S ve Ş ile başlayan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 44.967 başlık/FaRk ile birlikte,
44.967 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(46/181)
- DOKANIR değil DOKUNUR
- DOKANMAK" değil DOKUNMAK
- DOKSA ile/ve/||/<> DOGMA
- %99,73 (ve üzeri):
DNA babalık tayini eşiği. -ve
- 99 ESMÂ ile/ve/değil SONSUZ ESMÂ
( GEL! EY SÛFÎ!
KO ESMÂ'YI
MÜSEMMA'YI BULA GÖR )
- DOKTOR ile DOKTRİN
( Hekim. İLE Öğreti. )
- DOKTOR <> HASTA
( DOCTOR <> PATIENT/SICK )
- DOKTOR ile/ve ÖĞRENCİ
( Öğrencilik, doktoradan sonra başlar. )
( TABÎB ile/ve TALEBE )
( ... ile/ve ŞÂKİRD )
( DOCTOR vs./and STUDENT )
( DOCTEUR avec/et ÉTUDIANT )
( DOKTOR mit/und SCHÜLER, STUDENT )
( MÉDICO con/y ESTUDIENTE )
( MEDICO con/e STUDENTE )
- DOKTOR ile/ve (SÜREKLİ) TALEBE/ÖĞRENCİ
( Ancak doktorasını tamamlayan kişi öğrenciliğe tam olarak başlamış kişidir. )
- DOKTORA "VERMEK" ile/değil DOKTORA VERMEK/YAPMAK
- | DOKTOR ile HEKİM | ile/ve/değil/yerine TABİP
( | Fakültelerin bölümleri üzerine doktora yapmış kişi. Akademik bir derecenin adı. | Öğretme yeterliliği. İLE Hikmet sahibi. Doğruyu, yanlıştan ayırabilen kişi. | Tıp fakültesi öğrenimi/eğitimi almış pratisyen ya da eğitimini devam ettirmiş tüm hekimler. [Doğrudan doktora[Doktor] unvanı verildiğinden ve bu sıfatının öne geçirilmesinden dolayı doktor adı yerleş(tiril)miştir. | İLE/DEĞİL/YERİNE Tıp/tababet bilimiyle/ilmiyle uğraşan, insan gövdesiyle ilgili bilgiye sahip kişi. )
( | ... ile ... | ile/ve/değil/yerine BİCİŞK/BİZİŞK )
- DOKTRİNEL ile/<> DİDAKTİK
- DOKU ve KOKU/TAT ile/ve/||/<> DUYU(İŞİTME ve GÖRÜ/GÖRME)
- DOKU ile KORUN DOKUSU
( ... İLE Korunu ve bu tabakanın değişimiyle oluşan tırnak, boynuz vb. yapan doku. )
- DOKU = NESİÇ, NESC = TISSU
- DOKU ile PEKDOKU
( ... İLE Selülöz çeperleri değişik kalınlıkta gözelerden oluşan, dalların dik durmasını sağlayan doku. )
- DOKU ile SERTDOKU
( ... İLE Bitkilerde, diken, kabuk gibi sert bölümleri oluşturan, odunlaşmış destekdoku. )
- DOKU ile YAĞDOKU
( ... İLE Gövdede, yağ tabaklarını oluşturan doku. )
- DOKU ile/ve YARALARI ONARAN DOKU ile/ve NASIR
( TISSUE vs./and CALLUS vs. CALLUS )
- DOKUMA ve/||/<>/>/< OKUMA
- DOKUMACI ile ÇULHA[Fars. < CÜLÂH]
( ... İLE El tezgâhında bez dokuyan kişi. )
- DOKÜMAN[Fr., İng. < DOCUMENT]["DÖKÜMAN" da değil!] değil/yerine/= BELGE
- DOKUN(DUR)MAK ile/||/<> DEĞ(DİR)MEK
- DOKUNAKLI ile/ve/||/<>/< DÜŞÜNDÜRÜCÜ/DUYGUSAL
- DOKUNARAK ile/ve/değil/yerine/||/<> YOKLAYARAK
- DOKUNMA
- DOKUNMA COŞKUSU/TUTKUSU ile/ve/değil/yerine/<> GÖRME COŞKUSU/TUTKUSU
- DOKUNMA!:
ÖZELİNE ve/||/<> ÖZÜRÜNE ve/||/<> KUTSALINA
- DOKUNMA ile/ve EŞEYSELLİK/SEKS
( TO TOUCH vs./and SEX )
- DOKUNMA ve/||/<>/> YOĞRULMA
- DOKUNMAK ile/ve/||/<> ANLAMAK
( TO TOUCH vs./and/||/<> TO UNDERSTAND )
- DOKUNMAK ile/ve/||/=/<> ANMAK
- DOKUNMAK ile/ve/değil DEĞİNMEK
( Fiziksel. İLE/VE/DEĞİL Zihinsel/kavramsal. | Bağlantı kurmak, ilişkiye geçmek. )
- DOKUNMAK ile/ve DUYUMSAMAK/HİSSETMEK
( TOUCHING vs./and FEELING )
( SPARSA ile/ve ... )
( ... ile/ve QINGGAN[çoğ.: Hisler] )
- DOKUNMALI!
- DOKUNMUŞLUK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/> BİLMEK (VE UYGULAMAK)
- DOKUNULABİLİR/LER ile/ve/değil/yerine/||/<> GÖZLE(MLE)NEBİLİR/LER
( MELMÛS[< LEMS | çoğ. MELÂMÎS] ile/ve MERSÛD[< RASAD] )
- DOKUNULAMAZLIK ile ELE GEÇİRİLEMEZLİK
- DOKUNULMAZ/LIK ile/değil/yerine AYRICALIK/LI
- DOKUNULMAZLIK ile/ve/değil/yerine KORUMA
- DOKUNUM ile DOKUNUŞ
( Çevremizdeki nesnelerin, sıcaklık/soğukluk, sertlik/yumuşaklık gibi niteliklerini, derimiz aracılığıyla bildiren duyarlık yeteneği. İLE Dokunmak eylemi ya da biçimi. | Dokuma ipliklerinin çaprazlama biçimi. )
( LAMİSE ile TEMAS )
- DOKURCUN ile DOKURCUN
( Ot ya da ekin yığını. İLE Dokuztaş oyunu. )
- dol. urg.[Lat. < DOLORE URGENTE] değil/yerine/= AĞRI SIKIŞTIRINCA
- DOLAMA ile DOLAMA
( Tırnak bölgesindeki yumuşak bölümlerin, bazen de kemiğin yangılanmasından dolayı oluşan ağrılı şiş. İLE Giysizlerin üzerine giyilen, önü açık bir tür üstlük. )
- DOLANA KADAR ile/ve/değil/yerine/||/<>/> OLANA KADAR
( Nicelik. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/> Nitelik. )
- DOLANAN ile/değil DOLAŞAN
- DOLANDIRICI ile/değil KALPAZAN
( ... İLE/DEĞİL Sahte para basan ya da piyasaya süren kişi. | Yalan ve hile ile iş gören kişi. )
- DOLANDIRICI ile TAVCI
( ... İLE Birini kandırarak, yüze gülerek aldatan kişi. | Yurt dışından geldiğini söyleyerek üzerindeki değeri düşük altın ya da mücevherleri çok değerli gösterip dolandırıcılık yapan kişi. )
- DOLANDIRMAK ile DOLANDIRMAK
( Üçkağıt. İLE Uzatmak. )
- DOLANDIRMAK ile DOLAŞTIRMAK
- DOLANDIRMAK ile UZATMAK
- DOLANDIRMAMALI!
