
Bu nedir? | Nasıl kullanılır? | Nasıl okumalı/anlamalı? | Sıkça Sorulan Sorular | Yenilikler | İletişim
3'LÜLERDE
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA VE FARKINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibariyle 3443 başlık/FaRk ile birlikte,
4716 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(2/4)
- AĞIR ALAŞIM ile HAFİF ALAŞIM ile SERT ALAŞIM
( Tungsten asıllı alaşım. İLE 1939 yılından beri kullanılmakta olan alüminyum ya da magnezyum alaşımları. Alüminyum alaşımlarının yoğunlukları, ortalama 2,7; magnezyum alaşımlarınki ise 1,8'dir. İLE Demir ailesinden, bağlayıcı bir maden ya da alaşım[kobalt, nikel] yardımı ile meydana gelen alaşım. )
- SİNDİRİM:
AĞIZDA ile/ve/> MİDEDE ile/ve/> İNCE BAĞIRSAKLARDA
- AGREGASYON ile/||/<> AGREGAN ile/||/<> AGREGAT
( Yığışım. İLE/||/<> Yığıştırıcı. İLE/||/<> Yığışan. )
- AGROFOS NOMOS ile/ve/||/<> NOMOS FIZIOS ile/ve/||/<> NOMOS EMSIOS
- AH[Ar.] ile ÂH[Ar.] ile ÂH[Ar.]
( Ah, yazık. İLE Kardeş. | Dost. İLE Âferin, bravo anlamına kullanılır. )
- AH ile/ve/> AMAN ile/ve/> YETİŞ[MEDED]
( 66 ile/ve/> 92 )
( ALLAH ile/ve/> HZ. MUHAMMED ile/ve/> HZ. ALİ )
( Allah, din ile, mezhep ile bulunmaz, aşk ile bulunur. )
( Bazıları Allah'ı aramaya Hicaz'a giderler. Aklı yetenler, Allah'ı aramak için bir adım atarlarsa kâfir olur. )
( AH diyene, AMAN edilir. )
( Allah'tan, AH edersin; AMAN'ı, Hz. Muhammed'den dile. )
- AHAD[Ar.] ile ÂHÂD[Ar. < AHAD] ile AHADD[Ar. < HADD]
( Bir. [sayı] | Kişi, kimse. İLE Birler, birden dokuza kadar olan sayılar. İLE [daha/çok/pek] Keskin. )
- AHFEŞ:
ABDÜLHAMÎD ile/ve/||/<> SAİD BİN MES'ADE ile/ve/||/<> ALİ BİN SÜLEYMAN
( AHFEŞ[Ar.]: Küçük gözlü. | Zayıf bakışlı. | Yalnız gece gören kişi. | Bu üç büyük Arap âliminin takma adı. )
- ÂHÎLİK ile/||/<> AHİLER ile/||/<> BÂCİYÂN-I RUM
( Ahilik, dayanışma teşkilatıdır. Aslen Horasan kökenli olup Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde Anadolu'da yaşayan Türkmen halkın sanat, ticaret, ekonomi gibi çeşitli meslek alanlarında yetişmelerini sağlayan, onları hem ekonomik hem de ahlâkî yönden yetiştiren, çalışma yaşamını ve iyi bireylerin becerilerini esas alarak düzenleyen bir örgütlenmedir. Kendi kural ve kurulları vardır. Günümüzün esnaf odalarına benzer bir işlevi olan Ahilik, iyi ahlâkın, doğruluğun, kardeşliğin, yardımseverliğin kısacası tüm güzel becerilerin birleştiği bir sosyo-ekonomik düzendir. Ahi Evran Hazretlerine Ahi Baba da denir. Ahiler, 1290 yılında, Ankara'da kurulan bir Anadolu beyliğidir. 1354 yılında Osmanlı egemenliğine giren Ahiler, varlıklarını Osmanlı Devleti içerisinde sürdürmüşlerdir. Ahi Evran tarafından kurulmuştur. Ahiler, gerek Anadolu Selçuklularında gerekse Osmanlılarda önemli ekonomik etkinliklere sahipti. İLE/||/<> Anadolu Selçukluları Döneminde ortaya çıkan, esnaf örgütü. İLE/||/<> Anadolu Selçukluları Döneminde ortaya çıkan, esnaf örgütü. İLE/||/<> Anadolu kadınları birliği Ahilerin kadınlar kolu olarak yetim, kimsesiz genç kızları korumasına almış, onların eğitiminde, ev bark sahibi olmalarından, sorumlu olmuşlardır. Bunun dışında kimsesi kalmayan yaşlı kadınların bakımı, genç kızların evlendirilmesi gibi bazı toplumsal hizmetlerde bulunmuşlar, maddî sıkıntıda olanlara yardım etmişlerdir. Ahi zâviyesinde gelen konuklara yemek hazırlamada, savaş zamanlarında ordunun gereksinimi olan giysi ve savaş malzemelerinin bakımında ve onarımında yardımcı olmuşlardır. Anadolu kadınları örgütü, üyelerine şu telkinde bulunurdu. “İşine, aşına, eşine sahip ol!” Bu söz, Âhî kadın örgütünün ana ilkesi olmuştur. \"İşine sahip ol!\" yani bilge ve becerikli ol ki, evinin düzenini koruyabilesin. Tasarruf et, fazla savurgan olma ki, ocağın devamlı tütsün. Eşine sahip ol ki, evine bağlı kalsın. Anadolu kadınları sosyal yardımlar yanında ekonomiye önemli katlı sağlayan çeşitli el sanatlarında uğraşı vermişlerdir. Çadırcılık, keçecilik, halı, nakışçılık, örgücülük, kilim dokumacılık, oya dantelcilik ve kumaş üretiminde ve bunlardan giysi yapılmasında etkinlik göstermişlerdir. )
- AHLÂK ve/<> İLİM ve/<> İŞ
- AHLÂKÎ OLAN ile/ve/<> TÜZEL OLAN ile/ve/<> POLİTİK OLAN
- AHLAT ile AHLÂT[< HILT] ile AHLAT
( Gülgillerden, kendi kendine yetişen, üzerine armut aşılanan ağaç, yabanarmudu. | Bu ağacın, armuda benzeyen ve ancak iyice olgunlaştıktan sonra yenilebilen yemişi. | Kaba adam, yol-iz bilmeyen kişi. İLE Bir karışım içindeki parçalar, öğeler. Karışan şeyler. | Gövde yapısının temelini oluşturan öğeler.[AHLÂT-I ERBAA: Kan, salya, safra, dalak.] İLE Bitlis'in bir ilçesi.[Tarihte, mühendis ve mimarların yetiştiği kent.] )
( PIRUS PIRASTER ile ... )
- AHMAK ile/ve APTAL | ile/değil/yerine/>< ABDAL
( | Tehlike gelse de görmeyenler. İLE/VE Tehlike geldiğinde görenler. | İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Tehlike gelmeden görenler. )
( Yapabilecekken yap(a)mayan. İLE/VE Yapmayabilecekken yapan.[dallama/dalyarak] İLE/DEĞİL/YERİNE/>< ... )
- AHRAS[Ar.] ile AHRÂS[Ar. < HÂRİS] ile AHRAZ[Ar.]
( Dilsiz. İLE Koruyucular, muhafızlar. İLE Kirpikleri dökülmüş, çipil gözlü kişi. )
- AHTAPOT[Yun.] ile ARGONOT[Yun.]
( Sekiz dokunacında/kolunda yaklaşık 1000 duyarga bulunur. Üç kalbi, dokuz da beyni vardır. İLE Deniz dibinde, kayalara tutunarak yaşayan bir türdür. [Deniz anemonu gibi bitkiye benzer.] )
( Dokunaçlarının herhangi bir parçası koptuğunda/kesildiğinde kopan parça 3 saat canlılığını ve hareketini devam ettirir. İLE ... )
( Eril ahtapotların kollarından biri çiftleşmek içindir ve bu kol altındaki oluk ve kavramaya yarayan ligula adında bir burunla ötekilerden ayrılır. [Bazı ahtapot türlerinde, öteki memelilerin penisinde olduğu gibi kanla dolar.] İLE Erilin eşeysel örgeni(penisi), çiftleşme zamanında, gövdesinden ayrılır, gider başka bir kayada yaşayan dişil argonotu bulur, döller ve sahibine geri döner. [Çok eşli olma çabasındaki baylara da bu "Argonot" adı takılmıştır.] )
( Çiftleşme kolları, bir paket spermi dikkatli bir biçimde dişinin hazne [kafa/gövde] içine yerleştirir. Ardından ligula kırılır ve dişilin içinde yapışık kalır. [Eriller çiftleştikten birkaç ay sonra ölür.] [Ahtapotlar öteki kollarını yenileyebilseler de yeni bir çiftleşme kolu (lingula) üretemezler.] İLE ... )
( Kavanozları açabilir, taşları istiridyeleri açmak için araç olarak kullanabilir ya da kopmuş denizanası dokunaçlarını silah olarak kullanabilirler. [Bazıları sanki iki ayaklı hayvanlar gibi iki kolunun üzerinde yürüyebilir.] İLE ... )
( Kaslarını, kendilerini ileri atmak üzere kullanır ve saatte 40 km. hıza ulaşabilirler. [Bu yöntem ile "uçabilirler" de.(yırtıcılardan kaçmak için kendilerini suyun dışına fırlatmak üzere)] İLE ... )
( İskeletleri olmadığı için gözbebekleri kadar küçük yerlerden bile geçebilirler. [tek sert parçaları papağanınkine benzeyen gagasıdır] İLE ... )
( ile
)
( HEŞT-PÂ ile ... )
( OCTOPUS vs. ARGONAUT )
( OCTOPUS cum ARGONAUTA ARGO )
- AIKIDO ile/ve JAİNİZM
( AIKIDO: "AI"=UYUM, "KI"=ENERJİ, "DO"=YOL/YÖNTEM --- ENERJİYİ UYUMLANDIRMA YÖNTEMİ/YOLU
Aikido, fiziksel ve zihinsel denge oluşturma yöntemidir.
Aikido, diğer tarafın gücünü kendine yönelik kullanabilmektir.
Aikido, %100 savunma odaklı ve bir ya da daha fazla yönden gelen her türlü saldırıya karşı kullanılabilecek bir uygulama sanatıdır.
Aikido, fizik kurallarını göz önünde bulundurarak saldırganın gücünden uygun biçimde yararlanır.
Aikido, önsezi, zamanlama, hareketlerin doğru uygulanışı, dairesellik, rakibin gücünü ele geçirip bunu ona yönelik kullanma, soluklamanın verdiği güç, doğru tutuşlar ve oldukça yüksek bir konsantrasyon ister.
Aikido, önemli temel güdülenmeleri, ahlâki standartları ve asil tarzıyla tanınır.
Aikido, kendi kendimizi sürekli olarak geliştirme ve kesin zafer üzerine kuruludur.
Aikido, rakibi etkisiz durarak getirerek var olmaya devam eder.
Aikido: Savaşmadan Kazanmak: "Uyum Kuralı"
Aikido'nun içinde yatan asıl anlam, Enerji, Anlık/Zihin ve Gövde'nin uyumudur.
Aikido'nun öncelikli özelliği enerjinin terbiye edilmesidir.
Aikido'nun ayırt edici özelliği, hareketler ve tekniklerdeki yumuşak akıcılıktır.
Aikido'nun başlangıcı savunma, devamı tekniktir.
Aikido'nun zihinsel kaynakları ikiye ayrılır:
1- Doğu kültürünün din ve Şintoculuk, Konfüçyusçuluk, Taoculuk ve Budizm gibi felsefe akımlarına dayanan ahlâkî değerleri;
2- Daha uygulamalı olan ve kolaylıkla uygulanan ahlâki değerler.
Aikido'nun ahlâkî anlayışında savunma asla saldırganı yok etme ya da ciddi biçimde yaralama amacını taşımaz.
Aikido'ya dayalı bir strateji üç ahlâki aşamayı içerir:
1- Algılama,
2- Değerlendirme,
3- Karar verme ve tepki gösterme
Aikido hareketleri, ileri derecede bir koordinasyon sonucu oluşan, sertlik ve şiddet içermeyen, akıcı ve esnek hareketlerdir.
Aikido'da el, bilek tutuşları ve düz vuruşlar[atemi] o kadar serttir ki, rakip daha fazla acıyı engellemek için teslim olmayı yeğler.
Aikido'ya dayanan bir strateji aynı zamanda ahlâkî bir yaklaşım ve düşünce tarzı gerektirir.
Aikidoka'nın[Aikido çalışan kişi] ahlâkî bir yaklaşım içinde olması gerekir.
Savunmanın asıl amacı saldırganı yok etmek değil onu yönlendirmek ya da etkisiz duruma getirmektir.
Aikido'da ego ya da kahramanlık yoktur.
Aikido, Sensei[üstad] Morihei Ueshiba (1883 - 1963) tarafından geliştirilmiştir.
Aikido, efendilerin savunmacı sanatı olarak tanımlanır.
Gerçek ustalar, çevrelerinin kendini denetlemesine izin vermeyendir. )
( Bazı Aikido Terimleri
Aikidoka: Aikido yapan kişi.
Aikikai: Aiki topluluğu. Bu sözcük, kurucu tarafından Aikido'nun yaygınlaştırılması için oluşturulmuş organizasyon için kullanılır.
Dan: Siyah kemer derecesi.
Dojo: İdman yapılan yer.
Doşhu: Yolun başı anlamında kullanılır. Aikido'nun başında bulunan kişiye verilen unvandır. (Şu anda doşu MORİHEİ UESHİBA'nın torunu olan MORİTERU UESHİBA'dır.)
Fukhişhidoin: Eğitmenin yardımcısı anlamına gelen resmî bir ad.
Gi: Eğitim giysisi.
Hakama: Siyah ya da lacivert renkte, genellikle siyah kemer sahibi olmuş Aikido'cularca giyilen, parçalı etek.
Hambu Dojo: Organizasyonun merkezi dojosunu belirten terimdir. Genellikle Aikido Dünya Karargahları'nı belirtir. (AİKİKAİ)
Hanmi: Üç gensel duruş.
Happo: Sekiz yön. HAPPO-UNDO (8 yön egzersizi) ve HAPPO-GIRI (kılıç ile sekiz yönde kesme.) (Burada anlaşılması gereken, gerçekten her yönde hareket edebilmektir.)
Hara: Gövdenin ağırlık merkezi. (Aikido teknikleri, olabildiğince kişinin hara bölgesinde yapılmalıdır.)
Jiyuwaza: Tekniklerin serbest biçimde uygulanması.
Kihon: Temel olan şey. Aikido'da genel olarak aynı teknik, farklı görülen farklı yollardan yapılabilir. Temeli, yani çekirdeği kavramak için KİHON'u iyi anlamak gerekir.
Kohai: Yeni öğrenci.
Kokyu: Soluk alma. Aikido'nun bir bölümü de KOKYU RYOKUYU, yani soluk alma gücünü geliştirilmesidir. Aikido'daki pek çok teknik, KOKYU HO yani soluk egzersizi olarak adlandırılır. Bu egzersizler, kişinin KOKYU RYOKUYU yani soluk gücünü geliştirmesini sağlar.
Ku: Boşluk. Bu boşluğun doğrudan fark edilmesi, aydınlanmadır. Bu Aikido'da bilinç açıklığının geliştirilmesi, değişen durumlara çabuk ve iç güdüsel yanıt verebilmektir.
Kumi Jo: JO (bir araç) ile eşleşerek yapılan çalışma. (eşli uygulama)
Kumi Tachi: Kılıçlı çalışma. (eşli uygulama)
Kyu: Beyaz kemer düzeyi/derecesi. ŞHODAN(1. DAN)'a kadar olan(6) derece.
Maai: Rakibe göre olması gereken, düzenli aralık, uzaklaşma ve zamanlamadır.
Masagatsu: Gerçek zafer.
Mudansha: Siyah kuşak derecesi olmayan öğrenci.
Nagare: Akmak. Aikido'nun amaçlarından biri de fiziksel güce, fiziksel güçle karşılık vermemeyi öğrenmektir. Asıl olan, uygulanan gücü yönünde, onu kendi avantajına olacak biçimde yeniden yönlendirerek hareket etmeye çalışmaktır.
Nage (Tori): Savunan. Tekniği yapan.
Randori: Serbest biçimde eğitim.
Rei: Selâm ver!
Sempai: Eski öğrenci.
Sensei: Öğretmen.
Shikaku: Ölü açı. Rakibin atağına devam etmesinin çok zor olduğu ve sizin de rakibinizin hareket ve dengesini kolaylıkla kontrol edebildiğiniz pozisyon. Aikido'nun ilk aşaması, ŞHİKAKU'yu yerleştirebilmektir.
Shindoi: Öğretmen, eğitme anlamına gelen resmî bir ad/unvan/başlık.
Shodan: Siyah kemerde ilk derece (1. dan)
Sukashiwaza: Saldırganın sizi sarmasına ya da vuruşuna başlamasına olanak vermeden yapılan teknikler.
Sutemi: Birinin, tekniğin uygulanması için kendini bırakmasıdır.
Tai No Tenkan: 180 derece dönmeyi kapsayan yalın dönüşler. (Harman uygulaması)
Tai Sabaki: Gövde hareketi.
Taijutsu: Gövde sanatları, silahsız çalışma.
Takasumu Aiki: Aiki'nin (ruh, zekâ ve evrensel enerjinin uyumu) sonsuz (bitmek bilmeyen) üretken savaş sanatı " anlamına gelen kurucunun bir sloganıdır. Aikido'da yeni teknikler yaratmak olanaklıdır.
Tatami: Minder.
Tege Tana: El kılıcı ya da elin kenarı.
Tenkan: Özellikle gövdenin 180 derece döndüğü dönüş hareketi.
Tori: Uzaklaştırma, uzağa alma, elinde bıçağı alma, elinden alma.
Uchi Deshi: Dojo’nun içinde yaşayan ve kendini eğitmene, dojonun bakım ve temizliğine adamış öğrenci (Kimi zaman, dojonun Sensei'sinin kişisel işlerine de yardım eder.)
Uke: Saldıran. Tekniği alan.
---
Morihei Ueshiba: Aikido'nun kurucusu (1883-1969)
O-Sensei Morihei Ueshiba: Hocaların hocası, büyük öğretmen.
Shihan: Hocaların hocası (usta eğitmen) anlamına gelen resmî bir ad.
Ueshiba Kısshomaru: Aikido'nun kurucusunun oğlu.
Ueshiba Moriteru: Kurucunun torunu, şuan yolun başında olan kişi doşhu.
)
- AİLE ve/||/<> ÇOCUK ve/||/<> ARKADAŞ
( Arkadaşını [tanımada/anlamada]. VE/||/<> Akrabayı [tanımada/anlamada]. VE/||/<> Sevgiliyi/eşi [tanımada/anlamada]. [ve sana zarar/yarar verip vermeyeceğinde] [PEK/KOLAY KOLAY YANILMAZ] )
- AİT OLMA ile/ve/||/<>/> BİREY OLMA ile/ve/||/<>/> BİRLİKTE OLMA
- AJİTASYON ile/||/<> AJİTE ile/||/<> AJİTE ETMEK
( Huzursuzluk, çalkalama. İLE/||/<> Huzursuz, çalkalanmış. İLE/||/<> Huzursuz etmek, çalkalamak. )
- AK/AQ[Oğuz] ile/||/<> AK SAY/AQ SAY ile/||/<> AK TEREK/AQ TEREK
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
- AKANTOLİZ[Fr.] ile AKANTOZ[Fr.] ile AKANTOSİTOZ[Fr.]
( Deri dokusu bozukluğu. İLE Üst deride bir katmanın kalınlaşması. İLE Alyuvarların yapısal bozukluğu. )
- AKATAFAZİ[Fr.] değil/yerine/= PARAFAZİ/PARAPHASIA[İng.] değil/yerine/= SİNTAKTİK AFAZİ/SYNTACTIC APHASIA[İng.]
( Sözsel anlatım bozukluğu. İLE Sözcük bulma güçlüğü. İLE Sözdizimsel dil yitimi. )
- ÂKIBET[Ar.] ile HADD[Ar.] ile NİHÂYET[Ar.]
- AKIL ile/ve/||/<> BİLGİ ile/ve/||/<> HİKMET
( Akıl kavramsal olup akla; Bilgi simgesel olup sezgiye; Hikmet mistik olup iç görüye ve iç deneyime hitap eder. )
( Aklın bilgiye ve hikmete kavuşması, neredeyse tüm uygarlıklarda ortak olarak Güneş, Işık, Nur simgeleri ile belirtilmektedir. )
( Genç ve kuvvetli iken uyanmayan ve uyandığı zaman çaba göstermeyen, böylelikle tembelliğe ve karar yoksunluğuna düşen kişi, hiçbir zaman hikmet yolunu bulamaz. )
( Gölgesinin, bir kişiyi izlemesi gibi, saf olan akılla konuşan ve davranan kişiyi de sevinç izler. )
( Uyanmak için bir şoku beklemeyen, akıllıdır. [ki bu çok sert olabilir] )
( Herşeyin akılla kavranamayacağını akıl edemeyen, akılsızdır. )
( Hikmetin dili, simge ve sükûttur. )
( HİKMET: Cehaleti kaldıran herşey! )
( HİKMET: Kuramsal aklın erdemi. )
( Wise is he who does not wait for a shock, which can be quite rude. )
( REASON vs./and/||/<> KNOWLEDGE vs./and/||/<> WISDOM )
- AKIL ve/<> DİL ve/<> BEN
( Aklın dili sözcükler, gönlün dili muhabbettir. )
( Akıl, hiçbir zaman gövdede durmaz. Neyi, nereyi seviyorsa orada gezer durur. )
( REASON and/<> LANGUAGE and/<> I/ME )
- AKIL ve İLİM/BİLİM ve İBÂDET
( Bu 3 alanda tatil[< ÂTIL] olmaz. )
- AKIL ve/<> MUHAYYİLE ve/<> İMAN
( Zihnin yetilerine doymadıkça, muhayyile alanına (pek) geçilemez. )
- AKİT'TE, DEĞİŞMEZLİK(İSTİMRAR):
SÜREKLİ ile/<> GEÇİCİ ile/<> GÖRÜNMEZ BİR BOZULMA NEDENİ İÇEREN
( CONSTANCE HERPETUELLE avec/<> CONSTANCE TEMPORAIRE avec/<> CONSTANCE CONTENANT UNE CAUSE LATENTE )
- AKL-I SÂLİM ile/ve/> KALB-İ SELÎM ile/ve/> SEKÎNE
- AKL-I SELÎM ile/ve/<> KALB-İ SELÎM ile/ve/<> ZEVK-İ SELÎM ile/ve/<> ZEVK-İ SELÎM
- AKL-I TEMYİZÎ ile/ve AKL-I AMELÎ ile/ve AKL-I NAZARÎ
( Yararlı/Zararlı. İLE/VE İyi/Kötü. İLE/VE Doğru/Yanlış. )
- AKLIN İLKELERİ ile/ve AKLIN İŞLEVLERİ
( * ÖZDEŞLİK [birliği verir]
* ÇELİŞMEZLİK [çokluğu verir]
* 3.[ÜÇÜNCÜ] DURUMUN/ŞIKKIN OLANAKSIZLIĞI [değeri verir]
ile/ve
* TÜMEVARIM
* TÜMDENGELİM )
( PRINCIPLE OF THE REASON vs./and FUNCTIONS OF THE REASON )
- AKLIN SESİ ve/||/<> KALBİN SESİ ve/||/<> MİDENİN SESİ
( Herhangi bir işi yapmadan önce ve yaparken, üçünün sesi de olmalı ve olabildiğince orantılı, dengeli ve uyumlu olmalıdır. )
- AKLIN ÜÇ GÖRÜNÜMÜ/TEZÂHÜRÜ
( * AKL-I TEMYİZÎ
* AKL-I AMELÎ
* AKL-I NAZARÎ )
- AKMA/AKAN ile/<> DÖKÜLME/DÖKÜLEN ile/<> DÜŞME/DÜŞEN
( Sıvılar için kullanılır. İLE/<> Parçalar için kullanılır. İLE/<> Bütünler için kullanılır. )
- AKOR'DA ÖNEMLİ SESLER:
I. ve III. ve V. ve VII.
- AKRABA FARKINDALIĞI ile/||/<> AKRABA SEÇİLİMİ ile/||/<> AKRABALIK KATSAYISI
( Bir bireyin akrabalarını, türün öteki bireylerinden ayırt edebilme becerisi. İLE/||/<> Tür içindeki bireylerin yalnızca kendi uyum başarılarına yönelik değil aynı zamanda akrabalarının uyum başarısına yönelik olarak da deneyimlediği seçilim türü.[Akrabaların yaşamda kalıp üreyebilmesi, bireylerin kendi tarafından paylaşılan genlerin de başarısı olduğundan dolaylı uyum başarısı ile ilişkilidir.] İLE/||/<> İki bireyin akrabalık bağını belirten tanım.[r = n(0.5)L tanımı ile belirlenir. Denklemde r akrabalık katsayısı, n ortak genlerin yüzde cinsinden tanımı, L ise mayoz sayısı ya da kuşak bağlantısını simgeler. Farklı kuramlarda, farklı ve daha kapsayıcı denklemlere denk gelmek de olasıdır.] )
- AKRODİNİ ile/||/<> AKROMEGALİ ile/||/<> AKROSİYANOZ
( Uclarda ağrı. İLE/||/<> Uc irileşmesi. İLE/||/<> Uclarda morluk. )
- AKROZOM ile/||/<> ANİZOGAMİ/HETEROGAMİ ile/||/<> ANJİYOSPERM
( Sperm gözesinin, göze zarının altında bulunan ve spermin ön[anterior] bölgesini kaplayan salgı keseciği. İLE/||/<> Bir cinsiyetin ötekinden daha büyük eşey gözesi[yumurta/sperm] ürettiği eşeyli üreme biçimi. İLE/||/<> Üreme örgenleri çiçeklerinde bulunan ve en yakın tarihte evrimleşmiş bitki öbeği. )
- AKRU/AQRU ile AKUR/AQUR ile ARAN
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Yavaşça. İLE Ahır. İLE Ahır. )
- AKSÂM ile ENVÂ ile ESNAF
( [tekili] "Kısım". İLE "Nev". İLE "Sınıf". )
- AKSELERASYON ile/||/<> AKSELERATÖR ile/||/<> AKSELERE
( İvmelenme. | Hızlanma. | Yeğinleşme. İLE/||/<> İvmelendirici. İLE/||/<> İvmeli. | Hızlanmış. | Yeğinleşmiş. )
- AKSELERASYON ile/||/<> AKSELERATÖR ile/||/<> AKSELERE ETMEK
( Hızlanma, ivme. İLE/||/<> Hızlandırıcı. İLE/||/<> Hızlandırmak. )
- AKSEPTANS ile/||/<> AKSEPTÖR ile/||/<> AKSESİBİLİTE
( Kabul belgesi. İLE/||/<> Alıcı, kabul eden. İLE/||/<> Ulaşabilirlik. )
- AKSİYOM'DA:
TAMLIK ve KAPALILIK ve BASİTLİK
- AKSON[Fr. AXONE < Yun.] ile/ve/||/<> DALLANTI/DENDRİT[Yun. < DENDRON: Ağaç.] ile/ve/||/<> SİNİR KAVŞAĞI/SİNAPS[İng. < SYNAPSE]
( Her bir sinir gözesinde 10.000'e kadar dendrit olabilir fakat sadece bir akson vardır. İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> Akson ve dendritler arasındaki sinirsel iletilerin gerçekleştiği yerler. )
( İnsan beyninde yaklaşık 5.000.000 km. akson, 1 katrilyon sinaps vardır. )
( Akson, küçük bir nöron hücresinden binlerce kat daha uzun olabilir. [Bazı kişilerde aksonların uzunluğu 1.5 metreyi bulabilmektedir.] [Zürafalarda bulunan en uzun akson 4.5 metre uzunluğundadır.] )
( Sinir gözelerinin uyarımını ileten plazma uzantısı. İLE/VE/||/<> Sinir gözesinin öteki sinir gözesinden alınan elektrokimyasal uyartının ve verinin gövdeye iletilmesini sağlayan, kısa, dal benzeri yapılar. İLE/VE/||/<> Sinir gözelerinin öteki sinir gözelerine, kas ya da salgı bezleri gibi sinir gözesi olmayan gözelere iletim olanağı tanıyan özelleşmiş bağlantı noktaları. İki sinir gözesi arasındaki iletişim bölgesi. )
- AKSU ile AKSU ile AKSU
( Katarakt. İLE Isparta iline bağlı ilçelerden biri. İLE Antalya iline bağlı ilçelerden biri. )
- AKTARIM ile/ve PAYLAŞIM ile/ve DOLAŞIM
- AKTİN[Lat.] ile AKTİNİK[Fr.] ile AKTİNİT[Yun.]
( Gözenin lifli yapısında bulunan kasılgan protein. İLE Çeşitli nesnelerde kimyasal etki oluşturan ışınım. İLE Radyoaktiflerin genel adı. )
- AL ile AL ile Al.
( Aldatma, dek, dolap, hile. İLE Kırmızı, kızıl, kanın rengi. | Kırmızı renkte olan. | Dorunun açığı, kızıla çalan. | Yüze sürülen pembe düzgün, allık. İLE Alüminyum'un simgesi. )
- ÂL[Ar.] ile ÂL[Ar.] ile ÂL[Ar. < ULÜVV]
( Hîle, düzen, dek. İLE Aile. | Evlât. | Sülâle. İLE Yüce, yüksek. )
- ALA ile ALÂ ile ÂLÂ
( Karışık renkli. | Alabalık. | Açık kestane renginde olan, ela göz. | Kekliğin boynundaki siyah halka. İLE Üstün. İLE İhsanlar, bahşişler. | Kirleten. | Pekiyi. )
- [Ar.] ÂLÂ ile/ve/||/<> VASAT ile/ve/||/<> EDNÂ
( En yüksek. İLE/VE/||/<> Orta. İLE/VE/||/<> En düşük. )
- ALAY ile ALAY
( Herhangi bir törende ya da gösteride yer alan kalabalık. | Çok kalabalık. | Tümü, hepsi. | Genel olarak üç tabur ve bunlara bağlı birliklerden oluşan asker topluluğu. İLE Ses tonu, söz, davranış gibi araçlarla, biriyle, bir şeyle/durumla eğlenme. )
( ... ile HEZEL )
- ALAYLI ile ALAYLI ile ALAYLI
( Erlikten yetişmiş, askerî okullarda okumadan başarı gösterip yükselen subay. | Gerekli okul eğitimini görmeden kendini yetiştirmiş olan kişi, [>< OKULLU/MEKTEPLİ] İLE Alay edici, küçümseyici, müstehzî. İLE Gösterişli, görkemli, debdebeli. )
- TUĞGENERAL
ile
TUĞBAY
ile
ALBAY
( Tugay komutanı.
İLE
Tugay komutanlığı yapan albay.
İLE
Alay komutanı. )
- ALDEHİT ile FORMALDEHİT ile FORMOL
( Alkolleri, oksitlendirme ya da asitleri indirgeme yolu ile elde edilen uçucu bir sıvı. İLE Doymuş aldehitlerin ilk üyesi olan H-CHO formülündeki aldehit. İLE Formaldehidin %40'lık değişik sulu çözeltisine verilen ad. )
- ALEGORİ[Fr. < ALLEGORIE | İng. < ALLEGORY] ile ANALOJİ[Fr./İng. < ANALOGIE | İng. < ANALOGY] ile METAFOR[Fr.]/MECAZ[Ar.]
( Soyut bir düşünceyi heykel ya da resimle anlatma. İLE Benzeşim.| Örnekseme. | Andırışma. İLE Bir ilgi ya da benzetme sonucu gerçek anlamından başka anlamda kullanılan söz. | Bir sözcüğü ya da kavramı kabul edilenin dışında başka anlamlara gelecek biçimde kullanma. )
- ALEL ile/||/<> ALEL DIŞLANMASI ile/||/<> ALELOPATİ
( Kromozom üzerinde belirli bir noktada bulunan, belirli bir genin bilinen farklı varyasyonlarından her birine verilen ad.[Bir genin değişik biçimleri olarak da tanımlanır. Aleller, genlerde aynı karakteristik özelliklerin ortaya çıkmasını sağlar. Kan öbeklerini belirleyen genlerin, A, B ve 0 olmak üzere üç farklı aleli vardır. Bunların farklı kombinasyonları ile farklı kan öbekleri oluşur.] İLE/||/<> Heterozigotluk durumunda bir genin bulunabileceği lokustaki iki alelden yalnızca birinin tanımlanması durumu.[İmmoglubulin ve T Gözesi Alıcılarını kodlayan genlerde bu durum görülür. T Gözelerinde sadece bir set TCR geni olarak tanımlanır.] İLE/||/<> Bir canlının salgıladığı kimyasallardan ötürü başka canlı üzerinde özellikle büyüme, yaşamda kalma ve üreme açılarından olumlu ya da olumsuz etkilere neden olması.[Genellikle bitkilerde, alglerde, bakterilerde, resiflerde ve mantarlarda görülür. Bu etkiye neden olan kimyasallara alelokimyasallar denir. Bunlar arasında karbonhidratlar, lipitler, alkaloidler, azot içerikli bileşikler, flavonoid fenolikler başta olmak üzere bazı öteki fenolikler ve terpenoidler bulunur. Çöllerde bulunan çalıların etrafının göreceli olarak çıplak olmasının nedeni, salgıladıkları alelokimyasallardır. Juglans nigra türü ceviz ağaçları, salgıladığı juglon adlı kimyasaldan ötürü çevresinde yaşayan bazı canlılara karşı alelopatiktir.] )
- ÂLEM ile/ve/<> DİSİPLİN ile/ve/<> İLKE
- ALEM ile REMZ ile NİŞÂNE
( Bayrak. İLE Simge. )
- ALFRED PRUFROCK'UN AŞK TÜRKÜSÜ[T S ELIOT] ŞİİRİNİN ÇEVİRİSİNDE:
CAN YÜCEL ile SUPHİ AYTEMUR ile NURDAN SÜMER
- ALGI ile/ve/> DEĞER ile/ve/> YARGI
- ALGI ile/ve/||/<>/> OLAY ile/ve/||/<>/> OLGU
( Duyum. İLE/VE/||/<>/> Olumsal/keyfî. İLE/VE/||/<>/> Zorunluluk. Kavram. )
( Gövdenin işlevleri. İLE/VE/||/<>/> Zihnin işleri. İLE/VE/||/<>/> Aklın edimleri. )
( Olaylar değil olayları algılayış biçimimiz önemlidir[önceliklidir]. )
- ALGISAL EŞİKLER'DE:
ÖZEL ALICILAR ile/ve MUTLAK EŞİK ile/ve FARK EŞİĞİ
- DOLAYLILIKTA:
ALGISALLIK ile/ve/||/<> ÇIKARIMSALLIK ile/ve/||/<> AKTARIMSALLIK
( PERCEPTION and/||/<> INFERENCE and/||/<> HEARSAY (in) :INDIRECTIVITY )
- ÂLÎ[Ar. < ULÜVV] ile ÂLÎ[Ar.] ile ALÎ[Ar. < ÂLET]
( Yüce, ulu. Kemâlâtı kendinde toplayan. | Kişi adı. İLE/< Ebû Tâlib'in oğlu ve Hz. Muhammed'in damadı, dördüncü halife. İLE/< Âlete ait, âletle ilgili. | Yemin edici/eden. )
- ALIÇ/ALUÇ ile/= ALUÇİN ile/= ALUŞ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Sarı erik. İLE Yumruları olan, yenilebilir bir ot. İLE Kaşgar'a bağlı bir köy adı. )
- ALİDAT/MASTARA[Ar.] ile AD-EYLEM/MASTAR[Ar. < MASDAR]/INFINITIVE[İng.]/INFINITIF[Fr.] ile MASTAR/MISTAR[Ar.]
( Açı cetveli. İLE Ad-eylem. Eylemlik. İLE Sıvacıların ve duvarcıların, cetvel gibi kullandığı, ensiz, uzun ve düz tahta. | Marangoz cetveli. | Tezgâhta, halının düz dokunmasını sağlayan araç ya da ileri-geri oynatılan bölüm.| Davar memesi. )
- ALIK/SERSEM/EBLEH ile KORKAK ile ALÇAK
( "Hiçbir şeyin değişmeyeceğini" "düşünüyorsak..." İLE "Düşünmek istemiyorsak..." İLE "Hiçbir şeyin değişmemesinin, kendi çıkarımıza olacağını düşünüyorsak..." )
- ÂLİM ile/ve ÂRİF ile/ve KÂMİL
( Bildiğini bilen, nesnesini bilen. İLE/VE Bilmediğini bilen, kendini bilen. İLE/VE Eksiğini bilen. )
( Âlimin ölümü, âlemin ölümü gibidir. )
( Âlimin yanında dilini, ârifin yanında kalbini tut! )
( Ârif'e, târif gerekmez! )
( Dünyanın anasını Kâmil ağlatır, Kâmil'in anasını da cahil. )
- ÂLİM <> İL(İ)M <> MALÛM
- ALİMENTASYON ile/||/<> ALİMENTAR ile/||/<> ALİMENTAR TRAKT
( Beslenme. İLE/||/<> Beslenme/beslenim [ile ilgili]. İLE/||/<> Sindirim yolu. )
- ALIN TERİ/TERLEMESİ ile SIRT TERİ/TERLEMESİ ile KIÇ TERİ/TERLEMESİ
( Sadece fiziksel çalışmaktan kaynaklanan durum/ter. İLE Çalışırken ciddi zorlanmadan kaynaklanan durum/ter. İLE Sıkıntıdan/zorluktan kaynaklanan durum/ter. )
( BASÎ[çoğ. BUSU'], NETH )
- ALINLIK ile/||/<> KASNAK ile/||/<> KAVSARA
( Antik yapıların cephelerinde çatı ile korniş arasında yer alan üçgen biçimindeki bölüm. | Bir portalın ya da bir pencerenin çerçeve içine alınmış üst bölümü. İLE/||/<> Bir mimari yapıda kubbenin oturduğu ve yapının üslûbuna, türüne göre kare ya da yuvarlak olan kaide. İLE/||/<> Portal/taç kapı, mihrap gibi yerlerin yarım kubbeye benzeyen üst bölümü. )
- ALJEZİ ile/||/<> ALJEZİK ile/||/<> ...-ALJİ
( Ağrı duyarlılığı. İLE/||/<> Ağrılı. İLE/||/<> ... ağrısı. )
- ALKALİK[Fr.] ile ALKALİZASYON[Fr.] ile ALKALOİT[Fr.]
( İçinde alkali bulunan, alkali ile ilgili. İLE Alkali duruma getirme. İLE Özellikleri ile alkalileri andıran organik nesne. )
- ALLAAAH! ile/ve/<> EYVAAAH! ile/ve/<> AAAH!
( Avamın zikri. İLE/VE/<> Salihlerin zikri. İLE/VE/<> Hakk âşıklarının zikri. )
- ALLAH ile/ve/||/<>/>/< HAKİKAT ile/ve/||/<>/>/< MÂRİFET
( Perde, örtük. İLE/VE/||/<>/>/< Perde, örtük. İLE/VE/||/<>/>/< Açık, görülür, paylaşılır ve öncelikli. )
- ALLAH ve RAHMAN ve İNSAN
( KİŞİ/İNSAN: Hak(k)'ı amaç edinen. )
( İsmi. VE Cismi. VE Tezâhürü. )
( İNSAN: Hakk ile Hakk olan, Hakk'ı kendinde bulan. )
( Allah'ın usturlabı, insandır. )
- ALLAH ile/ve/<> RAHMAN ile/ve/<> RAHİM
( Kimlik adı. İLE/VE/<> Varlık adı. İLE/VE/<> Eylem adı. )
- ALLAIS AÇMAZI ile/ve/||/<> İKİ ZARF AÇMAZI ile/ve/||/<> ST. PETERSBURG AÇMAZI
- ALNI ile/ve KALBİ ile/ve KAPISI AÇIK OLMAK
- ALO ile/ve/||/<> HELLO[İng.] ile/ve/||/<> MOSHI MOSHI[Jap.]
- ALT GEZEGENLER ile/ve/||/<> ÜST GEZEGENLER
( Merkür ve Venüs. İLE/VE/||/<> Mars, Jüpiter, Satürn. )
- ALTIN ORAN ve/<> FIBONACCI SAYILARI/DİZİSİ
( 1.6180339887 [φ = (1 + √5) / 2 = 1.6180339887498...] ve/<> 0, 1, 1, 2, 3, 5, 8, 13, 21, 34, 55, 89, 144, 233, 377, 610, 987 ... [son iki sayının toplamı alınarak devam edilir] )
( Dizideki ardışık iki sayının oranı, sayılar büyüdükçe Altın Oran'a yaklaşır. )
( MİMARLIK ÜZERİNE ON KİTAP - VITRUVIUS[Marcus Vitruvius Pollio, M.Ö. 80 ile 15] )
( Altin_Oran.mp4 [1] | Altin_Oran2.mp4 [2] )
( )
( Wikipedia'da... http://tr.wikipedia.org/wiki/Altin_oran )
( Okuduğunuz Herşeye İnanmayın: Salyangoz Kabukları ve Fibonacci Sayıları
Kişiler, mucizelere inanmak ister. Yaşamın tamamının mucizelerle dolu olmasını isterler. Her şeyin birbirine kusursuz bir biçimde oturmasını, olaylar, olgular ve sistemlerde hiçbir pürüz olmamasını isterler. Bu, insan türünün beyin yapısı ve çalışma ilkeleri düşünüldüğünde anlaşılırdır. Fakat yine de tanıdığımız en karmaşık yapı olan beynimizin, bu kadar basit hatalara düşebildiği gerçeğini göz önünde bulundurarak, etrafımızı incelerken çok daha dikkatli ve gerçekçi olmamız gerekmektedir. Burada, yardımımıza bilimsel yöntem ve analiz metotları koşmaktadır. Çünkü kişiler, kendilerini kandırmaya açıktır. Duygularına hemencecik yenik düşerler, bu bakımdan zaafları vardır. Söylediğimiz gibi, her şeyin büyüleyici, her şeyin sıradışı, her şeyin olağanüstü, her şeyin masalsı olmasını isteriz. Ancak doğa kusurludur. Bu kusurları görmemezlikten gelerek bilim üretemeyiz. Çünkü kusurlara bakarak, hataları anlayarak, eksiklikleri fark ederek sistemlerin nasıl çalıştığını, nasıl çalışmaları gerektiğini, neden kusursuz olamayacaklarını anlarız. Hatta bu sayede onları geliştiririz, doğadakilerden daha başarılı sistemler üretebiliriz.
HP, Apple, Netscape Communications gibi birçok büyük teknoloji firmasında yazılım mühendisi olarak görev almış olan, aynı zamanda astronomi, biyoloji, matematik gibi alanlarda araştırmalar yürüten, teknoloji ve bilim yazarlığı yapan, bilimin yayılması için konuşmalara katılan Akkana Peck, deniz kabuklarının matematiği ile ilgili bir araştırma yazısı üzerinde çalışırken ilginç bir gerçekle karşılaşmış. Hikayeyi bilirsiniz: doğada kusursuz bir matematik olduğu, ayçiçeklerinden salyangoz kabuklarına, kol uzunluğumuzdan çeşitli kentlerin bulunduğu coğrafi lokasyonlara kadar her şeyin "özel bir matematik" dahilinde olduğu iddia edilir. Hatta kimi zaman üniversitelerin animasyon birimleri ve grafikerleri bile bunu öyle bir göstermektelerdir ki, sanki doğada hakikaten tüm canlıların uyduğu bir matematiksel/geometrik düzen varmış gibi bir algı yaratılır. Kolumuzun toplam uzunluğunun dirseğimizden parmak ucuna kadar olan uzunluğa oranının "altın oran"a uymak zorunda olduğunu sanarız. Deniz kabuklarının ve deniz minarelerinin gerçekten de Fibonacci sayılarına mükemmel biçimde uyduğunu sanar, ayçiçeği tohumlarının kusursuz bir matematiği takip ettiğine inanırız. Bunların hepsi koca bir hatadır. Akkana Peck bu gerçekle yüzleşmesini şöyle anlatıyor:
"Bir arkadaşımın üniversitedeki matematik dersine Fibonacci sayılarıyla ilgili bilgi vermek üzere davet edilmiştim. Daha lisedeyken Fibonacci sayıları üzerine araştırmalar yapmaya başlamıştım ve onların büyüyen bir şehrin güç istasyonlarını planlamada nasıl kullanıldığını incelemiştim. Tüm bunları o derste anlatacaktım, dolayısıyla araştırmalarımda bulduğum tüm görselleri bulmaya ihtiyacım vardı. Bilirsiniz, çam kozalaklarındaki, çiçeklerin yapraklarındaki, ağaçlardaki dallanmalardaki matematiksel oranları, Altın Oran'ı, Fibonacci/Altın Spiralini, vb. doğadaki matematiği gösteren görsellere ihtiyacım vardı. Örneğin bir Nautilus kabuğunun nasıl harika bir biçimde Fibonacci sayılarına uyduğunu göstermeyi istiyordum.
Çam kozalaklarını topladım, bazı fotoğraflar çektim, slaytlar hazırladım ve iş, altın orana uyan spiralleri göstermeye geldi. Ufak bir GIMP metni hazırlayarak bilgisayarımın otomatik olarak Fibonacci spiralini oluşturmasını sağladım. Sonrasında, bir odacıklı Nautilus fotoğrafı aramaya başladım. Amacım, bu spirale ne kadar kusursuz biçimde uyduğunu göstermekti. Sonunda Wikipedia'dan harika bir örnek buldum. GIMP içerisine yapıştırdım ve üzerine altın spirali çizdim. Sonrasında ise birbirine uydurmak üzere boyutlarla oynamaya başladım. İmkansızdı. Hiçbir biçimde spiral, kabuğun şekline uymuyordu!
Ne kadar çabalarsam çabalayayım, hiçbir biçimde kabuk ile spirali uyduramadım. Ben de Google Images'ı kullanarak daha fazla kabuk fotoğrafı bulmaya çalıştım. Bulduğum hiçbir kabuk spirale uymuyordu! Hatta Fibonacci sarmalına yaklaşamıyordum bile!"
