Bugün[30 Haziran 2025]
itibariyle 6798 başlık/FaRk ile birlikte,
6797 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.

(2/29)


- ABAKUS ile ABAKULUS/TESSERA

( Sütun başlıklarının üstüne gelen, genişçe ve dışa taşkın tabla, başlık tablası, mahmel. Abakus, sütunla baştaban ya da kenar üzengisi arasında, yastık görevi yapar. İLE Döşeme ve duvar mozaiği yapımında kullanılan, küçük bir küp biçiminde cam, pişmiş toprak ya da taş parçası. )


- ABAKÜS[Fr.] değil/yerine/= SAYIBONCUĞU (ÇÖRKÜ)


- ABARTI ile KABARTI

( Bir şeyi/olayı, olduğundan büyük ya da çok gösterme, mübalağa. İLE Tümsek, çıkıntı, kabarmış yer. )


- ABARTMAK ile/değil/yerine/>< AZALTMAK


- ABAŞO[Yun.] ile/ve/<> ALARGA[İt.]

( Gemiyi, baştan ya da kıçtan halatla karaya bağlama. | Altta, aşağıda bulunan, alttaki. İLE/||/<> Açık denizde demir atmak. | Açık deniz, engin. | Uzaktan, açıktan | "Açıktan geç, yaklaşma" anlamında kullanılan bir seslenme sözü. )


- ABESLANG[Fr. < ABAISSE LANGUE] değil/yerine/= DİLBASAR


- ÂBİDE değil/yerine ANIT


- ÂBİDE ile NUMÛNE


- ABNEY OLAYI ile/ve/||/<> ABNEY YASASI

( Işıklılığı ve baskın dalga boyu değişmez kılınmış bir renk uyartısının, arılığının değişmesi ile oluşan renk türü değişmesi. İLE/VE/||/<> A ve B gibi iki renk uyartısının, parıltıları birbirinin aynı olarak algılanıyorsa ve C ve D gibi iki renk uyartısının da parıltıları aynı algılanıyorsa, A ve C ile B ve D'nin toplamsal karışımlarının parıltıları da aynı olur.
[Abney yasasının geçerliliği, gözlem koşullarına büyük oranda bağlıdır.] )

( ABNEY PHENOMENON vs./and/||/<> ABNEY'S LAW )

( PHENOMENE OF ABNEY avec/et/||/<> LOI D'ABNEY )

( BEZOLD-ABNEY-PHANOMEN und/||/<> ABNEYSCHES GESETZ )


- ABRAMS DENEYİ ve/<>/< ABRAMS KURALI

( Belirli bir taze beton kütlesinin, kendi ağırlığı altında biçim değiştirmesini ölçerek dayanım derecesini gösteren deney. VE/<>/< Önce 1892'de, Fransa'da, Ferret'nin, sonra da ABD'de, Duff Abrams'ın tanıtladığı kural. Bu kurala göre, bir beton ya da harcın dayanımı, karışıma giren suyun ağırlığının, çimento ağırlığına oranı ile ters orantılıdır. )

( SU/ÇİMENTO ORANI: Bir beton ya da harçla, su ağırlığının çimento ağırlığına oranı. Bir betonun ya da harcın dayanımı, karışımındaki su/çimento oranı ile ters orantılıdır. Çimentonun prizinin kimyasal etkileşimi için gerekli en az su/çimento oranı, yaklaşık olarak 0.25'tir. Ancak, kum ve çakılı ıslatmak için bundan biraz daha fazla su gereklidir. Su/çimento oranı, akışkanlaştırıcı bazı kimyasal katkılar sayesinde daha az su kullanılarak düşürülebileceği gibi, vakumlu betonda, dökümden sonra karışımdaki suyun emilmesi yoluyla da azaltılabilir. Böylece, beton, daha kolay işlenebilir ve sonuç itibariyle de daha iyi bir dayanım sağlanabilir. )


- ABROMA[Fr.] değil/yerine/= ÇALI

( Lifleri çuval yapımında kullanılan çalı. )


- ABRÖVAJ[Fr.] değil/yerine/= ÇAPAK

( Madencilikte, bir döküm üzerinde oluşan maden ve kum karışımı çapak. )


- ABSORB/SİYON[Fr.] değil/yerine/= SOĞURUM

( ABSORBE: Emilmiş, soğurulmuş. )


- AÇ ile AÇ

( Tok olmayan. İLE Aralamanın, açmanın buyruk kipi. )


- AC-/ACET- ile/||/<> ACANTH-/ACANTHO- ile/||/<> -ANG ile/||/<> APEX- ile/||/<> APİCO-/APİC- ile/||/<> ACR-/ACRO- ile/||/<> CUSP- ile/||/<> CENTE- ile/||/<> -TRESİA/-TRESİS ile/||/<> ATRETO- ile/||/<> -STİXİS

( Keskin, sivri. İLE/||/<> Dikenli, sivri dikensi çıkıntıları olan. İLE/||/<> Açılı, keskin, köşeli, eğri. İLE/||/<> Sivri uc, üst çıkıntı. İLE/||/<> Ucla/apeksle ilgili. İLE/||/<> Uc, ekstremite [akromegali: Ellerin, ayakların ve yüzün anormal büyümesi]. İLE/||/<> Nokta, uc. İLE/||/<> Delme. İLE/||/<> Delme, delik açma, delinme, delikli olma, Perforasyon. İLE/||/<> Açılmamış olma, bir geçitin olmaması, kapalı olması. İLE/||/<> İğne ile girme, ponksiyon. )


- AÇAN ile AÇAR ile AÇKI ile AÇACAK

( Açma işini yapan. | Oynak kemiklerin arasındaki açıları genişletmeye yarayan kasların genel adı. [>< BÜKEN] İLE Anahtar. | İştah açmak üzere, yemekten önce içilen içecek. İLE Bir cismin, yüzeyi üzerine, sert bir madde ya da bir araç sürterek, onu düzleştirip parlatma. [PERDAH] | [demircilikte] Delik büyültmekte kullanılan araç. | Anahtar ve her türlü açma aracı. İLE Açmaya yarayan araç. | Açma işleminin yapılacak olmasını, birinin, gelecek zaman kipinde gerçekleştireceğini belirten söz. )


- AÇGÖZLÜLÜK ile İŞTAH

( GREED vs. APPETITE )


- AÇI ile/ve HIZ

( 1 radian [rad] = 57.2957795131 degree [°]

1 grad [^g] = 0.9 degree [°]

1 minute ['] = 0.0166666667 degree [°]

1 second ["] = 0.0002777778 degree [°]

1 gon = 0.9 degree [°]

1 sign = 30 degree [°]

1 mil = 0.05625 degree [°]

1 revolution [r] = 360 degree [°]

1 circle = 360 degree [°]

1 turn = 360 degree [°]

1 quadrant = 90 degree [°]

1 right angle = 90 degree [°]

1 sextant = 60 degree [°] )

( ANGLE vs./and SPEED )


- AÇI ile KENAR


- AÇIĞA ÇIK(AR)MAK ile/ve/||/<> ORTAYA ÇIK(AR)MAK


- AÇIĞA VURMA" ile/ve/||/<> ORTAYA ÇIKARMA


- AÇIK KÜME ile KAPALI KÜME

( OPEN CLASS vs. CLOSED CLASS )


- AÇIK MAVİ ile/ve/||/<> KOYU MAVİ

( GOLUBOY ile/ve/||/<> SİNİY )


- AÇIK ile AÇIKLIK

( OPEN vs. OPENNESS )


- AÇIK ile/ve/değil/< ÂŞİKÂR/ECLÂ[Ar. < CELÎ]/BEYYİN[Ar.]


- AÇIK ile/ve/||/<> DOĞRUDAN


- AÇILI IŞIKÖLÇER ile/ve/||/<> AÇILI IŞINIMÖLÇER

( Bir kaynağın, bir ışıklığın, bir ortamın ya da bir yüzeyin karakteristik ışıksal büyüklüğünün açısal dağılımını ölçmeye yarayan ışıkölçer. İLE/VE/||/<> Bir kaynağın, bir ışıklığın, bir ortamın ya da bir yüzeyin karakteristik ışınımsal büyüklüğünün açısal dağılımını ölçmeye yarayan ışınımölçer. )


- AÇILMA ile/ve/<> ÇÖZÜLME


- AÇIP GÖSTERME/GÖSTERİLEN ile ÇIKARIP GÖSTERME/GÖSTERİLEN

( Vajina. İLE Penis. )


- AÇIP-KAPATMAK ile/değil KAPATIP-AÇMAK


- AÇIT ile AÇKI

( Pencere ya da kapı boşluğu. İLE Bir nesnenin, yüzeyi üzerine, sert bir nesne ya da bir araç sürterek, onu düzleştirip parlatma işi, perdah. | Demircilikte, demir büyültmekte kullanılan araç. | Anahtar gibi, her tür açma aracı. )


- AÇMAK ile AŞMAK


- AÇMAK ile AYIRMAK


- ACUR/AJUR ile ACUR

( Antika, gözenek. İLE Kabakgillerden, kabuğu çizgili ve tüylü, açık yeşil renkte, irice bir tür hıyar. )

( ... cum CUCUMIS ANGURIA )


- AD ile ADD[Ar.]

