Toplam 13397 FaRk bulunmaktadır

Sayfa 20 / 55


- EHEMMİYET[Ar.] değil/yerine/= ÖNEM, DEĞERLİLİK


- EHLEN ile/ve/||/<>/> SEHLEN

( Beceriyle. İLE/VE/||/<>/> Kolaylıkla. [hoş geldiniz ve sefalar getirdiniz] )


- EHVEN-İ ŞER[Ar.] değil/yerine/= KÖTÜNÜN İYİSİ


- EHVEN ile EFDAL


- EIDOKSOS ve ARİSTO

( Akademi'nin kurulmasında! )


- EIDOLON ve/<>/|| DAEMON

( Kendinin bilgisi. )


- EINSTEIN ve/||/<> ROSEN (KÖPRÜSÜ)/SOLUCAN DELİĞİ

( Nathan Rosen ve Albert Einstein tarafından ileri sürülmüştür. Genel olarak beyaz delikler ve kara delikler arasındaki bağlantıya, "solucan deliği" denilmektedir. Bu bağlantı sayesinde, zamanda kısayol bir yol oluşturmaktadır. Kara deliğin en dip noktasında hacim sıfırdır ve yoğunluk sonsuzdur. Yani, kara deliğin dibinde çok güçlü bir çekim etkisi vardır. Bu yüzden buradaki zaman ve mekân bilinenin dışındadır. Bu kuram ile iki kara deliğin farklı boyutlarda bağlanması ile çekim etkisinden yararlanılarak bir kara deliğin içine girip öteki kara deliğin içinden kısa bir zamanda çıkılabilir. )


- EINSTEIN ile/ve/||/<> SÜRÜCÜSÜ


- EK ile/ve/<> ÖRNEK


- EKARTE[Fr. < ÉCARTÉ] (ETMEK) ile/ve/||/<> EKARTÖR

( Dışlamak, ayırmak, konu dışında tutmak. İLE/VE/||/<> Ayırgaç. )


- EKİN(KÜLTÜR):
MİRAS değil EMÂNET


- EKİN/KÜLTÜR ile/ve/<> ANLATI


- EKİN/KÜLTÜR = İKİNCİ/L DOĞA


- EKİN/KÜLTÜR ve/=/||/<>/>/< ÇOCUKLARARASILIK/ÇOCUKLAR ÜZERİNDEN/ARACILIĞIYLA


- EKİN/KÜLTÜR ve/||/<>/> TAT


- EKİP ve/||/<>/> BİÇMEK


- EKLEKTİK "OLAN" ile/ve/değil/||/<>/< BÜTÜNCÜL/ENTEGRATİF OLAN


- EKLEKTİK değil/yerine/= DERLENMİŞ


- EKLEKTİK ile KOLAJ


- EKLEMEK ile/ve YÜKLEMEK

( TO ADD vs./and TO LOAD )


- EKLEMEK/ÇIKARMAK ile DEĞİŞTİRMEK

( TO ADD/EXTRACT vs. TO CHANGE )


- EKLEMLENME ile/değil/yerine/||/>< DİKİŞSİZLİK


- EKLENEBİLİR/LİK ile/ve/değil/||/<> EKLEMLENEBİLİR/LİK


- EKLETİZM" değil EKLEKTİZM


- EKMEK ve/||/<> KÂĞIT

( Gövdenin beslenmesinde. VE/||/<> Zihnin/gönlün beslenmesinde. )


- EKMEL[< KÂMİL]

( DAHA (EN) KÂMİL, MÜKEMMEL VE KUSURSUZ, EKSİKSİZ OLAN )


- EKOLOJİ/EKOLOG değil/yerine/= ÇEVREBİLİMCİ


- EKONOMİDE:
DOĞRUSAL ile/değil/yerine/> GERİDÖNÜŞÜMLÜ ile/değil/yerine/> DÖNGÜSEL

( )

( Al > Yap > Kullan > Çöpe at

İLE/DEĞİL/YERİNE/>

Al > Yap > Kullan > Geri dönüştür > Çöpe at

İLE/DEĞİL/YERİNE/>

Al > Yap > Kullan > Tamir et / Tekrar kullan > Geri dönüştür/döndür > Yap > Kullan > Tamir et / Tekrar kullan )

( [not] LINEAR ECONOMY vs./but/> RECYCLING ECONOMY vs./but/> CIRCULAR ECONOMY )


- EKONOMİK DEĞER ile/ve ESTETİK DEĞER

( ECONOMIC VALUE vs./and AESTHETIC VALUE )


