Bugün[09 Kasım 2025]
itibarı ile 44.967 başlık/FaRk ile birlikte,
44.967 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(161/181)


- TEVDÎ (ETMEK) ile/ve/||/<> HAVÂLE (ETMEK)

( Bırakma, emânet etme. | Vedâlaşma. İLE/VE/||/<> Bir işi bir başkasının sorumluluğuna bırakma, ısmarlama, devretme. | Banka, postane vb. aracılığıyla gönderilen para. | Postane, banka vb. aracılığıyla para gönderildiğinde gönderenle alacak olanın adları ve para miktarı yazılı kâğıt, havale kâğıdı, havalename. | Genellikle çocuklarda görülen, ateşli ya da ateşsiz olan çırpınma nöbetleri. | Bir arsayı çevirmek, kapamak için çekilen perde ya da duvar. | Yüksek ve büyük bir görünüşü olma. )


- TEVDÎ[Ar. < VED] değil/yerine/= BIRAKMA, EMÂNET ETME | VEDÂLAŞMA[Ar.]


- TEVECCÜD[< VECD]:
VECDE GELME, HALLENME, COŞMA -<


- TEVECCÜH[< VECH] değil/yerine/= ÇEVRİLME, YÖNELME, DOĞRULMA | BİR YERE DOĞRU HAREKET ETME | GÜLERYÜZ GÖSTERME, YAKINLIK DUYMA | HOŞLANMA, SEVGİ | NASİP VE MÜYESSER OLMA


- TEVEKKELÎ[Ar.] değil/yerine/= NEDENSİZ, BOŞ YERE/BOŞUNA


- TEVEKKÜL ve/||/<> AŞK


- TEVEKKÜL ve/||/<>/> RIZÂ ve/||/<>/> SABIR

( Ulaşamadığına gösterdiğin. VE/||/<>/> Ulaştığına gösterdiğin. VE/||/<>/> Kaybettiğine gösterdiğin. )


- TEVEKKÜL ile SABIR


- TEVEKKÜL ve (SONRASINDA DEĞİL!)


- TEVEKKÜL ve/||/<>/> TEVEKKEL

( Herhangi bir işte elinden geleni yapıp daha sonrasını Allah'a bırakma. VE/||/<>/> Bazı/çoğu şeyi oluruna bırakan. )


- TEVEKKÜL ve/||/<>/< TEVHİD


- TEVEKKÜLLÜ değil/yerine/= KUTGÜVENÇLİ


- TEVELLÂ[< VELY] ile/ve TEBERRÂ[< BERÂ]

( Yanaşma, yakınlaşma, bağlılık. İLE/VE Uzaklaşma. )


- TEVELLÂ/TEVELLÎ[< VELY] değil/yerine/= BİRİNE YANAŞMA | BİRİNİ DOST TUTMA | İYİ AHLÂK | EHL-İ BEYT'İ, HZ. ALİ'Yİ SEVME, ONLARDAN MEDET VE ŞEFÂAT İSTEME, KENDİLERİNE OLAN YAKINLIK, BAĞLILIK


- TEVELLU'[Ar.] ile TEVELLÜH[Ar. < VELEH | çoğ. TEVELLÜHÂT]

( Sevme, aşk ve ilginin oluşması. İLE Şaşakalma. )


- TEVELLÜT[Ar. < VİLÂDET] değil/yerine/= DOĞMA | DOĞUM (ZAMANI)


- TEV'EM[Ar.] ile İKİZ | EŞ, BENZER

( İKİZ )

( EŞ, BENZER )


- TEVESSÜ[Ar. < VÜSET] ile TEVESSÜL[Ar. < VESÎLE]

( Genişleme, yayılma. İLE Sarılma. | İnanma. | Neden gösterme. | Başvurma, girişme. )


- TEVESSÜL ile/ve/||/<> TENEZZÜL


- TEVEŞÜ ile TEVEŞÜL


- TEVETTÜR[Ar. < VETR/VİTRET] değil/yerine/= GERİLME, GERGİN DURUMA GERME | GERİLİM


- TEVFİK FİKRET (İST. 1867) :

( Rumelihisar hayranı olup, burada ikamet etmiştir. Esas adı Mehmet Tevfik'tir. Edebiyat - ı Cedide şairidir. Galatasaray Lisesini birincilikle bitirdi. Mezuniyetten sonra Hariciye Vekâletinde (Dışişleri Bakanlığı) bilahare de Maarif (Milli Eğitim) Kalemi'nde çalıştı. Yüksek Ticaret Okulu'nda Fransızca ve Türkçe dersler verdi. Şiir yarışmalarına katıldı ve birincilikler kazandı. 1894'te Malumat Gazetesi kurucuları arasında yer aldı. Aynı yıl Galatasaray Lisesinde (Mekteb - i Sultani) öğretmenliğe başladı. Okuldan 1895'te ayrıldı fakat bir yıl sonra Robert Kolej'de Türkçe öğretmenliğine atandı. 1896'da Servet - i Fünun Dergisinde görev yapmaya başladı. Servet - i Fünun topluluğunun ve akımının yaratılmasında öncü oldu ve bu hareketin adına Edebiyat - ı Cedide adı verildi. Bu ekolde kendisi ile birlikte; Halit Ziya, Cenap Şahabettin, İsmail Safa, Mehmet Rauf, Samipaşazade Sezai, Hüseyin Cahit, Ahmet Şuayip, Hüseyin Siret gibi isimler bulunuyordu. 1897 Osmanlı –Yunan Savaşı sırasında yurt ve ulus sevgisini işleyen şiirler yazdı. Sultan Abdülhamit'in baskısına karşı çıkar, yazılar ve şiirler yazar, bu nedenle gözaltına alındı ve sürekli izlendi. 1900 yılında ilk kitabı olan Rubab - ı Sikeste (Kırız Saz) yi yayımladı. 1902'de kız kardeşini, 1905'te babasını kaybedince, babasının Aksaray'daki evini satarak Rumelihisarı'nda planlarını kendi yaptığı ve ölene kadar oturduğu Aşiyan isimli köşkü yaptırdı. 1908 Meşrutiyetin ilanında memnun olur ve Tanin Gazetesini arkadaşları ile birlikte çıkarır. Gazete bir süre sonra baskıcı rejim kuran İttihat Terakkinin sözcüsü haline gelince gazeteden ayrıldı. 1909'da Galatasaray Lisesine Müdür oldu. Fakat Maarif Nazırının (Milli Eğitim Bakanının) yetkilerine müdahale etmesi üzerine istifa ederek ayrıldı ve Robert Kolej öğretmenliğe başladı. Balkan ve Trablusgarp savaşlarında yorgun çıkan Osmanlıların Almanya'nın saflarında sava girmesine karşı çıkar. Bu nedenle siyasetçilerle arası açılır. Yazdığı şiirlere Mehmet Akif tarafından karşılık verilir. Tevfik Fikret Mehmet Akif çatışması günümüze kadar yankı yapar. Gençliğinde verem hastalığı ile boğuştu, yaşlılığında da böbreklerinden rahatsızlandı ve ölmeden önce "...Dünyada şimdi ben dahi bir fazla sikletim" mısralarını yazdı ve 19 Ağustos 1915'te öldü. Eyüp'teki aile mezarlığına gömüldü. Vasiyeti üzerine 1961'deki doğum yıldönümünde mezarı Aşiyana taşındı.. İkamet ettiği Aşiyan isimli evi ölümünden sonra müze haline getirildi. Eserleri: Rubab - ı Şikeste, Trih - i Kadim, Haluk'un Defteri, Rubabın Cevabı, Şermin ve Hasta Çocuk'tur. İsimleri sayılan kitaplara girmeyen şiirlerini (Rubabın Cevabı, Tarih - i Kadim, Doksan Beşe Doğru ve diğerleri) Cevdet Kudret tarafından 1952'de yeniden derlenip yayınlandı. )


