S ve Ş ile başlayan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 44.967 başlık/FaRk ile birlikte,
44.967 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(69/181)
- HAŞEFE[Ar.]/GLANS[İng.] ile/ve/=/<>/hem de/ne de BIZIR/KLİTORİS[Yun.]
( GULFE[Ar.]: Haşefenin etrafında bulunan deri. )
- HASEN[Ar.] değil/yerine/= GÜZEL
- HASEN[Ar.] ile HASENE[Ar.]
- HASEN[Ar.] ile MUBÂH/MÜBÂH[Ar.]
- HASENÂT[< HASENE] ile İNFÂK
( İYİLİKLER, HAYIRLI İŞLER, GÜZELLİKLER )
- HASENE(İYİ) ile SEYYİE(KÖTÜ)
( İyiyi murad edenler memnun olacaktır, kötüyü murad edenler lâyıkını bulacaktır. )
( Allah yoluna giden kişiler, kendilerine yapılan kötülüğü ve kötülük yapanları, bir de kendilerinin başkalarına yaptıkları iyilikleri unuturlar. Fakat kendilerinin yaptığı kötülükleri ve kendilerine yapılan iyilikleri unutmazlar. )
- HASEP <> HASSA/HASİYET
( Kişisel özellikler, nitelikler. <> Özgülük, hassa. | Yarar, etki. )
- HASET[AR.] ile/ve/||/<> FESAT[AR.]
- HASET ve KİBİR
( Haset, kibirin çocuğudur. )
( Kibirlinin/mağrurun düşmanı, Allah'tır! )
- HASH İLE MAC İLE DİJİTAL İMZA ile/||/<> KRİPTOGRAFİK PRİMİTİFLER
( Temel güvenlik yapı taşları. )
( Formül: H(m) → sabit boyut )
- HASH[İng.] değil/yerine/= ÖZET DEĞER
- HASÎB[Ar.] ile HASÎB[Ar.] ile HÂSİB[Ar.]
( Ucuzluk, bolluk yer. | Hayır sahibi, eli açık, cömert. İLE Değerli, itibarlı, saygın/muhterem, yetenek sahibi. | Sayman, muhasebeci. | Allah'ın sıfatlarından. İLE Hesap eden/edici. )
- HÂSİF[Ar. < HUSÛF] ile HASÎF[Ar.]
( Sararmış, rengi, parlaklığı kalmamış. İLE Aklı başında, olgun, hasâfetli. )
- HAŞIL -ile
( Dokumacılıkta kullanılan, unlu ya da çirişli sıvı. [ÇİRİŞ: Çirişotunun kökünün öğütülmesiyle yapılan ve su ile karıştırılarak tutkal gibi kullanılan, esmer, sarı bir toz.] )
- HASIL ile HÂSIL[Ar.] ile HAŞIL
( Yeni başak tutmaya başlamış ekin. İLE Olan, ortaya çıkan, görünen. İLE Dokumacılıkta kullanılan, unlu ya da çirişli sıvı. [ÇİRİŞ: Çirişotunun kökünün öğütülmesiyle yapılan ve su ile karıştırılarak tutkal gibi kullanılan, esmer, sarı bir toz.] )
- HÂSILA[Ar.] ile/ve/<> HÂSILAT[Ar.]
( Bir işten elde edilen sonuç. Elde edilen kazanç. | Sonuç, netice. İLE/VE/<> Herhangi bir işten husûle gelen şeyler, temettü', yarar/fayda, îrât, vâridat, gelir, kazanç. | Ürün. )
- HÂSILAT[Ar.] ile PARSA[Fars.]
( Ürün. | Gelir, kazanç. İLE Bir izleyici topluluğu önünde yapılan gösteriden sonra toplanan para. )
- HAŞÎM[Ar.] ile HÂŞİM[Ar.]
( Gösterişli, haşmetli. | Ezen, yaran, kıran, parçalayan. İLE [Çorba vb. şeylere] Kuru ekmek kırıntısı doğrayan. )
- HASIM ile/değil/yerine HISIM
( Yağı, düşman. İLE/DEĞİL/YERİNE Akraba, yakın. )
- HAŞİN[Ar.] değil/yerine/= KATI, KESKİN, SERT, KIRICI
- HASİP HANIM YALISI :
( Rumelihisarı, Baltalimanı üzerinde bulunan bu tarihi yalı 18. yy. sonlarında yapılmış olup, Nasip Hanım'a aitti. 1902'de Posta ve Telgraf eski Nazırı Hüseyin Hasip Efendiye geçti. Tanker çarpması sonucu yıkılan yalı yeniden yapıldı ise de tarihi hüviyetini kaybetti. )
- HAŞ(I)R-NEŞ(İ)R OLMAK ile YAKINLIK
- HAŞIR-NEŞİR ile/ve MED-CEZİR
- HASÎR[Ar.] ile HÂSİR[Ar. < HASRET] ile HÂSİR[Ar. < HASÂR | çoğ. HÂSİRÂN, HÂSİRÎN, HÂSİRÛN] ile HÂSÎR[Ar.]
