Bugün[10 Aralık 2025]
itibarı ile 46.491 başlık/FaRk ile birlikte,
46.491 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(177/187)


- YAĞLI CİLT ile/ve/<> SİVİLCELİ CİLT

( Organik Yağlı ve Sivilceli Ciltler için özel kremler )


- YAĞLIK ile/değil ÇEVRE

( Sırma işlemeli mendil. İLE/DEĞİL Büyük mendil. )


- YAĞMUR KUŞU ile KILIÇ GAGALI

( ... İLE Yağmur kuşugillerden, çok ince ve uzun gagalı, tüyleri ak, kanatları kara bir kuş. )

( ... cum RECURVIROSTA AVOCETTA )


- YAĞMUR SUYU ile KAR SUYU


- YAĞMUR ile/ve KIRK İKİNDİLER

( ... İLE/VE Haziran-Temmuz aylarında 40 gün boyunca, ikindi zamanları 20-30 dakikalık sağnak yağış. )


- YAĞMUR ile/ve "AHMAK ISLATAN" YAĞMURU


- YAĞMUR ile/ve/= BUHARLAŞMA:
Saniyede 16 milyon ton. 8 km./saat hız ile.


- YAĞMUR ile ÇAKAL YAĞMURU


- YAĞMUR ile/değil ÇİLENTİ

( ... İLE/DEĞİL Hafif yağmur, serpinti. )


- YAĞMUR ile ÇİSELEMEK

( RAIN vs. TO DRIZZLE )


- YAĞMUR ile/değil ÇIVGIN/ŞIVGIN

( ... İLE/DEĞİL Rüzgâr ve karla karışık yağan yağmur. | Ağaç sürgünü, filiz. )


- YAĞMUR ile/ve/> GÖKKUŞAĞI/ALKIM/ELEĞİMSAĞMA[ALÂİM-İ SEMÂ]/YAĞMURKUŞAĞI/EBEMKUŞAĞI/ARKANSİYEL[Fr.]

( ... ile/ve/> ALKIM, EBEKUŞAĞI, EBEMKUŞAĞI, ELEĞİMSAĞMA, HACILARKUŞAĞI, YAĞMURKUŞAĞI, AL-YEŞİL KUŞAK )

( GAYS ile/ve/> ÂLÂİM-İ SEMÂ, KAVS-İ KUZAH )

( MATAR, BÂRÂN, BÂRİŞ ile/ve/> ÂDYENDE, ÂFENDÂK, SÂM, TÎRÂJE )

( RAIN vs./and/> RAINBOW )


- YAĞMUR ile GÜZLEK

( ... İLE Güz yağmuru. | Güz mevsiminin geçirildiği yer. )


- YAĞMUR ile/ve/değil/<> HAMSİN

( ... İLE/VE/DEĞİL/<> Kum yağdırır. )


- YAĞMUR ile KAR

( RAIN vs. SNOW )


- YAĞMUR ile KIRKİKİNDİ

( ... İLE Genellikle Orta Anadolu'da ikindi zamanı yağan sürekli yağmurlar. | Bu yağmurun yağdığı dönem. )


- YAĞMUR ile MUSON[Fr. < Ar.]

( ... İLE Güney Asya kıyılarıyla Hint Denizi'nde, yaz ve kış mevsimlerinde, birbirine ters yönlerden esen geniş alanlı rüzgâr.[Yaz musonu, nemlidir.] )

( RAIN vs. MONSOON )


- YAĞMUR ile/ve NİSAN YAĞMURU

( Yağmur taneleri gözyaşı biçiminde değil küre biçimindedir. )

( GAYS ile/ve ... )

( MATAR, BÂRÂN, BÂRİŞ ile/ve ... )


- YAĞMUR ile SÜMBÜLÎ[Fars. + Ar.]

( ... İLE Yağmur yağdırmayan, koyu renkli bulutlarla örtülü hava. )


- YAĞMUR ile/ve/değil/||/<>/< YAĞIŞ


- YAĞMURCA ile YAĞMURCA ile YAĞMURCA

( Geyik. İLE Dağkeçisi. İLE Uzunköprü-Edirne ve Giresun'un bir köyü. )


- YAĞMURCUN ile/||/<> CILIBIT

( ... İLE/||/<> Büyük ve halkalı küçük yağmurcunlar. )


- YAĞMURCUN ile GÜMÜŞ YAĞMURCUN


- YAGUARUNDİ ile ...

( Küçük yapılı, memeli bir hayvan. )


- YÂHÛ[Ar.] ile YÂ-HÛ[Ar.]

( Ey Tanrı/Allah'ım! [Dervişlerin, "Allahısmarladık" yerine birbirine verdikleri selâm. asıl karşılığı YÂ-MEN-HÛ] İLE Ey o zât![Ey Allah!] | Hey, bana bak, baksan a!, a canım, adam!, adamlar!, ey sen!, duymuyor musun? )


- YÂHÛD[Ar.] ile Yahûd/Yehûd[Ar.]

