Bugün[26 Ekim 2025]
itibarı ile 46.048 başlık/FaRk ile birlikte,
46.048 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(181/186)


- YILDIZ ile NOVA[Lat.]

( ... İLE Parlaklığı birdenbire artan/değişen yıldız. )


- YILDIZ ile TAKIMYILDIZ

( )

( STAR vs. CONSTELLATION )


- YILDIZKARAYEL ile YILDIZPOYRAZ ile YILDIZYELİ

( Karayel ile yıldız[kuzey] arasından esen yel. | Kuzey ile kuzeybatı arası. İLE Kuzeydoğu ile yıldız[kuzey] arasından esen yel. | Kuzey ile kuzeydoğu arası. İLE Kuzeyden esen soğuk yel. )


- YILDIZ/LAR ile/ve/değil GEZEGEN/LER

( Sabittir. İLE/VE/DEĞİL Hareket eder. [Güneşin etrafında dolaşan] )

( Birbirine göre konumları değişmez. İLE/VE/DEĞİL Birbirine göre konumları değişir. )

( Kendiliğinden ısı ve ışık enerjisi yayar. İLE/VE/DEĞİL Güneş'ten aldığı ışığı yansıtır. )

( Dünya'dan uzaktır. İLE/VE/DEĞİL Dünya'ya yakındır. )

( Işıkları titreşir. İLE/VE/DEĞİL Işıkları titreşmez. )

( Sıcaklıkları çok yüksektir. İLE/VE/DEĞİL Soğuyarak katılaşmıştır. )

( Çok uzaktalardır. [Dolayısıyla hareketsizmiş gibi görünürler.] İLE/VE/DEĞİL Yakındalardır. [Dolayısıyla hareketleri kolayca gözlenir.] )

( Gökteki Yıldızlar - Erkin Koray

)

( Yıldızların Altında... )

( NECM, KEVKEB, SİTÂRE, ZÜKÂ ile/ve SEYYÂRE )

( AHTER ile/ve ... )

( STAR vs./and PLANET )


- YILDIZLI ile/ve/||/<> YALDIZLI


- YILGAR/SATKIN/HAİN[Ar.] ile/ve/değil BİLGİSİZ/CAHİL[Ar.]


- YILGAR/SATKIN/HAİN/LİK ile/ve/<> NANKÖR/LÜK

( Nankör kişi, herşeyin "fiyatını" "bilen"/koyan, fakat hiçbir şeyin değerini bilmeyen kişidir. )


- YILIŞIK/LIK ile/ve/||/<>/< YAVŞAK/LIK


- YILKI ile/ve/||/<> TAKHİ(PRZEWALSKI ATI)

( Açıklamaları için burayı tıklayınız... )

( ... cum EQUUS FERUS PRZEWALSKII / EQUUS PRZEWALSKII )


- YILLAR ile/ve/||/<> YOLLAR


- YILLARCA ile/ve/değil/||/<>/< YILLAR BOYUNCA


- YILLIK BİTKİ ile UZUN SÜRELİ BİTKİ

( PLANT vs. PERENNIAL )


- YILMAZ ile/ve/<> YORULMAZ ile/ve/<> YENİLMEZ


- YİN ile/ve/<> YANG

( İnsanlığın ilk simgelerindendir. ( İlki EL [çizen araç] olarak kabul edilir! [Eller beynin uzantısıdır!] )
Tüm insanlığa aittir!
Herhangi bir disiplinin ya da kültürün [özellikle Uzakdoğu'nun], tekeli altında kalamayacak kadar ortaktır.
Uyum, bütünlük ve dengeyi simgeler. (Zıtlıkla ya da "Her iyiliğin içinde kötülük, her kötülüğün içinde iyilik vardır" gibi basit tanımlarla tanımlanamayacak kadar derinliği olan bir simgedir!)
Aynı zamanda insanı, duruşunu, omurgayı simgeler!
Varolanları, yaşamı, olan biten herşeyi simgeleyebilecek kadar yalın ve sadedir. )

( Yaşam, [özellikle insan için] üzerinedir! [Yin-Yang'ın da iki ayrı ve içiçeliğini yansıtan en verimli yaklaşımlardandır] )

( )

( )

( )

( )

( )

( )

( )


- YİNE DE ile/ve/||/<> BU SAYEDE ile/ve/||/<> DEMEK Kİ


- YİNE DE ile/ve/||/<> İLLE DE

( Sen! )


- YİNE DE ile KARŞIN/RAĞMEN[RAĞM: İnadına davranma.]


- YİNE (Mİ?) ile/ve/||/<> HÂLÂ (MI?)


- YİNEKE -ile

( Bizans kiliselerinde, kadınlara ayrılan bölüm. )


- YİNELEME/TEKRAR ile/ve/||/<>/> İÇSELLEŞTİRMEK


- YİN-YANG ile/ve ANKH


- YİN-YANG ile/ve HUNAB-KU


- YIN-YANG ile/ve KLEIN ŞİŞESİ


- YİN-YANG ile/ve MANDALA


- YIPRATMAK ile ZEDELEMEK


- YIRLAMAK ile ZIRLAMAK


- YİRMİ YIL ÇALIŞAN ÖĞRETMEN:
[ya] BİR YILLIK "DENEYİMİNİ", YİRMİ YIL BOYUNCA TEKRAR EDEN
ile/değil/yerine/ne yazık ki/ya da/><
YİRMİ YILLIK DENEYİMİ OLAN


- YIRTICI ile/ve/||/<> AVCI


- [ne yazık ki]
YIRTICI ile/ve/<> YIKICI


- YIRTIK ile/<> KESİK


- YIRTIK ile SÖKÜK


- YIRTIK ile/ve/||/<>/> YAMA

( Delik, yırtık ya da eski bir yeri, uygun bir parça ile onarma, kapatma. | Bu iş için kullanılan parça. )


