
Bu nedir? | Nasıl kullanılır? | Nasıl okumalı/anlamalı? | Sıkça Sorulan Sorular | Yenilikler | İletişim
SO/SÖ... ~ SO/SÖ...
İLE BAŞLAYAN SÖZCÜKLERDE
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
- ABSORB/SİYON[Fr.] değil/yerine/= SOĞURUM
( ABSORBE: Emilmiş, soğurulmuş. )
- ABSTRAKSİYONİZM değil/yerine/= SOYUTÇULUK
- ABÛS[Ar.] ile SOMURTKAN | ÇATIK/ASIK YÜZ | GARİP, ACAYİP
- AÇIK ile SÖNÜK
( OPEN vs. DIM/FAINT )
- AÇLIK ve SOĞUK
( Kişiyi, çok ciddi yıpratanlar. Yaşamımıza bulaşmamasını sağlamak için elinizden gelen yapılmalıdır. )
( HUNGER and COLD )
- ADÂLET:
SUÇU/"SUÇLU"YU ARAMAK ile/ve/değil/||/<>/< (SONUNA KADAR) MÂSUMU/MASUMİYETİ ARAMAK
- ADVENTICE[Fr.] değil/yerine/= SONRADAN VE DIŞARININ ETKİSİYLE OLUŞAN
- AĞIRBAŞLILIK/AYIKLIK = SOBRIETY[İng.] = SOBRIÉTÉ[Fr.] = NÜCHTERNHEIT[Alm.] = SOBRIEATAS[Lat.]
- AĞIZ UCUYLA SÖYLEMEK ile SÖYLEMEK
- AHDE VEFÂ değil/yerine/= SÖZEBAĞ
- AHDETMEK değil/yerine/= SÖZ VERMEK
- ÂHİRET[Ar.] değil/yerine/= SONRALIK
- AHLÂK ile/ve/<> SÖZ
( MORALS vs./and/<> WORD/PROMISE )
- AHLÂKİ GÖREV ETİĞİ ile SONUÇÇU ETİK
( Eylemlerin ahlâki değerinin niyet ve kurallara uygunluğuna bağlı olduğunu savunan etik düzen. İLE Eylemlerin ahlâki değerinin sonuçlarına bağlı olduğunu savunan etik düzen. )
- AİT OLMA ve/||/<>/>/< SORUMLULUK
( MENSÛBİYET ve/||/<>/>/< MESÛLİYET )
- AKD-İ MEBHUSÜNANH/AKD-İ MEZBUR değil/yerine/= SÖZÜ EDİLEN ANTLAŞMA/SÖZÜ EDİLEN BAĞIT
- AKIL:
SESİN YÜKSEKLİĞİNDE değil SÖZÜN İNCELİĞİNDE
- AKLA BÜRÜME ile/ve/değil/||/<> SORUMLULUK ALMAYI REDDETME
- ALALİ[Yun.] değil/yerine/= SÖZ OLUŞTURMA YETİSİNİN YOK OLUŞU
- ALDANMA ile/ve SORUMLULUK
( Dünyayı bileceksin, aldanmamak için! Sonrayı/ahireti bileceksin, aldatmamak için! )
- [ne yazık ki]
"ALIŞKANLIK":
ÖNCE HAFİF ve/||/<>/> SONRA GÜÇLÜ
( Duyumsanılamayacak kadar. VE/||/<>/> Kırılamayacak kadar. )
- ALOJİ/ALOGIA[İng.] değil/yerine/= SÖZ YOKSULLUĞU
- ALTIN:
SAF ile/ve/değil/<> SOM
( Sade(ce) altın. İLE/VE/DEĞİL/<> Altınla dolu. )
- ALTIN(PARA) ile/ve/değil/yerine/||/<> SÖZ/KELÂM
( Doğada. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Kişide. )
- AMAÇ ile/ve SONUÇ
( AIM vs./and CONSEQUENCE/RESULT )
- İLKE/LER:
AMAÇSAL ile/ve/||/<> SÜREÇSEL ile/ve/||/<> SONUÇSAL
- AMPİLASYON[Fr.] değil/yerine/= SOLUK ALIP VERİRKEN, GÖGÜS ÇEVRESİNİN ÇAPINDA OLUŞAN DEĞİŞİKLİK
( AMPLİYOMETRE[Fr.]: Göğüs çevresini ölçerek, solunum hareketlerinin genliğini belirtmeye yarayan araç. )
- Ana nüsha, aynen kopye edilmelidir. Satır satır, ana nüshaya uygun olarak bu istinsah işi yapılmalıdır. ve/> Sonra ana nüsha öteki nüshalarla yaprak yaprak kontrol edilmeli, farklılıklar çıkarılmalıdır.
- ANAYOL(CADDE) ile SOKAK
( MAIN ROAD vs. STREET )
- ANJİN DÖ PUVATRİN[Fr.] değil/yerine/= SOLUK DARLIĞI
- ANKET[Fr. < Lat. INQUIRERE] değil/yerine/= SORMACA/SORUŞTURMA
- ANKET değil/yerine/= SORMACA
- ANKETÖR değil/yerine/= SORMACI
- ANLAM ile/ve/<> SORUMLULUK
( MEANING vs./and/<> RESPONSIBILITY )
- ANLAMA ile/ve/=/||/<>/> SOYUTLAYABİLME
- ANLAMIYORSUN! / BENİ ANLAMIYORSUN! ile/değil/yerine SÖYLEDİKLERİMDE ANLAŞILMAYAN NEDİR?
( İkisi de, çok yanlış "ifade"lerdir! İkisinin yerine de,
"Söylediklerimde, anlaşılmayan nedir?" /
"Söylediklerimde, anlaşılmayan neyse onu açayım..." vb.,
kişiyi hedef almayan, konuşulan konunun üzerinde durulacak kavramları ve ifadeleri kullanmak gerekir! )
- ANOMİ/ANOMIA[İng.] değil/yerine/= SÖZCÜK BULAMAMA | DEĞER YOKSULLUĞU
- APOSTERİORİ değil/yerine/= SONSAL/DENEYİME DAYALI
- ARAYIŞ ile/ve SORGULAMA
( SEEKING vs./and TO INTERROGATE )
- ASDIC ile SONAR
- ASİMPTOT[Fr. < ASYMPTOTE] değil/yerine/= SONUŞMAZ
- AŞK:
"SÖZCÜK" değil SÖZLÜK
- AŞKIN(TRANSANDANTAL) ile SOYUT
( AŞKIN: Farkları birliğe getiren ilkeler. )
- AŞKTA:
"YANMAK" ile/>< "SÖNMEK"
( Var. İLE/>< Yok. )
- ASSOLİST ile SOLİST
- ATARAK ile/değil/yerine SOYUTLAYARAK
- AYIKLAMA ile SOYUTLAMA
( EXTRACTION ile ABSTRACTION )
( İNTİZÂ ile TECRİD )
- AYIP OLMAZ/ARANILMAZ!:
TIPTA ile/ve/||/<> HUKUKTA ile/ve/||/<> SÖZLÜKTE ile/ve/||/<>
FELSEFEDE ile/ve/||/<> BİLİMDE ile/ve/||/<> SANATTA ile/ve/||/<> SPORDA ile/ve/||/<>
DOĞADA ile/ve/||/<> HAYVANLARDA ile/ve/||/<> BİTKİLERDE ile/ve/||/<>
NESNELERDE ile/ve/||/<> DİRİMBİLİMDE ile/ve/||/<>
ANLIKTA(ZİHİNDE) ile/ve/||/<> USTA(AKILDA) ile/ve/||/<> TARİHTE ile/ve/||/<>
RIZÂDA ile/ve/||/<> GÜVENLİKTE ile/ve/||/<> İKİ KİŞİ ARASINDA ile/ve/||/<>
EŞEYSELLİKTE ile/ve/||/<> DÖRT DUVAR ARASINDA ile/ve/||/<> BATTANİYENİN ALTINDA
- AYIRMA ile/ve/||/<>/> SINIFLANDIRMA ile/ve/||/<>/> SONSAL SINIFLAMA
( TO SEPARATE vs./and/||/<>/> CATEGORIZE )
- AYRILIK ile/ve SON
( SEPERATENESS vs./and THE LAST/FINAL/END/RESULT )
- AZARLAMA ile/ve/değil/<> SORGULAMA
- AZARLAMA ile/değil SÖYLENME
- BAHİS[Ar.] değil/yerine/= SÖZEÇ
- BAHS[Ar.] (ETMEK) değil/yerine/= SÖZ ETMEK
- BAŞARI:
ZEKÂ ve/değil/||/<>/< SORUNLARLA UĞRAŞMAKTAN VAZGEÇMEYEREK
- BAŞARI ile/değil/ne yazık ki SONUÇ MERKEZLİLLİK/ODAKLILIK
( Bir şeyin/durumun, "çoğunluk" tarafından istenmesi, kabul görmesi, başarı değildir/olamaz! )
- BAŞLANGIÇ MİT/LERİ ile/ve KURULUŞ MİT/LERİ ile/ve KURTULUŞ MİT/LERİ ile/ve KURTARICI MİT/LER ile/ve SON/KIYÂMET MİT/LERİ ile/ve YENİDEN DİRİLİŞ MİT/LERİ ile/ve GELECEK/ESKATOLOJİ MİT/LERİ ile/ve ÜTOPYA/CENNET MİT/LERİ ile/ve BAŞLANGIÇ/KOZMOGONİ MİT/LERİ ile/ve NEDENSELLİK/ETYOLOJİ MİT/LERİ ile/ve AHLÂK MİT/LERİ ile/ve PSİŞİK MİT/LER
- BAŞLANGIÇ ile/ve/||/<>/> ORTA ile/ve/||/<>/> SON
- BAŞTAN ANLATMAK ile/yerine SORULURSA ANLATMAK
( EXPLAINING AT THE BEGINNING vs. EXPLAINING IF SOMEBODY ASKS
EXPLAINING IF SOMEBODY ASKS instead of EXPLAINING AT THE BEGINNING )
- BAŞTAN SONA, SONDAN BAŞA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SOLDAN SAĞA, SAĞDAN SOLA / YUKARIDAN AŞAĞI, AŞAĞIDAN YUKARI
- BAYIK/BAYIQ[Oğuz] = SÖZ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Doğru söz. )
- BAZA[İt. < BASE] ile SOMYA[Fr. < Yun.]
( ... İLE Şilteyi taşımaya ve ona esneklik vermeye yarayan, yaylarla donatılmış kerevet. )
- BEÇKÜM = SOFA
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
- BEGÂYET[Fars. BE + Ar. GÂYET] değil/yerine/= SON DERECE
- BEKLEMEK ve/> SORGULAMA
- BEKLENİLEN ile/ve/değil/yerine SONUÇ
- BELAGAT/RETORİK değil/yerine/= SÖZDEM
- BELİRLEME ile/ve/>/<> SONSUZ DEĞİLLEME
( TO DETERMINE vs./and/>/<> INFINITE NEGATION )
- BELİRLEMEK/BELİRLEYİCİ ile SONSAL SINIFLAMA / SONSALLIK / KATEGORİZASYON
( DESIGNATION vs. CATEGORIZE )
- BELİRLENMİŞLİK ile/ve/||/<> SONSUZLUĞUN OLANAKSIZLIĞI
- BELİRSİZ ile/ve/||/<>/> SONSUZ ile/ve/||/<>/> TEK
( Tek aynada. İLE/VE/||/<>/> Karşılıklı aynanın arasında. İLE/VE/||/<>/> Birbirine bakan üç aynanın[üçgen içinde] ortasında. )
- BELLEK YİTİMİ ile DUYUM YİTİMİ ile ACI YİTİMİ ile SÖZ YİTİMİ ile HAREKETLERDEKİ DÜZENSİZLİK
( ZIYÂ-İ HÂFIZA ile ZIYÂ-İ HİSS ile ZIYÂ-İ ELEM ile ZIYÂ-İ KELÂM ile ZIYÂ-İ İNTİZÂM )
( AMNÉSIE avec ANESTHÉSIE avec ANALGÉSIE avec APHASIE avec ATAXIE )
- SÖZ:
BELLEKTE ile/ve SOHBETTE
( Girdiği gibi çıkar. İLE/VE Dönüşerek ve kişiyi[konuşanı ve dinleyeni] dönüştürerek çıkar. )
- BELLEMEK ile/yerine SORGULAMAK/DÜŞÜNMEK
( Sormaz ki bilsin, sorsa bilir; bilmez ki sorsun, bilse sorar. )
( TO MEMORIZE vs. INTERROGATE/TO THINK
INTERROGATE/TO THINK instead of TO MEMORIZE )
- BENCİL/LİK ile/ve/> SORUMSUZ/LUK
- [ne yazık ki]
BENCİL/LİK ile/ve/<>/değil SORUMSUZ/LUK
- BESLENEN = SÖNÜMSÜZ
( Genliği hiçbir zaman sıfıra yaklaşmayan, her devirde beslenen salınım hareketi. )
- BESTE ile/ve/değil/||/<>/< SÖZ
- BEYNİN/ZİHNİN GELİŞİMİNDE:
SAĞ YARIMKÜRE ve/||/<>/> SOL YARIMKÜRE (ÖZELLİKLERİ)
( İlk iki yılda. VE/||/<>/> İkinci iki yılda. )
- BEZ ile SOĞUK BEZ
( ... İLE Keten ipliğinden yapılmış, tülbende benzeyen bir tür ince, seyrek bez. )
- BIÇAK ile/ve/||/<> BİTKİ ile/ve/||/<> SÖZ
( Hem olumlu, hem de olumsuz yönde kullanılabilir. )
- BİD'AT değil/yerine/= SONRADAN MEYDANA ÇIKAN | PEYGAMBER ZAMANINDAN SONRA DİNDE MEYDANA ÇIKAN
- BİDÂYET ve SONRASI
( Kelime-i Tevhid ile. VE Fatiha-i Şerîfe ile. )
- BİLÂHARE[Ar.]["BİLÂHERE" değil!] değil/yerine/= SONRADAN/DAHA SONRA/SONRALARI
- BİLGİ ile/ve/değil/||/<>/>< SÖYLENTİ
- BİLGİLİK/ANSİKLOPEDİ[Yun.] ile SÖZLÜK
- BİLGİLİ/LİK ile/ve/||/<>/> SOĞUKKANLI/LIK
- BİLİM ile/ve/||/<> SÖZDE BİLİM ile/ve/||/<> BİLİM OLMAYAN
- BİLİMSEL DEĞER:
KONUSUYLA ile/değil SORUSUYLA
- BİLİNÇ/ŞUUR ve/||/<>/>/< SORUMLULUK
- BİLİNEMEYEN ile/ve/değil SÖYLENİLEMEYEN
( [not] AGNOSTIC vs./and/but NOT ABLE TO BE EXPRESSED )
- BİR OLAY/DURUM:
ÖNCESİNDEKİ DÜŞÜNCE/SÖZ/YORUM ile/değil/yerine SONRASINDAKİ DÜŞÜNCE/SÖZ/YORUM
- BİR ŞEY Kİ...
YAPMASAK DA OLUR ve/||/<> SÖYLEMESEK DE OLUR
( Yapmayalım! VE/||/<> Söylemeyelim! )
- BİSİKLET ve/<> SÖRF/SURF
- BİTİRMEK ile SONLANDIRMAK
( TO FINISH vs. TO BRING TO END )
- BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK ile SOYU TÜKENMEKTE OLAN TÜRLER
( Dünyadaki tüm canlı türlerinin çeşitliliği. İLE Doğada doğal yaşam alanlarında var oluşunu sürdürebilecek kadar az sayıda kalan ve yakın gelecekte yok olma riski altında olan türleri tanımlar. )
- BLUZ[Fr. BLOUSE] ile ŞÖMİZYE[Fr. CHEMISIER]
( Gövdenin üst bölümüne giyilen, genellikle ince kumaştan yapılan ya da iplikten örülen kadın giysisi. İLE Yakası erkek gömleğini andıran, uzun kollu, manşetli kadın bluzu. )
- BOĞULMALARDA:
DİL KÖKÜNÜN GERİYE KAYMASI[BAYILMA VE BİLİNÇ KAYBI SONUCU] ile/ve/||/<> SOLUK BORUSUNA SIVI DOLMASI ile/ve/||/<> SOLUK BORUSUNA YABANCI NESNE KAÇMASI ile/ve/||/<> ASILMA ile/ve/||/<> AKCİĞERLERİN ZEDELENMESİ ile/ve/||/<> GAZLA ZEHİRLENME ile/ve/||/<> SUDA
( Gövdedeki dokulara yeterli oksijen gitmemesi sonucu dokularda bozulma oluşmasıdır.
[Belirtileri]
- Soluk almada güçlük.
- Gürültülü, hızlı ve derin solunum.
- Ağızda balgam toplanması ve köpüklenme.
- Yüzde, dudaklarda ve tırnaklarda morarma.
- Genel sıkıntı hali, yanıtlarda isabetsizlik ve kararsızlık.
- Bayılma. )
( [İlk yardım.]
- Boğulma nedeni ortadan kaldırılır.
- Bilinç kontrolü yapılır.
- Hastanın yaşamsal bulguları değerlendirilir.
- Temel yaşam desteği sağlanır.
- Derhal tıbbî yardım istenir[112]
- Yaşam bulguları izlenir. )
( [Suda Boğulmalar]
- Suda boğulmalarda, soluk borusu girişi kasıldığından dolayı, çok az miktarda su, akciğerlere girer.
- Özellikle soğuk havalarda, 20-30 dakika geçse bile yapay solunum ve kalp masajına başlanmalıdır.
- Suya atlama sırasında, genel gövde yaralanması/omurga kırıkları olabileceği öngörülerek, başın, çok fazla geriye itilmemesi gerekmektedir.
- İlk yardımcı yalnız ise 112 aranırken temel yaşam desteğindeki sıralamaya uygun olarak aramalıdır. )
- BORÇLU/LUK ile/ve SORUMLU/LUK
- BORU ile/değil/yerine/>< SORU
- BOŞ SÖZ:
SÖYLEMEMEK ile/ve/değil SÖYLEME LÜKSÜ BULUNMAMA/OLMAMA
- BOŞLUK ile SOKRA[Yun.]
( ... İLE Güverte döşemelerinde, iki ağacın uc uca gelmesiyle oluşan aralık. )
- BOYUT ile/ve SOYUT
( DIMENSION vs./and ABSTRACT )
( PARİMANA ile/ve DHYANA, CH'AN[Çince], ZEN[Jap.] )
- BOZUK ile SORUNLU
- BÜLBÜL ile SÖĞÜT BÜLBÜLÜ
- BULBUS değil/yerine/= SOĞANCIK | OMURİLİK SOĞANI | YUMRU
- ÇAM AĞACI/KÖKNAR ile/ve SÖĞÜT AĞACI ile/ve KAVAK AĞACI
( Sağlığı simgeler. İLE/VE ... İLE/VE ... )
( ... ile/ve BÎD ile/ve ... )
( FIR vs./and WILLOW vs./and POPLAR )
( ABIES cum/et SALIX cum/et POPULUS )
- CEM'İN:
ÖNCESİ ile/ve SONRASI
( "Musevî'lik". İLE/VE "Muhammedî'lik". )
- ÇERÇEVE ile SÖVE/SÖĞE ile SÖVE[Fr. SEUIL]
( ... İLE Kapı ve pencerenin yerleştiği kasa, çerçeve. | Eşik. | Avlu kapısının iki yanına konan uzun taşlar. İLE Pencere ve kapı kenarlarındaki süs kalıpları. )
- CHATBOT değil/yerine/= SOHBET ROBOTU
- ÇİFT ile/ve/||/<>/> SONSUZLUK
- ÇIKARIM ile/değil SOYUTLA(N)MA
- CİLBAN ile ÇALI FASULYESİ ile MÂŞ FASULYESİ[Fars., Sans.] ile MEKSİKA FASULYESİ ile SIRIK FASULYESİ ile SOYA[Mançuca] FASULYESİ
( Küçük taneli fasulye. İLE ... İLE Börülceye benzeyen fasulyenin iki türü. İLE ... İLE ... )
( ... cum ... cum PHASEOLUS OUREUS cum ... cum SOLA HISPIDA )
- CİNS = CİNS[Fars., Ar.] = GENUS[İng., Lat.] = GENRE[Fr.] = GATTUNG[Alm.] = T0 GENOS[Yun.] = GENERE[İt.] = GENERO[İsp.] = SOORT[Fel.] = SLAGS[Dan.] = ROD[Rus.]
- ÇİZME ile SOKMAN
( ... İLE Bir çeşit, uzun konçlu çizme. )
- ÇOK GÜZELSİN! DEMENİN:
ÖNCESİ ile/ve/||/<>/> SONRASI
( )
( "Çok Güzelsin!" Demenin Etkileri... yazısı için burayı tıklayınız... )
- ÇOK ile/ve/||/<>/> ŞOK
- ÇOK ... ile SON DERECE ...
- ÇOMAR ile ŞOPAR
( İri köpek, çoban köpeği. İLE Çingene çocuğu. | Şımarık, küstah, yaramaz olan. )
- ÇORAP:
SICAK TUTAR ile/ve/||/<>/< SOĞUKTAN KORUR
- CORP- ile/||/<> -SOMA/SOMAT-/SOMATİCO-/SOMATO-/-SOMATOUS/-SOME/-SOMİC
( Gövde. İLE/||/<> Gövde, gövdeyle ilgili. )
- ÇÖZÜM = SOLUTION[İng.] = SOLUTION[Fr.] = LÖSUNG[Alm.] = SOLUZIONE[İt.] = SOLUCIÓN[İsp.]
- ÇÖZÜM ile/ve SONUÇ
( SOLUTION vs./and CONSEQUENCE/RESULT )
- DAHA UYGUN ile/ve/||/<> SONRAKİ ile/ve/||/<> ÖZEL
( LEX SUPERIOR vs./||/<> LEX POSTERIOR vs./||/<> LEX SPECIALIS )
- DAİRE[Ar.] ile/değil/=/||/<>/< SONSUZ/ÇOK KÖŞELİ/LİK / SONSUZ KENARLI ÇOKGEN
- DALKAVUK ile/değil/yerine/>< SOYTARI
( "Erke/kişiye/saraya". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Halka. )
- DEDİKODU ile SÖZ/LÂF TAŞIMA
- DEĞNEK ile SOPA
( ... İLE Kalın değnek. )
- DELİL ile/ve SONUÇ
( Her delilden, her sonuç çıkarılamaz! )
- DEMEK ile SÖYLEMEK
( Sözün aktarımı/seslendirilişi. İLE Düşüncenin/kavramın/olgunun/durumun bildirimi/paylaşımı. )
- DEMOKRATİK TOPLUMUN GEREĞİNDE:
ÖLÇÜLÜLÜK ve/||/<> ZORLAYICI TOPLUMSAL GEREKSİNİM ve/||/<> SON ÇÖZÜM İLKESİ
- DENEY ile/ve/<> SORU
( EXPERIMENT vs./and/<> QUESTION )
- DENEYİMSEL TAMAMLIK ile SONUÇLU TAMAMLIK ile TÜMEL TAMAMLIK ile YAKIN GEÇMİŞ TAMAMLIK ile TAMAMLIK GÖRÜNÜŞÜ
( EXPERIENTIAL PERFECT vs. RESULTATIVE PERFECT, PERFECT OF RESULT vs. PERFECT OF PERSISTENT SITUATION vs. ... vs. PERFECT ASPECT )
- DENGE ve/||/<>/> KONFOR[=> ÇÜRÜME] ve/||/<>/> SORUN ve/||/<>/> KARMAŞA ve/||/<>/> ÇÖZÜMLER/ÇARELER
( En "dengeli" ya da eşit durum, ölümdür. VE/||/<>/> En konforlu durum, çürümedir ve mezarlıktadır. VE/||/<>/> En büyük/ciddi "sorunlar" ile harekete geçilir. VE/||/<>/> En hareketli ortamlarda karmaşa ve kargaşa oluşur. VE/||/<>/> Daha iyi/nitelikli/isabetli çözümler oluş(tur)maya başlarız. )
- DERS ile/ve/||/<>/> SOHBET
( Bilgi paylaşımı. İLE/VE/||/<>/> Hal paylaşımı. )
( ... İLE/VE/||/<>/> Bilincin bilenmesi. )
( Kim kendinden geçerse sohbet orada başlar. )
( Sohbet için göz, kulak, dil ve akıl birliği olması gerekir -olmazsa olmazıdır- fakat kalbe ulaşmazsa birlik olmaz. )
- DERT ile SORUN
( TROUBLE vs. PROBLEM )
- DEYİNMƏK[Azr.] = SÖYLENMEK[Tr.]
- DİKKAT ÇEKME ile/ve/||/<> SORUMLULUK
- DİKKAT ETMEK ile/ve SORGULAMAK
( "TO PAY ATTENTION" vs./and "TO INTERROGATE" )
- DİKKAT:
KENDİMİZE ile/ve/||/<> SÖZÜMÜZE
( Yalnızken. İLE/VE/||/<> Yalnız değilken. )
- DİL ve/||/<> SÖYLEM
( Toplumsal. VE/||/<> Bireysel. )
- DİL ile/ve/<> SÖZ
( ... ile/ve/<> SEHUN/SÜHÂN/SUHAN )
- DİL ve SÖZ/SÖZCÜK:
Ölçü eşikleri.
- DİL/TIL ile/ve/||/<> SÖZCÜK/KELİME
( Sözcükler, anlamları taşıyan at gibidir. )
( Küçücük bir sözü/kelâmı bile küçümsemeyeceksin! )
( Sözün/Kelâmın değerini bilmek, duymakla olur. )
( Sözcükler, işaret eder ama açıklayamaz. )
( Words indicate, but do not explain. )
( LANGUAGE vs./and WORD )
- DİLBİLGİSİ/VERİ/BİLGİ/INPUT ile/ve/||/<>/> MANTIK/ANLAYIŞ/İŞLEM ile/ve/||/<>/> SÖZ SÖYLEME SANATI/BİLGELİK/ÇIKIŞ
( Klasik. İLE/VE/||/<>/> İçrek[ezoterik]. İLE/VE/||/<>/> Modern. )
( GRAMMAR/DATA/KNOWLEDGE/INPUT vs./and/||/<>/> LOGIC/COMPREHENSION/PROCESS vs./and/||/<>/> RHETORIC/WISDOM/OUTPUT )
- DİL'DE:
BİÇİMCE ile/ve SOYCA
- DİLİNİN ALTI ile SÖZÜNÜN ARKASI
- DİNDE:
ZORUNLULUK ile/ve/<> SORUMLULUK
( [var ise] Sorumluluk yoktur. İLE/VE/<> Zorunluluk yoktur. )
- DİSİPLİN ile/ve SORUMLULUK
( DISCIPLINE vs./and RESPONSIBILITY )
- DİSKUR değil/yerine/= SÖYLEM
- DIŞLAŞ(TIR)MAK ile SOMUTLAŞ(TIR)MAK
( EXTERNALIZE vs. TO CONCRETIZE )
- DİSPROSODİ/DYSPROSODIA[İng.] değil/yerine/= SÖZ EZGISİ BOZUKLUĞU
- DİZARTRİ değil/yerine/= SÖYLEYİŞ BOZUKLUĞU
- DOĞA VAROLANI ile/ve/<> SONRA/NIN VAROLANI
( Hayvan. İLE/VE/<> İnsan. )
- DOĞRU SÖYLÜYORSUN yerine SÖYLEDİĞİN SÖZ DOĞRU
- DEMOKRASİ:
DOĞRUDAN ile TEMSİLİ ile LİBERAL ile SOSYALİST ile SOSYAL
- DOĞRUDAN ile SONRADAN
- 99 ESMÂ ile/ve/değil SONSUZ ESMÂ
( GEL! EY SÛFÎ!
KO ESMÂ'YI
MÜSEMMA'YI BULA GÖR )
- DUA ile/ve/değil/<> SOHBET
- DURUM ile/ve/> SONUÇ
( Neden-sonuç, sadece zihindedir. )
( Kişi, tüm etmenleri bilmeden, hemen sonuçlar çıkarmamalıdır. )
( Durum beter, durun yeter! )
( STATE/SITUATION vs./and/> CONSEQUENCE/RESULT
Causality is in the mind.
One must not draw conclusions without understanding all the factors. )
- DÜŞÜNMEDEN KONUŞMAK ve/ne yazık ki/||/<>/> SONRADAN DÜŞÜNMEK ZORUNDA KALMAK
- DÜŞÜNÜŞ ile SORGULAMA
( ... İLE Sonuç ya da kararda tutarlılık/bütünlük elde etmek üzere ayrıntılı/derinlemesine düşünme. )
- DUYGUYA ODAKLANMADA:
VAROLUŞUMUZU SÜRDÜRMEK ile/ve/||/<> İLİŞKİLERİMİZİ DÜZENLEMEK ile/ve/||/<> SORUN ÇÖZMEK
- DUYUMSADIKLARIMIZ:
SOMUT değil SOYUT
- DUYUSAL SOYUT ile/ve/değil/||/<>/>/< SOYUT
( Doğa. İLE/VE/||/<>/>/< Akıl. )
- EBED ile/değil SONRA
- EBEDÎ/İLÂ NİHÂYE[Ar.] değil/yerine/= SONSUZ/UÇSUZ
- EBEDİYET[Ar.] değil/yerine/= SONSUZLUK
- EBEDİYETE İNTİKAL[Ar.] ETMEK değil/yerine/= SONSUZLUĞA GÖÇ ETMEK
- EDİK ve SOKMAN
( Kısa çizme. VE Uzun konçlu çizme. )
- EFSANE değil/yerine/= SÖYLENCE
- EKSPİRASYON[İng. < EXPIRATION] ile/||/<> EKSPİRİYUM[İng. < EXPIRIUM]
( Soluk vermek. İLE/||/<> Soluk verim. )
- EKSPİRATUVAR/EXPIRATORY[İng.] değil/yerine/= SOLUKVERİM (İLİŞKİLİ)
- EKSPİRİYUM/EXPIRIUM[İng.] değil/yerine/= SOLUK VERİM
- ELİPS değil/yerine/= SÖBÜ
- ELLIPSOID değil/yerine/= SÖBÜR, SÖBÜK
- ELLIPTICAL değil/yerine/= SÖBÜCÜL
- EMEK ve SÖZ(/LEŞMEK) (VERMEK)
- BENLİK:
EMİR ALTINDA ile/ve/> SORGULAYAN ile/ve/> SEZGİSEL ile/ve/> BEKLENTİSİZ ile/ve/>
RIZÂ SAHİBİ ile/ve/> RÂZI OLUNAN ile/ve/> SAFLAŞMIŞ
- EMPATİ ile SORGULAMA
- EMZİK ile SOMRUK
( ... İLE Bebek emziği. )
- ENDPOİNT[İng.] değil/yerine/= SON NOKTA
- EPİLOG değil/yerine/= SONDEYİŞ
- EPİLOG/HATİME değil/yerine/= SONDEYİŞ/SONSÖZ
- EPİSTEME ile SOPHIA
- ERİŞTİ ile/ve SOHBETİNDE BULUNDU
- ESAS ile/ve/||/<> İRÂDE ile/ve/||/<> SONUÇ"
( Usûl/yöntem, esastan önce gelir/gelmelidir. İLE/VE/||/<> İhtiyâr[< Hayır!][yapmama bilgisi/isteği], irâdeden[yapma bilgisi/isteği] önce gelir/gelmelidir. İLE/VE/||/<> Süreç, sonuçtan önce gelir/gelmelidir. )
- ETKİN/AKTİF METAL ile/||/<>/>< SOY METAL
( Kolay tepkimeye girer. İLE/VE/||/>< Zor tepkimeye girer. )
- EVRENSELLEŞTİRME ile/ve SONSUZLAŞTIRMA
( UNIVERSALIZATION vs./and TO GET INFINITE )
- EVRENSELLEŞTİRME ile/ve SONSUZLAŞTIRMA
( UNIVERSALIZATION vs./and TO GET INFINITE )
- FARKINDALIK ile/ve/<> SORUNSALLIK
- FAŞİZM ile/ve SOYKIRIM
- FASULYE ile SOYA[Mançu dilinden]
( ... İLE Yağ çıkarılan, bir cins fasulye. )
( ... cum SOIA HISPIDA )
- FAZLA ile/ve SORUN
( EXCESS vs./and PROBLEM )
- FELSEFE:
AKLIN SORUNLARINA YANIT ARAMAK ve/<>/>
SORU(N)LARINA YANIT ARAMAK ve/<>/>
ETKİNLİK
( FELSEFE: Aklı kullanma sanatı. )
- FELSEFE:
PHILO ve SOPHIA
( Sevgi. VE Bilgelik. [Bilgelik Sevgisi] )
( BİLGE değil BİLGE/LİK SEVGİSİ )
( Etkin. VE Edilgin. )
( Ten rengine bulanmamış güzellik aramak. )
- FELSEFE SORUSU/SORUNU ile/değil SORU-NUN/SORUNUN FELSEFESİ
- FELSEFE ile/ve SOHBET
- FELSEFİ ile SOYUT
- FERDİYET-İ SELÂSE:
ZÂT ve/||/<>/> İHTİYÂR/İRÂDE ve/||/<>/> SÖZ/EYLEM
- FİLOZOF ile/ve/değil/yerine SORU ERBABI
- FİLOZOF ve SORU/SORUN
( Filozof/lar doğrudan sorunla/rla uğraş(and)ırlar. )
- FİNAL[İng.] değil/yerine/= SON/LAMA, BİTİM
- FİZİK ANTROPOLOJİ ile/ve SOSYAL ANTROPOLOJİ ile/ve PALEO ANTROPOLOJİ
( Fizik antropoloji, biyoloji ve tarihin; sosyal antropoloji ise tarih ve sosyolojinin kesiştiği/buluştuğu alan. )
- FOTOSENTEZ ile/ve/||/<> SOLUNUM
( * Sadece bitki gözelerinde olur. İLE/VE/||/<> Bitkisel ve hayvansal tüm gözelerde olur.
* Sadece ışık altında gerçekleşir. İLE/VE/||/<> Günün her saatinde (gece-gündüz) devam eder.
* Fotosentez sırasında su ve karbondioksit kullanılır. İLE/VE/||/<> Organik besinler ve oksijen kullanılır.
* Fotosentez sırasında oksijen açığa çıkar. İLE/VE/||/<> Solunum sonrasında su ve karbondioksit açığa çıkar.
* Güneş enerjisi kimyasal enerjiye dönüşür. İLE/VE/||/<> Kimyasal enerji, serbest iş enerjisine dönüşür.
* Ağırlık artışı olur. İLE/VE/||/<> Ağırlık azalması olur.
* Organik besinler yapılmış olur. İLE/VE/||/<> Organik besinler yıkılıp, parçalanmış olur. )
- FRİGORİFİK değil/yerine/= SOĞUTMALI
- GABİN/GABN[Ar.] değil/yerine/= SÖMÜRGÜ
( Alışverişte satın alınan mala ödenen karşılığın, malın değerinden çok fazla olması, alışverişte hile yapma. | Edimler arasında açık oransızlık. )
- GALSAME[Ar.] değil/yerine/= SOLUNGAÇ
- GAZZÂLÎ ÖNCESİ ile/ve SONRASI
( Meşşaîlerin diliyken, Gazzâlî sonrasında, aklın küllî dili haline geldi. Bu nedenle Kategoriler konusu Mantık'tan çıkartılıp Fizik'e aktarıldı. )
- GEÇ ile SON ANDA
- GEÇİCİ NUR ile/ve SOYUT NUR ile/ve NURLAR NURU
- [ne yazık ki]
GENELLEME ile/ve/ya da/||/<>/= İNDİRGEME ile/ve/ya da/||/<>/= ÖZDEŞLEŞTİRME ile/ve/ya da/||/<>/= "KÖKTENCİLİK" ile/ve/ya da/||/<>/= "TOPTANCILIK" ile/ve/ya da/||/<>/= "SONUÇ ODAKLILIK"
( Tüm genelleme ya da indirgemeler, tamamen yanlıştır! )
( GENERALIZATION vs./and TO REDUCE, REDUCTION vs./and IDENTIFICATION vs./and RADICALISM vs./and WHOLENESS vs./and FOCUSING TO CONSEQUENCE/RESULT )
- GENELLEŞTİRME ile/ve SOYUTLAŞTIRMA
- GENELLEŞTİRME ile/ve SOYUTLAYARAK GENELLEŞTİRME
- GENOM/GENOME[İng.] değil/yerine/= SOY KALITI
- [ne yazık ki]
!GENOSİT[İng./Fr. < GENOCIDE] değil/yerine/= SOYKIRIM
- GENOTİP/GENOTYPE[İng.] değil/yerine/= SOY YAPI
- GENOTOKSİSİTE/GENOTOXICITY[İng.] değil/yerine/= SOY YAPI AĞULANDIRICILIK
- GERÇEKLİK ve/||/< SONLULUK
- GERİSİ GELİR ile/ve/||/<> SONU GELMEZ
- GİRİŞ ile/ve/||/<>/> GELİŞME ile/ve/||/<>/> SONUÇ
- GİRMEK ile SOKMAK
- GÖNÜLLÜLÜK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< SORUMLULUK ALMAK
- GOOGLE HARİTASININ:
ÖNCESİ ile/değil/yerine/> SONRASI
( Google Maps, çevremizi daha iyi anlamamız için masaüstü, Android ve iOS’ta kullanıma hazır birkaç görsel değişiklik ve ek özellik ile yenilendi. Yeni Google Maps, daha temiz ve sade bir görünüm, ilgi alanları ve daha dengeli bir renk şeması ile öne çıkıyor. )
( )
- GÖREV ile/ve/<>/değil SORUMLULUK
( [not] TASK vs./and/<>/but RESPONSIBILITY )
- [ne yazık ki]
GÖRÜNÜŞTE ile/ve/||/<> SÖZDE
- GÖZ UYGARLIĞI ile/ve/<> SÖZ UYGARLIĞI
( Dışa bakar. İLE/VE/<> İçe bakar. )
- GÖZLÜK ve/||/<>/>/< SÖZLÜK
- GÖZYAŞI:
KEDERDE ile BOZULMADA ile SOĞANDA ile GÜLÜŞTE
( )
( TEARS OF: GRIEF vs. CHANGE vs. ONION vs. LAUGHING )
- GÜÇ ile/ve/||/<> SORUMLULUK
- GÜFTÂR[Fars.] ile SÖZ
( SÖZ )
- GÛYÂ değil/yerine/= SÖZDE/SANKİ/SÖZÜMONA
- GÜYA değil/yerine/= SÖZÜM ONA/SANIRSIN Kİ
- GÜZELLİK ve/||/<>/> SONSUZLUK
( Ancak, güzellikte sonsuzluğa ulaşabiliriz. )
( Tüm tekil parçaların her biri, özünü sınırlandırarak uyumlulaşmışsa ve bütün, o tekil parçaların özgürlüğünün sonucuysa güzel olarak nitelendirilir. )
- HAKARET ile/ve SÖZLÜ SALDIRI
- HANEDÂN değil/yerine/= SOY
- HANEK[Ar. :
Damak.] değil/yerine SÖZ/KONUŞMA
- HAREKET DÜZENİ/SİSTEMİ ile/ve/||/<> DOLAŞIM DÜZENİ/SİSTEMİ ile/ve/||/<> SOLUNUM DÜZENİ/SİSTEMİ ile/ve/||/<> SİNİR DÜZENİ/SİSTEMİ ile/ve/||/<> SİNDİRİM DÜZENİ/SİSTEMİ ile/ve/||/<> BOŞALTIM DÜZENİ/SİSTEMİ
( Kemikler, eklemler ve kaslar. İLE/VE/||/<> Kalp, damar, kan. İLE/VE/||/<> Solunum yolu ve akciğerler. İLE/VE/||/<>. İLE/VE/||/<> Beyin, beyincik, omurilik, omurilik soğanı. İLE/VE/||/<> Dil ve dişler, yemek borusu, mide, karaciğer, safra kesesi, pankreas, bağırsaklar. İLE/VE/||/<> Böbrek, sidik/idrar kesesi, sidik/idrar kanalları. )
( Zehirlenmelerde genel belirtiler:
Sindirim sistemi bozuklukları: Bulantı, kusma, karın ağrısı, ishal.
Sinir sistemi bozuklukları: Bilinç kaybı, havale, rahatsızlık hissi, hareketlerde uyumsuzluk.
Solunum sistemi bozuklukları: Soluk darlığı, morarma, solunum durması.
Dolaşım sistemi bozuklukları: Nabız bozukluğu, kalp durması.
)
- HAS değil/yerine/= SOM
- HASAT/HASAD ile/ve/||/<>/> SON HASAT/AFARA
( Ürün kaldırma, ekin biçme işi. | Bu yolla elde edilen ürün. İLE/VE/||/<>/> Son hasat.[3. hasat] )
- HAŞV değil/yerine SÖZ
( Uzun ve yararsız, dolma/doldurma söz. DEĞİL/YERİNE ... )
- HATA ile/ve SONUÇ
( MISTAKE vs./and RESULT/CONSEQUENCE )
- HATİP değil/yerine/= SÖZEN
- HAVA ile/ve SOLUK/NEFES
- HAZMETMEK ile/ve SORGULAMAK/SORGULAYABİLMEK
( "TO DIGEST" vs./and (ABLE) TO INTERROGATE )
- HER ŞEYİN KONUŞULABİLİRLİĞİ ile/ve/||/<>/>/< SÖYLEDİKLERİNİ TAMAMLAMASINI BEKLEMEK
- HİNT OKYANUSUNDA:
ANDAMAN DENİZİ ile/ve/||/<> MALAKKA BOĞAZI ile/ve/||/<> MARTABAN KÖRFEZİ ile/ve/||/<> BENGAL KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KANBAY KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KUÇ KÖRFEZİ ile/ve/||/<> UMMAN DENİZİ ile/ve/||/<> UMMAN KÖRFEZİ ile/ve/||/<> BASRA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> YEMEN DENİZİ ile/ve/||/<> ADEN KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KIZILDENİZ ile/ve/||/<> MOZAMBİK KANALI ile/ve/||/<> SOFALA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> DELAGOA KÖRFEZİ
- HİPNOZ AŞAMALARINDA:
LETARJİ ile/ve/||/<>/> KATALEPSİ[Fr. < CATALEPSIE] ile/ve/||/<>/> SOMNAMBUL/İZM
- HİPNOZDA, KİŞİNİN ...:
TELKİN ALIP ALMAMASI ile/ve/||/<>/> NARKOZ ile/ve/||/<>/> KATELEPSİ ile/ve/||/<>/> LATERJİ ile/ve/||/<>/> SOMNAMBUL
- HİTÂM değil/yerine/= SON, NİHÂYET | BİTME, TÜKENME | MÜHÜRÜN, BASILDIĞI KÂĞITTA KALAN İZİ
- HIZ ve/=/||/<>/> SORUN
- HOCANIN:
YAPTIĞI ile/ve/değil/yerine/<>/>/< SÖYLEDİĞİ/DEDİĞİ
( Hocanın dediğini yap, her yaptığını yapma! )
- HYPN-/HYPNO- ile/||/<> NARCO-/NARE- ile/||/<> SOMN-/SOMNİ-/SOMO-/-SOMNİA
( Uyku. İLE/||/<> Uyku durumu; uyuşukluk, cansızlık, sersemlik. İLE/||/<> Uyku. )
- HZ. İSA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SOKRATES
( Sevgi > Saygı > Hakikat. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Hakikat > Saygı > Sevgi. )
( Kişi üzerinden. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Kavram[olgu/bilgi/felsefe/bilim] üzerinden. )
- İBÂRE değil/yerine/= SÖZCE
- IC/INSPIRATUVAR KAPASITE INSPIRATORY CAPACITY[İng.] değil/yerine/= SOLUK ALIM SIĞASI
- İCÂZET-İ LÂHİKA değil/yerine/= SONRADAN OLURLAMA
- İDDİA ETMEK ile/ve/değil/yerine/fakat/<> SÖYLEMEK
( Edilemez. İLE/VE/FAKAT/<>/DEĞİL/YERİNE Söylenilebilir. )
- İDDİA ile/değil SÖYLEM
- İDEOLOJİK TAVIR ile SONUÇ ODAKLILIK
- İFTARA YAKINKEN ile/ve SON RÜKÛ VE SECDE ile/ve İHRAM
( Allah'a en yakın olunan anlar/zamanlar. )
- İLERİDE ile SONRA
- İLK DÜĞME ile/ve/||/<>/> SONRAKİ DÜĞMELER
( İlk ilikleme yanlışsa gerisi de yanlış olacaktır. )
- İLK NEDENLER ile/ve/||/<> SON NEDENLER
- İLK SÖZLER ile SONRAKİ SÖZLER
- İLK YARDIMDA "ABC":
HAVA YOLUNUN AÇIK TUTULMASI ve/||/<>/> SOLUNUMUN SAĞLANMASI ve/||/<>/> KAN DOLAŞIMININ DÜZENİ
( ABC
AIRWAY and/||/<>/> BREATHING and/||/<>/> CIRCULATION )
- İLKBAHAR NOKTASI ile SONBAHAR NOKTASI ile GÜN-TÜN EŞİTLİĞİ(EKİNOKS)
( 21 Mart. İLE 21/23 Eylül. İLE ... )
( ARISTARKOS: İlk büyük keşif olarak ekinoks noktalarını keşfetmiştir. )
( March 21. İLE September 21/23. )
( SPRING(VERNAL) EQUINOX vs. AUTUMNAL(FALL) EQUINOX vs. EQUINOX )
( ... avec ... avec ÉQUINOXE )
( ... ile ... ile TESÂVÎ-İ LEYL Ü NEHÂR )
- İLKBAHAR ile/ve YAZ ile/ve SONBAHAR/GÜZ/KÜZ[dvnlgttrk] ile/ve KIŞ
- İLKSEL ile SONSAL
( İlksel, Biçimi verir. [İnsandaki olanaklar ilkseldir(deneye dayanmayandır)]. İLE Sonsal, Malzemeyi verir. )
( APRIORI vs. APOSTERIORI )
- İN/MAĞARA ile SON GOONG
( ... İLE Vietnam'da bulunan, dünyanın en büyük mağarası, başkent Hanoi'den 450 kilometre uzaklıkta, Phon Nhake Bang Doğal Yaşam Parkı'nın içinde yer alıyor. Mağaranın genişliği, yaklaşık olarak 146 kilometre. Son Goong, Vietnam dilinde, "Dağı ve ırmağı olan mağara" anlamına geliyor. )
- İNCELEMEK ile/ve/||/<>/>/< ARAŞTIRMAK ile/ve/||/<>/>/< SORGULAMAK
- İNDİRGEMEK ile/ve/değil/||/<>/< SOYUTLAMAK
- GRİP/İNFLUENZA/ENFLUENZA ile/||/<> SOĞUK ALGINLIĞI, PAÇAVRA SAYRILIĞI
( Grip virüsünün neden olduğu ve ciddi belirtilerle süren bir sayrılık. İLE/||/<> Daha hafif belirtilerle süren ve genellikle rinovirüslerin neden olduğu bir sayrılık. )
- inhal.[Lat. < INHALETUR] değil/yerine/= SOLUKLA İÇERİ ÇEK
- İNHALASYON/INHALATION[İng.] değil/yerine/= SOLUKLA ALMA
- İNHALER[İng.] değil/yerine/= SOLUMLATICI
- İNME ile SÖNÜMLENME
- INSPIRASYON/INSPIRATION[İng.] değil/yerine/= SOLUKALIM
- INSPIRATUVAR/INSPIRATORY[İng.] değil/yerine/= SOLUKALIM İLİŞKİLİ
- INSPIRYUM/INSPIRIUM[İng.] değil/yerine/= SOLUKALIM
- İPTAL OLMAK ile ŞOKE OLMAK
- IRK değil/yerine/= SOY
- ISINMA ile/ve SOĞUMA
( TESAHHUN[< SUHÛNE | çoğ. TESAHHUNÂT] ile/ve TEBERRÜD[< BERD | çoğ. TEBERRÜDÂT][: Soğuma. | Soğuk suya girme. ] )
- İSTEKLİ OLMAK ile SORMAK
( WILLING vs. TO ASK )
- İSTEMEDİĞİ ile/ve/değil/yerine SORMADIĞI
- İSTİCVÂB[< CEVÂB] değil/yerine/= SORUP YANIT ALMA, YANIT ALMA AMACIYLA SÖYLETME | SORGU
- İSTİFSÂR[Ar. < FESR] değil/yerine/= SORGULAMA
( Bir şeyin açıklanmasını, aydınlığa kavuşmasını isteme, anlamaya çalışma, sorma. )
- [ne yazık ki]
İSTÎLÂ ile/ve/||/<>/> SÖMÜRÜ
- İSTİSKAL[< SIKLET] değil/yerine/= SOĞUK DAVRANMA
( Ağır görme, huzurundan hoşlanmama. | Soğuk davranışlarla hoşlanmadığını belirginleştirme. Yüz vermeme, kovarcasına davranma, kovma. )
- İTALYA DEPREMİNİN:
ÖNCESİ ile/ve/> SONRASI
- İTFA değil/yerine/= SÖNÜM
- İTFAİYE değil/yerine/= SÖNDÜRE
- İTİBAREN değil/yerine/= SONRA
- İTİRAZ (ETMEK) ile/ve/<>/değil/yerine SORU (SORMAK)
- İYİLİK ve/||/<>/> SONSUZLUK ve/||/<>/> ÖZGÜRLÜK
- İZİN VERMEK ile/ve/değil SÖZ VERMEK
- KABARTMA TOZU ile SODYUM BİKARBONAT
( BAKING POWDER vs. BAKING SODA )
- KABUL ile SÖYLEM
( ACCEPTANCE vs. DISCOURSE, DISSERTATION )
- KABUL ile SÖYLEM
- KADROLU ile SÖZLEŞMELİ
- KÂĞIT BOYAMADA:
KINA ile/ve/||/<> CEVİZ KABUĞU ile/ve/||/<> SOĞAN KABUĞU
( XV. yy.'da uygulanan boyama teknikleri ve araçları. )
- İYİ DÜŞÜN!:
KALBİ ve/||/<>/>/< KAPIYI ve/||/<>/>/< SON SÖZÜNÜ
( Kırmak yerine. VE/||/<>/>/< Çarpmak yerine. VE/||/<>/>/< Söylemeden önce. )
- KANIT ve/<> SONSUZLUK
- KAPI ile/ve SÖVE
( ... İLE/VE Kapının yerleştiği kasa, çerçeve. | Eşik. )
- KAPİTALİZM:
NESNE/ÜRÜN TEMELLİ değil "SÖZE/VAADE" DAYALI
- KAPNOMETRİ/CAPNOMETRY[İng.] değil/yerine/= SOLUKTA KARBONDIOKSIT ÖLÇÜMÜ
- KARANLIK ve SÖZ
( İçinde, ışık vardır. [görebilen için] VE İçinde, ümit vardır. [duyabilen/dinleyen için] )
- KARAR ile/ve SONUÇ
( DECISION vs./and CONSEQUENCE/RESULT )
- KARBONAT ile SODYUM KARBONAT
( Karbonik asidin bazlarla birleşerek oluşturduğu tuzların genel adı. | Sodyum bikarbonat. | Genellikle sindirimi kolaylaştırmak için suya katılan kimyasal birleşim. İLE Sabun yapımında, temizlik işlerinde kullanılan, güçlü bir alkali tuz.[Na2CO3] )
- KARGA ile SOYGA
( ... İLE Tüyleri alacalı, küçük bir karga türü. )
- KARIŞMAK ile SORGULAMAK
( "TO INTERFERE/MEDDLE" vs. TO INTERROGATE )
- KARIŞTIRMA ile/ve/değil SOĞUTMA
- KAVRAM/LAR ile/ve/||/<> SÖZCÜK/LER
( Mantıkta, en küçük birim. İLE/VE/||/<> Dilde, en küçük birim. )
( KAVRAM: Bilincin dilbilgisi. )
( Şeylerin kavramı, sözcüklerin anlamı olur. )
( Kavram, her defasında üretilmesi gerekli olandır. )
( Kavram, tekil şeylerin özünü değil şeylerdeki evrensel öğeyi açıklar. )
( Kavram, zaman ile ilişki içinde değil zamansal olmayan varoluş [bengilik] türü altında kavranmalıdır. )
( Kavramlar, dışsal nesnelerin imgesi değildir. )
( Her kavram, bütünsel bir süreçtir ya da sürecin bütünselliğidir. )
( Düşünen her bir kişi için, kavram gereksinimi vardır ve bunlar, dünyanın neresinde ve ne zaman üretilirse üretilsin, artık, insanlığın malıdır. )
( Kavramlar dünyasına giren her kişi, evrensellikle bağ kurmuştur. Bunun ayırdında olmak, aydınlanmaya başlamak demektir. )
( Sözcük, bir köprüdür. )
( Sözcükler, bizi ancak kendi sınırlarına kadar götürebilir. )
( Sözcükler, gerçekleri iletmez, onları işaret eder. )
( Sözcükler, işaret eder ama açıklayamaz. )
( Sözcükler ve sorular, zihinden gelir ve bizi orada tutar. )
( Sözcük ile anlamı arasındaki bağlantı nedeniyle, sözcükler değerlilerdir ve eğer kişi, sözcüğü çok büyük bir dikkatle incelerse, kavramın ötesine geçerek, onun kökenindeki deneyime ulaşır. )
( Kişilik ötesine geçtiğinizde artık sözcüklere gereksiniminiz olmaz. )
( Sözcükler olmayınca anlaşılacak ne kalır? Anlama gereksinimi, yanlış-anlamadan doğar. Söylediğim/iz doğrudur fakat size göre o sadece bir kuram. Onun, doğru olduğunu nasıl anlayabileceksiniz? Dinleyin, anımsayın, düşünün, gözünüzde canlandırın. Ve günlük yaşamınızda uygulayın! Bana/bize/ona sabır gösterin ve herşeyden çok, kendinize sabır gösterin, çünkü tek engeliniz kendinizsiniz.
Yol, sizden geçerek kendinizden öteye götürür. Siz, sadece belirli, özel olanın gerçek, bilinçli ve mutlu olduğuna inandıkça ve ikilem ötesi gerçeği, hayal ürünü bir soyut kavram olarak red ve inkâr ettikçe, benim/bizim sadaka verir gibi, kavramlar ve soyutlamalar dağıttığımı/zı düşüneceksiniz. Fakat bir kez kendi varlığınız içindeki gerçeğe dokundunuz mu, o zaman, size en yakın ve en sevgili olanı tarif etmekte olduğumu/zu göreceksiniz. )
( Without words, what is there to understand? The need for understanding arises from misunderstanding. What I say is true, but to you it is only a theory. How will you come to know that it is true? Listen, remember, ponder, visualise, experience. Also apply it in your daily life. Have patience
with me and, above all have patience with yourself, for you are your only obstacle.
The way leads through yourself beyond yourself. As long as you believe only the particular to be real, conscious and happy and reject the non-dual reality as something imagined, an abstract concept, you will find me doling out concepts and abstractions. But once you have touched the real within your own being, you will find me describing what for you is the nearest and the dearest. )
( The word itself is the bridge.
Words can bring you only unto their own limit.
Words do not convey facts, they signal them.
Words indicate, but do not explain.
Words and questions come from the mind and hold you there.
Words are valuable, for between the word and its meaning there is a link and if one investigates the word assiduously, one crosses beyond the concept into the experience at the root of it.
Once you are beyond the person, you need no words. )
( Sözcükler, hem tarihsel süreçte dikey, hem de farklı alanlarda, yatay kullanımları nedeniyle çok değişik anlamlara sahip olabilirler. )
( Kavramları/karşılıkları, kişilerde(zihinlerinde) bulunmayan, sadece sözel seviyedeki "düşünme" ve "kullanımlar", kişiler arasında, iletişim kazalarına, anlaşmazlıklara ve/ya da doğrudan şiddete kaynak oluşturur. )
( ... İLE/VE/||/<> Sabitlenemeyeni, sabitlemek. )
( Söz(cük)leri/ni ve tutumu/nu değiştir... Dünya/n değişsin! )
( Kavramlar, aklın görüleridir. )
( CONCEPTS vs./and/<> WORDS )
( CONCEPTUS cum/et/<> ... )
( ... ile/ve/<> YAN )
( DER BEGRIFF mit/und/||/<> ... )
( MEFHUM ile/ve/<> KELİME )
- KAYISI ile/ve SOĞANCI
- KAYNAK ve/<> YOL ve/<> SONUÇ
( TİNSELLİK/İNSAN: Kaynağı, yolu ve sonucu kendinde olan. )
- KELÂM[Ar.] değil/yerine/= SÖZLEM
- KELEBEK ile/ve/<> SÖĞÜT KELEBEĞİ
- KELİME HAZİNESİ[Ar.] değil/yerine/= SÖZ AĞIŞI/DAĞARCIĞI/VARLIĞI
- KELİME[Ar.] ile/yerine/= SÖZCÜK
- KENÇ LİYÜ ile SOFRA
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Hakan'ların şölenleri ya da bayramlarda kurulan, herkesin gönlünce, yağmalarcasına yemek yediği bir sofra. İLE ... )
- KEŞF ile/ve/değil SONUÇ
( Felsefede/tasavvufta. İLE/VE/DEĞİL Bilimde. )
- KEŞİF ile/ve/||/<>/> İŞGAL ile/ve/||/<>/> YERLEŞME ile/ve/||/<>/> SÖMÜRÜ
- KESİT ile/ve/değil/yerine/||/<> "SONUÇ"
- KEŞKÜL ile/ve CİLBENT ile/ve SOFRA
( Gezgin dervişlerin âletleridir. )
( Bknz. Tarikat Kıyafetlerinde Sembolizm - Ocak Yay. )
- KESTEM ile SOFRA
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Önceden sözleşmeden, aniden konuk olarak gelenler için verilen ziyafet. İLE ... )
- KEVŞENG/KEWŞENG ile/ve/||/<> SOFRA
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Harman temizlendikten sonra tahılın yığılmasına yardım eden kişiye verilen yemek/armağan. )
- [ne yazık ki]
"KEYFİYET" ile/ve/değil/yerine/||/<> "SONUÇ ODAKLILIK"
- KILAVUZ ile/ve/||/<>/> SÖZLÜK
- KİLİSEDE YAKILAN MUMLAR:
SAĞINDAKİLER ile/ve/<> SOLUNDAKİLER
( Sağlık için. İLE/VE/<> Ölüler için. )
- KISACASI değil/yerine SÖZÜN KISASI
- KİŞİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SÖZLÜK
- KİŞİLERİN/İNSANIN GÜCÜ ile/ve/||/<>/< SÖZCÜKLERİN GÜCÜ
( Söz(cük)leri/ni ve tutumunu değiştir... Dünya/n değişsin! )
( Sözcüklerin gücü anlaşılmadan, kişinin gücü anlaşılmaz. )
( Kişi, dilinin ardında gizlidir. )
- KİŞİLERİN:
İLK SÖYLEDİKLERİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SON YAPTIKLARI
- KİŞİNİN:
(")ÖZ GEÇMİŞİ(") ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SÖZ GEÇMİŞİ
- KİTABI:
SAĞDAN VERİLİ (OLAN/LAR) ile/ve SOLDAN VERİLİ (OLAN/LAR)
( ESHÂB-I YEMÎN ile/ve ESHÂB-I MEYMÎN )
- KİTABIN ORTASINDAN KONUŞMAK ile/ve/||/<> SONDA SÖYLEYECEĞİNİ BAŞTA SÖYLEMEK
- KLAN[Fr.]/SEMİYE[Osm. < Ar.] ile SOP
( Toplumun ilk ve en basit biçimi/türü. )
- KÖK ile SONRAKİ KULLANIMI
( ROOT vs. USING FURTHER )
- KÖMÜR ile KOK[İng. < COKE] ile SÖMİKOK[Fr.]
( Karbonlu nesnelerin kapalı ve havasız yerlerde için için yanmasından ya da çok uzun süre derin toprak katmanları altında kalıp birtakım kimyasal değişmelere uğramasından oluşan, siyah renkli, bitkisel kaynaklı, içinde yüksek oranda karbon bulunan katı yakıt. İLE Maden kömürünün damıtılmasıyla elde edilen, birleşiminde kömürden çok daha az oranda uçucu nesne bulunan katı yakıt, kok kömürü. İLE Taşkömürünü çok yüksek olmayan sıcaklıkta [500-600 °C'de] damıtarak elde edilen kömür. )
- KOMUT ile/değil/yerine SORGU
- KONTRAT[Fr. < CONTRAT] değil/yerine/= SÖZLEŞME
- KONUŞAN/KONUŞABİLEN/KONUŞABİLECEK OLAN ile SÖYLEYEN/SÖYLEYEBİLEN/[SADECE BİR ŞEY/LER] SÖYLEME HAKKI OLAN
( Yetkin/bilgili olan/lar. İLE Bilgisiz olan/lar. )
( KAİL(< KAVL): Söyleyen. | Râzı olmuş. | İnanmış, aklı yatmış. )
- KONUŞMA SIRASINDA:
KAYITLI BAŞLIKLARA UYABİLMEK ile/ve/||/<> SÖZLERİN/BAŞLIKLARIN, DİNLEYİCİYE NE KADAR UYUP UYMAYACAĞI
- KONUŞMA ile/ve/> SOHBET
( ... İLE/VE/> Edeb varsa/girince. )
( İNSIBÂĞ[< SIBG]: Ortamda/mecliste bulunan kişinin boyasıyla boyanma. | Temizlenme. )
- KONUŞMAK ile SÖYLEŞMEK
- KOOPERATİFÇİLİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SOSYAL KOOPERATİFÇİLİK
( )
- KOŞUL BELİRTMEK / SORU SORMAK
- KÖTÜMSER ile/değil SORUNLU
- KOYUN ile/ve SOUTHDOWN
- KRAL / KRALİÇE ile/ve/||/<>/> PRENS / PRENSES ile/ve/||/<>/> ARŞİDÜK/ARŞİDÜKA / ARŞİDÜŞES ile/ve/||/<>/> DÜK / DÜŞES ile/ve/||/<>/> KONT[Fr. < COMTE] ile/ve/||/<>/> VOYVODA ile/ve/||/<>/> VİKONT[Fr. < VICOMTE] ile/ve/||/<>/> BARON[Fr.] / BARONES ile/ve/||/<>/> ŞÖVALYE[Fr. < CHEVALIER] ile/ve/||/<>/> SÖR/SIR / DAME
( [Batı ülkelerinde]
En yüksek devlet otoritesini, kalıtım ya da soylularca seçilme yoluyla elinde bulunduran hükümdar. İLE/VE/||/<>/> Hükümdar ailesinden olan erkeklere verilen san. İLE/VE/||/<>/> Özellikle Habsburg hanedanının (Avusturya - Macaristan) erkek üyeleri için kullanılan bir san. İLE/VE/||/<>/> Büyük ve önemli bir toprak parçasını yöneten yüksek rütbeli soylu. | Bazı devletlerde prensten sonra gelen en yüksek soyluluk gösteren san. İLE/VE/||/<>/> Roma imparatorunun danışman olarak seçtiği kişi. | Derebeyi. | Erkekler için kullanılan bir "soyluluk" sanı. İLE/VE/||/<> Orta ve Doğu Avrupa'da, özellikle Balkanlar'da ve Polonya-Litvanya'da kullanılan bir askeri önder ya da yönetici sanı. İLE/VE/||/<>/> Belirli bölgeleri yöneten soyluluk sanı. İLE/VE/||/<>/> Küçük toprak sahibi ve yerel bir yönetici olabilir.[En düşük soyluluk sanlarından biri] İLE/VE/||/<>/> Eski Roma'da üç sınıftan ikincisinin üyesi olan yurttaş. | Orta Çağ Avrupası'nda özel eğitimle yetişmiş, belirli ülküler taşıyan, soylu, atlı savaşçı ve genellikle askeri hizmetler için kullanılan san.[Soylulukta en alt seviyededir.] | Derebeylik düzeninde soyluluk sanlarının en alt basamağı. | Günümüzde Fransız hükûmetinin verdiği şeref belgesi ve nişanı. İLE/VE/||/<>/> Bir kişiye şövalyelik sanı verildiğinde kullanılır. [Genellikle önemli hizmetleri ya da başarıları olan kişilere verilir.] )
- KROMOZOM değil/yerine/= SOYAKTARAN
- KÜFÜR[Ar. KFR/KÂFİR: Örten. | Çiftçi.] (ETMEK) değil/yerine/= SÖVGÜ/SÖVMEK
- KÜFÜRBAZ[Ar. + Fars.(-bâz)] değil/yerine/= SÖVGEN/SÖVÜCÜ/AĞZI BOZUK/KARA
- KULAK KABARTMAK ile/değil/yerine SORMAK
( Ağız aramak, ya da kulak kabartmak yerine doğrudan öğrenmeye yönelik soru sormak gerek. [her ne kadar sorulamayacak/konuşulamayacak şeyler olsa da] )
- KÜPE:
SAĞ KULAKTA ile SOL KULAKTA
( Sadece sağ kulağa takılan küpenin anlamı, o kişinin eşeşeysel(homoseksüel) bir tercihi olduğunu belirtir. İLE Sadece sol kulakta ise çeşitli anlamları/mesajları olabileceği gibi, herhangi birinin ikisine birden küpe takmak istememesi durumunda tercih ettiği/etmesi gereken kulak. İLE İkisine de takılmışsa, tamamen takan kişinin tercihiyle/beğenisiyle ilgili. )
- KURBAN ile/değil/yerine/>< SORUMLU
( )
- KUŞKU ile/yerine SORGULAMA
( Sorgulamak ve reddetmek gereklidir. )
( Gerçek soruşturma bir şeyin içine doğru yapılır, dışa doğru değil. )
( Sorgulanmamış bir yaşam, yaşamaya değmez. )
( Bilinecek/bilinebilecek şeye yaklaşmanın biricik yolu soru sormaktır. )
( Kuşkuculuğumuz hakkında bile kuşkucu olmalıyız. )
( Temel sorun, aptalların kendilerinden son derece emin, akıllıların ise sürekli kuşku içinde olmalarıdır. )
( SUSPICION vs. INTERROGATE
INTERROGATE instead of SUSPICION
To question and deny is necessary.
True enquiry is always into something, not out of something. )
- LÂFIZ ile LÂF ile SÖZCÜK/KELİME ile KAVL ile TERİM/ISTILAH ile KELÂM
( Anlam taşıyıp taşımadığı dikkate alınmaksızın ağızdan çıkan sesler. İLE Hiçbir anlam taşımıyorsa. İLE Bir anlam taşıyorsa. İLE Tamlamaları kapsıyorsa. İLE Belirli bir öbek/grup/kesim tarafından özel olarak kullanılan sözcükler. İLE Tümceyi/cümleyi kapsıyorsa. )
- LÂFIZ[Ar.] değil/yerine/= SÖZGE
- LÂF(Z) değil/yerine/= SÖZ
- LÂFZÎ TEFSİR değil/yerine/= SÖZEL YORUM
- LEKSİKOLOJİ[Fr., İng.] değil/yerine/= SÖZCÜKBİLİM/SÖZLÜKBİLİM
- LİBERALİZM ile/ve/||/<>/> SOSYALİZM ile/ve/||/<>/> MUHÂFAZAKÂRLIK
( * Bireycilik
* Özgürlük
* Sınırlı devlet
* Piyasa ekonomisi
İLE/VE/||/<>/>
* Birliktelik
* Eşitlik
* Yeniden dağıtım
* Dayanışma
İLE/VE/||/<>/>
* Aile
* Aşamalı değişim
* Ara kurumlar
* Sınırlı etkinlik olarak siyaset )
- LIFO/LAST IN FIRST OUT[İng.] değil/yerine/= SON GİREN, İLK ÇIKAR
- LOBUT[Ar. < NEBBUT]["LABUT" değil!] değil/yerine SOPA
( Kalın, kısa ve düzgün sopa. | Kol gücünü geliştirmek için kullanılan jimnastik aracı. [gürgenden] | Bovling oyununda devrilmesi amaçlanan, alt bölümü geniş, üst bölümü tek boğumlu, çeşitli malzemeden yapılmış hedef. )
- LOGOS = LEGEIN[Yun.] = SÖYLEMEK, KONUŞMAK, DEYİ
- LÛGAT[Ar.] değil/yerine/= SÖZLÜK
- LVAD/LEFT VENTRICULAR ASSIST DEVICE SOL VENTRİKÜL[İng.] değil/yerine/= SOL KARINCIK DESTEK AYGITI
- MADDECİLİK ile/ve ELEYİCİ MADDECİLİK ile/ve İNDİRGEYİCİ MADDECİLİK ile/ve SONSAL İNDİRGEMECİLİK
( ... İLE/VE Zihinsel olguları kabul etmezler. İLE/VE Zihinsel olguları kabul ederler. İLE/VE Kuvantum alanını göz önünde bulundururlar/tutarlar. )
- MAİDE SOFRASI ve/<> SOHBET
- MAKSİMUM değil/yerine/= SON SINIR / EN FAZLA
- MALİYET ile/ve/<> SONUÇ
- MALUL GAZİ değil/yerine/= SÖKEL BATUR
- MALÛL[Ar.] değil/yerine/= SÖKEL/SAKAT | GÜÇSÜZ
- MALULEN değil/yerine/= SÖKELCE/SÖKELLİKTEN
- MALUMAT NAKLİ ile/ve SOHBET
( ... İLE/VE Kalplerin buluşması. )
- MALZEME ile SONUÇ
- MARJİNAL FAYDA değil/yerine/= SONBİRİM YARARI
- MARTI ile SORGUÇLU MARTI
( ... İLE Kuzey Pasifik Okyanusu'nda yaşarlar. )
( Batı Pasifik'te yaşayanlar, Doğu Pasifik'te yaşayanlara göre daha büyüktür. )
- MAS[Ar.] değil/yerine/= SOĞURMA/EMME
- MASİF[Fr.] değil/yerine/= SOM
( Kütlesi, görünürdeki tüm oylumu kaplayan, kaplama ya da doldurma olmayan. )
- MASKARA[Ar., İt.] ile SOYTARI/KAŞMER
( Eğlendirici, sevimli, güldürücü. | [söz] "Onursuz, rezil!" | Şölen maskesi. | Kirpik boyası, rimel. İLE Söz ve davranışlarıyla halkı güldürüp eğlendiren kişi. | Hileci, yaltak kişi. )
- MELEKLER:
BAŞLANGIÇTA ve/<> SONUNDA
( 4 ve/<> 8 )
- MERIT PTAH ve/||/<> ENHEDUANNA ve/||/<> AGANICE ve/||/<> TAPPUTI-BELATIKALLIM ve/||/<> SONDUK ve/||/<> THEANO ve/||/<> AGLAONIKE ve/||/<> ASPASIA ve/||/<> HIPPARCHIA ve/||/<> PAN CHAO ve/||/<> HYPATIA
( Merit Ptah bilindiği kadarıyla, tarihte kayıtlı en eski kadın hekim ve bilim tarihinde adı geçen ilk kadındır. Krallar Vadisi'ndeki bir Mısır mezarına resmi çizilidir. Burada Merit Ptah, oğlu olan yüksek bir rahip tarafından "başhekim" olarak tasvir edilmiştir.
VE/||/<>
Astronom, matematikçi ve şair. Ay Tanrısı Nanna'nın Ur Kenti'ndeki ana tapınağının başrahibesi Enheduanna, yıldızlar ve ayın döngülerini kaydetmek için gözlemciler görevlendiren ilk rahibedir. Döneminde, gökcisimlerinin hareketlerini gösteren haritalar yapılmıştır. Enheduanna,ilk dinsel takvimlerden biri olan ay takviminin oluşturulmasına katkıda bulunur. Bu takvim, günümüzde hâlâ Paskalya Yortusu, Hamursuz Bayramı gibi dinsel uygulamaları tarihlendirmek için kullanılır. Çalışmalarının ve ilahilerinin yanında, Enheduenna'nın 42 epik şiiri de tabletler üzerinde günümüze ulaşmıştır. Kayıtlı edebiyat tarihinde birinci tekil şahıs kullanarak yazan ilk kişidir.
Enheduanna'ya ait taştan bir disk ve iki mühür günümüze kadar ulaşmıştır. Disk üzerinde üç yardımcısıyla birlikte görülen Enheduenna'nın kabartması profildendir. Bu kabartmanın arkasında, Enheduanna, "Nanna'nın (Ay Tanrısı) karısı ve Sargon'un kızı" olarak tanımlanır.
VE/||/<>
Doğa filozofu. Aganice, gezegenlerin hareketlerini tahmin edebilmek için bir sistem geliştirmiştir.
VE/||/<>
Mezopotamyalı kimyager. Tapputi-Belatikallim, çeşitli kimyasallarla çalışmalar yaparak parfüm ve kozmetik malzemeler elde etmiştir. Tapputi Belatikallim'in adı, günümüze bir tablet üzerinde gelmiştir.
Parfüm üretimi Mezopotamya'da çok önemliydi. Çünkü aromatik maddeler, kozmetik dışında ilaç ve dinsel amaçlarla da kullanılırdı. Parfümcülük araçları ve tarifleri, aşçılıkta kullanılanlara benzerdi. Parfüm üretiminde kullanabilmek için, bitkilerin özütlerini çıkaracak farklı kimyasal teknikler geliştirilmişti.
VE/||/<>
Silla Krallığı'nın kraliçesi ve astronom. Sonduk, Uzakdoğu'da bilinen ilk gözlemevini inşa ettirmiştir. Hanedanındaki tüm erkeklerin ölmüş olması nedeniyle MÖ 634'de tahta oturan Kraliçe Sonduk, MÖ 647'ye kadar Silla Krallığı'nı (bugünkü Kore) yönetir. Bu krallığa yöneticilik yapacak üç kadından ilkidir. Savaşlarla geçen hükümranlığı sırasında, krallığını bir arada tutabilmeyi başarır ve Çin'le ilişkilerini geliştirir. Sonduk'un yaptırdığı, ay ve yıldızların kulesi (Ch'omsong-dae) adıyla anılan gözlemevi, eski Silla Başşehri Kyongju'da, günümüze kadar ulaşmıştır.
VE/||/<>
Pisagorcu, Antik Ege'li filozof. Pisagor'un yandaşı ve karısı olan Theano, Pisagor'dan sonra Pisagorcu topluluğu yönetmiştir. Onun döneminde Pisagor öğretisi, Antik Ege'nin tümüne ve Mısır'a dek yayılır. Theano, yaşadığı zamanda hastalık sağaltıcı özelliğiyle de tanınmaktadır.
Theano başlangıçta, Pisagor'un dinleyicisidir. Ciddi ve sert ahlaklı filozofu, erdemleri ve bilgiye susamışlığıyla etkiler, böylece evlenirler. Yerel yönetim üzerindeki etkileriyle tepki çeken Pisagor'cu topluluk, en sonunda düşmanlarının saldırısına uğrar. Pisagor'un bu saldırıdan sağ çıkıp çıkmadığı bilinmemektedir. Ama bu olaylardan sonra dağılan Pisagor'cu topluluğu tekrar toparlayan Theano olmuştur. Kızları Damo, Mya, Arignote birlikte topluluğu manevi olarak bir arada tutmaya çalışmıştır.
Theano'dan bize anlamlı, kısa sözler ve ahlak öğütlerinden oluşan toplu anlatılar kalmıştır. Bir yandan kendi düşüncelerini, ama öbür yandan Pisagor'un düşüncelerini yazmıştır.
VE/||/<>
Antik Egeli, astronom. Aglaonike, ay tutulmalarının zaman ve konumunu tahmin etme konusunda uzmanlaşmıştır. Teselya'da yaşadı. Zamanın yaşayan kişileri, Aglaonike'nin istediğinde ayı kaybedebildiğini sanmış; bu niteliğini cinsiyetinden ötürü, bilimsel birikiminden çok güçlü bir büyücü olmasına bağlamışlardır. Tarihin ilk kadın astronomlarından olan Aglaonike'nin adını Venüs gezegeninde bir krater yaşatıyor.
VE/||/<>
Antik Ege'de yaşamış, Milet'li filozof. Aspasia Antik Ege düşüncesinde, özellikle Sokrates üzerinde etkili olmuştur. Sokrates'in Aspasia ile felsefi konuşmalar yaptığı ve bu düşünce alışverişinden çok şeyler öğrendiği bilinir. Hatta Sokratik yöntem olarak bilinen yöntemin, gerçekte Aspasia'nın yöntemi olduğunu ve öğrencisi Sokrates'in bunu gençlik yıllarında ondan öğrendiği tahmin edilmektedir.
Aspasia, 20'li yaşlarında Atina'ya gider ve kendinden 30 yaş büyük devlet adamı Perikles'le evlenir. Aspaisa'nın Perikles'in politikaları üzerinde çok etkili olduğu bilinir. Hatta, Perikles'in bazı konuşmalarını Aspasia'nın yazdığına ilişkin kanıtlar vardır.
Aspasia Atina'da Anaxagoras, Archimedes, Sophokles ve Sokrates gibi birçok filozofun müdavimleri arasında olduğu, devlet adamları, sanatçılar ve iyi eğitim almış kadınların geldiği, tartışmaların yapıldığı bir salon açar. Böylelikle bir kadın, Atina düşünce yaşamını derinden etkileyen bir oluşumu gerçekleştirmiş olur.
Aspasia'nın salonu uzun yıllar açık kalır ve Aspasia "üst düzeyde diyalektik ve retorik hocası" olarak aranan bir kişi olmayı sürdürür. Bugün Aspasia'nın bir büstü, İzmir Arkeoloji Müzesi'nde de yer almaktadır.
VE/||/<>
Kinik okulundan, Antik Ege'li filozof. Hipparchia felsefesiyle, Sokrates'in öğrencisi Antisthenes'in kurduğu Kinik okulundan sayılır. Kadınların geleneksel rollerinden kurtulmaları için de mücadele etmiştir. Ailesi, soylu ve zengindir. Hipparchia erkek kardeşi aracılığıyla, Kinik filozoflardan Krates ile tanışır. Kinizm, gereksinimsizlik öğretisini temsil etmektedir. Bu öğreti, gereksinimlerin insanı toplumun kurallarına ve zorlamalarına bağladığını söylerdi. Hipparchia, Krates'in öğretisinden o kadar etkilenir ki ailesinin karşı çıkmasına rağmen onunla evlenir ve devamında onun yoksul, göçebe hayatına katılır.
VE/||/<>
Çin'li tarihçi ve yazar. Pan Chao, Çin İmparatorluğu'nun tarihini anlatan ve birkaç kuşak tarihçinin üzerinde çalıştığı Han'ın Kitabı'nı tamamlamıştır. Ayrıca 8 adet kronolojik tablo hazırlamış ve astronomi üzerine bir de tez yazmıştır. En ünlü yapıtı ise, Kadınlar İçin Dersler'dir (Nu Jie). Ahlaki öğütler içeren bu kitapta Chao, kadınların erkeklere "mutlak itaatini" önerir. Pan Chao, edebiyatçıların ürünleri üzerine yorumlar ve şiirler de yazmıştır.
VE/||/<>
İskenderiye'li filozof ve matematikçi. Hypatia, Antikçağ'ın son dönemlerinin en etkili ve önemli bilgini, Yeni Platoncu felsefenin temsilcisidir. Üniversitede felsefe, matematik ve astronomi dersleri vermiştir. Hypatia, İskenderiye Üniversitesi'nde matematik dersleri veren ve bu okulun yöneticiliğini de yapan babası Theon tarafından, "yetkin bir insan olması" amacıyla yetiştirilir. Hypatia daha genç yaşlarda, soru sormayı, araştırmayı ve kuşku duymayı öğrenir. Babası onun, el sanatları, şiir, felsefe, din, astronomi, astroloji ve matematik konularında eksiksiz bilgilenmesi için elinden geleni yapar.
Hypatia hitabet sanatında da gelişir; güzel ve etkili konuşmasını öğrenir. Hypatia biraz büyüdüğünde, dünyayı dolaşmaya çıkar. Roma'ya ve Atina'ya gider. Yeni Platoncu düşünür Plutarkhos'dan dersler alır. Kimi kaynağa göre 1 yıl, kimine göre 10 yıl sonra İskenderiye'ye döner. Aranan ve sevilen bir öğretmen olur. Avrupa, Asya ve Afrika'nın çeşitli bölgelerinden gelen öğrenciler, sınıfını ve evini doldurur. Hypatia, güzelliği, bilgisi ve zekâsıyla, saygı ve hayran lık uyandırmaktadır.
Hypatia matematik üzerine birçok yapıt yazmıştır. Ne yazık ki, çoğu ünlü İskenderiye yangınında zarar gören bu yapıtlardan günümüze parçalar ulaşmıştır. En önemli yapıtı, cebirin babası sayılan Diophantos'un Aritmetica'sına yaptığı 13 ciltlik yorumdur. Hypatia, Diophantos'un eşitliklerine alternatif çözümler üzerinde çalışmıştır. Bunlar sonradan, Diophantos'un yapıtları içine alınmıştır. Hypatia'nın Diophantos'un astronomi üzerine çalışmalarına katkıda bulunan bir yapıtı daha vardır. Yine, Pergeli Apollonius'un konikleri hakkında 8 ciltlik bir çalışma kaleme aldığı bilinmektedir. Bu yapıtında, Apollonius'un teorisini anlaşılır bir biçimde açıklamaya çalışmıştır. Bundan başka babasıyla birlikte, Öklit üzerine en az bir kitap yazdığı sanılmaktadır.
MS 4. yüzyılda İskenderiye yeni yeni gelişen Hıristiyanlık ve pagan dinlerin çatışmasına sahne olmaya başlamıştır. İskenderiye Patrikhanesi'nin başına, Kiril adında sofu bir Hıristiyan atanır. Hypatia da pagan olduğu için, Kiril tarafından kışkırtılmış kişilerin saldırısına uğrar. Saldırganlar üniversitenin önünde, arabasında yakaladıkları Hypatia'yı, önce soyar; sonra bedenini parçalara ayırıp, yakarlar.
Hypatia'nın ölümü, Roma'nın Hıristiyanlaştığını ve aynı zamanda antik bilimlerin gerilediğini de gösterir. Hypatia, bugün Antikçağ'ın en çok tanınan bilim kadınlarındandır. )
( M.Ö. 2700
VE/||/<>
M.Ö. 22354
VE/||/<>
M.Ö. 1878
VE/||/<>
M.Ö. 1200
VE/||/<>
M.Ö. 600'ler
VE/||/<>
M.Ö. 500'ler
VE/||/<>
M.Ö. 500'ler
VE/||/<>
M.Ö. 460-401
VE/||/<>
M.Ö. 360-280
VE/||/<>
M.Ö. 50-112
VE/||/<>
M.Ö. 370-415 )
- MERMER ile SOMAKİ[Ar.]
( ... İLE Kızıl ya da yeşil renkte, damarlı ve çok sert bir porfir türü mermer. | Bu mermerden yapılmış olan. )
- BİLFARZ/MİSAL/MESELÂ[Ar.]/ÖRNEĞİN/YANİ ile/değil/yerine SÖZGELİMİ/SÖZGELİŞİ
- MESELE değil/yerine/= SORUN
- MESUL MÜDÜR değil/yerine/= SORUMLU YÖNETÇİ
- MESÛL(İYET)[Ar.] yerine SORUMLU/LUK
- METAFİZİK:
FİZİK ÖTESİ ile/ve/değil/||/<>/< SONRASI
- METAFİZİK ile/ve/<> ONTOLOJİ ile/ve/<> EPİSTEMOLOJİ ile/ve/<> BİLİNÇ ile/ve/<> SÖZCÜK
- METAL AŞINIMI/KOROZYONU ile/ve/<> SOĞUK UC AŞINIMI/KOROZYONU
( METALLIC CORROSION vs./and/<> COLD-END CORROSION )
- METAL[Fr. < Yun.] ile/ve/||/<>/>< AMETAL[Fr. < Yun.] ile/ve/||/<>/>< YARI METAL ile/ve/||/<>/>< SOYGAZ/ASALGAZ
( Yüksek ısı ve elektrik iletkenliği olan, ağır, sert, parlak, haddeden çekilebilir, [biçim değiştirmeye yatkın] ve katyon oluşturma eğilimi gösteren öğeler. Oksijenli bileşimiyle çoğunlukla bazik oksitler veren madde, maden. | Dizgi makinelerinde, satırları oluşturmak için ergitilen antimon ve kurşun alaşımına verilen ad. İLE Metal olmayan öğeler.[klor, fosfor, oksiyen] İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/>< ... İLE/VE/||/>< ... )
( * Tel ve levha durumuna getirilebilir.
* Isı ve elektriği iyi iletir.
* Parlaktır.
* Oda koşullarında, katıdır.[Cıva dışında]
* Atomik yapıdadır.
* Kendi aralarında bileşik yapmazlar, alaşım oluşturur.
* Ametallerle iyonik bağ yapar.
* Bileşik yaparken, elektron vererek, + yüklü [katyon] oluşturur.
* Son yörüngelerindeki elektron sayısı [değerlik elektron sayısı] 1, 2 ya da 3'tür.
İLE/VE/||/><
* Tel ve levha durumuna getirilemez.
* Isı ve elektriği iyi iletmez.
* Mattır.
* Oda koşullarında, katı, sıvı ve gaz durumdadır.
* Molekül yapıdadır.
* Kendi aralarında kovalent bağlı bileşik yaparlar.
* Metallerle iyonik bağ oluşturur.
* Elektron alarak, - yüklü [anyon] oluşturur.
* Son yörüngelerinde, elektron sayısı [değerlik elektron sayısı] 5, 6 ya da 7'dir.
* Periyodik cetvelin sağında bulunur.
İLE/VE/||/<>
YARI METAL
...
İLE/VE/||/><
* Oda koşullarında, hepsi gaz durumundadır.
* Kararlı yapıya sahiptir, kimyasal etkileşime girmez.
* Bileşik oluşturmaz.
* Tek atomludur.
* Erime ve kaynama noktaları çok düşüktür.
* Son yörüngelerinde, 8 elektron bulundurur.[Helyum dışında]
* Işığı geçirir.[Saydamdır]
* Isı ve elektriği iletmez.
* Periyodik cetvelin 8A öbeğinde bulunur. )
- METALLERDE:
ALKALİ ile/ve/||/<> TOPRAK ALKALİ ile/ve/||/<> GEÇİŞ METALLERİ ile/ve/||/<> TOPRAK ile/ve/||/<> KARBON ile/ve/||/<> AZOT ile/ve/||/<> OKSİJEN ile/ve/||/<> HALOJENLER ile/ve/||/<> SOY GAZLAR
( )
- METİN ile/ve/= SÖZLÜK
- MEVZU BAHİS değil/yerine/= SÖZ KONUSU
- MEVZUBAHİS[Ar.] değil/yerine/= SÖZ KONUSU
- MEYDAN OKUNAMAZLAR:
YEL ve/||/<> SÖZLÜK ve/||/<> MASUM/SEVGİ
- MEZKÛR/ZİKREDİLEN/ZİKROLUNAN değil/yerine/= SÖZÜ EDİLEN/ADI GEÇEN/ANILAN
- MUAHHAR[Ar.] değil/yerine/= SONRAKİ
- MÜEBBET[Ar.] değil/yerine/= SONU OLMAYAN, YAŞAM BOYUNCA
- MUHABBET SOHBET
- MUHDESÂT, MUHDESÛN[< MUHDES] değil/yerine/= SONRADAN MEYDANA GELMİŞ, ESKİDEN OLMAYAN, YENİ ŞEYLER, MODERN, İHDÂS EDİLMİŞ
- MÜKADDİME ve 3 MAKALE ve SONUÇ
( Mâhiyeti ve Amacı. VE Müfredât | Kaziyeler ve Hükümleri | Kıyas. VE Kıyasın maddeleri | Eczay-ı Ulûm )
( Mukaddime olmaksızın bir ilme başlanamaz. )
( Ebherî Metin-Çeviri-İnceleme: Hüseyin Sarıoğlu - İz Yayıncılık )
( Kindî(ö. 866), Ahmed ibn Tayyib es-Serahsî(ö. 896), Ebû Bekr Muhammed ibn Zekeriyyâ er-Râzî(ö. 925)'nin ihtisarları, Ebu'l-Ferec ibnü't-Tayyib(ö. 1020), Mettâ ibn Yûnus(ö. 940), İbnü'l-Hammâr(ö. 942), Fârâbî(ö. 950)'nin şerhleri; Fârâbî, İhvân-ı Safâ, İbn Sînâ(ö. 1037) ve Ebherî(ö. 1265). )
( MUHTASAR VE MÜFİT )
( KISA VE ANLAMLI )
- MUKÂVELE[Ar.] değil/yerine/= SÖZLEŞME
- MÜLÂKAT[Ar. < LİKA] değil/yerine/= SÖYLEŞİ/GÖRÜŞME
- MÜLÂKAT[Ar.]/RÖPORTAJ[Fr. < REPORTAGE][ROPÖRTAJ değil!] değil/yerine/= SÖYLEŞİ/GÖRÜŞKÜ
- MÜSTANTİK[Ar.] değil/yerine/= SORGU YARGICI/HAKİMİ
- [ne yazık ki]
!MÜSTEMLEKE[Ar.] değil/yerine/= SÖMÜRGE
- MÜTEVELLİ HEYETİ değil/yerine/= SORUMLU KURUL/GÖZETME KURULU
- MUTLU OLMAK:
"HERŞEYİN YOLUNDA OLMASIYLA" değil SORUNLARI, GÖRMEMEZLİKTEN GELEREK
- MÜZİK ile/ve/<> SÖZ
( Sözün bittiği yerde başlayan nutuk. )
- NAHİV[Ar.]/SENTAKS[Fr., İng.] değil/yerine/= SÖZ DİZİMİ
- NAHİV[Ar.] ile SÖZ DİZİMİ
( SÖZ DİZİMİ )
- NÂ-MÜTENÂHÎ[Fars., Ar.] değil/yerine/= SONSUZ
- NARSİSİZM/NARSİSİST ile SOLİPSİZM/SOLİPSİST
- NASYONALİZM ile/||/<>/> KONSERVATİZM ile/||/<>/> LİBERALİZM ile/||/<>/> SOSYALİZM
- NÂTIK değil/yerine/= SÖZMEN
- NE DESEM/SÖYLESEM, ANLATAMAM (SANIRIM) ile/değil/yerine/||/<>/< SÖZCÜKLER, ANLATMAYA YETMİYOR
- NEDEN/AÇIKLAMA:
ŞU ile/ve/<> ŞÖYLE
- ... NEDENİYLE ile ... SONUCUNDA
- NEFES NEFESE değil/yerine/= SOLUK SOLUĞA
- NEFESLİ SAZLAR değil/yerine/= SOLUKLU SAZLAR
- NET ile SONSAL
( CLEAR vs. A POSTERIORI )
- NETİCE[Ar.] değil/yerine/= SONUÇ
- NİHAÎ HEDEF değil/yerine/= SON KESİN EREK
- NİHÂÎ değil/yerine/= SONSAL
- NİHÂYET/ÂKIBET değil/yerine/= SONUNDA/ÖNÜNDE SONUNDA
- NİHAYETSİZ değil/yerine/= SONU GELMEZ/BİTİP TÜKENMEZ/BİTMEZ TÜKENMEZ
- NİTELİK:
OLUMLU ve/||/<> OLUMSUZ ve/||/<> SONSUZ
- NOKTA ile/ve SONSUZ/LUK
( NOKTANIN SONSUZLUĞU )
( POINT vs./and ETERNITY )
- NOKTA ile/ve/<> SONSUZ/LUK
( NOKTANIN SONSUZLUĞU )
( POINT vs./and ETERNITY )
- NOKTA ile/ve SÖZ
- NONVERBAL İLETİŞİM/NONVERBAL COMMUNICATION[İng.] değil/yerine/= SÖZSÜZ İLETİŞİM
- NSHIMA ile SORGHUM
( [Zambiya'da] Mısırdan yapılan lapa. İLE Darıdan yapılan lapa. )
- NÜFUZ/LU değil/yerine/= SÖZÜGEÇİ/SÖZGEÇİRİCİLİK / SÖZÜGEÇER
- NUTUK/HİTÂBE/DİSKUR değil/yerine/= SÖYLEV/SÖYLERGE
( ATATÜRK'ÜN GENÇLİĞE HİTABI
Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk cumhuriyetini, ilelebet
muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur.
Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir.
İstikbalde dahi, seni, bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahili ve harici bedhahların olacaktır.
Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraatini düşünmeyeceksin!
Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir.
İstiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, tüm dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler.
Cebren ve hile ile aziz vatanın, tüm kaleleri zapt edilmiş, tüm tersanelerine girilmiş, tüm orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.
Tüm bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler.
Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler.
Millet, fakr u zarûret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen;
Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda, mevcuttur!
ATATÜRK
(Nutuk, 20 Ekim 1927)
)
- O.S./OCULUS SİNISTER[İng.] değil/yerine/= SOL GÖZE
- OCAK ile/ve/||/<>/> SOFRA
- ÖĞE ile SONUNCUL ÖĞE
( CONSTITUENT vs. ULTIMATE CONSTITUENT )
- ÖĞRENİLEREK ile/ve/değil SORGULANARAK
- OLAN/HÂDİS ile/>< SONRADAN OLAN
- OLANAKLARIN/KAZANIMLARIN/SORUNLARIN:
İÇİNDE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< EŞİĞİNDE
(OLMAK/OLMAMAK)
- OLANAKLI/LIK ile/ve/||/<> SONSUZ/LUK
- OLASILIKLARI DÜŞÜNMEK/HESAPLAMAK ile "ŞOM AĞIZLILIK"
- ... OLDUĞUNU:
"DÜŞÜNEMEYİZ" değil SÖYLEYEMEYİZ/İDDİA EDEMEYİZ
- OLGUN KİŞİ:
"GÜZEL SÖZ SÖYLEYEN" değil SÖYLEDİĞİNİ YAPAN VE YAPABİLECEĞİNİ SÖYLEYEN
- OLGUN/LUK ile/ve SONSUZ/LUK
( MATURITY vs./and ETERNITY )
- ÖLÜM/İLİŞKİ İÇİN:
"BAŞLANGIÇ" yoksa/>< "SON" DA YOKTUR
- OLUŞ ve/||/<>/>/< SONSUZLUK
( İkisinin de tek sözcüğü/aracı... "... bile değil!" )
- ÖN EK ile SON EK
( LÂHİKA: Ek. | Ulama. )
- [önce] DÜŞMEYİ BİLMEK ve/<> [sonra] AYAKTA/BİSİKLET ÜSTÜNDE DURMAK/OLMAK
- [önce] İÇ YÜZ(Ü) ve/<> [sonra] SON SÖZ(Ü)
( [önce] Öğren/bil. VE/<> [sonra] Söyle. )
- ÖNCEKİ ile/ve SONRAKİ
( AKDEM[< KADÎM] ile/ve ÂHİR )
( BEFORE vs./and LATER )
- ÖNCE/Sİ ile/ve (...) SONRA/SI["sora" DEĞİL!]
( BEFORE [...] vs./and AFTER [...] )
- ÖNCESİ ile SONRASI
( BEFORE vs. AFTER )
- ÖNİLGEÇ ile SONİLGEÇ
( PREPOSITION )
- ÖNSES (DÜŞMESİ) ile/ve/||/<> İÇSES (DÜŞMESİ) ile/ve/||/<> SONSES (DÜŞMESİ)
( Sözcük başındaki ilk ses. İLE/VE/||/<> Sözcüğün, önses ve sonsesi arasında kalan ses ya da sesler. İLE/VE/||/<> Sözcük sonundaki son ses. )
( ARSLAN > ASLAN ile/ve/||/<> ISICAK > SICAK | ISITMA > SITMA ile/ve/||/<> YAYLAG > YAYLA | ARIG > ARI )
- ONU(/BENİ/SENİ) "BÖLMEK/KESMEK" değil SÖZÜ/KONUYU/AKIŞI "BÖLMEK/KESMEK"
- ÖNYARGI ile/ve/değil/||/<>/> SONUÇ ODAKLILIK
- ORAL değil/yerine SÖZEL
- ÖRGÜTLENME ile/değil/yerine SOHBET/MUHABBET
- ORTA ile/ve/||/<> SONUÇ
( [İki taraftan da pay] Alarak/alıyorsa. İLE/VE/||/<> Almıyorsa. )
- OVAL[Fr. < OVALE]/BEYZÎ[Ar.] değil/yerine/= SÖBE
( Yumurta biçiminde olan, yumurtamsı. | Özellikle elips gibi iki bakışım ekseni olan kapalı eğrinin oluşturduğu biçim. )
- ÖVGÜ ile/ve/||/<>/>< SÖVGÜ, ŞETİM/ŞETM[Ar.]
( İkisi de, bilgisizliğin göstergesi ve bilgisizlik oranıncadır. )
( Övgünün aldatıcı ve yıkıcı etkisinden kaçmanın tek yolu, çalışmaya devam etmektir. )
( Aşırı övenler ile aşırı sövenlerin ortak noktası, her zaman ve zemin için saklayacak bir şeylerinin olmasıdır. Saklayanlar, bir şeyleri korumak için, dikkati, uclara çekerek, çıkar sağlamaya ve/ya da yanıltmaya çabalarlar. )
( Övgüsü tez/hızlı olanın, sövgüsü de tez/hızlı olur. )
- ÖYLESİNE ile ŞÖYLESİNE
- OYUN ile/ve/||/<> ŞÖLEN
- ÖZ ve/=/||/<>/>/< GÖZ ve/=/||/<>/>/< SÖZ
( Özü ağlamayanın, gözü ağlamaz. )
( Benzi sarı, gözleri yaş; hali bilen, dertli kar(ın)daş/arkadaş. )
- ÖZ ile/ve/<> SONRADAN OLAN
( Kişiyi özünden uzaklaştıran, kişinin dünyasıdır. )
( ... ile/ve/<> LÂHİK )
( ESSENCE vs./and/<> LATER )
- ÖZ ile SONRADAN OLAN
( ESSENCE vs. LATER )
- ÖZDEŞLEŞME ile/değil/yerine SOYUNMA
- ÖZGÜRLÜK ile/ve/||/<> SÖZGÜRLÜK
- ÖZLEM ve/||/<>/> GÖZLEM ve/||/<>/> SÖZLEM ve/||/<>/> EYLEM ve/||/<>/> İŞLEM ve/||/<>/> İZLEM
- ÖZLEM = LONGING, REGRET[İng.] = SOUHAIT, FRUSTRÉ[Fr.] = SEHNSUCHT[Alm.] = DESIDERIUM[Lat.]
- ÖZÜNDE ... ile/ve/<> SONUÇTA ...
- PARÇA[Fars. < PÂÇE] ile SONAT[Fr. < SONATE]
( ... İLE Bir ya da iki çalgı için yazılmış, üç ya da dört bölümden oluşan müzik yapıtı. | Çeşitli türlerde [Allegro, Adacco, Andante] üç ya da dört bölümden oluşan müzik parçası. )
- PATATES ve/ne yazık ki/> SOLANİN
( Kimyasal Tehlike: Solanin:
Patateslerin filizlenmesiyle birlikte, özellikle filizlerin ve yeşil renkli bölümlerin oluştuğu bölgelerde "solanin" adlı toksik bir alkaloid üretimi artar. Solanin, sinir sistemi üzerinde olumsuz etkiler yapabilir ve mide bulantısı, kusma, ishal gibi belirtilere yol açabilir. Bu nedenle, filizlenmiş ve yeşillenmiş patateslerin tüketimi önerilmez.
Patatesin Filizlenme Nedenleri:
Patatesler, doğal bir depolama sürecinin parçası olarak filizlenir. Filizlenme, patatesin sıcaklık, ışık ve nem gibi çevresel koşullara maruz kaldığında oluşur. Bu koşullar, patateslerin büyüme hormonlarını[giberellinler] etkinleştirerek filizlenme sürecini başlatır.
Patatesi Saklama Koşulları
Patatesler, 4 - 10°C arasında, serin ama donma noktasının üzerinde saklanmalıdır.
Orta derecede nemli bir ortam tercih edilmelidir. Aşırı nem, çürümeye neden olabilir.
Patatesler karanlık bir ortamda saklanmalıdır. Işık, klorofil üretimini artırarak patateslerin yeşillenmesine ve solanin üretimine yol açar.
Patateslerin saklandığı alan iyi hava almalı, plastik torbalar yerine delikli kutular ya da bez torbalar yeğlenmelidir. )
- PAYDOS[Yun.] değil/yerine SON/ARA
( İşi ya da çalışmayı, (geçici olarak) bırakma. DEĞİL/YERİNE ... )
- PDÖ/PROBLEM-BASED TEACHING[İng.] değil/yerine/= SORUNA DAYALI ÖĞRETIM
- PENGUEN ile SORGUÇLU/MAKARONİ PENGUEN
( ... İLE Güney Amerika, Güney Afrika ve Antarktika Yarımadası arasında kalan bölgede yaşayan bir penguen türüdür. )
- Pİ:
SINIRLI ve SONSUZ
- PİDE/FODLA ile SOMUN/ERMENİ EKMEĞİ ile FRANCALA
( Arpa unu karıştırılırdı. İLE Buğday, arpa, çavdar, mısır unundan. İLE Beyaz undan yapılırdı. )
( Sarayda pişirilen ekmeklerin unu, Bursa'dan, özel olarak getirtilirdi. [330 ton/ay] )
- PİŞMANLIK ile/ve/||/<> SON PİŞMANLIK
( Yarar getirir/getirebilir. İLE/VE/||/<> Yarar getirmez. )
- PLASEBO/PLACEBO[İng.] değil/yerine/= SÖZDE İLAÇ, YALANCI İLAÇ, "MUTLU OLACAĞIM"
- POLEMARKHOS ve SOKRATES
( İkisinin de haksız/yersiz öldürülme nedeni, mal varlıklarıydı. )
( Mal varlığından dolayı. VE Bilgi ve düşünme varlığından dolayı. )
- PORTATİF değil/yerine/= SÖKKURLU
- PROBLEM/Lİ yerine SORUN/LU
- PROGNOZ/PROGNOSIS[İng.]/AKIBET[Ar.] değil/yerine/= SONLANIM
- PROTOKOL değil/yerine/= SÖZLEŞME/ANTLAŞMA, SÖZ BELGE/TUTANAK | SEÇKİN, SEÇKİNLER
( Bir toplantı sonunda imzalanan belge. | Diplomaside uyulması gereken kurallar. )
- PSİKOPAT ile/değil/yerine SOSYOPAT
- PSİŞE[Yun.]/ANIMA[Lat.] ile/ve/||/<> SOMA[Yun.]/CORPUS[Lat.] ile/ve/||/<> PNEUMA[Yun.]/SPIRIT[Lat.]
- REDİF:
EK DURUMUNDA ile SÖZCÜK DURUMUNDA
( Aynı görevdeki eklerin tekrarlanmasıyla. w Aynı anlamdaki sözcüklerin tekrarlanmasıyla. )
( )
- REPERTUAR[Fr.] değil/yerine/= SÖZ/EZGİLER DAĞARCIĞI
( Bir tiyatro kurulunun oynamak için seçip hazırlamış olduğu oyunların dizini. | Bir oyuncunun ezberlediği ve oynadığı rollerin dizini. | Bir müzik topluluğunun ya da sanatçının hazırlamış olduğu parçalar. )
- REPLİK[Fr.] değil/yerine/= SON SÖZ
( Oyuncunun sözü karşısındakine bırakırken söyleyeceği son söz. | Oyunda, karşısındakinin sözüne gerekli karşılığı verme. )
- RESPIRASYON/RESPIRATION[İng.] değil/yerine/= SOLUNUM
- RESPIRATÖR[İng.] değil/yerine/= SOLUTUCU
- RESPIRATUVAR/RESPIRATORY[İng.] değil/yerine/= SOLUNUMSAL
- RİVÂYET[Ar.] değil/yerine/= SÖYLENTİ
- ROMAN YAZIMI:
ÖVMEK İÇİN değil SORGULA(T)MAK İÇİN
- SADED[Ar.] ile SONUÇ
( Asıl konu. | Yakınlık, civar. | Düşünce, niyet, kasıt; girişim/teşebbüs. İLE ... )
- SAĞ AKCİĞER ile/ve SOL AKCİĞER
( 3 bölüm[lob] vardır.[üst-orta-alt] İLE/VE 2 bölüm[lob] vardır.[üst-alt] )
- OMUZ:
SAĞ ile/ve/<> SOL
( Kişinin, %80'inin sağ omuzu, sol omuzundan düşüktür. İLE/VE/<> Kişinin, %20'sinin de sol omuzu, sağ omuzundan düşüktür. )
- SAĞ ile/ve SOL
( Kalbin olduğu taraf soldur. )
( REST ile/ve ÇEP )
( Arkadan biri ittiğinde ilk atılan adım/ayak, hangi tarafta daha yoğun/öncelikli olduğunuzun göstergesi olabilir. [özellikle snowboard'ta]
RIGHT vs./and LEFT )
- SAĞALTIM/PSİKOTERAPİ ile/değil/yerine SOHBET
( Çağrışımsal. İLE/DEĞİL/YERİNE Sanatsal. )
- SAĞLAK ile SOLAK
( AMBIDEXTRUS: İki elini de kullanabilme. )
( ... ile AHLEF )
- SAKİN/LİK ile SOĞUK/LUK
( Her sakin/lik görüntüsü sakinlik olmayabilir hatta anlamamasından/uzak kalmasından kaynaklanıyor olabilir! )
- SALATA ile SÖĞÜŞ
( ... İLE Üzerine, yağ, limon dökülmeden ve birbirine karıştırılmadan yenen domates, salatalık vb. )
- SAMED ve/||/<> SOMUT
- SAMET ve/<> SOMUT
( Dolu. VE/<> Dolu. )
- SANAL ile SOYUT
- SANKİ değil/yerine/= SÖZÜMONA
- SARI MERCİMEK ile/değil SOYULMUŞ YEŞİL MERCİMEK
- ŞARKI = SONG[İng.] = CHANSON[Fr.] = LIED[Alm.] = CANZONE[İt.] = CANCIÓN[İsp.]
- SATRANÇ TAŞLARININ DEĞERLERİNDE:
1 ile/ve/||/<>/< 3 ile/ve/||/<>/< 5 ile/ve/||/<>/< 9 ile/ve/||/<>/< SONSUZ
( Piyon. İLE/VE/||/<>/< Filler. İLE/VE/||/<>/< Atlar ve kaleler. İLE/VE/||/<>/< Vezir. İLE/VE/||/<>/< Şah. )
- ŞECERE[Ar.]["SECERE" değil!]/PEDIGRI/PEDIGREE[İng.] değil/yerine/= SOYAĞACI/SOYKÜTÜĞÜ
- ŞEHVET ile/ve/<> ŞÖHRET
( Gençlikteki kölelik/esâret. İLE/VE/<> Yaşlılıktaki kölelik/esâret. )
- SEMİRMEK ile/ve/<>/< SÖMÜRMEK
- SENEYE ile/değil SONRAKİ SENE
- SENTAKS ANALİZ/SYNTAX ANALYSIS[İng.] değil/yerine/= SÖZDİZİMSEL ÇÖZÜMLEME
- SE(/İ)NTAKS[İng. < SYNTAX]/NAHİV[Ar.] değil/yerine/= SÖZDİZİMİ/YAZAÇ(HARF) DİZİMİ
- SENTAKTİK[İng.] değil/yerine/= SÖZDİZİMSEL
- ŞERBET ile SOMATA[Yun.]
( ... İLE Bademden yapılan bir şerbet, badem sübyesi. )
- SERÇE ile KÜÇÜK SERÇE ile AĞAÇ SERÇESİ ile SÖĞÜT SERÇESİ ile KAYA SERÇESİ ile KAR SERÇESİ ile BOZ SERÇE ile SARIBOĞAZLI SERÇE
( )
- SERÇE ile SÖĞÜT SERÇESİ
- SESİ YÜKSEK OLMAK/OLAN ile/değil SÖZÜ YÜKSEK OLMAK/OLAN
- SESİMİZİ YÜKSELTMEK ile/değil/yerine/>< SÖZÜMÜZÜ YÜKSELTMEK
- YÜKSELTMEK:
SESİNİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SÖZÜNÜ
- SESLENDİRME ile SÖYLEME
( Aktarım. İLE Kendinden. )
( GET VOICED vs. SAYING )
- SESLİ DÜŞÜNME ile/<>/ne yazık ki SÖYLENME
- SEVGİ ile/ve/<> SÖZ
( Sizi sevmesem, size söz söyler miyim? )
( Siz beni sevmeseniz, beni dinler misiniz? )
( LOVE vs./and/<> WORD/SPEECH )
- SFT/PULMONARY FUNCTION TESTS[İng.] değil/yerine/= SOLUNUM İŞLEV TESTLERİ
- ÇORBA:
SICAK ile SOĞUK
- SICAK GÖZYAŞI ile SOĞUK GÖZYAŞI
( Acı gözyaşı. İLE Sevinç gözyaşı. )
( Niyete göre de değişir. )
( Gözyaşı, göze kaçan birçok maddeyi eritebilecek keskinliktedir. Geceleri tırnak kesilmemesinin nedeni ise gözyaşının tırnağı eritememesinden dolayı sıçrayıp da göze kaçmaması/batmaması içindir. [Yani, hurafe/bâtıl inanç değildir, dikkat etmek gerekir.] )
( Elmas doğadaki en sert maddedir. Elması eritebilen tek şey, gözyaşıdır. Gözyaşının eritemediği tek şey ise tırnaktır. )
( EŞK-BÂR/EŞK-RÎZ[Fars.]: Çok ağlayan, gözyaşı döken. )
- HARFLER:
"SICAK" ile/ve/+/||/<> "SOĞUK"
( Sağ. İLE/VE/+/||/<> Sol. )
( 14 harf. İLE/VE/+/||/<> 14 harf. )
- SICAK HAVA ve SOĞUK HAVA
( Gevşeklik yapar ve yayılma gösterir. Bu nedenle sıcaklık, yüzeye doğru havanın çekilmesiyle kırmızı bir yüz meydana getirir. Eğer hava, çok sıcaksa, yüz rengi sarıya döner ve kan tüm yüzeye dağılır. Bu hava çok terleme meydana getirir, sidik miktarını azaltır ve sindirimi zayıflatır ve de çok fazla susuzluğa neden olur. VE Gövdeyi sertleştirir, sindirimi güçlendirir, gövde içine hapsolmuş hıltlar ve terlemeyi azaltarak, sidiği artırır. Soğuk, rektumda, anal sfinkterde, spazm meydana getirir ve böylece dışarı atılmayı engeller ve ataleti artırır. Suyu ayırır ve böbreklere doğru sevkeder. )
- SICAK SAVAŞ" ile SOĞUK SAVAŞ
(
Sıcak Savaş ile Soğuk Savaş Arasındaki Farklar
Özellik | Sıcak Savaş | Soğuk Savaş |
---|---|---|
Tanım | Doğrudan askeri çatışmaların yaşandığı savaş türüdür. | Doğrudan askeri çatışma olmadan siyasi, ekonomik ve teknolojik mücadelelerin yaşandığı çatışma durumudur. |
Koşullar |
|
|
Çatışma Türü | Doğrudan askeri çatışmalar. | Dolaylı mücadeleler (siyasi, ekonomik, teknolojik). |
Askeri Operasyonlar | Etkin ve yaygın. | Sınırlı ya da dolaylı (vekâlet savaşları). |
Can Kaybı | Yüksek. | Düşük ya da dolaylı. |
Fiziksel Tahribat | Yaygın ve doğrudan. | Sınırlı ya da yok. |
Araçlar | Silahlar, askeri birlikler. | Propaganda, casusluk, ekonomik yaptırımlar. |
Örnekler | I. ve II. Dünya Savaşları, Kore Savaşı, Vietnam Savaşı. | ABD ile Sovyetler Birliği arasındaki Soğuk Savaş. [1947-1991] |
- SICAK YİYECEĞİ/İÇECEK SOĞUMASINI BEKLEMEK[ÜFLEYEREK değil!]
- SICAK >< SOĞUK["SOUK" değil!] | ile/ve/||/<>/> ILIK
( ... ve/||/<>/+ ... ve/||/<>/> Hem ortak, hem de sonuç. )
( | HOT >< COLD | vs./and/||/<>/> WARM )
- ŞİFÂHÎ BEYAN değil/yerine/= SÖZLÜ AÇIKLAMA
- ŞİFAİ değil/yerine SÖZEL
- SIFIR[0] ile/ve SONSUZ
( Yutan sayılar. )
- ŞİİR ile/ve SONE[Fr.]
( ... İLE/VE İki dörtlü ve iki üçlüden oluşan, ondört dizeli bir batı koşuk türü. )
- ŞİKÂYET ile SÖYLENME
- ŞIMARMAK ve/<> SÖMÜRMEK
- SİMGESEL ile/ve/<> SOYUT
- SİMÜLE HASTA/SIMULATED PATIENT[İng.] değil/yerine/= SÖZDE SAYRI
- SİNEKLİ BAKKAL < SOYTARININ KIZI
- SINIFLAMA ile/yerine/değil SONSAL/BÜTÜNCÜL SINIFLAMA(KATEGORİ)
( [not] CLASSIFICATION vs./but CATEGORY
CATEGORY instead of CLASSIFICATION )
- SINIFLAMA ile/yerine/değil SONSAL/BÜTÜNCÜL SINIFLAMA(KATEGORİ)
( ... ile/yerine/değil DEME KALIPLARI )
( [not] CLASSIFICATION vs. CATEGORY
CATEGORY instead of CLASSIFICATION )
- SINIR ile SON
( BORDER/BOUNDARY vs. END )
- SINIR ile/ve SONUÇ
( LIMIT vs./and CONSEQUENCE/RESULT )
- SINIRLI ile SONLU
- SINIR(LI/SIZ) ile SON(LU/SUZ)
- SINIRSIZ ile SONSUZ
( Mekânda. İLE Zamanda. )
( Bir gövdede odaklanmış, sonsuz olanız. )
( Sonsuz, bölünemez. )
( Sonsuz, sonsuzdan büyük ya da küçük olamaz. )
( Sonsuzluk, nicelik değildir. )
( In place. VS. On time. )
( UNLIMITED vs. INFINITE )
( INTERMINATUM vs. INFINATUM )
- SİNISTER LEFT[İng.] değil/yerine/= SOL | SOLDAKİ
- SIRADAN ile/ve/||/<> SONRADAN
- SIRALI ile SÖKÜN
( ... İLE Birbiri ardınca gelmek, görünmek. )
- SİZİ KESEYİM/KESİYORUM değil SÖZÜNÜZÜ KESEYİM/KESİYORUM
- SIZLANMA ile/değil/yerine SORGULAMA
- SIZLANMA ile SÖYLENME/SOKRANMA
- SIZLANMA/YAKINMA değil/yerine/>< SORUMLULUK ALMAK
- SKEPTİSİZM:
KUŞKUCULUK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SORGULAMACILIK
- SOBA[Macarca SZOBA] ile ŞÖMİNE[Fr. CHEMINEE]
( İçinde, kömür, odun ya da gaz yakılan, elektrikle de çalıştırılabilen ısınma aracı. İLE Odalarda, genellikle duvar kenarlarında tuğla ya da taştan yapılmış, bacası olan yer, ocak. )
- SOBA ile/değil KUZİNE[İt. < CUSINA]
( ... İLE/DEĞİL Hem ısıtmaya, hem de üzerinde ya da içinde yemek pişirmeye yarayan büyük mutfak sobası. | Gemilerde yemek pişirilen yer. )
- SOBA[Macarca < SZOBA] ile SOPA
( İçinde kömür, odun, gaz yakılan ya da elektrikle de çalıştırılabilen ısınma aracı. İLE Kalın değnek. | Dayak. )
- SODA[İt. < Ar.] ile/değil/yerine MADEN SUYU
( Ekşi Sözlük'teki açıklamaları için burayı tıklayınız... )
( [ruhsatını] Tarım Bakanlığı verir. İLE Sağlık Bakanlığı verir. )
- SODALİT ile/||/<> LAPİS LAZULİ
( Mavi renkte bir silikat minerali. İLE/||/<> Mavi renkli bir kayaç. )
- SODALİT ile/||/<> RODONİT
( Mavi renkte bir silikat minerali. İLE/||/<> Pembe ve siyah renkli bir mineral. )
- SODALİT ile/||/<> SUGİLİT
( Mavi renkte bir silikat minerali. İLE/||/<> Mor renkli nadir bir mineral. )
- SODYUM KARBONAT ile NATRON[Fr.]
( ... İLE Hidratlı doğal sodyum karbonat. )
- | SODYUM ve/<> KLORÜR | ile/ve/||/<>/> TUZ
- SODYUM ile KALİBORİT
( ... İLE Hidratlı doğal sodyum ve magnezyum boratı. )
- SODYUM[Fr., İng.] değil/yerine/>< POTASYUM[Fr., İng.]
( Sodyumu düşük olan gıdalar tüketilmelidir. DEĞİL/YERİNE/>< Potasyumu yüksek olan gıdalar tüketilmelidir. )
( Atom numarası 11, atom ağırlığı 22,990, yoğunluğu 0,971 olan, 97,5 °C'de eriyen, deniz ve kaya tuzlarında, doğada birleşik olarak çok yaygın bulunan, beyaz, parlak, mum gibi yumuşak bir öğe. Simgesi: Na DEĞİL/YERİNE Atom numarası 19, atom ağırlığı 39,10, yoğunluğu 0,87 olan, 62,5 °C'de eriyen, 15 °C'de mum gibi yumuşak, soğukta sert ve kırılgan, potasyum hidroksit içinde bulunan bir öğe. Simgesi: K )
- SOFA/SEQUENTIAL ORGAN FAILURE ASSESSMENT[İng.] değil/yerine/= ARDIŞIK ÖRGEN YETMEZLİĞİ DEĞERLENDİRME
- ŞOFBEN[Fr. CHAUFFE-BAIN] ile TERMOSİFON[Fr. THERMOSIPHON]
( Gaz ya da elektrikle çalışarak, hızlıca sıcak su sağlayan araç. İLE Sıcak su elde edilen, bir kazan ve içindeki borulardan oluşmuş araç. )
- SOFÎ ile ...
( SÂFİYETE ERMİŞ, ZÂHİRDE KÖLE, BÂTINDA HÜR OLAN )
- SOFİST ile/ve FİLOZOF
( BAHŞİ[Uygurca]: Filozof. / Kâtip. )
( Nous'u olan. | Ne bildiğini bilen ve eyleyen. İLE/VE Bilgeliğe sevgisi olan. [PHILO-SOPHOS] )
- SOFİST ile/değil/yerine/>< SOFOS/SOPHOS
( Kuşkuya sokar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kuşkudan çıkarır. )
( Utanmayan. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Utanan. )
( Kurt.[vahşi] İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Köpek.[evcilleşmiş] )
( Taklitçiler oluşturur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kendini buldurur. )
- ŞOFÖR[Fr.]["ŞÖFÖR" değil!] değil/yerine/= SÜRÜCÜ
- SOFRA [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]
- SOFRA [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- SOFRA ile/ve/<> İRFAN SOFRA/LARI
- SOFRA[Ar. < SUFRE] ile/ve MÂİDE[Ar.]
( ... İLE/VE Üzerinde yemek bulunan, kurulmuş sofra. | Yemek, ziyafet. )
- SOFRA ile ŞİLAN
( ... İLE Sultan sofrası. )
- SOFRA ile/ve SIMAT/SİMÂT/SOMAT
( ... İLE/VE Sofra, yemek masası. | Sofraya gelmiş yemekler. | Ziyafet. )
( ... İLE/VE Mevlevî sofrası. )
- SOFRANIN BEREKETİ :/=/||/<>/< KALABALIĞI
- SOFT[İng.] değil/yerine YUMUŞAK
- SOFTA[Ar. < SÛHTE] ile MOLLA[Ar.]
( Medrese öğrencisi. | Yanmış, tutuşmuş, talebe, talep eden. | [mecaz] Bir görüşe/inanışa, körü körüne bağlanan kişi. | [mecaz] Yaşadığı çağın gerisinde kalmış geri kafalı kişi. İLE Büyük kadı. | Medrese öğrencisi. | Büyük bilgin. )
- SOFTVEYR[İng. < SOFTWARE] değil/yerine/= YAZILIM
- SOFU[Ar. < Yun.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/< MOLLA[Ar.]
( Dinin buyruk ve yasaklarına tümüyle uyan kişi. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Büyük kadı. | Medrese öğrencisi. | Büyük bilgin. )
- SOFULAR MESCİDİ ile SOFULAR TEKKESİ
( bkz. MOLLA HÜSREV MESCİDİ İLE Aksaray, Sofular Caddesi'ndedir. [Halveti Tekkesi'dir] )
- SOĞAN ile ARPACIK SOĞANI/KISKA
( ... İLE Tohumdan yetiştirilen ve tohumluk olarak kullanılan küçük soğan. )
- SOĞAN ile BASAL[Ar.]
( ... İLE Soğan ve benzeri gibi kökler. )
- SOĞAN = BASAL = BULBE
- SOĞAN ile BELBÛS[Fars.]
( ... İLE Yabani soğan, sarımsak. Dağ soğanı. | Bir çeşit haşhaş. )
- SOĞAN ile ÇÖL SOĞANI
( ... İLE İki yaprağı vardır ve yaprakların 2 m. boyları vardır. )
- SOĞAN ile DAĞ SOĞANI/KÖVÜRGEN/KÖMÜRGEN[Oğuz]
- SOĞAN ile/ve/||/<> PIRASA[Yun.]
( Zambakgillerden, yemeklere tat vermek için yumrusu ve yeşil yaprakları kullanılan güzel kokulu bitki. | Çiğdem, lale, zambak, sarımsak vb. bitkilerin toprak altındaki yumru kökü. İLE/VE/||/<> Zambakgillerden, sapından ve yapraklarından yararlanılan, çok yıllık bir kış sebzesi. )
( ONION vs.{and/||/<> LEEK )
( ALLIU(/A)M CEPA cum/et/||/<> ALLIUM PORRUM )
- SOĞAN ile/ve/||/<> PORTAKAL
( Katmanları itibariyle. İLE/VE/||/<> Dilimleri itibariyle. )
- SOĞAN ile/ve SARIMSAK
( ... ile/ve TÜRK-İ RÜSTÂYÂN )
( )
( ... ile/ve SÛM, FÛM )
( ... ile/ve SÎR )
( ONION vs./and GARLIC )
( ALLIU(/A)M CEPA cum/et ALLIUM SATIVUM )
- SOĞAN ile SİRMO
( ... İLE Yabani soğan. )
- SOĞANLI = BASALÎ = BULBEUX
- SOĞDAK ile/ve BUKARAK
( Semerkand halkı. İLE/VE Buhara halkı. )
- SOGİ ile/ve GO
( Japon satrancı. İLE/VE Çin satrancı. )
( Japanese chess. WITH/AND Chinese chess. )
- SOĞUK ALGINLIĞI ile/değil BAHAR ALERJİSİ
- SOĞUK ALGINLIĞI ile MEVSİMSEL GRİP ile DOMUZ GRİBİ(H1N1)
- SOĞUK KUYU MESCİDİ ile SOĞUK KUYU MEDRESESİ
( KANLI MEDRESE MESCİDİ / PİRÎ PAŞA MEDRESESİ MESCİDİ ile CAFER AĞA MEDRESESİ )
( Zeyrek'te, Pirî Paşa Sokağı'ndadır. İLE Sultanahmet'te, Ayasofya Camisi - Alemdar Caddesi arasındadır. )
( 1543'te, Pirî Paşa tarafından. İLE 1560'da, Kapı Ağası Cafer Ağa tarafından Mimar Sinan'a yaptırılmıştır. )
- SU:
SOĞUK ile/ve/değil/yerine/||/<> SICAK
( ... İLE/VE/DEEĞİL/YERİNE/||/<> Sıcak su, soğuk sudan daha ağırdır. )
- SOĞUK SU ile/ve/<> SICAK SU
( )
( COLD WATER vs./and/<> HOT WATER )
- SOĞUK YEREL RÜZGÂRLAR:
BORA ile İMBAT ile MİSTRAL ile POYRAZ ile ETEZYEN ile KRİVETZ
- SOĞUK ile AYAZ
( BERD-İ ACÛZ/BERD-ül-ACÛZ: Kocakarı soğuğu. [Şubat'ın 26'sından itibaren 7 gün boyunca şiddetle süren soğuk hava.] )
( Isısı düşük olan. | Üşütecek derecede ısısı olan. | Isının üşütecek kadar az ya da düşük olması durumu. İLE Duru, sakin havada çıkan kuru soğuk. | Çok soğuk hava. )
( BÂRİD[< BERD] ile ... )
- SOĞUK ile DONUK
( COLD vs. FROZEN )
- SOĞUK değil/yerine/>< İYİLİK
( İyilik, soğuk geçirmez. )
- SOĞUK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< MESAFELİ
- SOĞUK ile SERİN
( COLD vs. COOL )
- SOĞUK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SOLUK
- SOĞUKTA/SERİNLİKTE GİYİNMEK:
GEREKSİNİM ile/ve/değil/||/<>/< TEDBİR
- SOĞULMA ile/<> SOĞURMA
( Suyu ya da sütü çekilerek pörsüme. | Irmak, kuyu, pınar gibi yerlerde, suyun çekilip yok olması. İLE Bir madde, bir sıvıyı içine çekmek. | Katı ya da sıvı bir maddeyi, soğurma yoluyla bir gazı içine almak, emmek, massetmek, absorbe etmek. | Bir ortamın, ışık enerjisini belirli nicelikte emmesi. )
- SOĞURMA ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> SÖMÜRME
- SÖĞÜŞLEMEK ile HORTUMLAMAK
- SÖĞÜT ile AKSÖĞÜT
( Söğütgillerden, sulak yerlerde yetişen, yaprakları almaşık ve alt yüzleri havla örtülü büyük bir ağaç. İLE Söğütgillerden, kabukları eczacılıkta kullanılan bir tür söğüt. )
( SALIX cum SALIX ALBA )
- SÖĞÜT(BİLECİK) < SEBASİYON
- SÖĞÜT ile SORGUN/SORKUN
( ... İLE Sepetçi söğüdü. )
( SALIX cum ... )
- SÖĞÜT ile/değil TAVULGA
( ... İLE/DEĞİL Kabuğu kırmızı ya da erguvan renginde olan bir tür söğüt. )
- SOĞUTUCU/KLİMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YEL/RÜZGÂR YAKALAYICISI
- SOĞUT(UL)MA ile/ve/<> SOYUTLANDIR(IL)MA
- SOHAM ile ...
