F ile başlayan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 21.828 başlık/FaRk ile birlikte,
21.828 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(53/89)
- MALA GÜVENMEK ile/ve/<> AMELE GÜVENMEK
( İkisi de yanlışa/hataya götürür. )
- MÂLÂYÂNÎ ile/değil LÂTÎFE(MİZAH)
- MALDI ile/||/<> ESI
( MALDI lazer matriks büyük İLE ESI sprey yumuşak çoklu yük. )
( Formül: Katı İLE çözelti )
- MALİGNANSİ/MALİGNANCY[İng.] değil/yerine/= KÖTÜCÜLLÜK
- MALİGNİTE/MALIGNITY[İng.] değil/yerine/= KÖTÜCÜLLÜK
- MÂLİK[Ar. < MÜLK | çoğ. MÜLLEK] ile Mâlik[Ar.] ile Mâlikî[Ar.]
( Sahip, bir şeye sahip olan. İLE Yedi Cehennem'in hâkimi ve kapıcısı olan, Zebânileri idâre eden melek. RIDVÂN )
- MÂLİK ile/ve/değil MUHÂFIZ
- MALİYETİN ...:
"BÜYÜMESİ" değil ARTMASI
- MALÛL[Ar.] değil/yerine/= SÖKEL/SAKAT | GÜÇSÜZ
- MÂLUM ile/ve ÂŞİKÂR
- MA'LÛM[Ar. < İLM | çoğ. MA'LÛMAT] < BİLİNEN, BELİRLİ
- MALUM ile/||/<> MÂLUM
( Elma. İLE/||/<> Bilgi. )
( Latince. İLE/||/<> Arapça. )
( ELEMA: Gizli, gizlenmiş. )
- MALUMAT NAKLİ ile/ve SOHBET
( ... İLE/VE Kalplerin buluşması. )
- MALUMUNUZ ... ile/ve/değil/yerine/<> ANIMSARSANIZ ...
- MALUMUNUZ ... ile/ve/değil/yerine/<> BİLDİĞİNİZ GİBİ
- MALZEME ile/ve VERİ
- MAMDANİ YÖNTEMİ ile/||/<> SUGENO YÖNTEMİ
( Mamdani çıktıda bulanık kümeler, Sugeno çıktıda fonksiyonlar kullanır )
( Mamdani ve Sugeno tarafından 1975 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1942-2010) (Ülke: İran-İngiltere) (Alan: Kontrol Teorisi) (Önemli katkıları: Mamdani bulanık kontrol sistemi) )
- MAMMALİA ile/||/<> AVES
( Mammalia memeli süt İLE aves kuş tüy uçma. )
( Formül: Milk İLE feathers/flight )
- MÂNÂ ile/ve/> MAHMUL ile/ve/> HADD ile/ve/> RÂBITA ile/ve/> İLLET
- MA'NÂ[Ar. çoğ. MAÂNÎ] ile MÂNÂ[Ar.]
( Anlam. | İç, iç yüz. | Düş/rüya. | Akla yakın neden. İLE Eş, benzer. )
- MANANA ile ...
( Meditasyon, tefekkür. )
- MANDALALAR ile ...
( Kendi vasıtasıyla meditasyon yapılan resimler. )
- MANDELBROT FRAKTALİ ve DENİZ KIYISI
- MANDELBROT İLE JULİA İLE SİERPİNSKİ ile/||/<> KLASİK FRAKTALLAR
( Ünlü fraktal kümeleri. )
( Formül: z_{n+1} = z_n² + c )
- MANDELBROT KÜMESİ ile/ve/<>/< JULIA KÜMESİ
( f(x) = z² + c )
( Zn+1 = Zn² + C )
- MANEVİ SOHBET ile/ve DÜNYEVÎ SOHBET ile/ve LÂTÎFE(MİZAH)
- MÂNEVÎ MADDÎ
- MANEVÎ[< MÂNÂVÎ] ile METAFİZİK
( MORAL vs. METAPHYSICS )
- MANEVÎLEŞTİRİLMİŞ ŞEY ile/ve/değil MANEVÎ ŞEY
- MANEVİYÂT:
KABALIKTAN > ZARÂFET'E
- MANEVİYAT =/<> İHLÂS
( Her an taze olmak. =/<> ... Her durumda arı/doğru/yakın olmak. )
- MANEVİYAT değil/yerine/= ÖZCÜLLÜK
- MANEVRA[Fr.] değil/yerine/= DÖNÜŞ/HAREKET
( Bir aygıtın işleyişini düzenleme, yönetme eylemi ya da biçimi. | Geminin bir yere yanaşmak ya da bir yerden çıkmak için yaptığı hareket. | Lokomotifin, katar katmak ya da katar dağıtmak için ileri geri giderek hattan hasa geçmesi. | Hareket, gidiş-geliş. | Asker birliklerini, savaşa hazırlamak amacıyla, arazi üzerinde yapılan geniş ölçüde savaş denemesi, tatbikat. | İstenilen amaca ulaşmak için tutulması gereken yol. )
- MÂNİ'[Ar. < MEN | çoğ. MENEA] ile MA'NÎ/MÂNÂ[Fars.] ile Mânî[Fars.] ile MANİ[Ar.]
( Geri bırakan, alıkoyan, engel olan, men eden. | Engel, özür. İLE Eş, benzer. İLE Ünlü Çin'li nakkaşın adı. Behram Şâpûr zamanında İran'a gelip Zerdüşt ve Îsâ dinlerinin karışımı olan bâtıl mezhebini yaymaya başlamış olmasından dolayı idam edilmiştir. [Erteng/Erjeng adlı yapıtı ünlüdür.] )
- MÂNİ[Ar.]/ENGEL[Fars. :Parazit.] değil/yerine/= ENGEL
- MÂNİ/MÂNİA[Ar.] ile MÂNİ[Ar.] ile MANİ[Fr. < Yun. MANİA]
( Engel. İLE 1.,2. ve 4. mısraları uyaklı(kâfiyeli) halk şiiri. İLE Tutku, düşkünlük, saplantı, taşkınlık. )
- MÂNİ[Ar.] değil/yerine/= ÖNLEYİCİ/ENGEL
- MANİFESTO[İt. < Lat.] değil/yerine/= BİLDİRİ
- MANİFOLD ile/||/<> VARİETY
( Manifold yerel Euclidean İLE variety polinom kümesi. )
( Formül: Local Euclidean İLE algebraic )
- MANİKÜR[Fr.] değil/yerine/= EL/TIRNAK BAKIMI
- MANİPÜLATÖR/MANİPLE değil/yerine/= YÖNLENDİREÇ/YÖNLENDİRİMCİ/YÖNLENDİREÇÇİ
- MANKURTLAŞMA ile/<> KÖZ/KÖS-KAMANLAŞMA ile/<> KANARALAŞMA
( MANKURT EFSANESİ
Efsaneye göre, Kazakistan'ın uçsuz-bucaksız Sarı-Özek bozkırının yerlisi olan Kazaklar, eski tarihlerde, onların su kuyularına ve otlaklarına göz diken Juan-Juanlar'ın zaman zaman baskınlarına maruz kalmaktalardır. Baskınlarda bazen Kazaklar, bazen de Juan-Juanlar gâlip gelmektedir. Juan-Juanlar savaşı kazandıklarında, alıp götürdükleri esirlerin bazılarını başka kabilelere satmaktalardır ki bunlar oldukça şanslı sayılırlar. Çünkü hiç olmazsa, köle olarak da olsa, sağ kalmaktalardır. Güçlü kuvvetli esirleri ise satmamakta, akıl almaz işkencelerle, belleklerini kaybettirerek, adeta delirtmekte ve onları, kendilerinin sadık köleleri olarak en önemli işlerde çalıştırmaktalardır.
