Bugün[10 Aralık 2025]
itibarı ile 46.491 başlık/FaRk ile birlikte,
46.491 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(156/187)


- SÛ'[Ar.] ile SÛ/Y[Ar.]

( Kötülük, fenalık. | Kötü, fena. İLE Yan, taraf, cihet. )


- SU ile/ve ZEMZEM

( ... İLE/VE Kâbe yakınında bulunan kuyunun suyu. )

( ZEVRAK: Zemzem konulan kap. )

( Bir gram suyun buharlaşması, 273 kalorilik ısıyı yok eder. )


- SU ile ZÜLÂL[Ar.]

( ... İLE Saf, hafif, soğuk, güzel, tatlı su. )


- ŞUÂ' ile ...

( IŞIK )


- ŞUÂİYYE[Ar.] / RADIOLAIRES[Fr.] ile ...

( Işınlılar. )


- SUAL ETMEK ile BUHÛ'[Ar.]

( 1. Sormak. | 2. İstemek. [fakat uygunsa ve/ya da uygun olabileceği kadarıyla isteyerek!] İLE Alçakgönüllülükle hakkını isteme. )


- SUAL ETMEK ile SORU TEVCİH ETMEK

( Soru, soruna dönüşmezse/dönüşmemişse yola giremezsin. )


- SUÂL[Ar.] ile İSTİFHÂM[Ar.]


- SUÂL[Ar.] ile İSTİHBÂR[Ar.]


- SUAL ile/ve SUAL

( Sormak. İLE/VE İstemek. )


- SUÂL[Ar.] ile SUÂL[Ar.] ile ŞUAL[Ar. < ŞU'LE]

( Sorma/sorulma, soruşturma, soru. | Sorulan şey. | Dilenme, dilencilik. İLE Öksürük. İLE Alevler, ateş alevleri. )


- SUALTI ile/ve SU ÜSTÜ(GAZ YUVARI/BUĞU YUVAR/HAVA KÜRE/ATMOSFER)

( Taştan kaynayan su daha iyidir. )


- SUARE/SUVARE[Fr.] ile MATİNE[Fr.]

( Gece gösterimi. | Sinema ve tiyatroların akşam/gece [daha çok 21.00] gösterdikleri son film/oyun. >< Gündüz gösterimi. )

( SOIRÉE avec MATINÉE )


- SUÂT[çoğ. ES'İLE, SUÂLÂT] ile SUÂT[Ar.]/SÜRFE[Fars.]

( Sorma, sorulma, soruşturma, soru/sual. İLE Öksürük. )


- SUÂT-İ DÎKÎ ile SUÂT-İ KELBÎ

( Boğmaca öksürüğü. İLE Durup durup gelen şiddetli öksürük. )


- SUBAŞI -ile

( Osmanlılar'da, belediye görevlisi. | Kentlerin, güvenlik işlerine bakan görevlilerin başı. | Acemi ocaklarında, küçük aşamalı subay. | Osmanlı'larda, kapıkulu süvarileri arasından, savaş zamanı güvenlik işlerine bakmak, barış zamanı da vergi toplama işleri için ayrılan kişi. | Rumeli'de, çiftlik kâhyası. )


- SUBAŞI ile/||/<> SİLAHDAR/SİLAHTAR

( Kent güvenlik yöneticisi. | Osmanlı'da kentlerin güvenlik işlerinden sorumlu kişi. İLE/||/<> Osmanlı'da Sultan, Sadrazam, Vezir gibi devlet büyüklerinin silahlarına bakan ve koruyan kişi. [Enderun'un en güçlü/nüfûzlu yüzü ve yöneticisi.]
[Saray gelenek ve düzenine göre Has Oda ağalarının en kıdemlisi olan Sultan silahtarı olurdu fakat yüzyıllar boyunca sürekli Sultanlar, silahtarlarını Has Odalılar arasından, sevdiği ve güvendiği bir yüz olarak kendi seçmişti. Silahtar yapmak istedikleri zülüflü ağayı, aşağı koğuşlardan birinde de olsa önce bir fermanla has odaya aldırtmış ve sonra da silahtar tayin etmişlerdir. Silahtar ağa olmak, bir Enderûn'lu için en büyük amaçtı. Silahtar ağa, Sultan, sabah namazı vaktinde Harem'den çıkıp Enderûn'a geldiği andan, bazen yatsı namazından sonra Harem'e döneceği ana kadar sürekli hükümdarın yanında bulunurdu. Sultan ile devleti bilfiil yöneten sadrazam arasında haberleşme aracısı silahtar ağaydı. Bir sadrazam için silahtar ağa ile bağdaşmamak, en ufak bir bahane ile sadrazamın azline neden olurdu. Bir silahtarın düşmanlığına uğramak ise çoğunlukla vezirin idam edilmesine kadar giderdi. Saraydaki tüm silahlardan ve sultanın silahlarından sorumlu olurlardı. Altı bölük halkı da denen Kapıkulu Süvarileri'nden silahtar bölüğünün başında bulunur ve savaşta merkezde Sultan'ın yanında yer alırlardı. Silahtar ağalar saraydan bir devlet göreviyle çıkacağı zaman, yanına en az Beylerbeyi rütbesiyle Paşalık verilirdi. Son derece nüfuz sahibi gözde silahtarlar da vezir ya da Kaptan-ı Derya gibi önemli konuma getirilirlerdi. Pek azı daha sonra sadrazamlığa getirilirdi ve çoğunlukla da sultanın ya kızını ya da kız kardeşini alarak hanedana damat olurdu.] )


- SUBAY ile HASEKİ

( ... İLE Osmanlı Devleti'nde, bir görevde uzunca kalmış olanlara verilen san. | Bostancı ocağının küçük aşamalı subayları. | Osmanlı sarayında, karavaşlar arasından seçilen sultan gözdesi. )


- SUBAY ile KURMAY/ERKÂN-I HARP

( Silahlı kuvvetlerde, asteğmenden orgeneral ya da oramirale kadar rütbedeki asker. İLE/VE/||/<>/> Harp akademilerine girerek eğitimlerini başarıyla tamamlamış subay. | Kurmaylık yetkisi ve niteliği olan subay. )


- SUBBUH ile/ve TENZİH ile/ve KUDDÜS


- SUBHA[< SADR] ile TOZ

( BİNEFSİHİ ÂŞİKÂR VAROLMAYAN FAKAT EŞYANIN SURETİ İLE AÇIKLIK KAZANDIĞI İÇİN HEYULA DENİLEN [HEBÂ] GÜNEŞİN IŞIĞINDA GÖRÜLEN İNCE TOZ )


- SUBHA/SÜBHA[Ar.] ile SUBHA[Ar.]

( Çekilen tespih. | Tespih danesi. İLE [tasavvufta] Binefsihi âşikâr varolmayan fakat eşyanın sureti ile açıklık kazandığı için heyula denilen [hebâ] güneşin ışığında görülen ince toz. )


- SÜBHÂN ile ...

( ALLAH | TENZİH~TEŞBİH (EDİLEN) )


- SÜBLİMLEŞME ile/||/<> ERİME

( Süblimleşme katıdan gaza direkt geçiş İLE erime katıdan sıvıya geçiştir. )


- SUBRA[Fr.] ile ...

( Koltukaltına dikilen parça. )


- SUBRE[Ar.] ile ...

( Yığın, birikinti. [tahıl, buğday yığını gibi.] )


- SUBSCRIPT ile ...

