Bağlaçlı
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 46.491 başlık/FaRk ile birlikte,
46.491 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(89/187)
- JAPONE -ile
( [Uzun kollu kadın giysisi için] Omuz kesimi olmayan, bol ve geniş. | [Kadın giysisi için] Kolsuz. )
- JARGON ile ARGO
- JASPER ile/||/<> ONİKS
( Kırmızı, sarı ve kahverengi renklerde olabilir. İLE/||/<> Siyah ve beyaz şeritlere sahiptir. )
- JASPER ile/||/<> SPİNEL
( Kırmızı, sarı ve kahverengi renklerde olabilir. İLE/||/<> Çeşitli renklerde bulunabilen bir mineral. )
- YANILSAMA:
JASTROW ile/ve/||/<> PUNZO
- JAVA ile/ve AJAX
( ... İLE/VE Asynchronous Java Application and XML )
- JAZZ ile/ve BLUES
- JEAN JACQUES ROUSSEAU ile/ve JACQUES COUSTEAU
( ... İLE/VE Deniz araştırmacısı, okyanusbilimci, kaptan. )
( [vefât] 02 Temmuz 1778 İLE/VE 25 Haziran 1997 )
- JEAN-BAPTISTE LAMARCK ile/ve/||/<>/> CHARLES DARWIN ile/ve/||/<>/> THOMAS HENRY HUXLEY
( 01 Ağustos 1744 - 18 Aralık 1829 İLE/VE/||/<>/> 12 Şubat 1809 - 19 Nisan 1882 İLE/VE/||/<>/> 04 Mayıs 1825 - 29 Haziran 1895 )
- JEITA MAĞARALARI'NIN KEŞFİ:
1836 ile/ve/<> 1958
( Alt katı. İLE/VE/<> Üst katı.
[Beyrut'un başkentine 20 km. mesafede]
[Dünyanın 8 m.lik en uzun sarkıtı da bu mağaradadır.] )
( 6.2 km. İLE/VE/<> 9 km. )
- AKÜ:
JEL ile/ve/||/<> KURU
- JELATİN[Fr.] ile JELOZ[Fr.]/AGARAGAR[Malaya dilinden]
( Daha çok hekimlikte kullanılan, bitkisel yosunlardan elde edilmek üzere sınırlanması gereken, saydam, renksiz, kokusuz bir madde. İLE Deniz yosunlarından çıkarılan, beslenme endüstrisinde, hekimlikte ve bakteriyolojide kullanılan, bir tür jelatin. )
- JENGELE[Fars.] ile ÇATAL TIRNAKLI HAYVAN
( Çatal tırnaklı hayvan. )
- JEOBİYOLOJİ ile/ve/<> JEOBOTANİK
( Canlı maddenin evrimini inceleyen bilim dalı. İLE/VE/<> Bitkilerin dağılımını inceleyen bilim. )
- JEODEZİ ile JEODİNAMİK ile JEOMORFOLOJİ
( Yerölçüm bilimi. İLE Yer kabuğundaki değişimleri inceleyen bilim. İLE Yerbiçim bilimi. )
- JEODİNAMİK ile/ve/<> JEOFİZİK ile/ve/<> JEOKİMYA ile/ve/<> JEOLOJİ[Fr. < Yun. GEO: Yer. | LOGOS: Bilim.] ile/ve/<> JEOMORFOLOJİ
( İç [volkan, deprem vb.] ve dış (aşınma) etkenlerle yerkabuğunda oluşan değişikliklerin incelenmesi. İLE Yeryuvarlağını ve atmosferi etkileyen, doğal fiziksel olayların incelenmesi. İLE Yerkabuğunu oluşturan kimyasal öğelerin tümü. İLE Yerbilim. İLE Yeryüzünün engebelerini ve aşınma ile ilgili gelişimleri inceleyen bilim. )
- JEOLOJİ ile/ve/<> HİDROJEOLOJİ
( ... İLE/VE/<> Yeraltı sularının araştırılmasını ve elde edilmesini inceleyen yerbilim kolu. )
- JEOPOLİTİK ile/ve/||/<> JEOEKONOMİK ile/ve/||/<> TEOPOLİTİK ile/ve/||/<> TEOEKONOMİK ile/ve/||/<> HİDROPOLİTİK ile/ve/||/<> HİDROEKONOMİK
- JEOTERMAL ile/||/<> BİYOKÜTLE
( Jeotermal yer ısısı İLE biyokütle organik yakma/gaz. )
( Formül: Magma İLE karbon döngü )
- JEREMY BENTHAM ile/ve/||/<>/> JAMES MILL ile/ve/||/<>/> JOHN STUART MILL
( 15 Şubat 1748 - 06 Haziran 1832 İLE 06 Nisan 1773 - 23 Haziran 1836 İLE 20 Mayıs 1806 - 08 Mayıs 1873 )
- JERSEY ADASI ile/ve/<> GUERNSEY
( Victor Hugo, Jersey Adası'nda, kanal adalarından olan Guernsey'e sürgüne gönderilmiştir ve ünlü kitabı "Sefiller"i burada kaleme almıştır.[1850] )
- JERUSALEM -ile
( ÇİFTE(İÇ VE DIŞ) BARIŞ )
- JEST ile/ve/||/<> MİMİK
- JİGOLO ile DREAMBOY
- JİGOLO ile/değil GENÇ SEVGİLİ
- JÎK -ile
( YAĞMUR DAMLASI )
- JİK ile/ve KAR TANESİ
( Yağmur damlası. İLE/VE ... )
( ... vs./and SNOWFLAKE )
- JİLET ile/ve/||/<> BALTA
( Keskindir ama odunu parçalayamaz/kesemez. İLE/VE/||/<> Güçlüdür ama traş edemez. )
(
)
- JİLET ile NEŞTER/BİSTURİ
- JİLET[İng. GILETTE] ile JİLE[Fr. GILET < İsp. JILECO < Tr. YELEK]
( İnce çelikten yapılmış, genellikle iki ağızlı keskin tıraş bıçağı. İLE Daha çok kadınların giydiği yelek. )
- JIM CROW YASALARI ile NÜRNBERG YASALARI
- JİMNOSPERM ile/||/<> ANJİOSPERM
( Jimnosperm çıplak tohum kozalak İLE anjiosperm kapalı meyve. )
( Formül: Naked İLE enclosed seed )
- JİNEKOLOJİ/NİSAİYE[Ar.] -ile
( Dişil organizmasını inceleyen bilim dalı, nisaiye. )
- JİNEKOMASTİ ile/||/<> MASTEKTOMİ
( Erkeklerde meme dokusunun olağandışı büyümesi. İLE/||/<> Meme dokusunun cerrahi olarak çıkarılması. )
- JİVA, JİVATMAN -ile
( Kişisel özvarlık. Bireysel ruh. Vedanta'ya göre jiva, atman'ın gövde, duyular ve zihinle özdeşleşme yanılgısı sonucu olarak varlık kazanır. Atmanyapan kimse olma, jiva'dır. )
- JNANA[Sansk.](CHIH[Çince]) -ile
( Saf bilinç. )
- JODO[Jap.] -ile
( Arık Ülke Budizmi. Amida Buda'nın adını içtenlikle, inanla ananların öldükten sonra tekrar doğacaklarına inandıkları cennet. bkz. Amida )
- JOHANN SEBASTIAN BACH ile CARL PHILIPP EMANUEL BACH
( 31 Mart 1685 - 28 Temmuz 1750 ile 08 Mart 1714 - 14 Aralık 1788 )
- JOHN BELL ile/ve/||/<>/< DAVID BOHM ile/ve/||/<>/< EPR
( 1963 ile/ve/||/<>/< 1950 ile/ve/||/<>/< 1935 )
- JOHN BOWLBY ile/ve/||/<>/> MARY AINSWORTH ile/ve/||/<>/> MARY MAIN
( 1907 - 1990 ile/ve/||/<>/> 1913 - 1999 ile/ve/||/<>/> 1943 - 2023 )
- JOHN LOCKE ile/ve/||/<>/> ALEXANDER VON HUMBOLDT ile/ve/||/<>/> MARTIN HEIDEGGER ile/ve/||/<>/> FERDINAND DE SAUSSURE ile/ve/||/<>/> LUDWIG WITTGENSTEIN ile/ve/||/<>/> JACQUES DERRIDA
( 29 Ağustos 1632 - 28 Ekim 1704 İLE/VE/||/<>/> 14 Eylül 1769 - 06 Mayıs 1859 İLE/VE/||/<>/> 26 Eylül 1889 - 26 Mayıs 1976 İLE/VE/||/<>/> 26 Kasım 1857 - 22 Şubat 1913 İLE/VE/||/<>/> 26 Nisan 1889 - 29 Nisan 1951 İLE/VE/||/<>/> 15 Temmuz 1930 - 09 Ekim 2004 )
- JOSEPH JOHN THOMSON ile/ve/||/<>/> GEORGE PAGET THOMSON
( [Nobel Fizik Ödülü'nü ...]
