Bugün[26 Aralık 2025]
itibarı ile 12.947 başlık/FaRk ile birlikte,
12.947 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(18/53)


- SABAHTAN BERİ ...


- ŞABAN, İZZETTİN (SARIYER, 1895 - 1975) :

( Sariyer'de doğdu. İlk tahsilini Sarıyer İptidai Mektebinde ve takiben de Mekte - i Tefeyyüz'de yaptı. 1907'de Kumkapı Fransız Mektebinde okudu, lise tahlisini Robert Kolejde tamamladı. 1919'da Darülfünun - u Osman - î'de Tıp eğitimine başlayıp, 1924'te Mekteb - i Tıbbiye'den doktor olarak mezun oldu. 1927 - 1929 yılları arasında Paris'te Akliye ve Asabiye ihtisası sırasında Salpetriere'de Nöroloji, Villejuif Bimarhanesin'de Furus'un yanında Akliye asistanlığı yaptı. Deliliğin Psikolojisi, Psikoanaliz, İlmi Beşer isimli üç Türkçe eseri ayrıca Türk İnkilaplarını tahlil eden Bersam - ı Sa'adet isimli eserini yazdı. "İslam Tıp Tarihi" çevirisini yaptı. Yeni Adam Mecmuasında pek çok makalesi yayınlandı. Tanrı Dağı Mecmuasında yayın heyetinde yer aldı. Toptaşı Tımarhanesi'nde ve sonra da Bakırköy Sinir Hastanesinde altı yıl çalıştıktan sonra Gazi Terbiye Enstitüsünde Muallim, Erzurum ve Zonguldak Numune Hastanelerinde mütehassıs doktor olarak görev yaptı. Milli Eğitim Sağlık Müfettişi son on yıllarda da İstanbul Müzeler ve Kütüphaneler Tabipliği görevinde bulundu ve 1963 yılında kendi isteği ile emekli oldu. Türkiye'de psikanalizin tanıtılmasında öncülük yapmıştı. 1932 yılında Freud'un yayınladığı Imago Dergisinde Merkez Efendi'nin bir rüyasını psikanalitik olarak yorumlayan uzun incelemesi önemli bir yayınlarından biridir. )


- SABAN ile KARASABAN

( Demir uclu tarım aracı. İLE Toprağı sürmede kullanılan ilkel bir tarım aracı. )


- SABAN ile KOTAN

( ... İLE Büyük saban. )


- ŞABANLAŞMAK ile ŞABAN/LIK


- SABAN/PULLUK[Rusça PLOUG] ile SAPAN

( Toprağı sürmek için kullanılan tarım aracı. İLE ... )

( NEVCER ile ... )

( GIBÂZ ile ... )

( PLOUGH ile ... )

( ARATRUM ile ... )

( ARATRO con ... )

( AROTRON ile ... )

( PELEUGH ile ... )


- SABATİER İLE LANGMUİR-HİNSHELWOOD İLE ELEY-RİDEAL ile/||/<> KATALİZ MEKANİZMALARI

( Heterojen kataliz reaksiyon yolları. )

( Formül: r = kθAθB (L-H) )


- SABBÂR[Ar. < SABR] ile SABBÂR[Ar.]

( Atlas çiçeği, kaktüs. | Mısır/Frenk inciri. İLE Çok sabırlı, sabrı çok olan. )


- SABDA ile ...

( Ses. )


- SABG[Ar.] ile SÂBİG/A[Ar.] ile SÂBIK[Ar. < SEBK]

( Boyama/boyanma. | Bazı bitki köklerine ispirto, eter gibi şeyler karıştırılarak yapılan ilâç. İLE Tam, uzun, ayrıntılı/tafsilâtlı. İLE Geçici, geçen, geçmiş. | Şimdikinden bir önce memurlukta bulunmuş olan. | İleride bulunan, zamanca/rütbece önde bulunan. )


- SABÎ[Ar.] değil/yerine/= ÇOCUK

( HENÜZ MEMEDEN KESİLMEMİŞ ERKEK ÇOCUK | ÜÇ YAŞINI TAMAMLAMAYAN ERKEK ÇOCUK )


- SÂBİ' ile SABÎ

( Yıldızlara tapanlardan sebea'lı. İLE Henüz memeden kesilmemiş eril çocuk. | Üç yaşını tamamlamamış eril çocuk. )


- SÂBİ'[Ar.] ile SÂBİ'/SÂBİA[Ar.] ile SABÎ[Ar. çoğ. ASBİYE, SIBYÂN, SIBVÂN, SABYE, SIBYE, SUBYE] ile SABÎH[Ar.]

( Yıldızlara tapanlardan sebea'lı. İLE Yedinci. İLE Henüz memeden kesilmemiş eril çocuk. | Üç yaşını tamamlamamış eril çocuk. İLE ... )


- SABÎH[Ar. < SUBH] ile SÂBİH[Ar. < SİBÂHAT]

( Güzel, şirin, lâtif. İLE Yüzen, yüzücü. )


- SÂBÎHA[Ar. < SİBÂHAT] ile SÂBİHÂT[Ar. < SÂBÎHA]

( Gemi. İLE Gemiler. | Yıldızlar. | İmanlıların ruhları. )


- SÂBIK[Ar.] ile EVVEL[Ar.]


- SABIK ile SABIKA ile SABIKALI/LIK ile SABIKASIZ/LIK ile SABIKA KAYDI


- SÂBIK[Ar.] ile SÂDIK[Ar.]

( Önceki. İLE Sadakatli. | Doğru, gerçek. )


- SÂBIKAN[Ar.] ile SÂBIKÎN[Ar. < SÂBIK]

( Daha önce, bundan önce. İLE Geçmişler, önce gelmiş olanlar. )


- SABİM/HEALTH INFORMATION COMMUNICATION CENTER[İng.] değil/yerine/= SAĞLIK BİLGİ İLETİŞİM MERKEZİ


- SABIN değil SABUN


- SABIR:
"BEKLEME BECERİSİ" değil BEKLERKEN, DOĞRU DAVRANIŞ SERGİLEME


- SABIR DİLEMEK ile/ve/<>/değil/yerine ÂFİYET DİLEMEK


- SABIR ETMEK ile/ve ZABT ETMEK


- SABIR (TASABBUR)


- SABIR ile ...'A KATLANMAK


- SABIR ile/ve/<>/değil/yerine ÂFİYET


- SABIR ile/ve ANLAYIŞ

( PATIENCE vs./and UNDERSTANDING )


- SABIR ile/ve AZMAMAK


- SABIR ile/ve/değil/yerine BELÂ GELMEDEN ÖNCEKİ SABIR


- SABIR ile/ve/değil/<>/ne yazık ki ÇIKAR


- SABIR ve/<> HİZMET


- DAYANÇ/SABIR ile İSYAN ETMEMEK


- SABIR ile/ve KANAAT ile/ve MÜRÜVVET

( Tamamıyla nefs mertebesinden geçmeyen, mürüvvet sahibi olamaz. )


- SABIR ile KAYITSIZLIK/İLGİSİZLİK


- SABIR ile/ve KENDİNİ TUTMAK


- SABIR ile/ve/||/<> NAMAZ

( NAMAZ: Varoluş sıkıntısından kurtulmayı da sağlar. )


- SABIR ile SABR-I ANİLLAH


- SABIR ile/ve SEBÂT

( Allah'ın adlarının sonuncusudur. )

( PATIENCE vs./and PERSEVERANCE )


- SABIR ile/ve/<>/> SELÂMET

( SABIR GEREK EVVELÂ
SONRA TAHAMMÜL
SONRA TENEZZÜL
SONRA İLİM, İRFAN GEREK
SONRA AŞK, ŞEVK GEREK
SONRA YOKLUK
EN SONUNDA KİŞİLİK! [OLUŞUR] )