Juan-Juanlar'ın işkencesini dinlemek bile acı vericidir: Önce, esirin başını, bir tane bile saç bırakmamacasına tamamen tıraş etmektelerdir. Hemen o anda, bir deve kesmekte, devenin derisinin en kalın yeri olan boynundan parçalar keserek, kanlı kanlı, esirin tıraşlı başına sımsıkı sarmaktalardır. -Aytmatov, bu deri başlığı, bugün yüzme sporunda kafaya takılan kauçuk başlığa benzetmektedir.-
Bu işkenceye maruz kalan esir, bazen acılar içinde kıvranarak ölmektedir (ki onlar da şanslı sayılmalıdır!), ölmeyenlerin boynuna, kafasını yerlere sürtmesin diye bir boyunduruk takılmaktadır. Bu haliyle esiri götürüp, çığlıklarının da duyulmayacağı ıssız bir yere, elleri kolları bağlı, aç ve susuz, kızgın güneşin altında günlerce bırakmaktalardır. Tabiî, güneşte kavrulan deri kurudukça, kafayı bir mengene gibi sıkmakta, işkence, dayanılmaz hale gelmektedir. Fakat işkenceyi asıl dayanılmaz yapan, sadece bu değildir. Kafadaki saçlar, bir taraftan uzamaya çalışmaktadır. Fakat dışarıya doğru büyüyemediği için, kafa derisinin içine doğru büyümeye
çalışmaktadır. Sonunda esir, aklını yitirmekte, belleği iyice sıfırlanmaktadır. Adeta, içine saman doldurulmuş bir post (korkuluk) haline gelmektedir. İşkencenin beşinci günü Juan-Juanlar gelip sağ kalan esirleri almakta, boynundaki engeli çıkarmakta, kendine yiyecek-içecek vermektelerdir. Böylece, köle, beden gücünü yeniden toplayıp kendine gelmektedir. Fakat bundan böyle o normal bir insan değildir, o artık bir mankurttur!
Böyle bir mankurt, köle pazarlarında, güçlü-kuvvetli on esirin fiyatına satılabilmektedir. Eğer aralarındaki bir savaşta bir mankurt öldürülürse, Juan-Juanlar karşılık olarak, hür bir kişinin bedelinin üç katını almaktalardır.
Bir mankurtu, ailesinden birileri gerek kaçırmak, gerekse fidye vermek suretiyle vb. geri almak istemezmiş. Çünkü o artık aileden biri değildir, aksine, zararlı biri olmuştur. Belleği iyice boşaltılan mankurt, babasını, çocukluğunu vs. asla anımsamamakta, hatta insan olduğunu bile bilmemektedir. Yani ağzı var ama dili yoktur. Efendisine mutlak koşulda itaat eden, gayet evcil bir hayvana benzemektedir. Kaçmayı bilmediği için böyle bir riski de yoktur mankurtun... Sadece karnının acıktığını hissetmekte o kadar...
Efendisinin emir ve komutlarına bir köpek sadakatiyle bağlıdır. Mankurtlaşan köleler, en kötü ve en zor işleri gık demeden yapmaktalardır. Sarı-Özek'in ucsuz-bucaksız çöllerinde, kavurucu sıcak altında deve sürüleri otlatmak ancak onların yapabileceği bir iştir. Ölmeyecek kadar yiyecek, donmayacak kadar giysi vermek yeterlidir onlar için.
İşte, Juan-Juanlar, tutsak kişilere, bu en ağır işkenceyi, belleğini yitirme, anılarını elinden alma, kimliğini unutturma işkencesini tatbik etmektelerdir. Nayman Ana öyküsü, oğlu Colaman böyle bir mankurtlaşmaya maruz kalan bir ananın dramıdır.
Nayman Ana, oğlu Kolaman [Colaman: Yol aydınlığı.] kaçırıldıktan sonra yıllarca ondan hiçbir haber alamamıştır. Öldü mü, kaldı mı, mankurt mu yapıldı, bilmemektedir. Derken, bir gün, Naymanlar bölgesine gelen tüccarlar, Juan-Juanlar'ın, su kuyuları yanından geçerken, deve sürüleri güden genç bir çobanla karşılaştıklarından söz eder. Çobanın hiçbir şey anımsamadığını, sorulan sorulara 'evet' ya da 'hayır' gibi kısa yanıtlar verdiğini vs. anlatırlar. Tüccarlar, onunla biraz da alay etmişlerdir. Nayman Ana, anlatılanları sessizce dinlemiş, fakat hiç oralı olmamış, sanki bir şey duymamış gibi davranmıştır. Fakat birden içine bir kor düşmüştür; sanki bu anlatılanın, oğlu Kolaman olduğuna dair birden bir aydınlık belirmiştir içinde. Tabiî aydınlıkla beraber de bir korku...
Nayman Ana, gördüğü böyle bir ışık karşısında daha fazla duramaz, derhal hazırlıklara koyulur, hiçkimseye sezdirmeden, devesine biner ve sabahın erken saatinde, çobanların söz ettiği, Juan-Juanlar'ın su kuyularına doğru yola koyulur. Kilometrelerce gider Sarı-Özek bozkırında ve binbir türlü korkunun sarmalında, sonunda, oğlunu bulur. Evet, Nayman Ana, deve sürüsünün başında, oğlu Kolaman'ı, başındaki deri şapkasıyla yapayalnız bulur. Herşeye karşın oğlunu tanımakta zorlanmaz.
Kolaman, gözlerine kadar indirdiği şapkasının altından durgun gözlerle anasına bakmaktadır. Sanki, o ıssız çölde, yanına bir kişinin gelmiş olması, onu, hiç ama hiç ilgilendirmemektedir. Hiçbir heyecan, depreşme, o geleni bilme, tanıma arzusu görülmemektedir. Kolaman'a, oğluna yaklaşan Nayman Ana, gerçeği artık iyice anlamıştır: Hıçkırıklar arasında varır sarılır oğlunun boynuna. "Oğlum, oğlum Kolaman! Benim, bak ben geldim, ben annen, Nayman Ana! Sen benim oğlumsun!" derse de, bu sözler, Kolaman için hiçbir anlam ifade etmemektedir. Nayman Ana, tekrar tekrar dener, kendini oğluna tanıtabilmeyi, ondan bir söz olsun yanıt alabilmeyi; adının Kolaman olduğunu anımsamasını, kendi memleketini, babasını, anasını anımsasın ister ama heyhât...
Kolaman, boş ve anlamsız gözlerle bakmaktadır. Karşısındaki kadının niçin ağladığını, neden burada, bu ıssız çölde, karşısında bulunduğunu, ondan ne istediğini hiç mi hiç düşünemiyor, hiçbir şey hissetmiyordur. Anası, bir girişim daha yapar ve bu sefer, Kolaman, adının 'Mankurt' olduğunu söyler. Anası çırpınmakta, hüngür hüngür ağlamakta, bir taraftan da bu zulmü yapanların akıllarına nasıl olup da böyle işkence yöntemlerini getirdiği için Tanrı'ya sitem etmektedir...
Nayman Ana, Sarı-Özek'te söylenen bir ağıdı anımsar:
"Ben, öldürülen, derisine saman doldurulan yavru devenin anasıyım. Buraya, saman dolu yavrumun tulumunu koklamaya, yavrumun kokusunu almaya geldim."
Nayman Ana, tekrar tekrar oğluna bir mankurt olmadığını, kendinin bir Nayman, asıl adının, Colaman olduğunu söylerse de sonuç alamaz. O anda, uzaktan gelen bir Juan-Juan'ı fark eder ve kaçar. Juan-Juan da onu fark etmiştir fakat Nayman Ana gizlenir ve Juan-Juan'ın eline geçmekten kurtulur. Nayman Ana geceyi orada geçirir. Sabahleyin etrafı kolaçan ederek yeniden sokulur, "içine saman doldurulan yavrusunun tulumunun" yanına...