( SİMGELERİN SAĞINA YA DA ALTINA YAZILAN İŞARET )


- SÜBSTİTÜSYON TEPKİMESİ/REAKSİYONU ile ELİMİNASYON TEPKİMESİ/REAKSİYONU

( Bir atom ya da öbeğin başka bir atom ya da öbekle yer değiştirdiği tepkime. İLE Bir molekülden atom ya da öbeğin ayrıldığı tepkime. )


- SUBSTRAT DÜZEY ile/||/<> OKSİDATİF FOSFORİLASYON

( Substrat direkt ADP→ATP, oksidatif ETC gradyan. )

( Formül: PEP→piruvat İLE H⁺ gradyan )


- SUBSTRAT İLE KOMPETİTİF İLE NON-KOMPETİTİF ile/||/<> ENZİM İNHİBİSYONU

( Enzimlerin engellenme mekanizmaları. )

( Formül: v = Vmax[S]/(Km + [S]) )


- SUBSTRAT ile/ve/||/<>/> ETKİN BÖLGE

( Enzimlerin etkileşimde bulunduğu molekül. İLE/VE/||/<>/> Enzimin substrat ile etkileşime girdiği bölge. )


- SÜBÛL/SÜBÜL[Ar. < SEBÎL] ile SÜBÛR[Ar.]

( Sebiller, yollar, caddeler. İLE Sıkıntı, azap; mahvolma. )


- SÜBÛT[Ar.] ile SÜBÛR[Ar. < SEBT]

( Gerçekleşme, sabit olma, meydana çıkma. İLE Cumartesi günleri. )


- SUBYE[Fr. SOUS-PIED] ile SUBYE[Ar. < SABİ] ile SÜBYE[Yun.] ile SÜBYE[İt.]

( Ayağın altından geçen, tozluğa ya da pantolon paçalarına bağlanan şerit. İLE Henüz memeden kesilmemiş eril çocuk. | Üç yaşını tamamlamamış eril çocuk. İLE Mürekkep balığı. | Badem içi, kavun çekirdeği gibi şeylerden yapılan, boza koyuluğundaki şerbet. | Pirincin, boza haline gelene kadar koyulaştırılarak pişirilmesi. İLE ... )


- SUÇ ORTAKLIĞI ile/ve/||/<>/< SIÇ ORTAKLIĞI


- SUÇ VE CEZÂ ile/ne yazık ki/>< "GÜÇ VE CEZÂ"


- SUÇ ile CÜNHA

( ... İLE Cürüm derecesindeki suçlara, yani kabahatten ağır ve cinayetten hafif olan suçlara verilen ad. )


- SUÇ ile/ve İHLÂL


- SUÇ ile KAZÂ

( CRIME vs. ACCIDENT )


- SUÇ ile/ve/değil/||/<>/< KIRIK CAMLAR KURAMI

( "Suçlarla mücadeleyi nasıl başardınız?" sorusuna,
New York'un efsane Belediye Başkanı Giuliani'nin yanıtı şöyle olmuştu.

Metruk bir bina düşünün, binanın camlarından biri kırıldığında, o camı hemen tamir ettirmezseniz, kısa sürede, yoldan geçen herkes eline bir taş alıp, binanın tüm camlarını kırar. Benim yaptığım şey, ilk cam kırıldığında onu hemen tamir ettirmek oldu. Bir elektrik direğinin dibine ya da bir binanın köşesine, biri, bir torba çöp bıraksın. O çöpü hemen oradan kaldırmazsanız, her geçen, çöpünü oraya bırakır ve çok kısa bir sürede dağlar gibi çöp birikir. Ben ilk konan çöp torbasını kaldırttım.

Çünkü siz bunu yapmadığınızda kişiler, o bölgede düzeni sağlayan bir otorite olmadığını düşünüyor, öteki camları da kırıyor. Ardından daha büyük suçlar geliyor; bir süre sonra o sokak, polisin giremediği bir mahalleye dönüşüyor.

Bunu anlayan New York polisi, önce küçük suçların peşine düşmüş. Metroya bilet almadan binenleri, apartman girişlerini tuvalet olarak kullananları, kamu malına zarar verenleri, hatta içki şişelerini yola atanları bile yakalayıp haklarında işlem yapmış.

Kırık Cam Kuramı, ABD'li suç psikologu Philip Zimbardo'nun 1969'da yaptığı bir deneyden ilham alınarak geliştirilmişti.

Zimbardo, suç oranının yüksek olduğu, yoksul Bronx ve daha yüksek yaşam standardına sahip Palo Alto bölgelerine birer 1959 model otomobil bıraktı.

Araçların plakası yoktu, kaputları aralıktı.

Olup bitenleri gizli kamerayla izledi.

Bronx'taki otomobil, üç gün içinde baştan aşağıya yağmalandı.

Ötekine ise bir hafta boyunca kimse dokunmadı.

Ardından Zimbardo ile iki öğrencisi, sağlam kalan otomobilin yanına gidip çekiçle kelebek camını kırdılar. Daha ilk darbe indirilmişti ki, çevredeki kişiler(zengin beyazlar) da olaya katıldılar. Birkaç dakika sonra o otomobil de kullanılmaz hale geldi.

Demek ki, diyordu Zimbardo,
"İlk camın kırılmasına, ya da çevreyi kirleten ilk çöpe, ilk duvar yazısına izin vermemek gerek. Aksi halde kötü gidişatı engelleyemeyiz!"



SUÇ CENNETİ NASIL OLUŞUR?

Kırmızı ışıkta geçilmesini önleyemiyorsanız küçük suçlara engel olamazsınız.

Küçük suçlara engel olamazsanız, büyük suçları engelleyemezsiniz..

Sonuç itibariyle ülkeniz sanıkların suç işlemekten endişe duymadığı bir suç cennetine dönüşür. Bunun akabinde suçlularla mücadelede yılgınlığa düşen kanun koyucu sanıklara taviz/af anlamına gelen lehe kanunlar çıkararak adalet denklemindeki erozyonu hızlandırır.

Küçük suçların görüldüğü ceza mahkemelerine bakalım...

Sürekli HAGB (Hükmün Açıklanmasını Geri Bırakma) kararları verdiğimiz sanıkların birçoğu yeniden suç işleyerek mahkeme huzuruna gelmiyor mu?

Hatta bu olay yargıçların bilinçaltındaki Adli dejenerasyon algısı nedeniyle sanığın kişiliğine bakılmaksızın tüm suçlar için HAGB uygulanması bir hakmış gibi algılanır ve onuncu kez HAGB kararı vermek alışkanlık durumunu alır.

Buna karşın mağdur ise adâlete olan güveni sarsılmış ve kaderine boyun eğmek zorunda kalmıştır. Artık önünde iki seçenek vardır, ya intikamını kendi almalı ya da ateşi içine gömmelidir.

Sanık, ise hukuk sistemini test ettiği ilk eylemden büyük bir zaferle çıkmış ve suç işlemenin korkulacak bir şey olmadığının idraki ile yeni suçlar için yola koyulmuştur.

İşlediği her suç kendine güven tazeletmiş ve bu statünün verdiği korku ile de topluma yönelik bir sindirme hareketine başlamıştır...

Mafya ve çeteleşmenin yolunu açan işte bu tablodur.

Bu yüzden diyoruz ki, devlet yani kamu otoritesi bir kural koymuşsa onun takibini dört koldan yapmak zorundadır. Bundan daha önemlisi, devlet, koyduğu kuralların takibini yapmayan kamu görevlisini takip etmekle işe başlamalıdır.

Takibin takibini yapmazsınız, Devlet, muz cumhuriyetine döner.
Okulda, iş yerinde, sokakta, yolda ya da deniz kenarında...

Kişiler, kamu otoritesinin kendi koyduğu kuralları büyük bir titizlikle takip ettiği kanaatine varmalı ve bunu bilinçaltına adeta kazımalıdır.

Bilinçaltına yerleşen bu algı, kişilerin karakteri olur ve kurullara saygı bilinci gelişir. Olması gereken de budur.

