Bugün[26 Ekim 2025]
itibarı ile 52.663 başlık/FaRk ile birlikte,
52.663 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(92/212)


- İMAN ile/ve BÂTIL İNANÇ/İ'TİKAD

( BÂTIL[Ar. < BUTLÂN]: Boş, beyhude, yalan; çürük. )

( FAITH vs./and SUPERSTITION )


- İMÂN ile/ve DİN

( Din mülkle, mülk orduyla, ordu malla, mal ülkenin imarıyla, ülkenin imarı, yönetilenlere adâletle sağlanır. )

( Din: Fıtratını bozmamak üzere konulmuş düzen. )

( İman, düşünce ve inancın pekişmişliği anlamına gelir. Her kavram, olgu için geçerli olabilir ve kullanılabilir. Din ve/ya da dine bağlı bir kavram değildir. )

( Güvenilir olmak. İLE/VE İhlâs. )

( FAITH vs. RELIGION )


- İMAN ile/ve/||/<>/< EMAN

( Kendilik bilinci. İLE/VE/||/<>/< Güvenlik. )

( Kişide. İLE/VE/||/<>/< Mekânda. )

( Metafizik. İLE/VE/||/<>/< Fizik. )


- İMAN ve/> GÜVENLİ/RAHAT HAREKET ALANI


- İMAN ile/ve/<> HİCRET ile/ve/<> CEHD


- İM'ÂN[Ar. < MAAN] ile ÎMÂN[Ar. < EMN]

( Bir işte çok ileri varma, çok dikkatli olma. | İnceden inceye araştırma. İLE İnancın pekişmişliği, emin olma. | İslâm dinini kabul etme. )


- İMÂN ile/ve/||/<> İMKÂN


- İMAN ve/<> İRFAN

( Akılsal. VE Sezgisel. )


- İMAN ve/||/<>/> ÖZGÜRLÜK

( Etkileşim durumunda olduğumuz ne varsa/oluyorsa, onlardan emin olduğumuz/olabildiğimiz oranda özgürüzdür/özgürleşiriz.[İman, dinsel ya da dinin sınırları/tekeli altında bir kavram değil emin olmaktır.] )


- İMAN ve/||/<>/< ÖZGÜVEN


- İMAN ile/ve/<> SALİH AMEL ile/ve/<> HAKKI TAVSİYE ile/ve/<> SABRI TAVSİYE


- İMAN ve/||/<> ÜMİT ve/||/<> ŞEFKÂT


- İMANDA EKSİKLİK ile İNTİKAL VE İRFANDA EKSİKLİK

( İddiamız yok, eksiğimiz çok! )


- IMAP ile POP3

( )


- İMÂR değil/yerine/= BAYINDIRLIK


- İMECE ile FASON(/FERLAKS SİSTEMİ-FRANSIZ/PUTTING-OUT SİSTEMİ)


- İMEYL/E-MAIL NUMARASI değil/yerine/= E-POSTA BULUNAĞI


- IMGA = INGA
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Hazinedar. İLE Süfli ve ahlâksız, rezil ve aşağılık. )


- İMGE:
CANLANDIRAN ile/ve/||/<>/< "CANLI"


- İMGE = HAYAL = IMAGE[İng., Fr.] = BILD, VORSTELLUNG[Alm.] = IMAGEN[İsp.]


- İMGE ile İÇGÖRÜ


- İMGE/LEME ile/ve/||/<> NESNE TAKLİDİ


- İMGE ile/ve/değil/<> SİMGE

( Zihinde ve zihnin tanımlanamaz ayrıntılarındaki/derinliklerindeki karşılığı/varlığı. İLE/VE/<> Zihindeki ayrıntıların ve kombinasyonların işaret, çizim, resim ve fotoğraflandırılmış, kabalaştırılmış[kesifleştirilmiş] hali. )

( [eski dönemlerde][> İMGE] IMAGO: Ölen (önemli) kişinin/kralın, -ölmeden önce- balmumundan yapılmış sûreti. | Çifte varoluş, ölümle yaşam arasında varolan. [Ölüme de gönderme yapan!] İLE/VE/<> ... )

( [M.S. I. yüzyıldaki kayıtlardan] Uzaklara giden sevdiği kişinin gölgesinin hatlarını/konturunu çıkarma. İLE/VE/<> ... )

( [modern dönemde] Anlamı, kendine sabitleyen, öznesine göndermeyen. [TEMSİL | İng. REPRESENTATION] İLE/VE/<> ... )

( Buluşturan/buluşturur. İLE Ayrıştıran/ayrıştırır ve buluşturan/buluşturur. )

( Kavramayı sağlatan. İLE Birliği sağlatan. )

( Aklın bilgiye ve hikmete kavuşması, neredeyse tüm uygarlıklarda ortak olarak Güneş, Işık, Nur simgeleri ile belirtilmektedir. )

( İmgeleme ve arzunun son bulmasıyla birlikte varlık da sona erer ve şu ya da bu oluş saf varoluşla kaynaşıp birleşir, ki onu tarif olanaklı değildir, o ancak yaşanabilir. )

( İşitilen ve okunan sözler ancak zihnimizde imgeler yaratır fakat biz zihinsel bir imge değiliz. )

( Gerçek olmayanı yaratan imgelemedir, onu devam ettiren ise arzudur. )

( İmgenin ardında ve ötesinde olan idrak ve eylem gücüsünüz. )

( Simgeler, tek bir anlama indirgenemez. )

( Simgenin imgesi olmaz ama imgenin simgesi olur. )

( Zihnimizin aynasında imgeler görünür ve kaybolur. Ayna kalır. )