( Sabır, öyle bir iptir ki; sen kopacak/bitecek sanırsın, o, gittikçe güçlenir/çoğalır. )


- SABIR ile/ve SIĞINMA


- SABIR ile/ve TÂKAT


- SABIR ve/<> TAVIR/TUTUM

( Hiçbir şeyin yokken gösterdiğin. VE/<> Her şeyin varken sergilediğin. )


- SABIR ile/ve TEVEKKÜL


- SABIRLI KİŞİLER:
GEMİLERİ YAKAN ile/ve/değil/||/<>/> LİMANLARI YAKAN


- SABIRSIZLANMAK ile SABIRSIZLANDIRMAK ile SABIR ile SABIRLI/LIK ile SABIRSIZ/LIK ile SABIR TAŞI ile SABIRSIZCA


- SABIRSIZLIK ile SABIRSIZ

( IMPATIENCE vs. IMPATIENT )

( بي قراري ile بي حوصلگي ile ناصبور ile ناصبوري ile بي صبري ile بي طاقتي ile ناشکيبايي ile بي تابي ile بيطاقت ile بي تامل ile بيشکيب ile تنگ حوصله ile عجول ile ناشکيبا ile بي حوصله ile بي تاب ile بي صبر )

( BEY GHARARY ile BEY HOSELGY ile ناصبور ile ناصبوري ile بي صبري ile بي طاقتي ile NASHKYBAYY ile BEY TABY ile بيطاقت ile BEY TAMEL ile BEYSHKYBE ile TANG HOSELEH ile AJUL ile NASHKYBA ile BEY HOSELEH ile BEY TAB ile BEY SABAR )


- SABİT/CONSTANT değil/yerine/= DURGAN/DURAĞAN


- SABİTFİKİR ile/ve/> TAKINTI ile/ve/> TAASSUB/NEVROZ

( Bir "düşüncenin", yerinden oynatılamazlığı. İLE/VE/> Sabitfikre, duygunun da katılması (ile). İLE/VE/> Sinirlilik/asabileşme ve çeşitli türlerde tepkisellikler. )


- HATA:
SABİT ile/||/<> DÜZENLİ ile/||/<> RASTLANTISAL


- SABİT MİTLER:
KOZMOGONİK ile/ve/<> ÖLÜM | ile/ve/<> EROS


- SÂBİT[Ar. < SEBÂT, SÜBÛT] ile Sâbit[Ar.]

( Hareketsiz, kımıldamayan, yerinde duran. | İspat edilmiş, anlaşılmış. İLE Ünlü Türk şairlerindendir.[ö. 1716, h. 1124] )


- SABİT YÖRÜNGE(GEO) ile/ve/||/<> DÜŞÜK DÜNYA YÖRÜNGESİ(LEO) ile/ve/||/<> ORTA DÜNYA YÖRÜNGESİ(MEO) ile/ve/||/<> KUTUPSAL YÖRÜNGE VE GÜNEŞ EŞZAMANLI YÖRÜNGE(SSO) ile/ve/||/<> AKTARIM YÖRÜNGELERİ VE SABİT KONUMSAL AKTARIM YÖRÜNGESİ(GTO) ile/ve/||/<> LAGRANGE NOKTALARI(L)


- SABİT ile/ve/<>/değil/yerine BELİRLİ


- SABİT ile/ve/||/<> ÇAKILI


- SABİT ile/ve DEĞİŞMEYEN

( FIXED vs./and INVARIABLE )


- SABİT ile/ve/||/<> DONMA


- SABİT ile/ve/değil HAREKET NOKTASI

( [not] FIXED vs./and/but MOTION POINT )


- SABİT ile İLİŞKİ

( FIXED vs. RELATION )


- SABİT ile/ve/||/<>/> KOZMİK SABİT[1917 < ARKÜTAS (M.Ö. 320)]


- SABİT ile ÖZSEL


- SABİT ile SABİT YILDIZLAR ile DUVARA SABİTLENDİ

( FIXED vs. FIXED STARS vs. FIXED TO THE WALL )

( مکين ile مقرر ile لايتغير ile پايدار ile ثابت ile مقطوع ile ثوابت ile ديوار کوب )

( مکين ile MOGHARAR ile لايتغير ile PAYDAR ile SABAT ile MOGHTU ile SAVABAT ile DYVAR KUB )


- SABİT ile/ve/değil/yerine/||/<> SÂDIK

( [not] CONSTANT/FIXED vs./and/but/||/<> TRUE/TRUTHFUL
TRUE/TRUTHFUL instead of CONSTANT/FIXED )


- SABİT ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SADIK


- SABİT ile SÜREKLİ


- SABİT[Ar.] değil/yerine/= TANITLI


- SABİT ile/ve TEK

( FIXED vs./and UNIQUE )


- SABİT ile ZÂBİT

( Sabitleyen kişi/şey. İLE Tutan, saklayan, zabteden kişi/şey. | Rütbesi, teğmenden, binbaşıya kadar olan asker, subay. | Yönetme gücü olan, dediğini yaptıran. )


- SABİTLEME ile İNDİRGEME

( TO FIX vs. TO REDUCE )


- SABİTLEME ile/ve/<> İSTİKRAR


- SABİTLEMEK ile/ve/<> BELİRLEMEK


- SABİTLEMEK ile OTURTMAK


- SABİTLEMEK ile SABİTLEŞMEK ile SABİTLEŞTİRMEK ile SABİTLEŞEBİLMEK ile SABİTLEŞTİRİLMEK ile SABİ ile SABİT/LİK ile SABİT KUR ile SABİT FİKİR ile SABİT KALEM ile SABİT FİKİRLİ/LİK ile SABİT POLİNOM


- SABİTLER:
YER ÇEKİMİ ile/ve/||/<> IŞIK ile/ve/||/<> PLANCK


- SABİT/LER ile/ve/<> DEĞİŞKEN/LER

( FIXES vs./and/<> VARIABLES )


- SABİT/LİK ile/ve DÖNÜŞTÜRÜLEMEZ/LİK

( FIXED vs./and UNTRANSFORABILITY/NESS )


- SABİT/LİK ile/ve/||/<>/> SAĞLAM/LIK / BERK/LİK


- Sabır için DİNLE!!!


- Sabır için SUS!!!


- Sabır törpüsü olmamak için SUS!!!


- ŞABLON ile/ve/||/<> HARİTA


- ŞABLON ile ŞABLONCU/LUK


- SABO[Fr.] ile ...

( Genellikle birçok Avrupa ülkesinde giyilen tahta ayakkabı. | Bir tür sandal. )


- SABOTAGE vs. CONSPIRACY


- [ne yazık ki]
!SABOTAJ[Fr.] ile !KOMPLO[Fr. COMPLOT] ile !KUMPAS/KOMPAS[Fr. COMPAS] ile !MANİPLE[Fr.]

( Baltalama. [Fransa'daki işçilerin, haklarını almak/savunmak üzere tepki olarak ayaklarındaki saboları[tahta ayakkabı], makinelerin içine atmasıyla] İLE Birine, bir kuruluşa karşı, toplu olarak alınan, gizli karar. | Topluca ve gizlice yürütülen herhangi bir tasar. İLE Dizicilerin, harfleri, satır durumuna getirirken, içine yerleştirdikleri ayarlanabilir demir yuva. | Gizli bir iş, düzen hazırlamak. İLE Telgraf imlerini göndermek için bir devredeki akımı kesmekte ya da yeniden vermekte kullanılan aygıt. | Roma ordusunda, 60 ya da 120 erden ibaret bölük. | Bazı papazların ayinlerde sol kolun bileğine yakın taktığı süslü şerit. )

( !SABOTAGE vs. !CONSPIRACY vs. !PLOT vs. !MANIPLE )


- SABOTAJ ile SABOTAJCI/LIK


- SABR[Ar.] ile İHTİMÂL[Ar.]


