Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(23/27)


- SÖZCÜKLERİN ETKİSİ ve/||/<> KİŞİLERİN ETKİSİ


- SÖZ(CÜK)LERİ/Nİ ve/||/<> TUTUMU/NU DEĞİŞTİR...
DÜNYA/N DEĞİŞSİN!


- SÖZLEŞMEDE:
İYİ NİYET ve/||/<>/> SADÂKAT ve/||/<>/> İÇERİK

( Adının geçmesiyle. VE/||/<> İmza atarak. VE/||/<> Uygulayarak. )


- SÖZLÜK ÇALIŞMASI/OKUMASI:
HERKESİN HARCI ile/ve/değil/||/<>/< HERKESİN İHTİYACI


- SÖZÜ "UZATMAK" ve/<> SABRI ZORLAMAK


- SÖZÜN:
ÇEŞİTLERİ ile/ve/<> DERECELERİ/DEREKELERİ

( ŞİİR

   ^


ATASÖZÜ, DEYİM [KELÂM-I KİBAR, VECİZE]

   ^

[dereceleri]


--- SÖZ ---[(bilgili ve bilinçli) kişinin ağzından çıkan]

[derekeleri]

   v

LÂF / KÜNGE / JÂJ[Fars.] [Evin içinden çıkan çer-çöp.]

   v

KÜFÜR [Ar. < KFR: Örtme, gizleme.]

   v

TARİZ [Birini eleştirme, küçük düşürme ya da alay etmek amacıyla söylenilmek istenileni tam tersi bir anlamda bir sözle, incelikle ve lâtîfeyle[espriyle] anlatma sanatı.]

   v

HİCV [Ar. < HECV: Yergi, yermek.]

   v

HERZ[Ar.: Anlamsız, boş, saçma. | Hakaret. ], YÂVE, TÜRREHÂT / HERZE/BESBÂS[Fars.] )


- SÖZÜNDEN ÇIKIL(A)MAYANLAR:
SU ile/ve/<> EKMEK ile/ve/<> ÖLÜM

( Çocuklukta. İLE/VE/<> Yetişkinlikte. İLE/VE/<> Yaşlılıkta. )


- SPİKER[İng. SPEAKER] =

( İngilizce "Speaker" yani "Konuşan" demektir. "Parlamento Sözcüsü" için kullanılan özel bir görevin adıdır. )


- SPONSOR[İng.] ile SAKMAN/DESTEKÇİ/REKLÂM VEREN/DÜŞ ORTAĞI


- SPOR ile/ve/değil HAREKET


- STAFF ile CREW


- STAJ[Fr./İng. STAGE] değil/yerine/= ÇIRAKLIK

( Herhangi bir meslek edinecek olan kimsenin geçirdiği uygulamalı öğrenme dönemi. | Birinin, meslek bilgisini artırmak için bir kurumun bir ya da birçok bölümünde çalışarak geçirdiği dönem. )


- STAJER değil STAJYER


- STK ile STK

( Sivil Toplum Kuruluşu İLE Sanat - Tarih - Kültür )


- STRATEJİK "ORTAKLIK" ile/ve/||/<>/< SİYASAL ORTAKLIK" ile/ve/||/<>/< ÇÖZÜM ORTAKLIĞI"


- STRES ile/değil/yerine/>< TUTKU

( İstemediğin bir şey için çok çalışmak. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Sevdiğin bir şey için çok çalışmak. )

( [not] STRESS vs./but/>< PASSION
PASSION instead of STRESS )


- STRES ile/değil/yerine/>< TUTKU

( İnanmadığımız bir iş üzerine çok çalışmak. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< İnandığımız bir iş üzerine çok çalışmak. )

( [not] STRESS vs./but/>< PASSION
PASSION instead of STRESS )


- ŞU/O KİTABI:
"OKUMANIZI, TAVSİYE EDERİM"
ile/ve/||/<>
"OKUMAYANI, TASFİYE EDERİM"


- SU KOYVERMEK ile YELKENLERİ SUYA İNDİRMEK


- ŞU ÖZELLİKTEN ile/ve/<> ŞU YÜZDEN ile/ve/<> ŞU YÖNDEN

( MİN-HAYS ile/ve/<> MİN-VECH ile/ve/<> MİN-CİHET )


- SU ile/ve/değil/||/<>/>/ne yazık ki "İNAT"

( Doğada. İLE/DEĞİL/||/<>/>/NE YAZIK Kİ İnsanlaşamamış olanda. )

( İkisinin de önünde hiçbir şey duramaz! )


- SUÂT[çoğ. ES'İLE, SUÂLÂT] ile SUÂT[Ar.]/SÜRFE[Fars.]

( Sorma, sorulma, soruşturma, soru/sual. İLE Öksürük. )


- SUBAY ile KURMAY/ERKÂN-I HARP

( Silahlı kuvvetlerde, asteğmenden orgeneral ya da oramirale kadar rütbedeki asker. İLE/VE/||/<>/> Harp akademilerine girerek eğitimlerini başarıyla tamamlamış subay. | Kurmaylık yetkisi ve niteliği olan subay. )


- [ne yazık ki]
SUÇLAMA ile/ve/<> DIŞLAMA


- SUÇLULUK ile/değil/yerine SUSLULUK


- ...'NIN:
"SUÇLUSU" ile/ve/değil/yerine/<>/< SORUMLUSU


- ŞUGL ile ...

