Bugün[10 Aralık 2025]
itibarı ile 46.491 başlık/FaRk ile birlikte,
46.491 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(173/187)


- UYUM ile/ve TUTARLILIK

( HARMONY vs./and CONSISTENCY )


- UYUM ile/ve UYGUNLUK

( ... ile/ve VEFK/TENÂSÜB[öteki ucu >< TENÂFÜR(< NEFRET)] )

( HARMONY vs./and APPROPRIATENESS )


- UYUM ile/ve YAKINLAŞMA

( HARMONY vs./and TO APROACH )


- UYUM ile/ve YETENEK


- UYUMA ile/ve/değil EŞİK


- UYUM/ADAPTASYON ile DEĞİŞİNİM/MUTASYON

( Bir canlının, çevresine uyum sağlama yeteneği. İLE DNA'daki kalıcı değişiklik. )


- UYUM/AHENK ile/ve/değil/||/<> İNSİCÂM


- UYUMAK/UYKU ile/ve UYUKLAMAK/PİNEKLEMEK/IMIZGANMAK/KÜNGÜLDEMEK/KÜNGÜRDEMEK/ŞEKERLEME/KAYLÛLE

( Günde ortalama 7 saat uyku yeterlidir! [Kişiden kişiye, değişkenlere ve koşullara bağlı olmak üzere 4 - 10 saat arasında olabilir.] )

( SAAT ON[22:00], YATAĞA KON! )

( Uykuya dalma süresi, yaklaşık, 7 dakikadır. )

( Elma, birçok uyarandan daha etkili bir uyku açıcıdır. )

( ÂFTÂB-SÜVÂR[Fars.]: Sabahları erken kalkan, gün doğmadan uyanmak alışkanlığına sahip olan. )

( İHTİMÂM[Ar.]: Elemden/kederden dolayı uyuyamama. )

( Uyuklama durumunda, ereksiyon gerçekleşebilmesi, olağandır. )

( ... İLE Uyuklar gibi hareketsiz oturmak. | Bir yerde, hiçbir iş yapmadan oturmak. )

( KÜNGÜLDEMEK/KÜNGÜRDEMEK: Uyuklamak. | Elden ayaktan düşmek. )

( NEVM ile/ve/değil NA'S/NA'SE/NÜÂS/SÎNE[çoğ. SİNEVÂT]/TEHVÎM/TEHEVVÜM[Ar.]/TENEVVÜM[< NEVM]/VESEN )


- UYUMAK ile UYUŞMAK ile UYUŞMAK

( Uyku durumu/deneyimi. İLE Kendin geçmek. İLE Birlikte ya da karşılıklı olarak uyumlu hareket etmek ya da hareket etmeye çalışmak. )


- UYUMAK ile ZIBARMAK

( ... İLE Ölmek, gebermek. | Sızmak. )


- UYUMLANMA ile/ve/||/<>/> UYUMLANMA SINIRI/EŞİĞİ


- UYUMLULUK ile/ve AKLİMATİZASYON

( ... İLE/VE Çevresel etmendeki bir değişime, fizyolojik olarak kendini uyumlandırma. )

( HARMONIOUSNESS vs./and ACLIMATISING )


- UYUM/LU/LUK ile/ve/||/<> ESNEK/LİK


- UYUMLU/LUK ile/ve GÜZEL/LİK

( HARMONY/HARMONIOUSNESS vs./and BEAUTY )


- UYUM/LU/LUK ile/ve PARALEL/LİK

( HARMONY vs./and PARALLELNESS )


- UYUMLU/LUK ile/ve UYGUN/LUK

( HARMONIOUSNESS vs./and APPROPRIATENESS )


- UYUM/LU/LUK ile/ve YALIN/LIK

( HARMONY, HARMONIOUS/NESS vs./and SIMPLICITY )


- UYUMSUZ ile/ve/değil/||/<> TUTUNAMAYAN


- UYUMSUZ/LUK ile/ve/değil/||/<>/>/< SUSKUN/LUK


- UYUŞMA ile/ve/||/<> ELEKTRİKLENME


- UYUŞMAK ile/değil/yerine/>< YETİŞMEK


- UYUŞTURMAK ile/ve/değil OYALAMAK


- UYUŞ(TUR)MAK ile/değil/<>/< UYUMLAN(DIR)MAK


- UYUŞTURUCU ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< UYARICI VE UYANDIRICI


- UYUŞUK/TEMBEL[Fars. < TENBEL] ile/ve/=/||/<> HIMBIL


- UYUŞUK/LUK ile/değil/yerine/>< DİNGİN/LİK


- UYUŞUK/LUK ile/ve/||/<> SERSEM/LİK


- UYUŞUK/LUK ile UYKULU/LUK


- UYUTAN ile/ve/||/<> UYUMALIK ile/ve/||/<> UYKULUK


- UYUTMA ile UYUŞTURMA


- UYUTMAK ile/ve/||/<> UYANDIRMAK

( Gövdeyi ameliyat etmek için gereklidir. İLE/VE/||/<> Zihni/ni "ameliyat etmek" için gereklidir. )


- UYUYAN ile/değil UYUMA NUMARASI YAPAN

( Uyandırabilirsin. İLE/DEĞİL Uyandıramazsın. )


- UYU-YOR ile UY-UYOR


- UYUZ (BULAŞMASI):
HAYVANDA/N ile/değil/< İNSANDA/N

( Hayvanda bulunan bakteri ile insanda bulunan bakteri tamamen farklı olduğundan, uyuz, hayvanlardan değil insandan, kişiler arasında yaşanan bulaşıcı bir sayrılıktır. )


- UZADEVİM(TELEKİNEZİ[Fr./İng.]) ile KALDIRMA(LEVİTASYON[Fr./İng.])

