F ile başlayan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 21.828 başlık/FaRk ile birlikte,
21.828 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(78/89)
- TEMAYÜL" (ETMEK/EDEMEMEK) ile/değil TAHAYYÜL (ETMEK/EDEMEMEK)
- TEMÂYÜL/MÜTEMAYİL değil/yerine/= EĞİLİM/Lİ
- TEMAYÜL ile/değil TEAMÜL
( Eğilim/yönseme. İLE/DEĞİL Bir yerde öteden beri olagelen davranış. | Tepkime. | Uygulama/pratik. )
- TEMÂYÜL[Ar.] değil/yerine/= YÖNSEME/EĞİLİM
( Belirli bir amaca ya da sonuca yönelen, etkinliğe dönüşmeyen etki gücü. )
- TEMBEL ile/değil/yerine/>< DERTLİ
( Uyanık iken uyuyan. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Uykudayken uyanan. )
- TEMBEL değil/< HAREKETE GEÇİRİLEMEYEN
- TEMBELLİK ile/ve/<> ART NİYET
- TEMBELLİK ile/değil/yerine/>< DAYANÇ/SABIR
- TEMBELLİK ile/ve/değil/<> "KENDİNE"(KEYFİNE/RAHATINA) GÖRE DÜŞÜNME
- TEMBEL/LİK ve/<>/|| SEVGİSİZ/LİK
- TEMBEL/LİK ile/ve/||/<> YETERSİZ/LİK
- TEMEDDÜH[< MEDH] değil/yerine/= BÖBÜRLENME, KENDİNİ ÖVME
- TEMEKKÜR[Ar. < MEKR] < HÎLE[Ar.]
- TEMEL BİLİM = ESAS İLİM = SCIENCE FONDAMENTALE[Fr.] = GRUNDWISSENSCHAFT[Alm.]
- TEMEL BİLİMLER ile KLİNİK BİLİMLER
- TEMEL DEĞERLER ve/||/<>/< TEMEL ÇELİŞKİLER
- TEMEL İLKE/LER ile/ve/değil/yerine ANAHTAR KAVRAM/LAR
( [not] "BASIC PRINCIPLE/S" vs./and/but "SWITCH/KEY CONCEPT/S"
"SWITCH/KEY CONCEPT/S" instead of "BASIC PRINCIPLE/S" )
- TEMEL SORUN ile/ve YAYGIN TEMEL SORUN
( BASIC PROBLEM vs./and COMMON BASIC PROBLEM )
- TEMEL ile/ve/değil BAĞLAM
- TEMEL ve ÇÖZÜM/LEME
( BASE and ANALYSE )
- TEMEL = ESAS = GROUND, BASIS, FOUNDATION[İng.] = FONDEMENT, PRINCIPE[Fr.] = GRUND, GRUNDLAGE, FUNDAMENT[Alm.] = FUNDAMENTUM[Lat.] = FUNDACIÓN[İsp.]
- TEMEL ile KLASİK
( BASE vs. CLASSIC )
- TEMEL ile/||/<> KOŞUT(PARALEL)
- TEMEL ile NİYET
- TEMEL ile/ve/<>/> SÜREÇ ile/ve/<>/> (")SONUÇ(")
( Hiçbir nesne/kavram/olgu, taşıdığı/yansıttığı ada/olguya, kendine daha uygun bir ad/tanım bulunmasını olanaksızlaştıracak derecede bağlı değildir. )
( Süreci kavramadan, sonuçlar konuşulamaz!
Süreç düşünülmeden ve konuşulmadan, "sonuç"/lar konuşulamaz! )
( Sefer. İLE/VE/<>/> "Zafer". )
( Yargılama. İLE/VE/<>/> Yürütüm[infaz]. )
( Âlim ve âriflerin takibi, tutumu, ilgilendiği, odaklandığı, öncellediği. İLE/VE/<>/> Câhillerin, gençlerin, çocukların, toplumların, "güçlüler"in, yetersizlerin, eziklerin, kibirlilerin, kendini ya da başkalarını küçümseyenlerin, keyifçilerin, hazcıların, çıkarcıların, "avcı"ların, kozcuların, kumarbazların "tavrı", aradıkları, "öncelledikleri", saplandıkları, müşterisi ve bağımlısı oldukları. )
( Zihinleri/akılları devrede olanlar/tutanların ilgilendiği. İLE/VE/<>/> Duyguları ağır basanların duyarsızlığı/kayıtsızlığı. )
( Gerçekliklerle yüzleşebilenlerin ilgilendiği. İLE/VE/<>/> Beklenti(sin)de olanların uğraştığı/didiştiği. )
- TEMEL ile/ve/||/<>/> TAMAMLAYICI
- TEMEL ve TEEMMÜL
- TEMELLENDİRME ile/ve/<> DAYANDIRMA
- TEMELLENDİRME ile GEREKÇELENDİRME
( WELL-FOUNDING vs. JUSTIFING )
- TEMELLENDİRMEK ile/ve/||/<>/> DEĞERLENDİRMEK
- TEMEL/LENDİRMEK ile/ve/||/<> NEDEN/SELLEŞTİRMEK
( WELL-FOUNDING vs. CAUSALING )
- TEMELLENME ile/ve/||/<>/> AÇIĞA ÇIKMAK
- ... TEMEL/Lİ ile ... DAYANAK/LI
- TEMELLİ ... ile/ve/değil/||/<> KALICI OLARAK
- TEMENNÂ ile KANDİLLİ TEMENNÂ/SELÂM
( Öne doğru eğildikten sonra doğrulurken eli başa götürerek verilen selam. İLE El etek öperek, yerlere kadar eğilerek verilen selam. )
- TEMERKÜZ[Ar. < MERKEZ] değil/yerine/= MERKEZ TUTMA | TOPLANMA | BİRİKME, YIĞILMA | [kimya] DERİŞME, KOYULAŞMA
- TEMESSÜL[Ar. < MİSL] ile/değil/yerine/= BENZEŞME | ÖZÜMLEME
( Bir biçim ve sûrete girme. | İnsan biçiminde görünme. | Benzeşme. İLE/DEĞİL/YERİNE/= [biyoloji] Özümleme. )
( [not] ... vs./but/= ASSIMILATION )
- TEMEVVÜC[Ar. < MEVC] değil/yerine/= DALGA/LANMA
- TEMEYYÜZ[Ar. < MEYZ]:
HALK ile/ve/||/<> BA'S
( Benzerleri içinde sivrilme, seçilir duruma gelme, kendini gösterme.[< MEYZ: Ayırmak, üstün tutmak.] )
- TEMİZ NİYET ve TEVEKKÜL
- TEMİZLEMEK ile/ve/değil/||/<>/< SİLMEK
- TEMİZLEMEK ile/ve/değil/||/<>/< YALITMAK
- TEMİZ/LİK ve/<> GÜZEL/LİK
- TEMMUZ ile ...