( Ya da, ya da, isterseniz. | İyisi, daha doğrusu. İLE Yahudî. Hz. Yâkub'un oğlu Yahuda soyundan gelenler, İsrailoğulları. )


- YAHUDİ ile/değil/yerine/= MUSEVÎ


- YAHUDİLİK'TE:
SEFERADLAR ile/ve AŞKENAZLAR ile/ve KARAİLER


- YAHYA EFENDİ ÇEŞMESİ ile YAHYA EFENDİ ÇEŞMESİ

( Yahya Efendi mezarlığında, Yahya Efendi Camisi yanındadır. İLE Davutpaşa'da, Medrese Çıkmazı sokağındadır )

( 1538'de inşa edilmiştir. İLE 1735'te inşa edilmiştir. )


- YAKA ile KLAPA/KLAPE[Alm. < KLAPPE]

( ... İLE Yakanın, göğüse doğru inen devrik bölümü. )


- KÖPRÜ:
YAKACAĞIN ile/ve/değil/yerine/>< GEÇECEĞİN


- YAKALAMA ile/ve/||/<> BELİRLEME


- YAKALAMAK" ile/ve TUTTURMAK


- YAKAMOZ[Yun.] ile/değil GÜMÜŞSERVİ

( ... İLE/DEĞİL Ayın, suya yansımasıyla oluşan parıltılı görünüm. )


- YAKARIŞ ile/ve/<> HAYKIRIŞ


- YAKARMAK ile YAKINMAK

( Israrla istemek, yalvarmak. İLE Sızlanmak, sızlanarak anlatmak, şikâyet etmek. )

( NİYÂZ ile ŞEKVÂ )


- YAKDUMUHÛ[Ar.] ile YESBİKUHÛ[Ar.]


- YAKI ile/<> YAKIAĞACI ile/<> YAKIOTU

( Bazı sayrılıkları sağaltmak amacıyla bir bez üzerine yayılıp gövdenin bazı yerlerine konulan, koyuca lapa ya da özel biçimde yapılmış eczalı parça. İLE/<> Kabukları, yakı olarak kullanılan, defne türünden bir ağaç. İLE/<> Küpeçiçeğigillerden, kırmızı ya da pembe çiçekli, sulak yerlerde yetişen, küçük bir süs bitkisi. )

( ... cum DAPHNE QUIDIUM cum EPILOBIUM )


- YAKICI ile YIKICI


- BOĞULMA:
YAKIN ile/ve/||/<> YAŞ/KURU ile/ve/||/<> ETKİN/EDİLGEN

( )


- YAKIN GEZEGENLER ile BÜYÜK GEZEGENLER ile KÜÇÜK GEZEGENLER

( Merkür, Venüs, Mars/Merîh/Sakıt. İLE Merkür, Venüs, Dünya, Mars/Merîh/Sakıt, Jüpiter, Satürn, Uranüs, Neptün. İLE Mars ve Jüpiter gezegenleri arasında kalan gök nesneleri[cirim], astereoidler. )

( Utârid, Zühre, Mirrih. İLE Utârid, Zühre, ..., Mirrih, Müşteri, Zühal, ..., ... İLE ... )

( SEB'A-İ SEYYÂRE: Yedi gezegen. )

( INNER PLANETS vs. MAJOR PLANETS vs. MINOR PLANETS )


- YAKIN HEDEF ile/ve UZAK HEDEF


- YAKIN İLİŞKİ ile/ve/||/<> YOĞUN İLİŞKİ


- YAKÎN:
KESİN/LİK ile/ve/değil YAKLAŞIK/LIK


- YAKIN NEDEN ile UZAK NEDEN

( Kuyudaki bir kurbağa, gökteki kuşlar hakkında hiçbir şey bilmez. )

( NEAR CAUSE vs. FAR CAUSE
A frog in a well knows nothing about the birds in the sky. )


- YAKIN NEDEN ile UZAK NEDEN


- YAKIN OLMAK:
"ASRA" ile/değil ASLA


- YAKIN ile/ve/değil ARDIŞIK

( [not] NEAR vs./and/but CONSECUTIVE )


- YAKÎN ile/ve BURHAN


- YAKÎN ile/ve/değil CEZM


- YAKIN ile EŞ

( "NEAR/CLOSE" vs. MATCH )


- YAKÎN ile/ve/<> KEŞF


- YAKIN ile/ve UZAK

( NEAR vs./and FAR/DISTANT )


- YAKIN ile/ve/değil/<>/> UZAK DURULAN/TUTULAN "YAKIN"


- YAKIN/YAKINEN ile YAKÎN[< YAKN]/YAKÎNEN

( Yakın: Uzaklık/mesafeyle ilgilidir[uzakta olmayan] | Muhabbet ve sevgi duyulan, dayanışma içinde olunan kişi/ler. İLE/DEĞİL Kesinlik, eminlik. | Ölüm. | İlm-el-Yakîn > Ayn-el-Yakîn > Hakk-el-Yakîn )

( Yakından tanımak/bilmek, bir yakını olarak değerlendirmek. İLE/DEĞİL Kesin veri/bilgi ile değerlendirmek/bilmek. )

( YAKÎN ile ZANN ile ŞEKK ile VEHM
[ %100 İLE %50 üzeri. İLE %50 İLE %50 altı. ] )


- YAKINDIĞIMIZ" ile/ve/değil/yerine/ne yazık ki/||/<>/< (")YAKINIMIZ(")


- YAKİNEN[Ar.] ile YAKİNÎ[Ar.]