( Telekinezi ya da sadece kinezi, özdeğin(maddenin) iç dinamiklerine zihin/düşünce gücüyle etki ederek biçimini değiştirmek. İLE Levitasyon ise, özdeği bütün olarak yerinden hareket ettirmek/havalandırmak/havada dolaştırmak. )


- UZAGÖRÜ/ÖTEGÖRÜ/TELEPATİ ile/değil AYNI ŞEYİ DÜŞÜNMEK


- UZAK BİR YER ile/ve/<> UZAAAK BİR YER

( Dilde. İLE/VE/<> Belâgatta. )


- UZAK DURMAMAK/DURMAK ile/ve/=/||/<> RIZÂ GÖSTERMEK/GÖSTERMEMEK


- UZAK:
GÖSTERİŞ ile ŞİRK


- UZAK İLİŞKİLER ile/ve/||/<> YAKIN İLİŞKİLER


- UZAK?:
MEMLEKET Mİ? ile/ve/||/<> YILDIZLAR MI? ile/ve/||/<> GENÇLİĞİM Mİ?


- UZAK ile/değil/yerine AŞKIN


- UZAK ile BÜYÜK

( FAR/DISTANT vs. BIG )


- UZAK ile/ve GAİB


- UZAK ile GEREKSİZ

( DISTANT vs. UNNECESSARY )


- UZAK ile İLERİ

( DISTANT vs. ADVANCED )


- UZAK ile KÜÇÜK

( FAR/DISTANT vs. SMALL )


- UZAK ile/ve/||/<>/> TUZAK


- UZAKDOĞU KÜLTÜRÜ ile/ve TASAVVUF


- UZAKDOĞU SİMGELERİ/KÜLTÜRÜ ile/ve ORTADOĞU SİMGELERİ/KÜLTÜRÜ

( Doğa bilgeliği. İLE/VE Toplum bilgeliği. )


- UZAKDOĞU TERİMLERİ/SÖZLÜĞÜ ile/ve TASAVVUF TERİMLERİ/SÖZLÜĞÜ


- UZAKGÖRÜR/TELESKOP:
HUBBLE ile/ve/değil/yerine/||/<>/> JAMES WEBB

( Görünür ve ultraviyole dalga boylarında gözlemler yapmaktadır. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Orta ve yakın kızılötesi olarak görmektedir. Çok daha büyük ışık toplama aynası vardır. Hubble teleskobundan yaklaşık 100 kat daha duyarlıdır.[10 milyar dolarlık bir bütçe ile elde edilmiştir.] )

( )


- UZAKLAŞMAK ile/ve/değil UZAK DURMAK

( [not] TO DIGRESS/TO APPROACH vs./and/but TO KEEP/STAY AWAY )


- UZAKLAŞMAK ile/değil/yerine/>< UZLAŞMAK


- UZAKLAŞMAK ile YABANCILAŞMAK

( TO BE ESTRANGED vs./and ALIENATION )


- UZAKLAŞMAK/YAKINLAŞMAK ile/ve ETRAFINDA DOLAŞMAK

( TO DIGRESS/TO APPROACH vs./and TO STROLL AROUND )


- SORUNLAR:
UZAKLAŞTIRAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/</>< YAKINLAŞTIRAN


- UZAKLIK/MESAFE ile UZAY UZAKLIĞI

( DISTANCE vs. PARSEC[pc = 206.265 AU] )


- UZAKLIK ÖLÇÜMÜNDE:
NİRENGİ ile/ve/||/<>/> PARALAKS


- UZAK/LIK ile/ve BAĞIMSIZ/LIK

( DISTANCE vs./and INDEPENDENCE )


- UZAKLIK ile/ve/||/<> "TAÇ UTANGAÇLIĞI"

( ... İLE/VE/||/<> Ağaç türlerinin en tepesinde bulunan dallarının birbirine dokunmaktan kaçınması. )

( )


- UZAKTAN EN İYİ FARK EDİLEN RENK ile ...

