Toplam 13397 FaRk bulunmaktadır

Sayfa 11 / 55


- BİLİNÇ ile/ve/||/<>/< ÖZ BİLİNÇ

( Dışa dönük. İLE/VE/||/<>/< Kişinin benliğiyle ilgili. )

( "Ondan ne anladın?" sorusunun yanıtını verir. İLE/VE/||/<>/< "Onu anladığını anladın mı?" sorusunun yanıtını verir. )

( Soru sormak, kitap okumak, bir konu hakkında tartışmak. İLE/VE/||/<>/< Öz eleştiri, geçmişi ile şimdiki zaman arasındaki değişimleri gözden geçirmek, benliğini değerlendirmek. )

( Bazı durumlarda/koşullarda sorgulamadan "sonuca ve yargıya" varır/varabilir. İLE/VE/||/<>/< Sürekli olarak bir sorgulama sürecinin içindedir. )


- BİLİNÇ ve/=/:/||/<>/>/< ŞU ANDA VE BURADA


- BİLİNÇ ile/ve/||/<>/< TOPLUMSAL KOŞULLAR


- BİLİNÇ ve/=/||/<>/< UYARAN[/AĞRI/ACI]


- BİLİNÇDIŞI:
BİLİNÇ ÖNCESİ ile/ve/||/<> DİNAMİK BİLİNÇDIŞI ile/ve/||/<> DERİN BİLİNÇDIŞI

( )


- BİLİNCE AÇIK ve/||/<> ANLAŞILIR


- BİLİNCE KONU OLAN ile/ve DIŞSALLIK


- BİLİNCİ ...:
[ne yazık ki]
BELİRLİ BİR YAŞTA KALMAK
ile/değil/yerine/><
BELİRLİ BİR YAŞTA DURDURMAK


- BİLİNCİN:
DOĞASI ile/ve/<> NİTELİKLERİ ile/ve/<> KÖKENLERİ ile/ve/<> İŞLEVLERİ


- BİLİNCİN YADSINMASI ile/ve/değil/<> BİLİNCİN, İÇERİĞİNİN YADSINMASI


- BİLİNÇLİ" YEĞLEME/TERCİH ile/değil/yerine YEĞLEME/TERCİH

( Bağlam, "bilinçli" olup olmamak üzerinden değil bir karar ya da davranışın/tutumun, "yönelimli, amaçlı, kasıtlı" olduğunu belirtmek üzere "yeğlemek" tek başına bunu karşıladığından, yeterli ve geçerli olduğundan, farkındalık yansıttığından, "yeğlemenin/tercihin" önüne yeğlemeyi "güçlendireceği/destekleyeceği" varsayılan/sanılan bir sözcük daha gerekmemektedir/kullanılmamalıdır. )


- BİLİNÇSİZ YETERSİZLİK ile/ve/||/<>/> BİLİNÇLİ YETERSİZLİK ile/ve/||/<>/> BİLİNÇLİ YETERLİLİK ile/ve/||/<>/> BİLİNÇSİZ YETERLİLİK

( [ BİLİNÇSİZ YETERLİLİK

              ^

BİLİNÇLİ YETERLİLİK

              ^

BİLİNÇLİ YETERSİZLİK

              ^

BİLİNÇSİZ YETERSİZLİK ] )

( Conscious incapacity. WITH/AND/||/<>/> Conscious sufficiency. WITH/AND/||/<>/> Unconscious sufficiency.

[ UNCONSCIOUS SUFFICIENCY

              ^

CONSCIOUS SUFFICIENCY

              ^

CONSCIOUS INCAPACITY

              ^

UNCONSCIOUS INCAPACITY ] )


- BİLİNÇ/ŞUUR ve/||/<>/>/< SORUMLULUK


- İŞLEM:
BİLİNÇTE ile/ve/||/<>/< BİLİNÇALTINDA

( [saniyede] 5-9 ile/ve/||/<>/< 1300 )


- BİLİNDIŞI ile/ve/=/||/<> BİLİNÇ AKIŞI


- BİLİNEBİLİR OLDUĞU ZANNEDİLEN/İDDİA EDİLEN ile/değil/yerine BİLİNEBİLİR OLAN


- BİLİNEMEZ ile/ve/=/||/<> BÖLÜNEMEZ


- BİLİNEMEZ ile ÖNGÖRÜLEMEZ

( UNABLE TO KNOW (/AGNOSTIC) vs. UNABLE TO PRUDENCE )


- BİLİNEN ile/ve/||/<>/> BİLİNMEYEN

( Sonsuzdur. İLE/VE/||/<>/> Sonsuzlukların sonsuzluğudur. )

( Bilinenlerin hepsi, bilinmeyenleri işaret eder. )

( Bilinen üzerine bir kez daha bilgi aramak anlamsızdır. )