( Kesin/kat'î olarak, hiç şüphe edilecek bir tarafı bulunmaksızın. İLE Kesin/kat'î, şüphe edilmeyecek bilgiye ait, onunla ilgili. )

( Sığır boynuzu. İLE Otlağa salınmış hayvan sürüsü. | Güçlü, saldırıcı. | Koşucu, koşan. )


- YAKÎNÎ ile NAZARÎ

( Kesin(lik). [Bedihiyat-ı Akliye, Bedihiyat-ı Hissiye]. İLE Teorik. )


- YAKÎNİYÂT ile/ve MEŞHÛRÂT ile/ve MÜSELLEMÂT ile/ve MAKBÛLÂT ile/ve ZANNİYÂT ile/ve MUHAYYELÂT ile/ve VEHMİYÂT

( Yakîniyât: En üst derecedeki önerme. - Bedihiye. - Nazariye.

Bedihiye: Apaçık. - Bedâhet-i Akliye. - Bedâhet-i Hissiye.

Bedâhet-i Akliye: - Evveliyât. - Fıtriyât.

Bedâhet-i Hissiye: - Müşâhedât. - Hadsiyât. - Mücerrebât. - Mütevâtirât. )

( VÂHİME: Gerçekliği/karşılığı olmayan "değerler" "üretmek". )


- YAKINLAŞMA ile/ve/||/<>/> BEKLENTİ > HÜSRAN ile/ve/||/<>/> ÖFKE


- YAKINLAŞMA ile/ve/||/<>/> UZAKLAŞMA GEREKSİNİMİ


- YAKINLAŞTIRMA ile YAKIŞTIRMA


- YAKINLIK:
SIKICI ile/ve/değil/||/<>/< BOĞUCU

( Kavuşmada[vuslatta], bıkma/sıkılma[gına] vardır. )


- YAKINLIK ile/ve/<>/değil ACIMA


- YAKIN/LIK ile SICAK/LIK

( CLOSENESS vs. WARMTH )


- YAKIN/LIK ile/ve/<> YATKIN/LIK


- YAKINLIK/KURBİYET ile/ve KAVUŞMA/VUSLAT


- YAKINLIK-UZAKLIK ile/ve/||/<> BAŞATLIK-ÇEKİNGENLİK


- YAKINMA ile/değil/yerine "DİLE GETİRME"


- YAKINMA ile/ve/değil/||/<>/> DÜŞ KIRIKLIĞI


- YAKINSAK MERCEK ile/||/<> IRAKSAK MERCEK

( Yakınsak toplar, ıraksak dağıtır )

( Formül: f>0 İLE f<0 )


- YAKINSAK SERİ ile/||/<> IRAKSAK SERİ

( Yakınsak seri sonlu limite gider, ıraksak seri sonsuza gider )

( Formül: lim S_n = L (yakınsak) İLE lim S_n = ∞ (ıraksak) )


- YAKINSAK ile/||/<> IRAKSAK

( Yakınsak limite gider, ıraksak sonsuza gider )

( Formül: Converge İLE diverge )


- YAKINSAMA ile/ve/||/<> YAKLAŞMA


- YAKIŞAN/YAKIŞMAYAN" ile/ve/değil/||/<>/< UYGUN DÜŞEN/DÜŞMEYEN


- YAKIŞIKLI ile GÜZEL

( Baylar için kullanılır. İLE Bayanlar için kullanılır. Yüz güzelliği için özel bir sözcük vardır["Sabâhat"]. [Nadiren erkekler için de kullanılıyor.] ( Öz Türkçe'de "Göz-el"dir. Göze hitap eden. Zamanla "Güzel"e dönüşmüştür. )

( HANDSOME vs. BEAUTIFUL )


- YAKIŞIKLI/LIK ile/ve ŞIK/LIK


- YAKIŞMAMA ile/ve/değil/||/<>/< ALIŞMAMA


- YAKIŞ(TIR)MAK ile BAĞDAŞ(TIR)MAK

( TO ASCRIBE vs. TO RECONCILE )


- YAKIŞTIRMAK ile/ve "YAPIŞTIRMAK"

( ASCRIPTION vs./and "TO STICK" )


- YAKLAŞIK DEĞER ile TAM DEĞER


- YAKLAŞIK OLARAK ile/ve/||/<>/> SONSUZ İŞ/GÖREV

( Newton. İLE/VE/||/<>/> Kant. )

( QUAM PROXIME > INFINITE TASK )


- YAKLAŞIK/LIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< (YÜKSEK/DÜŞÜK) OLASILIK (İLE)

( [not] APPROXIMATE/LY vs./and/but/||/<>/< PROBABILITY
PROBABILITY instead of APPROXIMATE/LY )


- YAKLAŞIM ile/ve DÜZEN

( APPROACH vs./and SYSTEM )


- YAKLAŞIM ile/ve/değil/<> İRDELEME


- YAKLAŞIM ile/ve/||/<> TARZ


- YAKLAŞIM ile TEPKİ

( Sonsuz oluştaki su, meziyete karşı olgun yaklaşımı simgeler. )

( Kişi, olaylara, iç gerçeğinin ve mantığının belirlediği biçimde tepki vermelidir. )