( Feri gitmiş, donuklaşmış göz. | Hasret çeken. İLE Hasret çeken, merâmına nail olmayan. | Çıplak, silahsız, eliboş, savunmadan âciz. İLE Zarara, ziyana uğrayan. İLE Hasır. | Söyler ya da okurken dili tutulan. )
- HASIRALTI değil HASIR ALTI
- HAŞİV[Ar.] değil/yerine DOLDURMA
( Doldurma. | Yazıyı ya da konuşmayı gereksiz ayrıntılarla uzatma. )
- HASL ETMEK ile/ve/değil/yerine VASL ETMEK
- HAŞLAK, AHMET (İZMİR, 1971) :
( Pektim Spor Kulübünden transfer edildi ve iki sezon (1995 - 1997) lacivert - beyazlı kulüpte tescilli kaldı. Bu süre içinde 55 lig, 3 kupa olmak üzere 58 resmi ve ayrıca 29 özel maçla birlikte 87 maçta Sarıyer forması giydi. Lig maçlarında 5, özel maçlarda 2 gol attı. D.Ç. Karabükspor'a transfer ederek Sarıyer'den ayrıldı. )
- HASLET ile HASLET-İ CEMÎLE
( Huy. İLE İyi huy. )
- HASM[Ar.] ile HASM[Ar. çoğ. HUSÛM]
( Kesme, kesip atma, kesin olarak hal ve fasletme. İLE Düşman. | Karşı taraf, muhâlif. )
- HAŞMET[Ar.] yerine GÖRKEM
- HAŞMET ile HEYBET
( MAJESTY vs. GRANDEUR )
- HASNÂ[Ar.] ile HASNÂ'[Ar.]
( Namuslu bayan. İLE Güzel bayan. )
- HASR[Ar.] ile HASR[Ar.]
( Sıkıştırma, dar bir yerin içine alma. | Hereketten men etme, etrafını çevirme. | Mahsus kılma/kılınma. | Vakfetme, tahsîs etme. | Zaman ayırma. | Konuşurken ya da okurken tutulup kalma. İLE Böğür. | Bel. )
( HÂSIRA: Boş bögür. )
- HASR[Ar.] ile İHSÂR[Ar.]
- HAŞR değil/yerine/= TOPLA(N)MA
- HASRET ve/<> GURBET
- HASRET[Ar.] ile/değil HASLET[Ar.]
( Özlem. İLE Huy, doğa, mizac. )
- HASRET ile/ve HAYAL
( "Öldürür." İLE/VE "Diriltir." )
- HASRET ve/<> HÜZÜN
- HASRET değil/yerine/= ÖZLEM
( (")İnsan("), (")bireyler(") içinde, birey'e özlem duyarak yaşar. )
- HASRETMEK[Ar.] değil/yerine/= ÖZGÜLEMEK
- HAŞR[Ar.]-KALKMAK/KOPMAK -ile/ve/||/<>
( Gizlendiği yerden ortaya çıkmak.[HA-ŞA-RA > HA-ŞA-RE: Açıkta olmayan. Gizlendiği yerden çıkan.] İLE/VE/||/<> Oturduğu/görüldüğü yerden kalkmak.[Kıyam, kıyamet.] )
- HÂSS[Ar. çoğ. HAVÂS] ile HÂSS[Ar. < HİSS] ile HASS[Ar.] ile HASS[Ar.]
( Özel, mahsus. | Hükümdarın kendine özgü olan. | Saf, hâlis. | Osmanlı döneminde, devletin büyüklerine ayrılan ve yıllık geliri yüzbin akçadan yukarı olan arazi. İLE Hisseden, duyan. İLE Birini bir işe teşvik etme, kandırıp ayartma. İLE Alçak, adi. | Marul. )
- HASSA ile HASSAS
( Özgülük, özellik. İLE Duyum ve duyguları algılayan. | Çabuk duygulanan, duygun, duyar, duyarlı, içli, alıngan. | Çabuk etkilenen. | Yapımı ve bakımı özen isteyen, aksamadan, çok doğru çalışan, kesin ölçüler gerektiren işlerde kullanılan araç. )
- HASSAS (KONU) ile ÖZEL (KONU)
- HASSAS YAN" ile "YUMUŞAK KARIN"
- HASSAS değil/yerine/= DUYARLI
- HASSAS değil/yerine/= DUYARLI
- HASSAS[Ar.]/SANTİMANTAL[Fr.] değil/yerine/= DUYARLI
- HASSASİYET ve/<>/>/< HAYSİYET
- HASSAS/LIK ile DUYARLI/LIK
( SENSITIVE/NESS vs. AWARE/NESS )
- HASSAS/LIK ile/ve/<> PAYLAŞIM
( SENSITIVENESS vs./and/<> SHARING )
- HASSATEN[Ar.] değil/yerine AYRICA, ÖZELLİKLE
- HASTA NAKİL AMBULANSI değil SAYRI TAŞIMA ARACI, CANKURTARAN
- SAYRI/HASTA SAHİBİ ile/değil SAYRI/HASTA YAKINI
- HASTA ile/değil DANIŞAN
- HASTA ile/ve/değil/<> FARKLI
( [not] PATIENT/SICK vs./and/but/<> DIFFERENT )
- HASTA ile/değil/yerine HAYRAN/LIK
( SNOBİZM: Moda olan her şeye, yapmacıklı ve budalaca hayranlık. )
- HASTA değil PARASIZLIK
- HASTA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SIKINTILI
- HASTA ile/ve/değil/||/<>/< YASTA
- Hastahanede SUS!!!
- Hastalarla KONUŞ!!!