- Dolansız KONUŞ!!!
- DOLAP[Ar. < DULÂB] ile/değil YÜKLÜK
( Evlerde, yatak, yorgan gibi şeyler koymaya yarayan, yerli, büyük dolap ya da yatak, yorgan konulan yer. )
- YATIRIM:
"DOLAR"A ile/değil/yerine DOĞAYA
- DOLAŞIM ile/değil DOLAYIM
- DOLAŞIYIM" değil DOLAŞAYIM
- DOLAŞMAK ile/ve/değil BAKINMAK
( CEVELÂN ile/ve/değil SEYR )
- DOLAYI ile ÖTÜRÜ
- DOLAYIMLI BİLGİ ile/ve/<> DOĞRUDAN BİLGİ
- DOLAYIM(LI/SIZ) ile DÜŞÜNÜLMÜŞ
- DOLAYISIYLA ile BU/O NEDENLE
- DÜŞÜNMEK:
DOLAYLI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DOĞRUDAN
- DOLAYLI ELERKİ(DEMOKRASİ) ile/değil/yerine DOLAYSIZ/TEMSİLSİZ ELERKİ(DEMOKRASİ)
- DOL(DUR)MAK ile/ve BOŞAL(T)MAK
( TO (GET) FILL vs./and TO DISCHARGE )
- DOLDURMAK ile/ve/<> ŞİŞİRMEK
- DOLGUNLUK ile/yerine OLGUNLUK
( STUFFED vs. RIPENESS
RIPENESS instead of STUFFED )
- DÖLLENME ile ÇİÇEKLERDE DÖLLENME
( INSEMINATION vs. POLLINATION )
- DÖLLENME = İLKÂH = FÉCONDATION
- DÖLLENME ile MAYALANMA
( ZYGOSIS vs. ZYMOSIS )
- DOLMA
- DOLMAK ile/ve/||/<> ŞİŞMEK
- DOLMALIK BİBERİN ALTINDAKİ ÇIKINTI:
3 ile/ve/||/<> 4
( Pişirilmeye uygundur.[eril] İLE/VE/||/<> Çiğ yemeye uygundur.[dişil] )
- DOLU ile BERED[Ar.]
( ... İLE En çok fırtınalı havada yağan dolu. )
- DOLU ile DOLU
( Havada, su buğusunun birden yoğunlaşıp katılaşmasından oluşan, türlü irilikte, yuvarlak ya da düzensiz biçimli, saydam buz parçaları durumunda, yere hızla düşen bir yağış türü. İLE İçi boş olmayan, dolmuş. | Bir yerde, sayıca çok. | Boş yeri yok, her yeri tutulmuş. | Boş zamanı olmayan, meşgul. | Çok olan. | [tornacılıkta] Delik açılmamış, oyulmamış gereç. )
- DOLUNAY/NUR/BEDİR[Ar. < BEDR] ile YARIMAY/DÖRDÜN ile YENİAY/AYÇA/HİLÂL[Ar.]
- DOM ile/ve SPQR
( Mezartaşlarında ve kiliselerde görülen bu harfler "Herşeyin en iyisi ve en fazlası Tanrı'ya" anlamına kullanılmıştır. İLE/VE Roma'da pekçok binada ve kamu alanında görülen bu harfler/simge "Aziz Roma ve Halkı için!" anlamına kullanılmıştır. )
( Allah'a. İLE/VE İnsan'a. )
( DEO OPTIMO MAXIMO ile/ve SENATUS POPULUS QUE ROMANUS )
- DOMESTİK[İng./Fr. < DOMESTIC/DOMESTIQUE] değil/yerine/= YEREL/İÇ, ÜLKE İÇİ
- DOMİNANT İLE RESESİF İLE KODOMİNANT ile/||/<> ALLEL ETKİLEŞİMLERİ
( Allellerin fenotipe etki biçimleri. )
( Formül: F₂: 3:1 (dominant) )
- DOMİNANT İLE RESESİF İLE KODOMİNANT ile/||/<> KALITIM PATTERNLERİ
( Alel ilişkileri. )
( Formül: AA İLE Aa İLE aa )
- DOMINANT vs. WIDESPREAD/COMMON
- DOMİNAN/T ile DOMİNANS
( Baskın, başat. İLE Baskınlık, başatlık. )
- DOMİNANT ile/||/<> RESESİF
( Dominant baskın gen İLE resesif çekinik gendir )
( Formül: AA/Aa görünür İLE aa )
( Gregor Mendel tarafından 1865 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1822-1884) (Ülke: Avusturya) (Alan: Biyoloji) (Önemli katkıları: Kalıtım yasaları, modern genetiğin kurucusu) )
- DOMİNE ETMEK değil/yerine/= YÖNLENDİRMEK
- DOMİNO ETKİSİ ile/ve/||/<> ZİNCİRLEME ETKİ
- DOMİNO[Fr.] ile AZNİF[Erm.]
( Üzerleri noktalarla işaretli dikdörtgen biçiminde yirmi sekiz taşla masa üzerinde oynanan bir oyun. | Maskeli balolarda giyilen kukuletalı uzun giysi. İLE Bir tür domino oyunu. )
- DOMİNO ile/ve/||/<> KELEBEK ETKİSİ ile/ve/||/<> KARTOPU > ÇIĞ ETKİSİ
- DOMUZ ile GİNE DOMUZU
- DOMUZ ile HİNT DOMUZU/KOBAY
( ... İLE Büyük Okyanus adalarında yaşayan, köpekdişleri boynuz gibi yukarı doğru kıvrık, iri yapılı bir domuz türü. )
( ... cum PORCUS BABYRUSSA )
- DOMUZ ile KUNE KUNE DOMUZU
- DOMUZ ile/ve YERDOMUZU/AARDVARK
(
)
- DON-GÖMLEK ([ORTALIKTA] DOLAŞMAK)
- DON-PAÇA ([ORTALIKTA] DOLAŞMAK)
- DON[Azr.] = GİYSİ[Tr.]