Bu sayede kişiler, en küçük sorunlarda bile yasaları ihlâl etmeyi ve suç işlemeyi değil hukuk önünde hesaplaşmayı ilke edinir.

Ancak uygulanana cezaların, mağdurlar için tatmin edici bir nitelik sunması koşuluyla...

Unutmayalım...

Küçük hataları görmemezlikten gelmişseniz, bilin ki, daha büyükleri yoldadır. )

( )


- SUÇ ile PAY


- SUÇ ile/değil/<> SAPMA


- SUÇ ile UFAK SUÇ/ZELLE[Ar.]

( ... İLE Sürçüp kayma. | Yanılma, yanlış. | Ufak suç. )


- SUÇ ile YANLIŞ(HATÂ) ile KABAHAT/KUSUR ile AYIP

( CRIME vs. MISTAKE )


- SUÇ ile/ve/değil/||/<>/< YASADIŞI


- SUCCESSİON ile/||/<> KLİMAKS TOPLUM

( Succession ekolojik değişim süreciyken İLE klimaks toplum stabil son durumdur )

( Formül: Birincil/ikincil )


- SUÇLAMA ile/ve/değil/||/<> AYIPLAMA


- [ne yazık ki]
SUÇLAMA ile/ve/<> DIŞLAMA


- [ne yazık ki]
!SUÇLAMA ile !KARALAMA


- [ne yazık ki]
"SUÇLAMA" ile/ve/||/<> "KÖTÜLEME"


- SUÇLAMA ile/ve/değil/yerine NİTELEME


- SUÇLAMA ile/değil/yerine TESPİT

( [not] ACCUSATION/BLAME vs./but TO DETERMINE
TO DETERMINE instead of ACCUSATION/BLAME )


- SUÇLAMA ile/ve/değil/yerine YÜKLEME


- SUÇLAMAK ile/değil/yerine DEĞERLENDİRMEK


- SUÇLAMA/K ile/değil/yerine ELEŞTİRİ/ELEŞTİRMEK

( [not] TO BLAME vs./but TO CRITICIZE
TO CRITICIZE instead of TO BLAME )


- SUÇLAMAK ile/değil/yerine ELEŞTİRMEK


- SUÇLAMAK ile/değil/yerine SORUMLU OLMAK


- SUÇLAMAYI/İTHAMI:
DEF ETMEK ile/ve/||/<> İNKÂR ETMEK


- SUÇ/LAR ile/ve/||/<>/> ORGANİZE SUÇ/LAR


- SUÇLU ile/ve/değil/yerine/||/<>/< EYLEM SORUMLUSU


- SUÇLU/LUK / SUÇLU/SU / SUÇLU/LARI ile/ve/değil/||/<>/< SORUMLU/LUK / SORUMLU/SU / SORUMLU/LARI

( Sorumlu olmak, suçlulukla bağdaştırılmamalıdır. )

( RESPONSIBILITY vs./and TO INTERROGATE )


- SUÇLULUK ile/değil/yerine SUSLULUK


- ...'NIN:
"SUÇLUSU" ile/ve/değil/yerine/<>/< SORUMLUSU


- SUÇSUZLUĞUNU İDDİA ETMEK ile/ve/||/<> SUÇU/NU İNKÂR ETMEK


- SÜCÛD[Ar.] ile SÜCÛD[Ar. < SÂCİD]

( Secde etme. İLE Secde edenler. )


- SUCÛD ile/ve/||/<> VUCÛD

( Dışsal bağ. İLE/VE/||/<> İçsel bağ. )


- SUCUL OMURGALILAR:
YUVARLAK AĞIZLILAR ile/ve/||/<> KIKIRDAKLI BALIKLAR ile/ve/||/<> KEMİKLİ BALIKLAR


- SÛD[Ar.] ile SÛD[Ar.]

( Sevdâlar. İLE Yarar, kâr, kazanç. )


- SUDA ERİYEN VİTAMİNLER ile YAĞDA ERİYEN VİTAMİNLER


- SUDAN ile/ve GÜNEY SUDAN CUMHURİYETİ

( Başkenti Hartum. İLE/VE Başkenti Juba. )

( Para birimi, Sudan Sterlin'i[SDG] İLE/VE Para birimi, Güney Sudan Lirası[SSP][1$ = 3.3][Mart 2012] )


- SUDAN ile SUDAN

( Yapısında su bulunan. İLE Ülke. )


- SUDG[Ar. çoğ. ASDÂG] ile ŞAKAKLARDAN SARKAN SAÇLAR

( Şakaklardan sarkan saçlar. )


- ŞUDRALAR ile ...

( Köylüler, işçiler ve hizmetçiler. Tenleri koyu esmerdir. )


- SÜDS/SÜDÜS ile ...

( Altıda bir. [1/6] )


- ŞUDUR" Kİ ile/değil ŞU Kİ


- SUDÛR[< SADR] ile ...

( GÖĞÜSLER | SÂDIR OLMA, MEYDANA ÇIKMA, OLMA (VUKU', ZUHÛR) | MEYDANA ÇIKMA, OLMA, SÂDIR OLMA )


- SUDÛR ile/ve/<> CÛD

( Fışkırarak taşma ve yayılma. İLE/VE/<> Taşma. )


- SUDUR ile FEYZ


- SUDUR[AR.] ile/||/<> SUDUR[TR.]

( Taşma. İLE/||/<> Su olduğu öngörüsü. )


- SUDUR ile TAHAVVÜL


- SUDÛR ile TECELLÎ

( Taşma. İLE Görünme, belirme. )

( İnsanda. İLE Doğada. )


- ..., ŞUDUR/ŞÖYLEDİR ile/ve/değil/yerine ..., AYNI ZAMANDA ŞUDUR/ŞÖYLEDİR


- ŞÜF'A[Ar.] ile ...

( Bir mülk kaça satın alınmışsa, o mülke o para ile sahip olma. )


- SÜFELÂ'[Ar. < SEFÎL] ile SÜFERÂ[Ar. < SEFÎR]

( Sefiller. İLE Elçiler. )


- SUFFOLK ile COOPWORTH ile PORSET HORN ile HAMPSHIRE


- SÛFÎ ile ÂRİF

( Her ârif, sûfî fakat her sûfî, ârif değildir. )

( Kendi zevkini bulabilmiş kişi. İLE ... )


- SÛFÎ ile FİLOZOF(HUKEMA)

( Hakikati, eşyanın hakikatini bilir. İLE Hakikatleri bilir. )


- SÛFÎ ile İŞRÂKÎ


- SÛFÎ ile MUHAKKİK


- SÛFÎ ile MUTASAVVIF

( Tevhidi kendi bünyesinde evrensel boyutta yaşayan kişi. İLE Bununla ilgilenen, o yola çıkan kişi. )


- SÛFİ'NİN BİLGİSİ ile ÂLİM'İN BİLGİSİ

( Hudûrî. İLE Husûlî. )


- SÛFÎ'NİN BİLGİSİ ile ÂLİM'İN BİLGİSİ

( Hudûrî. İLE Husûlî. )


- SUFİ'NİN BİLGİSİ ile ÂLİM'İN BİLGİSİ

( Huduri. İLE Husuli. )


- SUFLE[Fr.] ile SUFLE[Fr.]

( Sahnedeki oyunculara, izleyicilere duyurmadan unutulmuş bir sözü ya da tümceyi anımsatma. İLE Un, şeker vb. maddelerin yoğun sıvı kıvama gelinceye kadar çırpılıp pişirilmesiyle yapılan bir tatlı türü. )


- SÜFLÎ[Ar.] ile SÜFERÂ[Ar.]