( Ben O'yum. )
- SOHBET
( CHAT )
- SOHBET:
KENDİNİ UNUTMAK ile/ve/<> KATMAMAK
( Sohbette, sipariş olmaz. )
( SOHBET: Soruları[sualleri/istekleri] unutturan. )
( SOHBET: Uzaduyumla[telepati] etkileşim. )
- SOHBET:
VAROLUŞ ve/<> İNSAN ÜZERİNE
- SOHBET ile ...
( GÖRÜŞÜP KONUŞMA, ARKADAŞLIK )
( MÜRŞİT İLE GÖRÜŞÜP KONUŞMA )
- SOHBET ve/<> BAHANE(GÜZELLİK)
- SOHBET ve ÇAĞRIŞIM
- SOHBET = CONVERSATIN/CHAT[İng.] = CAUSETTE[Fr.] = GESCHWÄTZ[Alm.] = CONVERSAZIONE[İt.] = CHARLA[İsp.]
- SOHBET ve COŞKU
- SOHBET ve/<> HİZMET
- SOHBET ve HUKUK
- SOHBET["SOHPET" değil!] ile/ve/<> MUHABBET
( Aklın dili/aracı sözcükler ve sohbet, gönlün dili muhabbettir. )
( Kişiyi, tümel/küllî akıla götürecek tek şey, muhabbettir. )
( Ehl-i derdin sohbetine mahrem et! )
( ... İLE/VE/<> İçinde sen/ben['den] olmayan. )
( Dil ile. İLE/VE/<> Göz ile. )
- SOHBET ile MÜTÂLAA
- SOHBET ile/ve NAMAZ
( Namazın kazâsı olur fakat sohbetin kazâsı olmaz! )
( NAMAZ: ZİKRULLAH-I EKBER )
- SOHBET ve/<> ŞİFÂ
- SOHBET["SOHPET" değil!] ile SÖYLEŞİ
- SOHBET ile/ve/değil/yerine TENHA SOHBETİ
- SOHBET ve/<> ÜLFET
- SOHBET ile/ve VAAZ
- SOHBET ve YOLDAŞ/LIK
- SOHBET'İN:
KÂL'İ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HÂL'İ
- Sohbette dinle ve gerektiğince KONUŞ!!!
- SOHBETTEN SOHBETE NAKİL ile YAZILMIŞ/KİTABA GİRMİŞ
- ŞÖHRET ile TANINMIŞ
( FAMOUS vs. KNOWN )
- ŞÖHRET değil/yerine/= ÜN/SAN
- ŞÖHRET ile "YILDIZ"("STAR")
- ŞOK OLMAK değil ŞOKE OLMAK
- ŞOK ile ŞOKE OLMAK
( SHOCK vs. BEING SHOCKED )
- SOKAĞA ÇÖP ATMAK CEPTE/ÇANTADA TUTMAK
- SOKAK ile/ve/değil EV(İMİZ!)
( Lütfen çöpleri yere ya da ağaç/çiçek diplerine değil, çöp kutularına atalım! Ya da cebimizde tutalım! )
- SOKAK ile/ve/değil EV(İMİZ!)
- SOKAK EV(İMİZ!)
- SOKAK/HABER FOTOĞRAFI ile/ve/değil/||/<>/< BELGESEL FOTOĞRAF
( )
- ŞOKE OLMAK ile BLOKE OLMAK
- SOKET[İng. Marka adından] değil/yerine/= KISA ÇORAP
- ŞOKLAR:
KALP KÖKENLİ[KARDİYOJENİK] ile/ve/||/<> SIVI EKSİKLİĞİ[HİPOVOLEMİK] ile/ve/||/<> ZEHİRLENME[TOKSİK] ile/ve/||/<> ALERJİ[ANAFLAKTİK]
( [Şok belirtileri]
- Kaygı, huzursuzluk, baş dönmesi.
- Bilinç seviyesinde azalma.
- Kan basıncında düşme.
- Hızlı ve zayıf nabız.
- Hızlı ve yüzeysel solunum.
- Deride soğukluk, solukluk ve nemlilik.
- Dudak çevresinde solukluk ya da morarma.
- Susuzluk. )
( [Şokta ilkyardım uygulamaları]
- Kendinin ve çevrenin güvenliği sağlanır.
- Hava yolunun açıklığı sağlanır, olabildiğince temiz hava soluması sağlanır.
- Varsa, kanama hemen durdurulur, şok duruşu verilir.
- Hasta/yaralı, sıcak tutulur, hareket ettirilmez.
- Sağlık kuruluşuna gönderilmesi sağlanır[112].
- Hasta/yaralının kaygı ve korkuları giderilerek psikolojik destek sağlanır. )
( [Şok pozisyonu]
- Hasta/yaralı, düz olarak sırt üstü yatırılır.
- Hastanın/yaralının bacakları 30 cm. kadar yukarı kaldırılarak, bacakların altına destek konulur.[Çarşaf, battaniye yastık, kıvrılmış giysi vb.]
- Üzeri örtülerek ısıtılır.
- Yardım gelinceye kadar hastanın/yaralının yanında kalınır.
- Belirli aralıklarla [2–3 dakikada bir] yaşam bulguları değerlendirilir.
)
- SOKRATES
- SOKRATES:
ÖNCESİ ile/ve/<>/> SONRASI
( THALES: [yaklaşık][M.Ö.] 625 - 546
ANAKSİMANDROS: [yaklaşık][M.Ö.] 610 - 546
ANAKSİMENES: [yaklaşık][M.Ö.] 585 - 525
PYTHAGORAS: [yaklaşık][M.Ö.] 570 - 496
HERAKLEITOS: [yaklaşık][M.Ö.] 540 - 480
PARMENİDES: [yaklaşık][M.Ö.] 515 - 450
EMPEDOKLES: [yaklaşık][M.Ö.] 494 - 434
ANAXAGORAS: [yaklaşık][M.Ö.] 500 - 428
PROTOGORAS: [yaklaşık][M.Ö.] 481 - 420
DEMOKRİTOS: [yaklaşık][M.Ö.] 460 - 360
ile/ve/<>/>
SOKRATES: [yaklaşık][M.Ö.] 470 - 399
PLATON: [yaklaşık][M.Ö.] 427 - 347
ARİSTOTELES: [yaklaşık][M.Ö.] 384 - 322 )
( Sokrates öncesi düşünce, Thales ile başlıyor.
Anaksimandros, Anaksimenes tarafından devam ettiriliyor.
Pythagoras, mistik ve matematiksel yaklaşımı geliştiriyor.
Herakleitos, değişim ve oluşa işaret ediyor.
Parmenides, değişim ve varlık'a işaret ediyor.
Empedokles, dört unsur, iki karşıt kuvvet[sevgi ve nefret]'e işaret ediyor.
Anaxagoras, "şey" sayısı kadar unsur, akıl[nous] olduğuna işaret ediyor.
Protogoras, kişinin, herşeyin ölçüsü olduğuna işaret ediyor.
Atomcular, Leucippus ve Demokritos, niteliğin nicelik ile yer değiştirmesi.
İLE/VE/<>/>
Sokrates ile antik yunan doğa anlayışı, doğadan, insana yöneliyor.
Plato ve Aristotles, bu iki anlayışı, evreni anlamak için genişletiyor ve derinleştiriyorlar. )
( SOKRATES: Sağlam güç sahibi. )
( )
- SOKRATES\'Çİ DİYALEKTİK ile HEGEL\'Cİ DİYALEKTİK
( Soru-yanıt yöntemiyle gerçeğe ulaşmayı amaçlayan diyalektik yaklaşım. İLE Tez, antitez ve sentez süreciyle gerçeğe ulaşmayı amaçlayan diyalektik yaklaşım. )
- SOKRATES ve/||/<>/> DESCARTES ve/||/<>/> FICHTE
( FICHTE: Çam ağacı. )
- SOKRATES ile/ve/||/<> PATANJALI
- SOKRATES ve/<>/> PLATON ve/<>/> ARİSTOTELES
( ... VE/<>/> Olması gerekeni bilirim/bileyim. VE/<>/> Olanı (")bilebilirim(")/bileyim. )
- SOKRATES ile/değil PLATON'UN "SOKRATES"İ
- SOKRATES'İN DEDİKLERİ ile/ve/ya da SOKRATES ÜZERİNDEN SÖYLENİLENLER/"SOKRATES'E SÖYLETTİRİLENLER"
- SOKRATES'İN "YARGILANMASINDAKİ" 500 "YARGIÇ":
ÖLÜM KARARI VERENLER ile/değil/yerine/>< KARŞI OLANLAR
( [ne yazık ki]
[İlk "karar"da] "280" >< 220
[İkinci "karar"da] "360" >< 140 )
- SÖKÜ OTU
( Baklagillerden, kumlu topraklarda yetişen bir bitki. )
( ORNITHOPUS )
- SOKULMAK ile YANAŞMAK
- SÖKÜP-KURMA ile YIKIP-YAPMA
- SOKUR ile SOKUR
( Bir gözü görmeyen hayvan. İLE Köstebek. )
- SOKUŞ ile/||/<> SÖGÜŞ/SÖVÜŞ
( Lâf sokmak, birbirini suçlamak. İLE/||/<> Sövmek, küfür etmek. )
- ANAHTARLAR:
SOL ile/ve/<> DO ile/ve/<> FA
( )
( Dizenin ikinci çizgisi üzerine konulan ve çizgiye adını veren ve ince sesleri göstermeye yarayan bir anahtardır. İLE/VE/<> Portenin üzerine çizilen ve o çizgideki notaya adını veren anahtar. İLE/VE/<> Portedeki notaların, "Fa" yüksekliğinde olacağını gösteren im. )
- SOL ile SOL
( Yüreğin bulunduğu tarafta olan. İLE Gam dizisinde, fa ile la arasındaki ses. | Bu sesi gösteren, nota imi. )
- SOLA DALLANMA ile ...
( LEFT BRANCHING )
- SOLANACEAE = BAZINCÂNÎYE
- SÖLEDİMİ" ile/değil SÖYLEDİĞİMİ
- SOLFEJ[Fr. < İt.] değil/yerine/= OKUMA | EZGİLERİN UYGULANIŞI | MÜZİK ÇALIŞMASI
- SÖLGENTAŞ ile/ve/||/<> ARKAİM
- SOLGUN değil/yerine/</>< OLGUN
- SOLİDARİST/SOLİDARİZM/SOLİDARİTE[Fr.] değil/yerine/= DAYANIŞMACI/LIK
- SOLİST değil/yerine/= OKUYUCU
- SOLIT/SOLİD[İng.] değil/yerine/= KATI, KATILIK
- SOLITER/SOLITARY[İng.] değil/yerine/= TEK
- SOLLAMAK
- SOLMAK ile KURUMAK
( WILT vs. WITHER )
- SOLO değil/yerine/= BİREYSEL
- SÖLOM ile/ve/||/<>/> KORDALILAR
( Orta derinin iki tabakası arasında bulunan ve oğulcukta genel gövvde boşluğunu oluşturan oyuk. İLE/VE/||/<>/> Sölomları iyi gelişmiş çok gözeli hayvanlar topluluğu. )
- SÖLOM[Yun.] değil/yerine/= OYUK
( ... İLE Ortaderinin iki tabakası arasında bulunan ve oğulcukta genel gövde boşluğunu oluşturan oyuk. )
- SOLOMON ADALARI'NDA:
İNGİLİZCE ve/<> PİSİN
( ... VE/<> Yerel dil. )
- SOLOMON ADALARI'NDA:
ORKİDE ve/<> ÇOK ÇEŞİTLİ BİTKİLER
( 230 çeşit. VE/<> 4500 çeşit. )
- SOLOMON ADALARI'NDA YAŞAM:
990'ı ile/ve/değil/<> 400'ü
( 990 adadan oluşan Solomon Adaları'nın, sadece 400'ünde kişiler yerleşmiştir. )
- SOLOMON ADALARI'NDA:
YEREL DİLLER ile/ve/<> AĞIZ/ŞİVE
( 63 yerel dilde. İLE/VE/<> Çok çeşitli ağızlarda konuşuluyor. )
- SOLONEDON ile ...
( Bir tür hayvan. )
- SÖLPÜK ile SÖLPÜMEK
( Gevşeyip kendini koyuvermiş. İLE Şişmanken zayıflamak. | Gevşemek, pörsümek. )
- SOLSTICE değil/yerine/= GÜN DÖNÜMÜ
- SOLÜBILITE/SOLUBILITY[İng.] değil/yerine/= ÇÖZÜLEBİLİRLİK
- SOLUCAN ile BAĞIRSAK SOLUCANI
( EARTWORM vs. TRICHINA )
( ... cum ASCARIS LUMBRICOIDES )
- SOLUCAN ile CHIKILIDAE
( ... İLE Hem karada, hem de suda yaşar. Dinazor çağından kalan bu canlının, Afrika ve Amerika'da, 186 türü bulunur. İlk kez Hindistan'da bulunmuştur.[Hindistan'a nasıl gelmiş olabileceği bilinemiyor.][Hindistan'lı SD Biju(Prof.) tarafından bulunmuştur.] )
- SOLUCAN ile DENİZ SOLUCANI
( ... İLE Deniz solucanı. )
( ... ile ZÜ-S-SUKBE )
( ... avec HOLOTHURIDE )
- SOLUCAN ile KURD
( EARTWORM vs. WORM )
- SOLUCAN ile MEDİNEKURDU
( ... İLE İnsan ve birçok başka memelinin, derialtı katılgandokusunda yaşayan, sıcak ülkeler solucanı. )
( ... cum FILARIA MEDINENSIS )
- SOLUCAN/SOĞULCAN ile SÜLÜK
( Solucan, Şubat ayında sırf fosfordur, tavuklar yiyecek olursa ölürler. )
( DÛD, HARÂTÎN, HURTUUN ile ALAK, SİL'A
HARÂTÎNİYYE: Halkalılar.
ZÂT-ÜR-RE'S-İ ŞA'RÎ: Baş tarafı kıl gibi ince bir tür solucan.[kara hümmâdan ölenlerde çok bulunur]
HAREKET-İ DÛDİYYE/DİDÂNÎ: Solucan gibi hayvanların büzülmesi durumu. )
( ... ile DÎV-ÇE/DÎVEK[: Ağaç kurdu, güve. | Sülük. | Kadın tuzluğu denilen bitki. | Arka kaşağısı.] )
( EARTWORM vs. LEECH )
( ... cum HIRUDO (MEDICINALIS) )
- SOLUCAN ile TÜP SOLUCANI
- SOLUCAN ile/ve UZUN SAKALLI SOLUCAN
- SOLUCAN ile YASSI SOLUCAN
( PLANARYA: Daha küçük hayvanları avlayan ya da ölü hayvanlarla beslenen etobur yassı solucanlar. )
( ... ile ARÎZ-ÜL-CİSM )
( EARTWORM vs. FLATWORM )
( VER avec PLATHEIMINTES )
- SOLUCAN ile YASSISOLUCANLAR
( ... İLE Tenya ve kelebek asalağı gibi, gövdeleri yassı ve uzun olan solucanlar takımı. )
- SOLUCAN ile YERSOLUCANI
( ... İLE Halkalılardan, nemli topraklarda yaşayan bir solucan. )
( ... cum LUMBRICUS TERRESTRIS )
- SOLUCAN ile YILBAŞI AĞACI SOLUCANI
( )
- SOLUCAN ile YUVARLAKSOLUCANLAR
( ... İLE Sert bir kitinle örtülü gövdeleri, halkasız, uzunlamasına, yuvarlık ve genellikle ince solucanlar topluluğu. )
- SOLUCANOTU
( Bileşikgillerden, Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgelerinde yetişen, çiçekleri iyi bir solucan düşürücü olarak kullanılan bir bitki. )
( TANECETUM VULGARE )
- SOLUĞAN ile SOLUĞAN
( Soluk darlığına tutulmuş olan. | Sık soluyan hayvan. İLE Uzaklarda esen rüzgârdan sonra başlayan dalga hareketi. )
- SOLUK ALMA/İNHALASYON[İng. < INHALATION] ile/ve/değil/< SOLUK VERME/EKSHALASYON[İng. < EXHALATION]
( TEBEHHÜR: Kısa ve sık soluk alma. )
( ŞEHÎK[< ŞEHKA] ile/ve/değil/< ZEFÎR )
- SOLUK ALMALI!
- SOLUK BORUSU/TRAKE[Fr. < TRACHEE] ile/ve/||/<> YEMEK BORUSU/ÖZAFAGUS/GULLET
( WEASAND/TRACHEA vs./and/||/<> ESOPHAGUS )
- SOLUK ÇEŞİTLERİ ve SOLUK EGZERSİZLERİ!!!
- SOLUK DARLIĞI/SOLUNUM GÜÇLÜĞÜ/YELPİK/DİSPNE[Fr.]//DYSPNEA[İng.]/ANJİN DÖ PUVATRİN[Fr.]
( Balgamlı öksürükle ortaya çıkan, süreğen göğüs sayrılığı. )
( ZÎK-I NEFES ile/ve ZÎK-İ SADR[: Göğüs darlığı.] )
- SOLUK DELİĞİ ile/ve/<> SOLUK YOLU
( MENFES ile/ve/<> HANÇERE, MİZMÂR[Ar.] )
- SOLUK "MEKİĞİ" ve/||/<>/> KAZA VE KADER "MAKASI"
( Yaşam kumaşını dokur. VE/||/<>/> O kumaşı biçer. )
- SOLUK/NEFES ile/ve/<> KELÂM
( ... İLE/VE/<> Soluğa/nefese verilen şekil. )
- SOLUK SAYISI ile/ve/||/<> NABIZ SAYISI
( [dakikada]
18 - 24[bebekte] | 16 - 22[çocukta] | 12 - 20[yetişkinde]
İLE/VE/||/<>
100 - 140[bebekte] | 100 - 120[çocukta] | 60 - 100[yetişkinde] )
- SOLUK ve/||/<> BESLENME ve/||/<> PSİKOLOJİ ve/||/<>
FİZYOLOJİ ve/||/<> EŞEYSELLİK ve/||/<> İLETİŞİM
- SOLUK ile/ve/değil EŞİK
- SOLUK ile İLK SOLUK(GASPING)
( SOLUNUM FiZYOLOJiSi
Solunum için serbest molekül O2 gereklidir. Oksijen difüzyonla, deri solungaçla hava delikleri ve akciğerlerle sağlanır.
Gögüs-akciğer ilişkisi söz konusudur. Göğüs kasları kasılmasıyla, solunum meydana gelir. Solunum, 1) Dış solunum(havadan O2'nin, hücrelere taşınması), 2) İç solunum(hücre çevresindeki O2'i alıp, CO2'i vermesi). Normal solunum 12-15 dakikadır. 500-600 cm3 hava alınır ve verilir. Gövde O2 kullanımı 250 cm3/dakikadır. Buna karşılık dakikada 200 cm3 CO2 verilir.
Akciğerlerde olanlar:
1- Yeterli hava akciğerlere girmelidir.(Ventilasyon=havalanma)
2- Hacim akciğere girdikten sonra dağılım eşit olmalıdır.
3- Diffuzyon kapillerler düzeyine yeterli olmalıdır.
4- Dolaşımın yeterli olması gereklidir.
5- Bazı mekanik faktörler = Akciğere giren hava bir dirençle karşılaşır.
6- Akciğgerlerde elastik ve elastik olmayan yapılar da vardır.
Akciğerlerin solunum fonksiyonundan başka koruma rolü de vardır. Havayı ısıtır, nemlendirir. Bronchial sekresyonda immunglobulin(ıgA) vardır. Ayrıca bazı direnç maddeleri vardır. Akciğerlerde alveoler makrofajlar(PAMS) vardır, Lizozomal enzimler ortama yayılıp iltihaba neden olabilir, sigara sonucu vs. fibröz dokular gelişebilir.
Tonsil ve adenoidler vardır, lenfoid oldukça zengindir.
Bronchial konstriksiyonlar sonucu istenmeyen maddeler alınmaz. öksürük de bir koruma yöntemidir. Akciğerlerde bulunan kirpiksi yapılar dakikada 16 mm. harekete sahiplerdir ve madde ilerletirler. Bazı hastalıklarda bu bozulur. Akciğerlerin endokrin ve metabolik fonksiyonlari da vardır. ğSürfaktan, histamin, adrenalin, APUD(Amine Precursor Uptake Decarbocilation) hücreler... vs.
Sentezlenerek kullanılan madde sürfaktandır.
Sentezlenen, depo edilip kana verilen maddelerse: Prostoglandin, Histamin, Kallikrein'dir.
Kandan alınan maddeler= Prostoglandinler, bradikinin, adenin nükleetit, serotonin, norepinefrin, asetil kolin'dir.
Aktive edilen= Angiotensini
Akciğerler, kalp, timus, büyük damar vs. göğüs boşluğunu doldurur.
Primer lobul; respiratuar bronchiolden sonraki kısma denir. Esas solunum yeri burasıdır. Primer lobul ve terminal bronşcuklar, sekonder lobulü yapar.
OSS bağlı Parasempatik lifler, vazokonstriksiyon yapar. Adrenalin ise vazodilatasyon yaptırır. Akciğer epitel ile döşelidir. Tip 1 döşeyici yassı epitel, kirpikli bol stoplazmalıdır. Tip 2 ise inklüzyon nesnecikleri içerir ve sürfaktan yapar.
Boyle-Mariotte Kanunu= P1 - V1 = P2 . V2
Gay-Lussac(Charles) Kanunu= V ( ) T
Dalton Kanunu= Her gazın bir kısmi basıncı vardır.
Henry Kanunu= Sıvılarda erimiş gaz miktarı, Parsiyel basıncıyla doğru orantılıdır.
1 cm3 sıvının 76u mmHg basıncında absorbe ettiği gaz miktarına sıvının absorbsiyon katsayısı denir.
Avagadro Kanunu= Aynı basınç(P) ve aynı sıcaklıkta(T) aynı molekül sayısı(n) = aynı hacim(V)dir.
İdeal Gaz Kanunu= PV = nRt
Akciğer Ventilasyonu: Akciğer içi havayı hacim ve kapasite olarak Spirimetre ölçer. 4 önemli hacim ve 4 kapasite vardır.
Hacim, Akciğerlerde bulunan havadır. Kapasite birkaç hacmin beraber anlatılmasıdır. Hava hacimleri: (Tidal)
1) Solunum hacmi: Bir seferde alınıp verilen hava hacmidir. Yaklaşık 500-600 m3'dür.
2) İnspirasyon yedek hacmi: Normal ekspirasyondan sonra verilen havadır. Yaklaşık 3000 cm3'dür.
3) Ekspirasyon yedek hacmi: Normal ekspirasyondan sonra verilen havadır. Yaklaşık 1000 cm3'dür.
4) Rezidüel hacim(artık hacim): Akciğerlerden çıkarılamayan hacimdir. Yaklaşık 1200 cm3'dür. Kollaps havası 700 cm3 AC sıkarak çıkarılır.
Minimal hava 500 cm3'dür. Hiç çıkmaz. Bunun 700 cm3'ü kollaps havasıdır. Akciğerler sıkılarak ancak çıkarılabilir. 500 cm3'ü ise minimal havadır. Hiçbir biçimde çıkarılamaz.
1) İnspriasyon kapasitesi: Solunum hacmi + inspirasyon yedek hacimdir. Yaklaşık 3500 cm3'tür.
2) Fonksionel rezidüel kapasite: Ekspirasyon yedek hacmi + Rezidiüel hacmidir. Yaklaşık hacmi 2200 cm3'tür.
3) Vital kapasite: İnspirasyon yedek hacmi + Ekspirasyon yedek hacmi 2200 cm3'tür.
4) Zamanlı vital kapasite: Zorunlu Ekspirasyon hacmi de denir.
FEV= Force, Ekpiratory, Volume
1. sn. %83 vital kapasite
2. sn. %94
3. sn. %97
1. sn.de %63 vs. ise - Astım'dır.
Yatar pozisyonda vital kapasite azdır. Ayakta ise fazladır.
5) Total kapasite: Akciğerlerdeki tüum havayı içerir. Yaklaşık 6000 cm3'dür. Bayanlarda ve baylarda farklıdır. Bayanlarda %25 daha azdır. Baylarda giderek hepsi azalır, ancak elastik hacim arttığı için rezidüel hacim artar.
Zorlu ekspirasyon orta akim hızı= 0.25 - 0.75 sn.de ölçülür.
Solunum sisteminde iki ölü boşluk vardır.
1) Anatomik ölü boşluk= Terminal bronşcuklara kadar olan kısım gaz alışverişine katılmaz. Yaklaşık 150cm3 bir hacim kaplar.
2) Fizyolojik ölü boşluk= Total ölü boşluk + alveolar ölü boşluktur. Kanla temasa gele alveollerde havalanma olmayabilir.
Solunum dakika hacmi= (Pulmoner ventilasyon) Dakikada alınan hava hacmidir. Yaklaşık 6000 cm3=6 lt.dir.
Alveolar ventilasyon= Solunum hacmi - ölüboşluk hacmi= 500 - 150= 350 cm3'tür.
Maksimum istemli ventilasyon(Maksimal solunum kapasitesi): Kişinin alabileceği hava miktarıdır. Normalin yaklaşık 25 katıdır.
Rezidüel hacim: Denge sağlanması açısıdan önemlidir. Soluk tutulduğunda bu hava kullanılır.
Spirometreyle ölçülmeyen hacimler; Rezidual hacim, fonksiyonel rezidüel kapasite, total kapasitedir.
(TANIMLAR)
Eupne : Normal solunum.
Apne : Solunum durması.
Hipoventilasyon : Bir dakikada akciğerlere giren hava miktariinın azalması.
Hiperventilasyon : Bir dakikada akciğerlere giren hava miktarının artması.
Hiperne : Solunum derinliğinin artması.
Hipopne : Solunum derinliğinin azalması.(Yüzeysel Solunum)
Takipne : Solunum sayısının artması.
Bradipne : Solunum sayısının azalması.
Anoksi : Dokuda O2 yokluğu.
Hipoksi : Dokuda O2 azalması.
Anoksemi : Kanda O2 yokluğu.
Hipoksemi : Kanda O2 azalması.
Hiperkapni : Kanda ve dokuda CO2 artmasıdır.
Akapni : Kanda ve dokuda CO2 yokluğu.
Hipokapni : Kanda ve dokuda CO2 azalması.
(Hipoventilasyon)
Hipoventilasyon : Bir dakikada akciğerlere giren hava miktarının azalmasıdır.
1) Merkezi etki ile solunum merkezi depresyonu : Anestezi, morfin, serebral travmalarda, barbitüratlar.
2) Nöral iletim ve kesinti: Çocuk felci, nöromusküler blokta,(Kürar vs.) diastanyogravis, botilismus, nikotin zehirlenmesi.
3) Solunum yolu hastalıkları ve myopati(solunum kaslarında).
4) Toraks hareketlerinde sınırlama: Deformite, kifoz, lordoz, skolyoz.
5) Akciğer hareketlerinin sınırlanması= Pleural sıvı, Pnömotoraks vs.
6) Akciğer hastalıkları fonksiyonel olarak akciğer dokusunda azalma yapar. Tümörler, atelektazi, aşırı kollaps, alanı azaltır. Akciğer doku genişlemesinde, akciğer konjesyonunda(aşırı kanlanma) Restriktif tip akciğer hastalıklarında ve obstrüktif tip akciğer hastalıklarında fonksiyonel akciğer dokusu azalır.
(Hiperventilasyon)
Bir dakikada akciğerlere giren hava miktarının artmasıdır.
1) Anksiyete, sinirlilik solunumu artırır.
2) M.S.S. lezyonları: Menenjik, ansefalit vs.
3) Hormon ve ilaçlar: Antiepileptikler, progesteron, analjezikler, analeptik ilaçlar, yüksek dozda salisilatlar.
4) Metabolizma artması: (Fazla O2 alınsın diye) özellikle metabolik azidozda.
5) Pulmoner reflekslerden kaynaklanan etki: Hipotansiyon sonucu görülür.
6) Mekanik olarak.
7) Hipoksi durumunda.
4 çesit hipoksi görülür:
1) Hipoksik hipoksi: Arterial pO2 azalır.
2) Anemik hipoksi: Arterial pO2 yeterli, ancak kansızlık olduğundan O2 taşınması azalır.
3) Stagnant(istemik) hipoksi: Dokuya az kan gider. pO2, eritrosit sayısı normaldir. Doku kanlanması azalır, havuzlanma olur. Kapillerde havuzlanma vs. olur. Kan akışı yeterli hızda değildir.
4) Histotoksik hipoksi: Herşey normaldir. Ancak hücre duzeyinde solunum olmaz.(Siyanür zehirlenmesi vb. gibi)
Hipoksi önce beyni etkiler, başağrısı vs. olur.
Atmosfer ve alveoler hava alışverişi:
Akış basıncı farkından dolayı olabilir. Atmosfer basıncı genelde sabit kalacağından, alveoldeki basınç değişmelidir. Eğer V= hacim artar, P= basınç azalırsa atmosfere göre akciğer hacmini diafragma hareketleri ve inter kostal kaslar etkiler. İnterkostal kaslar, göğüs ön arka çapını, diafragma ise uzunlamasına çapı genişletir.
(İnspirasyon)
İnspirasyon: İnspirasyonda diafragma hareketi %75 etkindir. İnspirasyonda diafragma normalde 1,5-7,5 cm. arasında hareket eder. İntraplevral sıvı birikmesi durumunda, diafragma hareketi sınırlanır.
İnspirasyon aktif bir harekettir.
Eskpirasyon: Pasif oluşur. Kasılmış adale gevşer. Aşırı hareket vb. durumlarda aktif olabilir.
İnspirasyon kasları:
- Diafragma
- m. serratusanteriörler
- m. sternocleidcmastoideus'lar
- m. levator scapular
- m. scalenus'lar
- omurga kaldırıcıları
- m. intercostalis externuslar
Ekspirasyon kasları:
- Karın kasları(m. rectus abdominis vs.)
- m. intercostalis interni'ler
- m. serratuus posteriör inferiör
- m. pectoralisler, serratus lateralisler solunuma yardımcı kaslardır.
Ayrıca lanynx'in abductor kasları rima glottis'i açar, adductor kasları ise kapatır.
(Ortopnea)
Ortopnea: Ayakta ya da dik duruş halinde rahat soluk alınırken, dik duruş dışındaki herhangi bir pozisyonda soluk alırken güçlük çekilmesidir. Burada hasta ense kasları ile kafa ve omuzunu sabitleştirerek göğsünü iyice genişletir.
İntraalveoler basınç her zaman intraplevral basınca göre yüksektir. İntraplevral basınç (-), intraalveoler basınç ise (+)'tir. Elastik yapısından dolayı akciğer gerilmeden sonra büzülmeye yatkındır. Alveol sıvısının bir yüzey gerilimi vardır. Bu durum kollabe olmaya eğilim yaratır. İntraplevral sıvı çok azdır. İçteki alveoler sıvı ve hava basıncı durumu dengeliyor. Alveol yüzeyde bulunan sürfaktan, (dipalmitoil fosfatidil kolin) yüzey gerilimini azaltan bir maddedir. Hava ve su molekülleri arasına girip etkileşimi azaltır. Buna intikollaptik madde de denir.
Tip 2 pnömositlerden, ekzositozla alveol yüzeyine salgılanır. Bir kısmı alveoler makrofajlarca uzaklaştırılabilir. Pulmoner ödem, alveollerin sıvıyla dolmasıdır. Yüzey gerilimi aynı zamanda kapillerden sıvı dolmasına da yol açar. Sürfaktan bunu da engeller. Sürfaktan yokluğunda, Hyalen Membran Hastalığı ya da Respiratuar Distress Sendromu meydana gelir.
Tiroid hormonları, sürfaktan yapımını artırır.
Sürfaktan yapımı, bronşial obstrüksiyonlarda, sigara içenlerde ve %100 oksijen solunmasında azalır.
İntraplevral basınç yaklaşık -4 mmHg'dir. Derin inspirasyonda intraplevral (-) basınç artar. İntraplevral basınç akciğerlerin genişlemesi için daha da negatifleşir. (-14 mmHg.)
Göğüste açılan bir delikten plevral kaviteye giren hava akciğer kollapsına neden olur. Buna Pnömotoraks denir. Hava içeri girip çıkamaz, böyle bir yara olursa "Açık pneumotorax" denir. Ventil Pnömotoraks da hava çıkamaz, yaşamsaş tehlike artar(subap etkisi vardır). İntraplevral boşlukta, kan olmasına "Hemotoraks", sıvı olmasına "Hidrotoraks", lenf sıvısı olmasına da "Silotoraks" denir.
Atelektazi'de ise alveoller tamamen büzüşmüştür, o kısım havalanmaz, bu kısımda damarlar da büzüşür, bu kısma kan gitmez ve zarar minimuma iner.
Komplians akciğerin elastik yapısı akciğerin genişleyebilme yeteneği olarak tanımlanır. Belirli bir basınçta belirli bir hacim genişlemesi olur.
C= ^V/^P'dir. C= Komplians. Akciğer C=0.2 lt./cm. H2O Akciğer ve Toraks C=0.13 lt./cm. H2O'dur.
Bazı olaylar kompliansı= C'yi azaltır. Amfizemde, belirli bir basınçta ^V çok fazladır. Dolayısıyla kompliansta artar. Amfizemde elastikiyet azalmıştır.
Elastikiyet azalmış ise az bir basınçla çabuk genişler.
Fibröz doku hastalıklarında aşırı kanlanma vs.'de kalp yetmezliğinde akciğerler sertleşir.
(Solunum işi)
Solunum işi: Elastik kuvvete karşı komplians işi, Doku direnci işi, Akciğer ve göğüs duvarı viskozitesine karşı, Hava yollarına karşı direnç işidir. Hava direnci akan moleküllerin ilişkisiyle, hava yolu uzunluğuyla doğru, borunun r= yarı çapının 4. kuvvetiyle ters orantılıdır.
Normalde iş, enerjisinin %2-3'ü harcanır. Egzersizlerde değişebilir.
Alveol hava bileşimi atmosferden farklıdır. Akciğerlere giren hava nemlenir, her seferinde havanın 1/7'si yenileşir. Geriye kalan, rezidüel hava yapar. PO2 47 mmHg.'dır. PO2 nemli havada daha azdır. Eksirasyon havası, inspirasyon havasından farklıdır. Ekspirasyon havasında CO2, fazla olmalıdır. Ancak ölü boşluklarda dilüe olmuştur.
Akciğerlerde, normalde gazların yarısı 17 sn.de atılır. İki katına çıkan ventilasyon sonucu 9 sn.de yarıya inen ventilasyonla ise 34 sn.de atılır.
Ekspirasyon havasındaki CO2 düzeyi, alveoler düzeydeki CO2'ten düşüktür. Ekspirasyon havasındaki O2 ise alveollerdekinden fazladır.
Alveoler O2 = 104 mmHg., CO2 = 40 mmHg.'dir. Alveol ventilasyon 4.2 lt./dk.'dır.
(Ventilasyon)
Ventilasyon-Perfüzyon bozukluğundan oluşacak bozukluklar: Havalanma bozukluğu olursa oran düşer.
VA/Q
VA= alveolün aldığı hava
Q= Kan akımı
Akciğerlerin tepesinde hava daha azdır. Kan akımı da aynı biçimde tabana doğru gittikçe artar. Kan akım artışı daha keskindir.
Tepede ventilasyon kan akımından daha fazla görülür, oran yüksektir. Tabanda ise tam tersi, oran düşüktür.
Hava akımı artar, kan akımı az ise gövde oranını sabit tutmak için Histamin, Parasempatik aktivasyon ve CO2 azalması hava yolunda daralma, Epinefrin, Sempatik aktivasyon CO2 artması ise hava yolu genişlemesine neden olur.
Düşük O2, Yüksek H+ arteriolde konstrüksiyon, Yüksek O2, düşük H+ arteriolde dilatasyon yapar.
Hava akımı fazla, kan akımı azsa oran fazladır. Bu durumda lokal PO2 artar, H+ iyonu konsantrasyonu azalır. Bu da pulmoner damar düz kaslarının konstrüksiyonuna neden olarak vasküler direnç meydana getirir. Hava akımı ve kan akımı artar.
(Atmosfer)
Atmosfer değişimlerinde karşılaşılacak sorunlar:
3000-4000 m,:
Baş ağrısı, baş dönmesi, kusma, dispne, taşikardi ....... ölüm ...... Hipoksi etkilerine ısı, accelerasyon(anfular, lineer) descelerasyon vardır. Uzayda lineer accelerasyon önemlidir.
Yükseklerde P azalır. 47 mmHg su buharı basıncıdır, burada kesim ölüm olur. Basınç azalırsa, yanısıra PO2'de azalır.
Az yükseklerde azalan PO2'nin karşılanması için ventilasyon artırır. Ventilasyon çok artınca CO2 çıkarımı artar. Alveollerdeki CO2 24 mm.ye düşer. Kandan geçecek CO2 akveolü doldurur. O2'ne yer kalmaz.
O2 saturasyonunda %50'ye kadar düşmede şuurda bozukluk olmaz.
Hipoksi etkileri: 1) Görmede güçlük oluşur. Basil denen gece görme reseptörleri hipoksiden etkilenir. 2) 8000 feetten yukarıda hiperventilasyon olur. Ventilasyon %65 kadar artar. 3) 12000 feette uyuklama hali, zihinsel yorgunluk, anormal davranışlar olur. 4) 15000 feette muhakeme faaliyeti, motor yetenekleri azalır. Çok yüksekte ani ölüm olmaz. Çünkü yedek O2 deposu vardır.
Adaptasyon:
1) Hiperventilasyon Hiperpne(derinlik artar).
2) Polistemi.
3) Kapiller proliferasyon CO artırılır. Dolaşıma açık kalma süresi ve miktarlar artar.
4) Diffüzyon kapasitesi artar. Çünkü akciğerlerde temas yüzeyi artmıştır.
5) Enzimlerde artış olur. Oksidatif enzimler daha etkilidir, az O2'de bile etkililerdir. Kromozomal değişikler sonucu bile olabilir.
Her 10 m.'de bir 1 atmosfer basınç artar. Caisson Hastalığı'nın(vurgun) da. Azot lipide etkilidir, beyni harap eder.
Yüksek O2'de yüksek basınçta CO2 taşınmasında aksaklık olur, oksidatif enzim konsantrasyonu da artar.
(Suni Solunum)
İtme, çekme, basınç, ağızdan ağıza solunum metodları:
İtme-çekmede inspirium ve ekspirium hareketleri yaptırılır.
Basınç metodunda ekspirium aktif, inspirium ise pasiftir.
1) Holger-Nielsen İtme-Çekme Metodu: 500-1600 cm3 hava gönderilir. 10-12 dak. yüzüstü yatırılıp kollar yukarı kaldırılır, pectoralis gerilir, goğüs kafesi genişler(inspirium). Göğüs duvarına iyice bastırılır(ekspirium). Sırtüstü yatırmak gerekirse silvester metodu kullanılır. Kollar arkaya uzatılır(inspirium). Kollar göğüs üstüne konup, bastırılır(ekspirium).
2) Sarpey-Safer Basınç Metodu:
Belden kaburga altlarından bastırılır(ekspirium). Bırakılınca inspirium kendinden olur. Böylece 400-600 cm3 hava girer, çocuksa başaşağı 45o yukarı, pozisyonda olmalıdır.
3) Ağızdan ağıza solunumda el ense arkasına konur. Bir elle burun kapatılır.
FİZYOLOJİ DERS NOTLARI
( DR. OKTAY BANLI / STJ. DR. AHMET ÜNAL - HACETTEPE - METAY )
)
( İLK SOLUNUM
BEBEĞiN SOLUK ALMAYA BAŞLAMASI:
Uterus içindeyken çocuğun hava yolları, akciğer alveolleri bir sıvı ile doludur(80-100 cc.). Bu sıvı amniyos sıvısı değildir. Alveolleri duvarından sızan plazma ultrafiltratı olarak kabul olunmaktadır. Son üç ayda oluşur ve alveollerin açılma ve gelişmesini sağlar. Vagus etkisi altında bir sphincter işlevi yapan larynx zaman zama açılır, hava yollarını dolduran suyun bir bölümü dışarı çıkar. Bu su ya yutulur, yutulamayan bölümü de amniyos suyuna karışır.
Çocuk doğumda kemik pelvisi geçerken büyük bir baskı altında sıkışır. Hava yollarını dolduran suyun 1/3'ü (özellikle üst hava yollarındaki su) ağız ve burundan dışarıya atılır.
Doğumla beraber, toraks baskıdan kurtulur, kendi elastik gücüyle açılır ve göğüs içinde ortaya çıkan negatif basınçla dışarıdan havanın trakeaya kadar girmesi sağlanır(7-42 ml.).
Yine toraksın genişlemesine bağlı olarak, lenf kanalları, kapillerler, venalar da açılır. Hava yollarından dışarı atılamayan suyun bir bölümü de, vegatif basıncın açtığı perivasküler lenfatiklere ve kapillerlere emilir(rezorbe olur). Alveollere kadar hava yollarında su kalmaz. Akciğerlerin tüm alanlarında rezorpsiyonun tamamlanması birkaç gün sürebilir.
Doğumla beraber vagus dominansının yerini sempatik tonus alır. Larenks ve pulmoner arter dallarındaki vazospazm çözülür. Kan, açılan ve direnci birden düşen pulmoner arterlere yönelerek, akciğerlerin açılmasına katkıda bulunur.
Alveolleri dolduran sıvı rezorbe olurken, alveol epitellerinin salgıladığı ve sürfaktan adı verilen maddeler alveollerin iç yüzünde ince bir film halinde rezorbe olmadan kalırlar. Fosfolipid-protein yapılı bu maddelerin işlevi, alveol içi yüzeysel gerilimi nötralize etmektir. Soluk verme sonunda, alveollerin tamamen boşalma ve duvarlarının kollabe olmasını(atelektazi) önlerler. Bu maddelere antiatelektazik maddeler adı da verilmiştir.
Solunum başlayınca oksijen alınması ve karbondioksit verilmesinin normal akışı, alveollerin açık kalmasına bağlıdır. Elastik bir organ olan akciğer şişirildikten sonra kendi haline bırakılırsa yine eski durumlarına dönerler. Soluk alırken, toraks kasları ve diafragma kasılarak göğüs kafesi genişler, ortaya çıkan negatif basınca uyarak akciğerler de açılırlar. Kasların kasılması geçince kendi elastik güçleriyle ve pasif olarak küçülürler ve soluk verilmiş olur. Eğer sürfaktan maddeler yüzeysel gerilimi önlerlerse, alveoller kapanmaz, rezidüel ve fonksiyonel bir hava kitlesi geri kalır. Sürfaktan maddeler, insan akciğerinde 20. - 24. gebelik haftalarından sonra ortaya çıkar ve giderek miktarları artar. En büyük bölümü lecithin'dir. Alveol epitellerinin(iki tip kuboid alveol epitelleri) yaptığı bu maddeler zaman zaman alveol içerisine salgılanır, bir taraftan da oksijen karşısında harcanır, fakat sürekli olarak yapım ve salgılanmaları devam eder ve açık kapatılır. Sürfaktanlar azaldıkça alveol iç yüzeylerinin gerilimi artar.
28-30 haftalık gebelikten sonra, sürfaktanlar, işlevsel ve yeterli bir düzeye ulaşır. Ayrıca 35. haftadan sonra daha etkin sürfaktanlar da yapılmaya başlar. Çünkü sentezi iki ayrı enzim sistemi aracılığı ile iki ayrı yoldan yapılmaktadır.
DÜZENLİ SOLUK ALMALARIN BAŞLAMASI:
Solunumun neden başladığı tam olarak aydınlatılmamıştır. Bilinenler, koyun ve maymunlarda yapılan denemelere ve klinik gözlemlere dayanmaktadır.
Daha doğumdan önce uterus içinde solunum hareketlerinin varlıği bilinmektedir. Üst solunum yollarını dolduran sıvının yoğunluk ve viskozitesi yüksek olduğu için, soluk alma hareketleri larenksten öteye geçmemektedir.
Solunum yollarını dolduran sıvının 1/3'ünün göğüsün sıkışmasıyla doğum kanalını geçerken ağız ve burundan dışarıya atıldığı, doğumla baskıdan kurtulan goğüs kafesi açılınca, ilk havanın (7-42 ml.) trakeaya kadar girdiğine yukarıda değinmiştik, geri kalan sıvının perivasküler lenfatik ve kapillere emildiği de anlatılmıştı.
İlk inspirium'la giren hava, yarı kapalı glottis'e çarparak gürültü ile ve bebeğin bağirmasıyla tekrar dışarı atılır. Bu sırada göğüs içinde (40 - 80 cm. su) basınç yükselir. Birkaç dakikada akciğerlerin tam açılması ve normal rezidual kapasite (3/4) sağlanır. İlk güçlü bağırmalar akciğerlerin tam açılmasına yardım eder.
İlk soluk almayı çözen etkenler değişiktir. Bunlar:
Hipoksi, asidoz, kordonda kan dolaşımının durması(bağlanma, pensle sıkıştırma vb.) çevrenin ısı farkıdır.
a) Doğuma yakın çocukta hafif birhipoksi ve asidoz başlar. Anne çocuk arasındaki oksijen ve karbondioksit alışverışi biraz zorlaşır. Asidoz respiratuvar tiptedir. Tek başına hipoksi ve asidozun solunumu başlattığı söylenemez.
b) Kordonda sirkülasyonun durmasının soluk almayı başlatmada önemli rolü vardır. Kordon pense edilir edilmez, aniden hemodinamik koşullarda köklü bir değişme başlar. Vagus tonusu yerini sempatik tonusa bırakır. Kan basıncı yükselir. Aortadaki baroseptörler uyarılır ve ilk soluk alma çabası(gasping) başlar ve düzenli soluk almalar izler.
c) Çevrenin düşük ısı derecesi de, çok güçlü bir uyarı yapar, soluk almaların yerleşmesine yardım eder (çocuk doğar doğmaz gövde yüzeyinden buharlaşma ile 600 kalori yitirmektedir).
Yukarıda incelenen değişik etkilerle başlayan soluk almalarla, akciğer açılır ve pulmoner alandaki damar yatağının direnci düşer, akciğerlerde kan dolaşımı yerleşir. Sağlam bir çocukta birkaç güçlü bağırma ve derin soluk alma, akciğerlerin tam açılmasına yeterlidir, açılma genellikle 5-15 dakika içinde tüm akciğer alanlarını kapsar. )
- SOLUK = NEFES = BREATH[İng.] = SOUFFLE[Fr.] = ATEM[Alm.] = RESPIRO[İt.] = ALIENTO[İsp.]
- SOLUK ile SOLUK
( [Ten için] Donuk bir beyazlığı olan, rengi atmış olan, solmuş. | [Işık için] Parlaklığını, gücünü yitirmiş olan. | [Nesneler için] Rengi atmış olan. İLE Akciğerlere çekilen ve atılan hava ya da ciğerlere hava alıp verme. )
- SOLUK ile SOLUK VERMEK
( Derin ve sakin biçimde solunum ile canlılık artar, o da beyni etkiler ve zihnin arınmasına ve istikrar bulmasına ve derin düşünmeye elverişli hale gelmesine yardım eder. )
( Tekrarlama, soluğunuza istikrar kazandırır. )
( With deep and quiet breathing vitality will improve, which will influence the brain and help the mind to grow pure and stable and fit for meditation.
Repetition will stabilise your breath. )
( NEFES, ŞEHÎK ile ZEFÎR )
( BREATH(ING)/INHALE vs. EXPIRATION/EXHALE )
- SOLUNUM DÜZENİNİN YAPISI ile SOLUNUM DÜZENİNİN İŞLEVLERİ
( Burun, boğaz, göğüs kafesi, akciğerler ve bronşlar gibi çeşitli organlardan oluşur. İLE Oksijeni akciğerlere almak ve karbondioksiti dışarı atmaktır. )
- SOLUNUM ve/||/<>/> DOĞRU SOLUNUM ve/||/<>/> DİYAFRAMA ALMA
( Türkçe, soluk verirken konuşulan bir dildir. Konuşmanın etkili olabilmesi ve söyleyişin düzgün olabilmesi için, konuşan kişilerin, doğru solunum uygulamalarını biliyor ve kullanıyor olmaları gerekir. VE/||/<>/> İyi bir solunum, soluk alırken, akciğerlere yeterli ölçüde havayı alıp yorgunluk duymadan geri vermektir. [İyi bir solunum elde edebilmek için diyaframı kullanarak soluk almamız gerekmektedir.] VE/||/<>/> Akciğerleri çevreleyen kaburga kafesinin altında bulunan boşluğu kullanarak soluk almaktır. [Bebeklerin soluk alış-verişi, diyafram soluğuna, en iyi örnektir.] )
- SOLUNUM ile MİTOKONDRİ
( Besinleri moleküllerden enerjiye dönüştürme süreci. İLE Gözenin enerji santrali olarak bilinen organeli. )
- SOLUNUMDA:
TAM TIKANMA ile/ve/||/<> KISMÎ TIKANMA
( [Hasta]br> Öksürür, soluk alabilir, konuşabilir.[Bu durumda, hastaya dokunulmaz, öksürmeye teşvik edilir.] İLE/VE/||/<> Soluk alamaz. Acı çeker, ellerini boynuna götürür. Konuşamaz. Rengi morarır.[Bu durumda karına bası[Heimlich Manevrası] uygulanır. )
( Heimlich Manevrası:
[Yetişkinlerde]
- Hasta, ayakta ya da oturur pozisyonda olabilir.
- Hastanın yanında ya da arkasında durulur.
- Bir elle göğsü desteklenerek öne eğilmesi sağlanır.
- Öteki elin topuğu ile hızla 5 kez sırtına süpürür tarzda vurmak.
- Tıkanıklık açılmadıysa.
- Arkadan sarılarak gövdesi kavranır.
- Bir elin baş parmağı midenin üst bölümüne, göğüs kemiği altına gelecek biçimde yumruk yaparak konur.
- Öteki el ile yumruk yapılan el kavranır.
- Kuvvetle arkaya ve yukarı doğru bastırılır.
- Bu hareket, 5-7 kez yabancı nesne çıkıncaya kadar tekrarlanır.
- Şah damarından nabız ve solunum değerlendirilir.
- Tıbbî yardım istenir[112].
VE
[Bebeklerde]
- Bebek, ilk yardımcının bir kolu üzerine ters olarak yatırılır.
- Başparmak ve öteki parmakların yardımıyla bebeğin çenesi kavranarak boynundan tutulur ve yüzüstü durumda öne doğru eğilir.
- Baş gergin ve gövdesinden aşağıda bir durumda tutulur.
- 5 kez el bileğinin içiyle bebeğin sırtına kürek kemiklerinin arasına hafifçe vurulur.
- Öteki kolun üzerine başı, elle kavranarak sırtüstü çevrilir.
- Yabancı nesnenin çıkıp çıkmadığına bakılır.
- Çıkmadıysa başı gövdesinden aşağıda olacak sırtüstü biçimde tutulur.
- 5 kez iki parmakla göğüs kemiğinin alt bölümünden, karnın üs bölümüne baskı uygulanır.
- Yabancı nesne çıkana kadar devam edilir.
- Tıbbî yardım istenir[112]. )
- SOLUNUM/KALP DURMASINDA:
0 - 1 dk. ile/ve/||/<>/> 0 - 4 dk. ile/ve/||/<>/> 4 - 6 dk. ile/ve/||/<>/> 6 - 10 dk. ile/ve/||/<>/> 10 dk. ve üzerinde
( [Solunum ve/ya da kan dolaşımı durduğunda]
Kalp duyarlılığı. İLE/VE/||/<>/> Beyinde hasar olasılığı azdır. İLE/VE/||/<>/> 4 ilâ 6 dakikada hücreler ölmeye başlar. Beyinde hasar olasılığı artar. İLE/VE/||/<>/> Beyinde hasar olasılığı yüksektir. İLE/VE/||/<>/> 10 dakika ve üzerinde (beyin) ölümü gerçekleşir.[Soğuk ortamda bu süre uzar.] )
( )
( Solunum durması: Solunum hareketinin durması nedeniyle gövdenin yaşamak için gereksinimi olan oksijenden yoksun kalmasıdır.
[Hemen yapay solunuma başlanmaz ise bir süre sonra kalp durması oluşur.] İLE/VE/||/<>/> Kalp Durması: Bilinci kapalı kişide, büyük arterlerden nabız alınamaması durumudur. Kalp durmasına en kısa sürede müdahale edilmezse dokuların oksijenlenmesi bozulacağından dolayı beyin hasarı oluşur. Kişide solunum olmaması, bilincin kapalı olması, hiç hareket etmemesi ve uyaranlara yanıt vermemesi, kalp durmasının belirtisidir.
)
- solüsyon/sol.[Lat. < SOLUTIO] değil/yerine/= ERİYİK
- SOLÜSYON[Fr., İng. SOLUTION] değil/yerine/= ÇÖZELTİ
- SOLÜSYON/SOLUTION[İng.] değil/yerine/= ÇÖZELTİ
- SOLUTION vs. RESULT/CONSEQUENCE
- SOLUTION vs./and GAME
- solv.[Lat. < SOLVE] değil/yerine/= ÇÖZ, ERİT
- SOLVENT[İng.] ile/ve/||/<> SOLÜSYON
( Çözücü. İLE/VE/||/<> Çözelti. | Eriyik. | Çözüm. )
- ŞOM[Fars. ŞÛM] değil/yerine/= "UĞURSUZ"
- SOM ile SOM ile SOM
( İçi dolu olan ve dışı kaplama olmayan. | Katışıksız. İLE Rıhtımın, su üstünde kalan bölümü. İLE Hem denizde, hem de tatlı sularda yaşayan, irice bir balık. )
( ... cum ... cum SALMO SALAR )
- SOMA ile SOMA[Yun.]
( ... İLE Eşeysellik gözeleri dışında, gövde gözelerinin tümü. )
- SOMAK/SUMAK[Ar.] ile SOMAK
( Antepfıstığıgillerden, sıcak bölgelerde yetişen, kabuğu tıpta kullanılan bir ağaç. | Bu ağacın, ekşilik vermek için dövülerek yemeklere katılan, mercimeğe benzeyen meyvesi. İLE Hayvanlarda, yüzün çıkıntılı ve az çok sivri olan ön bölümü. )
( RHUS CORIAFIA cum ... )
- SOMAT ile ...
( SIRA, SOFRA )
- SOMATİK/BEDENSEL/SOMATIC[İng.] değil/yerine/= GÖVDESEL
- SOMATİZASYON/BEDENSELLEŞTİRME/SOMATIZATION[İng.] değil/yerine/= GÖVDESELLEŞTİRME
- SOME OF vs. SOME
- SÖMESTR/E[Fr.] değil/yerine/= YARIYIL
- SOMETIME vs. SOMETIMES
- SOMNAMBUL AŞAMADA, GÖZLER ...: AÇIK ile/ve/||/<> KAPALI
- SOMNAMBULİZM/SOMNAMBULISM[İng.] değil/yerine/= UYURGEZERLİK
- SOMNAMBULİZM/SOMNAMBULISM[İng.] ile ...
( Uyurgezerlik. )
- SOMNOGRAFİ/SOMNOGRAPHY[İng.] değil/yerine/= UYKU ÇİZGELEMESİ
- SOMNOLANS/SOMNOLENCE[İng.] değil/yerine/= AŞIRI UYKU EĞİLIMİ
- SOMON ile KIZIL SOMON
- SOMUN[Yun.] ile SOMUN[Fr.]
( Yuvarlak ve şişkin ekmek. İLE Cıvatanın ucuna geçirilen, içi yivli demir başlık. )
- SÖMÜRGE ile/değil SÖMÜRÜLGE
( Bir devletin kendi ülkesinin sınırları dışında egemenlik kurarak yönettiği ekonomik ya da siyasal çıkarlar sağladığı ülke, sömürülen ülke. İLE/DEĞİL Diline, değerlerine, gelişimine ve üretime katılmayan toplumların geldiği/geleceği nokta. )
- SÖMÜRGECİLİK ile EMPERYALİZM
( )
- SÖMÜRGECİLİK ile/ve/||/<>/> YERLEŞİMCİ SÖMÜRGECİLİK
- SOMURMAK/SOĞURMAK ile/||/<> SÖMÜRMEK
( Emmek, ağza çekmek. İLE/||/<> Bir şey bırakmamak üzere yemek ya da içmek, iştahlı iştahlı yemek, hepsini birden bitirmek, silip süpürmek. )
- SÖMÜRME ile/ve/<> "SÖĞÜŞLEME"
- Sömürmek yerine DİNLE!!!
- SÖMÜRMEK ile/ve/||/<>/< EMMEK
- [ne yazık ki]
SÖMÜRÜ ile/ve/||/<> ARTI DEĞER SÖMÜRÜSÜ
- SÖMÜRÜ ile/ve/<> DAYATMA
- SÖMÜRÜ ile SUİSTİMAL ile MANİPÜLÂSYON
( EXPLOITATION vs. ABUSE vs. MANIPULATION )
- SÖMÜRÜ ve/||/<>/< TAHRİK
- SOMUT DİL ile/ve/<> BİREYSEL DİL
- SOMUT EMEK ile/ve/||/<> SOYUT EMEK
( Kullanım değeri. İLE/VE/||/<> Değişim değeri. )
- GELENEK:
SOMUT ile/ve/||/<>/< SOYUT
( İçi boş. İLE/VE/||/<>/< Evrensel. )
- SOMUT GERÇEKLİK ile/ve SOYUT GERÇEKLİK
( Batı'nın yaklaşımı. İLE/VE Doğu'nun yaklaşımı. )
- SOMUT ile/ve/<> DİZGE/DÜZEN
( CONCRETE vs./and/<> SYSTEM )
- SOMUT ve/=/||/<> EYLEM
- SOMUT ile/ve GERÇEK/LİK
( CONCRETE vs./and REAL/ITY )
- SOMUT ile KATI
( CONCRETE vs. SOLID )
- SOMUT = MÜŞAHHAS = CONCRETE[İng.] = CONCRET[Fr.] = KONKRET[Alm.] = CONCRETUS[Lat.] = CONCRETO[İsp.]
- SOMUT/LUK ile/ve/<> ÖRGÜN/LÜK
- SOMUTU AÇIKLAMAYA ÇALIŞMAK ile/ve/değil/yerine SOYUTU ANLATIP SOMUTTAN ÖRNEK VERMEK
- SON AKŞAM YEMEĞİ ile/ve "SON AKŞAM YEMEĞİ"
( 1495 - 1498 arasında. İLE/VE 1662[Çuhacılar Loncası] )
( Tabloda 26 el bulunur. İLE/VE 5 el bulunur. )
( Leonardo da Vinci.[15 Nisan 1452 - 02 Mayıs 1519] İLE/VE Rembrandt Harmenszoon van Rijn.[15 Temmuz 1606 ? 04 Ekim 1669] )
( ile/ve
)
- SON AN
- SON ARAÇ
- SON ARAMA
- SON AŞAMA
- SON ATAK
- SON BAKIŞ
- SON BEKLEYİŞ
- SON BİRLİKTELİK
- SON BÖLÜM
- SON ÇABA
- SON DANS
- SON DİLEK
- SON ETKİNLİK
- SON EYLEM
- SON FIRSAT
- SON GÖRÜŞME
- SON GÜLÜŞ
- SON HARFLER
- SON İSTEK
- SON KARAR
- SON KAYIT
- SON KİTAP
- SON KONTROL
- SON KORKU
- SON LOKMA
- SON MALZEME
- SON NİHAİ NOKTADA ... değil EN SON NOKTADA ...
- SON NOKTA
- SON NOKTA ile/ve DOYUM
- SON NOKTA ile DOYUM
- SON OLANAK
- SON ÖLÜM
- SON ÖPÜCÜK
- SON PARÇA
- Son pişmanlık fayda etmez! KONUŞ!!!
- SON ŞANS
- SON SIRA
- SON SOLUK
- SON SON
- SON SÖZ
- SON SÖZCÜKLERDEKİ SON HARF!: Z (Türkçe, İngilizce ve birçok dilin abecesinde) | OMEGA (Yunanca abecesinde)
- SON SÜREÇ
- SON TAD
- SON TANGO
- SON TEK
- SON TEKLİF
- SON TEKRAR
- SON TÜR
- SON UC (SONUÇ)
- SON YUDUM
- SON ile ARKA
( THE LAST vs. THE BACK )
- SON ile/ve/>/değil BAŞLANGIÇ
( [not] END, LAST vs./and/>/but BEGINNING
LAST BUT NOT LEAST )
- SON ile/ve BÜTÜN/LÜK
( LAST vs./and INTEGRITY )
- SON ile/ve/< BÜTÜN/LÜK
- SON ile/ve/değil EŞİK
- SON ile/ve/değil/< EŞİK
- SON ile/değil SONSUZLUĞA AÇILAN KAPI
- SON ile UC
- SONA BAKMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< YOLA BAKMAK
- SONA ERDİRME ile KURTULMA/KURTARMA
( Ancak Yaşamımızın muazzam kederini tamamen idrak ederek ona karşı isyan ettiğimiz zaman, bir çıkış yolu bulunabilir. )
( TO GET FINISH vs. TO RELEASE
It is only when you realise fully the immense sorrow of your life and revolt against it, that a way out can be found. )
- SONA değil SONRA
- SONAR ile RADAR
- SONBAHAR/HAZAN[Ar.] değil/yerine/= GÜZ/DÖKEN
- SONBAHAR/GÜZ/HAZAN ile/ve/||/<> BAĞ BOZUMU
( Kuzey yarım kürede Eylül, Ekim ve Kasım aylarını içine alan süre. | Yaşlılık dönemi. İLE/VE/||/<> Bağda ürünün toplanması. | Bu işin yapıldığı mevsim, sonbahar. )
- SONBAHAR/KIŞ YAĞMURU ile YAZ YAĞMURU
( Uzun sürelidir. İLE Kısa sürelidir. Yağış, çabuk geçer. )
- SONDA/CATHETER[İng.] değil/yerine/= DALGI
- SONDA[Fr.] ile SONDA[Fr.]
( Suyun, herhangi bir noktadaki derinliğini ölçmek, dip tabakaların yapısını incelemek için kullanılan araç. | Bir boşluğun içini yoklamaya yarayan, uzunca ve ucu küt demir araç. İLE Gövde içinde, herhangi bir boşluk ya da mesaneye sokulan, tanı, inceleme, sağaltım ve dışarı sıvı atmada kullanılan araç. )
- SONDAN BAŞA ile TÜMDEN GELiM
- SONDAN değil SONRADAN
- SÖNDÜRMEK:
YAŞAMI değil/yerine/>< SİGARAYI/TÜTÜNÜ
- SÖNDÜRMEK ile SÖNDÜRMEK
( Ateş ve ışığın yanmasına, aydınlatmasına son vermek. | Hava ya da gaz ile şişirilmiş bir şeyin havasını ya da gazını boşaltmak. İLE Tutku ve duyguları yatıştırmak, etkisiz duruma getirmek. )
- SONEK ile SONEKLEME
( SUFFIX )
- SONG vs. MUSIC
- SONİKATÖR ULTRASONİK HOMOJENİZATÖR/ULTRASONIC HOMOGENİZER[İng.] değil/yerine/= SES ÖTESİ BAĞDAŞTIRICI
- SONİLGEÇ ile ...
( POSTPOSITION )
- SONLANDIRMA ile/değil BÜTÜNE ERME
- Sonlu KONUŞ!!!
- SONLU KÜMELERİN BİRARADALIĞINDA ile/ve/||/<> SONSUZLUĞUN OLANAKSIZLIĞI
- SONLU SONSUZ ile/ve/||/<> SONSUZ SONLU
( İçerik, biçim/şekil/morf. İLE/VE/||/<> Yapı, sûret/form. )
- SONLU = FINITE[İng.] = FINI[Fr.] = ENDLICH[Alm.] = FINITA[Lat.]
- SONLULAR / SONU OLMASI GEREKENLER
- SONLULUĞUN(ÖLÜMÜN) SONRASI ile/ve/||/<> SONSUZLUK
- SONLU/LUK / SONSUZ/LUK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SALTIK/LIK / MUTLAK/LIK
- SONLULUK VE SONSUZLUK ile/ve/||/<> OLANAK VE ZORUNLULUK
( SONLULUĞUN SONSUZLUĞU )
- SONLU/LUK ile/ve/değil GEÇİCİ/LİK
( FINITENESS vs./and TRANSIENTNESS )
- SONLULUK ile/ve/değil/< GEÇİCİLİK
- SONLULUK ile/ve/||/<>/> SONLULUĞUN SONSUZLUĞU
- SONOGRAM[İng.] değil/yerine/= SES ÖTESİ GÖRÜNTÜ
- SONRA ile/ve/ne yazık ki/||/=/<>/> HİÇBİR ZAMAN
- SONRADAN AKLINA GELMESİ ile GEÇ ANLAMAK
( TO REMIND LATER vs. DELAYED MEANING )
- SONSAL NEDEN ile/ve ETKİLİ/ETKER NEDEN
- SONSAL) SINIFLAMA/KATEGORİZASYON ile/ve DIŞSALLIK, DIŞLAŞTIRMA
( CLASSIFICATION/CATEGORIZE vs./and TO EXCLUDE )
- SONSAL SINIFLAMA ile/ve/değil/yerine BİRBİRİNE DÖNÜŞTÜRÜLEMEYEN SONSAL SINIFLAMA
- DENKÖBEK/SONSAL SINIFLAMA = CATEGORY[İng.] = CATEGORIE[Fr.] = KATEGORIE[Alm.] = PRAEDICAMENTUM[Lat.] = KATEGORIA[Yun.] = CATEGORÍA[İsp.]
- SONSAL SINIFLAMA(KATEGORİ) ile/ve/||/<>/> KAVRAM
- Sonsuz KONUŞ!!!
- SONSUZ KÜÇÜKLER:
FİZİĞİN değil MATEMATİĞİN KONUSU/ALANI
- SONSUZ ile/ve BİR
( INFINITE vs./and ONE )
- SONSUZ ile/ve BİRE BİR
- SONSUZ ile/ve/değil/yerine/<> BİTİMSİZ
- SONSUZ ile/ve/= HERŞEY x HERŞEY
( INFINITE vs./and/= EVERYTHING X EVERYTHING )
- SONSUZ = NAMÜTENAHİ = INFINITE[İng.] = INFINI[Fr.] = UNENDLICH[Alm.] = INFINITUS, INFINITA[Lat.] = INFINITO/TA[İsp.]
- SONSUZ ile/ve SINIRLI SONSUZ
( ~ İLE/VE Pi sayısı. )
( Rasyonel. İLE/VE İrrasyonel. )
( INFINITE vs./and LIMITED INFINITE )
- SONSUZ ile SONSUZ / SONSUZ
- Sonsuza kadar SUS!!!
- SONSUZA KADAR değil/yerine ÖLENE KADAR
- SONSUZA YÖNELİK OLMA ile/ve/<>/değil SÜREKLİLİK
- SONSUZCA BÖLÜNEBİLİRLİK ile/ve BELİRLİ BİR NOKTAYA KADAR BÖLÜNEBİLİRLİK
- Sonsuzluğu yaşamak için SUS!!!
- SONSUZLUĞUN:
"VAROLUŞU" ile/değil ADI/ETİKETİ
- SONSUZLUK:
NİCELİKTE ile/değil NİTELİKTE
( Yoktur. İLE/DEĞİL Vardır. )
- SONSUZ/LUK:
ÖZNE ile/ve/||/<> NESNE
- SONSUZLUK ile/ve/||/<>/> AN ile/ve/||/<>/> TERSİNEMEZLİK(ENTROPİ) ile/ve/||/<>/> HEM, HEM DE | NE, NE DE ile/ve/||/<>/> BİLE DEĞİL (<> / > / < BİLE DEĞİL) (<> / > / < BİLE DEĞİL) ... ∞
- SONSUZLUK ile/ve/<> BÜTÜNLÜK
- SONSUZLUK ve/<>/>< GERÇEKLİK
( Hak. VE/<>/>< Olumsallık[keyfîlik]. )
- SONSUZLUK ile/ve/<> KISIR DÖNGÜ
- SONSUZ/LUK ile/ve/||/<> Pİ ile/ve/||/<> GOOGOLPLEX ile/ve/||/<> GRAHAM ile/ve/||/<> RAYO
( ∞ İLE İLE Googol, matematikteki büyük sayılardan biridir ve 10 üzeri 100'e eşittir. Başka bir deyişle 1 googol, 1 rakamına yüz sıfır ekleyerek yazılır. Bu terim, Amerika'lı matematikçi Edward Kasner'ın yeğeni Milton Sirotta[1929–1980] tarafından 1938 yılında kullanılmaya başlanmıştır.[Milton, bu sırada dokuz yaşındaydı.] )
( Bir trilyon, oniki sıfırla yazılır. Yüz tane sıfır kullanırsak, buna, bir "gogol" denilir. Bir gogol sıfır kullanılarak yazılan sayıya, "gogolplex" denilir. Evrendeki tüm moleküllerin sayısını yazmak için 79 sıfır yetiyor. Bir milyon gün, ancak 2739 yıl oluyor. İstanbul'un fethinden bu yana, sadece 17 milyar saniye geçmiş. Yazının bulunuşundan bugüne ise ancak 189 milyar saniye geçmiş.[Bu, trilyonun ancak beşte biridir.] Bir kişinin yaşamı, ortalama 2 milyar saniyedir. )
( "Graham ve Rayo Sayısı" ile ilgili yazıyı okumak için burayı tıklayınız... )
- SONSUZ/LUK ile "ULAŞILAMAYAN"/"KÖTÜ" SONSUZ/LUK
- SONTEŞRİN/TEŞRİN-İ SÂNÎ[Ar.] değil/yerine/= KASIM
- SONU OLMAYANLAR
- SONUÇ
( RESULT/CONSEQUENCE )
- [ne yazık ki]
"SONUÇ ODAKLI/LIK" ve/||/<>/>/< HİLEKÂR/LIK
- SONUÇ, SONUÇTA ile/ve/değil/yerine ŞU AN
( İkisinin kullanımında da, "Önemli[öncelikli] olan, şu andır/sonuçtur" indirgemeci/lik yanlışlığı yapılmamalıdır! )
( [not] "FINALLY" vs./and/but "RIGHT NOW"
"RIGHT NOW" instead of "FINALLY" )
- SONUÇ ile/ve/<>/değil/yerine BİLEŞKE
- SONUÇ ile/ve BİLGİ
( RESULT/CONSEQUENCE vs./and KNOWLEDGE )
- SONUÇ ile/değil/yerine ÇIKARIM
- SONUÇ ile/ve/değil/yerine/||/<> DEĞERLENDİRME
- SONUÇ ile/ve/değil EŞİK
- SONUÇ ile/ve/değil GÖSTERGE
( [not] RESULT/CONSEQUENCE vs./and/but SIGN )
- SONUÇ ile/ve/değil KAYNAK
( [not] RESULT/CONSEQUENCE vs./and/but SOURCE )
- SONUÇ ve/||/<>/< KISIR/LIK
- SONUÇ ile/ve/<> NEDEN/SEBEP
( RESULT/CONSEQUENCE vs./and/<> REASON )
- SONUÇ ile/ve NEDEN/SEBEP OLAMAYAN SONUÇ
( RESULT/CONSEQUENCE vs./and THE RESULT, WHICH CANNOT BE A REASON )
- SONUÇ = NETİCE = CONCLUSION[İng., Fr.] = SCHLUSS, SCHLUSSATZ, KONKLUSION[Alm.] = CONCLUSIO[Lat.] = CONCLUSIÓN[İsp.]
- SONUÇ ile/ve/||/<> ÖZET
- SONUÇ ile/ve/değil SON/ÂKIBET
( [not] RESULT vs./and/but CONSEQUENCE )
- SONUÇ ile TEPKİ
- SONUÇ ile/ve TESELLİ
( REALITY vs./and CONSOLATION )
- SONUÇ ile TOPLAM
( RESULT/CONSEQUENCE vs. TOTAL )
( PAYAN ile ... )
- SONUÇ ile/ve/değil TÜMDENGELİM
- SONUÇ ile/ve/değil/||/<>/> ÜRÜN
- SONUÇ ile/ve/değil/<> UZANTI
- SONUÇLANDIRMA ile/ve/değil/||/<>/> SONLANDIRMA
- SONUÇLARA DAYANÇ/SABIR ile/ve NEDENLERE DAYANÇ/SABIR
( Nedenlere sabretmek, çok daha zordur. )
- [ne yazık ki]
"SONUÇ ODAKLILIK" ile/ve/||/<> "GARANTİCİLİK"
( Bilgisiz ve anlayışsızların, süreci düşünemeyen, düşünmek istemeyenlerin, rahatı/keyfi yerinde olanların "zihni/tutumu". İLE/VE/||/<> Herşeyin, en başta hazır ve en iyi olmasını bekleyenlerin, geleceğe don biçebileceğini zannedenlerin "zihni/tutumu". )
- [ne yazık ki]
"SONUÇ ODAKLILIK/MERKEZLİLİK" ile/ve/||/<>/>/< TERBİYESİZLİK
- SONUÇTA yerine ÇÜNKÜ
- SONUÇTA ... ile/ve/değil/yerine/<> GEREKSİNİM
- SONUÇTA değil ...'NIN SONUCUNDA / SONUÇ İTİBARİYLE
- SÖNÜK/LÜK ile/ve/değil/yerine SADE/LİK
- SÖNÜM / SÖNÜMLEMEK ile SÖNÜMLÜ
( Bir salınım hareketinin genliğinin, türlü dirençlerin etkisiyle küçülmesi, itfa. | Bir borcun her yıl ödenen taksitlerle belirli bir zaman sonunda ödenmiş olması, itfâ. İLE İLE Belirli bir sürede, genliği, sıfıra inen [salınım hareketi]. )
- SONUNA KADAR ile AĞZINA KADAR
- Sonunda DİNLE!!!
- SONUNU GETİRMEK değil SONRASINI GETİRMEK
- SONURGU = COROLLARY[İng.] = COROLLAIRE[Fr.] = ZUSATZ[Alm.] = COROLLARIUM[Lat.]
- SONURGU ile SONURTU
( Bir başlangıcın, bir olgunun, bir ilginin gerekli ve zorunlu görülen sonucu, vargısı. İLE Birbirine bağlı iki önermeden sonraki. )
- [not] SOON vs. LATER
( LATER instead of SOON )
- SOOTHSAYING/PREDICTION/PROPHECY/AUGURY vs. FORESIGHT/PRUDENCE
- SOPA ile ASA
( SOPA: ÂLET-İ TEDİB[: Edeplendirme aleti.] )
- SOPA ile/||/<> BASU
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( ... İLE/||/<> Demir sopa. )
- SOPA ile/değil ÇİĞİNDİRİK
( ... İLE/DEĞİL İki ucuna su kabı gibi taşınacak şeyler asılarak omuza alınan ağaç, omuzluk. )
- SOPA ile MAŞA
( STICK/CUDGEL vs. TONGS )
- SOPA ile MATRAK[Ar.]
( ... İLE Kalın sopa, değnek. | Eğlenceli, gülünç, hoş. )
- SOPA ile SÖVEN
( ... İLE Büyük sopa. )
- SOPHOS ile SOPHOS ile SOPHOS
( Tanrı. İLE Bilge. İLE Usta. )
- SÖR[Fr. SOEUR] ile "SÖR"[İng.]
( Katolik mezhebinde kendini dine adayan ve manastırda yaşayan kadın/rahibe. | Kızkardeş. | Hastabakıcı. İLE İngiliz, "soyluluk" "unvanı"[Kişinin soyu olmaz! Öncelikle ve son olarak, kendi vardır. Kendinden öncekileri, ikinci/üçüncü sıralarda düşünmek gerekir. "Soy" düşüncesi/sözü, dirimsel/biyolojik bir durumdur. Ancak, hayvanlar için [köpek ya da at için] geçerli "olabilir". "İnsan" için, zorlamalı, dolaylı ve gereksiz/yersiz bir "yakıştırmadır!"]. )
- SORAN ile YANITLAYAN
( İstediği her şeyi sorabilen/sorabilecek olan. İLE Her şeyden yanıt veremeyecek olan. )
- SORARKEN:
"... MIDIR?" ile/değil/yerine DAHA ÇOK, NEDİR? (NE OLSA GEREK)
- SÖRÇ(SEARCH) YAPMAK değil/yerine/= ARAMA YAPMAK
- SÖRF ile INTERNETTE SÖRF
( Denizdeki/karadaki sörf. İLE İnternetteki sitelerarasında dolaşma. )
- SORGU SUAL değil/yerine/= SORGULAMA
- SORGUÇÇU HAN ile SORGUÇÇULAR ÇARŞISI
( Bayezıd'ta, Kapalı Çarşı'nın güneyinde, Kalpakçılar Caddesi'ndedir. İLE Bayezıd'ta, Kapalı Çarşı'da, Bedesten yakınında bir çarşı. )
- SORGU/İFADE TUTANAĞI:
ŞÜPHELİDE ile/ve/değil/||/<>/> OLAYDA TARAF VARSA
( [Kayıt/evrak/zabıt] Şüpheli sıfatıyla düzenlenir.[Suç isnâd edilen kişinin verdiği açıklamadır/ifadedir.] İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> "Bilgi alma" sıfatıyla düzenlenir. )
( Kolluk kuvvetleri tarafından. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Soruşturma savcısı tarafından alınır. )
- SORGULA!:
ELİNİ ve/||/<> DİLİNİ ve/||/<> YOLUNU ve/||/<>
GÜNÜNÜ ve/||/<> GÖNLÜNÜ ve/||/<> SONUNU
( Kazandıkça, bölüşemiyorsan. VE/||/<> Konuştukça, kırıcı oluyorsan. VE/||/<> Yürüdükçe, hedeften çıkıyorsan. VE/||/<> Günler/yıllar geçtikçe, yerinde sayıyorsan. VE/||/<> Sevildikçe, vefâsızlaşıyorsan. VE/||/<> Hangi durumda olursan ol! )
- SORGULAMA ile/ve/> ÇÖZÜMLEME
- SORGULAMA ile/ve/> DÜŞÜNCE/FİKİR AYRILIĞI
- SORGULAMA ve/||/<>/> ÖZGÜRLEŞME
- SORGULAMA ile/ve SINAMA
( TO INTERROGATE vs./and TO TEST )
- SORGULAMA ile/ve/||/<>/> SINANMA
- SORGULAMA ile/ve YORUM ÇOKLUĞU(NA ULAŞMAK)
- SORGULAMA ile/ve/+/<> YORUMLAMA
- SORGULAMAK ile/ve/||/<>/> ANLAMAK ile/ve/||/<>/> AŞMAK
- SORGULAMAK ile/ve ARAŞTIRMAK
- SORGULAMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÖZLEMLEMEK
- SORGULAMAK ile SORGUYA ALMAK/ÇEKMEK
- SORGULAMAK ile/değil/yerine/</>< SORU SORMAK
( Bazı "savcı"ların yanlış, olumsuz, yüklü, kandırıcı tarzı. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Düşünenlerin, uygun, doğru, yerinde tutumu. )
- SORGULANABİLİR/SORGULANABİLECEK/LER ile SORGULANAMAYAN/SORGULANAMAYACAK OLAN/LAR
- SORGULANABİLİR/LİK ile/ve/||/<> BİLİNEBİLİRLİK
- SORGULANAMAYACAK YANITLAR değil/yerine/>< YANITLANAMAYACAK SOR(G)ULAR
- SORGULANAMAYACAK YANITLAR değil/yerine YANITLANAMAYACAK SORULAR
- SORGULANMAK ile/ve/değil/yerine SORUMLULUK/U/NU ALMAK
- SORGULAYICILIK ile YIKICILIK
- SORGUSUZ ile/ve/||/<>/> SORUSUZ/SUALSİZ[Ar.]
- SORİT[Fr. < Yun.] değil/yerine/= ÇIKARIM
( Öncül sayısı ikiden çok olan tasımsal çıkarım. )
- SÖRKIL[İng. < CIRCLE] değil/yerine/= DÖNGÜ
- SORMAK ile "AÇMAK"
( TO ASK vs. "TO OPEN" )
- SORMAK = ASK[İng.] = DEMANDER[Fr.] = FRAGEN[Alm.] = DOMANDARE[İt.] = PREGUNTAR[İsp.]
- SORMAK ile/ve/<> FARKINDALIK
( TO ASK vs./and/<> AWARENESS )
- SORMAK ile/ve/<> İSTEMEK
( Aynı anda iki anlama birden sahip olan, haddi aşmamak üzere hangisi daha uygunsa o anlam üzerinden değerlendirme dileğiyle kullanılan çok değerli bir kavram ve sözcüğümüzdür. )
( TO ASK vs./and/<> TO REQUEST/ASK )
- SORMAK ile KULAK KABARTMAK
- SORMAK ile ÖNCE KENDİNE SORDUKTAN SONRA SORMAK
( Sadece sormuş olmak için soru sorulmaz! )
( Bir şey ki, yapmasan da olur. YAPMA! Bir şey ki, söylemesen/sormasan da olur. SÖYLEME/SORMA! )
- SORMAK ile/ve/değil/||/<>/< SESLİ DÜŞÜNMEK
- SORMAK ile SORMAK/SOĞURMAK
( Birine soru yönelterek, herhangi bir konuda, ondan bilgi istemek. | Bir işin sorumluluğunun kendinde olması, bir işten sorumlu bulunmak. İLE Emmek. )
- SORMAK ile/ve SÖYLEMEK
( TO ASK vs./and TO SAY )
- SORMAK ile/ve UTANMA(MA)K
( TO ASK vs./and (NOT) TO BE EMBARRASSED )
- SORMAK:
[ya] MERAKTAN ile/ve/||/<>/ya da ÖYLESİNE
- SORMAQ[Azr.] = EMMEK[Tr.]
- SORMASINDAN BELİRLİ ile SORUŞ BİÇİMİNDEN BELİRLİ
- SORMAYAN ile/değil/yerine/>< SORAN
( Yaşam boyu ahmak ve aptal. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Bir dakikalığına, "birkaç kişi nezdinde" "aptal." )
- ŞORT[İng. SHORT] ile TAYT[İng. TIGHT]
( Paçaları, dizlerin yukarısında olan kısa pantolon. İLE Bacakları sıkı saran özel kumaştan yapılmış bir pantolon türü. | Sızmaz, su geçirmez bir kumaştan yapılmış şort giysi. )
- [Fr.] SORTİ ile SORTİ
( Elektrik tesisatında, lamba ya da fiş konacak kolların her biri. İLE [askeriye] Çıkış. )
- SORU KİPİNDE İNANÇSIZLIK/ÜMİTSİZLİK ile/değil/yerine SORMAK
( "Yapsa ne olacak?" İLE/DEĞİL/YERİNE ... )
- SORU [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- SORU [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- SORU SORMAK:
"BİLDİĞİNİ/EZBERİNİ" "ONAYLATMAK" ya da KENDİNİ "ALKIŞLATMAK" ile/değil/yerine/>< ANLAMAYA ÇABALAMAK
- SORU (SORMAK):
ÖĞRENMEK İÇİN ile/ve/değil/bazen/||/<> ANLAMAK İÇİN ile/ve/değil/bazen/||/<> GERİBİLDİRİM/ONAY İÇİN
- SORU SORMAK ve/=/||/<>/< SORUMLULUĞU İSTEMEK
- SORU ile/ve/değil/> "ENGEL"
- SORU ile/ve/değil HAKARET
( [not] QUESTION vs./but INSULT )
- SORU ile/ve/||/<>/> İLKE
- SORU ile/değil/< İNŞİRÂH[< ŞERH]
- SORU ile/ve KİŞİ
( Kişi, başka kişilere görünendir. )
( En yalın sorular, en değerli olanlardır. )
( Durun, bakın, inceleyin, doğru soruları sorun, doğru sonuçlara varın ve onlara göre hareket etme cesâretini gösterin ve olanlara bakın. )
( Sorulardan kaçanlar, yanıtların sıcaklığına sığınır. )
( QUESTION vs./and PERSON
The person is what I appear to be to other people.
Stop, look, investigate, ask the right questions, come to the right conclusions and have the courage to act on them and see what happens. )
( SUAL ile/ve ŞAHIS )
- SORU ile/ve KUŞKU(/ŞÜPHE)
( QUESTION vs./and SUSPICION/DOUBT )
- SORU = QUESTION[İng.] = QUESTION[Fr.] = FRAGE[Alm.] = QUESTIONE[İt.] = CUESTIÓN[İsp.]
- SORU ile/ve/> SORUN ile/ve/> SORUNSAL
( Sorun olmadan/yoksa soru da olmaz/oluşmaz. )
( QUESTION and/> PROBLEM and/> PROBLEMATICAL )
- SORU ile/ve/<> YANIT
( Soru, yanıttan önce gelir. )
( Question comes before answer. )
( QUESTION vs./and ANSWER )
- SORU ile/ve YANIT
( Peygamber, aracıdır. İLE/VE Aracısız ve doğrudan. )
- SORU ile/ve YORUM
( Soru sorma biçimi, konuyu/nesneyi belirler. )
( QUESTION vs./and INTERPRETATION/COMMENT )
- SORULAR:
BİLİMİN TEMELLERİNİ İLGİLENDİRENLER ile/ve/||/<> BİLİMİN YÖNTEMİNİ İLGİLENDİRENLER
- SORULMAMIŞ/İSTENİLMEMİŞ ÖNERİ/TAVSİYE ile/ve/ne yazık ki/||/<>/< MASKELİ AŞAĞILAMA
- SORULURSA ile/ve/değil/||/<>/>/< SORULSA
- Sorumlu KONUŞ!!!
- SORUMLU TUT(UL)MAK ile/ve/değil/yerine SORUMLU OLMAK
- SORUMLULUK ...:
BİRİ/LERİ İÇİN değil HERKES İÇİN
- SORUMLULUK DUYMAK ile/ve/||/<>/> SORUMLU OLMAK
- SORUMLULUK [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- SORUMLULUK:
TEK ile/ve/||/<> TOPLU
- SORUMLULUK VERME ile/değil/yerine SORUMLULUK ALMA(YI SAĞLAMA)
( Sorumluluk verilmez, sorumluluk alınır. Sorumluluk alınması için koşullar, uygun yapıya büründürülür. )
( It's not right to "giving responsibility". Better to arrange conditions "to taking responsibility". )
( GIVING RESPONSIBILITY vs. TAKING RESPONSIBILITY
TAKING RESPONSIBILITY instead of GIVING RESPONSIBILITY )
- SORUMLULUK ile/ve AVANTAJ
( RESPONSIBILITY vs./and ADVANTAGE )
- SORUMLULUK ve/<> BAKIM
- SORUMLULUK ile/ve KARAR
( Kararlılık için duyarlılık ve tedbirlilik gerekir. )
( Olgun kişi, özellikle hareket içeren sorumluluklara olumlu bakar. )
( RESPONSIBILITY vs./and DECISION )
- SORUMLULUK ve/||/<>/< (KENDİNİ) SAVUNABİLMEK("SALDIRI" değil/olmayan!)
- SORUMLULUK ile KEYFÎLİK
( [ne yazık ki] Yüklenilen. İLE Üstlenilen. )
- SORUMLULUK ile/ve MEKANİZMA
( Sorumluluklardan kaçmanın yolu, "Benim sorumluluklarım var" demektir. )
( RESPONSIBILITY vs./and MECHANISM )
- SORUMLULUK = MESÛLİYET = RESPONSIBILITY[İng.] = RESPONSABILITÉ[Fr.] = VERANTWORTUNG[Alm.]
- SORUMLULUK ile/ve OLGUNLUK
( RESPONSIBILITY vs./and MATURITY )
- SORUMLULUK ve/||/<> ONUR
- SORUMLULUK ile SEVAP OLARAK (YAPMAK)
- SORUMLULUK ile/ve SORGULAMA
( RESPONSIBILITY vs./and TO INTERROGATE )
- SORUMLU/LUK ile/ve SUÇLU/LUK
( Sorumlu olmak, suçlulukla bağdaştırılmamalıdır. )
( RESPONSIBILITY vs./and TO INTERROGATE )
- SORUMLULUK ile/ve ÜSTLENME
( Sorumluluklarımızdan kaçınırsak, sorumluluklardan kaçınmamızın olumsuz/ağır sonuçlarından kaçınamayız. )
( RESPONSIBILITY vs./and TO TAKE ON )
- SORUMLULUKLARIN AZALDIĞI DURUMLAR:
CİNNET ile/ve/||/<> SAĞIRLIK YA DA ÖTEKİ DUYU YİTİMLERİ ile/ve/||/<> BELLEK ZAYIFLIĞI ile/ve/||/<> UYKU ile/ve/||/<> SARA ile/ve/||/<> HASTALIK ile/ve/||/<> HATA
- SORUMLULUKLARIN, KISMEN AZALDIĞI DURUMLAR:
BİLGİSİZLİK ile/ve/||/<> SARHOŞLUK(SEKİR) ile/ve/||/<> HAFİFLİK(HEZEL) ile/ve/||/<> SEFAHET ile/ve/||/<> SEFER
- SORUMLULUKLARIN, KISMEN AZALDIĞI DURUMLAR:
KÖLELİK(RİKKİYET) ile/ve/||/<> İKRAH
- SORUMLULUKLARIN, KISMEN AZALDIĞI DURUMLAR:
KÜÇÜKLÜK ile/ve/||/<> BUNAMA(ATEH) ile/ve/||/<> ÂDET GÖRME(HAYIZ)
- [ne yazık ki]
SORUMLULUKTAN KAÇMAK ile/ve/||/<>/< ÖZGÜRLÜĞÜ YADSIMAK
- SORUN
( PROBLEM )
- SORUN:
BİLGİSİZ OLMAK değil KENDİMİZİ BİLGİN SANMAK
- SORUN "ÇIKARMAK/ÇIKARAN" ile/ve/değil/||/<>/< SORUNU GÜN YÜZÜNE ÇIKARMAK/ÇIKARAN
- SORUN ...:
"ÇÖZÜMLENMEDİ" ile/değil ÇÖZÜLDÜ/ÇÖZÜL(E)MEDİ
- SORUN:
ENGEL ile/değil/yerine/>< BASAMAK
( Önümüze çıkana, "engel" dersek, takılıp düşebiliriz; "basamak" dersek bir basamak daha yükseliriz. )
- SORUN/SIKINTI:
FARKLI OLMAK/TA ile/ve/||/<>/ne yazık ki FARKINDA OLMAMAK/TA
( )
- (SORUN:
) "İNANMAK/İNANMAMAK" değil KAYITSIZLIK
- SORUN:
(")SORUN(") değil SORUNA BAKIŞ AÇIMIZ
- SORUN:
"YAP(A)MAMA" ile/ve/değil/||/<>/< BAŞLAYAMAMA
- SORUN YAŞAMAK ile ÇİLE ÇEKMEK
- SORUN ile/ve ÇÖZÜLMESİ GEREKEN
( Hiçbir sorun, o sorunu yaratan "bilinç düzeyi" ile çözülemez. )
- SORUN ile/ve/||/<> DAMLAYAN MUSLUK
- SORUN ile/ve/değil DEĞERLENDİRME
- SORUN ile/ve EKSİKLİK
( PROBLEM vs./and DEFICIENCY )
- SORUN ile/değil/yerine FARK
- SORUN ve/||/<>/> HEDEF ve/||/<>/> ENGEL ve/||/<>/> GÜÇ KAYNAĞI
- SORUN ile/ve/değil/<> KAÇMA
- SORUN ile/ve/değil/yerine KONU
( Sorunumuzdan tümüyle haberdar olalım, ona her yönünden bakalım, onun, yaşamımızı nasıl etkilediğini gözlemleyelim. Sonra onu kendi haline bırakalım. )
( Hiçbir sorun tümüyle çözülemez, fakat siz onun geçerli olmadığı bir düzeye kendinizi çekebilirsiniz. )
( Sana bir yararı olmayacak sorun diye bir şey yoktur. )
( Yararlarına gereksinimin olduğu için sorunları ararsın. )
( [not] PROBLEM vs./and/but SUBJECT/TOPIC
SUBJECT/TOPIC instead of PROBLEM
Become fully aware of your problem, look at it from all sides, watch how it affects your life. Then leave it alone.
No problem is solved completely, but you can withdraw from it to a level on which it does not operate. )
- SORUN ile/ve/değil (KURAMSAL) DİL SORUN/LARI
- SORUN = MESELE = PROBLEM[İng., Alm.] = PROBLEME[Fr.] = PROBLEMA < PRO:ÖNE. BALLEIN:ATMAK[Yun.] = PROBLEMA[İsp.]
- SORUN ile/ve/değil ÖNCELİK
( [not] PROBLEM vs./and/but PRIORITY )
- SORUN ile SIKINTI
( Doğal olmayan yollarla sorun çözmek yerine onlara ayak uydurmak daha doğrudur. )
( PROBLEM/ISSUE vs. DISTRESS )
- SORUN ile/ve/=/||/<>/< "SONUÇ"
- SORUN ile/ve/ne yazık ki/||/<>/< SORUNUN OLMAMASI SORUNU
- SORUN ile SORUNUN SONUCU
( PROBLEM vs. CONSEQUENCE/RESULT OF THE PROBLEM )
- SORUN" ile/değil/yerine/>< VERİ
- SORUN" ile/ve/değil/<> "YÜK"
- SORUNDA:
ÇOKLUĞU ile/değil/yerine HİKMETİ
- SORU/NLAR:
ÇIKINCA ile/ve/değil/||/<>/> ÇIKTIKÇA
- SORUNLAR:
"DARBE" ile/değil/yerine PÜRÜZ
- SORUN/LAR:
DİNLEMEMEKTEN ile/ve/değil/||/<>/< DUYMAK FAKAT (DUYDUĞUNA) UYMAMAKTAN
- SORUN/LAR ile/ve/<> İLETİŞİM KOPUKLUĞU
- SORUNLAR ile/ve/||/<>/> OLANAKLAR ve FIRSATLAR
- SORUNLAR SORUNLAR İÇİN ÇÖZÜM ARAMAK/BULMAK
- SORUNLAR ile/ve/değil/yerine/||/<>/> SORUNLARI TERK ETMEK
- SORUNLARA ODAKLANMAK ile/değil/yerine/>< OLASILIKLARA VE (ARA) ÇÖZÜMLERE ODAKLANIRSAK
( Daha çok sorun/umuz olur/oluşturur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Daha çok seçeneğimiz ve çözümümüz olur/oluşur. )
- SORUNLARDA:
"ARKADAŞ KAYBETMEK" değil ARKADAŞ KEŞFETMEK
( Sorunlarda, arkadaş(/sa), kaybedilmez; ancak, keşfedilmiş olunur. )
- SORUNLARDAN RAHATSIZ OLMAMAK/SORUNLARLA BAŞ ETMEK:
(AYRINTILARDA ...)
BİLGİSİZLİKLE/BİLİNÇSİZLİKLE ile/değil/yerine/>/>< BİLGİYLE/BİLİNÇLE
- SORUNLARDAN/KİŞİLERDEN "KAÇMAK/UZAKLAŞMAK" ile/değil/yerine SORUN(LU)LARI UZAKLAŞTIRMAK
- SORUNLARI/OLUMSUZLUKLARI ...:
"AKLINDA TUTMAK" ile ARDINDA TUTMAK
- SORUNLARI:
AŞMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ASKIYA ALMAK
- SORUNLARI:
BAŞKALARIYLA OLAN/LAR ile/değil/yerine (OLABİLDİĞİNCE) KENDİYLE OLAN/LAR
( Sorunun, kendi(nde) olduğunu anla(ya)mayan kişiler, ne yazık ki, çözümü, başkalarının huzurunu bozmakta "arar/bulur". )
( [çoğunlukla] Kendiyle, (ciddi) sorunları olan(lar)dır. İLE/DEĞİL/YERİNE Başkalarıyla, "sorunlu" "görünseler/düşünülseler" de sorunsuzdur(lar). )
- SORU(N)LARI:
ÇÖZMEK ile/ve/||/<>/> AŞMAK
- SORUNLARI ERTELEMEK/DAHA SONRAYA TAŞIMAK yerine SORUNLARI TERK ETMEK
- SORUNLARI (SADECE) KONUŞMAK ile/ve/yerine/değil SORUNLAR İÇİN ÇÖZÜM ARAMAK/BULMAK
( Hiçbir sorun, onu yaratan 'bilinç seviyesi'yle çözülemez. )
( Problems cannot be solved at the same level of awareness that created them. )
( [not] (ONLY) TO TALK THE PROBLEMS vs./and TO SEARCH/FIND SOLUTION FOR PROBLEMS
TO SEARCH/FIND SOLUTION FOR PROBLEMS instead of (ONLY) TO TALK THE PROBLEMS )
- SORUNLARI:
SORUN OLARAK KONUŞMAK ile/yerine/değil İLERLEME/GELİŞİM ARACI OLARAK KONUŞMAK/DEĞERLENDİRMEK
( [not] TO TALK THE PROBLEMS AS PROBLEMS vs. TO TALK PROBLEMS AS VEHICLE FOR DEVELOPMENT/PROGRESS
TO TALK PROBLEMS AS VEHICLE FOR DEVELOPMENT/PROGRESS instead of TO TALK THE PROBLEMS AS PROBLEMS )
- SORUNLARIN:
OLUŞMASI ile/ve/değil/||/<>/< ORTAYA ÇIKMASI
- SORUNLARI(N/I):
ÖNEMSEMEMEK ile/ve/değil/yerine ÜSTÜNDE DURMAMAK
- SORUNLARI/SIKINTILARI:
ÖTELEMEK ile/değil/yerine ÇÖZMEK
- Sorunların çözülmesi için SUS!!!
- SORUN(LAR)LA:
"BAŞ BAŞA OLMAK" değil YÜZ YÜZE OLMAK
- SORUNLARLA/SIKINTILARLA:
BOĞUŞMAK değil/yerine YOĞRULMAK
- DURUM/RESİM:
SORUNLU ile/ve/değil/||/<>/< SORUNLULARIN
- SORUNLU "YASALARI":
REDDEDELİM değil/yerine DEĞİŞTİRELİM
- SORUN/LU ile RİSK/Lİ
( PROBLEM vs. RISK/Y )
- SORUNLU ile/değil/yerine/>< SORUMLU
- [SORUNSAL]
AKLIN:
NEYİ BİLİP ile/ve/||/<> NEYİ BİLEMEYECEĞİ
( IMMANUEL KANT )
- SORUNSAL = İHTİMALİ = PROBLEMATIC[İng.] = PRBOLÉMATIQUE[Fr.] = PROBLEMATISCH[Alm.] = PROBLEMATIKOS[Yun.]
- SORUNSAL ile/ve/değil KURAMSAL SORUNSAL
- SORUNU:
GÖRMEMEK ile/ve/||/<> ÇARPITMAK
- Sorunu KONUŞ!!!
- SORUNU YOK ETMEK değil/yerine SORUNU YÖNETMEK
- [ne yazık ki]
SORUNU ÇÖZMEYE:
NİYETİNİN OLMAMASI ile/ve/değil/||/<> KARARLILIK GÖSTERMEMEK
- SORUNUN:
"ÜSTÜNÜ ÖRTMEK" değil/yerine/>< ÜSTESİNDEN GELMEK
- SORUP SORUŞTURMAK
- SORUŞMAK ile SORUŞMAK
( Birbirine sormak. İLE Emilip yok olmak. | Çamaşırın, kurumaya başlaması. )
- SORUŞTURMA ile/ve/||/<>/> KOVUŞTURMA/KOĞUŞTURMA/TA'KÎBÂT
( Gizli. İLE/VE/||/<>/> Açık. )
- SORUŞTURMADA:
GİZLİLİK ile/ve/||/<> KISITLILIK
( Ancak ve sadece ilk 24 saat için uygulanabilir.[Sulh ceza mahkemesi tarafından verilir. İtiraz da yine bu mahkemeye yapılabilir.][Savcı ya da kollu kuvvet tarafından da alınabilmektedir.][Şüpheli, avukat da dahil olmak üzere hiçkimseyle görüştürülmez.][Hakkında herhangi bir belge/evrak almak olanaklı değildir.] İLE/VE/||/<>/> Soruşturmanın sağlığı açısından, bilgi/belge/verilerin, kişilerin eline geçmemesi için Sulh Ceza Hakimliği tarafından verilir.[Soruşturma aşamasından iddianamenin hazırlanıp mahkemece kabul edilip duruşma tarihi verildikten sonra kalkar.][Avukatlar, gizlilik kararı olan dosyalarda şüphelinin tüm araştırma raporları/tutanakları, belgeleri ve imzalı beyanlarını bu süreçte alabilir.][Gizlilik kararı, iddianame hazırlandıktan sonra (re'sen) kalkar.] )
- SORU-YORUM ile/ve YORUM-SORU
( QUESTION-COMMENT vs./and COMMENT-QUESTION )
- ŞOSE[Fr. CHAUSSEE] ile ŞOSET[Fr. CHAUSETTE ]
( Genellikle taş kırıkları üzerine kum döşenip silindir geçirilerek yapılan yol. İLE Kısa çorap. )
- SOSYAL MEDYA (5C):
KONUŞMA/SÖYLEŞİ ve/+/||/<>/> ORTAKLIK ve/+/||/<>/> YORUM ve/+/||/<>/> İŞBİRLİĞİ ve/+/||/<>/> KATKI
( 5C: CONVERSATION and/+/||/<>/> COMMUNITY and/+/||/<>/> and/+/||/<>/> COMMENTING and/+/||/<>/> CONTRIBUTION and/+/||/<>/> COLLABORATION )
- SOSYAL[İng. < SOCIAL < SOCIETY] değil/yerine/= TOPLUMSAL
- SOSYALİZASYON/SOCIALIZATION[İng.] değil/yerine/= TOPLUMSALLAŞMA
- SOSYOBİYOLOJİ ile ETOLOJİ
( Sosyal davranışların evrimsel kökenlerini inceleyen bir bilim dalı. İLE Hayvan davranışlarını inceleyen bir bilim dalı. Bu iki dalın kesiştiği noktada, hayvanların sosyal davranışları ve evrimsel adaptasyonları araştırılmaktadır. )
- SOSYOMETRİ/SOCIOMETRY[İng.] değil/yerine/= TOPLUMSAL DAVRANIŞ ÖLÇÜMÜ
- SOSYOMETRİ değil/yerine/= UYUMÖLÇÜM
- SOSYOPAT ile MİZANTROP
( ... İLE Kişilerden, toplumdan hoşlanmayan. )
- SOTE"YE (YATMAK) değil "SOTA"YA (YATMAK)
( SOTE[Fr. < SAUTÉ]: Küçük küçük doğranmış sebzeleri yağda hafifçe kavrulduktan sonra su, domates, biber vb. katılarak yapılan bir tür yemek. İLE/DEĞİL SOTA[İt. < SOTTO]: Uygun, elverişli [yer]. )
- SOTO[Jap.] ile ...
( Çin'li Zen Ustası Ts'ao-shan'ın (840-901) adından bozulmuş bir sözcük. Basamaklı, aşamalı aydınlanmayı öngören Zen Okulu. )
- SOUND vs. SILENCE
- SOUP vs. SOAP
- SOURCE vs. CENTER
- ŞOV değil/yerine/= GÖSTERİ
- ŞOV[İng. < SHOW] değil/yerine/= GÖSTERİ
- ŞÖVALE[Fr. CHEVALET] ile ŞÖVALYE[Fr. CHEVALIER]
( Tabloların üzerine konulup resim yapıldığı sehpa. İLE Eski Roma'da, üç sınıftan ikincisinin üyesi olan yurttaş. | Orta Çağ Avrupası'nda, özel eğitimle yetişmiş, belirli ülküler taşıyan, soylu, atlı savaşçı. | Derebeylik düzeninde, soyluluk unvanlarının en alt basamağı. | Günümüzde, Fransız hükûmetinin verdiği şeref belgesi ve nişanı. )
- ŞÖVALYELER'DE:
TAPINAK ŞÖVALYELERİ ile/ve TÖTON ŞÖVALYELERİ ile/ve ST. JEAN/HOSPİTALER ŞÖVALYELERİ
( KÜRESEL MEDENİYET - TEOMAN DURALI - DERGÂH YAY. )
- SOVAN değil SOĞAN
- SÖVEN ile/değil/yerine/></< SEVEN
- ŞOVENİZM[Fr. < CHAUVINISME] ile DÜŞMANLIK
( Kendi ulusunu öne çıkararak değişik ırk ve uluslar arasında düşmanlık yaratmayı amaçlayan ve bu yolda kışkırtmada bulunan aşırı akım. İLE ... )
- Sövmeden, küfürsüz KONUŞ!!!
- [ne yazık ki]
SÖVMEK ile/ve/||/<>/> DÖVMEK
- SOVYET:
SO ve/||/<> VYET
( Birlikte, birarada. VE/||/<> Düşünme, konuşma. )
- SOVYET ile/ve/||/<>/> RUS
(
Sovyet ile Rus Kavramlarının FaRkLaR'ı...
Ölçüt | Sovyet | Rus |
---|---|---|
Tanım | Sovyet sözcüğü, "konsey" anlamına gelir, genellikle Sovyetler Birliği'ni tanımlar. | Rus, Rusya'ya ait ya da Rus toplumundan olan kişi anlamına gelir. |
Coğrafi Kapsam | 15 cumhuriyetten oluşan geniş bir federasyondu. | Rusya Federasyonu'nun sınırları içinde geçerlidir. |
Siyasi Yapı | Tek parti yönetimiyle yönetilen komünist bir devletti. | Federatif başkanlık düzeni ile yönetilir. |
Kültürel ve Etnik Yapı | Birçok farklı etnik grup içeriyordu. | Çoğunlukla Rus etnik öbeğine dayanır. |
Zaman Çizgisi | 1922'de kuruldu, 1991'de dağıldı. | Hem Çarlık dönemi, hem de modern Rusya olarak sürekliliği vardır. |
Ekonomik Sistem | Merkezi planlamaya dayalı sosyalist ekonomi. | Kapitalist piyasa ekonomisi uygulanmaktadır. |
- SOY ADI/SOYADI değil/yerine SON ADI/SONADI, EK ADI/EKADI, İKİNCİ/İKİNCİL ADI
( Kişinin/kişinin, "soy adı" diye tanımlanmış/kullanılan sözcük, kişinin "soy"unu değil kişinin aynı ada sahip olduğu/olabileceği tek(/ilk/birinci) adına, takma ad[meslek,özellik vs.] vermek yerine belirli, kayıt altına alınan/alınacak bir ek/ikinci adla tanımak/tanımlamak üzere kullanılmıştır. )
- SOY/HEALTH LITERACY[İng.] değil/yerine/= SAĞLIK OKUR-YAZARLIĞI
- SOY-SOP
- SOY ve/<> İLİM
( "Soy", ancak ilme tâbi olmakladır. )
- SOY ile "SOYLU"
( Adamın biri, Sokrat'ı, soy üzerinden aşağılamaya çalışınca, Sokrat şöyle dedi: "Senin soyun sende bitti, benimki ise benden başlar". )
( ANCESTRY vs. "NOBLE" )
- SOY değil/yerine YOL
- SOYA FASULYESİ ile/ve/||/<> HURMA YAĞI ile/ve/||/<> OKALİPTUS
( )
( Belgeselde altı çizilen bazı önemli(öncelikli) bilgi ve başlıklar...
- Yeryüzünde, her dört kişiden biri[1.5 milyar kişi], 6.000 yıl öncesinin olanaklarıyla yaşıyor. 7.7 milyarlık nüfusun, yarısından çoğu, kentlerde yaşıyor. Dünya nüfusu, 1950'den beri üç katına çıktı. Lagos'ta, nüfus, 1960 yılında 700.000 iken, 2025'te 16 milyona çıkmış olacak.
- Her hafta, bir milyondan fazla kişi, kentlere göç ediyor. Her altı kişiden biri, temel gereksinimlerini gideremeden yaşıyor. Kıtlık, daha fazla yayılarak 1 milyar kişinin aç yaşamasına neden oluyor. Nijerya, Afrika'nın en büyük petrol ihracatçısı olmasına karşın nüfusunun %70'i açlık sınırındadır.
- Kullanılan suyun %70'i hayvan yemi üretmek üzere tarıma yönlendirilmektedir. 1 kilo patates üretmek için 100 litre, 1 kilo pirinç üretmek için 4.000 litre, 1 kilo tavuk eti için 15.000 litre, 1 kilo sığır eti içinse 20.000 litre su tüketilmektedir. Çiftçilerin binlerce yılda oluşturduğu tarım ürünü çeşitliliğinin dörtte üçü, son yüzyılda silinmiş oldu.
- 1950'den bu yana, uluslararası ticaret hacmi, 20 kat arttı. Ticaretin %90'ı deniz üzerinden yapılıyor. Her yıl 500 milyon konteyner, dünyanın en büyük tüketim merkezlerine doğru yola çıkıyor.
- Dünya çapında yapılan tahıl ticaretinin %50'sinden fazlası, hayvan yemi için yapılıyor.
- 1950'den bu yana avlanılan balık sayısı, 5 kat artarak, 18 milyondan, 100 milyona çıktı. Binlerce fabrika gemisi, okyanuslardaki balıkları boşaltıyor. Avlanma bölgelerinin dörtte üçü, ya yok oldu, ya tüketildi ya da tükenmek üzere. Büyük balıkların çoğunun soyu, tekrar üreyebilecek zaman ve koşulları bulamadığından dolayı tükendi.
- Yeryüzündeki on ırmaktan biri, denize kavuşamıyor. Bu nedenle, Ürdün Irmağı'ndan yoksun kalan Lût Gölü'ndeki su seviyesi, her yıl, 1 metre azalmakta.
- Gelecek yüzyılda su kıtlığından en çok zarar görecekler, Hindistan'da yaşayanlar olarak görünüyor. Hindistan'da, son 50 yılda, 21 milyon kuyu kazıldı. (Ülkenin pek çok bölgesinde, ilk kez bu kadar derin kuyu açıldı.) Batı Hindistan'da, açılmış olan kuyuların %30'undan ümit kesilmiş durumda.
- Las Vegas'ta yaşayanlar, dünyanın en çok su tüketen bölgesinden biri.(Kişi başına günlük su tüketimi 800 ilâ 1000 litre.)
- Su kıtlığı, 2025'ten önce, 2 milyar kişiyi etkileyebilecek durumda. Her gün 5.000 kişi, kirli içme suyu nedeniyle ölüyor ve 1 milyar kişinin temiz suya erişimi yok.
- Bataklıklar, yeryüzünün %6'sını oluşturur. Durgun sularının derinliklerinde, pek çok bitki ve mikro organizma suyu süzer ve kirlilikten arındırır, kurak mevsimler için suyu korurlar. Son yüzyılda, otlak, tarım ya da inşaat alanı oluşturmak üzere yeryüzündeki tüm bataklıkların yarısı kurutulmuştur. Bataklıkların bize sunduğu zenginlikten habersiziz ne yazık ki.
- Mercan resiflerinin %30'u yok olmuştur. 2050 yılında, dünya üzerindeki canlı türlerin dörtte birinin yok olabileceği öngörülüyor.
- Ormanlar, yeryüzündeki biyo çeşitliliğin dörtte üçüne ev sahipliği yapar. Ekilebilir toprakların %40'ı, uzun vadeli hasar görmüş durumda. Her yıl, 13 milyon hektar orman yok oluyor.
- Amazon, 40 yılda, %20 oranında küçül(tül)müştür. Kesilen ağaçların alanı, hayvan çiftlikleri ve soya fasulyesi üretimi için tarım alanına dönüştürüldü. Bu soyaların %95'i, Avrupa ve Asya'daki çiftlik ve kümeslerde "et üretmek üzere" hayvanlar için kullanılmaktadır.
- Dünyanın en büyük 4. adası olan Borneo Adası, 20 yıl öncesine kadar geniş ormanla kaplıydı. 10 yıla kadar hiçbir ağaç bırakılmayacak. Bu durum, dünyada en çok tüketilen hurma yağı üretimine karar verilmesiyle ortaya çıktı. Yiyecek olmanın yanı sıra temizlik, kozmetik ürünleri ve alternatif yakıt olarak da kullanılıyor.
- Son 50 yılda kağıda artan ilginin beş kat artması nedeniyle kâğıt hamuru yapımında kullanılan okaliptuslar, toprağa salgıladıkları zehir nedeniyle daha sonra başka hiçbir bitki yetişmiyor. Hızlı yetişseler de su rezervlerini çok hızlı tüketiyor.
Yaşamsal olanlar, gereksiz olanlar için yok ediliyor.
- Karayipler'in Haiti adasında da ormanların sadece %2'si kaldı.
- Paskalya Adası'nda yaşayan Rapauliler, burada yetişen, dünyanın en yüksek palmiye ağaçlarını tümünü kereste için keserek kendilerini, adadaki yaşamı ve örnek uygarlıklarını yok ettiler.
- Kıta buzulları, son 40 yılda kalınlığının %40'ını kaybetmiş durumda. Yüzey alanının da 2030'a kadar yok olacağı düşünülüyor. Kuzey kutup bölgesindeki buzul, 30 yıl içinde, yüzey genişliğinin %30'unu kaybetti.
- Grönland'daki buzullar, yeryüzündeki tüm tatlı suyun %20'sine denk geliyor. Bu buzul erirse, deniz seviyesi 7 metre yükselecek. Bu bölgedeki erimenin nedeni de tüm dünyadaki sera gazı salınımından kaynaklanmaktadır.
- Atmosferdeki büyük rüzgâr akımları yön değiştiriyor.
- Dünya nüfusunun %70'i, kıyı düzlüklerinde yaşıyor. En büyük 15 ülkenin 11'i, ya deniz kıyısında, ya da ırmak ağzında kurulu. Göçler kaçınılmaz olacak fakat öngörülemeyen, göçlerin ne kadar büyük olacağı.
- Klimanjero Dağı'ndaki buzulların da %80'i erimiş durumda.
- Avustralya'daki tarım alanlarının yarısı, kuraklıktan yüksek oranda etkilenmiş durumda. 12.000 yıldır gelişimimizi sağlayan iklimsel dengeyi tehlikeye atıyoruz.
- Dünya nüfusunun %20'si, ayrıcalıklı bir güç olarak görülen mineral ve tüm kaynakların %80'ini tüketiyor. Madencilik, yeryüzündeki tüm rezervleri, yüz yıl sona ermeden tüketmiş olacak. İki milyardan fazla kişinin yaşamı kömüre bağımlı olarak sürüyor.
- Dünyada askerî giderlere yapılan harcamalar, gelişmekte olan ülkelere yapılan yardımlardan 12 kat daha fazla.
- Her dört memeliden biri, her sekiz kuştan biri, her üç amfibiden biri yok olma tehlikesi altında. Canlı türleri, normalden bin kat daha fazla yok oluyor.
- Son 15 yılın ortalama sıcaklıkları, bu döneme kadar görülen ve kaydedilen en yüksek sıcaklıklar oldu.
- 2050 yılında, 200 milyonu aşan iklim mültecisi olabilir.
- Temel gereksinimlerimizle beliren "ümit ve hayaller", artık, doyumsuzluk ve savurganlığı da beraberinde getiriyor.
- Bireyler arasındaki dayanışmayı sağlamak, ötekileştirdiklerinin çektikleri acıdan kaçmak için duvarlar mı öreceğiz?
- Hepimiz, aynı ailenin bireyleriyiz. )
( BORNEO ADASI
)
- SOYAKTARAN:
Y ile/ve/||/<> X
( )
- SOYGA ile SOYKA
( Tüyleri alacalı, küçük bir karga türü. İLE Ölünün üzerinden çıkan giysi. | Yaramaz, huysuz. )
- SOYLA ile/||/<> SÖYLE
( Manzum söz söylemek, hitap/hitabet etmek. İLE/||/<> Belirsiz söylemek. )
- Şöyle bir uzan ve SUS!!!
- ŞÖYLE-BÖYLE(ESTEK KÖSTEK)
- ŞÖYLE DÜŞÜNMEK ve/||/<>/>/< DENEY
- SÖYLE! GİTSİN! değil/yerine/> SUS! BİTSİN!
- ŞÖYLE ile BÖYLE ile ŞÖYLE YA DA BÖYLE ile ŞÖYLE VE BÖYLE
( [LIKE] THAT vs. [LIKE] THIS vs. [LIKE] THAT OR THIS vs. [LIKE] THAT AND THIS )
- SÖYLE ile/değil ŞÖYLE
- SÖYLEDİĞİN ile/ve/değil EŞİK
- SÖYLEDİĞİNE GÖRE ... ile/ve SÖYLEDİĞİ KADARIYLA ...
- SÖYLEDİĞİNİZDE değil SÖYLEDİKLERİNİZDE
- SÖYLEDİKLERİMİZ ile/ve/<> SÖYLEYEMEDİKLERİMİZ
( ... İLE/VE/<> Söylediklerimizden daha çok pişmanlığa neden olur. )
- SÖYLEM ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< EYLEM
- SÖYLEM ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/> SÖYLENTİ
- SÖYLEM ile SÖYLEV
- SÖYLEME ile ANLATMA
( ... İLE Düşüncenin/konunun/olgunun/durumun aktarımı/paylaşımı. )
( SAYING vs. EXPLAINING )
- SÖYLEMEDİĞİN ile/ve/değil EŞİK
- Söylemek için SUS!!!
- SÖYLEMEK ile/değil "AĞZINDAN KAÇIRMAK"
- SÖYLEMEK ile/ve/değil AKTARMAK/NAKLETMEK
- SÖYLEMEK ile/ve/değil AKTARMAK/NAKLETMEK
- SÖYLEMEK ile BAHSETMEK
( TO SAY/TELL vs. TO MENTION )
- SÖYLEMEK ile/değil DİLE GETİRMEK
- SÖYLEMEK ile/ve KAVRAMAK
( TO SAY vs./and COMPREHENSION )
- SÖYLEMEK ile/ve KONUŞMAK
( Yılan imgesi. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Değnek imgesi. )
( dd İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> mdw )
( Sonuç [odaklılık]. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Süreç ve sonuç [birlikteliği ve bütünlüğü]. )
( "Kendini merkeze alma" ve ötekileri önemsizleştirmeye neden olur/olabilir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Ötekiyle birlikte kendini ve herkesin olası düşüncesini, durumunu/sürecini dikkate almayı gerektirir/sağlar. )
( [not] TO SAY/TELL vs./and/but/||/<> TO TALK
TO TALK instead of TO SAY/TELL )
- SÖYLEMEK ile/ve ÖNERMEK
( TO SAY vs./and TO SUGGEST/RECOMMEND )
- SÖYLEMEK ile/ve/yerine ÖRNEK VERMEK
- SÖYLEMEK ile SAPTAMAK
( TO SAY vs. TO DETERMINE )
- SÖYLEMEK ile SÖYLEMEMEK
( TO SAY/TELL vs. NOT TO SAY/TELL )
- SÖYLEMEK ile UYARMAK/İKÂZ ETMEK
- SÖYLEMEKTEN/YAPMAKTAN (")KURTULMAK(") ile/ve/<>/değil SORUMLULUKTAN (")KURTULMAK(")
- Söylememek için SUS!!!
- SÖYLEMLERİMİZİN/EYLEMLERİMİZİN:
SORUMLULUĞUNU ALMAK ve/||/<>/> (DOĞRUDAN/OLASI) SONUÇLARINA KATLANMAK
- SÖYLENCE ile SÖYLENTİ
- SÖYLENCE = ÜSTURE = MYTHE[İng., Fr.] = MYTHOS[Alm., Yun.] = MITO[İsp.]
- SÖYLENCEBİLİM = İLM-İ ESATİR = MYTHOLOGY[İng.] = MYTHOLOGIE[Fr., Alm.] = MYTHOLOGIA[Yun.] = MITOLOGIA[İsp.]
- KONUYU/SÖYLENENİ/SÖYLEDİĞİNİZİ ...:
ANLAMAMAK/ANLAMIYORUM ile/ve/değil/||/<>/> BEĞENMEMEK/BEĞENMİYORUM
- SÖYLENENLER ile/değil SÖYLENİLENLER
- SÖYLENİLECEK SÖZÜ OLMAYANIN:
[ne yazık ki]
[ya] YÜKSEK SESİ ve/ya da/||/<> "ÖFKESİ"
- SÖYLENİLEMEYEN ile/ve/<> SESLENDİRİLEMEYEN
( ARETA ile/ve/<> APORETA )
- SÖYLENİLEN ile/ve SÖYLENİLMEK İSTENİLEN
( Özellikle şiirde! )
( Satırlardan çok, satır aralarını iyi okumak gerekir! )
- Söylenileni DİNLE!!!
- SÖYLENİLEN'İ:
YORUMLAMAK ile/yerine DİNLEMEK[Kabul etmek anlamında değil!]
( Doğruyu konuşmak iki kişi ister; doğru söyleyen, doğru dinleyen. )
( İmgelemeden bakmayı, çarpıtmadan dinlemeyi öğrenin, hepsi bu. )
( EXPLANATION: TO INTERPRET vs. TO LISTEN(Not in the mean of acceptance!)
EXPLANATION: TO LISTEN instead of TO INTERPRET )
- SÖYLENİLEN'İ:
YORUMLAMAK ile/değil/yerine DİNLEMEK[Kabul etmek anlamında değil!]
( İmgelemeden bakmayı, çarpıtmadan dinlemeyi öğrenin, hepsi bu. )
( Dinleyen, anlatandan ârif gerektir. )
( Çok dinlememiz ve az konuşmamız için, iki kulağımız ve bir dilimiz var. )
( EXPLANATION: TO INTERPRET vs. TO LISTEN[Not in the mean of acceptance!]
EXPLANATION: TO LISTEN instead of TO INTERPRET
Learn to look without imagination, to listen without distortion; that is all. )
- SÖYLENİŞ VE YAZILIŞLARI AYNI, ANLAMLARI FARKLI SÖZCÜKLERİ(ADAŞ)(HOMONYME)
- SÖYLENİŞ/SÖYLEYİŞ ile SESLENDİRİŞ
( TELÂFFUZ ile TASAVVUT[< SAVT] )
( PRONUNCIATION vs. PHONATE )
( ... avec PHONATION )
- Söylenme! KONUŞ!!!
- SÖYLENMEK ile DODURDA(N)MAK
- SÖYLENMEK değil/yerine SAKİN OLMAK
- SÖYLENTİ ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/> DEDİKODU
- SÖYLERKEN BUYRUK VERMEK ile/değil/yerine/>< SÖYLEMEK
- Söyleyebilmek için SUS!!!
- Söyleyeceklerin kaldırılmayacaksa SUS!!!
- SÖYLEYİŞ/BİÇEM/ÜSLÛP:
YALIN/SADE ile YÜKSEK ile KARIŞIK
- SÖYLEYİŞ/TELÂFFUZ ile/ve/<> İTİRAF
- SÖYLEYİŞ ile/ve/<> DEĞİNİ
- SÖYLEYİŞ ile SÖYLENİŞ
- SÖYLEYİŞ ve VURGU YANLIŞLARI
- SÖYLEYİŞ ile/||/<> YANSIMA ile/||/<> ULAM ile/||/<> KAPLAM ile/||/<> GÖÇÜŞME ile/||/<> YALINLAŞTIRMA/SADELEŞTİRME/HAFİFLETME/TAHFİF ile/||/<> KATMERLENME/MUZÂAF ile/||/<> AKIŞMA ile/||/<> BENZEŞİM ile/||/<> ÖTÜMLÜ/TİTREŞİMLİ/SEDÂLI ile/||/<> ÖTÜMSÜZ/TİTREŞİMSİZ/SEDÂSIZ
( Sesleme edimi sırasında seslerle bürünsel öğeleri söyleme, gerçekleştirme biçimi. İLE/||/<> Dış gerçeklik düzleminde var olan ses ya da gürültüleri, işitimsel izlenimi yansıtacak biçimde aktaran, adlandırılan gerçeği ses öykünmesi yoluyla belirten dilsel öğe. İLE/||/<> Dilbilgisel ya da anlamsal sınıflandırma birimi. Çeşitli ortak dilbilgisel ve anlamsal ölçütlere göre dil öğelerinin yerleştirildiği ya da oluşturduğu sınıf. İLE/||/<> Bir kavramın kapsamına giren, o kavramın tanımladığı öğelerin tümü. İLE/||/<> Bir sözcük içinde birbirini izleyen iki ses biriminin yer değiştirmesi. İLE/||/<> Kolaylık sağlama amacıyla sözcükten bazı yazaçların düşürülmesi. İLE/||/<> Bir sözcükte ortadaki yazaç ile son yazacın aynı yazaçla tekrarlanması. İLE/||/<> Kulağa hoş gelen seslerin birbirini izlemesi. İLE/||/<> Bir sesin söz zincirinde kendisinden önce ya da sonra gelen bir başka sesle birlikte bulunmasından doğan ve birinden öbürüne özellik aktanmı yoluyla gerçekleşen değişim. İLE/||/<> Ses tellerinin titreşimiyle nitelenen sesler için kullanılır. İLE/||/<> Ses telleri titreşmeden oluşan sesler için kullanılır (p, ç, q, k). )
- SOYLU" ve/||/=/<> İNSAFA GELEN
( En "soylu" kişi/ler, insafa gelen(ler)dir. )
- SÖYLÜYOR ile/ve/değil BİLDİRİYOR
- SOYMAK ile/ve/<> AYIKLAMAK ile/ve/<> TEMİZLEMEK
- SOYMAK ile SIYIRMAK
( TO SHELL/PEEL vs. TO PEEL OFF )
- SOYTARI ile/ve/||/<> DELİ
( [Gerçeği ...]