( APPROACH vs. REACTION )


- YAKLAŞMAK ile/ve/değil/<>/> YAKINLAŞMAK

( [not] TO GET CLOSE vs./and/but/<>/> TO GET CLOSER )


- YAKLAŞMAK ile/ve YANAŞMAK


- YAKMAK ile KAVURMAK ile/değil/yerine/>< ISITMAK


- YAKMAK ile/ve/değil/||/<> DAĞLAMAK


- YAKMAK ile DALAMAK


- YAKMAK ile "RUHUNU KURTARMAK"


- YAKMAK ile YAKMAK

( Yanmasını sağlamak ya da yanmasına yol açmak, tutuşturmak. | Ateşle yok etmek. | Işık vermesini sağlamak. | Isı etkisiyle bozmak. | Keskin, sert ve ısırıcı bir duyum vermek. | Yanıyormuş gibi bir etki yapmak. | Güçlü sevgi uyandırmak. | Kurutmak, zarar vermek. | Çok sıcak olmak. | Karartmak. | Çok üşütmek. | Acıtmak. | Silahla vurmak. | Yıkıma, zarara yol açmak, büyük bir zarara uğratmak. İLE Koymak, sürmek. | Düzenlemek, bestelemek. )


- YAKUT[Ar.]/KIZILTAŞ/ALTAŞ ile YAKUT

( Pembe ya da erguvan tonları ile karışık, koyu kırmızı renkte, saydam bir korindon türü olan değerli taş. | Yakuttan yapılmış ya da yakutla süslenmiş olan. İLE Kuzeydoğu Sibirya'da yaşayan bir Türk topluluğu ya da bu topluluktan olan kişi. | Bu topluluğa özgü olan, bu toplulukla ilgili. )


- YAKUT ile/||/<> ZÜMRÜT

( Kırmızı renkteki değerli taş. İLE/||/<> Yeşil renkteki değerli taş. )


- YAKUTİSTAN'IN İKİ RESMİ DİLİ:
YAKUTÇA ile/ve/<> RUSÇA

( Yakutça, Türk dilinin kuzey grubundan S kolu olarak kabul ediliyor.[YAZ=SAS, YOL=SOL] )


- YAL DERVİŞİ/EHLİ ile KAL DERVİŞİ/EHLİ ile HAL DERVİŞİ/EHLİ

( YAL: Yol yiyeceği. )

( Derviş, iyi niyetini bilgeliğiyle birleştirebilmiş insandır. )

( ELE GELENİ YERSİN
DİLE GELENİ DERSİN
BÖYLE DERVİŞLİK DURSUN
SEN DERVİŞ OLAMAZSIN )

( DERVİŞİN...
HER SÖYLEDİĞİ DOĞRU OLMALI
HER DOĞRUYU SÖYLEMEK DOĞRU DEĞİLDİR
HER SÖYLEDİĞİ HAKK OLMALI
HER HAKK'I SÖYLEMEK HAKKIN DEĞİLDİR )

( Keşkül Dergisi'nden: Derviş I, Derviş II )


- YÂL U BÂL ile BOY-POS

( BOY-POS )


- [ne yazık ki]
YALAKA/LIK/DALKAVUK/LUK ile/ve/<> YARDAKÇI/LIK

( ... İLE/VE/<> Özellikle kötü işlerde birine yardım eden kişi. )

( TEKÂPÛ ile/ve/<> ... )


- YALAKA/LIK ile/değil/yerine/>< SAYGI/LI


- YALAMAK ile "DİL ATMAK"


- YALAN (MI?) ile YANLIŞ (MI?)


- YALAN:
SAFSATA ile/ve/<> MECAZ ile/ve/<> PROPAGANDA ile/ve/<> REKLAM ile/ve/<> HABER

( Felsefede. İLE/VE/<> Yazında(edebiyatta). İLE/VE/<> Siyasette. İLE/VE/<> Ticarette. İLE/VE/<> Gazetecilikte. )


- YALAN SÖYLEME! ile/değil/yerine DOĞRUYU SÖYLE!

( Suçlamak. İLE/DEĞİL/YERİNE Yol göstermek. )


- YALAN SÖYLEMEK ile/ve/değil DOĞRUYU SÖYLEYEMEMEK

( [not] TO LIE vs./and/but NOT TO SAY THE TRUTH )


- YALAN SÖYLEMEK ile/ve/değil/<> DUYMAK İSTENİLENİ (İSTENİLDİĞİ BİÇİMDE) SÖYLEMEK


- [ne yazık ki]
YALAN SÖYLEMEK ile/ve/||/<> GERÇEĞİ ÇARPITMAK


- YALAN SÖYLEMEK ile/değil/yerine/>< GERÇEĞİ SÖYLEMEK

( Geleceğinizin önemli/belirleyici bir parçası olur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Geçmişinizdeki (herhangi) bir parçadır. )

( If you tell the truth, it becomes a part of your past. If you lie, it becomes a part of your future. )

( [not] TO LIE vs./but/>< TO SAY THE TRUTH
TO SAY THE TRUTH instead of TO LIE )