- DONAKALMAK değil/yerine/>< ODAKLANMAK
- DONANIM ile/ve YATKINLIK
- DONANIMLI OLMAK ile/ve HAZIRLIKLI OLMAK
( İlerleme, ancak hazırlık [sadhana] aşamasında olur. )
( MÜCEHHEZ[< CİHAZ] ile/ve ... )
( TO BE RIGGED vs./and TO BE READY
There can be progress only in the preparation [sadhana]. )
- DONANIMLI (OLMAK) ile HAZIRLIKLI (OLMAK)
( İlerleme ancak hazırlık(sadhana) aşamasında olur. )
- DONANMAK ile/ve/değil/||/<> KUŞANMAK
- DÖNBABA -ile
( Turnagagası. )
- DÖNDERMEK değil DÖNDÜRMEK
- DONDURMACI VELİ :
( Tarabya'da çarşı içinde bulunan dondurmacı Veli Usta 1927 yılından beri hizmet vermektedir. )
- DÖNE[Tr.] ile/ve/||/<> DONE[Fr.]
( Ad. İLE )
- DONE ile DONÖR
( veri. İLE Verici. )
- DONE[Fr.] değil/yerine/= VERİ
- DÖNEK ile DÖNME
- DÖNEM ARKADAŞLIĞI/ARKADAŞI ile/ve/||/<>/> OKUL ARKADAŞLIĞI/ARKADAŞI ile/ve/||/<>/> SINIF ARKADAŞLIĞI/ARKADAŞI ile/ve/||/<>/> SIRA ARKADAŞLIĞI/ARKADAŞI
- DÖNEM ile/ve/||/<>/< DOLAYLILIK
- DÖNEM ile/ve/||/<> KOŞUL
- DÖNEM ile/ve SÜREÇ
( PERIOD vs./and PROCESS )
- DÖNEMEÇ NOKTASI değil DÖNÜM NOKTASI
- DÖNEN ile/ve/değil DAİRESEL
( ... İLE/VE/DEĞİL Konumsal/vaz'î. )
- DONEV, DONCHE (DİMİTBOUGRAD, BULGARİSTAN, 1973) :
( Bulgaristan'ın Sofya Leviski kulübünden transfer edildi. Bir sezon (1996 - 1997) tescilli kaldığı Sarıyer takımında 33 lig, 1 kupa olmak üzere 34 resmi ve ayrıca 16 özel maçla birlikte toplam olarak 50 maçta oynadı. Lig maçlarında 9 ve özel maçlarda 10 olmak üzere takımına 19 gol kazandırdı. Bulgar A Milli takım formasını da giyen Donev, sezon sonunda Vanspor'a transfer ederek Sarıyer'den ayrıldı. )
- DÖNGE/ÇEMBER ile/ve/||/<> YUVARLAK
- DÖNGÜ ile ALIŞKANLIK
( CYCLE/CYCLONE vs./< HABIT )
- DÖNGÜ ile/ve BOKBÖCEĞİ/KHEBER[Mısır'da]
( )
( CYCLE/CYCLONE vs./and SCARAB )
( ... cum GEOTRUPES STERCORARIUS )
- DÖNGÜ ile/ve/||/<> DEVİNİM
- DÖNGÜ ile/ve/||/<> SALINIM
- DÖNGÜ ile/ve/değil SÜREKLİLİK
( [not] CYCLE/CYCLONE vs./and/but CONTINUITY )
- DÖNGÜSEL ile/>< APERİYODİK[Fr.]
( ... İLE/>< Kendine özgü bir salınım döngüsü olmayan. )
- DÖNGÜSEL(CYCLOID) GEOMETRİ - 1599
( Nicholas of Cusa [Güneş lekesi gözlemlerinde] )
- DONMA NOKTASI ile DONUKLUK
( Bir maddenin, katı ve sıvı eşiklerinin, belirli bir basınçta [normal olarak 1 At basınçta] birlikte dengede bulundukları sıcaklık. İLE Bir madde üzerine gelen ışık akısının, geçen akıya oranı. )
( FREEZING POINT vs. OPACITY, DULLNESS )
( LE POINT DE LA CONGÉLATION avec L'OPACITÉ )
( GEFRIERPUNKT mit UNDERCHSICHTIGKEIT )
- DONMAK ile DONUP-KALMA
( Gövde ısısı düşük birine konyak vermek çok vahim bir hatadır! )
- DÖNME ile "DÖNME"
- DÖNME ile MÜHTEDÎ
- DONÖR/DONOR[İng.] değil/yerine/= VERICİ, BAĞIŞLAYICI, BAĞIŞLAYAN
- DONUK ile/ve/değil/||/<>/< DURGUN
- DONUKLUK ile/değil BULANIKLIK
- DONUK/LUK ile/değil ÇİĞ/LİK
- DONUP KALMAK ile APIŞIP KALMAK
- DÖNÜŞ ile/değil DÖNÜŞTÜRME
- DÖNÜŞTÜREREK ile/değil/<> DÖNÜŞEREK
- DÖNÜŞTÜRME ile DEVŞİRME
- DÖNÜŞTÜRME ve/||/<>/< DÜŞÜNME
- DÖNÜŞTÜRME ile/ve/değil/yerine/||/<> UYARLAMA
- DÖNÜŞTÜRMEK ile İÇSELLEŞTİRMEK
( Dıştakileri. İLE/VE Kavramları. )
- DÖNÜŞTÜRÜCÜ ile/ve/değil/yerine UZLAŞTIRICI
- DÖNÜŞÜM ile/ve/<> DEĞİŞİM
( Değişimi kavrayan kişi, işaretleri farkeder ve bu belirtilerin ardındaki zamansal beklentileri karşılar. )
( Değişim, ancak şimdi olabilir. Gelecekte değil! )
( Bilinç, tümüyle değişimin bilincidir. )
( Emek ve çaba harcayarak değişebileceğimizi düşlemeyelim! )
( Olgun kişi, bir panter gibi farkettirmeden değişir. )
( Kişisel arzularınızı terk edin ve böylece tasarruf edilen gücü dünyanın değişmesi yolunda kullanın! )
( Sessizlik bir kez idrak edildiğinde, o, değişebilir olanı derin biçimde etkiler, kendi etkilenmeden kalarak. )
( Değişmez olan, işimize yaramaz. )
( Ancak değiştirebileceklerinizden sorumlusunuz. Tüm değiştirebileceğiniz ise kendi tavrınızdır. Sorumluluğunuz oradadır. )
( Sadece değişebilir olan üzerine düşünülüp konuşulabilir. )
( Çevremizi o kadar değiştirdik ki, şimdi bu yeni çevreye uyabilmek için kendimizi değiştirmemiz gerekiyor. )
( İSTİDÂRE[Ar. < DEVR]: Daire biçimine girme, değirmi olma, değirmilenme. )
( All consciousness is consciousness of change.
Do not imagine that you can change through effort.
Abandon every personal desire and use the power thus saved for changing the world!
Once realised of silence, it will deeply affect the changeable, itself remaining unaffected.
The unchangeable is of no use to you.
You are responsible only for what you can change. All you can change is only your attitude. There lies your responsibility.
