Söz(cük)leri/ni ve tutumu/nu değiştir... Dünya/n değişsin!

Bu nedir? | Nasıl kullanılır? | Nasıl okumalı/anlamalı? | Sıkça Sorulan Sorular | Yenilikler | İletişim

NA... ~ NU...
İLE BAŞLAYAN SÖZCÜKLERDE

KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!

(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)



NA... ile başlayan FaRkLaR...

- NA/NOMINA ANATOMICA[İng.] değil/yerine/= NABIZ PULSE VURU


- NÂB[Ar. çoğ. ENYÂB] ile NA'B[Ar.] ile NÂB[Ar.]

( Azı dişi. | Yaşlı deve. İLE Karga ya da horoz gibi ötmek. İLE Arı, saf, hâlis. | Katıksız. | Berrak. | Oluk. )


- NÂBÎ[Ar.] ile NÂBİ'/NÂBİA[Ar. < NEBEÂN] ile Nâbî[Ar.]

( Haberci, haber veren. İLE Yerden çıkıp fışkıran, kaynayan, akan. İLE Büyük Türk şairi.[1626 - 1712][müzikte, Seyyid Nuh takma/müstear adıyla besteleri vardır.] )


- NÂCÎ[Ar.] ile NÂCİ'[Ar.] ile Nâcî[Ar.]

( Kurtulan, selâmete kavuşan, necat bulan. | Cehennemden kurtulmuş, cennetlik. İLE Sindirimi kolay yiyecek. İLE Birçok eseri bulunan, Tercemân-ı Hakîkat gazetesi yazarı.[öl. 1893] )


- NÂCİZ[Ar. çoğ. NEVÂCİZ] ile NÂ-ÇÎZ[Ar.] ile NÂCİS[Ar.]

( Azı dişi. İLE Değersiz, hiç sayılan, önemsiz, çok küçük şey. | Recâizâde Ekrem'in 1886'da basılmış, Fransızca'dan yaptığı çevirileri içeren bir kitabı. İLE Onulmaz hastalık. )


- NÂDİR[Ar. < NEDRET | çoğ. NÂDİRÂT, NEVÂDİR] ile NADÎR/NAZÎR[Ar.]

( Seyrek, az, ender bulunur. İLE Taze. | Altın. )


- NÂDİR ile/ve/<> NÂDÎDE[Fars.]

( Seyrek, az, ender bulunur. İLE/VE/<> Görülmemiş, görülmedik. | Pek seyrek bulunan, çok değerli. )


- NÂFÎ[Ar. < NEFY] ile NÂFİ'[Ar. < NEFY]

( Gideren, giderici, yok eden/edici. İLE Yararlı, kârlı. )


- NAFTA[Fr.] ile NAFTALİN[Fr. < Doğu dillerinden]

( 100 - 250 °C'ler arasında damıtılan ürün. İLE Madenkömürü katranının, kuru kuruya damıtılmasından elde edilen, özel kokulu, beyaz, 1.158 yoğunluğunda, 80 °C'de ergiyen, 218 °C'de kaynayan, suda ergimeyen, alkol, benzol ve eterde, kolaylıkla eriyen, antiseptik bir hidrokarbon. )


- NAĞME ile/ve NAKARAT


- NAĞRA değil NARA[Ar. < NARE]

( Haykırma, bağırma. | "Sarhoş ya da külhanbeyi" bağırması. )


- NAH ile/değil NARH[Fars.]

( İşte. İLE/DEĞİL Tüketiciyi korumak amacıyla özellikle temel gereksinim nesneleri için resmî makamlarca belirlenen ve her yerde geçerli olan fiyat. )


- NAHB[Ar.] ile NAHB[Ar.]

( Ölüm, ecel. | Yüksek sesle ağlama. İLE Çekip çıkarma. | Şerefe içilen kadeh. | En iyi şeyi seçme, tercih etme. )


- NAHHÂT[Ar.] ile NAHHÂT[Ar.]

( Kereste kesicisi, doğramacı, marangoz, tahta/ağaç oymacısı. İLE Kibirli, gururlu. )


- NÂHÎ[Ar. < NEHY] ile NÂHÎ[Ar. çoğ. NUHAT]

( Yasak eden, önleyen, men eden. İLE Sözdizmi, nahiv, sentaks. )


- NÂHİB[Ar. < NEHB] ile NAHÎB[Ar. çoğ. NAHB] ile NAHÎB[Ar.]

( Yağmalayıcı/yağma eden, talanlayan/talanlayıcı, çapulcu. İLE Korkak. İLE Avaz avaz ağlama. )


- NAHÎF[Ar.] ile NAHÎF/NAÎF[Ar. < NEHÂFET] ile NAHİF/NAİF[Fr.]

( Genizden gelen ses. İLE Zayıf, arık. İLE Kendini yetiştirmiş, doğal bir plastik sanat yeteneğine sahip sanatçılar tarafından yaratılan resim sanatı. | Güzel sanatların, özellikle resim alanında kendini yetiştirmiş sanatçısı ya da onun yapıtı. | Saf, deneyimsiz. | Acemice yapılan. )


- NAHÎL[Ar. < NAHL] ile NÂHİL/E[Ar. < NAHL] ile NÂHİL[Ar. < NAHL] ile NÂHİL[Ar.]

( Hurma ağacı. İLE İnce, zayıf, arık. İLE Kalburcu. İLE Susuz, suyu olmayan. )


- NÂHİR[Ar. < NAHR] ile NAHÎR[Ar.]

( Çürüyüp ufalanmış kemik. İLE Burundan hırlama. )


- NÂHİRE[Ar.] ile NAHÎRE[Ar.]

