
BU DA VAR (THIS EXIST TOO)
Kılavuz: Yeğle'yebileceğimiz FaRkLaR
Toplam 13397 FaRk bulunmaktadır
Sayfa 52 / 55
- SEVME/SEVGİ ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< İŞİNE YARAMA
( Çoğunlukla, kişilerin ne kadar işine yarıyor/yaramıyorsak, bizi o kadar çok/az "severler". )
- SEVR "ANTLAŞMASI" değil/yerine LOZAN ANTLAŞMASI
( 1920 değil/yerine 1923 )
( )
- ŞEY:
CİSİM ANLAMINDA ile/ve VAR ANLAMINDA
( THING: MEANING IN SUBSTANCE vs./and MEANING IN EXISTS )
- ŞEY ile EMR
- ŞEY ile/ve/||/<>/> MAL
( [cebirde]
Bilinmeyen.[X] İLE/VE/||/<>/> İkinci dereceden bilinmeyenin kuvveti.[x2] )
- ŞEY ile/ve/||/<> NESNE ile/ve/||/<> GÖSTERGE
( )
- ŞEY ile/ve/= SABİT
- ŞEY ve/<> SAYI
- ŞEY ile ŞEY'LİK
( Şeyliğin gölgesi. İLE İdea. )
- ŞEY = THING[İng.] = CHOSE[Fr.] = DING[Alm.] = RES[Lat.] = ENS[Skolastik'te]
- ŞEY ile YARIM ŞEY(NISF ŞEY) ile HİÇBİR ŞEY(ŞEY OLMAYAN/LÂ-ŞEY)
( ŞEY: "Aklı olan ve işlerini onunla yapan kişidir". YARIM ŞEY: "Aklı olmayan ama işlerini akıl sahiplerinin görüşlerine göre yapan kişidir". HİÇBİR ŞEY: "Aklı olmayan ve başkalarının aklından da yardım istemeyen kişidir". )
- ŞEYHÜLİSLÂM (OLABİLMEK)
( En az 35 yıl hizmet ve ilmî çalışma gerektirir. )
( Medreseyi tamamladıktan sonra...
Kasabada/Şehirde Kadı Yardımcılığı > Küçük Şehir Kadılığı > Büyük Şehir Kadılığı > Üsküdar Kadılığı > Eyüp Sultan Kadılığı > Galata Kadılığı > İstanbul Kadılığı görevlerinden sonra Rumeli Kazaskeri olunur ve en son Anadolu Kazaskeri olduktan sonra ancak Şeyhülislâm olunurdu. )
( İlk Şeyhülislâm, Celâlzade Hızır Bey'dir. [Fatih Sultan Mehmet döneminde] )
( En uzun süre Şeyhülislâm'lık görevi yürütenler: Ebû Suud [29 yıl], Molla Fenârî [24 yıl], Zembilli Ali Efendi [23 yıl], Yahya Efendi [18,5 yıl]. )
( 131 Şeyhülislâm'ın 21'i şairdi. Ancak beşinin Divân'ı elimizdedir. )
( Bu makam, Kanuni Sultan Süleyman zamanında, saltanattan sonra gelen yer olarak sayılmıştır. )
( [HİZMET-İ/MAKAM-I/MANSIB-I/MESNED-İ İFTÂ'] )
- ŞEYİN FELSEFESİ ile/ve/değil/yerine FELSEFE
- ŞEYİN GÖRÜNÜŞÜ ile ŞEYİN VAROLUŞU
- ŞEY'İN:
ŞEYDELİĞİ ile/ve ŞEYDEN ÖNCELİĞİ ile/ve ŞEYDEN SONRALIĞI
- SEYİR[Ar.] ile/değil/yerine GİDİŞAT
- ŞEYLERİ:
HAYAL ETTİĞİMİZ GİBİ GÖRMEK yerine (ONLARI) OLDUKLARI GİBİ GÖRMEK
( Hayal ettiklerinizin varlığını reddetmeniz daha akıllıca olurdu. )
( Eğer kendinizi her zaman sınamazsanız, gerçek ile hayali ayırt edemezsiniz. )
( Sizi kendinize karşı kör eden, sizin davranışlarınızdır. )
( Düşüncelerinizi ve duygularınızı, sözlerinizi ve eylemlerinizi yakından izlemedikçe ve nedenini ve nasılını bilmeden sizde meydana gelen değişimlere hayretle bakmadıkça, gerçeğe vardığınızı nasıl söyleyebileceksiniz? )
( Düşünülüp hayal edilebilen hiçbir şeyin kendiniz olamayacağını bir kez anladığınızda, imgelemelerinizden kurtulmuş olursunuz. )
( You would be wiser to deny the existence of what you imagine.
If you do not test yourself all the time, you will not be able to distinguish between reality and fancy.
It is your behaviour that blinds you to yourself.
