Bağlaçlı
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 46.048 başlık/FaRk ile birlikte,
46.048 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(164/186)
- TENZİL[Ar.] ile TENZİH[Ar.]
( İndirme. İLE İndirgeme/benzetme. )
- TENZÎL[Ar. < NÜZÛL | çoğ. TENZİLÂT] ile TENZÎR[Ar.]
( İndirme, azaltma, aşağı düşürme. | Kur'ân-ı Kerîm. İLE Kötü bir haber vererek korkutma. )
- MERKEZCİLİK:
TEO ile/ve/<>/> HOMO ile/ve/<>/> ETNO ile/ve/<>/> GEO ile/ve/<>/> EGO ile/ve/<>/> ECO
- TEOGONİ ile/ve KOZMOGONİ ile/ve ANTROPOGONİ ile/ve ESKATOLOJİ(MEAD)
- TEOKRASİ ile/ve/||/<> ARİSTOKRASİ ile/ve/||/<> MONARŞİ ile/ve/||/<> ANARŞİ
- TEOLOJİ:
ATLAS FELEĞİNİN İÇ BÜKEYİ ile/ve AY FELEĞİNİN DIŞ BÜKEYİNİN ARASI/NDAKİ/LER
( THEOLOGY: ATLAS FELEGININ INNER CONCAVE vs./and AY FELEGININ OUTER CONVEX ARASI/NDAKI/LER )
- TEOLOJİ/İLÂHİYAT ile METAFİZİK
- TEOLOJİ ile/ve/< KOZMOLOJİ
( Fiziği atlayarak felsefe, kozmolojiyi atlayarak ilâhiyat olmaz! )
- TEOLOJİ ile/ve/||/<>/> METAFİZİK ile/ve/||/<>/> POZİTİVİZM
- TEOLOJİ ile TEOZOFİ ile TEOGONİ
( Tanrıbilim. İLE Tanrı Bilgeliği. )
- TEOLOJİK GÜVENLİK ALANI ile/ve EPİSTEMOLOJİK GÜVENLİK ALANI ile/ve ETİK GÜVENLİK ALANI ile/ve ESTETİK GÜVENLİK ALANI
- TEOREM[Fr.] ile/ve/değil/||/<>/< TEORİ[Fr.]
( Kanıtlanabilen bilimsel önerme. | Mantıksal usa vurma ile kanıtlanan önermenin ya da özelliğin bildirimi. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Kuram. )
( Matematik ya da mantıkta, aksiyomlara ve önceki teoremlere dayanarak kesin olarak kanıtlanmış bir önerme.[Mutlak doğruluğu kanıtlandığından tartışmaya açık değildir.] İLE Bilimsel yöntemle kanıtlanmış, gözlemlerle desteklenen ve geniş bir olgular bütününü açıklayan genel bir çerçeve.[Hipotezden gelişir ve yanlışlanabilir nitelikte olmasına karşın genellikle geniş kabul görür.] )
- TEORİ ile THEORIA
( Varsayımın bir iddia biçimine getirilmesi. İLE Şeyin özünü yakalayacak biçimde bütüne bakmak. )
- KURAM/TEORİ ile/ve ÜTOPYA
( ... İLE/VE Hayalini biçimlendirmek/eğitmek. )
( THEORY vs./and UTOPIA )
- TEPE YANGINI ile/ve/||/<>/> GÖVDE YANGINI
- TEPE ile ARAFAT
( ... İLE Hacıların, Yakınlık/Yakınlaşma[Kurbiyet] Bayramı'nın arife günü toplandıkları, Mekke'nin doğusundaki tepe. )
- TEPE ile BECRÂ'[Ar.]
( ... İLE Yüksek yer. )
- TEPE ile BUZLUĞAN
( ... İLE Üzerinde buz eksik olmayan, yüksek dağ tepesi. )
- TEPE ile DİKMEN
( ... İLE Koni biçiminde tepe. )
- TEPE ile DORUK/ZİRVE
( HILL vs. PEAK/SUMMIT )
- TEPE ile GERİŞ
( ... İLE Dağların üst bölümü. )
- TEPE ile HÖYÜK
( ... İLE Tarih boyunca türlü nedenlerle, yıkılan yerleşim bölgelerinde, yıkıntıların üst üste birikmesiyle oluşan ve çoğu kez içinde yapıt kalıntılarının gömülü bulunduğu yayvan tepe. | Yayvan toprak tepe. )
- TEPE ile KAÛR/KUMUL/ERG/EKSİBE
( ... İLE Çölde, rüzgârın yığdığı kum tepeleri. )
- TEPE ile KURGAN
( ... İLE İlk Çağ'da, mezar üzerine toprak yığılarak yapılan küçük tepe. | Tepe biçiminde mezar. )
- TEPE ile TEPELİK
( Bir şeyin en üstteki bölümü. | Bir yerin, bir nesnenin vb.nin üstü, hizası. | Birinin yanı başı, baş ucu. | Başın üst, kafatasının iki kulak arasında kalan bölümü. | Yüksekliği genellikle birkaç yüz metreyi geçmeyen, çok kez tek başına, yamaçları yatık yer biçimi. | Çokgende ya da çok yüzlüde köşelerden her biri. | İkizkenar bir üçgende eşit kenarların kesişme noktası. | Bakışım ekseni bulunan bir eğrinin ya da yüzeyin bu eksenle kesişme noktalarından her biri. İLE Tepesi çok olan (yer). | Bir yapının ya da bir mobilyanın en yukarısına süs olarak yapılan bölüm. | Anadolu'da köylü kadınların kullandıkları, altın ve gümüş paralarla, bazı değerli taşlarla süslü başlık. | Sorguç. )
- TEPE ile/ve YAMAÇ
( ... İLE Dağ ya da tepenin herhangi bir yanı. )
- TEPEDEN İNME ile/ve/||/<> SONRADAN GÖRME
- TEPEGÖZ ile TEPEGÖZ ile TEPEGÖZ
( Dar alınlı, gözleri saçlarının bittiği yere çok yakın görünen kişi. İLE Dikkatsizce, sağa sola çarparak yürüyen kişi. İLE Medine kurdunun ara konakçısı, tepegözlerin örnek türü olan küçük kabuklu. )
- TEPELEMEK ile TEPELEME
( Ayakları altında ezmek. | Bozguna uğratmak, hırpalamak, yakalamak, basmak, enselemek. | Kıyasıya dövmek. | Öldürmek. İLE Tepe biçimi verecek ya da kenarlarından taşacak kadar olan, taşacak kadar yığmak/dizmek. )
- TEPİNMEK ile/ve/<> DİDİNMEK
( Ayaklarını hızla yere ya da bir şeye üst üste vurmak. | Öfke ve sevincini açığa vuracak davranışlarda bulunmak. | Gürültü etmek. | Direnmek. İLE/VE/||/<> Çok güçlük çekerek sürekli çalışmak. )
- TEPKİ GÖSTERMEK ile/ve POSTA KOYMAK
- TEPKİ (OLARAK) ile/değil/yerine KATKI (OLARAK)
- TEPKİ (VERMEK) ile/ve/değil/yerine GERİBİLDİRİM
( AKS-ÜL-AMEL ile/ve/değil/yerine ... )
( [not] REACTION vs./and/but FEEDBACK
FEEDBACK instead of REACTION )
- TEPKİ VERMEK ile TEPKİ GÖSTERMEK
( RESPOND vs. REACT )
- TEPKİ ile/ve/değil DEĞERLENDİRME
( [not] REACTION vs./and/but EVALUATION )
- TEPKİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DIŞAVURUM
- TEPKİ ile/değil/yerine/>< DÜŞÜNMEK
( vs./and/||/<>/but/< TO THINK
TO THINK instead of REACTION )
- TEPKİ ile "KARŞI DURMAK"
- TEPKİ ile/ve/değil TEDİRGİNLİK
- TEPKİ ile/>< TEPKİ BOZUKLUĞU SENDROMU
( ... İLE/>< Beyin rahatsızlıklarıyla birlikte oluşan, tepki ve yanıt verme gibi yetileri aşırı derecede etkileyen bir sendrom. )
( REACTION vs./>< SPATIAL NEGLECT )
- TEPKİ ile TEPKİME
( vs./and/||/<> REACTION )
- TEPKİ ile/ve/değil/yerine TESPİT
( [not] REACTION vs./and/but TO DETERMINE
TO DETERMINE instead of REACTION )
- TEPKİ ile TETİKLENME
- TEPKİ ile/ve/değil/yerine TUTUM
( [not] REACTION vs./and/but ATTITUDE
ATTITUDE instead of REACTION )
- TEPKİ ile/ve/değil/yerine TUTUM
( [not] REACTION vs./and/but ATTITUDE
ATTITUDE instead of REACTION )
- TEPKİ ile/değil/yerine/>< YANIT
( "Tepki" mi, yanıt mı?
