Bugün[27 Ekim 2025]
itibarı ile 52.687 başlık/FaRk ile birlikte,
52.687 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(106/212)


- KAVRAM ile/ve/||/<> YETERLİ KAVRAM


- KAVRAMA/ANLAMA ile MATEMATİK/FİZİK(DIANOIA)


- KAVRAM/A ile/ve KAPSAM/A

( COMPREHENSION vs./and CONTAIN )


- KAVRAMA ile KAPSAMA

( COMPREHENSION vs. CONTAIN )


- KAVRAMA(DA) ile/ve/değil/||/<>/> ANLAMA(DA)

( Kalırsın. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Dönüşürsün. )

( Kavramak, anlamanın sınırında biter. )

( Tinsel. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Ussal. )

( BİR ŞEYİN: Nedenlerini bilmek. İLE/<> Niyetlerini bilmek. )

( Geçmişle ilgilidir. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Gelecekle ilgilidir. )

( [not] Spiritual. WITH/AND/||/<>/>/but Rational. Mental. )

( [not] MEANING vs./and/<>/but COMPREHENSION )


- KAVRAMAK ve BELLEMEK


- KAVRAMAK ile/ve/değil/||/<>/< DENEYİM(LEMEK)


- KAVRAMAK ve/||/<>/> HEYECAN


- KAVRAMDA değil KAVRAMIN OLGUSUNDA


- KAVRAMI/MEFHUMU GÖRMEK ile/ve/değil/||/<>/< KAVRAM/MEFHUM İLE GÖRMEK

( )

( Mefhumu Görmek, Mefhum ile Görmek - İhsan Fazlıoğlu )


- KAVRAMIN:
AKILSALLIĞI ile/değil TARİHSELLİĞİ

( Tüm filozoflarda. İLE/DEĞİL Hegel'de. )

( Kavramlar, aklın görüleridir. )


- KAVRAMIN:
SONSUZLUĞU ile/ve/değil/<> SINIRLILIĞI


- KAVRAMLAR:
"TEŞBİH EDİLEN/LER" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TESBİH EDİLEN/LER

( Zihin ile bilinenler/bilinebilenler. İLE/VE/||/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Akıl ile bilinenler/bilinebilenler. )


- KAVRAM/LAR ile/ve/<> SINIR KAVRAM/LAR

( CONCEPT/S vs./and/<> LIMIT CONCEPT/S )


- KAVRAM/LAR ile/ve SINIR KAVRAM/LAR


- KAVRAM/LAR ile/ve/||/<> SÖZCÜK/LER

( Mantıkta, en küçük birim. İLE/VE/||/<> Dilde, en küçük birim. )

( KAVRAM: Bilincin dilbilgisi. )

( Şeylerin kavramı, sözcüklerin anlamı olur. )

( Kavram, her defasında üretilmesi gerekli olandır. )

( Kavram, tekil şeylerin özünü değil şeylerdeki evrensel öğeyi açıklar. )

( Kavram, zaman ile ilişki içinde değil zamansal olmayan varoluş [bengilik] türü altında kavranmalıdır. )

( Kavramlar, dışsal nesnelerin imgesi değildir. )

( Her kavram, bütünsel bir süreçtir ya da sürecin bütünselliğidir. )

( Düşünen her bir kişi için, kavram gereksinimi vardır ve bunlar, dünyanın neresinde ve ne zaman üretilirse üretilsin, artık, insanlığın malıdır. )

( Kavramlar dünyasına giren her kişi, evrensellikle bağ kurmuştur. Bunun ayırdında olmak, aydınlanmaya başlamak demektir. )

( Sözcük, bir köprüdür. )

( Sözcükler, bizi ancak kendi sınırlarına kadar götürebilir. )

( Sözcükler, gerçekleri iletmez, onları işaret eder. )

( Sözcükler, işaret eder ama açıklayamaz. )

( Sözcükler ve sorular, zihinden gelir ve bizi orada tutar. )

( Sözcük ile anlamı arasındaki bağlantı nedeniyle, sözcükler değerlilerdir ve eğer kişi, sözcüğü çok büyük bir dikkatle incelerse, kavramın ötesine geçerek, onun kökenindeki deneyime ulaşır. )

( Kişilik ötesine geçtiğinizde artık sözcüklere gereksiniminiz olmaz. )

( Sözcükler olmayınca anlaşılacak ne kalır? Anlama gereksinimi, yanlış-anlamadan doğar. Söylediğim/iz doğrudur fakat size göre o sadece bir kuram. Onun, doğru olduğunu nasıl anlayabileceksiniz? Dinleyin, anımsayın, düşünün, gözünüzde canlandırın. Ve günlük yaşamınızda uygulayın! Bana/bize/ona sabır gösterin ve herşeyden çok, kendinize sabır gösterin, çünkü tek engeliniz kendinizsiniz.

Yol, sizden geçerek kendinizden öteye götürür. Siz, sadece belirli, özel olanın gerçek, bilinçli ve mutlu olduğuna inandıkça ve ikilem ötesi gerçeği, hayal ürünü bir soyut kavram olarak red ve inkâr ettikçe, benim/bizim sadaka verir gibi, kavramlar ve soyutlamalar dağıttığımı/zı düşüneceksiniz. Fakat bir kez kendi varlığınız içindeki gerçeğe dokundunuz mu, o zaman, size en yakın ve en sevgili olanı tarif etmekte olduğumu/zu göreceksiniz. )

( Without words, what is there to understand? The need for understanding arises from misunderstanding. What I say is true, but to you it is only a theory. How will you come to know that it is true? Listen, remember, ponder, visualise, experience. Also apply it in your daily life. Have patience with me and, above all have patience with yourself, for you are your only obstacle.

The way leads through yourself beyond yourself. As long as you believe only the particular to be real, conscious and happy and reject the non-dual reality as something imagined, an abstract concept, you will find me doling out concepts and abstractions. But once you have touched the real within your own being, you will find me describing what for you is the nearest and the dearest. )

( The word itself is the bridge.
Words can bring you only unto their own limit.
Words do not convey facts, they signal them.
Words indicate, but do not explain.
Words and questions come from the mind and hold you there.
Words are valuable, for between the word and its meaning there is a link and if one investigates the word assiduously, one crosses beyond the concept into the experience at the root of it.
Once you are beyond the person, you need no words. )

( Sözcükler, hem tarihsel süreçte dikey, hem de farklı alanlarda, yatay kullanımları nedeniyle çok değişik anlamlara sahip olabilirler. )

( Kavramları/karşılıkları, kişilerde(zihinlerinde) bulunmayan, sadece sözel seviyedeki "düşünme" ve "kullanımlar", kişiler arasında, iletişim kazalarına, anlaşmazlıklara ve/ya da doğrudan şiddete kaynak oluşturur. )

( Söz(cük)leri/ni ve tutumu/nu değiştir... Dünya/n değişsin! )

( ... İLE/VE/||/<> Sabitlenemeyeni, sabitlemek. )

( Kavramlar, aklın görüleridir. )

( CONCEPTS vs./and/<> WORDS )

( CONCEPTUS cum/et/<> ... )

( ... ile/ve/<> YAN )

( MEFHUM ile/ve/<> KELİME )

( DER BEGRIFF mit/und/||/<> ... )


- KAVRAMLARDA:
HAKÎKÎ ile/ve İTİBÂRÎ ile/ve VEHMÎ


- KAVRAMLARIN TRANSANDANTAL ANALİTİĞİ ile/ve/||/<> İLKELERİN TRANSANDANTAL ANALİTİĞİ


- KAVRAMLAŞTIRMA ile KAVRAMSALLAŞTIRMA

( TO CONCEPT vs. TO CONCEPTUAL )


- KAVRAMSAL BİRLİK ile/ve/<> ZAMANSAL AYRIM


- KAVRAMSAL DİL" değil KAVRAMLAR


- KAVRAMSALLAŞTIRMA ve TÜMEL/LER


- KAVRAMSAL/LIK ile/ve/<> KURUMSAL/LIK

( Üst kavramlar, altındakileri örgütleyen kavramlardır. )


- KAVRAM/SAL/LIK ile/ve/<> OLGU/SAL/LIK

( Tanımlanan her şey, kendine değil ona dairdir/yöneliktir. Tüm fizik ve metafizik, olgu ve kavramlar içindir. )


- KAVRAMSALLIK >< ÖZDEŞLİK


- KAVRANAMAZLIK ile/ve/||/<>/> KAVRANAMAZLIĞIN, KAVRANAMAZLIĞININ KAVRANMASI


- KAVRAYABİLME ve/||/<>/> ESNEKLİK ve/||/<>/> YARATICILIK


- KAVRAYIŞ = FİKR-İ İPTİDAİ, TASAVVUR-I SAZEC = APPREHENSION[İng., Alm.] = APPRÉHENSION[Fr.] = APPREHENSIO[Lat.] = APRENSIÓN[İsp.]