How do you know that you have realised unless you watch your thoughts and feelings, words and actions and wonder at the changes occurring in you without your knowing why and how?
Once you have understood that nothing perceivable, or conceivable can be yourself, you are free of your imaginations. )
( THE THINGS: TO SEE WHAT EVER THEY ARE, AS BEING instead of TO SEE HOW YOU IMAGINE/DREAM )
- ŞEYLERİN DOĞASI = UNIVERSE, NATURE[İng.] = NATURE[Fr.] = NATURDER DINGE[Alm.] = RERUM RATURA[Lat.]
- ŞEYLERİN DÜZENİ ve/||/<>/= DÜŞÜNCELERİN DÜZENİ
- ŞEY/LİK ile/ve/+ ŞEY ile/ve/+ ŞEY
( THE THING/NESS vs./and THE THING + THE THING )
- SEYREK ile AZ
- SEYRETMEK yerine DİNLEMEK
- SEYYANEN[Ar. + Fars.] değil/yerine/= EŞİTÇE
- SEZGİ/ÖKE(DEHÂ):
ZEKÂ ve/+ İÇGÜDÜ
- SEZGİ/SEZGİSELLİK ile/ve/değil/<> BÜTÜNLÜK/BÜTÜNSELLİK
- SEZGİ ile/ve APAÇIK GÖRMEK
( INTUITION vs./and TO SEE OBVIOUS )
- SEZGİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/> KAVRAM
- SEZGİ ile ÖNSEZİ
- SEZGİ ile/ve/değil/yerine/||/<> SAĞDUYU
- SEZGİ ile TAHMİN
( INTUITION vs. TO GUESS/ESTIMATE )
- SEZGİSEL ile/değil/yerine/||/<>/< ÇAĞRIŞIMSAL
- SEZGİSEL ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DÜŞÜNSEL
( NOESİS ile NOEMA )
- SEZGİSEL ile/ve/<> İMGESEL
- SEZGİSEL/ÇAĞRIŞIMSAL değil/yerine/>< KAVRAMLARLA
- SEZGİYİ HAREKETE GEÇİRMEK ile/ve SEZGİYİ OLGUNLAŞTIRMAK
( ACTING THE INTUITION vs. RIPENING THE INTUITION )
- SFENKS[Yun.] değil/yerine/= YONTU
( Yunan mitolojisinde, geçen yolculara, bazı bilmeceler sorarak, bilmeyenleri yuttuğuna inanılan söylence canavarı. | Mısır'da, eski Mısır'lılar çağından kalma kadın başlı, aslan gövdeli yontu. )
- SHIVA ile/ve BRAHMA ile/ve VISHNU
( SHIVA: Varlığın biçimlerinin yok edicisi. İLE/VE BRAHMA: Varlığın Yaratıcısı.İLE/VE VISHNU: Varlığın Koruyucusu. )
- ŞİAR[Ar.] değil/yerine/= BELGİ | ÜLKÜ
( Duyuş, düşünüş ve inanıştaki ayırıcı özellik. )
- SİBİRYA'DAKİ TÜRK BOYLARI ile/ve SİBİRYA DIŞINDAKİ TÜRK HALKLARI
( Çok uzakta kalmalarından dolayı, atalarının dini olan Şamanlığı devam ettirmişler. İLE/VE İslâm'ı kabul ederek, eski Şaman din anlayış ve uygulamalarından uzaklaşmışlardır. )
- SICAĞI SICAĞINA (HALLETMEK)
- SICAK GÖZYAŞI ile SOĞUK GÖZYAŞI
( Acı gözyaşı. İLE Sevinç gözyaşı. )
( Niyete göre de değişir. )
( Gözyaşı, göze kaçan birçok maddeyi eritebilecek keskinliktedir. Geceleri tırnak kesilmemesinin nedeni ise gözyaşının tırnağı eritememesinden dolayı sıçrayıp da göze kaçmaması/batmaması içindir. [Yani, hurafe/bâtıl inanç değildir, dikkat etmek gerekir.] )
( Elmas doğadaki en sert maddedir. Elması eritebilen tek şey, gözyaşıdır. Gözyaşının eritemediği tek şey ise tırnaktır. )
( EŞK-BÂR/EŞK-RÎZ[Fars.]: Çok ağlayan, gözyaşı döken. )
- SİCİM KURAMI ile/ve/||/<> KUVANTUM RENK DİNAMİĞİ
- SİCİM KURAMI ile/ve/||/<> TÜM FİZİK KURAMLARI
- ŞİDDET ve/||/<> KÜFÜR
( [ne yazık ki] Kalbinde, muhabbet olmayanın (b)elinde. VE/||/<> Aklında, düşünce olmayanın dilinde. )
- ŞİDDETLE değil/yerine HARARETLE
- ŞİDDETLİ UYARI ile/ve GERÇEK/LİK