( Bilinmeyen, tüm "olmuştu ya da olmuş olabilirdi" ve "olacak ya da olacaktı"ları içerir. )

( Bilinenin, tam ve doğru bilgisidir bizi bilinmeyene götürecek olan. )

( Bilinenin içinde yaşamak bağımlılıktır, bilinmeyenin içinde yaşamak özgürleşmedir. )

( Bilinmez olan hakkında ancak sessizlik konuşur. )

( Zihin ancak bildiği hakkında konuşabilir. )

( Eğer bilinebilir olanı gayretle incelerseniz, o eriyip gider, geriye bilinmez olan kalır. )

( "Bilinmeyeni" bilmek için önce, bilineni bilmek gerek. )

( I do not claim to know what you do not.
It is the full and correct knowledge of the known that takes you to the unknown.
To live in the known is bondage, to live in the unknown is liberation.
Of the unknowable only silence talks.
The mind can talk only of what it knows.
If you diligently investigate the knowable, it dissolves and only the unknowable remains. )

( Bilinmeyenler, bilinenlerden her zaman çok daha fazladır. Her bilinen, yine bilinmeyenleri daha çok artırarak gelişir, ilerler. )

( Bilmediğiniz şeyi bildiğimi iddia etmiyorum. )

( KNOWN vs./and/||/<>/> UNKNOWN )


- BİLİNEN ile/ve ORADA/BURADA BULUNMAYAN

( KNOWN vs./and UNCOMMON )


- BİLİNENİN BİLGİSİ ile BİLENİN BİLGİSİ


- BİLİNİR/LİK ile/ve/||/<>/>/< BELİRGİN/LİK


- BİLİNMEMESİ ile/ve/değil BURADA YER ALMAMASI

( [not] UNKNOWN vs./and/but NONEXIST HERE )


- BİLİNMESİ GEREKENLER ile/ve/> YAPILMASI GEREKENLER


- BİLİNMEYENLE İLGİLENMEK ile/ve/<>/değil/yerine BİLİNENLE İLGİLENMEK

( [not] TO BE INTERESTED IN KNOWN vs./and/<>/but TO BE INTERESTED IN UNKNOWN
TO BE INTERESTED IN UNKNOWN instead of TO BE INTERESTED IN KNOWN )


- BİLİNMEZ:
NEYİN, NEYE DENK GELECEĞİ ve/||/<> KİMİN, KİME YÂR/DÜŞMAN OLACAĞI


- BİLİNMEZE OTURMAK ve/||/<>/> ENGİNE YOL ALMAK


- BİLİNMEZ/LİK ile/ve/<>/>/< BELİRSİZ/LİK


- BİLİRKEN SUSMAK ve/=/||/<> BİLMEZKEN KONUŞMAK/SÖYLEMEK

( [Bazen ...] İkisi de kötü ve yanlıştır. )


- BİLİŞ ile/ve/||/<>/>/< ÜST BİLİŞ

( COGNITION vs./and/||/<> META COGNITION )


- BİLİŞME ve/=/<> BULUŞMA


- EMPATİ:
BİLİŞSEL ile/ve/||/<>/> DUYGUSAL


- ÖNCELİK:
BİLİŞSEL/MANTIKSAL ile/ve/değil/||/<>/< VAROLUŞSAL


- BİLİYOR OLMAK ile/ve/<>/değil BELLEĞİN GÜÇLÜ OLMASI


- BİLKUVVE ile/ve BİLFİİL

( DUNAMEIS ile/ve ENERGEIAI )


- BİLME BİÇİMLERİ ile/ve/||/<> TİN BİÇİMLERİ


- BİLME/"BİLEBİLME":
(")UYKUDA(") DA ile/ve/||/<> "HAYVANSAL DÜRTÜLERDE(") DE


- BİLME:
"YETİSİ" ile/ve/||/<>/> YÖNTEMİ


- BİLME YÖNTEMİ ile/ve/||/<> ANLATIM YÖNTEMİ


- BİLME/İLİM YÖNTEMİNDE:
TARÎK-UL-HAVAS ile/ve/||/<>/> TARÎK-UN-NAZAR

( Doğrudan/zorunlu/doğal ve duyu/lar(ımız) ile. İLE Bilimsel yolla/araçlarla. )


- BİLME ZEVKİ ile/ve/<> ÖĞRENME ZEVKİ/SEVGİSİ

( Eğer uyanık ve zeki isek, her şeyden öğreniriz. )

( ZAİKA/ZEVK: Dil. )

( Öğrenmeye yönelik bir sevgi beslemeden, iyilik yapmaktan hoşlanmak, kişiyi, basitliğe götürür.
Öğrenme sevgisi olmadan, bir şeyi anlamaya çalışmak, kişiyi, karışıklığa götürür.
Öğrenme sevgisi olmadan, içtenliği istemek, kişiyi, zararlı sonuca götürür.
Öğrenme sevgisi olmadan, doğruluğu istemek, kişiyi, başkaldırıya götürür.
Öğrenme sevgisi olmadan, dayanıklı olmayı istemek, kişiyi, gereksiz davranışlarda bulunmaya götürür. )