( TURUNCU )


- UZAKTAN ETKİ ile DOKUNMA/TEMAS


- UZAKTAN ETKİ ile/ve/||/<> YERELLİK


- UZAM/DÜZLEM/HAYYİZ/VÜSAT[Ar.] ile VÜS'AT[Ar. < VÂSİ/VÂSİA]

( Belirli noktalar toplamı. İLE Geniş, engin, açık, enli, bol. )


- UZAM ile/ve BİÇİM

( İMTİDÂD[< MEDD] ile/ve SÛRET )

( EXTENT vs./and SHAPE/MORPH )


- UZAM/DÜZLEM/HAYYİZ/VÜSAT[Ar.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/> UZAY

( Belirli noktalar toplamı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/|||/<>/> Tüm noktalar toplamı. )

( Tanımla(n)mayla. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/|||/<>/> ... )

( Dışta. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/|||/<>/> İçte. )

( İçte yok. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/|||/<>/> Dışta yok. )

( [not] PLANE vs./and/but/||/<>/> SPACE
SPACE instead of PLANE )


- UZAM ile/ve/||/<> YAYILIM


- UZAMAK" ile "SIVIŞMAK"


- UZAMAK ile/değil UZAKLAŞMAK

( Argoda ve/ya da günlük düşük dilde. İLE/DEĞİL ... )


- UZANMAK (YATMAK) ile BANYODAN/DUŞTAN SONRA UZANMAK (YATMAK)


- UZANMAK ile DAĞILMAK


- UZANMAK ile/ve KIVRILMAK


- UZANTI ile/ve/<> GÖSTERİM/TEMSİL


- UZANTI ile/ve/değil/||/<>/< YAKLAŞIM


- UZATMA ile/değil SARKITMA


- UZATMA! ile/ve/||/<>/> UZLAŞ! ile/ve/||/<>/> UNUT!


- UZATMAK(ITNÂB[Ar.]) ile/ve/değil DEVAM ETTİRMEK


- UZATMAK ile/değil AYRINTIYA GİRMEK


- UZATMAK ile/ve/değil DEVAM ETTİRMEK

( İTNAP/ITNAP ile ... )


- UZA(T)MAK ile/ve/değil/||/<>/< TEKRAR


- UZAY ile/ve/||/<> ALT UZAY


- UZAY ile EVREN

( Varolanların tümü. İLE Varolan ve düşünülebilenlerin tümü. )

( )


- UZAY ile FAZ UZAYI

( ... İLE Sonsuz boyutlu zaman ve nesne[nin yorumlanabilmesi]. )


- UZAY ile/||/<> FAZ UZAYI

( )

( Bilinmiyor tarafından keşfedildi/formüle edildi. )


- UZAY ile/||/<> MEKÂN

( )

( Bilinmiyor tarafından keşfedildi/formüle edildi. )


- UZAY ile/||/<> SİKİŞTİRMA UZAYİ

( )

( Bilinmiyor tarafından keşfedildi/formüle edildi. )


- UZAY ile/ve/+/||/<> SIKIŞTIRMA UZAYI

( Dört boyut. İLE/VE/+/||/<> 6 boyut. )


- UZAY ile/ve/||/<>/> UZAM/MEKÂN

(

UZAM[PLACE] ve UZAY[SPACE] arasındaki FaRkLaR...
Kavram Açıklama Örnek Kullanım
SPACE Fiziksel ya da kavramsal boşluk. Devim, düşünme ve etkileşim olanağı sunar. Sınıfların düzenlenişi öğrencilere daha fazla uzay[space] sunmalıdır.
PLACE Fiziksel mekânın kimlik, anlam ve aidiyetle yüklenmiş durumu. Yalnızca konum değil ilişkisel bir bağdır. Okul, sadece bir bina değil öğrenciler için bir uzam[place] durumuna gelmelidir.
PLACE and SPACE Mekânın anlamlı duruma gelmesi için fiziksel alanın[space] toplumsal, ekinsel ve duygusal boyutlarla ilişkilendirilmesi gerekir [place]. Bir kenti yaşanabilir kılan, yalnızca uzay[space] değil bireylerin onunla kurduğu uzam[place] ilişkisidir.
)


- UZAYA ÇIKAN İLK KÖPEK ile ...

( LAIKA [Sputnik II, 1957] )


- UZAYZAMAN ile/||/<> MUTLAK UZAY VE ZAMAN

( Uzayzaman 4D birleşik, Newton mutlak ayrı uzay ve zamandır. )

( Formül: ds² = -c²dt² + dx² + dy² + dz² )

( Isaac Newton tarafından 1687 yılında keşfedildi/formüle edildi. )


- ÜZEN ...
YALAN SÖYLEMESİ ile/ve/değil/> ONA, DAHA SONRASINDA İNANAMAYACAK OLMAK

( Yalan söyleyerek dünyanın öteki ucuna ulaşırsın fakat dönemezsin. )


- ÜZEN/İ ile/değil/yerine/>< MUTLU EDEN/İ

( Terk et. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Mutlu et. )

( Hakkındır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Hakkıdır. )


- ÜZERİNDE DURMAK ile/ve/yerine ALTINI ÇİZMEK


- ÜZERİNDE DURMAK ile/ve GÖZARDI ETMEMEK


- ... ÜZERİNDEN ile/ve/değil/yerine ... SAYESİNDE


- ÜZERİNE ALMA ile ALINMA


- ÜZERİNE ALMA ile/ve/değil/yerine ÜSTLENME


- ÜZERİNE BASA BASA ile/yerine ALTINI ÇİZEREK


- ÜZERİNE BİRŞEYLER SÖYLEMEK ile BELİRLEMEK

( Bir şey ki söylemesen de olur, söyleme! Bir şey ki yapmasan da olur, yapma! )