- EKSEN/MİHVER[Ar. çoğ. MAHÂVİR] ile/<> ORTAY

( Bir cismi, iki eşit parçaya bölen, gerçek ya da sanal çizgi. | Üzerinde bir pozitif yön varsayılan sonsuz doğru. | Dingil. İLE/<> [mat.] Bir düzlem şeklin aynı yöndeki koşut tüm kirişlerini eşit parçalara bölen çizgi. | Bir uzayı, bir yüzeyi, iki eşit parçaya bölen çizgi/düzlem. )

( MİHVER ile/<> ... )


- EKSERİYET değil/yerine/= ÇOĞUNLUK


- EKSİ ile/ve/değil/<> ARTI

( Bazen, bazı (")eksikler/eksiklikler("), artı(ya) olabilir(/dönüşebilir.) )


- EKSİK NEDEN ile/ve HAZIRLAYICI NEDEN

( organ olmasın o )


- EKSİK NEDEN ile/ve HAZIRLAYICI NEDEN


- EKSİK OLABİLİR ile/ve/||/<>/< ATLANABİLİR


- EKSİKLERİMİZLE/HATALARIMIZLA:
"SAKLAMBAÇ OYNAMAK" ile/değil/yerine/>< YAKALAMACA OYNAMAK


- EKSİKLERİ/Nİ TAMAMLAMAK ile/ve/değil/||/<> FAZLALIKLARI/NI ATMAK


- EKSİK/LİK ile/ve/||/<>/>/< EZİK/LİK


- EKSİK/LİK ile/değil/yerine FARKLI/LIK


- EKSİK/LİK ile/ve/değil/yerine ÖRTÜK/LÜK


- EKSİKLİK ile/ve/||/<> TAMAMLANAMAZLIK


- EKSİK/LİK ile YETERSİZ/LİK

( "İstediğimiz bir şeyin", "olup" "olmaması", bizim için eşit değilse, hâlâ eksiğiz.
[Matlûbumuzun husûlü veya adem-i husûlü, nezdimizde, müsavî değilse, nâkısız!] )

( İstediğimiz oluyorsa "bir", olmuyorsa "bin" hayır aramak gerek. )

( DEFICIENCY vs. INSUFFICIENCY )


- EKSİKLİK ile/ve YOKSUNLUK

( DEFICIENCY vs./and DEPRIVATION )


- EKSİKLİKLER('İ) ile/ve AKSAKLIKLAR('I)

( DEFICIENCY/IES vs./and DEFECT/S )


- EKSİKLİKLERİN:
KABULÜ değil/yerine/>< GİDERİLMESİ


- EKSİKLİ/LİK ile/ve TUTARSIZ/LIK

( DEFECTIVE/NES vs./and INCONSISTENCY )


- EKSPERTİZ değil/yerine/= UZMAN İNCELEMESİ


- EKÜMENİK[Fr. OECUMÉNIQUE < Lat. OECUMENICUS < EYun. OIKOUMENIKOS] ile DİASPORA[Fr.]

( Tüm piskoposlukların rûhânî meclislerini ya da tüm kiliseleri içeren, dünya genelinde Hıristiyan birliğine yönelik olan. İLE Herhangi bir ulusun ya da inanç mensuplarının ana yurdu dışında azınlık olarak yaşadığıı yer. | Herhangi bir ulusun yurdundan ayrılmış kolu. | Yahudilerin ana yurtlarından ayrılarak yabancı ülkelerde yerleşen kolları. )


- EKZİSTANSİYALİZM değil/yerine/= VAROLUŞÇULUK


- EL-

( DEĞİŞİMDE DEĞİŞMEDEN KALAN | EN YÜKSEK VE TANIMLANAMAZ GERÇEKLİK | TEO, TAO, TE, T, THE )


- EL-BEYİN İLİŞKİSİ/EYTİŞİMİ ile/ve/<> DİL-DÜŞÜNCE İLİŞKİSİ/EYTİŞİMİ

( HAND-BRAIN RELATION/DIALECTIC vs./and LANGUAGE-THOUGHT RELATION/DIALECTIC )


- EL-KIYÂSU'L-İKTİRÂNÎ ile EL-KIYÂSÜ'L-İSTİSNÂÎ

( Bağlantılı kıyas. [Mukaddemelerin aynısı, neticede yer almazsa, tekrarlamazsa]. İLE İstisnâlı Kıyas. [Mukaddemelerin aynısı, neticede yer alırsa, tekrarlarsa]. )


- EL-KOL (HAREKETİ)


- EL SALLAMA! ve/||/<> BEL BAĞLAMA!