- YIRTIK ile/değil YIRTMAÇ

( ... İLE/DEĞİL Çoğunlukla giysilerde, etek, paça ya da kol yeninde, dikilmemiş, uzunca açıklık. )


- YIRTILMA ile/değil KOPMA


- YIRTINMAK ile/ve ÇIRPINMAK

( Parçalanırcasına bağırmak. İLE/VE Çok istenilen bir şeyi gerçekleştirmek için aşırı derecede çaba harcamak. )


- YIRTMAK ile/ve/||/<> KOPARTMAK


- YİTİRİLMİŞ/LİK ile/ve/değil/yerine ÖRTÜLÜ/LÜK


- YİTTİ ile YETTİ

( Yetti. )


- YİV ile USKURU

( Bir yüzeyin üzerindeki ince çizgi. | Bir dişli çarkta ya da bir vidada iki diş arasında kalan çukur bölüm. | Bir sütun gövdesinin ya da bir vazo karnının çevresine eşit aralıklarla koşut ya da sarmal olarak uzunlamasına açılan oyuk. | Ek çizgisi. | Saçı ayırma yeri. İLE Cıvata ve somunlardaki yiv. )


- ...('YI/YA) YAPMAMA/UYGULAMAMA/UYMAMA:
"ÖZGÜRLÜĞÜ" ile/ve/değil/yerine OLANAĞI/OLANAKLILIĞI/İHTİYÂRI


- YİYECEK ile/ve/||/<>/> YEMEK


- YİYECEK/İÇECEKLERİN, KİŞİYİ YAŞLANDIRMASI/ESKİTMESİ/BOZMASI
ile/değil/yerine/&gt;&lt;/<
KİŞİNİN, YİYECEK/İÇECEK/GİYSİLERİ ESKİTMESİ/TÜKETMESİ


- YİYEN" ile/değil YEĞEN


- YOBAZ ile/değil CAHİL


- YOGA ile ...

( Hindu felsefesindeki altı sistemden biri. Yoga bireysel ruhun(jivatma) Evrensel Ruh(Paramatma) ile birleşebilme yollarını öğretir. Yoga sisteminin Patanjali tarafından kurulduğuna inanılır. )


- YOGA ile/ve/<> MEDİTASYON

( Yoga, bağlantı(link), uyum demektir. Hem fizikî, hem de zihinsel olabilir. Yoga denilince, sadece özel hareketler olarak sınırlandırılmamamlıdır. İLE Yoga, dıştakini içe yöneltmektir. Meditasyon, sözcük bazında derin düşünme demektir. 1. Yönlendirme, 2. Onaylama, 3. Odaklanma, 4. Konsantrasyon, 5. Gerçekleştirme adımlarında sağlanır. 400 farklı meditasyon çeşidinden/yönteminden bahsedilir. )

( Yoga, iç varoluşun, dış varolanlar üzerinde işlem yapmasıdır. )

( Kendini anlama çabası, Yoga'dır. )

( Yoga: Sürekli mutluluğu içte arayış. )

( Yoga: Farkındalık içinde eylem. )

( Yoga, kendini-anlama yoluyla kendini özgürleştirme bilimi ve sanatıdır. )

( Yogi, iyi niyetini bilgeliğiyle birleştirebilmiş kişidir. )

( Gerçeği arayan bir Yogi olur, bilgeliği arayan bir Gnani olur, mutluluğu arayan biri ise Eylem Adamı olur. )

( Gerçek ile sahteyi ayırt edebilme ve sahte olanı terk etme yolunda derin düşünülerek yapılan gündelik alıştırmalar, meditasyondur. )

( Başlangıç için birçok meditasyon biçimi vardır ama onlar birbirine karışarak sonunda bir olur. )

( Meditasyon, bizi tutsak eden bağları bulmamıza, onları çözmemize ve o tutsaklık limanından ayrılmamıza yardımcı olacaktır. )

( Sözcüklerin ötesine ulaşmak için tekrarlanan girişimlere meditasyon denir. )

( ... ile/ve/<> HÂL-İ İSTİĞRAK )

( YOGA vs./and/<> MEDITATION
Yoga is bending the outer to the inner.
The effort to understand yourself is Yoga.
Yoga: Seeking lasting happiness within.
Yoga: Awareness in action.
Yoga is the science and the art of self-liberation through self-understanding.
Deliberate daily exercise in discrimination between the true and the false and renunciation of the false is meditation.
There are many kinds of meditation to begin with, but they all merge finally into one.
Meditation will help you to find your bonds, loosen them, untie them and cast your moorings.
Yoga is the work of the inner self on the outer self.
A Yogi is a person whose goodwill is allied to wisdom.
Such repeated attempts to go beyond the words is called meditation. )

( ... ile/ve/<> CHAN )


- YOGA ile/ve/||/<> PİLATES

( Daha çok maneviyat ve solukla ilgilidir. İLE/VE/||/<> Dikkatli hareket ve güce odaklanır. )

( [Gövdeyi ...] Zihin ve iç benlikle bağlantı kurmak için kullanır. İLE/VE/||/<> Gövdenin iç işleyişine bağlanmak için kullanır. )


- YOGA-BHRASTA ile ...

( Yüksek Yoga mertebesinden düşen kişi. )


- YOGA-KSHETRA ile ...

( Yoga sahası, felsefi anlamda fiziksel gövde. )


- YOGA-SADHANA ile ...

( Spiritüel Yoga uygulamaları. )


- YOGİ ile ...