Görür. İLE/VE/||/<> Dile getirir. )
- SOYU TÜKENME TEHLİKESİ ALTINDA OLAN TÜRLER ile/ve/||/<>/> KORUMA
( Soyu tükenme tehlikesi altında olan türler, yok olma tehlikesi altında olan türler. İLE/VE/||/<>/> Bu türlerin yok olmasını önlemek için yapılan çalışmalar. )
- SOYUNMAK ile ...
( SUÂL-İ MUKADDERE YANIT )
- SOYUNMAK ile STRİPTİZ
( TEARRÎ[< URY | çoğ. URYET] ile ... )
- SOYUNMUŞ/SOYUNUK" ile (")ÇIPLAK/cıbıl(")
- SOYUN/UP DÖKÜN/MEK
- SOYUT DİL ile/ve/<> TOPLUMSAL DİL
- SOYUT EVRENSELLER ile/ve SOMUT EVRENSELLER
- SOYUT TÜMEL ile/ve/<>/> SOMUT TÜMEL
( İdea. İLE/VE/<>/> İdeal. )
- SOYUT ile/değil AYRI
( [not] ABSTRACT vs./but SEPARATE )
- SOYUT ile BELİRLENİMSİZLİK
- SOYUT ile/ve EVRENSEL
( ABSTRACT vs./and UNIVERSAL )
- SOYUT ile/ve EVRENSEL
- SOYUT ile/ve/||/<> EYLEM
- SOYUT ile/ve/> EYTİŞİM ile/ve/> KURGUL
( Fizik/sel. İLE/VE/> Kimya/sal. İLE/VE/> Organik. )
- SOYUT ile/ve/değil/=/||/<> İLİŞKİSİZLİK (/"İLİŞKİ/LİLİK")
- SOYUT ile MİSTİK
( ABSTRACT vs. MYSTIC )
- SOYUT = MÜCERRET = ABSTRACT[İng.] = ABSTRAIT[Fr.] = ABSTRAKT[Alm.] = ABSTRACTUM[Lat.] = ABSTRACTO/TA[İsp.]
- SOYUT ile/ve/değil ÖZ
( [not] ABSTRACT vs./and/but ESSENCE )
- SOYUT ile SOMUT
( Soyut, AKIL'ın alanıdır. Varlık-Yokluk, Birlik-Çokluk gibi kavramlardır soyut olanlar. | İlişkisizlik. İLE İlkesine/yasasına göre işleyen olgu. | Duyunun kavramlaştırılması. | Kavram çiftleri arasındaki ilişki. | Ayrımların birliği. )
( BAZI SOYUTLAR:
* AHLÂK
* CEBİR
* MÛSİKÎ
* METAFİZİK )
( Saltık[mutlak]. İLE Göreli. )
( ABSTRACT vs. CONCRETE )
( CONCRET avec ABSTRAIT )
( KONKRET mit ABSTRAKT )
( CONCRETO con ABSTRACTO )
( CONCRETO con ASTRATTO )
( MÜCERRED ile/ve MÜŞAHHAS )
- SOYUT ile SONSUZLUK
- SOYUT ile/ve/||/<> SONUÇ
- SOYUT ile/ve TÜMEL
- SOYUT ile YALITILMIŞ
( ABSTRACT vs. ISOLATED )
- SOYUT ile/değil YÜZEYSEL
- SOYUTLAMA GÜCÜ ile/ve/||/<> YÖNETİLEBİLİRLİK ile/ve/||/<> İLİŞKİLERİN ÖNCELİĞİ
( ABSTRACTION POWER vs./and/||/<> INTEROPERATIBILITY vs./and/||/<> PRIORITY OF RELATIONS )
- SOYUTLAMA (YETENEĞİ/YETKİNLİĞİ/GÜCÜ) ile/ve/||/<> BENZETME/MECAZ (YETENEĞİ/YETKİNLİĞİ/GÜCÜ)
- SOYUTLAMA ile AYIKLAMA
( ABSTRACTION vs. TO SORT/PICK )
- SOYUTLAMA ile/ve BÜTÜNLÜKLÜ SOYUTLAMA
( ABSTRACTION vs./and ABSTRACTION IN INTEGRITY )
- SOYUTLAMA ile DEĞİLLEME
( ABSTRACTION vs. NEGATION )
- SOYUTLAMA ile DEĞİLLEME
- SOYUTLAMA ile/ve EVRENSELLEŞTİRME
( ABSTRACTION vs./and UNIVERSALISATION )
- SOYUTLAMA ile/ve EVRENSELLEŞTİRME
- SOYUTLAMA ile GENELLEME
- SOYUTLAMA ve KENDİNİ GÖZLEMLEYEBİLMEK
( ABSTRACTION and ABLE TO OBSERVE THE SELF )
- SOYUTLAMA ile/ve/||/<> KÖPRÜ
- SOYUTLAMA ile OLASI SONSAL SOYUTLAMA
( ABSTRACTION vs. PROBABLE APOSTERIORI UNIVERSALISATION )
- SOYUTLAMA ile OLASI SONSAL SOYUTLAMA
- SOYUTLAMA ile ÖTELEME
- SOYUTLAMA ile/ve/değil/||/<>/< SIYIRMA/AYIRMA/DIŞA ÇIKARMA
- SOYUTLAMA ile/ve SOMUTLAŞTIRMA
( Bilim. İLE/VE Denetleme. )
( ABSTRACTION vs./and CONCRETIZE
Science. WITH/AND Inspection. )
- SOYUTLAMA ile/ve/||/<> SOYUTLANMA
( ABSTRACTION vs./and/<> TO GET IN ABSTRACTION )
- SOYUTLAMA ile YOK SAYMAK
- SOYUTLAMAK ile/ve/||/<>/> SOYUTLAMANIN SOYUTLA(N)MASI
- SOYUTLANMA ve/<> GÜZELLİK
- SOYUTLANMA ile/değil/yerine SOYUTLAMA
( Dışarıdakilerde/n. İLE/DEĞİL/YERİNE Zihinde/n. )
( Yalnızlığa götürür. İLE/DEĞİL/YERİNE Kendine dönmeyi ve derin dalışı sağlar. )
- SOYUTLA(N)MAK ile/değil/yerine DERİNLEŞ(TİR)MEK
( [not] TO GET IN ABSTRACTION vs./but (TO GET) DEEPEN
(TO GET) DEEPEN instead of TO GET IN ABSTRACTION )
- SOYUTLAŞTIRMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/> YAŞAMA GEÇİRME
- SÖZ:
"AĞDALI" ile/ve/değil/||/<>/< ABARTILI ile/ve/değil/||/<>/< AYRINTILI
- SÖZ (ALMAK/VERMEK) ile/değil/yerine OLUR/ONAY (ALMAK/VERMEK)
( [not] TO GET/GIVE PROMISE vs. TO GET/GIVE APPROVAL/CONSENT
TO GET/GIVE APPROVAL/CONSENT instead of TO GET/GIVE PROMISE )
- SÖZ:
DİLLERDE ile/ve/||/<> GÖNÜLLERDE
( Destan olur. İLE/VE/||/<> Şiir olur. )
- SÖZ DİNLEMEK ile/ve/<> DİKKATE ALMAK
( Söylenilen ya da yapılması istenilen/beklenilen şeyin size [o an için] uymaması, o sözü/düşünceyi ya da durumu dikkate almamanızı gerektirmez. Gençlik/cehâlet düşünce ve tavırları olarak tepki gösterme eğiliminde olabilirsiniz fakat durum, söylenilen söze uyum gösterip göstermemekten çok [kulakardı etmek yerine] yeterince dikkate alıyor olmayı gerektirir. "Sırtına bir şey al/giy!" sözüne, hiç düşünmeden/değerlendirmeden, hızlıca "bana bir şey olmaz!", "gerek yok!", "sen yaşlı olduğun için söylüyorsun/önemsiyorsun" şeklinde yanıt vermek yerine yeteri kadar dikkate almakta yarar vardır. )
- SÖZ DİNLEMEK ile SÖZ DİNLEMEK
( "Yapma ve yap" denileni yerine getirmek, uygulamak. İLE Konuşulanları dinlemek/dinlemeye çalışmak, konuşulanlara dikkatini yöneltmek/kulak kabartmak. )
- Söz dinleyerek KONUŞ!!!
- SÖZ DİZİLİMİ DEĞİŞTİRGENİ ile ...
( WORD ORDER PARAMETER )
- SÖZ [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]
- SÖZ:
KABUL GÖRMEK İÇİN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DOĞRULUĞUNDAN DOLAYI
- SÖZ KESEN/HOŞAF[Fars.] ile KİFÂYE/KOMPOSTO
( Kurudan yapılır. İLE Tazeden yapılır. )
( Sıvı yoğundur. İLE Ürün yoğundur. )
( Yemek sırasında/yanında içilir. İLE Yemek sonrasında içilir/yenir. )
( Şekerli de şekersiz de olabilir. İLE Şekerlidir. )
- SÖZ KESMEK ile SÖZÜ KESMEK
- Söz KONUŞ!!!
- SÖZ/LÂFIZ:
İLZAMÎ ile/ve/||/<> İLTİZAMÎ
( EMİR | DÂVÂ | TALEP | HÜKÜM | VASİYET
ile/ve/||/<>
BORCU İKRAR[İKRÂR-I Bİ'D-DEYN]/SUÇU İKRÂR[Vİ'T-TÖHMET] | ŞAHADET | GAİP HAKKINDAKİ KEFÂLET | ŞARTA MUKÂRİN TAAHHÜTLER )
- SÖZ/ÖNERİ/ÖĞÜT DİKKATE ALMAK, ZİHNİNDE BULUNDURMAK
- SÖZ:
ÖRTÜK ile KİNÂYE
- SÖZ [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]
- SÖZ [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]
- SÖZ [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- Söz sahibi olmak için DİNLE!!!
- SÖZ SÖYLEMEK ile/ve/||/<> ANLAMAK
( İrfan ister. İLE/VE/||/<> İnsan/kişi ister. )
- SÖZ SÖYLEMENİN KURALLARINDA:
ÖNÜNÜ ARDINI GÖZETMEK[Ar.] ve/||/<> SÖYLEMEDEN ÖNCE TEKRAR TEKRAR DÜŞÜNMEK[Ar.] ve/||/<> ON KERE DÜŞÜNÜP BİRİNİ SÖYLEMEK[Ar.] ve/||/<> "HER AĞZIMIZA GELENİ" SÖYLEMEMEK[Ar.]
( Önün ardın gözet fikr-i dakîk et onda bir söyle
Öğütme ağzına her ne gelirse âsiyâb-âsâ
Osman Nevres[ö. 1762]
)
( )
- Söz söyleyebilmek için SUS!!!
- Söz vererek KONUŞ!!!
- SÖZ VERME! ve/||/<> SÖZÜNDEN DÖNME!
( Ölsen de! VE/||/<> Ölsen de! )
- SÖZ VERMEK/VEREN ve/||/+/<>/> SÖZÜNDE DURMAK/DURAN
- SÖZ VERMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÜVEN VERMEK
( Güven veriyorsan, ayrıca söz vermen gerekmez. )
- SÖZ/SORU)
"YÖNLENDİRME" ile YÖNELTME
- SÖZ ile/ve/değil/||/<>/>/< BİLİNCİ KURAN SÖZ
- SÖZ ile/ve/<> ÇÖZÜM
( RIGHT WORD vs./and/<> CONSEQUENCE )
- SÖZ ile/ve/<>/> DOLAYLAMA
( ... İLE/VE/<>/> Süslü, sanatlı yazınsal söz. ["Türkiye'nin kalbi Ankara", "Büyük Kurtarıcı, ATATÜRK" vb.] )
- SÖZ ile/ve/değil/yerine EKSİNTİSİZ/FİRESİZ SÖZ
- SÖZ ile/ve EMİR
- SÖZ ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< EYLEM ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< NİYET
- SÖZ ile/ve/<> GARANTİ
( Neye söz verdiysen oradan hesaba çekilirsin. )
( VAAD ile TAAHHÜD/T )
( VAİT: Söz verme. Belirli bir şeyi yapmayı taahhüt. )
( TAAHHÜD[< AHD]: Bir işin yapılması üzerine resmi olarak sözleşme. )
( WORD vs./and/<> GUARANTEE )
- SÖZ ve/||/<>/< HÂL ve/||/<>/< NÛR
- SÖZ ile KITIR[argo]
( ... İLE Uydurma, yalan söz. )
- SÖZ ile/ve/< LAKONİK[Fr. < Yun.]
( ... İLE/VE/< Kısa ve özlü söz, vecize. )
( Sözün tamamı, ahmağa söylenilir. )
- SÖZ ile/ve/= NEFES
- SÖZ = PHRASE[İng.] = EXPRESSION[Fr.] = ÄUßERUNG[Alm.] = ESPRESSIONE[İt.] = EXPRESIÓN[İsp.]
- SÖZ ile/ve SEHL-İ MÜMTENÎ
( ... İLE/VE Kolay ve sade göründüğü halde söylenilmesi kolay olmayan söz. )
- SÖZ ile/ve/||/<>/> SUSABİLMEK/SUSKU/SÜKÛT
( "Gümüş." İLE/VE/||/<>/> "Altın." )
- SÖZ ile/ve/<> TALÂKAT
( ... İLE Kolayca, düzgün söz söyleme durumu. )
- SÖZ ve/> TÂLÎK
( ... VE/> Güleryüzlü. :) | Düzgün söz söyleyen. )
- SÖZ ile TERÂNE[Fars.]
( ... İLE Çok yinelendiğinden usanç verici bir durum alan söz. | Ezgi, nağme, makam. | Dört dizeden oluşan ve birinci, ikinci ve dördüncü dizeleri birbiriyle uyaklı olan şiir, dörtlük. )
- SÖZ ve/||/<>/>/< ÜMİT
( Sözün eşiği, ümidin eşiğidir. Bir yerde, söylenilecek söz var ise orada, ümit var demektir.
Sözümüz, ümidimizdir... )
- SÖZ ile/ve/<> YAZI
( Etkileme sanatı. İLE/VE Varolma sanatı. )
( Söz ile ses hem delâlet eden hem edilen. İLE/VE Sadece delâlet/işaret eden. )
( DİLEKÇE/ARÎZA[Ar.]: Küçükten büyüğe yazılan yazı. )
( GRAFOLOJİ: El yazısını inceleyen bilim dalı. )
( Söz, uçar; yazı, kalır! [Lat. Verbevolent, scriptamanent.] )
( HANEK ile/ve/<> KİTÂBE )
( WORD vs./and/<> WRITING )
- SÖZ ile/ve/<> YEMİN
( Doğru söz yeminden ileri! )
( HULF[Ar.]: Verdiği sözü tutmama, üzerinde durmama. | [mantıkta/matematikte] Saçmaya indirgeme. )
- SÖZ ile YISA[İt.]
( Birçok kişinin yaptığı işlerde gayret vermek için söylenen söz. )
- SÖZCELEME ile/||/<> SÖZ UZATIMI ile/||/<> EĞRETİLEME ile/||/<> TOPLULUK ADI
( İki susku arasında yer alan söz zinciri parçasını -yani sözceyi- belirli bir bağlam ve durum içinde gerçekleştirme. İLE/||/<> Değişik gösterenler aracılığıyla aynı gösterileni aynı sözcede yineleme. İLE/||/<> Düz değişmeceye karşıt olarak, dizisel bağıntılar düzleminde ortak anlambirimcikler kapsadığından aralarında eşdeğerlik ilişkisi kurulan anlamlı öğelerden birini öbürü yerine ve karşılaştırma yapılmasının sağlayan sözcükleri kaldırarak kullanma sonucu oluşan değişmece. İLE/||/<> Birçok öğeden oluşmakla birlikte bütünlük gösteren, birlik sunan bir topluluğa verilen tekil ad. )
- [ne yazık ki]
SÖZCÜĞÜ/TERİMİ: ANLAMAMAK ile/ve/değil/||/<>/> BAŞKA ANLAM/LAR "YÜKLEMEK"
- SÖZCÜĞÜN:
"AĞIRLIĞI" ile/ve/||/<> "BEDELİ"
- SÖZCÜĞÜN:
GENİŞLİĞİ ile/ve/||/<>/> DERİNLİĞİ ile/ve/||/<>/> AĞIRLIĞI/YÜKSEKLİĞİ
- SÖZCÜĞÜN HİZMET ETMESİ/EDEMEMESİ ile/ve/||/<>/> SÖZCÜĞÜN "İSTİHDAMI"
- SÖZCÜĞÜN:
KÖKENİ(ETİMOLOJİSİ) ile/ve/<> GEÇMİŞİ
- SÖZCÜĞÜN:
"NEREDEN GELDİĞİ" ile/ve/değil/||/<>/< NEREYE DAYANDIĞI
- SÖZCÜĞÜN:
USSAL ANLAMI ile DUYGUSAL ANLAMI
( SIGNUM RATIONALE cum SIGNUM SENSUALE )
- SÖZCÜK AİLESİ ile ...
( WORD FAMILY )
- SÖZCÜK:
"DAR AĞACI" değil DAĞARCIĞI
- SÖZ(CÜK):
GERÇEK ile/ve/||/<>/> DEĞİŞMECE/MECAZ[Ar.] ile/ve/||/<>/>
DOKUNDURMA/KİNÂYE ile/ve/||/<>/> AÇIK/SARİH
( Çıkarımsal. İLE/VE/||/<>/> Hayal/Muhayyile. İLE/VE/||/<>/> Sezgi/Hads. İLE/VE/||/<>/> Apaçık. )
( Soğan. İLE/VE/||/<>/> Sarımsak. İLE/VE/||/<>/> Koku. İLE/VE/||/<>/> Yaygın koku. )
( )
( Söz(cük)leri/ni değiştir... Dünya/n değişsin...
)
( )
( LES TERMES VRAIS avec/et/||/<>/> LES TERMES S'APPLIQUANT PAR UNE EXTENTION LOGIQUE DE LEUR SENS avec/et/||/<>/> PAR ALLUSION avec/et/||/<>/> TERMES CLAIRES )
- SÖZCÜK:
KÖKÜ ile/ve/değil/||/<>/> GÖVDESİ
- SÖZCÜK PEŞİNDE KOŞMAK değil/yerine ANLAM PEŞİNDE KOŞMAK
- SÖZCÜK SEÇİMİ ANLAMDAN SÖZCÜĞE GİTMEK[SÖZCÜKTEN ANLAMA değil!]
- SÖZCÜK SINIFI ile SÖZCÜKBİÇİM ile SÖZCÜKSEL KOŞULLANMA ile SÖZDİZİM ile SÖZDİZİMSEL ÖLÇÜT
- SÖZCÜK TÜRETMEK ile/ve/değil/yerine KAVRAM/SÖZCÜK OLUŞTURMAK
- SÖZCÜK VURGUSU ile/ve/||/<> TÜMCE VURGUSU
- SÖZCÜK ile/ve AÇKI/ANAHTAR
- SÖZCÜK ile/ve ANAHTAR
- SÖZCÜK ve SPERM(ATA)
- SÖZCÜK ile/ve TERİM
( VERBUM ile/ve ... )
- SÖZCÜK/KAVRAM ile " " İÇİNDE SÖZCÜK/KAVRAM
( ... ile SÖZÜMONA/GÜYA/ONA GÖRE )
- SÖZCÜKLER ÖNEMLİ DEĞİL değil SÖZCÜKLER, BURADA[BU KONUDA/ALANDA] ÖNEMLİ DEĞİL
- Sözcükler yetmediği için SUS!!!
- SÖZCÜKLER ile TÜMCE İÇİNDE KULLANILIŞLARI/ANLAMLARI
( Sözün tamamı, anlamayana söylenilir. )
- SÖZCÜKLER/ADLAR ile/ve/||/<>/< KENT KÖKENLERİ
( ÂLÂ/DANİSKA ile/ve/||/<>/< DANZIG/GDANSK(POLONYA)
BORDO[: Mora çalan kırmızı renk.] ile/ve/||/<>/< BORDEAUX(FRANSA)
ÇARLİSTON[biber / dans] ile/ve/||/<>/< CHARLESTON(AMERİKA)
DENIM[İng. : Kot vb. yapımında kullanılan bir tür pamuklu kumaş.] ile/ve/||/<>/< NIMES(FRANSA)
FAYANS[Fr. : Duvarları kaplayıp süslemek için kullanılan, bir yüzü sırlı ve türlü desenlerle bezenmiş, pişmiş balçıktan levha.] ile/ve/||/<>/< FAENZA(İTALYA)
FES ile/ve/||/<>/< FES(FAS)
JEAN ile/ve/||/<>/< GENES/CENOVA(İTALYA)
KALAS[Rom.]: Kalın biçilmiş uzun tahta. ile/ve/||/<>/< GALATİ(ROMANYA)
KALAMATA[Yun. :Bir tür etli ve büyük zeytin.] ile/ve/||/<>/< KALAMATA(YUNANİSTAN)
KOLONYA[İt. < COLONIA: İçinde limon, lavanta vb. bitkilerin yağı bulunan, hafif kokulu alkollü bir nesne.] ile/ve/||/<>/< COLOGNE/KÖLN(ALMANYA)
KÛFİ[Ar. : Arap yazısının, düz ve köşeli çizgilerle yazılan eski bir biçimi.] ile/ve/||/<>/< KÛFE(IRAK)
MIKNATIS ile/ve/||/<>/< MAGNESIA(YUNANİSTAN)
MİSİNA[İt. < MESSINA : Yapay ve sentetik ham maddeden tek kat çekilmiş, değişik kalınlıkta iplik. ile/ve/||/<>/< MESSINA(İTALYA)
MUSLİN[Fr. MOUSSELINE : Sık dokunmuş, parlak, ince, yumuşak bir kumaş türü.] ile/ve/||/<>/< MUSUL(IRAK)
NİHAVENT[: Klasik Türk müziğinde bir makam.] ile/ve/||/<>/< NİHÂVEND(İRAN)
NİŞABUREK[Fars. : Klasik Türk müziğinde rast makamı ve uşşak makamının buselik "si" perdesiyle oluşmuş bir makam.] ile/ve/||/<>/< NİŞABUR(İRAN)
PARŞÖMEN[Fr. < PARCEMIN]/TİRŞE[Fars. : Yeşil ile mavi arası bir renk/ton.] ile/ve/||/<>/< PERGAMON/BERGAMA(TÜRKİYE)
SPA ile/ve/||/<>/< SPA(BELÇİKA)
TARANTULA[: Sekiz bacaklı, iki kollu bir tür örümcek.] ile/ve/||/<>/< TARANTO(İTALYA) )
- SÖZCÜKLERDE...
- SÖZCÜKLERDE/TERİMLERDE:
KAYNAK ve/||/<>/> OLUŞ ve/||/<>/> SINIRLAMA ve/||/<>/> YAYILMA ve/||/<>/> YERLEŞME
( NEŞ'ET ve/||/<>/> TEKVÎN ve/||/<>/> TAHDÎD ve/||/<>/> İNTİŞÂR ve/||/<>/> İSTİKRÂR )
- SÖZCÜKLERDEN, ANLAMA ULAŞMAK/"GİTMEK" ile/ve/<>/yerine/değil ANLAMDAN, SÖZCÜĞE ULAŞMAK
( Sözlerin ötesine geçmeye çalışın. )
( Sözler, gerçekleri yaratmaz; onlar ya tarif ya tahrif eder. )
( Sözün tamamı, anlamayana söylenilir. )
( Try to go beyond the words.
Words do not create facts; they either describe them or distort. )
( [not] GOING TO MEANING (BASED) FROM WORD vs./and/<>/but GOING TO WORD (BASED) FROM MEANING
GOING TO WORD (BASED) FROM MEANING instead of GOING TO MEANING (BASED) FROM WORD )
- Sözcüklere sığmadığı için SUS!!!
- SÖZCÜKLERİN ANLAMLARINI
( THE MEANINGS OF THE WORDS )
- Sözcüklerin değerini anımsayarak KONUŞ!!!
- SÖZCÜKLERİN ETKİSİ ve/||/<> KİŞİLERİN ETKİSİ
- Sözcüklerin kökenini öğren/bil de KONUŞ!!!
- SÖZCÜKLERİN:
KULLANIM BİLGİSİ ile/ve/değil/||/<> KULLANIM ÖZENİ
- SÖZ(CÜK)LERİ/Nİ ve/||/<> TUTUMU/NU DEĞİŞTİR...
DÜNYA/N DEĞİŞSİN!
- AKRONİM[İng. < ACRONYM] ile SÖZCÜKLEŞTİRİLMİŞ KISALTMA/KISALTILMIŞ BAŞLIK/KISMA AD
( ACRONYM )
- SÖZCÜKTEN, ANLAMA GİTMEK ile/yerine/değil ANLAMDAN, SÖZCÜĞE GİTMEK
( Sözlerin ötesine geçmeye çalışın. )
( [not] GOING TO MEANING (BASED) FROM WORD vs. GOING TO WORD (BASED) FROM MEANING
GOING TO WORD (BASED) FROM MEANING instead of GOING TO MEANING (BASED) FROM WORD )
- SÖZCÜKTEN ANLAMA GİTMEK değil/>< ANLAMDAN SÖZCÜĞE GİTMEK
( Yanlışı. >< Doğrusu. )
- [ne yazık ki]
SÖZDE, ÖLÇÜ BİLMEMEK/BİLMEYEN ve/||/<> EDEPSİZLİKTE SINIR TANIMAMAK/TANIMAYAN
- Sözden anla ve SUS!!!
- SÖZDEN ÖNCEKİ 3 EŞİK:
İYİLİK ve/||/<> İNCELİK ve/||/<> GEREKLİLİK
- SÖZDİZİMİNDE:
ÖZNE > EYLEM > NESNE ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ÖZNE > NESNE > EYLEM
(
)
- SÖZE DÖKMEK" ile/ve "DİLE GETİRMEK"
- SÖZE:
KULAK VERMEK ile/ve/> EN İYİLERİNE UYMAK
- SÖZE TÂBİ OLMAK ile/ve/<> TEDAVİYE TÂBİ OLMAK
- SÖZE UYUMAK değil/yerine SÖZE UYMAK
- SÖZEL KOD ile/ve DEĞİŞTİRİM KODU
( Bayrak ya da davul, ıslık dilleri gibi. )
- Sözel KONUŞ!!!
- SÖZEL ile/ve/değil ŞİFAİ
- SÖZ/EYLEM ile/ve/<> DOĞRU YER
( Meyvesiz sözler söyleyip, söylediklerini yaşamında uygulamayan kişi, güzel ve renkli görünen fakat kokusu olmayan bir çiçeğe benzer. )
( WORD/ACTION vs./and/<> RIGHT PLACE )
- SÖZ/EYLEM ile/ve/<> DOĞRU ZAMAN
( WORD/ACTION vs./and/<> RIGHT TIME )
- SÖZ/KELÂM ile/ve/değil EŞİK
- SÖZ/KONUŞMA:
"UZAMASIN!" yerine/değil NE KADAR GEREKİYORSA O KADAR KONUŞMAK
- AŞILA(N)MA/MAYALA(N)MA:
SÖZLE ile/ve/değil/|| SES İLE
- SÖZ/LE ile/ve/değil/yerine HAL İLE
- SÖZLEM/KELÂM:
SESTE ATEŞ ile/ve/||/<> ATEŞTE SES
- SÖZLER(EKÂVÎL)
- SÖZLERİN ALTINDA KALMAK ile/<> TÜKÜRDÜĞÜNÜ YALAMAK ZORUNDA KALMAK
- SÖZLERİNİ DUYURMAK İÇİN:
KİŞİLERİ TUTMAK değil/yerine ÇENEYİ TUTMAK
- SÖZLEŞME/BAĞIT ile/ve/değil ANTLAŞMA
- SÖZLEŞME = MUKÂVELE[Ar.] = CONTRACT[İng.] = CONTRAT[Fr.] = VERTRAG[Alm.] = CONTRAER[İsp.]
- SÖZLEŞMEDE:
İYİ NİYET ve/||/<>/> SADÂKAT ve/||/<>/> İÇERİK
( Adının geçmesiyle. VE/||/<> İmza atarak. VE/||/<> Uygulayarak. )
- SÖZLÜ İLETİŞİM/BİLDİRİŞİM ile/ve SÖZSÜZ İLETİŞİM/BİLDİRİŞİM
( Doğal | Aklî | Uzlaşımsal İLE/VE Doğal | Aklî | Uzlaşımsal )
( Ah/oh gibi seslerle. | Görülmediği halde duyulan sözlerden durumun ne olduğunu çıkarsayarak. | Dil/konuşma/sözcükler ile. İLE/VE Yüzün kızarması/saraarması gibi durumlardan yansıyarak. | Dumanın göründüğü yerde ateşin varolabileceğini düşünerek. | Trafik işaretleri gibi ortak kullanımda olan üzerinde uzlaşılmış işaretlerle. )
( Sözün tamamı, anlamayana söylenilir. )
- Sözlü KONUŞ!!!
- SÖZLÜ KÜLTÜR(/GELENEK) ile/ve/<> YAZILI KÜLTÜR(/GELENEK)
( Göçerlerin. İLE/VE/<> Yerleşiklerin. )
( [daha çok] Doğu'da. İLE/VE/<> Batı'da. )
- SÖZ/LÜ ile NİŞAN/LI
( YAVUKLU: Sözlü, nişanlı. | Sevgili. )
( NAMZET[Fars.]: Aday. | Sözlü, yavuklu. )
- SÖZLÜ ile SÖZEL
( ... vs./and VERBAL[SÖZEL ve/< EYLEMSEL] )
- SÖZLÜK:
ANLAM'DA ile/ve FELSEFE'DE
- SÖZLÜK ÇALIŞMALI/OKUMALI!
- SÖZLÜK ÇALIŞMASI/OKUMASI:
HERKESİN HARCI ile/ve/değil/||/<>/< HERKESİN İHTİYACI
- SÖZLÜK ve YASA KULLANIMI/OKUMA GEREĞİ:
[hem] BİLMEDİĞİMİZ KAVRAMLAR/TERİMLER/YASALAR SÖZCÜKLER İÇİN
ile/ve/değil/hem de/||/<>/>/<
(")BİLDİĞİMİZ(") SÖZCÜKLER/KAVRAMLAR/TERİMLER/YASALAR İÇİN
- SÖZLÜK KULLANIMI ile/ve/||/<>/> SÖZLÜK YAZMAK
- SÖZLÜK ile/ve/yerine/<> ANSİKLOPEDİK SÖZLÜK
( İlk sözlük yazarı... Halil b. Ahmed [ö. 786] )
( DICTIONARY vs./and/<> ENCYCLOPEDIC DICTIONARY
ENCYCLOPEDIC DICTIONARY instead of DICTIONARY )
- SÖZLÜK ile/ve BEYDER
( ... İLE/VE Doğru sözlük. )
- SÖZLÜK ile/ve KİTAP
( Kapağı hiçbir zaman kapatılmaz/kapatılmamalı, kapalı tutulmamalı! İLE/VE ... )
- SÖZLÜK = LÛGAT/KAMUS = DICTIONARY[İng.] = DICTIONNAIRE[Fr.] = WÖRTERBUCH[Alm.] = DIZIONARIO[İt.] = DICCIONARIO[İsp.]
- SÖZLÜK ile SÖZLÜK KÜTÜĞÜ ile SÖZLÜKBİRİM ile SÖZLÜKÇE ile SÖZLÜKSEL ile SÖZLÜKSEL BİÇİMBİLİM ile SÖZLÜKSEL KÜTÜK ile SÖZLÜKSEL BİÇİMBİRİM
( LEXICON vs. LEXICAL ENTRY vs. LEXEME vs. LEXICON vs. LEXICAL vs. LEXICAL MORPHOLOGY vs. LEXICAL ENTRY vs. LEXICAL MORPHEME )
- SÖZLÜK ile/ve/||/<> TÜRK YAZINI BAĞLAMLI DİZİN VE İŞLEVSEL SÖZLÜK(TEBDİZ)
( TEBDİZ Sözlüğü için burayı tıklayınız... )
- Sözlükle KONUŞ!!!
- Sözlüklü KONUŞ!!!
- Sözlükten KONUŞ!!!
- SÖZ/SAB ile/ve TATLI SÖZ
( Güftâr. İLE/VE Güftâr-ı şirin. )
( "Bir sözü(sırrı) söylediğimde o bana malik olur, ben ona malik olamam". )
( "Sözünde doğru, işinde dakik olmalısın. Sözünde doğru olan kimsenin değeri artar, işinde dakik olan kimsenin de işi neticeye bağlanır". )
( Söz taşıyanların(su'ât) getirdiklerini kabul etmek büyük bir zulümdür. )
( Sözlerin öfkesini gözleyin, ağızdan çıkan sözleri kulaklarınız duysun. Sözlerle hiç kimseye zarar vermeyin. )
( En kolay olmayan şey: Söz Söylemek ve Söz Anlamak. )
( Balcının var bal tası, oduncunun var baltası. )
( Tatlı dil, yılanı bile deliğinden çıkarır. )
( Taşa geçer, kendime geçmez sözüm. )
( Huzur veren tek bir söz, yararı olmayan binlerce sözden daha yeğdir. )
( Bu sözler/şiirler, "Onlar benim!" diyenindir. )
( Sözden suret doğup ölür, dalga kendini tekrar denize götürür. )
( DEKLAMASYON: Sözü güzel söyleme, süslü sözlerle söyleme. )
( Âb-ı Hayat, kulakla içilir. )
( Âb-ı Hayat, su değil, Kâmil'in sözleridir. )
( WORD vs./and SWEET WORD )
- SÖZ/SAV:
BOŞ ve/||/<> BELEŞ
- Söz/sözcük ağzından çıkana kadar kölendir.
- Sözsüz KONUŞ!!!
- SÖZÜ/SORUYU:
"ANLAMADIM" ile/değil DİNLEYEMEDİM/ODAKLANAMADIM/TAKİP EDEMEDİM
- Söz/ü DİNLE!!!
- SÖZ(Ü) DİNLEMEK ile/ve/değil/yerine SÖYLENİLENİ/İSTENİLENİ YAPMAK/YAPABİLMEK
- Sözü dinleyerek KONUŞ!!!
- (SÖZÜ, İŞİ) YERİNE GETİRMELİ!
- SÖZÜ KABUL ETMEK ile/ve/değil SÖZÜ TASDİK ETMEK
- SÖZÜ/DÜŞÜNCEYİ/NESNEYİ:
"KALDIRMAK/KALDIR(A)MAMAK" ile/ve "TAŞIMAK/TAŞI(YA)MAMAK"
- Sözü KONUŞ!!!
- SÖZÜ/KONUŞMAYI:
"UZATMA!" değil UZAMASIN
- SÖZÜ:
SÖYLEMEDEN ÖNCE ile/ve/||/<> SÖYLEDİKTEN SONRA
( Önünde dur! İLE/VE/||/<> Ardında dur! )
- [ne yazık ki]
"SÖZÜ/SORUYU, TARTMADAN SÖYLEMEK" ve/||/<>/> ALACAĞIN YANITTAN İNCİNMEMEK
- SÖZÜ "UZATMAK" ve/<> SABRI ZORLAMAK
- SÖZÜ/KONUYU:
"UZATMAYAYIM" değil UZATMIŞ OLMAYAYIM
- SÖZÜ:
YANLIŞ ANLAMA ile SAPTIRMA
( Anlamaya uğraşmayın! Yanlış anlamamanız yeter. )
( Yanlış düşüncelerden kurtulun, bu yeter. )
( Kendinize iyice bakın, tüm yanlış anlamalar ve yanlış düşünceler eriyip gideceklerdir. )
( Herkese, anlayabileceği kadar söz söyleyin. [Kellimünnâse alâ kader-i ukûlihim] )
( Bir sözü anlamak için, estetik bir hal gerek. )
( Don't try to understand! Enough if you do not misunderstand.
Get rid of wrong ideas, that is all.
Have a good look at yourself and all these misapprehensions and misconceptions will dissolve. )
( MISUNDERSTANDING vs. DISTORTION :THE SPEECH )
- SÖZÜ:
YAYMAK ile UZATMAK
( SÖZCÜKLERİ/YAZAÇLARI(HARFLERİ)! )
- SÖZ(ÜM) MECLİSTEN DIŞARI ile SİZİ TENZİH EDERİM
- SÖZÜM ONA .../SÖZDE ile GÜYA ... ile AKILLARI SIRA ...
- SÖZÜN:
BAĞLAYICILIĞI ile/ve/değil/yerine ETKİLEYİCİLİĞİ
- SÖZÜN:
BAŞINDA ile/değil/yerine SONUNDA
( "Sadece ..." İLE/DEĞİL/YERİNE "... sadece." )
- SÖZÜN:
BELİRLEYİCİLİĞİ ile/ve/değil/<> BAĞLAYICILIĞI
( Söylediklerinize dikkat edin,
düşüncelere dönüşür...
Düşüncelerinize dikkat edin,
duygularınıza dönüşür...
Duygularınıza dikkat edin,
davranışlarınıza dönüşür...
Davranışlarınıza dikkat edin,
alışkanlıklarınıza dönüşür...
Alışkanlıklarınıza dikkat edin,
değerlerinize dönüşür...
Değerlerinize dikkat edin,
karakterinize dönüşür...
Karakterinize dikkat edin,
kaderinize dönüşür... )
- SÖZÜN:
ÇEŞİTLERİ ile/ve/<> DERECELERİ/DEREKELERİ
( ŞİİR
^
ATASÖZÜ, DEYİM [KELÂM-I KİBAR, VECİZE]
^
[dereceleri]
--- SÖZ ---[(bilgili ve bilinçli) kişinin ağzından çıkan]
[derekeleri]
v
LÂF / KÜNGE / JÂJ[Fars.] [Evin içinden çıkan çer-çöp.]
v
KÜFÜR [Ar. < KFR: Örtme, gizleme.]
v
TARİZ [Birini eleştirme, küçük düşürme ya da alay etmek amacıyla söylenilmek istenileni tam tersi bir anlamda bir sözle, incelikle ve lâtîfeyle[espriyle] anlatma sanatı.]
v
HİCV [Ar. < HECV: Yergi, yermek.]
v
HERZ[Ar.: Anlamsız, boş, saçma. | Hakaret. ], YÂVE, TÜRREHÂT / HERZE/BESBÂS[Fars.] )
- Sözün çeşitlerini bilerek KONUŞ!!!
- Sözün farklarını bilerek KONUŞ!!!
- SÖZÜN KISASI ile SÖZÜN ÖZÜ
( BRIEF OF THE WORD vs./and ESSENCE OF THE WORD )
- Sözün olmadığı yerde SUS!!!
- SÖZÜN ÖZÜ PROGRAMINDA:
ÖNERİLEN KİTAPLAR ve/||/<> BÖLÜM ADLARI
( sehirisifkulubu.com/2018/11/24/sozun-ozu-programinda-tavsiye-edilen-kitaplar-ve-bolum-adlari )
- SÖZÜNDEN ÇIKIL(A)MAYANLAR:
SU ile/ve/<> EKMEK ile/ve/<> ÖLÜM
( Çocuklukta. İLE/VE/<> Yetişkinlikte. İLE/VE/<> Yaşlılıkta. )
- SÖZÜN/KONUŞMANIN:
BAŞINDA SÖYLENİLECEK (OLAN) ile/ve/değil/yerine SONUNDA SÖYLENİLECEK (OLAN)
- Sözünle KONUŞ!!!
- SÖZÜNÜ BİLMEYEN ÇAVUŞLAR ile/ve/||/<>/> BOKU/NU AVUÇLAR
- Sözünü tutacak şekilde KONUŞ!!!
- SÖZÜNÜN ARDINDA DURAN ile/ve/değil SÖZÜNÜ, KENDİ TAKİP EDEN
- SPIROMETRİ/SPIROMETRY[İng.] değil/yerine/= SOLUK ÖLÇÜMÜ
- STANDART ile/ve SOMUT
( STANDARD vs./and CONCRETE )
- SUAL ETMEK değil/yerine/= SORMAK/SORUP SORUŞTURMAK
- SUAL ETMEK ile SORU TEVCİH ETMEK
( Soru, soruna dönüşmezse/dönüşmemişse yola giremezsin. )
- SUAL[Ar.] değil/yerine/= SORU
- SUÇLAMAK ile/değil/yerine SORUMLU OLMAK
- ...'NIN:
"SUÇLUSU" ile/ve/değil/yerine/<>/< SORUMLUSU
- SUİSTİMAL ile SÖMÜRÜ
- SÜMÜK ile SOĞUK AKINTISI
( MUHÂT ile ... )
( MUCUS vs. CURRENT IN COLD )
- SÜMÜKLÜBÖCEK ile SOLUCAN
( BÜZZÂKA, HALEZUUN ile HURTUUN )
( SLUG vs. EARTHWORM )
( LIMAX cum LUMBRICUS TERRESTRIS )
- SÜREÇ ile SONUÇ (Merkezlilik)
( Ağaç, meyvesinden tanınır. )
- SÜREÇ ile/ve/<>/> (")SONUÇ(")
( Hiçbir nesne/kavram/olgu, taşıdığı/yansıttığı ada/olguya, kendine daha uygun bir ad/tanım bulunmasını olanaksızlaştıracak derecede bağlı değildir. )
( Süreci kavramadan, sonuçlar konuşulamaz!
Süreç düşünülmeden ve konuşulmadan, "sonuç"/lar konuşulamaz! )
( Sefer. İLE/VE/<>/> "Zafer". )
( Yargılama. İLE/VE/<>/> Yürütüm[infaz]. )
( Âlim ve âriflerin takibi, tutumu, ilgilendiği, odaklandığı, öncellediği. İLE/VE/<>/> Câhillerin, gençlerin, çocukların, toplumların, "güçlüler"in, yetersizlerin, eziklerin, kibirlilerin, kendini ya da başkalarını küçümseyenlerin, keyifçilerin, hazcıların, çıkarcıların, "avcı"ların, kozcuların, kumarbazların "tavrı", aradıkları, "öncelledikleri", saplandıkları, müşterisi ve bağımlısı oldukları. )
( Zihinleri/akılları devrede olanlar/tutanların ilgilendiği. İLE/VE/<>/> Duyguları ağır basanların duyarsızlığı/kayıtsızlığı. )
( Gerçekliklerle yüzleşebilenlerin ilgilendiği. İLE/VE/<>/> Beklenti(sin)de olanların uğraştığı/didiştiği. )
- SÜREÇ ile/ve SÖYLEYİŞ/BİÇEM/ÜSLÛP
( ... İLE/VE Konuşmacının, duygu, düşünce ve bilgilerini, ötekine iletme biçimi ya da yolu/yöntemi. )
( Yanlış üslûp, doğru sözün cellâdıdır. )
- SÜREKLİ/LİK ile SONSUZ/LUK
( Süreklilik sadece duyulardadır, gerçeklikte değildir. )
( CONTINUITY vs. ETERNITY )
( İSTİMRÂR ile ... )
- [ne yazık ki]
SÜRÜ ile/ve/değil/||/<>/> SÖMÜRÜ
- SUŞ/STRAIN[İng.] değil/yerine/= SOY
- SÜS ile/ve/||/<> SOS
- [ne yazık ki]
SUSKUNLUĞU/NU ANLAMAMAK ve/||/<>/> SÖZLERİ/Nİ DE ANLAMAMAK
- SÜVE/SÖVE ile SÖVE[Fr. SEUIL]
( Kapı ve pencerenin yerleştiği kasa, çerçeve. | Avlu kapısının iki yanına konan uzun taşlar. İLE Pencere ve kapı kenarlarındaki süs kalıpları. )
- TAHKİK ETMEK değil/yerine/= SORUŞTURMAK
- TAHKİKAT değil/yerine/= SORUŞTURMA
- TÂLİM MÜRŞİDİ ve TARİKAT MÜRŞİDİ ile/ve/değil/yerine/> SOHBET MÜRŞİDİ
( Mürşit, mürşitten kurtulmak içindir. )
- TAMAMEN ile SONUNA KADAR
- TAPINAKLARDA:
GÖBEKLİTEPE ve/||/<> NEVALİ-ÇORİ ve/||/<> JERF EL AHMAR ve/||/<> ARKAİM ve/||/<> GİLGAL ve/||/<> MALTA ADASI ve/||/<> CUICUILCO ve/||/<> KURGANLAR ve/||/<> SOLOVETSY ADALARI ve/||/<> STONEHENGE ve/||/<> AVEBURRY ve/||/<> CASTLERIGG ve/||/<> NEWGRANGE
( Urfa'da. VE/||/<> Urfa'da. VE/||/<> Suriye'de. VE/||/<> Rusya'da[Kazakistan'ın kuzeyinde]. VE/||/<> Golan tepelerinde.[İsrail'in doğusu] VE/||/<> Malta'da. VE/||/<> Meksika'da. VE/||/<> Altay Dağları'nda. VE/||/<> Rusya'da. VE/||/<> İngiltere'de VE/||/<> İngiltere'de VE/||/<> İngiltere'de VE/||/<> İrlanda'da. )
- TARİH BİLİNCİ ve/<> SORUMLULUK
( HISTORY and/<> RESPONSIBILITY )
- TARİKAT ve/<> SOHBET
( Dıştan içe. VE/<> İçten dışa. )
- TECRİT[Ar.]/ABSTRAKSİYON[Fr./İng.] değil/yerine/= SOYUTLAMA
- TEK ÇOCUK ile/<> SON ÇOCUK
- TEK ile/ve/değil SONSUZCA TEK
- TEK ile/ve/değil SONSUZCA TEK
- TEKBENCİLİK = ENEİYE = SOLIPSISM[İng.] = SOLIPSISME[Fr.] = SOLIPSISMUS[Alm.] = SOLUS:YALNIZ, TEK, IPSE:BEN[Lat.]
- TEK-ÇOK PARADOKSU ile/ve SONLU-SONSUZ PARADOKSU
- TEKNİK OLARAK ile/ve/<> SONUÇTA
- TELÂFFUZ[Ar.] değil/yerine/= SÖYLEN(/Y)İŞ
- TELKİN değil/yerine/= SÖZGÜ
- [ne yazık ki]
TEMBELLİK ile/ve/değil/||/<>/< "SONRA YAPARIM" (ÖLÇÜSÜZLÜĞÜ)
- TEMİZLEME ile SOYUTLAMA
- TEPEDEN İNME ile/ve/||/<> SONRADAN GÖRME
- TEREDDİ[Ar. < REDY] değil/yerine/= SOYSUZLAŞMA, YOZLAŞMA
- TERMINAL[İng.] değil/yerine/= SON
- TERMINASYON/TERMINATION[İng.] değil/yerine/= SONLANDIRMA
- TEVEKKÜL ve (SONRASINDA DEĞİL!)
- TİDAL VOLÜM/TIDAL VOLUME[İng.] değil/yerine/= SOLUK OYLUMU/HACMİ
- TİLKİ ile SOLUKTİLKİ
- TİMSAH'IN:
ILIK YUMURTASI ile/ve SOĞUK YUMURTASI
( Eril timsah. İLE Dişil timsah. )
- TINI değil/yerine/= SOLUK
- TOHUMLUK ile/ve SOFRALIK
- TOKATLAMAK ile SÖĞÜŞLEMEK
- TOKMAK ile SOKU
( ... İLE Taş dibek. | Dibekte, havanda, dövme işini yapan tokmak. )
- TOPLUM = CEMİYET = SOCIETY[İng.] = SOCIÉTÉ[Fr.] = GESELLSCHAFT[Alm.] = SOCIETAS[Lat.] = SOCIEDAD[İsp.]
- TOPLUMBİLİM = İÇTİMAİYAT = SOCIOLOGY[İng.] = SOCIOLOGIE[Fr.] = SOZIOLOGIE[Alm.] = SOCIOLOGIA[İsp.]
- TOPLUMSAL = SOCIAL[İng., Fr., İsp.] = GESELLSCHAFTLICH[Alm.] = SOCIALE[İt.]
- TOPRAKTA:
KÜÇÜK MEMELİ ve/||/<> TEK HÜCRELİ CANLILAR(PROTOZOA) ve/||/<> SOLUCAN ve/||/<> EKLEM BACAKLI ve/||/<> YOSUN ve/||/<> BOZGAN/BAKTERİ ve/||/<> MANTAR
( [Bir dönümde] 1 kg. VE/||/<> 15 kg. VE/||/<> 100 kg. VE/||/<> 100 kg. VE/||/<> 100 kg. VE/||/<> 250 kg. VE/||/<> 300 kg. )
( Bir cm. toprak tabakasının oluşabilmesi için en az 300-1000 yıl geçmesi gerekir. )
( )
- TÖREN/MERASİM[Ar.]/SEREMONİ[Fr. CEREMONIE] ile/ve ŞÖLEN[Moğolca]
( TOY, BÂR-İ ÂM: Genel ziyâfet. )
( LİTURYA: Din töreni. )
( Bir toplulukta, üyelerin, belirli bir olayı, kişiyi ya da değeri ayırt edip simgeleştirmesi, bunların anlam ve öneminin güçlendirilmesi amaçlarıyla düzenlenen hareket dizisi. | Anma, kutlama, nişan, evlenme, ölüm gibi nedenlerle yapılan toplantı. İLE Ziyafet. | Belirli bir amaçla düzenlenen eğlence. | Sanat gösterisi. | Din töreni niteliğinde yemek toplantısı. )
- TÖZ = CEVHER = SUBSTANCE[İng., Fr.] = das WESEN, WESENHEIT, STAMMBEGRIFF, SUBSTANZ[Alm.] = SUBSTANTIA[Lat.] = HË UZIA, HYPOSTASIS, HYPOKEIMENON[Yun.] = SOSTANZA[İt.] = SUBSTANCIA[İsp.] = SUBSTANTIE[Fel.] = SUBSTANS[Dan.] = SUBSTANTSIYA[Rus.]
- TRAFİKTE:
"SİNİRLİ OLMAK" değil/yerine SORUMLU OLMAK
( Facebook, KENDİNE GEL!!! sayfasına katılın, uyarın!
Kişi, kurum ve kuruluşların, "yaptığı" fakat yapmayabilecekleri yanlış(lık)ları göstererek anlatmak üzere kurulmuş bir uyarı sayfasıdır!
Sen de uyar! )
- TRAGEDYA'DA:
ASKİLOS ile/ve/<> SOFOKLES ile/ve/<> EURUPIDES
- TRAKE[Fr. < TRACHEE] değil/yerine/= SOLUK BORUSU
( Soluk borusu. | Eklembacaklılarda bulunan özel solunum kanalları. )
- TRAKEİT/ŞEZEN[Ar.] değil/yerine/= SOLUK BORUSU YANGISI/İLTİHABI
( TRAKEİT )
- TÜMEL ile/ve SOYUT
( UNIVERSAL vs./and ABSTRACT )
( KÜLLÎ ile/ve MÜCERRED )
- TUPAMAROS ve/<> SOL DÜŞÜNCE
( 60'lı yıllarda, güç koşullarda yaşayan Uruguay'lı köylülerin, sendikalaşma hareketi olarak başlayıp, kentlerdeki sol düşünce ile birleşen örgüt. VE/<> ... )
- TÜRKÜLERDE:
OYUN HAVALARI ile/ve LİRİK ile/ve DOĞA(PASTORAL) ile/ve YERGİ(SATİRİK) KONULU ile/ve SİMGELİ/TEMSİLÎ ile/ve KAHRAMANLIK VE SERHAT HAVALARI ile/ve TÖRENSEL VE GİZEM İÇERİKLİ ile/ve SOSYAL İÇERİKLİ ile/ve GURBET VE HASRET ile/ve MİZAHÎ VE ALAN OYUN ile/ve ÂŞIKLAMALAR ile/ve AĞIT VE KIRAN DESTANLARI ile/ve KARŞILIKLI DEYİŞLEME VE ATIŞMALAR
- TÜY ile SORGUÇ
( ... İLE Bazı kuşların tepelerinde bulunan, uzunca tüy. | Serpuşların ön tarafına takılan tüy ya da püskül biçimindeki süs. )
( ... ile OTÂGA )
- UHREVÎ[< UHRÂ] = SONRAYA/ÂHİRETE AİT, SONRAYLA/ÂHİRETLE İLGİLİ
- ÜLSERATİF KOLİT TÜRLERİNDE:
ÜLSERATİF PROKTİT ile PROKTOSİGMOİDİT ile SOL TARAFLI KOLİT ile PANKOLİT ile AKUT ŞİDDETLİ ÜLSERATİF KOLİT
( Ülseratif kolitin en hafif biçimidir. Enflamasyon, anüse(rektum) en yakın bölgeyle sınırlıdır ve rektal kanama ile kendini gösterir. İLE Yalnızca kalın bağırsağın son bölümü(rektum ve sigmoid kolon) tutuludur. Belirtiler arasında, kanlı ishal, karın krampları, ağrı ve tuvalete çıkma gereksinimi duyulmasına karşın yapamama sayılabilir. İLE İltihaplanma, kalın bağırsağın dalağa kadar olan sol kısmına doğru uzanır. Kanlı ishal, kilo kaybı, abdominal kramp ve sol tarafta ağrı ile kendini gösterir. İLE Sıklıkla tüm kalın bağırsağı etkiler ve şiddetli olabilen kanlı ishal, karın krampları ve ağrı, yorgunluk ve önemli kilo kaybına neden olur. İLE Bu nadir kolit biçimi, tüm kolonu etkiler ve şiddetli ağrı ve ishal, kanama, ateş ve yemek yiyememeye neden olur. )
( )
( Ülseratif kolit, sindirim sisteminde uzun süreli iltihaplanma ve ülserlere (yaralara) neden olan bir bağırsak hastalığıdır. Kalın bağırsak (kolon) ve rektumun iç yüzünü döşeyen mukozayı etkiler. Gövdeyi güçsüz düşüren hatta ölüme neden olan komplikasyonlara neden olabilir. Belirtiler genellikle zamanla gelişir ve hastalığın tutulum yeri ve şiddetine göre değişir. )
( )
- UNVANLARI["ÜNVAN" değil!]:
ADLARIN BAŞINA YAZMAK değil/yerine SONUNA YA DA ALTINA (AYRAÇ İÇİNDE) YAZMAK
( "Prof./Dr. ... ..." DEĞİL/YERİNE "... ... (Prof./Dr.)" gibi. )
( Kişinin ve adının önüne gelebilecek -unvanı/sıfatı ne kadar önemli/değerli olursa olsun- hiçbir unvan/sıfat konulamaz/konulmamalıdır! )
( Belki algıda/tanımada kolaylık ve hız kazandıracağından hareketle bu biçimde uygulanıyorsa da bu tutumdan vazgeç(il)melidir! [Saygısızlık ya da hakaret olarak yorumlanmamalıdır!] )
( Türkçe'si varken...
* PROFESÖR yerine BİLMEN
* DOÇENT yerine BİLGEN
* YARDIMCI DOÇENT yerine BİLGER
* ASİSTAN yerine KÖMEK
* REKTÖR yerine BİLİMBEY
* DEKAN yerine YETİLBEY
* DOKTOR yerine ÖKE
* MASTER yerine UNGAN
* ÜNİVERSİTE yerine BİLİMTEY
* AKADEMİSYEN yerine BİLİMCİ
* BİLİM İNSANI yerine BİLİMCİ )
- ÜSLÛP değil/yerine/= SÖYLEYİŞ/BİÇEM
- UYKU/UYUMA "YÖNELİMİ/İSTEĞİ" ile/ve/değil/||/<>/< SOĞUKTA DONMAK
- VAAZ KÜRSÜSÜ ile/||/<> SON CEMAAT YERİ ile/||/<> SAKIF ile/||/<> HÜNKÂR MAHFİLİ
( Belirli gün ve saatlerde, imamın vaaz vermek için çıktığı, koltuk ya da küçük balkon biçimindeki bölüm. İLE/||/<> XIV. yüzyıldan itibaren cami ve mescitlerde yaygın olarak kullanılan, ana mekânın dışında yarı açık hazırlık bölümü. İLE/||/<> Camilerde son cemaat yerinin dışında ek bir bölüm. Özellikle iç avlusu olan yapılarda, cemaatin hava şartlarından korunması amacına yöneliktir. İLE/||/<> Camilerde hükümdara ayrılan bölüm.[Bazen galerinin bir bölümü, bazen ayrı bir daire biçimindedir.] )
- VAROLAN ile/ve/değil/<> SÖZ KONUSU OLAN
( Bulunuş. İLE/VE Buluş. )
( ... İLE Fiziğin konusu olanları/olabilecekleri konu kılmaz. )
( Varlık, metafiziğin söz konusudur. )
( EXISTENCE vs./> CONTINUITY )
- VENTILASYON/VENTILATION[İng.] değil/yerine/= SOLUTMA
- VERBAL/NON-VERBAL değil/yerine/= SÖZEL/SÖZEL OLMAYAN
- XD/EXPIRATION DATE[İng.] değil/yerine/= SON KULLANMA TARİHİ
- XSONOFENES:
FİLOZOF (OLAN) ile SOKRATES'İN ÖĞRENCİSİ
- YADSIMA ile/ve/değil/yerine SORGULAMA
( [not] TO DENY | REJECT vs./and/but TO INTERROGATE
TO INTERROGATE instead of TO DENY | REJECT )
- YAKLAŞIK OLARAK ile/ve/||/<>/> SONSUZ İŞ/GÖREV
( Newton. İLE/VE/||/<>/> Kant. )
( QUAM PROXIME > INFINITE TASK )
- YALITIM ile/ve SOYUTLAMA
( ISOLATION vs./and ABSTRACTION )
- YALITMA ile/ve/||/<> SOĞURMA
- YALITMA ile SOYUTLAMA
- YANİ ile/ve SONUÇTA
- YANIT ile/ve SORU
( Soruyu bulana kadar yanıtı bildiğimiz de, bilmediğimiz de ortaya çıkmaz. )
( ANSWER vs./and QUESTION )
- YANITI OLAN ile/ve/değil/yerine SORUSU OLAN
( Yetişkin/ler. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Çocuk ve çocuksu yanını/zihnini sürdürebilen/ler. )
( [not] WHO HAS GOT ANSWER vs./and/but WHO HAS GOT QUESTION
WHO HAS GOT QUESTION instead of WHO HAS GOT ANSWER
[not] Adults. WITH/AND/BUT Children and who can continue to think childish.
Children and who can continue to think childish. INSTEAD OF Adults. )
- YANITLARI DİKKATE ALMAK ile/ve/değil/yerine SORULARI DİKKATE ALMAK
- YAPTIKLARIMIZ/I ve/||/<> SÖYLEDİKLERİMİZ/İ
( Söylememek. VE/||/<> Yapmak. )
- YARGILAMA" ile/değil/yerine/||/></< SORGULAMA
( [Daha ...]
Az [olsun/olmalı!]. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Çok [olsun/olmalı!].
)
- YAŞAM/HAYAT ve/= SONSUZ/LUK
( LIFE and/= ETERNITY )
- YAŞAM:
SOLUK ALDIĞIMIZ ANLAR ile/ve/değil SOLUĞUMUZU KESEN ANLAR
- YAYIM >< SOĞURUM/EMİLİM
( EMISSION >< ABSORPTION )
- YAZI MERKEZCİLİK ile/ve/||/<> SES MERKEZCİLİK ile/ve/||/<> SÖZ MERKEZCİLİK
- YAZI VE NOKTALAMA ÖZELLİKLERİ ile/ve/||/<>/< SÖZCÜK VE BAĞLAM ÖZELLİKLERİ
( Yazanın bilgi, bilinç ve sorumluluğunda. İLE/VE/||/<>/< Söyleyenin/konuşanın bilgi, bilinç ve sorumluluğunda. )
- YAZILMASI GEREKENLER ile/ve SÖYLENİLMESİ GEREKENLER
- YEME-İÇME ve/||/<> SOLUK ve/||/<> YÜRÜME ve/||/<> HAREKET ve/||/<> UYKU ve/||/<> DÜŞÜNCE ve/||/<> CESÂRET ve/||/<> GÜNEŞLENME
( Hayvanlar gibi olsun... VE/||/<> Kaplumbağalar gibi olsun... VE/||/<> Güvercinler gibi olsun... VE/||/<> Maymunlar gibi olsun... VE/||/<> Köpekler gibi olsun... VE/||/<> Fil gibi olsun... VE/||/<> Dişi Aslan gibi olsun... VE/||/<> Ayı gibi olsun... )
- YENİ BİR TEST ile SON BİR TEST
- YENİDEN/TEKRAR "BEDENLENME"(RE-ENKARNASYON):
GÖVDEYLE/BEDENLE değil SÖZ/KELÂM İLE(KULAKTAN KULAĞA, ZİHİNDEN ZİHİNE)
- YETKİ ve/||/<> ÖZGÜRLÜK ve/||/<> SORUMLULUK
- YETKİ ile/ve SORUMLULUK
( YVHS: YETKİ VER, HESAP SOR! )
( YETKİ VER, HESAP SORMA! değil/yerine YETKİ VER, HESAP SOR! )
( AUTHORITY vs./and RESPONSIBILITY )
- ...'YI:
"UZATMAK" ile/değil/yerine SÜRDÜRMEK
- YIKICI OLMAK ile SÖZÜNÜ ESİRGEMEMEK
- YILAN ile SOLUCANIMSI YILAN
( ... İLE En küçük yılan. [15 cm. uzunluğunda ve kibrit çöpü kalınlığındadır.] )
( ... cum LEPTOTYPHLOPS BILINEATA )
- YIRTIK ile SÖKÜK
- YÖNTEM/TARZ/YAKLAŞIM SORUNU ile/ve/değil/daha çok SONUÇ ÇIKARMA SORUNU
- YÖNTEM ile/ve SORU
( Doğru bir yanıtı nasıl alabilirim? Doğru bir soru sorarak! )
( Soru sorma, soru konusu yapılan alana ilişkin sorunların çözümü üzerine düşünüldüğünü gösterir. )
( Bellekte toplanan unsurları kullanma süreci soru ya da sorunla başlar. )
( METHOD vs./and QUESTION
How am I to get a true answer? By asking a true question! )
- YÖRÜK ÇADIRLARINDA:
SAĞ TARAF ile/ve/||/<>/> SOL TARAF
( Kadınların oturduğu. İLE/VE/||/<>/> Erkeklerin oturduğu. )
( Ev sahibinin oturduğu. İLE/VE/||/<>/> Konuğun oturduğu. )
( Kapı, güneydedir. )
- YORUMLAMAK ile/ve/değil/||/<> SONUÇLANDIRMAK
( [not] TO INTERPRET vs./and/but/||/<>/> TO CONCLUDE )
- YUTMAK ile ŞOROLOP
( Birdenbire ve hırsla (yutmak). | Yalan. )
- YÜZ ile/ve/||/<>/> GÖZ ile/ve/||/<>/> DİL ile/ve/||/<>/> SÖZ
( İnsanın süsü. İLE/VE/||/<>/> Yüzün süsü. İLE/VE/||/<>/> Aklın süsü. İLE/VE/||/<>/> Dilin süsü. )
- YÜZGEÇ ile SOLUNGAÇ
( SEBÛH[< SİBH] ile GALSAMA/GALSAME )
( FIN vs. GILL )
- ZAMAN:
ÖNCELİK ile/ve/||/<> SONRALIK
- ZAMANA YAYMAK ile/ve/<> SONRAYA BIRAKMAK
- ZANNETME! ile/ve/||/<> FARZ ETME! ile/ve/||/<> SOR! ile/ve/||/<> SÖYLE!
- ZARFLARDA:
DURUM ile/ve/||/<> ZAMAN ile/ve/||/<> YER-YÖN ile/ve/||/<> MİKDAR ile/ve/||/<> SORU
- ZEHİRLENMELER:
SİNDİRİM YOLUYLA ile/ve/||/<> SOLUNUM YOLUYLA ile/ve/||/<> DERİ YOLUYLA
( En sık rastlanan zehirlenme yoludur. Sindirim yoluyla alınan zehirler, genellikle ev ya da bahçede kullanılan kimyasal maddeler, zehirli mantarlar, bozuk besinler, ilaç ve aşırı alkoldür. İLE/VE/||/<> Zehirli maddenin solunum yolu ile alınmasıyla oluşur. Genellikle karbonmonoksit[tüp kaçakları, şofben, bütan gaz sobaları], lağım çukuru ya da kayalarda biriken karbondioksit, havuz hijyeninde kullanılan klor, yapıştırıcılar, boyalar ev temizleyicileri gibi maddeler ile oluşur. İLE/VE/||/<> Zehirli madde, vücuda doğrudan deri aracılığı ile girer. Bu yolla olan zehirlenmeler, böcek sokmaları, hayvan ısırıkları, ilaç enjeksiyonları, saç boyaları, ziraî ilaçlar gibi zehirli maddelerin deriden emilmesi ile oluşur. )
- ZEKÂ GÖSTERGESİ:
YANITLAR(IY)LA ile/ve/değil/yerine/||/<>/> SORULAR(IY)LA
- ZEKÂ ve/<> SORUMSUZLUK
- ZEKÂ ve/||/<>/< SOYUTLAMA GÜCÜ / STİL
- ZİNCİRLEME TASIM = KIYAS-I MÜSELSEL = SORITES[İng., Yun.] = SORITE[Fr.] = KETTENSCHLUSS[Alm.]
- ZİRVE ile SON SINIR
- ZITLIK ile/değil SORUNSALLIK
- ZOR ile/ve/değil/yerine SORUNLU
( [not] DIFFICULT vs./and/but PROBLEMATIC
PROBLEMATIC instead of DIFFICULT )
- ZORUNLU ile/ve/<> SORUNLU
- ZORUNLULUK ile/ve/değil/||/<> SORUMLULUK
( Her kişi, herkes karşısında, her şeyden sorumludur. )
( COMPULSORY vs./and/<> RESPONSIBILITY )
- SOBA[Macarca SZOBA] ile ŞÖMİNE[Fr. CHEMINEE]
( İçinde, kömür, odun ya da gaz yakılan, elektrikle de çalıştırılabilen ısınma aracı. İLE Odalarda, genellikle duvar kenarlarında tuğla ya da taştan yapılmış, bacası olan yer, ocak. )
- SOBA[Macarca < SZOBA] ile SOPA
( İçinde kömür, odun, gaz yakılan ya da elektrikle de çalıştırılabilen ısınma aracı. İLE Kalın değnek. | Dayak. )
- SOFİST ile/değil/yerine/>< SOFOS/SOPHOS
( Kuşkuya sokar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kuşkudan çıkarır. )
( Utanmayan. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Utanan. )
( Kurt.[vahşi] İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Köpek.[evcilleşmiş] )
( Taklitçiler oluşturur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kendini buldurur. )
- SOFRANIN BEREKETİ :/=/||/<>/< KALABALIĞI
- SOFULAR MESCİDİ ile SOFULAR TEKKESİ
( bkz. MOLLA HÜSREV MESCİDİ İLE Aksaray, Sofular Caddesi'ndedir. [Halveti Tekkesi'dir] )
- SOĞUK KUYU MESCİDİ ile SOĞUK KUYU MEDRESESİ
( KANLI MEDRESE MESCİDİ / PİRÎ PAŞA MEDRESESİ MESCİDİ ile CAFER AĞA MEDRESESİ )
( Zeyrek'te, Pirî Paşa Sokağı'ndadır. İLE Sultanahmet'te, Ayasofya Camisi - Alemdar Caddesi arasındadır. )
( 1543'te, Pirî Paşa tarafından. İLE 1560'da, Kapı Ağası Cafer Ağa tarafından Mimar Sinan'a yaptırılmıştır. )
- SOĞUK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SOLUK
- SOĞULMA ile/<> SOĞURMA
( Suyu ya da sütü çekilerek pörsüme. | Irmak, kuyu, pınar gibi yerlerde, suyun çekilip yok olması. İLE Bir madde, bir sıvıyı içine çekmek. | Katı ya da sıvı bir maddeyi, soğurma yoluyla bir gazı içine almak, emmek, massetmek, absorbe etmek. | Bir ortamın, ışık enerjisini belirli nicelikte emmesi. )
- SOĞURMA ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> SÖMÜRME
- SÖĞÜT ile SORGUN/SORKUN
( ... İLE Sepetçi söğüdü. )
( SALIX cum ... )
- SOĞUT(UL)MA ile/ve/<> SOYUTLANDIR(IL)MA
- SOHBET["SOHPET" değil!] ile SÖYLEŞİ
- SOHBET'İN:
KÂL'İ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HÂL'İ
- ŞOK OLMAK değil ŞOKE OLMAK
- ŞOK ile ŞOKE OLMAK
( SHOCK vs. BEING SHOCKED )
- SOKRATES:
ÖNCESİ ile/ve/<>/> SONRASI
( THALES: [yaklaşık][M.Ö.] 625 - 546
ANAKSİMANDROS: [yaklaşık][M.Ö.] 610 - 546
ANAKSİMENES: [yaklaşık][M.Ö.] 585 - 525
PYTHAGORAS: [yaklaşık][M.Ö.] 570 - 496
HERAKLEITOS: [yaklaşık][M.Ö.] 540 - 480
PARMENİDES: [yaklaşık][M.Ö.] 515 - 450
EMPEDOKLES: [yaklaşık][M.Ö.] 494 - 434
ANAXAGORAS: [yaklaşık][M.Ö.] 500 - 428
PROTOGORAS: [yaklaşık][M.Ö.] 481 - 420
DEMOKRİTOS: [yaklaşık][M.Ö.] 460 - 360
ile/ve/<>/>
SOKRATES: [yaklaşık][M.Ö.] 470 - 399
PLATON: [yaklaşık][M.Ö.] 427 - 347
ARİSTOTELES: [yaklaşık][M.Ö.] 384 - 322 )
( Sokrates öncesi düşünce, Thales ile başlıyor.
Anaksimandros, Anaksimenes tarafından devam ettiriliyor.
Pythagoras, mistik ve matematiksel yaklaşımı geliştiriyor.
Herakleitos, değişim ve oluşa işaret ediyor.
Parmenides, değişim ve varlık'a işaret ediyor.
Empedokles, dört unsur, iki karşıt kuvvet[sevgi ve nefret]'e işaret ediyor.
Anaxagoras, "şey" sayısı kadar unsur, akıl[nous] olduğuna işaret ediyor.
Protogoras, kişinin, herşeyin ölçüsü olduğuna işaret ediyor.
Atomcular, Leucippus ve Demokritos, niteliğin nicelik ile yer değiştirmesi.
İLE/VE/<>/>
Sokrates ile antik yunan doğa anlayışı, doğadan, insana yöneliyor.
Plato ve Aristotles, bu iki anlayışı, evreni anlamak için genişletiyor ve derinleştiriyorlar. )
( SOKRATES: Sağlam güç sahibi. )
( )
- SOKRATES'İN DEDİKLERİ ile/ve/ya da SOKRATES ÜZERİNDEN SÖYLENİLENLER/"SOKRATES'E SÖYLETTİRİLENLER"
- SOKUR ile SOKUR
( Bir gözü görmeyen hayvan. İLE Köstebek. )
- SOKUŞ ile/||/<> SÖGÜŞ/SÖVÜŞ
( Lâf sokmak, birbirini suçlamak. İLE/||/<> Sövmek, küfür etmek. )
- SOL ile SOL
( Yüreğin bulunduğu tarafta olan. İLE Gam dizisinde, fa ile la arasındaki ses. | Bu sesi gösteren, nota imi. )
- SÖLEDİMİ" ile/değil SÖYLEDİĞİMİ
- SÖLPÜK ile SÖLPÜMEK
( Gevşeyip kendini koyuvermiş. İLE Şişmanken zayıflamak. | Gevşemek, pörsümek. )
- SOLUĞAN ile SOLUĞAN
( Soluk darlığına tutulmuş olan. | Sık soluyan hayvan. İLE Uzaklarda esen rüzgârdan sonra başlayan dalga hareketi. )
- SOLUK ALMA/İNHALASYON[İng. < INHALATION] ile/ve/değil/< SOLUK VERME/EKSHALASYON[İng. < EXHALATION]
( TEBEHHÜR: Kısa ve sık soluk alma. )
( ŞEHÎK[< ŞEHKA] ile/ve/değil/< ZEFÎR )
- SOLUK ÇEŞİTLERİ ve SOLUK EGZERSİZLERİ!!!
- SOLUK DELİĞİ ile/ve/<> SOLUK YOLU
( MENFES ile/ve/<> HANÇERE, MİZMÂR[Ar.] )
- SOLUK = NEFES = BREATH[İng.] = SOUFFLE[Fr.] = ATEM[Alm.] = RESPIRO[İt.] = ALIENTO[İsp.]
- SOLUK ile SOLUK
( [Ten için] Donuk bir beyazlığı olan, rengi atmış olan, solmuş. | [Işık için] Parlaklığını, gücünü yitirmiş olan. | [Nesneler için] Rengi atmış olan. İLE Akciğerlere çekilen ve atılan hava ya da ciğerlere hava alıp verme. )
- SOLUK ile SOLUK VERMEK
( Derin ve sakin biçimde solunum ile canlılık artar, o da beyni etkiler ve zihnin arınmasına ve istikrar bulmasına ve derin düşünmeye elverişli hale gelmesine yardım eder. )
( Tekrarlama, soluğunuza istikrar kazandırır. )
( With deep and quiet breathing vitality will improve, which will influence the brain and help the mind to grow pure and stable and fit for meditation.
Repetition will stabilise your breath. )
( NEFES, ŞEHÎK ile ZEFÎR )
( BREATH(ING)/INHALE vs. EXPIRATION/EXHALE )
- SOLUNUM DÜZENİNİN YAPISI ile SOLUNUM DÜZENİNİN İŞLEVLERİ
( Burun, boğaz, göğüs kafesi, akciğerler ve bronşlar gibi çeşitli organlardan oluşur. İLE Oksijeni akciğerlere almak ve karbondioksiti dışarı atmaktır. )
- SOLVENT[İng.] ile/ve/||/<> SOLÜSYON
( Çözücü. İLE/VE/||/<> Çözelti. | Eriyik. | Çözüm. )
- SOM ile SOM ile SOM
( İçi dolu olan ve dışı kaplama olmayan. | Katışıksız. İLE Rıhtımın, su üstünde kalan bölümü. İLE Hem denizde, hem de tatlı sularda yaşayan, irice bir balık. )
( ... cum ... cum SALMO SALAR )
- SOMA ile SOMA[Yun.]
( ... İLE Eşeysellik gözeleri dışında, gövde gözelerinin tümü. )
- SOMAK/SUMAK[Ar.] ile SOMAK
( Antepfıstığıgillerden, sıcak bölgelerde yetişen, kabuğu tıpta kullanılan bir ağaç. | Bu ağacın, ekşilik vermek için dövülerek yemeklere katılan, mercimeğe benzeyen meyvesi. İLE Hayvanlarda, yüzün çıkıntılı ve az çok sivri olan ön bölümü. )
( RHUS CORIAFIA cum ... )
- SOMUN[Yun.] ile SOMUN[Fr.]
( Yuvarlak ve şişkin ekmek. İLE Cıvatanın ucuna geçirilen, içi yivli demir başlık. )
- SÖMÜRGE ile/değil SÖMÜRÜLGE
( Bir devletin kendi ülkesinin sınırları dışında egemenlik kurarak yönettiği ekonomik ya da siyasal çıkarlar sağladığı ülke, sömürülen ülke. İLE/DEĞİL Diline, değerlerine, gelişimine ve üretime katılmayan toplumların geldiği/geleceği nokta. )
- SOMURMAK/SOĞURMAK ile/||/<> SÖMÜRMEK
( Emmek, ağza çekmek. İLE/||/<> Bir şey bırakmamak üzere yemek ya da içmek, iştahlı iştahlı yemek, hepsini birden bitirmek, silip süpürmek. )
- SÖMÜRME ile/ve/<> "SÖĞÜŞLEME"
- SOMUT EMEK ile/ve/||/<> SOYUT EMEK
( Kullanım değeri. İLE/VE/||/<> Değişim değeri. )
- GELENEK:
SOMUT ile/ve/||/<>/< SOYUT
( İçi boş. İLE/VE/||/<>/< Evrensel. )
- SOMUT GERÇEKLİK ile/ve SOYUT GERÇEKLİK
( Batı'nın yaklaşımı. İLE/VE Doğu'nun yaklaşımı. )
- SOMUTU AÇIKLAMAYA ÇALIŞMAK ile/ve/değil/yerine SOYUTU ANLATIP SOMUTTAN ÖRNEK VERMEK
- SON AKŞAM YEMEĞİ ile/ve "SON AKŞAM YEMEĞİ"
( 1495 - 1498 arasında. İLE/VE 1662[Çuhacılar Loncası] )
( Tabloda 26 el bulunur. İLE/VE 5 el bulunur. )
( Leonardo da Vinci.[15 Nisan 1452 - 02 Mayıs 1519] İLE/VE Rembrandt Harmenszoon van Rijn.[15 Temmuz 1606 ? 04 Ekim 1669] )
( ile/ve
)
- SON ile/değil SONSUZLUĞA AÇILAN KAPI
- SONA değil SONRA
- SONDA[Fr.] ile SONDA[Fr.]
( Suyun, herhangi bir noktadaki derinliğini ölçmek, dip tabakaların yapısını incelemek için kullanılan araç. | Bir boşluğun içini yoklamaya yarayan, uzunca ve ucu küt demir araç. İLE Gövde içinde, herhangi bir boşluk ya da mesaneye sokulan, tanı, inceleme, sağaltım ve dışarı sıvı atmada kullanılan araç. )
- SONDAN değil SONRADAN
- SÖNDÜRMEK ile SÖNDÜRMEK
( Ateş ve ışığın yanmasına, aydınlatmasına son vermek. | Hava ya da gaz ile şişirilmiş bir şeyin havasını ya da gazını boşaltmak. İLE Tutku ve duyguları yatıştırmak, etkisiz duruma getirmek. )
- SONEK ile SONEKLEME
( SUFFIX )
- SONLU KÜMELERİN BİRARADALIĞINDA ile/ve/||/<> SONSUZLUĞUN OLANAKSIZLIĞI
- SONLU SONSUZ ile/ve/||/<> SONSUZ SONLU
( İçerik, biçim/şekil/morf. İLE/VE/||/<> Yapı, sûret/form. )
- SONLULUĞUN(ÖLÜMÜN) SONRASI ile/ve/||/<> SONSUZLUK
- SONLULUK ile/ve/||/<>/> SONLULUĞUN SONSUZLUĞU
- SONSUZ ile SONSUZ / SONSUZ
- SONSUZLUĞUN:
"VAROLUŞU" ile/değil ADI/ETİKETİ
- SONUÇ ile/ve/değil SON/ÂKIBET
( [not] RESULT vs./and/but CONSEQUENCE )
- SONUÇLANDIRMA ile/ve/değil/||/<>/> SONLANDIRMA
- SÖNÜM / SÖNÜMLEMEK ile SÖNÜMLÜ
( Bir salınım hareketinin genliğinin, türlü dirençlerin etkisiyle küçülmesi, itfa. | Bir borcun her yıl ödenen taksitlerle belirli bir zaman sonunda ödenmiş olması, itfâ. İLE İLE Belirli bir sürede, genliği, sıfıra inen [salınım hareketi]. )
- SONUNU GETİRMEK değil SONRASINI GETİRMEK
- SONURGU ile SONURTU
( Bir başlangıcın, bir olgunun, bir ilginin gerekli ve zorunlu görülen sonucu, vargısı. İLE Birbirine bağlı iki önermeden sonraki. )
- SOPA ile SÖVEN
( ... İLE Büyük sopa. )
- SOPHOS ile SOPHOS ile SOPHOS
( Tanrı. İLE Bilge. İLE Usta. )
- SÖR[Fr. SOEUR] ile "SÖR"[İng.]
( Katolik mezhebinde kendini dine adayan ve manastırda yaşayan kadın/rahibe. | Kızkardeş. | Hastabakıcı. İLE İngiliz, "soyluluk" "unvanı"[Kişinin soyu olmaz! Öncelikle ve son olarak, kendi vardır. Kendinden öncekileri, ikinci/üçüncü sıralarda düşünmek gerekir. "Soy" düşüncesi/sözü, dirimsel/biyolojik bir durumdur. Ancak, hayvanlar için [köpek ya da at için] geçerli "olabilir". "İnsan" için, zorlamalı, dolaylı ve gereksiz/yersiz bir "yakıştırmadır!"]. )
- SORGU SUAL değil/yerine/= SORGULAMA
- SORGUÇÇU HAN ile SORGUÇÇULAR ÇARŞISI
( Bayezıd'ta, Kapalı Çarşı'nın güneyinde, Kalpakçılar Caddesi'ndedir. İLE Bayezıd'ta, Kapalı Çarşı'da, Bedesten yakınında bir çarşı. )
- SORGULA!:
ELİNİ ve/||/<> DİLİNİ ve/||/<> YOLUNU ve/||/<>
GÜNÜNÜ ve/||/<> GÖNLÜNÜ ve/||/<> SONUNU
( Kazandıkça, bölüşemiyorsan. VE/||/<> Konuştukça, kırıcı oluyorsan. VE/||/<> Yürüdükçe, hedeften çıkıyorsan. VE/||/<> Günler/yıllar geçtikçe, yerinde sayıyorsan. VE/||/<> Sevildikçe, vefâsızlaşıyorsan. VE/||/<> Hangi durumda olursan ol! )
- SORGULAMAK ile SORGUYA ALMAK/ÇEKMEK
- SORGULAMAK ile/değil/yerine/</>< SORU SORMAK
( Bazı "savcı"ların yanlış, olumsuz, yüklü, kandırıcı tarzı. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Düşünenlerin, uygun, doğru, yerinde tutumu. )
- SORGULANABİLİR/SORGULANABİLECEK/LER ile SORGULANAMAYAN/SORGULANAMAYACAK OLAN/LAR
- SORGULANMAK ile/ve/değil/yerine SORUMLULUK/U/NU ALMAK
- SORGUSUZ ile/ve/||/<>/> SORUSUZ/SUALSİZ[Ar.]
- SORMAK ile SORMAK/SOĞURMAK
( Birine soru yönelterek, herhangi bir konuda, ondan bilgi istemek. | Bir işin sorumluluğunun kendinde olması, bir işten sorumlu bulunmak. İLE Emmek. )
- SORMAK ile/ve SÖYLEMEK
( TO ASK vs./and TO SAY )
- SORMASINDAN BELİRLİ ile SORUŞ BİÇİMİNDEN BELİRLİ
- SORMAYAN ile/değil/yerine/>< SORAN
( Yaşam boyu ahmak ve aptal. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Bir dakikalığına, "birkaç kişi nezdinde" "aptal." )
- [Fr.] SORTİ ile SORTİ
( Elektrik tesisatında, lamba ya da fiş konacak kolların her biri. İLE [askeriye] Çıkış. )
- SORU KİPİNDE İNANÇSIZLIK/ÜMİTSİZLİK ile/değil/yerine SORMAK
( "Yapsa ne olacak?" İLE/DEĞİL/YERİNE ... )
- SORU SORMAK ve/=/||/<>/< SORUMLULUĞU İSTEMEK
- SORU ile/ve/> SORUN ile/ve/> SORUNSAL
( Sorun olmadan/yoksa soru da olmaz/oluşmaz. )
( QUESTION and/> PROBLEM and/> PROBLEMATICAL )
- SORULURSA ile/ve/değil/||/<>/>/< SORULSA
- SORUMLU TUT(UL)MAK ile/ve/değil/yerine SORUMLU OLMAK
- SORUMLULUK DUYMAK ile/ve/||/<>/> SORUMLU OLMAK
- SORUMLULUK VERME ile/değil/yerine SORUMLULUK ALMA(YI SAĞLAMA)
( Sorumluluk verilmez, sorumluluk alınır. Sorumluluk alınması için koşullar, uygun yapıya büründürülür. )
( It's not right to "giving responsibility". Better to arrange conditions "to taking responsibility". )
( GIVING RESPONSIBILITY vs. TAKING RESPONSIBILITY
TAKING RESPONSIBILITY instead of GIVING RESPONSIBILITY )
- SORUMLULUK ile/ve SORGULAMA
( RESPONSIBILITY vs./and TO INTERROGATE )
- SORUN "ÇIKARMAK/ÇIKARAN" ile/ve/değil/||/<>/< SORUNU GÜN YÜZÜNE ÇIKARMAK/ÇIKARAN
- SORUN ...:
"ÇÖZÜMLENMEDİ" ile/değil ÇÖZÜLDÜ/ÇÖZÜL(E)MEDİ
- SORUN:
(")SORUN(") değil SORUNA BAKIŞ AÇIMIZ
- SORUN ile/ve/=/||/<>/< "SONUÇ"
- SORUN ile/ve/ne yazık ki/||/<>/< SORUNUN OLMAMASI SORUNU
- SORUN ile SORUNUN SONUCU
( PROBLEM vs. CONSEQUENCE/RESULT OF THE PROBLEM )
- SORU/NLAR:
ÇIKINCA ile/ve/değil/||/<>/> ÇIKTIKÇA
- SORUNLAR SORUNLAR İÇİN ÇÖZÜM ARAMAK/BULMAK
- SORUNLAR ile/ve/değil/yerine/||/<>/> SORUNLARI TERK ETMEK
- SORUNLARDAN/KİŞİLERDEN "KAÇMAK/UZAKLAŞMAK" ile/değil/yerine SORUN(LU)LARI UZAKLAŞTIRMAK
- SORUNLARI/OLUMSUZLUKLARI ...:
"AKLINDA TUTMAK" ile ARDINDA TUTMAK
- SORUNLARI:
AŞMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ASKIYA ALMAK
- SORU(N)LARI:
ÇÖZMEK ile/ve/||/<>/> AŞMAK
- SORUNLARI ERTELEMEK/DAHA SONRAYA TAŞIMAK yerine SORUNLARI TERK ETMEK
- SORUNLARI (SADECE) KONUŞMAK ile/ve/yerine/değil SORUNLAR İÇİN ÇÖZÜM ARAMAK/BULMAK
( Hiçbir sorun, onu yaratan 'bilinç seviyesi'yle çözülemez. )
( Problems cannot be solved at the same level of awareness that created them. )
( [not] (ONLY) TO TALK THE PROBLEMS vs./and TO SEARCH/FIND SOLUTION FOR PROBLEMS
TO SEARCH/FIND SOLUTION FOR PROBLEMS instead of (ONLY) TO TALK THE PROBLEMS )
- SORUNLARI(N/I):
ÖNEMSEMEMEK ile/ve/değil/yerine ÜSTÜNDE DURMAMAK
- SORUNLARLA/SIKINTILARLA:
BOĞUŞMAK değil/yerine YOĞRULMAK
- DURUM/RESİM:
SORUNLU ile/ve/değil/||/<>/< SORUNLULARIN
- SORUNLU "YASALARI":
REDDEDELİM değil/yerine DEĞİŞTİRELİM
- SORUNLU ile/değil/yerine/>< SORUMLU
- SORUNU:
GÖRMEMEK ile/ve/||/<> ÇARPITMAK
- SORUNU YOK ETMEK değil/yerine SORUNU YÖNETMEK
- SORUŞMAK ile SORUŞMAK
( Birbirine sormak. İLE Emilip yok olmak. | Çamaşırın, kurumaya başlaması. )
- ŞOSE[Fr. CHAUSSEE] ile ŞOSET[Fr. CHAUSETTE ]
( Genellikle taş kırıkları üzerine kum döşenip silindir geçirilerek yapılan yol. İLE Kısa çorap. )
- SOTE"YE (YATMAK) değil "SOTA"YA (YATMAK)
( SOTE[Fr. < SAUTÉ]: Küçük küçük doğranmış sebzeleri yağda hafifçe kavrulduktan sonra su, domates, biber vb. katılarak yapılan bir tür yemek. İLE/DEĞİL SOTA[İt. < SOTTO]: Uygun, elverişli [yer]. )
- ŞÖVALE[Fr. CHEVALET] ile ŞÖVALYE[Fr. CHEVALIER]
( Tabloların üzerine konulup resim yapıldığı sehpa. İLE Eski Roma'da, üç sınıftan ikincisinin üyesi olan yurttaş. | Orta Çağ Avrupası'nda, özel eğitimle yetişmiş, belirli ülküler taşıyan, soylu, atlı savaşçı. | Derebeylik düzeninde, soyluluk unvanlarının en alt basamağı. | Günümüzde, Fransız hükûmetinin verdiği şeref belgesi ve nişanı. )
- SOVAN değil SOĞAN
- SOY ADI/SOYADI değil/yerine SON ADI/SONADI, EK ADI/EKADI, İKİNCİ/İKİNCİL ADI
( Kişinin/kişinin, "soy adı" diye tanımlanmış/kullanılan sözcük, kişinin "soy"unu değil kişinin aynı ada sahip olduğu/olabileceği tek(/ilk/birinci) adına, takma ad[meslek,özellik vs.] vermek yerine belirli, kayıt altına alınan/alınacak bir ek/ikinci adla tanımak/tanımlamak üzere kullanılmıştır. )
- SOY ile "SOYLU"
( Adamın biri, Sokrat'ı, soy üzerinden aşağılamaya çalışınca, Sokrat şöyle dedi: "Senin soyun sende bitti, benimki ise benden başlar". )
( ANCESTRY vs. "NOBLE" )
- SOYGA ile SOYKA
( Tüyleri alacalı, küçük bir karga türü. İLE Ölünün üzerinden çıkan giysi. | Yaramaz, huysuz. )
- SOYLA ile/||/<> SÖYLE
( Manzum söz söylemek, hitap/hitabet etmek. İLE/||/<> Belirsiz söylemek. )
- ŞÖYLE ile BÖYLE ile ŞÖYLE YA DA BÖYLE ile ŞÖYLE VE BÖYLE
( [LIKE] THAT vs. [LIKE] THIS vs. [LIKE] THAT OR THIS vs. [LIKE] THAT AND THIS )
- SÖYLE ile/değil ŞÖYLE
- SÖYLEDİĞİNE GÖRE ... ile/ve SÖYLEDİĞİ KADARIYLA ...
- SÖYLEDİĞİNİZDE değil SÖYLEDİKLERİNİZDE
- SÖYLEDİKLERİMİZ ile/ve/<> SÖYLEYEMEDİKLERİMİZ
( ... İLE/VE/<> Söylediklerimizden daha çok pişmanlığa neden olur. )
- SÖYLEM ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/> SÖYLENTİ
- SÖYLEM ile SÖYLEV
- SÖYLEMEK ile SÖYLEMEMEK
( TO SAY/TELL vs. NOT TO SAY/TELL )
- SÖYLEMEKTEN/YAPMAKTAN (")KURTULMAK(") ile/ve/<>/değil SORUMLULUKTAN (")KURTULMAK(")
- SÖYLENCE ile SÖYLENTİ
- KONUYU/SÖYLENENİ/SÖYLEDİĞİNİZİ ...:
ANLAMAMAK/ANLAMIYORUM ile/ve/değil/||/<>/> BEĞENMEMEK/BEĞENMİYORUM
- SÖYLENENLER ile/değil SÖYLENİLENLER
- SÖYLENİLEN ile/ve SÖYLENİLMEK İSTENİLEN
( Özellikle şiirde! )
( Satırlardan çok, satır aralarını iyi okumak gerekir! )
- SÖYLENİLEN'İ:
YORUMLAMAK ile/değil/yerine DİNLEMEK[Kabul etmek anlamında değil!]
( İmgelemeden bakmayı, çarpıtmadan dinlemeyi öğrenin, hepsi bu. )
( Dinleyen, anlatandan ârif gerektir. )
( Çok dinlememiz ve az konuşmamız için, iki kulağımız ve bir dilimiz var. )
( EXPLANATION: TO INTERPRET vs. TO LISTEN[Not in the mean of acceptance!]
EXPLANATION: TO LISTEN instead of TO INTERPRET
Learn to look without imagination, to listen without distortion; that is all. )
- SÖYLERKEN BUYRUK VERMEK ile/değil/yerine/>< SÖYLEMEK
- SÖYLEYİŞ ile SÖYLENİŞ
- SOYUT EVRENSELLER ile/ve SOMUT EVRENSELLER
- SOYUT TÜMEL ile/ve/<>/> SOMUT TÜMEL
( İdea. İLE/VE/<>/> İdeal. )
- SOYUT ile SOMUT
( Soyut, AKIL'ın alanıdır. Varlık-Yokluk, Birlik-Çokluk gibi kavramlardır soyut olanlar. | İlişkisizlik. İLE İlkesine/yasasına göre işleyen olgu. | Duyunun kavramlaştırılması. | Kavram çiftleri arasındaki ilişki. | Ayrımların birliği. )
( BAZI SOYUTLAR:
* AHLÂK
* CEBİR
* MÛSİKÎ
* METAFİZİK )
( Saltık[mutlak]. İLE Göreli. )
( ABSTRACT vs. CONCRETE )
( CONCRET avec ABSTRAIT )
( KONKRET mit ABSTRAKT )
( CONCRETO con ABSTRACTO )
( CONCRETO con ASTRATTO )
( MÜCERRED ile/ve MÜŞAHHAS )
- SOYUT ile SONSUZLUK
- SOYUT ile/ve/||/<> SONUÇ
- SOYUTLAMA ile/ve SOMUTLAŞTIRMA
( Bilim. İLE/VE Denetleme. )
( ABSTRACTION vs./and CONCRETIZE
Science. WITH/AND Inspection. )
- SOYUTLAMA ile/ve/||/<> SOYUTLANMA
( ABSTRACTION vs./and/<> TO GET IN ABSTRACTION )
- SOYUTLAMAK ile/ve/||/<>/> SOYUTLAMANIN SOYUTLA(N)MASI
- SOYUTLANMA ile/değil/yerine SOYUTLAMA
( Dışarıdakilerde/n. İLE/DEĞİL/YERİNE Zihinde/n. )
( Yalnızlığa götürür. İLE/DEĞİL/YERİNE Kendine dönmeyi ve derin dalışı sağlar. )
- SÖZ DİNLEMEK ile SÖZ DİNLEMEK
( "Yapma ve yap" denileni yerine getirmek, uygulamak. İLE Konuşulanları dinlemek/dinlemeye çalışmak, konuşulanlara dikkatini yöneltmek/kulak kabartmak. )
- SÖZ KESMEK ile SÖZÜ KESMEK
- SÖZ SÖYLEMENİN KURALLARINDA:
ÖNÜNÜ ARDINI GÖZETMEK[Ar.] ve/||/<> SÖYLEMEDEN ÖNCE TEKRAR TEKRAR DÜŞÜNMEK[Ar.] ve/||/<> ON KERE DÜŞÜNÜP BİRİNİ SÖYLEMEK[Ar.] ve/||/<> "HER AĞZIMIZA GELENİ" SÖYLEMEMEK[Ar.]
( Önün ardın gözet fikr-i dakîk et onda bir söyle
Öğütme ağzına her ne gelirse âsiyâb-âsâ
Osman Nevres[ö. 1762]
)
( )
- SÖZ VERME! ve/||/<> SÖZÜNDEN DÖNME!
( Ölsen de! VE/||/<> Ölsen de! )
- SÖZ VERMEK/VEREN ve/||/+/<>/> SÖZÜNDE DURMAK/DURAN
- SÖZCELEME ile/||/<> SÖZ UZATIMI ile/||/<> EĞRETİLEME ile/||/<> TOPLULUK ADI
( İki susku arasında yer alan söz zinciri parçasını -yani sözceyi- belirli bir bağlam ve durum içinde gerçekleştirme. İLE/||/<> Değişik gösterenler aracılığıyla aynı gösterileni aynı sözcede yineleme. İLE/||/<> Düz değişmeceye karşıt olarak, dizisel bağıntılar düzleminde ortak anlambirimcikler kapsadığından aralarında eşdeğerlik ilişkisi kurulan anlamlı öğelerden birini öbürü yerine ve karşılaştırma yapılmasının sağlayan sözcükleri kaldırarak kullanma sonucu oluşan değişmece. İLE/||/<> Birçok öğeden oluşmakla birlikte bütünlük gösteren, birlik sunan bir topluluğa verilen tekil ad. )
- SÖZCÜĞÜN:
"AĞIRLIĞI" ile/ve/||/<> "BEDELİ"
- SÖZCÜĞÜN:
GENİŞLİĞİ ile/ve/||/<>/> DERİNLİĞİ ile/ve/||/<>/> AĞIRLIĞI/YÜKSEKLİĞİ
- SÖZCÜĞÜN HİZMET ETMESİ/EDEMEMESİ ile/ve/||/<>/> SÖZCÜĞÜN "İSTİHDAMI"
- SÖZCÜĞÜN:
KÖKENİ(ETİMOLOJİSİ) ile/ve/<> GEÇMİŞİ
- SÖZCÜĞÜN:
"NEREDEN GELDİĞİ" ile/ve/değil/||/<>/< NEREYE DAYANDIĞI
- SÖZCÜĞÜN:
USSAL ANLAMI ile DUYGUSAL ANLAMI
( SIGNUM RATIONALE cum SIGNUM SENSUALE )
- SÖZCÜK:
"DAR AĞACI" değil DAĞARCIĞI
- SÖZCÜK:
KÖKÜ ile/ve/değil/||/<>/> GÖVDESİ
- SÖZCÜK SINIFI ile SÖZCÜKBİÇİM ile SÖZCÜKSEL KOŞULLANMA ile SÖZDİZİM ile SÖZDİZİMSEL ÖLÇÜT
- SÖZCÜKLER ÖNEMLİ DEĞİL değil SÖZCÜKLER, BURADA[BU KONUDA/ALANDA] ÖNEMLİ DEĞİL
- SÖZE UYUMAK değil/yerine SÖZE UYMAK
- SÖZLÜ İLETİŞİM/BİLDİRİŞİM ile/ve SÖZSÜZ İLETİŞİM/BİLDİRİŞİM
( Doğal | Aklî | Uzlaşımsal İLE/VE Doğal | Aklî | Uzlaşımsal )
( Ah/oh gibi seslerle. | Görülmediği halde duyulan sözlerden durumun ne olduğunu çıkarsayarak. | Dil/konuşma/sözcükler ile. İLE/VE Yüzün kızarması/saraarması gibi durumlardan yansıyarak. | Dumanın göründüğü yerde ateşin varolabileceğini düşünerek. | Trafik işaretleri gibi ortak kullanımda olan üzerinde uzlaşılmış işaretlerle. )
( Sözün tamamı, anlamayana söylenilir. )
- SÖZLÜ ile SÖZEL
( ... vs./and VERBAL[SÖZEL ve/< EYLEMSEL] )
- SÖZLÜK KULLANIMI ile/ve/||/<>/> SÖZLÜK YAZMAK
- SÖZLÜK ile SÖZLÜK KÜTÜĞÜ ile SÖZLÜKBİRİM ile SÖZLÜKÇE ile SÖZLÜKSEL ile SÖZLÜKSEL BİÇİMBİLİM ile SÖZLÜKSEL KÜTÜK ile SÖZLÜKSEL BİÇİMBİRİM
( LEXICON vs. LEXICAL ENTRY vs. LEXEME vs. LEXICON vs. LEXICAL vs. LEXICAL MORPHOLOGY vs. LEXICAL ENTRY vs. LEXICAL MORPHEME )
- SÖZÜ/SORUYU:
"ANLAMADIM" ile/değil DİNLEYEMEDİM/ODAKLANAMADIM/TAKİP EDEMEDİM
- SÖZ(Ü) DİNLEMEK ile/ve/değil/yerine SÖYLENİLENİ/İSTENİLENİ YAPMAK/YAPABİLMEK
- SÖZÜ KABUL ETMEK ile/ve/değil SÖZÜ TASDİK ETMEK
- SÖZÜ/DÜŞÜNCEYİ/NESNEYİ:
"KALDIRMAK/KALDIR(A)MAMAK" ile/ve "TAŞIMAK/TAŞI(YA)MAMAK"
- SÖZÜ/KONUŞMAYI:
"UZATMA!" değil UZAMASIN
- SÖZÜ:
SÖYLEMEDEN ÖNCE ile/ve/||/<> SÖYLEDİKTEN SONRA
( Önünde dur! İLE/VE/||/<> Ardında dur! )
- SÖZÜ/KONUYU:
"UZATMAYAYIM" değil UZATMIŞ OLMAYAYIM
- SÖZÜ:
YANLIŞ ANLAMA ile SAPTIRMA
( Anlamaya uğraşmayın! Yanlış anlamamanız yeter. )
( Yanlış düşüncelerden kurtulun, bu yeter. )
( Kendinize iyice bakın, tüm yanlış anlamalar ve yanlış düşünceler eriyip gideceklerdir. )
( Herkese, anlayabileceği kadar söz söyleyin. [Kellimünnâse alâ kader-i ukûlihim] )
( Bir sözü anlamak için, estetik bir hal gerek. )
( Don't try to understand! Enough if you do not misunderstand.
Get rid of wrong ideas, that is all.
Have a good look at yourself and all these misapprehensions and misconceptions will dissolve. )
( MISUNDERSTANDING vs. DISTORTION :THE SPEECH )
- SÖZÜ:
YAYMAK ile UZATMAK
( SÖZCÜKLERİ/YAZAÇLARI(HARFLERİ)! )
- SÖZÜN:
BAĞLAYICILIĞI ile/ve/değil/yerine ETKİLEYİCİLİĞİ
- SÖZÜN:
BAŞINDA ile/değil/yerine SONUNDA
( "Sadece ..." İLE/DEĞİL/YERİNE "... sadece." )
- SÖZÜN:
BELİRLEYİCİLİĞİ ile/ve/değil/<> BAĞLAYICILIĞI
( Söylediklerinize dikkat edin,
düşüncelere dönüşür...
Düşüncelerinize dikkat edin,
duygularınıza dönüşür...
Duygularınıza dikkat edin,
davranışlarınıza dönüşür...
Davranışlarınıza dikkat edin,
alışkanlıklarınıza dönüşür...
Alışkanlıklarınıza dikkat edin,
değerlerinize dönüşür...
Değerlerinize dikkat edin,
karakterinize dönüşür...
Karakterinize dikkat edin,
kaderinize dönüşür... )
- SÖZÜN:
ÇEŞİTLERİ ile/ve/<> DERECELERİ/DEREKELERİ
( ŞİİR
^
ATASÖZÜ, DEYİM [KELÂM-I KİBAR, VECİZE]
^
[dereceleri]
--- SÖZ ---[(bilgili ve bilinçli) kişinin ağzından çıkan]
[derekeleri]
v
LÂF / KÜNGE / JÂJ[Fars.] [Evin içinden çıkan çer-çöp.]
v
KÜFÜR [Ar. < KFR: Örtme, gizleme.]
v
TARİZ [Birini eleştirme, küçük düşürme ya da alay etmek amacıyla söylenilmek istenileni tam tersi bir anlamda bir sözle, incelikle ve lâtîfeyle[espriyle] anlatma sanatı.]
v
HİCV [Ar. < HECV: Yergi, yermek.]
v
HERZ[Ar.: Anlamsız, boş, saçma. | Hakaret. ], YÂVE, TÜRREHÂT / HERZE/BESBÂS[Fars.] )
- SÖZÜN KISASI ile SÖZÜN ÖZÜ
( BRIEF OF THE WORD vs./and ESSENCE OF THE WORD )
- SÖZÜN/KONUŞMANIN:
BAŞINDA SÖYLENİLECEK (OLAN) ile/ve/değil/yerine SONUNDA SÖYLENİLECEK (OLAN)
- SÖZÜNÜN ARDINDA DURAN ile/ve/değil SÖZÜNÜ, KENDİ TAKİP EDEN
- SOBA[Macarca SZOBA] ile ŞÖMİNE[Fr. CHEMINEE]
( İçinde, kömür, odun ya da gaz yakılan, elektrikle de çalıştırılabilen ısınma aracı. İLE Odalarda, genellikle duvar kenarlarında tuğla ya da taştan yapılmış, bacası olan yer, ocak. )
- SOBA ile/değil KUZİNE[İt. < CUSINA]
( ... İLE/DEĞİL Hem ısıtmaya, hem de üzerinde ya da içinde yemek pişirmeye yarayan büyük mutfak sobası. | Gemilerde yemek pişirilen yer. )
- SOBA[Macarca < SZOBA] ile SOPA
( İçinde kömür, odun, gaz yakılan ya da elektrikle de çalıştırılabilen ısınma aracı. İLE Kalın değnek. | Dayak. )
- SODA[İt. < Ar.] ile/değil/yerine MADEN SUYU
( Ekşi Sözlük'teki açıklamaları için burayı tıklayınız... )
( [ruhsatını] Tarım Bakanlığı verir. İLE Sağlık Bakanlığı verir. )
- SODALİT ile/||/<> LAPİS LAZULİ
( Mavi renkte bir silikat minerali. İLE/||/<> Mavi renkli bir kayaç. )
- SODALİT ile/||/<> RODONİT
( Mavi renkte bir silikat minerali. İLE/||/<> Pembe ve siyah renkli bir mineral. )
- SODALİT ile/||/<> SUGİLİT
( Mavi renkte bir silikat minerali. İLE/||/<> Mor renkli nadir bir mineral. )
- SODYUM KARBONAT ile NATRON[Fr.]
( ... İLE Hidratlı doğal sodyum karbonat. )
- | SODYUM ve/<> KLORÜR | ile/ve/||/<>/> TUZ
- SODYUM ile KALİBORİT
( ... İLE Hidratlı doğal sodyum ve magnezyum boratı. )
- SODYUM[Fr., İng.] değil/yerine/>< POTASYUM[Fr., İng.]
( Sodyumu düşük olan gıdalar tüketilmelidir. DEĞİL/YERİNE/>< Potasyumu yüksek olan gıdalar tüketilmelidir. )
( Atom numarası 11, atom ağırlığı 22,990, yoğunluğu 0,971 olan, 97,5 °C'de eriyen, deniz ve kaya tuzlarında, doğada birleşik olarak çok yaygın bulunan, beyaz, parlak, mum gibi yumuşak bir öğe. Simgesi: Na DEĞİL/YERİNE Atom numarası 19, atom ağırlığı 39,10, yoğunluğu 0,87 olan, 62,5 °C'de eriyen, 15 °C'de mum gibi yumuşak, soğukta sert ve kırılgan, potasyum hidroksit içinde bulunan bir öğe. Simgesi: K )
- SOFA/SEQUENTIAL ORGAN FAILURE ASSESSMENT[İng.] değil/yerine/= ARDIŞIK ÖRGEN YETMEZLİĞİ DEĞERLENDİRME
- ŞOFBEN[Fr. CHAUFFE-BAIN] ile TERMOSİFON[Fr. THERMOSIPHON]
( Gaz ya da elektrikle çalışarak, hızlıca sıcak su sağlayan araç. İLE Sıcak su elde edilen, bir kazan ve içindeki borulardan oluşmuş araç. )
- SOFÎ ile ...
( SÂFİYETE ERMİŞ, ZÂHİRDE KÖLE, BÂTINDA HÜR OLAN )
- SOFİST ile/ve FİLOZOF
( BAHŞİ[Uygurca]: Filozof. / Kâtip. )
( Nous'u olan. | Ne bildiğini bilen ve eyleyen. İLE/VE Bilgeliğe sevgisi olan. [PHILO-SOPHOS] )
- SOFİST ile/değil/yerine/>< SOFOS/SOPHOS
( Kuşkuya sokar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kuşkudan çıkarır. )
( Utanmayan. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Utanan. )
( Kurt.[vahşi] İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Köpek.[evcilleşmiş] )
( Taklitçiler oluşturur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kendini buldurur. )
- ŞOFÖR[Fr.]["ŞÖFÖR" değil!] değil/yerine/= SÜRÜCÜ
- SOFRA [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]
- SOFRA [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- SOFRA ile/ve/<> İRFAN SOFRA/LARI
- SOFRA[Ar. < SUFRE] ile/ve MÂİDE[Ar.]
( ... İLE/VE Üzerinde yemek bulunan, kurulmuş sofra. | Yemek, ziyafet. )
- SOFRA ile ŞİLAN
( ... İLE Sultan sofrası. )
- SOFRA ile/ve SIMAT/SİMÂT/SOMAT
( ... İLE/VE Sofra, yemek masası. | Sofraya gelmiş yemekler. | Ziyafet. )
( ... İLE/VE Mevlevî sofrası. )
- SOFRANIN BEREKETİ :/=/||/<>/< KALABALIĞI
- SOFT[İng.] değil/yerine YUMUŞAK
- SOFTA[Ar. < SÛHTE] ile MOLLA[Ar.]
( Medrese öğrencisi. | Yanmış, tutuşmuş, talebe, talep eden. | [mecaz] Bir görüşe/inanışa, körü körüne bağlanan kişi. | [mecaz] Yaşadığı çağın gerisinde kalmış geri kafalı kişi. İLE Büyük kadı. | Medrese öğrencisi. | Büyük bilgin. )
- SOFTVEYR[İng. < SOFTWARE] değil/yerine/= YAZILIM
- SOFU[Ar. < Yun.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/< MOLLA[Ar.]
( Dinin buyruk ve yasaklarına tümüyle uyan kişi. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Büyük kadı. | Medrese öğrencisi. | Büyük bilgin. )
- SOFULAR MESCİDİ ile SOFULAR TEKKESİ
( bkz. MOLLA HÜSREV MESCİDİ İLE Aksaray, Sofular Caddesi'ndedir. [Halveti Tekkesi'dir] )
- SOĞAN ile ARPACIK SOĞANI/KISKA
( ... İLE Tohumdan yetiştirilen ve tohumluk olarak kullanılan küçük soğan. )
- SOĞAN ile BASAL[Ar.]
( ... İLE Soğan ve benzeri gibi kökler. )
- SOĞAN = BASAL = BULBE
- SOĞAN ile BELBÛS[Fars.]
( ... İLE Yabani soğan, sarımsak. Dağ soğanı. | Bir çeşit haşhaş. )
- SOĞAN ile ÇÖL SOĞANI
( ... İLE İki yaprağı vardır ve yaprakların 2 m. boyları vardır. )
- SOĞAN ile DAĞ SOĞANI/KÖVÜRGEN/KÖMÜRGEN[Oğuz]
- SOĞAN ile/ve/||/<> PIRASA[Yun.]
( Zambakgillerden, yemeklere tat vermek için yumrusu ve yeşil yaprakları kullanılan güzel kokulu bitki. | Çiğdem, lale, zambak, sarımsak vb. bitkilerin toprak altındaki yumru kökü. İLE/VE/||/<> Zambakgillerden, sapından ve yapraklarından yararlanılan, çok yıllık bir kış sebzesi. )
( ONION vs.{and/||/<> LEEK )
( ALLIU(/A)M CEPA cum/et/||/<> ALLIUM PORRUM )
- SOĞAN ile/ve/||/<> PORTAKAL
( Katmanları itibariyle. İLE/VE/||/<> Dilimleri itibariyle. )
- SOĞAN ile/ve SARIMSAK
( ... ile/ve TÜRK-İ RÜSTÂYÂN )
( )
( ... ile/ve SÛM, FÛM )
( ... ile/ve SÎR )
( ONION vs./and GARLIC )
( ALLIU(/A)M CEPA cum/et ALLIUM SATIVUM )
- SOĞAN ile SİRMO
( ... İLE Yabani soğan. )
- SOĞANLI = BASALÎ = BULBEUX
- SOĞDAK ile/ve BUKARAK
( Semerkand halkı. İLE/VE Buhara halkı. )
- SOGİ ile/ve GO
( Japon satrancı. İLE/VE Çin satrancı. )
( Japanese chess. WITH/AND Chinese chess. )
- SOĞUK ALGINLIĞI ile/değil BAHAR ALERJİSİ
- SOĞUK ALGINLIĞI ile MEVSİMSEL GRİP ile DOMUZ GRİBİ(H1N1)
- SOĞUK KUYU MESCİDİ ile SOĞUK KUYU MEDRESESİ
( KANLI MEDRESE MESCİDİ / PİRÎ PAŞA MEDRESESİ MESCİDİ ile CAFER AĞA MEDRESESİ )
( Zeyrek'te, Pirî Paşa Sokağı'ndadır. İLE Sultanahmet'te, Ayasofya Camisi - Alemdar Caddesi arasındadır. )
( 1543'te, Pirî Paşa tarafından. İLE 1560'da, Kapı Ağası Cafer Ağa tarafından Mimar Sinan'a yaptırılmıştır. )
- SU:
SOĞUK ile/ve/değil/yerine/||/<> SICAK
( ... İLE/VE/DEEĞİL/YERİNE/||/<> Sıcak su, soğuk sudan daha ağırdır. )
- SOĞUK SU ile/ve/<> SICAK SU
( )
( COLD WATER vs./and/<> HOT WATER )
- SOĞUK YEREL RÜZGÂRLAR:
BORA ile İMBAT ile MİSTRAL ile POYRAZ ile ETEZYEN ile KRİVETZ
- SOĞUK ile AYAZ
( BERD-İ ACÛZ/BERD-ül-ACÛZ: Kocakarı soğuğu. [Şubat'ın 26'sından itibaren 7 gün boyunca şiddetle süren soğuk hava.] )
( Isısı düşük olan. | Üşütecek derecede ısısı olan. | Isının üşütecek kadar az ya da düşük olması durumu. İLE Duru, sakin havada çıkan kuru soğuk. | Çok soğuk hava. )
( BÂRİD[< BERD] ile ... )
- SOĞUK ile DONUK
( COLD vs. FROZEN )
- SOĞUK değil/yerine/>< İYİLİK
( İyilik, soğuk geçirmez. )
- SOĞUK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< MESAFELİ
- SOĞUK ile SERİN
( COLD vs. COOL )
- SOĞUK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SOLUK
- SOĞUKTA/SERİNLİKTE GİYİNMEK:
GEREKSİNİM ile/ve/değil/||/<>/< TEDBİR
- SOĞULMA ile/<> SOĞURMA
( Suyu ya da sütü çekilerek pörsüme. | Irmak, kuyu, pınar gibi yerlerde, suyun çekilip yok olması. İLE Bir madde, bir sıvıyı içine çekmek. | Katı ya da sıvı bir maddeyi, soğurma yoluyla bir gazı içine almak, emmek, massetmek, absorbe etmek. | Bir ortamın, ışık enerjisini belirli nicelikte emmesi. )
- SOĞURMA ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> SÖMÜRME
- SÖĞÜŞLEMEK ile HORTUMLAMAK
- SÖĞÜT ile AKSÖĞÜT
( Söğütgillerden, sulak yerlerde yetişen, yaprakları almaşık ve alt yüzleri havla örtülü büyük bir ağaç. İLE Söğütgillerden, kabukları eczacılıkta kullanılan bir tür söğüt. )
( SALIX cum SALIX ALBA )
- SÖĞÜT(BİLECİK) < SEBASİYON
- SÖĞÜT ile SORGUN/SORKUN
( ... İLE Sepetçi söğüdü. )
( SALIX cum ... )
- SÖĞÜT ile/değil TAVULGA
( ... İLE/DEĞİL Kabuğu kırmızı ya da erguvan renginde olan bir tür söğüt. )
- SOĞUTUCU/KLİMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YEL/RÜZGÂR YAKALAYICISI
- SOĞUT(UL)MA ile/ve/<> SOYUTLANDIR(IL)MA
- SOHAM ile ...
( Ben O'yum. )
- SOHBET
( CHAT )
- SOHBET:
KENDİNİ UNUTMAK ile/ve/<> KATMAMAK
( Sohbette, sipariş olmaz. )
( SOHBET: Soruları[sualleri/istekleri] unutturan. )
( SOHBET: Uzaduyumla[telepati] etkileşim. )
- SOHBET:
VAROLUŞ ve/<> İNSAN ÜZERİNE
- SOHBET ile ...
( GÖRÜŞÜP KONUŞMA, ARKADAŞLIK )
( MÜRŞİT İLE GÖRÜŞÜP KONUŞMA )
- SOHBET ve/<> BAHANE(GÜZELLİK)
- SOHBET ve ÇAĞRIŞIM
- SOHBET = CONVERSATIN/CHAT[İng.] = CAUSETTE[Fr.] = GESCHWÄTZ[Alm.] = CONVERSAZIONE[İt.] = CHARLA[İsp.]
- SOHBET ve COŞKU
- SOHBET ve/<> HİZMET
- SOHBET ve HUKUK
- SOHBET["SOHPET" değil!] ile/ve/<> MUHABBET
( Aklın dili/aracı sözcükler ve sohbet, gönlün dili muhabbettir. )
( Kişiyi, tümel/küllî akıla götürecek tek şey, muhabbettir. )
( Ehl-i derdin sohbetine mahrem et! )
( ... İLE/VE/<> İçinde sen/ben['den] olmayan. )
( Dil ile. İLE/VE/<> Göz ile. )
- SOHBET ile MÜTÂLAA
- SOHBET ile/ve NAMAZ
( Namazın kazâsı olur fakat sohbetin kazâsı olmaz! )
( NAMAZ: ZİKRULLAH-I EKBER )
- SOHBET ve/<> ŞİFÂ
- SOHBET["SOHPET" değil!] ile SÖYLEŞİ
- SOHBET ile/ve/değil/yerine TENHA SOHBETİ
- SOHBET ve/<> ÜLFET
- SOHBET ile/ve VAAZ
- SOHBET ve YOLDAŞ/LIK
- SOHBET'İN:
KÂL'İ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HÂL'İ
- Sohbette dinle ve gerektiğince KONUŞ!!!
- SOHBETTEN SOHBETE NAKİL ile YAZILMIŞ/KİTABA GİRMİŞ
- ŞÖHRET ile TANINMIŞ
( FAMOUS vs. KNOWN )
- ŞÖHRET değil/yerine/= ÜN/SAN
- ŞÖHRET ile "YILDIZ"("STAR")
- ŞOK OLMAK değil ŞOKE OLMAK
- ŞOK ile ŞOKE OLMAK
( SHOCK vs. BEING SHOCKED )
- SOKAĞA ÇÖP ATMAK CEPTE/ÇANTADA TUTMAK
- SOKAK ile/ve/değil EV(İMİZ!)
( Lütfen çöpleri yere ya da ağaç/çiçek diplerine değil, çöp kutularına atalım! Ya da cebimizde tutalım! )
- SOKAK ile/ve/değil EV(İMİZ!)
- SOKAK EV(İMİZ!)
- SOKAK/HABER FOTOĞRAFI ile/ve/değil/||/<>/< BELGESEL FOTOĞRAF
( )
- ŞOKE OLMAK ile BLOKE OLMAK
- SOKET[İng. Marka adından] değil/yerine/= KISA ÇORAP
- ŞOKLAR:
KALP KÖKENLİ[KARDİYOJENİK] ile/ve/||/<> SIVI EKSİKLİĞİ[HİPOVOLEMİK] ile/ve/||/<> ZEHİRLENME[TOKSİK] ile/ve/||/<> ALERJİ[ANAFLAKTİK]
( [Şok belirtileri]
- Kaygı, huzursuzluk, baş dönmesi.
- Bilinç seviyesinde azalma.
- Kan basıncında düşme.
- Hızlı ve zayıf nabız.
- Hızlı ve yüzeysel solunum.
- Deride soğukluk, solukluk ve nemlilik.
- Dudak çevresinde solukluk ya da morarma.
- Susuzluk. )
( [Şokta ilkyardım uygulamaları]
- Kendinin ve çevrenin güvenliği sağlanır.
- Hava yolunun açıklığı sağlanır, olabildiğince temiz hava soluması sağlanır.
- Varsa, kanama hemen durdurulur, şok duruşu verilir.
- Hasta/yaralı, sıcak tutulur, hareket ettirilmez.
- Sağlık kuruluşuna gönderilmesi sağlanır[112].
- Hasta/yaralının kaygı ve korkuları giderilerek psikolojik destek sağlanır. )
( [Şok pozisyonu]
- Hasta/yaralı, düz olarak sırt üstü yatırılır.
- Hastanın/yaralının bacakları 30 cm. kadar yukarı kaldırılarak, bacakların altına destek konulur.[Çarşaf, battaniye yastık, kıvrılmış giysi vb.]
- Üzeri örtülerek ısıtılır.
- Yardım gelinceye kadar hastanın/yaralının yanında kalınır.
- Belirli aralıklarla [2–3 dakikada bir] yaşam bulguları değerlendirilir.
)
- SOKRATES
- SOKRATES:
ÖNCESİ ile/ve/<>/> SONRASI
( THALES: [yaklaşık][M.Ö.] 625 - 546
ANAKSİMANDROS: [yaklaşık][M.Ö.] 610 - 546
ANAKSİMENES: [yaklaşık][M.Ö.] 585 - 525
PYTHAGORAS: [yaklaşık][M.Ö.] 570 - 496
HERAKLEITOS: [yaklaşık][M.Ö.] 540 - 480
PARMENİDES: [yaklaşık][M.Ö.] 515 - 450
EMPEDOKLES: [yaklaşık][M.Ö.] 494 - 434
ANAXAGORAS: [yaklaşık][M.Ö.] 500 - 428
PROTOGORAS: [yaklaşık][M.Ö.] 481 - 420
DEMOKRİTOS: [yaklaşık][M.Ö.] 460 - 360
ile/ve/<>/>
SOKRATES: [yaklaşık][M.Ö.] 470 - 399
PLATON: [yaklaşık][M.Ö.] 427 - 347
ARİSTOTELES: [yaklaşık][M.Ö.] 384 - 322 )
( Sokrates öncesi düşünce, Thales ile başlıyor.
Anaksimandros, Anaksimenes tarafından devam ettiriliyor.
Pythagoras, mistik ve matematiksel yaklaşımı geliştiriyor.
Herakleitos, değişim ve oluşa işaret ediyor.
Parmenides, değişim ve varlık'a işaret ediyor.
Empedokles, dört unsur, iki karşıt kuvvet[sevgi ve nefret]'e işaret ediyor.
Anaxagoras, "şey" sayısı kadar unsur, akıl[nous] olduğuna işaret ediyor.
Protogoras, kişinin, herşeyin ölçüsü olduğuna işaret ediyor.
Atomcular, Leucippus ve Demokritos, niteliğin nicelik ile yer değiştirmesi.
İLE/VE/<>/>
Sokrates ile antik yunan doğa anlayışı, doğadan, insana yöneliyor.
Plato ve Aristotles, bu iki anlayışı, evreni anlamak için genişletiyor ve derinleştiriyorlar. )
( SOKRATES: Sağlam güç sahibi. )
( )
- SOKRATES\'Çİ DİYALEKTİK ile HEGEL\'Cİ DİYALEKTİK
( Soru-yanıt yöntemiyle gerçeğe ulaşmayı amaçlayan diyalektik yaklaşım. İLE Tez, antitez ve sentez süreciyle gerçeğe ulaşmayı amaçlayan diyalektik yaklaşım. )
- SOKRATES ve/||/<>/> DESCARTES ve/||/<>/> FICHTE
( FICHTE: Çam ağacı. )
- SOKRATES ile/ve/||/<> PATANJALI
- SOKRATES ve/<>/> PLATON ve/<>/> ARİSTOTELES
( ... VE/<>/> Olması gerekeni bilirim/bileyim. VE/<>/> Olanı (")bilebilirim(")/bileyim. )
- SOKRATES ile/değil PLATON'UN "SOKRATES"İ
- SOKRATES'İN DEDİKLERİ ile/ve/ya da SOKRATES ÜZERİNDEN SÖYLENİLENLER/"SOKRATES'E SÖYLETTİRİLENLER"
- SOKRATES'İN "YARGILANMASINDAKİ" 500 "YARGIÇ":
ÖLÜM KARARI VERENLER ile/değil/yerine/>< KARŞI OLANLAR
( [ne yazık ki]
[İlk "karar"da] "280" >< 220
[İkinci "karar"da] "360" >< 140 )
- SÖKÜ OTU
( Baklagillerden, kumlu topraklarda yetişen bir bitki. )
( ORNITHOPUS )
- SOKULMAK ile YANAŞMAK
- SÖKÜP-KURMA ile YIKIP-YAPMA
- SOKUR ile SOKUR
( Bir gözü görmeyen hayvan. İLE Köstebek. )
- SOKUŞ ile/||/<> SÖGÜŞ/SÖVÜŞ
( Lâf sokmak, birbirini suçlamak. İLE/||/<> Sövmek, küfür etmek. )
- ANAHTARLAR:
SOL ile/ve/<> DO ile/ve/<> FA
( )
( Dizenin ikinci çizgisi üzerine konulan ve çizgiye adını veren ve ince sesleri göstermeye yarayan bir anahtardır. İLE/VE/<> Portenin üzerine çizilen ve o çizgideki notaya adını veren anahtar. İLE/VE/<> Portedeki notaların, "Fa" yüksekliğinde olacağını gösteren im. )
- SOL ile SOL
( Yüreğin bulunduğu tarafta olan. İLE Gam dizisinde, fa ile la arasındaki ses. | Bu sesi gösteren, nota imi. )
- SOLA DALLANMA ile ...
( LEFT BRANCHING )
- SOLANACEAE = BAZINCÂNÎYE
- SÖLEDİMİ" ile/değil SÖYLEDİĞİMİ
- SOLFEJ[Fr. < İt.] değil/yerine/= OKUMA | EZGİLERİN UYGULANIŞI | MÜZİK ÇALIŞMASI
- SÖLGENTAŞ ile/ve/||/<> ARKAİM
- SOLGUN değil/yerine/</>< OLGUN
- SOLİDARİST/SOLİDARİZM/SOLİDARİTE[Fr.] değil/yerine/= DAYANIŞMACI/LIK
- SOLİST değil/yerine/= OKUYUCU
- SOLIT/SOLİD[İng.] değil/yerine/= KATI, KATILIK
- SOLITER/SOLITARY[İng.] değil/yerine/= TEK
- SOLLAMAK
- SOLMAK ile KURUMAK
( WILT vs. WITHER )
- SOLO değil/yerine/= BİREYSEL
- SÖLOM ile/ve/||/<>/> KORDALILAR
( Orta derinin iki tabakası arasında bulunan ve oğulcukta genel gövvde boşluğunu oluşturan oyuk. İLE/VE/||/<>/> Sölomları iyi gelişmiş çok gözeli hayvanlar topluluğu. )
- SÖLOM[Yun.] değil/yerine/= OYUK
( ... İLE Ortaderinin iki tabakası arasında bulunan ve oğulcukta genel gövde boşluğunu oluşturan oyuk. )
- SOLOMON ADALARI'NDA:
İNGİLİZCE ve/<> PİSİN
( ... VE/<> Yerel dil. )
- SOLOMON ADALARI'NDA:
ORKİDE ve/<> ÇOK ÇEŞİTLİ BİTKİLER
( 230 çeşit. VE/<> 4500 çeşit. )
- SOLOMON ADALARI'NDA YAŞAM:
990'ı ile/ve/değil/<> 400'ü
( 990 adadan oluşan Solomon Adaları'nın, sadece 400'ünde kişiler yerleşmiştir. )
- SOLOMON ADALARI'NDA:
YEREL DİLLER ile/ve/<> AĞIZ/ŞİVE
( 63 yerel dilde. İLE/VE/<> Çok çeşitli ağızlarda konuşuluyor. )
- SOLONEDON ile ...