( Aşağıda bulunan. | Alçak, bayağı. | Kılıksız, kıyafetsiz. | Utarit[Merkür] ile Venüs[Zühre] gezegenleri. İLE Tortuya, döküntüye ait. | Çıkartı, dışkı. )


- SÜFLÎ ile VASAT ile FEVKÂNÎ


- SUGENO ile/||/<> İNTEGRAL

( Sugeno integrali İLE bulanık ölçü kuramı )

( Michio Sugeno tarafından 1974 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1940-) (Ülke: Japonya) (Alan: Kontrol Teorisi) (Önemli katkıları: Sugeno bulanık kontrol sistemi) )


- SUGİLİT ile/||/<> AMETİST

( Mor renkli nadir bir mineral. İLE/||/<> Mor renkte bir kuvars türü. )


- SUGİLİT ile/||/<> ÇEROİT/CHAROİT

( Mor renkli nadir bir mineral. İLE/||/<> Mor renkte, desenli bir mineral. )


- SUGİLİT ile/||/<> PERİDOT

( Mor renkli nadir bir mineral. İLE/||/<> Zeytin yeşili renkte bir olivin türü. )


- SUGİLİT ile/||/<> RODOKROZİT

( Mor renkli nadir bir mineral. İLE/||/<> Pembe ile beyaz çizgili bir karbonat. )


- SUGİLİT ile/||/<> RODONİT

( Mor renkli nadir bir mineral. İLE/||/<> Pembe ve siyah renkli bir mineral. )


- SUGİLİT ile/||/<> SPİNEL

( Mor renkli nadir bir mineral. İLE/||/<> Çeşitli renklerde bulunabilen bir mineral. )


- SUGİLİT ile/||/<> TANZANİT

( Mor renkli nadir bir mineral. İLE/||/<> Mavi ve mor tonlarında bir zoisit türü. )


- ŞUGL ile ...

( İŞ, GAİLE )


- SUĞRÂ ile KÜBRÂ ile MATLÛB/MÜDDEA

( Küçük öncül. İLE Büyük öncül. İLE Sonuç. )

( HADD-İ ASĞAR(KONU/KÜÇÜK TERİM) ile HADD-İ EVSAT(YÜKLEM/ORTA TERİM) )

( HADD-İ EVSAT(KONU/ORTA TERİM) ile HADD-İ EKBER(YÜKLEM/BÜYÜK TERİM) )

( HADD-İ ASĞAR(KONU/KÜÇÜK TERİM) ile HADD-İ EKBER(YÜKLEM/BÜYÜK TERİM) )


- SÜHÂ ile ...

( Büyükayı yıldız kümesinin en küçük yıldızıdır. )


- SUHAN[Fars.] ile SÛHÂN[Fars.]

( Söz, lakırdı. İLE Törpü. )


- SU/HAVA GEÇİRMEZ ile SU/HAVA ETKİ ETMEZ

( IMPERMEABLE vs. IMPERVIOUS )


- ŞUHH[Ar.] ile BUHL[Ar.]


- SUHNÂN[Fars.] ile ...

( Sıcak gün. | Sıcak, kızgın. )


- SUHTE ile ...

( Medreseli. )


- ŞÜHÛD[< ŞÂHİD] ile ...

( TANIKLAR | VAR OLMA, GÖRÜNME )


- ŞÜHÛD ile VÜCUT


- SÜHÛLET ile SUHÛNET

( Kolaylık. | Yumuşaklık, naziklik. | Uygun ortam. İLE Sıcaklık. )


- SUHÛN[Ar. < SAHNE] ile SUHUN/SUHAN[Fars.]

( Sahneler. İLE Söz, lakırdı. )


- SÜHÛNET[Ar.] ile SÜHÛNET[Ar.]

( Sıcaklık, kızgınlık. İLE Katılık, peklik. )


- ŞÜHÛR-İ KAMERİYYE ile ŞÜHÛR-İ SELÂSE

( Kamer ayları, arabî aylar. İLE Üç aylar.[Recep, Şaban, Ramazan] )


- SUÎ MİSÂL, MİSÂL DEĞİLDİR! ile/ve/||/<> KEM ÂLETLE, KEMÂLÂT OLMAZ!

( Âlât ile hâsıl olur insâna kemâlât
Ermedi kemâlâta şu kim oldı kem-âlât )


- SÛ-İ TEDBÎR ile/değil/yerine/>< HÜSN-ÜTEDBÎR

( Yanlış tutulan yol, yanlış tutum. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< İyi düşünülerek tutulan yol, doğru tutum. )


- SÛ-İ ZANN ile BUĞZ

( Zan gitmedikçe, korkudan kurtulamayız. )

( Zan, düşmanımız, azrailimizdir. )


- SÛ-İ ZANN ile/değil/yerine HÜSN Ü ZANN

( Zan gitmeden insan âşık olamaz. )

( HÜSN-Ü ZANN İLE BAK
GÖRDÜĞÜN RAHMAN OLUR )


- [ne yazık ki]
SUİKAST ile/ve/||/<> GASP


- SUİSTİMAL ile SÖMÜRÜ


- SUIT[İng.] ile SUITE[Fr., İng.]

( Takım giysi. İLE Aynı tonda yazılmış, şarkı biçimindeki dans müziği. | Otellerde, değişik amaçlar için kullanılmak üzere donatılmış ve birden çok odaya sahip olan özel bölüm. )


- SÛK[Ar. < SÂK] ile SÛK[Ar. çoğ. ESVÂK]

( Ballardır, incikler. | [botanikte] Saplar. | [geom.] Kenarlar. İLE Çarşı, pazar, alım-satım yeri. )


- SUKABAĞI ile BORUKABAĞI

( ... İLE Boğumsuz, boru gibi uzun sukabağı. )


- SÜKALÂ'[Ar. < SAKÎL] ile SÜKÂRÂ[Ar. < SEKRÂN]

( Ağırlar, çirkinler; kabalar; sözü sohbeti çekilmeyen kişiler. İLE Sarhoşlar. )


- SUKCESYON ile/||/<> KLİMAKS

( Sukcesyon değişim süreci İLE klimaks denge durumudur )

( Formül: Süreç İLE son aşama )


- SUKHA ile ...

( Mutluluk. | Zevk, safâ. )


- ŞUKKA ile/ve TAİRE

( Küçük kağıt parçalarına yazılan kitaba ilişkin notlar. İLE/VE Küçük kağıt parçalarına yazılan notlar. )


- ŞÜKR[Ar.] ile CEZÂ'[Ar.]


- ŞÜKR[Ar.] ile MÜKÂFEET[Ar.]


- SÛK-U ÂRİFAN ile ...

( ÂRİFLER PAZARI )


- SUKUB[Ar. < SUKBE] ile SUKUB[Ar. < SAKB/SUKB]["ka" uzun okunur]

( Delikler. İLE Delmeler, delinmeler. | Bir taraftan öteki tarafa kadar açık olan delikler. )


- ŞÜKUK ile/ve/||/<> OLASILIK


- SÜKÛN:
HUSÛL ile/ve/||/<> ZEVÂL ile/ve/||/<> ZUBUT

( LA PRODUCTION avec/et/||/<> L'ACHEVEMENT avec/et/||/<> LA FERMETE )


- SÜKÛN ile/ve YOKLUK

( QUIETNESS vs./and NON-BEING )


- SÜKÛNET ile ...

( ZİHNİN HUZURU | DURGUNLUK, DİNGİNLİK | RAHAT )


- SÜKÛNET ile/ve/||/<> HAKİMİYET


- SÜKÛN/ET[Ar.] / SAMA[Sansk.] ile/ve/> SEKÎN/E(T)/ŞEKİNAH[İbr.]

