Söz(cük)leri/ni ve tutumu/nu değiştir... Dünya/n değişsin!

Bu nedir? | Nasıl kullanılır? | Nasıl okumalı/anlamalı? | Sıkça Sorulan Sorular | Yenilikler | İletişim

YAŞAR





Y


- YAYMA ile/ve/değil ALAN/INI GELİŞTİRME

( [not] TO EXTEND vs./and/but TO GET WIDE THE/IT'S FIELD )


- YANYANA/LIK ile/ve ART ARDA/ARDIŞIK/LIK/MÜTERÂDİF[Ar. < RİDF]

( Uzay/mekân. İLE/VE Zaman. )

( SIDE BY SIDE vs./and ONE AFTER ANOTHER )


- YOL ile/ve SÜREÇ

( Kendimiz bulmadıkça o, kendi yolumuz olmayacaktır ve bizi hiçbir yere götürmeyecektir. )

( Sürece katılmadıkça anlaşılmaz. )

( Kişiyi, yürüdüğü yol yorar. )

( Unless we find ourselves, it will not be our own way and will take us nowhere. )

( PATH vs./and PROCESS )


- "KENDİ DÜNYANDA YAŞAMAK" ile/ve/değil/yerine KENDİ DÜNYANI YAŞAMAK

( Sizi tutsak etmiş olan, kendi hakkınızda beslediğiniz fikirdir. )

( Sizi içeri kilitlemiş olan kapı aynı zamanda sizi dışarı bırakacak olan kapıdır. )

( The idea you have of yourself that keeps you in bondage.
The door that locks you in, is also the door that lets you out. )

( Bazıları. [Çoğunlukta olsa da herkes değil.] İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Herkes. )

( [not] TO LIVE THE PERSONAL LIFE vs./and/but TO LIVE IN THE PERSONAL LIFE
TO LIVE IN THE PERSONAL LIFE instead of TO LIVE THE PERSONAL LIFE )


- YARATICI ile/ve/değil ÖZGÜN


- YARATIM ile/ve DÖNÜŞÜM

( CREATION vs./and TRANSFORMATION )


- YENİLİKLER ve/< DELİLİKLER


- YAPICI ile/ve OLGUNLAŞTIRICI

( CONSTRUCTIVE/POSITIVE vs./and TO BRING RIPEN )


- DOĞAYA DOĞAN ile/ve/değil YAŞAMA DOĞAN

( Behaim("hayvan"). İLE/VE/DEĞİL Beşer/İnsan. )

( Yaşam, yaşamla beslenir. [Doğada bu süreç zorunluludur, toplumda ise gönüllü olmalıdır.] )

( Yaşamın tamir edemediğine ölüm son verir. )

( [not] TO BORN IN NATURE vs./and/but TO BORN IN LIFE
What life cannot mend, death will end. )


- YEKPÂRE[Fars.] değil/yerine/= BÜTÜN

( Küçük olan, bütünü yansıtır ama bütünü içeremez. )

( The small, projects the whole; but it cannot contain the whole. )

( [not] A SINGLE PIECE but COMPLETE
COMPLETE instead of IN A SINGLE PIECE )


- BAZI ŞEYLERİ:
ANLADIKTAN SONRA YAŞAMAK ile/ve/<>/değil/yerine YAŞADIKTAN SONRA ANLAMAK


- YOLU BİLMEK ile/ve/> YOLDA İLERLEMEK

( Yolunuzu, kendiniz bulmalısınız. )

( TO KNOW THE WAY vs./and/> TO BE ON THE WAY/TO PROGRESS
You must find your own way. )


- GÜNÜ GEÇİRMEK değil/yerine GÜNÜ YAŞAMAK

( Kişi, inandığı gibi yaşayamıyorsa, yaşadığı gibi inanmaya başlar. )

( [not] TO PASS THE DAY but LIVE THE DAY
LIVE THE DAY instead of TO PASS THE DAY )


- KISA VADELİ YARAR-UZUN VADELİ ZARAR ile/değil/yerine ÂN'I YAŞAMAK


- YORUM ile/ve/değil/yerine ÇOK ANLAMLILIK

( [not] INTERPRETATION/COMMENT vs./and/but MULTI MEANING
MULTI MEANING instead of INTERPRETATION/COMMENT )


- YORUM ile/ve YORUMUN ETKİSİ/EGEMENLİĞİ


- YORUM ile/ve DÖNÜŞTÜRÜCÜ NİTELİKTE YORUM

( INTERPRETATION/COMMENT vs./and TRANSFORMER INTERPRETATION/COMMENT )


- YORUM ile/ve/<> DÖNÜŞÜM

( INTERPRETATION/COMMENT vs./and/<> TRANSFORMATION )


- YORUM ve ERDEM

( INTERPRETATION/COMMENT and VIRTUE )


- YORUM ve VAROLUŞ

( INTERPRETATION/COMMENT and EXISTENCE )


- YORUM ile/ve YÖNTEM

( INTERPRETATION/COMMENT vs./and METHOD )


- YORUMLAMAK ve DÖNÜŞTÜRMEK

( TO INTERPRET and TO TRANSFORM )


- YORUMLAMA ile/ve YARATMA

( TO INTERPRET vs./and TO CREAT )


- YORUMLAMA ile/ve YENİDEN KURMA

( TO INTERPRET vs./and RE-ESTABLISH )


- YORUMLAMA ile/değil YORUMBİLİM

( [not] TO INTERPRET vs./but HERMENEUTIC )


- YORUMBİLİM ve SANAT

( Her alanda düşünebilme ve konuşabilme olanağı. )

( HERMENEUTIC and ART )


- YÖNTEM/USÛL ile/ve ÜSLÛB


- ALTIN ORAN ve YAŞAMSALLIK

( GOLDEN PROPORTION/RATIO/MEAN/SECTION and VITALITY )


- YORUM(LAMA)DA:
VARLIK BAKIMINDAN ile/ve ANLAM BAKIMINDAN

( TO INTERPRET: IN EXISTENCE vs./and IN MEANING )


- YORUMLAMA ile/ve DEĞİŞİM

( TO INTERPRET vs./and ALTERATION )


- YORUM ile/ve DEĞERLENDİRME

( INTERPRETATION/COMMENT vs./and EVALUATION )


- YORUM ile/ve DÜŞÜNCE/FİKİR

( ... İLE/VE Düzenlemek, tertip etmek. | Ham düşünce, haber. )

( Fikir, varolanlar üzerine değil varolması gerekenler üzerinedir/olmalıdır. )

( Ancak sizi arzu, korku ve yanlış fikirlerden kurtaracak olan iyidir. )

( INTERPRETATION/COMMENT vs./and IDEA
Only what liberates you from desire and fear and wrong ideas is good. )


- YORUM ile AÇIKLAMA

( INTERPRETATION/COMMENT vs. EXPLANATION )


- YORUM ile YAKLAŞIM

( INTERPRETATION/COMMENT vs. APPROACH )


- YAKLAŞIM ile/ve DÜZEN

( APPROACH vs./and SYSTEM )


- YAKLAŞMAK ile/ve YANAŞMAK


- YORUM ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< GERİBİLDİRİM

( [not] INTERPRETATION/COMMENT vs./and/but/||/<>/>/< FEEDBACK
FEEDBACK instead of INTERPRETATION/COMMENT )


- YORUM ile "BAKIŞ"

( INTERPRETATION/COMMENT vs. "LOOKING" )


- YAKLAŞMAK ile/ve/değil/<>/> YAKINLAŞMAK

( [not] TO GET CLOSE vs./and/but/<>/> TO GET CLOSER )


- YAKINLIK/KURBİYET ile/ve KAVUŞMA/VUSLAT


- KAVRAM ile/ve/<> YAŞAM

( ... İLE/VE/<> Üzerine konuşulamayan. )

( CONCEPT vs./and/<> LIFE )


- YATAY/LIK ile/ve GEÇİŞKEN/LİK


- YÖNTEM ile/ve/değil/yerine AHLÂK

( [not] METHOD vs./and/but MORALS
MORALS instead of METHOD )


- YALNIZ ile/ve TEK

( LONE vs./and ALONE )


- "YAŞAMAK" ile DENEYİMLEMEK


- YETKİN BİLGİ ile/değil/yerine KESİN(YAKÎN) BİLGİ

( [not] PERFECT KNOWLEDGE vs./but DEFINITE/CERTAIN/EXACT KNOWLEDGE
DEFINITE/CERTAIN/EXACT KNOWLEDGE instead of PERFECT KNOWLEDGE )


- YETKİN/LİK ve/<>/= ÖZGÜR/LÜK

( PERFECTION and/<>/= FREEDOM )


- YETKİN/LİK ve/<> GÜÇLÜ/LÜK ve/<> YETERLİ/LİK ve/<> YETENEKLİ/LİK

( Ne zaman ki güçlülük, tek çözüm olarak kalır; o zaman anlarsın, ne kadar güçlü olduğunu. )

( PERFECT/ION and/<> POWERFUL/NESS and/<> ENOUGH/SUFFICIENCY and/<> ABILITY/CAPACITY/SKILL )


- YAKIN NEDEN ile UZAK NEDEN

( Kuyudaki bir kurbağa, gökteki kuşlar hakkında hiçbir şey bilmez. )

( NEAR CAUSE vs. FAR CAUSE
A frog in a well knows nothing about the birds in the sky. )


- YOĞUNLAŞMA ile/yerine DİKKAT

( TO INTENSIFY vs. ATTENTION
ATTENTION instead of TO INTENSIFY )


- YOĞUNLAŞMA ile/ve/yerine (EN AZINDAN) YAKINLAŞMA

( TO INTENSIFY vs./and TO APPROACH, TO GET CLOSER )


- YOĞUNLAŞMA ile ODAKLANMA

( CONCENTRATION vs. TO GET FOCUS )


- YOĞUNLAŞMA ile DERİNLEŞME

( INTENSIFY vs. DEEPEN )


- YOĞUNLAŞTIRMA ile/ve SIKIŞTIRMA

( INTENSIFY vs./and TO SQUEEZE )


- YOĞUN/LUK ile SIK/LIK

( DENSE/DENSITY vs. FREQUENT/FREQUENCY )


- YARARLI ile YARARLI('YI)

( FEVÂİD[< FAİDE]: Menfaatler, yararlar, kârlar, kazançlar. )

( Yaptığın, "kâr"; yapmadığın, yarar! )

( USEFUL vs. USEFUL )


- YARARLI/LIK ile/ve/<> ANLAMLI/LIK

( USEFUL/NESS vs./and/<> MEANINGFUL/NESS )


- YARARIN SAĞLANMASI ile/ve/değil/yerine/< ZARARIN UZAKLAŞTIRILMASI

( IZRAR[Ar.]: Zarar verme, zarara sokma. )


- YÜKSEK ORAN ile/ve YARAR


- ANLAMA ve YENİDEN YAŞAMA

( TO UNDERSTAND vs. RE-LIVING )


- YAPILAN/OLAN ile YAPILMASI/OLMASI GEREKEN

( Doğa. İLE İnsan eylemi. )

( Platon'a kadar. İLE Platon sonrası. )


- YAPMAK ile/ve/değil/yerine YAPILANDIRMAK


- YAPILANDIRMA ile/ve/<>/değil/yerine İLİŞKİLENDİRME


- YAPILAN ile/ve DOLUNAN


- YAPMAK ile/ve OLUŞTURMAK


- YAPMAK ile/ve/yerine YAŞAMAK

( TO DO vs./and TO LIVE
TO LIVE instead of TO DO )


- BİR KONU/OLGU/DURUM/YAZI/SÖZÜ ANLAMAK ile/ve/değil/yerine (ONU) YAŞAMAK


- YAŞAMAK ile/ve EYLEMİNDE BULUNMAK

( TO LIVE vs./and TO ACT )


- YAŞAMAK ile/ve/||/<> DENEYİMLEMEK / TECRÜBE ETMEK

( TO LIVE vs./and EXPERIENCE )


- YAŞAMAK ile/ve YAŞANTILAMAK

( TO LIVE vs./and EXPERIENCE )


- YAŞAMAK ile/ve DÖNÜŞTÜRMEK

( Yaşayan yaratamaz, yaratan yaşayamaz. )

( TO LIVE vs./and TO TRANSFORM )


- YAŞAMAK ile/ve/<>/&gt;&lt;/< ÖLMEK

( Biliyor olmak. İLE/VE/<>/


- (")ANLAMLI(") YAŞAM ile/ve/yerine MUTLU YAŞAM

( Geçmiş ve/ya da gelecek üzerine kurulan. İLE/VE/YERİNE ÂN üzerine kurulan. )


- YAŞAM/HAYAT ve/=/<> ÜMİT

( Hayat, teselli olmaktır. )

( Erip, eriyip, biten. VE/=/<> Hiç bitmeyen, bitmemesi gereken. )

( LIFE and/=/<> HOPE )


- YAŞAMI:
GELDİĞİ GİBİ KARŞILAMAK ile/ve/değil OLDUĞU GİBİ KARŞILAMAK


- YAŞAM/HAYAT ve/> ETKİNLİK/FAALİYET ve/> BİLİNÇ/ŞUUR

( LIFE and/> ACTIVITY and/> CONSCIOUSNESS )


- YAŞAM ALANI ile/ve/değil HAREKET ALANI

( Bazı düşünürlerin/sanatçıların, [turistlerin ya da turist gibi yaşayanların vb.] her hareket alanlarının, yaşam alanı olmadığı gibi. )

( [not] LIFE FIELD vs./and/but MOTION/ACTIVITY FIELD )


- YAŞAM BİÇİMİ ile/ve/<> PAYLAŞIM BİÇİMİ


- YERÇEKİMİ ile/ve/<> AŞK

( Doğa'da. İLE/VE/<> İnsan'da. )

( Yerçekiminin tutumu, en yüksek bağlantıda olmaktır. )

( The attitude of the gratitude is the highest yoga. )

( In nature. VS./AND On Human. )

( GRAVITATION vs./and LOVE )


- SEVGİNİN NESNELEŞTİRİLMESİ ve ÖLÜMÜN, YAŞAMDAN ÇIKARILMASI


- "ÇEVRE İÇİN" YAŞAMAK değil/yerine ÇEVRE İLE BİRLİKTE YAŞAMAK


- YÜCELTME ile/ve/değil/yerine SAYGI DUYMA

( [not] TO EXALT vs./and/but TO RESPECT
TO RESPECT instead of TO EXALT )


- YÜCEL(T)MEK ile YÜKSEL(T)MEK

( İTİLA[Ar.]: Yükselme, yücelme. )

( TO BECOME LOFTY, (TO EXALT/SUBLIMATE) vs. TO RISE/INCREASE, (TO PROMOTE) )


- YEĞLEME/TERCİH ile/ve/değil ÖNCELİK

( [not] TO PREFER vs./and/but PRIORITY )


- YEĞLEME/TERCİH ile/ve ÖNCEL/LEMEK

( TO PREFER vs./and PREDECESSOR )


- YEĞLEME/TERCİH ile/ve/> KARAR

( PREFER vs./and/> DECISION )


- YEĞLEME/TERCİH ile/ve/> TUTUM

( PREFER vs./and/> ATTITUDE )


- YEĞLEME/TERCİH ile/ve/<> AYIRDINDALIK, FARKINDALIK

( ... ile/ve/<> BÂZGÜŞÂ )

( PREFER vs./and/<> DISTINGUISHNESS, AWARENESS )


- YEĞLEME/TERCİH ile/ve/<> BEĞENİ

( TO PREFER vs./and/<> LIKING )


- YEĞLEME/TERCİH ve/> MUHABBET


- YAYINLARDA:
CANLI ile/ve/değil/yerine NAKLEN


- YALIN ile BASİT

( BARE vs. SIMPLE )


- YALINLIK ile/ve BİRLİK

( BARE vs./and UNITY )


- YALIN ile OLAĞAN

( BARE vs. USUAL )


- YALINLIK ve AKIL

( BARE and REASON )


- YALIN/LIK ile/ve/<> DURU/LUK


- YALIN/LIK ve/<> GÜZEL/LİK

( SIMPLE/SIMPLICITY and BEAUTY )


- YENİ ile/değil GEÇMİŞE GÖRE YENİ


- YENİ ile/ve YOĞUN

( NEW vs./and DENSE )


- YENİ/ESKİ ile/ve/değil/yerine FARKLI

( [not] NEW/OLD vs./and/but DENSE
DIFFERENT instead of NEW/OLD )


- YENİ ile/ve/> YENİLEYİCİ

( ... ile/ve/> MÜCEDDİD[< CEDÎD] )


- İÇSELLEŞTİRME ile/ve YAŞAMA YANSITMA

( INTERNALIZATION vs./and PROJECTION TO THE LIFE )


- OLMAYIŞI GÖSTERMEK ile OLUŞU YAŞAMAK


- HAREKET ve/> EYLEM ve/> YAŞAM ve/> BİLİNÇ

( HAREKET: Bil-kuvve olanın, bil-fiil olması için gerekli çaba. )

( MOVEMENT and/> ACTION and/> LIFE and/> CONSCIOUSNESS )


- SÜRDÜRMEK ile/ve YAŞAMAK

( TO CONTINUE vs./and TO LIVE )


- YETKİ ile/ve OLANAK

( AUTHORITY vs./and POSSIBILITY )


- YARDIMCI OLMAK ile/ve FIRSAT VERMEK

( Tekrarlanması gereken yardım, yardım değildir. )

( Yapılmaya değer tek yardım, yardıma gereksinim duymaktan kurtuluşu sağlamaktır. )

( Bizi, insan yapacak olan, berraklık ve yardımseverliktir. )

( En önemli yardımcı, gerçeğin, içimizde bulunuşudur. )

( The main thing that helps is to have reality within. )

( image

Bunu mu istiyorsunuz?

• Çocuğunuz...

– Varsın, bir çivi bile çakamasın... Ama dersleri iyi olsun.
– Varsın, omuzlarda cenaze taşıyanlara bön bön baksın... Ama matematiği düzgün olsun.
– Varsın, evin çalan telefonuna cevap veremesin... Ama notları yüksek olsun.
– Varsın, eve gelen misafirlerinizle üç kelime konuşamasın... Ama fen lisesine gitmiş olsun.
– Varsın, ağlayan bir çocuk görünce ona gülsün... Ama sınıfın birincisi olsun.
– Varsın, kendinin fazladan harçlığı olduğu halde; kantinden simit alamayan çocuklarla alay etsin... Ama öğretmenlerinin gözdesi olsun.
– Varsın, başını okşayıp hatırını soran bir yetişkine dönüp; “Ya siz nasılsınız?” diyemesin... Ama yabancı dili mükemmel olsun.
– Varsın, oyun arkadaşları olmasın... Ama sınavlarda “on” çeksin.

– Varsın;
– Taziye nedir, bilmesin,
– "Başın sağ olsun" ne demek, anlamasın,
– "Geçmiş olsun" kime denir, niçin denir, haberi olmasın,
– "Uğurlar olsun", ne anlama gelir farkında olmasın,
– Ama... Karneleri süper olsun.
– Evet… Varsın, tek dostu olmasın... Ama iyi gelir getiren bir mesleği olsun...

Üstün Dökmen )

( TO HELP vs./and TO GIVE AN OPPORTUNITY )


- YARDIMCI OLMAK ile VESİLE OLMAK


- YARDIM ile/ve/değil/yerine İŞ

( [not] HELP vs./and/but BUSINESS
BUSINESS instead of HELP )


- YOK OLMA ile/ve/değil "BUHARLAŞMA"


- YOK OLMA ile/ve RÜZGÂRLIĞI KALMAMA


- YOK OLMAK ile/ve/=/değil VAR OLMAK


- YOK OLAN ile/değil/yerine ORADA OLAN


- YOKLAMAK ile YOK-LAMAK


- YERİNDE/LİK ile/ve GEÇERLİ/LİK

( CONGRUOUS vs./and VALID )


- YOK/LUK ile/ve/<>/değil GÖRÜNMEZ/LİK, BİLİNMEZ/LİK

( AMÂ: Görünmezlik yeri/"ülkesi". )

( [not] NONEXISTENCE vs./and/<>/but INVISIBLE, UNKNOWN )


- YOK ile/ve/değil/yerine GÖSTERİLEMEYEN


- YOK ile/ve/değil ZORUNLULUĞUNUN OLMAMASI

( [not] NONEXISTENT/THERE IS NOT vs./and/but LACK OF OBLIGATION )


- YOK ile/ve YOKLUK

( NONEXISTENT/THERE IS NOT vs./and NONEXISTENCE )


- YOK ile/ve PAYLAŞILABİLİR OLMAYAN

( NONEXISTENT/THERE IS NOT vs./and UNSHARED )


- YOK ile/değil HENÜZ/ŞU ANDA BİLİNMEYEN

( [not] NONEXISTENT/THERE IS NOT vs./but UNKNOWN AT THE MOMENT )


- YOK/LUK ile/ve/değil ZİHİN

( Yok etmeyince, yok olmaz. )

( [not] NONEXISTENT/NONEXISTENCE vs./and/but THE MIND )


- YOKLUK ile YOKLUK

( NONEXISTENCE vs. NONEXISTENCE )


- YOK/LUK ile/ve TANIMSIZ/LIK


- YOK/LUK ile/ve EKSİK/LİK


- YOKLUK ile/ve/||/<>/>< VARLIK

( Gölgesi olmaz! İLE/VE/||/<>/>< Gölgesi mutlaka vardır. )

( Yokluğun varlığa gücü yeter de, varlığın yokluğa gücü yetmez. )

( Varlığımın değerini bilmeyeni, yokluğumla terbiye ederim! [en uzun süre 7 yıldır!] )

( Yoktur. İLE/VE/||/<>/>< Vardır. )

( There is no shadow! vs./AND/||/<>/>< Shadow is exist absolutely. )

( Yokluğunuzu hissetmeyeni, varoluşunuzla "rahatsız etmeyin!" )

( NONEXISTENCE vs./and/||/<>/>< EXISTENCE )


- YOKLUK ile YOK İKEN

( NONEXISTENCE vs./and WHEN (IT IS) NOT EXIST )


- YOKLUK ile/ve BOŞLUK

( Görünmezler, tecelli etmezler. )

( NONEXISTENCE vs./and BLANK | CAVITY )


- YOKLUK'TA YOKLUK ile VARLIK'TA YOKLUK

( Yokluk, fazlasıyla zor ve ağır bir durumdur fakat yokluktan daha zoru da vardır ki, o da, varlıkta/olanaklar içinde yokluktur. )

( NONEXISTENCE AT NONEXISTENCE vs./and NONEXISTENCE AT EXISTENCE )


- YOKLUKTAN OLUŞAN YOKLUKLAR ile/ve/değil VARLIKTAN OLUŞAN YOKLUKLAR


- YOKSUN/LUK ile YOKSUL/LUK

( Yoksullukların en kötüsü, kendini aciz görmektir. )

( VITA VERE APOSTOLICA: Yoksulluğu yüceltme. )

( Yoksulluk korkusunu tanımadıysak, kendi yoksulluğumuzu yaratırız. )

( Elini cebine attığında boşsa. İLE Elini tutan yoksa. )

( DEPRIVATION vs. POVERTY )


- YOKSUNLUK ile/ve GEREKSİNİM

( DEPRIVATION vs./and NEED )


- YARATMAK ile/ve DÖNÜŞTÜRMEK

( TO CREATE vs./and TO TRANSFORM )


- YARATMA/YAPMA/ÜRETME ile/>< YAŞAMA

( Yaşayanlar, [pek] yaratamaz/yapamaz/üretemez; yaratanlar/yapanlar/üretenler, [pek] yaşayamaz. )


- YARATICILIK ile/ve CANLANDIRMAK ile/ve HAREKET KATMAK

( Kuralları önce bilmek, sonra [yeri geldiğinde ve gerektiğince] unutmak/unutabilmek gerek! )


- YARATICI/LIK ve BİLGE/LİK

( TO CREATE and WISDOM )


- ŞEKİL VERME ile YARATMA

( TO GIVE FORM vs. TO CREATE )


- YAPILANDIRMA ile BİÇİMLENDİRME/ŞEKİLLENDİRME

( TO CONSTITUTE vs. TO SHAPE )


- YOL ile/ve İLETİŞİM

( Olgun kişi, etkisini tavsiyeleri ve önderliğiyle yayarak izlenecek yolu hazırlar. )

( WAY vs./and COMMUNICATION )


- YERİNE KOYMA ile/değil DÖNÜŞÜM

( [not] TO REPLACE vs./but TRANSFORMATION )


- YAZDIĞINI YAP!(MAK) ve/<> YAPTIĞINI YAZ!(MAK)

( Yapacağını yaz, yazdığını yap! )

( Yaşamak için ayağa kalkmıyorsan, yazmak için masaya oturma! )

( TO DO WHAT YOU WROTE and/<> TO WRITE WHAT YOU DO/DONE )


- YAZ(IL)MAYA GEREK/DEĞER DUYULAN (/DUYULMUŞ/DUYULACAK OLAN) ile/ve YAZ(IL)MAYA GEREK/DEĞER DUYULMAYAN (/DUYULMAMIŞ/DUYULMAYACAK OLAN)


- YAPMAK ve SUSMAK

( Yaşamla tek buluşma noktamız, yapmak/eylem; kişiyle/insanla tek buluşma noktamız susmak/susabilmektir. )


- YEMİN ve/< TAHLÎF/TEHÂLÜF[< HALF]

( ... VE Yemin ettirme. | Yargıcın, taraflardan birine yemin ettirmesi. )


- YİN ile/ve/<> YANG

( İnsanlığın ilk simgelerindendir. ( İlki EL [çizen araç] olarak kabul edilir! [Eller beynin uzantısıdır!] )
Tüm insanlığa aittir!
Herhangi bir disiplinin ya da kültürün [özellikle Uzakdoğu'nun], tekeli altında kalamayacak kadar ortaktır.
Uyum, bütünlük ve dengeyi simgeler. (Zıtlıkla ya da "Her iyiliğin içinde kötülük, her kötülüğün içinde iyilik vardır" gibi basit tanımlarla tanımlanamayacak kadar derinliği olan bir simgedir!)
Aynı zamanda insanı, duruşunu, omurgayı simgeler!
Varolanları, yaşamı, olan biten herşeyi simgeleyebilecek kadar yalın ve sadedir. )

( Yaşam, [özellikle insan için] üzerinedir! [Yin-Yang'ın da iki ayrı ve içiçeliğini yansıtan en verimli yaklaşımlardandır] )

( )

( )

( )

( )

( )

( )

( )


- YA/YA DA ile/ve/değil/yerine/||/+/<>
( HEM, HEM DE ve/||/<> NE, NE DE )

( Ayrım. | İLE/VE/<> Birlik/bütünlük. )

( 0 1 ile/ve/<> [ 1 ile/ve/<> 0 ] )

( "Ne, ne de", "hem, hem de" ile birliktedir![ayrı değildir!] [sadece insana/gelişmiş zihinlere özgüdür!] )

( Doğada/fizikte/hayvanlarda, deneyde/laboratuvarda. İLE/VE/<> Sadece İNSAN'da. )

( Bir şey(ler)i bildirtir. İLE/VE/<> Kendini bildirtir. )

( EL: [Bağlamına/işlevine/yerine/gereksinime göre]
Hem kirli, hem de temiz
Ne kirli, ne de temiz. )

( DEKOLTE:
Hem açık, hem de kapalı
Ne açık, ne de kapalı. )


- YA DA ile VE

( OR vs. AND )


- (BAZI ŞEYLERİ:)
ÖĞRENDİKTEN SONRA YAŞAMAK ile/ve/<>/değil/yerine YAŞADIKTAN SONRA ÖĞRENMEK

( [not] TO REALIZE SOMETHING BEFORE TO LEARN vs./and/but TO LEARN SOMETHING BEFORE TO REALIZE
TO LEARN SOMETHING BEFORE TO REALIZE instead of TO REALIZE SOMETHING BEFORE TO LEARN )


- GÖSTERMEK ile/ve/değil/yerine YAŞAMAK

( [not] TO SHOW vs./and/but TO LIVE/VALUE
TO LIVE/VALUE instead of TO SHOW )


- YAKIŞTIRMAK ile/ve "YAPIŞTIRMAK"

( ASCRIPTION vs./and "TO STICK" )


- GİRDİLER DÖRTLÜSÜ ile/ve/<> YAŞAM DÖRTLÜSÜ ile/ve/<> UYUM DÖRTLÜSÜ ile/ve/<> DEĞERLER DÖRTLÜSÜ

( Sayın Gökçen ADAR'ın, "Yaşamla Flört" adlı kitabını okumanızı salık veririz. )

( Olumlu/Pozitif | Olumsuz/Negatif | Nötr | X [Belirsiz, merak uyandıran]. İLE/VE/<>
İş | Sosyal | Aile | Özel. İLE/VE/<>
Beklenti | Ortam | Olanak | Zaman. İLE/VE/<>
Vizyon | Misyon | Nosyon | Gusto[Zevk ve heyecan niteliği, estetik değerler]. )

( INPUT QUARTET vs./and/<> LIFE QUARTET vs./and/<> HARMONY QUARTET vs./and/<> VALUES QUARTET
Positive | Negative | Neuter | X [Indefinite]. WITH/AND/<> Business | Social | Family | Private. WITH/AND/<> Expectation | Environment/Ambience | Possibility | Time. WITH/AND/<> Vision | Mission | Notion | Gusto. )


- YAŞANMIŞLIK/YAŞANMAMIŞLIK ile/ve ANLAMLILIK/ANLAMSIZLIK


- YÖNTEM ile/ve LOJİ

( METHOD vs./and LOGIC )


- YÖNTEM ile/ve/<> BİLİNÇ

( METHOD vs./and CONSIOUSNESS )


- YÖNTEM ile/ve/<> TUTUM

( METHOD vs./and/<> ATTITUDE )


- YÖNTEM ile/ve/<>/değil/yerine YAKLAŞIM

( [not] METHOD vs./and/<>/but APPROACH
APPROACH instead of METHOD )


- YÖNTEM ile/ve TARZ

( METHOD vs./and STYLE )


- YÖNTEM ile/ve ÜSLÛB


- YÖNTEM ve/<> (BELİRLİ/BAZI) YÖNTEME, YÖNTEMLE(RLE)/BİLİNÇLE BAKMAK


- YOL/YÖNTEM ile/ve İŞ ile/ve BİLGELİK

( WAY/METHOD vs./and BUSINESS vs./and WISDOM )


- YAYGIN BİLGİ ile/ve/<> ÖZEL BİLGİ ile/ve/<> BİLGİ

( 1- Ammeden, ammeye aktarılan yaygın bilgi.
2- Alimlerden, alimlere aktarılan özel bilgi.
3- Tek bir kişiden, tek bir kişiye aktarılan bilgi. )

( COMMON INFORMATION vs./and/<> SPECIAL INFORMATION vs./and/<> INFORMATION )


- YAYGIN/LIK ile/ve ZENGİN/LİK


- YAŞAM/BİLİNÇ ile/ve/değil/=/< BELLEK

( Bellekte, bir boşluğun olması, bilinçte (de), bir boşluğun olmasını gerektirmez. )

( [not] CONSCIOUSNESS vs./and/but/=/< MEMORY )


- YETİ ile KAZANIM

( FACULTY vs. TO ACQUIRE )


- YETİ ile/ve YETENEK/KAPASİTE

( KUVVE ile/ve İSTÎDAD )

( ... ile/ve PUISSANCE )

( FACULTY vs./and CAPACITY )


- YETİ ile/ve GÜÇ

( Güç ve hayırlar herkes içindir ve isteyen herkese hazırdır. )

( Olgun kişi gücünü kullanmazken onun altındaki kişi gücünü sonuna dek tüketir. )

( Power and grace are for all and for the asking. )

( FACULTY vs./and POWER )


- YANSITMA ile/ve/değil/yerine TAŞIMA


- YÖNTEM ile/ve YORDAM

( METHOD vs./and WAY )


- YAVAŞLATMAK ile AĞIRDAN ALMAK

( TO SLOW DOWN vs. TO AVOID SHOWING OFF )


- YARAR ile/ve/<> HAYIR

( Hayır! dedikleriniz, hayır/yarar getirir. )


- İNSAN/KİŞİ:
[ya] KULAKTAN İHYÂ OLUR/YAŞAM BULUR ya da KULAKTAN İFNÂ/İMHÂ/YOK OLUR


- YARATICILIK ile YENİLİK/TİCARİLEŞTİRME

( CREATION vs. INNOVATION )


- YAŞ ile/yerine GÖRÜNÜM


- TERCÜME-İ HAL[Ar.]/BİYOGRAFİ[Fr./İng.] ile/değil/yerine YAŞAM ÖYKÜSÜ


- TADINI BİLMEK ile TADINI YAŞAMAK

( Deneyimlemiş olmak. İLE Deneyimin, zaman, zemin ve dengesini/dozunu doğru belirleyerek sürdürebilmek. )


- ÇOK YAŞAMAK ile/ve/değil/yerine İYİ/NİTELİKLİ YAŞAMAK

( Nicelikli. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Nitelikli. )

( Yaşlanılan gün/saat/dakika/ÂN. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Yaşanılan gün/saat/dakika/ÂN. )


- YAŞAYAMAMAK ile/ve/değil YAŞADIĞINI, GÖNLÜNCE YAŞAYAMAMAK

( Hayallerini/istediklerini gerçekleştirememek. İLE/VE/DEĞİL Gerçekten istediklerini ve gerekenlerini yaptığın halde hayallerini gerçekleştirememek. )


- YALNIZ/LIK ile TEK BAŞINA/LIK

( Gereksinim duyarız. İLE Yeğleriz. | Temsildir. )

( Tek başına yürüyen kişi, bir dostluk kurar. )

( Yalnızların yılmaması, kendileri için yararlı olur. )

( Kendimizi, kendimizle zaman geçirmeyi, "yalnızlık" saymayacağımız biçimde geliştiriyoruz. )

( Yalnız kalpleri harekete geçiren kişi, dünyayı hereket ettirir. )

( We need. VS. We prefer. )

( En kötü/ileri yalnızlık, kendiyle barışık olmamaktır. )

( LONELINESS vs. SOLITUDE/ALONE )


- YALNIZLIK ile DÜŞÜNÜR/YAZAR "YALNIZLIĞI"

( ... İLE Azınlıkta olmanın ya da paylaşım ağının yaygın olamamasından dolayı duyumsanan. )


- YALNIZLIK ile KENDİNLE BAŞBAŞALIK


- YALNIZ/LIK ile/ve/||/<> (")ÇIPLAK/LIK(")


- (BAZI) DUYGULARI/NI:
SÜREKLİ YAŞAMAK/DUYUMSAMAK ile/ve/değil YOĞUN YAŞAMAK/DUYUMSAMAK


- BİR YERLİ OLMAK ile/ve/değil/yerine YAŞADIĞI/YAŞAMAK İSTEDİĞİ YERLİ OLMAK(YERE AİT OLMAK)

( Tanışmalarda da ikincil/üçüncül[/ya da yeri kaçıncı sıradaysa] konulardandır. Kişinin zihnindeki, coğrafî ve kültürel arkatasarla/geçmişle ve kabulle ilgili bir durumdur. Kişiler, sorulduğu için yanıtlamak zorunluluğunda bırakılmamalıdır. Nerelisin sorusu da sorulmaması gereken sorulardandır. "Nerelisin?" yerine "Nerede yaşıyorsun?" sorusu daha anlamlıdır. İletişim ve paylaşımlarda kişinin yaşadığı ya da yaşamak istediği yeri düşünmesi ve o düşündüğü yerle özdeşleşmesi ve buna göre beyanda bulunma olanağı/fırsatı verilmelidir. )


- YETERLİ/LİK ile/ve/> RAHAT/LIK


- YETERLİLİK ile/ve/> YETENEK


- YORULMAK ile/ve/<> YOĞRULMAK


- YAKIN/LIK ile/ve/<> YATKIN/LIK


- YÂR ile/ve/< YARDIMCI/MUÎN[Ar. < AVN: İâne eden.]

( LAURUS NOBILIS cum DAPHNE PONTICA cum DAPHNE GNIDIUM )


- YOLCU ile/ve GEZGİN

( ... ile/ve SEYYAH )

( PASSENGER vs./and TRAVELLER )


- YOLCU OLMAK ile/ve/değil YOLDA OLMAK

( MALAGA: Yolculuk. )


- DOĞA'YA DOĞAN ile/değil YAŞAM'A DOĞAN

( Behaim(Hayvan). İLE/DEĞİL İnsan. )


- DOĞAL/TABİÎ YAŞAM/ÖMÜR ile ÖMR-Ü SÂNİ

( ... İLE Yapıt bırakanların yaşamı. )


- YOĞUNLUK ile/ve/<> OLGUNLUK

( Olgunluk nasıl meydana gelir?
Zihnimizi berrak ve temiz tutarak, yaşamımızın her anını tam bir farkındalık hali içinde yaşayarak, korkularımızı ve arzularımızı belirdikleri anda hemen inceleyerek ve gidererek. )

( Meyve bir anda düşer ama olgunlaşması zaman alır. )

( Hazır olmak, olgun olmaktır. )

( How does maturity come about?
By keeping our mind clear and clean, by living our life in full awareness of every moment as it happens, by examining and dissolving our desires and fears as soon as they arise.
The fruit falls suddenly but the ripening takes time.
Readiness is ripeness. )

( INTENSITY vs./and/<> RIPENESS )


- YÖNETİCİ ile/ve/yerine/değil ÖNDER

( BUU/BUĞ: İnsan kümelerinin önderi/yöneticisi. [Birden fazla Buğ varsa içlerinden biri Baş Buğ olmuştur.] [Kişileri koruyup gözeten, birbirine sevgi ve saygıyla bağlayan Bağ, Buğ ve Ban olmuştur.] )

( Kişinin el parmakları, toplumsal örgütlenmeye köz/model olmuştur. Kişi öbekleri/grupları, 10'luk sisteme göre örgütlenmiştir. Buu, 10'luk düzenin önderi olmuştur. )

( İşi, doğru yapan. İLE/VE/YERİNE/DEĞİL Doğru işi yapan. )

( ZİMAMDAR ile/ve/yerine/değil PÎŞVÂ[Reis, başkan]/PÎŞDÂR )

( [not] MANAGER vs./and/but LEADER
LEADER instead of MANAGER )


- YÖNETİCİ ile/ve/değil/yerine GİRİŞİMCİ


- YETKİN/LİK ile YETİŞKİN/LİK


- YETİŞKİN ile/ve OLGUN

( Yaşlı olanlara rahatlık sağlamak, arkadaşlara içtenlikle, gençlere de incelikle davranmak isterim. )

( ADULTHOOD ile MATURE )


- YUFKAYÜREKLİ/LİK ile/ve/değil MERHAMET/Lİ


- YUFKAYÜREKLİ/LİK ile GÖZÜKARA/LIK


- YUMUŞAKBAŞLI ile YUFKAYÜREKLİ


- YANDAŞ ile YOLDAŞ/TOVARİŞ[Rusça]


- YAPAN ile/ve/<> YAPTIRAN


- YAZAR ile SENARİST


- YAZAR ile YAZICI


- YAZAR ile/ve/değil/yerine YAZAN


- "HAYATI/NI YAŞAMAK" ile/değil/yerine ADAM OLMAK


- YUNUS ile/ve MEVLÂNÂ

( Bizim Yunus. İLE/VE Hz./Pîr Mevlânâ. )


- "YANINDA OLMAK İSTİYORUM" ile "YANIMDA OLMANI İSTİYORUM" ile "YANYANA OLMAK İSTİYORUM"


- HOŞLANMAK ile/ve "YAKIN BULMAK"


- YAKIŞIKLI ile GÜZEL

( Baylar için kullanılır. İLE Bayanlar için kullanılır. Yüz güzelliği için özel bir sözcük vardır["Sabâhat"]. [Nadiren erkekler için de kullanılıyor.] ( Öz Türkçe'de "Göz-el"dir. Göze hitap eden. Zamanla "Güzel"e dönüşmüştür. )

( HANDSOME vs. BEAUTIFUL )


- YAKIŞIKLI/LIK ile/ve ŞIK/LIK


- ÖZEL YAŞAM ile/ve/değil GİZLİ YAŞAM


- ÂŞIK OLMAK ile AŞK/I YAŞAMAK


- AŞK YAŞAMI ile/ve/=/değil/yerine EŞEYSELLİK/SEKS YAŞAMI


- YAPAR ile/ve/<> YAŞAR


- YATKINLIK ile/ve/değil ALIŞKANLIK


- YETİ ile/ve YETENEK


- YETENEK ile DURUM/HAL

( TALENT/CAPACITY vs. STATE )


- YETENEK ile/ve ETKİNLİK/FAALİYET

( TALENT vs./and ACTIVITY )


- ŞEFKÂT ile/ve YARDIMSEVERLİK

( Şefkat, kişinin eline verilmiş sevgidir. )

( Eskiden papağanlara ezberletilen üç söz!
* ŞEFKATLİ OL! ŞEFKATLİ OL! ŞEFKATLİ OL! ŞEFKATLİ OL! ŞEFKATLİ OL! ŞEFKATLİ OL!
* DÜRÜST OL! DÜRÜST OL! DÜRÜST OL! DÜRÜST OL! DÜRÜST OL! DÜRÜST OL!
* İYİLİK YAP! İYİLİK YAP! İYİLİK YAP! İYİLİK YAP! İYİLİK YAP! İYİLİK YAP! )


- BİLİMSEL TUTUM/DURUŞ ve/||/<> FELSEFÎ ANLAYIŞ ve/||/<> SANATSAL/ESTETİK DUYARLILIK ve/||/<> HAREKETLİ(SPORCUL) YAŞAM

( Hayret. VE/||/<> Hayranlık. VE/||/<> Aşk. VE/||/<> Coşku. )


- BİLİM ve YAŞAM

( Cinslerle. VE Bireylerle. )


- YEMEK İÇİN YAŞAMAK ile/yerine/değil YAŞAMAK İÇİN YEMEK

( Hayvan. DEĞİL İnsan. )

( Olgun kişi, sözlerinde dikkatli, yiyip içtiklerindeyse ölçülüdür. )

( Gıdanın ahlâkı bizde kalır, posası dışarı çıkar. )

( Kötüler, yemek için yaşar; iyiler ise yaşamak için yer. )

( EŞHÂ[Ar. < ŞEHÎ]: En çok sevilen, sevilerek/istekle yenilen şey. )

( NEHEM[Ar.]: Yemeğe, şiddetli arzu duyma. )

( TELEBBÜK[Ar.]: Mide dolgunluğuna uğrama. | İMTİLÂ'[MELÂ] )

( TÛŞE | KUT-İ LÂ YEMÛT: Ölmeyecek kadar yenilecek şey, azık. )

( TÛŞE-İ RÂH: Yol yiyeceği/azığı. )


- YER FISTIĞI/ARAŞİT[Fr.] ile ŞAM FISTIĞI

( ARACHIDE avec ... )


- SORUN YAŞAMAK ile ÇİLE ÇEKMEK


- "İNSAN YAŞAMI" değil/yerine YAŞAM

( Hayvanların yaşamı değil yaşam süresi olur. )

( Nesnelerin, varoluş süresi olur. )


- ...'NIN EVİNDE YAŞAMAK ile/yerine ...'NIN EVİNDE KALMAK


- ELDE ETMEK ile/değil/yerine YAŞAMAK


- "DUYARLILIK" ile "YUMUŞAK KARIN"


- "YAŞAMI KOVALAMAK" ile "YAŞAMI YAKALAMAK"


- DİPDİBE (OTURMAK, YAŞAMAK)


- SERSEFİL (DOLAŞMAK, YAŞAMAK)


- AÇ-SEFİL (YAŞAMAK)


- BAĞ-BAHÇE (İÇİNDE YAŞAMAK)


- BAKLAVA-BÖREK (YİYEREK YAŞAMIYOR OLMAK)


- DERME-ÇATMA (BİR YERDE YAŞAMAK)


- HARALA-GÜRELE (YAŞAMAK, UĞRAŞMAK)


- KÂRINCA KARARINCA (YAŞAMAK, DAVRANMAK)


- KEYFE KEDER (TAKILMAK, YAŞAMAK)


- KIT KANAAT (GEÇİNMEK, YAŞAMAK)


- MUTLU-MESUT (YAŞAMAK)


- ORADA-BURADA (DOLAŞMAK, TAKILMAK, YAŞAMAK)


- HAYÂT[Ar.] değil/yerine/= YAŞAM


- ÖMÜR[< ÖMR < UMÜR]/HAYAT[Ar.] değil/yerine/= YAŞAM


- YAŞAM ARALIĞI:
+50 ºC ile -50 ºC arasındadır.


- YOL ile/ve ŞÂH-RÂH[Fars.]

( ... İLE/VE Büyük ve işlek yol, anayol, cadde. | Şaşırılması olanaksız doğru ve açık yol. )


- ŞARKI/CI ile YORUM/CU


- EVRENİ ANLAMAK ile/ve YAŞAMAK


- YAŞAM MİTLERİ ile KURMACA MİTLER


- PAYLAŞIM ile/ve/değil PAYLAŞIMI YAŞAMAK

( [not] SHARING vs./and TO LIVE/FEEL THE SHARING )


- KENTTE YAŞAMAK ile/ve/değil/yerine KENTLİ OLMAK


- HUZUREVİ değil/yerine YAŞAMEVİ


- YAŞAMIN:
ANLAŞILMASI ile/ve/||/<>/> YAŞANMASI

( Geriye doğru. İLE/VE/||/<>/> İleri doğru. )


- DİNİ:
ANLADIKTAN SONRA YAŞAMAK ile/ve/değil/yerine YAŞADIKTAN SONRA ANLAMAK


- SİYASETEN BALTALAMAK yerine SARÂHATEN(AÇIKÇA) YAŞAMAK


- YAŞAM:
SOLUK ALDIĞIMIZ ANLAR ile/ve/değil SOLUĞUMUZU KESEN ANLAR


- YAŞAMAK:
ÖTEKİLERE/DİĞERLERİNE GÖRE ile/değil/yerine DEĞERLERİNE GÖRE

( Kaç kuruşunun olduğu önemlidir. İLE/DEĞİL/YERİNE Nasıl bir duruşunun olduğu önemlidir. )


- YARATICI İMGELEM ve/<> YENİ YAŞAMLAR/KOŞULLAR


- VARLIK ile/ve/değil/<> YAŞAMSALLIK/HAYATİYET[Ar.]


- YAŞAM/HAYAT ve/=/<> HAYIR!