( Bitki/ağaç tanrısı. | Güneş tanrısı. | Orakayı. )
- TEMPLATE ETKİ ile/||/<> CHELATE ETKİ
( Template metal yönlendirme, chelate entropi kararlılığı. )
( Formül: Kinetik İLE termodinamik )
- TEMPLATE SENTEZ ile/||/<> DİREKT SENTEZ
( Template metal yönlendirme, direkt serbest ligand. )
( Formül: In situ İLE izole )
- TEMPLUM[Lat.] ile MÂBED[Ar.]
( Kesmek. İLE Küp. )
- TEMPORALİTE değil GEÇİCİLİK
- TEMREN/PEYKÂN[Fars.] değil/yerine/= CİRİT UCU
( Okun ucundaki sivri demir. Başak. | [Divan şiirinde] Sevgili'nin kirpiği. )
- TEMSİL ile/ve/||/<> OLUMSUZ TEMSİL
- TEMSİL ile/ve/||/<>/> TERSİM
- TEMSİL/İYET ile TESLİM/İYET
- TEMSİLİ GİBİ değil [sadece] TEMSİLİ ya da GİBİ
- TEN GİYSİSİ ile/ve/değil/yerine/<> CAN GİYSİSİ
- TENÂFÜS[Ar. çoğ. TENÂFÜSÂT] ile TENEFFÜS[Ar. < NEFES]
( Kıskanma, haset etme, çekememe. İLE Soluk/nefes alma. | Yorgunluğu gidermek üzere dinlenme. | Okulda ders araları verilen dinlenme. | Tan yerinin ağarması. | Deniz suyunun dalga ile sahile vurması. )
- TENÂKUS[< NAKS] ile TENÂKUZ[< NAKZ]
( Azalma, eksilme. İLE Çelişme, karşıtlık. )
- TENÂKUZ ile ZIT
( 3. şıkkın olanaksızlığı vardır. İLE 3. şıkkın olanaksızlığı yoktur. )
- TENÂSSUH[Ar.] ile TENÂSÜH[Ar. < NESH]
( Aklı başına gelme. Öğüt alma/dinleme. İLE Canlılığın sürekliliği inancı. Ölümden sonra yaşamın insandan insana, hayvandan insana ya da insandan hayvana geçmesi inancı. | Mirasçının, mirası almadan önce ölümüyle, miras malın onun mirasçılarına kalması. | Bazı hayvanların kurttan kelebek durumuna dönüşmesi. )
- TENÂSSUR[Ar. < NASRÂN] ile TENÂSUR[Ar. < NASR]
( Hıristiyan olma. İLE Yardımlaşma. )
- TENÂSUH[< NESH] ile İTTİHAD[< VAHDET] ile HULÛL
( ... İLE Bir olma, birleşme, aynı düşüncede olma, birlik. İLE Gelip çatma. | Girme. )
- TENÂSÜL ile/değil TENÂSÜH
- TENASÜP[Ar.] değil/yerine/= ORANLIK, ORAN/TI, UYMA, YAKIŞMA
( Aralarında uygunluk bulunma. | Birbiriyle ilgili söz ya da kavramların dizelerde toplanması sanatı. )
- TENÂZUR[Ar. < NAZAR]/SİMETRİ[Fr./İng.] değil/yerine/= BAKIŞIM
- TENCERE ile/ve/||/<> PENCERE
( Eli olmamak. İLE/VE/||/<> Gözü olmamak. )
- TENDE OLMA(MA)K/KALMA(MA)K ile BEN'DE/BENDE OLMA(MA)K/KALMA(MA)K
- TENDÜRÜST[Fars.] değil/yerine/= DİNÇ, SAĞLAM
- TENEFFÜS[Ar. < NEFES] ile TENEFFÜZ[Ar. < NEFZ]
( Soluk/nefes alma. | Yorgunluğu gidermek üzere dinlenme. | Okulda ders araları verilen dinlenme. | Tan yerinin ağarması. | Deniz suyunun dalga ile sahile vurması. İLE Nüfuzlu, sözü geçer olma. )
- TENEFFÜS-İ CİLDÎ ile TENEFFÜS-İ KASABÎ ile TENEFFÜS-İ SAFÎRÎ ile TENEFFÜS-İ SINÂÎ ile TENEFFÜS Bİ-L-HEVÂ
( Deri solunumu. İLE Trake solunumu. [biyolojide] İLE Havanın soluk borularına girdiği ya da çıktığı sırada doğal olmayan ses. (tıp'ta) İLE Boğazdan açılan yapay bir delik aracılığıyla sayrının soluk alması. (tıp'ta) İLE Hava ile solunum. )
( TENEFFÜS[< NEFES]: Nefes, soluk alma; Yorgunluk almak için dinlenme; Tan yeri ağarma; Deniz suyunun dalga ile sahile vurması. )
- TENEŞİR[Fars. < TENŞÜR] ile/ve/||/<> MUSALLA[Ar.] ile/ve/||/<> KATAFALK[Fr. < CATAFALQUE]
( Kırkından sonra azanı, teneşir paklar. )
( Üstünde ölü yıkanılan mermer/kerevet. İLE Namaz kılmaya yarayan, açık yer. | Camilerde, cenaze konulup önünde namaz kılınan yer. İLE Önünden geçilerek kendine saygı gösterilmek istenen ölünün tabutunun konulması için yapılmış yüksek yer. )
- TENESSÜR[Ar. < NESR] ile TENEŞŞÜR[Ar. < İNTİŞÂR < NEŞR]
( Açılma, serpilme, yayılma. İLE Yayılma, dağıtma. | Üreme. | Gizli bir şeyin, ağızdan ağıza yayılması. | Genelleşme. | [fizik] Ayrılma,[Fr. DISPERSION]. | [kimya] Dağılım, yayınma, difüzyon. )
- TENEVVÜ'[Ar. < NEV | çoğ. TENEVVÜÂT] ile TENEVVÜR[Ar. < NÛR]
( Çeşitlenme, çeşitlilik. İLE Nurlanma, parlama, ışıldama. )
- TENEZZÜH[< NÜZHET] ile TENEZZÜL[< NÜZÛL]
( Gezinti. İLE Kendine aykırı düşen bir işi ya da durumu kabul etme, alçalma, inma. | Alçakgönüllülük, kibirsizlik. | Fiyatta düşme/inme, indirim. )
- TENEZZÜL ETME(ME)K ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İTİBAR ETME(ME)K
- TENEZZÜL ve KERÂMET
- TENEZZÜL ile/ve/değil/<> TEŞEBBÜS
- TENFÎS[Ar. < NEFES | çoğ. TENFÎSÂT] ile TENFÎŞ[Ar. çoğ. TENFÎŞÂT] ile TENFÎZ[Ar. < NÜFUZ | çoğ. TENFÎZÂT]
( Soluklandırma/nefeslendirme, soluklandırılma. İLE Pamuk atma, yün ditme. İLE Hükmünü yürütme, nâfiz kılma. )