( Birini, bir şeyi anlatmaya, tanımlamaya, açıklamaya, bildirmeye yarayan söz, isim, nam. | Herkesçe tanınmış ya da işitilmiş olma durumu. | Canlı ve cansız varolanları, duygu ve düşünceleri, çeşitli durumları bildiren sözcük, isim. İLE Sayma. | Sayılma. )


- AD ile/ve/değil/||/<> KILIF


- AD ile/ve ÖNAD/SIFAT

( Ayırd edici. İLE/VE Nitelendirici. )

( Sıfatı, ad yapabiliriz fakat adı, sıfat yapmamalı ya da titiz davranılmalıdır. )

( NAME vs./and CAPACITY )


- AD ile/ve/değil/||/<>/< ÖRÜNTÜ


- AD ile/ve/||/<> TÖZ(CEVHER)

( ... ile/ve/||/<> TÖZ: Çadırın direği. | Adın, adlandırdığı. )


- ÂDÂK[Ar.] ile ADAKK[Ar.] ile ADAK/NEZİR[Ar.]

( Ada. İLE [Daha/en/çok] Dakik, ince. İLE Bir dileğin gerçekleşmesi için sahip olunandan vazgeçmek ve/ya da vazgeçilen şey. )


- ADÂLET:
BİLGİNİN KONUSU ile/ve/değil/||/<> DÜŞÜNCENİN KONUSU


- ADÂLET ile/ve/||/<> MERHAMET ile/ve/||/<> TİCARET


- ADESE[Ar.] ile ADESE[Ar.]

( Dürbün, mercek. İLE Kovucuk. )


- ADET/TANE ile PARÇA

( GRAIN vs. PIECE )


- ADET ile/ve/değil DEMET


- ADETİ değil ADEDİ


- ADIM ile ADIM

( Bir adımda alınan yol.[yaklaşık 65 cm.] İLE Yaklaşık olarak bir mimar arşınına eşit olan eski bir uzunluk ölçüsü.[75,711 cm.] )


- ADIM ile AYAK

( Bir adım atmak için 200 kasımızı kullanırız. )

( PACE vs. FOOT )

( HATVE ile KADEM )


- ADIM ile/ve AYAK

( Yürümek üzere yapılan ayak atışlarının her biri. | Bir adımda alınan yol. [75 cm. olarak kabul edilir.] İLE/VE Yarım arşın ya da 30.5 cm. uzunluğundaki ölçü birimi. | Buzdolabı ölçülerinde -İngiliz ölçüsü fut'un- kübü alınarak hesaplanan değer. )

( [Yunan çağında, Anadolu'da] ... İLE/VE 0,296 metre. )


- ADIM ile VİDA ADIMI/HATVE[Ar.]

( ... İLE Bir vidanın, bir dönüşte aldığı yol. )


- ADIN(İSMİN) DURUMLARI(HALLERİ):
YALIN ile/ve/<> -İ HALLERİ ile/ve/<> -E HALİ ile/ve/<> -DE HALİ ile/ve/<> -DEN HALİ ile/ve/<> -İN HALİ

( Yalın. İLE/VE/<> Belirtme/Yükleme/Kimi. İLE/VE/<> Yönelme/kime. İLE/VE/<> Bulunma/Kimde/Kalma. İLE/VE/<> Ayrılma/Kimden/Çıkma. İLE/VE/<> Tamlayan/İlgi/Katılma/Kimin. )

( [Lat./İng./Fr.] Nominatif. İLE/VE/<> Akuzatif. İLE/VE/<> Datif. İLE/VE/<> Lokatif. İLE/VE/<> Ablatif. İLE/VE/<> Genitif. )


- AD/İSİM ve/<> İMGE

( Dışarıdan. VE/<> İçeride/zih(n)inde. )


- AEROBİ[Fr.] ile AERODİN[Fr.] ile AERODİNAMİK[Fr.]

( Hava ya da oksijen bulunan yerlerde gelişebilen mikro organizma. İLE Aerodinamik güçlerle havada tutulan her türlü uçar araç. İLE Gazların devinimini inceleyen fizik dalı. )


- AEROGLİSÖR[Fr.] değil/yerine/= HAVA YASTIKLI KARA YA DA DENİZ TAŞITI


- AEROGRAF[Fr.] İLE AEROGRAFİ[Yun.]

( Hava basınçlı boya püskürtme tabancası. İLE Basınç, nem ve sıcaklık gibi olguların özelliklerini inceleyen bilim dalı. )


- AEROGRAM[Fr.] değil/yerine/= HAVA MEKTUBU


- AEROKARTOGRAF[Yun.] değil/yerine/= ÖLÇÜM VE HARİTA ARACI

( Bir yerin havadan çekilen fotoğrafına dayanılarak ölçümünü ve haritasını yapmaya yarayan araç. )


- AEROKLASÖR[Fr.] değil/yerine/= TOZ AYIRICI


- AEROMETRE[Yun.] ile AERONOMİ[Fr.]

( Hava ölçer. İLE Gezegenlerin atmosfer özelliklerini koşullandıran fiziksel ve kimyasal olayları incleyen bilim dalı. )


- AEROPLAN[Fr.] değil/yerine/= UÇAK


- AEROSTAT[Fr.] değil/yerine/= BALON


- AĞ ile AĞ

( İplik, sicim, tel gibi ince şeylerden kafes biçiminde yapılmış örgü. | Örümcek gibi bazı hayvanların salgılarıyla oluşturdukları örgü. | Ülke geneline yaygınlaştırılmış örgü, şebeke. | Oyun alanını ortadan ikiye bölen, iple yapılmış örgü. İLE Donun ya da pantolonun, apış arasına gelen yeri, apışlık. )


- AĞAÇ ile AKAĞAÇ

( ... İLE Gürgengillerin, kerestesinden yararlanılan, beyaz kabuklu bir türü. )

( ... cum ZELKOVA CARPINIFOLIA )


- AĞAÇ ile KARAAĞAÇ/NÂRVEN[Fars.]

( ... İLE Karaağaçgillerin örnek bitkisi olan, kerestesi değerli bir ağaç. )

( ... cum ULMUS )


- AĞAÇ ile PAŞAAĞACI

( ... İLE Kerestesi açık sarı, yeşilimsi renkte, iri gözenekli, genellikle kaplama olarak kullanılan değerli bir mobilya ağacı. )

( ... cum TRIPLOCHITON SCLEROXYLON )


- AĞAÇ ile ŞİMŞİR/ŞEMŞÎR[Fars.]

( En sert ağaç. )

( ... İLE Şimşirgillerden, yaprakları her mevsimde yeşil kalan, taşlık, çorak bölgelerde kendiliğinden yetişen ya da bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilen, odunu sarımsı renkli ve çok sert olan bir ağaççık. | Bu ağaççığın sert, düzgün sarı renkte kerestesi. | Bu keresteden yapılan. )


- AĞAÇ ile TİK AĞACI

( ... İLE Çift çeneklilerden, kaplamada kerestesinden yararlanılan, doğal rengi sarı, zamanla havada kendiliğinden koyulaşan bir sıcak iklim ağacı. | Bu ağacın tahtasından yapılan. )

( ... cum TECTONA GRANDIS )


- AGANTA[İt.] değil/yerine/= İNDİRİLEN/ÇEKİLEN GEMİ HALATI YA DA ZİNCİRİN BİR SÜRE TUTULU KALMASI BUYRUĞU


- AGAT = AKİK[Ar.] TAŞI

( Kalseduan kuvarsının bir türü olan, yüzük taşı, mühür vb. yapmakta kullanılan, türlü renklerde, yarı saydam, parlak ve değerli bir taş. [Ancak elmasla kesilebilir.] )


- AĞIL ile KÜM

( ... İLE Küme, yığın. | Küçük ağıl. )


- AĞIR ALAŞIM ile HAFİF ALAŞIM ile SERT ALAŞIM

( Tungsten asıllı alaşım. İLE 1939 yılından beri kullanılmakta olan alüminyum ya da magnezyum alaşımları. Alüminyum alaşımlarının yoğunlukları, ortalama 2,7; magnezyum alaşımlarınki ise 1,8'dir. İLE Demir ailesinden, bağlayıcı bir maden ya da alaşım[kobalt, nikel] yardımı ile meydana gelen alaşım. )


- AĞIRLIK ile/değil/||/<> AĞIRŞAK

( ... İLE/DEĞİL/||/<> İplik eğrilen iği ağırlaştırmak için alt ucuna geçirilen yarım küre biçiminde, ortası delik parça. | Teker biçiminde yassı nesne, kurs. )


- AĞIZ ile AĞIZ

( Yüzde, avurtlarla iki çene arasında, selenin çıkmasına, soluk alıp vermeye ve besinleri almaya yarayan boşluk. | Bu boşluğun, dudaklarla çevrelendiği bölümü. | Kapların ya da içi boş şeylerin açık yanı. | Bir suyun, denize ya da göle döküldüğü yer. | Koy, körfez, liman, yol gibi yerlerin açık yanı. | Birkaç yolun birbirine kavuştuğu yer, kavşak. | Kesici aletlerin, keskin yanı. | Bir anadilin konuşulduğu sınırları içinde, bölgelere ve sınıflara göre değişen söyleyiş özelliği, şive. | Birini yanıltmak, kandırmak amacıyla, dolambaçlı bazı sözler söyleme özelliği. | [müzik] Bir bölgenin ezgilerinde görülen özelliklerin tümü. | Bir akarsuyun göle ya da denize döküldüğü yer, munsap. | Bazen, "kez" anlamına gelir. [İlk ağızda, paranın yarısını ödedi.] | Tehlikeli şeyler/durumlar için pek yakın yer. [Topun/uçurumun ağzında.] İLE Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü. )


- AĞIZ ile/||/<> AĞIZ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Irmağın, su tulumunun, kuyunun ya da testinin ağzı. İLE İnsan ya da hayvanın ağzı. )


- AĞLAR ile AĞLAR

( Ağlama'nın, 3. tekil kişi ve geniş zamanlı ifadesi. İLE Ağ nesnesinin çoğulu. )


- AĞLIYORSUNUZ ile/ve/değil/||/<>/> ALIYORSUNUZ


- AGLÜTİNASYON değil/yerine/= KÜMELEŞİM


- AGRANDİSMAN[Fr.] ile AGRANDİSÖR[Fr.]