( Zihnin sessizliği, gürültüden/düşünceden arınmışlığı. İLE/VE/> Kalbin sessizliği. )

( Simge bulunmayan bilinç. İLE/VE/> İmge bile bulunmayan bilinç. )

( Sükûnet ve durağanlık, yarar sağlar. )

( Kişi, güvenle içinden gelen sese kulak vermelidir. )

( Dik arka, derin iç sükûnetin simgesidir. )

( Düşünmek için sükûnete gereksinim vardır. )

( Zevk, sükût etmeyi öğrendikten sonra başlar. )

( Sekine'nin yaşama geçirilmesi, zaman-mekân-imkân ile olanaklıdır. Bengidir(ebedi). Belirli zaman, belirli mekân ve belirli imkânların elverdiği ölçüde yaşama geçirilir. )

( QUIETNESS vs./and/> PEACE )


- SÜKÛNET ile SÜKÛT

( Durum. İLE Tutum. )

( Öteye ulaşmak için uyanık bir sükûnete ve sessiz dikkate gereksiniminiz var. )

( Sakinlik, hareketsizlik. İLE Sessizlik. )

( Sükût, Allah'ın ihsanıdır. )

( Sükût, kazanç mahâlidir; konuşma ise sarf mahâli. )


- ŞÜKÜR:
DİL İLE ile/ve KALP İLE ile/ve EYLEM İLE


- ŞÜKÜR NEDENİNİ ARTIRMAK ...
PENCEREDEN DIŞARI BAKMAK ZORUNDA DEĞİLSEK-KENDİ BAŞINA TUVALETE GİDEBİLİYORSAK-YEDİĞİMİZ/İÇTİĞİMİZ HER LOKMAYI/YUDUMU SORUNSUZ YUTABİLİYORSAK -ile/||/<>


- ŞÜK(Ü)R ile ...

( GÖRÜLEN İYİLİĞE GÖSTERİLEN MEMNUNLUK, MİNNETTARLIK (ŞÜKR LİSÂNEN, ŞÜKR KALBEN, ŞÜKR FİİLEN) )


- SÜKÛT ile SUKUT


- SUKUT["ku" uzun okunur] ile SÜKÛT[Ar.]

( Düşme, aşağı inme. | Sarkma. | Büyük bir görevden ayrılma. | Çocuğun eksik ya da ölü olarak doğması. İLE Susma, söz söylememe. )


- SÜKÛT ile UZLET


- SULAK ile ...

( Kuşlar için su konulan kap. )


- SULAK ile SULAK

( Suyu olan, suyu bol (yer). İLE Kuşlar için su konulan küçük kap. )


- SULAMA ile SUVARIM

( ... İLE Bir suvarmada ya da sulamada verilen su miktarı. )


- SULANDIRICI ile/ve/değil/||/<>/< İNCELTİCİ


- SÜLÂSİ MÜCERRED ile/ve SÜLÂSİ MEZİD

( 6 BAB ile/ve 3 BAB[1 harf] | 5 BAB[2 harf] | 4 BAB[3 harf] )


- SÜLÂSÎ[< SELÂSE] ile ...

( ÜÇLÜ, ÜÇ ŞEYDEN MEYDANA GELEN )


- SÜLÂSİ(ÜÇLÜ/K) ile/ve/||/<>/> RUBAİ(DÖRTLÜ/K)

( Üçlü, üç şeyden oluşan. İLE/VE/||/<>/> Dörtlü, dörtle ilgili. )

( ZEVÂTÜS-SELÂSE: Üç yazaca sahip olan [ortası illetli] sözcükler.
ZEVÂTÜL-ERBAA: Dört yazaca sahip olan [sonu illetli] sözcükler. )


- ŞU'LE ile ...

( ALEV, ATEŞ ALEVİ | IŞIK | ATLARDA BEYAZ TÜYLERDEN OLUŞAN BENEKLER )


- SÜLEYMAN ile ...

( Barışın hikmetini bilen. )


- SÜLEYMAN'IN:
MÜHRÜ ile/ve/<> SİMGESİ

( Beşgen. İLE Altıgen. )

( Kendi. İLE 6 ilke. [Eline, diline ve beline sahip ol! | İşine, aşına ve eşine sahip çık!] )


- SÜLEYMAN'IN TAPINAĞI ile ...

( BET HA MİKDAŞ )


- SÜLEYMANİYE CAMİİ ile/ve SELİMİYE CAMİİ

( İstanbul. İLE/VE Edirne. )

( Teknik yapıt.(Hendesetü'l-İslâm). İLE/VE Toplumsal yapıt.(Camiatü'l-İslâm). )

( Kanuni Sultan Süleyman zamanında 1550-1557 yılları arasında inşa edilmiştir. İLE/VE Selimiye Camii, yanlış bilindiği üzere Yavuz Sultan Selim (I. Selim) zamanında değil; onun torunu olan Sultan II. Selim zamanında ve Süleymaniye'den sonra; 1568-1575 yılları arasında inşa edilmiştir. ( Kubbe çapı Ø26.50 metredir. İLE/VE Kubbe çapı Ø31.30 metredir. )

( Kubbe içinden 4 fil ayak üzerine oturur. İLE/VE Kubbe çevresinden 8 fil ayak üzerine oturur. )

( Süleymaniye'deki "teknik merkez" Selimiye'de yoktur. Süleymaniye'de uygulanan iki teknik merkez; taç kapı ve şadırvan Selimiye'de tekrar etmemiştir. )

( Başkent Külliyesi'dir. İLE/VE Serhad Külliyesi'dir. )

( Kalfalık-Ustalık yapıtı diye ayırmamak ve iki yapıtın da ayrı boyutlarda hakkını teslim etmek gerekir. )

( İstanbul'da sayfamızdaki "MUCİZEVİ SANAT" açıklamasını da okuyunuz! )

( Son derece teknik ve gelişmiş is odası bulunur. İLE/VE Çift pencereli sistem uygulanmıştır. )


- SÜLEYMANİYE CAMİSİ ile/ve SELİMİYE CAMİSİ

( İstanbul. İLE/VE Edirne. )

( Teknik eser.[Hendesetü'l-İslâm]. İLE/VE Sosyal eser.[Camiatü'l-İslâm]. )

( Kanuni Sultan Süleyman zamanında 1550-1557 yılları arasında inşa edilmiştir. İLE/VE Selimiye Camii, yanlış bilindiği üzere Yavuz Sultan Selim[I. Selim] zamanında değil; onun torunu olan Sultan II. Selim zamanında ve Süleymaniye'den sonra; 1568-1575 yılları arasında inşa edilmiştir. )

( Kubbe çapı Ø26.50 metredir. İLE/VE Kubbe çapı Ø31.30 metredir. )

( Kubbe içinden 4 fil ayak üzerine oturur. İLE/VE Kubbe çevresinden 8 fil ayak üzerine oturur. )

( Süleymaniye'deki "teknik merkez" Selimiye'de yoktur. Süleymaniye'de uygulanan iki teknik merkez; taç kapı ve şadırvan Selimiye'de tekrar etmemiştir. )

( Başkent Külliyesi'dir. İLE/VE Serhad Külliyesi'dir. )

( Süleymaniye Camii'nde, 470 kubbe bulunmaktadır. )

( Çekmece Köprüsü, tek, imzasının bulunduğu yapıtıdır. )

( Kalfalık-Ustalık yapıtı diye ayırmamak ve iki yapıtın da ayrı boyutlarda hakkını teslim etmek gerekir. )

( Son derece teknik ve gelişmiş is odası bulunur. İLE/VE Çift pencereli sistem uygulanmıştır. )


- SÜLEYMANİYE (TEKİYYE) CAMİSİ ile SÜLEYMANİYE CAMİSİ

( Şam'da. [1554-59] İLE İstanbul'da. [1550-1557] )


- SÜLF[Lat.] ile SÜLFAMİT[Fr.] ile SÜLFAT[Fr.]