- YALAN SÖYLEMEK ile/ve/değil/<>/< GİZLEMEK


- [ne yazık ki]
YALAN SÖYLEMEK ile/ve/||/<>/> KENDİ YALANINA İNANMAK


- YALAN SÖYLEMEMEYİ ÖĞRENMEK/BİLMEK ile/ve/<> YALAN SÖYLEYEMEMEYİ ÖĞRENMEK/BİLMEK

( Öğrenmiş ve uyguluyor olmak gerek. İLE/VE/<> [hâlâ öğrenilemediyse] Özellikle çocuklardan öğrenilebilir. )


- [ne yazık ki]
YALAN SÖYLEYEN ile/değil/yerine/>< DOĞRU SÖYLEYEN

( İkna etmeye çalışır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Sadece anlatır. )

( Yalan söyleyen/ler, doğru söyleyen(ler)e inanmaz. )


- YALAN SÖYLÜYORSUN! ile/değil/yerine HATA EDİYORSUN


- YALAN ile AD/TANIM DEĞİŞTİRMEK

( LIE vs. TO RENAME )


- YALAN ile/ve/değil/||/<>/> ALDATMA


- YALAN ile BAHÂNE


- YALAN ile/değil (BAŞKASINI İLGİLENDİRMEYEN) AYRINTI/"BİLGİ"


- YALAN ile/değil BİR ŞEY SÖYLEMEMEK


- YALAN ile/ve/=/||/<> ÇÖP


- YALAN ile DOĞASINA UYGUN DAVRANMAK

( LIE vs. BEHAVE IN THE SELF OF NATURE )


- YALAN ile/değil/yerine/>< DOĞRU

( [ne yazık ki] Yalan, öyle işlemiş ki bireylerin diline, "doğruyu söylemek gerekirse" diye bir kalıp "var". )

( Ocağını batırır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Onurunu artırır. )

( Doğruları biliyorsak, yalanları dinlemek, eğlencelidir. )


- YALAN ile FARKLILAŞTIRMA


- YALAN ile/ve/değil/yerine FELSEFE

( [not] LIE vs./and/but PHILOSOPHY
PHILOSOPHY instead of LIE )


- YALAN ile/değil/yerine/>< GERÇEK

( Yüksek sesle çıkar, gürültülüdür ve çok söz söyletir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Sessizdir ve az söz söyletir. )


- YALAN ile HAKARET


- YALAN ile İFTİRA


- YALAN ile IĞRIP

( ... İLE Yalan, düzen. )


- YALAN ile/ve İLGİLENMEME/UĞRAŞMAMA (İSTEĞİ)

( LIE vs./and (INCLINATION OF) NOT TO INTEREST )


- YALAN ile KAMUFLAJ

( LIE vs. CAMOUFLAGE )


- [ne yazık ki]
YALAN ile/ve/||/<> KAŞKARİKO[argo]

( ... İLE/VE/||/<> Oyun, dolap, düzen. | Yalan. )


- YALAN ile/ve/değil/yerine/||/<> KISMEN "DOĞRU"


- YALAN ile KITIR

( ... İLE Uydurma söz. )

( LIE vs. FICTITIOUS WORD )


- YALAN ile/||/<> KÖTÜ YALAN

( Kötüdür. İLE/||/<> Daha kötüdür. )


- YALAN ile/ve/||/<> KURT MASALI

( ... İLE/VE/||/<> Birini oyalamak, kendini suçsuz göstermek için ileri sürülen gereksiz, inandırıcı olmayan sözler. )


- YALAN ile/değil/yerine MASAL

( Portakalı soydum
Başucuma koydum
Ben bir yalan uydurdum. İLE/DEĞİL/YERİNE Ben bir masal uydurdum. )


- YALAN ile/ve/değil OYALAN

( "O yalan, bu yalan"... Var, biraz da sen oyalan! )


- YALAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÖZVERİ

( )


- YALAN ile/ve PALAVRA[İsp. < PALABRA]/MARTAVAL[argo]

( ... İLE [eskiden] Genellikle posta vapurlarında, üst güvertenin altındaki güverte. | [argo] Herhangi bir konuda, gerçeğe aykırı, uydurma söz ya da haber. Uzun ve boş konuşma. )


- YALAN ile ŞAKA

( Dürûg-zen(yalancı) olursa bir evde, düzen olmaz o evde. )

( Zekâ, doğruluk Hürmüz'ün; cehalet, yalan ise Ehrimen'in sıfatlarıdır. )

( LIE vs. JOKE )


- YALAN ile/ve/değil/<> SANAL


- YALAN ile/ve/=/<>/< ŞİRK


- YALAN ile/ve/||/<>/> TALAN


- YALAN ile/değil ÜSTLENME

( [not] LIE vs./but TO TAKE ON )


- YALAN ile/ve/||/<>/> UTAN(DIR/IL)MAK


- YALAN ile/ve/değil/||/<> YANLIŞ

( İzin verilmez. İLE/VE İzin verilebilir. )

( [argo] MAVAL[: Uydurma söz.] ile/ve ... )

( "Yalan söylemişim" ve "Yanlış anlattım" diyemeyiz.["Yalan söyledim" ve "Yanlış anlatmışım" diyebiliriz.]
"Zannedersem" de diyemeyiz.["Zannediyorum/zannederim" diyebiliriz.] )