( Bir tür hayvan. )
- SÖLPÜK ile SÖLPÜMEK
( Gevşeyip kendini koyuvermiş. İLE Şişmanken zayıflamak. | Gevşemek, pörsümek. )
- SOLSTICE değil/yerine/= GÜN DÖNÜMÜ
- SOLÜBILITE/SOLUBILITY[İng.] değil/yerine/= ÇÖZÜLEBİLİRLİK
- SOLUCAN ile BAĞIRSAK SOLUCANI
( EARTWORM vs. TRICHINA )
( ... cum ASCARIS LUMBRICOIDES )
- SOLUCAN ile CHIKILIDAE
( ... İLE Hem karada, hem de suda yaşar. Dinazor çağından kalan bu canlının, Afrika ve Amerika'da, 186 türü bulunur. İlk kez Hindistan'da bulunmuştur.[Hindistan'a nasıl gelmiş olabileceği bilinemiyor.][Hindistan'lı SD Biju(Prof.) tarafından bulunmuştur.] )
- SOLUCAN ile DENİZ SOLUCANI
( ... İLE Deniz solucanı. )
( ... ile ZÜ-S-SUKBE )
( ... avec HOLOTHURIDE )
- SOLUCAN ile KURD
( EARTWORM vs. WORM )
- SOLUCAN ile MEDİNEKURDU
( ... İLE İnsan ve birçok başka memelinin, derialtı katılgandokusunda yaşayan, sıcak ülkeler solucanı. )
( ... cum FILARIA MEDINENSIS )
- SOLUCAN/SOĞULCAN ile SÜLÜK
( Solucan, Şubat ayında sırf fosfordur, tavuklar yiyecek olursa ölürler. )
( DÛD, HARÂTÎN, HURTUUN ile ALAK, SİL'A
HARÂTÎNİYYE: Halkalılar.
ZÂT-ÜR-RE'S-İ ŞA'RÎ: Baş tarafı kıl gibi ince bir tür solucan.[kara hümmâdan ölenlerde çok bulunur]
HAREKET-İ DÛDİYYE/DİDÂNÎ: Solucan gibi hayvanların büzülmesi durumu. )
( ... ile DÎV-ÇE/DÎVEK[: Ağaç kurdu, güve. | Sülük. | Kadın tuzluğu denilen bitki. | Arka kaşağısı.] )
( EARTWORM vs. LEECH )
( ... cum HIRUDO (MEDICINALIS) )
- SOLUCAN ile TÜP SOLUCANI
- SOLUCAN ile/ve UZUN SAKALLI SOLUCAN
- SOLUCAN ile YASSI SOLUCAN
( PLANARYA: Daha küçük hayvanları avlayan ya da ölü hayvanlarla beslenen etobur yassı solucanlar. )
( ... ile ARÎZ-ÜL-CİSM )
( EARTWORM vs. FLATWORM )
( VER avec PLATHEIMINTES )
- SOLUCAN ile YASSISOLUCANLAR
( ... İLE Tenya ve kelebek asalağı gibi, gövdeleri yassı ve uzun olan solucanlar takımı. )
- SOLUCAN ile YERSOLUCANI
( ... İLE Halkalılardan, nemli topraklarda yaşayan bir solucan. )
( ... cum LUMBRICUS TERRESTRIS )
- SOLUCAN ile YILBAŞI AĞACI SOLUCANI
( )
- SOLUCAN ile YUVARLAKSOLUCANLAR
( ... İLE Sert bir kitinle örtülü gövdeleri, halkasız, uzunlamasına, yuvarlık ve genellikle ince solucanlar topluluğu. )
- SOLUCANOTU
( Bileşikgillerden, Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgelerinde yetişen, çiçekleri iyi bir solucan düşürücü olarak kullanılan bir bitki. )
( TANECETUM VULGARE )
- SOLUĞAN ile SOLUĞAN
( Soluk darlığına tutulmuş olan. | Sık soluyan hayvan. İLE Uzaklarda esen rüzgârdan sonra başlayan dalga hareketi. )
- SOLUK ALMA/İNHALASYON[İng. < INHALATION] ile/ve/değil/< SOLUK VERME/EKSHALASYON[İng. < EXHALATION]
( TEBEHHÜR: Kısa ve sık soluk alma. )
( ŞEHÎK[< ŞEHKA] ile/ve/değil/< ZEFÎR )
- SOLUK ALMALI!
- SOLUK BORUSU/TRAKE[Fr. < TRACHEE] ile/ve/||/<> YEMEK BORUSU/ÖZAFAGUS/GULLET
( WEASAND/TRACHEA vs./and/||/<> ESOPHAGUS )
- SOLUK ÇEŞİTLERİ ve SOLUK EGZERSİZLERİ!!!
- SOLUK DARLIĞI/SOLUNUM GÜÇLÜĞÜ/YELPİK/DİSPNE[Fr.]//DYSPNEA[İng.]/ANJİN DÖ PUVATRİN[Fr.]
( Balgamlı öksürükle ortaya çıkan, süreğen göğüs sayrılığı. )
( ZÎK-I NEFES ile/ve ZÎK-İ SADR[: Göğüs darlığı.] )
- SOLUK DELİĞİ ile/ve/<> SOLUK YOLU
( MENFES ile/ve/<> HANÇERE, MİZMÂR[Ar.] )
- SOLUK "MEKİĞİ" ve/||/<>/> KAZA VE KADER "MAKASI"
( Yaşam kumaşını dokur. VE/||/<>/> O kumaşı biçer. )
- SOLUK/NEFES ile/ve/<> KELÂM
( ... İLE/VE/<> Soluğa/nefese verilen şekil. )
- SOLUK SAYISI ile/ve/||/<> NABIZ SAYISI
( [dakikada]
18 - 24[bebekte] | 16 - 22[çocukta] | 12 - 20[yetişkinde]
İLE/VE/||/<>
100 - 140[bebekte] | 100 - 120[çocukta] | 60 - 100[yetişkinde] )
- SOLUK ve/||/<> BESLENME ve/||/<> PSİKOLOJİ ve/||/<>
FİZYOLOJİ ve/||/<> EŞEYSELLİK ve/||/<> İLETİŞİM
- SOLUK ile/ve/değil EŞİK
- SOLUK ile İLK SOLUK(GASPING)
( SOLUNUM FiZYOLOJiSi
Solunum için serbest molekül O2 gereklidir. Oksijen difüzyonla, deri solungaçla hava delikleri ve akciğerlerle sağlanır.
Gögüs-akciğer ilişkisi söz konusudur. Göğüs kasları kasılmasıyla, solunum meydana gelir. Solunum, 1) Dış solunum(havadan O2'nin, hücrelere taşınması), 2) İç solunum(hücre çevresindeki O2'i alıp, CO2'i vermesi). Normal solunum 12-15 dakikadır. 500-600 cm3 hava alınır ve verilir. Gövde O2 kullanımı 250 cm3/dakikadır. Buna karşılık dakikada 200 cm3 CO2 verilir.
Akciğerlerde olanlar:
1- Yeterli hava akciğerlere girmelidir.(Ventilasyon=havalanma)
2- Hacim akciğere girdikten sonra dağılım eşit olmalıdır.
3- Diffuzyon kapillerler düzeyine yeterli olmalıdır.
4- Dolaşımın yeterli olması gereklidir.
5- Bazı mekanik faktörler = Akciğere giren hava bir dirençle karşılaşır.
6- Akciğgerlerde elastik ve elastik olmayan yapılar da vardır.
Akciğerlerin solunum fonksiyonundan başka koruma rolü de vardır. Havayı ısıtır, nemlendirir. Bronchial sekresyonda immunglobulin(ıgA) vardır. Ayrıca bazı direnç maddeleri vardır. Akciğerlerde alveoler makrofajlar(PAMS) vardır, Lizozomal enzimler ortama yayılıp iltihaba neden olabilir, sigara sonucu vs. fibröz dokular gelişebilir.
Tonsil ve adenoidler vardır, lenfoid oldukça zengindir.
Bronchial konstriksiyonlar sonucu istenmeyen maddeler alınmaz. öksürük de bir koruma yöntemidir. Akciğerlerde bulunan kirpiksi yapılar dakikada 16 mm. harekete sahiplerdir ve madde ilerletirler. Bazı hastalıklarda bu bozulur. Akciğerlerin endokrin ve metabolik fonksiyonlari da vardır. ğSürfaktan, histamin, adrenalin, APUD(Amine Precursor Uptake Decarbocilation) hücreler... vs.
Sentezlenerek kullanılan madde sürfaktandır.
Sentezlenen, depo edilip kana verilen maddelerse: Prostoglandin, Histamin, Kallikrein'dir.
Kandan alınan maddeler= Prostoglandinler, bradikinin, adenin nükleetit, serotonin, norepinefrin, asetil kolin'dir.
Aktive edilen= Angiotensini
Akciğerler, kalp, timus, büyük damar vs. göğüs boşluğunu doldurur.
Primer lobul; respiratuar bronchiolden sonraki kısma denir. Esas solunum yeri burasıdır. Primer lobul ve terminal bronşcuklar, sekonder lobulü yapar.
OSS bağlı Parasempatik lifler, vazokonstriksiyon yapar. Adrenalin ise vazodilatasyon yaptırır. Akciğer epitel ile döşelidir. Tip 1 döşeyici yassı epitel, kirpikli bol stoplazmalıdır. Tip 2 ise inklüzyon nesnecikleri içerir ve sürfaktan yapar.
Boyle-Mariotte Kanunu= P1 - V1 = P2 . V2
Gay-Lussac(Charles) Kanunu= V ( ) T
Dalton Kanunu= Her gazın bir kısmi basıncı vardır.
Henry Kanunu= Sıvılarda erimiş gaz miktarı, Parsiyel basıncıyla doğru orantılıdır.
1 cm3 sıvının 76u mmHg basıncında absorbe ettiği gaz miktarına sıvının absorbsiyon katsayısı denir.
Avagadro Kanunu= Aynı basınç(P) ve aynı sıcaklıkta(T) aynı molekül sayısı(n) = aynı hacim(V)dir.
İdeal Gaz Kanunu= PV = nRt
Akciğer Ventilasyonu: Akciğer içi havayı hacim ve kapasite olarak Spirimetre ölçer. 4 önemli hacim ve 4 kapasite vardır.
Hacim, Akciğerlerde bulunan havadır. Kapasite birkaç hacmin beraber anlatılmasıdır. Hava hacimleri: (Tidal)
1) Solunum hacmi: Bir seferde alınıp verilen hava hacmidir. Yaklaşık 500-600 m3'dür.
2) İnspirasyon yedek hacmi: Normal ekspirasyondan sonra verilen havadır. Yaklaşık 3000 cm3'dür.
3) Ekspirasyon yedek hacmi: Normal ekspirasyondan sonra verilen havadır. Yaklaşık 1000 cm3'dür.
4) Rezidüel hacim(artık hacim): Akciğerlerden çıkarılamayan hacimdir. Yaklaşık 1200 cm3'dür. Kollaps havası 700 cm3 AC sıkarak çıkarılır.
Minimal hava 500 cm3'dür. Hiç çıkmaz. Bunun 700 cm3'ü kollaps havasıdır. Akciğerler sıkılarak ancak çıkarılabilir. 500 cm3'ü ise minimal havadır. Hiçbir biçimde çıkarılamaz.
1) İnspriasyon kapasitesi: Solunum hacmi + inspirasyon yedek hacimdir. Yaklaşık 3500 cm3'tür.
2) Fonksionel rezidüel kapasite: Ekspirasyon yedek hacmi + Rezidiüel hacmidir. Yaklaşık hacmi 2200 cm3'tür.
3) Vital kapasite: İnspirasyon yedek hacmi + Ekspirasyon yedek hacmi 2200 cm3'tür.
4) Zamanlı vital kapasite: Zorunlu Ekspirasyon hacmi de denir.
FEV= Force, Ekpiratory, Volume
1. sn. %83 vital kapasite
2. sn. %94
3. sn. %97
1. sn.de %63 vs. ise - Astım'dır.
Yatar pozisyonda vital kapasite azdır. Ayakta ise fazladır.
5) Total kapasite: Akciğerlerdeki tüum havayı içerir. Yaklaşık 6000 cm3'dür. Bayanlarda ve baylarda farklıdır. Bayanlarda %25 daha azdır. Baylarda giderek hepsi azalır, ancak elastik hacim arttığı için rezidüel hacim artar.
Zorlu ekspirasyon orta akim hızı= 0.25 - 0.75 sn.de ölçülür.
Solunum sisteminde iki ölü boşluk vardır.
1) Anatomik ölü boşluk= Terminal bronşcuklara kadar olan kısım gaz alışverişine katılmaz. Yaklaşık 150cm3 bir hacim kaplar.
2) Fizyolojik ölü boşluk= Total ölü boşluk + alveolar ölü boşluktur. Kanla temasa gele alveollerde havalanma olmayabilir.
Solunum dakika hacmi= (Pulmoner ventilasyon) Dakikada alınan hava hacmidir. Yaklaşık 6000 cm3=6 lt.dir.
Alveolar ventilasyon= Solunum hacmi - ölüboşluk hacmi= 500 - 150= 350 cm3'tür.
Maksimum istemli ventilasyon(Maksimal solunum kapasitesi): Kişinin alabileceği hava miktarıdır. Normalin yaklaşık 25 katıdır.
Rezidüel hacim: Denge sağlanması açısıdan önemlidir. Soluk tutulduğunda bu hava kullanılır.
Spirometreyle ölçülmeyen hacimler; Rezidual hacim, fonksiyonel rezidüel kapasite, total kapasitedir.
(TANIMLAR)
Eupne : Normal solunum.
Apne : Solunum durması.
Hipoventilasyon : Bir dakikada akciğerlere giren hava miktariinın azalması.
Hiperventilasyon : Bir dakikada akciğerlere giren hava miktarının artması.
Hiperne : Solunum derinliğinin artması.
Hipopne : Solunum derinliğinin azalması.(Yüzeysel Solunum)
Takipne : Solunum sayısının artması.
Bradipne : Solunum sayısının azalması.
Anoksi : Dokuda O2 yokluğu.
Hipoksi : Dokuda O2 azalması.
Anoksemi : Kanda O2 yokluğu.
Hipoksemi : Kanda O2 azalması.
Hiperkapni : Kanda ve dokuda CO2 artmasıdır.
Akapni : Kanda ve dokuda CO2 yokluğu.
Hipokapni : Kanda ve dokuda CO2 azalması.
(Hipoventilasyon)
Hipoventilasyon : Bir dakikada akciğerlere giren hava miktarının azalmasıdır.
1) Merkezi etki ile solunum merkezi depresyonu : Anestezi, morfin, serebral travmalarda, barbitüratlar.
2) Nöral iletim ve kesinti: Çocuk felci, nöromusküler blokta,(Kürar vs.) diastanyogravis, botilismus, nikotin zehirlenmesi.
3) Solunum yolu hastalıkları ve myopati(solunum kaslarında).
4) Toraks hareketlerinde sınırlama: Deformite, kifoz, lordoz, skolyoz.
5) Akciğer hareketlerinin sınırlanması= Pleural sıvı, Pnömotoraks vs.
6) Akciğer hastalıkları fonksiyonel olarak akciğer dokusunda azalma yapar. Tümörler, atelektazi, aşırı kollaps, alanı azaltır. Akciğer doku genişlemesinde, akciğer konjesyonunda(aşırı kanlanma) Restriktif tip akciğer hastalıklarında ve obstrüktif tip akciğer hastalıklarında fonksiyonel akciğer dokusu azalır.
(Hiperventilasyon)
Bir dakikada akciğerlere giren hava miktarının artmasıdır.
1) Anksiyete, sinirlilik solunumu artırır.
2) M.S.S. lezyonları: Menenjik, ansefalit vs.
3) Hormon ve ilaçlar: Antiepileptikler, progesteron, analjezikler, analeptik ilaçlar, yüksek dozda salisilatlar.
4) Metabolizma artması: (Fazla O2 alınsın diye) özellikle metabolik azidozda.
5) Pulmoner reflekslerden kaynaklanan etki: Hipotansiyon sonucu görülür.
6) Mekanik olarak.
7) Hipoksi durumunda.
4 çesit hipoksi görülür:
1) Hipoksik hipoksi: Arterial pO2 azalır.
2) Anemik hipoksi: Arterial pO2 yeterli, ancak kansızlık olduğundan O2 taşınması azalır.
3) Stagnant(istemik) hipoksi: Dokuya az kan gider. pO2, eritrosit sayısı normaldir. Doku kanlanması azalır, havuzlanma olur. Kapillerde havuzlanma vs. olur. Kan akışı yeterli hızda değildir.
4) Histotoksik hipoksi: Herşey normaldir. Ancak hücre duzeyinde solunum olmaz.(Siyanür zehirlenmesi vb. gibi)
Hipoksi önce beyni etkiler, başağrısı vs. olur.
Atmosfer ve alveoler hava alışverişi:
Akış basıncı farkından dolayı olabilir. Atmosfer basıncı genelde sabit kalacağından, alveoldeki basınç değişmelidir. Eğer V= hacim artar, P= basınç azalırsa atmosfere göre akciğer hacmini diafragma hareketleri ve inter kostal kaslar etkiler. İnterkostal kaslar, göğüs ön arka çapını, diafragma ise uzunlamasına çapı genişletir.
(İnspirasyon)
İnspirasyon: İnspirasyonda diafragma hareketi %75 etkindir. İnspirasyonda diafragma normalde 1,5-7,5 cm. arasında hareket eder. İntraplevral sıvı birikmesi durumunda, diafragma hareketi sınırlanır.
İnspirasyon aktif bir harekettir.
Eskpirasyon: Pasif oluşur. Kasılmış adale gevşer. Aşırı hareket vb. durumlarda aktif olabilir.
İnspirasyon kasları:
- Diafragma
- m. serratusanteriörler
- m. sternocleidcmastoideus'lar
- m. levator scapular
- m. scalenus'lar
- omurga kaldırıcıları
- m. intercostalis externuslar
Ekspirasyon kasları:
- Karın kasları(m. rectus abdominis vs.)
- m. intercostalis interni'ler
- m. serratuus posteriör inferiör
- m. pectoralisler, serratus lateralisler solunuma yardımcı kaslardır.
Ayrıca lanynx'in abductor kasları rima glottis'i açar, adductor kasları ise kapatır.
(Ortopnea)
Ortopnea: Ayakta ya da dik duruş halinde rahat soluk alınırken, dik duruş dışındaki herhangi bir pozisyonda soluk alırken güçlük çekilmesidir. Burada hasta ense kasları ile kafa ve omuzunu sabitleştirerek göğsünü iyice genişletir.
İntraalveoler basınç her zaman intraplevral basınca göre yüksektir. İntraplevral basınç (-), intraalveoler basınç ise (+)'tir. Elastik yapısından dolayı akciğer gerilmeden sonra büzülmeye yatkındır. Alveol sıvısının bir yüzey gerilimi vardır. Bu durum kollabe olmaya eğilim yaratır. İntraplevral sıvı çok azdır. İçteki alveoler sıvı ve hava basıncı durumu dengeliyor. Alveol yüzeyde bulunan sürfaktan, (dipalmitoil fosfatidil kolin) yüzey gerilimini azaltan bir maddedir. Hava ve su molekülleri arasına girip etkileşimi azaltır. Buna intikollaptik madde de denir.
Tip 2 pnömositlerden, ekzositozla alveol yüzeyine salgılanır. Bir kısmı alveoler makrofajlarca uzaklaştırılabilir. Pulmoner ödem, alveollerin sıvıyla dolmasıdır. Yüzey gerilimi aynı zamanda kapillerden sıvı dolmasına da yol açar. Sürfaktan bunu da engeller. Sürfaktan yokluğunda, Hyalen Membran Hastalığı ya da Respiratuar Distress Sendromu meydana gelir.
Tiroid hormonları, sürfaktan yapımını artırır.
Sürfaktan yapımı, bronşial obstrüksiyonlarda, sigara içenlerde ve %100 oksijen solunmasında azalır.
İntraplevral basınç yaklaşık -4 mmHg'dir. Derin inspirasyonda intraplevral (-) basınç artar. İntraplevral basınç akciğerlerin genişlemesi için daha da negatifleşir. (-14 mmHg.)
Göğüste açılan bir delikten plevral kaviteye giren hava akciğer kollapsına neden olur. Buna Pnömotoraks denir. Hava içeri girip çıkamaz, böyle bir yara olursa "Açık pneumotorax" denir. Ventil Pnömotoraks da hava çıkamaz, yaşamsaş tehlike artar(subap etkisi vardır). İntraplevral boşlukta, kan olmasına "Hemotoraks", sıvı olmasına "Hidrotoraks", lenf sıvısı olmasına da "Silotoraks" denir.
Atelektazi'de ise alveoller tamamen büzüşmüştür, o kısım havalanmaz, bu kısımda damarlar da büzüşür, bu kısma kan gitmez ve zarar minimuma iner.
Komplians akciğerin elastik yapısı akciğerin genişleyebilme yeteneği olarak tanımlanır. Belirli bir basınçta belirli bir hacim genişlemesi olur.
C= ^V/^P'dir. C= Komplians. Akciğer C=0.2 lt./cm. H2O Akciğer ve Toraks C=0.13 lt./cm. H2O'dur.
Bazı olaylar kompliansı= C'yi azaltır. Amfizemde, belirli bir basınçta ^V çok fazladır. Dolayısıyla kompliansta artar. Amfizemde elastikiyet azalmıştır.
Elastikiyet azalmış ise az bir basınçla çabuk genişler.
Fibröz doku hastalıklarında aşırı kanlanma vs.'de kalp yetmezliğinde akciğerler sertleşir.
(Solunum işi)
Solunum işi: Elastik kuvvete karşı komplians işi, Doku direnci işi, Akciğer ve göğüs duvarı viskozitesine karşı, Hava yollarına karşı direnç işidir. Hava direnci akan moleküllerin ilişkisiyle, hava yolu uzunluğuyla doğru, borunun r= yarı çapının 4. kuvvetiyle ters orantılıdır.
Normalde iş, enerjisinin %2-3'ü harcanır. Egzersizlerde değişebilir.
Alveol hava bileşimi atmosferden farklıdır. Akciğerlere giren hava nemlenir, her seferinde havanın 1/7'si yenileşir. Geriye kalan, rezidüel hava yapar. PO2 47 mmHg.'dır. PO2 nemli havada daha azdır. Eksirasyon havası, inspirasyon havasından farklıdır. Ekspirasyon havasında CO2, fazla olmalıdır. Ancak ölü boşluklarda dilüe olmuştur.
Akciğerlerde, normalde gazların yarısı 17 sn.de atılır. İki katına çıkan ventilasyon sonucu 9 sn.de yarıya inen ventilasyonla ise 34 sn.de atılır.
Ekspirasyon havasındaki CO2 düzeyi, alveoler düzeydeki CO2'ten düşüktür. Ekspirasyon havasındaki O2 ise alveollerdekinden fazladır.
Alveoler O2 = 104 mmHg., CO2 = 40 mmHg.'dir. Alveol ventilasyon 4.2 lt./dk.'dır.
(Ventilasyon)
Ventilasyon-Perfüzyon bozukluğundan oluşacak bozukluklar: Havalanma bozukluğu olursa oran düşer.
VA/Q
VA= alveolün aldığı hava
Q= Kan akımı
Akciğerlerin tepesinde hava daha azdır. Kan akımı da aynı biçimde tabana doğru gittikçe artar. Kan akım artışı daha keskindir.
Tepede ventilasyon kan akımından daha fazla görülür, oran yüksektir. Tabanda ise tam tersi, oran düşüktür.
Hava akımı artar, kan akımı az ise gövde oranını sabit tutmak için Histamin, Parasempatik aktivasyon ve CO2 azalması hava yolunda daralma, Epinefrin, Sempatik aktivasyon CO2 artması ise hava yolu genişlemesine neden olur.
Düşük O2, Yüksek H+ arteriolde konstrüksiyon, Yüksek O2, düşük H+ arteriolde dilatasyon yapar.
Hava akımı fazla, kan akımı azsa oran fazladır. Bu durumda lokal PO2 artar, H+ iyonu konsantrasyonu azalır. Bu da pulmoner damar düz kaslarının konstrüksiyonuna neden olarak vasküler direnç meydana getirir. Hava akımı ve kan akımı artar.
(Atmosfer)
Atmosfer değişimlerinde karşılaşılacak sorunlar:
3000-4000 m,:
Baş ağrısı, baş dönmesi, kusma, dispne, taşikardi ....... ölüm ...... Hipoksi etkilerine ısı, accelerasyon(anfular, lineer) descelerasyon vardır. Uzayda lineer accelerasyon önemlidir.
Yükseklerde P azalır. 47 mmHg su buharı basıncıdır, burada kesim ölüm olur. Basınç azalırsa, yanısıra PO2'de azalır.
Az yükseklerde azalan PO2'nin karşılanması için ventilasyon artırır. Ventilasyon çok artınca CO2 çıkarımı artar. Alveollerdeki CO2 24 mm.ye düşer. Kandan geçecek CO2 akveolü doldurur. O2'ne yer kalmaz.
O2 saturasyonunda %50'ye kadar düşmede şuurda bozukluk olmaz.
Hipoksi etkileri: 1) Görmede güçlük oluşur. Basil denen gece görme reseptörleri hipoksiden etkilenir. 2) 8000 feetten yukarıda hiperventilasyon olur. Ventilasyon %65 kadar artar. 3) 12000 feette uyuklama hali, zihinsel yorgunluk, anormal davranışlar olur. 4) 15000 feette muhakeme faaliyeti, motor yetenekleri azalır. Çok yüksekte ani ölüm olmaz. Çünkü yedek O2 deposu vardır.
Adaptasyon:
1) Hiperventilasyon Hiperpne(derinlik artar).
2) Polistemi.
3) Kapiller proliferasyon CO artırılır. Dolaşıma açık kalma süresi ve miktarlar artar.
4) Diffüzyon kapasitesi artar. Çünkü akciğerlerde temas yüzeyi artmıştır.
5) Enzimlerde artış olur. Oksidatif enzimler daha etkilidir, az O2'de bile etkililerdir. Kromozomal değişikler sonucu bile olabilir.
Her 10 m.'de bir 1 atmosfer basınç artar. Caisson Hastalığı'nın(vurgun) da. Azot lipide etkilidir, beyni harap eder.
Yüksek O2'de yüksek basınçta CO2 taşınmasında aksaklık olur, oksidatif enzim konsantrasyonu da artar.
(Suni Solunum)
İtme, çekme, basınç, ağızdan ağıza solunum metodları:
İtme-çekmede inspirium ve ekspirium hareketleri yaptırılır.
Basınç metodunda ekspirium aktif, inspirium ise pasiftir.
1) Holger-Nielsen İtme-Çekme Metodu: 500-1600 cm3 hava gönderilir. 10-12 dak. yüzüstü yatırılıp kollar yukarı kaldırılır, pectoralis gerilir, goğüs kafesi genişler(inspirium). Göğüs duvarına iyice bastırılır(ekspirium). Sırtüstü yatırmak gerekirse silvester metodu kullanılır. Kollar arkaya uzatılır(inspirium). Kollar göğüs üstüne konup, bastırılır(ekspirium).
2) Sarpey-Safer Basınç Metodu:
Belden kaburga altlarından bastırılır(ekspirium). Bırakılınca inspirium kendinden olur. Böylece 400-600 cm3 hava girer, çocuksa başaşağı 45o yukarı, pozisyonda olmalıdır.
3) Ağızdan ağıza solunumda el ense arkasına konur. Bir elle burun kapatılır.
FİZYOLOJİ DERS NOTLARI
( DR. OKTAY BANLI / STJ. DR. AHMET ÜNAL - HACETTEPE - METAY )
)
( İLK SOLUNUM
BEBEĞiN SOLUK ALMAYA BAŞLAMASI:
Uterus içindeyken çocuğun hava yolları, akciğer alveolleri bir sıvı ile doludur(80-100 cc.). Bu sıvı amniyos sıvısı değildir. Alveolleri duvarından sızan plazma ultrafiltratı olarak kabul olunmaktadır. Son üç ayda oluşur ve alveollerin açılma ve gelişmesini sağlar. Vagus etkisi altında bir sphincter işlevi yapan larynx zaman zama açılır, hava yollarını dolduran suyun bir bölümü dışarı çıkar. Bu su ya yutulur, yutulamayan bölümü de amniyos suyuna karışır.
Çocuk doğumda kemik pelvisi geçerken büyük bir baskı altında sıkışır. Hava yollarını dolduran suyun 1/3'ü (özellikle üst hava yollarındaki su) ağız ve burundan dışarıya atılır.
Doğumla beraber, toraks baskıdan kurtulur, kendi elastik gücüyle açılır ve göğüs içinde ortaya çıkan negatif basınçla dışarıdan havanın trakeaya kadar girmesi sağlanır(7-42 ml.).
Yine toraksın genişlemesine bağlı olarak, lenf kanalları, kapillerler, venalar da açılır. Hava yollarından dışarı atılamayan suyun bir bölümü de, vegatif basıncın açtığı perivasküler lenfatiklere ve kapillerlere emilir(rezorbe olur). Alveollere kadar hava yollarında su kalmaz. Akciğerlerin tüm alanlarında rezorpsiyonun tamamlanması birkaç gün sürebilir.
Doğumla beraber vagus dominansının yerini sempatik tonus alır. Larenks ve pulmoner arter dallarındaki vazospazm çözülür. Kan, açılan ve direnci birden düşen pulmoner arterlere yönelerek, akciğerlerin açılmasına katkıda bulunur.
Alveolleri dolduran sıvı rezorbe olurken, alveol epitellerinin salgıladığı ve sürfaktan adı verilen maddeler alveollerin iç yüzünde ince bir film halinde rezorbe olmadan kalırlar. Fosfolipid-protein yapılı bu maddelerin işlevi, alveol içi yüzeysel gerilimi nötralize etmektir. Soluk verme sonunda, alveollerin tamamen boşalma ve duvarlarının kollabe olmasını(atelektazi) önlerler. Bu maddelere antiatelektazik maddeler adı da verilmiştir.
Solunum başlayınca oksijen alınması ve karbondioksit verilmesinin normal akışı, alveollerin açık kalmasına bağlıdır. Elastik bir organ olan akciğer şişirildikten sonra kendi haline bırakılırsa yine eski durumlarına dönerler. Soluk alırken, toraks kasları ve diafragma kasılarak göğüs kafesi genişler, ortaya çıkan negatif basınca uyarak akciğerler de açılırlar. Kasların kasılması geçince kendi elastik güçleriyle ve pasif olarak küçülürler ve soluk verilmiş olur. Eğer sürfaktan maddeler yüzeysel gerilimi önlerlerse, alveoller kapanmaz, rezidüel ve fonksiyonel bir hava kitlesi geri kalır. Sürfaktan maddeler, insan akciğerinde 20. - 24. gebelik haftalarından sonra ortaya çıkar ve giderek miktarları artar. En büyük bölümü lecithin'dir. Alveol epitellerinin(iki tip kuboid alveol epitelleri) yaptığı bu maddeler zaman zaman alveol içerisine salgılanır, bir taraftan da oksijen karşısında harcanır, fakat sürekli olarak yapım ve salgılanmaları devam eder ve açık kapatılır. Sürfaktanlar azaldıkça alveol iç yüzeylerinin gerilimi artar.
28-30 haftalık gebelikten sonra, sürfaktanlar, işlevsel ve yeterli bir düzeye ulaşır. Ayrıca 35. haftadan sonra daha etkin sürfaktanlar da yapılmaya başlar. Çünkü sentezi iki ayrı enzim sistemi aracılığı ile iki ayrı yoldan yapılmaktadır.
DÜZENLİ SOLUK ALMALARIN BAŞLAMASI:
Solunumun neden başladığı tam olarak aydınlatılmamıştır. Bilinenler, koyun ve maymunlarda yapılan denemelere ve klinik gözlemlere dayanmaktadır.
Daha doğumdan önce uterus içinde solunum hareketlerinin varlıği bilinmektedir. Üst solunum yollarını dolduran sıvının yoğunluk ve viskozitesi yüksek olduğu için, soluk alma hareketleri larenksten öteye geçmemektedir.
Solunum yollarını dolduran sıvının 1/3'ünün göğüsün sıkışmasıyla doğum kanalını geçerken ağız ve burundan dışarıya atıldığı, doğumla baskıdan kurtulan goğüs kafesi açılınca, ilk havanın (7-42 ml.) trakeaya kadar girdiğine yukarıda değinmiştik, geri kalan sıvının perivasküler lenfatik ve kapillere emildiği de anlatılmıştı.
İlk inspirium'la giren hava, yarı kapalı glottis'e çarparak gürültü ile ve bebeğin bağirmasıyla tekrar dışarı atılır. Bu sırada göğüs içinde (40 - 80 cm. su) basınç yükselir. Birkaç dakikada akciğerlerin tam açılması ve normal rezidual kapasite (3/4) sağlanır. İlk güçlü bağırmalar akciğerlerin tam açılmasına yardım eder.
İlk soluk almayı çözen etkenler değişiktir. Bunlar:
Hipoksi, asidoz, kordonda kan dolaşımının durması(bağlanma, pensle sıkıştırma vb.) çevrenin ısı farkıdır.
a) Doğuma yakın çocukta hafif birhipoksi ve asidoz başlar. Anne çocuk arasındaki oksijen ve karbondioksit alışverışi biraz zorlaşır. Asidoz respiratuvar tiptedir. Tek başına hipoksi ve asidozun solunumu başlattığı söylenemez.
b) Kordonda sirkülasyonun durmasının soluk almayı başlatmada önemli rolü vardır. Kordon pense edilir edilmez, aniden hemodinamik koşullarda köklü bir değişme başlar. Vagus tonusu yerini sempatik tonusa bırakır. Kan basıncı yükselir. Aortadaki baroseptörler uyarılır ve ilk soluk alma çabası(gasping) başlar ve düzenli soluk almalar izler.
c) Çevrenin düşük ısı derecesi de, çok güçlü bir uyarı yapar, soluk almaların yerleşmesine yardım eder (çocuk doğar doğmaz gövde yüzeyinden buharlaşma ile 600 kalori yitirmektedir).
Yukarıda incelenen değişik etkilerle başlayan soluk almalarla, akciğer açılır ve pulmoner alandaki damar yatağının direnci düşer, akciğerlerde kan dolaşımı yerleşir. Sağlam bir çocukta birkaç güçlü bağırma ve derin soluk alma, akciğerlerin tam açılmasına yeterlidir, açılma genellikle 5-15 dakika içinde tüm akciğer alanlarını kapsar. )
- SOLUK = NEFES = BREATH[İng.] = SOUFFLE[Fr.] = ATEM[Alm.] = RESPIRO[İt.] = ALIENTO[İsp.]
- SOLUK ile SOLUK
( [Ten için] Donuk bir beyazlığı olan, rengi atmış olan, solmuş. | [Işık için] Parlaklığını, gücünü yitirmiş olan. | [Nesneler için] Rengi atmış olan. İLE Akciğerlere çekilen ve atılan hava ya da ciğerlere hava alıp verme. )
- SOLUK ile SOLUK VERMEK
( Derin ve sakin biçimde solunum ile canlılık artar, o da beyni etkiler ve zihnin arınmasına ve istikrar bulmasına ve derin düşünmeye elverişli hale gelmesine yardım eder. )
( Tekrarlama, soluğunuza istikrar kazandırır. )
( With deep and quiet breathing vitality will improve, which will influence the brain and help the mind to grow pure and stable and fit for meditation.
Repetition will stabilise your breath. )
( NEFES, ŞEHÎK ile ZEFÎR )
( BREATH(ING)/INHALE vs. EXPIRATION/EXHALE )
- SOLUNUM DÜZENİNİN YAPISI ile SOLUNUM DÜZENİNİN İŞLEVLERİ
( Burun, boğaz, göğüs kafesi, akciğerler ve bronşlar gibi çeşitli organlardan oluşur. İLE Oksijeni akciğerlere almak ve karbondioksiti dışarı atmaktır. )
- SOLUNUM ve/||/<>/> DOĞRU SOLUNUM ve/||/<>/> DİYAFRAMA ALMA
( Türkçe, soluk verirken konuşulan bir dildir. Konuşmanın etkili olabilmesi ve söyleyişin düzgün olabilmesi için, konuşan kişilerin, doğru solunum uygulamalarını biliyor ve kullanıyor olmaları gerekir. VE/||/<>/> İyi bir solunum, soluk alırken, akciğerlere yeterli ölçüde havayı alıp yorgunluk duymadan geri vermektir. [İyi bir solunum elde edebilmek için diyaframı kullanarak soluk almamız gerekmektedir.] VE/||/<>/> Akciğerleri çevreleyen kaburga kafesinin altında bulunan boşluğu kullanarak soluk almaktır. [Bebeklerin soluk alış-verişi, diyafram soluğuna, en iyi örnektir.] )
- SOLUNUM ile MİTOKONDRİ
( Besinleri moleküllerden enerjiye dönüştürme süreci. İLE Gözenin enerji santrali olarak bilinen organeli. )
- SOLUNUMDA:
TAM TIKANMA ile/ve/||/<> KISMÎ TIKANMA
( [Hasta]br> Öksürür, soluk alabilir, konuşabilir.[Bu durumda, hastaya dokunulmaz, öksürmeye teşvik edilir.] İLE/VE/||/<> Soluk alamaz. Acı çeker, ellerini boynuna götürür. Konuşamaz. Rengi morarır.[Bu durumda karına bası[Heimlich Manevrası] uygulanır. )
( Heimlich Manevrası:
[Yetişkinlerde]
- Hasta, ayakta ya da oturur pozisyonda olabilir.
- Hastanın yanında ya da arkasında durulur.
- Bir elle göğsü desteklenerek öne eğilmesi sağlanır.
- Öteki elin topuğu ile hızla 5 kez sırtına süpürür tarzda vurmak.
- Tıkanıklık açılmadıysa.
- Arkadan sarılarak gövdesi kavranır.
- Bir elin baş parmağı midenin üst bölümüne, göğüs kemiği altına gelecek biçimde yumruk yaparak konur.
- Öteki el ile yumruk yapılan el kavranır.
- Kuvvetle arkaya ve yukarı doğru bastırılır.
- Bu hareket, 5-7 kez yabancı nesne çıkıncaya kadar tekrarlanır.
- Şah damarından nabız ve solunum değerlendirilir.
- Tıbbî yardım istenir[112].
VE
[Bebeklerde]
- Bebek, ilk yardımcının bir kolu üzerine ters olarak yatırılır.
- Başparmak ve öteki parmakların yardımıyla bebeğin çenesi kavranarak boynundan tutulur ve yüzüstü durumda öne doğru eğilir.
- Baş gergin ve gövdesinden aşağıda bir durumda tutulur.
- 5 kez el bileğinin içiyle bebeğin sırtına kürek kemiklerinin arasına hafifçe vurulur.
- Öteki kolun üzerine başı, elle kavranarak sırtüstü çevrilir.
- Yabancı nesnenin çıkıp çıkmadığına bakılır.
- Çıkmadıysa başı gövdesinden aşağıda olacak sırtüstü biçimde tutulur.
- 5 kez iki parmakla göğüs kemiğinin alt bölümünden, karnın üs bölümüne baskı uygulanır.
- Yabancı nesne çıkana kadar devam edilir.
- Tıbbî yardım istenir[112]. )
- SOLUNUM/KALP DURMASINDA:
0 - 1 dk. ile/ve/||/<>/> 0 - 4 dk. ile/ve/||/<>/> 4 - 6 dk. ile/ve/||/<>/> 6 - 10 dk. ile/ve/||/<>/> 10 dk. ve üzerinde
( [Solunum ve/ya da kan dolaşımı durduğunda]
Kalp duyarlılığı. İLE/VE/||/<>/> Beyinde hasar olasılığı azdır. İLE/VE/||/<>/> 4 ilâ 6 dakikada hücreler ölmeye başlar. Beyinde hasar olasılığı artar. İLE/VE/||/<>/> Beyinde hasar olasılığı yüksektir. İLE/VE/||/<>/> 10 dakika ve üzerinde (beyin) ölümü gerçekleşir.[Soğuk ortamda bu süre uzar.] )
( )
( Solunum durması: Solunum hareketinin durması nedeniyle gövdenin yaşamak için gereksinimi olan oksijenden yoksun kalmasıdır.
[Hemen yapay solunuma başlanmaz ise bir süre sonra kalp durması oluşur.] İLE/VE/||/<>/> Kalp Durması: Bilinci kapalı kişide, büyük arterlerden nabız alınamaması durumudur. Kalp durmasına en kısa sürede müdahale edilmezse dokuların oksijenlenmesi bozulacağından dolayı beyin hasarı oluşur. Kişide solunum olmaması, bilincin kapalı olması, hiç hareket etmemesi ve uyaranlara yanıt vermemesi, kalp durmasının belirtisidir.
)
- solüsyon/sol.[Lat. < SOLUTIO] değil/yerine/= ERİYİK
- SOLÜSYON[Fr., İng. SOLUTION] değil/yerine/= ÇÖZELTİ
- SOLÜSYON/SOLUTION[İng.] değil/yerine/= ÇÖZELTİ
- SOLUTION vs. RESULT/CONSEQUENCE
- SOLUTION vs./and GAME
- solv.[Lat. < SOLVE] değil/yerine/= ÇÖZ, ERİT
- SOLVENT[İng.] ile/ve/||/<> SOLÜSYON
( Çözücü. İLE/VE/||/<> Çözelti. | Eriyik. | Çözüm. )
- ŞOM[Fars. ŞÛM] değil/yerine/= "UĞURSUZ"
- SOM ile SOM ile SOM
( İçi dolu olan ve dışı kaplama olmayan. | Katışıksız. İLE Rıhtımın, su üstünde kalan bölümü. İLE Hem denizde, hem de tatlı sularda yaşayan, irice bir balık. )
( ... cum ... cum SALMO SALAR )
- SOMA ile SOMA[Yun.]
( ... İLE Eşeysellik gözeleri dışında, gövde gözelerinin tümü. )
- SOMAK/SUMAK[Ar.] ile SOMAK
( Antepfıstığıgillerden, sıcak bölgelerde yetişen, kabuğu tıpta kullanılan bir ağaç. | Bu ağacın, ekşilik vermek için dövülerek yemeklere katılan, mercimeğe benzeyen meyvesi. İLE Hayvanlarda, yüzün çıkıntılı ve az çok sivri olan ön bölümü. )
( RHUS CORIAFIA cum ... )
- SOMAT ile ...
( SIRA, SOFRA )
- SOMATİK/BEDENSEL/SOMATIC[İng.] değil/yerine/= GÖVDESEL
- SOMATİZASYON/BEDENSELLEŞTİRME/SOMATIZATION[İng.] değil/yerine/= GÖVDESELLEŞTİRME
- SOME OF vs. SOME
- SÖMESTR/E[Fr.] değil/yerine/= YARIYIL
- SOMETIME vs. SOMETIMES
- SOMNAMBUL AŞAMADA, GÖZLER ...: AÇIK ile/ve/||/<> KAPALI
- SOMNAMBULİZM/SOMNAMBULISM[İng.] değil/yerine/= UYURGEZERLİK
- SOMNAMBULİZM/SOMNAMBULISM[İng.] ile ...
( Uyurgezerlik. )
- SOMNOGRAFİ/SOMNOGRAPHY[İng.] değil/yerine/= UYKU ÇİZGELEMESİ
- SOMNOLANS/SOMNOLENCE[İng.] değil/yerine/= AŞIRI UYKU EĞİLIMİ
- SOMON ile KIZIL SOMON
- SOMUN[Yun.] ile SOMUN[Fr.]
( Yuvarlak ve şişkin ekmek. İLE Cıvatanın ucuna geçirilen, içi yivli demir başlık. )
- SÖMÜRGE ile/değil SÖMÜRÜLGE
( Bir devletin kendi ülkesinin sınırları dışında egemenlik kurarak yönettiği ekonomik ya da siyasal çıkarlar sağladığı ülke, sömürülen ülke. İLE/DEĞİL Diline, değerlerine, gelişimine ve üretime katılmayan toplumların geldiği/geleceği nokta. )
- SÖMÜRGECİLİK ile EMPERYALİZM
( )
- SÖMÜRGECİLİK ile/ve/||/<>/> YERLEŞİMCİ SÖMÜRGECİLİK
- SOMURMAK/SOĞURMAK ile/||/<> SÖMÜRMEK
( Emmek, ağza çekmek. İLE/||/<> Bir şey bırakmamak üzere yemek ya da içmek, iştahlı iştahlı yemek, hepsini birden bitirmek, silip süpürmek. )
- SÖMÜRME ile/ve/<> "SÖĞÜŞLEME"
- Sömürmek yerine DİNLE!!!
- SÖMÜRMEK ile/ve/||/<>/< EMMEK
- [ne yazık ki]
SÖMÜRÜ ile/ve/||/<> ARTI DEĞER SÖMÜRÜSÜ
- SÖMÜRÜ ile/ve/<> DAYATMA
- SÖMÜRÜ ile SUİSTİMAL ile MANİPÜLÂSYON
( EXPLOITATION vs. ABUSE vs. MANIPULATION )
- SÖMÜRÜ ve/||/<>/< TAHRİK
- SOMUT DİL ile/ve/<> BİREYSEL DİL
- SOMUT EMEK ile/ve/||/<> SOYUT EMEK
( Kullanım değeri. İLE/VE/||/<> Değişim değeri. )
- GELENEK:
SOMUT ile/ve/||/<>/< SOYUT
( İçi boş. İLE/VE/||/<>/< Evrensel. )
- SOMUT GERÇEKLİK ile/ve SOYUT GERÇEKLİK
( Batı'nın yaklaşımı. İLE/VE Doğu'nun yaklaşımı. )
- SOMUT ile/ve/<> DİZGE/DÜZEN
( CONCRETE vs./and/<> SYSTEM )
- SOMUT ve/=/||/<> EYLEM
- SOMUT ile/ve GERÇEK/LİK
( CONCRETE vs./and REAL/ITY )
- SOMUT ile KATI
( CONCRETE vs. SOLID )
- SOMUT = MÜŞAHHAS = CONCRETE[İng.] = CONCRET[Fr.] = KONKRET[Alm.] = CONCRETUS[Lat.] = CONCRETO[İsp.]
- SOMUT/LUK ile/ve/<> ÖRGÜN/LÜK
- SOMUTU AÇIKLAMAYA ÇALIŞMAK ile/ve/değil/yerine SOYUTU ANLATIP SOMUTTAN ÖRNEK VERMEK
- SON AKŞAM YEMEĞİ ile/ve "SON AKŞAM YEMEĞİ"
( 1495 - 1498 arasında. İLE/VE 1662[Çuhacılar Loncası] )
( Tabloda 26 el bulunur. İLE/VE 5 el bulunur. )
( Leonardo da Vinci.[15 Nisan 1452 - 02 Mayıs 1519] İLE/VE Rembrandt Harmenszoon van Rijn.[15 Temmuz 1606 ? 04 Ekim 1669] )
( ile/ve
)
- SON AN
- SON ARAÇ
- SON ARAMA
- SON AŞAMA
- SON ATAK
- SON BAKIŞ
- SON BEKLEYİŞ
- SON BİRLİKTELİK
- SON BÖLÜM
- SON ÇABA
- SON DANS
- SON DİLEK
- SON ETKİNLİK
- SON EYLEM
- SON FIRSAT
- SON GÖRÜŞME
- SON GÜLÜŞ
- SON HARFLER
- SON İSTEK
- SON KARAR
- SON KAYIT
- SON KİTAP
- SON KONTROL
- SON KORKU
- SON LOKMA
- SON MALZEME
- SON NİHAİ NOKTADA ... değil EN SON NOKTADA ...
- SON NOKTA
- SON NOKTA ile/ve DOYUM
- SON NOKTA ile DOYUM
- SON OLANAK
- SON ÖLÜM
- SON ÖPÜCÜK
- SON PARÇA
- Son pişmanlık fayda etmez! KONUŞ!!!
- SON ŞANS
- SON SIRA
- SON SOLUK
- SON SON
- SON SÖZ
- SON SÖZCÜKLERDEKİ SON HARF!: Z (Türkçe, İngilizce ve birçok dilin abecesinde) | OMEGA (Yunanca abecesinde)
- SON SÜREÇ
- SON TAD
- SON TANGO
- SON TEK
- SON TEKLİF
- SON TEKRAR
- SON TÜR
- SON UC (SONUÇ)
- SON YUDUM
- SON ile ARKA
( THE LAST vs. THE BACK )
- SON ile/ve/>/değil BAŞLANGIÇ
( [not] END, LAST vs./and/>/but BEGINNING
LAST BUT NOT LEAST )
- SON ile/ve BÜTÜN/LÜK
( LAST vs./and INTEGRITY )
- SON ile/ve/< BÜTÜN/LÜK
- SON ile/ve/değil EŞİK
- SON ile/ve/değil/< EŞİK
- SON ile/değil SONSUZLUĞA AÇILAN KAPI
- SON ile UC
- SONA BAKMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< YOLA BAKMAK
- SONA ERDİRME ile KURTULMA/KURTARMA
( Ancak Yaşamımızın muazzam kederini tamamen idrak ederek ona karşı isyan ettiğimiz zaman, bir çıkış yolu bulunabilir. )
( TO GET FINISH vs. TO RELEASE
It is only when you realise fully the immense sorrow of your life and revolt against it, that a way out can be found. )
- SONA değil SONRA
- SONAR ile RADAR
- SONBAHAR/HAZAN[Ar.] değil/yerine/= GÜZ/DÖKEN
- SONBAHAR/GÜZ/HAZAN ile/ve/||/<> BAĞ BOZUMU
( Kuzey yarım kürede Eylül, Ekim ve Kasım aylarını içine alan süre. | Yaşlılık dönemi. İLE/VE/||/<> Bağda ürünün toplanması. | Bu işin yapıldığı mevsim, sonbahar. )
- SONBAHAR/KIŞ YAĞMURU ile YAZ YAĞMURU
( Uzun sürelidir. İLE Kısa sürelidir. Yağış, çabuk geçer. )
- SONDA/CATHETER[İng.] değil/yerine/= DALGI
- SONDA[Fr.] ile SONDA[Fr.]
( Suyun, herhangi bir noktadaki derinliğini ölçmek, dip tabakaların yapısını incelemek için kullanılan araç. | Bir boşluğun içini yoklamaya yarayan, uzunca ve ucu küt demir araç. İLE Gövde içinde, herhangi bir boşluk ya da mesaneye sokulan, tanı, inceleme, sağaltım ve dışarı sıvı atmada kullanılan araç. )
- SONDAN BAŞA ile TÜMDEN GELiM
- SONDAN değil SONRADAN
- SÖNDÜRMEK:
YAŞAMI değil/yerine/>< SİGARAYI/TÜTÜNÜ
- SÖNDÜRMEK ile SÖNDÜRMEK
( Ateş ve ışığın yanmasına, aydınlatmasına son vermek. | Hava ya da gaz ile şişirilmiş bir şeyin havasını ya da gazını boşaltmak. İLE Tutku ve duyguları yatıştırmak, etkisiz duruma getirmek. )
- SONEK ile SONEKLEME
( SUFFIX )
- SONG vs. MUSIC
- SONİKATÖR ULTRASONİK HOMOJENİZATÖR/ULTRASONIC HOMOGENİZER[İng.] değil/yerine/= SES ÖTESİ BAĞDAŞTIRICI
- SONİLGEÇ ile ...
( POSTPOSITION )
- SONLANDIRMA ile/değil BÜTÜNE ERME
- Sonlu KONUŞ!!!
- SONLU KÜMELERİN BİRARADALIĞINDA ile/ve/||/<> SONSUZLUĞUN OLANAKSIZLIĞI
- SONLU SONSUZ ile/ve/||/<> SONSUZ SONLU
( İçerik, biçim/şekil/morf. İLE/VE/||/<> Yapı, sûret/form. )
- SONLU = FINITE[İng.] = FINI[Fr.] = ENDLICH[Alm.] = FINITA[Lat.]
- SONLULAR / SONU OLMASI GEREKENLER
- SONLULUĞUN(ÖLÜMÜN) SONRASI ile/ve/||/<> SONSUZLUK
- SONLU/LUK / SONSUZ/LUK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SALTIK/LIK / MUTLAK/LIK
- SONLULUK VE SONSUZLUK ile/ve/||/<> OLANAK VE ZORUNLULUK
( SONLULUĞUN SONSUZLUĞU )
- SONLU/LUK ile/ve/değil GEÇİCİ/LİK
( FINITENESS vs./and TRANSIENTNESS )
- SONLULUK ile/ve/değil/< GEÇİCİLİK
- SONLULUK ile/ve/||/<>/> SONLULUĞUN SONSUZLUĞU
- SONOGRAM[İng.] değil/yerine/= SES ÖTESİ GÖRÜNTÜ
- SONRA ile/ve/ne yazık ki/||/=/<>/> HİÇBİR ZAMAN
- SONRADAN AKLINA GELMESİ ile GEÇ ANLAMAK
( TO REMIND LATER vs. DELAYED MEANING )
- SONSAL NEDEN ile/ve ETKİLİ/ETKER NEDEN
- SONSAL) SINIFLAMA/KATEGORİZASYON ile/ve DIŞSALLIK, DIŞLAŞTIRMA
( CLASSIFICATION/CATEGORIZE vs./and TO EXCLUDE )
- SONSAL SINIFLAMA ile/ve/değil/yerine BİRBİRİNE DÖNÜŞTÜRÜLEMEYEN SONSAL SINIFLAMA
- DENKÖBEK/SONSAL SINIFLAMA = CATEGORY[İng.] = CATEGORIE[Fr.] = KATEGORIE[Alm.] = PRAEDICAMENTUM[Lat.] = KATEGORIA[Yun.] = CATEGORÍA[İsp.]
- SONSAL SINIFLAMA(KATEGORİ) ile/ve/||/<>/> KAVRAM
- Sonsuz KONUŞ!!!
- SONSUZ KÜÇÜKLER:
FİZİĞİN değil MATEMATİĞİN KONUSU/ALANI
- SONSUZ ile/ve BİR
( INFINITE vs./and ONE )
- SONSUZ ile/ve BİRE BİR
- SONSUZ ile/ve/değil/yerine/<> BİTİMSİZ
- SONSUZ ile/ve/= HERŞEY x HERŞEY
( INFINITE vs./and/= EVERYTHING X EVERYTHING )
- SONSUZ = NAMÜTENAHİ = INFINITE[İng.] = INFINI[Fr.] = UNENDLICH[Alm.] = INFINITUS, INFINITA[Lat.] = INFINITO/TA[İsp.]
- SONSUZ ile/ve SINIRLI SONSUZ
( ~ İLE/VE Pi sayısı. )
( Rasyonel. İLE/VE İrrasyonel. )
( INFINITE vs./and LIMITED INFINITE )
- SONSUZ ile SONSUZ / SONSUZ
- Sonsuza kadar SUS!!!
- SONSUZA KADAR değil/yerine ÖLENE KADAR
- SONSUZA YÖNELİK OLMA ile/ve/<>/değil SÜREKLİLİK
- SONSUZCA BÖLÜNEBİLİRLİK ile/ve BELİRLİ BİR NOKTAYA KADAR BÖLÜNEBİLİRLİK
- Sonsuzluğu yaşamak için SUS!!!
- SONSUZLUĞUN:
"VAROLUŞU" ile/değil ADI/ETİKETİ
- SONSUZLUK:
NİCELİKTE ile/değil NİTELİKTE
( Yoktur. İLE/DEĞİL Vardır. )
- SONSUZ/LUK:
ÖZNE ile/ve/||/<> NESNE
- SONSUZLUK ile/ve/||/<>/> AN ile/ve/||/<>/> TERSİNEMEZLİK(ENTROPİ) ile/ve/||/<>/> HEM, HEM DE | NE, NE DE ile/ve/||/<>/> BİLE DEĞİL (<> / > / < BİLE DEĞİL) (<> / > / < BİLE DEĞİL) ... ∞
- SONSUZLUK ile/ve/<> BÜTÜNLÜK
- SONSUZLUK ve/<>/>< GERÇEKLİK
( Hak. VE/<>/>< Olumsallık[keyfîlik]. )
- SONSUZLUK ile/ve/<> KISIR DÖNGÜ
- SONSUZ/LUK ile/ve/||/<> Pİ ile/ve/||/<> GOOGOLPLEX ile/ve/||/<> GRAHAM ile/ve/||/<> RAYO
( ∞ İLE İLE Googol, matematikteki büyük sayılardan biridir ve 10 üzeri 100'e eşittir. Başka bir deyişle 1 googol, 1 rakamına yüz sıfır ekleyerek yazılır. Bu terim, Amerika'lı matematikçi Edward Kasner'ın yeğeni Milton Sirotta[1929–1980] tarafından 1938 yılında kullanılmaya başlanmıştır.[Milton, bu sırada dokuz yaşındaydı.] )
( Bir trilyon, oniki sıfırla yazılır. Yüz tane sıfır kullanırsak, buna, bir "gogol" denilir. Bir gogol sıfır kullanılarak yazılan sayıya, "gogolplex" denilir. Evrendeki tüm moleküllerin sayısını yazmak için 79 sıfır yetiyor. Bir milyon gün, ancak 2739 yıl oluyor. İstanbul'un fethinden bu yana, sadece 17 milyar saniye geçmiş. Yazının bulunuşundan bugüne ise ancak 189 milyar saniye geçmiş.[Bu, trilyonun ancak beşte biridir.] Bir kişinin yaşamı, ortalama 2 milyar saniyedir. )
( "Graham ve Rayo Sayısı" ile ilgili yazıyı okumak için burayı tıklayınız... )
- SONSUZ/LUK ile "ULAŞILAMAYAN"/"KÖTÜ" SONSUZ/LUK
- SONTEŞRİN/TEŞRİN-İ SÂNÎ[Ar.] değil/yerine/= KASIM
- SONU OLMAYANLAR
- SONUÇ
( RESULT/CONSEQUENCE )
- [ne yazık ki]
"SONUÇ ODAKLI/LIK" ve/||/<>/>/< HİLEKÂR/LIK
- SONUÇ, SONUÇTA ile/ve/değil/yerine ŞU AN
( İkisinin kullanımında da, "Önemli[öncelikli] olan, şu andır/sonuçtur" indirgemeci/lik yanlışlığı yapılmamalıdır! )
( [not] "FINALLY" vs./and/but "RIGHT NOW"
"RIGHT NOW" instead of "FINALLY" )
- SONUÇ ile/ve/<>/değil/yerine BİLEŞKE
- SONUÇ ile/ve BİLGİ
( RESULT/CONSEQUENCE vs./and KNOWLEDGE )
- SONUÇ ile/değil/yerine ÇIKARIM
- SONUÇ ile/ve/değil/yerine/||/<> DEĞERLENDİRME
- SONUÇ ile/ve/değil EŞİK
- SONUÇ ile/ve/değil GÖSTERGE
( [not] RESULT/CONSEQUENCE vs./and/but SIGN )
- SONUÇ ile/ve/değil KAYNAK
( [not] RESULT/CONSEQUENCE vs./and/but SOURCE )
- SONUÇ ve/||/<>/< KISIR/LIK
- SONUÇ ile/ve/<> NEDEN/SEBEP
( RESULT/CONSEQUENCE vs./and/<> REASON )
- SONUÇ ile/ve NEDEN/SEBEP OLAMAYAN SONUÇ
( RESULT/CONSEQUENCE vs./and THE RESULT, WHICH CANNOT BE A REASON )
- SONUÇ = NETİCE = CONCLUSION[İng., Fr.] = SCHLUSS, SCHLUSSATZ, KONKLUSION[Alm.] = CONCLUSIO[Lat.] = CONCLUSIÓN[İsp.]
- SONUÇ ile/ve/||/<> ÖZET
- SONUÇ ile/ve/değil SON/ÂKIBET
( [not] RESULT vs./and/but CONSEQUENCE )
- SONUÇ ile TEPKİ
- SONUÇ ile/ve TESELLİ
( REALITY vs./and CONSOLATION )
- SONUÇ ile TOPLAM
( RESULT/CONSEQUENCE vs. TOTAL )
( PAYAN ile ... )
- SONUÇ ile/ve/değil TÜMDENGELİM
- SONUÇ ile/ve/değil/||/<>/> ÜRÜN
- SONUÇ ile/ve/değil/<> UZANTI
- SONUÇLANDIRMA ile/ve/değil/||/<>/> SONLANDIRMA
- SONUÇLARA DAYANÇ/SABIR ile/ve NEDENLERE DAYANÇ/SABIR
( Nedenlere sabretmek, çok daha zordur. )
- [ne yazık ki]
"SONUÇ ODAKLILIK" ile/ve/||/<> "GARANTİCİLİK"
( Bilgisiz ve anlayışsızların, süreci düşünemeyen, düşünmek istemeyenlerin, rahatı/keyfi yerinde olanların "zihni/tutumu". İLE/VE/||/<> Herşeyin, en başta hazır ve en iyi olmasını bekleyenlerin, geleceğe don biçebileceğini zannedenlerin "zihni/tutumu". )
- [ne yazık ki]
"SONUÇ ODAKLILIK/MERKEZLİLİK" ile/ve/||/<>/>/< TERBİYESİZLİK
- SONUÇTA yerine ÇÜNKÜ
- SONUÇTA ... ile/ve/değil/yerine/<> GEREKSİNİM
- SONUÇTA değil ...'NIN SONUCUNDA / SONUÇ İTİBARİYLE
- SÖNÜK/LÜK ile/ve/değil/yerine SADE/LİK
- SÖNÜM / SÖNÜMLEMEK ile SÖNÜMLÜ
( Bir salınım hareketinin genliğinin, türlü dirençlerin etkisiyle küçülmesi, itfa. | Bir borcun her yıl ödenen taksitlerle belirli bir zaman sonunda ödenmiş olması, itfâ. İLE İLE Belirli bir sürede, genliği, sıfıra inen [salınım hareketi]. )
- SONUNA KADAR ile AĞZINA KADAR
- Sonunda DİNLE!!!
- SONUNU GETİRMEK değil SONRASINI GETİRMEK
- SONURGU = COROLLARY[İng.] = COROLLAIRE[Fr.] = ZUSATZ[Alm.] = COROLLARIUM[Lat.]
- SONURGU ile SONURTU
( Bir başlangıcın, bir olgunun, bir ilginin gerekli ve zorunlu görülen sonucu, vargısı. İLE Birbirine bağlı iki önermeden sonraki. )
- [not] SOON vs. LATER
( LATER instead of SOON )
- SOOTHSAYING/PREDICTION/PROPHECY/AUGURY vs. FORESIGHT/PRUDENCE
- SOPA ile ASA
( SOPA: ÂLET-İ TEDİB[: Edeplendirme aleti.] )
- SOPA ile/||/<> BASU
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( ... İLE/||/<> Demir sopa. )
- SOPA ile/değil ÇİĞİNDİRİK
( ... İLE/DEĞİL İki ucuna su kabı gibi taşınacak şeyler asılarak omuza alınan ağaç, omuzluk. )
- SOPA ile MAŞA
( STICK/CUDGEL vs. TONGS )
- SOPA ile MATRAK[Ar.]
( ... İLE Kalın sopa, değnek. | Eğlenceli, gülünç, hoş. )
- SOPA ile SÖVEN
( ... İLE Büyük sopa. )
- SOPHOS ile SOPHOS ile SOPHOS
( Tanrı. İLE Bilge. İLE Usta. )
- SÖR[Fr. SOEUR] ile "SÖR"[İng.]
( Katolik mezhebinde kendini dine adayan ve manastırda yaşayan kadın/rahibe. | Kızkardeş. | Hastabakıcı. İLE İngiliz, "soyluluk" "unvanı"[Kişinin soyu olmaz! Öncelikle ve son olarak, kendi vardır. Kendinden öncekileri, ikinci/üçüncü sıralarda düşünmek gerekir. "Soy" düşüncesi/sözü, dirimsel/biyolojik bir durumdur. Ancak, hayvanlar için [köpek ya da at için] geçerli "olabilir". "İnsan" için, zorlamalı, dolaylı ve gereksiz/yersiz bir "yakıştırmadır!"]. )
- SORAN ile YANITLAYAN
( İstediği her şeyi sorabilen/sorabilecek olan. İLE Her şeyden yanıt veremeyecek olan. )
- SORARKEN:
"... MIDIR?" ile/değil/yerine DAHA ÇOK, NEDİR? (NE OLSA GEREK)
- SÖRÇ(SEARCH) YAPMAK değil/yerine/= ARAMA YAPMAK
- SÖRF ile INTERNETTE SÖRF
( Denizdeki/karadaki sörf. İLE İnternetteki sitelerarasında dolaşma. )
- SORGU SUAL değil/yerine/= SORGULAMA
- SORGUÇÇU HAN ile SORGUÇÇULAR ÇARŞISI
( Bayezıd'ta, Kapalı Çarşı'nın güneyinde, Kalpakçılar Caddesi'ndedir. İLE Bayezıd'ta, Kapalı Çarşı'da, Bedesten yakınında bir çarşı. )
- SORGU/İFADE TUTANAĞI:
ŞÜPHELİDE ile/ve/değil/||/<>/> OLAYDA TARAF VARSA
( [Kayıt/evrak/zabıt] Şüpheli sıfatıyla düzenlenir.[Suç isnâd edilen kişinin verdiği açıklamadır/ifadedir.] İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> "Bilgi alma" sıfatıyla düzenlenir. )
( Kolluk kuvvetleri tarafından. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Soruşturma savcısı tarafından alınır. )
- SORGULA!:
ELİNİ ve/||/<> DİLİNİ ve/||/<> YOLUNU ve/||/<>
GÜNÜNÜ ve/||/<> GÖNLÜNÜ ve/||/<> SONUNU
( Kazandıkça, bölüşemiyorsan. VE/||/<> Konuştukça, kırıcı oluyorsan. VE/||/<> Yürüdükçe, hedeften çıkıyorsan. VE/||/<> Günler/yıllar geçtikçe, yerinde sayıyorsan. VE/||/<> Sevildikçe, vefâsızlaşıyorsan. VE/||/<> Hangi durumda olursan ol! )
- SORGULAMA ile/ve/> ÇÖZÜMLEME
- SORGULAMA ile/ve/> DÜŞÜNCE/FİKİR AYRILIĞI
- SORGULAMA ve/||/<>/> ÖZGÜRLEŞME
- SORGULAMA ile/ve SINAMA
( TO INTERROGATE vs./and TO TEST )
- SORGULAMA ile/ve/||/<>/> SINANMA
- SORGULAMA ile/ve YORUM ÇOKLUĞU(NA ULAŞMAK)
- SORGULAMA ile/ve/+/<> YORUMLAMA
- SORGULAMAK ile/ve/||/<>/> ANLAMAK ile/ve/||/<>/> AŞMAK
- SORGULAMAK ile/ve ARAŞTIRMAK
- SORGULAMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÖZLEMLEMEK
- SORGULAMAK ile SORGUYA ALMAK/ÇEKMEK
- SORGULAMAK ile/değil/yerine/</>< SORU SORMAK
( Bazı "savcı"ların yanlış, olumsuz, yüklü, kandırıcı tarzı. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Düşünenlerin, uygun, doğru, yerinde tutumu. )
- SORGULANABİLİR/SORGULANABİLECEK/LER ile SORGULANAMAYAN/SORGULANAMAYACAK OLAN/LAR
- SORGULANABİLİR/LİK ile/ve/||/<> BİLİNEBİLİRLİK
- SORGULANAMAYACAK YANITLAR değil/yerine/>< YANITLANAMAYACAK SOR(G)ULAR
- SORGULANAMAYACAK YANITLAR değil/yerine YANITLANAMAYACAK SORULAR
- SORGULANMAK ile/ve/değil/yerine SORUMLULUK/U/NU ALMAK
- SORGULAYICILIK ile YIKICILIK
- SORGUSUZ ile/ve/||/<>/> SORUSUZ/SUALSİZ[Ar.]
- SORİT[Fr. < Yun.] değil/yerine/= ÇIKARIM
( Öncül sayısı ikiden çok olan tasımsal çıkarım. )
- SÖRKIL[İng. < CIRCLE] değil/yerine/= DÖNGÜ
- SORMAK ile "AÇMAK"
( TO ASK vs. "TO OPEN" )
- SORMAK = ASK[İng.] = DEMANDER[Fr.] = FRAGEN[Alm.] = DOMANDARE[İt.] = PREGUNTAR[İsp.]
- SORMAK ile/ve/<> FARKINDALIK
( TO ASK vs./and/<> AWARENESS )
- SORMAK ile/ve/<> İSTEMEK
( Aynı anda iki anlama birden sahip olan, haddi aşmamak üzere hangisi daha uygunsa o anlam üzerinden değerlendirme dileğiyle kullanılan çok değerli bir kavram ve sözcüğümüzdür. )
( TO ASK vs./and/<> TO REQUEST/ASK )
- SORMAK ile KULAK KABARTMAK
- SORMAK ile ÖNCE KENDİNE SORDUKTAN SONRA SORMAK
( Sadece sormuş olmak için soru sorulmaz! )
( Bir şey ki, yapmasan da olur. YAPMA! Bir şey ki, söylemesen/sormasan da olur. SÖYLEME/SORMA! )
- SORMAK ile/ve/değil/||/<>/< SESLİ DÜŞÜNMEK
- SORMAK ile SORMAK/SOĞURMAK
( Birine soru yönelterek, herhangi bir konuda, ondan bilgi istemek. | Bir işin sorumluluğunun kendinde olması, bir işten sorumlu bulunmak. İLE Emmek. )
- SORMAK ile/ve SÖYLEMEK
( TO ASK vs./and TO SAY )
- SORMAK ile/ve UTANMA(MA)K
( TO ASK vs./and (NOT) TO BE EMBARRASSED )
- SORMAK:
[ya] MERAKTAN ile/ve/||/<>/ya da ÖYLESİNE
- SORMAQ[Azr.] = EMMEK[Tr.]
- SORMASINDAN BELİRLİ ile SORUŞ BİÇİMİNDEN BELİRLİ
- SORMAYAN ile/değil/yerine/>< SORAN
( Yaşam boyu ahmak ve aptal. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Bir dakikalığına, "birkaç kişi nezdinde" "aptal." )
- ŞORT[İng. SHORT] ile TAYT[İng. TIGHT]
( Paçaları, dizlerin yukarısında olan kısa pantolon. İLE Bacakları sıkı saran özel kumaştan yapılmış bir pantolon türü. | Sızmaz, su geçirmez bir kumaştan yapılmış şort giysi. )
- [Fr.] SORTİ ile SORTİ
( Elektrik tesisatında, lamba ya da fiş konacak kolların her biri. İLE [askeriye] Çıkış. )
- SORU KİPİNDE İNANÇSIZLIK/ÜMİTSİZLİK ile/değil/yerine SORMAK
( "Yapsa ne olacak?" İLE/DEĞİL/YERİNE ... )
- SORU [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- SORU [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- SORU SORMAK:
"BİLDİĞİNİ/EZBERİNİ" "ONAYLATMAK" ya da KENDİNİ "ALKIŞLATMAK" ile/değil/yerine/>< ANLAMAYA ÇABALAMAK
- SORU (SORMAK):
ÖĞRENMEK İÇİN ile/ve/değil/bazen/||/<> ANLAMAK İÇİN ile/ve/değil/bazen/||/<> GERİBİLDİRİM/ONAY İÇİN
- SORU SORMAK ve/=/||/<>/< SORUMLULUĞU İSTEMEK
- SORU ile/ve/değil/> "ENGEL"
- SORU ile/ve/değil HAKARET
( [not] QUESTION vs./but INSULT )
- SORU ile/ve/||/<>/> İLKE
- SORU ile/değil/< İNŞİRÂH[< ŞERH]
- SORU ile/ve KİŞİ
( Kişi, başka kişilere görünendir. )
( En yalın sorular, en değerli olanlardır. )
( Durun, bakın, inceleyin, doğru soruları sorun, doğru sonuçlara varın ve onlara göre hareket etme cesâretini gösterin ve olanlara bakın. )
( Sorulardan kaçanlar, yanıtların sıcaklığına sığınır. )
( QUESTION vs./and PERSON
The person is what I appear to be to other people.
Stop, look, investigate, ask the right questions, come to the right conclusions and have the courage to act on them and see what happens. )
( SUAL ile/ve ŞAHIS )
- SORU ile/ve KUŞKU(/ŞÜPHE)
( QUESTION vs./and SUSPICION/DOUBT )
- SORU = QUESTION[İng.] = QUESTION[Fr.] = FRAGE[Alm.] = QUESTIONE[İt.] = CUESTIÓN[İsp.]
- SORU ile/ve/> SORUN ile/ve/> SORUNSAL
( Sorun olmadan/yoksa soru da olmaz/oluşmaz. )
( QUESTION and/> PROBLEM and/> PROBLEMATICAL )
- SORU ile/ve/<> YANIT
( Soru, yanıttan önce gelir. )
( Question comes before answer. )
( QUESTION vs./and ANSWER )
- SORU ile/ve YANIT
( Peygamber, aracıdır. İLE/VE Aracısız ve doğrudan. )
- SORU ile/ve YORUM
( Soru sorma biçimi, konuyu/nesneyi belirler. )
( QUESTION vs./and INTERPRETATION/COMMENT )
- SORULAR:
BİLİMİN TEMELLERİNİ İLGİLENDİRENLER ile/ve/||/<> BİLİMİN YÖNTEMİNİ İLGİLENDİRENLER
- SORULMAMIŞ/İSTENİLMEMİŞ ÖNERİ/TAVSİYE ile/ve/ne yazık ki/||/<>/< MASKELİ AŞAĞILAMA
- SORULURSA ile/ve/değil/||/<>/>/< SORULSA
- Sorumlu KONUŞ!!!
- SORUMLU TUT(UL)MAK ile/ve/değil/yerine SORUMLU OLMAK
- SORUMLULUK ...:
BİRİ/LERİ İÇİN değil HERKES İÇİN
- SORUMLULUK DUYMAK ile/ve/||/<>/> SORUMLU OLMAK
- SORUMLULUK [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- SORUMLULUK:
TEK ile/ve/||/<> TOPLU
- SORUMLULUK VERME ile/değil/yerine SORUMLULUK ALMA(YI SAĞLAMA)
( Sorumluluk verilmez, sorumluluk alınır. Sorumluluk alınması için koşullar, uygun yapıya büründürülür. )
( It's not right to "giving responsibility". Better to arrange conditions "to taking responsibility". )
( GIVING RESPONSIBILITY vs. TAKING RESPONSIBILITY
TAKING RESPONSIBILITY instead of GIVING RESPONSIBILITY )
- SORUMLULUK ile/ve AVANTAJ
( RESPONSIBILITY vs./and ADVANTAGE )
- SORUMLULUK ve/<> BAKIM
- SORUMLULUK ile/ve KARAR
( Kararlılık için duyarlılık ve tedbirlilik gerekir. )
( Olgun kişi, özellikle hareket içeren sorumluluklara olumlu bakar. )
( RESPONSIBILITY vs./and DECISION )
- SORUMLULUK ve/||/<>/< (KENDİNİ) SAVUNABİLMEK("SALDIRI" değil/olmayan!)
- SORUMLULUK ile KEYFÎLİK
( [ne yazık ki] Yüklenilen. İLE Üstlenilen. )
- SORUMLULUK ile/ve MEKANİZMA
( Sorumluluklardan kaçmanın yolu, "Benim sorumluluklarım var" demektir. )
( RESPONSIBILITY vs./and MECHANISM )
- SORUMLULUK = MESÛLİYET = RESPONSIBILITY[İng.] = RESPONSABILITÉ[Fr.] = VERANTWORTUNG[Alm.]
- SORUMLULUK ile/ve OLGUNLUK
( RESPONSIBILITY vs./and MATURITY )
- SORUMLULUK ve/||/<> ONUR
- SORUMLULUK ile SEVAP OLARAK (YAPMAK)
- SORUMLULUK ile/ve SORGULAMA
( RESPONSIBILITY vs./and TO INTERROGATE )
- SORUMLU/LUK ile/ve SUÇLU/LUK
( Sorumlu olmak, suçlulukla bağdaştırılmamalıdır. )
( RESPONSIBILITY vs./and TO INTERROGATE )
- SORUMLULUK ile/ve ÜSTLENME
( Sorumluluklarımızdan kaçınırsak, sorumluluklardan kaçınmamızın olumsuz/ağır sonuçlarından kaçınamayız. )
( RESPONSIBILITY vs./and TO TAKE ON )
- SORUMLULUKLARIN AZALDIĞI DURUMLAR:
CİNNET ile/ve/||/<> SAĞIRLIK YA DA ÖTEKİ DUYU YİTİMLERİ ile/ve/||/<> BELLEK ZAYIFLIĞI ile/ve/||/<> UYKU ile/ve/||/<> SARA ile/ve/||/<> HASTALIK ile/ve/||/<> HATA
- SORUMLULUKLARIN, KISMEN AZALDIĞI DURUMLAR:
BİLGİSİZLİK ile/ve/||/<> SARHOŞLUK(SEKİR) ile/ve/||/<> HAFİFLİK(HEZEL) ile/ve/||/<> SEFAHET ile/ve/||/<> SEFER
- SORUMLULUKLARIN, KISMEN AZALDIĞI DURUMLAR:
KÖLELİK(RİKKİYET) ile/ve/||/<> İKRAH
- SORUMLULUKLARIN, KISMEN AZALDIĞI DURUMLAR:
KÜÇÜKLÜK ile/ve/||/<> BUNAMA(ATEH) ile/ve/||/<> ÂDET GÖRME(HAYIZ)
- [ne yazık ki]
SORUMLULUKTAN KAÇMAK ile/ve/||/<>/< ÖZGÜRLÜĞÜ YADSIMAK
- SORUN
( PROBLEM )
- SORUN:
BİLGİSİZ OLMAK değil KENDİMİZİ BİLGİN SANMAK
- SORUN "ÇIKARMAK/ÇIKARAN" ile/ve/değil/||/<>/< SORUNU GÜN YÜZÜNE ÇIKARMAK/ÇIKARAN
- SORUN ...:
"ÇÖZÜMLENMEDİ" ile/değil ÇÖZÜLDÜ/ÇÖZÜL(E)MEDİ
- SORUN:
ENGEL ile/değil/yerine/>< BASAMAK
( Önümüze çıkana, "engel" dersek, takılıp düşebiliriz; "basamak" dersek bir basamak daha yükseliriz. )
- SORUN/SIKINTI:
FARKLI OLMAK/TA ile/ve/||/<>/ne yazık ki FARKINDA OLMAMAK/TA
( )
- (SORUN:
) "İNANMAK/İNANMAMAK" değil KAYITSIZLIK
- SORUN:
(")SORUN(") değil SORUNA BAKIŞ AÇIMIZ
- SORUN:
"YAP(A)MAMA" ile/ve/değil/||/<>/< BAŞLAYAMAMA
- SORUN YAŞAMAK ile ÇİLE ÇEKMEK
- SORUN ile/ve ÇÖZÜLMESİ GEREKEN
( Hiçbir sorun, o sorunu yaratan "bilinç düzeyi" ile çözülemez. )
- SORUN ile/ve/||/<> DAMLAYAN MUSLUK
- SORUN ile/ve/değil DEĞERLENDİRME
- SORUN ile/ve EKSİKLİK
( PROBLEM vs./and DEFICIENCY )
- SORUN ile/değil/yerine FARK
- SORUN ve/||/<>/> HEDEF ve/||/<>/> ENGEL ve/||/<>/> GÜÇ KAYNAĞI
- SORUN ile/ve/değil/<> KAÇMA
- SORUN ile/ve/değil/yerine KONU
( Sorunumuzdan tümüyle haberdar olalım, ona her yönünden bakalım, onun, yaşamımızı nasıl etkilediğini gözlemleyelim. Sonra onu kendi haline bırakalım. )
( Hiçbir sorun tümüyle çözülemez, fakat siz onun geçerli olmadığı bir düzeye kendinizi çekebilirsiniz. )
( Sana bir yararı olmayacak sorun diye bir şey yoktur. )
( Yararlarına gereksinimin olduğu için sorunları ararsın. )
( [not] PROBLEM vs./and/but SUBJECT/TOPIC
SUBJECT/TOPIC instead of PROBLEM
Become fully aware of your problem, look at it from all sides, watch how it affects your life. Then leave it alone.
No problem is solved completely, but you can withdraw from it to a level on which it does not operate. )
- SORUN ile/ve/değil (KURAMSAL) DİL SORUN/LARI
- SORUN = MESELE = PROBLEM[İng., Alm.] = PROBLEME[Fr.] = PROBLEMA < PRO:ÖNE. BALLEIN:ATMAK[Yun.] = PROBLEMA[İsp.]
- SORUN ile/ve/değil ÖNCELİK
( [not] PROBLEM vs./and/but PRIORITY )
- SORUN ile SIKINTI
( Doğal olmayan yollarla sorun çözmek yerine onlara ayak uydurmak daha doğrudur. )
( PROBLEM/ISSUE vs. DISTRESS )
- SORUN ile/ve/=/||/<>/< "SONUÇ"
- SORUN ile/ve/ne yazık ki/||/<>/< SORUNUN OLMAMASI SORUNU
- SORUN ile SORUNUN SONUCU
( PROBLEM vs. CONSEQUENCE/RESULT OF THE PROBLEM )
- SORUN" ile/değil/yerine/>< VERİ
- SORUN" ile/ve/değil/<> "YÜK"
- SORUNDA:
ÇOKLUĞU ile/değil/yerine HİKMETİ
- SORU/NLAR:
ÇIKINCA ile/ve/değil/||/<>/> ÇIKTIKÇA
- SORUNLAR:
"DARBE" ile/değil/yerine PÜRÜZ
- SORUN/LAR:
DİNLEMEMEKTEN ile/ve/değil/||/<>/< DUYMAK FAKAT (DUYDUĞUNA) UYMAMAKTAN
- SORUN/LAR ile/ve/<> İLETİŞİM KOPUKLUĞU
- SORUNLAR ile/ve/||/<>/> OLANAKLAR ve FIRSATLAR
- SORUNLAR SORUNLAR İÇİN ÇÖZÜM ARAMAK/BULMAK
- SORUNLAR ile/ve/değil/yerine/||/<>/> SORUNLARI TERK ETMEK
- SORUNLARA ODAKLANMAK ile/değil/yerine/>< OLASILIKLARA VE (ARA) ÇÖZÜMLERE ODAKLANIRSAK
( Daha çok sorun/umuz olur/oluşturur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Daha çok seçeneğimiz ve çözümümüz olur/oluşur. )
- SORUNLARDA:
"ARKADAŞ KAYBETMEK" değil ARKADAŞ KEŞFETMEK
( Sorunlarda, arkadaş(/sa), kaybedilmez; ancak, keşfedilmiş olunur. )
- SORUNLARDAN RAHATSIZ OLMAMAK/SORUNLARLA BAŞ ETMEK:
(AYRINTILARDA ...)
BİLGİSİZLİKLE/BİLİNÇSİZLİKLE ile/değil/yerine/>/>< BİLGİYLE/BİLİNÇLE
- SORUNLARDAN/KİŞİLERDEN "KAÇMAK/UZAKLAŞMAK" ile/değil/yerine SORUN(LU)LARI UZAKLAŞTIRMAK
- SORUNLARI/OLUMSUZLUKLARI ...:
"AKLINDA TUTMAK" ile ARDINDA TUTMAK
- SORUNLARI:
AŞMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ASKIYA ALMAK
- SORUNLARI:
BAŞKALARIYLA OLAN/LAR ile/değil/yerine (OLABİLDİĞİNCE) KENDİYLE OLAN/LAR
( Sorunun, kendi(nde) olduğunu anla(ya)mayan kişiler, ne yazık ki, çözümü, başkalarının huzurunu bozmakta "arar/bulur". )
( [çoğunlukla] Kendiyle, (ciddi) sorunları olan(lar)dır. İLE/DEĞİL/YERİNE Başkalarıyla, "sorunlu" "görünseler/düşünülseler" de sorunsuzdur(lar). )
- SORU(N)LARI:
ÇÖZMEK ile/ve/||/<>/> AŞMAK
- SORUNLARI ERTELEMEK/DAHA SONRAYA TAŞIMAK yerine SORUNLARI TERK ETMEK
- SORUNLARI (SADECE) KONUŞMAK ile/ve/yerine/değil SORUNLAR İÇİN ÇÖZÜM ARAMAK/BULMAK
( Hiçbir sorun, onu yaratan 'bilinç seviyesi'yle çözülemez. )
( Problems cannot be solved at the same level of awareness that created them. )
( [not] (ONLY) TO TALK THE PROBLEMS vs./and TO SEARCH/FIND SOLUTION FOR PROBLEMS
TO SEARCH/FIND SOLUTION FOR PROBLEMS instead of (ONLY) TO TALK THE PROBLEMS )
- SORUNLARI:
SORUN OLARAK KONUŞMAK ile/yerine/değil İLERLEME/GELİŞİM ARACI OLARAK KONUŞMAK/DEĞERLENDİRMEK
( [not] TO TALK THE PROBLEMS AS PROBLEMS vs. TO TALK PROBLEMS AS VEHICLE FOR DEVELOPMENT/PROGRESS
TO TALK PROBLEMS AS VEHICLE FOR DEVELOPMENT/PROGRESS instead of TO TALK THE PROBLEMS AS PROBLEMS )
- SORUNLARIN:
OLUŞMASI ile/ve/değil/||/<>/< ORTAYA ÇIKMASI
- SORUNLARI(N/I):
ÖNEMSEMEMEK ile/ve/değil/yerine ÜSTÜNDE DURMAMAK
- SORUNLARI/SIKINTILARI:
ÖTELEMEK ile/değil/yerine ÇÖZMEK
- Sorunların çözülmesi için SUS!!!
- SORUN(LAR)LA:
"BAŞ BAŞA OLMAK" değil YÜZ YÜZE OLMAK
- SORUNLARLA/SIKINTILARLA:
BOĞUŞMAK değil/yerine YOĞRULMAK
- DURUM/RESİM:
SORUNLU ile/ve/değil/||/<>/< SORUNLULARIN
- SORUNLU "YASALARI":
REDDEDELİM değil/yerine DEĞİŞTİRELİM
- SORUN/LU ile RİSK/Lİ
( PROBLEM vs. RISK/Y )
- SORUNLU ile/değil/yerine/>< SORUMLU
- [SORUNSAL]
AKLIN:
NEYİ BİLİP ile/ve/||/<> NEYİ BİLEMEYECEĞİ
( IMMANUEL KANT )
- SORUNSAL = İHTİMALİ = PROBLEMATIC[İng.] = PRBOLÉMATIQUE[Fr.] = PROBLEMATISCH[Alm.] = PROBLEMATIKOS[Yun.]
- SORUNSAL ile/ve/değil KURAMSAL SORUNSAL
- SORUNU:
GÖRMEMEK ile/ve/||/<> ÇARPITMAK
- Sorunu KONUŞ!!!
- SORUNU YOK ETMEK değil/yerine SORUNU YÖNETMEK
- [ne yazık ki]
SORUNU ÇÖZMEYE:
NİYETİNİN OLMAMASI ile/ve/değil/||/<> KARARLILIK GÖSTERMEMEK
- SORUNUN:
"ÜSTÜNÜ ÖRTMEK" değil/yerine/>< ÜSTESİNDEN GELMEK
- SORUP SORUŞTURMAK
- SORUŞMAK ile SORUŞMAK
( Birbirine sormak. İLE Emilip yok olmak. | Çamaşırın, kurumaya başlaması. )
- SORUŞTURMA ile/ve/||/<>/> KOVUŞTURMA/KOĞUŞTURMA/TA'KÎBÂT
( Gizli. İLE/VE/||/<>/> Açık. )
- SORUŞTURMADA:
GİZLİLİK ile/ve/||/<> KISITLILIK
( Ancak ve sadece ilk 24 saat için uygulanabilir.[Sulh ceza mahkemesi tarafından verilir. İtiraz da yine bu mahkemeye yapılabilir.][Savcı ya da kollu kuvvet tarafından da alınabilmektedir.][Şüpheli, avukat da dahil olmak üzere hiçkimseyle görüştürülmez.][Hakkında herhangi bir belge/evrak almak olanaklı değildir.] İLE/VE/||/<>/> Soruşturmanın sağlığı açısından, bilgi/belge/verilerin, kişilerin eline geçmemesi için Sulh Ceza Hakimliği tarafından verilir.[Soruşturma aşamasından iddianamenin hazırlanıp mahkemece kabul edilip duruşma tarihi verildikten sonra kalkar.][Avukatlar, gizlilik kararı olan dosyalarda şüphelinin tüm araştırma raporları/tutanakları, belgeleri ve imzalı beyanlarını bu süreçte alabilir.][Gizlilik kararı, iddianame hazırlandıktan sonra (re'sen) kalkar.] )
- SORU-YORUM ile/ve YORUM-SORU
( QUESTION-COMMENT vs./and COMMENT-QUESTION )
- ŞOSE[Fr. CHAUSSEE] ile ŞOSET[Fr. CHAUSETTE ]
( Genellikle taş kırıkları üzerine kum döşenip silindir geçirilerek yapılan yol. İLE Kısa çorap. )
- SOSYAL MEDYA (5C):
KONUŞMA/SÖYLEŞİ ve/+/||/<>/> ORTAKLIK ve/+/||/<>/> YORUM ve/+/||/<>/> İŞBİRLİĞİ ve/+/||/<>/> KATKI
( 5C: CONVERSATION and/+/||/<>/> COMMUNITY and/+/||/<>/> and/+/||/<>/> COMMENTING and/+/||/<>/> CONTRIBUTION and/+/||/<>/> COLLABORATION )
- SOSYAL[İng. < SOCIAL < SOCIETY] değil/yerine/= TOPLUMSAL
- SOSYALİZASYON/SOCIALIZATION[İng.] değil/yerine/= TOPLUMSALLAŞMA
- SOSYOBİYOLOJİ ile ETOLOJİ
( Sosyal davranışların evrimsel kökenlerini inceleyen bir bilim dalı. İLE Hayvan davranışlarını inceleyen bir bilim dalı. Bu iki dalın kesiştiği noktada, hayvanların sosyal davranışları ve evrimsel adaptasyonları araştırılmaktadır. )
- SOSYOMETRİ/SOCIOMETRY[İng.] değil/yerine/= TOPLUMSAL DAVRANIŞ ÖLÇÜMÜ
- SOSYOMETRİ değil/yerine/= UYUMÖLÇÜM
- SOSYOPAT ile MİZANTROP
( ... İLE Kişilerden, toplumdan hoşlanmayan. )
- SOTE"YE (YATMAK) değil "SOTA"YA (YATMAK)
( SOTE[Fr. < SAUTÉ]: Küçük küçük doğranmış sebzeleri yağda hafifçe kavrulduktan sonra su, domates, biber vb. katılarak yapılan bir tür yemek. İLE/DEĞİL SOTA[İt. < SOTTO]: Uygun, elverişli [yer]. )
- SOTO[Jap.] ile ...
( Çin'li Zen Ustası Ts'ao-shan'ın (840-901) adından bozulmuş bir sözcük. Basamaklı, aşamalı aydınlanmayı öngören Zen Okulu. )
- SOUND vs. SILENCE
- SOUP vs. SOAP
- SOURCE vs. CENTER
- ŞOV değil/yerine/= GÖSTERİ
- ŞOV[İng. < SHOW] değil/yerine/= GÖSTERİ
- ŞÖVALE[Fr. CHEVALET] ile ŞÖVALYE[Fr. CHEVALIER]
( Tabloların üzerine konulup resim yapıldığı sehpa. İLE Eski Roma'da, üç sınıftan ikincisinin üyesi olan yurttaş. | Orta Çağ Avrupası'nda, özel eğitimle yetişmiş, belirli ülküler taşıyan, soylu, atlı savaşçı. | Derebeylik düzeninde, soyluluk unvanlarının en alt basamağı. | Günümüzde, Fransız hükûmetinin verdiği şeref belgesi ve nişanı. )
- ŞÖVALYELER'DE:
TAPINAK ŞÖVALYELERİ ile/ve TÖTON ŞÖVALYELERİ ile/ve ST. JEAN/HOSPİTALER ŞÖVALYELERİ
( KÜRESEL MEDENİYET - TEOMAN DURALI - DERGÂH YAY. )
- SOVAN değil SOĞAN
- SÖVEN ile/değil/yerine/></< SEVEN
- ŞOVENİZM[Fr. < CHAUVINISME] ile DÜŞMANLIK
( Kendi ulusunu öne çıkararak değişik ırk ve uluslar arasında düşmanlık yaratmayı amaçlayan ve bu yolda kışkırtmada bulunan aşırı akım. İLE ... )
- Sövmeden, küfürsüz KONUŞ!!!
- [ne yazık ki]
SÖVMEK ile/ve/||/<>/> DÖVMEK
- SOVYET:
SO ve/||/<> VYET
( Birlikte, birarada. VE/||/<> Düşünme, konuşma. )
- SOVYET ile/ve/||/<>/> RUS
(
Sovyet ile Rus Kavramlarının FaRkLaR'ı...
Ölçüt | Sovyet | Rus |
---|---|---|
Tanım | Sovyet sözcüğü, "konsey" anlamına gelir, genellikle Sovyetler Birliği'ni tanımlar. | Rus, Rusya'ya ait ya da Rus toplumundan olan kişi anlamına gelir. |
Coğrafi Kapsam | 15 cumhuriyetten oluşan geniş bir federasyondu. | Rusya Federasyonu'nun sınırları içinde geçerlidir. |
Siyasi Yapı | Tek parti yönetimiyle yönetilen komünist bir devletti. | Federatif başkanlık düzeni ile yönetilir. |
Kültürel ve Etnik Yapı | Birçok farklı etnik grup içeriyordu. | Çoğunlukla Rus etnik öbeğine dayanır. |
Zaman Çizgisi | 1922'de kuruldu, 1991'de dağıldı. | Hem Çarlık dönemi, hem de modern Rusya olarak sürekliliği vardır. |
Ekonomik Sistem | Merkezi planlamaya dayalı sosyalist ekonomi. | Kapitalist piyasa ekonomisi uygulanmaktadır. |
- SOY ADI/SOYADI değil/yerine SON ADI/SONADI, EK ADI/EKADI, İKİNCİ/İKİNCİL ADI
( Kişinin/kişinin, "soy adı" diye tanımlanmış/kullanılan sözcük, kişinin "soy"unu değil kişinin aynı ada sahip olduğu/olabileceği tek(/ilk/birinci) adına, takma ad[meslek,özellik vs.] vermek yerine belirli, kayıt altına alınan/alınacak bir ek/ikinci adla tanımak/tanımlamak üzere kullanılmıştır. )
- SOY/HEALTH LITERACY[İng.] değil/yerine/= SAĞLIK OKUR-YAZARLIĞI
- SOY-SOP
- SOY ve/<> İLİM
( "Soy", ancak ilme tâbi olmakladır. )
- SOY ile "SOYLU"
( Adamın biri, Sokrat'ı, soy üzerinden aşağılamaya çalışınca, Sokrat şöyle dedi: "Senin soyun sende bitti, benimki ise benden başlar". )
( ANCESTRY vs. "NOBLE" )
- SOY değil/yerine YOL
- SOYA FASULYESİ ile/ve/||/<> HURMA YAĞI ile/ve/||/<> OKALİPTUS
( )
( Belgeselde altı çizilen bazı önemli(öncelikli) bilgi ve başlıklar...
- Yeryüzünde, her dört kişiden biri[1.5 milyar kişi], 6.000 yıl öncesinin olanaklarıyla yaşıyor. 7.7 milyarlık nüfusun, yarısından çoğu, kentlerde yaşıyor. Dünya nüfusu, 1950'den beri üç katına çıktı. Lagos'ta, nüfus, 1960 yılında 700.000 iken, 2025'te 16 milyona çıkmış olacak.
- Her hafta, bir milyondan fazla kişi, kentlere göç ediyor. Her altı kişiden biri, temel gereksinimlerini gideremeden yaşıyor. Kıtlık, daha fazla yayılarak 1 milyar kişinin aç yaşamasına neden oluyor. Nijerya, Afrika'nın en büyük petrol ihracatçısı olmasına karşın nüfusunun %70'i açlık sınırındadır.
- Kullanılan suyun %70'i hayvan yemi üretmek üzere tarıma yönlendirilmektedir. 1 kilo patates üretmek için 100 litre, 1 kilo pirinç üretmek için 4.000 litre, 1 kilo tavuk eti için 15.000 litre, 1 kilo sığır eti içinse 20.000 litre su tüketilmektedir. Çiftçilerin binlerce yılda oluşturduğu tarım ürünü çeşitliliğinin dörtte üçü, son yüzyılda silinmiş oldu.
- 1950'den bu yana, uluslararası ticaret hacmi, 20 kat arttı. Ticaretin %90'ı deniz üzerinden yapılıyor. Her yıl 500 milyon konteyner, dünyanın en büyük tüketim merkezlerine doğru yola çıkıyor.
- Dünya çapında yapılan tahıl ticaretinin %50'sinden fazlası, hayvan yemi için yapılıyor.
- 1950'den bu yana avlanılan balık sayısı, 5 kat artarak, 18 milyondan, 100 milyona çıktı. Binlerce fabrika gemisi, okyanuslardaki balıkları boşaltıyor. Avlanma bölgelerinin dörtte üçü, ya yok oldu, ya tüketildi ya da tükenmek üzere. Büyük balıkların çoğunun soyu, tekrar üreyebilecek zaman ve koşulları bulamadığından dolayı tükendi.
- Yeryüzündeki on ırmaktan biri, denize kavuşamıyor. Bu nedenle, Ürdün Irmağı'ndan yoksun kalan Lût Gölü'ndeki su seviyesi, her yıl, 1 metre azalmakta.
- Gelecek yüzyılda su kıtlığından en çok zarar görecekler, Hindistan'da yaşayanlar olarak görünüyor. Hindistan'da, son 50 yılda, 21 milyon kuyu kazıldı. (Ülkenin pek çok bölgesinde, ilk kez bu kadar derin kuyu açıldı.) Batı Hindistan'da, açılmış olan kuyuların %30'undan ümit kesilmiş durumda.
- Las Vegas'ta yaşayanlar, dünyanın en çok su tüketen bölgesinden biri.(Kişi başına günlük su tüketimi 800 ilâ 1000 litre.)
- Su kıtlığı, 2025'ten önce, 2 milyar kişiyi etkileyebilecek durumda. Her gün 5.000 kişi, kirli içme suyu nedeniyle ölüyor ve 1 milyar kişinin temiz suya erişimi yok.
- Bataklıklar, yeryüzünün %6'sını oluşturur. Durgun sularının derinliklerinde, pek çok bitki ve mikro organizma suyu süzer ve kirlilikten arındırır, kurak mevsimler için suyu korurlar. Son yüzyılda, otlak, tarım ya da inşaat alanı oluşturmak üzere yeryüzündeki tüm bataklıkların yarısı kurutulmuştur. Bataklıkların bize sunduğu zenginlikten habersiziz ne yazık ki.
- Mercan resiflerinin %30'u yok olmuştur. 2050 yılında, dünya üzerindeki canlı türlerin dörtte birinin yok olabileceği öngörülüyor.
- Ormanlar, yeryüzündeki biyo çeşitliliğin dörtte üçüne ev sahipliği yapar. Ekilebilir toprakların %40'ı, uzun vadeli hasar görmüş durumda. Her yıl, 13 milyon hektar orman yok oluyor.
- Amazon, 40 yılda, %20 oranında küçül(tül)müştür. Kesilen ağaçların alanı, hayvan çiftlikleri ve soya fasulyesi üretimi için tarım alanına dönüştürüldü. Bu soyaların %95'i, Avrupa ve Asya'daki çiftlik ve kümeslerde "et üretmek üzere" hayvanlar için kullanılmaktadır.
- Dünyanın en büyük 4. adası olan Borneo Adası, 20 yıl öncesine kadar geniş ormanla kaplıydı. 10 yıla kadar hiçbir ağaç bırakılmayacak. Bu durum, dünyada en çok tüketilen hurma yağı üretimine karar verilmesiyle ortaya çıktı. Yiyecek olmanın yanı sıra temizlik, kozmetik ürünleri ve alternatif yakıt olarak da kullanılıyor.
- Son 50 yılda kağıda artan ilginin beş kat artması nedeniyle kâğıt hamuru yapımında kullanılan okaliptuslar, toprağa salgıladıkları zehir nedeniyle daha sonra başka hiçbir bitki yetişmiyor. Hızlı yetişseler de su rezervlerini çok hızlı tüketiyor.
Yaşamsal olanlar, gereksiz olanlar için yok ediliyor.
- Karayipler'in Haiti adasında da ormanların sadece %2'si kaldı.
- Paskalya Adası'nda yaşayan Rapauliler, burada yetişen, dünyanın en yüksek palmiye ağaçlarını tümünü kereste için keserek kendilerini, adadaki yaşamı ve örnek uygarlıklarını yok ettiler.
- Kıta buzulları, son 40 yılda kalınlığının %40'ını kaybetmiş durumda. Yüzey alanının da 2030'a kadar yok olacağı düşünülüyor. Kuzey kutup bölgesindeki buzul, 30 yıl içinde, yüzey genişliğinin %30'unu kaybetti.
- Grönland'daki buzullar, yeryüzündeki tüm tatlı suyun %20'sine denk geliyor. Bu buzul erirse, deniz seviyesi 7 metre yükselecek. Bu bölgedeki erimenin nedeni de tüm dünyadaki sera gazı salınımından kaynaklanmaktadır.
- Atmosferdeki büyük rüzgâr akımları yön değiştiriyor.
- Dünya nüfusunun %70'i, kıyı düzlüklerinde yaşıyor. En büyük 15 ülkenin 11'i, ya deniz kıyısında, ya da ırmak ağzında kurulu. Göçler kaçınılmaz olacak fakat öngörülemeyen, göçlerin ne kadar büyük olacağı.
- Klimanjero Dağı'ndaki buzulların da %80'i erimiş durumda.
- Avustralya'daki tarım alanlarının yarısı, kuraklıktan yüksek oranda etkilenmiş durumda. 12.000 yıldır gelişimimizi sağlayan iklimsel dengeyi tehlikeye atıyoruz.
- Dünya nüfusunun %20'si, ayrıcalıklı bir güç olarak görülen mineral ve tüm kaynakların %80'ini tüketiyor. Madencilik, yeryüzündeki tüm rezervleri, yüz yıl sona ermeden tüketmiş olacak. İki milyardan fazla kişinin yaşamı kömüre bağımlı olarak sürüyor.
- Dünyada askerî giderlere yapılan harcamalar, gelişmekte olan ülkelere yapılan yardımlardan 12 kat daha fazla.
- Her dört memeliden biri, her sekiz kuştan biri, her üç amfibiden biri yok olma tehlikesi altında. Canlı türleri, normalden bin kat daha fazla yok oluyor.
- Son 15 yılın ortalama sıcaklıkları, bu döneme kadar görülen ve kaydedilen en yüksek sıcaklıklar oldu.
- 2050 yılında, 200 milyonu aşan iklim mültecisi olabilir.
- Temel gereksinimlerimizle beliren "ümit ve hayaller", artık, doyumsuzluk ve savurganlığı da beraberinde getiriyor.
- Bireyler arasındaki dayanışmayı sağlamak, ötekileştirdiklerinin çektikleri acıdan kaçmak için duvarlar mı öreceğiz?
- Hepimiz, aynı ailenin bireyleriyiz. )
( BORNEO ADASI
)
- SOYAKTARAN:
Y ile/ve/||/<> X
( )
- SOYGA ile SOYKA
( Tüyleri alacalı, küçük bir karga türü. İLE Ölünün üzerinden çıkan giysi. | Yaramaz, huysuz. )
- SOYLA ile/||/<> SÖYLE
( Manzum söz söylemek, hitap/hitabet etmek. İLE/||/<> Belirsiz söylemek. )
- Şöyle bir uzan ve SUS!!!
- ŞÖYLE-BÖYLE(ESTEK KÖSTEK)
- ŞÖYLE DÜŞÜNMEK ve/||/<>/>/< DENEY
- SÖYLE! GİTSİN! değil/yerine/> SUS! BİTSİN!
- ŞÖYLE ile BÖYLE ile ŞÖYLE YA DA BÖYLE ile ŞÖYLE VE BÖYLE
( [LIKE] THAT vs. [LIKE] THIS vs. [LIKE] THAT OR THIS vs. [LIKE] THAT AND THIS )
- SÖYLE ile/değil ŞÖYLE
- SÖYLEDİĞİN ile/ve/değil EŞİK
- SÖYLEDİĞİNE GÖRE ... ile/ve SÖYLEDİĞİ KADARIYLA ...
- SÖYLEDİĞİNİZDE değil SÖYLEDİKLERİNİZDE
- SÖYLEDİKLERİMİZ ile/ve/<> SÖYLEYEMEDİKLERİMİZ
( ... İLE/VE/<> Söylediklerimizden daha çok pişmanlığa neden olur. )
- SÖYLEM ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< EYLEM
- SÖYLEM ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/> SÖYLENTİ
- SÖYLEM ile SÖYLEV
- SÖYLEME ile ANLATMA
( ... İLE Düşüncenin/konunun/olgunun/durumun aktarımı/paylaşımı. )
( SAYING vs. EXPLAINING )
- SÖYLEMEDİĞİN ile/ve/değil EŞİK
- Söylemek için SUS!!!
- SÖYLEMEK ile/değil "AĞZINDAN KAÇIRMAK"
- SÖYLEMEK ile/ve/değil AKTARMAK/NAKLETMEK
- SÖYLEMEK ile/ve/değil AKTARMAK/NAKLETMEK
- SÖYLEMEK ile BAHSETMEK
( TO SAY/TELL vs. TO MENTION )
- SÖYLEMEK ile/değil DİLE GETİRMEK
- SÖYLEMEK ile/ve KAVRAMAK
( TO SAY vs./and COMPREHENSION )
- SÖYLEMEK ile/ve KONUŞMAK
( Yılan imgesi. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Değnek imgesi. )
( dd İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> mdw )
( Sonuç [odaklılık]. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Süreç ve sonuç [birlikteliği ve bütünlüğü]. )
( "Kendini merkeze alma" ve ötekileri önemsizleştirmeye neden olur/olabilir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Ötekiyle birlikte kendini ve herkesin olası düşüncesini, durumunu/sürecini dikkate almayı gerektirir/sağlar. )
( [not] TO SAY/TELL vs./and/but/||/<> TO TALK
TO TALK instead of TO SAY/TELL )
- SÖYLEMEK ile/ve ÖNERMEK
( TO SAY vs./and TO SUGGEST/RECOMMEND )
- SÖYLEMEK ile/ve/yerine ÖRNEK VERMEK
- SÖYLEMEK ile SAPTAMAK
( TO SAY vs. TO DETERMINE )
- SÖYLEMEK ile SÖYLEMEMEK
( TO SAY/TELL vs. NOT TO SAY/TELL )
- SÖYLEMEK ile UYARMAK/İKÂZ ETMEK
- SÖYLEMEKTEN/YAPMAKTAN (")KURTULMAK(") ile/ve/<>/değil SORUMLULUKTAN (")KURTULMAK(")
- Söylememek için SUS!!!
- SÖYLEMLERİMİZİN/EYLEMLERİMİZİN:
SORUMLULUĞUNU ALMAK ve/||/<>/> (DOĞRUDAN/OLASI) SONUÇLARINA KATLANMAK
- SÖYLENCE ile SÖYLENTİ
- SÖYLENCE = ÜSTURE = MYTHE[İng., Fr.] = MYTHOS[Alm., Yun.] = MITO[İsp.]
- SÖYLENCEBİLİM = İLM-İ ESATİR = MYTHOLOGY[İng.] = MYTHOLOGIE[Fr., Alm.] = MYTHOLOGIA[Yun.] = MITOLOGIA[İsp.]
- KONUYU/SÖYLENENİ/SÖYLEDİĞİNİZİ ...:
ANLAMAMAK/ANLAMIYORUM ile/ve/değil/||/<>/> BEĞENMEMEK/BEĞENMİYORUM
- SÖYLENENLER ile/değil SÖYLENİLENLER
- SÖYLENİLECEK SÖZÜ OLMAYANIN:
[ne yazık ki]
[ya] YÜKSEK SESİ ve/ya da/||/<> "ÖFKESİ"
- SÖYLENİLEMEYEN ile/ve/<> SESLENDİRİLEMEYEN
( ARETA ile/ve/<> APORETA )
- SÖYLENİLEN ile/ve SÖYLENİLMEK İSTENİLEN
( Özellikle şiirde! )
( Satırlardan çok, satır aralarını iyi okumak gerekir! )
- Söylenileni DİNLE!!!
- SÖYLENİLEN'İ:
YORUMLAMAK ile/yerine DİNLEMEK[Kabul etmek anlamında değil!]
( Doğruyu konuşmak iki kişi ister; doğru söyleyen, doğru dinleyen. )
( İmgelemeden bakmayı, çarpıtmadan dinlemeyi öğrenin, hepsi bu. )
( EXPLANATION: TO INTERPRET vs. TO LISTEN(Not in the mean of acceptance!)
EXPLANATION: TO LISTEN instead of TO INTERPRET )
- SÖYLENİLEN'İ:
YORUMLAMAK ile/değil/yerine DİNLEMEK[Kabul etmek anlamında değil!]
( İmgelemeden bakmayı, çarpıtmadan dinlemeyi öğrenin, hepsi bu. )
( Dinleyen, anlatandan ârif gerektir. )
( Çok dinlememiz ve az konuşmamız için, iki kulağımız ve bir dilimiz var. )
( EXPLANATION: TO INTERPRET vs. TO LISTEN[Not in the mean of acceptance!]
EXPLANATION: TO LISTEN instead of TO INTERPRET
Learn to look without imagination, to listen without distortion; that is all. )
- SÖYLENİŞ VE YAZILIŞLARI AYNI, ANLAMLARI FARKLI SÖZCÜKLERİ(ADAŞ)(HOMONYME)
- SÖYLENİŞ/SÖYLEYİŞ ile SESLENDİRİŞ
( TELÂFFUZ ile TASAVVUT[< SAVT] )
( PRONUNCIATION vs. PHONATE )
( ... avec PHONATION )
- Söylenme! KONUŞ!!!
- SÖYLENMEK ile DODURDA(N)MAK
- SÖYLENMEK değil/yerine SAKİN OLMAK
- SÖYLENTİ ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/> DEDİKODU
- SÖYLERKEN BUYRUK VERMEK ile/değil/yerine/>< SÖYLEMEK
- Söyleyebilmek için SUS!!!
- Söyleyeceklerin kaldırılmayacaksa SUS!!!
- SÖYLEYİŞ/BİÇEM/ÜSLÛP:
YALIN/SADE ile YÜKSEK ile KARIŞIK
- SÖYLEYİŞ/TELÂFFUZ ile/ve/<> İTİRAF
- SÖYLEYİŞ ile/ve/<> DEĞİNİ
- SÖYLEYİŞ ile SÖYLENİŞ
- SÖYLEYİŞ ve VURGU YANLIŞLARI
- SÖYLEYİŞ ile/||/<> YANSIMA ile/||/<> ULAM ile/||/<> KAPLAM ile/||/<> GÖÇÜŞME ile/||/<> YALINLAŞTIRMA/SADELEŞTİRME/HAFİFLETME/TAHFİF ile/||/<> KATMERLENME/MUZÂAF ile/||/<> AKIŞMA ile/||/<> BENZEŞİM ile/||/<> ÖTÜMLÜ/TİTREŞİMLİ/SEDÂLI ile/||/<> ÖTÜMSÜZ/TİTREŞİMSİZ/SEDÂSIZ
( Sesleme edimi sırasında seslerle bürünsel öğeleri söyleme, gerçekleştirme biçimi. İLE/||/<> Dış gerçeklik düzleminde var olan ses ya da gürültüleri, işitimsel izlenimi yansıtacak biçimde aktaran, adlandırılan gerçeği ses öykünmesi yoluyla belirten dilsel öğe. İLE/||/<> Dilbilgisel ya da anlamsal sınıflandırma birimi. Çeşitli ortak dilbilgisel ve anlamsal ölçütlere göre dil öğelerinin yerleştirildiği ya da oluşturduğu sınıf. İLE/||/<> Bir kavramın kapsamına giren, o kavramın tanımladığı öğelerin tümü. İLE/||/<> Bir sözcük içinde birbirini izleyen iki ses biriminin yer değiştirmesi. İLE/||/<> Kolaylık sağlama amacıyla sözcükten bazı yazaçların düşürülmesi. İLE/||/<> Bir sözcükte ortadaki yazaç ile son yazacın aynı yazaçla tekrarlanması. İLE/||/<> Kulağa hoş gelen seslerin birbirini izlemesi. İLE/||/<> Bir sesin söz zincirinde kendisinden önce ya da sonra gelen bir başka sesle birlikte bulunmasından doğan ve birinden öbürüne özellik aktanmı yoluyla gerçekleşen değişim. İLE/||/<> Ses tellerinin titreşimiyle nitelenen sesler için kullanılır. İLE/||/<> Ses telleri titreşmeden oluşan sesler için kullanılır (p, ç, q, k). )
- SOYLU" ve/||/=/<> İNSAFA GELEN
( En "soylu" kişi/ler, insafa gelen(ler)dir. )
- SÖYLÜYOR ile/ve/değil BİLDİRİYOR
- SOYMAK ile/ve/<> AYIKLAMAK ile/ve/<> TEMİZLEMEK
- SOYMAK ile SIYIRMAK
( TO SHELL/PEEL vs. TO PEEL OFF )
- SOYTARI ile/ve/||/<> DELİ
( [Gerçeği ...]
Görür. İLE/VE/||/<> Dile getirir. )
- SOYU TÜKENME TEHLİKESİ ALTINDA OLAN TÜRLER ile/ve/||/<>/> KORUMA
( Soyu tükenme tehlikesi altında olan türler, yok olma tehlikesi altında olan türler. İLE/VE/||/<>/> Bu türlerin yok olmasını önlemek için yapılan çalışmalar. )
- SOYUNMAK ile ...
( SUÂL-İ MUKADDERE YANIT )
- SOYUNMAK ile STRİPTİZ
( TEARRÎ[< URY | çoğ. URYET] ile ... )
- SOYUNMUŞ/SOYUNUK" ile (")ÇIPLAK/cıbıl(")
- SOYUN/UP DÖKÜN/MEK
- SOYUT DİL ile/ve/<> TOPLUMSAL DİL
- SOYUT EVRENSELLER ile/ve SOMUT EVRENSELLER
- SOYUT TÜMEL ile/ve/<>/> SOMUT TÜMEL
( İdea. İLE/VE/<>/> İdeal. )
- SOYUT ile/değil AYRI
( [not] ABSTRACT vs./but SEPARATE )
- SOYUT ile BELİRLENİMSİZLİK
- SOYUT ile/ve EVRENSEL
( ABSTRACT vs./and UNIVERSAL )
- SOYUT ile/ve EVRENSEL
- SOYUT ile/ve/||/<> EYLEM
- SOYUT ile/ve/> EYTİŞİM ile/ve/> KURGUL
( Fizik/sel. İLE/VE/> Kimya/sal. İLE/VE/> Organik. )
- SOYUT ile/ve/değil/=/||/<> İLİŞKİSİZLİK (/"İLİŞKİ/LİLİK")
- SOYUT ile MİSTİK
( ABSTRACT vs. MYSTIC )
- SOYUT = MÜCERRET = ABSTRACT[İng.] = ABSTRAIT[Fr.] = ABSTRAKT[Alm.] = ABSTRACTUM[Lat.] = ABSTRACTO/TA[İsp.]
- SOYUT ile/ve/değil ÖZ
( [not] ABSTRACT vs./and/but ESSENCE )
- SOYUT ile SOMUT
( Soyut, AKIL'ın alanıdır. Varlık-Yokluk, Birlik-Çokluk gibi kavramlardır soyut olanlar. | İlişkisizlik. İLE İlkesine/yasasına göre işleyen olgu. | Duyunun kavramlaştırılması. | Kavram çiftleri arasındaki ilişki. | Ayrımların birliği. )
( BAZI SOYUTLAR:
* AHLÂK
* CEBİR
* MÛSİKÎ
* METAFİZİK )
( Saltık[mutlak]. İLE Göreli. )
( ABSTRACT vs. CONCRETE )
( CONCRET avec ABSTRAIT )
( KONKRET mit ABSTRAKT )
( CONCRETO con ABSTRACTO )
( CONCRETO con ASTRATTO )
( MÜCERRED ile/ve MÜŞAHHAS )
- SOYUT ile SONSUZLUK
- SOYUT ile/ve/||/<> SONUÇ
- SOYUT ile/ve TÜMEL
- SOYUT ile YALITILMIŞ
( ABSTRACT vs. ISOLATED )
- SOYUT ile/değil YÜZEYSEL
- SOYUTLAMA GÜCÜ ile/ve/||/<> YÖNETİLEBİLİRLİK ile/ve/||/<> İLİŞKİLERİN ÖNCELİĞİ
( ABSTRACTION POWER vs./and/||/<> INTEROPERATIBILITY vs./and/||/<> PRIORITY OF RELATIONS )
- SOYUTLAMA (YETENEĞİ/YETKİNLİĞİ/GÜCÜ) ile/ve/||/<> BENZETME/MECAZ (YETENEĞİ/YETKİNLİĞİ/GÜCÜ)
- SOYUTLAMA ile AYIKLAMA
( ABSTRACTION vs. TO SORT/PICK )
- SOYUTLAMA ile/ve BÜTÜNLÜKLÜ SOYUTLAMA
( ABSTRACTION vs./and ABSTRACTION IN INTEGRITY )
- SOYUTLAMA ile DEĞİLLEME
( ABSTRACTION vs. NEGATION )
- SOYUTLAMA ile DEĞİLLEME
- SOYUTLAMA ile/ve EVRENSELLEŞTİRME
( ABSTRACTION vs./and UNIVERSALISATION )
- SOYUTLAMA ile/ve EVRENSELLEŞTİRME
- SOYUTLAMA ile GENELLEME
- SOYUTLAMA ve KENDİNİ GÖZLEMLEYEBİLMEK
( ABSTRACTION and ABLE TO OBSERVE THE SELF )
- SOYUTLAMA ile/ve/||/<> KÖPRÜ
- SOYUTLAMA ile OLASI SONSAL SOYUTLAMA
( ABSTRACTION vs. PROBABLE APOSTERIORI UNIVERSALISATION )
- SOYUTLAMA ile OLASI SONSAL SOYUTLAMA
- SOYUTLAMA ile ÖTELEME
- SOYUTLAMA ile/ve/değil/||/<>/< SIYIRMA/AYIRMA/DIŞA ÇIKARMA
- SOYUTLAMA ile/ve SOMUTLAŞTIRMA
( Bilim. İLE/VE Denetleme. )
( ABSTRACTION vs./and CONCRETIZE
Science. WITH/AND Inspection. )
- SOYUTLAMA ile/ve/||/<> SOYUTLANMA
( ABSTRACTION vs./and/<> TO GET IN ABSTRACTION )
- SOYUTLAMA ile YOK SAYMAK
- SOYUTLAMAK ile/ve/||/<>/> SOYUTLAMANIN SOYUTLA(N)MASI
- SOYUTLANMA ve/<> GÜZELLİK
- SOYUTLANMA ile/değil/yerine SOYUTLAMA
( Dışarıdakilerde/n. İLE/DEĞİL/YERİNE Zihinde/n. )
( Yalnızlığa götürür. İLE/DEĞİL/YERİNE Kendine dönmeyi ve derin dalışı sağlar. )
- SOYUTLA(N)MAK ile/değil/yerine DERİNLEŞ(TİR)MEK
( [not] TO GET IN ABSTRACTION vs./but (TO GET) DEEPEN
(TO GET) DEEPEN instead of TO GET IN ABSTRACTION )
- SOYUTLAŞTIRMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/> YAŞAMA GEÇİRME
- SÖZ:
"AĞDALI" ile/ve/değil/||/<>/< ABARTILI ile/ve/değil/||/<>/< AYRINTILI
- SÖZ (ALMAK/VERMEK) ile/değil/yerine OLUR/ONAY (ALMAK/VERMEK)
( [not] TO GET/GIVE PROMISE vs. TO GET/GIVE APPROVAL/CONSENT
TO GET/GIVE APPROVAL/CONSENT instead of TO GET/GIVE PROMISE )
- SÖZ:
DİLLERDE ile/ve/||/<> GÖNÜLLERDE
( Destan olur. İLE/VE/||/<> Şiir olur. )
- SÖZ DİNLEMEK ile/ve/<> DİKKATE ALMAK
( Söylenilen ya da yapılması istenilen/beklenilen şeyin size [o an için] uymaması, o sözü/düşünceyi ya da durumu dikkate almamanızı gerektirmez. Gençlik/cehâlet düşünce ve tavırları olarak tepki gösterme eğiliminde olabilirsiniz fakat durum, söylenilen söze uyum gösterip göstermemekten çok [kulakardı etmek yerine] yeterince dikkate alıyor olmayı gerektirir. "Sırtına bir şey al/giy!" sözüne, hiç düşünmeden/değerlendirmeden, hızlıca "bana bir şey olmaz!", "gerek yok!", "sen yaşlı olduğun için söylüyorsun/önemsiyorsun" şeklinde yanıt vermek yerine yeteri kadar dikkate almakta yarar vardır. )
- SÖZ DİNLEMEK ile SÖZ DİNLEMEK
( "Yapma ve yap" denileni yerine getirmek, uygulamak. İLE Konuşulanları dinlemek/dinlemeye çalışmak, konuşulanlara dikkatini yöneltmek/kulak kabartmak. )
- Söz dinleyerek KONUŞ!!!
- SÖZ DİZİLİMİ DEĞİŞTİRGENİ ile ...
( WORD ORDER PARAMETER )
- SÖZ [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]
- SÖZ:
KABUL GÖRMEK İÇİN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DOĞRULUĞUNDAN DOLAYI
- SÖZ KESEN/HOŞAF[Fars.] ile KİFÂYE/KOMPOSTO
( Kurudan yapılır. İLE Tazeden yapılır. )
( Sıvı yoğundur. İLE Ürün yoğundur. )
( Yemek sırasında/yanında içilir. İLE Yemek sonrasında içilir/yenir. )
( Şekerli de şekersiz de olabilir. İLE Şekerlidir. )
- SÖZ KESMEK ile SÖZÜ KESMEK
- Söz KONUŞ!!!
- SÖZ/LÂFIZ:
İLZAMÎ ile/ve/||/<> İLTİZAMÎ
( EMİR | DÂVÂ | TALEP | HÜKÜM | VASİYET
ile/ve/||/<>
BORCU İKRAR[İKRÂR-I Bİ'D-DEYN]/SUÇU İKRÂR[Vİ'T-TÖHMET] | ŞAHADET | GAİP HAKKINDAKİ KEFÂLET | ŞARTA MUKÂRİN TAAHHÜTLER )
- SÖZ/ÖNERİ/ÖĞÜT DİKKATE ALMAK, ZİHNİNDE BULUNDURMAK
- SÖZ:
ÖRTÜK ile KİNÂYE
- SÖZ [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]
- SÖZ [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]
- SÖZ [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- Söz sahibi olmak için DİNLE!!!
- SÖZ SÖYLEMEK ile/ve/||/<> ANLAMAK
( İrfan ister. İLE/VE/||/<> İnsan/kişi ister. )
- SÖZ SÖYLEMENİN KURALLARINDA:
ÖNÜNÜ ARDINI GÖZETMEK[Ar.] ve/||/<> SÖYLEMEDEN ÖNCE TEKRAR TEKRAR DÜŞÜNMEK[Ar.] ve/||/<> ON KERE DÜŞÜNÜP BİRİNİ SÖYLEMEK[Ar.] ve/||/<> "HER AĞZIMIZA GELENİ" SÖYLEMEMEK[Ar.]
( Önün ardın gözet fikr-i dakîk et onda bir söyle
Öğütme ağzına her ne gelirse âsiyâb-âsâ
Osman Nevres[ö. 1762]
)
( )
- Söz söyleyebilmek için SUS!!!
- Söz vererek KONUŞ!!!
- SÖZ VERME! ve/||/<> SÖZÜNDEN DÖNME!