- TEVFİK FİKRET ile/ve/||/<>/> ATATÜRK

( Kimseden ümmîd-i feyz etmem, dilenmem perr-ü-bâl
Kendi cevvim, kendi eflâkimde kendim tâirim,
İnhinâ tavk-ı esâretten girandır boynuma;
Fikri hür, irfanı hür, vicdânı hür bir şâirim.

(Kimseden bir yarar ummam ben, dilenmem kol kanat.
Kendi boşluk, kendi gökkubbemde kendim gezginim.
Bir eğik baş, bir boyunduruktan ağırdır boynuma;
Fikri hür, irfânı hür, vicdanı hür bir şairim.)

Tevfik Fikret )

( )


- TEVFİKAN[Ar.] değil/yerine/= UYARAK, UYGUN OLARAK, ...'E GÖRE


- TEVFİKAT:
TAM ile/ve/değil/yerine/<> KISMÎ

( Ayrıntılarını okumak için burayı tıklayınız... )


- TEVHİD:
FARK ve/<> HİZMET


- TEVHÎD ve/< ADÂLET ve/< MUHABBET


- TEVHİD ile/ve AMEL

( İlimlerin amacı. İLE/VE Amellerin amacı. )

( Amellerin en hayırlısı, az da olsa sürekli olandır. )

( Tevhid insan üzerinedir. )


- TEVHİD ile/ve/||/<> FITRAT


- TEVHİD ve/<> İLİM ve/<> TERBİYE ve/<> EDEB


- TEVHÎD ile/ve/<> İTTİHÂD


- TEVHİD ve SEVGİ

( AKLIM BENİ YANILTMADI KALBİM DE AKLIMI TEKZİP ETMEDİ )


- TEVHİD ve SÜKÛNET

( Tevhîd, sükûnettir. )


- TEVHîD ve/||/<> TAKVÂ ve/||/<> TEZKİYE


- TEVHİD ve/=/||/<> YOGA ve/=/||/<> SYMBOLON


- TEVHİD-İ EF'AL ve TEVHİD-İ SIFAT ve TEVHİD-İ ZÂT

( FİİLLERİN BİRLİĞİ ve NİTELİKLERİN, BİLGİNİN BİRLİĞİ ve KENDİNİ DIŞLAŞTIRABİLME OLANAKLILIKLARI )

( İLKELERİ: HAYR ve DOĞRULUK/SIDDIKİYET ve GÜZELLİK/CEMÂL )

( A ve S ve K )

( AYN ve SİN ve KAF )

( KİŞİ )

( 3 NOKTA, ŞIN )

( HARF-İ MUKEDDÂ )


- TEV'ÎD[Ar. çoğ. TEV'ÎDÂT] ile TEHDÎD[HÜDÛD | çoğ. TEHDÎDÂT]

( Sözle korkutma. İLE Birinin gözünü korkutma, göz dağı verme. )


- TE'VÎD[Ar.] ile TEV'ÎD[Ar. çoğ. TEV'ÎDÂT]

( Eğriltme, eğritilme. İLE Sözle korkutma. )


- TEVİL ile/ve ŞİİR ile/ve METAFİZİK


- TE'VÎL[< MEÂL] değil/yerine/= SÖZÜ ÇEVİRME, SÖZE AYRI ANLAM VERMEYE KALKIŞMA | ASLA RÜCÛ

( )


- TE'VÎL ve/<> TEVHÎD


- TE'VÎLEN[Ar. < MEÂL] ile TE'VÎLÎ[Ar. < MEÂL]

( Te'vîl ederek, sözü çevirerek. İLE Te'vîl ile ilgili. )


- TEVİL-İ GARİB ile TEVİL-İ BAİD ile TEVİL-İ MÜSTEBÂD

( Yakın yorum. İLE Uzak yorum. İLE Zoraki yorum. )


- TEVKİ'[Ar. < VUKÛ] ile TEVKİÎ[Ar.]

( Sultan buyruklarına çekilen nişan. | Padişahın nişanlı buyruğu. İLE Tevki'ci. Padişah buyruklarına nişan işaretini yapan memur, tuğrakeş. )


- TEVKİCİ[Ar.] değil/yerine/= NİŞANCI


- TEVKÎD[Ar. < EKD] ile TEVKİD[Ar. çoğ. TEVKİDÂT] ile TEVKİT[Ar. < VAKT]

( Sağlamlaştırma. İLE Tutuşturup yakma. İLE Vakti, saati belirli kılma. )


- TEVKİÎ ile/||/<> SÜLÜS ile/||/<> RİK\'A ile/||/<> KÛFÎ ile/||/<> NESİH ile/||/<> MURAKKA ile/||/<> MÜSELSEL ile/||/<> DİVANÎ

( Sözcüklerin arası birleştirilerek yazılan bir yazı biçimi.[Resmî yazışmalarda kullanılan bir yazı çeşidiydi.][Sülüse benzeyen daha yumuşak hatlı ve hareketli büyük boy yazılar.] İLE/||/<> Yuvarlak karakterli, daha çok kitabelerde kullanılan, kitaplarda ise başlıklara mahsus büyük boy bir yazı üslûbu. İLE/||/<> Türklerin ortaya çıkardığı bir yazı çeşidi. "Mim"lerin gözü kapanmış, "Sin" ve benzeri harflerin dişleri kalkmış, noktalar çizgilere dönüşmüştür. Daha çok el yazısında kullanılır. İLE/||/<> Arap harflerinin düz ve köşeli olarak kullanılmasıyla oluşmuş erken dönem İslâm yazı türü ve bundan geliştirilmiş bir yazı türü. İLE/||/<> Metinlerin kopya edilerek çoğaltılmasında kullanılan yuvarlak karakterli bir yazı üslûbu. İLE/||/<> İstenilen kalınlığı sağlayacak kadar kâğıdın birinin suyunu ötekinin aksi yöne gelecek biçimde kola ile yapıştırılmasıyla elde edilen mukavvadan yapılan albüm. Üzerine hatların ayrı ayrı kâğıtlara yazılarak hatlar, minyatürler, varaklar v.s. yapıştırılır. İLE/||/<> Tüm yazaçları/harfleri ve sözcükleri birbirine bitişik olarak yazılan bir yazı biçimi. İLE/||/<> Türklere özgü hareketli ve girişik bir yazı üslûbudur. Harfler ve sözcükler, birbirine kaynaşmıştır. )


- TEVKÎL[Ar. < VEKÂLET] ile TEVKÎR[Ar. < VEKAR | çoğ. TEVKİRÂT]

( Vekil etme. İLE Güzel karşılama, ağırlama, ululama. )


- TEVLİT[Ar.] değil/yerine/= DOĞURMA, DOĞURTMA | NEDEN OLMA, OLUŞTURMA


- TEVSİ[Ar.] ile TEVŞİ[Ar.]

