Bugün[09 Kasım 2025]
itibarı ile 44.967 başlık/FaRk ile birlikte,
44.967 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(32/181)


- CÂHİL ile/ve/değil/||/<> GENÇ

( ... İLE/VE/DEĞİL/||/<> Cahil, [daha çok] bilmeyen değil, davranış ve tutumuna sahip olamayan demektir. Gençlerin/gençliğin de sorunu, bilgili ya da bilgisizlikleri değil davranışlarında aşırıya kaçabilmeleridir. )


- CAHİL ile/ve KABA

( Kişiyi/cahili, bilgili ya da bilgisizliğinden değil yaklaşımından tanırsınız/anlarsınız! )

( Erkeğin okumuşu Kâdı, kadının okumuşu cadı olurmuş. )

( IGNORANT vs./and RUDE
You recognize the person/ignorant by his/her approach but also not by knowledge, nor ignorance. )


- CÂHİL ile KÂMİL

( Uzak ol/dur! İLE Yakın ol/dur! )


- CAHİL ile NÂDÂN[Fars.]


- CAHİL ile/ve/||/<> "PİSLİK"


- CAHİL ile ÜMMÎ

( ... İLE Okumamış, öğrenim görmemiş kişi. )


- CÂHİL ile/ve/<> ZÂLİM

( Sorgulamayan. İLE/VE/<> Sorgulatmayan. )

( Hiçbir şey, eyleme geçen cahillik kadar korkunç olamaz. )


- CAHİLİN AĞLAYIŞI ile/değil/yerine ÂLİMİN AĞLAYIŞI


- CAHİLİN, CEHALETİNE SUSMASI ile/= ÂLİMİN, İLMİNİ SAKLAMASI

( İkisi de kabul edilebilir ve doğru değildir! )


- CAHİLİN YAŞADIĞI/"DÜŞÜNDÜĞÜ" CEHALET ile BİLENİN YAŞADIĞI/"DÜŞÜNDÜĞÜ", ZANNETTİĞİ CEHÂLET

( Bilgisiz kişiye, hikmet dolu sözlerin yararı nedir? Kör bir kişiye, bir lambanın yararı nedir? )


- CAHİLLER ile ZEKİLER

( Kendilerini, mükemmel görmeye eğilimlilerdir. İLE Yeteneklerini, hafife almaya eğilimlilerdir. )


- CAHİL/LİK ile/ve/<> APTAL/LIK

( Elif'i, mertek zannetmek. [Bir şey bilmediği halde konuşanlar için kullanılan deyim. (Elif harfini ve bu kadar basit bir şeyi bile bilmeyecek kadar bilgisiz olma durumu.)][MERTEK: Eskiden evleri yaparken kullanılan dört köşe ya da yuvarlak kalınca ağaç gövdesi.] )

( CAHİLLER...
* Her şeyde, hemen öfkelenir.
* Yararı olmayan şeylerden konuşur.
* Yersiz [yanlış yerlere] sadaka verir.
* Sırrı korumayıp açık ederler ve yayar.
* Dostunu ve düşmanını birbirinden ayıramazlar.
* Merhametsiz ve vicdansızlardır. Hoşgörü, onları bırakmıştır.
* Kindar olup, fitne ve fücûr çıkarmayı sever.
* İftira atmaktan, başkasının âhını almaktan kaçınmaz.
* Dedikodu ve yalanları çoktur.
* Güvenilmezdir, emanete ihanet eder.
* Dünya nimetleri için el-etek öpmeyi çok sever, utanmaz.
* Yoldaşını yarı yolda bırakır, yedikleri kaba etmekten çekinmez.
* Kalplerinde vefâ, diğergamlık, kadirşinaslık olmaz.
* Nezâket ve letâfet onlara hiç değmemiş, olmamış meyve misali hamdır!
* Edep, onları terk etmiştir! )

( IGNORANCE vs. STUPID/NESS )


- CAHİL/LİK ile/ve SARHOŞ/LUK


- CAHİLLİKTE ile/değil/yerine/&gt;&lt;/> BİLGELİKTE

( Bilgisizlik/deneyimsizlik, bir yerlere düşürür ya da "çıkarır/taşır". İLE/DEĞİL/YERİNE/> Varolmak, tek başına ve sürekli olarak yeterlidir. )

( [Gösterge] Kavrayamadığın şeyin "doğruluğuna inanmak". İLE/DEĞİL/YERİNE/> Kavrayamadığı şeyin cahili olduğunu bilmek. )

( Kin çoğalır. İLE/DEĞİL/YERİNE/> Sevgi çoğalır. )


- CÂHİZ[Ar.] ile CAHİZ/CAFİZ[Ar.]

( Cesaretli, gözüpek. İLE Katılar için kullanılan hacim ölçüsü. )


- CÂİL[Ar.] ile CÂHİL[Ar. < CEHL]

( ... İLE Bilmeyen, bilgisiz. | Genç, tecrübesiz, toy. )


- CAJOLE vs. CANVASS vs. COAX vs. CONVINCE vs. PERSUADE vs. WHEEDLE


- ÇAKAL ÇUKAL -ile


- ÇAKAL/KURT/KÖPEK ile/değil ÇAKUPEK

( İlgili açıklamaları okumak için burayı tıklayınız... )


- ÇAKALDERE SUYU ÇEŞMESİ (ŞİFA SUYU) :

( Kireçburnu ile Kefeliköy arasındadır (1337, M. 1921). Çeşmenin Çakaldere olan ismi 1969 yılında onarım gördükten sonra Şifa Suyu olarak değiştirilmiştir. Memba suyu akarı vardır. Kitabesi şöyledir: Bu su, her derde devadır Hak deyip içene şifadır. Halil Çağlayan (1337)" Onarımdan sonra ikinci bir kitabe konulmuştur. Bu kitabede şöyle yazmaktadır:"Bu çeşmenin onarımı T. Anıtlar Derneği, Kireçburnu Camii Kolu ve Sular İdaresiyle hayırsever halkımızın müştereken yardımları sayesinde yapılmıştır" (1969). )


- ÇAKALOZ[Yun.] ile ÇAKANOZ[Yun.]

( Çakıl taşı atan bir tür savaş topu. İLE Bir tür şapka. )


- ÇAK/ÇAQ ile ÇAK ÇOK/ÇAQ ÇOQ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Bir şeyin kesin ve öz durumu. İLE Odun ve ceviz gibi şeylerin kırılması sırasında çıkan çatırdama sesi. )


- ÇAKILIŞ ile/değil/yerine/>< ÇIKIŞ


- ÇAKIR, HÜSNÜ (KARAMÜRSEL, 1931) :

( Öğrenimini takiben sahibi olduğu Boğaziçi Değirmencilik Şirketinde iş hayatına atıldı. Sarıyer Spor Kulübü'nde 1 dönem yönetim kurul üyesi olarak görev yaptı. Kulübün Divan Kurulu Üyesidir. )


- ÇAKIR, KAMİL (İST. 1972) :

( Çorluspor'dan transfer edildi (1995) iki sezonda 54 Lig, 6 Kupa maçı olmak üzere 60 resmi ve 26 özel maçla birlikte 86 maçta forma giydi. Lig maçlarında 21, özel maçlarda 7 olmak üzere 28 gol kaydetti. Antalyaspor'a transfer ederek Sarıyer'den ayrıldı. )


- ÇAKIR, VEYSEL (TEKİRDAĞ, 1947) :

( Yüksek Öğrenimini tamamladıktan sonra mali müşavir olarak iş hayatına atıldı. Sarıyer Spor Kulübü'nde 1 dönem yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptı. )


- ÇAKIR ile ÇAKIR

( Mavi hareli elâ göz. | Çakırdoğan. İLE Şarap. )


- ÇAKIROĞLU, BİLGİN (SARIYER, 1960) :

( Çiftçi. İlkokul ve ortaokulu Sarıyer'de okuduktan sonra Sarıyer Vehbi Koç Vakfı Lisesinden mezun oldu. Sarıyer Ziraat Odasına 1980'da kayıt oldu. Yönetim kuruluna seçildi ve Başkan yardımcısı olarak görev yaptı (2007). 2015'te Sarıyer Ziraat Odası Başkanlığına seçildi (2019 itibariyle devam ediyor). İstanbul İl Koordinasyon Başkan Vekili olup aynı zamanda Genel merkez (Ankara) delegesidir. )


- ÇAKIROĞLU, ŞEMS (SARIYER, 1971) :

( İlk, orta ve Liseyi Sarıyer'de okudu. K.T.Ü. İktisat Fakültesinde öğrenim gördükten sonra Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü "Din Sosyolojisi" Bölümünde "Din Sosyolojisi Açısından Avrupa Birliğinin Türkiye'den Beklentileri" teziyle yüksek lisans öğrenimini tamamladı. İş hayatına 1994'te Sarıyer Belediyesinde başladı. Bilahare İETT ye geçti ve Özel Kalem Şube Müdürü olarak görev yaptı. İstanbul Büyükşehir Belediyesinin BİMTAŞ ve BELTUR şirketlerinde yönetim kurulu üyesi olarak bulundu. Bilahare Sarıyer Belediyesine döndü ve Başkan yardımcısı olarak görev yaptı (2004 - 2009). Daha sonra Beyoğlu Belediyesinde Başkan Yardımcısı olarak görev üstlendi. Bilahare Devlet Demir Yolları Genel Müdürlüğünde Daire başkanlığı görevine getirildi. Üyesi olduğu Sarıyer Spor kulübünde iki dönem yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptı. )