- SABREDİLEN BELÂ ve/<> ŞÜKREDİLEN NİMET

( İkisi de geliştirici/ilerleticidir. )

( Both of them are progressive. )


- SABRETMEK ile SABREDEBİLMEK


- SABRETMEK ile/değil/yerine UZAKLAŞMAK


- SABRETMELİ!


- SABRİ ARTAM CAMİİ :

( Hayırsever Sabri Artam tarafından Bahçeköy Beldesi'nin Kemer mahallesinde inşâ edilen ve Osmanlı mimarı tarzında bir cami olup, tarihi özelliği yoktur. )


- SABRI OLMAYAN ile/ve/değil/yerine/&gt;/<>/>< RÂZI OLAN

( İntizar eden. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/>/<>/>< Zevk eden. )


- SABRI SINAMAK ile/ve/ne yazık ki/||/<> SABRI ZORLAMAK


- SABUKLAMAK ile SABUKLANMA


- SABUN [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- SABUN[Ar. < ŞÂBÛN] ile ARAP SABUNU

( Kirli ve yağlı şeyleri temizlemekte kullanılan, türlü yağlarla alkaliler birleştirilerek yapılan nesne. | Bu nesnenin kalıp durumunda olan biçimi. İLE Potasla yapılan, yumuşak, esmer bir sabun. )


- SABUN ile BUZ

( SOAP vs. ICE )


- SABUN ile/||/<> DETERJAN

( Sabun doğal yağlardan İLE deterjan sentetik )

( Formül: Yağ + Baz → Sabun İLE Petrol türevleri )


- SABUN ve KİL


- SABUN ile/ve/||/<> KÖPÜK

( ... İLE/VE/||/<> Sabun, deterjan vb.nin suda erimesinden oluşan beyaz kabarcık. | Çalkanan, kaynatılan, mayalanan, yukarıdan dökülen sıvıların üzerinde oluşan hava kabarcıkları yığını. | Yapay olarak elde edilen, yumuşak ve esnek dolgu gereci. | Gaz ve buharların sıvı katmanları ile kuşatılmasından oluşan yığın. | Hayvanların, bazı kez de kişilerin ağzında görülen salyamsı kabarcıklar. )


- SABUN ile/değil SABUNTAŞI

( ... İLE/DEĞİL Terzilerin, kumaşı işaretlemek için kullandıkları, yeşilimsi ya da beyaz renkli, sertliği 1° olan magnezyum silikat. )


- SABUN ile/ve ŞAMPUAN

( Sabun ile ilgili yazıyı okumak için burayı tıklayınız... )

( )

( BERHÛH ile/ve ... )

( SOAP vs./and SHAMPOO )


- SABUNCU İSKELESİ :

( Sarıyer balıkçı barınağının (Taşiskelesi) batı kısmında küçük bir iskele idi. Küçük balıkçı kayıkları ile mangal kömürü taşıyan küçük tekneler bu iskeleye yanaşıyordu. Rıhtım tanzim ve çevre düzenlemesi sırasında 1999'da bu iskele de ortadan kaldırıldı. )


- SABUNLAMAK ile SABUNLANMAK ile SABUNLAŞMAK ile SABUNLAŞTIRMAK ile SABUN/LUK ile SABUNCU/LUK ile SABUNLU ile SABUNSUZ ile SABUN OTU ile SABUN TAŞI ile SABUN TOZU ile SABUN AĞACI ile SABUN BALIĞI


- SABUR ile SABURA


- SAÇ:
AT KUYRUK ile/ve TOPUZ

( [Daha çok] Günlük yaşamda. İLE/VE [Daha çok] Özel toplantılarda. )

( İkisi de alımlıdır/etkileyicidir. )


- SAÇ-BAŞ (DARMADAĞIN)


- SAÇ BOYAMADA:
9 ve/> ÜSTÜ

( Saç boyama sayısı, 1 yılda, 9 ve üzeri sayıda ise kanser riski büyük oranda artmaktadır. )


- SAÇ EKİMİNDE:
FUT ile/değil/yerine/> FUE


- SAÇ EKİMİNDE:
MİKROMOTOR ile FUE İĞNESİ

( )


- SAÇ:
JÖLELİ ile/ve/değil/yerine ISLAK


- SAÇ RENGİ AÇMADA:
SOMBRE ile/değil/||/<> OMBRE

( En fazla 4 ton açık renk yeğlenebilir. İLE Saçın doğal tonundan 7 ton daha açık renkler yeğlenebilir.[Saçların doğal rengi fark etmeksizin çok farklı tonda uygulanabilmektedir.] )


- SAÇ SAÇA ile BAŞ BAŞA


- SAÇ ile AHCEN

( Kıvırcık saç. )


- SAÇ ile A'SAC

( ... İLE Saçı, alnı üzerine dökülmüş. )


- SAÇ ile BELİK/BÖLÜK

( ... İLE Saç örgüsü. | Saç örgüsünün omuzlardan aşağı uzanan bölümü. )


- SAÇ ile BİR TUTAM SAÇ

( HAIR vs. STRAND )


- SAÇ ile/ve KIL

( Kafa derisinde bulunan deri uzantısı/artığı. İLE/VE Gövdede bulunan deri uzantısı/artığı. )

( MÜCA'AD[< CA'D]: Kıvırcık, kıvrılmış, lülelenmiş saç. )

( GİSÛY-İ MÜFETTEL: Örülmüş saç. )

( ÇEVGÂN-I SÜNBÜL: Sevgilinin saçı. )

( HAIR/TRICHO vs./and A HAIR OF HAIR )


- SAÇ ile/<> LEPİSKA[Leipzig kentinin adından]

( ... İLE/<> Uzun, sarı ve yumuşak saç. )


- SAÇ ile/değil POSTİŞ[İt.]

( ... İLE/DEĞİL Kadınların, genellikle başlarının arkasına taktıkları ek saç. )


- SAÇ ile SAÇ DÖKÜLMESİ ile SAÇ AYIRICI ile SAÇ TELİ ile SAÇ KESİMİ ile TÜYSÜZ ile SAÇ KURDU

( HAIR vs. HAIR LOSS vs. HAIR SPLITTER vs. HAIR STRAND vs. HAIRCUT vs. HAIRLESS vs. HAIRWORM )

( مو ile گيسو ile گيس ile شعر ile موي سر ile زلف ile طاسي سر ile مو شکاف ile تار مو ile موچيني ile بيمو ile بي مو ile کم مو ile بي کرک ile بدون کرک ile پيوک )

( MO ile GYSO ile گيس ile SHER ile MOY SAR ile ZELF ile TASY SAR ile MO SHKAF ile TAR MO ile MOOCHYNEY ile بيمو ile BEY MO ile KAM MO ile BEY KARK ile BEDON KARK ile PEYVAK )


- SAÇ ile/değil SAC ile/değil SAÇ

( Baş derisini kaplayan kıllar. İLE Yassı demir çelik ürünü. | Bu nesneden yapılmış dışbükey pişirme aracı. | Sactan yapılmış olan. İLE Kuyrukluyıldız çekirdeğini saran, ışıklı gazyuvarı. )


- SAC ile SAÇ ile SAÇ KREMİ ile SAC BÖREĞİ ile SAC EKMEĞİ ile SAC KEBABI ile SAÇ ÖRGÜSÜ ile SAC KAVURMASI


- SAÇ ile/||/<> SEÇ

( Gelişigüzel ayırmak[dağılmışlar arasından]. İLE/||/<> Beğenip ayırmak[derilmişler arasından]. )


- SAÇ ile/ve/<> TIRNAK

( Saç ve tırnaklar ölümden sonra uzamazlar! [Ölümde gövde su kaybettiğinden dolayı deri sıkılaşır, bu da saç ve tırnağın uzadığı yanılgısına neden olur.] )

( "Saç, sefadan; tırnak, cefadan uzar." )

( Baş derisini kaplayan kıllar. İLE İnsanda ve çoğu omurgalı hayvanda parmak uclarının dış bölümünü örten boynuzsu tabaka. | Kanca gibi araçların kıvrık yeri. | Gemi demirinin ucundaki yassı parça. | Ciltçilikte tek yaprakları büküp cildi birleştirebilmek için bir yanında bırakılan şerit durumundaki kenar. | Heykel dökümünde, kalıp parçalarının birleştirilmesinde kolaylık sağlamak amacı ile yapılan dişlerin her biri. | Kanun çalmakta kullanılan mızrap. | Tenekecilerin delik açmak için kullandığı alet, keski. | Tırnak işareti. )

( ŞA'R ile/ve/<> ZIFR )


- SAÇ ile ZAÇ[Ar.]