Elektronların, parçacık olduğunu göstererek kazandı.[1906] İLE/VE/||/<>/> Elektronların, dalga biçiminde olduğunu göstererek kazandı.[1937] )
( 18 Aralık 1856 - 30 Ağustos 1940 İLE/VE/||/<>/> 03 Mayıs 1892 - 10 Eylül 1975 )
( Babası. İLE/VE/||/<> Oğlu. )
(
)
- JOSEPH PULITZER ile GEORGES POLITZER
( 10 Nisan 1847 - 29 Ekim 1911 ile 03 Mayıs 1903 - 23 Mayıs 1942 )
- JOSEPHSON ETKİSİ ile/||/<> TÜNEL ETKİSİ
( Josephson süperiletken tünelleme, normal kuantum tünelleme. )
( Formül: I = I_c sinφ İLE I ∝ e^(-2κd) )
( Brian Josephson tarafından 1962 yılında keşfedildi/formüle edildi. )
- JOSEPHSON JUNCTİON ile/||/<> TUNNEL JUNCTİON
( Josephson junction süperiletkenler arası Cooper çift tünellemesiyken İLE tunnel junction normal elektron tünellemesidir )
( Formül: AC Josephson effect )
- JOULE-THOMSON İLE ADİABATİK SOĞUMA İLE LAZER SOĞUTMA ile/||/<> SOĞUTMA MEKANİZMALARI
( Farklı soğutma yöntemleri. )
( Formül: μ_JT = (∂T/∂P)_H )
- .jpg ile/ve/||/<>/> .png
( Web ortamında daha fazla performans gösterir ve daha çok kullanılan biçimdir.[Transparan özelliği yoktur.][1986] İLE/VE/||/<>/> Arkaplan görselleri ve desenlerinde PNG biçimli görseller yeğlenilir.[Transparan özelliği vardır.][Logo ve ikon yapımında yeğlenilir.][Genellikle daha nitelikli olduğundan, JPG'den boyut olarak daha büyüktür.][1990] )
- JUGGLING ile/ve/||/<>/> JOGGLING
- JÜL ile JÜLÎDE
( Büklüm, kıvrım. İLE Karmakarışık, dağınık saç. )
- JUL[Fizik bilgini Joule'ün adından] ile/ve/<>/> KİLOJUL
( Bir cisim üzerine uygulanan bir nevtonluk kuvvetin uygulama noktasını, kendi doğrultusunda bir metre değiştiren iş birimi. [ 1J = .239 cal | 1cal = 4.184 ] İLE/VE/<>/> Bin jul değerinde iş birimi. )
( 1 JOULE = ENERJİ )
( JOUL: Nesnenin, yerkeçimi karşısındaki 1 m. aşağı inişiyle oluşan 1 derecelik enerji. )
( J sembolü ile gösterilen joule; Uluslararası Birim Sistemi'nde enerji, iş ya da ısı miktarından türetilmiş bir birimdir. Bir metre üzerinden, bir newton'luk kuvvet uygulanarak harcanan enerjiye ya da bir saniye içinde bir ohm'luk bir direnç üzerinden geçen bir amperlik elektrik akımına eşittir. )
( ENERJİNİN KORUNUMU - JOULE )
( 1 kilojoule [kJ] = 1000 joule [J]
1 kilowatt-hour [kW*h] = 3600000 joule [J]
1 watt-hour [W*h] = 3600 joule [J]
1 calorie (nutritional) = 4186.8 joule [J]
1 horsepower (metric) hour = 2647795.5 joule [J]
1 Btu (IT) [Btu (IT), Btu] = 1055.05585262 joule [J]
1 Btu (th) [Btu (th)] = 1054.3499999744 joule [J]
1 gigajoule [GJ] = 1000000000 joule [J]
1 megajoule [MJ] = 1000000 joule [J]
1 millijoule [mJ] = 0.001 joule [J]
1 microjoule [µJ] = 1.0E-6 joule [J]
1 nanojoule [nJ] = 1.0E-9 joule [J]
1 attojoule [aJ] = 1.0E-18 joule [J]
1 megaelectron-volt [MeV] = 1.6021766339999E-13 joule [J]
1 kiloelectron-volt [keV] = 1.6021766339999E-16 joule [J]
1 electron-volt [eV] = 1.6021766339999E-19 joule [J]
1 erg = 1.0E-7 joule [J]
1 gigawatt-hour [GW*h] = 3600000000000 joule [J]
1 megawatt-hour [MW*h] = 3600000000 joule [J]
1 kilowatt-second [kW*s] = 1000 joule [J]
1 watt-second [W*s] = 1 joule [J]
1 newton meter [N*m] = 1 joule [J]
1 horsepower hour [hp*h] = 2684519.5368856 joule [J]
1 kilocalorie (IT) [kcal (IT)] = 4186.8 joule [J]
1 kilocalorie (th) [kcal (th)] = 4184 joule [J]
1 calorie (IT) [cal (IT), cal] = 4.1868 joule [J]
1 calorie (th) [cal (th)] = 4.184 joule [J]
1 mega Btu (IT) [MBtu (IT)] = 1055055852.62 joule [J]
1 ton-hour (refrigeration) = 12660670.23144 joule [J]
1 fuel oil equivalent @kiloliter = 40197627984.822 joule [J]
1 fuel oil equivalent @barrel (US) = 6383087908.3509 joule [J]
1 gigaton [Gton] = 4.184E+18 joule [J]
1 megaton [Mton] = 4.184E+15 joule [J]
1 kiloton [kton] = 4184000000000 joule [J]
1 ton (explosives) = 4184000000 joule [J]
1 dyne centimeter [dyn*cm] = 1.0E-7 joule [J]
1 gram-force meter [gf*m] = 0.00980665 joule [J]