- TENKİT[Ar. < NAKT] ile TENKİT[Ar.] ile TENKİD[Ar. < NAKD | çoğ. TENKİDÂT]
( Noktalama. | Tümce içinde, noktalamaları kullanma. İLE Temizleme, fenâsını atma. İLE Bir konuya özgü yazıyı ya da yapıtı, değer bakımından gözden geçirme, eleştirme. )
( ... vs. ... vs. CRITIQUE )
( ... avec ... avec CRITIQUE )
- TENKİT(MUAHEZE) ile ELEŞTİRİ
( Olumsuz eleştiri. İLE Hem olumlu, hem olumsuz olabilir. )
- TENKİT ile SAPTAMA/BELİRTME
- TEN[Fars.]/SEL ile/ve/<> TİN/SEL ile/ve/<> TİN
( Ten, tinin zemini olamaz. )
( Giysi tenden, ten de candan habersiz! )
( Nedeni dışarıda olan. İLE Nedeni ve ereği/amacı kendinde olan. )
( Gövdenin dış yüzü, deri, cilt. | Gövde, vucut, beden. İLE/VE/<> İnsanın ve insanlığın toplam değeri, birikimi. )
- TEN/SEL ile/ve/değil/<> TİN/SEL
- TENSÎK[Ar. < NESAK] değil/yerine/= DÜZENLEME, DÜZELTME, YOLUNA KOYMA
- TENSÎR[Ar. < NESR] ile TENSÎR[Ar. < NASRÂN]
( Saçma, serpme. | Nazmı, nesre dönüştürme. İLE Birini Hristiyan yapma. )
- TENSOR PRODUCT ile/||/<> DİRECT SUM
( Tensor product ⊗ etkileşim İLE direct sum ⊕ bağımsız. )
( Formül: Interaction İLE independence )
- TENSÖR ile/||/<> VEKTÖR
( Tensör çok indisli dönüşüm kuralı İLE vektör tek indis. )
( Formül: T_ij İLE V_i )
- TENVİR[Ar.] değil/yerine/= AYDINLATMA | BİLGİ VERME
- TENZİH ile SELB
- TENZİH ile TAKDİS
( Soyutlayarak yüceltme. İLE Somutlaştırarak yüceltme. )
- TENZİH ile/ve TAKYİD/TAKYİT
( Arılama, kusur kondurmama. | Allah'ın tüm kusurlardan uzak olduğuna inanma. İLE Bağlı kılma, kısıtlama, kayıtlama. )
- TENZİH ile TATİL
- TENZİH ve/> TE'VİL
- TEŞBİH:
TENZİHSİZ ile/değil/yerine/>< TENZİHLİ
( Şizofrenik. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Sanat. )
- TENZİHTE, TEŞBİHİ GÖRMEK ile/ve/<> TEŞBİHİ, TENZİHTE GÖRMEK
( İkisi de, birliğe/tevhide getirir. )
- [TENZİH-TEŞBİH ile/ve/> TENZİHTE TEŞBİH, TEŞBİHTE TENZİH] ile/ve/değil/yerine/> HEM TENZİH, HEM DE TEŞBİH | NE TENZİH, NE DE TEŞBİH
- TENZİL[Ar.] ile TENZİH[Ar.]
( İndirme. İLE İndirgeme/benzetme. )
- TENZÎL[Ar. < NÜZÛL | çoğ. TENZİLÂT] ile TENZÎR[Ar.]
( İndirme, azaltma, aşağı düşürme. | Kur'ân-ı Kerîm. İLE Kötü bir haber vererek korkutma. )
- TEOGONİ ile/ve KOZMOGONİ ile/ve ANTROPOGONİ ile/ve ESKATOLOJİ(MEAD)
- TEOLOJİ:
ATLAS FELEĞİNİN İÇ BÜKEYİ ile/ve AY FELEĞİNİN DIŞ BÜKEYİNİN ARASI/NDAKİ/LER
( THEOLOGY: ATLAS FELEGININ INNER CONCAVE vs./and AY FELEGININ OUTER CONVEX ARASI/NDAKI/LER )
- TEOLOJİ/İLÂHİYAT ile METAFİZİK
- TEOLOJİ:
TANRIBİLİM değil DİN BİLİMİ
- TEOLOJİ ile/ve/< KOZMOLOJİ
( Fiziği atlayarak felsefe, kozmolojiyi atlayarak ilâhiyat olmaz! )
- TEOLOJİ ile/ve/||/<>/> METAFİZİK ile/ve/||/<>/> POZİTİVİZM
- TEOLOJİK GÜVENLİK ALANI ile/ve EPİSTEMOLOJİK GÜVENLİK ALANI ile/ve ETİK GÜVENLİK ALANI ile/ve ESTETİK GÜVENLİK ALANI
- TEOREM[Fr.] ile/ve/değil/||/<>/< TEORİ[Fr.]
( Kanıtlanabilen bilimsel önerme. | Mantıksal usa vurma ile kanıtlanan önermenin ya da özelliğin bildirimi. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Kuram. )
( Matematik ya da mantıkta, aksiyomlara ve önceki teoremlere dayanarak kesin olarak kanıtlanmış bir önerme.[Mutlak doğruluğu kanıtlandığından tartışmaya açık değildir.] İLE Bilimsel yöntemle kanıtlanmış, gözlemlerle desteklenen ve geniş bir olgular bütününü açıklayan genel bir çerçeve.[Hipotezden gelişir ve yanlışlanabilir nitelikte olmasına karşın genellikle geniş kabul görür.] )
- KURAM/TEORİ ile/ve ÜTOPYA
( ... İLE/VE Hayalini biçimlendirmek/eğitmek. )
( THEORY vs./and UTOPIA )
- TEPE YANGINI ile/ve/||/<>/> GÖVDE YANGINI
- TEPE ile ARAFAT
( ... İLE Hacıların, Yakınlık/Yakınlaşma[Kurbiyet] Bayramı'nın arife günü toplandıkları, Mekke'nin doğusundaki tepe. )
- TEPELEMEK yerine ANLAŞMAK VE/> ANTLAŞMAK
- TEPKİ:
"ÖZGÜRLÜĞE KARŞI" değil ÖLÇÜSÜZLÜK/KEYFİYET PROPAGANDASINA KARŞI
- TEPKİ (VERMEK) ile/ve/değil/yerine GERİBİLDİRİM
( AKS-ÜL-AMEL ile/ve/değil/yerine ... )
( [not] REACTION vs./and/but FEEDBACK
FEEDBACK instead of REACTION )
- TEPKİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DIŞAVURUM
- TEPKİ ile/değil/yerine/>< DÜŞÜNMEK
( vs./and/||/<>/but/< TO THINK
TO THINK instead of REACTION )
- TEPKİ ile TEPKİME
( vs./and/||/<> REACTION )
- TEPKİ ile/değil/yerine/>< YANIT
( "Tepki" mi, yanıt mı?