( Resim ya da fotoğraf büyütme. İLE Resim ya da fotoğraf büyütücü araç. )


- AGREGA[Lat.] ile AGREGASYON[Fr.]

( Harç ve betondaki âtıl bileşenlerin tümü. İLE Agraje olmak için geçirilen sınav. )


- AGREGASYON/AGGREGATION[İng.] değil/yerine/= YIĞIŞMA, TOPLANMA, BİR ARAYA GELMEK


- ÂHÎLİK ile/||/<> AHİLER ile/||/<> BÂCİYÂN-I RUM

( Ahilik, dayanışma teşkilatıdır. Aslen Horasan kökenli olup Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde Anadolu'da yaşayan Türkmen halkın sanat, ticaret, ekonomi gibi çeşitli meslek alanlarında yetişmelerini sağlayan, onları hem ekonomik hem de ahlâkî yönden yetiştiren, çalışma yaşamını ve iyi bireylerin becerilerini esas alarak düzenleyen bir örgütlenmedir. Kendi kural ve kurulları vardır. Günümüzün esnaf odalarına benzer bir işlevi olan Ahilik, iyi ahlâkın, doğruluğun, kardeşliğin, yardımseverliğin kısacası tüm güzel becerilerin birleştiği bir sosyo-ekonomik düzendir. Ahi Evran Hazretlerine Ahi Baba da denir. Ahiler, 1290 yılında, Ankara'da kurulan bir Anadolu beyliğidir. 1354 yılında Osmanlı egemenliğine giren Ahiler, varlıklarını Osmanlı Devleti içerisinde sürdürmüşlerdir. Ahi Evran tarafından kurulmuştur. Ahiler, gerek Anadolu Selçuklularında gerekse Osmanlılarda önemli ekonomik etkinliklere sahipti. İLE/||/<> Anadolu Selçukluları Döneminde ortaya çıkan, esnaf örgütü. İLE/||/<> Anadolu Selçukluları Döneminde ortaya çıkan, esnaf örgütü. İLE/||/<> Anadolu kadınları birliği Ahilerin kadınlar kolu olarak yetim, kimsesiz genç kızları korumasına almış, onların eğitiminde, ev bark sahibi olmalarından, sorumlu olmuşlardır. Bunun dışında kimsesi kalmayan yaşlı kadınların bakımı, genç kızların evlendirilmesi gibi bazı toplumsal hizmetlerde bulunmuşlar, maddî sıkıntıda olanlara yardım etmişlerdir. Ahi zâviyesinde gelen konuklara yemek hazırlamada, savaş zamanlarında ordunun gereksinimi olan giysi ve savaş malzemelerinin bakımında ve onarımında yardımcı olmuşlardır. Anadolu kadınları örgütü, üyelerine şu telkinde bulunurdu. “İşine, aşına, eşine sahip ol!” Bu söz, Âhî kadın örgütünün ana ilkesi olmuştur. \"İşine sahip ol!\" yani bilge ve becerikli ol ki, evinin düzenini koruyabilesin. Tasarruf et, fazla savurgan olma ki, ocağın devamlı tütsün. Eşine sahip ol ki, evine bağlı kalsın. Anadolu kadınları sosyal yardımlar yanında ekonomiye önemli katlı sağlayan çeşitli el sanatlarında uğraşı vermişlerdir. Çadırcılık, keçecilik, halı, nakışçılık, örgücülük, kilim dokumacılık, oya dantelcilik ve kumaş üretiminde ve bunlardan giysi yapılmasında etkinlik göstermişlerdir. )


- ÂHIM ŞÂHIM (DEĞERDE/NİTELİKTE OLMAMA)


- ÂHİZE ile AVİZE

( Telefon alıcısı. İLE Tavana asılan süslü aydınlatıcı. )


- AHŞAP ile/ve/||/<> KÖRAĞAÇ

( ... İLE/VE/||/<> Kontratablada orta katı oluşturan ve genellikle yumuşak ağaçlardan hazırlanan bölüm. | Kontratablanın orta kısmında tabla kalınlığının en az yarısını oluşturan, yumuşak ağaçlardan değişik yöntemlerle elde edilen masif ağaç tabakası. )


- AHZ U KABZ ile/||/<> AHZ U İTÂ

( İki sözcük de almak anlamına gelir. İLE/||/<> Alıp verme. )


- AİDAT[Ar.] değil/yerine/= ÖDENTİ


- AIRBUS A320 ile BOEING 747


- AİT ile/yerine İLGİLİ/İLİŞKİN

( Neye, nereye ait olduğumuz, kendi duygularımız ve kanı-mızla ilgilidir. )

( Akıllı kişi, hiçbir şeyi kendine ait saymaz. )

( Hiçkimseye ait olmadan, herkesindir! )

( Kim anlıyor ve/ya da zevk ediyorsa, onundur! )

( BELONG TO vs./and RELATING TO
RELATING TO instead of BELONG TO
Your belonging is a matter of your own feeling and conviction.
The wise man counts nothing as his own. )


- AJAN[< AGENT] ile/ve/||/<> MEDYA[< MEDIA]


- AJANDA[Fr. < AGENDA] değil/yerine/= ANDAÇ

( Gerekli notların unutulmaması için yazıldığı takvimli defter. )


- AJDA BARDAĞI değil AİDA BARDAĞI


- AK/AQ[Oğuz] ile/||/<> AK SAY/AQ SAY ile/||/<> AK TEREK/AQ TEREK
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]


- AK DEMİR = DÖVME DEMİR


- AK ile AK

( Beyaz. İLE Sıvıların/akışkanların akması. )


- AKAÇ ile AKAK ile AKI ile AKILGA ile AKIM ile AKINDIRIK ile AKINTI ile AKIŞKANLAŞTIRICI ile AKITMALIK ile AKMA ile AKMALIK

( Birikmiş suları akıtmaya yarayan boru, oluk ve benzeri araç. | Temel düzeyindeki suları toplayıp yapıların uzağına akıtan, yeraltı su borusu. İLE Su, hava, duman gibi akışkan şeylerin geçip gitmesine yarayan, her tür yol, akımlık. İLE Işık kaynağının, 1 saniyede çevresine yaydığı ışık enerjisi/akısı.[Akı birimi, lümen'dir.] İLE Suların akması için bir duvarda bırakılan düşey yarık. İLE Üslûp niteliği taşımayan sanat görüşü, çığır. | Hava, su gibi akışkan maddelerin ya da elektrik gibi kuvvetin, herhangi bir yöne doğru yer değiştirmesi, çereyan. İLE Ağaç sakızı, reçine. İLE Eğim. İLE Beton akışkanlaştırıcı. İLE Çatı kaplama işlerinde, yedirmelik ya da kurşun şerit ile örtülü birleştirme ya da tonoz geçmesi. İLE Bir gerece uygulanan gerilme sabit kaldığı halde şekil değiştirmenin artması. İLE Sokak ve bahçe yollarının iki yanında ya da ortasında, suların akıp gitmesi için yapılan oluk. )


- AKAJU[Por. < Fr. < ACAJOU] değil/yerine/= MAUN[Amerika yerlilerinin dilinden]

( Maun. | Maundan yapılmış. | Maun renginde olan. )


- A'KAL[Ar. < AKIL ] ile ÂKAL[Fars.]

( [daha/çok/pek] Akıllı. İLE Çer-çöp. )


- AKALEM ile/||/<> AKALEM

( Saltanat sancağı. İLE/||/<> Yedi Osmanlı saltanat sancağından birinin adı. )


- AKÇA ile AKÇA/AKÇE

( Oldukça beyaz. İLE Akçe. )


- AKÇE ile KUŞGÖZÜ AKÇE

( Osmanlı döneminde gümüş para cinsi ve birimi. İLE Ele zor gelen ufaklık ve incelikte gümüş para birimi. [X - XIII. yy. arası, Osman Gazi dönemindendir.] )


- AKI/AQI ile/||/<> AKI (YAGAK)/AQI (YAGAQ)
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Eli açık, cömert. İLE İyi ceviz. )


- AKIM ile/ve/<> REOSTA[Fr.]