( TO SAY SOMETHING ON ... vs. DESIGNATION )


- ÜZERİNE ÇIKMAK ile/ve/değil/yerine ÖTESİNE GEÇMEK


- ÜZERİNE KONUŞULAMAZ/LAR ile/ve/değil İFADE EDİLEMEZ/LER

( [not] NOT TO TALK ABOUT/ON vs./and/but NOT TO EXPRESS )

( ARETE ile APORETE )


- ... ÜZERİNE ile/ve/değil/||/<>/< ... ÜZERE


- ÜZGÜN ile/ve/||/<>/> SÜZGÜN


- UZLAŞIM ile/ve/||/<> ALT/ASGARİ KOŞUl


- UZLAŞIM ile/ve/<> TANIŞIKLIK


- UZLAŞIM ile/ve/<> UYUM

( VAZ'Î ile/ve/<> TENASÜB )

( AGGREEMENT vs./and/<> HARMONY )


- UZLAŞIM ile/ve/değil/yerine UYUMLU BİRLİK

( [not] AGGREEMENT vs./and/but/<> HARMONIOUS UNITY )


- UZLAŞIM/SAL ile UYLAŞIM/SAL


- UZLAŞMA ile/ve/||/<> BARIŞMA


- UZLAŞMA ile/değil ERDEM

( [not] AGGREEMENT vs./but VIRTUE )


- UZLAŞMA ile/ve İMAN

( AGREEMENT vs./and FAITH )


- UZLAŞ(TIR)MA ile/değil ANLAŞ(TIR)MA


- UZLET ile İTİKAF


- UZLUK/EHLİYET/HAZAKAT ile/ve/<> DEĞİM/LİYÂKAT


- UZMAN ile AZMAN


- UZMANLAŞMA ile "KÖK SALMA"


- UZMANLIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BİREŞİM/TEVHİD


- UZMANLIK ile/ve/<> DERİNLİK


- UZMANLIK ile/ve/değil/yerine/||/<> MESLEK

( [not] PROFESSION vs./and/||/<>/but JOB
JOB instead of PROFESSION )


- UZMANLIK ile/ve ORGANİZASYON

( SPECIALIZATION vs./and ORGANISATION )


- UZMAN/LIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< USTA/LIK

( KOMPETAN avec ... )


- UZMAN/LIK ile/ve/||/<> UYGULAYICI/LIK


- UZMAN/LIK ile/ve/||/<>/> YALANCI/LIK (YETİSİ)


- UZMAN/LIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YETKİN/LİK


- ÜZME TAHTASI ile/ve SNOWBOARD

( Meşe köyü - İkizdere - Rize'de. İLE/VE Dağlarda. )

( Çimende. İLE/VE Karda. )


- ÜZMEK ile/değil ZORLAMAK

( [Öğretmen, öğrencileri biraz ...] "üzmüş". İLE/DEĞİL "zorlamış". )


- UZÛBET[Ar.] ile UZÛBET/UZBET[Ar.]

( Tatlılık, şirinlik, lâtiflik. İLE Bekârlık, ergenlik. )


- ÜZÜCÜ ile KIRICI


- ÜZÜLME ile/ve/değil/||/<>/< ŞAŞIRMA


- ÜZÜLMEK ile DÜŞÜNMEK


- ÜZÜLMEK ile/ve HESAP SORMAK


- ÜZÜLMEK ile ISTIRAP


- ÜZÜLMEK ile/ve/||/<>/> SÜZÜLMEK


- ÜZÜM/ÇALI ile FRENKÜZÜMÜ

( ... İLE Taşkırangillerden bir çalı. | Bu bitkinin, daha çok, şurubu yapılan, uzun salkım biçiminde, taneleri ufak, kırmızı ve mayhoş yemişi. )

( ... cum RIBES RUBRUM | ... )

( ... cum RIBES RUBRUM )


- ÜZÜM, ÜZÜME, BAKA BAKA KARARIR ile/ve/||/<> KÖRLE YATAN, ŞAŞI KALKAR


- ÜZÜM ile AYIÜZÜMÜ

( ... İLE Fundagillerden, küçük taneli yemişler veren, tüylü bir bitki. [Lat. ARBUTUS UVA-URSI] )


- ÜZÜM ile/değil BEKTÂŞÎ ÜZÜMÜ

( ... İLE/DEĞİL Taşkırangillerden bir çalı. | Bu çalının, mayhoş, nohut büyüklüğünde, ak ya da kara yemişi. )

( ... cum RIBES GROSSULARIA )


- ÜZÜM ile BREZİLYA ÜZÜMÜ/JABUTICABA

( image )

( ... cum MYRCIARIA CAULIFLORA )


- ÜZÜM ile/değil CUNUL

( ... İLE/DEĞİL Yaban üzümü. )


- ÜZÜM ile GELİNPARMAĞI

( ... İLE Uzun taneli bir üzüm türü. )


- ÜZÜM ile HAFIZALİ

( ... İLE Seyrek taneli, kalın kabuklu, etli ve parlak altın sarısı renginde büyük taneli bir üzüm. )


- ÜZÜM ile HOŞKURAN/TİLKİKUYRUĞU

( ... İLE Çiçekleri, dalları ıspanak gibi pişirilen bir yıllık otsu bir bitki. [Lat. AMARANTHUS LIVIDUS] | Uzun salkımlı bir çeşit üzüm. | Yağlı güreşte oturak kündesine geçen üstteki güreşçiye, alttakinin elini geri uzatarak çenesinden ya da gırtlağından çekmesi. )


- ÜZÜM ile KİŞMİŞ[Fars.]