Restoranın birinde, bir gün, aniden bir hamamböceği belirdi ve orada bulunan bir kadının üzerine çıktı.
Kadın, korkudan çığlık atmaya başladı.
Titreyen seleniyle ve panikle hamam böceğini üzerinden elleriyle atmaya çalışırken zıplamaya başladı.
Onun bu tepkisi bulaşıcı olmuştu, bulunduğu yerdeki kişiler de paniklemişti.
Kadın, sonunda hamam böceğini üzerinden atmayı başardı derken... Başka bir kadının üzerine düştü hamam böceği.
Şimdi aynı şeyleri yaşamak için sıra başka bir kadındaydı.
Garson, hemen imdatlarına koştu.
Bu nöbet değişiminde, bu sefer de hamam böceği garsonun üzerine düştü.
Garson, dimdik durdu, kendini toparladı ve gömleğindeki hamam böceğinin davranışlarını gözlemledi.
Kendine yeterince güvendiğini gördüğünde, hamam böceğini parmaklarıyla tutarak, restorandan dışarı çıkardı.
Curcunayı izlerken, zihnimde birkaç düşünce oluştu ve merak etmeye başladım. Kadınların bu tiyatral, abartılı hareketlerinden hamam böceği mi sorumluydu?
Eğer öyleyse neden garson rahatsız olmadı?
Durumu, mükemmele yakın bir biçimde, hiçbir kargaşa çıkarmadan çözümledi ve çözdü.
Buna neden olan, hamam böceği değildi. Hamam böceğinin neden olduğu rahatsızlığı o kadınların giderebilecek beceriyi göstermemesiydi. Onları bu denli rahatsız eden buydu.
Fark ettim ki, babamın, karımın/kocamın ya da patronumun bağırması değildi beni rahatsız eden. Bana bağırmalarıyla başlayan rahatsızlığımla başa çıkamamam ya da başa çıkmaya çalışmamamdı.
Yoldaki trafik değildi beni rahatsız eden. Trafik sıkışıklığıyla oluşan sıkıntılı durumu çözemeyecek olmamdı.
Yaşamımdaki kargaşayı yaratan neden, sorunun kendinden çok benim ona verdiğim tepkiydi.
Öyküden çıkarılabilecek bazı dersler:
Anladım ki, yaşamdaki olaylara doğrudan ve ani tepki vermemeliyim. Onun yerine, olaylara ve durumlara yanıt vermeliyim.
Kadınlar, hamam böceğine tepki verirken, garson ise yanıt verdi.
Tepkiler, içgüdüsel olarak gösterilen "davranışlarken", yanıtlar ise etraflıca düşünülerek oluşturulmuş tutumlardır.
YAŞAMI anlamanın çok daha iyi ve kolay yolu.
MUTLU olan biri, yaşamındaki her şeyin yolunda olmasından dolayı mutlu değildir.
MUTLU olmasının nedeni, yaşamındaki olaylara karşı tutumunun gereken ve isabetli olmasıdır. )
( [not] REACTION vs./but/>< RESPONSE
RESPONSE instead of REACTION )
- TEPKİSELLİK ile/değil/yerine İKNÂ
- TEPKİSİZLİK ile/ve/değil/||/<>/< SİLAHSIZLANMA
- TERK ile/ve/> HAYIR
( Güç ve hayırlar herkes içindir ve isteyen herkese hazırdır. )
( Dıştaki hiçbir şey bir değer ifade etmediği ve gönül her şeyi terk etmeye hazır olduğu zaman, zihinsel olgunluk düzeyine ulaşılmış demektir. )
( Power and grace are for all and for the asking.
A level of mental maturity is reached when nothing external is of any value and the heart is ready to relinquish all. )
( ABANDONMENT/FORSAKE/RENOUNCE/LEAVE vs./and/> NO )
- TERAKKİPERVER[Ar. + Fars.] değil/yerine/= İLERİCİ
- TERBİYE ETMEK:
ÇOCUKLARIMIZI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KENDİMİZİ
- TERBİYE[< RÜBÜV) ile TA'LÎM[< İLM]
( Besleyip, bütütme; Eğitim; Görgü; Alıştırma; Bedeni eğitmek. İLE Aklı eğitmek, öğrenme, öğretim. )
- TERBİYE ile/ve/||/<> TASFİYE ile/ve/||/<> TEZKİYE
- TERBİYE ile TERBİYE
( Besleyip büyütme. | Beslenip büyütülme. | Eğitim. | Görgü. | Alıştırma. | Hafif cezalandırma. | Tavsiye. | Kayırma, koruma. İLE Bazı yiyecekleri pişirmeden önce limon, salça gibi soslarda bekletme. )
- TERBİYE ve/<> TEZKİYE
( Aklı. VE/<> Kalbi. )
- TERBİYE ile YOK ETMEK
- TERCİH değil/yerine/= YEĞLEME
- TEREDDÜT[Ar.] ETMEK değil/yerine/= İKİRCİKLENMEK/DURAKSAMAK/VARGISIZ KALMAK
- TEREDDÜT/D[Ar. < REDD] ile ENDÎŞE[Fars. < DÂNİŞ]
( Kararsızlık. İLE Bilgiden/bilimden uzak olma. (durumu/sonucu) [DÂNİŞ: Biliş, bilgi, ilim.] )
- TEREDDÜT/ŞÜPHE değil/yerine/= İKİRCİK/DURAKSAMA/VARGISIZLIK
- TEREKKÜN[< RÜKN] ile ...