( ... İLE/VE/<> Elektrik akımının yeğinliğini azaltıp çoğaltmaya yarayan aygıt. )


- AKINTI ile SIZINTI

( FLOW vs. LEAK/OOZE )


- AKIŞKAN ile/ve DEĞİŞKEN

( FLUID vs./and VARIABLE )


- AKIŞKAN ile DEVİNGEN


- AKLIN NİTELİKLERİ:
HİKMET ve KUDRET ve SEVGİ/ŞEFKÂT ve ADÂLET

( Bunları içermeyen hiçbir söz, davranış/tutum, akılsal değildir/olamaz. )


- AKMA/AKAN ile/<> DÖKÜLME/DÖKÜLEN ile/<> DÜŞME/DÜŞEN

( Sıvılar için kullanılır. İLE/<> Parçalar için kullanılır. İLE/<> Bütünler için kullanılır. )


- AKR

( 52 ar değerinde, eski bir Fransız/İngiliz yer ölçüsü.[Günümüzde, İngiltere'de, 1 akr = 4840 yarda kareye yani 40,47 ar'a, 4046,724 m²'ye eşittir.] )


- AKREMAYER[Fr.] ile LOKOMOTİF[FR. < LOCOMOTIVE]

( Dağa tırmanmakta kullanılan, tekerlekleri dişli lokomotif. İLE Tren vagonlarını çeken, tekerlekli, buharlı, elektrikli, termik motorlu ya da sıkıştırılmış havalı makine. )


- AKREP ile/ve/||/<>/< YELKOVAN

( Saati gösterir. İLE/VE/||/<>/< Dakikaları gösterir. )

( HOUR-HAND vs./and/||/<>/< MINUTE-HAND )

( GRANDE AIGUILLE avec/et/||/<>/< PETITE AIGUILLE )


- AKROLİT[Fr.] değil/yerine/= UCLARI TAŞ YA DA MERMER, TAHTA HEYKEL


- AKROMAT ile/||/<> AKROMATOPSİ

( Renk körlüğüne sahip kişileri tanımlamak için kullanılan terim. İLE/||/<> Kısmen ya da tamamen renkli görme yoksunluğu.[Artan ışık duyarlılığı ve azalan görme keskinliği ile karakterize nadir görülen, ilerleyici olmayan bir görme bozukluğu.] )


- AKRU/AQRU ile AKUR/AQUR ile ARAN
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Yavaşça. İLE Ahır. İLE Ahır. )


- AKS-ÜL-AMEL/TEAMÜL[Ar.]/REAKSİYON[Fr./İng. < REACTION] değil/yerine/= TEPKİ/TEPKİME

( Birbirini etkileyen nesneler arasında ortaya çıkan durum. )


- AKS[Fr. < AXE] değil/yerine/= DİNGİL


- AKSAM[Ar.] ile/değil AKŞAM

( Kısımlar. | Yedek parça. İLE/DEĞİL Güneşin batmasına yakın zamandan gecenin başlamasına kadar geçen zaman dilimi. )


- AKSATA[Ar. < AHZ+İ'TÂ] değil/yerine/= ALIŞVERİŞ


- İVMEYAZAR/AKSELEROGRAF[Fr. < ACCELEROGRAPHE] ile İVMEÖLÇER/AKSELEROMETRE[Fr. < ACCELEROMETRE]

( Bir hareketin ivmesini çizerek belirleyen araç. İLE Bir hareketin ivme niceliğini belirten, taşıtın hızlanmasından doğan sarsıntıları, titreşimleri gösteren araç. )


- AKSELEROMETRE[Fr.] değil/yerine/= İVMEÖLÇER


- AKSESUAR/ACCESSOIRE[Fr.]/ACCESSORY[İng.] değil/yerine/= EK/DONATIMLIK/TAMAMLAYICI ÖĞE


- AKS-ÜL-AMEL değil/yerine/= TEPKİ


- AKTAR[Ar. < ATTÂR] değil/yerine/= BAHARATÇI

( Baharat ya da güzel kokular satan kişi ya da dükkân. | İğne, iplik, baharat, zarf, kâğıt vb. satılan dükkân. )


- AKTARICI ile AKTARICI ile AKTARICI ile AKTARICI

( Dam kiremitlerini aktarıp kırıkları yenileyen kişi. İLE Kaynak kişiden derlenen herhangi bir parçayı kitlelere duyuran ve yayan kişi. İLE Görüntüyü bir bölgeden başka bir bölgeye ileten araç. İLE Bisiklette, zincirin çark geçişlerini sağlamaya yarayan parça. )


- AKTARIM

( REPORTATIVE )


- AKTARMA ile/ve/> UYARLAMA


- AKÜMÜLASYON[Fr.] değil/yerine/= AKÜMÜLASYON[Fr.]

( Birikim, yığılma. İLE Akım toplar. )


- AKUPLE[Fr.] değil/yerine/= İKİ MAKİNA YA DA BİRKAÇ ELEKTRİK ARACININ BİRBİRİNE BAĞLANMASI


- AKUSTAT[Fr.] değil/yerine/= SU ISI DENETİRİ


- AL ile AL ile Al.

( Aldatma, dek, dolap, hile. İLE Kırmızı, kızıl, kanın rengi. | Kırmızı renkte olan. | Dorunun açığı, kızıla çalan. | Yüze sürülen pembe düzgün, allık. İLE Alüminyum'un simgesi. )


- ÂL ile/||/<> ÂL ile/||/<> ÂL ile/||/<> AL
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Hanların sancağını yapmak için kullanılan turuncu renkte, süslü bir kumaş.[Turuncu renge de âl denir.] İLE Hile, dalavere. İLE Alin arslân. İLE Al çüvit. | Parlak ve kırmızımsı turuncu renk. )


- AL ile/ve/değil/yerine /||/<>/< AS

( )

( [gereksinimin] Varsa. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Yoksa. )


- ALÂ[Ar.] ile ALÂ, ALE[Ar.] ile A'LÂ ile ÂLÂ[Ar. < EYL] ile ÂLÂ[Fars.]

( Rütbece yükseklik, büyüklük, şeref, şan. İLE Üst, üzere. İLE [daha/çok/pek] Yüksek. İLE İhsanlar. İLE Kirleten. )


- ALA ile ALÂ ile ÂLÂ

( Karışık renkli. | Alabalık. | Açık kestane renginde olan, ela göz. | Kekliğin boynundaki siyah halka. İLE Üstün. İLE İhsanlar, bahşişler. | Kirleten. | Pekiyi. )


- ALABASTRON[Yun.] değil/yerine/= KULPSUZ, DAR BOYUNLU PARFÜM VAZOSU


- ALABORA[İt.] (OLMAK) değil/yerine/= TEPETAKLAK (OLMAK)

( Bir deniz teknesinin devrilecek kadar yan yatması ya da batması. )


- ALACA ile Alaca

( Birkaç rengin karışımından oluşan renk, ala. | İki ya da daha çok renkli. | Birkaç renkli iplikten yapılmış dokuma. | Ağaçta ilk olgunlaşan meyve. | Meyvelere, genellikle üzüme düşen ben. İLE Çorum iline bağlı ilçelerden biri. )


- ALACALI-BULACALI


- ALAÇIK:
ÇARDAK ile/ve/||/<> ÇADIR

( Tarla, bahçe vb. yerlerde ağaç dallarından örülmüş barınak; alaçık. | Asma vb. bitkilerin dallarını sardırmak için direklerle yapılmış yer. İLE/VE/||/<> Keçeden yapılan çadır. )


- ALÂKA[Ar.] değil/yerine/= İLGİ


- ALÂKA[Ar.] ile MÜNÂSEBET[Ar.]


- ALALADE[Ar.] değil ALELÂDE


- ALAMİNÜT[Fr. < A LA MINUTE] değil/yerine/= ÇARÇABUK, ANINDA


- ALAN TALAN ile YALAN TALAN

( Karmakarışık, allak bullak, darmadağınık. )


- ALARM değil/yerine/= UYARI/AYTAR


- ALATURKA ile ALAFRANGA


- ALAVERE DALAVERE

( ALAVERE: Bir şeyin elden ele geçmesi. | Bir şeyi elden ele vererek aktarma. | Kargaşalık. | Vapurlarda bu biçimde taşıma işi için bordalarda kurulan basamaklı iskele.
İLE
DALAVERE: Yalan dolanla gizlice görülen kötü iş, gizli oyun. )


- ALBASTER

( [eskiden] Camlara renk vermek için ince kesit olarak kesilmiş renkli mineraller kullanılan yöntemin adı. )


- ALBEDO/METRE[Lat.] değil/yerine/= IŞIĞI YANSITAN BİR YÜZEYİN YANSITMA GÜCÜ / ARACI


- ALÇALMA/SI ile/değil AZALMA/SI


- ALÇAK/ALÇAQ ile/||/<> AMUL
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Yumuşak huylu, uslu. İLE Herhangi bir şeyin hareketsiz[sâkin] olanı. | Yumuşak huylu. )


- ALÇI:
ADİ/STÜK ile ANHİDRİT ile DÖŞEME ile GÖZENEKLİ ile İNCE İNŞAAT ile KABA İNŞAAT ile KALIP ile KATKILI ile MERMER ile PARİS ile PİYASA ile SIVA ile ŞAPLI ile YÜKSEK DİRENÇLİ

( ANHİDRİT[Fr. < ANHYDRITE]: Genellikle kaya tuzu ve alçı taşıyla birlikte bulunan doğal, susuz kalsiyum sülfat. )


- ALÇI ile/ve/||/<> KARTONPİYER[Fr. < CARTON-PIERRE]

( ... İLE/VE/||/<> Çoğunlukla duvar ve tavan ara kesitleriyle tavan göbeklerinde süsleme amacıyla kullanılan sertleştirilmiş alçı. )


- ALÇI ile PARİS ALÇISI

( ... İLE Kırık-çıkıklarda kullanılan alçıdır. [Paris ve özellikle Montmartre'de bulunan killi toprağın alçıtaşında çok zengin olmasından] )


- ALÇITAŞI ile/değil KAYMAKTAŞI/SUMERMERİ/ALBATR[Fr.]