( RÂBITA: İmge ile simgenin buluşturulması. )

( Sürekli dolaşımda olan/kalan/bırakılan. [JACQUES DERIDA (ö. 1930)] )

( The innards created by imagination and perpetuated by desire.
Words, heard or read, will only create images in your mind, but you are not a mental image.
You are the power of perception and action behind and beyond the image.
In the mirror of your mind images appear and disappear. The mirror remains. )

( IMAGE vs./and/<> SYMBOL )

( XINGXIANG ile/ve/<> ... )


- İMGE ile/ve SİMGE

( Zihinde ve zihnin tanımlanamaz ayrıntılarındaki/derinliklerindeki karşılığı/varlığı. İLE/VE Zihindeki ayrıntıların ve kombinasyonların işaret, çizim, resim ve fotoğraflandırılmış, kesifleştirilmiş(kabalaştırılmış) hali. )

( ... İLE/VE Çoklu yorum. )

( Eylem'e yöneliktir. İmgelediğine yönelir. İLE/VE Düşünme'ye yöneliktir. )

( ... İLE/VE İnsan için en temel simge, cogito kaynaklı "ben" simgesidir. )

( ... İLE/VE * Yansıtıcıdır.
* Gösterirken gizleyen bir özelliğe sahiptir.
* İzleyiciyi düşünsel etkinliğe çağırır.
* Temsil ettiği soyut ve aşkın değerlerin anımsanmasını, anlaşılmasını ve paylaşılmasını sağlayan bir anahtardır.
* Bilenler arasında tanıma, tanışma ve anlaşma aracı olarak işlev görür.
* Belirli bilgi ve anlayışı, âşina olmayanların zihninden gizler ve âşina olanlara açar.
* Sezginin ve keşfin anahtarıdır.
* Arketipleri(ilk örnekleri) gösterdiği gibi onları yeniden üretir. )

( ... İLE/VE Zamandan ve mekândan bağımsız bir hakikati gösterirler.[Zaman-mekânı aşkın bir ide/ilke'yi gösterebilmek sadece simge ile olanaklıdır.] )

( ... İLE/VE Farklı zaman ve mekânda ortak doğası olan nesneleri gösterebilmesidir. )

( ... İLE/VE 3 temel özelliği...
* Bir ilkeyi gösteriyor olması.
* Farkları birliğe getirmesi.
* Çok anlamlılığa açık olması. )

( ... İLE/VE "Zamanda olan"ı, "zamana aşkın olan" ilişkilendirmede önemli bir rol oynar. )

( IMAGE vs./and SYMBOL
IMAGE vs./and IMAGE
SYMBOL vs./and SYMBOL )


- İMGELEM = MUHAYYİLE = IMAGINATION[İng., Fr.] = EINBILDUNGSKRAFT[Alm.] = IMAGINATIO[Lat.] = PHANTASIA[Yun.] = IMAGINACIÓN[İsp.]


- ÜÇGEN:
İMGELEM'DE ile/ve/||/<> US'TA

( Bölünebilir. İLE/VE/||/<> Bölünemez.[Töz'dür!] )


- İMGELEMEK ile/ve DOĞALLIK

( IMAGINATION vs./and NATURALNESS )


- İMGELERDEN ARINMA ve/> SAF BİLİNÇ > MÂBED


- İMGESEL DÖNEM ile/ve/||/<>/> SİMGESEL DÜZEN

( )


- İMGESEL ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KAVRAMSAL

( Bireysel. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Toplumsal. )


- İMGESEL ile/ve/||/<>/> SEZGİSEL ile/ve/||/<>/> KAVRAMSAL


- İMGESELLİK ve/||/<> DOĞRUDANLIK


- İMHÂ'[Ar. < MAHV] ile İMHÂ[Ar.]

( Yok etme, mahvetme/edilme. İLE Bileme, keskinleştirme. )


- İMHÂL[Ar.] ile İNZÂR[Ar.]


- İMİR[Oğuz] ile İNGİR
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Sis, pus. İLE Alacakaranlık. Karanlık ile aydınlığın karışımı. )


- İMKÂN değil/yerine/= OLANAK


- İMLÂ ile İBÂRAT ile ÎRAB


- İMLÂ ile/ve/||/<> İHYÂ


- İMLÂ[Ar. MELV] ile/ve/||/<> İMLÂ[Ar. < MEL]

( Yazım (kuralları).[< Söyleyip yazdırmak.] | Bir yapıtı ya da bir ezgiyi notaya alıp yazma. İLE/VE/||/<> [boşluğu/çukuru] Doldurmak. )


- İMLÂ ile/ve/||/<>/> MÜMLÎ


- IMMANUEL KANT'IN, ÜÇ KİTABI:
SAF AKLIN ELEŞTİRİSİ ile PRATİK AKLIN KRİTİĞİ ile YARGI GÜCÜNÜN ELEŞTİRİSİ

( Doğru ile yanlışı inceler. İLE İyi ile kötüyü inceler. İLE [Bir bölümünde] Güzel, çirkin ve yüceyi inceler. )


- IMMANUEL KANT'TA, İNSANIN DÖRT YETENEĞİ

( * DUYARLILIK(İHSAS)
* HAYAL GÜCÜ(MUHAYYİLE)
* İDRAK(MÜDRİKE)
* US(AKIL) )