( İŞ, GAİLE )


- SÜHÛLET ile SUHÛNET

( Kolaylık. | Yumuşaklık, naziklik. | Uygun ortam. İLE Sıcaklık. )


- SÜHÛLETLE[Ar.] değil/yerine/= KOLAYLIKLA


- SÛ-İ TEDBÎR ile/değil/yerine/>< HÜSN-ÜTEDBÎR

( Yanlış tutulan yol, yanlış tutum. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< İyi düşünülerek tutulan yol, doğru tutum. )


- [ne yazık ki]
SUİKAST ile/ve/||/<> GASP


- SÜKSE[Fr.]/SUCCESS[İng.] değil/yerine/= BAŞARI | GÖSTERİŞ, İLGİ ÇEKECEK DURUM


- SÜKÛNET ile/ve/||/<> HAKİMİYET


- ŞÜKÜR:
DİL İLE ile/ve KALP İLE ile/ve EYLEM İLE


- ŞÜK(Ü)R ile ...

( GÖRÜLEN İYİLİĞE GÖSTERİLEN MEMNUNLUK, MİNNETTARLIK (ŞÜKR LİSÂNEN, ŞÜKR KALBEN, ŞÜKR FİİLEN) )


- ŞÜKÜR ve/=/> ÇALIŞMA


- SULH[Ar.] değil/yerine/= BARIŞ

( Barış, barışma, barışıklık. | Rahatlık. | Uyuşma, uzlaşma. )


- SULH ve/||/<> SÜKÛN


- SULHPERVER/SULHÇU[Ar., Fars.] değil/yerine/= BARIŞSEVER/BARIŞÇIL


- SÜLÜS[Ar.] ile SÜLÜS[Ar.] ile SÜLÜS[Ar.]

( Üçte bir. İLE Arap abecesiyle yazılan bir tür süslü yazı. İLE Erlere, yolculuklarda indirim sağlayan belge. )


- SUNAY AKIN ve/||/<> OYUNCAK MÜZESİ

( Sunay Akın VE/||/<> Oyuncak Müzesi )


- SUNUCU ile TEMSİLCİ


- SÜPERVİZÖR/"SÜPERVAYZIR"[İng. < SUPERVISOR] değil/yerine/= GÖZETMEN


- SÜPERVİZÖR değil/yerine/= ÜST DENETÇİ


- ŞÜPHE[Ar. < TEŞBİH] ile/ve/||/<> ŞAİBE[Ar. < ŞEVB | çoğ. ŞEVÂİB]

( Kuşku. İLE Leke, kusur, ayıp; noksan, nakîsa. | Art düşünce. | Hile. | Kir, leke | Kötü eser, iz. )


- SÜRAT[Ar.] değil/yerine/= HIZ

( Alınan yolun, harcanan zamana oranı. | Çabukluk. | Bir hareketten doğan güç, şiddet. )


- SÜRDÜRMEK ile/ve/değil/||/<> YÜRÜTMEK


- SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK ve/||/<> AKILLANDIRMA ve/||/<> SÜRTÜNMESİZLİK


- SÜRDÜRÜLEBİLİR/LİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> YENİLENEBİLİR/LİK

( [not] SUSTAINABILITY vs./and/but/||/<>/> REGENERABILITY
REGENERABILITY instead of SUSTAINABILITY )


- SÜREÇ İŞÇİLİĞİ ve/||/<> SÜREKLİLİK


- SÜREÇ/YOL:
SABIR İLE ve/||/<>/> NİYAZ İLE


- SÜREÇ ile/ve/<> AŞAMALI BİRLİK


- SÜREÇ ile/ve/||/<> DENEYİM ile/ve/||/<> DUYGU


- SÜREÇ ile/ve/||/<>/> SERENCÂM[Fars.] ile/ve/||/<>/> İNSİCÂM[Ar.]

( Aralarında birlik olan, belirli bir düzen ya da zaman içinde tekrarlanan, ilerleyen, gelişen olay ve hareketler dizisi. İLE/VE/||/<>/> Bir işin sonu. | Başına gelen. | Olay/vak'a. İLE/VE/||/<>/> Düzgünlük, tutarlık, bağdaşım. )


- SÜREÇ ile/ve SÜREÇ İÇİNDEKİ BAĞLAM

( PROCESS vs./and THE CONTEXT IN PROCESS )


- SÜRECE ile/ve/||/<>/> SÜRECE

( Sonuca değil "Süreç"e. İLE/ve/||/<>/> Belirli bir süre boyunca. )


- SÜREÇTE (OLMAK) ve/||/<> AKIŞTA (OLMAK)


- SÜREKLİ EMEK ve/||/<>/= İNSANLIK


- SÜREKLİ/DAİMA ile/ve/||/<> AŞIRI/LIK


- SÜREKLİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SIK SIK


- SÜREKLİLİĞİN:
"BOZULMASI" ile/ve/değil/||/<> KESİLMESİ


- SÜREKLİLİK ile/ve/değil/||/<> İLERLEME


- SÜREKLİLİK ile/ve/<> ÖLÜMSÜZLÜK


- SÜREKLİLİK ile/ve/<> YAYGINLIK


- SÜRESİNCE ile/ve/||/<>/> SÜRECİNCE


- DAYANÇ/SABIR:
SÜREYE ile/ve/değil SÜRECE


- SÜRGÜ ile TAPAN

( ... İLE Tarlaya atılan tohumu örtmek için gezdirilen, ağaçtan geniş araç, sürgü. )