( Toprak içinde katman olarak bulunan ve pişirilip toz durumuna getirilerek alçı yapmaya yarayan, hidratlı kalsiyum sülfat. İLE/DEĞİL Parlatılmaya elverişli, yumuşak, beyaz, yarı saydam bir mermer türü. [Kar beyazı ve yarı şeffaftır.] [Heykel/büst ve vazo yapımında kullanılır.] )

( ... İLE/DEĞİL Yapay olarak boyanabilir. Pişirilerek mermere benzetilebilir. )

( JİPS avec ... )


- ALELÂDE[Ar.] ile FEVKALÂDE[Ar.] ile HARİKULÂDE[Ar.]

( Bayağı, sıradan; olağan, görülegelen. İLE Olağanüstü; güzel, duyulmadık, görülmedik. İLE Olağandışı, eşi görülmemiş; çok güzel, eşsiz. )


- ALELÂDE[Ar.] değil/yerine/= SIRADAN


- ALEM ile/ve/||/<>/< KALEM


- ALENÎ[Ar.] ile/ve/||/<> ÂŞİKÂR[Ar.]

( Açık, ortada, meydanda, herkesin içinde olan/yapılan. İLE/VE/||/<> Açık, apaçık, belirli, ortada, meydanda. )


- ALENÎ[Ar.] ile ÂŞİKÂR[Ar.] ile ÂYÂN[Ar.] ile BÂRİZ[Ar.] ile BEDİHÎ[Ar.] ile DEFİSİTER ile MUBÎN ile MÜNHAL[Ar.] ile MÜSTEHCEN[Ar.] ile SARÎH[Ar.] ile ÜRYÂN[Ar.] ile VÂZIH[Ar.]

( Açık. )


- ÂLET-EDAVAT


- ÂLET ile/ve İLİM

( Mantık. İLE/VE ... )

( Âlet işler, el/kişi övünür; tâlih işler, kul övünür.[< At işler, er ögünür.] )

( TOOL/DEVICE/INSTRUMENT vs./and SCIENCE )


- ÂLET = TOOL[İng.] = OUTIL[Fr.] = WERKZEUG[Alm.] = ARNESE[İt.] = HERRAMIENTA[İsp.] = ARNESE[Lat.] = TO ORGANON[Yun.] = ÂLET[Ar., Fars.] = WERKTUIG[Felm.]


- ALEV ALEV ile/ve/||/<> CAYIR CAYIR


- ALEV ALMAMAK ile/ve YANMAMAK


- ALFENİT[Fr. < ALFENIDE] değil/yerine/= METAL ALAŞIM

( İçinde bakır, çinko, nikel bulunan ve çatal bıçak takımı yapımında kullanılan gümüşlü bir alaşım. )


- ALFENİT[Fr.] değil/yerine/= ÇATAL, BIÇAK YAPIMINDA KULLANILAN GÜMÜŞ ALAŞIMI


- ALGARİNA[İt. < ARGAGNO] değil/yerine/= VİNÇLİ TEKNE

( Ağır bir şeyi denizden çıkarma ya da denize indirme işinde kullanılan büyük vinçli deniz teknesi. | Bazı gemilerin baş ya da kıç tarafından eğik olarak uzatılmış bulunan makaralı, kısa ve kalın dikme. )


- ALGESİ[Yun.] değil/yerine/= AĞRIYA DUYARLILIK

( ALGESİMETRE[Fr.]: Bir acı duyumunu oluşturmak için gerekli uyarımın etkisini ölçen araç. )


- ALGI ile/ve/||/<>/> OLAY ile/ve/||/<>/> OLGU

( Duyum. İLE/VE/||/<>/> Olumsal/keyfî. İLE/VE/||/<>/> Zorunluluk. Kavram. )

( Gövdenin işlevleri. İLE/VE/||/<>/> Zihnin işleri. İLE/VE/||/<>/> Aklın edimleri. )

( Olaylar değil olayları algılayış biçimimiz önemlidir[önceliklidir]. )


- ÂLÎ[Ar. < ULÜVV] ile ÂLÎ[Ar.] ile ALÎ[Ar. < ÂLET]

( Yüce, ulu. Kemâlâtı kendinde toplayan. | Kişi adı. İLE/< Ebû Tâlib'in oğlu ve Hz. Muhammed'in damadı, dördüncü halife. İLE/< Âlete ait, âletle ilgili. | Yemin edici/eden. )


- ALICI ile İLETKEN


- ALİDAT[İt.] değil/yerine/= BİR UCU HAREKETLİ DÖNER CETVEL


- ALİDAT/MASTARA[Ar.] ile AD-EYLEM/MASTAR[Ar. < MASDAR]/INFINITIVE[İng.]/INFINITIF[Fr.] ile MASTAR/MISTAR[Ar.]

( Açı cetveli. İLE Ad-eylem. Eylemlik. İLE Sıvacıların ve duvarcıların, cetvel gibi kullandığı, ensiz, uzun ve düz tahta. | Marangoz cetveli. | Tezgâhta, halının düz dokunmasını sağlayan araç ya da ileri-geri oynatılan bölüm.| Davar memesi. )


- ALİGORNA[İt.] değil/yerine/= BİR TÜR PERDAHLI KÂĞIT


- ALİL[Fr.] değil/yerine/= SARIMSAKTA SÜLFÜR BİÇİMİNDE BULUNAN TEK DEĞERLİ KÖK


- ALİMİNYUM değil ALÜMİNYUM


- ALIN TERİ/TERLEMESİ ile SIRT TERİ/TERLEMESİ ile KIÇ TERİ/TERLEMESİ

( Sadece fiziksel çalışmaktan kaynaklanan durum/ter. İLE Çalışırken ciddi zorlanmadan kaynaklanan durum/ter. İLE Sıkıntıdan/zorluktan kaynaklanan durum/ter. )

( BASÎ[çoğ. BUSU'], NETH )


- ALIN/CEBİN[Ar.] ile/= ALIN
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Yüzün, kaşlarla saçlar arasındaki bölümü. | Bazı şeylerin önü, ön yüzü. | Güneş, ateş, sıcak vb.nin karşısı. | Bir ocakta her türlü ayak, galeri, baca, kuyu ve yolun ilerletilmekte olan yüzeyi. İLE Dağın sırtı. )


- ALINDI/MAKBUZ[Ar.] ile ALINTI/İKTİBAS[Ar.]

( Para vb. bir şeyin teslim alındığını gösteren belge. İLE Bir yazıya, başka bir yazarın yazısından alınmış parça, aktarma. | Başka bir dilden alınmış sözcük. )


- ALIŞILABİLİRLİK ile/ve/||/<> KALDIRILABİLİRLİK


- ALIŞMA/ALIŞKANLIK ile DADANMA

( Sevimsiz şeyler, put edinilmez. )


- ALIŞMA ile/ve/||/<> KAPILMA


- ALIŞVERİŞ/TİCARET ile/ve DEĞİŞTOKUŞ/TAKAS/TRAMPA[İt.]

( ABRA: Değiştokuşta üste verilen. )

( MÜTÂCERE: Birbiriyle ticaret yapma. )

( ŞİRÂUN ile/ve BEY'-İ MUKAYAZA, RÜKN'ÜL BEY )

( TRADE vs./and BARTER )


- ALIŞ-VERİŞ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< VERİŞ-ALIŞ

( Veren, her zaman vermeye hazırdır. )

( Kendilerinde olanlar, verebilir. )

( Verirsin ve alırsın! Verirsen alırsın! Verdikçe alırsın! Ver/verebil ki, alabil! )

( Biriktiren biriktirmeye memur, harcayan harcamaya. Veren ise, hazineyi kullanma yetkisine sahiptir. )

( Verdiğine engel olabilecek, vermediğini de verebilecek kimse yoktur. )

( The giver is always ready to give. )


- ÂLÎZ/Î[Fars.]