- ÇAKMA ile KAÇAK


- ÇAKMAK, FEVZİ (İST. 1876 - 1950) :

( Anadolukavağı'nda doğdu. Kavaklı Fevzi olarak tanınır. Rumelikavağı'nda oturmuşlar ve ilk tahsiline buradaki Sadık Hoca'nın mahalle mektebinde başlamış iki yıl sonra Sarıyer'de Hakkı Paşa Konağında eğitim veren "Özel Hayriye Okulu"nda okumuştur. 1893'te Harp Okuluna girmiş ve 1986'da Piyade Teğmen olarak mezun oldu. 1898'de ise Erkan - ı Harbiye'yi Kurmay Yüzbaşı rütbesi ile bitirdi. 1907'da Albay oldu. 1910'da Kosova Kolordusu, 1911'de Garp Ordusunun Kurmay Başkanlığı ile görevlendirildi. 1913'te 5. Kolordu Kumandanlığına atandı. 1915'te Tuğgeneral oldu. I. Dünya Savaşı'nda Çanakkale, Kafkasya, Suriye ve Filistin Cephelerinde savaştı. 1918 yılında Korgeneralliğe terfi etti. 14 Mayıs 1918'den 1919'a kadar Korgeneral rütbesi ile Osmanlı Devleti Erkan - ı Harbiye Reisi (Genel Kurmay Başkanlığı) olarak görev yaptı. I. Ordu Müfettişliği, Askeri Şura Üyeliği, Ali Rıza ve Salih Hulusi Paşa kabinelerinde Harbiye Nazırlığı yaptı. İstanbul'un işgalini takiben Ankara'ya gitti (Nisan 1920) ve Kozan milletvekili olarak meclise girdi. 26.05.1920'de İstanbul hükümeti tarafından, ulusal mücadelenin önderlerinden biri olarak rütbelerinin kaldırılmasına, nişanlarının geri alınmasına ve idamına karar verildi. 03.05.1920'de Milli Savunma Bakanlığına, 1921&de Başbakanlığa getirildi. 03.04.1921'de Orgeneralliğe yükseldi. Temmuz 1921'de Genel Kurmay Başkanlığına getirildi. Ağustos 1921'de Başbakanlık, Milli Savunma Bakanlığı ve Genel Kurmay Başkanlığı görevlerini birlikte üstlendi. 14.01.1922'de Milli Savunma Bakanlığı, 09.07.1922'de Başbakanlık görevlerinden ayrıldı. Başkomutanlık Meydan Savaşının kazanılması üzerine (30.08.1922) 31.08.1922'de Başkomutan Mustafa Kemal'in önerisi üzerine Mareşalliğe yükseltildi. Cumhuriyetin ilanından sonra Türkiye Cumhuriyetinin ilk Genel Kurmay Başkanı olarak görevlendirildi. Milletvekilliği görevini 30.10.1924 yılına kadar devam ettirdi. 31.10.1924'te Milletvekilliğinden istifa etti. Genel Kurmay Başkanlığı görevini 23 yıl yaptıktan sonra 1944'te emekliye ayrıldı. 1946'da Demokrat Parti listesinden bağımsız olarak VIII. Dönem İstanbul Milletvekili seçildi. 19.07.1948'da Millet Partisinin kurucularından biri oldu. 10.04.1950'de vefât etti. )


- ÇAKMAK ile ÇAKMAK ile ÇAKMAK

( Taşa vurulup kıvılcım çıkarılan çelik parçası. | Çelik, taş ve tutuşacak maddeden yapılmış tutuşturma aygıtı. İLE Kuruyunca, kalın kabuk bağlayan, kabarcıklarla beliren ve genellikle yüzde çıkan bir deri hastalığı. İLE Vurarak sokup yerleştirmek. | Çivi ile tutturmak. | [argo] Kabul edilmeyecek bir şeyi, kurnazlıkla kabul ettirmek. | Vurmak. | Bir şeyi, başka bir şeye sürtmek, vurmak ya da çarpmak. | Sezinlemek. | İçki içmek. | Parıldamak, ışık vermek. )


- ÇAKMAK" ile/ve/||/<>/> "ÇAKOZLAMAK"


- ÇAKMAKÇI DERESİ :

( Rumelifener sınırları içinde olup, Ketendere'ye en üst noktadan akış veren deredir. )


- ÇAKTIRMAMAK ile/ve/||/<> KAKTIRMAK


- ÇAL KOY/ÇAL QOY ile KOYUN
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Alacalı koyun. )


- CA'L[Ar.] ile CÂL/Î[Ar.]

( Yapma, meydana getirme. | Sabır, tahammül. | İşe başlama, alma. İLE Tuzak. | Misvak ağacı. )


- ÇALANG = GEVEZE, KONUŞKAN
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]


- CALC- ile/||/<> CALCİ- ile/||/<> CALCANO- ile/||/<> -LİTH-/LİTHO-

( Kalsiyum, taş, topuk. İLE/||/<> Kalsiyum, kireç. İLE/||/<> Topuk. İLE/||/<> Taş, sertleşmiş birikinti. )


- ÇALGAY ile KANAT
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Kuş kanadının ucları. )


- ÇALI DİKENİ ile DEMİR DİKENİ ile DEVE DİKENİ ile EŞEK DİKENİ ile GEYİK DİKENİ

( MÜŞVİKE: Dikenli ağaç. )

( HÂR )


- CÂLÎ[Ar.] ile CÂLİ'[Ar.] ile CA'LÎ[Ar.] ile CÂL/CÂLÎ[Ar.]

( Parlayan, cilâlı. | Cilâlayan, parlatan, temizleyen. | Sürgün eden. İLE Açık-saçık hanım. | Utanması kıt adam. İLE Sahte, yapmacıklı, düzme. | [Felsefe'de] Yapma. [ARTIFICE(Fr.)] İLE Tuzak. | Misvak ağacı. )


- ÇALI ile SARIÇALI/KADINTUZLUĞU


- ÇALIBURNU :

( Garipçe köyü sınırları içindedir. Büyükliman Plajı ve koyunun burun başına Çalıburnu denilmektedir. Bir diğer ismi de Büyükliman Burnu'dur. )


- ÇALI-ÇIRPI (TOPLAMAK)


- ÇALIG ile ÇALING ile ÇALING
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Kayıp, başıboş hayvan. İLE Sanki yanmış gibi çorak ve siyah olan, ot bitmeyen yer. İLE Bir Çin kâsesi. )


- ÇALIKUŞU -ile

( WREN )


- ... değil ÇALIKUŞU

( ... cum TROGIODYTES )


- ÇALIM/CAKA[İt. < GIACCA] ile ÇALIM

( Gösteriş, karşıdakini etkileme amacıyla yapılan davranış, kurum. İLE Kılıcın keskin yanı. | Bir şeyin, erebileceği uzaklık, erim. | Biraz benzeme, andırma. | Bir oyuncunun, topu, ayağından kaçırmadan, karşısındaki oyuncuları kıvrak hareketlerle aldatıp geçmesi. | Geminin su kesiminden aşağı bölümünün, baş ve kıç bodoslamasına doğru darlaşması. )


- ÇAL(IN)MA ile/değil KAÇIR(IL)MA

( Nesneler için geçerlidir. İLE/DEĞİL Canlılar[insan ve/ya da hayvan] için geçerlidir. )


- ÇALINMASIN DİYE değil/yerine SAHİP ÇIKMAK ÜZERE


- ÇALINTI ile/değil ALINTI


- ÇALIP-ÇIRPMAK


- CÂLİS[Ar. < CÜLÛS] ile CÂLİŞ[Fars.]