Restoranın birinde, bir gün, aniden bir hamamböceği belirdi ve orada bulunan bir kadının üzerine çıktı.
Kadın, korkudan çığlık atmaya başladı.
Titreyen seleniyle ve panikle hamam böceğini üzerinden elleriyle atmaya çalışırken zıplamaya başladı.
Onun bu tepkisi bulaşıcı olmuştu, bulunduğu yerdeki kişiler de paniklemişti.
Kadın, sonunda hamam böceğini üzerinden atmayı başardı derken... Başka bir kadının üzerine düştü hamam böceği.
Şimdi aynı şeyleri yaşamak için sıra başka bir kadındaydı.
Garson, hemen imdatlarına koştu.
Bu nöbet değişiminde, bu sefer de hamam böceği garsonun üzerine düştü.
Garson, dimdik durdu, kendini toparladı ve gömleğindeki hamam böceğinin davranışlarını gözlemledi.
Kendine yeterince güvendiğini gördüğünde, hamam böceğini parmaklarıyla tutarak, restorandan dışarı çıkardı.
Curcunayı izlerken, zihnimde birkaç düşünce oluştu ve merak etmeye başladım. Kadınların bu tiyatral, abartılı hareketlerinden hamam böceği mi sorumluydu?
Eğer öyleyse neden garson rahatsız olmadı?
Durumu, mükemmele yakın bir biçimde, hiçbir kargaşa çıkarmadan çözümledi ve çözdü.
Buna neden olan, hamam böceği değildi. Hamam böceğinin neden olduğu rahatsızlığı o kadınların giderebilecek beceriyi göstermemesiydi. Onları bu denli rahatsız eden buydu.
Fark ettim ki, babamın, karımın/kocamın ya da patronumun bağırması değildi beni rahatsız eden. Bana bağırmalarıyla başlayan rahatsızlığımla başa çıkamamam ya da başa çıkmaya çalışmamamdı.
Yoldaki trafik değildi beni rahatsız eden. Trafik sıkışıklığıyla oluşan sıkıntılı durumu çözemeyecek olmamdı.
Yaşamımdaki kargaşayı yaratan neden, sorunun kendinden çok benim ona verdiğim tepkiydi.
Öyküden çıkarılabilecek bazı dersler:
Anladım ki, yaşamdaki olaylara doğrudan ve ani tepki vermemeliyim. Onun yerine, olaylara ve durumlara yanıt vermeliyim.
Kadınlar, hamam böceğine tepki verirken, garson ise yanıt verdi.
Tepkiler, içgüdüsel olarak gösterilen "davranışlarken", yanıtlar ise etraflıca düşünülerek oluşturulmuş tutumlardır.
YAŞAMI anlamanın çok daha iyi ve kolay yolu.
MUTLU olan biri, yaşamındaki her şeyin yolunda olmasından dolayı mutlu değildir.
MUTLU olmasının nedeni, yaşamındaki olaylara karşı tutumunun gereken ve isabetli olmasıdır. )
( [not] REACTION vs./but/>< RESPONSE
RESPONSE instead of REACTION )
- [ne yazık ki]
"TEPKİ" ile/değil/></< YANIT VEREMEMEK
( Yanıt veremeyen, tepki verir. )
- TEPKİME/REAKSİYON HIZI ile TEPKİME/REAKSİYON MEKANİZMASI
( Kimyasal tepkimenin gerçekleşme hızı. İLE Kimyasal tepkimenin adım adım gerçekleşme yolu. )
- TEPKİSELLİK ile/değil/yerine İKNÂ
- TEPKİSELLİK ile/ve/değil/yerine İNANDIKLARINDAN VAZGEÇMEMEK
- TEPKİSELLİK ile/ve/değil/yerine SICAĞI SICAĞINA
- TEPKİSİZLİK ile/ve/<> HAZIR-YANITLI OLAMAMA KAYGISI
- TEPKİSİZLİK ile/ve/değil/||/<>/< SİLAHSIZLANMA
- TEPSİ ile/değil EVSECEK
( Fincan, tabak, bardak vb. şeyleri taşımaya yarayan, derinliği olmayan, türlü büyüklükte düz kap. | İçinde börek, tatlı vb. pişirmeye yarayan, az derin, geniş, düz kap. | Bu kap biçiminde olan. | Bir kabın alabileceği miktarda olan. İLE/DEĞİL Tahılın taşlarını ayıklamakta kullanılan, budaksız ağaçtan yapılmış az kenarlı tepsi. )
- TEPSİ ile SİNİ
- TER KOKUSU ile KOLTUKALTI KOKUSU
( Koku koltukaltından geliyorsa, "koltukaltın kokuyor" ya da "koltukaltından koku geliyor" demek gerekir. "Kokuyosun!" ya da "Ter kokuyosun! / Terlemişsin sen!" denilmez! )
( PERSPIRATION SMELL/STINK vs. ARMPIT SMELL/STINK )
- TER KOKUSU ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TEN KOKUSU
- -TER[Fars.] ile TER[Fars.]
( Üstünlük[Tafdîl] ve abartı[mübalaga] ilgeci[edatı] olarak sözcüklerin sonuna gelir. [MÜŞKÜL-TER: (en/pek/çok) Müşkül. | NAZİK-TER: (Daha/en/pek/çok) Nazik.] İLE Yaş, ıslak, nemli. | Taze. )
- TERK ile/ve/> HAYIR
( Güç ve hayırlar herkes içindir ve isteyen herkese hazırdır. )
( Dıştaki hiçbir şey bir değer ifade etmediği ve gönül her şeyi terk etmeye hazır olduğu zaman, zihinsel olgunluk düzeyine ulaşılmış demektir. )
( Power and grace are for all and for the asking.
