEVVÜR[Ar. < HEVR] değil/yerine/= İLERİ ÖFKE/GAZAP, ÖFKELENME, KÖPÜRME


- TEHİ[Fars.] değil/yerine/= BOŞ


- TEHİR ETMEK/TECİL ETMEK değil/yerine/= ERTELEMEK/SONRALAMAK


- TEHİR değil/yerine/= ÖTELEME/ERTELEME


- TEHİR-İ İCRÂ değil/yerine/= YÜRÜTMEYİ DURDURMA


- TEHİR/TAVİK[Ar.] değil/yerine/= GECİKTİRME | ALIKOYMA


- TEHİR/TECİL değil/yerine/= ERTELEME/SONRALAMA


- TEHLİKE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< OLASILIK


- TEHLİKE ile/değil VAROLUŞ SORUNSALI


- TEHLİKELİ ile/ve/değil/||/<>/< DUYARLI/HASSAS


- TEK BAŞINA YEMEK ile/yerine/değil BİRİ(LERİ)YLE (PAYLAŞARAK) YEMEK

( Her açıdan daha bereketlidir. )


- TEK BAŞINA YÜRÜMEK ile/ve/değil/yerine/||/<> KARANLIKTA YÜRÜMEK


- TEK BAŞINA ile/değil/yerine SADECE


- TEK BİR KISALTILMASI VAR değil TEK BİR KISALTMASI VAR


- TEK BOYUTLULUK ile/değil/yerine/> DERİNLEŞME


- TEK ÇAPA ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ÇİFT ÇAPA


- TEK DÜZE ile/ve/değil/||/<> TEK TİP


- TEK EL ve/değil/yerine/||/<>/> İKİ EL

( 'in, nesi var? VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> 'in sesi var! )


- EV/MAĞAZA:
TEK KAPILI değil ÜÇ KAPILI

( Sibirya'da, her evin/mağazanın, üç kapısı bulunmaktadır. [Dışarıdan bir mekâna girdiklerinde, her kapı boşluğunda 10'ar saniye beklerler. -42 °C'den, +20 °C'ye girerken yaşanılan ısı farkının, gövde ve cilt üzerinde oluşturacağı olumsuz etkileri önlemek için alınan bir tedbirdir.] )


- TEK NEDEN ile/ve/değil ÖNEMLİ NEDEN

( THE UNIQUE REASON vs./and THE IMPORTANT REASON
THE IMPORTANT REASON instead of THE UNIQUE REASON )


- TEK ŞERİT ile/değil TEK YÖN


- TEK TANRICI ile/değil TEK TANRILI


- TEK TARAFLI ile/değil TEK TARAF AĞIRLIKLI

( [not] SINGLE SIDED vs./but MAINLY SINGLE SIDED )


- TEK TİPLEŞTİRME" ile/değil ASGARİ KOŞULLAR


- TEK ile/ve/değil <> BİRİCİK


- TEK ile/ve/değil BİLİNEN/BİLİNEBİLEN TEK

( [not] UNIQUE vs./and/but KNOWN/MIGHT KNOWN UNIQUE )


- TEK ile/ve/değil BİLİNEN/BİLİNEBİLEN TEK


- TEK ile/ve/değil/<> BİRİCİK


- TEK ile/ve/değil BU DA VAR!


- TEK ile/ve/değil İLK VE SON


- TEK ile/ve/<>/değil İLK VE SON

( [not] UNIQUE vs./and/<>/but THE FIRST AND THE LAST )


- TEK ile/ve/değil SONSUZCA TEK


- TEK ile/ve/değil SONSUZCA TEK


- TEK ile/ve/değil/||/<>/< TEPEDE


- TEKABÜL ETMEK değil/yerine/= KARŞILIK GELMEK


- TEKABÜL[Ar. < KABL] değil/yerine/= EŞİTİ / KARŞI OLUM

( Birbirinin karşısında bulunan, birbirini karşılıklı olarak dışta bırakan kavram ya da yargı arasındaki bağlantı. )


- TEKÂMÜL[Ar. < KEMÂL] ile/ve/değil/||/<>/< TEKÂBÜL[Ar. < KABL]


- TEKÂMÜL[Ar. < KEMÂL] değil/yerine/= OLGUNLAŞMA


- TEKÂMÜL değil/yerine/= EVRİM


- TEKBİR ile/değil TEKMİL


- TEKDÜZE ile/ve/değil SIRADAN


- TEKDÜZELİ/LİK ile/değil KURALLI/LIK


- TEKEBBÜR[Ar. < KİBR] değil/yerine/= BÜYÜKLENME, KİBİRLENME, ÇALIM, KURUM


- TEKEFFÜL[Ar.] değil/yerine/= YÜKÜMLENME

( Bir şeyin sorumluluğunu üzerine alma. | Kefil olma. )


- TEKELLÜF[Ar.] değil/yerine/= YAPMACIK

( Zahmet veren bir iş görme, güçlüğe katlanma. | Bir işi gösterişli bir biçimde yapmaya çalışma, özenme. | Gösteriş. )


- TEKEMMÜL[Ar. < KEMÂL] değil/yerine/= YETKİNLEŞME

( KEMÂLE GELME, KEMÂL BULMA, OLGUNLAŞMA )


- TEKERLEKLERDE:
ESKİ ile/değil/yerine YENİ

( )


- TEKERLEKLİ SANDALYE değil/yerine BİSİKLET


- TEKERRÜR[Ar.] ile/değil TEKÂBÜL[Ar.]