( We learn from everything, if we are alert and intelligent. )

( PLEASURE OF TO KNOW vs./and/<> PLEASURE/LOVE OF TO LEARN )


- BİLME ve/> ANLAMA ve/> YORUMLAMA

( Yapabilmek. VE/> Varolmak. VE/> ... )

( ... VE/> Kişiye, tarihe, topluma, kültüre ait herşeye bakarak, kişiden hareketle kişiye/kişilere bakarak kavrama yöntemi. VE/> ... )

( Bilen kişi, varolanı savunur; cahil kişi, cesur olur. )


- BİLME ile/= EYLEME ile/= SEYİR(TEMÂŞÂ)

( Tanrı'yı seyir = İrfan; - Evren'i seyir = Estetik )


- BİLME ile/ve/||/<>/> ÖRTÜK BİLME/SEZGİ


- BİLMECE ile/ve/değil/yerine/<> BULMACA


- [bilmecede] HECE:
"GECE" ile/değil/yerine/>< "GÜNDÜZ"

( Çözemeyene. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Çözene. )


- BİLMEDİĞİNDEN KORKMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> BİLDİĞİNDEN KORKMAK

( HAVF ile/ve/değil/yerine HAŞYET )


- BİLMEK/ANLAMAK ile/ve/||/<>/> İBÂDET

( TO KNOW vs./and WORSHIP )


- BİLMEK/BİLGİ ile/ve/+/||/<> GÖRGÜ

( Görgü, aşka göredir. )

( Görgülü kuşlar, gördüğünü işler. )


- BİLMEK/BİLİNEN ile/ve/<> VAR ETMEK/VAROLAN


- BİLMEK:
FİZİK'TE ile/ve MANTIK'TA

( Nedenleri bilmek. İLE/VE Orta terimi bilmek. )

( TO KNOW: ON PHYSICS vs./and ON LOGIC )


- BİLMEK:
GÖRÜ ile/ve/||/<> KAVRAM

( ANSHAUUNG mit/und/||/<> BEGRIFF )


- BİLMEK(İLİM):
DİL ile/ve/||/<> KALP ile/ve/||/<> GÖVDE

( Zikreden. İLE/VE/||/<> Şükreden. İLE/VE/||/<> Sabreden. )


- BİLMEK ve/<>/> ÂKIBET/SON

( Yeterli ve yetkin bilgiyle. VE/<>/> Değiştirilebilir. )


- BİLMEK ile/ve/<> ANIMSAMAK

( Bilmek, anımsamaktır. )

( TO KNOW vs./and/<> TO REMIND/REMEMBER
To know is to remind/remember. )


- BİLMEK ile/ve/değil/yerine ANLAŞILIR KILABİLMEYİ BİLMEK

( [not] TO KNOW vs./and/but TO KNOW TO GET COMPREHENSIBLE
TO KNOW TO GET COMPREHENSIBLE instead of TO KNOW )


- BİLMEK ile/ve ANLAŞILIR KILABİLMEYİ BİLMEK


- BİLMEK ile/ve/||/<>/> ANLAYABİLMEK ile/ve/||/<>/> (BİRİNE) ANLATABİLMEK ile/ve/||/<>/> (ÇOCUĞA) YALIN ANLATABİLMEK


- BİLMEK ile/ve/değil/yerine BECERMEK


- BİLMEK ile/ve BİLDİĞİNİN TARİHİNİ BİLMEK

( TO KNOW vs./and TO KNOW THE HISTORY OF YOU KNOW/KNOWLEDGE )


- BİLMEK ile/ve/değil/||/<> BİLDİRİL(ME)MİŞ OLMA(MA)SI


- BİLMEK ile/ve/<> BİLMEDİĞİNİ BİLMEYİ BİLMEK

( "Bilmediğimizi bilmek", gerçek bilgidir. )

( "Daha iyisini bilemiyorum." [Hiç olmazsa bu kadarını biliyorsunuz.] )

( Bilmiyoruz, bunu bilmediğinizi de bilmiyoruz. )

( Bilmediğimizi ve anlamadığımızı bilmek gerçek bilgidir, alçakgönüllü birinin bilgisidir. )

( Bilmediğini bilen, bellekten ve beklentiden kurtulmuş olan, ebedidir. )

( Yaşamımızın her bir anında bilmeye gereksinimimiz olanı biliriz. )

( Ancak bilmediğimiz zaman, araştırmak için rahat oluruz. )

( Biliyorum diyene hiçbir şey koklatılmaz. )

( Ne kadar bilirsek, yanılmamız da o kadar. )

( Bildiğimiz, yanıldığımıza yetmez. )

( Felsefe, neleri bilmediğini bilmektir. )

( O ki, bilmiyor ama biliyor bilmediğini;
çocuktur, onu eğitin/yetiştirin.