( Ayın birinci günü. | Ayın sonu, son gecesi. İLE Ayın ilk günü ya da son gecesi. )


- NÂHİS[Ar.] ile NAHÎS[Ar. < NAHS]

( Kıtlık yılı. İLE Uğursuz. | Kıtlık. )


- NÂHL[Ar. çoğ. NÜHÛL] ile NAHL[Ar.]

( Dişil bal arısı. İLE Hurma ağacı. | Zamanında, âdet olan süs ağacı. | Gümüş ya da mumdan yapılarak gelinlerin önünde götürülmesi ve sonra gelin odasına konulması. | [yazında/edebiyatta] İnce, uzun, nârin gövdeli dilber. )


- NAHZ[Ar.] ile NAHZ[Ar.]

( Bir şeyle dürtme. | Biber gibi şeyleri havanda dövme. İLE [cerrahlıkta] Ameliyatta kesilecek kemiği açma. )


- NAÎB[Ar.] ile NÂİB[Ar. < NEVB| çoğ. NÜVAB]

( Karga ve çirkin sesli kuşların ötüşü. İLE Birinin yerine geçen, vekil. | Kadı vekili. | Kadı, şeriat hükümlerine göre hüküm veren hâkim. | Nöbet bekleyen, nöbetle gelen. )


- NAÎB[Ar.] ile NAÎK[Ar.]

( Karga ve çirkin sesli kuşların ötüşü. İLE Karga ötüşü. | Horoz sesi. )


- NAİL (OLMA) ile/ve/||/<> NASİB (OLMA)


- NÂİM[Ar. < NEVM | çoğ. NÂİMÎN, NİYÂM, NÜVVÂM, NÜVVEM, NÜYYEM] ile NÂİM[Ar. < Nİ'M] ile NAÎM[Ar.]

( Uyuyan, uykuda bulunan. İLE Taze, körpe. | Yumuşak, kemiksiz şey. İLE Bollukta yaşayış. | Cennetin bir bölümü. )


- NAÎR[Ar.] ile NÂİR[Ar. < NÂR]

( Haykıran, na're atan. İLE Parlayan. )


- NAK'[Ar.] ile -NÂK[Ar.]

( Suda ıslanma. | Sıcak suda haşlama. | İlâç olarak çıkarılan su. | Hayvanın yiyeceğini soğuk su ile ıslatma. | Toz. İLE Adlara takılarak sıfat oluşturan bir edat.[-li,-lü anlamını verir][DERD-NÂK: Dertli. | ELEM-NÂK: Elemli.] )


- NAKA'["ka" uzun okunur] ile NÂKA[Ar.]

( Temiz olma, paklanma. İLE Dişil deve, maya. )


- NAKALE[Ar.] ile NAKARE[Ar.]

( Haberciler, nakledenler. | Eşyayı bir yerden başka bir yere taşıyanlar. | Bir maddenin geçmesine uygun, elverişli olan şeyler. | Bir kitabı/yazıyı bir dilden başka bir dile çevirenler, aktaranlar. | Elektrik akımını ya da ısıyı ileten maddeler/iletkenler. İLE ... )


- NAKARE["ka" uzun okunur][Fars.] ile NÂ-KÂRE[Fars.]

( Davul, kös. | Dümbelek. İLE İşe yaramaz, yararsız. | Tembel, üşengen, uyuşuk. )


- NAKDEN[Ar.] ile NAKDÎ[Ar.]

( Para olarak, para ile. | Peşin, elden. İLE Nakitle ilgili, para bakımından olan, paraca, nakde mensup. )


- NAKÎ[Ar.] ile NAKÎ'[Ar.]

( Temiz, pak. İLE Kandırıcı/kandıran. )


- NAKİL ile NÂKİL

( Taşıma. İLE Taşıyan. )


- NÂKIL[Ar. < NAKL | çoğ. NÂKILÂN] ile NÂKIR["ka" uzun okunur]

( Taşıyan. | Geçiren. | Çeviren.[bir dilden] | Duyduğunu anlatan. | İletken.[Fr. CONDUCTEUR] İLE Nişana isabet olan ok. | Delen, oyan, kazan. )


- NÂKİL[Ar.] ile NAKÎR[Ar. < NAKR]

( Dönen, nükûl eden. | Kaçınan, çekinen.[MUHTERİZ] İLE Hurma çekirdeğinin arkasındaki beyaz çukur. | Pek küçük, önemsiz şey. )


- NAKÎS[Ar. < NOKSÂN] ile NÂKİS[Ar. < NEKS | çoğ. NEVÂKİS] ile NAKÎZ[Ar. < NAKZ]

( Eksik. İLE Başını sürekli öne eğen kişi. | Alçak, adi, bayağı. İLE Karşı, zıt. )


- NÂKIS/A[Ar. < NAKS] ile NAKIŞ[Ar.] ile NÂKIZ[Ar. < NAKZ]

( Eksik, noksan, tam olmayan. | Kusurlu, kusuru olan. | [matematikte] -[eksi] imi/işareti. İLE Genellikle kumaş üzerine, renkli iplikler ya da sırma ve sim kullanarak, elle, makineyle yapılan işleme. | Özellikle duvar ve tavanları süslemek için yapılan resim. | Beste ve semailerin, dört yerine iki haneli olanlarına verilen ad. | [mecaz] Hile. İLE Bozan, bozucu, bozma, çözme, kırma. )


- NAKİT PARA değil NAKİT


- NAKL[Ar.] ile NAKR[Ar.]

( Bir şeyi başka bir yere götürme. | Taşıma, aktarma, geçirme. | Aynısını başka bir şey üzerine alma. | Masal/öykü anlatma, söyleme. | Çeviri yapma, tercüme etme. | [coğrafya] Taşın.[Fr. TRANSPORT] İLE Vurma. | Kuşun yem toplaması. | Oyma, kazma, taş oyma, heykel yapma, taş oymacılığı. )


- NAKLEN[Ar.] ile NAKLÎ[Ar.]