- IMMATÜR/IMMATURE[İng.] değil/yerine/= OLGUNLAŞMAMIŞ


- IMMEDIATE :/yerine DERHAL, HEMEN


- IMMIGRANT :/yerine GÖÇMEN


- IMMIGRATION :/yerine GÖÇ


- IMMOBIL/IMMOBILE[İng.] değil/yerine/= HAREKETSİZ


- IMMOBİLİZASYON/IMMOBILIZATION[İng.] değil/yerine/= SABİTLEME


- IMMORAL/ITY[Fr./İng.] değil/yerine/= TÖRETANIMAZ/LIK

( Daha üstün saydığı bir töre adına geçerli töreyi tanımayan. | Töre kurallarına aykırı olan. )


- IMMÜN/IMMUNE[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIK


- IMMUNE-MEDIATED/IMMUNE-MEDIATED[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIKLIK ARACILI


- IMMÜNİTE/IMMUNITY[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIKLIK


- IMMÜNİZASYON/IMMUNIZATION[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIKLAMA


- IMMUNOENGİNEERİNG ile/||/<> NATURAL IMMUNİTY

( Immunoengineering bağışıklık sisteminin mühendislik yaklaşımla düzenlenmesiyken İLE natural immunity doğal bağışıklık yanıttır )

( Formül: CAR-T therapy )


- IMMUNOFLUORESCENCE ile/||/<> IMMUNOHİSTOCHEMİSTRY

( Immunofluorescence floresan işaretleme kullanırken İLE immunohistochemistry enzim işaretleme kullanır )

( Formül: Antikor lokalizasyon )


- IMMÜNOJENİK/IMMUNOGENIC[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIKLAŞTIRAN


- IMMÜNOJENİTE/IMMUNOGENICITY[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIKLILIK YETISİ


- IMMÜNOLOJİ/IMMUNOLOGY[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIKLIK BİLİMİ


- IMMÜNOMEDİYATÖR/IMMUNE-MEDIATED[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIKLIK ARACILI


- IMMÜNOMODÜLASYON/IMMUNOMODULATION[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIKLIK UYUMLAMASI


- IMMÜNOMODÜLATÖR/IMMUNOMODULATORY[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIKLIK UYUMLAŞTIRICI


- IMMÜNOSÜPRESİF/IMMUNOSUPPRESSIVE[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIKLIK BASKILAYICI


- IMMÜNOTERAPİ/IMMUNOTHERAPY[İng.] değil/yerine/= AŞI TEDAVİSİ, BAĞIŞIKLIK SAĞALTIMI


- İMMUNOTERAPİE ile/||/<> KEMOTERAPİ

( İmmunoterapie bağışıklık sistemini kullanırken İLE kemoterapi doğrudan hücre toksisitesi sağlar )

( Formül: Checkpoint inhibitor )


- IMMUTABLE[İng.] değil/yerine/= DEĞİŞMEZ


- IMPACT :/yerine ETKİ


- İMPAKSİYON/IMPACTION[İng.] değil/yerine/= TAKILMA


- İMPAKT/IMPACT[İng.] değil/yerine/= ETKİ


- İMPARATOR PENGUENİ ile/değil ADELİE PENGUENİ

( Güney Kutbu'nda yaşarlar. )


- İMPARATOR[İt. < IMPARATORE] değil/yerine/= İLHAN


- İMPARATOR ile/||/<> KAYSER[Ar. < KAYSAR]

( ... İLE Roma ve Bizans imparatorlarına verilen san/unvan. )


- İMPARATORİÇELİK değil/yerine/= İLHATUN/LUK


- İMPEDANS/IMPEDANCE[İng.] değil/yerine/= DİRENÇ


- İMPEDANS SPEKTROSKOPİ ile/||/<> DC TEKNİKLER

( EIS AC frekans bağımlı, DC sabit potansiyel/akım. )

( Formül: Nyquist İLE i-V )


- İMPERMEABL/IMPERMEABLE[İng.] değil/yerine/= GEÇİRİMSİZ


- IMPLANT[İng.] değil/yerine/= EKİT, DOKU EKİMİ


- İMPLANTASYON/IMPLANTATION değil/yerine/= EKİM


- IMPLEMENT :/yerine UYGULAMAK


- IMPLICATION :/yerine İMA, SONUÇ


- IMPLİCİT FUNCTİON ile/||/<> PARAMETRİC FUNCTİON

( Implicit F(x,y)=0, parametric x=f(t), y=g(t). )

( Formül: Relation İLE parameter )


- İMPLİSİT BİLGİ/IMPLICIT KNOWLEDGE[İng.] değil/yerine/= ÖRTÜK BİLGİ


- İMPLİSİT/IMPLICIT[İng.] değil/yerine/= ÖRTÜK


- IMPLY :/yerine İMA ETMEK


- IMPORT and DISCOUNTED IMPORTS and IMPORT LEVY and IMPORT REGIME and IMPORT SUBSTITUTION and SAFETY CONTROLS ON IMPORTS and SUBSIDISED IMPORTS

( İthalat. VE Dampingli ithalat. VE İthalat prelevmanı. VE İthalat rejimi. VE İthalat ikâmesi. VE İthalattaki güvenlik kontrolleri. VE Sübvansyonlu ithalat. )


- IMPORTANCE :/yerine ÖNEM


- IMPORTANT vs. PRECIOUS


- IMPORTANT :/yerine ÖNEMLİ


- IMPOSE :/yerine DAYATMAK


- IMPOSSIBLE :/yerine İMKANSIZ


- IMPRESS :/yerine ETKİLEMEK


- IMPRESSION :/yerine İZLENİM


- IMPRESSIVE :/yerine ETKİLEYİCİ


- IMPRESSIVE vs./and DETERMINER


- İMPRESYON/IMPRESSION[İng.] değil/yerine/= İZLENİM | ÇÖKÜNTÜ, | BASI İZİ


- IMPRINTING[İng.] değil/yerine/= BASIMLAMA


- İMPRİNTİNG ile/||/<> X-İNAKTİVASYON

( İmprinting ebeveyn özel, X-inaktivasyon dozaj. )