Kararı, ne pahasına olursa olsun oğlunu alıp buralardan götürmek, onu kaçırmaktır. Bu sefer yine Juan-Juanlar gelmektelerdir, o yine kaçar. Juan-Juanlar kadının kim olduğunu öğrenmek için Kolaman'ı iyice sorguya çekerler. Tabiî ki konuyu anlamışlardır ve Kolaman'a emir verir, o kadın yine gelirse, onu öldürmesini sıkı sıkıya tembihlerler.
Kolaman'ın efendileri gittikten sonra son bir ümitle yanına gelen annesi bir an oğlunu göremez. Göremez, çünkü o anda, Kolaman, bir devenin arkasına sinmiş, elindeki oku annesine nişan almakla meşguldür. Annesi, oğlunu fark ettiğinde ok yaydan çıkmıştır ve öldürücü darbeyle Nayman Ana, devesinden yere yığılır. Düşerken, son sözleri, "Adını anımsa, adını anımsa!" olmuştur.
Kolaman, yani Mankurt, öz anasını düşman evinde, düşmanın sürüsünün başında ve düşmanın talimatına bağlı kalarak öldürmüştür. Nayman Ana'nın düşüp öldüğü bu yere, "Ana-Beyit Mezarlığı" denilmiştir. Yani "Ana'nın yattığı yer"...
İLE/<>
KÖZKAMANLAŞMAK
Destana göre, Manas, Alma Ata ıramağının gözesinde, Sungur'da oturan, hiç oğlu olmamış Yakup (Cakıp) Han'ın, duasından sonra Tanrı'nın verdiği yiğit oğludur. Manas birçok olağanüstülükler göstermiş, İslâm yolunda mücadele etmiş biri olarak takdim edilmektedir. Manas'ın, küçükken Kalmuklar'a esir düşen ve Moğolistan'a götürülüp orada büyütülen Köz-Kaman adında bir amcası vardır. Köz-Kaman, Moğolistan'da, Kalmuklar arasında büyütülür, bir Kalmuk kızıyla evlendirilir, oğulları olur ve bir gün oğullarıyla birlikte ata yurduna geri döner. Fakat o artık Kalmukça konuşmaktadır. Manas, daha önce amcasını hiç görmemiştir, dolayısıyla onu tanımamaktadır. Üstelik de Kalmukça konuştuğu için, amcasını casus zannetmektedir. Manas amcasını yakalar ve zincire vurur. Bu arada Manas, babasına mektup yazarak, amcası hakkında bilgi sağlar. Babası, amcasına iyi davranmasını söyler. Manas, babasının sözüne uyarak amcasını salıverir. Hatta bir de onun onuruna şölen verir fakat işte Köz-Kaman'lık gerçek yüzünü ortaya koymuştur: Köz-Kaman'ın oğulları şölende arbede çıkarır ve Manas'ı döver. Manas, ileride Kalmuklar'a karşı sefere çıktığında da Köz-Kaman ve oğullarının ihanetinden kurtulamaz.
[Manas Destanı ve Köz-Kaman: Köz-Kaman, Manas Destanı, kahramanlarından birinin adıdır. Adını, bir Kırgız yiğidinden alan, 400 bin dizelik Manas Destanı, bir Kırgız destanı olup, Müslüman Kırgızlar'la, putperest Kalmuklar arasındaki mücadeleyi anlatmaktadır. Manas'ın tarihî bir kişilik olmadığını ileri sürenler varsa da, onun bir Kırgız beyi ya da bir Kırgız yiğidi olma olasılığı yüksektir. Bu destanda, Kırgızlar'ın tüm örf-âdet ve gelenekleri, inanç ve dünya görüşleri işlenmiştir.]
İLE/<>
KANARALAŞMAK
Bir köyde, yaşlı bir adam ve oğulları yaşamaktadır. Bir gün, adamın sürüsünden esrarengiz bir biçimde koyunlar eksilmeye başlar. Oğullar, eksilen koyunların ölüsünü ya da dirisini aramadık yer bırakmazlar ama ne yazık ki bulunamamaktadır. Babaları, bu duruma epeyce kafa yormakta fakat akıl erdirememektedir. Adamın, en sonunda aklına yatan düşünce şudur: Koyunları evin köpekleri, yani bizzat sürüyü korumakla görevli olan "bekçi" köpekler yemektelerdir. Bu demektir ki, köpekler kanaralaşmıştır!
Yaşlı adam, çocuklarına talimat verir, der ki, "Gidin, evdeki tüm köpekleri öldürün. Hiçbir eniği de sağ bırakmayın! Daha sonra başka köylerden yeni enikler bulur getirir ve onları yeni baştan eğitirsiniz."
Oğullar, babalarının dediği gibi yapar ve fakat birkaç yıl sonra yine aynı durum görülmeye başlanır. Bu sefer, adam, çocuklarını başına toplar ve onlara, birkaç yıl önce kendilerine verdiği talimatı aynen yapıp yapmadıklarını sorar. Küçük oğul, o gün küçük bir eniği, acıdığı için öldürmemiş olduğunu itiraf eder. Evet, konu anlaşılmıştır: O küçük enik, anasından-babasından kanaralaşmayı öğrenmiştir, kanaralaşmak bir biçimde ona da bulaşmıştır. Büyüdükçe o da bu "ahlâkı" öteki köpeklere öğretmiştir. )
- MANNİCH İLE STRECKER İLE UGİ ile/||/<> ÇOK BİLEŞENLİ REAKSİYONLAR
( Tek kademede kompleks moleküller. )
( Formül: R-NH₂ + R-CHO + R₂CO )
- MANOLYA[MAGNOL'un adından(bitkibilimci)] ile ...