- TEKERRÜR[Ar.] değil/yerine/= YİNELENİM/YİNELENMEK/TEKRARLANMAK


- TEKFİN[Ar.] değil/yerine/= KEFENLEME


- TEKÎD[< EKD | çoğ. TE'KÎDÂT] değil/yerine/= PEKİTME

( Sağlamlaştırma, güçlendirmek, güç vermek. | Üsteleme, bir iş için önceden yazılan bir yazıyı tekrarlama. | Pekiştirme. )


- TEKİL ile/değil BİRİCİK

( [not] SINGULAR vs./but UNIQUE )


- TEKİL/LİK ile/ve/değil/||/<>/< ÖZGÜN/LÜK


- TEKİT[Ar.] değil/yerine/= GÜÇLENDİRME, SAĞLAMLAŞTIRMA | ÜSTELEME

( Bir düşünce ya da istek üzerinde durmak, direnmek, ısrar etmek. | Sayrılık, hastalığın yeniden ortaya çıkması, nüks etmesi, depreşmesi. )


- TEKKE[Ar. < KESR]["TEKE" değil!] ile/değil/< TEKYE[Ar. < VEKÂ | çoğ. TEKÂYÂ]

( ... İLE Dayanma. | Güvenme. | Tekke, dergâh, hankâh, zâviye. )


- ÇORBAYI İÇER:
TEKKEDE BEKLEYEN değil TEKKEYİ BEKLEYEN


- TEK/LER ile/ve/değil EŞİK


- TEKLEŞTİRME ile/değil/yerine/>< BİREŞTİRME/TEVHİD


- TEKLİ KONUŞMA / SALT DİYALOG ile/değil/yerine ÇOKLU KONUŞMA/DİYALOG

( İdeolojiye gider. İLE/DEĞİL/YERİNE Felsefeye gider. )


- TEKLİF ile/ve/değil/yerine/<> DAVET ile/ve/değil/yerine/<> DUYURU

( [not] PROPOSAL vs./and/but/<> INVITATION vs./and/but/<> ANNOUNCE/MENT
ANNOUNCE/MENT instead of INVITATION instead of PROPOSAL )


- TEKLİF ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÖLÇÜT


- TEKLİF[Ar. çoğ. TEKÂLİF] değil/yerine/= ÖNERİ


- TENKÎD:
TEKLİFSİZ değil/yerine/>< TEKLİFLİ

( Teklîfsiz tenkîd, tahrîptir; tahrîbat ile tamîrât yapılmaz... )


- TEKLİK ile/ve/değil/yerine ÇOKLUKTAKİ BİRLİK


- TEKME ile/değil ÇİFTE

( İnsanda. İLE/DEĞİL Hayvanda. )

( Öne/ileri doğru. İLE/DEĞİL Geriye doğru. )


- TEKMİL (HABERİ)[Ar.] değil/yerine/= DURUMLUK (ÇAVI)


- TEKMÎL[< KEMÂL] değil/yerine/= KEMÂLE ERDİRME | TAMAMLAMA, TAMAMLANMA, BİTİRME | TAM, EKSİKSİZ, BÜTÜN, HEP


- TEKNİK ile/ve/değil/<> TAKTİK


- TEKNİKER[Alm.] değil/yerine/= TEKNİKÇİ


- TEKNİSYEN değil/yerine/= ÖLÇMEN


- TEKNOLOJİ[İng., Fr. < TECHNOLOGY < Yun. TEKHNE]/İLM-İ HİYEL[Ar.] değil/yerine/= UYGULAYIMBİLİM


- TEKNOLOJİ ÜRÜNLERİ ile/ve/değil/yerine TEKNOLOJİ


- TEKRAR BİR DAHA değil TEKRAR YA DA BİR DAHA


- TEKRAR ile/ve/değil/yerine AKTARIM

( [not] REPETITION vs./and/but SHARING/TRANSMISSION
SHARING/TRANSMISSION instead of REPETITION )


- TEKRAR ile/ve/değil/yerine DÖNGÜ

( 2 ve üzeri. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE 1 )

( Ana-baba'dan. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Ata'dan. )