( Formül: Parent-specific İLE dosage compensation )


- IMPROVE :/yerine GELİŞTİRMEK


- IMPROVEMENT vs. CONTINUITY


- IMPROVEMENT :/yerine GELİŞME, İYİLEŞME


- İMPULS İLE MOMENTUM İLE AÇISAL MOMENTUM İLE TORK ile/||/<> HAREKET BÜYÜKLÜKLERİ

( Doğrusal ve dönel hareketin temel nicelikleri. )

( Formül: J = Δp İLE τ = dL/dt )


- İMPULS İLE MOMENTUM İLE AÇISAL MOMENTUM ile/||/<> HAREKET BÜYÜKLÜKLERİ

( Korunum yasalarıyla ilişkili nicelikler. )

( Formül: J = ∫F dt = Δp )


- İMPULS/IMPULSE[İng.] değil/yerine/= UYARI | DÜRTÜ


- İMPULS[İng. < IMPULSE] değil/yerine/= UYARIM/UYARAN


- İMPULSİF/IMPULSIVE[İng.] değil/yerine/= DÜRTÜSEL


- İMRAHOR ile İMRAHOR ile İMRAHOR

( Hasköy'ün kuzeyinde bulunan bir semt. İLE Üsküdar İskelesi - Doğancılar arasında bir semt. İLE Yedikule'de bir semt. )

( ... İLE ... İLE Adını Sultan II. Bayezıd'ın imrahoru[has ahırların bakıcısı] İlyas Bey'in Bizans kilisesinden çevirttiği bir camiden alır. [Mirahor, İlyas Bey Mescidi olarak da tanınır.] )


- İMRENMEK ile/ve TELÂHHUZ[Ar.]

( ... İLE/VE İmrenerek ağzın sulanması. )


- İMSAK ile İMSAK ile İMSAK

( Bir şeyden el çekerek, kendine hakim olma, perhiz. İLE Oruca başlama zamanı. İLE Cimrilik. )


- İMSÂS[Ar. < MASS] ile İMSÂS[Ar.]

( Emdirme/emdirilme. | Suda erimiş ilâcı şırınga etme. İLE Değdirme, elle tutup sevme, messettirme. )


- İMSÂS[Ar. < MASS] ile İMTİSÂS[Ar. < MASS]

( Emdirme/emdirilme. | Suda erimiş ilâcı şırınga etme. İLE Emme, emerek çekme, soğurma. | [biyolojide] Soğurulma, emilme.[İng. ABSORPTION | Fr. ABSORBTION] )


- İMTİDÂD[< MEDD] değil/yerine/= UZAMA, UZANMA; YAYILMA, UZUN SÜRME | UZAY | NESNE (RES EXTENSA)


- İMTİHAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İMKÂN


- İMTİHÂN[Ar. < MEHN] değil/yerine/= DENEME, SINAMA | SINAV


- İMTİNÂ (ETMEK) ile/ve/||/<>/>/< İHTİYÂR (ETMEK)


- İMTİNA ETMEK değil/yerine/= KAÇINMAK/SAKINMAK/GERİ DURMAK


- İMTİNA ile/ve/||/<>/< HAYÂ


- İMTİNA[Ar.] ile İMTİSAL[Ar. < MİSL]

( Kaçınma, sakınma, çekinme. İLE Gerekeni yapma. | Bir örneğe göre davranma, uyma, benzemeye çalışma. | Alınan buyruğa tümüyle uyma. [İNKIYÂD] )


- İMTİNÂ[Ar.] ile İSTİNKÂF[Ar.]

( Çekinme. İLE Çekinme, geri durma, sakınma. )


- İMTİNÂ değil/yerine/= KAÇINMA/SAKINMA/ÇEKİNME/GERİ DURMA


- İMTİNÂ-İ ÂDÎ ile/ve/<> İMTİNÂ-İ HAKİKÎ

( Bir şeyin, varoluşunun olanaksızlığı. İLE/VE/<> Bir şeyin, yokluğunun, akılsal olarak olanaksızlığı. )

( Birinin, başka birinin çocuğu olduğu bilinen biri için, "benim çocuğumdur" demesi gibi. İLE/VE/<> Birinin, kendinden yaşça büyük biri için, "benim çocuğumdur" demesi gibi. [davası edil(e)mez/dinlenmez] )


- İMTİYÂZ[Ar.] değil/yerine/= AYRICALIK | FARKLI OLMAK


- İMTİZÂC[< MEZC] ile KARIŞABİLME | BİRBİRİNİ TUTMA, UYGUNLUK | UYUM SAĞLAMAK, İYİ GEÇİNME


- İMZA BEYANNÂMESİ ile/ve/||/<>/> İMZA SİRKÜLERİ/SİRKÜSÜ

( Gerçek kişi için, bireysel. İLE/VE/||/<>/> Tüzel kişi/kuruluş için. )


- İMZA KOYMAK değil İMZA ATMAK


- İMZA ile CEMAL SÜREYYA'NIN İMZASI


- İMZA[Ar.] ile/ve/||/<> İMCE/PARAF[Fr. < PARAPHE]

( ... İLE/VE/||/<> Sadece baş harflerle yazılan, kısa imza. )


- İMZAYI:
ADIN ALTINA ATMAK ile/ve/değil/yerine ÜSTÜNE ATMAK


- ÎN/İYN[Ar. < AYNÂ] ile ÎN[Fars.]