Akkana Peck, bu konuda yalnız değildir. Başlangıçta sözünü ettiğimiz düşünceler, halk arasına o kadar yerleşmiştir ki, bizim matematiğimizden doğan bazı oranların doğada halikulade bir biçimde olması gerektiğini sanarız. Evet, bu oranlar kabaca doğadaki organizmaların yapılarında rastlanabilir. Aslında bunda şaşılacak bir şey yoktur. Örneğin Fibonacci sayıları dediğiniz sayılar, kademeli olarak bir önceki toplama eklenerek artan sayılardır. Bir deniz minaresi kabuğu da, bir önceki zaman diliminde üretilen kabuk miktarının üzerine konarak arttığı için, elbette, ister istemez Fibonacci sayıları dediğimiz sayıya uyacaktır. Bir ayçiçeğinin tohumları, merkezden başlayıp etrafa yayılır. Altın spiral de, belirli bir merkezden başlayıp etrafa yayılan çizgilerden elde edilir. Dolayısıyla ikisinin birbirine uyması kaçınılmazdır. Bizler bu oranları tanımlarız. Bu oranlar, gökten inmezler. Eğer doğada, bu oranları tanımladığımız temele uyan bazı sistemler varsa, o sistemlerin sonucunda yine bu oranları görmemiz son derece anlaşılırdır. Hatta bu, kaçınılmaz bir sonuçtur.
Daha açık bir örneği şöyle verebiliriz: tüm sayı sistemleri etrafımızda kendini tekrar eden objeleri kategorize ederek gelişmiştir. 1, 2, 3 gibi sayılar, aslında kategorizasyon amacı taşır. Tek olan bir olguya "1" deriz. Kendini tekrar ediyorsa, bu sayıyı arttırırız. Sayılar böyle oluşmuştur. Tüm matematik, bunun üzerine inşa edilmiştir. Dolayısıyla matematiği, doğadaki sistemleri tanımlamak için, doğadaki sistemlere bakarak geliştirdik. Örneğin matematikteki "türev" denen işlem, "değişim miktarını" verir. Dolayısıyla etrafımızda düzenli olarak değişen şeylere bakıp, türev hesabına uymalarına şaşıramayız. Ancak nedense bu matematiksel unsurların adı "altın oran" ya da "Fibonacci sayıları" gibi daha havalı isimler olunca, sanki özel bir anlamları varmış zannedilir. Halbuki tıpkı türev, integral, vb. matematiksel hesaplamalar gibi, bu oranlar da doğaya bakarak inşa ettiğimiz sistemlerin ürünüdür. Doğadaki sistemlerde bu matematiksel izleri görmemizde şaşılacak bir taraf yoktur.
Ancak sorun bu da değildir. Sorun, doğada bu oranlara uyduğu iddia edilen birçok sistemin, daha fazla sayıda veriyle gözden geçirildiğinde, bu oranlara hiç de uymadığını görmemizdir. Örneğin spesifik bir kişinin omuz-kol uzunluğunu, dirsek-kol uzunluğuna böldüğünüzde 1.618'e çok yakın bir sayı elde edebilirsiniz belki, ki bu "altın oran" olarak bilinir. Ancak 100 kişinin kolunu ölçtüğünüzde, bu orandan ciddi anlamda sapma olduğunu görürsünüz. Belki ortalamaları gene altın orana yakın olacaktır; ki bu son derece anlaşılırdır, çünkü bu oranların doğa yasalarının tanımından kaynaklandığı düşünülmektedir. Örneğin kütleçekiminin bir cismin yerden yüksekliğine etkisinin, ağırlıkla sınırlandırılmış olmasından ötürü birçok uzunluğun altın orana uymak zorunda olduğu düşünülmektedir ve bu konuda araştırmalar sürmektedir. Altın oran, sonradan keşfedilen bir özellik değildir. Doğada var olan oranlardan çıkarılan bir özelliktir. Eğer ki etrafımızda altın orana uyan obje sayısı gerçekten çok fazlaysa, beynimizin de bu oranı daha hoş görecek biçimde evrimleşmesi kaçınılmaz bir sonuçtur.
Science News'te yayınlanan bir makalede deniz kabuklarının spiralleri ele alınmıştır. 1999 yılında emekli matematikçi Clement Falbo San Francisco'da bulunan Kaliforniya Bilim Akademisi'nde bir dizi Nautilus kabuğunun ölçümünü yaptı. Bulguları ilginçti: evet, kabuklar altın spiral gibi logaritmik bir seriyi takip ediyordu. Ancak kabukların oranı 1.24 ila 1.43 arasında değişiyordu. Ortalama oranları ise 1.33'e 1'di! Bu, 1.618 civarında olması beklenen altın orana yakın bile değildi!
Sonradan, 2002 yılında aynı sorunu John Sharp da fark etti. Ancak matematikçilerin bu bulgularına rağmen halk arasında halen bu oranların canlıların yapısını %100 yönettiği ve bu canlıların gövdelerinin bu oranlara %100 uyduğu gibi saplantılı bir sanrı bulunmaktadır. Sharp şöyle söylüyor:
"Bu yanlış iddiayla ilgili en ilgi çekici olan şey, ne kadar yaygın olduğudur. Hatta bu konuları daha iyi bilmeleri gereken matematikçiler bile bu hataya düşmektelerdir. İşte bu, neden geometrinin daha geniş olarak ve sıradan olmayan bir biçimde öğretilmesi gerektiğini göstermektedir. Sadece geometri de değil, şekiller ve oranların görsel estetiği de düzgün öğretilmelidir."
Burada son olarak şu sorun doğmaktadır: bir sayı, bir diğerine ne kadar yakın olursa, tamamen uyduğu söylenilebilir? Yukarıdaki sayılar arasındaki fark matematiksel olarak barizdir. Dolayısıyla 1.33 sayısını gidip de "1.618'e çok yakın, dolayısıyla bu canlılar altın orana uyuyor." dememiz olanaklı değildir. Daha önce de söylediğimiz gibi, spirallerin büyüme tipinden ötürü buna benzer bir orana uyması kaçınılmazdır. Eğer doğadaki bir sistemin, belirli bir orana uyduğunu iddia edeceksek, ondalık basamağından sonraki en az 2-3 adet değerin o orana birebir uymasını bekleriz. Örneğin pi sayısını kullanırken 3.14 olarak almak yeterlidir. Daha fazlası hesaba dikkate değer bir katkı sağlamaz (ancak dahasını eklerseniz hesabınızın isabetliliği artar). Daha azı ise kabul edilmez, çünkü çok yüksek hata payı demektir. Benzer biçimde, Dünya'nın yerçekim ivmesini 9.81 almak kabul edilebilirdir; ancak 10'a yuvarlamak ilkokul düzeyinde bir hesap yapılmıyorsa kabul edilemez. Benzer biçimde, bir sistemin altın orana uyduğu iddia ediliyorsa, o sistemden aldığınız oran en azından 1.62 civarında olmaldır ki genelde doğrudan 1.618'e uyması beklenir. Ancak 1.3 gibi bir sayının 1.618'e yakın olduğunu, dolayısıyla sistemin "altın orana kusursuz biçimde uyduğunu" söylemek akıl, bilim ve gerçek dışıdır. )
( ... VE/<> Fn = Fn-1 + Fn-2 )
( GOLDEN PROPORTION/RATIO/MEAN/SECTION and/<> FIBONACCI NUMBERS/SERIAL )
- ALTIN ve GÜMÜŞ/FIDDA/SÎM/NUKRA
( Atom numarası 79, atomik kütlesi 196.97, ergime noktası 1064,76 ºC, kaynama noktası 2807 ºC, yoğunluğu 19.32 g/cm³, doğal olarak %100 bollukla 197 kütle numaralı [Au¹97;] kararlı izotopu biçiminde bulunan, 1.38MeV, ߯ ve 412keV gama ışınları yayınlayan, 2.7 gün yarılanma süreli 198 kütle numaralı radyoaktif izotopu [Au¹98;], tıpta, karaciğer sintigrafisinde kullanılan, havadan etkilenmeyen, sadece klor ve brom ile tepkimeye giren, dövülüp haddelenmesi kolay olduğundan dolayı kolay işlenebilen ve 10¯4 mm. kalınlığında yaprak haline getirilebilen, bazlarda ve hiçbir asitin tek başına etkileyemediği/çözündüremediği ancak hidroklorik ve nitrik asitlerin kral suyu denilen karışımında çözünen, yüksek değerli [1 ve 3 değerlikler alan], paslanmaz, parlak sarı renkli soy metal. [Au] VE Atom numarası 47, atomik kütlesi 107.88, yoğunluğu 10.5 g/cm³, ergime sıcaklığı 960ºC, kaynama sıcaklığı 1950ºC, kütle numarası 99-122 arasında yapay radyoaktif izotopları olan, ancak Ag¹07;[%51.35] ve Ag¹09;[%48.65] bolluk oranlarıyla doğal olarak bulunan, 107 ve 109 kütle numaralı kararlı izotopları, sırasıyla 30b ve 84b etki kesitleriyle nötron yakalayarak, kısa yarı ömürlü, ikisi de gama ve beta yayınlayarak bozunan Ag¹08; ve Ag¹10; radyoizotoplarına dönüştüğünden, nötron ölçümünde kullanılan fosfat camların etkinleştirilmesinde kullanılan, parlak, paslanmaz beyaz bir metal öğe. | En iyi iletkendir. )
( HACEREYN: İki taş. )
( L'OR et L'ARGENT )
( GOLD und SILBER )
( ZEHEB, NAZAR/NAZÂRET / NADAR/MADÂRET ve FIDDA
NESÎK[: Altın. | Gümüş.] )
( ZER ve SÎM )
( GOLD and SILVER )
- ALTIPLANO ve/<> VALLES ve/<> ORIENTE
( Bolivya'nın, üç yerleşim bölgesi.[Dünyanın en yüksek yerleşim alanı.][3600 - 3800 m.] )
- AMÂ[Ar.] ile A'MÂ[Ar.] ile AMA[Ar.]
( Körlük, görmezlik, manevi körlük, bilgisizlik. | Yağmur bulutları. | Altında ve üstünde hava bulun(may)an bulut. İLE Kör. | Bilgisiz/cahil. İLE Bağlaç, fakat. )
- AMBULANS SİRENİ ile POLİS SİRENİ ile İTFAİYE SİRENİ
- AMEL/E ile/ve/||/<> CAALE ile/ve/||/<> FAALE
( Eylemek/işlemek. İLE/VE/||/<> işlemek. İLE/VE/||/<> Kılmak. )
( Yineleme/tekrar edilme ve yön/istikamet varsa. İLE/VE/||/<> Yapı değişiyorsa. İLE/VE/||/<> Herhangi bir devinim/hareket ise. )
- AMERİKA BADEMİ ile HİNT BADEMİ ile TAS BADEMİ
- AMERİKA BİZONU ile AVRUPA BİZONU, BONNACON, VAHŞİ İNEK ile HİNT BİZONU, GAUR
( Dışkılarını, 70 metrenin üzerinde bir mesafeye püskürterek kendilerini savunurlarmış. [Ortaçağ dönemine ait metinlerden] )
- AMFİARTOZ ile/||/<> AMFİPATİK ile/||/<> AMFİZEM
( Çok az ya da özel durumlarda oynayabilen eklemler.[Kalça ve omurga arasındaki eklemler] İLE/||/<> Birbirine zıt, hidrofobik ve hidrofilik molekülün birlikte bulunması.[Yağların bu yapıda olması, canlılığın su içinde başlaması için önemlidir.] İLE/||/<> Dokularda normal durumların dışında hava bulunmasına bağlı genişleme.[Genellikle akciğerde görülür. Özellikle KOAH sayrılarında rastlanma sıklığı yüksektir.] )
- AMİLAZ[Fr. < AMYLASE] ile/||/<> AMİLOZ[Fr.] ile/||/<> ENZİM[Fr. < ENZYME]
( Bir kimyasal tepkimeyi gerçekleştiren ve onu hızlandıran, çoğunlukla protein yapısında olan organik nesne. İLE/||/<> Nişastasının %20'sini oluşturan, boyanabilir nesne. | Dokuların özel bir nesneyle dolmasından ileri gelen sayrılık. İLE/||/<> Nişastayı parçalayarak şekere çeviren bir enzim. )
- AMNİYON/AMNİYOS ile/||/<> AMNİYON SIVISI ile/||/<> AMNİYOSENTEZ
( Sürüngenlerde, kuşlarda ve memelilerde dölütü[embriyoyu] saran ve içinde amniyon sıvısı bulunan zar.[Karada yumurtlayan hayvanların tümünün yumurtasında da bulunan amniyon, balıkların ve kurbağagillerin yumurtalarında yoktur.] İLE/||/<> Amniyon kesesi içinde bulunan ve dölütün[embriyonun] nemli, su içeren bir ortamda yüzmesini sağlayan sıvı. İLE/||/<> Genellikle gebeliğin ikinci ya da üçüncü evresinde/trimesterinde yapılan doğum öncesi test.[Fetüsteki Down Sendromu gibi genetik bozukluklar ya da kromozonal bir durum olup olmadığının tanımlanabilmesi için kullanılır. Amniyosentez sırasında fetüsü çevreleyen amniyotik keseden az miktarda amniyotik sıvıyı çıkarmak için ince bir iğne kullanılır. Bu sıvı örneği daha sonra laboratuvarda test edilir. Gebelik sırasında fetüs, amniyotik kesenin içinde büyür. Amniyotik sıvı, fetüsü çevreler ve korur. Fetüsün bazı gözelerini de içerir.] )
- AMORE ve/||/<>/< MORE ve/||/<>/< ORE ve/||/<>/< RE
( Sevgi/Aşk. VE/||/<>/< Ahlâk. VE/||/<>/< Söz. VE/||/<>/< Eylem. )
- AMPLİFİKASYON ile/||/<> AMPLİFİKATÖR ile/||/<> AMPLİFİYE ETMEK
( Çoğaltma, artırma, güçlendirme. İLE/||/<> Yükselteç. İLE/||/<> Çoğaltmak, artırmak, güçlendirmek. )
- AN ile AN ile AN
( Zamanın bölünemeyecek kadar kısa bir bölümü. Kıpı, lahza, dem. İLE İki tarla arasındaki sınır. İLE Canlının, duygu ve davranışlar dışındaki süreç ve etkinliklerinin bütünlüğü.[An bulanıklığı/yorgunluğu.] )
( MOMENT vs. EDGE vs. MIND )
- AN ve/<> VAKİT ve/<> ZAMAN
- ANADOLU BİLGELİĞİ ve/> ANTİK MISIR ve/> ANADOLU BİLGELİĞİ
- ANADOLU HİSARI ile/ve ANADOLU KAVAĞI ile/ve ANADOLU FENERİ
( Kanlıca - Kandilli arasındadır. İLE/VE Boğaziçi'nin kuzeyinde, Karadeniz'in başlangıcındadır. )
- ÂNAK[Ar.] ile A'NÂK[Ar.] ile A'NÂK[Ar. < UNK]
( Çok/en zarif. İLE Boynu uzun [kişi]. İLE Boyunlar, gerdanlar. | Yaprak sapları. | Rüzgârla kalkan toz bulutu. )
- ANALİTİK ile/ve/||/<>/> SENTETİK
( İkili. İLE/VE/||/<>/> Üçlü. )
( [bilgiyi] Genişletmiyorsa. İLE/VE/||/<>/> Genişletiyorsa. )
( Apriori. İLE/VE/||/<>/> Aposteriori. )
- ANALOJİ[Yun.] ile/ve/||/<>/> ANALOJİK[Fr.] ile/ve/||/<>/> ANALOG[Fr.]
( Bazı ortak yönleri olan iki şey arasındaki benzeşme, örnekleme. İLE Örneksemeli, andırmalı. İLE Benzeşimli. )
- ÂNÂN[Fars. < ÂN] ile ANÂN[Ar. < ANÂNE] ile A'NÂN[Ar. < UNK]
( Onlar. İLE Bulutlar. İLE Ağacın ucu. | Ufuklar. )
- AN-/ANA- ile/||/<> AN- ile/||/<> ANO-
( Olmaksızın, değil. İLE/||/<> Yukarı, geriye doğru, yeniden, aşırı fazla. İLE/||/<> Yukarı, yukarı doğru, üst. )
- AN'ANÂT[Ar.] ile ANANAT ile ANÂNET[Ar.]
( Gelenekler, rivâyetler. İLE Üçlü çatal.[Dirgen/diren benzeri bir araç.] İLE Eşeysel güçsüzlük, iktidarsızlık. )
- ANATMAN(ANATTA[Palice])
( Ben'in yokluğu, ruhun yokluğu doktrini; kişisel, ayrık, sürekli bir benliğin var olmadığını savunan öğreti. Theravada Budizmi'nde varoluşun üç özelliğinden biri; Atman yok anlamına gelen bir sözcük. )
- ANATOMİ ve ETİYOLOJİ ve PATOLOJİ
- ANATOMİ ile HİSTOLOJİ ile İŞLEV/FONKSİYON
- ANAYASA HUKUK BİLİMİNDE:
KLASİK DÖNEM ile SİYASAL BİLİM YAKLAŞIMI ile YENİ ANAYASA HUKUKU
( 1800 - 1950 arası. İLE 1950 - 1980 arası. İLE 1980 ve sonrası. )
- ANCILLARY ATTACHMENT and TEMPORARY INJUNCTION and NON PROS
( İhtiyati haciz. VE İhtiyati tedbir. VE Takipsizlik kararı. )
- ANESTETİK/ANESTEZİK ile/||/<> ANESTEZİ ile/||/<> ANESTEZİST/ANESTEZİ[Y]OLOG
( Duyum yokluğu, duyumsuzlaştırıcı. İLE/||/<> Duyum yitimi. İLE/||/<> Anestezi uzmanı. )
- ANİM[Fr.] değil/yerine/= ISTAKOZ KUYRUĞU BİÇİMİNDE BİRBİRİNE GEÇME ÇELİK DİLİMLERDEN OLUŞAN ZIRH
- ANIMSA(YA)BİLMEDE:
ÖNCELİK ve/||/<> YOĞUNLUK ve/||/<> PEKİŞTİRME
- ANJİ[Y]OGENEZİ ile/||/<> ANJİ[Y]OPLASTİ ile/||/<> ANJİ[Y]OSPAZM
( Damarlanma. İLE/||/<> Damar onarımı. İLE/||/<> Damar kasılımı. )
- ANJİYOLOJİ[Fr.] ile ANJİYOM[Fr.] ile ANJİYOSKOP[Fr.]
( Anatominin dolaşım örgenlerini inceleyen bölümü. İLE Damarların çoğalmasından ileri gelen tehlikesiz ur. İLE Kılcal damarları yerinden çıkarmadan, canlı üzerinde inceleme yapmaya yarayan büyüteç. )
- ANKES[Fr.] ile ANKESMAN[Fr.] ile ANKESÖR[Fr.]
( Kasada bulunan. İLE Para ve değerli kâğıtları kasaya koyma. İLE Otomatik olarak çalışan para makinası. )
- ANLAM/KAVRAM:
NİCELİK EVRENSEL ve/||/<> TİKEL ve/||/<> TEKİL
- ANLAM ile/ve/||/<>/< DEĞER ile/ve/||/<>/< AMAÇ
( "Herkeste, [zannı] var." İLE/VE/||/<>/< "Herkeste var." İLE/VE/||/<>/< Herkeste yok. )
( MEANING and/< WORTH and/< AIM )
- ANLAM ve/<> TARİH ve/<> DİL
( MEANING/SENSE and/<> HISTORY and/<> LANGUAGE )
- ANLAMADIĞI YA DA "BEĞENMEDİĞİ" KARŞISINDA:
(NE DEMEKSE?)
"BEYNİN YANMASI" ile/ve/||/<> "KULAĞIN TIRMALANMASI" ile/ve/||/<> "GÖZÜN KANAMASI"
- ANLAMAMAK ile/değil ANLAYAMAMAK ile/değil KENDİNCE/KEYFİNCE ANLAMAK
( Düşünme becerisinin gelişmemiş olması nedeniyle. İLE/DEĞİL Veri yetersizliği/eksikliği nedeniyle. )
- ANLAMSAL ÖLÇÜT ile BİÇİMBİLİMSEL ÖLÇÜT ile SESBİLİMSEL ÖLÇÜT
( SEMANTIC CRITERIA vs. MORPHOLOGICAL CRITERIA vs. PHONOLOGICAL CRITERIA )
- ANLAMSIZ ile/ve/||/<> GEREKSİZ ile/ve/||/<> OLANAKSIZ
- ANLAMSIZLIK ve KAVRAMSIZLIK ve İNSANSIZLIK
( Kişi kendi çabalarına yön verecek ışığı hayal gücünün imgelerinden değil, açık seçik düşünülmüş kavramlardan almalıdır. )
- ANLAŞMA ile/ve/||/<> UZLAŞMA ile/ve/||/<> ALTINI ÇİZME
- ANLAYAN ile/ve UYGULAYAN ile/ve ÖNEMSEMEK
- ANNE ve/||/<>/+ BABA ve/||/<>/> ÇOCUK
( ... ve/||/<>/+ ... ve/||/<>/> Sonuç. )
- ANNE ile/ve/> MÜREBBÎ ile/ve/> RAB
( [bebeği/çocuğu] 1 yaşına kadar. İLE/VE/> 18 yaşına kadar. İLE/VE/> Ömrünün sonuna kadar. )
- ANNE/BABA ile/ve/||/<>/> ÇOCUK ile/ve/||/<>/> TORUN ile/ve/||/<>/> TORLAK
( )
( ... İLE/VE/||/<>/> ... İLE/VE/||/<>/> ... İLE/VE/||/<>/> Torun çocuğu. )
( ... İLE/VE/||/<>/> Ceviz [kabuğu]. İLE/VE/||/<>/> Ceviz içi. İLE/VE/||/<>/> ... )
- ANNE-ÇOCUK İLİŞKİSİNDE:
[ne yazık ki]
İHMÂL (EDEN) ile/ve/ya da/||/<> İŞGÂL (EDEN) ile/ve/ya da/||/<> İSTİSMÂR (EDEN)
( [Sağaltıcıya/terapiste ve sürece] Uyum gösterir. İLE/VE/YA DA/||/<> Uyum göstermez. İLE/VE/YA DA/||/<> Uyum göstermez. )
- ANNELİK:
"DOĞURMAK" (İLE) ile/ve/değil/||/<>/> EMZİRMEK/HİZMET (İLE)
- YİYESİZLİK/ANOREKSİ/YA ile PAROREKSİA ile HİPOROREKSİA
( "Çiğneyip Tükürmenin Fizyolojisi ve Sefalik Tepki" yazısı için burayı tıklayınız... )
( ANOREXIA vs. PAROREXIA vs. HIPOROREXIA )
- ARTI UC/ANOT[Fr. < ANODE] ile/ve/||/<>/>< EKSİ UC/KATOT[Fr. < CATHODE] ile/ve/||/<>/>< ANTİKATOT[Fr. < ANTICATHODE]
( Redoks tepkimelerinde, yükseltgenmenin gerçekleştiği elektrottur. Katot'un tersi olarak tanımlanabilecek, artılığı ve eksiliği duruma göre değişen iletken uc. Elektroliz tepkimesinde, anot artı ucta olur. İLE/VE/||/<>/>< İndirgenmenin gerçekleştiği elektrottur. Anot'un antisi olarak tanımlanabilecek, pozitifliği ve negatifliği duruma göre değişen iletken uctur. Devreden akım geçirmesi için dış etkiye gerek yoksa, katot, eksi uc olur. Galvanizli olan kimyasal pil reaksiyonunda ise katot, artı yüklü olur. Katot, bir elektrokimyasal hücrede, indirgenmenin meydana geldiği elektrottur. Bir elektrolizde, Hidrojen'in de açığa çıkmasını önlemek için kullanılır. Eksi uc ya da Negatif yüklü elektrot anlamını taşır. Devreden akım geçirmesi için dış etkiye gerek yoksa, katot eksi uc olur. Galvanizli olan kimyasal pil reaksiyonunda ise katot artı yüklü olur. Katot, daha çok, sıvı ve gazlar üzerinden akım iletilen düzenlerde negatif elektrottur. Elektron tüplerinde ya da lambalarda, ısıtılarak elektron yayan eleman ve elektroliz düzenlerinde bataryanın negatif kutbunun bağlandığı elektrot, katot adını alır. Elektronlar bu elektrot sayesinde sisteme girer. Elektron tüplerinde ve gazlı deşarj lambalarında kullanılan katotlar, soğuk ve sıcak (termoiyonik) olmak üzere iki bölümde incelenebilir. İLE/VE/||/<>/>< Basıncı azaltılmış bir elektrik boşalma tüpünde, katot ışınlarını durdurmak için tüp içerisinde katot karşısına yerleştirilen genellikle metal yaprak. )
( Elektronların çıktığı elektrot. İLE/VE/||/<>/>< Elektronların girdiği elektrot. İLE/VE/||/<>/>< X-ışını tüplerinde elektronların hedef aldığı elektrot. )
( [Yun.] ANOHODOS[ANO: Yukarı. HODOS: Yol.] ile/ve/||/<>/>< KATAHODOS[KATA: Aşağı. HODOS: Yol.] )
- ANSEFALİT[Fr.] ile/ve/||/<> ANSEFALOZ[Fr.] ile/ve/||/<> ANSEFALİPATİ[Fr.]
( Beyin yangısı. İLE/VE/||/<> Bir yangı olmaksızın kafanın şişmesi. İLE/VE/||/<> Beyinle ilgili her türlü sayrılık. )
- ANTAGONİZM ile/||/<> ANTAGONİST ile/||/<> ANTAGONİZE ETMEK
( Karşıt etkinlik. İLE/||/<> Karşı gelen, karşıt etkin. İLE/||/<> Karşı gelmek, karşıt etkimek. )
- ANTE- ile/||/<> ANTER-/ANTERO- ile/||/<> FRONT-
( Sıra, yerleşim ve zamansal olarak önce, ön, ön alan [antepartum: Doğum öncesi]. İLE/||/<> Ön, öne doğru, önde. İLE/||/<> Alın, ön. )
- ANTEMORTEM ile/||/<> ANTENATAL ile/||/<> ANTEPARTUM
( Ölüm öncesi. İLE/||/<> Doğum öncesi. İLE/||/<> Doğurma öncesi. )
- FISTIK:
ANTEP ile/||/<> SİİRT ile/||/<> İRAN
- ANTEP/ŞAM FISTIĞI ile SİİRT FISTIĞI ile ÇAM FISTIĞI
- BAŞÇIK/ANTER[Fr.] = HAŞEFE[Ar.] = ANTHÈRE[Fr.]
( Çiçeklerin tohum taşıyan torbası. )
- ANTHRAC-/ANTHRACO- ile/||/<> MELAN-/MELANE-/MELANO- ile/||/<> -NİGRİN-
( Kömür, siyah renk ile ilgili [antrakoz: Akciğerlerde kömür tozu birikmesi]. İLE/||/<> Kara/siyah. İLE/||/<> Kara/siyah. )
- ANTHROP- ile/||/<> ANDR-/ANDRO- ile/||/<> ARRHENO-
( İnsanla ilgili. İLE/||/<> Erkek, erkek cinsi ile ilgili, erkekleştirici, erkeklikle ilgili. İLE/||/<> Erkek. )
- ANTİFİRİKSİYON[Fr.] ile ANTİFİRİZ[İng.] ile ANTİHALO[Fr.]
( Bir makinenin hareketli parçalarının sürtünmesini azaltarak, zamanla aşınmasını önleyecek nitelikte nesne ya da alaşım. İLE Sıvıların donmasını önleyici nesne. İLE Fotoğraf plakaları üzerinde ışığın oluşturduğu lekeleri önleyen nesneler. )
- ANTİK YUNAN'DA:
HELEN DÖNEMİ ile/ve/<> HELENİSTİK DÖNEM ile/ve/<> ROMA DÖNEMİ
( M.Ö. VI. - IV. yy. İLE/VE/<> M.Ö. IV. - I. yy. İLE/VE/<> M.S. I. - V. yy. )
( )
- ANTİK[Lat.] ile ANTİKA[Lat.] ile ANTİKİTE[Fr.]
( Eski çağ işi, modası geçmiş. İLE Eski çağlardan kalma yapıt. | Davranışlarında tuhaflık görülen kişi. | Bir tür nakış. İLE Eski çağ, özellikle eski yunan ve Roma uygarlıkları. )
- ANTİKİTE ile/||/<> AMPİR ile/||/<> SUBMİKEN
( Yaklaşık olarak M.Ö. VI. yy. ile M.S. III. yy. arasındaki Yunan ve Roma kültürlerine verilen ad. İLE/||/<> Batı dillerinde "Empire" olarak tanınan sanat akımının dilimizde kullanılan biçimi. Batı ülkelerinden alınan bir üslûp olup klasik antikitenin bazı özelliklerini yansıtır. İLE/||/<> M.Ö. 2000-1600 yılları arasında en parlak dönemini yaşayan Miken keramik sanatının İ.Ö. XII. yüzyıl sonlarında kısa bir dönem yeniden canlanması. Özellikle Atina'da söz konusu geçiş çağına verilen ad. )
- ANTİKOMİNTERN[Fr.] ile ANTİKOMÜNİST[Fr.] ile ANTİKOMÜNİZM[Fr.]
( Komintern politikasına karşıt. İLE Komünizme karşıt. İLE Komünizm karşıtlığı. )
- ANTİPERSONEL[Fr.] ile ANTİRADAR[Fr.] ile ANTİTANK[Fr.]
( Özellikle kişileri saf dışı kılmak için kullanılan savaş araçları ve silahları. İLE Radarları etkisiz duruma getirmeye yarayan düzenek. İLE Tanklara karşı kullanılan. )
- ANTİPIRETİK[Fr.] ile ANTİPIRİN[Fr.] ile ANTİTERMİK[Fr.]
( Ateşli durumlarda, gövde sıcaklığını düşüren ilaç. İLE Ateş düşürücü ve yatıştırıcı olarak kullanılan renksiz kristallerden biri. İLE Ateş düşürücü ilaçlar. )
- ANTİSEPSİ[Fr. < ANTISEPSIE < Yun.] ile/ve/||/<>/> ANTİSEPTİK[Yun.] ile/ve/||/<>/> DEZENFEKTAN
( El, yüz ya da gövdedeki hastalık yapan mikroorganizmaları kimyasal nesnelerle etkisiz duruma getirme ya da yok etme işlemi. İLE/VE/||/<>/> Antisepsi yapmak için kullanılan nesne. | Antisepsi özelliği olan nesne. canlı dokular üzerinde mikroorganizmaları öldüren ya da büyümelerini durduran nesneler. İLE/VE/||/<>/> Cansız yüzeylerde mikroorganizmaları öldüren nesneler. )
( Mikropları ilaçla temizleme yolu. İLE/VE/||/<>/> Mikroplardan arınmış. )
- ANTROPOFİL[Fr.] ile/ve/||/<> ANTROPOİT[Fr.] ile/ve/||/<> ANTROPOFAJ[Fr.]
( İnsanın yaşadığı yerde yaşayan hayvanlar ve bitkiler. İLE/VE/||/<> İnsana çok benzeyen maymun türü. İLE/VE/||/<> Yamyam. )
- ANTRUM ile/||/<> ANYONİK GAP ile/||/<> ANULUS
( Boşluk, oyuk. İLE/||/<> Anyon açığı. İLE/||/<> Halka, halkacık. )
- ANXIOUS ABOUT vs. ANXIOUS FOR vs. ANXIOUS TO
- APAÇIK ile/||/<> GÜN GİBİ ile/||/<> BUZ GİBİ
- APTAL/LIKTA ile/ve/<> SAF/LIKTA |
ile/değil/yerine/><
AKILLI/LIKTA
( Ne affeder/affedilir, ne de unutur/unutulur. İLE/VE/||/<> Affeder/affedilir ve unutur/unutulur.
İLE/DEĞİL/YERİNE/><
Affeder/affedilir ama unutmaz/unutulmaz. )
( Öğretmeyi sever.
İLE/DEĞİL/YERİNE/><
Öğrenmeyi sever. )
- AR[Fr. < Lat.] ile AR ile Ar
( Tarım alanları için yüz metrekare değerinde yüzey ölçü birimi. [Bir ar, kenarı on metre olan bir karenin alanıdır.] | Sanat. İLE Utanma, utanç duyma. İLE [kimya] Argon'un simgesi. )
- AR ile/ve/||/<>/> VR ile/ve/||/<>/> MR
( Açıklamalarını burayı tıklayarak izleyebilirsiniz... )
- ARA İNANIŞLARDA:
TUTUM ile/ve/||/<> KURAL ile/ve/||/<> SAYILTI
- ARÂ'[Ar.] ile ÂRÂ'[Ar. < RE'Y] ile -ÂRÂ[Fars.]
( Bölge, mıntıka/mıntaka. İLE Oylar. İLE Süsleyen, bezeyen. [Dil-ârâ] )
- ARAÇLAR/BİLGİLER/TUTUMLAR:
KURUCU ile/ve/||/<> TAŞIYICI ile/ve/||/<> ÖĞRETİCİ
- ARANJE[Fr.] ile/ve/||/<>/> ARANJMAN[Fr.] ile/ve/||/<>/> ARANJÖR[Fr.]
( Derlenmiş, düzenlenmiş. İLE/VE/||/<> Belirli bir yönteme göre yerleştirme, düzenleme. İLE/VE/||/<> Düzenlemeci. )
- ARAP TASAVVUFU ile/ve İRAN TASAVVUFU ile/ve ANADOLU TASAVVUFU
( Bilimsel/İlmî. İLE/VE Sanatsal. İLE/VE Eylemsel. )
- ARAPAYMA BALIĞI ile ARANOVA BALIĞI ile TAMBAKUİ BALIĞI
( 3 m. uzunluğunda ve 160 kg. ağırlığındadır. İLE ... İLE 40 kg. ağırlığındadır. )
( Sürü olarak avlanırlar. İLE ... İLE ... )
( Amazon ormanlarında yaşarlar. )
- ARAPÇA ile/ve/||/<> FARSÇA ile/ve/||/<> TÜRKÇE
( Felsefe/bilim dili. İLE/VE/||/<> Sanat dili. İLE/VE/||/<> Eylem dili. )
( Fasîh. İLE/VE/||/<> Lâtif. İLE/VE/||/<> Zarif. )
- A'RÂS[Ar. < URS] ile A'RÂS[Ar.] ile ARAS[Ar.]
( Nikâh törenleri. | Düğünler. | Evliler. İLE Arsalar, boş topraklar. İLE Yorgunluk, bitkinlik. )
- ARAŞTIRICI ile/değil/||/<> ARACI/UZMAN/HAFİYE[Ar.] ile/değil/||/<> CASUS
( [not] DETECTIVE vs./but/||/<> AGENT vs./but/||/<> SPY )
- ARAŞTIRMA ile İNCELEME ile ÇÖZÜMLEME/ANALİZ
( TA'MÎK[Ar. < UMK | çoğ. TA'MÎKÂT]: Derinleştirme, derin kazma. | Esasına varacak biçimde araştırma, inceleme. )
- ARAS[yerel < Isparta bölgesi] ile/ve/<> ARASTA[Fars. ARASTE: Süslenmiş.] ile/ve/<> ARASTAK[Fars.]
( Çarşı. İLE/VE/<> Eskiden, çarşılarda aynı çeşit mal satan esnafın bulunduğu bölüm. | Üstü örtülü ya da dükkânlarının önü saçaklı çarşı. [Eskiden, arasta, külliyelerin bir bölümünü meydana getirirdi.] | Ordu çarşısı. [Eskiden, ordugâhta kurulan seyyar çarşı.] İLE/VE/<> Yapıların üzerine gelen süslü saçak. | Tavan. | Yatak sayvanı. )
- A'RÂZ[Ar. < ARAZ] ile ARAZ[Ar.] ile A'RÂZ[Ar. < IRZ]
( İşâretler, alâmetler. | Tesâdüfler, hastalık alâmetleri. | Kazalar, felâketler. İLE İşâret, alâmet. | Tesâdüf. | | Kaza, felâket. | [Felsefede] Kendi kendine varolmayıp başka bir cevherle meydana gelen hal ve keyfiyet. İLE Irzlar, namuslar. )
- ARAZBÂR ile ARAZBÂR-PÛSELİK ile ARAZBÂR-ZEMZEM
( Türk mûsikîsinin pek eski birleşik(mürekkeb) makamlarındandır. [Nevâ'da beyâtî ve rast beşlisi'nin çârgâh'taki şeddi ve uşak dörtlüsünün birleşmesinden meydana gelmiştir.] İLE III. Selim'in ihtirâ[benzeri görülmemiş bir şey icâd etme] ettiği birleşik(mürekkeb) makamlardan biridir. [Arazbâr mürekkebine bir pûselik dörtlüsü ya da beşlisi eklenerek meydana gelmiştir.] İLE Nasır Abdülbâkî'nin tetkik ve tahkikinde adı geçen makam. )
- AREA[Lat.] ile ARENA[Lat. HARENA: Kum, kumlu yer.] ile ARENİT
( Bölge, avlu, saha. | Yüzölçümü. | İlk Doğu kiliselerini çevreleyen, ağaçlı kutsal avlu. [Bu avlulardan bazıları, bölge papazlarının barınaklarına açılan revaklarla çevriliydi.] İLE Çok ince kum. | Antikçağda, anfitiyatro, hipodrom, sirk gibi yerlerin ortasında güreş, yarış, oyun gibi yerlerin ortasında, güreş, yarış, oyun gibi çeşitli gösteriler yapılan, üzerine kum serilmiş alan. | Siyasi çekişmelere sahne olan yer. İLE Kum böyüklüğünde taneciklerden oluşan tortul kayaçların genel adı. )
- ÂREC[Fars.] ile AREC ile A'REC[Ar.] / LENG[Fars.]
( Dirsek. İLE Topallık. İLE Topal, aksak. )
- ARGO[Fr.] ile YÜKSEK ARGO ile DÜŞÜK ARGO
( [Türkmen, Gagauz, Özbek, Uygur, Tatar, Başkurt, Kumuk, Karaçay-Malkar, Nogay, Kazak, Kırgız, Altay, Hakas, Tuva, Şor Türkçe'lerinde] ARGO )
( Külhanbeylerin kullandığı söz ve deyimler. | Bir meslekte ya da toplumda kullanılan özel söz. )
( [Çin'de] HSIANG T'AN, HSIANG Ç'ANG )
( [Finlandiya'da] MONGERRUS )
( [Hindistan'da] SÂSÎ, DOM, NATÎ [Çingene dili asıllılardır], BALAÎBALAN )
( [Hollanda'da] BARGOENS )
( [İran'da] LÛTRÂ, ZEBÂN-I ZERGERÎ[kuyumcu dili], LOTİZEBÂNÎ, KURBATÎ/ESSÎM ARGOSU[Ar. İran'ın kuzeyinde] )
( [İspanya'da] CALO, [eskiden] GERMANIA )
( [İtalya'da] FURBESCO, ZERGA[Venedik'te], GERGO[Jargon anlamına] )
( [Macaristan'da] TOLVANJNYELV[hırsız dili] )
( [Mısır'da] HALEBÎ ARGOSU )
( [Norveç'te] FANTESPROG )
( [Portekiz'de] CALAO )
( [Romanya'da] ŞMECHEREASCA, LIMBA CARAITORILOR )
( [Rusça] ARGO [Kril abecesiyle APRO], VOROVSKIY YAZIK[hırsız dili] )
( [Yunanistan'da] MALLIARA GLOSA[bayağı dil anlamına] )
( [Çekoslavakya'da] HANTYRKA )
( SLANG, COCKNEY, CANT vs. HIGH-LIFE SLANG vs. LOW SLANG )
( ARGOT )
( ROTWELSCH [ya da CHESSENLOSCHEN, JENISCHE SPRACHE, KOCHEMER SPRACHE, KALOSCHENSPRACHE] [GAUNERSPRACHE: Hırsız dili] )
( [Türkmen, Gagauz, Özbek, Uygur, Tatar, Başkurt, Kumuk, Karaçay-Malkar, Nogay, Kazak, Kırgız, Altay, Hakas, Tuva, Şor Türkçe'lerinde] ARGO
[Hollanda'da] BARGOENS
[İran'da] LÛTRÂ, ZEBÂN-I ZERGERÎ[kuyumcu dili], LOTİZEBÂNÎ, KURBATÎ/ESSÎM ARGOSU[Ar. İran'ın kuzeyinde]
[İtalya'da] FURBESCO, ZERGA[Venedik'te], GERGO[Jargon anlamına]
[Mısır'da] HALEBÎ ARGOSU
[Rusça] ARGO [Kril abecesiyle APRO], VOROVSKIY YAZIK[hırsız dili] )
- ÂRİF ve ÂGÂH ve HEMDERT
- ÂRİF ile/ve/> HAKÎM ile/ve/> MÜTEELLİH
( ... > Hem ârif, hem de hakîm olan. )
( Kâmiller/ârifler, Allah'ın nazarıyla bakar. )
( Ârif olan... İçi, dışı, dengede tutan. )
- ARIQ ile/||/<> ARIQLANDI ile/||/<> ARIQLIG
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Irmak, ark. İLE Suyun yerde yarlar ve hendekler açması. İLE Üzerinde arklar olan yer. )
- ARINMA/ARINDIRMA ile/ve/=/<> AYDINLANMA ile/ve/=/<> YAPILANDIRMA
( Arınma, duyguların eğitilmesi ve duyarlılık-yetisinin geliştirilmesi için yöntem olarak kullanılmaktaydı. Sanat bu arınmanın yöntemi olarak benimsenmişti. )
( Büyüklüğü tanıyabilmek için olgunlaşmanız, kutsallık için gönlünüzü arındırmanız gerekir. )
( Zaferin sırrı, Arınma ve Bilgi'ye ulaştıktan sonra çalışmaktır. )
( Aydınlanma, kültürden uygarlığa geçiştir. )
( "Bir"deki "Birlik"i ya da "Birlik"in "Bir", "Tek" ve "Bütünsel" oluşunun farkındalığına ulaşmak "Aydınlanma"dır. )
( Aydınlanma, insan aklına güvenmek; onu tanımak ve akla dayalı bir yaşamı gerçekleştirmeyi amaçlar. )
( Aydınlanma, Varlığın Armonik Birliği'nin kavranmasını temel almış; buna bağlı olarak Toplum'un armonik birliğe ulaştırılması ve toplum içndeki kişilerin 'Tekil-Bütünlük'e gelerek 'Bireyleşmesi'ni amaç edinmiştir. )
( İngilizce'de "Enlightenment", Fransızca'da "Enlaitement", Almanca'da "Aufklærung", İtalyanca'da "Essere Illuminato", Osmanlıca'da "Tenevvür", Tasavvuf'ta "İşrak". )
( Tüm ezoterik okullarda Arınma, Aydınlanma ve Sevgi, Bilgeliğin Yöntemi, ortak bir tutum olarak benimsenmiştir. )
( Kavramlar dünyasına giren her insan evrensellikle bağ kurmuştur. Bunun ayırdında olmak, aydınlanmaya başlamak demektir. )
( Ancak anlayış aydınlatır. )
( Aydınlanmış kişi erdemli olmalıdır. )
( Ermişliğin özü, içinde bulunulan AN'ı(şimdiyi) tümüyle kabul etmek ve olmakta olanlarla uyumlanmaktır. )
( Only understanding enlighten. )
( Aydınlanma, felsefi bir kavram olarak XVIII. yy. Avrupa'sında "Akla dönüş akımı" olarak kullanılmaya başlanmış ve döneme adını vermiştir. )
( You must mature to recognise greatness and purify your heart for holiness.
The essence of saintliness is total acceptance of the present moment, harmony vs. things as they happen. )
( PURIFICATION vs./and/=/<> ENLIGHTENMENT )
- ARINMA ve/||/<>/> AYDINLANMA ve/||/<>/> AŞK
- ARIŞ/İRİŞ ile ARIŞ ile ARIŞ
( Kolun, dirsekten parmaklara kadar olan bölümü. İLE Çözgü. İLE Araba oku. )
- ARITA PORSELENİ ile KOPYALARI
( ... İLE 3 çeşittir. )
- ARİTMETİK[Yun.] ile/||/<> ARİTMİ[Fr.] ile/||/<> ARİTMİK[Fr.]