O ki, bilmiyor ama bilmiyor bilmediğini;
cahildir, ondan uzakça durun.

O ki, biliyor ama bilmiyor bildiğini;
(belki) uykudadır, onu uyandırın.

O ki, biliyor ama biliyor bildiğini;
bilge kişidir, onu izleyin. )

( ŞİO ME NİHİL ŞİRE: EN İYİ BİLDİĞİM, HİÇBİR ŞEY BİLMEDİĞİM )

( To know that you do not know, is true knowledge.
"I don't know any better." [At least that much you know.]
You do not know, nor do you know that you do not know.
To know that you do not know and do not understand is true knowledge, the knowledge of an humble heart.
Which knows that it does not know, which is free of memory and anticipation, is timeless.
At every moment of your life you know what you need to know.
It is when you do not know, that you are free to investigate. )

( Hiçbir şey bilmediğini bilen, hiçbir şey bilmediğini bilmeyenden daha çok şey bilir...
Wer weiβ, dass er nichts weiβ, weiβ mehr als der, der nicht weiβ, dass er nichts weiβ... )

( TO KNOW vs./and/<> TO KNOW THAT, YOU DON'T KNOW IT )


- BİLMEK ile/ve/değil/||/<>/> BİLMENİN SÜREKLİLİĞİ/BİLMEKTE OLMAK


- BİLMEK ile/ve/<> BİLMEYİ BİLMEK

( Sormaz ki bilsin, sorsa bilir; bilmez ki sorsun, bilse sorar. )

( Bilmekten korkanlar, belirsizliğe sığınır; tarihten korkanlar da mite. )

( Var olduğumuzu biliyoruz. Ne olduğumuzu ise bilmiyoruz. )

( Bir şeyi bilmek için onu tamamen kabul etmek gerekir. )

( SÂİL: Soran, sual eden. )

( TO KNOW vs./and/<> TO KNOW THE KNOWING
To know anything I must accept it - totally. )


- BİLMEK ile/ve BİLMEYİ BİLMEK


- BİLMEK ile/ve/<> BİR ŞEYİ BİLMEK

( TO KNOW vs./and/<> TO KNOW A THING )


- BİLMEK ile/ve/> BULMAK ile/ve/> SUSMAK

( Çabuk iyileşmek istiyorsan ağzını kapalı tut! )

( Bilinmeden bulunmaz, bulduktan sonraki biliş de apayrıdır. )

( Kişi, ne kadar bilirse bilsin, bilmediği çok şey vardır. )


- BİLMEK ile/ve "ÇÖZMEK"


- BİLMEK ile/ve/<> DOĞAYI BİLMEK

( Bilmek, olmak demektir. )

( Bilmek, dış dünyayı, insancaya çevirmektir. )

( Doğaya tam itaatte, çaba(zorlanma) yoktur. )

( Bilinçli deneyimlerin bütünlüğü doğadır. )

( Doğayı sadece bilinç olarak görmek, farkındalıktır. )

( Gerçek doğamızı aramak için kendi içimize, derinlere daldığımızda, fark edeceğiz ki, sadece gövdemiz ufaktır ve sadece belleğimiz sınırlıdır; ama yaşamın ucsuz bucaksız okyanusu bizimdir. )

( Kişi, bildiği şeyi bildiğini bilmeli. Bilmediği şeyi bilmediğini bilmelidir. Gerçek bilgi işte budur. )

( Konuşanlar bilmiyor, bilenler konuşmuyor. )

( Bilin, ki güçlü olun, güçlü kalın! )

( TO KNOW vs./and/<> TO KNOW THE NATURE
To know is to be.
In complete obedience to nature there is no effort.
Seeing nature as mere consciousness is awareness.
The totality of conscious experiences is nature.
Science merely pushes back the frontiers of our ignorance.
As you dive deep into yourself in search of your true nature, you will discover that only your body is small and only your memory is short; while the vast ocean of life is yours. )


- BİLMEK ile/ve DOĞAYI BİLMEK


- BİLMEK ile/ve/||/<> DÜŞÜNMEK

( BİLMEK:
GÖRÜ ile/ve/||/<> KAVRAM )

( ERKENNEN mit/und/||/<> DENKEN )


- BİLMEK ile/ve/değil EMANET ALMAK


- BİLMEK ile FARKINDALIK

( TO KNOW vs. AWARENESS )


- BİLMEK ile/ve/değil/||/<>/>/< HÂL'DEN, HÂL'E GEÇEREK BİLMEK


- BİLMEK ile/ve/=/||/<> HESAPLAYABİLMEK


- BİLMEK ile/ve İDRAK

( ... ile/ve EDREKE: Tutmak, kavramak. )