( Rükünleşme, erkândan olma. | Manen kuvvet bulma. )
- TEREKKÜP[Ar.] değil/yerine/= BİLEŞME
( Birkaç şeyin bileşmesinden oluşma. )
- TERENNÜM[çoğ. TERENNÜMÂT] ile/ve/||/<> TAGANNÎ[< GINÂ | çoğ. TAGANNİYÂT]
( Yavaş ve güzel bir sesle şarkı söyleme. | Kuşun şakıması, ötmesi. | İLE/VE/||/<> Zenginleşme. | Muhtaç olmama, yetinme. | Makamla okuma. )
- TERESSÜB[< RÜSÛB (çoğ. TERESSÜBAT)] değil/yerine/= TORTULANMA, DİBE ÇÖKME, DURULMA
- TERETTÜB[< RÜTÛB] değil/yerine/= SIRALANMA, SIRASINDA OLMA, SIRASI GELME | ÂİT OLMA, GEREKME | (BİR İŞİN ÜZERİNE) DÜŞME
- TEREVVUH[Ar.] değil/yerine/= BİR ŞEYDEN KOKU ALMA
- TERHÎM[Ar. < RAHM, RAHUM, RAHÂMET] ile TERHÎM[Ar. < RAHMET, MERHAMET, RUHM/RUHUM | çoğ. TERHÎMÂT] ile TERHÎN[Ar. < REHN]
( Bir adı kısaltma. İLE "Allah, rahmet eylesin." sözünü söylemek. İLE Rehin olarak verme, emânet bırakma. )
- TERİM:
AD ile/ve/||/<>/> GÖNDERİMİ
- TERİM SOĞUMASIN değil/yerine DİNLENMEYİ BİLMEK
- TERİM[TERMİNUS: Sınır tanrısı/putu.] ile JARGON
- TERK
- TERK ETMEK ile/yerine GAİB OLMAK
( Duyup da/bilip de terk etmelidir. )
( SEN, SENİ TERK ETMEZSEN
"O",
"İÇİNDEYİM" KAHKAHASINI ATMAZ )
- TERK ETMEK ile/ve/değil/yerine İLİŞKİDE OLMAK
( [not] ABANDONMENT/FORSAKE/RENOUNCE/LEAVE vs./and/but TO BE RELATED
TO BE RELATED vs./and ABANDONMENT/FORSAKE/RENOUNCE/LEAVE )
- TERK ETMEK ile/ve VAZGEÇMEK
( Bilincine varmadığınız bir şeyi terk edemezsiniz. )
( Öteye devam etmek için terk etmek durumundasınız. )
( Önemli[öncelikli] olan, ne yaptığınız değil, ne yapmaktan vazgeçtiğinizdir. )
( Fiziksel vazgeçiş ve terk yalnızca bir içtenlik, bir samimiyet belirtisidir, fakat yalnızca içtenlik de özgürlüğe kavuşturamaz; uyanık bir idrak, istekli bir araştırma ve derin bir incelemeden doğan bir anlayışa gereksinim vardır. )
( Yapmanız gereken, tüm anıları ve beklentileri terk etmektir. )
( Dıştaki hiçbir şey bir değer ifade etmediği ve gönül her şeyi terk etmeye hazır olduğu zaman, zihinsel olgunluk düzeyine ulaşılmış demektir. )
( İç değerinizi bilmelisiniz, ona güvenmelisiniz ve günlük yaşantınızda, arzu ve korkularınızı feda ederek bunu belirgin kılmalısınız. )
( Duyup da/bilip de terk etmelidir. )
( Birinci adımdan vazgeçmeyen, ikinci adımı atamaz. )
( [Kendine/Bilgiye] Teslim olmadan terk edemezsin. )
( Ortak etmeni bulmak için tüm ayrımları terk etmek zorundasınız. Ancak evrensel olan ortaktır. )
( Gerçek vazgeçiş, terk edilecek bir şeyin bulunmadığını, çünkü size ait hiçbir şeyin bulunmadığını idrak ediştedir. )
( Sahte olandan vazgeçin, doğru olan kendi yerini bulacaktır. )
( Yanlış anlamalarınızı ortaya çıkarın ve onları terk edin, hepsi bu kadar. )
( Birine, vazgeçilmez olduğunu hissettirdiğinde, ilk vazgeçeceği kişi sen olursun. )
( You cannot abandon what you do not know.
To go beyond, you must abandon them.
It is not what you do, but what you stop doing that matters.
Mere physical renunciation is only a token of earnestness, but earnestness alone does not liberate. There must be understanding which comes with alert perceptivity, eager enquiry and deep investigation.
All you have to do is to abandon all memories and expectations.
You must know your inner worth and trust it and express it in the daily sacrifice of desire and fear.
The real giving up is in realising that there is nothing to give up, for nothing is your own.
Give up the false and the true will come into its own. )
( ... ile/ve SARF-I NAZAR )
( ABANDONMENT/FORSAKE/RENOUNCE/LEAVE vs./and GIVE UP )
- TERK ETMEK/EDİLMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< AYRILMAK
- TERK ile/ve OLMAMALI
- TERK ile DERK
( Bırakma, ayrılma. | Vazgeçme. | Bırakma, ihmal etme. İLE Anlama, kavrama. )
- TERK ile/ve/değil/yerine EZİYET
( Bazen, terk edilmektense eziyet görmeye bile râzı olabilirsin. )
- TERK ile/ve HAYIR
( Güç ve hayırlar herkes içindir ve isteyen herkese hazırdır. )
( Dıştaki hiçbir şey bir değer ifade etmediği ve gönül her şeyi terk etmeye hazır olduğu zaman, zihinsel olgunluk düzeyine ulaşılmış demektir. )
( ABANDONMENT/FORSAKE/RENOUNCE/LEAVE vs./and NO )
- TERK ile/ve TÖVBE
- TERK-İ DAVÂ / DEVAİ
- TERK-İ DÜNYA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TERK-İ DİYÂR
( Ölüm. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Bulunduğun ya da yerleştiğin bölgeden ayrılma/uzaklaşma. )
- TERK-İ DÜNYA ve/<>/> TERK-İ UKBÂ ve/<>/> TERK-İ HESTÎ/TERK
( * TERK-İ DÜNYA (Budizm'deki Yansıması: NİRMANAKAYA)
* TERK-İ UKBÂ(Dünyayı terk etmenin vereceği mutluluğu terk)(Cenneti ve nimetlerini terk) "(B.Y.: DHARMAKAYA)"
* TERK-İ TERK(/HESTÎ)(Kendi varlığını terk edip Hakk'ta fâni olmak) "(B.Y: SAMBOGAKAYA)" )
- TERKİB[Ar. < RÜKÛB] değil/yerine/= BİRLEŞTİRME
( BİRKAÇ ŞEYİ BİRLEŞTİRİP KARIŞIK BİR ŞEY MEYDANA GETİRME | BİRKAÇ ŞEYDEN MEYDANA GETİRİLMİŞ ŞEY | (dil bilg.)BİRLEŞTİRME | TAKIM | (kimya)SENTEZ )
- TERKİB-İ BENT ile/<> TERCİ-İ BENT
( [vasıta beyti] Değişir. İLE Değişmez. )
( )
- TERKİK[Ar. < RİKKAT] ile TERKÎK[Ar.]