1 gram-force centimeter = 9.80665E-5 joule [J]
1 kilogram-force centimeter = 0.0980665 joule [J]
1 kilogram-force meter = 9.8066499997 joule [J]
1 kilopond meter [kp*m] = 9.8066499997 joule [J]
1 pound-force foot [lbf*ft] = 1.3558179483 joule [J]
1 pound-force inch [lbf*in] = 0.112984829 joule [J]
1 ounce-force inch [ozf*in] = 0.0070615518 joule [J]
1 foot-pound [ft*lbf] = 1.3558179483 joule [J]
1 inch-pound [in*lbf] = 0.112984829 joule [J]
1 inch-ounce [in*ozf] = 0.0070615518 joule [J]
1 poundal foot [pdl*ft] = 0.04214011 joule [J]
1 therm = 105505600 joule [J]
1 therm (EC) = 105505600 joule [J]
1 therm (US) = 105480400 joule [J]
1 Hartree energy = 4.3597482E-18 joule [J]
1 Rydberg constant = 2.1798741E-18 joule [J] )
- JUNG ile JUNG
- JUPİTER ile/||/<> UYDU
( Jupiter uydularının keşfi )
( Galileo Galilei tarafından 1610 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1564-1642) (Ülke: İtalya) (Alan: Fizik, Astronomi) (Önemli katkıları: Teleskop, Jüpiter uyduları, serbest düşme) )
- JÜPİTER/GALILEO UYDULARI:
IO ile/ve/||/<> EUROPA ile/ve/||/<> GANYMEDE ile/ve/||/<> CALLISTO
- JURO[Juro özel adından] -ile
( İkinci çağın triasla kretase arasında kalan dönemi. )
- JUS COGENS ile/ve/||/<> OBLIGATIO ERGA OMNES ile/ve/||/<> OPINIO JURIS
( Hukukta en üst kurallar. İLE/VE/||/<> Uluslararası hukuk açısından, devletlerin uymakla ve gözetmekle yükümlü olduğu kurallar. | "Herkese karşı hak". İLE/VE/||/<> Davranışın, bir hukukî zorunluluk oluşturduğunun kanaati. | Devletlerin, bir uygulamasının, örf ve âdet hukuku kuralı durumuna "ge(tiri)lmesi". | Devletlerin, işlem ve eylemlerinin, hukukî olması zorunluluğu. )
- JUVENİLE BEHÇET ile/||/<> ERİŞKİN BEHÇET
( Juvenile Behçet 16 yaş öncesi başlar İLE erişkin Behçet 20-40 yaş arası başlar. Juvenile formda nörolojik tutulum daha sık İLE erişkinde vasküler tutulum daha yaygındır. İkisi de benzer tanı kılavuzları İLE juvenile form daha agresif tedavi gerektirir. )
( Hulusi Behçet tarafından 1937 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1889-1948) (Ülke: Türkiye) (Alan: Dermatoloji, İmmünoloji) (Önemli katkıları: Behçet hastalığını 1937 yılında tanımladı. Üçlü semptom kompleksini (ağız yaraları, genital yaralar, göz iltihabı) bir hastalık olarak ortaya koydu. İsmini taşıyan ilk Türk doktor.) )
- K-THEORY ile/||/<> COBORDİSM
( K-theory vektör bundle İLE cobordism manifold sınır. )
( Formül: Vector bundles İLE manifold boundaries )
- K ile G
- K ile K ile KA/KE ile KU
( Türk abecesinin on dördüncü harfi. İLE Potasyumun simgesi. İLE Türk abecesinin on dördüncü harfinin okunuşu. İLE Kurçatovyumun simgesi. )
- KA -ile
( Astral Nur, Kalp. )
- ...KA... ile/ve/değil/||/<>/> ...KÂ...
( İkamet, istikamet, tekabül, mukabil, enkaz/ı, erkan. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Tekâmül, kâğıt, erkân, iskân, eşkâl. )
(
)
- KAABE KAVSEYN -ile
( İki yay, iki kaş arası. )
- KAÂT ile/||/<> OYMA AJUR
( Oyma. Herhangi bir biçim ya da yazının kâğıttan oyarak çıkarılmasıyla oluşturulan bir süsleme sanatı. Oyulup çıkarılarak başka yere yapıştırılır.["Erkek oyma", oyulan bölüme ise "dişi oyma" denilir.] İLE/||/<> Delikli olarak uygulanan süsleme biçimi. )
- KAB[Ar.] ile KÂ'B[Ar.]
( Uzaklık, mesafe. İLE Topuk kemiği, aşık kemiği. | Tavla zarı. | Sekiz köşeli, sekiz yüzlü nesne. | Küp. )
- KABA (DİL) ile/ve/değil ORTALAMA (DİL)
- KABA OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KİTABIN ORTASINDAN KONUŞMAK
- [ne yazık ki]
"KABA" ile/ve/||/<> "ÇİĞ"
- KABA ile/değil/yerine ENGİN
- KABA ile/ve/değil/<> GELİP GEÇİCİ
- KABA ile/ve/||/<>/> KUBAT
( ... İLE/VE/||/<>/> Kaba, biçimsiz. | Davranışları kaba olan. )
- KABACA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ANA HATLARIYLA
- KABACA ile/değil/yerine ÖZETLE
- KABADAYI ile PALİKARYA[Yun.]