( ... İLE Kükürtle demir bileşimlerinden biri. )


- SAÇAK ile SAÇAK

( Bazı giyim eşyalarında ya da döşemeliklerde, kumaş kenarlarına dikilen, süslü iplikten püskül. | Kenarlardaki iplik püskülü. İLE Bir yapının herhangi bir bölümünü, güneş ve yağmurdan koruması için, o bölümden dışa taşkın ve altı boşta olarak yapılan örtü. İLE Bir gaz ortama yerleştirilen ve yüksek bir gizilgüç verilen bir nesnenin yüzeyinde oluşan ışık olayı. )


- SAÇAK ile SAÇAKLI

( FRINGE vs. FRINGED )

( چتر زلف ile سجاف ile حاشيهدار )

( CHETR ZELF ile SAJAF ile HASHYCPEHDAR )


- SAÇAK ile SAYVAN[Fars.]

( ... İLE Güneşten, yağmurdan korunmak için ya da süs olarak, bir şeyin üzerine çekilen, dam saçağı gibi düz ya da eğilimli örtü. | Evlere bitişik, önü açık, direkler üzerine oturtulmuş, üzeri örtülü yer. | Kulak kepçesi. )


- SAÇAKBULUT/SIRRUS[Lat.] ile/ve KÜMÜLONİMBUS

( En üst/yüksek bulut katmanı. İLE/VE En alt [dokuzuncu] bulut katmanı. )

( Sirrus bulutları, 12.000 m. yükseklikte, ince bir tabakadır. Gökyüzünde tamamen buzdan oluşan tek buluttur. [Yerkürenin ısısını düzenlemeye yardımcı olur.] )


- SAÇAKLI ile SAÇAKLI

( FIMBRIAL vs. FIMBRIATE )

( شرابه دار )

( SHARABEH DAR )


- SAÇALAMAK ile SAÇABİLMEK ile SAÇALANMAK ile SAÇAKLANMAK ile SAÇAK ile SAÇAKLI ile SAÇAK KÖK ile SAÇAK BULUT


- SACHER-MASOCH ile/ve/||/<>/> RICHARD FREIER von KRAFT-EBING ile/ve/||/<>/> SIGMUND FREUD ile/ve/||/<>/> THEODOR REIK ile/ve/||/<>/> JACQUES LACAN ile/ve/||/<>/> GILLES DELUZE

( [Mazoşizm Üzerine Kitaplar/ı...]
1870'te. İLE/VE/||/<>/> 1886[Eşeyselliğin Psikopatolojisi] İLE/VE/||/<>/> 1905[Eşeysellik Kuramı Üzerine Üç Deneme], 1920[Haz İlkesinin Ötesinde], 1924[Mazoşizmin Ekonomik Sorunu] İLE/VE/||/<>/> 1957[konuşması], 1973[Aşk ve Şehvet Üzerine] İLE/VE/||/<>/> 1964[XI. Seminer] İLE/VE/||/<>/> 1967[Sacher-Masoch'un Sunumu] )


- SAÇI KEL değil KAFASI KEL


- SÂCİD[< SECDE]:
SECDE EDEN, ALNINI YERE KOYAN -<


- SAÇILIM ile/değil/yerine/>< AÇILIM


- SAÇILMA ile/||/<> ÇOKLU SAÇILMA

( Elektromanyetik ışınlar ya da yüklü tanecik demetlerinin katı, sıvı ve gaz atom ya da molekülleriyle etkileşerek geliş doğrultusundan sapması. | Bir taneciğin bir başka tanecik ya da tanecik düzeniyle çarpışması sonucu yön ve enerjisinin değiştiği süreç. İLE/||/<> Çok sayıda çarpışmaya uğrayan bir taneciğin toplam momentumunun, tek tek çarpışmalar sırasında kazandığı momentumlann toplamına eşit olduğu saçılma. )

( SCATTERiNG VS. MULTiSCATTERiNG )

( LA DiFFUSiON, LA DiSPERSON AVEC MULTiDiFFUSiON )

( STREUUNG MiT MEHRiGE STREUUNG )

( TENâSüR iLE ... )


- SAÇILMAK ile SAÇIŞTIRMAK ile SAÇILABİLMEK ile SAÇILIVERMEK ile SAÇI ile SAÇIK ile SAÇIŞ


- SAÇLARDA:
GÜR ile YOĞUN


- SAÇLARIN BEYAZLAMASI:
YASTAN ile/değil/yerine YAŞTAN


- SAÇLARIN BÜYÜME DÖNGÜSÜ AŞAMALARI:
ANAGEN ile/ve/<>/> CATAGEN ile/ve/<>/> TELOGEN


- SAÇLI ile SAÇLI MEŞE ile SAÇLI SAKALLI


- SAÇMA-SALAK değil SAÇMA-SAPAN


- SAÇMASAPAN(BERHÛD[Fars.]/TÜRREHÂT[Ar.]) (KONUŞMAK)


- SAÇMA(SAPAN) ile KELALÂKA


- SAÇMA ile ABARTI

( ABSURD vs. EXAGGERATION )


- SAÇMA ile ABES

( ABSURD vs. IMPROPER/UNREASONABLE )


- SAÇMA = ABES = ABSURD[İng., Alm.] = ABSURDE[Fr.] = ABSURDO/DA[İsp.]


- [ne yazık ki]
SAÇMA ile/ve/değil/||/<> BAĞLANTISIZ


- SAÇMA ile SAÇMALIK

( ABSURD vs. ABSURDITY )

( بي معني ile چرندي ile مزخرف ile مزخرف بودن )

( BEY MANY ile چرندي ile MAZKHARF ile MAZKHARF BODAN )


- SAÇMA ile "SAKAT"


- SAÇMA ile/ve/değil/yerine YETERSİZ/LİK


- SAÇMAK ile/ve/değil DAĞITMAK

( [not] TO SCATTER vs./and/but TO DISTRIBUTE )


- SAÇMAK ile IŞINLAMA

( IRRADIATE vs. IRRADIATION )

( نور افکندن ile پرتو افکني )

( NOR AFKANDAN ile PORTO AFKANY )


- SAÇMAK ile SAÇMALAMAK ile SAÇMALAŞMAK ile SAÇMALAŞTIRMAK ile SAÇMALAYABİLMEK ile SAÇMACI/LIK ile SAÇMALIK ile SAÇMA SAPAN


- SAÇMAK ile/ve/değil/||/<>/< SAVURMAK


- SAÇMAK ile/ve/<> SERPMEK/SERPİŞTİRMEK


- SAÇMALAMAK ile/ve DENSİZLİK[< TENG/LİG]