- ŞURTA ile SAHİBÜ'Ş-ŞURTA

( Önde gidip düşmanla savaşan asker. | Yelkene uygun rüzgâr. İLE Başkent ve öteki büyük merkezlerde, asayiş, şurta teşkilâtı tarafından sağlanırdı. Başlangıçta kadılık makamına bağlı olarak çalışan ve kadıların verdiği cezaları uygulayan bu teşkilât, bir süre sonra müstakil hale getirilmiştir. Görevi, suçluları takip ederek yakalamak olan şurta teşkilâtının başında, merkezde, genellikle nüfûzlu ailelerden seçilen bir görevli bulunurdu. Kentlerde, valilerin emrinde çalışan şurtanın görevi de asayişi korumak ve suçluların yakalanmasını sağlamaktı. )


- SÜRTÜŞME ile/ve/değil ÇEKİŞME


- SÜRÜDEN:
AYRILAN ile/değil/yerine/>< AYRI OLAN

( Kurt kapar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kurtulur. )


- SÜRÜNÜN PARÇASI OLMAK ile/değil/yerine/>< BÜTÜNÜN PARÇASI OLMAK


- SÜS ile/ve/değil/yerine/||/<> ESTETİK


- SUSABİLMEK ile/ve/||/<> ANLAŞMAK

( Susmak, anlaşmak değildir. Ancak, [gerektiğinde/gerektiği kadar] susabiliyor olmak, anlaşmayı sağla(tı)r. )


- SUSUYORUM ile SUSUYORUM

( Konuşmamak, susmak. İLE Su içme gereksinimi. )


- SÜT VERMEDE, BEBEK VE ANNE İÇİN:
EMME ile/ve/||/<>/> DUYGU İLİŞKİSİ/AKTARIMI/PAYLAŞIMI

( İlk 3 dakika. İLE/VE/||/<>/> 3 dakikadan sonrası. )


- ŞUUR ve/||/<>/< ŞİİR ve/||/<>/< EŞAR

( Sızıntı. )


- SÜVÂRİ[Fars. SEVÂRÎ] ile SÜVÂRİ[Fars. SEVÂRÎ]

( Atlı. | Atlı asker. İLE Ticaret gemilerinde kaptanlık yapan kişi. )


- SUYA-SABUNA (DOKUNMA[MA]K)


- TAAHHÜT ile/ve/||/<>/> TEMÎNÂT


- TAAHHÜT değil/yerine/= ÜSTENME


- TAAM" değil TAMAM


- TAANNÜT[Ar.] değil/yerine/= DİRENME, DİRENİM


- TAARRUZ ile/ve/<>/değil/yerine TEYAKKUZ


- TAASSUB[Ar.] ile/değil/yerine ÖNCELİK


- TAB-I MÜSTAKÎM ve/||/<> AKL-I SELÎM


- TÂBİ ile MAHKUM


- TABİÎ Kİ ... ile/ve/<> (...) HALİYLE (...)


- TABİÎ Kİ ile/ve/değil/yerine/||/<> KENDİLİĞİNDEN


- TABİ(İ) ile TÂBİ ile TÂBİ

( Elbette; Doğal(/doğal olarak). İLE Bağımlı. İLE Basıcı. | Yayımcı. )


- TABİP/TABİB/HEKİM/DOKTOR değil/yerine/= SAĞAN/SAĞALTMAN/SAGUN/ONULTMAN


- TÂCİL ile TÂCİR

( Hızlandırma, çabuklaştırma, tezleştirme. İLE Ticaretle uğraşan kişi. )


- TA'DÂD[Ar. < ADET] (ETMEK)[Ar.] ile/ve/||/<> İHYÂ'[Ar. < HAYÂT] (ETMEK)[Ar.]

( Sayma, sayı. | Birer birer söyleme, sayıp dökme, sayım. İLE/VE/||/<> Diriltme, diriltilme, canlandırma. | Can verircesine iyilik etme, lütfetme. | Yeniden güçlendirme. | Uyandırma, canlandırma, tazelik verme. )


- TAFRA[Ar.] değil/yerine/= SIÇRAMA

( Yukarıya sıçrama, atlama. | Yukarıdan atıp tutma. | İlimde, rütbe, derece alma. )


- [ne yazık ki]
TAGALLÜP[Ar.] değil/yerine/= ZORBALIK


- TAHALLÜF[< HİLÂF] değil/yerine/= GERİDE KALMA, ARKADA BIRAKILMA | UYGUN GELMEME


- TAHAMMÜL EDEMEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< ALIŞAMAMAK


- TAHAMMÜL ETMEK ile/ve/değil MÜSAMAHA GÖSTERMEK


- TAHAMMÜL[Ar.] değil/yerine/= DAYANMA, KATLANMA

( Nesnenin, güçlü, zorlayıcı dış etkenlere karşı koyabilmesi, dayanması. | Kişinin kötü, güç durumlara karşı koyabilme gücü, kaldırma, katlanma. )

( ... ile TITIKSHA )


