S ve Ş ile başlayan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 44.967 başlık/FaRk ile birlikte,
44.967 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(56/181)
- İKTİDAR:
"EYLEMSEL" değil/yerine/></< HUKUKÎ
- EYLEMSİZ DÜŞÜNME/DÜŞÜNCE ile/değil/yerine EYLEMLİ DÜŞÜNME/DÜŞÜNCE
( El duası olmadan, dil duası olmaz. )
( Yaparak başarırsınız, tartışıp çekişerek değil. )
( Kalbi değiştiren eylemdir. )
( Herşey yapıldığında zihin sessiz kalır. )
( Sağlam bir anlayışa sahip bir kişi, eylemden sakınmaz. )
( İnandığınızı yapın ve yaptığınıza inanın. Başka her şey enerji ve zaman savurganlığıdır. )
( Evinizin eşiğini temizlemeden, komşunuzun damındaki kardan şikâyet etmeyiniz. )
( [not] THOUGHT/TO THINK WITHOUT ACTION vs./but THOUGHT/TO THINK IN ACTION
THOUGHT/TO THINK IN ACTION instead of THOUGHT/TO THINK WITHOUT ACTION
By doing you succeed, not by arguing.
A change of heart is action.
When all is done, the mind remains quiet. )
- EYLEMSİZ HAREKET ile/ve/||/<> KÜTLE ÇEKİMİ ALTINDAKİ NESNENİN HAREKETİ
- EYLEMSİZ "ÖNGÖRÜ" ile/ve/<> ÖNGÖRÜSÜZ "EYLEM"
( Hayal görmek. İLE/VE/<> Karabasan görmek. )
- EYLENCE değil EĞLENCE
- EYMEK değil EĞMEK
- EYR KONDİŞIN/AIR CONDITION değil/yerine/= ISI DENGELER
- EYRİ değil EĞRİ
- EYTİŞİM/DİYALEKTİK ile/ve/||/<>/> ÇOKLU EYTİŞİM
- EYTİŞİM/DİYALEKTİK ile/ve DEVİM/DİNAMİK
( DIALECTIC vs./and DYNAMIC )
- EYTİŞİM(DİYALEKTİK) ve/||/<> GÖRELİLİK ve/||/<> HOLOGRAFİK EVREN ve/||/<> SİBERNETİK ve/||/<> KUVANTUM
- EYTİŞİM ile/ve KAVRAMSAL EYTİŞİM
- EYTİŞİM/DİYALEKTİK ile/ve/değil/yerine ile/ve/değil/yerine ÇOKLU EYTİŞİM / POLİ-DİYALEKTİK
- EYTİŞİM(DİYALEKTİK) ile SÜREÇ(VETÎRE)
( DIALECTIC vs. PROCESS )
- EYTİŞİM ve/||/<> YÖNTEMSEL KUŞKU
- EYTİŞİM/DİYALEKTİK:
DOĞAL ile/ve/||/<> TARİHSEL
- EYTİŞİM/DİYALEKTİK ile SAFSATACILIK/YANILTMACILIK/SOFİSTİKA
( Karşıt görüşlerin çatışması yoluyla gerçeğe ulaşma yöntemi. İLE İkna etmek amacıyla kanıtların retorik ve mantık hileleriyle kullanılması. )
- EYTİŞİM/DİYALEKTİK ile/ve/||/<> TARİH
- EYÜP ODABAŞI SPORCULAR PARKI :
( Yenimahalle meydanında ve eski vapur iskelesinin önündeki alanda yapılan bir parktır. Sarıyer S. K. nün eski milli futbolcusu ve Yöneticisi; Yenimahalle spor Kulübünün kurucularından ve başkanlarından Eyüp Odabaşı'nın adı verilen bir parktır. 650,00 m²'lik bir alan üzerindedir. 160 m²'lik yeşil alanı ve 90 m²'lik çocuk oyun alanı bulunmaktadır. )
- EYÜP PAŞA YALISI :
( Yeniköy vapur iskelesinin hemen yanında ve İstinye tarafındaki yalıdır. İlk sahibi Eyüp Paşa (Ermeni)'dır. Hacı Parsık İhmalyan tarafından satın alınmış olup, uzun yıllar restaurant olarak kullanılmıştır. Halen kaderine terk edilmiş durumdadır. )
- EYVAH" ile/değil/yerine EYVALLAH
( Temel, yerde bir muz kabuğu görmüş...
- "Eyvah! Yine düşeceğim." demiş. )
- EYVALLAH ile/ve ESTAĞFİRULLAH
- EYVAN ile/||/<> EYVAN BİÇİMİ TÜRBE
( Üç tarafı ve üstü kapalı, bir tarafı tüm genişliği ile bir avluya ya da başka bir mekâna açılan yapı birimi. İLE/||/<> Gövde bölümü eyvan biçiminde olan bir bölüm Anadolu mezar anıtı. )
- [ne yazık ki]
EZÂ[Ar.] ve/||/<> CEFÂ (ÇEK(TİR)MEK)[Ar.]
( İncinme, incitme, can yakma. İLE/VE/||/<> Büyük sıkıntı, eziyet. )
- EZÂ ile/ve/||/<> CEZÂ
- EZ'AF[Ar. < ZAÎF] ile EZ'ÂF[Ar. < ZI'F]
( Daha/pek zayıf, dermansız, kuvvetsiz. İLE Bir şeyi, iki katı yapan fazlalıklar, katlar. )
- EZBER BOZMAK ile/ve/||/<>/>/< FARKLI/YENİ BİR BAKIŞ AÇISI
- EZBER BOZMAK ile KULAĞINA KAR SUYU KAÇIRMAK
- EZBER ile/ve/değil ALIŞKANLIK
( EZBER hem de ALIŞKANLIK )
- EZBER değil/yerine/= BELLEME
- EZBER ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< BİLGİ
- EZBER ile !EZBERCİLİK
- EZ-BER[Fars.] ile EZ-DİL[Fars.]