- SAÇMALAMAK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< SAYGISIZLAŞMAK


- SAÇMA/LIK:
KİŞİNİN ÇIĞLIĞI ile/ve/ne yazık ki/||/<> DÜNYANIN SESSİZLİĞİ/SUSKUNLUĞU


- SAÇMALIK ile AHMAKLIK


- SAÇMA"LIK ile/ve/<>/değil/yerine ANLAŞILAMAZLIK


- SAÇMALIK" ile/ve/değil/yerine/<> ÇELİŞKİ


- SAÇMALIK ile/ve/değil/||/<>/> KISIR DÖNGÜ


- SAÇMALIK ile SAÇMA

( FARCE vs. FARCICAL )

( کار بيهوده ile مسخره آميز )

( KAR BEYTEOODEH ile MOSKHAREH AMYZ )


- SAÇMA(LIK)LAR/SAFSATALAR:
BİÇİMSİZ ile/ve/||/<> BELİRSİZLİK ile/ve/||/<> SALDIRI ile/ve/||/<> KONUNUN ÖZÜNÜ KAÇIRMA ile/ve/||/<> TARTIŞMALI NEDEN ile/ve/||/<> İSTATİSTİKSEL HATA ile/ve/||/<> ŞAŞIRTMA ile/ve/||/<> YETKEYE BAŞVURMA ile/ve/||/<> DUYGULARA BAŞVURMA ile/ve/||/<> KIYASLAMA HATALARI ile/ve/||/<> SINIFLANDIRMA HATALARI

( BİÇİMSİZ SAÇMA(LIK)LAR/SAFSATALAR ile/ve/||/<> SAÇMA(LIK)LAR/SAFSATALAR
( INFORMAL FALLACIES vs./and/||/<> FALLACIES )

BELİRSİZLİK SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI: GÖNDERMELİ ile/ve/||/<> VURGULAMA ile/ve/||/<> ÇOK ANLAMLILIK
( FALLACY OF: EQUIVOCATION vs./and/||/<> ACCENT vs./and/||/<> AMPHIBOLY )

SALDIRI SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI: KARALAMA ile/ve/||/<> NİTELİKSEL ile/ve/||/<> "SEN / SEN DE ..." ile/ve/||/<> DOLDURUŞA GETİRME
( ARGUMENT AGAINST THE MAN vs./and/||/<> CIRCUMSTANTIAL AD HOMINEM vs./and/||/<> FALLACY OF "YOU / YOU ALSO" vs./and/||/<> POISONING THE WELL )

KONUNUN ÖZÜNÜ KAÇIRMA SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI: KISIR DÖNGÜ ile/ve/||/<> İLGİSİZ AMAÇ ile/ve/||/<> İLGİSİZ SONUÇ ile/ve/||/<> İDDİAYI ZAYIFLATMA ile/ve/||/<> KONUYU SAPTIRMA
( BEGGING THE QUESTION vs./and/||/<> FALLACY OF IRRELEVANT PURPOSE vs./and/||/<> IRRELEVANT CONCLUSION vs./and/||/<> FALLACY OF STRAW-MAN vs./and/||/<> FALLACY OF RED HERRING )

TARTIŞMALI NEDEN SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI: YANLIŞ NEDEN ile/ve/||/<> ÖNCESİNDE ile/ve/||/<> ORTAK ETKİ ile/ve/||/<> GÖZDEN KAÇIRILABİLİR NEDEN ile/ve/||/<> YANLIŞ YÖN ile/ve/||/<> KARMAŞIK NEDENLER
( FALLACY OF FALSE CAUSE vs./and/||/<> FALLACY OF "PREVIOUS THIS" vs./and/||/<> JOINT EFFECT vs./and/||/<> GENUINE BUT INSIGNIFICANT CAUSE vs./and/||/<> WRONG DIRECTION vs./and/||/<> COMPLEX CAUSE )

İSTATİSTİKSEL HATA SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI: YETERSİZ ÖRNEK ile/ve/||/<> TEMSİL ETMEYEN ÖRNEK ile/ve/||/<> YANLIŞ BENZETME ile/ve/||/<> YOK SAYMA ile/ve/||/<> SÜMEN ALTI ile/ve/||/<> KUMARBAZ
( FALLACY OF INSUFFICIENT SAMPLE vs./and/||/<> UNREPRESENTATIVE SAMPLE vs./and/||/<> FALSE ANALOGY vs./and/||/<> SLOTHFUL INDUCTION vs./and/||/<> FALLACY OF SLANTING vs./and/||/<> GAMBLER'S FALLACY )

ŞAŞIRTMA SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI: DEVEDE KULAK ile/ve/||/<> YA SİYAH, YA BEYAZ ile/ve/||/<> KANITLAMA ZORUNLULUĞU ile/ve/||/<> FELÂKET ÇIĞIRTKANLIĞI ile/ve/||/<> İMÂLI SORU ile/ve/||/<> ÇOK SORULU ile/ve/||/<> SINIRLI SEÇENEK
( FALLACY OF THE BEARD vs./and/||/<> BLACK OR WHITE FALLACY vs./and/||/<> ARGUMENT FROM IGNORANCE vs./and/||/<> FALLACY OF SLIPPERY SLOPE vs./and/||/<> COMPLEX QUESTION vs./and/||/<> FALLACY OF MANY QUESTIONS vs./and/||/<> FALLACY OF LIMITED CHOICES )

YETKEYE BAŞVURMA SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI: BİR BİLENE SORMA ile/ve/||/<> YETERSİZ KAYNAK ile/ve/||/<> İNANCA BAŞVURMA ile/ve/||/<> ORTAK TUTUMA BAŞVURMA ile/ve/||/<> ÖBEK BASKISI ile/ve/||/<> YARARCI ile/ve/||/<> BEĞENDİRME ile/ve/||/<> DAYATMA ile/ve/||/<> İÇİNDEKİ DEĞİL DIŞINDAKİ(ZARF-MAZRUF) ile/ve/||/<> GENETİK
( ARGUMENT TO AUTHORITY vs./and/||/<> FALLACY OF UNQUALIFIED SOURCE vs./and/||/<> APPEAL TO BELIEF vs./and/||/<> APPEAL TO COMMON PRACTICE vs./and/||/<> BANDWAGON, PEER PRESSURE vs./and/||/<> PRAGMATIC FALLACY vs./and/||/<> APPEAL TO PERSONAL INTERESTS vs./and/||/<> FALLACY OF "IS" TO "OUGHT" vs./and/||/<> STYLE OVER SUBSTANCE vs./and/||/<> GENETIC FALLACY )

DUYGULARA BAŞVURMA SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI: TEHDİT ile/ve/||/<> DUYGU ile/ve/||/<> ÖNYARGILI DİL ile/ve/||/<> MAZERET
( ARGUMENT FROM FORCE vs./and/||/<> ARGUMENT TO PITY vs./and/||/<> PREJUDICIAL LANGUAGE vs./and/||/<> FALLACY OF SPECIAL PLEADING )

SAÇMA(LIK)LAR/SAFSATALAR ile/ve/||/<> HATALAR
( FALLACIES vs./and/||/<> MISTAKES/WRONGS )

KIYASLAMA HATALARI: GENELLEŞTİRME ile/ve/||/<> ÖZELLEŞTİRME
( FALLACY OF CONVERSE ACCIDENT vs./and/||/<> FALLACY OF ACCIDENT )

SINIFLANDIRMA HATALARI: BÜTÜNLEME ile/ve/||/<> İNDİRGEME
( FALLACY OF COMPOSITION vs./and/||/<> FALLACY OF DIVISION ) )