( Nakil yoluyla. | Anlatma ya da öykü yoluyla. İLE Akla değil, nakle dayanan. )


- NAKS[Ar.] ile NAKŞ[Ar.]

( Eksiklik, noksan. | Eksiltme, azaltma. İLE Resim. | Duvarlara, tavanlara yapılan yağlı ya da sulu boya resim, süsleme sanatı. | İpekle, sırma ile işletme. | Hile, renk. )


- NA'L[Ar.] ile NÂL[Ar.]

( Ayakkabı, pabuç. | Nal. | Oturacak yerlerin en aşağısı. İLE Kamış düdük. | Kamış. | Kamış kalemin içindeki saz. | Şeker kamışı. | İnleyen/inleyici. )


- NAL[Ar.] ile NALÇA[Ar. + Fars.]

( At, eşek, öküz vb. yük hayvanlarının tırnaklarına çakılan, ayağın biçimine uygun demir parçası. İLE Ayakkabıların altına çakılan demir. )


- NAMAZ KILMAK yerine NAMAZI EDÂ ETMEK


- NAMAZ KILMAK değil NAMAZI KILMAK


- NAMAZDA OKUNAN BESMELE ile NAMAZ DIŞINDA OKUNAN BESMELE

( Sessiz. İLE Sesli/sessiz. )


- NAMAZDAN ÖNCE ESTAĞFİRULLAH ile/ve NAMAZDAN SONRA OKUNAN


- NAMAZGÂH ile NAMAZGÂH ile NAMAZGÂH

( 1786'da, Sultan II. Mahmud'un annesi Nakşıdil Sultan tarafından. İLE 1642'de, Sadrazam Gürcü Mehmet Paşa tarafından. İLE 1812'de, Sultan II. Mahmud'un eşi Nevfidan Sultan tarafından. )

( Okmeydanı'ndadır. İLE Okmeydanı'ndadır. İLE Üsküdar, Selimiye'de, Astsubay Orduevi karşısındadır. İLE )


- NAMAZI "KIL! KIL! KIL!" DEYİP "KIL ETMEK" yerine NAMAZIN ZEVKİNİ VERMEK/ANLATMAK


- NÂME[Fars.] ile -NÂME[Fars.]

( Mektup. | Sevgiye ve aşka dair yazılmış mektup. | Kitap, dergi/mecmûa. İLE "Yazılı/yazılmış, küçük kitap" anlamlarına gelerek birleşik/mürekkep sözcükler oluşturur.[EMİR-NÂME, KÂNUN-NÂME, KARAR-NÂME] )


- NÂMÎ[Ar. < NÜMÜVV] ile NÂMÎ[Ar. < Fars. NÂM]

( Yerden biten, yetişen, büyüyen, artan. İLE Ünlü, namlı, şöhretli. )


- "NAMIK KEMÂL" FIKRALARI değil NÂM-I KEMÂL FIKRALARI


- NAMUS-U EKBER ile/ve NAMUS-U ESGAR

( Tanrı. İLE/VE Para. | Sessiz adâlet. )


- NANE ile NARPIZ

( ... İLE Yaban nanesi. )


- NAR ile NÂR

( Meyve. İLE Ateş. )


- NÂR[Ar.] ile NÂR[Ar.]

( Ateş, od. | Cehennem. | Yakıcı şey. İLE Nar. )

( ... cum PUNICA GRANATUM )


- NÂRCÎL[Ar.] ile NÂRÇÎL[Ar.]

( Hindistan cevizi. İLE Hindistan cevizi. )


- NARH[aslı NİRH] değil/yerine/= NARK, ÇARŞIDA, PAZARDA SATILAN ŞEYLER İÇİN RESMÎ MAKAMLARCA GÖSTERİLEN FİYAT


- NÂS[Ar. < İNS] ile NAS/NASS[Ar. < NUSÛS] ile NA'S/NA'SE[Ar.]

( Kişiler, halk, herkes. İLE Açıklık, sarihlik, kat'îlik. | Anlamında açıklık, kesinlik bulunan Kur'an-ı Kerîm ayetinin delil olarak gösterileni. | [felsefe] İnak, dogma. | [eskiden] Sadece bir anlama gelen sözcük. İLE Uykusu gelme, uyku bastırma, ımızganma. | Zayıflık, bitkinlik, kuvvetsizlik. )


- NASAF[Ar.] ile NÂ-SÂF[Fars. Ar.]

( Uşak, hizmetçi. İLE Saf/hâlis olmayan, karışık. | Kirli, pis. )


- NASARA ile/ve NÂSİRUN

( Yardım etmek. İLE/VE Yardım edici. )


- NASI değil NASIL?


- NASÎB ile NASB

( Pay, kısmet. | Birinin elde edebildiği şey. İLE Bir memurluğa tâyin. | Dikmek, saplamak. )


- NÂSİH[Ar. < NESH] ile NASÎH[Ar. çoğ. NUSAHÂ]

( İptal eden, nesh eden. | Kopyasını çıkaran, istinsâh eden. İLE Öğüt veren, nasihat eden. )


- NÂSİK[Ar. < NESAK] ile NÂSİK[Ar.]

( Düzenleyen, tertip eden. İLE Allah yolunda ibâdet eden, dine bağlı. )


- NASIL GÖRDÜĞÜNÜ DEĞİŞTİR ve/<>/> NASIL DEĞİŞTİĞİNİ GÖR


- "NASIL KULLANIŞI" değil NASIL KULLANILDIĞI



devamı için burayı tıklayınız...



NE... ile başlayan FaRkLaR...