( Oturan, oturucu, tahta çıkan, cülûs eden. İLE Çiftleşme. | Naz ve gamze ile salınan. )


- ÇALIŞARAK ÇALIŞMAMAK ile/ve/||/<> ÇALIŞMAYARAK ÇALIŞMAK


- ÇALIŞKAN, ADİL (MERSİN, 1959) :

( Büyükdereli, İ.Ü. Orman Fakültesi Öğretim Üyesi. İ.Ü. Orman Fakültesinden Orman Mühendisi olarak mezun oldu. Karabük - Büyükdüz Araştırma Ormanında Sarıçam - Göknar - Kayın Karışık Meşçerelerinde Büyüme İlişkileri ve Gerekli Silvikültürel İşlemler" tezi ile "Doktor" unvanını aldı. İ.Ü. Orman Fakültesinde "Dekan Yardımcısı" ve değişik idari görevler yaptı. )


- ÇALIŞKAN, BEYHAN (FİLİBE, BULGARİSTAN, 1960) :

( Bursaspor'dan transfer edildi ve bir sezon (1993/94) forma giydi. 16 Lig, 3 Kupa olmak üzere 19 resmi ve 14 özel maçla birlikte 33 maçta oynadı. Takımı adına 3 gol kaydetti. Futbol yaşamında 1 kez A, 8 kez Amatör olmak üzere 9 kez milli Takımda yer aldı. )


- ÇALIŞKAN, RAMİZ (RİZE, 1938 - 1998) :

( Sarıyerli, ticaret ile ilgilenir. Siyasete CHP saflarında atıldı. Çeşitli kademelerde görev yaptı. CHP kapatılınca SODEP' e geçti ve 1984 yerel seçimlerinde SODEP ‘ten den Sarıyer Belediye Meclisine üye seçildi ve bir dönem 1984/1989 görev yaptı. )


- ÇALIŞKAN ile/ve/değil (İYİ) ÇALIŞAN

( [not] DILIGENT vs./and/but (WELL) WORKER )


- ÇALIŞKANLIK/SANAT ÜRETİMİ ile/ve/değil/||/<>/< İÇİNDEKİ "CANAVARI" GİZLEYEN UYGARLIK MASKESİ


- ÇALIŞKAN/LIK ile/ve/> ZEKİ/LİK

( Çalışkan ve alçakgönüllü kişiler, şansı yakalayacaktır. )

( Çalışan kişi, sürekli saf; tembel ise hilekârdır. )

( ... ile/ve/> BÂZIK )

( DILIGENCE vs./and/> TO BE INTELLIGENT )


- ÇALIŞMA SÜRESİ/SAATİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< EMEK YOĞUNLUĞU/NİTELİĞİ


- ÇALIŞMA ile/ve/değil ARINMA


- ÇALIŞMA ile/ve/||/<>/< ELE ALMA


- ÇALIŞMADA (KENDİNDEN/İŞLERİNDEN) ÖDÜN VERMEK ile/ve/<>/değil/yerine ÖZVERİLİ ÇALIŞMAK


- ÇALIŞMAK:
HİÇ ERİŞEMEYECEKMİŞİZ GİBİ ile/ve/ya da/||/<> HERŞEYİ YİTİRECEKMİŞİZ GİBİ


- ÇALIŞMAK İÇİN DİNLENMEK ile/ve/<>/değil/yerine ÇALIŞTIKTAN SONRA DİNLENMEK


- ÇALIŞMAK ile/ve/değil/||/<>/< AKILLICA ÇALIŞMAK

( )


- ÇALIŞMAK ile/ve BAŞLAMAK

( Her iş, başlayana kadardır! )


- ÇALIŞMAK ve/=/||/<> DUA/İBÂDET

( LABORARE EST ORARE: Çalışmak, duadır/ibâdettir. )


- ÇALIŞMAK ve/<> KAZANMAK

( KÂSİB[< KESB]: Çalışıp kazanan. )


- ÇALIŞMAK ile/ve TEMBELLİK SONRASI ÇALIŞMAK

( ... İLE/VE Olumlu bir yaklaşımla, daha dönüştürücü, üretken bir çalışmaya dönüştürülebilir. )


- ÇALIŞMAK/ÇALIŞAN ve/||/<>/> SESSİZ/LİK

( Çalışanın sesi çıkmaz. )


- ÇALIŞMALARI:
YÜRÜTMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> SÜRDÜRMEK


- ÇALIŞMAMAK değil/yerine/>< (B)AĞ KURMAK

( [not] NOT WORKING but NETWORKING
NETWORKING instead of NOT WORKING )


- ÇALIŞMA/MESAİ SAATLERİ:
20 ile 30 YAŞ ARASI ile/ve/||/<>/> 30 ile 40 YAŞ ARASI ile/ve/||/<>/> 40 ile 50 YAŞ ARASI ile/ve/||/<>/> 50 ile 60 YAŞ ARASI ile/ve/||/<>/> 60 ile 70 YAŞ ARASI

( 8 saat. İLE/VE
7 saat. + 1 saat. İLE/VE
6 saat. + 2 saat. İLE/VE
5 saat. + 3 saat. İLE/VE
4 saat. + 4 saat. İLE/VE
2 saat. + 4 saat. )

( Zorunlu ve fiziksel. İLE/VE
Zorunlu ve fiziksel. + Gönüllü ve zihinsel/toplumsal.
İLE/VE
Zorunlu ve yönetimsel. + Gönüllü ve toplumsal/eğitsel.
İLE/VE
Zorunlu ve yönetimsel. + Gönüllü ve toplumsal/eğitsel.
İLE/VE
Zorunlu ve yönetimsel. + Gönüllü ve eğitsel. )


- ÇALIŞMAYA ALIŞMAK ile/ve/||/<>/> ALIŞMAYA ÇALIŞMAK

( Okulda. İLE/VE/||/<> Yaşamda. )


- ÇALIŞTIĞIN YERİ/İŞİ SEVMEK ile/ve/ya da/||/<> SEVDİĞİN YERDE/İŞTE ÇALIŞMAK

( Sevdiğin işi yaparsan, çalışmış sayılmazsın. )


- ÇALKALA(N)MAK ile/ve/<>/değil SALLA(N)MAK


- ÇALKAN/ÇALQAN = ...
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Sayrılığın gövdedeki bir noktadan başka noktalara yayılması. )


- ÇALKANTI ile GULGULE

( Deniz ve gölde dalgalanma. | Çalkalanmış nesne. | Kalbur yardımıyla ayrılan çer çöp. | Coşku. | Kargaşa ve bunalımın yol açtığı düzensiz, karışık, sıkıntılı durum. İLE Her ağızdan bir ses çıkmasından meydana gelen, dalga dalga ortalığa yayılan karışık gürültü. )


- ÇALMA ile ÇALPANG ile ÇALPAK/ÇALPAQ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Kesek/tezek, kurutulmuş hayvan dışkısı. İLE Çamur. İLE Kir, pislik. )


- ÇALMAK ile/değil/yerine/>< ÇALIŞMAK

( image )


- ÇALMAK ile/ve/||/<>/> ÇAR ÇUR ETMEK


- CALYC-/-CALYX ile/||/<> -CELE/-COELE ile/||/<> -RRHEXİS ile/||/<> -COELEİ ile/||/<> CAV- ile/||/<> STEN-/STENO-/-STENOSİS ile/||/<> DOLİCH-/DOLİCHO-

( Kaliks, fincan biçiminde oluşum ya da yapı. İLE/||/<> Tümör, herni. bkz. fıtık. İLE/||/<> Fıtık, rüptür. İLE/||/<> Kavite, ventrikül, bölme, oyuk, gövde bölmesi. İLE/||/<> Kavite, oyuk, lezyon. İLE/||/<> Dar, daralma, bir açıklık ya da kavitenin daralması, sıkışma. İLE/||/<> Uzun, dar. )


- ÇAM AĞACI/KÖKNAR ile/ve SÖĞÜT AĞACI ile/ve KAVAK AĞACI

( Sağlığı simgeler. İLE/VE ... İLE/VE ... )

( ... ile/ve BÎD ile/ve ... )

( FIR vs./and WILLOW vs./and POPLAR )

( ABIES cum/et SALIX cum/et POPULUS )


- CAM BARDAK'A, SICAK/KAYNAR İÇECEK DOLDURURKEN...

( Metal bir kaşık koyarak camın çatlaması/kırılması önlenebilir. )


- ÇAM "DEVİRMEK" ile/ve/<> "CEVİZ KIRMAK"


- CAM DİRENÇ ile/||/<> CAM FİBER

( Üzeri helezonî bir karbon direnç elemanıyla kaplanmış bir cam tüp. İLE Ses, ısı ve elektrik yalıtımında kullanılan 25nm'den daha ince seyrek yapıdaki bir cam lif. )

( GLASS RESiSTOR VS. GLASSY FıBRE )

( LA RESiSTANCE / VERRE AVEC LA FiBRE VERRE )

( GLASNiDERSTAND MiT GLASFASER, GLASFASERSTOFF )


- CAM KENARI değil PENCERE KENARI


- ÇAM, HAMDİ (TURHAL, 1969) :

( Eyüp Spor kulübünden transfer edildi (1989) ve iki sezon Sarıyer'de oynadı. Bu süre içinde 48 Lig, 3 Kupa ve 4 Turnuva maçı olmak üzere 55 resmi ve 35 özel maçla birlikte 90 maçta forma giydi. Lig maçlarında 6, Turnuva maçlarında 1 ve özel maçlarda 9 olmak üzere 16 gol kaydetti. 5 kez Ümit ve 1 kez de Olimpik Milli takım formasını giydi. Aydınspor'a transfer ederek Sarıyer'den ayrıldı. )


- ÇAM ile ALAÇAM

( Çamgillerin örnek bitkisi olan çok çeşitli türleri yurdumuzda yetişen bir orman ağacı. İLE Rengi kızıla yakın bir çam türü. )

( PINUS cum PICEA EXCELSA )


- CAM ile/değil CAN

( Yüzünü görmek isteyenin baktığı. İLE/DEĞİL Özünü görmek isteyenin baktığı. )

( [not] GLASS vs./but LIFE/SOUL )


- ÇAM ile KATRANÇAMI

( Çamgillerin örnek bitkisi olan, dört mevsim yeşil kalabilen, iğne yapraklı, yurdumuzda birçok türü yetişen bir orman ağacı. İLE Gemilerde kullanılan katranın çıkarıldığı bir tür çam. )

( PINUS cum PINUS RIGIDA )


- CAM ile/ve/||/<> KELEBEK CAMI

( ... İLE/VE/||/<> Otomobilde ön kapı penceresinde ekseni çevresinde dönerek açılabilen ya da sabit bulunan küçük cam. )


- CAM ile/değil MÜZE CAMI

( ... İLE/DEĞİL Çok daha az yansıma yapar. )


- CAMADAN[Fars.] ile CAMADAN[Fars.]