( İri ve güzel gözlüler. İLE Bu. )


- in d[Lat. < IN DIES] değil/yerine/= HER GÜN


- IN SILICO[İng.] değil/yerine/= SANAL ORTAMDA


- IN SITU[İng.] değil/yerine/= YERİNDE


- İN VİTRO ile/||/<> İN VİVO

( in vitro laboratuvar ortamı İLE in vivo canlı organizma )

( Formül: Petri kabı İLE canlı vücut )


- IN VITRO[İng.] değil/yerine/= ORGANİZMA DIŞINDA


- İN VİVO DESENSITİZASYON/IN VIVO DESENSITIZATION[İng.] değil/yerine/= ORGANİZMADA DUYARSIZLAŞTIRMA


- IN VIVO EKSPOJUR[İng.] değil/yerine/= ORGANİZMADA KARŞI KARŞIYA GELME


- IN VIVO ile/ve/||/<>/>< IN VITRO

( Dirimlide/canlıda. İLE/VE/||/<>/>< Organizma dışında, canlı dışı, yapay ortamda. )

( Gövdeyi bütün olarak ele alır ve bu bağlamda araştırma gerçekleştirme olanağı sağlar. İLE/VE/||/<>/>< Gövdenin belirli parçalarını ele alan ve bu doğrultuda araştırma gerçekleştiren yapı. )


- IN-SİTU ile/||/<> EX-SİTU

( In-situ doğal habitatta İLE ex-situ habitat dışında. )

( Formül: Natural İLE artificial )


- IN :/yerine İÇİNDE


- İN ile İn ile İN

( Yaban hayvanlarının, kendilerine yuva edindikleri kovuk. | Mağara. İLE İndiyum'un simgesi. İLE İnsan. )


- İNÂ'[Ar. < EVÂNÎ] ile İ'NÂ[Ar.] ile ÎNÂ'[Ar.] ile ÎNÂ'[Ar.]

( Kap kacak. İLE Zahmete uğratma. İLE Yemiş toplama zamanının gelmesi. İLE Geciktirme, alıkoyma. )


- INACCESSİBLE İLE MEASURABLE İLE WOODİN ile/||/<> BÜYÜK KARDİNALLER

( Set kuramı büyük sonsuzluklar. )

( Formül: Con(ZFC + LC) )


- İNAK = NASS = DOGMA[İng., Alm.] = DOGME[Fr.] = DOGMA[Yun.]


- İNAKTİF/İNACTIVE[İng.] değil/yerine/= EYLEMSİZ | ETKİSİZ


- İNAKTIVASYON/INACTIVATION[İng.] değil/yerine/= ETKINSİZLEŞME


- İNAL, PROF. DR. SELAHATTİN (TARSUS, 1909 - 1996) :

( Üniversite öğretim üyesi. İlk, orta ve lise öğrenimini Adana7da yaptı. 1933'te Yüksek Orman Mektebinden mezun oldu. Bir süre Eskişehir Merkez Orman Mühendisliği görevinde bulundu. 1935 yılında ormancılık öğrenimini tamamlamak ve Doktora yapmak üzere Viyana'ya gönderildi. 1939'da "Viyana'da "Hochschule für Budenkultur"u tamamlayarak Orman Mühendisi unvanını aldı. II. Dünya Savaşı başlayınca 1939'da yurda döndü ve Y. Z. Enstitüsü Orman Fakültesinde Ormancılık Politikası ve Amenajman Kürsüsünde asistanlığa atandı. 1940 doktorasını tamamlamak üzere tekrar Viyana'ya gitti ve "Meşe Ağacı Kabuğundaki Tanen Miktarının Yetişme Muhiti ile Olan İlgisi" tezini tamamlayarak doktor unvanını aldı ve yurda döndü.1942 - 1944 tarihleri arasında başasistan olarak görev yaptı. 12.06.1950'de "Palamut Meşesi Ormanlarının Coğrafi Dağılışı, Ekonomik Önemi ve Amenajmanı Esasları". Tezi ile Doçent oldu. 27.02.1956'da profesörlüğe yükseltildi. 1960 - 1962 yılları arasında İ.Ü. Orman Fakültesinde Dekanlık görevini yürüttü. Bir ay süre ile Rektör Vekilliği yaptı. 18.97.1966 tarihinde Türkiye Bilimsel Araştırma Kurumu'nun Tarım ve ormancılık Grubu Yürütme Komitesi Üyeliğine seçildi.. Bu görevi Nihat Erim Hükümetinde Orman Bakanı olarak atandığı 26.03.1971 tarihine kadar yaptı. Bakanlık görevinde iken kendi isteği ile emekli oldu.16.04.1073 Naim Talu KOALİSYON Hükümetinin kurulması ve Bakanlık görevinin sona ermesini takiben 16.05.1975 günü SEKA Genel Müdürlüğü Yönetim Kurulu üyeliğine atandı ve görevi altı yıl sürdürdü. )


- İN'ÂM[Ar.] ile İHSÂN[Ar.]


- İN'ÂM[Ar.] ile TEMETTU'[Ar.]


- İNAN, NEJAT (İST. 1956) :

( Giresunspor'dan transfer edildi ve dört sezon (1976 - 1977 ve 1078 - 1981) Sarıyer'de tescilli kaldı. Bu süre içinde 27 lig, 2 B takımlar ligi, 2 kupa maçı olmak üzere 31 resmi ve ayrıca 33 özel maçla birlikte toplam olarak 64 maçta Sarıyer forması giydi. Lig maçlarında 2 ve özel maçlarda 8 gol kaydetti. )


- İNAN ile İMAN

( DO BELIEVE vs. FAITH/FULLNESS )


- İNAN = İMAN = FAITH[İng.] = FOI[Fr.] = GLAUBE[Alm.] = FIDES[Lat.] = FE[İsp.]