Only the changeable can be thought of and talked about. )
( TRANSFORMATION vs./and/<> ALTERATION )
- DÖNÜŞÜM ile/ve/||/<> DEĞİŞKEN DÖNÜŞÜMÜ
- DÖNÜŞÜM ve/||/<>/> DOĞUM
- DÖNÜŞÜM ile/ve/değil/||/<>/< DÖNGÜ
( [not] TRANSFORMATION vs./and/||/<>/but/< CYCLE
CYCLE instead of TRANSFORMATION )
- DÖNÜŞÜM ile/ve/<> ETKİNLİK
( TRANSFORMATION vs./and/<> ACTIVITY )
- DÖNÜŞÜM ile/ve/||/<>/> "SIÇRAMA"
- DOORU/DORU ile/değil DOĞRU
( Çeşitli tonları bulunan kızıl kahve at rengi. YAĞIZ | Bu renkte olan at. | Bu renkte olan. İLE/DEĞİL Kavram ile nesnenin/durumun uyumluluğu. )
- DOPAMİN İLE SEROTONİN İLE GABA ile/||/<> NÖROTRANSMİTERLER
( Temel beyin kimyasalları. )
( Formül: GABA: Cl⁻ girişi )
- DOPİNG ile DOPİNG ile DOPİNG MADDESİ
( Bir spor yarışması sırasında, gövdeye, üstün hareket ve enerji sağlamak için kullanılan, kural ve/ya da yasadışı ilaç (kullanımı.)
İLE
İstenilen p ya da n tipi iletkenlikler elde etmek için yarı iletkene, safsızlıklar eklenmesi.
İLE
Kristal diyotlar ve transistörlerde kullanılan yarı iletken maddelere eklenen safsızlık öğesi. )
- DOPİNG değil/yerine/= GÜÇKATIM
- DOPPLER ETKİSİ/OLAYI ile/ve/<> DOPPLER GENİŞLEMESİ ile/ve/<> DOPPLER GENİŞLİĞİ ile/ve/<> DOPPLER KAYMASI/FREKANSI ile/ve/<> DOPPLER ORTALAMA ETKİ KESİTİ
( Bir akustik dalga ışık ya da öteki elektromanyetik dalgaların görünen frekansında, kaynağın ve gözlemcinin bağıl hareketinin neden olduğu değişim. Bu, ışık ve öteki elektromanyetik dalgalar için Optik Doppler Etkisi olarak da bilinir.
İLE/VE/<>
Uyarılmış atomlar, moleküller ya da çekirdeklerin hepsi de aynı hıza sahip olmadıkları ve her biri farklı bir Doppler kaymasına neden olduklarında, tek frekanslı bir ışında ortaya çıkan frekans yayılması. | Molekül, atom ya da çekirdeklerin ısıl hareketlerinden dolayı spektrum çizgilerinde gözlenilen genişleme. | Özel bir spektral çizgi oluşturan uyarılmış çekirdekler, atomlar ve moleküller, ısıl hareketlerinin neden olduğu Doppler etkisinden dolayı bir frekans dağılımına sahip oldukları zaman çizgi ve soğurma spektrumlarında ve çekirdek tepkimelerinde gözlenilen bir etki.
İLE/VE/<>
Bir tek gaz atomundan yayınlanan ışığın görünen frekansı, atomun gözlemciye göre olan hızına bağlıdır ve gaz atomları, bir Maxwell hız dağılımına sahip olduğundan, bir gözlemcinin algıladığı ışın frekanslarının da benzer bir dağılıma sahip olmasıyla verdiği bir tek spektral çizginin genişliği.
İLE/VE/<>
Bir dalganın kaynaklanan ve Hertz olarak ifade edilen değişim miktarı.
İLE/VE/<>
Hedef taneciklerin ısıl hareketlerini hesaba katmak için uygun ağırlık katsayılarını kullanarak, enerjiye göre ortalanmış etki kesiti. )
( DOPPLEREFFEKT mit DOPPLER-VERBREITERUNG mit DOPPLERBREITE mit DOPPLER-VERSCHIEBUNG mit DOPPLERMITTELQUERSCHNIT )
( L'EFFECT DE DOPPLER avec LA DILATATION DE DOPPLER avec LA LARGEUR DE DOPPLER avec LE DÉPLACEMENT DE DOPPLER avec LA SECTION TRANSVERSALE )
( DOPPLER EFECT vs. DOPPLER BROADENING vs. DOPPLER WIDTH vs. DOPPLER SHIFT vs. DOPPLER MEAN CROSS-SECTION )
- DOPPLER İLE ÇERENKOV İLE SONİC BOOM ile/||/<> DALGA KAYNAĞI HAREKETLİ
( Hareketli kaynak etkileri. )
( Formül: f' = f(v ± vo)/(v ± vs) )
( Christian Doppler tarafından 1842 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1803-1853) (Ülke: Avusturya) (Alan: Fizik) (Önemli katkıları: Doppler etkisi) )
- DOR DÜZENİ ile/||/<> İYON DÜZENİ ile/||/<> KORİNT DÜZENİ
( Antik mimarlıkta kullanılan düzenlerin kurallara en bağlı olanı.[Ahşap tekniğine özgü ayrıntıların taşa geçirilmesiyle ortaya çıkmıştır.] İLE/||/<> Antik mimarlıkta kullanılan, İyonya'da geliştirildiğinden, bu adla anılan düzen. Dor düzenine oranla daha incelmiş sütunları, sütun kaideleri ve volütlü sütun başlıkları ile ayırt edilir. İLE/||/<> Antik mimarlıkta kullanılan bir düzen olup stilize akantus yaprakları ile bezeli sütun başlıkları yoluyla öteki düzenlerden ayrılır.[Dor ve İyon düzenlerinden daha geç bir dönemde ortaya çıkmıştır.] )
- DORKEN, NİHAT (İST. 1917 - 1997) :
( Sarıyerlidir. Tıp Fakültesi mezunudur. Akademik kariyerini tüm aşamaları başarı ile geçerek yaptı ve profesör oldu. Türkiye'de ilk kalp ameliyatını yaparak kalp kapaklarının genişletilmesini sağladı. Adını Türk tıp tarihine yazdırdı. Gençliğinde Sarıyer Gençler Cemiyeti ve Sarıyer Gençler mahfeli takımında kaleci olarak futbol oynadı. )
- DORSUM ile DORSAL ile DORSO-LOMBER ile DORSİFLEKSİYON
( Sırt, arka. İLE Sırt[la ilgili], arka[yla ilgili]. İLE Sırt-bel [ile ilgili]. İLE Geriye bükme. )
- DÖRT DİREK/EVTÂD-I ERBAA:
HÂCE ŞABAN-I VELÎ ve HÂCE BAYRAM-I VELÎ ve HÜNKÂR-I VELÎ ve MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN RUMÎ
- DÖRT DÖRTLÜK ADAM OLMAK ile/ve KALIBININ ADAMI OLMAK
( Dört unsur ve dört hıltın [bkz. İnsan'da!] en uyumlu ve dengeli bir biçimde biraradalığı. İLE/VE Sözleri ve yaptıklarında tutarlı ve bütünlüklü olmak/davranmak. )
- DÖRT İSTEK:
AÇGÖZLÜLÜK ile/ve/||/<>/> ÇEKİŞME ile/ve/||/<>/> GÖSTERİŞ ile/ve/||/<>/> GÜÇ TUTKUSU
- DÖRT LEVENT değil DÖRDÜNCÜ LEVENT
- DÖRT MEZHEB(MEZÂHİB-İ ERBAA)
( * HANEFİYYE: Hz. İmâm-ı A'zâm Ebû Hanife (r.a.)