( Çifte. )


- ALKALİ METAL ile/||/<> ALKALİFİL ile/||/<> ALKALOİD ile/||/<> ALKALOZ

( Periyodik tablonun birinci öbeğinde[dikey] yer alan metaller.[Fransiyum dışındaki alkali metallerin tamamı, yumuşak yapıda ve parlak görünümdedir.][Kolaylıkla eriyebilir ve uçucu duruma geçebilir. Öteki metallerle karşılaştırıldığında, özkütleleri oldukça düşüktür. Bağıl atom kütleleri arttıkça, erime ve kaynama noktaları da düşüş gösterir. Elektrik ve ısı iletkenlikleri fazladır. Fransiyum[Fr], Lityum[Li], Potasyum[K], Rubidyum[Rb], Sezyum[Cs], Sodyum[Na] İLE/||/<> Yüksek pH değerlerinde yani pH 10 gibi aşırı bazik ortamlarda üreyebilen ve gelişebilen mikrop sınıfı. İLE/||/<> Azot ve heterosiklik halka içeren, çoğunlukla fizyolojik olarak etkin ve alkali olan ikincil metabolitler.[Bağımlılık yapabilme özellikleri bulunmaktadır.] İLE/||/<> Kanın asit-baz dengesinin belirli sorunlar nedeniyle bazik olması durumu.[Sağaltılmazsa ölümcül olabilir.] )


- ALKOV[Fr.] değil/yerine/= BİR ODANIN İÇİNDE YATAK İÇİN YAPILMIŞ YER


- ALLAH TAKSİMİ ile/ve/||/<> KUL TAKSİMİ


- ALMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> AŞMAK


- ALMAK ile SATIN ALMAK

( ... ile ŞİRÂ' )

( TO TAKE vs. TO BUY )


- ALSANA ile AL SANA


- ALSANA ile AL SANA


- ALTERNANS[Fr.] ile ALTERNATÖR[Fr.]

( Ard arda dönüp gelme, nöbetleşe gelme. İLE Dalgalı elektrik akımı veren üreteç. )


- ALTERNATİF ile/ve/||/<> TEKABÜLİYET


- ALTI ile ALTI

( Rakam. İLE Bir nesnenin tabanı. )


- ALTIN KAPLAMA ile LAKE


- ALTIN ORAN ve/<> FIBONACCI SAYILARI/DİZİSİ

( 1.6180339887 [φ = (1 + √5) / 2 = 1.6180339887498...] ve/<> 0, 1, 1, 2, 3, 5, 8, 13, 21, 34, 55, 89, 144, 233, 377, 610, 987 ... [son iki sayının toplamı alınarak devam edilir] )

( Dizideki ardışık iki sayının oranı, sayılar büyüdükçe Altın Oran'a yaklaşır. )

( MİMARLIK ÜZERİNE ON KİTAP - VITRUVIUS[Marcus Vitruvius Pollio, M.Ö. 80 ile 15] )

( Altin_Oran.mp4 [1] | Altin_Oran2.mp4 [2] )

( )

( Wikipedia'da... http://tr.wikipedia.org/wiki/Altin_oran )

( Okuduğunuz Herşeye İnanmayın: Salyangoz Kabukları ve Fibonacci Sayıları

Kişiler, mucizelere inanmak ister. Yaşamın tamamının mucizelerle dolu olmasını isterler. Her şeyin birbirine kusursuz bir biçimde oturmasını, olaylar, olgular ve sistemlerde hiçbir pürüz olmamasını isterler. Bu, insan türünün beyin yapısı ve çalışma ilkeleri düşünüldüğünde anlaşılırdır. Fakat yine de tanıdığımız en karmaşık yapı olan beynimizin, bu kadar basit hatalara düşebildiği gerçeğini göz önünde bulundurarak, etrafımızı incelerken çok daha dikkatli ve gerçekçi olmamız gerekmektedir. Burada, yardımımıza bilimsel yöntem ve analiz metotları koşmaktadır. Çünkü kişiler, kendilerini kandırmaya açıktır. Duygularına hemencecik yenik düşerler, bu bakımdan zaafları vardır. Söylediğimiz gibi, her şeyin büyüleyici, her şeyin sıradışı, her şeyin olağanüstü, her şeyin masalsı olmasını isteriz. Ancak doğa kusurludur. Bu kusurları görmemezlikten gelerek bilim üretemeyiz. Çünkü kusurlara bakarak, hataları anlayarak, eksiklikleri fark ederek sistemlerin nasıl çalıştığını, nasıl çalışmaları gerektiğini, neden kusursuz olamayacaklarını anlarız. Hatta bu sayede onları geliştiririz, doğadakilerden daha başarılı sistemler üretebiliriz.

HP, Apple, Netscape Communications gibi birçok büyük teknoloji firmasında yazılım mühendisi olarak görev almış olan, aynı zamanda astronomi, biyoloji, matematik gibi alanlarda araştırmalar yürüten, teknoloji ve bilim yazarlığı yapan, bilimin yayılması için konuşmalara katılan Akkana Peck, deniz kabuklarının matematiği ile ilgili bir araştırma yazısı üzerinde çalışırken ilginç bir gerçekle karşılaşmış. Hikayeyi bilirsiniz: doğada kusursuz bir matematik olduğu, ayçiçeklerinden salyangoz kabuklarına, kol uzunluğumuzdan çeşitli kentlerin bulunduğu coğrafi lokasyonlara kadar her şeyin "özel bir matematik" dahilinde olduğu iddia edilir. Hatta kimi zaman üniversitelerin animasyon birimleri ve grafikerleri bile bunu öyle bir göstermektelerdir ki, sanki doğada hakikaten tüm canlıların uyduğu bir matematiksel/geometrik düzen varmış gibi bir algı yaratılır. Kolumuzun toplam uzunluğunun dirseğimizden parmak ucuna kadar olan uzunluğa oranının "altın oran"a uymak zorunda olduğunu sanarız. Deniz kabuklarının ve deniz minarelerinin gerçekten de Fibonacci sayılarına mükemmel biçimde uyduğunu sanar, ayçiçeği tohumlarının kusursuz bir matematiği takip ettiğine inanırız. Bunların hepsi koca bir hatadır. Akkana Peck bu gerçekle yüzleşmesini şöyle anlatıyor:

"Bir arkadaşımın üniversitedeki matematik dersine Fibonacci sayılarıyla ilgili bilgi vermek üzere davet edilmiştim. Daha lisedeyken Fibonacci sayıları üzerine araştırmalar yapmaya başlamıştım ve onların büyüyen bir şehrin güç istasyonlarını planlamada nasıl kullanıldığını incelemiştim. Tüm bunları o derste anlatacaktım, dolayısıyla araştırmalarımda bulduğum tüm görselleri bulmaya ihtiyacım vardı. Bilirsiniz, çam kozalaklarındaki, çiçeklerin yapraklarındaki, ağaçlardaki dallanmalardaki matematiksel oranları, Altın Oran'ı, Fibonacci/Altın Spiralini, vb. doğadaki matematiği gösteren görsellere ihtiyacım vardı. Örneğin bir Nautilus kabuğunun nasıl harika bir biçimde Fibonacci sayılarına uyduğunu göstermeyi istiyordum.

Çam kozalaklarını topladım, bazı fotoğraflar çektim, slaytlar hazırladım ve iş, altın orana uyan spiralleri göstermeye geldi. Ufak bir GIMP metni hazırlayarak bilgisayarımın otomatik olarak Fibonacci spiralini oluşturmasını sağladım. Sonrasında, bir odacıklı Nautilus fotoğrafı aramaya başladım. Amacım, bu spirale ne kadar kusursuz biçimde uyduğunu göstermekti. Sonunda Wikipedia'dan harika bir örnek buldum. GIMP içerisine yapıştırdım ve üzerine altın spirali çizdim. Sonrasında ise birbirine uydurmak üzere boyutlarla oynamaya başladım. İmkansızdı. Hiçbir biçimde spiral, kabuğun şekline uymuyordu!

Ne kadar çabalarsam çabalayayım, hiçbir biçimde kabuk ile spirali uyduramadım. Ben de Google Images'ı kullanarak daha fazla kabuk fotoğrafı bulmaya çalıştım. Bulduğum hiçbir kabuk spirale uymuyordu! Hatta Fibonacci sarmalına yaklaşamıyordum bile!"

Akkana Peck, bu konuda yalnız değildir. Başlangıçta sözünü ettiğimiz düşünceler, halk arasına o kadar yerleşmiştir ki, bizim matematiğimizden doğan bazı oranların doğada halikulade bir biçimde olması gerektiğini sanarız. Evet, bu oranlar kabaca doğadaki organizmaların yapılarında rastlanabilir. Aslında bunda şaşılacak bir şey yoktur. Örneğin Fibonacci sayıları dediğiniz sayılar, kademeli olarak bir önceki toplama eklenerek artan sayılardır. Bir deniz minaresi kabuğu da, bir önceki zaman diliminde üretilen kabuk miktarının üzerine konarak arttığı için, elbette, ister istemez Fibonacci sayıları dediğimiz sayıya uyacaktır. Bir ayçiçeğinin tohumları, merkezden başlayıp etrafa yayılır. Altın spiral de, belirli bir merkezden başlayıp etrafa yayılan çizgilerden elde edilir. Dolayısıyla ikisinin birbirine uyması kaçınılmazdır. Bizler bu oranları tanımlarız. Bu oranlar, gökten inmezler. Eğer doğada, bu oranları tanımladığımız temele uyan bazı sistemler varsa, o sistemlerin sonucunda yine bu oranları görmemiz son derece anlaşılırdır. Hatta bu, kaçınılmaz bir sonuçtur.