( MEYN ile/ve GALAT
BECEL: Yalan, iftirâ. | Şaşma.
BEHÎTE: İftirâ, yalan söz. )

( LIE vs./and WRONG )

( MAVAL[: Uydurma söz.] ile/ve ... )


- YALAN ile/ve/||/<>/> YAVAN


- YALANCI(EPİMENİDES) AÇMAZI ile/ve/||/<> KENDİNİ DEĞİŞTİRME AÇMAZI ile/ve/||/<> CURRY AÇMAZI


- YALANCI İLAÇ AÇMAZI ile/ve/||/<> KENDİNİ GERÇEKLEŞTİREN İNANÇ AÇMAZI


- YALANCI PARADOKSU ile/||/<> DOĞRULUK PARADOKSU

( Yalancı paradoksu "Bu tümce yanlıştır" önermesi İLE doğruluk paradoksu öz-göndergeli tümcelerin paradoksudur. Yalancı paradoksu doğruysa yanlış, yanlışsa doğru İLE bu klasik mantık için sorun yaratır. Tarski doğruluğun meta-dilde tanımlanması gerektiğini gösterdi. )

( Alfred Tarski tarafından 1936 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1901-1983) (Ülke: Polonya/ABD) (Alan: Matematik, Mantık) (Önemli katkıları: Semantik doğruluk teorisi, model teorisi, biçimsel dillerde doğruluk tanımı) )


- YALAN/CI ile/ve/değil/||/<>/< YABAN/CI


- YALANCI ile/değil YANILICI


- YALANCI/LIK ile/değil/yerine/>< DOĞRULUK / DÜRÜST/LÜK[Fars.]

( Haksız da olsa hiç susmaz. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< İncitilirse, bir daha hiç konuşmaz. )


- YALANCI/LIK ile MİTOMAN/İ

( ... İLE Kendi söylediği yalana inanma sayrılığı. )


- YALANLAMAK ile/değil/yerine YANLIŞLAMAK


- YALANLAR:
AYAKKABICIDA ile/ve/||/<> EMLÂKÇIDA ile/ve/||/<> ÖĞRETMENLERDE ile/ve/||/<> ESNAFTA ile/ve/||/<> GALERİCİDE ile/ve/||/<> MEMURDA

( "Giydikçe açılır." İLE/VE/||/<> "Merkeze 10 dk." İLE/VE/||/<> "Zeki ama çalışmıyor." İLE/VE/||/<> "Bana gelişi bu." İLE/VE/||/<> "Dosta gider." İLE/VE/||/<> "Sistem gitti." )


- [ne yazık ki]
YALANLARLA OYALANMAK ile/değil/yerine/>< GERÇEKLERLE "YARALANMAK"


- YALAN/YANLIŞ ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<> "ÇOK AKILLICA OLAN"/KANDIRMA

( Yapılmaması gereken [yapılmamalı!]. İLE/VE/DEĞİL/NE YAZIK Kİ/||/<> Yapılan, yapılmaya çalışılan. )


- YALÇIN ile/ve KAYGAN


- YALÇIN ile SARP/DİK


- YALÇIN ile YALMAN ile YALPAK ile YALPI ile YALPIK ile YALPILI

( Düz, sarp. | Düz, kaygan. İLE Eğik, eğinik. | Sarp, dik. | Kesici ve batıcı araçların, kesen ya da batan bölümü. İLE Sokulgan, cana yakın. | Yüze gülücü, dalkavuk. | Sarp yer, uçurum. İLE Eğimli yüzey, yamaç. | İki tepe arasındaki düzlük. İLE Derinliği az ve geniş olan, yayvan. İLE Bir yanı, öbüründen yüksek ya da kalın. )


- YÂLE[Fars.] ile ...

( Sığır boynuzu. )


- YALI ÇAPKINI ile MADAGASKAR YALI ÇAPKINI


- YALI ile/değil SAHİLHANE


- YALIÇAPKINI/EMİRCİK/İSKELEKUŞU ile CÜCE YALIÇAPKINI

( ALCEDO ATTHIS vs. ... )

( COMMON KINGFISHER vs. ... )


- YALIM/YALIN ile YALIM

( Alev. İLE Bıçak gibi kesici araçların, keskin yüzü, keskinlik. )


- YALIN DURUM ile ...

( NOMINATIVE CASE )


- YALIN KARBONHİDRAT ile/ve/||/<>/> KARMAŞIK KARBONHİDRAT

( Kısa zincirli şeker molekülleri. İLE/VE/||/<>/> Uzun zincirli şeker molekülleri. )


- YALIN NESNE ile/ve BİLEŞİK NESNE

( CORPORA SIMPLICISSIMA cum/et CORPORA COMPOSITA )


- YALIN ÜNDEŞ ile/ve/<> YAPIŞIK ÜNDEŞ

( B - D - G - L ile/ve/<> LB - LD - LG - LL | NB - ND - NG - NL | RB - RD - RG - RL [hem başta, hem de sonda] )


- YALIN ile BASİT

( BARE vs. SIMPLE )


- YALIN ile OLAĞAN

( BARE vs. USUAL )


- YALIN ile YALIN

( Alev. İLE Gösterişsiz, süssüz, sade. | Çıplak. )


- YALIN ile YALINÇ

( ... İLE Birleşik olmayan, yalnız bir maddeden oluşan. | Karışık olmayan, basit. )


- YALIN/BASİT[Ar.] ile/ve/değil/||/<>/>< BİLEŞİK/MÜREKKEP[Ar.]