( Dönecek olana. VE/||/<> Dönmeyecek olana. )


- EL SALVADOR'DA EĞİTİM:
ZORUNLU değil/yerine ÜCRETSİZ

( El Salvador'da, öğrenim/eğitim, ücretsizdir ve zorunlu değildir. Eğitim düzeyi de çok yüksektir. )


- EL ve/<>/||/hem de BEYİN

( Gövdenin tüm kısımlarınınkine nispetle el derisi en dengeli olanıdır, el derisinde, en dengeli olan avuçiçi derisidir. Sonra, sırasıyla parmakların derisi ve onlardan da işaret parmağının derisi ve son olarak en dengeli olan işaret parmağının uc kemiğinin derisidir. Bundan dolayıdır ki, işaret parmağının ve öteki parmakların ucları duyu idraki için en iyi örgenlerdir. )

( Eller, beynin uzantısıdır. )

( Ne edersen elinle, o da gider seninle. )

( MAN-: El ile [MANUSCRIPT, MANİVELA] )

( )

( Zihninizde ne varsa, elinize o vurur. )

( AMBIDEXTRUS: İki elini de kullanabilme. )


- el-AN[Ar.] ile/ve/||/<>/> el-AN KEMÂKÂN

( Şu anda bile. İLE/VE/||/<>/> Eskiden olduğu gibi. )


- ELBETTE/TABİİ değil/yerine/= KUŞKUSUZ/DOĞALCA


- ELBETTE ile/ve/||/<> GÖRÜNDÜĞÜ/BİLİNDİĞİ GİBİ


- EL-BURHÂN ile CEDEL ile HATÂBE(T) ile ŞİİR ile MUĞÂLATA/SAFSATA

( İspat. Kesin sonuç olmak amacıyla kesinlik taşıyan öncüllerden oluşturulan kıyas. İLE Diyalektik. Yaygın olarak bilinen önermelerden oluşan kıyas. İLE Retorik. Güvene bağlı olarak kabullenilen(makbûlât) önermelerden oluşan kıyas. İLE Poetik. İnsan ruhunu mutluluğa ya da mutsuzluğa yöneltici etkisi olan önermelerden oluşan kıyas. İLE Sofistik. Gerçeğe benzer ya da yaygınlık kazanmış yalan ya da kuruntudan oluşan önermelerden oluşan kıyas. )

( Safsata Türleri )


- ELDE ETMEK ile NEDEN OLMAK


- ELE ALMAK ile SUNMAK


- ELE ALMAK ile TARTIŞMA

( "DISCUSS" vs. ARGUE )


- ELE ALMAK ile TARTIŞMA

( DISCUSS vs. ARGUE )


- ELE GEÇİRMEK ile/ve/değil/||/<>/>/< YÖNETEBİLMEK

( )


- FELSEFE:
ELEŞTİREL ile/ve/<> YARATICI ile/ve/<> ETKİN


- YAKLAŞIM/YORUM:
ELEŞTİREL ile/değil/yerine/>< ENTELLEKTÜEL


- ELEŞTİRİ:
REDDETMEK değil/yerine/>< GÖZDEN GEÇİRMEK


- ELEŞTİRİ/TENKİD:
OLUMSUZ/MENFÎ ile/değil/yerine/>< OLUMLU/MÜSPET


- ELEŞTİRİ/TENKİD ile/ve/||/<> MİHENK/MİHENGE/ÖLÇÜYE (BAŞ)VURMAK


- ELEŞTİRİ ile "ALT-ÜST ETME"


- ELEŞTİRİ ile/ve/= BİLİNÇ/SİZLİK / ŞUUR/SUZLUK

( CONSCIOUSNESS vs./and/= CRITIQUE )


- ELEŞTİRİ ile/ve/<>/> ÇOĞALMA

( Eleştiril(e)meyen şey, çoğal(a)maz. )


- ELEŞTİRİ ile/ve/değil/yerine/<>/> DAYANIŞMA


- ELEŞTİRİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DEĞİNİ


- ELEŞTİRİ ve DEVİNİM/DİNAMİK

( CRITIQUE and DYNAMICS )


- ELEŞTİRİ ile/ve/> DİKKAT ÇEKMEK ile/ve/> ABARTMAK


- ELEŞTİRİ ile "DİL UZATMA"


- ELEŞTİRİ ile/ve/değil/ne yazık ki/< DIŞLAMA


- ELEŞTİRİ ile/ve ELEME

( CRITIQUE vs./and ELIMINATION )


- ELEŞTİRİ ile/ve/değil/||/<> ETKİ


- ELEŞTİRİ ile/değil/yerine/< GERİBİLDİRİM


- ELEŞTİRİ ile/ve KATKI

( CRITIQUE vs./and CONTRIBUTION )


- ELEŞTİRİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< OLUMLU/OLUMSUZ TESPİT


- ELEŞTİRİ ile REDDETME

( CRITIQUE vs. REJECTION )


- ELEŞTİRİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/> TARTIŞMA


- ELEŞTİRİ = TENKİT = CRITICAL[İng.] = CRITIQUE[Fr.] = KRITIK[Alm.] = KRITIKE[Yun.] = CRÍTICO[İsp.]