( TO KNOW vs./and PERCEPTION/COMPREHENSION )


- BİLMEK ile/ve İDRAK

( İhsas ve idrak, toplumsal-kültürel bir terbiyeden geçer. )


- BİLMEK ile/ve/||/<> KANITLAMAK


- BİLMEK ile/ve/> KAVRAMAK

( TO KNOW vs./and/> TO COMPREHEND )


- BİLMEK ile/ve/<> KUDRET SAHİBİ OLMAK


- BİLMEK ile/ve/<> KULLANMAYI/UYGULAMAYI BİLMEK

( Bildiklerinizi yaşa(r)sanız, bilmedikleriniz de öğretilir. )

( TO KNOW vs./and/<> TO KNOW TO USE/APPLY )


- BİLMEK ve/||/<>/>< MESAFE


- BİLMEK ile/ve/||/<>/< NEDENLERİ BİLMEK


- BİLMEK ile/ve/değil ÖĞRENİM YOLUYLA İNANDIRILMIŞLIK


- BİLMEK ile/ve/||/<>/> ÖNGÖRMEK

( TO KNOW vs./and TO ANTICIPATE )


- BİLMEK ile/ve/<> ÖZÜ BİLMEK

( Bilmek, özü bilmektir. )

( Lezzet meyvenin suyunda yani anlamındadır, tortusunda yani şeklinde değildir. )

( TO KNOW vs./and/<> TO KNOW THE ESSENCE )


- BİLME/K ile/ve/değil/<>/>< TANIMA/K

( Bazı olay/olgu/bilgi/durum/tutumları sadece biliyor olmak, tanımanın öteki ucudur/olabilir. )


- BİLMEK ile TANIMAK


- BİLMEK ile TANIMAK

( Bilmek, bilmeyi bilmektir. İLE İrfan + Marifet. )


- [hem] BİLMEK ile/ve/||/<>/>/&lt;/=/hem de YAPABİLMEK

( Bilmek, yapabilmektir! )

( Bildiklerimiz, yapabildiklerimizdir. )

( TO KNOW vs./and/||/<>/>/


- [hem] BİLMEK ile/ve/hem de/||/<>/> YAPMAK

( Yapmak, onu bildiğini göstermektir. )

( Bilmek, yapabilmektir. )

( Kişi, bildiklerini, yönetir/yönetmelidir: bilmedikleri tarafından yönetilir. )

( [ne yazık ki]



- Yapabilen istemiyor,
- İsteyen yapamıyor,
- Bilen yapmıyor,
- Yapan bilmiyor ve
Dünya böyle kötüye gidiyor...

Ascoli Piceno, İtalya [1529] )

( TO KNOW vs./and/also/||/<>/> TO DO )


- BİLMELEKE AKIL ile BİLFİİL AKIL ile MÜSTEFÂD AKIL ile FAAL AKIL

( İBN-İ SİNÂ )

( İBN-İ SİNÂ BU KONULARDA ÖZELLİKLE YAZMAMIŞTIR: * HİKMET-İ AMELİYE (Çünkü fıkıh'da var olarak kabul eder.) * AHLÂK-TOPLUM-SİYÂSET )


- BİLMEME BİLGİSİ = DOCTA IGNORANTIA[Lat.] (SCIO ME NIHIL SCIRE = EN İYİ BİLDİĞİM ŞEY, HİÇBİR ŞEY BİLMEDİĞİM)


- BİLMEMEK ile/ve/ne yazık ki/<>/> BİLMEYE/DÜŞÜNMEYE YANAŞMAMAK


- BİLMEMEK ile/değil DAHA/EN DOĞRU(YA YAKIN) OLAN TANIMI/BİLGİYİ DÜŞÜNMEK


- BİLMEMEK ile/ve/değil EDEB

( TECÂHÜL-İ ÂRİFÂNE: Çok iyi bildiği halde bilmiyormuş/cahilmiş gibi görünmek. | [edediyat] Bilinen bir şeyi, edebî bir nükte ile bilinmiyormuş ya da başka türlü biliniyormuş gibi gösterme sanatı. )

( [not] NOT TO KNOW vs./and/but BREEDING )


- BİLMEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İLGİLENMEMEK


- BİLMEMEK ile/ve/değil/<> KABUL ETMEMEK/"EDEMEMEK"


- BİLMEMEK ile KÖTÜ (OLARAK) BİLMEK

( NOT TO KNOW vs. TO KNOW (AS) BAD )


- [ne yazık ki]
BİLMEMEK ile/ve/değil/||/<>/< ÖNEMSEMEMEK


- BİLMEMEK ile/ve/||/<>/> UZAK DÜŞMEK


- BİLMEYE ÇALIŞMAK ile/ve/yerine/değil ANLAMAYA ÇALIŞMAK

( [not] TRYING TO KNOW vs./and/but TRYING TO UNDERSTAND
TRYING TO UNDERSTAND instead of TRYING TO KNOW )