- TAHAMMÜL ile/ve/değil/yerine/||/<> DİRENÇ/İHTİYÂR

( [not] ENDURANCE vs./and/but/||/<> RESISTANCE
RESISTANCE instead of ENDURANCE )


- TAHAMMÜL/SÜZLÜK ile/değil/yerine/>< HOŞGÖRÜ


- TAHÂRET[Ar.]/TAHİR ile/ve/||/<>/>/< NEZÂFET[Ar.]/NAZİF

( Fiziksel/gövdesel temizlik. İLE/VE/||/<>/>/< Davranış ve tutumlardaki temizlik, ahlâkî temizlik. )


- TAHASSUN[Ar.] değil/yerine/= SIĞINMA

( Korunmak için bir yere çekilme. )


- TAHFİF değil/yerine/>< TÂZİM


- TAHKİK ile/ve/||/<>/> TAHRİK


- TAHKİK ile/ve/||/<> TETKİK

( Soruşturma. İLE/VE/||/<> İnceleme. | Araştırma. )


- TAHMİN ile/ve/değil TEMENNİ/DİLEK


- TAHRİF[Ar.] ile/değil/yerine/>< TÂDİL[Ar.]


- TAHRÎK[Ar. < HAREF] ile TAHRÎK[Ar. < HARK] ile TAHRÎK[Ar. < HAREKET | çoğ. TAHRÎKÂT]

( Yırtma, yırtılma, yarma, yarılma. İLE Çok yakma/yakılma. | Susatma/susatılma. İLE Kımıldatma, oynatma. | Kışkırtma, azdırma. | Yola çıkarma. | Uyandırma. | Meczum(cezimli) bir harfi hareke ile okuma.[İLM sözcüğünü İLİM olarak okuma.] )


- TAHSİLDAR ile/ve/||/<> KUL OĞLANI

( ... İLE/VE/||/<> Vergi toplayan belediye tahsildarı. )


- TAHT değil BAHT


- TAHTACI ile TAHTACI

( Orman işletmelerinin izni doğrultusunda ağaçları işleyen, budayan, doğrayan kişi. İLE Özellikle Toroslarda yaşayan Aleviler'e verilen ad. )


- TÂİB[Ar. < TEVBE] ile TAYYİB/E[Ar.]


- TAKARRÜP[Ar.] değil/yerine/= YAKINLAŞMA/YAKLAŞMA/YANAŞMA


- TÂKAT değil/yerine/= GÜÇ


- TAKAV ile AT NALI | NALBANT


- TAKBİH[Ar.] değil/yerine/= KINAMA

( Çirkin görme, beğenmeme. | Kınama. )


- TAKDİM[Ar.] değil/yerine/= TANITMA

( Bir şeyi, karşılıksız olarak birine verme, sunma. | Tanıtma, tanıştırma. | Öne alma, önceye alma. )


- TAKDİR ile/ve DESTEK

( APPRECIATION vs./and SUPPORT )


- TAKDİR[Ar.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GERİBİLDİRİM


- [önce] TAKDİR[Ar.] ve/sonra/||/<>/> TAKDİM[Ar.]


- TAKDİR ile/ve/<> TALTİF


- TAKDİR ile/ve/||/<> TASARRUF


- TAKDİR ile/ve TAYİN


- TAKDİR ile/ve/||/<> TEBRİK ile/ve/||/<> TALTİF


- TAKDİRE ŞÂYÂN değil/yerine/= ÖVGÜYE DEĞER


- TAKINTI ile/ve/<> BEKLENTİ


- TAKINTI ile/değil RAHATLIK


- TAKİP ETMEK ile DENETLEMEK


- TAKİP değil/yerine/= İZLEM


- TAKLİT ETMEK ile/yerine DİKKATE ALMAK

( COPYING vs. TO TAKE INTO CONSIDERATION
TO TAKE INTO CONSIDERATION instead of COPYING )


- TAKLİT ile/ve/||/<> AKTARIM ile/ve/||/<> KALIT/MİRAS


- TAKLİT ile/ve/<> İTAAT


- TAKSÎM ile/ve/||/<>/> TAKSİT


- TAKSİM ile/ve/||/<>/> TASNİF ile/ve/||/<>/> TERTİP

( Tüm tasnifler, aklîdir. Çünkü, doğada, tasnif[sınıflandırma] diye bir şey yoktur/olmaz. )


- TAKTİK ile STRATEJİ(K)


- TAKTİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YAKLAŞIM


- TALAN[Fars.]/İHTİKÂR[Ar.]/ÇAPUL/PLAÇKA[< Arnavutça] değil/yerine/= YAĞMA/VURGUN


- TALEBE ile/ve/||/<> FUKAHA


- TALEBE[Ar.]/ŞAKİRT/ŞAKİRD[Fars.] değil/yerine/= ÖĞRENCİ


- TÂLİB ile/ve/||/<>/>/< TÂBİ


- TALİMAT ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TALEP


- TÂLİP değil/yerine/= İSTEYEN


- İSTİDÂD:
TAM ile/ve/değil/||/<> EKSİK


- TAMAM" değil/yerine/>< ÇABA/GAYRET


- TAMAMLAMAK ile/ve/değil/<> SÜSLEMEK


- TAMAMLANMA İSTEĞİ ve/||/<> EKSİKLİKTEN UZAKLAŞMA İSTEĞİ


- TAMAMLA(N)MAK ile/ve/<> BÜTÜNLE(N)MEK


- TAMAMLAYAMADI değil TAM ANLAYAMADI


- TAMAMLAYICI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DESTEKLEYİCİ


- TAMİM[Ar.]/SİRKÜLER[Fr.] değil/yerine/= GENELGE | GENELEME/GENELLEŞTİRME


- TAMİR ile TELÂFİ ile TASHİH[< SIHHAT]