( Matematiğin sayısal özelliklerini ve işlemlerini konu edinen dalı, sayısal. İLE/||/<> Yürek atışlarındaki düzensizlik. İLE/||/<> Düzensiz kalp ya da nabız atışı. )
- ARİTMETİK ile/ve/değil CEBİR ile/ve/değil GEOMETRİ
( Zaman. İLE/VE/DEĞİL Zemin/mekân. )
( ... İLE/VE/DEĞİL Aksiyomatik olarak kurulan ilk ilim. )
( ... İLE/VE/DEĞİL Dengeyi/itidali simgeler. )
( Geometri, mekânın yorumudur. )
- ÂRİZ[Ar.] ile ARÎZ[Ar.] ile ARÎZ[Ar. < ARZ]
( Ardıç ağacı. İLE Semiz. | Enli, geniş. | Alçakgönüllü, lâtif, lâyık. İLE Geniş, enli. )
- ÂRIZÂN[Ar.] ile ÂRIZÂN[Ar. < ÂRIZ] ile ÂRIZÎ[Ar. < ÂRIZ | çoğ. AVÂRIZ]
( İki yanak. İLE Geçici olarak. | Tesadüfen, rastgele. İLE Sonradan çıkan. | Gelip geçici, muvakkat. )
- ARKADAN İTİŞLİ (RWD) ile/ve/değil/||/<>/> ÖNDEN ÇEKİŞLİ (FWD) ile/ve/değil/||/<>/> DÖRT ÇEKER (AWD/4WD)
(
Özellik | Arkadan İtiş (RWD) | Önden Çekiş (FWD) | Dört Çeker (AWD/4WD) |
---|---|---|---|
Güç Aktarımı | Motor gücü arka tekerleklere iletilir. | Motor gücü ön tekerleklere iletilir. | Motor gücü dört tekerleğe dağıtılır. |
Çekiş ve Yol Tutuş | Yüksek hızda dengeli, ancak kaygan zeminde arkadan kayma riski vardır. | Yağmur ve karlı havalarda iyidir, ancak yüksek hızda sınırlıdır. | Her zeminde üstün çekiş ve denge sağlar. |
Performans | Daha iyi hızlanma ve denge sunar, genellikle spor ve lüks araçlarda kullanılır. | Yakıt tasarrufludur, ancak spor amaçlı kullanım için sınırlıdır. | En iyi yol tutuş performansına sahiptir ancak yakıt tüketimi daha yüksektir. |
Kullanım Alanları | Spor, performans ve lüks araçlar | Kent içi, ekonomik otomobiller | Arazi, SUV ve yüksek performanslı araçlar |
(
Özellik | Arkadan İtişli (RWD) | Önden Çekişli (FWD) |
---|---|---|
Ağırlık Merkezi | Ağırlık merkezi daha dengelidir. | Motor ve güç aktarım parçaları önde olduğundan, ağırlık merkezi öndedir. |
Motor Konumu | Motor, dikine konumlandırılır. | Motor, enlemesine konumlandırılır. |
Maliyet | Şaft tüneli gibi ek bileşenler nedeniyle daha maliyetlidir. | Daha az aksam bulunduğundan, maliyet, düşüktür. |
Bakım | Şaft ve diferansiyel bulunduğundan, bakım maliyeti daha yüksektir. | Bakımı ve yağlaması daha kolaydır. |
Ağırlık | Şaft tüneli ve ek aksamlar nedeniyle daha ağırdır. | Daha hafiftir. |
Performans Farkları
Özellik | Arkadan İtişli (RWD) | Önden Çekişli (FWD) |
---|---|---|
Kalkış Performansı | Kalkış performansı daha düşük olabilir. | Daha iyi çekiş sağladığından, ilk hızlanma daha iyidir. |
Genel Performans | Performanslı sürüş için daha uygundur. | Ekonomik ve günlük kullanım için uygundur. |
Viraj Kabiliyeti | Yüksek hızda daha dengeli kalır ancak dikkatli kullanım gerektirir. | Virajlarda genellikle daha avantajlıdır. |
Kaygan Zeminde Denetim | Kaygan zeminde arkadan kayma riski vardır ancak deneyimli sürücüler için toparlaması kolaydır. | Daha kolay denetlenir. |
- ARKADAŞ ile/ve/<> DOST ile/ve/<> KARDEŞ
- ARKADAŞ/LIK ile DOST/LUK ile KARDEŞ/LİK
( Belirli seviyede tutulan iletişim ve paylaşımın, dolayısıyla ilişkinin durumu. İLE Dostlukta son derece derin ve yoğun yakınlık, iletişim ve paylaşım vardır. Bir kişinin birini "Samimi arkadaşım/kankam(kan kardeşim)" olarak tanıtması için en temelde, o iki kişinin sırlarını paylaşabilmesi ve Para ve Seks durumu hakkında ayrıntılı bilgi sahibi olma durumu vardır. )
( Dostluk, duygulu, erdemli iki kişi arasında, kendiliğinden oluşuveren bir anlaşmadır. Duygulu diyorum, çünkü bir keşiş, dünyadan el etek çekmiş biri, hiç kötü olmaz da dostluk nedir bilmeden yaşayabilir. Erdemli diyorum, çünkü kötülerin, olsa olsa suç ortakları olur, haz düşkünlerinin zevk ve eğlence arkadaşları, çıkarlarını arayanların ortakları vardır, siyaset kişileri, çevrelerine fitne fücurlar toplar, çoğu avarenin bağlılıkları, prenslerin dalkavukları olur; erdemli kişilerin, yalnız onların dostları vardır. )
( Eğlenebildiklerimizle. İLE/VE/<> Anlatabildiklerimizle. İLE/VE/<> Ağlayabildiklerimizle. )
( "Geçerken uğra" der. İLE "Geç, erken uğra!" der. )
( ... İLE Kişiyi, hiçbir zaman/koşulda, terk etmeyen. )
( Herkes dost olamaz! Dost olmayana, arkadaş demenin farkını görmek ve buna göre kullanmak gerekir. )
( Eğer hiç dostun yoksa sen bir dost ol! )
( Derviş, dostum demez! Dost, hiçbir zaman, yanından ayrılmayacak kişidir. Ancak, gerçekten dost olunacak kişi için kullanılabilir. )
( Tek dostumdur... Gökteki yıldızlar! )
( SEN, SANA DOSTSUN!
[HABERİN YOK] )
( Kişilerin en âcizi, dost edinmeyendir! Bundan da âcizi ise dostunu yitirendir. )
( İyi arkadaş, yanında, yüksek sesle konuşup düşünebileceğin kişidir. )
( "Dostlarım! Dünyada dost yoktur!" )
- ARKHİTRAV(ARŞİTRAV) ile/||/<> GÖLGELENDİRME ile/||/<> VOLÜT
( Antik mimarlıkta, sütunların taşıdığı, bir sütun ekseninden öteki sütun eksenine uzanan taş hatıllar(kiriş). İLE/||/<> Batı sanatında nesnelere oylum ve derinlik kazandırma yöntemi. Açık ve belirli bölümlerin karanlık bırakılması, böylece keskin belirli yerlerinde sertlik ve körelik boyaması sonucu elde edilen görsel etki. İLE/||/<> İyon sütun başlıklarında bulunan, spiral biçimli kıvrımlar. )
- ARKIŞ/ARQIŞ ile/||/<> ARKIŞ/ARQIŞ/MÜRSEL[Ar.] ile/||/<> ARKUÇI/ARQUÇI/RESUL[Ar.]
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Kervan. İLE Uzak bir ülkedeki birine yollanmış kişiye verilen ad. İLE İki kişi arasında aracı olan. Evliliklerde dünürler arasında gidip gelen kişi. )
- ARMADİLLO ile ÜÇ KEMERLİ ARMADİLLO
( ... İLE Top gibi yuvarlanabilen tek türdür. )
( ... cum TOLYPEUTES TRINCINTUS )
- ARMATÖR[İt. < ARMADOR] ile ARMATÖR ile ARMATÜR[Fr. < Lat.] ile ARMATUR[Alm. < Lat.]
( Ticaret gemisi iyesi/sahibi. | Geminin direk, seren, yelken, ip vb. donanımını düzenleyen usta. İLE Betonarme teçhizatı, donatı. | Akkor telli lambalı sortide duy, kordon, tavan kapaı, varsa tij ve glop; floresan lambalı sortide balast, starter, şasi. [Lambalar, armatürün dışında sayılır.] | Ventil, batarya, geri tepme ve emniyet ventili ve benzeri gereçlerin, hepsine verilen ad, donatı. İLE Bir aygıtın ana bölümünü oluşturan tümü. | Bir mıknatısın iki kutbu arasında, kuvvet akımını, toplu bir duruma getirmek için bu kutuplar arasına yerleştirilen demir parçası. | Bir kondansatördeki iki iletken yüzeyden her biri. )
- ARPACIK ile ARPACIK ile ARPACIK ile ARPACIK
( İtdirseği/çıban. İLE Soğan/kıska, tohumluk soğan. | Taze, ufak hıyar. | Çorbalık arpa biçiminde şehriye. | Amerikan tohumlu buğday. İLE Tüfek, tabanca vb. ateşli silahlarda namlunun en ileri bölümünde bulunan ve nişan alırken gezle birlikte göz ile hedef arasında aynı çizgi üzerine getirilen küçük çıkıntı. | Değirmen çarkının merkezinde bulunan demir parça. İLE Erkek geceliğine[entari/anteri] yapılan bir çeşit nakış. )
- ARŞİMET(ARCHIMEDES):
KATISI ile/ve/||/<> SAYISI ile/ve/||/<> YASASI
( Hepsinin aynı tipte ve çok yüzlü açılarının eşit olması gerekmediği halde, yüzlerinin hepsi de düzenli çokgenler olan 13 olası katıdan biri. İLE/VE/||/<> Yerçekim gücünün ağdalılık gücüne oranını veren, boyutsuz sayılar öbeğinden biri. İLE/VE/||/<> Bir sıvı içine daldırılmış olan bir nesne, batan bölümünün hacmi kadar sıvının ağırlığına eşit bir güçle yukarı doğru itilir. )
- ARTER[Fr. < ARTÈRE] ile/ve/||/<>/> ARTERİT[Fr. < ARTÉRITE] ile/ve/||/<>/> ARTRİT
( Atardamar. | Trafiği yoğun olan ana yol. İLE/VE/||/<>/> Atardamar bozukluğu/yangısı. İLE Eklem yangısı. )
- ARTERİYEL ile/||/<> ARTERİYOSKLEROZ ile/||/<> ATEROSKLEROZ
( Atardamar [ile ilgili]. İLE/||/<> Arter duvarlarının kalınlaşması ve sertleşmesi. İLE/||/<> Arter duvarlarında plak birikimi. )
- ARTIRIM ile ARTIRMA ile ARTIŞ
( Bir şeyi idareli harcayarak onun bir bölümünü artırma işi, tasarruf. | Müzayedede artırma. İLE Artırma durumu. | Açık artırma. İLE Artma durumu. Çoğalma. | Harcandıktan sonra bir miktarının geri kalması. | Değerinin yükselmesi, fazlalaşması. )
- ARTROZ ile/||/<> ARTRODEZ ile/||/<> ARTROPLASTİ
( Eklem yıpranması. İLE/||/<> Eklem dondurma. İLE/||/<> Eklem onarımı. )
- ARUK/ARUQ ile/||/<> ARUK TURUK/ARUQ TURUQ ile/||/<> ARUKLUK/ARUQLUQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Sıska, zayıf, cılız. İLE Kaşgar ile Fergana arasında bir dag geçidinin adı. İLE Yorgunluk. )
- ARYA ve/||/<> MAYNA ve/||/<> FORA
( Bir nesneyi, aşağı indirmek. VE/||/<> Yukarıdaki bir nesnenin, ağırca, aşağı indirilmesi. VE/||/<> Bağlı düzeneği ya da halatı çözme/açma. )
- AŞ ve EŞ ve/||/<>/>/< İŞ
( Gövdesinde erişkinliğine ulaşanlar[bülûğa erenler], eşini;
akılda erişkinliğe ulaşanlar, aslını aramaya başlar. )
- ÂSÂB[Ar. < ESEB] ile ÂSÂB[Ar.] ile A'SÂB[Ar.]
( Gövdenin alt kısmında çıkan kıllar, kasık kılları. İLE Sinir, damar. İLE Sinirler. )
- AŞAĞI GÖRME ya da YUKARI GÖRME | ile/ve/değil/yerine EŞ GÖRME
- ÂSÂL ile ÂSÂL[Fars.] ile ÂSÂL[Ar. < ASÎL]
( Ahlâk. İLE Temel, kök. İLE İkindi ile akşam ya da yatsı arasındaki zamanlar. [Bİ-L-GUDÜV-Vİ VE-L-ÂSÂL: Sabah-akşam.] )
- SÖZCÜKLER:
ASALAKLAŞTIRILMIŞ/JOKERLEŞTİRİLMİŞ/KATİLLEŞTİRİLMİŞ/SIĞINAKLAŞTIRILMIŞ/ÇİLİNGİRLEŞTİRİLMİŞ ile/ve/||/<> ÇIKINTILAŞTIRILMIŞ/PİÇLEŞTİRİLMİŞ
- ASCRIBE vs. ATTRIBUTE vs. IMPUTE
- ASEBİ ile/||/<> ÂSİ ile/||/<> CELÂLÎ
( Hırçın ve sinirli kişi. İLE/||/<> Yasalara başkaldıran, isyan eden. İLE/||/<> İlk olarak Yavuz Sultan Selim döneminde ortaya çıkan Bozoklu Derviş Celal'in adamlarına ve ondan yana olanlara sonraları da türeyen eşkıyaya verilen ad. )
- ASEL[Ar.] ile A'SEL[Ar.] ile ASER[Ar.]
( Bal. | Cennetteki dört sudan biri.[AHLÂT: İnsandaki dört sıvı.] İLE Eğri olan katı şey. | Eğri dişli ya da bacaklı kişi. İLE Solaklık. )
- ASHAB ile/ve/> TABİÎN ile/ve/> TEB-İ TABİÎN
- ÂŞÎ[Ar.] ile ÂŞÎ[Ar.] ile AŞÎ[Ar.]
( Aşçı. İLE Akşam yemeği yiyen. | Gidip, uzaklaşan. İLE Tavuk karasına tutulmuş. | Akşam. | Akşam yemeği. )
- ASİDİFİKASYON ile/||/<> ASİDİTE ile/||/<> ASİDOREZİSTAN
( Asitleştirme, asitleşme. İLE/||/<> Asitlik. İLE/||/<> Aside dirençli. )
- ÂŞIK <> AŞK <> MÂŞÛK(A)
( Rüyasını görür. <> ... <> Uyur. )
( Kayıcı. [Durum, koşul ve karşılıksızlık durumlarında olasılık olarak davranışlarında kıyıcı ve yıkıcı olabilir.] İLE/||/<>/>< ... İLE/||/<>/>< Yakıcı.[Herhangi bir ölçüt olmaksızın âşık olana ya da "kendine yönelmiş olana" karşı, davranışlarında ve sözlerinde, bağlam, olanak ve terslik olarak (%1 - 99 arası) kıyıcı ve yıkıcı[0/1 (Evet/Hayır!)] olabilir.] )
- ÂŞIK ile/ve/||/<> SÂDIK ile/ve/||/<> LÂYIK
- ASİL ile ÂCİZ ile BASİT
( ASİLLER İDARE EDER ACİZLER ŞİKÂYET EDER BASİTLER İFTİRA EDER )
- ASILMAK ile ASILMAK ile ASILMAK
( Tutunmak, tutunarak çekmek. İLE Birine sarkıntılık etmek. İLE [boyundan asılarak] "Ölüm cezası almak/vermek". )
- ASILMAK ile/ve/||/<>/> YAZILMAK ile/ve/||/<>/> YÜRÜMEK
- ASİT/ASİDİTE ile/ve/||/>< NÖTRAL ile/ve/||/>< ALKALİ/BAZİKLİK/ANTİ ASİT
( 1-2-3-4-5-6 ile/ve/||/>< 7 ile 8-9-10-11-12-13-14 )
( 2[Mide sıvısı, limon suyu], 3[Sirke, bira, şarap, kola], 4[Domates suyu], 5[Sade kahve, yağmur suyu], 6[Sidik] İLE/VE/||/>< 7[Saf su, insan kanı] İLE/VE/||/>< 8-9[Deniz suyu], 10-11[Magnezyum hidroksit sıvısı], 11-12[Amonyaklı temizlik sıvısı], 12-13[Çamaşır suyu], 13-14[Yağ çözücü temizlik maddesi] )
( [H+] > [OH-] ile/ve/||/>< [H+] = [OH-] ile/ve/||/>< [H+] < [OH-] )
( )
( Suda hidrojen iyonu (H+) verebilen nesneler. İLE/VE/||/>< ... İLE/VE/||/>< Suda hidroksit iyonu (OH-) verebilen ya da proton alabilen nesneler. )
( Proton verici nesne. İLE/VE/||/>< ... İLE/VE/||/>< Proton alıcı nesne. )
- ÂSİYE[Ar.] ile ÂSİYE[Ar.] ile ÂSİYE[Ar.]
( Sütun, direk, kolon. | Kederli, üzüntülü [kadın]. İLE Hz. Mûsâ'yı, Nil'den çıkararak büyütüp yetiştiren Firavun'un eşinin adı. İLE İsyancı kadın. )
- AŞK:
[bazen]
CAN ile/<> GAM ile/<> HİÇ
- AŞK OLSUN ile/ve/||/<> AŞK OLSUN ile/ve/||/<> AŞK OLSUN
( Beğenilmeyecek bir davranış/tutum karşısında kınama, sitem bildiren söz. | "Aferin" anlamında bir davranışın, bir tutumun çok beğenildiğini bildiren söz. | Dervişler arasında kullanılan merhabalaşma. )
- AŞK:
VARKEN ile/ve/||/<> YOKKEN ile/ve/||/<> BİTİNCE
( (")Bıkılan("). İLE/VE/||/<> (")Aranılan("). İLE/VE/||/<> (")Özlenilen("). )
- AŞK ve MUHABBET ve CEZBE
( Allah'a duyulan. VE İnsan'a duyulan. VE ... )
- ENGELLEM/AMBARGO[Fr.]:
SÜEL/ASKERÎ değil/yerine/= GEÇİMSEL/EKONOMİK değil/yerine/= YÖNETKİL/SİYASİ
- AŞK'IN FİZYOLOJİSİ
( 1. FAZ:(AMFETAMİN FAZI)(6 AY - 3 YIL)
FENİLETİLAMİN
DOPAMİN
NOREPİNEFRİN
2. FAZ: ENDORFİN FAZI
GÜVEN
3. FAZ: OKSİTOSİN FAZI
VAZOPRESSİN + ÖSTROJEN
TESTOSTERON
SERATONİN > MELATONİN
RAHATLAMA > UYUKLAMA(ASETİLKOLİN-UYKUDA SALGILANIR)
(BESLENME)
- AŞK'I BESLEYENLER ile AŞK'I ÖLDÜRENLER
AŞK'I BESLEYENLER:
( * MUTLULUK
* HOŞGÖRÜ
* SEVGİ
* İLGİ
* TEN UYUMU
* DOKUNMA
* BİRLİKTE ZAMAN GEÇİRME
* UYUM
* NEŞE
* ÖZLEM
* FEDÂKÂRLIK
* KISKANÇLIK
* PAYLAŞIM
* SEVGİ VE AŞK SÖZCÜKLERİ
* ROMANTİZM
* SADAKAT
* ÖZEN
* SAYGI
* CESARET
* ÇILGINLIK
* ONAYLAMA
* DÜRÜSTLÜK
* DUYARLILIK )
AŞK'I ÖLDÜRENLER:
( * İHMAL
* İLETİŞİM AZLIĞI
* ÇATIŞAN KİŞİLİK
* BASKICI TUTUMLAR
* SÖZEL VE FİZİKSEL ŞİDDET
* ONU TANIMAMAK
* UMUTSUZLUK
* [BAZEN] EVLİLİK ) )
- AŞKIN TANRI ile İÇKİN TANRI ile TEVHİD TANRI
( Semitik dinlerde, önce "Aşkın Tanrı" kavramıyla soyutlamaya gidilerek paganlık aşılmak istenmiş (Musevilik); sonra "İçkin Tanrı" kavramıyla "Tanrı Kutu" insana indirgenmiş (Hristiyanlık); sonra iki kavramın birleşmesine gidilerek "Tevhid Tanrı" kavramı oluşmuştur (Müslümanlık). )
- ASKIYA ALINAMAZLIK ile/ve/||/<> GÖZARDI EDİLEMEZLİK ile/ve/||/<> İNDİRGENEMEZLİK
- AŞKLA ve/||/<> SEVGİYLE ve/||/<> MUHABBETLE
( Doğ(ur)mak. VE/||/<> Büyü(t)mek. VE/||/<> Geliş(tir)mek. )
- AŞKTA ve İŞTE ve DOSTTA
( Vasatından, uzak duralım! VE Kesatından, uzak duralım! VE Fesatından, uzak duralım! )
- ASLAN ile DAĞ ASLANI/YENİDÜNYA ASLANI/PUMA/KUGAR
( ... İLE Avlarını sadece akşamları yerler. )
( ... İLE Gebelik süreleri üç aydır. Patogonya'da bulunan pumalar Nisan ayında doğum yaparlar. )
( ... ile KUGAR/PUMA )
( ... ile |
)
( LION vs. COUGAR )
( FELIS LEO cum FELIS CONCOLOR )
- ASLAN ile KAPLAN/ESRİ[dvnlgttrk]
( Yemek için avlanır. Toksa saldırmaz. İLE Aç ya da tok olsa da saldırır. )
( Afrika'da yaşar. İLE Asya'da yaşar. )
( Dişilleri, hem daha hızlı, hem de daha çeviktir. İLE ... )
( Yüksek kolesterol hastalarıdır. İLE ... )
( Kükremeleri, birbiriyle iletişim kurmak içindir. [avını yıldırmak için değil!] İLE ... )
( Kükreyebilirler fakat mırıldanamazlar. [Boğaz kemikleri kedilerinki gibi katı değildir. Esnek bir kirişle bağlanmıştır. Böylece gırtlakları genişleyebilmekte ve titreşmektedir] İLE ... )
( En çok kaplan, Amerika'da yaşar. )
( 300 kadar vahşi Asya Aslanı, Hindistan'ın kuzeyindeki Gujarat'ta bulunan Gir Ormanı'nda yaşamaktadır. İLE Güney Çin Kaplanı'ndan sadece 30 tane kalmıştır. )
( Dünyada 5100 ile 7500 vahşi kaplan kaldığı tahmin edilmektedir. )
( ... İLE Hindistan kaplanları 3000 ila 4700 arasındadır. [100 yıl önce 40.000 kadardı] )
( ... İLE 3 m. ve 300 kg. kadar olanları vardır. )
( ... İLE 35 kg. kadar et yiyebilirler. )
( ... İLE Yalnız yaşar ve avlanırlar. )
( ... İLE Kendi bölgelerini oluşturmak üzere 200 km. kadar yol alabilirler. )
( ... İLE Yalnızca tüyleri değil, derileri de çizgilidir. )
( ... İLE Ayakları perdeli olduğundan çok iyi bir yüzücülerdir. 15 mil kadar yüzebilirler. )
( ... İLE Alkol kokusuna dayanamazlar. İçkili herkese saldırırlar. )
( Yavruların sadece %10'u 2 yaşını geçebilir. [ve de sadece şanslı olanlar 10 yaş ve üzerine ulaşabilir] İLE ... )
( Bir dişil aslan, kızıştığında, eril aslan dört gün boyunca sürekli ve belirli aralıklarla çiftleşir. [Günde 50 keze kadar çıkabilir] [Hayatta kalan her bir yavru için yaklaşık 3000 kez ilişkiye girmektelerdir] İLE ... )
( Gebelik süreleri 105-112 gündür. İLE Gebelik süreleri 155 gündür. )
( Güneşi simgeler. İLE [şiirlerde, Dîvân Edebiyatı'nda] "Leyla" sözü geçen/görülen yerde kaplan, karanlık ve yıldız vardır/aramak gerekir. )
( Saldırmayı simgeler. İLE Kibiri simgeler. )
( VERD[Ar.]: Rengi doru olan aslan. )
( EKLEF: Koyu renkli aslan. )
( ŞİBL: Aslan yavrusu. )
( YAGUS[Ar.]["gu" uzun okunur]: Aslan şeklinde olan eski bir putun adı. )
( ile
ile
)
( Bir günde, 50 kez çiftleşebilirler. İLE ... )
( ESED[çoğ. ÂSÂD], DIRGAM/ZIRGAM[çoğ. ZARÂGIM], DIRGAME/ZIRGAME["ga" uzun okunur], ABBÂS, HAYDAR, HERSEME, HİZEBR/HİZBER[çoğ. HEZÂBİR], LEYS, MEHÎB[< HEYBET], MERHÛB, NECÎD ile NEMİR, NİMR[çoğ. NİMÂR, NÜMÛR/NİMÜR], NİMRE[: Dişil kaplan.]
NEHÎM: Aslan kükremesi ve fil sesi. | ZEİR/ZE'R: Aslan kükremesi. )
( ŞÎR/NERRE-ŞÎR[: Eril aslan.] | ŞÎR-İ MÂDE: Dişil aslan. | ŞÎR-İ YELE: Güçlü, saldırıcı aslan. )
( Maalesef, Kafkaslar'daki son aslan X. yy.'da, Türkiye'de XIX. yy. sonlarında, İran'da ise 1941'de öldürülmüştür. İLE Hazar Denizi civarındaki kaplanların soyu 1950'lerde, Java ve Bali adalarındaki kaplanlar 1937 ile 1972 arasında tükenmiştir.
LION vs. TIGER )
( FELIS/PANTHERA LEO cum FELIS/PANTHERA TIGRIS )
( EL LEON con EL TIGRE )
- ASPİRASYON ile/||/<> ASPİRATÖR ile/||/<> ASPİRE ETMEK
( Emerek çekme. İLE/||/<> Emçek, emeç, emmeç. İLE/||/<> Emerek çekmek. )
- ASRA/ALTIN ile/= ALTUN
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( "Alt, aşağı" anlamına gelen bir ilgeç. İLE/||/<>/> Altın. )
- AŞR-I ÂHİR ile AŞR-I EVSAT ile AŞR-I EVVEL
( Ayın on günlük son bölümü. İLE Ayın ikinci on günlük bölümü. İLE Ayın ilk on günü. )
- ASTEROİT KUŞAĞI ile/ve KUİPER KUŞAĞI ile/ve OORT BULUTU
( )
( Oort Bulutu:
Adını, Jan Oort'tan alan Oort Bulutu'nun, Güneş Sistemi'ne yaklaşık 1000 - 100.000 AB/AU uzaklıkta bir bölge olduğu ve Güneş Sistemi'ni çok büyük bir küre gibi çevrelediği düşünülüyor.
1 AB/AU(astronomi birimi), Güneş ile Dünya arasındaki uzaklık olup yaklaşık 150 milyon kilometredir. Bilinen en uzak gezegen olan Neptün, Güneş'e, yaklaşık 30 AB/AU uzaklıktadır.
Oort Bulutu'nun iç sınırı ile dış sınırı arasındaki uzaklık, o kadar büyüktür ki, NASA'nın, günde 1,5 milyon kilometre yol alan uzay aracı Voyager 1'in, bu hızla Oort Bulutu'na ulaşması, yaklaşık 300 yılı, Oort Bulutu'ndan çıkması ise 30.000 yılı bulabilir. )
- AT:
GEYİK ve KAYIK ve HÖYÜK
( Önden bakınca. VE Yandan bakınca. VE Arkadan bakınca. )
- AT ile AT ile At
( Atma, fırlatma, gönderme kökü, eylemi ve buyruğu. İLE Atgillerden, binme, yük çekme, taşıma vb. hizmetlerde kullanılan, tek tırnaklı hayvan, beygir, düldül. | Satrançta, her yönde siyahtan beyaza ve beyazdan siyaha bir hane atlayarak L biçiminde hareket eden taş. İLE Astatin'in simgesi. )
- AT[Fars.] ile EŞEK/AFRİKA EŞEĞİ ile KATIR
( At ve eşek kendi neslinin devamı olan hayvanlardır. Hem kendi içlerinde, hem de at ile eşek arasındaki farkları bilmek gerekir. Katır ise, at ile eşeğin çiftleştirilmesi ile oluşan bir hayvandır. Üçü de geviş getirmeyenler[non rumminants] sınıfındadır. )
( Gebelik süreleri 330-335 gündür. İLE Gebelik süreleri 348-377 gündür. İLE ... )
( Atlarda safra kesesi yoktur. )
( Eşeklerin kulakları, atlarınkinden çok daha uzundur. )
( FERESİYYE: Atgiller. )
( AKRAH: Alnı beyaz at. )
( BELAK: Ayakları alacalı at. )
( BÛR[Fars.]/KÜMEYT[Ar..]: Doru, kızıla çalar at. [KÜRÂN, KÜREND, KÜRENG[Fars.]: Kırmızı/al renkli at.] )
( EBREŞ: Sisli, alaca benekli at. )
( GARRÂ': Alnında beyaz bir lekesi, akıtması olan at vs. )
( SABÂH-ÜL-HAYR: Bazı atların alnında bulunan beyaz leke. [beyazlık alnından burnunun üstüne kadar uzarsa buna "akıtma" denilir.] )
( HACÎL[Ar.]/ŞİKÂL[Fars.]: Üç ayağı beyaz[sekili] olan at. )
( HANEB[Ar.]: Atın arka ayaklarının ortasında bulunan dirsek gibi dışarı çıkık bölümü. )
( İŞKİL/İŞKÎL[Fars.]: Önden sağ ve arkadan sol ayağı beyaz olan at.[Araplarca hiç makbul sayılmaz] )
( KARAKUŞ: Atların ayağında görülen bir hastalık. )
( MEŞBÛB[Ar. çoğ. MEŞÂBÎB]: İki ayağı beyaz olan at. )
( MEŞKÛL[Ar.]: Bileklerine kadar üç ayağı beyaz olan at. )
( NEVEND/E[Fars.]: Hızlı giden at. )
( ESB-İ YELE[Fars.]: Koşucu at. )
( PÂLÂ/PÂLÂD/PÂLÂDE/PÂLÂY[Fars.]: Yedek at. )
( PULÂD-REG[Fars.]: Sert damarlı, dayanıklı at. )
( PÂY-İ SEMEND: At ayağı. )
( RÜMMÂNÎ[Ar.]: Kır ile doru arasında bir donu olan at. )
( SABÂ-REFTÂR[Ar., Fars.]: Rüzgâr gibi hafif ve çabuk giden. )
( SARÎH[Ar. çoğ. SARÂİH]: Safkan Arap atı. )
( SEBBAK[Ar.]: Yüğrük[İyi yürüyen/koşan. | Çalışkan. | Çevik, güçlü.] at. )
( SEMEND[Fars.]: Kula[: al ile kır arası] at. | Çevik ve güzel at. )
( ŞU'LE[Fars. çoğ. ŞUAL]: Atlarda beyaz tüylerden oluşan benekler. )
( TAHCÎL[< Ar. HACLE]: Atların ayağında beyaz siğil bulunması. )
( TEKÂVER[Fars.]: Koşucu, seğirtici at. | ESB-İ TEKÂVER: Koşu atı. )
( URNE[Ar.]: Bıcılgan hastalığı.[atların topuklarına yakın yerlerin iltihaplanması] )
( ÜSTÛR[Fars.]: Davar, at ve katır gibi dört ayaklı hayvan. )
( VERD, VERD-İ AĞBES[Ar.]: Doru at. | Hz. Muhammed'in yedi atından birinin adı. )
( YA'FUR[Ar. | çoğ. YAÂFİR]: Hz. Muhammed'in Hayber Vak'ası'nda ganîmet olarak aldığı bir eşeğin adı. )
( HEDÎR[Ar.] / ŞÎHE[Fars.]: At kişnemesi. )
( NEHÂK/NEHÎK/NÜHÂK[< NEHK]: Eşek anırtısı. )
( 6000 - 8000 yıl önce, Türkistan'da evcileştirilmişlerdir. İLE 6000 yıl önce, Etiyopya ve Somali'de evcileştirilmişlerdir. İLE ... )
( Eşek, şehveti simgeler. )
( HERGELE[Fars. | çoğ. HERÂGİ]: Eşek sürüsü. | Binek ve taşıta alışmamış huysuz hayvan. )
( PÂDE[Fars.]: Eşek ve sığır sürüsü. )
( [Ermenice] ... ile AVANAK ile ... )
( ile
ile
)
( Süleymaniye Kütüphanesi'nde, incelenmeyi bekleyen 57 adet yazma bulunmaktadır. )
( * SAKARYA: ATATÜRK'ün atı/nın adı.
* HAYYAM: Halife Abdülmecid'in atı/nın adı.
* DERVİŞ: Enver Paşa'nın atı/nın adı.
* MARENGO: Napolyon'un atı/nın adı.
* BUKEFALOS / ÖKÜZ KAFA: İskender'in atı/nın adı.
* İNKİTATUS(SENATÖ): Kaligu'nın atı/nın adı. )
( RAHVAN: Koşarken bir yandaki iki bacağını aynı anda atan at. )
( ÇAVAA[Batı Moğolistan Tsengel Tuvaları'nda]: 1 yaşındaki at. )
( ... ile MERKEB, HIMAR, AYR[çoğ. A'YÂR] ile BAGL/[BAGLE: Dişil katır], BAĞLÜ )
( ESB, FERES, RAHŞ[: Gösterişli, yürük ve güzel.], BÂRE, BÂR-GÎR ile HAR/MARSIVAN ile ESTER )
( HORSE vs. DONKEY[< DUN&MONKEY][end of XVIII. century] [JACK/JACKASS(male) | JENNY(female)] vs. MULE )
( EQUUS CABALLUS cum EQUUS ASINUS cum EQUUS MULUS )
( EL CABALLO con ... con ... )
- ATBÂ'[Ar. < TIB] ile ATBA'[Ar.] ile ATBÂ[Ar. < TABY]
( Dereler, kanallar. İLE En pis. İLE Meme başları. )
- ATFETMEK ile İTHAF ETMEK ile ADDETMEK
( Bir işi ya da bir sözü bir kimseye mal etmek, yüklemek, isnat etmek. | Yöneltmek, çevirmek. İLE Birinin adına sunmak, armağan etmek. İLE Saymak. )
- ÂTÎ[Ar. < İTYÂN] ile ÂTÎ/ÂTÎYE[Ar. < UTV] ile ATÎ[Ar.]
( Gelecek, gelen [kişi ya da şey]. | Gelecek zaman, istikbal. | Önde, aşağıda. İLE İsyân eden, kafa tutan. İLE İnatçı, "kalın kafa/lı". )
- ÂTİK[Ar. çoğ. AVÂTİK] ile ÂTİK[Ar.] ile ATÎK/ATÎKA[Ar. < ITK]
( Sırtın üst bölümü. İLE Berrak, sâf; karışmamış, değerli/kıymetli. İLE Eski. | Hür. | Güzel, genç kız. | Asîl. | Hz. Ebû Bekir'in takma adı/lâkabı. )
- ATIN:
ÖNÜ ve ARKASI ve ORTASI/SIRTI
( Isırır. VE Teper. VE Batar. )
- ATKI AÇIKLIĞI ile/<> ETKEN/EFEKTİF/HESAP AÇIKLIK ile/<> SERBEST AÇIKLIK
( İki anakiriş arasındaki kirişleme açıklığı. | Atkı[lenot] boyu. İLE/<> Bir strüktür öğesinin dayanaklarının, eksenden eksene uzaklığı. İLE/<> Bir kirişin iki dayanağı arasındaki kesintisi açıklık ya da yatay uzaklık. )
- ATKUYRUĞU ile ATKUYRUĞU ile AT KUYRUĞU
( Köksapı ömürlü olan, daha çok, nemli yerlerde yetişen ve ilaç olarak kullanılan bir bitki. İLE Saçları, başın arkasında toplayarak yapılan saç biçimi. İLE Atların kuyruğu. )
( EQUISETUM ARVENSE cum ... )
- ATLI KARINCA ile AT ile KARACA[Erkek çocuklar atlara, kız çocukları Karaca'ya bindirmekten!]
- ATLI KARINCA ile/ve SİYAH KARINCA ile/ve HUBUBAT YİYEN KARINCA
( Tatlı, yağ ve peynir yerler. İLE/VE Üzümün ve meyve ağaçlarının suyunu emerler. Yuvalarındaki çöpler, yapraklar üzerine kusar, katılaşan bu usâreyi kışın emerler. İLE/VE Buğdayın, arpanın sürgün yapacak yerini kesip yerler. )
( PONERA GRANDIS cum ... cum ... )
- ATLI KİŞİLERİN HEYKELLERİNDEKİ ATIN AYAKLARININ:
İKİSİ DE HAVADA ile/||/<> BİRİ HAVADA ile/||/<> İKİSİ DE YERDE
( Savaşta ölmüştür. İLE/||/<> Savaşta aldığı yaralar nedeniyle ölmüştür. İLE/||/<> Doğal nedenlerle ölmüştür. )
( )
- ATMA/ATMAN[Sansk.](ATTA[Palice]) ile ATMA-BHAKTİ ile ATMA-PRAKASH
( En Yüce Benlik (Öz), bireysel ruh. Atman, Prakriti'nin üç guna'sından ötedir. Eylemi yapan atmandeğil, sadece Prakriti'dir. İLE En Yüce Olan'a isâbet. İLE Öz Varlık'ın ışığı. )
- ATMACA ile ŞAHİN ile DOĞAN
( En küçük tür avcı. Cepten çıkarılıp avın üzerine fırlatılmasından dolayı atmaca adını almıştır. İLE Kartalgillerden, Avrupa ve Asya'nın dağ, orman ve çalılıklarında yaşayan, 50-55 santimetre uzunluğunda yırtıcı bir kuş. [Atmacadan biraz daha büyük.][En hızlı yırtıcı kuş.]]Çok kısa sürede 120 km. hıza ulaşabilir.] İLE En gösterişli avcı kuş. )
( BAVLI: Doğan yavrusu. )
( ŞEVÂHÎN[Ar.]: Şahinler/doğanlar. )
( ile
ile
)
( ... İLE Sahibi için avlanır. İLE Kendi için avlanır. )
( ... İLE Avının bir parçasını, sahibinin pişirip vermesiyle yer. İLE Avını, doğrudan çiğ olarak yer. )
( [ağzında] ... İLE Kan yoktur. İLE Kan vardır. )
( Daha fazla ayrıntılı bilgi için burayı tıklayınız... )
( TAYR-İ HÜR ile ŞAHİN ile ... )
( İCÎ, BÂŞE/BEŞE ile ŞÂHÎN, ŞEHBÂZ ile BÂZ )
( GOSHAWK/SPARROW HAWK vs. HAWK, SPARROWHAWK, BUZZARD vs. FALCON )
( ACCIPITER CENTILIS/NISUS cum ACCIPITER, BUTEO BUTEO, PERNIS, FALCO PEREGRINUS cum FALCO (COLUMBARIUS) )
- ATOM FİZİĞİ ile/||/<> (BAĞIL) ATOM KÜTLESİ/ORTALAMA KÜTLE ile/||/<> ATOM NUMARASI[ALM. Z/AHL: SAYI.]
( Atomun ve moleküllerin yapısını, enerji düzeylerini, moleküller arası bağlar ve elektronik geçiş spektrumu gibi olayları inceleyen bilim dalı.[Atomlar çok küçük yapıda olduğundan, özellikleri dolaylı teknikler aracılığıyla ölçülür. Atomun yaptığı ışımalar sonucunda özellikleri tanımlanır. Bu ışımaların ölçümü, "spektrometre" denilen araçla sağlanır.][Lazer, fotosel lambalar, elektron mikroskobu, atom fiziğinin uygulamalarından bazıları.] İLE/||/<> Bir atomun kütlesinin, atomik kütle birimi cinsinden tanımlanması.[Bir atomdaki protonların, nötronların ve elektronların kütlelerinin toplamı.] İLE/||/<> Kimyasal bir ögenin çekirdeğindeki proton sayısı.[Proton sayısı, ögeler için ayırt edici bir özelliktir. Her ögenin atom numarası birbirinden farklı olduğundan, periyodik cetveldeki ögelerin sırası, proton sayılarıyla belirlenmektedir.][Evrendeki en hafif öge olan hidrojenin çekirdeğinde sadece bir proton bulunduğundan, hidrojenin atom numarası 1'dir ve periyodik cetvelde 1. sırada yer alır.] )
- ATON[< ADONAI] ve/<>/< ATUM/ATOM ve/<>/< AMON
( Gökteki nur. VE/<>/< Yerdeki nur. VE/<>/< Gönüldeki nur. )
( Evrende/ilâhta. VE/<>/< Dünyada/evrende. VE/<>/< İnsanda/kalbinde. )
(
)
( Güneş. VE/<>/< Zerre. VE/<>/< İnsan. )
- AUGUST COMTE ve/||/<>/> GEORGE SARTON ve/||/<>/> AYDIN SAYILI
- AUR-/AURİ- ile/||/<> MYRİNGO- ile/||/<> OT-/OTİC-
( Kulak. İLE/||/<> Kulak. İLE/||/<> Kulak zarı ile ilgili. )
- HAVF:
AVAM'IN ile HAVAS'IN ile AHAS'IN
( Yaptığı hatalardan alacağı cezayı düşünmekten. İLE Makamından inmek, hakka yakınlık makamından uzaklaşma korkusu. İLE Nefsin edebinin yüksekliğinden. )
( Vuslat yoktur. İLE Vuslat vardır. )
( "Gaib" olan Allah'tan. İLE Hazır olan Allah'tan. İLE ... )
- AVÂZ ile ÂVÂZ[Fars.] ile A'VÂZ[Ar. < İVAZ]
( Nefret. İLE Ses, sedâ. İLE Bedeller, karşılıklar. )
- AVLU ile/||/<> ATRİUM ile/||/<> AYDINLIK FENERİ
( Genellikle üstü açık iç mekân. Çevrede yapı birimlerinin dizilerek bir bütün oluşturduğu açık mekân. İLE/||/<> Antik Roma konutlarında evin bir bölümünü oluşturan, etrafı sütunlarla çevrili avlu. İLE/||/<> Örtülü iç mekânlara ışık sağlamak için düzenlenmiş bir açıklık. | Küçük bir kubbe ya da çatının ortasında daha yüksek ve etrafı camlı bölüm. )
- AY MAYMUNU ile AY AY LEMURU[MAYMUN değil!]
( Asya ile Avustralya arasındaki cennet adalarında yaşarlar. İLE Madagaskar'da yaşarlar. )
( ... İLE Yeterli miktarda yiyecek bulabilmek için arayış sırasında, bir gecede, 3 km. yol almış olurlar. )
- AY ve/<> 2016 HO3
( [Dünyanın] Uydusu. VE/<> Yarı uydusu. )
( ... VE/<> NASA, 2016 HO3 adlı bir asteroid keşfettiğini ve bunun dünyanın yarı uydusu olduğunu açıkladı. 2016 HO3 adlı asteroidin, 10 yıl önce görüntüden kaybolan 2003 YN107'nin bir benzeri olduğu belirtildi. İlk keşfin, 27 Nisan'da Hawaii'deki Pan-STARRS 1 araştırma teleskopunu kullanan bilimkişileri tarafından yapıldığını açıklayan NASA, o günden bu yana incelenip gökbilimciler tarafından kayıt altına alınan asteroidin, "2016 HO3" adıyla etiketlendiğini açıkladı. İncelemeler sonucunda, bir yarı uydu olduğu sonucuna varılan asteroidin, 38 - 120 metre çapında olduğu tahmin ediliyor. )
( )
( MOON and/<> CONSTANT COMPANION )
- AY ile AY ile AY
( Birdenbire duyulan acı, ağrı, şaşırma, ürkme ya da sevinç anlatan bir söz. İLE Art arda gelen iki yeni ay arasında geçen süre. | Yılın on iki bölümünden her biri. | Bir ayın herhangi bir gününden ertesi ayın aynı gününe kadar geçen ya da yaklaşık otuz gün olarak kabul edilen süre. İLE Dünyanın uydusu olan gök nesnesi. )
- AYAĞA KALKMAK/KIYAM ve/||/<>/> UYANMAK/UYANIKLIK/YAKAZA ve/||/<>/> YÜRÜYÜŞ/SEYR
- AYAĞIM, ELİM/KOLUM VB.:
SORUNLU ile RAHATSIZ ile SAKAT
- AYAK TERİ ile AYAK TERİ ile AYAK TERİ/KİRASI
( Ayak parmakları arasından çıkan pis kokulu salgı. İLE Hizmet için bir yere gönderilen kişiye verilen ücret, ayak kirası. İLE Bir haber ya da nesne getirene, emeğinin karşılığı olarak verilen para. )
- AYASOFYA MÜZESİ ve TOPKAPI SARAYI ve/||/<> HALUK DURSUN ve/||/<> KUMRULAR
( Makam odasını kumrulara terk eden bürokrat: Haluk Dursun
"Topkapı Sarayı'nda müdürlük yaptığım dönemde, makam odamda otururken bir kumrunun
açık pencereden girerek avizenin etrafında uçtuğunu gördüm. Hiç kımıldamadan seyretmeye
başladım.
Kumru, sanki tavaf eder gibi odanın her tarafında dolaştı, avizenin üzerine kondu, bir süre
oturdu. Sonra geldiği gibi uçup gitti. Biraz sonra yanında başka bir kumru ile tekrar geldi.
Bu sefer sanki bir ev (saray) sahibi edasıyla onu gezdirdi. Yeni geleni elinden, (kanadından)
tutar gibi aldı ve avizenin içine oturttu. Bir süre koklaştılar. Sonra uçup gittiler.
Ertesi gün ikisi birlikte ağızlarında dal parçacıkları ile geri geldi ve avizenin içine bir yuva
kurmaya başladılar. Yuva birkaç gün içinde kuruldu.
Olup biteni hiç ses çıkarmadan izliyordum. Dişi kuş, yumurtlama hazırlığı yapıyordu.
Galiba onlar da beni izliyordu ki, hiç tedirgin olmuş gibi görünmüyorlardı. Buna karşılık dışarıdan odaya başka biri girince, hemen ürküp pencereden kaçıyorlardı. Baktım olmayacak, makam odamı onlara bırakıp hemen karşıda bulunan küçük bir odaya geçtim.
Bir gün, televizyon çekimi için Topkapı Sarayı'na gelen gazeteci dostum rahmetli Savaş Ay,
"Hocam, niye bu küçücük odada oturuyorsun?" diye sordu.
"Ben hâlden anlarım, bir kumru arkadaşım, sevgilisine, “ben seni saraylarda yaşatacağım"
diye söz vermiş, insan yuva kurana yardımcı olmaz mı?" dedim.
"Hocam, ne olur göster şu yuvayı bana” dedi ve kapıdan odadaki yuvanın fotoğrafını çekti.
Ertesi gün beni Ankara'dan arayan arayana...
"Derhal makam odası açılsın, kumruların yuvası dağıtılsın,
saray bakımsızlıktan perişan olmuş görüntüsü verilmesin" dediler.
Meğer Savaş Ay haber yapmış bizim kumrunun öyküsünü...
Hemen aradım, “üstad sen ne yaptın?” diye sordum.
"Hocam bu kadar güzel malzeme (haber) buldum, yazılmaz mı Allah aşkına" dedi.
"Gazetede sabah toplantısında anlattım, herkes ayağa kalktı ve seni alkışladı" diye ekledi.
Sadece gazetedekiler değil Ankara da ayağa kalktı sayende" diye yanıt verdim.
Şimdi ne yapacaktım? Çifte kumrulara kol kanat gerip onların saadetlerini korumaya mı çalışacaktım, yoksa odayı kullanıma açarak bir yuvanın dağıtılmasına mı neden olacaktım?
Bir biçimde, ya ben makamı, ya da o kumrular makam odamdaki yuvalarını kaybedeceklerdi.
Akşama kadar bakanlıktan beni aramayan kalmadı...
“En azından yumurtadan yavru kuşlar çıksın, uçup gidene kadar bekleyelim” diye düşündüm.
“Ben yuvayı almam, siz beni görevden alın isterseniz” dedim.
Ertesi gün, yuvaya bakmaya gittim ki, ne göreyim, yuva yerinde duruyordu ama kumrular yoktu.
Yuva yerinde durmasa, "Biri kuşları ürküttü, kovaladı" diyecektim. Hâlbuki yuva yerli yerinde duruyordu. Kumrular, sanki durumu hissetmiş ve sessizce çekip gitmişlerdi. Bir daha da hiç gelmediler.
Daha sonra Topkapı Sarayı'ndan, Müsteşar ve Bakan Yardımcısı olarak Ankara'ya gittim.
"Kuşların yuvası dağıtılsın, makama sahip çıkılsın" diyenlerin ise hiçbiri Bakanlık'ta makamlarında kalamamıştı.
Muhakkak ki, biz de bir gün bu makamlardan uçup gideceğiz. Kuşlar ise hep sevmeye, uçmaya ve yuva kurmaya devam edecek.