- YALINGAÇ ile YALINKAT

( Kabuğu çatlayıp soyulan. İLE Tek katı olan. | Sağlam olmayan, dayanıksız. | Basit, derinliği olmayan, üstünkörü. )


- YALINGÖZ ile YALINGÖZ

( Gözkapakları olmayan. İLE Bir tür kertenkele. )


- YALINLIK ile/ve/||/<> BİREYLİK


- YALINLIK ile/ve BİRLİK

( BARE vs./and UNITY )


- YALIN/LIK ile/ve/<> DURU/LUK


- YALIN/LIK ile/ve/||/<>/>/< ŞIK/LIK


- YALIN/LIK ile/ve/<> YETKİN/LİK


- YALIN/LIK ile/ve/<> ZARİF/ZARÂFET


- YALITILMIŞLIK ile/ve İKİLİK

( INSULATED vs./and DUALITY )


- YALITILMIŞ/LIK ile/ve/<> TEK YANLI/LIK


- YALITILMIŞLIK ile/ve/yerine YALNIZLIK

( INSULATEDNESS vs./and LONELINESS
LONELINESS instead of INSULATEDNESS )


- YALITIM ile/ve DUYARSIZLIK

( INSULATION vs./and INSENSITIVITY )


- YALITIM ile/ve SOYUTLAMA

( ISOLATION vs./and ABSTRACTION )


- YALITMA ile/ve/||/<> SOĞURMA


- YALITMA ile SOYUTLAMA


- YALITMA/YALITIK/İZOLE[Fr., İng. ISOLE < Lat.] ile YOK ETME, GİDERME/İZALE[Ar.]


- YALMAÇ ile/değil/||/<>/< MAMA

( İnek, köpek vb. hayvanlara yedirmek için hazırlanan unla kepek karışımı sulu yiyecek, bulamaç. İLE/DEĞİL/||/<>/< Bebek için hazırlanan yiyeceklerin genel adı. )


- YALNIZ OLMAK ile/değil YALNIZ KALMAK


- YALNIZ OLMAK/KALMAK/BIRAKILMAK ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> SENİ, YALNIZ HİSSETTİREN KİŞİLERLE BİRLİKTE OLMAK

( Daha kötü. İLE/VE/NE YAZIK Kİ/||/<>/> En kötüsü. )


- YALNIZ ... ile SADECE ...

( ONLY ... vs. JUST ... )


- YALNIZ ile/ve TEK

( LONE vs./and ALONE )


- YALNIZCA ile/değil İLKSEL OLAN


- YALNIZLAŞMA ile/ve/||/<> YABANCILAŞMA


- YALNIZLIĞINA KAÇMAK ile/ve/||/<> YALNIZLIĞINDAN KAÇMAK


- YALNIZLIK:
BİREYSELLİKTE ile/ve/<> AŞKTA

( Bireysellik, yalnızlığı (da) yönetebilmektir. İLE/VE/<> Aşk, birlikte ve/ya da ayrı ayrı olmak üzere yalnızlığı (da) kabul edebilmektir. )

( Tek kişilik yalnızlık. İLE/VE/<> İki kişilik yalnızlık. )


- YALNIZLIK:
FARKINDA OLUNMAYAN ile/değil/yerine FARKINDA OLUNAN

( Hakkında, "konuşabildiğin". İLE/DEĞİL/YERİNE Susmaktan başka çarenin olmadığı. )


- YALNIZ/LIK ile/ve/<> ÇARESİZ/LİK

( Kişiyi, katılaştırır. )


- YALNIZ/LIK ile/ve/||/<> (")ÇIPLAK/LIK(")


- YALNIZLIK ile/ve/||/<> "DEĞERSİZLİK" ile/ve/||/<> "BOŞLUKTALIK"


- YALNIZLIK ile DÜŞÜNÜR/YAZAR "YALNIZLIĞI"

( ... İLE Azınlıkta olmanın ya da paylaşım ağının yaygın olamamasından dolayı duyumsanan. )


- YALNIZLIK ile/ve/||/<>/> GÖZÜ AÇIK GİTMEK

( Kendini tanımak, daha nitelikli ve verimli yaşamak için ikisini de göze alabilmek, bunları anlamış ve kabul edebilmek, bunlarla yüzleşebilmek gerek. )


- YALNIZ/LIK ile/ve/> GÜVENSİZ/LİK


- YALNIZLIK ile/ve/||/<> İLİŞKİ

( Yanılsama[ilüzyon]. İLE/VE/||/<> Nesnesiz "algı"[halüsünasyon]. )


- YALNIZ/LIK ile/ve/||/<> KENDİLİK


- YALNIZLIK ile KENDİNLE BAŞBAŞALIK


- YALNIZ/LIK ile/ve/||/<>/< MUTSUZ/LUK | ile/ve/||/<>/< DOYUMSUZ/LUK


- YALNIZLIK ile/ve SIKINTI


- YALNIZ/LIK ile TEK BAŞINA/LIK

( Gereksinim duyarız. İLE Yeğleriz. | Temsildir. )