- TAMİRAT ile/değil TADİLAT


- TAMİRCİ[Ar.]/YEMENİCİ[Ar.] ile KÖŞKER/KÖŞGER[Fars. < KEVŞGER]

( ... İLE Ayakkabı tamircisi. )


- TAMİRCİ değil/yerine/= ONARGAN


- TÂMİRHANE[Ar.] değil/yerine/= ONARIM YERİ


- TANE/ADET[Ar. < ADED] ile/ve/||/<> KAT ile/ve/||/<> KEZ/KERE[Ar. < KERRE]

( Nesnelerdeki niceliği/sayıyı gösterir. İLE/VE/||/<> Yukarı doğru yineleme/tekrar. İLE/VE/||/<> Eylemlerdeki niceliği/sayıyı ve yana doğru yinelemeyi/tekrarı gösterir. )


- TANI! ve/<> UYUMLU OL! ve/<> MUTLU YAŞA!

( RECOGNIZE! and/<> BE HARMONIOUS! and/<> LIVE HAPPY! )


- TANIDIK/LAR ile/değil/yerine DANIŞMAN/LAR


- TANIMAK ile/ve/||/<> KENDİNİ TANIMAK ile/ve/||/<> BAŞKASINI TANIMAK

( ... İLE/VE/||/<> Aydınlatır. İLE/VE/||/<> Bilgilendirir. )

( Kişi, iç âlemini, (başka bir) insanda görür. )

( Ancak, kendini düşünmeyi, kendini düşünmenin konusu kılabilme anlayışı olanlar, kendilerini tanımaya başlayabilirler ve susabilmekle yükümlülerdir. )

( TO RECOGNIZE vs./and/<> TO RECOGNIZE THE SELF vs./and/> TO RECOGNIZE THE SOMEONE )


- TANIMLAMA ile/ve/> TAMAMLAMA

( TO DEFINE vs./and/> TO COMPLETE )


- ... TANIMLANDI ile/değil ... TANINDI


- TANIMLAYICI ile/ve/||/<>/> TAMAMLAYICI


- TANIŞIKLIK ve/||/> İLİŞKİ:
YÜZ YÜZE ve/<> YAN YANA ve/<> SIRT SIRTA

( İlişkiler, yüz yüze başlar, yan yana gelerek pekiştirilir, sırt sırta vererek devam ettirilir. )


- TANITLAMA ile/ve/||/<> TEMELLENDİRME


- TANITMA ile/ve/<> YAYGINLAŞTIRMA


- TANZİFAT[Ar.] değil/yerine/= TEMİZLİK İŞLERİ

( Belediyece yaptırılan temizlik işleri. )


- TANZÎM[Ar. < NAZM] ile DÜZELTME, DÜZENLEME, DÜZEN VERME, YOLUNA KOYMA

( DÜZELTME, DÜZENLEME, DÜZEN VERME, YOLUNA KOYMA | NESİR YA DA NAZIM OLARAK YAZMA )


- TAPINMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< "TUTUNMA"


- TAPON[Fr.] değil/yerine/= NİTELİKSİZ, ESKİ, ELDE KALMIŞ


- TARAF OLMAK ile/değil/yerine/||/<>/< EMEK VERMEK


- TARAF OLMAK ile/değil/yerine/||/>< KATILIMCI OLMAK


- TARAFTAR OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> TAVIR ALMAK


- TARAŞ ile/ve/||/<> TARAŞLAMAK

( Tarla, bağ, bahçe vb. yerlerden toplanan üründen artakalanlar. İLE/VE/||/<> Tarla, bağ, bahçe vb. yerlerden kaldırılan üründen artakalanları toplamak. )


- TARİF EDİLEMEZ ile/yerine/değil/ve DUYULARA GETİRİLEMEZ

( [not] NOT POSSIBLE TO DESCRIBE vs./and/but NOT POSSIBLE TO BRING SENSES
NOT POSSIBLE TO BRING SENSES vs. NOT POSSIBLE TO DESCRIBE )


- TARİH:
"GEÇMİŞ" değil YARIN

( Tarih, geçmiş değil yarındır! )


- TARİHÇİ ile VAK'A-NÜVÎS[Ar., Fars.]

( ... İLE Tarihi olayları günü gününe kaydeden tarihçi. | Osmanlı'larda devletçe görevlendirilen tarih yazarı. )


- TARİHSEL/LİK ile/ve/<> KATMANLI/LIK


- TARİHTE/TOPLULUKLARDA/KİŞİLERDE:
ÇÖKÜŞ ile/ve/değil/yerine/ne yazık ki/||/<>/>< SIÇRAYIŞ

( Çoktur. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Azdır. )


- TARIM ile/ve EMEK


- TARTIŞILMASI "GEREK" ile/ve/değil/||/<>/< TARTIŞILABİLİR


- TARTIŞMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KONUŞMA

( Bilmediğimiz bir konuda konuşmazsak tartışma çıkmaz. )

( - Mutluluğun sırrı nedir?
- Aptallarla tartışmaya girmemektir.
- Kesinlikle katılmıyorum. Sır bu olamaz bence.
- "Doğru". )

( Konuşma ve tartışmanın, temel ve öncelikli koşulları...