( Yaşam/ın, "Hayır!"lar(ın) ile/üzerinden, "Ne yapmayacağını bilerek" oluşur/oluşturulur. )


- YAŞAMIN YALINLIĞINDA:
BİLİM ile/ve/||/<> FELSEFE ile/ve/||/<> SANAT ile/ve/||/<> DİN

( Sınırlar. İLE/VE/||/<> Yorumlar. İLE/VE/||/<> Betimler. İLE/VE/||/<> Kutsar. )


- BENZERLİK ile "YAKINLIK"


- !"HAYVANAT BAHÇESİ"(NDE YAŞATMAK) yerine DOĞAL ORTAMLARI(NDA YAŞAMALARINA FIRSAT VERMEK)


- NARBÜLBÜLÜ/ARDIÇKUŞU(TURDUS PILARIS[Lat.], ROBIN[İng.], Avrupa ve Asya ormanlarında yaşar.) ile/ve BAYIR KUŞU ile/ve ÇALI KUŞU ile/ve ÇAMURCUN ile/ve DALGIÇ KUŞU ile/ve DEVEKUŞU ile/ve FIRTINA KUŞU ile/ve GELİNKUŞU[Lat. OTOCORIS PENCILLATUS] ile/ve İNCİRKUŞU[Lat. ANTHUS TRIVIALIS] ile/ve İSHAK KUŞU/BATAKLIKBAYKUŞU[Fars. ŞEB-ÂVÎZ][ayağından asılarak başaşağı sarkar ve öter] ile/ve KARDİNALKUŞU ile/ve KARİYAMA(Güney Amerika'da) ile/ve KAŞIK GAGA ile/ve KAŞIKCI KUŞU ile/ve KEDİKUŞU ile/ve KELAYNAK[Sadece bu üç yerde: BİRECİK-URFA, FAS, PALMİRA ÇÖLLERİ-SURİYE][Lat. GERONTICUS EREMITA]17 Şubat, Birecik'te, Kelaynak Günü'dür! ile/ve KUYRUKKAKAN[Afrika ile/ve Asya'da][Lat. SAXICOLA] ile/ve MALURUS[Avustralya'da] ile/ve MAMO[Hawaii'de] ile/ve MANAKİN[Amerika'da] ile/ve MİNO[Asya'da] ile/ve MOA ile/ve MOHO ile/ve MUHABBET KUŞU ile/ve ÖRÜMCEK KUŞU[Lat. LANIUS] ile/ve TARLA KUŞU ile/ve YAĞMUR KUŞU ile/ve ALICI KUŞ ile/ve BOĞMAKLI KUŞ ile/ve MAKARALI KUŞ ile/ve SAKSAĞAN(AK'AK[Ar.], PÎSE[Fars.], PICA PICA[Lat.]) ile/ve SAKARMEKE ile/ve SIĞIRCIK(MÜRG-İ ZÎREK/ZÎREK-SÂR, LÂLESAR[Fars.], STURNUS VULGARIS[Lat.]) ile/ve İBİBİK, ÇAVUŞ KUŞU, HÜDHÜD[çoğ. HEDÂHİD][HÛC-I HÜDHÜD:
İbibik ibiği.](EBÜRREBÎ', UPUPA EPOPS[Lat.]) ile/ve ÖZKUŞU ile/ve PAPUÇGAGA[Afrika'da] ile/ve POTU(Güney Amerika'da) ile/ve POYRAZKUŞU ile/ve SUBAKALI ile/ve TORGU ile/ve TURAKO/MUZCUL(Afrika'da yaşar.) ile/ve UZUNBACAK ile/ve ÜVEYİK(TURTLE DOVE[İng.], STREPTOPELIA TURTUR[Lat.]) ile/ve YEŞİLBAŞ

( Kolombiya'da, dünyadaki tüm ülkelerdeki kuş türlerinden daha fazla kuş türü bulunur. )


- "YAŞAMI ÖĞÜTMEK" değil/yerine YAŞAM ÜRETMEK


- Z: YAŞAM/HAYAT ve/||/<> ZÕIO[< ZÕION]: CANLI


- KENTTE YAŞAMAK KENTLİ OLMAK


- Yaşam için DİNLE!!!


- Yaşam için SUS!!!


- Sonsuzluğu yaşamak için SUS!!!


- TEMİZ HAVADA YAŞAMALI!


- DİN ve/<> YAŞAM ve/<> ETKİNLİK ve/<> İŞBÖLÜMÜ-İŞBİRLİĞİ


- MANTIK EYTİŞİMİ ile/ve/değil/yerine YAŞAM EYTİŞİMİ


- İNANÇ ile/ve YAŞAM

( BELIEF/FAITH vs./and LIFE )


- YAŞAM ile YAŞANTI

( LIFE vs. LIVING )


- YAŞAM ile YAŞAMAK

( Hayat hayatla beslenir. Doğada bu süreç zorunluludur, toplumda ise gönüllü olmalıdır. )

( Sorgulanmayan yaşam, yaşam değildir. )

( Yaşam, suyun toprağa karışmasıdır. )

( LIFE vs. SURVIVE
Life lives on life. In nature the process is compulsory, in society it should be voluntary. )


- YAŞAM ile/ve/değil/yerine YAŞAM DEĞERLERİNİN BİLİNCE TAŞINMASI


- YAŞAM ile/ve ÖNGÖRÜLEBİLİR YAŞAM

( ... İLE/VE Kişinin en çok istediği/"aradığı". )

( LIFE vs. FORSIGHTABLE LIFE )


- YAŞAM ile/ve PAYLAŞIM

( LIFE vs./and SHARING )


- YAŞAM ile/ve HERŞEY

( LIFE vs./and EVERYTHING )


- YAŞAM ile/ve HAREKET

( LIFE vs./and MOVEMENT )


- YAŞAM ile/ve KOŞUL/LAR

( LIFE vs./and CONDITION/S )


- YAŞAM'DA:
ANLATIM ile/ve ANLAM

( Yaşam, anlatım ile anlamın birbirinden ayrılmasıyla aydınlanır. )

( The life gets the enlightenment by seperation of expression from meaning. )

( EXPOSITION/EXPRESSION vs./and MEANING (:IN LIFE) )


- YAŞAMIN ANLAMI ile/ve YAŞAMIN DENEYİMİ


- YAŞAM ile/ve AMAÇ

( Yaşamın amacı, amacı olan bir yaşamdır. )


- YAŞAMLAR:
YARI MADDÎ ile/ve YARI MANEVÎ

( İçinde manevî bir boşluk bulunan ve dışa sürekli neşe vuran kişi değersiz, boş zevklere kanacaktır. Mutlaka, giderek kendiyle olan bağını koparacaktır. )


- YAŞAMAK ile/ve DUYUMSAMAK

( TO LIVE vs./and TO SENSE )


- YAŞAMAK ile/ve YAŞATMAK


- YAŞAMAKTA/YAŞIYOR OLMAK ile/ve/değil ÖLMEKTE/ÖLÜYOR OLMAK


- YAŞAM ile/ve DOĞA

( LIFE vs./and NATURE )


- YAŞAM/HAYAT ile/ve TUTARLILIK

( LIFE vs./and CONSISTENCY )


- YAŞAM/HAYAT ve/= SÜRPRİZ

( LIFE and/= SURPRISE )


- YAŞAM/HAYAT ve/= SONSUZLUK

( LIFE and/= ETERNITY )


- YAŞAM:
(NE) "AŞK", (NE DE) "EKMEK" ile/ve/değil/||/< İNSAN OLABİLMEK/KALABİLMEK


- "UZUN" YAŞAMAK ile/ve/<>/değil/yerine DERİN/DÜRÜST/DOĞRU YAŞAMAK


- TOPLUMSAL YAŞAM ile EĞİTİM


- YAŞAM ile YAŞANTI


- DOĞAMIZA UYGUN OLAN/OLMAYAN ile/ve/<> "YARAYAN"/"YARAMAYAN"


- YAŞAYAN/YAŞAMAK/"YAŞAMASI" ile/ve/<>/değil VAROLAN/LAR

( İnsan için geçerlidir. İLE/VE/<>/DEĞİL İnsan ve insan/lar dışındaki herşey için geçerlidir. )

( Herkes. İLE/VE/<>/DEĞİL Herşey. )


- SANAT ve/||/<>/>< YAŞAM

( Sanat, tüm alanların son noktasıdır. VE/||/<>/>< Yaşam da sanatın son noktası ve yansımasıdır. )

( Uzun. VE/||/<>/>< Kısa. )

( ARS LONGA, VITA BREVIS )


- "HAYATINI YAŞAMAK" ile/ve/<>/değil/yerine HAYATI YAŞAMAK


- KARMAŞA/KARGAŞA değil/yerine YAŞAMIN OLUŞTURULMASI

( Türdeşlik ve görelilik ile. DEĞİL/YERİNE Düzen kurarak. )


- YAŞAM:
İNANÇ ve/<> DAYANÇ/SABIR


- "ÖLMEK" ile/değil/yerine YAŞAM(AY)I TAMAMLAMAK/HAY(I)R'LAMAK


- YAŞAMIN DEĞİŞTİRDİĞİ ile/ve/<>/değil/yerine YAŞAM(LAR)I/NI DEĞİŞTİREN


- GERÇEK YAŞAM ile/ve/<> SİNEMA

( Gerçek yaşamda, taklit ederiz. İLE/VE/<> Sinemada, gerçek oluruz. )


- YAŞAM ve/||/=/<> BİLİNÇ/FARKINDALIK/ŞUUR

( KENDİNİN SORUMLULUĞU )


- HAYATÎ[Ar.]/SURVIVAL[İng.]/VITAL[İng.] değil/yerine YAŞAMSAL


- HÜNER:
BİLMEK ile/ve/değil/<> İÇİNDE YAŞAMAK


- SOLOMON ADALARI'NDA YAŞAM:
990'ı ile/ve/değil/<> 400'ü

( 990 adadan oluşan Solomon Adaları'nın, sadece 400'ünde kişiler yerleşmiştir. )


- HAREKETİN SÜREKLİLİĞİ:
DOĞADA ile/ve/<> YAŞAMDA

( Sürekli oluşum. İLE/VE/<> Sürekli insanlaşma. )

( Yaşamdaki temeddün, doğadaki tekevvün'ün devamıdır. [ve bunun da sonsal amacı, kişinin, daha da insanlaşarak, olgunluğa/kemâle ermesidir.] )

( DOĞA: Hareket ile sükûnun ilkesi. )

( TEKEVVÜN ile/ve/<> TEMEDDÜN )


- KİŞİNİN(KENDİ) RİTMİ(N) ile/ve/||/<> YAŞAMIN RİTMİ


- YAŞAMAK:
BİRBİRİMİZİ İDARE EDEREK ile/ve/değil/yerine/<> UZLAŞARAK (ORTAK NOKTALARDA/ALANLARDA BULUŞARAK)


- "ÖLÜMDEN SONRA, YAŞAMIN OLUP OLMADIĞI" değil/yerine ÖLÜMDEN ÖNCE, SENİN, YAŞAMDA OLUP OLMADIĞIN


- YAŞAMIN:
"DAYATTIKLARI" ile/ve/değil/yerine/<> GETİRDİKLERİ


- YAŞAM:
DALGINLIKLA değil/yerine/>< AYIK


- YALNIZLIK:
BİREYSELLİKTE ile/ve/<> AŞKTA

( Bireysellik, yalnızlığı (da) yönetebilmektir. İLE/VE/<> Aşk, birlikte ve/ya da ayrı ayrı olmak üzere yalnızlığı (da) kabul edebilmektir. )

( Tek kişilik yalnızlık. İLE/VE/<> İki kişilik yalnızlık. )


- "ÂN'I YAŞAMAK" değil ÂN'IN FARKINDALIĞIYLA YAŞAMAK

( "Ân'ı, yaşamak" sözü, "anlık düşünmek, hareket etmek, günlük öteki işleri/durumları gözardı etmek, kenara koymak, askıya almak" ya da "keyfî, ben merkezci hareket etmek" olarak DEĞİL yaşamın, olay/olguların, çevrenin, kendinin/zihnin her durum ve sürecinde, farkındalıklı ve nitelikli yaşama çabası -iddiasında değil!- içinde olunması gerektiği, gerekenin, gerektiği koşullarda ve zamanda yerine getirilmesi gerektiği anlamına gelir. Ancak, bu biçimde, farkındalıklı düşünülür, eylemsel yaşanırsa, yaşamın içinde olunacağı, sorumluluk alarak, felsefî anlayış, bilimsel tutum ve sanatsal duyarlılık ile sağlanabilir. )

( "An'ı yaşamak" ya da "An'da yaşamak" deyimleri, eksik ya da yanlış kullanılmakta, algılanmaktadır ne yazık ki.

"An'ı yaşamak", gün boyunca yaptığın/yaşadığın biçimde, An'ı(nı) da farkındalıklı, verimli yaşamaya işaret etmek, dikkat çekmek üzere kullanılır/kullanılmalıdır. Bu algı ve yorumla, hem gün içinde yapılan/yaşanılan işlerdeki zorunlulukları/gereksinimleri yerine getirir gibi, An'ı da aynı zorunluluklar oranında yaşamayı, hem de An'ın yoğunluğundaki bilinci/ni, gün içindeki işlerde de devrede tutarak, verimli bir tam gün geçirmeyi anımsa(t)maya yöneliktir.

"An'da yaşamak" da aynı biçimde, günlük işlerdeki çokluk ve verimlilik gibi An'da da zamanı verimli kılacak, farkındalıklı bir tutum içinde yaşamayı anımsa(t)maya yöneliktir.

Yani...
"AN'I YAŞAMAK" değil AN'I, FARKINDALIKLI YAŞAMAK; "AN'DA YAŞAMAK" değil AN'DA, VERİMLİ/ÜRETKEN YAŞAMAK'tır! )


- ŞEKİLLENME" ve/<> "YOĞRULMA"


- YAŞAM(AK):
GERİYE DOĞRU ile/ve/değil/||/<>/> İLERİ DOĞRU

( Anlaşılır. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Yaşanır. )


- TOPRAK ile AZOİK[Yun. A: Olumsuzlayan ön ek. | ZOE: Yaşam.]

( ... İLE İçinde taşıl bulunmayan toprak. | En eski yerbilimsel düzen. )


- YAŞAM:
YAŞIMIZ ile/ve/değil/yerine/||/<> YAŞADIKLARIMIZ


- ZİHİN(/DÜŞÜNCE) ve/||/<> DİL ve/||/<> YAŞAM(/UZAY)

( Ne ki, dilinde, aynı zihninde; ne ki, zihninde, aynı dilinde! )

( Dil, ne kadar zengin; zihin, o kadar engin. )

( "Dilin, Zihin Yapısı ve Kültür Üzerindeki Etkileri" başlıklı yazıyı okumak için burayı tıklayınız... )


- KULLANMAK ile/değil YAŞAMAK


- "YAKIN İLİŞKİ" ile/ve/||/<> "YOĞUN İLİŞKİ"


- YAŞAMIN MATEMATİĞİNDE:
ÇARPMA ve/||/<> BÖLME ve/||/<> ÇIKARMA ve/||/<> TOPLAMA

( Gerçeklerle. VE/||/<> Ayrılıklara. VE/||/<> İnsanlık ölçeğinden. VE/||/<> Kendini ve/ya da kendinle. )


- YAŞAM BOYU:
DERS ile/değil/yerine/ya da/>< DOST

( Bir kişiye tamamen güvendiğinizde, kesin olarak deneyimleyeceğiniz, ikisinden biridir. )


- YAŞADIĞIN GİBİ "DÜŞÜNMEK" ile/değil/yerine/>< DÜŞÜNDÜĞÜN GİBİ YAŞAMAK

( )


- "YAŞAM/IM ÇOK SIKICI" değil (YETERİNCE) PARA(N) YOKTUR


- BİLİNÇ ve/||/<> KİŞİ ve/||/<> YAŞAM

( Gövde. VE/||/<> Kişi. VE/||/<> Yaşam. )

( Tohum. VE/||/<> Ağaç. VE/||/<> Meyve. )


- DOĞA ile/ve/||/<> YAŞAM

( Doğru. İLE/VE/||/<> Yanlış. )

( Aynı. İLE/VE/||/<> Ayrı. )


- DİN:
(YAŞAMSAL BİR) OLGU ve/<> (BİR) YANSIMA/TECELLİ ve/<> (YÜKSEK BİR) ANLAYIŞ/İDRAK ve/<> (YÜCE/ULVÎ BİR) KEŞİF ve/<> (YÜCE/ÂLÎ BİR) DENEYİM


- DEĞİŞİM:
KARARDA ile/ve/||/<> YAŞAMDA ile/ve/||/<> KİŞİDE

( Bir sözcükle. İLE/VE/||/<> Bir duyguyla. İLE/VE/||/<> Bir kişiyle[seninle/onunla]. )


- SOYUTLAŞTIRMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/> YAŞAMA GEÇİRME


- OKUMAYA DEĞER ŞEYLER YAZMAK ve/||/<> YAZILMAYA DEĞER ŞEYLER YAŞA(T)MAK


- YAŞAMINA, GÜN EKLEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< GÜNÜNE, YAŞAM EKLEMEK


- BİSİKLET ve/<> YAŞAM...


- YAŞAM ve/<> BİSİKLET

( Yaşam, bisiklete binmek gibidir. Bisiklette, pedalları çevirdiğin sürece, yaşamda ise hareket ettiğin sürece yol alır ve dengede durabilirsin. )


- YAŞAM ve/||/<> BİSİKLET

( Yaşam, bisiklete binmek gibidir. Bisiklette, pedalları çevirdiğin sürece,
yaşamda ise hareket ettiğin sürece yol alır ve dengede durabilirsin. )


- BİRLİKTE:
YAŞAMAK ve/||/<>/> YAŞLANMAK


- (")AYAKTA DURACAK DURUMUNUN OLMAMASI(") ile/ve/||/<>/< YAŞAMDA DURACAK NEDENLERİNİN OLMASI


- ÖNERİ ile/ve/||/<> "YOL GÖSTERMEK"


- YAŞAM = HAYAT = LIFE[İng.] = VIE[Fr.] = LEBEN[Alm.] = VITA[Lat.] = BIOS[Yun.] = VIDA[İsp.]


- YAŞAMA GÜCÜ = KUVVE-İ HAYATİYE = FORCE VITALE[Fr.] = LEBENSKRAFT[Alm.]


- YAŞAM:
"OLMASI GEREKTİĞİ GİBİ" değil OLDUĞU GİBİ


- YAŞAM ÖYKÜNÜ:
İYİ YAZ ve/||/<> SIKLIKLA DÜZENLE


- HAYVANLAR (DOĞAL YAŞAMLARINDA)...

( * ÇÖP ÜRETEMEZ
* KİLO ALAMAZ )


- MUAMMER[Ar. < ÖMR] değil/yerine/= YAŞAYAN, YAŞAMIŞ


- SYMBIOSIS değil/yerine/= YAŞAM ORTAKLIĞI


- OKUL ile/ve/||/<>/>< YAŞAM

( Önce ders verir, sonra dener, sınav yapar. İLE/VE/||/<>/>< Önce sınav yapar, sonra [dene(yimle)terek] ders aldırır. )


- YAŞAM:
OYUN ile/ve/ne yazık ki/||/<> "KÖŞE KAPMACA" OYUNU

( Yaşam oyunu, sadece "köşe kapmaca" oyununa düşürüldüğünden ve bu oyunu da, bir köşeyi tutanın, eline geçirdiği köşeyi hiç bırakmamasından dolayı tıkanmasıyla ne oyun, ne barış, ne de huzur kalmıştır. Oyun, tekrar eşit koşullardan başlatılana kadar bir şeylerin düzelmesi de pek olası görünmüyor. )


- YAŞAM:
ANLAM değil TUTKU


- NİTELİKLİ YAŞAM İÇİN ...:
YARISI ile/ve/||/<> 2 KATI ile/ve/||/<> 3 KATI :) :) :) ile/ve/||/<> SINIRSIZ ve KOŞULSUZ

( Yemeğin. İLE/VE/||/<> Yürüyüş. İLE/VE/||/<> Gülüş. :) İLE/VE/||/<> Sevgi. )


- YELKEN ile RANDA[İt.]

( ... İLE Gemilerin mizana direğinin gerisindeki yelken. )


- YAŞAM:
BİR NEFES ile KAFES ile HEVES

( Aldığımız kadar. İLE Kaldığımız kadar. İLE Daldığımız kadar. )


- "ÇÖZÜMÜN BİR PARÇASI DEĞİLSEK, SORUNUN BİR PARÇASIYIZDIR" ile/ve/||/<> "YAŞAMAKLA MEŞGUL OLMAZSAK, ÖLMEKLE MEŞGUL OLURUZ"


- YAŞAMDA KALMAK ile/ve/değil/||/<>/> YAŞAMAK

( Canlılarda. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> İnsanda. )

( [not] TO SURVIVE vs./and/but/||/<>/> TO LIVE )


- YÖNETMEK ile/ve/||/<> "YÖN VERMEK"


- YAŞAM:
MASAL ile/ve/||/<>/> ROMAN ile/ve/||/<>/> FIKRA

( Başlangıçta. İLE/VE/||/<>/> Yaşandıkça. İLE/VE/||/<>/> Anlattıkça. )


- ŞİMŞEK ile/= YALABIK

( ... İLE/= Parlak, parıltılı, ışıltılı. | Alevin, oynayarak parıldaması, parlama, parıltı. | Şimşek. | Güzel, yakışıklı, sevimli. | İkiyüzlü, kaypak. )


- YAPITAŞI ile "YAPITAŞI"

( Yapılarda kullanılan, granit türünden taş. İLE Göze/hücre. )


- ŞAMANDIRA[Yun.] değil/yerine/= YÜZERTOP

( Halkalarına tekne bağlamak için limanda demirlenmiş olan, içi boş, her yanı kapalı, çoğunlukla metalden yapılan fıçı vb., yüzer top. | Denizde yol göstermeye, bir tehlikeyi ya da geçiş yolunu haber vermeye yarayan yüzer nesne. | Kapama düzenini sağlayan, metal ya DA plastikten yapılmış, suda yüzen top. | Kandilde, fitili tutmak için yağda yüzen, telli mantar düzeneği. )


- YAŞAMSAL(VİTAL) ile/ve/<> YAYILMACI/BULAŞICI(VİRAL)


- YARAR/"MANTIK" EVLİLİĞİ ile AŞK EVLİLİĞİ


- MÜEBBET[Ar.] değil/yerine/= SONU OLMAYAN, YAŞAM BOYUNCA


- TÜZE'NİN TEMEL İLKELERİ - ULPIAN[M.S. 170 - 223]:
ONURLU YAŞAMAK ve/||/<> BAŞKASINI İNCİTMEMEK ve/||/<> HERKESE, HAKKINI TESLİM ETMEK

( JURIS PRAECEPTA SUNT HAEC - [ULPIAN]:
HONESTE VIVERE et/||/<> ALTERUM NON LAEDERE et/||/<> SUUM CUIQUE TRIBUERE )

( THE BASIC PRINCIPLES OF THE LAW - [ULPIAN]:
LIVE HONESTLY and/||/<> DO NOT OFFEND OTHERS and/||/<> GIVE TO EACH PERSON WHAT IS DUE )


- "ÖLMEK" ile/değil/yerine/>< YAŞAMAK

( Yaşamakla meşgul olmazsan, ölmekle meşgul olursun. )


- YAŞAMAK ve/||/<>/>/< ÇÖZÜM ÜRETMEK

( Yaşamakla meşgul olmazsan, ölmekle meşgul olursun. VE/||/<>/>/< Çözümün bir parçası değilsen, sorunun bir parçasısındır. )


- STAR"[İng.] değil/yerine/= "YILDIZ"


- YAŞAM/HAYAT AĞACI = AKÇAM


- ŞARJ[Fr., İng. CHARGE] değil/yerine/= YÜKLEME


- "İSTEDİĞİN GİBİ YAŞAMAK" değil/yerine/>< İSTENİLEN/BEKLENİLEN BİÇİMDE YAŞAMAK

( "Cehennemi istiyorsak..." DEĞİL/YERİNE/>< Cenneti (ne kadar çok) istiyorsak... )


- YAŞAM = FARKINDALIK || İNSAN = FARKINDALIK


- TAAYYÜŞ[Ar.] değil/yerine/= YAŞAMA, GEÇİNME


- "ÖLMEYE DEĞER" ile ÖLDÜRMEYE DEĞER ile/değil/yerine YAŞAMAYA DEĞER

( Birkaç şey var. İLE Hiçbir şey yok. İLE/DEĞİL/YERİNE Çok şey var. )


- YAŞAM/İLİŞKİ:
"NE KADAR UZUN SÜRDÜĞÜ" ile/değil/yerine/||/<> NE KADAR NİTELİKLİ/DOLU OLDUĞU


- DEVAM ETMELİ!
YAŞAMAYA ve/||/<>/> SEVMEYE ve/||/<>/> GÜLMEYE :)


- YAŞAMAYIP YAŞLANMAK ile/değil/yerine/>< YAŞAYIP YAŞLANMAK


- YAŞAMI ÖĞRETEN:
YAŞIMIZ değil YAŞADIKLARIMIZ


- ÇOK BİLGİLİ OLMAK ile/ve/||/<>/> ÇOK GÜZELLİK VE ACI GÖRMEK/YAŞAMAK


- FIRSAT VERMEK:
KENDİNE ve/||/<>/> ÖTEKİLERE ve/||/<>/> YAŞAMA ve/||/<>/> GELECEĞE


- BAĞLAM ve/||/<> YAŞAMSAL KOŞULLAR


- YAŞAM HAKKI ile/ve/=/||/<>/< SAVUNMA HAKKI


- GÖZLERİM "YAŞLANDI" değil GÖZLERİM "YAŞARDI"


- YAŞAM:
YORUM ve/||/<> KELÂM

( Değişir. VE/||/<> Değişmez. )


- YAŞAMA ANLAMI/AMACI/NEDENİ[IKIGAI]:
SEVDİĞİN ve/+/||/&cap;/<>/>/<
(DÜNYANIN/TOPLUMUN) GEREKSİNİM/İ ve/+/||/&cap;/<>/>/<
KARŞILIĞI/MALİYETİ, İYİ OLDUĞUN/YAPTIĞIN ŞEY DOLAYI ÖDENEN/ÖDENEBİLECEK ve/+/||/&cap;/<>/>/<
İYİ OLDUĞUN/YAPTIĞIN

( [2'liler]
[∩: Kesişim]
[1: SEVDİĞİN | 2: GEREKSİNİM | 3: KARŞILIĞI/MALİYETİ, İYİ OLDUĞUNDAN DOLAYI ÖDENEN | 4: İYİ OLDUĞUN/YAPTIĞIN]
1 ve/∩/+/||/<> 2 = GÖREV/HEDEF(MISSION)
2 ve/∩/+/||/<> 3 = MESLEK(VOCATION)
3 ve/∩/+/||/<> 4 = UZMANLIK(PROFESSION)
4 ve/∩/+/||/<> 1 = COŞKU/TUTKU(PASSION)

ve/+/||/∩/<>/>

[3'lüler]
1 ve/∩/+/||/<> 2 ve/∩/+/||/<> 3 = Coşku/heyecan ve gönül rahatlığı fakat "kesinliğin" bulunmaması
2 ve/∩/+/||/<> 3 ve/∩/+/||/<> 4 = Rahatlık fakat boşluk duyumu
3 ve/∩/+/||/<> 4 ve/∩/+/||/<> 1 = Tatmin fakat işe yaramazlık "düşüncesi/zannı"
4 ve/∩/+/||/<> 1 ve/∩/+/||/<> 2 = Neşe, dolgunluk/doluluk fakat "servetleştirilemeyen"

ve/+/||/∩/<>/>

1 ve/∩/+/||/<> 2 ve/∩/+/||/<> 3 ve/∩/+/||/<> 4 = YAŞAMA ANLAMI/AMACI/NEDENİ[IKIGAI] )

( [2's]
[∩: Intersection]
[1: WHAT YOU LOVE | 2: WHAT THE WORLD NEEDS | 3: WHAT YOU CAN BE PAID FOR | 4: WHAT YOU ARE GOOD AT]
1 &/∩/+/||/<> 2 = MISSION
2 &/∩/+/||/<> 3 = VOCATION
3 &/∩/+/||/<> 4 = PROFESSION)
4 &/∩/+/||/<> 1 = PASSION

&/+/||/∩/<>/>

[3's]
1 &/∩/+/||/<> 2 &/∩/+/||/<> 3 = Excitement and complacency, but sense of uncertainty
2 &/∩/+/||/<> 3 &/∩/+/||/<> 4 = Comfortable but thought/"feeling" of emptiness
3 &/∩/+/||/<> 4 &/∩/+/||/<> 1 = Satisfaction but thought/"feeling" of uselesness
4 &/∩/+/||/<> 1 &/∩/+/||/<> 2 = Delight and fullness but no "wealth"

&/+/||/∩/<>/>

1 &/∩/+/||/<> 2 &/∩/+/||/<> 3 &/∩/+/||/<> 4 = REASON TO LIVE/HAVING A PURPOSE IN LIFE[IKIGAI] )

( )

( REASON TO LIVE/HAVING A PURPOSE IN LIFE[IKIGAI]:
WHAT YOU LOVE and/∩/+/||/<> WHAT THE WORLD NEEDS and/∩/+/||/<> WHAT YOU CAN BE PAID FOR and/∩/+/||/<> WHAT YOU ARE GOOD AT )


- (")YAŞAMAK(") ile/ve/||/<>/> NİTELİKLİ YAŞAMAK

( Duyu, "duygu" ve hayal ile. İLE/VE/||/<> Us/akıl ile. )


- ZAMANIN:
"GEÇMEMESİ" ile "YETMEMESİ"

( Sevdiğin, yanında değilse. İLE Sevdiğinin yanında. )


- "APIŞIP KALMAK" ile/ve/||/<> "YAPIŞIP KALMAK"


- YAŞAM ve/||/<>/>/< YAŞ


- İLİŞKÌ;
"DİKEY" ile/değil/yerine/<>/< "YATAY"


- YAKIN İLİŞKİ ve/||/<>/< "DÖRT MEVSİM" BOYUNCA GÖRMEK/YAŞAMAK

( İlişki/yakın ilişki, dört mevsim boyunca görmeden ol(uş)maz! )


- DÜŞ KURMA ve/||/<>/> UYANIŞ YAŞAMA

( Dışa bakınca. VE/||/<>/> İçe bakarak. )


- BAZI DURUMLARIN/ENGELLERİN/SIKINTILARIN:
"SEL GİBİ GEÇMESİ" ve/||/<> "YEL GİBİ ESMESİ"

( "Derelerde/n". VE/||/<> "Tepelerde/n". )


- YAŞAM/YAZIN/ŞİİR/MÜZİK/DANS:
KURT, ... ve/||/<> KUŞ, ... ve/||/<> AT, ...

( ...'un, sürüsüyle gittiği gibi. VE/||/<> ...'un, havada uçtuğu gibi. VE/||/<> ..'ın, ovada koştuğu gibi. )


- BAŞKA BİR ...:
"DÜNYA" değil YAŞAM (BİÇİMİ)

( Yoktur. DEĞİL Vardır, olanaklıdır. )


- ADÂLET ve/||/<> YAŞAM


- İSTANBUL'DA/KENTİNDE YAŞAMAK ile/ve/değil/||/<>/>/< İSTANBUL'U/KENTİNİ YAŞAMAK


- YAŞAMDA/BİSİKLETTE:
KİŞİLERE ÇARPMAMA ve/||/<> ARAÇLARA VE KİŞİLERE ÇARPILMAMA


- ÖZEL YAŞAMIN GİZLİLİĞİ ve/||/<> MUTLULUĞU ARAMA HAKKI


- YAŞAM(AY)I ÖĞRENMEK ile/ve/değil/=/||/<>/< SAÇMALAMAMAYI ÖĞRENMEK


- | "GEÇMİŞİNDE YAŞAMAK" ile/ve/<>
"GELECEKTE YAŞAMAK" |
değil/yerine/><
ŞU ANDA OLMAK

( | Pişmanlık, suçluluk, şikâyet, üzüntü ve kızgınlık yaşatır. İLE/VE/<> Kaygı, gerginlik, huzursuzluk yaşatır. |
DEĞİL/YERİNE/><
Özgürlük, neşe, hafiflik, bilgelik yaşatır. )


- YAŞAMAK ve/||/<> SEVMEK

( Direnmektir. VE/||/<> Güvenmektir. )


- YAŞAM:
YÖNETİLEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KARŞILAŞILAN


- ANLAMAK ile/ve/||/<> "YAKALAMAK"


- ŞU ANDA VE BURADA, ...:
NE OLUYOR? ve/||/<>/> DUYULARIM NELER? ve/||/<>/> NASIL DAVRANIYORUM/DAVRANABİLİRİM? ve/||/<>/> YARARLI/YARARIMA OLAN NEDİR? ve/||/<>/> NE/LER YAPABİLİRİM?


- GÜNEŞ TANRI ve/||/<> YAŞAM AĞACI ve/||/<> SEPET TUTAN KARTALLAR

( Göbeklitepe'de sütunlarında. VE/||/<> Sümer kil tabletlerinde. )


- AŞKTA:
"SÖNMEK" ile/değil/yerine/>< "YANMAK"

( Yok. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Var. )


- YAŞAMAK ve/||/<>/>/< YAŞARKEN YAŞATMAK

( )


- YAŞAMIMIZA GİRENLERİ BELİRLEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YAŞAMIMIZDAN ÇIKARILACAKLARI BELİRLEMEK


- YAŞAM(DA):
"ÇOK (ŞEY/İ) BİLMEK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< ÇOK (DURUMU) ANLAMAK


- GELİRİNİ KULLANMA/TÜKETME:
YAŞAMAK ÜZERE ve/||/<>/> HAYIR İŞLEMEK ÜZERE ve/||/<>/> "HAYIR!" DİYEBİLMEK ÜZERE


- [ne yazık ki]
"KEYFİ/Nİ YAŞAMAK" ile/ve/değil/||/<>/>/< KEYFİ/Nİ (VE KENDİNİ) DAYATMAK


- [ne yazık ki]
"KEYFİNİ SÜRMEK" ile/ve/||/<>/> EZBERİNİ YAŞAMAK/DAYATMAK


- KİŞİNİN YAŞAMI:
VİTRİNLİK ile/ve/değil/||/<>/< DERİNLİK

( Bildiğimiz. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Bilmediğimiz. )


- SARILMAK:
YAŞAMA ve/||/<> ÇALIŞMAYA

( Dört elle! VE/||/<> Bin elle! )


- YAŞARKEN ve/||/<> ÖLÜRKEN

( Yaşamdan/yaşamaktan başka hiçbir şey yoktur/olmamalıdır. VE/||/<> Ölmekten başka hiçbir şey yoktur/olmamalıdır. )


- ERDEM:
EĞİTİMLE ile/ve/||/<>/< ALIŞKANLIKLARLA ile/ve/||/<>/< DOĞAL


- HUY[Aniden "gelen"/çıkan.] değil/yerine/>< ERDEM


- ANLATABİLMEK ile/ve/değil/||/<>/< YALIN ANLATABİLMEK


- YÜZ ile/ve/||/<>/> GÖZ ile/ve/||/<>/> DİL ile/ve/||/<>/> SÖZ

( İnsanın süsü. İLE/VE/||/<>/> Yüzün süsü. İLE/VE/||/<>/> Aklın süsü. İLE/VE/||/<>/> Dilin süsü. )


- | ERKİN KORAY ve/||/<>/> ZÜLFÜ LİVANELİ ve/||/<>/> HALUK LEVENT |
ve/||/<>/>
YAŞAR

( www.FaRkLaR.net/YASAR | www.yasaronline.net )

( )

( )

( )

( )


- GÜZELLİK ve/||/<> BİRİNİ SEVMEK

( Dünyayı kurtaracak. VE/||/<> ile başlayacak herşey. )

( )


- YERLERDEYİZ ile/değil/yerine/>< AYAKTAYIZ

( Ayrıysak/ayrıyken. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Birlikteysek/birlikteyken. )

( )


- SEVGİLİYİ GÖRMEK İÇİN:
SAATTE ile/ve/||/<> YOLDA

( Gidişine/geçişine bakılır. İLE/VE/||/<> Gelişine bakılır. )

A


- ÖZDEŞLİK ile/ve İÇ BÜTÜNLÜK

( IDENTITY vs./and INNER INTEGRITY )


- AĞ ile/ve BÜTÜNLÜK


- GÜZELLİK ile/ve/||/<>/>/< AŞK

( GÜZELLİK: Aşkın olmadığı yerde ne işim var?! VE AŞK: Güzelliğin olmadığı yerde ne işim var?! )

( ... İLE/VE/||/<>/>/< Güzelliğe duyulan özlem. )

( BEAUTY and/<> LOVE )


- GÜZELİ SEVMEK ile/ve/değil/yerine/<> GÜZELLİĞİ SEVMEK


- ÖNCELİK-SONRALIK ve/değil BİRLİKTELİK


- KENDİ İÇİNDE BİRLİK ile DIŞ DÜNYA İÇİN AYRIŞMA (VE YÖNETİMİ)

( Kendinizi olduğunuz gibi görün, dünyayı da olduğu gibi göreceksiniz. )

( Ben gövdeyim fikrini yok edin, o zaman iç ve dış bir olacak. )

( Birlik özgürleştirir, özgürlük birleştirir. )

( Kendini şimdi ve burada ve bir olarak bilmek yeter. )

( Yaşamınızdaki en önemli şeye -kendinize- bölünmez dikkatinizi verin. )

( Kendinizden doğrudan haberdar olmadığınızdan, sadece ikinci elden, olağan söylentilere dayanan fikirleriniz vardır. )

( Sizin dünyanın içinde değil, dünyanın sizin içinizde olduğunu idrak etmekle işe başlayın. )

( Bir kez kendi içinizde bütünleşirseniz dıştaki bilgi size kendiliğinden akar. )

( Değeri olan hiçbir şey size dıştan gelmez; konuyla ilgili olan ve belirgin edici olan ancak sizin kendi duygu ve anlayışınızdır. )

( Aradığınız, içinizdedir. )

( Her zaman içinize dalın, derinleşin, içinizi arayın. )

( Ancak dünyadan kurtulmuş olduğunuz zaman dünyada mutlu olabilirsiniz. )

( Kendinize dikkatle ve devamlı bakın - bu yeter. )

( Sizinle olana ulaşmaya gereksiniminiz yoktur. )

( Unity liberates. Freedom unites. )

( See yourself as you are and you will see the world as it is.
Destroy the wall that separates, the "I-am-the-body" idea and the inner and the outer will become one.
Enough to know oneself as one is, here and now.
Give your undivided attention to the most important in your life. Yourself!
Begin by realising that the world is in you, not you in the world.
Having no direct knowledge of yourself, you have mere ideas; all mediocre, second-hand, by hearsay.
Once you are inwardly integrated, outer knowledge comes to you spontaneously.
Nothing of value can come to you from outside; it is only your own feeling and understanding that are relevant and revealing.
Go ever deeper into yourself, seek within
You can be happy in the world only when you are free of it.
Look at yourself steadily - it is enough.
You need not reach out for what is already vs. you. )

( INTEGRITY IN THE SELF vs. SEPERATION TO OUT WORLD [AND MANAGEMENT] )


- KENDİNİ ANLATMAK ile/ve/değil/yerine (DİNLEYENE/ANLAMAK İSTEYENE) YARDIMCI OLMAK

( [not] TO EXPRESS THE SELF vs./and/but TO HELP [WHO REQUEST TO UNDERSTAND/LISTEN]
TO HELP [WHO REQUEST TO UNDERSTAND/LISTEN] instead of TO EXPRESS THE SELF )


- ÖZGÜRLÜK ile/ve CESÂRET

( FREEDOM vs./and COURAGE )


- ÖZGÜRLÜK ile/ve MUTLULUK

( Özgür ve mutlu yaşamak için can sıkıntısını feda etmelisindir. )

( FREEDOM vs./and HAPPINESS )


- ÖZGÜRLÜK ile/ve/<>/= ZENGİNLİK

( FREEDOM vs./and/<>/= WEALTH )


- BAĞIMSIZLIK ile/ve/yerine DAYANIŞMA

( INDEPENDENCE vs./and SOLIDARITY
SOLIDARITY instead of INDEPENDENCE )


- İÇGÜDÜ ile/ve/değil NİYET

( [not] INSTINCT vs./and/but INTENTION )


- DEHÂ ile/ve/değil TUTKU

( [not] GENIUS vs./and/but PASSION )


- AMORE ve/||/<>/< MORE ve/||/<>/< ORE ve/||/<>/< RE

( Sevgi/Aşk. VE/||/<>/< Ahlâk. VE/||/<>/< Söz. VE/||/<>/< Eylem. )


- DEĞİŞTİRMEK ile/ve/değil/yerine ZENGİNLEŞTİRMEK


- OLUŞUM/TEŞEKKÜL[Ar.] ve/<> TEŞEKKÜR


- OY ÇOKLUĞU ile/ve/değil/yerine OY BİRLİĞİ

( Aptal, bir oylamanın, sonucunun, "Oy çokluğu" ile alınmasına sevinir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Abdal, "Oy birliği" ile alınmasını bekler/ister. )

( [not] BY A LARGE MAJORITY vs./and/but UNANIMITY
UNANIMITY instead of BY A LARGE MAJORITY )


- BİRLİK ile/ve BÜTÜNLÜK

( Harekete bakıp dinginliği, dinginlikte hareketi anlamak, birliktir. )

( En küçük bir şey için tüm evren katkıda bulunur. )

( Birlik, özgürleştirir; özgürlük, birleştirir. )

( "Ben gövdeyim" düşüncesini yok edersek iç ve dış, bir olacaktır. )

( Duvarın ve onun iki tarafının da "burası" ya da "orası" gibi tanımlanamayacak tek bir alan olduğu idrak edilmeli. )

( Bir durum tanınıp anlaşıldığı anda, olaylar uygun karşılığı vermek üzere harekete geçecektir. )

( Ayrılık ve görünümlerin bir ve bütün olduğunu kavramak için aklın sakinleştirilmesi ve dinginlik kazanması gereklidir. )

( "Anlaşılmış olanlar"ın bütünlüğü (toplamı), bizim "nesne" dediğimizdir. Anlayanların bütünlüğü ise "evrensel zihin" dediğimizdir. )

( Kişisel gövdeniz bir parçadır ki onun içinde bütün harikülâde bir biçimde yansımaktadır. )

( Hareket eden'in içinde devinimsiz olan'ı, değişenin içinde değişmez olanı ayırt edebilmeyi öğrenelim, ta ki tüm farkların sadece görünüşte olduğunu ve birliğin gerçek olduğunu idrak edinceye kadar. )

( Mutlak bütünlüğün değişmezliği! )

( Doğruluk ve eylemin birliği! )

( HOLOGRAFİ[Yun. < HOLON]: Evren, üç boyutlu olan, bütünlük. )

( Toprağın üstündeki su, birliği simgeler. )

( Balıkların Stratejisi )

( Unity liberates. Freedom unites. )

( BÜTÜNLÜK: Kişinin kurtuluşu. )

( The entire universe contributes to the least thing.
Realise that the wall and both sides of it are one single space, to which no idea like 'here' or 'there' applies.
A situation has been cognised, events will move in adequate response.
The totality of the perceived is what you call "matter". The totality of all perceivers is what you call the "universal mind".
Your personal body is a part in which the whole is wonderfully reflected.
The immutability of absolute! )

( Bir'likten söz etmeyi ertele! Sen, henüz, hiç yerle bir olmamışsın. )

( UNITY vs./and INTEGRITY )

( HEN ile HOLON )


- BİRLİK ile/ve/<> BÜTÜNSELLİK


- ADÂLET:
BİRLİK ile/ve/<> DİRLİK


- BİRLİK ile/ve BEREKET


- BİRLİK ile/ve/<> SINIR/HADD/DEN

( UNITY vs./and/<> LIMIT )


- BİRLİK ile/ve CEZBE


- BİRLİK ve DÜZEN ve KURALLILIK


- BİRLİK ile/ve FARK/LAR, FURKAN

( İçte. İLE/VE Dışta. )

( UNITY vs./and DIFFERENCES
Inside. WITH/AND Outer. )


- BİRLİK ile/ve FARKLILIK


- BİRLİK ile DONUKLUK


- AYRIM ile/ve/<> BİRLİK


- KAVRAMSAL BİRLİK ile/ve/<> ZAMANSAL AYRIM


- TEKLİK ile/ve/değil/yerine ÇOKLUKTAKİ BİRLİK


- KARDEŞLİK ile/ve/<> BİRLİK


- AYRIMLI BİRLİK ile/ve AYRIMLI BİR ile/ve AYRIMSIZ TEK

( ALE-L-ITLAK: Genel olarak bir kayıtla bağlı olmayarak. | Ayırdetmeden, ayırmadan, salt olarak. )


- BİRLİK ile/ve FARKLAR

( Birlik altında olmayanlar, ayırd edilemez. )


- BİRLİK ile/ve/değil/yerine AŞILMIŞ BİRLİK


- BİRLİK ile ÖZDEŞLİK

( UNITY vs. IDENTITY )


- BİRLİK ile/ve SÜREKLİLİK

( UNITY vs./and CONTINUITY )


- BİRLİK ile/ve UYUM

( Uyum, her zaman güçlüdür ve arıdır. )

( Uyum, her yanı kaplar ve onun huzuru asla bozulmaz; bu sükûn ve sessizlik gövdendir. )

( Her şeyden çok iç huzuruna gereksiniminiz var - ki bu iç ve dış arasındaki uyumu gerektirir. )

( Sevgi ve bilgelikle yarattığınız ve yarattıklarınıza bağımlı olmadığınız zaman, sonuç, barış ve uyumdur. )

( UNITY vs./and HARMONY
The harmony(sattva) is pure and strong always.
Harmony pervades; its peace is rocklike; this peace and silence are my body.
Above all you need inner peace - which demands harmony between the inner and the outer.
When you create, vs. love and wisdom, and remain unattached to your creations, the result is harmony and peace. )


- BİRLİK ile/ve KAVRAMSALLIK


- BİRLİK ile/ve/<> ÖZGÜRLÜK

( Birlik özgürleştirir, özgürlük birleştirir. )

( Unity liberates. Freedom unites. )

( UNITY vs./and/<> FREEDOM )


- | BİRLİK ve/+ ÇOKLUK | ve/||/<>/> TÜMELLİK

( | UNITY and/+ ABUNDANCE | and/||/<>/> UNIVERSAL )


- BİRLİK ile/ve AYRIMLI BİRLİK

( UNITY vs./and DISCRIMINATED UNITY )


- BİRLİK ile/ve ÇELİŞİK BİRLİK

( UNITY vs./and CONTRADICTED UNITY )


- BİRLİK ile/ve AYRIM

( UNITY vs./and DIFFERENTIATION )


- BİRLİK ile/ve ÇIKAR BİRLİĞİ

( UNITY vs./and UNITY FOR PROFIT )


- AKLÎ BİRLİK ile/ve SİYASÎ BİRLİK

( LOGICAL UNITY vs./and POLITICAL UNITY )


- BÜTÜNLÜK ile YOĞUNLAŞMA/KONSANTRASYON

( INTEGRITY vs. CONCENTRATION )


- BÜTÜNLÜK ile ESRİME

( ... İLE Esrime, duyulur olanlardan, bir başka deyişle tikel şeylerden başlayıp derece derece iç algıya ve iç algıdan da geçip bir an için bile olsa yokluğa dalmak, aslına kavuşmak demektir. )


- BÜTÜNLÜK ile/ve/<> İÇİÇELİK


- BÜTÜNLÜK ile/ve/değil DİREYSEL/ORGANİK BÜTÜNLÜK

( Parçaların biraradalığı/birliği. İLE/VE/DEĞİL Uyum. )


- BÜTÜNLÜK ile/ve DOKUNULMAZLIK

( INTEGRITY vs./and IMMUNITY )


- İÇ BÜTÜNLÜK ile/ve TUTARLILIK

( INNER INTEGRITY vs./and CONSISTENCE )


- HİKMET ile/ve/> İFFET ile/ve/> CESÂRET ile/ve/> ADÂLET

( Aklın dengeliliği/îtidali. İLE/VE/> Şehvetin dengeliliği/îtidali. İLE/VE/> Öfkenin dengeliliği/îtidali. =/> HİLÂFET, HİDÂYET ve KEMÂLÂT'a eriştirir. )

( Hikmetin dili, simge ve sükûttur. )

( [ucları(tefrit-ifrat)] BİLGİSİZLİK/CEHÂLET >< BİLGİÇLİK/MALÛMATFURUŞLUK ile/ve/> İLGİSİZLİK/İSTEKSİZLİK >< AZGINLIK ile/ve/> KORKAKLIK/KABALIK >< KAHRAMANLIK )


- ÖZÜR DİLEMEK ile AF

( Alt/küçük ya da akranlara. İLE Yukarıdakilerden. )


- BİLMEK/TANIMAK ve/<> SEVMEK

( TO KNOW and/<> TO LOVE )


- BİLMEK ve/> SEVMEK ve/> VERMEK ve/> BULMAK

( İlmimizce bilinir, ikramımızca ihsan görür, sevdiğimizce seviliriz. )


- HAK ile/ve/<> HİZMET


- EMÂNET ETMEK değil/yerine TEŞEKKÜR ETMEK


- İDRAK ile/ve/> NİYET


- ANLAM ile/ve/<>/>/< BÜTÜNLÜK

( Anlam, bütünlük gerektirir. )

( Meaning needs integrity. )

( Anlamak, beğenmenin başlangıcıdır. )

( MEANING and/<> INTEGRITY )


- ANLAM ile/ve/<> MUTLULUK

( MEANING vs./and/<> HAPPINESS )


- SESSİZLİK ile/ve DİNGİNLİK

( QUIETNESS vs./and INERTIA )


- SÜKÛNET ve/<>/= MUTLULUK

( Evrensel bir nimet olan sessizlikten zevk alabilenler dünyanın en mutlu kişileridir. )

( QUIETNESS and/<>/= HAPPINESS )


- SÜKÛN ve/<> UYUM, BÜTÜNLÜK

( UYUM: Hareketin dinginliği. )

( QUIETNESS and/<> HARMONY, INTEGRITY )


- DEĞER ile/ve/<> NİYET

( VALUE vs./and/<> INTENTION )


- DAYANÇ/SABIR ile/ve/<> DİNGİNLİK

( PATIENCE vs./and/<> INERTIA )


- DAYANIKLILIK ile/ve DAYANIŞMA

( ENDURANCE vs./and/<> SOLIDARITY )


- DAYANÇ'TA/SABIR'DA:
METÂNET ile HOŞGÖRÜ ile DUA ile GÖZYAŞI ile HASRET ile AŞK

( Acıya sabredersek. İLE Kişilere sabredersek. İLE Dileğe sabredersek. İLE Duygulara sabredersek. İLE Özleme sabredersek. İLE Sevgiye sabredersek. )

( Madem görüyorsunuz... O zaman, hoşgörün!
[Âşık Veysel] )


- TEFEKKÜR ile/ve/<> TEŞEKKÜR


- DÜŞÜNCE ile/ve TUTKU

( IDEA vs./and PASSION )


- DERİN DÜŞÜNMEK(TEFEKKÜR) ile/ve UYUMAK

( Uykunun karanlığı bile tazeleyici ve gençleştiricidir. )

( Uyanıkken bilinçlisiniz; uyurken sadece canlısınız. )

( FİKR-İ AMÎK[Ar. < UMK]: DERİN DÜŞÜNCE )

( CONTEMPLATION vs./and TO SLEEP
Even the darkness of sleep is refreshing and rejuvenating. )


- TEFEKKÜR ile/ve/> TAAKKUL

( Her kişinin becerisidir. [kendince ve kabı kadar] İLE/VE/> Er kişinin becerisidir. )


- DÜŞÜNMEK/TEFEKKÜR ile/ve ÖLÇÜNMEK/TEEMMÜLL[< EMEL]

( ... İLE/VE Gerek bir olayın sebeplerini daha çok çözümleme ve daha doğru anlamak gerekse bir hareket tarzının sonuçlarını, özellikle de yarar ile sakıncalarını irdelemek amacıyla, oluşmuş/oluşturulmuş 'yargı'nın, eleştirilmek üzere, 'askı'ya alınmasıdır. Aklın benzer addettiği duyuları, dolayısıyla da 'olaylar'ı belirli bir 'kavram şemsiyesi' altında 'düşünmek'tir. O belirli 'kavram' altında düşünülen duyulardan, böylelikle de 'olaylar'dan biriyle karşılaşıldığında 'olay'a denk düşen 'kavram'ı 'akıl'da 'uyandırmak'tır. )

( Fikir yürütme, düşünme. İLE/VE Katlanmalı, iyice, etraflıca düşünme, idrak. )

( Kişi, herşeyin tohumudur. Neyi tefekkür ederse onun tohumudur. )

( Kişiyi kurtaracak ilâçlar, aşk ve düşünmektir. )


- TEFEKKÜR ile/ve/<>/> TEMÂŞÂ[Fars.]