( ... İLE Kabadayı Rum delikanlısı. | [yererek] Yunan. )
- KABAHAT, ...:
SENDE ile/ve/değil/yerine/ne yazık ki/||/<>/< SENİ SEVENDE
- KABÂHAT ile/değil/yerine/= SUÇ
( Uygunsuz hareket, çirkin, yakışıksız davranış, suç, kusur, töhmet. | Hafif hapis, para cezası ya da meslek ve sanattan alıkonulma ile cezalandırılan suç. İLE Törelere, ahlâk kurallarına aykırı davranış. | Yasalara aykırı davranış. )
- KABAK GİBİ ile/ve/||/<> TABAK GİBİ
- KABAK ile ARMUT KABAĞI
( Kabakgillerden, sürüngen gövdeli, sarı çiçekli, birçok türü olan bir bitki. | Bu bitkinin türlerine göre yemeği ve tatlısı yapılan ürünü. | Kabak kemane. | Ham, tatsız kavun, karpuz. | Tüysüz, dazlak. | Dişleri aşınarak yüzeyi düzleşmiş olan taşıt lastiği. | Bilgisiz, görgüsüz, kaba. | Kısa boynuzlu hayvan. İLE Ürünü, armut biçiminde olan bir süs kabağı. )
( CUCURBITA cum ... )
- KABAK ile ASMA KABAĞI
( Kabakgillerden, sürüngen gövdeli, sarı çiçekli, birçok türü olan bir bitki. İLE Kabakgillerden, sürüngen ya da sarılgan, mevsimlik bir tür kabak. | Bu kabağın ince uzun, sebze olarak kullanılan ürünü. )
( CUCURBITA cum LAGENERIA VULGARIS )
- KABAK ile BALKABAĞI/HELVACIKABAĞI/KESTANEKABAĞI
( Kabakgillerden, sürüngen gövdeli, sarı çiçekli, birçok türü olan bir bitki. | Bu bitkinin türlerine göre yemeği ve tatlısı yapılan ürünü. | Kabak kemane.Ham, tatsız kavun, karpuz. | Tüysüz, dazlak. | Dişleri aşınarak yüzeyi düzleşmiş olan taşıt lastiği. | Bilgisiz, görgüsüz, kaba. | Kısa boynuzlu hayvan. İLE Kabakgillerden, tatlısı yapılan, dışı boz, içi sarı renkli, iri bir kabak türü. )
( SQUASH vs. PUMPKIN, WINTER SQUASH )
( CUCURBITA cum CUCURBITA MAXIMA/PEPO )
- KABAK ile İTHIYARI/ACIHIYAR/ACIELMA/EBUCEHİLKARPUZU
( ... İLE Kabakgillerden, elma büyüklüğündeki meyvesi çok acı ve iç sürdürücü bir bitki. )
( ... cum CITRULLUS COLOCYNTHIS )
- KABAK ile JACKFRUIT
( ... İLE Tayland'da yetişen, iri kabağa benzeyen bir meyve.[Dünya üzerinde ağaçta yetişen en büyük meyvedir.] )
- KABAK ile SAKIZKABAĞI
( CUCURBITA cum CUCURBITA PEPO )
- KABAK ile SU KABAĞI
( Kabakgillerden, sürüngen gövdeli, sarı çiçekli, birçok türü olan bir bitki. | Bu bitkinin türlerine göre yemeği ve tatlısı yapılan ürünü. | [müzik] Kabak kemane. | Ham, tatsız (kavun, karpuz). | Tüysüz, dazlak. | Dişleri aşınarak, yüzeyi düzleşmiş olan (taşıt lastiği). | Bilgisiz, görgüsüz, kaba. | Kısa boynuzlu hayvan. İLE Kabakgillerden, alt bölümü şişkin, birçok yerde kurutulup su kabı olarak kullanılan, bir tür asma kabağı, kantar kabağı. )
( CUCURBITA cum LAGENARIA VULGARIS )
- KABAK ile VEZİRKÜLÂHI
( Kabak kızartılmamalıdır. [Tüm özellikleri nitelikleri kaybolur.] )
- KABAKLAMAK ile KABAKLAŞMAK ile KABAKLIK
( Ağaçların gençleşmesi için dallarını budamak. İLE Saçları dökülmek, dazlaklaşmak. | Taşıt lastiklerinin, dişleri aşınıp yüzeyi düz bir duruma gelmesi. İLE Karpuz ya da kavunun ham olma durumu. | Başın tüysüz ya da dazlak olma durumu. | Bilgisizlik, görgüsüzlük. )
- KABALA[İng.] ile KABALA[Ar.]
( Doğaüstüyle ilişki kurma. | Yahudilerde, yazılı olarak konulmuş olan Tanrı kanunlarının yanında, ağızdan ağıza geçen din buyruklarının, İbrani felsefesinin ve efsane yazılarının tamamı. | Bu öğretinin yandaşlarının tamamı. İLE Götürü, toptan. )
- KABALA ile/ve STEGANOGRAFİ
( Yahudi bilgeliği, mistisizmi. İLE/VE Gizli yazı. )
- KABALA'DA:
SEFAR ile/ve SİPUR ile/ve SEFER
( Kabala'da üç temel kavram vardır: Sefar, Sipur, Sefer.
Sefar: Sayı, nicelik demektir. Sefar ya da nicelik varolanların birbiriyle ilişkisinde birinci durumda rol oynar, bu da sayıyla belirtilir. Daha sonra devinimi ve öteki nitelikleri gelir ki bunlar da sayıyla belirtilir.
Sipur: Söz ya da Logos anlamına gelir. Her harf bir kuvveti işaret eder ve var olanlar, harflerden oluşan sözcüklerdir.
Sefer: Yazı demektir. Tanrının yazısından da evrende varolanları anlamak gerekir. Tanrının düşüncesi bu varolanların anlamıdır. )
( Kabala İşlemleri: Themuria, Gematria, Notaria. Themuria: Kutsal sayılan sözcüklerdeki harflerin yerini değiştirerek yeni sözcükler elde etme yöntemidir. Gematria: Sözcükleri oluşturan harflerin sayısal değerlerinin toplamının hesaplanmasıdır. Notaria: Sözcüklerin kökeni olan harflerden sayı değerleri yoluyla yeni sözcükler türetmektir. )
( Kabala'da varlığın en genel ve bütünsel biçimlerine ise Sefirot(Sephirot) adı verilir. )
( Zohar Nur anlamına gelir ve Zohar öğretisi mistik tefekkür ve deneyim yoluyla nura kavuşma, varlık birliğinin insanda gerçekleştirilmesidir. Kabala, bu öğretinin kabul edilmesi, içselleştirilmesi anlamına gelir. )
( Kabala'da harfler sayılarla eşleştirilmiş ve birtakım tanrısal isimlerin harflerinin yerleri değiştirilerek belirli matematiksel kurallara göre anlam türetmelerine gidilmiştir. )
- KABALAK ile KABALAK
( Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı ordusunda kullanılmış olan, şapkaya benzeyen bir başlık türü. İLE Kabak yaprakları biçiminde etli ve tüylü yaprakları olan, kırlarda ve su kenarlarında yetişen bir bitki. )
- KABALIĞIM ile/ve/değil KALABALIKLIĞIM
- [ne yazık ki]
KABA/LIK ile/ve/||/<>/> ACIMASIZ/LIK
- KABA/LIK ile/ve/ya da ÇIKARCI/LIK
( GALÎZ[< GILZET] ile/ve/ya da ... )
- KABA/LIK ile/ve/değil/||/<> DOĞRUDAN SÖYLEMEK/SÖYLEYEN
- KABA/LIK ile/ve SAÇMA/LIK
- KABA/LIK ile/ve/değil/<> SAF/LIK
- KABAN[Erm.] ile KABAN[Fr. < CABAN]
( Dik yokuş. | Tepe. İLE Çeşitli kumaşlardan yapılmış, kalçaya kadar inen ve paltoya benzeyen üst giysisi. )
- KABARCIK ile İSİLİK/ISIRGIN
( PUSTULE vs. PRICKLY HEAT )
- KABARMA ile/ve/<> KÖPÜRME
- KABARTI ile KABARTMA
( Tümsek, çıkıntı, kabarmış yer. İLE Kabartma işi. | Bir biçimin ya da bir süslemenin düz yüzey üzerindeki çıkıntısı. | Kil, alçı, taş vb. işlenebilir gereçleri girintili çıkıntılı yüzeyler durumunda biçimlendirerek yapılan yapıt, rölyef. | Kabartılarak yapılan. )
- KABARTMA TOZU ile SODYUM BİKARBONAT
( BAKING POWDER vs. BAKING SODA )
- KABBALAH:
KABIN İLMİ ile/ve/<> KABUL İLMİ
- KÂ'BE -ile
( MÜSLÜMANLARIN HACI OLMAK ÜZERE BELİRLİ ZAMANDA GİDİP ZİYÂRET ETTİKLERİ YER | MÜSLÜMANLARIN NAMAZA BAŞLARKEN YÖNELDİKLERİ TARAF | KÜP TAŞ )
- KÂBE ile/ve/= ANITKABİR
- KÂBETULLAH -ile
( GÖNÜL )
- KABÎH[Ar.] ile VAHŞ[Ar.]