( Genişletme, yayma. İLE Süsleme. )


- TEVSÎH[Ar. < VESAH] ile TEVŞÎ'[Ar.] ile TEVŞÎH[Ar. < VİŞÂH | çoğ. TEVŞÎHÂT]

( Kirletme. | Paslandırma. İLE Süsleme. İLE Süsleme, süslendirme. Süslü giysi giydirme. | Mukayyed kâfiye ile şiir yazma, çifte kâfiye. | Kur'ân-ı Kerîm'i, usûl, âdâb ve erkânı ile okuma. | Mevlîd bahirleri arasında, dînî ve tasavvufî mahiyette kasîde ve beste okuma. | Türk dînî müziğinde bir biçim.[Na't, tekkelerde ve başka yerlerde okunduğu halde, tevşîh denilenler, mevlîd ve mi'râciyye arasında tegannî edilir.] )


- TEVZÎ'[< VEZ |çoğ. TEVZÎÂT] ile TEVZÎÎ[Ar.]

( Dağıtma/dağıtılma. | Herkese payını dağıtma, üleştirme. İLE Dağıtma, üleştirme ile ilgili. )


- TEXT MINING[İng.] değil/yerine/= ÖRÜT MADENCİLİĞİ


- TEYAKKUZ[Ar. < YAKAZA] değil/yerine/= SAKLIK/UYANIKLIK

( Uyanma, uykudan kalkma. | Uyanık olma, uyanıklık, açıkgözlülük. )


- TEYAKKUZ[Ar.] değil/yerine/= SAKLIK/ANIKLIK/UYANIKLIK


- TEYEMMÜM[Ar. < YEMAM] ile TEYEMMÜN[Ar. < YÜMN]

( Su bulunmayan yerde su niyetiyle toprak, kum vb. şeylerle abdest alma. İLE Uğur sayma, uğur olarak kabul etme. )


- TEYİD ile TASDİK


- TEYZE / KÜKÜ/Y[dvnlgttrk] ile/ve/||/<> ANNE

( [Biyolojik açıdan] Anneyle kardeşlik bağlantısı olan dişil gövdeli kişi/ye verilen ad. İLE/VE/||/<> Yaşama, karnında(uterus'ta/rahim'de) gelişerek başlanılan kişi. )

( AUNT vs./and MOTHER )


- TEYZE ile YENGE/BULA

( Annenin kız kardeşi ya da ablası. İLE Amca ya da dayının eşi.[< "yeni gelen" ya da "yanına gelen"] )


- TEYZEZÂDE[Tr. + Fars.]/KUZEN[İng. < COUSIN] değil/yerine/= TEYZENİN OĞLU


- SAV/TEZ ile/ve/||/<>/> | ÖNSAV/HİPOTEZ ile/ve/||/<>/> KARŞISAV/ANTİTEZ | ile/ve/||/<>/> BİREŞİM/SENTEZ

( Sav. İLE/VE/||/<>/> | Varsayım[ispatta geçici olarak kabul edilen doğrular][faraziye]. İLE/<> Karşı Sav. | İLE/VE/||/<>/> Bireşim. )


- TEZ ile TAVIR


- TEZAD ile ABES


- TEZAD ile AKS


- TEZAD ile/ve KOMİK


- TEZAD ile KONTRAST

( OPPOSITION vs. CONTRAST )


- TEZAD ile/ve/> MİZAH

( OPPOSITION vs./and/> COMEDY )


- TEZAD ile TAHDE TEZAD


- TEZAD ile TAHT-EL-TEZAD


- TEZÂD ile TENÂKUZ

( KARŞIT ile ÇELİŞİK/ÇELİŞKİ )

( ÇELİŞKİ/TENAKUZ: Hem nitelik, hem nicelik. )


- TEZAHÜR[< ZUHÛR] ile ...

( MEYDANA ÇIKMA, BELİRME, GÖRÜNME | BELİRTİ | BİRBİRİNE YARDIM ETME [İng. TO APPEAR] )


- TEZÂHÜR[Ar.] ile/<> TEBÂRÜZ[Ar.]


- TEZAHÜR ile/ve/||/<>/> TESİR


- TEZAYÜT[Ar.] değil/yerine/= ÇOĞALMA, ARTMA


- TEZBÎL[Ar.] ile TEZBÎR[Ar. < ZEBR | çoğ. TEZBÎRÂT]

( Toprağı gübreleme. İLE Yazma, yazılma. )


- TEZCAN, HALİM (İST. 1926 - 1972) :

( İnşaat müteahhitliği ile iş hayatına atıldı. Pek çok stadın çimlendirilmesi işini üstlendi. 2 dönem Sarıyer Spor Kulübü'nde başkan olarak görev yaptı. )


- TEZCAN, İLHAN (ZEKERİYAKÖY/SARIYER, 1936) :

( Eğitimci. İlkokulu Zekeriyaköy'de okudu. Eğitimine Köy Enstitüsünde okuyarak devam etti. Önce Kepirtepe, sonraları değişik nedenlerle Arife ve Düziçi Köy Enstitülerinde eğitimine devam etti ve öğretmen olarak meslek hayatına atıldı. Siirt Meleton Nahiyesi, İstanbul Rumelifener'i, Maden, Büyükdere Mehmet İpgin İlköğretim okullarında öğretmen olarak görev yaptı. 1977 - 1982 yılları arasında Sarıyer İlçesi İlköğretim Müdürü olarak görev yaptı. 1982 yılında Sarıyer Kaymakamlığına vekâleten baktı ve aynı yıl içinde emekli oldu. )


- TEZEHHUR[Ar.] ile TEZEHHÜR[Ar. < ZEHRE | çoğ. TEZEHHÜRÂT]

( Denizin köpürüp taşması. İLE Çiçeklenme. | [kimya] Çiçeksime, tuzlanma.[Fr. EFFLORESCENCE] | Üst derinin üstünde görülen ufak ufak kabarcıklar. )


- TEZEKKÜR ile/ve/||/<>/> TEDEBBÜR

( Geçmişe yönelik. İLE/VE/||/<>/> Geleceğe yönelik. )

( İlgili yazıyı okumak için burayı tıklayınız... )