- NE ALÂKA/KEL ALÂKA değil/yerine/= NE İLGİSİ VAR/İLGİSİ YOK


- [ne] ANLAŞILABİLİR ile/ve/||/<> [ne] KAVRANABİLİR ile/ve/||/<> [ne de] KABUL EDİLEBİLİR OLAN


- NE ARAYACAĞIMIZI BİLMEDEN ile/ve/||/<>/> NE BULACAĞIMIZI BİLMEMEK


- NE ATTIĞIMIZ ve/||/<> NE KATTIĞIMIZ


- NE DEDİĞİ(Nİ ANLAMAK) ile NE DEMİŞ OLABİLECEĞİ(Nİ ANLAMAK)

( TO UNDERSTAND WHAT HE/SHE SAID vs. TO UNDERSTAND WHAT HE/SHE MEANT TO SAY )


- NE DERLER? ile/yerine NE DENİR?


- "NE DERSİN?" ile/ve/<> "NE EDERSİN?"

( N DERSİN? <> N EDERSİN? )

( Ne edersen onu dersin, ne dersen onu edersin! )


- "NE DESEM BOŞ" değil/yerine NE DESEM ÇOK, NE DESEM AZ


- "NE DESEM(/DESEN) BOŞ" ile/değil/yerine "NE DESEM(/DESEN) AZ"


- "NE DİYEBİLİRİM (Kİ)?" değil "NE DENİLEBİLİR (Kİ)?"


- "NE HALE GELMİŞSİN!" ile/ve/değil/yerine "NE KADAR DEĞİŞMİŞSİN!"


- NE İÇİNDE? ile HANGİ YOLLA? ile NE İÇİN?


- "NE İSTEDİĞİMİ/Zİ BİLMEK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< NEYE GEREKSİNİMİM/İZ OLDUĞUNU BİLMEK

( Herkes "bilir". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Bazıları bilir. )


- "NE KADAR KULLANILABİLİR OLMASI" değil "NE KADAR KULLANILABİLİR OLDUĞU"


- NE KADAR SEVDİĞİNİZ ve/+/||/<> NE KADAR NAZİK YAŞADIĞINIZ ve/+/||/<> NASIL, ZARÂFETLE VAZGEÇEBİLDİĞİNİZ


- NE KADAR? ile/ve NEREYE KADAR?


- "NE ÖĞRENDİMSE/YAPTIMSA" değil NE ÖĞRENDİYSEM/YAPTIYSAM


- NE OLDU? ile/ve NASIL OLDU? ile/ve NEDEN OLDU?


- "NE OLDUĞUN" ile/değil/yerine NE OLACAĞIN

( Belirlidir. İLE/DEĞİL/YERİNE Belirli değildir. )


- NE OLDUĞU/N ile/ve/<>/değil/yerine NE OLMADIĞI/N

( Bize ancak ne olmadığımız söylenilebilir. )

( Ne olmadığınızı bilme yoluyla gerçek kimliğinizi tanırsınız. )

( [not] HAPPENNED WHAT / WHAT YOU ARE vs./and/<>/but NOT HAPPENNED WHAT / WHAT YOU ARE NOT
NOT HAPPENNED WHAT / WHAT YOU ARE NOT instead of HAPPENNED WHAT / WHAT YOU ARE
Can only tell you what you are not.
By knowing what you are not, you come to know your self. )


- "NE OLDUĞUNDAN ÇOK ..." ile/ve/değil "NE OLDUĞUNDAN ÖNCE ..."


- "NE OLDUKSA" değil NE OLDUYSAK


- "NE OLDUM!" ile/değil/yerine "NE OLACAĞIM?"


- NE OLMALI? ile/değil NE OLSA GEREK?


- "NE ŞEKER" ile/ve "NE TUZLU"

( Bir şeyin hoşluğu anlatılmak istendiğinde. )

( Türkiye ve birçok kültürde. İLE/VE İran'da. )


- "NE VAR, NE YOK?" ile/ve/||/<> "NEYİ, NASIL BİLEBİLİRİZ?"


- NE YAPACAĞINI BİLMEK
ile/ve/değil/yerine/<
NE YAPMAYABİLECEĞİNİ/YAPMAYACAĞINI! BİLMEK !!!

( Ne yapman gerektiğinden çok, önce ne yapmaman gerekiğini bil, yeter. Çoğu zaman ne yapman gerektiğini bilemeyebilirsin, fakat ne yapmaman gerektiğini her zaman çok iyi bilebilirsin. )

( İsabet ve kesinlik tutturulamayabilir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/< İsabet ve kesinlik üzerinedir, kolaylıkla sağlanabilir, tamamen uzlaşımsal ortak bir hareket noktası sunabilir. )

( Kendini gerçekleştirmiş, saygın ve önemli birine sormuşlar:
Nasıl bu noktaya geldiniz?
Yakınlarında bulunan bir kişiyi göstererek, herşeyi ondan öğrendiğini söylemiş.

Çevresindekiler hayret içinde ve inanamayarak demişler ki:
Nasıl olur? O işaret ettiğiniz kişi, her türlü, düzenbazlığı, yalanı, rezilliği yapan biridir.

Yanıt: Heh işte!
O ne yaptıysa ben yapmadım! )

( Bir şey ki, yapmasan da olur, YAPMA!
Bir şey ki, söylemesen de olur, SÖYLEME! )

( Irmağın derinliği, iki ayakla birden ölçülmez! )

( Bilme sanatı, neyi gözardı edeceğini bilmektir. )

( )

( [not] TO KNOW, WHAT TO DO vs./and/but TO KNOW, WHAT, NOT TO DO
TO KNOW, WHAT, NOT TO DO instead of TO KNOW, WHAT TO DO )


- "NE YAPACAK BENİ Kİ?" değil NE YAPACAK Kİ BENİ?


- "NE ZAMAN KONUSU AÇILINCA" değil NE ZAMAN KONUSU AÇILIRSA


- NE? ve/||/<> NASIL? ve/||/<> NEDEN? ve/||/<> NİÇİN?