( Zihinde tutma, unutmamaya çalışma. [EZ: -den. | BER: Göğüs. EZ-BER: Göğüsten.(Kalpten/kalbe anlamına!)]["ezberden" değildir/yanlıştır!] İLE Gönülden. )
- EZBER ve/||/<> İTİRAZ
- EZBER ile/ve/||/<> TAKLİT
- EZBERCİ/LİK ile/değil/yerine HAZIRCI/LIK
- [ne yazık ki]
EZBERE YAŞAMAK ve/||/<>/> KÖTÜLÜK
- EZEJERE" değil EKZAJERE
- EZEL[Ar.] ile EZELL[Ar. < ZELÎL]
( Başlangıcı olmayan geçmiş zaman, öncesizlik. İLE Daha/pek/çok aşağılık kişi. )
- EZELDE ve/||/<>/> GÜZELDE
( Nokta. VE/||/<>/> Saklı. )
- EZELİ REKABET[Ar.] değil/yerine/= ESKİLİ ÇEKİŞKİ
- EZELİ değil/yerine/= BİTİMSİZ
- EZGİ/NAĞME[Ar.]/MELODİ[Fr. < MÉLODIE] ile ARA NAĞME
( Güzel, uyumlu ses. | Birinin yalandan ve nazlanarak söylediği söz. İLE Şarkı, türkü, köçekçe vb. küçük güfteli bestelerde, güftenin iki kıtası arasına ya da başına, sonuna da gelebilen, sözsüz çalınan parça. | Sık sık söylenilen söz ya da açılan sorun. )
- EZHÂR[Ar. < ZAHR] ile EZHÂR[Ar. < ZEHRE/ZEHERE]
( Arkalar, sırtlar. | Yüzler, satıhlar. İLE Çiçekler. )
- EZHEL[Ar.] ile EZHER[Ar.]
( Pek dalgın ve unutkan. Gaflette çok bulunan. İLE Pek beyaz, güzel ve parlak. )
- EZİCİ "GÖRÜŞ/KANAAT" ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ORANTILI/ORANTISIZ "GÜÇ"
- EZİK BÜZÜK -ile
- EZİK ile/değil ALÇAKGÖNÜLLÜ
- EZİK ile/değil UTANGAÇ/SİNGİN
- EZİLE BÜZÜLE (İSTEMEK, SÖYLEMEK, SORMAK)
- [ne yazık ki]
EZİLENLER ile/ve/||/<> BASKILANANLAR
- EZİNÇ ile EZİNTİ
( Korku ya da heyecan nedeniyle duyulan, şiddetli acı ya da sıkıntı. İLE Açlık etkisiyle midede duyulan tedirginlik, acıkma duyusu. )
- [ne yazık ki]
!EZİYET ile/<> !İŞKENCE[Fars. < ŞİKENCE]
- EZİYET(CEVR) ile/ve/değil/||/<>/>/< ISTIRAP
( Fiziksel. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/>/< Zihinsel/düşünsel. )
- EZİYET değil RAHMET
- EZİYET ile/değil/yerine ZAHMET
- EZKÂR[< ZİK[İ]R]:
ZİKİRLER | ANMALAR, ANIMSAMALAR, SÖYLEMELER -<
- EZKİYÂ'[Ar. < ZEKÎ] ile EZKİYÂ[Ar. < ZEKÎ]
( Lekesizler, hâlisler, erdemliler. İLE Keskin fikirliler, anlayışlılar. )
- EZMEK ile/ve/<> KÜÇÜK DÜŞÜRMEK
- EZOTERİK RİTÜEL ile/ve/<> DİNSEL RİTÜEL
( İçselliği geliştirici. İLE/VE/<> Dışsallaştırıcı. )
- EZOTERİK ile/değil/yerine BÂTINÎ
- EZOTERİK ile EKZOTERİK
( Ezoterik: 1.İçsel/Lâtif olan; 2. Üyelerine açık, halka kapalı. İLE Ekzoterik: Dışsal/Kesif olan, herkese açık olan. )
( Yeraltı suları. İLE Yerüstü suları. )
- EZRA'[Ar.] ile EZRÂ'[Ar.]
( Pek düzgün/fasih. Sözü düzgün kişi. İLE Beyaz kulaklı siyah at. )
- EZZA değil ECZA
- ƏRİK[Azr.] = KAYISI[Tr.]
- f./ft.[Lat. < FIAT] değil/yerine/= YAP, YAPINIZ
- F. NIETZSCHE ve/||/<> S. FREUD ve/||/<> K. MARX
- f SAYISI(BAĞIL AÇIKLIK/DURDURMA SAYISI) ile F(APPLETON) TABAKASI
( Merceğin, odak uzaklığının etkin çarpına oranıyla elde edilen, ışınlama[exposure] süresiyle ters orantılı olan ve odak oranı bulunan bir karakteristiği. İLE İyonosferin, yeryüzünden yaklaşık olarak 150 - 1000 km. yükseklikler arasındaki, serbest elektronların en yüksek derişimde bulunduğu en yüksek tabakası. )
- f = d/dt (-----> mv)
- F[Ar.] ve FÂ'[Ar.]