( MEDİTASYON ile/ve/<>/> KONTEMPLASYON )

( Düşünme. İLE/VE/<>/> Bakıp izleme, hoşlanarak bakma. | Bakan ve bakılanın, eş zamanlı hareketi. | Gezme. | İzlenilecek görüntü, görülmeye değer şey. | Oyun, temsil, piyes, tiyatro. )

( MEDITATION vs./and/<>/> CONTEMPLATION )


- TEFEKKÜR ile ASLINA DÖNDÜREN TEFEKKÜR

( CONTEMPLATION vs. CONTEMPLATION IN WHICH GET TURNS TO THE BASE )


- KAVRAM ile/ve/<> NİYET

( Felsefe. İLE/VE/<> Kavrama niyet girince, ideolojiye dönüşür. )

( CONCEPT vs./and/<> INTENTION )


- KAPSAM ile/ve/= BÜTÜNLÜK

( ŞÜMÛL ile/ve/= ... )


- KENDİNİ TANIMAK ve/<> HİZMET ETMEK

( Kendini tanımak, başkalarıyla bir olduğunu anlayarak ve anımsayarak onlara hizmet etmeyi gerektirir. )

( RECOGNIZE THE SELF and/<> TO SERVE )


- HİZMET ile/ve/<> KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRME

( Hizmet ederek kendini gerçekleştirir, kendini gerçekleştirirken/gerçekleştirmek için de hizmet edebilirsin/etmelisin. )

( )

( TO SERVE vs./and/<> SELF REALIZATION )


- HİZMET ile/ve/<> DEVİNİM

( Hizmet etmek/edebilmek, devindirici ve dönüştürücüdür. )

( TO SERVE vs./and/<> MOVEMENT )


- HİZMET ile/ve/değil/yerine KARŞILIKSIZ HİZMET


- HİZMET ve/||/<> SADÂKAT ve/||/<> FEDÂKÂRLIK


- YENİLGİ/HEZÎMET[Ar.] ile/değil/yerine/>< HİZMET

( Hezîmete uğramamak için sürekli ve her türlü hizmet etmek gerekir. )


- HAKİKATA OLAN BAĞLILIK ile/ve/<> KİŞİYE/İNSANLIĞA YAPILAN HİZMET

( Bir'e hizmet, bin'e hizmet; bin'e hizmet, bir'e hizmet. )

( DEVOTION TO TRUTH vs./and/<> SERVICE/ATTENTION TO HUMAN/ITY )


- DESTEK ile/ve/<> DAYANIŞMA

( SUPPORT vs./and/<> SOLIDARITY )


- DAYANIŞMA ile/ve/<> GÜVEN

( Kişiler, kendilerine değil birbirleriyle dayanışma içindelerse güven duyabilir ve yansıtabilir. [özellikle de eşler ve ortaklar!] )

( Aslanlar [ve birçok güçlü görünen hayvan] bile tek başına yeterli güçte değildir. Ancak birlikte ve dayanışmayla ayakta kalırlar. )

( Loncaları inceleyiniz. )

( SOLIDARITY vs./and/<> TRUST/CONFIDENCE )


- MEKÂNİK DAYANIŞMA ile/ve DAYANIŞMA


- AMAÇ ve COŞKU

( AIM and EXUBERANCE | EBULLIENCE )


- DUYGU ile/ve/<> COŞKU

( Kaynağı ve uyaranları, dışarıdan olanlara verilen geribildirim. İLE/VE/<> Kaynağı, içte/sende bulunanlarla verilen geribildirim. )

( İkincildir. İLE/VE/<> Birincildir. )

( FEELING vs./and EMOTION
EMOTION vs./and EXUBERANCE | EBULLIENCE )


- COŞKU ve ŞİMDİ/LEŞTİRME


- VARLIK ile/ve BİR/LİK

( Çeşitlilik içinde birlik, doğaldır ve iyidir. )

( Herkes diye bir şey yok. Varlık birdir fakat biz kendimizi yok edersek görürüz. )

( )

( EXISTENCE vs./and UNITY )

( HEN ile ON )

( VÜCUD ile/ve VAHDET )


- VARLIK BİRLİĞİ ile/ve ÖZDEŞLİK

( EXISTENCE UNITY vs./and IDENTITY )


- ÖZGÜRLÜK ve/||/<>/> AŞK (AHLÂKI) ve/||/<>/> BİLGELİK/İRFAN

( Külün, bir daha ateşte yanmadığı gibi, kişi de aşkta yok(fânî) olmuşsa, ne kendi aklına, ne de başkasının aklına aldanır. )

( HİLMİ ZİYA ÜLKEN'in, "AŞK AHLÂKI" adlı kitabını da okumanızı salık veririz. )

( )

( Üzerinde en çok (")düşündüğümüz, konuştuğumuz, beklediğimiz, aradığımız(") ve (")ağladıklarımız(")... )

( FREEDOM and/||/<>/> MORALS OF LOVE and/||/<>/> WISDOM )


- BİLGİ AHLÂKI ile/ve/<> TEFEKKÜR AHLÂKI

( MORALS OF KNOWLEDGE vs./and/<> MORALS OF THINKING )


- SÂFİYET AHLÂKI ile/ve/> İRFAN AHLÂKI ile/ve/> AŞK AHLÂKI

( Saflaşmadıkça, kapı/lar açılmaz. )

( MORALS OF PURITY vs./and MORALS OF WISDOM vs./and MORALS OF LOVE )


- KENDİNİ:
KANDIRMAK ile/ve/||/<>/> KAPTIRMAK


- BİR-LİK ile BİRLİK

( ONENESS vs. UNITY )


- BİR ile/ve/||/<> BİRLİK ile/ve/||/<> BÜTÜNLÜK

( Allah. İLE/VE/||/<> Evren. İLE/VE/||/<> İnsan. )

( The god. VS./AND/||/<> The universe. VS./AND/||/<> The human. )

( ONE vs./and/||/<> UNITY vs./and/||/<> INTEGRITY )


- KARŞITLAR ile/ve BİRLİK

( KARŞITLARIN BİRLİĞİ/CEM'UL EZDÂD[Ar.]/COINCIDENTIA OPPOSITORUM[Lat.] )


- BİRLİKTE HAREKET ETMEK ile/ve BİRLİKTE OLMAK

( Trinidad Tobago'nun ambleminde, "Birlikte Hareket Edersek Başarırız!" yazmaktadır. )

( BEHAVE TOGETHER vs./and BEING TOGETHER )


- BİRLİKTE/LİK ile/ve BERABER/LİK

( Zihinsel/düşünsel. İLE/VE Mekansal/fiziksel. )

( Dikey. İLE/VE Yatay. )


- BİRLİKTE/LİK ile/ve BASKIN/LIK


- DİNGİNLİK ile HAREKETSİZLİK

( Hareketsiz kalma, eylemde bulun; çünkü etkinlik hareketsizliğe üstündür; hareketsizlik manevi yaşamı köreltir. )

( Ayrılık ve görünümlerin bir ve bütün olduğunu kavramak için aklın sakinleştirilmesi ve dinginlik kazanması gereklidir. )

( INERTIA vs. MOTIONLESS )


- ÇOĞALTMA ile/ve ZENGİNLEŞTİRME

( DIFFRACTION avec/et ... )

( TEKÂSÜR/TEKSÎR[< KESRET] ile/ve ... )


- SOYUTLAMA ile/ve BÜTÜNLÜKLÜ SOYUTLAMA

( ABSTRACTION vs./and ABSTRACTION IN INTEGRITY )


- İYİLİK ile/ve HİZMET

( Her kişi, yapmadığı tüm iyiliklerden suçludur. )

( İyilik, sağırın duyabildiği, körün görebildiği bir dildir. )

( GOODNESS/KINDNESS vs./and TO SERVE, SERVICE )


- HİZMET ile/ve DESTEK

( SERVICE vs./and SUPPORT )


- BELİRSİZLİK <>/>< BÜTÜNLÜK

( INDEFINITENESS <>/>< INTEGRITY )


- DEĞİLLEME ve BÜTÜNLÜK

( NEGATION and INTEGRITY )


- DENGELEYİCİLİK ile/ve BÜTÜNLÜK


- "RAHATLIK" ile/ve CESÂRET

( Gereksiniminiz, içimizde bulacağımız cesârettir. )

( COMFORT vs./and COURAGE
Your need is the courage you're going to find inside yourself. )


- CÜRET ile/değil/yerine CESÂRET

( [not] INSOLENCE | IMPUDENCE vs./but COURAGE )


- CESÂRET ile/ve/<> GÜÇ

( Birini çok sevmek ile. İLE/VE/<> Biri tarafından çok seviliyor olmak ile. )

( COURAGE vs./and/<> POWER )


- CESÂRET ve/<> GÜVEN

( COURAGE and/<> CONFIDENCE )


- CESÂRET ile/ve ATILGANLIK

( BAHÂDIR: Yiğit, cesur. )

( COURAGE/BRAVERY vs./and DASH/AUDACITY )

( COURAGE avec/et ... )

( MUT mit/und ... )

( COR/CUER[: Yürek/kalp.] ile/ve ... )

( DENUEDO/VALOR con/y ... )

( CORAGGIO con/e ... )

( ... ile/ve THRASYTES )


- CESÂRET ile/ve/<>/değil İSTEKLİLİK

( [not] COURAGE vs./and/<>/but WILLINGNESS )


- CESÂRET ve/<> MAHÂRET/BECERİ


- ÖZGÜVEN ile/ve/<> CESÂRET

( Turn within and you will come to trust yourself. )

( Yoğun bir deneyim yaşayan kişi, güven ve cesâret yayar. )

( İçinize dönün, böylece özgüveninizi bulacaksınız. )

( Kendinize güvenmediğiniz sürece, bir başkasına da güvenemezsiniz. )

( Kendinize inanmaya başlamadıkça, kendinize ait bir yaşamınız da ol(a)mayacaktır. )

( Kılıcın tahtadan ise bırak kınında kalsın! )

( SELFCONFIDENCE vs./and/<> COURAGE )


- CEHÂLET ile/ve CESÂRET

( Cesaret, akıldan gelirse cesârettir. Bilgisizlikten gelirse cehalettir. )

( IGNORANCE vs./and COURAGE )


- CESÂRET ile/ve/değil/yerine ŞEHÂMET

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Akıllıca olan cesâret. )

( [not] COURAGE vs./and/but REASONAL COURAGE
REASONAL COURAGE instead of COURAGE )


- HERŞEY ve CESÂRET


- ONUR/ŞEREF ve CESÂRET


- ÜMİT ile/ve/<> CESÂRET

( Ümitsizliğe kapılmadan gerçeklerle yüzleşmek ve sahip olduklarımızda mutlu olmak gereklidir. )

( Cesaret, tehlike karşısında akıl ve zekânın kullanılmasıdır. )

( Doğru olanı gördüğü halde yapmamak, cesâretsizliktir. )

( Ümidimizi kesmeyiz, kesemeyiz! )

( Kişinin ümitsizlik hakkı yoktur. )

( Ümitsizlik, bir üçgende, dördüncü köşeden bahsetmek gibidir. )

( HOPE vs./and/<> COURAGE )

( SPES cum/et/<> ANIMOSITAS )


- CESÂRET ile/ve KARARLILIK

( COURAGE vs./and DECISIVENESS/STABILITY )


- CESÂRET ile/ve YÜREKLİLİK

( COURAGE vs./and BRAVENESS )

( ... cum/et ANIMOSITAS )


- (")ANLAMLI(") YAŞAM ile/ve/yerine MUTLU YAŞAM

( Geçmiş ve/ya da gelecek üzerine kurulan. İLE/VE/YERİNE ÂN üzerine kurulan. )


- AŞK ile/ve/> SEVGİ

( İçine girme isteği/coşkusu ile. İLE/VE/||/<>/> İçine alma isteği/coşkusu ile. )

( Dudaklarından öpme/öpülme isteği/coşkusu ile. İLE/VE/||/<>/> Yanaklarından öpme/öpülme isteği/coşkusu ile. )

( Gönüldeki durum, kişiye hâkim oluyorsa. İLE/VE/||/<>/> Kişi, gönlündeki duruma hâkim olabiliyorsa. )

( Aşk, düzenliyi ve güzeli, akla ve mûsikî eğitimine uygun bir biçimde sevmektir. )

( Aşk, bilincin kaymasıdır. )

( Özne ile nesnenin, sarmal birliği. )

( Kişinin, aslını bulma zevki. )

( Muhabbet Yolu, Aşk Apartmanı, No.1, o kapıdan gir! )

( Aşkta, herşeyin mânâsı var, davası yok. )

( Aşkta, özün yanmaya, gözün ağlamaya başlar. )

( Meyl edip muhabbet ettiğin şeyin, olmaması durumu. )

( Aşk/Âşık! Ölümden ne korkarsın? Korkma! Ebedî varsın! )

( Dün olmayan. | Güzelliğe duyulan özlem. İLE/VE/||/<>/> ... )

( Bağımlılık gibidir.[Kaybedince/kaybedersek, kendini kaybetmiş gibi oluruz/olabiliriz.] İLE/VE/||/<>/> Bağlılık gibidir.[Kaybedince/kaybedersek, bir parçamızı kaybetmiş gibi oluruz/olabiliriz.] )

( İTİLÂK: Birinin sevgisine yakalanma, tutulma. )

( Aşk ehline, önce dert düşer, aşk değil! )

( Yakıcı. İLE/VE/||/<>/> Isıtıcı. )

( "Seni seviyorum..." [Çünkü sana gereksinimim var.] İLE/VE/||/<>/> Sana gereksinimim var. [Çünkü seni seviyorum...] )

( Coşkulu, tutkulu yaşanır. İLE/VE/||/<>/> Farkındalıklı, derinlikli, dingin ve doyurucudur. )

( Başımızı döndürür. İLE/VE/||/<>/> Dünyayı döndürür. )

( FALL IN LOVE vs./and/> LOVE )


- AŞK ve/||/<>/>< AKIL

( Aklınızı kullandığınız kadar aşkınızı kullanmazsanız, denge/yi tutturamazsınız. )

( Sen, sen olduğun sürece o değilsin; o geldiğinde de sen olmazsın. )


- AŞK ile/ve ÂŞIK["AŞIK" değil!]

( Çaresizlik yoktur. İLE/VE Çaresizlik çoktur/yaşayabilir. )

( Birçok şeye [herşeye/herkese] yönelik olabilir. İLE/VE Tek bir şeye/kişiye yönelmiştir. )

( Aşk, daha çok, tek taraflıdır. )

( Aşk ehline, padişahların tahtı, tahta parçasından başka bir şey değildir. )

( AŞK :/= Yasaksa!... [Aşk, ancak yasak aşk ise süreklidir/sürdürülebilirdir.] )

( Mutlu aşk/âşık yoktur.(yoktur) )

( "Kör-kütük âşık olmak" değil bir "kütüğe" âşık olup kör olmak. )

( AŞK'I, ÂŞIKLAR BİLİR
[Başka da, hiçkimse bilemez.] )

( Âşık, türkü yakmazsa, aşka katlanamaz. )

( KENDİNDE VÜCÛD OLMAYAN ZÂT )

( I love my love, but my love doesn't love me as I love my love. )

( )

( "Çıkıktır o. Âşık olsan, duramazdın." )

( )

( Aşk ile yürüyen, sırtında, dünyayı taşır...
Aşksız yürüyen, "beden" diye bir ceset taşır. )

( LOVE vs./and LOVER )


- ÂŞIK ile/ve/||/<> MECNÛN

( Kardeşlerdir. )


- AŞK ve/<> AF


- AŞK ile/ve/> EŞK[Fars.]

( ... İLE/VE/> Gözyaşı. )


- AŞK ile/< IŞK

( ... İLE/< Sarmaşık. )


- AŞK ve/<> MEŞK


- AŞK ve MUHABBET ve CEZBE

( Allah'a duyulan. VE İnsan'a duyulan. VE ... )


- AŞK ile/ve/>/değil VEFÂ

( NE MÜMKÜNDÜR VEFÂ BULMAK CİHANIN BÎ-VEFÂSINDAN
MUHİB-İ SÂDIKI YEĞDİR KİŞİNİN AKRABASINDAN )


- AŞK ile/ve/<>/> GÜLMEK :)

( Sen gülersen, hayat güler. :) :) :) )

( LOVE vs./and/<>/> TO LAUGH )


- AŞK ve/<> KEMÂL

( AŞK: Kendi olgunluğuna/kemâline olan/yönelik tutku/şevk. )


- AŞK ile/ve/||/<> ZEN

( FALL IN LOVE vs./and ZEN )


- AŞK ve/> İRFAN

( FALL IN LOVE and/> WISDOM )


- AŞK ile/ve/değil/yerine/<> COŞKU

( FALL IN LOVE vs./and/<> EXUBERANCE )


- AŞK ile/ve/> SAYGI

( FALL IN LOVE vs./and/> RESPECT )


- AŞK ve/> FEDÂKARLIK

( FALL IN LOVE and/> SACRIFICE )


- AŞK ile/ve DEVAMLILIK

( FALL IN LOVE vs./and CONTINUITY )


- AŞK ile TAŞKIN SEVGİ, ĞARAM/GARAM


- AŞK ile/ve DALÂLET

( FALL IN LOVE vs./and ABERRATION )


- AŞK ile/ve ŞÜKÜR

( FALL IN LOVE vs./and GRATITUDE )


- AŞK ile/ve/> DERT

( Aşkın gıdası, derttir. )

( Söylemem derdimi, hemderde bile! )

( Aşk adamı inletir, dert adamı söyletir. )

( Dinletir. İLE/VE/> Söyletir. )

( FALL IN LOVE vs./and/> TROUBLE )


- AŞK ile/ve/<>/> CESÂRET

( FALL IN LOVE vs./and/<>/> COURAGE )


- AŞK ile/ve/> SIDKIYET

( Birinde kül olduysan, başkasını ısıtamazsın. )


- AŞK ile/ve/<> (")TİTİZLİK(")

( FALL IN LOVE vs./and/<> (")FASTIDIOUSNESS/FUSSINESS(") )


- AŞK >< KAYITSIZLIK [NEFRET değil!]


- TESLİMİYET ile/ve/> AŞK

( SUBMISSION vs./and/> FALL IN LOVE )


- YERÇEKİMİ ile/ve/<> AŞK

( Doğa'da. İLE/VE/<> İnsan'da. )

( Yerçekiminin tutumu, en yüksek bağlantıda olmaktır. )

( The attitude of the gratitude is the highest yoga. )

( In nature. VS./AND On Human. )

( GRAVITATION vs./and LOVE )


- MECÂZÎ AŞK ile/ve/> HAKİKÎ AŞK


- TUTKU ile/ve/<> AŞK

( Zamanın unutturduğu. İLE/VE/<> Zamanın unutturmadığı. )


- "SENİ SEVİYORUM!" ile/ve/değil "SENİ (DAHA ÇOK) SEVMEK İSTİYORUM!"

( "I LOVE YOU" vs./and "I WOULD LIKE TO LOVE YOU" )


- SEVGİ ile/ve/||/<> SEZGİ ile/ve/||/<> COŞKU

( LOVE vs./and/<> INTUITION vs./and/<> EXUBERANCE | EBULLIENCE )


- FEDÂKÂRLIK > FERÂGAT > AŞK


- SEVGİ ile/ve/<> İŞBİRLİĞİ

( LOVE vs./and/<> COOPERATION )


- SEVİLMEYEN İŞ ile/yerine SEVİLEN İŞ

( Zor/çetin gelir. İLE/YERİNE Kolay gelir. )


- SEVGİ ile/ve/<> DAYANIŞMA

( LOVE vs./and/<> SOLIDARITY )


- SEVDÂ ile SEVGİ

( PASSION vs. LOVE )


- SEVGİ ile TUTKU

( LOVE vs. PASSION )


- SEVİLEN ve SEVİLENİN ARKADAŞLARI/ÇEVRESİ ve SEVİLENİ SEVENLERİ SEVMEK


- "ÇEVRE İÇİN" YAŞAMAK değil/yerine ÇEVRE İLE BİRLİKTE YAŞAMAK


- SEVMEK ile/değil/yerine İSTEKLİ SEVMEK

( Sevmek, ihtiyârî değildir! )

( [not] TO LOVE vs./but TO LOVE IN PATIENCE
TO LOVE IN PATIENCE instead of TO LOVE )


- SEVMEK ile/ve/<> ONUNLA/ONUN İÇİN SEVİNMEK


- MALI SEVME ile/değil/yerine KENDİNİ SEVME

( Kendini sevemeyenin sevdiği. İLE ... )


- DEĞERLİ OLAN BİR ŞEYİ/ŞEYLERİ SEVMEK ile/ve/<>/değil/yerine DEĞERİ SEVMEK

( [not] TO LOVE WHICH ARE VALUED vs./and/<>/but TO LOVE THE VALUE
TO LOVE THE VALUE instead of TO LOVE WHICH ARE VALUED )


- SEVMEK ile/ve/<> DEĞER VERMEK

( TO LOVE vs./and/<> TO APPRECIATE )


- SEVMEK ve/||/<>/>/< SEVİLMEK

( Bir şey. VE/||/<>/>/< Çok şey. )

( Cesaret verir. VE/||/<>/>/< Güç verir. )

( Kimseye, kendinizi sevdirmeye kalkmayın! Yapılması gereken tek şey, kendinizi sevilmeye bırakmaktır. )

( TO LOVE and/||/<>/>/< TO BE LOVED )


- SEVMEK ve/<>/= ÖZLEMEK

( TO LOVE and/>/= TO MISS )


- SEVMEK ve/> ÖZENMEK

( TO LOVE and/> TO TAKE PAINS )


- SEVMEK ile/ve HUY

( TO LOVE vs./and HABIT )


- SEVMEK ve/> BENZEMEK/BENZEŞMEK

( TO LOVE and RESEMBLE/RESEMBLANCE )


- SEVMEK ile/ve KORUMAK

( TO LOVE vs./and PROTECTION )


- SEVMEK ile/ve/değil ÖNEMSEMEK

( [not] TO LOVE vs./and/but TO CONSIDER
TO CONSIDER instead of TO LOVE )


- ONU SEVMEK ile/ve/<>/değil SENDEKİ "O"YU SEVMEK


- SAHİPLENMEK ile/değil/yerine SEVMEK/SEVGİ

( Sevgi özgür bırakıcıdır, olmalıdır! Sahiplenmeden! )

( [not] TO CLAIM vs./but TO LOVE / THE LOVE
TO LOVE / THE LOVE instead of TO CLAIM )


- TAKDİR ETMEK ile/ve/<> SEVME(ME)K

( Sevmeyebilirsiniz fakat takdir edebilirsiniz![/etmelisinizdir!] )

( TO APPRECIATE vs./and/<> (NOT) TO LOVE )


- ÜMİTLİ/UMUTLU OLMAK ile/ve/<> MUTLU OLMAK

( UMUTLU/LUK ile/ve/<> MUTLU/LUK )

( TO BE IN HOPE vs./and/<> TO BE HAPPY )


- İNANMAK/İNANMAMAK ve/<> SEVMEK/SEVMEMEK

( (NOT) TO BELIEVE and/<> (NOT) TO LOVE )


- BEĞENMEK ile/ve/<> SEVMEK

( TO LIKE vs./and/<> TO LOVE )


- MEYL ve/> MUHABBET ve/> AŞK ve/> BULMAK VE OLMAK

( MÜEBBED MUHABBET )


- TOPLULUK ile/ve BİRLİK

( SOCIETY vs./and UNITY )


- CAN ve/<> COŞKU

( LIFE and/<> EXUBERANCE, VIGOUR, ENTHUSIASM )


- YALINLIK ile/ve BİRLİK

( BARE vs./and UNITY )


- BASİT ile BİRLİK

( SIMPLE vs. UNITY )


- KLASİK ile/ve/değil/yerine KADÎM

( Her dönem geçerli olan. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE ... )

( [not] CLASSICAL vs./and/but ANCIENT
ANCIENT instead of CLASSICAL )


- KLASİK ile/ve/değil/yerine/<> GELENEKSEL

( CLASSICAL vs./and TRADITIONAL )


- YARDIMCI OLMAK ile/ve FIRSAT VERMEK

( Tekrarlanması gereken yardım, yardım değildir. )

( Yapılmaya değer tek yardım, yardıma gereksinim duymaktan kurtuluşu sağlamaktır. )

( Bizi, insan yapacak olan, berraklık ve yardımseverliktir. )

( En önemli yardımcı, gerçeğin, içimizde bulunuşudur. )

( The main thing that helps is to have reality within. )

( image

Bunu mu istiyorsunuz?

• Çocuğunuz...

– Varsın, bir çivi bile çakamasın... Ama dersleri iyi olsun.
– Varsın, omuzlarda cenaze taşıyanlara bön bön baksın... Ama matematiği düzgün olsun.
– Varsın, evin çalan telefonuna cevap veremesin... Ama notları yüksek olsun.
– Varsın, eve gelen misafirlerinizle üç kelime konuşamasın... Ama fen lisesine gitmiş olsun.
– Varsın, ağlayan bir çocuk görünce ona gülsün... Ama sınıfın birincisi olsun.
– Varsın, kendinin fazladan harçlığı olduğu halde; kantinden simit alamayan çocuklarla alay etsin... Ama öğretmenlerinin gözdesi olsun.
– Varsın, başını okşayıp hatırını soran bir yetişkine dönüp; “Ya siz nasılsınız?” diyemesin... Ama yabancı dili mükemmel olsun.
– Varsın, oyun arkadaşları olmasın... Ama sınavlarda “on” çeksin.

– Varsın;
– Taziye nedir, bilmesin,
– "Başın sağ olsun" ne demek, anlamasın,
– "Geçmiş olsun" kime denir, niçin denir, haberi olmasın,
– "Uğurlar olsun", ne anlama gelir farkında olmasın,
– Ama... Karneleri süper olsun.
– Evet… Varsın, tek dostu olmasın... Ama iyi gelir getiren bir mesleği olsun...

Üstün Dökmen )

( TO HELP vs./and TO GIVE AN OPPORTUNITY )


- YARDIMCI OLMAK ile VESİLE OLMAK


- YARDIM ile/ve/değil/yerine İŞ

( [not] HELP vs./and/but BUSINESS
BUSINESS instead of HELP )


- DOĞRUDAN YARDIM ile/değil/yerine DOLAYLI YARDIM

( Politikacıdan gelir. İLE/DEĞİL/YERİNE Bilgelerden gelir. )


- YARDIM ile/ve/<> YATAKLIK


- VAROLAN/LAR'DA:
BİRLİK ve ÖZDEŞLİK ve SÜREKLİLİK ve TÜRDEŞLİK

( ON EXISTENCE: UNITY and IDENTITY and CONTINUITY and HOMOGENEITY )


- HİÇLİK ile/ve/=/<>/değil/yerine/hem de/ya da/belki BÜTÜNLÜK

( [not] NOTHINGNESS vs./and/=/<>/but/maybe/also/or INTEGRITY
INTEGRITY instead of NOTHINGNESS )


- MUTSUZLUK MERKEZLERİ ile/ve/değil/yerine/>< MUTLULUK MERKEZLERİ

( 7. SAADET[SÜREKLİ MUTLULUK] MERKEZİ
------------------
6. YÜKSEK BİLİNÇ
5. KOŞULSUZ SEVGİ (BOLLUK)
4. SEVGİ
[mutluluk merkezleri]
ile/ve/değil/yerine/><
[mutsuzluk merkezleri]
3. GÜÇ
2. DUYGU
1. GÜVENLİK [en alt] )

( YÜKSEK BİLİNÇ KILAVUZU )


- MUTLULUK ile/ve/değil HUZUR

( Kişi/insan her zaman için mutluluktur fakat asla mutluluk sahibi değildir. )

( Her şeyden çok iç huzuruna gereksiniminiz var -ki bu iç ve dış arasındaki uyumu gerektirir. )

( Huzurlu olmadıkça gerçeği göremezsiniz. )

( Eğer huzur istiyorsanız o yolda çaba göstermelisiniz. )

( İçindeki huzur kişinin felâketlere daha çabuk karşı gelmesini sağlar. )

( Huzuru olan kişi özgür olur ve özgür olan kişi de başkalarını özgürlüğe ulaştırır. )

( Omurgayı hiçbir eylem rahatsız etmediğinde, huzursuz zihin yavaş yavaş rahatlar. )

( Sadece aslî olanda sükûn ve huzur vardır. )

( Ne tür bir huzur? İstediğinize sahip olmanın huzuru mu, yoksa sahip olmadığınızı istememenin huzuru mu? )

( EUDAIMONIA ile/ve/değil ... )

( Takmadığın kadar. İLE/VE/DEĞİL Boşverdiğin kadar. )

( One is always bliss, but never blissful.
You cannot see the true unless you are at peace.
If you want peace you must strive for it.
What kind of peace is it? The peace of having what you want, or not wanting what you do not have? )

( [not] HAPPINESS, BLISS vs./and/but PEACE )


- MUTLULUK ile/ve/> VERİMLİLİK

( HAPPINESS vs./and/> PRODUCTIVITY )


- MUTLULUK ARAYIŞI değil/yerine MUTLULUK

( Mutluluğa engel olan şey, mutluluk arayışıdır. )

( Mutluluk, kelebek gibidir. Biz yakalamaya çalıştıkça, o kaçar. Ne zaman ki, dikkatimizi başka şeylere veririz, ancak o zaman gelip omzumuza konar. )

( [not] SEEKING HAPPINESS but HAPPINESS
HAPPINESS instead of SEEKING HAPPINESS )


- MUTLULUK ile/ve/değil AVUNMAK


- MUTLULUK ile/ve GÜÇ

( HAPPINESS vs./and POWER )


- ERİNÇ/ORUNLUK/HUZUR ile/ve DİNGİNLİK

( BAYSAL: Erinç ve dinginlik içinde olan. )


- DİNGİNLİK ve DENGE


- ANTLAŞMA ile/ve/<> İŞBİRLİĞİ

( Kişinin çok fazla işbirliği içinde olabildiği çeşitli düzeyler vardır. )

( PACT vs./and/<> COOPERATION
There are other levels on which man is much more co-operative. )


- İŞBİRLİĞİ ile/ve/<> İŞBÖLÜMÜ

( ... İLE/VE/<> Kendiyle ilgili her işi yapmamak. )

( COOPERATION vs./and/<> DIVISION OF LABOUR )


- İŞBİRLİĞİ ile/ve/<> GÜÇ BİRLİĞİ


- İŞBİRLİĞİ ve/<> AMAÇ BİRLİĞİ


- UZLAŞIM ile/ve/değil/yerine UYUMLU BİRLİK

( [not] AGGREEMENT vs./and/but/<> HARMONIOUS UNITY )


- FERÂGAT ve/> İŞTİYÂK ve/> AŞK


- AKIL ETMEK ile TEFEKKÜR ETMEK


- İLKELERİN:
VAROLMA SORUNSALI ile/ve İŞLEVSELLİĞİ ile/ve DEĞİŞİMİ ile/ve OLMAMASI ile/ve BİRLİĞİ ile/ve İNKÂRI


- DİZGE ile/ve/<> BÜTÜNLÜK

( Aslında her biri öbürüdür. )

( SYSTEM vs./and/<> INTEGRITY
Each is the other, in truth. )


- DİZGE ile/ve/<> BÜTÜNLÜKLÜ DİZGE

( SYSTEM vs./and/<> SYSTEM IN INTEGRITY )


- YAYGIN/LIK ile/ve ZENGİN/LİK


- ATOM ALTI/NDA ve/<> BÜTÜNLÜK/TE

( Belirsizliğin yaşandığı alanlar. )


- FARKINDALIK ile/ve/<> DAYANIŞMA

( AWARE/NESS vs./and/<> SOLIDARITY )


- TANI! ve/<> UYUMLU OL! ve/<> MUTLU YAŞA!

( RECOGNIZE! and/<> BE HARMONIOUS! and/<> LIVE HAPPY! )


- ÖĞRENME'DE:
KLASİK ile/ve EDİMSEL ile/ve PEKİŞTİRME ile/ve BİLİŞSEL ile/ve BİLGİSAYAR YARDIMIYLA


- AKIL ve/||/<> AHLÂK ve/||/<> ADÂLET ve/||/<> ÂDÂB ve/||/<> AŞK

( REASON and MORALS and JUSTICE and ... and LOVE )


- İSTENÇ/İRÂDE ile/ve NİYET

( WILLPOWER vs./and INTENTION )


- KUDRET ve/<> HİZMET

( CAPABLE and/<> TO SERVE )


- TUTUM ile/ve/< NİYET

( ... İLE/VE Neden değil Niçin[Ne İçin]. )

( İlke'li düşünmek, niyettir. )

( Niyet, davranışları birleştiriyorsa ilkedir. )

( Onun, bizim için ne olduğunu, zihinsel tutumumuz belirler. )

( Özbilincim'in, "vicdânım" doğrultusunda eylemek isteğini beslemesi de, 'niyet'tir. )

( ATTITUDE vs./and/< INTENTION )


- NİYET/Lİ/LİK ile/ve EREK/Lİ/LİK / AMAÇ/LI/LIK

( Akıllı kişi, amacı niyette görür. )

( Niyet, amacı gösterir. )

( Niyet hayır, âkıbet hayır. )

( INTENTION vs./and AIM/PURPOSE/GOAL )

( MEYELÂN ile/ve GÂYE )


- NİYET ile/ve/değil YAKLAŞIM

( [not] INTENTION vs./and/but APPROACH )


- NİYET ve/<> NAZAR(BAKIŞ AÇISI)

( INTENTION and/<> PARADIGM )


- NİYET ile/ve YÖN

( INTENTION vs./and DIRECTION )


- NİYET ile/ve YÖNELİM

( INTENTION vs./and TO TEND )


- NİYET ile/ve YÖNELİŞ


- NİYET ile/ve EĞİLİM

( INTENTION vs./and TENDENCY )


- NİYET ile/ve/<> GEREKSİNİM

( INTENTION vs./and/<> NEED )


- NİYET ile/ve KIBLE


- NİYET ile/ve İRÂDE

( INTENTION vs./and WILLPOWER )


- NİYET ile/ve CİDDİYET

( INTENTION vs./and SERIOUSNESS )


- NİYET ile/ve/<> BAŞARI/MUVAFFAKİYET

( Kendinden/senden. İLE/VE/<> Oradan. )

( INTENTION vs./and/<> SUCCESS )


- NİYET ile KASIT/AMD

( INTENTION vs. PURPOSE )


- NİYET ile/ve AKLINDA TUTMAK

( INTENTION vs./and TO KEEP IN MIND )


- NİYET ve/>/< İDRAK ve/>/< İMAN


- NİYET ile/ve ÜSLÛB


- NİYET ile GELİŞİGÜZEL/LİK, GÖRELİ/LİK


- NİYET ile/ve/<>/>/< EYLEM

( Niyet, eylemden önceliklidir. )

( Eylem, içtenliğin kanıtıdır. )

( Eylem, gerçeğin mihenk taşıdır. )

( Berraklık ve sevecenlik eylemdir. )

( Eylem konusunda tasa çekmeyin, aklınıza ve gönlünüze özen gösterin. )

( Gerçeği bulmak için günlük hayatınızın en küçük eylemlerinde gerçek olmalısınız. )

( Gerçek, samimi eylemin meyvesidir. )

( Kalbi değiştiren eylemdir. )

( Sağlam bir anlayışa sahip bir kişi, eylemden sakınmaz. )

( İmgenin ardında ve ötesinde olan idrak ve eylem gücüsünüz. )

( Eylem, gizli, bilinmeyen, bilinemez olandır. Sadece onun meyvesini bilebilirsiniz. )

( Hiç kimse, bir başkası adına eylemde bulunamaz. )

( Vazgeçme! Üşenme! Erteleme! )

( Nobody can act for another. )

( Do not give up! Do not dilatory! Do not delay! )

( Action is a proof of earnestness.
Action is the touchstone of reality.
Clarity and charity is action.
You need not worry about action, look after your mind and heart.
Action is hidden, unknown, unknowable. You can only know the fruit.
A man of steady understanding will not refrain from action. )

( INTENTION vs./and/<>/>/< ACTION )


- SÖZ ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< EYLEM ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< NİYET


- EYLEM ve BİRLİK

( ACTION and UNITY )


- EYLEM ile/ve/değil/yerine BÜTÜNLÜK İÇİNDE EYLEM

( [not] ACTION vs./and/but ACTION IN THE INTEGRITY
ACTION IN THE INTEGRITY instead of ACTION )


- KİŞİ/İNSAN ve/<> BİRLİK

( Benden konuşan ile senden dinleyenin birliği. )

( HUMAN and UNITY )


- DOKUNMA COŞKUSU/TUTKUSU ile/ve/değil/yerine/<> GÖRME COŞKUSU/TUTKUSU


- DİNLENMEK ile/ve/<> DİNGİNLEŞMEK

( Dinleyen dinlenir. [başkaları da dinleyeni dinler!] Dinleyen dinlenir. [yorulmaz, dinginleşir ve gelişir!] )


- GÜLMEK :) ile YÜKSEK SELENLE/SADÂYLA GÜLME/KAHKAHA[Ar.] :D )))

( En az iki biraraya getirilemezin ya da çelişkilerin buluşması durumunda zihnin bu durumla başa çıkamaması ve/ya da ağlanamaması/ağlayarak çözümlenemeyeceği durumlarda yaşanan fizyolojik ve zihinsel davranış/tutum/dışavurum/paylaşım. İLE Çelişkilerin çok fazla etkili olması durumlarında. )

( LAUGHING vs. LAUGHING LOUDLY )


- SIRITMAK ile/değil/yerine GÜLMEK

( Aptallık, şaşkınlık, kurnazlık ya da alay belirtir biçimde gülmek. [Durumdaki hoşluğa ya da durumun algılanamamasında düşünsel/duygusal karşılığı olmadan yüz kaslarını düşünce komutlarıyla güler konuma getirmek.] İLE ... )

( TO GRIN vs. LAUGHING
LAUGHING instead of TO GRIN )


- GÜLMEK ile KİKİRDEMEK


- GÜLMEK ile/ve/<> GÜLÜMSEME :)

( ... İLE/VE/<> En etkili/kolay/hızlı yapıt/eylem/ibâdet. )

( Sen gül ki, biz de gülelim! )

( Bir iyi hareket, bin iyi düşünceden
Bir gülüş de bin hareketten daha güçlüdür. )

( Gül ki, gül yüzünde güller açsın! )

( Gülmesini bilmeyen, dükkân açmasın! )

( Paranız yoksa, gülümsemeniz de mi yok? )

( Bir kişinin nasıl güldüğünden terbiyesini, neye güldüğünden akıl seviyesini anlarsın! )

( TEBEŞBÜŞ: Güleryüz gösterme. [küçükten büyüğe] )

( Gülün de, isterseniz beni paçamdan sürükleyin. )

( MÜBTESİM[< TEBESSÜM]: Gülümseyen, tebessüm eden. )

( Haydi! Bırak zihnindeki olumsuz kayıtları ve şu AN'a dön biraz! Ve bunu, sık sık tekralamaya çalışarak olan bitenlere, kişilere/çevrene/yaşama gülümse!... :) Sadece gülümse! :) (Herhangi bir nedeni/kaynağı olmaksızın, aklına geldikçe/getirerek gülümse!) :) Yaşam, vererek başlar ve sürdürülür. Verebilecek hiçbir şeyin olmasa/kalmasa bile, boşver sıkıntıları/saçmalıkları ve hiçbir zaman elinden alınamayacak olanı vererek, o, dünyanın en güzel manzarası olan gülümsemeni paylaşarak yaşa ve yaşat! Haydi! Tekrar tekrar gülümse!... :) )

( Seni güldürmeyen "şeye/duruma/soruna" gülüp geç. :) )

( Ne haliniz varsa gülün! )

( DIHK ile TEBESSÜM )

( LAUGHING vs. SMILING )

( HANDE )


- TEBESSÜM :) ve/<> TEFEKKÜR ve/<> TEŞEKKÜR ve/<> TEZEKKÜR

( GÜLÜMSEME ve/<> DÜŞÜNME ve/<> KIVANÇ ve/<> ANMA/ANIMSAMA/TEKRAR )


- SEVGİ GÜLÜCÜĞÜ ile GÜLÜMSEME


- DALGA GEÇMEK İÇİN GÜLMEK ile/değil SEVDİĞİNDEN DOLAYI GÜLMEK


- SEVİNÇTEN/MUTLULUKTAN AĞLAMAK ile ÜZÜNTÜDEN AĞLAMAK

( Üzüntüsü sahte olanın, ağlaması gösterişli olur. )

( İŞRÎRÂK: Gözyaşına boğulma, ağlamaktan boğulmak derecesine gelme. )


- ŞAKAYA/OLAYA GÜLMEK ile/yerine ESPRİYE/FIKRAYA GÜLMEK


- [ne yazık ki]
ASIKYÜZLÜLÜK ile/değil/yerine/>< GÜLÜMSEMEK

( Gülümsemesini kaybeden kişi, herşeyini kaybetmiştir. )

( A person, who has lost their smile, has lost everything. )

( Dünyanın en kötü görüntüsü/manzarası. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Dünyanın en hoş/harika görüntüsü/manzarası. )


- YÂR ile/ve/< YARDIMCI/MUÎN[Ar. < AVN: İâne eden.]

( LAURUS NOBILIS cum DAPHNE PONTICA cum DAPHNE GNIDIUM )


- GENÇ OLMA İSTEĞİ değil/yerine DİNÇ OLMA İSTEĞİ


- KAN BİRLİĞİ ile/ve/yerine/değil CAN BİRLİĞİ


- PARALI ile ZENGİN


- VARSIL/ZENGİN ile REFHÂN

( ... İLE Varlık içinde yaşayan. )

( MELİ: Zengin, malı çok olan. )

( BÂNEVÂ/BÂNÜVÂ[Fars.]: Mal, mülk sahibi, zengin. | Ünlü/meşhur. )

( BATÎH ile ... )


- ZENGİN ile KALANTOR[İt.]