( Koklanmaz! [Sadece izlenir!] )
( Manolyagillerden, yaprakları almaşık, iri ve parlak yeşil renkte bir süs ağacı. | Bu ağacın, çok iri, beyaz ve limon kokusunda, güzel çiçeği. )
( MAGNOLIA GRANDIFLORA )
- MANOMETRE[Fr. < Yun. MANOS: Seyrek, yumuşak. | METRON: Ölçü.] değil/yerine/= BASIÖLÇER
- MANSİYON[Fr.] değil/yerine/= ÖZENDİRME ÖDÜLÜ
( Bir yarışmada, konulan ödüle yeterli nitelikte görülmemekle birlite, anılmaya değer bulunan kişiye ya da yapıta verilen derece. )
- MANTAR(/LAMAK)" ile/değil/yerine/>< KANTAR/TERAZİ (ÖLÇÜ/T)
- ... MANTIĞI ile/ve/değil/||/<>/< KABULÜ
- MANTIK ile/değil BAĞLAM
- MANTIK ve/<> BÜTÜN/LÜK
- MANTIK ile/ve ÇIKARIM
( LOGIC vs./and INFERENCE )
- MANTIK ile/ve ESTETİK
( İdrakin/düşüncenin kurallarını inceler. İLE/VE Vicdanın/duygunun kurallarını inceler. )
( ... İLE/VE Duyarlılık Bilimi[Cognitio Sensitiva] | Güzel üzerine düşünme sanatı ve felsefesi. | İlm-i his/tahassüs. )
- MANTIK ile/ve/||/<>/> FELSEFE
( )
( LOGIC vs./and/||/<>/> PHILOSOPHY )
- MANTIK ile/||/<> FELSEFE
- MANTIK ile/||/<> FELSEFE
- MANTIK ile/||/<> FELSEFE
( İkinci öğretmen, Aristoteles mantığının geliştirilmesi )
( Farabi tarafından 940 yılında keşfedildi/formüle edildi. (870-950) (Ülke: Türkistan) (Önemli katkıları: İkinci öğretmen, mantık, müzik teorisi, siyaset felsefesi) )
- MANTIK ile/ve FİZİK
( LOGIC vs./and PHYSICS )
- MANTIK ve/||/<> FİZİK ve/||/<> ETİK
( Çit. VE/||/<> Ağaç. VE/||/<> Meyve. )
- MANTIK ve/||/<>/> FİZİK ve/||/<>/> ETİK
( Bahçenin sınırı/duvarı/çiti. VE/||/<>/> Bahçedeki ağaç. VE/||/<>/> Bahçedeki ağacın meyvesi. )
( )
- MANTIK ve/<> GEOMETRİ(HENDESE)
( ... VE Aksiyomatik olarak kurulan ilk ilim. )
( Mantık bilmeyenin ilmine itibar edilmez; geometri/matematik bilmeyen fetvâ veremez. )
( Kavramlarla uğraşır. VE/<> Niceliklerle uğraşır. )
- MANTIK ile/ve/<>/< HAYAL GÜCÜ
( A[/B/C/...Y/Z] noktasından, B[C/D.../Y/Z] noktalarına [belki/bazen/biraz] götürür. İLE/VE/<>/< Her yere götürür. )
( Çeperdeki 360 dereceden, birine/birkaçına götürür. İLE/VE/< 360 dereceyle, eşit aralıkta bulunan merkez(in)e götürür. )
- MANTIK ile/ve "HESAP ETMEK"
- MANTIK ile/ve/||/<> İNDİRGEME
- MANTIK ile/ve/<> MAKSAT
- MANTIK ile/ve/değil/||/<>/< MANTIKSAL ZORUNLULUK
- MANTIK ve MATEMATİK ve METAFİZİK
- MANTIK ile/ve/||/<> NİTELEME/YÜKLEMLER MANTIĞI
- MANTIK ile/değil OLASILIK
- MANTIK ile/ve/||/<> ORGANON
- MANTIK ile/ve/||/<> OUROBORİK MANTIK
- MANTIK ve PERSPEKTİF
- MANTIK ve USÛL
- MANTIK ile/||/<> USUL
( Miyar el-İlm, mantık ve metodoloji )
( Gazali tarafından 1094 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1058-1111) (Ülke: İran) (Önemli katkıları: İhya-u Ulumi Din, felsefe eleştirisi, mantık) )
- MANTIK ile/değil/yerine UYGULAMA
- MANTIK ile/ve VARLIK
( LOGIC vs./and ONTOLOGY )
- MANTIK ile/ve/||/<>/> "YANILSAMA MANTIĞI"
- MANTIK ile/ve YÖNTEM
( ... İLE/VE Gelecekte olacak bir şeyi yakalamak. )
( ... İLE/VE Modern bilimlerin mantığı. )
( Yöntemi bilen bilgiyi elde eder. )
- MANTIK ile/ve/değil/yerine YÖNTEM
- MANTIKÇA DÜŞÜNMEK ile/ve/<> VARLIKÇA DÜŞÜNMEK
- [ne yazık ki]
MANTIK DIŞI/LIK ile/değil "DUYGUSAL/LIK"
- MANTIKÎ MÂKULÂT ile/ve FELSEFÎ MÂKULÂT
( Dışarıda/hariçte tahakkuku yoktur. İLE/VE Nitelenmesi/ittisafı dışta/hariçte, bildirimleri/uruzu zihindedir. )
- MANTIKÎ/MANTIKSAL değil/yerine/= ESTEMLİ
- MANTIKİYAT ile/ve/> TABİİYAT ile/ve/> RİYÂZİYAT ile/ve/> İLÂHİYAT
- MANTIKLI DÜŞÜNMEK ile/ve MANTIK BİLMEK
- MANTIKLI ile ANLAMSIZ DEĞİL
- MANTIKLI ile MANTIKSAL
( Mantığa uygun, usa/akla uygun. | Mantığa uygun davranan. İLE Mantıkla ilgili olan. )
- MANTIKLI ile/ve/değil/yerine/||/<> YERİNDE/İSABETLİ
- MANTIKSAL OLAN ile/ve ONTOLOJİK OLAN ile/ve EPİSTEMOLOJİK OLAN
- MANTIKSAL ÖNCELİK ile/ve VAROLUŞSAL ÖNCELİK
- MANTIK/SAL ile/ve/<> KAVRAM/SAL
( LOGIC/AL vs./and/<> CONCEPT/UAL )
- MANTIKTA:
TASAVVUR ile/ve MEVZÛ ile/ve MAKSAT
- MANYETİK ETKİLEŞİM ile/ve/<> ZAYIF ETKİLEŞİM
- MANYETİK HAPSETME ile/||/<> İNERTİAL HAPSETME
( Manyetik B alanıyla tokamak, inertial lazerle sıkıştırma. )
( Formül: Tokamak İLE ICF )
- MANYETİK PUSULA (ÇİN) ile/||/<> MANYETİK PUSULA (AVRUPA)
( Çinliler pusulayi MÖ 206-220 yıllarında buldu İLE Avrupalılar 12. yüzyılda kullanmaya başladı. )
( Han Hanedanlığı Bilginleri tarafından -100 yılında keşfedildi/formüle edildi. )
- MANYETİK[Fr. < Yun.] =/<>/< MANYETİT[Fr. < Yun.] =/<>/< MIHLADIZ/MIKNATIS[Yun.]
( Mıknatısla ilgili., kendinde mıknatıs özellikleri bulunan. =/<>/< Mıknatıs özelliği olan doğal demir oksidi. [Fe3O4] =/<>/< Demiri ve daha başka bazı metalleri çeken demir oksit. | Demiri çekme özelliği taşıyan ya da sonradan bu özelliği kazanan her türlü madde. )
- MANYETİZMA değil/yerine/= KAPGIBİLİM | KAPGILAMA/KAPGILIK
- MANYETİZMA ile MEKANİZMA
- MANYETO[Fr. < Yun.] ile/ve/<> MANYETOMETRE[Fr.]
( Sürekli bir mıknatısın manyetik alanıyla indüklenen elektrik üreteci. İLE/VE/<> Manyetik momentleri ve manyetik alanların momentlerini ölçmeye, karşılaştırmaya yarayan aygıt. )
- MA'RÂ[Ar.] ile MA'REF[Ar.]
( Gövdenin, çoğu zaman çıplak yeri/yerleri. İLE Yüzün, sürekli açık görünen yeri/yerleri. )
- MARCEL CAMUS ile ALBERT CAMUS
( [21 Nisan] 1912 - [13 Ocak] 1982 ile 1913 - 1960 )
- MARCUS KURAMSİ ile/||/<> TRANSİTİON STATE
( Marcus elektron transfer, TS genel kimyasal reaksiyon. )
( Formül: λ reorganizasyon )
- MARDİN ÇÖREĞİ ile/ve/<> PAYLAŞIM
- MA'REC[Ar. çoğ. MAÂRİC] ile MAHREC[Ar. < HURÛC | çoğ. MAHÂR] / ÇIKAK[Ar.]