- HASTALIĞI, ZİHİN/DÜŞÜNCE GÜCÜYLE:
"İYİLEŞTİRMEK" ile/ve/<>/değil/yerine İLERLEMESİNİ ENGELLEMEK
- HASTALIK GECİKTİRME ile/ve HASTALIK ÖNLEME
- HASTALIK:
KİŞİLERDE ile/ve/değil/||/<>/< İLİŞKİLERDE
- HASTALIK SONRASI SÜMÜK (TADI) ile BALGAM (TADI)
- HASTALIK TIBBI ile/ve/||/<>/< SAĞLIK TIBBI
- HASTALIK ile/ve/||/<> EN AĞIR HASTALIK
( Akılda ya da mantıkta/algıda/yorumda ise. [Çözüm/ü yoktur!] İLE/VE/||/<> Bunları hafife almaktır. )
- HASTA/LIK ile/değil FARKLI/LIK
( Özellikle Down Sendromu'nda. )
- HASTALIK ile/ve/değil/yerine HAL
- HASTALIK ile/ve/<> HASAR
( Daha çok, geçicidir. İLE/VE/<> Daha çok, kalıcıdır. )
- HASTALIK ile/ve/değil HASTA
( Hastalık yoktur, hasta vardır! [Her hastanın kendi özel/"karmaşık" durumu ve hastalığı vardır.] )
( [not] DISEASE/ILLNESS vs./and/but PATIENT/SICK )
- HASTALIK ile KALITSAL/IRSÎ HASTALIK
( DISEASE vs. HEREDITARY DISEASE )
- HASTA/LIK değil/yerine/= SAYRI/LIK / SAYRU
- HASTALIKLARDA:
GEÇTİ ile DÜZELDİ ile İYİLEŞTİ
- HASTALIKLARI TEDAVİDE:
DURDURMA ile/ve/||/<>/>/< GERİLETME
- HASTALIKLI BAĞIMLILIK ile/değil/yerine/||/<>/< SAĞLIKLI BAĞIMLILIK
( )
- HASTE[Fars.] ile HÂSTE[Fars.] ile HÂSTE[Fars.]
( Hasta, rahatsız, sayrı. İLE Ayağa kalkmış. | Uzanmış. İLE İstenilmiş, istenilen. )
- HAŞV değil/yerine SÖZ
( Uzun ve yararsız, dolma/doldurma söz. DEĞİL/YERİNE ... )
- HAT(HÜSN-İ HAT) ile/||/<> HATTAT
( Arap harfleriyle güzel yazı yazma sanatı. İLE/||/<> Güzel yazı yazan sanatçı. )
- HAT SÂHİBİ ile/ve/değil/<> HAL SÂHİBİ
- HAT ile HAD
( LINE vs. LIMIT/BOUNDARY )
- HÂT ile/değil HATT
- HAT ile/||/<> HATT MÜSTAKÎM
( Çizgi. İLE/||/<> Doğru. | Varsayılan iki nokta arasını bağlayan en kısa çizgi. )
- HAT ile/ve/> SATH ile/ve/> ŞEKİL
( Tek boyut. İLE/VE/> İki boyutlu. İLE/VE/> Üç boyutlu. )
- HATA/KUSUR ARAMAK/BULMAK (İÇİN/ÜZERE) ile/değil/yerine BİR EKSİĞİNİ/HATASINI (DAHA) DÜZELTTİRMEYE ARACI OLMAK
- HATA PAYI ile/ve/<> HATA OLASILIĞI
- HATA-SEVAP değil HATA-SAVAB
- HATA ile AÇIK, HESAP AÇIĞI
( MISTAKE vs. BLANK/DEFICIT )
- HATA ile/ve/değil/yerine/||/<> AĞMAN
( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Eksiklik, kusur, ayıp. )
- HATA ile/ve/değil/yerine/||/<> APTALLIK (ETMEK)
- HATÂ ile ATÂ
( Kuldan. İLE Allah'tan. )
- HATA ile/ve/değil/<> ATÂLET
- HATA ile BASİT HATA
- HATA ve/<> CİDDİYE ALINMAMA
- HATA ile/ve/değil/||/<>/< ÇIKMAZ "SOKAK"
( İnsanda/kişide[kişinin emeğinde, üretiminde, davranış ve tutumunda, sözünde/yazısında/çiziminde, yeğlemesinde ve seçiminde] İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Doğada/fizikte/kimyada, dirimbilimde. )
- HATA ve/||/<>/< DENEME
( Hata yapmış olman, denediğin anlamına gelir. Denemeden, vazgeçme! )
( MISTAKE and TRIAL )
- HATA ile/ve/||/<> DENEYİM
( Hatalarımız, deneyimimizi artırır; deneyimlerimiz de hatalarımızı azaltır. )
- HATA ile/değil FARK
( Kişiler arasında ve kişisel özelliklerde/"eksikliklerde", hata değil, ancak fark olabilir. )
- HATA ile/ve/||/<>/< GURUR
- HATA ile/ve/||/<>/> HASAR
- HATÂ'[Ar.] ile Hatâ[Ar.]
( Yanlış, yanlışlık, yanılma. | Günah. | Kusur, kabahat. İLE Kuzey Çin. )
- HATÂ[Ar.] ile HATA'[Ar.]
- HATA ile HATHA
- HATÂ[Ar.] ile/değil HATTÂ[Ar.]/DAHASI ile/değil HATTA
( Yanlış. İLE Dahası. İLE Sınırda[hat üzerinde]. )
- HATA ile HELÂK
( MISTAKE vs. DESTRUCTION )
- HATA ile/ve/||/<>/> İHLÂL ile/ve/||/<>/> İKRAR
- HATA ile/ve/değil İHMAL
( [not] MISTAKE vs./and/but NEGLIGENCE )
- HATA ile/ve/<>/değil/yerine İSABETSİZLİK
- HATA ile/ve KAZÂ
- HATA ile/ve/değil/< NİYET BOZUKLUĞU
- HATA ile/ve SONUÇ
( MISTAKE vs./and RESULT/CONSEQUENCE )
- HATA ile TUTUM
( Aynı hatayı, iki kez yapamayız. Birincisi hataydı belki fakat ikincisi, artık bir yeğlemedir, yanlış bir tutumdur. )
( MISTAKE vs. ATTITUDE )
- HATÂ değil/yerine/= YANLIŞ
- HATA ile/ve/değil/yerine/||/<> YETERSİZLİK
- HATA ile/ve/değil/||/<>/> (YÜKSEK) BEDEL
- HATADAN:
ÇEKİNMEK ile/değil KAÇINMAK
- HATAİ/HATAYİ ile/||/<> ALTILI ÇİÇEK
( Doğu Asya kökenli süsleme motifleri öbeği. Stilize edilmiş şakayık, nar, iri gonca ve sapları başlıca ögeleridir. İLE/||/<> Enine kesitli altı yapraklı hatayi. )
- HATALARI/NI ...:
KABUL ET! ve/||/<>/> DERS AL! ve/||/<>/> TEKRARLAMA!