- BİLMEYEN ile/değil/yerine BİLEN

( Direnir, isyan eder.[hemen hemen herşeye] İLE/DEĞİL/YERİNE Tâbi olur/olabilir.[doğaya, evrene, düzene, bilgiye, insana ...] )


- BİLMEYENLERİN "ALKIŞI" değil/yerine/>< BİLENLERİN "ELEŞTİRİSİ"


- BİLMEYİ BİLMEK ve/||/<> BİLGİ ÜRETİMİ ve/||/<> GÜVENİLİR BİLGİ ve/||/<> BİLGİNİN UYGULANMASI/KULLANIMI


- BİLMEYİ BİLMEK ile/ve/||/<> FELSEFE/SOYUTLAMA


- BİLMİYOR OLMAK ile/ve/=/<> İLGİLENMEMİŞ/İLGİLENMİYOR OLMAK

( NOT TO KNOW vs./and/=/<> NOT TO BE INTERESTED )


- BİLMİYORUM ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BİLİMYORUM


- BİLMİYORUM ile/ve/||/<>/< BİLİYORUM

( Sorarsan. İLE/VE/||/<>/< Sormazsan. )


- BİLMİYORUM ile/ve/||/<>/> NEREDEN BİLİYORUM?


- BİLMÜZAKERE[Ar.] değil/yerine/= GÖRÜŞLEŞEREK


- ENDİREKT/İNDİREKT/INDIRECT[İng.]/BİLVÂSITA[Ar.] değil/yerine/= DOLAYLI


- BİN ZAHMET ile/değil/yerine/></< BİR HOŞ SÖZ


- BİNDİĞİM/İZ ile/ve/değil/yerine/||/<>/&gt;/< BİLDİĞİM/İZ

( Gövdemiz. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Zihnimiz. )


- BİNOM AÇILIMI ( - NEWTON):
1665/1666 ile/ve/||/<>/> 1669 ile/ve/||/<>/> 1711

( Keşif. İLE/VE/||/<>/> Kaleme alış. İLE/VE/||/<>/> Yayımlama. )

( Klasik matematiğin, "sonsuz" ile ilgilenmeme "alışkanlığı"nın terk edilmesi. )


- BİR ALANIN/KONUNUN:
"EN İYİSİ" OLMAK ile/değil TEK KİŞİSİ OLMAK


- BİR ALAN/KONU HAKKINDA ve/+/||/<>/> ÇOĞU ŞEY HAKKINDA

( Çoğu şeyi bilmeye çalışmak. VE/+/||/<>/> Bir şey bilmeye çalışmak. )


- BİR ANLAMIYLA ... ile/ve/||/<> BİR YANIYLA ...


- BİR ARAYA GELMEK ile/ve/||/<>/> BİR ARADA DURMAK ile/ve/||/<>/> BİRLİKTE ÇALIŞMAK

( Başlangıç. İLE/VE/||/<>/> İlerleme. İLE/VE/||/<>/> Başarı. )


- BİR BARDAK SUDA FIRTINA KOPARMAK ile/ve/||/<> ORTALIĞI VELVELEYE VERMEK


- BİR BİÇİMDE ile/ve/||/<> BENZER BİÇİMDE


- BİR DURUMA ya da SÖYLENİLEN SÖZE, GERİBİLDİRİMDE:
(BEN) "ANLAMADIM" ile/değil/yerine/||/<>/> "ANLAM VEREMEDİM"


- BİR DURUMU:
KONU ETMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> DİLE GETİRMEK


- BİR DÜŞÜNCE/BİLGİ/SÖZ İLE:
TOPLUMU "BOZMAK" ile/değil TOPLUMUN BİR BÖLÜMÜNÜ "BOZMAK" ["bozulacağına" dair ısrarcı olunuyorsa...]

( Olumsuz/kötü niyetli kasıt. İLE/DEĞİL Gelişmek/geliştirmek üzere/için. [Bazı bilgi ve durumlar, herkese değil bazı kişilere verilebilir/verilmelidir.] )


- BİR DÜŞÜNCEYİ:
"BESLEMEK" ile/ve/değil/yerine SADECE BİLMEK


- BİR DÜŞÜNCEYİ "SAVUNAN" ile/değil/yerine/>< BİR DÜŞÜNCEYE SAHİP OLAN

( Ötekileştirir, ayrıştırır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Bizleştirir ve birleştirir. )


- BİR:
[hem/ne] TEK hem de/ne de ÇİFT


- BİR İŞE GİRMEK ile BİR İŞE GİRİŞMEK


- BİR İŞİ/N:
"UCUNDAN TUTMAK" ile/değil/yerine/>< "OMUZLAMAK"