( Çapraz düğmeli, işlemeli, bir tür kısa yelek. İLE Dört köşe yelkenleri, boğarak, yüzeylerini küçültme. )


- ÇAMAŞIR DERESİ :

( Rumelifener sınırları içindedir. Dere mahallesinden denize akar. Derenin üst kısımlarında, köy kadınlarının çamaşır yıkamaları nedeniyle dereye Çamaşır deresi denilmektedir. )


- ÇAMAŞIR SUYU ile KEZZAP[< Fars. TÎZ-ÂB(TÎZ: Tez, çabuk. | Keskin. | Sık.)]

( Sodyum hipoklorit. [NaClO] İLE Nitrik asit. [HNO3] )


- ÇAMAŞIR YIKAMADA:
RENKLİLER ile BEYAZLAR


- CAMBAZ değil CÂN-BÂZ[Fars.]


- CAMBUL/CUMBUL CUMBUL ile (")CIVIK(")

( Çok sulu yemek için kullanılan söz. İLE Fazla suyla karıştığından dolayı, biçimini korumayacak kadar sulanmış olan. | Soğuk ve can sıkıcı şakalar yapan. )


- ... değil CAMGÖBEĞİ


- CAMGÖZ ile "CAM GÖZ"

( Balık. İLE Takma gözlü. )

( Deniz kıyısına yakın yaşayan, boyu 1.5 m. kadar olan, bir tür köpekbalığı. İLE Gözü, takma olan. | Açgözlü. )


- CAMGÜZELİ -ile

( Evlerde süs olarak yetiştirilen, kırmızı çiçekler açan, bir tür kınaçiçeği. [Lat. IMPATIENS SULTANİ] )


- CAMİ ARKASI SOKAK :

( 17. yy'da Sadrazam Kethüdası Ali Efendi tarafından yaptırılan Sarıyer Merkez camii, yaptıranın adı ile "Ali Kethüda Camii" olarak anılı. Cami 1820'de Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'nın kethüdası Maktul Mehmet Ağa tarafından onarılmış ve bir de minare eklenmiştir. Camii denizle beraberdi, zamanla sahil kısmı dolmuş ve yol halini alınca da meydana gelen sokak "Cami Arkası sokak" olarak isimlendirilmiştir. )


- CAMİ:
CEBRAİL ve/||/<> AZRAİL ve/||/<> MİKAİL ve/||/<> İSRAFİL

( Akıl. VE/||/<> Görme. VE/||/<> Duyma. VE/||/<> Konuşma. )


- CAMİ ÇEŞMESİ :

( Emirgan camii avlusundadır. Hangi tarihte kim tarafından yapıldığı bilinmemektedir. )


- CAMİ ÇEŞMESİ :

( Garipçe Camiinin tam karşısında camiye ait bahçe içindedir. Köylüler tarafından yaptırılmıştır. )


- CAMİ KARŞISI PARK :

( Reşitpaşa Mahallesindedir, 1.923,00 m²lik bir alanı kapsar.610,00 m²lik yeşil alanı, 138,00 m²lik çocuk oyun parkı bulunmaktadır. )


- CAMİ SOKAK VE CAMİ ŞERİF SOKAK :

( Çayırbaşı mahallesi sokaklarındandır. Çayırbaşı'ndaki Cami bu mahallenin en eski tarihi eseridir. Bu nedenle cami yakınındaki sokaklardan birine "Cami Sokak", diğerine de "Cami Şerif Sokak" adı verilmiştir. )


- CAMİ SOKAK :

( Maden mahallesi sokaklarından biridir. İsmini 1900 yılında inşâ edilen Deli Bekir Ağa Camii'nden almış ve hemen cami yakındaki sokağa "Cami Sokak" adı verilmiştir. )


- CAMİ YANI PARKI :

( Huzur Mahallesindedir. 403,00 m2 lik bir alan üzerindedir. 210,00 m²lik yeşil alanı ve 120,00 m²'lik çocuk oyun alanı bulunmaktadır. )


- CÂMİ'[Ar. < CEM çoğ. CEVÂMİ'] ile CÂMİ'[Ar. < CEM çoğ. CEVÂMİ'] ile Câmî[Fars.]

( CÂMİ: CEBRAİL + AZRÂİL + MİKÂİL + İSRÂFİL
( Beyin. + Göz. + Kulak. + Ağız. )

( Derleyen, toplayan, cem eden. | İçine alan, içinde bulunduran. İLE İçinde namaz kılınan ibâadet yeri. İçinde Cuma namazı kılınan mescit. İLE İran'ın XV. yy.da yetişmiş büyük mutasavvıf, mütefekkir ve âlim şâiri. )


- CÂMİ'[Ar.] ile CÂMİH[Ar.]

( ... İLE Başı sert hayvan. )


- CAMİ ile DEFTERDAR CAMİİ[1541]
(NAZLI MAHMUT EFENDİ)

( )


- CAMİ ile/ve/değil/||/<>/= KÜLLİYE


- CAMİ ile/ve/<> MÂBED

( Müminleri toplar, biraraya getirir. İLE/VE/<> Şehri toplar, biraraya getirir. )


- CÂMİ ve/||/<> MÂNİ

( [SÖZÜN] Her bir sözcüğünü/parçası(nı)/ferdi(ni)[efrâdı/nı]. VE/||/<> Yabancı/dışta olanları/nı.[ağyârı/nı] )

( Tanımdaki/ifadedeki gereklilik kuralı: Parçalarını bulunduran, dışındakilere engel olan. [Efrâdını câmi, ağyarını mâni.] )


- CÂMİ ile/değil MOLLA CÂMÎ


- CAMİA/ZÜMRE[Ar.] değil/yerine/= KESİM/TOPLULUK

( Belirli ortak amaçlara sahip kişilerden oluşan öbek/küme. )


- CAMİA[Ar., Fars.] = COMMUNITY[İng.] = COMMUNAUTÉ[Fr.] = COMMUNITAS[Lat.] = GEMEINSCHAFT[Alm.] = HË METUZIA[Yun.] = COMUNITA[İt.] = COMUNIDAD[İsp.] = GEMEENSCHAP[Fel.] = FÆLLESSKAB[Dan.] = OBŞÇESTVO[Rus.]


- CAMİDE:
HARİM/MUHAVVATA değil/yerine/= DIŞ AVLU


- CAMİLER ile TIMBUKTU'DAKİ CAMİ


- CAMİLERDE:
KLASİK ile/ve YENİ/NEO KLASİK


- ÇAMLICA KULÜBÜ DERNEĞİ :

( Poligon sınırları içinde olup Karadenizliler Vakfı bünyesinde ve bu vakfa ait İbrahim Cevahir Tesislerinde faaliyet göstermektedir. )


- ÇAMLIDAĞ, EKREM (İST. 1949) :

( Şehzadebaşı S. K. den kaleci olarak transfer edildi (1970). 6 Sezon Sarıyer'de kaldı (1970 - 1976), 40 Lig, 1 B Takımlar Ligi ve 4 Kupa olmak üzere 45 resmi ve 35 özel maçla birlikte 81 maçta oynadı. Lig maçlarında 20, kupa maçlarında 6 ve özel maçlarda 23 olmak üzere toplam olarak 49 gol yedi. )


- ÇAMLIK ERGUVAN TEPE PARKI :

( Kireçburnu Mahallesinde olup, 7.700,00 m²lik bir alanı kapsamakta olup, 4.527,16 m²lik yeşil alanı, 250,00 çocuk oyun parkı ve 150,00 m²lik spor alanı bulunmaktadır. )


- ÇAMLIK MESİRESİ :

( Çamlıtepe (Derbent) mahallesine girerken solda yer alan çamlık ormanı aynı zamanda Çamlık mesiresi olarak ilgi çekmektedir. )


- ÇAMLIK PARKI :

( Kireçburnu sırtlarında 7.500 m²lik bir alan üzerinde kurulan bu parkta çocuk oyun grupları, seyir alanları, anfi tiyatro, piknik masaları bulunmaktadır. )


- ÇAMLITEPE (DERBENT) MAHALLESİ :

( Sarıyer'in en eski gecekondu bölgelerinden biridir. Darüşşafaka, İstinye, Ferahevler, Tarabya ve Cumhuriyet mahalleleri ile Büyükdere caddesinden sınır alır. Önceleri Derbent ismi ile anılırken, yeni bir mahalle olarak tescil edilmesi sırasında ismi de Çamlıtepe mahallesi olarak değiştirildi. Bu ismi mahalle sınırları içinde bulunan çam ormanından aldı. Daha önce Derbent denilmesinin nedeni ise Belgrad ormanlarından çıkan bend sularının buradan geçmesidir. 1992 nüfus sayımına göre mahallenin nüfusu 10.289' dur. )