- TEZELLÜL ile/değil/yerine/< TEVÂZÛ

( Aşağılanma. İLE/DEĞİL/YERİNE/< Alçakgönüllülük. )

( "Alçakgönüllüğün" aşırısı ve sonu. İLE/DEĞİL/YERİNE/< ... )


- TEZELZÜL[Ar.] değil/yerine/= SARSILMA, SALLANMA


- TEZGÂH ile/ve/||/<> BANGO


- TEZGÂH[Fars. < DESTGÂH: Makine.] değil/yerine/= ELLEK


- TEZGÂH[Fars. < DESTGÂH] ile ISDAR/ISTAR

( Genellikle dükkânlarda satıcıların önündeki uzun masa. | Kahve, meyhane vb.nde müşterilerin üzerinde yiyip içtikleri uzun masa ya da büfe. | Üzerinde genellikle el ya da küçük makinelerle iş görülen yapım aracı. | Tersane. | Genellikle yasal olmayan bir işi yapmak için tutulan uygunsuz yol. İLE Halı, kilim dokunan tezgâh. )


- TEZGÂHLAMAK ile DOLANDIRMAK

( Dokunacak bezi tezgâha yerleştirmek. | Bir iş için hazırlık yapmak, işe girişmek. | Yasal olmayan bir işi gerçekleştirmek için plan yapmak. İLE Dolanma işini yaptırmak. | Dolaştırmak. | Birini aldatarak parasını ya da malını elinden almak. )


- TEZGÂHTAR ile ESNAF/SÛKA[Ar.]

( TEZGÂH[< Fars. DEST-GÂH: Dokuma aleti, atölye. | Zenginlik.] )


- TEZGÂHTAR ile "TEZGÂHTAR"

( Satışla uğraşan. İLE Üçkağıtçı. )


- TEZGÂHTAR ile VANDÖZ

( ... İLE Tezgâhtar kadın. )


- TEZHİB'DE:
ZÂHRİYE ile/ve/||/<> BAŞLIK ile/ve/||/<> SER LEVHA ile/ve/||/<> HÂTİME ile/ve/||/<> CETVEL ile/ve/||/<> HARİTA ile/ve/||/<> MİNYATÜR


- TEZVEREN DEDE SOKAK :

( Rumelihisar sokaklarından biridir. Tezveren Dede İstanbul'daki yatırlardan biridir. Bu nedenle sokağa "Tezveren Dede Sokak" ismi verilmiştir. )


- TEZVÎD ile/ve/||/<> TEZEVVÜD

( Yol için yiyecek/azık verme, azıklandırma. İLE/VE/||/<> Yol için yanına yiyecek/azık alma. )


- TEZVÎR[< ZEVR | çoğ. TEZVÎRAT] değil/yerine/= YALAN DOLAN | ARABOZUCULUK


- TEZYÎF[Ar. < ZEYF] ile/ve/||/<> İSTİHFAF[Ar.]

( Değersiz gösterme. | Alay etme. İLE/VE/||/<> Küçümseme, hor görme, tahkir. )


- TEZYÎF[Ar. < ZEYF] ile/ve/||/<> TAHKİR[Ar.]

( Değersiz gösterme. | Alay etme. İLE/VE/||/<> Aşağılama, onur kırma, onuruna dokunma. | Hakaret. )


- [ne yazık ki]
TEZYÎF[Ar. < ZEYF] değil/yerine/= DEĞERSİZ GÖSTERME | ALAY ETME


- TEZYÎN[< ZÎNET] ile TEZHİB

( Süsleme, süslenme, ziynetlen(dir)me. İLE Altın sürme. | Yaldızlama. | Süsleme. )


- TEZYİNAT[Ar.] değil/yerine/= SÜSLER/BEZEKLER


- TF-IDF/TERM FREQUENCY-İNVERSE DOCUMENT FREQUENCY[İng.] değil/yerine/= TERİM SIKLIĞI – TERS BELGE SIKLIĞI


- TF/TERM FREQUENCY[İng.] değil/yerine/= TERİM SIKLIĞI


- THALES KURAMI ve/||/<> ÜÇGENLER KURAMI

( Piramidin yüksekliğini bulmak için yere dikilen bir çubuğun gölgesinin uzunluğunun, çubuğun uzunluğuna eşit olmasını beklemek ve o anda piramidin gölgesinin uzunluğunu ölçerek piramidin yüksekliğinin ölçülmesi. | Bir dik üçgende, dik açının tepe noktasından hipotenüse indirilen dikmenin, iki tarafında kalan iki üçgen, birbirine ve asıl üçgene benzer üçgenlerdir. VE/||/<> ... )


- THALES ve/||/<>/> ANAKSİMANDROS/ANAKSİMENDER

( ...[M.Ö. 624 - 546] VE/||/<>/> Thales'in öğrencisi.[M.Ö. 610 - 546/545] )

( Anaksimandros, dünyanın tepsi gibi değil küre gibi olduğundan ilk kuşkulanmış kişidir.[Dünyanın eğimini bile ölçmüştür.] )

( [2. | 3. | 4. | 5. | 6. | 7. dersler...] )


- THALES ile/ve/değil PARMENİDES

( İlk filozof, Thales değil Parmenides olarak kabul edilir. )

( PARMENİDES - PERİ PHYSEOS(DOĞA ÜZERİNE) )


- THE THING, IF HAPPENS, WOULD NOT BE A PROBLEM vs. THE THING, WHICH WOULD BE BETTER IF NOT HAPPENS


- THE TRUMAN SHOW ve/<>/> ASCENSION

( Film.[Jim Carrey] VE/<> Dizi.[3 bölüm] )


- THEOTOKOS/PANAGİA MANASTIRI :

( Rumelikavağı'nın Mavramolos (Karataş) mevkiinde Hıristiyanlık döneminde Meryem Anaya sunulan Theotokos (Panagia) manastırı yapıldı. Burada Meryem Ana Kilisesinin günü olan 15 Ağustosta büyük panayır kurulurdu. Zamanla kilise yıkıldı. 1617'de iki hücrelik kısmı kaldı. Manastır ve kilise 1690'da yeniden yaptırıldı ise de Osmanlı yönetiminden izin alınmadan yaptırıldıkları için Damat Şehit Ali Paşa tarafından yıktırıldılar. )


- THERMOPLASTİC İLE THERMOSET İLE ELASTOMER ile/||/<> POLİMER SINIFLARI

( Temel polimer malzeme türleri. )

( Formül: Tg < T < Tm )


- THING ile ENTITY


- THING vs./and/<> THINK


- THOMAS HENRY HUXLEY ile

( 04 Mayıs 1825 - 29 Haziran 1895 İLE 26 Temmuz 1894 - 22 Kasım 1963 )


- THOMAS PAINE ile/ve/||/<>/>< EDMUND BURKE


- THOMAS YOUNG


- TRAK/THRAK TANRILARI ile/ve YUNAN TANRILARI


- THRILL vs. SHIVER vs. RIGOR vs. VIBRATION


- TIA/TRANSIENT İSCHEMIC ATTACK TRANSIENT[İng.] değil/yerine/= İSKEMIK ATAK, GEÇİCİ YETERSİZ KANLANMA ATAĞI


- TİARA ile ...