( Ölsen de! VE/||/<> Ölsen de! )
- SÖZ VERMEK/VEREN ve/||/+/<>/> SÖZÜNDE DURMAK/DURAN
- SÖZ VERMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÜVEN VERMEK
( Güven veriyorsan, ayrıca söz vermen gerekmez. )
- SÖZ/SORU)
"YÖNLENDİRME" ile YÖNELTME
- SÖZ ile/ve/değil/||/<>/>/< BİLİNCİ KURAN SÖZ
- SÖZ ile/ve/<> ÇÖZÜM
( RIGHT WORD vs./and/<> CONSEQUENCE )
- SÖZ ile/ve/<>/> DOLAYLAMA
( ... İLE/VE/<>/> Süslü, sanatlı yazınsal söz. ["Türkiye'nin kalbi Ankara", "Büyük Kurtarıcı, ATATÜRK" vb.] )
- SÖZ ile/ve/değil/yerine EKSİNTİSİZ/FİRESİZ SÖZ
- SÖZ ile/ve EMİR
- SÖZ ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< EYLEM ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< NİYET
- SÖZ ile/ve/<> GARANTİ
( Neye söz verdiysen oradan hesaba çekilirsin. )
( VAAD ile TAAHHÜD/T )
( VAİT: Söz verme. Belirli bir şeyi yapmayı taahhüt. )
( TAAHHÜD[< AHD]: Bir işin yapılması üzerine resmi olarak sözleşme. )
( WORD vs./and/<> GUARANTEE )
- SÖZ ve/||/<>/< HÂL ve/||/<>/< NÛR
- SÖZ ile KITIR[argo]
( ... İLE Uydurma, yalan söz. )
- SÖZ ile/ve/< LAKONİK[Fr. < Yun.]
( ... İLE/VE/< Kısa ve özlü söz, vecize. )
( Sözün tamamı, ahmağa söylenilir. )
- SÖZ ile/ve/= NEFES
- SÖZ = PHRASE[İng.] = EXPRESSION[Fr.] = ÄUßERUNG[Alm.] = ESPRESSIONE[İt.] = EXPRESIÓN[İsp.]
- SÖZ ile/ve SEHL-İ MÜMTENÎ
( ... İLE/VE Kolay ve sade göründüğü halde söylenilmesi kolay olmayan söz. )
- SÖZ ile/ve/||/<>/> SUSABİLMEK/SUSKU/SÜKÛT
( "Gümüş." İLE/VE/||/<>/> "Altın." )
- SÖZ ile/ve/<> TALÂKAT
( ... İLE Kolayca, düzgün söz söyleme durumu. )
- SÖZ ve/> TÂLÎK
( ... VE/> Güleryüzlü. :) | Düzgün söz söyleyen. )
- SÖZ ile TERÂNE[Fars.]
( ... İLE Çok yinelendiğinden usanç verici bir durum alan söz. | Ezgi, nağme, makam. | Dört dizeden oluşan ve birinci, ikinci ve dördüncü dizeleri birbiriyle uyaklı olan şiir, dörtlük. )
- SÖZ ve/||/<>/>/< ÜMİT
( Sözün eşiği, ümidin eşiğidir. Bir yerde, söylenilecek söz var ise orada, ümit var demektir.
Sözümüz, ümidimizdir... )
- SÖZ ile/ve/<> YAZI
( Etkileme sanatı. İLE/VE Varolma sanatı. )
( Söz ile ses hem delâlet eden hem edilen. İLE/VE Sadece delâlet/işaret eden. )
( DİLEKÇE/ARÎZA[Ar.]: Küçükten büyüğe yazılan yazı. )
( GRAFOLOJİ: El yazısını inceleyen bilim dalı. )
( Söz, uçar; yazı, kalır! [Lat. Verbevolent, scriptamanent.] )
( HANEK ile/ve/<> KİTÂBE )
( WORD vs./and/<> WRITING )
- SÖZ ile/ve/<> YEMİN
( Doğru söz yeminden ileri! )
( HULF[Ar.]: Verdiği sözü tutmama, üzerinde durmama. | [mantıkta/matematikte] Saçmaya indirgeme. )
- SÖZ ile YISA[İt.]
( Birçok kişinin yaptığı işlerde gayret vermek için söylenen söz. )
- SÖZCELEME ile/||/<> SÖZ UZATIMI ile/||/<> EĞRETİLEME ile/||/<> TOPLULUK ADI
( İki susku arasında yer alan söz zinciri parçasını -yani sözceyi- belirli bir bağlam ve durum içinde gerçekleştirme. İLE/||/<> Değişik gösterenler aracılığıyla aynı gösterileni aynı sözcede yineleme. İLE/||/<> Düz değişmeceye karşıt olarak, dizisel bağıntılar düzleminde ortak anlambirimcikler kapsadığından aralarında eşdeğerlik ilişkisi kurulan anlamlı öğelerden birini öbürü yerine ve karşılaştırma yapılmasının sağlayan sözcükleri kaldırarak kullanma sonucu oluşan değişmece. İLE/||/<> Birçok öğeden oluşmakla birlikte bütünlük gösteren, birlik sunan bir topluluğa verilen tekil ad. )
- [ne yazık ki]
SÖZCÜĞÜ/TERİMİ: ANLAMAMAK ile/ve/değil/||/<>/> BAŞKA ANLAM/LAR "YÜKLEMEK"
- SÖZCÜĞÜN:
"AĞIRLIĞI" ile/ve/||/<> "BEDELİ"
- SÖZCÜĞÜN:
GENİŞLİĞİ ile/ve/||/<>/> DERİNLİĞİ ile/ve/||/<>/> AĞIRLIĞI/YÜKSEKLİĞİ
- SÖZCÜĞÜN HİZMET ETMESİ/EDEMEMESİ ile/ve/||/<>/> SÖZCÜĞÜN "İSTİHDAMI"
- SÖZCÜĞÜN:
KÖKENİ(ETİMOLOJİSİ) ile/ve/<> GEÇMİŞİ
- SÖZCÜĞÜN:
"NEREDEN GELDİĞİ" ile/ve/değil/||/<>/< NEREYE DAYANDIĞI
- SÖZCÜĞÜN:
USSAL ANLAMI ile DUYGUSAL ANLAMI
( SIGNUM RATIONALE cum SIGNUM SENSUALE )
- SÖZCÜK AİLESİ ile ...
( WORD FAMILY )
- SÖZCÜK:
"DAR AĞACI" değil DAĞARCIĞI
- SÖZ(CÜK):
GERÇEK ile/ve/||/<>/> DEĞİŞMECE/MECAZ[Ar.] ile/ve/||/<>/>
DOKUNDURMA/KİNÂYE ile/ve/||/<>/> AÇIK/SARİH
( Çıkarımsal. İLE/VE/||/<>/> Hayal/Muhayyile. İLE/VE/||/<>/> Sezgi/Hads. İLE/VE/||/<>/> Apaçık. )
( Soğan. İLE/VE/||/<>/> Sarımsak. İLE/VE/||/<>/> Koku. İLE/VE/||/<>/> Yaygın koku. )
( )
( Söz(cük)leri/ni değiştir... Dünya/n değişsin...
)
( )
( LES TERMES VRAIS avec/et/||/<>/> LES TERMES S'APPLIQUANT PAR UNE EXTENTION LOGIQUE DE LEUR SENS avec/et/||/<>/> PAR ALLUSION avec/et/||/<>/> TERMES CLAIRES )
- SÖZCÜK:
KÖKÜ ile/ve/değil/||/<>/> GÖVDESİ
- SÖZCÜK PEŞİNDE KOŞMAK değil/yerine ANLAM PEŞİNDE KOŞMAK
- SÖZCÜK SEÇİMİ ANLAMDAN SÖZCÜĞE GİTMEK[SÖZCÜKTEN ANLAMA değil!]
- SÖZCÜK SINIFI ile SÖZCÜKBİÇİM ile SÖZCÜKSEL KOŞULLANMA ile SÖZDİZİM ile SÖZDİZİMSEL ÖLÇÜT
- SÖZCÜK TÜRETMEK ile/ve/değil/yerine KAVRAM/SÖZCÜK OLUŞTURMAK
- SÖZCÜK VURGUSU ile/ve/||/<> TÜMCE VURGUSU
- SÖZCÜK ile/ve AÇKI/ANAHTAR
- SÖZCÜK ile/ve ANAHTAR
- SÖZCÜK ve SPERM(ATA)
- SÖZCÜK ile/ve TERİM
( VERBUM ile/ve ... )
- SÖZCÜK/KAVRAM ile " " İÇİNDE SÖZCÜK/KAVRAM
( ... ile SÖZÜMONA/GÜYA/ONA GÖRE )
- SÖZCÜKLER ÖNEMLİ DEĞİL değil SÖZCÜKLER, BURADA[BU KONUDA/ALANDA] ÖNEMLİ DEĞİL
- Sözcükler yetmediği için SUS!!!
- SÖZCÜKLER ile TÜMCE İÇİNDE KULLANILIŞLARI/ANLAMLARI
( Sözün tamamı, anlamayana söylenilir. )
- SÖZCÜKLER/ADLAR ile/ve/||/<>/< KENT KÖKENLERİ
( ÂLÂ/DANİSKA ile/ve/||/<>/< DANZIG/GDANSK(POLONYA)
BORDO[: Mora çalan kırmızı renk.] ile/ve/||/<>/< BORDEAUX(FRANSA)
ÇARLİSTON[biber / dans] ile/ve/||/<>/< CHARLESTON(AMERİKA)
DENIM[İng. : Kot vb. yapımında kullanılan bir tür pamuklu kumaş.] ile/ve/||/<>/< NIMES(FRANSA)
FAYANS[Fr. : Duvarları kaplayıp süslemek için kullanılan, bir yüzü sırlı ve türlü desenlerle bezenmiş, pişmiş balçıktan levha.] ile/ve/||/<>/< FAENZA(İTALYA)
FES ile/ve/||/<>/< FES(FAS)
JEAN ile/ve/||/<>/< GENES/CENOVA(İTALYA)
KALAS[Rom.]: Kalın biçilmiş uzun tahta. ile/ve/||/<>/< GALATİ(ROMANYA)
KALAMATA[Yun. :Bir tür etli ve büyük zeytin.] ile/ve/||/<>/< KALAMATA(YUNANİSTAN)
KOLONYA[İt. < COLONIA: İçinde limon, lavanta vb. bitkilerin yağı bulunan, hafif kokulu alkollü bir nesne.] ile/ve/||/<>/< COLOGNE/KÖLN(ALMANYA)
KÛFİ[Ar. : Arap yazısının, düz ve köşeli çizgilerle yazılan eski bir biçimi.] ile/ve/||/<>/< KÛFE(IRAK)
MIKNATIS ile/ve/||/<>/< MAGNESIA(YUNANİSTAN)
MİSİNA[İt. < MESSINA : Yapay ve sentetik ham maddeden tek kat çekilmiş, değişik kalınlıkta iplik. ile/ve/||/<>/< MESSINA(İTALYA)
MUSLİN[Fr. MOUSSELINE : Sık dokunmuş, parlak, ince, yumuşak bir kumaş türü.] ile/ve/||/<>/< MUSUL(IRAK)
NİHAVENT[: Klasik Türk müziğinde bir makam.] ile/ve/||/<>/< NİHÂVEND(İRAN)
NİŞABUREK[Fars. : Klasik Türk müziğinde rast makamı ve uşşak makamının buselik "si" perdesiyle oluşmuş bir makam.] ile/ve/||/<>/< NİŞABUR(İRAN)
PARŞÖMEN[Fr. < PARCEMIN]/TİRŞE[Fars. : Yeşil ile mavi arası bir renk/ton.] ile/ve/||/<>/< PERGAMON/BERGAMA(TÜRKİYE)
SPA ile/ve/||/<>/< SPA(BELÇİKA)
TARANTULA[: Sekiz bacaklı, iki kollu bir tür örümcek.] ile/ve/||/<>/< TARANTO(İTALYA) )
- SÖZCÜKLERDE...
- SÖZCÜKLERDE/TERİMLERDE:
KAYNAK ve/||/<>/> OLUŞ ve/||/<>/> SINIRLAMA ve/||/<>/> YAYILMA ve/||/<>/> YERLEŞME
( NEŞ'ET ve/||/<>/> TEKVÎN ve/||/<>/> TAHDÎD ve/||/<>/> İNTİŞÂR ve/||/<>/> İSTİKRÂR )
- SÖZCÜKLERDEN, ANLAMA ULAŞMAK/"GİTMEK" ile/ve/<>/yerine/değil ANLAMDAN, SÖZCÜĞE ULAŞMAK
( Sözlerin ötesine geçmeye çalışın. )
( Sözler, gerçekleri yaratmaz; onlar ya tarif ya tahrif eder. )
( Sözün tamamı, anlamayana söylenilir. )
( Try to go beyond the words.
Words do not create facts; they either describe them or distort. )
( [not] GOING TO MEANING (BASED) FROM WORD vs./and/<>/but GOING TO WORD (BASED) FROM MEANING
GOING TO WORD (BASED) FROM MEANING instead of GOING TO MEANING (BASED) FROM WORD )
- Sözcüklere sığmadığı için SUS!!!
- SÖZCÜKLERİN ANLAMLARINI
( THE MEANINGS OF THE WORDS )
- Sözcüklerin değerini anımsayarak KONUŞ!!!
- SÖZCÜKLERİN ETKİSİ ve/||/<> KİŞİLERİN ETKİSİ
- Sözcüklerin kökenini öğren/bil de KONUŞ!!!
- SÖZCÜKLERİN:
KULLANIM BİLGİSİ ile/ve/değil/||/<> KULLANIM ÖZENİ
- SÖZ(CÜK)LERİ/Nİ ve/||/<> TUTUMU/NU DEĞİŞTİR...
DÜNYA/N DEĞİŞSİN!
- AKRONİM[İng. < ACRONYM] ile SÖZCÜKLEŞTİRİLMİŞ KISALTMA/KISALTILMIŞ BAŞLIK/KISMA AD
( ACRONYM )
- SÖZCÜKTEN, ANLAMA GİTMEK ile/yerine/değil ANLAMDAN, SÖZCÜĞE GİTMEK
( Sözlerin ötesine geçmeye çalışın. )
( [not] GOING TO MEANING (BASED) FROM WORD vs. GOING TO WORD (BASED) FROM MEANING
GOING TO WORD (BASED) FROM MEANING instead of GOING TO MEANING (BASED) FROM WORD )
- SÖZCÜKTEN ANLAMA GİTMEK değil/>< ANLAMDAN SÖZCÜĞE GİTMEK
( Yanlışı. >< Doğrusu. )
- [ne yazık ki]
SÖZDE, ÖLÇÜ BİLMEMEK/BİLMEYEN ve/||/<> EDEPSİZLİKTE SINIR TANIMAMAK/TANIMAYAN
- Sözden anla ve SUS!!!
- SÖZDEN ÖNCEKİ 3 EŞİK:
İYİLİK ve/||/<> İNCELİK ve/||/<> GEREKLİLİK
- SÖZDİZİMİNDE:
ÖZNE > EYLEM > NESNE ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ÖZNE > NESNE > EYLEM
(
)
- SÖZE DÖKMEK" ile/ve "DİLE GETİRMEK"
- SÖZE:
KULAK VERMEK ile/ve/> EN İYİLERİNE UYMAK
- SÖZE TÂBİ OLMAK ile/ve/<> TEDAVİYE TÂBİ OLMAK
- SÖZE UYUMAK değil/yerine SÖZE UYMAK
- SÖZEL KOD ile/ve DEĞİŞTİRİM KODU
( Bayrak ya da davul, ıslık dilleri gibi. )
- Sözel KONUŞ!!!
- SÖZEL ile/ve/değil ŞİFAİ
- SÖZ/EYLEM ile/ve/<> DOĞRU YER
( Meyvesiz sözler söyleyip, söylediklerini yaşamında uygulamayan kişi, güzel ve renkli görünen fakat kokusu olmayan bir çiçeğe benzer. )
( WORD/ACTION vs./and/<> RIGHT PLACE )
- SÖZ/EYLEM ile/ve/<> DOĞRU ZAMAN
( WORD/ACTION vs./and/<> RIGHT TIME )
- SÖZ/KELÂM ile/ve/değil EŞİK
- SÖZ/KONUŞMA:
"UZAMASIN!" yerine/değil NE KADAR GEREKİYORSA O KADAR KONUŞMAK
- AŞILA(N)MA/MAYALA(N)MA:
SÖZLE ile/ve/değil/|| SES İLE
- SÖZ/LE ile/ve/değil/yerine HAL İLE
- SÖZLEM/KELÂM:
SESTE ATEŞ ile/ve/||/<> ATEŞTE SES
- SÖZLER(EKÂVÎL)
- SÖZLERİN ALTINDA KALMAK ile/<> TÜKÜRDÜĞÜNÜ YALAMAK ZORUNDA KALMAK
- SÖZLERİNİ DUYURMAK İÇİN:
KİŞİLERİ TUTMAK değil/yerine ÇENEYİ TUTMAK
- SÖZLEŞME/BAĞIT ile/ve/değil ANTLAŞMA
- SÖZLEŞME = MUKÂVELE[Ar.] = CONTRACT[İng.] = CONTRAT[Fr.] = VERTRAG[Alm.] = CONTRAER[İsp.]
- SÖZLEŞMEDE:
İYİ NİYET ve/||/<>/> SADÂKAT ve/||/<>/> İÇERİK
( Adının geçmesiyle. VE/||/<> İmza atarak. VE/||/<> Uygulayarak. )
- SÖZLÜ İLETİŞİM/BİLDİRİŞİM ile/ve SÖZSÜZ İLETİŞİM/BİLDİRİŞİM
( Doğal | Aklî | Uzlaşımsal İLE/VE Doğal | Aklî | Uzlaşımsal )
( Ah/oh gibi seslerle. | Görülmediği halde duyulan sözlerden durumun ne olduğunu çıkarsayarak. | Dil/konuşma/sözcükler ile. İLE/VE Yüzün kızarması/saraarması gibi durumlardan yansıyarak. | Dumanın göründüğü yerde ateşin varolabileceğini düşünerek. | Trafik işaretleri gibi ortak kullanımda olan üzerinde uzlaşılmış işaretlerle. )
( Sözün tamamı, anlamayana söylenilir. )
- Sözlü KONUŞ!!!
- SÖZLÜ KÜLTÜR(/GELENEK) ile/ve/<> YAZILI KÜLTÜR(/GELENEK)
( Göçerlerin. İLE/VE/<> Yerleşiklerin. )
( [daha çok] Doğu'da. İLE/VE/<> Batı'da. )
- SÖZ/LÜ ile NİŞAN/LI
( YAVUKLU: Sözlü, nişanlı. | Sevgili. )
( NAMZET[Fars.]: Aday. | Sözlü, yavuklu. )
- SÖZLÜ ile SÖZEL
( ... vs./and VERBAL[SÖZEL ve/< EYLEMSEL] )
- SÖZLÜK:
ANLAM'DA ile/ve FELSEFE'DE
- SÖZLÜK ÇALIŞMALI/OKUMALI!
- SÖZLÜK ÇALIŞMASI/OKUMASI:
HERKESİN HARCI ile/ve/değil/||/<>/< HERKESİN İHTİYACI
- SÖZLÜK ve YASA KULLANIMI/OKUMA GEREĞİ:
[hem] BİLMEDİĞİMİZ KAVRAMLAR/TERİMLER/YASALAR SÖZCÜKLER İÇİN
ile/ve/değil/hem de/||/<>/>/<
(")BİLDİĞİMİZ(") SÖZCÜKLER/KAVRAMLAR/TERİMLER/YASALAR İÇİN
- SÖZLÜK KULLANIMI ile/ve/||/<>/> SÖZLÜK YAZMAK
- SÖZLÜK ile/ve/yerine/<> ANSİKLOPEDİK SÖZLÜK
( İlk sözlük yazarı... Halil b. Ahmed [ö. 786] )
( DICTIONARY vs./and/<> ENCYCLOPEDIC DICTIONARY
ENCYCLOPEDIC DICTIONARY instead of DICTIONARY )
- SÖZLÜK ile/ve BEYDER
( ... İLE/VE Doğru sözlük. )
- SÖZLÜK ile/ve KİTAP
( Kapağı hiçbir zaman kapatılmaz/kapatılmamalı, kapalı tutulmamalı! İLE/VE ... )
- SÖZLÜK = LÛGAT/KAMUS = DICTIONARY[İng.] = DICTIONNAIRE[Fr.] = WÖRTERBUCH[Alm.] = DIZIONARIO[İt.] = DICCIONARIO[İsp.]
- SÖZLÜK ile SÖZLÜK KÜTÜĞÜ ile SÖZLÜKBİRİM ile SÖZLÜKÇE ile SÖZLÜKSEL ile SÖZLÜKSEL BİÇİMBİLİM ile SÖZLÜKSEL KÜTÜK ile SÖZLÜKSEL BİÇİMBİRİM
( LEXICON vs. LEXICAL ENTRY vs. LEXEME vs. LEXICON vs. LEXICAL vs. LEXICAL MORPHOLOGY vs. LEXICAL ENTRY vs. LEXICAL MORPHEME )
- SÖZLÜK ile/ve/||/<> TÜRK YAZINI BAĞLAMLI DİZİN VE İŞLEVSEL SÖZLÜK(TEBDİZ)
( TEBDİZ Sözlüğü için burayı tıklayınız... )
- Sözlükle KONUŞ!!!
- Sözlüklü KONUŞ!!!
- Sözlükten KONUŞ!!!
- SÖZ/SAB ile/ve TATLI SÖZ
( Güftâr. İLE/VE Güftâr-ı şirin. )
( "Bir sözü(sırrı) söylediğimde o bana malik olur, ben ona malik olamam". )
( "Sözünde doğru, işinde dakik olmalısın. Sözünde doğru olan kimsenin değeri artar, işinde dakik olan kimsenin de işi neticeye bağlanır". )
( Söz taşıyanların(su'ât) getirdiklerini kabul etmek büyük bir zulümdür. )
( Sözlerin öfkesini gözleyin, ağızdan çıkan sözleri kulaklarınız duysun. Sözlerle hiç kimseye zarar vermeyin. )
( En kolay olmayan şey: Söz Söylemek ve Söz Anlamak. )
( Balcının var bal tası, oduncunun var baltası. )
( Tatlı dil, yılanı bile deliğinden çıkarır. )
( Taşa geçer, kendime geçmez sözüm. )
( Huzur veren tek bir söz, yararı olmayan binlerce sözden daha yeğdir. )
( Bu sözler/şiirler, "Onlar benim!" diyenindir. )
( Sözden suret doğup ölür, dalga kendini tekrar denize götürür. )
( DEKLAMASYON: Sözü güzel söyleme, süslü sözlerle söyleme. )
( Âb-ı Hayat, kulakla içilir. )
( Âb-ı Hayat, su değil, Kâmil'in sözleridir. )
( WORD vs./and SWEET WORD )
- SÖZ/SAV:
BOŞ ve/||/<> BELEŞ
- Söz/sözcük ağzından çıkana kadar kölendir.
- Sözsüz KONUŞ!!!
- SÖZÜ/SORUYU:
"ANLAMADIM" ile/değil DİNLEYEMEDİM/ODAKLANAMADIM/TAKİP EDEMEDİM
- Söz/ü DİNLE!!!
- SÖZ(Ü) DİNLEMEK ile/ve/değil/yerine SÖYLENİLENİ/İSTENİLENİ YAPMAK/YAPABİLMEK
- Sözü dinleyerek KONUŞ!!!
- (SÖZÜ, İŞİ) YERİNE GETİRMELİ!
- SÖZÜ KABUL ETMEK ile/ve/değil SÖZÜ TASDİK ETMEK
- SÖZÜ/DÜŞÜNCEYİ/NESNEYİ:
"KALDIRMAK/KALDIR(A)MAMAK" ile/ve "TAŞIMAK/TAŞI(YA)MAMAK"
- Sözü KONUŞ!!!
- SÖZÜ/KONUŞMAYI:
"UZATMA!" değil UZAMASIN
- SÖZÜ:
SÖYLEMEDEN ÖNCE ile/ve/||/<> SÖYLEDİKTEN SONRA
( Önünde dur! İLE/VE/||/<> Ardında dur! )
- [ne yazık ki]
"SÖZÜ/SORUYU, TARTMADAN SÖYLEMEK" ve/||/<>/> ALACAĞIN YANITTAN İNCİNMEMEK
- SÖZÜ "UZATMAK" ve/<> SABRI ZORLAMAK
- SÖZÜ/KONUYU:
"UZATMAYAYIM" değil UZATMIŞ OLMAYAYIM
- SÖZÜ:
YANLIŞ ANLAMA ile SAPTIRMA
( Anlamaya uğraşmayın! Yanlış anlamamanız yeter. )
( Yanlış düşüncelerden kurtulun, bu yeter. )
( Kendinize iyice bakın, tüm yanlış anlamalar ve yanlış düşünceler eriyip gideceklerdir. )
( Herkese, anlayabileceği kadar söz söyleyin. [Kellimünnâse alâ kader-i ukûlihim] )
( Bir sözü anlamak için, estetik bir hal gerek. )
( Don't try to understand! Enough if you do not misunderstand.
Get rid of wrong ideas, that is all.
Have a good look at yourself and all these misapprehensions and misconceptions will dissolve. )
( MISUNDERSTANDING vs. DISTORTION :THE SPEECH )
- SÖZÜ:
YAYMAK ile UZATMAK
( SÖZCÜKLERİ/YAZAÇLARI(HARFLERİ)! )
- SÖZ(ÜM) MECLİSTEN DIŞARI ile SİZİ TENZİH EDERİM
- SÖZÜM ONA .../SÖZDE ile GÜYA ... ile AKILLARI SIRA ...
- SÖZÜN:
BAĞLAYICILIĞI ile/ve/değil/yerine ETKİLEYİCİLİĞİ
- SÖZÜN:
BAŞINDA ile/değil/yerine SONUNDA
( "Sadece ..." İLE/DEĞİL/YERİNE "... sadece." )
- SÖZÜN:
BELİRLEYİCİLİĞİ ile/ve/değil/<> BAĞLAYICILIĞI
( Söylediklerinize dikkat edin,
düşüncelere dönüşür...
Düşüncelerinize dikkat edin,
duygularınıza dönüşür...
Duygularınıza dikkat edin,
davranışlarınıza dönüşür...
Davranışlarınıza dikkat edin,
alışkanlıklarınıza dönüşür...
Alışkanlıklarınıza dikkat edin,
değerlerinize dönüşür...
Değerlerinize dikkat edin,
karakterinize dönüşür...
Karakterinize dikkat edin,
kaderinize dönüşür... )
- SÖZÜN:
ÇEŞİTLERİ ile/ve/<> DERECELERİ/DEREKELERİ
( ŞİİR
^
ATASÖZÜ, DEYİM [KELÂM-I KİBAR, VECİZE]
^
[dereceleri]
--- SÖZ ---[(bilgili ve bilinçli) kişinin ağzından çıkan]
[derekeleri]
v
LÂF / KÜNGE / JÂJ[Fars.] [Evin içinden çıkan çer-çöp.]
v
KÜFÜR [Ar. < KFR: Örtme, gizleme.]
v
TARİZ [Birini eleştirme, küçük düşürme ya da alay etmek amacıyla söylenilmek istenileni tam tersi bir anlamda bir sözle, incelikle ve lâtîfeyle[espriyle] anlatma sanatı.]
v
HİCV [Ar. < HECV: Yergi, yermek.]
v
HERZ[Ar.: Anlamsız, boş, saçma. | Hakaret. ], YÂVE, TÜRREHÂT / HERZE/BESBÂS[Fars.] )
- Sözün çeşitlerini bilerek KONUŞ!!!
- Sözün farklarını bilerek KONUŞ!!!
- SÖZÜN KISASI ile SÖZÜN ÖZÜ
( BRIEF OF THE WORD vs./and ESSENCE OF THE WORD )
- Sözün olmadığı yerde SUS!!!
- SÖZÜN ÖZÜ PROGRAMINDA:
ÖNERİLEN KİTAPLAR ve/||/<> BÖLÜM ADLARI
( sehirisifkulubu.com/2018/11/24/sozun-ozu-programinda-tavsiye-edilen-kitaplar-ve-bolum-adlari )
- SÖZÜNDEN ÇIKIL(A)MAYANLAR:
SU ile/ve/<> EKMEK ile/ve/<> ÖLÜM
( Çocuklukta. İLE/VE/<> Yetişkinlikte. İLE/VE/<> Yaşlılıkta. )
- SÖZÜN/KONUŞMANIN:
BAŞINDA SÖYLENİLECEK (OLAN) ile/ve/değil/yerine SONUNDA SÖYLENİLECEK (OLAN)
- Sözünle KONUŞ!!!
- SÖZÜNÜ BİLMEYEN ÇAVUŞLAR ile/ve/||/<>/> BOKU/NU AVUÇLAR
- Sözünü tutacak şekilde KONUŞ!!!
- SÖZÜNÜN ARDINDA DURAN ile/ve/değil SÖZÜNÜ, KENDİ TAKİP EDEN
- ABSORB/SİYON[Fr.] değil/yerine/= SOĞURUM
( ABSORBE: Emilmiş, soğurulmuş. )
- ABSTRAKSİYONİZM değil/yerine/= SOYUTÇULUK
- ABÛS[Ar.] ile SOMURTKAN | ÇATIK/ASIK YÜZ | GARİP, ACAYİP
- AÇIK ile SÖNÜK
( OPEN vs. DIM/FAINT )
- AÇLIK ve SOĞUK
( Kişiyi, çok ciddi yıpratanlar. Yaşamımıza bulaşmamasını sağlamak için elinizden gelen yapılmalıdır. )
( HUNGER and COLD )
- ADÂLET:
SUÇU/"SUÇLU"YU ARAMAK ile/ve/değil/||/<>/< (SONUNA KADAR) MÂSUMU/MASUMİYETİ ARAMAK
- ADVENTICE[Fr.] değil/yerine/= SONRADAN VE DIŞARININ ETKİSİYLE OLUŞAN
- AĞIRBAŞLILIK/AYIKLIK = SOBRIETY[İng.] = SOBRIÉTÉ[Fr.] = NÜCHTERNHEIT[Alm.] = SOBRIEATAS[Lat.]
- AĞIZ UCUYLA SÖYLEMEK ile SÖYLEMEK
- AHDE VEFÂ değil/yerine/= SÖZEBAĞ
- AHDETMEK değil/yerine/= SÖZ VERMEK
- ÂHİRET[Ar.] değil/yerine/= SONRALIK
- AHLÂK ile/ve/<> SÖZ
( MORALS vs./and/<> WORD/PROMISE )
- AHLÂKİ GÖREV ETİĞİ ile SONUÇÇU ETİK
( Eylemlerin ahlâki değerinin niyet ve kurallara uygunluğuna bağlı olduğunu savunan etik düzen. İLE Eylemlerin ahlâki değerinin sonuçlarına bağlı olduğunu savunan etik düzen. )
- AİT OLMA ve/||/<>/>/< SORUMLULUK
( MENSÛBİYET ve/||/<>/>/< MESÛLİYET )
- AKD-İ MEBHUSÜNANH/AKD-İ MEZBUR değil/yerine/= SÖZÜ EDİLEN ANTLAŞMA/SÖZÜ EDİLEN BAĞIT
- AKIL:
SESİN YÜKSEKLİĞİNDE değil SÖZÜN İNCELİĞİNDE
- AKLA BÜRÜME ile/ve/değil/||/<> SORUMLULUK ALMAYI REDDETME
- ALALİ[Yun.] değil/yerine/= SÖZ OLUŞTURMA YETİSİNİN YOK OLUŞU
- ALDANMA ile/ve SORUMLULUK
( Dünyayı bileceksin, aldanmamak için! Sonrayı/ahireti bileceksin, aldatmamak için! )
- [ne yazık ki]
"ALIŞKANLIK":
ÖNCE HAFİF ve/||/<>/> SONRA GÜÇLÜ
( Duyumsanılamayacak kadar. VE/||/<>/> Kırılamayacak kadar. )
- ALOJİ/ALOGIA[İng.] değil/yerine/= SÖZ YOKSULLUĞU
- ALTIN:
SAF ile/ve/değil/<> SOM
( Sade(ce) altın. İLE/VE/DEĞİL/<> Altınla dolu. )
- ALTIN(PARA) ile/ve/değil/yerine/||/<> SÖZ/KELÂM
( Doğada. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Kişide. )
- AMAÇ ile/ve SONUÇ
( AIM vs./and CONSEQUENCE/RESULT )
- İLKE/LER:
AMAÇSAL ile/ve/||/<> SÜREÇSEL ile/ve/||/<> SONUÇSAL
- AMPİLASYON[Fr.] değil/yerine/= SOLUK ALIP VERİRKEN, GÖGÜS ÇEVRESİNİN ÇAPINDA OLUŞAN DEĞİŞİKLİK
( AMPLİYOMETRE[Fr.]: Göğüs çevresini ölçerek, solunum hareketlerinin genliğini belirtmeye yarayan araç. )
- Ana nüsha, aynen kopye edilmelidir. Satır satır, ana nüshaya uygun olarak bu istinsah işi yapılmalıdır. ve/> Sonra ana nüsha öteki nüshalarla yaprak yaprak kontrol edilmeli, farklılıklar çıkarılmalıdır.
- ANAYOL(CADDE) ile SOKAK
( MAIN ROAD vs. STREET )
- ANJİN DÖ PUVATRİN[Fr.] değil/yerine/= SOLUK DARLIĞI
- ANKET[Fr. < Lat. INQUIRERE] değil/yerine/= SORMACA/SORUŞTURMA
- ANKET değil/yerine/= SORMACA
- ANKETÖR değil/yerine/= SORMACI
- ANLAM ile/ve/<> SORUMLULUK
( MEANING vs./and/<> RESPONSIBILITY )
- ANLAMA ile/ve/=/||/<>/> SOYUTLAYABİLME
- ANLAMIYORSUN! / BENİ ANLAMIYORSUN! ile/değil/yerine SÖYLEDİKLERİMDE ANLAŞILMAYAN NEDİR?
( İkisi de, çok yanlış "ifade"lerdir! İkisinin yerine de,
"Söylediklerimde, anlaşılmayan nedir?" /
"Söylediklerimde, anlaşılmayan neyse onu açayım..." vb.,
kişiyi hedef almayan, konuşulan konunun üzerinde durulacak kavramları ve ifadeleri kullanmak gerekir! )
- ANOMİ/ANOMIA[İng.] değil/yerine/= SÖZCÜK BULAMAMA | DEĞER YOKSULLUĞU
- APOSTERİORİ değil/yerine/= SONSAL/DENEYİME DAYALI
- ARAYIŞ ile/ve SORGULAMA
( SEEKING vs./and TO INTERROGATE )
- ASDIC ile SONAR
- ASİMPTOT[Fr. < ASYMPTOTE] değil/yerine/= SONUŞMAZ
- AŞK:
"SÖZCÜK" değil SÖZLÜK
- AŞKIN(TRANSANDANTAL) ile SOYUT
( AŞKIN: Farkları birliğe getiren ilkeler. )
- AŞKTA:
"YANMAK" ile/>< "SÖNMEK"
( Var. İLE/>< Yok. )
- ASSOLİST ile SOLİST
- ATARAK ile/değil/yerine SOYUTLAYARAK
- AYIKLAMA ile SOYUTLAMA
( EXTRACTION ile ABSTRACTION )
( İNTİZÂ ile TECRİD )
- AYIP OLMAZ/ARANILMAZ!:
TIPTA ile/ve/||/<> HUKUKTA ile/ve/||/<> SÖZLÜKTE ile/ve/||/<>
FELSEFEDE ile/ve/||/<> BİLİMDE ile/ve/||/<> SANATTA ile/ve/||/<> SPORDA ile/ve/||/<>
DOĞADA ile/ve/||/<> HAYVANLARDA ile/ve/||/<> BİTKİLERDE ile/ve/||/<>
NESNELERDE ile/ve/||/<> DİRİMBİLİMDE ile/ve/||/<>
ANLIKTA(ZİHİNDE) ile/ve/||/<> USTA(AKILDA) ile/ve/||/<> TARİHTE ile/ve/||/<>
RIZÂDA ile/ve/||/<> GÜVENLİKTE ile/ve/||/<> İKİ KİŞİ ARASINDA ile/ve/||/<>
EŞEYSELLİKTE ile/ve/||/<> DÖRT DUVAR ARASINDA ile/ve/||/<> BATTANİYENİN ALTINDA
- AYIRMA ile/ve/||/<>/> SINIFLANDIRMA ile/ve/||/<>/> SONSAL SINIFLAMA
( TO SEPARATE vs./and/||/<>/> CATEGORIZE )
- AYRILIK ile/ve SON
( SEPERATENESS vs./and THE LAST/FINAL/END/RESULT )
- AZARLAMA ile/ve/değil/<> SORGULAMA
- AZARLAMA ile/değil SÖYLENME
- BAHİS[Ar.] değil/yerine/= SÖZEÇ
- BAHS[Ar.] (ETMEK) değil/yerine/= SÖZ ETMEK
- BAŞARI:
ZEKÂ ve/değil/||/<>/< SORUNLARLA UĞRAŞMAKTAN VAZGEÇMEYEREK
- BAŞARI ile/değil/ne yazık ki SONUÇ MERKEZLİLLİK/ODAKLILIK
( Bir şeyin/durumun, "çoğunluk" tarafından istenmesi, kabul görmesi, başarı değildir/olamaz! )
- BAŞLANGIÇ MİT/LERİ ile/ve KURULUŞ MİT/LERİ ile/ve KURTULUŞ MİT/LERİ ile/ve KURTARICI MİT/LER ile/ve SON/KIYÂMET MİT/LERİ ile/ve YENİDEN DİRİLİŞ MİT/LERİ ile/ve GELECEK/ESKATOLOJİ MİT/LERİ ile/ve ÜTOPYA/CENNET MİT/LERİ ile/ve BAŞLANGIÇ/KOZMOGONİ MİT/LERİ ile/ve NEDENSELLİK/ETYOLOJİ MİT/LERİ ile/ve AHLÂK MİT/LERİ ile/ve PSİŞİK MİT/LER
- BAŞLANGIÇ ile/ve/||/<>/> ORTA ile/ve/||/<>/> SON
- BAŞTAN ANLATMAK ile/yerine SORULURSA ANLATMAK
( EXPLAINING AT THE BEGINNING vs. EXPLAINING IF SOMEBODY ASKS
EXPLAINING IF SOMEBODY ASKS instead of EXPLAINING AT THE BEGINNING )
- BAŞTAN SONA, SONDAN BAŞA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SOLDAN SAĞA, SAĞDAN SOLA / YUKARIDAN AŞAĞI, AŞAĞIDAN YUKARI
- BAYIK/BAYIQ[Oğuz] = SÖZ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Doğru söz. )
- BAZA[İt. < BASE] ile SOMYA[Fr. < Yun.]
( ... İLE Şilteyi taşımaya ve ona esneklik vermeye yarayan, yaylarla donatılmış kerevet. )
- BEÇKÜM = SOFA
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
- BEGÂYET[Fars. BE + Ar. GÂYET] değil/yerine/= SON DERECE
- BEKLEMEK ve/> SORGULAMA
- BEKLENİLEN ile/ve/değil/yerine SONUÇ
- BELAGAT/RETORİK değil/yerine/= SÖZDEM
- BELİRLEME ile/ve/>/<> SONSUZ DEĞİLLEME
( TO DETERMINE vs./and/>/<> INFINITE NEGATION )
- BELİRLEMEK/BELİRLEYİCİ ile SONSAL SINIFLAMA / SONSALLIK / KATEGORİZASYON
( DESIGNATION vs. CATEGORIZE )
- BELİRLENMİŞLİK ile/ve/||/<> SONSUZLUĞUN OLANAKSIZLIĞI
- BELİRSİZ ile/ve/||/<>/> SONSUZ ile/ve/||/<>/> TEK
( Tek aynada. İLE/VE/||/<>/> Karşılıklı aynanın arasında. İLE/VE/||/<>/> Birbirine bakan üç aynanın[üçgen içinde] ortasında. )
- BELLEK YİTİMİ ile DUYUM YİTİMİ ile ACI YİTİMİ ile SÖZ YİTİMİ ile HAREKETLERDEKİ DÜZENSİZLİK
( ZIYÂ-İ HÂFIZA ile ZIYÂ-İ HİSS ile ZIYÂ-İ ELEM ile ZIYÂ-İ KELÂM ile ZIYÂ-İ İNTİZÂM )
( AMNÉSIE avec ANESTHÉSIE avec ANALGÉSIE avec APHASIE avec ATAXIE )
- SÖZ:
BELLEKTE ile/ve SOHBETTE
( Girdiği gibi çıkar. İLE/VE Dönüşerek ve kişiyi[konuşanı ve dinleyeni] dönüştürerek çıkar. )
- BELLEMEK ile/yerine SORGULAMAK/DÜŞÜNMEK
( Sormaz ki bilsin, sorsa bilir; bilmez ki sorsun, bilse sorar. )
( TO MEMORIZE vs. INTERROGATE/TO THINK
INTERROGATE/TO THINK instead of TO MEMORIZE )
- BENCİL/LİK ile/ve/> SORUMSUZ/LUK
- [ne yazık ki]
BENCİL/LİK ile/ve/<>/değil SORUMSUZ/LUK
- BESLENEN = SÖNÜMSÜZ
( Genliği hiçbir zaman sıfıra yaklaşmayan, her devirde beslenen salınım hareketi. )
- BESTE ile/ve/değil/||/<>/< SÖZ
- BEYNİN/ZİHNİN GELİŞİMİNDE:
SAĞ YARIMKÜRE ve/||/<>/> SOL YARIMKÜRE (ÖZELLİKLERİ)
( İlk iki yılda. VE/||/<>/> İkinci iki yılda. )
- BEZ ile SOĞUK BEZ
( ... İLE Keten ipliğinden yapılmış, tülbende benzeyen bir tür ince, seyrek bez. )
- BIÇAK ile/ve/||/<> BİTKİ ile/ve/||/<> SÖZ
( Hem olumlu, hem de olumsuz yönde kullanılabilir. )
- BİD'AT değil/yerine/= SONRADAN MEYDANA ÇIKAN | PEYGAMBER ZAMANINDAN SONRA DİNDE MEYDANA ÇIKAN
- BİDÂYET ve SONRASI
( Kelime-i Tevhid ile. VE Fatiha-i Şerîfe ile. )
- BİLÂHARE[Ar.]["BİLÂHERE" değil!] değil/yerine/= SONRADAN/DAHA SONRA/SONRALARI
- BİLGİ ile/ve/değil/||/<>/>< SÖYLENTİ
- BİLGİLİK/ANSİKLOPEDİ[Yun.] ile SÖZLÜK
- BİLGİLİ/LİK ile/ve/||/<>/> SOĞUKKANLI/LIK
- BİLİM ile/ve/||/<> SÖZDE BİLİM ile/ve/||/<> BİLİM OLMAYAN
- BİLİMSEL DEĞER:
KONUSUYLA ile/değil SORUSUYLA
- BİLİNÇ/ŞUUR ve/||/<>/>/< SORUMLULUK
- BİLİNEMEYEN ile/ve/değil SÖYLENİLEMEYEN
( [not] AGNOSTIC vs./and/but NOT ABLE TO BE EXPRESSED )
- BİR OLAY/DURUM:
ÖNCESİNDEKİ DÜŞÜNCE/SÖZ/YORUM ile/değil/yerine SONRASINDAKİ DÜŞÜNCE/SÖZ/YORUM
- BİR ŞEY Kİ...
YAPMASAK DA OLUR ve/||/<> SÖYLEMESEK DE OLUR
( Yapmayalım! VE/||/<> Söylemeyelim! )
- BİSİKLET ve/<> SÖRF/SURF
- BİTİRMEK ile SONLANDIRMAK
( TO FINISH vs. TO BRING TO END )
- BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK ile SOYU TÜKENMEKTE OLAN TÜRLER
( Dünyadaki tüm canlı türlerinin çeşitliliği. İLE Doğada doğal yaşam alanlarında var oluşunu sürdürebilecek kadar az sayıda kalan ve yakın gelecekte yok olma riski altında olan türleri tanımlar. )
- BLUZ[Fr. BLOUSE] ile ŞÖMİZYE[Fr. CHEMISIER]
( Gövdenin üst bölümüne giyilen, genellikle ince kumaştan yapılan ya da iplikten örülen kadın giysisi. İLE Yakası erkek gömleğini andıran, uzun kollu, manşetli kadın bluzu. )
- BOĞULMALARDA:
DİL KÖKÜNÜN GERİYE KAYMASI[BAYILMA VE BİLİNÇ KAYBI SONUCU] ile/ve/||/<> SOLUK BORUSUNA SIVI DOLMASI ile/ve/||/<> SOLUK BORUSUNA YABANCI NESNE KAÇMASI ile/ve/||/<> ASILMA ile/ve/||/<> AKCİĞERLERİN ZEDELENMESİ ile/ve/||/<> GAZLA ZEHİRLENME ile/ve/||/<> SUDA
( Gövdedeki dokulara yeterli oksijen gitmemesi sonucu dokularda bozulma oluşmasıdır.
[Belirtileri]
- Soluk almada güçlük.
- Gürültülü, hızlı ve derin solunum.
- Ağızda balgam toplanması ve köpüklenme.
- Yüzde, dudaklarda ve tırnaklarda morarma.
- Genel sıkıntı hali, yanıtlarda isabetsizlik ve kararsızlık.
- Bayılma. )
( [İlk yardım.]
- Boğulma nedeni ortadan kaldırılır.
- Bilinç kontrolü yapılır.
- Hastanın yaşamsal bulguları değerlendirilir.
- Temel yaşam desteği sağlanır.
- Derhal tıbbî yardım istenir[112]
- Yaşam bulguları izlenir. )
( [Suda Boğulmalar]
- Suda boğulmalarda, soluk borusu girişi kasıldığından dolayı, çok az miktarda su, akciğerlere girer.
- Özellikle soğuk havalarda, 20-30 dakika geçse bile yapay solunum ve kalp masajına başlanmalıdır.
- Suya atlama sırasında, genel gövde yaralanması/omurga kırıkları olabileceği öngörülerek, başın, çok fazla geriye itilmemesi gerekmektedir.
- İlk yardımcı yalnız ise 112 aranırken temel yaşam desteğindeki sıralamaya uygun olarak aramalıdır. )
- BORÇLU/LUK ile/ve SORUMLU/LUK
- BORU ile/değil/yerine/>< SORU
- BOŞ SÖZ:
SÖYLEMEMEK ile/ve/değil SÖYLEME LÜKSÜ BULUNMAMA/OLMAMA
- BOŞLUK ile SOKRA[Yun.]
( ... İLE Güverte döşemelerinde, iki ağacın uc uca gelmesiyle oluşan aralık. )
- BOYUT ile/ve SOYUT
( DIMENSION vs./and ABSTRACT )
( PARİMANA ile/ve DHYANA, CH'AN[Çince], ZEN[Jap.] )
- BOZUK ile SORUNLU
- BÜLBÜL ile SÖĞÜT BÜLBÜLÜ
- BULBUS değil/yerine/= SOĞANCIK | OMURİLİK SOĞANI | YUMRU
- ÇAM AĞACI/KÖKNAR ile/ve SÖĞÜT AĞACI ile/ve KAVAK AĞACI
( Sağlığı simgeler. İLE/VE ... İLE/VE ... )
( ... ile/ve BÎD ile/ve ... )
( FIR vs./and WILLOW vs./and POPLAR )
( ABIES cum/et SALIX cum/et POPULUS )
- CEM'İN:
ÖNCESİ ile/ve SONRASI
( "Musevî'lik". İLE/VE "Muhammedî'lik". )
- ÇERÇEVE ile SÖVE/SÖĞE ile SÖVE[Fr. SEUIL]
( ... İLE Kapı ve pencerenin yerleştiği kasa, çerçeve. | Eşik. | Avlu kapısının iki yanına konan uzun taşlar. İLE Pencere ve kapı kenarlarındaki süs kalıpları. )
- CHATBOT değil/yerine/= SOHBET ROBOTU
- ÇİFT ile/ve/||/<>/> SONSUZLUK
- ÇIKARIM ile/değil SOYUTLA(N)MA
- CİLBAN ile ÇALI FASULYESİ ile MÂŞ FASULYESİ[Fars., Sans.] ile MEKSİKA FASULYESİ ile SIRIK FASULYESİ ile SOYA[Mançuca] FASULYESİ
( Küçük taneli fasulye. İLE ... İLE Börülceye benzeyen fasulyenin iki türü. İLE ... İLE ... )
( ... cum ... cum PHASEOLUS OUREUS cum ... cum SOLA HISPIDA )
- CİNS = CİNS[Fars., Ar.] = GENUS[İng., Lat.] = GENRE[Fr.] = GATTUNG[Alm.] = T0 GENOS[Yun.] = GENERE[İt.] = GENERO[İsp.] = SOORT[Fel.] = SLAGS[Dan.] = ROD[Rus.]
- ÇİZME ile SOKMAN
( ... İLE Bir çeşit, uzun konçlu çizme. )
- ÇOK GÜZELSİN! DEMENİN:
ÖNCESİ ile/ve/||/<>/> SONRASI
( )
( "Çok Güzelsin!" Demenin Etkileri... yazısı için burayı tıklayınız... )
- ÇOK ile/ve/||/<>/> ŞOK
- ÇOK ... ile SON DERECE ...
- ÇOMAR ile ŞOPAR
( İri köpek, çoban köpeği. İLE Çingene çocuğu. | Şımarık, küstah, yaramaz olan. )
- ÇORAP:
SICAK TUTAR ile/ve/||/<>/< SOĞUKTAN KORUR
- CORP- ile/||/<> -SOMA/SOMAT-/SOMATİCO-/SOMATO-/-SOMATOUS/-SOME/-SOMİC
( Gövde. İLE/||/<> Gövde, gövdeyle ilgili. )
- ÇÖZÜM = SOLUTION[İng.] = SOLUTION[Fr.] = LÖSUNG[Alm.] = SOLUZIONE[İt.] = SOLUCIÓN[İsp.]
- ÇÖZÜM ile/ve SONUÇ
( SOLUTION vs./and CONSEQUENCE/RESULT )
- DAHA UYGUN ile/ve/||/<> SONRAKİ ile/ve/||/<> ÖZEL
( LEX SUPERIOR vs./||/<> LEX POSTERIOR vs./||/<> LEX SPECIALIS )
- DAİRE[Ar.] ile/değil/=/||/<>/< SONSUZ/ÇOK KÖŞELİ/LİK / SONSUZ KENARLI ÇOKGEN
- DALKAVUK ile/değil/yerine/>< SOYTARI
( "Erke/kişiye/saraya". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Halka. )
- DEDİKODU ile SÖZ/LÂF TAŞIMA
- DEĞNEK ile SOPA
( ... İLE Kalın değnek. )
- DELİL ile/ve SONUÇ
( Her delilden, her sonuç çıkarılamaz! )
- DEMEK ile SÖYLEMEK
( Sözün aktarımı/seslendirilişi. İLE Düşüncenin/kavramın/olgunun/durumun bildirimi/paylaşımı. )
- DEMOKRATİK TOPLUMUN GEREĞİNDE:
ÖLÇÜLÜLÜK ve/||/<> ZORLAYICI TOPLUMSAL GEREKSİNİM ve/||/<> SON ÇÖZÜM İLKESİ
- DENEY ile/ve/<> SORU
( EXPERIMENT vs./and/<> QUESTION )
- DENEYİMSEL TAMAMLIK ile SONUÇLU TAMAMLIK ile TÜMEL TAMAMLIK ile YAKIN GEÇMİŞ TAMAMLIK ile TAMAMLIK GÖRÜNÜŞÜ
( EXPERIENTIAL PERFECT vs. RESULTATIVE PERFECT, PERFECT OF RESULT vs. PERFECT OF PERSISTENT SITUATION vs. ... vs. PERFECT ASPECT )
- DENGE ve/||/<>/> KONFOR[=> ÇÜRÜME] ve/||/<>/> SORUN ve/||/<>/> KARMAŞA ve/||/<>/> ÇÖZÜMLER/ÇARELER
( En "dengeli" ya da eşit durum, ölümdür. VE/||/<>/> En konforlu durum, çürümedir ve mezarlıktadır. VE/||/<>/> En büyük/ciddi "sorunlar" ile harekete geçilir. VE/||/<>/> En hareketli ortamlarda karmaşa ve kargaşa oluşur. VE/||/<>/> Daha iyi/nitelikli/isabetli çözümler oluş(tur)maya başlarız. )
- DERS ile/ve/||/<>/> SOHBET
( Bilgi paylaşımı. İLE/VE/||/<>/> Hal paylaşımı. )
( ... İLE/VE/||/<>/> Bilincin bilenmesi. )
( Kim kendinden geçerse sohbet orada başlar. )
( Sohbet için göz, kulak, dil ve akıl birliği olması gerekir -olmazsa olmazıdır- fakat kalbe ulaşmazsa birlik olmaz. )
- DERT ile SORUN
( TROUBLE vs. PROBLEM )
- DEYİNMƏK[Azr.] = SÖYLENMEK[Tr.]
- DİKKAT ÇEKME ile/ve/||/<> SORUMLULUK
- DİKKAT ETMEK ile/ve SORGULAMAK
( "TO PAY ATTENTION" vs./and "TO INTERROGATE" )
- DİKKAT:
KENDİMİZE ile/ve/||/<> SÖZÜMÜZE
( Yalnızken. İLE/VE/||/<> Yalnız değilken. )
- DİL ve/||/<> SÖYLEM
( Toplumsal. VE/||/<> Bireysel. )
- DİL ile/ve/<> SÖZ
( ... ile/ve/<> SEHUN/SÜHÂN/SUHAN )
- DİL ve SÖZ/SÖZCÜK:
Ölçü eşikleri.
- DİL/TIL ile/ve/||/<> SÖZCÜK/KELİME
( Sözcükler, anlamları taşıyan at gibidir. )
( Küçücük bir sözü/kelâmı bile küçümsemeyeceksin! )
( Sözün/Kelâmın değerini bilmek, duymakla olur. )
( Sözcükler, işaret eder ama açıklayamaz. )
( Words indicate, but do not explain. )
( LANGUAGE vs./and WORD )
- DİLBİLGİSİ/VERİ/BİLGİ/INPUT ile/ve/||/<>/> MANTIK/ANLAYIŞ/İŞLEM ile/ve/||/<>/> SÖZ SÖYLEME SANATI/BİLGELİK/ÇIKIŞ
( Klasik. İLE/VE/||/<>/> İçrek[ezoterik]. İLE/VE/||/<>/> Modern. )
( GRAMMAR/DATA/KNOWLEDGE/INPUT vs./and/||/<>/> LOGIC/COMPREHENSION/PROCESS vs./and/||/<>/> RHETORIC/WISDOM/OUTPUT )
- DİL'DE:
BİÇİMCE ile/ve SOYCA
- DİLİNİN ALTI ile SÖZÜNÜN ARKASI
- DİNDE:
ZORUNLULUK ile/ve/<> SORUMLULUK
( [var ise] Sorumluluk yoktur. İLE/VE/<> Zorunluluk yoktur. )
- DİSİPLİN ile/ve SORUMLULUK
( DISCIPLINE vs./and RESPONSIBILITY )
- DİSKUR değil/yerine/= SÖYLEM
- DIŞLAŞ(TIR)MAK ile SOMUTLAŞ(TIR)MAK
( EXTERNALIZE vs. TO CONCRETIZE )
- DİSPROSODİ/DYSPROSODIA[İng.] değil/yerine/= SÖZ EZGISİ BOZUKLUĞU
- DİZARTRİ değil/yerine/= SÖYLEYİŞ BOZUKLUĞU
- DOĞA VAROLANI ile/ve/<> SONRA/NIN VAROLANI
( Hayvan. İLE/VE/<> İnsan. )
- DOĞRU SÖYLÜYORSUN yerine SÖYLEDİĞİN SÖZ DOĞRU
- DEMOKRASİ:
DOĞRUDAN ile TEMSİLİ ile LİBERAL ile SOSYALİST ile SOSYAL
- DOĞRUDAN ile SONRADAN
- 99 ESMÂ ile/ve/değil SONSUZ ESMÂ
( GEL! EY SÛFÎ!
KO ESMÂ'YI
MÜSEMMA'YI BULA GÖR )
- DUA ile/ve/değil/<> SOHBET
- DURUM ile/ve/> SONUÇ
( Neden-sonuç, sadece zihindedir. )
( Kişi, tüm etmenleri bilmeden, hemen sonuçlar çıkarmamalıdır. )
( Durum beter, durun yeter! )
( STATE/SITUATION vs./and/> CONSEQUENCE/RESULT
Causality is in the mind.
One must not draw conclusions without understanding all the factors. )
- DÜŞÜNMEDEN KONUŞMAK ve/ne yazık ki/||/<>/> SONRADAN DÜŞÜNMEK ZORUNDA KALMAK
- DÜŞÜNÜŞ ile SORGULAMA
( ... İLE Sonuç ya da kararda tutarlılık/bütünlük elde etmek üzere ayrıntılı/derinlemesine düşünme. )
- DUYGUYA ODAKLANMADA:
VAROLUŞUMUZU SÜRDÜRMEK ile/ve/||/<> İLİŞKİLERİMİZİ DÜZENLEMEK ile/ve/||/<> SORUN ÇÖZMEK
- DUYUMSADIKLARIMIZ:
SOMUT değil SOYUT
- DUYUSAL SOYUT ile/ve/değil/||/<>/>/< SOYUT
( Doğa. İLE/VE/||/<>/>/< Akıl. )
- EBED ile/değil SONRA
- EBEDÎ/İLÂ NİHÂYE[Ar.] değil/yerine/= SONSUZ/UÇSUZ
- EBEDİYET[Ar.] değil/yerine/= SONSUZLUK
- EBEDİYETE İNTİKAL[Ar.] ETMEK değil/yerine/= SONSUZLUĞA GÖÇ ETMEK
- EDİK ve SOKMAN
( Kısa çizme. VE Uzun konçlu çizme. )
- EFSANE değil/yerine/= SÖYLENCE
- EKSPİRASYON[İng. < EXPIRATION] ile/||/<> EKSPİRİYUM[İng. < EXPIRIUM]
( Soluk vermek. İLE/||/<> Soluk verim. )
- EKSPİRATUVAR/EXPIRATORY[İng.] değil/yerine/= SOLUKVERİM (İLİŞKİLİ)
- EKSPİRİYUM/EXPIRIUM[İng.] değil/yerine/= SOLUK VERİM
- ELİPS değil/yerine/= SÖBÜ
- ELLIPSOID değil/yerine/= SÖBÜR, SÖBÜK
- ELLIPTICAL değil/yerine/= SÖBÜCÜL
- EMEK ve SÖZ(/LEŞMEK) (VERMEK)
- BENLİK:
EMİR ALTINDA ile/ve/> SORGULAYAN ile/ve/> SEZGİSEL ile/ve/> BEKLENTİSİZ ile/ve/>
RIZÂ SAHİBİ ile/ve/> RÂZI OLUNAN ile/ve/> SAFLAŞMIŞ
- EMPATİ ile SORGULAMA
- EMZİK ile SOMRUK
( ... İLE Bebek emziği. )
- ENDPOİNT[İng.] değil/yerine/= SON NOKTA
- EPİLOG değil/yerine/= SONDEYİŞ
- EPİLOG/HATİME değil/yerine/= SONDEYİŞ/SONSÖZ
- EPİSTEME ile SOPHIA
- ERİŞTİ ile/ve SOHBETİNDE BULUNDU
- ESAS ile/ve/||/<> İRÂDE ile/ve/||/<> SONUÇ"
( Usûl/yöntem, esastan önce gelir/gelmelidir. İLE/VE/||/<> İhtiyâr[< Hayır!][yapmama bilgisi/isteği], irâdeden[yapma bilgisi/isteği] önce gelir/gelmelidir. İLE/VE/||/<> Süreç, sonuçtan önce gelir/gelmelidir. )
- ETKİN/AKTİF METAL ile/||/<>/>< SOY METAL
( Kolay tepkimeye girer. İLE/VE/||/>< Zor tepkimeye girer. )
- EVRENSELLEŞTİRME ile/ve SONSUZLAŞTIRMA
( UNIVERSALIZATION vs./and TO GET INFINITE )
- EVRENSELLEŞTİRME ile/ve SONSUZLAŞTIRMA
( UNIVERSALIZATION vs./and TO GET INFINITE )
- FARKINDALIK ile/ve/<> SORUNSALLIK
- FAŞİZM ile/ve SOYKIRIM
- FASULYE ile SOYA[Mançu dilinden]
( ... İLE Yağ çıkarılan, bir cins fasulye. )
( ... cum SOIA HISPIDA )
- FAZLA ile/ve SORUN
( EXCESS vs./and PROBLEM )
- FELSEFE:
AKLIN SORUNLARINA YANIT ARAMAK ve/<>/>
SORU(N)LARINA YANIT ARAMAK ve/<>/>
ETKİNLİK
( FELSEFE: Aklı kullanma sanatı. )
- FELSEFE:
PHILO ve SOPHIA
( Sevgi. VE Bilgelik. [Bilgelik Sevgisi] )
( BİLGE değil BİLGE/LİK SEVGİSİ )
( Etkin. VE Edilgin. )
( Ten rengine bulanmamış güzellik aramak. )
- FELSEFE SORUSU/SORUNU ile/değil SORU-NUN/SORUNUN FELSEFESİ
- FELSEFE ile/ve SOHBET
- FELSEFİ ile SOYUT
- FERDİYET-İ SELÂSE:
ZÂT ve/||/<>/> İHTİYÂR/İRÂDE ve/||/<>/> SÖZ/EYLEM
- FİLOZOF ile/ve/değil/yerine SORU ERBABI
- FİLOZOF ve SORU/SORUN
( Filozof/lar doğrudan sorunla/rla uğraş(and)ırlar. )
- FİNAL[İng.] değil/yerine/= SON/LAMA, BİTİM
- FİZİK ANTROPOLOJİ ile/ve SOSYAL ANTROPOLOJİ ile/ve PALEO ANTROPOLOJİ
( Fizik antropoloji, biyoloji ve tarihin; sosyal antropoloji ise tarih ve sosyolojinin kesiştiği/buluştuğu alan. )
- FOTOSENTEZ ile/ve/||/<> SOLUNUM
( * Sadece bitki gözelerinde olur. İLE/VE/||/<> Bitkisel ve hayvansal tüm gözelerde olur.
* Sadece ışık altında gerçekleşir. İLE/VE/||/<> Günün her saatinde (gece-gündüz) devam eder.
* Fotosentez sırasında su ve karbondioksit kullanılır. İLE/VE/||/<> Organik besinler ve oksijen kullanılır.
* Fotosentez sırasında oksijen açığa çıkar. İLE/VE/||/<> Solunum sonrasında su ve karbondioksit açığa çıkar.
* Güneş enerjisi kimyasal enerjiye dönüşür. İLE/VE/||/<> Kimyasal enerji, serbest iş enerjisine dönüşür.
* Ağırlık artışı olur. İLE/VE/||/<> Ağırlık azalması olur.
* Organik besinler yapılmış olur. İLE/VE/||/<> Organik besinler yıkılıp, parçalanmış olur. )
- FRİGORİFİK değil/yerine/= SOĞUTMALI
- GABİN/GABN[Ar.] değil/yerine/= SÖMÜRGÜ
( Alışverişte satın alınan mala ödenen karşılığın, malın değerinden çok fazla olması, alışverişte hile yapma. | Edimler arasında açık oransızlık. )
- GALSAME[Ar.] değil/yerine/= SOLUNGAÇ
- GAZZÂLÎ ÖNCESİ ile/ve SONRASI
( Meşşaîlerin diliyken, Gazzâlî sonrasında, aklın küllî dili haline geldi. Bu nedenle Kategoriler konusu Mantık'tan çıkartılıp Fizik'e aktarıldı. )
- GEÇ ile SON ANDA
- GEÇİCİ NUR ile/ve SOYUT NUR ile/ve NURLAR NURU
- [ne yazık ki]
GENELLEME ile/ve/ya da/||/<>/= İNDİRGEME ile/ve/ya da/||/<>/= ÖZDEŞLEŞTİRME ile/ve/ya da/||/<>/= "KÖKTENCİLİK" ile/ve/ya da/||/<>/= "TOPTANCILIK" ile/ve/ya da/||/<>/= "SONUÇ ODAKLILIK"
( Tüm genelleme ya da indirgemeler, tamamen yanlıştır! )
( GENERALIZATION vs./and TO REDUCE, REDUCTION vs./and IDENTIFICATION vs./and RADICALISM vs./and WHOLENESS vs./and FOCUSING TO CONSEQUENCE/RESULT )
- GENELLEŞTİRME ile/ve SOYUTLAŞTIRMA
- GENELLEŞTİRME ile/ve SOYUTLAYARAK GENELLEŞTİRME
- GENOM/GENOME[İng.] değil/yerine/= SOY KALITI
- [ne yazık ki]
!GENOSİT[İng./Fr. < GENOCIDE] değil/yerine/= SOYKIRIM
- GENOTİP/GENOTYPE[İng.] değil/yerine/= SOY YAPI
- GENOTOKSİSİTE/GENOTOXICITY[İng.] değil/yerine/= SOY YAPI AĞULANDIRICILIK
- GERÇEKLİK ve/||/< SONLULUK
- GERİSİ GELİR ile/ve/||/<> SONU GELMEZ
- GİRİŞ ile/ve/||/<>/> GELİŞME ile/ve/||/<>/> SONUÇ
- GİRMEK ile SOKMAK
- GÖNÜLLÜLÜK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< SORUMLULUK ALMAK
- GOOGLE HARİTASININ:
ÖNCESİ ile/değil/yerine/> SONRASI
( Google Maps, çevremizi daha iyi anlamamız için masaüstü, Android ve iOS’ta kullanıma hazır birkaç görsel değişiklik ve ek özellik ile yenilendi. Yeni Google Maps, daha temiz ve sade bir görünüm, ilgi alanları ve daha dengeli bir renk şeması ile öne çıkıyor. )
( )
- GÖREV ile/ve/<>/değil SORUMLULUK
( [not] TASK vs./and/<>/but RESPONSIBILITY )
- [ne yazık ki]
GÖRÜNÜŞTE ile/ve/||/<> SÖZDE
- GÖZ UYGARLIĞI ile/ve/<> SÖZ UYGARLIĞI
( Dışa bakar. İLE/VE/<> İçe bakar. )
- GÖZLÜK ve/||/<>/>/< SÖZLÜK
- GÖZYAŞI:
KEDERDE ile BOZULMADA ile SOĞANDA ile GÜLÜŞTE
( )
( TEARS OF: GRIEF vs. CHANGE vs. ONION vs. LAUGHING )
- GÜÇ ile/ve/||/<> SORUMLULUK
- GÜFTÂR[Fars.] ile SÖZ
( SÖZ )
- GÛYÂ değil/yerine/= SÖZDE/SANKİ/SÖZÜMONA
- GÜYA değil/yerine/= SÖZÜM ONA/SANIRSIN Kİ
- GÜZELLİK ve/||/<>/> SONSUZLUK
( Ancak, güzellikte sonsuzluğa ulaşabiliriz. )
( Tüm tekil parçaların her biri, özünü sınırlandırarak uyumlulaşmışsa ve bütün, o tekil parçaların özgürlüğünün sonucuysa güzel olarak nitelendirilir. )
- HAKARET ile/ve SÖZLÜ SALDIRI
- HANEDÂN değil/yerine/= SOY
- HANEK[Ar. :
Damak.] değil/yerine SÖZ/KONUŞMA
- HAREKET DÜZENİ/SİSTEMİ ile/ve/||/<> DOLAŞIM DÜZENİ/SİSTEMİ ile/ve/||/<> SOLUNUM DÜZENİ/SİSTEMİ ile/ve/||/<> SİNİR DÜZENİ/SİSTEMİ ile/ve/||/<> SİNDİRİM DÜZENİ/SİSTEMİ ile/ve/||/<> BOŞALTIM DÜZENİ/SİSTEMİ
( Kemikler, eklemler ve kaslar. İLE/VE/||/<> Kalp, damar, kan. İLE/VE/||/<> Solunum yolu ve akciğerler. İLE/VE/||/<>. İLE/VE/||/<> Beyin, beyincik, omurilik, omurilik soğanı. İLE/VE/||/<> Dil ve dişler, yemek borusu, mide, karaciğer, safra kesesi, pankreas, bağırsaklar. İLE/VE/||/<> Böbrek, sidik/idrar kesesi, sidik/idrar kanalları. )
( Zehirlenmelerde genel belirtiler:
Sindirim sistemi bozuklukları: Bulantı, kusma, karın ağrısı, ishal.
Sinir sistemi bozuklukları: Bilinç kaybı, havale, rahatsızlık hissi, hareketlerde uyumsuzluk.
Solunum sistemi bozuklukları: Soluk darlığı, morarma, solunum durması.
Dolaşım sistemi bozuklukları: Nabız bozukluğu, kalp durması.
)
- HAS değil/yerine/= SOM
- HASAT/HASAD ile/ve/||/<>/> SON HASAT/AFARA
( Ürün kaldırma, ekin biçme işi. | Bu yolla elde edilen ürün. İLE/VE/||/<>/> Son hasat.[3. hasat] )
- HAŞV değil/yerine SÖZ
( Uzun ve yararsız, dolma/doldurma söz. DEĞİL/YERİNE ... )
- HATA ile/ve SONUÇ
( MISTAKE vs./and RESULT/CONSEQUENCE )
- HATİP değil/yerine/= SÖZEN
- HAVA ile/ve SOLUK/NEFES
- HAZMETMEK ile/ve SORGULAMAK/SORGULAYABİLMEK
( "TO DIGEST" vs./and (ABLE) TO INTERROGATE )
- HER ŞEYİN KONUŞULABİLİRLİĞİ ile/ve/||/<>/>/< SÖYLEDİKLERİNİ TAMAMLAMASINI BEKLEMEK
- HİNT OKYANUSUNDA:
ANDAMAN DENİZİ ile/ve/||/<> MALAKKA BOĞAZI ile/ve/||/<> MARTABAN KÖRFEZİ ile/ve/||/<> BENGAL KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KANBAY KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KUÇ KÖRFEZİ ile/ve/||/<> UMMAN DENİZİ ile/ve/||/<> UMMAN KÖRFEZİ ile/ve/||/<> BASRA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> YEMEN DENİZİ ile/ve/||/<> ADEN KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KIZILDENİZ ile/ve/||/<> MOZAMBİK KANALI ile/ve/||/<> SOFALA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> DELAGOA KÖRFEZİ
- HİPNOZ AŞAMALARINDA:
LETARJİ ile/ve/||/<>/> KATALEPSİ[Fr. < CATALEPSIE] ile/ve/||/<>/> SOMNAMBUL/İZM
- HİPNOZDA, KİŞİNİN ...:
TELKİN ALIP ALMAMASI ile/ve/||/<>/> NARKOZ ile/ve/||/<>/> KATELEPSİ ile/ve/||/<>/> LATERJİ ile/ve/||/<>/> SOMNAMBUL
- HİTÂM değil/yerine/= SON, NİHÂYET | BİTME, TÜKENME | MÜHÜRÜN, BASILDIĞI KÂĞITTA KALAN İZİ
- HIZ ve/=/||/<>/> SORUN
- HOCANIN:
YAPTIĞI ile/ve/değil/yerine/<>/>/< SÖYLEDİĞİ/DEDİĞİ
( Hocanın dediğini yap, her yaptığını yapma! )
- HYPN-/HYPNO- ile/||/<> NARCO-/NARE- ile/||/<> SOMN-/SOMNİ-/SOMO-/-SOMNİA
( Uyku. İLE/||/<> Uyku durumu; uyuşukluk, cansızlık, sersemlik. İLE/||/<> Uyku. )
- HZ. İSA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SOKRATES
( Sevgi > Saygı > Hakikat. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Hakikat > Saygı > Sevgi. )
( Kişi üzerinden. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Kavram[olgu/bilgi/felsefe/bilim] üzerinden. )
- İBÂRE değil/yerine/= SÖZCE
- IC/INSPIRATUVAR KAPASITE INSPIRATORY CAPACITY[İng.] değil/yerine/= SOLUK ALIM SIĞASI
- İCÂZET-İ LÂHİKA değil/yerine/= SONRADAN OLURLAMA
- İDDİA ETMEK ile/ve/değil/yerine/fakat/<> SÖYLEMEK
( Edilemez. İLE/VE/FAKAT/<>/DEĞİL/YERİNE Söylenilebilir. )
- İDDİA ile/değil SÖYLEM
- İDEOLOJİK TAVIR ile SONUÇ ODAKLILIK
- İFTARA YAKINKEN ile/ve SON RÜKÛ VE SECDE ile/ve İHRAM
( Allah'a en yakın olunan anlar/zamanlar. )
- İLERİDE ile SONRA
- İLK DÜĞME ile/ve/||/<>/> SONRAKİ DÜĞMELER
( İlk ilikleme yanlışsa gerisi de yanlış olacaktır. )
- İLK NEDENLER ile/ve/||/<> SON NEDENLER
- İLK SÖZLER ile SONRAKİ SÖZLER
- İLK YARDIMDA "ABC":
HAVA YOLUNUN AÇIK TUTULMASI ve/||/<>/> SOLUNUMUN SAĞLANMASI ve/||/<>/> KAN DOLAŞIMININ DÜZENİ
( ABC
AIRWAY and/||/<>/> BREATHING and/||/<>/> CIRCULATION )
- İLKBAHAR NOKTASI ile SONBAHAR NOKTASI ile GÜN-TÜN EŞİTLİĞİ(EKİNOKS)
( 21 Mart. İLE 21/23 Eylül. İLE ... )
( ARISTARKOS: İlk büyük keşif olarak ekinoks noktalarını keşfetmiştir. )
( March 21. İLE September 21/23. )
( SPRING(VERNAL) EQUINOX vs. AUTUMNAL(FALL) EQUINOX vs. EQUINOX )
( ... avec ... avec ÉQUINOXE )
( ... ile ... ile TESÂVÎ-İ LEYL Ü NEHÂR )
- İLKBAHAR ile/ve YAZ ile/ve SONBAHAR/GÜZ/KÜZ[dvnlgttrk] ile/ve KIŞ
- İLKSEL ile SONSAL
( İlksel, Biçimi verir. [İnsandaki olanaklar ilkseldir(deneye dayanmayandır)]. İLE Sonsal, Malzemeyi verir. )
( APRIORI vs. APOSTERIORI )
- İN/MAĞARA ile SON GOONG
( ... İLE Vietnam'da bulunan, dünyanın en büyük mağarası, başkent Hanoi'den 450 kilometre uzaklıkta, Phon Nhake Bang Doğal Yaşam Parkı'nın içinde yer alıyor. Mağaranın genişliği, yaklaşık olarak 146 kilometre. Son Goong, Vietnam dilinde, "Dağı ve ırmağı olan mağara" anlamına geliyor. )
- İNCELEMEK ile/ve/||/<>/>/< ARAŞTIRMAK ile/ve/||/<>/>/< SORGULAMAK
- İNDİRGEMEK ile/ve/değil/||/<>/< SOYUTLAMAK
- GRİP/İNFLUENZA/ENFLUENZA ile/||/<> SOĞUK ALGINLIĞI, PAÇAVRA SAYRILIĞI
( Grip virüsünün neden olduğu ve ciddi belirtilerle süren bir sayrılık. İLE/||/<> Daha hafif belirtilerle süren ve genellikle rinovirüslerin neden olduğu bir sayrılık. )
- inhal.[Lat. < INHALETUR] değil/yerine/= SOLUKLA İÇERİ ÇEK
- İNHALASYON/INHALATION[İng.] değil/yerine/= SOLUKLA ALMA
- İNHALER[İng.] değil/yerine/= SOLUMLATICI
- İNME ile SÖNÜMLENME
- INSPIRASYON/INSPIRATION[İng.] değil/yerine/= SOLUKALIM
- INSPIRATUVAR/INSPIRATORY[İng.] değil/yerine/= SOLUKALIM İLİŞKİLİ
- INSPIRYUM/INSPIRIUM[İng.] değil/yerine/= SOLUKALIM
- İPTAL OLMAK ile ŞOKE OLMAK
- IRK değil/yerine/= SOY
- ISINMA ile/ve SOĞUMA
( TESAHHUN[< SUHÛNE | çoğ. TESAHHUNÂT] ile/ve TEBERRÜD[< BERD | çoğ. TEBERRÜDÂT][: Soğuma. | Soğuk suya girme. ] )
- İSTEKLİ OLMAK ile SORMAK
( WILLING vs. TO ASK )
- İSTEMEDİĞİ ile/ve/değil/yerine SORMADIĞI
- İSTİCVÂB[< CEVÂB] değil/yerine/= SORUP YANIT ALMA, YANIT ALMA AMACIYLA SÖYLETME | SORGU
- İSTİFSÂR[Ar. < FESR] değil/yerine/= SORGULAMA
( Bir şeyin açıklanmasını, aydınlığa kavuşmasını isteme, anlamaya çalışma, sorma. )
- [ne yazık ki]
İSTÎLÂ ile/ve/||/<>/> SÖMÜRÜ
- İSTİSKAL[< SIKLET] değil/yerine/= SOĞUK DAVRANMA
( Ağır görme, huzurundan hoşlanmama. | Soğuk davranışlarla hoşlanmadığını belirginleştirme. Yüz vermeme, kovarcasına davranma, kovma. )
- İTALYA DEPREMİNİN:
ÖNCESİ ile/ve/> SONRASI
- İTFA değil/yerine/= SÖNÜM
- İTFAİYE değil/yerine/= SÖNDÜRE
- İTİBAREN değil/yerine/= SONRA
- İTİRAZ (ETMEK) ile/ve/<>/değil/yerine SORU (SORMAK)
- İYİLİK ve/||/<>/> SONSUZLUK ve/||/<>/> ÖZGÜRLÜK
- İZİN VERMEK ile/ve/değil SÖZ VERMEK
- KABARTMA TOZU ile SODYUM BİKARBONAT
( BAKING POWDER vs. BAKING SODA )
- KABUL ile SÖYLEM
( ACCEPTANCE vs. DISCOURSE, DISSERTATION )
- KABUL ile SÖYLEM
- KADROLU ile SÖZLEŞMELİ
- KÂĞIT BOYAMADA:
KINA ile/ve/||/<> CEVİZ KABUĞU ile/ve/||/<> SOĞAN KABUĞU
( XV. yy.'da uygulanan boyama teknikleri ve araçları. )
- İYİ DÜŞÜN!:
KALBİ ve/||/<>/>/< KAPIYI ve/||/<>/>/< SON SÖZÜNÜ
( Kırmak yerine. VE/||/<>/>/< Çarpmak yerine. VE/||/<>/>/< Söylemeden önce. )
- KANIT ve/<> SONSUZLUK
- KAPI ile/ve SÖVE
( ... İLE/VE Kapının yerleştiği kasa, çerçeve. | Eşik. )
- KAPİTALİZM:
NESNE/ÜRÜN TEMELLİ değil "SÖZE/VAADE" DAYALI
- KAPNOMETRİ/CAPNOMETRY[İng.] değil/yerine/= SOLUKTA KARBONDIOKSIT ÖLÇÜMÜ
- KARANLIK ve SÖZ
( İçinde, ışık vardır. [görebilen için] VE İçinde, ümit vardır. [duyabilen/dinleyen için] )
- KARAR ile/ve SONUÇ
( DECISION vs./and CONSEQUENCE/RESULT )
- KARBONAT ile SODYUM KARBONAT
( Karbonik asidin bazlarla birleşerek oluşturduğu tuzların genel adı. | Sodyum bikarbonat. | Genellikle sindirimi kolaylaştırmak için suya katılan kimyasal birleşim. İLE Sabun yapımında, temizlik işlerinde kullanılan, güçlü bir alkali tuz.[Na2CO3] )
- KARGA ile SOYGA
( ... İLE Tüyleri alacalı, küçük bir karga türü. )
- KARIŞMAK ile SORGULAMAK
( "TO INTERFERE/MEDDLE" vs. TO INTERROGATE )
- KARIŞTIRMA ile/ve/değil SOĞUTMA
- KAVRAM/LAR ile/ve/||/<> SÖZCÜK/LER
( Mantıkta, en küçük birim. İLE/VE/||/<> Dilde, en küçük birim. )
( KAVRAM: Bilincin dilbilgisi. )
( Şeylerin kavramı, sözcüklerin anlamı olur. )
( Kavram, her defasında üretilmesi gerekli olandır. )
( Kavram, tekil şeylerin özünü değil şeylerdeki evrensel öğeyi açıklar. )
( Kavram, zaman ile ilişki içinde değil zamansal olmayan varoluş [bengilik] türü altında kavranmalıdır. )
( Kavramlar, dışsal nesnelerin imgesi değildir. )
( Her kavram, bütünsel bir süreçtir ya da sürecin bütünselliğidir. )
( Düşünen her bir kişi için, kavram gereksinimi vardır ve bunlar, dünyanın neresinde ve ne zaman üretilirse üretilsin, artık, insanlığın malıdır. )
( Kavramlar dünyasına giren her kişi, evrensellikle bağ kurmuştur. Bunun ayırdında olmak, aydınlanmaya başlamak demektir. )
( Sözcük, bir köprüdür. )
( Sözcükler, bizi ancak kendi sınırlarına kadar götürebilir. )
( Sözcükler, gerçekleri iletmez, onları işaret eder. )
( Sözcükler, işaret eder ama açıklayamaz. )
( Sözcükler ve sorular, zihinden gelir ve bizi orada tutar. )
( Sözcük ile anlamı arasındaki bağlantı nedeniyle, sözcükler değerlilerdir ve eğer kişi, sözcüğü çok büyük bir dikkatle incelerse, kavramın ötesine geçerek, onun kökenindeki deneyime ulaşır. )
( Kişilik ötesine geçtiğinizde artık sözcüklere gereksiniminiz olmaz. )
( Sözcükler olmayınca anlaşılacak ne kalır? Anlama gereksinimi, yanlış-anlamadan doğar. Söylediğim/iz doğrudur fakat size göre o sadece bir kuram. Onun, doğru olduğunu nasıl anlayabileceksiniz? Dinleyin, anımsayın, düşünün, gözünüzde canlandırın. Ve günlük yaşamınızda uygulayın! Bana/bize/ona sabır gösterin ve herşeyden çok, kendinize sabır gösterin, çünkü tek engeliniz kendinizsiniz.
Yol, sizden geçerek kendinizden öteye götürür. Siz, sadece belirli, özel olanın gerçek, bilinçli ve mutlu olduğuna inandıkça ve ikilem ötesi gerçeği, hayal ürünü bir soyut kavram olarak red ve inkâr ettikçe, benim/bizim sadaka verir gibi, kavramlar ve soyutlamalar dağıttığımı/zı düşüneceksiniz. Fakat bir kez kendi varlığınız içindeki gerçeğe dokundunuz mu, o zaman, size en yakın ve en sevgili olanı tarif etmekte olduğumu/zu göreceksiniz. )
( Without words, what is there to understand? The need for understanding arises from misunderstanding. What I say is true, but to you it is only a theory. How will you come to know that it is true? Listen, remember, ponder, visualise, experience. Also apply it in your daily life. Have patience
with me and, above all have patience with yourself, for you are your only obstacle.
The way leads through yourself beyond yourself. As long as you believe only the particular to be real, conscious and happy and reject the non-dual reality as something imagined, an abstract concept, you will find me doling out concepts and abstractions. But once you have touched the real within your own being, you will find me describing what for you is the nearest and the dearest. )
( The word itself is the bridge.
Words can bring you only unto their own limit.
Words do not convey facts, they signal them.
Words indicate, but do not explain.
Words and questions come from the mind and hold you there.
Words are valuable, for between the word and its meaning there is a link and if one investigates the word assiduously, one crosses beyond the concept into the experience at the root of it.
Once you are beyond the person, you need no words. )
( Sözcükler, hem tarihsel süreçte dikey, hem de farklı alanlarda, yatay kullanımları nedeniyle çok değişik anlamlara sahip olabilirler. )
( Kavramları/karşılıkları, kişilerde(zihinlerinde) bulunmayan, sadece sözel seviyedeki "düşünme" ve "kullanımlar", kişiler arasında, iletişim kazalarına, anlaşmazlıklara ve/ya da doğrudan şiddete kaynak oluşturur. )
( ... İLE/VE/||/<> Sabitlenemeyeni, sabitlemek. )
( Söz(cük)leri/ni ve tutumu/nu değiştir... Dünya/n değişsin! )
( Kavramlar, aklın görüleridir. )
( CONCEPTS vs./and/<> WORDS )
( CONCEPTUS cum/et/<> ... )
( ... ile/ve/<> YAN )
( DER BEGRIFF mit/und/||/<> ... )
( MEFHUM ile/ve/<> KELİME )
- KAYISI ile/ve SOĞANCI
- KAYNAK ve/<> YOL ve/<> SONUÇ
( TİNSELLİK/İNSAN: Kaynağı, yolu ve sonucu kendinde olan. )
- KELÂM[Ar.] değil/yerine/= SÖZLEM
- KELEBEK ile/ve/<> SÖĞÜT KELEBEĞİ
- KELİME HAZİNESİ[Ar.] değil/yerine/= SÖZ AĞIŞI/DAĞARCIĞI/VARLIĞI
- KELİME[Ar.] ile/yerine/= SÖZCÜK
- KENÇ LİYÜ ile SOFRA
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Hakan'ların şölenleri ya da bayramlarda kurulan, herkesin gönlünce, yağmalarcasına yemek yediği bir sofra. İLE ... )
- KEŞF ile/ve/değil SONUÇ
( Felsefede/tasavvufta. İLE/VE/DEĞİL Bilimde. )
- KEŞİF ile/ve/||/<>/> İŞGAL ile/ve/||/<>/> YERLEŞME ile/ve/||/<>/> SÖMÜRÜ
- KESİT ile/ve/değil/yerine/||/<> "SONUÇ"
- KEŞKÜL ile/ve CİLBENT ile/ve SOFRA
( Gezgin dervişlerin âletleridir. )
( Bknz. Tarikat Kıyafetlerinde Sembolizm - Ocak Yay. )
- KESTEM ile SOFRA
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Önceden sözleşmeden, aniden konuk olarak gelenler için verilen ziyafet. İLE ... )
- KEVŞENG/KEWŞENG ile/ve/||/<> SOFRA
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Harman temizlendikten sonra tahılın yığılmasına yardım eden kişiye verilen yemek/armağan. )
- [ne yazık ki]
"KEYFİYET" ile/ve/değil/yerine/||/<> "SONUÇ ODAKLILIK"
- KILAVUZ ile/ve/||/<>/> SÖZLÜK
- KİLİSEDE YAKILAN MUMLAR:
SAĞINDAKİLER ile/ve/<> SOLUNDAKİLER
( Sağlık için. İLE/VE/<> Ölüler için. )
- KISACASI değil/yerine SÖZÜN KISASI
- KİŞİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SÖZLÜK
- KİŞİLERİN/İNSANIN GÜCÜ ile/ve/||/<>/< SÖZCÜKLERİN GÜCÜ
( Söz(cük)leri/ni ve tutumunu değiştir... Dünya/n değişsin! )
( Sözcüklerin gücü anlaşılmadan, kişinin gücü anlaşılmaz. )
( Kişi, dilinin ardında gizlidir. )
- KİŞİLERİN:
İLK SÖYLEDİKLERİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SON YAPTIKLARI
- KİŞİNİN:
(")ÖZ GEÇMİŞİ(") ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SÖZ GEÇMİŞİ
- KİTABI:
SAĞDAN VERİLİ (OLAN/LAR) ile/ve SOLDAN VERİLİ (OLAN/LAR)
( ESHÂB-I YEMÎN ile/ve ESHÂB-I MEYMÎN )
- KİTABIN ORTASINDAN KONUŞMAK ile/ve/||/<> SONDA SÖYLEYECEĞİNİ BAŞTA SÖYLEMEK
- KLAN[Fr.]/SEMİYE[Osm. < Ar.] ile SOP
( Toplumun ilk ve en basit biçimi/türü. )
- KÖK ile SONRAKİ KULLANIMI
( ROOT vs. USING FURTHER )
- KÖMÜR ile KOK[İng. < COKE] ile SÖMİKOK[Fr.]
( Karbonlu nesnelerin kapalı ve havasız yerlerde için için yanmasından ya da çok uzun süre derin toprak katmanları altında kalıp birtakım kimyasal değişmelere uğramasından oluşan, siyah renkli, bitkisel kaynaklı, içinde yüksek oranda karbon bulunan katı yakıt. İLE Maden kömürünün damıtılmasıyla elde edilen, birleşiminde kömürden çok daha az oranda uçucu nesne bulunan katı yakıt, kok kömürü. İLE Taşkömürünü çok yüksek olmayan sıcaklıkta [500-600 °C'de] damıtarak elde edilen kömür. )
- KOMUT ile/değil/yerine SORGU
- KONTRAT[Fr. < CONTRAT] değil/yerine/= SÖZLEŞME
- KONUŞAN/KONUŞABİLEN/KONUŞABİLECEK OLAN ile SÖYLEYEN/SÖYLEYEBİLEN/[SADECE BİR ŞEY/LER] SÖYLEME HAKKI OLAN
( Yetkin/bilgili olan/lar. İLE Bilgisiz olan/lar. )
( KAİL(< KAVL): Söyleyen. | Râzı olmuş. | İnanmış, aklı yatmış. )
- KONUŞMA SIRASINDA:
KAYITLI BAŞLIKLARA UYABİLMEK ile/ve/||/<> SÖZLERİN/BAŞLIKLARIN, DİNLEYİCİYE NE KADAR UYUP UYMAYACAĞI
- KONUŞMA ile/ve/> SOHBET
( ... İLE/VE/> Edeb varsa/girince. )
( İNSIBÂĞ[< SIBG]: Ortamda/mecliste bulunan kişinin boyasıyla boyanma. | Temizlenme. )
- KONUŞMAK ile SÖYLEŞMEK
- KOOPERATİFÇİLİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SOSYAL KOOPERATİFÇİLİK
( )
- KOŞUL BELİRTMEK / SORU SORMAK
- KÖTÜMSER ile/değil SORUNLU
- KOYUN ile/ve SOUTHDOWN
- KRAL / KRALİÇE ile/ve/||/<>/> PRENS / PRENSES ile/ve/||/<>/> ARŞİDÜK/ARŞİDÜKA / ARŞİDÜŞES ile/ve/||/<>/> DÜK / DÜŞES ile/ve/||/<>/> KONT[Fr. < COMTE] ile/ve/||/<>/> VOYVODA ile/ve/||/<>/> VİKONT[Fr. < VICOMTE] ile/ve/||/<>/> BARON[Fr.] / BARONES ile/ve/||/<>/> ŞÖVALYE[Fr. < CHEVALIER] ile/ve/||/<>/> SÖR/SIR / DAME
( [Batı ülkelerinde]
En yüksek devlet otoritesini, kalıtım ya da soylularca seçilme yoluyla elinde bulunduran hükümdar. İLE/VE/||/<>/> Hükümdar ailesinden olan erkeklere verilen san. İLE/VE/||/<>/> Özellikle Habsburg hanedanının (Avusturya - Macaristan) erkek üyeleri için kullanılan bir san. İLE/VE/||/<>/> Büyük ve önemli bir toprak parçasını yöneten yüksek rütbeli soylu. | Bazı devletlerde prensten sonra gelen en yüksek soyluluk gösteren san. İLE/VE/||/<>/> Roma imparatorunun danışman olarak seçtiği kişi. | Derebeyi. | Erkekler için kullanılan bir "soyluluk" sanı. İLE/VE/||/<> Orta ve Doğu Avrupa'da, özellikle Balkanlar'da ve Polonya-Litvanya'da kullanılan bir askeri önder ya da yönetici sanı. İLE/VE/||/<>/> Belirli bölgeleri yöneten soyluluk sanı. İLE/VE/||/<>/> Küçük toprak sahibi ve yerel bir yönetici olabilir.[En düşük soyluluk sanlarından biri] İLE/VE/||/<>/> Eski Roma'da üç sınıftan ikincisinin üyesi olan yurttaş. | Orta Çağ Avrupası'nda özel eğitimle yetişmiş, belirli ülküler taşıyan, soylu, atlı savaşçı ve genellikle askeri hizmetler için kullanılan san.[Soylulukta en alt seviyededir.] | Derebeylik düzeninde soyluluk sanlarının en alt basamağı. | Günümüzde Fransız hükûmetinin verdiği şeref belgesi ve nişanı. İLE/VE/||/<>/> Bir kişiye şövalyelik sanı verildiğinde kullanılır. [Genellikle önemli hizmetleri ya da başarıları olan kişilere verilir.] )
- KROMOZOM değil/yerine/= SOYAKTARAN
- KÜFÜR[Ar. KFR/KÂFİR: Örten. | Çiftçi.] (ETMEK) değil/yerine/= SÖVGÜ/SÖVMEK
- KÜFÜRBAZ[Ar. + Fars.(-bâz)] değil/yerine/= SÖVGEN/SÖVÜCÜ/AĞZI BOZUK/KARA
- KULAK KABARTMAK ile/değil/yerine SORMAK
( Ağız aramak, ya da kulak kabartmak yerine doğrudan öğrenmeye yönelik soru sormak gerek. [her ne kadar sorulamayacak/konuşulamayacak şeyler olsa da] )
- KÜPE:
SAĞ KULAKTA ile SOL KULAKTA
( Sadece sağ kulağa takılan küpenin anlamı, o kişinin eşeşeysel(homoseksüel) bir tercihi olduğunu belirtir. İLE Sadece sol kulakta ise çeşitli anlamları/mesajları olabileceği gibi, herhangi birinin ikisine birden küpe takmak istememesi durumunda tercih ettiği/etmesi gereken kulak. İLE İkisine de takılmışsa, tamamen takan kişinin tercihiyle/beğenisiyle ilgili. )
- KURBAN ile/değil/yerine/>< SORUMLU
( )
- KUŞKU ile/yerine SORGULAMA
( Sorgulamak ve reddetmek gereklidir. )
( Gerçek soruşturma bir şeyin içine doğru yapılır, dışa doğru değil. )
( Sorgulanmamış bir yaşam, yaşamaya değmez. )
( Bilinecek/bilinebilecek şeye yaklaşmanın biricik yolu soru sormaktır. )
( Kuşkuculuğumuz hakkında bile kuşkucu olmalıyız. )
( Temel sorun, aptalların kendilerinden son derece emin, akıllıların ise sürekli kuşku içinde olmalarıdır. )
( SUSPICION vs. INTERROGATE
INTERROGATE instead of SUSPICION
To question and deny is necessary.
True enquiry is always into something, not out of something. )
- LÂFIZ ile LÂF ile SÖZCÜK/KELİME ile KAVL ile TERİM/ISTILAH ile KELÂM
( Anlam taşıyıp taşımadığı dikkate alınmaksızın ağızdan çıkan sesler. İLE Hiçbir anlam taşımıyorsa. İLE Bir anlam taşıyorsa. İLE Tamlamaları kapsıyorsa. İLE Belirli bir öbek/grup/kesim tarafından özel olarak kullanılan sözcükler. İLE Tümceyi/cümleyi kapsıyorsa. )
- LÂFIZ[Ar.] değil/yerine/= SÖZGE
- LÂF(Z) değil/yerine/= SÖZ
- LÂFZÎ TEFSİR değil/yerine/= SÖZEL YORUM
- LEKSİKOLOJİ[Fr., İng.] değil/yerine/= SÖZCÜKBİLİM/SÖZLÜKBİLİM
- LİBERALİZM ile/ve/||/<>/> SOSYALİZM ile/ve/||/<>/> MUHÂFAZAKÂRLIK
( * Bireycilik
* Özgürlük
* Sınırlı devlet
* Piyasa ekonomisi
İLE/VE/||/<>/>
* Birliktelik
* Eşitlik
* Yeniden dağıtım
* Dayanışma
İLE/VE/||/<>/>
* Aile
* Aşamalı değişim
* Ara kurumlar
* Sınırlı etkinlik olarak siyaset )
- LIFO/LAST IN FIRST OUT[İng.] değil/yerine/= SON GİREN, İLK ÇIKAR
- LOBUT[Ar. < NEBBUT]["LABUT" değil!] değil/yerine SOPA
( Kalın, kısa ve düzgün sopa. | Kol gücünü geliştirmek için kullanılan jimnastik aracı. [gürgenden] | Bovling oyununda devrilmesi amaçlanan, alt bölümü geniş, üst bölümü tek boğumlu, çeşitli malzemeden yapılmış hedef. )
- LOGOS = LEGEIN[Yun.] = SÖYLEMEK, KONUŞMAK, DEYİ
- LÛGAT[Ar.] değil/yerine/= SÖZLÜK
- LVAD/LEFT VENTRICULAR ASSIST DEVICE SOL VENTRİKÜL[İng.] değil/yerine/= SOL KARINCIK DESTEK AYGITI
- MADDECİLİK ile/ve ELEYİCİ MADDECİLİK ile/ve İNDİRGEYİCİ MADDECİLİK ile/ve SONSAL İNDİRGEMECİLİK
( ... İLE/VE Zihinsel olguları kabul etmezler. İLE/VE Zihinsel olguları kabul ederler. İLE/VE Kuvantum alanını göz önünde bulundururlar/tutarlar. )
- MAİDE SOFRASI ve/<> SOHBET
- MAKSİMUM değil/yerine/= SON SINIR / EN FAZLA
- MALİYET ile/ve/<> SONUÇ
- MALUL GAZİ değil/yerine/= SÖKEL BATUR
- MALÛL[Ar.] değil/yerine/= SÖKEL/SAKAT | GÜÇSÜZ
- MALULEN değil/yerine/= SÖKELCE/SÖKELLİKTEN
- MALUMAT NAKLİ ile/ve SOHBET
( ... İLE/VE Kalplerin buluşması. )
- MALZEME ile SONUÇ
- MARJİNAL FAYDA değil/yerine/= SONBİRİM YARARI
- MARTI ile SORGUÇLU MARTI
( ... İLE Kuzey Pasifik Okyanusu'nda yaşarlar. )
( Batı Pasifik'te yaşayanlar, Doğu Pasifik'te yaşayanlara göre daha büyüktür. )
- MAS[Ar.] değil/yerine/= SOĞURMA/EMME
- MASİF[Fr.] değil/yerine/= SOM
( Kütlesi, görünürdeki tüm oylumu kaplayan, kaplama ya da doldurma olmayan. )
- MASKARA[Ar., İt.] ile SOYTARI/KAŞMER
( Eğlendirici, sevimli, güldürücü. | [söz] "Onursuz, rezil!" | Şölen maskesi. | Kirpik boyası, rimel. İLE Söz ve davranışlarıyla halkı güldürüp eğlendiren kişi. | Hileci, yaltak kişi. )
- MELEKLER:
BAŞLANGIÇTA ve/<> SONUNDA
( 4 ve/<> 8 )
- MERIT PTAH ve/||/<> ENHEDUANNA ve/||/<> AGANICE ve/||/<> TAPPUTI-BELATIKALLIM ve/||/<> SONDUK ve/||/<> THEANO ve/||/<> AGLAONIKE ve/||/<> ASPASIA ve/||/<> HIPPARCHIA ve/||/<> PAN CHAO ve/||/<> HYPATIA
( Merit Ptah bilindiği kadarıyla, tarihte kayıtlı en eski kadın hekim ve bilim tarihinde adı geçen ilk kadındır. Krallar Vadisi'ndeki bir Mısır mezarına resmi çizilidir. Burada Merit Ptah, oğlu olan yüksek bir rahip tarafından "başhekim" olarak tasvir edilmiştir.
VE/||/<>
Astronom, matematikçi ve şair. Ay Tanrısı Nanna'nın Ur Kenti'ndeki ana tapınağının başrahibesi Enheduanna, yıldızlar ve ayın döngülerini kaydetmek için gözlemciler görevlendiren ilk rahibedir. Döneminde, gökcisimlerinin hareketlerini gösteren haritalar yapılmıştır. Enheduanna,ilk dinsel takvimlerden biri olan ay takviminin oluşturulmasına katkıda bulunur. Bu takvim, günümüzde hâlâ Paskalya Yortusu, Hamursuz Bayramı gibi dinsel uygulamaları tarihlendirmek için kullanılır. Çalışmalarının ve ilahilerinin yanında, Enheduenna'nın 42 epik şiiri de tabletler üzerinde günümüze ulaşmıştır. Kayıtlı edebiyat tarihinde birinci tekil şahıs kullanarak yazan ilk kişidir.
Enheduanna'ya ait taştan bir disk ve iki mühür günümüze kadar ulaşmıştır. Disk üzerinde üç yardımcısıyla birlikte görülen Enheduenna'nın kabartması profildendir. Bu kabartmanın arkasında, Enheduanna, "Nanna'nın (Ay Tanrısı) karısı ve Sargon'un kızı" olarak tanımlanır.
VE/||/<>
Doğa filozofu. Aganice, gezegenlerin hareketlerini tahmin edebilmek için bir sistem geliştirmiştir.
VE/||/<>
Mezopotamyalı kimyager. Tapputi-Belatikallim, çeşitli kimyasallarla çalışmalar yaparak parfüm ve kozmetik malzemeler elde etmiştir. Tapputi Belatikallim'in adı, günümüze bir tablet üzerinde gelmiştir.
Parfüm üretimi Mezopotamya'da çok önemliydi. Çünkü aromatik maddeler, kozmetik dışında ilaç ve dinsel amaçlarla da kullanılırdı. Parfümcülük araçları ve tarifleri, aşçılıkta kullanılanlara benzerdi. Parfüm üretiminde kullanabilmek için, bitkilerin özütlerini çıkaracak farklı kimyasal teknikler geliştirilmişti.
VE/||/<>
Silla Krallığı'nın kraliçesi ve astronom. Sonduk, Uzakdoğu'da bilinen ilk gözlemevini inşa ettirmiştir. Hanedanındaki tüm erkeklerin ölmüş olması nedeniyle MÖ 634'de tahta oturan Kraliçe Sonduk, MÖ 647'ye kadar Silla Krallığı'nı (bugünkü Kore) yönetir. Bu krallığa yöneticilik yapacak üç kadından ilkidir. Savaşlarla geçen hükümranlığı sırasında, krallığını bir arada tutabilmeyi başarır ve Çin'le ilişkilerini geliştirir. Sonduk'un yaptırdığı, ay ve yıldızların kulesi (Ch'omsong-dae) adıyla anılan gözlemevi, eski Silla Başşehri Kyongju'da, günümüze kadar ulaşmıştır.
VE/||/<>
Pisagorcu, Antik Ege'li filozof. Pisagor'un yandaşı ve karısı olan Theano, Pisagor'dan sonra Pisagorcu topluluğu yönetmiştir. Onun döneminde Pisagor öğretisi, Antik Ege'nin tümüne ve Mısır'a dek yayılır. Theano, yaşadığı zamanda hastalık sağaltıcı özelliğiyle de tanınmaktadır.
Theano başlangıçta, Pisagor'un dinleyicisidir. Ciddi ve sert ahlaklı filozofu, erdemleri ve bilgiye susamışlığıyla etkiler, böylece evlenirler. Yerel yönetim üzerindeki etkileriyle tepki çeken Pisagor'cu topluluk, en sonunda düşmanlarının saldırısına uğrar. Pisagor'un bu saldırıdan sağ çıkıp çıkmadığı bilinmemektedir. Ama bu olaylardan sonra dağılan Pisagor'cu topluluğu tekrar toparlayan Theano olmuştur. Kızları Damo, Mya, Arignote birlikte topluluğu manevi olarak bir arada tutmaya çalışmıştır.
Theano'dan bize anlamlı, kısa sözler ve ahlak öğütlerinden oluşan toplu anlatılar kalmıştır. Bir yandan kendi düşüncelerini, ama öbür yandan Pisagor'un düşüncelerini yazmıştır.
VE/||/<>
Antik Egeli, astronom. Aglaonike, ay tutulmalarının zaman ve konumunu tahmin etme konusunda uzmanlaşmıştır. Teselya'da yaşadı. Zamanın yaşayan kişileri, Aglaonike'nin istediğinde ayı kaybedebildiğini sanmış; bu niteliğini cinsiyetinden ötürü, bilimsel birikiminden çok güçlü bir büyücü olmasına bağlamışlardır. Tarihin ilk kadın astronomlarından olan Aglaonike'nin adını Venüs gezegeninde bir krater yaşatıyor.
VE/||/<>
Antik Ege'de yaşamış, Milet'li filozof. Aspasia Antik Ege düşüncesinde, özellikle Sokrates üzerinde etkili olmuştur. Sokrates'in Aspasia ile felsefi konuşmalar yaptığı ve bu düşünce alışverişinden çok şeyler öğrendiği bilinir. Hatta Sokratik yöntem olarak bilinen yöntemin, gerçekte Aspasia'nın yöntemi olduğunu ve öğrencisi Sokrates'in bunu gençlik yıllarında ondan öğrendiği tahmin edilmektedir.
Aspasia, 20'li yaşlarında Atina'ya gider ve kendinden 30 yaş büyük devlet adamı Perikles'le evlenir. Aspaisa'nın Perikles'in politikaları üzerinde çok etkili olduğu bilinir. Hatta, Perikles'in bazı konuşmalarını Aspasia'nın yazdığına ilişkin kanıtlar vardır.
Aspasia Atina'da Anaxagoras, Archimedes, Sophokles ve Sokrates gibi birçok filozofun müdavimleri arasında olduğu, devlet adamları, sanatçılar ve iyi eğitim almış kadınların geldiği, tartışmaların yapıldığı bir salon açar. Böylelikle bir kadın, Atina düşünce yaşamını derinden etkileyen bir oluşumu gerçekleştirmiş olur.
Aspasia'nın salonu uzun yıllar açık kalır ve Aspasia "üst düzeyde diyalektik ve retorik hocası" olarak aranan bir kişi olmayı sürdürür. Bugün Aspasia'nın bir büstü, İzmir Arkeoloji Müzesi'nde de yer almaktadır.
VE/||/<>
Kinik okulundan, Antik Ege'li filozof. Hipparchia felsefesiyle, Sokrates'in öğrencisi Antisthenes'in kurduğu Kinik okulundan sayılır. Kadınların geleneksel rollerinden kurtulmaları için de mücadele etmiştir. Ailesi, soylu ve zengindir. Hipparchia erkek kardeşi aracılığıyla, Kinik filozoflardan Krates ile tanışır. Kinizm, gereksinimsizlik öğretisini temsil etmektedir. Bu öğreti, gereksinimlerin insanı toplumun kurallarına ve zorlamalarına bağladığını söylerdi. Hipparchia, Krates'in öğretisinden o kadar etkilenir ki ailesinin karşı çıkmasına rağmen onunla evlenir ve devamında onun yoksul, göçebe hayatına katılır.
VE/||/<>
Çin'li tarihçi ve yazar. Pan Chao, Çin İmparatorluğu'nun tarihini anlatan ve birkaç kuşak tarihçinin üzerinde çalıştığı Han'ın Kitabı'nı tamamlamıştır. Ayrıca 8 adet kronolojik tablo hazırlamış ve astronomi üzerine bir de tez yazmıştır. En ünlü yapıtı ise, Kadınlar İçin Dersler'dir (Nu Jie). Ahlaki öğütler içeren bu kitapta Chao, kadınların erkeklere "mutlak itaatini" önerir. Pan Chao, edebiyatçıların ürünleri üzerine yorumlar ve şiirler de yazmıştır.
VE/||/<>
İskenderiye'li filozof ve matematikçi. Hypatia, Antikçağ'ın son dönemlerinin en etkili ve önemli bilgini, Yeni Platoncu felsefenin temsilcisidir. Üniversitede felsefe, matematik ve astronomi dersleri vermiştir. Hypatia, İskenderiye Üniversitesi'nde matematik dersleri veren ve bu okulun yöneticiliğini de yapan babası Theon tarafından, "yetkin bir insan olması" amacıyla yetiştirilir. Hypatia daha genç yaşlarda, soru sormayı, araştırmayı ve kuşku duymayı öğrenir. Babası onun, el sanatları, şiir, felsefe, din, astronomi, astroloji ve matematik konularında eksiksiz bilgilenmesi için elinden geleni yapar.
Hypatia hitabet sanatında da gelişir; güzel ve etkili konuşmasını öğrenir. Hypatia biraz büyüdüğünde, dünyayı dolaşmaya çıkar. Roma'ya ve Atina'ya gider. Yeni Platoncu düşünür Plutarkhos'dan dersler alır. Kimi kaynağa göre 1 yıl, kimine göre 10 yıl sonra İskenderiye'ye döner. Aranan ve sevilen bir öğretmen olur. Avrupa, Asya ve Afrika'nın çeşitli bölgelerinden gelen öğrenciler, sınıfını ve evini doldurur. Hypatia, güzelliği, bilgisi ve zekâsıyla, saygı ve hayran lık uyandırmaktadır.
Hypatia matematik üzerine birçok yapıt yazmıştır. Ne yazık ki, çoğu ünlü İskenderiye yangınında zarar gören bu yapıtlardan günümüze parçalar ulaşmıştır. En önemli yapıtı, cebirin babası sayılan Diophantos'un Aritmetica'sına yaptığı 13 ciltlik yorumdur. Hypatia, Diophantos'un eşitliklerine alternatif çözümler üzerinde çalışmıştır. Bunlar sonradan, Diophantos'un yapıtları içine alınmıştır. Hypatia'nın Diophantos'un astronomi üzerine çalışmalarına katkıda bulunan bir yapıtı daha vardır. Yine, Pergeli Apollonius'un konikleri hakkında 8 ciltlik bir çalışma kaleme aldığı bilinmektedir. Bu yapıtında, Apollonius'un teorisini anlaşılır bir biçimde açıklamaya çalışmıştır. Bundan başka babasıyla birlikte, Öklit üzerine en az bir kitap yazdığı sanılmaktadır.
MS 4. yüzyılda İskenderiye yeni yeni gelişen Hıristiyanlık ve pagan dinlerin çatışmasına sahne olmaya başlamıştır. İskenderiye Patrikhanesi'nin başına, Kiril adında sofu bir Hıristiyan atanır. Hypatia da pagan olduğu için, Kiril tarafından kışkırtılmış kişilerin saldırısına uğrar. Saldırganlar üniversitenin önünde, arabasında yakaladıkları Hypatia'yı, önce soyar; sonra bedenini parçalara ayırıp, yakarlar.
Hypatia'nın ölümü, Roma'nın Hıristiyanlaştığını ve aynı zamanda antik bilimlerin gerilediğini de gösterir. Hypatia, bugün Antikçağ'ın en çok tanınan bilim kadınlarındandır. )
( M.Ö. 2700
VE/||/<>
M.Ö. 22354
VE/||/<>
M.Ö. 1878
VE/||/<>
M.Ö. 1200
VE/||/<>
M.Ö. 600'ler
VE/||/<>
M.Ö. 500'ler
VE/||/<>
M.Ö. 500'ler
VE/||/<>
M.Ö. 460-401
VE/||/<>
M.Ö. 360-280
VE/||/<>
M.Ö. 50-112
VE/||/<>
M.Ö. 370-415 )
- MERMER ile SOMAKİ[Ar.]
( ... İLE Kızıl ya da yeşil renkte, damarlı ve çok sert bir porfir türü mermer. | Bu mermerden yapılmış olan. )
- BİLFARZ/MİSAL/MESELÂ[Ar.]/ÖRNEĞİN/YANİ ile/değil/yerine SÖZGELİMİ/SÖZGELİŞİ
- MESELE değil/yerine/= SORUN
- MESUL MÜDÜR değil/yerine/= SORUMLU YÖNETÇİ
- MESÛL(İYET)[Ar.] yerine SORUMLU/LUK
- METAFİZİK:
FİZİK ÖTESİ ile/ve/değil/||/<>/< SONRASI
- METAFİZİK ile/ve/<> ONTOLOJİ ile/ve/<> EPİSTEMOLOJİ ile/ve/<> BİLİNÇ ile/ve/<> SÖZCÜK
- METAL AŞINIMI/KOROZYONU ile/ve/<> SOĞUK UC AŞINIMI/KOROZYONU
( METALLIC CORROSION vs./and/<> COLD-END CORROSION )
- METAL[Fr. < Yun.] ile/ve/||/<>/>< AMETAL[Fr. < Yun.] ile/ve/||/<>/>< YARI METAL ile/ve/||/<>/>< SOYGAZ/ASALGAZ
( Yüksek ısı ve elektrik iletkenliği olan, ağır, sert, parlak, haddeden çekilebilir, [biçim değiştirmeye yatkın] ve katyon oluşturma eğilimi gösteren öğeler. Oksijenli bileşimiyle çoğunlukla bazik oksitler veren madde, maden. | Dizgi makinelerinde, satırları oluşturmak için ergitilen antimon ve kurşun alaşımına verilen ad. İLE Metal olmayan öğeler.[klor, fosfor, oksiyen] İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/>< ... İLE/VE/||/>< ... )
( * Tel ve levha durumuna getirilebilir.
* Isı ve elektriği iyi iletir.
* Parlaktır.
* Oda koşullarında, katıdır.[Cıva dışında]
* Atomik yapıdadır.
* Kendi aralarında bileşik yapmazlar, alaşım oluşturur.
* Ametallerle iyonik bağ yapar.
* Bileşik yaparken, elektron vererek, + yüklü [katyon] oluşturur.
* Son yörüngelerindeki elektron sayısı [değerlik elektron sayısı] 1, 2 ya da 3'tür.
İLE/VE/||/><
* Tel ve levha durumuna getirilemez.
* Isı ve elektriği iyi iletmez.
* Mattır.
* Oda koşullarında, katı, sıvı ve gaz durumdadır.
* Molekül yapıdadır.
* Kendi aralarında kovalent bağlı bileşik yaparlar.
* Metallerle iyonik bağ oluşturur.
* Elektron alarak, - yüklü [anyon] oluşturur.
* Son yörüngelerinde, elektron sayısı [değerlik elektron sayısı] 5, 6 ya da 7'dir.
* Periyodik cetvelin sağında bulunur.
İLE/VE/||/<>
YARI METAL
...
İLE/VE/||/><
* Oda koşullarında, hepsi gaz durumundadır.
* Kararlı yapıya sahiptir, kimyasal etkileşime girmez.
* Bileşik oluşturmaz.
* Tek atomludur.
* Erime ve kaynama noktaları çok düşüktür.
* Son yörüngelerinde, 8 elektron bulundurur.[Helyum dışında]
* Işığı geçirir.[Saydamdır]
* Isı ve elektriği iletmez.
* Periyodik cetvelin 8A öbeğinde bulunur. )
- METALLERDE:
ALKALİ ile/ve/||/<> TOPRAK ALKALİ ile/ve/||/<> GEÇİŞ METALLERİ ile/ve/||/<> TOPRAK ile/ve/||/<> KARBON ile/ve/||/<> AZOT ile/ve/||/<> OKSİJEN ile/ve/||/<> HALOJENLER ile/ve/||/<> SOY GAZLAR
( )
- METİN ile/ve/= SÖZLÜK
- MEVZU BAHİS değil/yerine/= SÖZ KONUSU
- MEVZUBAHİS[Ar.] değil/yerine/= SÖZ KONUSU
- MEYDAN OKUNAMAZLAR:
YEL ve/||/<> SÖZLÜK ve/||/<> MASUM/SEVGİ
- MEZKÛR/ZİKREDİLEN/ZİKROLUNAN değil/yerine/= SÖZÜ EDİLEN/ADI GEÇEN/ANILAN
- MUAHHAR[Ar.] değil/yerine/= SONRAKİ
- MÜEBBET[Ar.] değil/yerine/= SONU OLMAYAN, YAŞAM BOYUNCA
- MUHABBET SOHBET
- MUHDESÂT, MUHDESÛN[< MUHDES] değil/yerine/= SONRADAN MEYDANA GELMİŞ, ESKİDEN OLMAYAN, YENİ ŞEYLER, MODERN, İHDÂS EDİLMİŞ
- MÜKADDİME ve 3 MAKALE ve SONUÇ
( Mâhiyeti ve Amacı. VE Müfredât | Kaziyeler ve Hükümleri | Kıyas. VE Kıyasın maddeleri | Eczay-ı Ulûm )
( Mukaddime olmaksızın bir ilme başlanamaz. )
( Ebherî Metin-Çeviri-İnceleme: Hüseyin Sarıoğlu - İz Yayıncılık )
( Kindî(ö. 866), Ahmed ibn Tayyib es-Serahsî(ö. 896), Ebû Bekr Muhammed ibn Zekeriyyâ er-Râzî(ö. 925)'nin ihtisarları, Ebu'l-Ferec ibnü't-Tayyib(ö. 1020), Mettâ ibn Yûnus(ö. 940), İbnü'l-Hammâr(ö. 942), Fârâbî(ö. 950)'nin şerhleri; Fârâbî, İhvân-ı Safâ, İbn Sînâ(ö. 1037) ve Ebherî(ö. 1265). )
( MUHTASAR VE MÜFİT )
( KISA VE ANLAMLI )
- MUKÂVELE[Ar.] değil/yerine/= SÖZLEŞME
- MÜLÂKAT[Ar. < LİKA] değil/yerine/= SÖYLEŞİ/GÖRÜŞME
- MÜLÂKAT[Ar.]/RÖPORTAJ[Fr. < REPORTAGE][ROPÖRTAJ değil!] değil/yerine/= SÖYLEŞİ/GÖRÜŞKÜ
- MÜSTANTİK[Ar.] değil/yerine/= SORGU YARGICI/HAKİMİ
- [ne yazık ki]
!MÜSTEMLEKE[Ar.] değil/yerine/= SÖMÜRGE
- MÜTEVELLİ HEYETİ değil/yerine/= SORUMLU KURUL/GÖZETME KURULU
- MUTLU OLMAK:
"HERŞEYİN YOLUNDA OLMASIYLA" değil SORUNLARI, GÖRMEMEZLİKTEN GELEREK
- MÜZİK ile/ve/<> SÖZ
( Sözün bittiği yerde başlayan nutuk. )
- NAHİV[Ar.]/SENTAKS[Fr., İng.] değil/yerine/= SÖZ DİZİMİ
- NAHİV[Ar.] ile SÖZ DİZİMİ
( SÖZ DİZİMİ )
- NÂ-MÜTENÂHÎ[Fars., Ar.] değil/yerine/= SONSUZ
- NARSİSİZM/NARSİSİST ile SOLİPSİZM/SOLİPSİST
- NASYONALİZM ile/||/<>/> KONSERVATİZM ile/||/<>/> LİBERALİZM ile/||/<>/> SOSYALİZM
- NÂTIK değil/yerine/= SÖZMEN
- NE DESEM/SÖYLESEM, ANLATAMAM (SANIRIM) ile/değil/yerine/||/<>/< SÖZCÜKLER, ANLATMAYA YETMİYOR
- NEDEN/AÇIKLAMA:
ŞU ile/ve/<> ŞÖYLE
- ... NEDENİYLE ile ... SONUCUNDA
- NEFES NEFESE değil/yerine/= SOLUK SOLUĞA
- NEFESLİ SAZLAR değil/yerine/= SOLUKLU SAZLAR
- NET ile SONSAL
( CLEAR vs. A POSTERIORI )
- NETİCE[Ar.] değil/yerine/= SONUÇ
- NİHAÎ HEDEF değil/yerine/= SON KESİN EREK
- NİHÂÎ değil/yerine/= SONSAL
- NİHÂYET/ÂKIBET değil/yerine/= SONUNDA/ÖNÜNDE SONUNDA
- NİHAYETSİZ değil/yerine/= SONU GELMEZ/BİTİP TÜKENMEZ/BİTMEZ TÜKENMEZ
- NİTELİK:
OLUMLU ve/||/<> OLUMSUZ ve/||/<> SONSUZ
- NOKTA ile/ve SONSUZ/LUK
( NOKTANIN SONSUZLUĞU )
( POINT vs./and ETERNITY )
- NOKTA ile/ve/<> SONSUZ/LUK
( NOKTANIN SONSUZLUĞU )
( POINT vs./and ETERNITY )
- NOKTA ile/ve SÖZ
- NONVERBAL İLETİŞİM/NONVERBAL COMMUNICATION[İng.] değil/yerine/= SÖZSÜZ İLETİŞİM
- NSHIMA ile SORGHUM
( [Zambiya'da] Mısırdan yapılan lapa. İLE Darıdan yapılan lapa. )
- NÜFUZ/LU değil/yerine/= SÖZÜGEÇİ/SÖZGEÇİRİCİLİK / SÖZÜGEÇER
- NUTUK/HİTÂBE/DİSKUR değil/yerine/= SÖYLEV/SÖYLERGE
( ATATÜRK'ÜN GENÇLİĞE HİTABI
Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk cumhuriyetini, ilelebet
muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur.
Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir.
İstikbalde dahi, seni, bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahili ve harici bedhahların olacaktır.
Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraatini düşünmeyeceksin!
Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir.
İstiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, tüm dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler.
Cebren ve hile ile aziz vatanın, tüm kaleleri zapt edilmiş, tüm tersanelerine girilmiş, tüm orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.
Tüm bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler.
Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler.
Millet, fakr u zarûret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen;
Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda, mevcuttur!
ATATÜRK
(Nutuk, 20 Ekim 1927)
)
- O.S./OCULUS SİNISTER[İng.] değil/yerine/= SOL GÖZE
- OCAK ile/ve/||/<>/> SOFRA
- ÖĞE ile SONUNCUL ÖĞE
( CONSTITUENT vs. ULTIMATE CONSTITUENT )
- ÖĞRENİLEREK ile/ve/değil SORGULANARAK
- OLAN/HÂDİS ile/>< SONRADAN OLAN
- OLANAKLARIN/KAZANIMLARIN/SORUNLARIN:
İÇİNDE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< EŞİĞİNDE
(OLMAK/OLMAMAK)
- OLANAKLI/LIK ile/ve/||/<> SONSUZ/LUK
- OLASILIKLARI DÜŞÜNMEK/HESAPLAMAK ile "ŞOM AĞIZLILIK"
- ... OLDUĞUNU:
"DÜŞÜNEMEYİZ" değil SÖYLEYEMEYİZ/İDDİA EDEMEYİZ
- OLGUN KİŞİ:
"GÜZEL SÖZ SÖYLEYEN" değil SÖYLEDİĞİNİ YAPAN VE YAPABİLECEĞİNİ SÖYLEYEN
- OLGUN/LUK ile/ve SONSUZ/LUK
( MATURITY vs./and ETERNITY )
- ÖLÜM/İLİŞKİ İÇİN:
"BAŞLANGIÇ" yoksa/>< "SON" DA YOKTUR
- OLUŞ ve/||/<>/>/< SONSUZLUK
( İkisinin de tek sözcüğü/aracı... "... bile değil!" )
- ÖN EK ile SON EK
( LÂHİKA: Ek. | Ulama. )
- [önce] DÜŞMEYİ BİLMEK ve/<> [sonra] AYAKTA/BİSİKLET ÜSTÜNDE DURMAK/OLMAK
- [önce] İÇ YÜZ(Ü) ve/<> [sonra] SON SÖZ(Ü)
( [önce] Öğren/bil. VE/<> [sonra] Söyle. )
- ÖNCEKİ ile/ve SONRAKİ
( AKDEM[< KADÎM] ile/ve ÂHİR )
( BEFORE vs./and LATER )
- ÖNCE/Sİ ile/ve (...) SONRA/SI["sora" DEĞİL!]
( BEFORE [...] vs./and AFTER [...] )
- ÖNCESİ ile SONRASI
( BEFORE vs. AFTER )
- ÖNİLGEÇ ile SONİLGEÇ
( PREPOSITION )
- ÖNSES (DÜŞMESİ) ile/ve/||/<> İÇSES (DÜŞMESİ) ile/ve/||/<> SONSES (DÜŞMESİ)
( Sözcük başındaki ilk ses. İLE/VE/||/<> Sözcüğün, önses ve sonsesi arasında kalan ses ya da sesler. İLE/VE/||/<> Sözcük sonundaki son ses. )
( ARSLAN > ASLAN ile/ve/||/<> ISICAK > SICAK | ISITMA > SITMA ile/ve/||/<> YAYLAG > YAYLA | ARIG > ARI )
- ONU(/BENİ/SENİ) "BÖLMEK/KESMEK" değil SÖZÜ/KONUYU/AKIŞI "BÖLMEK/KESMEK"
- ÖNYARGI ile/ve/değil/||/<>/> SONUÇ ODAKLILIK
- ORAL değil/yerine SÖZEL
- ÖRGÜTLENME ile/değil/yerine SOHBET/MUHABBET
- ORTA ile/ve/||/<> SONUÇ
( [İki taraftan da pay] Alarak/alıyorsa. İLE/VE/||/<> Almıyorsa. )
- OVAL[Fr. < OVALE]/BEYZÎ[Ar.] değil/yerine/= SÖBE
( Yumurta biçiminde olan, yumurtamsı. | Özellikle elips gibi iki bakışım ekseni olan kapalı eğrinin oluşturduğu biçim. )
- ÖVGÜ ile/ve/||/<>/>< SÖVGÜ, ŞETİM/ŞETM[Ar.]
( İkisi de, bilgisizliğin göstergesi ve bilgisizlik oranıncadır. )
( Övgünün aldatıcı ve yıkıcı etkisinden kaçmanın tek yolu, çalışmaya devam etmektir. )
( Aşırı övenler ile aşırı sövenlerin ortak noktası, her zaman ve zemin için saklayacak bir şeylerinin olmasıdır. Saklayanlar, bir şeyleri korumak için, dikkati, uclara çekerek, çıkar sağlamaya ve/ya da yanıltmaya çabalarlar. )
( Övgüsü tez/hızlı olanın, sövgüsü de tez/hızlı olur. )
- ÖYLESİNE ile ŞÖYLESİNE
- OYUN ile/ve/||/<> ŞÖLEN
- ÖZ ve/=/||/<>/>/< GÖZ ve/=/||/<>/>/< SÖZ
( Özü ağlamayanın, gözü ağlamaz. )
( Benzi sarı, gözleri yaş; hali bilen, dertli kar(ın)daş/arkadaş. )
- ÖZ ile/ve/<> SONRADAN OLAN
( Kişiyi özünden uzaklaştıran, kişinin dünyasıdır. )
( ... ile/ve/<> LÂHİK )
( ESSENCE vs./and/<> LATER )
- ÖZ ile SONRADAN OLAN
( ESSENCE vs. LATER )
- ÖZDEŞLEŞME ile/değil/yerine SOYUNMA
- ÖZGÜRLÜK ile/ve/||/<> SÖZGÜRLÜK
- ÖZLEM ve/||/<>/> GÖZLEM ve/||/<>/> SÖZLEM ve/||/<>/> EYLEM ve/||/<>/> İŞLEM ve/||/<>/> İZLEM
- ÖZLEM = LONGING, REGRET[İng.] = SOUHAIT, FRUSTRÉ[Fr.] = SEHNSUCHT[Alm.] = DESIDERIUM[Lat.]