- ÇAMLITEPE MERKEZ CAMİİ :

( Çamlıtepe (derbent) camii yeni yapılan camilerdendir. Osmanlı mimarı tarzında yapılmasına rağmen tarihi özelliği yoktur. )


- CAMPBELL FORMÜLÜ ile/||/<> CAMPBELL KÖPRÜSÜ

( Yüklenmiş bir iletim hattının iletme sabitini, yüklenmemiş bir hattın iletme sabiti ve karakteristik empedansıyla her bir yükleyici bobinin empe-dansına bağlayan formül. İLE Karşılıklı indüktansı mukayese ve onun ayarlanmasıyla frekansların ölçülmesi için tasarımlanmış, L; bobinin iki nokta arasındaki öz indüktansı, M; bobin çiftinin karşılıklı (ortak) indüktansı, C; seri bağlı bir sığanın değeri ve R, Rı, R2 de seri bağlı dirençlerin değerleri olmak üzere, denge durumuna gelinceye kadar dirençlerin değiştiği ve denge durumunda L/M = 1 + R1/R ve M/C = R.R2 olduğu bir köprü devresi. )

( CAMPBEU'S FORMULA VS. CAMPBELL'S BRiDGE )

( LA FORMüLE DE CAMPBELL AVEC LE PONT DE CAMPBELL )

( CAMPBEL-FORMEL. MiT CAMPBELL-BRüCKE )


- CAMPTO- ile/||/<> FLEX- ile/||/<> -FLECT

( Eğilme, bükülme. İLE/||/<> Eğilme. İLE/||/<> Yay, eğilme. )


- ÇAMUR ile SERT ÇAMUR/KURUTKA


- ÇAMUR ile SULU ÇAMUR

( MUD/MIRE vs. OOZE )


- CAN-CİĞER (ARKADAŞ OLMAK)


- CAN ERİK ile PAPAZ ERİK

( ÂLÛ-GÜRDE ile ... )

( PLUM vs. ... )

( PRUNUS DOMESTICA cum ... )


- CAN SIKINTISINDAN (DOLAYI) YEMEK ile/değil/yerine AÇLIKTAN (DOLAYI) YEMEK


- CAN, OSMAN (TRABZON, 1963) :

( Üniversite mezunu, özel bir şirkette çalışmaktadır. Sarıyer AKP İlçe yönetim kurulunda başkan yardımcısı olarak bulundu. 2004 - 2009 döneminde Bahçeköy Belediye Meclis Üyesi olarak görev yaptı. )


- CAN ile/ve BAŞ/SER

( Şevk duyar. İLE/VE Zevk duyar. )


- ÇAN ile BOR (NİĞDE) ÇANI


- CAN ile/ve/<> CANLI

( Görünmez. İLE/VE/<> Görünür. )

( CAN: Yaşam kudreti. )

( LIFE/SOUL vs./and/<> LIVING/ORGANISM )


- CÂN[Ar.] ile CÂNN/CÂN[Ar.]

( Can, ruh. | Hayat, yaşayış. | Gönül. | Silah. İLE Cin taifesi. )


- CAN ve/<> COŞKU

( LIFE and/<> EXUBERANCE, VIGOUR, ENTHUSIASM )


- CAN ile/ve/değil/||/<>/< GÖVDE/CESET


- CAN ve/||/<>/>/< KAN


- CAN ve/||/<> KAŞINMA

( Örgenlerimizin adı yoktur! Kendimiz için yoktur!

Başkaları için vardır. Başkalarının örgenleri ve adları olarak vardır.

Her yerimiz, canımızdır.
Can(ım) +
kulağım/sırtım/ayağım/parmağım/yanağım/kafam/kıçım, "oram/şuram/buram"...

Neremizden söz edecek olursak olalım, başkasının anlaması açısından bir addan ibarettir. Bizim içinse bir bütün olarak sadece canımızın acıdığı ya da kaşınan, dışarıdan ya da içeriden, sinir, kas ya da ten/doku olarak uyarılan noktamızdır. Neremize dokunursak dokunalım, neremizi düşünürsek düşünelim, her birimiz, canımızı düşünürüz ya da duyumsar ve algılarız. Başkası ise kaşınan ya da acıyan noktanın bölgesine verdiği adı düşünür ya da söyler, konuşur. Örgenlerimiz, tıbbın ve hukukun konusu olabilir fakat zihnin konusu değildir. Ötekinin, başkasının "konusu ya da düşüncesi" olabilir fakat bizim konumuz değildir. Her yerimiz, sadece ve tamamen tek bir parça olarak canımızdır.

Dolayısıyla bazı özel, duyarlı ve kapalı bölgemizin kendi ya da adı, ayrıcalıklı, iyi ya da kötü, çirkin, pis, iğrenç vb. de değildir ve olamaz! Gövdemizin her parçası kadar sinir taşıyor ve değerliyse kendimiz için "ayıp, kötü ya da günah" diyebileceğimiz yerimiz de yoktur. Ancak, üçüncü kişinin bulunduğu ya da bulunabileceği yerden itibaren bazı sınırlamalara gitmek durumundayızdır. Her zihnimizden geçen düşünceyi nasıl dillendir(e)miyorsak, bazı noktalarımızın adını ya da ayrıntılarını da dile getireceksek bazı koşullar aramak durumundayızdır. Bu özen ve duyarlılığımız, kendimiz için değil söz(cük)lerimizin başkalarına yük ya da dayatma olmaması amaçlı ve temellidir.

Ağzımızı silmek ile kıçımızı silmek arasında da kendimiz için ve tensel olarak hiçbir fark yoktur ve olmamalıdır. Her bir noktamızı ayrı ayrı düşünür ve duyumsarız fakat bütünlüğünü unutur ya da göz ardı edersek, olmadık "düşünce ve duygulara" da boş yere kapılırız. Bebeğimiz ve çocuğumuz için de aynı/özdeş görerek zihnimizin konusu görmeyiz. Sadece gereksinimimiz doğrultusunda gereken eylemi, temizliği/mizi yaparız.

Bağırsaklarımız da kötü ya da pis değildir. Suyla dışımızı yıkadığımız gibi yiyecekler de bizi beslediği gibi içimizi yıkar. İçerideki karmaşık yapıyı tarayarak fazlalıkları siler, süpürür. Son noktası, dışkının çıkış noktası da "pis" değildir! Yani dışarı atılması gerekenler vardır fakat "pis" olarak adlandırmamak, olumsuz "söz(cük), düşünce ve duygularla" körüklememeyi anımsamalı, kendimizi bu düşünce biçimine alıştırmak durumundayız. Bağırsağın son bölümü ve noktası, "göden" olarak tanımlanmıştır. Daha sonra da kısalarak ve "göt" olarak kullanılmaya devam edilmiştir. Kaba etimiz olarak üzerine oturduğumuz yerin adı da her ne kadar "arka" anlamında "kıç" sözcüğü olarak kullanılsa da "göt/kıç" değil bacaklarımızın sonu ya da başlangıcıdır. Birleşme, yan yana olma konumunu, bir bölge adı olarak adlandırmış durumdayız. Kadın ya da erkek farkı olmaksızın anatomik tanımları, belleğimizdeki olumsuz kayıtlarla, anlamsız, karşılıksız "düşünce ve duygularla" özdeşleştirmek ve olumsuzluğa indirgemek de ne yazık ki çok fazla karşılaşılan bir bilgisizlik ve bilinçsizlik durumudur.

Aynı biçimde, özel bölge olarak tanımladığımız örgenlerin Latince adları olan "penis" ve "vajina" için de geçerli olan deneyimlediğimiz ve duyumsadığımız ayrıntılar vardır. Bu bölgelerin de adı, başkası için bir anlam ifade eder. Bizim içinse hiçbir ayrımı ve utanç konusu olmaksızın, yoğun sinirlerle kaplı ve öteki bölgelerimize göre daha duyarlı olan, belirli bir noktamız ya da bölgemizdir. Aralarında, ne Latince, Türkçe ya da argo, küfür, benzetme adıyla, ne düşüncesiyle, ne gözümüzle görerek, ne de elimizle dokunarak herhangi bir fark duyumsarız. Canımızın yandığı/yanabileceği, incinebileceğimiz, yüksek duyarlılıkta ya da her yerimizde olduğu gibi sadece kaşınan/kaşınabilen herhangi bir noktamızdır. Bir bütün olarak görüp hiçbir noktamızın herhangi bir ayrımı, düşünce konusu olmasa da dilimizin konusu olabilir fakat böyle olmamalıdır.

Kendimizi, dikey ya da yatay, üçgen, dörtgen, çokgen ya da kare gibi değil küre olarak, aynı anne karnında bulunduğumuz biçimde, sırtındaki yuvarlak kabuğunun/kalkanının içinde bulunan bir armadillonun açılıp kapanması gibi hiçbir yeri tamamen açık ya da kapalı olmaksızın, spor hareketlerimizdeki gibi gerektiğinde açılabilen, gerektiğinde kapanarak tek bir yuvarlak parça/gövde olarak yaşayan bir canlı olarak düşünmek ve görmek durumundayız.