A level of mental maturity is reached when nothing external is of any value and the heart is ready to relinquish all. )
( ABANDONMENT/FORSAKE/RENOUNCE/LEAVE vs./and/> NO )
- TERÂHÎ[Ar. < RAHVET] ile TERÂ'İ[Ar.]
( Gevşetme. Bir işte gevşeklik gösterme. | Geri çekilme, geri durma. | Gecikme. İLE Otlama, çayıra çıkma. )
- TERAKKİ[< RAKY] ile ...
( YUKARI KALKMA, YÜKSELME | İLERLEME | HALLERDE, MAKAMLARDA, BİLGİLERDE İLERLEME )
- TERÂKKUS[Ar. < RAKS] ile TERÂKUS[Ar. < RAKS]
( Durmadan, aşağı inip yukarı çıkma. | Dans etme. İLE Dans etme. [bkz. TELÂUB] )
- TERATOLOJİ ile ...
( Ucubeleri inceleyen bilim dalı. )
- TERAZİ ile KABBÂN[Ar.] (KEPAN[Fars.])
( ... İLE Büyük terazi. )
- Terazi ile TERAZİ
( Burç. İLE Ölçme/tartma aleti. Bir kolun iki ucuna asılı iki kefeden oluşan tartı, mizan. | İp cambazlarının dengeyi sağlamak için kullandıkları uzun sırık. | Gövdenin, asılarak ya da dayanarak yere paralel bulunduğu denge duruşu. )
- TERAZİ ile TÎR-İ TERÂZÛ
( ... İLE Terazi kolu. )
- TERBİYE(EĞİTİM) ile/ve/> TÂLİM(ÖĞRETİM/ALIŞTIRMA) ile/ve/> TE'DİB(EDEB)(DAVRANIŞ/TUTUM)
( Davranış-eylem. İLE/VE Düşünce-bilgi. VE/> Terkib. )
( Göze dayanır. İLE/VE Kulağa dayanır. VE/> Davranıştır. )
( İyi-kötü. İLE/VE Doğru-yanlış. VE/> Güzel. )
( Örnek gerektirir. İLE/VE Bilen/hoca gerektirir. VE/> "Kişi kendin bilmek", haddini bilmek gerektirir. )
( Her yerdedir. İLE/VE Belirli bir yerdedir. VE/> Her yer ve zamandadır. )
( Bütüncüldür. İLE/VE Sıradüzenseldir. VE/> Estetiktir. )
( Kalb-i selîm. İLE/VE Akl-ı selîm VE/> Zevk-i selîm. )
( TO TRAIN vs./and PRACTICE/EXERCISE/DRILL and/> MANNER
Behaviour-action. VS./AND Idea-knowledge. AND/> Compound.
Base on eye. VS./AND Base on ear. AND/> Behaviour.
Good-bad. VS./AND Right-wrong. AND/> Beautiful.
Needed example. VS./AND Needed teacher. AND/> To know the self.
Everywhere. VS./AND Define place. AND/> Everywhere and anytime.
Integral. VS./AND Hierarchical. AND/> Aesthetical. )
- TERBİYE ETMEK:
ÇOCUKLARIMIZI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KENDİMİZİ
- TERBİYE[< RÜBÜV, RUBUBİYET/RAB] ile ...
( BESLEYİP BÜYÜTME | EĞİTİM | GÖRGÜ | ALIŞTIRMA | HAFİF CEZALANDIRMA | TAVSİYE; KAYIRMA, KORUMA | Bazı yemeklere konulan limon, sirke, salça gibi şeyler. )
- TERBİYE[< RÜBÜV] ile TELBİYE
( Besleyip büyütme, beslenip büyütülme. | Eğitim. | Görgü. | Alıştırma. | Hafif cezalandırma. | Bazı yemeklere konulan limon, sirke, salça gibi şeyler. | Alıştırma.[hayvan] | Tavsiye, kayırma, koruma. İLE Hac sırasında hacıların "lebbeyk Allahümme lebbeyk" demesi. )
- TERBİYE[< RÜBÜV) ile TA'LÎM[< İLM]
( Besleyip, bütütme; Eğitim; Görgü; Alıştırma; Bedeni eğitmek. İLE Aklı eğitmek, öğrenme, öğretim. )
- TERBİYE ile/ve/||/<> TASFİYE ile/ve/||/<> TEZKİYE
- TERBİYE ile TERBİYE
( Besleyip büyütme. | Beslenip büyütülme. | Eğitim. | Görgü. | Alıştırma. | Hafif cezalandırma. | Tavsiye. | Kayırma, koruma. İLE Bazı yiyecekleri pişirmeden önce limon, salça gibi soslarda bekletme. )
- TERBİYE ile YOK ETMEK
- [ne yazık ki]
TERBİYESİZ ile/değil/yerine DİK KAFALI
- TERBİYESİZ ile HERGELE[Fars. | çoğ. HERÂGİ]
( ... İLE Terbiye ve görgüden uzak, bayağı, aşağılık kişi. | Eşek sürüsü. | Binek ve taşıta alışmamış huysuz hayvan. )
- TERBİYESİZLİK ile/ve/değil/<> İNAT
- [ne yazık ki]
TERBİYESİZLİK ile/ve/||/<>/< KEYFİYET
- TERBİYESİZ/LİK ile/ve SALAK/LIK, SALOZ[argo]
- TERBİYESİZ/LİK ile/ve "ŞEREFSİZ/LİK"
- TERCÎ'[Ar. < RÜCÛ | çoğ. TERCÎÂT] ile TERCİH[Ar. < RÜCHÂN | çoğ. TERCÎHÂT]
( Geri çevirme, döndürme. | Tekrarlama. İLE Üstün tutma, daha çok beğenme. )
- TERCİH ile/ve/değil EŞİK
- TERCİH ile/ve TERCİH-BİLÂ-MÜRACCAH
- TERCİH ile/ve/değil TEVHİD(BİREŞİM) NOKTASI
- TERCİHİM, BU/ŞU/O ile/ve/<>/değil/yerine TERCİHİM, BU/ŞU/O YÖNDE
- TERCÜME ile/ve/<>/değil/yerine TE'LİF
- TERCÜME-İ HAL[Ar.]/BİYOGRAFİ[Fr./İng.] ile/değil/yerine YAŞAM ÖYKÜSÜ
- TERE OTU ile DERE OTU
( GARDEN CRESS vs. DILL )
( LEPIDIUM SATIVUM cum ANETHUM GRAVE OLENS )
- TERE[Fars.] ile ÇAYIRTERESİ
( ... İLE Turpgillerden, yabani bir bitki. )
( ... cum CARDEMINA PRATEMSIS )
- TERE[Fars.] ile KAZTERESİ
( ... ile
)
- TERE[Fars.] ile SU TERESİ
( Turpgillerden, yaprakları salata olarak yenen baharlı bir bitki. İLE Turpgillerden, su kenarlarında yetişen, tereye benzeyen, çok yıllık ve otsu bir bitki. )
( LEPIDIUM SATIVUM cum NASTURIUM OFFICINALE )
- TERE[Fars.] ile YABANTERESİ/HOROZCUK
- TEREDDÜT/D[Ar. < REDD] ile ENDÎŞE[Fars. < DÂNİŞ]
( Kararsızlık. İLE Bilgiden/bilimden uzak olma. (durumu/sonucu) [DÂNİŞ: Biliş, bilgi, ilim.] )
- TEREF[Ar.] ile TELEF[Ar. çoğ. TELEFÂT]
( Yumuşaklık. | İyi, lezzetli yemek. | İnce, güzel şey. İLE Yok etme, öldürme. | Boş yere harcama, yıpratma. )
- TEREKE DEFTERLERİ ile/ve/değil MUHÂLEFÂT DEFTERLERİ
- TEREKKÜN[< RÜKN] ile ...