- ELEŞTİRİ ile YORUM

( CRITIQUE vs. INTERPRETATION/COMMENT )


- ELEŞTİRİCİLİK/KRİTİSİZM ile İNAKÇILIK/DOGMATİZM

( Bilginin sınırlarını ve koşullarını eleştirel bir biçimde inceleyen felsefi yaklaşım. İLE Kesin ve sorgulanamaz doğruların varlığını savunan felsefi yaklaşım. )


- ELEŞTİRİ/LER ile ÖVGÜ/LER

( Olgun birini dost edinmek istersek... İLE "Bilgisiz birini dost edinmek istersek..." )

( Kurtuluş. İLE Yok olma, etme/edilme. )


- ELEŞTİRİYİ "SAĞLAMAK/SAĞLAYAN" değil ELEŞTİRİYE NEDEN OLMAK/OLAN


- ELEŞTİRMEK ÜZERE BİLGİ TOPLAMAK/CIMBIZLAMAK ile/değil/>< (TAM/DOĞRU/SAMİMİ) DİNLEMEK


- ELICIT vs. ILLICIT


- ELİF ile/||/<> LÜTFEN


- ELİMİNE[Fr.] (ETMEK) ile A LIMINE[Lat.]

( Elemek, ayıklamak. İLE Eşikten doğru. | Önyargıyla, kestirmeden. | Konunun/sorunun özüne, işin aslına bakmaksızın. )


- ELİMİZDEN GELDİĞİ KADAR ile/ve/değil/yerine/||/<>/> DİLİMİZİN DÖNDÜĞÜ KADAR


- ELİN KİRİ ile/ve/||/<>/>/< KALBİN KİRİ

( Sabun ile su temizler. İLE/VE/||/<>/>/< Dost ile sohbet temizler. )


- ELİNDE GETİREN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< AKLINDA GETİREN

( Karnında götürür. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Gönlünde götürür. )


- ELİNİ ETEĞİNİ (ÇEKMEK)


- ELİNİ ÖP(TÜR)MEK ile/ve/değil/||/<>/< EĞİLMEYİ GÖ(STE)RMEK/DENEYİMLE(T)MEK


- [ne yazık ki]
!ELİT/İST değil/yerine/= SEÇKİN/Cİ


- 57 KİTAP ile/ve/değil 5 KİTAP


- ELTAF[Ar. < LATÎF] ile ELTÂF[Ar. < LÛTF]

( Daha/pek lâtif, güzel, hoş. İLE İyilikler, iyilikseverlikler, nezâketler. )


- EMÂRE[Ar.] ile ALÂMET[Ar.]

( Belirti, iz, ipucu. İLE Belirti, işaret, iz, nişan. | Büyüklük, irilik bakımından şaşılacak durumda olan nesne. )


- EMÂRE ile EMMÂRE


- EMÂRE[Ar.] ile/ve/||/<> ESAM/E[< ESÂM/İ / İSİMLER][Ar.]

( Belirti. İLE/VE/||/<> Adlar/isimler. )


- EMBEDDING PRINCIPLE değil/yerine/= İÇEYERLEŞTİRME İLKESİ


- [ E = mc² ]
"EM, CE(KARE)" değil ME, CE(KARE)


- EMEK ile/ve/<> AHLÂK


- EMEK ile/ve/||/<> EDEP ile/ve/||/<> SABIR


- EMEK ile/ve HAREKET

( LABOUR vs./and MOVEMENT )


- EMEK ve/||/<>/> MAKİNE GÜCÜ


- EMEK ve/||/<> SEVİNÇ


- EMEK ve/<> YAŞATMAK


- EMEK ile/ve/||/<>/> YEMEK( ile/ve/||/<>/> EMEK)

( Emek olmadan, hiçbir şey olmaz.
[Lat.] Nil sine labore. )


- EMEL[Ar.]/AMAÇ[Fars.] ile/ve EREK

( Zorunluluk/lar ile. İLE/VE Keyfî. )


- EMİN OLMAK ile/ve İNANMAK

( TO BE SURE vs./and TO BELIEVE )


- EMİN OLMAK ve/<> ÖZGÜR OLMAK

( TO BE SURE and/<> TO BE FREE )


- EMİN ve/||/<>/> YEMİN

( Eminsek, yemine gerek kalmaz fakat yine de bazen ve bazı koşullarda yemin edilebilir/beklenebilir. [Doğru söz, yeminden ileridir.] )