Haluk DURSUN )
( )
- AYASOFYA'DA:
BİRİNCİ ile/ve İKİNCİ ile/ve ÜÇÜNCÜ
( M.S.: 360 ile/ve 415 ile/ve 537 )
- AYDAKİ 3 DORUK:
ULUĞ BEY ve/<> KOPERNIK ve/<> GALILEO
( Uluğ Bey, kurduğu sektans sistemi ile 1180 yıldızın konumunu ve bir yılın 365 gün olduğunu, Kopernik'ten 60, Galileo'dan 200 yıl önce, hemen hemen doğru olarak hesaplamıştır. )
- AYDINLANMA/HAK(K)'I BULMAK:
DERVİŞ OLMAKLA ile/ve/||/<> ÂŞIK OLMAKLA ile/ve/||/<> İNSAN OLMAKLA
- AYDINLANMADA:
ATİNA ile/ve/||/<>/> BAĞDAT ile/ve/||/<>/> AMSTERDAM
( )
- AYDINLANMIŞLIK(ENTELEKYA) ile/ve AKIL(REASON) ile/ve ORAN(RASYO)
( Ereğe bağlı akıl. İLE/VE Nedene/sebebe bağlı akıl. İLE/VE Tasıma/kıyasa bağlı akıl. )
( Ereğe ulaştırır. İLE/VE Hikmet sunar. İLE/VE Düzen sağlar. )
( INTELLECT vs./and REASON vs./and RATIO
Dependent in aim. WITH/AND Dependent in cause. WITH/AND Dependent in comparison.
Attains to the aim. WITH/AND Presents the philosophy. WITH/AND Obtains the regularity. )
- AYI GÜLÜ ile ÇİN GÜLÜ ile JAPON GÜLÜ
- ÂYİNLERİN SAĞLADIKLARI:
ÂŞIK'IN, AŞKINI ARTIRMAK ile/ve GAFİL'İN GAFLETİNİ KALDIRMA
- AYIRICI AKIL ile/ve UYGULAMALI AKIL ile/ve KURAMSAL AKIL
( Yararlı-Zararlı. İLE/VE İyi-Kötü. İLE/VE Doğru-Yanlış. )
- AYIRMA ile/ve/||/<>/> SINIFLANDIRMA ile/ve/||/<>/> SONSAL SINIFLAMA
( TO SEPARATE vs./and/||/<>/> CATEGORIZE )
- AYIRMA ile/ve/||/<> YALINLAŞTIRMA ile/ve/||/<> ARA ÇÖZÜM/LER ARAMA/BULMA
( Düşüncenin, bilgilerin, nesnelerin, kavram, olay ve olgular üzerinde en temel uygulanması gerekenlerin başında, onları bütün olarak görebilmenin yanı sıra ve ötesinde, ayırma bilgisi, becerisi ve oranı bulunmaktadır.
Bilmek ya da bilinebilenler, ancak küçültme ya da ayırma bilgi ve becerisiyle elde edilebilirler. Bu işin ustalığı da, her ustalığın temelinde bulunan çıraklık sürecinde gerçekleşir ve kaynağını, gücünü çıraklık döneminden alır. Bu bilgi, deneyim ve dönem, kalfalıkta ve ustalıkta bile olunsa, tüm sürecin neredeyse tamamıdır.
Birleştirme bilgi ve becerisi olarak tanımlanan ustalık, yetkin çıraklıktır. Hatta ustalık diye bir şeyden bile söz edilemeyecek kadar tek bir bilinç ve beceridir. Kişinin, bisiklet kullanmayı bir kere öğrenmesinden sonra, yaşam boyunca bir daha bisiklet kullanmayı öğrenmeye gerek kalmaması, kendinin değil, suyun kaldırma gücündeki gibi, kendiliğindenliğiyle, doğasıyla sağlanır. Zihnin ya da bilincin devrede olması ile değil, beynin ya da öte bir bilincin devrede olmasıyla, bilinç merdiveninde görülen, bilinçsiz bilinçlilik ya da yeterlilik ile sağlanır.
Karmaşık olan ya da öyle "algılanan" süreçlerin çözümü de, onları, oldukları yapıda değil, küçülterek ya da çok haneli sayıdan oluşan bir bölmenin, tek haneli bir sayıya doğru yalınlaştırılması ile gerçekleşir.
Çözümsüz "görünen" durumların da çözümü, köklü/kökten çözüm arayışı değil ara çözüm üretebilmektir. Yaşamımızda, karşılaşılabilecek sonsuz olumlu ya da olumsuz olasılıktaki durum ve süreçler için bazen ya da çoğunlukla, bir düşünce ya da nesneden, ödün vermeden ya da bir parçasından vazgeçmeden, bir şey elde etmek ya da yetersiz/olumsuz sürecin devam etmesine göz yumarak, bir sonuç ya da çözüm oluşturmak olanaklı değildir.
Ne herhangi bir düşünce ya da bir durum için, ne de kaygının sona erdirilmesi, olumsuz ya da yetersiz koşulların tamamen ortadan kalkma "beklentisi" ya da "dileği" ile sağlanamayacağından dolayı, ayırmayı, yalınlaştırmayı ve ara çözümler üretmeyi bilmek, becermek gerekmektedir.
"Hiçbir sorun, onu yaratan 'bilinç seviyesi'yle çözülemez." )
- AYLA ile/||/<> AYLA QILGIL/KILGIL ile/||/<> AYLOK AYLOK/AYLOQ AYLOQ[Oğuz]
< DİVÂNÜ-LUGÂTİT-TÜRKTE/N]
( Böylece, bu suretle. İLE Böyle yap. İLE Böyle böyle. )
- AYNA:
| DOĞA NESNELERİ ve/||/<> NESNELER | ve/||/<> KİŞİ/İNSAN ve/||/<> YAZI
- AYNÂ[Ar. < ÎYN] ile AYNA[Fars.] ile AYNA[Ar.]
( İri ve güzel gözlü. İLE Işığı yansıtan, varolanların görüntüsünü veren, cilâlı ve sırlı cam. İLE Atların diz kapağı. )
- AYNALANMA:
BİRİNCİL ile/ve/||/<>/> İKİNCİL ile/ve/||/<>/> ÜÇÜNCÜL
( Annenin, çocuğuna, biricikliğini duyumsatmasıyla. İLE/VE/||/<>/> Baba ile olan. İLE/VE/||/<>/> Yaştaş/akran ile. )
- AYNİ[Ar.] ile AYNÎ[Ar.] ile AYNÎ[Ar.]
( Hep o, başkası değil. | Tıpkısı. İLE Gözle ilgili. İLE Para olarak değil, maddî/eşya olarak verilen. )
- AYNÎ ile İNFÂKÎ ile EKLİ
- AYRI ile/ve GAYRI ile/ve ŞEBİH
- AYRILIK ile/ve/<> SAYRILIK/HASTALIK ile/ve/<> ÖLÜM
- AYRILMA ile/ve/||/<>/> BİREYLEŞME ile/ve/||/<>/> GERÇEK(LİK)LE İLİŞKİ
( WINNICOTT > STERN > MAHLER )
- AYRILMAMA ile/||/<> AYRIŞIM ile/||/<> AYRIKLIK(TRANS-DÜZENLEME)
( [mitoz/mayoz] Göze bölünmesi sırasında homolog kromozomların ya da kardeş kromatitlerin düzgün bir biçimde ayrılamaması.[Bir çift homolog kromozomun ayrılamaması. | Kardeş kromatitlerin ayrılamaması. | Mitoz sırasında kardeş kromatitlerin ayrılamaması.] İLE/||/<> Göze bölünmesinin anafaz evresinde kromozom çiftlerinden her birinin zıt kutuplara çekilmesi. İLE/||/<> Ebeveynlerinden mutant ve doğal aleller aktarılmış olan, iki özellik açısından da heterozigot genler. Genlerin karşılıklı iki DNA zincirinde çapraz olarak iki baskın ya da iki çekinik özellik bulunması durumu. Bireyde birbirine bağlı olarak iki baskın gen ve iki çekinik gen varken mayoz bölünme sırasında birbirine bağlı bir çekinik bir baskın gamet oluşması ve çocuğa aktarılması durumunda trans-düzenlemeye rastlanabilir. )
- AYRIM <>/> ÇATIŞKI <>/> BİREŞİM
- AYRIMLI BİRLİK ile/ve AYRIMLI BİR ile/ve AYRIMSIZ TEK
( ALE-L-ITLAK: Genel olarak bir kayıtla bağlı olmayarak. | Ayırdetmeden, ayırmadan, salt olarak. )
- AYRIMSAMA ile/ve/||/<> YENİDEN ÜRETME ile/ve/||/<> TANIMA
- AYRINCA(Ar. İSTİSNÂ) ile/ve/||/<> ÖZEL ile/ve/||/<> BİREYSEL/MÜNFERİT
- AYRIŞMA/AYRILMA ile/değil/yerine FARKLILAŞMA ile/değil/yerine BİREYLEŞME
( Gölgeden çıkma. İLE Benliğinin ve ötekinin farkındalığıyla yaşayabilme. İLE Tek başına yaşayabilme, tek başına karar alabilme. )
- AYŞ Ü İŞRET[Ar.] ile/ve AYŞ Ü NÛŞ[Ar.] ile/ve AYŞ Ü TARAB[Ar.]
( Yeme içme, çalgı çengi, eğlence. )
( AYŞ: Yaşama. )
- AYTILDI ile/||/<> AYTINDI ile/||/<> AYTIŞ/AYTIG
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Söz (başka bir şey de olabilir) ondan soruldu. İLE Söz sormayı kendi üzerine aldı. İLE Birinin sağlığını sormak ya da iki kişinin karşılıklı olarak birbirinin sağlığını sorması. )
- AZALT ve/değil/yerine/||/<>/>/< BIRAK ve/değil/yerine/||/<>/>/< ÇOĞALT
( Yediğin yemeği...
Yemeğin tuzunu...
Yediğinin/içtiğinin şekerini...
Satın alacağın eşyaları...
Harcadığın parayı...
Boşa geçen zamanı...
Gözyaşlarını...
Kafaya taktıklarını...
Televizyon ve bilgisayar/internet başında harcadığın zamanı.
Telefonla uğraştığın süreyi...
Kişlerden beklentini...
VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/<
Hız yapmayı...
Şikâyet etmeyi...
Ertelemeyi, üşenmeyi ve "vazgeçmeyi"...
Çekingenliği...
Rezil olma "kaygısını"...
Alaycılığı...
Sabırsızlığı...
Çocuğuna taparlığı...
Mazeret üretmeyi...
Başkaları için yaşamayı...
"Yapamam" "düşüncesini"...
Bahaneleri...
Olumsuz düşünmeyi...
Olumsuz söz(cük)leri...
Surat asmayı...
Önyargıyı...
Kişileri ve kişiler üzerinden düşünmeyi/konuşmayı...
"Sen-ben" tartışmasını/davasını...
Herkesi eleştirmeyi...
Herkesi düzeltmeye çalışmayı...
VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/<
Özen göstermeyi...
Saygı göstermeyi...
Sevmeyi...
Selâm vermeyi...
Gülümsemeyi... :)
Olumlu düşünmeyi...
Vermeyi...
Sabrını...
Şükretmeyi...
Teşekkür etmeyi...
Su içme oranını/sıklığını...
Çocuklarla zaman geçirmeyi, oynamayı...
Özür dilemeyi...
Mazur görmeyi...
Alttan almayı...
İstikrarını...
Düş kurmayı...
Ayırmayı...
Yalınlaştırmayı...
Ara çözümleri...
Güzel söz söylemeyi...
Kitap ve sözlük okumayı... )
( )
( )
- A'ZÂR[Ar. < ÖZR] ile ÂZÂR[Fars.] ile ÂZÂR[Fars.]
( Bahaneler, engeller, özürler. İLE Mart ayı. İLE İncitme, azarlama/tekdîr, kırılma. )
- AZİM ve/||/<>/> SEBAT ve/||/<>/> SABIR
( Başlarken. VE/||/<>/> Sürdürürken. VE/||/<>/> Bitirirken. )
- ÂZÎR[Ar.] ile ÂZÎR[Ar.] ile ÂZÎR[Ar.]
( Ağrı, sızı, akıntı, ıstırap. | Azar. İLE Özür, özür dileyen. İLE Biçilmiş ekinin tarlada satılması. )
- AZITMAK ile DAĞITMAK ile TOZUTMAK
- AZMAK ile AZMAK ile AZMAK[< AĞIZMAK]
( Taşkınlıkta ileri gitmek, kötülüğünü artırmak. | Denizin, ırmağın kabarması/yükselmesi. | Etkili, tehlikeli duruma gelmek. | Eşeysel duyguları artmak. | Çamaşırın, artık beyazlatılamaz duruma gelmesi. | İki ayrı ırktan doğmak. [Katır, Liger, Tigon gibi.] İLE Yolunu kaybetmek/şaşırmak. İLE Su birikmiş çukur ya da hendek. | Aakarsu kenarlarında yağmurdan sonra tarlalarda, yollarda görülen küçük su birikintisi, gölcük, su toplanan çukurcuk. | Bataklık, sızlık, büyük su birikintisi. | Azmak[< aġızmaḳ: Akarsuyun denize döküldüğü yer.] )
- AZOOSPERMİ ile ASPERMİ ile NEKROSPERMİ
( Azoospermi; Spermada olgun spermium'ların bulunmayışıdır. Bu durumdaki kişilerin spermasında spermiogenesis'in değişik olgunlaşma kademelerindeki gözeler vardır, fakat olgun spermium yoktur. İLE Aspermi; Ejakulat'ta ne spermium ve ne de testis kanalcıklarına ait hiçbir gözenin bulunmamasıdır. İLE Nekrospermi; Eğer tüm spermiumlar hareketsiz ise ve bunlar özel yöntemlerle yeniden hareketlendirilemeyendir. )
- AZUK/AZUQ ile AZUK/AZUQ / MUNUK/MUNUQ ile AZUK/AZUQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Belirli olmayan. İLE Kaçan, yoldan çıkan kişi. İLE Azık, erzak. )
- B ile B ile Ba
( Türkçe abecenin ikinci harfi. İLE Bor öğesinin simgesi. İLE Baryum öğesinin simgesi. )
- BÂB[Ar. çoğ. EBVÂB] ile BÂB[Ar.] ile BÂB[Ar.]
( Kapı. | Geçit, boğaz. | Bölüm. | İş, şekil, mesele, yol, konu/mevzû. | Tövbe.[tas.] | Kaş ve göz[B] ve burun[|] ve kaş ve göz[B].[tas.] İLE Uygun, lâyık. Elverişli. Hayır, uğur. İLE Baba, ata. | Mânevî önder, şeyh. )
- BABA ve/||/<> OĞUL ve/||/<> KUTSAL RUH
( Yasama. VE/||/<> Yürütme. VE/||/<> Yargı. )
- BABADALYA ile/ve/||/<> BABAFİNGO[İt. < PAPAFICO]
( Güverteye alınan yüklerin denize gitmemesi için iki küpeşte boyunca belirli aralıklarla güverteye dikey olarak tespit edilmiş direkler. İLE/VE/||/<> Yelkenli gemilerde üç bölümden oluşan direklerin ve gabyanın üstünde bulunan en yüksek bölüm, en üstteki parçası. )
- BACHELOR ile/ve MASTER ile/ve Ph.D.
( KALFA ile/ve USTA ile/ve ÜSTAD )
( Üniversite mezunu. İLE/VE Lisansüstü yapmış. İLE/VE Doktora yapmış. )
( Terimlerden haberdar olmuş olur. İLE/VE Yayınları ve kaynakları tanır/tarar. İLE/VE Özgün bir şeyler ortaya çıkarır. )
- BACTERIA ve ARCHAEA ve EUKARYA
( ... VE ... VE Hayvanların bulunduğu alan. )
- BAGİ[Ar.] ile BÂGÎ[Ar.] ile BÂGI[Ar. çoğ. BUGAT]
( Serkeşlik, azgınlık. İLE Aynı bahçede yetişen. İLE Haksızlık eden serkeş. )
- BAĞIMLILIK SÜRECİ VE SONUCU:
HASTAHANE ve/||/<>/> CEZAEVİ/KODES[Yun.] ve/||/<>/> MEZAR
- BAĞIMLI/LIK ile/ve/||/<>/> DÜŞKÜN/LÜK ile/ve/||/<>/> TAŞKIN/LIK
- BAĞIMSIZ/LIK ile/ve/||/<> TAM/LIK ile/ve/||/<> TUTARLI/LIK
( INDEPENDENT vs./and/||/<> COMPLETE vs./and/||/<> CONSISTANT )
- BAĞIRAN) AĞAÇ KURBAĞASI ile DÜLGER KURBAĞA ile GÜNEY AMERİKA CENNET KURBAĞASI ile PORTO RİKO MİNİK COQUI
( Köpek gibi havlar. İLE Sesleri iki marangozun çivilere farklı anlarda vururken çıkardığı sese benzer. İLE Domuz gibi hırıldar. [Bu türün yavru hali kurbağanın üç katı kadardır.] İLE Çıkardıkları en yüksek ses, yaklaşık 1 metreden 95 desibel olarak kaydedilmiştir. [Havalı bir matkabın çıkardığı sese ve insan ağrı eşiğine yakındır.] )
( ... İLE ... İLE Latince adını erişkinlerden üç kat büyük olan yavrulardan alır. İLE ... )
( HYLA GRATIOSA cum RANA VIRGAPITES cum PSEUDIS PARADOXICA cum ELEUTHERODACTYLUS COQUI )
- BAĞIRAN) AĞAÇ KURBAĞASI ile EKVADOR AĞAÇ KURBAĞASI ile YEŞİL AĞAÇ KURBAĞASI
( HYLA GRATIOSA cum EPIPEDOBATES TRICOLOR cum LITORIA CAERULEA )
( BARKING TREE FROG vs. PHANTASMAL POISON FROG vs. GREEN TREE FROG )
- BAĞLAM ile/ve/||/<>/< ANLAM ile/ve/||/<>/< KAVRAM
( CONTEXT vs./and/<>/< MEANING vs./and/<>/< CONCEPT )
- BAĞLAM ve/> NİYET ve/> EREK
( CONTEXT and/> INTENTION and/> AIM )
- BAĞLAMA ile YONGAR
( ... İLE Üç telli bağlama. )
- BAĞLAMLARDA DÜŞÜNCE ve/||/<>/> BİLME-İNANMA ve/||/<>/> EYLEME-YAŞAMA
- [ne yazık ki]
BAĞNAZ ile/ve/||/<> AHMAK ile/ve/||/<> KÖLE
( [Mantık ...] Yürütmeyen. İLE/VE/||/<> Yürütemeyen. İLE/VE/||/<> Yürütmekten korkan. )
- BAHÂ[Ar.] ile BAHÂ'[Ar.] ile BÂHÂ/BÂHA[Ar.]
( Güzellik, zariflik. | Parıltı. | Alışma, dadanma. İLE Değer, kıymet, bedel. İLE Bir evin etrafiındaki kapalı avlu ya da bahçe. | Açık meydan, alan. | Suyun derin yeri. )
- BAHÂR[Fars. çoğ. BAHÂRÂN] ile BAHÂR ile BAHHÂR[Ar. < BAHR]
( Kışla yaz arasındaki mevsim. İlkyaz. [22 Mart - 21 Haziran arasıdır] İLE Güzellik. | Güzel. | Sığırgözü, papatya, sığır papatyası, sarı papatya. | Put, sanme, çelîpa. | Atılmış pamuk. | Ölçek. | Karanfil, tarçın, karabiber gibi kokulu şeyler. İLE Denizci, gemici. )
- BÂHİRE[Ar.] ile BÂHİRE[Ar.] ile BAHÎRE[Ar.]
( Dikenli ağaç. | Çok koşan cins deve. İLE Vapur. İLE İslâm'dan önceki dönemde, Araplar'ın, kulağını keserek işaretleyip bıraktığı dişil deve ya da koyun. )
- BÂHTE[Ar. < BÂHTEN][Fars.] ile BAHTE[Fars.]
( Oynamış, oyunda yutulmuş/ütülmüş kişi. İLE Besili, semiz koyun. | Burulmuş, üç yaşında koç. )
- BAKA/BAQA ile MÜNGÜZ BAKA/MÜNGÜZ BAQA ile BAKAÇUK/BAQAÇUQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
- BAKANAK ile TOYAK ile TOYNAK
( Geviş getiren hayvanların tırnağı. İLE At tırnağı. İLE At, eşek gibi tektırnaklı hayvanların tırnağı. )
( ... ile ... ile SÜNBÜK[çoğ. SENÂBİK], HÂFİR[çoğ. HAVÂFİR] )
( ... vs. ... vs. HOOF )
- BAKARA[Ar.] ile BAKARA[Ar.] ile BAKARA[Fr. < BACCARA]
( Sığır, inek. İLE Sûre. İLE İskambil kâğıdı ile oynanan bir oyun. )
- bâkî[Ar. < BEKÂ çoğ. BEVÂKİ] ile bâkî[Ar. < BÜKÂ] ile BÂKÎ[Ar.]
( Tanrı. | Sürekli/daimi, kalıcı. | Alt taraf. | Artık, artan, fazla, geri kalan, bundan başka. İLE Ağlayan. [Fars. GİRYÂN] İLE Divan şairi ve uzun adıyla Abdülbâki Mahmut. Kanûnî Sultan Süleyman tarafından korunmuş ve Meliküşşuarâ, Sultânüşşuarâ gibi unvanlar kazanmıştır. [1527 - 1599] [Tüm Osmanlı tarihinde cenazesine en çok katılım olan kişidir.] )
- BÂKÎ[Ar.] ile KÂDÎM[Ar.] ile MÜTEKADDİM[Ar.]
- BAKIG/BAQIG ile BAKIŞ/BAQIŞ ile BAQINGIL/BAKINGIL
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Bakma, bakış. İLE Bakış. İLE Bak! )
( İŞ KEDİNGE BAKINGIL/İŞ KEDİNGE BAQINGIL: Eyleminin sonucuna bak ve bunu düşün! )
- BAKIM ve KÜLTÜR ve UYGARLIK
- BAKIR MAVİSİ ile BAKIR YEŞİLİ ile BERLİN MAVİSİ
( Bazik bakır karbonat. İLE Kurşun kromat ve bakır oksitten oluşan, doğal boyar madde. İLE Demir III hekzasiyano ferrat (II)'ın özel adı. )
- BAKIR/BAQIR ile BAKIR/BAQIR ile BAKIR SUKIM/BAQIR SUQIM
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Bakır. İLE Çin'de, alışverişte kullanılan, bakırdan yapılmış para. İLE Mars.[Kızıllığı nedeniyle bakıra benzetilmiştir.] )
- BALA ile BÂLÂ[Fars.] ile Balâ
( Çocuk, yavru. İLE Yüksek, yukarı, üst, yüce. | Boy, uzunluk. İLE Ankara iline bağlı ilçelerden biri. )
- BALDIR ile BALDIR ile BALDIR
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Dağın doruğu. İLE Üvey. İLE Başında. )
( BALDIR TARIG: İlkbaharın başında işlenen tarla. )
( BALDIR KOZI/BALDIR QOZI: Doğum mevsiminin en başında doğan kuzu. )
- BALIK ÖLÇÜSÜ[ARCHIMEDES]:
YÜKSEKLİK ve/||/<> UZUNLUK ORANI
( Bir çemberin merkezinin, ötekinin çevresine değmesiyle oluşan balık biçimi. )
( 153.265: 3'ün kareköküne ve eşkenar üçgenin orantısına yakın tam sayı. )
( VESICA PISCIS )
- BALİNA ile NAR BALİNASI / CESET BALİNASI / DENİZ GERGEDANI
( ... İLE Alt çenedeki tek dişin üst dudağı delerek 2 - 3 m. uzamasının sonucudur. )
( ... ile )
- BALTALARDA:
KERKİ ile/ve NACAK ile/ve İVGİ/TEBERZİN
( Büyük olan. İLE/VE Küçük balta. Kısa saplı odun baltası. İLE/VE Ağaç oymada kullanılan kesici araç. )
- BANKO[İt. < BANCO] ile BANKO[İt. < BANCO] ile BANKO[İt. < BANCO]
( İş yerlerinde üzerine nesne koymaya elverişli, iş takibi için gelen kişiyle görevli arasına konulmuş tezgâh. İLE Talih oyunlarında, oyunu yönetenin ortaya koyduğu para. | Talih oyunlarında oyunu yöneten kişi. | Kesinlikle. | Talih oyunlarında ortada toplanan paranın hepsine oynandığını anlatan bir söz. İLE Su altı tepeliği. )
- BAR ile/||/<> BARİYER ile/||/<> BANT
( Çubuk. İLE/VE/|| Engel. İLE/VE/|| Şerit. )
- BAR ile BAROMETRE ile BAROSKOP
( C.G.S. sisteminde, basınç birimi. [1 bar= 1 din/cm²=0,1000 Pa.] İLE Atmosfer basıncını ölçen aygıt. İLE İçinde sıvı bulunan, bir U tüpü şeklinde olan ve hava basıncındaki değişimleri kaydeden bir aygıt. )
- BARÇA ile BARÇAN ile BARÇUK/BARÇUQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Tümü, hepsi. İLE Bir yer adı. İLE Afrasiyab'ın kurduğu bir kent. )
- BARIG ile BARIG ile SASIG BARIG ile BARIK/BARIQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Varmak/ulaşmak, vardı/gitti. İLE Pis kokan herhangi bir şey. İLE İkileme. İLE Kişilere yönelik davranış ve tutum. )
- BARIŞ:
ÇOK KUTUPLU, SIRADÜZENLİ[HİYERARŞİK] DENGE "DÜZENİ" ile ÇİFT KUTUPLU "DÜZEN" ile TEK BİR DEVLETİN "DÜZENİ"[PAX ROMANA]
- BARS ile BARS ile BARS
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Bit ya da pire gibi hayvanların ısırmasıyla ya da çıban çıkmasıyla oluşan gövdedeki herhangi bir kabartı. İLE Pars.[yırtıcı bir hayvan] İLE Türk takviminin on iki yılından biri. )
- BAŞ BİTİ ile/ve GÖVDE BİTİ ile/ve KASIK/PUBİS BİTİ
( ... İLE/VE Sadece elbiselerimizin üzerinde yaşarlar. İLE/VE Eşeysel örgenlerin çevresindeki kıl diplerine yerleşen bit. )
( ... İLE/VE 70.000 yıl önce, baş bitinden evrilmişlerdir. İLE/VE ... )
( Bir başta, en fazla 100 bit bulunur. [1 ayda bu sayıya ulaşırlar.] )
( Bitler, sıçrayamadıklarından dolayı ancak temas edilerek bulaşırlar. )
( Bitler, günde 6 yumurta bırakırlar. )
( Bit yavruları, yumurtadan çıkabilmek için bulundukları yumurtanın içine hava emerler. Yumurta kırılana kadar basınç artarak patlar ve bu biçimde dışarı çıkarlar. [1 haftada yetişkin olurlar.] )
( Bazı bitler oldukça zararlıdır. [İnsan gövdesine yapışan bitlerin dışkılarında tifüs ve siper humması gibi hastalıklar bulunur.] )
( ... ile/ve GORİL BİTİ[Lat. PTHIRUS GORILLAE] ile yakın akrabalardır. [DNA'ları 3 milyon yıl önce ayrılmıştır.] )
( BİTOTU: Sıracagillerden, çok çeşidi bulunan ve kuzey yarımkürede yetişen bir bitki. [Lat. PEDICULARIS] | Bitlere karşı kullanılan bir özdek/madde. )
( HEADLOUSE vs./and BODY LOUSE vs./and CRAB LOUSE )
( PEDICULUS HUMANUS CAPITIS cum/et PEDICULUS HUMANUS HUMANUS cum/et PTHIRUS PUBIS )
- BAŞ GÖZÜ ile/ve KALP GÖZÜ ile/ve SIR GÖZÜ
( "SUYUN AKMAYA BAŞLADIĞI KAYNAK" )
- BASİRET ile/<> BASİRETSİZLİK ile/<> AYMAZLIK
( Yanlış yapmadan önce düşünmek. İLE/<> Yaparken, düşünmemek. İLE/<> Yanlış yapabileceğini düşünmemek. )
- BASÎT ile/||/<> MÜFRED ile/||/<> MÜREKKEB
( Yüzey. | Üç boyutluların, nesnelerin yüzeyi. İLE/||/<> Basit, mürekkeb/birleşik olmayan. | Rakam ya da en büyük basamağı dışındaki basamaklarının tamamı "sıfır" olan sayı. | Terim. | Birim. İLE/||/<> Birleşik. | Basamakları "sıfır"dan farklı olmak kaydıyla iki ve daha fazla basamaklı sayı. )
- BAŞKALAŞIM ile YARIBAŞKALAŞIM ile TÜMBAŞKALAŞIM
( ... İLE Böceklerde, kurtçuk evresi görülmeyen başkalaşma türü. İLE Böceklerde, kurtçuk ve koza evresi geçiren başkalaşma türü. )
- BAŞKAN ile/ve/||/<> DANIŞMAN ile/ve/||/<> MUHTAR
( Dernek, vakıf, parti, enstitü, belediye, spor kulübü vb. gibi, "başkanlık" konumu ile sürdürülen kurum ve kuruluşlarda, "Başkan" olarak görev yapan kişinin, öteki yönetim kurulu üyelerinden hiçbir farkı, önceliği ya da üstünlüğü yoktur ve de ol(a)maz! Sadece, üstlenmiş olduğu geçici görevinde, biraz daha sorumluluk ve çok büyük bir fark ya da ayrıcalık oluşturmayacak bazı küçük ama önemli yetkileri bulunmaktadır. Bu, sınırsız ve sonsuz olmayan "yetkilerini" de, öncelikle ve tamamen, kurumun/kuruluşun ve yönetim kurulunun ne yapacakları değil ne gibi yanlışlıkların, eksikliklerin kalmaması, sorunların daha az çıkması yönünde, bilgi ve deneyim artılarını, kurum/kuruluş ve topluma sunacağı hizmeti amacıyla kullanmak durumundadır. Söz ya da karar verme makamı diye bir üstünlüğü de söz konusu değildir. Ortak alınmış/alınacak olan uygulama, yürütme kararlarında, oy fazlalığının bulunması, kişisel isteği ya da çıkarları yönünde değil sadece toplumun ortak çıkarları yönünde kullanılmak üzere, biraz daha fazla olan bilgi ve deneyimiyle, olası yanlış karar ve uygulamalara engel olabilmesi içindir. Dolayısıyla, bir şeyleri kendilerine sormak ya da izin istemek gibi bir üstünlükleri de söz konusu değildir. Fakat ne yazık ki, "Aman, işimiz ve aramız bozulmasın" kaygısıyla, kişiler, olması ve yapılması gereken süreçlerde sessiz kalır ve bu da başkanlık görevinde bulunan kişinin yetkilerini aşmasına, kötüye kullanmasına ve bu yanlışlara göz yumulmasına kadar gitmektedir. Bu tıkanıklığın giderilmesi için de başta, yönetim ve yürütme kurulu olmak üzere, tüm üyelerin ve vatandaşların, kişi değil kavram, kurum ve hizmet esaslı bir çalışma sürecinde olunduğunu anımsaması gerekmektedir.
İLE/VE/||/<>
Kişi, kurum ve kuruluşlara hizmet etmekte olan danışmanlar, kendilerine danışılan konuların uygulayıcısı durumunda değildir ve bu durumda bırakılamaz. Olası uygulamalardaki, girilmeyecek, sapılmayacak yönleri ve yolları işaret etmekle görevlilerdir. Ne yapılması hakkında, bilgi ve deneyim aktarımında bulunurlar fakat önerdikleri alanda daha fazla bilgili diye, işi ya da süreci, danışmana bırakmak gibi bir tutum ya da beklenti sergilenemez.
İLE/VE/||/<>
Halk tarafından seçilerek ve belirli bir dönem, koşul, sorumluluk, yetki ve görevlerle sınırlı kalmak üzere, yaşanılan bölgenin ilk yönetimsel yetkilisi olarak, bölgedeki ne yapılacaklarla değil ne yapılmayacaklarla, neyin, ne kadar süre ve koşulda, eksik ya da sorunlu kalmamasını sağlamak üzere, ihtiyâr heyeti desteği ile işbirliğinde bulunan kişidir. "Muhtar" sözcüğü, "Hayır!" kökünden gelerek, kendi ya da yakın çevresinin irâdesiyle değil ne yapılmayacağının ya da engel olunacağının bilgisine sahip olan kişi, ihtiyârını devrede tutan kişi anlamına gelmektedir. Fiziksel olarak yapılması gereken işlerde de belediye başkanını, güvenlik amacıyla da vali, kaymakam, polis, jandarma gibi ilgili kurum ve yetkililerle daha yakın ve doğrudan ilişki içinde olma görevindelerdir. Kaymakam ve valilerden daha alt bir yetki ve konumda olsalar da, belediye başkanından sonra değil önce gelirler. )
- BAŞLANGIÇ ile/ve/||/<> KÖKEN ile/ve/||/<> DOĞUM
- BAŞLANGIÇ ile/ve/||/<>/> ORTA ile/ve/||/<>/> SON
- BATIN/BATN[Ar. çoğ. BUTÛN, EBTÂN] ile BÂTIN[Ar. çoğ. BEVÂTIN] ile BATÎN[Ar.]
( Karın. | Nesil, soy. İLE İç. | İç yüz. | Gizli, görünmeyen nesne. | Tanrı. | İçteki. | Çukur, kuytu yer. İLE Büyük karınlı. | Uzak yer. )
- BATÎR[Ar.] ile BÂTİR[Ar.] ile BÂTİR[Ar.]
( Nalbant. İLE Keskin kılıç. İLE Turna. )
- BAYAĞI ORİKS/ORYX ile AFRİKA ORİKSİ ile ARABİSTAN ORİKSİ
( Çöllerde ve kurak düzlüklerde sürüler halinde yaşayan iri antiloplar. )
(
)
( ... İLE ... İLE Soluduğu havadaki nem ile su gereksinimini karşılayabilir. Gövde sıcaklığını gece ve gündüze göre ayarlayabilir. Bu sayede terlemeyi engeller. İki yıl boyunca hiç su içmeden yaşayabilir. )
( ORYX GAZELLA cum ORYX DAMMAH cum ORYX LEUCORYX )
- BAYKUŞLARIN GÖZLERİNDE: GECE ile/ve/||/<> GÜNDÜZ ile/ve/||/<> GÜNDOĞUMU/GÜNBATIMI
( Koyu. İLE/VE/||/<> Sarı. İLE/VE/||/<> Turuncu. )
( )
- BÂZ[Fars.] ile BÂZ[Fars.] ile -BÂZ[Fars.] ile BAZ[Fr./İng. < BASE]
( Bir kulaç boyu. | Karış. İLE Doğan. Yırtıcı kuş. | Açık. | Ayırma. Temyiz etme. | İniş. İLE Yeniden, tekrar oynatan, oynayan, geri ve arka tarafa doğru ... gibi anlamlara gelir. [Sözcüğün sonuna ya da baş tarafına getirilerek kullanılan bir "ek"tir.] İLE Temel. | Bir asitle birleştiğinde bir tuz oluşturan nesne. )
- BAZA[İt. < BASE] ile LATA[İt. < LATTA] ile LATA[İt. < COCOLETTA]
( Mobilyanın uzunluğunca konulan dar ayak. | Dolap gövdesinin zemine düzgün oturmasına yarayan çerçeve biçimindeki duraç/ayaklık. | Yatağın yerden yüksek olmasını sağlayan ya da sandık olarak kullanılan boş bölmesi. İLE Dar ve kalınca tahta. | Osmanlılarda ilmiyenin giydiği bir üstlük türü. )
- BAZİLİKA ile/||/<> ŞAPEL ile/||/<> KATEDRAL
( Hristiyanlığa geçişte ve ilk Bizans devrinde ortaya çıkan bir kilise biçimi. Bu tip yapılar doğu-batı ekseninde oldukça çok sayıda yapılmış bir kilise gösterir. Doğu bölümünde yarım yuvarlak biçiminde uzanan dikdörtgen bir kilise planının önünde tören yapılan kısma benzeyen bir bölümü yer alır. Bazilikalarda orta nefi giriş mekânları bulunur. Narteks'in önünde ise atrium denilen bir avlu yer alır. İLE/||/<> Tek mekânlı küçük kilise. | Büyük bir kilise ya da katedralde bir kutsal kişiye adanmış dua mekânı. İLE/||/<> Piskoposluk kilisesi.[Genellikle boyut açısından normal kiliselerden daha büyüktür.] )
- BE ile BE ile Be
( Türk abecesinin ikinci harfinin adı, okunuşu. İLE Ünlem. İLE Berilyum öğesinin simgesi. )
- BEBEK/ÇOCUK GELİŞİMİNDE:
BAĞLANMA ile/ve/||/<>/> AYRIŞMA ile/ve/||/<>/> KİMLİK KAZANIMI
( 0 - 18 ay. İLE/VE/||/<>/> 18 - 36 ay. İLE/VE/||/<>/> 36 - 72 ay. )
- BEBEK/ÇOCUK GELİŞİMİNDE İLİŞKİLER:
İKİLİ ile/ve/||/<>/> ÜÇLÜ ile/ve/||/<>/> TOPLUMSAL
- BEBEKLERDE:
GAZ ile REFLÜ ile KOLİK[Fr. < COLIQUE]
- BEBEK/LİK EVRELERİ/NDE:
OTİSTİK ile/ve/> SİMBİYOTİK ile/ve/> AYRIŞMA VE BİREYLEŞME
( 0-2 ay. İLE/VE/> 2-5 ay. İLE/VE/> 6-30 ay. İLE/VE/> 30 ay sonrası. )
( NORMAL AUTISTIC PHASE vs./and/> NORMAL SYMBIOTIC PHASE vs./and/> SEPERATION-INDIVIDUATION PHASE )
- BEDR-İ BÜLEND ile BEDR-İ KÂMİL ile BEDR-İ MÜNÎR
( Ayın ondördü. İLE Ayın öndördüncü gecesi. İLE Parlak dolunay. )
( BEDR: Dolunay, ayın ondördüncü gecesi. )
- [Ar.] BEHKEN ile BEHKENE/BEHKELE ile BEHNEKE
( Güzel ve gösterişli genç eril. İLE Nârin, ince ve güzel gövdeli dişil. İLE Şişmanca ve gövdesi güzel dişil. )
- BEK ile BEK[İng. < BACK] ile BEK[Fr. < BEC]
( Sert, katı. | Sağlam. İLE Savunma oyuncusu. İLE Hava gazı lambasının ucu. )
- BEKÂ ile/ve/||/<> EBEDİYET ile/ve/||/<> HALİDİYET
( Sonun/sonunun olmaması. İLE/VE/||/<> Öncesi ve sonrasında fark olmama. İLE/VE/||/<> Önünün olup sonunun olmaması. )
- BEKAR[Fr. < BÉCARRE] ile BEKÂR[Ar.] ile BÎ-KÂR[Fars.]
( Diyez'li ya da bemol'lü bir sesin eski durumuna getirilmesini gösteren nota imi. İLE Evlenmemiş/evli olmayan kişi. İLE İşsiz, güçsüz.["BEKÂR" değil BÎ-KÂR'lar evi] )
- BEKÇİ ile ASES ile ASESBAŞI
( Bir şeyi ya da bir yeri bekleyip korumakla görevli kişi. İLE Gece bekçisi. | Osmanlı döneminde, Yeniçeri Ocağı'nın kaldırılmasından önceki güvenlik görevlisi. İLE Yeniçeri Ocağındaki askerî görevinin yanı sıra, başkentin düzenini korumakla da yükümlü olan yirmi sekizinci ortanın çorbacıbaşısı. )
- BEKÇİ ile/ve/||/<>/< GÖZETİCİ ile/ve/||/<>/< KURTARICI (OLMAK/OLMAMAK)
- BEKLEME:
GEVŞEK ile/ve/||/<> SIKI ile/ve/||/<> SAF
- BEL EVLÂDI ile/ve/<> YOL EVLÂDI ile/ve/<> NEFES EVLÂDI
- BEL ile/ve/<> BASEN ile/ve/<> KALÇA
( Göğüs ile karın arasında daralmış bölüm. İLE/VE/<> Omurganın, bel ile kalça arasındaki bölümü. İLE/VE/<> Bacakla böğür arasındaki, iki yana doğru çıkıntılı bölümü. )
- BELEDİYE ile/||/<> İHTİSAB ile/||/<> ŞEHR EMİNİ
( ... İLE/||/<> Osmanlı döneminde belediyenin işlevini yerine getiren yönetim birimi. İLE/||/<> Belediye başkanı. )
- BELİRLİ NEDENLER ile/ve/||/<>/> BELİRLİ KOŞULLAR ile/ve/||/<>/> BELİRLİ SONUÇLAR
( Geçmiş. İLE/VE/||/<>/> Şimdi. İLE/VE/||/<>/> Gelecek. )
- BELİRSİZ ile/ve/||/<>/> SONSUZ ile/ve/||/<>/> TEK
( Tek aynada. İLE/VE/||/<>/> Karşılıklı aynanın arasında. İLE/VE/||/<>/> Birbirine bakan üç aynanın[üçgen içinde] ortasında. )
- BELİRSİZLİK /= TEHLİKE:
EN KÖTÜ ile/ve/||/<>/> EN İYİ ile/ve/||/<>/> EN OLASI
- BELİRSİZLİK SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI:
GÖNDERMELİ ile/ve/||/<> VURGULAMA ile/ve/||/<> ÇOK ANLAMLILIK
( FALLACY OF: EQUIVOCATION vs./and/||/<> ACCENT vs./and/||/<> AMPHIBOLY )
- BELLEK:
GEÇMİŞ ve/||/<>/> ŞU AN ve/||/<>/> GELECEĞİ (BELİRLER)
- BEN OLDUM DELİSİ OLMAK ile/yerine NE OLDUM DELİSİ OLMAK ile/yerine BEN/NE OLDUM DELİSİ OLMAMAK(/BU DURUMA DÜŞMEMEK)
- BEN ile/ve/<>/> BİZ ile/ve/<>/> KENDİ/LİK
- BEN ve/<> OLAN ve/<> BEN
( Halvetteki BEN. İLE/VE Celvetteki BEN. İLE/VE Celvetteki halvette olan BEN. )
( EHYE AŞER EHYE )
- BENGİ ZAMAN ile/ve ARDIŞIK ZAMAN ile/ve DÖNGÜSEL/ÇEVRİMSEL ZAMAN
( Olguları verir. İLE/VE Tarihsel olguları verir. İLE/VE Kendini tekrarlayan olguları verir. Üretim birimleri sürecini gösterir.[doğa, mevsimler, ekip-biçme.] )
( Kıpı/an/şimdi. İLE/VE Geçmiş-Şimdi-Gelecek. İLE/VE ... )
( Kairos. İLE/VE Kronos. İLE/VE ... )
- BENHUR ve TITANIC ve YÜZÜKLERİN EFENDİSİ(YÜZÜK KARDEŞLİĞİ)
( Bugüne kadar sadece bu üç film, onbir dalda Oscar ödülü kazanmıştır. )
- BERE ile BERE[Fars.] ile BERE[Fr. < BERET]
( Vurma ve incitme sonucunda, gövdenin herhangi bir yerinde oluşan çürük. | Herhangi bir şeyde görülen çizik, ezik. İLE Kuzu. İLE Yuvarlak, yassı ve sipersiz başlık. )
- BERGMAN ile/ve/||/<> BORGMAN
( Einstein'in, Amerika'ya giderken yanında olmasını istediği iki matematikçi. )
- BEŞ AŞAĞI, BEŞ YUKARI değil ÜÇ AŞAĞI, BEŞ YUKARI
- 5 ya da 4 YILDIZLI OTEL ile/ve/değil/yerine BUTİK OTEL
- BESLENME:
BÜTÜNSEL ve/||/<> BİLİNÇLİ ve/||/<> BİTKİSEL
- BESLENME ve/||/<> TRİGLİSERİT
- BETİMLEYİCİ ETİK ile/ve/||/<> NORMATİF ETİK ile/ve/||/<> ÇÖZÜMLEYİCİ ETİK
- BEVH[Ar.] ile BEVH[Ar.] ile BEVH[Ar.]
( Meydanda, zâhir, âşikâr. | Belâya uğrama, kederlenme. İLE Ateşin sönmesi. | Hiddet ve kızgınlığın geçmesi. İLE Düşünme, haberli olma. | Lânet etme, sövme, beddua etme, ilenme. | Eşeysel birliktelik/ilişki. )
- BEYÂNİ AKIL ile/ve BURHANİ AKIL ile/ve İRFÂNİ AKIL
- BEYAZ AT ile/ve/değil/yerine/ya da DORU/YAĞIZ
( Sadece barış ve törenlerde. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Çeşitli tonları bulunan kızıl kahve at rengi. )
- BEYAZ BURUNLU KOATİ ile HALKA KUYRUKLU KOATİ ile GÜNEY AMERİKA/BATI DAĞ/CÜCE KOATİ
(
ile
ile
)
- LAHANA:
BEYAZ ile KIRMIZI ile KARA
- BEYAZ OY ile YEŞİL OY ile KIRMIZI OY
( Kabul demektir. İLE Çekimser kalındığını gösterir. İLE Red demektir. )
- BEYHÛDE[Fars. < BİHÛDE] ile/ve/||/<> NÂFİLE ile/ve/||/<> FUZÛLÎ
( Yararsız. | Boşuna. İLE/VE/||/<> Gerekli değilken yapılan iş. | Farzların dışında kılınan namaz. | Boşuna, gereksiz. İLE/VE/||/<> Erdemli/faziletli. | Gerekli, yersiz, boşuna. )
- BEYİN ATLASI[İng.] ile/ve/||/<> BEYİN HARİTASI [İng.] ile/ve/||/<> BEYİN MÜZESİ[İng.]
( )
( )
( )
( )
( )
- BEYİN:
AUSTRALOPİTEK ile/ve/||/<>/> HOMO ERGASTER ile/ve/||/<>/> HOMO SAPİENS SAPİENS
( 400 cm³ İLE/VE/||/<>/> 800 cm³ İLE/VE/||/<>/> 1200 cm³ )
- BEYİN ZARLARINDA(MENİNSKLERDE):
SERT/DURA[Yun.] ile/ve/||/<> ÖRÜMCEKSİ/ARAKNOID[Yun.] ile/ve/||/<> İNCE/ANNE/PIA[Yun.]
( En üstte bulunan, kafatası ve omurgaya en yakın tabakadır. İLE/VE/||/<> İnce ve saydam bir tabakadır.[Merkezi sinir sistemi için hava yastığı görevi görür.] İLE/VE/||/<> Merkezi sinir sistemine en yakın tabakadır. [Oldukça duyarlı ve damarlı yapısıyla beynin tüm kıvrımlarını sarmakla görevlidir.] )
( Beyin omurilik sıvısı, araknoid mater ile pia mater arasındaki subaraknoid boşlukta bulunur. )
( Bu zarların temel işlevi, merkezi sinir sistemini korumaktır. )
- BEYİN ORAĞI ve BEYİN ÜÇGENİ
( Beynin iki yarımküresi arasındaki zar. VE Beynin alt tarafındaki üç kıvrımlı yuvarlak çıkıntı. )
- BEYKOZ[İNCİRKÖY] ve BEYLERBEYİ ve BEYOĞLU
- BEYLİK ile/||/<> BEYLERBEYİ ile/||/<> DAYI
( Bir beyin yönetimi altındaki ülke, küçük devlet.[Anadolu beylikleri, Eretna Beyliği, Erdel Beyliği] İLE/||/<> Sancak beylerine verilen ad ya da san. İLE/||/<> Tunus ve Cezayir Bey'lerine verilen ad.[1711 - 1730] )
- BEYN[Ar.] ile BEYYİN[Ar.] ile BEYYİNE[Ar.]