( ... İLE Gösterişi seven varlıklı kişi. )


- ZENGİN/LİK ile KALKINMIŞ/LIK


- ZENGİNLİK ile/ve/<> BEREKET

( GINÂ' ile/ve/<> ... )


- ZENGİNLİK ile BAŞARI


- ZENGİN/LİK ile GÜÇLÜ/LÜK


- HİZMETÇİ ile/değil/yerine HİZMETLİ


- YARDIMCILARIN:
ÇOKLUĞU ile/yerine/değil YARARLILIĞI

( Bazı koşullarda, kimse, bize yardımcı olamaz. )


- İÇKİYLE SARHOŞLUK ile/değil/yerine AŞK İLE SARHOŞLUK

( Biri, iki gösterir. İLE/DEĞİL/YERİNE İkiyi [çeşitliliği/herşeyi], bir gösterir. )


- CESÂRET ile/değil KABA/LIK


- DİNÇ/LİK ile/ve/<>/ya da DİNGİN/LİK

( ... ile/ve/<>/ya da SAKİN )

( TENDÜRÜST/TÜVANA/ZİNDE ile/ve/<>/ya da ... )


- DİNÇ/LİK ile/ve DEVİMSEL/LİK[DİNAMİK/LİK]


- ZİNDE/LİK[Fars.] değil/yerine/= DİNGİN/LİK, DİNÇ/LİK


- BÜTÜNLÜK ile/değil TÜMEL


- ZENGİN ve/||/=/<> GÖNÜL AÇAN(FETHEDEN)

( En zengin kişi/ler, gönül fetheden(ler)dir. )


- MEMNUNİYET ile MUTLULUK

( Tüm mutluluk, öz varlığınızı hoşnut etmekle gelir. )

( Mutluluğumuzun, nesnelere, olaylara ve kişilere bağlı olduğuna "inanmak", gerçek doğamızla ilgili bilgisizliğimizden kaynaklanır. )

( Mutluluğu, saldırıya ve değişikliğe uğratılamaz olan gerçek mutluluğu ararsanız, dünyayı, acıları ve hazları ile ardınızda bırakmalısınız. )

( Bağımsızlığınızı idrak edin ve mutlu kalın. )

( Kederin nedeni, cehalettir. Mutluluk, anlayışı izler. )

( PLEASED/GLAD vs. HAPPINESS
All happiness comes from pleasing the self.
To believe that you depend on things and people for happiness is due to ignorance of your true nature.
If you seek real happiness, unassailable and unchangeable, you must leave the world vs. its pains and pleasures behind you.
Realise your independence and remain happy.
Ignorance causes sorrow. Happiness follows understanding. )


- MUTLULUK ile/değil/yerine/>< HAZ

( Keyif (haz), şeylere bağımlıdır, mutluluk ise değil. )

( Mutlu olmak için şeylere gereksinimimiz olduğuna inandığımız sürece, onların yokluğunun bizi perişan edeceğine de inanırız. )

( Gövdenin ve zihnin doğru hali ve doğru kullanımı alabildiğine haz vericidir. Yanlış olan, haz arayışı içinde olmaktır. )

( Mutlu olmadığınızdan, mutluluğu hazda ararsınız; haz acı getirir, bunun için de ona dünyevi dersiniz; o zaman başka türlü bir hazzı, acısız bir hazzı özlersiniz, ona da ilâhi/tanrısal dersiniz. )

( Mutluluk, dünyasal ve dünyasal olmayan, içte ve dışta gerçekleşen her şeydir. )

( Mutlu olmak için kendinizi (özünüzü) bilmek dışında hiçbir şeye gereksiniminiz olmadığını bilmek bilgeliktir. )

( Haz, acının geçici olarak ertelenişidir. )

( Pleasure depends on things, happiness does not. )

( As long as we believe that we need things to make us happy, we shall also believe that in their absence we must be miserable.
The right state and use of the body and the mind are intensely pleasant. It is the search for pleasure that is wrong.
Because you are not happy you seek happiness in pleasure; pleasure brings in pain and therefore you call it worldly; you then long for some other pleasure, without pain, which you call divine.
Happiness is both worldly and unworldly, within and beyond all that happens.
To know that you need nothing to be happy, except self-knowledge, is wisdom.
Pleasure is but a respite from pain. )

( Hazların büyüsüne kapıldığımız oranda/sürece, mutluluktan da uzaklaşmış oluruz. )

( HAPPINESS vs. PLEASURE )


- ATLATMA ve/> MUTLULUK


- MUTCULUK(MUTLULUKÇULUK) ile/ve YARARCILIK ile/ve HAZCILIK


- MUTLU İKEN ile ÜZÜNTÜLÜ İKEN ile ÖFKELİ İKEN

( Söz verme! İLE Yanıt verme! İLE Karar verme. )


- MUTLU OLABİLMEK ile/ve "TAM OLABİLMEK"


- MUTLU ile/ve/<> MEMNUN

( Başarının sırrı nedir bilmiyorum fakat başarısızlığın sırrı herkesi memnun etmeye çalışmaktır. )

( HAPPY vs. PLEASED/GLAD )


- MEMNUNİYET ile KABUL

( SATISFACTION vs. ACCEPTANCE )


- NEŞE ile MUTLULUK

( İçten neşe, şans getirir. )

( Hesaplanmış neşe barış getirmez! )

( JOY vs. HAPPINESS )


- ZEVK ile/ve BİRLİK/TEVHİD


- HAYRANLIK ile/ve AŞK

( Aşk, bir bakıştır. [Gerisi vs.] )


- DURGUN/LUK ile/ve/değil/yerine DİNGİN/LİK


- ÖVÜNME/"HAVA BASMAK" ile/değil MUTLULUĞUN DIŞAVURUMU

( [not] TO BOAST vs./but EXPRESSION OF HAPPINESS )


- KARİZMA ile/ve AŞK


- NEZÂKET ile CESÂRET


- İLİŞKİ ile/ve/değil BİRLİKTELİK

( [not] RELATION vs./and/but TO BE IN COMPANY )


- SEVGİLİ ile/ve SEVDİĞİM

( Kişi, sevdiğinden ne zaman ayrılır?

Onu sevme nedenini, ondan daha çok sevdiği zaman. )


- TUTKU ile/ve ÇİLE

( PASSION vs./and PASSION[SUFFERING] )


- TUTKU ile/ve ZAAF


- TUTKU ile FETİŞ


- ÂŞIK ile KUL


- ÂŞIK ve (")MUM(")


- ÂŞIK ile ÂRİF

( Susarsa helâk olur. İLE Konuşursa helâk olur. )


- ÂŞIK OLMAK ile AŞK/I YAŞAMAK


- K ile/ve/değil/||/<> TUTKU

( Bilincin kayması. | Zihnin by-pass'ı. İLE/VE/DEĞİL ... )

( AŞK: Kendi kendini deneyimleme. )

( AŞK: Kara baht. )

( AŞK: Uykuya dalmadan önceki son düşündüğün ve uyandığındaki ilk düşündüğün. [tabii uyuyabiliyorsan] )

( AŞK: Kendi bilgisinin bittiği yerde, aczin başladığı zaman bilinebilir. )

( [not] LOVE vs./and/but PASSION )


- AŞKIN KİŞİ ile/ve/<> AŞK('IN) KİŞİSİ


- AŞK'IN GETİRDİĞİ TUTKU ile/ve TUTKUNUN GETİRDİĞİ BELÂ


- ÂŞK/ÂŞIK ile/ve/<> YANAK

( Âşıkların alınyazısı, sevgililerinin yanaklarında yazmaktadır. )


- RÂBITA/TELEPATİ ile/ve AŞK


- AŞK-I HAKÎKÎ/İLÂHÎ ile/ve AŞK-I MECÂZÎ


- AŞK ile HIRS

( LOVE vs. GREED )


- GURUR >< AŞK


- AŞK'I BESLEYENLER ile AŞK'I ÖLDÜRENLER

( * MUTLULUK
* HOŞGÖRÜ
* SEVGİ
* İLGİ
* TEN UYUMU
* DOKUNMA
* BİRLİKTE ZAMAN GEÇİRME
* UYUM
* NEŞE
* ÖZLEM
* FEDÂKÂRLIK
* KISKANÇLIK
* PAYLAŞIM
* SEVGİ VE AŞK SÖZCÜKLERİ
* ROMANTİZM
* SADAKAT
* ÖZEN
* SAYGI
* CESARET
* ÇILGINLIK
* ONAYLAMA
* DÜRÜSTLÜK
* DUYARLILIK

ile

* İHMAL
* İLETİŞİM AZLIĞI
* ÇATIŞAN KİŞİLİK
* BASKICI TUTUMLAR
* SÖZEL VE FİZİKSEL ŞİDDET
* ONU TANIMAMAK
* UMUTSUZLUK
* [BAZEN] EVLİLİK )


- MUTLULUK ile AŞK ile EFSANE

( İki kişi, birbirini sever ve birlikte olurlarsa MUTLULUK olur. İki kişiden, biri sever de öbürü kaçarsa AŞK olur. İki kişi, birbirini sever de kavuşamazlarsa EFSANE olur. )


- AŞK ile HAYALPERESTLİK


- AŞK ile/ve YORGUNLUK


- TUTKU ile KÖSNÜ/ŞEHVET

( ŞEHVET: Maddeye olan bağımlılık. )

( ŞEHVET: Anımsamak - imgelemek - ummak/beklentide olmak. )

( Kişiyi yenik düşüren her istek, kösnüdür/şehvettir. )

( LUST: Bondage to matter. )

( LUST: Remembering - imagining - anticipating. )

( GULMET: Şehvet fazlalığı. )

( PASSION vs. LUST/LECHERY/CONCUPISCENCE )


- ŞEHVET ile/ve/değil/yerine AŞK

( Tüm canlılar arasında. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Kişiden/insandan, herşeye yönelik. )

( Herkes, dur der! İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Herkes, kabul eder. )


- EŞEYSELLİK ile EŞEYSEL BİRLEŞME/BİRLİKTELİK


- [SEVGİLİNLE/EŞİNLE] TEK KİŞİLİK YATAKTA, BİRLİKTE UYUMAK/YATMAK ile ÇİFT KİŞİLİK YATAKTA, BİRLİKTE UYUMAK/YATMAK


- SEVMEK ile/ve/değil SAHİP OLMA İSTEĞİ


- SEVMEK ile/ve/<> OKŞAMAK

( ... cum/et/<> BLAND/ÎTUS )


- "BİRİNİ SEVMEK İSTİYORUM!" ile/ve/değil/yerine "BENİ SEVEN/SEVECEK, SEVEBİLECEĞİM BİRİNİ (SEVMEK) İSTİYORUM!"


- TATMİN ile/ve MEMNUNİYET


- TAKINTI ile TUTKU

( Geçmişin büyük kişileri, sadece yolu gösterir. Çaba göstermesi ve bu yolda yürümesi gereken kişi, kendimiziz. Derin derin düşünelim ve bu yolu izleyerek, tutkulardan ve yanılgılardan kurtulalım. )


- TUTKU ile/ve/değil/yerine TUTUM

( [not] PASSION vs./and/but ATTITUDE
ATTITUDE instead of PASSION )


- TUTKUN/LUK ile/değil DÜŞKÜN/LÜK


- ERDEM ile/ve MUTLULUK ile/ve BİLGELİK


- KORKU ||/ve/yerine/|| CEHALET ||/ve/yerine/|| BİLGİ ||/ve/yerine/|| CESÂRET

( Korku, bilgisizlikten de, çok bilgiden de olur. )

( CESARET: Köprüyü geçmeyi göze alabilmek. )


- ÜRPERTİ ile/ve/> TUTKU

( SHUDDER vs./and/> PASSION )


- NİYET ile KASTETMEK


- TEMEL ile NİYET


- DUYGU ile/ve TUTKU

( EMOTION vs./and PASSION )


- AMAÇ:
AYRICALIK değil/yerine HİZMET


- HİZMET ile KATKI


- FAİZ ile HİZMET

( INTEREST vs. SERVICE )


- FİZİKSEL İŞ YAPMAK ile HİZMET ETMEK


- İŞÇİLİK ile/ve HİZMET


- ŞEFKÂT ile/ve YARDIMSEVERLİK

( Şefkat, kişinin eline verilmiş sevgidir. )

( Eskiden papağanlara ezberletilen üç söz!
* ŞEFKATLİ OL! ŞEFKATLİ OL! ŞEFKATLİ OL! ŞEFKATLİ OL! ŞEFKATLİ OL! ŞEFKATLİ OL!
* DÜRÜST OL! DÜRÜST OL! DÜRÜST OL! DÜRÜST OL! DÜRÜST OL! DÜRÜST OL!
* İYİLİK YAP! İYİLİK YAP! İYİLİK YAP! İYİLİK YAP! İYİLİK YAP! İYİLİK YAP! )


- İSTEK ile/ve/||/<>/> GEREKSİNİM(İHTİYAÇ) ile/ve/||/<>/> HİZMET

( WANT vs. NEED )


- TEŞEKKÜR ETMEK ile/ve TAKDİR ETMEK

( TO THANK vs./and TO APPRECIATE )


- TEŞEKKÜR ile/ve ŞÜKÜR

( Kişilere ve topluma teşekkür etmeyi bilmeyen, şükür etmeyi bilemez. )


- İLİM ile/ve/<>/değil AŞK

( Âşk imiş her ne var âlemde
İlim bir kıyl ü kâl imiş ancak )


- İLİM ile/ve İRFAN ile/ve AŞK ile/ve MUHABBET

( Gurur verir. İLE/VE Anlayış verir. İLE/VE Yok/ifnâ eder. İLE/VE Yaşam verir. )


- NİYET +/=/> İDRAK +/=/> İLİM


- ÇOK YEMEK ile/değil/yerine YEMEYİ SEVMEK

( [not] TO EAT MUCH vs. TO LOVE TO EAT
TO LOVE TO EAT instead of TO EAT MUCH )


- DİL ve/<> BİRLİK


- DİL ve NİYET


- İKİSİ DE ile/ve/değil/yerine İKİSİ BİRLİKTE


- BİRLİKTE ile/ve BİRLİK'TE


- TEŞEKKÜR[Ar.]/MERSİ[Fr.] değil/yerine/= SAĞ OL! / ALKIŞ


- SEVMEK ile/ve "TUTMAK"


- BAŞBAŞA/LIK ile/ve/değil BİRLİKTE/LİK


- SEVMİYORUM ile/ve/değil/yerine "BANA HİTAP ETMİYOR"


- ÖZÜR "DİLERİM" ile "KUSURA BAKMA"


- SEN(İN)LE (DALGA GEÇİYORUM) ile/yerine/değil SEN(İN)LE BİRLİKTE (DALGA GEÇİYORUM)


- MEMNUN KALMAK ile MÜTEESSİR OLMAK


- "ÖZÜR DİLERİM" değil/yerine "ÖZÜR/ÖZRÜMÜ BEYAN EDİYORUM/EDERİM"


- KIS KIS (GÜLMEK)


- GEVREK GEVREK (GÜLMEK)


- İÇİN İÇİN (AĞLAMAK/GÜLMEK/ÜZÜLMEK/DÜŞÜNMEK)


- KATILA KATILA (GÜLMEK)


- KIKIR KIKIR (GÜLMEK/KIKIRDAMAK)

( "Kıkır kıkır" diye ses çıkararak gülmek. | Donacak kadar üşümek. | Soğuktan donmak. | [argo] Ölmek. )


- KİKİR KİKİR (GÜLMEK)


- DOYA DOYA (YEMEK/İÇMEK, SEVMEK/ÖPMEK)


- DURUP DURURKEN (AĞLAMAK, GÜLMEK VS.)


- MUTLU-MESUT (YAŞAMAK)


- PİS PİS (GÜLMEK)


- AŞIK ile/değil ÂŞIK

( Baldır kemiği ile eklemleşerek, bileğin belirli başlı oynak merkezini oluşturan, ayak bileğinde bulunan, küçük kemiklerden biri. | Yapı çatılarında, uzun mertek, aşırma. | AŞIK ATMAK: Yarışmak. İLE/DEĞİL Vurgun, tutkun. )


- "BERABERCE" değil BİRLİKTE


- ... değil BEŞİBİRLİK


- ASİSTAN değil/yerine/= YARDIMCI


- "FANATİK" değil/yerine/= "BAĞNAZ/TUTKUN"


- FEDERASYON[Fr./İng. < FEDERATION] değil/yerine/= ÜSTBİRLİK


- İFTİHÂR/MEMNUNİYET değil/yerine/= KIVANÇ/ÖVÜNÇ


- İHTİRÂS değil/yerine/= TUTKU


- KITÂ[Ar.] değil/yerine/= ANAKARA | BİRLİK | DÖRTLÜK


- KONSERSİYUM değil/yerine/= YARDIM YÜRÜTÜM BİRLİĞİ


- MÜŞTEREK[Ar.] değil/yerine/= BİRLİKTE, ORTAK/LAŞA


- SOLİDARİST/SOLİDARİZM/SOLİDARİTE[Fr.] değil/yerine/= DAYANIŞMACI/LIK


- ŞİRİN değil/yerine/= SEVİMLİ


- BİRLİK, 4/4'LÜK NOTA ile 1/2'LİK, 1/4, 1/8, 1/16, 1/32, 1/64'LÜK NOTA

( Notaların başı. İçi boş daire şeklindedir. İLE Öteki tüm notalar bunun geometrik diziyle bölünmesinden oluşur. )

( 4/4'lük notanın yarı değerinde olan ikilik ya da 1/2'lik nota, yukarıdaki içi boş yuvarlağa bir kuyruk takılmasıyla belirlenir. Bunlardan iki tanesinin süre olarak toplamı birlik notanınkine eşittir. 1/64'lükten küçüğünün çalınması ve kulakla hissedilmesi kolay değildir. )


- SEVİLME İSTEĞİ/BEKLENTİSİ ile/ve/değil/yerine/||/<> SEVMEK

( Hiçbir zaman doymazsın. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<> Ancak, sevdikçe doyarsın. )


- SEVMEK ve/<> GÖZE ALMAK


- AYRIMLI BİRLİK ile/değil AYRIMLI, AŞILMIŞ BİRLİK


- BİRLİK:
DİLDE ve/||/<> DÜŞÜNCEDE ve/||/<> İŞTE


- KELÂM ve/<> AŞK


- İLİŞKİLİ ile/ve/<> BÜTÜNLÜKTE


- ALLEGRO[İt. < Mutlu, sevinçli.] ile ALLEGRETTO[İt.]

( Hızlı, canlı çalmak/çalınan. İLE Allegro'dan daha yavaş tempoda çalmak/çalınan. )


- SAZ ŞAİRLERİ ile ORTAÇAĞ OZANLARI ile AŞKA DAİR KISA KOŞUKLAR SÖYLEYENLER

( MINSTRELS vs. JONGLEURS vs. MADRIGALISTS )


- TEFEKKÜR ve TEAMÜL

( Nazarî hikmet. VE Amelî hikmet. )


- DİN ile/ve ASKERİYE


- DİN:
İMAN ve/<> ÜMİT ve/<> AŞK


- "ÇOCUK DÜŞÜNCESİ" ile/değil/yerine "ŞİZOİD DÜŞÜNCE" ile/değil/yerine BİRLİK DÜŞÜNCESİ


- EDEBÎ ZENGİNLİK ile/ve FELSEFÎ FAKİRLİK


- KENDİ İÇİNDE BİRLİK ile DIŞ DÜNYA İÇİN AYRIŞMA (VE YÖNETİMİ)


- "VARSAYIM" ve CESÂRET


- AYRILIKLARIN BİRLİĞİ ile VARLIK BİRLİĞİ

( Armoni. İLE Vahdet-i Vücud. )


- ZITLARIN BİRLİĞİ ile PARADOKSLARIN BİRLİĞİ


- AŞK ile/ve/||/<>/> ŞİİR

( ... İLE/VE/||/<>/> Birinin unuttuğunu, öbürüne unutturmayan söz. )

( Aşk (bile), şiirin bahanesidir. )


- BEKLENTİ değil/yerine HİZMET


- TANRI'NIN VARLIĞI ile/değil TANRI'NIN BİRLİĞİ


- BİR-LİK ile BİRLİK

( ONENESS vs. UNITY )


- BİR ile BİRLİK ile BÜTÜNLÜK


- AYRIMLAR İÇİNDEKİ BÜTÜNLÜK


- ÖZDEŞLİK ile/ve BÜTÜNLÜK


- ÖZDEŞLİK ile/ve BİRLİK


- DİNGİNCİLİK ile/ve BİLİNEMEZCİLİK

( QUIETISM vs./and AGNOSTICISM )


- DİNGİNCİLİK ile/ve VAROLUŞÇULUK

( QUIETISM vs./and EXISTENTIALISM )


- MEKÂN SÜREKLİLİĞİ ve KÜLTÜREL BÜTÜNLÜK


- TUTUM ile/ve NİYET

( ... İLE/VE Neden değil Niçin(Ne İçin). )

( Niyet davranışları birleştiriyorsa ilkedir. )

( Onun sizin için ne olduğunu zihinsel tutumunuz belirler. )

( ATTITUDE vs./and INTENTION )


- NİYET ile/ve EYLEM

( Eylem, içtenliğin kanıtıdır. )

( INTENTION vs./and ACTION )


- "HİÇ SEVMEM" ile/değil/yerine PEK SEVMEM


- "EN SEVMEDİĞİM" (ŞEY) ile/değil/yerine PEK/HİÇ SEVMEDİĞİM (BİR ŞEY)


- "BAK! BEN NE YAPTIM!" İÇİN YAPMAK ile/ve/değil/yerine HİZMET OLARAK YAPMAK


- BÜYÜK ARMUTLU ile/ve KÜÇÜK ARMUTLU


- ÂŞIK <> AŞK <> MAŞÛK(A)

( Rüyasını görür. <> ... <> Uyur. )


- ASKA'[Ar. < SUK] ile ASKA'[Ar.]

( Bölgeler. | Çeşme duvarlarının bölmeleri. İLE Kanarya. [kuş] )


- ASKER[Fars.] ile ASKER, CÜND[Ar.], LEŞKER[Fars.]

( Devredici, seyyar. İLE Er. )


- AŞKÂR[/Â/E], ÂŞİKÂR/E[Ar.] ile AŞKAR[Ar.]

( Belirli, açık, meydanda. İLE Koyu al. | Kızıl saçlı adam. | Doru[gövdesi kızıl, ayakları ve yelesi kara] at. )


- TEFEKKÜR[Ar.] ile TEFAKKUR[Ar. < FAKR]

( Düşünme. İLE Fukaralaşma. )


- ÜMİT/UMUT BURNU ile/ve/değil ANGULUS

( Afrika'nın en uc noktası, Ümit Burnu değil Angulus'tur. Angulus'a ulaşım kolay olmadığından Ümit Burnu ün kazanmıştır. )


- İLÂHÎ HİKMET ile/ve İLÂHÎ AŞK ile/ve İLÂHÎ KUDRET

( İrfanî. İLE/VE/||/<> Mistik. İLE/VE/||/<> Ezoterik. )

( Düzenli. İLE/VE/||/<> Düzensiz. İLE/VE/||/<> Düzenli. )

( Ne'liksiz, niteliksiz, muhattabsızdır ilâhî aşk. )

( ... İLE/VE/||/<> Cemâl ve celâl'i bir bilmek/görmek. İLE/VE/||/<> ... )


- ALLAH ile/ve/<> AŞK

( "Açıkladıkça" gizlenen. İLE/VE/<> Gizledikçe açığa çıkan. )


- ALLÂH'IN VARLIĞI ile/değil ALLÂH'IN BİRLİĞİ


- TEŞEKKÜR ile/ve ALLAH'A ŞÜKÜR


- ÖNCE CÂN, SONRA CÂNAN ile/ve/değil ÖNCE CÂNAN, SONRA CÂN

( "Canım var!" diyen ölüdür. )

( Canından vazgeçen ölüler için ölüm var mı? )

( ÂŞIK OLDUR KİM KILÂR CANIN FEDÂ CÂNÂNINA
MEYL-İ CÂNÂN ETMESİN HER KİM Kİ KIYMAZ CÂNINÂ

CÂNI KİM CÂNÂNI İÇİN SEVE CÂNÂNIN SEVER
CÂNI İÇİN KİM Kİ CÂNÂNIN SEVER CÂNIN SEVER )

( [Ancak] Verirsek canı, alırız cananı. )


- TANRI'NIN VARLIĞI ile/değil TANRI'NIN BİRLİĞİ


- SOHBET ve COŞKU


- SOHBET ve/<> HİZMET


- TEFEKKÜR ile TEZEKKÜR ile TEFAKKUH ile İTTİKA ile İSTİMA' ile YAKÎN


- TEFEKKÜR ile/ve TEZEKKÜR

( FRONESİS ile/ve NOESİS )


- TEFEKKÜR ile/ve ASLINA DÖNDÜREN TEFEKKÜR


- TEFEKKÜR ve/> İSTİ'DÂD


- DÜŞÜNME ile/ve TEFEKKÜR

( ... İLE/VE Gördüğü şey üzerinden fikrini derinleştirmek. )


- SUSMAK ile TEFEKKÜR


- RAB ile/ve/||/<>/> MÜREBBİ ile/ve/||/<>/> ALLAH

( Bebek için. İLE/VE/||/<>/> Çocuk için. İLE/VE/||/<>/> Aşkta.[meveddet] )


- BİREŞİM'DE/TEVHİD'DE:
ŞAHSİYET ile/ve BENLİK ile/ve AŞK ile/ve MÂNÂ ile/ve KURBİYET/VUSLAT

( Kendi benliğin/varoluşun da içinde olmak üzere, onun huzurunda, hiçbir şeyin varoluş iddiası olamaz. [Bunu, bu biçimde bilmektir ŞAHSİYET] İLE/VE/> Bunu, böyle düşünmeden, tevhide erdiğini zannetmeye BENLİK. İLE/VE/> Kişiyi, benlikten soyan çekime/cazibeye AŞK. İLE/VE/> Aşkla birlikte, varoluşundan da geçerek aslolan hakikate kavuşmasına MÂNÂ. İLE/VE/> Mânâya kavuşmakla birlikte, o mânânın sahibiyle yakınlaşmaya da KURBİYET/VUSLAT denilir. )


- AŞK ile GARÂM


- AŞK ile/ve İŞTİYÂK


- AŞK ile/ve İHLÂS

( Aşk kelâmını anlamak için âşık olmak gerektir. )

( Âşıklar ölmez! Ölen, hayvân imiş. )

( Aşkta herşeyin mânâsı var, davası yok. )

( AŞK: VASITA-İ VUSLAT-İ İLÂHÎ )


- AŞK ve/> İHSAN


- AŞK ve/> İRFAN


- AŞK ile/ve ŞÜKÜR


- AŞK ve İCÂD ETMEK


- AŞK ve FEDÂKÂRLIK


- AŞK ve HAKK

( Nefisle karışık aşk zillete, Allah'la karışık aşk da devlete götürür. )

( İrfaniyetle ilmin, ilimle ibâdetin araları, birer asır kadar uzaktır. Fakat aşk, bu mesafeyi bir adımda aşar gider. Aşksız da olur ama beşer ömrü yetmez. )


- ŞEFKÂT ile/ve AŞK

( İnsan ne kadar şefkatli ise o kadar diridir. )

( Şefkat benliğin arkasındadır. Benlik gitmeyince şefkat meydana çıkmaz. )

( ŞEFKAT: İmbikten geçirilmiş aşk. )


- İLÂN-I AŞK ile YOLUNDA YÜRÜMEK


- HAL EHLİ ile/ve/<> AŞK EHLİ

( Sükût kıvâmındaki çığlığı, ne kardaş, ne de arkadaş; sadece hâldaş olanlar duyar. )

( Gayretlerinden doğan. İLE/VE/<> Aşkından doğan. )


- MAKAMDA YÜKSELİŞ ile/ve/değil/yerine HİZMETTE YÜKSELİŞ

( Allah'ın kudretiyle bitişen kişi, hepimize ücretsiz ve menfaatsiz olarak hizmet eder. )

( Bir meyve ağacı, uzaktan hep yaprak görünür. Yanına yaklaşınca meyveleri görünmeye başlar. Yaprak olmasa meyve yetişemez. O kadar yaprağın hizmeti o meyveler içindir. )

( Keşkül Dergisi'nden: Hizmet I, Hizmet II )


- İRŞÂD HİLÂFETİ ile/ve HİZMET HİLÂFETİ


- ZÜLCENAHEYN:
İLİM ve/ HİKMET ve/ AŞK ve/ MUHABBET


- NİYET ile/ve AMEL

( Niyet, kalbin ubudiyeti. İLE Amel, azaların/uzuvların ubudiyeti. )

( Önce Niyet, sonra Amel. )

( Niyet hayır, akıbet hayır. )

( Niyet bâtın, amel zâhirdir. )

( Müminin niyeti amelinden üstündür. )

( NİYET: Âdet ile ibâdeti ayıran şey. )


- NİYET ve/< İDRAK ve/< İMAN


- NİYET ile/ve KIBLE


- NİYET ile/ve İRÂDE

( Kişi, Ahsen-i Takvim'dir, iradesi elindedir. İsterse yakasını bu âlemden kurtarır, isterse içine düşer. )


- NİYET ve İSTEK/TALEP


- NİYET ve/<> TERCİH


- BİLMEK ve/> SEVMEK ve/> VERMEK ve/> BULMAK

( Ne kadar geç verirse o kadar çok verir. )


- BÂDELİ ÂŞIK ile BÂDESİZ ÂŞIK


- HİMMET ile/ve/<>/< HİKMET ile/ve/<>/< HİZMET

( Yardım. İLE/VE/<> Bereket. İLE/VE/<> İç yardım. )

( İSLÂM: Allah'ın emirlerine tâzim, kullarına hizmet. )

( BABA, HİMMET! OĞLUM, HİZMET! )

( BİN'E HİZMET, BİR'DEN HİMMET )

( GÖRÜNMEYENE HİZMET
GÖRÜNENDEN HİZMET
[GÖRÜNENE HİZMET, GÖRÜNMEYENDEN HİMMET] )

( Onu bile, kurtuluşa erdirmek üzere hizmet et! )

( Hizmet edersen, himmet edilirsin! )


- KUTSAL/LIK ile/ve/değil/=/< BÜTÜNSEL/LİK / BÜTÜNLÜKLÜ


- FAKİRİN SABRI ile ZENGİNİN SABRI

( Gaflette olduğu halde, zevkte/neşede olmadığı halde, tüm olumsuz koşullara karşın istikâmet üzere devam etmek. İLE Çok yalnız olduğu, çok ikram ettiği halde bile taşkınlık yapmayarak istikâmet üzere devam etmek. )


- HÜRMET ETMEK ile/ve HİZMET ETMEK

( Bir'e hizmet, bin'e hizmet; bin'e hizmet, bir'e hizmet. )


- HİZMET ve HİKMET


- HİZMET ve EDEB


- HİZMET ve HAKK

( HİZMET İLE BULANLAR BULDU HAKK'I
HİZMETSİZ KİMİN VAR, KİMDE HAKKI )


- ZARARSIZ OLMAK ile/ve/değil/yerine/<> HİZMET ETMEK


- DİL ve/<> İLİM ve/<> TEFEKKÜR ve/<> TAKVÂ


- MUCİZE ile KERÂMET ile MAÛNET(Allah'ın yardımı/inâyeti.) ile İSTİDRÂC

( Peygamberlerde/n. İLE Velilerde/n. İLE Mü'minlerde/n. İLE Kâfirlerde/n. )


- ŞEKLEN AĞLAMAK/GÜLMEK ile/değil/yerine MUHABBETEN AĞLAMAK/GÜLMEK


- SEBT GÜNÜ:
DİNLENME GÜNÜ değil/yerine DİNGİNLİK/DÖNÜŞÜM GÜNÜ

( YEVM-İ SEBT[Ar.]: Cumartesi günü. )


- EMİR EDEN ile/ve/yerine HİZMET EDEN


- "BİR TANE DAHA RİCA EDEYİM" değil/yerine "ÇOK GÜZELMİŞ"["Bir tane daha alabilirsem memnun olurum tabii" anlamında]


- "BİRİ YARDIMCI OLSUN" değil "BELKİ BİRİ YARDIMCI OLUR"


- ESRİME (TUTKU)


- TUTKU (ŞEREH)


- DİNGİNLİK (TERVİH)


- FERÂGAT AHLÂKI > AŞK AHLÂKI


- ÇOK SEVMEK değil/yerine SEVMEK

( Neyi çok[gereğinden fazla] seversek, canımızdan olduran odur. )


- YARDIM DİLENMEK ile/değil KONUŞMAK

( İSTİANE: Yardım isteme. )


- BİRLEŞTİRME ile/değil BİRLİK


- AŞK ile/ve/||/<> SEVDÂ

( Hevesin geçene kadar. İLE/VE/||/<> Soluğun yetene kadar. )

( ... İLE/VE/||/<> Kalbin ortasındaki kararmaya yüz tutmuş kan. | Aşk, sevgi. | Aşırı sevgiden doğan bir çeşit hastalık. | İstek, heves, arzu. | Çok kara/siyah. | Eskilerin, insan mizâcında kabul ettikleri dört hılttan biri. )


- NASIL BİLİRDİNİZ?:
ALLAH'A OLAN MUHABBETİYLE ve/<> İNSANA/KİŞİLERE OLAN HİZMETİYLE


- BİREŞİM/TEVHÎD ve/<> HİZMET

( Hüvviyete/Allah'a bağlamak. VE Herkese ve her şeye. )


- HZ. YÛŞÂ'NIN:
"UZUNLUĞU" değil ÇOK SEVİLMİŞLİĞİ(NDEN)


- ÂŞIK ile/ve/||/<> SÂDIK ile/ve/||/<> LÂYIK


- MA'ŞÛK(A)[< IŞK]:
SEVİLEN, SEVİLMİŞ


- ACZ ve/> AŞK ve/> ACZ [tekrar]


- RAHMET:
ALLAH ve/<> BÜTÜNLÜK


- TEVHİD:
FARK ve/<> HİZMET


- ŞEHVETTEN ile/ve/değil/yerine AŞKTAN

( Beşer doğulur. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE İnsan olunur. )

( Geçici. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Kalıcı. )

( Beşeri aşk. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Kendi. | Tüm yetkin olanlar. )

( Mülkiyet. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Özgürlük. )


- MUKARRİN[< KARN]:
BİRLİKTE BULUNDURAN, TAKRÎN EDEN


- ESÂRET değil/yerine CESÂRET

( Cesâret yoksa esâret vardır/oluşur. )

( [not] CAPTIVITY but COURAGE
COURAGE instead of CAPTIVITY )


- ÂŞIK ile/ve/değil/yerine/<> HAYRAN


- HUZUR/BARIŞ/BİRLİK/DİRLİK SAĞLA(T)MAK:
SÖZLERLE ile/ve/<>/> YAPILANLARLA ile/ve/<>/> VAROLUŞLA

( Ne söylemeyeceğini bilerek. İLE/VE/<>/> Ne yapmayacağını bilerek. İLE/VE/<>/> (hiçbir şey söylemesen ve yapmasan bile) Varoluşun, yeterlidir![ve de bunu sürekli anımsayarak!] )


- İLİM ile TEFEKKÜR

( İlâhî sıfat. İLE Tabiî sıfat. )


- "İSTİYORUM" / "İSTEMİYORUM" ile/ve/ya da/||/<> "SEVİYORUM" / "SEVMİYORUM"

( Hiçbir zaman, bir açıklama yeterliliği ve niteliğinde değillerdir. Daha çok da, kaçmaya ya da dayatmaya yönelik yanıtlardır.

Anımsanması gereken nokta da, sizin kullandığınız oranda ve koşullardaki keyfiyetle, bir başkası da aynı keyfiyetle bunları kullanabilir, karşılık verebilir ve sonuç tam bir hüsran ve boşluk/anlamsızlık yaratır/yaratacaktır.

Dolayısıyla da, yaşamın getirdiği durumlarla/zorunluluklarla yüzleşerek, kaçmaksızın, isteyip-istememe, sevip-sevmeme alanından çıkarmak gerekir. )


- NİYET ve/> GİRİŞİM


- TÂBİ ile SEVMEK

( İkisinin de, "Nasıl?"ı olmaz/sorulmaz. )

( Tâbi olan ve seven, herşeyini sunar, hiçbir şey beklemez/sakınmaz. )


- HUZUR ve/<> ZEVK ve/<> AŞK


- BİRLİKTE:
GÜLMEK ile/ve/<> AĞLAMAK ile/ve/<> SUSMAK

( Mutluluktur. İLE/VE/<> Dostluktur. İLE/VE/<> Aşktır. )


- IŞIK:
ÇELİŞİK BİRLİK

( Hem parça, hem dalga | Ne parça, ne dalga )


- ADÂLET ve/||/<>/>/< DAYANIŞMA


- B)İLİM ve/<> KÜLTÜR COŞKUSU

( WISSENSCHAFT und/<> BILDUNG )


- YARDIM ile/ve/<> İÇ YARDIM

( Hizmet. İLE/VE/<> Himmet. )

( Başkasından/dışarıdan. İLE/VE/<> Kendinden. )


- !CESÂRET ile !İNTİKAM

( İntikama yönelik çaba, cesâretten değil acziyettendir. )


- GÜLMEK ile/ve/değil EŞİK

( Gülmek, devrimci bir eylemdir. )


- HİZMETÇİLİK


- HEM, HEM DE ve NE, NE DE:
[İkisi birlikte kullanılır!/kullanılmalıdır!]


- SON BİRLİKTELİK


- SON GÜLÜŞ


- İLK GÜLÜCÜK


- İLK BİRLİKTELİK


- VARSIL/ZENGİN[Fars. SENGİN] ile/>< YOKSUL/FAKİR

( )


- NİYET EYLEM


- Bütünlüklü KONUŞ!!!


- Diline hizmet edenlerle KONUŞ!!!


- Coşkulu KONUŞ!!!


- O'nunla birlikte KONUŞ!!!


- Yardımlı KONUŞ!!!


- Yardımsız KONUŞ!!!


- Dinginliği DİNLE!!!


- Bütünlük için DİNLE!!!


- Yardım edebilmek için DİNLE!!!


- Sevmek için DİNLE!!!


- Sevilmek için DİNLE!!!


- Dinginliğin için DİNLE!!!


- Tefekkür için DİNLE!!!


- Bütünlük için SUS!!!


- Sevmek için SUS!!!


- Sevilmek için SUS!!!


- Dinginliğin için SUS!!!


- Birliktelik için SUS!!!


- Birlikteliğin sürmesi için SUS!!!


- BÜTÜNLÜK

( INTEGRITY )


- (KOŞULSUZ) SEVMELİ!


- (BİR ŞEYDEN[ÜRÜN/HİZMET]) MEMNUN OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> (BİR ŞEYİN[ÜRÜN/HİZMET]) (SİZİN İÇİN) UYGUN OLMASI


- SEV ile/ve SEVMİYORSA

( Zor ise. İLE/VE Zorlama!
[Zor ise sev, sevmiyorsa zorlama!] )


- VARLIK ve/=/<> BÜTÜNLÜK


- TEKLİFSİZ BİRLİKTELİK ile/ve NEDENSİZ BİRLİKTELİK


- DİN ve/<> YAŞAM ve/<> ETKİNLİK ve/<> İŞBÖLÜMÜ-İŞBİRLİĞİ


- EN YÜKSEK İBÂDET:
İNSAN(A) ve/=/<> HİZMET

( Bir çiçeği bile yetiştirsen, İNSAN'a hizmet etmiş olursun. )


- HİZMET ve/<> ÂRİF


- "BAK! BEN NE YAPTIM!" İÇİN YAPMAK değil/>< HİZMET OLARAK YAPMAK


- NAMAZ:
DÜŞÜNCE ve EYLEM BİRLİĞİ/BULUŞMASI


- GECE ve DİNGİNLİK ve DİNLENMEK


- YAŞAM/TASAVVUF:
ARINMA/SÂFİYET ve/||/<> ANLAMA/İRFÂNİYET ve/||/<> AŞK

( PURITY and WISDOM and LOVE )


- İŞBÖLÜMÜ ile/ve/> İŞBİRLİĞİ


- REKABET ile/ve/yerine İŞBİRLİĞİ

( RIVALRY vs./and COOPERATION
COOPERATION instead of RIVALRY )


- PARA İLE:
MAL/HİZMET ELDE ETMEK ile/yerine/değil ZAMAN ELDE ETMEK


- BİRLEŞMEK ile/ve BİRLİĞİ SÜRDÜRMEK ile/ve BİRLİKTE ÇALIŞMAK

( Başlangıç. İLE/VE Gelişme. İLE/VE Başarı. )

( Kervan gider, sen kalma geri! )


- BAŞARMAK ile/ve/değil KAZANMA (İSTEĞİ/COŞKUSU)


- ÇIKAR ile/değil/yerine HİZMET


- KUVVETLER AYRILIĞI ve/> AŞILMIŞ BİRLİK


- AVRUPA ile AVRUPA BİRLİĞİ

( Avrupa Birliği .ppt sunumunu indirmek için burayı tıklayınız... )


- PAYLAŞIM ile/ve DAYANIŞMA

( SHARING vs./and SOLIDARITY )


- FELSEFE ve/||/<> AŞK ve/||/<> SANAT

( "Evet!" diyememektir. VE/||/<> "Hayır!" diyememektir. VE/||/<> Soruyu anımsayamamaktır. )


- | YALIN VE DOLAYSIZ ve/||/<> AYRIM VE DOLAYLI BİRLİK |
ve/||/<>
BUNLARIN BİRLİKTELİĞİ


- HAREKET ve/<> DİNGİNLİK


- HAREKET ve/<> HAREKETTE DİNGİNLİK


- DİNGİNLİK ve/<> HAREKETTE DİNGİNLİK


- TAABBÜD ile/ve TEFEKKÜR ile/ve TEVEKKÜL


- AŞK ile/ve/değil ÇEKİM/CÂZİBE


- ÇOKLUK ile/ve/<>/= BİRLİK


- TARİKA(T) ve/<> AŞK

( Çeperden merkeze. VE/<> Merkezden çepere. )


- İÇ TUTARLILIK ile/ve/<> İÇ BÜTÜNLÜK

( Mantık. İLE/VE/<> Şiir. )


- SEVMEK ve/<>/|| TANIMAK


- SEVMEMEK ve/<>/|| TANIMAMAK


- AŞ ve/<>/|| AŞK


- TAKINTILI TUTKU ile/değil/yerine UYUMLU TUTKU


- SEVİMLİ ile/ve GÖSTERİŞLİ

( Ördek. İLE/VE Kuğu. )


- "ÜSTÜNLÜK" ile/değil/yerine BÜTÜNLÜK

( )


- CESÂRET ile/ve/<> AYKIRILIK


- ACZİYET ile/ve/<>/değil AŞK


- YÖNELİM/KIBLE:
NAMAZ ile DUA ile ÂŞIK ile İŞ

( Kâbeye. İLE Her yöne. İLE Kişiye(mâşuğa)/kavrama. İLE Uğraşa. )


- VARSIL/LIK(ZENGİN/LİK) ile/ve/<>/=/>< YOKSUL/LUK(FAKİR/LİK)

( Malı. İLE/VE/<>/=/>< Çenesine vurur. )

( Rezilliğin yardımcısı. İLE/VE/<>/=/>< Erdemin düşmanı. )

( ... İLE/VE/<>/=/>< Suçsuz olmasına karşın, "düzenden"/"erkten" korkan. )

( Paranın satın alamayacağı bir şeye sahip olana kadar zengin değilsinizdir. )

( Yoksulluğu över. İLE/VE/NE YAZIK Kİ/<>/=/>< "Varsılları" savunur. )


- BÜTÜNLÜK ile/ve/<> SÜREKLİLİK


- BAKIM ve/<> BÜTÜNLÜK


- DENKLİK ile/ve/<> BÜTÜNLÜK


- AŞK ile/ve/<> HELÂK OLMAK

( Aşk/âşık olmadan helâk olunmaz. )


- İLK:
ÖZÜR DİLEYEN ve/<>/|| AFFEDEN ve/<>/|| UNUTAN

( En cesurdur. VE/<>/|| En güçlüdür. VE/<>/|| En mutludur. )


- YARDIMCI OLMAK ile/ve/<> KOLAYLIK SAĞLAMAK/SUNMAK


- SİZİ SEVEN BİRİNİN UYARISI/İKAZI ile/>< SİZİ SEVMEYEN BİRİNİN İLTİFATI


- COŞKU ile DİDİŞME


- "BABA, HİMMET!" > "OĞLUM, HİZMET!" değil "BABA, HİMMET!" =/<>/|| "OĞLUM, HİZMET!"

( "Hizmet edersen, himmet görürsün/ederim" DEĞİL Hizmet ederken himmet görürsün. )


- ZİHNİYET ile/ve/<> NİYET


- ÜMİT ile/ve/<>/|| MUTLULUK


- ZENGİNLİK ile/ve/<>/değil/yerine BOLLUK


- BİR SEVMEK ve/||/=/<>/> BİN KEZ ÖLMEK


- DENGE ile/ve/<> DİNGİNLİK


- AŞK >< TAASSUB


- COŞKUNLUK ile CEZBE


- FELSEFE ve/<> TUTKU

( Kişi, felsefeyi, ancak tutkuyla yaşama katar. )


- İBÂDET ve/<>/= VAROLANA VE KİŞİLERE HİZMET ETMEK

( İBÂDET: Sevgiliyi göreyim de, ona hizmet etmeyeyim mi? )

( Kazası/ertelemesi vardır. VE/||/<> Kazası/ertelemesi yoktur. )


- BOLLUK >< KITLIK

( BOLLUK-KITLIK )


- NİYET ve/<>/= ABDEST


- CENNET ve/<>/= HİZMET


- CEZBE ve/<> HİZMET


- REENKARNASYON:
ZENGİNLERİN ve FAKİRLERİN DİNİ


- KUVVETLER AYRILIĞI ile/ve/<>/|| KUVVETLER BİRLİĞİ


- İLİM ile/ve/<> HİZMET

( Kibirlendir(ebil)ir. İLE/VE/<> Erdir(ebil)ir. )

( Bilen, bilmeyenin hizmetçisi değilse hainliktir. )


- SEVGİ:
CAN ve/<> HEYECAN


- SANAYİ ve DİL BİRLİĞİ


- CESÂRET ile/değil YÜZSÜZ/LÜK


- DUYGUSAL BİRLİK ve/< İLKESEL BİRLİK


- NİYET ve/> ÂKIBET


- CESÂRET/CESUR ve/<> AZİM/Lİ


- HİZMET:
MİNNETSİZ ve/<> KÜLFETSİZ ve/<> ÜCRETSİZ ve/<> TEŞEKKÜRSÜZ


- NİYET ile/ve/<> YÖNELİM/EĞİLİM//MEYL


- SEVİLMEK ile/ve/değil/<> ANLAŞILMAK


- EN YÜCE:
GÜLÜMSE(MEK)!