( Rükünleşme, erkândan olma. | Manen kuvvet bulma. )
- TEREKTÜ'Ş-ŞEY'E[Ar.] ile LEHEYTU ÂNHU[Ar.]
- TERENNÜM:
LAFZÎ ile/ve/||/<>/> İKÂÎ
- TERENNÜM[çoğ. TERENNÜMÂT] ile/ve/||/<> TAGANNÎ[< GINÂ | çoğ. TAGANNİYÂT]
( Yavaş ve güzel bir sesle şarkı söyleme. | Kuşun şakıması, ötmesi. | İLE/VE/||/<> Zenginleşme. | Muhtaç olmama, yetinme. | Makamla okuma. )
- TEREVVU'[Ar.] ile TEREVVUH[Ar.]
( Korkma. İLE Bir şeyden koku alma. )
- TERFİ ile TERFİH
( Derece, makam bakımından yükselme. | Yükseltme. İLE Ferahlatma, rahat yaşamasını sağlama, gönendirme. )
- TERHÎB[Ar. çoğ. TERHÎBÂT] ile TERHÎB[Ar. < REHB | çoğ. TERHÎBÂT]
( Birine, "Merhaba" deme, hal-hatır sorma. İLE Çok korkutma/korkutulma. )
- TERHÎBEN[Ar.] ile TERHÎBÎ[Ar.]
( Korkutarak, korkutma yoluyla. İLE Çok korkmayla ilgili, çok korkutucu. )
- TERHÎM[Ar. < RAHM, RAHUM, RAHÂMET] ile TERHÎM[Ar. < RAHMET, MERHAMET, RUHM/RUHUM | çoğ. TERHÎMÂT] ile TERHÎN[Ar. < REHN]
( Bir adı kısaltma. İLE "Allah, rahmet eylesin." sözünü söylemek. İLE Rehin olarak verme, emânet bırakma. )
- TERÎKE[Ar.] ile TERİKE/TEREKE[Ar. çoğ. TERÎKÂT/TEREKÂT]
( Kalık, evlenme dönemi geçmiş, evde kalmış. | İtfaiye erlerinin başlarına taktığı kask. İLE Ölen kişinin bıraktığı şey. )
- TERİM:
AD ile/ve/||/<>/> GÖNDERİMİ
- TERİM[TERMİNUS: Sınır tanrısı/putu.] ile JARGON
- TERİMLERİN/KAVRAMLARIN KULLANIMINDA:
FARKLILIK ile/ve/değil/yerine YEĞLEME
- TERK ETMEK ile/yerine GAİB OLMAK
( Duyup da/bilip de terk etmelidir. )
( SEN, SENİ TERK ETMEZSEN
"O",
"İÇİNDEYİM" KAHKAHASINI ATMAZ )
- TERK ETMEK ile/yerine GAİB OLMAK
( Duyup da/bilip de terk etmelidir. )
- TERK ETMEK ile/ve/değil/yerine İLİŞKİDE OLMAK
( [not] ABANDONMENT/FORSAKE/RENOUNCE/LEAVE vs./and/but TO BE RELATED
TO BE RELATED vs./and ABANDONMENT/FORSAKE/RENOUNCE/LEAVE )
- TERK ETMEK ile/ve VAZGEÇMEK
( Bilincine varmadığınız bir şeyi terk edemezsiniz. )
( Öteye devam etmek için terk etmek durumundasınız. )
( Önemli[öncelikli] olan, ne yaptığınız değil, ne yapmaktan vazgeçtiğinizdir. )
( Fiziksel vazgeçiş ve terk yalnızca bir içtenlik, bir samimiyet belirtisidir, fakat yalnızca içtenlik de özgürlüğe kavuşturamaz; uyanık bir idrak, istekli bir araştırma ve derin bir incelemeden doğan bir anlayışa gereksinim vardır. )
( Yapmanız gereken, tüm anıları ve beklentileri terk etmektir. )
( Dıştaki hiçbir şey bir değer ifade etmediği ve gönül her şeyi terk etmeye hazır olduğu zaman, zihinsel olgunluk düzeyine ulaşılmış demektir. )
( İç değerinizi bilmelisiniz, ona güvenmelisiniz ve günlük yaşantınızda, arzu ve korkularınızı feda ederek bunu belirgin kılmalısınız. )
( Duyup da/bilip de terk etmelidir. )
( Birinci adımdan vazgeçmeyen, ikinci adımı atamaz. )
( [Kendine/Bilgiye] Teslim olmadan terk edemezsin. )
( Ortak etmeni bulmak için tüm ayrımları terk etmek zorundasınız. Ancak evrensel olan ortaktır. )
( Gerçek vazgeçiş, terk edilecek bir şeyin bulunmadığını, çünkü size ait hiçbir şeyin bulunmadığını idrak ediştedir. )
( Sahte olandan vazgeçin, doğru olan kendi yerini bulacaktır. )
( Yanlış anlamalarınızı ortaya çıkarın ve onları terk edin, hepsi bu kadar. )
( Birine, vazgeçilmez olduğunu hissettirdiğinde, ilk vazgeçeceği kişi sen olursun. )
( You cannot abandon what you do not know.
To go beyond, you must abandon them.
It is not what you do, but what you stop doing that matters.
Mere physical renunciation is only a token of earnestness, but earnestness alone does not liberate. There must be understanding which comes with alert perceptivity, eager enquiry and deep investigation.
All you have to do is to abandon all memories and expectations.
You must know your inner worth and trust it and express it in the daily sacrifice of desire and fear.
The real giving up is in realising that there is nothing to give up, for nothing is your own.
Give up the false and the true will come into its own. )
( ... ile/ve SARF-I NAZAR )
( ABANDONMENT/FORSAKE/RENOUNCE/LEAVE vs./and GIVE UP )
- TERK ETMEK ile/ve/||/<> YOK ETMEK
- TERK ETMEK/EDİLMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< AYRILMAK
- TERK ile/ve OLMAMALI
- TERK ile DERK
( Bırakma, ayrılma. | Vazgeçme. | Bırakma, ihmal etme. İLE Anlama, kavrama. )
- TERK ile/ve/değil/yerine EZİYET
( Bazen, terk edilmektense eziyet görmeye bile râzı olabilirsin. )
- TERK ile/ve HAYIR
( Güç ve hayırlar herkes içindir ve isteyen herkese hazırdır. )
( Dıştaki hiçbir şey bir değer ifade etmediği ve gönül her şeyi terk etmeye hazır olduğu zaman, zihinsel olgunluk düzeyine ulaşılmış demektir. )
( ABANDONMENT/FORSAKE/RENOUNCE/LEAVE vs./and NO )
- TERK[Ar.] ile TAHLİYE[Ar.]