- SAÇMA(LIK)LAR / SAFSATALAR ile/değil/yerine FaRkLaR

( Sözcükler: "SEN ..." / "SEN DE ..." ile başlatılan/saldırılan "tanımlar".
* Tanım/açıklama: Tartışmada, öteki kişinin söz ve hareketlerini, kendi görüşünü savunmada kanıt olarak kullanma. | "Bir savın doğruluğunun, savı geliştiren kişinin, kişiliği ile ilgisi olduğu" "savı". | Bir kişinin önerileri yerine, önerinin reddedilmesini sağlamak üzere, kişiye sövülerek yapılan saldırı.
Örnek: - "Senin müdür hakkında söylediklerini duydum. Nankör adam! Sen müdürün o kadar ekmeğini yedin!"
- "...yı şu yaptıysa doğrudur/yanlıştır."
- "...yı savunuyorsa ahlâksızın tekiymiş."
Lat./İng.: ARGUMENTUM AD HOMINEM

* Tanım/açıklama: Tepkisel indirgemecilik.
Örnek:
- ... sorununun bu hâle gelmesinin toplumsal, ekonomik, politik bir sürü nedeni var.
- "Terör örgütünü mü savunuyorsun bana?!..."
İng.: STRAW MAN

Sözcük: "ONA BAKARSAN ..." ile başlayan "tanımlar".
Tanım/açıklama: "Ortak özellik gösteren iki önermenin birbiriyle aynı olması ya da birbirine çok benzemesi gerektiği" "savı". ZAYIF BENZETME
Örnek: "Osmanlı İmparatorluğu da tıpkı Roma İmparatorluğu gibi parçalanmıştır."
İng.: WEAK ANALOGY

Sözcük: "HERKES ..." ile başlayan "tanımlar".
Tanım/açıklama: "Çoğunluğun benimsediğinin doğru olduğu" "savı".
Örnek: " 'Herkes' ona oy verdiğine göre yaptıkları da doğrudur."
Lat.: ARGUMENTUM AD POPULUM

Sözcük: "DEMEK Kİ ..." ile başlayan "tanımlar".
Tanım/açıklama: "Zaman içinde, önce gerçekleşen bir olgunun, onu izleyen başka bir olgunun nedeni olması gerektiği" "savı".
Örnek: "Güneş tutulmasından sonra deprem oldu. Demek ki depremin nedeni güneş tutulmasıdır."
Lat.: POST HOC ERGO PROPTER HOC

Sözcükler: "DEMEK Kİ ..." / "SONUÇTA ..." / "TEMELDE ..." ile başlayan "tanımlar".
Tanım/açıklama: "Tersi kanıtlanamayanın doğru olduğu" "savı".
Örnek: "UFO'ların dünyayı ziyaret etmediği yolunda hiçbir kanıt yoktur. Demek ki ediyorlar."
Lat.: ARGUMENTUM AD IGNORANTIAM

Sözcükler: "DEMEK Kİ ..." / "ZATEN ..." ile başlayan "tanımlar".
* Tanım/açıklama: "Bağlantı, ilişki ya da ortak özelliklerin, mutlaka neden-sonuç ilişkisi içinde olduğu" "savı".
Örnek: "Genç kızlar, çok çikolata yiyor. Genç kızlarda sivilce çok görülüyor. Demek ki, sivilcenin nedeni çikolatadır."
Lat.: CUM HOC ERGO PROPTER HOC

* Tanım/açıklama: "Geleneksel olanın doğru olduğu" "savı".
Örnek 1: "...'yı öldürmemiz gerekiyor. Çünkü töre böyle."
Örnek 2: "Bunca yıldır böyle yapılıyor. Demek ki doğrudur."
Lat.: ARGUMENTUM AD TRADITIO / ANTIQUITATEM

* Tanım/açıklama: "Bir tartışmanın taraflarından birinin sessiz kalmasının, sessiz kalan tarafın tartışılan konuda bilgisi olmadığını, haksız olduğunu ya da yanıldığını kabullenmesi anlamına geldiği" "savı".
Örnek: "Sükût, ikrardan gelir! Türk atasözü."
Örnek:
- Sanık, sorguda susma hakkını kullanmıştır!
- "Suçsuzsa neden sussun ki?! Kalkıp açık açık, 'Ben suçsuzum!' derdi suçlu olmasaydı!"
Lat.: ARGUMENTUM EX SILENTIO

Sözcükler: "DEMEK Kİ ..." / "BELKİ DE ..." ile başlayan "tanımlar".
Tanım/açıklama: "Sorunun ardında yatan varsayımların doğru olduğu" "savı". YÜKLÜ SORU
Örnek:
- Uyuşturucu kullanmaktan ne zaman vazgeçtin?
- Vazgeçmedim!
- Demek ki hâlâ kullanıyorsun?!...
- Hayır, hiç kullanmadım!
- "Ama vazgeçmediğini itiraf ettin!"
İng.: LOADED QUESTION

Sözcükler: "TEMELDE ..." / "HİÇ" / "HEP" ile başlayan "tanımlar".
Tanım/açıklama: Döngüsel nedensellik. Kendi kendini "kanıtlayan" önerme.
Örnek: "O, tembeldir. Çünkü çalışmayı hiç sevmez."
Örnek: "Yalancı değilim. O nedenle, tüm söylediklerim doğrudur."
Örnek: "Sudan hafif maddeler yüzerler. Çünkü batmazlar."
Lat.: PETITIO PRINCIPII
İng.: BEGGING THE QUESTION

Sözcükler: "NASILSA ..." ile başlayan "tanımlar".
* Tanım/açıklama: "Ünlülerin/güçlülerin/zenginlerin söylediklerinin doğru ya da yoksulların söylediklerinin yanlış olduğu" "savı".
Örnek 1: "... bunu söylüyorsa doğrudur."
Örnek 2: "O beş parasızın teki! Söylediklerine kim inanır!?..."
Lat.: ARGUMENTUM AD CRUMENAM

* Tanım/açıklama: "Yoksulların söylediklerinin doğru ya da zenginlerin söylediklerinin yanlış olduğu" "savı".
Örnek: "Adamın beş parası yok ki çapkınlık yapabilsin!"
Örnek: "Adamın milyonları var. Güya eşini hiç aldatmamış!"
Lat.: ARGUMENTUM AD LAZARUM

* Tanım/açıklama: "Acınacak durumda olmanın ya da çaresizliğin, söylenilen ya da yapılanların yanlışlığına ağır bastığı" "savı".
Örnek: "Adam ayakta duramayacak denli yaşlı ve hasta. Bence geçmişte yaptıklarından sorumlu tutulmasına artık gerek kalmamalı."
Lat.: ARGUMENTUM AD MISERICORIDIAM

Sözcükler: "İLLE DE" / "TEMELDE ..." ile başlayan "tanımlar".
Tanım/açıklama: "Yalnızca iki seçeneğin var olduğu savı." YANLIŞ İKİLEM.
Örnek: "Ya çözümün bir parçasısındır ya da sorunun!"
İng.: BIFURCATION

Sözcükler: "ELİMDE DEĞİL ..." / "NE BİLEYİM ..." sözlerinin eklendiği "tanımlar".
Tanım/açıklama: "Güç"/"zayıflık" kullanımı.
Örnek: "Ders kitaplarında yazılanlar doğrudur. Eğer yanlış dersem öğretmen beni sınıfta bırakır."
Lat.: ARGUMENTUM AD BACULUM


Az kullanılması gerekenleri ve kullanırken çok dikkat edilecekleri bil de KONUŞ!!! )

( http://www.nku.edu/~garns/165/ppt3_2.html

http://courses.washington.edu/spcmu/334/fallacies.html )

( Safsata Türleri )

( [not] FALLACY vs./but DiFfeReNCeS
DiFfeReNCeS instead of FALLACY )

( KIYÂS-I BÂTIL ile/değil/yerine FURKAN )

( SAFSATA ile/değil FURKAN )


- SAÇMA(LIK)LAR/SAFSATALAR ile/ve/||/<> HATALAR

( FALLACIES vs./and/||/<> MISTAKES/WRONGS )


- SAÇMALIKLAR/DA:
KİŞİNİN ÇIĞLIĞI ile/ve/||/<> DÜNYANIN SESSİZLİĞİ


- SACRED :/yerine KUTSAL


- SAÇ-SAKAL (BİRBİRİNE KARIŞMIŞ)

( Bakımsızlığı, özensizliği betimler. )


- SAÇ/SAKAL/KIYAFET DÜZELTMEK yerine HUY DÜZELTMEK


- SÂD/SÂDD[Ar. < SEDD] ile SÂD ile SA'D ile SAD ile SAD[Fars.]