( Kükürt. İLE Mikroplara karşı etkili olan azotlu ve kükürtlü organik bileşimlerin ortak adı. İLE Sülfürik asidin tuzu ya da esteri. )

( ... avec SULFAMIDE avec SULFATE )


- SÜLFAT ile KOKİMBİT[İng. < COQUIMBITE]

( ... İLE Hidratlı doğal demir sülfat. )


- SÜLFAT ile MASKANYİN[Fr.]

( ... İLE Doğal amonyum sülfat. )


- SÜLFAT ile MECİDİT[Fr.]

( ... İLE Uranyum ve kalsiyumun, hidratlı doğal sülfatı. )


- SÜLFAT ile SULFATA

( ... İLE Kinin sülfatı ve genel olarak kinin tuzu. )


- SÜLFAT ile SÜLFİT

( SO4²? iyonu içeren bileşikler. İLE SO³²? iyonu içeren bileşikler. )


- SÜLFATLAMA ile SÜLFATLANMA ile SÜLFATLAŞMA

( Mantar hastalıklarına karşı bitkilere bakır sülfat, demir sülfat püskürtme ya da bitkileri bu maddelere bulama işlemi. İLE Bir akümülatörün levhaları üzerinde kurşun sülfat tabakasının oluşması. İLE Doğal maden sülfürlerinin, hava ve su etkisiyle yavaş yavaş sülfat durumuna dönüşmesi. )


- SÜLFÜR ile KANTONİT

( ... İLE Doğal bakır sülfürü. )


- SÜLFÜR ile PİRİT[Fr. < Yun.]

( ... İLE Pırıltılı kristallerden oluşan, doğal demir sülfürü[FeS2] ya da doğal bakır sültürü.[CuS2] )


- SÜLFÜR ile ZİNCİFRE[Ar.]/SÜLÜĞEN

( ... İLE Kırmızı renkli, doğal cıva sülfür. | Kırmızı kurşun oksit. )


- SÜLFÜRİK ile/||/<> ASİT

( Sülfürik asit üretimi )

( Razi tarafından 880 yılında keşfedildi/formüle edildi. (854-925) (Ülke: Rey) (Alan: kimya) (Önemli katkıları: Alkol damıtması, sülfürik asit, tıp ve kimya) )


- SÜLFÜRİK[Fr.] ile SÜLFÜRİMETRE[Fr. < Yun.]

( Sülfürle ilgili. İLE Bir maddedeki kükürt oranını tespit etmek için kullanılan alet. )


- MÜREKKEB ile SÜLH MÜREKKEB

( ... İLE Kırmızı mürekkeb. )


- SULH ile/ve/<> İSLÂM

( Barış. [Ötekindeki kaynakla buluşma.] İLE/VE/<> Barış. [Kendinde/ki, kaynakla buluşma.] )


- SULTA[Ar.]/OTORİTE/AUTORITE[Fr.]/AUTHORITY[İng.] ile BASKI | YETKE

( Baskı. | Yetke. [Fr. AUTORITE] )


- SULTAN ABDÜLMECİD ile HALİFE ABDÜLMECİD

( 1839-1861 ile 1922-1924 )


- SULTAN TÜRBELERİ:
BURSA'DA ile/ve ŞAM'DA ile/ve İSTANBUL'DA

( 6 ile/ve 1 ile/ve 29 )


- SULTÂN ile ...

( SULTAN, HÜKÜMDAR | HÜKÜMDAR AİLESİNDEN OLAN (ANNE, KIZ KARDEŞ, KIZ ÇOCUK GİBİ) KADINLARDAN HER BİRİ | BÂZI BEKTÂŞÎ BÜYÜKLERİNE VERİLEN AD )


- SULTAN ile/ve/||/<>/> HALİFE

( Güçlü olabilir/olmayabilir. İLE/VE/||/<>/> Zayıf olabilir/olmayabilir. )


- SULTAN ile İDDİASI OLAN SULTAN

( ... İLE Astronomiye önem veren, rasathane kurduran. )


- SULTAN ile/ve/||/<>/> MAJESTE[Fr. < Lat.] ile/ve/||/<>/> EKSELANS[Fr./İng. < EXCELLENCE]

( "Yönetici, güç/iktidar sahibi". [Tarihte pek çok farklı anlamda kullanılmış olan, genelde bağımsızlığını duyuran İslâm hükümdarları tarafından kullanılmıştır. İslâm devletlerinde, hükümdara verilen unvan. “Padişah, hakan, han, hükümdar” anlamlarındadır. Sultan sözcüğü, müslüman hükümdarlarının özellikle sünnî inancına ait bir unvandır. Daha sonraları, hakimiyet, delil ve burhan anlamına da geçmiştir.][Sultan unvanını ilk kez II. yüzyılın ilk yıllarında, Gazne'de hükümdar bulunan Mahmud İbn-il Emir Sebük tekin kullanmıştır.] İLE/VE/||/<>/> Hükümdarlara ya da devlet başkanlarına verilen unvan. İLE/VE/||/<>/> Bakan ve elçiden başlayarak cumhurbaşkanlığına kadar yükselen, yüksek makam sahibi yabancılara verilen şeref ünvanı. )


- SULTÂN[Ar.] ile/ve/||/<> MELİK[Ar.]

( Yönetimi/hükmü/sultayı elinde tutan. İLE/VE/||/<> Araziyi elinde tutan, toprak/ülke sahibi. )


- SULTAN ile/ve/||/<> NAİP

( ... İLE/VE/||/<> Tahtta, sultan olmadığı zaman ya da sultanın çocukluğu sırasında devleti yöneten. )


- SULTAN[Ar.] ile SULTAN ile "SULTAN"

( Müslüman, özellikle Sünni hükümdarların kullandıkları unvan, padişah. | Sultanların erkek ve kız çocukları ile anne ve eşlerine verilen unvan. İLE Bektaşi azizi. İLE Belirli bir alanda en üst düzeyde olanlar için kullanılan bir söz. )


- SULTANGAZİ ile SULTANBEYLİ


- SULTANIN:
GEREKLİLİĞİ ile/ve/||/<> ÜSTÜNLÜĞÜ ile/ve/||/<> TEKLİĞİ ile/ve/||/<> KUTSALLIĞI


- SULTANÎ (YAPRAK/PUL) MERCİMEK[Fars.] ile YEŞİL(SIRA) MERCİMEK[Fars.] ile (KABUKLU) KIRMIZI MERCİMEK[Fars.] ile KIRMIZI İÇ MERCİMEK[Fars.] ile YEŞİLİMSİ/SARI İÇ MERCİMEK[Fars.]

( YASMIK )

( Kabuk renkleri, yeşil ya da sarımsı yeşildir. Pembemsi-sarı yeşil, grimsi-sarı yeşil, sarımsı-yeşil üzerinde koyu yeşil benekli olanları da vardır. Kotiledon renkleri, yeşilimsi sarı, taneleri yassı, yuvarlak ve çapı, 6 mm.'den büyüktür. İLE Genellikle yeşil ya da sarımsı olmakla birlikte sarımsı-pembe yeşil, grimsi-yeşil olanları da vardır. Taneler, yanlardan basık, yuvarlak ve tane çapı, 3 mm.'den büyüktür. İLE Kabuk rengi, genellikle grimsi-kırmızı olmakla birlikte, sarımsı pembe üzerine koyu mavi ya da grimsi üzerine koyu mavi ya da siyah benekli ve sarımsı yeşil renkli olanları da vardır. Kotiledon rengi, turuncu kırmızıdır. Tanelerin yanları basık, yuvarlak ve tane çapları, 3 mm.'den büyüktür. İLE Kotiledon renkleri, turuncu kırmızıdır. Kotiledonların iç yüzeyleri yuvarlaktır. İLE Kotiledon renkleri, yeşilimsi sarıdır. Kotiledonların iç yüzeyi düz, dış yüzeyi yuvarlaktır.[Türkiye'de, Kışlık Pul 11, Kışlık Yeşil 21, Kışlık Yeşil 31, Fırat 87, Sazak 91, Kışlık Yerli Kırmızı, Emre 20, Kayı 91, Erzurum 89, Malazgirt 89, Seyran 96, Ali Dayı, Meyveci 2000 adlarında tohumluk üretimi yapılan çeşitleri bulunmaktadır.] )

( ADES[çoğ. A'DÂS], BÎKA )

( ÂŞ-I HALÎL[bitkibilimde]: Mercimek. )

( LENS CULINARIS )


- SULTAN'LARIN:
SAĞINA ile/ve SOLUNA ile/ve KARŞISINA (OTURANLAR)

( KÂTİP [Söylediklerini hemen, doğru ve net bir biçimde kayda geçmesi için.]
ile/ve
MUHAFIZ [Kalbini koruması için.]
ile/ve
ULEMÂ [Derin bilgi ve irfanlarından yararlanabilmek ve ayna olabilmeleri için.] )


- SULTANLARIN/PADİŞAHLARIN SIFATLARI ile ...