- TERK ile/ve TÖVBE
- TERK-İ DÜNYA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TERK-İ DİYÂR
( Ölüm. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Bulunduğun ya da yerleştiğin bölgeden ayrılma/uzaklaşma. )
- TERKİB[< RÜKÛB | çoğ. TERKÎBÂT] ve İHTİLÂT[< HALT] ile/ve/<> MİZÂC[< MEZC | çoğ. EMZİCE]
( | Birkaç şeyi birleştirip karışık bir şey oluşturma. VE Karışma, katışma. | Karşılaşıp görüşme. | İLE/VE/<> Bir şeyle karıştırılmış olan başka şey. | Huy, tabiat. )
- TERKİB ile TARAF
( Üst dile sahip olunur. İLE Tek bir dille sınırlı kalınır. )
- TERKİB-İ BENT ile/<> TERCİ-İ BENT
( [vasıta beyti] Değişir. İLE Değişmez. )
( )
- TERKİK[Ar. < RİKKAT] ile TERKÎK[Ar.]
( İnceltme. | Yumuşatma. | Nâzikâne anlatma. İLE Zayıflatma. Dili ya da ifadeyi bozuk/eksik kullanma. )
- TERKİN[Ar.] ile TERKÎN[Ar.]
( Boyama, yazma. İLE Belirli bir yerde ve saatte buluşma sözleşmesi. [MÎKAT: Bir iş için belirtilen zaman ya da yer.] )
- TERKİP ile EKLEKTİZM
- TERKİP ile/ve NAZIM
( Birleşim, birleştirme, bir araya getirme. | Tamlama. | [kimya] Bileşim. İLE/VE Düzenleyen, düzene koyan, tertip eden. | Manzume yazan kişi. | Şiir. )
- TERKİS[Ar. < RAKS] ile TERKİŞ[Ar. çoğ. TERKİŞÂT] ile TERKÎZ[Ar. < REKZ]
( Dans/raks ettirme, oynatma, oynatılma. İLE Sözcüğü süsleme, güzelleştirme. İLE Dikme, yere saplama, kurma. )
- TER/LEME ile SICAK/ATEŞ
( ARKAN ile ... )
( SWEAT/PERSPIRE/PERSPIRATION/TRANSPIRATION vs. HOT/FEWER )
- TERLİK/ŞIPŞIP/ŞIPIDIK[argo] ile/ve PANTUFLA[Yun.]
- TERLİK ile/ve NALIN[Ar.]/TAKUNYA[Yun.]
( Genellikle ev içinde giyilen, deri, naylon vb. şeylerden yapılan, arkası açık, hafif ve türlü biçimlerde ayak giysisi. | Beyaz patiskadan dikilen takke, başlık. İLE/VE Genellikle hamam vb. ıslak tabanlı yerlerde kullanılan, yüksek ökçeli, ağaçtan yapılmış bir tür ayak giysisi. )
- TERMAL İLETKENLİK ile/ve/||/<> ELEKTRİKSEL İLETKENLİK
( Isı iletme yeteneği. İLE/VE/||/<> Elektrik iletme yeteneği. )
- TERMAL İLETKENLİK ile/ve/||/<> ELEKTRİKSEL İLETKENLİK
( Bir nesnenin ısıyı iletme yeteneği. İLE/VE/||/<> Bir nesnenin elektrik akımını iletme yeteneği. )
- TERME ile Terme
( Bir tür yaban turpu. İLE Samsun iline bağlı ilçelerden biri. )
- TERMİN[Alm.] ile/değil TEMRİN[Ar.]
( Belirlenmiş zaman, randevu. İLE/DEĞİL Alıştırma. )
- TERMİNAL[Fr./İng.] ile TERMİNAL[Fr./İng.]
( Otobüs, uçak vb. taşıtların yolcularını ilk aldığı ya da son bıraktığı yer. İLE Bir veri iletişim ortamında, veri giriş çıkışını sağlayan donanım birimi ya da donanım birimleri topluluğu. )
- TERMİNOLOJİ ile AKSİYOM/ATİK
( Terimler dizgesi. | Terim bilimi. İLE Kendiliğinden apaçık ve bundan dolayı öteki önermelerin ön dayanağı sayılan temel önerme, mütearife, belit. )
- TERMİT ile GÜNEYDOĞU ASYA AHŞAPTERMİTİ
( ... İLE Termit nüfusunun iki katıdır. )
( ... İLE 2.5 kat fazla yerler. )
( Kraliçe termit, hergün binlerce yumurtlar. [Yumurtalıkları genişledikçe kendi büyüklüğünün 300 katına kadar büyüyebilirler.] )
( Hindistan Kule Termiti [Odontotermes obesus], saniyede bir, günde 80.000'den fazla yumurta bırakırlar. )
( Formosa Termiti [Coptotermes Formosanus], karıncaları ve yuvarlak solucanları uzak tutmak için yuvasını naftalinle dezenfekte ederler. [Naftalin doğal olarak üretilmediğinden, hayvanın bunu nereden bulduğu ya da nasıl ürettiği bilinmiyor.] )
( Termitler tek eşlidir fakat Zootermopsis Nevadensis türünün %50'si eşlerini terk eder. )
( Hangi ağacı yiyeceklerine, çiğnemeye bağladıkları zaman çıkan titreşime göre karar verirler. [Ağaç lifleri çiğnendiği zaman çatırdar, bu ses, termit tarafından bir veri olarak algılanır ve ağacın tipini ve büyüklüğünü anlamalarını sağlar.] [Küçük ağaç parçalarını, mobilyaları büyük kütüklere tercih ederler.] )
( Ağaç yeme ve koloninin geri kalanını ağız ya da kıçlarından besleme işini kör işçiler yapar. )
( Bazı türlerde, işçiler, dışkılarını biraraya getirir ve üzerlerinde mantar yetişmesini sağlarlar. [Kuru mevsimlerde bile zengin protein kaynağına sahip olmalarını sağlar.] )
( Selülozu sindirebilmek için çok odalı mideleri vardır. [Bağırsaklarında 200 çeşit mikrop bulunur ve hepsi de ağaçtan enerji elde etmeye yardımcı olur.] )
( Betonun içine bile yuva yapabilirler. )
( Kuzey Amerika'daki binalara yangın ve su baskınlarından daha çok zarar verirler. [Dünya genelinde neden oldukları yıllık zarar 5 milyar doların üzerindedir.] )
( Didgeridoo[Aborjin'lerin üflemeli çalgısı] müzik aletleri, içi termitlerce oyulmuş okaliptüs yapraklarından yapılır. )
- TERMİT ile/değil HAMAMBÖCEĞİ
( Önceki adları olan Isoptera[eşit kanat] terk edilmiş ve Blattodea'ya dönüşmüşlerdir. [Kurama göre, ağaç yeme özelliklerini geliştirmeleriyle birlikte hamamböceğine benzeyen atalarından evrilmeye başlamışlardır.] )
- TERMO-RESPONSİVE POLİMER ile/||/<> PH-RESPONSİVE POLİMER
( Termo-responsive polimer sıcaklık değişimle davranış değiştirirken İLE pH-responsive polimer asitlik bazlık değişimle davranış değiştirir )
( Formül: LCST/UCST )
- TERMODİNAMİĞİN:
1. YASASI ile/ve/||/<>/> 2. YASASI
( Durum değişimi. İLE/VE/||/<>/> Durum yönü. )
( Durum değişimi. İLE/VE/||/<>/> Niteliği. )
- TERMODİNAMİK DENGE ile/ve/||/<> MEKANİK DENGE
( Bir yapının/sürecin enerji alışverişi yapmadığı durum. İLE/VE/||/<> Bir yapının/sürecin güçlerinin dengede olduğu durum. )
- TERMODİNAMİK ile/ve/||/<> ISI AKTARIMI
( Enerji ve iş arasındaki ilişkiyi inceleyen bilim dalı. İLE/VE/||/<> Isının bir yerden başka bir yere geçişini inceleyen bilim dalı. )