- HATALARINLA:
[ya] YÜZSÜZLEŞMEK ya da/değil/yerine YÜZLEŞMEK
( Kişinin, kendiyle yüzleşmeye yüzü yoksa, başkalarının hatalarıyla oynar durur. )
- HATÂR[Ar.] ile HATAR[Ar. çoğ. HATARÂT]
( Çadır eteklerine bağlanan parça. | Bir şeyin etrafını çevreleyen pervaz, çember gibi şeyler. İLE Tehlike. )
- HATAR ile/ve/> HAVF
( Tehlike. İLE/VE/> Korku. )
- HATÂT[Ar.] ile HATÂT[Ar.] ile HATTÂT[Ar.]
( Cilt yangısından/iltihabından meydana gelen kabukların soyularak iyi olanları. İLE Bağırma, çığırma. İLE El yazısı çok güzel olan sanatkâr. Hatt[güzel yazı] sanatçısı. )
- HATAYA ŞANS VERMEK değil HATA(YA) (YAPMAYA DA) FIRSAT VERMEK
- HATÂYÎ[Ar.] ile Hatâyî[Ar.]
( Hatay kumaşı. | Süslemede/tezhipte açılmış nilüferi andıran bir çiçek motifi. | Tezhipte, merkezini hatâyî denilen çiçek motifi işgal etmek üzere birbirine geçmiş spiral dallardaki çiçek motiflerinden oluşan süsleme tarzı. | Güzel sanatlarda kullanılan ve Çin'de pirinçten yapılan bir kâğıt cinsi. İLE Hatay'a ait, Hatay ile ilgili. )
- HATEM:
"SONLANMA" değil BÜTÜNLEŞME/OLGUNLAŞMA
- HÂTEM[Ar.] ile Hâtem[Ar.]
( Mühür, üstü mühürlü yüzük. İLE Arap kabîleleri arasında tanınmış "Tayyi" kabîlesine mensup ve cömertliğiyle ünlü olan "İbnü Abd-illâh Bin Sa'd"ın takma adı. | Çok cömert. )
- HÂTEM ile HÂTEM
( MÜHÜR, ÜSTÜ MÜHÜRLÜ YÜZÜK | EN SON, NİHAYETE ERDİREN ile HITAM )
- HÂTEMÎ[Ar.] ile HÂTEMÎ[Ar.]
( Hâtem'e mensup. İLE Mühürle ilgili. | Mühür yapan. )
- HATEMOĞLU İLKÖĞRETİM OKULU :
( Çamlıktepe (Derbent) mahallesinde 1974'te Çamlıtepe İlkokulu adıyla eğitim ve öğretime başladı. 1984'te yeni derslikler ilavesi ile büyütüldü ve ismi de Hatemoğlu İlköğretim Okulu olarak değiştirildi. )
- HÂTİB[Ar.] ile HATÎB[Ar. çoğ. HUTEBÂ]
( Hitâbeden, söz söyleyen. İLE Camide hutbe okuyan. | Düzgün konuşan. )
- HATİCE HATUN ÇEŞMESİ (NALBANT ÇEŞME) :
( Maden mahallesinin üst kısmında, Nalbant Çeşme mevkiinde Zekeriyaköy yolu üzerinde basit bir köşe başı çeşmesidir (H.1212, M.1797). İzzet Baba Restaurantın bahçe duvarı yapılırken, çeşmenin bahçe duvarının içine alınması sonucunda sadece ayna taşı ile kitabe meydanda bırakılmıştır. Kitabesi okunacak gibi değil. Çeşmeyi Hadice oğlu Nalbant Mehmet Ağa yaptırdığı için, çeşmenin bir diğer ismi de Nalbant Çeşmedir. Kitabesinde şöyle yazıyordu: Sahib - ül hayret vel - hasenat/ Hadice Hatun binti/ Nalbant Mehmet Ağa" Sene 1212. )
- HATİCE SULTAN ve/<> MERLING (ve YAZIŞMALARI)
- HATİP değil/yerine/= SÖZEN
- HÂTIR[< HUTÛR] ile HAVÂTIR[< HÂTIRA]
( Zihin, fikir. | Keyif, hâl. | Gönül. (FÜTÛHÂT[< FETH]-SÜNÛHÂT[< SÜNÛH]-ZUHÛRÂT[< ZUHÛR]-İLHÂMÂT[< İLHAM])(HÂTIR~İLM-İ LEDÜN) İLE Hâtıralar, düşünceler/fikirler. )
- HATIR ile DEĞER
( INFLUENCE/CONSIDERATION vs./and WORTH )
- HATÎR/HATTÂR/HATÛR[Ar.] ile HATÎR[Ar.]
( Hilekâr. İLE Şan ve şeref sahibi. | Yüce, ulu. | Tehlikeli, muhataralı. )
- HATIRA[Ar.]/BERGÜZAR[Fars.]/YÂDİGÂR[Fars.] değil/yerine/= ANMALIK, ARMAĞAN
- HÂTIRÂ değil HÂTIRA
- HATIRLADIM/ANIMSADIM yerine HATIRLATILDI/ANIMSATILDI
- HATIRLAMAK[Ar.] ile/değil/yerine/= ANIMSAMAK
- HATM ETMEK ile/ve/<> HAZM ETMEK
- HATRINA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HAYRINA
- HATT ile HATT
( Çizgi. | Satır. | Yol. | Yazı. | Parmağın onikide biri olan bir ölçü. İLE Sevgilinin yüzündeki ayva tüyleri. | Gençlerin yüzünde yeni çıkan sakal ve bıyık, sarı tüyler. )
( Yazı/hatt, üstâdın öğretisinde gizlidir. Kıvamı, çok yazmaktadır; devamı, İslâm dini üzere olmaktır. )
- HATT[Ar. çoğ. HUTÛT] ile HATT[Ar.]
