KENDİNİ BİLMEK ile/ve KENDİNİ, KENDİNDE BİLMEK
( Kaynağı kaynak olarak, görünüşü de görünüş olarak ve kendinizi yalnızca kaynak olarak görmek, kendini bilmektir. )
( Kendini-idrakin ön koşulu içtenliktir. )
( Kendini-idrakin ön koşulu mükemmellik değildir. )
( Erdemler ve güçler kendini-idrakle birlikte gelir, daha önce değil. )
( Kendi hakkınızda sağlam (geçerli) bir soru soramazsınız, çünkü kimin hakkında soru sorduğunuzu bilmiyorsunuz. )
( Kendinizi, olduğunuz halinizle bilin. )
( Kendi hakkınızda pek çok şey biliyorsunuz fakat bilen'i bilmiyorsunuz. )
( Bir şeyi, doğrudan ve sözsüz olarak bilmeden önce, bilen'i bilmeniz gerek. )
( Gövde ve zihin içinde olmadığınızı, fakat her birinin de farkında olduğunuzu bilmek, kendini-biliştir. )
( Ancak kendiniz olmakla kendinizi bilebilirsiniz. )
( Ne olduğunuzu bildiğiniz zaman aynı zamanda bildiğiniz olursunuz. )
( Kendi etkinliğinle, kendini inşâ edip, kendini olumlama. )
( To know the source as source and appearance as appearance, and oneself as the source only is self-realisation.
Earnestness is a precondition to self-realisation.
Earnestness precondition is not perfection.
Virtues and powers come vs. realisation, not before.
You cannot ask a valid question about yourself, because you do not know whom you are asking about.
Know yourself as you are.
You know so many things about yourself, but the knower you do not know.
Before you can know anything directly, non-verbally, you must know the knower.
To know that you are neither in the body nor in the mind, though aware of both, is already self-knowledge.
You can only know your self by being yourself.
When you know what you are, you also are what you know. )
( KNOWING THE SELF vs./and KNOWING THE SELF IN SELF )