- Konuşulanı anlamaya çalışmanın ilk koşulu olarak her bilinmeyen, yeni, farklı, aşırı, aykırı konu ya da durum karşısında düşünme ve konuşma sürecinde (olabildiğince) nötr olabilmek.
("Kişisel", "keyfî" "düşünce/sav/iddia", "önceki kayıtlar", "kalıp ya da kabuller", "inak/inanç" ve "yüklerle" başlamamak.)

- (Nitelikli) Soru sormak.["Hiç mi aklına gelmiyor?" gibi "yargı sözleri" kullanmadan, "Nasıl olabilir?" gibi anlamaya yönelik sorular sormak.]

- Konuşan kişiye ya da konuşanın kişiliğine saldırmamak ve sadece savlarını konuşmak/tartışmak.

- Daha kolay karşı sav üretmek amacıyla ötekinin savını yanlış tanımlamamak, abartmamak.

- Tekil ya da birkaç örnekle "kestirmeden" gitmeye çalışmamak, "genellemeler, indirgemeler, özdeşleştirmeler" yapmamak; "köktenci, toptancı ve sonuç odaklı" kişisel, keyfî ya da dayatmacı "çözümler üretme"mek.

- Kullanılan kanıta dayanan öncüllerden birini "doğru varsayarak" sav üretmemek.

- Bir olguyu, zamansal dizilimde, "daha önce de oldu" "savıyla" sonraki bir olgunun nedeni olarak iddia etmemek.

- Ortada ikiden fazla olanaklı yol varken savını sahte bir ikileme indirmemek.[Birden, "çok"; ikiden, "hep" "çıkarma"mak.]

- Bilinmeyen ya da bilmediğimiz bir "savın", doğru ya da yanlış olması gerektiğini savunmamak ve/ya da iddia etmemek.

- Kanıtlama yükümlülüğünü, savı sorgulayana yüklememek.

- Aralarında mantıksal bir bağ olmadıkça, "bir şeyin, bir şeyden türediğini" varsaymamak.

- Öncüllerin ya da sav sahibinin "tanınmış/tarihsel/bilimsel" "biri(/nden)" olmasını, bir çıkarımın kanıtı olarak sunmamak. )

( )

( image )

( [not] ARGUE vs./and/but TALKING )


- TARTIŞMA ile/değil/yerine YAZILI TARTIŞMA/POLEMİK[Yun.]

( Söz ile. İLE/DEĞİL/YERİNE Yazı ile tartışma. )


- ... TARTIŞMASI" ile/değil ... AYRIMI


- TART/TARD[Ar.] ile TART[Fr.]

( Kovma, çıkarma. İLE Kalıpta pişen, bir tür meyveli pasta. )


- TAŞ ile/değil/yerine/||/<>/>< AŞ

( Sana taş atana, aş at! )


- TAŞ ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< TOPRAK

( Taş gibiydin. Çok gönül kırdın. Yeter!
Toprak ol! Üstünde hoş güller biter...

Mevlânâ )

( )

( Olsaydık, erirdik. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Olduk, dayandık. )


- TASARI ile/ve/||/<>/> TASARIM

( Olması ya da yapılması istenilen bir şeyin, zihinde aldığı biçim. | Tüzel bir işlemin, o işlemi yapmakla yetkili kurul ya da organ önüne getirildiği andaki durumu, üstünde görüşme ve oylama yapılabilir durumdaki metin, layiha. İLE Zihinde canlandırılan biçim, tasavvur. | Bir sanat yapıtının, yapının ya da teknik ürünün ilk taslağı, tasar çizim, dizayn. | Bir araştırma sürecinin çeşitli dönemlerinde izlenecek yol ve işlemleri tasarlayan çerçeve, tasar çizim, dizayn. | Daha önce algılanmış olan bir nesne ya da olayın bilinçte sonradan ortaya çıkan kopyası. )


- TASARRUF[< SARF] değil/yerine/= ARTIRIM | KULLANIM

( SAHİP OLMA | İDÂRE İLE KULLANMA, TUTUM, EKONOMİ | ARTIRMA, ARTIRILMA )


- TASARRUF ile/ve İHTİYÂR


- TASDİKNÂME ile/>< TAKDİRNÂME

( Verilen onayı gösteren belge. | Okulunu bitirmeden ayrılan öğrenciye okul yönetimi tarafından verilen, son öğrenim düzeyini gösteren belge. | Başka bir öğrenim kurumuna geçen öğrenciye okul yönetimi tarafından verilen, son öğrenim düzeyini gösteren belge. İLE/>< Yapılan bir işin beğenildiğini belirtmek amacıyla verilen yazılı belge, takdir. | Okullarda belirli bir başarı düzeyinin üzerine çıkan öğrenciye karnesiyle birlikte verilen belge, takdir. )


- TAŞERON[Fr. < TACHERON] değil/yerine/= YÜKLENİCİ

( Büyük bir işin bir bölümünü yaptırmayı, asıl müteahhitten alarak kendi üstlenen öteki yüklenici. )


- TASHÎH[< SIHHAT] ile ...