- SONSUZLUK ile/ve/<> BÜTÜNLÜK


- KROZOL ve AŞK MEYVESİ

( Orta Afrika Cumhuriyeti'nde bulunan ve tatmanız önerilen iki tropikal meyve. )


- ULUSAL BİRLİK ile/ve/<> KABİLE BİRLİĞİ

( Toplumların/ulusların birliğini sağlayan, en önemli ve öncelikli olgu, dilidir. İLE/VE/<> "Tek ağız" anlamına gelen Vantok Kültürü, Papua Yeni Gine'de bulunan bir kabilenin, üyelerinin aynı dili kullanmalarıyla, birbirlerini her yönden korudukları bir kültür de, buna en iyi örneklerdendir. )


- AŞK ve/<> ZÂT

( Zât(ın)'a yol, sadece/ancak AŞK'tır. )


- MEMNUN OLMA ile/ve/değil UYGUN OLMASI


- SEVGİ VE SADELİK ve/||/<>/< GÜLÜMSEME :) VE SAMİMİYET


- MALİ'DE:
CENNE ile/ve/<> TİMBUKTU ile/ve/<> BANDIAGARA FALEZİ ile/ve/<> ASKİA MEZARI

( Mali'nin, UNESCO Dünya Mirası dizininde bulunan, görülmeye değer dört önemli mekânı. )


- KARŞILIKSIZ HİZMET ile/ve/<> GÖNÜLLÜ HİZMETÇİLİK


- CUMHUR MÜEZZİNLİĞİ'NDE:
HAYYE ALE'S-SALÂH'A KADAR ile/ve HAYYE ALE'S-SALÂH'LA BİRLİKTE

( Bir müezzin. İLE/VE Tüm müezzinler ayakta olmak üzere, cemaatle birlikte. )

( Genellikle, Hüseynî makamında okunur. )


- SABIR ve/<> HİZMET


- AŞK ve/<> KAVUŞMA(VUSLAT)

( İkisi de AN'dadır. )


- KAVUŞAMAYANLARIN YAŞADIĞI AŞK ile/ve/değil/<> KAVUŞANLARIN YAŞATTIĞI AŞK


- DAVÂ ile/ve/değil/yerine HİZMET


- SAPLANTI ile/değil AŞK


- ORTAKLIK ile/ve/değil/yerine DAYANIŞMACI ORTAKLIK


- SEVDİĞİNE "İTAAT" ile/ve/||/<> "İTAAT ETTİĞİNİ" SEVMEK


- İÇ SEVİNÇ ve/<> GÜLÜMSEME :)

( Aydınlanmış kişideki durum/lar. )


- KÜLTÜREL KOŞULLANMIŞLIKLAR ile/değil/yerine KÜLTÜREL COŞKULAR


- EDEPSİZLİK" ile/değil/yerine COŞKU


- AŞK ile/ve/değil/<> AHİD'E VEFÂ


- DANIŞMA ve/||/<>/> DAYANIŞMA

( Bin bilsek de bir bilene danışmak gerek. )


- BİRLİKTE ile/ve/değil KARŞILIKLI


- HEZEYAN/SABUKLANMA ile/değil/yerine/>< COŞKU


- BİRLİK ve/||/<> NOKTA ve/||/<> AN ve/||/<> AŞK

( Varlığın ilkesi/zirvesi. VE/||/<> Mekânın ilkesi/zirvesi. VE/||/<> Zamanın ilkesi/zirvesi. VE/||/<> Göreliliğin ilkesi/zirvesi. )


- VENA:
AŞK ve/<> ŞARAP


- BİLİM İLE DİN İLİŞKİSİ "YORUMLAMASINDA":
ÇATIŞTIRMACI/LIK ile ONAYLAYICI/LIK ile GEÇİŞLİ/LİK ile BİRLİKTE/LİK

( Üst-alt. İLE Yanyana. İLE Teğet/paralel. İLE Kesişim.[bazı noktalarda ve belirli oranlarda] )


- NİYET ve/||/<> GAYRET ve/||/<> DİRÂYET[YETENEK]


- GÜLMEK ile/ve/değil/<> GÜLÜŞÜNE MEŞRÛ KAYNAK BULMAK/BULABİLMEK

( Umberto Eco'nun, Gülün Adı adlı kitabını okumanızı salık veririz. )


- AMAÇ:
BİRLİK ve/<> BÜTÜNLÜK


- BÜTÜNLÜK ve/<> IŞIMA


- AHLÂK:
KORKU ile/ve/<> HAK ile/ve/<> FERÂGAT ile/ve/<> AŞK


- FIRSAT ile/ve/<> CESÂRET


- TUTKU ile/ve/değil/yerine/>< FERÂGAT


- YALNIZLIK:
BİREYSELLİKTE ile/ve/<> AŞKTA

( Bireysellik, yalnızlığı (da) yönetebilmektir. İLE/VE/<> Aşk, birlikte ve/ya da ayrı ayrı olmak üzere yalnızlığı (da) kabul edebilmektir. )

( Tek kişilik yalnızlık. İLE/VE/<> İki kişilik yalnızlık. )


- MUTLULUK >< KİBİR/BÖBÜRLENME


- TEVEKKÜL ve/||/<> AŞK


- TEŞEKKÜL[Ar. < ŞEKL | çoğ. TEŞEKKÜLÂT] ile TEŞEKKÜR[Ar. < ŞÜKR | çoğ. TEŞEKKÜRÂT]

( Şekillenme. | Kurulma, kuruluş, meydana geliş. | Oluşum. | Yoğrum. | Oluş. | Örgüt, topluluk. İLE Şükr etme, yapılan bir iyilikten memnun kalma ve memnun kaldığını ifade etme sözleri. )


- [ne yazık ki]
BAĞIMLI ile/değil TUTKUN


- YARDIM EDİLMİŞ YOKSULLAR ile/değil/yerine ORTADAN KALDIRILMIŞ YOKSULLUK

( Kabul edilemeyecek olmasına karşın ne yazık ki, "istenilen", desteklenen, beklenilen, göz yumulan, gözardı edilen. İLE/DEĞİL/YERİNE İstediğimiz, her birimizin ayrı ayrı ve/ya da hep birlikte taşın altına elini koyarak gerçekleştirmesi gereken. )


- AŞK ve/<> SAVUNMASIZLIK


- "AŞK YÜZÜNDEN" değil/yerine AŞK SÂYESİNDE


- İLİŞKİ ile/ve/<> HİZMET/EYLEM


- SARILMAK:
MUTLULUĞU, İKİYE KATLAMAK ve/||/<> ACIYI, İKİYE BÖLMEK


- YARDIM ile/ve/||/<> DESTEK


- ZENGİN/LİK ile/ve/değil/yerine/||/< ENGİN/LİK


- (")İYİLİK(") ile/ve/değil/yerine/||/<> HİZMET


- MUTLULUK:
KİŞİDE/MALDA/MAKAMDA değil/yerine AMAÇTA


- ORTAKLIK ile/ve/değil/yerine/<> GÜÇ BİRLİĞİ


- CESÂRET:
"SEÇTİKLERİMİZ" değil VAZGEÇTİKLERİMİZ


- "CESÂRET" değil BUNALIM


- "GÖZÜ KARA/LIK" ile/değil/yerine CESÂRET


- GÜLME:
ŞAŞIRMA ve/||/<>/< DÜŞÜNME


- BAĞ ile/ve/||/<>/> BÜTÜNLÜK


- ÇALIŞTIĞIN YERİ/İŞİ SEVMEK ile/ve/ya da/||/<> SEVDİĞİN YERDE/İŞTE ÇALIŞMAK

( Sevdiğin işi yaparsan, çalışmış sayılmazsın. )


- CESÂRET ile/ve/||/<>/> GÜÇ ile/ve/||/<>/> MUTLULUK

( En kısa sürede özür dileyerek. İLE/VE/||/<>/> En kısa sürede affederek. İLE/VE/||/<>/> En kısa zamanda unutarak. )


- SARMAŞIK ile BAĞBOĞAN/KÜSKÜT[< Fr. < Ar.]

( ... İLE Çitsarmaşığıgillerden, ince, uzun ipliksi saplarıyla, asma, baklagiller ve kimi meyve ağaçlarına sarılarak onları sömüren, klorofilsiz bir asalak bitki, şeytansaçı, cinsaçı. )

( ... cum CUSCUTA )


- EŞDEĞERLİLİK ile/ve/||/<> BÜTÜNLÜK


- MUTLULUK:
GERÇEKLİK ile/ve/değil/yerine/-/||/<> BEKLENTİSİZLİK


- KOLAYCILIK ile/değil/yerine/>< YARDIM GEREKSİNİM EŞİĞİ


- "BİR ARAYA GELMEK" ile/ve/||/<>/> "BİR ARADA DURMAK" ile/ve/||/<>/> BİRLİKTE ÇALIŞMAK

( Başlangıç. İLE/VE/||/<>/> İlerleme. İLE/VE/||/<>/> Başarı. )


- CESÂRET ile/ve/||/<>/>/< TESLİMİYET


- "DÜZELTME" ile/değil/yerine ZENGİNLEŞTİRME


- TOPLAM ile/ve/değil AŞILMIŞ BİRLİK


- KORKUSUZ/LUK ile/değil/yerine CESÂRET

( Cesaret, korkusuz olmak demek değildir. Cesaret, korkuyla dolu olmana karşın, kontrolü, korkunun eline vermemektir. )


- HAYAL KIRIKLIĞI ile/ve/değil/<> YAŞANABİLECEK MUTLULUK

( İnsanı en çok üzen, hayal kırıklığı değil yaşanabilecekken yaşanamayan mutluluklardır. )


- SEVGİ ve/<> GÜLÜMSEME :) ve/<> ADAMLIK ve/<> MUTLULUK

( Gözde. VE/<> Yüzde. VE/<> Özde. VE/<> Azda. )


- GÜLÜŞ(ÜN) < ACI(SI) değil/yerine ACI(N) > GÜLÜŞ(Ü)

( Olmamalı. DEĞİL/YERİNE Olabilir. )


- MUTLULUK:
FİYATI OLANLARLA değil/yerine DEĞERİ OLANLARLA


- NİYET ve/||/<> NAZAR ve/||/<> MÂNÂ-İ HARF ve/||/<> MÂNÂ-İ İSİM


- REKÂBET EDERSEK değil/yerine/>< CESÂRET EDERSEK

( Aynılaş(tır)ırız. DEĞİL/YERİNE/>< Farklılaş(tır)ırız. )


- SUSABİLMEK ve/||/<> GÜLÜMSEYEBİLMEK :)

( Tüm sorulara, en iyi yanıt. VE/||/<> Tüm durumlara, en iyi karşılık. )


- ZEYTİN-EKMEĞİ BİRLİKTE YEMEK ile ZEYTİN, ÜSTTE VE KÜRDAN SAPLI YEMEK

( "Gariban olursun." İLE "Havalı/üst sınıf vs. olursun." )


- SARMAŞIK ile ÇİTSARMAŞIĞI

( ... İLE Çitsarmaşığıgillerin örnek bitkisi olan, daha çok, tarla kenarlarında yetişen, beyaz çiçekli, sarılıcı, otsu bitki. )

( ... cum CONVOLVULUS ARVENSE )


- MUTLULUK:
İSTASYON ile/değil/yerine/>< YOLCULUK


- DÜZENLİ/LİK ile/ve/<> BÜTÜNLÜK/LÜ/LÜK


- ARINMA ve/||/<>/> AYDINLANMA ve/||/<>/> AŞK


- SÜREÇ ile/ve/<> AŞAMALI BİRLİK


- BÜTÜNSEL ile BÜTÜNLÜKLÜ


- ÖFKE ile/değil/yerine/>< GÜLÜMSEME :)

( Öfkenin uzaklaştırdığını, gülücükler geri getiremez. )


- GÖRDÜĞÜNÜ "SEVMEK" ile/değil/yerine/>< SEVDİĞİNİ GÖRMEK


- ÖZLEMEK ile/ve/||/<>/> SEVMEK

( Rüyanda görmüşsen. İLE/VE/||/<>/> Rüyanda görmek ümidiyle yatıyorsan. )


- EVLİLİK ile/ve/değil/<>/< AŞK

( Tanık, rızâ, onay ister. İLE/VE/<>/< Ahde vefâ edecek bir kalp yeterlidir. )

( Akit ile. İLE/VE/DEĞİL/<>/< Ahit ile. )


- "ADÂLETSİZLİK" ile/değil/yerine/>< KARŞILIKLI HİZMET (İÇİN)


- YENİ BASKIDA:
GELİŞTİRİLMİŞ ile/ve/||/<> GENİŞLETİLMİŞ ile/ve/||/<> ZENGİNLEŞTİRİLMİŞ


- "KAŞIKLA VERİP, KEPÇEYLE ALMAK" değil/yerine KOŞULSUZ VE BEKLENTİSİZ VERMEK/HİZMET


- UCUZ "MUTLULUK" değil/yerine YÜCELTEN "ISTIRAP"


- HİZMET:
40'INA KADAR ile/ve/<>/> 40'INDAN SONRA

( Ben, neye/kime? İLE/VE/<>/> Ne/kim, bana? )


- ÖLÜM >< AŞK

( Ölümün karşısındaki tek güç ve olanak, ancak ve ancak aşktır! )


- SARMAŞIK ile FRENKASMASI

( ... İLE Asmagillerden, sonbaharda, yaprakları güzel bir renk alan, süs sarmaşığı. )

( ... cum AMPELOPSIS )


- BÜTÜNLÜK ile/ve/<> BÜTÜNCÜLLÜK


- YAPTIĞIN İŞİ SEVMEK ile/ve/||/<>/>/< SEVDİĞİN İŞİ YAPMAK


- AŞK:
SİN ile/ve/||/<>/> ŞIN

( | HİPOTALAMUS ve/||/+ HİPOFİZ ve/||/+ EPİFİZ | ile/ve/||/<>/>
| İYİ/LİK ve/||/+ DOĞRU/LUK ve/||/+ GÜZEL/LİK | )


- VARSIL/ZENGİN ile/ve/<> GÖNÇ

( ... İLE Varlıklı. )


- [HANGİ]
(")HAKLA?(") (HİZMET)
ile/ve/değil/yerine/||/<>
AKLA? (HİZMET)


- SEVMEK-SEVİLMEK ile/ve/<> ANIMSAMAK-ANIMSANMAK ile/ve/<> BAĞIŞLAMAK-BAĞIŞLANMAK

( Üçü de güzeldir fakat ilkleriyle de yetin(ebil)mek gerekir. )


- HALÂVET değil/yerine SEVİMLİLİK/ŞİRİNLİK/TATLILIK


- KİTAP OKUMAYI SEVMEYEN ile/değil/yerine/<> ARADIĞI KİTABI HENÜZ BULAMAMIŞ OLAN


- GURUR:
"GÜÇLÜ" KILAR ve fakat MUTLU ETMEZ


- ZENGİN ile/değil/yerine VARLIKLI

( Yılmaz Özdil'in, Mustafa Koç yazısı için burayı tıklayınız... )


- ELEŞTİRİ ile/ve/değil/yerine/<>/> DAYANIŞMA


- BİRLİKTE ÇÖKME ile BİTİM NOKTASI

( Aslında çözünür olan türlerin, çökmekte olan katının yüzeyinde ya da onunla birlikte sürüklenerek taşınması. İLE Titrasyonda son bir damlanın tepkimeyi tamamladığı, fiziksel değişmelere bakılarak titrasyonun son erdirildiği durum. )

( COPRECIPITATION vs. END POINT )

( KOPREZIPITATION mit ENDPUNKT )


- "YARDIM" ile "MÜDAHALE"

( [Kişi/gereksinim sahibi, çevresinden] İstemişse. İLE İstememişse. )


- DOSTLUK ve/||/<> YARDIM

( Eli. VE/||/<> Seli. )


- STRES ile/değil/yerine/>< TUTKU

( İstemediğin bir şey için çok çalışmak. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Sevdiğin bir şey için çok çalışmak. )


- GURUR değil/yerine/>< MUTLULUK

( Neden, çocuklar, kavga ettikten sonra hemen barışıp birlikte oynamaya devam ederler? Çünkü, onların mutluluğu, gururdan daha değerlidir. )


- ZENGİNKEN, FAKİR DÜŞMEK ile/ve/||/<> ZÂLİMLER ARASINDA, ÂLİM OLMAK ile/ve/||/<> HATIRLIYKEN, İTİBARSIZLAŞMAK


- YARDIMCI DOÇENT değil/yerine/= BİLGER


- DOĞRULUK ile/ve/||/<>/>/< YARDIM


- "VARSIL/ZENGİN" ile/değil/yerine GANÎ


- REHÂVET değil/yerine/>< CESÂRET


- EVRENDE:
İKİLEM değil/yerine BÜTÜNLÜK


- BİRLİK:
KADÎM ile/ve/||/<>/> HÂDİS

( Zamanda, başlangıcı ve sonu olmayan. İLE/VE/||/<>/> Başlangıcı ve sonu olan. )


- ZAMAN VE ZEMİNDE NESNE değil BİRLİKTE OLUŞMAYLA

( Özdek/nesne, zamanı gerçekleştiren devinimdir. )


- HEVES ile/ve/değil/yerine/<>/> TUTKU


- BÜTÜNLÜK ve/<> IŞILTI


- GÜNLÜK KONUŞMALARIN SIRADANLIĞINDA/YALINLIĞIYLA:
AMAÇLI ile/ve/||/<> BİLEREK ile/ve/||/<> BİLMEDEN ile/ve/||/<> BÜTÜNLÜKLÜ

( Reklam. İLE/VE/||/<> Evlilik. İLE/VE/||/<> Dostluk. İLE/VE/||/<> Sanat. )

( Kitlelere "oynanıyorsa". İLE/VE/||/<> Saygıyla bütünleşilecekse. İLE/VE/||/<> Sevgiyle yaklaşılıyorsa. İLE/VE/||/<> Susulabiliyorsa. )

( )


- GÜÇLÜ(") ile/ve/||/<> (")ZENGİN(") ile/ve/||/<> (")AKILLI(")

( Hırslarını yenen. İLE/VE/||/<> Durumundan memnun olan. İLE/VE/||/<> Herşeyden ve herkesten öğrenen. )


- SARMAŞIK ile JAPONSARMAŞIĞI

( Sarmaşıkgillerden, koyu yeşil renkli, değişik biçimli yaprakları olan, sap ve dallarından çıkan küçük ek köklerle dik, düz yerlere yapışarak tırmanan bitki. İLE Asmagillerden, ana vatanı Çin ve Japonya olan, sülüklerinin ucu duvarlara tutunmak için genellikle daire biçiminde genişlemiş olan, sarılcı süs bitkisi. )

( HEDERA HELIX cum AMPELOPSIS JAPONICA )


- DERTLİ ile/ve/<> EDİP ile/ve/<> ÂŞIK ile/ve/<> ÂRİF

( [Derdini] Yalın anlatan. İLE/VE/<> Hoş anlatan. İLE/VE/<> Haliyle anlatan. İLE/VE/<> Gülümseyişiyle örterek anlatan. )


- AYRILIK/BOZUŞMA değil/yerine/>< BİRLİK

( Ölümdür/memattır. DEĞİL/YERİNE/>< Yaşamdır/hayattır. )

( TEFRİKA[< FARK] değil/yerine/>< İTTİHAD[< VAHDET] )


- AŞK ve/||/<>/>/< MAHVİYET


- SARMAŞIK ile LOĞUSAOTU

( Sarmaşıkgillerden, koyu yeşil renkli, değişik biçimli yaprakları olan, sap ve dallarından çıkan küçük ek köklerle dik, düz yerlere yapışarak tırmanan bitki. İLE İkiçeneklilerden, çiçekleri koyu kahverengi ve pis kokulu, tırmanıcı bir bitki. )

( HEDERA HELIX cum ARISTOLOCHIA )


- "CESÂRET" ile/ve/değil/||/<> "GÖZDEN ÇIKARMAK"


- HİZMET ile/ve/||/<> İZZET

( ... İLE/VE/||/<> Büyüklük, yücelik, ululuk. )


- TUTKU ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< AŞK


- SAKİN değil/yerine/= DİNGİN


- BİSİKLET ve/<> DAYANIŞMA


- BİSİKLET ve/<> ACİL YARDIM


- BİSİKLET ve/<> BİRLİK


- BİSİKLET ve/<> GÜLÜMSEME


- BİSİKLET ve/<> MUTLULUK


- BİSİKLET ve/<> AŞK


- BİSİKLET ve/<> COŞKU


- GÜLÜMSEME :) ve/=/||/<>/: İLÂÇ

( Kana, en hızlı karışan ilâç. )


- BİSİKLET ve/<> BÜTÜNLÜK


- ZENGİN değil/yerine/= VARSIL


- SARMAŞIK ile ORMANSARMAŞIĞI/AKASMA


- ŞİRKETLER, HİZMETLERİNDE:
UCUZ İSE ile/ya da/<> HIZLI İSE ile/ya da/<> NİTELİKLİ İSE

( Niteliksiz ve hızlıdır. İLE/YA DA/<> Ucuz ve niteliksizdir. İLE/YA DA/<> Pahalı ve yavaştır. )

( Dünyada, hiçbir şirket, bir işi, hem ucuz, hem hızlı, hem de nitelikli yapamaz. )


- BİRLİKTE:
YAŞAMAK ve/||/<>/> YAŞLANMAK


- FAKİR OLUP DA SABRETMEK ile/ve/<> ZENGİN OLUP DA ŞÜKRETMEK

( İkisi de "pek kolay değil" diye "görülse/zannedilse" de asıl olan, her koşulda ve özellikle de uclarda ve uçurumlarda, yani maddî fakirlik ve zenginlikte, sabır göstermek ve şükrü edâ etmektir. )


- AŞK = (FALL IN) LOVE[İng.] = AMOUR[Fr.] = LIEBE[Alm.] = AMORE[İt.] = AMOR[İsp., Lat.] = HO ER.S, HE FILIA, HE AGAPE[Yun.] = İŞK[Ar., Fars.] = MIN[Felm.]


- BİRLİK = VAHDET = UNITY[İng.] = UNITÉ[Fr.] = EINHEIT[Alm.] = UNITAS< UNUS[Lat.] = UNIDAD[İsp.]


- CESÂRET = ŞECÂ'AT, CESÂRET[Fars., Ar.] = COURAGE[İng., Fr.] = FORTITUDO[Lat.] = MUT[Alm.] = HË ANDREIA[Yun.] = CORRAGIO[İt.] = VALOR[İsp.] = MOED[Fel.] = MOD[Dan.] = MUJYESTVO[Rus.]


- DÜŞÜNME = TEFEKKÜR = THINK[İng.] = PENSÉE[Fr.] = DENKEN[Alm.] = COGITARE, COGITATIO[Lat.] = NOEIN, DIANOIA[Yun.] = PENSAR[İsp.]


- EDİLGİNLİK, TUTKU = PASSION[İng., Fr.] = LEIDENSCHAFT[Alm.] = PASSIO[Lat.]


- ERİNÇ, DİNGİNLİK = PEACE, REPOSE[İng.] = TRAQUILLITÉ[Fr.] = BERUHIGUNG[Alm.] = QUIETUS[Lat.]


- GÜLMEK = SMILE/LAUGH[İng.] = RIRE[Fr.] = LACHEN[Alm.] = RIDERE[İt.] = REÍR[İsp.]


- MUTLULUK = SAADET = HAPPINESS[İng.] = BONHEUR, FELICITÉ[Fr.] = GLÜCK[Alm.] = FELICITAS[Lat.] = FELICIDAD[İsp.]


- SEVİ = AŞK = LOVE[İng.] = AMOUR[Fr.] = LIEBE[Alm.] = AMOR, CARITAS[Lat.] = PHILIA, EROS, AGAPE[Yun.] = AMOR[İsp.]


- TUTKU = İHTİRAS = PASSION[İng., Fr.] = LEIDENSCHAFT[Alm.] = PASSIO[Lat.] = PATHOS[Yun.] = PASION[İsp.]


- ÂSÛDE[Fars.] değil/yerine/= RAHAT, DİNÇ OLAN | SUSKUN


- MUTLULUK ve/||/<> CİVANMUKTİ

( Bedenli olarak bu dünyada yaşarken özgürlüğe, kurtuluşa, mutluluğa erişenler. )


- EN SEVİMLİ/LER

( * YUNUS
* PAPAĞAN
* KAPLUMBAĞA )


- GİRİFTÂR[Fars.] ile TUTKUN


- NİYET ile/ve/||/<> GİZEM


- SEVMEK:
"ÇİFTLEŞMEK" değil TEKLEŞMEK


- HİZMET[bkz. HİDMET, HİDEMÂT] değil/yerine/= İŞ GÖRME, GÖREV


- HİZMETNİŞİN değil/yerine/= GÖREV ALAN, HİZMET EDEN, HİZMET EDENLERDEN


- İSTİMDÂT[Ar. < MEDED] değil/yerine/= YARDIM İSTEME


- İTTİHÂD[< VAHDET] değil/yerine/= BİR OLMA, BİRLEŞME, BİRLİK | AYNI OLMA, AYNI ANLAMI TAŞIMA | ALLAH VARLIĞINDA YOK OLMAK


- | "DÜŞÜNMEK" ve "İNANMAK" ve "SEVMEK" |
ile/ve/ne yazık ki/||/<>/>
EYLEMEK

( Çok fazla. İLE/VE/NE YAZIK Kİ/||/<>/> Çok az. )


- YALNIZ OLMAK/KALMAK/BIRAKILMAK ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> SENİ, YALNIZ HİSSETTİREN KİŞİLERLE BİRLİKTE OLMAK

( Daha kötü. İLE/VE/NE YAZIK Kİ/||/<>/> En kötüsü. )


- MUAVİN[Ar.] değil/yerine/= YARDIMCI


- MÜBTESİM[< TEBESSÜM] ile GÜLÜMSEYEN, TEBESSÜM EDEN


- [ne yazık ki]
MÜDÂRÂ[T][< DERY] ile İKİYÜZLÜLÜK | YÜZE GÜLME, DOST GİBİ GÖRÜNME


- MÜSÂVEME[< SEVM] ile ...

( Pazarlık etme. | Bir malın önceki değerini dikkate almadan herhangi bir değer ile satmak. )


- MUZAHİR[Ar.] değil/yerine/= DESTEKLEYEN, YARDIM EDEN


- NİYET ile ...

( NİYET, MERAM | FİİL VE HAREKET | DÜNYA LEZZETLERİNİ TERK EDEREK İBADETLE ALLAH'A YÖNELMEK )


- SAÂDET[Ar.] ile SÜREKLİ MUTLULUK

( SÜREKLİ MUTLULUK )


- ŞECÂAT[Ar.] değil/yerine/= YİĞİTLİK, YÜREKLİLİK, CESÂRET


- YAPMACIK OLUP "SEVİLMEK" ile/değil/yerine/>< KENDİN OLUP BEĞENİLMEMEK


- VARSIL/ZENGİN
ile/ve/değil/yerine/=/||/&lt;/<>/><
YOKSUL/FAKİR

( )

( "Beş parasızmış" gibi yaşadıklarından dolayı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/=/||/


- CAHİL:
BİLMEYEN değil/ne yazık ki BİLMEK İSTEMEYEN, BİLMEMEKTEN "MUTLU OLAN"


- SEVMEMEK ile/değil/yerine/>< SEVMEK

( Ölmek. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< ("Istırap") Yaşamak. )


- İLK GÖRÜŞTE AŞK ile/ve/||/<> HER GÖRÜŞTE AŞK


- BELÂ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< AŞK

( Bin. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Bir. )


- YAŞAM:
ANLAM değil TUTKU


- GÜLMEK :) ile/ve/||/<>/>/< GÖZLERİNİN İÇİNİN GÜLMESİ :)


- AYRICALIK ile/ve/||/<>/< AŞK


- SEVMEK ve/||/<>/> SEVDİRMEK ve/||/<>/> SEVİNDİRMEK


- İYİLİK ile/ve/||/<> DOĞRULUK ile/ve/||/<> CESÂRET ile/ve/||/<> VEFÂ

( Kötülüğe karşın. İLE/VE/||/<> Yanlışa karşın. İLE/VE/||/<> Zorluğa karşın. İLE/VE/||/<> Mesafeye karşın. )


- PATRONAJ[Fr. < PATRONAGE] ile/ve/değil/yerine/<> YARDIM | YÖNETİM, GÖZETİM

( Cezaevinden serbest bırakılan suçlunun, toplum yaşantısına yeniden uyabilmesini sağlamak amacıyla yapılan yardım çalışması. )


- PORTMANTO[Fr.] değil/yerine/= ASKILIK

( Palto, şapka gibi şeyleri asmak için yapılmış, raflı ve bazısı aynalı askı yeri. )


- KARMAŞIK ile/değil/yerine "SARMAŞIK"


- NİYET ve/||/<>/> KARAR ve/||/<>/> UYGULAMA

( INTENTION and/||/<>/> DECISION and/||/<>/> APPLICATION )


- SEVMEK:
SIRADIŞI ŞEYLER YAPMAK değil SIRADAN ŞEYLERİ, ÖZENLE YAPMAK


- HUB ile/ve/||/<>/>/< AŞK

( ... İLE/VE/||/<>~>~< Kendi olgunluğuna olan tutku. )


- SEVMEZ ve GİTMEZ

( Her gelen. VE Hiçbir seven. )


- NİYET ile/ve/<> YÖNTEM


- KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRME ile/ve/||/<>/> DİNGİNLİK


- DOĞA:
ÖZ ve/||/<> BİÇİMİN BİRLİĞİ


- GELİŞMİŞ ÜLKE:
FAKİRLERİN BİLE ARABAYA BİNDİĞİ ÜLKE
değil/yerine/><
ZENGİNLERİN BİLE OTOBÜSE BİNDİĞİ ÜLKE


- TUTARSIZLIĞINDAN UTANMAMAK ile/ve/||/<>/< ÖLÇÜYÜ SEVMEMEK


- ADÂLET ile/ve/<> BİLİM ile/ve/<> AŞK


- TEDBİR ve/||/<> İTİDAL ve/||/<> CESÂRET


- YARDIMCI ile/ne yazık ki !YARDAK/ÇI

( ... İLE Özellikle kötü işlerde birine yardım eden kişi. )


- YAVER[Fars.] değil/yerine/= YARDIMCI

( Yardımcı. | Devlet ve hükümet başkanlarıyla komutanların yanında bulunan ve onların komutlarını yazmakla, gereğinde yerine ulaştırmakla görevli subay, emir subayı. )


- SARMAŞIK ile YERSARMAŞIĞI

( ... İLE Gebreotugillerden, nemli yerlerde, duvar diplerinde yetişen bir bitki. )

( ... cum CLEOME )


- "ZENGİNLİK":
[ya] ÇOK PARA ile/değil/yerine/ya da/>< ÇOK DOST

( Belki ikisinden biri olur fakat ikisi birden olmaz! )

( Dostlarım! Dünyada, dost yoktur! )


- KÖLELEŞTİRENLER:
"SEVİLME İSTEĞİ/BEKLENTİSİ" ve/||/<>/> "BEĞENİLME İSTEĞİ/BEKLENTİSİ" ve/||/<>/> "TAKDİR EDİLME İSTEĞİ/BEKLENTİSİ"


- TEK BİR KİŞİNİN:
ÜZÜNTÜSÜ ve/||/<> MUTLULUĞU

( Tüm bireyleri mutsuz edebilir. VE/||/<> Herkesin yüzünü güldürebilir. :) )


- MEDET[Ar.] değil/yerine/= YARDIM


- MUTLULUK:
"EN"/DAHA FAZLA ile/ve/değil/yerine/||/<>/&gt;&lt;/< EN/DAHA AZDAN ZEVK ALMA/ALABİLME


- [Ar.] MEMNUNİYET ile MEMNUİYET

( Kıvanma, kıvanç. İLE Yasak olma, yasak edilme durumu. )


- MESUT/MESUD[Ar.] değil/yerine/= MUTLU


- MİĞFER[Ar.]/KASK değil/yerine/= TOLGA/BAŞLIK

( Başı, dış darbelerden koruyan, demir, çelik vb.'den yapılmış başlık. )


- SARMAŞIK ile MORSALKIM

( ... İLE Baklagillerden, salkım durumunda mavi, mor, beyaz, pembe renkli çiçekler açan bir sarmaşık. )

( ... cum WISTARIA SINENSIS )


- AŞK ile/ve/||/<> ONUR


- TEŞEKKÜR ETMEK ve/||/<> ÖZÜR DİLEMEK

( Bunları bilmeyenlere, kapıları/nı kapatmak gerekir. )


- AŞK ve/||/<>/> ŞAİR/ŞİİR

( Aşkın dokunuşlarıyla herkes şair olur. )


- DAYATMA değil/yerine/>< DAYANIŞMA


- YARAR/"MANTIK" EVLİLİĞİ ile AŞK EVLİLİĞİ


- MUİT[Ar.] değil/yerine/= YARDIMCI ÖĞRETMEN


- MÜSTAHDEM/HADEME[Ar.] değil/yerine/= HİZMETLİ


- MÜTEBESSİM[< BESM] değil/yerine/= GÜLÜMSEYEN/GÜLEÇ :)


- HİZMETLİ ile MÜTEFERRİKA

( ... İLE Küçük giderler için ayrılan para. | Güvenlik örgütünde, kuşkulu kişilerin ilgili yerlere gönderilmek üzere geçici olarak barındırıldıkları bölüm. | Sultan, vezir ve daha başka devlet büyüklerinin yanında, türlü hizmetlerde bulunan. )


- MUTLULUK ve/||/<>/>/< YETİNMEK


- GÜVEN!:
GÜLÜŞÜN ARDINDAKİ KEDERE ve/||/<> ÖFKENİN ARDINDAKİ SEVGİYE ve/||/<> SESSİZLİĞİN ARDINDAKİ NEDENE


- SARMAŞIK ile SARILGAN

( ... İLE Sapı yakınındaki başka bitkilere ya da başka şeylere sarılıp yükselen, otsu ya da odunsu bitki. )


- KÂTİP[Ar.]/SEKRETER[Fr.] değil/yerine/= YAZMAN/YÖNETİCİ YARDIMCISI


- DÖRT İSTEK:
AÇGÖZLÜLÜK ile/ve/||/<>/> ÇEKİŞME ile/ve/||/<>/> GÖSTERİŞ ile/ve/||/<>/> GÜÇ TUTKUSU


- [ne yazık ki!]
ÖZÜR DİLEYEMEMEK/DİLEYEMEYEN ile/ve/<> TEŞEKKÜR EDEMEMEK/EDEMEYEN


- AĞLAMAK ve/değil/yerine/<>/>< GÜLMEK :)

( Yalnız. VE/DEĞİL/YERİNE/<>/>< Herkesle birlikte. :) )

( Çocuklar, annesini/babasını yıkarken. İLE Anneler/babalar, çocuğunu yıkarken. )

(

ve/değil/yerine/<>/><

)

( Heraklitos. VE/DEĞİL/YERİNE/<>/>< Demokritos. )


- UYAK(KAFİYE) ÇEŞİTLERİNDE:
YARIM ile/ve/<> TAM ile/ve/<> ZENGİN ile/ve/<> TUNÇ ile/ve/<> CİNASLI

( )


- HİZMET ETMEK ve/<> ÖTEKİLERİ İHMAL ETMEMEK


- SEVMEK ile/ve/+/||/<>/>/< (DAHA ÇOK) SEVMEYİ İSTEMEK/YEĞLEMEK


- HAYVANLAR:
"BİZİM İÇİN" değil BİZİMLE BİRLİKTE


- AYRINTILARIN "ZENGİNLİĞİ" ile/ve/||/<>/< YORUM GÜCÜ "ZAYIFLIĞI"


- NİYET ve/||/<>/< MECÂL


- ÂŞIK ile ŞIPSEVDİ

( ... İLE Görür görmez seven, âşık olan kişi. )


- ZİHNİ ve GÖNLÜ:
DAR OLAN ile/değil/yerine/>< ZENGİN OLAN

( Dünyayı da sunsan, "Daha yok mu?" der. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kuru ekmek de versen, şükreder. :) )

( Yüzünü asar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yüzü güler. :) )


- DERTLERİ "ÇOK/BÜYÜK" OLAN ve/||/<>/> GÜLÜŞÜ SICAK OLAN :)


- SEVİLİYORSAK ile SEVİLMİYORSAK

( Gurur duyup sarılalım. İLE Saygı gösterip uzaklaşalım. )


- MUTLU OLMAK:
"HERŞEYİN YOLUNDA OLMASIYLA" değil SORUNLARI, GÖRMEMEZLİKTEN GELEREK


- MUTLULUK:
DAHA ÇOK OLANI ARAMAK değil/yerine/>< DAHA AZ OLANIN, TADINI ÇIKARMAK


- CESÂRET:
KORKUNUN YOKLUĞU ile/ve/değil/+/||/<>/< BENCİLLİĞİN BULUNMAMASI


- İLTİFAT ve/+/||/<>/> CESÂRET VERMEK


- KIRAAT ile/ve/||/<> TEFEKKÜR ile/ve/||/<> HAYAT

( Dilin okuması. İLE/VE/||/<> Aklın okuması. İLE/VE/||/<> Kalbin okuması. )


- SEVMEK ve/=/||/<>/< GÜVENMEK

( Sevmek, güvenmektir. )


- ZENGİNİN YÜRÜDÜĞÜ ile/ne yazık ki FAKİRİN YÜRÜDÜĞÜ

( Sindirebilmek için. İLE/NE YAZIK Kİ Bulmak için. )


- AİT OLMA ile/ve/||/<>/> BİREY OLMA ile/ve/||/<>/> BİRLİKTE OLMA


- DEVLET:
ÖZGÜRLÜK ve/||/<> TUTKU ve/||/<> GENEL ve/||/<> ÖZEL ve/||/<> NESNEL ve/||/<> ÖZNEL

( Devlet, özgürlükle tutkunun, genelle özelin, nesnelle öznelin bireşimini[/tevhîdini] sağlar. [Devlet, sadece, bürokratik ve politik bir örgüt değildir!] )


- DEVAM ETMELİ!
YAŞAMAYA ve/||/<>/> SEVMEYE ve/||/<>/> GÜLMEYE :)


- EN CESUR ve/||/<> EN GÜÇLÜ ve/||/<> EN MUTLU

( İlk özür dileyen. VE/||/<> İlk affeden. VE/||/<> İlk unutan. )


- ÖZGÜRLÜK ve/||/<> EŞİTLİK ve/||/<> DAYANIŞMA/KARDEŞLİK

( Aydınlanmanın doğurduğu ilkelerdir. Bunların, topluma yansıması, toplumda karşılık bulması, bir devrim niteliğinde olmakla birlikte, tarihî bir birikimi de gösterir. )

( LIBERTE et/||/<> EGALITE et/||/<> FRATERNITE )

( LIBERTY and/||/<> EQUALITY and/||/<> FRATERNITY/BROTHERHOOD )


- TOPLUMA HİZMET ve/||/<> TOPLAMA HİZMET


- GELİŞİMDE:
ZORUNLULUK ile/ve/<> CESÂRET


- İÇSELLEŞTİRME ve/||/<> COŞKU


- EN BÜYÜK SORUNLAR:
KENDİNDEN MEMNUN OL(A)MAMA ile/ve/||/<> TATMİN OL(A)MAMA


- "UYUŞUK/LUK" ile/değil/yerine/>< DİNGİN/LİK


- İTKİ ile/ve/||/<> TUTKU


- BİLGELİK ve/=/||/<> KARŞILIKSIZ HİZMET


- FAKİRİN CANI değil/yerine "ZENGİNİN" MALI


- DENGELİ ile/ve/||/<> BÜTÜNLÜKLÜ


- HİZMET:
| YARARLANILAN ile/ve/<> ETKİLENİLEN | ile/değil/yerine KATILINAN


- KUSURLU SORUMLULUK(/HİZMET ve GÖREV) ile/ve/||/<> KUSURSUZ SORUMLULUK ile/ve/||/<> TOPLUMSAL OLASILIK


- HİZMETİN:
[ne yazık ki]
KÖTÜ İŞLEMESİ ile/ve/||/<>/< GEÇ İŞLEMESİ ile/ve/||/<>/< İŞLEMEMESİ


- NEŞE ve/||/<> COŞKU


- (")DÜZELTME(") ile/ve/değil/yerine/||/<>/< CESÂRET VERME


- HİZMETÇİ ile/ve/değil/||/<> TABLAKÂR


- MUTLULUK ile/ve/değil/||/<>/< TATMİN OLMA


- TANRI:
NOUS ve/||/<>/> LOGOS'UN, AŞKINSAL BİRLİĞİ


- EŞLEME ile/ve/||/<>/> ROL DEĞİŞTİRME ile/ve/||/<>/> AYNA ile/ve/||/<>/> YARDIMCI TEKNİKLER


- TOPLUMSAL HİZMET ve/||/<>/= AKIL


- SEVMEK:
ÖZLEMEK ve/||/<>/>/< GÖRÜNCE SEVİNMEK


- GÜLMEK ile AYIPLAMA


- BÜTÜNLÜK ile/ve/||/<> BİREŞİM/TEVHİD


- FARKLILIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BİRLİK

( Dilde, anlatımda/aktarımda, parçalarda. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Gerçeklikte/hakikatte. )


- VATANINI SEVMEK ve/||/<> ALLAH'I SEVMEK


- BİRLİKTE OLMA GEREKSİNİMİ ile/ve/||/<>/< BİREY OLMA GEREKSİNİMİ


- MUTLULUK İÇİN ...:
DAHA AZ ... ve/>< DAHA ÇOK ...

( ... nefret edelim. VE/>< ... sevelim.
... kaygılanalım. VE/>< ... dans edelim.
... alalım. VE/YERİNE/>< ... verelim.
... tüketelim. VE/YERİNE/>< ... üretelim/türetelim.
... somurtalım. VE/YERİNE/>< ... gülelim.
... konuşalım. VE/YERİNE/>< ... dinleyelim.
... korkalım. VE/YERİNE/>< ... deneyelim.
... yargılayalım. VE/YERİNE/>< ... kabul edelim.
... izleyelim. VE/YERİNE/>< ... yapalım.
... şikâyet edelim. VE/YERİNE/>< ... takdir/tebrik edelim. )


- ADÂLET:
KİŞİ/KUL ve/||/<> İLÂH'IN BİRLİĞİ


- "DUYGU" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< NİYET


- PSİKOLOJİK VE TOPLUMSAL SORUNLARIN KÖKENİNDE:
[ya] COŞKUNUN ile/ve/ya da/||/<> ÖFKENİN ile/ve/ya da/||/<> KORKUNUN DÜZENLENEMEMESİ


- BİRLİKTE OLMAYALIM!:
SEVMEDİKLERİMİZLE ve/||/<> "UNUTAMADIKLARIMIZLA"


- KADIN, ...:
..., SEVMEDİĞİ KİŞİYE[ERKEK/KADIN] ...
ile/><
..., SEVDİĞİ KİŞİ[ERKEK/KADIN] İÇİN ...

( ... hiç acımaz. İLE/>< ... kendine hiç acımaz. )


- SUSABİLMEK/SÜKÛT ve/||/<> PERHİZ/REJİM ve/||/<> NEŞE ve/||/<> COŞKU


- YARGILAMA SÜRECİNDE:
İTHAM ile/ve/||/<> TAHKİK ile/ve/||/<> İŞBİRLİĞİ


- SUSMA HAKKI ve/||/<> ÂDİL YARGILANMA HAKKI ve/||/<> KENDİNE YÜKLENİLEN SUÇU ÖĞRENME HAKKI ve/||/<> SAVUNMA HAKKI ve/||/<> İFADE SERBESTLİĞİ ve/||/<> MASUMİYET GÖSTERGESİ ve/||/<> SİLAHLARIN EŞİTLİĞİ ve/||/<> AVUKAT YARDIMI ve/||/<> AYDINLATMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ ve/||/<> HUKUK DEVLETİ İLKESİ


- ÖZEL YAŞAMIN GİZLİLİĞİ ve/||/<> MUTLULUĞU ARAMA HAKKI


- YAŞAMAK ve/||/<> SEVMEK

( Direnmektir. VE/||/<> Güvenmektir. )


- KONFOR ile MUTLULUK


- "ZENGİNLİK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BAŞARI


- "ADSIZ NARKOTİKLER" değil ADSIZ NARKOTİK (ARKADAŞ BİRLİĞİ)

( Adsız Narkotik Arkadaşlık Birliği Tel.: 536. 341 01 89 )


- KÜLTÜR ve/||/<> TUTKU/COŞKU


- YAPTIKLARINI, "SEVMEYE ÇALIŞMAK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SEVDİKLERİNİ YAPMAYA ÇALIŞMAK


- DOYUM ve/||/<>/< BÜTÜNLÜK


- HAK ile/ve/değil/||/<>/>/< AŞK


- EN HOŞ DUYGU:
BİRİNİN, YÜZÜNDEKİ GÜLÜMSEMENİN NEDENİ OLDUĞUNU BİLMEK :)


- KARAR VERELİM! ve/||/<> HAZIRLANALIM! ve/||/<> BAŞLAYALIM! ve/||/<> ÖĞRENELİM! ve/||/<>
ÇALIŞALIM! ve/||/<> DİNLEYELİM! ve/||/<> ÇABALAYALIM! ve/||/<> GÜLÜMSEYELİM! :)

( [başkaları] Ertelese de. VE/||/<> Hayallere dalsa da. VE/||/<> Sonraya bıraksa da. VE/||/<> Uyusa da. VE/||/<> Dilese de. VE/||/<> Konuşsa da. VE/||/<> Vazgeçse de. VE/||/<> Kaşlarını çatsa da. )


- SEVMEK:
"İŞİNE GELDİĞİ GİBİ" ile/değil/>< İÇİNDEN GELDİĞİ GİBİ


- SAĞLIK:
"HİZMET" ile/ve/değil/||/<>/< HAK


- YARDIM... YÜKÜN, ...:
"YERE BIRAKILMASINDA"
ile/ve/değil/yerine/||/<>/<
"KALDIRILMASINDA"

( Kendi sorumluluğundan kaçmaya çalışanlara yardım edilmemesi gerektiği ve tembelliği/hazcılığı teşvik etmenin, büyük yanlış olduğu anımsatılmaktadır. )


- YEME-İÇME ve/||/<> SOLUK ve/||/<> YÜRÜME ve/||/<> HAREKET ve/||/<> UYKU ve/||/<> DÜŞÜNCE ve/||/<> CESÂRET ve/||/<> GÜNEŞLENME

( Hayvanlar gibi olsun... VE/||/<> Kaplumbağalar gibi olsun... VE/||/<> Güvercinler gibi olsun... VE/||/<> Maymunlar gibi olsun... VE/||/<> Köpekler gibi olsun... VE/||/<> Fil gibi olsun... VE/||/<> Dişi Aslan gibi olsun... VE/||/<> Ayı gibi olsun... )


- MUTSUZLUK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> MUTLULUK

( Sahip olduklarımızı unuttuğumuzdan dolayı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Sahip ol(a)madıklarımıza ulaşmak için. )

( En mutsuz kişi, geçmiş ve/ya da geleceğe (fazla) odaklı olandır. )


- "EN BÜYÜK HAYAL" değil/yerine EN BÜYÜK ZENGİNLİK

( "Zenginlik". DEĞİL/YERİNE Hayal. )


- ÇOĞUNLUK/AZINLIK değil/yerine HEP BİRLİKTE


- "ÇOK SEVMEK" ile/değil/yerine SEVMEK


- NEFS'İ TERK ve/||/<> SABIR ve/||/<>
ZİKİR ve/||/<> TEFEKKÜR


- [ne yazık ki]
"YARIM AKILLI/LIK" ile/ve/değil/||/<>/>/< YARDIM "AKILLI/LIK"


- MUTLULUK ile ISTIRAP

( Herkesle paylaşılabilir. İLE Özel ve az kişiyle paylaşılabilir. )


- MUTLU OLMAK İÇİN GEREKEN "BENCİLLİK":
"SADECE KENDİNİ DÜŞÜNMEK" değil/yerine ÖNCELİKLE KENDİNİ DÜŞÜNEBİLMEK


- (B)İLİM ve/||/<> ZİKİR ve/||/<> AŞK

( Aklın gereği/terbiyesi/zekâtı. VE/||/<> Sözün gereği/terbiyesi/zekâtı. VE/||/<> Gönlün gereği/terbiyesi/zekâtı. )


- CESÂRET ile/ve/||/<>/> OLASILIK/RİSK/MUHÂTARA[Ar. < HATAR]

( Almaya cesâret edemediğimiz riskleri alanlar, yaşamak istediğimiz yaşamı yaşar. )

( COURAGE vs./and/||/<>/> RISK )


- İŞİMİZ/UĞRAŞIMIZ/HİZMETİMİZ:
| "YIKMAK" ve/ya da "YAKMAK" İLE | değil YAPMAK İLE


- DOĞRULUK ve/||/<>/>/< AŞK

( Kalemimiz olsun. VE/||/<>/>/< Mürekkebimiz olsun. )


- SENİ SEVMEYENE GÖSTERME!:
SABIR ve/||/<> FEDÂKÂRLIK ve/||/<> SEVGİ

( [gösterirsek, onun için ...] ... "Yüzsüzlük" "olur". VE/||/<> ... "Eziklik" "olur". VE/||/<> ... "Kişiliksizlik" "olur". )


- "KENDİMİ AŞMAM GEREK" "DÜŞÜNCESİ"
ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/<
HİZMETİNİ ARTIRMAK VE SÜRDÜRMEK


- İNSANLIĞIN:
KARDEŞLİĞİ ve/||/<> BİRLİĞİ ve/||/<> ÖZGÜRLÜĞÜ


- YAŞAMIN "ZORLUKLARINI" KOLAYLAŞTIRMADA:
AŞK ve/||/<> (KOŞULSUZ) SAYGI VE SEVGİ ve/||/<> SANAT


- ÜÇ AKIL:
MUTLU ve/||/<> YARDIMSEVER ve/||/<> EVRENSEL


- "KEYİF/RAHATLIK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÇALIŞMA/HİZMET

( % 3[daha çok] -31[en fazla, azınlıkla/bazen] İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< % 96[daha çok] - 69[en az, çoğunlukla] )


- "GÜÇLÜ OLMAK" ile/değil/yerine/< MUTLU OLMAK

( Mutlu etmez. İLE/DEĞİL/YERİNE/< Güçlü kılar. )


- MUTLULUK, ...:
"YAŞAM TARZIMIZDA" değil YAŞAMA BAKIŞ TARZIMIZDA


- SEVMEK:
"SAHİP OLMAK" ile/değil/yerine/< DEĞER VERMEK


- BATIYOR ama ACITMIYOR

( Senin sevdân! )

( YAŞAR )


- AŞK:
"SANDIĞIMIZ KADAR" ile/değil YANDIĞIMIZ KADAR


- AŞK ve/||/<> DAYANÇ/SABIR


- "KÖR-KÜTÜK ÂŞIK" değil SIRILSIKLAM ÂŞIK


- AŞK:
ZÂHİRÎ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BÂTINÎ


- KITA ile KITA ile KITA ile KITA

( Yeryüzündeki altı büyük kara parçasından her biri, ana kara. İLE Askerlerin bir komutanın emrinde biraraya gelmesinden oluşan birlik. İLE Dörtlük. İLE Parça, tane. )


- (DAHA/EN) KORKUNÇ/VAHİM OLAN:
SOKAKTAKİ KARGAŞA ile/değil DİLDEKİ KARMAŞA

( Yaşamdaki en korkunç "durum" ya da deneyim, birini çok sevmektir.
[Sevgi kadar değerli bir duygunun nesi, nasıl korkunç olabilir? O sevgimizin yoğunluğunun o kişiyi kendimizden kaçırma olasılığının artırması ve ölümünün duyulmasından dolayı her an için geçerli ve etkisi yüksek olan çok korkutucu bir durumdur.] )


- SEVGİ:
EDÂ ile/ve/||/<>/> SEDÂ


- MUHABBETİN/AŞKIN DERECELERİ'NDE:
MEYL ile/||/<>/> ARZU ile/||/<>/> SAHÂBET ile/||/<>/> GARÂM ile/||/<>/> VEDÂD ile/||/<>/> ŞEGAF ile/||/<>/> TEFÎN ile/||/<>/> TEABBÜD ile/||/<>/> HULLET ile/||/<>/> IŞK

( Öteki dillerde bizim "muhabbet" gibi çok anlamlı bir sözcük var mıdır bilmem. Ama şu kadarını söyleyeyim... Bizi bilmek demek, biraz da bu sözcüğü tüm anlamlarıyla bilmek demek...