( Osmanlı abecesinin 23. harfidir. Ebced hesabında 80 sayısının karşılığıdır. İLE Atıf harfi olan. )
- F = GM, M2 / r²
- F = m a
- F = ma
( Maxwell Denklemi )
- F ve/||/<> S ve/||/<> T ve/||/<> K ve/||/<> Ç ve/||/<> Ş ve/||/<> H ve/||/<> P
[FISTIKÇI ŞAHAP]
( Bu harfler, ayrık de'lerin kullanımı dışında, ancak, buradaki öteki harflerle kullanılır.
Levent'te | Erdinç'te | Sınıfta | Geçitte, Geçişte | Sancak'ta | Sehpada | Edip'te | Sevinçte, Sevinç'te | Elektrikçi )
- FAAL FİİL ve AYNEL FİİL ve LÂ'MEL FİİL
( SAĞDAN SOLA!: Birinci/baştaki harf. VE İkinci/ortadaki harf. VE Üçüncü/sondaki harf. )
( VEZİN - MEVZUN )
- FABRİKA değil/yerine/= ÜRETİMLİK
- FAC-/FACİ- ile/||/<> FASCİ- ile/||/<> PROSOP-/PROSOPO-
( Yüz. İLE/||/<> Bant. İLE/||/<> Yüz. )
- FAÇA ile/değil PAÇA
- FACEBOOK ile X/TWITTER ile YOUTUBE ile LINKEDIN ile INSTAGRAM ile PINTEREST ile BLOG ile FOUR SQUARE
( Kurabiye yemeyi seviyorum. İLE Kurabiye yiyorum. İLE Bakın nasıl da yiyorum kurabiyeyi. İLE Nasıl kurabiye canavarı oldum? İLE Buyurun, kurabiye yerkenki fotoğrafım. İLE Kurabiye tarifimi de paylaşayım. İLE Kurabiye yapma/yeme anılarım. İLE Şurada, kurabiye yiyorum. )
( I like eating cookie. VS. I'm eating cookie. VS. This is how I eat my cookie. VS. My skills include eating cookie. VS. Here's a photo of the cookie I eat. VS. Here's my recipe for the cookie. WITH Here's my cookie eating experience. VS. This is where I am eating the cookie. )
- FÂCİ'[Ar. çoğ. FEVÂCİ] ile FÂCİR/E[Ar. < FÜCÛR | çoğ. FECERE/FÜCCÂR]
( Kişiyi dertli eden, keder veren, acıklı. İLE Kötü huylu. | Ayyaş, sefih. | Rezil, habîs, şerîr, şakî. | Yalancı. | Bayanlara düşkün bay, baylara düşkün bayan. )
- -FACIENT ile/||/<> -FICATION ile/||/<> -FEROUS ile/||/<> FUNCT- ile/||/<> -GEN/-GENE ile/||/<> -GENESIS ile/||/<> HEREDO- ile/||/<> -PRAXIA/-PRAXIS ile/||/<> -PLASIA/-PLASIS/-PLASY ile/||/<> -PLAST/-PLASTIC/-PLASTY/-PLASY ile/||/<> -PARA/-PAROUS ile/||/<> -POIESIS/-POIETIC ile/||/<> NE-/NEO- ile/||/<> -OSIS/SIS- ile/||/<> SEPT-/SEPTI-/SEPTO- ile/||/<> ECH-
( Yapmak, oluşturmak. İLE/||/<> Yapmak, neden olmak. İLE/||/<> Oluşturmak, sağlamak, yapmak. İLE/||/<> Yapma, hizmet, işlev. İLE/||/<> Oluşturulan, yayılan, yönlendirilen, oluşturan, yönlendiren, meydana getiren, babası olmak. İLE/||/<> Herhangi bir şeyin oluşumu, kaynağı. İLE/||/<> Genetiksel. İLE/||/<> Etki, yapma, tedavi uygulamaları. İLE/||/<> Gelişme ile ilgili, oluşum. İLE/||/<> Oluşturan, oluşma, oluşturma olayı, meydana getirme, gelişme, büyüme, canlı ilkel göze. İLE/||/<> Yapma, oluşturma, ortaya çıkarma, doğurma. İLE/||/<> Oluşum ya da yapımla ilgili. İLE/||/<> Yeni, son, yeni gelişen bölüm, anormal yeni oluşum. İLE/||/<> Bir durum, olay, koşul, fizyolojik artım, oluşum. İLE/||/<> Bölme, bölüm/septum ile ilgili, yedi. İLE/||/<> Sahip olmak, birleşmek. )
- FÂCİR ile FÂCİRE
( Kadınlara düşkün eril kişi. İLE Baylara düşkün, çapkın dişil kişi. )
- FÂCİRE ile NEMFOMANİK
( HÜYÂM-İ RAHM[Ar.], NYMPHOMANIA[İng.], NYMPHOMANIE[Fr.] )
- FACYO RESTAURANT :
( Tarabya, Kireçburnu arasında Araba Yolu Caddesi üzerindedir. Uzun yıllar bilhassa Musevi vatandaşların çok yoğun ilgi gösterdikleri ünlü bir balık restaurantı iken el değiştirerek Urcan Restaurant oldu, bilahare yeniden el değiştirdi. )
- FAGOSİT ile FAGOSİTE ETMEK ile FAGOSİTE OLMAK ile FAGOSİTOZ
( Yutar göze. İLE Yutmak. İLE Yutulmak. İLE Göze yutarlığı. )
- FAGOT ile/ve FAGOTTO
- FÂHİŞ ile İHTİKÂR
- FAHİŞ[Ar.] değil/>< NARH[Fars.]