( SAĞLIĞINI İADE ETME, İYİLETME | YANLIŞI DOĞRULTMA, DÜZELTME | YANLIŞ DÜZELTİLME )


- TASHİH[< SIHHAT] ile/ve/<> TÂDİL


- TAŞI DELEN:
"SUYUN GÜCÜ" değil DAMLALARIN SÜREKLİLİĞİ


- TAŞMA ile/ve/hem de/||/<> YANSIMA


- TASNİF ile/ve/||/<>/> TASHİH


- TASNİF[Ar.] ile TASFİYE[Ar.]

( Bölümleme. İLE Arıtma, ayıklama, temizleme. | Özleştirme. | Bir ticaret kuruluşunun batması, kapanması vb. nedenler üzerine hesapların kesilmesi, alacaklılara, ortada kalan mal ve paradan paylarına düşen miktarın verilmesi LİKİDASYON | Bir kurum ya da iş yerinde türlü nedenlerle birçok kişinin görevine son verme. )


- TATAR ile Tatar

( Postayı süren kişi. İLE Tataristan'da, Batı Sibirya'da ve Rusya Federasyonu'nun değişik bölgelerinde yaşayan, Türk bir halk ve bu halktan olan kişi. )


- TATBİKAT[Ar.]/MANEVRA[İt. < MANOVRA] değil/yerine/= KILGILIK


- TATBÎK(AT) değil/yerine/= UYGULAMA


- TATİL/TÂ'TÎL ile ATÂLET

( ATÂLET )


- TATİL değil/yerine/>< BAYRAM

( Tatile gitmeyi, bayram eder/etmiş gibi düşünmemeli; bazı bayramları da tatil olarak düşünmemeli, "tanımlamamalı" ve "görmemeliyiz". )


- TATLI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< VERİMLİ


- TATMİN OL(MA)MA ile/ve/||/<>/< ANLA(MA)MA


- TAVASSUT[Ar.] değil/yerine/= ARACILIK, ARA BULMA, ARACILIK ETME


- TAVIR ile EDÂ


- TAVIR ile YAKLAŞIM


- TÂVİZ[Ar.] değil/yerine/= ÖDÜN


- TAVŞAN ile TAVŞAN

( Tavşangillerden, hızlı koşan, kemirgen, bir tür memeli. | Atletizm yarışlarında rekor kırılabilmesi için tempoyu yüksek tutup belirli bir mesafeyi öteki yarışmacıların önünde koşan atlet. İLE Değerli ağaçlar üzerine, ince oymalar işleyen sanatçı, tahta oymacısı. )


- TAVSİYE ve/> İSTİŞÂRE


- TAVSİYE değil/yerine/= SALIK VERME


- TAVSİYE ile/ve/||/<>/> TEŞVİK


- TAVSİYE ve/||/<> VASİYET


- TAVZİF[Ar.] değil/yerine/= GÖREVLENDİRME


- TAY ile TAY[Fars.]

( Üç yaşına kadar olan at yavrusu. İLE Denk, eşit, eş. | Hayvanın bir yanındaki yük. )


- TAYFA[Ar. < TAİFE] ile MİÇO/MUÇO[İt.]

( Bir gemide bulunan, türlü işlerde çalıştırılan sefer işçileri. | Aynı işi yapan topluluk. | Birinin yanında bulunan yardakçılar, koşuntu. İLE Gemilerde, küçük yaşta tayfa yamağı. )


- TAYFA[Ar.] ile SERDÜMEN[Fars. < İt.]

( ... İLE Dümen kullanmakla görevli, bilgili ve deneyimli tayfa. | Savaş gemilerinde, çavuştan daha yüksek bir aşamada bulunan er. )


- TAYİN ile TAKDİR


- TAYIN ile TAYİN

( Asker azığı. | Asker ekmeği. | Savaş ya da seferberlik dönemlerinde, vatandaşlara karneyle dağıtılan ekmek. İLE Ne olduğunu anlama, gösterme, belirtme, kararlaştırma. | Atama. )


- TEAMÜL ÇARKI ile/ve TEKÂMÜL ÇARKI

( [İnsandaki] Uzun Devran. İLE Kısa Devran. )

( Kişinin zuhur âlemine gelişine kadarki süre[ç]. İLE Kişinin mânâya dönüşüne kadarki süre[ç]. )


- TEARRÜF ile TEÂRÜF[< AREF] ile ...

( Bir şeyi araştırarak öğrenme. İLE Bir şeyin herkesçe bilinmesi. )


- TEÂVÜN[Ar. < AVN çoğ. TEÂVÜNÂT] değil/yerine/= YARDIMLAŞMA


- TEBELLÜR[Ar.] ETME değil/yerine/= BELİRGİNLEŞME


- TEBESSÜM :) ve/<> TEFEKKÜR ve/<> TEŞEKKÜR ve/<> TEZEKKÜR

( GÜLÜMSEME ve/<> DÜŞÜNME ve/<> KIVANÇ ve/<> ANMA/ANIMSAMA/TEKRAR )


- TECDİT/TECDİD[Ar.] değil/yerine/= TAZELEME


- TECELLİ[Ar.] ile/ve/||/<> TAHAKKUK[Ar.]