- Kâbil[aslı KÂBÜL] ile Kabîl["ka" uzun okunur] ile KABÎL[Ar. < KABL] ile KABİL[Ar. < KABUL]["ka" uzun okunur]
( Afganistan'ın başkenti. İLE Hz. Âdem'in büyük oğlu olup kardeşi Hâbîl'i öldürmüştür. İLE Sınıf, tür/nev. | Türlü, gibi. | Az/biraz önce. İLE Kabul eden/edici. | Olan/olabilir. )
- KÂBİL ile/ve/<> FAİL
- KABÎLE[Ar. çoğ. KABÂİL] ile KABİLE["ka" uzun okunur]
( Boy. İLE Hanım ebe. )
- KABİLE MENSUBİYETİ ile/ve YER MENSUBİYETİ
- KABİLE ile/ve/değil/||/<>/> KÖY
- KABİN[Fr. < CABINE] ile KABİNE[Fr. < CABINET]["KABİ:NE" değil KABİNE]
( Küçük, özel bölme. | Gemilerde, uçaklarda, uzay gemilerinde, küçük bölme. | Uçakta, yolcuların oturduğu bölüm. | Plajda, soyunma yeri. İLE Bakanlar Kurulu, hükûmet. | Hekim muayenehanesi. | Bölüm/kabin. | Tuvalet/helâ. )
- KABİNE ile KABİLE
( Yönetke. İLE Boy. )
- KÂBİR[Ar.] ile KABİR/KABR[Ar. çoğ. KUBÛR] ile KABL[Ar.]
( Büyük, ulu. İLE Gömüt, sin, mezar/lık, kabristan[Fars.]. İLE Ön, önce, öndeki, evvel/evvelki. )
- KABIZ[Ar. < KABZ]["ka" uzun okunur] ile KABIZA["ka" uzun okunur] ile KABZ[Ar.] ile KABZA[Ar.]
( Alan, tutan, kabzeden. | Peklik/kabızlık veren. | [anatomide] Sıkan, çeken. [KABZ >< BAST] İLE [anatomide] Büken.[: Oynak kemikler arasındaki açıları daraltan kasların genel adı.] İLE El ile tutma. | Avuç içine alma, kavrama. | Azrâil tarafından ruh teslim alınma, ölme. | Peklik, amelsizlik, kabız. İLE Tutacak/tutamak yeri, sap. )
- KABIZLIK/İNKIBAZ/KONSTİPASYON ile/||/<> SÜRGÜN/DİYARE/İSHAL
( Bağırsak devimlerinin yavaşlaması ve kabızlık. İLE/||/<> Sık ve sulu dışkılama. )
- KABIZLIKTA:
PRE-BİYOTİK ile/ve/<> PRO-BİYOTİK
( SEMBİYOTİK: İkisinin de biraradalığı. )
- KABUĞUNA ÇEKİLMEK ile/değil/yerine/>< KABUĞUNU KIRMAK
- KABUK ile/ve/<> BADIÇ
( .. İLE/VE/<> Bakla, fasulye, bezelye gibi taze sebzelerde, içinde tohumların sıralanmış bulunduğu kabuk. )
- KABUK ile BAĞA
( ... İLE Deniz kaplumbağasının kabuğu. | Kaplumbağa kabuğu. | Ur. )
- KABUK ile/ve/||/<>/> KABUKLU
( Bir şeyin üstünü kaplayan ve onu dış etkilere karşı koruyan, kendiliğinden oluşmuş sertçe bölüm, kışır/kışr. | Ekmeğin, pişme sırasında içinden daha çok sertleşen dış bölümü. | Bir sıvı ya da gazı dıştan saran, sert katman. | Deri üzerinde bir yaranın ya da sivilcenin kurumasıyla oluşan sertçe bölüm. | Bir hayvanı dıştan örten kitinli, kalkerli, silisli, kemiksi ya da boynuzsu örtü, kavkı. İLE/VE/||/<>/> Kabuğu olan. )
- KABUK ile KUKUÇ
( ... İLE Şeftali, kayısı gibi meyvelerin çekirdeklerinin sert kabuğu. )
- KABUK ile/ve ÖZ
( KIŞR ile/ve CEVHER )
( COVER vs./and ESSENCE )
- KABUK ile ŞEYTANMİNARESİ
( ... İLE Bazı deniz böceklerinin koni biçimindeki kavkısı. )
- KABUK ile TOPUR
( ... İLE Kestanenin dikenli olan dış kabuğu. | Fındığın dışındaki yeşil kabuk. )
- KABUK ile/<> YALAMUK
( ... İLE/<> Çam ağacının reçineli kabuğu, soymuk. | Çam ağacının reçineli kabuğundan çıkan özsuyu. )
- KABUKİ ile/ve BUNRAKU
( Geleneksel Japon tiyatrosu. İLE/VE Kukla tiyatrosu. )
- KABUKİ ile/ve BUNRAKU
( Geleneksel Japon tiyatrosu. İLE/VE Kukla tiyatrosu. )
- KABUKLULAR:
İSTİRİDYE(SELCE[Ar.], SADEF[Fars.], OYSTER[İng.], OSTREA EDULIS[Lat.]) ile MİDYE/BELEHU'L-BAHR[Ar.]/MUSSEL[İng.] ile SHELL ile KTENIA ile LANGUST(İN)[Lat. PALINURUS VULGARIS] ile KARAVİDES(/KEREVİT) ile KRILL ile PAVURYA ile KARİDES[Yun.](SHRIMP) ile KREOPEK
( MISRÂ': İstiridye gibi deniz kabuklularından kabuklarının her biri. )
( İstiridyeler, doğal ortamlarında 80 yıla kadar yaşayabilirler. )
( İstiridyelerin bir inciyi tamamlamaları 15 - 20 yıllarını alır. [1 ton istiridyeden ancak 3 inci çıkar. Mükemmel küre biçiminde olma olasılıkları ise milyonda birdir.] )