- EMİR ile/değil KOŞUL


- EMİR ile/ve/değil GİZİL EMİR


- EMİR ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TEKLİF


- EMPATİ:
"ONUN YERİNE DÜŞÜNMEK"
değil
ONUN/ONLAR GİBİ DÜŞÜNMEK/ONUN DÜŞÜNCESİNİ/DUYGUSUNU ANLAMAYA ÇABALAMAK


- EMPATİ ile/ve HOŞGÖRÜ

( Hoş gördün mü, yorgunluk kalmaz. )

( EMPATHY vs./and TOLERANCE )


- EMPATİ ile SORGULAMA


- EMPATİK:
ANLAYIŞ ile/ve/||/<> DOĞRULAMA ile/ve/||/<> İRDELEME ile/ve/||/<> KATILIM ile/ve/||/<> YORUMLAMA


- EMPATİ(K) ile AZ EMPATİ(K)-ÇOK EMPATİ(K)/ÇOK EMPATİ(K)-AZ EMPATİK


- EMPERYALİZM ile İMPARATORLUK


- EMPOZİSYON ile/değil PROJEKSİYON


- EMPRİZM:
DUYUCULUK ile/ve/değil/||/<>/< GÖRGÜCÜLÜK


- EMPRİZM ile EKSPERİMENTALİZM

( JOHN LOCKE ile ROBERT BOYLE )


- EMSAL ile/ve/||/<> HABERCİ


- EN ACINILACAK "KİŞİ/LER":

( Başkalarının acılarına kayıtsız kalanlar. )


- EN ANLAMLI YEMİN ile EN BÜYÜK İNTİKAM ile EN ADİ SÖZ ile EN İYİ YANIT

( Söz vermek. İLE Affetmek. İLE "Seni hiç sevmemiştim." İLE Gülüp geçmek. )


- EN AZA İNDİRGEMEK değil EN AZA İNDİRMEK


- EN BAŞLANGIÇTA ile/değil (EN) BAŞINDA


- EN BÜYÜK "GÖSTERİŞ": DOĞALLIK


- EN BÜYÜK HAYAL değil/yerine EN BÜYÜK ZENGİNLİK

( "Zenginlik". DEĞİL/YERİNE Hayal. )


- EN BÜYÜK SEVİNÇ

( AYDINLANMA )


- EN BÜYÜK:
YOKSUN/LUK ile/ve/<> FAKİR/LİK

( Akılsızlık. İLE/VE/<> Bilgisizlik. )


- EN BÜYÜK ile/ve/değil/yerine/||/<> TEK


- EN ÇOK ÖLÜM NEDENİ

( * KANSER )

( * SİGARA(TÜTÜN) )


- EN EŞİT PAYLAŞILAN

( AKIL )


- EN GÜZEL/ÖZEL YER/LER

( * KAŞMİR )


- EN HIZLI OLAN:
| SES HIZI ve IŞIK HIZI | ile/ve/değil/||/<>/>/< DÜŞÜNCE HIZI

( | [ a0 = 340 m/s ] VE [ c0 = 300.000 km/s ] | İLE/VE/DEĞİL/||/<>/>/< Sınırsız ve en hızlı. )

( | [ a0 = 1/√K0 g0 ] [ a0 = √ m . Y ] VE [ c = 1/√e0 μ0 ] | İLE/VE/DEĞİL/||/<>/>/< ... )


- EN İYİ BİLDİĞİM ŞEY, HİÇBİR ŞEY BİLMEDİĞİMDİR ile/ve/<>/> EROS'TAN BAŞKA HİÇBİR ŞEY BİLMİYORUM


- EN İYİ BİLİNEN

( EN İYİNİN GERÇEKLEŞMEDİĞİNİ BİLMEK! )


- EN İYİ BİLİNMESİ GEREKEN

( HİÇBİR ŞEY BİLMEDİĞİN! )


- EN İYİ DAVRANIŞ

( İYİ NİYETTEN OLUŞAN ( Davranışların en iyisi iyi niyetten, niyetin en iyisi ise bilimden ortaya çıkandır. )


- EN İYİ ile/ve/<>/>< EN KÖTÜ

( Çalışmaz. İLE/VE/<>/>< İşlemez. )

( Ümit et! İLE/VE/<>/>< Hazırlıklı ol! )

( Not works. VS./AND/<>/>< Not runs. )

( THE BEST vs./and/<>/>< THE WORST )


- EN KİTAP DÜŞKÜNÜ SULTANLAR

( * FATİH SULTAN MEHMET )

( * I. MAHMUD
* III. MURAT )


- EN KÖTÜ KARAR ...