( ... İLE Küçük taneli bir tür çekirdeksiz üzüm. )


- ÜZÜM ile LANGSAT

( ... İLE Uzakdoğu'da ve özellikle Malezya'da bulunan, üzüme benzeyen sarı bir tropikal meyve. )


- ÜZÜM ile MALAGA

( ... İLE İri taneli misket üzümü. )

( Hi, Has your business lost customers due to COVID-19? We might be able to help. https://primewebtraffic.club/up?=farklar.net We're throwing a lifeline to businesses by sending targeted visitors to their websites. If you're interested, click above for information about starting a free trial. There's no obligation or strings attached. Be safe and stay healthy. Alison Prime Web Traffic 2764 Pleasant RD Bld APMB9 #34 Fort Mill SC 29708 If you do not want to recieve this marketing material: https:///primewebtraffic.club/unsubscribe.php/?site=farklar.net )

( İNEB ile ... )

( ENGÛR ile ... )


- ÜZÜM ile MÜŞKÜLE

( ... İLE Bağbozumuna yakın bir zamanda yetişen, kalınca kabuklu, iri ve uzun taneli bir üzüm. )


- ÜZÜM ile RAZAKI[Ar.]

( ... İLE Kalınca kabuklu, iri ve uzunca taneli, şekeri çok, bir tür üzüm. )


- ÜZÜM ile ŞEKERCİBOYASI/AMERİKAN ÜZÜMÜ

( ... İLE Şekerciboyasıgillerden, kökü iç sürdürücü olarak kullanılan, 2-3 metre yüksekliğinde, üzümsü meyvesinden şarapları boyamak için kırmızı boya çıkarılan çok yıllık bir bitki, Amerikan üzümü (Phytolacca americana) )

( ... cum PHYTOLACCA AMERICANA )


- ÜZÜM ile/> ŞIRA/ŞÎRE[Fars.] ile/> ŞARAP ile/> SİRKE

( CEM ŞÎT: Şarabı bulan. )

( ... İLE Henüz mayalanmamış üzüm suyu. | Bazı meyve ve sebzelerin özü. İLE ... İLE ... )

( Annesi.[helâl] İLE ... İLE Kızı.[haram] İLE ... )


- ÜZÜM ile/ve/||/<> TEVEK/ÇOTUK

( ... İLE/VE/||/<> Asma, kavun, karpuz gibi bitkilerin sürgünü ya da dalı. | Üzüm kütüğü, çotuk. )


- UZUN KOLLU ile UZUN KOLLU ile/değil/yerine UZUN KOLLU

( Giyecek. İLE Hırsız. İLE/DEĞİL/YERİNE Uzaktan erişen/erişir. )


- UZUN SÜRE ile/ve "ÇOĞUNLUKLA"


- UZUN SÜRE ile SABAHTAN BERİ


- (UZUN SÜRELİ) BELLEKTE:
ANISAL ile/ve/||/<> ANLAMSAL ile/ve/||/<> İŞLEMSEL


- UZUN/KISA) SÜRELİ/LİK (/ SOLUKLU/LUK) ile SÜREKLİ/LİK

( LONG PERIOD vs. CONTINUAL )


- TANIM:
"UZUN" ile/değil/yerine KAPSAMLI

( Tanımın uzunu olmaz! Kapsamlı olduğundan dolayı ilgisizlerin "zihin ve dilinde", "uzun" diye ifade etmeleri kendi yetersizliklerini gizleme girişimi olabilir belki/çoğunlukla. )


- UZUN UZUN BAKMAK ile GÖZ KIRPMAK

( ... İLE Bir kişinin, ortalama göz kırpma hızı, 100 - 400 milisaniye arasında gerçekleşmektedir. )

( LOOKING IN LONG PERIOD vs. WINK )


- UZUN UZUN DÜŞÜNMEK/BOŞ BOŞ OTURMAK ile/ve/değil/yerine AZ AZ (DA OLSA) EYLEMEK/BİR ŞEYLER YAPMAK

( Pek kolay olmasa da... )

( Kepçe tutan elim olsun, dış kapıda yerim olsun! )


- UZUN UZUN KONUŞMAK ile "UZATMAK"

( TO TALK AT LENGTH vs. TO PROLONG )