Daha açık bir örneği şöyle verebiliriz: tüm sayı sistemleri etrafımızda kendini tekrar eden objeleri kategorize ederek gelişmiştir. 1, 2, 3 gibi sayılar, aslında kategorizasyon amacı taşır. Tek olan bir olguya "1" deriz. Kendini tekrar ediyorsa, bu sayıyı arttırırız. Sayılar böyle oluşmuştur. Tüm matematik, bunun üzerine inşa edilmiştir. Dolayısıyla matematiği, doğadaki sistemleri tanımlamak için, doğadaki sistemlere bakarak geliştirdik. Örneğin matematikteki "türev" denen işlem, "değişim miktarını" verir. Dolayısıyla etrafımızda düzenli olarak değişen şeylere bakıp, türev hesabına uymalarına şaşıramayız. Ancak nedense bu matematiksel unsurların adı "altın oran" ya da "Fibonacci sayıları" gibi daha havalı isimler olunca, sanki özel bir anlamları varmış zannedilir. Halbuki tıpkı türev, integral, vb. matematiksel hesaplamalar gibi, bu oranlar da doğaya bakarak inşa ettiğimiz sistemlerin ürünüdür. Doğadaki sistemlerde bu matematiksel izleri görmemizde şaşılacak bir taraf yoktur.

Ancak sorun bu da değildir. Sorun, doğada bu oranlara uyduğu iddia edilen birçok sistemin, daha fazla sayıda veriyle gözden geçirildiğinde, bu oranlara hiç de uymadığını görmemizdir. Örneğin spesifik bir kişinin omuz-kol uzunluğunu, dirsek-kol uzunluğuna böldüğünüzde 1.618'e çok yakın bir sayı elde edebilirsiniz belki, ki bu "altın oran" olarak bilinir. Ancak 100 kişinin kolunu ölçtüğünüzde, bu orandan ciddi anlamda sapma olduğunu görürsünüz. Belki ortalamaları gene altın orana yakın olacaktır; ki bu son derece anlaşılırdır, çünkü bu oranların doğa yasalarının tanımından kaynaklandığı düşünülmektedir. Örneğin kütleçekiminin bir cismin yerden yüksekliğine etkisinin, ağırlıkla sınırlandırılmış olmasından ötürü birçok uzunluğun altın orana uymak zorunda olduğu düşünülmektedir ve bu konuda araştırmalar sürmektedir. Altın oran, sonradan keşfedilen bir özellik değildir. Doğada var olan oranlardan çıkarılan bir özelliktir. Eğer ki etrafımızda altın orana uyan obje sayısı gerçekten çok fazlaysa, beynimizin de bu oranı daha hoş görecek biçimde evrimleşmesi kaçınılmaz bir sonuçtur.

Science News'te yayınlanan bir makalede deniz kabuklarının spiralleri ele alınmıştır. 1999 yılında emekli matematikçi Clement Falbo San Francisco'da bulunan Kaliforniya Bilim Akademisi'nde bir dizi Nautilus kabuğunun ölçümünü yaptı. Bulguları ilginçti: evet, kabuklar altın spiral gibi logaritmik bir seriyi takip ediyordu. Ancak kabukların oranı 1.24 ila 1.43 arasında değişiyordu. Ortalama oranları ise 1.33'e 1'di! Bu, 1.618 civarında olması beklenen altın orana yakın bile değildi!

Sonradan, 2002 yılında aynı sorunu John Sharp da fark etti. Ancak matematikçilerin bu bulgularına rağmen halk arasında halen bu oranların canlıların yapısını %100 yönettiği ve bu canlıların gövdelerinin bu oranlara %100 uyduğu gibi saplantılı bir sanrı bulunmaktadır. Sharp şöyle söylüyor:

"Bu yanlış iddiayla ilgili en ilgi çekici olan şey, ne kadar yaygın olduğudur. Hatta bu konuları daha iyi bilmeleri gereken matematikçiler bile bu hataya düşmektelerdir. İşte bu, neden geometrinin daha geniş olarak ve sıradan olmayan bir biçimde öğretilmesi gerektiğini göstermektedir. Sadece geometri de değil, şekiller ve oranların görsel estetiği de düzgün öğretilmelidir."

Burada son olarak şu sorun doğmaktadır: bir sayı, bir diğerine ne kadar yakın olursa, tamamen uyduğu söylenilebilir? Yukarıdaki sayılar arasındaki fark matematiksel olarak barizdir. Dolayısıyla 1.33 sayısını gidip de "1.618'e çok yakın, dolayısıyla bu canlılar altın orana uyuyor." dememiz olanaklı değildir. Daha önce de söylediğimiz gibi, spirallerin büyüme tipinden ötürü buna benzer bir orana uyması kaçınılmazdır. Eğer doğadaki bir sistemin, belirli bir orana uyduğunu iddia edeceksek, ondalık basamağından sonraki en az 2-3 adet değerin o orana birebir uymasını bekleriz. Örneğin pi sayısını kullanırken 3.14 olarak almak yeterlidir. Daha fazlası hesaba dikkate değer bir katkı sağlamaz (ancak dahasını eklerseniz hesabınızın isabetliliği artar). Daha azı ise kabul edilmez, çünkü çok yüksek hata payı demektir. Benzer biçimde, Dünya'nın yerçekim ivmesini 9.81 almak kabul edilebilirdir; ancak 10'a yuvarlamak ilkokul düzeyinde bir hesap yapılmıyorsa kabul edilemez. Benzer biçimde, bir sistemin altın orana uyduğu iddia ediliyorsa, o sistemden aldığınız oran en azından 1.62 civarında olmaldır ki genelde doğrudan 1.618'e uyması beklenir. Ancak 1.3 gibi bir sayının 1.618'e yakın olduğunu, dolayısıyla sistemin "altın orana kusursuz biçimde uyduğunu" söylemek akıl, bilim ve gerçek dışıdır. )

( ... VE/<> Fn = Fn-1 + Fn-2 )

( GOLDEN PROPORTION/RATIO/MEAN/SECTION and/<> FIBONACCI NUMBERS/SERIAL )


- ALTIN ORAN ile/ve/||/<> [LUDOLPH]Pİ SAYISI

( 1.6180339887 ile/ve/||/<> 3.14...~ )


- ALTIN ORAN ve/||/<>/> TEKRARLAYAN ALTIN ORAN


- ALTIN:
SAF ile/ve/değil/<> SOM

( Sade(ce) altın. İLE/VE/DEĞİL/<> Altınla dolu. )


- ALTIN ile BUNDUKÎ[Fars.]

( ... İLE Bir altın para. [Türkçe'de "Fındık altını" denilen Bundukî adı, Venedik şehrinin Arapça adı olan Bundukiyye'den gelmiştir.] )


- ALTIN ve CIVA

( Civa, altının kardeşidir. )


- ALTIN ile/ve FLORİ[İt.]

( ... İLE/VE Altın para. )


- ALTIN ile GULDEN

( ... İLE Hollanda altını. )


- ALTIN ve GÜMÜŞ/FIDDA/SÎM/NUKRA

( Atom numarası 79, atomik kütlesi 196.97, ergime noktası 1064,76 ºC, kaynama noktası 2807 ºC, yoğunluğu 19.32 g/cm³, doğal olarak %100 bollukla 197 kütle numaralı [Au¹97;] kararlı izotopu biçiminde bulunan, 1.38MeV, ߯ ve 412keV gama ışınları yayınlayan, 2.7 gün yarılanma süreli 198 kütle numaralı radyoaktif izotopu [Au¹98;], tıpta, karaciğer sintigrafisinde kullanılan, havadan etkilenmeyen, sadece klor ve brom ile tepkimeye giren, dövülüp haddelenmesi kolay olduğundan dolayı kolay işlenebilen ve 10¯4 mm. kalınlığında yaprak haline getirilebilen, bazlarda ve hiçbir asitin tek başına etkileyemediği/çözündüremediği ancak hidroklorik ve nitrik asitlerin kral suyu denilen karışımında çözünen, yüksek değerli [1 ve 3 değerlikler alan], paslanmaz, parlak sarı renkli soy metal. [Au] VE Atom numarası 47, atomik kütlesi 107.88, yoğunluğu 10.5 g/cm³, ergime sıcaklığı 960ºC, kaynama sıcaklığı 1950ºC, kütle numarası 99-122 arasında yapay radyoaktif izotopları olan, ancak Ag¹07;[%51.35] ve Ag¹09;[%48.65] bolluk oranlarıyla doğal olarak bulunan, 107 ve 109 kütle numaralı kararlı izotopları, sırasıyla 30b ve 84b etki kesitleriyle nötron yakalayarak, kısa yarı ömürlü, ikisi de gama ve beta yayınlayarak bozunan Ag¹08; ve Ag¹10; radyoizotoplarına dönüştüğünden, nötron ölçümünde kullanılan fosfat camların etkinleştirilmesinde kullanılan, parlak, paslanmaz beyaz bir metal öğe. | En iyi iletkendir. )

( HACEREYN: İki taş. )

( ZEHEB, NAZAR/NAZÂRET / NADAR/MADÂRET ve FIDDA
NESÎK[: Altın. | Gümüş.] )

( ZER ve SÎM )

( GOLD and SILVER )

( L'OR et L'ARGENT )

( GOLD und SILBER )


- ALTIN ile/değil HELYODOR[Fr.]