( "STRONG" WARNING vs./and REAL/ITY )
- SIDK[Ar.] ile İÇTEN BAĞLILIK
( Doğruluk, gerçeklik. | İçten bağlılık. )
- ŞİFÂ ile/ve/||/<>/> SADRA ŞİFÂ
- SIFAT ile NİTELİK
( CAPACITY vs. QUALITY )
- SIFAT-I NOKSAN ile/değil/yerine/||/<>/>< SIFAT-I KEMÂL
( Bilgisizlik/cehalet. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>< Bilgililik/bilgelik. )
( Cehl. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>< İlim. )
- 0[SIFIR]:
"YUTAN" ile/ve/değil/||/<>/< DURAN/DURDURAN / ARA
- SIFIR[0] ile/ve SONSUZ
( Yutan sayılar. )
- [hem] ŞİFRELEME ile/ve/değil/yerine/hem de/<>/>/< VERİYİ/BİLGİYİ GİZLEME
( [not] CODING vs./and/but/also/<>/>/< STEGANOGRAPHY
STEGANOGRAPHY instead of CODING )
- SIĞ ile/ve/||/<> KOF ile/ve/||/<> GÜDÜK
- SİGA/SAGA/SIYGA[Ar.] değil/yerine/= KİP
( Fiilin çekiminden oluşan türlü şekillerden her biri. | Kalıba dökmek. )
- SIGMUND FREUD (1895 ve 1896 ve 1897)
- SIGMUND FREUD ve/||/<> LUDWIG BINSWANGER
- SİHİR" ile/ve/değil/=/||/<> YETERİNCE GELİŞMİŞ TEKNOLOJİ
- ŞİİR:
"BELA" ile/ve/değil/<> "DEVA"
( Başa. İLE/VE/DEĞİL/<> Kalbe. )
- ŞİİR "DİLİ" değil ŞİİR BİÇİMİNDE
- ŞİİR:
"DUYGULANMAK" İÇİN değil DUYUMSAMAK İÇİN
- ŞİİRDE, (")MANTIK("):
"YOK" değil ARANMAZ!
- ŞIK[Ar. < ŞIKK] ile ŞIK[Fr. < CHIC]
( İkiye bölünmüş şeyin bir parçası. | Bir işin, iki yönünden her biri. | Seçenek. İLE Güzel, zarif, modaya uygun. | Güzel, modaya uygun giyinmiş olan. | Yerinde, uygun. )
- ŞIK[Ar. < ŞİKK] ile ŞIK[Fr. < CHIC]
( Seçenek. İLE Güzel, zarif, modaya uygun. | Güzel, modaya uygun giyinmiş olan. | Yerinde, uygun. )
- ŞİKÂYÂT ile/değil HİKÂYÂT
( Bizimki şikâyât değil, hikâyât. )
- ŞİKÂYET ETMEK/SÖYLENMEK değil/yerine NE YAPABİLECEĞİNİ VE NASIL YAPABİLECEĞİNİ DÜŞÜNMEK VE EYLEME GEÇMEK
- ŞİKÂYET ETMEK ile/değil/yerine/>< DURUMU(NU)/ZİHNİ(Nİ) DEĞİŞTİRMEK
- [ne yazık ki]
ŞİKÂYET ile İSRAF ile SIRADÜZENSİZLİK[ANARŞİ] ile BASKI/İSTİBDÂD ile İFRÂD-TEFRÎT
değil/yerine/><
KANAAT ile İNFAK ile HUZUR/SELÂMET ile ADÂLET ile İSTİKÂMET
( [ne yazık ki]
Bilgisizlik + Yoksulluk >= Şikâyet İLE
Bilgisizlik + Varsıllık >= İsraf İLE
Bilgisizlik + Özgürlük >= Anarşi İLE
Bilgisizlik + Güç >= Baskı/İstibdâd İLE
Bilgisizlik + Din >= İfrâd - Tefrit İLE
DEĞİL/YERİNE/><
Bilgi/(b)ilim + Yoksulluk >= Kanaat İLE
Bilgi/(b)ilim + Varsıllık >= İnfâk İLE
Bilgi/(b)ilim + Özgürlük >= Huzur, Barış/Selâmet İLE
Bilgi/(b)ilim + Güç >= Adâlet İLE
Bilgi/(b)ilim + Din >= Yön/İstikâmet )
- ŞİKÂYET ile/ve/değil/yerine HAYRET
( COMPLAINT vs./and ASTONISHMENT/AMAZEMENT
ASTONISHMENT/AMAZEMENT instead of COMPLAINT )
- ŞİKÂYET ile/ve/değil/yerine/||/<> TESPİT
- ŞİKÂYET[Ar.] ile/değil YAKINMA
( Uyumsuzluk yaratıyor, sonra da yakınıyorsunuz. )
( You create disharmony and then complain! )
( [not] TO COMPLAIN vs./but COMPLAINING )
- SIKÇA KONUŞMAK ile/ve/değil/yerine ANIMSATMAK
- ŞIK[Fr. CHIC] ile ŞIK[Ar. ŞİKK]
( Güzel, zarif, modaya uygun. | Güzel, modaya uygun giyinmiş olan. | Yerinde, uygun. İLE Seçenek. )
- SIKILIK ile/ve/değil AÇI
- SIKINTI ile ...