* ŞÂFİİYYE: Hz. İmâm-ı Şafiî (r.a.)
* HANBELİYYE: Hz. İmâm-ı Ahmed b. Hanbelî (r.a.)
* MÂLİKİYYE: Hz. İmam Muhammed Mâlikî (r.a.) )
- DÖRT PARMAK ve/<> BAŞPARMAK
( [elini, kalbinin üzerine getirdiğinde] Geleneği/e işaret eder. VE/<> Kişiyi/e[seni/sana] işaret eder. )
- DÖRT PARMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SERÇE PARMAK
( Bazı yiyecekleri tadarken ya da nesneyi temizlerken baş, işaret, orta ve yüzük parmağı yerine serçe parmağın kullanılması, daha az mikrop bulaştırma olanağı ve sağlık koşulları nedeniyle yeğlenebilir/yeğlenmeli. )
- 4S:
SPOR ve/ SEKS[UYKU / GÜNEŞ] ve/ SANAT ve/ SEYAHAT
( SPORT and SEX and ART and TRAVEL )
- DÖRT SÜTUN:
GOTLAR ve/||/<> MISIR OBELİSKİ ve/||/<> CONSTANTINUS ve/||/<> IUSTINIANUS
( Hangi dönemde inşâ edildiği kesin olarak bilinmeyen bu anıt sütun, bazı araştırmacılar tarafından üzerindeki yazı biçimleri nedeniyle İmparator I. Constantinus dönemine tarihlenir. Mavi damarlı Prokennesos mermerinden yapılan sütunun üzerinde korint üslûbunda bir sütun başlığı taşımaktadır ve kaidesinde ise şu sözler yer alır. "Gotları yenmemizle dönen tâlihe..." VE/||/<> İmparator I. Theodosios döneminde, hipodromun spinası üzerine dikilen bu anıtın üst bölümü, Mısır uygarlığına ait bir anıt sütundur. Ancak bu bizi şaşırtmaz. Nitekim, Roma'nın köklerinde yatan tanrıları arasında Mısır tanrıları sıklıkla görülür. Hatta bunlar adına Roma topraklarında tapınaklar bile yapılmıştır. Bu obeliskin en önemli bölümü ise kaidesindeki rölyeflerdir. Kaidenin bir tarafında eski Yunanca bir kitâbe varken, öbür tarafında ise Latince bir kitâbe bulunur. VE/||/<> İmparator I. Constantinus tarafından İstanbul'un M.S. 330 tarihindeki başkent oluşunun bir nişânesi olarak dikilen bu anıt sütun, Roma çağında İstanbul'un simgesi durumuna gelmiştir. O dönemde yapılan haritalarda İstanbul bu sütunla simgelenmiştir. VE/||/<> Bugün yerinde yeller esen bu sütun, Roma çağında, Ayasofya'nın güneyinde bulunuyordu. Osmanlı devrinde yıkılan bu sütunun üzerinde, at üstünde I. Iustinianus'un heykeli vardı. Heykelin üzerindeki imparator, bir eliyle dünya hakimiyetini simgeleyen bir küre tutarken öteki eli ile doğuyu işaret eden bir mızrak tutardı. )
(
)
- DÖRT UNSUR(BASÂİD, ANÂSIR-I ERBAA, ÇÂR-I ANÂSIR)/ERKÂN[< RÜKN] ve/<> HILTLAR/SUYUK (İLK SIVILAR) ve/<> NİTELİK
( TOPRAK <> SU <> HAVA <> ATEŞ ve/<> (KAN <> SALYA <> SAFRA <> DALAK) | ( KURULUK <> ISLAKLIK <> SOĞUKLUK <> SICAKLIK )
( KALP <> AKCİĞER <> KARACİĞER <> DALAK )
( DÖRT DÖRTLÜK ADAM OLMAK: Dört unsur ve dört hıltın en uyumlu ve dengeli bir biçimde biraradalığı. )
- DÖRT UNSUR/ANASIR-I ERBAA[Ar.]/ÇÂR-RÜKN[Fars.]:
TOPRA/K / TOPLAK VE SU ve HAVA VE ATEŞ ve BOŞLUK
( Hafiflerdir ve yukarı doğru hareket ederler. VE Ağırlardır ve aşağı doğru hareket ederler. )
( Ateşe bakanın ömrü az, suya bakanınsa uzun olur. )
( Ateş, Celâl; su, Cemâl'dir. )
- DÖRT UNSUR ve/||/<> DÖRT MELEK(E)
- DÖRT YETİ:
CÂZİBE ve/> MÂSIKA ve/> HÂZIMA ve/> LÂMİA
- 4 YIL, 4 AY, 4 GÜN:
Çocukların, eğitime (ilk öğrenim ve eğitime) başlatılma eşiği. -ve
- 4 YÖN ile/ve/<> KOZMİK YÖN/2 KONUM
- DORUKLARI/NI... -ile/ve/<>
( DORUKLARI/NI
[NE YAZIK Kİ]
ŞEFKÂTSİZLİĞİ/MİZİ, ANNEDE/N ÖĞREN/DİK
ANLAYIŞSIZLIĞI/MIZI, BABADA/N ÖĞREN/DİK
ÖTEKİLEŞTİRME/MİZİ, KARDEŞLERDE/N ÖĞREN/DİK
UZAKLIĞI/MIZI, YAKINLARIMIZDA/N ÖĞREN/DİK
ACIMASIZLIĞI/MIZI, KADINLARDA/N ÖĞREN/DİK
TAKINTILARI/MIZI, ERKEKLERDE/N ÖĞREN/DİK
KEYFİYETİ/MİZİ, EŞEŞEYSELLERDE/N ÖĞREN/DİK
SEFİLLİĞİ/MİZİ, ZENGİNLERDE/N ÖĞREN/DİK
KAYITSIZLIĞI/MIZI, ÜNLÜLERDE/N ÖĞREN/DİK
İKİYÜZLÜLÜĞÜ/MÜZÜ, POLİTİKACILARDA/N ÖĞREN/DİK
SAPLANTILARI/MIZI, BAŞ(BA)KANLARDA/N ÖĞREN/DİK
DİNSİZLİĞİ/MİZİ, DİN(İ)DARLARDA/N ÖĞREN/DİK
TUTARSIZLIĞI/MIZI, HOCALARDA/N ÖĞREN/DİK
ZEVZEKLİĞİ/MİZİ, AYDINLARDA/N ÖĞREN/DİK
SİNSİLİĞİ/MİZİ, TÜCCARLARDA/N ÖĞREN/DİK
DEDİKODUCULUĞU/MUZU, ESNAFTA/N ÖĞREN/DİK
İLGİSİZLİĞİ/MİZİ, BİLGİSAYARCILARDA/N ÖĞREN/DİK
DEĞERSİZLEŞTİRMEYİ/MİZİ, GAZETECİLERDE/N ÖĞREN/DİK
AKILSIZLIĞI/MIZI, BİLİMKİŞİLERİNDE/N ÖĞREN/DİK
YÜZEYSELLİĞİ/MİZİ, FELSEFECİLERDE/N ÖĞREN/DİK
DUYARSIZLIĞI/MIZI, SANATÇILARDA/N ÖĞREN/DİK
SAYGISIZLIĞI/MIZI, YAYADAN ÖĞREN/DİK
DİKKATSİZLİĞİ/MİZİ, ONDAN ÖĞREN/DİK
ÖZENSİZLİĞİ/MİZİ İSE SENDEN ÖĞREN/DİK
DİDİŞME/MİZİ, KOMŞUDAN ÖĞREN/DİK
SATAŞMA/MIZI, ARKADAŞTAN ÖĞREN/DİK
KAVGAYI DA, TARAFTARLARDA/N ÖĞREN/DİK
[FAKAT/YERİNE]
BARIŞI, HALKTA/N ÖĞREN/DİK
BAYRAMI, ÇOCUKLARDA/N ÖĞREN/DİK
DENGEYİ, DOĞADA/N ÖĞREN/DİK
KENDİMİZİ, EVRENDE/N ÖĞREN/DİK
[ Sürekli/doğrudan erişim adresi...