Muhabbeti; sevgi, aşk, sevdâ, dostluk, bağlılık, sohbet, yârenlik etmek anlamlarında kullanıyoruz. Birini sevdiğimizde ona muhabbet besleriz. Sevdiğimizle oturup konuştuğumuzda muhabbet etmiş oluruz. Bir erkek ile bir kadının birbirini tanımasına ve sevmesine vesile olanlara "muhabbet tellâlı" deriz. Ama konu tasavvuf olunca sözcük farklı anlamlar kazanmaya başlar.

Eskiler, muhabbeti, şiddetine göre on dereceye ayırmış. Öncesi ilgi duymak, sonrası muhabbetin şiddetiyle yok olmak olan muhabbet olmaz ise yolculuk da olmaz. Sırayla açıklayalım...

1. MEYL: Sözlükte bir yöne doğru yönelmek, eğilmek, eğik duruma gelmek anlamı verilmiş. Biz ise birine ya da bir şeye yönelmek, sevgi, ilgi göstermek, istek ve arzu duymak anlamlarında kullanıyoruz. Tasavvufta yolun en başındakilere muhib deriz. Muhib, ilgi duyan kişidir. Yolun başı ise ilgi duymaktır. O yüzden;

Âşık oldur kim kılar cânın fedâ cânânına
Meyl-i cânân itmesin her kim ki kıymaz cânına


(Fuzûlî)

İlgi duymaya başladığımız anda yolculuğumuz başlar. Çünkü meyl ile başlayan yolculuğun sonu bu uğurda canını vermektir.

2. ARZU: Meyl, irâdeye yükselirse arzu adını alır. İrâdeye yükselmesi ise yâri istemek ile olur. Ama bunun da bir bedeli vardır.

Cân la’lin eyler arzû yâr içmek ister kanımı
Yârâb ne vâdîdir bu kim cân teşne cânân teşnedir


(Bâkî)

3. SAHÂBET: Benimseyip koruma, kayırma suretiyle sâhiplenme, sâhip çıkma anlamlarında kullandığımız sözcük, Arapça olmasına karşın anlamını Türkçe'de kazanmış. Kişinin arzu ettiği kişiye karşı, gönlünden bir akış, bir eğilim peyda olması sonucunda da korumaya, sahiplenmeye başlar.

4. GARÂM: Olağanüstü sevgi, şiddetli arzu ve iştiyâk, büyük aşk anlamına gelen garâm, sevginin gönle âdeta yapışmasıdır.

Cenap Şehabeddin;

Uyan ey bister-i sînemde yatan tıfl-ı garâm

derken âşık olmaya başladığını ya da âşık olmak arzusunu dile getiriyordu.

5. VEDÂD: Sevgi, dostluk, muhabbet anlamlarına gelen vedâd, muhabbetin saf ve katıksız durumu. Gönülden öteki eşya ve kişilere olan ilginin atılması durumu. Aynı sözcükten türeyen vedûd ise “Kullarını çok seven, onları lûtfa, ihsâna gark eden; sevilmeye lâyık ve müstahak yalnız kendi olan” anlamında Allah’ın adlarındandır.

6. ŞEGAF: Sevginin kalbi istilâ etmesi, aşırı sevgi, mecnûnca, çılgınca sevme. Kalp, sevilen şey dışındakilerden temizlenince bu sefer sevgi coşmaya başlar, kalbin tamamını fetheder, istilâ eder.

7. TEFÎN: Örümcek ağı demek olan tefîn, aşkın bir üst derecesi. Kalbin her yanını istilâ eden sevgi, kalpten taşmaya başlar. Kalpten taşmaya başlaması ise kontrolün aşk sahibinin elinden çıkıp aşkın eline geçmeye başlamasıdır. Öyle ki aşk, örümceğin ördüğü ağ gibi kişinin her tarafını kapsar, örer, onu âdeta sıkı sıkı bağlar.

8. TEABBÜD: Kul köle olmak, tapınmak anlamındaki teabbüd, kişinin artık aşkın elinde oyuncak olduğu haldir. Bu durumdaki âşığı, Hayretî şöyle anlatır:

Gam yeriz kan yutarız kûşe-i mihnette müdâm
Sanma biz kevser-i cennât-ı naîmin kuluyuz


9. HULLET: Gerçek dostluk anlamındaki hullet, sevgiliden başka kimsenin kalmadığı durumu açıklamak için kullanılır. Hullette iki özellik bulunur. Biri sadâkât yani doğruluk, öteki de samimiyet. Aşkın sondan bir önceki durumudur. Artık aşkın gerçek olduğundan, heves ya da yanılsama olmadığından emin olunmuştur.

10. IŞK: Muhabbetin en son hali ve en aşırı derecesidir. Halkanın tamamlandığı son zincir. Zât, sıfata meylettiğinde, kalpte ortaya çıkarak tüm damarlarda akıp tüm organlara yayılan aşırı muhabbet. Hallâc’ın her tarafı kesildiğinde, kanının yerlere Allah Allah diyerek akmasının nedeni de Züleyha’nın kanının Yusuf diye diye akmasının nedeni de budur. Işk öyle bir durumdur ki kişinin nazarında, sevdiğinden başka bir şey olmaz ve tüm ilgisini sevdiğine gösterir. Sadece gözleriyle ve gönlüyle değil baştan ayağa tüm âzâsıyla sevdiğini müşâhede eyler.

Tasavvuf, meyl ile başlayıp ışk ile biten bir yolculuktur. O yüzden,

Muhabbet bir kef-i Dâvud’dur pûlâdı mûm eyler
(Suzî-i Prizrenî)

ve

Muhabbet öyle bir sırdır ki bin setr et nihân olmaz
(Îzzet Molla)

Işk sahipleri nerede olursa olsun hemen bilinir.

Son sözü de Fuzûlî söylesin:

Aşk imiş her ne vâr âlemde
Muhabbetiniz daim, aşkınız bâkî ve dâim olsun.



İsmail Güleç (Prof.Dr.) | www.ismailgulec.net )

( Aşk Merdiveni [Diotima]





6. Basamak: Aşkın kendine duyulan aşktır. Kişi, güzelliği kendi biçiminde görür ve aşkın güzelliğini olduğu gibi sever. Her özel ve güzel olan, bu biçimle bağlantısı nedeniyle güzeldir.

5. Basamak: Genel olarak bilgiye duyulan aşktır.

4. Basamak: Yasalara ve kurumlara duyulan aşktır.

3. Basamak: Nefs sevgisidir. Bu, fiziksel özelliklerin bir kenara bırakıldığı, manevi ve ahlâkî güzelliğin sevgiyi tetiklediği aşamadır. Bu adımda, kişi, nitelikli zihinlere âşık olacaktır.

2. Basamak: Tüm güzel gövdelerin sevgisidir. Kişi, tüm gövdesindeki güzelliği görür ve farklılıkları sevmeyi öğrenir.

1. Basamak: Tek bir gövdenin sevgisidir. Bu aşk, belirli bir gövdeye duyulur. Fiziksel özelliklere duyulan bir istektir. )


- AT, O "ADAMI"! ve/||/<>/> AT, O ADIMI!


- ALDI BENİ ile/ve/||/<>/> YAKTI BENİ

( İki kaşın arası. İLE/VE/||/<>/> Gözlerinin karası. )


- EL SALLAMA! ve/||/<> BEL BAĞLAMA!

( Dönecek olana. VE/||/<> Dönmeyecek olana. )

Ş


- ŞÂYİ'[< ŞÜYÛ] ile ŞÂYİA

( Duyulmuş, herkesçe bilinmiş. Belirli olan, duyulan. | Bölüşülmemiş ortak hisse. | Bir şeyin her noktasıyla ilgili bulunan. İLE Yayılmış haber, yaygın söylenti, duyultu. )


- BEREKET ile/ve ŞÜKÜR

( BEREKÂT[< BEREKET]: Bolluklar, hayırlar. | Meymenetleri saâdetler, mutluluklar, hayırlar. )

( Geleneğin, içsel etkiyle verilmesi ve içselleştirilmesi.İLE/VE ... )


- ADÂLET ve/<> SEVGİ

( Toplumda. VE/<> Bireyde. )

( JUSTICE and/<> LOVE )


- BİLMEK ile/ve/<> SEVGİ

( Hakkında ne kadar çok bilirsen o kadar çok seversin. )


- BU ile ŞU ile O

( THIS vs. THAT vs. IT )


- ŞEY:
CİSİM ANLAMINDA ile/ve VAR ANLAMINDA

( THING: MEANING IN SUBSTANCE vs./and MEANING IN EXISTS )


- ŞEYLERİ:
HAYAL ETTİĞİMİZ GİBİ GÖRMEK yerine (ONLARI) OLDUKLARI GİBİ GÖRMEK

( Hayal ettiklerinizin varlığını reddetmeniz daha akıllıca olurdu. )

( Eğer kendinizi her zaman sınamazsanız, gerçek ile hayali ayırt edemezsiniz. )

( Sizi kendinize karşı kör eden, sizin davranışlarınızdır. )

( Düşüncelerinizi ve duygularınızı, sözlerinizi ve eylemlerinizi yakından izlemedikçe ve nedenini ve nasılını bilmeden sizde meydana gelen değişimlere hayretle bakmadıkça, gerçeğe vardığınızı nasıl söyleyebileceksiniz? )

( Düşünülüp hayal edilebilen hiçbir şeyin kendiniz olamayacağını bir kez anladığınızda, imgelemelerinizden kurtulmuş olursunuz. )

( You would be wiser to deny the existence of what you imagine.
If you do not test yourself all the time, you will not be able to distinguish between reality and fancy.
It is your behaviour that blinds you to yourself.
How do you know that you have realised unless you watch your thoughts and feelings, words and actions and wonder at the changes occurring in you without your knowing why and how?
Once you have understood that nothing perceivable, or conceivable can be yourself, you are free of your imaginations. )

( THE THINGS: TO SEE WHAT EVER THEY ARE, AS BEING instead of TO SEE HOW YOU IMAGINE/DREAM )


- SEVGİ:
SÖZ/SES ve/||/<> GÖZ ve/||/<> ÖZ

( Sevgi, gözden alınır, gözden verilir.
Sonra da, özden ve özden yaşanır. )

( Kaynağı sende olanı, başkasından bekleme! )


- ZAMAN ile/ve/<> SEVGİ

( Sevdiklerinize zaman ayırın! Yoksa, zaman, sizi sevdiklerinizden ayırır. )

( TIME vs./and/<> LOVE )


- EKİN/KÜLTÜR ve/<> SEVGİ

( CULTURE and/<> LOVE )


- DAYANÇ/SABIR ile/ve/||/<> ŞÜKÜR

( PATIENCE vs./and/<> GRATITUDE )


- ŞÜKÜR ve/=/> ÇALIŞMA


- ŞÜKÜR:
DİL İLE ile/ve KALP İLE ile/ve EYLEM İLE


- İLGİ ile/ve/<> SEVGİ


- ŞİİRSEL/LİK ile/ve/değil/yerine SİMGESEL/LİK


- ŞİFRE OLARAK KALMASI GEREKEN ile/ve DEŞİFRE EDİLMESİ GEREKEN

( HAS TO BE CIPHER/CODE vs./and HAS TO BE DECIPHERED )


- COŞKU ve ŞİMDİ/LEŞTİRME


- BİLGİ ve/> SEVGİ ve/> VERGİ

( Bilmeyen sevemez. )

( KNOWLEDGE and/> LOVE and/> DUTY
Whom cannot love if does not know. )


- ÖZVARLIK'TA:
BİLİNÇ ve SEVGİ

( Sizi, bilinenin dar çerçevesi içinde tutanın ne olduğunu bilmek yararlıdır. )

( Sevgi ve iradenin de sırası gelecektir, fakat önce zemin hazırlanmış olmalıdır. )

( Her zaman, öz varlığımızın eşliğindeyiz. )

( Herşeyden önce, öz varlığınızla devamlı bir temas kurun, her an kendinizle olun. )

( Bir gözlem merkezi olarak bilme ve tanıma niyetiyle işe başlayın ve eylem halindeki bir sevgi merkezine dönüşün. )

( Eylem halindeki sevgi. )

( Love in action. )

( CONSCIOUSNESS and LOVE (IN SELF-EXISTENCE)
It is worthwhile to know what keeps you within the narrow confines of the known.
Love and will shall have their turn, but the ground must be prepared.
You have always the company of your own self.
First of all, establish a constant contact vs. your self, be vs. yourself all the time.
Begin as a centre of observation, deliberate cognisance, and grow into a centre of love in action. )


- SİSTEM[İng., Fr.] ile/ve ŞABLON[Alm. SCHABLONE]

( Düzen. | Bir sonuç elde etmeye yarayan yöntemler düzeni. | Yol, yöntem. | Bir aracı oluşturan düzen, düzenek/tertibat. | Model, tip. | [felsefe] Dizge. İLE Üzerindeki harf ve şekillerin çevre çizgileri kalem ucu girecek biçimde oyuk olan, bu çizgilerden kalemle istenilen biçim elde edilen, metal ya da plastikten cetvel. | Değişik alanlarda düzeltme, belirleme, ölçme, denetleme işlerinde kullanılan ve yaptığı işe göre yapısı değişen araç. | Çok kez tekrarlandığından, kanıksanmış basmakalıp örnek. )

( SYSTEM vs./and TEMPLATE )


- CESÂRET ile/ve/değil/yerine ŞEHÂMET

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Akıllıca olan cesâret. )

( [not] COURAGE vs./and/but REASONAL COURAGE
REASONAL COURAGE instead of COURAGE )


- UMUT ile/ve/<> İMAN ile/ve/<> SEVGİ

( HOPE vs./and/<> FAITH vs./and/<> LOVE )


- AŞK ile/ve/> SEVGİ

( İçine girme isteği/coşkusu ile. İLE/VE/||/<>/> İçine alma isteği/coşkusu ile. )

( Dudaklarından öpme/öpülme isteği/coşkusu ile. İLE/VE/||/<>/> Yanaklarından öpme/öpülme isteği/coşkusu ile. )

( Gönüldeki durum, kişiye hâkim oluyorsa. İLE/VE/||/<>/> Kişi, gönlündeki duruma hâkim olabiliyorsa. )

( Aşk, düzenliyi ve güzeli, akla ve mûsikî eğitimine uygun bir biçimde sevmektir. )

( Aşk, bilincin kaymasıdır. )

( Özne ile nesnenin, sarmal birliği. )

( Kişinin, aslını bulma zevki. )

( Muhabbet Yolu, Aşk Apartmanı, No.1, o kapıdan gir! )

( Aşkta, herşeyin mânâsı var, davası yok. )

( Aşkta, özün yanmaya, gözün ağlamaya başlar. )

( Meyl edip muhabbet ettiğin şeyin, olmaması durumu. )

( Aşk/Âşık! Ölümden ne korkarsın? Korkma! Ebedî varsın! )

( Dün olmayan. | Güzelliğe duyulan özlem. İLE/VE/||/<>/> ... )

( Bağımlılık gibidir.[Kaybedince/kaybedersek, kendini kaybetmiş gibi oluruz/olabiliriz.] İLE/VE/||/<>/> Bağlılık gibidir.[Kaybedince/kaybedersek, bir parçamızı kaybetmiş gibi oluruz/olabiliriz.] )

( İTİLÂK: Birinin sevgisine yakalanma, tutulma. )

( Aşk ehline, önce dert düşer, aşk değil! )

( Yakıcı. İLE/VE/||/<>/> Isıtıcı. )

( "Seni seviyorum..." [Çünkü sana gereksinimim var.] İLE/VE/||/<>/> Sana gereksinimim var. [Çünkü seni seviyorum...] )

( Coşkulu, tutkulu yaşanır. İLE/VE/||/<>/> Farkındalıklı, derinlikli, dingin ve doyurucudur. )

( Başımızı döndürür. İLE/VE/||/<>/> Dünyayı döndürür. )

( FALL IN LOVE vs./and/> LOVE )


- AŞK ile TAŞKIN SEVGİ, ĞARAM/GARAM


- SEVGİ ile/ve HAL


- SAYGI/SEVGİ ve/> VEFÂ

( ... VE/> Arkanda bıraktığını, giderken yaktığını, yabana atmamak. )


- SEVGİ ve KEŞF ve SEZGİ

( LOVE and CONSCIENCE/CONSCIOUS and INTIUTION )


- SEVGİ ile/ve/||/=/<>/>/< FEDÂKÂRLIK

( Hoş gör sen, boş ver sen! Sevgin kazanır! )


- SEVGİ ile/ve/değil/yerine KOŞULSUZ SEVGİ

( Sevgi, ayırmanın, ayrımların reddidir. )

( Dünyanın eylem durumundaki sevgi olduğunu bir kez anlarsak, ona tamamen farklı bir gözle bakarız. )

( Sevgide, belirli bir düşünce kaynaklı ve/ya da dayanaklı, beklentili bir duygulanım durumu var olabilir fakat koşulsuz sevgide hiçbir düşünce, beklenti olmaksızın, olumlu ya da olumsuz, her koşulda sevmek vardır. )

( KOŞULSUZ SEVGİ, "EĞER"siz, "ÇÜNKÜ"süz, "AMA"sız; "KARŞIN'LI/RAĞMEN"li SEVGİ'dir! )

( Ayırd etme, ayrılık "düşünce ve duygusu" olmadığında, buna SEVGİ diyebiliriz. )

( Eğer, ne bir gövde, ne bir zihin, hatta ne de tanık, fakat bunlardan tümüyle öte olduğumuz düşüncesini sürekli taşırsak, zihnimizin berraklığı artacak, isteklerimiz saflık kazanacak; eylemlerimiz, merhametli ve sevecen olacaktır. Bu iç arınması, bizi başka bir dünyaya, gerçek ve korkusuz sevgi dünyasına götürecektir. )

( Sevgide yabancılar yoktur. )

( Sevgide "bir" bile yoktur, "iki" nasıl olabilsin? )

( Sevgi, yaradılışın önünde gelir. )

( Gerçek ve sevgi, kişinin asıl doğasıdır. Akıl ve gönül, onun paylaşım araçlarıdır. )

( Sevgi, mutluluktan çok, gelişmeyi; bilincin ve var oluşun genişleyip derinleşmesini ister. Bunu her ne engellerse acıya neden olur. Sevgi, acıdan çekinmez. )

( Anlayabiliriz ki bilmek, sevmektir. Sevmek de bilmektir. )

( Kendini ifade etmek, teyit etmek, zorlukları yenmek, sevginin doğasıdır. )

( Sevgi ve sevginin ilham ettiği yapma gücü[irâde] olmadıkça, hiçbir şey yapılamaz. )

( Sevginin doğal sonucu, itaattir. )

( Sever de dinlersek, o da bizi kendine alır. )

( Kişi, sevdiğini omzuna alır da yine de yorulmaz. )

( Sevgi, tutkunluk ve düşkünlük göstermez. Düşkünlük ise sevgi değildir. )

( Sevgi, tembel değildir ve berraklık da yönetir. )

( Aşırı "sevgi", boşlama/ihmal doğurur. )

( Sözleri ve davranışları doğru, erdem ve görüş sahibi kişiyi tüm dünya sever. )

( In love there are no strangers. )

( Love is the refusal to separate, to make distinctions.
Once you have understood that the world is love in action, you will look at it quite differently.
Unconditional love is, unless "IF", "BECAUSE", "BUT". ( If you stay vs. the idea that you are not the body nor the mind, not even their witness, but altogether beyond, your mind will grow in clarity, your desires - in purity, your actions - in charity and that inner distillation will take you to another world, a world of truth and fearless love.
Truth and love are man's real nature and mind and heart are the means of its expression.
More than happiness, love wants growth, the widening and deepening of consciousness and being. Whatever prevents becomes a cause of pain, and love does not shirk from pain.
When the sense of distinction and separation is absent, you may call it love.
To know is to love and to love is to know.
Love does not cling; clinging is not love.
Without love, and will inspired by love, nothing can be done.
It is in the nature of love to express itself, to affirm itself, to overcome difficulties.
Love is not lazy and clarity directs. )

( [not] LOVE vs./and/but UNCONDITIONAL LOVE
UNCONDITIONAL LOVE instead of UNCONDITIONAL LOVE )


- KOŞULSUZ SEVGİ ile/ve SEVİYORSAN/SEVGİ VARSA KOŞULSUZ SEVGİ

( UNCONDITIONAL LOVE vs./and UNCONDITIONAL LOVE IF YOU LOVE / IF THERE IS LOVE )


- TEK YÖNLÜ SEVGİ ile/ve KOŞULSUZ SEVGİ


- KUŞKULU SEVGİ yerine KOŞULSUZ SEVGİ

( UNCONDITIONAL LOVE instead of SUSPICIOUS LOVE )


- KUŞKUSUZ SEVGİ ile/ve/||/<>/>/< KOŞULSUZ SEVGİ

( UNSUSPECTING LOVE vs. UNCONDITIONAL LOVE )


- SEVGİ ve/> NEŞE

( LOVE and/> JOY )


- SEVGİ ile/ve/değil/&lt; ÇEKİM

( İnsanda. İLE/VE/DEĞİL/< Doğada. )

( Önce akım, sonrası bakım. )

( [not] For human. vs./AND/BUT/< In nature. )

( [not] LOVE vs./and/but/< CONJUGATION )


- SEVGİ ile/ve/<> GÜZELLİK

( Sevdiğinden dolayı güzel bulmak, güzel olduğundan dolayı sevmek. )


- SEVGİ ile/ve/<> İŞBİRLİĞİ

( LOVE vs./and/<> COOPERATION )


- SEVGİ ile/ve/<> SÖZ

( Sizi sevmesem, size söz söyler miyim? )

( Siz beni sevmeseniz, beni dinler misiniz? )

( LOVE vs./and/<> WORD/SPEECH )


- SEVGİ ile/ve/<> DAYANIŞMA

( LOVE vs./and/<> SOLIDARITY )


- SEVGİ ile/ve ZORUNLULUK

( LOVE vs./and OBLIGATION )


- SEVGİ ile/ve BAĞIMLILIK

( Neyi çok[gereğinden fazla] seversek, canımızdan olduran odur. )

( LOVE vs./and DEPENDENCE )


- SEVGİ ve/<> BİLGİ

( LOVE and/<> KNOWLEDGE )


- SEVGİ-SAYGI ile/ve/<> TESLİMİYET

( LOVE-RESPECT vs./and/<> SUBMISSION )


- SEVDÂ ile SEVGİ

( PASSION vs. LOVE )


- SEVGİ ile/ve/<> YAKINLIK

( LOVE vs./and/<> CLOSENESS )

( ... ile/ve/<> APARATVA )


- SEVGİ ile/ve/<> SEVİ/ŞEFKÂT

( İstenç/irâde dışı. İLE/VE/<> İstençli/irâdeli. )

( ŞEFKAT: İmbikten geçirilmiş aşk. )

( ... İLE/VE/<> Kişiyi, içeriden, kurtuluşa erdiren. )

( Şefkatli ol! Bil ki, karşılaştığın herkes, kolay olmayan bir yaşam mücadelesi veriyor. )

( Sadece şefkat, iyileştiricidir. Çünkü, kişinin içindeki tüm hastalıklar, sevginin eksikliğinden kaynaklanmaktadır. )

( Without will. VS./AND/<> Strong-willed. )

( LOVE vs./and/<> COMPASSION )


- SEVGİ ile/ve/<> KUT/SAL

( LOVE vs./and/<> HOLY )


- SEVGİ ile/ve/<> TAKDİR

( LOVE vs./and/<> TO APPRECIATE )


- SEVGİ ile/ve/<> SEÇİM/SEÇİCİLİK

( LOVE vs./and/<> SELECTIVENESS )


- SEVGİ ve/<> ANLAM

( LOVE and/<> MEANING/SENSE )


- SEVGİ ile TUTKU

( LOVE vs. PASSION )


- AŞIRI SEVGİ ile/yerine SEVGİ

( GARÂM ile/yerine MUHABBET )


- SEVGİ ile/ve/<> İLİŞKİ

( LOVE vs./and/<> RELATIONSHIP )


- SEVGİ ile/ve/değil/yerine ŞEVK/İŞTİYAK


- SEVGİNİ PAYLAŞMAK değil SEVGİNİ DIŞLAŞTIRMAK/YANSITMAK

( İçindeki sevgiyi paylaşamazsın fakat karşılığını/yansımasını çeşitli (doğru/uygun) araçlarla/yöntemlerle gösterebilirsin. )


- KORKU ile/değil/yerine SEVGİ

( Bir kez, her şeyin içten geldiğini, içinde yaşadığınız dünyanın size değil, sizin tarafınızdan projekte edildiğini idrak ettiğinizde, korkularınız sona erer. )

( Bazen, bazı korkular da sevgiye dönüşebilmektedir. [STOCKHOLM SENDROMU] )

( Korkutamazsın beni, seviyorum seni! )

( Once you realise that all comes from within, that the world in which you live has not been projected onto you but by you, your fear comes to an end. )

( [not] FEAR vs./but LOVE
LOVE instead of FEAR )


- SEVGİ ile/ve/<>/değil ALIŞKANLIK

( LOVE vs./and/<>/değil ADDICTION )


- SEVGİ ile/ve/<> ANLAYIŞ

( Anlayış, zihnin çiçek açmasıdır. )

( Anlayış, özgürlüğe götürür. )

( "Anlayış yoluyla özgürleşme" kadim ve basit bir yoldur. )

( Hiçbir çaba ve uğraş sizi öz varlığınıza götüremez, sadece anlayış berraklığı götürebilir. )

( Doğru anlayış tek çaredir, ona istediğiniz adı verin. O en ilk ve en son öğretidir, çünkü o zihnin gerçek doğasıyla meşguldür. )

( Değeri olan hiçbir şey size dıştan gelmez; konuyla ilgili olan ve belirgin olan ancak sizin kendi duygu ve anlayışınızdır. )

( Anlayışta berraklık düzeyleri ve sevgide yoğunluk düzeyleri vardır, fakat onun nimetleri sonsuzdur. )

( Yanlış anlamalarınızı ortaya çıkarın ve onları terk edin, hepsi bu kadar. )

( Understanding leads to freedom. )

( Understanding is the flowering of the mind.
The ancient and simple way of liberation through understanding.
No effort can take you there, only the clarity of understanding.
Right understanding is the only remedy, whatever name you give it. It is the earliest and also the latest, for it deals vs. the mind as it is.
There are levels of clarity in understanding and intensity in love, but its gifts are infinite.
Trace your misunderstandings and abandon them, that is all. )

( LOVE vs./and/<> PARADIGM )


- SEVGİ ile/ve DİKKAT

( LOVE vs./and ATTENTION )


- SEVGİ ile ARAYIŞ

( LOVE vs. SEARCHING/SEEKING )


- NEFRET ile/değil/yerine/>< SEVGİ

( 3 DEREKE[Cehâletle orantılı olarak] ile/değil/yerine/>< 3 DERECE )

( Kendinden. Yanındakilerden. Onu sevenlerden. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kendini. Yanındakileri de. Onu sevenleri de. )

( Eden uzaklaşır. >< Yakınlaştırır. )

( Düşmanlarımızdan nefret etmemek gerek. Bu, algılama ve yargılama yetimizi sınırlar. )

( Nefret, başarısızlığa uğramış sevgidir. )

( Ürküp kaçma. | Tiksinme, iğrenme. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< ... )

( NEFRET-İ TECEDDÜD: Yenilik kaygısı. )


- SEVGİNİN NESNELEŞTİRİLMESİ ve ÖLÜMÜN, YAŞAMDAN ÇIKARILMASI


- SEVGİ ile/ve/<> ENERJİ

( Enerji, içtenlik ve ciddiyetten kaynaklanarak akıp gelir. )

( Enerji, tıpkı ateş gibi yıkıcı değil yapıcı olması amacıyla kontrol edilmelidir. )

( İnandığınızı yapın ve yaptığınıza inanın. Başka her şey enerji ve zaman savurganlığıdır. )

( LOVE vs./and/<> ENERGY
Energy flows from earnestness. )


- SELÂM ile/ve/<> SEVGİ

( SALUTATION/GREETING vs./and/<> LOVE )


- SAHİPLENMEK ile/değil/yerine SEVMEK/SEVGİ

( Sevgi özgür bırakıcıdır, olmalıdır! Sahiplenmeden! )

( [not] TO CLAIM vs./but TO LOVE / THE LOVE
TO LOVE / THE LOVE instead of TO CLAIM )


- SEVGİ ile/ve/<>/< SAYGI

( Zaman. İLE/VE/<>/< Mekân. )

( Sevgi, saygıyla devam eder. )

( Mum. İLE/VE/<>/< Mumun etrafındaki cam/fanus. )

( Hz. Mûsâ. İLE/VE/<>/> Hz. Îsâ. >
[İkisini de birliğe getiren, Hz. Muhammed.] )

( Koşullu[Hak edene, lâyık olan(lar)a]. İLE/VE/<>/< Koşulsuz[Herkese]. )

( Alev. İLE/VE/<>/< Fener. )

( Ferâgat ile. İLE/VE/<>/< Fedâkârlık ile. )

( LOVE vs./and/<>/< RESPECT, REVERENCE )

( ... cum/et/<>/< VENERATIO )

( ... ile/ve/<> JING )


- SEVGİ-SAYGI ile/ve/değil/||/<>/< SAYGI-SEVGİ

( LOVE-RESPECT vs./and RESPECT-LOVE )


- SEVGİ/MUHABBET VE SAYGILI OLMAMAK/SAYGISIZLIK/HÜRMETSİZLİK ile/yerine MUHABBET VE SAYGI/HÜRMET

( Önceki halden daha kötü duruma getirir. İLE/YERİNE Muhabbetsiz saygı, bir yere ulaştırmaz fakat kişiyi de bozmaz. )


- SAYGISIZLIK ile/ve/<> SEVGİSİZLİK

( DISRESPECTFULNESS vs./and/<> LOVELESSNESS )


- İNANÇ ile/ve/<> SEVGİ ile/ve/<> BİLGİ

( Toplumsal yönetimde, kişiler üzerinde oynanan alanlar. )

( BELIEF vs./and/<> LOVE vs./and/<> KNOWLEDGE )


- ŞEY'İN/BİLGİNİN/(B)İLİMİN/KİŞİNİN:
KENDİ ile/ve ZAMANI, MEKÂNI ve KOŞULLARI

( Kavram. İLE/VE Matematik geometri, aritmetik. [Hareketi de katarsak bilim olur.] )


- ŞANS ile/değil OLASILIK

( Mantıkla açıklanamayan birtakım rastlantısal olayların nedeni olan güç. | Bir olayın olabilirliği. | Bir kimsenin bilgi ve emeğinden çok, rastlantı sonucu elde ettiği elverişli durum. İLE ... )

( [not] CHANCE vs./and/but PROBABILITY
PROBABILITY instead of CHANCE )


- ŞANS ile/ve/değil OLANAK

( Şans, cesâretlinin yanındadır. )

( Kendini kanıtlaması için kendinize bir şans verin. )

( Doğru olana tutunun; şans yakında şanssızlığı alt edecektir. )

( Tedbirli ve alçakgönüllü[mütevazı] olun, şansı yakalarsınız. )

( Çalışkan ve alçakgönüllü kişiler, şansı yakalayacaktır. )

( Olgun kişi, şanssızlığın doğasını izleyerek kendini hazırlar. )

( İçten neşe, şans getirir. )

( Şanssızlık ve düşüş, kişinin kendini yönetme şekline bağlıdır. )

( [not] CHANCE vs./and/but POSSIBILITY )

( CHANCE vs./and POSSIBILITY
Give the self a chance to prove itself. )


- ŞANS ile/değil DENKLİK/DENK GELME


- ŞANS ile/ve/değil AYRICALIK

( [not] CHANCE vs./and/but PRIVILEGE )


- ŞANS ile/ve/değil/yerine NİMET

( Bir nimetin çok olması, onun nimet olmadığını göstermez. )


- ŞANS ile/ve ADIM

( CHANCE vs./and STEP )


- ŞANS ile/ve ÜMİT

( CHANCE vs./and HOPE )


- ŞANS ile/ve BAHT


- FIRSAT ile/ve ŞANS

( OPPORTUNITY vs./and CHANCE )


- ŞEKİL VERME ile YARATMA

( TO GIVE FORM vs. TO CREATE )


- ŞEKİLLENDİRME ile/ve BELİRLEME

( TO SHAPE vs./and TO DETERMINE )


- ŞİMDİ ile/ve "ŞİMDİLİK"


- AKLIN NİTELİKLERİ:
HİKMET ve KUDRET ve SEVGİ/ŞEFKÂT ve ADÂLET

( Bunları içermeyen hiçbir söz, davranış/tutum, akılsal değildir/olamaz. )


- BÜTÜNSELLİK ile/ve/<> SEVGİ

( INTEGRITY vs./and/<> LOVE )


- FARKINDALIK ile/ve/<> SEVGİ

( Farkındalık dinamiktir, sevgi ise varoluştur. )

( Farkındalık, eylem halindeki sevgidir. )

( AWARENESS vs./and/<> LOVE
Awareness is dynamic, love is being.
Awareness is love in action. )


- BİLME ZEVKİ ile/ve/<> ÖĞRENME ZEVKİ/SEVGİSİ

( Eğer uyanık ve zeki isek, her şeyden öğreniriz. )

( ZAİKA/ZEVK: Dil. )

( Öğrenmeye yönelik bir sevgi beslemeden, iyilik yapmaktan hoşlanmak, kişiyi, basitliğe götürür.
Öğrenme sevgisi olmadan, bir şeyi anlamaya çalışmak, kişiyi, karışıklığa götürür.
Öğrenme sevgisi olmadan, içtenliği istemek, kişiyi, zararlı sonuca götürür.
Öğrenme sevgisi olmadan, doğruluğu istemek, kişiyi, başkaldırıya götürür.
Öğrenme sevgisi olmadan, dayanıklı olmayı istemek, kişiyi, gereksiz davranışlarda bulunmaya götürür. )

( We learn from everything, if we are alert and intelligent. )

( PLEASURE OF TO KNOW vs./and/<> PLEASURE/LOVE OF TO LEARN )


- BEYÂN ile/ve/<> ŞEHÂDET


- AÇLIK ile ŞİDDETLİ AÇLIK

( Aç kalan kişi, herşeye tenezzül eder. )

( Aç köpek, fırın yakar. )

( HUNGER vs. STARVATION )

( GÜRS ile ... )


- TANIK/ŞAHİT ile/ve/değil GÖZLEMCİ


- SEVGİ GÜLÜCÜĞÜ ile GÜLÜMSEME


- DALGA GEÇMEK İÇİN GÜLMEK ile/değil SEVDİĞİNDEN DOLAYI GÜLMEK


- KANDIRMA/CA ile/ve/değil ŞAŞIRTMA/CA


- DAMAR ile ŞAH DAMARI

( ... ile HABL-ÜL-VERÎD )

( ... İLE Boynun iki yanında, kanı, başa taşıyan aort damarlarından her biri. | En önemli nokta. )


- GÖZ RENKLERİNDE:
SEVDÂ ile SERKÂ ile ŞEHLÂ ile ŞEVLÂ

( Siyah renkte. İLE Yeşil ya da mavi renkte. İLE Elâ ya da açık kahverengi renkte. [Gözlerin "iki ayrı yönde" gibi bakışı.] [Kadının en arzulu bakışı.] İLE Koyu kahverengi. )


- TARİH ile ŞEHNÂME[Fars. ŞEH+NÂME]

( ... İLE Hükümdarların niteliklerini, üstün başarılarını anlatan, mesnevi biçiminde yazılmış manzume. | Manzum olarak yazılmış tarih. )


- SES'TE/SELEN'DE:
YÜKSEKLİK/PERDE ile/ve ŞİDDET ile/ve TON


- SEVGİLİNİN/MÂŞUK'UN YANAĞI ile/ve ÂŞIĞIN YANAĞI

( Pembe ve/ya da kırmızıya yakındır. İLE/VE Sarıdır. )


- EŞ(KARI/KOCA/SEVGİLİ/FLÖRT, EHVER[Fars.], PARTNER[İng.]/KORTE[İt.]) ile İŞ

( Tümüyle övgüye değer, yüce biri ile karşılaştığınız zaman, sevginiz ve hayranlığınız, doğru davranma dürtüsü sağlar. )

( İş ve özel ilişkilerde, âdil ve dengeli kalmak için çaba gösterilmelidir. )

( KEBÛTER-İ HAREM: Ulaşılamayan sevgili. )

( Sevgilinin eşiğinde ölene şaşırılmaz, sağ kalana şaşırılır. )

( SPOUSE vs. BUSINESS
When you meet somebody wholly admirable, love-worthy, sublime, your love and admiration will give you the urge to act nobly. )


- ŞİİR ile/ve/değil/<> NEŞÎDE

( ... İLE/VE/DEĞİL/<> Bir toplulukta, okunmaya değer şiir. | Atasözü derecesinde kullanılan ünlü beyit ya da mısra. | [müzik] Eski Arap müziğinde usullü olmak koşuluyla, kendiliğinden ya da hazırlanarak söylenilen güfteli müzik yapıtı. )


- İYİLİKSEVER/LİK ile/ve SEVGİ


- DÜŞKÜNLÜK ile/ve/değil/yerine SEVGİ

( Sevgi, tutkunluk ve düşkünlük göstermez, düşkünlük ise sevgi değildir. )


- ŞÖHRET ile "YILDIZ"("STAR")


- JİGOLO ile/değil GENÇ SEVGİLİ


- İTİBAR ile ŞEREF


- ŞİRİN/LİK ile GÜZEL/LİK


- ŞİRİN/LİK ile/ve CANA YAKIN/LIK


- ŞIK/LIK ile GÜZEL/LİK

( SMARTNESS vs. BEAUTINESS )


- ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK ile/ve ŞANS


- ARKADAŞLIK/DOSTLUK ile/ve EŞEYSELLİK

( BAHNÂME: Eşeysellik ilminden bahseden kitaplardır. [Daha önceleri tıp kitabı olarak çalışılmıştır.] )

( FRIENDSHIP vs. SEXUALITY )


- SEVGİLİ ile/ve SEVDİĞİM

( Kişi, sevdiğinden ne zaman ayrılır?

Onu sevme nedenini, ondan daha çok sevdiği zaman. )


- SEVGİLİ ile METRES


- NAZ ve/>< ŞEVK

( Süreksizlik. VE/>< Süreklilik. )

( İSTİĞNA: Önerilen bir işe karşı nazlanma, nazlı davranma. | Doygunluk, gönül doygunluğu. )


- SEVGİLİ ile/ve ÂŞIK

( Sultan. İLE/VE Kul. )

( Âşıksan, o da sana âşık olur. [Âşık-mâşuk ayrımı/farkı da kalmaz.] )

( Sevgili ile başbaşa olana, ağyâr gerekmez. )

( Birbirinin güneşinde ısınırlar. İLE/VE Yanarlar. )

( DAVUD: Sevgili. )


- "SENİ SEVİYORUM" (DEMEK/DİYEMEMEK) ile/ve/değil/yerine SEVDİĞİNİ GÖSTERMEK/YANSITMAK/YAŞATMAK


- "SEVDALI" ile/ve "MERAKLI"


- EŞEYSELLİK/SEKS ile/değil SEVGİNİN (ÇEŞİTLİ) (FİZİKSEL) DIŞAVURUMLARI


- [SEVGİLİNLE/EŞİNLE] TEK KİŞİLİK YATAKTA, BİRLİKTE UYUMAK/YATMAK ile ÇİFT KİŞİLİK YATAKTA, BİRLİKTE UYUMAK/YATMAK


- SEV(İL)MEK ile ŞIMART(IL)MAK


- ÜSLÛP'TA:
BİREYSELLİĞİN YÜCELİĞİ ve GÜZELLİK SEVGİSİ


- ŞOK ile ŞOKE OLMAK

( SHOCK vs. BEING SHOCKED )


- ŞOKE OLMAK ile BLOKE OLMAK


- ŞAŞIRMAK ile/ve AFALLAMAK


- ŞAŞMAK ile ŞAŞIRMAK

( Şaşan ve şaşıran kişi, bilmediğini bilen kişidir. )


- DERMAN ile ŞİFÂ


- ŞİFÂ ile/ve/<> TEDAVİ

( İçeriden. İLE/VE/<> Dışarıdan. )


- NAMUS ile ŞEREF


- ŞEREF[Ar.] ile/ve/değil/yerine/<>/= ONUR[Fr. HONNEUR | İng. HONOR ] (HAYSİYET)

( Toplumsal. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/= Bireysel. )

( Mal, mülk ve makamla, kişinin toplumsal konumuyla ilişkilidir. [Şerefim, develerimin sırtındadır.] )

( ŞEREFİYE: Bir kişinin geldiği makam şerefine dağıttığı bahşiş. | Kamunun karar ve etkinlikleri sonucunda, belirli bir yerdeki taşınmaz malların artan değerleri üzerinden yerel yönetimlerin aldığı bir tür taşınmaz vergisi. )

( Kendi özüne bağlılık. )

( Başkasının, birine gösterdiği saygının dayandığı kişisel değer, onur. | Toplumca benimsenmiş iyi ün. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/= Kişinin, kendine karşı duyduğu saygı, şeref, öz saygı, haysiyet, izzet-i nefis. | Başkalarının gösterdiği saygının dayandığı kişisel değer, şeref, itibar. )


- ŞEFKÂT ile MERHAMET

( COMPASSION vs. MERCY )

( CHARITÉ avec ... )

( CARITAS cum ... )


- ŞEFKÂT ile/ve YARDIMSEVERLİK

( Şefkat, kişinin eline verilmiş sevgidir. )

( Eskiden papağanlara ezberletilen üç söz!
* ŞEFKATLİ OL! ŞEFKATLİ OL! ŞEFKATLİ OL! ŞEFKATLİ OL! ŞEFKATLİ OL! ŞEFKATLİ OL!
* DÜRÜST OL! DÜRÜST OL! DÜRÜST OL! DÜRÜST OL! DÜRÜST OL! DÜRÜST OL!
* İYİLİK YAP! İYİLİK YAP! İYİLİK YAP! İYİLİK YAP! İYİLİK YAP! İYİLİK YAP! )


- TEŞEKKÜR ile/ve ŞÜKÜR

( Kişilere ve topluma teşekkür etmeyi bilmeyen, şükür etmeyi bilemez. )


- BİLİM ile/ve SEVGİ


- BİLİMDEN/İLİMDEN YARARLANANLAR:
SORAN ile/ve/||/<> YANITLAYAN ile/ve/||/<> DİNLEYEN ile/ve/||/<> SEVGİSİ/İLGİSİ OLAN


- ARİTMETİK/ASTRONOMİ ile/ve GEOMETRİ ile/ve ŞİİR ile/ve MÜZİK

( Zamanı hesap ettiğinizde Aritmetik, Astronomi; mekânı ölçmeye başladığınızda geometri; dili ölçmeye başladığınızda da şiir ortaya çıkar. Zaman ve dili beraber ölçtüğünüzde müzik ortaya çıkar. )


- TÂLİB ile/ve ŞÂRİ

( ... İLE/VE Bir ilme başlayan. )

( Mantık ilmini tasavvur etmezsen, mutlak belirsizin(mechûlün) tâlibi olursun! )


- ŞEKİL ve/<> KANIT


- ŞEKİL ile/ve SÛRET-İ NEVİYE ile/ve SÛRET-İ CİSMİYE ile/ve HEYÛLÂ


- YEMEK PİŞİRMEK ve/<> SEVGİ

( TABH: Pişirme, pişirilme. | İlâç kaynatma. )

( TABHİYYE: Pişirmek/pişirilmek üzere birine verilen ücret, pişirmelik. )

( TANZÎH: Gereği gibi pişirme/pişirilme. )

( Gönülsüz yapılan aş, ya karın ağrıtır, ya da baş. )


- (SEVDİĞİN)(BİR ŞEYİ)TOK KARNINA YEMEK ile/yerine AÇKEN (KARARINCA) YEMEK


- NİMET ve/<> ŞÜKÜR

( Nimetin şükrü, nimetten daha değerlidir. )

( Bir nimetin çok olması, onun nimet olmadığını göstermez. )


- ÜZÜM ile/> ŞIRA/ŞÎRE[Fars.] ile/> ŞARAP ile/> SİRKE

( CEM ŞÎT: Şarabı bulan. )

( ... İLE Henüz mayalanmamış üzüm suyu. | Bazı meyve ve sebzelerin özü. İLE ... İLE ... )


- TURP ile ŞALGAM/ÇOMUR

( RADISH vs. TURNIP )

( RAPHANUS SATIVUS cum BRASSICA RAPA )


- ŞARAP[Ar. < ŞERÂB]/MÜDÂME/MEY[Fars.] ile/değil HAMR


- ŞAHIS ZAMİRİ ile/ve İŞARET ZAMİRİ


- ŞİİR ile/ve/= NEFES


- POETİK[İng./Yun.] değil/yerine/= ŞİİRSEL


- ŞİMDİ (KONUŞTUK/YAPTIK/...) ile/değil DEMİN (KONUŞTUK/YAPTIK/...)