( Varoluşun sesi. )
- SIKINTI ile/ve/> ÇÖZÜMLER / ÇARE/LER
( DERMAN ARAR İDİM, DERDİME
DERDİM, BANA DERMAN İMİŞ
BURHAN ARARDIM, ASLIMA
ASLIM, BANA BURHAN İMİŞ )
( "Çare/ler" yazısı için burayı tıklayınız... )
( I was seeking the recipe to my trouble...
I saw that, my trouble was the recipe...
I was seeking the evidence to my essense...
I saw that, my essense was the evidence... )
( DISTRESS/BOREDOM vs./and/> REMEDY )
- SIKINTI ile/ve/değil/<> SAKINCA
- SIKIŞMIŞLIK ile/ve/||/<>/> SIKILMIŞLIK
- SIKIT/KOMPRİME[Fr.] ile SIKIT
( Çoğu kez yassı ya da silindir biçiminde katı ilaç. | Bir konuyla ilgili olarak, derinliği olmayan kalıplaşmış bilgi. İLE Düşük. )
- [ne yazık ki]
SIKIYA ile/ve/||/<> SIKILMAYA GELEMEMEK
- SIKLAŞTIRMA ile SIKILAŞTIRMA
- ŞIK/LIK ile GÜZEL/LİK
( SMARTNESS vs. BEAUTINESS )
- SIK/LIK ile/ve/||/<> SIKI/LIK ile/ve/||/<> YOĞUN/LUK
- SİLAHSIZLANMA ile/ve/||/<> YANITSIZ BIRAKMA
- SİLİ ile SİLİ
( Arı, temiz. İLE İffetli. )
- SİLSİLE:
EZOTERİZM'DE ile MİSTİSİZM'DE
( Vardır. İLE Yoktur. )
- SİLSİLE ile/ve SÜREKLİLİK
- ŞİMDİ (KONUŞTUK/YAPTIK/...) ile/değil DEMİN (KONUŞTUK/YAPTIK/...)
- ŞİMDİ = NOW[İng.] = MAINTENANT[Fr.] = JETZT[Alm.] = ORA[İt.] = AHORA[İsp.]
- ŞİMDİKİ ZAMAN ile/ve/||/<> ŞİMDİNİN ZAMANI
- SİMGE:
AÇAN ile/ve/||/<> ÖRTEN/KAPATAN ile/ve/||/<> ÖRTEREK GÖSTEREN/GÖSTERİLEN
- SİMGE:
ANAHTAR ile/ve/||/<> MÜHÜR
- SİMGE:
BULUŞMA ve/+/||/<> BİRLEŞME
- SİMGE:
CANLI ve/||/<>/> CANLANDIRICI
- SİMGE:
[ÇOK FARKLI/ÇEŞİTLİ ANLAMI/DEĞERİ]
GÖSTEREN/TAŞIYAN ile/ve/değil/||/<>/< BİRARAYA GETİREN
- SİMGE ile/ve/<> KAVRAM
( SYMBOL vs./and/<> CONCEPT )
- SİMGE ile KAVRAM
( SYMBOL vs. CONCEPT )
- SİMGE ile/ve/||/<>/> MAZMUN
- SİMGE = REMZ[çoğ. RÜMÛZ(ÂT)] = SYMBOL[İng., Alm.] = SYMBOLE[Fr.] = SYMBOLON[Yun.] = SIMBOLO[İsp.]
- SİMGE ile/ve/||/<> SEZGİ
- SİMGE ile/ve SİMGE
( SYMBOL vs./and SYMBOL )
- SİMGE ile/ve/||/<>/> SİMGENİN SİMGESİ (ARACI VE KAYNAĞI)
( ... İLE/VE/||/<>/> Ayna ve birey[insan]. )
- SİMGEBİLİM = SYMBOLICS[İng.] = SYMBOLIQUE[Fr.] = SYMBOLIK[Alm.]