- KAVRULMUŞ BADEM değil/yerine ÇİĞ BADEM


- KAVS-I URÛC KAVS-I NÜZÛL


- KAVUK ile/değil KOVUK

( Pamuktan yapılmış, üzerine sarık sarılan erkek başlığı. | İçi boş şey. | İdrar torbası. İLE/DEĞİL Bir şeyin oyuk durumunda bulunan iç bölümü. )


- KAVUK/ERSUSA ile/||/<> KALLAVİ ile/||/<> YUSUF

( Kavuk. İLE/||/<> Sadrazam, vezir kavuğu. İLE/||/<> Sultan, sadrazam, vezirler ve yüksek dereceli devlet erkanının giydiği kavuk. )


- KAVUKLU ile PİŞEKÂR[Fars.]

( ... İLE Ortaoyununda, kavuklu ile konuşarak oyunu açan kişi. )


- KAVUM/CAVUM[İng.] değil/yerine/= OYUK, BOŞLUK


- KAVUN ile DİVLEK/DÜĞLEK/DÜVLEK

( ... İLE Kalın kabuklu, olgun kavun. | Olgun, ufak kavun. | Kelek. )


- KAVUN ile/ve/||/<>/< KELEK ile/ve/||/<>/< DÜĞLEK

( Güneş gördükçe olgunlaşır. İLE/VE/||/<>/< Başlangıçta ve toprak üstünde kalan bölümüdür. İLE/VE/||/<>/< Yeni oluşmaya başladığı küçükkenki durumuna verilen addır. )

( Meyve olur. İLE/VE/||/<>/< Turşu olur. İLE/VE/||/<>/< ... )


- KAVUN ile MAKUVA URI KAVUNU


- KAVUN ile ŞAMAMA[Ar.]

( ... İLE Güzel kokulu bir tür kavun. | Kavuna benzer bir yıllık otsu ve sürüngen bir bitki. )

( BITTÎH ile ŞEMÂME )

( ... ile KÂLE )

( ... cum CUCUMIS DUDAIM )


- KAVUN ile YUBARİ KAVUNU


- KAVUNİÇİ/PEMBE ile/değil YAVRUAĞZI

( ... İLE/DEĞİL Kavuniçi ile pembe arası bir renk. | Bu renkte olan. )


- KAVUŞAMAYANLARIN YAŞADIĞI AŞK ile/ve/değil/<> KAVUŞANLARIN YAŞATTIĞI AŞK


- KAVUŞMA ile/ve/||/<> BULUŞMA


- KAVUŞMA/VUSLAT ve/değil ÖZGÜRLÜK


- AŞK:
KAVUŞMADAN(VUSLATTAN) ÖNCE değil/yerine/<> KAVUŞMADAN(VUSLATTAN) SONRA


- KAVUŞMAK/VUSLAT ile/ve KARIŞMA(MA)K

( Vuslatın tadı, hasretindedir. Vuslata doyulur, hasrete doyulmaz. )

( Vuslatta gına vardır. )


- KAVUŞSAK ile KAVUŞTAK

( DAÜSSILA ile NAKARAT )


- KAVUŞUM AYI ile/ve/!=/||/<> YILDIZ AYI


- KAVUŞUM ile/ve/||/<> KAVUŞUM DÖNEMİ

( Yer yuvarlağı bir ucta kalmak üzere, yerin, güneşin ve herhangi bir gezegenin bir doğru üzerine gelmesi. İLE/VE/||/<> Bir gezegenin, iki kavuşumu arasında geçen zaman aralığı. )


- KAVUZ ile KAVUZLULAR

( Buğdaygillerin başağında, başakçıkları ya da çiçeği saran kabuk. | İçi boş, kabuklu yemiş. İLE Bir çeneklilerden, çiçeklerinde renkli taç yaprağı yerine kavuz denilen yeşil renkte yaprakçıklar bulunan bitki takımı. )


- KAVVAM[AR.] ile/değil KAVRAM

( Gözleyen ve koruyan. İşlerin sorumluluğunu alıp iyi yöneten. İLE/VE/||/<>/< Bir nesnenin ya da düşüncenin zihindeki soyut ve genel tasarımı. )


- KAVZAMAK[yerel] ile/=/<>/< KAVRAMAK

( Sıkı tutmak, kavramak. | Korumak, muhafaza etmek. İLE/=/<>/< Elle sıkıca tutmak. | Bir nesne ya da düşünceyi her yönüyle anlamak. | Motorlu araçlarda debriyaj pedalı görev yapmak. | Motorlu araçlarda lastik yolu kavramak. )


- KAYA KELERİ ile KERTENKELE/KELER

( Bulunduğu yerin rengine girme özelliğiyle bilinir. İLE ... )

( ... İLE Türkiye'de 64 kertenkele türü bulunmaktadır. [Hiçbiri zehirli değildir.] )

( Dünyada, 150 kadar türü bulunmaktadır. Yalnızca Madagaskar'da, 75 kadar tür bulunmaktadır. İLE ... )

( EBÛ KALEMÛN, BÛKALEMÛN, HİRBÂ/HIRBÂ' ile ZABB/DABB[çoğ. ZIBÂB/ZUBBÂN] )

( ÂFTÂB-GERDEK ile SÛSMÂR, BEZAGA, BÜJMEJE )

( SQUAMATA: Kertenkeleleri ve yılanları içeren öbek.
CHAMELEON vs. LIZARD )

( CHAMAELEON VULGARIS, CHAMAELEO CHAMAELEON cum LACERTILIA/SAURIA )


- KAYA MEZARI ile/||/<> KÜMBET/KUBBE[Fars.] ile/||/<> KATAKOMP

( Bir yamaçta kayaya oyulmuş bir oda ya da odalardan oluşan, genellikle bezemeli bir fasada sahip mezar biçimi. İLE/||/<> Gömme bölümü, gövde [ziyaret] bölümü ve kubbesinin üstünde külâhı bulunan mezar anıtları. İLE/||/<> Yeraltı mezarı.[İlk Hıristiyanların gizlice toplanıp ibadet ettiği yerlerdi.] )


- KAYA, RECEP ALİ (EŞME, 1949) :

( Üniversiteden Yüksek İnşaat Mühendisi olarak mezun oldu. Aile şirketi olan Kayalar İnşaat Şirketinde iş hayatına başladı. Kayalar Şirketler Grubu yönetiminde bulundu. Sarıyer Spor Kulübü'nde 3 dönem yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptı. Kulübün Divan Kurulu Üyesidir. )


- KAYA ile/ve/||/<>/> DAYA

( Al sana bir kaya
Nereni dayarsan daya )


- KAYA ile KAVLAK

( Kabuğu dökülmüş. | Güneşten derisi soyulan kişi. | Yer altı boşluklarının tavan ve yan duvarlarında bulunan gevşemiş ya da düşebilir kaya parçası. )


- KAYA ile KAYALAMA/ANROŞMAN[Fr. ENROCHEMENT]

( ... İLE Taş ocaklarından çıkarılan, iri kaya blokları. | Bir yapının, su içindeki temellerini pekitmek ve suların aşındırmasından korumak için zemine taş dökme işi. )


- KAYA ile/ve/||/<>/> KAYALIK

( Büyük ve sert taş kütlesi. | Kayaç. İLE/VE/||/<>/> Kayası çok olan yer. )


- KAYA ile KÖR KAYA

( ... İLE Deniz yüzüne çok yakın olan tehlikeli kaya ya da sığlık. )


- KAYA ile YAŞAYAN KAYA

( ... İLE Şili ve Peru kıyılarında görülür. )

( ... cum PYURA CHILENSIS )


- KAYA ile/ve/||/<> YILAN

( )

( Adam, altında bir yılan olduğunu bilmiyor.
Kadın da adamın üzerinde ağır bir taş olduğunu bilmiyor.