( Hangi şey? VE/||/<>/>/< Ne asıl? VE/||/<>/>/< Ne'den? VE/||/<>/>/< Ne için? )

( Evren/doğa/nesne/insan. VE/||/<>/>/< Bilim. VE/||/<>/>/< Sanat. VE/||/<>/>/< Felsefe. )

( Nedir sorusu, metafizik bir sorudur. )

( "What is?" question is metaphysical question. )

( Cosmos/nature/matter/human. VS./AND/||/<>/>/< Science. VS./AND/||/<>/>/< Art. VS./AND/||/<>/>/< Philosophy. )

( WHAT? vs./||/<>/>/< HOW? vs./||/<>/>/< WHY? vs./||/<>/>/< WHAT FOR? )


- NE?[Ar.] ile NE[Ar.]

( ... İLE Değil, yok. )


- NEBÂİL[Ar. < NEBÎLE] ile NEBÂİR[Ar. < NEBÎRE]

( Yüceler, yüksekler. İLE Torunlar. )


- NEBÂT[Ar. çoğ. NEBÂTÂT] ile NEBÂT[Ar.]

( Topraktan çıkan/biten her türlü şey, bitki. İLE Nöbet şekeri. )


- NEBÎ[Ar. < NEBE | çoğ. ENBİYÂ] ile NEBÎH[Ar.]

( Haberci. | Peygamber. İLE Ünlü, onurlu/şerefli. )


- NEBÎL[Ar.] ile NEBÎR[Ar.]

( Yüksek yetenek ve onur sahibi. | Akıllı, anlayışlı. | Bilgili ve erdemli. İLE Torun. )


- NEBİSE[Ar.] ile NEBİSE[Ar.]

( Kız torun. İLE Kuyu toprağı. | Irmak toprağı. )


- NEBL[Ar.] ile NEBR[Ar.]

( Ok. | Ok yapma. İLE Yükseğe çıkarma, kaldırma, yükseltme, sesi yükselme. | Korkup çığlık atma, haykırma. )


- NECD[Ar.] ile Necd[Ar.]

( Yüksek yer. | Yiğitlik durumu. | Gamlılık. | Yol. İLE Arap Yarımadası'nın orta bölgesi. )


- NECİS[Ar.] ile NECÎS[Ar.]

( Pis, murdar. İLE Pis, kirli, murdar. | Onulmaz hastalık. )


- NEDBE[Ar. çoğ. NEDEB, NÜDÛB] ile NEDEBE[Ar.] ile NEDEBÎ[Ar.]

( Yara izi. İLE Yara/kırık yeri. İLE Yara izi ile ilgili. )


- NEDEN/ETKEN - ETKİ ile NEDEN - TEPKİ

( Cansızlarda. İLE Canlılarda. )


- NEDEN ile/ve/||/<>/> NEDEN ÖBEĞİ/GRUBU


- NEDEN ile/ve/değil/||/<> NEYE GÖRE


- NEDENİ ile/yerine/değil NEDENLERİNDEN BİRİ

( Her biri bir ötekinin nedenidir. )

( [not] CAUSE OF vs./but ONE OF THE CAUSES
ONE OF THE CAUSES instead of CAUSE OF
Each is the cause of the other. )


- NEDENİ ile/yerine/değil NEDENLERİNDEN BİRİ

( [not] CAUSE OF vs. CAUSES OF ONE )


- NEDENLENMEMİŞ, ZORUNLU VAROLAN ile/ve/<> NEDENLENMİŞ, ZORUNLU VAROLAN


- NEDENLERDEN BİRİNCİSİ ile/ve/değil/yerine NEDENLERDEN BİRİ

( [not] THE FIRST CAUSE vs./and/but ONE OF THE CAUSES
ONE OF THE CAUSES instead of THE FIRST CAUSE )


- NEDENLERİN BİLİMİ ile/ve NEDENLERİN NEDENİNİN BİLİMİ

( Bilim. İLE/VE Metafizik. )


- NEDF[Ar.] ile NEDFÎ[Ar.] ile NEDÎF[Ar. < NEDF]

( Pamuk atma/ditme. İLE Didilmiş/nedfolunmuş yün topağı. İLE Atılmış pamuk, yün. )


- NEDÎM[Ar.] ile Nedîm[Ar.]

( Meclis/sohbet arkadaşı. | Büyükleri, fıkra ve öyküleriyle eğlendiren. | Güzel, öykü anlatan, tatlı konuşan. | Yeniçeri ocağına yeni yazılan. İLE Osmanlı şairlerindendir. [öl. 1730] )


- NEDİR? ile/ve/<>/değil/yerine NE/LER OLABİLİR?


- NEFEL[Ar.] ile NEFER[Ar.]

( Düşmandan alınan mal. | Ülül-emrin iznini almadan düşmana karşı çıkan, sayısı az bir topluluk. İLE Bir adam, tek kişi. | Rütbesi olmayan asker, er. | İnsan sayısı bildiren sözler için kullanılır. )


- NEFES ve/> NEFS ve/> NEFİS


- NEFFÂ'[Ar. < NEF] ile NEFFÂH[Ar.]

( Çıkarı çok olan. İLE Hayırlı, hayır ve iyilik sahibi. | Kokusu çok. )


- NEFH[Ar.] ile NEFH[Ar.]

( Güzel kokunun yayılması. | Rüzgârın esmesi. İLE Üfürme. | Boru vs. üfleme. )


- NEFHA[Ar. çoğ. NEFEHÂT] ile NEFHA[Ar.]

( Güzel koku. | Bir esim yel, rüzgârın bir kere esmesi. | Üfürük, soluk üfürme. İLE Üfürük. | Karın şişmesi, şişkinlik. )



devamı için burayı tıklayınız...