- UZUN YAŞAMAK ile/ve/<>/değil/yerine DERİN/DÜRÜST/DOĞRU YAŞAMAK


- UZUN YOLCULUKTA, BİSİKLET TEKER TELİ:
32 ile/değil/yerine 36


- UZUN YOLCULUKTA, BİSİKLET TEKER TELİ: 32 ile/değil/yerine 36


- UZUN ile/ve/yerine KISA ile/ve/yerine ORTA

( Uzun, ne tadın var, ne tuzun. İLE/VE Kısa, her gün tasa. YERİNE Orta, sevgisi arta. )


- UZUN/LUK ile/ve YÜKSEK/LİK

( İki nokta arasında. İLE/VE Zeminden hareket ederek. )

( LENGTH vs./and HEIGHT )


- ÜZÜNTÜ ile/ve/||/<>/> (")ÇARESİZLİK(")


- ÜZÜNTÜ ile/ve HÜZÜN

( Geçmişin olumsuz(luk)larının anımsanması (ile/durumunda). İLE Geçmişin olumlu(luk)larının anımsanması (ile/durumunda). )


- ÜZÜNTÜ ile KAYGI ile İNANÇ

( Geçmişe bakar/baktırır. İLE Çevreye bakar/baktırır. İLE İleriye bakar/baktırır. )


- ÜZÜNTÜ ile/ve/<> RAHATSIZLIK


- ÜZÜNTÜ ile/ve/||/<>/> YAS


- VA ile O
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Birinin başka birine verdiği buyruğun yadsınmasına ilişkin ikinci kişinin kullandığı bir reddetme ilgeci. İLE Bir buyruğun yerine getirilmesinin reddedildiğini belirten ilgeç. )


- VAAD/VÂDE ile/ve BORÇ

( Vâde, söz demektir. )

( Sakın para için evlenmeyin! Çok daha uygun koşullarda borç bulabilirsiniz. )


- VAAD ile TAAHHÜT/D


- VAAZ KÜRSÜSÜ ile/||/<> SON CEMAAT YERİ ile/||/<> SAKIF ile/||/<> HÜNKÂR MAHFİLİ

( Belirli gün ve saatlerde, imamın vaaz vermek için çıktığı, koltuk ya da küçük balkon biçimindeki bölüm. İLE/||/<> XIV. yüzyıldan itibaren cami ve mescitlerde yaygın olarak kullanılan, ana mekânın dışında yarı açık hazırlık bölümü. İLE/||/<> Camilerde son cemaat yerinin dışında ek bir bölüm. Özellikle iç avlusu olan yapılarda, cemaatin hava şartlarından korunması amacına yöneliktir. İLE/||/<> Camilerde hükümdara ayrılan bölüm.[Bazen galerinin bir bölümü, bazen ayrı bir daire biçimindedir.] )


- VAAZ/MEVİZE ile/ve/||/<>/> HUTBE

( Cami, mescit vb. yerlerde vaizlerin yaptığı, genellikle öğüt niteliği taşıyan dinî konuşma. İLE/VE/||/<>/> Cuma ve bayram namazlarında okunan dua ve verilen öğüt. )


- VACİB ile MUHTAR


- VÂCİD[Ar.] ile VÂCİZ[Ar.]

( Vücûda getirici/getiren. | Zengin. [Allah'ın sıfatıdır.] İLE Kısa. )


- VÂCİB ile KADÎM


- VACİB ile MÜMKÜN

( Varlığını kendinden alan. İLE Varlığını dışarıdan alan. )


- VA'D[Ar.] ile 'AHD[Ar.]


- VA'D[Ar.] ile VÂD[Ar.]

( Söz verme, üstüne alma. | Yapılmasına söz verilen şey. İLE Oğul. )


- VA'D[Ar.] ile VE'Y[Ar.]


- VAGON[Fr./İng. < WAGON] ile/ve/||/<> FURGON[Fr. < FOURGON]

( ... İLE/VE/||/<> Nesne vagonu. )


- VAGON[Fr./İng. < WAGON] ile/ve/||/<> TENDER[Fr.]

( Yük ve yolcu taşımakta kullanılan, lokomotifin çektiği demir yolu aracı. İLE/VE/||/<> Lokomotifin arkasına bağlanan, gerekli yakıtı, suyu taşıyan vagon. )


- VAGON ile/ve/<> VAGONET

( Yük ve yolcu taşımakta kullanılan, lokomotifin çektiği, demiryolu aracı. İLE Yana ya da arkaya doğru devrilebilen ve kimi toprak düzleme işlerinde kullanılan küçük vagon. )


- VAGZAL ile ...