(
)
- KABUL EDEMEMEK ile/ve/değil DİRENMEK
( BEKİNME: İnat etmek, direnmek. | Kapanma, tıkanma. )
- KABUL:
EDERSEN ile "ETMEZSEN"
( Ahbab. İLE Garib. )
- KABUL EDERSE/NİZ ile/ve/değil/yerine UYGUNSA/NIZ, UYGUN GÖRÜRSENİZ
- KABUL EDİLEMEZLİK ile/ve/<>/değil/yerine SİNDİRİLEMEZLİK
- KABUL ETMEK ile "BOYUN EĞMEK"
- KABUL ETMEK ile/ve/değil/yerine "GÖZE ALMAK"
- KABUL ETMEK ile GÜZEL GÖRMEK(TAHSÎN[< HÜSN])
( TO ACCEPT vs. TO SEE NICE )
- KABUL ETMEK ile/ve KATLANMAK
( ACCEPTANCE vs./and TO BEAR THE CONSEQUENCES )
- KABUL ETMEK ile/ve/değil/yerine TANIMAK
- KABUL ETMEMEK ile/ve/değil DAHA ÇOK YAKLAŞMASINI SAĞLAMAK
- KABUL ETMEMEK ile/değil/yerine/< FARKINDA OLMAK
- KABUL ETME(ME)K ile KATILMA(MA)K
( TO [NOT] ACCEPT vs. TO [NOT] AGREE WITH )
- KABUL ETME(ME)K ile ÖN PLANDA TUTMA(MA)K
( TO (NOT) ACCEPT vs. TO (NOT) TO (NOT) STAND/KEEP AT FRONT )
- KABUL GÖRME ile/ve/değil/||/<> ÖNDE YER ALMA
- KABUL İLİŞKİSİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YADSIMA İLİŞKİSİ
- KABUL ile/ve/<> DESTEK
- KABUL ile/ve EZBER
( Dönüştürücü. [Kalb/tekallüb] İLE/VE Kalbe yazmak. )
( ... ile/ve BERM[: Ezberleme, hatırda tutma.] )
( ACCEPTANCE vs./and MEMORIZING )
- KABUL ile/ve/değil/<> İÇSELLEŞTİRME
- KABUL ile/ve İNANCA
( ACCEPTANCE vs./and ASSURANCE )
- KABUL ile/ve/||/<>/>/< İTİBAR
( ... İLE/VE/||/<>/>/< Saygı gösterme. | Önem verme. | Onur/şeref, haysiyet. | Bir şeyin, gerçek değil kararlaştırılan değeri. | İbret alma. | [ticaret] Söz ya da imzanın değeri. [İng./Fr. CREDIT] | Değer. )
- İTİRAF ile/ve/değil/||/<>/< KABUL
( [not] CONFESS vs./and/but/||/<>/< ACCEPTANCE )
- KABUL ile/ve/<> KALIB KABUL ile/ve/<> KALIP
- KABUL ile/ve/||/<>/< MAKBUL
- KABUL ile/ve MERHAMET
( ACCEPTANCE vs./and MERCY )
- KABUL ile/ve/değil OYUN
( [not] ACCEPTANCE vs./and/but GAME )
- KABUL ile/ve/||/<>/< RIZÂ
- KABUL ile/ve/<> SIRADÜZEN/HİYERARŞİ
- KABUL ile SÖYLEM
- KABUL ile SÖYLEM
( ACCEPTANCE vs. DISCOURSE, DISSERTATION )
- KABUL ile TAYİN
- KABUL ile/değil/yerine TEMELLENDİRME
- KABUL ile/ve YADSIMA
( ACCEPTANCE vs. TO DENY/REJECT )
- KABULLEN(EBİL)MEK ile DAYANMAK/DAYANABİLMEK
( Her ne gelirse, sarsılmadan dayanmanın soyluluğu ve erdemi vardır fakat anlamsız işkence ve aşağılanmayı reddetmenin onurluluğu[vakarı] da vardır. )
( (ABLE) TO ACCEPT vs. (NOT ABLE) TO WITHSTAND
There is noble virtue in unshakable endurance of whatever comes, but there is also dignity in the refusal of meaningless torture and humiliation. )
- KABULLEN(E)MEMEK ile DAYAN(A)MAMAK
( NOT (ABLE) TO ACCEPT vs. NOT TO WITHSTAND )
- KABULLENMEK ile/ve/<> KOŞULLANMAK
- KABULLEN(ME)MEK ile "KATLAN(MA)MAK"
( TO (NOT) ACCEPT vs. TO (NOT) BEAR/STAND )
- KABUL/LER ile/ve/değil/<> GELENEK/LER
- KABULLER ile/ve/||/<> SINIRLAMALAR
- KABURGA ile GEĞREK
( ... İLE Yumuşak kaburga kemikleri. | Kaburganın alt yanında bulunan boşluklardan her biri. )
- KABURGALAR ile/ve UCLARI SERBEST OLAN 11. 12. KABURGALAR
( ADLÂ'[< DIL]: Kaburgalar. | Geometrik şekillerin kenarları. İLE/VE ... )
( RIBS/BREAST BONES vs./and FLOATIN RIBS )
- KABZ ile HABS
( El ilet tutma. | Avuç içine alma, kavrama. | Azrail tarafından ruh teslim alınma, ölme. | Peklik, kabız. İLE Hapis, alıkoyma, bir yere kapama, salıvermeme. | Tutma, zaptetme. )
- KABZ ile KABZ
( AVUÇ İÇİNE ALMA, EL İLE TUTMA, KAVRAMA | GÖNLE GELEN SIKINTI | HAK VÂRİDÂTINDAN KESİLEN ile AZRAİL TARAFINDAN RUH TESLİM ALINMA, ÖLME )
- KABZA ile/ve/||/<> BARÇAK
( ... İLE/VE/||/<> Kılıç kabzasının siperi. )
- KABZIMAL[Ar.] ile MADRABAZ[Fars.]