NI/Nİ... ile başlayan FaRkLaR...

- NİCELİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< NİTELİK

( Bölünebilir olan. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Bölünemez olan. )

( Altın, altınlık niceliğinde, altınlık niteliklerini barındırır. )

( ARITHMOS ile/ve/değil/yerine/||/<>/< EIDOS )

( [not] QUANTITY vs./and QUALITY
QUALITY instead of QUANTITY )


- NİCELİKLİ ile NİCELİKSEL


- NİCELİKSEL VAROLAN ile/ve/değil/||/<> NİTELİKSEL VAROLAN

( Cansızlar, bitkiler ve hayvanlar. İLE/VE/DEĞİL/||/<> İnsan. )


- NICOTIANA RUSTICA ile NICOTIANA TABAKUM

( Rusya ve Hindistan'da yetişir. İLE Dünyanın çoğu bölgesinde bulunanın adıdır. )


- NİGÂL[Fars.] ile NİGÂR[Fars.] ile Nigâr[Fars.]

( Yeni. | Yeni, son zamanlarda çıkmış. | Taze, körpe. İLE Resim. | Resim gibi güzel sevgili. | Resmedilmiş, resmi yapılmış. | Put. | Türk müziğinin en az altı yüzyıllık bir mürekkep makam. İLE Ünlü hanım şairlerimizdendir. Aks-i sadâ, Efsûs, Nîran adlı kitapları vardır.[1856 - 1918] )


- NİHÂVEND ile NİHÂVEND

( Makam. İLE İran'ın batısında bulunan şehir. )


- NİHÂVEND[Fars.] ile NİHÂVEND[Fars.]

( İran'ın batısında bulunan ünlü bir şehir. İLE Türk müziğinde bir makam. )


- NİHİLİST değil NİHİLE OLMAK


- NİJER ile NİJERYA

( NIGER vs. NIGERIA )


- NİKAB["ka" uzun okunur] ile NİKÂB[Ar.]

( Peçe, yüz örtüsü. | Perde, örtü. İLE Kuşçu eldiveni. )


- NİKABET[Ar. < NAKABET | çoğ. NUKABÂ] ile NİKÂBET[Ar.]

( Bir kavim ya da kabilenin reisi ya da vekili. | Bir tekkede, şeyhin, yardımcısı olan en eski dervişi ya da dedesi. İLE Rüzgârın, ters yönlerden esmesi. )


- NİKAT[Ar. < NOKTA]["ka" uzun okunur] ile NİKÂT[Ar. < NÜKTE]

( Noktalar. İLE Herkesin anlayamadığı ince anlamlar. | İnce anlamlı, zarif ve şakalı sözler. )


- NİKRİS/NİKRÎS[Ar. < NEKARÎS] ile NÎKRÎZ/NÎRÎZ[Fars.]

( Ayak parmaklarında, topuklarda ve eklemlerde meydana gelen ağrılı hastalık. [Fr. GOUTTE] İLE Türk müziğinin en eski bileşik makamlarından. )


- Nîl["ka" uzun okunur] ile NÎL[Ar.]

( Mısır'da geçen, Akdeniz'e dökülen ünlü ırmak. İLE Çivit otu. )


- NİMÂL[Ar. < NEML] ile NİMÂR[Ar. < NİMR]

( Karıncalar. İLE Kaplanlar. )


- NİMET ile NİKMET

( ... İLE Şiddetli cezâ. )


- NÎM-İ CEHL[Fars.] ile NÎM-İ CEHL[Fars.]

( Usûl. İLE Yarım bakış. )


- ...NIN "DOKUNMA/SI" ile/ve/yerine ...NIN ETKİ ETME/Sİ


- ...'NIN EVİNDE YAŞAMAK ile/yerine ...'NIN EVİNDE KALMAK


- "...NIN GERÇEKLEŞMESİ" ile/değil ... NIN YAŞANMASI


- ...'NIN:
KANITI ile/değil GÖSTERGESİ


- ...'NIN:
"KARŞITI" ile/değil DIŞINDA KALAN/BIRAKILAN


- "...NIN KARŞITI" ile/değil ...NIN KARŞILIĞI


- "...NIN NEDENİ" ile/ve/değil/yerine "...NIN İLİŞKİSİ"


- ...NIN SÜRECİ ile/ve ...NIN SÜRECİ

( PROCESS OF ... vs./and PROCESS OF ... )


- "...'NIN TANRI'SINDA" değil ...'NIN TANRI ANLAYIŞINDA


- ...NIN:
"ÜRÜNÜLER" değil ÜRÜNLERİ


- "...NIN YARARLARI NEDİR?" değil ...NIN YARARLARI NELERDİR?


- NİRVANA[Sansk.] = NİBBAHA[Palice] = SATORİ[Zen, Jap.]


- NIRVANA = NIBBANA[Palice]


- NİRVANA[Sansk.](NİBBAHA[Pali])(SATORİ[ZEN, Jap.]) ile NİRVANE ile NİRVANİ ile ...

( Aydınlanma. (ZEN'de, Satori) Yaşam ışığının nihai eriyişi ve sönüşü. Maddeden kurtuluş, En Yüce Ruh (Brahman) ve yeniden birleşme. Budist summum bonumilkesi. En son Gerçeklik. Saltık Hakikat. Aydınlandıkları zaman, yanıltıcı egolarının bilinciyle sınırlı olmayan bir duruma giren kişilerin son durumu. Bağımlılıklardan, tutkulardan, yanılsamalardan kurtulup, uyanıp aydınlanma sonucu ulaşılan iç suskunluk, iç barış. (Tasavvuf'ta ile ABCDEF ( İşrak) İLE Bağımsızlığa, iç özgürlüğe ulaşmış kişi. İLE Nirvana'yı arayan. )


- NÎŞ[Fars.] ile NİŞ[Fr./İng. < NICHE]

( İğne[arı, akrep gibi böceklerde]. | Zehir, ağı. | Diken. İLE Duvar içinde bırakılan oyuk. )

( Niş pazarlama, pazardaki hizmetlerdeki boşlukların doldurulması amacı ile yapılmaktadır. Bu pazarlama çeşidinde herkese hizmet verilmemektedir. Daha küçük bir grup niş pazarlamadan yararlanabilmektedir. Niş pazarlama, hedefindeki kişilerin isteği doğrultusunda sürekli bir biçimde yenilikler yapmak zorundadır.