( Kapayan, örten. | Aksu, göz perdesi. İLE Göz ağrısı/hastalığı. İLE Kutluluk. | Uğur. | Kutlu, uğurlu.[SA'D-ÜD-DÎN/SÂDETTİN: Dini uğurlu, kutlu kılan.] İLE Osmanlı ve Arap abecesinin onyedinci harfidir.[ebced hesabında 90 sayısının karşılığıdır] İLE Yüz/100. )


- ŞÂD[Fars.] değil/yerine/= NEŞELİ, SEVİNÇLİ


- ŞAD ile ŞAT


- SAD :/yerine ÜZGÜN


- SADÂ ve/<> EDÂ


- SÂDÂD ile EFENDİLER

( EFENDİLER )


- SADAK ile SADAKA ile SADAKLI ile SADAKA TAŞI


- SADAK ile/ve TİRKEŞ

( Yaylık. İLE/VE Okluk. )


- SADAKA DAĞITMAK ile/ve/||/değil/yerine/< HAKSIZLIKLARI ORTADAN KALDIRMAK


- SADAKA değil/yerine/= ELÇIKI


- SADAKA ile İMARETHANE ile DÜŞKÜN

( ALMS vs. ALMSHOUSE vs. ALMSMAN )

( زکات ile بلا گردان ile ذکات ile گدا خانه ile صدقه خور ile صدقه دهنده )

( ZAKAT ile BELA GARDAN ile ZEKAT ile GODA KHANEH ile SADGHEH KHOR ile SADGHEH DAHANDEH )


- SADAKA ile ISKAT[Ar.]

( ... İLE Düşürme, aşağı atma. | Düşürülme. | Ölenlerin, kılınmamış namazları ve tutulmamış oruçları için verilen sadaka. )


- SADAKA[Ar.] ile/ve/||/<>/> SEVAP[Ar.]


- SADAKALLÂHU[Ar.] ile SADAKA BİHİ[Ar.]


- SADÂKAT VE BAĞLILIK ve/||/<> FARKINDALIK VE ADÂLET ve/||/<> EDEB VE HAYÂ ve/||/<> FETA VE GÖNÜL

( HZ. EBÛ-BEKİR SIDDÎK ve/||/<> HZ. ÖMER el-FÂRUK/HATTÂB ve/||/<> HZ. OSMAN ZİNNUREYN ve/||/<> HZ. İMÂM-I ALİ )

( Çocukluk. VE/||/<> Gençlik. VE/||/<> Yetişkinlik. VE/||/<> Olgunluk. )


- SADÂKAT ile/ve/<> BAĞLILIK


- SADÂKAT ile/değil/yerine/>< DEĞİM/LİYÂKAT

( [İşinin ehli ...] Olmayanın "dayandığı". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Olanın güvendiği. )


- SADAKAT[Ar. < SADAKA]["ka" uzun okunur] ile SADÂKAT[Ar. < SIDK]

( Sadakalar. | Müslümanların ellerinde bulunan ve fakirlere/düşkünlere verilen üç maldan biri. İLE Dostluk, içten bağlılık, vefâlılık. Doğruluk, yürek doğruluğu. )


- SADAKAT ile SADAKATLİ/LİK ile SADAKATSİZ/LİK


- SADÂKAT ile/değil/yerine SAF BAKIŞ


- SADÂKAT ile/ve SÜREKLİLİK

( LOYALTY vs./and CONTINUITY )


- SADÂKAT ile/ve/<> VEFÂ

( ... İLE/VE/<> Sadakatin zirvesi. )


- SADÂKAT ile YALANSIZLIK

( LOYALTY vs. LACK OF LIE )


- SADAKAYI:
SAKAT DİLENCİYE VERMEK ile/ve/değil/||/<>/< YOKSUL FİLOZOFA VER(E)MEMEK

( Bir gün, kötürüm ya da kör olmaktan korktuklarından, "gözünden/gördüklerinden akıllı" olmalarından dolayı. İLE Gün gelip de, felsefenin içinde olacaklarını düşünememekten dolayı. )


- ŞÂDÂN ile SEVİNÇLİ, NEŞELİ, ZEVKLİ | ŞAD KİŞİLER

( SEVİNÇLİ, NEŞELİ, KEYİFLİ | ŞAD KİMSELER )


- SADANUBHAVA ile ...

( Ebedi Gerçeğin deneyimi. )


- SADÂRET[Ar. < SADR] ile ...

( Başta bulunma, öne geçme. | Sadrâzamlık, sadrâzamın işi ve makamı. | Rumeli ve Anadolu Kazaskerliği. )


- SADÂRET ile/||/<> SADRAZAM

( Başbakanlık. İLE/VE/||/<> Başbakan. )


- SADASHIVA ile ...

( Sürekli güzellik, sürekli refah. )


- Sadâyı DİNLE!!!


- SADBERG HANIM MÜZESİ :

( Büyükdere, Piyasa Caddesi üzerindeki tarihi Azaryan Yalısı 1954'te Vehbi Koç tarafından satın alınarak karısı Sadberg Hanım'ın adına müze olarak açıldı. Bina eskisine sadık kalınarak yenilendi. Yandaki küçük yalı da alınarak müzeye dahil edildi. Müze iki bölümden oluşuyor. Birinci bölüm (Büyük bina, Azaryan yalısı); ikinci bölüm küçük bina. Büyük binada sanat tarihi; ikinci binada ise arkeolojik eserler sergilenmektedir. )


- SADBERK ile ...

( YÜZ(100) GÜL )


- SAD-CHİT ile ...

( Evrensel potansiyelin, aşkın(transandantal) durumu. )


- SADCİTANANDA ile ...

( Mutlak mükemmellikteki üç niteliğe (sat[varlık]chit[bilinç]ananda[mutluluk]) sahip En Üstün İlke. )

( Sadcitananda ile ABCDEF ( Mutlak mükemmellikteki üç niteliğe (sat[varlık]chit[bilinç]ananda[mutluluk]) sahip En Üstün İlke. )


- SADDLE-NODE İLE HOPF İLE PİTCHFORK İLE TRANSCRİTİCAL ile/||/<> BİFURKASYON TÜRLERİ

( Parametre değişiminde davranış değişimi. )

( Formül: ẋ = μ ± x² (saddle-node) )


- SÂDE[Fars.]/SÂF[Ar.] değil/yerine/= ARI/YALIN


- SÂDE[Ar. < SEYYİD] ile SÂDE[Ar. < SÂDEC/SÂZEC]/YALIN[Ar.]

( Seyyidler. İLE Düz, basit, yalın, gösterişsiz. | Süssüz. | Karışıksız, katkısız. | Derin düşünemeyen, bön, saf adam. | Yalnız, ancak. | Arasına, içine peynir vb. konulmamış hamur. )


- SADE ile KEMER SIKMA

( AUSTERE vs. AUSTERITY )

( رياضت کش ile رياضت )

( RYEZAT KESH ile RYEZAT )


- SADE ile/ve/değil/yerine/||/<> SADECE


- Sadece DİNLE!!!