( Çizgi. | Satır. | Yol. | Yazı. | Buyruk/ferman, sultan yazısı. | Sıra, saf. | Gemiler için hareket istikameti olarak belirtilen taraf. | Yalnız uzunluğu olan boyut/buut. | Gençlerde terleyen bıyık/sakal. | Parmağın onikide biri olan bir ölçü. İLE Aşağı inme/indirme. | Oyunda taş çıkarma. )
- HATT ile/ve/||/<> ÖTEKİ SANATLAR
- HATT ile ŞEYH HAMDULLAH KARAHİSAR HATTI
- HATTA[Ar.]["HATA" değil!] değil/yerine/= DAHASI
- HATTÂT -ile
( EL YAZISI ÇOK GÜZEL OLAN | SANATKÂR )
- HATTAT HÂMİD
- HATTAT HÜSEYİN EFENDİ TEKKESİ :
( Emirgan'da bulunan bir Kadiri tekkesi idi. )
- HATTAT["HATAT" değil!] ile KÂTİP
( ... ile TUSSİ-TUSSİ: Mektup yazıcısı. [TUSSİ: Mektup] )
- HATTAT'IN/"USTA"NIN YAZDIKLARININ, ...:
HEM KENDİNİN, HEM DE HERKES TARAFINDAN OKUNABİLENLERİ ile/ve/||/<> SADECE KENDİNİN OKUYABİLDİKLERİ ile/ve/||/<> NE KENDİNİN, NE DE BAŞKASININ OKUYABİLDİKLERİ
- MÜDAFAA:
HATTI ile/ve/değil/||/<>/< SATHI
- HAT/YÜZ ile/ve/||/<>/> SÜSLEME/BEZEME/TEZYÎN
( LINEAMENT vs./and/||/<>/> ORNAMENT )
- HAUSDORFF İLE BOX İLE CORRELATİON ile/||/<> FRAKTAL BOYUT
( Kesirli boyut ölçüm yöntemleri. )
( Formül: D = lim log(N)/log(1/r) )
- HAUSDORFF İLE COMPACT İLE CONNECTED ile/||/<> TOPOLOJİK ÖZELLİKLER
( Temel topolojik uzay özellikleri. )
( Formül: X = U ∪ V İLE U ∩ V = ∅ )
- HAUSDORFF İLE KOMPAKT İLE METRİK ile/||/<> TOPOLOJİK UZAY TÜRLERİ
( Farklı aksiyomları sağlayan uzaylar. )
( Formül: d(x iley) ≥ 0 )
- HÂV[Ar.] ile PÜRZ[Ar.]
( Şeftalide olduğu gibi bazı meyvelerin üstündeki ince tüy. | Çuha ve benzeri kumaşların ters yüzünde bulunan tüy. İLE Kumaş tüyü/hâvı. )
- HAVA ATMAK ile/ve/değil/yerine/||/</>< HAVA KATMAK
- HAVA "ATMAK" ile/değil/yerine PAYLAŞMAK
- HAVA ATMAK" ile "SİDİK YARIŞTIRMAK" ile "KÖR DÖVÜŞÜ"
- HAVA CIVA" ile HAVACIVA
( Değer ve önemi olmayan, boş, etkisiz. İLE Sığırdiligillerden, Akdeniz bölgesinde yetişen ve köklerinden kırmızı boya elde edilen bir bitki. )
( ... cum ALKANNA TINCTORIA )
- HAVA (DURUMU) ile/ve/<>/değil İKLİM
( 21 - 22 derecenin altında ve üstünde olan ortamlarda, kişilerin, konu ne kadar önemli olursa olsun toplantılarda konuşmacıya beş dakikadan fazla odaklanamadıkları araştırmalar sonucu tespit edilmiştir. )
( Günümüz belediye yönetmeliklerinde, apartmanlardaki kalorifer kazanları ve ısılar için şu yönerge vardır: "Dışarıda havanın ısısı 17 derecenin altına düştüğünde kalorifer yakılmak zorundadır. Oda sıcaklıkları ortalama 21 - 22 derece dolayında olmalıdır." )
( Hayvanların iklimin genel gidişine göre doğurdukları ve doğacak yavru sayısını ayarladıkları tespit edilmiştir. )
( Bitki tohumlarının belirli bir ısı ve nem olmadıkça filizlenmediği bilinmektedir. )
( Ağustos böcekleri, 17 yıl toprak altında yetişir. Havanın 17 C olduğu günün gecesi dışarı/yüzeye çıkar. İki günde ağaçların tepesine ulaşmaya çalışırlar. )
( ERZE[Fars.]: Eski yönteme göre yeryüzünün bölündüğü yedi iklim.[yedi parçadan birinci iklim, ekvatora yakın olan bölge. )
( ... ile/ve/<>/değil MERZÜBÛM )
( [not] WEATHER vs./and/<>/but CLIMATE )
( VAYU ile/ve/<>/değil ... )
- HAVA KESESİ ile AKCİĞERDEKİ HAVA KESECİĞİ
( AIR BLADDER vs. ALVEOLUS )
- HAVA KİRLİLİĞİ ile/ve/değil/||/<> İÇ ORTAM/MEKÂN HAVA KİRLİLİĞİ
- HAVA TAHMİNİ ile/ve/||/<>/> SEL UYARISI
( Bölgesel. İLE/VE/||/<>/> Noktasal. )
( )
- HAVA ile HAVVA
- HAVA/AMBİYENS[Fr.]["AMBİYANS" değil!] değil/yerine/= ORTAM
- HAVA ile/ve SOLUK/NEFES
- HAVA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ZİHNİN
( Hava, nasıl olursa olsun. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Düşünce/zihin/hâl havan iyi olsun. )
- HAVADAN-CIVADAN (KONUŞMAK)
- HAVAİ değil/yerine/= YELEME
( Ciddi olmayan, ciddi işlerle uğraşmayan, ciddi işler yapmayan. )
- HAVALE ile İHÂLE
- HAVALE ile SARA
( Gövdenin kas yapısında kontrol edilemeyen kasılmalarıdır. Sinir merkezindeki bir tahriş yüzünden beyinde gerçekleşen elektriksel boşalmalar sonucu oluşur. İLE Herhangi bir hastalık sonucu gövde sıcaklığının 38 °C'nin üzerine çıkmasıyla oluşur. Genellikle 6 ay ve 6 yaş arasındaki çocuklarda rastlanır. )
( Beyinde yaralanma/enfeksiyon, yüksek ateş nedeniyle oluşan ve sara[epilepsi] olmak üzere ikiye ayrılır. )
( [Ateş nedeniyle oluşan havalelerde İlk Yardım]
- Öncelikle hasta ıslak havlu yada çarşafa sarılır.