Niş Pazarlama, İngilizce'de Niche marketing adı ile anılmaktadır. Bu pazarın belirli başlı özellikleri bulunur.

- Niş pazarlama, küçük kitleleri hedef almış olan bir pazarlama yöntemi olarak karşımıza çıkar.
- Niş pazarlama, yönteminde maliyetin üzerine ciddi bir kâr konulmaktadır. Bu nedenle de önemli oranlarda kâr elde etmek olanaklıdır.
- Niş pazarlamada, üretim ve pazarlama oldukça düşüktür. Ancak kazanılan paralar oldukça tatmin edicidir.
- Niş pazarlamada, müşteri gereksinimine göre ürün üretilmektedir.
- Niş pazarlama, kitlesi küçük olması nedeni ile pazarlama iletişimine ayrılan para oldukça azdır.
- Niş pazarlama yapılırken, üretimin özgün olması ve üretimi yapan şirketin alanında uzman olması oldukça önemlidir.
- Tüketici güvenini kazanmak ve tüketiciyi memnun etmek, niş pazarlamada çok daha kolay bir biçimde yapılabilmektedir.

Niş Ürün, Niş Parfüm, Niş Pazar ve Niş Boyut Ne Anlama Gelir?

Niş pazarlamada üretilen niş ürünlerin herhangi bir alternatifinin bulunmaması oldukça önemli bir konudur. Niş pazarlama stratejilerinde hedef kitle oldukça küçük olmaktadır. Bazı kişiler tarafından bu pazar türünde rekabet olmadığı düşünülebilir. Ancak niş pazarlamadaki rekabet oldukça fazladır.

Niş pazarlama, yapmak oldukça dar bir bölgede pazarlama yapmak demektir. Bunun yanında bu dar bölgede pek çok rekabet eden şirket olması da olanaklıdır. )


- NİSÂL[Ar. < NASL] ile NİSÂR[Ar.] ile -NİSÂR[Ar.]

( Temrenler, ok, kargı gibi şeylerin uclarındaki sivri demirler. İLE Saçma, serpme. | Saçı, düğünde saçılan para. İLE "Saçan/saçıcı" anlamlarına sözcükleri sıfatlandırır.[PERTEV-NİSÂR: Işık saçan.] )


- NİŞÂN[Fars.] ile -NİŞÂN[Fars.]

( İz, belirti. | İşaret, fabrika işareti. | Yara izi. | Amaç, hedef, vurulması istenilen nokta. | Vurulacak noktaya silahı çevirme. | Sevgililik işareti. | Bu işareti takmak üzere yapılan tören. | Hatıra için dikilen taş. | Tuğra. | Taltif için verilen madalya. | Ferman. İLE "duran, dikilen, kalan" gibi anlamları gelerek bileşik sıfatlar yapar.[HATIR-NİŞAN: Unutulmayan, akılda kalan.] )


- NİŞÂN ile NÎSÂN[Süryanice]

( İz, belirti. | İşaret. İLE Nisan ayı. )


- NİŞANCA ile NİŞANCA

( Eyüp'te, Topçular - Defterdar arasındaki semt. İLE Fatih'te, Beyceğiz Mahallesi'nde, Nişancı Mehmet Paşa Camisi'nin bulunduğu semt. )

( İkisi de adını, bu semtte bulunan camiden almıştır. )


- NİŞANTAŞI ile NİŞANTAŞI

( Şişli - Teşvikiye arasında bulunan ve adını burada bulunan nişantaşından alan semt. İLE Vali Konağı - Teşvikiye caddelerinin kesiştiği noktada bulunan, 1825'te Sultan II. Mahmud tarafından diktirilmiş yazılı sütun. )


- NİSANTAŞI ile NİŞANTAŞI


- "NİTELENDİRİLEBİLİNİR" değil NİTELENDİRİLEBİLİR


- NİTELİK NİCELİK

( QUALITY
QUANTITY )


- NİCELİK ile/ve/||/<>/> NİTELİK ile/ve/||/<>/> ÖLÇÜ

( Bölünebilir olan. İLE/VE/||/<>/> Bölünemez olan. İLE/VE/||/<>/> ... )

( "Kaç?" sorusunun yanıtıdır. İLE/VE/||/<>/> "Nasıl?"[Ne asıl? < KEYFE] sorusunun yanıtıdır. İLE/VE/||/<>/> ... )

( Nicelik olmadan, nitelik olmaz! Nitelik olmadan da nicelik! )

( Altın, altınlık niceliğinde, altınlık niteliklerini barındırır. )

( QUANTITY vs./and/||/<>/> QUALITY vs./and/||/<>/> MODERATION )

( ... ile/ve/||/<>/> GUNA ile/ve/||/<>/> ... )

( KEMMİYET ile/ve/||/<>/> KEYFİYET ile/ve/||/<>/> MİYAR )


- NİTELİKLİ ile NİTELİKSEL


- NİTELİKLİ/KAPSAMLI YANIT ve/||/<>/>/< NİTELİKLİ SORU


- NİTROZAMİT ile/ve/||/<> NİTROZAMİN


- NİYÂBE[Ar.] ile NİYÂBET[Ar.]