Kadın, şöyle düşünüyor:
“Düşeceğim! Ve tırmanamıyorum. Çünkü yılan beni ısıracak!
Neden biraz daha kuvvet kullanıp beni yukarı çekemiyor?!”

Adam da şöyle düşünüyor:
"Çok acı çekiyorum! Yine de seni hâlâ elimden geldiğince çekiyorum!
Neden biraz daha fazla tırmanmaya çalışmıyor?!"

Öteki tarafın baskı altında olduğunu göremeyiz. Öteki taraf da bizim ne kadar acı çektiğinizi göremez.

Yaşam böyledir işte; İş, Aile, Aşk, Arkadaşlık... Fark etmez.

Konu/sorun ne olursa olsun, birbirimizi anlamaya çalışmalı, farklı düşünmeyi öğrenmeli, empatiyle yaklaşarak daha iyi iletişim kurmayı denemeliyiz...

Unutmayalım ki dünyada yalnız değiliz.

Anladığımız ve anlaşıldığımız kadar varız... )


- KAYABİLİR İLE KAYA BİLİR ile/ve/||/<> KAYA DA BİLİR İLE/DEĞİL KAYABİLİR DE


- KAYAÇ ile DÜNİT

( Doğada büyük yer tutan, yerkabuğunun yapı gereci olan bir ya da birkaç mineralden oluşan kütle. İLE Temel maddesi olivin olan, iri taneli kayaç. [Yeni Zelanda'da, "Dun" adlı bir yerden] )


- KAYACIK, HAYRETTİN (BÜNYAN, 1911 - 2001) :

( İlk ve orta öğrenimini Bünyan ve Kayseri'de tamamladı. 1931'de girdiği Yüksek Orman Mektebini 1934'te bitirdi. Bir yıl sonra Tarım Bakanlığı tarafından Dresden'de bulunan "Yüksek Lisans Mektebi"nde ormancılık eğitimi aldı. Bu okuldan "Diploma Forsting" olarak 1938 yılında mezun oldu. Aynı okulda ve Prof. Dr. Konrad Rubner'in yanında yaptığı çalışma ile doktorasını tamamladı ve doktor unvanını aldı. 1940 yılında yurda döndü. Askerlik görevinden sonra ve 30.01.1943'te Y.Z.E Orman Fakültesi Silvikültür ve Orman Botaniği Enstitüsünde Başasistan olarak göreve başladı. "Doğu Ladini (Picea orientalis L. Link.)'ın Türkiye'deki Coğrafi Yayılış, Silvikültür Esasları ve Tabii Sınırlarının Genişletilmesi İmkânları" adlı çalışması ile doçent (1943) ve 1966 yılında da profesör oldu. 1971 - 1973 yılları arasında verdiği büyük uğraşlar sonucunda Herbaryum'un kurulması temin edildi. Bunun dışında 1948 yılında başlattığı arberatum çalışmaları sonuç vermiş Bahçeköy'de "Atatürk Arboretumu" kurulmuştur. 1957 yılında İstansbul Üniversitesi Senatosunda İ.Ü. Orman Fakültesini temsil ettiği gibi, pek çok kez Dekan Vekilliği görevi üstlendi. )


- KAYACIK, PROF. DR. HAYRETTİN (BÜNYAN, 1911 - 2001) :

( Bünyan'da doğdu (1911). İlk ve orta öğrenmimini burada tamamladıktan sonra 1931 yılında girdiği Yüksek Oman Mektebini 1934'te tamamladı. Yurtdışına gönderdildi ve Dresden'de bulunan Tharandt "Yüksek Orman Mektebi"nde ormancılık eğitimi aldı ve 1939'da mezun oldu. Yaptığı çalışma ile Doktor ünvanını aldı ve yurda dönüp askerliğini yaptıktan sonra 1943'te Y.Z.E. Orman Fakültesi Silvikültür ve Orman Botaniği Enstitüsünde başasistan olarak atandı. "Doğu Ladini (Picea orientalis L. Link.)'in Türkiye'deki Coğrafi Yayılış, Silvikülter Esasları ve Tabii Sınırlarının Genişletilmesi İmkânları" adlı tezi ile Üniversite Doçenti ünvanını aldı. 1956'da Profesörlüğe yükseltildi. 1971 - 1973 terihleri arasında kurulmuş olan Herbaryum çalışmalarına katıldı, daha önce ve 1948 yılında kurulması çalışmaları başlatılan bugün Atatürk Arboretumu adını taşıyan önemli eserin meydana getirilmesi için adeta ömrünü harcadı. 1957'de İ.Ü. Senatosunda İ.Ü. Orman Fakültesini temsil etti, pek çok kez Dekan Vekilliği görende bulundu. )


- KAYAÇLARDA:
MAGMA ile/ve/||/<> TORTUL ile/ve/||/<> BAŞKALAŞIM

( Başlangıçta erimiş durumdayken, daha sonra soğuyup kristalleşmiş nesnelerden oluşur. İLE/VE/||/<> Başka kayaçlardan, aşınma yoluyla kopmuş nesnelerin, rüzgâr ya da suyla taşınarak toprak üstünde ya da su altında birikmesiyle oluşur. İLE/VE/||/<> Magma ya da tortul kayaçların, kimyasal ya da yapısal değişikliğe uğrayacak ölçüde yüksek basınç ve sıcaklığa uğramasıyla oluşur. )

( Dünya üzerinde şimdiye kadar keşfedilen en eski kayaçlar, yaklaşık 3 milyar 800 milyon yıl öncesine tarihlenmektedir.[İlk 800 milyon yılı hakkında doğrudan bir kayıt bulunmamaktadır.] )

( Tüm kayaçlar, mineral karışımlarıdır. )


- KAYADİBİ SOKAK :

( Merkez Sarıyer'de Kocataş dağ silsilesinin eteğindedir. Hayat sokakla kesişir. Yıllar önce burada taş ocakları bulunduğundan buradaki iki sokaktan birine Kayadibi Sokak denilmiştir. )


- KAYAK ile KIZAK

( Kar, su ya DA çim üzerinde kaymak için ayağa takılan araç. | Bu aracı kullanarak yapılan spor. İLE Kar ya da buz üzerinde kayarak yol alan tekerleksiz taşıt. | Ağaç tablaların kamburlaşmaması için liflere dikey konumda açılan kanala geçirilen uzun parça. | Ambalajın dibine uzunluğuna çakılan, hem dip levhası öğelerinin tutturulmasını, hem de ambalajın yerde kolayca kaymasını sağlayan kereste parçası. | Tersanelerde üzerinde gemi yapılan, onarılan ya da gemiyi suya indirip sudan çıkarmaya yarayan ızgara. )


- KAYAR ile/ve/||/<>/> KAYARLAMAK

( Hayvanların eskiyen nallarının çivilerini değiştirme işlemi.| Pay. İLE Hayvanın eskiyen nallarını onarmak, eskiyen nalın çivilerini yenilemek. | Düven taşlarını yeniden koymak ya da onarmak. | Sövmek, küfretmek. )