- ÖZÜNDE ... ile/ve/<> SONUÇTA ...
- PARÇA[Fars. < PÂÇE] ile SONAT[Fr. < SONATE]
( ... İLE Bir ya da iki çalgı için yazılmış, üç ya da dört bölümden oluşan müzik yapıtı. | Çeşitli türlerde [Allegro, Adacco, Andante] üç ya da dört bölümden oluşan müzik parçası. )
- PATATES ve/ne yazık ki/> SOLANİN
( Kimyasal Tehlike: Solanin:
Patateslerin filizlenmesiyle birlikte, özellikle filizlerin ve yeşil renkli bölümlerin oluştuğu bölgelerde "solanin" adlı toksik bir alkaloid üretimi artar. Solanin, sinir sistemi üzerinde olumsuz etkiler yapabilir ve mide bulantısı, kusma, ishal gibi belirtilere yol açabilir. Bu nedenle, filizlenmiş ve yeşillenmiş patateslerin tüketimi önerilmez.
Patatesin Filizlenme Nedenleri:
Patatesler, doğal bir depolama sürecinin parçası olarak filizlenir. Filizlenme, patatesin sıcaklık, ışık ve nem gibi çevresel koşullara maruz kaldığında oluşur. Bu koşullar, patateslerin büyüme hormonlarını[giberellinler] etkinleştirerek filizlenme sürecini başlatır.
Patatesi Saklama Koşulları
Patatesler, 4 - 10°C arasında, serin ama donma noktasının üzerinde saklanmalıdır.
Orta derecede nemli bir ortam tercih edilmelidir. Aşırı nem, çürümeye neden olabilir.
Patatesler karanlık bir ortamda saklanmalıdır. Işık, klorofil üretimini artırarak patateslerin yeşillenmesine ve solanin üretimine yol açar.
Patateslerin saklandığı alan iyi hava almalı, plastik torbalar yerine delikli kutular ya da bez torbalar yeğlenmelidir. )
- PAYDOS[Yun.] değil/yerine SON/ARA
( İşi ya da çalışmayı, (geçici olarak) bırakma. DEĞİL/YERİNE ... )
- PDÖ/PROBLEM-BASED TEACHING[İng.] değil/yerine/= SORUNA DAYALI ÖĞRETIM
- PENGUEN ile SORGUÇLU/MAKARONİ PENGUEN
( ... İLE Güney Amerika, Güney Afrika ve Antarktika Yarımadası arasında kalan bölgede yaşayan bir penguen türüdür. )
- Pİ:
SINIRLI ve SONSUZ
- PİDE/FODLA ile SOMUN/ERMENİ EKMEĞİ ile FRANCALA
( Arpa unu karıştırılırdı. İLE Buğday, arpa, çavdar, mısır unundan. İLE Beyaz undan yapılırdı. )
( Sarayda pişirilen ekmeklerin unu, Bursa'dan, özel olarak getirtilirdi. [330 ton/ay] )
- PİŞMANLIK ile/ve/||/<> SON PİŞMANLIK
( Yarar getirir/getirebilir. İLE/VE/||/<> Yarar getirmez. )
- PLASEBO/PLACEBO[İng.] değil/yerine/= SÖZDE İLAÇ, YALANCI İLAÇ, "MUTLU OLACAĞIM"
- POLEMARKHOS ve SOKRATES
( İkisinin de haksız/yersiz öldürülme nedeni, mal varlıklarıydı. )
( Mal varlığından dolayı. VE Bilgi ve düşünme varlığından dolayı. )
- PORTATİF değil/yerine/= SÖKKURLU
- PROBLEM/Lİ yerine SORUN/LU
- PROGNOZ/PROGNOSIS[İng.]/AKIBET[Ar.] değil/yerine/= SONLANIM
- PROTOKOL değil/yerine/= SÖZLEŞME/ANTLAŞMA, SÖZ BELGE/TUTANAK | SEÇKİN, SEÇKİNLER
( Bir toplantı sonunda imzalanan belge. | Diplomaside uyulması gereken kurallar. )
- PSİKOPAT ile/değil/yerine SOSYOPAT
- PSİŞE[Yun.]/ANIMA[Lat.] ile/ve/||/<> SOMA[Yun.]/CORPUS[Lat.] ile/ve/||/<> PNEUMA[Yun.]/SPIRIT[Lat.]
- REDİF:
EK DURUMUNDA ile SÖZCÜK DURUMUNDA
( Aynı görevdeki eklerin tekrarlanmasıyla. w Aynı anlamdaki sözcüklerin tekrarlanmasıyla. )
( )
- REPERTUAR[Fr.] değil/yerine/= SÖZ/EZGİLER DAĞARCIĞI
( Bir tiyatro kurulunun oynamak için seçip hazırlamış olduğu oyunların dizini. | Bir oyuncunun ezberlediği ve oynadığı rollerin dizini. | Bir müzik topluluğunun ya da sanatçının hazırlamış olduğu parçalar. )
- REPLİK[Fr.] değil/yerine/= SON SÖZ
( Oyuncunun sözü karşısındakine bırakırken söyleyeceği son söz. | Oyunda, karşısındakinin sözüne gerekli karşılığı verme. )
- RESPIRASYON/RESPIRATION[İng.] değil/yerine/= SOLUNUM
- RESPIRATÖR[İng.] değil/yerine/= SOLUTUCU
- RESPIRATUVAR/RESPIRATORY[İng.] değil/yerine/= SOLUNUMSAL
- RİVÂYET[Ar.] değil/yerine/= SÖYLENTİ
- ROMAN YAZIMI:
ÖVMEK İÇİN değil SORGULA(T)MAK İÇİN
- SADED[Ar.] ile SONUÇ
( Asıl konu. | Yakınlık, civar. | Düşünce, niyet, kasıt; girişim/teşebbüs. İLE ... )
- SAĞ AKCİĞER ile/ve SOL AKCİĞER
( 3 bölüm[lob] vardır.[üst-orta-alt] İLE/VE 2 bölüm[lob] vardır.[üst-alt] )
- OMUZ:
SAĞ ile/ve/<> SOL
( Kişinin, %80'inin sağ omuzu, sol omuzundan düşüktür. İLE/VE/<> Kişinin, %20'sinin de sol omuzu, sağ omuzundan düşüktür. )
- SAĞ ile/ve SOL
( Kalbin olduğu taraf soldur. )
( REST ile/ve ÇEP )
( Arkadan biri ittiğinde ilk atılan adım/ayak, hangi tarafta daha yoğun/öncelikli olduğunuzun göstergesi olabilir. [özellikle snowboard'ta]
RIGHT vs./and LEFT )
- SAĞALTIM/PSİKOTERAPİ ile/değil/yerine SOHBET
( Çağrışımsal. İLE/DEĞİL/YERİNE Sanatsal. )
- SAĞLAK ile SOLAK
( AMBIDEXTRUS: İki elini de kullanabilme. )
( ... ile AHLEF )
- SAKİN/LİK ile SOĞUK/LUK
( Her sakin/lik görüntüsü sakinlik olmayabilir hatta anlamamasından/uzak kalmasından kaynaklanıyor olabilir! )
- SALATA ile SÖĞÜŞ
( ... İLE Üzerine, yağ, limon dökülmeden ve birbirine karıştırılmadan yenen domates, salatalık vb. )
- SAMED ve/||/<> SOMUT
- SAMET ve/<> SOMUT
( Dolu. VE/<> Dolu. )
- SANAL ile SOYUT
- SANKİ değil/yerine/= SÖZÜMONA
- SARI MERCİMEK ile/değil SOYULMUŞ YEŞİL MERCİMEK
- ŞARKI = SONG[İng.] = CHANSON[Fr.] = LIED[Alm.] = CANZONE[İt.] = CANCIÓN[İsp.]
- SATRANÇ TAŞLARININ DEĞERLERİNDE:
1 ile/ve/||/<>/< 3 ile/ve/||/<>/< 5 ile/ve/||/<>/< 9 ile/ve/||/<>/< SONSUZ
( Piyon. İLE/VE/||/<>/< Filler. İLE/VE/||/<>/< Atlar ve kaleler. İLE/VE/||/<>/< Vezir. İLE/VE/||/<>/< Şah. )
- ŞECERE[Ar.]["SECERE" değil!]/PEDIGRI/PEDIGREE[İng.] değil/yerine/= SOYAĞACI/SOYKÜTÜĞÜ
- ŞEHVET ile/ve/<> ŞÖHRET
( Gençlikteki kölelik/esâret. İLE/VE/<> Yaşlılıktaki kölelik/esâret. )
- SEMİRMEK ile/ve/<>/< SÖMÜRMEK
- SENEYE ile/değil SONRAKİ SENE
- SENTAKS ANALİZ/SYNTAX ANALYSIS[İng.] değil/yerine/= SÖZDİZİMSEL ÇÖZÜMLEME
- SE(/İ)NTAKS[İng. < SYNTAX]/NAHİV[Ar.] değil/yerine/= SÖZDİZİMİ/YAZAÇ(HARF) DİZİMİ
- SENTAKTİK[İng.] değil/yerine/= SÖZDİZİMSEL
- ŞERBET ile SOMATA[Yun.]
( ... İLE Bademden yapılan bir şerbet, badem sübyesi. )
- SERÇE ile KÜÇÜK SERÇE ile AĞAÇ SERÇESİ ile SÖĞÜT SERÇESİ ile KAYA SERÇESİ ile KAR SERÇESİ ile BOZ SERÇE ile SARIBOĞAZLI SERÇE
( )
- SERÇE ile SÖĞÜT SERÇESİ
- SESİ YÜKSEK OLMAK/OLAN ile/değil SÖZÜ YÜKSEK OLMAK/OLAN
- SESİMİZİ YÜKSELTMEK ile/değil/yerine/>< SÖZÜMÜZÜ YÜKSELTMEK
- YÜKSELTMEK:
SESİNİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SÖZÜNÜ
- SESLENDİRME ile SÖYLEME
( Aktarım. İLE Kendinden. )
( GET VOICED vs. SAYING )
- SESLİ DÜŞÜNME ile/<>/ne yazık ki SÖYLENME
- SEVGİ ile/ve/<> SÖZ
( Sizi sevmesem, size söz söyler miyim? )
( Siz beni sevmeseniz, beni dinler misiniz? )
( LOVE vs./and/<> WORD/SPEECH )
- SFT/PULMONARY FUNCTION TESTS[İng.] değil/yerine/= SOLUNUM İŞLEV TESTLERİ
- ÇORBA:
SICAK ile SOĞUK
- SICAK GÖZYAŞI ile SOĞUK GÖZYAŞI
( Acı gözyaşı. İLE Sevinç gözyaşı. )
( Niyete göre de değişir. )
( Gözyaşı, göze kaçan birçok maddeyi eritebilecek keskinliktedir. Geceleri tırnak kesilmemesinin nedeni ise gözyaşının tırnağı eritememesinden dolayı sıçrayıp da göze kaçmaması/batmaması içindir. [Yani, hurafe/bâtıl inanç değildir, dikkat etmek gerekir.] )
( Elmas doğadaki en sert maddedir. Elması eritebilen tek şey, gözyaşıdır. Gözyaşının eritemediği tek şey ise tırnaktır. )
( EŞK-BÂR/EŞK-RÎZ[Fars.]: Çok ağlayan, gözyaşı döken. )
- HARFLER:
"SICAK" ile/ve/+/||/<> "SOĞUK"
( Sağ. İLE/VE/+/||/<> Sol. )
( 14 harf. İLE/VE/+/||/<> 14 harf. )
- SICAK HAVA ve SOĞUK HAVA
( Gevşeklik yapar ve yayılma gösterir. Bu nedenle sıcaklık, yüzeye doğru havanın çekilmesiyle kırmızı bir yüz meydana getirir. Eğer hava, çok sıcaksa, yüz rengi sarıya döner ve kan tüm yüzeye dağılır. Bu hava çok terleme meydana getirir, sidik miktarını azaltır ve sindirimi zayıflatır ve de çok fazla susuzluğa neden olur. VE Gövdeyi sertleştirir, sindirimi güçlendirir, gövde içine hapsolmuş hıltlar ve terlemeyi azaltarak, sidiği artırır. Soğuk, rektumda, anal sfinkterde, spazm meydana getirir ve böylece dışarı atılmayı engeller ve ataleti artırır. Suyu ayırır ve böbreklere doğru sevkeder. )
- SICAK SAVAŞ" ile SOĞUK SAVAŞ
(
Sıcak Savaş ile Soğuk Savaş Arasındaki Farklar
Özellik | Sıcak Savaş | Soğuk Savaş |
---|---|---|
Tanım | Doğrudan askeri çatışmaların yaşandığı savaş türüdür. | Doğrudan askeri çatışma olmadan siyasi, ekonomik ve teknolojik mücadelelerin yaşandığı çatışma durumudur. |
Koşullar |
|
|
Çatışma Türü | Doğrudan askeri çatışmalar. | Dolaylı mücadeleler (siyasi, ekonomik, teknolojik). |
Askeri Operasyonlar | Etkin ve yaygın. | Sınırlı ya da dolaylı (vekâlet savaşları). |
Can Kaybı | Yüksek. | Düşük ya da dolaylı. |
Fiziksel Tahribat | Yaygın ve doğrudan. | Sınırlı ya da yok. |
Araçlar | Silahlar, askeri birlikler. | Propaganda, casusluk, ekonomik yaptırımlar. |
Örnekler | I. ve II. Dünya Savaşları, Kore Savaşı, Vietnam Savaşı. | ABD ile Sovyetler Birliği arasındaki Soğuk Savaş. [1947-1991] |
- SICAK YİYECEĞİ/İÇECEK SOĞUMASINI BEKLEMEK[ÜFLEYEREK değil!]
- SICAK >< SOĞUK["SOUK" değil!] | ile/ve/||/<>/> ILIK
( ... ve/||/<>/+ ... ve/||/<>/> Hem ortak, hem de sonuç. )
( | HOT >< COLD | vs./and/||/<>/> WARM )
- ŞİFÂHÎ BEYAN değil/yerine/= SÖZLÜ AÇIKLAMA
- ŞİFAİ değil/yerine SÖZEL
- SIFIR[0] ile/ve SONSUZ
( Yutan sayılar. )
- ŞİİR ile/ve SONE[Fr.]
( ... İLE/VE İki dörtlü ve iki üçlüden oluşan, ondört dizeli bir batı koşuk türü. )
- ŞİKÂYET ile SÖYLENME
- ŞIMARMAK ve/<> SÖMÜRMEK
- SİMGESEL ile/ve/<> SOYUT
- SİMÜLE HASTA/SIMULATED PATIENT[İng.] değil/yerine/= SÖZDE SAYRI
- SİNEKLİ BAKKAL < SOYTARININ KIZI
- SINIFLAMA ile/yerine/değil SONSAL/BÜTÜNCÜL SINIFLAMA(KATEGORİ)
( [not] CLASSIFICATION vs./but CATEGORY
CATEGORY instead of CLASSIFICATION )
- SINIFLAMA ile/yerine/değil SONSAL/BÜTÜNCÜL SINIFLAMA(KATEGORİ)
( ... ile/yerine/değil DEME KALIPLARI )
( [not] CLASSIFICATION vs. CATEGORY
CATEGORY instead of CLASSIFICATION )
- SINIR ile SON
( BORDER/BOUNDARY vs. END )
- SINIR ile/ve SONUÇ
( LIMIT vs./and CONSEQUENCE/RESULT )
- SINIRLI ile SONLU
- SINIR(LI/SIZ) ile SON(LU/SUZ)
- SINIRSIZ ile SONSUZ
( Mekânda. İLE Zamanda. )
( Bir gövdede odaklanmış, sonsuz olanız. )
( Sonsuz, bölünemez. )
( Sonsuz, sonsuzdan büyük ya da küçük olamaz. )
( Sonsuzluk, nicelik değildir. )
( In place. VS. On time. )
( UNLIMITED vs. INFINITE )
( INTERMINATUM vs. INFINATUM )
- SİNISTER LEFT[İng.] değil/yerine/= SOL | SOLDAKİ
- SIRADAN ile/ve/||/<> SONRADAN
- SIRALI ile SÖKÜN
( ... İLE Birbiri ardınca gelmek, görünmek. )
- SİZİ KESEYİM/KESİYORUM değil SÖZÜNÜZÜ KESEYİM/KESİYORUM
- SIZLANMA ile/değil/yerine SORGULAMA
- SIZLANMA ile SÖYLENME/SOKRANMA
- SIZLANMA/YAKINMA değil/yerine/>< SORUMLULUK ALMAK
- SKEPTİSİZM:
KUŞKUCULUK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SORGULAMACILIK
- SOBA[Macarca SZOBA] ile ŞÖMİNE[Fr. CHEMINEE]
( İçinde, kömür, odun ya da gaz yakılan, elektrikle de çalıştırılabilen ısınma aracı. İLE Odalarda, genellikle duvar kenarlarında tuğla ya da taştan yapılmış, bacası olan yer, ocak. )
- SOBA[Macarca < SZOBA] ile SOPA
( İçinde kömür, odun, gaz yakılan ya da elektrikle de çalıştırılabilen ısınma aracı. İLE Kalın değnek. | Dayak. )
- SOFİST ile/değil/yerine/>< SOFOS/SOPHOS
( Kuşkuya sokar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kuşkudan çıkarır. )
( Utanmayan. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Utanan. )
( Kurt.[vahşi] İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Köpek.[evcilleşmiş] )
( Taklitçiler oluşturur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kendini buldurur. )
- SOFRANIN BEREKETİ :/=/||/<>/< KALABALIĞI
- SOFULAR MESCİDİ ile SOFULAR TEKKESİ
( bkz. MOLLA HÜSREV MESCİDİ İLE Aksaray, Sofular Caddesi'ndedir. [Halveti Tekkesi'dir] )
- SOĞUK KUYU MESCİDİ ile SOĞUK KUYU MEDRESESİ
( KANLI MEDRESE MESCİDİ / PİRÎ PAŞA MEDRESESİ MESCİDİ ile CAFER AĞA MEDRESESİ )
( Zeyrek'te, Pirî Paşa Sokağı'ndadır. İLE Sultanahmet'te, Ayasofya Camisi - Alemdar Caddesi arasındadır. )
( 1543'te, Pirî Paşa tarafından. İLE 1560'da, Kapı Ağası Cafer Ağa tarafından Mimar Sinan'a yaptırılmıştır. )
- SOĞUK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SOLUK
- SOĞULMA ile/<> SOĞURMA
( Suyu ya da sütü çekilerek pörsüme. | Irmak, kuyu, pınar gibi yerlerde, suyun çekilip yok olması. İLE Bir madde, bir sıvıyı içine çekmek. | Katı ya da sıvı bir maddeyi, soğurma yoluyla bir gazı içine almak, emmek, massetmek, absorbe etmek. | Bir ortamın, ışık enerjisini belirli nicelikte emmesi. )
- SOĞURMA ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> SÖMÜRME
- SÖĞÜT ile SORGUN/SORKUN
( ... İLE Sepetçi söğüdü. )
( SALIX cum ... )
- SOĞUT(UL)MA ile/ve/<> SOYUTLANDIR(IL)MA
- SOHBET["SOHPET" değil!] ile SÖYLEŞİ
- SOHBET'İN:
KÂL'İ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HÂL'İ
- ŞOK OLMAK değil ŞOKE OLMAK
- ŞOK ile ŞOKE OLMAK
( SHOCK vs. BEING SHOCKED )
- SOKRATES:
ÖNCESİ ile/ve/<>/> SONRASI
( THALES: [yaklaşık][M.Ö.] 625 - 546
ANAKSİMANDROS: [yaklaşık][M.Ö.] 610 - 546
ANAKSİMENES: [yaklaşık][M.Ö.] 585 - 525
PYTHAGORAS: [yaklaşık][M.Ö.] 570 - 496
HERAKLEITOS: [yaklaşık][M.Ö.] 540 - 480
PARMENİDES: [yaklaşık][M.Ö.] 515 - 450
EMPEDOKLES: [yaklaşık][M.Ö.] 494 - 434
ANAXAGORAS: [yaklaşık][M.Ö.] 500 - 428
PROTOGORAS: [yaklaşık][M.Ö.] 481 - 420
DEMOKRİTOS: [yaklaşık][M.Ö.] 460 - 360
ile/ve/<>/>
SOKRATES: [yaklaşık][M.Ö.] 470 - 399
PLATON: [yaklaşık][M.Ö.] 427 - 347
ARİSTOTELES: [yaklaşık][M.Ö.] 384 - 322 )
( Sokrates öncesi düşünce, Thales ile başlıyor.
Anaksimandros, Anaksimenes tarafından devam ettiriliyor.
Pythagoras, mistik ve matematiksel yaklaşımı geliştiriyor.
Herakleitos, değişim ve oluşa işaret ediyor.
Parmenides, değişim ve varlık'a işaret ediyor.
Empedokles, dört unsur, iki karşıt kuvvet[sevgi ve nefret]'e işaret ediyor.
Anaxagoras, "şey" sayısı kadar unsur, akıl[nous] olduğuna işaret ediyor.
Protogoras, kişinin, herşeyin ölçüsü olduğuna işaret ediyor.
Atomcular, Leucippus ve Demokritos, niteliğin nicelik ile yer değiştirmesi.
İLE/VE/<>/>
Sokrates ile antik yunan doğa anlayışı, doğadan, insana yöneliyor.
Plato ve Aristotles, bu iki anlayışı, evreni anlamak için genişletiyor ve derinleştiriyorlar. )
( SOKRATES: Sağlam güç sahibi. )
( )
- SOKRATES'İN DEDİKLERİ ile/ve/ya da SOKRATES ÜZERİNDEN SÖYLENİLENLER/"SOKRATES'E SÖYLETTİRİLENLER"
- SOKUR ile SOKUR
( Bir gözü görmeyen hayvan. İLE Köstebek. )
- SOKUŞ ile/||/<> SÖGÜŞ/SÖVÜŞ
( Lâf sokmak, birbirini suçlamak. İLE/||/<> Sövmek, küfür etmek. )
- SOL ile SOL
( Yüreğin bulunduğu tarafta olan. İLE Gam dizisinde, fa ile la arasındaki ses. | Bu sesi gösteren, nota imi. )
- SÖLEDİMİ" ile/değil SÖYLEDİĞİMİ
- SÖLPÜK ile SÖLPÜMEK
( Gevşeyip kendini koyuvermiş. İLE Şişmanken zayıflamak. | Gevşemek, pörsümek. )
- SOLUĞAN ile SOLUĞAN
( Soluk darlığına tutulmuş olan. | Sık soluyan hayvan. İLE Uzaklarda esen rüzgârdan sonra başlayan dalga hareketi. )
- SOLUK ALMA/İNHALASYON[İng. < INHALATION] ile/ve/değil/< SOLUK VERME/EKSHALASYON[İng. < EXHALATION]
( TEBEHHÜR: Kısa ve sık soluk alma. )
( ŞEHÎK[< ŞEHKA] ile/ve/değil/< ZEFÎR )
- SOLUK ÇEŞİTLERİ ve SOLUK EGZERSİZLERİ!!!
- SOLUK DELİĞİ ile/ve/<> SOLUK YOLU
( MENFES ile/ve/<> HANÇERE, MİZMÂR[Ar.] )
- SOLUK = NEFES = BREATH[İng.] = SOUFFLE[Fr.] = ATEM[Alm.] = RESPIRO[İt.] = ALIENTO[İsp.]
- SOLUK ile SOLUK
( [Ten için] Donuk bir beyazlığı olan, rengi atmış olan, solmuş. | [Işık için] Parlaklığını, gücünü yitirmiş olan. | [Nesneler için] Rengi atmış olan. İLE Akciğerlere çekilen ve atılan hava ya da ciğerlere hava alıp verme. )
- SOLUK ile SOLUK VERMEK
( Derin ve sakin biçimde solunum ile canlılık artar, o da beyni etkiler ve zihnin arınmasına ve istikrar bulmasına ve derin düşünmeye elverişli hale gelmesine yardım eder. )
( Tekrarlama, soluğunuza istikrar kazandırır. )
( With deep and quiet breathing vitality will improve, which will influence the brain and help the mind to grow pure and stable and fit for meditation.
Repetition will stabilise your breath. )
( NEFES, ŞEHÎK ile ZEFÎR )
( BREATH(ING)/INHALE vs. EXPIRATION/EXHALE )
- SOLUNUM DÜZENİNİN YAPISI ile SOLUNUM DÜZENİNİN İŞLEVLERİ
( Burun, boğaz, göğüs kafesi, akciğerler ve bronşlar gibi çeşitli organlardan oluşur. İLE Oksijeni akciğerlere almak ve karbondioksiti dışarı atmaktır. )
- SOLVENT[İng.] ile/ve/||/<> SOLÜSYON
( Çözücü. İLE/VE/||/<> Çözelti. | Eriyik. | Çözüm. )
- SOM ile SOM ile SOM
( İçi dolu olan ve dışı kaplama olmayan. | Katışıksız. İLE Rıhtımın, su üstünde kalan bölümü. İLE Hem denizde, hem de tatlı sularda yaşayan, irice bir balık. )
( ... cum ... cum SALMO SALAR )
- SOMA ile SOMA[Yun.]
( ... İLE Eşeysellik gözeleri dışında, gövde gözelerinin tümü. )
- SOMAK/SUMAK[Ar.] ile SOMAK
( Antepfıstığıgillerden, sıcak bölgelerde yetişen, kabuğu tıpta kullanılan bir ağaç. | Bu ağacın, ekşilik vermek için dövülerek yemeklere katılan, mercimeğe benzeyen meyvesi. İLE Hayvanlarda, yüzün çıkıntılı ve az çok sivri olan ön bölümü. )
( RHUS CORIAFIA cum ... )
- SOMUN[Yun.] ile SOMUN[Fr.]
( Yuvarlak ve şişkin ekmek. İLE Cıvatanın ucuna geçirilen, içi yivli demir başlık. )
- SÖMÜRGE ile/değil SÖMÜRÜLGE
( Bir devletin kendi ülkesinin sınırları dışında egemenlik kurarak yönettiği ekonomik ya da siyasal çıkarlar sağladığı ülke, sömürülen ülke. İLE/DEĞİL Diline, değerlerine, gelişimine ve üretime katılmayan toplumların geldiği/geleceği nokta. )
- SOMURMAK/SOĞURMAK ile/||/<> SÖMÜRMEK
( Emmek, ağza çekmek. İLE/||/<> Bir şey bırakmamak üzere yemek ya da içmek, iştahlı iştahlı yemek, hepsini birden bitirmek, silip süpürmek. )
- SÖMÜRME ile/ve/<> "SÖĞÜŞLEME"
- SOMUT EMEK ile/ve/||/<> SOYUT EMEK
( Kullanım değeri. İLE/VE/||/<> Değişim değeri. )
- GELENEK:
SOMUT ile/ve/||/<>/< SOYUT
( İçi boş. İLE/VE/||/<>/< Evrensel. )
- SOMUT GERÇEKLİK ile/ve SOYUT GERÇEKLİK
( Batı'nın yaklaşımı. İLE/VE Doğu'nun yaklaşımı. )
- SOMUTU AÇIKLAMAYA ÇALIŞMAK ile/ve/değil/yerine SOYUTU ANLATIP SOMUTTAN ÖRNEK VERMEK
- SON AKŞAM YEMEĞİ ile/ve "SON AKŞAM YEMEĞİ"
( 1495 - 1498 arasında. İLE/VE 1662[Çuhacılar Loncası] )
( Tabloda 26 el bulunur. İLE/VE 5 el bulunur. )
( Leonardo da Vinci.[15 Nisan 1452 - 02 Mayıs 1519] İLE/VE Rembrandt Harmenszoon van Rijn.[15 Temmuz 1606 ? 04 Ekim 1669] )
( ile/ve
)
- SON ile/değil SONSUZLUĞA AÇILAN KAPI
- SONA değil SONRA
- SONDA[Fr.] ile SONDA[Fr.]
( Suyun, herhangi bir noktadaki derinliğini ölçmek, dip tabakaların yapısını incelemek için kullanılan araç. | Bir boşluğun içini yoklamaya yarayan, uzunca ve ucu küt demir araç. İLE Gövde içinde, herhangi bir boşluk ya da mesaneye sokulan, tanı, inceleme, sağaltım ve dışarı sıvı atmada kullanılan araç. )
- SONDAN değil SONRADAN
- SÖNDÜRMEK ile SÖNDÜRMEK
( Ateş ve ışığın yanmasına, aydınlatmasına son vermek. | Hava ya da gaz ile şişirilmiş bir şeyin havasını ya da gazını boşaltmak. İLE Tutku ve duyguları yatıştırmak, etkisiz duruma getirmek. )
- SONEK ile SONEKLEME
( SUFFIX )
- SONLU KÜMELERİN BİRARADALIĞINDA ile/ve/||/<> SONSUZLUĞUN OLANAKSIZLIĞI
- SONLU SONSUZ ile/ve/||/<> SONSUZ SONLU
( İçerik, biçim/şekil/morf. İLE/VE/||/<> Yapı, sûret/form. )
- SONLULUĞUN(ÖLÜMÜN) SONRASI ile/ve/||/<> SONSUZLUK
- SONLULUK ile/ve/||/<>/> SONLULUĞUN SONSUZLUĞU
- SONSUZ ile SONSUZ / SONSUZ
- SONSUZLUĞUN:
"VAROLUŞU" ile/değil ADI/ETİKETİ
- SONUÇ ile/ve/değil SON/ÂKIBET
( [not] RESULT vs./and/but CONSEQUENCE )
- SONUÇLANDIRMA ile/ve/değil/||/<>/> SONLANDIRMA
- SÖNÜM / SÖNÜMLEMEK ile SÖNÜMLÜ
( Bir salınım hareketinin genliğinin, türlü dirençlerin etkisiyle küçülmesi, itfa. | Bir borcun her yıl ödenen taksitlerle belirli bir zaman sonunda ödenmiş olması, itfâ. İLE İLE Belirli bir sürede, genliği, sıfıra inen [salınım hareketi]. )
- SONUNU GETİRMEK değil SONRASINI GETİRMEK
- SONURGU ile SONURTU
( Bir başlangıcın, bir olgunun, bir ilginin gerekli ve zorunlu görülen sonucu, vargısı. İLE Birbirine bağlı iki önermeden sonraki. )
- SOPA ile SÖVEN
( ... İLE Büyük sopa. )
- SOPHOS ile SOPHOS ile SOPHOS
( Tanrı. İLE Bilge. İLE Usta. )
- SÖR[Fr. SOEUR] ile "SÖR"[İng.]
( Katolik mezhebinde kendini dine adayan ve manastırda yaşayan kadın/rahibe. | Kızkardeş. | Hastabakıcı. İLE İngiliz, "soyluluk" "unvanı"[Kişinin soyu olmaz! Öncelikle ve son olarak, kendi vardır. Kendinden öncekileri, ikinci/üçüncü sıralarda düşünmek gerekir. "Soy" düşüncesi/sözü, dirimsel/biyolojik bir durumdur. Ancak, hayvanlar için [köpek ya da at için] geçerli "olabilir". "İnsan" için, zorlamalı, dolaylı ve gereksiz/yersiz bir "yakıştırmadır!"]. )
- SORGU SUAL değil/yerine/= SORGULAMA
- SORGUÇÇU HAN ile SORGUÇÇULAR ÇARŞISI
( Bayezıd'ta, Kapalı Çarşı'nın güneyinde, Kalpakçılar Caddesi'ndedir. İLE Bayezıd'ta, Kapalı Çarşı'da, Bedesten yakınında bir çarşı. )
- SORGULA!:
ELİNİ ve/||/<> DİLİNİ ve/||/<> YOLUNU ve/||/<>
GÜNÜNÜ ve/||/<> GÖNLÜNÜ ve/||/<> SONUNU
( Kazandıkça, bölüşemiyorsan. VE/||/<> Konuştukça, kırıcı oluyorsan. VE/||/<> Yürüdükçe, hedeften çıkıyorsan. VE/||/<> Günler/yıllar geçtikçe, yerinde sayıyorsan. VE/||/<> Sevildikçe, vefâsızlaşıyorsan. VE/||/<> Hangi durumda olursan ol! )
- SORGULAMAK ile SORGUYA ALMAK/ÇEKMEK
- SORGULAMAK ile/değil/yerine/</>< SORU SORMAK
( Bazı "savcı"ların yanlış, olumsuz, yüklü, kandırıcı tarzı. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Düşünenlerin, uygun, doğru, yerinde tutumu. )
- SORGULANABİLİR/SORGULANABİLECEK/LER ile SORGULANAMAYAN/SORGULANAMAYACAK OLAN/LAR
- SORGULANMAK ile/ve/değil/yerine SORUMLULUK/U/NU ALMAK
- SORGUSUZ ile/ve/||/<>/> SORUSUZ/SUALSİZ[Ar.]
- SORMAK ile SORMAK/SOĞURMAK
( Birine soru yönelterek, herhangi bir konuda, ondan bilgi istemek. | Bir işin sorumluluğunun kendinde olması, bir işten sorumlu bulunmak. İLE Emmek. )
- SORMAK ile/ve SÖYLEMEK
( TO ASK vs./and TO SAY )
- SORMASINDAN BELİRLİ ile SORUŞ BİÇİMİNDEN BELİRLİ
- SORMAYAN ile/değil/yerine/>< SORAN
( Yaşam boyu ahmak ve aptal. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Bir dakikalığına, "birkaç kişi nezdinde" "aptal." )
- [Fr.] SORTİ ile SORTİ
( Elektrik tesisatında, lamba ya da fiş konacak kolların her biri. İLE [askeriye] Çıkış. )
- SORU KİPİNDE İNANÇSIZLIK/ÜMİTSİZLİK ile/değil/yerine SORMAK
( "Yapsa ne olacak?" İLE/DEĞİL/YERİNE ... )
- SORU SORMAK ve/=/||/<>/< SORUMLULUĞU İSTEMEK
- SORU ile/ve/> SORUN ile/ve/> SORUNSAL
( Sorun olmadan/yoksa soru da olmaz/oluşmaz. )
( QUESTION and/> PROBLEM and/> PROBLEMATICAL )
- SORULURSA ile/ve/değil/||/<>/>/< SORULSA
- SORUMLU TUT(UL)MAK ile/ve/değil/yerine SORUMLU OLMAK
- SORUMLULUK DUYMAK ile/ve/||/<>/> SORUMLU OLMAK
- SORUMLULUK VERME ile/değil/yerine SORUMLULUK ALMA(YI SAĞLAMA)
( Sorumluluk verilmez, sorumluluk alınır. Sorumluluk alınması için koşullar, uygun yapıya büründürülür. )
( It's not right to "giving responsibility". Better to arrange conditions "to taking responsibility". )
( GIVING RESPONSIBILITY vs. TAKING RESPONSIBILITY
TAKING RESPONSIBILITY instead of GIVING RESPONSIBILITY )
- SORUMLULUK ile/ve SORGULAMA
( RESPONSIBILITY vs./and TO INTERROGATE )
- SORUN "ÇIKARMAK/ÇIKARAN" ile/ve/değil/||/<>/< SORUNU GÜN YÜZÜNE ÇIKARMAK/ÇIKARAN
- SORUN ...:
"ÇÖZÜMLENMEDİ" ile/değil ÇÖZÜLDÜ/ÇÖZÜL(E)MEDİ
- SORUN:
(")SORUN(") değil SORUNA BAKIŞ AÇIMIZ
- SORUN ile/ve/=/||/<>/< "SONUÇ"
- SORUN ile/ve/ne yazık ki/||/<>/< SORUNUN OLMAMASI SORUNU
- SORUN ile SORUNUN SONUCU
( PROBLEM vs. CONSEQUENCE/RESULT OF THE PROBLEM )
- SORU/NLAR:
ÇIKINCA ile/ve/değil/||/<>/> ÇIKTIKÇA
- SORUNLAR SORUNLAR İÇİN ÇÖZÜM ARAMAK/BULMAK
- SORUNLAR ile/ve/değil/yerine/||/<>/> SORUNLARI TERK ETMEK
- SORUNLARDAN/KİŞİLERDEN "KAÇMAK/UZAKLAŞMAK" ile/değil/yerine SORUN(LU)LARI UZAKLAŞTIRMAK
- SORUNLARI/OLUMSUZLUKLARI ...:
"AKLINDA TUTMAK" ile ARDINDA TUTMAK
- SORUNLARI:
AŞMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ASKIYA ALMAK
- SORU(N)LARI:
ÇÖZMEK ile/ve/||/<>/> AŞMAK
- SORUNLARI ERTELEMEK/DAHA SONRAYA TAŞIMAK yerine SORUNLARI TERK ETMEK
- SORUNLARI (SADECE) KONUŞMAK ile/ve/yerine/değil SORUNLAR İÇİN ÇÖZÜM ARAMAK/BULMAK
( Hiçbir sorun, onu yaratan 'bilinç seviyesi'yle çözülemez. )
( Problems cannot be solved at the same level of awareness that created them. )
( [not] (ONLY) TO TALK THE PROBLEMS vs./and TO SEARCH/FIND SOLUTION FOR PROBLEMS
TO SEARCH/FIND SOLUTION FOR PROBLEMS instead of (ONLY) TO TALK THE PROBLEMS )
- SORUNLARI(N/I):
ÖNEMSEMEMEK ile/ve/değil/yerine ÜSTÜNDE DURMAMAK
- SORUNLARLA/SIKINTILARLA:
BOĞUŞMAK değil/yerine YOĞRULMAK
- DURUM/RESİM:
SORUNLU ile/ve/değil/||/<>/< SORUNLULARIN
- SORUNLU "YASALARI":
REDDEDELİM değil/yerine DEĞİŞTİRELİM
- SORUNLU ile/değil/yerine/>< SORUMLU
- SORUNU:
GÖRMEMEK ile/ve/||/<> ÇARPITMAK
- SORUNU YOK ETMEK değil/yerine SORUNU YÖNETMEK
- SORUŞMAK ile SORUŞMAK
( Birbirine sormak. İLE Emilip yok olmak. | Çamaşırın, kurumaya başlaması. )
- ŞOSE[Fr. CHAUSSEE] ile ŞOSET[Fr. CHAUSETTE ]
( Genellikle taş kırıkları üzerine kum döşenip silindir geçirilerek yapılan yol. İLE Kısa çorap. )
- SOTE"YE (YATMAK) değil "SOTA"YA (YATMAK)
( SOTE[Fr. < SAUTÉ]: Küçük küçük doğranmış sebzeleri yağda hafifçe kavrulduktan sonra su, domates, biber vb. katılarak yapılan bir tür yemek. İLE/DEĞİL SOTA[İt. < SOTTO]: Uygun, elverişli [yer]. )
- ŞÖVALE[Fr. CHEVALET] ile ŞÖVALYE[Fr. CHEVALIER]
( Tabloların üzerine konulup resim yapıldığı sehpa. İLE Eski Roma'da, üç sınıftan ikincisinin üyesi olan yurttaş. | Orta Çağ Avrupası'nda, özel eğitimle yetişmiş, belirli ülküler taşıyan, soylu, atlı savaşçı. | Derebeylik düzeninde, soyluluk unvanlarının en alt basamağı. | Günümüzde, Fransız hükûmetinin verdiği şeref belgesi ve nişanı. )
- SOVAN değil SOĞAN
- SOY ADI/SOYADI değil/yerine SON ADI/SONADI, EK ADI/EKADI, İKİNCİ/İKİNCİL ADI
( Kişinin/kişinin, "soy adı" diye tanımlanmış/kullanılan sözcük, kişinin "soy"unu değil kişinin aynı ada sahip olduğu/olabileceği tek(/ilk/birinci) adına, takma ad[meslek,özellik vs.] vermek yerine belirli, kayıt altına alınan/alınacak bir ek/ikinci adla tanımak/tanımlamak üzere kullanılmıştır. )
- SOY ile "SOYLU"
( Adamın biri, Sokrat'ı, soy üzerinden aşağılamaya çalışınca, Sokrat şöyle dedi: "Senin soyun sende bitti, benimki ise benden başlar". )
( ANCESTRY vs. "NOBLE" )
- SOYGA ile SOYKA
( Tüyleri alacalı, küçük bir karga türü. İLE Ölünün üzerinden çıkan giysi. | Yaramaz, huysuz. )
- SOYLA ile/||/<> SÖYLE
( Manzum söz söylemek, hitap/hitabet etmek. İLE/||/<> Belirsiz söylemek. )
- ŞÖYLE ile BÖYLE ile ŞÖYLE YA DA BÖYLE ile ŞÖYLE VE BÖYLE
( [LIKE] THAT vs. [LIKE] THIS vs. [LIKE] THAT OR THIS vs. [LIKE] THAT AND THIS )
- SÖYLE ile/değil ŞÖYLE
- SÖYLEDİĞİNE GÖRE ... ile/ve SÖYLEDİĞİ KADARIYLA ...
- SÖYLEDİĞİNİZDE değil SÖYLEDİKLERİNİZDE
- SÖYLEDİKLERİMİZ ile/ve/<> SÖYLEYEMEDİKLERİMİZ
( ... İLE/VE/<> Söylediklerimizden daha çok pişmanlığa neden olur. )
- SÖYLEM ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/> SÖYLENTİ
- SÖYLEM ile SÖYLEV
- SÖYLEMEK ile SÖYLEMEMEK
( TO SAY/TELL vs. NOT TO SAY/TELL )
- SÖYLEMEKTEN/YAPMAKTAN (")KURTULMAK(") ile/ve/<>/değil SORUMLULUKTAN (")KURTULMAK(")
- SÖYLENCE ile SÖYLENTİ
- KONUYU/SÖYLENENİ/SÖYLEDİĞİNİZİ ...:
ANLAMAMAK/ANLAMIYORUM ile/ve/değil/||/<>/> BEĞENMEMEK/BEĞENMİYORUM
- SÖYLENENLER ile/değil SÖYLENİLENLER
- SÖYLENİLEN ile/ve SÖYLENİLMEK İSTENİLEN
( Özellikle şiirde! )
( Satırlardan çok, satır aralarını iyi okumak gerekir! )
- SÖYLENİLEN'İ:
YORUMLAMAK ile/değil/yerine DİNLEMEK[Kabul etmek anlamında değil!]
( İmgelemeden bakmayı, çarpıtmadan dinlemeyi öğrenin, hepsi bu. )
( Dinleyen, anlatandan ârif gerektir. )
( Çok dinlememiz ve az konuşmamız için, iki kulağımız ve bir dilimiz var. )
( EXPLANATION: TO INTERPRET vs. TO LISTEN[Not in the mean of acceptance!]
EXPLANATION: TO LISTEN instead of TO INTERPRET
Learn to look without imagination, to listen without distortion; that is all. )
- SÖYLERKEN BUYRUK VERMEK ile/değil/yerine/>< SÖYLEMEK
- SÖYLEYİŞ ile SÖYLENİŞ
- SOYUT EVRENSELLER ile/ve SOMUT EVRENSELLER
- SOYUT TÜMEL ile/ve/<>/> SOMUT TÜMEL
( İdea. İLE/VE/<>/> İdeal. )
- SOYUT ile SOMUT
( Soyut, AKIL'ın alanıdır. Varlık-Yokluk, Birlik-Çokluk gibi kavramlardır soyut olanlar. | İlişkisizlik. İLE İlkesine/yasasına göre işleyen olgu. | Duyunun kavramlaştırılması. | Kavram çiftleri arasındaki ilişki. | Ayrımların birliği. )
( BAZI SOYUTLAR:
* AHLÂK
* CEBİR
* MÛSİKÎ
* METAFİZİK )
( Saltık[mutlak]. İLE Göreli. )
( ABSTRACT vs. CONCRETE )
( CONCRET avec ABSTRAIT )
( KONKRET mit ABSTRAKT )
( CONCRETO con ABSTRACTO )
( CONCRETO con ASTRATTO )
( MÜCERRED ile/ve MÜŞAHHAS )
- SOYUT ile SONSUZLUK
- SOYUT ile/ve/||/<> SONUÇ
- SOYUTLAMA ile/ve SOMUTLAŞTIRMA
( Bilim. İLE/VE Denetleme. )
( ABSTRACTION vs./and CONCRETIZE
Science. WITH/AND Inspection. )
- SOYUTLAMA ile/ve/||/<> SOYUTLANMA
( ABSTRACTION vs./and/<> TO GET IN ABSTRACTION )
- SOYUTLAMAK ile/ve/||/<>/> SOYUTLAMANIN SOYUTLA(N)MASI
- SOYUTLANMA ile/değil/yerine SOYUTLAMA
( Dışarıdakilerde/n. İLE/DEĞİL/YERİNE Zihinde/n. )
( Yalnızlığa götürür. İLE/DEĞİL/YERİNE Kendine dönmeyi ve derin dalışı sağlar. )
- SÖZ DİNLEMEK ile SÖZ DİNLEMEK
( "Yapma ve yap" denileni yerine getirmek, uygulamak. İLE Konuşulanları dinlemek/dinlemeye çalışmak, konuşulanlara dikkatini yöneltmek/kulak kabartmak. )
- SÖZ KESMEK ile SÖZÜ KESMEK
- SÖZ SÖYLEMENİN KURALLARINDA:
ÖNÜNÜ ARDINI GÖZETMEK[Ar.] ve/||/<> SÖYLEMEDEN ÖNCE TEKRAR TEKRAR DÜŞÜNMEK[Ar.] ve/||/<> ON KERE DÜŞÜNÜP BİRİNİ SÖYLEMEK[Ar.] ve/||/<> "HER AĞZIMIZA GELENİ" SÖYLEMEMEK[Ar.]
( Önün ardın gözet fikr-i dakîk et onda bir söyle
Öğütme ağzına her ne gelirse âsiyâb-âsâ
Osman Nevres[ö. 1762]
)
( )
- SÖZ VERME! ve/||/<> SÖZÜNDEN DÖNME!
( Ölsen de! VE/||/<> Ölsen de! )
- SÖZ VERMEK/VEREN ve/||/+/<>/> SÖZÜNDE DURMAK/DURAN
- SÖZCELEME ile/||/<> SÖZ UZATIMI ile/||/<> EĞRETİLEME ile/||/<> TOPLULUK ADI
( İki susku arasında yer alan söz zinciri parçasını -yani sözceyi- belirli bir bağlam ve durum içinde gerçekleştirme. İLE/||/<> Değişik gösterenler aracılığıyla aynı gösterileni aynı sözcede yineleme. İLE/||/<> Düz değişmeceye karşıt olarak, dizisel bağıntılar düzleminde ortak anlambirimcikler kapsadığından aralarında eşdeğerlik ilişkisi kurulan anlamlı öğelerden birini öbürü yerine ve karşılaştırma yapılmasının sağlayan sözcükleri kaldırarak kullanma sonucu oluşan değişmece. İLE/||/<> Birçok öğeden oluşmakla birlikte bütünlük gösteren, birlik sunan bir topluluğa verilen tekil ad. )
- SÖZCÜĞÜN:
"AĞIRLIĞI" ile/ve/||/<> "BEDELİ"
- SÖZCÜĞÜN:
GENİŞLİĞİ ile/ve/||/<>/> DERİNLİĞİ ile/ve/||/<>/> AĞIRLIĞI/YÜKSEKLİĞİ
- SÖZCÜĞÜN HİZMET ETMESİ/EDEMEMESİ ile/ve/||/<>/> SÖZCÜĞÜN "İSTİHDAMI"
- SÖZCÜĞÜN:
KÖKENİ(ETİMOLOJİSİ) ile/ve/<> GEÇMİŞİ
- SÖZCÜĞÜN:
"NEREDEN GELDİĞİ" ile/ve/değil/||/<>/< NEREYE DAYANDIĞI
- SÖZCÜĞÜN:
USSAL ANLAMI ile DUYGUSAL ANLAMI
( SIGNUM RATIONALE cum SIGNUM SENSUALE )
- SÖZCÜK:
"DAR AĞACI" değil DAĞARCIĞI
- SÖZCÜK:
KÖKÜ ile/ve/değil/||/<>/> GÖVDESİ
- SÖZCÜK SINIFI ile SÖZCÜKBİÇİM ile SÖZCÜKSEL KOŞULLANMA ile SÖZDİZİM ile SÖZDİZİMSEL ÖLÇÜT
- SÖZCÜKLER ÖNEMLİ DEĞİL değil SÖZCÜKLER, BURADA[BU KONUDA/ALANDA] ÖNEMLİ DEĞİL
- SÖZE UYUMAK değil/yerine SÖZE UYMAK
- SÖZLÜ İLETİŞİM/BİLDİRİŞİM ile/ve SÖZSÜZ İLETİŞİM/BİLDİRİŞİM
( Doğal | Aklî | Uzlaşımsal İLE/VE Doğal | Aklî | Uzlaşımsal )
( Ah/oh gibi seslerle. | Görülmediği halde duyulan sözlerden durumun ne olduğunu çıkarsayarak. | Dil/konuşma/sözcükler ile. İLE/VE Yüzün kızarması/saraarması gibi durumlardan yansıyarak. | Dumanın göründüğü yerde ateşin varolabileceğini düşünerek. | Trafik işaretleri gibi ortak kullanımda olan üzerinde uzlaşılmış işaretlerle. )
( Sözün tamamı, anlamayana söylenilir. )
- SÖZLÜ ile SÖZEL
( ... vs./and VERBAL[SÖZEL ve/< EYLEMSEL] )
- SÖZLÜK KULLANIMI ile/ve/||/<>/> SÖZLÜK YAZMAK
- SÖZLÜK ile SÖZLÜK KÜTÜĞÜ ile SÖZLÜKBİRİM ile SÖZLÜKÇE ile SÖZLÜKSEL ile SÖZLÜKSEL BİÇİMBİLİM ile SÖZLÜKSEL KÜTÜK ile SÖZLÜKSEL BİÇİMBİRİM
( LEXICON vs. LEXICAL ENTRY vs. LEXEME vs. LEXICON vs. LEXICAL vs. LEXICAL MORPHOLOGY vs. LEXICAL ENTRY vs. LEXICAL MORPHEME )
- SÖZÜ/SORUYU:
"ANLAMADIM" ile/değil DİNLEYEMEDİM/ODAKLANAMADIM/TAKİP EDEMEDİM
- SÖZ(Ü) DİNLEMEK ile/ve/değil/yerine SÖYLENİLENİ/İSTENİLENİ YAPMAK/YAPABİLMEK
- SÖZÜ KABUL ETMEK ile/ve/değil SÖZÜ TASDİK ETMEK
- SÖZÜ/DÜŞÜNCEYİ/NESNEYİ:
"KALDIRMAK/KALDIR(A)MAMAK" ile/ve "TAŞIMAK/TAŞI(YA)MAMAK"
- SÖZÜ/KONUŞMAYI:
"UZATMA!" değil UZAMASIN
- SÖZÜ:
SÖYLEMEDEN ÖNCE ile/ve/||/<> SÖYLEDİKTEN SONRA
( Önünde dur! İLE/VE/||/<> Ardında dur! )
- SÖZÜ/KONUYU:
"UZATMAYAYIM" değil UZATMIŞ OLMAYAYIM
- SÖZÜ:
YANLIŞ ANLAMA ile SAPTIRMA
( Anlamaya uğraşmayın! Yanlış anlamamanız yeter. )
( Yanlış düşüncelerden kurtulun, bu yeter. )
( Kendinize iyice bakın, tüm yanlış anlamalar ve yanlış düşünceler eriyip gideceklerdir. )
( Herkese, anlayabileceği kadar söz söyleyin. [Kellimünnâse alâ kader-i ukûlihim] )
( Bir sözü anlamak için, estetik bir hal gerek. )
( Don't try to understand! Enough if you do not misunderstand.
Get rid of wrong ideas, that is all.
Have a good look at yourself and all these misapprehensions and misconceptions will dissolve. )
( MISUNDERSTANDING vs. DISTORTION :THE SPEECH )
- SÖZÜ:
YAYMAK ile UZATMAK
( SÖZCÜKLERİ/YAZAÇLARI(HARFLERİ)! )
- SÖZÜN:
BAĞLAYICILIĞI ile/ve/değil/yerine ETKİLEYİCİLİĞİ
- SÖZÜN:
BAŞINDA ile/değil/yerine SONUNDA
( "Sadece ..." İLE/DEĞİL/YERİNE "... sadece." )
- SÖZÜN:
BELİRLEYİCİLİĞİ ile/ve/değil/<> BAĞLAYICILIĞI
( Söylediklerinize dikkat edin,
düşüncelere dönüşür...
Düşüncelerinize dikkat edin,
duygularınıza dönüşür...
Duygularınıza dikkat edin,
davranışlarınıza dönüşür...
Davranışlarınıza dikkat edin,
alışkanlıklarınıza dönüşür...
Alışkanlıklarınıza dikkat edin,
değerlerinize dönüşür...
Değerlerinize dikkat edin,
karakterinize dönüşür...
Karakterinize dikkat edin,
kaderinize dönüşür... )
- SÖZÜN:
ÇEŞİTLERİ ile/ve/<> DERECELERİ/DEREKELERİ
( ŞİİR
^
ATASÖZÜ, DEYİM [KELÂM-I KİBAR, VECİZE]
^
[dereceleri]
--- SÖZ ---[(bilgili ve bilinçli) kişinin ağzından çıkan]
[derekeleri]
v
LÂF / KÜNGE / JÂJ[Fars.] [Evin içinden çıkan çer-çöp.]
v
KÜFÜR [Ar. < KFR: Örtme, gizleme.]
v
TARİZ [Birini eleştirme, küçük düşürme ya da alay etmek amacıyla söylenilmek istenileni tam tersi bir anlamda bir sözle, incelikle ve lâtîfeyle[espriyle] anlatma sanatı.]
v
HİCV [Ar. < HECV: Yergi, yermek.]
v
HERZ[Ar.: Anlamsız, boş, saçma. | Hakaret. ], YÂVE, TÜRREHÂT / HERZE/BESBÂS[Fars.] )
- SÖZÜN KISASI ile SÖZÜN ÖZÜ
( BRIEF OF THE WORD vs./and ESSENCE OF THE WORD )
- SÖZÜN/KONUŞMANIN:
BAŞINDA SÖYLENİLECEK (OLAN) ile/ve/değil/yerine SONUNDA SÖYLENİLECEK (OLAN)
- SÖZÜNÜN ARDINDA DURAN ile/ve/değil SÖZÜNÜ, KENDİ TAKİP EDEN
- SPIROMETRİ/SPIROMETRY[İng.] değil/yerine/= SOLUK ÖLÇÜMÜ
- STANDART ile/ve SOMUT
( STANDARD vs./and CONCRETE )
- SUAL ETMEK değil/yerine/= SORMAK/SORUP SORUŞTURMAK
- SUAL ETMEK ile SORU TEVCİH ETMEK
( Soru, soruna dönüşmezse/dönüşmemişse yola giremezsin. )
- SUAL[Ar.] değil/yerine/= SORU
- SUÇLAMAK ile/değil/yerine SORUMLU OLMAK
- ...'NIN:
"SUÇLUSU" ile/ve/değil/yerine/<>/< SORUMLUSU
- SUİSTİMAL ile SÖMÜRÜ
- SÜMÜK ile SOĞUK AKINTISI
( MUHÂT ile ... )
( MUCUS vs. CURRENT IN COLD )
- SÜMÜKLÜBÖCEK ile SOLUCAN
( BÜZZÂKA, HALEZUUN ile HURTUUN )
( SLUG vs. EARTHWORM )
( LIMAX cum LUMBRICUS TERRESTRIS )
- SÜREÇ ile SONUÇ (Merkezlilik)
( Ağaç, meyvesinden tanınır. )
- SÜREÇ ile/ve/<>/> (")SONUÇ(")
( Hiçbir nesne/kavram/olgu, taşıdığı/yansıttığı ada/olguya, kendine daha uygun bir ad/tanım bulunmasını olanaksızlaştıracak derecede bağlı değildir. )
( Süreci kavramadan, sonuçlar konuşulamaz!
Süreç düşünülmeden ve konuşulmadan, "sonuç"/lar konuşulamaz! )
( Sefer. İLE/VE/<>/> "Zafer". )
( Yargılama. İLE/VE/<>/> Yürütüm[infaz]. )
( Âlim ve âriflerin takibi, tutumu, ilgilendiği, odaklandığı, öncellediği. İLE/VE/<>/> Câhillerin, gençlerin, çocukların, toplumların, "güçlüler"in, yetersizlerin, eziklerin, kibirlilerin, kendini ya da başkalarını küçümseyenlerin, keyifçilerin, hazcıların, çıkarcıların, "avcı"ların, kozcuların, kumarbazların "tavrı", aradıkları, "öncelledikleri", saplandıkları, müşterisi ve bağımlısı oldukları. )
( Zihinleri/akılları devrede olanlar/tutanların ilgilendiği. İLE/VE/<>/> Duyguları ağır basanların duyarsızlığı/kayıtsızlığı. )
( Gerçekliklerle yüzleşebilenlerin ilgilendiği. İLE/VE/<>/> Beklenti(sin)de olanların uğraştığı/didiştiği. )
- SÜREÇ ile/ve SÖYLEYİŞ/BİÇEM/ÜSLÛP
( ... İLE/VE Konuşmacının, duygu, düşünce ve bilgilerini, ötekine iletme biçimi ya da yolu/yöntemi. )
( Yanlış üslûp, doğru sözün cellâdıdır. )
- SÜREKLİ/LİK ile SONSUZ/LUK
( Süreklilik sadece duyulardadır, gerçeklikte değildir. )
( CONTINUITY vs. ETERNITY )
( İSTİMRÂR ile ... )
- [ne yazık ki]
SÜRÜ ile/ve/değil/||/<>/> SÖMÜRÜ
- SUŞ/STRAIN[İng.] değil/yerine/= SOY
- SÜS ile/ve/||/<> SOS
- [ne yazık ki]
SUSKUNLUĞU/NU ANLAMAMAK ve/||/<>/> SÖZLERİ/Nİ DE ANLAMAMAK
- SÜVE/SÖVE ile SÖVE[Fr. SEUIL]
( Kapı ve pencerenin yerleştiği kasa, çerçeve. | Avlu kapısının iki yanına konan uzun taşlar. İLE Pencere ve kapı kenarlarındaki süs kalıpları. )
- TAHKİK ETMEK değil/yerine/= SORUŞTURMAK
- TAHKİKAT değil/yerine/= SORUŞTURMA
- TÂLİM MÜRŞİDİ ve TARİKAT MÜRŞİDİ ile/ve/değil/yerine/> SOHBET MÜRŞİDİ
( Mürşit, mürşitten kurtulmak içindir. )
- TAMAMEN ile SONUNA KADAR
- TAPINAKLARDA:
GÖBEKLİTEPE ve/||/<> NEVALİ-ÇORİ ve/||/<> JERF EL AHMAR ve/||/<> ARKAİM ve/||/<> GİLGAL ve/||/<> MALTA ADASI ve/||/<> CUICUILCO ve/||/<> KURGANLAR ve/||/<> SOLOVETSY ADALARI ve/||/<> STONEHENGE ve/||/<> AVEBURRY ve/||/<> CASTLERIGG ve/||/<> NEWGRANGE
( Urfa'da. VE/||/<> Urfa'da. VE/||/<> Suriye'de. VE/||/<> Rusya'da[Kazakistan'ın kuzeyinde]. VE/||/<> Golan tepelerinde.[İsrail'in doğusu] VE/||/<> Malta'da. VE/||/<> Meksika'da. VE/||/<> Altay Dağları'nda. VE/||/<> Rusya'da. VE/||/<> İngiltere'de VE/||/<> İngiltere'de VE/||/<> İngiltere'de VE/||/<> İrlanda'da. )
- TARİH BİLİNCİ ve/<> SORUMLULUK
( HISTORY and/<> RESPONSIBILITY )
- TARİKAT ve/<> SOHBET
( Dıştan içe. VE/<> İçten dışa. )
- TECRİT[Ar.]/ABSTRAKSİYON[Fr./İng.] değil/yerine/= SOYUTLAMA
- TEK ÇOCUK ile/<> SON ÇOCUK
- TEK ile/ve/değil SONSUZCA TEK
- TEK ile/ve/değil SONSUZCA TEK
- TEKBENCİLİK = ENEİYE = SOLIPSISM[İng.] = SOLIPSISME[Fr.] = SOLIPSISMUS[Alm.] = SOLUS:YALNIZ, TEK, IPSE:BEN[Lat.]
- TEK-ÇOK PARADOKSU ile/ve SONLU-SONSUZ PARADOKSU
- TEKNİK OLARAK ile/ve/<> SONUÇTA
- TELÂFFUZ[Ar.] değil/yerine/= SÖYLEN(/Y)İŞ
- TELKİN değil/yerine/= SÖZGÜ
- [ne yazık ki]
TEMBELLİK ile/ve/değil/||/<>/< "SONRA YAPARIM" (ÖLÇÜSÜZLÜĞÜ)
- TEMİZLEME ile SOYUTLAMA
- TEPEDEN İNME ile/ve/||/<> SONRADAN GÖRME
- TEREDDİ[Ar. < REDY] değil/yerine/= SOYSUZLAŞMA, YOZLAŞMA
- TERMINAL[İng.] değil/yerine/= SON
- TERMINASYON/TERMINATION[İng.] değil/yerine/= SONLANDIRMA
- TEVEKKÜL ve (SONRASINDA DEĞİL!)
- TİDAL VOLÜM/TIDAL VOLUME[İng.] değil/yerine/= SOLUK OYLUMU/HACMİ
- TİLKİ ile SOLUKTİLKİ
- TİMSAH'IN:
ILIK YUMURTASI ile/ve SOĞUK YUMURTASI
( Eril timsah. İLE Dişil timsah. )
- TINI değil/yerine/= SOLUK
- TOHUMLUK ile/ve SOFRALIK
- TOKATLAMAK ile SÖĞÜŞLEMEK
- TOKMAK ile SOKU
( ... İLE Taş dibek. | Dibekte, havanda, dövme işini yapan tokmak. )
- TOPLUM = CEMİYET = SOCIETY[İng.] = SOCIÉTÉ[Fr.] = GESELLSCHAFT[Alm.] = SOCIETAS[Lat.] = SOCIEDAD[İsp.]
- TOPLUMBİLİM = İÇTİMAİYAT = SOCIOLOGY[İng.] = SOCIOLOGIE[Fr.] = SOZIOLOGIE[Alm.] = SOCIOLOGIA[İsp.]
- TOPLUMSAL = SOCIAL[İng., Fr., İsp.] = GESELLSCHAFTLICH[Alm.] = SOCIALE[İt.]
- TOPRAKTA:
KÜÇÜK MEMELİ ve/||/<> TEK HÜCRELİ CANLILAR(PROTOZOA) ve/||/<> SOLUCAN ve/||/<> EKLEM BACAKLI ve/||/<> YOSUN ve/||/<> BOZGAN/BAKTERİ ve/||/<> MANTAR
( [Bir dönümde] 1 kg. VE/||/<> 15 kg. VE/||/<> 100 kg. VE/||/<> 100 kg. VE/||/<> 100 kg. VE/||/<> 250 kg. VE/||/<> 300 kg. )
( Bir cm. toprak tabakasının oluşabilmesi için en az 300-1000 yıl geçmesi gerekir. )
( )
- TÖREN/MERASİM[Ar.]/SEREMONİ[Fr. CEREMONIE] ile/ve ŞÖLEN[Moğolca]
( TOY, BÂR-İ ÂM: Genel ziyâfet. )
( LİTURYA: Din töreni. )
( Bir toplulukta, üyelerin, belirli bir olayı, kişiyi ya da değeri ayırt edip simgeleştirmesi, bunların anlam ve öneminin güçlendirilmesi amaçlarıyla düzenlenen hareket dizisi. | Anma, kutlama, nişan, evlenme, ölüm gibi nedenlerle yapılan toplantı. İLE Ziyafet. | Belirli bir amaçla düzenlenen eğlence. | Sanat gösterisi. | Din töreni niteliğinde yemek toplantısı. )
- TÖZ = CEVHER = SUBSTANCE[İng., Fr.] = das WESEN, WESENHEIT, STAMMBEGRIFF, SUBSTANZ[Alm.] = SUBSTANTIA[Lat.] = HË UZIA, HYPOSTASIS, HYPOKEIMENON[Yun.] = SOSTANZA[İt.] = SUBSTANCIA[İsp.] = SUBSTANTIE[Fel.] = SUBSTANS[Dan.] = SUBSTANTSIYA[Rus.]
- TRAFİKTE:
"SİNİRLİ OLMAK" değil/yerine SORUMLU OLMAK
( Facebook, KENDİNE GEL!!! sayfasına katılın, uyarın!
Kişi, kurum ve kuruluşların, "yaptığı" fakat yapmayabilecekleri yanlış(lık)ları göstererek anlatmak üzere kurulmuş bir uyarı sayfasıdır!
Sen de uyar! )
- TRAGEDYA'DA:
ASKİLOS ile/ve/<> SOFOKLES ile/ve/<> EURUPIDES
- TRAKE[Fr. < TRACHEE] değil/yerine/= SOLUK BORUSU
( Soluk borusu. | Eklembacaklılarda bulunan özel solunum kanalları. )
- TRAKEİT/ŞEZEN[Ar.] değil/yerine/= SOLUK BORUSU YANGISI/İLTİHABI
( TRAKEİT )
- TÜMEL ile/ve SOYUT
( UNIVERSAL vs./and ABSTRACT )
( KÜLLÎ ile/ve MÜCERRED )
- TUPAMAROS ve/<> SOL DÜŞÜNCE
( 60'lı yıllarda, güç koşullarda yaşayan Uruguay'lı köylülerin, sendikalaşma hareketi olarak başlayıp, kentlerdeki sol düşünce ile birleşen örgüt. VE/<> ... )
- TÜRKÜLERDE:
OYUN HAVALARI ile/ve LİRİK ile/ve DOĞA(PASTORAL) ile/ve YERGİ(SATİRİK) KONULU ile/ve SİMGELİ/TEMSİLÎ ile/ve KAHRAMANLIK VE SERHAT HAVALARI ile/ve TÖRENSEL VE GİZEM İÇERİKLİ ile/ve SOSYAL İÇERİKLİ ile/ve GURBET VE HASRET ile/ve MİZAHÎ VE ALAN OYUN ile/ve ÂŞIKLAMALAR ile/ve AĞIT VE KIRAN DESTANLARI ile/ve KARŞILIKLI DEYİŞLEME VE ATIŞMALAR
- TÜY ile SORGUÇ
( ... İLE Bazı kuşların tepelerinde bulunan, uzunca tüy. | Serpuşların ön tarafına takılan tüy ya da püskül biçimindeki süs. )
( ... ile OTÂGA )
- UHREVÎ[< UHRÂ] = SONRAYA/ÂHİRETE AİT, SONRAYLA/ÂHİRETLE İLGİLİ
- ÜLSERATİF KOLİT TÜRLERİNDE:
ÜLSERATİF PROKTİT ile PROKTOSİGMOİDİT ile SOL TARAFLI KOLİT ile PANKOLİT ile AKUT ŞİDDETLİ ÜLSERATİF KOLİT
( Ülseratif kolitin en hafif biçimidir. Enflamasyon, anüse(rektum) en yakın bölgeyle sınırlıdır ve rektal kanama ile kendini gösterir. İLE Yalnızca kalın bağırsağın son bölümü(rektum ve sigmoid kolon) tutuludur. Belirtiler arasında, kanlı ishal, karın krampları, ağrı ve tuvalete çıkma gereksinimi duyulmasına karşın yapamama sayılabilir. İLE İltihaplanma, kalın bağırsağın dalağa kadar olan sol kısmına doğru uzanır. Kanlı ishal, kilo kaybı, abdominal kramp ve sol tarafta ağrı ile kendini gösterir. İLE Sıklıkla tüm kalın bağırsağı etkiler ve şiddetli olabilen kanlı ishal, karın krampları ve ağrı, yorgunluk ve önemli kilo kaybına neden olur. İLE Bu nadir kolit biçimi, tüm kolonu etkiler ve şiddetli ağrı ve ishal, kanama, ateş ve yemek yiyememeye neden olur. )
( )
( Ülseratif kolit, sindirim sisteminde uzun süreli iltihaplanma ve ülserlere (yaralara) neden olan bir bağırsak hastalığıdır. Kalın bağırsak (kolon) ve rektumun iç yüzünü döşeyen mukozayı etkiler. Gövdeyi güçsüz düşüren hatta ölüme neden olan komplikasyonlara neden olabilir. Belirtiler genellikle zamanla gelişir ve hastalığın tutulum yeri ve şiddetine göre değişir. )
( )
- UNVANLARI["ÜNVAN" değil!]:
ADLARIN BAŞINA YAZMAK değil/yerine SONUNA YA DA ALTINA (AYRAÇ İÇİNDE) YAZMAK
( "Prof./Dr. ... ..." DEĞİL/YERİNE "... ... (Prof./Dr.)" gibi. )
( Kişinin ve adının önüne gelebilecek -unvanı/sıfatı ne kadar önemli/değerli olursa olsun- hiçbir unvan/sıfat konulamaz/konulmamalıdır! )
( Belki algıda/tanımada kolaylık ve hız kazandıracağından hareketle bu biçimde uygulanıyorsa da bu tutumdan vazgeç(il)melidir! [Saygısızlık ya da hakaret olarak yorumlanmamalıdır!] )
( Türkçe'si varken...
* PROFESÖR yerine BİLMEN
* DOÇENT yerine BİLGEN
* YARDIMCI DOÇENT yerine BİLGER
* ASİSTAN yerine KÖMEK
* REKTÖR yerine BİLİMBEY
* DEKAN yerine YETİLBEY
* DOKTOR yerine ÖKE
* MASTER yerine UNGAN
* ÜNİVERSİTE yerine BİLİMTEY
* AKADEMİSYEN yerine BİLİMCİ
* BİLİM İNSANI yerine BİLİMCİ )
- ÜSLÛP değil/yerine/= SÖYLEYİŞ/BİÇEM
- UYKU/UYUMA "YÖNELİMİ/İSTEĞİ" ile/ve/değil/||/<>/< SOĞUKTA DONMAK
- VAAZ KÜRSÜSÜ ile/||/<> SON CEMAAT YERİ ile/||/<> SAKIF ile/||/<> HÜNKÂR MAHFİLİ
( Belirli gün ve saatlerde, imamın vaaz vermek için çıktığı, koltuk ya da küçük balkon biçimindeki bölüm. İLE/||/<> XIV. yüzyıldan itibaren cami ve mescitlerde yaygın olarak kullanılan, ana mekânın dışında yarı açık hazırlık bölümü. İLE/||/<> Camilerde son cemaat yerinin dışında ek bir bölüm. Özellikle iç avlusu olan yapılarda, cemaatin hava şartlarından korunması amacına yöneliktir. İLE/||/<> Camilerde hükümdara ayrılan bölüm.[Bazen galerinin bir bölümü, bazen ayrı bir daire biçimindedir.] )
- VAROLAN ile/ve/değil/<> SÖZ KONUSU OLAN
( Bulunuş. İLE/VE Buluş. )
( ... İLE Fiziğin konusu olanları/olabilecekleri konu kılmaz. )
( Varlık, metafiziğin söz konusudur. )
( EXISTENCE vs./> CONTINUITY )
- VENTILASYON/VENTILATION[İng.] değil/yerine/= SOLUTMA
- VERBAL/NON-VERBAL değil/yerine/= SÖZEL/SÖZEL OLMAYAN
- XD/EXPIRATION DATE[İng.] değil/yerine/= SON KULLANMA TARİHİ
- XSONOFENES:
FİLOZOF (OLAN) ile SOKRATES'İN ÖĞRENCİSİ
- YADSIMA ile/ve/değil/yerine SORGULAMA
( [not] TO DENY | REJECT vs./and/but TO INTERROGATE
TO INTERROGATE instead of TO DENY | REJECT )
- YAKLAŞIK OLARAK ile/ve/||/<>/> SONSUZ İŞ/GÖREV
( Newton. İLE/VE/||/<>/> Kant. )
( QUAM PROXIME > INFINITE TASK )
- YALITIM ile/ve SOYUTLAMA
( ISOLATION vs./and ABSTRACTION )
- YALITMA ile/ve/||/<> SOĞURMA
- YALITMA ile SOYUTLAMA
- YANİ ile/ve SONUÇTA
- YANIT ile/ve SORU
( Soruyu bulana kadar yanıtı bildiğimiz de, bilmediğimiz de ortaya çıkmaz. )
( ANSWER vs./and QUESTION )
- YANITI OLAN ile/ve/değil/yerine SORUSU OLAN
( Yetişkin/ler. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Çocuk ve çocuksu yanını/zihnini sürdürebilen/ler. )
( [not] WHO HAS GOT ANSWER vs./and/but WHO HAS GOT QUESTION
WHO HAS GOT QUESTION instead of WHO HAS GOT ANSWER
[not] Adults. WITH/AND/BUT Children and who can continue to think childish.
Children and who can continue to think childish. INSTEAD OF Adults. )
- YANITLARI DİKKATE ALMAK ile/ve/değil/yerine SORULARI DİKKATE ALMAK
- YAPTIKLARIMIZ/I ve/||/<> SÖYLEDİKLERİMİZ/İ
( Söylememek. VE/||/<> Yapmak. )
- YARGILAMA" ile/değil/yerine/||/></< SORGULAMA
( [Daha ...]
Az [olsun/olmalı!]. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Çok [olsun/olmalı!].
)
- YAŞAM/HAYAT ve/= SONSUZ/LUK
( LIFE and/= ETERNITY )
- YAŞAM:
SOLUK ALDIĞIMIZ ANLAR ile/ve/değil SOLUĞUMUZU KESEN ANLAR
- YAYIM >< SOĞURUM/EMİLİM
( EMISSION >< ABSORPTION )
- YAZI MERKEZCİLİK ile/ve/||/<> SES MERKEZCİLİK ile/ve/||/<> SÖZ MERKEZCİLİK
- YAZI VE NOKTALAMA ÖZELLİKLERİ ile/ve/||/<>/< SÖZCÜK VE BAĞLAM ÖZELLİKLERİ
( Yazanın bilgi, bilinç ve sorumluluğunda. İLE/VE/||/<>/< Söyleyenin/konuşanın bilgi, bilinç ve sorumluluğunda. )
- YAZILMASI GEREKENLER ile/ve SÖYLENİLMESİ GEREKENLER
- YEME-İÇME ve/||/<> SOLUK ve/||/<> YÜRÜME ve/||/<> HAREKET ve/||/<> UYKU ve/||/<> DÜŞÜNCE ve/||/<> CESÂRET ve/||/<> GÜNEŞLENME
( Hayvanlar gibi olsun... VE/||/<> Kaplumbağalar gibi olsun... VE/||/<> Güvercinler gibi olsun... VE/||/<> Maymunlar gibi olsun... VE/||/<> Köpekler gibi olsun... VE/||/<> Fil gibi olsun... VE/||/<> Dişi Aslan gibi olsun... VE/||/<> Ayı gibi olsun... )
- YENİ BİR TEST ile SON BİR TEST
- YENİDEN/TEKRAR "BEDENLENME"(RE-ENKARNASYON):
GÖVDEYLE/BEDENLE değil SÖZ/KELÂM İLE(KULAKTAN KULAĞA, ZİHİNDEN ZİHİNE)
- YETKİ ve/||/<> ÖZGÜRLÜK ve/||/<> SORUMLULUK
- YETKİ ile/ve SORUMLULUK
( YVHS: YETKİ VER, HESAP SOR! )
( YETKİ VER, HESAP SORMA! değil/yerine YETKİ VER, HESAP SOR! )
( AUTHORITY vs./and RESPONSIBILITY )
- ...'YI:
"UZATMAK" ile/değil/yerine SÜRDÜRMEK
- YIKICI OLMAK ile SÖZÜNÜ ESİRGEMEMEK
- YILAN ile SOLUCANIMSI YILAN
( ... İLE En küçük yılan. [15 cm. uzunluğunda ve kibrit çöpü kalınlığındadır.] )
( ... cum LEPTOTYPHLOPS BILINEATA )
- YIRTIK ile SÖKÜK
- YÖNTEM/TARZ/YAKLAŞIM SORUNU ile/ve/değil/daha çok SONUÇ ÇIKARMA SORUNU
- YÖNTEM ile/ve SORU
( Doğru bir yanıtı nasıl alabilirim? Doğru bir soru sorarak! )
( Soru sorma, soru konusu yapılan alana ilişkin sorunların çözümü üzerine düşünüldüğünü gösterir. )
( Bellekte toplanan unsurları kullanma süreci soru ya da sorunla başlar. )
( METHOD vs./and QUESTION
How am I to get a true answer? By asking a true question! )
- YÖRÜK ÇADIRLARINDA:
SAĞ TARAF ile/ve/||/<>/> SOL TARAF
( Kadınların oturduğu. İLE/VE/||/<>/> Erkeklerin oturduğu. )
( Ev sahibinin oturduğu. İLE/VE/||/<>/> Konuğun oturduğu. )
( Kapı, güneydedir. )
- YORUMLAMAK ile/ve/değil/||/<> SONUÇLANDIRMAK
( [not] TO INTERPRET vs./and/but/||/<>/> TO CONCLUDE )
- YUTMAK ile ŞOROLOP
( Birdenbire ve hırsla (yutmak). | Yalan. )
- YÜZ ile/ve/||/<>/> GÖZ ile/ve/||/<>/> DİL ile/ve/||/<>/> SÖZ
( İnsanın süsü. İLE/VE/||/<>/> Yüzün süsü. İLE/VE/||/<>/> Aklın süsü. İLE/VE/||/<>/> Dilin süsü. )
- YÜZGEÇ ile SOLUNGAÇ
( SEBÛH[< SİBH] ile GALSAMA/GALSAME )
( FIN vs. GILL )
- ZAMAN:
ÖNCELİK ile/ve/||/<> SONRALIK
- ZAMANA YAYMAK ile/ve/<> SONRAYA BIRAKMAK
- ZANNETME! ile/ve/||/<> FARZ ETME! ile/ve/||/<> SOR! ile/ve/||/<> SÖYLE!
- ZARFLARDA:
DURUM ile/ve/||/<> ZAMAN ile/ve/||/<> YER-YÖN ile/ve/||/<> MİKDAR ile/ve/||/<> SORU
- ZEHİRLENMELER:
SİNDİRİM YOLUYLA ile/ve/||/<> SOLUNUM YOLUYLA ile/ve/||/<> DERİ YOLUYLA
( En sık rastlanan zehirlenme yoludur. Sindirim yoluyla alınan zehirler, genellikle ev ya da bahçede kullanılan kimyasal maddeler, zehirli mantarlar, bozuk besinler, ilaç ve aşırı alkoldür. İLE/VE/||/<> Zehirli maddenin solunum yolu ile alınmasıyla oluşur. Genellikle karbonmonoksit[tüp kaçakları, şofben, bütan gaz sobaları], lağım çukuru ya da kayalarda biriken karbondioksit, havuz hijyeninde kullanılan klor, yapıştırıcılar, boyalar ev temizleyicileri gibi maddeler ile oluşur. İLE/VE/||/<> Zehirli madde, vücuda doğrudan deri aracılığı ile girer. Bu yolla olan zehirlenmeler, böcek sokmaları, hayvan ısırıkları, ilaç enjeksiyonları, saç boyaları, ziraî ilaçlar gibi zehirli maddelerin deriden emilmesi ile oluşur. )
- ZEKÂ GÖSTERGESİ:
YANITLAR(IY)LA ile/ve/değil/yerine/||/<>/> SORULAR(IY)LA
- ZEKÂ ve/<> SORUMSUZLUK
- ZEKÂ ve/||/<>/< SOYUTLAMA GÜCÜ / STİL
- ZİNCİRLEME TASIM = KIYAS-I MÜSELSEL = SORITES[İng., Yun.] = SORITE[Fr.] = KETTENSCHLUSS[Alm.]
- ZİRVE ile SON SINIR
- ZITLIK ile/değil SORUNSALLIK
- ZOR ile/ve/değil/yerine SORUNLU
( [not] DIFFICULT vs./and/but PROBLEMATIC
PROBLEMATIC instead of DIFFICULT )
- ZORUNLU ile/ve/<> SORUNLU
- ZORUNLULUK ile/ve/değil/||/<> SORUMLULUK
( Her kişi, herkes karşısında, her şeyden sorumludur. )
( COMPULSORY vs./and/<> RESPONSIBILITY )
- ABSORB/SİYON[Fr.] değil/yerine/= SOĞURUM
( ABSORBE: Emilmiş, soğurulmuş. )
- ABSTRAKSİYONİZM değil/yerine/= SOYUTÇULUK
- ABÛS[Ar.] ile SOMURTKAN | ÇATIK/ASIK YÜZ | GARİP, ACAYİP
- AÇIK ile SÖNÜK
( OPEN vs. DIM/FAINT )
- AÇLIK ve SOĞUK
( Kişiyi, çok ciddi yıpratanlar. Yaşamımıza bulaşmamasını sağlamak için elinizden gelen yapılmalıdır. )
( HUNGER and COLD )
- ADÂLET:
SUÇU/"SUÇLU"YU ARAMAK ile/ve/değil/||/<>/< (SONUNA KADAR) MÂSUMU/MASUMİYETİ ARAMAK
- ADVENTICE[Fr.] değil/yerine/= SONRADAN VE DIŞARININ ETKİSİYLE OLUŞAN
- AĞIRBAŞLILIK/AYIKLIK = SOBRIETY[İng.] = SOBRIÉTÉ[Fr.] = NÜCHTERNHEIT[Alm.] = SOBRIEATAS[Lat.]
- AĞIZ UCUYLA SÖYLEMEK ile SÖYLEMEK
- AHDE VEFÂ değil/yerine/= SÖZEBAĞ
- AHDETMEK değil/yerine/= SÖZ VERMEK
- ÂHİRET[Ar.] değil/yerine/= SONRALIK
- AHLÂK ile/ve/<> SÖZ
( MORALS vs./and/<> WORD/PROMISE )
- AHLÂKİ GÖREV ETİĞİ ile SONUÇÇU ETİK
( Eylemlerin ahlâki değerinin niyet ve kurallara uygunluğuna bağlı olduğunu savunan etik düzen. İLE Eylemlerin ahlâki değerinin sonuçlarına bağlı olduğunu savunan etik düzen. )
- AİT OLMA ve/||/<>/>/< SORUMLULUK
( MENSÛBİYET ve/||/<>/>/< MESÛLİYET )
- AKD-İ MEBHUSÜNANH/AKD-İ MEZBUR değil/yerine/= SÖZÜ EDİLEN ANTLAŞMA/SÖZÜ EDİLEN BAĞIT
- AKIL:
SESİN YÜKSEKLİĞİNDE değil SÖZÜN İNCELİĞİNDE
- AKLA BÜRÜME ile/ve/değil/||/<> SORUMLULUK ALMAYI REDDETME
- ALALİ[Yun.] değil/yerine/= SÖZ OLUŞTURMA YETİSİNİN YOK OLUŞU
- ALDANMA ile/ve SORUMLULUK
( Dünyayı bileceksin, aldanmamak için! Sonrayı/ahireti bileceksin, aldatmamak için! )
- [ne yazık ki]
"ALIŞKANLIK":
ÖNCE HAFİF ve/||/<>/> SONRA GÜÇLÜ
( Duyumsanılamayacak kadar. VE/||/<>/> Kırılamayacak kadar. )
- ALOJİ/ALOGIA[İng.] değil/yerine/= SÖZ YOKSULLUĞU
- ALTIN:
SAF ile/ve/değil/<> SOM
( Sade(ce) altın. İLE/VE/DEĞİL/<> Altınla dolu. )
- ALTIN(PARA) ile/ve/değil/yerine/||/<> SÖZ/KELÂM
( Doğada. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Kişide. )
- AMAÇ ile/ve SONUÇ
( AIM vs./and CONSEQUENCE/RESULT )
- İLKE/LER:
AMAÇSAL ile/ve/||/<> SÜREÇSEL ile/ve/||/<> SONUÇSAL
- AMPİLASYON[Fr.] değil/yerine/= SOLUK ALIP VERİRKEN, GÖGÜS ÇEVRESİNİN ÇAPINDA OLUŞAN DEĞİŞİKLİK
( AMPLİYOMETRE[Fr.]: Göğüs çevresini ölçerek, solunum hareketlerinin genliğini belirtmeye yarayan araç. )
- Ana nüsha, aynen kopye edilmelidir. Satır satır, ana nüshaya uygun olarak bu istinsah işi yapılmalıdır. ve/> Sonra ana nüsha öteki nüshalarla yaprak yaprak kontrol edilmeli, farklılıklar çıkarılmalıdır.
- ANAYOL(CADDE) ile SOKAK
( MAIN ROAD vs. STREET )
- ANJİN DÖ PUVATRİN[Fr.] değil/yerine/= SOLUK DARLIĞI
- ANKET[Fr. < Lat. INQUIRERE] değil/yerine/= SORMACA/SORUŞTURMA
- ANKET değil/yerine/= SORMACA
- ANKETÖR değil/yerine/= SORMACI
- ANLAM ile/ve/<> SORUMLULUK
( MEANING vs./and/<> RESPONSIBILITY )
- ANLAMA ile/ve/=/||/<>/> SOYUTLAYABİLME
- ANLAMIYORSUN! / BENİ ANLAMIYORSUN! ile/değil/yerine SÖYLEDİKLERİMDE ANLAŞILMAYAN NEDİR?
( İkisi de, çok yanlış "ifade"lerdir! İkisinin yerine de,
"Söylediklerimde, anlaşılmayan nedir?" /
"Söylediklerimde, anlaşılmayan neyse onu açayım..." vb.,
kişiyi hedef almayan, konuşulan konunun üzerinde durulacak kavramları ve ifadeleri kullanmak gerekir! )
- ANOMİ/ANOMIA[İng.] değil/yerine/= SÖZCÜK BULAMAMA | DEĞER YOKSULLUĞU
- APOSTERİORİ değil/yerine/= SONSAL/DENEYİME DAYALI
- ARAYIŞ ile/ve SORGULAMA
( SEEKING vs./and TO INTERROGATE )
- ASDIC ile SONAR
- ASİMPTOT[Fr. < ASYMPTOTE] değil/yerine/= SONUŞMAZ
- AŞK:
"SÖZCÜK" değil SÖZLÜK
- AŞKIN(TRANSANDANTAL) ile SOYUT
( AŞKIN: Farkları birliğe getiren ilkeler. )
- AŞKTA:
"YANMAK" ile/>< "SÖNMEK"
( Var. İLE/>< Yok. )
- ASSOLİST ile SOLİST
- ATARAK ile/değil/yerine SOYUTLAYARAK
- AYIKLAMA ile SOYUTLAMA
( EXTRACTION ile ABSTRACTION )
( İNTİZÂ ile TECRİD )
- AYIP OLMAZ/ARANILMAZ!:
TIPTA ile/ve/||/<> HUKUKTA ile/ve/||/<> SÖZLÜKTE ile/ve/||/<>
FELSEFEDE ile/ve/||/<> BİLİMDE ile/ve/||/<> SANATTA ile/ve/||/<> SPORDA ile/ve/||/<>
DOĞADA ile/ve/||/<> HAYVANLARDA ile/ve/||/<> BİTKİLERDE ile/ve/||/<>
NESNELERDE ile/ve/||/<> DİRİMBİLİMDE ile/ve/||/<>
ANLIKTA(ZİHİNDE) ile/ve/||/<> USTA(AKILDA) ile/ve/||/<> TARİHTE ile/ve/||/<>
RIZÂDA ile/ve/||/<> GÜVENLİKTE ile/ve/||/<> İKİ KİŞİ ARASINDA ile/ve/||/<>
EŞEYSELLİKTE ile/ve/||/<> DÖRT DUVAR ARASINDA ile/ve/||/<> BATTANİYENİN ALTINDA
- AYIRMA ile/ve/||/<>/> SINIFLANDIRMA ile/ve/||/<>/> SONSAL SINIFLAMA
( TO SEPARATE vs./and/||/<>/> CATEGORIZE )
- AYRILIK ile/ve SON
( SEPERATENESS vs./and THE LAST/FINAL/END/RESULT )
- AZARLAMA ile/ve/değil/<> SORGULAMA
- AZARLAMA ile/değil SÖYLENME
- BAHİS[Ar.] değil/yerine/= SÖZEÇ
- BAHS[Ar.] (ETMEK) değil/yerine/= SÖZ ETMEK
- BAŞARI:
ZEKÂ ve/değil/||/<>/< SORUNLARLA UĞRAŞMAKTAN VAZGEÇMEYEREK
- BAŞARI ile/değil/ne yazık ki SONUÇ MERKEZLİLLİK/ODAKLILIK
( Bir şeyin/durumun, "çoğunluk" tarafından istenmesi, kabul görmesi, başarı değildir/olamaz! )
- BAŞLANGIÇ MİT/LERİ ile/ve KURULUŞ MİT/LERİ ile/ve KURTULUŞ MİT/LERİ ile/ve KURTARICI MİT/LER ile/ve SON/KIYÂMET MİT/LERİ ile/ve YENİDEN DİRİLİŞ MİT/LERİ ile/ve GELECEK/ESKATOLOJİ MİT/LERİ ile/ve ÜTOPYA/CENNET MİT/LERİ ile/ve BAŞLANGIÇ/KOZMOGONİ MİT/LERİ ile/ve NEDENSELLİK/ETYOLOJİ MİT/LERİ ile/ve AHLÂK MİT/LERİ ile/ve PSİŞİK MİT/LER
- BAŞLANGIÇ ile/ve/||/<>/> ORTA ile/ve/||/<>/> SON
- BAŞTAN ANLATMAK ile/yerine SORULURSA ANLATMAK
( EXPLAINING AT THE BEGINNING vs. EXPLAINING IF SOMEBODY ASKS
EXPLAINING IF SOMEBODY ASKS instead of EXPLAINING AT THE BEGINNING )
- BAŞTAN SONA, SONDAN BAŞA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SOLDAN SAĞA, SAĞDAN SOLA / YUKARIDAN AŞAĞI, AŞAĞIDAN YUKARI
- BAYIK/BAYIQ[Oğuz] = SÖZ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Doğru söz. )
- BAZA[İt. < BASE] ile SOMYA[Fr. < Yun.]
( ... İLE Şilteyi taşımaya ve ona esneklik vermeye yarayan, yaylarla donatılmış kerevet. )
- BEÇKÜM = SOFA
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
- BEGÂYET[Fars. BE + Ar. GÂYET] değil/yerine/= SON DERECE
- BEKLEMEK ve/> SORGULAMA
- BEKLENİLEN ile/ve/değil/yerine SONUÇ
- BELAGAT/RETORİK değil/yerine/= SÖZDEM
- BELİRLEME ile/ve/>/<> SONSUZ DEĞİLLEME
( TO DETERMINE vs./and/>/<> INFINITE NEGATION )
- BELİRLEMEK/BELİRLEYİCİ ile SONSAL SINIFLAMA / SONSALLIK / KATEGORİZASYON
( DESIGNATION vs. CATEGORIZE )
- BELİRLENMİŞLİK ile/ve/||/<> SONSUZLUĞUN OLANAKSIZLIĞI
- BELİRSİZ ile/ve/||/<>/> SONSUZ ile/ve/||/<>/> TEK
( Tek aynada. İLE/VE/||/<>/> Karşılıklı aynanın arasında. İLE/VE/||/<>/> Birbirine bakan üç aynanın[üçgen içinde] ortasında. )
- BELLEK YİTİMİ ile DUYUM YİTİMİ ile ACI YİTİMİ ile SÖZ YİTİMİ ile HAREKETLERDEKİ DÜZENSİZLİK
( ZIYÂ-İ HÂFIZA ile ZIYÂ-İ HİSS ile ZIYÂ-İ ELEM ile ZIYÂ-İ KELÂM ile ZIYÂ-İ İNTİZÂM )
( AMNÉSIE avec ANESTHÉSIE avec ANALGÉSIE avec APHASIE avec ATAXIE )
- SÖZ:
BELLEKTE ile/ve SOHBETTE
( Girdiği gibi çıkar. İLE/VE Dönüşerek ve kişiyi[konuşanı ve dinleyeni] dönüştürerek çıkar. )
- BELLEMEK ile/yerine SORGULAMAK/DÜŞÜNMEK
( Sormaz ki bilsin, sorsa bilir; bilmez ki sorsun, bilse sorar. )
( TO MEMORIZE vs. INTERROGATE/TO THINK
INTERROGATE/TO THINK instead of TO MEMORIZE )
- BENCİL/LİK ile/ve/> SORUMSUZ/LUK
- [ne yazık ki]
BENCİL/LİK ile/ve/<>/değil SORUMSUZ/LUK
- BESLENEN = SÖNÜMSÜZ
( Genliği hiçbir zaman sıfıra yaklaşmayan, her devirde beslenen salınım hareketi. )
- BESTE ile/ve/değil/||/<>/< SÖZ
- BEYNİN/ZİHNİN GELİŞİMİNDE:
SAĞ YARIMKÜRE ve/||/<>/> SOL YARIMKÜRE (ÖZELLİKLERİ)
( İlk iki yılda. VE/||/<>/> İkinci iki yılda. )
- BEZ ile SOĞUK BEZ
( ... İLE Keten ipliğinden yapılmış, tülbende benzeyen bir tür ince, seyrek bez. )
- BIÇAK ile/ve/||/<> BİTKİ ile/ve/||/<> SÖZ
( Hem olumlu, hem de olumsuz yönde kullanılabilir. )
- BİD'AT değil/yerine/= SONRADAN MEYDANA ÇIKAN | PEYGAMBER ZAMANINDAN SONRA DİNDE MEYDANA ÇIKAN
- BİDÂYET ve SONRASI
( Kelime-i Tevhid ile. VE Fatiha-i Şerîfe ile. )
- BİLÂHARE[Ar.]["BİLÂHERE" değil!] değil/yerine/= SONRADAN/DAHA SONRA/SONRALARI
- BİLGİ ile/ve/değil/||/<>/>< SÖYLENTİ
- BİLGİLİK/ANSİKLOPEDİ[Yun.] ile SÖZLÜK
- BİLGİLİ/LİK ile/ve/||/<>/> SOĞUKKANLI/LIK
- BİLİM ile/ve/||/<> SÖZDE BİLİM ile/ve/||/<> BİLİM OLMAYAN
- BİLİMSEL DEĞER:
KONUSUYLA ile/değil SORUSUYLA
- BİLİNÇ/ŞUUR ve/||/<>/>/< SORUMLULUK
- BİLİNEMEYEN ile/ve/değil SÖYLENİLEMEYEN
( [not] AGNOSTIC vs./and/but NOT ABLE TO BE EXPRESSED )
- BİR OLAY/DURUM:
ÖNCESİNDEKİ DÜŞÜNCE/SÖZ/YORUM ile/değil/yerine SONRASINDAKİ DÜŞÜNCE/SÖZ/YORUM
- BİR ŞEY Kİ...
YAPMASAK DA OLUR ve/||/<> SÖYLEMESEK DE OLUR
( Yapmayalım! VE/||/<> Söylemeyelim! )
- BİSİKLET ve/<> SÖRF/SURF
- BİTİRMEK ile SONLANDIRMAK
( TO FINISH vs. TO BRING TO END )
- BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK ile SOYU TÜKENMEKTE OLAN TÜRLER
( Dünyadaki tüm canlı türlerinin çeşitliliği. İLE Doğada doğal yaşam alanlarında var oluşunu sürdürebilecek kadar az sayıda kalan ve yakın gelecekte yok olma riski altında olan türleri tanımlar. )
- BLUZ[Fr. BLOUSE] ile ŞÖMİZYE[Fr. CHEMISIER]
( Gövdenin üst bölümüne giyilen, genellikle ince kumaştan yapılan ya da iplikten örülen kadın giysisi. İLE Yakası erkek gömleğini andıran, uzun kollu, manşetli kadın bluzu. )
- BOĞULMALARDA:
DİL KÖKÜNÜN GERİYE KAYMASI[BAYILMA VE BİLİNÇ KAYBI SONUCU] ile/ve/||/<> SOLUK BORUSUNA SIVI DOLMASI ile/ve/||/<> SOLUK BORUSUNA YABANCI NESNE KAÇMASI ile/ve/||/<> ASILMA ile/ve/||/<> AKCİĞERLERİN ZEDELENMESİ ile/ve/||/<> GAZLA ZEHİRLENME ile/ve/||/<> SUDA
( Gövdedeki dokulara yeterli oksijen gitmemesi sonucu dokularda bozulma oluşmasıdır.
[Belirtileri]
- Soluk almada güçlük.
- Gürültülü, hızlı ve derin solunum.
- Ağızda balgam toplanması ve köpüklenme.
- Yüzde, dudaklarda ve tırnaklarda morarma.
- Genel sıkıntı hali, yanıtlarda isabetsizlik ve kararsızlık.
- Bayılma. )
( [İlk yardım.]
- Boğulma nedeni ortadan kaldırılır.
- Bilinç kontrolü yapılır.
- Hastanın yaşamsal bulguları değerlendirilir.
- Temel yaşam desteği sağlanır.
- Derhal tıbbî yardım istenir[112]
- Yaşam bulguları izlenir. )
( [Suda Boğulmalar]
- Suda boğulmalarda, soluk borusu girişi kasıldığından dolayı, çok az miktarda su, akciğerlere girer.
- Özellikle soğuk havalarda, 20-30 dakika geçse bile yapay solunum ve kalp masajına başlanmalıdır.
- Suya atlama sırasında, genel gövde yaralanması/omurga kırıkları olabileceği öngörülerek, başın, çok fazla geriye itilmemesi gerekmektedir.
- İlk yardımcı yalnız ise 112 aranırken temel yaşam desteğindeki sıralamaya uygun olarak aramalıdır. )
- BORÇLU/LUK ile/ve SORUMLU/LUK
- BORU ile/değil/yerine/>< SORU
- BOŞ SÖZ:
SÖYLEMEMEK ile/ve/değil SÖYLEME LÜKSÜ BULUNMAMA/OLMAMA
- BOŞLUK ile SOKRA[Yun.]
( ... İLE Güverte döşemelerinde, iki ağacın uc uca gelmesiyle oluşan aralık. )
- BOYUT ile/ve SOYUT
( DIMENSION vs./and ABSTRACT )
( PARİMANA ile/ve DHYANA, CH'AN[Çince], ZEN[Jap.] )
- BOZUK ile SORUNLU
- BÜLBÜL ile SÖĞÜT BÜLBÜLÜ
- BULBUS değil/yerine/= SOĞANCIK | OMURİLİK SOĞANI | YUMRU
- ÇAM AĞACI/KÖKNAR ile/ve SÖĞÜT AĞACI ile/ve KAVAK AĞACI
( Sağlığı simgeler. İLE/VE ... İLE/VE ... )
( ... ile/ve BÎD ile/ve ... )
( FIR vs./and WILLOW vs./and POPLAR )
( ABIES cum/et SALIX cum/et POPULUS )
- CEM'İN:
ÖNCESİ ile/ve SONRASI
( "Musevî'lik". İLE/VE "Muhammedî'lik". )
- ÇERÇEVE ile SÖVE/SÖĞE ile SÖVE[Fr. SEUIL]
( ... İLE Kapı ve pencerenin yerleştiği kasa, çerçeve. | Eşik. | Avlu kapısının iki yanına konan uzun taşlar. İLE Pencere ve kapı kenarlarındaki süs kalıpları. )
- CHATBOT değil/yerine/= SOHBET ROBOTU
- ÇİFT ile/ve/||/<>/> SONSUZLUK
- ÇIKARIM ile/değil SOYUTLA(N)MA
- CİLBAN ile ÇALI FASULYESİ ile MÂŞ FASULYESİ[Fars., Sans.] ile MEKSİKA FASULYESİ ile SIRIK FASULYESİ ile SOYA[Mançuca] FASULYESİ
( Küçük taneli fasulye. İLE ... İLE Börülceye benzeyen fasulyenin iki türü. İLE ... İLE ... )
( ... cum ... cum PHASEOLUS OUREUS cum ... cum SOLA HISPIDA )
- CİNS = CİNS[Fars., Ar.] = GENUS[İng., Lat.] = GENRE[Fr.] = GATTUNG[Alm.] = T0 GENOS[Yun.] = GENERE[İt.] = GENERO[İsp.] = SOORT[Fel.] = SLAGS[Dan.] = ROD[Rus.]
- ÇİZME ile SOKMAN
( ... İLE Bir çeşit, uzun konçlu çizme. )
- ÇOK GÜZELSİN! DEMENİN:
ÖNCESİ ile/ve/||/<>/> SONRASI
( )
( "Çok Güzelsin!" Demenin Etkileri... yazısı için burayı tıklayınız... )
- ÇOK ile/ve/||/<>/> ŞOK
- ÇOK ... ile SON DERECE ...
- ÇOMAR ile ŞOPAR
( İri köpek, çoban köpeği. İLE Çingene çocuğu. | Şımarık, küstah, yaramaz olan. )
- ÇORAP:
SICAK TUTAR ile/ve/||/<>/< SOĞUKTAN KORUR
- CORP- ile/||/<> -SOMA/SOMAT-/SOMATİCO-/SOMATO-/-SOMATOUS/-SOME/-SOMİC
( Gövde. İLE/||/<> Gövde, gövdeyle ilgili. )
- ÇÖZÜM = SOLUTION[İng.] = SOLUTION[Fr.] = LÖSUNG[Alm.] = SOLUZIONE[İt.] = SOLUCIÓN[İsp.]
- ÇÖZÜM ile/ve SONUÇ
( SOLUTION vs./and CONSEQUENCE/RESULT )
- DAHA UYGUN ile/ve/||/<> SONRAKİ ile/ve/||/<> ÖZEL
( LEX SUPERIOR vs./||/<> LEX POSTERIOR vs./||/<> LEX SPECIALIS )
- DAİRE[Ar.] ile/değil/=/||/<>/< SONSUZ/ÇOK KÖŞELİ/LİK / SONSUZ KENARLI ÇOKGEN
- DALKAVUK ile/değil/yerine/>< SOYTARI
( "Erke/kişiye/saraya". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Halka. )
- DEDİKODU ile SÖZ/LÂF TAŞIMA
- DEĞNEK ile SOPA
( ... İLE Kalın değnek. )
- DELİL ile/ve SONUÇ
( Her delilden, her sonuç çıkarılamaz! )
- DEMEK ile SÖYLEMEK
( Sözün aktarımı/seslendirilişi. İLE Düşüncenin/kavramın/olgunun/durumun bildirimi/paylaşımı. )
- DEMOKRATİK TOPLUMUN GEREĞİNDE:
ÖLÇÜLÜLÜK ve/||/<> ZORLAYICI TOPLUMSAL GEREKSİNİM ve/||/<> SON ÇÖZÜM İLKESİ
- DENEY ile/ve/<> SORU
( EXPERIMENT vs./and/<> QUESTION )
- DENEYİMSEL TAMAMLIK ile SONUÇLU TAMAMLIK ile TÜMEL TAMAMLIK ile YAKIN GEÇMİŞ TAMAMLIK ile TAMAMLIK GÖRÜNÜŞÜ
( EXPERIENTIAL PERFECT vs. RESULTATIVE PERFECT, PERFECT OF RESULT vs. PERFECT OF PERSISTENT SITUATION vs. ... vs. PERFECT ASPECT )
- DENGE ve/||/<>/> KONFOR[=> ÇÜRÜME] ve/||/<>/> SORUN ve/||/<>/> KARMAŞA ve/||/<>/> ÇÖZÜMLER/ÇARELER
( En "dengeli" ya da eşit durum, ölümdür. VE/||/<>/> En konforlu durum, çürümedir ve mezarlıktadır. VE/||/<>/> En büyük/ciddi "sorunlar" ile harekete geçilir. VE/||/<>/> En hareketli ortamlarda karmaşa ve kargaşa oluşur. VE/||/<>/> Daha iyi/nitelikli/isabetli çözümler oluş(tur)maya başlarız. )
- DERS ile/ve/||/<>/> SOHBET
( Bilgi paylaşımı. İLE/VE/||/<>/> Hal paylaşımı. )
( ... İLE/VE/||/<>/> Bilincin bilenmesi. )
( Kim kendinden geçerse sohbet orada başlar. )
( Sohbet için göz, kulak, dil ve akıl birliği olması gerekir -olmazsa olmazıdır- fakat kalbe ulaşmazsa birlik olmaz. )
- DERT ile SORUN
( TROUBLE vs. PROBLEM )
- DEYİNMƏK[Azr.] = SÖYLENMEK[Tr.]
- DİKKAT ÇEKME ile/ve/||/<> SORUMLULUK
- DİKKAT ETMEK ile/ve SORGULAMAK
( "TO PAY ATTENTION" vs./and "TO INTERROGATE" )
- DİKKAT:
KENDİMİZE ile/ve/||/<> SÖZÜMÜZE
( Yalnızken. İLE/VE/||/<> Yalnız değilken. )
- DİL ve/||/<> SÖYLEM
( Toplumsal. VE/||/<> Bireysel. )
- DİL ile/ve/<> SÖZ
( ... ile/ve/<> SEHUN/SÜHÂN/SUHAN )
- DİL ve SÖZ/SÖZCÜK:
Ölçü eşikleri.
- DİL/TIL ile/ve/||/<> SÖZCÜK/KELİME
( Sözcükler, anlamları taşıyan at gibidir. )
( Küçücük bir sözü/kelâmı bile küçümsemeyeceksin! )
( Sözün/Kelâmın değerini bilmek, duymakla olur. )
( Sözcükler, işaret eder ama açıklayamaz. )
( Words indicate, but do not explain. )
( LANGUAGE vs./and WORD )
- DİLBİLGİSİ/VERİ/BİLGİ/INPUT ile/ve/||/<>/> MANTIK/ANLAYIŞ/İŞLEM ile/ve/||/<>/> SÖZ SÖYLEME SANATI/BİLGELİK/ÇIKIŞ
( Klasik. İLE/VE/||/<>/> İçrek[ezoterik]. İLE/VE/||/<>/> Modern. )
( GRAMMAR/DATA/KNOWLEDGE/INPUT vs./and/||/<>/> LOGIC/COMPREHENSION/PROCESS vs./and/||/<>/> RHETORIC/WISDOM/OUTPUT )
- DİL'DE:
BİÇİMCE ile/ve SOYCA
- DİLİNİN ALTI ile SÖZÜNÜN ARKASI
- DİNDE:
ZORUNLULUK ile/ve/<> SORUMLULUK
( [var ise] Sorumluluk yoktur. İLE/VE/<> Zorunluluk yoktur. )
- DİSİPLİN ile/ve SORUMLULUK
( DISCIPLINE vs./and RESPONSIBILITY )
- DİSKUR değil/yerine/= SÖYLEM
- DIŞLAŞ(TIR)MAK ile SOMUTLAŞ(TIR)MAK
( EXTERNALIZE vs. TO CONCRETIZE )
- DİSPROSODİ/DYSPROSODIA[İng.] değil/yerine/= SÖZ EZGISİ BOZUKLUĞU
- DİZARTRİ değil/yerine/= SÖYLEYİŞ BOZUKLUĞU
- DOĞA VAROLANI ile/ve/<> SONRA/NIN VAROLANI
( Hayvan. İLE/VE/<> İnsan. )
- DOĞRU SÖYLÜYORSUN yerine SÖYLEDİĞİN SÖZ DOĞRU
- DEMOKRASİ:
DOĞRUDAN ile TEMSİLİ ile LİBERAL ile SOSYALİST ile SOSYAL
- DOĞRUDAN ile SONRADAN
- 99 ESMÂ ile/ve/değil SONSUZ ESMÂ
( GEL! EY SÛFÎ!
KO ESMÂ'YI
MÜSEMMA'YI BULA GÖR )
- DUA ile/ve/değil/<> SOHBET
- DURUM ile/ve/> SONUÇ
( Neden-sonuç, sadece zihindedir. )
( Kişi, tüm etmenleri bilmeden, hemen sonuçlar çıkarmamalıdır. )
( Durum beter, durun yeter! )
( STATE/SITUATION vs./and/> CONSEQUENCE/RESULT
Causality is in the mind.
One must not draw conclusions without understanding all the factors. )
- DÜŞÜNMEDEN KONUŞMAK ve/ne yazık ki/||/<>/> SONRADAN DÜŞÜNMEK ZORUNDA KALMAK
- DÜŞÜNÜŞ ile SORGULAMA
( ... İLE Sonuç ya da kararda tutarlılık/bütünlük elde etmek üzere ayrıntılı/derinlemesine düşünme. )
- DUYGUYA ODAKLANMADA:
VAROLUŞUMUZU SÜRDÜRMEK ile/ve/||/<> İLİŞKİLERİMİZİ DÜZENLEMEK ile/ve/||/<> SORUN ÇÖZMEK
- DUYUMSADIKLARIMIZ:
SOMUT değil SOYUT
- DUYUSAL SOYUT ile/ve/değil/||/<>/>/< SOYUT
( Doğa. İLE/VE/||/<>/>/< Akıl. )
- EBED ile/değil SONRA
- EBEDÎ/İLÂ NİHÂYE[Ar.] değil/yerine/= SONSUZ/UÇSUZ
- EBEDİYET[Ar.] değil/yerine/= SONSUZLUK
- EBEDİYETE İNTİKAL[Ar.] ETMEK değil/yerine/= SONSUZLUĞA GÖÇ ETMEK
- EDİK ve SOKMAN
( Kısa çizme. VE Uzun konçlu çizme. )
- EFSANE değil/yerine/= SÖYLENCE
- EKSPİRASYON[İng. < EXPIRATION] ile/||/<> EKSPİRİYUM[İng. < EXPIRIUM]
( Soluk vermek. İLE/||/<> Soluk verim. )
- EKSPİRATUVAR/EXPIRATORY[İng.] değil/yerine/= SOLUKVERİM (İLİŞKİLİ)
- EKSPİRİYUM/EXPIRIUM[İng.] değil/yerine/= SOLUK VERİM
- ELİPS değil/yerine/= SÖBÜ
- ELLIPSOID değil/yerine/= SÖBÜR, SÖBÜK
- ELLIPTICAL değil/yerine/= SÖBÜCÜL
- EMEK ve SÖZ(/LEŞMEK) (VERMEK)
- BENLİK:
EMİR ALTINDA ile/ve/> SORGULAYAN ile/ve/> SEZGİSEL ile/ve/> BEKLENTİSİZ ile/ve/>
RIZÂ SAHİBİ ile/ve/> RÂZI OLUNAN ile/ve/> SAFLAŞMIŞ
- EMPATİ ile SORGULAMA
- EMZİK ile SOMRUK
( ... İLE Bebek emziği. )
- ENDPOİNT[İng.] değil/yerine/= SON NOKTA
- EPİLOG değil/yerine/= SONDEYİŞ
- EPİLOG/HATİME değil/yerine/= SONDEYİŞ/SONSÖZ
- EPİSTEME ile SOPHIA
- ERİŞTİ ile/ve SOHBETİNDE BULUNDU
- ESAS ile/ve/||/<> İRÂDE ile/ve/||/<> SONUÇ"
( Usûl/yöntem, esastan önce gelir/gelmelidir. İLE/VE/||/<> İhtiyâr[< Hayır!][yapmama bilgisi/isteği], irâdeden[yapma bilgisi/isteği] önce gelir/gelmelidir. İLE/VE/||/<> Süreç, sonuçtan önce gelir/gelmelidir. )
- ETKİN/AKTİF METAL ile/||/<>/>< SOY METAL
( Kolay tepkimeye girer. İLE/VE/||/>< Zor tepkimeye girer. )
- EVRENSELLEŞTİRME ile/ve SONSUZLAŞTIRMA
( UNIVERSALIZATION vs./and TO GET INFINITE )
- EVRENSELLEŞTİRME ile/ve SONSUZLAŞTIRMA
( UNIVERSALIZATION vs./and TO GET INFINITE )
- FARKINDALIK ile/ve/<> SORUNSALLIK
- FAŞİZM ile/ve SOYKIRIM
- FASULYE ile SOYA[Mançu dilinden]
( ... İLE Yağ çıkarılan, bir cins fasulye. )
( ... cum SOIA HISPIDA )
- FAZLA ile/ve SORUN
( EXCESS vs./and PROBLEM )
- FELSEFE:
AKLIN SORUNLARINA YANIT ARAMAK ve/<>/>
SORU(N)LARINA YANIT ARAMAK ve/<>/>
ETKİNLİK
( FELSEFE: Aklı kullanma sanatı. )
- FELSEFE:
PHILO ve SOPHIA
( Sevgi. VE Bilgelik. [Bilgelik Sevgisi] )
( BİLGE değil BİLGE/LİK SEVGİSİ )
( Etkin. VE Edilgin. )
( Ten rengine bulanmamış güzellik aramak. )
- FELSEFE SORUSU/SORUNU ile/değil SORU-NUN/SORUNUN FELSEFESİ
- FELSEFE ile/ve SOHBET
- FELSEFİ ile SOYUT
- FERDİYET-İ SELÂSE:
ZÂT ve/||/<>/> İHTİYÂR/İRÂDE ve/||/<>/> SÖZ/EYLEM
- FİLOZOF ile/ve/değil/yerine SORU ERBABI
- FİLOZOF ve SORU/SORUN
( Filozof/lar doğrudan sorunla/rla uğraş(and)ırlar. )
- FİNAL[İng.] değil/yerine/= SON/LAMA, BİTİM
- FİZİK ANTROPOLOJİ ile/ve SOSYAL ANTROPOLOJİ ile/ve PALEO ANTROPOLOJİ
( Fizik antropoloji, biyoloji ve tarihin; sosyal antropoloji ise tarih ve sosyolojinin kesiştiği/buluştuğu alan. )
- FOTOSENTEZ ile/ve/||/<> SOLUNUM
( * Sadece bitki gözelerinde olur. İLE/VE/||/<> Bitkisel ve hayvansal tüm gözelerde olur.
* Sadece ışık altında gerçekleşir. İLE/VE/||/<> Günün her saatinde (gece-gündüz) devam eder.
* Fotosentez sırasında su ve karbondioksit kullanılır. İLE/VE/||/<> Organik besinler ve oksijen kullanılır.
* Fotosentez sırasında oksijen açığa çıkar. İLE/VE/||/<> Solunum sonrasında su ve karbondioksit açığa çıkar.
* Güneş enerjisi kimyasal enerjiye dönüşür. İLE/VE/||/<> Kimyasal enerji, serbest iş enerjisine dönüşür.
* Ağırlık artışı olur. İLE/VE/||/<> Ağırlık azalması olur.
* Organik besinler yapılmış olur. İLE/VE/||/<> Organik besinler yıkılıp, parçalanmış olur. )
- FRİGORİFİK değil/yerine/= SOĞUTMALI
- GABİN/GABN[Ar.] değil/yerine/= SÖMÜRGÜ
( Alışverişte satın alınan mala ödenen karşılığın, malın değerinden çok fazla olması, alışverişte hile yapma. | Edimler arasında açık oransızlık. )
- GALSAME[Ar.] değil/yerine/= SOLUNGAÇ
- GAZZÂLÎ ÖNCESİ ile/ve SONRASI
( Meşşaîlerin diliyken, Gazzâlî sonrasında, aklın küllî dili haline geldi. Bu nedenle Kategoriler konusu Mantık'tan çıkartılıp Fizik'e aktarıldı. )
- GEÇ ile SON ANDA
- GEÇİCİ NUR ile/ve SOYUT NUR ile/ve NURLAR NURU
- [ne yazık ki]
GENELLEME ile/ve/ya da/||/<>/= İNDİRGEME ile/ve/ya da/||/<>/= ÖZDEŞLEŞTİRME ile/ve/ya da/||/<>/= "KÖKTENCİLİK" ile/ve/ya da/||/<>/= "TOPTANCILIK" ile/ve/ya da/||/<>/= "SONUÇ ODAKLILIK"
( Tüm genelleme ya da indirgemeler, tamamen yanlıştır! )
( GENERALIZATION vs./and TO REDUCE, REDUCTION vs./and IDENTIFICATION vs./and RADICALISM vs./and WHOLENESS vs./and FOCUSING TO CONSEQUENCE/RESULT )
- GENELLEŞTİRME ile/ve SOYUTLAŞTIRMA
- GENELLEŞTİRME ile/ve SOYUTLAYARAK GENELLEŞTİRME
- GENOM/GENOME[İng.] değil/yerine/= SOY KALITI
- [ne yazık ki]
!GENOSİT[İng./Fr. < GENOCIDE] değil/yerine/= SOYKIRIM
- GENOTİP/GENOTYPE[İng.] değil/yerine/= SOY YAPI
- GENOTOKSİSİTE/GENOTOXICITY[İng.] değil/yerine/= SOY YAPI AĞULANDIRICILIK
- GERÇEKLİK ve/||/< SONLULUK
- GERİSİ GELİR ile/ve/||/<> SONU GELMEZ
- GİRİŞ ile/ve/||/<>/> GELİŞME ile/ve/||/<>/> SONUÇ
- GİRMEK ile SOKMAK
- GÖNÜLLÜLÜK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< SORUMLULUK ALMAK
- GOOGLE HARİTASININ:
ÖNCESİ ile/değil/yerine/> SONRASI
( Google Maps, çevremizi daha iyi anlamamız için masaüstü, Android ve iOS’ta kullanıma hazır birkaç görsel değişiklik ve ek özellik ile yenilendi. Yeni Google Maps, daha temiz ve sade bir görünüm, ilgi alanları ve daha dengeli bir renk şeması ile öne çıkıyor. )
( )
- GÖREV ile/ve/<>/değil SORUMLULUK
( [not] TASK vs./and/<>/but RESPONSIBILITY )
- [ne yazık ki]
GÖRÜNÜŞTE ile/ve/||/<> SÖZDE
- GÖZ UYGARLIĞI ile/ve/<> SÖZ UYGARLIĞI
( Dışa bakar. İLE/VE/<> İçe bakar. )
- GÖZLÜK ve/||/<>/>/< SÖZLÜK
- GÖZYAŞI:
KEDERDE ile BOZULMADA ile SOĞANDA ile GÜLÜŞTE
( )
( TEARS OF: GRIEF vs. CHANGE vs. ONION vs. LAUGHING )
- GÜÇ ile/ve/||/<> SORUMLULUK
- GÜFTÂR[Fars.] ile SÖZ
( SÖZ )
- GÛYÂ değil/yerine/= SÖZDE/SANKİ/SÖZÜMONA
- GÜYA değil/yerine/= SÖZÜM ONA/SANIRSIN Kİ
- GÜZELLİK ve/||/<>/> SONSUZLUK
( Ancak, güzellikte sonsuzluğa ulaşabiliriz. )
( Tüm tekil parçaların her biri, özünü sınırlandırarak uyumlulaşmışsa ve bütün, o tekil parçaların özgürlüğünün sonucuysa güzel olarak nitelendirilir. )
- HAKARET ile/ve SÖZLÜ SALDIRI
- HANEDÂN değil/yerine/= SOY
- HANEK[Ar. :
Damak.] değil/yerine SÖZ/KONUŞMA
- HAREKET DÜZENİ/SİSTEMİ ile/ve/||/<> DOLAŞIM DÜZENİ/SİSTEMİ ile/ve/||/<> SOLUNUM DÜZENİ/SİSTEMİ ile/ve/||/<> SİNİR DÜZENİ/SİSTEMİ ile/ve/||/<> SİNDİRİM DÜZENİ/SİSTEMİ ile/ve/||/<> BOŞALTIM DÜZENİ/SİSTEMİ
( Kemikler, eklemler ve kaslar. İLE/VE/||/<> Kalp, damar, kan. İLE/VE/||/<> Solunum yolu ve akciğerler. İLE/VE/||/<>. İLE/VE/||/<> Beyin, beyincik, omurilik, omurilik soğanı. İLE/VE/||/<> Dil ve dişler, yemek borusu, mide, karaciğer, safra kesesi, pankreas, bağırsaklar. İLE/VE/||/<> Böbrek, sidik/idrar kesesi, sidik/idrar kanalları. )
( Zehirlenmelerde genel belirtiler:
Sindirim sistemi bozuklukları: Bulantı, kusma, karın ağrısı, ishal.
Sinir sistemi bozuklukları: Bilinç kaybı, havale, rahatsızlık hissi, hareketlerde uyumsuzluk.
Solunum sistemi bozuklukları: Soluk darlığı, morarma, solunum durması.
Dolaşım sistemi bozuklukları: Nabız bozukluğu, kalp durması.