- SİMGECİLİK ile İŞLEVSELCİLİK ile YAPISALCILIK
- SİMGELEŞTİRME ile/ve BENZETME
( TO SYMBOLIZE vs./and TO LIKEN )
- SİMGESEL (ANLATIM) ile/ve/<> ÇOKLU (ANLATIM)
( Akıllı kişiler, canlı bir varolanın, dil ve sözle çizilerek anlatılmasını, boya ya da herhangi bir sanat yapıtıyla gösterilmesine yeğ tutar; akılla izleyemeyen kişilere ise sanat yapıtı daha uygun gelir. )
( SYMBOLIC (EXPOSITION) vs./and MULTIPLE (EXPOSITION) )
- SİMGESEL (ANLATIM) ile/ve ÇOKLU (ANLATIM)
- SİMGESEL DÜŞÜNME ile/ve/> DÜŞÜNCENİN, KENDİNİ ÖRMESİ
- DÜŞÜNME:
SİMGESEL ile/değil YAPISAL
- SİMGESEL YAPI(/BİLİNÇ) ile/ve/<> KAVRAMSAL YAPI(/BİLİNÇ)
( Mahal. İLE/VE/<> Mekân. )
( Yaşanır. İLE/VE/<> Kuşatır. )
( Açıklanamaz.[Anlamlandırılır.] İLE/VE/<> Açıklanabilir. )
- SİMGESEL ile/ve/<> SOYUT
- SIMPLICIO ile/ve/||/<> SALVIATI ile/ve/||/<> SAGREDO
- SIMPSON AÇMAZI ile/ve/||/<> YABANCI DÜŞMANLIĞI AÇMAZI
- SINAAT/ZANAAT ile/ve/değil/yerine/||/<>/> SANAT
( Tasarım. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Yaratıcı imgelem. )
( İşlevi/nde olan. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> İşlevinden/görünüşünden arındırılmış olan. )
( Aktarılabilir, tekrarlanabilir, devredilebilir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Aktarılamaz, tekrarlanamaz, devredilemez. )
( [not] CRAFT vs./and/||/<>/>/but ART
ART instead of CRAFT )
- SINAÎ EMEK ile/ve/||/<> TİCARÎ EMEK
- SINAMA ile/ve/||/<>/> SAĞLAMA
- SINAMAK ile/ve/ne yazık ki/||/<> İNDİRGEMEK
- ŞİNDİ" değil ŞİMDİ
- SİNDİRİM ile/ve/<>/> ÖZÜMSEME
- SINIF ile/ve ŞUBE
( CLASS vs./and DEPARTMENT/SECTION )
- SINIF/LAMA ile/ve/||/=/<> SINIR/LAMA
( CLASSIFICATION vs./and/||/=/<> LIMITING )
- SINIFLAMA ile/yerine/değil SONSAL/BÜTÜNCÜL SINIFLAMA(KATEGORİ)
( [not] CLASSIFICATION vs./but CATEGORY
CATEGORY instead of CLASSIFICATION )
- SINIFLAMA ile/yerine/değil SONSAL/BÜTÜNCÜL SINIFLAMA(KATEGORİ)
( ... ile/yerine/değil DEME KALIPLARI )
( [not] CLASSIFICATION vs. CATEGORY
CATEGORY instead of CLASSIFICATION )
- SINIFLANDIRMA HATALARI:
BÜTÜNLEME ile/ve/||/<> İNDİRGEME
( FALLACY OF COMPOSITION vs./and/||/<> FALLACY OF DIVISION )
- SINIFLANDIRMA ile/ve/değil/< ADLANDIRMA/KODLAMA
- SINIFLANDIRMA ile/ve/> SIRALAMA
- SİNİK ile SİNİK/KİNİK[Fr. < Yun.]
( Sinmiş, yılmış, pusmuş. İLE Kinizm yanlısı.[KİNİZM: Kişinin, erdem ve mutluluğa, hiçbir değere bağlı olmadan, tüm gereksinimlerinden sıyrılarak, bağımsız olarak erişebileceğini savunan, Antisthenes'in öğretisi.] )
- SINIR KAVRAMLAR ile/ve İLİŞKİSEL KAVRAMLAR
- SINIR ile/ve/değil/yerine/<> ÇARE
( Çare/ler... [için burayı tıklayınız] )
- SINIR ile/ve/<> DİP
- SİNİR ile/ve/||/<> GÜÇ ile/ve/||/<> VAJİNA/PENİS/PARA
( "Düşünüyorum, dinliyorum, okuyorum, anlıyorum ve gelişmek istiyorum" düşünce ve çabası içinde olan [dişil ya da eril] her bireyin, zorunlu olan paylaşım ve dayanışmayla bazı şeylerden yararlanmak[/istifade etmek] ve birbirine zarar vermemek üzere nitelikli bir yaşam sürmek için uzaklaşması, terk/istifâ etmesi gerekenlerdir. )