( Ara, aralık. | Arada, araya, arasında. İLE Açık, âşikâr. İLE Delil, tanık/şahit. )
- BEYNİN/ZİHNİN İŞLEYİŞİNDE:
TEKRAR ile/ve/||/<> PARALELLİK ile/ve/||/<> MOZAİK
- BEYT ile BEYT-İ MUKADDES ile BEYT-İ ŞERİF/BEYT-ULLAH
( MESKEN, HANE, EV, ODA, OBA ile KUDÜS, MESCİD-İ AKSÂ, ALLAH SEVGİSİNDEN BAŞKA BİR ŞEYE BAĞLI OLMAYAN BİR GÖNÜL ile KÂBE, "ALLAH'IN EVİ", MÜ'MİN KÂMİLİN KALBİ )
- BEY-UL ...:
MUDAREBE (AKDİ) ile MUAMELE (AKDİ) ile MURABAHA
- [ne yazık ki]
BEZDİRİDE/YILDIRMADA/MOBBING'DE:
AMAÇLILILIK ile/ve/||/<> SÜREKLİLİK ile/ve/||/<> DÜZENLİLİK
- BEZME[Ar.] ile BEZME[Ar.] ile BEZME/K[Tr.]/BİZÂR
( Gündüz yenilen bir öğün yemek. İLE Sohbet ve muhabbet meclisinin bir köşesi. İLE Yaşama ya da iş görme isteğini yitirme ya da yitirmiş bir biçimde. | Devingenliğini/canlılığını yitirme. )
- BEZR[Ar.] ile BEZR[Ar. < BÜZÛR] ile BEZR[Fars.]
( Tohum, ekilecek tâne. İLE Çiçek ve sebze tanesi İLE Ekim, ziraat. )
- BIÇAK ile/ve/||/<> BİTKİ ile/ve/||/<> SÖZ
( Hem olumlu, hem de olumsuz yönde kullanılabilir. )
- BÎD[Ar.] ile BİD[Ar.] ile BÎD[Ar.]
( Yok olma. İLE Arapça'daki bi edatının d,t ile başlayan sözcüklere katıldığı zamanki şeklidir. [Sözcüğü zarf yapar. (Bİ-D-DA'VÂ: Dâvâ ederek.)] İLE Söğüt ağacı. )
- BIG vs. LARGE vs. GREAT
- BİHTER/EK[Fars.] ile BİHTERÎ[Fars.] ile BİHTERÎN[Fars.]
( Daha, en, pek iyi. İLE En iyi olma, üstünlük. İLE En iyi, pek iyi. )
- Bİ'L-MUTÂBAKA ile Bİ'T-TAZAMMUN ile Bİ'L-İLTİZÂM
( Örtüşme. İLE İçlem. İLE Gereklilik. )
- BİLÂD-I AŞERE ile BİLÂD-I ERBAA ile BİLÂDI-I İSNÂ AŞER
( 10 şehir. [İzmir, Eyüp, Kandiye, Halep, Selânik, Sofya, Trabzon, Galata, Kudüs, Lârisa] İLE 4 şehir. [Edirne, Bursa, Şam, Kahire] İLE 12 şehir. [Adana, Erzurum, Bağdat, Beyrut, Diyarbakır, Rusçuk, Bosnasaray, Sivas, Maraş, Trablusgarp, Antep, Çankırı] )
- BİLÂD-I SELÂSE ile VİLÂYAT-I SELÂSE
( Üç şehir. İLE Üç vilâyet. )
( * Üsküdar, Galata, Eyüp.
* İstanbul, Edirne, Bursa.
İLE
Selânik, Manastır, Yanya. )
- BİLDİĞİN GİBİ ve/||/<> SEVDİĞİN GİBİ ve/||/<>
DİLEDİĞİN GİBİ
... OLSUN!:
( AS ...:
YOU WISH and/||/<> YOU LIKE and/||/<> YOU WISH )
- BİLEN ile/ve/||/<> ÖĞRENEN ile/ve/||/<> DİNLEYEN
( ÂLİM ile/ve/||/<> MÜTEALLİM ile/ve/||/<> MÜSTEMİ' )
- BİLEREK / BİLMEYEREK ile/ve/||/<> İSTEYEREK / İSTEMEYEREK ile/ve/||/<> DOĞRUDAN / DOLAYLI
- BİLEŞEN ile BİLEŞİK ile BİLEŞİM ile BİLEŞKE
( Fizikte ve dilde. İLE Kimyada, doğada, dilde, felsefede. İLE Kimyada. İLE Fizikte. )
( Bir bileşke oluşturan güçlerin her biri. | Bir bileşiğin molekülündeki ögeler ya da alt öbeklerden her biri. | Bir karışımın ögeleri. | Bileşim yoluyla bir sözcüğün yapısına giren sözcük. [örn. sivrisinek] İLE Bileşerek oluşmuş, basit olmayan, mürekkep. | Kİmyasal tepkimeler sonucunda, iki ya da daha çok öğeden oluşan ve bunlardan bağımsız, fiziksel, kimyasal nitelikler gösteren özdek/madde. [örn. su] | Ses ve görüntünün birlikte yer aldığı film parçası. İLE İki ya da daha çok ögenin biraraya gelerek yeni bir öğe oluşturması, terkip. | İki ya da daha fazla nesnenin belirli oranlarda tepkimeye girerek oluşturduğu ve özellikleri kendini oluşturan nesnelerden farklı ve bileşenlerinin fiziksel yollarla birbirinden ayrılamadığı nesne. | Bir nesnenin, hangi kimyasal türlerden oluştuğun belirleyen verilerin tümü. | Bileşme sonucu oluşan nesne. İLE Bir nesneye uygulanan birkaç gücün toplam etkisine eşit olan tek güç. | Bir nesneyi oluşturan ögeler ya da bileşikler. )
( CONSTITUENT, COMPONENT vs. COMPOUND vs. COMPOSITION vs. ... )
- BİLGE ve/||/<> ALÇAKGÖNÜLLÜ
( Herkesten farklı olduğumuzu kavrayabilecek kadar. VE/||/<> Kimseden daha iyi olmadığımızı sürekli anımsayabilecek kadar. )
( ÂRİF ve/||/<> MÜTEVÂZI )
( WISE and/||/<> MODESTY )
- BİLGE/LER ile/ve/<> PEYGAMBER/LER ile/ve/<> FİLOZOF/LAR
( Uzakdoğu(da). İLE/VE/<> Doğu(da). İLE/VE/<> Batı(da). )
( MAGİ: Bilge/bilgin.[Peri] )
- BİLGELİK ve/||/<> CESÂRET ve/||/<> ÖLÇÜLÜLÜK
( Bilgelik, aklın; Cesaret, kalbin; Ölçülülük, duyguların kontrolüdür. )
- [BİLGİ/SÖZ]
"KULAĞINDAN":
GİRMEYEN ile GİRİP-ÇIKAN ile ZİHNİNE[/"KALBİNE"] ULAŞAN
( Hiçbir biçimde dinlemeyen/anla(ya)mayan. İLE Anlasa/Dinlese de unutan, kayıtsız kalan. İLE Tutan/kaydeden, dönüştüren, işleyen, uygulayan. )
- BİLGİ:
TAALLÜMÎ ile/ve/<> NAZARÎ ile/ve/<> HADSÎ
( Dinleyerek, öğrenilerek. İLE/VE/<> Öğrendiğini, zihninde, öğrenilmiş bir dil içinde, yeniden üreterek, inşâ ederek. İLE/VE/<> Öğrenilmiş bir dil olmaksızın, soyut akılla kavranarak. )
- BİLGİ ile AHLÂK ile ESTETİK
- BİLGİ ile AHLÂK ile ESTETİK
- BİLGİ ile/ve/||/<>/> DENEYİM ile/ve/||/<>/> YARATICILIK
( )
( KNOWLEDGE vs./and/||/<>/> EXPERIENCE vs./and/||/<>/> CREATIVITY )
- BİLGİ ve/||/<>/> ERDEM ve/||/<>/> MUTLULUK ve/||/<>/> BİLGELİK
- BİLGİ ve İLGİ ve EYLEM/TEPKİ
( Bildiklerinizi eyleme geçirin, bilmedikleriniz size gelir. )
( KNOWLEDGE and INTEREST and ACTION )
- BİLGİ ve/||/<>/> İYİLİK ve/||/<>/> KARARLILIK
( Kuşkudan kurtarır. VE/||/<>/> Istırap çekmekten kurtarır. VE/||/<>/> Kaygıdan kurtarır. )
- BİLGİ ve/> SEVGİ ve/> VERGİ
( Bilmeyen sevemez. )
( KNOWLEDGE and/> LOVE and/> DUTY
Whom cannot love if does not know. )
- BİLGİÇ ile/ve/değil/yerine/||/<>/> BİLGİN ile/ve/değil/yerine/||/<>/> BİLGE
( Bildiğini zannetme, gereksiz/yararsız/yersiz bilgi sahibi olma, zamansız/bağlantısız paylaşma çabası. Bilgi obezi.[Malûmat-füruş/luk] İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Âlim. Derin ve geniş bilgilere sahip olan. )
( [Söz(cük)lerin...] Gerçek anlamlarını kullanarak anlaşırlar. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Mecaz anlamlarıyla anlaşırlar. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Kinâye yoluyla anlaşırlar. )
( Bilge olmaya cesaret et![Sapere aude!] / Aklını kullanma cesaretini göster! )
( PEDANT vs. SCHOLAR )
- BİLGİDE:
TÜMELLİK ile/ve/||/<> KESİNLİK ile/ve/||/<> ZORUNLULUK
- BİLGİSİZLİK/CEHALET >< BİLİMSEL TUTUM ve BAĞNAZLIK >< FELSEFİ ANLAYIŞ ve GÜÇ/ŞİDDET >< SANATSAL DUYARLILIK
- [ne yazık ki]
BİLGİSİZLİK SÜRECİ VE SONUCU:
DEMOKRASİ ile/ve/||/<>/> OLİGARŞİ ile/ve/||/<>/> TİRANLIK
- BİLGİYE ERİŞİM:
GÖZLEM ve/+/||/<>/>/< SEZGİ ve/+/||/<>/>/< FARKINDALIK
- BİLİ- ile/||/<> CHOL-/CHOLE-/CHOLO-/-CHOLO-/CHOLİA- ile/||/<> CHOLEDOCH-/CHOLEDOCHO-
( Safra, safradan gelişen. İLE/||/<> Safra, safra ile ilgili. İLE/||/<> Safra taşıyan. )
- BİLİM:
(1543) ve/||/<>/> 1834/1870 ve/||/<>/> 1924 - 1930 arasında
- BİLİM KİŞİSİ:
BİLİR ve/||/<>/> KANITLAR ve/||/<>/> DİKKAT EDİLMESİNİ İSTER
( Sanmaz. VE/||/<>/> İnandırmaya çalışmaz. VE/||/<>/> Güvenilmeyi beklemez. )
- (B)İLİM:
KÜÇÜK ZİHİNLERİ ile ORTA ZİHİNLERİ ile İLERİ ZİHİNLERİ
( Kibirlendirir. İLE Şaşırtır. İLE Alçakgönüllü yapar. )
- BİLİM VE SANAT'TA ÜÇ DÖNEM:
KLASİK ile/ve/||/<>/> MODERN ile/ve/||/<>/> MODERN SONRASI(POSTMODERN)
( 600 - 1600 arası. İLE/VE/||/<>/> 1600 - 1950 arası. İLE/VE/||/<>/> 1950 ve sonrası. )
- BİLİM ile/ve AHLÂK ile/ve DİN
( KANT'IN ÜÇ SORUSUNDA: NE BİLEBİLİRİM? ile/ve NE YAPMALIYIM? ile/ve NEYİ ÜMİT EDEBİLİRİM? )
- BİLİM ve/||/<> FELSEFE ve/||/<> DİN
( Zihnin yürüyüşü. VE/||/<> Aklın yürüyüşü. VE/||/<> Özün/ruhun yürüyüşü. )
- BİLİM ile/ve/<> SANAT (VE HAYAL ETME (YETİSİ)[MUHAYYİLE])
( Olanı kavramak. İLE/VE/<> "Olmayanı" getirmek. )
- BİLİM ile/ve/||/<> SANAT ile/ve/||/<> FELSEFE
( İnsan olmayan her şeyden söz eder. İLE/VE/||/<> İnsanı anlatır. İLE/VE/||/<> Kişinin varoluşunu anlatır. )
( Varolan. İLE/VE/||/<> Var olması gereken. İLE/VE/||/<> Hayal ettiğini/n gerçekleştir(il)me(si). )
( Herhangi bir işi: Bilimsellikle başlat, sanatsallıkla destekle, felsefeyle tamamla! )
( Sanatın özü, içsel bir deneyimi iletebilmek için dış formları kullanmaktır. )
( Sanatı olmayan millet, her zaman dilencidir. )
( Sanat: Mekânı/zamanı iyi kullanmak. | Görüp göstermek. )
( Birleştirmek/birlikte tutmak gerekiyor. )
( MİFTÂHÜ'S-SAÂDE ve MİSBÂHÜ'S-SİYÂDE )
( FELSEFE: Aklı kullanma sanatı. )
( The essence of art is to use the outer form to convey an inner experience. )
( Sanat, dekoltedir. )
( Sanatın yolu, sanattır. )
( SANAT: Ben'in, yaratıcı gücünü keşfetmek. )
( Sanat, bir şeyi, başka bir şey olarak görme çabasıdır. | Başka bir şey olma olanağı tanımaktır. )
( Felsefe, kimsenin, itibar edip etmemesine, itibar etmeyendir/etmemektir. )
( Felsefe, olan ile olması gereken arasındaki kavramsal düzendir. )
( Felsefe, düşüncenin merdiveni ve mirâcıdır. )
( Felsefe, ekinin/kültürün bilincine varmaktır. )
( ya, ya da[0 / I] İLE/VE/||/<> hem, hem de İLE/VE/||/<> hem, hem de | ne, ne de )
( "Öğrenilmiş sanat" olmaz! )
( Felsefenin en büyük özelliği, hakikat dışındaki herşeyden uzak tutabilmesidir. )
( Felsefe, üçlülük üzerinedir/üzerindendir. )
( Felsefe, mantık bilimidir. )
( FELSEFE = MUHABBET'ÜL/İSÂR'ÜL HİKMET )
( PHILO SOPHOS:
BİLGELİĞİ SEVMEK değil TANRI'YI SEVMEK )
( Her şeyi kaybetmiş sayılmayız. Her şeyi gösteren müziğimizi/sanatımızı kaybetmediğimiz sürece... )
( Verinin/bilinin/bilginin iyileşmesi/iyileştirilmesi/geliştirilmesi. İLE/VE/||/<> Zekânın iyileşmesi/iyileştirilmesi/geliştirilmesi. İLE/VE/||/<> Aklın iyileşmesi/iyileştirilmesi/geliştirilmesi. )
( SCIENCE vs./and/||/<> PHILOSOPHY vs./and/||/<> ART )
- BİLİM ile/ve/||/<> SÖZDE BİLİM ile/ve/||/<> BİLİM OLMAYAN
- BİLİM > TEKNOLOJİ > KONFOR(MİZM)
- (B)İLİM ve/||/<> ZİKİR ve/||/<> AŞK
( Aklın gereği/terbiyesi/zekâtı. VE/||/<> Sözün gereği/terbiyesi/zekâtı. VE/||/<> Gönlün gereği/terbiyesi/zekâtı. )
- BİLİMBİREYİ BENZETMELERİNDE:
"KARINCA" ile/ve "ÖRÜMCEK" ile/ve "ARI"
( Toplar ve istif eder. / Bazı bilimkişileri için geçerlidir. İLE/VE Örer ve bekler. / Bazı bilimkişileri, kurgular ve bekler. İLE/VE Toplar, özümser ve sunar. / Bazı bilimkişileri, olguları toplar, kuram içinde üretir ve sunar. )
( FRANCIS BACON - NOVUM ORGANON )
- BİLİM/BİLİMDE/BİLİMSELLİKTE:
(ÖNCELİKLE) VAR OLANIN[MEVCUD/ONTOS] ve/||/<>/> DOĞANIN ve/||/<>/> DOĞAL)
NESNE ve/||/<>/> OLAY ve/||/<>/> OLGU ve/||/<>/> DURUM ve/||/<>/> İLİŞKİLERİN
(VE ANCAK DAHA SONRA) ÜRETİLMİŞ NESNELERİN
(VE EN SON OLARAK) KİŞİLERİN ve/||/<>/> TOPLULUKLARIN ve/||/<>/> TOPLUMUN/TOPLUMLARDA YAŞANMIŞ/YAŞANAN/YAŞANABİLEN
OLAY ve/||/<>/> OLGU ve/||/<>/> DURUM ve/||/<>/> İLİŞKİLERİN
(ÖNCEDEN TANIMLANMIŞ ve/||/<>/> BELİRLENMİŞ BİR YÖNTEM ve/||/<>/> ARACA BAĞLI OLARAK)
(İSTİDLÂLÎ/RASYONEL [AKIL İLE])
ÖLÇÜLÜ ve/||/<>/> ÖLÇÜLEBİLİR/ÖLÇÜMLENEBİLİR
NEDENSEL ve/||/<>/> KAVRAMSAL ve/||/<>/> ELEŞTİREL (OLANAK ve/||/<>/> SINIRLARI İÇİNDE)
KANITLI ve/||/<>/> DÜZENLİ ve/||/<>/> TUTARLI (BİR BİÇİMDE)
KAMUSAL/LIK ve/||/<>/> TEKRARLANABİLİR/LİK ve/||/<>/> DENETLENEBİLİR/LİK ve/||/<>/> PAYLAŞILABİLİR/LİK (KOŞULLARINDA)
TANIM ve/||/<>/> İŞLEV ve/||/<>/> YARARA (KONU OLABİLEN/OLABİLECEK)
VERİ ve/||/<>/> BİLİ ve/||/<>/> BİLGİ/Sİ
- BİLİMDE:
KLASİK ile/ve/<> MODERN ile/ve/<> POSTMODERN
( Belirlilik. İLE/VE/<> Belirsizlik. İLE/VE/<> Karmaşa. )
( Newton Fiziği. İLE/VE/<> Kuantum Fiziği. İLE/VE/<> Kaos kuramı. )
( Başlangıç koşulları sonucu belirler. İLE/VE/<> Olasılıkların toplamı %100 belirlidir. İLE/VE/<> Başlangıç koşullarındaki küçük farklar, sona doğru çok büyük farklar oluşturabilir. )
- BİLİMİN GELİŞİMİNDE:
AKADEMİLER ve ARAŞTIRMA MERKEZLERİ ve MÜZELER(KÜLLİYE)
- [ne yazık ki]
| KİŞİSEL(KENDİNİ İSPAT) "...DIR!"I
ile
TAHMİN "...DIR!"I |
ile/değil/yerine/><
BİLİMSEL "...DIR!"
( KOŞAÇ: Ad tümcelerinde özne ile yüklemi birleştiren, yükleme güçlü olasılık, olumluluk, olumsuzluk, süreklilik, kesinlik kavramları veren -dır / -dir eki ya da değil sözcüğü. )
- BİLİMSEL TUTUM/DURUŞ ve/||/<> FELSEFÎ ANLAYIŞ ve/||/<> SANATSAL/ESTETİK DUYARLILIK ve/||/<> HAREKETLİ(SPORCUL) YAŞAM
( Hayret. VE/||/<> Hayranlık. VE/||/<> Aşk. VE/||/<> Coşku. )
- BİLİNÇ ve/<> AMAÇ ve/<> EYLEM/ETKİNLİK
( CONSCIOUSNESS and/<> AIM/PURPOSE and/<> ACTION )
- BİLİNÇ ve/=/||/<> EDİM/EYLEM ve/=/||/<> OLANAK/LI/LIK
- BİLİNÇ ve/||/<> KİŞİ ve/||/<> YAŞAM
( Gövde. VE/||/<> Kişi. VE/||/<> Yaşam. )
( Tohum. VE/||/<> Ağaç. VE/||/<> Meyve. )
- BİLME YETİSİ ile/ve ARZULAMA YETİSİ ile/ve HOŞLANMA/MA YETİSİ
( FACULTY OF TO KNOW vs./and FACULTY OF TO DESIRE vs./and FACULTY OF TO (NO) LIKE )
- BİLME ve/> ANLAMA ve/> YORUMLAMA
( Yapabilmek. VE/> Varolmak. VE/> ... )
( ... VE/> Kişiye, tarihe, topluma, kültüre ait herşeye bakarak, kişiden hareketle kişiye/kişilere bakarak kavrama yöntemi. VE/> ... )
( Bilen kişi, varolanı savunur; cahil kişi, cesur olur. )
- BİLME ile/= EYLEME ile/= SEYİR(TEMÂŞÂ)
( Tanrı'yı seyir = İrfan; - Evren'i seyir = Estetik )
- BİLMEK(İLİM):
DİL ile/ve/||/<> KALP ile/ve/||/<> GÖVDE
( Zikreden. İLE/VE/||/<> Şükreden. İLE/VE/||/<> Sabreden. )
- BİLMEK ile/ve/||/<> KENDİNİ BİLMEK ile/ve/||/<> BAŞKASINI BİLMEK
( Başkalarının hatalarını, yaptıklarını ya da yapmadıklarını değil kendi hatalarımızı, kendi yaptıklarımızı ve yapmadıklarımızı düşünelim. )
( Bir süre için başkalarını kendi hallerine bırakalım ve kendimizi inceleyelim. )
( Leave others alone for some time and examine ourselves. )
( TO KNOW vs./and/||/<> TO KNOW THE SELF vs./and/||/<> TO KNOW THE SOMEONE )
- BİLMEK ile/ve/> BULMAK ile/ve/> OLMAK
( Bilmek ile olmak arasında bir mesafe, bir boşluk yoktur. )
( Between knowing and being, there is no gap. )
( TO KNOW vs./and/> TO FIND vs./and/> TO BE )
- BİLMEK ile/ve/> BULMAK ile/ve/> SUSMAK
( Çabuk iyileşmek istiyorsan ağzını kapalı tut! )
( Bilinmeden bulunmaz, bulduktan sonraki biliş de apayrıdır. )
( Kişi, ne kadar bilirse bilsin, bilmediği çok şey vardır. )
- BİLMEK ve/<> TANIMLAMAK ve/<> ANLAMAK
( TO KNOW and/<> TO DEFINE and/<> TO UNDERSTAND )
- BİNOM AÇILIMI ( - NEWTON):
1665/1666 ile/ve/||/<>/> 1669 ile/ve/||/<>/> 1711
( Keşif. İLE/VE/||/<>/> Kaleme alış. İLE/VE/||/<>/> Yayımlama. )
( Klasik matematiğin, "sonsuz" ile ilgilenmeme "alışkanlığı"nın terk edilmesi. )
- BİR ARAYA GELMEK ile/ve/||/<>/> BİR ARADA DURMAK ile/ve/||/<>/> BİRLİKTE ÇALIŞMAK
( Başlangıç. İLE/VE/||/<>/> İlerleme. İLE/VE/||/<>/> Başarı. )
- 1/4(ÇEYREK)[< Fars.]) ile 1/3
( Dörtte bir. İLE Üçte bir. )
( ÇÂR-YEK [ÇÂR: Dört. | YEK: Tek, bir.] ile ... )
- [1 kg.] GÜLYAĞI İÇİN:
10 - 12 ton değil/yerine 3 - 4 ton
( Eski olanaksızlıklarla, 10 - 12 ton, gül gerekirdi. DEĞİL/YERİNE Günümüzdeki olanaklarla[teknoloji ve gülcülüğün gelişimiyle] 3 - 4 ton, gül yetmektedir. )
( Gülsuyu ve gülyağı çıkarmak için yılda, sadece bir ay [Mayıs'ın ortası ile Haziran ortası arasında] gece-gündüz, 24 saat durmaksızın yoğun çalışılır. )
- BİR KİTAP OKUYAN ile/ve/<> İKİ KİTAP OKUYAN ile/ve/<> ÜÇ KİTAP OKUYAN
( Herşeyi bildiğini sanar. İLE/VE/<> Kuşkuya düşer. İLE/VE/<> Hiçbir şey bilmediğini anlar. )
- 1 RAKAMI ile TEK SAYILAR ile ASAL SAYILAR
( Tasavvufta 1 rakamı adetten sayılmaz ve tek sayılar 3'ten başlatılır. )
( bkz. Tasavvuf'ta/Sufism )
( ... İLE ... İLE Kendinden ve birden başka hiçbir tamsayıya bölünemeyen sayılar.[2, 3, 5, 7, 11, 13, 17, 19, 23, ...][Matematikçilerden başka kimsenin anlamadığı nedenlerden dolayı 1 rakamı, asal sayı olarak kabul edilmez.] )
( ... İLE ... İLE 1 ile 100 arasında yirmibeş asal sayı varken, 100 ile 200 arasında yirmibir asal sayı vardır. 1 ile 1.000.000 arasında 78498 asal sayı varken, 10 milyon ile 11 milyon arasında 61938 asal sayı vardır. )
- BİR ŞEYİ ELDE ETMEK İÇİN:
ÇABALAMAK ile/ve/sonra/ne yazık ki/||/<>/> KENARA ATMAK ile/ve/sonra/ne yazık ki/||/<>/> ANLAMAK
- BİR ...:
SÖZCÜK ve/||/<> DUYGU ve/||/<> KİŞİ
( Kararı/nı değiştirebilir. VE/||/<> Yaşamı/nı değiştirebilir. VE/||/<> Seni/kişiyi değiştirebilir. )
- BİR YANLIŞIN YAPILMASINDA VE YORUMLANMASINDA:
KAZÂ ile/ve/ne yazık ki/<>/> HATA ile/ve/ne yazık ki/<>/> YEĞLEME/TERCİH
( İlk kez olmuşsa. İLE/VE/<>/> İkincei kez olmuşsa. İLE/VE/<>/> Üçüncü kez oluyorsa. )
- BİR ile/ve/||/<> BİRLİK ile/ve/||/<> BÜTÜNLÜK
( Allah. İLE/VE/||/<> Evren. İLE/VE/||/<> İnsan. )
( The god. VS./AND/||/<> The universe. VS./AND/||/<> The human. )
( ONE vs./and/||/<> UNITY vs./and/||/<> INTEGRITY )
- BİR ile BİRLİK ile BÜTÜNLÜK
- BİR
ve/||/<>/>
US
ve/||/<>/>
TİN
[Duyusal ve akılsal]
ve/||/<>/>
(DOĞA)
- BİRÇENETLİ ile BİREVCİKLİ ile BİRGÖZELİ
( Kapsüllü yemişlerin, tek parçalı olanları. İLE Mısır, ceviz, fındık gibi eril ve dişil örgenleri ayrı çiçeklerde, ancak aynı kök üzerinde bulunanlar. İLE Yapısı tek bir gözeden(hücreden) oluşan hayvan ya da bitki, tekhücreli. )
- BİRÇOK ile BİRKAÇ
( Üçten fazla. İLE İkiden fazla. )
- BİREŞİM/TEVHİD:
AKIL ve/||/<> BEN ve/||/<> GÖNÜL
- BİREŞİM/TEVHİD:
AMAÇTA ile/ve/||/<> KİMLİKTE ile/ve/||/<> EYLEMDE
( Sıfat. İLE/VE/||/<> Zât. İLE/VE/||/<> Ef'al. )
- BİREY YÖNETİMİ ile/ve TOPLUMUN YÖNETİMİ ile/ve DEVLETİN YÖNETİMİ
( TEKZİB-İ AHLÂK ile/ve TEDBİR-İ MENZİL ile/ve SİYÂSET-İ MEDENİYE )
- [ne yazık ki]
"BİRİLERİNİN EKMEĞİNE YAĞ SÜRMEK" ile/ve/||/<> "HIRSIZA, YOL GÖSTERMEK" ile/ve/||/<> DEĞİRMENİNE SU TAŞIMAK
- BİRİNCİ/I. BİÇİM ile İKİNCİ/II. BİÇİM ile ÜÇÜNCÜ/III. BİÇİM ile DÖRDÜNCÜ/IV. BİÇİM
( Orta terim(Hadd-i Evsat), suğrâda yüklem, kübrâda konu, § suğrâ olumlu, kübrâ tümel olursa sonuç verir. )
( Orta terim, suğrâda yüklem, kübrâda yüklem, § suğrâ olumlu, öncüllerden biri olumlu biri olumsuz ise sonuç verir. )
( Orta terim, suğrâda konu, kübrâda konu )
( Orta terim, suğrâda konu, kübrâda yüklem, § insan tabiatına aykırıdır. )
- 1. CEMRE ile/ve/||/<>/> 2. CEMRE ile/ve/||/<>/> 3. CEMRE
( Havaya düşer. [20 Şubat] İLE/VE/||/<>/> Suya düşer. [27 Şubat] İLE/VE/||/<>/> Toprağa düşer. [06 Mart] )
( CEMRE: Yanmış kömür parçası[kor], ateş/kor/köz. | Ufak çakıl taşı. | İltihaplı çıban, kara kabarcık. | Toprakta yedişer gün arayla meydana gelen sıcaklık yükselmesi. )
( CEMRE-İ ÛLÂ[fi-l-hevâ] ile/ve CEMRE-İ SÂNİYE[fi-l-mâ] ile/ve CEMRE-İ SÂLİS[fi-l-türâb] )
- 1. KALIP(DARB) ile 2. KALIP ile 3. KALIP ile 4. KALIP
( Her nesne, birleşiktir. Her birleşik, yaratılmıştır. O halde, her nesne, yaratılmıştır. )
( Her nesne, birleşiktir. Hiçbir birleşik, öncesiz değildir. O halde, her nesne, öncesiz değildir. )
( Bazı nesneler, birleşiktir. Her birleşik, yaratılmıştır. O halde, bazı nesneler yaratılmıştır. )
( Bazı nesneler, birleşiktir. Her birleşik, öncesiz değildir. O halde, bazı nesneler, öncesiz değildir. )
- BİRİNCİ YASA ile/ve/||/<>/> İKİNCİ YASA ile/ve/||/<>/> ÜÇÜNCÜ YASA ile/ve/||/<>/> EVRENSEL ÇEKİM YASASI
( Bir nesne üzerine etki eden net güç sıfırsa nesne durur ya da sabit hızla devinir. İLE/VE/||/<>/> Bir nesnenin ivmesi, üzerine etki eden net güçle doğru orantılıdır ve kütlesiyle ters orantılıdır. İLE/VE/||/<>/> Her etkiye karşılık eşit ve zıt bir tepki vardır. İLE/VE/||/<>/> İki nesne arasındaki çekim kuvveti, kütleleriyle doğru orantılı ve aralarındaki uzaklığın karesiyle ters orantılıdır. )
- DUYGULAR:
BİRİNCİL ile/ve/||/<> İKİNCİL ile/ve/||/<> ARACI/YARDIMCI
- BİRLEŞME/VAHDANİYET ile BİLEŞME/SENTEZ ile BİREŞME/TEVHİD
( Mekanik. İLE Kimyasal. İLE Organik. )
( (SYNTACTIC) COMPOUNDING vs. (LEXICAL) COMPOUNDING vs. UNITY )
- BİRLEŞMEK ile/ve BİRLİĞİ SÜRDÜRMEK ile/ve BİRLİKTE ÇALIŞMAK
( Başlangıç. İLE/VE Gelişme. İLE/VE Başarı. )
( Kervan gider, sen kalma geri! )
- BİRLİK ile/ve BÜTÜNLÜK
( Harekete bakıp dinginliği, dinginlikte hareketi anlamak, birliktir. )
( En küçük bir şey için tüm evren katkıda bulunur. )
( Birlik, özgürleştirir; özgürlük, birleştirir. )
( "Ben gövdeyim" düşüncesini yok edersek iç ve dış, bir olacaktır. )
( Duvarın ve onun iki tarafının da "burası" ya da "orası" gibi tanımlanamayacak tek bir alan olduğu idrak edilmeli. )
( Bir durum tanınıp anlaşıldığı anda, olaylar uygun karşılığı vermek üzere harekete geçecektir. )
( Ayrılık ve görünümlerin bir ve bütün olduğunu kavramak için aklın sakinleştirilmesi ve dinginlik kazanması gereklidir. )
( "Anlaşılmış olanlar"ın bütünlüğü (toplamı), bizim "nesne" dediğimizdir. Anlayanların bütünlüğü ise "evrensel zihin" dediğimizdir. )
( Kişisel gövdeniz bir parçadır ki onun içinde bütün harikülâde bir biçimde yansımaktadır. )
( Hareket eden'in içinde devinimsiz olan'ı, değişenin içinde değişmez olanı ayırt edebilmeyi öğrenelim, ta ki tüm farkların sadece görünüşte olduğunu ve birliğin gerçek olduğunu idrak edinceye kadar. )
( Mutlak bütünlüğün değişmezliği! )
( Doğruluk ve eylemin birliği! )
( HOLOGRAFİ[Yun. < HOLON]: Evren, üç boyutlu olan, bütünlük. )
( Toprağın üstündeki su, birliği simgeler. )
( Unity liberates. Freedom unites. )
( BÜTÜNLÜK: Kişinin kurtuluşu. )
( The entire universe contributes to the least thing.
Realise that the wall and both sides of it are one single space, to which no idea like 'here' or 'there' applies.
A situation has been cognised, events will move in adequate response.
The totality of the perceived is what you call "matter". The totality of all perceivers is what you call the "universal mind".
Your personal body is a part in which the whole is wonderfully reflected.
The immutability of absolute! )
( Bir'likten söz etmeyi ertele! Sen, henüz, hiç yerle bir olmamışsın. )
( UNITY vs./and INTEGRITY )
( HEN ile HOLON )
- BİR/LİK ve/+ ÇOK/LUK | ve/||/<>/> TÜMEL/LİK
( | UNITY and/+ ABUNDANCE | and/||/<>/> UNIVERSAL )
- BİRLİK ve DÜZEN ve KURALLILIK
- BİRLİKTE:
GÜLMEK ile/ve/<> AĞLAMAK ile/ve/<> SUSMAK
( Mutluluktur. İLE/VE/<> Dostluktur. İLE/VE/<> Aşktır. )
- BİSİKLET:
KİTAPLARI ve/||/<> FİLMLERİ ve/||/<> ŞARKILARI
( Bisiklet Kitapları
Bisikletli Öyküler - Aydın İleri
Fransa Turu Tarihi - Jean François Mignot
Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu’nun 50 Yıllık Tarihi - Feyzi Açıkalın
Bir Tur Versene - Aydan Çelik
Bisiklet-Zen: Kent Ulaşımında Bisiklet - Juan Carlos Kremer
VE/||/<>
Bisiklet Filmleri
Bisiklet Hırsızları - Vittorio de Sica
Acil Teslimat - David Koepp
Cehennemde Bir Pazar - Jorgen Leth
2 Saniye - Marion Briand
Bisikletli Çocuk - Dardenne Biraderler
Bisikletli Adam - Mohsen Makhmalbaf
Yolculuk - Fernando Solanas
Mavi Bisiklet - Ümit Köreken
Vecide - Haifaa Al Mansour
Belville Tripletleri - Sylvain Chomet
Pekin Bisikleti - Xiaoshoui Wang
Bisikletler Anlatıyor - Milan Lisica
VE/||/<>
Bisiklet Şarkıları
La Bicyclette - Yves Montand
Bicycle Race - Queen
Les Bicyclettes de Belsize - Mireille Mathieu ya da Engelbert Humperdinck
Bike - Pink Floyd
Nine Million Bicycles - Kate Melua
La Bicicleta - Shakira
Velo - Benabar
Le Velo - Bourvil
Tour de France - Kraftwerk
Louison Bobet Forever - Ludwig von 88
Velodrome - The Chemical Brothers
Bisiklet Türküsü - Fuat Saka
Bisiklet - Mor ve Ötesi
Son Feci Bisiklet’in bisikletsiz şarkıları!
B Bisiklet Sayfası )
- BİSİKLET:
TEK TEKERLEKLİ ile/ve 2 TEKERLEKLİ ile/ve 3 TEKERLEKLİ ile/ve 4 TEKERLEKLİ
- BİSİKLETTE:
YEDEK İÇ LASTİK ve POMPA ve ALET TAKIMI
( Olmazsa olmazlardan. )
- BİT-[Ar.] ile BÎT[Ar.] ile BİT[Ar.]
( -ile, ederek anlamına gelip, eklendiği -şemsiye harfleriyle başlayan- sözcükleri zarf yapar. [Bİ-T-TAGYÎR: Değiştirerek]. İLE Kuvvet, gıda. İLE Yarımkanatlılar alttakımına giren, insan ve memeli hayvanların gövdesinde asalak olarak yaşayan ufak böcek. [KEHLE(Ar.) | PEDICULUS(Lat.)] )
- BİTEY/FLORA ile/ve VEJETASYON ile/ve HABİTAT
( Bir bölgede yaşayan tüm bitkisel canlıların düzenli olarak sınıflandırılması. İLE/VE Bir bölgedeki bitki topluluğunun oluşturduğu örtü. [Orman, bozkır, çayırlık vb.] Herhangi coğrafi bölgenin bir kesimi üzerinde, yaşam koşulları birbirine benzeyen bitkilerin bir arada toplanma biçimi. | Bitkinin, tohumdan gelişip tekrar tohum verecek duruma gelene kadar geçen dönemi. İLE/VE Bir canlı türünü ya da canlı birliklerini barındıran ve kendine özgü özellikler gösteren yaşama ortamı. )
- BİYOSİD/AL ile BAKTERİ(Y)OSTATİK ile BAKTERİSİD(AL)
( Canlı öldürücü. İLE Bakteri durdurucu. İLE Bakteri öldürücü. )
- BİZ-[Ar.] ile -BİZ[Ar.] ile BİZ[Ar.]
( -e, ile, -rek anlamına gelip eklendiği -şemsiye harfleriyle başlayan- sözcükleri zarf yapar. [Bİ-Z-ZARÛRE: Zorunlulukla.] İLE Eleyen, kalburdan geçiren, tarayan. İLE Çoğul birinci kişi adılı. )
- BİZİ/SENİ İSTEMEYENE:
SABIR GÖSTERME! ile/ve/||/<> FEDÂKÂRLIK GÖSTERME! ile/ve/||/<> SEVGİ/ANLAYIŞ GÖSTERME!
( Adı, "yüzsüzlük" olur. İLE/VE/||/<> Adı, "eziklik" olur. İLE/VE/||/<> Adı, "kişiliksizlik" olur. )
- BLUETOOTH'TA:
GFSK ile/ve/||/<> FHSS ile/ve/||/<> ISM
( Gauss Tipi Frekans Kayma Modeli. İLE/VE/||/<> Frekans Atlamalı Yayılmış Spektrum. İLE/VE/||/<> Endüstriyel Bilimsel Medikal Radyo Bandı. )
( Taşıma modülasyonu. İLE/VE/||/<> Radyo frekansı iletişim modülasyonu. İLE/VE/||/<> Veri alışverişi.[2.4 GHz frekanks bandında][lisans gerektirmez] )
- BÖBREK AKTARIMINDA:
DEĞİŞTİRME değil EKLEME
( Böbrek aktarımı sırasında sorunlu böbrek, yenisi ile değiştirilmez. Gövdeye üçüncü bir böbrek takılır. )
( )
- BÖBREK YANGISI(İLTİHABI)/NEFRİT[Fr. < Yun.] ile/ve ÖD/SAFRA KESESİ YANGISI(İLTİHABI) ile/ve DALAK[Ar. TIHÂL] YANGISI(İLTİHABI)
( NEFRİT, ZÂT-ÜL-KİLYE ile/ve KOLESİSTİT ile/ve SPLENİT )
- BÖCEKLER ile/ve/||/<> KUŞLAR ile/ve/||/<> MEMELİLER
( 3 milyon tür[1 milyonu kayıtlı]. İLE/VE/||/<> 8.000 tür. İLE/VE/||/<> 5.000 tür. )
- BOĞA ve/||/<> KURT ve/||/<> TURNA
( Güç simgesi. VE/||/<> Birliktelik simgesi. VE/||/<> Sanat, zarâfet ve ekin/kültür simgesi. )
- YAKLAŞMA!:
BOĞAYA ile/ve/||/<> EŞEĞE ile/ve/||/<> BİLGİSİZE/CAHİLE
( Önünden. VE/||/<> Arkasından. VE/||/<> Hiçbir yerinden. )
- BOĞAZ ÜNSÜZLERİ'NDE:
H ile/ve/||/<> K ile/ve/||/<> G
- BÖGRÜL ile BÖĞÜR ile BÖĞÜR
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Beyaz beneklere sahip hayvanlar. İLE Böğür. İLE Kuça kenti ile Uygur ülkesi arasında bulunan bir dağın doruğunda bulunan bir kale.[sınır noktasıdır] )
- BOKAK/BOQAQ ile BOKUK/BOQUQ ile BOKUK/BOQUQ
( Kuş kursağı. İLE Çiçek tomurcuğu.[Çiçeğin açmadan önce çanak yapraklarla sarılı durumu.] İLE Âdemelmasının iki yanında, deri ile et arasında oluşan et parçası.[guatr] )
- BOK/BOQ ile BOK/BOQ[Oğuz] ile BOK/BOQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Ekmekteki küf. İLE Dışkı. İLE Kavunun yere düştüğünde çıkarttığı ses. )
- BOLERO ile BOLERO ile BOLERO
( Kısa ve kolsuz hanım ceketi. İLE Ağır ritimli bir İspanyol dansı. İLE Ağır ritimli İspanyol dansının müziği. )
- BÖLMEK ile TOPLAMAK
( İkili. İLE Üçlü. )
- BÖLÜM/KISIM ile SINIF ile TÜR
( İkisi. İLE Araz. İLE Zât. )
( AKSAM ile ASNAF ile ENVÂ )
- BÖLÜNGÜ ile BÖLÜNTÜ ile BÖLÜT
( Bir siyasi partinin politikasını, mecliste, yerel yönetimlerde ve çeşitli örgülerde yürütmek üzere örgütlenmiş öbek/grup. Fraksiyon. | Bir siyasal partinin içinde, partinin izlemekte olduğu ana siyasal çizgiye karşı olan, ayrı bir örgüt merkezi bulunan ve partinin çoğunlukla aldığı kararlara karşı savaşım veren parti içi öbek. İLE Bölünmüş parça. İLE Eklembacaklıların, gövdelerini oluşturan, yan yana dizili parçaların her biri, halka. | Zigotun bölünmesinden sonra embriyonda ortaya çıkan ve az çok birbirine benzeyen parçaların her biri. )
- BORDA[İt.] >< ALABANDA[İt.] ile/ve PRUVA[İt.]
( Geminin yanı. >< Teknenin iç tarafı. İLE/VE Geminin önü. )
- BÖREK ile SUBÖREĞİ ile KOLBÖREĞİ
- BORNEO ADASI:
SARAWAK ve SABAH ile/ve KALİMANTAN
( Malezya'ya ait. İLE/VE Endonezya'ya ait. )
- BOSE-EINSTEIN YOĞUNLAŞMASI ile/ve/||/<>/> SIVI ile/ve/||/<>/> KATI ile/ve/||/<>/> GAZ ile/ve/||/<>/> PLAZMA
( SU: Parçacıklardan daha da yüksek miktarda enerji çıkardığımızda, olanaklı minimum enerji seviyesi.[Tüm parçacıkların hepsi bir bütün gibi, tamamen aynı yöne doğru "büyük bir dalga" halinde hareket eder.][Mutlak sıfır derecesine çok çok yakın derecelerde soğutulan atom topluluğudur.[mutlak sıfır = 0 Kelvin ya da −273,15°C'dir]. Mutlak sıfır civarında, parçacıklar, aynı enerji seviyesine düşerek kümeleşmeye başlarlar. Kafasına buyruk ve bireysel hareket eden parçacıklar yoktur; hepsi "aynı" kimliğe bürünmüşlerdir ve bir küme durumunda "tek bir atommuşçasına" hareket etmeye başlar.] İLE/VE/||/<>/> ... İLE/VE/||/<>/> 0 derecede.[Buz] İLE/VE/||/<>/> 100 derecede.[Buhar] İLE/VE/||/<>/> Nesnenin aşırı ısınması sonucu, iyonların ve elektronların serbestçe dolaşabildiği durum. )
( )
( )
( )
( )
- BÖSMEK ile BÖSÜG ile BÖSGEÇ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Dövmek. İLE Dayak. İLE Çörek. )
- BOYLAM DEĞERLENDİRMEDE:
HADLEY SEKSTANTI ve/||/<> H-4 KRONOMETRESİ ve/||/<> TELESKOP
- BOYUN OMURLARI ile/ve/<> SIRT OMURLARI ile/ve/<> BEL OMURLARI
( TORTİKOLİS: Eğri boyunlu olma durumu. )
( TAHADDÜB[Ar. < HADEB]: Kamburlaşma, dışarı doğru çıkıntı oluşması. )
- BOZAYI ile KARAAYI
( Siyah renkte olabilirler. İLE Bozayı renginde olabilirler. )
( Burun buruna gelinirse ölü taklidi yapılarak kandırılabilirler. İLE Bir biçimde kaçmak gerekir. [Ölü taklidi yapılsa bile yemeğe kalkarlar.] )
( Ayıların gebelik süreleri 180-187 gündür. [Dişil ayılar uykularında doğurabilirler.] )
( Ayıların, uyuşukluk[kış uykusu] süreleri 7 aydır. [Bu süre içinde yemek yemez, su içmez, boşaltım işlemlerini gerçekleştirmezler.] [Gövdelerindeki üreyi proteine çevirir, kloaklarını, dışkı, kıl ve kuru ottan oluşan bir karışımla tıkarlar.] )
( Dişilleri 225 kg.'ya kadar, erilleri 500 kg.'ya kadar ulaşırlar. Dört ayak üstündeki boyları 1.5 metre iken iki ayak üstünde, 3 metreye kadar ulaşırlar. İLE ... )
( Eskiden daha geniş alanlarda yaygınlarken günümüzde[2012], ancak Alaska ve Kanada'da, 15.000 civarında kalmışlardır. İLE ... )
( Tırnakları 10 cm.dir. İLE ... )
( GRIZZLY/BROWN BEAR vs. BLACK BEAR )
( URSUS ARCTOS HORRIBILIS cum URSUS AMERICANUS )
( EL OSO )
- BOZOKLAR ile/ve ÜÇOKLAR
- BOZULMA" ile/ve/değil/> GELİŞİM ile/ve/değil/> DEĞİŞİM
- BRAGG (KLEEMAN):
KURALI ile/ve/||/<> YASASI/DENKLEMİ ile/ve/||/<> KIRINIMI/YANSIMASI
( Bir öğenin alfa tanecikleri için durdurma gücünün atom ağırlığının kareköküyle ters orantılı olduğunu ifade eden deneysel kural. İLE/VE/||/<> Bir kristal düzlemine çarptığında, farklı düzlemlerden yansıyan, yüksek şiddetli paralel X ışınları demetleri arasındaki yapısal girişim, yol uzunluğundaki fark dalga boyunun tam katlarına eşit olduğu zaman 2d.sin0 = n.λ [Bragg denklemi] ile oluşur. Burada, d; kristal düzlemleri arasındaki mesafe, 0, ışın demetinin gelme ve yansıma açısı [Bragg açısı], λ, X ışınlarının dalga boyu ve n; bir tam sayıdır. Bu, Bravais Yasası olarak da bilir.