( [not] REPETITION vs./and/but VICIOUS CIRCLE
VICIOUS CIRCLE instead of REPETITION )


- TEK-RAR değil TEKRAR


- TEKRAR ile/ve/değil/yerine TERENNÜM


- TEKRAR/TEKRÎR[Ar.] (ETMEK) değil/yerine/= YİNELEME

( "Yineleme, istismar edilmiş çocuğun, dilsiz dilidir." - Judith L. HERMAN )


- TEKRARDAN değil TEKRAR


- TEKRAREN değil/yerine/= YİNELENEREK/YİNELEYEREK/KEZLERCE


- TEKRARLAMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< İRDELEMEK


- TEKRARLAYAN/TEKERRÜR EDEN:
TARİH değil TARİHÇİ


- TEKRARLAYICI (OLMAK) ile/ve/değil/yerine UYGULAYICI (OLMAK)


- TEKRİR değil/yerine/= YİNELEM


- TEKSÎF[Ar. < KESÂFET] değil/yerine/= KOYU VE SIK YAPMA, BİR SIVIYI KOYULAŞTIRMA | DOKUMA VE SÂİREYİ SIKLAŞTIRMA | ŞEFFAFLIĞINI GİDERME | YIĞMA, TOPLAMA


- TEKSİR ETMEK değil/yerine/= ÇOĞALTMAK


- TEKSİR[Ar.] değil/yerine/= ÇOĞALTI


- TEKTİR ile/değil TEKDİR

( Tek olduğunu belirtme, kesinleştirme. İLE/DEĞİL Azarlama. )


- TEKTORİYA/TECTORIA[İng.] değil/yerine/= ÇADIR


- TEKZİP[Ar.] değil/yerine/= YALANLAMA


- TELÂFFUZ ETMEK değil/yerine/= SESLETİMLEMEK


- TELÂFFUZ[Ar.] değil/yerine/= SÖYLEN(/Y)İŞ


- TELÂFÎ[Ar.] değil/yerine/= GİDERME


- TELÂFİSİ ZOR değil/yerine/= GİDERMESİ GÜÇ


- TELÂKİ[Ar. < LİKA] değil/yerine/= KAVUŞMA


- TELANJİYEKTAZİ/TELANGİECTASIA[İng.] değil/yerine/= KILCAL DAMAR GENİŞLEMESİ


- TELÂŞ (ETMEK) değil/yerine/= İVİŞ/LENMEK


- TELÂŞ ile/değil/yerine/>< GAİLE/UĞRAŞ


- TELÂŞE NÂZIRI değil/yerine/= İVİŞ BAKANI


- TELA'SÜM[Ar.] değil/yerine/= KEKELEME

( Yanıt verilecek yerde veremeyip kekeleme. | Saçmasapan yanıt verme, kemküm etme. | Dil dolaşma. )


- TELÂZUM[Ar.] değil/yerine/= BİRBİRİNİ GEREKTİRME İLİŞKİSİ


- TELEASISTANS/TELE-ASISTANS[İng.] değil/yerine/= UZAKTAN YARDIM


- TELEFON[Fr./İng.] değil/yerine/= SES İLETİR


- TELEFON değil/yerine/= ÜNDEK


- TELEK ile/ve/değil ÖRTÜ


- TELEKOMÜNİKASYON değil/yerine/= UZİLETİŞİM


- TELEKONSÜLTASYON/TELECONSULTATION[İng.] değil/yerine/= UZAKTAN DANIŞIM


- TELEMENTÖR/TELE-MENTOR[İng.] değil/yerine/= UZAKTAN YÖNDER


- TELEMETRİ/TELEMETRY[İng.] değil/yerine/= UZAKTAN ÖLÇÜM


- TELEMONİTÖRİZASYON/TELEMONITORING[İng.] değil/yerine/= UZAKTAN İZLEM


- TELEOLOJİ[İng.] değil/yerine/= EREKBİLİM


- TELEOLOJİ değil/yerine/= EREKGÖRÜ


- TELEOLOJİ/K değil/yerine/= EREKGÖRÜ/SEL


- TELEPATİ değil/yerine/= UZADUYUM


- TELERADYOGRAFİ/TELERADIOGRAPHY[İng.] değil/yerine/= UZAKTAN X-IŞINLI GÖRÜNTÜLEME


- TELESAĞLIK/TELE-HEALTH[İng.] değil/yerine/= UZAKTAN SAĞLIK


- TELETIP/TELEMEDICINE[İng.] değil/yerine/= UZAKTAN TIP


- TELEVİZYON (İZLEMEK)
ile/ve/değil/yerine/><
KİTAP (OKUMAK)

( )


- TELEVİZYON[Fr./İng.] ile/ve/değil/yerine GÖSTERGE/GENEL AĞ/İNTERNET[İng.]