- SINIR ve/||/<>/> HAYIR
- SINIR ile/ve/||/<>/> İHLÂL ile/ve/||/<>/> İZ
- SINIR ile/ve/||/<> KIYI ile/ve/||/<> UFUK ile/ve/||/<> YERYÜZÜ ile/ve/||/<> GÖKYÜZÜ ile/ve/||/<> KÜRE ile/ve/||/<> ARAF ile/ve/||/<> EŞİK ile/ve/||/<> BAĞLAÇ ile/ve/||/<> KURGU
( Önemli eşikler ve sınırlar. )
- SINIR ve/<> MERKEZ/ÇEKİRDEK
( LIMIT and/<> CENTER/NUCLEUS )
- SINIR ile/ve/||/<> NESNENİN SINIRLILIĞI
- SINIR ile/ve/<> SINAMA
- İSTENÇ/İRÂDE VE SİNİRBİLİM DENEYLERİNDE:
LIBET ile/ve/||/<> HAGGARD VE EIMER ile/ve/||/<> HAYNES ile/ve/||/<> FRIED
- SINIRLAMA ile/ve/<> BÖLÜMLEME
- SINIRLAMA ile/ve/<> ÇERÇEVELEME
( LIMITING vs./and/<> TO FRAME )
- SINIRLAMA ile/ve/< İNDİRGEME
( INTERFERENCE vs./and/< REDUCTION )
- SINIRLANDIR(IL)MA ile/ve/||/<>/> YÖNLENDİR(İL)ME
- SINIRLANDIRMA ile/ve/değil/||/<>/< ÇERÇEVELENDİRME
- SINIRLANDIRMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ELEŞTİRİ
- SINIRLANDIRMA ile/ve/||/<>/> SİNİRLEN(DİR)MEME
- SINIRLAR:
GÖVDEDE ile/ve/||/<>/> DUYUDA ile/ve/||/<>/> BEYİNDE
( - İnsan gövdesinde 100 trilyon göze(hücre) vardır. [Bu gözelerden 50 milyonu her saniye yenilenir. Her gözede ise 15 milyar atom vardır.]
- Kalp, kanı 30 metre yüksekliğe fışkırtabilecek kadar güçlüdür.
- Kalp, bir dakikada gövdemizdeki kanın tamamını dolaştırır.
- Kan, bir günde gövdemizde tam 96 bin 540 km. yol alır.
- Kalp, yaşam boyunca iki buçuk milyar kereden daha fazla atar. 200 milyon litreye yakın kan pompalar.
- Toplam alyuvar sayısı [eritrosit] 25 trilyondur.
- Toplam akyuvar sayısı [lökosit] 25-100 milyar arasıdır.
- Çenemiz, bir şey çiğnerken 100 kiloya kadar basınç uygular.
- Gövdemizde 650 kas vardır, en güçlü kasımız da dilimizdir.
- Beynimizde 100 milyar sinir gözesi vardır ve bu gözelerin gönderdiği iletiler, saatte 274 km hızla yayılır.
- Bağırsaklarımızın toplam uzunluğu 200 metredir.
- Gövdemiz, Yaşam boyunca 20 kilo deri atar.
- Derideki sinirlerin uzunluğu 72 km.'yi bulur.
- Kişi, bir günde yirmidört bin kez soluk alıp verir.
- İnsan gövdesindeki damarlar, uc uca getirilse oluşan uzunluk, dünyayı iki kez dolaşır. [40.000 km. x 2 = 80.000 km.] )
- SINIRLARI BİLMEK ile/ve/değil/yerine EŞİKLERİ BİLMEK
- SINIRLI EVREN TASAVVURU ile/değil/yerine SINIRSIZ EVREN TASAVVURU
- SINIRLI TUTMAK ile/ve/değil/||/<>/< YETİNMEK
- SINIRLI/LIK ile YETERSİZ/LİK
( RESTRICTED/NESS vs. INFSUFFICIENCY )
- SINIRSIZ ile SONSUZ
( Mekânda. İLE Zamanda. )
( Bir gövdede odaklanmış, sonsuz olanız. )
( Sonsuz, bölünemez. )
( Sonsuz, sonsuzdan büyük ya da küçük olamaz. )
( Sonsuzluk, nicelik değildir. )
( In place. VS. On time. )
( UNLIMITED vs. INFINITE )
( INTERMINATUM vs. INFINATUM )
- SİNİZM ile ...
( Topluluk törelerini hor görme. )
- SİNYAL[İng.,Fr. < SIGNAL] değil/yerine/= İMLEM
- ŞIPPADAK/ŞIPPADANAK/ŞIRAKKADAK/ŞAKKADAK/PATTADAK/PATTADAN/PATTADANAK ANSIZIN/ANİ[Ar.]