( Çıkacak yer, merdiven. İLE Dışarı çıkılacak kapı. | Ağızdan harflerin çıktığı yer. Çıkak, boğumlama yeri.[Fr. POINT D'ARTICULATION] | İlmiyye rütbesinden, İstanbul tarîk-i mevleviyetlerinin ilk pâyesi. | [mat.] Payda. )
( ... avec POINT D'ARTICULATION )
- MARIE CURIE ile/ve/||/<> PIERRE CURIE
- MÂRİFET:
İÇTENLİK ile/ve/||/<> NEZÂKET ile/ve/||/<> ZARÂFET
- MÂRİFET ile/ve/||/<>/>/< İLTİFAT
( Mârifet, iltifata tâbidir; müşterisiz meta, zâyidir. )
- MÂRİFET ile/ve/<>/> MAHÂRET
( Uygulanan, kullanılan bilgi. İLE/VE/<>/> Beceri. )
- MÂRİFET ile/ve/||/<> ZARÂFET
( Bilgi ve uygulamanın, uygun/isabetli zaman ve zeminde buluşmasıyla açığa çıkar. İLE/VE/||/<> İçtenlik ve inceliğin buluşmasıyla açığa çıkar. )
- MARIN MERSENNE ve/||/<> THOMAS HOBBES ve/||/<> PIERRE GASSENDI
( 1588 - 1648 ile 1588 - 1679 ile 1592 - 1655 )
- MARJİNAL FAYDA değil/yerine/= SONBİRİM YARARI
- MARK-HOUWİNK ile/||/<> EİNSTEİN VİSKOZİTE
( M-H [η] = KM^a, Einstein küre η/η₀ = 1 + 2.5φ. )
( Formül: Polimer İLE parçacık )
( Albert Einstein tarafından 1905 yılında keşfedildi/formüle edildi. )
- MARKA YÖNETİMİ ile/ve/||/<> MARKA İLETİŞİMİNİ YÖNETMEK
- MARKOV İLE MARTİNGALE İLE LEVY ile/||/<> STOKASTİK SÜREÇLER
( Rastgele süreç türleri. )
( Formül: E[X_t|F_s] = X_s (martingale) )
( Andrey Markov tarafından 1906 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1856-1922) (Ülke: Rusya) (Alan: Matematik) (Önemli katkıları: Markov zincirleri, stokastik süreçler) )
- MARKOV ZİNCİRİ ile/||/<> RASTGELE YÜRÜYÜŞ
( Markov özelliği gelecek sadece şimdiye bağlı, rastgele yürüyüş bağımsız adımlar )
( Formül: P(X_{n+1}|X_n) İLE S_n = Σ_{i=1}^n Xi )
( Andrey Markov tarafından 1906 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1856-1922) (Ülke: Rusya) (Alan: Matematik) (Önemli katkıları: Markov zincirleri, stokastik süreçler) )
- MARKOVNİKOV İLE ANTİ-MARKOVNİKOV İLE ZAİTSEV ile/||/<> ORGANİK KURALLAR
( Organik reaksiyonlarda ürün dağılımını belirleyen kurallar. )
( Formül: Major ürün = daha kararlı )
( Vladimir Markovnikov tarafından 1869 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1856-1922) (Ülke: Rusya) (Alan: Matematik) (Önemli katkıları: Markov zincirleri, stokastik süreçler) )
- MARKOVNİKOV İLE ZAİTSEV İLE HOFMANN ile/||/<> ORGANİK KİMYA KURALLARI
( Reaksiyon yön tahmin kuralları. )
( Formül: Major product prediction )
( Vladimir Markovnikov tarafından 1869 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1856-1922) (Ülke: Rusya) (Alan: Matematik) (Önemli katkıları: Markov zincirleri, stokastik süreçler) )
- MARKOVNİKOV KURALI ile/||/<> ANTİ-MARKOVNİKOV
( Markovnikov H zengin karbona, anti-Markovnikov peroksit ile ters. )
( Formül: HBr İLE HBr/ROOR )
( Vladimir Markovnikov tarafından 1869 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1856-1922) (Ülke: Rusya) (Alan: Matematik) (Önemli katkıları: Markov zincirleri, stokastik süreçler) )
- MARKOVNİKOV ile/||/<> ANTİ-MARKOVNİKOV
( Markovnikov H çok H'liye İLE anti-Markovnikov tersinedir )
( Formül: HBr İLE HBr/peroksit )
( Vladimir Markovnikov tarafından 1869 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1856-1922) (Ülke: Rusya) (Alan: Matematik) (Önemli katkıları: Markov zincirleri, stokastik süreçler) )
- MARS'TA:
SU BUZU ile/ve/<> KARBONDİOKSİT BUZU
- MARSUPYALİA ile/||/<> PLASENTALİA
( Marsupyalia erken doğum torba İLE plasentalia tam gelişim. )
( Formül: Pouch İLE full development )
- MARTAVAL (OKUMAK) ile/ve/değil/yerine MASAL (ANLATMAK)
- MARTİNGALE ile/||/<> MARKOV PROCESS
( Martingale E[X_n+1|F_n]=X_n, Markov gelecek şimdiye bağlı. )
( Formül: Fair game İLE memoryless )
- MARX ve FREUD
( Toplumsallık üzerine. VE Birey üzerine. )
( )
- MASÂHİF[Ar. çoğ. MUSHAF] ile MASÂİF[Ar. çoğ. MASÎF]
( Mushaflar. İLE Yazlıklar, yazın oturulacak yerler, sayfiyeler. )
- MASAJ[Fr.] ile/değil/yerine/||/<> OVMAK
( ... ile/değil/yerine/||/<> DELK )
- MASAL[Ar. < MESEL] ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/> MAVAL[Ar. < MEVVÂL]
( Genellikle toplumun oluşturduğu, düşe dayanan, sözlü gelenekte yaşayan, çoğunlukla insan, hayvan ile "cadı, cin, dev, peri" vb. başından geçen olağanüstü olayları anlatan edebî tür. | Boşuna söylenmiş söz. İLE/VE/DEĞİL/NE YAZIK Kİ/||/<>/> Yalan, uydurma söz. )
- MASAL ile TANDIRNÂME
( ... İLE Tandır başında oturulurken söylenen ya da okunan masal. | Bilgisiz kişilerin inandığı saçma düşünceler ve bu düşüncelerin yazıldığı sanılan kitap. )
- MASALLAR:
ÇOCUKKEN ile/değil/yerine BÜYÜYÜNCE
( Uyuyana kadar. İLE/DEĞİL/YERİNE Uyanana kadar. )
- MASALLAR:
ÇOCUKLARA ile/ve/||/<> YETİŞKİNLERE
( Uyutmak için. İLE/VE/||/<> Uyandırmak için. )
- MASAL/SI değil/yerine/= DÜŞÇE/MSİ
- MASERASYON ile ...
( Su içinde kalma sonucu, suda kalan örgenin aldığı durum. | Katı nesneyi su içinde bırakarak, eriyecek parçalarını ayırma. )
- MAŞERÎ[Ar.] değil/yerine/= ORTAK US/AKIL
( Topluluğun olan, ortaklaşa. )
( Hiçkimse, birlikte olduğumuz kadar akıllı değildir/olamaz. )
- MASKARALIK ile/değil/yerine/>< REKÂBET
- MASLAHAT[< SULH] >< MEFSEDET[< FESÂD]
( İş, emir, husus, madde, keyfiyet. | Önemli iş. | Barış, dirlik, düzen. >< Bozgunculuk, fesatlık, münâfıklık. )
- MASLAHAT ve/||/<>/> SANAT
- MASS CYTOMETRY ile/||/<> TRADİTİONAL CYTOMETRY
( Mass cytometry metal etiketler kullanırken İLE traditional cytometry floresan etiketler kullanır )
( Formül: CyTOF teknolojisi )
- MASTER değil/yerine/= UNGAN
- MASTÜRBASYON ile/ve SEVGİLİ/EŞ ÜZERİNDE MASTÜRBASYON
( Eşeysellik, zihinde başlayan ve yaşanılan bir süreç olduğundan, sevişmek de eş üzerinde/n ve/ya da eşle birlikte yapılan bir mastürbasyon olarak değerlendirilebilmektedir. )
- MA'SÛM[Ar. < İSMET] ile MASÛN[Ar. < SAVN]
( Suçsuz, kabahatsiz. | Küçük çocuk. İLE Saklanmış. | Korunmuş, korunan, sıyânet olunmuş. | Sâlim, sağlam. )
( INNOCENT vs. PROTECTED )
- MASUMİYET ile/ve/||/<> İLK DURUM
- MASUMLAR APARTMANI ile/ve/değil/||/<>/< MADALYONUN İÇİ (KİTABI)
- MASÛNİYET-İ ŞAHSİYE ile MASÛNİYET-İ TEŞRÎİYE
( Kişi dokunulmazlığı. İLE Yasama dokunulmazlığı. [Milletvekili dokunulmazlığı değil!] [Milletvekillerinin dokunulmazlıklarının sadece meclisteki sözleri üzerine sınırlandırılmasını bekliyoruz en kısa sürede!] )
( MASÛNİYET: Eminlik, sağlamlık, mahfuzluk. | Korunma. | Dokunulmazlık. )
- MÂT[Fars.] ile MAT[Fr.] ile MAT[İng.] ile MAT.