( Meyve sebze üreticileri ile satıcılar arasında, aracılık eden kişi. İLE Sebze, meyve gibi yiyecekleri, yerinden getirterek, toptan satan kişi. | Hile yapan, hileci. )
- KABZİYET ile GAZAP
( Allah'ın verdiği sıkıntı. İLE Kuldan kaynaklanan sıkıntı. )
- KAÇAK ile GİZLİ ile YERALTI
( ILLEGAL vs. SECRET/HIDDEN )
- KACAK ile KAÇAK
( Mutfak araçları, kap kacak. İLE Bir kapalı kaptan, bir borudan sızan gaz ya da sıvı. | Gizlice kaçırılmış olan mal ya da nesne. | Bağlı bulunduğu yerden ya da yasadan kaçan, uzaklaşan. | Yasaca yapılması yasak olan ya da yapılması için gerekli izin alınmayan. | Yasaca belirtilmiş gerekli gümrük ve vergileri ödenmeden bir yere sokulan ya da bir yerden çıkarılan. | Yasalara, kurallara uymayarak, gizlice. )
- KAÇAK ile KAÇIK ile KAÇINTI ile KAÇKIN
( Bir kapalı kaptan, bir borudan sızan gaz ya da sıvı. | Gizlice kaçırılmış olan mal ya da nesne. | Bağlı bulunduğu yerden ya da yasadan kaçan, uzaklaşan. | Yasaca yapılması yasak olan ya da yapılması için gerekli izin alınmayan. | Yasaca belirtilmiş gerekli gümrük ve vergileri ödenmeden bir yere sokulan ya da bir yerden çıkarılan. | Yasalara, kurallara uymayarak, gizlice. İLE İlmeği kaçmış (çorap vb.). | Bir yana kaçmış, kaymış. | Bazı davranışları dengesiz olan, zıvanasız. | Çorabın ilmeği kaçmış yeri. İLE Erken doğan kuzu. | Sızıntı, kaçak. İLE Bir yerden ya da bir işten kaçmış kişi. | Toplumdan uzak duran, toplum içine çıkmak istemeyen kişi. )
- KAÇAK ile KAÇKIN
- KAÇAMAK ile KAÇAMAK
( Hoş görülmeyen bir şeyi, ara sıra yapma. | Bir şeyi, belirli etmeden, gizlice yapmaya çalışma. | Bir şeyden kaçınma yolu. | Kaçılacak yer. | Başkalarına belirli etmeden, gizlice yapılan. İLE Mısır unundan yapılan yağlı bir yemek. )
- KAÇAN SEÇİLİM ile/||/<> İYİ GEN
( Kaçan Fisher pozitif geribildirim, iyi gen kalite. )
( Formül: Arbitrary İLE quality )
- KAÇAN ile/değil/yerine/>< KAZANAN
( Kazanamaz. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kaçmaz. )
- KAÇAN/LAR ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KALAN/LAR
- KAÇAN/LAR ile/ve/değil/yerine/>< KALAN/LAR
- KAÇILMAZ ile/değil KAÇINILMAZ
- KAÇINMA ile/ve/||/<>/> HOŞGÖRÜ ile/ve/||/<>/> TOPARLANMA
- KAÇINMA ile KAÇGÖÇ
( ... İLE Dinî bir yaklaşımla, müslüman kadınların, erkeklere görünmemeleri, birarada oturup konuşmaktan kaçınmaları. )
- ZAMAN:
"KAÇIP GİDEN" ile/ve/||/<>/> "ALIP GÖTÜREN"
- KAÇIRMAK ile "ISKALAMAK" ile "ES GEÇMEK"
- KAÇIRMAK ile KAYBETMEK
( TO MISS vs. TO LOSE )
- KAÇIRMAK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YETİŞEMEMEK
- KAÇIŞ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ARAYIŞ
- KAÇIŞ ile/değil/yerine/>< TANIM
- KAÇKAR DAĞLARI ile/ve KÜRE DAĞLARI
- KAÇKAR ile/değil KAŞKAR
- KAÇKARLAR ile/ve/||/<> KALÇARLAR
- KAÇKIN ile/ve/||/<> UÇKUN
- KAÇMA ile/ve/<> KENDİNDEN KAÇMA
( Geçenlerde, bir şair arkadaşımla konuşuyordum. İlk kez yurtdışına çıkmıştı. İzlenimlerini sorduğumda, kestirme bir yanıt verip "Dünyam daraldı" dedi. Bu sözüne şaşırdığımı görünce sözlerini sürdürdü. "Eskiden, kaçıp gideceğim yerlerin var olduğunu bilmek, bir ölçüde rahatlatıyordu beni. Fakat şimdi anladım ki, kaçıp gidilecek bir yer yokmuş." )
- KAÇMAK ile/ve/değil ANLAMSIZ/DEĞERSİZ BULMAK, DEĞER VERMEMEK
- KAÇMAK ile/ve/||/<>/> BAĞLANMAK
- KAÇMAK ile/ve/||/<> ÇAMURA YATMAK
- KAÇMAK ile/ve/değil/yerine (GERİ) ÇEKİLMEK
- KAÇMAK ile/ve/değil/yerine/<> GİTMEK
( Sevdiklerinle arana mesafe girdiği oranda, varış yerinin de hiçbir anlamı kalmaz. )
- KAÇMAK ile/değil HIZLI YÜRÜMEK/KOŞMAK
( ... ile/değil BESBESE )
- KAÇMAK ile/değil/yerine KAÇINMAK
( Tüm canlılarda. İLE/DEĞİL/YERİNE Hayvanlarda[kısmen] ve insanda. )
- KAÇMAK ile "KAÇMAK"
( Kendi anlamı. İLE İzin istemek/izin isteyerek/bildirerek ayrılma.(Deyim/argo). )
( Hızla koşup bir yere saklanmak. | Kimseye bildirmeden bulunduğu yerden ayrılmak, firar etmek. | Kendini göstermemek, rastlaşmamaya çalışmak. | Kaçınmak. | Gaz, sıvı vb. şeylerin sızması. | İpinin kopması. | Girmek. | Bir yana doğru kaymak. | Görünmeden gitmek, savuşmak, sıvışmak. | Hızlı koşmak. | Yok olmak. | Benzemek, andırmak. | Kaçgöçe uymak. | Kadının, yasalara ve aile isteklerine karşı gelerek evlenmek için evinden ayrılması. | Rengi ağarmak, uçmak. | Yarışçının ötekilerden hızla ayrılıp arayı açması. | Futbol ve basketbolda, engelleyen adamdan kurtulmak ya da pas alabilmek için boş alana koşmak. İLE ... )
- KAÇMAK ile/değil/yerine/>< KALMAK
- KAÇMAK ile/ve/değil/ne yazık ki KOLAYINA KAÇMAK
- KAÇMAK ile/ve SAKLANMAK
- | KAÇMAK ile/ve/ya da/||/<>/> SAVAŞMAK |
ile/ve/ya da/||/<>/>
DONAKALMAK
( [Olanaklar(ımız)/koşullar(ımız)/araçlar(ımız)]
| Yetmiyorsa, uygun değilse. İLE/VE/YA DA/||/<>/> Yetiyorsa, uygunsa. |
İLE/VE/YA DA/||/<>/>
İkisi arasında kalmış ya da hiçbir karar veremiyorsak. )
( | Sempatik. VE Sempatik. |
İLE/VE/YA DA/||/<>/>
Parasempatik. )
- KAÇMAK ile SIVIŞMAK/TÜYMEK/FIYMAK
- KAÇMAK ile/ve/değil/yerine ÜSTLENMEMEK
- KAÇMAK ile/ve/değil/yerine UZAK DURMAK
( UZAK DUR!
* Karnı tokken sızlanandan
* Zevk sürerken sıkılandan
* El içinde ağlayandan
* Dost sözünden gocunandan
* Kuşkusuyla buz tutandan
* Düşmanına dost durandan
* Suretiyle kandırandan
* Aynalardan kovulandan
* Şeytanıyla yarışandan
* Sevabını anlatandan
* Günahına kulp takandan
Mete Özgencil )
- KAÇMAK ile/değil/yerine UZAK DURMAK
- KAÇMAK ile/değil/yerine VAZGEÇMEYİ BİLMEK/BECERMEK
- KAÇMAK/KAÇIŞ ile/değil/yerine/>< ÖZGÜRLÜK
- KÂD[Ar.] ile KADD[Ar.] ile KÂD[Ar.]