[Ek: Bragg, ilk çalışmayı X ışınlarıyla yaptığından dolayı, tanımda sadece X ışınlarından bahsedilmesine karşın, tüm elektromanyetik ışın, yüklü tanecikler ve nötronlarla da aynı desenler oluşmaktadır.] İLE/VE/||/<> Bir kristal atomlarından tüm elektromanyetik ışınlar, yüklü tanecikler ve nötronların sadece Bragg açısında yapısal girişim oluşturduğu saçılma ya da kırınım. )
- BROM-/BROMO- ile/||/<> OZO- ile/||/<> SAPR-/SAPRO-
( Kötü koku, bromun varlığı ile ilgili, bromla ilgili. İLE/||/<> Hoşa gitmeyen koku. İLE/||/<> Çürümüş, kokuşmuş, bozuk, bozulmuş. )
- BU ile ŞU ile O
( THIS vs. THAT vs. IT )
- BÜC[Fars.] ile BÜCC[Ar.] ile BÜÇ[Ar.]
( Keçi. İLE Kuş yavrusu, palazı. İLE Ağzın iç tarafı, avurt. )
- BUÇGAK/BUÇGAQ ile BUÇGAK/BUÇGAQ ile BUÇGAK/BUÇGAQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Dünyanın dört yönünden biri.{/YER BUÇGAKI] İLE Köşe ya da benzeri bir şey. İLE Devenin baldır derisi. )
- BUFFALO ile BİZON
( Bir cins yaban sığırları. )
( Afrika ve Güney Amerika'da yaşarlar. İLE Kuzey Amerika büyük düzlüklerinde yaşarlar. )
( ... İLE Kuzey Amerika'nın en büyük memelisilerdir. [1 ton ağırlığında, 3 metre uzunluğundaki erişkin bir eril bizonun sırt yumrularının arasındaki mesafe, 2 metreyi bulabilmektedir.] )
( ... İLE Ağırlıklarının %40'ını sindirim yolları oluşturur. [Midelerinin dördüncü gözü 300 litrelik kapasiteye sahiptir.] [Bir ağız dolusu otu sindirmeleri 90 saatlerini alır.] )
( ... İLE İnekler gibi geviş getirirler fakat 1/3 oranında daha fazla besin elde ederler. )
( Hörgüçleri, kocaman başları için enerji tasarrufu sağlayan bir manivela işlevi görür. Böylece ağzın sürekli zemine yakın, yemeye hazır biçimde durmasını sağlar. )
( ile
)
( ... İLE XVII. yüzyılda 60 milyon iken, XIX. yüzyılın sonunda sadece birkaç yüze düşmüştür. Sürülerin uzunluğu 80 kilometreye, genişliği 30 kilometreye kadar çıkabiliyordu. [1890'da 635 bizon kalmıştı. Günümüzde ise otlaklarda dolaşan 50.000 bizon vardır.] )
( SYNCERUS CAFFER cum BISON BISON BISON )
- BUHARA HALISI ve/<> SÜZANE KİLİMİ
( ... VE/<> Genç kızlar, çeyizleri için üç parça olarak kendileri hazırlamaktadır. )
- BUHTE ile HECÎN
( Çift hörgüçlü deve. İLE Çift hörgüçlü ve çok hızlı koşan cins deve. | Tek hörgüçlü deve. )
( Develer hörgüçlerinde su değil, yağ depolar. Suyun depolandığı yer gövdeleridir, özellikle de kan dolaşım sistemleridir. )
( Develer, gövde ağırlıklarının %40'ını kaybedene kadar su kaybından zarar görmezler ve su içmeden 7 gün boyunca yaşayabilirler. İçtiklerinde bir kerede 225 litre kadar içerler. )
( Develer kızdıklarında, deve bakıcısı deveyi sakinleştirmek için ceketini deveye verir. Deve, elbisenin üzerinde tepinir, ısırır, parçalara ayırır. Kızgınlığı geçtiğinde bakıcısı ile tekrar uyum içinde yaşayabilirler. )
( Gebelik süreleri 345-375 gündür. İLE ... )
( Deve, kini simgeler. )
( Develerin gözlerini kuma karşı koruyan tam üç katlı bir göz kapakları vardır. )
( Çok hızlı giden atı, deve geçer. )
( VESÎC[Ar.]: Hızlı yürüyen deve. )
( MENHÛS[Ar.]: Kuyruğunun yanları uyuz olan deve. )
( BAHBAHA[Ar.]: Develerin çıkardığı ses, kükreme. )
( NEHEM[Ar.]: Deve homurtusu. )
( BEVÂNÎ[Ar.]: Deve ayakları. )
( İBLÂN[Ar.]: İki sürü deve. )
( EBÛ EYYÛB: Deve. )
( KUSVÂ/KASVÂ: Hz. Muhammed'i taşıyan deve. )
( ŞİKÂL[Ar.]: Devenin ayağının bağlandığı ip, bukağı, köstek; el ve ayak zinciri. | Devenin palanını bağlayan ip. )
( ile
)
( CEMEL, HUFF, İBİL[çoğ. ÂBÂL] ile MEHRÎ[çoğ. MEHÂRÎ] )
( ŞÜTÜR, ÜŞTÜR ile ...
ŞÜTÜREK: Küçük deve, devecik. | ŞÜTÜR-KÜRRE/ŞÜTÜR-PEÇE: Deve yavrusu. ile ... )
( CAMELUS cum CAMELLUS DROMEDARIUS )
- BÜKEN ile BÜKRİ ile BÜKTEL
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Karpuz. İLE Herhangi bir şeyin eğrilmiş, bükülmüş durumu. İLE Orta boylu. )
- BULDGING ile HUMP ile KREST
( Şişkinlik, çıkıntı. İLE Tümsek, hörgüç, kambur. İLE Kabartı, çıkıntı. )
- BULGAMAK/BULGAMAQ ile BULGANMAK/BULGANMAQ ile BULGAYUK/BULGAYUQ ile BULGAMA ile BULGAK/BULGAQ ile BULGAŞ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Bulandırmak. İLE Bulanma.[Suyun bulanması] İLE Bulanık. İLE Yağsız ve tatsız bulamaç.[yulaf lapası] İLE Yaklaşmakta olan bir düşmanın etkisiyle halkı saran korku ve kaygı. İLE Yaklaşmakta olan bir düşmanın etkisiyle halkı saran itaatsizlik durumu. )
- BULMAK/BULMAQ ile BULDUKMAK/BULDUQMAQ / BULDUKTI/BULDUQTI ile BULDUZMAK/BULDUZMAQ ile BULDUNI[Kençek]
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Bulmak. İLE Nesne/nin bulunması/bulundu. İLE Bulmasını sağlamak. İLE İçine kuru ya da yaş üzüm konan tatlı. )
- BULUN ile BULNAMAK/BULNAMAQ ile BULNATMAK/BULNATMAQ ile BULUNG ile BULUŞ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Tutsak. İLE Düşmanı tutsak etmek. İLE Tutsak almayı emretmek. İLE Köşe. İLE Başka birinin yaptığı işten birinin elde ettiği kazanç. )
- BULUŞMADA ve YAŞAMDA:
GEÇ ile/değil/yerine/>< ZAMANINDA ile/değil/yerine/>< (")ERKEN(")
( Kabul edilemez olan/olabilen. İLE/DEĞİL Geç kalınmış olan/olabilen. İLE/DEĞİL/YERİNE Zamanında olan/olabilen. )
( Unacceptable. VS. Late. VS. On time. )
( AT MEETING and LIFE:
[not] LATE vs./but ON TIME vs./but (")EARLY(") )
- BULUT BİLİŞİM'DE(CLOUD COMPUTING):
IAAS ile/ve/+/<>/> PAAS ile/ve/+/<>/> SAAS
( Infrastructure as a service. İLE/VE/+/<>/> Platform as a service. İLE/VE/+/<>/> Software as a service. )
- BULUTSULAR ile/ve/||/<> GALAKSİLER ile/ve/||/<> KARA DELİKLER
- BURAK ve/> CEBRAİL ve/> REFREF/REF Ü REF(KALDIR VE KALDIR)
( Gövdenin bineği. VE/> Akıl bineği. VE/> Aşk. )
- BURGAZADA ile/ve KAŞIK ADASI / "PİDE"[< PİTA] ADASI
( ... İLE/VE Burgazada'nın önünde bulunan küçük ada. )
( Tarihi kaynaklara göre bilinen ilk tarihsel olay, Büyük İskender'in komutanı Antigonos'un oğlu Dimitrios Polyerkides'in M.Ö. 298 yılında, babası adına Panarmos adasında bir kale inşa ettirmesi ve adaya Antigoneia adını vermesidir. İLE/VE ... )
( Bizans döneminde üç manastır yaptırılmıştır. )
( )
( )
- BURMA ile BURMA ile BURMA
( Burmak. | Burularak yapılmış altın bilezik. Burulmuş, burularak yapılmış, kıvrılmış. | Yaşken burularak kurutulan ot. | Kuru incir. | Sarığıburma. İLE Musluk. | Kapı tokmağı/kolu. İLE Myanmar/Birmanya. [ülke] )
- BURS- ile/||/<> CYST-/CYSTİ-/CYSTO-/CYSTİDO- ile/||/<> VESİCO-
( Kese. İLE/||/<> Kese, torba. İLE/||/<> İdrar kesesi, kese, kabarıklık. )
- BURUN ile BURUN ile BURUN ile BURUNG ile BULUNG
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Burun. İLE Dağın doruğu. | Herhangi bir şeyin ilk parçası. İLE Ön. İLE Olanağı bulunan en uzak noktaya göre kabul edilen ok atım uzaklığı. İLE Köşe. )
- BÜSLE[Ar.] ile HULVÂN[Ar.] ile RİŞVET[Ar.]
- BÜST ve/<> ANIT-KİTÂBE
( Şili'nin başkenti Santiago'da da,
bir ATATÜRK anıt-kitabesi vardır.
ATA'mızın anıtı, Las Condes Belediyesi tarafından dikilmiş ve
Apaquindo Caddesi'nde yer alıyor.
Anıt, 3 - 3.5 m. yüksekliğindeki bir duvar üzerinde bulunan
ATATÜRK büstü ve yanındaki ay-yıldızdan oluşuyor.
Anıt üzerindeki kitabenin çevirisi...
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu,
Vatanının fedâkâr ve sadık hizmetkârı,
Benzeri olmayan kahraman,
İnsanlık idealinin canlı timsali.
Tüm hayatını, Türk milletine vakfetmiş,
Milletine, kendi ruhunun ateşini vermiştir.
Anısı, milletinin ruhunu ateşli tutan,
Sönmez bir meşale olarak yaşamaktadır. )
- BÜST ile/||/<> SFENKS ile/||/<> EQUESTERİAN
( İnsanın gövdesinin başını ya da göğüsten yukarısını gösteren heykel. İLE/||/<> Başı ve gövdesi farklı türlerden (genellikle başı kadın ve gövdesi aslan gibi) olan fantastik yaratık. İLE/||/<> Atlı portre. Batı sanatında resim ve heykel alanında soylu ya da önemli kişileri betimlemek için kullanılmış bir portre türü.[En başarılı örneklerini Rönesans'ta Donatello ve Verrocchio'nun yapıtlarında gördüğümüz bu tür portreler, modeli onurlandırıcı ve yüceltici bir anlam taşırdı.] )
- BÜYÜK ...:
ÇATIŞMALAR ile KARŞITLIKLAR ile GERİLİMLER
( BÜYÜK ÇATIŞMALAR/KARŞITLIKLAR/GERİLİMLER - AKIL - DİNİ "İNANÇ/İMAN" )
- BÜYÜK/KÜÇÜK ile/ve/||/<> ARD ARDALIK ile/ve/||/<> YAN YANALIK
- BÜYÜK PATLAMA ve/||/<>/> SİMETRİ KIRILMASI ve/||/<>/> KÜTLE
- BÜYÜK TERİM ile/ve ORTA TERİM ile/ve KÜÇÜK TERİM
( Özne. İLE/VE Neden. İLE/VE Sonuç. )
( Kıyasın varlıkbilimi ve fiziği. )
- BUZ ile BUZ NOKTASI ile BUZ TON
( Yoğunluğu 0,92 g/mL., e.n. 0 °C olan, renksiz, donmuş ya da katı su. İLE Kelvin sıcaklık ölçeğinde, buzun e.n. 273,15 °K. | Su ve buzun standart atmosfer basıncında, dengede olduğu sıcaklık. İLE Bir ton 0 °C'deki buzun 0 °C'deki suya erimesi için gerekli ısı biriminin kuramsal sayısı. )
- BUZ ile/ve/<> SU ile/ve/<> BUHAR
( Sıfırın altında. İLE/VE/<> Sıfırın üstünde. İLE/VE/<> 100 °C'nin üstünde. )
- ÇAĞIN MİTOSLARINDA:
TARAFSIZLIK ile/ve EVRENSELLİK ile/ve NESNELLİK
- ÇAĞLARI ve YÜZYILLARI ve DÖNEMLERİ
( EPOCHES/AGES/ERA vs. CENTURIES vs. PERIODS )
- CAHD[Ar.] ile CÂHİD[Ar. < CAHD] ile CÂHİD[Ar. < CEHD]
- CÂHİL ile/değil/yerine ÂLİM ve ÂRİF
( Kişiyi, hedef yapar. İLE/DEĞİL/YERİNE Kişiye hitap eder. )
( Bilmeyenle/câhille oturup pekmez yiyeceğine, bilenle oturup kuru ekmek ye. )
( "Keser atar." İLE/DEĞİL/YERİNE Temkinli/ihtiyatlı konuşur. )
( [Her sözünde] Kendini aklar. İLE/DEĞİL/YERİNE Kendini yoklar. )
( "Cahil" dediğimizde, mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim, hakikati bilmektir.
Yoksa, okumuş olanlardan, en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okuma bilmeyenlerden de hakikati gören, gerçek âlimler çıkabilir. )
( [Hatasını gösterdiğinde ...] Küfür ve hakaret eder. İLE/DEĞİL/YERİNE Teşekkür eder. )
( (Kendi) "Sonuçlar"/ı ile hareket eder. İLE/DEĞİL/YERİNE Süreçleri bilir ve takip eder. VE Hem süreç, hem sonuç birliği ve bütünlüğüyle hareket eder. )
- ÇAKMAK ile ÇAKMAK ile ÇAKMAK
( Taşa vurulup kıvılcım çıkarılan çelik parçası. | Çelik, taş ve tutuşacak maddeden yapılmış tutuşturma aygıtı. İLE Kuruyunca, kalın kabuk bağlayan, kabarcıklarla beliren ve genellikle yüzde çıkan bir deri hastalığı. İLE Vurarak sokup yerleştirmek. | Çivi ile tutturmak. | [argo] Kabul edilmeyecek bir şeyi, kurnazlıkla kabul ettirmek. | Vurmak. | Bir şeyi, başka bir şeye sürtmek, vurmak ya da çarpmak. | Sezinlemek. | İçki içmek. | Parıldamak, ışık vermek. )
- ÇALIG ile ÇALING ile ÇALING
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Kayıp, başıboş hayvan. İLE Sanki yanmış gibi çorak ve siyah olan, ot bitmeyen yer. İLE Bir Çin kâsesi. )
- ÇALIŞMA/MESAİ SAATLERİ:
20 ile 30 YAŞ ARASI ile/ve/||/<>/> 30 ile 40 YAŞ ARASI ile/ve/||/<>/> 40 ile 50 YAŞ ARASI ile/ve/||/<>/> 50 ile 60 YAŞ ARASI ile/ve/||/<>/> 60 ile 70 YAŞ ARASI
( 8 saat. İLE/VE
7 saat. + 1 saat. İLE/VE
6 saat. + 2 saat. İLE/VE
5 saat. + 3 saat. İLE/VE
4 saat. + 4 saat. İLE/VE
2 saat. + 4 saat. )
( Zorunlu ve fiziksel. İLE/VE
Zorunlu ve fiziksel. + Gönüllü ve zihinsel/toplumsal.
İLE/VE
Zorunlu ve yönetimsel. + Gönüllü ve toplumsal/eğitsel.
İLE/VE
Zorunlu ve yönetimsel. + Gönüllü ve toplumsal/eğitsel.
İLE/VE
Zorunlu ve yönetimsel. + Gönüllü ve eğitsel. )
- ÇALIŞMANIN SAĞLADIKLARI/KORUDUKLARI:
CAN SIKINTISINDAN ve/||/<> KÖTÜ ALIŞKANLIKLARDAN ve/||/<> YOKSULLUKTAN
- ÇALMA ile ÇALPANG ile ÇALPAK/ÇALPAQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Kesek/tezek, kurutulmuş hayvan dışkısı. İLE Çamur. İLE Kir, pislik. )
- ÇAM AĞACI/KÖKNAR ile/ve SÖĞÜT AĞACI ile/ve KAVAK AĞACI
( Sağlığı simgeler. İLE/VE ... İLE/VE ... )
( ... ile/ve BÎD ile/ve ... )
( FIR vs./and WILLOW vs./and POPLAR )
( ABIES cum/et SALIX cum/et POPULUS )
- CÂMİ'[Ar. < CEM çoğ. CEVÂMİ'] ile CÂMİ'[Ar. < CEM çoğ. CEVÂMİ'] ile Câmî[Fars.]
( CÂMİ: CEBRAİL + AZRÂİL + MİKÂİL + İSRÂFİL
( Beyin. + Göz. + Kulak. + Ağız. )
( Derleyen, toplayan, cem eden. | İçine alan, içinde bulunduran. İLE İçinde namaz kılınan ibâadet yeri. İçinde Cuma namazı kılınan mescit. İLE İran'ın XV. yy.da yetişmiş büyük mutasavvıf, mütefekkir ve âlim şâiri. )
- CAMPTO- ile/||/<> FLEX- ile/||/<> -FLECT
( Eğilme, bükülme. İLE/||/<> Eğilme. İLE/||/<> Yay, eğilme. )
- ÇAN ile/ve ZİL ile/ve GONG
- [ne yazık ki]
!"CAN/I ACITMAK" ile/ve/||/<> !"CAN YAKMAK" ile/ve/||/<> !"CANINA OKUMAK"
- CÂNİB ile/||/<> CÂNİB-İ YEMÎN ile/||/<> CÂNİB-İ YESÂR
( Yön, taraf, cihet. İLE/||/<> Sağ taraf. İLE/||/<> Sol taraf. )
- CÂNİB[Ar.] ile NÂHİYE[Ar.] ile CİHET[Ar.]
- CANLANDIRMA ile/ve/||/<> ZENGİNLEŞTİRME ile/ve/||/<> DERİNLEŞTİRME
( Özellikle de görselde... )
- CANLI ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< BİLİNÇLİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< BİLİNCİNİN BİLİNCİNDE OLAN/OLABİLEN
( Uyurken. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< "Uyurgezer". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Uyanıkken. )
( Bitki. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Hayvan. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< İnsan. )
- ÇAP ile ÇAP ile ÇAP[Fars.]
( Nesnelerin genişliği, kutur. | Büyüklük. | Ölçü, ölçek. | Yapının ya da arsanın boyutlarını ve sınırlarını gösteren harita. | Bilgi, deneyim ve yeteneklerin tümü, kalibre. | Uc noktaları dairenin çevresi üzerinde bulunan ve çemberin merkezinden geçen doğru parçası. İLE Bozuk, eğri, dolaşık, aykırı [/bir biçimde]. İLE Sol. [RAST: Sağ. > ÇAP-RAZ: Sol-sağ. Zıt yönlerde gidip gelen, karşılıklı.] )
- CÂR ile/||/<> CÂRİ ile/||/<> MERİYET/MERİYYET
( Komşu. İLE/||/<> Uygulanan. İLE/||/<> Yürürlük. )
- CARCİN- ile/||/<> SCİRRH-/SCİRRHO-/-SCİRRHUS ile/||/<> SCLER-/SCLERO-
( Kanser. İLE/||/<> Sert, sert kanserle ilgili. İLE/||/<> Sert, sklera ile ilgili, sklera ile bağlantılı. )
- CARCUR ile CARCUR ile ÇAR ÇUR
( Gelişigüzel konuşmak. İLE Fermuar. İLE Savurganca tüketmek. )
- ÇARPILAN ile/ve/<> ÇARPAN ile/ve/<> ÇARPIM
( 12 ile/ve/<>/x 8 ile/ve/<>/= 96 )
- ÇARPMADA:
1. ÖBEK(GRUP) ile/ve/||/<>/> 2. ÖBEK(GRUP) ile/ve/||/<>/> 3. ÖBEK(GRUP) ile/ve/||/<>/> ...
( 2-9 arasındakiler. İLE/VE/||/<>/> 11-99 arasındakiler. İLE/VE/||/<>/> 101 ile 999 arasındakiler. İLE/VE/||/<>/> ... )
- ÇARPMADA/BÖLMEDE:
2, 3, 4, 6, 7, 8 ile/ve/||/<> 5, 9, 11
- ÇARŞI ile KAPALI ÇARŞI ile ALIŞVERİŞ MERKEZİ(AVM)
( ... İLE Tonoz ya da kubbelerle örtülü, yanları kapalı, çeşitli dükkânlardan oluşan büyük çarşı binâsı. İLE ... )
- ÇARŞILAR:
ÜSTÜ AÇIK ile/ve/||/<> KAPALI ile/ve/||/<> BEDESTEN
- CASSEGRAIN ANTENİ ile/||/<> CASSEGRAIN TELESKOBU ile/||/<> CASSEGRAIN NEWTON TELESKOBU ile/||/<> NEWTON CASSEGRAIN TELESKOBU ile/||/<> CASSEGRAIN ODAK NOKTASI
- CAYDIRMA ile/ve/||/<>/> ZORLAŞTIRMA ile/ve/||/<>/> YASAKLAMA
- ÇAYIRGÜZELİ ile ÇAYIRSEDEFİ ile ÇAYIRTİRFİLİ
( Buğdaygillerden bir bitki türü. İLE Düğünçiçeğigillerden, sulak yerlerde yetişen, kökü iç sürdürücü olarak kullanılan bir bitki. İLE Baklagillerden, hayvan yemi olarak yetiştirilen bir bitki. )
( EROGROSTIS MAJOR cum THALICTRUM cum TRIFOLIUM PRATENSE )
- CD (SÜRÜCÜ) ile/||/<>/> DVD (SÜRÜCÜ) ile/||/<>/> BLUE-RAY (SÜRÜCÜ)
( ... İLE/||/<>/> kırmızı lazere maruz kalmaktadır. İLE/||/<>/> Mavi ve mor lazerler kullanılmaktadır. )
( 650 MB ile sınırlıdır. İLE/||/<>/> 4.7 GB ile sınırlıdır. İLE/||/<>/> 5 GB ile 100 GB arasında veri kaydedilebilir. )
- CEASE vs. PAUSE vs. STOP
- CEBERÛT[Ar.] ile CİRİYYE[Ar.] ile KİBR[Ar.]
- CEBR-ÜL es-SÂM:
MATEMATİKTE ile/ve/<> MANTIKTA ile/ve/<> ŞİİRDE
( İrrasyonel [sonu olmayan, aşkın] sayı. İLE/VE/<> Açmaz/çıkmaz[paradoks]. İLE/VE/<> Aşk. )
( CEBR: Kök/köken. | SÂM: Duymak/işitmek. )
- CED ile/||/<> ECDÂD ile/||/<> CEDİD
( Dede, ata. İLE/||/<> Büyük babadan başlayarak geriye doğru atalardan her biri. İLE/||/<> Yeni. )
- CEHADEHU[Ar.] ile CEHADE[Ar.] ile BİHİ[Ar.]
- CEHÂLET ve/<> BAĞNAZLIK ve/<> ÖFKE ve/<> YEGİNLİK/ŞİDDET
- CEHÂLET ve/>/ve/< KABA GÜÇ ve/>/ve/< BAĞNAZLIK
- CEHL ile/||/<>/< CEHL-İ BASİT ile/||/<>/< CEHL-İ MÜREKKEB ile/||/<>/< CEHL-İ MİK'AB[KÜP] ile/||/<>/< CEHL-İ MURABBÂ, TAKLİT
( Bir şeyi mutlak olarak bilmemek.
İLE/||/<>/<
Bilmemek. Bilmediğini bilmek.
İLE/||/<>/<
Bilmemek. Bilmediğini bilmemek. [Olgu ve olaya uygun olmayan kesin inanç.]
İLE/||/<>/<
Bilmemek. Bilmediğini bilmemek fakat bildiğini iddia etmek. ["Bildiğinin" ya da bildiğini varsaydığının, yanlışının, en doğru/kesin olduğunu iddia etmek.]
İLE/||/<>/<
Ötekinin iddiasını/sözünü delilsiz/kanıtsız kabul etmek. )
( ... İLE/VE Tek boyutlu. İLE/VE İki boyutlu. İLE/VE Üç boyutlu. İLE/VE Dört boyutlu. )
( [Felsefe'de] BEBGAİYYE[Ar.]/PSITTACISME[Fr.]: Papağanlık. )
( Sadece bir iyi vardır, bilgi; sadece bir kötü vardır, cehalet. )
( TÂC MÂRİFET TÂCIDIR, SANMA GAYRI TÂC OLA
TAKLİT İLE TOK OLAN, HAKİKATTE AC OLA )
( )
( Anlayanlar(those who get it) <> Anlayıp da anlamamış gibi yapanlar(those who get it do not get it) <> Anlamayanlar(those who do not get it)
-----------------------------------------------------
Anlayanlar(those who get it) <> Anlayıp, anlaşılacak hiçbir şey olmadığı gerçeğini görenler(those who get it but realise there is nothing to get) <> Anlaşılacak bir şey olmadığı gerçeğini görenler(those who realise there is nothing to get)
----------------------------------------------------
Anlamayanlar(those who get it) <> Anlamayıp, anlaşılacak hiçbir şey olmadığı gerçeğini görenler(those who do not get it and realise there is nothing to get) <> Anlaşılacak bir şey olmadığı gerçeğini görenler(those who realise there is nothing to get)
-----------------------------------------------------
Karmakarışık durumda olanlar/hiçbir nasibi ol(a)mayanlar(those who are very confused) )
( O ki, bilmiyor ama biliyor bilmediğini;
çocuktur, onu eğitin/yetiştirin.
O ki, bilmiyor ama bilmiyor bilmediğini;
cahildir, ondan uzakça durun.
O ki, biliyor ama bilmiyor bildiğini;
(belki) uykudadır, onu uyandırın.
O ki, biliyor ama biliyor bildiğini;
bilge kişidir, onu izleyin. )
- ÇEKİÇ (KEMİĞİ) ile/ve ÖRS (KEMİĞİ) ile/ve ÜZENGİ (KEMİĞİ) ile/ve ORTA KULAK KEMİKLERİ
( AZM-İ MITRAKA ile/ve AZM-İ SENEDÂNÎ ile/ve AZM-İ RİKÂBÎ ile/ve ... )
(
)
( MALLEUS vs./and ANVIL/INCUS vs./and STIRRUP/STIR BONE/STAPES vs./and OSSICLE )
- ÇEKİG ile ÇEKİK/ÇÜPEK ile ÇEKİK
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Bir yazıdaki yardımcı imler. İLE Küçük erkek çocuğunun eşeysel örgeni, pipi. İLE Serçeye benzer benekli bir kuş.[Kayalık yerlerde yaşar.] )
- ÇEKİNGEN ile ÇEKİNİK ile ÇEKKİN
( Herşeyden çekinme huy olan, ürkek, sıkılgan. İLE Birkaç kuşak sonra ortaya çıkan ve o zamana kadar aradaki döllerde gizli kalan soyaçekim nitelikleri için kullanılır. [ÇEKİNİK GEN] İLE Elini çekmiş, ilgisiz. )
- ÇEKİRDEK DUYULAR ve/||/<> KAYGI ve/||/<> GÜVENLİK STRATEJİLERİ
- ÇEKİRDEK ile/ve/||/<> GÖZE SIVISI/SİTOPLAZMA[Fr. < CYTOPLASME]/CYTOPLASM[İng.] ile/ve/||/<> PROTOPLAZMA[Fr. < PROTOPLAZMA < Yun.]
( Bir gözenin merkezini oluşturan nesnecik. | Atom çekirdeği. İLE/VE/||/<> Çekirdek dışta kalmak üzere, protoplazma yığını. İLE/VE/||/<> Yapı bakımından, çekirdek ve sitoplazmadan oluşan, yarı sıvı, saydam ve canlı gözenin metabolizma olaylarının oluştuğu yer. )
- ÇEKME ile/||/<> ÇEKME DEĞERİ ile/||/<> ÇEKME DİRENCİ / ÇEKME SINIRI
( Bir elektronik sinyal üreteci, bağımsız sinyal üreten başka bir devreyle çiftlenim yaptığında ilk üreteç frekansının bağımsız üreteç frekansına doğru değişme eğilimi göstermesi. İki frekans arasındaki fark küçükse bu eğilim çok güçlüdür. İLE/||/<> Yük empedansı yansıma kat sayısının fazı 360 derece değişliğinde bir sinyal üretecinin frekansının uc değerleri arasında ısıl etkiler dışında oluşan fark. [Bu yansıma kat sayısının mutlak değeri 0.20'dir.] İLE/||/<> Bir nesnenin kopuncaya kadar dayanabildiği, birim kesiti başına düşen çekme gücüyle ölçülen zorlanma. )
( PULLiNG VS. PULLiNG FiGURE VS. ULTiMATE TENSiLE STRESS )
( LA TiRE AVEC LA FiGüRE DE LA TiRE AVEC LA TENSiON ULTiME DE LA TRACTiON )
( ZiEHEN, ANZiEHUNG MiT ZiEHUNGSWERT MiT ZUGSPANNUNGSGRENZE )
- CELCIUS ile/=/||/<> FAHRENHEIT ile/=/||/<> KELVIN
( °C = 1 ile/=/||/<> °C x 1.8 + 32 ile/=/||/<> °C + 273.15 )
( 100 °C ile/=/||/<> 212 °F ile/=/||/<> 373 K [Suyun kaynama noktası]
0 °C ile/=/||/<> 32 °F ile/=/||/<> 273 K [Suyun donma noktası]
-78 °C ile/=/||/<> -109 °F ile/=/||/<> 195 K [Karbondioksitin donma noktası]
-183 °C ile/=/||/<> -298 °F ile/=/||/<> 90 K [Oksijenin donma noktası]
-196 °C ile/=/||/<> -321 °F ile/=/||/<> 77 K [Azotun donma noktası]
-273 °C ile/=/||/<> -460 °F ile/=/||/<> 0 K [Mutlak sıfır noktası] )
( )
( 1 Celsius [°C] = 274.15 kelvin [K]
1 Fahrenheit [°F] = 255.9277777778 kelvin [K]
1 Rankine [°R] = 0.5555555556 kelvin [K]
1 Reaumur [°r] = 274.4 kelvin [K] )
- ÇELEBİ ile/> ŞEHZÂDE[Fars.] ile/> VELİAHD
( Görgülü, terbiyeli ve olgun. | Bay. | Bektâşî ve Mevlevî Pîr'lerinin, en büyüklerine verilen san. İLE/||/<> Sultanların ve oğullarının erkek çocuklarına verilen san. İLE/||/<> Bir hükümdarın ölümünden ya da tahttan çekilmesinden sonra tahta geçmeye aday olan kişi. | Herhangi bir göreve ya da makama geleceği beklenilen kişi. )
- ÇELTİK ile/ve/> PİRİNÇ ile/ve/> PİLAV
( Kabuğu ayıklanmamış pirinç. İLE/VE/> Kabuğu ayıklanmış çeltik. İLE/VE/> Bu pirinçlerden yapılan yemek. [Ayıklanmış/kabuksuz, "beyaz pirinç", besin değerlerinden yoksun, neredeyse posa olarak mideyi şişiren özelliğinden öte pek bir etkisi/katkısı olmayan bir gıdadır. Çeltiği yeğlemekte yarar vardır!] )
- CEM[Ar.] ile CEM'[Ar. çoğ. CUMÛ] ile CEMM[Ar.]
( Hükümdar, şah. | Şark söylencesinde/mitolojisinde şarap ve içkinin mucidi. | Süleyman Peygbamber'in takma adı. İLE Toplanma, yığma. | Birden fazla kişi, hayvan ve eşyayı gösteren ad. | Çoğul. [Ar. dilb.] İLE Büyük sayı, çokluk, kalabalık. )
- CEMÂAT[Ar. < CEM] ile CEMÂÂT[Ar. çoğ. CEMÂAT] ile CEMÂD[Ar.]
( İnsan topluluğu. | İmamın arkasında namaz kılanlar. İLE İnsan toplulukları. | İmamın arkasında namaz kılanlar. | Bir mezhepten olan topluca halk. | Yeniçeri teşkilâtında birkaç odadan oluşan bölüm. İLE Taş gibi cansız olan şey. )
- CEMÂDAT(CANSIZLAR) ve/</>/ve NEBÂDAT(BİTKİLER) ve/</>/ve HAYVANAT(CANLILAR)HAYVAN-I NÂTIK(BEŞER/İNSAN)
- CEMÂL GÖRMEK ve/||/<> KEMÂL BULMAK ve/||/<> RIZÂ DEVŞİRMEK
- CEMİYETÇİ BAKIŞ/ANLAYIŞ ile/ve/<> STRATEJİK BAKIŞ/ANLAYIŞ ile/ve/<> FARKLI BAKIŞ/ANLAYIŞ
- CENÂH ile/||/<> CENÂB ile/||/<> ZIMN
( Yan taraf. İLE/||/<> Evin yan tarafı, avlu (hürmet bildirilen sıfat olarak da kullanılır). İLE/||/<> İç taraf. )
- CENAH ile/||/<> CEPHE ile/||/<> MİLNE HATTI
( Savaş düzenindeki ordunun merkeze göre iki yanından her biri. İLE/||/<> Üzerinde savaşın sürdüğü bölge. İLE/||/<> İzmir'in işgalinden sonraki ilk Yunan ilerlemesinde fiilen kurulan Yunan duraklama cephesi.[Ayvalık Kozluca'nın kuzeyinde, Soma, Akhisar, batısından Ödemiş ve Aydın'ın doğusundan geçerek Büyük Menderes Irmağı boyunca uzanan çizgi] )
- ÇENGELKÖY'DE:
AYVA ve/||/<> ŞEFTALİ ve/||/<> SALATALIK)
- ÇER ile ÇER[Oğuz] ile ÇER[Oğuz]
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Gövdenin [hastalık derecesinde] ağırlaşmasını anlatan sözcük. İLE Zaman. İLE Bir şeyin karşı tarafı. )
- CERİD/E, CERDÂ[Ar.] ile CERÎDE[Ar.] ile CERÎDE[Ar.]
( Verimsiz, çorak yer. İLE Gazete, tutanak, zabıtnâme. İLE Yalnız, tenha. )
- CESÂRET ile/ve/||/<>/> GÜÇ ile/ve/||/<>/> MUTLULUK
( En kısa sürede özür dileyerek. İLE/VE/||/<>/> En kısa sürede affederek. İLE/VE/||/<>/> En kısa zamanda unutarak. )
- CESEDİ:
SIRIKLAR ÜSTÜNE BIRAKMAK ile YAKMAK ile TOPRAĞA GÖMMEK
( Yakutistan'lılar, cenazelerini bu 3 biçimde kaldırırlar. [Ölüleri için yas tutmazlar.] )
- ÇETREFİLLİ ile NETAMELİ ile TUMTURAKLI[Fars.]
( Karışıklığı dolayısıyla anlaşılması ya da sonuca bağlanması güç. | Yapı ve ses kurallarına aykırı kullanılan dil. | Sarp, engelli ve engebeli yer. İLE Gizli bir tehlikesi olduğu sanılan, tekin olmayan. | Başına sık sık kaza gelen. İLE Gösterişli. | Anlama bir şey katmayan, bir anlam bildirmeyen ancak kulağa hoş gelen. )
- CEYLAN/ÂHÛ ile DİBAGAT/ANTİLOP[Fr.] ile GEYİK
( ... İLE ... İLE Gebelik süreleri, 160-200 gündür. )
( MARAL: Dişil geyik. )
( ile
ile
)
( MİSK, GAZÂL[çoğ. GAZALE, GAZELÂN][: Ceylan. | Geyik, maral, âhû. | Geyik yavrusu. | Güzel göz.] ile ... ile BECÂ'
ZABY: Geyik, karaca, gazal gibi hayvanlar.
GAZÂLE: Dişil geyik.
YA'FUR[çoğ. YAÂFİR]: Tüyü toprak rengi olan ceylan. | Ceylan yavrusu. ile ... ile HIŞF: Geyik yavrusu. )
( ÂHÛ-BERE: Ceylan yavrusu.
ÂHÛ-MÂDE: Dişil ceylan. )
( GAZELLE vs. ANTELOPE vs. DEER )
( GAZELLE DORCAS cum ANTHILOPUS cum CERVUS ELAPHUS )
( GACELA con ANTÍLOPE con EL CIERVO )
- CEZ'[Ar.] ile CEZ'[Ar.] ile CEZ[Fars.]/CEZÎRE[Ar.]
( Göz boncuğu denilen, kara alaca ve değerli bir süs taşı, damarlı akik. İLE Ağaç kökü. İLE Ada. )
- CEZA:
MUTLAK ile/ve/||/<> NİSBÎ ile/ve/||/<> KARMA
( Kesinlik ve karşılık. İLE/VE/||/<> Önleyici. İLE/VE/||/<> Hem önleyici, hem de karşılık. )
- CHATGPT ile/ve/||/<> GEMINI(GOOGLE) ile/ve/||/<> COPILOT(MICROSOFT) ile/ve/||/<> DEEPSEEK
- CHILD LANGMUIR DENKLEMİ = CHILD LANGMUIR SCHOOTTKY DENKLEMİ = CHILD YASASI
- CİBRİYYE[Ar.] ile KİBR[Ar.] ile CEBERÛT[Ar.]
- ÇİÇEK = ZEHRE = FLEUR
- ÇİÇEKLENME = TEZEHHÜR = FLORAISON
- CİCİM AYLARI ile/ve/> GEÇİM AYLARI
- CİDDİYET ve/> GÜVEN ve/> YAKINLIK
- CİDE[Ar.] ile GINÂ[Ar.] ile YESÂR[Ar.]
- ÇİFT BAĞ ile/||/<> ÜÇLÜ BAĞ
( İki atom arasında iki bağ. İLE/||/<> İki atom arasında üç bağ. )
( İki atom arasında iki çift elektron paylaşımı. İLE/||/<> İki atom arasında üç çift elektron paylaşımı. )
- ÇİFT KIRILMA / ÇİFT KIRICILIK / ÇİFT KIRICI KRİSTAL ile/||/<> ÇİFT KIRICI LEVHA ile/||/<> ÇİFT KIRILMA SÜZGECİ
( DOUBLE REFRACTiON, BiREFRiNGENCE VS. BiREFRiNGENT PLATE VS. BiREFRiNGENCE FiLTER )
( LA RéFRACTiON DOUBLE, BiRéFRiNGENCE AVEC LA PLAQUE BiRéFRiNGENT AVEC LE FiLTRE DE LA BiRéFRiNGENCE )
( DOPPELREFRAKTiON, DOPPELBRECHUNG MiT DOPPELBRECHUNGSPLATTE MiT DOPPELREFRAKTiONFiLTER )
- ÇİGİN ile ÇİGİN ile ÇİGİN
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Üzüm bağlarında biten başaklı bir ot. İLE İpek. İLE Altın işlemeli, süslü bir kumaşı dikme biçimi. )
- ÇİK ile ÇİK ÇİK/ÇİLİK ÇİLİK ile ÇİKİR ÇİKİR
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Aşık oyununda kullanılan bir sözcük. İLE Keçiyi çağırmak ya da yürütmek için kullanılan bir sözcük. İLE Ekmeğin içindeki küçük taş parçalarının çiğneme sırasında dişlerin arasında sıkışması ve dişlere çarpmasıyla çıkan ses. )
- ÇIKAR/NEF'[Ar.] ile/yerine YARAR ile/yerine KÂR
( Ancak ayrılıkçılık ve çıkarcılık, dünyada gerçek ıstırabın ortaya çıkmasına neden olur. )
( It is only vs. separateness and self-seeking that real suffering appears in the world. )
- ÇIK/ÇIQ ile ÇIK/ÇIQ ile ÇIKAN/ÇIQAN
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Yansıma bir sözcük. İLE Selenini çıkarmak. İLE Teyze oğlu. )
- ÇIKINTILIK YAPMAK ile/ve/||/<>/> İSYAN (YA DA PROTESTO) ETMEK ile/ve/||/<>/> MARJİNAL OLMAYA/GÖRÜNMEYE ÇALIŞMAK
- ÇİL ile ÇİL ile CİL
( Ormantavuğügillerden, ormanlarda yaşayan bir kuş, dağtavuğu. İLE Çoğunlukla yüzde oluşan, kahverengi, küçük benekler. | Aynada oluşan leke. | Köklerdeki kıl gibi ince uzantılar. | Tüyünde, küçük benekler bulunan hayvan. | Yeni ve parlak. İLE Kuru saz otu. )
- ÇİL ile ÇİL[Oğuz] ile ÇİLDEY
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Gövde üzerinde kalan darp izi. İLE Gövdesel bir kusur. İLE Atın göğsünün üst tarafında ortaya çıkan bir çıban. )
- ÇİM ile ÇİM ile ÇİMGEN
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Bir şeyin çiğ ya da nemli olma durumunu pekiştirmek için kullanılan ilgeç. İLE Turba. Topraktan koparılmadan kuruyan ve yoğun, kömürleşmiş, sık köklü, yapısıyla ateş yakarken iyi bir tutuşturucu olan bitki örtüsü. İLE Otlak, turbalık. )
- ÇIN ile ÇIN
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Doğru söz. İLE Doğruluk, doğruculuk. İLE + Dil )
- ÇINGIRAKLI YILAN ile DOĞU ELMAS SIRTLI ÇINGIRAKLI YILAN ile BATI ELMAS SIRTLI ÇINGIRAKLI YILAN
- CİSİM ile/ve/||/<>/> CİRİM ile/ve/||/<>/> CESED
( Yeryüzünde. İLE/VE/||/<>/> Gökte/uzayda. İLE/VE/||/<>/> Ölmüş olan. )
( BODY vs./and/||/<>/> ... vs./and/||/<>/> CORPUS )
- CIS! ile EE! ile UF!
( Nesnelere dokundurmamak üzere. İLE Pis nesneler için. İLE Can acımasında. )
- CİSM-İ TABİÎ ile CİSM-İ TÂLÎMÎ ile CİSM-İ RİYÂZÎ
( Doğal nesne. İLE Matematiksel nesne. İLE ... )
( Tüm nesneler/cisimler, ya devim ya da dinginliktedir. )
( Nesneler/cisimler, birbirinden, tözde değil fakat devim ve dinginlikte ayrılır. )
( Nesnelerin/cisimlerin etkileşimleri, doğalarına bağlıdır. )
- ÇİTA ile LEOPAR
( Öncelikle, yüzlerinden anlaşılır. Her yerinde benekleri bulunan fakat sadece burnunun iki yanında siyah çizgi olan ÇİTA. İLE Benekleri burnunun yanında da olmak üzere her yerinde bulunan LEOPAR'dır. )
( Daha zayıf ve narin görünüşlüdür. İLE Daha kaba ve sert görünüşlüdür. )
( ... İLE Gebelik süreleri, 3 aydır. )
( Dünyanın, en hızlı hayvanı.[Saatte, 100 km. hızla koşabilirler. Fakat kısa sürelidir. Çok çabuk yorulurlar.] İLE ... )
( Avlarını çok kısa mesafede yakalamaları gerekir. Çok uzun süre koşamazlar. İLE ... )
( Zaman zaman, leoparlar, çitaları avlar. )
( ile
)
( )
( 3 km. öteyi görebilirler.[Isı dalgaları nedeniyle net bir görüş elde edemeyebilirler.] İLE ... )
( CHEETAH vs. LEOPARD )
( ACINONYX JUBATUS cum PANTHERA PARDUS )
- CİVADRA[İt. < GIVADERA] ile/ve GRANDİ ile/ve MİZANA ile/ve GABYA
( Geminin baş tarafındaki yatık direk. İLE/VE Geminin ortasındaki büyük direk. İLE/VE Yelkenli gemilerdeki arka direk. İLE/VE Üç direkli gemilerdeki orta direk. )
- CIVILITAS <> HUMANITAS <> VERITAS
- ÇİZGİLİ KASLAR ile/ve DÜZ KASLAR(RECTUS)[Baş ve gözde bulunur] ile/ve KALP KASLARI
- ÇİZGİLİ SIRTLAN(ANDIK) ile/ve KAHVERENGİ SIRTLAN ile/ve BENEKLİ SIRTLAN
( Çizgili ve kahverengi sırtlanlar yalnız dolaşır ve avlanır. İLE/VE Topluluk ve geniş bir aile olarak dolaşır ve avlanır. İLE/VE ... )
( Üçü de Afrika'da yaşar. [Anadolu'da soyu tükendiği düşünülen çizgili sırtlan, 25 Nisan 2020'de, Kahramanmaraş'ta da görüntülenmiştir.] )
- CİZYE ile HUMUS ile FEY
- CLIENT vs. CUSTOMER vs. CONSUMER
- CLİN-/CLİNO- ile/||/<> CYRT-/CYRTO- ile/||/<> SCOLİO-
( Eğim, eğrilik, eğik olma. İLE/||/<> Eğri, dışbükey, bükülmüş. İLE/||/<> Kıvrımlı, eğri, çarpık. )
- ÇOCUĞUMUZUN SEVGİSİ:
| HASTA OLAN ve KAYIP OLAN ve KÜÇÜK OLAN | ve/değil/||/<>/>/< HEPSİ
( | İyileşene kadar. VE/||/<> Dönene kadar. VE/||/<> Büyüyene kadar. | VE/DEĞİL/||/<>/< Ölene kadar. )
- ÇOCUK DÜŞÜNCESİ ile/değil/yerine ŞİZOİD DÜŞÜNCE ile/değil/yerine BİRLİK DÜŞÜNCESİ
- ÇOCUK ile/ve SABÎ[Ar.]