( Ölçüyü aşan, aşırı, çok fazla. | Ahlâka ve törelere uygun olmayan. DEĞİL/>< Tüketiciyi korumak amacıyla, özellikle zorunlu gereksinme maddeleri için devletçe saptanan fiyat. )
- FAHİŞE ile GEYŞA
- [ne yazık ki]
!FAHİŞ/FUHUŞ ile/ve/||/<> !MURABAHA/TEFECİLİK
( Ölçüyü aşan, aşırı, çok fazla. | Ahlâka ve törelere uygun olmayan. İLE/VE/||/<> Bir malı, çok fazla kârla satma. | Yasanın izin verdiği sınırdan aşkın faiz alma. )
- FAHRENHEIT ile/ve/<> CELSIUS
( 1708 ile 1742 )
- FAHRETTİN ASLAN OKUL YANI PARKI :
( 884,00 m² bir alanı kapsar. 600,00 m²'lik yeşil alanı, 99,00 m²'lik çocuk oyun alanı bulunmaktadır. )
- FAHR-İ ÂLEM -ile
( Âlemlerin övüncü, kumandanı. )
- FAHRî değil/yerine/= ONURSAL
- FAHRÎ[Ar.] değil/yerine/= SAYGIL
- FAHŞÂ'(FAHŞ/FÂHİŞ/FUHUŞ)[Ar.] ile FAHS[Ar.]
( Akıl ve mantığın kabul edemeyeceği söz ve iş. | Meşrû olmayan şehvâni haller, fuhuş, zinâ. | Verilen zekâttaki tamahkârlık. İLE Bir şeyin iç yüzünü araştırma/arama. )
- FAİK BEY VE BEKİR BEY (SİMETRİK) YALILARI :
( Yeniköy'de Köybaşı caddesinde 1890/95 tarihleri arasında inşâ edilmiştir. Yalı Sara Sultan tarafından ikiz kızları için yaptırılmıştır. Zamanla yalı el değiştirmiştir. İlk el değiştirmede simetrik yalılardan birini Faik Kurtoğlu diğerini Bekir Sıtkı Oyal aldığından bu kişilerin ilk isimle yalı ismi olarak anılmaktadır. Ahşap olup önemli tarihi eserlerdendir. )
- FAİK BEY/PAKİZE HANIM YALISI :
( Yeniköy Köybaşı Caddesi üzerindeki 267 kapı No.lu Ahşap tarihi eser yalıdır. "Kabuli Paşa" yalısı olarak da bilinen yalı yıkılmış ve yerine bu yalı 1906 yılında İtalyan mimar Raimondo D‘arenca tarafından inşâ edildi. Yalı Gümüşhane Mutasarrıfı Faik Bey Yalısı olarak bilinmektedir. Yalıya "Simetrik Yalı", "İkiz Yalı" ve "Pakize Hanım Yalısı" da denilmektedir. Yalı 1984'te büyük onarım gördü. 16.955 m²'lik büyük koruluk alanın içinde ve deniz kenarındadır. )
- FÂİL TANRI ile ÂMİL TANRI
- FAİL ile ÂMİL
- FÂİL ile FÂİL
( İŞLEYEN, YAPAN, EDEN ile ETKİLİ/TE'SİRLİ )
- FAİL ve KÂBİL
- FAİLİ MEÇHUL değil/yerine/= EDİMCİSİ BELİRSİZ/EDİMCİSİ BİLİNMEYEN
- FAİL-İ MUHTAR ile MÛCİB Bİ'Z ZÂT
- FAITH[İng.] ile/değil FATİH
- [ne yazık ki]:
FAİZ ve/||/<>/>/< BİLGİSİZLİK
- FÂİZ ve/||/<>/> FÂHİŞ[çoğ. FUHUŞ]
- FÂİZ/FÂİZE[Ar. < FEVZ] ile FÂİZ[Ar. < FEVZ, çoğ. FEVÂİZ]
( İsteğine ulaşan, bir başarı kazanan, fevz bulan. İLE Ödünç verilen paraya karşı alınan kâr. | Bolluk, çokluk, taşkınlık. | Taşan, feyezan eden. )
- FAİZ ile HİZMET
( INTEREST vs. SERVICE )
- FAİZ ile/ve MÜREKKEP FAİZ
- FAİZ ile/değil RİBÂ
( ... İLE/DEĞİL Tefecilikle alınan fahiş faiz. )
- FAİZ/NEMA[Ar.] değil/yerine/= GETİRİ/ÜREM
- [ne yazık ki]:
FAİZ ile/değil/yerine/>< ÜRETİM(EKİN/KÜLTÜR)
- Fakat "ıııııı"sız KONUŞ!!!
- FAKAT[Ar.] ile FAKD[Ar.] ile FAKÎD[Ar.]
( Yalnız, ancak, lâkin, ama, şu da var ki. İLE Yokluk, bulunmama. İLE Nadir bulunan.[nesne] )
- FAKİH ile İLMİHAL BİLEN/HOCA
- FAKİH ile MÜCTEHİD
- FAKÎR[< FAKR][çoğ. FUKARÂ] -ile
( DERVİŞ, ALÇAKGÖNÜLLÜ, DÜNYALIĞI AZ OLAN, YOKSUL, PARASIZ | ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK GÖSTEREREK "BEN" ANLAMINA GELEN )
- FAKİR-FUKARA (YA DESTEK OLMAK)
- FAKİR OLUP DA SABRETMEK ile/ve/<> ZENGİN OLUP DA ŞÜKRETMEK
( İkisi de "pek kolay değil" diye "görülse/zannedilse" de asıl olan, her koşulda ve özellikle de uclarda ve uçurumlarda, yani maddî fakirlik ve zenginlikte, sabır göstermek ve şükrü edâ etmektir. )
- FAKİR ile/ve/||/<> BÂKİR
- FAKİR ile/ve/değil/yerine KANAATKÂR
- FAKİR[Ar.]/ÇIGAY[dvnlgttrk] değil/yerine/= YOKSUL
- [Ar., Fars.] FAKÎR-ÂNE[Ar.] ile FAKÎR-HÂNE[Ar.]