- İNAN / İNANCA ile/ve/<>/> İNANÇ

( Süreç. İLE/VE/<>/> Sonuç. )

( Bireysel. İLE/VE/<>/> Toplumsal. )


- İNANAN ile KÂFİR


- | "İNANAN" ile/ve/>< "KUŞKULANAN" |
değil/yerine/>
BAKMAYI BİLEN

( | "Mutludur." ile/ve/>< (")Bilgilidir.(") | DEĞİL/YERİNE Anlayandır. )


- [İNANÇ +] İLİM ile/ve/||/<> İRFAN ile/ve/||/<> HÜZÜN ile/ve/||/<> NEŞE ile/ve/||/<> [bunlar yoksa]

( Hikmet. İLE/VE/||/<> Rahmet. İLE/VE/||/<> Zarâfet. İLE/VE/||/<> Muhabbet. İLE/VE/||/<> Şiddet. )


- İNANÇ/İNANDIRILMA ile KOŞULLANMA/KOŞULLANDIRILMA

( BELIEF vs. CONDITIONING )


- [İNANÇ +]
KUŞKU ile/ve/||/<> CEHALET ile/ve/||/<> GAFLET ile/ve/||/<> HIRS ile/ve/||/<> KİBİR

( Nifak. İLE/VE/||/<> Taassub. İLE/VE/||/<> Gösteriş. İLE/VE/||/<> Fesad. İLE/VE/||/<> Zulüm. )


- İNANÇ ile/ve/<>/değil AKLINA/ÇIKARLARINA UYGUNLUK


- İNANÇ ile/ve/değil/yerine "BAKIŞ/GÖRÜŞ"


- İNANÇ ile/ve/değil/||/<> DAVRANIŞ

( Seni, daha iyi bir insan yapan, "inançların" değil davranışlarındır. )


- İNANÇ ile DEĞER

( FAITH/BELIEF vs. WORTH/VALUE )


- İNANÇ ile/ve/<> İBÂDET ile/ve/<> AHLÂK


- İNANÇ ile/ve/<> İMAN

( Düşüncenin pekişmişliği. İLE/VE/<> İnancın pekişmişliği. )

( Herşeyin başlangıcı ve kaynağı olan düşünce, inancın da imanın da başlangıcı ve kaynağıdır. İLE/VE/<> İnanç, düşüncenin pekişmiş/yoğunlaşmış hali, iman da inancın pekişmiş/yoğunlaşmış halidir. )

( Kuramı, uygulamaya geçiren tek ve en önemli olgu. İLE/VE/<> ... )

( BELIEF vs./and/<> FAITH )


- İNANÇ" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İNSANLIK

( Sadece kişiyi ilgilendiriyor. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Herkesi ilgilendiriyor. )

( )


- İNANÇ = İTİKAT = BELIEF[İng.] = CROYANCE[Fr.] = GLAUBE[Alm.] = FE, CREENCIA[İsp.]


- İNANÇ ile/ve/||/<> KÖK İNANÇ / ŞEMA


- İNANÇ ile/ve/değil/||/<>/< KURUNTU/VEHİM


- İNANÇ ile/ve/<> SEVGİ ile/ve/<> BİLGİ

( Toplumsal yönetimde, kişiler üzerinde oynanan alanlar. )

( BELIEF vs./and/<> LOVE vs./and/<> KNOWLEDGE )


- İNANÇ ile/ve/değil/||/<>/< VARSAYIM


- İNANÇLAR ile/ve/||/<> TEMEL İNANÇLAR


- İNANÇ/SIZLIK ile/ve/||/<> KUŞKU/ŞÜPHE

( Ne çıplaklık, ne dağınık saçlar, ne pislik, ne günlerce oruç tutmak, ne yerde yatmak, ne de bağdaş kurarak saatlerce bir yerde oturmak, kuşku ve isteklerden arınmamış bir kişiyi kurtarmaz. )

( DISBELIEF vs. DOUBT/SUSPICION )


- İNANÇ"TA:
KATI "AKILCILIK" ile/||/<> "İMANCILIK" |
ile/değil/yerine/><
ELEŞTİRİCİ AKILCILIK


- İNANDIĞINI BİLMEK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/></< BİLDİĞİNE İNANMAK


- İNANILACAK BİLİM değil/yerine GÜVENİLİR BİLİM


- İNANILACAK (OLAN) ile/ve ALKIŞLANILACAK (OLAN)

( Alkışı, en sessiz biçimde karşılayan, alkışı, hak etmiş demektir. )


- İNANILMAZ BİR ŞEY/İŞ YAPMAMIZ ile/değil/yerine YAPTIĞIMIZ ŞEYİ/İŞİ, İNANILMAZ BİR BİÇİMDE YAPMAMIZ


- İNANIR ile/ve/<> ÖFKELİ İNANIR


- İNANMA ile/ve/değil/||/<>/>/< BIKMA


- İNANMA +/+/+ BİLME +/+/+ DÜŞÜNME +/+/+ GÜZELLİK

( Din. + Bilim. + Felsefe. + Estetik. )


- İNANMADAN AİT OLMAK" ile/değil AİT OLMADAN İNANMAK

( [not] "BELONG WITHOUT BELIEVE" vs./but BELIEVE WITHOUT BELONG )


- İNANMA(MA)K ve/<> SEVME(ME)K

( (NOT) TO BELIEVE and/<> (NOT) TO LOVE )


- İNANMAK" ile/değil/yerine/>< ANLAMAK

( MEANING vs./and TO BELIEVE )