( ... İLE/VE Henüz memeden kesilmemiş erkek çocuk. | Üç yaşını tamamlamayan erkek çocuk. )
( SABÎ-İ MUABBİR: Söyleyen ve söylediğini bilen çocuk. )
- ÇOCUKLARIN CEZÂLANDIRILMASINDA:
0 - 12 ile/ve/||/<> 13 - 15 ile/ve/||/<> 15 - 18
( Tam sorumsuzluk. İLE/VE/||/<> Tam sorumsuzluk ya da sınırlı sorumluluk. İLE/VE/||/<> Sınırlı sorumluluk. )
- ÇOG ile ÇOG ile ÇOGI/ÇAGI
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Güneşin kavuruculuğu, parlaklığı. İLE Odunun kor duruma geldikten sonra ateşten çıkan alevi. İLE Gürültü. )
- ÇOĞALTICI ile/||/<> ÇOĞALTICI TÜP / ELEKTRON ÇOĞALTICI TÜP / ÇOĞALTICI FOTOTÜP / ELEKTRON ÇOĞALTICI FOTOTÜP ile/||/<> ÇOĞALTKAN OLMAYAN ORTAM / ÇOĞALTKAN OLMAYAN REAKTÖR / REAKTİFLİK
( Gerilim aralığını artırmak için bir gerilimölçerle seri bağlı olarak kullanılan direnç. İLE/||/<> Fotokatodu ve çıkış elektrodu arasında giderek artan potansiyel farkları altında bir ya da daha fazla kademeli dinotları olan, fotokatottan gelen elektronların her dinotta yansıyarak ve her yansımada yayılan ikincil elektronların eklenmesiyle çoğalarak yükselmiş çıkış alınan bir fototüp. )
( AUGMENTER, iNCREASER VS. ELECTRON MULTiPLiER PHOTOTUBE )
( L'AUGMENTATEUR AVEC LE PHOTOTUBE DU MULTiPLiCATEUR D'éLECTRON )
( MULTiPLiKATOR MiT ELEKTRONENVERViELFACHLiSCHE PHOTORöHRE )
- ANKLAV:
COĞRAFİ ile/ve/||/<> SİYASİ ile/ve/||/<> ETNİK
( Coğrafi Anklavlar:
Bir ülkenin topraklarının başka bir ülke tarafından çevrelenmiş olması.[Lesotho, Güney Afrika tarafından çevrelenen bir anklavdır.]
İLE/VE/||/<>
Siyasi Anklavlar:
Ülke içinde ülke olan, farklı devlet toprağıyla kuşatılmış siyasi yapılar.[Vatikan, İtalya sınırları içinde yer alan bir anklavdır.]
İLE/VE/||/<>
Etnik Anklavlar:
Farklı bir kültürün yaşandığı ve öteki kültürlerle sınırlandırılmış bölgeler.[Gettolar, küçük İtalyan bölgeleri ve Çin mahalleleri vb.] )
(
Anklav Türü | Tanım | Örnek |
---|---|---|
Coğrafi Anklav | Coğrafi olarak bir ülkenin içinde tamamen çevrili olan bölge. | San Marino (İtalya içinde) |
Siyasi Anklav | Politik nedenlerle başka bir ülke tarafından tamamen çevrelenmiş bölge. | Kaliningrad (Rusya'ya ait ancak diğer ülkelerle çevrili) |
Etnik Anklav | Farklı etnik bir grubun çoğunlukta olduğu ve çevre ülkenin kültürel yapısından farklılık gösteren bölge. | Nagorno-Karabağ (Azerbaycan içinde Ermeni nüfus ağırlıklı) |
- ÇOK BİLGİLİ OLMAK ile/ve/||/<>/> ÇOK GÜZELLİK VE ACI GÖRMEK/YAŞAMAK
- ÇOK KİŞİYLE ile/ve/||/<> AZ KİŞİYLE ile/ve/||/<> TEK BAŞINA
( Konuş. İLE/VE/||/<> Düşün. İLE/VE/||/<> Karar al. )
- ÇOK KONUŞAN ile/ve/||/<>/> BAĞIRARAK KONUŞAN ile/ve/||/<>/> BAĞIRARAK ÇOK KONUŞAN
( Dayanılmazlar. )
- ÇOK MUHABBET, TEZ AYRILIK GETİRİR ile/ve/değil/yerine/||/<> VUSLATTA, GINA VARDIR ile/ve/değil/yerine/||/<> GÖZDEN IRAK/UZAK OLAN, GÖNÜLDEN DE UZAK OLUR
- ÇÖPLEME:
KARA ile YEŞİL ile SARI
( Düğünçiçeğigillerden, kökleri içi sürdürücü olarak kullanılan, türleri olan bir bitki, marulcuk. )
( HELLEBORUS )
- COTTON MOUTON ÇİFT KIRILMASI / COTTON MOUTON OLAYI ile/||/<> COTTON MOUTON ETKİSİ ile/||/<> COTTON MOUTON SABİTİ
- ÇÖZÜLME ile/ve/||/<> DAĞILMA/DAĞILIM ile/ve/||/<> ERİME
( İki ya da daha fazla nesnenin bağdaşık moleküler karışımı. İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> Bir gaz, sıvı ya da katının, başka bir gaz, sıvı ya da katı içinde kimyasal bir değişikliğe uğramadan bağdaşık olarak dağılması. | İki ya da daha fazla nesnenin bağdaşık moleküler karışımı. )
( ... vs. DISTRIBUTION, DISPERSION, DISSIPATION vs. SOLUTION )
( ... vs. İNTİŞAR vs. İNHİLÂL )
- CPU ile GPU | ile/||/<> APU
( )
( [İşlevsellik]
Genellikle genel amaçlı işlemci birimleridir ve işletim sistemi, uygulamalar, hesaplamalar ve veri yönetimi gibi çeşitli görevleri yürütmek için kullanılır. İLE ... | İLE/||/<> CPU işlevlerinin yanı sıra grafik işleme görevlerini de üstlenir. [Hem CPU hem de GPU işlevlerini tek bir çip üzerinde birleştirir.] )
( [Performans]
Grafik işleme konusunda sınırlıdır ve daha karmaşık grafik işlemlerinde zayıf performansa sahiptir. İLE ... | İLE/||/<> Daha güçlü bir grafik işleme yeteneğine sahiptir ve oyunlar, video düzenleme, 3D modelleme gibi grafik yoğun görevleri daha iyi bir biçimde işleyebilir. )
( [Güç Tüketimi]
Genellikle enerji verimliliği odaklıdır ve daha az güç tüketme eğilimindedir. İLE ... | İLE/||/<> Grafik işleme yetenekleri nedeniyle CPU'lara göre daha fazla güç tüketebilir.[özellikle grafik yoğun görevlerde] )
( [Bedel]
Genellikle daha ucuzdur.[çünkü daha sade bir yapıya sahiptir.] İLE ... | İLE/||/<> Bütünleşik grafik yetenekleri nedeniyle CPU'lara göre daha pahalı olabilir. )
( [Kullanım Alanları]
Ofis uygulamaları, web tarama, veritabanı yönetimi gibi grafik işlem gerektirmeyen görevler için uygundur. İLE ... | İLE/||/<> Oyun sistemleri, multimedya düzenleme, video oynatma ve öteki grafik yoğun uygulamalar için daha uygun bir seçenektir. )
( CENTRAL PROCESSING UNIT vs. GRAPHIC PROCESSING UNIT | vs. ACCELERATED PROCESSING UNIT vs. )
- CÜCE YILDIZLARDA:
BEYAZ ile/ve/||/<> KIRMIZI ile/ve/||/<> SARI
- CU'L[Ar.] ile CÛL[Ar.] ile ÇUL[Ar. < CULL]
( Ücret, karşılık. | Ayak kirası. İLE Çaylak. )
- CUMBA[İt.]/ÇIKMA ile ŞAHNİŞİN[Fars.]
( Yapıların üst katlarında, sokağa doğru çıkıntı yapmış balkon. | Sokağa doğru çıkıntısı olan kafesli bölüm. İLE Odaların dışarı doğru çıkmış kapalı balkon durumundaki yeri. Eski Türk mimarisinde, odanın karşı ön yüzünde yer alan üç yanı pencereli çıkma. )
- CUMBADAK/CUP/CUPPADAK ile CUMBURLOP ile CUMBURTU
( Suya düşen bir özdeğin çıkardığı sesi anlatmak için kullanılır. İLE Ağır bir özdeğin, suya düştüğü zaman çıkardığı sesi anlatmak için kullanılır. İLE Suya düşen bir özdeğin ya da çalkalanan suyun çıkardığı ses. )
- CÜNÛN ile FÜNÛN ile SÜKÛN
( Coşkunluk. [Aşkın öncesi]. İLE İlim. [Aşkın ortası]. İLE Sakinlik. [Aşkın sonu]. )
- DÂDER[Fars.] ile DÂDENDER[Fars.] ile DÂDER-ENDER[Fars.]
( Kardeş. İLE Üvey kardeş. İLE Üvey kardeş. )
- DAHA UYGUN ile/ve/||/<> SONRAKİ ile/ve/||/<> ÖZEL
( LEX SUPERIOR vs./||/<> LEX POSTERIOR vs./||/<> LEX SPECIALIS )
- DAHÎM[Ar. < DAHÂMET] ile DÂHİM[Ar.] ile DÂHÎM[Fars.]
( Fazla kalın olan, yoğun. İLE Nasip ve rızk. İLE Taç. )
- DAİRE ile/ve ÜÇGEN ile/ve KARE
( Hareketli. İLE/VE Etkin. İLE/VE Durağan. )
- DALAI LAMA ile TASHI LAMA ile PACHA LAMA
- DALGI/GAFLET ile YANLIŞ(HATÂ) ile YANILGI/SAPKI/SAPINÇ/DALÂLET
( Kişi, yanlışları olup da bunları düzeltmezse, bunları benimsemiş demektir. )
( Gaflet de bir nimettir. )
- DANA[Ar. IJL] ile DANA ile DÂNÂ[Fars.]
( İneğin, sütten kesildikten sonra bir yaşına kadar olan yavrusu. İLE Vakıf ve hayır için yapılan sadaka ya da benzerleri. | Terketme, bırakma. İLE Bilen. )
- DANAAYAĞI ile DANABURNU ile DANAKIRANOTU
( Yılanyastığıgillerden, yaprakları lekeli bir bitki. İLE Toprak içinde yaşayıp bitkilere, köklerini keserek zarar veren bir böcek, kökkurdu. | Aslanağzı çiçeği. İLE Salepgillerden, bataklık yerlerde yetişen bir bitki. )
( ARUM cum GRYILOTALPA cum EPIPACTIS )
- DANIŞAN ve/||/<>/> CO-TERAPİST ve/||/<>/> OTOTERAPİST
- DAR ile DÂR[Ar.] ile DÂR[Fars.]
( Ensiz. İLE Ev, yurt. İLE İdam mahkûmlarını asmak için dikilen direk. )
- DARR[Ar.] ile DARR[Ar.] ile DÂRR[Ar.]
( Sıkıntı, belâ. İLE Zarar. İLE Zararlı. )
- DATÇA'DA:
OVABÜKÜ ve/||/<> HAYITBÜKÜ ve/||/<> PALAMUTBÜKÜ
- DÂVÂ ile/ve DELİL ile/ve İSPAT
( BEYYİNE: Bir olayın doğruluğunu ortaya koyabilen yöntem. | Duruşma sırasında bir savı gerçekleştirmek için başvurulan belge, tanıt, tutamak, delil. )
( TRIAL vs./and PROOF vs./and TO PROVE )
- DAVRANIŞ ile/ve TUTUM
( Koşullarınızı (belki) değiştiremezsiniz, fakat tavır ve tutumunuzu değiştirebilirsiniz. )
( Başkalarına açık davranırsanız kaybetmezsiniz. )
( Davranışlarda üç amaç: * Yarar, * Haz, * İyi. )
( Kendi tutumunuzu değiştirebilirsiniz. )
( Tutum, fırsatı kendine çeker. )
( Önemli[öncelikli] olan, ne yaptığınız değil, ne yapmaktan vazgeçtiğinizdir. )
( Gövdenin öfkesini gözleyin, davranışlarınız kontrol altında olsun. Hiç kimseye davranışlarınızla zarar vermeyin. )
( [sometimes] We cannot change our circumstances but our attitudes we can change.
We can change our attitude. )
( BEHAVIOUR vs./and ATTITUDE )
- DAVUL'DA:
MEYDAN DAVULU ile/ve KOLTUK DAVULU ile/ve NAĞARA
( TABL )
( DÜHÜL )
- DAVULLAR'DA:
TSUZIMI ile/ve MIRDANGA/MRIDANGA/MRIDANGAM ile/ve DUNDUN
( Japonya'ya özgü. İLE/VE Hindistan'a özgü. İLE/VE Nijerya'ya özgü. )
- DAYANMA:
AÇLIĞA ile/ve/||/<>/> SUSUZLUĞA ile/ve/||/<>/> HAVASIZLIĞA
( 60 gün. İLE/VE/||/<>/> 6 gün. İLE/VE/||/<>/> 6 dk. )
- DEBİL ile DEBİLİTAN ile DEBİLİTE
( Bitkin, halsiz, güçsüz. İLE Bitkinleştirici, güçsüzleştirici. İLE Bitkinlik, halsizlik, güçsüzlük. )
- DEDİKODU/GIYBET:
SÖZLE ile/ve HAREKETLE ile/ve DİNLEYEREK
- DEFNE/DEVELİK ile YABAN DEFNESİ ile ARABİSTAN DEFNESİ
( Defnegillerden, yaprakları güzel kokulu ve yaz kış yeşil olan bir ağaç. İLE İki çeneklilerden, çiçekleri beyaz, sarı ya da pembe renkli, orman ve çayırlarda yetişen bir süs bitkisi. İLE Dulaptal otugillerden, Asya ve Afrika'nın sıcak bölgelerinde yetişen, kabukları tıpta kullanılan bir ağaççık. )
- DEFORMASYON ile DEFORME ile DEFORMİTE
( Biçim bozukluğu, biçimini bozmak. İLE Bozuk biçimli, biçimsiz. İLE Biçim bozukluğu. )
- DEFTER-İ HÂKÂNÎ ile/||/<> DEFTER-İ HÂKÂNÎ İDARESİ ile/||/<> DEFTER-İ HÂKÂNÎ NÂZIRI
( Eskiden taşınmazlar hakkındaki kayıt ve tescillerin işlendiği defterin adı. | Tapu-Tahrir Defterleri.[Bugünkü tapu sicilinin karşılığı] İLE/||/<> Şimdiki tapu dairelerinin eski adı. İLE/||/<> Osmanlı Devleti zamanında tapu ve kadastro işlerine bakan nâzır/bakan. )
- DEĞER ile ANLAM ile KARŞILIK
( WORTH vs. MEANING vs. EQUIVALENT )
- DEĞER/İNİ BİLMEK:
SAHİP OLMADAN ÖNCE ile SAHİP İKEN ile KAYBETTİKTEN SONRA
( )
( )
( )
( )
- [ne yazık ki]
DEĞERSİZLEŞTİRME ile/ve/||/<> AŞAĞILAMA ile/ve/||/<> SUÇLAMA
- DEĞİN ile DEĞİN ile DEĞGİN
( "...'ya kadar/dek" gibi bir işin/durumun sona erdiği/ereceği zamanı/yeri gösteren sözcük. İLE Sincap. İLE İlişkin, üstüne, ait, dair. )
- DEĞİŞİMDE/METABOLE [ARISTOTELES'TE]:
| OLUŞ ile/ve/||/>< BOZULUŞ |
ve/||/<>
| NİCELİK ile/ve/||/<> NİTELİK ile/ve/||/<> YER DEĞİŞTİRME |a
- DEĞİŞİM'DE:
ÖZ ile/ve/<> HAL/LER ile/ve/<> HEM ÖZ, HEM HAL/LER
( Başkalaşım [tagayyür]. İLE/VE/<> Değişim [tahavvül]. İLE/VE/<> Gelişim [tekâmül]. )
- DEĞİŞKEN/LİK ile/ve/||/<> NEDENSEL/LİK ile/ve/||/<> UZAKLIK/MESAFE
( INVARIANCE vs./and/||/<> CAUSALITY vs./and/||/<> DISTANCE )
- DEGRADASYON ile DEGRANÜLASYON ile DEJAVU
( Yıkım, parçalanma. İLE Tanecik boşalımı. İLE Görmüş gibilik, yaşanmışlık yanılsaması. )
- DEHLİZLİ KİLİSELER ile/||/<> DİLİMLİ KUBBE ile/||/<> KUBBELİ BAZİLİKA
( Son Bizans devrinde ortaya çıkmış bir kilise biçimi. Kubbe kasnağı yüksek, kubbeli mekânın üç tarafından başka bir dehliz çevrilir. Ayrıca bu tip kiliselerde binanın cephesine çok önem verilmiştir. Tüm örneklerde çok süslü bir cephe görülür. İLE/||/<> İçi yarım yuvarlak, dışı dilimli olan kubbe. | Tonoz parçalarından oluşan kubbe. İLE/||/<> Bazilika ile merkezi planlı tiptin birleşmesinden oluşan yapı. )
- DEJENERASYON ile DEJENERATİF ile DEJENERE
( Yozlaşma, bozulma. İLE Yozlaştırıcı, bozucu. İLE Yoz, yozlaşmış. )
- DEK ile DEK[Fars.] ile DEK/TEK
( "...ya kadar" gibi, bir eylemin sona erdiği noktayı ya da zamanı anlatır. Bir işin, bir durumun sona erdiği zamanı ya da yeri gösteren bir söz; kadar, değin. | Belirtilen zamanı, yeri vb.ni içine almayacak bir biçimde; kadar, değin. İLE Düzen, hile, desise, entrika. | Dilenci. | Tokuşma, çatışma. | Sağlam. İLE Tek. )
- [Yun.] DEKAGRAM ile DEKALİTRE ile DEKAMETRE
( Bir kilonun yüzde biri.[dag] İLE On litrelik oylum ölçü birimi.[dal] İLE On metre uzunluğunda bir ölçü birimi.[dam] )
- [Yun.] DEKATLON ile TRİATLON ile PENTATLON
( 100 m. koşusu, uzun atlama, gülle atma, yüksek atlama, 400 m. koşusu, 110 m. engelli koşu, disk atma, sırıkla yüksek atlama, cirit atma, 1500 m. koşularını içeren atletizm yarışması. İLE Üç ayrı sporun[sırasıyla, yüzme, bisiklet ve koşu] yapıldığı yarışma. İLE Eski Yunan'da, koşu, uzun atlama, cirit atma, disk atma ve güreşi kapsayan atletizm yarışması. | Beş spor dalını [uzun atlama, mızrak atma, 200 m. koşusu, disk atma, 1500 m. koşusu] kapsayan atletizm yarışması. )
- DELÂLET:
AKLÎ/ZÂTÎ ile/ve TABİÎ ile/ve VAZ'Î
( Lafzî. | Gayr-ı lafzî. İLE/VE Lafzî. | Gayr-ı lafzî. İLE/VE Lafzî. | Gayr-ı lafzî. )
- DELİ ile VELÎ ile ÖLÜ
( Kendini kurtarmış. İLE Kendini kurtarmışlıkla birlikte bir başkasını daha kurtarabilme olanağı/kudreti bulunan. İLE ... )
( [Sürekli] Anlaşılmaya çalışan. İLE/VE Anlamaya çalışan. İLE Anlayabileceği bir şeyi kalmayan. )
( ... İLE Ermiş, seven, dost, sahip. | Tüm işlerini, Allah'a sunan kişi. İLE ... )
( Akıl, baştan çıkarsa. İLE Dünya, senden çıkarsa. İLE Sen, dünyadan çıkarsan. )
- DEM[Ar. çoğ. DİMÂ'] ile DEM'[Ar.] ile DEM[Ar.]
( Kan. İLE Gözyaşı. Gözyaşı dökme. İLE Soluk/nefes. | İçki. | An, vakit, saat, zaman. )
- DEM ve/||/<> GAM ve/||/<> SERENCÂM[Fars.]
( Olsun! VE/||/<> Olmasın! VE/||/<> Hayrolsun! )
- DEMİR KİLİSE:
İSTANBUL'DA ile/ve/<> ARJANTİN'DE ile/ve/<> AVUSTURYA'DA
- DEMİRYOLU ile/ve/<> HİCAZ DEMİRYOLU
( ... İLE/VE/<> 2666 taş/kâgir köprü ve menfez, 7 demir köprü, 9 tünel, 96 istasyon, 7 gölet, 37 su deposu, 2 hastahane ve 3 atölye yapılmıştır. [8 yılda tamamlanmıştır.] )
- DEMOKRATİK TOPLUMUN GEREĞİNDE:
ÖLÇÜLÜLÜK ve/||/<> ZORLAYICI TOPLUMSAL GEREKSİNİM ve/||/<> SON ÇÖZÜM İLKESİ
- ÖZGÜRLEŞMEK:
...DAN ile/ve/||/<>/> ... İÇİN ile/ve/||/<>/> KENDİNDEN
- DENETİMLİ SİNİRCE/NEVROZ ile DENETİMSİZ SİNİRCE/NEVROZ ile ÇILDIRI/PSİKOZ
( İdeoloji. İLE Psikiyatrik. İLE Kendi sınırlarını da aşarsa. )
- DENEYEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÖZLEMLEYEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DİNLEYEN
( "Aptal/ahmak". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< "Yarı akıllı". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Akıllı. )
( DİNLEYEN, DİNLENİR [DİNLEYENİ, DİNLERLER]
DİNLEYEN, DİNLENİR [DİNLEYEN, RAHAT EDER]
DİNLEYEN, DİNLENİR [DİNLEYEN, DİN SAHİBİ OLUR] )
- DENEYİMLEYEN ile/ve/||/<> DENEYİMLEME BAĞI ile/ve/||/<> DENEYİMLENİLEN
- DENEYSEL ile MEKANİK ile MATEMATİK
- DENK ÖBEKLER/SONSAL SINIFLAMALAR/KATEGORİLER:
ARİSTOTELES'TE ile/ve/<>/> FARABÎ'DE ile/ve/<>/> KANT'TA
( * TÖZ/CEVHER
* NİCELİK/KEMMİYET
* NİTELİK/KEYFİYET
* GÖRELİLİK/İZÂFET
* MEKÂN
* ZAMAN
* KONUM
* MÜLKİYET
* FİİL
* İNFİAL
ile/ve/<>/>
* TÖZ/CEVHER [ALİ]
* GÖRELİLİK/İZÂFET
* NİCELİK/KEMMİYET [KISA]
* NİTELİK/KEYFİYET [SARIŞIN]
* ZAMAN/METÂ [BUGÜN]
* YER/EYN [ÇARŞIDA]
* DURUM/KONUM(VAZ'I) [AYAKTA DURUYOR]
* SAHİP/MÂLİK OLMA(LE) [AHMET'İN KALEMİ]
* ETKİNLİK(EN YEF'AL) [BÜKÜYOR]
* EDİLGİNLİK(EN YENFA'AL) [BÜKÜLÜYOR]
ile/ve/<>/>
* NİCELİK: BİRLİK | ÇOKLUK | TÜMEL
* NİTELİK: GERÇEKLİK | YOKSUNLUK | SINIRLILIK
* BAĞINTI: NESNE VE ÖZELLİĞİ | NEDEN VE ETKİ | TOPLULUK
* MODALİTE: OLASILIK | VARLIK | ZORUNLULUK )
- DENY vs. REJECTION vs. OBJECTION
- DEPO ile DEPOLAMA ile DEPOZİT
( Uzun salımlı [ilaç], ambar, yığım. İLE Yığma. İLE Birikinti, çökelti, kalıntı. )
- DEPREMDE:
ÇÖKMEK ile/ve/||/<> KAPANMAK ile/ve/||/<> TUTUNMAK
(
)
- DEPRESYON ile MELANKOLİ ile HİSTERİ/K["İSTERİK" değil!]
( Modern çağda. İLE Ortaçağda. İLE Antik çağda. )
( Daha çok kadınlarda görülen ortak hastalıklardan. )
( Dünyada her yıl, kadınların %10'u, beylerin %3-4'ü ciddi boyutta depresyona girmektedir. )
- DER[Fars.] ile -DER[Fars.] ile DERR[Ar.]
( -de, içinde.[DER-ANBAR: Anbarda. | DER-HÂTIR: Hatırda.] | Kapı.[DER-SAADET: İstanbul.] | Mağara. | Kere, defâ. | Cins, çeşit, kısım, nevi. İLE "Yırtan, yırtıcı, yaran, delen" anlamlarına sözcükleri sıfatlaştırır.[PERDE-DER: Perde yırtıcı, edepsiz.] İLE Kimse, kişi. | Güzel iş/eser. )
- DERE ile ÇAY ile IRMAK
( BROOK vs ... vs. RIVER )
- DERECE/RADDE[Ar.] / KERTE/KERTİ[İt.] ile/ve/||/<> KERT ile/ve/||/<> İŞARET
( Gemi pusulasında kadranın ayrılmış olduğu on bir derece ve on beş dakika ölçüsünde bir açıya eşit olan otuz iki bölümden her biri. | Derece, radde[Ar.]. | İşaret için yapılmış çentik ya da iz, kerti. İLE Bir uçurumun ya da bir derinliğin keskin kenarı. İLE ... )
( DEGREE vs. ... vs. LEVEL )
- DESİKANT ile DESİKASYON ile DESİKATÖR
( Kuru tutan, nem alıcı. İLE Kuru tutma. İLE Kurutucu. )
- DESKALASYON ile DESKUAMASYON ile DESKUAMATİF
( Azalım. İLE Kepeklenme, kavlama, soyulma. İLE Kepeklenen, pul pul dökülen. )
- DEVAM ETMELİ!
YAŞAMAYA ve/||/<>/> SEVMEYE ve/||/<>/> GÜLMEYE :)
- DEVE-CÜCE OYUNU yerine TOHUM-FİDAN-AĞAÇ OYUNU
- DEVE ile/ve/||/<> "ASLAN" ile/ve/değil/yerine/||/<>/> BEBEK
- DEVELOPER ile DEVELOPMENT ile DEVELOPMENTAL
( Geliştirici. İLE Gelişim. İLE Gelişimsel. )
- DEVLET:
TÜZE/HUKUK ile/ve/||/<> İKTİSAT ile/ve/||/<> SİYASET
- DEVLETİN YÜKÜMLÜLÜKLERİ V GÖREVLERİNDE:
OLUMSUZ ile/ve/||/<> OLUMLU
( Saygı gösterme, karışmama. İLE/VE/||/<> Geliştirme, yayma. | Koruma. | Yerine getirme, ortam hazırlama. )
- DEVLETLÜ RE'FETLÜ ile RİF'ATLÜ ile SAÂDETLÜ
( Seraskerelere verilen unvan. İLE Askerlikte binbaşılarla, mülkiyede üçüncü rütbe sahiplerinin unvanı.[SÂLİSE] İLE Askerlikte albay/miralay ile korgeneral[birinci ferik], sivilde vezir ile mîrülümerâlık rütbeleri arasındaki kişilerin resmî unvanı. )
- DEZENFEKSİYON ile DEZENFEKTAN ile DEZENFEKTE ETMEK
( Bulaşsızlaştırma. İLE Bulaşım kıran. İLE Bulaşsızlaştırmak. )
- DHARMA[Sansk.] = DHAMMMA[Palice] = FA[Çince]
( 1) Evrensel Kanun.(Hakikat, öğreti, doğruluk, bir şeyin doğası.)
2) Yöntem ve yol.
3) Herhangi bir şey, fikir, nesne, kavram.
4) Buda'nın öğretisi.
5) Evreni yöneten ilke.
6) Zen yaşantısının özü.
7) Sözcüklerle iletilmesi olanaksız olan iç öğreti.
8) Sezgisel, doğrudan doğruya kavranan ve kişisel olarak deneyimlenen aydınlanmanın özü. | Adâlet, dürüstlük. )
- DİFÜZYON ile/ve/<> DİFÜZYON SAYISI ile/ve/<> DİFÜZYON KAT SAYISI
( Bir düzeni oluşturan taneciklerin rastgele hareketler yaparak, düzenin bir bölgesinden, başka bir bölgesine taşınması. | Bir ışık demetinin pürüzlü bir yüzeyin yansımada ya da belirli madde içinden geçişte saçılması. | Ses dalgalarının ilerleme doğrultularının bir yansıyan ses şiddetine göre değişme derecesi.
İLE/VE/<>
Kararlı bir çözelti içinde çözünen bir maddenin difüzivitesinin, karakteristik bir süreyle çarpımının, katının merkezinden yüzeyine olan uzaklığının karesine bölümüne eşit olan ve kütle transferiyle ilgili çalışmalarda kullanılan boyutsuz sayı. [Simgesi ß]
İLE/VE/<>
Bir birim derişim gradiyentindeki, bir saniyede bir cm²'lik bir alanı, dik olarak geçen bir maddenin, gram cinsinden ağırlığı. | Homojen bir yarı iletkendeki difüzyon akım yoğunluğunun akım taşıyıcıları derişiminin, grandiyentine oranı. )
- DİH[Fars.] ile -DİH[Fars.] ile DÎH[Fars.]
( Köy, karye. | Tek renkli, kenarları gümüş ya da altın motifli kumaş. İLE Veren, verici.[ÂRÂM-DİH: Rahatlık veren. | HACLET-DİH: Utanç verici.] İLE Köy, karye. )
- PARA:
DİJİTAL ile/ve/||/<> KRİPTO ile/ve/||/<> SANAL
- DİK ÜÇGEN ile/ve/||/<>/> CEBİRSEL DÜŞÜNME
- DİK ÜÇGEN ve/<> HİPOTENÜS[Yun.]
( ... VE/<> Bir dik üçgende, dik açının karşısında bulunan kenar. )
- DÎK[Ar. çoğ. DİYEKE, EDYÂK] ile DÎK[Ar.] ile DİK[Tr.]
( Horoz. İLE Dar olma, darlık. İLE Yatay bir düzleme göre yerçekimi doğrultusunda bulunan, eğik olmayan. | Yatık durmayan, sert. | Sert, kalın, tok selen. | Sert bakış. | Ters, aksi söz. | Kaba, yersiz davranış. | Birbirine dikey olan doğrulardan oluşmuş. )
- DİKİLİTAŞ ile/ve DİKİLİTAŞ ile/ve DİKİLİTAŞ
( Sultanahmed At Meydanı'nda. İLE/VE Nişantaşı'nda. [Valikonağı Caddesi] İLE/VE Yıldız'da. )
( M.Ö. 1457'de ] [İst.'a dikilişi 390][18.74 m. yüksekliğindedir] İLE/VE ... İLE/VE Sultan II. Mahmud'a ait yazılı sütun. [1811] )
( OBELISK )
- DİKKAT ile/ve MEDİTATİF DİKKAT ile/ve KONTEMPLATİF DİKKAT
( Odaklanma. İLE/VE Özenli ve düzenli odaklanma. İLE/VE Dikkat etmeden dikkat/odaklanma. )
( Bilinçli yetersizlik. İLE/VE Bilinçli yeterlilik. İLE/VE Bilinçsiz Yeterlilik.
[ BİLİNÇSİZ YETERLİLİK
^
BİLİNÇLİ YETERLİLİK
^
BİLİNÇLİ YETERSİZLİK
^
BİLİNÇSİZ YETERSİZLİK ] )
( Focusing. WITH/AND/||/<>/> Careful and orderly focusing. WITH/AND/||/<>/> Attention without attention/focusing.
Conscious incapacity. WITH/AND/||/<>/> Conscious sufficiency. WITH/AND/||/<>/> Unconscious sufficiency.
[ UNCONSCIOUS SUFFICIENCY
^
CONSCIOUS SUFFICIENCY
^
CONSCIOUS INCAPACITY
^
UNCONSCIOUS INCAPACITY ] )
( ATTENTION vs./and MEDITATIVE ATTENTION vs./and CONTEMPLATIVE ATTENTION )
- DİKOTOMİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/> TRİKOTOMİ
- DİL ÖBEKLERİNDE:
KENGER ile/ve/<> KHEIN ile/ve/<> KHOISAN
( 15.000 yıl önce. )
- DİL ve/< US/AKIL ve/< DENEYİM/TECRÜBE
( Dil, akıl ve deneyimde temellenir. )
- DİL ve/||/<> BELLEK ve/||/<> YAŞAM
- DİL ile/ve/<> DİL ile/ve/<> DİL[Fars.]
( Ağızdaki, tad alma örgeni/aracı. İLE/VE/<> Konuşma(sesli aktarım/paylaşım) aracı. İLE/VE/<> Gönül/kalp. )
- DİL ve/<> DÜŞÜNCE ve/<> KÜLTÜR
( Birbirinden ayrılamaz bir bütündür. )
- DİL ve/+ MANTIK ve/+ GEOMETRİ
- DİL ve/||/<> MANTIK ve/||/<> MATEMATİK
( ... VE/||/<> ... VE/||/<> Kavramı, kavramla göstermek. )
- DİL ve/||/<> SANAT ve/||/<> AHLÂK
( Kişilerin, düşündüklerini ve duyduklarını bildirmek üzere, işaret ya da sözcüklerle yaşadıkları anlaşma. VE/||/<> Kişinin, hem kendine, hem de hemcinslerine yönelik 'iyilik' ülküsüne yaklaşma çabası ile hak-ödev bağlantısı çerçevesinde kurduğu ilişkiler manzumesini ve bunları belirleyen kurallar düzeni. VE/||/<> Yarar kaygısından git gide uzaklaşıp 'güzellik' değerlendirişine, elden geldiğince uygun ürün ortaya koymanın anlamını dışavurmanın yolu yordamıdır. )
( Dilde, mucize olmaz. )
- DİLATASYON ile DİLATE ile DİLATE ETMEK
( Genişleme. İLE Genişlemiş. İLE Genişletmek. )
- DİLBAZ[Fars.] ile/ve/||/<> DİLBER[Fars.] ile/ve/||/<> DİLRUBA[Fars.]
( Güzel söz söyleyen, konuşkan. | Konuşmasıyla kandıran. İLE/VE/||/<> Alımlı, güzel kadın. İLE/VE/||/<> Gönül çalan, gönül hırsızı. )
- BİRLİK:
DİLDE ve/||/<> DÜŞÜNCEDE ve/||/<> İŞTE
- DİLİ KULLANMA(MIZ) ile/ve/<>/değil DİLİ KULLANAMAMA(MIZ) / DİLİN BİZİ KULLANMASI
( Belirli olanlarda. İLE/VE/<>/DEĞİL Belirsizlikle oluşan / belirsizlikte bırakılan durumlarda. )
- DİLİM ile DİLİM ile DİLİM
( Ağzımdaki dil. İLE Kullandığım/konuştuğum dil. İLE Bir bütünden kesilmiş ya da ayrılmış ince, yassı parça. | Radyatör parçalarından her biri. | Belirli ölçülere göre oluşmuş bölüm. | Değişik anlatı türü, masal, efsane, bilmece vb. bir metnin, bir yapıtın, aslından az çok ayrılan değişik biçimli olanı, epizot. )
- DİL'İN:
ÇEŞİTLERİ ile/ve/||/<> LEHÇELERİ ile/ve/||/<> ŞİVELERİ ile/ve/||/<> AĞIZLARI
( ŞİVE[Fars.]: Söyleyiş özelliği. | Naz, eda, cilve. | Ağız. )
( ... İLE/VE/||/<> Bir dilin, bilinmeyen, çok eski dönemlerinde, kendinden ayrılmış kolları. İLE/VE/||/<> Bir dilin, izlenebilen tarihi dönemlerinde ayrılmış kolu. İLE/VE/||/<> Herhangi bir şivenin, daha çok, söyleyiş[telaffuz] özelliklerine bağlı olarak oluşan yerel kolları. )
( VARIANTES vs./and/||/<> DIALECTE vs./and/||/<> PATOIS vs./and/||/<> ACCENT )
- DİL'İN:
DOĞUŞU ile/ve/<>/> KURULUŞU ile/ve/<>/> KULLANILIŞI
- [ne yazık ki]
DİLSİZ ve/||/<>/< SESSİZ ve/||/<>/< BİLGİSİZ
( Haksızlıklara karşı. VE/||/<>/< Hukuksuzluklara karşı. VE/||/<>/< Devletin hukuki denetiminde. )
- DİN:
İMAN ve/<> ÜMİT ve/<> AŞK
- DİN:
İMAN/İTİKÂT ile/ve İBÂDET ile/ve MUAMELÂT
- DİN ile DİN ile DIN[Fr. < Yun.]
( ... İLE Bir şeyin en yüksek ve sivri noktası. | İlmek. İLE C.G.S. dizgesinde, bir gramlık bir kütlenin hızını, saniyede bir santimetre artıran güç birimi. [Bir Newton, 10[üssü]5 DIN'e eşittir.] )
- DİN ile DİNDAR ile DİNİ DAR
- DİN ile/ve/değil/||/<> MEZHEB/MEZHEP ile/ve/değil/||/<> TARİKAT
( Bir dinin çeşitli görüş ayrılıkları nedeniyle ortaya çıkan kollarından her birine verilen ad.["DOKTRİN" olarak da adlandırılır] | Yol. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Aynı dinin içinde bazı yorum ve uygulama farklarına dayanan, bazı ilkelerde birbirinden ayrılan Tanrı'ya ulaşma ve onu tanıma yollarından her biri. | Bir şeyhe bağlı kişiler için konulmuş olan manevi, ahlâkî ve toplumsal kuralların tümü ve bu kurallara göre örgütlenmiş kurum. | Yol. )
- DİNÎ BİLGİ ile/ve İLMÎ BİLGİ ile/ve İRFANÎ BİLGİ
( Savm-ü-salât-ü Hacc ile sanma biter zâhid işin, İnsan-ı Kâmil olmaya, lâzım olan, irfân imiş )
- DİN-İ İSLÂM ile/ve/<> DİN-İ FITRAT ile/ve/<> HAKK DİN
( Hz. Muhammed. İLE/VE/<> Hz. İbrahim. İLE/VE/<> Hz. Musa. )
- DİNİN DİLİ ile/ve İLMİN DİLİ ile/ve EDEBİYATIN DİLİ
- DİNLE! ve/||/<> YÜZLEŞ! ve/||/<> ANLA!
( [yoksa] Dilin, seni sağır eder. VE/||/<> Kalbin, seni esir eder. VE/||/<> Zihnin, seni deli eder. )
- DİNLEMEMEK ile/ve/||/<> BASTIRMAYA ÇALIŞMAK ile/ve/||/<> ORTAMDA DEĞİLMİŞ GİBİ DAVRANMAK
- DİNLEYELİM! ve/||/<> YÜZLEŞELİM! ve/||/<> ANLAYALIM!
( [Yoksa ...] Dilimiz, bizi sağır eder. VE/||/<> Kalbimiz, bizi tutsak eder. VE/||/<> Zihnimiz, bizi deli eder. )
- DİPLEJİ ile HEMİPLEJİ ile KUADRİPLEJİ
( Bacakların, kollardan daha fazla etkilenmesidir. İLE Gövdenin aynı tarafındaki kol ve bacak etkilenmeleridir. [Kol tutulumu, genelde daha fazla olur.] İLE Tüm kol ve bacak etkilenmeleridir. )
- DİPLO- ile DİPLOİD ile DİPLOPİ
( Çift, iki. İLE Çift takımlı. İLE Çift görme. )
- DIRAC AÇISI ile/ve FERMI-DIRAC İSTATİSTİĞİ ile/ve DRAKE DENKLEMİ
( Enrico Fermi )
- DİRGEN ile TOPLA
( Harmanda, sapları yaymaya yarayan, uzun çatallı araç. İLE Üç parmaklı dirgen. )
- DİRİMBİLİM/DİRİLBİLİM:
BİTKİLER ve/+/||/<>/> HAYVANLAR ve/+/||/<>/> İNSAN
- DIŞ DÖLLENME ile/||/<> YAPAY DÖLLENME ile/||/<> SIRALI OLUŞ/EPİGENEZ
( Döllenme sürecinin, dişinin gövdesinin dışında gerçekleştiği döllenme biçimi.[Dişil ve eril bireyler, gametlerini suya bırakır ve spermler, yumurtaları gövde dışında döller.][Bu üreme biçimi, çoğu amfibi türünde ve mercanlarda görülebilir.] İLE/||/<> Eşeysel birleşme dışında, başka bir yolla, genellikle deneysel olarak spermlerin vajinaya iletilmesi. İLE/||/<> Organizmanın yumurta ve spermdeki ham nesnelerden tamamen yeni olarak geliştiğini ileri süren ve canlının gelişmesi üzerine ileri sürülen bir kuram. )
- DIŞ KULAK ile/ve/||/<> ORTA KULAK ile/ve/||/<> İÇ KULAK
( Kulak kepçesi ve dış kulak yolundan oluşan bölüm. İLE/VE/||/<> Kulakzarı, çekiç, örs, üzengi kemiklerinin bulunduğu, dış kulakla iç kulak arasındaki bölüm. İLE/VE/||/<> İşitme sinirlerinin bulunduğu bölüm. )
- DIŞAVURUM ve/||/<>/< AHLÂK ve/||/<>/< İHLÂS
- DİSFAZİ ile DİSFONİ ile DİSFEMİ/REKÂKET[Ar.]
( Söz yitimi, konuşma bozukluğu. İLE Ses bozukluğu. İLE Tutukluk/kekemelik/pepemelik. )
- DİSİPLİN:
GÖVDEDE ve/||/<> AKILDA ve/||/<> DUYGUDA
( Spor. VE/||/<> Felsefe. VE/||/<> Sanat. )
- DİŞ/LER ile/ve ALT ÇENE DİŞLERİ ile/ve AZI/AKIL DİŞLERİ
( Her bir diş en az bir köke sahiptir. İLE/VE Alt çene dişlerinin iki kökü bulunur. İLE/VE Azı dişlerinin üç kökü vardır. )
( ESREM: Dişi kırık, dişleri dökük kişi. )
( ESNÂN[< SİNN] ile/ve ... )
- DİSPLAZİ ile/||/<> DİSPLASTİK ile/||/<> DİSTROFİ
( Yoz gelişim. İLE/VE/|| Gelişimi bozuk. İLE/VE/|| Yoz gelişme. )
- DÎVÂN ŞİİRİ ile/ve HALK ŞİİRİ ile/ve TEKKE ŞİİRİ
- DİVAN ile DİVAN ile DİVAN/SEDİR[Ar. < SADR]
( Yüksek düzeydeki devlet adamlarının kurduğu büyük meclis. İLE Divan edebiyatı şairlerinin şiirlerini topla(n)dığı yapıt. İLE Arkalıksız, üstü minderli ve yastıklı olabilen, oturmaya ya da yatmaya yarayan ev nesnesi. )
- DİYALEKTİK ile/ve/<> LOGIC ile/ve/<> RETORIC
( Varlığın düzeni. İLE/VE/<> Aklın düzeni. İLE/VE/<> Dilin düzeni. )
- Dİ(Y)ET ile Dİ(Y)ETETİK ile Dİ(Y)ETİSYEN
( Besidüzeni, beslenme. İLE Besinbilim, besinbilim [ile ilgili]. İLE Beslenme uzmanı. )
- DÎZ[Ar.] ile DİZ[Ar.] ile | DİZ[Tr.]