- (SADECE GEREKTİĞİ KADAR) YEMELİ!


- SADECE KENDİ DENEYİMİNİ "YEĞLEMEK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< ÖTEKİNE (DE) İNANMAK

( Bazıları, gökyüzünde 300 trilyon yıldız olduğunu söylerseniz inanır/kabul eder ama "Şu masa, boyalı!" derseniz gidip önce bir eller.

Sen söylersin, dinlemez; doktor söyler, anında yapar.

"Köleleştirirsin", aldırmaz; "köle" dersin, "kaldırmaz". )


- Sadece) kişi/kul hakkı için SUSMA!


- SADECE O MU? ile/ve/değil O MU SADECE?


- SADECE ÖYLE OLMASI ile ÖYLE OLMASI


- SADECE ..., SADECE ..., SADECE ... (DEĞİL) değil/yerine/= TEK BİR ŞEY (DEĞİL)


- SADECE ŞAKAYDI ile/ve/||/<> BİLMİYORUM ile/ve/||/<> UMRUMDA DEĞİL ile/ve/||/<> TAMAM

( [Ardında, en azından, küçük bir ... ]
Gerçeklik yatar. İLE/VE/||/<> Bilgi yatar. İLE/VE/||/<> Düşünce ve/ya da duygu yatar. İLE/VE/||/<> Acı yatar. )


- SADECE ve/<> AĞIRLIKLA/YOĞUNLUKLA

( ONLY vs./<> IN "HEAVINESS"/DENSITY )


- SADECE ile ANCAK VE ANCAK

( MAHZÂ: Ancak, yalnız, tek, sade. | Hâlis, katkısız, tam. )


- SADECE ile/ve/değil BAŞLI BAŞINA


- SADECE ... ile/||/<> BİR TEK ...


- SADECE ve/<> HER ZAMAN

( ONLY vs./<> ALWAYS/FOREVER )


- SADECE ile/ve/değil/yerine ÖNCELİKLE

( [not] ONLY vs./and/but BEFORE ALL
ALWAYS/FOREVER instead of ONLY )


- SADECE ile/ve/değil ÖZELLİKLE

( ... ile/ve/değil Bİ-L-HÂSSA )

( [not] ONLY vs./and/but ESPECIALLY )


- SADECE ..." ile "SALT ..."


- SADECE ile TIPKI ile ADİL ile ŞU ANDA ile ADALET ile BARIŞIN ADALETİ ile YARGIÇ ile SAVUNMAK ile ADİL OLARAK

( JUST vs. JUST AS vs. JUST FAIR vs. JUST NOW vs. JUSTICE vs. JUSTICE OF THE PEACE vs. JUSTICIAR vs. JUSTIFY vs. JUSTLY )

( باانصاف ile باعدالت ile عدل پرور ile با مروت ile برحق ile عدل گستر ile سزاوار ile منصف ile راسته ile عينا ile دادگر ile عادلانه ile حق بين ile عادل ile حق گذار ile دادار ile دادور ile حق ile همانطور که ile الان ile جخت ile عدل ile انصاف ile معدلت ile داد ile عدالت ile امين صلح ile دادرس عاليرتبه ile توجيه کردن ile انصافاً ile الحق ile حقا )

( باانصاف ile BAEDOLT ile ADEL PROR ile BA MOROT ile BARHAGH ile ADEL GOSTER ile SEZAVAR ile MANSEF ile RASTEH ile EYNA ile DADGAR ile ADELANEH ile حق بين ile ADEL ile HAGH GOZAR ile DADAR ile DADOR ile HAGH ile CPEHMANTOR KEH ile ALAN ile جخت ile ADEL ile انصاف ile معدلت ile DAD ile ADOLT ile امين صلح ile DADRES ALYRATBEH ile TOJYYEH KARDAN ile ENSAFAN ile الحق ile حقا )


- SADECE/SIRF ile "DAHA ÇOK"

( ONLY/MERE/SHEER vs. "MOSTLY" )


- SADED[Ar.] değil/yerine/= ASIL

( Asıl konu. | Yakınlık, civar. | Düşünce, niyet, kasıt; girişim/teşebbüs. )


- SADED[Ar.] ile ÖZET

( Asıl konu. | Yakınlık, civar. | Düşünce, niyet, kasıt; girişim/teşebbüs. İLE ... )


- SADED[Ar.] ile SONUÇ

( Asıl konu. | Yakınlık, civar. | Düşünce, niyet, kasıt; girişim/teşebbüs. İLE ... )


- SADEDE GELMEK değil/yerine/= KONUYA DÖNMEK


- SADEFE[Ar.]/SCALE[İng.]/ÉCAILLE[Fr.] ile PUL

( Balık pulu. )


- SADELEŞME ile ÖZE DÖNÜŞ


- SADELEŞMEK ile SADELEŞTİRMEK ile SADELEŞEBİLMEK ile SADELEŞTİRİLMEK ile SADE/LİK ile SADET ile SADECE ile SADE KEK ile SADE KAHVE ile SADE BİRİMLER BÖLÜĞÜ


- SADELEŞTİRME ile ÇEVİRİ


- SADELİ değil(/olmaz) SADE


- SADELİK ve/||/<> DAYANÇ(SABIR) ve/||/<> ŞEFKÂT ve/||/<> MERHAMET

( SIMPLICITY and/||/<> PATIENCE and/||/<> COMPASSION and/||/<> MERCY )


- SADEMÂT[< SADME] ile ...

( ÇARPMALAR, TOKUŞMALAR, ÇATMALAR | ANSIZIN BAŞA GELEN BELÂLAR | PATLAMALAR )


- SADGURU ile ...

( Gerçek spiritüel kılavuz. )


- SADHANA ile ...

( Başarı sağlayan uygulama. )


- SADHU ile ...

( Dünya zevklerinden elini çekmiş kişi, zahit. )


- SADI CARNOT ve/+/||/<>/> RUDOLF CLAUSIUS

( [1796 - 1832] ve/+/||/<>/> [1822 - 1888] )

( "Isı Makineleri" yazısının yayımlanması - 1824 )

( Isı Şelâlesi )


- SÂDÎ ile/ve CERRÂHÎ


- ŞÂDÎ[Ar. < ŞEDÂ] ile ŞÂDÎ[Fars.]

( Mahkeme hademesi, mübaşir. | Zamanında, sultan sarayına odun götüren yeniçeri, odun ambarı memuru. | Nağme ile şiir okuyan. | İlimden, edebiyattan payı olan. | Torba oğlanı, Acemi Ocağı neferi. İLE Memnuniyet, sevinçlilik, gönül ferahlığı. )


- SADIK AHMET PARKI :

( Tarabya Mahallesindedir. Tarabya parkına yeni düzenleme yapılmış ve ismi de Dr. Sadık Ahmet Parkı olarak değiştirilmiştir. 2.396,68 m²'lik bir alan üzerindedir. 824,25 m²'lik bir yeşil alanı, 69,76 m²'lik çocuk oyun alanı ve ayrıca tesis bulunmaktadır. )


- SADIK GÜNEY PARKI :

( Bahçeköy'dedir. 650,00 m²'lik bir alanı kapsar, 250,00 m²'lik yeşil alanı, 88,00 m²'lik çocuk oyun alanı ve 50,00 m²'lik spor alanı vardır. )


- SADIK HOCA MAHALLE MEKTEBİ :

( Rumelikavağı'ndaki ilk özel okul Sadık Hoca Mahalle Mektebi idi. Bu okulda yıllarca eğitim verildi. Türk ordusunun iki mareşalinden biri olan M. Fevzi Çakmak, Sadık Hoca'nın Mahalle Mektebinde okudu. )