( Papalık'ın simgesi olan üç katlı taç. )


- TIBÂ[Ar. < TAB] ile TIBÂA[Ar.]

( Yaradılışlar, âdetler. İLE Kılıç yapma zanaatı. | Kitap vs. basma işi. )


- TİBET MANDALASI ile/ve/||/<> HİNT MANDALASI

( )


- TIC/MEDICAL MONİTORING DEVICE[İng.] değil/yerine/= TIBBİ İZLEME AYGITLARI


- TİCÂNÎ ile TİCÂNÎ

( Yobaz, gerici. İLE Kuzey Afrika'da kurulmuş bir tarikat ve bu tarikattan olan kişi. )


- TİCARET, BİLİM VS. ile SANAT ve FELSEFE

( Ortalama akıl, yeterlidir. İLE Ortalama akıl, yetmez. )


- TİCARET:
T ile/ve/||/<> İ ile/ve/||/<> C ile/ve/||/<> A ile/ve/||/<> R ile/ve/||/<> E ile/ve/||/<> T

( Tecrübe/deneyim. İLE/VE/||/<> İtibar/saygınlık. İLE/VE/||/<> Cesaret. İLE/VE/||/<> Risk. İLE/VE/||/<> Emek. İLE/VE/||/<> Tedbir. )


- TİCARET ile/değil KAÇAKÇILIK


- TİCARETLE İLGİLİ İLK KİTABI YAZAN:
BENKO KOTRULCIC

( Dünyada, ticaretle ilgili ilk kitabı 1345'te yayımlayan kişi, Dubrovnik'li Benko Kotrulcic'dir. )


- TİCARETTE:
PARA ARTIRMAK değil/yerine ÜRÜN ARTIRMAK


- TICKET vs. INVITATION


- t.i.d.[Lat. < TER IN DIE] değil/yerine/= GÜNDE 3 KEZ


- TIFIL[Ar. < TIFL | çoğ. ETFÂL] değil/yerine/= KÜÇÜK ÇOCUK


- TİG/DİAGNOSTIC-RELATED GROUPS[İng.] değil/yerine/= TANI İLİŞKİLİ ÖBEKLER


- TIĞ ile BİZ

( ... İLE Katı bir şeyi dikerken iğne geçirilecek yeri delmek için kullanılan, çelikten yapılmış, sivri uclu ve ağaç saplı araç. )


- TIĞ ile MEKİK[Fars.]

( ... İLE El ya da otomatik dokuma tezgâhlarında, atkı ya da argaç denilen ve enine olan iplikleri, uzunlamasına olan arışların arasından geçirmeye yarayan masuralı araç. | Oya yapmakta kullanılan, kemik, ağaç ya da plastikten, iki ucu sivri, arasından iplik geçecek bir yarığı bulunan küçük araç. )


- TÎHÛ[Fars.] ile ...

( Çil kuşu. )


- TİK/TIC[İng./Fr.] değil/yerine/= SEĞİRCE/SEĞİRTİ


- TIKA-BASA (YEMEK, DOLDURMAK)


- [ne yazık ki]
TIKANIKLIK ile/ve/||/<> KISIR DÖNGÜ


- TIKANMA ile/ve/||/<> ENGELLENME


- TIKANMAK ile TAKILMAK


- TIKANMAK ile/ve/||/<>/>/< TÜKENMEK


- TİKEL ile/ve/||/<>/< EVRENSEL


- TİKEL/LER ile/ve/||/<> NİTELİK/LER ile/ve/||/<> İLİŞKİ/LER


- TIKINMA! | IKINMA! | SIKILMA!


- TIKIZ ile/= TIKNAZ

( Tıknaz. | Çok sıkıştırılmaktan ya da çok sıkı doldurulmaktan katılaşmış, sıkı. | Yoğunluğu çok, katı. İLE/= Şişmanca, toplu, kısa ve kalın yapılı, tıkız. )


- TIKMAK ile/ve/<>/> TEPMEK


- TIKMAK ile/ve/||/<>/> TIKAMAK


- TIKNAZ/TIKIZ ile BODUR

( Şişmanca, toplu, kısa ve kalın yapılı. İLE Enine göre boyu kısa ve tıknaz. )


- TİLAKA ile ...

( Hint kadınlarının alınlarına taktığı süs. )


- TİLKİ ile ÇAKAL

( Gebelik süreleri, 50-54 gündür. İLE ... )

( Tilki, hileyi simgeler. İLE ... )

( KELÎLE ile DİMNE )

( KELÎLE ve DİMNE (BEYDEBÂ) adlı kitabı okumanızı salık veririz. )

( ANUBIS: Çakal Tanrı. )

( ... İLE Avının üzerine atılmağa hazır kişi. | Dehşet günlerinde vurgunculuk yapan kişi. | Gösterişli cenaze törenleri düzenleyen kişi. )

( SA'LEB, KELBİYYE-İ SA'LEBİYYE, VA' ile İBNÜ'L ÂVİ, KELBİYYE-İ ŞEGALİYYE )

( RÛBÂH/RÛBEH ile ŞEGAL[ga uzun okunur] )

( FOX vs. JACKAL )

( RENARD avec CHACAL/CHAKAL[< Türkçe] )

( FUCHS mit SCHAKAL )

( VULPES cum CANIS AUREUS )

( ZORRO con CHACAL )

( VOLPE con SCIACALLO, SCIACAL, JACAL[< Türkçe] )


- TİLKİ ile GÜMÜŞ TİLKİ


- TİLKİ ile İNARİ TİLKİSİ


- TİLKİ ile KIZILTİLKİ

( ... İLE Yeryüzündeki en yaygın ve sayıca kalabalık vahşi etobur türüdür. )

( ... İLE Dünyanın her yerinde ve koşulunda yaşayabilmektelerdir. [Özellikle şehir tilkileri, çok çeşitli hayvan ve sebze/meyveyle beslenebilirler.] )

( ... İLE Fare avlamada kedilerden daha başarılılardır. [Ürken fare yukarı doğru zıplar fakat tilkiler 90 cm. yukarı kadar zıplayabilir ve "fare dalışı" denilen biçimde tepelerine inerler.] )

( Tilki ile Kızıl Tilki )


- TİLKİ ile KORSAK/KARSAK

( ... İLE Köpekgillerden, soluk kahverengi, karnı beyaz tüylü, kısa kulaklı bir tür memeli. )

( VULPES cum VULPES CORSAC )


- TİLKİ ile KUTUP TİLKİSİ


- TİLKİ ile MELANİSTİK TİLKİ

( )


- TİLKİ ile SOLUKTİLKİ


- TİLKİ ile TİBET TİLKİSİ


- TİLLE[Ar.] ile TİLLE[Ar.]