( Oyunlarda, taraflardan birinin yenilgisi. İLE Parlak olmayan, donuk. İLE Keçe, hasır. Üzerinde yatmaya/yer hareketleri yapmaya yarayan sağlam ve yumuşaklaştırıcı nesne. İLE Matematiğin kısaltması. )
- MAT ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ŞİŞME YATAK
- MATAFYON[İt.] değil/yerine/= DELİK
( Yelkenlere ve tentelere açılan delik. )
- MATBAADA:
ÇİN ile/ve/||/<>/> UYGURLAR ile/ve/||/<>/> MOĞOLLAR
( ... İLE/VE/||/<>/> ... İLE/VE/||/<>/> Altınorda üzerinden, Batı'ya doğru. )
- MATBUÂT ile/ve/> MAHSUSÂT ile/ve/> MAKULÂT ile/ve/> MENKULÂT
- MATEMATİĞİN:
TEMELDELİĞİ ve/||/<> ARAÇSALLIĞI
- MATEMATİK[Fr.]/RİYAZİYE[Ar.] ile/ve/< GEOMETRİ[Fr. < Yun. GEO: Yer. | METRON: Ölçü.]
( Sayın İhsan Fazlıoğlu'nun yazılarını okumak için burayı tıklayınız... )
( )
( )
- MATEMATİK YÜCE ile/ve/||/<> DAĞ YÜCE
( Dağ. İLE/VE/||/<> Kasırga. )
- MATEMATİK(/ÖLÇÜ) BİLMEMEK ile/ve/değil/ya da/||/<>/< DAYAK YEMEMİŞ OLMAK
- MATEMATİK ile FİZİK
( MATHEMATICS vs. PHYSICS )
- MATEMATİK ile BAYEZYEN MATEMATİK
( )
- MATEMATİK ve/=/||/<>/: BİLGELİK
( "Matematiğin Aydınlık Dünyası" (- Sinan Sertöz - TÜBİTAK) adlı kitabı özellikle okumanızı salık veririz. )
- MATEMATİK ile/ve BİLİM
( Mutlakı dikkate alarak kurguda bulunur. İLE/VE Tekil ve tikel olanı dikkate alır. )
( Olanaklı zorunlu bağlantılar. İLE/VE ... )
( Matematik, modern bilimin metafiziğidir. )
( EL-ULUM'UN İNTİZAİYYE ile/ve ... )
( A'MÂL-İ ERBAA[Ar.]: Dört işlem. [Toplama, çıkarma, çarpma, bölme] )
( EIDOKSOS )
( MATHEMATICS vs./and SCIENCE )
- MATEMATİK ile/ve DENEY
( MATHEMATICS vs./and EXPERIMENT/TEST )
- MATEMATİK ve/<> FİZİK ve/<> ASTRONOMİ
- MATEMATİK ile/ve GEOMETRİ ile/ve ASTRONOMİ ile/ve MÛSİKÎ
( RİYÂZÎ İLİMLER )
- MATEMATİK ile KURAMSAL/TEORİK FİZİK
- MATEMATİK ile/ve/||/<> MATEMATİK
( Tanımlar/ilkeler ve doğaya dair bilgimize hizmet eden. İLE/VE/||/<> Varlık hakkında/dair konuşma olanağına sahip "ikinci felsefe". )
( Nesin Matematik Köyü Youtube Kanalı )
( )
( )
( )
( MATHEMATICS vs./and/||/<> MATHEMATICS )
- MATEMATİK ile/değil MATHEMATA
- MATEMATİK ve METAFİZİK
( MATHEMATICS and METAPHYSICS )
- MATEMATİK ile MİSTİSİZM
( MATHEMATICS vs. MYSTICISM )
- MATEMATİK ile/ve/||/<>/> MÜHENDİSLİK ile/ve/||/<>/> TOPLUMSAL/SOSYAL BİLİMLER
( Çocuk bilimi. İLE/VE/||/<>/> Genç bilimi. İLE/VE/||/<>/> Yetişkin bilimleri. )
- MATEMATİK ile/ve/||/<> SİMGESELLİK ile/ve/||/<> DİL
( MATEMATİK: Simgeselliğe dayalı, evrensel dil. )
- MATEMATİK ve VARLIKBİLİM
( Matematiğin Güzelliği...[tam ekran izleyiniz!] )
( MATHEMATICS and ONTOLOGY )
- MATEMATİK ile/ve/||/<> VORTEKS MATEMATİĞİ
- MATEMATİK/BİLİM EŞİKLERİ
(
)
( "Dünyayı Değiştiren Kadın Matematikçiler"i görmek ve okumak için burayı tıklayınız... )
- MATEMATİKSEL CİSİM ile FİZİK CİSİM
- MATEMATİKSEL DOĞRULUK ile MANTIKSAL TUTARLILIK
- MATEMATİKSEL NESNELER ile/ve İDEALAR
( Çoktur. İLE/VE Tektir. )
- MATEMATİKSEL YAKLAŞIM ile FİZİKSEL YAKLAŞIM
- MATEMATİK/SEL/LİK:
DEĞERLİ ile/ve/fakat/||/<>/> YETERLİ DEĞİL
- MATERYAL KÜLTÜR ile/||/<> MADDİ OLMAYAN KÜLTÜR
( Materyal kültür fiziksel eserler İLE maddi olmayan kültür inanç ve değerlerdir. Materyal kültür arkeolojide korunur İLE maddi olmayan kültür kaybolur. Arkeologlar materyal kültürden İLE maddi olmayan kültürü çıkarsamaya çalışır. )
- MATHEMATA(BİLGELİK):
GEOMETRİ ile/ve/||/<> ARİTMOS
- MATHEMATA ile/ve/||/<> MATHESIS UNIVERSALIS
( Evrende, içkin olan düzeni öğrenme ve öğretme. VE/||/<> Evrenin tümel dili. )
- MATHEMATİCAL BİOLOGY ile/||/<> COMPUTATİONAL BİOLOGY
( Mathematical biology biyolojik süreçlerin matematik modellemesini yaparken İLE computational biology biyolojik verinin bilgisayar analizini yapar )
( Formül: Population dynamics )
- MATHEMATİCAL CHEMİSTRY ile/||/<> COMPUTATİONAL CHEMİSTRY
( Mathematical chemistry kimyasal süreçlerin matematik kuramıni geliştirirken İLE computational chemistry kimyasal sistemlerin sayısal simülasyonunu yapar )
( Formül: Molecular graph theory )
- MATHEMATİCAL ECONOMİCS ile/||/<> COMPUTATİONAL ECONOMİCS
( Mathematical economics ekonomik kuramların matematik formülasyonunu yaparken İLE computational economics ekonomik modellerin sayısal çözümünü yapar )
( Formül: Utility maximization )
- MATHEMATİCAL LOGİC ile/||/<> PHİLOSOPHİCAL LOGİC
( Mathematical logic mantıksal çıkarımların matematik formalizmini yaparken İLE philosophical logic mantığın felsefi temellerini inceler )
( Formül: First-order logic )
- MATHEMATİCAL MODELİNG ile/||/<> STATİSTİCAL MODELİNG
( Mathematical modeling deterministik matematik denklemlerle sistem modellerken İLE statistical modeling stochastic süreçlerle veri modeller )
( Formül: ODE systems )
- MATHEMATİCAL PHYSİCS ile/||/<> THEORETİCAL PHYSİCS
( Mathematical physics fizik problemlerinin rigorous matematik çözümünü yaparken İLE theoretical physics fiziksel kavramların kuramk gelişimini yapar )
( Formül: Field equations )
- MATHEMATICS vs. MYSTICISM
- MATHESIS UNIVERSALIS = MATHESIS:BİLME, BİLİM[Yun.] - UNIVERSALIS:EVRENSEL[Lat.]