www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/32793 ] )
( THEIR SUMMITS
[UNFORTUNATELY]
(WE) LEARN/ED (OUR) COMPASSION FROM/AT (OUR) MOTHER
(WE) LEARN/ED (OUR) INCOMPREHENSION FROM/AT (OUR) FATHER
(WE) LEARN/ED (OUR) FROM/AT (OUR) BROTHERS/SISTERS
(WE) LEARN/ED (OUR) OTHERING FROM/AT (OUR) RELATIVES
(WE) LEARN/ED (OUR) RELENTLESS FROM/AT WOMEN
(WE) LEARN/ED (OUR) OBSSESSIONS FROM/AT MEN
(WE) LEARN/ED (OUR) MODALITIES FROM/AT HOMOSEXUALS
(WE) LEARN/ED (OUR) POVERTY FROM/AT RICHS
(WE) LEARN/ED (OUR) DETACHMENT FROM/AT CELEBRITIES
(WE) LEARN/ED (OUR) HYPOCRISY FROM/AT POLITICIANS
(WE) LEARN/ED (OUR) FIXATIONS FROM/AT PRESIDENTS/MINISTERS
(WE) LEARN/ED (OUR) IRRELIGION FROM/AT RELIGIOUS'
(WE) LEARN/ED (OUR) INCONSISTENCE FROM/AT TEACHERS
(WE) LEARN/ED (OUR) FLIPPANCY FROM/AT INTELLECTUALS
(WE) LEARN/ED (OUR) SLYNESS FROM/AT TRADERS
(WE) LEARN/ED (OUR) GOSSIPY FROM/AT DEALERS
(WE) LEARN/ED (OUR) IRRELEVANCE FROM/AT COMPUTER NERDS
(WE) LEARN/ED (OUR) DEBASEMENT FROM/AT JOURNALISTS
(WE) LEARN/ED (OUR) INSANITY FROM/AT SCIENTICIANS
(WE) LEARN/ED (OUR) SUPERFICIALITY FROM/AT PHILOSOPHERS
(WE) LEARN/ED (OUR) INSENSITIVITY FROM/AT ARTISTS
(WE) LEARN/ED (OUR) INDIGNITY FROM/AT PEDESTRIANS
(WE) LEARN/ED (OUR) NEGLIGENCE FROM/AT HIM/HER
(WE) LEARN/ED (OUR) SLIPSHOD FROM/AT YOU
(WE) LEARN/ED (OUR) SCUFFLE FROM/AT NEIGHBOR
(WE) LEARN/ED (OUR) PROVOCATION FROM/AT FRIEND
(WE) LEARN/ED (OUR) SCRAP FROM/AT FANS
[BUT/INSTEAD OF "THESE"]
(WE) LEARN/ED (OUR) PEACE FROM/AT PUBLIC
(WE) LEARN/ED (OUR) MERRINESS FROM/AT KIDS
(WE) LEARN/ED (OUR) BALANCE FROM/AT NATURE
(WE) LEARN/ED (OUR) SELF/SELVES FROM/AT UNIVERSE
[ Direct reach address...
www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/32793 ] )
- DOS/DENIAL OF SERVICE[İng.] değil/yerine/= İŞGÖRÜ(HİZMET/SERVİS) REDDİ
- DOS/DISK OPERATING SYSTEM[İng.] değil/yerine/= DİSK İŞLETIM DÜZENİ
- DOSLUK" değil DOSTLUK
- DOST -ile
( HAKÎKÎ SEVGİLİ, ALLAH )
( SEVEN VE SEVİLEN KİMSE )
- DOST, ACI SÖYLER değil DOST, ACIYI DA SÖYLEYEBİLİR/SÖYLER
- DOST, ACI SÖYLER değil/yerine DOST, ACIYI, TATLI SÖYLEYEBİLİR/SÖYLEYEBİLENDİR
- DOST:
ACI SÖYLEYEN değil ACIYI, TATLI SÖYLEYEN
- DOST / KİŞİ/LERİ KAZANMAK ile/ve/değil/yerine DOSTU/DOSTLARI/KİŞİ/LERİ KAYBETMEMEK
( Dost kazanmak yerine varolan dostları [tanıyarak/anlayarak] kaybetmemeye çalışmalı! )
- DOST:
KOLAY KAZANILMAZ ve KOLAY KAYBEDİLEBİLİR
- DOST OL(A)MAYAN/A ile/değil/yerine DOST (OLAN/A, OLABİLEN/E)
( Yol ver. İLE/DEĞİL/YERİNE "Yaşamını ver." )
( KIYIM-KIYIM, KIYIL Kİ, DOST ÖNÜNE ÇIK(ABİL) )
- DOST:
YANLIŞINI DUYURAN/YAYAN değil YANLIŞINDA UYARAN ve/sonra KORUYAN/KOLLAYAN
- DOST YÜZÜ ve/||/<> SALÂT-I DAİM
( Aşk, imamdır bize
Gönül, cemaat.
Dost yüzü, kıbledir.