- İNANMAK ile/ve BEKLEYİŞ/BEKLENTİ

( TO BELIEVE vs./and EXPECTATION )


- İNANMAK ile/ve İNANMAK İSTEMEK

( TO BELIEVE vs./and WANT TO BELIEVE )


- İNANMAK ile/ve/değil/||/<>/< KABUL ETMEK


- İNANMAK ile "KAPTIRMAK"


- İNANMAK ile/> KENDİNİ KAPTIRMAK

( TO BELIEVE vs./> TO GET CARRIED AWAY )


- İNANMAK ile/yerine TEMEL ALMAK

( TO BELIEVE vs. TO GET BASE
TO GET BASE instead of TO BELIEVE )


- İNANMAK ve/<> ÜMİT ETMEK

( TO BELIEVE and/<> TO HOPE )


- İNANMAK ile/ve/||/<> "YEMEK"/"YUTMAK"


- İNANMAKLA değil İNANARAK


- İNANMA/MA ile/ve/||/<> İTİBAR/SIZ


- İNANMIŞ ile DELİ


- İNANMIŞ/LIK ile/ve/değil İNANDIRILMIŞ/LIK


- İNAT (ETMEK/EDEN) ile/ve/değil/yerine/<> DİRENÇ/İHTİYÂR[< HAYIR] (GÖSTERMEK/GÖSTEREN)


- İNAT ETMEK ile/ve/||/<> PES ETMEMEK ile/ve/||/<> VAZGEÇMEMEK


- İNAT değil/yerine/>< İNCELİK

( İnat gördüğümüzde, ince/lâtif olalım.
[Keskin kılıç, yumuşak ipliği kesmez.] )


- İNAT değil/yerine/>< İNSAF


- İNATÇI/ANUT değil/yerine/= DİRETEK/DİRETKEN


- İNATÇI ile HARIN

( ... İLE Bir şeyden huylanıp yürümeyen, geri geri giden hayvan. | [mecaz] Hain, huysuz. | [mecaz] Obur. )


- İNAT/ÇI ile/ve/||/<> İNAK/ÇI


- INAUGURATE vs. INITIATE vs. INSTIGATE vs. PROMPT vs. SPARK vs. TRIGGER


- İNBÂ'[Ar.] ile İNBÂH[Ar.]

( Haber verme. İLE Uyandırma/uyandırılma. | Kımıldatma, hareket ettirme. )


- İNBİK/İNBİR değil İMBİK


- ÎNCÂ'[Ar. < NECÂT] ile İNCÂH[Ar.]

( Kurtarma/kurtarılma. İLE İşi bitirme/tamamlama. | İsteğe erme. )


- İNCÂS[Ar. < NECİS] ile İNCÂZ[Ar. çoğ. İNCÂZÂT]

( Pisleme/pislenme, necîsleme, necâsetleme. İLE Yerine getirme. )


- İNCE BAĞIRSAK MİKROBİYOTASI ile/||/<> KALIN BAĞIRSAK MİKROBİYOTASI

( İnce bağırsak daha az bakteri yoğunluğu İLE kalın bağırsak çok yüksek bakteri yoğunluğu içerir. İnce bağırsakta 10^3-10^7 bakteri/ml İLE kalın bağırsakta 10^11-10^12 bakteri/ml bulunur. )


- İNCE BAĞIRSAK ve/||/<> ZONULİN BAĞLARI


- İNCE DERİ, ZAR = ZAR = MEMBRANE


- İNCE "ELEYİP" SIK DOKUMAK değil İNCE EĞİRİP SIK DOKUMAK


- İNCE KENARLI MERCEK ile/||/<> KALIN KENARLI MERCEK

( İnce kenarlı yakınsak (dışbükey), kalın kenarlı ıraksak (içbükey). )

( Formül: f > 0 İLE f < 0 )


- İNCE ÜNLÜ/RAKİK/RİKKAT ile/||/<> KALIN ÜNLÜ/İŞBA ile/||/<> KALIN ÜNLÜYE EĞME/İŞBA ile/||/<> REF ile/||/<> ÜNLÜ ALAN ile/||/<> ÜNLÜ ALMAYAN ile/||/<> ÜNLÜLENME

( Ağız boşluğunun ön bölümünde oluşan ünlüler (e, i, d, ü). | Yuvarlama. İLE/||/<> Ağız boşluğunun art bölümünde oluşan ünlüler (a, ı, o, u). İLE/||/<> Vezin gerektirdiğinden, sözcüğe bir yazaç ekleyerek ya da yazacı eğerek uzatmak. İLE/||/<> Bir sözcüğü zammeli[ötre - yuvarlak ünlülü (o, ö, u, ü)] okuma. İLE/||/<> Sesçil imlerden birini alan yazaç. İLE/||/<> Sesçil im almamış yazaç. İLE/||/<> Vezinde söz konusu olan ünsüzler ve ünlüler dışında olan, okunuşta veznin içine katılan ve anlamı değiştiren bir dizi ünlünün eklenmesi. )


- İNCE ve/||/<> İNCİ


- İNCEDEN İNCEYE (LAF SOKMAK, ARAŞTIRMAK)


- İNCELEMEK ile/ve/<> ARAŞTIRMAK

( Doğru biçimde anlamak için! )

( Araştırmamak, tutsaklığın başlıca nedenidir. )

( Araştırma yapmadıkça kurtuluş yoktur. )

( TETEBBUÂT: İncelemeler, araştırmalar, tetkikler. )

( PERKİZİSYON: Bir kişi ya da bir şey hakkında önceden, ayrıntısıyla araştırma. )

( To understand rightly! )

( TO INVESTIGATE vs./and/<> TO SEARCH
Non-investigation is the main cause of bondage.
There can be no salvation, without investigation. )