- BİR "KENARIYA" KOYARAK değil BİR KENARA KOYARAK


- | 1 KİLO PAMUK ile 1 KİLO DEMİR |
ile/ve/değil/yerine/||/<>/<
1 KİTAP

( )


- 1 KİLO PAMUK = 1 KİLO/KIYYE DEMİR/KURŞUN


- KİŞİYİ/KİŞİLERİ:
"KÜÇÜMSEMEK" ile/ve/değil/||/<>/>< "BÜYÜK GÖRMEK"

( Ahlâksızlıktır. İLE/VE/DEĞİL/>< Bilgisizliktir. )

( Akılsızlık. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/>< Korkaklık. )


- BİR KİTAP OKUYAN ile/ve/<> İKİ KİTAP OKUYAN ile/ve/<> ÜÇ KİTAP OKUYAN

( Herşeyi bildiğini sanar. İLE/VE/<> Kuşkuya düşer. İLE/VE/<> Hiçbir şey bilmediğini anlar. )


- BİR KONUNUN:
ANLAŞILAMAMASI ile/ve/değil ANLATILAMAMASI

( Bir konunun/olgunun anlaşılması ya da anlaşılmaması, daha çok, ilgi ve gereksinimle doğru orantılıdır. )


- BİR KONUNUN/DURUMUN/AYRINTININ:
İŞLEYİŞİ ile/ve/değil/||/<> İŞLENİŞİ


- BİR/KAÇ KONUYU/SORUNU:
AÇMAK/AÇMAYA ÇALIŞMAK ile/ve/||/<>/> AŞMAK/AŞMAYA ÇALIŞMAK


- BİR KONUYU/OLGUYU:
KENDİNE("BANA") GÖRE DÜŞÜNMEK/ÇÖZÜMLEMEK/YORUMLAMAK ile/ve/değil/yerine O KAVRAMI (/N İÇİNDE) KONUŞMAK


- BİR NESNE/OLAY/OLGU/DURUM/KOŞUL İÇİN:
BİR "AD VEREBİLMEK", BİR ŞEY "DEMEK/DİYEBİLMEK"
ve/||/<>/<
O ...'YI DENEMEK


- BİR OLAY/DURUM:
ÖNCESİNDEKİ DÜŞÜNCE/SÖZ/YORUM ile/değil/yerine SONRASINDAKİ DÜŞÜNCE/SÖZ/YORUM


- BİR ÖLÇÜYE BAĞLAMAK ile/ve/değil BİR ÖLÇÜYE DAYANDIRMAK


- BİR PARÇA ile/ve/= BİN PARÇA


- BİR ŞEY KONUŞMAK ile/ve/değil/yerine BİR ŞEYİ/ŞEYLERİ KONUŞMAK


- BİR ŞEY OLUŞ ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< OLUŞ

( [not] BEING SOMETHING vs./and/but/||/<>/>/< BEING
BEING instead of BEING SOMETHING )


- BİR ŞEYE:
YOK DEME! ve KENDİNE BENZETME!


- BİR ŞEYİ ANLAMAK ile/ve/<>/değil/yerine ANLAMAYI ANLAMAK


- BİR ŞEYİN BÜTÜNÜ ile KENDİNDE BÜTÜN

( TOTALITY OF SOMETHING vs. TOTAL IN SELF )


- BİR ŞEYİN, DİNÎ OLMASI ile BAŞKA BİR ŞEYİ ELDE ETMEK İÇİN DİNİN, ARAÇ OLARAK KULLANILMASI


- BİR ŞEYİN(DÜŞÜNCENİN/EYLEMİN):
EGEMEN OLMA(MA)SI ile/ve/değil/<> ÖNÜMÜZE GEÇME(ME)Sİ


- BİR ŞEYİN:
İLGİ ÇEKMESİ ile/||/<> DİKKAT ÇEKMESİ


- BİR ŞEYİN:
İYİ OLDUĞUNDAN DOLAYI İSTENMESİ ile/ve/değil/<> İSTENİYOR OLMASINDAN DOLAYI İYİ OLDUĞU


- BİR ŞEYİN, "YAPILAMAZ" OLDUĞUNU SANMAK ve/||/<>/> O ŞEYİN, YAPILIRKENKİ GÜRÜLTÜSÜYLE UYANMAK


- BİR ŞEYİN:
"YOK OLMASI" ile/değil YER/BİÇİM DEĞİŞTİRMESİ


- BİR ŞEYİN/DURUMUN:
(")OLMASI(") ile/ve/değil/||/<>/< OLMA/GERÇEKLEŞME OLASILIĞI


- 1/0:
SONSUZ ile/değil TANIMSIZ


- BİR ...:
SÖZCÜK ve/||/<> DUYGU ve/||/<> KİŞİ

( Kararı/nı değiştirebilir. VE/||/<> Yaşamı/nı değiştirebilir. VE/||/<> Seni/kişiyi değiştirebilir. )


- BİR TANE DAHA RİCA EDEYİM değil/yerine ÇOK GÜZELMİŞ[Bir tane daha alabilirsem memnun olurum tabii anlamında]


- BİR TUTULAMAMA ile KIYASLANAMAMA


- BİR ULUSUN:
DÜŞMANLARI ile/ve/<> "AYDINLARI"

( Askerî-siyasî örgütünü yener. İLE/VE/<> Tarihini yener/değersizleştirir. )


- Bir yerde ya da birinde "hata" "görürsen", 70 neden ara! Bulamazsan, "Bilemediğim, 71. neden var olabilir." de!