( Basamak. | Sıradağ. İLE İşlenmemiş altın. )


- TİLMÎZ[Ar.]["TIRMİZ" değil!] ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TÂLİP[Ar. < TÂLİB]


- TİM[İng. < TEAM] değil/yerine/= BİRLİK, TAKIM

( Güvenlik güçlerinde belirli bir iş ya da hizmeti başarabilecek güçteki en küçük birlik, takım. )


- TİMÂR:
TEZKERELİ ile TEZKERESİZ


- TIMAR ile TIMAR

( Hayvanlarının kıllarını, derisini temizleme. | Ağaç bakımı. | Yara bakımı. İLE Anadolu Selçukluları ve Osmanlı'larda, belirli görev ve hizmet karşılığında kişilere verilen, yıllık geliri 3.000 - 20.000 akçe olan toprak. | Osmanlı'da kamu arazisi [mirî] içinde, yönetimi sipahiye bırakılmış olan verimli topraklara verilen ad. [Tımar düzeni, merkezden denetlenen büyük bir sipahi gücü besleyerek sultanın ordusuna asker sağlamak için tasarlanmıştır. Tımara hak kazanan kişi, ancak askeri sınıftan olabilirdi. Reayaya tımar vermek kesinlikle yasaktı.][Tımar düzeni, 1839'da Tanzimat Fermanı'yla kaldırılmıştır.] )


- TİMBRE değil/yerine/= TINI, SOLUK


- TİMBUKTU < TİN-BUKTU

( Mali'nin bir kenti. < [: Su kaynağının göbeği.] )


- TİMSAH GÖZYAŞI ile/değil/yerine/>< GÖZYAŞI


- TİMSAH ile GÖZLÜKLÜ, KAYMAN TİMSAHI


- TİMSAH ile NİL TİMSAHI


- TİMSAH ile/ve TİMSAH TÜRÜ KAPLUMBAĞA

( Isırma güçleri: 1134 kg. / 2500 lbs. İLE/VE 453 kg. / 1004 lbs. )


- TİMSAH ile TUZLU SU TİMSAHI

( ... İLE 7 m. uzunluğunda ve 1 ton ağırlığındadır. )

( ... İLE Hem tatlı sularda, hem de deniz sularında yaşarlar. )

( ... İLE 15 dk.'ya kadar su altında, havasız kalabilmektedir. )

( ... İLE Avustralya'da, Mangrow ormanlarında yaşarlar. )


- TİMSAH'IN:
ILIK YUMURTASI ile/ve SOĞUK YUMURTASI

( Eril timsah. İLE Dişil timsah. )


- TİMSAL ETMEK değil TEMSİL ETMEK


- TİMSAL[Ar.] değil/yerine/= SİMGE


- TİMURCUOĞLU, NAİL U. (TRABZON, 1970) :

( Kartal S.K. den transfer edildi ve 5 sezon (1997 - 2002) Sarıyer'de tescilli kaldı. Bu süre içinde 136 lig, 5 kupa, 2 turnuva olmak üzere 143 resmi ve 48 özel maçla birlikte toplam olarak 191 maçta oynadı. Lig maçlarında 65, kupa maçlarında 1, turnuva maçlarında 1 ve özel maçlarda 19 olmak üzere toplam olarak takımına 86 gol kazandırdı. )


- TİN:
BÜTÜNSEL ve/||/<> BAŞLANGIÇ


- TİN:
DUYARLILIK ile/ve/||/<> HAYAL GÜCÜ ile/ve/||/<> İRÂDE


- TİN:
NESNEL ile/ve/||/<> ÖZNEL

( Devlette. İLE/VE/||/<> Bireyde. )


- TİN TİN (GİTMEK/YÜRÜMEK)

( Sessiz, patırtısız bir biçimde. )


- TİN ile İÇGÜDÜ

( SPIRIT vs. INSTINCT )

( JINGSHEN ile BENNENG )

( ... ile İNSİYAK/SEVK-İ TABİİ )


- TİN ile/ve KÜLTÜR

( Üretilenlerin, birlik sezgisi. | İnsan eliyle üretilmişler/oluşturulmuşlar. | İnsanı oluşturan ve insandan oluşan herşey. | Nedenselliği, kendinde/içkin olan. | Düşüncenin kaynağı olan (düşünce). )

( TİN: Düşüncenin edimselliği. )

( SPIRIT vs./and CULTURE )

( JINGSHEN ile/ve VENHUA )


- TÎN ve/||/+/<> MÂRİC

( Toprak ve su. VE/||/+/<> Ateş ve hava. )


- TİN ve/||/<>/< ŞAŞMA

( Şaşma, tin'in kapısıdır. )


- TİN/AN = SPIRIT[İng.] = ESPRIT[Fr.] = GEIST[Alm.] = SPIRITUS[Lat.] = PNEUMA, NOUS[Yun.] = ALIENTO[İsp.]


- tinct./tr.[Lat. < TINCTURA] değil/yerine/= TENTÜR


- TİNDEN DOĞMA ve/||/<> YENİDEN DOĞMA


- TİNDEN DOĞMUŞ OLAN ile/ve/||/<>/> YENİDEN DOĞMUŞ OLAN


- TİNER[İng. < THINNER] değil/yerine/= İNCELTİCİ


- TINGIR MINGIR ile LANGIR LUNGUR

( Kuru, çınlamalı ve yankılı bir sesle. İLE Metalsi bir ses çıkararak. | [mecaz] Dikkatsizce, savruk bir biçimde. )


- TINGIR TINGIR


- TINGIR ile TINGIRTI ile TINI ile TINLAMA

( Metal bir nesnenin sert bir yüzeye düştüğü zaman çıkardığı ses. | Parasız, züğürt. | Boş. | Para. İLE Tıngırdayan bir şeyin çıkardığı sesin adı. İLE Türlü müzik araçlarının verdiği sesleri birbirinden ayırt etmeyi sağlayan ses özelliği. | Bir nesnenin titreşiminden çıkan sesi, başka nitelikteki bir nesnenin aynı yükseklikte çıkan sesinden ayırt ettiren özellik, tınnet. | Söyleniş biçimi, vurgusu. İLE "Tın" sesinin biraz sürüp gitmesi, çınlaması. )


- TINI değil/yerine/= SOLUK


- TİN'İN DOYUMU:
SEVİLEREK değil SEVEREK


- TINMAZ, HÜSEYİN (1942) :

( Rumelikavaklı işadamı. Rumelikavak Spor Kulübü Üyesidir. Bu kulüpte uzun süre Yönetici ve bir dönem de Başkan olarak görev yaptı. Rumelikavak Güzelleştirme Derneği ve Sarıyer Spor Kulübü üyesidir. )


- TİNSEL ALAN ile ESTETİK ALAN


- TİNSEL ALAN ile ESTETİK ALAN

( SPIRITUAL FIELD vs. AESTHETIC FIELD )


- TİNSEL BENLİK ile/ve/<> AŞKIN BENLİK

( SPIRITUAL SELF vs./and/<> TRANSCENDENTAL SELF )

( JINGSHEN ZIWO ile/ve/<> CHAOYUE ZIWO )


- TİN/SEL ile/ve TOPLUM/SAL

( SPIRITUAL vs./and SOCIAL )


- TİP I İLE II İLE III İLE IV ile/||/<> AŞIRI DUYARLILIK

( Dört tip alerjik reaksiyon. )

( Formül: Histamin (Tip I) )


- TIP = MEDICINE[İng.] = MÉDECINE[Fr.] = ARZNEI[Alm.] = MEDICINA[İt., İsp.]