- MATRİS İLE DETERMİNANT İLE ÖZDEĞER İLE ÖZVEKTÖR ile/||/<> LİNEER CEBİR
( Matris kuramı kavramları. )
( Formül: det(A-λI) = 0 )
- MATRİS MEKANİĞİNDE P X Q = ile/||/<> P X Q != Q X P
( )
( Arthur Cayley tarafından 1858 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1821-1895) (Ülke: İngiltere) (Alan: matematik) )
- MATRİS MEKANİĞİNDE:
p x q =
ile/ve/||/<>
p x q != q x p
ile/ve/||/<>
pq - qp = h/i
- MATRİX EXPONENTİAL ile/||/<> MATRİX LOGARİTHM
( Exponential e^A Taylor seri, logarithm log(A) ters. )
( Formül: exp series İLE inverse operation )
- MATRİX FACTORİZATİON ile/||/<> MATRİX DECOMPOSİTİON
( Factorization A=BC çarpım, decomposition A yapı ayrıştırma. )
( Formül: Product İLE structural breakdown )
- MATRİX NORM ile/||/<> VECTOR NORM
( Matrix norm ||A|| operatör İLE vector norm ||x|| büyüklük. )
( Formül: Operator İLE magnitude )
- MATRUŞKA[Rusça] ile/ve/||/<> SOĞAN
( Tahtadan yapılmış iç içe bebeklerden oluşan süs eşyası. İLE/VE/||/<> ... )
- MATÛF[Ar. < ATF] değil/yerine/= YÖNELTİLMİŞ
( Bir yöne eğilmiş. | Yöneltilmiş. )
- MÂÛN[Ar.] ile MAÛN[Ar.] ile MAUN[Amerika yerlilerinin dilinden]
( Malın zekâtı. | Yararlanılacak şey. | Eve gerekli olan şeyler. İLE Yardım, imdat. İLE Tespihgillerden, Hindistan ve Honduras'ta yetişen, büyük bir orman ağacı. | Bu ağacın, parlak kırmızımtırak renkte, sert ve iyi cilâlanan kerestesi. | Bu keresteden yapılan eşya. )
( ... cum ... cum SWIETENIA MAHAGONI )
- MÂVERÂ[Ar.] değil/yerine/= ÖTE
( Ard, geri, bir şeyin ötesinde, arkasında bulunan. | Türk müziğinin eski bir mürekkep makamı.[Biri, devr-i kebir, öteki, fahte usûlünde, iki tane müellifi belirli olmayan peşrev ile bir tane, yine müellifi bilinmeyen saz semaisi, bu makama örnektir.] )
- MÂVERÂÜNNEHR:
SEYHUN/SİRİDERYA ile/ve/||/<> CEYHUN/AMUDERYA
- SU KULLANIM/AYAK İZİNDE:
MAVİ ile/ve/||/<>/> YEŞİL ile/ve/||/<>/> GRİ
( Bir ürünü üretmek için gereksinim duyulan yüzey ve yeraltı tatlı su kaynakları ölçüsü/oranı. İLE/VE/||/<>/> Bir ürünü üretmek için kullanılan toplam yağmur suyu ölçüsü/oranı. İLE/VE/||/<>/> Kirlilik yükünün ortadan kaldırılması ya da azaltılması için kullanılan tatlı su oranı. )
- MAVİMTIRAK değil/yerine/= GÖKÇEMSİ/GÖKÇEMTIRAK/GÖKÇÜL/GÖKŞİN
- MAVRA ile PALAVRA[İSP. < PALABRA]
- MAXİMUM LİKELİHOOD ile/||/<> BAYESİAN ESTİMATİON
( ML parametreyi maksimize, Bayesian posterior kullan. )
( Formül: Likelihood maximization İLE posterior )
- MAXİMUM MODULUS ile/||/<> MİNİMUM MODULUS
( Maximum |f| sınırda, minimum |f| sıfır hariç sınırda. )
( Formül: Boundary maximum İLE boundary minimum )
- MAXWELL DAĞILIMI ile/||/<> BOLTZMANN DAĞILIMI
( Maxwell hız dağılımı, Boltzmann enerji dağılımıdır. )
( Formül: f(v) ∝ v²e^(-mv²/2kT) )
( James Clerk Maxwell tarafından 1865 yılında keşfedildi/formüle edildi. )
- MAXWELL EŞİTLİKLERİNDE:
GAUSS YASASI ile/ve/||/<> GAUSS'UN MANYETİK YASASI ile/ve/||/<> FARADAY'IN TÜMEVARIM YASASI ile/ve/||/<> AMPER'İN DEVRE YASASININ DOĞRULAMASI
(
)
( E [elektrik alanı] ve B [manyetik alan] )
- MAXWELL-BOLTZMANN DAĞILIMI ile/||/<> FERMİ-DİRAC DAĞILIMI
( Maxwell-Boltzmann klasik parçacıklar, Fermi-Dirac fermiyonlar için )
( Formül: f_MB ∝ e^(-E/kT) İLE f_FD = 1/(e^((E-μ)/kT) + 1) )
( James Clerk Maxwell tarafından 1865 yılında keşfedildi/formüle edildi. )
- MAXWELL-BOLTZMANN İLE FERMİ-DİRAC İLE BOSE-EİNSTEİN ile/||/<> KUANTUM İSTATİSTİKLERİ
( Parçacık dağılım fonksiyonları. )
( Formül: f = 1/(e^(E-μ)/kT ± 1) )
( Albert Einstein tarafından 1905 yılında keşfedildi/formüle edildi. )
- MAXWELL-BOLTZMANN ile/||/<> FERMİ-DİRAC
( M-B klasik parçacıklar, F-D fermiyonlar Pauli. )
( Formül: Ayırt edilebilir İLE değil )
( James Clerk Maxwell tarafından 1865 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1844-1906) (Ülke: Avusturya) (Alan: Fizik) (Önemli katkıları: İstatistiksel mekanik, entropi) )
- MAYA[Hintçe]/İLÜZYON[İng. < ILLUSION]/DOXA[Yun.] değil/yerine/= YANILSAMA
- MAYA ile/ve/<> ANADOLU MAYASI
( ... yapar/yaptırır. İLE/VE/<> İnsan yapar. )
- MAYA ile AŞI
- MAYA ile/ve/||/<> AŞI
- MAYA[Fars.] ile MAYA ile MAYA[Sans.]
( Bazı besinlerin yapımında, mayalanmayı sağlamak için kullanılan madde. | Yaradılış, öznitelik. | Damızlık, dişil hayvan. | Dişil deve. | İçerdikleri enzimlerin, katalizör niteliği etkisiyle şekerleri, karbondioksit ve alkole dönüştüren bir gözeli bitki organizmaları. İLE Bir tür halk türküsü. İLE Yanılsamalar (ilüzyon/illusion) dünyası. Algılarımız, gerçekliği, bütünlüğü içinde yansıtmadığında, zihinlerimizde, eksik ve çarpıtılmış algılarımızdan kaynaklanan birer "yanılsamalar dünyası" oluşuyor. Algı kapıları, algı filtreleri temizlendiği takdirde her şey insana gerçek durumuyla, "ne ise o olarak" görünür. Evrenin gerçek böylesiliğini görmemizi engelleyen, bize evreni renk renk, türlü biçimli çokluk, çeşitlilik olarak gösteren büyülü gözlük, renkli peçe. )
- MAYA >< MAYABOZAN
( ... >< Bir mayanın etkisine karşı koyan, protein yapısında madde. )
- MAYALAMA ile/<> ESKİ HAMUR(PATE FERMANTE) ile/<> BİGA ile/<> SPONÇ ile/<> POOLISH
- MAYALANDIRMA(") ile/ve/<> (")ÇOĞALTMA(")
- MÂYE ile ...