( Fakire yakışacak biçimde/sûrette. | Fakircesine. | Nezâket olarak "ben" zamirinin karşılığı. İLE [alçakgönüllülükle] Söz söyleyenin evi. )
- FAKİRİN CANI değil/yerine "ZENGİNİN" MALI
- FAKİRİN SABRI ile ZENGİNİN SABRI
( Gaflette olduğu halde, zevkte/neşede olmadığı halde, tüm olumsuz koşullara karşın istikâmet üzere devam etmek. İLE Çok yalnız olduğu, çok ikram ettiği halde bile taşkınlık yapmayarak istikâmet üzere devam etmek. )
- FAKİR/LİK ile MİSKİN/LİK
( Çalışmasına karşın yoksul/luk. İLE Çalış(a)madığı için yoksul/luk. )
- FAKİR/LİK ile/değil PARASIZ/LIK
- FAKR ile FAHR
( Yokluk, yoksunluk. İLE Övünç. )
( SORU ve YANIT ( [40'LAR MECLİSİ] KİM O? ve 1. MUHAMMED en RESULLULLAH 2. ABDULLAH oğlu MUHAMMED 3. el-FAKR ün FAHRİ: Yokluğum, övüncümdür. [ Allah'ın hakkı 3'tür sözü, bu deneyimden çıkmıştır.] )
- FAKTÖR[İng.] değil/yerine/= ETKEN/ETMEN
- FALAKA ile FALAKA
( Ömer Seyfettin'in, öykü kitabı. İLE Ahmet Rasim'in, anı kitabı. )
- FALAN"["FELAN" değil!] ile "YANİ"
- FALANCA ..., FİLANCA ...
- FALANKS/PHALANX[İng.] değil/yerine/= PARMAK KEMİĞİ
- FALİH RIFKI ATAY PİKNİK YERİ :
( Belgrad Ormanı içinde olup Neşet Suyuna bir kilometre uzaklıktadır. Her türlü sosyal ihtiyacı karşılayabilecek kapasitede bir piknik yeridir. Piknik alanı içinde mükemmel içme suyu bulunuyor. Av sahası da piknik yerine yakındır, ayrıca olta balıkçılığı için gelenler hemen yanındaki Kömürcü Bentten yararlanabilir. )
- FALİYET değil FAALİYET
- FAMİLYA ile FAMİLYAL
( Aile. İLE Ailesel. )
- FAMİLYA = FASÎLE = FAMILLE
- FAMILYAL/FAMILIAL[İng.] değil/yerine/= AİLEVİ
- FAN ile FANATİK
( Hayran, pervane. İLE Bağnaz. )
- FANATİK değil/yerine/= BAĞNAZ/TUTKUN
- FANATİZM[İng. FANATICISM | Fr. < FANATISME] değil/yerine/= BAĞNAZLIK
- FANEROZOİK ZAMANDA:
PALEOZOİK ile/ve/||/<>/> MEZOZOİK ile/ve/||/<>/> SENOZOİK
( [dönemler][milyon yıl önce] Kambriyen[570 - 505] | Ordovisiyen[505 - 438] | Siluryen[438 - 408] | Devonyen[408 - 360] | Karbonifer[360 - 286] | Permiyen[286 - 245] İLE/VE/||/<>/> Trias[245 - 208] | Jura[208 - 144] | Kretase[144 - 66] İLE/VE/||/<>/> Üçüncü Zaman[66 - 2] | Dördüncü Zaman[2 - ...] )
- FÂNÎ:
YOK değil GEÇİCİ
- FÂNÎ ile/ve/<> BÂKÎ
( İlâhî değilse. İLE/VE/<> İlâhî ise. )
( [Esmâ'da] Yoksa. İLE/VE/<> Varsa. )
- FÂNİ[Ar.] ile FANİ[Yun.]