- TİP ile ...

( Benzerlerinin niteliklerini toplayan örnek. )


- TIP ile/ve/||/<> ADLÎ TIP


- TIP ve/||/<> SANAT

( )


- TİP[Fr./İng. < TYPE] ile TİPLEME

( Öykü, roman, tiyatro gibi uzun anlatıma dayalı edebî yapıtlarda kişi kadrosu içinde yer alan ve belirli bir düşüncenin, topluluğun zihniyetini ve ideolojinin temsilciliğini yüklenen kişi. | Kendine özgü kişiliği olmayan, genellikle bilinen kalıplardaki kişileri gösteren oyun kişisi. İLE Belirli bir tipin tüm çapraşık özelliklerini, bunu en iyi, en rahat, en inandırıcı biçimde temsil edebilecek kişiyle canlandırmak. )


- TIPA TIP (AYNI OLMAK)

( Benzemek. )


- TIPA/TAPA[İt. < TAPPO] değil/yerine/= TIKAÇ

( Şişe gibi dar delikleri tıkamaya yarayan mantar, cam, tahta ya da plastikten tıkaç. | Top mermisinin ucuna takılan ve mermi atıldıktan sonra patlamasını sağlayan ayarlı başlık. İLE Herhangi bir şeyin delik ya da ağzını tıkamaya yarayan nesne. )


- TIPKIBASIM ile TIPKIÇEKİM

( Bir yazı, desen, tablo vb.nin fotoğrafından kalıp çıkarılarak yapılan aynı basımı. İLE Bir yazı, kitap ya da biçimin fotoğraf yoluyla kopyasını çıkarma yöntemi, fotokopi. | Bu yöntemle elde edilen kopya, fotokopi. )


- TİPOGRAFYA/TİPOGRAFİ[Fr.] değil/yerine/= BASKI YÖNTEMİ | BASIM

( Kabartma biçimlerle ilgili baskı yöntemi. | Basım. )


- TIPTA, 4P: PREDİKTİF ve/||/<> PREVANSİYON ve/||/<> PERSONALISED ve/||/<> PROAKTİF


- TİRAJ[Fr. < TIRAGE] ile RATING[İng.]

( Kitap, gazete, kitap gibi şeylerin baskı sayısı. İLE Televizyon programlarının izlenme/izleyici oranı. )


- TIRAK ile -TIRAK/TRAK[Fr. < TRAC] ile TRAKA[İt.] ile TRAKE[TRACHÉE < Lat. < Yun.] ile TRAKİT[Fr. TRACHYTE < Yun.] ile TRAKTÖR[Fr. TRACTEUR < Lat.] ile TRAKUNYA[Yun. DRANKONTION]

( Çarpan ya da kırılan bir şeyin çıkardığı tok ses. İLE Benzer/yaklaşık.[mavimsi / kırmızımsı vb.] | Oyuncunun sahneye çıkacağı sırada ya da oyun sırasında, kaygıya ve/ya da korkuya kapılması, rolünü unutması. İLE Yelkenli teknelerde bir mandar aracılığıyla çekilerek direğe çıkıp bakım ve onarım yapılan oturaklı sepet. İLE Soluk borusu. | Eklem bacaklılarda bulunan solunum kanalı. İLE Fazla miktarda feldispat, çok az kuvarz içeren, kırılınca pürüzlü bir yüzeye sâhip olan açık renkli volkan taşı. İLE Tekerlekleri arâzi ve sürülmüş tarla gibi yumuşak zeminde dönebilen/devinebilen, genellikle çift sürmede kullanılan, arkasına römork takılarak kamyon görevi gören motorlu taşıt. İLE Çarpan balık. )


- TIRÂZ[Ar.] ile -TIRÂZ[Ar.]

( Giysilere nakışla yapılan süs. | Süs. | Üslûp, tutulan yol. | Döviz.[Fr. DEVISE] İLE "Donatan, süsleyen" anlamlarına gelerek birleşik sözcük yapar. )


- TİRB[Ar.] ile/ve/||/<> ZEMÎL[Ar.] ile/ve/||/<> SEMÎR[Ar.] ile/ve/||/<> SAHİB[Ar.] ile/ve/||/<> REFÎK[Ar.] ile/ve/||/<> HİLL[Ar.] ile/ve/||/<> NECİY[Ar.]

( Bizimle aynı yaşta olan. İLE/VE/||/<> İş arkadaşımız. İLE/VE/||/<> Oturduğumuz yerde bize arkadaşlık eden. İLE/VE/||/<> Bizimle geceleri konuşan. İLE/VE/||/<> Uzun süre bizimle arkadaşlık eden. İLE/VE/||/<> Yolculuk arkadaşımız. İLE/VE/||/<> Bizi kalbine yerleştiren. İLE/VE/||/<> Sırdaş. )


- TİRENDAZ[Fars.] değil/yerine/= OK ATAN | BECERİKLİ | ÖZENLİ


- TIRESOME vs. TIRING


- TIRIK TIRAK

( Art arda gelen kuru ve hafif seslerin sürekliliğinde. )


- TIRIK ile TIRAK ile TIRIK TIRAK ile TIRINK

( Bir nesnenin art arda iki yere çarpmasından çıkan ince ve kuru ses. İLE Kırılan kuru bir şeyin çıkardığı ses. İLE Art arda gelen kuru ve hafif bir biçimde ses çıkararak. İLE Sert bir yüzeye çarpan para vb. metal bir nesnenin çıkardığı ses. )


- TİRİL TİRİL (GİYİNMEK)

( Güzel, temiz, uygun ve estetik giyimlerde. )


- TIRI-VIRI


- TİRLİN[Fr. < TIRE-LIGNE]

( Mürekkeple çizgi çizmeye yarayan, türlü kalınlıklarda gereç. | Mürekkebin daha çabuk kurumasını sağlayan nesne. )


- TIRMÎZÎ ile/ve/değil TİLMÎZİ[Ar. | çoğ. TELÂMÎZ/E]

( ... İLE/VE/DEĞİL Öğrencisi/talebesi. | Çırağı. )


- TIRNAK İÇİNDE ile/ve/||/<> KENDİ İÇİNDE


- TIRNAK İÇİNE ALMAK ile/ve/||/<> PARANTEZ İÇİNE ALMAK


- TIRNAK ile CIRNAK/PENÇE

( ... İLE Yırtıcı hayvan tırnağı. )