( BİZİM ÇOCUKLARIN PUTU
KÖŞEDEKİ KARAKUTU
EHL-İ KÜFÜR ÇEKTİ ŞUTU
KALEMİZE GOL EYLEDİ )

( Gün boyunca televizyon izlesen, bir sayfa kitap okumak kadar değeri/etkisi/katkısı olmaz. )

( Vericiden iletilen dalgaların görüntü ve ses olarak görünmesini ve duyulmasını sağlayan aygıt, televizyon alıcısı. İLE Bilgisayar ağlarının birbirine bağlanması sonucu ortaya çıkan, herhangi bir sınırlaması ve yöneticisi olmayan uluslararası bilgi iletişim ağı. )


- TELEVİZYON ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KANAL

( Kişi. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Kavram. )


- TEL'ÎN[Ar.] değil/yerine ANLAYIŞ/HOŞGÖRÜ


- TELİN[Ar.] değil/yerine/= KARGIMA, KARGIŞ

( !Kargıma, lânet okuma, lânetleme. )


- TELKİH[Ar.] değil/yerine/= AŞILAMA


- TELKİN değil/yerine/= SÖZGÜ


- TELKÎN[Ar.] ile/değil/yerine/= TALKIN

( Bir duyguyu, bir düşünceyi aşılama. İLE/DEĞİL/YERİNE/= Ölü gömüldükten sonra, mezar başında, imamın söylediği (dinî) sözler. )


- TELKİN ile/ve/değil/||/<>/> TERCİH


- TELKİN ile/değil TESKİN


- TELMİH[Ar.] ile/ve/değil/||/<> TEŞBİH[Ar.]


- TELVİS[Ar.] değil/yerine/= KİRLETME


- TEMA[İt.]/THEMA[İng.] değil/yerine/= ANA DÜŞÜNCE, İZLEK

( Bir sanat yapıtında, işlenilen, geliştirilen ana düşünce. )


- TEMÂRUZ[Ar. < MARAZ] değil/yerine/= SAYRIMSAMA, KENDİNİ HASTA GİBİ GÖSTERME


- TEMARUZ/SIMULATION, MALINGERING[İng.] değil/yerine/= SAYRIMSAMA


- TEMAS ETMEK değil/yerine/= DEĞİNMEK


- TEMAS ETMEK değil/yerine/= GÖRÜŞMEK


- TEMAS[Ar.]/KONTAK[Fr./İng. < CONTACT] değil/yerine/= DEĞME/DOKUNMA, BAĞLANTI

( Karşıt elektrik taşıyan iki maddenin birbirine dokunması. | Motorlu araçları çalıştırmaya yarayan düzenek. | Bağlantı, ilgi. | Akıl sağlığı yerinde olmayan, dengesiz. )


- TEMAS[Ar.] değil/yerine/= DEĞME/DEĞİNTİ/DOKUNMA/DOKUNUŞ


- TEMAS[Ar.] değil/yerine/= DEĞME, DOKUNMA | İLİŞKİ | BAĞLANTI

( Değme, değinti, dokunma, dokunuş. | Buluşup görüşme, ilişki kurma, ilişki. | Değinme, sözünü etme. | Gidip gelme, ulaşım, bağlantı. )


- TEMAS değil/yerine/= GÖRÜŞME


- TEMAYÜL" (ETMEK/EDEMEMEK) ile/değil TAHAYYÜL (ETMEK/EDEMEMEK)


- TEMÂYÜL/MÜTEMAYİL değil/yerine/= EĞİLİM/Lİ


- TEMAYÜL ile/değil TEAMÜL

( Eğilim/yönseme. İLE/DEĞİL Bir yerde öteden beri olagelen davranış. | Tepkime. | Uygulama/pratik. )


- TEMÂYÜL[Ar.] değil/yerine/= YÖNSEME/EĞİLİM

( Belirli bir amaca ya da sonuca yönelen, etkinliğe dönüşmeyen etki gücü. )


- TEMBEL ile/değil/yerine/>< DERTLİ

( Uyanık iken uyuyan. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Uykudayken uyanan. )


- TEMBEL ile/ve/değil/||/<>/< HANTAL


- TEMBEL değil/< HAREKETE GEÇİRİLEMEYEN


- TEMBEL/SALPA/SALPAK değil/yerine/= UYUŞUK


- TEMBELEMEK" değil TENBİH


- TEMBELLİK ile/ve/değil ALIŞKANLIK


- TEMBELLİK ile/değil/yerine/>< DAYANÇ/SABIR


- [ne yazık ki]
TEMBEL/LİK ile/ve/değil/||/<> ELİNDEKİNİN DEĞERİNİ BİLMEZ/LİK


- TEMBELLİK ile/ve/<>/değil İŞ BEĞENMEMEZLİK