- Ateş, bu yöntemle düşmüyorsa oda sıcaklığında bir küvete sokulur.
- Tıbbî yardım istenir[112].
[Sara krizinde İlk Yardım]
- Öncelikle, olayla ilgili güvenlik önlemleri alınır.
[Örneğin kişi yol ortasında kriz geçiriyorsa olay yerindeki trafik akışı kesilmelidir].
- Kriz, kendi sürecini tamamlamaya bırakılır.
- Hasta bağlanmaz, kilitlenmiş çene açılmaya çalışılmaz.
- Yabancı madde koklatılmaz, ağızdan yiyecek içecek verilmez.
- Başın altına, yumuşak bir malzeme konulur.
- Etrafın güvenliği sağlanır.
- Sıkan giysiler gevşetilir, kusmaya karşı tedbirli olunur.
- Yaralanma varsa gerekli işlemler yapılır.
- Tıbbî yardım istenir[112]. )
- HAVALI ile ALIMLI
- HAVALİMANI değil HAVAALANI
( ... değil PERVÂZ-GÂH )
- HAVAN ile DÖVEÇ
( ... İLE Ağaçtan yapılmış havan. )
( PILON )
- HAVANDA SU DÖVMEK ve/||/<> PATİNAJ ile/ve/değil/||/<> TOP ÇEVİRMEK
- HAVANTEPE CAMİİ :
( Yenimahalle'nin Havantepe yerleşik bölgesindedir. Osmanlı mimarı tarzında yapılmış olmasına karşın tarihi bir özelliği yoktur. Cami 1990'da ibadete açıldı. )
- HAVANTEPE KÜÇÜK PARK :
( Yenimahalle'nin Havantepe yerleşim bölgesinde ve Havantepe Camiini, geçtikten sonra sağ tarafta yer alan küçük parktır. )
- HAVANTEPE :
( Yenimahalle, Rumelikavak, Maden ve Sarıyer'in üst kısmında yer alır. Yüksek gerilim hattı buradan geçer. Denizden yüksekliği 175 metre civarındadır. Denize bakan cephesinde korunma amacı ile yapılan büyük bir korgan ve askeri birlik bulunuyordu. Havantepe'nin en tepesi büyük bir düzlük alandı. Burada Yenimahalle ve Rumelikavaklı gençlerin oynadığı bir futbol alanı bulunuyordu. Gecekondulaşmanın yoğunlaştığı bir dönemde Havantepe aynı ismi taşıyan bir yerleşim bölgesi meydana geldi. )
- HAVARİ ile/||/<> PATRİK ile/||/<> PİSKOPOS ile/||/<> VOYVODA ile/||/<> MİSYONER
( Bir öndere bağlı, onun düşünce ya da inançlarını yayan kişi. İLE/||/<> Ortodoks ve Doğu kiliselerinin başkanlarına verilen ad. İLE/||/<> Katoliklerde bir bölgenin din işlerine başkanlık eden, papalığın en yüksek aşamasında olan din görevlisi. İLE/||/<> Anadolu ve Rumeli'deki resmî Hıristiyan yöneticiler. [Slav dillerinde kumandan ya da prens anlamına gelir. Osmanlı'da, Eflak ve Boğdan'ı topraklarına katmadan önce bu ülkelerin kralları voyvoda adıyla anılmaktaydı. Osmanlı zamanında aynı terim, Eflak ve Boğdan vilayetlerine Sultan tarafından tayin edilen valiler için kullanılmaya devam etti. Voyvodalar Osmanlı'nın kadrolarında sancak beylerine eşit konumdaydı.] İLE/||/<> Bir dini, özellik Hıristiyanlığı yaymakla görevli kişi. )
- HAVAS ile HAVÂS
( Nitelikler. İLE Duygular. )
- HAVAS ile/ve/||/<> LEVÂZIM
- HAVÂSS[Ar. < HÂSSE] ile HAVÂSS[Ar. < HASS/HASSA]
( Duygular, hasseler. İLE Hassalar, keyfiyetler. | Saygın/muhterem olanlar. | Bazı manevi etkiler için okunan dualar. )
- HAVAYA GİRMEK ve BUNALIMA GİRMEK
- HAVF[Ar.]/FOBİ[İng.] değil/yerine/= YILGI, KORKU, KORKMA
( Belirli nesneler ya da durumlar karşısında duyulan, olağandışı güçlü korku, dehşet. )
- HAVF[Ar.] ile/ve/||/<> HAŞYET[Ar.]