( İnceltme. | Yumuşatma. | Nâzikâne anlatma. İLE Zayıflatma. Dili ya da ifadeyi bozuk/eksik kullanma. )
- TERKİN[Ar.] ile TERKÎN[Ar.]
( Boyama, yazma. İLE Belirli bir yerde ve saatte buluşma sözleşmesi. [MÎKAT: Bir iş için belirtilen zaman ya da yer.] )
- TERKİS[Ar. < RAKS] ile TERKİŞ[Ar. çoğ. TERKİŞÂT] ile TERKÎZ[Ar. < REKZ]
( Dans/raks ettirme, oynatma, oynatılma. İLE Sözcüğü süsleme, güzelleştirme. İLE Dikme, yere saplama, kurma. )
- TERMİN[Alm.] ile/değil TEMRİN[Ar.]
( Belirlenmiş zaman, randevu. İLE/DEĞİL Alıştırma. )
- TERMO-RESPONSİVE POLİMER ile/||/<> PH-RESPONSİVE POLİMER
( Termo-responsive polimer sıcaklık değişimle davranış değiştirirken İLE pH-responsive polimer asitlik bazlık değişimle davranış değiştirir )
( Formül: LCST/UCST )
- TERMODİNAMİK ile/||/<> KİNETİK
( )
( Bilinmiyor tarafından keşfedildi/formüle edildi. )
- TERMODİNAMİK ile/||/<> YASA
( Termodinamiğin üçüncü yasası )
( Walther Nernst tarafından 1906 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1864-1941) (Ülke: Almanya) (Alan: Kimya) (Önemli katkıları: Nernst denklemi, termodinamik) (Nobel: 1920) )
- TERMODİNAMİK'TE:
GERİDÖNÜŞÜMSÜZLÜK ile/değil TERSİNMEZLİK
( TERMODİNAMİK: Isı enerjisi ile kinetik enerji arasındaki ilgileri ve bu konuyla ilgili olayları inceleyen fizik kolu. )
( [not] ... vs./but IRREVERSIBILITY )
- TERMOGRAVİMETRİK ANALİZ ile/||/<> DİFERANSİYEL TARAMA KALORİMETRİSİ
( Termogravimetrik analiz kütle değişimini sıcaklığa karşı ölçerken, DSC ısı akışı değişimini ölçer )
( Formül: TGA eğrisi )
- TERMOKİMYA ile/||/<> KALORİMETRE
( Bomba kalorimetre )
( Pierre Eugène Marcellin Berthelot tarafından 1881 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1827-1907) (Ülke: Fransa) (Alan: Kimya) (Önemli katkıları: Organik sentez, termokimya) )
- TERMOPLASTİK İLE TERMOSET İLE ELASTOMER ile/||/<> POLİMER SINIFLARI
( Isıl davranışa göre polimer türleri. )
( Formül: Tg < Tkullanım < Tm )
- TERMOPLASTİK ile/||/<> TERMOSET
( Termoplastik ısıtınca yumuşar İLE termoset sertleşir geri dönmez )
( Formül: Lineer zincirler İLE çapraz bağlı ağ )
- TERMOS[Fr.] ile TERMOSTAT[Fr.]
( Yalıtım maddesiyle kaplı metal bir kılıf içine yerleştirilen, aralarında hava boşluğu bulunan çift çeperli cam şişeden oluşan, içine konan sıvının ısısını uzun süre koruyan kap. İLE Isıdenetir. )
- TERMOSTAT[Fr.]/THERMOSTATE[İng.] değil/yerine/= ISIDENETİR/SICAKLIKDENETİR
- TERÖRİZE ETMEK ile/değil/yerine/>< TEORİZE ETMEK
- TERÖRİZM" ile/ve/değil/||/<> TÖRERİZM
( )
- TERS AÇI ile İÇ TERS AÇI
( ... İLE İki koşut doğruyu kasan üçüncü bir doğrunun iki yanında ve koşutların içinde altlı üstlü ortaya çıkan dört açıdan her biri. )
- TERS-DÜZ OLMAK/ETMEK ile ALT-ÜST OLMAK/ETMEK
- TERS İLİŞKİ ile/değil TERSİNE BİR İLİŞKİ
( "Ters ilişki" sözü daha çok anal seks için kullanılmaktadır. İLE/DEĞİL Kavramlar üzerine yapılacak süreçteki sondan başa gidiş için "tersine/tersinden bir bakışla" ifadesi kullanılabilir. )
- TERS ile/değil/yerine/>< DERS
( [Almaya/anlamaya ...] Kapalıysa/k "gelir", ters. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Açıksa/k alır/ız her bir durumdan ders. )
- TERS ile/değil/yerine İLKELİ
- TERS ile/ve/<> KESİŞME
- TERS ile/değil SANKİ
- TERS ile TERS
( Gerekli olan duruma karşıt olarak. | Uygun olmayan, elverişsiz. | Gönül ve cesâret kırıcı, huysuz, sert. | Bir şeyin içe gelen yanı, arkası. | Kesici bir aygıtın kesmeyen yanı. | Bir şeyin karşıtı. İLE Hayvan pisliği. )
- TERS ile ZIT
( WRONG vs. THE OPPOSITE )
- TERSİNEMEZLİK/ENTROPİ ile KARGAŞA ile KANSER
( Doğada. | Nesnelerde. İLE Toplumda. İLE Biyolojide. )
- TERSİNEMEZLİK/ENTROPİ ile/ve/||/<> ÖZDEŞLİK, ZAMAN, DÜZENSİZLİK, KATSAYI
( [zaman] Var. İLE/VE/||/<> Yok. )
( Bir dizgenin kuvantum mekaniksel olarak bulunabileceği farklı durumların sayısı. İLE/VE/||/<> ... )
- TERSİNİR SÜREÇ ile/||/<> TERSİNMEZ SÜREÇ (İKİLİ KARŞILAŞTIRMA)
( Tersinir ideal kayıpsız, tersinmez gerçek kayıplıdır )
( Formül: ΔS=0 İLE ΔS>0 )
- TERSLEMEK ile/ve/değil/yerine REDDETMEK
- TERTİB ve/||/<>/>/< MÜRETTEBÂT
- TERTİBAT[Ar.] değil/yerine/= DÜZEN/DÜZENLENİŞ
( Bir işin güçlüklerini karşılamak için yapılan ön hazırlıklar. )
- TERTİBAT ile/ve TEŞKİLÂT
- TERZÎK[Ar. < RIZK] ile BESLE(N)ME
( Besleme, rızık verme. )
- TESÂDÜF ile/ve/değil DIŞLAŞMA
- TESÂDÜF[< SADEF | çoğ. TESÂDÜFÂT] ile/ve/değil/yerine/<> TEVÂFUK[< VEFK | çoğ. TEVÂFUKAT]
( Rastlantı, aramadan bulma. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<> Uyma, uygun gelme. )
- TESÂLUH[Ar.] ile TESÂLUH[Ar.]