( Yoga uygulayan. )


- YOGİ ile GNANİ ile EYLEM İNSANI

( Gerçeği arayan bir YOGİ olur, bilgeliği arayan bir GNANİ olur, mutluluğu arayan biri ise EYLEM KİŞİSİ olur. )


- YOĞUN ile "AĞIR"


- YOĞUN ile BOL

( DENSE/INTENSIVE vs. ABUNDANT/AMPLE )


- YOĞUN ile MEŞGUL


- YOĞUN ile "YÜKSEK"


- YOĞUNLAŞMA ile DERİNLEŞME

( INTENSIFY vs. DEEPEN )


- YOĞUNLAŞMA ile DERİNLEŞME

( INTENSIFY vs. DEEPEN )


- YOĞUNLAŞMA ile/yerine DİKKAT

( TO INTENSIFY vs. ATTENTION
ATTENTION instead of TO INTENSIFY )


- YOĞUNLAŞMA ile/ve/yerine (EN AZINDAN) YAKINLAŞMA

( TO INTENSIFY vs./and TO APPROACH, TO GET CLOSER )


- YOĞUNLAŞMA ile ODAKLANMA

( CONCENTRATION vs. TO GET FOCUS )


- YOĞUNLAŞMA ile/ve/<>/>< SEYRELME

( TEKÂSÜF[< KESÂFET] ile/ve/<>/>< TAHALLÜL[< HALL | çoğ. TAHALLÜLÂT][: Hallolma, parçaları birbirinden ayrılma. | [kimya] Ayrışma. ] )


- YOĞUNLAŞTIRMA ile/ve SIKIŞTIRMA

( INTENSIFY vs./and TO SQUEEZE )


- YOĞUNLUK BAĞIMLI ile/||/<> YOĞUNLUK BAĞIMSIZ

( Bağımlı rekabet/hastalık, bağımsız doğal afet. )

( Formül: Populasyon boyutu etkili İLE değil )


- YOĞUNLUK ile AKIŞMAZLIK/VİSKOZİTE

( Bir nesnenin birim oylumdaki kütlesi. İLE Bir sıvının akmaya karşı gösterdiği direnç. )


- YOĞUN/LUK ile AZ/LIK >< ÇOK/LUK


- YOĞUNLUK ile KABALIK


- YOĞUNLUK ile/ve/<> OLGUNLUK

( Olgunluk nasıl meydana gelir?
Zihnimizi berrak ve temiz tutarak, yaşamımızın her anını tam bir farkındalık hali içinde yaşayarak, korkularımızı ve arzularımızı belirdikleri anda hemen inceleyerek ve gidererek. )

( Meyve bir anda düşer ama olgunlaşması zaman alır. )

( Hazır olmak, olgun olmaktır. )

( How does maturity come about?
By keeping our mind clear and clean, by living our life in full awareness of every moment as it happens, by examining and dissolving our desires and fears as soon as they arise.
The fruit falls suddenly but the ripening takes time.
Readiness is ripeness. )

( INTENSITY vs./and/<> RIPENESS )


- YOĞUNLUK ile/ve PAYLAŞIM

( DENSITY vs./and SHARING )


- YOĞUN/LUK ile SIK/LIK

( DENSE/DENSITY vs. FREQUENT/FREQUENCY )


- YOĞUN/LUK ile/ve/değil/||/<>/> YORGUN/LUK


- YOK ARTIK ile YOK DAHA NELER


- YOK DEMEK ile/değil/yerine BENİM İÇİN BU/BÖYLE BİR KONU/OLGU YOK DEMEK

( [not] TO SAY "THERE IS/ARE NOT" vs./but TO SAY "THERE IS/ARE NOT A FACT/SUBJECT LIKE THIS FOR ME"
TO SAY "THERE IS/ARE NOT A FACT/SUBJECT LIKE THIS FOR ME" instead of TO SAY "THERE IS/ARE NOT" )


- YOK DEMEK ile/değil/yerine GÖRMEMEZLİKTEN GELMEK


- YOK ETMEK ile BAŞKALAŞTIRMAK


- YOK ETMEK ile/değil BİTİRMEK

( [not] TO DESTROY vs./but TO FINISH )


- YOK ETMEK ile ORTADAN KALDIRMAK


- YOK ETMEK ile/değil ÖRTMEK


- YOK ETMEK" ile/ve/<>/değil/yerine TIRNAK İÇİNE ALMAK "..."


- YOK ETMEK ile/değil/yerine/>< YAŞATMAK

( Yoketmek yerine yaşatmak )

( İMHÂ ile/değil/yerine/>< İHYÂ )


- YOK ETMEK ile/değil/yerine YOK OLUŞ


- YÖK HOCASI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YOK HOCASI


- YOK OLAN ile/değil/yerine ORADA OLAN


- YOK OLMA ile AZALMA


- YOK OLMA ile/ve/değil "BUHARLAŞMA"


- YOK OLMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DAĞILMA


- YOK OLMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÖRÜNMEME


- YOK OLMA ile/ve RÜZGÂRLIĞI KALMAMA


- YOK OLMADAN ÖNCEKİ YOKLUK ile/ve ORTAYA ÇIKIŞTAN SONRA/Kİ YOKLUK

( NONEXISTENCE BEFORE TO BECOME NOT EXIST vs./and NONEXISTENCE AFTER EXISTENCE )

( PRADHAVAMSA-ABHAVA ile/ve PRAG-ABHAVA )


- YOK OLMAK ile/ve/=/değil VAR OLMAK


- YOK YA:
ŞAŞIRMA ile/ve/||/<> DEĞİL'


- YOK ile/değil ANLAMIN(IN) OLMAMASI

( [not] NONEXISTENT/THERE IS NOT vs./but LACK OF MEANING/SENSE )


- YOK ile/ve/değil/yerine CİSMİ OLMAYAN


- YOK ile DEĞİL

( LACK vs. NOT )


- YOK ile/ve/değil "DONMUŞ"(CEMÂDAT)

( [not] NONEXISTENT/THERE IS NOT vs./and/but FROZEN )