( Ölümlü, gelip geçici, kalımsız. İLE İnsan gözünün algıladığı ışık şiddeti. )
- FÂNİ ile/ve/||/<> FUNNY
- FÂNİ[Ar.] değil/yerine/= ÖLÜMLÜ/GELİP GEÇİCİ/KALIMSIZ
- FANTASY vs. IMAGINATION
- FANTEZİ YAPMAK ile/değil/yerine FANTEZİ/LER ÜRETMEK/YARATMAK
- FAR ile/ve/||/<>/> FARK
( HEADLIGHT/DIFFERENCE vs./and/||/<>/> DIFFERENCE )
- FARADAY KAFESİ ile/||/<> MANYETİK KALKAN (İKİLİ KARŞILAŞTIRMA)
( Faraday elektrik, manyetik kalkan manyetik alan engeller )
( Formül: E=0 içerde İLE B yönlendirilir )
( Michael Faraday tarafından 1831 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1791-1867) (Ülke: İngiltere) (Alan: Fizik, Kimya) (Önemli katkıları: Elektromanyetik indüksiyon, elektroliz) )
- FARAZÎ ile AFÂKÎ
- FARAZÎ ile/ve/değil/||/<>/< NAZARÎ
- FARBA/FARBALA[Fr.] değil/yerine FIRFIR
- FARE, FİL, ASLAN, KEDİ, KURT ile/ve ÖTEKİ HAYVANLAR
( Kurt, haseti simgeler. )
- FARE ile AMERİKAN FARESİ
- FARE ile ANADOLU FARESİ
- FARE ile/ve BANDİKUT FARESİ
- FARE ile/ve BEYAZ ÇÖL FARESİ
- FARE ile BÜYÜK KAFALI KÖSTEBEK FARESİ
- FARE ile ÇEKİRGE FARESİ
- FARE ile CÜCE FARE
- FARE ile/ve EV FARESİ
( ... cum/et MUS MUSCULUS )
- FARE ile FİLFARESİ
( ... İLE Burun bölümü hortum gibi uzun olan, uzun kuyruklu, kanguru gibi sıçrayabilen bir fare. )
( ... İLE Afrika'da yaşarlar. )
(
)
( ... cum MACROSCELIDES PROBOSCIDEUS )
- FARE ile FINDIK FARESİ
( ... cum MUSCARDINUS AVELLANARIUS )
- FARE ile GELENİ/TARLA FARESİ
( FE'RA ile CÜREZ, YERBÛ'[çoğ. YERÂBÎ'] )
( ... cum MICROTUS ARVALIS )
- FARE ile GÜMÜŞ, PİRİNÇ FARESİ
- FARE ile/ve HUŞFARESİ
- FARE ile KIR FARESİ/SİVRİ FARE/SOREKS
( ... İLE Uzun burunlu, hortum gibi burnu olan bir fare. Bir numaralı ölüm makinası. Her dakika bir canlı yemek zorundadır. )
( MOUSE vs. SHREW )
- FARE ile ÇIPLAK, KÖR FARE
( ... İLE Kansere en dirençli/dayanıklı hayvan. )
( ... cum SPALAX TYPHLUS )
- FARE ile/ve KUŞFARESİ
- FARE ile LAĞIM FARESİ
- FARE ile MEEKAP/FİRAVUN FARESİ
( ... İLE Afrika'da, özellikle Mısır'da yaygın, kedi büyüklüğünde bir hayvan. )
( ... ile NİMS )
( MOUSE vs. PHARAOH MOUSE )
( ... cum HERPESTES ICHNEUMON )
- FARE ile MİSK FARESİ/KALEMİS
- FARE ile/ve ORMANFARESİ
- FARE ile/ve PAMUKFARESİ
- FARE ile SIÇAN
( Fareler, tüm kıtalarda yaşar. [5200 metreye kadar] )
( Gebelik süreleri 22-24 gündür. [Doğumdan 24 saat sonra gebeliğe uygun duruma gelir.][Yılda 60 kadar yavru doğurabilmektelerdir.] İLE ... )
( [Sans.] MUSH[< MUSHKA: Küçük fare. | Haya/testis. > MUSK (Misk geyiğinin erbezi benzeri salgı bezinden) > MUSCLE(< derinin altında fare/sperm gibi hareket etmekten)]: Fare. | Çalmak. [Fare için 40 ayrı sözcük kullanılır.] )
(
ile ... )
( FER'/FE'RA, FÂR ile FE'RU )
( FAR/MÛŞ, BİBR ile ...
MÛŞEK: Fare yavrusu. )
( MOUSE vs. RAT )
( MUS MUSCULUS [< Sans. MUSH] cum RATTUS NORVEGICUS )
( MYS ile ... )
- FARE ile SİVRİFARE
( ... İLE Kurt, fare gibi hayvanları yiyen ve bu bakımdan, tarıma yararlı sayılan, küçük bir memeli. )
( ... cum SOREX ARANEUS )
- FARE ile YABAN FARESİ
( [Fars.]
MÛŞEK: Fare yavrusu.
MÛŞ-İ DESTÎ / MÛŞ-İ DESTÎ-İ SAHRÂ: Tarla faresi, köstebek.
MÛŞ-İ DÜ-PÂ[Fars.]: Kuzey Afrika'da yaşayan ve uzun iki arka ayağı üstünde sıçrayan bir kır faresi.
MÛŞ-İ HURMÂ[Fars.]: Hurma sıçanı.[kediden biraz daha küçüktür]
MÛŞ-İ KÛR[Fars.]: Körsıçan, köstebek.
MÛŞ-İ PERENDE[Fars.]: Yarasa. | Sincap. | Avustralya'da bulunan, keseli bir hayvan.
MÛŞ-İ SULTÂNİYE[Fars.]: Sincaba benzeyen, küçük bir fare.
MÛŞ-GÎR[Fars.]: Sıçan tutan çaylak kuş.
MÛŞ-HÂR[Fars.]: Sıçan yiyen çaylak kuş. )
( FE'RA ile ZEBÂBE )
( MÛŞ ile ... )
- FARE ile YELELİ FARE
- FARENJİT/ANJİN[Fr.] ile/ve/<> LARENJİT[Fr.]
( Yutak yangısı. Boğaz mukozasının şişmesi, boğak. İLE/VE/<> Gırtlaktaki aşırı ve süreğen yangı. )
( HUNNAK ile/ve/<> ... )
- FARENKS/FARİNKS ile FARİNGEAL
( Boğaz, yutak. İLE Boğaz [ile ilgili], yutak [ile ilgili]. )
- FÂRİG[< FERAĞ] ile VAZGEÇMİŞ, ÇEKİLMİŞ | RAHAT
( VAZGEÇMİŞ, ÇEKİLMİŞ | RAHAT )
- FARK ET! ve/||/<> HAK ET!
