K ile başlayan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 52.676 başlık/FaRk ile birlikte,
52.676 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(137/212)
- MUVAHHİD ile ÜMMET-İ MUHAMMED
- MUVAHHİT, BEDİA (İST. 1897 - 1994) :
( Emirganlıdır. Kadıköy Terakki Mektebi ve Notre Dame de Sion Lisesinde okudu ve çocuk yaşta Fransızca ve Rusça öğrendi. Öğrenimini sürdürürken o yıllarda kurulan telefon şirketinde çalışan ilk kadınlardan biri oldu. 1921'de Erenköy Kız Lisesinde Frasızca öğretmenliğine başladı. Tiyatro ve sinema sanatçısıdır. Türkiye'nin ilk kadın oyuncusudur. Tiyatro ile 1908'de tanıştı. 1914'te kurulan Darülbedayi'ye girdi. İlk sinema filmini 1923'te Muhsin Ertuğrul'un önerisi üzerine çekti ve Halide Edip Adıvar'ın "Ateşten Gömlek" filminde Ayşe rolü ile dikkatleri üzerinde topladı. 1923'te "Ceza Kanunu" adlı oyunla sahneye çıktı ve tiyatro hayatı başladı. Sanat hayatı boyunca 200 den fazla oyunda ve pek çok sinema filminde rol aldı. Sarıyer halkevindeki tiyatro çalışmalarına öğretici ve oyuncu olarak katıldı ve temsillerde rol aldı. 1975 yılında Şehir Tiyatrosundan emekli oldu. 1987'de ise Devlet Sanatçısı unvanını aldı. Hisse - i Şayia, Taş Parçası, Aktör Kin, Yorgaki Dandini, Hamlet, Devlet Kuşu, On İkinci Gece, Matmazel Julie, Aynaroz Kadısı, Hortlaklar, Mürai, Tersine Akan Nehir, Bir Kavuk Devrildi, Venedik Taciri, Fermanlı Deli Hazretleri, Mum Söndü, Bir Ölü Evi, Otelle, Kafes Arkasında, Kafatası, Lüküs Hayat, Yarasa, Müfettiş, Saz - Caz, Mırnav, Ayak Takımı Arasında, Tebeşir Dairesi, Ahududu, Küçük Şehir, Oyun İçinde Oyun, Deli Saraylı, Kibarlık Budalası, Sana Rey Veriyorum, Deli Dolu, Suç ve Ceza, Çifte Keramet, Dama Çıkmış Bir Güzel, Gecikenler isimli filmler rol aldığı bazı oyunlardır. Rol aldığı filmler ise: Pençe, Casus, Ateşten Gömlek, İstanbul Sokaklarında, Karım Beni Aldatırsa, Beklenen Şarkı, Paydos, Yaşlı Gözler, Son Beste, Gülmeyen yüzler, Çapkınlar, Gönül Ferman Dinlemez, Bir Gecelik Gelin, Belalı Torun, Barut Fıçısı, Genç Kızlar, İstanbul Kaldırımları, Kaynana Zırıltısı, Manyaklar Köşkü, Gençlik rüzgârı, Halk Çocuğu, Anasının Kuzusu, Gel Barışalım, Sarı Kızla Kopuk Ahmet, Hizmetçi Dediğin Böyle Olur, Hep O şarkı, Sevinç Gözyaşları, Bozuk Düzen, Aşkın Gözyaşları, Çalıkuşu, Sokak Kızı, O Kadın, Sevgilim Artist Olunca, Şoförün Kızı, Evlat Uğruna, Sen Benimsin, Zehirli Hayat, Dünyanın En Güzel Kadını, Katip Ateşli Çingene, Esmerin Tadı Sarışının Adı, Lekeli Melek, Son Mektup, Tatlı Sevgilim ve Yumurcak'tır. )
- MUVAKKAT[Ar. < VAKT] ile BELİRLİ BİR ZAMANA ÖZEL, SÜREKSİZ, GEÇİCİ | EĞRETİ
( BELİRLİ BİR ZAMANA ÖZEL, SÜREKSİZ, GEÇİCİ | EĞRETİ )
- MUVAKKİ'[Ar. < VUKU] ile MUVAKKİR[Ar. < VEKAR]
( Fermanlara tuğra çeken kişi. İLE Ağırlayan, saygı gösteren, tevkir eden. | Ululayan. )
- MUVAKKİTHANE :
( Emirgan Muvakkithanesi Çınaraltı'nda Hamid - i Evvel Camiinin karşısındadır. Camiden 6 yıl sonra yani 1844'te Sultan I.Abdülmecid (1839 - 1861) tarafından yaptırıldı. Muvakkithane Cumhuriyet döneminde değişik amaçlar için kullanıldı. Uzun süre Emirgan Spor Kulübü olarak kullanılan bina halen büfedir. )
- MUVÂZAA[Ar. < VAZ] ile MUVAZZA'[Ar.] ile MUVAZZAH[Ar. < VUZÛH]
( Bir konuda bahse girişme. | Danışıklı dövüş. İLE Saygı gösterilmeyen kişi. İLE Açıklanmış, etraflıca anlatılmış, îzâh edilmiş, tavzîh edilmiş. )
- MUVAZAA[Ar.] değil/yerine/= DANIŞIK/LIK
- MUVAZAT[Ar.]/PARALELLİK değil/yerine/= KOŞUTLUK
- MUVAZENE[Ar.] değil/yerine/= DENGE
- MUVAZİ[Ar.]/PARALEL[Fr. < Lat. < Yun.] değil/yerine/= KOŞUT
( ... DEĞİL/YERİNE/= Koşut. | Yeryuvarı üzerinde çizildiği varsayılan, ekvatora koşut çemberlerden her biri. | Bir dönel yüzeyin, eksene dik bir düzlemle kesiti. )
- MUVÂZÎ[Ar. < VEZY] ile MUVAZZİH[Ar. < VUZÛH]
( Paralel. İLE Açıklayan, ayrıntılı olarak anlatan, îzâh eden. )
- MUVAZZAF[Ar.] değil/yerine/= GÖREVLİ
( Bir görev ve hizmetle yükümlü olan kişi. | Silahlı Kuvvetler'de çalışan, meslekten subay ve astsubaylarla, askerlik hizmetini yapan erler. )
- MUVAZZAF değil/yerine/= GÖREVLİ
- MÜVECCEH[Ar. < VECH] ile MÜVECCİH[Ar.]
( Yüzü bir tarafa döndürülmüş, tevcîh edilmiş. | Herkesin teveccüh ettiği, makbul, uygun/münâsip. İLE [mat.] Doğrultman. )
- MÜVECCİBE[Ar.] değil/yerine/= TALKIM
( Ana sapın bir çiçekle sonuçlandığı, büyümeyi yan sapların sürdürdüğü bir tür uzama biçimi. )
- MÜVEKKEL[Ar. < VEKÂLET] ile MÜVEKKİL/MÜEKKİL[Ar. < VEKÂLET]
( Biri tarafından vekil edilen kişi. İLE Birini, kendine vekil olarak seçen kişi. )
- MÜVELLED[Ar. < VİLÂDET] ile MÜVELLİD[Ar. < VİLÂDET]
( Doğmuş, doğurulmuş, doğma. | Melez, kanı karışık. | Yok iken, sonradan ortaya çıkmış. İLE Doğuran, tevlîd eden. | Doğurtan, doğurtucu, ebe. | [kimya] Ortaya çıkan/çıkaran. )
- MÜVELLİDÜLHUMUZA[Osm. Tr.] = OKSİJEN[Fr. < Yun. OKSYS: Ekşi. | GENNAN: Doğurmak.]