( Renk. İLE Kale, sur. İLE Bacakların ortasındaki eklem yeri. Kaval, baldır ve uyluk kemiğinin birleştiği yer. | Bazı şeyleri araya koyma, dizme buyruk kipi. )
- DİZİ ile/ve/||/<>/> DİZİN ile/ve/||/<>/> DİZGE ile/ve/||/<>/> TİN
( Dışındalık. İLE/VE/||/<>/> Betimlemeli. İLE/VE/||/<>/> Zorunluluk. İLE/VE/||/<>/> (Ancak) Kişide. )
( SERIAL vs./and/||/<>/> INDEX/LIST vs./and/||/<>/> SYSTEM vs./and/||/<>/> SPIRIT )
- DİZİ-NİN ile DİZİ-NİN ile DİZİN-İN
( Bacakların ortasındaki onun dizi. İLE Bölümleriyle izlenilenin. İLE Sıralamanın. )
- DOĞA ARAŞTIRMALARI ile/ve DOĞA FELSEFESİ ile/ve DOĞA BİLİMİ ile/ve DOĞAL TÜZE(HUKUK)
( Doğadaki olguları toplama. İLE/VE Bu olguların nedensel bağlarını tespit etme. İLE/VE Bu olguların "nasıl"lıklarını tespit etme. )
( Tekilleri araştırmak. İLE/VE/||/<> Hareket ve sükûn nedenlerini araştırmak. İLE/VE/||/<> Deneysel verileri, matematikselleştirerek araştırma. )
- DOĞA KAYNAKLI FELÂKET/ÂFET ile/ve İNSAN KAYNAKLI FELÂKET/ÂFET ile/ve TEKNOLOJİ KAYNAKLI FELÂKET/ÂFET
( ... İLE/VE Savaş. İLE/VE ... )
( Sonrasında nefret duygusu oluşturmaz. İLE/VE Sonrasında nefret uyandırır. İLE/VE ... )
( Birbirimizin karşısına çıplak çıkmak zorunda olsaydık, birbirimizi gırtlaklamak daha zor gelirdi. )
( NATURAL DISASTER vs. DISASTER BY HUMAN vs. DISASTER BY TECHNOLOGY )
- DOĞA ve/<> BİLGİ ve/<> KILAVUZ
( Rahman. VE Rahmet. VE Rahim. )
- DOĞA ve/<> İLKE ve/<> İNSAN
( NATURE and/<> PRINCIPLE and/<> HUMAN )
- DOĞA ve/>/ve/<> İMGE ve/>/ve/<> SİMGE
( NATURE and/> IMAGE and/<> SYMBOL )
- DOĞA ve/||/<> MANTIK ve/||/<> TİN
- OLASILIK:
DOĞADA/DEVİMDE/NESNELERDE ile/ve/||/<>/> DAVRANIŞTA/EYLEMDE(KİŞİDE) ile/ve/||/<>/> ZİHİNDE/DÜŞÜNCEDE/SÖZDE
- DOĞADA / VERİLİ VAROLANDA:
3 KEZ VERİLİ VAROLAN ile/ve 2 KEZ VERİLİ VAROLAN ile/ve 1 KEZ VERİLİ VAROLAN
( İnsan. İLE/VE Hayvan. İLE/VE Bitki ve nesne/ler. )
( Kendini kendine konu kılabilen. İLE/VE Güdü(m)lü. İLE/VE Âtıl. )
( Yer değiştirebilen bir merkezlilikte. İLE/VE Merkezsiz. İLE/VE Merkezsiz. )
- DOĞAL AHLÂK ile/ve AKLÎ AHLÂK ile/ve ŞER'Î AHLÂK
( NATURAL MORALS vs./and MENTAL MORALS vs./and MORALS OF LAW )
- DOĞAL DİLLER ile BİÇİMSEL/FORMEL DİLLER ile ALAN DİLLERİ
- DOĞAL SİT ALANI ile/ve ARKEOLOJİK SİT ALANI ile/ve KENTSEL SİT ALANI
- DOĞAL VE ZORUNLU ile DOĞAL AMA ZORUNLU DEĞİL ile NE DOĞAL, NE DE ZORUNLU
( Doğal Hal'de, "Ben şuyum, ben oyum" yoktur. )
( There is no 'I am this', 'I am that', in the natural state. )
( NATURAL AND COMPULSORY vs. NATURAL BUT NOT COMPULSORY vs. NEITHER NATURAL, NOR COMPULSORY )
- DOĞAL ile/ve/||/<>/> TİNSEL ve TOPLUMSAL
- DOĞDUĞUMUZ YER ile/ve/değil/yerine/> DOYDUĞUMUZ YER ile/ve/değil/yerine/> DOLDUĞUMUZ YER
- DOĞRU/YANLIŞ ile İYİ/KÖTÜ ile GÜZEL/ÇİRKİN/YÜCE
- DOĞRULUK ve/||/<> İYİLİK ve/||/<> YÖN(ELİM)/İSTİKÂMET
( Hak ve hakikatte. VE/||/<> Eylemde. VE/||/<> Davranışta. )
( el-SIDK fi'l-HAKK ve/||/<> el-HAYR fi'l-AMEL ve/||/<> el-İSTİKAMET fi'l-AHVAL )
- DOĞUM ve/> BÜYÜME ve/> GELİŞİM
( Aşk ile. VE/> Şevkât ile. VE/> Muhabbet ile. )
( İSTİHLÂL[Ar. < HİLÂL]: Çocuğun doğar doğmaz ağlamaya başlaması. )
( TELAHHUM[Ar. < LAHM]: Semirme, etlenme. )
( TERBİYE[Ar.< RÜBÜV]: Besleyip büyütme, beslenip büyütülme. | Eğitim. | Görgü. | Alıştırma. | Hafif cezalandırma. | Bazı yemeklere konulan limon, sirke, salça gibi şeyler. | Alıştırma.[hayvan] | Tavsiye, kayırma, koruma. )
- DOĞUM ile/ve/||/<>/> YAŞAM ile/ve/||/<>/> ÖLÜM
( [öncelik-sonralık] ... İLE/VE/||/<>/> Vardır. İLE/VE/||/<>/> Söz konusu bile değildir. )
( ... İLE/VE/||/<>/> Esneklik. İLE/VE/||/<>/> Sertlik. )
- DOĞUŞTAN HUYLAR ile YAPAY/SUNÎ HUYLAR ile ALACA
( HULKUN MATBU'UN ile TAHALLUKUN MASNU'UN ile Kötü huy. )
( VİLÂDÎ[Ar.]/CONGÉNITAL[Fr.]: Doğuştan. )
( ŞÎME[Ar.]: Huy, tabiat. )
- | DOKTOR ile HEKİM | ile/ve/değil/yerine TABİP
( | Fakültelerin bölümleri üzerine doktora yapmış kişi. Akademik bir derecenin adı. | Öğretme yeterliliği. İLE Hikmet sahibi. Doğruyu, yanlıştan ayırabilen kişi. | Tıp fakültesi öğrenimi/eğitimi almış pratisyen ya da eğitimini devam ettirmiş tüm hekimler. [Doğrudan doktora[Doktor] unvanı verildiğinden ve bu sıfatının öne geçirilmesinden dolayı doktor adı yerleş(tiril)miştir. | İLE/DEĞİL/YERİNE Tıp/tababet bilimiyle/ilmiyle uğraşan, insan gövdesiyle ilgili bilgiye sahip kişi. )
( | ... ile ... | ile/ve/değil/yerine BİCİŞK/BİZİŞK )
- DOKU = NESİÇ, NESC = TISSU
- DOKU ile/ve YARALARI ONARAN DOKU ile/ve NASIR
( TISSUE vs./and CALLUS vs. CALLUS )
- DOKUNMA!:
ÖZELİNE ve/||/<> ÖZÜRÜNE ve/||/<> KUTSALINA
- DOLANDIRMAK ile DOLANDIRMAK
( Üçkağıt. İLE Uzatmak. )
- DOLMALIK BİBERİN ALTINDAKİ ÇIKINTI:
3 ile/ve/||/<> 4
( Pişirilmeye uygundur.[eril] İLE/VE/||/<> Çiğ yemeye uygundur.[dişil] )
- DOMİNO ile/ve/||/<> KELEBEK ETKİSİ ile/ve/||/<> KARTOPU > ÇIĞ ETKİSİ
- DON/KÜLOT[Fr. < CULOTTE] ile DON ile DON
( Giysi. | Gövdenin, belden aşağısına giyilen, uzun ya da kısa iç giysisi, beli lastikli iç çamaşırı. İLE Hava sıcaklığının sıfırdan aşağı düşmesiyle, suların buz tutması. İLE At tüyünün rengi. )
- DONMA DERECELERİNDE:
1 ile/> 2 ile/> 3
( En hafif biçimidir. Erken müdahale edilirse hızla iyileşir. [Deride solukluk, soğukluk hissi olur. Uyuşukluk ve halsizlik görülür. Daha sonra kızarıklık ve iğnelenme duyumu oluşur.] İLE/> Soğuğun sürekli olması ile belirtiler belirginleşir. [Zarar gören bölgede, gerginlik duyumu olur. Ödem, şişkinlik, ağrı ve içi su dolu kabarcıklar[bül] oluşur. Su toplanması, iyileşirken, siyah kabuklara dönüşür.] İLE/> Dokuların, geriye dönülmez biçimde hasara uğramasıdır.[Canlı ve sağlıklı deriden kesin hatları ile ayrılan siyah bir bölge oluşur.] )
( [Donmada İlk Yardım]
- Hasta/yaralı ılık bir ortama alınarak soğukla teması kesilir.
- Sakinleştirilir, kesin dinlendirmeye alınır ve hareket ettirilmez.
- Kuru giysiler giydirilir.
- Çok sıcak olmayan içecekler verilir.
- Su toplamış bölgeler patlatılmaz, bu bölgelerin üstü temiz bir bez ile örtülür.
- Isınma işleminden sonra hâlâ hissizlik varsa bezle bandaj yapılır.
- Donuk bölge ovulmaz, kendi kendine ısınması sağlanır.
- El ve ayak, doğal konumunda tutulur.
- El ve ayaklar, yukarı kaldırılır.
- Tıbbî yardım istenir[112]. )
- DÖNÜŞLERDE:
WILLIAMSON ile/ve/<> ANDERSEN ile/ve/<> SCHARNOV
( Denize düşen kişiyi kurtarmak için yapılan dönüş. İLE/VE/<> Dümen, kişinin düştüğü tarafa doğru alabanda basılır. İlk rotadan 240 derece sapınca, dümen ortalanır ve durma dönüşüne başlanır. İLE/VE/<> Dümen, alabanda basılır. İlk rotadan 240 derece sapınca, dümen öteki tarafa alabanda basılır. Rotanın 180 derece tersine gelmesine 20 derece kala, dümen ortalanır ve kişiyi kurtarmak için geminin geri dönmesi sağlanır. [Denize düşen kişinin, köprü üstünden fark edilmesi durumunda kullanılmaz.] )
- DOPİNG ile DOPİNG ile DOPİNG MADDESİ
( Bir spor yarışması sırasında, gövdeye, üstün hareket ve enerji sağlamak için kullanılan, kural ve/ya da yasadışı ilaç (kullanımı.)
İLE
İstenilen p ya da n tipi iletkenlikler elde etmek için yarı iletkene, safsızlıklar eklenmesi.
İLE
Kristal diyotlar ve transistörlerde kullanılan yarı iletken maddelere eklenen safsızlık öğesi. )
- DOR DÜZENİ ile/||/<> İYON DÜZENİ ile/||/<> KORİNT DÜZENİ
( Antik mimarlıkta kullanılan düzenlerin kurallara en bağlı olanı.[Ahşap tekniğine özgü ayrıntıların taşa geçirilmesiyle ortaya çıkmıştır.] İLE/||/<> Antik mimarlıkta kullanılan, İyonya'da geliştirildiğinden, bu adla anılan düzen. Dor düzenine oranla daha incelmiş sütunları, sütun kaideleri ve volütlü sütun başlıkları ile ayırt edilir. İLE/||/<> Antik mimarlıkta kullanılan bir düzen olup stilize akantus yaprakları ile bezeli sütun başlıkları yoluyla öteki düzenlerden ayrılır.[Dor ve İyon düzenlerinden daha geç bir dönemde ortaya çıkmıştır.] )
- DÖRT UNSUR(BASÂİD, ANÂSIR-I ERBAA, ÇÂR-I ANÂSIR)/ERKÂN[< RÜKN] ve/<> HILTLAR/SUYUK (İLK SIVILAR) ve/<> NİTELİK
( TOPRAK <> SU <> HAVA <> ATEŞ ve/<> (KAN <> SALYA <> SAFRA <> DALAK) | ( KURULUK <> ISLAKLIK <> SOĞUKLUK <> SICAKLIK )
( KALP <> AKCİĞER <> KARACİĞER <> DALAK )
( DÖRT DÖRTLÜK ADAM OLMAK: Dört unsur ve dört hıltın en uyumlu ve dengeli bir biçimde biraradalığı. )
- DÖRT UNSUR/ANASIR-I ERBAA[Ar.]/ÇÂR-RÜKN[Fars.]:
TOPRA/K / TOPLAK VE SU ve HAVA VE ATEŞ ve BOŞLUK
( Hafiflerdir ve yukarı doğru hareket ederler. VE Ağırlardır ve aşağı doğru hareket ederler. )
( Ateşe bakanın ömrü az, suya bakanınsa uzun olur. )
( Ateş, Celâl; su, Cemâl'dir. )
- MİNERALLERDE:
DÖRT YÜZLÜ ile/ve/||/<> ZİNCİR ile/ve/||/<> YAPRAK
( Dünyada en bol bulunan mineraller, silisyum, oksijen ve demir gibi öteki öğelerden oluşan silikatlardır. Bir silikat mineralinin en baskın yapısal bileşeni merkezinde bir silisyum atomu bulunduran ve dört oksijen atomundan oluşan bir dört yüzlüdür. Farklı silikat minerallerinde, birbirine göre farklı biçimlerde sıralanan ve farklı öğelerden oluşan bir karışım içeren silisyum-oksijen dört yüzlüleri bulunur. )
- DOST:
YANLIŞINI DUYURAN/YAYAN değil YANLIŞINDA UYARAN ve/sonra KORUYAN/KOLLAYAN
- DOSTU ile/ve OĞLU ile/ve KÖLESİ
( Hz. Musa. İLE/VE Hz. İsa. İLE/VE Hz. Muhammed. )
- DRAGON ile LANCER ile SÜVÂRİ
( Piyadeler. İLE Mızraklılar. İLE Kılıç ve ok kullananlar. )
- DUAL ile DUBLE ile DUPLİKASYON
( İkili. İLE Çift, iki kez, iki kat. İLE İkilenme. )
- DUAL/DUBLE ile/||/<> DUPLİKASYON ile/||/<> DİVALAN
( İkili/çift. İLE/VE/|| İkileşme. İLE/VE/|| İki değerli. )
- DUDAK/ERİN[dvnlgttrk] ile/ve/değil YANAK ile/ve/değil YAKA
( ŞEFE ile/ve/değil HADD, VECNE )
( LEB, LA'L ile/ve/değil BÎLE, KELE )
( [not] LIP vs./and/but CHEEK )
- DUDAKSIL HARFLER ile/ve YARI DUDAKSIL HARFLER
( B | M | P ile/ve V | F )
( Bugünkü B harfi, Etrüsk abecesinden alınmıştır. )
( B harfi, EYEF'i [OB tamgasını] işaret etmektedir. )
( B: Bel'in simgesi. [B, b] | Bor'un simgesi. [B] | Elektrik alınganlığın simgesi. [B] | Manyetik akı yoğunluğunun(indüklemenin) simgesi. [B] | Temel tanecik fiziğinde, Baryon sayısının simgesi. [B] | Basınç birimi Bar'ın simgesi. [b] | Optik gerilme katsayısı brevster'ın simgesi. [b] | Yüzeyce genleşme katsayısının simgesi. [b] | ...'LI V
M: Baş kuvantum sayısı n = 3 'e karşılık gelen elektron tabakasının simgesi. [M] | Kuvvet momentinin simgesi. [M] | Mach sayısının simgesi. [M] | Madelung sabitinin simgesi. [M] | Milyon anlamındaki Mega [10&sup6;]'nın simgesi. [M] | Kütlenin simgesi. [m] | Manyetik kuvantum sayısının simgesi. [m] | Manyetik momnetin simgesi. [m] | Metrenin simgesi. [m]
P: Basıncın simgesi. [P, p] | Dinamik ağdalılık birimi poiz'in simgesi. [P] | Ettingshausen katsayısının simgesi. [P] | Fosforun simgesi. [P] | Gücün simgesi. [P] | Paritenin simgesi. [P] | Poynting vektörünün simgesi. [P] | Atomda, yörüngesel kuvantum sayısı l = 1 'e karşılık gelen elektron tabakalarının simgesi. [p] | Momentumun simgesi. [p] | Piko [10¯¹2;] 'nun simgesi. [p] | Plank'ın simgesi. [p] | Protonun simgesi. [p, ¦p, 1p¹] | Yarı iletken tipinin [p tipi] simgesi. [p]
İLE/VE
F: Fahrenheit derecesinin simgesi. [ºF] | Faraday sabitinin simgesi. [F] | Farad'ın simgesi. [F] | Flor'un simgesi. [F] | Kuvvetin simgesi. [F] | Coriolis parametresinin simgesi. [f] | Fanning sürtünme katsayısının simgesi. [f] | femto'nun simgesi. [f] | Frekans'ın simgesi. [f] | Odak uzaklığının simgesi. [f] | Yörüngesel kuvantum sayısı l = 3 'e karşılık gelen elektron alt tabakasının simgesi. [f]
V: Elektrik potansiyel farkı, gerilim ve voltajın simgesi. [V] | Hacmin simgesi. [V] | Vanadyum öğesinin simgesi. [V] | Hızın simgesi. [v] )
( HURÛF-İ ŞEFE )
- DÜĞÜMLENMİŞ ile DOKUNMUŞ ile İŞLENMİŞ
- DÜĞÜMÜ ile/ve ATKISI ile/ve SAÇAĞI
- DUKTUS ile DUKTULER ile DUKTULİ
( Boru. İLE Borusal, boru[yla ilgili]. İLE Borucuk. )
- DÜN ile YARIN ile/ve/değil/yerine/||/=/<>/< BUGÜN
( Gitti mi gelmez. İLE Gelir mi bilinmez. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/<>/< [ne yazık ki] Değeri bilinmez. )
( Yarın, bugünün öğrencisidir.
[Lat.] Discipulus est prioris posterior dies. )
( ... ile FERDA ile/ve/değil/yerine/||/=/<>/< ... )
- DÜNYA TARİHİ ile/ve/||/<>/>/< DÜŞÜNCE TARİHİ ile/ve/||/<>/>/< FELSEFE-BİLİM TARİHİ
(
Felsefe - Bilim Tarihi Zihin Haritası
---
BİLİM/BİLİMDE/BİLİMSELLİKTE:
(ÖNCELİKLE) VAR OLANIN[MEVCUD/ONTOS] ve/||/<>/> DOĞANIN ve/||/<>/> DOĞAL)
NESNE ve/||/<>/> OLAY ve/||/<>/> OLGU ve/||/<>/> DURUM ve/||/<>/> İLİŞKİLERİN
(VE ANCAK DAHA SONRA) ÜRETİLMİŞ NESNELERİN
(VE EN SON OLARAK) KİŞİLERİN ve/||/<>/> TOPLULUKLARIN ve/||/<>/> TOPLUMUN/TOPLUMLARDA YAŞANMIŞ/YAŞANAN/YAŞANABİLEN
OLAY ve/||/<>/> OLGU ve/||/<>/> DURUM ve/||/<>/> İLİŞKİLERİN
(ÖNCEDEN TANIMLANMIŞ ve/||/<>/> BELİRLENMİŞ BİR YÖNTEM ve/||/<>/> ARACA BAĞLI OLARAK)
(İSTİDLÂLÎ/RASYONEL [AKIL İLE])
ÖLÇÜLÜ ve/||/<>/> ÖLÇÜLEBİLİR/ÖLÇÜMLENEBİLİR
NEDENSEL ve/||/<>/> KAVRAMSAL ve/||/<>/> ELEŞTİREL (OLANAK ve/||/<>/> SINIRLARI İÇİNDE)
KANITLI ve/||/<>/> DÜZENLİ ve/||/<>/> TUTARLI (BİR BİÇİMDE)
KAMUSAL/LIK ve/||/<>/> TEKRARLANABİLİR/LİK ve/||/<>/> DENETLENEBİLİR/LİK ve/||/<>/> PAYLAŞILABİLİR/LİK (KOŞULLARINDA)
TANIM ve/||/<>/> İŞLEV ve/||/<>/> YARARA (KONU OLABİLEN/OLABİLECEK)
VERİ ve/||/<>/> BİLİ ve/||/<>/> BİLGİ/Sİ
---
[2. | 3. | 4. | 5. | 6. | 7. | 8. dersler...]
---
)
( [2. | 3. | 4. | 5. | 6. | 7. | 8. dersler...] )
( )
( )
(
[2. | 3. | 4. | 5. | 6. | 7. | 8. dersler...]
1. ders [Klasik Mekanik] - Baha Zafer - İst. Medeniyet Üniversitesi [10 Ekim 2019]
2. ders [Uzay-Zaman] - Baha Zafer - İst. Medeniyet Üniversitesi [24 Ekim 2019]
3. ders [Dik Yamaçlar - Dünü Olmayan Gün"] - Baha Zafer - İst. Medeniyet Üniversitesi [07 Kasım 2019]
4. ders [Yeni Mekaniğe Giden Yollar] - Baha Zafer - İst. Medeniyet Üniversitesi [14 Kasım 2019]
5. ders [Belirsiz Sular] - Baha Zafer - İst. Medeniyet Üniversitesi [21 Kasım 2019]
6. ders [Dalganın Sırtında] - Baha Zafer - İst. Medeniyet Üniversitesi [05 Aralık 2019]
7. ders [Kuark Denizi] - Baha Zafer - İst. Medeniyet Üniversitesi [19 Aralık 2019]
8. ders [EPR ve Zaman] - Baha Zafer - İst. Medeniyet Üniversitesi [26 Aralık 2019]
-------------
II. Dönem - Ayhan Çitil
1. ders [XIX. ve XX. yy.'da Felsefenin Gözünden, Fizikte Neler Oldu?] - Ayhan Çitil - İst. Medeniyet Üniversitesi [27 Şubat 2020]
2. ders [Geometrilerin Çokluğundan Yeni Dil ve Mantık Anlayışına] - Ayhan Çitil - İst. Medeniyet Üniversitesi [12 Mart 2020] )
( Bilim Tarihi Ders Notları ve Kavramları... )
( )
( )
( )
( )
( "Bilim Tarihi Durakları"[Şeniz Yıldırımer - İlke Yay.] kitabını da okumanızı salık veririz. )
( )
( )
( )
(
"3 Blue 1 Brown" Youtube hesabındaki videoları da izlemenizi salık veririz... )
( )
( Nesin Matematik Köyü Youtube Kanalı )
( )
( )
( | 2. | 3. | 4. | 5. dersler...] )
( )
(
https://twitter.com/floodmania/status/1294365941791424513 )
( )
( )
( [Bilim Tarihi Sohbetleri 2/3/4/5/6/7/8/9/10. dersler...] )
( Bilim Tarihi Buluşmaları - Dr. Derya Gürses Tarbuck )
( )
( )
( Dünyadaki Bilimsel Eğitimler - researchseminars.org )
( Tarihteki En Etkili 10 Matematikçi )
(
Felsefe - Bilim Tarihi Zihin Haritası )
( Türk Tarih Kurumu
Felsefe ve Bilim Tarihi Söyleşileri - 1
)
( "Bilim Tarihinin Tarihi - İhsan Fazlıoğlu" yazısını okumak için burayı tıklayınız...
ya da
"Bilim Tarihinin Tarihi - İhsan Fazlıoğlu" söyleşisini dinlemek için burayı tıklayınız... )
( )
( )
(
)
( )
- DÜNYA -/<> A'RAF/BERZAH -/<> ÂHİRET
( ... <-> İnsan. <-> ... )
- DUODENUM ile/ve JEJUNUM ile/ve ILEUM
( İnce bağırsakların ilk bölümü.[12 parmak bağırsağı.] İLE/VE İnce bağırsağın duodenum ile ileum arasındaki bölümü. İLE/VE İnce bağırsakların son bölümü.[Jujenum ile çekum arasında uzanır ve ince bağırsakların 3/5'ini oluşturur.] )
- DUOTERAPİ ile DURAPLASTİ ile DUŞ
( İkili sağaltım. İLE Dura onarımı. İLE [iç örgenleri/n] Yıka(n)ma/sı. )
- DURABİLMEK ile/ve/||/<> UNUTABİLMEK ile/ve/||/<> SUSABİLMEK ile/ve/||/<> AFFEDEBİLMEK
- DÜRTÜ ile/ve/değil/||/<>/> UYARAN ile/ve/değil/||/<>/> UYARILMA
- DÜRTÜLER ile/ve/||/<> KAYGI ile/ve/||/<> SAVUNMALAR
- DURUM/LAR ile/ve/||/<>/> KOŞUL/LAR ile/ve/||/<>/> KARAR/LAR
- DURUŞ ve/<> SAYGI ve/<> SEVGİ
( Kıyam. VE/<> Rükû. VE/<> Secde. )
- DÜŞMANA:
| "ZARAR VERMEK ve/ya da ÖÇ ALMAK" |
ile/değil/yerine/><
BAĞIŞLAMAK
( | Düşmanından daha alçağa düşürür. VE/YA DA Düşmanınla aynı seviyeye düşürür. | İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yüceltir. )
- DÜŞÜNCE DÖNEMLERİNDE:
"BÜYÜSEL" ile/ve/değil/yerine/||/<>/> (")DİNSEL(") ile/ve/değil/yerine/||/<>/> BİLİMSEL
( Onbinlerce yıldır. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Sekizbin yıldır. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Birkaç yüzyıldır. )
- DÜŞÜNCE ve/||/<> BİLGİ ve/||/<> BELLEK
- DÜŞÜNCE ile/ve/||/<> DUYGU ile/ve/||/<> DAVRANIŞ/TUTUM ile/ve/||/<> DENEYİM ile/ve/||/<> DEĞER ile/ve/||/<> DİL
( Akıl[doğru bağ/lar] ve ilim ile yapılandırılır. İLE/VE/||/<> Çeşitli fizyolojik ve psikolojik isteklerle ve eğlencelerle doyurulur. İLE/VE/||/<> Çalışarak, iş yaparak, kazanarak ve kazandırarak dengelenir. İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... )
( Düşünceler, duygulardan önce gelir. )
( %80 İLE/VE/||/<> %20 İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... )
( Duygu yok fakat [çeşitli oranlarda/yoğunluklarda] etkisi olabilir. İLE/VE/||/<> Düşünce var. İLE/VE/||/<> Düşünce ve duygu var. İLE/VE/||/<> Öncenin, kendimizin ve başkalarının düşünceleri var. İLE/VE/||/<> Tümü var. )
( Saniyelerde. İLE/VE/||/<> Milisaniyelerde. İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... )
( Zihnimizin konuşma dili. İLE/VE/||/<> Gövdemizin konuşma dili. İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... )
- DÜŞÜNCE ile/ve/+/<>/> İNANÇ ile/ve/+/<>/> İMAN
( Bilgi ve/+ yorum. [D] İLE/VE/+/<>/> Düşüncenin karesi. [D²] İLE/VE/+/<>/> Düşüncenin küpü. [D³] )
( [Kanıt gereksinimi] Vardır. İLE/VE/+/<>/> Daha çoktur. İLE/VE/+/<>/> Hem vardır, hem yoktur; ne vardır, ne de yoktur. )
- İNCELİK:
DÜŞÜNCEDE ile/ve/||/<> DUYGUDA ile/ve/||/<> DİLDE
( Derinlik yansıtır. İLE/VE/||/<> Sevgi oluşturur. İLE/VE/||/<> Güven yansıtır. )
- DÜŞÜNCEDE ile/ve/||/<>/>/< EĞİTİMDE ile/ve/||/<>/>/< BİLİMDE
( Özgürlüğü. İLE/VE||/<>/>/< Çağdaşlığı. İLE/VE||/<>/>/< Evrenselliği. [yeğleyelim!] )
- DÜŞÜNMEK ile/ve/||/<>/> KONUŞMAK ile/ve/||/<>/> YAPMAK
( Konuşmadan önce "konuşmak". İLE/VE/||/<>/> Yapmadan önce "yapmak". İLE/VE/||/<>/> [olumlu/olumsuz] Kesinleşmeden önce "görmek/denemek". )
- DÜŞÜNMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YAZARAK VE YAPARAK DÜŞÜNMEK ve/||/<> DÜŞÜNEREK YAZMAK VE YAPMAK
- | "DÜŞÜNMEK" ve "İNANMAK" ve "SEVMEK" |
ile/ve/ne yazık ki/||/<>/>
EYLEMEK
( Çok fazla. İLE/VE/NE YAZIK Kİ/||/<>/> Çok az. )
- DÜŞÜNMENİN/SORGULAMANIN:
İLK VE EN ÖNEMLİ SAĞLADIĞI/SUNDUĞU:
KENDİNİ VE DÜNYAYI...
KENDİNDEN KURTARMAK/KORUMAK ile/ve/||/<>/< DÜNYADAN KURTARMAK/KORUMAK ile/ve/||/<>/< YANILSAMALARDAN KURTARMAK/KORUMAK
- [ne yazık ki]
DÜŞÜNMEYEN ile DÜŞÜNEMEYEN ile DÜŞÜNEMİYOR OLMASINA ALDIRMAYAN
( Tutucu. İLE Aptal. İLE Köle. )
- DÜŞÜNÜLEBİLİR ile/ve/||/<> BİLGİNİN KONUSU OL(A)MAMA ile/ve/||/<> DİLE GETİRİLEMEME
- DUTY vs. MISSION vs. TASK
- DUVARDA:
KİREÇ HARÇLI ile/ve HORASAN HARÇLI
( Horasan harçlının yıkımı üç kat daha fazla maliyetlidir. )
- DUYARLILIK ile/ve/||/<> İRKİLME ile/ve/||/<> ÜREME
- DUYGU İFADELERİNDE:
POZİTİF ile/ve/||/<> NEGATİF ile/ve/||/<> YAKINLIK
( 3, 4, 9, 11, 13, 15, 16. maddeler. İLE/VE/||/<> 2, 5, 10, 14. maddeler. İLE/VE/||/<> 1, 6, 7, 8, 12. maddeler. )
- DUYGU:
İLİŞKİSEL EYLEM EĞİLİMİ ile/ve/||/<> ANLAM İNŞÂ SÜRECİ ile/ve/||/<> BİRİNCİL UYARIM DÜZENİ/DÜZENEĞİ
- DUYGU ODAKLI TERAPİDE:
DUYGU ŞEMALARI ile/ve/||/<> DUYGU DEĞERLENDİRME ile/ve/||/<> DUYGU DEĞİŞİM İLKELERİ
- [ne yazık ki]
İSTİSMÂR:
DUYGUSAL ile/ve/ya da/||/<> FİZİKSEL ile/ve/ya da/||/<> EŞEYSEL
- DUYGUYA ODAKLANMADA:
VAROLUŞUMUZU SÜRDÜRMEK ile/ve/||/<> İLİŞKİLERİMİZİ DÜZENLEMEK ile/ve/||/<> SORUN ÇÖZMEK
- SİNİR GÖZESİNDE:
DUYU ile/ve/||/<> MOTOR ile/ve/||/<> ARA
- DUYU ve/||/<> DUYGU ve/||/<> AKIL
( Akıl eleştiri kaldırır, duygu/vicdan kaldırmaz. )
( Duygular bilgilerle ters orantılıdır. Ne kadar az biliş varsa o kadar savunuş vardır. )
( ZİHİN: İç duyuların toplam adı. )
( DUYU: (DIŞ DUYULAR) İNTİBÂ/İZLENİM/MÜŞAHEDÂT ve DUYGU: (İÇ DUYULAR) ANLAM-DEĞER, MANEVİYAT/VİCDÂNİYAT, (AHLÂK, DİN, ESTETİK) [ ZİHİN/İHSAS/MAHSUSAT ] ve AKIL: AKLİYÂT/MÜDRİKÂT, TÜMELLER-FORMLAR, BİLGİ(TANIM + YARGI + TASAVVUR + TASDİK) [ İDRAK ] )
( Sadece duyulara verilen yanıtlar/karşılıklar, kişiyi sakatlar. VE/||/<> Sadece duygulara verilen yanıtlar/karşılıklar, kişiyi köreltir. VE/||/<> Sadece akla verilen yanıtlar/karşılıklar, kişiyi ketler. )
( Sadece duyulara verilen yanıtlar/karşılıklar, kişiyi hayvanileştirir. VE/||/<> Sadece duygulara verilen yanıtlar/karşılıklar, kişiyi mistikleştirir. VE/||/<> Sadece akla verilen yanıtlar/karşılıklar, kişiyi vahşileştirir. )
( ... VE/||/<> Karanlık. VE/||/<> Aydınlık. )
( SENSE and/||/<> EMOTION and/||/<> REASON )
- DUYU ile HAYAL ile AKIL
( Biriyle uğraşan zihin/kişi, öteki ikisiyle uğraşamaz. [Çivi çakmak. İLE Sevgiliyi düşünmek. İLE Matematik yapmak.] )
( Kişileri birleştiren, [ortak] hayalleridir. [aklın olabildiğince devrede olanları/tutulanları ile tabii!] )
- DUYU ile/ve/||/<>/> ZİHİN ile/ve/||/<>/> AKIL
( "Çırak". İLE/VE/||/<>/> "Kalfa". İLE/VE/||/<>/> "Usta". )
- DUYULAR:
DİRENÇSİZ/DİRENÇDIŞI/"İSTEMEDEN"(GAYR-I İHTİYÂRÎ) ile/ve/||/<>/> HEM DİRENÇLİ(İHTİYÂRÎ), HEM DE DİRENÇSİZ; NE DİRENÇLİ, NE DE DİRENÇSİZ ile/ve/||/<>/> DİRENÇLİ(İHTİYÂRÎ)
( Duyma(kulak) ve koklama(burun). İLE/VE/||/<>/> Dokunma/fiziksel duyumsama(deri). İLE/VE/||/<>/> Bakma(göz) ve tad(ağız/dil). )
- DUYULARDA:
GÖRME VE DUYMA ile TATMA VE KOKLAMA VE DOKUNMA/LÂMİSE[Ar.]
( Temsil edilebilirlik sağlayan. İLE Temsil edilebilirlik sağlayamayan. )
( "Süreklilik" sağlar. İLE "Geçici"dir. )
( Duyulara açık olan, en örtük olandır! )
- DUYUMDA:
BASINÇ ile/ve/<> ISI ile/ve/<> AĞRI/ACI
- DUYUSAL DENEYİM ile BİREYSEL BİLİNÇLİLİK ile TOPLUMSAL İLİŞKİLER
- DUYUSAL-NESNE DÜRTÜSÜ ve BİÇİM DÜRTÜSÜ | ile/ve/||/<>/> OYUN DÜRTÜSÜ
( Doğal yanımız/yaşamımız. VE Akıl yanımız. İLE/VE/||/<>/> Canlı biçim.[Güzellik ve özgürlük.][İkisi arasında kurulmak istenilen uyumdur. Sanatta ortaya çıkar.][İnsan, oynayabildiği yerde tamlık kazanır.] )
- | DÜZ/"DONUK" BAKIŞ ile/ve DİK BAKIŞ | ile/değil/yerine/>< YANSIZ/NÖTR BAKIŞ
- SÖZ:
DÜZ ile/ve/||/<> ETKİ ile/ve/||/<> EDİM
- DÜZEN KURUCU ile "DÜZEN KORUYUCU" ile "DÜZENİN PARÇASI"
- DÜZEN ile/ve DENGE ile/ve UYUM
( Düzenli bir hayat yaşayın ama onu kendi içinde bir amaç haline getirmeyin. )
( SETTING/ORDER/REGULARITY vs. BALANCE
Live an orderly life, but don't make it a goal by itself. )
- DÜZEN ve/<> GÜZELLİK ve/<> UYUM
( ORDER and/<> BEAUTY and/<> HARMONY )
- DÜZEN ve/<> HIZ ve/<> YALINLIK
- DÜZENLEME ve/+/||/<>/> ANLAMA ve/+/||/<>/> DÖNÜŞTÜRME
- DÜZYAZILARDA:
YALIN ile/ve SÜSLÜ ile/ve ORTA
- DYOGEN ile/ve KIBRIS'LI DYOGEN ile/ve ROMEN DYOGEN
( )
- EBAD-I SELÂSE değil/yerine/= ÜÇ BOYUT
- EBHAL[Ar. < BUHL] ile EBHÂR[Ar. < BAHR] ile EBHAR[Ar.]
( Daha/en/pek cimri/pinti/hasîs. İLE Denizler. İLE Ağzı/soluğu kötü kokan. )
- EÇE/EKE/EZE ile EÇİ ile EKEÇ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Yaşça büyük kız kardeş. İLE Yaşça büyük olan erkek kardeş. İLE Halkın kız kardeşi(uht-ul-kavm).[Bilgece davranan küçük kız çocuğu.] )
- ECEL ile/ve/||/<>/> AMEL ile/ve/||/<>/> EMEL
- EDATLAR/HURÛF:
(HURÛF-U) ATIF ve/||/<> (HURÛF-U) CER ve/||/<> (HURÛF-U) ŞART
( VE | FA[Ar.]/FAYI[Ar.] | SÜMME(SONRA) | BEL[FAKAT, ANCAK, BİLÂKİS] | LÂKİN | EV(YA DA)
ve/||/<>
BA[İLE] | ALÂ[ÜZERİNDE] | İLÂ[...YA KADAR]
ve/||/<>
İN[EĞER] | İZÂ[O/NE ZAMAN Kİ] )
( DES PARTICULES: DES PARTICULES ATTRIBUTIVES avec PARTICULES CREANT RELATION DU GENITIF avec DES PARTICULES CONDITIONNELLES )
- EDB ve/||/<>/> İAE
( Elinde, diline ve beline sahip olmak. VE/||/<>/> İşine, aşına ve eşine sahip çıkmak. )
- EDEB ile/ve/||/<> AHLÂK ile/ve/||/<> MATEMATİK
( İnsanlığın gelişimindeki/tarihindeki üç önemli eşik. )
- EDEBİYATTA/ŞİİRDE:
ÇİFT DİLLİLİK ile ÇİFT DİLLİLİK ile ÇİFT DİLLİLİK
( Sanatın kendi özgür yapısında. İLE Siyasi baskı altında. İLE Bilinçdışında. )
( Sanatın kendi olanakları açısından. İLE Siyasi baskılar altında oluşmuş, bilinçli anlamda kurulmuş olan. İLE Bilinçdışına atılmış simgelerin etkileşimli ve travmatik dışavurumları ile. )
- EDEPLİ:
FELSEFECİ ve/||/<> MATEMATİKÇİ ve/||/<> HUKUKÇU
( Ancak, felsefeci, matematikçi ve hukukçular edeplidir.[Ancak, dile hâkim olabildikleri ve sorgulayabildikleri oranda.] [Ne hareketi/sporu temel/öncelikli alan, ne bilimsel tutarlılığı olan, ne de sanatsal duyarlılığı ile sınırları/nı aşan.] )
- EDİB ve/||/<> NAZİK ve/||/<> HAZİK
( Sözümüzde. VE/||/<> Davranışımızda. VE/||/<> İşimizde[ustalığımızda]. )
- EDMUND HALLEY ile/ve/||/<> ROBERT HOOKE ile/ve/||/<> CRISTOPHER WREN
- EFEKT ile EFEKTİF ile EF(F)EKTÖR
( Etki. İLE Etkin, etkili. İLE Etkileyen. )
- EFRA'[Ar.] ile EFRÂH[Ar. < FERH] ile EFRÂH[Ar. < FERAH]
( Vesveseli, kuruntulu. | İşi gücü olmayan. İLE Piliçler. | Piçler. İLE İç açıklıkları, sevinmeler. )
- EFZÂ'[Ar. < FEZÂ] ile -EFZÂ/-FEZÂ[Fars.] ile EFZAH/EFDAH[Ar. < FAZÎH] ile EFZÂR[Fars.]
( Korku ile bağırmalar. İLE Artıran, çoğaltan. İLE Daha/pek rezil. İLE Ayakkabı, kundura. | Gemi yelkeni. | Sanatçıların kullandıkları aletler. | Yemeğe konulan baharat. )
- EĞİTİM > ÖZGÜVEN ve/||/<>/> ÖZGÜVEN > ÜMİT ve/||/<>/> ÜMİT > BARIŞ
- EĞLENEBİLDİKLERİN ile/ve/||/<> ANLATABİLDİKLERİN ile/ve/||/<> AĞLAYABİLDİKLERİN
( Arkadaş. İLE/VE/||/<> Dost. İLE/VE/||/<> "Kardeş". )
- EGOISM ile EGOTISM ile EGOTHEISM
- EGZAJERASYON ile EGZAJERE ile EGZAJERE ETMEK
( Abartı. İLE Abartılı. İLE Abartmak. )
- EKİDNE ile KISA GAGALI EKİDNE
( ... İLE Avustralya'da en yaygın dağılım gösteren memelidir. )
( ... İLE Tüm memeliler arasında kan sıcaklığı en düşük olan hayvandır. [Gövde sıcaklıklarını 4°C'ye düşürerek ve sadece 3 dakikada bir soluk alıp vererek enerji tasarrufu yapabilirler.] )
( ... İLE 50 yıl yaşayabilirler. )
( ... ile )
( ... cum TACHYGLOSSUS ACULEATUS )
- EKİM ile EKİN[Oğuz] ile EKİNÇ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Bir kerede ekilecek büyüklükte olan yer. İLE Ekilmiş toprak. İLE Herhangi bir şey sayılırken ikinci olan. )
- EKİN ile/||/<> HASAT ile/||/<> HARMAN
( Tarlada izi olmayanın, hasatta yüzü olmaz. )
- EKİZ ÇEKİMİNDE:
DİYAFRAM ile/ve/||/<> ENSTANTANE ile/ve/||/<> ISO
( )
- EKO TON ile EKO DÜZEN ile EKO TOP
( İki farklı eko düzen arasında geçiş bölgesi. İLE Canlıların ve çevresel etmenlerin bir arada bulunduğu ve etkileşimde bulunduğu düzen. İLE Belirli bir alanın dirimbilimsel ve fiziksel özelliklerine sahip küçük eko düzen. )
- EKO ile EKOJEN ile EKOJENİTE
( Yankı. İLE Yankı veren. İLE Yankısallık. )
- EKRANDA:
LED ile PLAZMA ile LCD
( LED'ler ile aydınlatılan sıvı kristal ekranlardır. İLE İki cam arasında düzgün dağılmış ve içinde xenon ve neon gazlarının bulunduğu fosfor kaplı gözeler sayesinde görüntü elde edilir. İLE Floresan lambalarla aydınlatılan sıvı kristal ekranlardır. [Yapısal olarak plastik bir tabaka içindeki sıvı kristalin üretilen ışığı yansıtması mantığına dayanır.][Ekran tepki süresi düşük olan ekranlarda görüntü bulanıktır.] )
( )
( LIGHT EMITTING DIODE vs. PLASMA vs. LIQUID CRYSTAL DISPLAY )
- EKSİK ile HATA ile KASIT
( LACKING/DEFICIENCY vs. MISTAKE vs. INTENTION )
- EKTO-/EKZO- ile ENDO- ile EKSTRA-
( Dış-, dış [ile ilgili]. İLE İç-, iç [ile ilgili]. İLE -dışı. )
- EKVADOR:
KIYI ve/<> ANDLAR ve/<> AMAZONLAR
( Ekvador, Sahil bölümü, And Platosu ve Amazonlar olmak üzere üç doğal coğrafi bölgede oluşmuş bir ülkedir. )
- EKVADOR ile/ve/<> GALAPAGOS ADALARI
( ... İLE/VE/<> Ekvador'un yaklaşık 1000 km. açığında, Büyük Okyanus'tadır. )
( ... İLE/VE/<> Rastgele serpiştirilmiş gibi duran ve irili ufaklı, 42 adadan oluşmaktadır. En büyük adası Isabela, en küçük adası ise Plazasur'dur.[13 km²] )
( ... İLE/VE/<> Ekvador Cumhuriyeti'nin bir ilini oluşturmaktadır.[Yönetim merkezi, San Cristobal adasında yer alan Puerto Baquerizo'dur.] )
( ... İLE/VE/<> Adaların tamamı volkaniktir. En büyüğü olan Isabella üzerinde, 2000'den fazla sönmüş yanardağ bulunmaktadır. Ferdinanda adasında, 1977'den beri 53 adet volkanik patlama tespit edilmiştir. )
( ... İLE/VE/<> İspanyolca'da, Kaplumbağa anlamına gelmektedir. )
( ... İLE/VE/<> Jeolojik yaşları, 70.000 - 3 milyon yıl arasında değişmektedir.[Daha genç olanlarda, toprak rengi daha koyudur.] )
( ... İLE/VE/<> 1535 yılında, Panama Psikoposu Thomas de Berlanga tarafından, yollarını kaybederek tesadüfen keşfedilmiştir. Daha sonra unutularak korsanların ve ne yazık ki, balina avcılarının barınağı olmuş. 1932 yılında ise Albay Hernandez komutasındaki bir Ekvador Birliği, adaları, Ekvador topraklarına katmıştır. 1959 yılında ise, ulusal parka dönüştürülmüştür. )
( ... İLE/VE/<> Kuzey ve Güney'inde farklı iklimler sürmektedir. )
( ... İLE/VE/<> Etobur yırtıcı hayvan bulunmadığında, dünyanın hiçbir yerinde bulunmayan türler, bugüne kadar bu coğrafyada yaşamını sürdürmüştür. Hiçbiri, insanı düşman olarak algılamamakta ve insandan korkmamaktadır. )
( ... İLE/VE/<> İnsan yerleşimi, tüm adaların yüzölçümünün sadece %4'ü ile sınırlıdır.[Adaya giden turistler, ya 8 - 100 yolcu alabilen 80 gemiden birine binip 5 - 7 günlük adalar turuna çıkmaktadır ya da Santa Cruz adasındaki turistik merkez Puerto Ayora liman kentinde kalıp günlük turlara katılabilmektedir.] )
( ... İLE/VE/<> Charles Darwin, bilimsel araştırma ve gözlemlerini bu adalardan bazılarında yapmıştır. )
( ... İLE/VE/<> Soğuk suları, mercan oluşumuna izin vermemektedir ve çok zengin bir dirimsel[biyolojik] çeşitlilik bulunmamaktadır. )
( ECUADOR cont/et/<> GALAPAGOS[Tr. Kaplumbağa] )
- EL SALVADOR'DA PARA:
KENDİ PARASI değil/yerine AMERİKAN DOLARI
( El Salvador'un kendi parası bulunmuyor. Tamamen Amerikan Doları kullanılıyor.[Amerika'da yaşayan 3 milyona yakın El Salvador'lu, ülkelerine yolladıkları dövizler ya da bu ülkede yaptıkları yatırımlar, ülkelerine can veriyor.] )
- EL ve SOFRA ve KAPI ile/ve/<> DİL ve GÖZ ve BEL
( Açık tut! İLE/VE/<> Kapalı tut! )
( BAŞIN SELÂMETE ERER
BAŞIN, ELİN BİR DURDUR! )
- EL ile/ve DİL ile/ve GÖZ
( 3 "KALEM" )
- EL ile/ve DİL ile/ve KALP
- ELEKTRO-ZAYIF ETKİLEŞİM:
ELEKTROMANYETİK ETKİLEŞİM ve/+/||/<> ZAYIF ETKİLEŞİM
- FELSEFE:
ELEŞTİREL ile/ve/<> YARATICI ile/ve/<> ETKİN
- ELEŞTİRİ ile/ve/> DİKKAT ÇEKMEK ile/ve/> ABARTMAK
- ELHAMDÜLİLLAH ile/ve/||/<> SÜBHANALLAH ile/ve/||/<> ALLAH-U EKBER
( Varlığa. İLE/VE/||/<> Yokluğa. İLE/VE/||/<> Aşkınlıktaki birlik. )
- ELİF ve/<>/> LÂM ve/<>/> MİM
( Hz. Allah. VE/<>/> Hz. Cebrail. VE/<>/> Hz. Muhammed. )
- ELİNE ile/ve DİLİNE ile/ve BELİNE SAHİP ÇIKMAK
- ELMAS ve/||/<>/>/< KÖMÜR ve/||/<>/>/< "ŞEKER"
( Karbon atomlarının ilişkilerinin, dik açılı olması. VE/||/<>/>/< Farklı açılarda olması. VE/||/<>/>/< Farklı açılarda olması. )
- EMÂRÂT[Ar. < EMÂRE] ile EMÂRET[Ar. < EMR] ile EMÂRİD[Ar. < EMRED]
( Nişanlar, eserler, deliller, alâmetler. İLE Emirlik, beylik, prenslik. | Emir'in hali ve sıfatı. İLE Bıyıkları terlememiş gençler. )
- EMEK ile/ve/||/<> EDEP ile/ve/||/<> SABIR
- EMETİK ile EMEZİS ile HİPEREMEZ/İS
( Kusturucu. İLE Kusma. İLE Aşırı kusma. )
- EMLÂ'[Ar. < MELÂ] ile EMLAH[Ar. < MELÎH] ile EMLÂH[Ar. < MİLH]
( Bölükler, kalabalıklar, cemaatler. İLE Son derece güzel, en melâhatli, pek melîh. İLE Tuzlar. )