- FARK ETMEK ile/ve/<> DOĞRULAMAK
- FARK ETMEK ile/ve/||/<>/> FARK GETİRMEK
- FARK[Ar. çoğ. FURÛK] ile FÂRIK/A[Ar. < FARK] ile FÂRİG[Ar. < FERÂĞ]
( Ayrılık, başkalık, iki ya da daha çok şey arasındaki ayrılık. | Ayırma, ayırlma, seçilme. İLE Fark eden, ayıran. İLE Vazgeçmiş, çekilmiş. | Rahat, âsûde. | Boş, boş kalmış, işini bitirmiş, işsiz. | Bir mülkün, tasarruf, sahip olma, kullanma hakkını başkasına terk eden. )
- FARK ÖNCESİNDEKİ CEM ile/değil/yerine FARK SONRASINDAKİ CEM
( Zevktelerdir. İLE/DEĞİL/YERİNE Ancak, zahmette olanlar/olabilenler içindir. )
- FARK:
"ÜSTÜNLÜK"/"OLUMSUZLUK"/"YIKICI"
değil
AYRIM/ARTI/EK/ÖZELLİK/YAPICI
- FARK YARATMA ÇABASI yerine BÜTÜNÜ GÖRMEYE ÇALIŞMAK
( TRYING TO SEE ENTIRE instead of TO STRIVE "TO CREATE DIFFERENCE" )
- FARK ile AYKIRILIK(PARADOKS)
( "Ben, her zaman yalan söylerim." [Epimenides] )
( DIFFERENCE vs. PARADOX )
- FARK ile/ve/||/<> AYRIM
- FARK ile ÇELİŞKİ
( DIFFERENCE vs. DISCREPANCY )
- FARK ile/ve/<> CEM/TEVHİD
( Süreli. İLE/VE Süresiz. )
( Denize girip çıkar gibi sürekli denizde kal(a)madan kıyıda/farkta yaşarsın. [Yüzmeyi de bilmek gerek.] )
- FARK ile/ve DEĞER
( DIFFERENCE vs./and VALUE )
- FARK ile/ve DERİNLİK
( DIFFERENCE vs./and DEEPNESS )
- FARK ile/ve/=/||/<> DİKKAT
( DIFFERENCE vs./and/=/||/<> ATTENTION )
- FARK ile İKİLİK
( DIFFERENCE vs. DICHOTOMY/DUALITY )
- FARK ile İNCE ÇİZGİ
- FARK ile KÂR
( DIFFERENCE vs. PROFIT )
- FARK ile/ve/||/<> MÜBÎN[Ar. BEYN/BEYÂN]
( ... İLE/VE/||/<> İyiyi, kötüyü [hayr'ı, şer'i] ayıran/ayırabilen. | Açık, apaçık, belirli. )
- FARK ile/ve/değil/yerine/en azından ORTAK NOKTA
( [not] DIFFERENCE vs./and/but COMMON POINT
COMMON POINT instead of DIFFERENCE )
- FARKETMEK ile/ve/<> FARK'I FARKETMEK
( AWARENESS vs./and/<> TO NOTICE OF THE DIFFERENCE )
- FARK-I EVVEL ile FARK-I SÂNÎ
- FARKINDA OLMAMAK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< UMURUNDA OLMAMAK
- FARKINDALIK ve/||/<>/< ÂN'A ODAKLANMA
- FARKINDALIK BİLİNÇ
( AWARENESS
CONSIOUSNESS )
- FARKINDALIK ile/ve/< BİLMEMEK
( Farkındalığın ilk koşulu, bilmemektir. )
- FARKINDALIK ile/ve/<> DAYANIŞMA
( AWARE/NESS vs./and/<> SOLIDARITY )
- FARKINDALIK ve/||/<>/>/< DENEYİMLEME
- FARKINDALIK ile/ve/||/<> DUYARLILIK
- FARKINDALIK ve/||/<> DUYGULARIN TANIMLANMASI
- FARKINDALIK ile/ve/<> İÇ GERİLİM
- FARKINDALIK ile/ve/||/<> MESAFELİ FARKINDALIK
( AWARENESS vs. DETACHED MINDFULNESS )
- FARKINDALIK ile/ve/||/<>/> OLGUNLAŞMA
- FARKINDALIK ile/ve/||/<>/> PLANLANMIŞ FARKINDALIK
- FARKINDALIK ile/ve/<> SEVGİ
( Farkındalık dinamiktir, sevgi ise varoluştur. )
( Farkındalık, eylem halindeki sevgidir. )
( AWARENESS vs./and/<> LOVE
Awareness is dynamic, love is being.
Awareness is love in action. )
- FARKINDALIK ile/ve/<> SORUNSALLIK
- FARKINDALIK ve/||/<> TUTUM ve/||/<> ÖZGÜNLÜK
( AWARENESS and/||/<> ATTITUDE and/||/<> AUTHENTICITY )
- FARKINDALIK ve/<> ÜMİT
( Paylaş! VE/<> Aşıla! )
( Yeni yılda da, sağlıklı ve mutlu AN'lar yaşamak üzere, Farkındalık'larımızı paylaşıyor ve birbirimize, -en azından gülümseyerek :)- Ümit aşılamaya devam ediyoruz... :) )
- FARKINDALIK ile/ve/<> YOĞUNLAŞMA
( AWARENESS vs./and/<> TO BECOME DENSE )
- [ne yazık ki]
FARKINDA OLMAMA ile/ve/<> KABUL ETMEME
- FaRkLaR KILAVUZU'NDA ÖNCELİKLER:
YARARLI ve/> ÖNCELİKLİ ve/> İNCELİKLİ
- FaRkLaR (Kılavuzu/"Sözlüğü") ile/ve/<> FARKINDALIK
( DiFfeReNCeS GUIDE/"DICTIONARY" vs./and/<> AWARENESS )
- FARK/LAR:
NESNEDE ile/ve/değil/||/<> GÖZLEMDE/KEŞİFTE
- FARKLAR ile/ve/değil/> FARKLILIK
( Farkın olumlu ya da olumsuz bir yönde olması/değerlendirilmesi gerekmeden sadece fark olarak! )
( TEFÂVÜT[< FEVT]: İki şeyin birbirinden farklı olması. | İki şey arasındaki fark.