( KARARSIZLIKTAN DAHA İYİDİR )


- EN KÖTÜ/LER

( Kişinin başına gelebilecek en kötü şey,
başına gelenin en kötü şey olduğunu anlayamamasıdır. )


- EN KUTSAL DAĞ:
KAILASH DAĞI

( Hem Budizm'de, hem Hinduizm'de, hem de Jainizm'de... )


- EN NİTELİKLİ (PANAMA) ŞAPKA

( SUPERFINO [ Panama'ya özgü bir palmiye ağacının lifinden yapılır. Yapımı 5 ay sürebilir. ] )


- EN NİTELİKLİ TÜYLÜ

( MERİNOS KOYUNU )


- EN ÖNEMLİ BULUŞ:
YELKEN ve EYEF
( bkz.
Nesneler'de )


- EN ÖNEMLİ/LER ve/ya da OLMAZSA OLMAZ/LAR

( KULLANILAGELENLER [DRIVEN/USEFUL]

( 1.) SAĞLIKÖZGÜRLÜK [HEALTHFREEDOM] )

( 2.) ZAMAN ve ENERJİ [TIME & ENERGY]

( 3.) BİLGİ ve FARKINDALIK [INFORMATION & AWARENESS] )

( UYGULANAGELENLER [APPLIED/PRACTICAL]

( 1.) DOĞA ve DOĞALLIK [NATURE & NATURALNESS] )

( 2.) UYUM ve BÜTÜNLÜK [HARMONY & INTEGRITY] )

( 3.) GELİŞİM ve DEĞİŞİM [PROGRESS/DEVELOPMENT & ALTERATION/CHANGING] )

( "EĞER"SİZ, "ÇÜNKÜ"SÜZ, "AMA"SIZ; "KARŞIN/RAĞMEN"Lİ SAYGI VE SEVGİ! )

( Sevgi, hiçbir zaman durmaz ve dinlenmez. )

( Sevgide, "bir" bile yoktur, "iki" nasıl olabilsin? )

( SEVGİ: BÜTÜNÜN DUYUMU )

( İVAZSIZ, GARAZSIZ, ÇIKARSIZ, AİDİYETSİZ, SAHİPSİZ SEVGİ )

( Gelişim ve Değişim, ani ve süreksiz adımlarla gerçekleşir. )

( UNCONDITIONAL RESPECT & UNCONDITIONAL LOVE [WITHOUT "IF", "BECAUSE", "BUT"] )

( While love will never stops or rest.
In love there is not the one even, how can there be two? )

( THE MOST IMPORTANT/S
CONDITIO SINE QUA NON
DRIVEN/USEFUL vs./or APLLIED/PRACTICAL
INFORMATION & AWARENESS )


- EN (")ÜSTÜNLER/BÜYÜKLER("):
AHMAKLIK/HAMÂKAT ve KENDİNİ BEĞENMEK değil/yerine AKIL ve İYİ HUY

( Yoksulluğun. VE Korkulacakların. DEĞİL/YERİNE Zenginliğin. VE Beğenileceklerin. )


- EN UZUN YÜZYIL:
1800 ve/||/<> 1900


- EN YAVAŞ HAREKET EDEN HAYVAN:
BRADIPUS değil SLOTH

( ... DEĞİL 3 parmaklı, üç tırnaklıdır. Saatte en çok 0.0048 km. hıza ulaşabiliyor. Amerika'da yaşar. )


- EN YAVAŞ HAREKET EDEN KUŞ

( HOATZİN )


- EN YÜKSEK İYİ


- EN YÜKSEK İYİ = HAYR-İ ÂLÂ = SUMMUM BONUM[İng., Lat.] = LE SOUVERAIN BIEN[Fr.] = DAS HÖCHSTE GUT[Alm.]


- EN YÜKSEK MAKAM ve/||/<> EN YÜKSEK HÂL/DURUM

( Bilgi. VE/||/<> Sevgi. )


- EN ... değil/yerine DAHA ...

( "Ya, ya da" düşüncesi/zannı/yüklemesi. DEĞİL/YERİNE "Hem, hem de | Ne, ne de" düşüncesiyle/mantığıyla. )

( Durağan. DEĞİL/YERİNE Hareketli. )

( Yapay. DEĞİL/YERİNE Doğal. )

( Sahte. DEĞİL/YERİNE Gerçek. )

( Konfor temelli/odaklı. DEĞİL/YERİNE Yaşam temelli/odaklı. )

( İnorganik. DEĞİL/YERİNE Organik. )


- EN ile/ve/||/<> TAM


- ENCÂM[Ar.] ile/ve/<>/> SERENCÂM[Fars.]