( Tek başına yürüyen kişi, bir dostluk kurar. )

( Yalnızların yılmaması, kendileri için yararlı olur. )

( Kendimizi, kendimizle zaman geçirmeyi, "yalnızlık" saymayacağımız biçimde geliştiriyoruz. )

( Yalnız kalpleri harekete geçiren kişi, dünyayı hereket ettirir. )

( We need. VS. We prefer. )

( En kötü/ileri yalnızlık, kendiyle barışık olmamaktır. )

( LONELINESS vs. SOLITUDE/ALONE )


- YALNIZLIK ile/değil/yerine/||/<>/> ÜRETKEN YALNIZLIK


- YALNIZLIK ile/||/<> YEĞLENEN/YEĞLENEBİLEN YALNIZLIK


- YALNIZLIK/LAR ile/ve/<> YANLIŞLIK/LAR


- YALPALAMA(") ile/<> (")TÖKEZLEME(")


- YALVAÇ ile YALVAÇ

( Isparta'nın ilçesi. İLE Kitap getirmiş peygamber. )


- YALVARMAK ile/değil/yerine KİBARLIK(TAN)

( "Uygun bir yerde indirir misin!" diyen bir yolcuya, minibüs şöförünün yanıtı: "Ne yalvarıyorsun! 'İndir!' de, indirelim!" )


- YALVARMAK ile/ve YAKARMAK


- YAMA ile/ve NIYAMA ile/ve ASANA ile/ve PRANAYAMA ile/ve PRATYAHARA ile/ve DHARANA ile/ve DHYANA ile/ve SAMADHI

( Eylem kontrolü. İLE/VE Kişisel eylem kontrolü. İLE/VE Duruşlar ve gövde çalıştırma teknikleri. İLE/VE Soluk ve enerji yönetimi. İLE/VE Çakra ve Kundalini teknikleri. İLE/VE Odaklanma teknikleri. İLE/VE Derin odaklanma teknikleri. İLE/VE Üstün odaklanma teknikleri. )


- YAMAÇ ile/ve GÜZEY

( ... İLE Az güneş alan çok gölgeli kuzey yamaç. )

( Dağların güzeyindeki karlar geç erir. )


- YAMAMAK ile/ve/||/<> BOCA ETMEK


- YAMPALA ile YAMPİRİ

( Birinin, yeni bir durum karşısında ne yapacağını kestiremeyerek şaşkınlık geçirdiğini teklifsiz ve alaylık olarak anlatan, "yampala zeydün" deyiminde geçer. İLE Eğri büğrü, yan yan ve çarpık bir biçimde. )


- YAMUK ile/değil/yerine/>< DÜZGÜN OLMAYAN


- YAMUK ile/değil YILIK

( ... İLE/DEĞİL Çarpık, eğri ağız. | Şaşı göz. )


- YAMULTMAK ile RAYINDAN ÇIKARMAK


- YAMYAM("İNSAN YİYEN İNSAN") ile/değil/yerine/>< İNSAN

( )


- YAN DAL ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ÇAP


- YAN MASAMDA ile YANMASAM DA


- YAN SANAYİ(") ile/ve/||/<> DOLAYLI NEDENLER/SONUÇLAR


- YAN TÜMCECİK ile ...

( SUBORDINATE CLAUSE )


- YAN YANA YÜRÜYEMİYORSAK ile/||/<>/> ÜSTÜNE ÜSTÜNE YÜRÜMEK


- YAN YANA ile/ve/değil/yerine/||/<>/> CAN CANA


- YAN YANA/LIK | ARD ARDA/LIK ile/ve/||/<>/> BİRARADA/LIK


- YAN YANA/LIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< BİRLİKTE/LİK


- YAN ile DERİNLİK


- YAN ile/ve/||/<>/> YÖN


- YAN ile YÖN

( NEZT ile ... )


- ...'YA/NA:
DAYANARAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÜVENEREK


- YANAĞI DEĞDİRİP, ÖPÜCÜK SESİ ÇIKARMAK ile/yerine YANAĞI ÖPMEK


- YANAK GAMZESİ ile BEL GAMZESİ

( CHEEK DIMPLE vs. WAIST DIMPLE )


- YANAK ile/ve/||/<> ENEK

( ... İLE/VE/||/<> Yanağın alt yanı. )

( SÎB: ELMA [Sevgilinin çenesi ve gabgabı sürekli olarak elmaya benzetilir.] )


- YANAK ile/ve/||/<> KANAT


- YANARDAĞ ile BAZALT

( ... İLE Koyu renkli, sert bir tür yanardağ kültesi. )


- YANARDAĞLARDA:
GAZ ile/ve/<> FÜMEROL[Fr.]

( ... İLE/VE/<> Etkin olmayan dönemlerde, yanardağların ağzından yayılan gaz. )


- YANAŞMAK ile İLİŞMEK


- YANAŞMAK ile/ve YARANMAK


- YANAŞMAK ile YILIŞMAK ile SIRNAŞMAK


- YANAZ ile ...

( Hiçbir şeyden memnun olmayan. )