- İNCELEMEK ile/ve/||/<>/>/< ARAŞTIRMAK ile/ve/||/<>/>/< SORGULAMAK


- İNCELEMEK ile İNCE ELEMEK


- İNCELEMEK ile/ve KURCALAMAK

( TO INVESTIGATE vs./and TO DELVE )


- İNCELİK ile/ve/||/<> DOĞRULUK ile/ve/||/<> GÜZELLİK

( Belde değil dilde. İLE/VE/||/<> Sözde değil özde. İLE/VE/||/<> Yüzde değil yürekte. )


- İNCELİK ve/||/<>/> İNCİNME


- İNCELİK/KALINLIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ARALIK


- KIRILMA('DA):
İNCELİK('TEN) ile/değil/<> KALINLIK('TAN)

( Her şey. İLE/<>/DEĞİL İnsan. )


- İNCELME ile BİLLURLAŞMA


- İNCELME ile/ve SEYRELME


- İNCELME ile/ve/<> SİLİKLEŞME


- ^ İNCELTME İMİ(olarak kullanım) ile/ve UZATMA İMİ(olarak kullanım)
değil
DÜZELTME İMİ(olarak kullanım)


- İNCELTME (SİMGESİ) ile/ve/||/<>/< İNCELİK

( İzlemek için burayı tıklayınız... )


- INCENTER ile/||/<> CİRCUMCENTER

( Incenter iç teğet merkezi İLE circumcenter dış çember merkezi. )

( Formül: Inscribed İLE circumscribed center )


- INCENTIVE :/yerine TEŞVİK


- İNCİ: Cansız ve bitki eşiği. -ile


- İNCİ ile İNCİ ÇİÇEĞİ(MÜGE[Fr. < MUGUET])


- İNCİ ile/ve/||/<> MERCAN

( [Divân Edebiyatında] Gözyaşını simgeler. İLE/VE/||/<> Kanlı gözyaşını simgeler. )

( Barış. İLE/VE/||/<> Feragat. )

( Hz. Hasan ve soyu. İLE/VE/||/<> Hz. Hüseyin ve soyu. )

( Kavuşmayı/vuslatı simgeler/nişânesidir. İLE/VE/||/<> ... )


- INCIDENT :/yerine OLAY


- İNCİK-BONCUK


- İNCİK CİNCİK


- INCIK-CINCIK CINCIK BONCUK

( CINCIK: Bardak, kadeh, tabak gibi sırçadan ya da porselenden yapılan şeyler, züccaciye. )


- İNCİL ile/değil KİTAB-I MUKADDES


- İNCİNMEK ve/||/<>/> GELİŞMEK


- İNCİNMEMEK ve/||/<>/< AFFETMEK


- İNCİR AĞACI ile/değil KOKAR AĞACI


- İNCİR/YEMİŞ/BALLIDARI ile BURUK İNCİR/YEMİŞ

( ... İLE Dalında kuruyan, kimyasal kullanılmış incir. )


- İNCİR/YEMİŞ/BALLIDARI ile ÖTEKİ MEYVELER

( Bilgeliği simgeler. İLE ... )

( TİN ile ... )

( FIG vs. OTHER FRUITS
Signs the wisdom. WITH ... )

( FICUS CARICA cum ... )


- İNCİR ile BARDACIK

( ... İLE Bir tür yaş incir. )

( ... İLE Ege bölgesindeki adı. )


- İNCİR ile İNCİRSİ MEYVE

( ... İLE Gerçek bir meyve olmayan, yumurtalardan değil çiçeklikten oluşan, incire benzer meyve. )


- İNCİR ile KAYA İNCİRİ

( ... İLE Susuz ve ilaçsız, kendi kendine yetişen siyah kaya incirleri, olgunlaşıp yere düşünce toplanıp önce güneşte kurutulur. Sonrasında, çuvallara sıkıştırılarak bastırılıp saklanıyor. Yeneceği zamandan 4-5 gün önce çıkarılıp mersin, kekik ve defne yaprağı ile kaynatılan suya bandırılır ve tekrar kurutulur. Sonra da unlanıp yenir. Hava alan kâğıt ya da bez kesede saklanıp birkaç hafta içinde yumuşacık halde tüketilir. )

( ...ile )


- İNCİR ile LOP İNCİR

( ... İLE İri ve yumuşak bir tür incir. )


- İNCİR ile MISIR/FRENK, HİNT, KİLİS, PABUÇ İNCİRİ / DİKENLİ İNCİR / BABUTSA / KAYNANADİLİ / KÜREKYEMİŞİ


- İNCİR ile PATLICAN İNCİRİ

( ... İLE İncirin, iri ve mor bir türü. )


- İNCİR ile YABANİNCİRİ

( ... İLE Dutgillerden, Mısır'da yetişen ve kerestesi, eski Mısırlılar'ca mumyalara sanduka yapmakta kullanılmış olan bir ağaç. | Bu ağacın meyvesi. )


- İNCİR ve ZEYTİN

( TİN ve ZEYTÛN )

( Çok çekirdekli. VE Tek çekirdekli. )

( Tek/çok. VE 2 )

( Beyin. VE Gözbebeği. )

( KÂBE: Beyin. )


- INCITEMENT vs. PROVOKE


- İNCİTME! ve/||/<>/> İNCİNME!

( Hz. Musa. VE/||/<>/> Hz. İsa. )

( İlk dersimiz. VE/||/<>/> Son dersimiz. )

Bugün[26 Ekim 2025]
itibarı ile 52.663 başlık/FaRk ile birlikte,
52.663 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(92/212)