- KAYBEDENLER ile KAYBOLANLAR

( Kaybolmayı isterler. İLE Bulunmayı beklerler. )


- KAYBETME KORKUSU değil KAVUŞMA ÜMİDİ

( Yakınlıkta. DEĞİL Uzaklıkta.
Yakınlık, uzaklıktan daha sıkıntılıdır. )


- KAYBETMEK:
ÇOK DEĞER VERMEK ile/ve/||/<> KIZAMAMAK ile/ve/||/<> "KIYAMAMAK" ile/ve/||/<> ÜZEMEMEK ile/ve/||/<> "ALTTAN ALMAK"


- KAYBETMEK:
(")YENİLİNCE(") değil VAZGEÇİNCE


- KAYBETMEK ile/ve/+/||/<>/>< KAZANMAK

( Ne yazık ki, doğayla savaş durumundayız. Kazanırsak, kaybedeceğiz. )


- KAYBETMEK ile/değil KURTULMAK


- KAYBETMEK ile/ve/değil/yerine/||/>< SEVMEK

( Bir anda. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/>< Zamanla. )


- KAYBETMEK[Ar. < GAYB] değil/yerine/= YİTİRMEK

( Bir kez ulaşıldığında artık yitirilmez. )

( ZİYÂ: Taşınmaz malı kaybetmek. | Işık, aydınlık. )

( Once arrived at, it cannot be lost. )


- KAYBETTİĞİNE ÜZÜLMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KAZANDIĞINA/KAZANABİLECEĞİNE SEVİNMEK


- KAYBOLMA ile/yerine/değil DÖNÜŞÜM

( [not] TO DISAPPEAR vs./but TRANSFORMATION
TRANSFORMATION instead of TO DISAPPEAR )


- KAYBOLMA ile YOK OLMA

( DISAPPEARANCE vs. TO BE ANNIHILATED/VANISH )


- KAYBOLMAK ile/ve/değil/yerine/<>/> KAPILMAK


- KAYD-I MÜSTAHSEN ile KAYD-I MEVHUME/MÜSTEKREHE

( Güzel kayıtlar. İLE İkrah veren kayıtlar. )


- [ne yazık ki]
KAYDIR ile/ve/||/<>/> KAKTIR


- KAYDIRICI ile/ve/değil KAYGANLAŞTIRICI


- ... KAYDIYLA ile/değil ... KOŞULUYLA


- KAYGAN YAPRAK KURBAĞA ile MALEZYA YAPRAK KURBAĞASI

( Amazon ormanlarında yaşarlar. İLE Malezya, Tayland ve Singapur'daki yağmur ormanlarında yaşarlar. )

( )

( )


- KAYGAN/ZIYPAK ile KAYAĞAN

( Islak ya da düz olduğundan kaydırıcı özelliği bulunan ya da üzerinde kayılan. İLE Üzerinde kolaylıkla kayılan. )


- KAYGI/ENDİŞE ile/ve HAYRET

( ANXIETY vs./and ASTONISHMENT/AMAZEMENT )


- KAYGI/ENDİŞE ile/ve/<> KARAMSARLIK


- KAYGI/ENDİŞE ile/ve/> SIKINTI

( Geçmiş ıstırabın anısı ve onun yinelenmesi korkusu, kişiyi, gelecek hakkında kaygılandırır. )

( ANXIETY vs./and/> BOREDOM/DISTRESS/DEPRESSION
The memory of past suffering and the fear of its recurrence make one anxious about the future. )


- KAYGI ile/ve/||/<>/> BAŞA ÇIKMA TUTUMU


- KAYGI ile/ve/||/<> BASTIRMA


- KAYGI ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< ÇABA


- KAYGI ile/ve/değil/||/<>/< "CAN/İÇ" SIKINTISI


- KAYGI/ENDİŞE[Fars. :Düşünce.] ile ÇEKİNME/ÇEKİNCE

( ANXIETY vs. AVOID )


- KAYGI ile/ve/değil/||/<>/< DERT ETME


- KAYGI ve/||/<>/>/< DÜŞÜNCE GEVİŞİ


- KAYGI ile/ve/değil/yerine DUYARLILIK


- KAYGI ile/ve/||/<>/< GERÇEK YÜZ

( Kişilerin gerçek yüzü, kaygıların/ın arttığı yerde açığa çıkar. )


- KAYGI ile/ve/||/<> GEREKSİNİM


- KAYGI ve/||/<>/> HUYSUZLUK


- KAYGI ile/ve/||/<>/> HUZURSUZ/LUK


- KAYGI ile İŞKİLLENMEK/VESVESE[Ar.]


- KAYGI ile/ve/||/<>/> KAÇINMA


- KAYGI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< "KANI"


- KAYGI ile/değil/ne yazık ki/||/<>/> KAYGININ "YORUMU"


- KAYGI ile KURUNTU

( ANXIETY vs. APPREHENSION )


- KAYGI ile/||/<> PANİK ATAK

( Sürekli kaygı ve korku. İLE/||/<> Ani ve yoğun korku ya da rahatsızlık nöbetleri. )


- KAYGI ile/ve/||/<> PARÇALILIK KAYGISI


- KAYGI değil/yerine/>< SAYGI

( "Kaygı..." yazısı için burayı tıklayınız... )


- KAYGI ile/ve/||/<>/>/< STRES


- KAYGI ile/ve TEDİRGİNLİK/PERTÜRBASYON


- KAYGI/ENDİŞE ile/ve/<> TELÂŞ


- KAYGI ile/ve TELAŞ/LANMA


- KAYGI ile TUTUM

( ANXCIETY vs. ATTITUDE )


- KAYGI ile/ve/<> ÜRPERTİ


- KAYGI ile/ve/||/<>/>/< ÜST KAYGI


- KAYGI/ANKSİYETE ile BUNALIM/DEPRESYON ile TAKINTI/OBSESYON ile KUŞKUCULUK/PARANOYA

( "Ya yanlış yaparsam?" İLE "Hep yanlış yaptım" İLE "Hiç yanlış yapmamalıyım!" İLE "Bana yanlış yapacaklar!" )


- KAYGIDA:
İNCELEME ile/ve/||/<>/> AŞILAMAMA


- KAYGIDA:
MEME ve/||/<> DIŞKI


- KAYGILANMAK ile/değil/yerine DÜŞÜNMEK


- KAYGILANMAMALI!


- [ne yazık ki]
"KAYGILARIMIZA" BOYUN EĞMEK
ve/=/||/<>/>
ÖZGÜRLÜĞÜMÜZE SIRT ÇEVİRMEK


- BAĞLANMA:
KAYGILI <> KAÇINGAN
ile
GÜVENLİ <> KAYITSIZ-KAÇINGAN <> KORKULU-KAÇINGAN <> TAKINTILI

(

DÜŞÜK KAYGI ←───────→ YÜKSEK KAYGI
DÜŞÜK KAÇINMA ←───────→ YÜKSEK KAÇINMA
KAYITSIZ-KAÇINGAN
(Dismissing-Avoidant)
Yüksek Kaçınma
Düşük Kaygı
GÜVENLİ
(Secure)
Düşük Kaçınma
Düşük Kaygı
KORKULU-KAÇINGAN
(Fearful-Avoidant)
Yüksek Kaçınma
Yüksek Kaygı
TAKINTILI
(Preoccupied)
Düşük Kaçınma
Yüksek Kaygı

Yetişkin bağlanma biçimleri, iki temel bağlamda sınıflandırılır...

  • Kaygı: İlişkilerde terk edilme korkusunun şiddetini gösterir.
  • Kaçınma: Yakınlık kurmaktan rahatsızlık duyma derecesini yansıtır.