( Bilmediğinden korkmak. İLE/VE/||/<> Bildiğinden korkmak. )
( Gayb olan Allah'tan "korkmak". İLE/VE/||/<> Hâzır olan Allah'tan "korkmak". )
- HAVF ile HAVF Ü RECÂ
( Sevgdiğini gücendirme korkusu. İLE [örnek] İki aslan'ın görüş mesafesinin arasında olmak. )
- HAVF >< RECÂ
- HAVL = TÂKAT
- HAVLU KULLANIMINDA ...
( "Sudan(banyodan/duştan/denizden vs.) çıktıktan sonra, doğrudan havluyla kurulanmak." İLE/YERİNE Elimizle gövdedeki ve saçlardaki suyu sıyırdıktan sonra havluyla kurulanmak. )
- HAVLU ile/değil AVLU[Yun.]/HANAY/SAHN[Ar.]/HAYAT[Ar. < HIYÂT]
( Gövdenin çeşitli yerlerinin kurulanmasına yarayan dokuma bez. İLE Bir yapının ya da yapı öbeğinin ortasında kalan, üstü açık, duvarla çevrili alan. )
- HAVLU ile/ve/değil PEŞKİR[Fars. PÎŞ-GÎR]
( ... İLE/VE/DEĞİL Havlu olarak kullanılmasının yanısıra, elbezi ya da peçete olarak da kullanılabilmektedir. | İnce havlu. )
- HAVLU ile/değil PEŞTAMÂL[< Fars. PÜŞT-MÂL), MİZER/NİTÂK[Ar.]
( ... İLE/DEĞİL Hamamda, örtünmek ve kurulanmak için kullanılan ince dokuma. | İş yaparken, bele bağlanan, uzun, geniş dokuma. | Başa örtülen dokuma. )
( PÎŞ-GÎR[PEŞKİR şeklinde galat olarak kullanılmıştır.] ile PÜŞT-MÂL[: Arka örten/silen şey.] )
- HAVRÂ[Ar. çoğ. HÛR] ile HAVRA[İbr.]
( Âhû gözlü. İLE Yahudilik tapınağı, sinagog. | Çok gürültülü yer. )
- HAVUÇ ile KUM HAVUCU
- HAVUZ ile BİRKE[Ar.]
( ... İLE Büyük havuz, küçük göl, gölcük. | Göğüs. )
- HAVZ[Ar.] ile HAVZ[Ar.] ile HAVZ[Ar. çoğ. HİYÂZ]
( Etrafı çitle çevrili yer. İLE Suya girme. | Sakınılacak işe girişme. İLE Havuz. )
- HAY TEK[İng. < HIGH TECH] değil/yerine/= YÜKSEK TEKNOLOJİ
- HAYA/HUSYE/BEYZE/BİLLUR/MEBİZ[Ar.]/TESTİS[Lat.] değil/yerine/= ERBEZİ/TAŞAK
( TESTICLE vs. SCROTUM )
- HAYA[Fars.] ile HAYÂ'[Ar.] ile AYA
( Erbezi, husye/husâ, testis. İLE Utanma, utanç. | Namus, edep. | Günahtan kaçınma. İLE Avuç içi. )
- HAYAL GÜCÜ:
TEKRARLAYICI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YARATICI
( IMAGINATION: PRODUCTIVE instead of/vs./||/<>/> REPRODUCTIVE )
- HAYAL KIRIKLIĞI ile/ve/||/<> MUTSUZLUK
- HAYAL KIRIKLIĞI ile/ve/değil/<> YAŞANABİLECEK MUTLULUK
( İnsanı en çok üzen, hayal kırıklığı değil yaşanabilecekken yaşanamayan mutluluklardır. )
- HAYAL KIRIKLIĞI(NA UĞRAMAK) ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÜZÜLMEK
- HAYAL-MEYAL/MAYAL (ANIMSAMAK)
- HAYAL OLAN ile/ve/||/<>/> "YALAN OLAN"
- HAYAL ile/ve/değil/||/<>/< ARAYIŞ
- HAYÂL değil/yerine/= DÜŞ(LEM)/SAYIK
- HAYAL ile GERÇEKLİK
( Kusursuzdur. İLE "Kusurludur." )
( "Paris". İLE Bitlis. )
- HAYAL ve "HESAP"
- HAYAL ve HEYECAN
( TO IMAGINE and EXCITEMENT )
- HAYAL ile/ve/||/<>/> OLANAKLI ile/ve/||/<>/> GERÇEK
( Konuşuyorsak. İLE/VE/||/<>/> Öngörüyorsak. İLE/VE/||/<>/> Planlıyorsak. )
- HAYAL ile/ve/değil TAHMİN
( [not] TO IMAGINE vs./and/but ESTIMATE/CONJECTURE )
- HAYAL ile/ve/||/<> DÜŞÜLKÜ/ÜTOPYA
- HAYAL ile VEHİM
- HAYALHÂNE ile/ve/||/<> HÂFIZA/BELLEK
( Tekil biçim deposu. İLE/VE/||/<> Tekil anlam deposu. )
- HAYALÎ[Ar.]/FANTASTİK[Fr. FANTASTIQUE/İng. FANTASTIC] değil/yerine/= DÜŞLEMSEL
- HAYALÎ ile/değil/yerine/>< HAKİKÎ
- HAYALÎ ile/ve HİSSÎ
- HAYALÎ yerine İMGESEL
- HAYAL(İN)DEN "YOLA ÇIKMAK" ile/değil/yerine HAYALLER(İN)DEN YARARLANMAK
- HAYALÎYÛN ile/ve/||/<>/>< HAKİKİYÛN
- HAYALLER ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YAŞAM/HAYAT
- HAYALPEREST değil/yerine/= DÜŞLEMCİ
- HAYALPERESTLİK ile ABARTMA
( FANCIFULNESS vs. TO EXAGGERATE )
- HAYAT AĞACI ile BİLGELİK AĞACI
( ... İLE Meyvesi yenilmemesi gereken. )
- HAYAT AĞACI ile/ve/değil/yerine/<> BİLGELİK AĞACI
( Sempatik sinir düzeni/sistemi. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<> Parasempatik sinir düzeni/sistemi. )
( Gövde. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<> Sinir düzeni/sistemi. )
- HAYAT GÜZEL YAŞAMAYA DEĞER"
değil
HAYAT, GÜZEL! YAŞAMAYA DEĞER!