- BİR ile/ve/||/<> AKIL(VARLIK, YAŞAM/HAYAT) ile/ve/||/<> NEFS ile/ve/||/<> DOĞA

( PLOTINOS ile/ve/||/<> PROKLOS )


- BİR/BÜTÜN ile/ve AYNI

( Çok sayıda deneyimci, bölünmemiş ve bölünemez olan farkındalığın içinde ortaya çıkar. Her biri, bellekte ayrı ama özde bir ve aynıdır. )

( INTEGRATED vs./and SAME )


- BİR ile/ve/||/<>/>/< BİN


- BİR ile BİRLİK ile BÜTÜNLÜK


- BİR ile SADECE

( UNIQUE vs. ONLY )


- BİR = ÜÇ[1 = 3]


- BİR
ve/||/<>/>
US
ve/||/<>/>
TİN
[Duyusal ve akılsal]
ve/||/<>/>
(DOĞA)


- BİR ile/ve/||/<> VAR

( Sonsal sınıflama[kategori] değillerdir. Herşeyde varlardır. )

( Dili olanaklı kılanlar. )

( Transandant terimlerdir. [bkz. KANT] )


- BIRAKMAK ile/ve/değil AŞMAK


- BIRAKMAK ile AYIRMAK

( LEAVE vs. SEPERATE )


- BİRARAYA GETİRMEK ile/ve BİRARADA TUTMAK

( TO BRING TOGETHER vs./and TO KEEP TOGETHER )


- BİRAZ ile/ve/değil/||/<>/< ÇOK AZ


- BİRAZ ile/ve/||/<> HATIRI SAYILIR


- BİRBİRİMİZE ...:
"DÜŞMEK" değil/yerine/>< "DÜŞKÜN OLMAK"


- KONUŞMAK:
"BİRBİRİMİZE" ile/değil BİRBİRİMİZLE


- BİRBİRİMİZİ:
[ya] TAMAMLAYAMAMAK ile/ve/ya da/<>/< TAM ANLAYAMAMAK


- BİRBİRİNDEN AYIRDETMEK değil BİRBİRİNDEN AYIRMAK ya da [sadece] AYIRDETMEK


- KARIŞTIRMAMAK:
BİRBİRİNDEN değil BİRBİRİNE
(ya da BİRBİRİNDEN AYIRMAK)


- BİRBİRİNE DÖNÜŞEMEME/DÖNÜŞEMEYEN ile İLİŞKİSİZ/LİK


- BİRBİRİNE PARALEL değil PARALEL


- BİRBİRİNİ ETKİLEMEK ile/ve BİRBİRİNİ TAMAMLAMAK


- BİR'DEN BAŞLAMAK ve/||/<>/> BİRDEN BİRE BULMAK


- BİR'DEN/BİRDEN DOĞMA ve ŞEKK'SİZ-ŞÜPHESİZLİK


- BİRDENBİRE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ZAMANLA

( Çok az şey. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Çoğu şey. )


- BİREBİR ile BİRE BİR

( Etkili, etkisi kesin olan. | Tam istenildiği gibi. İLE Ölçü, miktar vb. özellikleri eşit olan. | Bir başkasının, ötekinin aynı olan. | Ölçü, miktar vb. özellikleri eşit olarak. | Yüz yüze, karşılıklı olarak. )

( EFFECTIVE vs. MEASUREMENT )


- BÎ-RENG değil/yerine/= İLÂHÎ CEVHER


- BİREŞİM/TEVHİD:
AKIL ve/||/<> BEN ve/||/<> GÖNÜL


- BİREŞİM ile/ve/||/<> DENGE


- BİREŞİM/SENTEZ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÇÖZÜMLEME/ANALİZ

( Birleşik nesnelerin oluşturulması. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Nesnelerin bileşenlerine ayrılması. )


- BİREŞİM/TEVHİD ve/||/<>/>/< KENDİNDEN RÂZI OLMAK


- BİREŞİM(TEVHİD) ve/||/<>/>/< KUŞKUDAN KURTULMAK


- SANAT:
BİREYLERİ/TOPLUMU ...
ŞAŞIRTMAK (İÇİN) ile/ve/değil/yerine/||/<>/> KIŞKIRTMAK (İÇİN)