- "ISITMA" ile SEVDİRME


- ŞÂHİKA[Ar.] ile FERİŞTAH[Fars. FİRİŞTE]

( Doruk, zirve. | En üst derece. İLE En iyi, en üstün. )


- [Ar.] MİNNET ile/ve ŞÜKRAN

( Bir iyiliğe, bir iyilik yapana yönelik, kendini borçlu görme. | Görülen iyiliğe yönelik teşekkürde bulunma. İLE/VE İyilik bilme, gönül borcu. )


- ŞÖVALE[Fr. CHEVALET] ile ŞÖVALYE[Fr. CHEVALIER]

( Tabloların üzerine konulup resim yapıldığı sehpa. İLE Eski Roma'da, üç sınıftan ikincisinin üyesi olan yurttaş. | Orta Çağ Avrupası'nda, özel eğitimle yetişmiş, belirli ülküler taşıyan, soylu, atlı savaşçı. | Derebeylik düzeninde, soyluluk unvanlarının en alt basamağı. | Günümüzde, Fransız hükûmetinin verdiği şeref belgesi ve nişanı. )


- ŞAKIR ŞAKIR (AKMAK)


- ŞAR ŞAR / ŞARIL ŞARIL (AKMAK)

( Su ya da yağmurun, bol ve sesli bir biçimde akması, yağması. )


- ŞIKIDIM ŞIKIDIM (OYNAMAK)


- ŞIKIR ŞIKIR (İŞLEMEK)


- ŞIRIL ŞIRIL (AKMAK)

( Suyun, sürekli ve ses çıkararak akması. )


- ŞAN/LI-ŞEREF/Lİ


- ŞAN-ŞÖHRET


- ŞARTSIZ-ŞURTSUZ (KABUL ETMEK, ÖNE SÜRMEK)


- ŞEKK/SİZ-ŞÜPHE/SİZ


- ŞEKİL-ŞEMÂL/ŞEKLİ-ŞEMÂLİ (ARAMAK/İSTEMEK | OLMAMASI)


- ŞEN-ŞAKRAK (BİRİ)


- ŞAHIS ile ŞÂHIS

( Kimse, kişi. İLE Sırık. )


- ŞIK[Fr. CHIC] ile ŞIK[Ar. ŞİKK]

( Güzel, zarif, modaya uygun. | Güzel, modaya uygun giyinmiş olan. | Yerinde, uygun. İLE Seçenek. )


- ŞURA ile ŞÛRA

( Şu yer. İLE Danışma kurulu. )


- ŞEFFAF[Ar.] ile SAYDAM


- ŞAHAB/ŞİHÂB[Ar.]/METEOR(İT) değil/yerine/= GÖKTAŞI

( Havayuvarı içinde oluşan sıcaklık değişmeleri, yel, yıldırım, yağmur, dolu gibi olaylara verilen ad. | Akanyıldız. )


- ŞAHESER[Ar.] değil/yerine/= BAŞYAPIT


- ŞOK OLMAK değil ŞOKE OLMAK


- ŞARZ değil ŞARJ


- FESTİVAL[İng.] değil/değil/yerine/= ŞENLİK/ŞÖLEN


- HÂLÂ değil/yerine/= ŞİMDİYE DEK


- HÂLEN değil/yerine/= ŞİMDİ/ŞİMDİLİK


- ŞAFAK[Ar. < ŞEFAK] değil/yerine/= TAN

( Güneş doğmadan az önce beliren aydınlık. )


- ŞAHANE değil/yerine/= ÇOK GÜZEL, EŞSİZ, GÖRKEMLİ


- ŞAHIS değil/yerine/= KİŞİ


- ŞAHSÎ değil/yerine/= KİŞİSEL


- ŞAHİT[Ar.] değil/yerine/= TANIK


- ŞAİR[Ar.] değil/yerine/= OZAN

( Şiir söyleyen ya da yazan kişi. | Hayal gücü geniş olan, duyarlı, duygulu kişi. )

( )


- ŞANS değil/yerine/= UĞUR/YOM


- ŞEHİR değil/yerine/= İL


- ŞEKİL değil/yerine/= BİÇİM


- ŞELÂLE/SECCÂC[Ar. < SECC] değil/yerine/= ÇAĞLAYAN/ÇAĞLAR


- ŞEMA değil/yerine/= ÇİZEM/DİZELGE


- ŞOV[İng. < SHOW] değil/yerine/= GÖSTERİ


- ŞOFÖR[Fr.]["ŞÖFÖR" değil!] değil/yerine/= SÜRÜCÜ


- ŞÖHRET değil/yerine/= ÜN/SAN


- ŞUUR[Ar.] değil/yerine/= BİLİNÇ/US

( ŞUUR[Ar.]: Çatlak, sızıntı. = Kendi varoluşunun, sorumluluğu ve denetimi. | Anlama, anlayış, duyum/hissetme. )


- AĞAÇ ile/ve ŞATOK/ŞADOK

( ... İLE Bir tür ağaç ve meyvesi. )


- ŞUBE = ŞU'BE = BRANCHE

( Bir kurumun, bir kuruluşun alt mevkilerindeki iş yerlerinden her biri. | Okullarda aynı düzeydeki sınıflardan her biri. | [dirimb.] Dal. )


- ŞAHS/ŞAHIS/FERT/FERD/INDIVIDU değil/yerine/= BİREY


- ŞEKİLLER = EŞKÂL = FORMES


- KULLANICI ADI ile ŞİFRE

( USERNAME vs. PASSWORD )


- TRANSPOZE ile ŞET

( ... İLE Türk musikîsinde bir makamı kendi perdelerinden daha tiz ya da pes perdelerde çalma. )


- ŞEHNÂZ[Fars.] ile ŞEHNÂZ[Fars.]

( Makam. İLE Kişi/ye. )


- [Ar.] ŞEVK Ü TARÂB ile ŞEVK Ü TARÂB

( Makam. İLE Neşe, sevinç ve coşkunluk. )


- SEVGİ ve/||/=/<> YARAR/LILIK

( Sevmek, "bir işe yarar mı"?
Tek iş, odur! )


- ŞARKI ile MÜZİK

( SONG vs. MUSIC )


- ŞARKI ile ŞANSON

( ... İLE Hafif şarkı. )


- ŞARKI OKUMAK/SÖYLEMEK ile/yerine/değil ŞARKI İCRÂ ETMEK


- "ŞARKI MEŞK ETMEK" değil ŞARKI/YI İCRÂ ETMEK


- ŞARKI/CI ile YORUM/CU


- ŞARKI ile/değil MEHTÂBİYE


- ŞARKI[< ŞARKÎ] ile/ve TÜRKÜ[< TÜRKÎ]

( Bestecisi bilinir. İLE/VE Bestecisi bilinmez. )

( YIR / IR: Ezgi, türkü, nağme. | Şiir. | Şarkı. )


- TÜRKÜ ile ŞANSONET

( ... İLE Tiyatro oyuncularından birinin mızıka eşliğinde söylediği türkü. )


- ŞAH AKORD ile/ve ŞAH ÂHENK


- ŞECÂAT[Ar.] ile ŞECCÂT[Ar. < ŞECCE]

( Haksızlığa karşı olan öfke. | Yiğitlik, yüreklilik. İLE Başta ve yüzde oluşturulan yaralar. )


- ŞAPKA[Rus.] ile KASKET[Fr. CASQUETTE]

( Keçe, hasır, kumaş, ip vb. ile yapılan başlık. | Boru, baca, direk vb. şeylerin açık olan üst bölümünü havanın etkisinden korumak için takılan başlık. | Bazı bitkilerde, özellikle mantarlarda sapın üstünde bulunan, üreme örgenlerini taşıyan, şapka biçimindeki örgen. | Düzeltme işareti. İLE Genellikle erkeklerin giydiği, önü siperli başlık. )


- ŞAPKA[Rusça] ile KEP[İng. < CAP]

( Keçe, hasır, kumaş, ip vb. ile yapılan başlık. | Boru, baca, direk vb. nesnelerin açık olan üst bölümünü havanın etkisinden korumak için takılan başlık. | Bazı bitkilerde, özellikle mantarlarda sapın üstünde bulunan, üreme örgenlerini taşıyan şapka biçimindeki örgen. | Düzeltme imi. İLE Başlık, sipersiz şapka. | Asker şapkası. | Hemşirelerin taktığı başlık. | Bazı törenlerde profesör ve öğrencilerin taktıkları özel başlık. )


- İP ile/ve ŞİRÂZE[Fars.]

( ... İLE/VE Kitap ciltlerinin iki ucunda bulunan ve yaprakları düzenli tutan, ibrişimden örülmüş ince şerit. | Pehlivan kispetinin paçası. )


- BERE ile ŞAPKA


- FULAR[Fr.] ile ŞAL[Fars.]

( Genellikle boyna bağlanan, bir tür ince kumaş. İLE Genellikle Hindistan'da dokunan, özel motifleri olan değerli bir tür kumaş. | Kadınların, omuzlarını örtmek için kullandıkları, geniş atkı. )

( FOULARD avec ... )


- ŞERİT ile ÇİZGİ


- ŞAMDAN ile MENORA

( ... İLE Museviliğin simgesi olan sekiz kollu şamdan. )


- ŞİFRE ile/ve/değil KAPI


- ŞİRKET ADI ile MARKA


- DEVLETLÜ ile/ve ŞEVKETLÜ ile/ve ASÂLETLÜ ile/ve İSMETLÜ

( Sultanlara hitapta kullanılan unvan. | Refâh, saâdet ve nîmet sahibi, vezir ve müşir gibi büyük rütbe sahiplerine verilen unvan. İLE/VE Azamet ve heybet sahibi sultanlar için kullanılırdı. İLE/VE Yabancı elçilere verilen unvan. İLE/VE Derece bakımından yüksek kimselere, sultan ve şehzâdelerin hanımlarıyla kızlarına verilen bir unvan. )


- ŞARKICI ile/ve/değil MÜZİSYEN


- ŞİİR ile/ve/<> MÜZİK

( Şiir, ifade edilemez olanı sözlere dökme sanatıdır. )

( Tanrı Toth'un konuşmasının taklidi. )

( Şiir şişmanlatmaz fakat (egoyu) şişirir. )

( el-ARÛZ ile/ve/<> ... )

( POEM vs./and/<> MUSIC
Poetry is the art of putting into words the inexpressible. )

( CI: Lirik şiir. )


- ŞİİR ile/ve İCAZ

( ... İLE/VE Az sözle çok şey anlatma. )


- ŞİİR ile/ve DEME

( ... İLE/VE Halk edebiyatında şiir. )


- ŞİİR ile/ve OD

( ... İLE/VE Bir tür lirik şiir. )


- ŞİİR ile/ve KOŞMA

( ... İLE/VE Sazla beraber okunan halk şiiri. )


- ŞİİR ile/ve/değil MÂNİ

( ... İLE/VE/DEĞİL Eğin'deki Mâni Yolu'nda yürümenizi salık veririz. )


- ŞİİR ile/ve SONE[Fr.]

( ... İLE/VE İki dörtlü ve iki üçlüden oluşan, ondört dizeli bir batı koşuk türü. )


- ŞİİR ve/<> ŞUUR


- ŞİİR-ŞİFA BULMAK


- ŞİİR ile/ve/değil DUYGU BOŞALIMI


- KASÎDE ile ŞİTÂİYYE

( ... İLE Giriş bölümü kıştan bahseden ya da kış betimlemeleriyle başlayan kasîde. )


- ŞAİR ile ŞAHİR

( İsmet Özel'in, "Şiir Okuma Kılavuzu" kitabında, açıklamasını bulabilirsiniz. )

( Bir şaire, bir beyit yeter. )

( Şairlerin en kötü "şiirleri", yaşamlarıdır. )


- ŞİİR OKUMAK ile/ve/değil/yerine ŞİİR YAZMAK


- MURABBA'[< RUB] ile ŞARKI ile TERBİ'

( Dörtlü, dört şeyden olma. İLE Divan şiirinde bestelenmeye uygun vezin kalıplarıyla yazılan nazım biçimi. İLE Bir gazelin beyitlerine, bir başka şair tarafından aynı vezinle ikişer mısra eklenerek yazılan murabba türü. )


- BEYİT ile/ve ŞAH BEYİT/BEYTÜ'L GAZEL

( ... İLE/VE Gazelin, en güzel beyiti. )


- DÜZYAZI ile/ve ŞİİR/Şİ'R[Ar.]

( Anlatım. İLE/VE Yaratım. )

( Başka dile çevrilebilir. İLE Çevrilemezler ve/fakat yeniden/tekrar kurulabilir. )

( NESİR/MENSÛR ile/ve NAZIM/MANZUM )

( ... İLE/VE Zengin simgelerle, ritmli sözlerle, seslerin uyumlu kullanımıyla ortaya çıkan, hece ve durak bakımından denk ve kendi başına bir bütün olan edebî anlatım biçimi, manzume, nazım, koşuk. | Düş gücüne, hayale, imgeye, gönle seslenen, anı, duygu, coşku uyandıran, etkileyen şey. )


- ŞAİRİN ŞİİRİ ile ŞİİRİN ŞİİRİ


- ŞÖHRET ile TANINMIŞ

( FAMOUS vs. KNOWN )


- SAHNE ile ŞANO[İt. SCENA]

( ... İLE Tiyatro sahnesi. )


- SEVGİ ve/<> BENZETME

( Kişi, sevdiğine benzer (ve/ya da benzetir). )


- ŞUKKA ile/ve TAİRE

( Küçük kağıt parçalarına yazılan kitaba ilişkin notlar. İLE/VE Küçük kağıt parçalarına yazılan notlar. )


- ŞEKİL ve/< SEVGİ


- FELSEFE ve SEVGİ


- FELSEFE ile/ve ŞİİR


- EVRENSELLERİN:
ŞEYLERDEN ÖNCELİĞİ ile/ve ŞEYLERİN İÇİNDELİĞİ ile/ve ŞEYLERDEN SONRALIĞI

( UNIVERSALIS ANTE REM cum/et UNIVERSALIS IN REBUS cum/et UNIVERSALIS POST REM )


- METAFİZİK ile/ve/<> ONTOLOJİ ile/ve/<> EPİSTEMOLOJİ ile/ve/<> BİLİNÇ ile/ve/<> SÖZCÜK


- TEVİL ile/ve ŞİİR ile/ve METAFİZİK


- ŞEKİL ile/> KAVRAM/MEFHUM ile/> BURHAN

( Gözün ikna olmasını sağlar. İLE Zihnin ikna olmasını sağlar. > İkisinin birlikteliğiyle burhan oluşur. )


- SEVGİLİNİN:
SÖZLERİ ile/ve/değil/yerine/||/<> GÖZLERİ

( Dürüstlüğün göstergesi. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Samimiyetin belirtisi. )


- ŞEFKÂT ve DÜRÜSTLÜK ve İYİLİK

( Eskiden papağanlara ezberletilen üç söz!
* ŞEFKATLİ OL! ŞEFKATLİ OL! ŞEFKATLİ OL! ŞEFKATLİ OL! ŞEFKATLİ OL! ŞEFKATLİ OL!
* DÜRÜST OL! DÜRÜST OL! DÜRÜST OL! DÜRÜST OL! DÜRÜST OL! DÜRÜST OL!
* İYİLİK YAP! İYİLİK YAP! İYİLİK YAP! İYİLİK YAP! İYİLİK YAP! İYİLİK YAP! )


- KUŞKULU SEVGİ yerine KOŞULSUZ SEVGİ

( UNCONDITIONAL LOVE instead of SUSPICIOUS LOVE )


- "SENİ SEVİYORUM" (DEMEK/DİYEMEMEK) ile/ve/değil/yerine SEVDİĞİNİ GÖSTERMEK/YANSITMAK/YAŞATMAK


- İSTANBUL'UN ADLARI ve ŞANLARI

( BYZAS, BUZIS, BYSE, BYSANTE [İlk adlarından.] )

( BYZANTION [Byzas'ın kenti.][Roma dönemine kadar kullanılmıştır.] )

( ANTONEIA, ANTHUSA, DEUTERA ROME [Roma'lıların kullanımı.] )

( KONSTANTINOPOLIS [Uzun süre bu adla tanımlanmıştır.] )

( TSARIGRA [İmparator kenti.][Slav kaynaklarında.] ( MIKLEGARD [İmparator Mikhael?in kenti.][Vikingler'de.] )

( TEKFURİYE, ZAVEGOROD [Rus'ların kullanımı.] [TEKFUR: Bizans hudud valisi] )

( VİZENDOVAR [Macar'ların kullanımı.] )

( KANATORYA/KANATURİYE [Polonya'lıların kullanımı.] )

( AYLANA [Çek'lerin kullanımı.] )

( KONSTANTİNAPOL [Avusturya'lıların kullanımı.][Nemçe] )

( HERAKLİYAN [İsveç'lilerin kullanımı.] )

( İSTEFANYA, İSTEFANİYE [Hollanda'lıların kullanımı.] )

( AGRANDONE [Frank'ların kullanımı.] )

( YAĞFURİYE, POZANTİYAM, KONSTANTİNİYE [Frenk'lerin kullanımı.] )

( KOSTİYE, KOSTİN [Portekiz'lilerin kullanımı.] )

( MAKEDONYA [Latin'lerin kullanımı.] )

( KONSTANTİNİYYE-İ KÜBRA [Arap'ların kullanımı.] )

( KAYSER-İ ZEMİN[Yeryüzü imparatoru] [Fars'ların/Acem'lerin kullanımı.] )

( TAHT-I RUM [Hint'lerin kullanımı.] )

( ÇAKDURYAN, ÇAKDURKAN [Moğol'ların kullanımı.] )

( SAKALYA [Tatar'ların kullanımı.] )

( VİZENDOVİNA [Ermeni'lerin kullanımı.] )

( YANKOVİÇE, ALEKSANDRA [Süryani'lerin kullanımı.] )

( PÜZANT [Ermeni'lerin kullanımı.] )

( ÂSİTÂNE [Osmanlı'larda!] )

( ÂSİTÂNE-İ SAADET[Sultan Sarayı] )

( DÂR-ÜL HİLÂFE[Halife'nin evi] )

( DÂRÜ'S SALTANA[Saltanat'ın evi] )

( DERGÂH-I SELÂTİN[Sultanlar kapısı] )

( DERSAADET, DERALİYE )

( MAHRÛSE: Türklere göre, İstanbul'un Büyük Kent anlamına gelen bir adı. )

( MAHRÛSE-İ KONSTANTİNİYE: Konstantiniye Büyük Kenti. )

( İSTİMBOLİ [Verilen adlardan biri.] )

( KONSTANTİNİYYEBULİN [Verilen adlardan biri.] )

( POZANTİYAM [Verilen adlardan biri.] )

( SÜDDE-İ SALTANAT Saltanatın Eşiği. [Verilen adlardan biri.] )

( İstanbul, en çok adı olan şehirdir. )

( UÇ-OĞ-BOLUĞ: İstanbul'un kadîm dönemlerinde, "Cennet Şehir" anlamına gelen, ön-Türkçe adı. )

( GULGULE-İ RÛM
TANTANA-İ RÛM
VEVELE-İ RÛM
DEBDEBE-İ RÛM
GALEBE-İ RÛM )

( : EIS TIN POLIN, ISTINPOLIN: Kentte, kent içinde, kent içi. )


- ŞAHSULTAN ÇEŞMESİ ile ŞAHSULTAN SEBİLİ

( İkisi de Eyüp'te, Zal Mahmud Paşa Camisi yakınında, Şah Sultan Camisi yanındadır. )

( İkisi de 1800'de, Sultan III. Mustafa'nın kızı Şahsultan tarafından yaptırılmıştır. )


- ŞEKER SUYU ile ŞEKER SUYU

( Çamlıca'da çıkan iyi bir su. İLE Yakacık'ta çıkan iyi bir su. )


- ŞU ÖZELLİKTEN ile/ve/<> ŞU YÜZDEN ile/ve/<> ŞU YÖNDEN

( MİN-HAYS ile/ve/<> MİN-VECH ile/ve/<> MİN-CİHET )


- ŞAHSİYYE ile TABİYYE


- EL-BURHÂN ile CEDEL ile HATÂBE(T) ile ŞİİR ile MUĞÂLATA/SAFSATA

( İspat. Kesin sonuç olmak amacıyla kesinlik taşıyan öncüllerden oluşturulan kıyas. İLE Diyalektik. Yaygın olarak bilinen önermelerden oluşan kıyas. İLE Retorik. Güvene bağlı olarak kabullenilen(makbûlât) önermelerden oluşan kıyas. İLE Poetik. İnsan ruhunu mutluluğa ya da mutsuzluğa yöneltici etkisi olan önermelerden oluşan kıyas. İLE Sofistik. Gerçeğe benzer ya da yaygınlık kazanmış yalan ya da kuruntudan oluşan önermelerden oluşan kıyas. )

( Safsata Türleri )


- ŞERH ile CERH


- ŞERH ile HÂŞİYE


- ŞEKK ile ZAN ile TASDİK

( %50 %50; ne - ne. İLE [Öteki ucu: İlim.] İLE Câzim, sâbit, vakıaya mutabık. )


- ŞEKK ile/||/<>/< ZANN ile/||/<>/< ZAN-I GALİP ile/||/<>/< VEHİM ile/||/<>/< ŞÜPHE[< TEŞBİH]

( Birbirine muhalif iki şeyden birini, ötekine yeğleme sırasında kişide ortaya çıkan ikircik. Bir yargıda herhangi birini yeğlemeksizin "...dır" ile "...değildir" arasında yaşanan ikircik(tereddüt).
İLE/||/<>/<
Birinin yeğlenip ötekinin terk edilememesi.
İLE/||/<>/<
Birinin yeğlenip ötekinin terk edilebilmesi. [Yakîn(kesinlik) derecesindedir.]
İLE/||/<>/<
Yargının yeğlenen tarafı.
İLE/||/<>/<
Kavramın/olgunun gizliliği, karmaşıklığı ve kapalılığı. )


- ŞEKK ile ZANN ile TAHYİL

( %50 %50; ne o - ne o. İLE [Zıttı İlim.] İLE Câzim değil, sabit değil, vakıaya mutabık değil.[Tasavvur][Tasdikatten değil!] )


- ŞA'B[çoğ. ŞUÛB] ile ŞÂB/ŞÂBB[Ar. < ŞEBÂB | çoğ. ŞÜBBÂN] ile ŞÂB[Fars.]

( Cemaat, taife, kabile. | Kızıldeniz'den çıkarılan dallı budaklı taşlar. | Bölünmüş, parçalanmış şey. | Kafatasındaki çatlaklık. İLE Genç, delikanlı; yiğit. İLE Şap. )


- ŞÂFİ'[Ar. < ŞEFÂAT] ile ŞÂFÎ[Ar. < ŞİFÂ] ile ŞÂFİÎ[Ar.] ile ŞÂFİÎ[Ar.]

( Şefaat eden, hatalı kişinin affı için araya girip yalvaran. İLE Hastayı iyi eden, şifa veren. | Yeter görünen, kifâyet eden. İLE İmam-ı Şâfiî mezhebinden olan kişi. İLE Dört mezhepten birinin imamı olan kişi. [İdris][Hicrî: 150 - 204] )


- ŞÂHİD[Ar. < ŞEHÂDET | çoğ. ŞEVÂHİD] ile ŞÂHİD[Fars.]

( Tanık. | Senet yerine geçecek biçimde büyük bir yapıttan ya da kişiden alınan örnek. İLE Sevgili. | Güzel. )


- ŞAÎR[Ar.] ile ŞÂİR[Ar. < Şİ'R | çoğ. ŞÂİRÂN, ŞUARÂ]

( Arpa. İLE Şair, ozan. )


- ŞÂM[Ar. < ŞÂME] ile ŞÂM[Fars.]

( [gövdede] Benler. İLE Akşam. )


- ŞÂME[Ar. çoğ. ŞÂM, ŞÂMÂT] ile ŞÂME[Ar.]

( [gövdede] Ben. İLE Akşam. )


- ŞÂT[Ar.] ile ŞAT/ŞATT[Ar. çoğ. ŞUTÛT] ile ŞATH[Ar.] ile ŞAT[Fr. CHATTE]

( Koyun. İLE Büyük ırmak. İLE Ciddi bir hissi ya da düşünceyi mizahî bir edayla anlatan şiir. İLE Sığ sularda, ağır yükleri taşımak için kullanılan, altı düz, bir çeşit tekne. )


- ŞÂTIR[Ar. < ŞETÂRET | çoğ. ŞUTTÂR] ile ŞÂTR[Fars.]

( Neşeli, keyifli, şen. | Büyük bir kişinin atı yanında gitmekle görevli ağa. | Tören ve alaylarda, padişahın, vezirin yanında yürüyen görevliler. İLE Yarı, yarım. | Bölüm, parça, kısım. | Mısra. )


- ŞEBB[Ar.] ile ŞEB[Ar.]

( Şap. İLE Gece. )


- ŞEB'ÂN[Ar. < ŞİB | çoğ. ŞİBÂ'] ile ŞEBÂN[Fars.]

( Tok, doymuş. [Fars. SÎR] İLE Geceler. )


- ŞECERE[Ar. çoğ. ŞECERÂT] ile ŞECÎR[Ar.]

( Soyağacı. | Atların soyunun yazılı olduğu çizelge. | Küçük ağaç, tek bir ağaç. | Olgun insan./İnsan-ı Kâmil. İLE Kısa, küçük ağaç. )


- ŞEGAF["ga" uzun okunur] ile ŞEGAF[Ar.]

( Kalp zarı. İLE Delicesine sevme. )


- ŞEHR[çoğ. EŞHÜR, ŞÜHÛR] ile ŞEHÎR[Ar. < ŞÖHRET] ile ŞEHİR/ŞEHR[Fars.]

( Yeni ay, hilâl. | Otuz günlük zaman. İLE Ünlü, namlı, şöhret. İLE Kent, il, büyük belde. )


- ŞEHRÎ/ŞEHRİYYE[Ar.] ile ŞEHRÎ[Ar.]

( Aylık, ayla ilgili. İLE Şehirli. | İstanbul'lu, İstanbul'da doğup büyüme. | İnce, kibar. )


- ŞE'N[Ar.] ile ŞENN/ŞEN[Ar. çoğ. EŞNÂN] ile ŞEN[Ar.]

( İş. | Yeni iş, yeni çıkan hal, olay. İLE Şaraba su karıştırma. İLE Naz ve edâ. | Göze ve gönüle hoş görünen hal. | Ferahlı, sevinçli. | Kendir. | Bayındır. )


- ŞE'NÎ[Ar.] ile ŞENÎ'[Ar. < ŞENÂAT]

( Gerçek. İLE Kötü, fena, ayıp, utanılacak. )


- ŞERÎR[Ar. çoğ. ŞERÂİR] ile ŞERÎR[Ar. < ŞER | çoğ. EŞİRRÂ, EŞRÂR]

( Kıvılcım. İLE Kötü, kötülük işleyen, fesatçı. )


- ŞEVÂÎL[Ar. < ŞÂİLE] ile ŞEVÂÎR[Ar. < ŞÂİRE]

( Ateş alevleri. İLE Bayan şairler. )


- ŞEVK[Ar. çoğ. EŞVÂK] ile ŞEVK[Ar. çoğ. EŞVÂK]

( Diken. İLE Yoğun arzu, keyif, neşe, sevinç. Işık.[Türkçe'de] )


- ŞEVKÎ[Ar.] ile ŞEVKÎ[Ar.]

( Dikenle ilgili. İLE Şevkle, neşe ile ilgili. )


- ŞİMÂLEN[Ar.] ile ŞİMÂLÎ[Ar.]

( Soldan, sol taraftan olarak, şimal, kuzey tarafından. İLE Şimâle ait, şimal ile, kuzeyle ilgili. )


- Şİ'R[Ar. çoğ. EŞ'ÂR] ile ŞÎR[Ar.]

( Anlama. | Şiir, edebî değeri olan nazımlı ve uyaklı söz. İLE Arslan. | Süt. | Yiğit, yürekli. )


- ŞİRÂ'[Ar.] ile ŞİRÂ'/Şİ'RÂ'[Ar.] ile Şİ'RÂ'[Ar.]

( Satın alma/alınma. İLE Yelken, gemi yelkeni. İLE İki yıldızın adı. )


- ŞUÛR[Ar.] ile ŞUÛR[Ar. < ŞA'R] ile ŞÜHÛR[Ar. < ŞEHR]

( Anlama, anlayış, duyumsama/hissetme. İLE Kıllar. İLE Aylar. )


- ŞÜRÛ'[Ar.] ile ŞÜRÛH[Ar. < ŞERH]

( Başlama. İLE Açıklamalar, izahlar, şerhler. )


- ŞÜYÛ'[Ar.] ile ŞÜYÛH[Ar. < ŞEYH]

( Herkesçe duyulma, bilinme, yayılma, dağılma. | Ortaklardan birinin, aralarındaki ortak malların her bir parçasının üzerine hisselerinin yayılmış olması. İLE Şeyhler. | Yaşlılar. )


- ŞEHİR ile/ve/<> İNSAN-I KÂMİL


- ŞEHİR ile/değil EYALET


- ŞEHİR ve/<> MEDENİYET


- ŞEHİR/MEDİNE[Ar.] değil/yerine/= KENT[< KAND]

( Kişinin katıldığı, hayatı tüm yönleriyle yaşadığını hissedebildiği yer. | Konutların, araçların birarada bulunduğu yer. )

( YATUK )

( POLİS )

( BURG/BURJUVA )

( TEMEDDÜN: Kentleşme. )

( SEMERKAND: Semer'in kenti. )

( )

( ŞÂR )


- TASAVVUF ve ŞİİRSEL FELSEFE


- SEVGİ:
İNSAN İÇİN ile/ve ALLAH İÇİN

( Gereksinimdir. İLE/VE Hak(k)'tır. )

( Hakk İnsan"da, İnsan Hakk'ta. )


- BİLİNMEYİ "İSTEDİM/İSTEMEK" değil BİLİNMEYİ SEVDİM/SEVERİM


- ŞAHÂDET ÂLEMİ ile/ve GAYB ÂLEMİ


- İMAN:
BİLGİ ve/+ SEVGİ

( Birbirimizi sevmedikçe eminlik/imân sağlanamaz! Emin olmadıkça da hiçbir adım atamayız! )


- SEVGİ ile/ve HAL

( Sevgi, kesretin, ikiliğin bittiği yerdir. )

( Sevgi zuhur ettikten sonra, ne sen var, ne ben! )

( Sevmek, ihtiyarî değildir! )

( Mal, hal ehlinin, bilenin, sevenin, yararlananındır. )


- ŞEFKÂT ile ACIMAK


- ŞEVK ile/ve İŞTİYÂK

( Özlemek. İLE/VE Görürken bile özlemek. )


- ŞEVK ve/> SEVK


- ŞİFÂ ile/ve ÂFİYET


- ŞİFRE ile/ve/değil KAPI


- ŞÜHÛD ile VÜCUT


- ŞERRA ile ŞERR


- TEVHİD ve SEVGİ

( AKLIM BENİ YANILTMADI KALBİM DE AKLIMI TEKZİP ETMEDİ )


- ŞEFÂAT[Ar.] değil/yerine/= BAĞIŞLAMA


- ŞAİR-SÛFÎ ile/ve SÛFÎ-ŞAİR


- ŞAİR ile/ve DERVİŞ


- ŞEHÂDET ile/ve ŞEFAAT


- MUHÂFAZA ile/ve için SEVGİ


- ŞUUR ile/ve HÜRMET

( Kur'an'î akıl ile furkanî aklın birliği. İLE/VE ... )


- ŞÂMİL[< ŞEML < ŞÜMÛL] ile/ve/<> KÂMİL[< KEMÂL]

( Topluma. İLE/VE/<> Kişiye/sana! )

( Genele. İLE/VE/<> Özele. )

( İçine alan, kaplayan, çevreleyen. İLE/VE/<> Tam, eksiksiz, bütün. | Olgun. | Bilgin, âlim. )


- SEVGİ ve/<> AHLÂK

( Sevgini ahlâka bağla, sevgi seni bulsun! )


- AŞK ile/ve/||/<> SEVDÂ

( Hevesin geçene kadar. İLE/VE/||/<> Soluğun yetene kadar. )

( ... İLE/VE/||/<> Kalbin ortasındaki kararmaya yüz tutmuş kan. | Aşk, sevgi. | Aşırı sevgiden doğan bir çeşit hastalık. | İstek, heves, arzu. | Çok kara/siyah. | Eskilerin, insan mizâcında kabul ettikleri dört hılttan biri. )


- SEVGİLİ ve/değil GÖLGE


- SEVGİ ve/<> DÜZEN ve/<> İLERLEME

( İlkemiz. VE/<> Temelimiz. VE/<> Amacımız. )


- ŞEFKÂT ile/ve/<> KARŞILIKLI (KOŞULSUZ) SEVGİ

( Verili. İLE/VE/<> Kendi oluşturacağımız. )

( Birinci/l Sevgi. İLE/VE/<> İkinci/l Sevgi. )

( Anne sevgisi. İLE/VE/<> Senin/sizin sevgin/iz [çevrendekilerle]. )

( FEYZ-İ AKDES ile/ve/<> FEYZ-İ MUKADDES )


- SEVGİ ile/ve/<> ÖZDEYİŞ

( Özün özü. İLE/VE/<> Özün sözü. )


- ŞÂMİL[< ŞEML ve/< ŞÜMÛL]:
İÇİNE ALAN, KAPLAYAN, ÇEVRELEYEN


- KADÎM ve/<> ŞİMDİ

( Bugüne, şu AN'a (da) etki ediyorsa, kadîmdir. )


- DURUŞ ve/<> SAYGI ve/<> SEVGİ

( Kıyam. VE/<> Rükû. VE/<> Secde. )


- (KOŞULSUZ) SEVGİ:
(EN BÜYÜK) ZAAF ve ERDEM


- ŞİFRE ile/ve/değil EŞİK


- İLK AŞK/SEVDA


- KENTTE YAŞAMAK KENTLİ OLMAK


- SEVGİ KOŞULSUZ SEVGİ


- Sevgiyle KONUŞ!!!


- Sevgilinle KONUŞ!!!


- Eşini/sevgilini iyi DİNLE!!!


- Şu AN için DİNLE!!!


- Şu AN için SUS!!!


- Seni sevdiğim için SUSuyorum!


- ŞAMANLAR'IN SEVDİĞİ RENKLER:
AÇIK MAVİ ve SÜT MAVİSİ ve ALTIN SARISI ve FİLİZ YEŞİLİ ve LEYLAK


- ŞEFKÂT ve/=/||/<> BAKIM/ÖZEN(İHTİMAM)


- ŞÜKÜR ve/> NİMETİN ARTIŞI


- HERHANGİ BİR ARKADAŞININ, SENİ, PARA İSTEMEK İÇİN ARAMASI ile TANIDIĞIN VE SEVDİĞİN BİR ARKADAŞININ, SENİ, PARA İSTEMEK İÇİN ARAMASI


- SEVGİ [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- EŞ/SEVGİLİ [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]


- EŞ/SEVGİLİ [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]


- ŞİİR ve/<> SES


- ŞERBET ve/gibi/kadar ŞELÂLE


- RUH ve/=/|| SEVGİ

( Sevdiğimiz, Azrail'imizdir. )


- SEVGİ ile/ve/değil MİNNET


- ŞANS ile/değil FIRSAT


- SEVGİ >< TAKLİT

( Taklitte, sevgi ahlâkı tecellî etmez. )


- ŞEMSİYE ve/<> KELÂM

( ... VE/<> İlimleri koruyan. )


- ŞİİR ile/ve/<> GELİŞ(TİRİL)MİŞ DİL


- BİLGİ ve/<> SEVGİ


- ŞU/BU "OLMAK" ile/ve/<>/değil/yerine İNSAN OLMAK


- TEMBEL/LİK ve/<>/|| SEVGİSİZ/LİK


- ŞER'Î ile/değil ŞERHÎ


- SİTEM ile/ve/< SEVGİ


- İHÂNET değil/yerine/>< SEVGİ

( İhânet, sevgiyi öldürür. )

( KÂBİL >< HÂBİL )


- SEVGİ ve/<> SEVİNÇ


- ŞEYİN FELSEFESİ ile/ve/değil/yerine FELSEFE


- ŞARAP ile/ve/değil/> SERAP


- SEVGİ ve/<> SAYGI GÖSTERMEK


- "GÜÇ" ile/değil/yerine/>< SEVGİ

( Amacınız zarar vermekse yeterlidir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Herşey için yeterlidir. )


- SEVGİ ve/<> DİL

( Kişi, ancak bu iki kanatla uçar. )


- SEVGİ VE SADELİK ve/||/<>/< GÜLÜMSEME :) VE SAMİMİYET


- SEVGİ ve/||/<>/< RIZÂ


- [SEVGİ] DAHA ÇOK ile/değil AYRI (AYRI)


- ŞEMSİYE ile TİMKAT

( ... İLE Kudüs'te kullanılan rengârenk şemsiyelere verilen ad. )


- SEVDİĞİNE "İTAAT" ile/ve/||/<> "İTAAT ETTİĞİNİ" SEVMEK


- ŞUUR ile İŞRAK(AYDINLANMA)

( EŞ'AR[< ŞUUR]: Sızıntı. )


- GÜZELLİK ile/ve/||/<> SEVDÂ

( Güzelliğin beş para etmez, bende/onda bu sevdâ olmasa. )


- ACIMA ile/değil/yerine KORUYUCU SEVGİ


- ŞEVK ve/> ŞAVK ve/> ŞIK ve/> ŞAN


- SEVGİ > İTİDAL ve/||/<>/< ADÂLET

( Kişide/Kişiye. VE/||/<>/< Toplumda. )


- ŞART değil KOLAY!


- ŞAİR ile MÜFLİK

( ... İLE Birinci sınıf şair. )


- HEDİYE ile/ve/||/<> SEVGİ

( Kendinden çok, onun gereksinimi olan önceliği[nesneyi/olanağı], ona veriyorsan. İLE/VE/||/<> Ondan çok, kendi gereksinimin olan önceliği[nesneyi/olanağı], ona veriyorsan. )


- ZÂTEN ile/değil/yerine ŞİMDİLİK/HENÜZ


- [ne yazık ki]
SEVGİSİZ/LİK ile/ve/||/<> İLETİŞİMSİZ/LİK ile/ve/||/<> İLGİSİZ/LİK

( [kişileri] Geçimsiz yapar. İLE/VE/||/<> Birbirine düşman eder. İLE/VE/||/<> Güzellikleri yok eder. )

( [ne yazık ki] Bireyleri sevemeyenler, "insanlık" kavramına sığınır... )


- ÇALIŞTIĞIN YERİ/İŞİ SEVMEK ile/ve/ya da/||/<> SEVDİĞİN YERDE/İŞTE ÇALIŞMAK

( Sevdiğin işi yaparsan, çalışmış sayılmazsın. )


- ADÂLET ile/ve/+/<> KUDRET ile/ve/+/<> HİKMET ile/ve/+/<> SEVGİ

( [Simgeleri/Sûretleri] Aslan. İLE/VE/+/<> Boğa. İLE/VE/+/<> Kartal. İLE/VE/+/<> İnsan. )


- ŞAMPİYON[Fr., İng. < CHAMPION] değil/yerine/= BÖKE


- ZEKÂ ve/||/<> SEVGİ

( [İnsan] Zekâ karşısında dize gelir. VE/||/<> Sevgi karşısında diz çöker. )


- SEVGİ ve/||/<> SIĞINMA


- MESLEK ile/ve/||/<>/> SEVDÂ

( "Karşılık" alınıyorsa/bekleniyorsa. İLE/VE/||/<>/> "Karşılık" alınmıyorsa/beklenmiyorsa. )


- SEVGİ ve/<> GÜLÜMSEME :) ve/<> ADAMLIK ve/<> MUTLULUK

( Gözde. VE/<> Yüzde. VE/<> Özde. VE/<> Azda. )


- SEVDİKLERİNİZE VERİN!:
KANAT/LAR ve/||/<> KÖK/LER ve/||/<> NEDEN/LER

( Uçmaları için. VE/||/<> Geri dönebilmeleri için. VE/||/<> Yanınızda kalmaları için. )


- SEVGİ:/=/<
"ANTLAŞMAK" değil/yerine NEDENSİZ DE

( Sevgi, antlaşmak değildir,
Nedensiz de sevilir.
Bazen küçük bir an için
Ömür bile verilir. )


- BİLİM ve/||/<> ŞİİR

( Aklın şiiri. VE/||/<> Kalbin bilimi. )


- (")ÜMİTSİZLİK(") değil/yerine/>< SEVGİ


- ŞEFKÂT VE NEZÂKET:
GÜÇSÜZLÜK VE ÜMİTSİZLİK değil KUVVET VE METÂNET


- ŞİİR:
YAZMAK ile/ve/değil/||/<> İNŞÂ ETMEK

( ... İLE/VE/DEĞİL/||/<> Akrostiş. )


- GÖRDÜĞÜNÜ "SEVMEK" ile/değil/yerine/>< SEVDİĞİNİ GÖRMEK


- BİR KAP YEMEK ve/||/<> BİR KALP SEVGİ


- SEVGİNİN:
"AŞIRISI" değil/olmaz BİLİNÇSİZİ


- AŞKLA ve/||/<> SEVGİYLE ve/||/<> MUHABBETLE

( Doğ(ur)mak. VE/||/<> Büyü(t)mek. VE/||/<> Geliş(tir)mek. )


- YAPTIĞIN İŞİ SEVMEK ile/ve/||/<>/>/< SEVDİĞİN İŞİ YAPMAK


- ŞİİR ile/ve/||/<> GARAMİ[Ar.]

( ... İLE/VE/||/<> Düşünceden çok, canlı duygulara ve aşka dayanan sanat yapıtı. )


- ŞİİRDE, (")MANTIK("):
"YOK" değil ARANMAZ!