ile/ve/ya da/||/<>
HAYAT, GÜZEL YAŞAMAYA DEĞER
( Yazıda noktalamanın/virgülün ve konuşmada vurgunun/duraklamanın/yuvarlamamanın önemi. )
- HAYAT SOKAK :
( Merkez Sarıyer'de Kocataş dağ silsilesinin eteğinde ve eski Sarıyer Kaymakamlık binasının arkasında (Şimdi Sarıyer Müftülüğü) bulunmaktadır. Sokağın üst kısmı ağaçlıktır. Buradan "Kumsal suyu" çıkar. Suyun kum dökme özelliği olması nedeni ile sokağa Hayat Sokak denilmiştir. )
- HAYAT[Ar.] ile HAYAT
( Yaşam, dirim. | Doğumdan, ölüme kadar geçen süre, ömür. | Yaşam biçimi, içinde yaşanılan koşulların tümü, yaşantı. | Meslek ve durum. | Geçim koşullarının tümü. | Canlılığı gösteren hareket, kaynaşma. | Canlı varoluşu, yaşamayı sağlayan koşulların tümü. | Bir kişinin yaşamöyküsü. İLE Genellikle köy ve kasaba evlerinde, üstü kapalı, bir ya da birkaç yanı açık sofa. | Avlu. | Balkon. )
- HAYÂT ile HAYÂT-I CÂVİDÂN[Î]/SÜREKLİ YAŞAM
( Dirilik, canlılık. İLE/VE/||/<>/>/< Sürekli yaşam. )
- HAYAT ile/ve/||/<> HÜRRİYET ile/ve/||/<> MÜLKİYET
- HAYAT ve/||/<>/> İLİM ve/||/<>/> SEMİ ve/||/<>/> BASAR ve/||/<>/>
KUDRET ve/||/<>/> İRÂDE ve/||/<>/> KELÂM ve/||/<>/> TEKVÎN
- HAYÂT[Ar.] değil/yerine/= YAŞAM
- HAYATÎ GÖREV = Fİ'L-İ HAYÂTÎ = FONCTION VITALE
- HAYATİ ile/ve/değil/||/<> MERKEZİ
- HAYATÎ[Ar.]/SURVIVAL[İng.]/VITAL[İng.] değil/yerine YAŞAMSAL
- HAYATI/NI YAŞAMAK ile/değil/yerine ADAM OLMAK
- HAYATINI YAŞAMAK ile/ve/<>/değil/yerine HAYATI YAŞAMAK
- HAYBE/T[Ar.] ile HEYBET[Ar.]
( Boş, işe yaramaz, anlamsız iş. İLE Korku ve saygı uyandıran görünüş. )
- HAYDAN GELEN HUYA GİDER ile HAY'DAN GELEN HU'YA GİDER
- HAYDAR ALİYEV PARKI :
( Kireçburnu Mahallesindedir. Restauranların yanından Çayırbaşına doğru uzanan ve benzin İstasyonuna kadar ulaşan büyük bir alanı kapsamaktadır. Kireçburnu'nda liman yanındaki Nadir Nadi Parkının 2005'te adı Haydar Aliyev olarak değiştirilirken park da eski özelliğinden uzaklaştırıldı. Bu büyük park Azerbaycan Hükümetinin de destek vermesi ile yeniden yapılmış ve parka vefât eden Azerbaycan Cumhur Başkanı Haydar Aliyev'in ismi verilmiştir. Parkta bir adet Haydar Aliyev Heykeli ve bir de Atatürk büstü bulunmaktadır. Park çok amaçlı olarak kullanılmakta ve her yıl Mayıs ayında Sarıyer Belediyesi tarafından tertiplenen "Sarıyer Edebiyat Günleri" yapılmaktadır. )
- HAYDAR DOĞ KÖŞKÜ :
( Yenimahalle Pazarbaşı'nda Jandarma Karakolunun batısında ve Haydar Efendi sokaktadır. 20. yy. başlarında yapılan bu muhteşem köşk ve bakımlı bahçesi zamanla harap oldu ise de el değiştirince yıktırılarak aslına sadık kalınarak yeniden yapıldı. )
- HAYDAR DOĞ SOKAĞI VE HAYDAR EFENDİ SOKAK :
( Yenimahalle'nin Pazarbaşı bölgesinde yer alan iki sokaktır. Burada ikamet Eden İğneadalı Haydar Doğ'un beyin Milli Mücadele sırasında verdiği büyük mücadele nedeni ile iki sokaktan birine "Haydar Doğ Sokağı", diğerine de "Haydar Efendi Sokağı" adı verildi. Haydar Bey, Milli Müacedele sırasında Trakya Paşaeli Müdafaa - 1 Hukuk Cemiyeti mensubu idi. Bu Cemiyet Anadolu Müdafaa - i Hukuk Cemiyeti ile birleşti. Haydar Doğ bu kuruluşların içinde M.M: Grubu da dahil Anadolu'ya silah ve cephane kaçırılması işlerinde görev yaptı. Sarıyer'de pek çok derneğin kurulmasına öncülük yaptı kurucu oldu. Bir kadirbilirlik örneği olarak Yenimahalle/Pazarbaşında iki sokağa adı verildi. )
- HAYDAR KUTLU =/< NÂBİ YAĞCI
itibarı ile 44.967 başlık/FaRk ile birlikte,
44.967 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(69/181)
(1996'dan beri)