Bildiğimiz her ayrıntı veri, gördüğümüz her bir noktamız/parçamız, bütünlüğümüzü bozmaya yetebilecek bir bilgi ve bakış olmamalıdır. Gereksiz ve bilinçsiz bir biçimde parçalar ve küçük hesaplarla uğraşırken, gördüğümüz, zihnimize, dilimize doladığımız her parça ayağımıza dolanır ve yürüyüşümüzü yani yaşamamızı, yakınlarımızı ve çevremizi bozar. Ya da bunu şu andan itibaren tam tersine çevirebiliriz.

Nesneleri ve olguları birbirinden ayırabilme, yalınlaştırabilme, ara çözümler üretebilme bilgi ve becerisiyle parçalar ve "küçük hesaplar" yerine daha bütünlüklü ve derinlikli algı, düşünce ve duygularla yaşamımızı sürdürmemiz dileğiyle... )


- ÇAN ile/değil TİBET ÇANI

( ... İLE/DEĞİL 52 öğenin biraradalığı ile oluşturulmuş en iyi/özel çan. )


- CAN = TİRİM = PSYCHY[İng.] = ÂME[Fr.] = ANIMA, VITA[Lat., İt.] = LEBENSHAUCH, DAS BELEBENDE[Alm.] = TO PNEUMA, HO ZÕN[Yun.] = ALMA[İsp.] = ZIEL[Fel.] = SJÆL, İLDSJÆL[Dan.] = DUH[Rus.]


- CAN ve/=/||/<>/>/< VAR OLUŞUN SÜREKLİLİĞİ


- ÇANAÇ = ...
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Kadınsı tavırlar gösteren kişi. )


- ÇANAK-ÇÖMLEK


- ÇANAK/ÇANAQ[Oğuz] ile ÇANAK/ÇANAQ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Ahşaptan yapılmış kâse. İLE Tuzluk ya da tuzluğa benzer, ahşaptan oyulmuş kap. )


- ÇANAKÇIOĞLU, PROF. DR. HASAN (TRB. 1925 - 2015) :

( Üniversite Öğretim Üyesi. Trabzon Faroz'da doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Trabzon'da yaptı. Liseden mezun olduktan sonra 9 ay Rize'de yardımcı öğretmenlik yaptı. 1943 yılında Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsü Orman Fakültesinden 1947 yılında "Yüksek Orman Mühendisi" olarak mezun oldu. Mezuniyeti takiben bir süre Kırklareli Or. İşl. Müdürlüğünde çalıştıktan sonra askere gitti. Rahatsızlığı nedeni ile askerliğini erteletti. 1949 yılında İst. Bahçeköy Or. İşletme Müdürlüğü Bahçeköy Orman Bölge Şefliği, bilahare İst. Or. İşl. Müd. Adalar Orman Bölge Şefliği yaptı. 1954'te yarım kalan askerliğini tamamladı. Bir süre Beypazarı Or. İşl. Müd. Beypazarı Or. Bölge Şefliği görevini yaptıktan sonra açılan sınavı kazanarak İ.Ü. Orman Entomolojisi ve Koruma Enstitüsüne Asistan olarak göreve başladı. 1959 yılında hazırladığı "Orman Ağaçlarımızın Tohumlarına Arız olan Böcekler ve Bazı Önemli Türlerin Mücadeleleri Üzerine Araştırmalar" konulu tezi ile "Ormancılık İlimleri Doktoru" unvanını aldı. 1959 - 1961 yılında ABD giderek Kaliforniya Üniversitesi'nde (Berkeley) "Orman Yangınları" ve "Orman Entomolojisi" ile ilgili konferanslar verdi. 1965'te "Türkiye'de Orman Ağaçlarına Arız Olan Sitki Bitleri (aphidoidea) Üzerine Araştırmalar" kon ulu tezi ile "Üniversite Docenti" unvanını aldı. 1971 - 72 yılları arasında Almanya'nın Göttingen Üniversitesinde konusu ile ilgili araştırmalarda bulundu. Hazırlamış olduğu "Türkiye'de Orman Ağaç ve Ağaçcıklarında Zarar Yapan Coccoidea (Homoptera) Türleri Üzerine Ar aştırmalar" konulu tezinin kabulu ile 1972'de "Üniversite Profesörü" unvanını aldı. On adet telif ve ayrıca ders notundan başka pek çok makalesi yayınlandı ve yaş haddinden emekli oldu. )


- CAN/ÂN" ile/değil/yerine CAN ve CANAN


- CANARIKAN, HALİL (ŞANLIURFA, 1994) :

( Sanayici ve siyasetçi. Lise mezunudur. Tekstil imalatı ve satış işleri yapmaktadır. Tekstil sektöründe imalat ve satış işi yapmakta olup bir kısım Sivil Toplum Kuruluşlarında (STK) görev yapmaktadır. AKP de siyasete atılmış ve Sarıyer Belediye Meclisi üyesi seçilmiştir. Aynı Zaman İstanbul Büyük Şehir Belediye Meclisi üyesidir. )


- CANBAKAN, HACI M. NURİ (İST.1850 - 1952) :

( Sarıyer'in en yaşlı doktoru olarak yıllarca görev yaptı. Şeyhül - e Tıbba (Tıbbın Şeyhi – Doktorların Şeyhi) unvanı ile anıldı (Mezar taşında bu kitabe vardır). Uzun yıllar Osmanlı ordusunda cepheden cepheye giderek doktorluk yaptı. Sonraları İstanbul'da değişik hastanelerde görev yaptı. )


- CANBAKAN, M. ALİ (İST. 1934 - 1989) :

( Minibüs işletmecisi olarak iş hayatına atıldı. Sarıyer Spor Kulübü'nde futbol oynadı ve 9 dönem yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptı. Kulübün Divan Kurulu üyesiydi. )


- CANÇU ile OKLAVA
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Şehriye hamuru açmakta kullanılan oklava. İLE ... )


- CANEL, SAMİ (SARIYER, 1932) :

( Güzel Sanatlar Akademisi'nden mezun oldu. Sarıyer ve Büyükdere Spor Kulüplerinde futbol oynadı. 19 dönem Sarıyer Spor Kulübü yönetim kurulunda görev yaptı (En uzun süreli görev yapan ilk beş kişiden biri). Türkiye Şeker Fabrikaları'nda işe hayatına başladı. Sarıyer Belediyesinde Zabıta Müdürü olarak görev yaptı ve 1982'de emekli oldu. Uzun süre Sarıyer Orta Okulu ve Sarıyer Lisesinde ders verdi. CHP Sarıyer İlçe Başkanlığı görevini üstlendi. İl Genel Meclisi Üyesi olarak görev yaptı. Mimar Sinan Üniversitesi Mezunları Derneği'ni kurdu ve Başkanlık görevini yürütmektedir. Sarıyerliler Derneği Kurucu üyesi olup, bu derneğin başkanlığını yaptı. Sarıyer Spor Kulübü Divan Kurulu Üyesidir. )


- CANEL, YILMAZ (SARIYER, 1940 - ?) :

( Genç yaşta gazeteciliğe başladı. Foto muhabiri olarak çeşitli gazetelerde çalıştı. Milliyet Gazetesinde çalışırken emekli oldu. Pek çok ödül kazandı. Basın şeref kartı sahibidir. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Sarıyer Spor Kulübü ve Türkiye Futbol Adamları Derneği üyesidir. )


- CANFES AĞA KALFA ÇEŞMESİ :

( Kilyos köyünde bulunan en eski tarihi eser çeşmedir. Canfes Ağa Kalfa tarafından yapılmış olacak ki bu isimle anılmaktadır. Halk arasındaki bir ismi de Orta Çeşme olup H. 1290 (M. 1874) yapılmıştır. Osmanlı mimarı tarzında, kesme taştan yapılmıştır. Kitabesi aynen korunmuş fakat yağlı boya ile boyanmıştır. Ayna taşı mevcuttur. Yalağı da korunmakta olup, su akarı vardır, içme suyu olarak kullanılmaktadır. )


- ÇANG ile ÇANGŞU
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Zil. İLE Küçük hırka. )


- ÇANGIL ÇUNGUL/ÇANGIR ÇUNGUR


- ÇANGIL ÇUNGUL ile ÇANGIR ÇUNGUR

( Kaba ve zevksiz ses çıkaran. İLE Kaba ve zevksiz ses çıkararak. )


- ÇANGLI MANGLI ile/= DAVDAT
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Bir çocuk oyununun adı. )


- CANHIRAŞ[< Fars.] ile CANSİPERÂNE[< Fars.]