- TERMODİNAMİK ile KİNETİK
( Enerji ve iş ile ilgili bilim dalı. İLE Hareket ve hız ile ilgili bilim dalı. )
- TERMODİNAMİK ile/||/<> KİNETİK
( )
( Bilinmiyor tarafından keşfedildi/formüle edildi. )
- TERMODİNAMİK ile/ve/||/<> OPTİK
( Isı ve enerji dönüşümlerini inceler. İLE/VE/||/<> Işık ve görüntü olaylarını inceler. )
- TERMODİNAMİK ile/ve/||/<> TERMOELEKTRİK ile/ve/||/<> TERMOKİMYA ile/ve/||/<> TERMONÜKLEER
( Isı enerjisi ile kinetik enerji arasındaki ilgileri ve bu konuyla ilgili olayları inceleyen fizik kolu. İLE/VE/||/<> Isı enerjisi ile kinetik enerji arasındaki ilgileri ve bu konuyla ilgili olayları inceleyen fizik kolu. İLE/VE/||/<> Tepkimelere eşlik eden termik olayları inceleyen kimya dalı. İLE/VE/||/<> Ancak çok yüksek sıcaklıklarda, hafif elementler arasında doğan (çekirdeksel tepkime). )
- TERMODİNAMİK ile/||/<> YASA
( Termodinamiğin üçüncü yasası )
( Walther Nernst tarafından 1906 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1864-1941) (Ülke: Almanya) (Alan: Kimya) (Önemli katkıları: Nernst denklemi, termodinamik) (Nobel: 1920) )
- TERMODİNAMİK'TE:
GERİDÖNÜŞÜMSÜZLÜK ile/değil TERSİNMEZLİK
( TERMODİNAMİK: Isı enerjisi ile kinetik enerji arasındaki ilgileri ve bu konuyla ilgili olayları inceleyen fizik kolu. )
( [not] ... vs./but IRREVERSIBILITY )
- TERMOGRAVİMETRİK ANALİZ ile/||/<> DİFERANSİYEL TARAMA KALORİMETRİSİ
( Termogravimetrik analiz kütle değişimini sıcaklığa karşı ölçerken, DSC ısı akışı değişimini ölçer )
( Formül: TGA eğrisi )
- TERMOKİMYA ile/||/<> KALORİMETRE
( Bomba kalorimetre )
( Pierre Eugène Marcellin Berthelot tarafından 1881 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1827-1907) (Ülke: Fransa) (Alan: Kimya) (Önemli katkıları: Organik sentez, termokimya) )
- TERMOPLASTİK İLE TERMOSET İLE ELASTOMER ile/||/<> POLİMER SINIFLARI
( Isıl davranışa göre polimer türleri. )
( Formül: Tg < Tkullanım < Tm )
- TERMOPLASTİK ile/||/<> TERMOSET
( Termoplastik ısıtınca yumuşar İLE termoset sertleşir geri dönmez )
( Formül: Lineer zincirler İLE çapraz bağlı ağ )
- TERMOS[Fr.] ile TERMOSTAT[Fr.]
( Yalıtım maddesiyle kaplı metal bir kılıf içine yerleştirilen, aralarında hava boşluğu bulunan çift çeperli cam şişeden oluşan, içine konan sıvının ısısını uzun süre koruyan kap. İLE Isıdenetir. )
- [ne yazık ki]
!TERÖR ile/ve/=/||/<>/< FİNANS
- TERÖRİZE ETMEK ile/değil/yerine/>< TEORİZE ETMEK
- TERÖRİZM" ile/ve/değil/||/<> TÖRERİZM
( )
- TERRITORIAL[İng.] ile BÖLGESEL
( Belirli bir bölgeye ait. )
- TERS AÇI ile İÇ TERS AÇI
( ... İLE İki koşut doğruyu kasan üçüncü bir doğrunun iki yanında ve koşutların içinde altlı üstlü ortaya çıkan dört açıdan her biri. )
- TERS-ÇEVİRİM ile ...
( REVERSIVE )
- TERS-DÜZ OLMAK/ETMEK ile ALT-ÜST OLMAK/ETMEK
- TERS İLİŞKİ ile/değil TERSİNE BİR İLİŞKİ
( "Ters ilişki" sözü daha çok anal seks için kullanılmaktadır. İLE/DEĞİL Kavramlar üzerine yapılacak süreçteki sondan başa gidiş için "tersine/tersinden bir bakışla" ifadesi kullanılabilir. )
- TERS ile AYKIRI
( "OPPOSITE" vs. INCONGRUOUS )
- TERS ile/değil/yerine/>< DERS
( [Almaya/anlamaya ...] Kapalıysa/k "gelir", ters. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Açıksa/k alır/ız her bir durumdan ders. )
- TERS ile/değil/yerine İLKELİ
- TERS ile/ve/<> KESİŞME
- TERS ile/değil SANKİ
- TERS ile TERS
( Gerekli olan duruma karşıt olarak. | Uygun olmayan, elverişsiz. | Gönül ve cesâret kırıcı, huysuz, sert. | Bir şeyin içe gelen yanı, arkası. | Kesici bir aygıtın kesmeyen yanı. | Bir şeyin karşıtı. İLE Hayvan pisliği. )
- TERS ile/değil TERSİNE
- TERS ile ZIT
( WRONG vs. THE OPPOSITE )
- TERSÂ ile/ve CEBÂNET
( Çok korkak, titrek. İLE/VE Korkaklık. )
- TERSÂNE-İ ÂMİRE ile/ve/||/<> TOPHANE-İ ÂMİRE ile/ve/||/<> BARUTHANE-İ ÂMİRE
- TERSİNE ÇEVİRME ile YER DEĞİŞTİRME
- TERSİNEMEZLİK/ENTROPİ ile KARGAŞA ile KANSER
( Doğada. | Nesnelerde. İLE Toplumda. İLE Biyolojide. )
- TERSİNEMEZLİK/ENTROPİ ile/ve/||/<> ÖZDEŞLİK, ZAMAN, DÜZENSİZLİK, KATSAYI
( [zaman] Var. İLE/VE/||/<> Yok. )
( Bir dizgenin kuvantum mekaniksel olarak bulunabileceği farklı durumların sayısı. İLE/VE/||/<> ... )
- TERSİNEMEZLİKTE/ENTROPİDE:
NİCELİK ile/ve/değil/||/<> "NİTELİK"
- TERSİNİR DURUM DEĞİŞİMİ ile/ve/||/<> TERSİNEMEZ DURUM DEĞİŞİMİ
( Tersinir olmayan durum değişir. İLE/VE/||/<> İz bırakmadan, tersi yönde gerçekleşebilen durum değişir. )
- TERSİNİR SÜREÇ ile/||/<> TERSİNMEZ SÜREÇ (İKİLİ KARŞILAŞTIRMA)
( Tersinir ideal kayıpsız, tersinmez gerçek kayıplıdır )
( Formül: ΔS=0 İLE ΔS>0 )
- TERSİNİR TEPKİME ile TERSİNMEZ TEPKİME
( Ürünlerin tekrar reaktantlara dönüşebildiği tepkime. İLE Ürünlerin tekrar reaktantlara dönüşemediği tepkime. )
- TERSİNİR ile/ve/||/<> TERSİNİRLİK
( Bir olayın ortaya çıkma koşullarındaki sonsuz küçük bir değişikliğin etkisiyle herhangi bir anda yön değiştirebilen [kimyasal, fiziksel ve mekanik dönüşüm]. İLE Tersinir bir olayın özelliği. )
- TERSİNMEK ile TERSLEMEK ile TERSLENMEK ile TERSLEŞMEK
( Geri dönmek, rücû etmek. | Hiddetlenmek, aksilik etmek. İLE Birine gönül kırıcı, sert söz söylemek ya da gönül kırıcı davranmak, azarlamak. İLE Tersleme durumuna konu olmak. | Aksilik etmek, terslik göstermek. İLE Terslik etmek, zıt davranmak. )
- TERSLEMEK ile/ve/değil/yerine REDDETMEK
- TERTİBAT ile/ve TEŞKİLÂT
- TERTİP ile/ve TANZİM
( Üstüste. İLE/VE Yanyana. )
- TERTİP ile TELİF
- TERVÎHA[çoğ. TERÂVÎH] ile ...