Daimdir salât. )
- DOST ve/>< DERT
( Dostu olanın, derdi olmaz. )
- DOST ile KARDEŞLİK
( Kardeş olma durumu, karındaşlık, uhuvvet. | Kardeş kadar yakın sayılan kimse, yakın dost. | Birlik, beraberlik. | Adı bilinmeyen kişilere söylenilen bir seslenme sözü. )
- DOSTA VİSÂL ve MUTMAİN
- DOSTEVLER CAMİİ :
( Tarabya'da Dostevler Sitesinin bulunduğu yerdeki bu camiye sitenin ismi verilmiş olup tarihi bir özelliği yoktur. )
- DOSTLARINLA DÜŞMAN OL(MA)MAK/OLABİLMEK ile/||/<> DÜŞMANLARINLA DOST OL(MA)MAK/OLABİLMEK
- DOSTLUK:
"KUSURSUZ/LUK" değil/yerine SAMİMİYET
- DOSTLUK ve/||/<> YARDIM
( Eli. VE/||/<> Seli. )
- DOSTLUK/TA:
ÜST/AŞAĞI değil/yok DENKLİK
- DOSTLUKTA/YOLCULUKTA:
İKNÂ ve/||/<> RIZÂ
( [ne yazık ki] Dostlukta ya da bir yol alışta, iknâ ve rızâ değil de zorlama var ise, yoldaşlar, önce birbirini yargılamaya sonra da birbirini yok etmeye başlarlar. )
( Amaçları farklı iki kişinin, aynı yolda yürümesi, onları yoldaş kılmaz, bir süreliğine yol arkadaşı kılar. Birbirini taşımaz, yük olurlar. )
- DOSTU ile/ve OĞLU ile/ve KÖLESİ
( Hz. Musa. İLE/VE Hz. İsa. İLE/VE Hz. Muhammed. )
- DOSTUNA, HERŞEYİ/Nİ ANLATMA! ve DÜŞMANINA, BÜYÜK/FAZLA HAKARET ETME!
( [ileride] Düşmanın olabilir. VE Dostun olabilir. )
( ...nın, yarısını göster, yarısını gösterme! )
- DOSYA ile/ve KLASÖR
( FILE vs./and FOLDER )
- DOT İLE CROSS İLE TRİPLE ile/||/<> VEKTÖR ÇARPIMLARI
( Vektör işlem türleri. )
( Formül: a×b = |a||b|sinθ n )
- DOUBLE CORTEX[İng.] değil/yerine/= ÇİFT BEYİN KABUĞU
- DÖVİZ ile DÖVİZ[Fr. < DEVISE]
( Yabancı ülke parası. İLE Herhangi bir konuyu tanıtma, duyurma, propaganda yapma amacıyla üzerine yazı yazılmış bez ya da karton. )
- DÖVÜNMEK ile/değil/yerine/>< ÖVÜNMEK
- [ne yazık ki]
DÖVÜŞ ile/ve/||/<>/> GÖLGE DÖVÜŞÜ
- DÖVÜŞ ile/değil GÜÇLÜ GENİN AKTARILMASI
- DOWN SENDROMUNDA:
EDWARDS ile/||/<> PATAU
( 47 kromozom[21 numaralı kromozomun üç tane olmasından dolayıdır]:
18. kromozomdan bir fazla olursa. İLE/||/<> 13. kromozomdan bir fazla olursa.
)
- DOYA DOYA (YEMEK/İÇMEK, SEVMEK/ÖPMEK) ile/ve/||/<> KANA KANA (İÇMEK)
- DOYAMAMAK ile/ve DAYANAMAMAK
- DOYGUN, KAMİL (RUMELİKAVAK, 1953) :
( Sarıyer altyapısından yetişti ve aralıklı olarak 5 sezon (1969 - 1972 ve 1979 - 1981) takım kadrosunda kaldı. Bu süre içinde 27 lig. 16 B takımlar ligi, 4 kupa maçı olmak üzere 47 resmi ve ayrıca 27 özel maçla birlikte toplam olarak 74 maçta Sarıyer formasını giydi. Takımına 6 gol kazandırdı. Futbolu bıraktıktan sonra kurslara katılarak antrenörlük ve teknik direktörlük lisansı aldı. Sarıyer S. K. dahil değişik kulüplerde antrenör ve teknik direktör olarak çalıştı. Türkiye Futbol Federasyonu ve Gençlik ve Spor İl Müdürlüğünce tertiplenen antrenör ve teknik direktörlük kurslarında kurs direktörü ve eğitici olarak görev yaptı. TFF Eğitim Dairesinde görev yapmaktadır. Sarıyer Spor Kulübü, 1940 Sarıyerli Sporcular Derneği, İstanbul Antrenörle Derneği, Sarıyerliler Derneği (SA - DER) Rumelikavağı Spor Kulübü üyesidir. SA - DER'in kurucusu olup, antrenörler derneğinde iki dönem yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptı. )
- DOYGUN, TEKİN (SARIYER, 1945 - 2012) :
( Rumelikavağı'ndaki İskele Restaurantın uzun süre işletmeciliğini yaptı. Kilyos Yolu üzerinde Doygun Tesislerini kurdu. Sarıyer Spor Kulübü'nde 2 dönem yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptı. )
- DOYGUNLUK ile/ve/değil/yerine TADINA VARMAK
- DOYGU/RIZK:
BOL ile/ve/<>/değil/yerine BEREKETLİ
- DOYMA ile AŞIRI DOYMA
( Yeğinliği gittikçe artırılan bir manyetik alanın içindeki bir çelik çubuğun alabileceği en çok manyetizmayı almış olması. | Bir gazın, belirli bir sıcaklıkta o sıcaklığa özgü olan en büyük basınç altında bulunması. | Bir sıvının içinde belirli bir nesneden eriyebilecek en çok miktarın erimiş bulunması, işba. İLE Belirli sıcaklıktaki bir sıvı içinde, eriyebildiği kadar eriyen bir nesnenin, sıcaklığın düşmesine karşın bir sınıra kadar erimiş olarak kalması durumu. )
- DOYMAK(SINIRA GELMEK) ile/yerine GEREKSİNİM DUYDUĞUN KADARINI ALMAK
- DOYMAK ile "KESİLMEK"
- DOYMUŞ ÇÖZELTİ ile/||/<> DOYMAMIŞ ÇÖZELTİ
( Doymuş maksimum çözünmüş, doymamış daha fazla çözebilir )
( Formül: Çözünürlük limiti )
- DOYUM:
"İNANARAK" ile/değil ANLAYARAK
- DOYUM ve/||/<>/< BÜTÜNLÜK
- DOYUM ile/ve/> TEKRAR
( SATISFACTION vs./and/> REPETITION )
- DOYUMLULUK ve/||/<> GÜVEN
( En büyük zenginlik. VE/||/<> En iyi yakınlık/akrabalık. )
- DOYUMSUZ/LUK ile/ve/<>/|| DUYARSIZ/LIK