( Mahzûn olma. İLE Boy. İLE Hırs. )
- KADÂ İLEYHİ[Ar.] ile KADÂ BİHÎ[Ar.]
- KADÂ[Ar.] ile HÜKM[Ar.]
- KADÂ[Ar.] ile KADER[Ar.]
- ... KADAR ile/ve/değil/yerine ... DOĞRULTUSUNDA
- ... KADARIYLA ile/ve/değil ... İTİBARİYLE
- KADAYIF[Ar. < KATAİF] ile TEL KADAYIF ile KÜNEFE
( Undan yapılan, tatlı olarak tüketilen türlü biçimlerde yiyecek. )
- KADD[Ar.] ile KATT[Ar.]
( Uzunlamasına kesmek. İLE Enine kesmek. )
- KADDERA LEHÛ KEZÂ[Ar.] ile MENÂ LEHÛ KEZÂ[Ar.]
- KA'DE[Ar.] ile KADEH[Ar. çoğ. AKDÂH]
( Bir kere oturma, oturuş. İLE Bardak, küçük bardak, içki bardağı. | [botanik] Kadeh. )
- KADEH[çoğ. AKDÂH] ile KADEH
( MÜRŞİDİN SÖZLERİ | İÇKİ BARDAĞI ile KALB )
- SAĞRAK/KADEH:
TOPRAK ile/ve METAL ile/ve CÂM
( XV. yy.'da. İLE/VE XVI. yy.'da. İLE/VE XVII. yy.'da. | İçi şarap dolu kadeh. )
- KADEH[Ar.] ile KE'S[Ar.]
- KADEH ile/ve/değil/yerine PİSAGOR'UN KADEHİ
( ... İLE Ölçüyü kaybedersen, herşeyi/ni kaybedersin. )
( ... İLE İçine konulan şarabın, kadehin ortasındaki çıkıntının seviyesini geçmesiyle, fazla olanı değil kadehin içindeki tüm sıvıyı, altındaki deliklerden akıtır. [Nerede duracağını ve ne kadar içmesi gerektiğini bilmeyenler için ve sınırlarını öğrenmeleri için yapılmıştır.] )
(
|
)
(
)
- [Ar.] KADEM[Ar.] ile KADEM[Ar.]
( Kıdem, derece. İLE Yarım arşın uzunluğunda bir ölçü. | Mimari arşının yarısı kadardır ve 12 parmak uzunluğundadır.[Hafriyatlarda kullanılırdı] | Ayak. )
- KADER ile/ve/değil/||/<>/< AKIBET
- KADER ile/ve BUYRUK
( DESTINY vs./and ORDER )
- KADER ile/ve/<> FITRAT
- KADER ile/ve/||/<> KARMA
( ... ile/ve/||/<>
)
( Karma ve Kader kavramlarını, kapsamlı bir biçimde anlamak ve görmek üzere "My name is Earl" dizisini baştan sona izlemenizi öneririz... )
( Karma'nın etkileyici ve ilham verici 10 yasası )
- KADER ile KEDER
- KADER ile/ve RASTLANTI/TESADÜF
( DESTINY vs./and COINCIDENCE )
- KADER[Ar.] ile TAKDÎR[Ar.]
- KADER ile/değil TARİH
- KADER ile/değil YAZGI
- KADER ile/değil YAZGI/"ALINYAZISI"
( [not] DESTINY vs./but ONE'S FATE )
( ... ile/değil MING )
- KADÎ/KADI/KAZI[Ar. < KAZÂ | çoğ. KUZÂT]["ka" uzun okunur] ile KADİH[Ar. < KADH]["ka" uzun okunur]
( Yapan, yerine getiren. İLE Kötüleyici, zemmedici. )
- KADI ile/ve/||/<> KÂTİP
( Yargıç. İLE/VE/||/<> Yazıcı ya da sekreter. )
- KADI ile/||/<> KAZASKER/SADIR
( Osmanlı Devleti'nde, Tanzimat Dönemi'ne kadar her türlü davâya, Tanzimat Dönemi ile Medeni Kanun'un kabulü arasındaki dönemde ise evlenme, boşanma, nafaka davalarına bakan mahkeme başkanı. İLE/||/<> Yargı düzeninde Şeyhülislam'dan sonra gelen en yüksek görevliye verilen san. | İlmiye sınıfının yüksek derecesinde bulunan devlet görevlisi. )
- KÂDI ile MÜÇTEHİT[Ar.]
( Tanzimata kadar her türlü davaya, Tanzimat ile Medeni Kanun arasındaki dönemde ise yalnız evlenme, boşanma, nafaka, miras davalarına bakan mahkemelerin başkanları. İLE Ayet ve hadislere dayanarak yargıya varan, karar veren din düşünürü. )
- KADI ile/||/<> TAHT KADISI
( ... İLE/||/<> İstanbul'un sorunları ile ilgilenen, ticaret, sanat, iaşe denetimlerini yapan, aynı zamanda başkentin en büyük yargıcı olan ilmiye mensubu. )
- KADİFE/VELUR[Fr.] ile/ve ÇATMA
( Yüzeyi belirli uzunlukta bırakılmış, ham madde lifleriyle kaplı, parlak, yumuşak kumaş. İLE Bir tür döşemelik kumaş. )
- KADİFE/VELUR[Fr.] ile PELÜŞ[Fr.]
( ... İLE Bir yüzü uzun tüylü, yumuşak ve parlak, kadifeye benzer bir kumaş türü. )
- KADIKÖY İSKELE CAMİSİ ile KADIKÖY CAMİSİ / OSMANAĞA CAMİSİ
( Kadıköy (Mustafa III) İskele Camisi. İLE Söğütlüçeşme Caddesi'nde iskele tarafında, çarşı önündedir. )
( 1741'de, Sultan III. Mustafa tarafından. İLE 1713'te, Bâbüssaâde Ağası Osman Ağa tarafından. [1813'te ve 1880'de yangın sonrası onarılmıştır.] )
- KÂDI/LIK ile/değil NAİB/LİK
- KADÎM BİLGELİK ile/ve/<> KADÎM GELENEK
( ... İLE/VE/<> Kadîm Gelenek, hiçbir kültürün, milletin ve/ya da egemenliği altında değildir! Evrenseldir ve bu geleneğe ulaşmak, hünerdir. )
( ANCIENT/ETERNAL WISDOM vs./and/<> ANCIENT/ETERNAL TRADITION )
- KADÎM[Ar. < KIDEM | çoğ. KUDEMÂ]["ka" uzun okunur] ile KADİM[Ar. < KADEM]["ka" uzun okunur]
( Eski. | Öncesini bilir kimse bulunmayan, öncesi bilinmeyen şey. | Başlangıcı olmayan, öteden beri varolan. | Eski zaman. İLE Ayak basan, varan/ulaşan. )
(1996'dan beri)