( Yürek paralayan, kulak tırmalayan, acı, tüyler ürpertici (durum/ses). İLE Canını verircesine, özveriyle. )


- CAN-I GÖNÜL (-DEN SEVMEK/YAPMAK) -ile/ve/||/<>


- CANI İSTEMEK ile CANI ÇEKMEK


- CANI:
"SIKIK" değil SIKKIN


- [ne yazık ki]
!"CAN/I ACITMAK" ile/ve/||/<> !"CAN YAKMAK" ile/ve/||/<> !"CANINA OKUMAK"


- CÂNİB ile/||/<> CÂNİB-İ YEMÎN ile/||/<> CÂNİB-İ YESÂR

( Yön, taraf, cihet. İLE/||/<> Sağ taraf. İLE/||/<> Sol taraf. )


- CÂNİB[Ar.] ile KENEF[Ar.]


- CÂNİB[Ar.] ile NÂHİYE[Ar.] ile CİHET[Ar.]


- | CÂNİ ve BUDALA | ile/değil/>< OYUNCU

( Sürekli akıl var ve hiç duygu yoksa. VE Sürekli duygu var ve hiç akıl yoksa. İLE/DEĞİL/>< Akıl ve duygunun dengelenmesiyle. )


- CANİ/LİK ile/değil/||/<> VAHŞİ/LİK


- CANIMIZI, TEN EYLEMEK/SANMAK/VARSAYMAK ile/değil/yerine/>< TENİMİZİ, CAN EYLEMEK


- CAN'IN:
"AZI" ile/ve/||/<> "ÇOĞU"

( Can'ın, "azı", "çoğu" olmaz! )


- CANINA OT TIKMAK/TIKAMAK ile ÇARKINA SIÇMAK

( Bahsi geçen ot, pamuktur.[Anlayana!] İLE ... )


- CANINI ÇIKARMAK ile/değil/yerine/>< TADINI ÇIKARMAK


- CANINI YAKMA! ve/||/<>/>/< 'AH'INI ALMA!

( Zayıf olanın! VE/||/<>/>/< Hiçkimsenin! )


- CANLANDIRMA ile/ve/||/<> ZENGİNLEŞTİRME ile/ve/||/<> DERİNLEŞTİRME

( Özellikle de görselde... )


- CANLI (OLMAK/KALMAK) ile/ve/değil/||/<>/> YAŞAMAK

( Doğada, dirimbilimde, gövdede, hayvanda, bitkide. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> İnsanda, anlıkta, düşüncede, anlamda, değerde. )


- CANLI AŞILAR ile/ve CANSIZ AŞILAR


- CANLI BALIK GAZİNOSU :

( Bu gazino Osmanlılar döneminden Cumhuriyet dönemine ulaşan bir gazino idi. İlk sahibi Ermeni Kirkor'du. Sonra Arnavut Vehbi Bey ve Kemal Bey işletmeciliğini yaptılar. Hasan Bey ise işi devam ettirdi. Gazinonun son işletmecisi Uğurcan Elmas zamanında yaz kış İstanbul'un en büyük müzikhollerinden biri olarak faaliyet gösterdi. 1980'li yıllarda kapatılan gazino, sahibinden satın alınarak orduevi yapıldı. Canlı Balık Gazinosuna Atatürk birkaç kez gelerek şereflendirdiler. )


- CANLI/CANSIZ ile/ve/değil/yerine VAROLAN


- CANLI ORMAN ÖRTÜSÜ ile/ve CANSIZ ORMAN ÖRTÜSÜ

( Orman toprağı üzerinde bulunan yosun, ot gibi canlı bitkiler. İLE/VE Ağaçlardan dökülmüş yapraklarla küçük dallardan oluşan örtü. )


- YAYINLARDA:
CANLI ile/ve/değil/yerine NAKLEN


- CANLI, AV. FİKRET (İST. 1924 - 2012) :

( İ.Ü. Hukuk Fakültesinden mezun oldu. Sarıyer Spor Kulübü'nün 14 kurucusundan biridir. Kulüpte bir dönem başkanlık yaptı. Başkanlık dahil 21 yıl yönetim kurulu üyesi olarak görev aldı. 1949 yılından beri Kulübün avukatı ve hukuk müşaviri olarak görev yapıyor. Divan Kurulu üyesi olan Av. Fikret Canlı, Selahattin Yarar'ın ölümünden sonra Divan Başkanlığı görevini yürütüyordu. )


- CANLI ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< BİLİNÇLİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< BİLİNCİNİN BİLİNCİNDE OLAN/OLABİLEN

( Uyurken. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< "Uyurgezer". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Uyanıkken. )

( Bitki. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Hayvan. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< İnsan. )


- CANLI ile/ve/<> CAN

( Görünür. İLE/VE/<> Görünmez. )

( LIVING/ORGANISM vs./and/<> LIFE/SOUL )


- CANLI ile CANSIZ

( ANIMATE vs. INANIMATE )


- CANLI ile/ve HAREKETLİ/HAREKET EDEBİLEN

( ALIVE vs./and ACTIVE )


- CANLI ile/ve ORGANİK

( ALIVE vs./and ORGANIC )


- CANLI ile ORGANİZMA


- CANLI = TİRİG = ZENDE, CÂNAVAR(CÂNOMANDÂN: CANLILAR)[Fars.] = HAYY[Ar.] = LIVING THING[İng.] = ÊTRE VIVANT[Fr.] = VIVO, ANIMAL[Lat.] = DAS BESEELTE, DAS LEBEWSESEN, DAS LEBENDIGE, DAS BELEBTE[Alm.] = TO ZÕN[Yun.] = VIVENTE[İt.] = LO VIVO[İsp.] = LEVEND WEZEN[Fel.] = LEVENDE VÆSEN[Dan.] = JIVAYO SUŞŞESTVO[Rus.]


- CANLI ile/ve/yerine VAROLAN

( ALIVE vs./and EXIST
EXIST instead of ALIVE )


- CANLI-KANLI


- CANLILAR SINIFLANDIRMASI'NDA:
EUBACTERIA ve ARCHAEBACTERIA ve ARCHAEZOA ve PROTISTA ve CHROMISTA ve FUNGI ve PLANTAE ve ANIMALIA


- CANLILARI İNCELEME (B)İLİMİ ile/ve İNSANIN OTOPSİSİNİN (B)İLİMİ

( Çeşitli yöntemlerle. İLE/VE Göz, yüz, göbek deliği ve kasık bölgesi yarılmaz. )

( Sultan Abdülmecid zamanında, 1841 yılında, Hekimbaşı Mustafa Behçet Efendi'nin çabalarıyla, Avusturya Hastahanesi'nde, Avusturya'dan getirtilen, Charles Ambrois Bernard'ın öncülüğünde, insan cesetlerine ilk diseksiyon(teşrih) yapılmıştır. )


- CANLILIK:
DNA'NIN TANIMLANIŞIYLA ve/||/<> 1953


- CANLI/LIK ile/ve CANSIZ-LIK

( MOLEKÜL/LER > DNA > HÜCRE > ORGANİZMA/İNSAN ile/ve KRİSTAL/LER > GÜNEŞ DÜZENİ > EVREN )


- CANLI/LIK ile/ve DERİN/LİK

( LIVELINESS/VIGOUR vs./and PROFUNDITY )


- CANLI/LIK ile/ve/değil DİRİ/LİK

( [not] ALIVE vs./and/but VIVACITY )


- CANLILIK = TİRİGLİG = SERZENDEGÎ[Fars.] = el-HAYAVİYE/T[Ar.] = LIVELINESS[İng.] = VITALITÉ[Fr.] = VITALITAS[Lat.] = DIE BELEBUNG, DIE BELEBHEIT, DIE LEBENDIGKEIT, DAS LEBENDIGSEIN[Alm.] = HË EMPSÜKHË[Yun.] = VITALITA[İt.] = VIDALIDAD[İsp.] = LEVENDIGHEID[Fel.] = LIVLIGHED[Dan.] = JIVAYO SUŞŞESTVO[Rus.]


- CANLI:
[ne] BÜYÜK, [ne de] KÜÇÜK değil TEK

( Canlının, (en) "küçüğü" ya da "büyüğü" diye bir şey yoktur/olmaz! Hücreden daha büyük bir canlı yoktur. )


- CANSELEN, FAİK (KIRKLARELİ, 1909 - 2009) :

( Kırklareli'nde doğdu. İstanbul Balmumcu İlkokulunda eğitim gördü. 1926 - 1931 yılları arasında Ankara Müsiki Muallim Mektebi, 1938 - 1943 yılları arasında Ankara Devlet Konservatuarı İleri Kompozisyon ve Orkestra Yönetimi ile 1947 - 1949 yılları arasında Paris Ecole Cesar Franchk Müzik Okulu ve Paris Devlet Konservatuarını bitirdi. Cumhuriyet döneminin ilk kuşak müzik öğretmenlerinden biridir. "İleri" ve "İzindeyiz" gibi sevilen marşları yazıp besteledi. 1934 yılında Atatürk'ün Türk müziğindeki eksik olan çok sesliliğe işaret etmesi üzerine, Türkiye'deki ilk müzik ders kitabını yazdı. İstanbul Üniversitesinde ilk çok sesli koroyu kurdu ve Hulusi Akten'den ilk müzik eğitimini aldı. Yüz yaşını bitirdikten sonra vefât etti. Yeniköy'de ikamet ediyordu. )


- CANSEVİN, ORHAN (SARIYER, 1939) :