)
- HAS değil/yerine/= SOM
- HASAT/HASAD ile/ve/||/<>/> SON HASAT/AFARA
( Ürün kaldırma, ekin biçme işi. | Bu yolla elde edilen ürün. İLE/VE/||/<>/> Son hasat.[3. hasat] )
- HAŞV değil/yerine SÖZ
( Uzun ve yararsız, dolma/doldurma söz. DEĞİL/YERİNE ... )
- HATA ile/ve SONUÇ
( MISTAKE vs./and RESULT/CONSEQUENCE )
- HATİP değil/yerine/= SÖZEN
- HAVA ile/ve SOLUK/NEFES
- HAZMETMEK ile/ve SORGULAMAK/SORGULAYABİLMEK
( "TO DIGEST" vs./and (ABLE) TO INTERROGATE )
- HER ŞEYİN KONUŞULABİLİRLİĞİ ile/ve/||/<>/>/< SÖYLEDİKLERİNİ TAMAMLAMASINI BEKLEMEK
- HİNT OKYANUSUNDA:
ANDAMAN DENİZİ ile/ve/||/<> MALAKKA BOĞAZI ile/ve/||/<> MARTABAN KÖRFEZİ ile/ve/||/<> BENGAL KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KANBAY KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KUÇ KÖRFEZİ ile/ve/||/<> UMMAN DENİZİ ile/ve/||/<> UMMAN KÖRFEZİ ile/ve/||/<> BASRA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> YEMEN DENİZİ ile/ve/||/<> ADEN KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KIZILDENİZ ile/ve/||/<> MOZAMBİK KANALI ile/ve/||/<> SOFALA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> DELAGOA KÖRFEZİ
- HİPNOZ AŞAMALARINDA:
LETARJİ ile/ve/||/<>/> KATALEPSİ[Fr. < CATALEPSIE] ile/ve/||/<>/> SOMNAMBUL/İZM
- HİPNOZDA, KİŞİNİN ...:
TELKİN ALIP ALMAMASI ile/ve/||/<>/> NARKOZ ile/ve/||/<>/> KATELEPSİ ile/ve/||/<>/> LATERJİ ile/ve/||/<>/> SOMNAMBUL
- HİTÂM değil/yerine/= SON, NİHÂYET | BİTME, TÜKENME | MÜHÜRÜN, BASILDIĞI KÂĞITTA KALAN İZİ
- HIZ ve/=/||/<>/> SORUN
- HOCANIN:
YAPTIĞI ile/ve/değil/yerine/<>/>/< SÖYLEDİĞİ/DEDİĞİ
( Hocanın dediğini yap, her yaptığını yapma! )
- HYPN-/HYPNO- ile/||/<> NARCO-/NARE- ile/||/<> SOMN-/SOMNİ-/SOMO-/-SOMNİA
( Uyku. İLE/||/<> Uyku durumu; uyuşukluk, cansızlık, sersemlik. İLE/||/<> Uyku. )
- HZ. İSA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SOKRATES
( Sevgi > Saygı > Hakikat. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Hakikat > Saygı > Sevgi. )
( Kişi üzerinden. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Kavram[olgu/bilgi/felsefe/bilim] üzerinden. )
- İBÂRE değil/yerine/= SÖZCE
- IC/INSPIRATUVAR KAPASITE INSPIRATORY CAPACITY[İng.] değil/yerine/= SOLUK ALIM SIĞASI
- İCÂZET-İ LÂHİKA değil/yerine/= SONRADAN OLURLAMA
- İDDİA ETMEK ile/ve/değil/yerine/fakat/<> SÖYLEMEK
( Edilemez. İLE/VE/FAKAT/<>/DEĞİL/YERİNE Söylenilebilir. )
- İDDİA ile/değil SÖYLEM
- İDEOLOJİK TAVIR ile SONUÇ ODAKLILIK
- İFTARA YAKINKEN ile/ve SON RÜKÛ VE SECDE ile/ve İHRAM
( Allah'a en yakın olunan anlar/zamanlar. )
- İLERİDE ile SONRA
- İLK DÜĞME ile/ve/||/<>/> SONRAKİ DÜĞMELER
( İlk ilikleme yanlışsa gerisi de yanlış olacaktır. )
- İLK NEDENLER ile/ve/||/<> SON NEDENLER
- İLK SÖZLER ile SONRAKİ SÖZLER
- İLK YARDIMDA "ABC":
HAVA YOLUNUN AÇIK TUTULMASI ve/||/<>/> SOLUNUMUN SAĞLANMASI ve/||/<>/> KAN DOLAŞIMININ DÜZENİ
( ABC
AIRWAY and/||/<>/> BREATHING and/||/<>/> CIRCULATION )
- İLKBAHAR NOKTASI ile SONBAHAR NOKTASI ile GÜN-TÜN EŞİTLİĞİ(EKİNOKS)
( 21 Mart. İLE 21/23 Eylül. İLE ... )
( ARISTARKOS: İlk büyük keşif olarak ekinoks noktalarını keşfetmiştir. )
( March 21. İLE September 21/23. )
( SPRING(VERNAL) EQUINOX vs. AUTUMNAL(FALL) EQUINOX vs. EQUINOX )
( ... avec ... avec ÉQUINOXE )
( ... ile ... ile TESÂVÎ-İ LEYL Ü NEHÂR )
- İLKBAHAR ile/ve YAZ ile/ve SONBAHAR/GÜZ/KÜZ[dvnlgttrk] ile/ve KIŞ
- İLKSEL ile SONSAL
( İlksel, Biçimi verir. [İnsandaki olanaklar ilkseldir(deneye dayanmayandır)]. İLE Sonsal, Malzemeyi verir. )
( APRIORI vs. APOSTERIORI )
- İN/MAĞARA ile SON GOONG
( ... İLE Vietnam'da bulunan, dünyanın en büyük mağarası, başkent Hanoi'den 450 kilometre uzaklıkta, Phon Nhake Bang Doğal Yaşam Parkı'nın içinde yer alıyor. Mağaranın genişliği, yaklaşık olarak 146 kilometre. Son Goong, Vietnam dilinde, "Dağı ve ırmağı olan mağara" anlamına geliyor. )
- İNCELEMEK ile/ve/||/<>/>/< ARAŞTIRMAK ile/ve/||/<>/>/< SORGULAMAK
- İNDİRGEMEK ile/ve/değil/||/<>/< SOYUTLAMAK
- GRİP/İNFLUENZA/ENFLUENZA ile/||/<> SOĞUK ALGINLIĞI, PAÇAVRA SAYRILIĞI
( Grip virüsünün neden olduğu ve ciddi belirtilerle süren bir sayrılık. İLE/||/<> Daha hafif belirtilerle süren ve genellikle rinovirüslerin neden olduğu bir sayrılık. )
- inhal.[Lat. < INHALETUR] değil/yerine/= SOLUKLA İÇERİ ÇEK
- İNHALASYON/INHALATION[İng.] değil/yerine/= SOLUKLA ALMA
- İNHALER[İng.] değil/yerine/= SOLUMLATICI
- İNME ile SÖNÜMLENME
- INSPIRASYON/INSPIRATION[İng.] değil/yerine/= SOLUKALIM
- INSPIRATUVAR/INSPIRATORY[İng.] değil/yerine/= SOLUKALIM İLİŞKİLİ
- INSPIRYUM/INSPIRIUM[İng.] değil/yerine/= SOLUKALIM
- İPTAL OLMAK ile ŞOKE OLMAK
- IRK değil/yerine/= SOY
- ISINMA ile/ve SOĞUMA
( TESAHHUN[< SUHÛNE | çoğ. TESAHHUNÂT] ile/ve TEBERRÜD[< BERD | çoğ. TEBERRÜDÂT][: Soğuma. | Soğuk suya girme. ] )
- İSTEKLİ OLMAK ile SORMAK
( WILLING vs. TO ASK )
- İSTEMEDİĞİ ile/ve/değil/yerine SORMADIĞI
- İSTİCVÂB[< CEVÂB] değil/yerine/= SORUP YANIT ALMA, YANIT ALMA AMACIYLA SÖYLETME | SORGU
- İSTİFSÂR[Ar. < FESR] değil/yerine/= SORGULAMA
( Bir şeyin açıklanmasını, aydınlığa kavuşmasını isteme, anlamaya çalışma, sorma. )
- [ne yazık ki]
İSTÎLÂ ile/ve/||/<>/> SÖMÜRÜ
- İSTİSKAL[< SIKLET] değil/yerine/= SOĞUK DAVRANMA
( Ağır görme, huzurundan hoşlanmama. | Soğuk davranışlarla hoşlanmadığını belirginleştirme. Yüz vermeme, kovarcasına davranma, kovma. )
- İTALYA DEPREMİNİN:
ÖNCESİ ile/ve/> SONRASI
- İTFA değil/yerine/= SÖNÜM
- İTFAİYE değil/yerine/= SÖNDÜRE
- İTİBAREN değil/yerine/= SONRA
- İTİRAZ (ETMEK) ile/ve/<>/değil/yerine SORU (SORMAK)
- İYİLİK ve/||/<>/> SONSUZLUK ve/||/<>/> ÖZGÜRLÜK
- İZİN VERMEK ile/ve/değil SÖZ VERMEK
- KABARTMA TOZU ile SODYUM BİKARBONAT
( BAKING POWDER vs. BAKING SODA )
- KABUL ile SÖYLEM
( ACCEPTANCE vs. DISCOURSE, DISSERTATION )
- KABUL ile SÖYLEM
- KADROLU ile SÖZLEŞMELİ
- KÂĞIT BOYAMADA:
KINA ile/ve/||/<> CEVİZ KABUĞU ile/ve/||/<> SOĞAN KABUĞU
( XV. yy.'da uygulanan boyama teknikleri ve araçları. )
- İYİ DÜŞÜN!:
KALBİ ve/||/<>/>/< KAPIYI ve/||/<>/>/< SON SÖZÜNÜ
( Kırmak yerine. VE/||/<>/>/< Çarpmak yerine. VE/||/<>/>/< Söylemeden önce. )
- KANIT ve/<> SONSUZLUK
- KAPI ile/ve SÖVE
( ... İLE/VE Kapının yerleştiği kasa, çerçeve. | Eşik. )
- KAPİTALİZM:
NESNE/ÜRÜN TEMELLİ değil "SÖZE/VAADE" DAYALI
- KAPNOMETRİ/CAPNOMETRY[İng.] değil/yerine/= SOLUKTA KARBONDIOKSIT ÖLÇÜMÜ
- KARANLIK ve SÖZ
( İçinde, ışık vardır. [görebilen için] VE İçinde, ümit vardır. [duyabilen/dinleyen için] )
- KARAR ile/ve SONUÇ
( DECISION vs./and CONSEQUENCE/RESULT )
- KARBONAT ile SODYUM KARBONAT
( Karbonik asidin bazlarla birleşerek oluşturduğu tuzların genel adı. | Sodyum bikarbonat. | Genellikle sindirimi kolaylaştırmak için suya katılan kimyasal birleşim. İLE Sabun yapımında, temizlik işlerinde kullanılan, güçlü bir alkali tuz.[Na2CO3] )
- KARGA ile SOYGA
( ... İLE Tüyleri alacalı, küçük bir karga türü. )
- KARIŞMAK ile SORGULAMAK
( "TO INTERFERE/MEDDLE" vs. TO INTERROGATE )
- KARIŞTIRMA ile/ve/değil SOĞUTMA
- KAVRAM/LAR ile/ve/||/<> SÖZCÜK/LER
( Mantıkta, en küçük birim. İLE/VE/||/<> Dilde, en küçük birim. )
( KAVRAM: Bilincin dilbilgisi. )
( Şeylerin kavramı, sözcüklerin anlamı olur. )
( Kavram, her defasında üretilmesi gerekli olandır. )
( Kavram, tekil şeylerin özünü değil şeylerdeki evrensel öğeyi açıklar. )
( Kavram, zaman ile ilişki içinde değil zamansal olmayan varoluş [bengilik] türü altında kavranmalıdır. )
( Kavramlar, dışsal nesnelerin imgesi değildir. )
( Her kavram, bütünsel bir süreçtir ya da sürecin bütünselliğidir. )
( Düşünen her bir kişi için, kavram gereksinimi vardır ve bunlar, dünyanın neresinde ve ne zaman üretilirse üretilsin, artık, insanlığın malıdır. )
( Kavramlar dünyasına giren her kişi, evrensellikle bağ kurmuştur. Bunun ayırdında olmak, aydınlanmaya başlamak demektir. )
( Sözcük, bir köprüdür. )
( Sözcükler, bizi ancak kendi sınırlarına kadar götürebilir. )
( Sözcükler, gerçekleri iletmez, onları işaret eder. )
( Sözcükler, işaret eder ama açıklayamaz. )
( Sözcükler ve sorular, zihinden gelir ve bizi orada tutar. )
( Sözcük ile anlamı arasındaki bağlantı nedeniyle, sözcükler değerlilerdir ve eğer kişi, sözcüğü çok büyük bir dikkatle incelerse, kavramın ötesine geçerek, onun kökenindeki deneyime ulaşır. )
( Kişilik ötesine geçtiğinizde artık sözcüklere gereksiniminiz olmaz. )
( Sözcükler olmayınca anlaşılacak ne kalır? Anlama gereksinimi, yanlış-anlamadan doğar. Söylediğim/iz doğrudur fakat size göre o sadece bir kuram. Onun, doğru olduğunu nasıl anlayabileceksiniz? Dinleyin, anımsayın, düşünün, gözünüzde canlandırın. Ve günlük yaşamınızda uygulayın! Bana/bize/ona sabır gösterin ve herşeyden çok, kendinize sabır gösterin, çünkü tek engeliniz kendinizsiniz.
Yol, sizden geçerek kendinizden öteye götürür. Siz, sadece belirli, özel olanın gerçek, bilinçli ve mutlu olduğuna inandıkça ve ikilem ötesi gerçeği, hayal ürünü bir soyut kavram olarak red ve inkâr ettikçe, benim/bizim sadaka verir gibi, kavramlar ve soyutlamalar dağıttığımı/zı düşüneceksiniz. Fakat bir kez kendi varlığınız içindeki gerçeğe dokundunuz mu, o zaman, size en yakın ve en sevgili olanı tarif etmekte olduğumu/zu göreceksiniz. )
( Without words, what is there to understand? The need for understanding arises from misunderstanding. What I say is true, but to you it is only a theory. How will you come to know that it is true? Listen, remember, ponder, visualise, experience. Also apply it in your daily life. Have patience
with me and, above all have patience with yourself, for you are your only obstacle.
The way leads through yourself beyond yourself. As long as you believe only the particular to be real, conscious and happy and reject the non-dual reality as something imagined, an abstract concept, you will find me doling out concepts and abstractions. But once you have touched the real within your own being, you will find me describing what for you is the nearest and the dearest. )
( The word itself is the bridge.
Words can bring you only unto their own limit.
Words do not convey facts, they signal them.
Words indicate, but do not explain.
Words and questions come from the mind and hold you there.
Words are valuable, for between the word and its meaning there is a link and if one investigates the word assiduously, one crosses beyond the concept into the experience at the root of it.
Once you are beyond the person, you need no words. )
( Sözcükler, hem tarihsel süreçte dikey, hem de farklı alanlarda, yatay kullanımları nedeniyle çok değişik anlamlara sahip olabilirler. )
( Kavramları/karşılıkları, kişilerde(zihinlerinde) bulunmayan, sadece sözel seviyedeki "düşünme" ve "kullanımlar", kişiler arasında, iletişim kazalarına, anlaşmazlıklara ve/ya da doğrudan şiddete kaynak oluşturur. )
( ... İLE/VE/||/<> Sabitlenemeyeni, sabitlemek. )
( Söz(cük)leri/ni ve tutumu/nu değiştir... Dünya/n değişsin! )
( Kavramlar, aklın görüleridir. )
( CONCEPTS vs./and/<> WORDS )
( CONCEPTUS cum/et/<> ... )
( ... ile/ve/<> YAN )
( DER BEGRIFF mit/und/||/<> ... )
( MEFHUM ile/ve/<> KELİME )
- KAYISI ile/ve SOĞANCI
- KAYNAK ve/<> YOL ve/<> SONUÇ
( TİNSELLİK/İNSAN: Kaynağı, yolu ve sonucu kendinde olan. )
- KELÂM[Ar.] değil/yerine/= SÖZLEM
- KELEBEK ile/ve/<> SÖĞÜT KELEBEĞİ
- KELİME HAZİNESİ[Ar.] değil/yerine/= SÖZ AĞIŞI/DAĞARCIĞI/VARLIĞI
- KELİME[Ar.] ile/yerine/= SÖZCÜK
- KENÇ LİYÜ ile SOFRA
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Hakan'ların şölenleri ya da bayramlarda kurulan, herkesin gönlünce, yağmalarcasına yemek yediği bir sofra. İLE ... )
- KEŞF ile/ve/değil SONUÇ
( Felsefede/tasavvufta. İLE/VE/DEĞİL Bilimde. )
- KEŞİF ile/ve/||/<>/> İŞGAL ile/ve/||/<>/> YERLEŞME ile/ve/||/<>/> SÖMÜRÜ
- KESİT ile/ve/değil/yerine/||/<> "SONUÇ"
- KEŞKÜL ile/ve CİLBENT ile/ve SOFRA
( Gezgin dervişlerin âletleridir. )
( Bknz. Tarikat Kıyafetlerinde Sembolizm - Ocak Yay. )
- KESTEM ile SOFRA
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Önceden sözleşmeden, aniden konuk olarak gelenler için verilen ziyafet. İLE ... )
- KEVŞENG/KEWŞENG ile/ve/||/<> SOFRA
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Harman temizlendikten sonra tahılın yığılmasına yardım eden kişiye verilen yemek/armağan. )
- [ne yazık ki]
"KEYFİYET" ile/ve/değil/yerine/||/<> "SONUÇ ODAKLILIK"
- KILAVUZ ile/ve/||/<>/> SÖZLÜK
- KİLİSEDE YAKILAN MUMLAR:
SAĞINDAKİLER ile/ve/<> SOLUNDAKİLER
( Sağlık için. İLE/VE/<> Ölüler için. )
- KISACASI değil/yerine SÖZÜN KISASI
- KİŞİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SÖZLÜK
- KİŞİLERİN/İNSANIN GÜCÜ ile/ve/||/<>/< SÖZCÜKLERİN GÜCÜ
( Söz(cük)leri/ni ve tutumunu değiştir... Dünya/n değişsin! )
( Sözcüklerin gücü anlaşılmadan, kişinin gücü anlaşılmaz. )
( Kişi, dilinin ardında gizlidir. )
- KİŞİLERİN:
İLK SÖYLEDİKLERİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SON YAPTIKLARI
- KİŞİNİN:
(")ÖZ GEÇMİŞİ(") ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SÖZ GEÇMİŞİ
- KİTABI:
SAĞDAN VERİLİ (OLAN/LAR) ile/ve SOLDAN VERİLİ (OLAN/LAR)
( ESHÂB-I YEMÎN ile/ve ESHÂB-I MEYMÎN )
- KİTABIN ORTASINDAN KONUŞMAK ile/ve/||/<> SONDA SÖYLEYECEĞİNİ BAŞTA SÖYLEMEK
- KLAN[Fr.]/SEMİYE[Osm. < Ar.] ile SOP
( Toplumun ilk ve en basit biçimi/türü. )
- KÖK ile SONRAKİ KULLANIMI
( ROOT vs. USING FURTHER )
- KÖMÜR ile KOK[İng. < COKE] ile SÖMİKOK[Fr.]
( Karbonlu nesnelerin kapalı ve havasız yerlerde için için yanmasından ya da çok uzun süre derin toprak katmanları altında kalıp birtakım kimyasal değişmelere uğramasından oluşan, siyah renkli, bitkisel kaynaklı, içinde yüksek oranda karbon bulunan katı yakıt. İLE Maden kömürünün damıtılmasıyla elde edilen, birleşiminde kömürden çok daha az oranda uçucu nesne bulunan katı yakıt, kok kömürü. İLE Taşkömürünü çok yüksek olmayan sıcaklıkta [500-600 °C'de] damıtarak elde edilen kömür. )
- KOMUT ile/değil/yerine SORGU
- KONTRAT[Fr. < CONTRAT] değil/yerine/= SÖZLEŞME
- KONUŞAN/KONUŞABİLEN/KONUŞABİLECEK OLAN ile SÖYLEYEN/SÖYLEYEBİLEN/[SADECE BİR ŞEY/LER] SÖYLEME HAKKI OLAN
( Yetkin/bilgili olan/lar. İLE Bilgisiz olan/lar. )
( KAİL(< KAVL): Söyleyen. | Râzı olmuş. | İnanmış, aklı yatmış. )
- KONUŞMA SIRASINDA:
KAYITLI BAŞLIKLARA UYABİLMEK ile/ve/||/<> SÖZLERİN/BAŞLIKLARIN, DİNLEYİCİYE NE KADAR UYUP UYMAYACAĞI
- KONUŞMA ile/ve/> SOHBET
( ... İLE/VE/> Edeb varsa/girince. )
( İNSIBÂĞ[< SIBG]: Ortamda/mecliste bulunan kişinin boyasıyla boyanma. | Temizlenme. )
- KONUŞMAK ile SÖYLEŞMEK
- KOOPERATİFÇİLİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SOSYAL KOOPERATİFÇİLİK
( )
- KOŞUL BELİRTMEK / SORU SORMAK
- KÖTÜMSER ile/değil SORUNLU
- KOYUN ile/ve SOUTHDOWN
- KRAL / KRALİÇE ile/ve/||/<>/> PRENS / PRENSES ile/ve/||/<>/> ARŞİDÜK/ARŞİDÜKA / ARŞİDÜŞES ile/ve/||/<>/> DÜK / DÜŞES ile/ve/||/<>/> KONT[Fr. < COMTE] ile/ve/||/<>/> VOYVODA ile/ve/||/<>/> VİKONT[Fr. < VICOMTE] ile/ve/||/<>/> BARON[Fr.] / BARONES ile/ve/||/<>/> ŞÖVALYE[Fr. < CHEVALIER] ile/ve/||/<>/> SÖR/SIR / DAME
( [Batı ülkelerinde]
En yüksek devlet otoritesini, kalıtım ya da soylularca seçilme yoluyla elinde bulunduran hükümdar. İLE/VE/||/<>/> Hükümdar ailesinden olan erkeklere verilen san. İLE/VE/||/<>/> Özellikle Habsburg hanedanının (Avusturya - Macaristan) erkek üyeleri için kullanılan bir san. İLE/VE/||/<>/> Büyük ve önemli bir toprak parçasını yöneten yüksek rütbeli soylu. | Bazı devletlerde prensten sonra gelen en yüksek soyluluk gösteren san. İLE/VE/||/<>/> Roma imparatorunun danışman olarak seçtiği kişi. | Derebeyi. | Erkekler için kullanılan bir "soyluluk" sanı. İLE/VE/||/<> Orta ve Doğu Avrupa'da, özellikle Balkanlar'da ve Polonya-Litvanya'da kullanılan bir askeri önder ya da yönetici sanı. İLE/VE/||/<>/> Belirli bölgeleri yöneten soyluluk sanı. İLE/VE/||/<>/> Küçük toprak sahibi ve yerel bir yönetici olabilir.[En düşük soyluluk sanlarından biri] İLE/VE/||/<>/> Eski Roma'da üç sınıftan ikincisinin üyesi olan yurttaş. | Orta Çağ Avrupası'nda özel eğitimle yetişmiş, belirli ülküler taşıyan, soylu, atlı savaşçı ve genellikle askeri hizmetler için kullanılan san.[Soylulukta en alt seviyededir.] | Derebeylik düzeninde soyluluk sanlarının en alt basamağı. | Günümüzde Fransız hükûmetinin verdiği şeref belgesi ve nişanı. İLE/VE/||/<>/> Bir kişiye şövalyelik sanı verildiğinde kullanılır. [Genellikle önemli hizmetleri ya da başarıları olan kişilere verilir.] )
- KROMOZOM değil/yerine/= SOYAKTARAN
- KÜFÜR[Ar. KFR/KÂFİR: Örten. | Çiftçi.] (ETMEK) değil/yerine/= SÖVGÜ/SÖVMEK
- KÜFÜRBAZ[Ar. + Fars.(-bâz)] değil/yerine/= SÖVGEN/SÖVÜCÜ/AĞZI BOZUK/KARA
- KULAK KABARTMAK ile/değil/yerine SORMAK
( Ağız aramak, ya da kulak kabartmak yerine doğrudan öğrenmeye yönelik soru sormak gerek. [her ne kadar sorulamayacak/konuşulamayacak şeyler olsa da] )
- KÜPE:
SAĞ KULAKTA ile SOL KULAKTA
( Sadece sağ kulağa takılan küpenin anlamı, o kişinin eşeşeysel(homoseksüel) bir tercihi olduğunu belirtir. İLE Sadece sol kulakta ise çeşitli anlamları/mesajları olabileceği gibi, herhangi birinin ikisine birden küpe takmak istememesi durumunda tercih ettiği/etmesi gereken kulak. İLE İkisine de takılmışsa, tamamen takan kişinin tercihiyle/beğenisiyle ilgili. )
- KURBAN ile/değil/yerine/>< SORUMLU
( )
- KUŞKU ile/yerine SORGULAMA
( Sorgulamak ve reddetmek gereklidir. )
( Gerçek soruşturma bir şeyin içine doğru yapılır, dışa doğru değil. )
( Sorgulanmamış bir yaşam, yaşamaya değmez. )
( Bilinecek/bilinebilecek şeye yaklaşmanın biricik yolu soru sormaktır. )
( Kuşkuculuğumuz hakkında bile kuşkucu olmalıyız. )
( Temel sorun, aptalların kendilerinden son derece emin, akıllıların ise sürekli kuşku içinde olmalarıdır. )
( SUSPICION vs. INTERROGATE
INTERROGATE instead of SUSPICION
To question and deny is necessary.
True enquiry is always into something, not out of something. )
- LÂFIZ ile LÂF ile SÖZCÜK/KELİME ile KAVL ile TERİM/ISTILAH ile KELÂM
( Anlam taşıyıp taşımadığı dikkate alınmaksızın ağızdan çıkan sesler. İLE Hiçbir anlam taşımıyorsa. İLE Bir anlam taşıyorsa. İLE Tamlamaları kapsıyorsa. İLE Belirli bir öbek/grup/kesim tarafından özel olarak kullanılan sözcükler. İLE Tümceyi/cümleyi kapsıyorsa. )
- LÂFIZ[Ar.] değil/yerine/= SÖZGE
- LÂF(Z) değil/yerine/= SÖZ
- LÂFZÎ TEFSİR değil/yerine/= SÖZEL YORUM
- LEKSİKOLOJİ[Fr., İng.] değil/yerine/= SÖZCÜKBİLİM/SÖZLÜKBİLİM
- LİBERALİZM ile/ve/||/<>/> SOSYALİZM ile/ve/||/<>/> MUHÂFAZAKÂRLIK
( * Bireycilik
* Özgürlük
* Sınırlı devlet
* Piyasa ekonomisi
İLE/VE/||/<>/>
* Birliktelik
* Eşitlik
* Yeniden dağıtım
* Dayanışma
İLE/VE/||/<>/>
* Aile
* Aşamalı değişim
* Ara kurumlar
* Sınırlı etkinlik olarak siyaset )
- LIFO/LAST IN FIRST OUT[İng.] değil/yerine/= SON GİREN, İLK ÇIKAR
- LOBUT[Ar. < NEBBUT]["LABUT" değil!] değil/yerine SOPA
( Kalın, kısa ve düzgün sopa. | Kol gücünü geliştirmek için kullanılan jimnastik aracı. [gürgenden] | Bovling oyununda devrilmesi amaçlanan, alt bölümü geniş, üst bölümü tek boğumlu, çeşitli malzemeden yapılmış hedef. )
- LOGOS = LEGEIN[Yun.] = SÖYLEMEK, KONUŞMAK, DEYİ
- LÛGAT[Ar.] değil/yerine/= SÖZLÜK
- LVAD/LEFT VENTRICULAR ASSIST DEVICE SOL VENTRİKÜL[İng.] değil/yerine/= SOL KARINCIK DESTEK AYGITI
- MADDECİLİK ile/ve ELEYİCİ MADDECİLİK ile/ve İNDİRGEYİCİ MADDECİLİK ile/ve SONSAL İNDİRGEMECİLİK
( ... İLE/VE Zihinsel olguları kabul etmezler. İLE/VE Zihinsel olguları kabul ederler. İLE/VE Kuvantum alanını göz önünde bulundururlar/tutarlar. )
- MAİDE SOFRASI ve/<> SOHBET
- MAKSİMUM değil/yerine/= SON SINIR / EN FAZLA
- MALİYET ile/ve/<> SONUÇ
- MALUL GAZİ değil/yerine/= SÖKEL BATUR
- MALÛL[Ar.] değil/yerine/= SÖKEL/SAKAT | GÜÇSÜZ
- MALULEN değil/yerine/= SÖKELCE/SÖKELLİKTEN
- MALUMAT NAKLİ ile/ve SOHBET
( ... İLE/VE Kalplerin buluşması. )
- MALZEME ile SONUÇ
- MARJİNAL FAYDA değil/yerine/= SONBİRİM YARARI
- MARTI ile SORGUÇLU MARTI
( ... İLE Kuzey Pasifik Okyanusu'nda yaşarlar. )
( Batı Pasifik'te yaşayanlar, Doğu Pasifik'te yaşayanlara göre daha büyüktür. )
- MAS[Ar.] değil/yerine/= SOĞURMA/EMME
- MASİF[Fr.] değil/yerine/= SOM
( Kütlesi, görünürdeki tüm oylumu kaplayan, kaplama ya da doldurma olmayan. )
- MASKARA[Ar., İt.] ile SOYTARI/KAŞMER
( Eğlendirici, sevimli, güldürücü. | [söz] "Onursuz, rezil!" | Şölen maskesi. | Kirpik boyası, rimel. İLE Söz ve davranışlarıyla halkı güldürüp eğlendiren kişi. | Hileci, yaltak kişi. )
- MELEKLER:
BAŞLANGIÇTA ve/<> SONUNDA
( 4 ve/<> 8 )
- MERIT PTAH ve/||/<> ENHEDUANNA ve/||/<> AGANICE ve/||/<> TAPPUTI-BELATIKALLIM ve/||/<> SONDUK ve/||/<> THEANO ve/||/<> AGLAONIKE ve/||/<> ASPASIA ve/||/<> HIPPARCHIA ve/||/<> PAN CHAO ve/||/<> HYPATIA
( Merit Ptah bilindiği kadarıyla, tarihte kayıtlı en eski kadın hekim ve bilim tarihinde adı geçen ilk kadındır. Krallar Vadisi'ndeki bir Mısır mezarına resmi çizilidir. Burada Merit Ptah, oğlu olan yüksek bir rahip tarafından "başhekim" olarak tasvir edilmiştir.
VE/||/<>
Astronom, matematikçi ve şair. Ay Tanrısı Nanna'nın Ur Kenti'ndeki ana tapınağının başrahibesi Enheduanna, yıldızlar ve ayın döngülerini kaydetmek için gözlemciler görevlendiren ilk rahibedir. Döneminde, gökcisimlerinin hareketlerini gösteren haritalar yapılmıştır. Enheduanna,ilk dinsel takvimlerden biri olan ay takviminin oluşturulmasına katkıda bulunur. Bu takvim, günümüzde hâlâ Paskalya Yortusu, Hamursuz Bayramı gibi dinsel uygulamaları tarihlendirmek için kullanılır. Çalışmalarının ve ilahilerinin yanında, Enheduenna'nın 42 epik şiiri de tabletler üzerinde günümüze ulaşmıştır. Kayıtlı edebiyat tarihinde birinci tekil şahıs kullanarak yazan ilk kişidir.
Enheduanna'ya ait taştan bir disk ve iki mühür günümüze kadar ulaşmıştır. Disk üzerinde üç yardımcısıyla birlikte görülen Enheduenna'nın kabartması profildendir. Bu kabartmanın arkasında, Enheduanna, "Nanna'nın (Ay Tanrısı) karısı ve Sargon'un kızı" olarak tanımlanır.
VE/||/<>
Doğa filozofu. Aganice, gezegenlerin hareketlerini tahmin edebilmek için bir sistem geliştirmiştir.
VE/||/<>
Mezopotamyalı kimyager. Tapputi-Belatikallim, çeşitli kimyasallarla çalışmalar yaparak parfüm ve kozmetik malzemeler elde etmiştir. Tapputi Belatikallim'in adı, günümüze bir tablet üzerinde gelmiştir.
Parfüm üretimi Mezopotamya'da çok önemliydi. Çünkü aromatik maddeler, kozmetik dışında ilaç ve dinsel amaçlarla da kullanılırdı. Parfümcülük araçları ve tarifleri, aşçılıkta kullanılanlara benzerdi. Parfüm üretiminde kullanabilmek için, bitkilerin özütlerini çıkaracak farklı kimyasal teknikler geliştirilmişti.
VE/||/<>
Silla Krallığı'nın kraliçesi ve astronom. Sonduk, Uzakdoğu'da bilinen ilk gözlemevini inşa ettirmiştir. Hanedanındaki tüm erkeklerin ölmüş olması nedeniyle MÖ 634'de tahta oturan Kraliçe Sonduk, MÖ 647'ye kadar Silla Krallığı'nı (bugünkü Kore) yönetir. Bu krallığa yöneticilik yapacak üç kadından ilkidir. Savaşlarla geçen hükümranlığı sırasında, krallığını bir arada tutabilmeyi başarır ve Çin'le ilişkilerini geliştirir. Sonduk'un yaptırdığı, ay ve yıldızların kulesi (Ch'omsong-dae) adıyla anılan gözlemevi, eski Silla Başşehri Kyongju'da, günümüze kadar ulaşmıştır.
VE/||/<>
Pisagorcu, Antik Ege'li filozof. Pisagor'un yandaşı ve karısı olan Theano, Pisagor'dan sonra Pisagorcu topluluğu yönetmiştir. Onun döneminde Pisagor öğretisi, Antik Ege'nin tümüne ve Mısır'a dek yayılır. Theano, yaşadığı zamanda hastalık sağaltıcı özelliğiyle de tanınmaktadır.
Theano başlangıçta, Pisagor'un dinleyicisidir. Ciddi ve sert ahlaklı filozofu, erdemleri ve bilgiye susamışlığıyla etkiler, böylece evlenirler. Yerel yönetim üzerindeki etkileriyle tepki çeken Pisagor'cu topluluk, en sonunda düşmanlarının saldırısına uğrar. Pisagor'un bu saldırıdan sağ çıkıp çıkmadığı bilinmemektedir. Ama bu olaylardan sonra dağılan Pisagor'cu topluluğu tekrar toparlayan Theano olmuştur. Kızları Damo, Mya, Arignote birlikte topluluğu manevi olarak bir arada tutmaya çalışmıştır.
Theano'dan bize anlamlı, kısa sözler ve ahlak öğütlerinden oluşan toplu anlatılar kalmıştır. Bir yandan kendi düşüncelerini, ama öbür yandan Pisagor'un düşüncelerini yazmıştır.
VE/||/<>
Antik Egeli, astronom. Aglaonike, ay tutulmalarının zaman ve konumunu tahmin etme konusunda uzmanlaşmıştır. Teselya'da yaşadı. Zamanın yaşayan kişileri, Aglaonike'nin istediğinde ayı kaybedebildiğini sanmış; bu niteliğini cinsiyetinden ötürü, bilimsel birikiminden çok güçlü bir büyücü olmasına bağlamışlardır. Tarihin ilk kadın astronomlarından olan Aglaonike'nin adını Venüs gezegeninde bir krater yaşatıyor.
VE/||/<>
Antik Ege'de yaşamış, Milet'li filozof. Aspasia Antik Ege düşüncesinde, özellikle Sokrates üzerinde etkili olmuştur. Sokrates'in Aspasia ile felsefi konuşmalar yaptığı ve bu düşünce alışverişinden çok şeyler öğrendiği bilinir. Hatta Sokratik yöntem olarak bilinen yöntemin, gerçekte Aspasia'nın yöntemi olduğunu ve öğrencisi Sokrates'in bunu gençlik yıllarında ondan öğrendiği tahmin edilmektedir.
Aspasia, 20'li yaşlarında Atina'ya gider ve kendinden 30 yaş büyük devlet adamı Perikles'le evlenir. Aspaisa'nın Perikles'in politikaları üzerinde çok etkili olduğu bilinir. Hatta, Perikles'in bazı konuşmalarını Aspasia'nın yazdığına ilişkin kanıtlar vardır.
Aspasia Atina'da Anaxagoras, Archimedes, Sophokles ve Sokrates gibi birçok filozofun müdavimleri arasında olduğu, devlet adamları, sanatçılar ve iyi eğitim almış kadınların geldiği, tartışmaların yapıldığı bir salon açar. Böylelikle bir kadın, Atina düşünce yaşamını derinden etkileyen bir oluşumu gerçekleştirmiş olur.
Aspasia'nın salonu uzun yıllar açık kalır ve Aspasia "üst düzeyde diyalektik ve retorik hocası" olarak aranan bir kişi olmayı sürdürür. Bugün Aspasia'nın bir büstü, İzmir Arkeoloji Müzesi'nde de yer almaktadır.
VE/||/<>
Kinik okulundan, Antik Ege'li filozof. Hipparchia felsefesiyle, Sokrates'in öğrencisi Antisthenes'in kurduğu Kinik okulundan sayılır. Kadınların geleneksel rollerinden kurtulmaları için de mücadele etmiştir. Ailesi, soylu ve zengindir. Hipparchia erkek kardeşi aracılığıyla, Kinik filozoflardan Krates ile tanışır. Kinizm, gereksinimsizlik öğretisini temsil etmektedir. Bu öğreti, gereksinimlerin insanı toplumun kurallarına ve zorlamalarına bağladığını söylerdi. Hipparchia, Krates'in öğretisinden o kadar etkilenir ki ailesinin karşı çıkmasına rağmen onunla evlenir ve devamında onun yoksul, göçebe hayatına katılır.
VE/||/<>
Çin'li tarihçi ve yazar. Pan Chao, Çin İmparatorluğu'nun tarihini anlatan ve birkaç kuşak tarihçinin üzerinde çalıştığı Han'ın Kitabı'nı tamamlamıştır. Ayrıca 8 adet kronolojik tablo hazırlamış ve astronomi üzerine bir de tez yazmıştır. En ünlü yapıtı ise, Kadınlar İçin Dersler'dir (Nu Jie). Ahlaki öğütler içeren bu kitapta Chao, kadınların erkeklere "mutlak itaatini" önerir. Pan Chao, edebiyatçıların ürünleri üzerine yorumlar ve şiirler de yazmıştır.
VE/||/<>
İskenderiye'li filozof ve matematikçi. Hypatia, Antikçağ'ın son dönemlerinin en etkili ve önemli bilgini, Yeni Platoncu felsefenin temsilcisidir. Üniversitede felsefe, matematik ve astronomi dersleri vermiştir. Hypatia, İskenderiye Üniversitesi'nde matematik dersleri veren ve bu okulun yöneticiliğini de yapan babası Theon tarafından, "yetkin bir insan olması" amacıyla yetiştirilir. Hypatia daha genç yaşlarda, soru sormayı, araştırmayı ve kuşku duymayı öğrenir. Babası onun, el sanatları, şiir, felsefe, din, astronomi, astroloji ve matematik konularında eksiksiz bilgilenmesi için elinden geleni yapar.
Hypatia hitabet sanatında da gelişir; güzel ve etkili konuşmasını öğrenir. Hypatia biraz büyüdüğünde, dünyayı dolaşmaya çıkar. Roma'ya ve Atina'ya gider. Yeni Platoncu düşünür Plutarkhos'dan dersler alır. Kimi kaynağa göre 1 yıl, kimine göre 10 yıl sonra İskenderiye'ye döner. Aranan ve sevilen bir öğretmen olur. Avrupa, Asya ve Afrika'nın çeşitli bölgelerinden gelen öğrenciler, sınıfını ve evini doldurur. Hypatia, güzelliği, bilgisi ve zekâsıyla, saygı ve hayran lık uyandırmaktadır.
Hypatia matematik üzerine birçok yapıt yazmıştır. Ne yazık ki, çoğu ünlü İskenderiye yangınında zarar gören bu yapıtlardan günümüze parçalar ulaşmıştır. En önemli yapıtı, cebirin babası sayılan Diophantos'un Aritmetica'sına yaptığı 13 ciltlik yorumdur. Hypatia, Diophantos'un eşitliklerine alternatif çözümler üzerinde çalışmıştır. Bunlar sonradan, Diophantos'un yapıtları içine alınmıştır. Hypatia'nın Diophantos'un astronomi üzerine çalışmalarına katkıda bulunan bir yapıtı daha vardır. Yine, Pergeli Apollonius'un konikleri hakkında 8 ciltlik bir çalışma kaleme aldığı bilinmektedir. Bu yapıtında, Apollonius'un teorisini anlaşılır bir biçimde açıklamaya çalışmıştır. Bundan başka babasıyla birlikte, Öklit üzerine en az bir kitap yazdığı sanılmaktadır.
MS 4. yüzyılda İskenderiye yeni yeni gelişen Hıristiyanlık ve pagan dinlerin çatışmasına sahne olmaya başlamıştır. İskenderiye Patrikhanesi'nin başına, Kiril adında sofu bir Hıristiyan atanır. Hypatia da pagan olduğu için, Kiril tarafından kışkırtılmış kişilerin saldırısına uğrar. Saldırganlar üniversitenin önünde, arabasında yakaladıkları Hypatia'yı, önce soyar; sonra bedenini parçalara ayırıp, yakarlar.
Hypatia'nın ölümü, Roma'nın Hıristiyanlaştığını ve aynı zamanda antik bilimlerin gerilediğini de gösterir. Hypatia, bugün Antikçağ'ın en çok tanınan bilim kadınlarındandır. )
( M.Ö. 2700
VE/||/<>
M.Ö. 22354
VE/||/<>
M.Ö. 1878
VE/||/<>
M.Ö. 1200
VE/||/<>
M.Ö. 600'ler
VE/||/<>
M.Ö. 500'ler
VE/||/<>
M.Ö. 500'ler
VE/||/<>
M.Ö. 460-401
VE/||/<>
M.Ö. 360-280
VE/||/<>
M.Ö. 50-112
VE/||/<>
M.Ö. 370-415 )
- MERMER ile SOMAKİ[Ar.]
( ... İLE Kızıl ya da yeşil renkte, damarlı ve çok sert bir porfir türü mermer. | Bu mermerden yapılmış olan. )
- BİLFARZ/MİSAL/MESELÂ[Ar.]/ÖRNEĞİN/YANİ ile/değil/yerine SÖZGELİMİ/SÖZGELİŞİ
- MESELE değil/yerine/= SORUN
- MESUL MÜDÜR değil/yerine/= SORUMLU YÖNETÇİ
- MESÛL(İYET)[Ar.] yerine SORUMLU/LUK
- METAFİZİK:
FİZİK ÖTESİ ile/ve/değil/||/<>/< SONRASI
- METAFİZİK ile/ve/<> ONTOLOJİ ile/ve/<> EPİSTEMOLOJİ ile/ve/<> BİLİNÇ ile/ve/<> SÖZCÜK
- METAL AŞINIMI/KOROZYONU ile/ve/<> SOĞUK UC AŞINIMI/KOROZYONU
( METALLIC CORROSION vs./and/<> COLD-END CORROSION )
- METAL[Fr. < Yun.] ile/ve/||/<>/>< AMETAL[Fr. < Yun.] ile/ve/||/<>/>< YARI METAL ile/ve/||/<>/>< SOYGAZ/ASALGAZ
( Yüksek ısı ve elektrik iletkenliği olan, ağır, sert, parlak, haddeden çekilebilir, [biçim değiştirmeye yatkın] ve katyon oluşturma eğilimi gösteren öğeler. Oksijenli bileşimiyle çoğunlukla bazik oksitler veren madde, maden. | Dizgi makinelerinde, satırları oluşturmak için ergitilen antimon ve kurşun alaşımına verilen ad. İLE Metal olmayan öğeler.[klor, fosfor, oksiyen] İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/>< ... İLE/VE/||/>< ... )
( * Tel ve levha durumuna getirilebilir.
* Isı ve elektriği iyi iletir.
* Parlaktır.
* Oda koşullarında, katıdır.[Cıva dışında]
* Atomik yapıdadır.
* Kendi aralarında bileşik yapmazlar, alaşım oluşturur.
* Ametallerle iyonik bağ yapar.
* Bileşik yaparken, elektron vererek, + yüklü [katyon] oluşturur.
* Son yörüngelerindeki elektron sayısı [değerlik elektron sayısı] 1, 2 ya da 3'tür.
İLE/VE/||/><
* Tel ve levha durumuna getirilemez.
* Isı ve elektriği iyi iletmez.
* Mattır.
* Oda koşullarında, katı, sıvı ve gaz durumdadır.
* Molekül yapıdadır.
* Kendi aralarında kovalent bağlı bileşik yaparlar.
* Metallerle iyonik bağ oluşturur.
* Elektron alarak, - yüklü [anyon] oluşturur.
* Son yörüngelerinde, elektron sayısı [değerlik elektron sayısı] 5, 6 ya da 7'dir.
* Periyodik cetvelin sağında bulunur.
İLE/VE/||/<>
YARI METAL
...
İLE/VE/||/><
* Oda koşullarında, hepsi gaz durumundadır.
* Kararlı yapıya sahiptir, kimyasal etkileşime girmez.
* Bileşik oluşturmaz.
* Tek atomludur.
* Erime ve kaynama noktaları çok düşüktür.
* Son yörüngelerinde, 8 elektron bulundurur.[Helyum dışında]
* Işığı geçirir.[Saydamdır]
* Isı ve elektriği iletmez.
* Periyodik cetvelin 8A öbeğinde bulunur. )
- METALLERDE:
ALKALİ ile/ve/||/<> TOPRAK ALKALİ ile/ve/||/<> GEÇİŞ METALLERİ ile/ve/||/<> TOPRAK ile/ve/||/<> KARBON ile/ve/||/<> AZOT ile/ve/||/<> OKSİJEN ile/ve/||/<> HALOJENLER ile/ve/||/<> SOY GAZLAR
( )
- METİN ile/ve/= SÖZLÜK
- MEVZU BAHİS değil/yerine/= SÖZ KONUSU
- MEVZUBAHİS[Ar.] değil/yerine/= SÖZ KONUSU
- MEYDAN OKUNAMAZLAR:
YEL ve/||/<> SÖZLÜK ve/||/<> MASUM/SEVGİ
- MEZKÛR/ZİKREDİLEN/ZİKROLUNAN değil/yerine/= SÖZÜ EDİLEN/ADI GEÇEN/ANILAN
- MUAHHAR[Ar.] değil/yerine/= SONRAKİ
- MÜEBBET[Ar.] değil/yerine/= SONU OLMAYAN, YAŞAM BOYUNCA
- MUHABBET SOHBET
- MUHDESÂT, MUHDESÛN[< MUHDES] değil/yerine/= SONRADAN MEYDANA GELMİŞ, ESKİDEN OLMAYAN, YENİ ŞEYLER, MODERN, İHDÂS EDİLMİŞ
- MÜKADDİME ve 3 MAKALE ve SONUÇ
( Mâhiyeti ve Amacı. VE Müfredât | Kaziyeler ve Hükümleri | Kıyas. VE Kıyasın maddeleri | Eczay-ı Ulûm )
( Mukaddime olmaksızın bir ilme başlanamaz. )
( Ebherî Metin-Çeviri-İnceleme: Hüseyin Sarıoğlu - İz Yayıncılık )
( Kindî(ö. 866), Ahmed ibn Tayyib es-Serahsî(ö. 896), Ebû Bekr Muhammed ibn Zekeriyyâ er-Râzî(ö. 925)'nin ihtisarları, Ebu'l-Ferec ibnü't-Tayyib(ö. 1020), Mettâ ibn Yûnus(ö. 940), İbnü'l-Hammâr(ö. 942), Fârâbî(ö. 950)'nin şerhleri; Fârâbî, İhvân-ı Safâ, İbn Sînâ(ö. 1037) ve Ebherî(ö. 1265). )
( MUHTASAR VE MÜFİT )
( KISA VE ANLAMLI )
- MUKÂVELE[Ar.] değil/yerine/= SÖZLEŞME
- MÜLÂKAT[Ar. < LİKA] değil/yerine/= SÖYLEŞİ/GÖRÜŞME
- MÜLÂKAT[Ar.]/RÖPORTAJ[Fr. < REPORTAGE][ROPÖRTAJ değil!] değil/yerine/= SÖYLEŞİ/GÖRÜŞKÜ
- MÜSTANTİK[Ar.] değil/yerine/= SORGU YARGICI/HAKİMİ
- [ne yazık ki]
!MÜSTEMLEKE[Ar.] değil/yerine/= SÖMÜRGE
- MÜTEVELLİ HEYETİ değil/yerine/= SORUMLU KURUL/GÖZETME KURULU
- MUTLU OLMAK:
"HERŞEYİN YOLUNDA OLMASIYLA" değil SORUNLARI, GÖRMEMEZLİKTEN GELEREK
- MÜZİK ile/ve/<> SÖZ
( Sözün bittiği yerde başlayan nutuk. )
- NAHİV[Ar.]/SENTAKS[Fr., İng.] değil/yerine/= SÖZ DİZİMİ
- NAHİV[Ar.] ile SÖZ DİZİMİ
( SÖZ DİZİMİ )
- NÂ-MÜTENÂHÎ[Fars., Ar.] değil/yerine/= SONSUZ
- NARSİSİZM/NARSİSİST ile SOLİPSİZM/SOLİPSİST
- NASYONALİZM ile/||/<>/> KONSERVATİZM ile/||/<>/> LİBERALİZM ile/||/<>/> SOSYALİZM
- NÂTIK değil/yerine/= SÖZMEN
- NE DESEM/SÖYLESEM, ANLATAMAM (SANIRIM) ile/değil/yerine/||/<>/< SÖZCÜKLER, ANLATMAYA YETMİYOR
- NEDEN/AÇIKLAMA:
ŞU ile/ve/<> ŞÖYLE
- ... NEDENİYLE ile ... SONUCUNDA
- NEFES NEFESE değil/yerine/= SOLUK SOLUĞA
- NEFESLİ SAZLAR değil/yerine/= SOLUKLU SAZLAR
- NET ile SONSAL
( CLEAR vs. A POSTERIORI )
- NETİCE[Ar.] değil/yerine/= SONUÇ
- NİHAÎ HEDEF değil/yerine/= SON KESİN EREK
- NİHÂÎ değil/yerine/= SONSAL
- NİHÂYET/ÂKIBET değil/yerine/= SONUNDA/ÖNÜNDE SONUNDA
- NİHAYETSİZ değil/yerine/= SONU GELMEZ/BİTİP TÜKENMEZ/BİTMEZ TÜKENMEZ
- NİTELİK:
OLUMLU ve/||/<> OLUMSUZ ve/||/<> SONSUZ
- NOKTA ile/ve SONSUZ/LUK
( NOKTANIN SONSUZLUĞU )
( POINT vs./and ETERNITY )
- NOKTA ile/ve/<> SONSUZ/LUK
( NOKTANIN SONSUZLUĞU )
( POINT vs./and ETERNITY )
- NOKTA ile/ve SÖZ
- NONVERBAL İLETİŞİM/NONVERBAL COMMUNICATION[İng.] değil/yerine/= SÖZSÜZ İLETİŞİM
- NSHIMA ile SORGHUM
( [Zambiya'da] Mısırdan yapılan lapa. İLE Darıdan yapılan lapa. )
- NÜFUZ/LU değil/yerine/= SÖZÜGEÇİ/SÖZGEÇİRİCİLİK / SÖZÜGEÇER
- NUTUK/HİTÂBE/DİSKUR değil/yerine/= SÖYLEV/SÖYLERGE
( ATATÜRK'ÜN GENÇLİĞE HİTABI
Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk cumhuriyetini, ilelebet
muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur.
Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir.
İstikbalde dahi, seni, bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahili ve harici bedhahların olacaktır.
Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraatini düşünmeyeceksin!
Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir.
İstiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, tüm dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler.
Cebren ve hile ile aziz vatanın, tüm kaleleri zapt edilmiş, tüm tersanelerine girilmiş, tüm orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.
Tüm bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler.
Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler.
Millet, fakr u zarûret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen;
Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda, mevcuttur!
ATATÜRK
(Nutuk, 20 Ekim 1927)
)
- O.S./OCULUS SİNISTER[İng.] değil/yerine/= SOL GÖZE
- OCAK ile/ve/||/<>/> SOFRA
- ÖĞE ile SONUNCUL ÖĞE
( CONSTITUENT vs. ULTIMATE CONSTITUENT )
- ÖĞRENİLEREK ile/ve/değil SORGULANARAK
- OLAN/HÂDİS ile/>< SONRADAN OLAN
- OLANAKLARIN/KAZANIMLARIN/SORUNLARIN:
İÇİNDE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< EŞİĞİNDE
(OLMAK/OLMAMAK)
- OLANAKLI/LIK ile/ve/||/<> SONSUZ/LUK
- OLASILIKLARI DÜŞÜNMEK/HESAPLAMAK ile "ŞOM AĞIZLILIK"
- ... OLDUĞUNU:
"DÜŞÜNEMEYİZ" değil SÖYLEYEMEYİZ/İDDİA EDEMEYİZ
- OLGUN KİŞİ:
"GÜZEL SÖZ SÖYLEYEN" değil SÖYLEDİĞİNİ YAPAN VE YAPABİLECEĞİNİ SÖYLEYEN
- OLGUN/LUK ile/ve SONSUZ/LUK
( MATURITY vs./and ETERNITY )
- ÖLÜM/İLİŞKİ İÇİN:
"BAŞLANGIÇ" yoksa/>< "SON" DA YOKTUR
- OLUŞ ve/||/<>/>/< SONSUZLUK
( İkisinin de tek sözcüğü/aracı... "... bile değil!" )
- ÖN EK ile SON EK
( LÂHİKA: Ek. | Ulama. )
- [önce] DÜŞMEYİ BİLMEK ve/<> [sonra] AYAKTA/BİSİKLET ÜSTÜNDE DURMAK/OLMAK
- [önce] İÇ YÜZ(Ü) ve/<> [sonra] SON SÖZ(Ü)
( [önce] Öğren/bil. VE/<> [sonra] Söyle. )
- ÖNCEKİ ile/ve SONRAKİ
( AKDEM[< KADÎM] ile/ve ÂHİR )
( BEFORE vs./and LATER )
- ÖNCE/Sİ ile/ve (...) SONRA/SI["sora" DEĞİL!]
( BEFORE [...] vs./and AFTER [...] )
- ÖNCESİ ile SONRASI
( BEFORE vs. AFTER )
- ÖNİLGEÇ ile SONİLGEÇ
( PREPOSITION )
- ÖNSES (DÜŞMESİ) ile/ve/||/<> İÇSES (DÜŞMESİ) ile/ve/||/<> SONSES (DÜŞMESİ)
( Sözcük başındaki ilk ses. İLE/VE/||/<> Sözcüğün, önses ve sonsesi arasında kalan ses ya da sesler. İLE/VE/||/<> Sözcük sonundaki son ses. )
( ARSLAN > ASLAN ile/ve/||/<> ISICAK > SICAK | ISITMA > SITMA ile/ve/||/<> YAYLAG > YAYLA | ARIG > ARI )
- ONU(/BENİ/SENİ) "BÖLMEK/KESMEK" değil SÖZÜ/KONUYU/AKIŞI "BÖLMEK/KESMEK"
- ÖNYARGI ile/ve/değil/||/<>/> SONUÇ ODAKLILIK
- ORAL değil/yerine SÖZEL
- ÖRGÜTLENME ile/değil/yerine SOHBET/MUHABBET
- ORTA ile/ve/||/<> SONUÇ
( [İki taraftan da pay] Alarak/alıyorsa. İLE/VE/||/<> Almıyorsa. )
- OVAL[Fr. < OVALE]/BEYZÎ[Ar.] değil/yerine/= SÖBE
( Yumurta biçiminde olan, yumurtamsı. | Özellikle elips gibi iki bakışım ekseni olan kapalı eğrinin oluşturduğu biçim. )
- ÖVGÜ ile/ve/||/<>/>< SÖVGÜ, ŞETİM/ŞETM[Ar.]
( İkisi de, bilgisizliğin göstergesi ve bilgisizlik oranıncadır. )
( Övgünün aldatıcı ve yıkıcı etkisinden kaçmanın tek yolu, çalışmaya devam etmektir. )
( Aşırı övenler ile aşırı sövenlerin ortak noktası, her zaman ve zemin için saklayacak bir şeylerinin olmasıdır. Saklayanlar, bir şeyleri korumak için, dikkati, uclara çekerek, çıkar sağlamaya ve/ya da yanıltmaya çabalarlar. )
( Övgüsü tez/hızlı olanın, sövgüsü de tez/hızlı olur. )
- ÖYLESİNE ile ŞÖYLESİNE
- OYUN ile/ve/||/<> ŞÖLEN
- ÖZ ve/=/||/<>/>/< GÖZ ve/=/||/<>/>/< SÖZ
( Özü ağlamayanın, gözü ağlamaz. )
( Benzi sarı, gözleri yaş; hali bilen, dertli kar(ın)daş/arkadaş. )
- ÖZ ile/ve/<> SONRADAN OLAN
( Kişiyi özünden uzaklaştıran, kişinin dünyasıdır. )
( ... ile/ve/<> LÂHİK )
( ESSENCE vs./and/<> LATER )
- ÖZ ile SONRADAN OLAN
( ESSENCE vs. LATER )
- ÖZDEŞLEŞME ile/değil/yerine SOYUNMA
- ÖZGÜRLÜK ile/ve/||/<> SÖZGÜRLÜK
- ÖZLEM ve/||/<>/> GÖZLEM ve/||/<>/> SÖZLEM ve/||/<>/> EYLEM ve/||/<>/> İŞLEM ve/||/<>/> İZLEM
- ÖZLEM = LONGING, REGRET[İng.] = SOUHAIT, FRUSTRÉ[Fr.] = SEHNSUCHT[Alm.] = DESIDERIUM[Lat.]
- ÖZÜNDE ... ile/ve/<> SONUÇTA ...
- PARÇA[Fars. < PÂÇE] ile SONAT[Fr. < SONATE]
( ... İLE Bir ya da iki çalgı için yazılmış, üç ya da dört bölümden oluşan müzik yapıtı. | Çeşitli türlerde [Allegro, Adacco, Andante] üç ya da dört bölümden oluşan müzik parçası. )
- PATATES ve/ne yazık ki/> SOLANİN
( Kimyasal Tehlike: Solanin:
Patateslerin filizlenmesiyle birlikte, özellikle filizlerin ve yeşil renkli bölümlerin oluştuğu bölgelerde "solanin" adlı toksik bir alkaloid üretimi artar. Solanin, sinir sistemi üzerinde olumsuz etkiler yapabilir ve mide bulantısı, kusma, ishal gibi belirtilere yol açabilir. Bu nedenle, filizlenmiş ve yeşillenmiş patateslerin tüketimi önerilmez.
Patatesin Filizlenme Nedenleri:
Patatesler, doğal bir depolama sürecinin parçası olarak filizlenir. Filizlenme, patatesin sıcaklık, ışık ve nem gibi çevresel koşullara maruz kaldığında oluşur. Bu koşullar, patateslerin büyüme hormonlarını[giberellinler] etkinleştirerek filizlenme sürecini başlatır.
Patatesi Saklama Koşulları
Patatesler, 4 - 10°C arasında, serin ama donma noktasının üzerinde saklanmalıdır.
Orta derecede nemli bir ortam tercih edilmelidir. Aşırı nem, çürümeye neden olabilir.
Patatesler karanlık bir ortamda saklanmalıdır. Işık, klorofil üretimini artırarak patateslerin yeşillenmesine ve solanin üretimine yol açar.
Patateslerin saklandığı alan iyi hava almalı, plastik torbalar yerine delikli kutular ya da bez torbalar yeğlenmelidir. )
- PAYDOS[Yun.] değil/yerine SON/ARA
( İşi ya da çalışmayı, (geçici olarak) bırakma. DEĞİL/YERİNE ... )
- PDÖ/PROBLEM-BASED TEACHING[İng.] değil/yerine/= SORUNA DAYALI ÖĞRETIM
- PENGUEN ile SORGUÇLU/MAKARONİ PENGUEN
( ... İLE Güney Amerika, Güney Afrika ve Antarktika Yarımadası arasında kalan bölgede yaşayan bir penguen türüdür. )
- Pİ:
SINIRLI ve SONSUZ
- PİDE/FODLA ile SOMUN/ERMENİ EKMEĞİ ile FRANCALA
( Arpa unu karıştırılırdı. İLE Buğday, arpa, çavdar, mısır unundan. İLE Beyaz undan yapılırdı. )
( Sarayda pişirilen ekmeklerin unu, Bursa'dan, özel olarak getirtilirdi. [330 ton/ay] )
- PİŞMANLIK ile/ve/||/<> SON PİŞMANLIK
( Yarar getirir/getirebilir. İLE/VE/||/<> Yarar getirmez. )
- PLASEBO/PLACEBO[İng.] değil/yerine/= SÖZDE İLAÇ, YALANCI İLAÇ, "MUTLU OLACAĞIM"
- POLEMARKHOS ve SOKRATES
( İkisinin de haksız/yersiz öldürülme nedeni, mal varlıklarıydı. )
( Mal varlığından dolayı. VE Bilgi ve düşünme varlığından dolayı. )
- PORTATİF değil/yerine/= SÖKKURLU
- PROBLEM/Lİ yerine SORUN/LU
- PROGNOZ/PROGNOSIS[İng.]/AKIBET[Ar.] değil/yerine/= SONLANIM
- PROTOKOL değil/yerine/= SÖZLEŞME/ANTLAŞMA, SÖZ BELGE/TUTANAK | SEÇKİN, SEÇKİNLER
( Bir toplantı sonunda imzalanan belge. | Diplomaside uyulması gereken kurallar. )
- PSİKOPAT ile/değil/yerine SOSYOPAT
- PSİŞE[Yun.]/ANIMA[Lat.] ile/ve/||/<> SOMA[Yun.]/CORPUS[Lat.] ile/ve/||/<> PNEUMA[Yun.]/SPIRIT[Lat.]
- REDİF:
EK DURUMUNDA ile SÖZCÜK DURUMUNDA
( Aynı görevdeki eklerin tekrarlanmasıyla. w Aynı anlamdaki sözcüklerin tekrarlanmasıyla. )
( )
- REPERTUAR[Fr.] değil/yerine/= SÖZ/EZGİLER DAĞARCIĞI
( Bir tiyatro kurulunun oynamak için seçip hazırlamış olduğu oyunların dizini. | Bir oyuncunun ezberlediği ve oynadığı rollerin dizini. | Bir müzik topluluğunun ya da sanatçının hazırlamış olduğu parçalar. )
- REPLİK[Fr.] değil/yerine/= SON SÖZ
( Oyuncunun sözü karşısındakine bırakırken söyleyeceği son söz. | Oyunda, karşısındakinin sözüne gerekli karşılığı verme. )
- RESPIRASYON/RESPIRATION[İng.] değil/yerine/= SOLUNUM
- RESPIRATÖR[İng.] değil/yerine/= SOLUTUCU
- RESPIRATUVAR/RESPIRATORY[İng.] değil/yerine/= SOLUNUMSAL
- RİVÂYET[Ar.] değil/yerine/= SÖYLENTİ
- ROMAN YAZIMI:
ÖVMEK İÇİN değil SORGULA(T)MAK İÇİN
- SADED[Ar.] ile SONUÇ
( Asıl konu. | Yakınlık, civar. | Düşünce, niyet, kasıt; girişim/teşebbüs. İLE ... )
- SAĞ AKCİĞER ile/ve SOL AKCİĞER
( 3 bölüm[lob] vardır.[üst-orta-alt] İLE/VE 2 bölüm[lob] vardır.[üst-alt] )
- OMUZ:
SAĞ ile/ve/<> SOL
( Kişinin, %80'inin sağ omuzu, sol omuzundan düşüktür. İLE/VE/<> Kişinin, %20'sinin de sol omuzu, sağ omuzundan düşüktür. )
- SAĞ ile/ve SOL
( Kalbin olduğu taraf soldur. )
( REST ile/ve ÇEP )
( Arkadan biri ittiğinde ilk atılan adım/ayak, hangi tarafta daha yoğun/öncelikli olduğunuzun göstergesi olabilir. [özellikle snowboard'ta]
RIGHT vs./and LEFT )
- SAĞALTIM/PSİKOTERAPİ ile/değil/yerine SOHBET
( Çağrışımsal. İLE/DEĞİL/YERİNE Sanatsal. )
- SAĞLAK ile SOLAK
( AMBIDEXTRUS: İki elini de kullanabilme. )
( ... ile AHLEF )
- SAKİN/LİK ile SOĞUK/LUK
( Her sakin/lik görüntüsü sakinlik olmayabilir hatta anlamamasından/uzak kalmasından kaynaklanıyor olabilir! )
- SALATA ile SÖĞÜŞ
( ... İLE Üzerine, yağ, limon dökülmeden ve birbirine karıştırılmadan yenen domates, salatalık vb. )
- SAMED ve/||/<> SOMUT
- SAMET ve/<> SOMUT
( Dolu. VE/<> Dolu. )
- SANAL ile SOYUT
- SANKİ değil/yerine/= SÖZÜMONA
- SARI MERCİMEK ile/değil SOYULMUŞ YEŞİL MERCİMEK
- ŞARKI = SONG[İng.] = CHANSON[Fr.] = LIED[Alm.] = CANZONE[İt.] = CANCIÓN[İsp.]
- SATRANÇ TAŞLARININ DEĞERLERİNDE:
1 ile/ve/||/<>/< 3 ile/ve/||/<>/< 5 ile/ve/||/<>/< 9 ile/ve/||/<>/< SONSUZ
( Piyon. İLE/VE/||/<>/< Filler. İLE/VE/||/<>/< Atlar ve kaleler. İLE/VE/||/<>/< Vezir. İLE/VE/||/<>/< Şah. )
- ŞECERE[Ar.]["SECERE" değil!]/PEDIGRI/PEDIGREE[İng.] değil/yerine/= SOYAĞACI/SOYKÜTÜĞÜ
- ŞEHVET ile/ve/<> ŞÖHRET
( Gençlikteki kölelik/esâret. İLE/VE/<> Yaşlılıktaki kölelik/esâret. )
- SEMİRMEK ile/ve/<>/< SÖMÜRMEK
- SENEYE ile/değil SONRAKİ SENE
- SENTAKS ANALİZ/SYNTAX ANALYSIS[İng.] değil/yerine/= SÖZDİZİMSEL ÇÖZÜMLEME
- SE(/İ)NTAKS[İng. < SYNTAX]/NAHİV[Ar.] değil/yerine/= SÖZDİZİMİ/YAZAÇ(HARF) DİZİMİ
- SENTAKTİK[İng.] değil/yerine/= SÖZDİZİMSEL
- ŞERBET ile SOMATA[Yun.]
( ... İLE Bademden yapılan bir şerbet, badem sübyesi. )
- SERÇE ile KÜÇÜK SERÇE ile AĞAÇ SERÇESİ ile SÖĞÜT SERÇESİ ile KAYA SERÇESİ ile KAR SERÇESİ ile BOZ SERÇE ile SARIBOĞAZLI SERÇE
( )
- SERÇE ile SÖĞÜT SERÇESİ
- SESİ YÜKSEK OLMAK/OLAN ile/değil SÖZÜ YÜKSEK OLMAK/OLAN
- SESİMİZİ YÜKSELTMEK ile/değil/yerine/>< SÖZÜMÜZÜ YÜKSELTMEK
- YÜKSELTMEK:
SESİNİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SÖZÜNÜ
- SESLENDİRME ile SÖYLEME
( Aktarım. İLE Kendinden. )
( GET VOICED vs. SAYING )
- SESLİ DÜŞÜNME ile/<>/ne yazık ki SÖYLENME
- SEVGİ ile/ve/<> SÖZ
( Sizi sevmesem, size söz söyler miyim? )
( Siz beni sevmeseniz, beni dinler misiniz? )
( LOVE vs./and/<> WORD/SPEECH )
- SFT/PULMONARY FUNCTION TESTS[İng.] değil/yerine/= SOLUNUM İŞLEV TESTLERİ
- ÇORBA:
SICAK ile SOĞUK
- SICAK GÖZYAŞI ile SOĞUK GÖZYAŞI
( Acı gözyaşı. İLE Sevinç gözyaşı. )
( Niyete göre de değişir. )
( Gözyaşı, göze kaçan birçok maddeyi eritebilecek keskinliktedir. Geceleri tırnak kesilmemesinin nedeni ise gözyaşının tırnağı eritememesinden dolayı sıçrayıp da göze kaçmaması/batmaması içindir. [Yani, hurafe/bâtıl inanç değildir, dikkat etmek gerekir.] )
( Elmas doğadaki en sert maddedir. Elması eritebilen tek şey, gözyaşıdır. Gözyaşının eritemediği tek şey ise tırnaktır. )
( EŞK-BÂR/EŞK-RÎZ[Fars.]: Çok ağlayan, gözyaşı döken. )
- HARFLER:
"SICAK" ile/ve/+/||/<> "SOĞUK"
( Sağ. İLE/VE/+/||/<> Sol. )
( 14 harf. İLE/VE/+/||/<> 14 harf. )
- SICAK HAVA ve SOĞUK HAVA
( Gevşeklik yapar ve yayılma gösterir. Bu nedenle sıcaklık, yüzeye doğru havanın çekilmesiyle kırmızı bir yüz meydana getirir. Eğer hava, çok sıcaksa, yüz rengi sarıya döner ve kan tüm yüzeye dağılır. Bu hava çok terleme meydana getirir, sidik miktarını azaltır ve sindirimi zayıflatır ve de çok fazla susuzluğa neden olur. VE Gövdeyi sertleştirir, sindirimi güçlendirir, gövde içine hapsolmuş hıltlar ve terlemeyi azaltarak, sidiği artırır. Soğuk, rektumda, anal sfinkterde, spazm meydana getirir ve böylece dışarı atılmayı engeller ve ataleti artırır. Suyu ayırır ve böbreklere doğru sevkeder. )
- SICAK SAVAŞ" ile SOĞUK SAVAŞ
(
Sıcak Savaş ile Soğuk Savaş Arasındaki Farklar
Özellik | Sıcak Savaş | Soğuk Savaş |
---|---|---|
Tanım | Doğrudan askeri çatışmaların yaşandığı savaş türüdür. | Doğrudan askeri çatışma olmadan siyasi, ekonomik ve teknolojik mücadelelerin yaşandığı çatışma durumudur. |
Koşullar |
|
|
Çatışma Türü | Doğrudan askeri çatışmalar. | Dolaylı mücadeleler (siyasi, ekonomik, teknolojik). |
Askeri Operasyonlar | Etkin ve yaygın. | Sınırlı ya da dolaylı (vekâlet savaşları). |
Can Kaybı | Yüksek. | Düşük ya da dolaylı. |
Fiziksel Tahribat | Yaygın ve doğrudan. | Sınırlı ya da yok. |
Araçlar | Silahlar, askeri birlikler. | Propaganda, casusluk, ekonomik yaptırımlar. |
Örnekler | I. ve II. Dünya Savaşları, Kore Savaşı, Vietnam Savaşı. | ABD ile Sovyetler Birliği arasındaki Soğuk Savaş. [1947-1991] |
- SICAK YİYECEĞİ/İÇECEK SOĞUMASINI BEKLEMEK[ÜFLEYEREK değil!]
- SICAK >< SOĞUK["SOUK" değil!] | ile/ve/||/<>/> ILIK
( ... ve/||/<>/+ ... ve/||/<>/> Hem ortak, hem de sonuç. )
( | HOT >< COLD | vs./and/||/<>/> WARM )
- ŞİFÂHÎ BEYAN değil/yerine/= SÖZLÜ AÇIKLAMA
- ŞİFAİ değil/yerine SÖZEL
- SIFIR[0] ile/ve SONSUZ
( Yutan sayılar. )
- ŞİİR ile/ve SONE[Fr.]
( ... İLE/VE İki dörtlü ve iki üçlüden oluşan, ondört dizeli bir batı koşuk türü. )
- ŞİKÂYET ile SÖYLENME
- ŞIMARMAK ve/<> SÖMÜRMEK
- SİMGESEL ile/ve/<> SOYUT
- SİMÜLE HASTA/SIMULATED PATIENT[İng.] değil/yerine/= SÖZDE SAYRI
- SİNEKLİ BAKKAL < SOYTARININ KIZI
- SINIFLAMA ile/yerine/değil SONSAL/BÜTÜNCÜL SINIFLAMA(KATEGORİ)
( [not] CLASSIFICATION vs./but CATEGORY
CATEGORY instead of CLASSIFICATION )
- SINIFLAMA ile/yerine/değil SONSAL/BÜTÜNCÜL SINIFLAMA(KATEGORİ)
( ... ile/yerine/değil DEME KALIPLARI )
( [not] CLASSIFICATION vs. CATEGORY
CATEGORY instead of CLASSIFICATION )
- SINIR ile SON
( BORDER/BOUNDARY vs. END )
- SINIR ile/ve SONUÇ
( LIMIT vs./and CONSEQUENCE/RESULT )
- SINIRLI ile SONLU
- SINIR(LI/SIZ) ile SON(LU/SUZ)
- SINIRSIZ ile SONSUZ
( Mekânda. İLE Zamanda. )
( Bir gövdede odaklanmış, sonsuz olanız. )
( Sonsuz, bölünemez. )
( Sonsuz, sonsuzdan büyük ya da küçük olamaz. )
( Sonsuzluk, nicelik değildir. )
( In place. VS. On time. )
( UNLIMITED vs. INFINITE )
( INTERMINATUM vs. INFINATUM )
- SİNISTER LEFT[İng.] değil/yerine/= SOL | SOLDAKİ
- SIRADAN ile/ve/||/<> SONRADAN
- SIRALI ile SÖKÜN
( ... İLE Birbiri ardınca gelmek, görünmek. )
- SİZİ KESEYİM/KESİYORUM değil SÖZÜNÜZÜ KESEYİM/KESİYORUM
- SIZLANMA ile/değil/yerine SORGULAMA
- SIZLANMA ile SÖYLENME/SOKRANMA
- SIZLANMA/YAKINMA değil/yerine/>< SORUMLULUK ALMAK
- SKEPTİSİZM:
KUŞKUCULUK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SORGULAMACILIK
- SOBA[Macarca SZOBA] ile ŞÖMİNE[Fr. CHEMINEE]
( İçinde, kömür, odun ya da gaz yakılan, elektrikle de çalıştırılabilen ısınma aracı. İLE Odalarda, genellikle duvar kenarlarında tuğla ya da taştan yapılmış, bacası olan yer, ocak. )
- SOBA ile/değil KUZİNE[İt. < CUSINA]
( ... İLE/DEĞİL Hem ısıtmaya, hem de üzerinde ya da içinde yemek pişirmeye yarayan büyük mutfak sobası. | Gemilerde yemek pişirilen yer. )
- SOBA[Macarca < SZOBA] ile SOPA
( İçinde kömür, odun, gaz yakılan ya da elektrikle de çalıştırılabilen ısınma aracı. İLE Kalın değnek. | Dayak. )
- SODA[İt. < Ar.] ile/değil/yerine MADEN SUYU
( Ekşi Sözlük'teki açıklamaları için burayı tıklayınız... )
( [ruhsatını] Tarım Bakanlığı verir. İLE Sağlık Bakanlığı verir. )
- SODALİT ile/||/<> LAPİS LAZULİ
( Mavi renkte bir silikat minerali. İLE/||/<> Mavi renkli bir kayaç. )
- SODALİT ile/||/<> RODONİT
( Mavi renkte bir silikat minerali. İLE/||/<> Pembe ve siyah renkli bir mineral. )
- SODALİT ile/||/<> SUGİLİT
( Mavi renkte bir silikat minerali. İLE/||/<> Mor renkli nadir bir mineral. )
- SODYUM KARBONAT ile NATRON[Fr.]
( ... İLE Hidratlı doğal sodyum karbonat. )
- | SODYUM ve/<> KLORÜR | ile/ve/||/<>/> TUZ
- SODYUM ile KALİBORİT
( ... İLE Hidratlı doğal sodyum ve magnezyum boratı. )
- SODYUM[Fr., İng.] değil/yerine/>< POTASYUM[Fr., İng.]
( Sodyumu düşük olan gıdalar tüketilmelidir. DEĞİL/YERİNE/>< Potasyumu yüksek olan gıdalar tüketilmelidir. )
( Atom numarası 11, atom ağırlığı 22,990, yoğunluğu 0,971 olan, 97,5 °C'de eriyen, deniz ve kaya tuzlarında, doğada birleşik olarak çok yaygın bulunan, beyaz, parlak, mum gibi yumuşak bir öğe. Simgesi: Na DEĞİL/YERİNE Atom numarası 19, atom ağırlığı 39,10, yoğunluğu 0,87 olan, 62,5 °C'de eriyen, 15 °C'de mum gibi yumuşak, soğukta sert ve kırılgan, potasyum hidroksit içinde bulunan bir öğe. Simgesi: K )
- SOFA/SEQUENTIAL ORGAN FAILURE ASSESSMENT[İng.] değil/yerine/= ARDIŞIK ÖRGEN YETMEZLİĞİ DEĞERLENDİRME
- ŞOFBEN[Fr. CHAUFFE-BAIN] ile TERMOSİFON[Fr. THERMOSIPHON]
( Gaz ya da elektrikle çalışarak, hızlıca sıcak su sağlayan araç. İLE Sıcak su elde edilen, bir kazan ve içindeki borulardan oluşmuş araç. )
- SOFÎ ile ...
( SÂFİYETE ERMİŞ, ZÂHİRDE KÖLE, BÂTINDA HÜR OLAN )
- SOFİST ile/ve FİLOZOF
( BAHŞİ[Uygurca]: Filozof. / Kâtip. )
( Nous'u olan. | Ne bildiğini bilen ve eyleyen. İLE/VE Bilgeliğe sevgisi olan. [PHILO-SOPHOS] )
- SOFİST ile/değil/yerine/>< SOFOS/SOPHOS
( Kuşkuya sokar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kuşkudan çıkarır. )
( Utanmayan. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Utanan. )
( Kurt.[vahşi] İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Köpek.[evcilleşmiş] )
( Taklitçiler oluşturur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kendini buldurur. )
- ŞOFÖR[Fr.]["ŞÖFÖR" değil!] değil/yerine/= SÜRÜCÜ
- SOFRA [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]
- SOFRA [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- SOFRA ile/ve/<> İRFAN SOFRA/LARI
- SOFRA[Ar. < SUFRE] ile/ve MÂİDE[Ar.]
( ... İLE/VE Üzerinde yemek bulunan, kurulmuş sofra. | Yemek, ziyafet. )
- SOFRA ile ŞİLAN
( ... İLE Sultan sofrası. )
- SOFRA ile/ve SIMAT/SİMÂT/SOMAT
( ... İLE/VE Sofra, yemek masası. | Sofraya gelmiş yemekler. | Ziyafet. )
( ... İLE/VE Mevlevî sofrası. )
- SOFRANIN BEREKETİ :/=/||/<>/< KALABALIĞI
- SOFT[İng.] değil/yerine YUMUŞAK
- SOFTA[Ar. < SÛHTE] ile MOLLA[Ar.]
( Medrese öğrencisi. | Yanmış, tutuşmuş, talebe, talep eden. | [mecaz] Bir görüşe/inanışa, körü körüne bağlanan kişi. | [mecaz] Yaşadığı çağın gerisinde kalmış geri kafalı kişi. İLE Büyük kadı. | Medrese öğrencisi. | Büyük bilgin. )
- SOFTVEYR[İng. < SOFTWARE] değil/yerine/= YAZILIM
- SOFU[Ar. < Yun.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/< MOLLA[Ar.]
( Dinin buyruk ve yasaklarına tümüyle uyan kişi. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Büyük kadı. | Medrese öğrencisi. | Büyük bilgin. )
- SOFULAR MESCİDİ ile SOFULAR TEKKESİ
( bkz. MOLLA HÜSREV MESCİDİ İLE Aksaray, Sofular Caddesi'ndedir. [Halveti Tekkesi'dir] )
- SOĞAN ile ARPACIK SOĞANI/KISKA
( ... İLE Tohumdan yetiştirilen ve tohumluk olarak kullanılan küçük soğan. )
- SOĞAN ile BASAL[Ar.]
( ... İLE Soğan ve benzeri gibi kökler. )
- SOĞAN = BASAL = BULBE
- SOĞAN ile BELBÛS[Fars.]
( ... İLE Yabani soğan, sarımsak. Dağ soğanı. | Bir çeşit haşhaş. )
- SOĞAN ile ÇÖL SOĞANI
( ... İLE İki yaprağı vardır ve yaprakların 2 m. boyları vardır. )
- SOĞAN ile DAĞ SOĞANI/KÖVÜRGEN/KÖMÜRGEN[Oğuz]
- SOĞAN ile/ve/||/<> PIRASA[Yun.]
( Zambakgillerden, yemeklere tat vermek için yumrusu ve yeşil yaprakları kullanılan güzel kokulu bitki. | Çiğdem, lale, zambak, sarımsak vb. bitkilerin toprak altındaki yumru kökü. İLE/VE/||/<> Zambakgillerden, sapından ve yapraklarından yararlanılan, çok yıllık bir kış sebzesi. )
( ONION vs.{and/||/<> LEEK )
( ALLIU(/A)M CEPA cum/et/||/<> ALLIUM PORRUM )
- SOĞAN ile/ve/||/<> PORTAKAL
( Katmanları itibariyle. İLE/VE/||/<> Dilimleri itibariyle. )
- SOĞAN ile/ve SARIMSAK
( ... ile/ve TÜRK-İ RÜSTÂYÂN )
( )
( ... ile/ve SÛM, FÛM )
( ... ile/ve SÎR )
( ONION vs./and GARLIC )
( ALLIU(/A)M CEPA cum/et ALLIUM SATIVUM )
- SOĞAN ile SİRMO
( ... İLE Yabani soğan. )
- SOĞANLI = BASALÎ = BULBEUX
- SOĞDAK ile/ve BUKARAK
( Semerkand halkı. İLE/VE Buhara halkı. )
- SOGİ ile/ve GO
( Japon satrancı. İLE/VE Çin satrancı. )
( Japanese chess. WITH/AND Chinese chess. )
- SOĞUK ALGINLIĞI ile/değil BAHAR ALERJİSİ
- SOĞUK ALGINLIĞI ile MEVSİMSEL GRİP ile DOMUZ GRİBİ(H1N1)
- SOĞUK KUYU MESCİDİ ile SOĞUK KUYU MEDRESESİ
( KANLI MEDRESE MESCİDİ / PİRÎ PAŞA MEDRESESİ MESCİDİ ile CAFER AĞA MEDRESESİ )
( Zeyrek'te, Pirî Paşa Sokağı'ndadır. İLE Sultanahmet'te, Ayasofya Camisi - Alemdar Caddesi arasındadır. )
( 1543'te, Pirî Paşa tarafından. İLE 1560'da, Kapı Ağası Cafer Ağa tarafından Mimar Sinan'a yaptırılmıştır. )
- SU:
SOĞUK ile/ve/değil/yerine/||/<> SICAK
( ... İLE/VE/DEEĞİL/YERİNE/||/<> Sıcak su, soğuk sudan daha ağırdır. )
- SOĞUK SU ile/ve/<> SICAK SU
( )
( COLD WATER vs./and/<> HOT WATER )
- SOĞUK YEREL RÜZGÂRLAR:
BORA ile İMBAT ile MİSTRAL ile POYRAZ ile ETEZYEN ile KRİVETZ
- SOĞUK ile AYAZ
( BERD-İ ACÛZ/BERD-ül-ACÛZ: Kocakarı soğuğu. [Şubat'ın 26'sından itibaren 7 gün boyunca şiddetle süren soğuk hava.] )
( Isısı düşük olan. | Üşütecek derecede ısısı olan. | Isının üşütecek kadar az ya da düşük olması durumu. İLE Duru, sakin havada çıkan kuru soğuk. | Çok soğuk hava. )
( BÂRİD[< BERD] ile ... )
- SOĞUK ile DONUK
( COLD vs. FROZEN )
- SOĞUK değil/yerine/>< İYİLİK
( İyilik, soğuk geçirmez. )
- SOĞUK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< MESAFELİ
- SOĞUK ile SERİN
( COLD vs. COOL )
- SOĞUK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SOLUK
- SOĞUKTA/SERİNLİKTE GİYİNMEK:
GEREKSİNİM ile/ve/değil/||/<>/< TEDBİR
- SOĞULMA ile/<> SOĞURMA
( Suyu ya da sütü çekilerek pörsüme. | Irmak, kuyu, pınar gibi yerlerde, suyun çekilip yok olması. İLE Bir madde, bir sıvıyı içine çekmek. | Katı ya da sıvı bir maddeyi, soğurma yoluyla bir gazı içine almak, emmek, massetmek, absorbe etmek. | Bir ortamın, ışık enerjisini belirli nicelikte emmesi. )
- SOĞURMA ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> SÖMÜRME
- SÖĞÜŞLEMEK ile HORTUMLAMAK
- SÖĞÜT ile AKSÖĞÜT
( Söğütgillerden, sulak yerlerde yetişen, yaprakları almaşık ve alt yüzleri havla örtülü büyük bir ağaç. İLE Söğütgillerden, kabukları eczacılıkta kullanılan bir tür söğüt. )
( SALIX cum SALIX ALBA )
- SÖĞÜT(BİLECİK) < SEBASİYON
- SÖĞÜT ile SORGUN/SORKUN
( ... İLE Sepetçi söğüdü. )
( SALIX cum ... )
- SÖĞÜT ile/değil TAVULGA
( ... İLE/DEĞİL Kabuğu kırmızı ya da erguvan renginde olan bir tür söğüt. )
- SOĞUTUCU/KLİMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YEL/RÜZGÂR YAKALAYICISI
- SOĞUT(UL)MA ile/ve/<> SOYUTLANDIR(IL)MA
- SOHAM ile ...
( Ben O'yum. )
- SOHBET
( CHAT )
- SOHBET:
KENDİNİ UNUTMAK ile/ve/<> KATMAMAK
( Sohbette, sipariş olmaz. )
( SOHBET: Soruları[sualleri/istekleri] unutturan. )
( SOHBET: Uzaduyumla[telepati] etkileşim. )
- SOHBET:
VAROLUŞ ve/<> İNSAN ÜZERİNE
- SOHBET ile ...
( GÖRÜŞÜP KONUŞMA, ARKADAŞLIK )
( MÜRŞİT İLE GÖRÜŞÜP KONUŞMA )
- SOHBET ve/<> BAHANE(GÜZELLİK)
- SOHBET ve ÇAĞRIŞIM
- SOHBET = CONVERSATIN/CHAT[İng.] = CAUSETTE[Fr.] = GESCHWÄTZ[Alm.] = CONVERSAZIONE[İt.] = CHARLA[İsp.]
- SOHBET ve COŞKU
- SOHBET ve/<> HİZMET
- SOHBET ve HUKUK
- SOHBET["SOHPET" değil!] ile/ve/<> MUHABBET
( Aklın dili/aracı sözcükler ve sohbet, gönlün dili muhabbettir. )
( Kişiyi, tümel/küllî akıla götürecek tek şey, muhabbettir. )
( Ehl-i derdin sohbetine mahrem et! )
( ... İLE/VE/<> İçinde sen/ben['den] olmayan. )
( Dil ile. İLE/VE/<> Göz ile. )
- SOHBET ile MÜTÂLAA
- SOHBET ile/ve NAMAZ
( Namazın kazâsı olur fakat sohbetin kazâsı olmaz! )
( NAMAZ: ZİKRULLAH-I EKBER )
- SOHBET ve/<> ŞİFÂ
- SOHBET["SOHPET" değil!] ile SÖYLEŞİ
- SOHBET ile/ve/değil/yerine TENHA SOHBETİ
- SOHBET ve/<> ÜLFET
- SOHBET ile/ve VAAZ
- SOHBET ve YOLDAŞ/LIK
- SOHBET'İN:
KÂL'İ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HÂL'İ
- Sohbette dinle ve gerektiğince KONUŞ!!!
- SOHBETTEN SOHBETE NAKİL ile YAZILMIŞ/KİTABA GİRMİŞ
- ŞÖHRET ile TANINMIŞ
( FAMOUS vs. KNOWN )
- ŞÖHRET değil/yerine/= ÜN/SAN
- ŞÖHRET ile "YILDIZ"("STAR")
- ŞOK OLMAK değil ŞOKE OLMAK
- ŞOK ile ŞOKE OLMAK
( SHOCK vs. BEING SHOCKED )
- SOKAĞA ÇÖP ATMAK CEPTE/ÇANTADA TUTMAK
- SOKAK ile/ve/değil EV(İMİZ!)
( Lütfen çöpleri yere ya da ağaç/çiçek diplerine değil, çöp kutularına atalım! Ya da cebimizde tutalım! )
- SOKAK ile/ve/değil EV(İMİZ!)
- SOKAK EV(İMİZ!)
- SOKAK/HABER FOTOĞRAFI ile/ve/değil/||/<>/< BELGESEL FOTOĞRAF
( )
- ŞOKE OLMAK ile BLOKE OLMAK
- SOKET[İng. Marka adından] değil/yerine/= KISA ÇORAP
- ŞOKLAR:
KALP KÖKENLİ[KARDİYOJENİK] ile/ve/||/<> SIVI EKSİKLİĞİ[HİPOVOLEMİK] ile/ve/||/<> ZEHİRLENME[TOKSİK] ile/ve/||/<> ALERJİ[ANAFLAKTİK]
( [Şok belirtileri]
- Kaygı, huzursuzluk, baş dönmesi.
- Bilinç seviyesinde azalma.
- Kan basıncında düşme.
- Hızlı ve zayıf nabız.
- Hızlı ve yüzeysel solunum.
- Deride soğukluk, solukluk ve nemlilik.
- Dudak çevresinde solukluk ya da morarma.
- Susuzluk. )
( [Şokta ilkyardım uygulamaları]
- Kendinin ve çevrenin güvenliği sağlanır.
- Hava yolunun açıklığı sağlanır, olabildiğince temiz hava soluması sağlanır.
- Varsa, kanama hemen durdurulur, şok duruşu verilir.
- Hasta/yaralı, sıcak tutulur, hareket ettirilmez.
- Sağlık kuruluşuna gönderilmesi sağlanır[112].
- Hasta/yaralının kaygı ve korkuları giderilerek psikolojik destek sağlanır. )
( [Şok pozisyonu]
- Hasta/yaralı, düz olarak sırt üstü yatırılır.
- Hastanın/yaralının bacakları 30 cm. kadar yukarı kaldırılarak, bacakların altına destek konulur.[Çarşaf, battaniye yastık, kıvrılmış giysi vb.]
- Üzeri örtülerek ısıtılır.
- Yardım gelinceye kadar hastanın/yaralının yanında kalınır.
- Belirli aralıklarla [2–3 dakikada bir] yaşam bulguları değerlendirilir.
)
- SOKRATES
- SOKRATES:
ÖNCESİ ile/ve/<>/> SONRASI
( THALES: [yaklaşık][M.Ö.] 625 - 546
ANAKSİMANDROS: [yaklaşık][M.Ö.] 610 - 546
ANAKSİMENES: [yaklaşık][M.Ö.] 585 - 525
PYTHAGORAS: [yaklaşık][M.Ö.] 570 - 496
HERAKLEITOS: [yaklaşık][M.Ö.] 540 - 480
PARMENİDES: [yaklaşık][M.Ö.] 515 - 450
EMPEDOKLES: [yaklaşık][M.Ö.] 494 - 434
ANAXAGORAS: [yaklaşık][M.Ö.] 500 - 428
PROTOGORAS: [yaklaşık][M.Ö.] 481 - 420
DEMOKRİTOS: [yaklaşık][M.Ö.] 460 - 360
ile/ve/<>/>
SOKRATES: [yaklaşık][M.Ö.] 470 - 399
PLATON: [yaklaşık][M.Ö.] 427 - 347
ARİSTOTELES: [yaklaşık][M.Ö.] 384 - 322 )
( Sokrates öncesi düşünce, Thales ile başlıyor.
Anaksimandros, Anaksimenes tarafından devam ettiriliyor.
Pythagoras, mistik ve matematiksel yaklaşımı geliştiriyor.
Herakleitos, değişim ve oluşa işaret ediyor.
Parmenides, değişim ve varlık'a işaret ediyor.
Empedokles, dört unsur, iki karşıt kuvvet[sevgi ve nefret]'e işaret ediyor.
Anaxagoras, "şey" sayısı kadar unsur, akıl[nous] olduğuna işaret ediyor.
Protogoras, kişinin, herşeyin ölçüsü olduğuna işaret ediyor.
Atomcular, Leucippus ve Demokritos, niteliğin nicelik ile yer değiştirmesi.
İLE/VE/<>/>
Sokrates ile antik yunan doğa anlayışı, doğadan, insana yöneliyor.
Plato ve Aristotles, bu iki anlayışı, evreni anlamak için genişletiyor ve derinleştiriyorlar. )
( SOKRATES: Sağlam güç sahibi. )
( )
- SOKRATES\'Çİ DİYALEKTİK ile HEGEL\'Cİ DİYALEKTİK
( Soru-yanıt yöntemiyle gerçeğe ulaşmayı amaçlayan diyalektik yaklaşım. İLE Tez, antitez ve sentez süreciyle gerçeğe ulaşmayı amaçlayan diyalektik yaklaşım. )
- SOKRATES ve/||/<>/> DESCARTES ve/||/<>/> FICHTE
( FICHTE: Çam ağacı. )
- SOKRATES ile/ve/||/<> PATANJALI
- SOKRATES ve/<>/> PLATON ve/<>/> ARİSTOTELES
( ... VE/<>/> Olması gerekeni bilirim/bileyim. VE/<>/> Olanı (")bilebilirim(")/bileyim. )
- SOKRATES ile/değil PLATON'UN "SOKRATES"İ
- SOKRATES'İN DEDİKLERİ ile/ve/ya da SOKRATES ÜZERİNDEN SÖYLENİLENLER/"SOKRATES'E SÖYLETTİRİLENLER"
- SOKRATES'İN "YARGILANMASINDAKİ" 500 "YARGIÇ":
ÖLÜM KARARI VERENLER ile/değil/yerine/>< KARŞI OLANLAR
( [ne yazık ki]
[İlk "karar"da] "280" >< 220
[İkinci "karar"da] "360" >< 140 )
- SÖKÜ OTU
( Baklagillerden, kumlu topraklarda yetişen bir bitki. )
( ORNITHOPUS )
- SOKULMAK ile YANAŞMAK
- SÖKÜP-KURMA ile YIKIP-YAPMA
- SOKUR ile SOKUR
( Bir gözü görmeyen hayvan. İLE Köstebek. )
- SOKUŞ ile/||/<> SÖGÜŞ/SÖVÜŞ
( Lâf sokmak, birbirini suçlamak. İLE/||/<> Sövmek, küfür etmek. )
- ANAHTARLAR:
SOL ile/ve/<> DO ile/ve/<> FA
( )
( Dizenin ikinci çizgisi üzerine konulan ve çizgiye adını veren ve ince sesleri göstermeye yarayan bir anahtardır. İLE/VE/<> Portenin üzerine çizilen ve o çizgideki notaya adını veren anahtar. İLE/VE/<> Portedeki notaların, "Fa" yüksekliğinde olacağını gösteren im. )
- SOL ile SOL
( Yüreğin bulunduğu tarafta olan. İLE Gam dizisinde, fa ile la arasındaki ses. | Bu sesi gösteren, nota imi. )
- SOLA DALLANMA ile ...
( LEFT BRANCHING )
- SOLANACEAE = BAZINCÂNÎYE
- SÖLEDİMİ" ile/değil SÖYLEDİĞİMİ
- SOLFEJ[Fr. < İt.] değil/yerine/= OKUMA | EZGİLERİN UYGULANIŞI | MÜZİK ÇALIŞMASI
- SÖLGENTAŞ ile/ve/||/<> ARKAİM
- SOLGUN değil/yerine/</>< OLGUN
- SOLİDARİST/SOLİDARİZM/SOLİDARİTE[Fr.] değil/yerine/= DAYANIŞMACI/LIK
- SOLİST değil/yerine/= OKUYUCU
- SOLIT/SOLİD[İng.] değil/yerine/= KATI, KATILIK
- SOLITER/SOLITARY[İng.] değil/yerine/= TEK
- SOLLAMAK
- SOLMAK ile KURUMAK
( WILT vs. WITHER )
- SOLO değil/yerine/= BİREYSEL
- SÖLOM ile/ve/||/<>/> KORDALILAR
( Orta derinin iki tabakası arasında bulunan ve oğulcukta genel gövvde boşluğunu oluşturan oyuk. İLE/VE/||/<>/> Sölomları iyi gelişmiş çok gözeli hayvanlar topluluğu. )
- SÖLOM[Yun.] değil/yerine/= OYUK
( ... İLE Ortaderinin iki tabakası arasında bulunan ve oğulcukta genel gövde boşluğunu oluşturan oyuk. )
- SOLOMON ADALARI'NDA:
İNGİLİZCE ve/<> PİSİN
( ... VE/<> Yerel dil. )
- SOLOMON ADALARI'NDA:
ORKİDE ve/<> ÇOK ÇEŞİTLİ BİTKİLER
( 230 çeşit. VE/<> 4500 çeşit. )
- SOLOMON ADALARI'NDA YAŞAM:
990'ı ile/ve/değil/<> 400'ü
( 990 adadan oluşan Solomon Adaları'nın, sadece 400'ünde kişiler yerleşmiştir. )
- SOLOMON ADALARI'NDA:
YEREL DİLLER ile/ve/<> AĞIZ/ŞİVE
( 63 yerel dilde. İLE/VE/<> Çok çeşitli ağızlarda konuşuluyor. )
- SOLONEDON ile ...
( Bir tür hayvan. )
- SÖLPÜK ile SÖLPÜMEK
( Gevşeyip kendini koyuvermiş. İLE Şişmanken zayıflamak. | Gevşemek, pörsümek. )
- SOLSTICE değil/yerine/= GÜN DÖNÜMÜ
- SOLÜBILITE/SOLUBILITY[İng.] değil/yerine/= ÇÖZÜLEBİLİRLİK
- SOLUCAN ile BAĞIRSAK SOLUCANI
( EARTWORM vs. TRICHINA )
( ... cum ASCARIS LUMBRICOIDES )
- SOLUCAN ile CHIKILIDAE
( ... İLE Hem karada, hem de suda yaşar. Dinazor çağından kalan bu canlının, Afrika ve Amerika'da, 186 türü bulunur. İlk kez Hindistan'da bulunmuştur.[Hindistan'a nasıl gelmiş olabileceği bilinemiyor.][Hindistan'lı SD Biju(Prof.) tarafından bulunmuştur.] )
- SOLUCAN ile DENİZ SOLUCANI
( ... İLE Deniz solucanı. )
( ... ile ZÜ-S-SUKBE )
( ... avec HOLOTHURIDE )
- SOLUCAN ile KURD
( EARTWORM vs. WORM )
- SOLUCAN ile MEDİNEKURDU
( ... İLE İnsan ve birçok başka memelinin, derialtı katılgandokusunda yaşayan, sıcak ülkeler solucanı. )
( ... cum FILARIA MEDINENSIS )
- SOLUCAN/SOĞULCAN ile SÜLÜK
( Solucan, Şubat ayında sırf fosfordur, tavuklar yiyecek olursa ölürler. )
( DÛD, HARÂTÎN, HURTUUN ile ALAK, SİL'A
HARÂTÎNİYYE: Halkalılar.
ZÂT-ÜR-RE'S-İ ŞA'RÎ: Baş tarafı kıl gibi ince bir tür solucan.[kara hümmâdan ölenlerde çok bulunur]
HAREKET-İ DÛDİYYE/DİDÂNÎ: Solucan gibi hayvanların büzülmesi durumu. )
( ... ile DÎV-ÇE/DÎVEK[: Ağaç kurdu, güve. | Sülük. | Kadın tuzluğu denilen bitki. | Arka kaşağısı.] )
( EARTWORM vs. LEECH )
( ... cum HIRUDO (MEDICINALIS) )
- SOLUCAN ile TÜP SOLUCANI
- SOLUCAN ile/ve UZUN SAKALLI SOLUCAN
- SOLUCAN ile YASSI SOLUCAN
( PLANARYA: Daha küçük hayvanları avlayan ya da ölü hayvanlarla beslenen etobur yassı solucanlar. )
( ... ile ARÎZ-ÜL-CİSM )
( EARTWORM vs. FLATWORM )
( VER avec PLATHEIMINTES )
- SOLUCAN ile YASSISOLUCANLAR
( ... İLE Tenya ve kelebek asalağı gibi, gövdeleri yassı ve uzun olan solucanlar takımı. )
- SOLUCAN ile YERSOLUCANI
( ... İLE Halkalılardan, nemli topraklarda yaşayan bir solucan. )
( ... cum LUMBRICUS TERRESTRIS )
- SOLUCAN ile YILBAŞI AĞACI SOLUCANI
( )
- SOLUCAN ile YUVARLAKSOLUCANLAR
( ... İLE Sert bir kitinle örtülü gövdeleri, halkasız, uzunlamasına, yuvarlık ve genellikle ince solucanlar topluluğu. )
- SOLUCANOTU
( Bileşikgillerden, Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgelerinde yetişen, çiçekleri iyi bir solucan düşürücü olarak kullanılan bir bitki. )
( TANECETUM VULGARE )
- SOLUĞAN ile SOLUĞAN
( Soluk darlığına tutulmuş olan. | Sık soluyan hayvan. İLE Uzaklarda esen rüzgârdan sonra başlayan dalga hareketi. )
- SOLUK ALMA/İNHALASYON[İng. < INHALATION] ile/ve/değil/< SOLUK VERME/EKSHALASYON[İng. < EXHALATION]
( TEBEHHÜR: Kısa ve sık soluk alma. )
( ŞEHÎK[< ŞEHKA] ile/ve/değil/< ZEFÎR )
- SOLUK ALMALI!
- SOLUK BORUSU/TRAKE[Fr. < TRACHEE] ile/ve/||/<> YEMEK BORUSU/ÖZAFAGUS/GULLET
( WEASAND/TRACHEA vs./and/||/<> ESOPHAGUS )
- SOLUK ÇEŞİTLERİ ve SOLUK EGZERSİZLERİ!!!
- SOLUK DARLIĞI/SOLUNUM GÜÇLÜĞÜ/YELPİK/DİSPNE[Fr.]//DYSPNEA[İng.]/ANJİN DÖ PUVATRİN[Fr.]
( Balgamlı öksürükle ortaya çıkan, süreğen göğüs sayrılığı. )
( ZÎK-I NEFES ile/ve ZÎK-İ SADR[: Göğüs darlığı.] )
- SOLUK DELİĞİ ile/ve/<> SOLUK YOLU
( MENFES ile/ve/<> HANÇERE, MİZMÂR[Ar.] )
- SOLUK "MEKİĞİ" ve/||/<>/> KAZA VE KADER "MAKASI"
( Yaşam kumaşını dokur. VE/||/<>/> O kumaşı biçer. )
- SOLUK/NEFES ile/ve/<> KELÂM
( ... İLE/VE/<> Soluğa/nefese verilen şekil. )
- SOLUK SAYISI ile/ve/||/<> NABIZ SAYISI
( [dakikada]
18 - 24[bebekte] | 16 - 22[çocukta] | 12 - 20[yetişkinde]
İLE/VE/||/<>
100 - 140[bebekte] | 100 - 120[çocukta] | 60 - 100[yetişkinde] )
- SOLUK ve/||/<> BESLENME ve/||/<> PSİKOLOJİ ve/||/<>
FİZYOLOJİ ve/||/<> EŞEYSELLİK ve/||/<> İLETİŞİM
- SOLUK ile/ve/değil EŞİK
- SOLUK ile İLK SOLUK(GASPING)
( SOLUNUM FiZYOLOJiSi
Solunum için serbest molekül O2 gereklidir. Oksijen difüzyonla, deri solungaçla hava delikleri ve akciğerlerle sağlanır.
Gögüs-akciğer ilişkisi söz konusudur. Göğüs kasları kasılmasıyla, solunum meydana gelir. Solunum, 1) Dış solunum(havadan O2'nin, hücrelere taşınması), 2) İç solunum(hücre çevresindeki O2'i alıp, CO2'i vermesi). Normal solunum 12-15 dakikadır. 500-600 cm3 hava alınır ve verilir. Gövde O2 kullanımı 250 cm3/dakikadır. Buna karşılık dakikada 200 cm3 CO2 verilir.
Akciğerlerde olanlar:
1- Yeterli hava akciğerlere girmelidir.(Ventilasyon=havalanma)
2- Hacim akciğere girdikten sonra dağılım eşit olmalıdır.
3- Diffuzyon kapillerler düzeyine yeterli olmalıdır.
4- Dolaşımın yeterli olması gereklidir.
5- Bazı mekanik faktörler = Akciğere giren hava bir dirençle karşılaşır.
6- Akciğgerlerde elastik ve elastik olmayan yapılar da vardır.
Akciğerlerin solunum fonksiyonundan başka koruma rolü de vardır. Havayı ısıtır, nemlendirir. Bronchial sekresyonda immunglobulin(ıgA) vardır. Ayrıca bazı direnç maddeleri vardır. Akciğerlerde alveoler makrofajlar(PAMS) vardır, Lizozomal enzimler ortama yayılıp iltihaba neden olabilir, sigara sonucu vs. fibröz dokular gelişebilir.
Tonsil ve adenoidler vardır, lenfoid oldukça zengindir.
Bronchial konstriksiyonlar sonucu istenmeyen maddeler alınmaz. öksürük de bir koruma yöntemidir. Akciğerlerde bulunan kirpiksi yapılar dakikada 16 mm. harekete sahiplerdir ve madde ilerletirler. Bazı hastalıklarda bu bozulur. Akciğerlerin endokrin ve metabolik fonksiyonlari da vardır. ğSürfaktan, histamin, adrenalin, APUD(Amine Precursor Uptake Decarbocilation) hücreler... vs.
Sentezlenerek kullanılan madde sürfaktandır.
Sentezlenen, depo edilip kana verilen maddelerse: Prostoglandin, Histamin, Kallikrein'dir.
Kandan alınan maddeler= Prostoglandinler, bradikinin, adenin nükleetit, serotonin, norepinefrin, asetil kolin'dir.
Aktive edilen= Angiotensini
Akciğerler, kalp, timus, büyük damar vs. göğüs boşluğunu doldurur.
Primer lobul; respiratuar bronchiolden sonraki kısma denir. Esas solunum yeri burasıdır. Primer lobul ve terminal bronşcuklar, sekonder lobulü yapar.
OSS bağlı Parasempatik lifler, vazokonstriksiyon yapar. Adrenalin ise vazodilatasyon yaptırır. Akciğer epitel ile döşelidir. Tip 1 döşeyici yassı epitel, kirpikli bol stoplazmalıdır. Tip 2 ise inklüzyon nesnecikleri içerir ve sürfaktan yapar.
Boyle-Mariotte Kanunu= P1 - V1 = P2 . V2
Gay-Lussac(Charles) Kanunu= V ( ) T
Dalton Kanunu= Her gazın bir kısmi basıncı vardır.
Henry Kanunu= Sıvılarda erimiş gaz miktarı, Parsiyel basıncıyla doğru orantılıdır.
1 cm3 sıvının 76u mmHg basıncında absorbe ettiği gaz miktarına sıvının absorbsiyon katsayısı denir.
Avagadro Kanunu= Aynı basınç(P) ve aynı sıcaklıkta(T) aynı molekül sayısı(n) = aynı hacim(V)dir.
İdeal Gaz Kanunu= PV = nRt
Akciğer Ventilasyonu: Akciğer içi havayı hacim ve kapasite olarak Spirimetre ölçer. 4 önemli hacim ve 4 kapasite vardır.
Hacim, Akciğerlerde bulunan havadır. Kapasite birkaç hacmin beraber anlatılmasıdır. Hava hacimleri: (Tidal)
1) Solunum hacmi: Bir seferde alınıp verilen hava hacmidir. Yaklaşık 500-600 m3'dür.
2) İnspirasyon yedek hacmi: Normal ekspirasyondan sonra verilen havadır. Yaklaşık 3000 cm3'dür.
3) Ekspirasyon yedek hacmi: Normal ekspirasyondan sonra verilen havadır. Yaklaşık 1000 cm3'dür.
4) Rezidüel hacim(artık hacim): Akciğerlerden çıkarılamayan hacimdir. Yaklaşık 1200 cm3'dür. Kollaps havası 700 cm3 AC sıkarak çıkarılır.
Minimal hava 500 cm3'dür. Hiç çıkmaz. Bunun 700 cm3'ü kollaps havasıdır. Akciğerler sıkılarak ancak çıkarılabilir. 500 cm3'ü ise minimal havadır. Hiçbir biçimde çıkarılamaz.
1) İnspriasyon kapasitesi: Solunum hacmi + inspirasyon yedek hacimdir. Yaklaşık 3500 cm3'tür.
2) Fonksionel rezidüel kapasite: Ekspirasyon yedek hacmi + Rezidiüel hacmidir. Yaklaşık hacmi 2200 cm3'tür.
3) Vital kapasite: İnspirasyon yedek hacmi + Ekspirasyon yedek hacmi 2200 cm3'tür.
4) Zamanlı vital kapasite: Zorunlu Ekspirasyon hacmi de denir.
FEV= Force, Ekpiratory, Volume
1. sn. %83 vital kapasite
2. sn. %94
3. sn. %97
1. sn.de %63 vs. ise - Astım'dır.
Yatar pozisyonda vital kapasite azdır. Ayakta ise fazladır.
5) Total kapasite: Akciğerlerdeki tüum havayı içerir. Yaklaşık 6000 cm3'dür. Bayanlarda ve baylarda farklıdır. Bayanlarda %25 daha azdır. Baylarda giderek hepsi azalır, ancak elastik hacim arttığı için rezidüel hacim artar.
Zorlu ekspirasyon orta akim hızı= 0.25 - 0.75 sn.de ölçülür.
Solunum sisteminde iki ölü boşluk vardır.
1) Anatomik ölü boşluk= Terminal bronşcuklara kadar olan kısım gaz alışverişine katılmaz. Yaklaşık 150cm3 bir hacim kaplar.
2) Fizyolojik ölü boşluk= Total ölü boşluk + alveolar ölü boşluktur. Kanla temasa gele alveollerde havalanma olmayabilir.
Solunum dakika hacmi= (Pulmoner ventilasyon) Dakikada alınan hava hacmidir. Yaklaşık 6000 cm3=6 lt.dir.
Alveolar ventilasyon= Solunum hacmi - ölüboşluk hacmi= 500 - 150= 350 cm3'tür.
Maksimum istemli ventilasyon(Maksimal solunum kapasitesi): Kişinin alabileceği hava miktarıdır. Normalin yaklaşık 25 katıdır.
Rezidüel hacim: Denge sağlanması açısıdan önemlidir. Soluk tutulduğunda bu hava kullanılır.
Spirometreyle ölçülmeyen hacimler; Rezidual hacim, fonksiyonel rezidüel kapasite, total kapasitedir.
(TANIMLAR)
Eupne : Normal solunum.
Apne : Solunum durması.
Hipoventilasyon : Bir dakikada akciğerlere giren hava miktariinın azalması.
Hiperventilasyon : Bir dakikada akciğerlere giren hava miktarının artması.
Hiperne : Solunum derinliğinin artması.
Hipopne : Solunum derinliğinin azalması.(Yüzeysel Solunum)
Takipne : Solunum sayısının artması.
Bradipne : Solunum sayısının azalması.
Anoksi : Dokuda O2 yokluğu.
Hipoksi : Dokuda O2 azalması.
Anoksemi : Kanda O2 yokluğu.
Hipoksemi : Kanda O2 azalması.
Hiperkapni : Kanda ve dokuda CO2 artmasıdır.
Akapni : Kanda ve dokuda CO2 yokluğu.
Hipokapni : Kanda ve dokuda CO2 azalması.
(Hipoventilasyon)
Hipoventilasyon : Bir dakikada akciğerlere giren hava miktarının azalmasıdır.
1) Merkezi etki ile solunum merkezi depresyonu : Anestezi, morfin, serebral travmalarda, barbitüratlar.
2) Nöral iletim ve kesinti: Çocuk felci, nöromusküler blokta,(Kürar vs.) diastanyogravis, botilismus, nikotin zehirlenmesi.
3) Solunum yolu hastalıkları ve myopati(solunum kaslarında).
4) Toraks hareketlerinde sınırlama: Deformite, kifoz, lordoz, skolyoz.
5) Akciğer hareketlerinin sınırlanması= Pleural sıvı, Pnömotoraks vs.
6) Akciğer hastalıkları fonksiyonel olarak akciğer dokusunda azalma yapar. Tümörler, atelektazi, aşırı kollaps, alanı azaltır. Akciğer doku genişlemesinde, akciğer konjesyonunda(aşırı kanlanma) Restriktif tip akciğer hastalıklarında ve obstrüktif tip akciğer hastalıklarında fonksiyonel akciğer dokusu azalır.
(Hiperventilasyon)
Bir dakikada akciğerlere giren hava miktarının artmasıdır.
1) Anksiyete, sinirlilik solunumu artırır.
2) M.S.S. lezyonları: Menenjik, ansefalit vs.
3) Hormon ve ilaçlar: Antiepileptikler, progesteron, analjezikler, analeptik ilaçlar, yüksek dozda salisilatlar.
4) Metabolizma artması: (Fazla O2 alınsın diye) özellikle metabolik azidozda.
5) Pulmoner reflekslerden kaynaklanan etki: Hipotansiyon sonucu görülür.
6) Mekanik olarak.
7) Hipoksi durumunda.
4 çesit hipoksi görülür:
1) Hipoksik hipoksi: Arterial pO2 azalır.
2) Anemik hipoksi: Arterial pO2 yeterli, ancak kansızlık olduğundan O2 taşınması azalır.
3) Stagnant(istemik) hipoksi: Dokuya az kan gider. pO2, eritrosit sayısı normaldir. Doku kanlanması azalır, havuzlanma olur. Kapillerde havuzlanma vs. olur. Kan akışı yeterli hızda değildir.
4) Histotoksik hipoksi: Herşey normaldir. Ancak hücre duzeyinde solunum olmaz.(Siyanür zehirlenmesi vb. gibi)
Hipoksi önce beyni etkiler, başağrısı vs. olur.
Atmosfer ve alveoler hava alışverişi:
Akış basıncı farkından dolayı olabilir. Atmosfer basıncı genelde sabit kalacağından, alveoldeki basınç değişmelidir. Eğer V= hacim artar, P= basınç azalırsa atmosfere göre akciğer hacmini diafragma hareketleri ve inter kostal kaslar etkiler. İnterkostal kaslar, göğüs ön arka çapını, diafragma ise uzunlamasına çapı genişletir.
(İnspirasyon)
İnspirasyon: İnspirasyonda diafragma hareketi %75 etkindir. İnspirasyonda diafragma normalde 1,5-7,5 cm. arasında hareket eder. İntraplevral sıvı birikmesi durumunda, diafragma hareketi sınırlanır.
İnspirasyon aktif bir harekettir.
Eskpirasyon: Pasif oluşur. Kasılmış adale gevşer. Aşırı hareket vb. durumlarda aktif olabilir.
İnspirasyon kasları:
- Diafragma
- m. serratusanteriörler
- m. sternocleidcmastoideus'lar
- m. levator scapular
- m. scalenus'lar
- omurga kaldırıcıları
- m. intercostalis externuslar
Ekspirasyon kasları:
- Karın kasları(m. rectus abdominis vs.)
- m. intercostalis interni'ler
- m. serratuus posteriör inferiör
- m. pectoralisler, serratus lateralisler solunuma yardımcı kaslardır.
Ayrıca lanynx'in abductor kasları rima glottis'i açar, adductor kasları ise kapatır.
(Ortopnea)
Ortopnea: Ayakta ya da dik duruş halinde rahat soluk alınırken, dik duruş dışındaki herhangi bir pozisyonda soluk alırken güçlük çekilmesidir. Burada hasta ense kasları ile kafa ve omuzunu sabitleştirerek göğsünü iyice genişletir.
İntraalveoler basınç her zaman intraplevral basınca göre yüksektir. İntraplevral basınç (-), intraalveoler basınç ise (+)'tir. Elastik yapısından dolayı akciğer gerilmeden sonra büzülmeye yatkındır. Alveol sıvısının bir yüzey gerilimi vardır. Bu durum kollabe olmaya eğilim yaratır. İntraplevral sıvı çok azdır. İçteki alveoler sıvı ve hava basıncı durumu dengeliyor. Alveol yüzeyde bulunan sürfaktan, (dipalmitoil fosfatidil kolin) yüzey gerilimini azaltan bir maddedir. Hava ve su molekülleri arasına girip etkileşimi azaltır. Buna intikollaptik madde de denir.
Tip 2 pnömositlerden, ekzositozla alveol yüzeyine salgılanır. Bir kısmı alveoler makrofajlarca uzaklaştırılabilir. Pulmoner ödem, alveollerin sıvıyla dolmasıdır. Yüzey gerilimi aynı zamanda kapillerden sıvı dolmasına da yol açar. Sürfaktan bunu da engeller. Sürfaktan yokluğunda, Hyalen Membran Hastalığı ya da Respiratuar Distress Sendromu meydana gelir.
Tiroid hormonları, sürfaktan yapımını artırır.
Sürfaktan yapımı, bronşial obstrüksiyonlarda, sigara içenlerde ve %100 oksijen solunmasında azalır.
İntraplevral basınç yaklaşık -4 mmHg'dir. Derin inspirasyonda intraplevral (-) basınç artar. İntraplevral basınç akciğerlerin genişlemesi için daha da negatifleşir. (-14 mmHg.)
Göğüste açılan bir delikten plevral kaviteye giren hava akciğer kollapsına neden olur. Buna Pnömotoraks denir. Hava içeri girip çıkamaz, böyle bir yara olursa "Açık pneumotorax" denir. Ventil Pnömotoraks da hava çıkamaz, yaşamsaş tehlike artar(subap etkisi vardır). İntraplevral boşlukta, kan olmasına "Hemotoraks", sıvı olmasına "Hidrotoraks", lenf sıvısı olmasına da "Silotoraks" denir.
Atelektazi'de ise alveoller tamamen büzüşmüştür, o kısım havalanmaz, bu kısımda damarlar da büzüşür, bu kısma kan gitmez ve zarar minimuma iner.
Komplians akciğerin elastik yapısı akciğerin genişleyebilme yeteneği olarak tanımlanır. Belirli bir basınçta belirli bir hacim genişlemesi olur.
C= ^V/^P'dir. C= Komplians. Akciğer C=0.2 lt./cm. H2O Akciğer ve Toraks C=0.13 lt./cm. H2O'dur.
Bazı olaylar kompliansı= C'yi azaltır. Amfizemde, belirli bir basınçta ^V çok fazladır. Dolayısıyla kompliansta artar. Amfizemde elastikiyet azalmıştır.
Elastikiyet azalmış ise az bir basınçla çabuk genişler.
Fibröz doku hastalıklarında aşırı kanlanma vs.'de kalp yetmezliğinde akciğerler sertleşir.
(Solunum işi)
Solunum işi: Elastik kuvvete karşı komplians işi, Doku direnci işi, Akciğer ve göğüs duvarı viskozitesine karşı, Hava yollarına karşı direnç işidir. Hava direnci akan moleküllerin ilişkisiyle, hava yolu uzunluğuyla doğru, borunun r= yarı çapının 4. kuvvetiyle ters orantılıdır.
Normalde iş, enerjisinin %2-3'ü harcanır. Egzersizlerde değişebilir.
Alveol hava bileşimi atmosferden farklıdır. Akciğerlere giren hava nemlenir, her seferinde havanın 1/7'si yenileşir. Geriye kalan, rezidüel hava yapar. PO2 47 mmHg.'dır. PO2 nemli havada daha azdır. Eksirasyon havası, inspirasyon havasından farklıdır. Ekspirasyon havasında CO2, fazla olmalıdır. Ancak ölü boşluklarda dilüe olmuştur.
Akciğerlerde, normalde gazların yarısı 17 sn.de atılır. İki katına çıkan ventilasyon sonucu 9 sn.de yarıya inen ventilasyonla ise 34 sn.de atılır.
Ekspirasyon havasındaki CO2 düzeyi, alveoler düzeydeki CO2'ten düşüktür. Ekspirasyon havasındaki O2 ise alveollerdekinden fazladır.
Alveoler O2 = 104 mmHg., CO2 = 40 mmHg.'dir. Alveol ventilasyon 4.2 lt./dk.'dır.
(Ventilasyon)
Ventilasyon-Perfüzyon bozukluğundan oluşacak bozukluklar: Havalanma bozukluğu olursa oran düşer.
VA/Q
VA= alveolün aldığı hava
Q= Kan akımı
Akciğerlerin tepesinde hava daha azdır. Kan akımı da aynı biçimde tabana doğru gittikçe artar. Kan akım artışı daha keskindir.
Tepede ventilasyon kan akımından daha fazla görülür, oran yüksektir. Tabanda ise tam tersi, oran düşüktür.
Hava akımı artar, kan akımı az ise gövde oranını sabit tutmak için Histamin, Parasempatik aktivasyon ve CO2 azalması hava yolunda daralma, Epinefrin, Sempatik aktivasyon CO2 artması ise hava yolu genişlemesine neden olur.
Düşük O2, Yüksek H+ arteriolde konstrüksiyon, Yüksek O2, düşük H+ arteriolde dilatasyon yapar.
Hava akımı fazla, kan akımı azsa oran fazladır. Bu durumda lokal PO2 artar, H+ iyonu konsantrasyonu azalır. Bu da pulmoner damar düz kaslarının konstrüksiyonuna neden olarak vasküler direnç meydana getirir. Hava akımı ve kan akımı artar.
(Atmosfer)
Atmosfer değişimlerinde karşılaşılacak sorunlar:
3000-4000 m,:
Baş ağrısı, baş dönmesi, kusma, dispne, taşikardi ....... ölüm ...... Hipoksi etkilerine ısı, accelerasyon(anfular, lineer) descelerasyon vardır. Uzayda lineer accelerasyon önemlidir.
Yükseklerde P azalır. 47 mmHg su buharı basıncıdır, burada kesim ölüm olur. Basınç azalırsa, yanısıra PO2'de azalır.
Az yükseklerde azalan PO2'nin karşılanması için ventilasyon artırır. Ventilasyon çok artınca CO2 çıkarımı artar. Alveollerdeki CO2 24 mm.ye düşer. Kandan geçecek CO2 akveolü doldurur. O2'ne yer kalmaz.
O2 saturasyonunda %50'ye kadar düşmede şuurda bozukluk olmaz.
Hipoksi etkileri: 1) Görmede güçlük oluşur. Basil denen gece görme reseptörleri hipoksiden etkilenir. 2) 8000 feetten yukarıda hiperventilasyon olur. Ventilasyon %65 kadar artar. 3) 12000 feette uyuklama hali, zihinsel yorgunluk, anormal davranışlar olur. 4) 15000 feette muhakeme faaliyeti, motor yetenekleri azalır. Çok yüksekte ani ölüm olmaz. Çünkü yedek O2 deposu vardır.
Adaptasyon:
1) Hiperventilasyon Hiperpne(derinlik artar).
2) Polistemi.
3) Kapiller proliferasyon CO artırılır. Dolaşıma açık kalma süresi ve miktarlar artar.
4) Diffüzyon kapasitesi artar. Çünkü akciğerlerde temas yüzeyi artmıştır.
5) Enzimlerde artış olur. Oksidatif enzimler daha etkilidir, az O2'de bile etkililerdir. Kromozomal değişikler sonucu bile olabilir.
Her 10 m.'de bir 1 atmosfer basınç artar. Caisson Hastalığı'nın(vurgun) da. Azot lipide etkilidir, beyni harap eder.
Yüksek O2'de yüksek basınçta CO2 taşınmasında aksaklık olur, oksidatif enzim konsantrasyonu da artar.
(Suni Solunum)
İtme, çekme, basınç, ağızdan ağıza solunum metodları:
İtme-çekmede inspirium ve ekspirium hareketleri yaptırılır.
Basınç metodunda ekspirium aktif, inspirium ise pasiftir.
1) Holger-Nielsen İtme-Çekme Metodu: 500-1600 cm3 hava gönderilir. 10-12 dak. yüzüstü yatırılıp kollar yukarı kaldırılır, pectoralis gerilir, goğüs kafesi genişler(inspirium). Göğüs duvarına iyice bastırılır(ekspirium). Sırtüstü yatırmak gerekirse silvester metodu kullanılır. Kollar arkaya uzatılır(inspirium). Kollar göğüs üstüne konup, bastırılır(ekspirium).
2) Sarpey-Safer Basınç Metodu:
Belden kaburga altlarından bastırılır(ekspirium). Bırakılınca inspirium kendinden olur. Böylece 400-600 cm3 hava girer, çocuksa başaşağı 45o yukarı, pozisyonda olmalıdır.
3) Ağızdan ağıza solunumda el ense arkasına konur. Bir elle burun kapatılır.
FİZYOLOJİ DERS NOTLARI
( DR. OKTAY BANLI / STJ. DR. AHMET ÜNAL - HACETTEPE - METAY )
)
( İLK SOLUNUM
BEBEĞiN SOLUK ALMAYA BAŞLAMASI:
Uterus içindeyken çocuğun hava yolları, akciğer alveolleri bir sıvı ile doludur(80-100 cc.). Bu sıvı amniyos sıvısı değildir. Alveolleri duvarından sızan plazma ultrafiltratı olarak kabul olunmaktadır. Son üç ayda oluşur ve alveollerin açılma ve gelişmesini sağlar. Vagus etkisi altında bir sphincter işlevi yapan larynx zaman zama açılır, hava yollarını dolduran suyun bir bölümü dışarı çıkar. Bu su ya yutulur, yutulamayan bölümü de amniyos suyuna karışır.
Çocuk doğumda kemik pelvisi geçerken büyük bir baskı altında sıkışır. Hava yollarını dolduran suyun 1/3'ü (özellikle üst hava yollarındaki su) ağız ve burundan dışarıya atılır.
Doğumla beraber, toraks baskıdan kurtulur, kendi elastik gücüyle açılır ve göğüs içinde ortaya çıkan negatif basınçla dışarıdan havanın trakeaya kadar girmesi sağlanır(7-42 ml.).
Yine toraksın genişlemesine bağlı olarak, lenf kanalları, kapillerler, venalar da açılır. Hava yollarından dışarı atılamayan suyun bir bölümü de, vegatif basıncın açtığı perivasküler lenfatiklere ve kapillerlere emilir(rezorbe olur). Alveollere kadar hava yollarında su kalmaz. Akciğerlerin tüm alanlarında rezorpsiyonun tamamlanması birkaç gün sürebilir.
Doğumla beraber vagus dominansının yerini sempatik tonus alır. Larenks ve pulmoner arter dallarındaki vazospazm çözülür. Kan, açılan ve direnci birden düşen pulmoner arterlere yönelerek, akciğerlerin açılmasına katkıda bulunur.
Alveolleri dolduran sıvı rezorbe olurken, alveol epitellerinin salgıladığı ve sürfaktan adı verilen maddeler alveollerin iç yüzünde ince bir film halinde rezorbe olmadan kalırlar. Fosfolipid-protein yapılı bu maddelerin işlevi, alveol içi yüzeysel gerilimi nötralize etmektir. Soluk verme sonunda, alveollerin tamamen boşalma ve duvarlarının kollabe olmasını(atelektazi) önlerler. Bu maddelere antiatelektazik maddeler adı da verilmiştir.
Solunum başlayınca oksijen alınması ve karbondioksit verilmesinin normal akışı, alveollerin açık kalmasına bağlıdır. Elastik bir organ olan akciğer şişirildikten sonra kendi haline bırakılırsa yine eski durumlarına dönerler. Soluk alırken, toraks kasları ve diafragma kasılarak göğüs kafesi genişler, ortaya çıkan negatif basınca uyarak akciğerler de açılırlar. Kasların kasılması geçince kendi elastik güçleriyle ve pasif olarak küçülürler ve soluk verilmiş olur. Eğer sürfaktan maddeler yüzeysel gerilimi önlerlerse, alveoller kapanmaz, rezidüel ve fonksiyonel bir hava kitlesi geri kalır. Sürfaktan maddeler, insan akciğerinde 20. - 24. gebelik haftalarından sonra ortaya çıkar ve giderek miktarları artar. En büyük bölümü lecithin'dir. Alveol epitellerinin(iki tip kuboid alveol epitelleri) yaptığı bu maddeler zaman zaman alveol içerisine salgılanır, bir taraftan da oksijen karşısında harcanır, fakat sürekli olarak yapım ve salgılanmaları devam eder ve açık kapatılır. Sürfaktanlar azaldıkça alveol iç yüzeylerinin gerilimi artar.
28-30 haftalık gebelikten sonra, sürfaktanlar, işlevsel ve yeterli bir düzeye ulaşır. Ayrıca 35. haftadan sonra daha etkin sürfaktanlar da yapılmaya başlar. Çünkü sentezi iki ayrı enzim sistemi aracılığı ile iki ayrı yoldan yapılmaktadır.
DÜZENLİ SOLUK ALMALARIN BAŞLAMASI:
Solunumun neden başladığı tam olarak aydınlatılmamıştır. Bilinenler, koyun ve maymunlarda yapılan denemelere ve klinik gözlemlere dayanmaktadır.
Daha doğumdan önce uterus içinde solunum hareketlerinin varlıği bilinmektedir. Üst solunum yollarını dolduran sıvının yoğunluk ve viskozitesi yüksek olduğu için, soluk alma hareketleri larenksten öteye geçmemektedir.
Solunum yollarını dolduran sıvının 1/3'ünün göğüsün sıkışmasıyla doğum kanalını geçerken ağız ve burundan dışarıya atıldığı, doğumla baskıdan kurtulan goğüs kafesi açılınca, ilk havanın (7-42 ml.) trakeaya kadar girdiğine yukarıda değinmiştik, geri kalan sıvının perivasküler lenfatik ve kapillere emildiği de anlatılmıştı.
İlk inspirium'la giren hava, yarı kapalı glottis'e çarparak gürültü ile ve bebeğin bağirmasıyla tekrar dışarı atılır. Bu sırada göğüs içinde (40 - 80 cm. su) basınç yükselir. Birkaç dakikada akciğerlerin tam açılması ve normal rezidual kapasite (3/4) sağlanır. İlk güçlü bağırmalar akciğerlerin tam açılmasına yardım eder.