( * Yönetilenlerin hakkını gözetir, onlardan hak talep etmez; bu fazilettir(fadl) ve en yüksek(ulyâ) derecedir.
( * Ya da haklarını gözetir ve karşılığında hak talep eder, bu adâlettir(adl) ve orta(vustâ) derecedir.
( * Ya da hak talep eder haklarını gözetmez; bu da aşağı(süflî) derecedir. )


- SULU ÇÖZELTİ ile TANITLI/SABİT ÇÖZELTİ

( Çözücüsü su olan çözelti. İLE Çözeltide tanıtlı evrenin/fazın bulunduğu çözelti. )


- SULUBOYA ile YAĞLIBOYA


- SÜLÛK[< SİLK] ile ...

( BİR YOLA GİRME | ÖZEL BİR SINIFA, BİR GRUBA KATILMA | TARÎKATE İNTİSAB )


- SÜLÛK ile HİCAB

( ... İLE Sülûka engel olan her nesne.
* Kişilerin,
* Dünyanın,
* Nefsin perde olması. )


- SÜLÜK ile SÜLÜK

( Sülüklerden, tatlı sularda yaşayan, gövdesinde yirmi iki sindirim kesesi olduğundan, bir kerede, ağırlığının sekiz katı kan emebilen, halk arasında bazı kan hastalıklarının tedavisinde yararlanılan hayvan. İLE Asma bıyığı.[Asma dallarının çevresine tutunmasına yarayan yeşil uzantılar.] )

( SÜLÜKLER: Halkalılar takımından, tatlı ve tuzlu sularda yaşayan, uzun ve yassı gövdeleri, otuz dört parçadan oluşmuş, gözleri gelişmemiş, iki çekmenli; kan emen türlerinde, tükürük bezlerinin bir salgısı, kanın pıhtılaşmasını önleyen bir enzim yapan asalaklar sınıfı. )

( HIRUDO MEDICINALIS cum ... )


- SU'LÛK[Ar. çoğ. SAÂLİK] ile SÜLÛK[Ar. < SİLK]

( Yoksul/fakir. | Serseri. | Dilenci. İLE Bir yola girme, bir yol tutma. | Özel bir sınıfa/öbeğe katılma. | Bir tarikata intisâb etme. )


- SULULUK ile "SULULUK"

( Sulu olma durumu. İLE Yersiz şakalar yapma ya da kadınlara tatsız iltifatlarda bulunma durumu. )


- SÜLÜN ile ALTIN SÜLÜN


- SÜLÜN ile/ve RALİC

( ... İLE/VE Borneo dağlarında yaşar. )


- SÜLÜN ile TEPELİ TAVUK/HOATZİN["watsin" olarak okunur]

( Sülüngillerden, kuyruğu çok uzun bir kuş. İLE Kursağı(ön mide), midesinden 50 kat büyüktür. [Toplam gövde ağırlıklarının 1/3'ünü oluşturur.][Bir öğünü sindirmeleri 2 gün sürer.][Ağaçlara tırmanırlar.][Güney Amerika'da yaşarlar.] )

( ... İLE Kursağı, uçma kaslarını çalıştırmak için gereksinim duyduğu alanı kısıtladığından dolayı kötü uçuculardır. )

( ... İLE Dengelerini sağlamak için kursağının alt tarafında kayışımsı bir çıkıntı bulunur. [Bir dal üzerine tünediğinde buna yaslanır.] )

( ... İLE En ağır hareket eden kuş türüdür. )

( ... İLE "Pis kokulu kuş" olarak da bilinirler. [Yağ asitlerinin kursakta mayalanmasına bağlı olarak.] )

( ... İLE Hiç durmadan homurdanır, hırıltılar çıkarır ve ıslık çalarlar. )

( OPISTHOCOMIFORMES )

( [Astek dilinde] ... ile UAZIN [Sülün demektir] )

( ... ile Hoatzin )

( ... İLE Yavrularının, kuşların atası olarak kabul edilen Archaeopteryx fosiliyle paylaştığı ortak bir özelliği vardır. [Kanadın ilk iki "parmağı" iki pençe biçiminde biçimlenir.] )

( TEDRUC ile ... )

( BÛR/TEZERV ile ... )

( ... vs. HOATZIN )

( PHASIANUS COLCHICUS cum OPISTHOCOMUS HOAZIN )


- SÜLÜN ile TRAGOPAN SÜLÜNÜ

( image )

( Anavatanları kuzeydoğu Hindistan, Burma, kuzey Vietnam ve orta Çin'e kadar geniş yayılım alanı gösterir. )


- SÜLÜN ile TURAÇ/DÜRRÂC/ÇİL KUŞU

( Sülün, tavuksular takımında bulunan büyük bir kuş grubundaki kuşlara verilen genel addır. 11 cinsi ve 35 türü bulunan sülünlerin erilleri ve dişileri birbirine benzemez. Eril sülünlerin daha parlak renkli tüyleri ve uzun kuyrukları vardır. İLE Sülüngillerden, uzunluğu 34 santimetre olan, soyu azalmış bir tür kuş. )

( )

( TEDRUC ile DÜRRÂC/E )

( MÜRG-İ ZERRÎN, HURÛS-İ SAHRÂİ ile ... )

( PHEASANT vs. ... )

( ... cum TETRAO FRANCOLINUS / FRANCOLINUS FRANCOLINUS )


- SÜLÜS ile/ve/||/<> SÜLÜS ASIR/YÜZYIL

( Üçte bir. İLE/VE/||/<> Yüzyılın üçte biri olan 33 yıl. )


- SÜLÜS[Ar.] ile SÜLÜS[Ar.] ile SÜLÜS[Ar.]

( Üçte bir. İLE Arap abecesiyle yazılan bir tür süslü yazı. İLE Erlere, yolculuklarda indirim sağlayan belge. )


- SÜM[Fars.] ile ...

( Dört ayaklı hayvanların tırnağı. )


- ŞU'M[Ar.] ile ŞU'M[Ar.] ile ŞÛM[Ar.]

( Uğursuzluk, şeâmet. İLE Şom. İLE Uğursuz, şom. )


- SÛM[Ar. < SAHNE] ile SUMM[Ar. < ASAMM]

( Sarmısak. İLE Sağırlar. )


- SUMAK'TA:
TÜRK ile/ve İRAN ile/ve RUS


- SUMALOG ile ...

( Bir çeşit Özbek yemeği. )


- ŞÜMÂR[Fars.] ile -ŞÜMÂR[Fars.]