- YOK ile/değil GEÇERLİ DEĞİL


- YOK ile/ve/değil/yerine GÖSTERİLEMEYEN


- YOK ile/değil HENÜZ/ŞU ANDA BİLİNMEYEN

( [not] NONEXISTENT/THERE IS NOT vs./but UNKNOWN AT THE MOMENT )


- YOK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< OLANAKSIZ


- YOK ile OLMAZ


- YOK ile/ve PAYLAŞILABİLİR OLMAYAN

( NONEXISTENT/THERE IS NOT vs./and UNSHARED )


- YOK ile/ve/değil/yerine TESPİT EDİLEMEZLİK


- YOK ile/ve/değil/yerine VAR DEĞİL

( "YOK" değil/yerine "VAR DEĞİL"

Bazı kültürlerde, günlük dilde ve felsefede "Değil-leme" yöntemi ile bazı durumlar için üst bir bilinç kullanılmaktadır. Buna verilebilecek birkaç örnekten biri de Anadolu Kültürü ve Bilgeliği'nde "YOK" sözünün kullanılmamasıdır. "Yok", kavram olarak da, dil ve yaşamsallık açısından da o kadar yerini almıştır ki, bir kişinin farkında olmadan bile kullanması durumunda etrafındakilerden biri, "yok" sözünü kullanmaması gerektiğini uygun bir biçimde belirterek, uyarır o kişiyi. Yok sözünü kullanmak yerine "Var değil", "Hak getire", "Hak vere" sözleri kullanılır. Aynı biçimde "Bitti" yerine de "Bereketlendi" kullanılır. (aynı zamanda "Bitirmek" yerine "Tamamlamak" sözcüğünü kullanmak zihin programlaması, olgusallık ve dil açısından daha da yerinde bir tanımdır.)

"Evet!" ve "Hayır!" sözcüklerinde de buna benzer, hatta daha da öte bir durum vardır. "Hayır!" sözü, her ne kadar olumsuzluk anlamında kullanılıyor olsa da, bu duruma verilen ad, o olumsuzluktan bir hayır gelmesini ya da geleceğini düşünmekle bağlantılı bir olumlu kılma sözüdür. Derinlere ve uzun geçmişe dayanan Anadolu Kültürü'nün, din ve tasavvuftan da yararlandığı yaşamsal ve dil üzerindeki bilge tutumlarının günlük dile ve halka yansıtma çabaları birçok örnekte görülebilir. "Çok ..." yerine "Yeterli"; "Almak" yerine "Edinmek"; "Fakat" değil "Aynı zamanda" gibi, durumun karşılığını daha derinlemesine verebilecek sözlerin kullanılmasına yönelik çabaları gözlemlemek ve bunlardan üst düzeyde yararlanmak gerekir.

Bu tür çabalar nesne, kavram, olgu ilişkilerinde insanın ve toplumların yaşanmışlıklarındaki derinliklerden ve geleceğe bir miras olarak bırakılmak istenen, insanlığın gelişimine olan etkilerini öngörerek varılmış tutum ve sonuçlardır. Önceki ve "Hayır!" örneğinde olumsuz bir sözün söylenmiyor olmasında bir yasak, haram ya da günah bilincinden çok, bilgece, bilinçli bir tutum söz konusudur.

Bu tutumlar sadece sözler için değil, daha uygun karşılıkları bulunan davranışlar için de geçerlidir. Örneğin, birine -özellikle bir çocuğa- bir şey vermek istendiğinde, avuç aşağıya bakar biçimde uzatmak değil/yerine verilecek olanın, avucun içinde bulunduğu açık bir avuç uzatmaktır. Bu tür uygulama ve kavramlarda kullanılabilecek tanımlara da örnek olarak, "Aşure/Yemek Pişirmek" yerine/değil "Aşure Kaynatmak"; "Yemek"e yerine/değil "Lokma"ya katılmak/davet; ışığı/mumu/ateşi/ocağı "Söndürmek/Kapatmak" yerine/değil "Dinlendirmek"; "Yakmak/Açmak" yerine/değil "Uyandırmak"; "Ney Sesi" değil/yerine "Ney Sedâsı", "Ney Çalmak" değil/yerine "Ney Üflemek" dendiğini bilmeli; "Saç/sakal/kıyafet Düzeltmek" değil "Huy Düzeltmek" gibi hem zihinsel, hem yaşamsal kullanımlardan haberdar olmalı, kişi diline ve kendine gereken özeni ve önemi göstermelidir.

"Körü körüne Taklit" yerine/değil "Muhabbetle(Sevgiyle) Taklit" etmek, "Emir Eden" değil "Hizmet Eden" olmak, "Tutmak/Saklamak" yerine "Heybeye Atmak", "Hakkını Vermek" yerine "Hakkını Teslim Etmek" ve tüm bu ayrıntıları "Akılla Tartmak" yerine "Kalple Dinlemek" gerekir.

BU İNSAN DEDİKLERİ EL, AYAKLA, BAŞ DEĞİL,
ÂDEM MÂNÂ'YA DERLER, SURAT İLE KAŞ DEĞİL )

( [not] LACK vs./and/but NOT EXIST
NOT EXIST instead of LACK )


- YOK ile/değil/yerine YOK DENİLEBİLECEK KADAR AZ


- YOK ile/ve YOKLUK

( NONEXISTENT/THERE IS NOT vs./and NONEXISTENCE )


- YOK ile/ve/değil ZORUNLULUĞUNUN OLMAMASI

( [not] NONEXISTENT/THERE IS NOT vs./and/but LACK OF OBLIGATION )


- YOKLAMAK ile YOK-LAMAK


- YOKLUĞA DAYANAMAYAN ile/>< VARLIĞA DAYANAMAYAN


- YOKLUĞUN ESASI VE USÛLÜ ile VARLIĞIN ESASI VE USÛLÜ


- YOKLUĞU/N İLE:
TEHDİT ile/değil/yerine TERBİYE


- YOK/LUK ile/ve/<>/değil/yerine BELİRSİZ/LİK


- YOK/LUK ile/ve BİÇİMSİZ/LİK

( NONEXISTENCE vs./and UNSHAPELINESS )