( Son, nihayet. İLE/VE/<>/> Bir işin sonu. | Başına gelen. | Olay/vak'a. )


- HEYET[Ar.]/ENCÜMEN/KOMİTE[Fr. < COMITE]/KOMİSYON değil/yerine/= YARKURUL/ALT KURUL

( Meclis ya da herhangi bir kurultayda, bazı konuları inceleyerek, varılan sonuçları tartışılmak için genel kurula getirmekle görevli, üyeler arasından oluşturulan altkurul. )


- ENDERUN ile/||/<> ENDERÛN MEKTEBİ

( Devlet görevlilerini yetiştiren okul. İLE/||/<> Osmanlı Devleti'nde devlet görevlilerini yetiştirmek için sarayda açılan ve sadece devşirmelerin alındığı okul. )


- KAYGI/ENDİŞE ile SIKINTI

( ANXIETY vs. BOREDOM/DISTRESS/DEPRESSION )


- ENDÜSTRİ 1 - 4:
BUHAR ve/||/<>/> ELEKTRİK ve/||/<>/> OTOMASYON ve/||/<>/> NESNELERİN İNTERNETİ


- ENERGIA ile/ve/||/<> KINESIS

( Bilfiil. İLE/VE/||/<> Hareket. )


- ENERJİ ile DEVİNGENLİK/CANLILIK/HAREKETLİLİK

( ENERGY vs. DYNAMISM )


- ENERJİ" ile/değil EMEK


- ENERJİ ile/ve/ya da/<> KAPASİTE

( Çabalamanın yararı olmadığında, enerjinizi harcamamaya bakın. )

( ENERGY vs./and/or/<> CAPACITY )


- ENFORMASYON[İng. < INFORMATION] değil/yerine/= BİLGİLENDİRME


- ENFÜSÎ[Ar.]/SÜBJEKTİF[Fr./İng.] değil/yerine/= ÖZNEL


- ENGEL/EMİR değil (KAVRAMSAL) OLUMSUZLUK BELİRTİMİ


- ENGEL OLMAK değil/yerine TEŞVİK ETMEK


- ENGEL/SORUN ile/değil/yerine ARA/DİNLENME NOKTASI/VESİLESİ


- ENGEL ile/ve ÇENGEL


- [hem, ne] ENGEL ile/ve/değil/yerine/hem de/ne de/||/<>/> KAYNAK

( [hem, ne] Kendimizden başka yoktur. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/HEM DE/NE DE/||/<>/> Kendimizden başka yoktur. )


- ENGEL ile/ve/değil/yerine/||/<>/< OLANAK


- ENGELLEME/ENGELLENME ile/ve/||/<> DAĞITMA/DAĞILMA


- ENGELLEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ENGELLEMEYİ ENGELLEMEK


- ENGELLEYİCİ ile/ve/değil/yerine/<> ÖNLEYİCİ


- ENİS ile/ve/||/<> KURBİYET


- ENKARNASYON(GÖVDELENME) ile DOĞUM

( Gövdelenme. İLE Gövdelenme kavramının/olgusunun öncelikle ve sadece anne karnından çıkış ile sınırlandırılması. )


- ENSTANTANE değil/yerine/= KIPILIK


- ENTEGRASYON[Fr./İng.] değil/yerine/= BÜTÜNLEŞME


- ENTEGRE OLMAK/ETMEK değil/yerine/= BÜTÜNLEŞ(TİR)MEK / KAYNAŞ(TIR)MAK


- ENTEL ile ENTELEKTÜEL


- ENTELEKHEIA = KEMÂL-İ EVVEL = ENTELECHY[İng.] = ENTÉLÉCHIE[Fr.] = ENTELECHIE[Alm.] = ENTELEKHEIA[Yun.]


- ENTELLEKTÜALİZM/İNTELLECTUALISM[İng.] değil/yerine/= DÜŞÜNSELCİLİK


- ENTELEKTÜEL ile/ve/değil/yerine AYDIN

( [Bilgiyi/düşünceyi] Tüketen. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Üreten. )


- ALAKADAR/ENTERESE ETMEK/EDEN/ETMEZ değil İLGİLENDİRMEK/İLGİLENDİREN/İLGİLENDİRMEZ


- ENVÂ'[< NEV]:
ÇEŞİTLER, TÜRLER


- EPİFANİ ile EPİFANİ

( Aniden bir şeyin özünü anlama ya da anlamını bulma coşkusu, düşünce, duygu ve davranışı. İLE On ikinci gün bayramı. [İsa'nın doğumundan oniki gün sonra kutlanması] [İsa'nın, Üç Müneccim tarafından ziyaretini kutlayan bir Hristiyan bayramı] )


- EPİFİZ BEZİNDE:
MELATONİN ile/ve/||/<> SEROTONİN["SERATONİN" değil!] ile/ve/||/<> DMT

( )


- EPİK ile/ve/||/<> TRAJİK ile/ve/||/<> KOMİK


- EPİSTEME ile SOPHIA


- EPİSTEMOLOJİ = MEBHAS-I MARİFET = EPISTEMOLOGY[İng.] = ÉPISTÉMOLOGIE[Fr.] = EPISTEMOLOGIE[Alm.] = EPISTEMELOGOS[Yun.]