( Hesap, sayı. İLE "sayan, sayıcı" anlamlarına gelerek birleşik sözcükler yapar.[HATVE-ŞÜMÂR: Adım sayıcı.] )


- SÜMBÜL ile MOR SÜMBÜL


- SÜMBÜL ile MUĞLA SÜMBÜLÜ

( ... İLE Muğla'nın Köyceğiz ilçesindeki Sandras Dağı'nda yeşermektedir. )

( image )


- SÜMBÜL ile/||/<> SU SÜMBÜLÜ


- SÜMBÜL/SÜNBÜL[Fars.] ile YABANSÜMBÜLÜ/KEDİNANESİ

( Zambakgillerden, soğanla üretilen, 15-20 santimetre yüksekliğinde, çiçekleri keskin kokulu ve türlü renkli, çok yıllık bir süs bitkisi. İLE Ballıbabagillerden, kırlarda yetişen, kedilerin kokusundan çok hoşlandığı bir bitki. )

( HYACINTHUS ORIENTALIS cum NEPETA CATARIA )


- SÜMBÜL/SÜNBÜL[Fars.] ile SÜMBÜLTEBER[Fars.]

( Zambakgillerden, güzel kokulu, beyaz renkli bir çiçek. İLE Zambakgillerden, soğanla üretilen, 15-20 santimetre yüksekliğinde, çiçekleri keskin kokulu ve türlü renkli, çok yıllık bir süs bitkisi. )

( HYACINTHUS ORIENTALIS cum POLIANTHES )


- SÜMELA MANASTIRI ile/ve/<> VAZELON MANASTIRI

( İkisi de Trabzon'dadır. )


- SUMM/ASAMM ile/||/>< MUNTAK

( Asal sayı. | İki tam sayının oranı ile ifade edilemeyen sayı. İLE/||/>< Asal olmayan sayı. | İki tam sayının oranı ile ifade edilebilen sayı. )


- SÜMME (SÜMME HÂŞÂ) ile ...

( SONRA | TEKRAR TEKRAR )


- SUMMIT ile ZENITH

( Yeryüzünde. İLE Uzayda, astronomide. )


- SUMRU ile AK KANATLI SUMRU ile KARA GAGALI SUMRU


- SÜMSÜK ile KAP(CAPE) SÜMSÜĞÜ

( ... İLE 90 km. hızla, 8 m. derinliğe dalış yaparak avlanabilirler. )

( ... İLE Yumurtadan çıktıktan çok kısa sürede yetişkin boyuta gelirler fakat yeterince büyüyene ve uçana kadar anne-babalarına bağımlılardır. )


- SÜMSÜK ile MAVİ AYAKLI SÜMSÜK


- SUMSUK ile SÜMSÜK ile SÜMSÜK

( Yumruk. | Yumrukla vurma. İLE Uyuşuk davranan, miskin, aptal, mıymıntı, sünepe, pısırık. İLE Sümsükgillerden, sivri gagalı, kısa bacaklı deniz kuşu. )

( SÜMSÜKGİLLER: Leyleksiler takımının, kanatları, kuyrukları çok uzun deniz kuşları sınıfı. )

( ... cum ... cum SULABASSANA )


- SÜMÜK ile SOĞUK AKINTISI

( MUHÂT ile ... )

( MUCUS vs. CURRENT IN COLD )


- SÜMÜK ile/ve SÜMÜK DOKU/MUKOZA[Lat.]

( Sümük doku hücrelerinin ve üzerinde bulunan bezlerin, doku yüzünde, nemli, akıcı, kaygan bir tabaka oluşturan salgısı. İLE/VE Üzerinde çok sayıda ince memecik ve salgı bezi delikleri bulunan, iç örgenleri kaplayan koruyucu doku. )

( HİNİK: Sümüklü. )


- SÜMÜKLÜBÖCEK ile/ve DENİZ SÖMÜKLÜBÖCEĞİ

( Zehirsizlerdir. İLE/VE Zehirlilerdir. )


- SÜMÜKLÜBÖCEK ile KABUKLU SÜMÜKLÜBÖCEK

( BÜZZÂKA ile HALEZÔN )


- SÜMÜKLÜBÖCEK ile MUZ SÜMÜKLÜBÖCEĞİ


- SÜMÜKLÜBÖCEK ile SALYANGOZ[Yun.]

( Karındanbacaklılardan, akciğerli, otçul ve kabuksuz yer yumuşakçası. İLE Yumuşakçalardan, bahçelerde yaşayan, sarmal kabuklu, küçük hayvan. )

( ... ile BEZZÂKA )

( SLUG vs. SNAIL )

( LIMAX cum HELIX )

( ... ile KOHLİL )


- SÜMÜKLÜBÖCEK ile SOLUCAN

( BÜZZÂKA, HALEZUUN ile HURTUUN )

( SLUG vs. EARTHWORM )

( LIMAX cum LUMBRICUS TERRESTRIS )


- ŞUMUL ile TAZAMMUN

( Kaplam. İLE İçlem. )


- SÜNBÜK[Ar. | çoğ. SENÂBİK] ile ...

( Toynak, at, eşek gibi tek tırnaklı hayvanların tırnağı. )


- SÜNBÜL ile ...

( SÜMBÜL | GÜZELLERİN SAÇI )


- SÜNBÜL ile ÂLE[Fars.]/HİNT SÜNBÜLÜ

( ... İLE İlâç için kullanılan bir çiçek. )


- SÜNDÜRMEK ile/değil/yerine/>< SÜRDÜRMEK

( Bir şeyi çekerek uzatmak, esnetmek. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Bir durumun, bir şeyin sürmesini, olmasını sağlamak: )


- SÜNE ile ...

( Ekinlere zarar veren bir böcek. )


- SÜNE ile YEŞİLBAŞ

( Bir tür yaban ördeği. İLE Eril yaban ördeği. )


- SÜNEPE ile DALKAVUK/YALAKA

( BASBASA: Köpeğin, kuyruğunu sallayarak sokulması. | Dalkavukların hali. )


- SÜNEPE/LİK ile/değil/yerine ALÇAKGÖNÜLLÜ/LÜK


- SUNG SOYU ile ...

( Çin'de (960-1279) yılları arasında egemen olan hükümdarlar soyu. Özellikle edebiyatın çok geliştiği bu dönemde ünlü Zen Ustaları yetişmiştir. )


- SÜNGER ile/değil/yerine KABAK LİFİ


- SÜNGER ile SÜNGERLER

( ... İLE Gövdeleri, içten dar ve uzun kanalcıklardan oluşan, dıştan bu kanalcıklara açılan deliklerle kaplı, çoğu, kayalara tutunmuş olarak öbek olarak yaşayan hayvanlar takımı. )

( SÜNMEK: Esnekliğini yitirerek gevşemek. | Kopmadan uzamak, gerilmek. )


- SÜNGER ile/ve/değil/||/<> VATKA


- SÜNGER/KÖPÜK/PLASTİK ile/ve/değil/yerine/||/> D30


- SUNMEK ile/||/<> SÜNMEK

( Sunmak, salmak, uzamak. İLE/||/<> Eğmek. | Esnekliğini yitirerek gevşemek. | Kopmadan uzamak, gerilmek. | Sarkmak. )


- SÜNNET ile/ve/=/değil/yerine ÂDÂB


- NAMAZ'DA:
SÜNNET ile/ve FARZ

( Camide ya da bir topluluk arasında yanyana kılınan farzların sonrasında kılınacak olan sünnetlerde dağılınır. Bunun anlamlarından ve amaçlarından biri de, birlik ve bütünlükten, biraradalıktan oluşacak ve açığa çıkacak olan bereketin(/enerjinin/titreşimlerin) her noktaya yayılması ve yayılmış olan bereketten/titreşimlerden yararlanabilmektir. )


- SÜNNET ile/ve MUHABBETE BİNAEN YAPILAN SÜNNET


- SÜNNET[Ar.] ile NÂFİLE[Ar.]