- YOKLUK ile/=/||/<>/< BİR ŞEYİN YOKLUĞU


- YOK/LUK ile/ve BOŞ/LUK

( Görünmezler, tecelli etmezler. )

( NONEXISTENCE vs./and BLANK | CAVITY )


- YOK/LUK ile/ve EKSİK/LİK


- YOK/LUK ile/ve/<>/değil GÖRÜNMEZ/LİK, BİLİNMEZ/LİK

( AMÂ: Görünmezlik yeri/"ülkesi". )

( [not] NONEXISTENCE vs./and/<>/but INVISIBLE, UNKNOWN )


- YOK/LUK ile/değil MERKEZSİZ/LİK


- YOKLUK ile/ve MESBÛK Bİ'L-ADEM


- YOKLUK ile/ve SALTIK/MUTLAK YOKLUK

( NONEXISTENCE vs./and ABSOLUTE NONEXISTENCE )

( ABHAVA ile/ve ATYANTA-ABHAVA )


- YOKLUK ile SIKINTI

( POVERTY vs. "STRAIT" )


- YOK/LUK ile/ve TANIMSIZ/LIK


- YOKLUK ile/ve/||/<>/>< VARLIK

( Gölgesi olmaz! İLE/VE/||/<>/>< Gölgesi mutlaka vardır. )

( Yokluğun varlığa gücü yeter de, varlığın yokluğa gücü yetmez. )

( Varlığımın değerini bilmeyeni, yokluğumla terbiye ederim! [en uzun süre 7 yıldır!] )

( Yoktur. İLE/VE/||/<>/>< Vardır. )

( There is no shadow! vs./AND/||/<>/>< Shadow is exist absolutely. )

( Yokluğunuzu hissetmeyeni, varoluşunuzla "rahatsız etmeyin!" )

( NONEXISTENCE vs./and/||/<>/>< EXISTENCE )


- YOK/LUK ile/değil/yerine YETERSİZ/LİK


- YOKLUK ile YOK İKEN

( NONEXISTENCE vs./and WHEN (IT IS) NOT EXIST )


- YOKLUK ile/ve YOK OLMADAN ÖNCEKİ YOKLUK

( NONEXISTENCE vs./and NONEXISTENCE BEFORE TO BECOME NOT EXIST )

( ABHAVA ile/ve PRADHAVAMSA-ABHAVA )


- YOKLUK ile/ve YOKLUĞUN VAROLUŞU

( NONEXISTENCE vs./and BEING OF NON-BEING )

( ... ile/ve VU ZHI YOU )


- YOKLUK ile YOKLUK

( NONEXISTENCE vs. NONEXISTENCE )


- YOK/LUK ile/ve/değil ZİHİN

( Yok etmeyince, yok olmaz. )

( [not] NONEXISTENT/NONEXISTENCE vs./and/but THE MIND )


- YOKLUK'TA YOKLUK ile VARLIK'TA YOKLUK

( Yokluk, fazlasıyla zor ve ağır bir durumdur fakat yokluktan daha zoru da vardır ki, o da, varlıkta/olanaklar içinde yokluktur. )

( NONEXISTENCE AT NONEXISTENCE vs./and NONEXISTENCE AT EXISTENCE )


- YOKLUKTAN OLUŞAN YOKLUKLAR ile/ve/değil VARLIKTAN OLUŞAN YOKLUKLAR


- YOKLUKTAN YARATMAK ile/ve YOK İKEN YARATMAK


- YOK(OLUMSUZ YANIT/HAYIR ANLAMINDA) ile HAYIR


- YOKSA ... ile AKSİ HALDE ...


- YOKSA ile YA DA


- YOKSUL:
YENİ ile ÖZGÜR ile YARATICI ile BİRLEŞMİŞ ile DÜŞKÜN

( Eric Hoffer'ın, Kesin İnançlılar[Kitle Hareketlerinin Anatomisi] adlı kitabını okumanızı salık veririz... )


- YOKSUL/FAKİR ile/değil EZGİN

( ... İLE/DEĞİL Paraca durumu bozuk olan kişi. | Çok sıkıntı/cefa çekmiş kişi. | Çürük, ezik meyve. )


- YOKSULLUĞU SONLANDIRMAK:
HAYIR İŞİ ile/ve/değil/||/<> ADÂLET


- YOKSULLUK:
YİYECEK BİTİNCE ile/ve/değil/||/<>/> ADÂLET BİTİNCE


- YOKSULLUK ile/ve/ne yazık ki/> MUTLAK YOKSULLUK


- YOKSUN ile/değil UZAK


- YOKSUNLUK ile/ve/değil/> GEREKSİNİM

( [not] DEFICIENCY vs./and/but/> NEED )


- YOKSUNLUK ile/ve GEREKSİNİM

( DEPRIVATION vs./and NEED )


- YOKSUNLUK ile/ve/||/<> (OPTIMAL/OMNIPOTANT) KIRILMA


- YOKSUN/LUK ile YOKSUL/LUK

( Yoksullukların en kötüsü, kendini aciz görmektir. )

( VITA VERE APOSTOLICA: Yoksulluğu yüceltme. )

( Yoksulluk korkusunu tanımadıysak, kendi yoksulluğumuzu yaratırız. )

( Elini cebine attığında boşsa. İLE Elini tutan yoksa. )

( DEPRIVATION vs. POVERTY )


- YOKUŞ ile BAYIR

( ... İLE Küçük yokuş. )


- YOKUŞ ile/değil/yerine EĞİM/ŞEV[Fars. < ŞÎB]

( Bisiklet kullanmayan kişiler, bildikleri/gördükleri yollardaki eğimin açısına ve uzunluğuna göre, yolun/eğimin tamamını/bütününü "düşünerek", eğimli yollarda çok yorulacaklarını varsayarlar/zannederler. Hatta, o dik "yokuşun", çıkılamaz olduğunu zannederek, süreci düşünmeden/deneyimlemeden, sonuç merkezli bir (ön)"yargı"da bulunurlar. Gözlerini, yolun sonuna dikerek ve yetersizliklerine, güçsüzlüklerine bağlayarak ve ümitsizliğe düşürecek olan yüklü/şişmiş "yokuş" sözcüğü ile yanına bile yaklaşmazlar bisikletin.