( Vefa'dan transfer edildi ve 1 sezon (1960 - 1961) Sarıyer'de tescilli kaldı. 26 lig ve 5 özel olmak üzere 31 maçta oynadı. Lig maçlarında takımına 4 gol kazandırdı. )


- CANSEVİN, SAFFET (İST. 1871 - 1968) :

( Sarıyerlidir. Sarıyerlilerin "Ebe Annesi" olarak tanınır. Sarıyer ilçesi içinde doğum için gitmediği semt, mahalle köy yoktur. Sarıyer'in efsane olmuş simalarından biridir. )


- CANSIZ, ALİ (OF, 1924) :

( Sedef Triko fabrikasının ve Çaykara Eğitim ve Kültür Vakfı'nın kurucusudur. Sarıyer Spor Kulübü'nde 3 dönem yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptı. )


- CANSIZ ile/ve/<> CANLI

( Sadece kendi. İLE/VE/<> [Üreyerek] Kendini taklit ve tekrar eden/edebilen. )

( LIFELESS vs./and/<> ALIVE )

( CÂMİD ile HAYY, ÂİŞ )


- CANSIZ ile/ve CANLI OLMAYAN

( Canlılıktan sonraki durum. İLE/VE Hiçbir zaman canlanmamış. )

( Organik. İLE/VE İnorganik. )


- ÇANTA-MANTA


- ÇAP ÇAP ile ÇAP ÇAP
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Şaklama. İLE Dudağın şapırdaması. )


- cap.[Lat. < CAPE] değil/yerine/= ALINIZ


- ÇAP ile ÇAP ile ÇAP[Fars.]

( Nesnelerin genişliği, kutur. | Büyüklük. | Ölçü, ölçek. | Yapının ya da arsanın boyutlarını ve sınırlarını gösteren harita. | Bilgi, deneyim ve yeteneklerin tümü, kalibre. | Uc noktaları dairenin çevresi üzerinde bulunan ve çemberin merkezinden geçen doğru parçası. İLE Bozuk, eğri, dolaşık, aykırı [/bir biçimde]. İLE Sol. [RAST: Sağ. > ÇAP-RAZ: Sol-sağ. Zıt yönlerde gidip gelen, karşılıklı.] )


- ÇAP = DIAMETER[İng.] = DIAMÈTRE[Fr.] = DURCHMESSER[Alm.] = CALIBRO[İt.] = DIÁMETRO[İsp.]


- ÇAP ile/ve HAD

( DIAMETER vs./and LIMIT/BOUNDARY )


- ÇAP ile/ve/<> YARIÇAP

( Genellikle cisimlerin genişliği. | Büyüklük, ölçü. | Değer. | Yapının ya da arsanın boyutlarını ve sınırlarını gösteren harita. | Uc noktaları, dairenin çevresi üzerinde bulunan çemberin merkezinden geçen doğru parçası. İLE/VE/<> Çemberin/kürenin herhangi bir noktasıyla merkezini birleştiren doğru parçası, çapın yarısı. )

( DIAMETER vs./and/<> RADIUS )


- ÇAPACI ile/ve ÇİFTÇİ


- ÇAPAK/ÇAPAQ = ÇELPEK
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Bir balık türü. İLE Göz çapağı. )


- ÇAPAK ile ÇAPAK

( Göz pınarında ve kirpiklerde birikerek pıhtılaşan ya da kuruyan akıntı. | Madenler dövülürken sıçrayan ince ufak parça. | Metal eşyada bulunan pürüz. İLE Sazan ailesinden, gövdesi yandan basık, boyu yarım metre kadar olabilen bir balık. )

( ... cum ABRAMIS BRAMA )


- ÇAPA/LAMAK ile ÇABA/LAMAK


- ÇAPAR ile ÇAPAR

( Postacı, ulak. | Benekli. [hayvan ve bitkide] | Derisi, kılları ve gözleri, renk özdeği yokluğundan dolayı renksiz olan insan ya da hayvan. AKŞIN, ALBİNO. İLE Takadan büyük bir çeşit Karadeniz kayığı. )


- ÇAPGUT = ÇAPUT
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Çaput, şilte. )


- CAPİT- ile/||/<> CEPHAL-/-CEPHALİSİA/-CEPHALOUS/-CEPHALİSM/-CEPHALUS/-CEPHALY ile/||/<> ENCEPHAL-/ENCEPHALO- ile/||/<> CRAN- ile/||/<> CEREBR-/CEREBRİ-/CEREBRO- ile/||/<> CORTİCO-/CORTİC- ile/||/<> ARACHNO- ile/||/<> AMYGDAL-/AMYGDALO- ile/||/<> FRONT-

( Baş. İLE/||/<> Başla ilgili, başın biçimi, baştaki anormallik. İLE/||/<> Kafatası. İLE/||/<> Beyin. İLE/||/<> Beyinle ilgili. İLE/||/<> Korteksle ilgili, bir örgenin yüzeyel tabakası. İLE/||/<> Örümcek, ince ağ benzeri yapı [araknoid: Beyin zarlarından biri]. İLE/||/<> Badem biçiminde, tonsille ilgili. İLE/||/<> Alın, ön. )


- ÇAPKIN ile/ve/değil/||/<> ALKOL ÇAPKINI


- CAPR/COMPUTER AIDED PATIENT REGISTRATION değil/yerine/= BİLGİSAYAR DESTEKLİ SAYRI KAYDI


- ÇAPRAŞ ile/||/<> ÇEPREŞ

( İki şeyin birbirine çapraz olarak kesişmesi, karışmak, çözülmez duruma gelmek. İLE/||/<> Birbirine geçmek, sıkışmak, çitişmek, çapraz olmak, kenetlenmek, şiddetlenmek. )


- caps. amyl.[Lat. < CAPSULA AMYLACEA] değil/yerine/= KAŞE


- caps.[Lat. < CAPSULA] değil/yerine/= KAPSÜL


- CAPS- ile/||/<> CAPSUL-/CAPSULO-

( Kapsül. İLE/||/<> Küçük kutu, kapsüle ait. )


- ÇAPSIZ/LIK ile/ve/||/<> (")KİFÂYETSİZ MUHTERİS(") (OLMA)


- ÇAPUT BAĞLAMA ile/ve/<> SALAMA

( ... İLE/VE/<> Sahalar'ın, çaput bağlamaya verdikleri ad. )


- ÇAKIR/ÇAQIR = MAVİ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]


- CAR CAR ile CARCAR

( Çok ve yüksek selenle, gürültülü bir biçimde konuşma. İLE Geveze, yaygaracı. )


- ÇAR ÇARMAK/ÇAR ÇARMAQ / ÇAR ÇAMRAK/ÇAR ÇAMRAQ = ÇOLUK ÇOCUK
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]


- ÇAR ÇUR (ETMEK)[İSRAF ETMEK]


- ÇAR ÇUR = ŞAR ŞUR
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Geriye hiçbir şey bırakmama. )


- CAR-T İLE GENE DRİVE İLE BASE EDİTOR ile/||/<> GEN TERAPİLERİ

( İleri gen modifikasyon uygulamaları. )

( Formül: CAR = scFv + CD3ζ )


- CAR ile CAR

( Çağrı, tellal ile duyurma, ilan. | Tehlike durumu, yardım, imdat. İLE Kadınların, boydan boya örtündükleri çarşaf, zar. )


- CÂR ile/||/<> CÂRİ ile/||/<> MERİYET/MERİYYET

( Komşu. İLE/||/<> Uygulanan. İLE/||/<> Yürürlük. )


- ÇAR ile ÇARİÇE ile ÇAREVİÇ[< Rusça < Lat.]

( Rus imparatorlarına ve Bulgar krallarına verilen san. İLE Çarın karısına ya da kadın Çar'a verilen san. İLE Çar'ın oğlu. )


- ÇAR ile ÇASAR[< Macarca < Lat.]

( ... İLE Viyana'da oturan, Alman imparatorlarına verilen san. )


- ÇAR =/< SEZAR

( Rusça. =/< Latince. )

( Rus imparatorlarına ve Bulgar krallarına verilen san. =/< ... )


- CARCİN- ile/||/<> SCİRRH-/SCİRRHO-/-SCİRRHUS ile/||/<> SCLER-/SCLERO-

( Kanser. İLE/||/<> Sert, sert kanserle ilgili. İLE/||/<> Sert, sklera ile ilgili, sklera ile bağlantılı. )


- CARCUR ile CARCUR ile ÇAR ÇUR

( Gelişigüzel konuşmak. İLE Fermuar. İLE Savurganca tüketmek. )


- ÇARDAK ile ALAÇIK

( Tarla, bahçe gibi yerlerde ağaç dallarından örülmüş barınak. İLE Üzeri dal ve hasırla örülmüş barınak. )


- ÇARDAK ile Çardak

( Tarla, bahçe vb. yerlerde ağaç dallarından örülmüş barınak; alaçık. | Asma vb. bitkilerin dallarını sardırmak için direklerle yapılmış yer. İLE Denizli iline bağlı ilçelerden biri. )

Bugün[09 Kasım 2025]
itibarı ile 44.967 başlık/FaRk ile birlikte,
44.967 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(32/181)