( MÜSÂLAHA[< SULH]: Barışma, uzlaşma. | Barış, güvenlik. İLE Sağır gibi görünme. )
- TESÂMU'[< SEM] ile TESÂMUH[< SEMÂHAT | çoğ. TESÂMUHÂT]
( Duyma/işitme, kulaktan duyma. İLE Hoş görme, müsamaha gösterme. | Dikkatsiz, kayıtsız davranma. )
- TESÂNÜT/TESÂNÜD[Ar. < SENED] değil/yerine/= DAYANIŞMA | OMUZDAŞLIK
- TESÂRİF[< TASRÎF] ile ...
( Allah'ın, istediği gibi hükmetmesi, irâde ve ihtiyârı. | [dilb.] Tasrifler, çekimler. )
- TESBÎ'[Ar. < SEB] ile TESBÎH[Ar. < SEBH | çoğ. TESBÎHÂT]
( Yedileme, yediye çıkarma. | Önceden söylenilmiş bir manzûmenin her beytinin -matla'da iki mısrâı ile aynı kafiyede olmak üzere- beş mısrâ eklenerek, yedi mısrâya çıkarılması. İLE "Sübhânallah" sözcüğünü söyleyerek ve öteki sıfatlarını da anarak, Allah'a tazîm etme senâ etme. | Kalbin şifâsı, itminânı ve visâli. | Tespih. )
- TEŞBİH ile/ve/||/<> MECAZ
- TEŞBİH ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TESPİT
- TEŞBİH/İ YOKTUR ile/değil TARİH/İ YOKTUR
- TEŞBİHTE HATA OLMAZ değil TEŞBİHTE, HATA OLMAZ/OLMASIN/OLMAMALI!
(TEŞBİH, HATA/EKSİK/YÜK/SORUN KALDIRMAZ/TAŞIMAZ/TAŞIMAMALI!)
( Teşbih yapmakta "hata/sakınca/yanlışlık olmaması". DEĞİL Yapılan teşbihte/benzetmede, hatanın/yanlışın/ilişkisizliğin olmaması gerekliliği. [Olabildiğince özen gösterilmesi gerektiği.]
Hangi benzetmeyi yaparsak yapalım, önemli değildir anlamına gelmez. Benzetme(teşbih) yapacağımız zaman hata yapmama ve keyfiyet olmaması gerekliliğini anlatır! [Teşbih sözcüğünden sonra virgül/duraklama çok önemli!] )
( Halk arasında daha çok, "yapılan benzetmeden alınılmamasını dilemek için" "söylenilir" fakat bu, yanlış kullanımdır. )
( Her şey, herşeyle dolaylı olarak bağlantılandırılabileceğinden,
hiçbir şeyi, hiçbir şeyle doğrudan bağlantılandırmamakla başlar her şey. )
- TEŞBİHTE, HATA OLMAZ/OLMAMALI! değil/yerine TEŞBİHİN, AYAĞI TOPALDIR
- TEŞCÎ'[Ar. < ŞECÂAT | çoğ. TEŞCÎÂT] ile TEŞCÎR[Ar. < ŞECER]
( Cesaret verme/verilme, gayrete getirme/getirilme. İLE Ağaçlandırma, ağaç dikme. )
- TESDİS[Ar.] ile TESTİS[Lat.]
( Sayısını altıya çıkarma ya da altıya bölme. | Bir gazelin her beytine dört dize ekleyerek altılı duruma getirme. İLE Erbezi, taşak, haya, husye. )
- TEŞDİT[Ar.] değil/yerine/= GÜÇ VERME | SAĞLAMLAŞTIRMA
- TEŞEBBÜH[Ar. < ŞİBH] değil/yerine/= BENZEME
( Benzeme, andırma, kendini benzetmeye özenme, zorlayarak benzemeye çalışma. )
- TEŞEBBÜS[Ar.] değil/yerine/= GİRİŞİM | GİRİŞME
- TEŞEBBÜS ile/ve/||/<>/> TESADÜF
( Teşebbüs etmezsen, tesadüf etmez. )
- TESEHHÜR[< SEHR] ile ...
( GECE UYUMAYIP, UYANIK KALMA )
- TEŞEKKÜR ETMEK ve/||/<> ÖZÜR DİLEMEK
( Bunları bilmeyenlere, kapıları/nı kapatmak gerekir. )
- TEŞEKKÜR ETMEK ile/ve TAKDİR ETMEK
( TO THANK vs./and TO APPRECIATE )
- TEŞEKKÜR[Ar.]["TEŞEKKÜRLER" değil!]/MERSİ[Fr.] değil/yerine/= SAĞ OL! / ALKIŞ
- TEŞEKKÜRDE:
ESTAĞFİRULLÂH ile/ve/değil/||/<> RİCA EDERİM
- TEŞEMMÜL[Ar.] ile TEŞEMMÜR[Ar.]