( İstasyon. )


- VÂH[Ar.] ile VÂH/VÂHA[Ar. çoğ. VÂHÂT]

( Vâh, yazık, ay. İLE Çöl ortasında suyu ve yeşilliği olan yer. )


- VAHÂ[Ar.] ile ILGIM/SERAP/YALGIN/PUSARIK

( Çöl ortasında suyu ve yeşilliği olan yer. İLE ... )

( OASIS vs. MIRAGE )


- VAHÂMET ile/ve/<> HEZİMET


- VAHDET ile/ve/<> TEVHÎD

( Olgu/durum. İLE/VE/<> İlke/kavram. )

( Durum. İLE/VE/<> Eylem. )

( ... İLE/VE/<> Kendinden memnun olmak. )

( TEVHÎD'E GEL, TEVHÎD'E
ZİKR ET! HAKK'I, HER YERDE )

( İnsan - İnsan ilişkisi. İLE/VE/<> İnsan - Tanrı ilişkisi. )


- VAHDET ile VAHDÂNİYYET

( Allah'a yakınlık, Allah'a ulaşma. | Yalnızlık, teklik, birlik. | Özgür bireylerin birliği. İLE Birlik, Allah'ın bir oluşu. )


- VAHDET ile VUSLAT


- VAHDET-EL VÜCÛD ile/ve/||/>/< VAHDET-EL MEVCÛD

( Çeşitlilik. İLE/VE/||/>/< Aynılaşma. )


- VAHDET-İ ŞUHÛD ile/ve/||/<>/hem de VAHDET-İ KUSÛD ile/ve/||/<>/hem de VAHDET-İ MEVCÛD ile/ve/||/<>/hem de VAHDET-İ VUCÛD

( UNITY OF WITNESSING vs./and/||/<>/also UNITY OF INTENTION vs./and/||/<>/also UNITY OF EXISTENCE vs./and/||/<>/also UNITY OF BEING )


- VAHDET-İ VUCUD ile HEPTANRICILIK/TÜMTANRICILIK/PANTEİZM

( HAKK <> DOĞA ile HAKK > DOĞA )


- VAHDET-İ VÜCÛD ile/ve VAHDET el-VÜCÛD


- VAHDET-İ VUCUD ile VAHDET-İ ŞÜHÛD


- VAHDET-İ VÜCÛD ile VAHDET-İ VÜCÛD


- VAHİ[Ar.] ile/değil/>< VAHİY[Ar.]

( Boş, saçma. İLE/DEĞİL/>< Tanrı tarafından, bir buyruk ya da düşüncenin, peygambere bildirilmesi. )


- VÂHİD ile/ve ÂHİD/AHÂD

( Bir, ikincisi düşünülemeyen. Sıfat. İLE/VE Tek. Zât. )


- VÂHİD[Ar.] ile EHAD[Ar.]


- VÂHİD[Ar.] ile FERD[Ar.]


- VÂHİD[Ar.] ile MÜNFERİD[Ar.]


- VÂHİD[Ar.] ile VAHÎD[Ar.] ile FERÎD[Ar.]


- VÂHİDE ile/ve MEAL GAYR

( Ben. İLE/VE Biz. )


- VAHİDİYETTE KESRET ile KESRETTE VAHİDİYET ile KESRETTE VAHİD

( Kesreti saklayamazsın fakat birliği/tevhidi istediğin kadar saklayabilirsin. )

( Asıl tevhid, kesretten sonraki tevhiddir. )

( İş, bu kesreti tevhid etmektedir. )

( Kesreti saklayamazsın fakat birliği, tevhidi istediğin kadar saklayabilirsin. )


- VAHİD-ÜR-RAHÎM[Ar.] ile ...

( En çok bir yavru yapan hayvanlar. )


- VAHİM/ÜZÜCÜ OLAN:
YALAN SÖYLEMİŞ OLMASI ile/ve/değil/||/<>/> ONA BİR DAHA GÜVENEMEYECEK OLMAK


- VÂHİM[Ar. < VEHM] ile VAHÎM[Ar. çoğ. VİHÂM, VAHÂMÂ]

( Kuran, kuruntulu. İLE Ağır, sonu tehlikeli, çok korkulu. )


- VAHİM ile/ve HAZİN


- VAHİM ile/ve/değil/> VAHŞET


- VÂHİME ile ...

( Gerçekliği olmayan değerler üretmek. )


- VAHİY DİNLERİ ile/ve EVRENSEL DİNLER


- VAHİY ile HADİS(-İ KUTSÎ)


- VAHİY ile İLHÂMÂT ile RÜYÂ ile FERÂSET

( Cebrail ile gelen. İLE Cebrail'siz gelen. İLE Cebrail'siz gelen. İLE Kendi öngördüğün. )


- VAHİY ile/ve "KUTSAL" METİN


- VAHİY ile/ve/||/<>/> TEBLİĞ


- VAHS/VEHS[Ar.] ile VAHZ[Ar.]

( Ayak altında çiğneme. | Kırma. İLE Çimdikleme. | Sivri bir şey batırarak acıtma. | Isırma, sokma. )


- VAHŞET ile/ve VAHÂMET["VEHÂMET" değil!]


- VAHŞÎ ile/<>/> BARBAR ile/<>/> UYGAR

( [İnsan/lık tarihinin] %66'sı. İLE/<>/> %33'ü. İLE/<>/> %1'i. )


- VAHŞİ ile/değil GÖÇER


- VAHŞİ ile/ve HIRÇIN


- VAHŞİ ile/ve/değil/||/<> İLKEL


- VAHŞİ ile/ve/değil SALDIRGAN


- VAHŞÎ[Ar.] ile Vahşî[Ar.]