BÎ-TEFÂVÜT/BİLÂ-TEFÂVÜT: Farksız. )
( [not] DIFFERENCES vs./and/but/> DIFFERENCE )
- FARKLILIKLAR ile FARKLAR
( DIFFERENCENESSES" vs. DIFFERENCES )
- FARKLAR ile/ve/||/<>/> HAKLAR
- FARKLI AÇILARDAN ve/||/<> BÜTÜNCÜL BAKMAK
- FARKLI BAKIŞ/BAKMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÇOK YÖNLÜ BAKIŞ/BAKMAK
- FARKLI BİR BAKIŞ AÇISI ile/ve/değil/||/<> FARKLI BİR TANIM
- FARKLI DÜŞÜNMEK" ile/ve "GENİŞ DÜŞÜNMEK"
- FARKLI OLMAK(/OLMAYA ÇALIŞMAK) ile/ve/değil/yerine ADAM OLMAK(/OLMAYA ÇALIŞMAK)
- FARKLI OLMAK(/OLMAYA ÇALIŞMAK) ile/ve/değil/yerine FARK YARATMAK(/YARATMAYA ÇALIŞMAK)
- FARKLI ile/ve ÖZEL
( DIFFERENT vs./and SPECIAL )
- FARKLILAŞMA ve/||/<> ANLAMIN OLUŞMASI
- FARKLILIK ile AYRICALIK
( DIFFERENCY vs. PRIVILEGE )
- FARKLILIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BİRLİK
( Dilde, anlatımda/aktarımda, parçalarda. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Gerçeklikte/hakikatte. )
- FARK/LI/LIK ile/ve/||/<> ÇEŞİT/Lİ/LİK
- FARKLI/LIK ile/ve/||/<> ETKİLİ/LİK
- FARKLILIK ile/ve/<> FARKINDALIK
( Farklılık, sadece, farklı olmak isteğinden çıkmaz. Ancak, yaşam biçiminde (de) olursa farklılıktır. )
( DIFFERENCY vs./and/<> AWARENESS )
- FARK/LI/LIK ile NİTELİK FARKI/FARKLILIĞI
( DIFFERENT/DIFFERENCY vs. DIFFERENCE/Y OF QUALITY )
- FARKLILIK ile/ve/<> SÜREKLİLİK
- FARKLILIKLAR VE ÇİRKİNLİKLER ile/yerine FARKLILIKLAR VE GÜZELLİKLER
- FARKLILIKLAR değil FARKLAR
(
| Kavram | Açıklama | Örnek Kullanım |
|---|---|---|
| Farklılık |
- Bir durum ya da nesnenin genel olarak farklı olma durmunu tanımlar. - Soyut bir kavramdır ve tekil olarak kullanılır/kullanılmalıdır. |
- "İki kültür arasındaki farklılık, oldukça dikkat çekiciydi." - "Tasarımlardaki farklılık, genel estetik anlayışından kaynaklanıyor." |
| Farklar |
- Belirli iki ya da daha fazla nesne arasındaki somut ya da açık ayrımları tanımlar. - Nesne ya da tek tek gözlemlenebilen durumlar için yeğlenir. |
- "Bu iki öneri arasındaki farklar oldukça belirgindir." - "Renkler arasındaki farklar, hemen göze çarpıyor." |
| "Farklılıklar" |
- En son/üst düşün(dür)me/soyutlama "-lık" ekinden sonra "-lar" çoğul ekinin kullanımı gereksiz/yanlıştır. Dil bilgisi hatasıdır. - Yerine "farklılık" ya da "farklar" yeğlenmelidir. |
- Hatalı örnek: İki çalışma arasındaki "farklılıklar", ayrıntılarıyla incelendi. - Doğru: İki çalışma arasındaki farklar, ayrıntılarıyla incelendi. |
( [not] DIFFERENCE but DIFFERENCES )
- FARKLILIKLAR ile/>< ÖZSEL OLANLAR
- FARK'TA KALMA ile ÖZDEŞLEŞME
( Eminliğin oluşmamasına düşürür. İLE Aklın, askıya alınmasına neden olur. )
- FARMAKODİNAMİ ile FARMAKODİNAMİK ile FARMAKOKİNETİK ile FARMAKOKİNEZİ ile FARMAKOLOG ile FARMAKOLOJİ ile FARMAKOLOJİK ile FARMAKOPE
( İlaç etkisi. İLE İlaç etkisi [ile ilgili], ilaç etkibilim. İLE İlaç yazgısı [ile ilgili], ilaç yazgıbilim. İLE İlaç yazgısı. İLE İlaçbilim uzmanı. İLE İlaçbilim. İLE İlaçbilimsel, ilaçbilim [ile ilgili]. İLE İlaç kılavuzu. )
- Fars ile FARS[Fr.]
( İran'ın güneybatısında oturan halk ya da bu halktan olan kişi. İLE İlkel, yalın güldürme öğelerinden yararlanan, kimi kez inanılırlığın sınırını aşan, güldürmeyi amaç edinen oyun. )
itibarı ile 44.967 başlık/FaRk ile birlikte,
44.967 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(56/181)
(1996'dan beri)