( İhrama bürünme. İLE İşe hazırlanma, sıvanma. )
- TEŞERRÜF[Ar.] değil/yerine/= ONURLANMA, ONUR DUYMA
- TESETTÜR[Ar. < SETR] değil/yerine/= ÖRTÜNME, KAPANMA
- TESE'ÜL ile SUAL/İSTEK
- TEŞE'ÜM[< ŞEÂMET] değil/yerine/= "UĞURSUZ SAYMA"
- TEŞEVVÜŞ[< ŞEVEŞE] değil/yerine/= KARIŞMA, KARMAKARIŞIK OLMA, KARIŞIKLIK
- TEŞHÎS[< ŞAHS | çoğ. TEŞHÎSÂT] ile TEŞHÎZ[< ŞAHZ | çoğ. TEŞHÎZÂT]
( Ayırma, seçme, fark etme, tanıma. | Hastalığın, hangi hastalık olduğunu bilme. | Eşyaya şahsiyet verme, onlara hitâb etme. İLE Sivriltme, keskinleştirme. | Bileme. | Uyandırma, kuvvet ve etkisini artırma. )
- TESİR (ETMEK) ile/ve/||/<>/> TESİS (ETMEK)
( Etki etmek. İLE/VE/||/<>/> Yapılandırmak. )
- TE'SÎR[Ar. < İSR | çoğ. TE'SÎRÂT] ile/ve TES'ÎR[Ar. < SA'R] ile/ve TESHÎR[Ar. < SİHRİYY] ile/ve TESHÎR[Ar. < SİHR/SEHHAR | çoğ. TESHÎRÂT]
( Alâmet, nişan bırakma. | İşleme, dokunma, içe işleme. | Kederlendirme. İLE/VE Değer/kıymet/narh koyma. | Ateşi yakıp alevlendirme. İLE/VE Zapt ve istila etme, ele geçirme, elde etme. İLE/VE Büyü yapma, büyüleme, aldatma/aldatılma, kendini bağlama. )
- TESİR[Ar.] değil/yerine/= ETKİ
- TESİSAT ile/değil TECHİZAT
- TEŞKİK[< ŞAKK] ile TEŞKÎK[< ŞEKK | çoğ. TEŞKÎKÂT]
( Yarma, yarılma, ikiye ayırma, parça parça yarma. İLE %50/50 olarak şüpheye düşürme/düşürülme, şüphede bırakma/bırakılma. )
- TEŞKİL[Ar.] değil/yerine/= OLUŞTURMA | OLUŞUM | ÖRGÜTLEME
- TESLİM ETMEK ile/ve/<>/değil EMÂNET ETMEK
- TESLİM ETMEK ile/ve TESLİM ETMEYİ SÜRDÜRMEK
- TESLÎM[< SÜL, SELEME] ile ...
( KENDİNİ ALLAH'IN KADERİNE BIRAKMA | BİR EMÂNETİ YERİNE VERME | BİR ŞEYİ YENİ SAHİBİNE VERME | HAKİKAT OLDUĞUNU SÖYLEME | DAYANAMAYIP PES DEME | EMRE UYMAK, İTİRAZ ETMEMEK | SELÂM VERME, SELÂMETLE DUA ETME )
- TESLÎM[Ar.] ile TESLÎM[Ar. < SÜL, SELEME | çoğ. TESLÎMÂT]
( Çentme, diş diş etme. İLE Bir emâneti, yerine verme. | Bir şeyi, yeni sahibine verme. | Hakikat olduğunu söyleme. | İtiraf. | Dayanamayıp, "Pes!" deme. | Kendini, Allah'ın kaderine bırakma. | Bir saz yapıtında, asıl hâne ile mülâzimeyi bağlayan nağmeler olup bu nağmeler, her hânede tekrar edilmekle beraber, mülâzimeye dahil edilmez. Eskiden, buna "Terkib-i İntikal" da denilirdi. Fakat terkib-i intikal'in yalnız hâneleri bağlayan ve az çok tâdîlât ile tekrar edilen nağmeciklere verilen bir ad olup mülâzime ile hâne arasındaki nağmeye tevsî edilmemiş olma olasılığı da vardır. | Selam verme, selâmetle dua etme. | Âfetten masûn kılma. )
- TESLİMİYET:
BOYUN EĞMEK değil ANLAMAK
- Teslimiyet için DİNLE!!!
- Teslimiyet için SUS!!!
- TESLİMİYET ile/ve/||/<> ADÂLET
- TESLİMİYET ile/ve/> AŞK
( SUBMISSION vs./and/> FALL IN LOVE )
- TESLİM/İYET ile/ve BAĞLI/LIK
- TESLİMİYET ile/ve/||/<> ÇARESİZLİK
- TESLİMİYET ve/<>/|| DAYANMA GÜCÜ
- TESLİMİYET ile/ve İMAN
- TESLİMİYET ile/ve İNSAF
- TESLİMİYET ile/ve/değil/<> MAHVİYET
- TESLİMİYET ile NEFS
( Yün yumağı fındık kadar kalsa bile yine "Ben yumağım!" der durur. Fakat son ilmiği de attılar mı, gözünü bir açar ki, güzel bir halı olmuş, yumaklığından eser kalmamış. Nefis yumağının da oraya buraya yuvarlanması bunun için. Bizi bir halı olarak dokuyor. )
( Nefsi kurtarmak için yokluk gerek. )
- TESLİMİYET ile/ve/||/<>/< SABIR
( Özellikle, Anthony Hopkins'in, "The Edge" ve "The Instinct" adlı filmlerini de izlemenizi salık veririz. )
- TESLİMİYET ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< TERK-İ DAVÂ
- TESLİMİYET ile/ve/||/<> TEVEKKÜL
( Ne kadar âlim olsak da iki dakika sonra başımıza ne geleceğini bilemeyiz. )
( İnsan da, varlık da, kudret de küçülmedikçe büyümez. [muhitleşmek] )
( Kendinden haberin olmayacak ki, vuslata çıkasın. )
( Herşeyin modeli vardır fakat hakikatin yok. Hem kafes içinde duracaksın, hem de aradan çıkacaksın. )
( Azrail'e can vermeyen,
Hakk'a, Hakikat'e varamaz. )
( KENAR GEZME!
DOLAN, GEL!
GİR İÇERİ! )
- TESLİMİYET ile/ve/||/<>/>/< TEVEKKÜL
ile/ve/||/<>/>/<
TEBESSÜM :)
( Denizde, kendini bırakırsan batmazsın. Kişiyi batıran, kendini bırakmaksızın çırpınmasıdır. )
- TESLİMİYET ile/ve/değil TUTMAMAK
- TESLİMİYET ve/||/<>/< UTANMAK/UTANABİLMEK
- TESLİMİYET ve/<>/|| ZEKÂ
- TESLİMİYET/KABUL EDİLME/AFFEDİLME:
TÖVBE ve/||/<> DOĞRU/DÜZGÜN İŞ YAPMAK / SÂLİH AMEL
- TESLİM OLMAK ile/değil/yerine/>< KAYBETMEK
- TESLİS[Ar.]/TRIAL/TRINITY[İng.]/TRIVIUM[Lat.]/TRIMURTI[Hintçe] değil/yerine/= ÜÇÜL
- TESMÎR[Ar.] ile TESMÎR[Ar. < SEMER]
( Çivileme/mıhlama, çivilenme/mıhlanma. İLE Ağaçların -çiçeklerini döküp- yemiş bağlaması. | Tasarrufla, malın çoğalması. )
- TESMİYE[Ar. < İSM] ile ADLANDIRMA, AD VERME/KOYMA
( AD KOYMA, ADLANDIRMA, İSİM VERME | BESMELE ÇEKME )
itibarı ile 21.828 başlık/FaRk ile birlikte,
21.828 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(78/89)
(1996'dan beri)