- TECESSÜS[Ar. < CESS] değil/yerine/= ANLAMA MERAKI

( OLAĞAN/BASİT MERAK | YOKLAMA, ARAŞTIRMA, DİKKAT VE GAYRETLE ARAŞTIRMA | BİR ŞEYİN İÇ YÜZÜNÜ ARAŞTIRIP SIRRINI ÇÖZMEYE ÇALIŞMA | GÖZETLEME | MERAK )


- TECİL[Ar.] değil/yerine/= ERTELEME


- TECİM/SEL / TİCARET/TİCARİ ile/ve ÜRETİM/SEL

( Üretim Geliştirme Aşamaları: Araştırma Gözlem Çözümleme Geliştirme Deneme Tecimleştirme/Ticarileştirme )

( Exploration Screening Analysis Development Test phase Commercialisation
COMMERCE vs./and PRODUCTION )


- TECRİD ile/ve/||/<> TEHZÎB

( İlimde. İLE/VE/||/<> Amelde. )


- TEDÂVİ ile/ve/||/<>/> TELÂFİ


- TEDBİR ile/ve/değil/yerine/>/< AKIL

( Dışarıda. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>/< İçeride. )

( Bilgisizde. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>/< Düşünende. )

( "Gelecekte." İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>/< Şu anda ve burada. )

( Nesne. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>/< Kavram. )


- TEDBİR ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< FİKİR (ETMEK)

( Sonuca yönelik düşünme. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Sonuca yönelik olmayan düşünme. )

( Zât bakımından aynı, itibar bakımından ayrılardır. )

( Sona bakmak. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Yola bakmak. )

( [not] Thinking to [get/go] consequence. VS./AND/BUT/||/<>/>/< Any kind of thinking without consequence.
Any kind of thinking without consequence. INSTEAD OF Thinking to [get/go] consequence. )

( [not] PRECAUTION vs./and/but/||/<>/>/< TO THINK
TO THINK instead of PRECAUTION )


- TEDBİR ve/||/<> İTİDAL ve/||/<> CESÂRET


- [ne yazık ki]
"TEDBİR" ile/değil/yerine/>< SEVGİ

( Her konuda tedbirli olabiliriz; ancak, "severken/sevdiğimize karşı tedbirli olmak", gerçek mutluluk için en zararlısıdır. )


- TEDBİR ile/ve/değil/yerine/<>/< TAKDİR

( Tedbir, takdirin parçasıdır. )


- TEDBİR ile/ve/||/<>/> YÖNLENDİRME


- TEDBİR-İ NEFS/NÜFUS ile/ve/||/<>/> TEDBİR-İ MENZİL ile/ve/||/<>/> TEDBİR-İ MEDÎNE/MÜDÜN ile/ve/||/<>/> TEDBİR-İ ME'ÂD

( Bireyin ve toplumun oluşumunda.[Kişisel ahlâk, nefsi terbiye etmek] İLE/VE/||/<>/> Aileyi/topluluğu yönetmek.[Evi ve geçimi adâletle yönetmek] İLE/VE/||/<>/> Kenti/toplumu yönetmek.[Devleti adâletle yönetmek] İLE/VE/||/<>/> Dinî, manevi düzen.[Âhirete hazırlıklı olmak] )

( İlgili yazıyı okumak için burayı tıklayınız... )


- TEDBİRLİ/LİK ile/ve/değil/||/<>/< KARAMSAR/LIK


- TEDİP/TEDİB[Ar.] değil/yerine/= USLANDIRMA, YOLA GETİRME, TERBİYE ETME


- TEDRÎCEN[Ar.] ile/ve/||/<> TEDRÎCÎ[Ar.]

( Azar azar, giderek, gittikçe. İLE Derece derece, yavaş yavaş olan. )


- TEDRÎS[Ar. < DERS] değil/yerine/= DERS VERME, OKUTMA


- TEDRİSAT[Ar.] değil/yerine/= ÖĞRETİM


- TEDVÎN[Ar. < DÎVÂN] değil/yerine/= DERLEM/E

( Dîvân biçimine sokma. | Kitaplaştırma. | Yasalaştırma. [yazılı ve bütünlüklü duruma getirilen kurallar][İng. CODIFICATION] )


- TEEDDÜB[Ar.] değil/yerine/= UTANMAK


- TEENNÎ[< ENÂET] değil/yerine/= YAVAŞ GİTME, YAVAŞ HAREKET ETME, YAVAŞLIK; GECİKME | İLERİYİ DÜŞÜNEREK ACELESİZ, DİKKATLİ DAVRANMA


- TEESSÜR[Ar.] ile TEESSÜR[Ar. < ESR, ESÂRET | çoğ. TEESSÜRÂT]

( Oyalandırma, işten alıkoyma. İLE Kederli ve üzüntülü olarak duygulanma, içlenme. | Bir şeyin etkisini duyma. | Acı, keder duyma. )


- TEFERRÜT[Ar.] değil/yerine/= TEK/YALNIZ OLMA

( Tek, yalnız olma, herkesten uzaklaşarak yalnız kalma. | Benzeri bulunmama, benzersiz olma, sivrilme. )


- TEFTİŞ[Ar.] değil/yerine/= DENETLEME


- TEFTİŞ-İ MESÂHİF ile/ve/||/<>/> TETKİK-İ MÜELLEFAT
:MECLİSİ/DEFTERLERİ