( Nöbet. İLE Vekillik, vekâlet, nâiblik. | Kadı vekilliği, kadılık. )


- NİYÂM[Ar. < NEVM, NÂİM] ile NİYÂM[Fars.]

( Uyuyanlar, uykuda olanlar. İLE Kın, kılıö kını, kılıf. )


- NİYÂZÎ[Fars. | çoğ. NİYÂZİYÂN] ile Niyâzî[Ar.] ile Niyazî[MISRÎ]

( Yalvarıcı, niyaz edici. | Sevgili. İLE XV. yüzyılın divan şairlerindendir. İLE XVIII. yüzyılın büyük Türk mutasavvıfı. )


- NİYEMİŞ değil NİYEYMİŞ?/NİYE İMİŞ?


- NİYET BOZUKLUĞU ile/değil NİYET EKSİKLİĞİ

( [not] HAVE AN EVIL INTENTION vs./but LACK OF INTENTION )


- NİYET:
YOKSA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< VARSA

( "Bahane/mazeret", çoktur. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Hiçbir bahane/mazeret, yoktur. )


- NİZÂ'[< NEZ] ile/değil/yerine/>< NİZÂM[NAZAME]

( Çekişme, kavga. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< İncileri, ipe dizmek. )

( Bilgi, güce tâbi olursa/tutulursa. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Güç, bilgiye tâbi olursa/tutulursa. )



devamı için burayı tıklayınız...



NU/NÜ... ile başlayan FaRkLaR...

- NÜFUS CÜZDANI değil NÜFUS KÂGIDI


- NÜFÛS[Ar. < NEFS] ile NÜFÛZ/İÇEGEÇİ[Ar.]

( Canlar. | Kişiler. İLE İçe geçme/işleme. | Sözü geçme/dinlenme. )


- NÜFÛZ EDİLEBİLİRLİK ile/ve/||/<> NÜFÛZ EDİLEMEZLİK


- NUHÂT[Ar. < NÂHÎ] ile NUHÂT[Ar.]

( Sözdizimi/nahiv/sentaks âlimleri. İLE Hıçkırma. )


- NUHLE[Ar.] ile NUHRE[Ar.]

( Din şubesi, mezhep. | Çeyiz, düğün hediyesi. İLE Kemik dokusunun çürümesi. )


- "NUHNEVİDEN KALMA" (ÂDETLER) değil NUH NEBÎ(PEYGAMBER)'DEN GELEN


- NÜHÛL[Ar. < NAHL] ile NÜHÛR[Ar. < NAHR] ile NÜHÛR[Ar. < NAHR] ile NÜHÛR[Fars.]

( Arılar, bal arıları. | Çok zayıflı, arıklık, lâgarlık. İLE Kurbanlar. İLE Akarsular, çaylar, ırmaklar. İLE Göz. )


- NUKABÂ ile NÜCEBÂ ile HALÎFE ile MÜRŞİD

( Reis ya da vekil. İLE Pak olan kimse, erenler. İLE Temsil etmeye, talebe yetiştirmeye yetkisi olan. İLE Hak yolunun kılavuzu. )

( Yaşam sizi bilinçlendirir, fakat Mürşit sizi farkında kılar. )

( Mürşit'in her sözü dinlenir, bir tek sözü dinlenmez: "Mukabeleye gelinmeye" )

( ... ile ... ile ... ile TERSÂ-BEÇE )


- NÜKET[Ar. < NÜKTE] ile NÜKHET/NEKHET[Ar.]

( Nükteler, herkesin anlayamayacağı ince, zarif, anlamlı sözler. İLE Koku. | Ağız kokusu. )


- NÜMİSMATİKTE[Fr. NUMISMATIQUE < Lat. < NUMISMA / Yun. < NOMISMA]:
KAVRAMLAR ile TERİMLER ile TARİHÇE

( Metal paraları inceleyen bilim dalı. )

( )

( )


- NURUOSMANİYE ÇEŞMESİ ile NURUOSMANİYE SEBİLİ

( Nuruosmaniye Camisi önünde, Kapalı Çarşı'ya bakan kapısının sol tarafındadır. İLE Nuruosmaniye Camisi önünde, Kapalı Çarşı'ya bakan kapısının sağ tarafındadır. )

( 1756'da, Sultan III. Osman'ın Rokoko üslûbunda yaptırttığı bir çeşmedir. [Mimar Hacı Mustafa Ağa yapıtıdır.] [Osman III Çeşmesi adıyla da bilinir.] İLE 1755'te, Sultan III. Osman'ın Türk Rokoko üslûbunda yaptırttığı bir sebildir. )


- NÛŞ[Fars.] ile -NÛŞ[Fars.]

( Tatlı, bal. | İçki, işret. İLE "içen/içici" anlamlarıyla sözcüklere takılır.[BÂDE-NÛŞ: Şarap içen.] )


- NUS değil NUSH[Ar.](ÖĞÜT/NASİHAT)


- "NUTUK ATMAK" ile "NUTUK ÇEKMEK"


- NÜZHE[Ar.] ile NÜZHET[Ar.]

( Kanuna benzer bir saz. İLE Neşe, eğlence, eğlenilecek yerlere gidip gezme. | Tazelik, sevinç, ferahlık. )


- NÜZL[Ar. çoğ. ENZÂL] ile NÜZÛL[Ar.]

( Konak yeri. | Misafir için hazırlanan yemek. İLE Aşağı inme. | Konağa inme, konaklama. | İnme, felç. )


- NÜZÛR[Ar. < NEZR] ile NÜZÛR/NÜZERÂ[Ar. < NEZÎR]

( Adaklar, adamalar. İLE Doğru yola getirmek üzere gözdağı vermeler, korkutmalar. )



devamı için burayı tıklayınız...






Bu sayfa 01 Ocak 2024 itibariyle 81 kez incelenmiş/okunmuştur.