Dört Temel Biçim:

  1. Güvenli (Secure): Dengeli ilişkiler kurabilenler.
  2. Kayıtsız-Kaçıngan (Dismissing-Avoidant): Yakınlıktan kaçınan, bağımsızlığı vurgulayanlar.
  3. Takıntılı (Preoccupied): Aşırı ilişki odaklı, onay gereksinimi yüksek bireyler.
  4. Korkulu-Kaçıngan (Fearful-Avoidant): Yakınlık istemesine karşın reddedilmekten korkanlar.


)

(

Güvenli Bağlanma
Secure Attachment

Özellikler:

  • Düşük kaygı, düşük kaçınma
  • Dengeli ve sağlıklı ilişkiler kurabilme
  • Duygusal olarak erişilebilir ve tutarlı
  • Özgüvenli ve kendine yeten
Kayıtsız-Kaçıngan Bağlanma
Dismissive-Avoidant Attachment

Özellikler:

  • Yüksek kaçınma, düşük kaygı
  • Yakınlıktan rahatsız olma
  • Bağımsızlık vurgusu
  • Duygusal mesafe koyma eğilimi
Korkulu-Kaçıngan Bağlanma
Fearful-Avoidant Attachment

Özellikler:

  • Yüksek kaygı, yüksek kaçınma
  • Yakınlık isteği ile reddedilme kaygısı arasında çelişki
  • Tutarsız davranışlar
  • Duygusal dalgalanmalar
Takıntılı Bağlanma
Anxious-Preoccupied Attachment

Özellikler:

  • Yüksek kaygı, düşük kaçınma
  • Aşırı ilişki odaklılık
  • Onay gereksinimi yüksek
  • Terk edilme korkusu

Bağlanmada, Güvenli, Kaçıngan, Kaygılı, Takıntılı FaRkLaR'ı...

Türkçe İngilizce Kaygı Seviyesi Kaçınma Seviyesi
Güvenli Bağlanma Secure Attachment Düşük Düşük
Kayıtsız-Kaçıngan Dismissive-Avoidant Attachment Düşük Yüksek
Korkulu-Kaçıngan Fearful-Avoidant Attachment Yüksek Yüksek
Takıntılı Anxious-Preoccupied Attachment Yüksek Düşük
  • Bağlanma Kuramı: Attachment Theory (John Bowlby)
  • Kaygılı Bağlanma: Anxious Attachment (genel)
  • Kaçıngan Bağlanma: Avoidant Attachment (genel)
  • Düzensiz Bağlanma: Disorganized Attachment (çocuklukta görülen karmaşık biçim)
)

( ATTACHMENT: AVOIDANCE <> ANXIETY vs. SECURE <> DISMISSING AVOIDANT <> FEARFUL AVOIDANT <> PREOCCUPIED )


- KAYGIYLA "BAŞA ÇIKMADA":
"SUÇLAYICI/LIK" ile/ve/||/<> "YATIŞTIRICI/LIK / KAÇINMA" ile/ve/||/<> İLGİSİZ/LİK || PATAVATSIZLIK ile/ve/||/<> "AŞIRI MANTIKLI/LIK" ile/ve/||/<> UYUMLU/LUK


- KAYGUSUZ ABDAL ve/< ABDAL MUSA EFENDİ < HÂCE BEKTAŞ-I VELÎ


- KAYIBIN:
KAYBI ile/ve/||/<> KAYIP OLMAYANI


- KAYIBOYU ile KARAKEÇELİ


- KAYICI ile/ve/||/<>/>< YAKICI (< bağlamında/terslikte YIKICI/KIYICI)

( Sevdâlı/âşık.[Bilinci kaymış olan kişi.] [Durum, koşul ve karşılıksızlık durumlarında olasılık olarak davranışlarında kıyıcı ve yıkıcı olabilir.] İLE/VE/||/<>/>< ... İLE/VE/||/<>/>< Sevilen/mâşuk. [Herhangi bir ölçüt olmaksızın âşık olana ya da "kendine yönelmiş olana" karşı, davranışlarında ve sözlerinde, bağlam, olanak ve terslik olarak (%1 - 99 arası) kıyıcı ve yıkıcı[0/1 (Evet/Hayır!)] olabilir.] )


- KAYIK ile İMAMİIN "KAYIĞI"/TABUT


- KAYIK ile/ve KAYAK

( ... İLE/VE Eskimoların kullandığı tek kişilik kayık. )


- KAYIKHANE SOKAK :

( Deniz sahil şeridinde yer alan ve halkı daha çok balıkçılıkla uğraşan bir mahalle olan Yenimahalle'ye yakışan bir sokak ismidir. Sahilde ve denizle iç içe olan kıyı şeridinde kayıklar çekilir. Ev ve yalıların önünde kayıkların çekildiği kayıkhaneler vardır. Bu sokak da Karakütük caddesinden denize inen dar bir sokak olup kayıkhanelere ulaşır. Sahildeki Kayıkhaleler nedeni ile sokağa "Kayıkhane Sokağı" adı verilmiştir. )


- KAYIKHANE :

( Kilyos tahlisiyesi tarafından kullanılan kayıkhane 18. yy da yapılan tarihi eserlerden biridir. )


- KAYINBABA/ANA değil KAİMBABA/ANA


- KAYIP:
GERİ GEL(E)MEYECEK OLAN ile/ve/||/<> YERİ DOLDURULAMAYACAK OLAN


- KAYIP SANILAN KAZANÇ ile/ve/||/<> KAZANÇ SAYILAN KAYIP


- KAYIP ile/değil KAYMA


- [ne yazık ki]
KAYIP ile KOPUK


- KAYIP ile/||/<> TEHLİKE

( Öğrenip düşünmeyen kişiler. İLE/||/<> Düşünüp öğrenmeyen kişiler. )


- KAYIP değil/yerine/= YİTİK


- KAYIPLA:
"BAŞA ÇIKAMAMAK" ile/değil/yerine/>< BAŞA ÇIKMAK


- KAYIPTA:
KAÇAK ile KAÇIRILMA


- [ne yazık ki]
KAYIRMA ile/ve/||/<> ŞIMARTMA

( NEPOTISM vs. SPOIL )


- KAYISI ile/ve ÇATALOĞLU, ÇİĞİLİ, ÇOLOĞLU, HACIHALİLOĞLU, HASANBEY, KARACABEY, ŞAM, TOKALOĞLU, TURFAN, DAİZMİR, YÖRÜKRAMAZAN


- KAYISI ile/ve İRİBİTİRGEN


- KAYISI ile KAMAREDDİN

( [eskiden] [umarız günümüzde de vardır!] Antalya bölgesinde yetişen çok özel bir kayısıymış. [İbn Haldun'un eserlerinde geçer] )


- KAYISI[Fars. KAYSİ]/MIŞMIŞ[Ar.] ile ŞEKERPARE[Fars.]

( Gülgillerden, sıcak ya da ılık iklimlerde yetişen, çiçekleri pembemsi beyaz bir ağaç. | Bu ağacın, açık turuncu renkte, eti sulu, güzel kokulu, tek ve sert çekirdekli tatlı meyvesi. İLE Çok tatlı bir tür kayısı. | Bir tür hamur tatlısı. )

( KAYISI: KAJSZIJA[Bulgarca]
CAIS/CAISI/CASIA[Romence]
KAJSIJA[Hırvatça]
KAJSI[Arnavutça]
KAJSZI[Macarca, Tatarca] )

( PRUNUS ARMENIACA cum ... )


- KAYISI ile/ve SOĞANCI


- KAYIŞKIRAN = SABANKIRAN

( Baklagillerden, kökleri toprağa derince girdiği için tarlalar sürülürken sabanı tutan, çiçekleri kırmızı bir bitki. )

( ONOSIS SPINOSA )


- KAYIT-KUYUT (ALTINA GİRMEK(ME)K)


- KAYIT[Ar. < KAYD] ile KAYIT

( Bir yere mal ederek deftere geçirme. | Bir yazının, bir hesabın tarih, numara vb.nin ya da kopyasının bir yerde yazılı bulunması. | Önem verme. | Resmî belge. | Sesi ya da görüntüyü manyetik bant üzerine geçirme işlemi. | Şart. | Sınırlama, davranışlarını çerçeveleme. İLE Pencere çerçevesi. | Araç, eşya. | Yiyecek. )