- DOYURMAK ÜZERE ile/ve/değil/yerine HAREKETE GEÇİRMEK
- DOZ ile DOZAJ ile DOZE ETMEK ile DOZİMETRE
( verit, ölçü. İLE Kullanım ölçüsü, düzem. İLE Ölçüsünü ayarlamak. İLE Işınölçer. )
- DOZ[İng. DOSE] ile DÜZE/SEVİYE
( DOSE vs. LEVEL )
- DOZİMETRE/DOSİMETER[İng.] değil/yerine/= IŞINÖLÇER, IŞINÖLÇÜMÜ
- DOZUNU KAÇIRMAK ile ABARTMAK
( TO OVERDO vs. TO EXAGGERATE )
- DR. CAVİT BEY YALISI :
( Çayırbaşı'nda askeri iskelenin Büyükdere tarafında ve Pide Ban müessesesinin tam karşısında ve kazıklı yol ile Çayırbaşı caddesi arasında kalan bu tarihi yalı 1990'lı yıllarda bütünü ile yıkılıp eskisine sadık kalınarak yenilendi. Yalının yangın sonucu ortadan kaybolan Kefeliköy otelinin müştemilatı olduğu da söylenmektedir. )
- DR. MUVAFFAK GÖREN YALISI :
( Yeniköy'de Yalılar Caddesi üzerindedir. "Bahçedeki 1897 tarihli çakıl taşlarından da belgelendiği gibi, Sultan II. Abdülhamid (1876 - 1909) döneminde Baron yaptırmış. 1920 yıllarında da Dr. Muvaffak Gören Hamapolos adlı Saraya mensup bir Rum sarraftan satın almış. )
- DR. RASİM BEY YALISI :
( Yeniköy, Köybaşı Caddesi üzerindeki 157 kapı No. lu yalı Dr. Rasim Bey yalısı olarak bilinir. Ancak sahip değiştirdikten sonra Çiller yalısı olarak isimlendirildi. Son sahibi Başbakanlık da yapan Prof. Dr. Tansu Çiller'dir. )
- DRAKE DENKLEMİ İLE FERMİ PARADOKSU İLE YAŞANABİLİR BÖLGE ile/||/<> DÜNYA DIŞI YAŞAM
( Evrendeki yaşam olasılığı kavramları. )
( Formül: N = R* × fp × ne × fl × fi × fc × L )
( Frank Drake tarafından 1961 yılında keşfedildi/formüle edildi. )
- DRAM[Fr. < DRAME]/DRAMA ile TRAJEDİ[Fr. < Yun. TRAGEDIE]
( Sahnede oynanmak için yazılmış oyun, drama. | Acıklı, üzüntülü olayları, bazen güldürücü yönlerini de katarak konu alan sahne oyunu ya da televizyon filmi. | Tiyatro yazını. | Acıklı olay. İLE Konusunu efsanelerden ya da tarihsel olaylardan alan, acıklı sonuçlarla bağlanan bir tür tiyatro yapıtı, facia. | Üzücü iki [ve üzeri] olmazın biraradalığı. )
- DRAM[Fr. < Yun.] ile DRAMATURGİ[Yun.]
( Dram yazma ve oyun yönetme kurallarını ele alan sanat ve bu sanatın uygulanması. | Tiyatro yapıtları incelemesi. )
- DRAM ile KOMEDİ
( Duyguya yöneliktir. İLE Zekâya yöneliktir. )
- DRAM[Fr. < Yun.] ile MELODRAM[Fr. < Yun.]
( Sahnede oynanmak üzere yazılmış oyun. | Acıklı, üzüntülü olayları, bazen güldürücü yönlerini de katarak konu alan sahne oyunu türü. | Tiyatro yazını. | Acıklı olay. İLE Yunan trajedilerinde koro başı ile bir oyuncu arasında geçen şarkılı konuşma. | Müzik eşliğinde, oyuncuların sahneye girip çıktığı bir oyun türü. | Çağdaş tiyatroda, hareketli ve duygusal olaylara dayalı bir oyun türü. )
- DRAM ile/değil/yerine/||/<>/> SDRAM
- DRAMA ile DRAM'A
- DRAMATIC vs. TRAGIC
- DRAMATÜRJ/DRAMATÜRG[Fr. < Yun.] -ile
( Tiyatro yapıtı yazan, okuyan. )
- DRAVİDLER ile/ve MİKENLER ile/ve DORLAR ile/ve İYONLAR
- DRAYVIR [İng. < DRİVER] değil/yerine/= SÜRÜCÜ
- DREN/DRAIN[İng.] değil/yerine/= AKITAÇ
- AKAÇ/AKITAÇ/DREN ile/ve/||/<> BOŞALTMA/AKAÇLAMA/DRENAJ[İng. < DRAINAGE]
( Birikmiş suları akıtmaya yarayan boru, oluk ve benzeri araç. | Temel düzeyindeki suları toplayıp yapıların uzağına akıtan, yeraltı su borusu. İLE/VE/||/<> ... )
- DRG/DIAGNOSTIC-RELATED GROUPS[İng.] değil/yerine/= TANI İLİŞKİLİ ÖBEKLER
- DRINKABLE vs. POTABLE
- DRİVER İLE PASSENGER İLE CLONAL ile/||/<> MUTASYON TÜRLERİ
( Kanserdeki mutasyon sınıfları. )
( Formül: TMB: Mutasyon/Mb )
- DRONE:
HAVADA ile/ve/||/<> SUDA
(
ile/ve/||/<>
)
- DRUG ile DROG
( Uyuşturucu. İLE İlaç. )
- DRUGLAMAK" ile/değil/yerine DURAKLAMAK
- DS-DA/DOCUMENT LEVEL SENTIMENT ANALYSIS[İng.] değil/yerine/= BELGE DÜZEYİ DUYGU ÇÖZÜMLEMESİ
- DSA/DİJİTAL SUBTRAKSİYON ANJİYOGRAFİ/DONOR SPECIFIC ANTIGEN | DIGITAL SUBTRACTION ANGIOGRAPHY[İng.] değil/yerine/= VERİCİ ÖZGÜL ANTİJEN | SAYISAL ÇIKARIMLI DAMAR GÖRÜNTÜLEMESİ
- DSM ile ICD 10 ile CCMD
( APA'nın. İLE DSÖ'nün. İLE Çin'in. )
- DSP/DATA SCIENCE PYRAMİD[İng.] değil/yerine/= VERİ BİLİMİ PIRAMİDİ
- DSS/DECİSION SUPPORT SYSTEM[İng.] değil/yerine/= KARAR DESTEK DÜZENİ
- DSSC İLE PEROVSKİTE İLE ORGANİC PV ile/||/<> GÜNEŞ PİLİ TEKNOLOJİLERİ
( Fotovoltaik enerji dönüşüm sistemleri. )
( Formül: PCE = Pmax/Pin )
- DUA ETMEK ile/ve BOYNUNU BÜKMEK
- DUA (İLE) ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DOĞA (İLE)
- DUA TEPE değil/< KEKİK TEPE
itibarı ile 44.967 başlık/FaRk ile birlikte,
44.967 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(46/181)
(1996'dan beri)