( Yabanî, insandan kaçan. | Ürkek, korkak. | Merhametsiz, duygusuz. İLE Uhud Gazâsı'nda, Hz. Hamza'yı öldüren köle. )


- VAHŞ/VAHÎŞ[Ar.] ile VAHŞ[Ar. çoğ. VAHŞÂN, VUHÛŞ]

( Dört ayaklı hayvanlarda görülen bir hastalık. İLE Yabani, ürkek, insandan kaçan hayvan. | Issız, tenha yer. )


- [Ar.] VAHŞ[çoğ. VUHÛŞ] ile VUHÛŞ-İ BERRİ

( Yabani hayvanlar. İLE Karada yaşayan yabani hayvanlar. )


- VAHY ile ...

( BİR FİKRİN YA DA BİR EMRİN ALLAH TARAFINDAN BİR PEYGAMBERE BİLDİRİLMESİ )


- VAÎD[Ar.] ile VÂİZ[Ar. < VA'Z | çoğ. VÂİZÂN, VU'ÂZ]

( Birini iyiliğe sevk ve kötülükten uzaklaştırmak için korkutma, yıldırma. İLE Dini öğütlerde bulunan.[ibâdet yerlerinde] )


- VAİRAGYA ile ...

( Dünyevi arzuların yokluğu. Gerçek olmayana, geçici olana karşı kayıtsızlık. Zevk~haz verici olan nesnelere yönelik hiçbir çekimin duyulmaması. Bağımlılıklardan kurtuluş. )


- VAİŞYALAR ile ...

( Ticaret ve zanaat ile uğraşanlar. [Tenleri sarımsıdır.] )


- VÂİZ[< VA'Z] ile ...

( DÎNÎ ÖĞÜTLERDE BULUNAN (İBADET YERLERİNDE) )


- VAJİNA ile/ve DÖLYATAĞI

( MEHBİL: Dölyolu. )

( VAGINA vs./and WOMB )


- VAJİNA ile/ve/değil EŞİK


- VAJRA ile ...

( Elmas ya da adamantin. Nihai yok edilemez ve gerçek anlamlarında kullanılır. )


- VAJRAYANA ile ...

( Elmas Araç/Yol. Tibet ve Moğolistan'da yaygın olan bir Mahayana Budizmi okulu. Batıda Lamaizm olarak geçer. Öğretileri ve uygulamaları genelde yanlış anlaşılır. )


- VAK'A ile/ve/<> KAZÂ


- VAK'A ile/ve VAKIA

( Olay, olgu. İLE/VE Gerçeklik. [Düştüğü gibi.] )

( Tekrarlanmayan. İLE/VE Tekrarlanabilir olan. )


- VAK'A ile/ve VAKIA

( Tekrarlanmayan. İLE/VE Tekrarlanabilir olan. )


- VAKÂR[Ar.] ile REZÂNE[Ar.]


- VAKÂR[Ar.] ile SEMT[Ar.]


- VAKÂR[Ar.] ile TEVKÎR[Ar.]


- VAKD[Ar.] ile VAKT/VAKİT[Ar. çoğ. EVKAT]

( Ateşin yanması, tutuşması. İLE Vakit, zaman. | Saat, günün çeşitli saatleri. | Mevsim. | Uygun zaman. | Boş zaman. | Geçim. | Çağ, zaman. | Fırsat. | Belirli/belirtilen zaman. )


- VAKFE ile ...

( DURAK, DURULACAK YER | HACILARIN ARAFAT'TA DURMALARI (ÖĞLEDEN ERTESİ GÜN ŞAFAK SÖKENE KADAR) | DURAKLAMA ÂNI )


- VAKF-I MÜŞTEREK ile VAKF-I MEVKUF


- VAKFİYE DİLİ:
XIII. yy.'a KADAR ile/ve/||/<>/> XIII. yy.dan SONRA ile/ve/||/<>/> XVI. yy.dan SONRA

( Arapça. İLE/VE/||/<>/> Moğolca, Arapça, Farsça, Osmanlı Türkçe'si. İLE/VE/||/<>/> Osmanlı Türkçe'si ve İran'da, Farsça] )


- VAKFİYE/VAKIFNÂME ile/ve/||/<> VELÂYET/TEVLİYET ile/ve/||/<> MÜTEVELLİ/NÂZIR


- VÂKÎ[Ar.] ile VÂKİ'[Ar. < VUKU'] ile VAKİH[Ar.]

( Koruyan, saklayan. | Önleyici tedbir, ilâç. İLE Olan, düşen, olagelen, rastlayan, vuku' bulan. | Geçen, geçmiş olan. İLE Edepsiz, utanmaz, hayâsız. )


- VÂKİ ile/ve ZÂHİR


- VÂKIÂ[Ar.] ile VÂKIA[Ar. çoğ. VÂKIÂT] ile VAKİA[Ar. çoğ. VAKAYİ']

( Gerçek, gerçi, her ne kadar. İLE Olmuş bir iş, vuku' bulmuş, gerçek. | Düş, rüya. | Cenk, savaş. İLE Olay, vak'a, hadise. )