- KAYIT ile SINIR


- KAYIT ile ZABIT (/TUTMAK)


- KAYITLI(RESMî) ile KAYITSIZ(GAYRIRESMî)


- KAYIT/LI ile/ve/değil/||/<>/< KANIT/LI


- KAYITLILIK:
YAKINLIKTA ile/>< UZAKLIKTA

( Azalır. İLE/>< Çoğalır. )

( KAYDİYET: KURBİYET'te İLE/>< BUDİYET'te
( Taklîl eder. İLE/>< Teksîr eder. ) )


- KAYITSIZ/LIK/TAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ANLAYIŞ/TAN

( Bazen, bazıları için, bazı/çoğu durum, olay, tutum ve davranışlar, kayıtsızlıktan dolayı değil ("fazla") anlayıştan/irfandan ileri gelebilir. [Göründüğü gibi yorumlayabilmenin yanı sıra ve karşısında, aykırı/aşırı görmeyebiliriz de.] )


- KAYITSIZ/LIK ile/ve/||/<>/>/< ÂTIL/ATÂLET


- KAYITSIZLIK değil/yerine/>< DERT EDİNME


- KAYITSIZLIK ile/ve DIŞLAMA


- KAYITSIZLIK ile/değil İZLEME / SEYRETME


- KAYITSIZLIK ile/ve/||/<> KARŞILIK VERMEME


- KAYITSIZ/LIK ile VURDUMDUYMAZ/LIK ile GAMSIZ/LIK

( Kişi ne yaparsa, kendi yapar, kendine yapar fakat bazı tutumlarla etrafındakilere de zarar verebilir! )


- KAYKILMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> UZANMAK


- KAYLÛLE[Ar.]/SİESTA[İsp.]/RİPOSO[İt.]/İNEMURİ[Jap.] değil/yerine/= ÖĞLE ARASI/UYKUSU/DİNLENMESİ


- KAYMA OLANAĞI değil OLASILIĞI


- KAYMA ile/ve/||/<> YOZLAŞMA


- KAYNAĞA/KİTABA/SÖZE/SÖYLEYENE GÜVENMEK ile/ve/değil/yerine ANLAMA GÜVENMEK

( [not] TO TRUST TO SOURCE/BOOK/WORD vs./and/but TO TRUST TO MEANING
TO TRUST TO MEANING instead of TO TRUST TO SOURCE/BOOK/WORD )


- KAYNAK/KAYNARCA/GÖZ/PINAR/MEMBA[Ar. < MENBA] ile/ve/||/<> KAYNAÇ/GAYZER[Fr. < GEYSÉR]

( Bir suyun çıktığı yer. İLE Volkan bölgelerinde, belirli aralıklarla su ve buhar fışkırtan sıcak kaynak. )


- KAYNAK/REFERANS[İng. < REFERENCE] ile/ve/||/<>/> KAYNAKÇA

( Araştırma ve incelemede yararlanılan belge. | Herhangi bir bilim dalında yazılmış olan yazı ya da yapıtların tümü. İLE/VE/||/<>/> Belirli bir konu, yer ve dönemle ilgili yayınları kapsayan ya da en iyilerini seçen yapıt. )


- KAYNAK, HAMİ (ANADOLUKAVAK/BEYKOZ, 1905...) :

( İşadamı. İlk ve Ortaokulunu A. Kavak ve Beykoz'da okudu. Yüksek Denizcilik Okulundan Çarkçı olmarak mezun oldu. Bir süre Deniz İtfaiyesinde ve sonra da Gümrük İdaresinde çalıştı. Hasköy'de torna tesviye atölyesi kurarak kendi işini kurdu. Bu işini devam ettirirken yine deniz işine döndü ve Moda Deniz Kulübünün kayıkhanesinin işletmesini yönetti. 1944 yılında "Arma Deniz Kızakları" şirketini ortak olarak kurdu. Hasköy'deki torna, tefsiyle atölyesini Büyükdere'ye taşıyarak firma ile birleştirdi. Büyükdere'deki tersanesinde ahşap navlun teknelerinin çekek, bakım ve onarım işlerini yaptı. Bu arada gezi ve tekneleri ile çok yakından ilgilendi. 1950'de ortağından ayrıldı ve Beykoz'da kendi tersanesini faaliyete geçirdi. Burada küçük tonajlı kosterler ve fiber gezi tekneleri inşâ ederek, bu dalda öncü oldu ve nihayet "Starboat" markasını yarattı. Cobra 9000 model bir starboat ile 1990'da Türkiyle'nin etrafını (1992 mil) Hopa'dan İskenderun'a 34 saat 37 dakikada dolaştı ve Dünya Açık Deniz sürat rekorunu kırdı. )


- KAYNAK ile/ve/değil/yerine ARAÇ

( [not] SOURCE vs./and/but VEHICLE/TOOL
VEHICLE/TOOL instead of SOURCE )


- KAYNAK ile/ve/değil/||/<> DAYANAK


- KAYNAK ve DEĞER ve ÖLÇÜT

( SOURCE and VALUE and MEASUREMENT )


- KAYNAK ile/ve MERKEZ

( Kaynağı bilmek, kaynak olmak demektir. )

( Kaynağın başlangıcı bulunamaz. )

( Pencere, ışığı verendir fakat onun kaynağı değildir. )

( Su bulmak için oraya buraya küçük çukurlar kazmayız fakat bir yeri derinlemesine delerek bir kuyu açarız. )

( Yalnız nimetleri kaynak sanmayın. Irmak değil kaynak olduğunuzu idrak edin. )

( Statünüzün, gücünüzün ya da güvendiklerinizin kaynağı yine kendinizsiniz. )

( vs./and/||/<> CENTER )


- KAYNAK ile/ve NEDEN

( SOURCE vs./and CAUSE )


- KAYNAK ile/ve/<> ÖRNEK


- KAYNAK ve/<> YOL ve/<> SONUÇ

( TİNSELLİK/İNSAN: Kaynağı, yolu ve sonucu kendinde olan. )


- KAYNAKÇALARDA, OLAYIN/KİŞİNİN:
ZAMANI/DÖNEMİ ile/ve/<> ZAMANINA/DÖNEMİNE EN YAKIN


- KAYNAKLANMA ile/ve/değil/||/<>/< KAYNAK ALMA


- KAYNAK/LAR ile KİTAP/LAR

( SOURCE(S) vs. BOOK(S) )


- KAYNAKLARDAN YARARLANMAMAK ile/ve/değil/yerine/<> ADLARINA YER VERMEMEK


- ...:
KAYNAK/LI/LIK ile/ve/||/<> ODAK/LI/LIK ile/ve/||/<> AMAÇ/LI/LIK ile/ve/||/<> HEDEF/Lİ/LİK ile/ve/||/<> TEMEL/Lİ/LİK


- KAYNAMA NOKTASI YÜKSELMESİ ile/||/<> DONMA NOKTASI ALÇALMASI

( Çözünen madde kaynama noktasını yükseltir, donma noktasını alçaltır )

( Formül: ΔT_b = K_b·m İLE ΔT_f = K_f·m )


- KAYNAMA NOKTASI ile/||/<> ERİME NOKTASI

( Kaynama sıvı-gaz, erime katı-sıvı geçiş sıcaklığıdır )

( Formül: Tb İLE Tm )


- KAYNAMA NOKTASI ile/ve/değil EŞİK


- KAYNAMA ile/ve/||/<> BUHARLAŞMA

( * Sıvının her yerinde olur.
* Belirli bir sıcaklıkta gerçekleşir.
* Kaynama süresince, sıcaklık değişmez.
* Sıvının, hızla buharlaşmasıdır.