Oysa ki, bisiklet kullananlar için durum böyle değildir. Bisiklet kullanımında ve bisiklet kullanıcıları için geçerli olan, basıyor oldukları pedaldır. Yeterli olacak olan bacak/kas gücü ve vites kullanımının sunduğu kolaylıklar ile çoğu zaman, neredeyse düz yolda pedal çevirdikleri kadar rahat pedal çevirirler. Bisiklet kullanmayanlar için zannedildiği kadar güç değildir pedal çevirmek ve yol almak.

Yokuş ile Eğim arasındaki fark, tamamen zihinsel ve dilseldir. Bisiklet kullan(a)mayan kişiler, zihinlerindeki yolun/eğimin tamamına "yokuş" diyerek, daha baştan, önyargı ve sonuç odaklılıklarının yarattığı zihinsel ve dilsel engele takılır. Ya da böylesine değiştirilebilecek bir "engel" yerine "yokuş" tanımından vazgeçerek, %90 oranında kolaylaştırabilirler bisiklet üzerine çıkmayı. Düz yol aramak gibi yersiz bir beklentiden de kurtulmuş olur ve bisikletleriyle yol alırlar.

Bisiklet üzerine çıkılır, "yokuş" denilen fakat bisiklet üzerindeyken sadece bir eğim olarak deneyimlenen bu yollarda bir süre bisiklet kullanılırsa, çevrilen pedalın kolaylığı kadar ve sadece yoldaki bir eğim olarak geçilir o süreç ve kolaylıkla tamamlanır, o gözde ve sözde büyütülen eğim. )


- YOKUŞ ile KIRKMERDİVEN

( ... İLE Dik yokuş. )


- YOKUŞ ile PALANDÖKEN

( ... İLE Taşlık yokuş. )


- YOKUŞ ile ŞEV[Fars.]

( ... İLE Yokuş aşağı, inişli yer. | Meyilli, eğik. | Gece. )


- YOKUŞ ile YAMAÇ


- YOKUŞ ile YURA/KABAN[Erm.]

( ... İLE Dik yokuş. )


- [ne yazık ki]
"YOKUŞA SÜRMEK" ile/ve/<> "BİN DEREDEN SU GETİRTMEK" ile/ve/<> "ENSESİNDE BOZA PİŞİRMEK"["kafasında" değil!] ile/ve/<> "TOPU, TACA ATMAK" ile/ve/<> TRİBÜNLERE OYNAMAK ile/ve/<> İPE UN SERMEK


- [ne yazık ki]
YOKUŞA SÜRMEK ile/yerine ÜMİTSİZLENDİRMEK

( TO MAKE DIFFICULTIES vs. TO GET HOPELESSNESS/DESPAIR
TO GET HOPELESSNESS/DESPAIR instead of TO MAKE DIFFICULTIES )


- YOK-VAR ile/değil BOŞ-DOLU


- YOL AYRIMI ile KAVŞAK


- YOL GEÇEN HANI ile ...

( Beyazıt'ta, Çarşıkapı - Kapalıçarşı arasında bulunan eski bir han. )


- YOL GÖSTERİRKEN, YOL KESMEK ile/ve/<> YOL KESERKEN, YOL GÖSTERMEK


- YOL ÜSTÜNDE TAŞ GÖRSEK, ...:
"YOLDAN VAZGEÇMEK" ile/değil/yerine/>< ÜSTÜNDEN GEÇMEK


- YOL VERMEK ile/değil/yerine YER VERMEK


- YOL ile AKIM


- YOL ile/ve ALE

( ... İLE/VE Ağaçlıklı yol. )


- YOL ile/||/<> ANALİZİ

( Path analizi (yol analizi) yöntemi )

( Sewall Wright tarafından 1921 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1889-1988) (Ülke: ABD) (Alan: Genetik) (Önemli katkıları: Wright-Fisher modeli, popülasyon genetiği) )


- YOL ile/ve/değil/<> ARAÇ


- YOL ile/ve/değil BİSİKLET(Lİ) YOLU


- YOL ile ÇIĞIR

( ... İLE Çığın, kar üzerinde açtığı iz. | Hayvanların, gide gele açtığı ince yol, patika. | İz. | Başkalarının da uyabileceği, yeni bir biçim, yöntem ya da yol. | Büyük hattatların sanat yolu. )


- YOL ile/ve ÇIĞIR/SEBİL/PATİKA[Slavca]

( ... İLE/VE Hayvanların açtığı yol. )


- YOL ile/ve HIYÂBÂN

( ... İLE/VE İki yanı ağaçlarla dizili yol. )

( ... İLE/VE Hıyâbân )


- YOL ile/ve İLETİŞİM

( Olgun kişi, etkisini tavsiyeleri ve önderliğiyle yayarak izlenecek yolu hazırlar. )

( WAY vs./and COMMUNICATION )


- YOL ile KOL


- YOL ile/ve MAKADAM[< MC ADAM]

( ... İLE/VE Kırık taşlarla döşenmiş yol. )


- YOL ile NALDÖKEN

( ... İLE Taşlı, çakıllı yol. )


- YOL ile PATİKA[Slavca]

( WAY/ROAD vs. TRAIL )


- YOL ile/ve ŞÂH-RÂH[Fars.]