( Hidrojenle birleşerek suyu oluşturan, atom ağırlığı 16, rengi, kokusu ve tadı olmayan, havada, %20 oranında bulunan bir gaz. [Simgesi: O] )
- MÜVERRİH[< ÎRÂH] ile VAK'A-NÜVÎS[Ar., Fars.]
( Tarih yazan, tarihçi. | Ebced hesabına göre manzûm olarak tarih düşürenler. İLE Tarihi olayları günü gününe kaydeden tarihçi. | Osmanlı'larda devletçe görevlendirilen tarih yazarı. )
- MÜVESSİ'[Ar. < VESÜ ve SAAT] ile MÜVESSİH[Ar.] ile MÜVEZZİ'[Ar. < VEZ | çoğ. MÜVEZZİÎN]
( Genişleten, tevsi eden. İLE Kirleten, tevsîh eden. İLE Dağıtan, tevzi ve taksim eden. | Postacı, posta, mektup, telgraf gibi şeyleri, ev ev dağıtan kişi. | Gazeteci, evlere, gazete dağıtan kişi. )
- MÜXBİR[Azr.] = MUHABİR[Tr.]
- MUYAN ile MUYANÇILIK/MUYANÇILIQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Sevap. İLE Arabuluculuk, yatıştırma, iki kişiyi uzlaştırma. )
- MÜYESSER[Ar. < YÜSR] ile MÜYESSİR[Ar. < YÜSR]
( Kolayı bulunup yapılan, kolay gelen, kolaylıkla olan. İLE Kolayını bulup yapan, kolaylıkla ortaya çıkaran. )
- MUZ ÇORAP değil MUS ÇORAP
- MUZ ile EBEKE
( ... İLE Filipinler'de yetişen bir muz. )
( Muz bitkisinin yaşamı 5 yıldır. )
( Muzgillerden, sıcak bölgelerde yetişen, birçenekli, çok yıllık bir bitki.[ağaç değildir!] | Bu bitkinin, kendine özgü, hoş kokulu, tatlı, besleyici, kalın kabuklu, uzun meyvesi. İLE ... )
( MEVZ ile/ve ... )
( BANANA vs./and ... )
( MUSA SAPIENTUM cum ... )
- MUZ ile KANDOM
( ... İLE Tatsız, şişman bir muz. [Papua Yeni Gine'de] )
- MUZ ile MATOKE
( ... İLE Uganda'da, sadece pişirilerek yenilebilen yeşil bir muz. )
- MUZ ile/değil PLANTANO/PLAINTAIN
( ... İLE/DEĞİL Ekvador'da, Kolombiya'da ve bazı Güney Amerika ülkesinde, acı olmasından dolayı ancak kızartılarak yenilebilen, kırmızı renkli muz. )
- MUZ ile YAYLA/DAĞ MUZU (IŞGIN)
( Kanserden korunma haberi için burayı tıklayınız... )
( ... ile
)
( ... ile IŞKIN/AŞGIN/AŞKIN/EŞKİN/EŞGİN/IÇGIN/IÇKIN/UÇGUN/UÇKUN/UŞGUN/UŞKUN )
( ... cum RHEUM RIBES )
- MUZA'AF[Ar.] ile MUZÂAF[Ar. < ZIF] ile MUZÂF[Ar. < ZAYF | çoğ. MUZÂFÂT]
( Bir o kadar daha çoğaltılmış, bir kat daha artmış, taz'îf edilmiş. İLE İki kat, kat kat, katmerli. | Aynı "orta harfi" ile "son harfi", aynı harfin tekrarından oluşan sözcük.[musrir:musirr / müdrir:müdirr | hâdid:hadd] İLE Katılmış, bağlanmış, bağlı, izâfe edilmiş. | [ad takılarında] Belirtilen, başka bir ada katılmış ve onu tamamlamış olan. )
- MUZA'FER[Ar.] ile MUZAFFER[Ar. < ZAFER]
( Safran renginde, sarı renkte. | Safranlı. [pilav vb.] İLE Üstün, üstünlük, zafer kazanmış. )
- MUZÂHÎ[Ar. < ZAHY] ile MUZÂHİR/MÜZÂHİR[Ar. < ZAHR]
( Benzeyen, benzeyici. İLE Arka, taraflı çıkan, yardım eden, koruyan, zahîr olan. )
- MUZAHİR[Ar.] değil/yerine/= DESTEKLEYEN, YARDIM EDEN
- MÜZÂKERE[Ar.] (ETMEK) değil/yerine/= GÖRÜŞLEŞME/K
- MÜZÂYEDE[Ar. < ZİYÂDE] değil/yerine/= ARTIRMA
- MUZCER[Ar. < ZUCRET] ile MUZCİR[Ar. < ZUCRET]
( Sıkıntılı, ıstıraplı. İLE Sıkıntı veren, ıstırap. )
- MUZDARİP/MUZTARİB[Ar. < DARB] ile MÜSTARİB[Ar. < ARAB] ile MÜSTAHLİB[Ar. < HALBB]
( Istırap çeken. İLE Araplaşmış olan, aslen Arap olmadığı halde sonradan Araplaşmış olan. İLE Tırmalayan, istihlâb eden. )
- MUZDARİP değil/yerine/= İÇVURUK/ÇEKENLİ
- MÜZE:
"KORUMA/SERGİLEME YERİ" ile/değil/||/<>/< ESİNLENDİRME YERİ/ARACI
- MÜZE değil/yerine/= SERGİLİK
- MÜZEDEKİ NESNENİN:
ÖZELLİĞİ OLMASI ile/ve KULLANIM DEĞERİNİ KAYBETMİŞ OLMASI
- MÜZEHHEB[Ar. < ZEHEB] ile MÜZEHHİB[Ar. < ZEHEB]
( Altın suyuna batırılmış. | Yaldızlanmış. İLE Altın suyuna batıran, tezhipçi, tezhip eden. | Yaldıza batıran, yaldızcı. )
- MÜZEKKÎ[Ar. < ZEKÂT] ile MÜZEKKİR[Ar. < ZİKR]
( Temizleyen, aklayan, tezkiye eden. | Tanıklarını durumunu inceleyerek tanıkların kabul edilebileceğini kanıtlayan. | Cenâze töreninde, tezkiye eden. İLE Andıran, hatıra getiren, zikr ettiren. | Zikr eden, ibâdet eden. )
- MÜZELLİL[Ar. < ZÜLL ve ZİLLET] ile MÜZERRİ'[Ar. < ZER]
( Hakirleştiren, zelilleştiren. İLE Tohum eken makine. )
- MÜZERKEŞ ile ...
( Altın sırmalı, altın sırma ile işlenmiş. )
- MÜZEVİR/MUZEVVİR[Ar.] değil/yerine/= ARABOZAN
( İki kişinin arasındaki dostluğu ya da geçimi bozan "kişi". )
- MÜZEVVER[Ar. < ZEVER] ile MÜZEVVİR[Ar. < ZEVER]
( Uydurulmuş, düzme söz, haber, tezvîr olunmuş. İLE Yalanı, telleyip pullayan, arabozucu, tezvîr eden. )
- MÜZEYE GİR fakat "MÜZELİK OLMA!"
- MÜZEYYEN SOKAK :
( Bu sokağın adı eskiden Torik Sokak'tı. Yenimahalle - Sarıyer arasında eskiden pek çok sayıda balık tuzlayıcısı vardı. Bu nedenle sokağa Torik Sokak denilmişti ama zamanda tuzlayıcılar ortadan kalkınca sokağın ismi de "Müzeyyen Sokak" olarak değiştirildi. )
- MÜZEYYEN[Ar. < ZÎNET | çoğ. MÜZEYYENÂT] ile MÜZEYYİN[Ar. < ZÎNET]
( Süslenmiş, süslü, zînetlendirilmiş. İLE Süsleyen, tezyîn eden. )
- MUZÎ'[Ar.] ile MÛZÎ[Ar. < EZÂ] ile MUZÎ'[Ar. < ZÂYİ] ile MUZÎ/E[Ar. < ZİYÂ] ile MÛZİH/MUVAZZİH[Ar. < VUZÛH]
( Meydana çıkaran, açığa vuran, izâa eden. İLE İnciten, eziyet veren, rahat bırakmayan, îzâ eden. İLE Kaybeden, zâyi' eden. İLE Işık veren, parlayan, parlak, ziyâlandıran. İLE Açıklayan, ayrıntılı olarak anlatan, îzâh eden. )
- MÜZİĞİN PSİKO-FİZYOLOJİK ETKİLENİMLERİ
( * Kan dolaşımını etkiler.
* Damar basıncını bazı kişilerde yükseltebilir, bazılarında düşürebilir.
* Kas kasılmalarını artırır.
* Solunum hareketlerini etkiler ve serbestleştirir.
* Sindirim işlerinde olumlu etkileri vardır.
* Damar basıncının değişiklikleri, sedaların tonları, şiddetleri ve perdeleri ile orantılıdır.
* Kişiyi huzura kavuşturan psikojenik etkileri vardır. )
- MÜZİK KONSERİ değil KONSER[Fr., İng. < CONCERT]/DİNLETİ
- MÜZİK/ŞARKI ALBÜMLERİNDE:
10'DA BİRKAÇ ile 10'DA 10 ile 10'DA 100/1000
( Bir sanatçının, albümlerinde yaptığı müzik ve şarkıların ancak birkaçı, ötekilere göre çok daha fazla sevilir. İLE Bazı sanatçılarımızın, bazı albümlerinde bulunan parçaların, 10'unun da tutması, çok az sanatçının yakalayabildiği bir durum ve başarıdır. İLE Ancak birkaç sanatçımız da, 10 parçalık albümleriyle, bizde 100/1000 büyük şarkılık etki ve coşku uyandırıyor. Aşk şarkıları, bunların başında geliyor. Yazdığı sözleriyle, müziğiyle, buğulu hoş sadâsı, kişilere olan saygısı ve yakınlığıyla, sanat yaşamının başlangıcından beri aynı biçimde ve artarak devam eden tüm dinleyici/hayran kitlesine de baktığımızda, özellikle Yaşar'ım/ız, bu sanatçı ve şarkılara en iyi örneklerden biridir. Başarılarının artarak devamını dileyerek, saygı, sevgi ve teşekkürümüzü sunuyoruz... )
- MÜZİK ZİYAFETİ değil/yerine/= EZGİLER TOYU
- MÜZİK ile/ve/<> AHLÂK
- MÜZİK ve/||/<> BEYİN
(
)
- MÜZİK ile/ve KLÂSİK MÜZİK
- MÜZİK değil/yerine/= KÜY, KÜĞ, ÇIĞGA
- MÜZİK ile/ve/<>/= MATEMATİK
( )
- MÜZİK ile/||/<> MATEMATİK
( Müzik kuramınin matematiksel temelleri )
( Farabi tarafından 935 yılında keşfedildi/formüle edildi. (870-950) (Ülke: Türkistan) (Önemli katkıları: İkinci öğretmen, mantık, müzik teorisi, siyaset felsefesi) )
- MÜZİK ve/<> MİMARLIK
( [temelinde] Zaman. VE/<> Mekân. )
( Akan mimarlık. VE/<> Taşlaşmış/donmuş müzik.[Architektur ist erstarrte Musik.] )
( MUSIK und/<> ARCHITEKTUR )
( MUSIC and/<> ARCHITECTURE )
- MÜZİK ile/ve MÛSİKÎ
( Hakimiyet Simgesi. İLE/VE Medenî yükselişin son, sükûtun da ilk sanatıdır. )
( Türk ile Batı müziğinde 4 ses farkı vardır. )
( Türk mûsikîsinde, akord, Ney'e göre yapılır. )
( Türk mûsikîsinde, selen/sadâ[insan sesi] esastır! )
( Fâsık'ın fısk'ını, Âşık'ın aşkını artırır. )
( MÛSÎKÂR KUŞU: Gagasındaki deliklerden çıkan uyumlu sesten. )
- MÜZİK = MÛSİKÎ = MUSIC[İng.] = MUSIQUE[Fr.] = MUSIK[Alm.] = MUSICA[İt.] = MÚSICA[İsp.]
- MÜZİK ile UYKU
- MÜZİKAL[Fr.] ile MÜZİKHOL[İng.]
( Müzikle ilgili. | Müzik eşliğinde sergilenen, film ya da tiyatro oyunu. İLE Fon müziğinden yararlanılarak eğlenceli, fantezi oyunların oynandığı yer. )
- MÜZİKÇİ/MÜZİSYEN[Fr.] ile MÜZİKSEVER
( Müzik yapan. İLE Müzik tutkusu olan, müziği seven kişi. )
- MÜZİKOLOJİ/MÜZİKOLOG değil/yerine/= MÜZİKBİLİM/Cİ
- MÜZİK'TE:
"ÖZGÜN/LÜK" değil BİZE ÖZGÜ/LÜK
- MÜZİKTE:
SAZ ile/ve/||/<>/> ÂVAZ
- MÜZÎL[Ar. < ZEVÂL] ile MÜZİLL[Ar.] ile MÜZİLL[Ar. < ZELLE]
( Yok eden, gideren, izâle eden. İLE Zelil kılan, izlâl eden. İLE Ayak kaydırıcı. | Yanlış yaptıran, yanlış iş gördüren. )
- MUZİP değil/yerine/= TAKILGAN
- MUZIR[Ar. < ZARAR] ile MUZİP[Ar.]
( Zararlı, zarar veren, zarara sokan. | Yaramaz, herşeyi bozan/karıştıran. İLE Şaka yapmaktan hoşlanan, takılgan. )
- MUZIR ile ZIPIR
- MUZIRR[Ar. < ZARAR] ile MÜNZİR[Ar. < NEZR][>< MÜBEŞŞİR]
( Zararlı, zarar veren, zarara sokan. İLE Sonunun kötülüğünü söyleyerek korkutan. )
- MÜZİSYEN değil/yerine/= KÜYCÜ, KÜĞCÜ
- MÜZİSYEN ile/ve/ya da MÛSİKÎŞİNAS
- MÜZİSYEN ile VİRTÜÖZ
( MUSICIAN vs. VIRTUOSO )
- MUZLİM[Ar.] değil/yerine/= KARANLIK | GİZLİ/BELİRSİZ
- MÜZMEN[Ar. < ZAMAN] ile MÜZMİN/E[Ar. < ZAMAN]
( Müzmin duruma gelmiş. | [mecaz] Zayıflamış, halsiz düşmüş. İLE Üzerinden zaman geçmiş, eskimiş, süreğen hastalık. )
- MUZMER[Ar. < ZIMÂR | çoğ. MUZMERÂT] ile MUZMİR[Ar. < ZIMÂR]
( Gizli, saklı, örtülü, dışarı vurulmamış, içte saklı, ızmâr edilmiş. İLE İçinde saklayan, gizleyen, ızmâr eden. )
- MÜZMİN[Ar.]/CHRONIC[İng.]/KRONİK[Fr.] değil/yerine/= SÜREĞEN/SÜREGEN
( Ne kadar süreceği belirli olmaksızın sürüp giden. | Uzun zamandan beri süren. | Uzun zamandan beri süren, uzun süreli olan (hastalık). )
- MUZUR değil MUZIR
- MÜZZEMMEL[Ar.] ile MÜZZEMMİL[Ar.]
( Giysi içine sarılmış, tezmîl edilmiş. İLE Giysi içine saran, tezmîl eden. )
- MW/MICROWAVE[İng.] değil/yerine/= MİKRODALGA
- MY :/yerine BENİM
- MYC-/-MYCES/-MYCEES/-MYCET-/-MYCETO-/MYCO-/-MYCOSİS ile/||/<> MYC-/MYCO-
( Mantar, mantar sınıfı, mantar enfeksiyonu, bir bölümün mantar enfeksiyonları. İLE/||/<> Mukus. )
- MY-/MYO- ile/||/<> MİO-/MEİO- ile/||/<> -STALSİS ile/||/<> TEN-/TENDO-/TENO-/TENONT-/TENONTO- ile/||/<> SARC-/SARCO- ile/||/<> SPLANCHN-/SPLANCHO-
( Kas, kasla ilgili. İLE/||/<> Daha az, daha küçük, kasılmanın azalması. İLE/||/<> Kasılma. İLE/||/<> Tendon. İLE/||/<> Et, kas. İLE/||/<> İç örgenlerle ilgili. )
- MYS/MODEL MANAGEMENT SYSTEM[İng.] değil/yerine/= MODEL YÖNETİM DÜZENİ
- MYSELF :/yerine KENDİM
- MYSTERY :/yerine GİZEM
- MYTH :/yerine MİT
- N-GLYCAN İLE O-GLYCAN İLE GPI ile/||/<> GLİKOZİLASYON
( Protein şeker modifikasyonu. )
( Formül: Asn-X-Ser/Thr motifi )
- N-TİPİ İLE P-TİPİ İLE İNTRİNSİK ile/||/<> YARI İLETKEN TÜRLERİ
( Silikon ve germanyumun katkılanma türleri. )
( Formül: E_g(Si) = 1.1 eV )
- N-TİPİ YARIİLETKEN ile/||/<> P-TİPİ YARIİLETKEN
( N-tipi fazla elektron, P-tipi fazla delik )
( Formül: Donor (N) İLE Akseptör (P) )
- N-TİPİ ile/||/<> P-TİPİ
( n-tipi elektron verici katkı İLE p-tipi elektron alıcı katkı. )
( Formül: Donor (P ileAs) İLE Akseptör (B ileGa) )
- N'T :/yerine -ME, -MA (OLUMSUZ)
- n x v
( KÜTLE x HIZ )
- NA/NOMINA ANATOMICA[İng.] değil/yerine/= NABIZ PULSE VURU
- NÂB[Ar. çoğ. ENYÂB] ile NA'B[Ar.] ile NÂB[Ar.]
( Azı dişi. | Yaşlı deve. İLE Karga ya da horoz gibi ötmek. İLE Arı, saf, hâlis. | Katıksız. | Berrak. | Oluk. )
- NÂBÎ[Ar.] ile NÂBİ'/NÂBİA[Ar. < NEBEÂN] ile Nâbî[Ar.]
( Haberci, haber veren. İLE Yerden çıkıp fışkıran, kaynayan, akan. İLE Büyük Türk şairi.[1626 - 1712][müzikte, Seyyid Nuh takma/müstear adıyla besteleri vardır.] )
- NABIZ ALINABİLEN BÖLGELER:
ŞAH DAMARI ile/ve/||/<> KOL DAMARI ile/ve/||/<> ÖN KOL DAMARI ile/ve/||/<> BACAK DAMARI
( Âdem elmasının iki yanında. İLE/VE/||/<> Kolun iç yüzü, dirseğin üstü. İLE/VE/||/<> Bileğin iç yüzü, baş parmağın üst hizası. İLE/VE/||/<> Ayak sırtının ortasında.
[Çocuk ve yetişkinlerde: Şah damarından.
Bebeklerde: Kol atardamarından.] )
(
)
- NABIZ:
ERİL YOĞUN GÖVDEDE ile DİŞİL YOĞUN GÖVDEDE
( Sağ. İLE Sol. )
( ASDAGÂN: İnsanın kollarındaki nabız damarları. )
- NABIZ ile/||/<> TANSİYON
( Nabız kalp atım sayısı İLE tansiyon basınç )
( Formül: Atım/dakika İLE mmHg )
- NABZI/M/N ve/||/<>/> KALBİ/M/N
( [atsın, ...] Seksen. VE/||/<>/> Tek sen. )
- NÂCÎ[Ar.] ile NÂCİ'[Ar.] ile Nâcî[Ar.]
( Kurtulan, selâmete kavuşan, necat bulan. | Cehennemden kurtulmuş, cennetlik. İLE Sindirimi kolay yiyecek. İLE Birçok eseri bulunan, Tercemân-ı Hakîkat gazetesi yazarı.[öl. 1893] )
- NÂCİ ile/ve NECÎB
- NÂCİZ[Ar. çoğ. NEVÂCİZ] ile NÂ-ÇÎZ[Ar.] ile NÂCİS[Ar.]
( Azı dişi. İLE Değersiz, hiç sayılan, önemsiz, çok küçük şey. | Recâizâde Ekrem'in 1886'da basılmış, Fransızca'dan yaptığı çevirileri içeren bir kitabı. İLE Onulmaz hastalık. )
- NÂDÂN[Fars.] ile/değil/yerine/>< DÂNÂ[Fars.]
( Bilmez. | Nobran, kaba, terbiyesi kıt. | Kendini beğenmiş, kibirli. >< Bilen, bilici, bilgiç. )
- NÂDÂN değil/yerine/>< YÂRÂN
- NADAS ile/ve/değil/yerine/||/<> NEKÂHET
( Toprakta/bitkilerde. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Sayrıda/kişide. )
- NADH ile/||/<> FADH₂
( NADH 2.5 ATP ETC İLE FADH₂ 1.5 ATP kompleks II giriş. )
( Formül: Kompleks I İLE II )
- NADİM[Ar.]/PİŞMAN[Fars. < PAŞMAN PAŞEMAN] değil/yerine/= ÖKÜNÇLÜ
- NÂDİR[Ar. < NEDRET | çoğ. NÂDİRÂT, NEVÂDİR] ile NADÎR/NAZÎR[Ar.]
( Seyrek, az, ender bulunur. İLE Taze. | Altın. )
- NÂDİR değil/yerine/= AZ
- NÂDİR ile/ve/<> NÂDÎDE[Fars.]
( Seyrek, az, ender bulunur. İLE/VE/<> Görülmemiş, görülmedik. | Pek seyrek bulunan, çok değerli. )
- NADİR ile/değil TEK ile/değil YOK
- ENDER / NÂDİR/EN[Ar.] ile İSTİSNÂ/Î[Ar.]
- NAFAKA[Ar.] YÜKÜMÜ değil/yerine/= GEÇİMLİK YÜKÜMÜ
- NAFİ BABA CAMİİ :
( Rumelihisar'ın üst kısmında ve Nafi Baba mevkiinde bulunan camiidir. Tarihi özelliği yoktur. )
- NAFİ BABA SOKAK :
( Rumelihisarı sokaklarından biridir. İsmini Nafi Baba Tekkesi şeyhi Nabi Baba'dan almıştır. Nafi Baba tekkede 53 yıl şeyhlik yapmış ve şöhreti yakalamıştır. Yeniçeri ocaklarının kaldırılması üzerine Tekke binası 1926'da yıktırılmış 1839 yılında tekrar inşâ edilmiştir. Sokaklara isim verilirken şeyh unutulmamış ve bir sokağa "Nafi Baba Sokak" ismi verildi. )
- NAFİ BABA TEKKESİ/DERGÂHI :
( Boğaziçi Üniversitesi kampüsü içinde bulunan bu tekkeye şehitlik tekkesi de denilmektedir. Tekkenin adının duyulması Nafi Baba'nın postnişinliği döneminde oldu. Bu tekke de (Dergâhta) postnişinlik babadan oğula geçiyordu. )
- NAFİ BABA :
( Nafi Baba Dergâhı posnişiydi. Dergâh Rumelihisarı'nın üst kısımlarında bulunuyordu. Nafi Baba 1835'te İstanbul'da doğmuş ve 1908'de İstanbul'da ölmüştür. Dini bilimleri Silivri Müftüsü Sadık Efendi ile Adanalı İsmail Efendi'den tahsil etmiş, Fatih Camii dersi İmamlarından Musa Kazım Efendi'den de ders alarak bilgisini genişletmiştir. 1846'da kendisine İptidai Hariç İstanbul Müderrisliği unvanı verilmiştir. 1872'de Musıla - i Süleymaniye'ye müderrisliği, 1907'de Bilad - ı Mahreçten Halep Mevleviyeti'ne terfi ettikten sonra 1908'de vefât etmiştir. )
- NÂFÎ[Ar. < NEFY] ile NÂFİ'[Ar. < NEFY]
( Gideren, giderici, yok eden/edici. İLE Yararlı, kârlı. )
- NÂFİA[Ar.] değil/yerine/= BAYINDIRLIK
( Bir yeri, geliştirip güzelleştirmek için yapılan işlerin tümü. )
- NÂFİLE[Ar.] ile NEDB[Ar.]
- NAFTA[Fr.] ile NAFTALİN[Fr. < Doğu dillerinden]
( 100 - 250 °C'ler arasında damıtılan ürün. İLE Madenkömürü katranının, kuru kuruya damıtılmasından elde edilen, özel kokulu, beyaz, 1.158 yoğunluğunda, 80 °C'de ergiyen, 218 °C'de kaynayan, suda ergimeyen, alkol, benzol ve eterde, kolaylıkla eriyen, antiseptik bir hidrokarbon. )
- NAGBİGA ile ...
( Kendi kendine şair olan. )
- NAĞME NAĞME (ŞAKIMAK)
- NAĞME ile/ve NAKARAT
- NAĞRA değil NARA[Ar. < NARE]
( Haykırma, bağırma. | "Sarhoş ya da külhanbeyi" bağırması. )
- NÂH[Fars.] ile NAH[Fars.]
( Göbek. İLE Tel. | İp. | Değerli kumaşlardan yapılan bir çeşit halı, kilim. )
- NAH ile/değil NARH[Fars.]
( İşte. İLE/DEĞİL Tüketiciyi korumak amacıyla özellikle temel gereksinim nesneleri için resmî makamlarca belirlenen ve her yerde geçerli olan fiyat. )
- NAHHÂT[Ar.] ile NAHHÂT[Ar.]
( Kereste kesicisi, doğramacı, marangoz, tahta/ağaç oymacısı. İLE Kibirli, gururlu. )
- NÂHİB[Ar. < NEHB] ile NAHÎB[Ar. çoğ. NAHB] ile NAHÎB[Ar.]
( Yağmalayıcı/yağma eden, talanlayan/talanlayıcı, çapulcu. İLE Korkak. İLE Avaz avaz ağlama. )
- NAHÎF[Ar.] ile NAHÎF/NAÎF[Ar. < NEHÂFET] ile NAHİF/NAİF[Fr.]
( Genizden gelen ses. İLE Zayıf, arık. İLE Kendini yetiştirmiş, doğal bir plastik sanat yeteneğine sahip sanatçılar tarafından yaratılan resim sanatı. | Güzel sanatların, özellikle resim alanında kendini yetiştirmiş sanatçısı ya da onun yapıtı. | Saf, deneyimsiz. | Acemice yapılan. )
- NAHÎF/NAÎF[Ar. < NEHÂFET] ile/ve/değil/||/<>/< ZARİF[Ar. < ZARÂFET]
- NAHIL[Ar. < NAHL] ile ...
( Anıtsal süs. Gümüş ya da mumdan yapılarak gelinlerin önünde götürülmesi ya da sonra gelin odasına konulması zamanında âdet olan süs ağacı. | Hurma ağacı. )
- NAHÎL[Ar. < NAHL] ile NÂHİL/E[Ar. < NAHL] ile NÂHİL[Ar. < NAHL] ile NÂHİL[Ar.]
( Hurma ağacı. İLE İnce, zayıf, arık. İLE Kalburcu. İLE Susuz, suyu olmayan. )
- NÂHİR[Ar. < NAHR] ile NAHÎR[Ar.]
( Çürüyüp ufalanmış kemik. İLE Burundan hırlama. )
- NÂHİRE[Ar.] ile NAHÎRE[Ar.]
( Ayın birinci günü. | Ayın sonu, son gecesi. İLE Ayın ilk günü ya da son gecesi. )
- NÂHİS[Ar.] ile NAHÎS[Ar. < NAHS]
( Kıtlık yılı. İLE Uğursuz. | Kıtlık. )
- NAHİV[Ar.]/SENTAKS[Fr., İng.] değil/yerine/= SÖZ DİZİMİ
- NAHİV ve FIKIH USÛLÜ ve TEFSİR USÛLÜ
- NAHİV[Ar.] ile SÖZ DİZİMİ
( SÖZ DİZİMİ )
- NÂHİYE[Ar.] değil/yerine/= BUCAK/BÖLGE
- NÂHL[Ar. çoğ. NÜHÛL] ile NAHL[Ar.]
( Dişil bal arısı. İLE Hurma ağacı. | Zamanında, âdet olan süs ağacı. | Gümüş ya da mumdan yapılarak gelinlerin önünde götürülmesi ve sonra gelin odasına konulması. | [yazında/edebiyatta] İnce, uzun, nârin gövdeli dilber. )
- NAHL[Ar.] ile ŞİMRAH[Ar.]
( Hurma ağacı. İLE Hurma budağı, salkımı. )
( Ekildikten ancak 40 - 50 yıl sonra meyve verir. )
- NAÎB ile ...
( Karga ve çirkin sesli kuşların ötüşü. )
- NAÎB[Ar.] ile NÂİB[Ar. < NEVB| çoğ. NÜVAB]
( Karga ve çirkin sesli kuşların ötüşü. İLE Birinin yerine geçen, vekil. | Kadı vekili. | Kadı, şeriat hükümlerine göre hüküm veren hâkim. | Nöbet bekleyen, nöbetle gelen. )
- NAÎB[Ar.] ile NAÎK[Ar.]
( Karga ve çirkin sesli kuşların ötüşü. İLE Karga ötüşü. | Horoz sesi. )
- NAİL (OLMA) ile/ve/||/<> NASİB (OLMA)
- NÂİL OLMAK ile/ve/<> LÂYIK OLMAK/OLABİLMEK
- NÂİL[< NEYL] ile ...
( MURADINA EREN, ERMİŞ, ELE GEÇİREN | (OLMAK) ile ABCDEF ( ERİŞMEK )
- NAİLE SAĞLAM VEREM SAVAŞ DİSPANSERİ :
( Sarıyer Merkez Mahallesinde Orta Çeşme Caddesi üzerindedir. 1955'ten beri aynı binada hizmet vermektedir. Bu dispanserin dernek başkanlığını 1997 yılına kadar 42 yıl süre ile Yaşar Hanım (Ağatan) yaptı. Dernek binasının yanındaki Çobanoğlu Köşkü dispanserin lojmanı olarak kullanılmaktadır. )
- NÂİM[Ar. < NEVM | çoğ. NÂİMÎN, NİYÂM, NÜVVÂM, NÜVVEM, NÜYYEM] ile NÂİM[Ar. < Nİ'M] ile NAÎM[Ar.]
( Lezzeti alınan her türlü yiyecek, bollukta yaşayış. | Cennetin bir bölümü. | Uyuyan, uykuda bulunan. İLE Taze, körpe. | Yumuşak, kemiksiz şey. İLE Bollukta yaşayış. | Cennetin bir bölümü. )
- NAÎR[Ar.] ile NÂİR[Ar. < NÂR]
( Haykıran, na're atan. İLE Parlayan. )
- NAK'[Ar.] ile -NÂK[Ar.]
( Suda ıslanma. | Sıcak suda haşlama. | İlâç olarak çıkarılan su. | Hayvanın yiyeceğini soğuk su ile ıslatma. | Toz. İLE Adlara takılarak sıfat oluşturan bir edat.[-li,-lü anlamını verir][DERD-NÂK: Dertli. | ELEM-NÂK: Elemli.] )
- NAKA'["ka" uzun okunur] ile NÂKA[Ar.]
( Temiz olma, paklanma. İLE Dişil deve, maya. )
- NAKAHA[Ar.]-!TAZAVVACA[Ar.] -ile/ve/||/<>
- NAKALE[Ar.] ile NAKARE[Ar.]
( Haberciler, nakledenler. | Eşyayı bir yerden başka bir yere taşıyanlar. | Bir maddenin geçmesine uygun, elverişli olan şeyler. | Bir kitabı/yazıyı bir dilden başka bir dile çevirenler, aktaranlar. | Elektrik akımını ya da ısıyı ileten maddeler/iletkenler. İLE ... )
- NAKARAT değil/yerine/= YİNELEME, KOŞUMCA, KAVUŞTAK
- NAKARE["ka" uzun okunur][Fars.] ile NÂ-KÂRE[Fars.]
( Davul, kös. | Dümbelek. İLE İşe yaramaz, yararsız. | Tembel, üşengen, uyuşuk. )
- NAKED SİNGULARİTY İLE FİREWALL İLE FUZZBALL ile/||/<> KARADELİK PARADOKSLARI
( Karadelik fiziği problemleri. )
( Formül: S = A/4 (Bekenstein-Hawking) )
- NAKED :/yerine ÇIPLAK
- NAKÎ[Ar.] ile NAKÎ'[Ar.]
( Temiz, pak. İLE Kandırıcı/kandıran. )
- NAKİL (ETMEK) ile/ve/değil/yerine/||/<>/< AKIL (ETMEK)
- NAKİL ile NÂKİL
( Taşıma. İLE Taşıyan. )
- NÂKIL[Ar. < NAKL | çoğ. NÂKILÂN] ile NÂKIR["ka" uzun okunur]
( Taşıyan. | Geçiren. | Çeviren.[bir dilden] | Duyduğunu anlatan. | İletken.[Fr. CONDUCTEUR] İLE Nişana isabet olan ok. | Delen, oyan, kazan. )
- NÂKİL[Ar.] ile NAKÎR[Ar. < NAKR]
( Dönen, nükûl eden. | Kaçınan, çekinen.[MUHTERİZ] İLE Hurma çekirdeğinin arkasındaki beyaz çukur. | Pek küçük, önemsiz şey. )
- NAKİL[Ar.]/TRANSPORT[Fr.] değil/yerine/= TAŞIMACILIK/AKTARIM
- NAKÎS[Ar. < NOKSÂN] ile NÂKİS[Ar. < NEKS | çoğ. NEVÂKİS] ile NAKÎZ[Ar. < NAKZ]
( Eksik. İLE Başını sürekli öne eğen kişi. | Alçak, adi, bayağı. İLE Karşı, zıt. )
- NAKIŞ ile CİVANKAŞI
( ... İLE Bir tür nakış ve işleme. )
- NÂKIS ile/||/>< ZÂİD
( Eksi/negatif. İLE/||/>< Artı/ pozitif. )
- NÂKIS/A[Ar. < NAKS] ile NAKIŞ[Ar.] ile NÂKIZ[Ar. < NAKZ]
( Eksik, noksan, tam olmayan. | Kusurlu, kusuru olan. | [matematikte] -[eksi] imi/işareti. İLE Genellikle kumaş üzerine, renkli iplikler ya da sırma ve sim kullanarak, elle, makineyle yapılan işleme. | Özellikle duvar ve tavanları süslemek için yapılan resim. | Beste ve semailerin, dört yerine iki haneli olanlarına verilen ad. | [mecaz] Hile. İLE Bozan, bozucu, bozma, çözme, kırma. )
- NAKİT ile/ve/< PEŞİN[< Fars. PÎŞÎN: Önceki.]
- NAKL[Ar.] ile NAKR[Ar.]
( Bir şeyi başka bir yere götürme. | Taşıma, aktarma, geçirme. | Aynısını başka bir şey üzerine alma. | Masal/öykü anlatma, söyleme. | Çeviri yapma, tercüme etme. | [coğrafya] Taşın.[Fr. TRANSPORT] İLE Vurma. | Kuşun yem toplaması. | Oyma, kazma, taş oyma, heykel yapma, taş oymacılığı. )
- NAKLEN[Ar.] ile NAKLÎ[Ar.]
( Nakil yoluyla. | Anlatma ya da öykü yoluyla. İLE Akla değil, nakle dayanan. )
- NAKLÎ BİLGİ ile/ve KEŞFÎ BİLGİ
- NAKLÎ İLİMLER(ULÛM-U NAKLİYE):
ULÛM-U ŞER'İYE ve/||/<> ULÛM-U LİSÂNİYE VE ÂLİYE[< ÂLET]
- NAKŞ (ETMEK):
HARF[HRF] ile/ve/<> RAKAM[RKM] ile/ve/<> KİTAP/KETEBE[KTB]
( Üçünün de anlamı, "Kazıyarak nakşetmek"tir. )
- NAKS[Ar.] ile NAKŞ[Ar.]
( Eksiklik, noksan. | Eksiltme, azaltma. İLE Resim. | Duvarlara, tavanlara yapılan yağlı ya da sulu boya resim, süsleme sanatı. | İpekle, sırma ile işletme. | Hile, renk. )
- NAKZ ile/ve/||/<> TAHSİS ile/ve/||/<> TAMİM ile/ve/||/<> İCMÂL ile/ve/||/<> TEFSİR
( ANNULATION avec LA RESTRICTION DU SENS OU DE LA PORTEE avec EXTENSION DU SENS OU DE LA PORTEE avec COLLECTIF avec ANNOTATION )
- NA'L[Ar.] ile NÂL[Ar.]
( Ayakkabı, pabuç. | Nal. | Oturacak yerlerin en aşağısı. İLE Kamış düdük. | Kamış. | Kamış kalemin içindeki saz. | Şeker kamışı. | İnleyen/inleyici. )
- NÂLÂN[Fars.] değil/yerine/>< HANDÂN[Fars.]
( İnleyici, inleyen. DEĞİL/YERİNE/>< Gülen, gülücü, güler, sevinçli. )
( "Son Hıçkırık"[Hülya Koçyiğit - Kartal Tibet] filmini de izlemenizi salık veririz. )
- NALBANT ÇEŞME SOKAK :
( İsmini bu sokak üzerinde bulunan Nalbant Mehmet Ağa'nın 1797 yılında yaptırdığı çeşmeden almıştır. Ayrıca Nalbant Çeşme ismini taşıyan altı geçici sokak daha var. )
- NALBANT MEHMET EFENDİ TEKKESİ :
( Rumelihisarı kalesi içinde bulunan bir tekkedir. Tekkeyi kuran Nalbant Mehmet Efendi olduğu için bu isimle anılmaktadır. Kalenin onarılması ve içindeki mahallenin kaldırılması sırasında tekke de kaldırıldı. )
- NALBUR MEHMET EFENDİ HAMAMI :
( Rumelihisarı kalesi içinde Nalbur Mahmut Efendi tarafından yaptırılan ve yaptırılanın adını taşıyan hamam da zamanla yıkılıp yok oldu. )
- NALBURİ MEHMET EFENDİ DERGÂHI :
( Rumelihisarında bulunuyordu, son şeyhi Şeyh Kamil Efendi olup Nakşibent tarikatı mensubuydu. )
- NÂLE[Fars.], MOAN[İng.] değil/yerine/= İNLEME
- NALLI MESCİD ile ...
( Bâbıâli'dedir. [XV. yy.] )
- NAM/NATIONAL ACADEMY OF MEDICINE[İng.] değil/yerine/= ULUSAL TIP AKADEMISİ
- NAMAZ:
DÜŞÜNCE ve EYLEM BİRLİĞİ/BULUŞMASI
- NAMAZ KILMAK yerine NAMAZI EDÂ ETMEK
- NAMAZ KILMAK değil NAMAZI KILMAK
- NAMAZ-NİYAZ
- NAMAZ ile/ve/||/<>/< AHLÂK
( [Zorunlu/Farz!] 5 vakit. İLE/VE/||/<>/< 24 saat boyunca, her an. )
- NAMAZDA OKUNAN BESMELE ile NAMAZ DIŞINDA OKUNAN BESMELE
( Sessiz. İLE Sesli/sessiz. )
- NAMAZDAN ÖNCE ESTAĞFİRULLAH ile/ve NAMAZDAN SONRA OKUNAN ESTAĞFİRULLAH
- NAMAZGAH ÇEŞMESİ :
( Bahçeköy'de Belgrad Ormanı içindeki Sultan Mahmut II. Bendinin sağ yanındaki yamaçtadır. Duvar çeşmesi hüviyetindedir. Kim tarafından ne zaman yapıldığı bilinmiyor. )
- NAMAZGÂH SOKAK :
( Rumelikavak mezarlığının ilerisinde bulunan bir sokaktır. Eski dönemlerde burada açık hava mescidi vardı. Yani alanda bir kıble taşı bulunuyor ve namaz vaktinde bu alan namaz kılma yeri olarak kullanılıyordu. Sırf bu nedenle bu sokağa Namazgâh Sokak adı verilmiştir. )
- NAMAZGÂH :
( Rumelikavağı'ndaki namazgâh eski mezarlığın kuzey tarafında idi. Namazgâhın tarihi Kavak Hisarları'nın yapıldığı yıllara kadar iner (IV. Murat dönemi: 1623 - 1640). Cumhuriyetin ilk yıllarından bu yana sadece ismi kaldı. Namazgâh taşı ve namaz kılınan yeri yıkılıp gitmiş. Aynı yerde suyu akmayan bir çeşme ve namazgâh ismini taşıyan İETT otobüsleri durağı var. )
- NAMDAR[Fars.] değil/yerine/= ÜNLÜ
- NAME :/yerine İSİM
- NÂME[Fars.] ile -NÂME[Fars.]
( Mektup. | Sevgiye ve aşka dair yazılmış mektup. | Kitap, dergi/mecmûa. İLE "Yazılı/yazılmış, küçük kitap" anlamlarına gelerek birleşik/mürekkep sözcükler oluşturur.[EMİR-NÂME, KÂNUN-NÂME, KARAR-NÂME] )
- NAMİJA = BACANAK
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Eşin[kadın] kız kardeşinin kocası. )
- NAMIK KEMÂL FIKRALARI değil NÂM-I KEMÂL FIKRALARI
- NAMIK KEMAL ve/||/<>/< ABDÜLLÂTİF SUPHİ PAŞA
- ... KEMAL:
NAMIK ile YAŞAR ile ORHAN
( 21 Aralık 1840 - 02 Aralık 1888 İLE 15 Eylül 1914 - 02 Haziran 1970 İLE 06 Ekim 1923 - 28 Şubat 2015 )
- NAMINA ile/değil/yerine ADINA
- NÂMİYE ile HASSÂSE ile MÜDRİKE
( Gövdesel yaşamsallığın, bitkilerdeki görünüşü. İLE Gövdesel yaşamsallığın, hayvanlardaki biçimi. İLE Gövdesel yaşamsallığın, insandaki dışlaşması. [akıl] )
- NAMUS ile/ve GÜVEN
- NÂMÛS[Ar.] ile/değil/<> NOMOS[Yun.]
( Yasa. | Ar, edep, hayâ, ırz. | Temizlik, doğruluk. | Allah'a yakın olan büyük melek. | Esrâr sahibi. | Sinek. | Derinden gelen ses. İLE/DEĞİL/<> Yasa. )
- NAMUS ile ŞEREF
- NAMUS-U EKBER ile/ve NAMUS-U ESGAR
( Tanrı. İLE/VE Para. | Sessiz adâlet. )
- NÂ-MÜTENÂHÎ[Fars., Ar.] değil/yerine/= SONSUZ
- NÂM-ZED ile ...