( Birdenbire ve beklenmeyen bir zamanda. )
- SIR:
GİZLİ ile/değil DİLE GEL(E)MEYEN
- SIR ISAAC NEWTON
( 1687 - PRINCIPIA )
- SIR:
"ÜSTÜ ÖRTÜLEN" değil PAYLAŞIL(A)MAYAN
- SIR ile/değil/yerine/>< AKIL
- SIR ile/ve/<> "KOKU"
- SIRADAN KİŞİ ile/değil AYDINLANAN KİŞİ
( Aydınlandığını sanır. İLE/DEĞİL Sıradan olduğunu anlar. )
- SIRADAN KİŞİ değil/yerine ETİK VE ESTETİK KİŞİ
( ... DEĞİL/YERİNE Bilgeliğin, etiğe; sanatın da estetiğe dönüştürmesiyle. )
- SIRADAN ile KLÂSİK
( ORDINARY vs. CLASSIC/AL )
- SIRADAN ile/ve/||/<> SONRADAN
- SIRADAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YALIN
- SIRADANLAŞMA ile/ve/||/<> NORMALLEŞME
- SIRADANLAŞMAK ile/ve/değil/yerine/<>/>< "UYUM SAĞLAMAK/GÖSTERMEK"
- SIRADÜZEN/SİLSİLE-İ MERÂTİB/HİYERARŞİ ile/ve/||/<> BAKIŞIMSIZLIK/ASİMETRİ
- SIRADÜZENSİZLİK ile/ve/||/<> KARMAŞA
( ANARCHY vs. CHAOS )
- ÖLÜM:
"SIRALI" ile/ve/değil/||/<>/< SIRASIZ
- SIRF ile/ve/> TÜMEL/KÜLLÎ
( ONLY/MERE/SHEER vs./and/> UNIVERSAL )
- ŞİRİN/LİK ile GÜZEL/LİK
- ŞİRK ile İKİLİK
- ŞİRKETLER, HİZMETLERİNDE:
UCUZ İSE ile/ya da/<> HIZLI İSE ile/ya da/<> NİTELİKLİ İSE
( Niteliksiz ve hızlıdır. İLE/YA DA/<> Ucuz ve niteliksizdir. İLE/YA DA/<> Pahalı ve yavaştır. )
( Dünyada, hiçbir şirket, bir işi, hem ucuz, hem hızlı, hem de nitelikli yapamaz. )
- SIRTINI DÖNMEK değil/yerine SIRTINI YASLAMAK
- SİS ile/ve/||/<>/> İZ
( Havada/çevrede. İLE/VE/||/<>/> Zihinde. )
- ŞİŞMAN OLAN BEYNİMİZ ile/değil ŞİŞMAN OLAN, BEYNİMİZ/ZİHNİMİZ
( Beynin, temelde ve her koşulda şişman olduğunu "düşünmek/iddia etmek". İLE/DEĞİL Şişmanlığın, gövdede değil beyinde/zihinde olması/olmayabilmesi [uyarısı]. )
- ŞİŞMAN OLAN BEYNİNİZ ile/değil ŞİŞMAN OLAN, BEYNİNİZ
- SİSTEM FELSEFESİ/FİLOZOFU ile PROBLEM(/SORUN) FELSEFESİ/FİLOZOFU
- SİSTEM = MANZÛME = SYSTEM[İng.] = GLIEDERUNG, LEHRBAU, SYSTEM[Alm.] = SYSTÈME[Fr.] = SÜSTEMA[Yun.] = SİSTEMA[İt.]
- SİSTEM[İng., Fr.] ile/ve ŞABLON[Alm. SCHABLONE]
( Düzen. | Bir sonuç elde etmeye yarayan yöntemler düzeni. | Yol, yöntem. | Bir aracı oluşturan düzen, düzenek/tertibat. | Model, tip. | [felsefe] Dizge. İLE Üzerindeki harf ve şekillerin çevre çizgileri kalem ucu girecek biçimde oyuk olan, bu çizgilerden kalemle istenilen biçim elde edilen, metal ya da plastikten cetvel. | Değişik alanlarda düzeltme, belirleme, ölçme, denetleme işlerinde kullanılan ve yaptığı işe göre yapısı değişen araç. | Çok kez tekrarlandığından, kanıksanmış basmakalıp örnek. )
( SYSTEM vs./and TEMPLATE )
- SİSTEMATİK ile TARİHSEL (AÇI/YÖN/DOĞRULTU/BOYUT/AÇILIM)
- ... SİSTEMİ ile ... MAKİNASI
- SİTTİN SENE
( 60 yıl. | Sonu gelmeyecek kadar uzun zaman. )
- SİVİL VE SİYASİ HAKLAR ile/ve/||/<> İKTİSADİ/EKONOMİK VE TOPLUMSAL/SOSYAL HAKLAR
( * Düşünce/düşünme hakkı/olanağı
* İfade hakkı/olanağı
* Seyahat hakkı/olanağı
İLE/VE/||/<>
* Eğitim hakkı/olanağı
* Sağlık hakkı/olanağı
* Sanattan yararlanma hakkı/olanağı
* Ücretli tatil )
- SİVRİSİNEK ile/ve/değil/yerine/||/<> BATAKLIK
- SİYÂK ve SİBÂK
( Sonrası. VE Öncesi. )
- SİYASAL FELSEFE ile/ve/||/<> SİYASET BİLİMİ