( ... İLE/VE Büyük ve işlek yol, anayol, cadde. | Şaşırılması olanaksız doğru ve açık yol. )


- YOL ile/ve SEBİL[Ar.]

( ... İLE/VE Büyük cadde. )

( RÂH ile/ve RÂH-I/REH-İ ŞÂH )


- YOL ile/ve SİSTEM

( WAY vs./and SYSTEM )


- YOL ile/ve SÜREÇ

( Kendimiz bulmadıkça o, kendi yolumuz olmayacaktır ve bizi hiçbir yere götürmeyecektir. )

( Sürece katılmadıkça anlaşılmaz. )

( Kişiyi, yürüdüğü yol yorar. )

( Unless we find ourselves, it will not be our own way and will take us nowhere. )

( PATH vs./and PROCESS )


- YOL ile UZAM

( PATH/WAY vs. SPACE )


- YOL ile YÖN

( WAY vs. DIRECTION )


- YOLA:
AKILLA ÇIKMAK ile/ve/||/<>/> AKILDAN ÇIKMAK


- YOLA ÇIKAMAYAN ile/ve/<> YOL ALAMAYAN

( Niyetinden kuşku duyan. İLE/VE/<> Amacından kuşku duyan. )


- YOLA ÇIKMAK:
"İKNA EDİLMİŞLER" İLE ile/değil/yerine/>< İNANMIŞLAR İLE


- YOLA ÇIKMAK:
"YAŞAMDAN KAÇMAK İÇİN" ile/değil/yerine/>< YAŞAMI KAÇIRMAMAK ÜZERE


- YOLA ÇIKMAK ile/ve/< YOLDAN ÇIKMAK


- YOLA ÇIKMAK ile/ve/<> YOLDAN ÇIKMAK


- YOLCU OLMAK ile/ve/değil YOLDA OLMAK

( MALAGA: Yolculuk. )


- YOLCU ile/ve GEZGİN

( ... ile/ve SEYYAH )

( PASSENGER vs./and TRAVELLER )


- YOLDA KALMAK ile SINIFTA KALMAK


- OKUMAK:
BEKLERKEN -ile/ve


- YOLDAN ÇIKAN ile/değil/yerine/>< YOLA ÇIKAN

( Yola çıkıp varmayan, yoldan çıkıp varan olmamıştır. )


- YOLDAN ÇIKMIŞ OLMAK ile/ve/değil YOLDAN UZAKLAŞMIŞ OLMAK


- YOLDAŞ (OLMAK) ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HALDAŞ (OLMAK)

( Gövdeye. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Gönüle. )


- YOLDAŞ ile/ve TARİKAT

( Önce refîk, sonra tarîk. )

( Yolda kalma! Gel! [Gelince de yola takılıp kalma!] )


- BAŞA GELEN:
YOLDAŞTAN ile/ve/değil/||/<>/< YOLDAN


- YOLLAMAK ile/yerine/değil UĞURLAMAK


- YOLLAR ile/ve/değil/||/<>/< TEK/ORTAK YOL

( Kişi sayısınca. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Samimiyetle. )


- YOLLU" (OLMAK) ile/değil YOLDA (OLMAK)


- YOLSUZLUK ile YOLSUZLUK ile YOLSUZLUK

( Parasızlık. İLE Dolandırıcılık. İLE Aidiyetsizlik. )


- YOLU BİLMEK ile/ve/> YOLDA İLERLEMEK

( Yolunuzu, kendiniz bulmalısınız. )

( TO KNOW THE WAY vs./and/> TO BE ON THE WAY/TO PROGRESS
You must find your own way. )


- YOLU BULMAK ile/ve SUYU BULMAK


- YOLUN BAŞI ile/ve/||/=/<> YOLUN SONU


- YOLUNDAN ile/değil YOLUYLA


- YOLUNU AÇMAK ile/ve YOLUNU OLUŞTURMAK


- ... YOLUYLA ile/ve ... ARACILIĞIYLA


- YOL/YÖNTEM ile/ve İŞ ile/ve BİLGELİK

( WAY/METHOD vs./and BUSINESS vs./and WISDOM )


- YÖN DEĞİŞİMİ ile/ve/||/<> HIZ DEĞİŞİMİ


- YÖN ile ARA YÖN/ASYÖN

( Belirli bir noktaya göre olan yer, taraf. | Bir şeyin belirli bir noktaya baktığı yan, veçhe. | Bir yere gitmek için izlenilen yol, cihet, istikamet. | Tutulacak, izlenilecek yol. İLE Dört ana yönden ikisi arasında olan yönlerden her biri. )


- YÖN ile/ve/||/<> BAĞLAM


- YÖN ile BOYUT

( DIRECTION vs. DIMENSION )


- YÖN ile/ve İŞARET

( DIRECTION vs./and SIGN )


- YÖN ile/ve KATMAN

( DIRECTION vs./and LAYER )


- YONCA ile EKŞİYONCA

( Baklagillerden, başak durumundaki, çiçekleri kırmızı ya da mor renkli, hayvanlara yem olarak yetiştirilen çayır bitkilerinin genel adı. İLE Ekşiyoncagillerden, çok yıllık, otsu bitki. )

( TRIFOLIUM cum OXALIS )


- YONCA ile TAVŞANBIYIĞI

( ... İLE Bir tür yonca. )


- YONCA ile ÜÇGÜL/YABANYONCASI/TİRFİL[Yun.]

( TRIFOLIUM )


- YÖNE ile/değil YÖNDE

( Mesafe. İLE/DEĞİL Her bir yön. )

( İLÂ CİHED ile/değil Fİ CİHED )


- YÖNELİK ile DÖNÜK

( TO/DIRECTED vs. FACING )


- YÖNELİM/KIBLE:
NAMAZ ile DUA ile ÂŞIK ile İŞ

( Kâbeye. İLE Her yöne. İLE Kişiye(mâşuğa)/kavrama. İLE Uğraşa. )


- YÖNELİM ile/ve/değil/<> DOĞRULUM/TROPİZM[Fr. < Yun.]