İlk soluk almayı çözen etkenler değişiktir. Bunlar:
Hipoksi, asidoz, kordonda kan dolaşımının durması(bağlanma, pensle sıkıştırma vb.) çevrenin ısı farkıdır.
a) Doğuma yakın çocukta hafif birhipoksi ve asidoz başlar. Anne çocuk arasındaki oksijen ve karbondioksit alışverışi biraz zorlaşır. Asidoz respiratuvar tiptedir. Tek başına hipoksi ve asidozun solunumu başlattığı söylenemez.
b) Kordonda sirkülasyonun durmasının soluk almayı başlatmada önemli rolü vardır. Kordon pense edilir edilmez, aniden hemodinamik koşullarda köklü bir değişme başlar. Vagus tonusu yerini sempatik tonusa bırakır. Kan basıncı yükselir. Aortadaki baroseptörler uyarılır ve ilk soluk alma çabası(gasping) başlar ve düzenli soluk almalar izler.
c) Çevrenin düşük ısı derecesi de, çok güçlü bir uyarı yapar, soluk almaların yerleşmesine yardım eder (çocuk doğar doğmaz gövde yüzeyinden buharlaşma ile 600 kalori yitirmektedir).
Yukarıda incelenen değişik etkilerle başlayan soluk almalarla, akciğer açılır ve pulmoner alandaki damar yatağının direnci düşer, akciğerlerde kan dolaşımı yerleşir. Sağlam bir çocukta birkaç güçlü bağırma ve derin soluk alma, akciğerlerin tam açılmasına yeterlidir, açılma genellikle 5-15 dakika içinde tüm akciğer alanlarını kapsar. )
- SOLUK = NEFES = BREATH[İng.] = SOUFFLE[Fr.] = ATEM[Alm.] = RESPIRO[İt.] = ALIENTO[İsp.]
- SOLUK ile SOLUK
( [Ten için] Donuk bir beyazlığı olan, rengi atmış olan, solmuş. | [Işık için] Parlaklığını, gücünü yitirmiş olan. | [Nesneler için] Rengi atmış olan. İLE Akciğerlere çekilen ve atılan hava ya da ciğerlere hava alıp verme. )
- SOLUK ile SOLUK VERMEK
( Derin ve sakin biçimde solunum ile canlılık artar, o da beyni etkiler ve zihnin arınmasına ve istikrar bulmasına ve derin düşünmeye elverişli hale gelmesine yardım eder. )
( Tekrarlama, soluğunuza istikrar kazandırır. )
( With deep and quiet breathing vitality will improve, which will influence the brain and help the mind to grow pure and stable and fit for meditation.
Repetition will stabilise your breath. )
( NEFES, ŞEHÎK ile ZEFÎR )
( BREATH(ING)/INHALE vs. EXPIRATION/EXHALE )
- SOLUNUM DÜZENİNİN YAPISI ile SOLUNUM DÜZENİNİN İŞLEVLERİ
( Burun, boğaz, göğüs kafesi, akciğerler ve bronşlar gibi çeşitli organlardan oluşur. İLE Oksijeni akciğerlere almak ve karbondioksiti dışarı atmaktır. )
- SOLUNUM ve/||/<>/> DOĞRU SOLUNUM ve/||/<>/> DİYAFRAMA ALMA
( Türkçe, soluk verirken konuşulan bir dildir. Konuşmanın etkili olabilmesi ve söyleyişin düzgün olabilmesi için, konuşan kişilerin, doğru solunum uygulamalarını biliyor ve kullanıyor olmaları gerekir. VE/||/<>/> İyi bir solunum, soluk alırken, akciğerlere yeterli ölçüde havayı alıp yorgunluk duymadan geri vermektir. [İyi bir solunum elde edebilmek için diyaframı kullanarak soluk almamız gerekmektedir.] VE/||/<>/> Akciğerleri çevreleyen kaburga kafesinin altında bulunan boşluğu kullanarak soluk almaktır. [Bebeklerin soluk alış-verişi, diyafram soluğuna, en iyi örnektir.] )
- SOLUNUM ile MİTOKONDRİ
( Besinleri moleküllerden enerjiye dönüştürme süreci. İLE Gözenin enerji santrali olarak bilinen organeli. )
- SOLUNUMDA:
TAM TIKANMA ile/ve/||/<> KISMÎ TIKANMA
( [Hasta]br> Öksürür, soluk alabilir, konuşabilir.[Bu durumda, hastaya dokunulmaz, öksürmeye teşvik edilir.] İLE/VE/||/<> Soluk alamaz. Acı çeker, ellerini boynuna götürür. Konuşamaz. Rengi morarır.[Bu durumda karına bası[Heimlich Manevrası] uygulanır. )
( Heimlich Manevrası:
[Yetişkinlerde]
- Hasta, ayakta ya da oturur pozisyonda olabilir.
- Hastanın yanında ya da arkasında durulur.
- Bir elle göğsü desteklenerek öne eğilmesi sağlanır.
- Öteki elin topuğu ile hızla 5 kez sırtına süpürür tarzda vurmak.
- Tıkanıklık açılmadıysa.
- Arkadan sarılarak gövdesi kavranır.
- Bir elin baş parmağı midenin üst bölümüne, göğüs kemiği altına gelecek biçimde yumruk yaparak konur.
- Öteki el ile yumruk yapılan el kavranır.
- Kuvvetle arkaya ve yukarı doğru bastırılır.
- Bu hareket, 5-7 kez yabancı nesne çıkıncaya kadar tekrarlanır.
- Şah damarından nabız ve solunum değerlendirilir.
- Tıbbî yardım istenir[112].
VE
[Bebeklerde]
- Bebek, ilk yardımcının bir kolu üzerine ters olarak yatırılır.
- Başparmak ve öteki parmakların yardımıyla bebeğin çenesi kavranarak boynundan tutulur ve yüzüstü durumda öne doğru eğilir.
- Baş gergin ve gövdesinden aşağıda bir durumda tutulur.
- 5 kez el bileğinin içiyle bebeğin sırtına kürek kemiklerinin arasına hafifçe vurulur.
- Öteki kolun üzerine başı, elle kavranarak sırtüstü çevrilir.
- Yabancı nesnenin çıkıp çıkmadığına bakılır.
- Çıkmadıysa başı gövdesinden aşağıda olacak sırtüstü biçimde tutulur.
- 5 kez iki parmakla göğüs kemiğinin alt bölümünden, karnın üs bölümüne baskı uygulanır.
- Yabancı nesne çıkana kadar devam edilir.
- Tıbbî yardım istenir[112]. )
- SOLUNUM/KALP DURMASINDA:
0 - 1 dk. ile/ve/||/<>/> 0 - 4 dk. ile/ve/||/<>/> 4 - 6 dk. ile/ve/||/<>/> 6 - 10 dk. ile/ve/||/<>/> 10 dk. ve üzerinde
( [Solunum ve/ya da kan dolaşımı durduğunda]
Kalp duyarlılığı. İLE/VE/||/<>/> Beyinde hasar olasılığı azdır. İLE/VE/||/<>/> 4 ilâ 6 dakikada hücreler ölmeye başlar. Beyinde hasar olasılığı artar. İLE/VE/||/<>/> Beyinde hasar olasılığı yüksektir. İLE/VE/||/<>/> 10 dakika ve üzerinde (beyin) ölümü gerçekleşir.[Soğuk ortamda bu süre uzar.] )
( )
( Solunum durması: Solunum hareketinin durması nedeniyle gövdenin yaşamak için gereksinimi olan oksijenden yoksun kalmasıdır.
[Hemen yapay solunuma başlanmaz ise bir süre sonra kalp durması oluşur.] İLE/VE/||/<>/> Kalp Durması: Bilinci kapalı kişide, büyük arterlerden nabız alınamaması durumudur. Kalp durmasına en kısa sürede müdahale edilmezse dokuların oksijenlenmesi bozulacağından dolayı beyin hasarı oluşur. Kişide solunum olmaması, bilincin kapalı olması, hiç hareket etmemesi ve uyaranlara yanıt vermemesi, kalp durmasının belirtisidir.
)
- solüsyon/sol.[Lat. < SOLUTIO] değil/yerine/= ERİYİK
- SOLÜSYON[Fr., İng. SOLUTION] değil/yerine/= ÇÖZELTİ
- SOLÜSYON/SOLUTION[İng.] değil/yerine/= ÇÖZELTİ
- SOLUTION vs. RESULT/CONSEQUENCE
- SOLUTION vs./and GAME
- solv.[Lat. < SOLVE] değil/yerine/= ÇÖZ, ERİT
- SOLVENT[İng.] ile/ve/||/<> SOLÜSYON
( Çözücü. İLE/VE/||/<> Çözelti. | Eriyik. | Çözüm. )
- ŞOM[Fars. ŞÛM] değil/yerine/= "UĞURSUZ"
- SOM ile SOM ile SOM
( İçi dolu olan ve dışı kaplama olmayan. | Katışıksız. İLE Rıhtımın, su üstünde kalan bölümü. İLE Hem denizde, hem de tatlı sularda yaşayan, irice bir balık. )
( ... cum ... cum SALMO SALAR )
- SOMA ile SOMA[Yun.]
( ... İLE Eşeysellik gözeleri dışında, gövde gözelerinin tümü. )
- SOMAK/SUMAK[Ar.] ile SOMAK
( Antepfıstığıgillerden, sıcak bölgelerde yetişen, kabuğu tıpta kullanılan bir ağaç. | Bu ağacın, ekşilik vermek için dövülerek yemeklere katılan, mercimeğe benzeyen meyvesi. İLE Hayvanlarda, yüzün çıkıntılı ve az çok sivri olan ön bölümü. )
( RHUS CORIAFIA cum ... )
- SOMAT ile ...
( SIRA, SOFRA )
- SOMATİK/BEDENSEL/SOMATIC[İng.] değil/yerine/= GÖVDESEL
- SOMATİZASYON/BEDENSELLEŞTİRME/SOMATIZATION[İng.] değil/yerine/= GÖVDESELLEŞTİRME
- SOME OF vs. SOME
- SÖMESTR/E[Fr.] değil/yerine/= YARIYIL
- SOMETIME vs. SOMETIMES
- SOMNAMBUL AŞAMADA, GÖZLER ...: AÇIK ile/ve/||/<> KAPALI
- SOMNAMBULİZM/SOMNAMBULISM[İng.] değil/yerine/= UYURGEZERLİK
- SOMNAMBULİZM/SOMNAMBULISM[İng.] ile ...
( Uyurgezerlik. )
- SOMNOGRAFİ/SOMNOGRAPHY[İng.] değil/yerine/= UYKU ÇİZGELEMESİ
- SOMNOLANS/SOMNOLENCE[İng.] değil/yerine/= AŞIRI UYKU EĞİLIMİ
- SOMON ile KIZIL SOMON
- SOMUN[Yun.] ile SOMUN[Fr.]
( Yuvarlak ve şişkin ekmek. İLE Cıvatanın ucuna geçirilen, içi yivli demir başlık. )
- SÖMÜRGE ile/değil SÖMÜRÜLGE
( Bir devletin kendi ülkesinin sınırları dışında egemenlik kurarak yönettiği ekonomik ya da siyasal çıkarlar sağladığı ülke, sömürülen ülke. İLE/DEĞİL Diline, değerlerine, gelişimine ve üretime katılmayan toplumların geldiği/geleceği nokta. )
- SÖMÜRGECİLİK ile EMPERYALİZM
( )
- SÖMÜRGECİLİK ile/ve/||/<>/> YERLEŞİMCİ SÖMÜRGECİLİK
- SOMURMAK/SOĞURMAK ile/||/<> SÖMÜRMEK
( Emmek, ağza çekmek. İLE/||/<> Bir şey bırakmamak üzere yemek ya da içmek, iştahlı iştahlı yemek, hepsini birden bitirmek, silip süpürmek. )
- SÖMÜRME ile/ve/<> "SÖĞÜŞLEME"
- Sömürmek yerine DİNLE!!!
- SÖMÜRMEK ile/ve/||/<>/< EMMEK
- [ne yazık ki]
SÖMÜRÜ ile/ve/||/<> ARTI DEĞER SÖMÜRÜSÜ
- SÖMÜRÜ ile/ve/<> DAYATMA
- SÖMÜRÜ ile SUİSTİMAL ile MANİPÜLÂSYON
( EXPLOITATION vs. ABUSE vs. MANIPULATION )
- SÖMÜRÜ ve/||/<>/< TAHRİK
- SOMUT DİL ile/ve/<> BİREYSEL DİL
- SOMUT EMEK ile/ve/||/<> SOYUT EMEK
( Kullanım değeri. İLE/VE/||/<> Değişim değeri. )
- GELENEK:
SOMUT ile/ve/||/<>/< SOYUT
( İçi boş. İLE/VE/||/<>/< Evrensel. )
- SOMUT GERÇEKLİK ile/ve SOYUT GERÇEKLİK
( Batı'nın yaklaşımı. İLE/VE Doğu'nun yaklaşımı. )
- SOMUT ile/ve/<> DİZGE/DÜZEN
( CONCRETE vs./and/<> SYSTEM )
- SOMUT ve/=/||/<> EYLEM
- SOMUT ile/ve GERÇEK/LİK
( CONCRETE vs./and REAL/ITY )
- SOMUT ile KATI
( CONCRETE vs. SOLID )
- SOMUT = MÜŞAHHAS = CONCRETE[İng.] = CONCRET[Fr.] = KONKRET[Alm.] = CONCRETUS[Lat.] = CONCRETO[İsp.]
- SOMUT/LUK ile/ve/<> ÖRGÜN/LÜK
- SOMUTU AÇIKLAMAYA ÇALIŞMAK ile/ve/değil/yerine SOYUTU ANLATIP SOMUTTAN ÖRNEK VERMEK
- SON AKŞAM YEMEĞİ ile/ve "SON AKŞAM YEMEĞİ"
( 1495 - 1498 arasında. İLE/VE 1662[Çuhacılar Loncası] )
( Tabloda 26 el bulunur. İLE/VE 5 el bulunur. )
( Leonardo da Vinci.[15 Nisan 1452 - 02 Mayıs 1519] İLE/VE Rembrandt Harmenszoon van Rijn.[15 Temmuz 1606 ? 04 Ekim 1669] )
( ile/ve
)
- SON AN
- SON ARAÇ
- SON ARAMA
- SON AŞAMA
- SON ATAK
- SON BAKIŞ
- SON BEKLEYİŞ
- SON BİRLİKTELİK
- SON BÖLÜM
- SON ÇABA
- SON DANS
- SON DİLEK
- SON ETKİNLİK
- SON EYLEM
- SON FIRSAT
- SON GÖRÜŞME
- SON GÜLÜŞ
- SON HARFLER
- SON İSTEK
- SON KARAR
- SON KAYIT
- SON KİTAP
- SON KONTROL
- SON KORKU
- SON LOKMA
- SON MALZEME
- SON NİHAİ NOKTADA ... değil EN SON NOKTADA ...
- SON NOKTA
- SON NOKTA ile/ve DOYUM
- SON NOKTA ile DOYUM
- SON OLANAK
- SON ÖLÜM
- SON ÖPÜCÜK
- SON PARÇA
- Son pişmanlık fayda etmez! KONUŞ!!!
- SON ŞANS
- SON SIRA
- SON SOLUK
- SON SON
- SON SÖZ
- SON SÖZCÜKLERDEKİ SON HARF!: Z (Türkçe, İngilizce ve birçok dilin abecesinde) | OMEGA (Yunanca abecesinde)
- SON SÜREÇ
- SON TAD
- SON TANGO
- SON TEK
- SON TEKLİF
- SON TEKRAR
- SON TÜR
- SON UC (SONUÇ)
- SON YUDUM
- SON ile ARKA
( THE LAST vs. THE BACK )
- SON ile/ve/>/değil BAŞLANGIÇ
( [not] END, LAST vs./and/>/but BEGINNING
LAST BUT NOT LEAST )
- SON ile/ve BÜTÜN/LÜK
( LAST vs./and INTEGRITY )
- SON ile/ve/< BÜTÜN/LÜK
- SON ile/ve/değil EŞİK
- SON ile/ve/değil/< EŞİK
- SON ile/değil SONSUZLUĞA AÇILAN KAPI
- SON ile UC
- SONA BAKMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< YOLA BAKMAK
- SONA ERDİRME ile KURTULMA/KURTARMA
( Ancak Yaşamımızın muazzam kederini tamamen idrak ederek ona karşı isyan ettiğimiz zaman, bir çıkış yolu bulunabilir. )
( TO GET FINISH vs. TO RELEASE
It is only when you realise fully the immense sorrow of your life and revolt against it, that a way out can be found. )
- SONA değil SONRA
- SONAR ile RADAR
- SONBAHAR/HAZAN[Ar.] değil/yerine/= GÜZ/DÖKEN
- SONBAHAR/GÜZ/HAZAN ile/ve/||/<> BAĞ BOZUMU
( Kuzey yarım kürede Eylül, Ekim ve Kasım aylarını içine alan süre. | Yaşlılık dönemi. İLE/VE/||/<> Bağda ürünün toplanması. | Bu işin yapıldığı mevsim, sonbahar. )
- SONBAHAR/KIŞ YAĞMURU ile YAZ YAĞMURU
( Uzun sürelidir. İLE Kısa sürelidir. Yağış, çabuk geçer. )
- SONDA/CATHETER[İng.] değil/yerine/= DALGI
- SONDA[Fr.] ile SONDA[Fr.]
( Suyun, herhangi bir noktadaki derinliğini ölçmek, dip tabakaların yapısını incelemek için kullanılan araç. | Bir boşluğun içini yoklamaya yarayan, uzunca ve ucu küt demir araç. İLE Gövde içinde, herhangi bir boşluk ya da mesaneye sokulan, tanı, inceleme, sağaltım ve dışarı sıvı atmada kullanılan araç. )
- SONDAN BAŞA ile TÜMDEN GELiM
- SONDAN değil SONRADAN
- SÖNDÜRMEK:
YAŞAMI değil/yerine/>< SİGARAYI/TÜTÜNÜ
- SÖNDÜRMEK ile SÖNDÜRMEK
( Ateş ve ışığın yanmasına, aydınlatmasına son vermek. | Hava ya da gaz ile şişirilmiş bir şeyin havasını ya da gazını boşaltmak. İLE Tutku ve duyguları yatıştırmak, etkisiz duruma getirmek. )
- SONEK ile SONEKLEME
( SUFFIX )
- SONG vs. MUSIC
- SONİKATÖR ULTRASONİK HOMOJENİZATÖR/ULTRASONIC HOMOGENİZER[İng.] değil/yerine/= SES ÖTESİ BAĞDAŞTIRICI
- SONİLGEÇ ile ...
( POSTPOSITION )
- SONLANDIRMA ile/değil BÜTÜNE ERME
- Sonlu KONUŞ!!!
- SONLU KÜMELERİN BİRARADALIĞINDA ile/ve/||/<> SONSUZLUĞUN OLANAKSIZLIĞI
- SONLU SONSUZ ile/ve/||/<> SONSUZ SONLU
( İçerik, biçim/şekil/morf. İLE/VE/||/<> Yapı, sûret/form. )
- SONLU = FINITE[İng.] = FINI[Fr.] = ENDLICH[Alm.] = FINITA[Lat.]
- SONLULAR / SONU OLMASI GEREKENLER
- SONLULUĞUN(ÖLÜMÜN) SONRASI ile/ve/||/<> SONSUZLUK
- SONLU/LUK / SONSUZ/LUK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SALTIK/LIK / MUTLAK/LIK
- SONLULUK VE SONSUZLUK ile/ve/||/<> OLANAK VE ZORUNLULUK
( SONLULUĞUN SONSUZLUĞU )
- SONLU/LUK ile/ve/değil GEÇİCİ/LİK
( FINITENESS vs./and TRANSIENTNESS )
- SONLULUK ile/ve/değil/< GEÇİCİLİK
- SONLULUK ile/ve/||/<>/> SONLULUĞUN SONSUZLUĞU
- SONOGRAM[İng.] değil/yerine/= SES ÖTESİ GÖRÜNTÜ
- SONRA ile/ve/ne yazık ki/||/=/<>/> HİÇBİR ZAMAN
- SONRADAN AKLINA GELMESİ ile GEÇ ANLAMAK
( TO REMIND LATER vs. DELAYED MEANING )
- SONSAL NEDEN ile/ve ETKİLİ/ETKER NEDEN
- SONSAL) SINIFLAMA/KATEGORİZASYON ile/ve DIŞSALLIK, DIŞLAŞTIRMA
( CLASSIFICATION/CATEGORIZE vs./and TO EXCLUDE )
- SONSAL SINIFLAMA ile/ve/değil/yerine BİRBİRİNE DÖNÜŞTÜRÜLEMEYEN SONSAL SINIFLAMA
- DENKÖBEK/SONSAL SINIFLAMA = CATEGORY[İng.] = CATEGORIE[Fr.] = KATEGORIE[Alm.] = PRAEDICAMENTUM[Lat.] = KATEGORIA[Yun.] = CATEGORÍA[İsp.]
- SONSAL SINIFLAMA(KATEGORİ) ile/ve/||/<>/> KAVRAM
- Sonsuz KONUŞ!!!
- SONSUZ KÜÇÜKLER:
FİZİĞİN değil MATEMATİĞİN KONUSU/ALANI
- SONSUZ ile/ve BİR
( INFINITE vs./and ONE )
- SONSUZ ile/ve BİRE BİR
- SONSUZ ile/ve/değil/yerine/<> BİTİMSİZ
- SONSUZ ile/ve/= HERŞEY x HERŞEY
( INFINITE vs./and/= EVERYTHING X EVERYTHING )
- SONSUZ = NAMÜTENAHİ = INFINITE[İng.] = INFINI[Fr.] = UNENDLICH[Alm.] = INFINITUS, INFINITA[Lat.] = INFINITO/TA[İsp.]
- SONSUZ ile/ve SINIRLI SONSUZ
( ~ İLE/VE Pi sayısı. )
( Rasyonel. İLE/VE İrrasyonel. )
( INFINITE vs./and LIMITED INFINITE )
- SONSUZ ile SONSUZ / SONSUZ
- Sonsuza kadar SUS!!!
- SONSUZA KADAR değil/yerine ÖLENE KADAR
- SONSUZA YÖNELİK OLMA ile/ve/<>/değil SÜREKLİLİK
- SONSUZCA BÖLÜNEBİLİRLİK ile/ve BELİRLİ BİR NOKTAYA KADAR BÖLÜNEBİLİRLİK
- Sonsuzluğu yaşamak için SUS!!!
- SONSUZLUĞUN:
"VAROLUŞU" ile/değil ADI/ETİKETİ
- SONSUZLUK:
NİCELİKTE ile/değil NİTELİKTE
( Yoktur. İLE/DEĞİL Vardır. )
- SONSUZ/LUK:
ÖZNE ile/ve/||/<> NESNE
- SONSUZLUK ile/ve/||/<>/> AN ile/ve/||/<>/> TERSİNEMEZLİK(ENTROPİ) ile/ve/||/<>/> HEM, HEM DE | NE, NE DE ile/ve/||/<>/> BİLE DEĞİL (<> / > / < BİLE DEĞİL) (<> / > / < BİLE DEĞİL) ... ∞
- SONSUZLUK ile/ve/<> BÜTÜNLÜK
- SONSUZLUK ve/<>/>< GERÇEKLİK
( Hak. VE/<>/>< Olumsallık[keyfîlik]. )
- SONSUZLUK ile/ve/<> KISIR DÖNGÜ
- SONSUZ/LUK ile/ve/||/<> Pİ ile/ve/||/<> GOOGOLPLEX ile/ve/||/<> GRAHAM ile/ve/||/<> RAYO
( ∞ İLE İLE Googol, matematikteki büyük sayılardan biridir ve 10 üzeri 100'e eşittir. Başka bir deyişle 1 googol, 1 rakamına yüz sıfır ekleyerek yazılır. Bu terim, Amerika'lı matematikçi Edward Kasner'ın yeğeni Milton Sirotta[1929–1980] tarafından 1938 yılında kullanılmaya başlanmıştır.[Milton, bu sırada dokuz yaşındaydı.] )
( Bir trilyon, oniki sıfırla yazılır. Yüz tane sıfır kullanırsak, buna, bir "gogol" denilir. Bir gogol sıfır kullanılarak yazılan sayıya, "gogolplex" denilir. Evrendeki tüm moleküllerin sayısını yazmak için 79 sıfır yetiyor. Bir milyon gün, ancak 2739 yıl oluyor. İstanbul'un fethinden bu yana, sadece 17 milyar saniye geçmiş. Yazının bulunuşundan bugüne ise ancak 189 milyar saniye geçmiş.[Bu, trilyonun ancak beşte biridir.] Bir kişinin yaşamı, ortalama 2 milyar saniyedir. )
( "Graham ve Rayo Sayısı" ile ilgili yazıyı okumak için burayı tıklayınız... )
- SONSUZ/LUK ile "ULAŞILAMAYAN"/"KÖTÜ" SONSUZ/LUK
- SONTEŞRİN/TEŞRİN-İ SÂNÎ[Ar.] değil/yerine/= KASIM
- SONU OLMAYANLAR
- SONUÇ
( RESULT/CONSEQUENCE )
- [ne yazık ki]
"SONUÇ ODAKLI/LIK" ve/||/<>/>/< HİLEKÂR/LIK
- SONUÇ, SONUÇTA ile/ve/değil/yerine ŞU AN
( İkisinin kullanımında da, "Önemli[öncelikli] olan, şu andır/sonuçtur" indirgemeci/lik yanlışlığı yapılmamalıdır! )
( [not] "FINALLY" vs./and/but "RIGHT NOW"
"RIGHT NOW" instead of "FINALLY" )
- SONUÇ ile/ve/<>/değil/yerine BİLEŞKE
- SONUÇ ile/ve BİLGİ
( RESULT/CONSEQUENCE vs./and KNOWLEDGE )
- SONUÇ ile/değil/yerine ÇIKARIM
- SONUÇ ile/ve/değil/yerine/||/<> DEĞERLENDİRME
- SONUÇ ile/ve/değil EŞİK
- SONUÇ ile/ve/değil GÖSTERGE
( [not] RESULT/CONSEQUENCE vs./and/but SIGN )
- SONUÇ ile/ve/değil KAYNAK
( [not] RESULT/CONSEQUENCE vs./and/but SOURCE )
- SONUÇ ve/||/<>/< KISIR/LIK
- SONUÇ ile/ve/<> NEDEN/SEBEP
( RESULT/CONSEQUENCE vs./and/<> REASON )
- SONUÇ ile/ve NEDEN/SEBEP OLAMAYAN SONUÇ
( RESULT/CONSEQUENCE vs./and THE RESULT, WHICH CANNOT BE A REASON )
- SONUÇ = NETİCE = CONCLUSION[İng., Fr.] = SCHLUSS, SCHLUSSATZ, KONKLUSION[Alm.] = CONCLUSIO[Lat.] = CONCLUSIÓN[İsp.]
- SONUÇ ile/ve/||/<> ÖZET
- SONUÇ ile/ve/değil SON/ÂKIBET
( [not] RESULT vs./and/but CONSEQUENCE )
- SONUÇ ile TEPKİ
- SONUÇ ile/ve TESELLİ
( REALITY vs./and CONSOLATION )
- SONUÇ ile TOPLAM
( RESULT/CONSEQUENCE vs. TOTAL )
( PAYAN ile ... )
- SONUÇ ile/ve/değil TÜMDENGELİM
- SONUÇ ile/ve/değil/||/<>/> ÜRÜN
- SONUÇ ile/ve/değil/<> UZANTI
- SONUÇLANDIRMA ile/ve/değil/||/<>/> SONLANDIRMA
- SONUÇLARA DAYANÇ/SABIR ile/ve NEDENLERE DAYANÇ/SABIR
( Nedenlere sabretmek, çok daha zordur. )
- [ne yazık ki]
"SONUÇ ODAKLILIK" ile/ve/||/<> "GARANTİCİLİK"
( Bilgisiz ve anlayışsızların, süreci düşünemeyen, düşünmek istemeyenlerin, rahatı/keyfi yerinde olanların "zihni/tutumu". İLE/VE/||/<> Herşeyin, en başta hazır ve en iyi olmasını bekleyenlerin, geleceğe don biçebileceğini zannedenlerin "zihni/tutumu". )
- [ne yazık ki]
"SONUÇ ODAKLILIK/MERKEZLİLİK" ile/ve/||/<>/>/< TERBİYESİZLİK
- SONUÇTA yerine ÇÜNKÜ
- SONUÇTA ... ile/ve/değil/yerine/<> GEREKSİNİM
- SONUÇTA değil ...'NIN SONUCUNDA / SONUÇ İTİBARİYLE
- SÖNÜK/LÜK ile/ve/değil/yerine SADE/LİK
- SÖNÜM / SÖNÜMLEMEK ile SÖNÜMLÜ
( Bir salınım hareketinin genliğinin, türlü dirençlerin etkisiyle küçülmesi, itfa. | Bir borcun her yıl ödenen taksitlerle belirli bir zaman sonunda ödenmiş olması, itfâ. İLE İLE Belirli bir sürede, genliği, sıfıra inen [salınım hareketi]. )
- SONUNA KADAR ile AĞZINA KADAR
- Sonunda DİNLE!!!
- SONUNU GETİRMEK değil SONRASINI GETİRMEK
- SONURGU = COROLLARY[İng.] = COROLLAIRE[Fr.] = ZUSATZ[Alm.] = COROLLARIUM[Lat.]
- SONURGU ile SONURTU
( Bir başlangıcın, bir olgunun, bir ilginin gerekli ve zorunlu görülen sonucu, vargısı. İLE Birbirine bağlı iki önermeden sonraki. )
- [not] SOON vs. LATER
( LATER instead of SOON )
- SOOTHSAYING/PREDICTION/PROPHECY/AUGURY vs. FORESIGHT/PRUDENCE
- SOPA ile ASA
( SOPA: ÂLET-İ TEDİB[: Edeplendirme aleti.] )
- SOPA ile/||/<> BASU
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( ... İLE/||/<> Demir sopa. )
- SOPA ile/değil ÇİĞİNDİRİK
( ... İLE/DEĞİL İki ucuna su kabı gibi taşınacak şeyler asılarak omuza alınan ağaç, omuzluk. )
- SOPA ile MAŞA
( STICK/CUDGEL vs. TONGS )
- SOPA ile MATRAK[Ar.]
( ... İLE Kalın sopa, değnek. | Eğlenceli, gülünç, hoş. )
- SOPA ile SÖVEN
( ... İLE Büyük sopa. )
- SOPHOS ile SOPHOS ile SOPHOS
( Tanrı. İLE Bilge. İLE Usta. )
- SÖR[Fr. SOEUR] ile "SÖR"[İng.]
( Katolik mezhebinde kendini dine adayan ve manastırda yaşayan kadın/rahibe. | Kızkardeş. | Hastabakıcı. İLE İngiliz, "soyluluk" "unvanı"[Kişinin soyu olmaz! Öncelikle ve son olarak, kendi vardır. Kendinden öncekileri, ikinci/üçüncü sıralarda düşünmek gerekir. "Soy" düşüncesi/sözü, dirimsel/biyolojik bir durumdur. Ancak, hayvanlar için [köpek ya da at için] geçerli "olabilir". "İnsan" için, zorlamalı, dolaylı ve gereksiz/yersiz bir "yakıştırmadır!"]. )
- SORAN ile YANITLAYAN
( İstediği her şeyi sorabilen/sorabilecek olan. İLE Her şeyden yanıt veremeyecek olan. )
- SORARKEN:
"... MIDIR?" ile/değil/yerine DAHA ÇOK, NEDİR? (NE OLSA GEREK)
- SÖRÇ(SEARCH) YAPMAK değil/yerine/= ARAMA YAPMAK
- SÖRF ile INTERNETTE SÖRF
( Denizdeki/karadaki sörf. İLE İnternetteki sitelerarasında dolaşma. )
- SORGU SUAL değil/yerine/= SORGULAMA
- SORGUÇÇU HAN ile SORGUÇÇULAR ÇARŞISI
( Bayezıd'ta, Kapalı Çarşı'nın güneyinde, Kalpakçılar Caddesi'ndedir. İLE Bayezıd'ta, Kapalı Çarşı'da, Bedesten yakınında bir çarşı. )
- SORGU/İFADE TUTANAĞI:
ŞÜPHELİDE ile/ve/değil/||/<>/> OLAYDA TARAF VARSA
( [Kayıt/evrak/zabıt] Şüpheli sıfatıyla düzenlenir.[Suç isnâd edilen kişinin verdiği açıklamadır/ifadedir.] İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> "Bilgi alma" sıfatıyla düzenlenir. )
( Kolluk kuvvetleri tarafından. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Soruşturma savcısı tarafından alınır. )
- SORGULA!:
ELİNİ ve/||/<> DİLİNİ ve/||/<> YOLUNU ve/||/<>
GÜNÜNÜ ve/||/<> GÖNLÜNÜ ve/||/<> SONUNU
( Kazandıkça, bölüşemiyorsan. VE/||/<> Konuştukça, kırıcı oluyorsan. VE/||/<> Yürüdükçe, hedeften çıkıyorsan. VE/||/<> Günler/yıllar geçtikçe, yerinde sayıyorsan. VE/||/<> Sevildikçe, vefâsızlaşıyorsan. VE/||/<> Hangi durumda olursan ol! )
- SORGULAMA ile/ve/> ÇÖZÜMLEME
- SORGULAMA ile/ve/> DÜŞÜNCE/FİKİR AYRILIĞI
- SORGULAMA ve/||/<>/> ÖZGÜRLEŞME
- SORGULAMA ile/ve SINAMA
( TO INTERROGATE vs./and TO TEST )
- SORGULAMA ile/ve/||/<>/> SINANMA
- SORGULAMA ile/ve YORUM ÇOKLUĞU(NA ULAŞMAK)
- SORGULAMA ile/ve/+/<> YORUMLAMA
- SORGULAMAK ile/ve/||/<>/> ANLAMAK ile/ve/||/<>/> AŞMAK
- SORGULAMAK ile/ve ARAŞTIRMAK
- SORGULAMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÖZLEMLEMEK
- SORGULAMAK ile SORGUYA ALMAK/ÇEKMEK
- SORGULAMAK ile/değil/yerine/</>< SORU SORMAK
( Bazı "savcı"ların yanlış, olumsuz, yüklü, kandırıcı tarzı. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Düşünenlerin, uygun, doğru, yerinde tutumu. )
- SORGULANABİLİR/SORGULANABİLECEK/LER ile SORGULANAMAYAN/SORGULANAMAYACAK OLAN/LAR
- SORGULANABİLİR/LİK ile/ve/||/<> BİLİNEBİLİRLİK
- SORGULANAMAYACAK YANITLAR değil/yerine/>< YANITLANAMAYACAK SOR(G)ULAR
- SORGULANAMAYACAK YANITLAR değil/yerine YANITLANAMAYACAK SORULAR
- SORGULANMAK ile/ve/değil/yerine SORUMLULUK/U/NU ALMAK
- SORGULAYICILIK ile YIKICILIK
- SORGUSUZ ile/ve/||/<>/> SORUSUZ/SUALSİZ[Ar.]
- SORİT[Fr. < Yun.] değil/yerine/= ÇIKARIM
( Öncül sayısı ikiden çok olan tasımsal çıkarım. )
- SÖRKIL[İng. < CIRCLE] değil/yerine/= DÖNGÜ
- SORMAK ile "AÇMAK"
( TO ASK vs. "TO OPEN" )
- SORMAK = ASK[İng.] = DEMANDER[Fr.] = FRAGEN[Alm.] = DOMANDARE[İt.] = PREGUNTAR[İsp.]
- SORMAK ile/ve/<> FARKINDALIK
( TO ASK vs./and/<> AWARENESS )
- SORMAK ile/ve/<> İSTEMEK
( Aynı anda iki anlama birden sahip olan, haddi aşmamak üzere hangisi daha uygunsa o anlam üzerinden değerlendirme dileğiyle kullanılan çok değerli bir kavram ve sözcüğümüzdür. )
( TO ASK vs./and/<> TO REQUEST/ASK )
- SORMAK ile KULAK KABARTMAK
- SORMAK ile ÖNCE KENDİNE SORDUKTAN SONRA SORMAK
( Sadece sormuş olmak için soru sorulmaz! )
( Bir şey ki, yapmasan da olur. YAPMA! Bir şey ki, söylemesen/sormasan da olur. SÖYLEME/SORMA! )
- SORMAK ile/ve/değil/||/<>/< SESLİ DÜŞÜNMEK
- SORMAK ile SORMAK/SOĞURMAK
( Birine soru yönelterek, herhangi bir konuda, ondan bilgi istemek. | Bir işin sorumluluğunun kendinde olması, bir işten sorumlu bulunmak. İLE Emmek. )
- SORMAK ile/ve SÖYLEMEK
( TO ASK vs./and TO SAY )
- SORMAK ile/ve UTANMA(MA)K
( TO ASK vs./and (NOT) TO BE EMBARRASSED )
- SORMAK:
[ya] MERAKTAN ile/ve/||/<>/ya da ÖYLESİNE
- SORMAQ[Azr.] = EMMEK[Tr.]
- SORMASINDAN BELİRLİ ile SORUŞ BİÇİMİNDEN BELİRLİ
- SORMAYAN ile/değil/yerine/>< SORAN
( Yaşam boyu ahmak ve aptal. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Bir dakikalığına, "birkaç kişi nezdinde" "aptal." )
- ŞORT[İng. SHORT] ile TAYT[İng. TIGHT]
( Paçaları, dizlerin yukarısında olan kısa pantolon. İLE Bacakları sıkı saran özel kumaştan yapılmış bir pantolon türü. | Sızmaz, su geçirmez bir kumaştan yapılmış şort giysi. )
- [Fr.] SORTİ ile SORTİ
( Elektrik tesisatında, lamba ya da fiş konacak kolların her biri. İLE [askeriye] Çıkış. )
- SORU KİPİNDE İNANÇSIZLIK/ÜMİTSİZLİK ile/değil/yerine SORMAK
( "Yapsa ne olacak?" İLE/DEĞİL/YERİNE ... )
- SORU [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- SORU [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- SORU SORMAK:
"BİLDİĞİNİ/EZBERİNİ" "ONAYLATMAK" ya da KENDİNİ "ALKIŞLATMAK" ile/değil/yerine/>< ANLAMAYA ÇABALAMAK
- SORU (SORMAK):
ÖĞRENMEK İÇİN ile/ve/değil/bazen/||/<> ANLAMAK İÇİN ile/ve/değil/bazen/||/<> GERİBİLDİRİM/ONAY İÇİN
- SORU SORMAK ve/=/||/<>/< SORUMLULUĞU İSTEMEK
- SORU ile/ve/değil/> "ENGEL"
- SORU ile/ve/değil HAKARET
( [not] QUESTION vs./but INSULT )
- SORU ile/ve/||/<>/> İLKE
- SORU ile/değil/< İNŞİRÂH[< ŞERH]
- SORU ile/ve KİŞİ
( Kişi, başka kişilere görünendir. )
( En yalın sorular, en değerli olanlardır. )
( Durun, bakın, inceleyin, doğru soruları sorun, doğru sonuçlara varın ve onlara göre hareket etme cesâretini gösterin ve olanlara bakın. )
( Sorulardan kaçanlar, yanıtların sıcaklığına sığınır. )
( QUESTION vs./and PERSON
The person is what I appear to be to other people.
Stop, look, investigate, ask the right questions, come to the right conclusions and have the courage to act on them and see what happens. )
( SUAL ile/ve ŞAHIS )
- SORU ile/ve KUŞKU(/ŞÜPHE)
( QUESTION vs./and SUSPICION/DOUBT )
- SORU = QUESTION[İng.] = QUESTION[Fr.] = FRAGE[Alm.] = QUESTIONE[İt.] = CUESTIÓN[İsp.]
- SORU ile/ve/> SORUN ile/ve/> SORUNSAL
( Sorun olmadan/yoksa soru da olmaz/oluşmaz. )
( QUESTION and/> PROBLEM and/> PROBLEMATICAL )
- SORU ile/ve/<> YANIT
( Soru, yanıttan önce gelir. )
( Question comes before answer. )
( QUESTION vs./and ANSWER )
- SORU ile/ve YANIT
( Peygamber, aracıdır. İLE/VE Aracısız ve doğrudan. )
- SORU ile/ve YORUM
( Soru sorma biçimi, konuyu/nesneyi belirler. )
( QUESTION vs./and INTERPRETATION/COMMENT )
- SORULAR:
BİLİMİN TEMELLERİNİ İLGİLENDİRENLER ile/ve/||/<> BİLİMİN YÖNTEMİNİ İLGİLENDİRENLER
- SORULMAMIŞ/İSTENİLMEMİŞ ÖNERİ/TAVSİYE ile/ve/ne yazık ki/||/<>/< MASKELİ AŞAĞILAMA
- SORULURSA ile/ve/değil/||/<>/>/< SORULSA
- Sorumlu KONUŞ!!!
- SORUMLU TUT(UL)MAK ile/ve/değil/yerine SORUMLU OLMAK
- SORUMLULUK ...:
BİRİ/LERİ İÇİN değil HERKES İÇİN
- SORUMLULUK DUYMAK ile/ve/||/<>/> SORUMLU OLMAK
- SORUMLULUK [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- SORUMLULUK:
TEK ile/ve/||/<> TOPLU
- SORUMLULUK VERME ile/değil/yerine SORUMLULUK ALMA(YI SAĞLAMA)
( Sorumluluk verilmez, sorumluluk alınır. Sorumluluk alınması için koşullar, uygun yapıya büründürülür. )
( It's not right to "giving responsibility". Better to arrange conditions "to taking responsibility". )
( GIVING RESPONSIBILITY vs. TAKING RESPONSIBILITY
TAKING RESPONSIBILITY instead of GIVING RESPONSIBILITY )
- SORUMLULUK ile/ve AVANTAJ
( RESPONSIBILITY vs./and ADVANTAGE )
- SORUMLULUK ve/<> BAKIM
- SORUMLULUK ile/ve KARAR
( Kararlılık için duyarlılık ve tedbirlilik gerekir. )
( Olgun kişi, özellikle hareket içeren sorumluluklara olumlu bakar. )
( RESPONSIBILITY vs./and DECISION )
- SORUMLULUK ve/||/<>/< (KENDİNİ) SAVUNABİLMEK("SALDIRI" değil/olmayan!)
- SORUMLULUK ile KEYFÎLİK
( [ne yazık ki] Yüklenilen. İLE Üstlenilen. )
- SORUMLULUK ile/ve MEKANİZMA
( Sorumluluklardan kaçmanın yolu, "Benim sorumluluklarım var" demektir. )
( RESPONSIBILITY vs./and MECHANISM )
- SORUMLULUK = MESÛLİYET = RESPONSIBILITY[İng.] = RESPONSABILITÉ[Fr.] = VERANTWORTUNG[Alm.]
- SORUMLULUK ile/ve OLGUNLUK
( RESPONSIBILITY vs./and MATURITY )
- SORUMLULUK ve/||/<> ONUR
- SORUMLULUK ile SEVAP OLARAK (YAPMAK)
- SORUMLULUK ile/ve SORGULAMA
( RESPONSIBILITY vs./and TO INTERROGATE )
- SORUMLU/LUK ile/ve SUÇLU/LUK
( Sorumlu olmak, suçlulukla bağdaştırılmamalıdır. )
( RESPONSIBILITY vs./and TO INTERROGATE )
- SORUMLULUK ile/ve ÜSTLENME
( Sorumluluklarımızdan kaçınırsak, sorumluluklardan kaçınmamızın olumsuz/ağır sonuçlarından kaçınamayız. )
( RESPONSIBILITY vs./and TO TAKE ON )
- SORUMLULUKLARIN AZALDIĞI DURUMLAR:
CİNNET ile/ve/||/<> SAĞIRLIK YA DA ÖTEKİ DUYU YİTİMLERİ ile/ve/||/<> BELLEK ZAYIFLIĞI ile/ve/||/<> UYKU ile/ve/||/<> SARA ile/ve/||/<> HASTALIK ile/ve/||/<> HATA
- SORUMLULUKLARIN, KISMEN AZALDIĞI DURUMLAR:
BİLGİSİZLİK ile/ve/||/<> SARHOŞLUK(SEKİR) ile/ve/||/<> HAFİFLİK(HEZEL) ile/ve/||/<> SEFAHET ile/ve/||/<> SEFER
- SORUMLULUKLARIN, KISMEN AZALDIĞI DURUMLAR:
KÖLELİK(RİKKİYET) ile/ve/||/<> İKRAH
- SORUMLULUKLARIN, KISMEN AZALDIĞI DURUMLAR:
KÜÇÜKLÜK ile/ve/||/<> BUNAMA(ATEH) ile/ve/||/<> ÂDET GÖRME(HAYIZ)
- [ne yazık ki]
SORUMLULUKTAN KAÇMAK ile/ve/||/<>/< ÖZGÜRLÜĞÜ YADSIMAK
- SORUN
( PROBLEM )
- SORUN:
BİLGİSİZ OLMAK değil KENDİMİZİ BİLGİN SANMAK
- SORUN "ÇIKARMAK/ÇIKARAN" ile/ve/değil/||/<>/< SORUNU GÜN YÜZÜNE ÇIKARMAK/ÇIKARAN
- SORUN ...:
"ÇÖZÜMLENMEDİ" ile/değil ÇÖZÜLDÜ/ÇÖZÜL(E)MEDİ
- SORUN:
ENGEL ile/değil/yerine/>< BASAMAK
( Önümüze çıkana, "engel" dersek, takılıp düşebiliriz; "basamak" dersek bir basamak daha yükseliriz. )
- SORUN/SIKINTI:
FARKLI OLMAK/TA ile/ve/||/<>/ne yazık ki FARKINDA OLMAMAK/TA
( )
- (SORUN:
) "İNANMAK/İNANMAMAK" değil KAYITSIZLIK
- SORUN:
(")SORUN(") değil SORUNA BAKIŞ AÇIMIZ
- SORUN:
"YAP(A)MAMA" ile/ve/değil/||/<>/< BAŞLAYAMAMA
- SORUN YAŞAMAK ile ÇİLE ÇEKMEK
- SORUN ile/ve ÇÖZÜLMESİ GEREKEN
( Hiçbir sorun, o sorunu yaratan "bilinç düzeyi" ile çözülemez. )
- SORUN ile/ve/||/<> DAMLAYAN MUSLUK
- SORUN ile/ve/değil DEĞERLENDİRME
- SORUN ile/ve EKSİKLİK
( PROBLEM vs./and DEFICIENCY )
- SORUN ile/değil/yerine FARK
- SORUN ve/||/<>/> HEDEF ve/||/<>/> ENGEL ve/||/<>/> GÜÇ KAYNAĞI
- SORUN ile/ve/değil/<> KAÇMA
- SORUN ile/ve/değil/yerine KONU
( Sorunumuzdan tümüyle haberdar olalım, ona her yönünden bakalım, onun, yaşamımızı nasıl etkilediğini gözlemleyelim. Sonra onu kendi haline bırakalım. )
( Hiçbir sorun tümüyle çözülemez, fakat siz onun geçerli olmadığı bir düzeye kendinizi çekebilirsiniz. )
( Sana bir yararı olmayacak sorun diye bir şey yoktur. )
( Yararlarına gereksinimin olduğu için sorunları ararsın. )
( [not] PROBLEM vs./and/but SUBJECT/TOPIC
SUBJECT/TOPIC instead of PROBLEM
Become fully aware of your problem, look at it from all sides, watch how it affects your life. Then leave it alone.
No problem is solved completely, but you can withdraw from it to a level on which it does not operate. )
- SORUN ile/ve/değil (KURAMSAL) DİL SORUN/LARI
- SORUN = MESELE = PROBLEM[İng., Alm.] = PROBLEME[Fr.] = PROBLEMA < PRO:ÖNE. BALLEIN:ATMAK[Yun.] = PROBLEMA[İsp.]
- SORUN ile/ve/değil ÖNCELİK
( [not] PROBLEM vs./and/but PRIORITY )
- SORUN ile SIKINTI
( Doğal olmayan yollarla sorun çözmek yerine onlara ayak uydurmak daha doğrudur. )
( PROBLEM/ISSUE vs. DISTRESS )
- SORUN ile/ve/=/||/<>/< "SONUÇ"
- SORUN ile/ve/ne yazık ki/||/<>/< SORUNUN OLMAMASI SORUNU
- SORUN ile SORUNUN SONUCU
( PROBLEM vs. CONSEQUENCE/RESULT OF THE PROBLEM )
- SORUN" ile/değil/yerine/>< VERİ
- SORUN" ile/ve/değil/<> "YÜK"
- SORUNDA:
ÇOKLUĞU ile/değil/yerine HİKMETİ
- SORU/NLAR:
ÇIKINCA ile/ve/değil/||/<>/> ÇIKTIKÇA
- SORUNLAR:
"DARBE" ile/değil/yerine PÜRÜZ
- SORUN/LAR:
DİNLEMEMEKTEN ile/ve/değil/||/<>/< DUYMAK FAKAT (DUYDUĞUNA) UYMAMAKTAN
- SORUN/LAR ile/ve/<> İLETİŞİM KOPUKLUĞU
- SORUNLAR ile/ve/||/<>/> OLANAKLAR ve FIRSATLAR
- SORUNLAR SORUNLAR İÇİN ÇÖZÜM ARAMAK/BULMAK
- SORUNLAR ile/ve/değil/yerine/||/<>/> SORUNLARI TERK ETMEK
- SORUNLARA ODAKLANMAK ile/değil/yerine/>< OLASILIKLARA VE (ARA) ÇÖZÜMLERE ODAKLANIRSAK
( Daha çok sorun/umuz olur/oluşturur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Daha çok seçeneğimiz ve çözümümüz olur/oluşur. )
- SORUNLARDA:
"ARKADAŞ KAYBETMEK" değil ARKADAŞ KEŞFETMEK
( Sorunlarda, arkadaş(/sa), kaybedilmez; ancak, keşfedilmiş olunur. )
- SORUNLARDAN RAHATSIZ OLMAMAK/SORUNLARLA BAŞ ETMEK:
(AYRINTILARDA ...)
BİLGİSİZLİKLE/BİLİNÇSİZLİKLE ile/değil/yerine/>/>< BİLGİYLE/BİLİNÇLE
- SORUNLARDAN/KİŞİLERDEN "KAÇMAK/UZAKLAŞMAK" ile/değil/yerine SORUN(LU)LARI UZAKLAŞTIRMAK
- SORUNLARI/OLUMSUZLUKLARI ...:
"AKLINDA TUTMAK" ile ARDINDA TUTMAK
- SORUNLARI:
AŞMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ASKIYA ALMAK
- SORUNLARI:
BAŞKALARIYLA OLAN/LAR ile/değil/yerine (OLABİLDİĞİNCE) KENDİYLE OLAN/LAR
( Sorunun, kendi(nde) olduğunu anla(ya)mayan kişiler, ne yazık ki, çözümü, başkalarının huzurunu bozmakta "arar/bulur". )
( [çoğunlukla] Kendiyle, (ciddi) sorunları olan(lar)dır. İLE/DEĞİL/YERİNE Başkalarıyla, "sorunlu" "görünseler/düşünülseler" de sorunsuzdur(lar). )
- SORU(N)LARI:
ÇÖZMEK ile/ve/||/<>/> AŞMAK
- SORUNLARI ERTELEMEK/DAHA SONRAYA TAŞIMAK yerine SORUNLARI TERK ETMEK
- SORUNLARI (SADECE) KONUŞMAK ile/ve/yerine/değil SORUNLAR İÇİN ÇÖZÜM ARAMAK/BULMAK
( Hiçbir sorun, onu yaratan 'bilinç seviyesi'yle çözülemez. )
( Problems cannot be solved at the same level of awareness that created them. )
( [not] (ONLY) TO TALK THE PROBLEMS vs./and TO SEARCH/FIND SOLUTION FOR PROBLEMS
TO SEARCH/FIND SOLUTION FOR PROBLEMS instead of (ONLY) TO TALK THE PROBLEMS )
- SORUNLARI:
SORUN OLARAK KONUŞMAK ile/yerine/değil İLERLEME/GELİŞİM ARACI OLARAK KONUŞMAK/DEĞERLENDİRMEK
( [not] TO TALK THE PROBLEMS AS PROBLEMS vs. TO TALK PROBLEMS AS VEHICLE FOR DEVELOPMENT/PROGRESS
TO TALK PROBLEMS AS VEHICLE FOR DEVELOPMENT/PROGRESS instead of TO TALK THE PROBLEMS AS PROBLEMS )
- SORUNLARIN:
OLUŞMASI ile/ve/değil/||/<>/< ORTAYA ÇIKMASI
- SORUNLARI(N/I):
ÖNEMSEMEMEK ile/ve/değil/yerine ÜSTÜNDE DURMAMAK
- SORUNLARI/SIKINTILARI:
ÖTELEMEK ile/değil/yerine ÇÖZMEK
- Sorunların çözülmesi için SUS!!!
- SORUN(LAR)LA:
"BAŞ BAŞA OLMAK" değil YÜZ YÜZE OLMAK
- SORUNLARLA/SIKINTILARLA:
BOĞUŞMAK değil/yerine YOĞRULMAK
- DURUM/RESİM:
SORUNLU ile/ve/değil/||/<>/< SORUNLULARIN
- SORUNLU "YASALARI":
REDDEDELİM değil/yerine DEĞİŞTİRELİM
- SORUN/LU ile RİSK/Lİ
( PROBLEM vs. RISK/Y )
- SORUNLU ile/değil/yerine/>< SORUMLU
- [SORUNSAL]
AKLIN:
NEYİ BİLİP ile/ve/||/<> NEYİ BİLEMEYECEĞİ
( IMMANUEL KANT )
- SORUNSAL = İHTİMALİ = PROBLEMATIC[İng.] = PRBOLÉMATIQUE[Fr.] = PROBLEMATISCH[Alm.] = PROBLEMATIKOS[Yun.]
- SORUNSAL ile/ve/değil KURAMSAL SORUNSAL
- SORUNU:
GÖRMEMEK ile/ve/||/<> ÇARPITMAK
- Sorunu KONUŞ!!!
- SORUNU YOK ETMEK değil/yerine SORUNU YÖNETMEK
- [ne yazık ki]
SORUNU ÇÖZMEYE:
NİYETİNİN OLMAMASI ile/ve/değil/||/<> KARARLILIK GÖSTERMEMEK
- SORUNUN:
"ÜSTÜNÜ ÖRTMEK" değil/yerine/>< ÜSTESİNDEN GELMEK
- SORUP SORUŞTURMAK
- SORUŞMAK ile SORUŞMAK
( Birbirine sormak. İLE Emilip yok olmak. | Çamaşırın, kurumaya başlaması. )
- SORUŞTURMA ile/ve/||/<>/> KOVUŞTURMA/KOĞUŞTURMA/TA'KÎBÂT
( Gizli. İLE/VE/||/<>/> Açık. )
- SORUŞTURMADA:
GİZLİLİK ile/ve/||/<> KISITLILIK
( Ancak ve sadece ilk 24 saat için uygulanabilir.[Sulh ceza mahkemesi tarafından verilir. İtiraz da yine bu mahkemeye yapılabilir.][Savcı ya da kollu kuvvet tarafından da alınabilmektedir.][Şüpheli, avukat da dahil olmak üzere hiçkimseyle görüştürülmez.][Hakkında herhangi bir belge/evrak almak olanaklı değildir.] İLE/VE/||/<>/> Soruşturmanın sağlığı açısından, bilgi/belge/verilerin, kişilerin eline geçmemesi için Sulh Ceza Hakimliği tarafından verilir.[Soruşturma aşamasından iddianamenin hazırlanıp mahkemece kabul edilip duruşma tarihi verildikten sonra kalkar.][Avukatlar, gizlilik kararı olan dosyalarda şüphelinin tüm araştırma raporları/tutanakları, belgeleri ve imzalı beyanlarını bu süreçte alabilir.][Gizlilik kararı, iddianame hazırlandıktan sonra (re'sen) kalkar.] )
- SORU-YORUM ile/ve YORUM-SORU
( QUESTION-COMMENT vs./and COMMENT-QUESTION )
- ŞOSE[Fr. CHAUSSEE] ile ŞOSET[Fr. CHAUSETTE ]
( Genellikle taş kırıkları üzerine kum döşenip silindir geçirilerek yapılan yol. İLE Kısa çorap. )
- SOSYAL MEDYA (5C):
KONUŞMA/SÖYLEŞİ ve/+/||/<>/> ORTAKLIK ve/+/||/<>/> YORUM ve/+/||/<>/> İŞBİRLİĞİ ve/+/||/<>/> KATKI
( 5C: CONVERSATION and/+/||/<>/> COMMUNITY and/+/||/<>/> and/+/||/<>/> COMMENTING and/+/||/<>/> CONTRIBUTION and/+/||/<>/> COLLABORATION )
- SOSYAL[İng. < SOCIAL < SOCIETY] değil/yerine/= TOPLUMSAL
- SOSYALİZASYON/SOCIALIZATION[İng.] değil/yerine/= TOPLUMSALLAŞMA
- SOSYOBİYOLOJİ ile ETOLOJİ
( Sosyal davranışların evrimsel kökenlerini inceleyen bir bilim dalı. İLE Hayvan davranışlarını inceleyen bir bilim dalı. Bu iki dalın kesiştiği noktada, hayvanların sosyal davranışları ve evrimsel adaptasyonları araştırılmaktadır. )
- SOSYOMETRİ/SOCIOMETRY[İng.] değil/yerine/= TOPLUMSAL DAVRANIŞ ÖLÇÜMÜ
- SOSYOMETRİ değil/yerine/= UYUMÖLÇÜM
- SOSYOPAT ile MİZANTROP
( ... İLE Kişilerden, toplumdan hoşlanmayan. )
- SOTE"YE (YATMAK) değil "SOTA"YA (YATMAK)
( SOTE[Fr. < SAUTÉ]: Küçük küçük doğranmış sebzeleri yağda hafifçe kavrulduktan sonra su, domates, biber vb. katılarak yapılan bir tür yemek. İLE/DEĞİL SOTA[İt. < SOTTO]: Uygun, elverişli [yer]. )
- SOTO[Jap.] ile ...
( Çin'li Zen Ustası Ts'ao-shan'ın (840-901) adından bozulmuş bir sözcük. Basamaklı, aşamalı aydınlanmayı öngören Zen Okulu. )
- SOUND vs. SILENCE
- SOUP vs. SOAP
- SOURCE vs. CENTER
- ŞOV değil/yerine/= GÖSTERİ
- ŞOV[İng. < SHOW] değil/yerine/= GÖSTERİ
- ŞÖVALE[Fr. CHEVALET] ile ŞÖVALYE[Fr. CHEVALIER]
( Tabloların üzerine konulup resim yapıldığı sehpa. İLE Eski Roma'da, üç sınıftan ikincisinin üyesi olan yurttaş. | Orta Çağ Avrupası'nda, özel eğitimle yetişmiş, belirli ülküler taşıyan, soylu, atlı savaşçı. | Derebeylik düzeninde, soyluluk unvanlarının en alt basamağı. | Günümüzde, Fransız hükûmetinin verdiği şeref belgesi ve nişanı. )
- ŞÖVALYELER'DE:
TAPINAK ŞÖVALYELERİ ile/ve TÖTON ŞÖVALYELERİ ile/ve ST. JEAN/HOSPİTALER ŞÖVALYELERİ
( KÜRESEL MEDENİYET - TEOMAN DURALI - DERGÂH YAY. )
- SOVAN değil SOĞAN
- SÖVEN ile/değil/yerine/></< SEVEN
- ŞOVENİZM[Fr. < CHAUVINISME] ile DÜŞMANLIK
( Kendi ulusunu öne çıkararak değişik ırk ve uluslar arasında düşmanlık yaratmayı amaçlayan ve bu yolda kışkırtmada bulunan aşırı akım. İLE ... )
- Sövmeden, küfürsüz KONUŞ!!!
- [ne yazık ki]
SÖVMEK ile/ve/||/<>/> DÖVMEK
- SOVYET:
SO ve/||/<> VYET
( Birlikte, birarada. VE/||/<> Düşünme, konuşma. )
- SOVYET ile/ve/||/<>/> RUS
(
Sovyet ile Rus Kavramlarının FaRkLaR'ı...
Ölçüt | Sovyet | Rus |
---|---|---|
Tanım | Sovyet sözcüğü, "konsey" anlamına gelir, genellikle Sovyetler Birliği'ni tanımlar. | Rus, Rusya'ya ait ya da Rus toplumundan olan kişi anlamına gelir. |
Coğrafi Kapsam | 15 cumhuriyetten oluşan geniş bir federasyondu. | Rusya Federasyonu'nun sınırları içinde geçerlidir. |
Siyasi Yapı | Tek parti yönetimiyle yönetilen komünist bir devletti. | Federatif başkanlık düzeni ile yönetilir. |
Kültürel ve Etnik Yapı | Birçok farklı etnik grup içeriyordu. | Çoğunlukla Rus etnik öbeğine dayanır. |
Zaman Çizgisi | 1922'de kuruldu, 1991'de dağıldı. | Hem Çarlık dönemi, hem de modern Rusya olarak sürekliliği vardır. |
Ekonomik Sistem | Merkezi planlamaya dayalı sosyalist ekonomi. | Kapitalist piyasa ekonomisi uygulanmaktadır. |
- SOY ADI/SOYADI değil/yerine SON ADI/SONADI, EK ADI/EKADI, İKİNCİ/İKİNCİL ADI
( Kişinin/kişinin, "soy adı" diye tanımlanmış/kullanılan sözcük, kişinin "soy"unu değil kişinin aynı ada sahip olduğu/olabileceği tek(/ilk/birinci) adına, takma ad[meslek,özellik vs.] vermek yerine belirli, kayıt altına alınan/alınacak bir ek/ikinci adla tanımak/tanımlamak üzere kullanılmıştır. )
- SOY/HEALTH LITERACY[İng.] değil/yerine/= SAĞLIK OKUR-YAZARLIĞI
- SOY-SOP
- SOY ve/<> İLİM
( "Soy", ancak ilme tâbi olmakladır. )
- SOY ile "SOYLU"
( Adamın biri, Sokrat'ı, soy üzerinden aşağılamaya çalışınca, Sokrat şöyle dedi: "Senin soyun sende bitti, benimki ise benden başlar". )
( ANCESTRY vs. "NOBLE" )
- SOY değil/yerine YOL
- SOYA FASULYESİ ile/ve/||/<> HURMA YAĞI ile/ve/||/<> OKALİPTUS
( )
( Belgeselde altı çizilen bazı önemli(öncelikli) bilgi ve başlıklar...
- Yeryüzünde, her dört kişiden biri[1.5 milyar kişi], 6.000 yıl öncesinin olanaklarıyla yaşıyor. 7.7 milyarlık nüfusun, yarısından çoğu, kentlerde yaşıyor. Dünya nüfusu, 1950'den beri üç katına çıktı. Lagos'ta, nüfus, 1960 yılında 700.000 iken, 2025'te 16 milyona çıkmış olacak.
- Her hafta, bir milyondan fazla kişi, kentlere göç ediyor. Her altı kişiden biri, temel gereksinimlerini gideremeden yaşıyor. Kıtlık, daha fazla yayılarak 1 milyar kişinin aç yaşamasına neden oluyor. Nijerya, Afrika'nın en büyük petrol ihracatçısı olmasına karşın nüfusunun %70'i açlık sınırındadır.
- Kullanılan suyun %70'i hayvan yemi üretmek üzere tarıma yönlendirilmektedir. 1 kilo patates üretmek için 100 litre, 1 kilo pirinç üretmek için 4.000 litre, 1 kilo tavuk eti için 15.000 litre, 1 kilo sığır eti içinse 20.000 litre su tüketilmektedir. Çiftçilerin binlerce yılda oluşturduğu tarım ürünü çeşitliliğinin dörtte üçü, son yüzyılda silinmiş oldu.
- 1950'den bu yana, uluslararası ticaret hacmi, 20 kat arttı. Ticaretin %90'ı deniz üzerinden yapılıyor. Her yıl 500 milyon konteyner, dünyanın en büyük tüketim merkezlerine doğru yola çıkıyor.
- Dünya çapında yapılan tahıl ticaretinin %50'sinden fazlası, hayvan yemi için yapılıyor.
- 1950'den bu yana avlanılan balık sayısı, 5 kat artarak, 18 milyondan, 100 milyona çıktı. Binlerce fabrika gemisi, okyanuslardaki balıkları boşaltıyor. Avlanma bölgelerinin dörtte üçü, ya yok oldu, ya tüketildi ya da tükenmek üzere. Büyük balıkların çoğunun soyu, tekrar üreyebilecek zaman ve koşulları bulamadığından dolayı tükendi.
- Yeryüzündeki on ırmaktan biri, denize kavuşamıyor. Bu nedenle, Ürdün Irmağı'ndan yoksun kalan Lût Gölü'ndeki su seviyesi, her yıl, 1 metre azalmakta.
- Gelecek yüzyılda su kıtlığından en çok zarar görecekler, Hindistan'da yaşayanlar olarak görünüyor. Hindistan'da, son 50 yılda, 21 milyon kuyu kazıldı. (Ülkenin pek çok bölgesinde, ilk kez bu kadar derin kuyu açıldı.) Batı Hindistan'da, açılmış olan kuyuların %30'undan ümit kesilmiş durumda.
- Las Vegas'ta yaşayanlar, dünyanın en çok su tüketen bölgesinden biri.(Kişi başına günlük su tüketimi 800 ilâ 1000 litre.)
- Su kıtlığı, 2025'ten önce, 2 milyar kişiyi etkileyebilecek durumda. Her gün 5.000 kişi, kirli içme suyu nedeniyle ölüyor ve 1 milyar kişinin temiz suya erişimi yok.
- Bataklıklar, yeryüzünün %6'sını oluşturur. Durgun sularının derinliklerinde, pek çok bitki ve mikro organizma suyu süzer ve kirlilikten arındırır, kurak mevsimler için suyu korurlar. Son yüzyılda, otlak, tarım ya da inşaat alanı oluşturmak üzere yeryüzündeki tüm bataklıkların yarısı kurutulmuştur. Bataklıkların bize sunduğu zenginlikten habersiziz ne yazık ki.
- Mercan resiflerinin %30'u yok olmuştur. 2050 yılında, dünya üzerindeki canlı türlerin dörtte birinin yok olabileceği öngörülüyor.
- Ormanlar, yeryüzündeki biyo çeşitliliğin dörtte üçüne ev sahipliği yapar. Ekilebilir toprakların %40'ı, uzun vadeli hasar görmüş durumda. Her yıl, 13 milyon hektar orman yok oluyor.
- Amazon, 40 yılda, %20 oranında küçül(tül)müştür. Kesilen ağaçların alanı, hayvan çiftlikleri ve soya fasulyesi üretimi için tarım alanına dönüştürüldü. Bu soyaların %95'i, Avrupa ve Asya'daki çiftlik ve kümeslerde "et üretmek üzere" hayvanlar için kullanılmaktadır.
- Dünyanın en büyük 4. adası olan Borneo Adası, 20 yıl öncesine kadar geniş ormanla kaplıydı. 10 yıla kadar hiçbir ağaç bırakılmayacak. Bu durum, dünyada en çok tüketilen hurma yağı üretimine karar verilmesiyle ortaya çıktı. Yiyecek olmanın yanı sıra temizlik, kozmetik ürünleri ve alternatif yakıt olarak da kullanılıyor.
- Son 50 yılda kağıda artan ilginin beş kat artması nedeniyle kâğıt hamuru yapımında kullanılan okaliptuslar, toprağa salgıladıkları zehir nedeniyle daha sonra başka hiçbir bitki yetişmiyor. Hızlı yetişseler de su rezervlerini çok hızlı tüketiyor.
Yaşamsal olanlar, gereksiz olanlar için yok ediliyor.
- Karayipler'in Haiti adasında da ormanların sadece %2'si kaldı.
- Paskalya Adası'nda yaşayan Rapauliler, burada yetişen, dünyanın en yüksek palmiye ağaçlarını tümünü kereste için keserek kendilerini, adadaki yaşamı ve örnek uygarlıklarını yok ettiler.
- Kıta buzulları, son 40 yılda kalınlığının %40'ını kaybetmiş durumda. Yüzey alanının da 2030'a kadar yok olacağı düşünülüyor. Kuzey kutup bölgesindeki buzul, 30 yıl içinde, yüzey genişliğinin %30'unu kaybetti.
- Grönland'daki buzullar, yeryüzündeki tüm tatlı suyun %20'sine denk geliyor. Bu buzul erirse, deniz seviyesi 7 metre yükselecek. Bu bölgedeki erimenin nedeni de tüm dünyadaki sera gazı salınımından kaynaklanmaktadır.
- Atmosferdeki büyük rüzgâr akımları yön değiştiriyor.
- Dünya nüfusunun %70'i, kıyı düzlüklerinde yaşıyor. En büyük 15 ülkenin 11'i, ya deniz kıyısında, ya da ırmak ağzında kurulu. Göçler kaçınılmaz olacak fakat öngörülemeyen, göçlerin ne kadar büyük olacağı.
- Klimanjero Dağı'ndaki buzulların da %80'i erimiş durumda.
- Avustralya'daki tarım alanlarının yarısı, kuraklıktan yüksek oranda etkilenmiş durumda. 12.000 yıldır gelişimimizi sağlayan iklimsel dengeyi tehlikeye atıyoruz.
- Dünya nüfusunun %20'si, ayrıcalıklı bir güç olarak görülen mineral ve tüm kaynakların %80'ini tüketiyor. Madencilik, yeryüzündeki tüm rezervleri, yüz yıl sona ermeden tüketmiş olacak. İki milyardan fazla kişinin yaşamı kömüre bağımlı olarak sürüyor.
- Dünyada askerî giderlere yapılan harcamalar, gelişmekte olan ülkelere yapılan yardımlardan 12 kat daha fazla.
- Her dört memeliden biri, her sekiz kuştan biri, her üç amfibiden biri yok olma tehlikesi altında. Canlı türleri, normalden bin kat daha fazla yok oluyor.
- Son 15 yılın ortalama sıcaklıkları, bu döneme kadar görülen ve kaydedilen en yüksek sıcaklıklar oldu.
- 2050 yılında, 200 milyonu aşan iklim mültecisi olabilir.
- Temel gereksinimlerimizle beliren "ümit ve hayaller", artık, doyumsuzluk ve savurganlığı da beraberinde getiriyor.
- Bireyler arasındaki dayanışmayı sağlamak, ötekileştirdiklerinin çektikleri acıdan kaçmak için duvarlar mı öreceğiz?
- Hepimiz, aynı ailenin bireyleriyiz. )
( BORNEO ADASI
)
- SOYAKTARAN:
Y ile/ve/||/<> X
( )
- SOYGA ile SOYKA
( Tüyleri alacalı, küçük bir karga türü. İLE Ölünün üzerinden çıkan giysi. | Yaramaz, huysuz. )
- SOYLA ile/||/<> SÖYLE
( Manzum söz söylemek, hitap/hitabet etmek. İLE/||/<> Belirsiz söylemek. )
- Şöyle bir uzan ve SUS!!!
- ŞÖYLE-BÖYLE(ESTEK KÖSTEK)
- ŞÖYLE DÜŞÜNMEK ve/||/<>/>/< DENEY
- SÖYLE! GİTSİN! değil/yerine/> SUS! BİTSİN!
- ŞÖYLE ile BÖYLE ile ŞÖYLE YA DA BÖYLE ile ŞÖYLE VE BÖYLE
( [LIKE] THAT vs. [LIKE] THIS vs. [LIKE] THAT OR THIS vs. [LIKE] THAT AND THIS )
- SÖYLE ile/değil ŞÖYLE
- SÖYLEDİĞİN ile/ve/değil EŞİK
- SÖYLEDİĞİNE GÖRE ... ile/ve SÖYLEDİĞİ KADARIYLA ...
- SÖYLEDİĞİNİZDE değil SÖYLEDİKLERİNİZDE
- SÖYLEDİKLERİMİZ ile/ve/<> SÖYLEYEMEDİKLERİMİZ
( ... İLE/VE/<> Söylediklerimizden daha çok pişmanlığa neden olur. )
- SÖYLEM ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< EYLEM
- SÖYLEM ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/> SÖYLENTİ
- SÖYLEM ile SÖYLEV
- SÖYLEME ile ANLATMA
( ... İLE Düşüncenin/konunun/olgunun/durumun aktarımı/paylaşımı. )
( SAYING vs. EXPLAINING )
- SÖYLEMEDİĞİN ile/ve/değil EŞİK
- Söylemek için SUS!!!
- SÖYLEMEK ile/değil "AĞZINDAN KAÇIRMAK"
- SÖYLEMEK ile/ve/değil AKTARMAK/NAKLETMEK
- SÖYLEMEK ile/ve/değil AKTARMAK/NAKLETMEK
- SÖYLEMEK ile BAHSETMEK
( TO SAY/TELL vs. TO MENTION )
- SÖYLEMEK ile/değil DİLE GETİRMEK
- SÖYLEMEK ile/ve KAVRAMAK
( TO SAY vs./and COMPREHENSION )
- SÖYLEMEK ile/ve KONUŞMAK
( Yılan imgesi. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Değnek imgesi. )
( dd İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> mdw )
( Sonuç [odaklılık]. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Süreç ve sonuç [birlikteliği ve bütünlüğü]. )
( "Kendini merkeze alma" ve ötekileri önemsizleştirmeye neden olur/olabilir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Ötekiyle birlikte kendini ve herkesin olası düşüncesini, durumunu/sürecini dikkate almayı gerektirir/sağlar. )
( [not] TO SAY/TELL vs./and/but/||/<> TO TALK
TO TALK instead of TO SAY/TELL )
- SÖYLEMEK ile/ve ÖNERMEK
( TO SAY vs./and TO SUGGEST/RECOMMEND )
- SÖYLEMEK ile/ve/yerine ÖRNEK VERMEK
- SÖYLEMEK ile SAPTAMAK
( TO SAY vs. TO DETERMINE )
- SÖYLEMEK ile SÖYLEMEMEK
( TO SAY/TELL vs. NOT TO SAY/TELL )
- SÖYLEMEK ile UYARMAK/İKÂZ ETMEK
- SÖYLEMEKTEN/YAPMAKTAN (")KURTULMAK(") ile/ve/<>/değil SORUMLULUKTAN (")KURTULMAK(")
- Söylememek için SUS!!!
- SÖYLEMLERİMİZİN/EYLEMLERİMİZİN:
SORUMLULUĞUNU ALMAK ve/||/<>/> (DOĞRUDAN/OLASI) SONUÇLARINA KATLANMAK
- SÖYLENCE ile SÖYLENTİ
- SÖYLENCE = ÜSTURE = MYTHE[İng., Fr.] = MYTHOS[Alm., Yun.] = MITO[İsp.]
- SÖYLENCEBİLİM = İLM-İ ESATİR = MYTHOLOGY[İng.] = MYTHOLOGIE[Fr., Alm.] = MYTHOLOGIA[Yun.] = MITOLOGIA[İsp.]
- KONUYU/SÖYLENENİ/SÖYLEDİĞİNİZİ ...:
ANLAMAMAK/ANLAMIYORUM ile/ve/değil/||/<>/> BEĞENMEMEK/BEĞENMİYORUM
- SÖYLENENLER ile/değil SÖYLENİLENLER
- SÖYLENİLECEK SÖZÜ OLMAYANIN:
[ne yazık ki]
[ya] YÜKSEK SESİ ve/ya da/||/<> "ÖFKESİ"
- SÖYLENİLEMEYEN ile/ve/<> SESLENDİRİLEMEYEN
( ARETA ile/ve/<> APORETA )
- SÖYLENİLEN ile/ve SÖYLENİLMEK İSTENİLEN
( Özellikle şiirde! )
( Satırlardan çok, satır aralarını iyi okumak gerekir! )
- Söylenileni DİNLE!!!
- SÖYLENİLEN'İ:
YORUMLAMAK ile/yerine DİNLEMEK[Kabul etmek anlamında değil!]
( Doğruyu konuşmak iki kişi ister; doğru söyleyen, doğru dinleyen. )
( İmgelemeden bakmayı, çarpıtmadan dinlemeyi öğrenin, hepsi bu. )
( EXPLANATION: TO INTERPRET vs. TO LISTEN(Not in the mean of acceptance!)
EXPLANATION: TO LISTEN instead of TO INTERPRET )
- SÖYLENİLEN'İ:
YORUMLAMAK ile/değil/yerine DİNLEMEK[Kabul etmek anlamında değil!]
( İmgelemeden bakmayı, çarpıtmadan dinlemeyi öğrenin, hepsi bu. )
( Dinleyen, anlatandan ârif gerektir. )
( Çok dinlememiz ve az konuşmamız için, iki kulağımız ve bir dilimiz var. )
( EXPLANATION: TO INTERPRET vs. TO LISTEN[Not in the mean of acceptance!]
EXPLANATION: TO LISTEN instead of TO INTERPRET
Learn to look without imagination, to listen without distortion; that is all. )
- SÖYLENİŞ VE YAZILIŞLARI AYNI, ANLAMLARI FARKLI SÖZCÜKLERİ(ADAŞ)(HOMONYME)
- SÖYLENİŞ/SÖYLEYİŞ ile SESLENDİRİŞ
( TELÂFFUZ ile TASAVVUT[< SAVT] )
( PRONUNCIATION vs. PHONATE )
( ... avec PHONATION )
- Söylenme! KONUŞ!!!
- SÖYLENMEK ile DODURDA(N)MAK
- SÖYLENMEK değil/yerine SAKİN OLMAK
- SÖYLENTİ ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/> DEDİKODU
- SÖYLERKEN BUYRUK VERMEK ile/değil/yerine/>< SÖYLEMEK
- Söyleyebilmek için SUS!!!
- Söyleyeceklerin kaldırılmayacaksa SUS!!!
- SÖYLEYİŞ/BİÇEM/ÜSLÛP:
YALIN/SADE ile YÜKSEK ile KARIŞIK
- SÖYLEYİŞ/TELÂFFUZ ile/ve/<> İTİRAF
- SÖYLEYİŞ ile/ve/<> DEĞİNİ
- SÖYLEYİŞ ile SÖYLENİŞ
- SÖYLEYİŞ ve VURGU YANLIŞLARI
- SÖYLEYİŞ ile/||/<> YANSIMA ile/||/<> ULAM ile/||/<> KAPLAM ile/||/<> GÖÇÜŞME ile/||/<> YALINLAŞTIRMA/SADELEŞTİRME/HAFİFLETME/TAHFİF ile/||/<> KATMERLENME/MUZÂAF ile/||/<> AKIŞMA ile/||/<> BENZEŞİM ile/||/<> ÖTÜMLÜ/TİTREŞİMLİ/SEDÂLI ile/||/<> ÖTÜMSÜZ/TİTREŞİMSİZ/SEDÂSIZ
( Sesleme edimi sırasında seslerle bürünsel öğeleri söyleme, gerçekleştirme biçimi. İLE/||/<> Dış gerçeklik düzleminde var olan ses ya da gürültüleri, işitimsel izlenimi yansıtacak biçimde aktaran, adlandırılan gerçeği ses öykünmesi yoluyla belirten dilsel öğe. İLE/||/<> Dilbilgisel ya da anlamsal sınıflandırma birimi. Çeşitli ortak dilbilgisel ve anlamsal ölçütlere göre dil öğelerinin yerleştirildiği ya da oluşturduğu sınıf. İLE/||/<> Bir kavramın kapsamına giren, o kavramın tanımladığı öğelerin tümü. İLE/||/<> Bir sözcük içinde birbirini izleyen iki ses biriminin yer değiştirmesi. İLE/||/<> Kolaylık sağlama amacıyla sözcükten bazı yazaçların düşürülmesi. İLE/||/<> Bir sözcükte ortadaki yazaç ile son yazacın aynı yazaçla tekrarlanması. İLE/||/<> Kulağa hoş gelen seslerin birbirini izlemesi. İLE/||/<> Bir sesin söz zincirinde kendisinden önce ya da sonra gelen bir başka sesle birlikte bulunmasından doğan ve birinden öbürüne özellik aktanmı yoluyla gerçekleşen değişim. İLE/||/<> Ses tellerinin titreşimiyle nitelenen sesler için kullanılır. İLE/||/<> Ses telleri titreşmeden oluşan sesler için kullanılır (p, ç, q, k). )
- SOYLU" ve/||/=/<> İNSAFA GELEN
( En "soylu" kişi/ler, insafa gelen(ler)dir. )
- SÖYLÜYOR ile/ve/değil BİLDİRİYOR
- SOYMAK ile/ve/<> AYIKLAMAK ile/ve/<> TEMİZLEMEK
- SOYMAK ile SIYIRMAK
( TO SHELL/PEEL vs. TO PEEL OFF )
- SOYTARI ile/ve/||/<> DELİ
( [Gerçeği ...]
Görür. İLE/VE/||/<> Dile getirir. )
- SOYU TÜKENME TEHLİKESİ ALTINDA OLAN TÜRLER ile/ve/||/<>/> KORUMA
( Soyu tükenme tehlikesi altında olan türler, yok olma tehlikesi altında olan türler. İLE/VE/||/<>/> Bu türlerin yok olmasını önlemek için yapılan çalışmalar. )
- SOYUNMAK ile ...
( SUÂL-İ MUKADDERE YANIT )
- SOYUNMAK ile STRİPTİZ
( TEARRÎ[< URY | çoğ. URYET] ile ... )
- SOYUNMUŞ/SOYUNUK" ile (")ÇIPLAK/cıbıl(")
- SOYUN/UP DÖKÜN/MEK
- SOYUT DİL ile/ve/<> TOPLUMSAL DİL
- SOYUT EVRENSELLER ile/ve SOMUT EVRENSELLER
- SOYUT TÜMEL ile/ve/<>/> SOMUT TÜMEL
( İdea. İLE/VE/<>/> İdeal. )
- SOYUT ile/değil AYRI
( [not] ABSTRACT vs./but SEPARATE )
- SOYUT ile BELİRLENİMSİZLİK
- SOYUT ile/ve EVRENSEL
( ABSTRACT vs./and UNIVERSAL )
- SOYUT ile/ve EVRENSEL
- SOYUT ile/ve/||/<> EYLEM
- SOYUT ile/ve/> EYTİŞİM ile/ve/> KURGUL
( Fizik/sel. İLE/VE/> Kimya/sal. İLE/VE/> Organik. )
- SOYUT ile/ve/değil/=/||/<> İLİŞKİSİZLİK (/"İLİŞKİ/LİLİK")
- SOYUT ile MİSTİK
( ABSTRACT vs. MYSTIC )
- SOYUT = MÜCERRET = ABSTRACT[İng.] = ABSTRAIT[Fr.] = ABSTRAKT[Alm.] = ABSTRACTUM[Lat.] = ABSTRACTO/TA[İsp.]
- SOYUT ile/ve/değil ÖZ
( [not] ABSTRACT vs./and/but ESSENCE )
- SOYUT ile SOMUT
( Soyut, AKIL'ın alanıdır. Varlık-Yokluk, Birlik-Çokluk gibi kavramlardır soyut olanlar. | İlişkisizlik. İLE İlkesine/yasasına göre işleyen olgu. | Duyunun kavramlaştırılması. | Kavram çiftleri arasındaki ilişki. | Ayrımların birliği. )
( BAZI SOYUTLAR:
* AHLÂK
* CEBİR
* MÛSİKÎ
* METAFİZİK )
( Saltık[mutlak]. İLE Göreli. )
( ABSTRACT vs. CONCRETE )
( CONCRET avec ABSTRAIT )
( KONKRET mit ABSTRAKT )
( CONCRETO con ABSTRACTO )
( CONCRETO con ASTRATTO )
( MÜCERRED ile/ve MÜŞAHHAS )
- SOYUT ile SONSUZLUK
- SOYUT ile/ve/||/<> SONUÇ
- SOYUT ile/ve TÜMEL
- SOYUT ile YALITILMIŞ
( ABSTRACT vs. ISOLATED )
- SOYUT ile/değil YÜZEYSEL
- SOYUTLAMA GÜCÜ ile/ve/||/<> YÖNETİLEBİLİRLİK ile/ve/||/<> İLİŞKİLERİN ÖNCELİĞİ
( ABSTRACTION POWER vs./and/||/<> INTEROPERATIBILITY vs./and/||/<> PRIORITY OF RELATIONS )
- SOYUTLAMA (YETENEĞİ/YETKİNLİĞİ/GÜCÜ) ile/ve/||/<> BENZETME/MECAZ (YETENEĞİ/YETKİNLİĞİ/GÜCÜ)
- SOYUTLAMA ile AYIKLAMA
( ABSTRACTION vs. TO SORT/PICK )
- SOYUTLAMA ile/ve BÜTÜNLÜKLÜ SOYUTLAMA
( ABSTRACTION vs./and ABSTRACTION IN INTEGRITY )
- SOYUTLAMA ile DEĞİLLEME
( ABSTRACTION vs. NEGATION )
- SOYUTLAMA ile DEĞİLLEME
- SOYUTLAMA ile/ve EVRENSELLEŞTİRME
( ABSTRACTION vs./and UNIVERSALISATION )
- SOYUTLAMA ile/ve EVRENSELLEŞTİRME
- SOYUTLAMA ile GENELLEME
- SOYUTLAMA ve KENDİNİ GÖZLEMLEYEBİLMEK
( ABSTRACTION and ABLE TO OBSERVE THE SELF )
- SOYUTLAMA ile/ve/||/<> KÖPRÜ
- SOYUTLAMA ile OLASI SONSAL SOYUTLAMA
( ABSTRACTION vs. PROBABLE APOSTERIORI UNIVERSALISATION )
- SOYUTLAMA ile OLASI SONSAL SOYUTLAMA
- SOYUTLAMA ile ÖTELEME
- SOYUTLAMA ile/ve/değil/||/<>/< SIYIRMA/AYIRMA/DIŞA ÇIKARMA
- SOYUTLAMA ile/ve SOMUTLAŞTIRMA
( Bilim. İLE/VE Denetleme. )
( ABSTRACTION vs./and CONCRETIZE
Science. WITH/AND Inspection. )
- SOYUTLAMA ile/ve/||/<> SOYUTLANMA
( ABSTRACTION vs./and/<> TO GET IN ABSTRACTION )
- SOYUTLAMA ile YOK SAYMAK
- SOYUTLAMAK ile/ve/||/<>/> SOYUTLAMANIN SOYUTLA(N)MASI
- SOYUTLANMA ve/<> GÜZELLİK
- SOYUTLANMA ile/değil/yerine SOYUTLAMA
( Dışarıdakilerde/n. İLE/DEĞİL/YERİNE Zihinde/n. )
( Yalnızlığa götürür. İLE/DEĞİL/YERİNE Kendine dönmeyi ve derin dalışı sağlar. )
- SOYUTLA(N)MAK ile/değil/yerine DERİNLEŞ(TİR)MEK
( [not] TO GET IN ABSTRACTION vs./but (TO GET) DEEPEN
(TO GET) DEEPEN instead of TO GET IN ABSTRACTION )
- SOYUTLAŞTIRMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/> YAŞAMA GEÇİRME
- SÖZ:
"AĞDALI" ile/ve/değil/||/<>/< ABARTILI ile/ve/değil/||/<>/< AYRINTILI
- SÖZ (ALMAK/VERMEK) ile/değil/yerine OLUR/ONAY (ALMAK/VERMEK)
( [not] TO GET/GIVE PROMISE vs. TO GET/GIVE APPROVAL/CONSENT
TO GET/GIVE APPROVAL/CONSENT instead of TO GET/GIVE PROMISE )
- SÖZ:
DİLLERDE ile/ve/||/<> GÖNÜLLERDE
( Destan olur. İLE/VE/||/<> Şiir olur. )
- SÖZ DİNLEMEK ile/ve/<> DİKKATE ALMAK
( Söylenilen ya da yapılması istenilen/beklenilen şeyin size [o an için] uymaması, o sözü/düşünceyi ya da durumu dikkate almamanızı gerektirmez. Gençlik/cehâlet düşünce ve tavırları olarak tepki gösterme eğiliminde olabilirsiniz fakat durum, söylenilen söze uyum gösterip göstermemekten çok [kulakardı etmek yerine] yeterince dikkate alıyor olmayı gerektirir. "Sırtına bir şey al/giy!" sözüne, hiç düşünmeden/değerlendirmeden, hızlıca "bana bir şey olmaz!", "gerek yok!", "sen yaşlı olduğun için söylüyorsun/önemsiyorsun" şeklinde yanıt vermek yerine yeteri kadar dikkate almakta yarar vardır. )
- SÖZ DİNLEMEK ile SÖZ DİNLEMEK
( "Yapma ve yap" denileni yerine getirmek, uygulamak. İLE Konuşulanları dinlemek/dinlemeye çalışmak, konuşulanlara dikkatini yöneltmek/kulak kabartmak. )
- Söz dinleyerek KONUŞ!!!
- SÖZ DİZİLİMİ DEĞİŞTİRGENİ ile ...
( WORD ORDER PARAMETER )
- SÖZ [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]
- SÖZ:
KABUL GÖRMEK İÇİN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DOĞRULUĞUNDAN DOLAYI
- SÖZ KESEN/HOŞAF[Fars.] ile KİFÂYE/KOMPOSTO
( Kurudan yapılır. İLE Tazeden yapılır. )
( Sıvı yoğundur. İLE Ürün yoğundur. )
( Yemek sırasında/yanında içilir. İLE Yemek sonrasında içilir/yenir. )
( Şekerli de şekersiz de olabilir. İLE Şekerlidir. )
- SÖZ KESMEK ile SÖZÜ KESMEK
- Söz KONUŞ!!!
- SÖZ/LÂFIZ:
İLZAMÎ ile/ve/||/<> İLTİZAMÎ
( EMİR | DÂVÂ | TALEP | HÜKÜM | VASİYET
ile/ve/||/<>
BORCU İKRAR[İKRÂR-I Bİ'D-DEYN]/SUÇU İKRÂR[Vİ'T-TÖHMET] | ŞAHADET | GAİP HAKKINDAKİ KEFÂLET | ŞARTA MUKÂRİN TAAHHÜTLER )
- SÖZ/ÖNERİ/ÖĞÜT DİKKATE ALMAK, ZİHNİNDE BULUNDURMAK
- SÖZ:
ÖRTÜK ile KİNÂYE
- SÖZ [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]
- SÖZ [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]
- SÖZ [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- Söz sahibi olmak için DİNLE!!!
- SÖZ SÖYLEMEK ile/ve/||/<> ANLAMAK
( İrfan ister. İLE/VE/||/<> İnsan/kişi ister. )
- SÖZ SÖYLEMENİN KURALLARINDA:
ÖNÜNÜ ARDINI GÖZETMEK[Ar.] ve/||/<> SÖYLEMEDEN ÖNCE TEKRAR TEKRAR DÜŞÜNMEK[Ar.] ve/||/<> ON KERE DÜŞÜNÜP BİRİNİ SÖYLEMEK[Ar.] ve/||/<> "HER AĞZIMIZA GELENİ" SÖYLEMEMEK[Ar.]
( Önün ardın gözet fikr-i dakîk et onda bir söyle
Öğütme ağzına her ne gelirse âsiyâb-âsâ
Osman Nevres[ö. 1762]
)
( )
- Söz söyleyebilmek için SUS!!!
- Söz vererek KONUŞ!!!
- SÖZ VERME! ve/||/<> SÖZÜNDEN DÖNME!
( Ölsen de! VE/||/<> Ölsen de! )
- SÖZ VERMEK/VEREN ve/||/+/<>/> SÖZÜNDE DURMAK/DURAN
- SÖZ VERMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÜVEN VERMEK
( Güven veriyorsan, ayrıca söz vermen gerekmez. )
- SÖZ/SORU)
"YÖNLENDİRME" ile YÖNELTME
- SÖZ ile/ve/değil/||/<>/>/< BİLİNCİ KURAN SÖZ
- SÖZ ile/ve/<> ÇÖZÜM
( RIGHT WORD vs./and/<> CONSEQUENCE )
- SÖZ ile/ve/<>/> DOLAYLAMA
( ... İLE/VE/<>/> Süslü, sanatlı yazınsal söz. ["Türkiye'nin kalbi Ankara", "Büyük Kurtarıcı, ATATÜRK" vb.] )
- SÖZ ile/ve/değil/yerine EKSİNTİSİZ/FİRESİZ SÖZ
- SÖZ ile/ve EMİR
- SÖZ ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< EYLEM ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< NİYET
- SÖZ ile/ve/<> GARANTİ
( Neye söz verdiysen oradan hesaba çekilirsin. )
( VAAD ile TAAHHÜD/T )
( VAİT: Söz verme. Belirli bir şeyi yapmayı taahhüt. )
( TAAHHÜD[< AHD]: Bir işin yapılması üzerine resmi olarak sözleşme. )
( WORD vs./and/<> GUARANTEE )
- SÖZ ve/||/<>/< HÂL ve/||/<>/< NÛR
- SÖZ ile KITIR[argo]
( ... İLE Uydurma, yalan söz. )
- SÖZ ile/ve/< LAKONİK[Fr. < Yun.]
( ... İLE/VE/< Kısa ve özlü söz, vecize. )
( Sözün tamamı, ahmağa söylenilir. )
- SÖZ ile/ve/= NEFES
- SÖZ = PHRASE[İng.] = EXPRESSION[Fr.] = ÄUßERUNG[Alm.] = ESPRESSIONE[İt.] = EXPRESIÓN[İsp.]
- SÖZ ile/ve SEHL-İ MÜMTENÎ
( ... İLE/VE Kolay ve sade göründüğü halde söylenilmesi kolay olmayan söz. )
- SÖZ ile/ve/||/<>/> SUSABİLMEK/SUSKU/SÜKÛT
( "Gümüş." İLE/VE/||/<>/> "Altın." )
- SÖZ ile/ve/<> TALÂKAT
( ... İLE Kolayca, düzgün söz söyleme durumu. )
- SÖZ ve/> TÂLÎK
( ... VE/> Güleryüzlü. :) | Düzgün söz söyleyen. )
- SÖZ ile TERÂNE[Fars.]
( ... İLE Çok yinelendiğinden usanç verici bir durum alan söz. | Ezgi, nağme, makam. | Dört dizeden oluşan ve birinci, ikinci ve dördüncü dizeleri birbiriyle uyaklı olan şiir, dörtlük. )
- SÖZ ve/||/<>/>/< ÜMİT
( Sözün eşiği, ümidin eşiğidir. Bir yerde, söylenilecek söz var ise orada, ümit var demektir.
Sözümüz, ümidimizdir... )
- SÖZ ile/ve/<> YAZI
( Etkileme sanatı. İLE/VE Varolma sanatı. )
( Söz ile ses hem delâlet eden hem edilen. İLE/VE Sadece delâlet/işaret eden. )
( DİLEKÇE/ARÎZA[Ar.]: Küçükten büyüğe yazılan yazı. )
( GRAFOLOJİ: El yazısını inceleyen bilim dalı. )
( Söz, uçar; yazı, kalır! [Lat. Verbevolent, scriptamanent.] )
( HANEK ile/ve/<> KİTÂBE )
( WORD vs./and/<> WRITING )
- SÖZ ile/ve/<> YEMİN
( Doğru söz yeminden ileri! )
( HULF[Ar.]: Verdiği sözü tutmama, üzerinde durmama. | [mantıkta/matematikte] Saçmaya indirgeme. )
- SÖZ ile YISA[İt.]
( Birçok kişinin yaptığı işlerde gayret vermek için söylenen söz. )
- SÖZCELEME ile/||/<> SÖZ UZATIMI ile/||/<> EĞRETİLEME ile/||/<> TOPLULUK ADI
( İki susku arasında yer alan söz zinciri parçasını -yani sözceyi- belirli bir bağlam ve durum içinde gerçekleştirme. İLE/||/<> Değişik gösterenler aracılığıyla aynı gösterileni aynı sözcede yineleme. İLE/||/<> Düz değişmeceye karşıt olarak, dizisel bağıntılar düzleminde ortak anlambirimcikler kapsadığından aralarında eşdeğerlik ilişkisi kurulan anlamlı öğelerden birini öbürü yerine ve karşılaştırma yapılmasının sağlayan sözcükleri kaldırarak kullanma sonucu oluşan değişmece. İLE/||/<> Birçok öğeden oluşmakla birlikte bütünlük gösteren, birlik sunan bir topluluğa verilen tekil ad. )
- [ne yazık ki]
SÖZCÜĞÜ/TERİMİ: ANLAMAMAK ile/ve/değil/||/<>/> BAŞKA ANLAM/LAR "YÜKLEMEK"
- SÖZCÜĞÜN:
"AĞIRLIĞI" ile/ve/||/<> "BEDELİ"
- SÖZCÜĞÜN:
GENİŞLİĞİ ile/ve/||/<>/> DERİNLİĞİ ile/ve/||/<>/> AĞIRLIĞI/YÜKSEKLİĞİ
- SÖZCÜĞÜN HİZMET ETMESİ/EDEMEMESİ ile/ve/||/<>/> SÖZCÜĞÜN "İSTİHDAMI"
- SÖZCÜĞÜN:
KÖKENİ(ETİMOLOJİSİ) ile/ve/<> GEÇMİŞİ
- SÖZCÜĞÜN:
"NEREDEN GELDİĞİ" ile/ve/değil/||/<>/< NEREYE DAYANDIĞI
- SÖZCÜĞÜN:
USSAL ANLAMI ile DUYGUSAL ANLAMI
( SIGNUM RATIONALE cum SIGNUM SENSUALE )
- SÖZCÜK AİLESİ ile ...
( WORD FAMILY )
- SÖZCÜK:
"DAR AĞACI" değil DAĞARCIĞI
- SÖZ(CÜK):
GERÇEK ile/ve/||/<>/> DEĞİŞMECE/MECAZ[Ar.] ile/ve/||/<>/>
DOKUNDURMA/KİNÂYE ile/ve/||/<>/> AÇIK/SARİH
( Çıkarımsal. İLE/VE/||/<>/> Hayal/Muhayyile. İLE/VE/||/<>/> Sezgi/Hads. İLE/VE/||/<>/> Apaçık. )
( Soğan. İLE/VE/||/<>/> Sarımsak. İLE/VE/||/<>/> Koku. İLE/VE/||/<>/> Yaygın koku. )
( )
( Söz(cük)leri/ni değiştir... Dünya/n değişsin...
)
( )
( LES TERMES VRAIS avec/et/||/<>/> LES TERMES S'APPLIQUANT PAR UNE EXTENTION LOGIQUE DE LEUR SENS avec/et/||/<>/> PAR ALLUSION avec/et/||/<>/> TERMES CLAIRES )
- SÖZCÜK:
KÖKÜ ile/ve/değil/||/<>/> GÖVDESİ
- SÖZCÜK PEŞİNDE KOŞMAK değil/yerine ANLAM PEŞİNDE KOŞMAK
- SÖZCÜK SEÇİMİ ANLAMDAN SÖZCÜĞE GİTMEK[SÖZCÜKTEN ANLAMA değil!]
- SÖZCÜK SINIFI ile SÖZCÜKBİÇİM ile SÖZCÜKSEL KOŞULLANMA ile SÖZDİZİM ile SÖZDİZİMSEL ÖLÇÜT
- SÖZCÜK TÜRETMEK ile/ve/değil/yerine KAVRAM/SÖZCÜK OLUŞTURMAK
- SÖZCÜK VURGUSU ile/ve/||/<> TÜMCE VURGUSU
- SÖZCÜK ile/ve AÇKI/ANAHTAR
- SÖZCÜK ile/ve ANAHTAR
- SÖZCÜK ve SPERM(ATA)
- SÖZCÜK ile/ve TERİM
( VERBUM ile/ve ... )
- SÖZCÜK/KAVRAM ile " " İÇİNDE SÖZCÜK/KAVRAM
( ... ile SÖZÜMONA/GÜYA/ONA GÖRE )
- SÖZCÜKLER ÖNEMLİ DEĞİL değil SÖZCÜKLER, BURADA[BU KONUDA/ALANDA] ÖNEMLİ DEĞİL
- Sözcükler yetmediği için SUS!!!
- SÖZCÜKLER ile TÜMCE İÇİNDE KULLANILIŞLARI/ANLAMLARI
( Sözün tamamı, anlamayana söylenilir. )
- SÖZCÜKLER/ADLAR ile/ve/||/<>/< KENT KÖKENLERİ
( ÂLÂ/DANİSKA ile/ve/||/<>/< DANZIG/GDANSK(POLONYA)
BORDO[: Mora çalan kırmızı renk.] ile/ve/||/<>/< BORDEAUX(FRANSA)
ÇARLİSTON[biber / dans] ile/ve/||/<>/< CHARLESTON(AMERİKA)
DENIM[İng. : Kot vb. yapımında kullanılan bir tür pamuklu kumaş.] ile/ve/||/<>/< NIMES(FRANSA)
FAYANS[Fr. : Duvarları kaplayıp süslemek için kullanılan, bir yüzü sırlı ve türlü desenlerle bezenmiş, pişmiş balçıktan levha.] ile/ve/||/<>/< FAENZA(İTALYA)
FES ile/ve/||/<>/< FES(FAS)
JEAN ile/ve/||/<>/< GENES/CENOVA(İTALYA)
KALAS[Rom.]: Kalın biçilmiş uzun tahta. ile/ve/||/<>/< GALATİ(ROMANYA)
KALAMATA[Yun. :Bir tür etli ve büyük zeytin.] ile/ve/||/<>/< KALAMATA(YUNANİSTAN)
KOLONYA[İt. < COLONIA: İçinde limon, lavanta vb. bitkilerin yağı bulunan, hafif kokulu alkollü bir nesne.] ile/ve/||/<>/< COLOGNE/KÖLN(ALMANYA)
KÛFİ[Ar. : Arap yazısının, düz ve köşeli çizgilerle yazılan eski bir biçimi.] ile/ve/||/<>/< KÛFE(IRAK)
MIKNATIS ile/ve/||/<>/< MAGNESIA(YUNANİSTAN)
MİSİNA[İt. < MESSINA : Yapay ve sentetik ham maddeden tek kat çekilmiş, değişik kalınlıkta iplik. ile/ve/||/<>/< MESSINA(İTALYA)
MUSLİN[Fr. MOUSSELINE : Sık dokunmuş, parlak, ince, yumuşak bir kumaş türü.] ile/ve/||/<>/< MUSUL(IRAK)
NİHAVENT[: Klasik Türk müziğinde bir makam.] ile/ve/||/<>/< NİHÂVEND(İRAN)
NİŞABUREK[Fars. : Klasik Türk müziğinde rast makamı ve uşşak makamının buselik "si" perdesiyle oluşmuş bir makam.] ile/ve/||/<>/< NİŞABUR(İRAN)
PARŞÖMEN[Fr. < PARCEMIN]/TİRŞE[Fars. : Yeşil ile mavi arası bir renk/ton.] ile/ve/||/<>/< PERGAMON/BERGAMA(TÜRKİYE)
SPA ile/ve/||/<>/< SPA(BELÇİKA)
TARANTULA[: Sekiz bacaklı, iki kollu bir tür örümcek.] ile/ve/||/<>/< TARANTO(İTALYA) )
- SÖZCÜKLERDE...
- SÖZCÜKLERDE/TERİMLERDE:
KAYNAK ve/||/<>/> OLUŞ ve/||/<>/> SINIRLAMA ve/||/<>/> YAYILMA ve/||/<>/> YERLEŞME
( NEŞ'ET ve/||/<>/> TEKVÎN ve/||/<>/> TAHDÎD ve/||/<>/> İNTİŞÂR ve/||/<>/> İSTİKRÂR )
- SÖZCÜKLERDEN, ANLAMA ULAŞMAK/"GİTMEK" ile/ve/<>/yerine/değil ANLAMDAN, SÖZCÜĞE ULAŞMAK
( Sözlerin ötesine geçmeye çalışın. )
( Sözler, gerçekleri yaratmaz; onlar ya tarif ya tahrif eder. )
( Sözün tamamı, anlamayana söylenilir. )
( Try to go beyond the words.
Words do not create facts; they either describe them or distort. )
( [not] GOING TO MEANING (BASED) FROM WORD vs./and/<>/but GOING TO WORD (BASED) FROM MEANING
GOING TO WORD (BASED) FROM MEANING instead of GOING TO MEANING (BASED) FROM WORD )
- Sözcüklere sığmadığı için SUS!!!
- SÖZCÜKLERİN ANLAMLARINI
( THE MEANINGS OF THE WORDS )
- Sözcüklerin değerini anımsayarak KONUŞ!!!
- SÖZCÜKLERİN ETKİSİ ve/||/<> KİŞİLERİN ETKİSİ
- Sözcüklerin kökenini öğren/bil de KONUŞ!!!
- SÖZCÜKLERİN:
KULLANIM BİLGİSİ ile/ve/değil/||/<> KULLANIM ÖZENİ
- SÖZ(CÜK)LERİ/Nİ ve/||/<> TUTUMU/NU DEĞİŞTİR...
DÜNYA/N DEĞİŞSİN!
- AKRONİM[İng. < ACRONYM] ile SÖZCÜKLEŞTİRİLMİŞ KISALTMA/KISALTILMIŞ BAŞLIK/KISMA AD
( ACRONYM )
- SÖZCÜKTEN, ANLAMA GİTMEK ile/yerine/değil ANLAMDAN, SÖZCÜĞE GİTMEK
( Sözlerin ötesine geçmeye çalışın. )
( [not] GOING TO MEANING (BASED) FROM WORD vs. GOING TO WORD (BASED) FROM MEANING
GOING TO WORD (BASED) FROM MEANING instead of GOING TO MEANING (BASED) FROM WORD )
- SÖZCÜKTEN ANLAMA GİTMEK değil/>< ANLAMDAN SÖZCÜĞE GİTMEK
( Yanlışı. >< Doğrusu. )
- [ne yazık ki]
SÖZDE, ÖLÇÜ BİLMEMEK/BİLMEYEN ve/||/<> EDEPSİZLİKTE SINIR TANIMAMAK/TANIMAYAN
- Sözden anla ve SUS!!!
- SÖZDEN ÖNCEKİ 3 EŞİK:
İYİLİK ve/||/<> İNCELİK ve/||/<> GEREKLİLİK
- SÖZDİZİMİNDE:
ÖZNE > EYLEM > NESNE ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ÖZNE > NESNE > EYLEM
(
)
- SÖZE DÖKMEK" ile/ve "DİLE GETİRMEK"
- SÖZE:
KULAK VERMEK ile/ve/> EN İYİLERİNE UYMAK
- SÖZE TÂBİ OLMAK ile/ve/<> TEDAVİYE TÂBİ OLMAK
- SÖZE UYUMAK değil/yerine SÖZE UYMAK
- SÖZEL KOD ile/ve DEĞİŞTİRİM KODU
( Bayrak ya da davul, ıslık dilleri gibi. )
- Sözel KONUŞ!!!
- SÖZEL ile/ve/değil ŞİFAİ
- SÖZ/EYLEM ile/ve/<> DOĞRU YER
( Meyvesiz sözler söyleyip, söylediklerini yaşamında uygulamayan kişi, güzel ve renkli görünen fakat kokusu olmayan bir çiçeğe benzer. )
( WORD/ACTION vs./and/<> RIGHT PLACE )
- SÖZ/EYLEM ile/ve/<> DOĞRU ZAMAN
( WORD/ACTION vs./and/<> RIGHT TIME )
- SÖZ/KELÂM ile/ve/değil EŞİK
- SÖZ/KONUŞMA:
"UZAMASIN!" yerine/değil NE KADAR GEREKİYORSA O KADAR KONUŞMAK
- AŞILA(N)MA/MAYALA(N)MA:
SÖZLE ile/ve/değil/|| SES İLE
- SÖZ/LE ile/ve/değil/yerine HAL İLE
- SÖZLEM/KELÂM:
SESTE ATEŞ ile/ve/||/<> ATEŞTE SES
- SÖZLER(EKÂVÎL)
- SÖZLERİN ALTINDA KALMAK ile/<> TÜKÜRDÜĞÜNÜ YALAMAK ZORUNDA KALMAK
- SÖZLERİNİ DUYURMAK İÇİN:
KİŞİLERİ TUTMAK değil/yerine ÇENEYİ TUTMAK
- SÖZLEŞME/BAĞIT ile/ve/değil ANTLAŞMA
- SÖZLEŞME = MUKÂVELE[Ar.] = CONTRACT[İng.] = CONTRAT[Fr.] = VERTRAG[Alm.] = CONTRAER[İsp.]
- SÖZLEŞMEDE:
İYİ NİYET ve/||/<>/> SADÂKAT ve/||/<>/> İÇERİK
( Adının geçmesiyle. VE/||/<> İmza atarak. VE/||/<> Uygulayarak. )
- SÖZLÜ İLETİŞİM/BİLDİRİŞİM ile/ve SÖZSÜZ İLETİŞİM/BİLDİRİŞİM
( Doğal | Aklî | Uzlaşımsal İLE/VE Doğal | Aklî | Uzlaşımsal )
( Ah/oh gibi seslerle. | Görülmediği halde duyulan sözlerden durumun ne olduğunu çıkarsayarak. | Dil/konuşma/sözcükler ile. İLE/VE Yüzün kızarması/saraarması gibi durumlardan yansıyarak. | Dumanın göründüğü yerde ateşin varolabileceğini düşünerek. | Trafik işaretleri gibi ortak kullanımda olan üzerinde uzlaşılmış işaretlerle. )
( Sözün tamamı, anlamayana söylenilir. )
- Sözlü KONUŞ!!!
- SÖZLÜ KÜLTÜR(/GELENEK) ile/ve/<> YAZILI KÜLTÜR(/GELENEK)
( Göçerlerin. İLE/VE/<> Yerleşiklerin. )
( [daha çok] Doğu'da. İLE/VE/<> Batı'da. )
- SÖZ/LÜ ile NİŞAN/LI
( YAVUKLU: Sözlü, nişanlı. | Sevgili. )
( NAMZET[Fars.]: Aday. | Sözlü, yavuklu. )
- SÖZLÜ ile SÖZEL
( ... vs./and VERBAL[SÖZEL ve/< EYLEMSEL] )
- SÖZLÜK:
ANLAM'DA ile/ve FELSEFE'DE
- SÖZLÜK ÇALIŞMALI/OKUMALI!
- SÖZLÜK ÇALIŞMASI/OKUMASI:
HERKESİN HARCI ile/ve/değil/||/<>/< HERKESİN İHTİYACI
- SÖZLÜK ve YASA KULLANIMI/OKUMA GEREĞİ:
[hem] BİLMEDİĞİMİZ KAVRAMLAR/TERİMLER/YASALAR SÖZCÜKLER İÇİN
ile/ve/değil/hem de/||/<>/>/<
(")BİLDİĞİMİZ(") SÖZCÜKLER/KAVRAMLAR/TERİMLER/YASALAR İÇİN
- SÖZLÜK KULLANIMI ile/ve/||/<>/> SÖZLÜK YAZMAK
- SÖZLÜK ile/ve/yerine/<> ANSİKLOPEDİK SÖZLÜK
( İlk sözlük yazarı... Halil b. Ahmed [ö. 786] )
( DICTIONARY vs./and/<> ENCYCLOPEDIC DICTIONARY
ENCYCLOPEDIC DICTIONARY instead of DICTIONARY )
- SÖZLÜK ile/ve BEYDER
( ... İLE/VE Doğru sözlük. )
- SÖZLÜK ile/ve KİTAP
( Kapağı hiçbir zaman kapatılmaz/kapatılmamalı, kapalı tutulmamalı! İLE/VE ... )
- SÖZLÜK = LÛGAT/KAMUS = DICTIONARY[İng.] = DICTIONNAIRE[Fr.] = WÖRTERBUCH[Alm.] = DIZIONARIO[İt.] = DICCIONARIO[İsp.]
- SÖZLÜK ile SÖZLÜK KÜTÜĞÜ ile SÖZLÜKBİRİM ile SÖZLÜKÇE ile SÖZLÜKSEL ile SÖZLÜKSEL BİÇİMBİLİM ile SÖZLÜKSEL KÜTÜK ile SÖZLÜKSEL BİÇİMBİRİM
( LEXICON vs. LEXICAL ENTRY vs. LEXEME vs. LEXICON vs. LEXICAL vs. LEXICAL MORPHOLOGY vs. LEXICAL ENTRY vs. LEXICAL MORPHEME )
- SÖZLÜK ile/ve/||/<> TÜRK YAZINI BAĞLAMLI DİZİN VE İŞLEVSEL SÖZLÜK(TEBDİZ)
( TEBDİZ Sözlüğü için burayı tıklayınız... )
- Sözlükle KONUŞ!!!
- Sözlüklü KONUŞ!!!
- Sözlükten KONUŞ!!!
- SÖZ/SAB ile/ve TATLI SÖZ
( Güftâr. İLE/VE Güftâr-ı şirin. )
( "Bir sözü(sırrı) söylediğimde o bana malik olur, ben ona malik olamam". )
( "Sözünde doğru, işinde dakik olmalısın. Sözünde doğru olan kimsenin değeri artar, işinde dakik olan kimsenin de işi neticeye bağlanır". )
( Söz taşıyanların(su'ât) getirdiklerini kabul etmek büyük bir zulümdür. )
( Sözlerin öfkesini gözleyin, ağızdan çıkan sözleri kulaklarınız duysun. Sözlerle hiç kimseye zarar vermeyin. )
( En kolay olmayan şey: Söz Söylemek ve Söz Anlamak. )
( Balcının var bal tası, oduncunun var baltası. )
( Tatlı dil, yılanı bile deliğinden çıkarır. )
( Taşa geçer, kendime geçmez sözüm. )
( Huzur veren tek bir söz, yararı olmayan binlerce sözden daha yeğdir. )
( Bu sözler/şiirler, "Onlar benim!" diyenindir. )
( Sözden suret doğup ölür, dalga kendini tekrar denize götürür. )
( DEKLAMASYON: Sözü güzel söyleme, süslü sözlerle söyleme. )
( Âb-ı Hayat, kulakla içilir. )
( Âb-ı Hayat, su değil, Kâmil'in sözleridir. )
( WORD vs./and SWEET WORD )
- SÖZ/SAV:
BOŞ ve/||/<> BELEŞ
- Söz/sözcük ağzından çıkana kadar kölendir.
- Sözsüz KONUŞ!!!
- SÖZÜ/SORUYU:
"ANLAMADIM" ile/değil DİNLEYEMEDİM/ODAKLANAMADIM/TAKİP EDEMEDİM
- Söz/ü DİNLE!!!
- SÖZ(Ü) DİNLEMEK ile/ve/değil/yerine SÖYLENİLENİ/İSTENİLENİ YAPMAK/YAPABİLMEK
- Sözü dinleyerek KONUŞ!!!
- (SÖZÜ, İŞİ) YERİNE GETİRMELİ!
- SÖZÜ KABUL ETMEK ile/ve/değil SÖZÜ TASDİK ETMEK
- SÖZÜ/DÜŞÜNCEYİ/NESNEYİ:
"KALDIRMAK/KALDIR(A)MAMAK" ile/ve "TAŞIMAK/TAŞI(YA)MAMAK"
- Sözü KONUŞ!!!
- SÖZÜ/KONUŞMAYI:
"UZATMA!" değil UZAMASIN
- SÖZÜ:
SÖYLEMEDEN ÖNCE ile/ve/||/<> SÖYLEDİKTEN SONRA
( Önünde dur! İLE/VE/||/<> Ardında dur! )
- [ne yazık ki]
"SÖZÜ/SORUYU, TARTMADAN SÖYLEMEK" ve/||/<>/> ALACAĞIN YANITTAN İNCİNMEMEK
- SÖZÜ "UZATMAK" ve/<> SABRI ZORLAMAK
- SÖZÜ/KONUYU:
"UZATMAYAYIM" değil UZATMIŞ OLMAYAYIM
- SÖZÜ:
YANLIŞ ANLAMA ile SAPTIRMA
( Anlamaya uğraşmayın! Yanlış anlamamanız yeter. )
( Yanlış düşüncelerden kurtulun, bu yeter. )
( Kendinize iyice bakın, tüm yanlış anlamalar ve yanlış düşünceler eriyip gideceklerdir. )
( Herkese, anlayabileceği kadar söz söyleyin. [Kellimünnâse alâ kader-i ukûlihim] )
( Bir sözü anlamak için, estetik bir hal gerek. )
( Don't try to understand! Enough if you do not misunderstand.
Get rid of wrong ideas, that is all.
Have a good look at yourself and all these misapprehensions and misconceptions will dissolve. )
( MISUNDERSTANDING vs. DISTORTION :THE SPEECH )
- SÖZÜ:
YAYMAK ile UZATMAK
( SÖZCÜKLERİ/YAZAÇLARI(HARFLERİ)! )
- SÖZ(ÜM) MECLİSTEN DIŞARI ile SİZİ TENZİH EDERİM
- SÖZÜM ONA .../SÖZDE ile GÜYA ... ile AKILLARI SIRA ...
- SÖZÜN:
BAĞLAYICILIĞI ile/ve/değil/yerine ETKİLEYİCİLİĞİ
- SÖZÜN:
BAŞINDA ile/değil/yerine SONUNDA
( "Sadece ..." İLE/DEĞİL/YERİNE "... sadece." )
- SÖZÜN:
BELİRLEYİCİLİĞİ ile/ve/değil/<> BAĞLAYICILIĞI
( Söylediklerinize dikkat edin,
düşüncelere dönüşür...
Düşüncelerinize dikkat edin,
duygularınıza dönüşür...
Duygularınıza dikkat edin,
davranışlarınıza dönüşür...
Davranışlarınıza dikkat edin,
alışkanlıklarınıza dönüşür...
Alışkanlıklarınıza dikkat edin,
değerlerinize dönüşür...
Değerlerinize dikkat edin,
karakterinize dönüşür...
Karakterinize dikkat edin,
kaderinize dönüşür... )
- SÖZÜN:
ÇEŞİTLERİ ile/ve/<> DERECELERİ/DEREKELERİ
( ŞİİR
^
ATASÖZÜ, DEYİM [KELÂM-I KİBAR, VECİZE]
^
[dereceleri]
--- SÖZ ---[(bilgili ve bilinçli) kişinin ağzından çıkan]
[derekeleri]
v
LÂF / KÜNGE / JÂJ[Fars.] [Evin içinden çıkan çer-çöp.]
v
KÜFÜR [Ar. < KFR: Örtme, gizleme.]
v
TARİZ [Birini eleştirme, küçük düşürme ya da alay etmek amacıyla söylenilmek istenileni tam tersi bir anlamda bir sözle, incelikle ve lâtîfeyle[espriyle] anlatma sanatı.]
v
HİCV [Ar. < HECV: Yergi, yermek.]
v
HERZ[Ar.: Anlamsız, boş, saçma. | Hakaret. ], YÂVE, TÜRREHÂT / HERZE/BESBÂS[Fars.] )
- Sözün çeşitlerini bilerek KONUŞ!!!
- Sözün farklarını bilerek KONUŞ!!!
- SÖZÜN KISASI ile SÖZÜN ÖZÜ
( BRIEF OF THE WORD vs./and ESSENCE OF THE WORD )
- Sözün olmadığı yerde SUS!!!
- SÖZÜN ÖZÜ PROGRAMINDA:
ÖNERİLEN KİTAPLAR ve/||/<> BÖLÜM ADLARI
( sehirisifkulubu.com/2018/11/24/sozun-ozu-programinda-tavsiye-edilen-kitaplar-ve-bolum-adlari )
- SÖZÜNDEN ÇIKIL(A)MAYANLAR:
SU ile/ve/<> EKMEK ile/ve/<> ÖLÜM
( Çocuklukta. İLE/VE/<> Yetişkinlikte. İLE/VE/<> Yaşlılıkta. )
- SÖZÜN/KONUŞMANIN:
BAŞINDA SÖYLENİLECEK (OLAN) ile/ve/değil/yerine SONUNDA SÖYLENİLECEK (OLAN)
- Sözünle KONUŞ!!!
- SÖZÜNÜ BİLMEYEN ÇAVUŞLAR ile/ve/||/<>/> BOKU/NU AVUÇLAR
- Sözünü tutacak şekilde KONUŞ!!!
- SÖZÜNÜN ARDINDA DURAN ile/ve/değil SÖZÜNÜ, KENDİ TAKİP EDEN
- SPIROMETRİ/SPIROMETRY[İng.] değil/yerine/= SOLUK ÖLÇÜMÜ
- STANDART ile/ve SOMUT
( STANDARD vs./and CONCRETE )
- SUAL ETMEK değil/yerine/= SORMAK/SORUP SORUŞTURMAK
- SUAL ETMEK ile SORU TEVCİH ETMEK
( Soru, soruna dönüşmezse/dönüşmemişse yola giremezsin. )
- SUAL[Ar.] değil/yerine/= SORU
- SUÇLAMAK ile/değil/yerine SORUMLU OLMAK
- ...'NIN:
"SUÇLUSU" ile/ve/değil/yerine/<>/< SORUMLUSU
- SUİSTİMAL ile SÖMÜRÜ
- SÜMÜK ile SOĞUK AKINTISI
( MUHÂT ile ... )
( MUCUS vs. CURRENT IN COLD )
- SÜMÜKLÜBÖCEK ile SOLUCAN
( BÜZZÂKA, HALEZUUN ile HURTUUN )
( SLUG vs. EARTHWORM )
( LIMAX cum LUMBRICUS TERRESTRIS )
- SÜREÇ ile SONUÇ (Merkezlilik)
( Ağaç, meyvesinden tanınır. )
- SÜREÇ ile/ve/<>/> (")SONUÇ(")
( Hiçbir nesne/kavram/olgu, taşıdığı/yansıttığı ada/olguya, kendine daha uygun bir ad/tanım bulunmasını olanaksızlaştıracak derecede bağlı değildir. )
( Süreci kavramadan, sonuçlar konuşulamaz!
Süreç düşünülmeden ve konuşulmadan, "sonuç"/lar konuşulamaz! )
( Sefer. İLE/VE/<>/> "Zafer". )
( Yargılama. İLE/VE/<>/> Yürütüm[infaz]. )
( Âlim ve âriflerin takibi, tutumu, ilgilendiği, odaklandığı, öncellediği. İLE/VE/<>/> Câhillerin, gençlerin, çocukların, toplumların, "güçlüler"in, yetersizlerin, eziklerin, kibirlilerin, kendini ya da başkalarını küçümseyenlerin, keyifçilerin, hazcıların, çıkarcıların, "avcı"ların, kozcuların, kumarbazların "tavrı", aradıkları, "öncelledikleri", saplandıkları, müşterisi ve bağımlısı oldukları. )
( Zihinleri/akılları devrede olanlar/tutanların ilgilendiği. İLE/VE/<>/> Duyguları ağır basanların duyarsızlığı/kayıtsızlığı. )
( Gerçekliklerle yüzleşebilenlerin ilgilendiği. İLE/VE/<>/> Beklenti(sin)de olanların uğraştığı/didiştiği. )
- SÜREÇ ile/ve SÖYLEYİŞ/BİÇEM/ÜSLÛP
( ... İLE/VE Konuşmacının, duygu, düşünce ve bilgilerini, ötekine iletme biçimi ya da yolu/yöntemi. )
( Yanlış üslûp, doğru sözün cellâdıdır. )
- SÜREKLİ/LİK ile SONSUZ/LUK
( Süreklilik sadece duyulardadır, gerçeklikte değildir. )
( CONTINUITY vs. ETERNITY )
( İSTİMRÂR ile ... )
- [ne yazık ki]
SÜRÜ ile/ve/değil/||/<>/> SÖMÜRÜ
- SUŞ/STRAIN[İng.] değil/yerine/= SOY
- SÜS ile/ve/||/<> SOS
- [ne yazık ki]
SUSKUNLUĞU/NU ANLAMAMAK ve/||/<>/> SÖZLERİ/Nİ DE ANLAMAMAK
- SÜVE/SÖVE ile SÖVE[Fr. SEUIL]
( Kapı ve pencerenin yerleştiği kasa, çerçeve. | Avlu kapısının iki yanına konan uzun taşlar. İLE Pencere ve kapı kenarlarındaki süs kalıpları. )
- TAHKİK ETMEK değil/yerine/= SORUŞTURMAK
- TAHKİKAT değil/yerine/= SORUŞTURMA
- TÂLİM MÜRŞİDİ ve TARİKAT MÜRŞİDİ ile/ve/değil/yerine/> SOHBET MÜRŞİDİ
( Mürşit, mürşitten kurtulmak içindir. )
- TAMAMEN ile SONUNA KADAR
- TAPINAKLARDA:
GÖBEKLİTEPE ve/||/<> NEVALİ-ÇORİ ve/||/<> JERF EL AHMAR ve/||/<> ARKAİM ve/||/<> GİLGAL ve/||/<> MALTA ADASI ve/||/<> CUICUILCO ve/||/<> KURGANLAR ve/||/<> SOLOVETSY ADALARI ve/||/<> STONEHENGE ve/||/<> AVEBURRY ve/||/<> CASTLERIGG ve/||/<> NEWGRANGE
( Urfa'da. VE/||/<> Urfa'da. VE/||/<> Suriye'de. VE/||/<> Rusya'da[Kazakistan'ın kuzeyinde]. VE/||/<> Golan tepelerinde.[İsrail'in doğusu] VE/||/<> Malta'da. VE/||/<> Meksika'da. VE/||/<> Altay Dağları'nda. VE/||/<> Rusya'da. VE/||/<> İngiltere'de VE/||/<> İngiltere'de VE/||/<> İngiltere'de VE/||/<> İrlanda'da. )
- TARİH BİLİNCİ ve/<> SORUMLULUK
( HISTORY and/<> RESPONSIBILITY )
- TARİKAT ve/<> SOHBET
( Dıştan içe. VE/<> İçten dışa. )
- TECRİT[Ar.]/ABSTRAKSİYON[Fr./İng.] değil/yerine/= SOYUTLAMA
- TEK ÇOCUK ile/<> SON ÇOCUK
- TEK ile/ve/değil SONSUZCA TEK
- TEK ile/ve/değil SONSUZCA TEK
- TEKBENCİLİK = ENEİYE = SOLIPSISM[İng.] = SOLIPSISME[Fr.] = SOLIPSISMUS[Alm.] = SOLUS:YALNIZ, TEK, IPSE:BEN[Lat.]
- TEK-ÇOK PARADOKSU ile/ve SONLU-SONSUZ PARADOKSU
- TEKNİK OLARAK ile/ve/<> SONUÇTA
- TELÂFFUZ[Ar.] değil/yerine/= SