Bugün[26 Ekim 2025]
itibarı ile 52.663 başlık/FaRk ile birlikte,
52.663 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(135/212)


- MÜSEKKİN/MÜNEVVİM[< NEVM] ile/>< MÜNEBBİH[< NEBEH]

( Sakinleştirici, uyutucu/uyutan. İLE/>< Uyarıcı. )


- MÜSELLES değil/yerine/= ÜÇGEN


- MÜSELLESE[Ar.] ile MÜSELLESÎ[Ar.]

( Oksijen, hidrojen ve karbondan olan. İLE Üçgen biçiminde olan, müselles. )


- MÜSELLES-İ MÜTESÂVİYÜ'L-ADLÂ değil/yerine/= EŞKENAR ÜÇGEN


- MÜSEMMÂ[Ar. < SEMV < SÜMÜVV] ile MÜSÂMAHA[Ar. < SEMÂHAT]

( Tesmiye olunan, bir adı olan, adlanmış, adlı. | Muayyan, belirli zaman. İLE Görmemezliğe gelme, göz yumma, hoş görme. | Aldırış etmeme. | Savsaklama. )


- MÜSEMMEN[Ar. < SEMN] ile MÜSENNEM[Ar.]

( Sekiz renkli. | Sekizli, sekiz parçadan oluşan. | Sekizgen.[Fr. OCTOGONE] | Değer biçilmiş ya da biçilen değer karşılığında satılmış şey. | Sekizer mısrâlı bendlerden oluşan şiir/nâzım. İLE Ev çatısı biçiminde olan. | Kabartma, kabartmalı olarak hakkedilmiş olan. )


- MUSEUM :/yerine MÜZE


- MÜŞFİK KENTER TİYATROCULAR PARKI :

( Maden Mahallesindedir. 3.940,00 m²'lik bir alan üzerinde kurulmuştur. 1.880,00 m²'lik yeşil alanı, 228,70 m²'lik çocuk oyun alanı ve 328,00 m²'lik spor alanı bulunmaktadır. )


- MÜŞFİK["MÜŞVİK" değil!] değil/yerine/= SEVECEN


- MUSHAF ile/ve/||/<>/< CÜZ


- MUSHAF ile/ve/değil KİTAP

( Kur'an-ı Kerîm. İLE/VE/DEĞİL Sen! )


- MUSHAF ile SUHUF[< SAHİFE]


- MUSHROOM vs. FUNGUS


- MÜ'SÎ[Ar.] ile MÜSÎ[Ar. < SU]

( Kederli birini avutan. İLE Kötülükte bulunan, isâet eden. )


- MUSÎB[< SEVAB] ile ...

( İSÂBET EDEN, RASTGELEN, YANILMAYAN )


- MÜSİBET değil MUSİBET


- MUSIC :/yerine MÜZİK


- MUSICAL :/yerine MÜZİKAL


- MUSICIAN vs. VIRTUOSO


- MUSICIAN :/yerine MÜZİSYEN


- MÛSİKÎŞİNAS ile/ve MUTRİB

( Müzikle uğraşan. )


- MÛSİL[Ar. < VUSÛL] ile MÛSİR[Ar.] ile MUSİRR[Ar. < SARR]

( Ulaştıran, yetiştiren, vardıran, îsâl eden. İLE Zengin. İLE Direnen, ayak direyen, ısrâr eden. )


- MUSİQİ[Azr.] = MÜZİK[Tr.]


- MÜŞİR FUAT PAŞA YALISI :

( İstinye Emirgan yolu üzerinde, deniz kenarında ve eski tersanenin hizmet binalarının bulunduğu alan içindedir. 19.yy. ın ikinci yarısında yapılan bu binanın ilk sahibi Billüri Mehmet Efendi'dir. Sonra sırası ile İran Sefiri Muhsin Han, Hicaz Kıralı Şurayı Devlet Azalarından Şeref Hüseyin Bey yalının sahibi olmuştur. Son sahibi ise Müşir (Deli) Fuat Paşa'dır. Yalı son sahibinin ismi ile anılır. Bu yalı bilahare Deniz Yollarına satıldı. 1995'te tersane kaldırılınca bina onarıma alındı. 1999'da Karadeniz Ekonomik İşbirliği D8 Uluslar arası Sekreteryası, Dışişleri Bakanlığının Türkiye Temsilciliğinin kullanımına verildi. )


- MÜŞ'İR[Ar. < ŞUÛR] ile MÜŞÎR[Ar. < ŞEVR | çoğ. MÜŞÎRÂN]

( Yazı ile haber veren, bildiren, iş'âr eden. | [fizik] Gösterge. İLE Emir ve işâret eden. | En yüksek aşamadaki asker, Mareşal[Fr. < Cerm.]. )


- MÜŞKİL[< ŞEKL]:
GÜÇ, ZOR, ÇETİN | ENGEL, GÜÇLÜK, ZORLUK -<


- [ne yazık ki]
!MÜSKİRAT[Ar. < SEKR] değil/yerine/= SARHOŞ EDEN ŞEYLER


- MÜŞKÜL[Ar.] değil/yerine/= GÜÇ, ZOR, ÇETİN | ENGEL, GÜÇLÜK/ZORLUK


- MÜŞKÜL[AR. MUŞKİL] ile/değil/yerine/>< MEŞGUL


- MÜSKÜLER/MUSCULAR[İng.] değil/yerine/= KAS (İLİŞKİLİ)


- MÜŞKÜLPESENT[Ar., Fars.] değil/yerine/= GÜÇ BEĞENEN, GÜÇBEĞENİR, TİTİZ


- MÜSLİ değil/yerine AŞÛRE


- MUSLIM :/yerine MÜSLÜMAN


- MUSLUK (OLMAK) değil/yerine SU (OLMAK)


- MÜSLÜMAN ile/ve/<> DERVİŞ

( Rikkatli kişi. İLE/VE/<> Rikkatli müslüman. )

( MUSLIM vs./and/<> DERVISH )


- MÜSLÜMAN ile/yerine DİNÎ DUYARLILIĞI YÜKSEK OLAN


- MUŞMULA DERESİ :

( Marmaracık'ın, yani Marmancık'ın üst kısımlarından çıkar ve Marmaracık deresi ile birleşerek koya akar. Dereye Muşmula deresi denmesinin nedeni civarında fazlaca muşmula ağacı bulunmasındandır. )


- MUŞMULA ile BEŞBIYIK

( Gülgillerden, küçük bir ağaç. | Bu ağacın, olgunlaşıp çürüdükten sonra yenilebilen, yuvarlak, mayhoş, buruk ve beş çekirdekli meyvesi. İLE İri muşmula. )


- MÜSNED-ÜN İLEYH ile MÜSNED [Belâgatta]

( Mevzû. İLE Mahmul. [mantıkta] )

( Zât. İLE Sıfat. [kelâmda, felsefede] )

( Mübtedâ. İLE Haber. [nahivde] )

( Mahkumun aleyh. İLE Mahkumun bih. [mantıkta, fıkıhta] )

( Cevher. İLE Araz. [kelâmda, felsefede] )


- MUSON RÜZGÂRLARI ile MELTEM RÜZGÂRLARI

( Benzerlikleri devirli olmalarıdır. )


- MÜSPET/MÜSBET ile MENFÎ

( Olumlu. İLE Olumsuz. )


- MÜSRİF[Ar.] değil/yerine/= SAYPAK/TUTUMSUZ/SAVURGAN


- MÜŞRİK ile/değil/yerine TEVHÎD

( Huzur ve mutluluk bulamaz. İLE/DEĞİL/YERİNE Olgunlaşmadıkça erişilemez. )


- MUST :/yerine ZORUNDA OLMAK


- MÜSTA'CEB[Ar. < ACEB] ile MÜSTA'CİB[Ar. < ACEB]

( Şaşılacak olan. İLE Şaşan, şaşakalan, isti'câb eden. )


- MUSTAFA EFENDİ :

( Rumelikavağı'nda muhtar olarak görev yaptı. )


- MUSTAFA III ÇEŞMESİ ile MUSTAFA III ÇEŞMESİ

( Üsküdar'da, Ayazma Camisi yanındadır. İLE Topkapı Sarayı'nda, 2. kapıdaki çeşmedir. )

( 1760'da, Sultan III. Mustafa tarafından. [Ayazma Çeşmesi adıyla da bilinir.] İLE 1758'de, Sultan III. Mustafa tarafından. )


- MUSTAFÂ:
İSTİFÂ ile/ve/||/> ESTEFÂ


- MUSTAFA KEMAL/ATATÜRK ile/ve/||/<>/< KÂZIM KARABEKİR


- MUSTAFA RÂKIM'IN:
NESNELERE NAKŞI ile/ve/değil CAMİLERDEKİ NAKŞI

( Kendini özellikle camilerdeki yapıtlarında göstermiştir. )

( Tuğralardaki milad. )


- MUSTAFA REŞİT PAŞA :

( Türk devlet adamlarından biri olup devlet memuriyetinde iken büyük başarı göstermiştir. Dört kez Paris Büyükelçiliği, üç kez Dışişleri Bakanlığı ve altı kez de Sadrazam (Başbakan) olarak görev yaptı. Mustafa Reşit Paşa (1800 - 1858) yenilikçi devlet adamlarından biriydi. Kölelik ticaretinin yasaklanması, meclisi mebusanın açılması, Gülhane Hattı Hümayun'un ilan edilmesi, uluslar arası pek çok ikili anlaşmaların gerçekleştirilmesi onun zamanında oldu. )


- MUSTAFÂ[< SAFVET] ile/ve/||/<>/>/< MÜRTEZÂ[< RIZÂ]

( Istıfâ edilmiş. | Tertemiz, tasfiyet olunmuş. | Hz. Muhammed'in adlarından. İLE/VE/||/<>/>/< Râzı olunmuş. )


- MUSTAFA SAMİ ve/||/<>/> MONGERİ ve/||/<>/> RAŞİT TAHSİN BEY[1870 - 1936] ve/||/<>/> MAZHAR OSMAN

( Serriyat-ı Akliye Dersleri )


- MUSTAFA YUMAK PARKI (YAMAÇ) :

( Ferahevler Mahallesindedir. 1.815,00 m²'lik bir alanı kapsamaktadır. 1.300,00 m²'lik yeşil alanı, 105 m²'lik çocuk oyun alanı bulunmaktadır. )


- MUSTAFA ile/ve/||/<> MUHTAR[< HAYIR]


- MUSTAFÂ ile/ve MÜŞTEBÂ

( Saf, seçilmiş, süzülmüş. İLE Seçilmiş. )


- MÜSTA'Fİ[Ar. < AFV] ile MÜSTAGFİR[Ar. < GUFRÂN]

( İstifa eden, işinden kendi isteğiyle ayrılarına. | Suçunun bağışlanmasını isteyen. İLE İstiğfar eden, günahlarının bağışlanmasını Allah'tan dileyen. )


- MÜSTA'Fİ[Ar. < AFV] ile MÜSTASFÎ[Ar. < SAFÂ]

( İstifa eden, işinden kendi isteğiyle ayrılan. | Suçunun bağışlanmasını isteyen. İLE Safını/hâlisini alan, istisfâ eden. )


- MÜSTAĞRAK[Ar. < GARK] ile MÜSTAGRIK[Ar. < GARK]

( Batmış. İLE Gark olmuş, dalmış, daldırılmış, batmış. | Kendini bilmeyecek derecede dalgın, düşüngen. )


- MÜSTAHAKK[Ar. < HAKK]["MÜSTEHAK/MÜSTEHAKKINI VERMEK" değil!]/MÜSTAHİKK[aslı!] değil/yerine/= KARŞILIĞINI BULMUŞ (HAK ETMİŞ)


- MÜSTAHBER[Ar. < HABER | çoğ. MÜSTAHBERÂT] ile MÜSTAHBİR[Ar. < HABER]

( Haber alınmış, duyulmuş, işitilmiş, istihbâr olunmuş. İLE Haber alan, duyan, işiten, istihbâr eden. )


- MÜSTAHDEM/HADEME[Ar.] değil/yerine/= HİZMETLİ


- MÜSTAHDES[Ar.] ile MÜSTAHDİS[Ar.]

( Yeni bulunmuş, yeni ortaya atılmış. İLE Yeni bir şey bulan/bulucu. )


- MÜSTAHFAZ[Ar. < HIFZ | çoğ. MÜSTAHFAZÎN] ile MÜSTAHFİZ[Ar. < HIFZ]

( Koruyan, hıfz eden. | [Tanzîmat'tan sonra] Kırk yaşını aşmış olan yurttaşların ve -muvazzaf ve rediflikten sonraki- askerlik hizmeti. İLE Koruyan, koruyucu. )


- MÜSTAHİL[Ar. çoğ. MÜSTAHÎLÂT] ile MÜSTAÎR[Ar. < ÂRİYET]

( Olanaksız, anlamsız, boş, saçma şey. İLE Ödünç alan, istiâre eden. | Kinâyeli konuşan. )


- MÜSTAHKEM[Ar. < HÜKM] ile MÜSTAHKİM[Ar. < HÜKM]

( Sağlamlaştırılmış, sağlam, istihkâm edilmiş, istihkâmlı. İLE Sağlamlaştıran, istihkâm eden. )


- MÜSTAHLEB[Ar. < HALB] ile MÜSTAHLİB[Ar. < HALB] ile MÜSTAHLİB[Ar. < HALB]

( Beyaz ve sübye tarzında yapılmış olan ilâç. | Sübye.[Fr. ÉMULSION] İLE Tırmalayan, istihlâb eden. İLE Sağan, istihlâb eden. )


- MÜSTAHLEF[Ar. < HALEF] ile MÜSTAHLİF[Ar. < HALEF]

( Kendi yerine geçirilmiş, başkasının yerine konulmuş, istihlâf edilmiş. İLE Kendi yerine geçiren, başkasının yerine koyan, istihlâf eden. )


- MÜSTAHMİL[Ar. < HAML] ile MÜSTA'MİL[Ar. < AMEL]

( Yüklenen, istihmâl eden. İLE Kullanan, isti'mâl eden. )


- MÜSTAHREC[Ar. < HURÛC] ile MÜSTAHRİC[Ar. < HURÛC]

( Çıkarılmış, bir şeyden çıkarılmış, alınmış, bir kitaptan alınmış, istihrâç edilmiş. İLE Çıkaran, istihrâc eden. | Simgeden, anlam çıkarma gücünde olan. )


- MÜSTAHSAL[Ar. < HÂSIL | çoğ. MÜSTAHSALÂT] ile MÜSTAHSİL[Ar. < HÂSIL | çoğ. MÜSTAHSİLÎN]

( Yetiştirilmiş, üretilmiş, hâsıl olmuş, istihsâl edilmiş. İLE Yetiştiren, yetiştirici, üretici, istihsâl eden, husûle getiren. )


- MÜSTAHSİL[Ar. < HÂSIL | çoğ. MÜSTAHSİLÎN] ile MÜSTAHSİR[Ar.]

( Yetiştiren, yetiştirici, üretici, istihsâl eden, husûle getiren. İLE Yorulup halsiz düşen. )


- MÜSTAHSİL[< HÂSIL] değil/yerine/= YETİŞTİREN, YETİŞTİRİCİ, ÜRETİCİ


- MÜSTAHZAR[Ar. < HUZUR] ile/ve/||/<>/>/< MÜSTAHZIR[Ar.]

( Hazırlanmış, huzura getirilmiş, istihzar edilmiş. | Zihinde tutulmuş. İLE/VE/||/<>/>/< Hazırlayan, istihzar eden. )


- MÜSTAİT[Ar.] değil/yerine/= DOĞUŞTAN YETENEKLİ


- MÜŞTÂK[Ar. < ŞEVK] ile MÜŞTAKK[Ar. < ŞAKK]

( İştiyaklı, özleyen, göreceği gelen, can atan. İLE Başka bir sözcükten çıkmış, türemiş, türeme. )


- MÜSTAKARR[< KARÂR]/KARARGÂH[Ar. KARAR + Fars. GÂH] değil/yerine/= YERLEŞİLEN, DURULAN YER

( KARARGÂH: Bir birlik ya da kurumun, kumandan ile yardımcı şube ve bölümlerinden oluşan kuruluş. | Ordunun uzun bir süre ya da geçici olarak konakladığı yer. | Durulan ya da kalınan yer. )


- MÜSTAKBEL[Ar. < KABL] değil/yerine/= GELECEK

( KARŞILANAN | ÖNDE BULUNAN, İLERİDEKİ, GELECEK )


- MÜSTAKBEL[Ar. < KABL] ile MÜSTAHKİM[Ar. < KABL | çoğ. MÜSTAKBİLÎN]

( Karşılanan, istikbal edilen. | Önde bulunan, ilerideki, gelecek. | Gelecek zaman, istikbal sîgası. İLE Karşılayan, istikbâl eden. | Kıbleye dönen. )


- MÜSTAKÎL[Ar.] ile MÜSTAKİLL[Ar. < KILLET]

( Pazarlığın bozulmasını isteyen. İLE Başlı başına, kendi başına, kendin kendine, ayrıca, bağımsız. )


- MÜSTAKİLL[Ar. < KILLET] değil/yerine/= BAĞIMSIZ

( BAŞLI BAŞINA, KENDİ BAŞINA, KENDİ KENDİNE, AYRICA, BAĞIMSIZ )


- MÜSTAKÎM[Ar. < KIYÂM] değil/yerine/= DOĞRU, DÜZ, DİK | TEMİZ, NAMUSLU


- MUSTAKÎM[Ar.] ile SAHÎH[Ar.] ile SAVÂB[Ar.]


- MUŞTALAMAK değil MUŞTULAMAK

( Muşta ile vurma. DEĞİL Sevinilecek bir işin, olayın vb. olduğunu, birine haber vermek, müjdelemek. )


- MÜSTAMEL[Ar. < AMEL] değil/yerine/= KULLANILMIŞ | ESKİ


- MÜSTA'MEL[Ar. < AMEL] ile MÜSTA'MER[Ar. < UMRÂN]

( Kullanılmış. | Eski, köhne. İLE Göçmen yerleştirerek, ma'mur, şen, bayındır bir duruma getirilen yer. [Fr. COLONIE] )


- MÜSTA'MEL[Ar. < AMEL] ile MÜSTA'MİL[Ar. < AMEL]

( Kullanılmış. | Eski, köhne. İLE Kullanan, isti'mâl eden. )


- MÜSTA'MER[Ar. < UMRÂN] ile MÜSTA'MİR[Ar. < UMRÂN]

( Göçmen yerleştirerek, ma'mur, şen, bayındır bir duruma getirilen yer. [Fr. COLONIE] İLE Bir yere göçmen yerleştirerek, orayı, ma'mur, şen, bayındır bir duruma getiren, sömüren, sömürgeci. [Fr. COLONISATEUR] )


- MÜSTA'MİL[Ar. < AMEL] ile MÜSTA'MİR[Ar. < UMRÂN]

( Kullanan, isti'mâl eden. İLE Bir yere göçmen yerleştirerek, orayı, ma'mur, şen, bayındır bir duruma getiren, sömüren, sömürgeci. [Fr. COLONISATEUR] )


- MÜSTANTİK[Ar.] değil/yerine/= SORGU YARGICI/HAKİMİ


- MUSTAR ile/değil/yerine/||/>< MUHTAR

( Şarap. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/>< Yapmayabilme ve yeğleme olanağını ve gücünü kullanan kişi. | "Hayır!" diyebilme farkındalığı/önceliği. )


- MUSTARİP ile MÜTEESSİR

( Acı çeken. İLE Kederli, hüzünlü, üzüntülü. | Birinin acısıyla acılanan. | Etkilenen. )


- MÜSTAS'AB[Ar. < SA'B] ile MÜSTASHAB[Ar. < SOHBET]

( Zor, güç olan, zor iş. İLE Yanında arkadaş olarak bulundurulan. )


- MÜSTAS'AB[Ar. < SA'B] ile MÜSTAS'İB[Ar. < SUÛBET]

( Zor, güç olan, zor iş. İLE Güç sayan, çoğu şeyi zor gören. )


- MÜSTASHAB[Ar. < SOHBET] ile MÜSTASHİB[Ar. < SOHBET]

( Yanında arkadaş olarak bulundurulan. İLE Yanına alan, beraber olunan, istishâb eden. )


- MÜSTASVEB[Ar. < SAVÂB] ile MÜSTASVİB[Ar. < SAVÂB]

( Doğru, mâkul, savap görülmüş, istisvâb edilmiş. İLE Doğru, mâkul, savap gören, istisvâb eden. )


- MUSTATÎL değil/yerine/= DİKDÖRTGEN


- MÜSTAVZI'[Ar.] ile MÜSTAVZİH[Ar. < VUZÛH]

( Pazarlık eden. İLE Açıklama isteyen, istîzah eden. )


- MÜSTAZHİR[Ar. < ZAHR] ile MÜSTAZÎ[Ar. < ZİYÂ]

( Dayanan, arka veren, istizhâr eden. İLE Işık alan, ışıklanan, ışıklı. | İyi, âlâ, makbul. )


- MÜSTAZRAF[Ar. < ZARF] ile MÜSTAZRIF[Ar. < ZARF]

( İçine almış, etrafı kuşatılmış. İLE İçine alan, etrâfını kuşatan, kuşatmış olan. )


- MÜSTEAR[Ar.] ile MAHLAS[Ar.]

( Eğreti olarak alınmış. | Türk müziğinde bir makam. İLE Bir kişinin ikinci adı. | Ozanların/yazarların, yapıtlarında kullandıkları takma ad. )


- MÜSTEBAD[Ar. < BU'D] değil/yerine/= OLACAĞI SANILMAYAN/UZAK GÖRÜLEN


- MÜSTEBDEL[Ar. < BEDEL] ile MÜSTEBDİL[Ar. < BEDEL]

( Değiştirilmiş, istibdâl edilmiş. İLE Değiştiren, istibdâl eden. )


- MÜSTEBDI'[Ar. < BEDEL] ile MÜSTEBDİ[Ar. < BEDEL]

( Kazancı, kendine, verene ait olmak üzere sermâye verilen kişi. İLE Eşi, örneği pek az bulunur sanan. )


- MÜSTEBHİR[Ar. < BAHR] ile MÜSTEBİ[Ar.]

( Deniz gibi geniş olan kişi, istibhâr eden. İLE Esir eden. )


- MÜSTEB'İD[Ar. < BU'D] ile MÜSTEBİDD[Ar. < İSTİBDÂD]

( Uzak gören, uzak sayan. İLE Hükmü altında bulunanlara, söz hakkı ve hareket rahatlığı vermeyen, istibdâdda bulunan, despot. )


- MÜSTEBİK[Ar.] ile MÜSTEBKİ[Ar. < BEKÂ]

( Yarışa çıkan, istibak eden. İLE Sürekli/kalıcı, bâki olmasını isteyen. )


- MUSTEBSIR[Ar.] ile BASÎR[Ar.]


- MÜSTECÂB[< CEVÂB] değil/yerine/= DİLEĞİ KABUL OLUNMUŞ

( DİLEĞİ KABUL OLUNMUŞ )


- MÜSTE'CEL[Ar. < ECEL] ile MÜSTE'CER[Ar. < ECR]

( Belirli bir zamana kadar geciktirilen. İLE Kira ile tutulan, istîcâr edilen. )


- MÜSTE'CHİL[Ar. < CEHL] ile MÜSTE'CİR[Ar. < ECR | çoğ. MÜSTE'CİRÎN]

( Bilgisiz/cahil sayan. İLE Kira ile tutan, isticâr eden. | Kiracı. )


- MÜSTE'CİR[Ar. < ECR | çoğ. MÜSTE'CİRÎN] ile MÜSTECÎR[Ar. < CİVÂR]

( Kira ile tutan, isticâr eden. | Kiracı. İLE Aman dileyen, koruma bekleyen, isticâre eden. )


- MÜSTECİR değil/yerine/= KİRACI

( Bir yeri kiralamış olan, icar etmiş, kiracı. )


- MÜSTE'CİREN[Ar.] ile MÜSTE'CİRÎN[Ar. < MÜSTE'CİR]

( Kiracı olarak. İLE Kira ile tutanlar. | Kiracılar. )


- MÜSTED'Î[Ar. < DA'VÂ] ile MÜSTE'DÎ[Ar. < EDÂ]

( Dilekçe veren, istidâ eden. İLE Yardım ve korunma isteyen. | Birinin malını zorla alan. )


- MÜSTEDÎM[Ar. < DEVÂM] ile MÜSTEDÎN[Ar. < DEYN]

( Devamını isteyen, istidâme eden. Sürekli.[Fr. RÉMANENT] İLE Borç alan, istidâne eden. )


- MÜSTEDREK[Ar. < DERK] ile MÜSTEDRİK[Ar. < DERK]

( Arapça'da, bir ölçü/vezin. İLE Anlamak isteyen, istidrâk eden. )


- MÜSTEFÂD[Ar. < FEYD] ile MÜSTEFÂZ[Ar. < FEYZ]

( Kazanılmış, kâr edilmiş. | Anlaşılmış. İLE Dağılıp yayılmış. )


- MÜSTEFHEM[Ar. < FEHM] ile MÜSTEFHİM[Ar. < FEHM]

( Anlaşılan. İLE Anlamak isteyen, soran. )


- MÜSTEFÎD[Ar. < FEYD] ile MÜSTEFÎZ[Ar. < FEYZ]

( Yararlanan, istifâde eden. İLE Feyz alan, feyzlenen, istifâze eden. )


- MÜSTEFİT[Ar.] değil/yerine/= YARARLANAN


- MÜSTEFTÎ[Ar. < FETVÂ] ile MÜSTEFTİH[Ar. < FETH]

( Müftüden fetvâ isteyen. | Bir müşkülün halini, çözülmesini isteyen. İLE Açan, başlayan, istiftâh eden. )


- MÜSTEHABB[< HUBB] ile ...

( Sevilen, beğenilen. | Farz ve vâcibden başka olarak sevap kazanılan iş. | Hz. Muhammed'in, bazen işleyip bazen terk ettiği güzel iş. )


- MÜSTEHÂM[Ar.] ile MÜSTEHÂN[Ar.]

( Şaşırmış, şaşa kalmış. İLE Alçak, değersiz, âdî. )


- MÜSTEHÂS[Ar. < HAVS] ile MÜSTEHÂZA[Ar.]

( Toprak altında saklı bulunan. İLE Aybaşı gören kadın. )


- MÜSTEHCEN[Ar. < HÜCNET] ile MÜSTEHCİN[Ar. < HÜCNET]

( Açık açık, edepsizce, istihcân edilmiş. İLE Çirkin, kötü, kötü gören, istihcân eden. )


- MÜSTEHCEN[< HÜCNET] değil/yerine/= AÇIK SAÇIK


- MÜSTEHDÎ[Ar. < HEDY ve HİDÂYET] ile MÜSTEHZÎ[Ar. < HEZÂ]

( Doğru yolu bulan, Müslümanlık yolunu isteyen. İLE Biriyle alay eden, herkesle alay etme alışkanlığında olan, istihzâ eden. )


- MÜŞTEHİ[Ar.] değil/yerine/= İSTEKLİ

( Bir şey için çok istek gösteren, istekli. | İştahlı. )


- MÜSTEHÎL[Ar. < HAVL | çoğ. MÜSTEHÎLÂT] ile MÜSTEHİLL[Ar. < HELÂL]

( Olanaklı ve kabil olmayan şey. | Anlamsız, saçma şey. İLE Helâllik dileyen, istihlâl eden. | Helâlleşen. )


- MÜSTE'HİR[Ar. < İSTİ'HÂR] ile MÜSTEHİLL[Ar. < ÂRİYYET]

( Olanaklı ve kabil olmayan şey. | Anlamsız, saçma şey. İLE Ödünç alan, istiâre eden. )


- MÜŞTEHİYÂT[< ŞEHVET] ile İŞTAHLILAR, İSTEKLİLER


- MÜSTEHLEK[Ar. < HELÂK] ile MÜSTEHLİK[Ar. < HELÂK]

( Yiyip içilerek tüketilmiş, bitirilen. İLE Yiyip içerek tüketen/bitiren. [Fr. CONSOMMATEUR] )


- MÜSTEHLİK[Ar. < HELÂK] değil/yerine/= TÜKETİCİ | YİYİP İÇEREK TÜKETEN, BİTİREN


- [ne yazık ki]
!MÜSTEHZÎ/SARKASTİK[İng. < SARCASTIC] değil/yerine/= ALAYCI/İĞNELEYİCİ


- MÜSTEKÂR[Ar.] değil MÜSTAKARR[Ar. < KARÂR]

( ... DEĞİL İstikrar bulunan, yerleşilen, durulan yer. | Karargâh. )


- MÜSTEKBİR ile/değil MÜTEKEBBİR


- MÜSTEKFİ[Ar.] ile MÜSTEKİF[Ar.]

( Yetecek kadarını isteyen. İLE Dilenmek üzere elini uzatan. | Bakarken, gözünü korumak için elini, kaşının üstüne koyan. )


- MÜŞTEKÎ ile MAĞDUR

( Şikâyetçi, yakınan. | Şahitlik durumunda olabilen. | Olayın birebir etkisi altında kalmamasının yanısıra rahatsızlığını belirten. İLE Haksızlığa uğramış. )


- MÜSTEKİL değil MÜSTAKİL


- MÜSTEKÎN[Ar.] ile MÜSTEKİNN[Ar. < KENN]

( Alçakgönüllülük gösteren. İLE Gizlenen/saklanan, istiknân eden. )


- MÜSTEKMİL[Ar. < KEMÂL] ile MÜSTEKMİN[Ar. < KEMN ve KÜMÛN]

( Tam, olgun bir duruma getiren, eksiksiz olarak bitiren, istikmâl eden. İLE Gizlenen, saklanan. )


- MÜSTEKRÂ[Ar. < HİRÂ] ile MÜSTEKRÎ[Ar. < KİRA]

( Kiraya verilen eşya. İLE Kira ile tutan, istikrâ eden. )


- MÜSTEKREH[Ar. < KERÂHET | çoğ. MÜSTEKREHÂT] ile MÜSTEKRİH[Ar. < KERÂHET]

( Tiksinilen, iğrenilen, iğrenç, istikrâh edilmiş. İLE Tiksinen, iğrenen, kerîh gören, istikrâh eden. | İştah kesen. )


- MÜSTELEZZ[Ar. < LEZZET | çoğ. MÜSTELEZZÂT] ile MÜSTELİZZ[Ar. < LEZZET]

( Lezzet alınmış, tadına varılmış. İLE Lezzet alan, tad alan, tadına varan. )


- MÜSTELZİM[Ar.] değil/yerine/= GEREKTİREN | GEREKEN/GEREKLİ OLAN


- MÜSTEMEDD ile MÜSTEMEN[Ar. < EMN] ile MÜSTEMEND[Fars.]

( Kendine yardım edilen, edilmiş olan. İLE Kendine aman verilmiş olan. | Yabancı olan. İLE Üzüntülü, kederli, hüzünlü. | Çaresiz, zavallı. | Talihsiz, mutsuz. )


- MÜŞTEMELÂT/MÜŞTEMİLÂT ile/ve/değil MEŞRÛTA

( Herhangi bir yapıya göre ayrı bir işlevi bulunan bölüm ya da yapı, eklentiler. İLE Belirli koşullarla vakfedilmiş ayrıcalıklar. İlk sahibi tarafından satılmama koşuluyla bırakılmış olan ev, tarla gibi gayrımenkul. | Hocaların, şeyhlerin, cami görevlilerinin yaşadığı/bulunduğu ev/yer. | İmâret, hastahane gibi kurumlarda çalışanların oturmaları için ayrılan lojman, odalar. )


- MÜSTEMİ'[Ar. < SEM | çoğ. MÜSTEMLÎN] ile MÜSTEMİRR[Ar. < MÜRÛR]

( Dinleyen, dinleyici, işiten, istimâ eden. | Bir okula, sadece dinleyici olarak devam eden. İLE Uzayıp giden, istimrâr eden. | Sürekli, devamlı. )


- MÜSTEMİİN[Ar. < SEM | < MÜSTEMİ] ile MÜSTE'MİN[Ar. < EMN]

( Dinleyiciler. İLE Aman dileyen, istimân eden. | Zamanında, yabancılara verilen bir unvan. | Sığınan, canını kurtarmak koşuluyla teslim olan. )


- [ne yazık ki]
!MÜSTEMLEKE[Ar.] değil/yerine/= SÖMÜRGE


- MÜSTENHİR[Ar. < NEHR] ile MÜSTENÎR[Ar. < NÛR]

( Aka aka yeri oyan, ırmak/nehir yapan. İLE Nûr, ışık alan, parlak, istinâre eden. )


- MÜSTE'NİF[Ar. < ENF] ile MÜSTENKİF[Ar. < NEKF]

( Yeniden başlayan, istinâf eden. | Bidâyet mahkemesinden[davaların ilk görüldüğü mahkeme] verilen kararı kabul etmeyip davasına, bir üst derecede bulunan başka mahkemede bakılmasını isteyen kişi. İLE Kabul etmeyen, geri duran, el çeken, çekimser, istinkâf eden. )


- MÜSTENKİF[Ar.] değil/yerine/= ÇEKİMSER


- MÜSTENKİH[Ar.] ile MÜSTENKİR[Ar.]

( Ağız koklayan. | İnceleyen, araştıran. İLE İnkâr eden. )


- MÜSTENSİH[Ar. < NESH] değil/yerine/= ÇOĞALTAN


- MÜŞTEREK MÜLKİYET[Ar.] değil/yerine/= ORTAK İYELİK


- MÜŞTEREK[Ar.] değil/yerine/= BİRLİKTE, ORTAK/LAŞA


- MÜSTERHAM[Ar. < RAHM ve RUHUM] ile MÜSTERHİM[Ar. < RAHM]

( Yalvarılmış, yalvarılan, niyâz olunmuş, istirhâm edilmiş. İLE Yalvaran, niyâz eden, istirhâm eden. | Merhamet dileyen. )


- MÜSTERHÎ[Ar. < REHÂ] ile MÜSTERHİM[Ar. < RAHM] ile MÜSTERHİN[Ar. < REHN]

( Gevşek, sarkık, sölpük, istirhâ eden. İLE Yalvaran, niyâz eden, istirhâm eden. | Merhamet dileyen. İLE Rehin alan, rehin isteyen, istirhân eden. )


- MÜSTERHÎ[Ar. < REHÂ] ile MÜSTER'İ[Ar.] ile MÜSTERİH[Ar. < RAHAT]

( Gevşek, sarkık, sölpük, istirhâ eden. İLE Birinden, bir şeyin korunmasını ve saklanmasını isteyen, istir'â eden. İLE Kaygısız, gönlü rahat, istirahat eden. )


- MÜŞTERÎ[Ar. < ŞİRÂ | çoğ. MÜŞTERÎÎN] ile Müşterî/SA'D-İ EKBER[Ar.]

( Satın alan, alıcı, iştirâ eden. | Alışverişte bulunan. | İstekli. İLE Sakıt / Erendiz / Jüpiter gezegeni. )

( ... İLE Sakıt, Erendiz, Jüpiter, Mars. )


- MÜŞTERÎ[Ar. < ŞİRÂ] değil/yerine/= ALICI/İLGİLİ

( Satın alan/alıcı, iştirâ eden. | Alışverişte bulunan. | İstekli. | Hem satın alan, hem satan. )


- MÜŞTERİ değil/yerine YOLCU


- MÜSTERİH[Ar.] OLMAK değil/yerine/= İÇİ İNÇ OLMAK


- MÜSTERÎH[Ar. < RAHAT] değil/yerine/= İÇİ RAHAT / KAYGISIZ


- MÜSTE'SAL[Ar.] ile MÜSTE'SIL[Ar.]

( Kökünden koparılmış, istisal olunmuş. İLE Kökünden koparan, istîsal eden. )


- MÜSTEŞÂR[Ar. < MEŞVERET] değil/yerine/= DANIŞILAN/DANIŞMAN


- MÜSTEŞÂR[Ar. < MEŞVERET] ile MÜSTEŞ'AR[Ar. < ŞUÛR]

( Kendine iş danışılan, meşveret edilen, müşaverede bulunulan. | Vekâletlerde, vekilden sonraki âmir. İLE Bildirilen, haberli. )


- MÜSTEŞFİ'[Ar. < ŞEFÂAT] ile MÜSTEŞFÎ[Ar. < ŞİFÂ]

( Bağışlanmasını isteyen, şefâat dileyen. İLE İyilik isteyen, şifâ dileyen. | Kendine baktıran. )


- MÜSTEŞHED[Ar. < ŞEHÂDET | çoğ. MÜSTEŞHEDÂT] ile MÜSTEŞFÎ[Ar. < ŞEHÂDET]

( Tanık olarak gösterilen, şâhit tutulan. İLE Şâhit tutan, istişhâd eden. )


- MÜSTESHİL[Ar. < SEHL] ile MÜSTESHİR[Ar.]

( Kolay sayan, istishâl eden. İLE Alay eden, istîshâr eden. )


- MÜSTESNÂ[Ar. < SENY] değil/yerine/= AYRI TUTULAN

( İSTİSNÂ EDİLEN, KURAL DIŞI BIRAKILAN | ÜSTÜN | AYRI TUTULAN | BENZERLERİNDEN BASKIN )


- MÜSTEŞRİK[Ar.]/ŞARKİYATÇI/ORYANTALİST[Fr., İng.] değil/yerine/= DOĞUBİLİMCİ


- MÜSTEVDA'[Ar. < VED] ile MÜSTEVDÎ'[Ar. < VED]

( Emânet bırakılan. | Emânet olarak bir malı kabul eden. İLE Emânet bırakan. | Emânet bırakılan yer. )


- MÜSTEVFÂ / MÜSTEVFÎ[Ar. < VEFÂ] ile MÜSTEVFİR[Ar. < VEFR]

( Yeteri kadar, tam, dolgun, mükemmel, kâfî derecede. İLE Borçludan, alacağının tamamını alan. )


- MÜSTEVÎ[Ar.] değil/yerine/= DÜZ | DÜZLEM


- MÜSTEVLÎ[Ar. < VELY] değil/yerine/= SALGIN

( İstilâ eden, ele geçiren, idaresi altına alan. | Yayılan, her tarafı kaplayan. | Salgın. )


- MÜSTEVSİ[Ar.] ile MÜSTEVZİ[Ar.]

( Bollaşan, genişleyen. İLE Hakk dergâhından, ilham isteyen. )


- MÜSTEYSER[Ar.] ile MÜSTEYSİR[Ar.]

( Kolaylanmış, hazır. İLE Kendine/nefsine ayıran, istîsar eden. )


- MÜSTEZÂD[Ar. < ZİYÂDE] değil/yerine/= ARTMIŞ/ÇOĞALMIŞ

( Çoğalması istenilen, artmış. | Her dizesine bir küçük dize eklenmiş, Divan Edebiyatı şiir türü. [Bahr-i hecez vezinlerinden "mef'ûlü mefâîlü mefâîlü faûlün" vezninde söylenmiş dizelere "mef'ûlü faûlün" parçalarına denk birer parça katarak oluşturulan şiir.] )


- MÜSTEZÂD ile/ve/||/<>/> SERBEST MÜSTEZÂD


- MÜSTE'ZEN[Ar. < İZN] ile MÜSTE'ZİN[Ar. < İZN]

( Kendinden izin istenilmiş kişi. İLE İzin isteyen. )


- MÜSTEZİLL[Ar. < ZELÎL] ile MÜSTE'ZİN[Ar. < İZN]

( Birini, hor, hakîr, zelîl gören, istizlâl eden. İLE İzin isteyen. )


- MÜSÛL[Ar.] ile MÜSÜL[Ar. < MİSÂL]

( Saygıdan dolayı ayakta durma. İLE Örnekler. | Platon'un, "İdealar" olarak bahsettiği. )


- MÜSVEDDE[Ar. < SEVED] değil/yerine/= YAZI TASLAĞI / KARALAMA


- MÜSVEDDE ile/ve SEVAD ile/ve RİSÂLE ile/ve FEVAİD ile/ve ŞUKKA ile/ve TAİRE ile/ve KÜLLİYET ile/ve MECMUA ile/ve SEFİNE ile/ve KEŞKÜL ile/ve CÖNK ile/ve DİVÂN ile/ve MURAKKA


- MUT ile MUT

( Tüm özlemlerin, eksiksiz ve sürekli olarak yerine gelmesinden duyulan kıvanç, kut. İLE Elli şilinlik tahıl ölçeği. )


- MUTA NİKÂHI ile/değil NİKÂH-I MUVAKKAT ile/değil HÜLLE

( Hz. Muhammed, savaş zamanı için geçerli kılmıştır. [Hz. Ömer, tamamen kaldırmıştır.] DEĞİL Belirli bir süre için yapılan nikâh. [Caiz değildir.] İLE Yurttaşlar Yasası'nın kabulünden önce, kocasından üç kez boşanan kadının, yine eski kocasıyla evlenebilmesi için yabancı bir erkeğe, bir günlüğüne nikâh edilmesi. )

( "MİSYAR: Seyahat süresince geçerli olan nikah.

MİSFAR: İş gezisi(sefer) süresince geçerli olan nikah.

MİSYAF: Tatil süresince geçerli olan nikah." )


- MÜTA[Ar.] değil/yerine/= GEÇİCİ KAZANÇ


- MUTÂ'/A[Ar. < TAV] ile MU'TÂ[Ar. < ATÂ]

( Boyun eğilen, itaat olunan, başkalarının kendine itaat ettikleri. İLE Verilmiş, îtâ olunmuş. | Veri. )


- MUTAASSIP(/B)[Ar.] değil/yerine/= BAĞNAZ/AŞIRI TUTUCU


- MUTAATTIL[Ar. çoğ. ATELE] ile MUTAATTIR[Ar. < ITR]

( İşsiz kalan, taattul eden. İLE Hoş koku ile koklanan, taattur eden. | Hoş koku sürünen. )


- MUTAHHİR[Ar. < TAHÂRET] ile MUTAHHAR[Ar. < TAHÂRET] ile MUTÂHİR[Ar.]

( Temizleyen, tathîr eden. İLE Temizlenmiş, temiz. | Mübârek. İLE Temizleyici. )


- MUTAJENİK/MUTAGENIC[İng.] değil/yerine/= GEN DEĞİŞTİRICİ


- MUTAJENİTE/MUTAGENICITY[İng.] değil/yerine/= GEN DEĞİŞTİRICİLİK


- MÜTÂLAA[< TULÛ] ile MÜŞÂHEDE[< ŞUHÛD]

( Okuma. | Değerlendirme, tetkik. | Düşünce. İLE Bir şeyi gözle görme. | [tas.] Allah âlemini görme. )

( TULÛ ile ŞUHÛD )


- MÜTÂLAA ve NAZAR KAYDI

( Kitabın ders dışında okunduğunu gösterir. Okuma esnasında nüsha üzerinde tashih yapılır. Eserden notlar alındığını gösterir. Hatimede ve hamişlerde[sayfanın etrafındaki/kenarındaki boşluk/lar] işaret edilebilir. Kitabın değerini[mevsûkiyetini] artırır. )


- MUTÂLİ'[Ar. < TULÛ | çoğ. MUTÂLİÎN] ile MUTÂLİÎN[Ar. < MUTÂLİ]

( Kitap okuyan, mütâlâ eden. İLE Kitap okuyanlar, mütâlâa edenler. )


- MUTALLAKA[Ar.] değil/yerine/= DUL (KADIN)

( Boşanarak dul kalmış kadın. )


- MUTANT[İng.] değil/yerine/= DEĞİŞMİŞ GEN


- MÜTAREKE[Ar.] değil/yerine/= ATEŞKES / BIRAKIŞMA


- MUTASADDI'[Ar. < SAD] ile MUTASADDIR[Ar. < SADR | çoğ. SADDIRÎN] ile MUTASADDÎ[Ar. < SADV]

( Dağılan. | Yarılıp çatlayan. İLE Baş sedire geçip oturan, baş köşeye kurulan. İLE Bir işe girişen, tasaddî eden. | Başkasına saldıran. )


- MUTASARRIF değil/yerine/= KULLANIMCI


- MUTASAVVER[Ar. < SÛRET] ile MUTASAVVİR[Ar. < SÛRET]

( Tasarlanmış, düşünülmüş, tasavvur edilmiş. | Akla gelebilir, olabilir. İLE Tasarlayan, zihninde kurup karar veren, tasavvur eden. )


- MUTASAVVİF[< SOF] ile ...

( SÔFÎ OLAN | TASAVVUFLA UĞRAŞAN | İLÂHİYATTA UĞRAŞAN VE BUNU YAYMAYA ÇALIŞAN )


- MUTASYON ile/||/<> KURAM

( Mutasyon kuramı ve sıçramalı evrim )

( Hugo de Vries tarafından 1901 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1848-1935) (Ülke: Hollanda) (Alan: Botanik, Genetik) (Önemli katkıları: Mutasyon teorisi) )


- DEĞİŞİNİM/MUTASYON ile DEĞİŞKE/MODİFİKASYON

( Genlerin yapısında[DNA] oluşan kalıtsal ve kalıcı değişiklik. İLE Genlerin işleyişinde ve çevresel etmenlerin etkisiyle oluşan kalıtsal değişiklik. )

( [neden olan etken ortadan kalktığında] Eski durumuna dönmez. İLE Eski durumuna döner. )

( Üreme gözelerinde oluşan değişimler kalıtsaldır. İLE Hiçbiri kalıtımsal değişim değildir. )

( ... İLE Bazı değişke örnekleri:

- Güneşlendiğimizde, ten rengimizin koyulaşması.
- Spor yapan birinin kaslarının gelişmesi.
- Çuha çiçeğinin, 30-35 °C beyaz renkli olması, 15-20 °C kırmızı renk alması.
- 16 °C ısıda, sirke sineğinin kanatlarının düz, 25 °C'de kanatların kıvrık olması.
- Kovan arılarının sütle beslenen kraliçe arı, polen ile beslenen arının işçi arı olması.
- Eğrelti otunun deniz seviyesinde 2 metre, kurak bölgede 30-40 cm. olması. )


- MUTASYON ile/||/<> POLİMORFİZM

( Mutasyon nadir değişim İLE polimorfizm yaygın varyant. )

( Formül: 1 den az İLE 1 den fazla )


- MUTASYON ile/||/<> VARYASYON

( Mutasyon DNA değişimi İLE varyasyon çeşitliliktir )

( Formül: Nokta mutasyon İLE boy farkı )


- MUTAT[Ar.] değil/yerine/= ALIŞILMIŞ/ALIŞILAN


- MUTATABBİB değil/yerine TABİB

( Hekimlik taslayan. DEĞİL/YERİNE Hekim. )


- MUTÂVAAT[Ar. < TAV] değil/yerine/= BOYUN EĞME

( Baş/boyun eğme, itâat etme. | [dilb.] Dönüşlü. )


- MUTAVASSIT[< VASAT] ile ...

( VÂSITA OLAN, ARACILIK EDEN, ARACI | ORTA, ORTALAMA )


- MÜTAYİT değil MÜTEAHHİT


- MUTAZACCI'[Ar.] ile MUTAZACCIR[Ar. < ZUCRET]

( Üşengeç. İLE İçi sıkılan, sıkıntılı, tazaccur eden. )


- MUTAZARRI'[Ar. < ZER | çoğ. MUTAZARRÎN] ile MUTAZARRIR/MUTAZARRİR[Ar. < ZARR, ZURR]

( Yalvarıp yakaran, tazarru' eden. İLE Zarar gören, zarara uğrayan. )


- MU'TAZIB[Ar.] ile BİRBİRİNE YARDIM EDEN

( BİRBİRİNE YARDIM EDEN )


- MUTCULUK(MUTLULUKÇULUK) ile/ve YARARCILIK ile/ve HAZCILIK


- MUTÇULUK = İSTİSADİYE = EUDAEMONISM[İng.] = EUDÉMONISME[Fr.] = EUDÄMONISMUS[Alm.] = EUDAIMONISMOS[Yun.]


- MÜTEADDÎ[Ar. < UDVÂN] ile MÜTEÂDÎ[Ar. < ADÛ]

( Saldıran, zulm eden, taaddî eden. | Geçişli fiil.[düşündürmek, anlatmak vb.] | Türk müziğinin en az altı yüzyıllık bir mürekkep makamı olup, zamanımıza kalmış bir örneği bulunmamaktadır. İLE Düşmanlık eden, teâdî eden. )


- MÜTEÂDDİD[Ar. < ADED] MÜTEÂDİD[Ar.]

( Çoğalan, çok, birkaç, türlü türlü, taaddüd eden. İLE Kol kola dokunan, taâdut eden. )


- MÜTEADDİT[Ar.] değil/yerine/= ÇOK, BİRÇOK


- MÜTEAFFİFÎN[Ar. < MÜTEAFFİF] ile MÜTEAFFİN[Ar. < UFÛNET]

( İffetli, onurlu, namuslu kişiler. İLE Bozulup kötü/pis kokan, kokmuş, kokuşuk, çürük, taaffün eden. )


- MÜTEAHHİT ile/ve/<> MÜHENDİS MÜTEAHHİT ile/ve/<> MİMAR MÜTEAHHİT


- MÜTEAHHİT değil/yerine/= ÜSTENCİ


- MÜTEÂKIB[< AKAB] değil/yerine/= BİRBİRİ ARDINDAN GELEN (SIRA İLE) | ARDINDAN GELEN, ARKASI SIRA BELİREN


- MÜTEÂKID[Ar. < ADED] ile MÜTEAKKID[Ar. < AKD]

( Antlaşma/akid yapan iki kişiden her biri. İLE Düğümlenen, karışık, çapraşık olan, taakkud eden. )


- MÜTEALİYE[Ar.]/TRANSANDANTALİZM[İng..] değil/yerine/= DENEY ÜSTÜCÜLÜK/AŞKINCILIK


- MÜTEALLİK[Ar.] değil/yerine/= İLİŞKİN, İLGİLİ


- MÜTEÂMI[Ar. < AMÂ] ile MÜTEAMMÎ[Ar. < AMÂ]

( Görmemezlikten gelen, taâmî eden. İLE Kör/amâ olan. )


- MÜTEÂNNİD[Ar. < İNÂD | çoğ. MÜTEANNİDÎN] ile MÜTEANNİT[Ar. < ANÎT]

( Dediğinden dönmeyen, direnen, inad/taannüd eden. İLE Yanlış arayan, şunun bunun yanlışını bulma merâkında olan, taannüt eden. )


- MÜTEASSİR[Ar. < USR] ile MÜTEAZZİR[Ar. < ÖZR]

( Güçleşen, güç, zor, çetin, teassur eden. İLE Özrü/engeli bulunan, engelli/özürlü, taazzür eden. | Olanaklı olmayan, güç, zor. )


- MÜTEÂTIF[Ar. < ATF] ile MÜTEATTIF[Ar. < ATF]

( Birbirini seven, teâtuf eden. | Kendine atfolunan, bağlanan. İLE Bağışlayan, esirgeyen, şefkat gösteren, taattuf eden. )


- MÜTEÂZIM[Ar.] ile MÜTEAZZIM[Ar. < AZAMET]

( Gözde büyüyen, göze büyük görünen, taâzum eden. İLE Benlik gösteren, büyüklük taslayan, taazzum eden. )


- MÜTEÂZZİL[Ar. < AZL] ile MÜTEAZZİR[Ar. < ÖZR]

( İşinden çıkarılmış, azledilmiş, ma'zul olan, taazzül eden. İLE Özürlü/mazeretli, özürü/mazereti bulunan, taazzür eden. )


- MÜTEBÂDİL[Ar. < BEDEL] ile MÜTEBÂDİR[Ar. < BÜDÛR]

( Birbirinin yerine geçen, tebâdül eden. | Sıra ile değişen. | [geometri] Karşılıklı. İLE Birdenbire akla gelen. | Üstün, birinci olmak için çırpınan. )


- MÜTEBÂHHİR[Ar. < BUHÂR] ile MÜTEBÂHHİR[Ar. < BAHR | çoğ. MÜTEBAHHİRÎN] ile MÜTEBÂHÎ[Ar. < BEHÂ]

( Buharlaşan, buğu haline gelen, dumanlanan, tütsülenen, tebahhur eden. İLE Bilgisi, deniz gibi engin olan. İLE Övünen. )


- MÜTEBAHHİR[Ar.] değil/yerine/= GENİŞ/DERİN BİLGİSİ OLAN


- MÜTEBÂKÎ[Ar. < BEKÂ] ile MÜTEBÂKÎ[Ar. < BÜKÂ]

( Geri kalan, artan, bâkî kalan. İLE Ağlar gibi görünen, yalandan ağlayan, tebâkî eden. )


- MÜTEBÂLÎ[Ar.] ile MÜTEBÂLİH[Ar.]

( Birini sınayan. İLE Ebleh gibi görünen, eblehlik, bönlük tavrı takınan. )


- MÜTEBELLİL[Ar.] ile MÜTEBELLİR[Ar. < BİLLÛR]

( Islanan, nemlenen şey, tebellül eden. | Altını ıslatan. İLE Billurlaşan, tebellür eden. | Billurlaşmış. | Beliren, belirgin. )


- MÜTEBENNÎ ile MÜTEBERRİ'[BÜRÛ] [TEBERRU']

( Evlat edinilen. İLE Bağışta bulunan. )


- MUTEBER ile MUTEMET

( Saygın, itibarı olan, hatırı sayılır. | İnanılır, güvenilir, sözü geçer. | Yürürlükte olmak, geçerli olmak. İLE Kendine inanılıp güvenilen kişi. | Dairelerde, işyerlerinde, bazı para işlerine bakan görevli. )


- MÜTEBERRÎ[Ar. < BERÂ' ve BERÂET] ile MÜTEBERRİ'[Ar. < BÜRÛ]

( Yüz çeviren, uzaklaşan, teberrî eden. | Kurtulmuş, gereksinimi olmayan. | Herşeyden elini, eteğini çeken, yüz çeviren. | Şiî ve Alevî'lerde hulefâ-yı râşidini sevmeyen. İLE Bağışlayan, bağışta bulunan, teberru' eden. )


- MÜTEBESSİM[< BESM] değil/yerine/= GÜLÜMSEYEN/GÜLEÇ :)


- MÜTEBESSİM[Ar. < BESM] ile MÜTEBEŞBİŞ[Ar.]

( Gülümseyen, gülen, tebessüm eden. İLE Güler yüz gösteren, tebeşbüş eden. )


- MÜTECÂHİD[Ar. < CEHD] ile MÜTECA'İD[Ar. < CA'D]

( Çalışıp çabalayan. | Zora karşı uğraşan. İLE Kıvırcık olan, kıvrık, teca'üd eden. )


- MÜTECÂHİL ile ...

( Cahil gibi görünen, bilmemezlikten gelen, bilmez görünen, tecâhül eden. )


- MÜTECÂVİL[Ar. < CEHD] ile MÜTECÂVİR[Ar. < CİVÂR]

( Dolaşan, cevelân eden. İLE Bir civarda olan, komşu. )

Bugün[26 Ekim 2025]
itibarı ile 52.663 başlık/FaRk ile birlikte,
52.663 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(135/212)