İLE/VE/||/<>

• Sıvının yüzeyinde olur.
• Her sıcaklıkta gerçekleşir.
• Buharlaşan maddelerin sıcaklığı değişebilir.
• Sıvının, ısı alarak, gaz durumuna geçmesidir. )

( )


- KAYNAMA ile/ve/||/<>/> PİŞME


- KAYNANADİLİ ile KAYNANADİLİ

( Dil biçiminde, yassı ve dikenli dalları olan bir tür kaktüs. İLE Bir iğne oyası deseni. )


- KAYNARCA ile Kaynarca

( Kaynak. | Sıcak su kaynağı. | Hastalara kaynatılarak içirilen pekmez, yağ ve baharat karışımı. İLE Sakarya iline bağlı ilçelerden biri. )


- KAYNAŞMA ile/ve BENZEŞME


- KAYNATMA ile/ve/değil HAŞLAMA

( Bazı bitkileri/çayları, kaynatarak değil haşlama yaparak içmek gerekir. )

( Kök sebzelerini[patates, yerelması vb.] soğuk su ile. İLE/VE/DEĞİL Yeşil yapraklı, çiçekli ve çeşitli narin sebzeleri[ıspanak, brokoli, kuşkonmaz vb.] kaynamış suyun içine, fazla kaynatmadan, diri tutmak üzere kısa süreli. )


- KAYPAK[mecaz]/DÖNEK ile/değil/=/||/<> KAYAĞAN/KAYGAN


- KAYPAK ile/ve/||/<> KAYTAK

( Dönek. İLE/VE/||/<> Kuytu. | Sözünde durmayan. | Yağcı, dalkavuk, numaracı. )


- KAYPAK ile/değil PAYTAK


- KAYPAK/LIK ile/değil/yerine/>< SAMİMİ/YET


- [ne yazık ki]
KAYPAK/LIK ile/ve/||/<> YAVŞAK/LIK


- KAYRA = İNÂYET = GRACE[İng.] = GRÂCE[Fr.] = GNADE[Alm.] = GRATIA[Lat.] = KHARIS[Yun.] = GRACIA[İsp.]


- KAYSERİLİYAN YALISI/VANLIOĞLU YALISI/GÜNYÜZ YALISI :

( Sarıyer'de Mesarburnu Caddesi üzerindedir. Boğaziçi'nde gayrimüslim binalarında görülen bir örnektir. Yalı 20. yy başlarında inşâ edilmiştir. Yalı el değiştirmiş ve Armatörlerden Cerrahoğlu ailesi yalıyı satın aldı. Bir süre sonra Mustafa Vanlıoğlu tarafından satın alındı. Tekrar el değiştirmiş olacak ki yalının duvarında Günyüz Yalısı levhası konuldu. )


- KAYSI değil KAYISI


- KAYTAN ile/ve/||/<> ŞEYTAN

( Büküle büküle... İLE/VE/||/<> Düzüle düzüle...( / s.kile s.kile...) )


- KAYYİM -ile

( CAMİ HİZMETLİSİ )


- KAYYUM/KAYYIM ile MÜTEVELLİ

( Belirli bir malın yönetilmesi ya da belirli bir işin yapılması için görevlendirilen kişi. | Cami görevlisi. İLE Bir vakfın yönetimi, kendine verilmiş kişi. )


- KAYYUM ile/ve/||/<> Kayyûm

( Cami hizmetlisi. | Birinin yerine geçen, mütevellî. İLE/VE Ebedî ve ezelî olan. Allah. )


- KAZ AYAĞI ile KAZ AYAĞI ile KAZ AYAĞI ile KAZ AYAĞI ile KAZ AYAĞI

( Kumaş deseni. İLE Göz kenarlarındaki kırışıklık. İLE Ispanakgillerden, yaprakları kaz ayağına benzeyen bir bitki [Lat. CHENOPODIUM | Fr. ALISME | Ar. RİCL-ÜL-VEZZ]. İLE Çok kollu çengel. | Çaprazlama yapılan teyel, Hristo teyeli. | İki ayrı yolun birleşip tek yol hâline geldiği kavşak. | İki ucundan herhangi bir yere bağlanmış bir halatın, başka bir halatla ortasından terazilenmiş durumu. İLE Açık turuncu renk. | Bu renkte olan. )


- KAZ ile AK YANAKLI KAZ

( ... İLE Yaşama, henüz yavruyken, Grönland'ın Orsted Dal Vadisi'nin dik kayalıklarından aşağı atlayarak ve ancak birkaçı bu atlayıştan başarıyla çıkarak başlar. )

( NTV - Yaşam Öyküsü 1. Bölüm (İlk Adımlar) )


- KAZ ile BAKLAN

( ... İLE Anguta benzeyen, kırmızı renkli bir çeşit yabankazı. )

( ... cum OTIS TARDA )


- KAZ ile KANADA KAZI


- KAZ ile/ve KAR KAZI

( ... İLE/VE Her yıl, 5 milyon kaz, Meksika Körfezi'nden kuzey kutbuna [Tundralara], yumurtlamak üzere, 5000 km. yolculuk yapar. [3 ayda] )


- KAZ ile KAZ ile KAZ

( Ördeğe benzeyen bir kuş. İLE Toprağı/yeri eşme buyruk kipi. İLE Budala. )


- KAZ ile LÖKEŞE

( ... İLE Yaban kazı. Kazların en büyük türü. )

( Kazın yediği otlar insan için şifalıdır. )

( Hırsı simgeler. )

( İVEZZE ile ... )

( ... ile HARBAT )

( ANSER cum ANSER )


- KAZ ile MISIR KAZI


- KAZ ile NİL KAZI

( image )


- KAZ ile PUFLA KAZI

( ... İLE Kuzey Kutbu kazları. )


- KAZ ile SİBİRYA KAZI


- KAZ ile YABANKAZI

( ... İLE Ördekgillerden, tüyleri beyaz, kahve ve külrengi olan, kazların en büyük türü. )

( ... cum ANSER )


- KAZÂ-NİZÂ


- KAZA ile FELÂKET

( ACCIDENT vs. DISASTER )


- KAZÂ ile GAZÂ


- KAZA ile HATA ile YEĞLEME/TERCİH

( 1 KEZ ile 2. KEZ ile 3. KEZ )


- KAZA değil/yerine/= İLÇE


- KAZÂ/KADÂ ile/ve/||/<>/> KADER/KADAR

( Gereksinim. İLE/VE/||/<>/> Ölçü. )

( Gerekeni/gereksinimi ölçülendirmek. )

( Tekil. İLE/VE/||/<>/> Çoğul. )

( Kaderin gerçekleşmesi/vukû bulması, bilinmesi, görülmesi. İLE/VE/||/<>/> Bilinmez. )

( Göz. İLE/VE/||/<>/> Bakış/bakma. )

( Zorunluluk/cebr. İLE/VE/||/<>/> Özgürlük[seçenek/yeğleme]. )

( Tümel. İLE/VE/||/<>/> Tikel. )

( Var oluş/olan. İLE/VE/||/<>/> Bilgi. )


- KAZA ile KASIT

( ACCIDENT vs. PURPOSE )


- KAZA ile KAZA ile KAZA

( İstem dışı ya da umulmayan bir olay dolayısıyla birinin, bir nesnenin ya da bir aracın zarara uğraması. | Zamanında kılınmayan namazı ya da tutulmayan orucu sonradan yerine getirme. İLE Yargı. | Kadılık görevi. İLE İlçe, kaymakamlık. )


- KAZÂ ile/ve/<>/> TESÂDÜF ile/ve/<>/> İSTİKRAR

( 1 kere olursa. İLE/VE/<>/> 2 kere olursa. İLE/VE/<>/> 3. kez olursa. )


- KAZAK ile KAZAK ile KAZAK[Fr. < CASAQUE]