( Terâvîh namazının, her dört rek'atı. )
- TERVİYE ile/ve/<>/> AREFE ile/ve/<>/> NEHÂR
( [Zilhicce'nin] 8. günü. İLE/VE/<>/> 9. günü. İLE/VE/<>/> 10. günü.[Bayram] )
- TERZİ, KENDİ SÖKÜĞÜNÜ DİKEMEZ ile/ve/||/<> KELİN İLACI OLSA BAŞINA SÜRER/MİŞ
- TERZÎK[Ar. < RIZK] ile BESLE(N)ME
( Besleme, rızık verme. )
- TESÂDÜF ile/ve/değil DIŞLAŞMA
- TESADÜF ile İSÂBET
( SUDFE ile ... )
( COINCIDENCE vs. HIT )
( HASARD avec ... )
- TESADÜF ile/değil TAKDİR
- TESÂDÜF[< SADEF | çoğ. TESÂDÜFÂT] ile/ve/değil/yerine/<> TEVÂFUK[< VEFK | çoğ. TEVÂFUKAT]
( Rastlantı, aramadan bulma. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<> Uyma, uygun gelme. )
- TESÂLUH[Ar.] ile TESÂLUH[Ar.]
( MÜSÂLAHA[< SULH]: Barışma, uzlaşma. | Barış, güvenlik. İLE Sağır gibi görünme. )
- TESÂMU'[< SEM] ile TESÂMUH[< SEMÂHAT | çoğ. TESÂMUHÂT]
( Duyma/işitme, kulaktan duyma. İLE Hoş görme, müsamaha gösterme. | Dikkatsiz, kayıtsız davranma. )
- TESÂRİF[< TASRÎF] ile ...
( Allah'ın, istediği gibi hükmetmesi, irâde ve ihtiyârı. | [dilb.] Tasrifler, çekimler. )
- TEŞA'U' ile ...
( Işığın, merkezden, etrafa doğru dalgalanması. )
- TEŞA'UL[< ŞU'L] ile TEŞA'UR[< ŞA'R] ile TEŞÂUR[< Şİ'R] ile TEŞÂVÜR[< ŞÛRÂ]
( Parlama, tutuşma. İLE Kıllanma, tüylenme. İLE Şâir tavrı takınma, şâirlik taslama. İLE Birbirine danışma. )
- TESBÎ'[Ar. < SEB] ile TESBÎH[Ar. < SEBH | çoğ. TESBÎHÂT]
( Yedileme, yediye çıkarma. | Önceden söylenilmiş bir manzûmenin her beytinin -matla'da iki mısrâı ile aynı kafiyede olmak üzere- beş mısrâ eklenerek, yedi mısrâya çıkarılması. İLE "Sübhânallah" sözcüğünü söyleyerek ve öteki sıfatlarını da anarak, Allah'a tazîm etme senâ etme. | Kalbin şifâsı, itminânı ve visâli. | Tespih. )
- TEŞBÎ'[Ar.] ile TEŞBÎH[Ar. < ŞİBH | çoğ. TEŞBÎHÂT] ile TEŞBÎR[Ar.]
( Karnını doyurma, karnı doyrulma. [İŞBÂ'(< ŞİB)] İLE Benzetme, benzetilme. İLE Karışlama, karışlanma. | Endâze vs. ile ölçme. )
- TEŞBİH EDİLEN TENZİH ile TEŞBİH OLAN TEŞBİH
- TESBİH (ETMEK) ile/ve/<> ZİKR (ETMEK)
- TEŞBÎH[< ŞİBH](/BENZETME) ile/ve/< İSTİÂRE ile/ve/< MECÂZ[< CEVÂZ] ile/ve/< MECÂZ-I MÜRSEL(/DÜZ DEĞİŞMECE) ile/ve/< TÂ'RÎZ[< ARZ] ile/ve/< TEŞHÎS[< ŞAHS] VE İNTÂK[< NUTK]
( Ortak nitelikleri bulunan nesne ya da kavramlar arasında benzerlik kurma sanatı. İLE/VE Bir sözcüğü kendi anlamı dışında kullanarak, bir şeyi benzediği başka şeylerin adıyla anma sanatı. İLE/VE Sözcükleri gerçek anlamları dışında kullanma sanatı. İLE/VE Bir sözcüğü, benzetme amacı gütmeden, başka bir sözcük yerine kullanma sanatı. [iki nesne/kavram arasında çok çeşitli ilişkiler kurulmasıyla] İLE/VE Bir sözü, hem gerçek, hem de mecâzî anlamıyla kullanma sanatı. [Söylenilen sözün gerçek anlamından bir sonuç çıksa da geçerli olan mecâzî anlamıdır][alay, sitem, şaka gibi kullanımlarda] İLE/VE Birini eleştirme, küçük düşürme ya da alay etmek amacıyla söylenilmek istenileni tam tersi bir anlamda bir sözle, incelikle ve lâtîfeyle[espriyle] anlatma sanatı. İLE/VE Teşhis, cansız varolanları ya da hayvanları kişileştirme sanatı. [FABL] | İntak, nesneleri konuşturma sanatı. )
- TEŞBİH ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KIYAS
- TEŞBİH ile/ve/||/<> MECAZ
- TEŞBİH ile/ve/<> TAHAYYÜL
- TEŞBİH ile/ve TEMSİL
- TEŞBİH/İ YOKTUR ile/değil TARİH/İ YOKTUR
- TESCÎ'[< SEC | çoğ. TESCÎÂT] ile ...
( Düz yazıda, uyak kullanma, tümceleri uyaklama. )
- TEŞCÎ'[Ar. < ŞECÂAT | çoğ. TEŞCÎÂT] ile TEŞCÎR[Ar. < ŞECER]
( Cesaret verme/verilme, gayrete getirme/getirilme. İLE Ağaçlandırma, ağaç dikme. )
- TESCİL/LEMEK ile/ve/değil TASDİK/LEMEK
( Herhangi bir şeyi resmî olarak kaydetme, kütüğe geçirme. | Bir taşınmazın üzerinde bir aynî hakkın kurulması için tapu kütüğüne yapılması gerekli kayıt. İLE/VE/DEĞİL Doğrulama. | Onay, onaylama. )
- TESDÎD[Ar.] ile TAKVÎM[Ar.]