- EPİSTEMOLOJİK İDEALİZM ile METAFİZİK İDEALİZM

( Bilginin zihinsel yapılar tarafından biçimlendiğini savunan görüş. İLE Gerçekliğin temelde zihinsel ya da düşüncelerden oluştuğunu savunan görüş. )


- EPİSTEMOLOJİK İYİMSERLİK/OPTİMİZM ile EPİSTEMOLOJİK KÖTÜMSERLİK/PESİMİZM

( İnsanın gerçeği bilme kapasitesine dair olumlu ve iyimser tutum. İLE İnsanın gerçeği bilme kapasitesine dair kuşkucu ve kötümser tutum. )


- EPR(DOLANIKLIK) AÇMAZI(PARADOKSU):
EINSTEIN ve/+/||/<> POTENSKI ve/+/||/<> ROSEN

( 1935 )

( )


- ERATOSTHENES ve/||/<>/> STRABON

( M.Ö. 276 - 194 ve/||/<>/> M.Ö. 63 - M.S. 23 )

( Ἐρατοσθένης VE/||/<>/> Στράβων )


- ERDEM ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DEĞER


- ERDEM/FAZİLET ile/ve ARTAM/MEZİYET

( Erdem, toplum çıkarını kişisel çıkarın üstünde tutmaktır. )

( Bilgi erdem, erdem de mutluluk üretir. )

( Erdeminiz ayakta kalmanızı sağlayan şeydir. )

( Erdem, kişinin kendini inşâ edeceği tuğlalardır. )

( Erdemler kendileri içindir. Başka şeyler için değildir. )

( Erdemler ve güçler kendini-idrakle birlikte gelir, daha önce değil. )

( Erdemli olanlar, kaygıdan; akıllı olanlar, korkudan uzaktır. )

( Güçlükleri yenmeyi birinci ödevi olarak kabul eden ve ödülü sonraya bırakan bir kişiye 'erdemli' denilir. )

( Erdemli kişinin önem verdiği üç şey vardır: Davranışlarında dikkatsiz ve düşüncesiz olmaktan sakınmak; yüz anlatımında içtenlik; sözlerinin kabalık ve bayağılıktan uzak olması. )

( Gerçekte olduğunuz şey, özünüz, sizin erdeminizdir, erdeminiz kendinizsiniz. )

( Özünüzü, gerçek benliğinizi anımsamak erdemdir. )

( Hiçbir çiçeğin kokusu rüzgâra karşı yayılamaz, fakat erdemlerin kokusu hiçbir engel tanımadan her yere yayılır. )

( Kişi, yaşamını meziyetlerinin yönettiğinden ve bu meziyetlerin en beklenmedik ve en sıkıcı koşullara bile direneceğinden emin olmalıdır. )

( Kişinin sınırlarını bilmesinden doğan alçakgönüllülük bir meziyettir ama vicdanla birleşmediği sürece bir zayıflık olarak görülebilir. )

( Olgun kişi, meziyetlerini parıldar hale getirir. )

( Olgun kişi, meziyetleri parıldarken ışıltıyı gizleyerek çevresiyle uyum içinde kalmayı başarır. )

( Kaynak ve meziyetlerin açığa vurulması yerine sadelikle alçakgönüllülük salık verilir. )

( Kişinin ışığı yararlı bir parlaklık sağlıyorsa, onu tartının altına gizlemelidir. Eğer sağlamıyorsa, meziyetleri geliştirmek amacıyla durmadan çalışılmalıdır. )

( Meziyet yalnız kalmaz, sürekli komşu bulur. )

( 4 Büyük Erdem:
* MAITRI/METTA[Palice] (Dostluk, iyi dilek, iyilik, sevgi ve merhamet göstermek. )

( Merhamet ve herkesin acılarına üzülmek. )

( Herkesin iyiliğine sevinmek. )

( Herkesin hatasını affetme ve görmemezlikten gelmek. )

( Erdemin ölçüsü, tüze'dir. )

( Bir şeyin, işlevini, yerine getirmesi. İLE/VE ... )

( What you are really is your virtue.
Remembering your self is virtue. )

( Aklını, en yüksek düzeyde kullanmak, tefekkür yaşamı, kuramsal temâşâ. İLE/VE ... )

( Ötekinin haklarını sağlamak, korumak ve savunmak. İLE/VE ... )

( VIRTUE vs./and MERIT )