- YÖNELİMSEL/LİK ile/ve/||/<> ÖZNEL/LİK


- YÖNELME DURUMU ile ...

( DATIVE CASE )


- YÖNELME ile/ve/||/<>/> YAKINLAŞMA (İSTEĞİ)


- YÖNETİCİ:
ORTALAMA ile/ve/||/<> İYİ ile/ve/||/<> İLERİ

( Para kazandırır. İLE/VE/||/<> Düzen kazandırır. İLE/VE/||/<> İnsan kazandırır. )


- YÖNETİCİ ile/ve/||/<>/> ASKER

( Eski/önceki asker. İLE/VE/||/<>/> Asker. )


- YÖNETİCİ ile/ve/değil/yerine GİRİŞİMCİ


- YÖNETİCİ ile/ve/yerine/değil ÖNDER

( BUU/BUĞ: İnsan kümelerinin önderi/yöneticisi. [Birden fazla Buğ varsa içlerinden biri Baş Buğ olmuştur.] [Kişileri koruyup gözeten, birbirine sevgi ve saygıyla bağlayan Bağ, Buğ ve Ban olmuştur.] )

( Kişinin el parmakları, toplumsal örgütlenmeye köz/model olmuştur. Kişi öbekleri/grupları, 10'luk sisteme göre örgütlenmiştir. Buu, 10'luk düzenin önderi olmuştur. )

( İşi, doğru yapan. İLE/VE/YERİNE/DEĞİL Doğru işi yapan. )

( ZİMAMDAR ile/ve/yerine/değil PÎŞVÂ[Reis, başkan]/PÎŞDÂR )

( [not] MANAGER vs./and/but LEADER
LEADER instead of MANAGER )


- YÖNETİCİ ile/ve/değil/||/<>/< YÖNETİM

( Kişi. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Kavram. )


- YÖNETİCİLER ile/ve/<> BİLİMBİREYLERİ

( Toplumun ilerlemesi için bu iki sınıfın doğru ve gerektiği gibi çalışması/davranması gerekmektedir. )

( UMERÂ ile/ve/<> ULEMÂ )


- YÖNETİCİ/LER ile/ve/||/<> KORUYUCU/LAR ile/ve/||/<> ÜRETİCİ/LER


- YÖNETİM:
HASARLARI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< OLASILIKLARI


- YÖNETİM İŞLEMLERİNDE:
YETKİ ile/ve/||/<> BİÇİM ile/ve/||/<> NEDEN ile/ve/||/<> KONU ile/ve/||/<> AMAÇ


- YÖNETİM/İDÂRE TÜZESİ/HUKUKU ile/ve/||/<> KAMU TÜZESİ/HUKUKU


- YÖNETİM ile ...

( Allah ilmi. )


- YÖNETİM ile/ve/<> ADÂLET

( MANAGEMENT vs./and/<> JUSTICE )


- YÖNETİM ile/ve/||/<>/> YÖNETİMİN SORUMLULUĞUNUN, TARİHSEL GELİŞİMİ

( ... İLE/VE/||/<>/> Blanco Kararı ile. [1873] )


- YÖNETİM ile/ve/||/<>/> YÖNLETİM


- YÖNETİMSEL:
İŞLEM ile/ve/||/<> EYLEM


- YÖNETİMSEL SORUMLULUĞUN TARİHSEL GELİŞİMİNDE:
MÜLK-DEVLET KURAMI ile/ve/||/<>/> POLİS-DEVLET ANLAYIŞI ile/ve/||/<>/> HAZİNE KURAMI

( Prusya, Büyük Frederich. İLE/VE/||/<>/> Nazi Almanya'sı, Stalin Rusya'sı. İLE/VE/||/<>/> Devlet ve hazine, ayrı tüzel kişilik. )


- YÖNETİMSEL/İDARÎ İŞLEM ile/ve/||/<> YÖNETİMSEL/İDARÎ EYLEM


- YÖNETME ile/ve/değil/+/||/<>/> YÜRÜTME


- YÖNETMEK ile ABRAMAK

( Deniz taşıtlarını yönetmek. )


- YÖNETMEK ile/ve/||/<> "YÖN VERMEK"


- YÖNETMEK ile/ve/değil/||/<>/>/< YÖNLENDİRMEK


- YONGA/KAMGA ile YONTU

( Kesilen, yontulan ya da rendelenen bir şeyden çıkan parça. İLE Taş, tunç, mermer, kil, alçı, bakır gibi maddelerden yontularak, kalıba dökülerek ya da yoğrulup pişirilerek oluşturulan yapıt. )


- YÖNLENDİRME ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DÜZENLEME


- YÖNLENDİRME ile YERLEŞTİRME

( YUDEBBİR ile YUKARRİR )

( TO ORIENTATE vs. TO LOCATE )


- [ne yazık ki]
"YÖNLENDİRME" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YORUM/LAMA


- YÖNLENDİRMEK ile/yerine YÖN GÖSTERMEK

( TO ORIENTATE vs. TO SHOW DIRECTION )


- YÖNLER ile/ve/değil İNSANIN DURUŞU/DURUŞLARI


- YÖNLÜ SEÇİLİM ile/||/<> DENGELEYİCİ SEÇİLİM

( Yönlü tek yön seçilim, dengeleyici ortalama. )

( Formül: Trend İLE balanced )


- YONT ile ...

( Başıboş hayvan. )


- YÖNTEM:
FELSEFÎ(EYTİŞİMSEL/DİYALEKTİK) ile/ve/||/<> KURGUL ile/ve/||/<> SALTIK

Bugün[26 Ekim 2025]
itibarı ile 46.048 başlık/FaRk ile birlikte,
46.048 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(181/186)