- SİYASAL LİBERALİZM ve/||/<> EKONOMİK LİBERALİZM ve/||/<> KAPİTALİZM
- SİYASET YAPITI/ESERİ
[1300 - 1800 arası]:
250 ile/ve/||/<>/> 180
( Telif. İLE/VE/||/<>/> Çeviri/tercüme. )
- SİYASET ve/||/<> DİYANET ve/||/<> TABÂBET
( [ne yazık ki]
Bilgisizlerin en iyi ya da en çok "bildiği" ve [bol bol, boş boş ve ağırlıklı/öncelikli olarak] konuştuğu[nu varsaydığı] konular. )
- SİYASET ve İLM-İ SİYASE/T
- SİYÂSET ile/ve/<> POLİTİKA
- SİYÂSET ile/ve/||/<> SİYÂSET(İN) YORUMU
- SİYASETÇİ/POLİTİKACI[İng. < Yun.] değil/yerine/= YÖNETKİCİ
- SİYASETNÂME ile ISLAHATNÂME ile NASİHATNÂME ile SİLSİLENÂME
- SİYASİ/DİPLOMATİK/ASKERİ TARİH ile/> TARİH
( POLITICAL/DIPLOMATIC/MILITARY HISTORY vs./<> HISTORY )
- SİYÂSÎ ile/ve/<> HİKEMÎ
- SİZ (DE) HÂLÂ ÇOK GÜZELSİNİZ değil SİZ (DE) HER ZAMAN ÇOK GÜZELSİNİZ
- ...SIZ ile ...'YA KARŞIN/RAĞMEN
( ...LESS vs. ALTHOUGH )
- ...SIZ ile YOK
( ...LESS vs. THERE IS/ARE NOT )
- SİZİ KESEYİM/KESİYORUM değil SÖZÜNÜZÜ KESEYİM/KESİYORUM
- SİZİ ...:
"ODAKLADIK" değil ODAKLANDIRDIK
- SIZLANMA ile/değil/yerine SORGULAMA
- SIZLANMA ile/ve/değil TESPİT
( [not] TO GROUCH vs./and/but TO DETERMINE )
- SIZLANMAK ile/değil/yerine/>< HAKKINI ARAMAK
- SIZLANMA/YAKINMA değil/yerine/>< SORUMLULUK ALMAK
- ŞİZOİD ile/değil DUYUSAL
- SKEPTİSİZM:
KUŞKUCULUK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SORGULAMACILIK
- SKOLASTİK değil/yerine/= GÖRENEKÇİ
- SKOLASTİK ile SKOLASTİK FELSEEFE
( Devrini tamamlamış düşünce düzeni. İLE İnanç ve bilgiyi kiliseyle, özellikle Aristoteles'in bilimsel sistemini uyumlu bir biçimde birleştirmeye çalışan, ortaçağ felsefesi. | Bu felsefeyle ilgili olan. | [mecaz] Ortaçağ yöntemlerine uygun, eski. )
- SLAYT[İng.] değil/yerine/= YANSI
- SLOGAN[Fr./İng.]/KLİŞE[Fr. < CLICHÉ]/MOTTO[İt.] ile/değil/yerine/>< DÜŞÜNME/DÜŞÜNCE
( Kısa ve çarpıcı, propaganda sözü. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Düşünülmüş söz. )
- SOFİST ile/ve FİLOZOF
( BAHŞİ[Uygurca]: Filozof. / Kâtip. )
( Nous'u olan. | Ne bildiğini bilen ve eyleyen. İLE/VE Bilgeliğe sevgisi olan. [PHILO-SOPHOS] )
- SOFİST ile/değil/yerine/>< SOFOS/SOPHOS
( Kuşkuya sokar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kuşkudan çıkarır. )
( Utanmayan. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Utanan. )
( Kurt.[vahşi] İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Köpek.[evcilleşmiş] )
( Taklitçiler oluşturur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kendini buldurur. )
- SOFTA[Ar. < SÛHTE] ile MOLLA[Ar.]
( Medrese öğrencisi. | Yanmış, tutuşmuş, talebe, talep eden. | [mecaz] Bir görüşe/inanışa, körü körüne bağlanan kişi. | [mecaz] Yaşadığı çağın gerisinde kalmış geri kafalı kişi. İLE Büyük kadı. | Medrese öğrencisi. | Büyük bilgin. )
- SOFU[Ar. < Yun.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/< MOLLA[Ar.]
( Dinin buyruk ve yasaklarına tümüyle uyan kişi. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Büyük kadı. | Medrese öğrencisi. | Büyük bilgin. )
- SOĞAN ile/ve/||/<> PORTAKAL
( Katmanları itibariyle. İLE/VE/||/<> Dilimleri itibariyle. )