- ŞİİR:
SANATTA ile/ve FELSEFEDE

( En üstte. İLE/VE En altta. )


- BABA:
EVE, "EKMEK" GETİREN ile/ve/değil/||/<> SEVGİSİNE, EMEK VEREN


- SEVGİ ile/ve/değil/||/<> BİR BAŞKASINDA, KENDİ


- ŞİİR:
"BELA" ile/ve/değil/<> "DEVA"

( Başa. İLE/VE/DEĞİL/<> Kalbe. )


- ŞİİR:
"GENİŞ" ve/<> "KIRMIZI"


- ŞEHİR ile/ve/<> ÇÖL

( Hz. İshak. İLE/VE/<> Hz. İsmail. )


- SEVGİ ve/||/<> SÜCÛD


- CEBR-ÜL es-SÂM:
MATEMATİKTE ile/ve/<> MANTIKTA ile/ve/<> ŞİİRDE

( İrrasyonel [sonu olmayan, aşkın] sayı. İLE/VE/<> Açmaz/çıkmaz[paradoks]. İLE/VE/<> Aşk. )

( CEBR: Kök/köken. | SÂM: Duymak/işitmek. )


- ŞİİR/LER ve/||/<>/>/< ŞAİR/LER

( Az bilinen ["]çoklar["]. )


- ŞİİR:
"DUYGULANMAK" İÇİN değil DUYUMSAMAK İÇİN


- BİREŞİM/TEVHİD:
SEVGİLİNİ, HERŞEYDE/HER YERDE GÖRMEK değil/yerine HERŞEYDE/HER YERDE, SEVDİĞİNİ ANIMSAMAK

( Bir yâr için ağyâra minnet ettiğim ayıb eyleme
Bağ-ı bân bir gül için bin hâra[dikene] hizmetkâr olur )


- BİREŞİM/TEVHİD ve/||/<>/> SEVDİĞİNİ ÖZLEMEK


- ADÂLET:
SEVGİ ve/||/<> DÜŞÜNCE


- SEVGİ ve/||/<>/>/< ÖZÜNE YOLCULUK


- ŞAH değil/yerine/&gt;&lt;/< AH

( Mazlumun "AH"ı; indirir, "ŞAH"ı. )


- ŞAN[Ar.] ile ŞAN[Fr. < CHANT]

( Ün. | Gösteriş, gösterişlilik. İLE İnsan gırtlağından makamla çıkan ve perde ayrımlarıyla çeşitli duyumlar uyandıran ses dizisi. | Ünleme, ses çıkarma eğitimi. )


- ŞARKI değil/yerine/= EZGİ, ÇIĞGA


- ŞEF[Fr. CHEF] değil/yerine/= UNGAN/ÖNDER


- ŞOV değil/yerine/= GÖSTERİ


- BİSİKLET ve/<> SEVGİ


- BİSİKLET ve/<> KOŞULSUZ SEVGİ


- DİVAN ŞİİRİ TÜRLERİ [DİNSEL OLMAYAN/LAR]:
BAHÂRİYE ile/ve/<> CEMREVİYE ile/ve/<> FAHRİYE ile/ve/<> IYDİYE ile/ve/<> MEDHİYE ile/ve/<> MERSİYE ile/ve/<> HİCVİYE ile/ve/<> GAZAVATNÂME ile/ve/<> SAKİNÂME ile/ve/<> HAMAMNÂME ile/ve/<> SAHİLNÂME ile/ve/<> KIYÂFETNÂME ile/ve/<> SURNÂME ile/ve/<> LÛGAZ ile/ve/<> MUAMMÂ ile/ve/<> HEZLİYÂT ile/ve/<> TARİH DÜŞÜRME ile/ve/<> ŞEHR-ENGİZ ile/ve/<> DÂRİYE

( XIII. yy.'dan, XIX. yy.'a kadar, 3182 Dîvân Şairi vardır. )

( Bahar nitelemeleriyle başlanarak birini övmek için yazılan kasîde. | Baharın gelişiyle doğanın uyanışını, değişimini, güzelleşmesini konu edinen kasîdeler. İLE/VE/<>
Bayramlar, baharlar gibi cemre vesilesiyle, dönemlerindeki önemli kişiler için yazılan şiirler. İLE/VE/<>
Bir kişinin[devletli, bir başka şair ya da şairin kendinin] övüldüğü şiirler. İLE/VE/<>
Dönem büyüklerinden birini bayramın gelişi dolayısıyla öven kasîde türü. İLE/VE/<>
Bir kişiyi [devlet ya da tasavvuf ileri gelenlerini] övmek için yazılan manzum yapıtlar. İLE/VE/<>
Bir ölenin/vefâtın ardından duyulan acıyı anlatmak, öleni övmek için yazılan manzum yapıtlar. İLE/VE/<>
Bir kişiyi, kurumu, toplumsal olayı, geleneği yeren/taşlayan manzum türü. [Siham-ı Kaza - Nef'î] İLE/VE/<>
Savaşları, kahramanlıkları, zaferleri anlatan manzum ya da mensur yapıtlar. [İlk gazavatnameler XV. yy.'da yazılmaya başlanmıştır] İLE/VE/<>
İçki ve içki âlemlerinin övülerek anlatıldığı manzum yapıtlar. İLE/VE/<>
Hamamları, hamam eğlencelerini ve hamamdaki güzelleri betimlemek üzere yazılan manzum yapıtlar. [ilki: Deli Birader - Gazalî] İLE/VE/<>
İstanbul kıyıları ile buralardaki yerlerinin anlatıldığı şiirlerin genel adı. [Fennî] İLE/VE/<>
Kişilerin karakterlerini, fiziksel görünümlerini [göz rengi, boy uzunluğu/kısalığı vb.] temel alarak açıklamaya çalışan yapıtlar. İLE/VE/<>
Sarayın mutlu günlerini [evlenme, doğum şenlikleri vb.] anlatann manzum yapıtlar. İLE/VE/<>
Hece vezniyle yazılmış manzum bilmece. İLE/VE/<>
Belirli kurallara göre düzenlenip çözülebilen manzum bilmece. İLE/VE/<>
Alaylı bir dille yazılmış manzum türü. [zarif bir nükte ya da güzel bir mazmun kadar kaba şakalara, taşlamalara ve sövgülere de yer verilir] İLE/VE/<>
Önem verilen bir olayın ya da bir yapının kuruluş yılını bildiren bir tümce, bir mısra ya da beyit yazmak. İLE/VE/<>
[Fars.: "Şehir karıştıran"] Bir kenti, o kentin güzelliklerini, doğal ve sosyal özelliklerini anlatan manzum yapıtlar. İLE/VE/<>
Yeni yaptırılmış saray, köşk, yalı benzeri binalar için yazılmış kasîdeler. )


- DİVAN ŞİİRİ TÜRLERİ [DİNSEL]:
TEVHÎD ile/ve/<> MÜNÂCÂT[< NECV] ile/ve/<> NAAT ile/ve/<> MİRÂCİYE ile/ve/<> MAKTEL-İ HÜSEYİN ile/ve/<> HİLYE ile/ve/<> MEVLİD ile/ve/<> KIRK HADİS ile/ve/<> MENÂKIBNÂME ile/ve/<> KISSA ile/ve/<> SİYER

( Tanrı'nın birliğini ve ululuğunu anlatan şiir/ler. İLE/VE/<>
Allah'a dua etme, yalvarma. | Allah'a dua konulu şiirler/manzûme. İLE/VE/<>
Hz. Muhammed'i övmek, ona yakarma, şefaat dileme amacıyla yazılmış şiir/ler. İLE/VE/<>
Hz. Muhammed'in mirâcını anlatan şiirler. İLE/VE/<>
Hz. Hüseyin'in Kerbela'da şehit edilişini konu alan ve acıklı bir üslûpta yazılan yapıtlar. İLE/VE/<>
Hz. Muhammed'in fiziksel ve kişisel özelliklerini, örnek davranışlarını konu alan yapıtlar. İLE/VE/<>
Hz. Muhammed'in doğumunu ve kısaca yaşamını övgüyle anlatan yapıtlar. İLE/VE/<>
Hz. Muhammed'in kırk sözünden oluşan yapıtlar. İLE/VE/<>
Din büyüklerinin, tarikat kurucularının, ermişlerin olağanüstü yaşamlarını anlatan yapıtlardır. İLE/VE/<>
Öğüt verici ve öğretici öykü, fıkra, masal, menkıbe türü yapıtlar. İLE/VE/<>
Hz. Muhammed'in yaşamını anlatan yapıtlar. )


- FELSEFE = PHILOSOPHY[İng.] = PHILOSOPHIE[Fr., Alm.] = PHILOSOPHIA(PHILIA:SEVGİ, SOPHIA:BİLGELİK)[Yun.] = FILOSOFIA[İsp.]


- ONUR = ŞEREF = HONOUR[İng.] = HONNEUR[Fr.] = EHRE[Alm.] = ONORE[İt.] = HONOR[İsp.]


- ŞİİR = POEM[İng.] = POÈME[Fr.] = GEDICHT[Alm.] = POEMA[İt., İsp.]


- ŞU ANDA VE BURADA = HIC ET NUNC[Lat.]


- ŞİMDİ = NOW[İng.] = MAINTENANT[Fr.] = JETZT[Alm.] = ORA[İt.] = AHORA[İsp.]


- SEVGİ:
İYİLİK ve/||/<> MERHAMET ve/||/<> NEŞE ve/||/<> SAKİNLİK


- ŞİİR ile AKROSTİŞ/İSTİHRÂC[< HURÛC]/MUVAŞŞAH[< VİŞÂH]

( ... İLE Mısra başlarındaki harflerden, şiirin ithaf edildiği kişinin adı okunan şiir biçimi. )

( YAŞAR akrostişlerini okumak için burayı tıklayınız... )


- ŞİİR ile/ve/<> BESTE

( Bir şarkının, makam ile uyumu. | Kapalı, bağlı, bitiştirilmiş, bağlanmış. | Donmuş. )


- ŞİİR ile NA'T-I ŞERİF

( HZ. PEYGAMBER HAKKINDA YAZILAN ŞİİRLER )


- ŞÂDÂN ile ...

( SEVİNÇLİ, NEŞELİ, KEYİFLİ | ŞAD KİMSELER )


- ŞÂHÂNE ile ...

( Padişah'ın kullandığı herşey bu adla birlikte kullanılırdı. [Padişah'ın "Minder-i Şâhânesi" gibi.] )


- ŞAKAİK değil/yerine/= GELİNCİK ÇİÇEĞİ

( GELİNCİK ÇİÇEĞİ )


- ŞÂKİR[< ŞÜKÜR] ile MİNNETTÂR

( Şükreden, gördüğü iyilik için dua eden. İLE Birinden gördüğü iyiliğe karşı kendini borçlu sayan, gönül borcu olan kişi, gönül borçlusu. )


- ŞÂM U SEHER[Fars.] değil/yerine/= AKŞAM-SABAH


- ŞÂR ile ...

( ŞEHİR | İNSANIN GÖNLÜ, GÖVDESİ )


- ŞAVK/ŞEVK[Ar.] değil/yerine/= IŞIK


- ŞÂYÂN[Fars.] değil/yerine/= UYGUN, YAKIŞIR, YARAŞIR, DEĞER


- ŞEB-ÇERAĞ ile ...

( ONİKİ KÖŞELİ KANDİL | GECE ÇIRASI, GECE PARLAYAN YAKUT VE İNCİ )


- ŞEB-İ HİCRÂN ile ...

( Âşık'ın geceler boyu ağlayıp inlemesi. )


- ŞEBNEM, BEŞG, BEŞM[Fars.]/CELÎD, SAKÎ[Ar.]/DROSOSTALIDA[Yun.] ile ÇİY

( Çiy tanesi, jale. | Nedâ (hediye). )


- ŞECÂAT[Ar.] değil/yerine/= YİĞİTLİK, YÜREKLİLİK, CESÂRET


- ŞECERETÜ'L-KEVN ile ...

( Varoluş Ağacı. | Kainat Ağacının Meyvesi. İLE İnsan. )


- ŞEDD ile ...

( SIKI BAĞLAMAK | BOYUN ATKISI, KUŞAK | TASVİR )


- ŞEF(A)KAT ile ...

( ESİRGEYEREK SEVME )


- ŞEFE[Ar.] ile ...

( Dudak. | Su içmek. )


- ŞEFKÂTLÜ ile ...

( Babalar hakkında kullanılan unvan. )


- ŞEHREMİNİ ile ŞEHREMÂNETİ

( Belediye başkanı. İLE Belediye, yerel yönetim. | Belediyeciliğin, ilk biçimi. )


- SEVDÂN ile ...

( İKİ SİYAH [SU VE HURMA] )


- ŞİİR ile ...

( (ERİL) ARSLAN )

( SÜT (HEMŞİRE) )


- SOFRA ile ŞİLAN

( ... İLE Padişah sofrası. )


- ŞÎRÂZE[Fars.] ile ...

( Ciltçilikte, kitap yapraklarını düzgün tutmaya yarayan ibrişimden örülmüş ince şerit. | Pehlivan kispetinin paçası. | Esas, düzen, nizam. )


- ŞU'LE ile ...

( ALEV, ATEŞ ALEVİ | IŞIK | ATLARDA BEYAZ TÜYLERDEN OLUŞAN BENEKLER )


- ŞUÂ' ile ...

( IŞIK )


- ŞÜK(Ü)R ile ...

( GÖRÜLEN İYİLİĞE GÖSTERİLEN MEMNUNLUK, MİNNETTARLIK (ŞÜKR LİSÂNEN, ŞÜKR KALBEN, ŞÜKR FİİLEN) )


- ŞUÛR ile ...

( ANLAMA, ANLAYIŞ, HİSSETME, DUYMA )


- ŞAHSEN ile/ve/||/<> BİZZAT


- SEVMEK ve/||/<>/> SEVDİRMEK ve/||/<>/> SEVİNDİRMEK


- YAKINLIK[< KURBİYET / KURBAN] BAYRAMIMIZ:
HAYVAN KESEREK / CAN ALARAK değil/yerine
SEVDİKLERİMİZİ, BİRBİRİMİZİ ANLAMAK VE
YAKINLAŞMAK[< KURBİYET / KURBAN] İÇİN BİR ŞEYLER(İN)DEN VAZGEÇEREK/VEREREK...


- SEVDİKÇE > GÜLER YÜZ/LER :)


- PHILLIP[PHILIA: Sevgi/si. | HIP: At.]:

( At sevgisi/sever. )


- SANAT ve/||/<> SEVGİ ve/||/<> FELSEFE

( Kişileri sevmekten daha sanatsal ve bilgece bir şey yoktur. )


- ŞAMANDIRA[Yun.] değil/yerine/= YÜZERTOP

( Halkalarına tekne bağlamak için limanda demirlenmiş olan, içi boş, her yanı kapalı, çoğunlukla metalden yapılan fıçı vb., yüzer top. | Denizde yol göstermeye, bir tehlikeyi ya da geçiş yolunu haber vermeye yarayan yüzer nesne. | Kapama düzenini sağlayan, metal ya DA plastikten yapılmış, suda yüzen top. | Kandilde, fitili tutmak için yağda yüzen, telli mantar düzeneği. )


- SÛFİLER ve ŞİİR ve/||/<> ORDU ve/||/<> BÜROKRASİ

( Türkçe'mizin yaygınlaşmasında öncelikli ve ağırlıklı etkisi olanlar... )


- "GÜZEL OLAN, SEVGİLİDİR" değil/yerine SEVGİLİ OLAN, GÜZELDİR


- [ne yazık ki]
"TEDBİR" ile/değil/yerine/>< SEVGİ

( Her konuda tedbirli olabiliriz; ancak, "severken/sevdiğimize karşı tedbirli olmak", gerçek mutluluk için en zararlısıdır. )


- NE KADAR SEVDİĞİNİZ ve/+/||/<> NE KADAR NAZİK YAŞADIĞINIZ ve/+/||/<> NASIL, ZARÂFETLE VAZGEÇEBİLDİĞİNİZ


- SEVGİ:
YANLIŞLARI ÖRTMEK İÇİN değil ZORLUKLARI AŞMAK İÇİN


- FELSEFÎ MİT ile/ve/<> ŞİİRSEL MİT


- GÜVEN!:
GÜLÜŞÜN ARDINDAKİ KEDERE ve/||/<> ÖFKENİN ARDINDAKİ SEVGİYE ve/||/<> SESSİZLİĞİN ARDINDAKİ NEDENE


- ŞURTA ile SAHİBÜ'Ş-ŞURTA

( Önde gidip düşmanla savaşan asker. | Yelkene uygun rüzgâr. İLE Başkent ve öteki büyük merkezlerde, asayiş, şurta teşkilâtı tarafından sağlanırdı. Başlangıçta kadılık makamına bağlı olarak çalışan ve kadıların verdiği cezaları uygulayan bu teşkilât, bir süre sonra müstakil hale getirilmiştir. Görevi, suçluları takip ederek yakalamak olan şurta teşkilâtının başında, merkezde, genellikle nüfûzlu ailelerden seçilen bir görevli bulunurdu. Kentlerde, valilerin emrinde çalışan şurtanın görevi de asayişi korumak ve suçluların yakalanmasını sağlamaktı. )


- ŞİRKET SANI/UNVANI[Ar.] ile/ve/<> MARKA


- ŞEVK-I DİL[Ar.] ile/<> ŞEVK Ü TARAB[Ar.]

( Gönül şevki, neşesi, sevinci. | Türk müziğinde, bir bileşik makam olup en az, iki yüzyıllıktır. [Abdullah Ağa tarafından oluşturulmuş olabilir.][Rast ile suzinâk makamlarından oluşup iki dizinin de ortak seslerinden yararlanılmıştır.] İLE/<> Neşe, sevinç, coşkunluk. | Türk müziğinde, bir bileşik makamdır. [III. Selim tarafından oluşturulmuştur.][Sabâ ve acem aşîran ile hüseynî aşîranda (mi) kürdî dörtlüsünden oluşmaktadır.] )


- ŞEC ile ŞECC

( ... İLE Geminin, denizi yararak yol alması. )


- ŞÂD[Fars.] değil/yerine/= NEŞELİ, SEVİNÇLİ


- ŞAH[Fars.] ile ŞAH

( İran ya da Afgan hükümdarı. | Satranç oyununda, her yönde tek hane gidebilen en önemli taş. | Alevilik, Bektaşilik'te, Pîr. | Benzerlerine oranla en üstün, en güzel, en iyi. İLE Atın, ön ayaklarını yerden keserek arka ayakları üstünde ayakta durması. )


- ŞAHIS[Ar. ŞAHS] ile ŞÂHIS

( Kişi. İLE Yer ölçme işlerinde kullanılan, dereceli ve işaretli sırık. )


- ŞAKIMAK ile "ŞAKIMAK"

( Ötücü kuşlar ezgili ses çıkarmak, ötmek, şakramak, terennüm etmek. İLE Çok konuşmak, çenesi düşmek. | Şarkıları/şiirleri hoş söylemek ya da okumak. )


- ŞAKRAK ile ŞAKRAK

( Şen, neşeli, yaşam dolu. İLE İspinozgillerden, başı siyah, boynu kırmızı, ötücü bir kuş. )

( ... cum PYRRHULA PYRRHULA )


- ŞAKŞAK ile ŞAK ŞAK

( Çoğunlukla hokkabazların kullandıkları, hafifçe vurulduğunda hızla vurulmuş gibi "şak" diye ses çıkaran tahta maşa. İLE Eller birbirine vurulduğunda çıkan ses. )


- ŞÂKÜL[Ar.] değil/yerine/= ÇEKÜL

( Ucuna, küçük bir ağırlık bağlanmış iple oluşturulan, yer çekiminin doğrultusunu belirtmek için sarkıtılarak kullanılan bir araç. )


- ŞÂKÛLÎ[Ar.] ile ŞÂKÛLÎ[Ar.]

( Çekülle ilgili. İLE [matematik] Düşey. )


- ŞALTER[Alm.] ile ŞALTER[Alm.] ile ŞALTER[Alm.]

( Anahtar. İLE [fizik] Genellikle, binaların girişine gelen, elektrik akımını açıp kapamaya yarayan araç. İLE Gişe. )


- ŞARJ[Fr., İng. CHARGE] değil/yerine/= YÜKLEME


- ŞAŞAA değil/yerine/= GÖRKEM | PARILTI, PARLAKLIK


- ŞATAFAT değil/yerine/= GÖRKEM


- SEVGİDE:
"İSPAT" değil İKNÂ


- ŞÂYET[Fr.] değil/yerine/= EĞER


- ŞÂZZ[Ar.] değil/yerine/= AYRIK, KURALDIŞI


- ŞEBEKE[Ar.] değil/yerine/= AĞ

( Ülke çapında yaygınlaştırılmış ulaşım ve iletişim örgüsü, ağ. | Üniversite öğrencilerinin kimlik kartı. | Birbiriyle bağlantılı ve gizli çalışan kişilerin tümü. )


- ŞEDDADİ[Ar.]

( Çok büyük ve sağlam yapı. )


- ŞEDDE[Ar.] ile İM

( Arap yazısında, iki kez okunması gereken ünsüzün üstüne konulan im. )


- ŞEFİK[Ar.] değil/yerine/= SEVECEN


- ŞEH = ŞAH


- ŞEREF ve/||/<> ŞEREFYÂB[Ar., Fars.]

( ... VE/||/<> Şeref kazanan kişi. )


- ŞERÎF[Ar.] ile ŞERİF[İng. SHERIFF]

( Kutsal, şerefli. | Temiz. | Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'in soyundan olan kişi. İLE Büyük Britanya'da, kendi bölgesi içinde kralı temsil eden, yasalara saygı gösterilmesini sağlamakla görevli yönetici. | Amerika Birleşik Devletleri'nde, seçimle iş başına gelen, tüzel yetkisi sınırlı olan yönetici. )


- ŞEVKET[Ar.] değil/yerine/= BÜYÜKLÜK, ULULUK, YÜCELİK


- ŞINGIR ŞINGIR = ŞINGIRDAYARAK


- ŞİAR[Ar.] değil/yerine/= BELGİ | ÜLKÜ

( Duyuş, düşünüş ve inanıştaki ayırıcı özellik. )


- ŞİFÂHEN ile/ve/||/<> ŞİFÂHÎ[>< TAHRİRÎ]

( Ağızdan, sözle söyleyerek. İLE Sözlü. )


- ŞİFRE[Fr. CHIFFRE] = KOD[Fr., İng. CODE]

( Gizli haberleşmeye yarayan işaretlerin tümü, kod. | Gizliliği olan kasa, kapı, çanta vb. şeylerin açılması için gereken rakam/harf. )


- ŞİİR ile ŞİTAİYE[Ar.]

( Divan edebiyatında, kış mevsimini konu olarak işleyen şiir. | Bir kasidenin, kışı anlatan giriş bölümü. )


- ŞERBET[Ar.] ile ŞURUP[Ar.]

( Meyve suyu ile şekerli su karıştırılarak yapılan içecek. | Belirli törenlerde, konuklara sunulan şekerli içecek. | Bazı maddelerin suda eritilmişi. | Sözlenmek ya da nişanlanmak üzere tarafların antlaşması durumunda tören yapılarak içilen içecek. İLE Çok kaynatılarak koyulaştırılmış şerbet.| Çeşitli meyve özleri ve şekerin kaynatılmasıyla elde edilen içecek. | İçinde çok miktarda şeker bulunan, koyu sıvı kıvamda olan ilâç. )


- ÖVGÜ ve/||/<> İLGİ ve/||/<> SEVGİ

( Erilde/erkekte. VE/||/<> Dişilde/kadında. VE/||/<> Çocukta. )


- TRAFİKTE:
HIZ DÜŞÜRMEK ve/||/<>/< SEVDİKLERİMİZİ DÜŞÜNMEK


- SEVDİĞİN ile/değil/yerine GÜVENDİĞİN


- SEVGİDE:
KOŞULSUZLUK ve/||/<> HESAPSIZLIK ve/||/<>
SÜREKLİLİK ve/||/<> VEREREK BAŞLAMAK(< ALMA DÜŞÜNCESİNİN/BEKLENTİSİNİN OLMAMASI)


- BİLDİĞİN GİBİ ve/||/<> SEVDİĞİN GİBİ ve/||/<>
DİLEDİĞİN GİBİ
... OLSUN!:

( AS ...:
YOU WISH and/||/<> YOU LIKE and/||/<> YOU WISH )


- GÜVEN ve/||/<> DERİNLİK ve/||/<> SEVGİ

( Söz ile yapılan iyilik. VE/||/<> Düşünce ile yapılan iyilik. VE/||/<> Vererek yapılan iyilik. )


- SAYGI ve/||/<>/> SEVGİ ve/||/<>/> SELÂM

( Üçü de koşulsuzdur, koşulsuz olmalıdır! )


- [ne yazık ki]
SEVGİSİZLİK ve/||/<>/> KAYITSIZLIK


- ŞU ANLAMDA ile/ve/değil/yerine ŞU BAĞLAMDA


- SEVGİDE:
GECE ile/ve/<>/> SABAH

( Senin olsun. İLE/VE/<>/> Benim olsun. )


- SEVGİ ve/||/<> İLETİŞİM

( Kişinin/kişinin, en temel, öncelikli/olmazsa olmaz iki gereksinimi. )


- BİRİNİN:
"EŞİ/SEVGİLİSİ/DOSTU/ARKADAŞI/KARDEŞİ VS." OLMAK ile/değil/yerine/||/<>/< (SADECE VE YETERİNCE) SEVİYOR(/SEVGİNİ GÖSTERİYOR/YAŞIYOR/YAŞATIYOR) OLMAK

( [ne yazık ki] "Yetersiz" gelebilir. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Herşey için yeterlidir. )


- YAŞAMA ANLAMI/AMACI/NEDENİ[IKIGAI]:
SEVDİĞİN ve/+/||/&cap;/<>/>/<
(DÜNYANIN/TOPLUMUN) GEREKSİNİM/İ ve/+/||/&cap;/<>/>/<
KARŞILIĞI/MALİYETİ, İYİ OLDUĞUN/YAPTIĞIN ŞEY DOLAYI ÖDENEN/ÖDENEBİLECEK ve/+/||/&cap;/<>/>/<
İYİ OLDUĞUN/YAPTIĞIN

( [2'liler]
[∩: Kesişim]
[1: SEVDİĞİN | 2: GEREKSİNİM | 3: KARŞILIĞI/MALİYETİ, İYİ OLDUĞUNDAN DOLAYI ÖDENEN | 4: İYİ OLDUĞUN/YAPTIĞIN]
1 ve/∩/+/||/<> 2 = GÖREV/HEDEF(MISSION)
2 ve/∩/+/||/<> 3 = MESLEK(VOCATION)
3 ve/∩/+/||/<> 4 = UZMANLIK(PROFESSION)
4 ve/∩/+/||/<> 1 = COŞKU/TUTKU(PASSION)

ve/+/||/∩/<>/>

[3'lüler]
1 ve/∩/+/||/<> 2 ve/∩/+/||/<> 3 = Coşku/heyecan ve gönül rahatlığı fakat "kesinliğin" bulunmaması
2 ve/∩/+/||/<> 3 ve/∩/+/||/<> 4 = Rahatlık fakat boşluk duyumu
3 ve/∩/+/||/<> 4 ve/∩/+/||/<> 1 = Tatmin fakat işe yaramazlık "düşüncesi/zannı"
4 ve/∩/+/||/<> 1 ve/∩/+/||/<> 2 = Neşe, dolgunluk/doluluk fakat "servetleştirilemeyen"

ve/+/||/∩/<>/>

1 ve/∩/+/||/<> 2 ve/∩/+/||/<> 3 ve/∩/+/||/<> 4 = YAŞAMA ANLAMI/AMACI/NEDENİ[IKIGAI] )

( [2's]
[∩: Intersection]
[1: WHAT YOU LOVE | 2: WHAT THE WORLD NEEDS | 3: WHAT YOU CAN BE PAID FOR | 4: WHAT YOU ARE GOOD AT]
1 &/∩/+/||/<> 2 = MISSION
2 &/∩/+/||/<> 3 = VOCATION
3 &/∩/+/||/<> 4 = PROFESSION)
4 &/∩/+/||/<> 1 = PASSION

&/+/||/∩/<>/>

[3's]
1 &/∩/+/||/<> 2 &/∩/+/||/<> 3 = Excitement and complacency, but sense of uncertainty
2 &/∩/+/||/<> 3 &/∩/+/||/<> 4 = Comfortable but thought/"feeling" of emptiness
3 &/∩/+/||/<> 4 &/∩/+/||/<> 1 = Satisfaction but thought/"feeling" of uselesness
4 &/∩/+/||/<> 1 &/∩/+/||/<> 2 = Delight and fullness but no "wealth"

&/+/||/∩/<>/>

1 &/∩/+/||/<> 2 &/∩/+/||/<> 3 &/∩/+/||/<> 4 = REASON TO LIVE/HAVING A PURPOSE IN LIFE[IKIGAI] )

( )

( REASON TO LIVE/HAVING A PURPOSE IN LIFE[IKIGAI]:
WHAT YOU LOVE and/∩/+/||/<> WHAT THE WORLD NEEDS and/∩/+/||/<> WHAT YOU CAN BE PAID FOR and/∩/+/||/<> WHAT YOU ARE GOOD AT )


- KİTAP ile/ve/||/<>/> KİTAP SEVDÂSI VE AŞAMALARI

( )

( KİTAP SEVDÂSI AŞAMALARI...

9- Kitapları/nı, sonraki kuşağa bırakma...
8- Kitap biriktirme...
7- Yeniden keşfetme...
6- Kitaba yer/gereksinim yok...
5- Kitaplardan beklenilenin dayanılmaz hayal kırıklığı... ["Ben bir kitap yazayım da görsünler!"]
4- Kitapları, kişilerle etkileşimde olmanın yerine koyma...
3- Kimlik olarak kitaplar...
2- Kitap aşkı...
1- Kitapların keşfi... )


- KADIN, ...:
..., SEVMEDİĞİ KİŞİYE[ERKEK/KADIN] ...
ile/><
..., SEVDİĞİ KİŞİ[ERKEK/KADIN] İÇİN ...

( ... hiç acımaz. İLE/>< ... kendine hiç acımaz. )


- ŞEFKÂT ve/||/<>/>< CELÂL

( Beslemek/bakmak fakat yaptıklarını anlamasını beklememek. VE/||/<>/>< (bazı şeyleri) Anlamasını sağlamak fakat beslenip beslenmemesine bakmayarak. )


- BİLİNÇ ve/=/:/||/<>/>/< ŞU ANDA VE BURADA


- YAPTIKLARINI, "SEVMEYE ÇALIŞMAK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SEVDİKLERİNİ YAPMAYA ÇALIŞMAK


- ŞU ANDA VE BURADA, ...:
NE OLUYOR? ve/||/<>/> DUYULARIM NELER? ve/||/<>/> NASIL DAVRANIYORUM/DAVRANABİLİRİM? ve/||/<>/> YARARLI/YARARIMA OLAN NEDİR? ve/||/<>/> NE/LER YAPABİLİRİM?


- "GEÇİMSİZ/LİK" ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< SEVGİSİZ/LİK


- ŞEKİLLENDİRMEK ile/ve/||/<>/> "YEŞİLLENDİRMEK"


- SEVDİĞİNİ:
"SÖYLEYEN" ile/ve/değil/||/<>/> GÖSTEREN


- ŞAİR ve/||/<> SARAYBOSNA'LI ŞAİR

( )


- ŞERBET ile/ve/değil/||/<>/< "ŞERBET"

( Boğazdan akan. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Dilden dökülen. )


- SEVGİ ve/||/<>/> BİREŞİM(TEVHÎD)


- ŞİİR:
ŞAİRİN ile/ve/değil/||/<>/< HAKİKATİN


- ŞİİR:
HAKİKATTEN DEĞİLSE ile/değil/yerine HAKİKATTEN İSE

( "Baykuşun sesi". İLE/DEĞİL/YERİNE "Bülbülün sesi". )


- SENİ SEVMEYENE GÖSTERME!:
SABIR ve/||/<> FEDÂKÂRLIK ve/||/<> SEVGİ

( [gösterirsek, onun için ...] ... "Yüzsüzlük" "olur". VE/||/<> ... "Eziklik" "olur". VE/||/<> ... "Kişiliksizlik" "olur". )


- YAŞAMIN "ZORLUKLARINI" KOLAYLAŞTIRMADA:
AŞK ve/||/<> (KOŞULSUZ) SAYGI VE SEVGİ ve/||/<> SANAT


- YÜZ ile/ve/||/<>/> GÖZ ile/ve/||/<>/> DİL ile/ve/||/<>/> SÖZ

( İnsanın süsü. İLE/VE/||/<>/> Yüzün süsü. İLE/VE/||/<>/> Aklın süsü. İLE/VE/||/<>/> Dilin süsü. )


- OLAMAZ/OLMAMALI!:
ZEKÂSIZ VE AKILSIZ SEVGİ ile SEZGİSİZ ZEKÂ

( Köleliğe yol açar. İLE Diktatörlüğe yol açar. )

A

R




YAŞAR'ım/z
Aşkı
Şarkılarınla...
Aşksız Yaşa(nılı)
R mı yaşam




Yaşam öpücüğü
Aldık
Şarkılarındaki
Aşk
Rüzgârlarıyla




Yorulmadan,
Ard arda,
Şakır,
Aşıkla
R

'a




Yâr
Ân,
Ş
Ai
R




Yazdıklarıyla
Aradık ve bulduk
Şair gönülleri ve de
Aşkı, ancak onun şarkılarıyla
Resm ettik




Yaşar'ız
Aşklarımızı,
Şarkılarının
Azâmeti ve
Rikkatiyle




Yeşerir
Aşk tohumları
Şevk ilimize
Adana'dan gelen
Rengiyle




YAŞAR('ız)
Aşk'ı,
Şarkılarındaki
Aşk
Ritmiyle




Yaşk "Çeşme"sinden
Akanlar,
Şerîrleri
Ateşlere
Revân ettirirler

[ ŞERÎR: Kıvılcım. | REVÂN: Akan, su gibi akıp giden. | Hemen, derhal. ]
[ Yaşk: "İlk harfler"dekinin aşkı. ]




Yazgısında yok olan
Â
Şık,
Aşkın Bâkî
Raylarındadır




Yolumuz,
Aşk yoludur.
Şayet,
Aşkım(ız)a
Râzıysa/n...




Yaşar'sın
Aşkların aynasında,
Şenlen(dir)irsin
AN'larımızda, aşk
Râyihasıyla...




Yirmi yıldır
Andım/k
Şarkılarını
Aşk
Rüyalarım(ız)da




Yaşar"(ım/z),
Ankara'da,
Şarkılarıyla...
ATA'mızın
Rotasında...




Ya
Aşk şarkılarıyla, ATA'mıza
Şakır(ız) ya da
ATA'mızla birlikte, ANKA
Ra'ya




Yunus'luğuyla
Aşk'ıyla
Şair'liğiyle... Biz de
Alırız kaynağımızı
Râsih'imizden

[ Râsih: Sağlam, temelli, güçlü. | Bilgisi çok geniş olan. ]




Yaşadım/k
Aşkımı(zı)
Şarkılarınla...
Aşılmaz
Rakımlarında...




Yerim(iz),
Ardındır.
Şen(liğ)im(iz),
Aşkımı(zı)n
Râbıtasıyladır...

[ ŞEN: Oluş. | RÂBITA: Bağlantı, ilişki. ]




Yaşarım/z
Ararım/z
Şaşarım/z
Âşığınım/z
Refîkânım/z...




Böylesi büyük bir aşk .................. Yaşar(ız)
Başkası olmaz! Sadece seni ........... Arar(ız)
Her görüşümüzde, ...................... Şaşar(ız)
Yoktur çaresi!......... İşte! AAAAAAA Âşık(ınız)
Gönül sofrandaki ........................ Rakı(nız)




Yaşar heyecanı
Alır benliğimizi
Şahidiyiz etrafındaki kuşların
Aşkınla divâneyiz
Ranâ gülüşündeyiz...




Yine yaşattın beni/bizi
Aşk(')ın
Şahane nağmelerinde ve
Aşk(')ın yüksek
Ritimlerinde...




Yanak yanağa dans ederiz
Aşk
Şarkılarının eşliğinde
Âşık
Rasathanelerinde...




Yaşattın yine bana/bize
Aşkınla
Şaşkına çevirip naralar
Attırdın bize
Rıhtımlarda ve şehrin/in yalnızlığında...




Yaşaaaa
Ar!
Şımartıyorsun bizi
Aşk! Aşk! naralarınla
Rahatlatıyorsun bizi...




Ya(şa)rımı gördüm rüyamda
Anlatamam, ne sana, ne de ona buna
Şair oldum/k
Aşkıyla
Refaha erdik, şarkılarıyla...




Yaşar
Ankara'mızda...
Şenlendirir herkesi (ve ATA'mızı),
Aşkın doruklarındaki
Rezonanslarıyla......




Yaşar'sın
Aramızda...
Şakırsın
An(ı)larımızda...
Resmen!




Y
A
Ş
A
R yaşar; Yaşar yaşarım/z...




Yaşar'ım(ız)ı ve
A
Şkı,
Aşktan daha çok sevdim/k ve seviyo
Rum/z...




Yarın değil bugün
Ararız gün-be-gün
Şarkıları dürbün
Aşkı düğün
Rengâr(h)enk göğün




Yeniden doğduk seninle ve şarkılarınla birlikte biz de...
Aşkı/mızı anlatamazken, anlayan/anla(ya)mayan herkese...
Şen olduk her an, şarkılarınla ayrı bir şen'de...
Aydınlattın zihnimizi ve gönlümüzü, gönül evinde...
Râzıyız her halinden ve lütfen sen de ol bizden, her halimizle...




Yanıbaşımızdasın...
An be an, aklımızdasın...
Şölen gibidir aşkın...
Aşkın şarkılarının,
Rumuzundasın...




Yar'dır,
Ardın...
Şen'dir,
AŞK'ın...
Rahatlatır...




Yeeeaaahhh
Aaaaaa
Şk'a
Âşıklar(l)a
Rap rap rap...




Yaşar ve yaşatır gençler,
Aşk'ın(')ı... Canım Türkiye'mizin...
Şen'liği ve şanıyla...
ATA'mızın
Refakatiyle...

[19 Mayıs 2018]




Yaşa(tı)r'sın
Aheste aheste
Şiir kadar İnce
Aşk(ın)('ı) bilince
Resmini gördükçe




Yazarım(ız)
Arananım(ız)
Şairim(iz)
Aşkım(ız)
Rüyam(ız)




Dünyanın neresinde olursan/k ol(alım)...

Yaşamayız
Ayrı ayrı
Şehirlerde ve her yeri
Aynı ölümsüz şarkıları/nla
Renklen(dir)iriz




Yunus'un
Aşkıncadır ve
Şaşkıncadır,
Ahvâlimiz...
Rızâ'ncadır, sualimiz...




Yaşar'sın
Aşklarını
Şakıya şakıya...
Ardından çıkarız
Rakımlarına...




Yoktur şakası bu
Aşkın...
Şaşkınlıktır her
An'ım...
Radarında kalayım...




Yakalarız
Aşkı/nı,
Şarkılarının
Ardında Yaşar'ız...
Rıhtımındayız...




Yürüyüşüne değil yok yok o sımsıcak gülüşüne
Âşığız...
Şerbet değil mi ki o harika şarkıların...
Adama ne aşkla
R yaşatırsın... Ve daha nicesi için Yaşar ve yaşatırsın...




Yeldeğirmenlerine biz de savaş
Açarım/z...
Şaşkınlığımızı
Alan şarkıların ve aşkınla
Ranzandayız...




Yorumlanamaz
Aşkının
Şahidi ve şehidiyiz
Aşılamaz
Rakımındayız...




Yer, gök
Aynıdır
Şarkılarınla...
Âşığı(nı)z
Ramağınla...




Yarından tezi yok
Ârifin sözü tok
Şairin sadâsı kalbimizde ok
Aşkım/ız çok çok çok...
Ritmiyle ve şarkılarıyla sürekli aç ve tok...




Yaşar'ım(ız) var!
Aşım(ız) var! (olmasa ne yazar)
Şavkı ve şarkıları herşeye on basar!
Aşkıyla dolar ve Yaşar, kendi ve her hayranı
Rengi ve gülüşüyle koşar ve coşar!




Yaşamın,
AN'larındaki
Şair
Aşkı ve farkındalığıyla
Resm olsun!




Yer fıstığı değil
Aşk fıstığı...
Şarkılarıyla
Aşarız he
R duvarı...




Yetmiyor sevdân
Ah ne kadar anlatsam/k...
Şahane şarkılarının omzunda
An be an
Rengârengim/z her zaman




Yar Yaşar!
Aldanırım/z
Şarkılarına ve gülüşüne... :)
Aşka düşerek Yaşa
R'ım/ız seni karnım(ız)da




Yakışıklı kedisevere ve
Aşka aşığız
Şarkıları ve şirinlikleriyle
Ardından koşarız
Rengârenk coşkuyla Kedi Günü'nü kutlarız...




Yetmez okuduğu/muz, kitap, şiir ve şarkılar
Alırız Atatürk gibi her iki kuruşun, bir kuruşuyla kitaplar...
Şair olur, büyük örnek ve toplumun gönül dostu olurlar...
Aşkından ölürler sabaha kadar kitap okumazlarsa
Rahat edemezler başka türlü, günler ve yıllar boyunca...
[19 Mayıs 2019]



Yaşar ve yaşatırız bayramda...
Atsın kalbimiz, yâr ve yakınlarımızla...
Şiir gibi geçebilecek yaşamımızda...
Anlayalım artık şiddetsizliğin önceliğini...
Rahat bırakalım hayvanları ve birbirimizi...
[11 Ağustos 2019 - Yakınlık/Yakınlaşma Bayramı]



Yaşam ve kuşlar
Açmış
Şarkılarında ve dallarında...
Aşkmış
Rengin, dolaylarında...
[11 Ağustos 2019 - Yakınlık/Yakınlaşma Bayramı]



Yerimiz ayrıdır Yaşar ve Kuş
Adası'nda...
Şarkıları, birleştirir ve coşturur
Âşıkları...
Rakımlarında...




Yaşamın yoksulu,
Aşkın varsılıyız...
Şarkılarının hazinesinde...
Aşkın ve
Rahatsızlığın zirvesinde...




Yansak da
Âşığı(nı)z
Şarkılarının
Ardında
Ranâyız




Yârân ve saran
Aşılır sanılan ama aşılamayacak olan
Şarkıların var...
Aşkın geniş ovalarında, biz
Römorkların var...




Yirmi üç yıldır
Aşkımıza tercüman
Şarkılarınla...
Aşkından divâne kuşlar olduk
Ritimlerinde...




Yaşam çarkında,
Aşk plağında,
Şarkılarınla...
Aşkın
Rayihanla...




Yaşayacaksak eğer,
Aşkın ve
Şarkıların doruğunda,
Adını anar,
Râm oluruz şafağında...
(*RÂM[Fars.]: Boyun eğen.)
[15 Kasım 2019]




Yeryüzünden, göğe uç(ur)an
Aşk kırlangıçları ve Yaşar'ım/ız
Şakır ve dokur aşkımızı
Âdeta bir ressam ve
Resimdeki biz kuşları gibi
[25 Aralık 2019]




Yağarken yağmur ve kar,
Aklımızdadır o harika
Şarkılar...
Ancak aşkta son bulur tüm
Ruminasyon ve kaygılar
[28 Aralık 2019]




Yeni yıl da
Anlayış ve aşkın
Şarkılarıyla...
Aşk dolu bi
R yıl olsun!
(sevenlerimiz ve sevdiklerimizle birlikte)
[31 Aralık 2019]




"Yerimiz dar" deme!
Aşkın var
Şarkılarının arşında
Aşkın
Rüyalarında
(sevenlerimiz ve sevdiklerimizle birlikte)
[30 Ocak 2020]




Yüreğinde ve
Aşkın
Şavkında...
Ancak
Renginde ve rayihanda...
[11 Mart 2020]




Yan yanayız, bugüne ve yarınlara kadar...
Âşığız, harika sözlerin ve şarkıların kadar...
Şaşkınız, selenini duyana ve seni görene kadar...
Açarız, aşkla her an ve her bahar...
Revize oluruz, şarkılarını dinleyerek Yaşar...
[05 Nisan 2020]




Yoktur şarkıların gibi
Âşığız deli gibi
Şeniz çocuklar gibi
Ağlarız âşıklar gibi
Resmini gören hayranlar gibi
[19 Nisan 2020]




Yıldızlar gibi (Y)aşar/ız ve (y)anar/ız
Âşkı/mız ve
Şarkılar(ımız)la...
Anne(anne)mizin
Rasatında...
[10 Mayıs 2020]




Yaşarım/z seni
Aklımı/zı başım(ız)dan alan bir
Şarkınla daha... Tam sana,
Aşka yakışan şafağın deği
Rmeninde ve billur sadânda...
[25 Haziran 2020 - "Şafağın Değirmeni" şarkısına]




Yaz
Aşkı değildir, kendi ve
Şarkıları...
Aşığı(nı)z ve ömür boyu
Ritmindeyiz...
[14 Ağustos 2020]




Yunan'ı döktük denize
Artık baş edilmez bizimle
Şanımız yürüyecek dünyanın dört bir köşesinde
ATA'mız ve ordumuz sayesinde
Rahatız artık her gece




Yirmi dört yıldır
Âşığıyız...
Şarkılarıyla
Araftayız ve
Refikasıyız...
[26 Eylül 2020]




Yaşar dostum/uz,
Âşık eder tüm harika
Şarkılarıyla...
Alır bizi bizden,
Rengârengiz bu yüzden...
[21 Kasım 2020]




Yine, yeni, yeniden Yaşar
Aşkıyla...
Şu sunduğu
Aşk deryâsında...
Revân şarkı ve yaşlara...
[05 Nisan 2021]




Yâr, her
Ânı/mı/zı
Şümûl ve
Aşk dolu
Resmeder
[14 Ekim 2021]




Yan/a yana dinler
Aşk(ıy)la coşan nağmeleri
Şaşkına döner niceleri
Arar durur o sözleri
Rengârenk geceleri
[04 Aralık 2021]




Yıkandık yine
Aşkın se(v)dânla
Şenlendik, harika
Aryaların ve
Rezonanslarınla...
[12 Aralık 2021]




Yeni yılımızın da
Aşk dolu
Şarkılarının eşliğinde
Araştırarak ve okuyarak
Rengârenk sürmesi dileğim(iz)le...
[31 Aralık 2021]




Yetmeyecektir
Anlatılanlar, aşka!...
Ş/aşkın olmadan
Âşık kalınmaz ve
Rû-be-rû olmadıkça...
[04 Şubat 2022]




Yeniden kavuştuk
Aşk (şarkıların)a
Şükür kavuşturana...
Aklım/ız ve gönlüm/üz
Rap rap ardında...
[04 Mart 2022]




Yine bir Yaşar heyecanı
Akşamında daha...
Şarkılarının
Aşkıyla ve
Roketleyen coşkusuyla...
[08 Mart 2022]




Yaşatır
Ataların mirası... ancak
Şehitlerimizi
An(ıms)arken
Revâdır bize bu vatan...
[18 Mart 2022]




Yağan karlar
Altında...
Şarkılarının
Aşkıyla ve çevrilen
Ruble çarklarıyla...
[18 Mart 2022]




Yeni yeni ve sev(il)diklerinle
Aşk dolu anlarda ve yıllarda...
Şahane şarkıların eşliğindeki duygu ve
Aşkınlıklarda...
Rengârenk bir yaşam dileğim(iz)le çok sevgili Yaşar'ım/ız...
[05 Nisan 2022]




Yelkenlerimizi açarız yaz
Aşklarımıza...
Şenleniriz sürekli
Aşk şarkılarınla...
Reddedilemeyiz adınla...
[18 Haziran 2022]




Yaşayacağız yine heyecanını
Açık Hava'da ve aşk dolu
Şarkılarının coşkusunu...
Anlarız dilinden,
Râzıyız her halinden...
[29 Temmuz 2022]




Yeni bir konserinde daha...
Aşkla dolu
Şarkılarında...
Aldanırız ve sıralanırız
Raylarında...
[07 Ağustos 2022]




Yemyeşil ve yeşer(t)en
Aşk
Şarkılarını
Arar dururuz, arı duru
Rayihanda...
[14 Ağustos 2022]




Yaşarız aşkı ve
Aşka âşık olan adamın a
Şkına
Âşık olu
Ruz...
[18 Eylül 2022]




Yerden göğe her yerde...
Aşkın güzelliği her birimize,
Şarkılarıyla yayılır ve
Anılır adı
Râsih Yaşar'ımızın...
[19 Eylül 2022]

[ Râsih: Sağlam, temelli, güçlü. | Bilgisi çok geniş olan. ]




Yâr ve Yaşar dilinden çıkan harika şarkılarını
Almamak ya da atlamak olmaz.
Şâhidi ya da sahibi olunmayan
Aşktan, kime, ne yarar?
Ray oluruz ta arşa ve aşka kadar...
[27 Eylül 2022 | 06:09]




Yaşam ortaklığında
Ayrı gayrı olmadığı gibi
Şarkılarındaki
Aşkın da
Râyihası yayılır orta(k)lığa...
[16 Kasım 2022 | 06:09]




Yıllardır Yaşar'ız
Adanmışlığıyla aşkı...
Şarkılarıyla dolar taşar ve
Arar sorarız adını... Ancak
Rengi ve melodileriyle kuşanırız aşkı...
[30 Kasım 2022 | 06:09]




Yedi yıldır, (bu) yüz(üncü)
Akrostişi de harika
Şarkılarına ve Yaşar'ım(ız)a
Atıfla yazmanın onurunu,
Rüyasını ve mutluluğunu yaşıyorum/yaşıyoruz...
[07 Aralık 2022 | 12:24]




Yanındayım her zaman canımmm
Arkadaşımmm...
Şaha kalkmış enerjinle
Aşka âşıkları, cemâlin ve
Rızâ gazınla kemâle erdireceksin!
[26 Mayıs 2023 | 22:04]




Yarım sende ve yârim senden öte
Aşkın tarifi ve tarihi olmaz bize
Şaşkınlığı düşer/düşürür gönüle ve göze
Akıl mı aranır, ne yerde, ne de gökte
Râbıtan ile dermân oldun her derdim(iz)e
[06 Haziran 2023 | 14:14]




("Çıkamam duvarlarıNdan...")
Yaşar'ım aşk diyarlarında... Çünkü gelip de aldığımız ve
Alacağımız; sende kalan, seninle yaşayan, nice harika mı harika (gülüşün :) ) ve
ŞARKILARIN VAR!!!
Alâ gönüllerdeki yapıların ve kapılarınla gönül tellerimizde yaşa
Rsın sen dört mevsim ve her bahar! Kopsa da saçlar ve kasırgalar!...
[08 Haziran 2023 | 22:24]




Yaşar'ız,
(Aşk) Adını...
Şaşarız
Aklımızı...
Râzıyız ve katarız her ânımızı...
[07 Temmuz 2023]




Yunus'tur, Yaşar...
Aşar kendini...
Şaşar, dinleyeni...
Aydınlatır ve
Ruh(sat)landırır zihnimizi...
[24 Kasım 2023]




Y
A
Ş
A
R




Y
A
Ş
A
R




Y
A
Ş
A
R




Y
A
Ş
A
R




Y
A
Ş
A
R




Y
A
Ş
A
R






















Bu sayfa 01 Ocak 2024 itibariyle 159 kez incelenmiş/okunmuştur.