( MAYA, ASIL VE GEREKLİ MADDE | ASIL, ESAS | PARA, MAL | İKTİDAR, GÜÇ | BİLGİ | DİŞİ DEVE )
- MAYİ[Ar.] değil/yerine/= SIVI
- MAYMONİDES - DELÂLETÜL HAİRİN
- MAYMUN İŞTAHLI/LIK ile/değil/yerine ÇOK YÖNLÜ/LÜK
- MAYMUN ile (")ŞEBEK(")
( ... İLE Afrika'nın dağlık bölgelerinde, sürüler durumunda yaşayan, uzun ya da kısa kuyruklu türleri olan maymunlar. | Çirkin ve arsız kişi. | Maskara. )
- [Fr. < Yun.] MAYOZ (BÖLÜNME) ile MİTOZ/KARYOKİNEZ (BÖLÜNME)
( ... İLE Çokgözeli canlılarda, gözenin, belirli evrelerden geçerek çoğalması. )
(
ile
)
(
)
(
)
- MAZÂRR[Ar. < MAZARRAT < ZARAR] ile MAZHAR[Ar. < ZUHÛR | çoğ. MAZÂHİR]["MASHAR/MASAR" değil!]
( Zararlar, ziyanlar. İLE Bir şeyin, göründüğü/çıktığı yer. | Nâil olma, onurlanma/şereflenme. | Bazı tekkelerde, oturarak uyunurken, dayanılan kısa değnek. | Bir çeşit tef. )
- MAZERET ile/ve/değil AÇIKLAMA
- MAZERET değil/yerine/>< EYLEM
( İstemiyorsak. DEĞİL/YERİNE/>< Gerçekten istiyorsak. )
- MAZERET-İ SAHİHA[Ar.] değil/yerine/= GEÇERLİ NEDENLİK
- MAZHARİYET ile ...
( ELDE ETME, NÂİL OLMA )
- MAZMAZA ile/ve İSTİNŞÂK
( Ağıza alınan su ile ağzı çalkalamak. İLE/VE Burna çekilen su ile burnu temizlemek. )
- MAZMÛN[Ar. < ZIMN] ile MAZNÛN[Ar. ZANN]
( Derinlerdeki anlam, kavram. | Ödenmesi gereken şey. | Nükteli, sanatlı, ince söz. İLE Bir suç dolayısıyla sorguya çekilen, sanık. )
- MCMURRY İLE PİNACOL İLE ACYLOİN ile/||/<> KARBONİL COUPLİNG REAKSİYONLARI
( C-C bağ oluşturma yöntemleri. )
( Formül: 2 R₂C=O → R₂C=CR₂ )
- MD İLE MC İLE DFT İLE QMC ile/||/<> HESAPLAMALI YÖNTEMLER
( Bilgisayarlı simülasyon teknikleri. )
( Formül: F = ma → r(t+Δt) )
- MD İLE MONTE CARLO İLE QM/MM ile/||/<> MOLEKÜLER SİMÜLASYON
( Biyomoleküler dinamik simülasyon. )
( Formül: F = ma = -∇V )
- MD SİMÜLASYON ile/||/<> MONTE CARLO
( MD deterministik Newton, MC stokastik örnekleme. )
( Formül: Trajektori İLE ensemble )
( Isaac Newton tarafından 1687 yılında keşfedildi/formüle edildi. )
- MEAD ile MEÂDİB[Ar. < ME'DEBE]
( Dönüp gidilecek yer, âhiret, amaç, ulaşılacak yer. İLE Ziyâfetler. )
- MEAN VALUE THEOREM ile/||/<> INTERMEDİATE VALUE
( MVT ortalama eğim, IVT ara değer varlığı. )
( Formül: Average slope İLE intermediate existence )
- MEBDE[Ar.] ile MEAD[Ar.]
( Başlangıç, ilke, ilk unsur, ilmin bir bölümü. | Bir sâlik'in, Allah'ın gerçeğine erişmek için hareket ettiği başlangıç noktası. İLE Dönüp gidilecek yer, âhiret, amaç, ulaşılacak yer. )
- MEBHÛS[Ar.] ile MEBHÛS[Ar. < BAHS] ile MEB'ÛS[Ar. çoğ. MEB'ÛSÂN]
( Sözü geçmiş, bahs olunmuş. İLE Solugan, tık soluk kişi/hayvan. İLE Gönderilmiş, ba's olunmuş. | Peygamber olarak gönderilmiş. | Halk tarafından seçilerek, mecliste yer alan kişi, milletvekili. )
- MEBLÂĞ ile/ve/değil/yerine/>< MEVLÂ
( Küçük. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>< Büyük. )
- MECÂL[Ar.] ile TÂKAT[Ar. < TÂK]
( Güç, kuvet. | Fırsat, olanak. İLE Güç, dinçlik. | İktidar. )
- MECAZ ile/ve YALAN
( İBNİ ARÂBÎ )
- MECÂZEN[Ar.] ile/ve/||/<> MEÂLEN[Ar.]
- MECÂZEN[Ar.] ile MECÂZÎ[Ar.]
( Mecaz yoluyla, mecaz olarak. İLE Mecâza özgü, mecazla ilgili olan. )
- MECÂZEN[Ar.] ile MECÂZÎ[Ar.] ile MECÂZLI[Ar.]
( Mecaz yoluyla, mecaz olarak. İLE Mecazla ilgili, mecaz niteliğinde olan. İLE Gerçek anlamından saptırılarak benzetmeli olarak kullanılmış sözcük. )
- MECÂZÎ AŞK ile/ve/> HAKİKÎ AŞK
- MECBÛL[Ar. < CİBİLLET] ile MECBÛR[Ar. < CEBR]
( Yaratılmış. | Yaratılışında, bir durum/hal ve sıfat bulunan. [Ar. "Yaradılışı iri olan"] İLE Zorlanmış, zor görmüş, zorla bir işe girişmiş, icbâr edilmiş. | Hatırı, gönlü alınmış. | Bağlı, düşkün. )
- MECBUR ile MEMUR
- MECBUR ile/ve/değil/||/<> MÜKELLEF
- MECBÛREN[Ar.] ile MECBÛRÎ[Ar.]
( Kendi isteğinin dışında, zorla. İLE Kaçınılmaz, zorunlu. )
- MECBURİYET ile/ve/değil/yerine/||/<>/< MEMNUNİYET
- MECBÛR(İYET) değil/yerine/= YÜKÜMLÜ/LÜK, ZORUNLU/LUK
- MECCÂNEN ile MECCÂNÎ
( Ücretsiz, parasız, bedava. İLE Parasız, bedava. | Bedavacı. )
- MECHANOCHEMİSTRY ile/||/<> SOLUTİON CHEMİSTRY
( Mechanochemistry mekanik kuvvet enerjisiyle reaksiyon gerçekleştirirken İLE solution chemistry çözücü ortamında reaksiyon yapar )
( Formül: Ball milling )
- MECHÛL[Ar. < CEHL] değil/yerine/= BİLİNMEYEN[BELİRSİZ değil!]
itibarı ile 21.828 başlık/FaRk ile birlikte,
21.828 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(53/89)
(1996'dan beri)