( ... İLE/DEĞİL Altın sarısı renginde, berilden oluşan, kuyumculukta kullanılan bir taş. )


- ALTIN ile KOİNAJ

( ... İLE %90 Altın[Au] ve %10 Bakır[Cu] içerir. )


- ALTIN ile KREMİÇ

( ... İLE Avusturya altını. )


- ALTIN ile/değil PENES[Macarca]

( ... İLE Süs olarak kullanılan, ziynet altını taklidi, sarı tenekeden pul. )


- ALTIN ile/ve/||/<> SEZYUM


- ALTIN(PARA) ile/ve/değil/yerine/||/<> SÖZ/KELÂM

( Doğada. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Kişide. )


- ALTIN ile TİBR

( Sikke haline sokulmamış altın ve gümüş. | Toz halinde altın. | Altın külçesi. )


- ALTIN ile TİLLE[Fars.]

( ... İLE İşlenmemiş altın. )


- ALTIN ile YALDIZ

( ... İLE Eşyaya, altın ya da gümüş görünüşü vermek için kullanılan, sıvı ya da yaprak durumundaki altın, gümüş ve bunların taklidi olan madde. | Bu madde ile eşyalara yapılan süs. | Aldatıcı dış görünüş, göz boyama. )


- ALTIN ile ZER-İ MAGRİBÎ[Fars.]

( ... İLE Saf/hâlis ve iyi altın. )


- ALTIN ile/ve/||/<>/> ZERRİN[Fars.]

( ... İLE/VE/||/<>/> Altından yapılmış olan. | Altın gibi sarı olan. | Parlak. | Fulya. )


- ALTINA SIÇMAK ile ALTINA SIÇMAK

( Dışkıyı tutamamak. İLE Altından yapılmış klozete/taşa dışkılamak. )


- ALTIN[Au] ile BAKIR[Cu]

( 118 Element Arasında Neden Altın Bu Kadar Değerli? )

( AURUM cum CUPRUM )


- 60 TABANLI SAYIDA:
DEĞER ve/= ŞEKİL/LER

( )


- ALUMEL[Fr.] değil/yerine/= ALÜMİNYUM, MANGANEZ VE SİLİSYUM İÇEREN NİKEL ALAŞIMI


- ALÜMİN[Fr. < ALUMINE] ile ALÜMİNYUM[Fr. < ALUMINIUM]

( Suda çözünmeyen, 2050 °C'de eriyen, beyaz bir toz olan alüminyum oksit. [Al2O3] İLE Atom numarası 13, atom ağırlığı 26,98 olan, 660 °C'de eriyen, gümüş parlaklığında, beyaz, hafif bir öğe. [simgesi: Al] )


- ALÜMİNYUM[Fr. < ALUMINIUM] ile ALPAKS[Fr. < ALPAX]

( Atom numarası 13, atom ağırlığı 26,98 olan, 660 °C'de eriyen, gümüş parlaklığında, beyaz, hafif bir öğe. [simgesi: Al] İLE Kolayca bükülebilen alüminyum ve silisyum karışımı. )


- ALYANS[Fr. < ALLIANCE] değil/yerine/= NİŞAN YÜZÜĞÜ


- AMAÇ ile/= AMAÇ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Amaç. İLE Saban, pulluk. )


- AMAÇ ile/ve/değil/yerine ARAÇ

( Amaç, aracın/araçların devrede oluş süreçlerinin tamamlanmış olduğu sonuç. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Araç, amaca/sonuca yönelik çabanın içinde kullanılanların/ uygulananların her bir ayrı işlev parçası ve/ya da bütünü. )


- AMAÇ ile/ve/||/<> İŞLEV

( TELOS vs./and/||/<> ERGON )


- A'MÂL-ÜL-MA'DEN ile METALURJİ

( Metalurji. )


- AMBAR ile SARPIN

( ... İLE Tahıl kuyusu, zahire ambarı. )


- AMBAR/ARABA ile KOÇU[Macarca < KOCSI]

( ... İLE Süslü bir tür gezme arabası. | Direkler üzerine, yüksekte kurulmuş tahıl/zahire ambarı. )


- AMBİSYON[Fr.] değil/yerine/= ŞAN, ÜN, VARSILLIK DÜŞKÜNLÜĞÜ


- AMBLEM ile LOGO

( Çizgi ve resimle yapılan işaretler. İLE Bir ürünün, şirketin ya da hizmetin adının, harf ve resimsel öğeler kullanılarak simgeleştirilmesidir. )


- AMBLEM[Fr. < EMBLEME] değil/yerine/= SİMGE, BELİRTGE/BELİRTKE


- AMBULANCE değil AMBULANS


- AMBULANS SİRENİ ile POLİS SİRENİ ile İTFAİYE SİRENİ


- AMBULANS[Fr./İng. < AMBULANCE] değil HASTA TAŞIMA/NAKİL ARACI / CANKURTARAN


- AMME ZİRAİ[Ar.] ile KERAH

( 100 eski parmağa eşit olan, eski bir uzunluk birimi. İLE Amme zirai'nin 1/32'sine eşit, eski bir uzunluk ölçüsü. )


- AMORTİSMAN[Fr. < AMMORTISSEMENT] değil/yerine/= YIPRANMA/AŞINMA PAYI

( Belirli bir borcun azar azar ödenmesi. | Bir kuruluşa yatırılan paranın, belirli bir süre içinde kazançtan ayrılan parayla geri alınması. )


- AMORTİSÖR[Fr. < AMORTISSEUR] değil/yerine/= YUMUŞATMALIK

( Motorlu araçlarda sarsıntı, sallantı vb. hareketlerin etkisini daha aza indiren, yayların gereksiz hareketlerini gidermeye yarayan düzenek. | Bu düzeni kuran öğe. )


- AMPATMAN[Fr.] değil/yerine/= İNŞAATTA KULLANILAN AYAKKABI


- AMPER ile VOLTAMPER[Fr.] ile KİLOAMPER ile MİKROAMPER

( Elektrik akımında şiddet birimi. İLE Dalgalı gerilimde, 1 voltluk bir gerilim altında, 1 amperlik bir akımın ürettiği güç birimi. İLE Değeri bin amper olan akım şiddeti birimi. İLE Amperin milyonda birine eşit akım şiddeti birimi. )


- AMPİR[Fr. < EMPIRE]

( Fransa'da ortaya çıkıp daha sonra Avrupa'ya yayılmış olan yapı, mobilya, giyim vb.ne ait bir üslûp. )


- AMPLİFİKASYON/AMPLİFİKATÖR[Fr. < AMPLIFICATEUR] değil/yerine/= YÜKSELTME/YÜKSELTEÇ

( Alçak ya da yüksek frekanslı akımların, yararlı etkilerini artırmaya yarayan araç. )


- AMPUL[Lat.]/LAMBA[Yun.] değil/yerine/= IŞIR

( Elektrik enerjisini ışığa çeviren araç. | İçinde sıvı durumda ilaç bulunan cam tüp. )


- ÂMÛT[Fars.] ile AMUT[Ar.]

( Yalçın kayalarda ve yüksek yerlerde bulunan kuş yuvası. İLE Dikme, direk, sütun. )


- ÂN ve MEKÂN ile/ve/||/<> ZAMAN ve ZEMİN


- ANA ile ANA ile ANA ile ANA(ANNE)

( Pencere anası, telaro. İLE Daha sonra sürülecek sıvanın kalınlığını ayarlamak için bir duvara vurulan alçı ya da sıva mastar, sıva anası. | Mermer, palladyen, mozaik gibi bir gereçle kaplanacak döşemelerin üzerine, düzlüğü ya da gerekli eğimleri sağlamak üzere aynı gereçten yer yer yapılan ve uygulamada üst noktalarına uyulan kılavuz tümsek. İLE Yaklaşık boyutları, 30/30 cm. olan, kerpiç blok. İLE Anne. )


- ANADUT[Yun.] değil/yerine/= DİREN/DİRGEN

( Ekin ve ot demetlerini arabaya yüklemeye ya da harmanı aktarmaya yarayan uzun saplı, üç dişli, ahşap araç. )


- ANAGLİF[Fr.] ile/ve/||/<> ANAGLİPTİK[Fr.]

( Oymalı bir yapıt ya da kabartma heykel. İLE/VE/||/<> Körler için hazırlanan kabartmalı baskı biçimi. )


- ANAHTAR[Yun.]["ANAKTAR" değil!]/MİFTÂH[Ar.] değil/yerine/= AÇKI/AÇAR


- ANAHTAR ile PAPAĞAN ANAHTARI

( ... İLE Saçtan yapılmış küçük çaplı boru ve bağlantı parçalarının sökülüp takılmasında kullanılan anahtar. )