- TESDİS[Ar.] ile TESTİS[Lat.]
( Sayısını altıya çıkarma ya da altıya bölme. | Bir gazelin her beytine dört dize ekleyerek altılı duruma getirme. İLE Erbezi, taşak, haya, husye. )
- TEŞEBBÜS ile/ve/||/<>/> TESADÜF
( Teşebbüs etmezsen, tesadüf etmez. )
- TEŞEBBÜS[Ar.] ile/ve TEVESSÜL[Ar.]
- TEŞECCÜ'[Ar. < ŞECÂAT | çoğ. TEŞCÎÂT] ile TEŞECCÜR[Ar.]
( Sahte cesâret gösterme, şecî görünme. İLE Ağaçlaşma, ağaçlanma. | [kimya] Billur nesnelerin ağaç biçiminde birleşmesi. )
- TEŞEHHÜD MİKDÂRI ile ...
( Ettehiyâtü okuyacak kadar zaman; gayet kısa bir zmaan, az zaman. )
- TEŞEHHÜD[< ŞAHÂDET] ile ...
( Namazda, oturarak, "ettehiyyâtü" duasını okuma. )
- TESEHHÜR[< SEHR] ile ...
( GECE UYUMAYIP, UYANIK KALMA )
- TEŞEKKÜL ile/ve TASAVVUR
- TEŞEKKÜL[Ar. < ŞEKL | çoğ. TEŞEKKÜLÂT] ile TEŞEKKÜR[Ar. < ŞÜKR | çoğ. TEŞEKKÜRÂT]
( Şekillenme. | Kurulma, kuruluş, meydana geliş. | Oluşum. | Yoğrum. | Oluş. | Örgüt, topluluk. İLE Şükr etme, yapılan bir iyilikten memnun kalma ve memnun kaldığını ifade etme sözleri. )
- TEŞEKKÜR ETMEK ile/ve TAKDİR ETMEK
( TO THANK vs./and TO APPRECIATE )
- TEŞEKKÜR ile/ve ALLAH'A ŞÜKÜR
- TEŞEKKÜR ile/ve ŞÜKÜR
( Kişilere ve topluma teşekkür etmeyi bilmeyen, şükür etmeyi bilemez. )
- TEŞEKKÜRDE:
ESTAĞFİRULLÂH ile/ve/değil/||/<> RİCA EDERİM
- TESELLİ ile KENDİNİ KANDIRMAK
- TESELLÎ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TECELLİ
( Hakikati keşf edebilmek için teselli değil tecelli gerekir. )
- TESELLİDE:
DÜNYA ile İSLÂM ile İMAN ile İHSAN
- TEŞEMMÜ'[Ar. < ŞEM] ile TEŞEMMÜM[Ar. < ŞEMM]
( Mumlaşma, mum bağlama, muşamba gibi olma. | Üzerine bal mumu sürülme. [TEŞEMMÜ-İ KEBED: Karaciğerin muşambalaşması, siroz.] İLE Koklama. )
- TEŞEMMÜL[Ar.] ile TEŞEMMÜR[Ar.]
( İhrama bürünme. İLE İşe hazırlanma, sıvanma. )
- TESE'ÜL ile SUAL/İSTEK
- TESFÎL[< SÜFL | çoğ. TESFÎLÂT] ile TESFÎR[< SEFER]
( Sefilleştirme, bayağılaştırma, aşağılaştırma. İLE Sefere gönderme/gönderilme. )
- TESHÎK ile ...
( EZME, DÖVME, DÖVÜP EZME )
- TESHÎL[Ar.] ile TESHÎL[Ar. < SEHL | çoğ. TESHÎLÂT] ile TESHÎR[Ar.]
( Öksürtme. İLE Kolaylaştırma. İLE Ele geçirme, zapt etme. | ... )
- TESHÎR ile/ve/> TAHRİK
( Söz/kelâm ile. İLE/VE/> Bakış/nazar ile. )
- TESHÎR ile TE'SÎR[< İSR]
( Büyüleme, büyü yapma; aldatma, aldatılma. İLE Alâmet/nişan bırakma. | İşleme, dokunma; içe işleme. | Kederlendirme. )
- TEŞHÎS[< ŞAHS | çoğ. TEŞHÎSÂT] ile TEŞHÎZ[< ŞAHZ | çoğ. TEŞHÎZÂT]
( Ayırma, seçme, fark etme, tanıma. | Hastalığın, hangi hastalık olduğunu bilme. | Eşyaya şahsiyet verme, onlara hitâb etme. İLE Sivriltme, keskinleştirme. | Bileme. | Uyandırma, kuvvet ve etkisini artırma. )
- TEŞ'ÎL[Ar. < ŞU'L] ile TE'ŞÎR[Ar.]
( Parlatma, alevlendirme/şûlelendirme, tutuşturma. İLE Gedik etme. )
- TESİR (ETMEK) ile/ve/||/<>/> TESİS (ETMEK)
( Etki etmek. İLE/VE/||/<>/> Yapılandırmak. )
- TE'SÎR[Ar. < İSR | çoğ. TE'SÎRÂT] ile/ve TES'ÎR[Ar. < SA'R] ile/ve TESHÎR[Ar. < SİHRİYY] ile/ve TESHÎR[Ar. < SİHR/SEHHAR | çoğ. TESHÎRÂT]
( Alâmet, nişan bırakma. | İşleme, dokunma, içe işleme. | Kederlendirme. İLE/VE Değer/kıymet/narh koyma. | Ateşi yakıp alevlendirme. İLE/VE Zapt ve istila etme, ele geçirme, elde etme. İLE/VE Büyü yapma, büyüleme, aldatma/aldatılma, kendini bağlama. )
- TESİR ile HÜKÜM
- TESİS ETME ile/değil/yerine OLUŞTURMA
- TESİSAT ile/değil TECHİZAT
- TESKERE[Fars. < DESKERE] ile/değil TEZKERE[Ar.]
( Sedye. | Eskimiş yapılarda malzeme taşımak için kullanılan, dört kollu ve iki kişinin taşıdığı tahta araç. İLE/DEĞİL Pusula. | Bir iş için izin verildiğini bildiren resmî kâğıt. | Askerlik görevinin bittiğini bildiren belge. )
- TEŞKİK[< ŞAKK] ile TEŞKÎK[< ŞEKK | çoğ. TEŞKÎKÂT]
( Yarma, yarılma, ikiye ayırma, parça parça yarma. İLE %50/50 olarak şüpheye düşürme/düşürülme, şüphede bırakma/bırakılma. )
- TEŞKÎLÂT[< TEŞKÎL] ile/ve/<> TECHÎZÂT[< TECHÎZ]
- TESKİN[Ar.] ile/ve/||/<> TESELLİ[Ar.]
( Acı, öfke, heyecan vb. duyguları yatıştırma, dindirmeye çalışma. İLE/ve/||/<> Avunma, avuntu, avunç. )
- TESLİM ETMEK ile/ve/<>/değil EMÂNET ETMEK
- TESLİM ETMEK ile/ve TESLİM ETMEYİ SÜRDÜRMEK
itibarı ile 46.048 başlık/FaRk ile birlikte,
46.048 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(164/186)
(1996'dan beri)