( Kazakistan Cumhuriyeti'nde yaşayan Türk soylu halk ya da bu halktan olan kişi. | Güney Rusya'da yaşayan, Slavlaşmış bir topluluk ve bu topluluktan olan kişi. İLE Rusya'da ve İran'da ayrı bir sınıf oluşturan atlı asker. | Karısına söz geçirebilen, dediğini yaptırabilen erkek, kılıbık karşıtı. İLE Baştan geçirilerek giyilen, genellikle kollu, örme üst giysisi. )


- KAZAN, ABDULLAH (ESKİŞEHİR,1963) :

( İlk ve Ortaokulu İstanbul'da tamamladı. Bir süre ticaretle uğraştı. Siyasete Refah Partisi saflarında başladı ve İlçe yönetim kurulunda başkan yardımcısı olarak görev aldı. Milli Gençlik Vakfı Sarıyer İlçe Başkanlığı görevinde bulundu. 1994 yerel seçimlerinde Sarıyer Belediye Meclisi üyeliğine seçildi ve Başkan Yardımcısı olarak görev yaptı. )


- KAZAN ile KAZAN

( Çok miktarda yemek pişirmeye ya da bir şey kaynatmaya yarayan büyük, derin kap. | Buhar makinelerinde, kalorifer tesisatında, suyun kaynatıldığı büyük derin kap. İLE Tataristan. )


- KAZANA/NA YANAŞIRSAK ve/||/<> KÖTÜYE YANAŞIRSAK

( Karası bulaşır. VE/||/<> Belâsı bulaşır. )


- KAZANAMAMAK ile KAYBETMEK

( NOT ABLE TO EARN/WIN vs. TO LOSE )


- [bazen] [ya/hem]
"KAZANÇ"/"KÂR"
ile/ve/değil/yerine/bazen/hem de/ya da/||/<>
DENEYİM/ÖĞRENME/YARAR

( "Hep mi ben kazanacağım/"kazanmalıyım"?",
Sadece benim mi yolum sürekli açık olacak/"olmalı"?
[eksik/fazla/özensiz] Yapmasam da olmaz mı?
[eksik/fazla/özensiz] Söylemesem/konuşmasam da olmaz mı? )


- KAZANÇ ile/ve/değil KAZANIM ile/ve/değil KÂR ile/ve/değil ÇIKAR


- KAZANÇ/KÂR ile/değil/yerine YARAR/FAYDA

( Ne denli güzel ve kârlı olsa da, hiçbir şey sonsuza kadar sürmez. )

( Yaptığımız/söylediğimiz/yediğimiz. İLE/DEĞİL/YERİNE Yapmadığımız/söylemediğimiz/yemediğimiz. )

( RİBH/RIBH ile ... )

( PROFIT vs. BENEFIT )


- KAZANCI, GÜRKAN (SARIYER, 1947) :

( Sarıyerlidir. İlk ve Ortaokulu Sarıyer'de okuduktan sonra Bebek'teki Amerikan Kolejine devam etti. Sınavları kazanınca İ.Ü. Tıp Fakültesine devam etti ve 1973'te Tıp Doktoru olarak mezun oldu. Askerlik hizmetinden sonra Amerikan Hastanesi ve Fransız Lape Hastanesinde çalıştı. Devlet Uzmanlık sınavını kazanarak İzmir Eşrefpaşa Hastanesinden Üroloji Uzmanı olarak mezun oldu. Sırasıyla Aydın SSK, Kastamonu SSK Hastaneleri, 19 Mayıs Tıp Fakültesi ve Bostancı PTT Eğitim ve Araştırma Hastanesinde çalıştı. 2004'te emekli olduktan sonra Özel Okmeydanı ve Kadıköy Üniversal Hastanesinde çalıştı. )


- KAZANILMIŞ YETİLER ile/ve İŞLETİLEBİLİR YETİLER ile/ve GELİŞTİRİLEBİLİR YETİLER

( OBTAINED FACULTIES vs./and OPERATABLE FACULTIES vs./and IMPROVABLE FACULTIES )


- KAZANIM ile/ve/değil/yerine/||/<>/> DONANIM

( "Kâr". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Yarar. )


- Kazan'ın 20 km. kadar dışında bulunan bir tapınak, her bir kubbesinde bir tanesi yer alan ay, haç, yıldız ve öteki birçok dinin simgeleri ile tüm dinleri biraraya toplamak iddiasındadır. -ile/ve


- KAZANMA ile "HAKLILIK"

( Kazanmak, haklılık gibi bir beklentili, yanlı sonuç çıkarmaz! )


- KAZANMAK ile/ve/değil/yerine KAZANÇLI ÇIKMAK

( Hiçkimse, sürekli olarak ve herşeyi kazanamaz fakat görülmesi gerekeni görebilirse herşeyde ve sürekli kazançlı çıkabilir. )


- KAZARA değil/yerine/= KAZAYLA/İSTEMEDEN


- KAZA/SIZ BELÂ/SIZ (GİTMEK)


- KAZASKER MUSTAFA İZZET EFENDİ ile YESERİZÂDE KAZASKER MUSTAFA İZZET EFENDİ


- [ne yazık ki]
KAZF-İ ...:
Bİ-TARÎK-İL KİNÂYE ile MUALLAK ile MUZÂF ile SARÎH

( Birine, kinâyî bir tâbir ile zinâ isnâd etmek.[Hadd cezasını gerektirmez.] İLE Bir koşula talik sûretiyle gerçekleşen hakaret.[Hadd cezasını gerektirmez.]["şuraya giden zânîdir" denilmedikçe] İLE Bir vakte izâfe sûretiyle gerçekleşen hakaret.[Hadd cezasını gerektirmez.]["şu hâneye girerse zânîdir" denilmedikçe] İLE Sarâhâtten zînâya müşir bir söz ile gerçekleşen hakaret.["Şu kişi, zânîdir" gibi.] )


- KAZIM KARABEKİR İLKÖĞRETİM OKULU :

( Poligon İlkokulu adı ile 1983'te eğitim ve öğretime başladı. 1985'te ismi Kazım Karabekir İlkokulu olarak değiştirildi. Bilahare okul ilköğretim statüsüne alındı. )


- KAZIM KARABEKİR MAHALLESİ :

( İlçenin gecekondu mahallelerinden biri olup Dağevleri'nden 1989'da yapılan bir düzenleme ile ayrılarak Kazım Karabekir adıyla yeni bir mahalle oldu. Mahalle PTT Evleri, Çayırbaşı, Büyükdere ve Kocataş mahallelerinden sınır almaktadır. 1992 nüfus sayımına göre nüfusu 7.512' dir. )


- KAZIM KOYUNCU PARKI :

( Sarıyer Belediyesi tarafından Kocataş Mahlesinde yeni yapılan parkı Karadeniz Müziğinin efase ismi Kazım Koyucu'nun adı verilerek hizmete açıldı. Çocuklar için oyun gurubu, fitness ve dilenme alanı bulunuyor. )


- KÂZIM ile/ve/||/<>/> KÂZÎM

( Öfkesini tutan. [ara sıra] İLE/VE/||/<>/> Öfkesini tutan. [sürekli] )


- KÂZIM/KEZÎM[Ar. çoğ. KÂZIMÎN] ile KÂZIM/KAZIMA["ka" uzun okunur] ile KAZIM

( Kızgınlığını, öfkesini, hırsını yenen. İLE Kemirici.[hayvan] İLE Kazmak eylemi. )


- KÂZIM ve/||/<>/> NÂZIM

( Öfkesini tutan. VE/||/<>/> Düzenleyen, düzene koyan, tertip eden. )


- KAZLIÇEŞME ile/ve KAZLI ÇEŞME

( Yedikule'de bulunan bir semt. İLE/VE Yedikule dışında, Demirhane Caddesi'nde bulunan, ön yüzü kaz kabartmalı bir çeşme. [1537] [Su aranırken kazların konduğu yerde su bulunmasından dolayı] )

Bugün[27 Ekim 2025]
itibarı ile 52.687 başlık/FaRk ile birlikte,
52.687 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(106/212)