- TİROİT[Fr./İng.] ile/ve/||/<> TİROKALSİTONİN[Fr./İng. < THYROCALCITONINE] ile/ve/||/<> TİROKSİN[Fr./İng. < THYROXINE]

( ... İLE/VE/||/<> Kalkan[tiroit] bezinden salgılanan, kandaki kalsiyumu azaltan hormon. İLE/VE/||/<> Tiroit hormonlarının ilk keşfedileni. )


- TIRPAN[Yun.] ile/ve/||/<> TIRMIK

( Uzun bir sapın ucuna tutturulan, ot, ekin vb.ni biçmeye yarayan, hafifçe kıvrık, uzun çelik bıçak. | Güreşte devirmek amacıyla rakibin ayak bileklerine hızla ayak vurarak yapılan bir oyun. İLE/VE/||/<> Kabartılmış toprağın taşını, çöpünü ayıklamak için kullanılan seyrek dişli, tarak biçiminde araç. | Tırnak beresi. )


- TIRTHANKARA -/

( Manevî önder. )


- TIRTIKLAMAK = ÇALMAK/AŞIRMAK


- TIRTIL ile KESE BÖCEĞİ TIRTILI


- TIRTIL ile/değil/<>/> NİMFA ile/değil/<>/> KELEBEK

( Tırtılın, "son" dediği şeye, dünyanın geri kalanı, "kelebek" der. )


- TIRTIL ile SEMER SIRTLI TIRTIL

( )


- TIRTIL ile TIRTIL

( Yumurtadan çıkan kelebek kurtçuklarının ilk durumu. İLE Çevresinde kertikler bulunan ve işlenecek parça üzerine bastırılarak bu kertiklerin izini parçaya basmaya yarayan çelik disk. | Pulların ya da metal paraların kenarındaki kertikleri oluşturan çıkıntılardan her biri. | Palet. | Bir şeyin kenarına çizilen zincir gibi çiçeklerden yapılan süs. | Maraş işi ya da çeşitli elbise nakışlarında kullanılan altın, gümüş gereç. )


- TIRTIL ile TIRTIR

( Yumurtadan çıkan kelebek kurtçuklarının ilk durumu. İLE Zar kanatlılardan, uzun gövdeli, uzun duyargalı, kurtçuk evresini tarım bitkilerine zarar veren böcekler üzerinde geçiren bir tür böcek. )

( ... cum ICHNEUMON )


- TIRTIL ile TURBULENT PHOSPHILA TIRTILLARI

( )


- TIRTIL ile YILAN BAŞLI TIRTIL


- TİRYAKİOĞLU, ALP (İST. 1943) :

( İşadamı. Ünivenbsi öğrenimini tamamladıktan sonra sanayici olarak iş hayatına atıldı. Üyesi olduğu Sarıyer Spor kulübünde bir dönem (1990 - 1991) Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yaptı. )


- SKİNTİ değil TİKSİNTİ


- TISS/THERAPEUTIC INTERVENTION SCORING SYSTEM[İng.] değil/yerine/= TERAPÖTİK GİRİŞİMSEL PUANLAMA DÜZENİ | GİRİŞİM PUANLAMA DÜZENİ


- [ne yazık ki]
PARA BATIRMA YANILIMINDA:
TITANIC ile/ve/||/<>/> CONCORDE

( İlgili yazıyı okumak için burayı tıklayınız... )

( ON SUNK COST FALLACY: TITANIC and/||/<>/> CONCORDE )


- TITANIC ve/||/<>/> HALOMONAS TITANICAE

( Titanic, Atlas Okyanusu'nun 3657 m. derinliğine kadar battıktan sonra pasla beslenen Halomonas Titanicae adı verilen bir tür bakterinin, geminin yapımında kullanılan 50 bin ton demiri yavaş yavaş tükettiği ortaya çıkmıştır. )

( )


- TİTAN/YUM[Ti][Fr. < TITANE] ile TİTAN

( Atom numarası 22, atom ağırlığı 47,90, yoğunluğu 4,5 olan, 1675 °C'ye doğru eriyen, özellikleri bakımından silisyumla kalaya yaklaşan, parlak beyaz renkli, basit öğe. İLE Satürn'ün en büyük uydusudur ve yoğun bir atmosferi olduğu bilinen tek doğal uydudur. Titan'daki büyük su kütleleri gibi görünen bu okyanusların, metan gazının sıvı durumu olduğu görülmüştür. Yüzey sıcaklığı, yaklaşık olarak -180 °C'dir. )


- TITICACA GÖLÜ[GÜNEYBATI]:
"HUINAMARCA GÖLÜ" ile/ve/<> "PEQUENO GÖLÜ"

( Bolivya'lıların, gölün güneybatısında kalan, kendi taraflarında bulunan %40'lık bölümüne verdikleri ad. VE/<> Bolivya tarafındaki, gölün bu aynı küçük bölümüne, Peru'luların verdikleri ad.[Tiquina adlı dar bir boğazla ayrılmaktadır.] )


- TİTİZLİK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< ÖZEN


- TİTİZLİK ile/ve/||/<>/> PİMPİRİK/LİK / PİMPİRMEK

( ... İLE/VE/||/<>/> Gereksiz yere titizlik gösteren. | Kuşkucu. | Çok yaşlı ve güçsüz kişi. | Harap, bozuk, virâne. )


- TİTİZLİK" ile/ve "ÜZERİNE TİTREMEK"


- TITLE vs. NOUN/PROPOSITIONAL PHRASE


- TİTRASYON ile/||/<> DİLÜSYON

( Titrasyon analiz İLE dilüsyon seyreltmedir )

( Formül: Analiz İLE hazırlık )


- TİTREM ile TİTREŞİM

( Ses titreşimlerinin yükselip alçalması. İLE Küçük ve hızlı salınım, ihtizaz, vibrasyon, rezonans. | Bir noktanın, gözün göremeyeceği kadar kısaca kımıldanışı. )


- TİTREME ile TİTREŞİM

( İHTİZÂZ ile ... )

( VIBRATION vs./and FLUCTUATION )


- TİTREMEK/TİRİLDEMEK ile SAKIRDAMAK/SAKIRTI

( ... İLE Korkudan ya da soğuktan titremek. )


- TİTREMEK ile/ve/> SARSILMAK

( RA'ŞE ile/ve/> ... )

( SHIVE vs./and/> SHAKE )


- TİTREŞİMLİ ile TİTREŞİMLİ

( Titreşim yapan ya da titreşim oluşturan. İLE [dilbilgisi] Yumuşak. )


- TİVİ değil/yerine TE-VE TV


- TİYATRO:
OYUNU, GERÇEKLEŞTİRMEK İÇİN ve/||/<> GERÇEĞİ, OYUNLAŞTIRMAK İÇİN


- TİYATRO:
"ZENGİN MESLEĞİ" değil/fakat ZENGİN MESLEK

Bugün[09 Kasım 2025]
itibarı ile 44.967 başlık/FaRk ile birlikte,
44.967 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(161/181)