( NİŞANLI, SÖZLÜ, YAVUKLU | ADAY | MİRAS BIRAKANIN FEVKALÂDE İKAME YOLUYLA TAYİN ETTİĞİ MİRASÇI | LEHİNE VASİYET YAPILAN KİMSE )
- NAMZET[Fars.] değil/yerine/= ADAY
- NANE ile/ve/<> KEKİK
( PEPPERMINT vs. THYME )
( MENTHA PIPERITA cum THYMUS VULGARIS )
( ... İLE/VE ÂVŞİN, ÂVİŞE/ÂVİŞEN )
- NANE ile NARPIZ
( ... İLE Yaban nanesi. )
- NANE ile SU/YABAN NANESİ/YARPUZ
( .. İLE Ballıbaklagillerden, çiçekleri birbirinden ayrı halka durumunda, nane türünden, güzel kokulu bir bitki. )
( MENTHA SATIVA cum MENTHA PULEGIUM )
( ... ile YARPUZ/YAPRUZ/YALPUZ/NARPUZ )
- NANKÖR[Fars.]["NAMKÖR" değil!] değil/yerine/= İYİLİKBİLMEZ
- NANKÖR[Fars.] ile/değil/yerine/>< VEFÂLI
( Tek bir yanlışınızı/eksiğinizi/zararınızı görse, tüm iyiliklerinizi/artılarınızı/yararlarınızı unutur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Çok fazla yanlışınızı/eksiğinizi/zararınızı görse bile iyiliklerinizi/artılarınızı/yararlarınızı unutmaz. )
- NANNY vs. BABYSITTER
- NANO TEKNOLOJİ ve/<>/|| NENE(NİNE) BİLGELİĞİ
- NANO TEKNOLOJİ ile/ve/<> SÜPER İLETKEN/LER
( )
- NANO-CATALYSİS ile/||/<> BULK CATALYSİS
( Nano-catalysis nanoparçacık katalizör kullanırken İLE bulk catalysis makroskopik katalizör kullanır )
( Formül: High surface area )
- NANO-EMÜLSİYON ile/||/<> MİKRO-EMÜLSİYON
( Nano kinetik kararlı 20-200nm, mikro termodinamik <100nm. )
( Formül: Metastabil İLE kararlı )
- NANO-KAPSÜL ile/||/<> NANO-KÜRE
( Kapsül içi boş ilaç taşıma, küre dolu katı. )
( Formül: Hollow İLE solid )
- NANOKOMPOSİTE HİBRİD ile/||/<> NANOKOMPOSİTE AŞILAMASI
( Nanokomposite hibrid farklı materyallerin kimyasal birleşimiken İLE nanokomposite aşılaması fiziksel karışımdır )
( Formül: İnorganik-organik )
- NAPALM değil/yerine/= YANGIN KÖPÜĞÜ
( Yangın tüplerinin doldurulmasında kullanılan, alüminyum ya da sodyum palmitatla kıvamlaştırılmış madde. [Sodyum ve Palmitat] )
- NAPOLYON ile/ve/<> VIII. HENRY
- NAR ile NÂR
( Meyve. İLE Ateş. )
- NÂR ile/||/<>/< NUR
( Nar'ını, nur ile yıkamak/yakmak. )
- NARA[Ar. < NARE] ile/ve/||/<>/> ÇIĞLIK
( Haykırma, bağırma. | Sarhoş ya da külhanbeyi bağırması. İLE/VE/||/<>/> Acı, ince ve keskin selen. )
- NARASYON/U değil/yerine/= ÖYKÜ/SÜ
- NARATOR[İng. < NARRATOR] değil/yerine/= ANLATICI
- NARBÜLBÜLÜ/ARDIÇKUŞU(TURDUS PILARIS[Lat.], ROBIN[İng.], Avrupa ve Asya ormanlarında yaşar.) ile/ve BAYIR KUŞU ile/ve ÇALI KUŞU ile/ve ÇAMURCUN ile/ve DALGIÇ KUŞU ile/ve DEVEKUŞU ile/ve FIRTINA KUŞU ile/ve GELİNKUŞU[Lat. OTOCORIS PENCILLATUS] ile/ve İNCİRKUŞU[Lat. ANTHUS TRIVIALIS] ile/ve İSHAK KUŞU/BATAKLIKBAYKUŞU[Fars. ŞEB-ÂVÎZ][ayağından asılarak başaşağı sarkar ve öter] ile/ve KARDİNALKUŞU ile/ve KARİYAMA(Güney Amerika'da) ile/ve KAŞIK GAGA ile/ve KAŞIKCI KUŞU ile/ve KEDİKUŞU ile/ve KELAYNAK[Sadece bu üç yerde: BİRECİK-URFA, FAS, PALMİRA ÇÖLLERİ-SURİYE][Lat. GERONTICUS EREMITA]17 Şubat, Birecik'te, Kelaynak Günü'dür! ile/ve KUYRUKKAKAN[Afrika ile/ve Asya'da][Lat. SAXICOLA] ile/ve MALURUS[Avustralya'da] ile/ve MAMO[Hawaii'de] ile/ve MANAKİN[Amerika'da] ile/ve MİNO[Asya'da] ile/ve MOA ile/ve MOHO ile/ve MUHABBET KUŞU ile/ve ÖRÜMCEK KUŞU[Lat. LANIUS] ile/ve TARLA KUŞU ile/ve YAĞMUR KUŞU ile/ve ALICI KUŞ ile/ve BOĞMAKLI KUŞ ile/ve MAKARALI KUŞ ile/ve SAKSAĞAN(AK'AK[Ar.], PÎSE[Fars.], PICA PICA[Lat.]) ile/ve SAKARMEKE ile/ve SIĞIRCIK(MÜRG-İ ZÎREK/ZÎREK-SÂR, LÂLESAR[Fars.], STURNUS VULGARIS[Lat.]) ile/ve İBİBİK, ÇAVUŞ KUŞU, HÜDHÜD[çoğ. HEDÂHİD][HÛC-I HÜDHÜD:
İbibik ibiği.](EBÜRREBÎ', UPUPA EPOPS[Lat.]) ile/ve ÖZKUŞU ile/ve PAPUÇGAGA[Afrika'da] ile/ve POTU(Güney Amerika'da) ile/ve POYRAZKUŞU ile/ve SUBAKALI ile/ve TORGU ile/ve TURAKO/MUZCUL(Afrika'da yaşar.) ile/ve UZUNBACAK ile/ve ÜVEYİK(TURTLE DOVE[İng.], STREPTOPELIA TURTUR[Lat.]) ile/ve YEŞİLBAŞ
( Kolombiya'da, dünyadaki tüm ülkelerdeki kuş türlerinden daha fazla kuş türü bulunur. )
- NÂRCÎL[Ar.] ile NÂRÇÎL[Ar.]
( Hindistan cevizi. İLE Hindistan cevizi. )
- NARENCİYE[Ar.] değil/yerine/= TURUNÇGİLLER
- NARH[aslı NİRH] değil/yerine/= NARK, ÇARŞIDA, PAZARDA SATILAN ŞEYLER İÇİN RESMÎ MAKAMLARCA GÖSTERİLEN FİYAT
- NARİN/NAZENİN değil/yerine/= İNCEYİN/YEPELEK
- NARİN ile/ve/||/<> NAZİK
- NARKOLEPSİ ile/||/<> İNSOMNİA
( Gündüz aşırı uyku ve ani uyku atakları ile ilişkili bir uyku bozukluğu. İLE/||/<> Uykuya dalma ya da uykuyu sürdürme güçlüğü ile ilişkili bir uyku bozukluğu. )
- NARRATIVE :/yerine ANLATI
- NARROW :/yerine DAR
- NARSİSIST/NARCISSIST[İng.] değil/yerine/= ÖZSEVER
- NARSİSİSTİK ile HİSTRİYONİK
- NARSİSİZM:
BİRİNCİL ile/ve/||/<>/> İKİNCİL
- NARSİSİZM/NARSİSİST ile SOLİPSİZM/SOLİPSİST
itibarı ile 52.676 başlık/FaRk ile birlikte,
52.676 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(137/212)
(1996'dan beri)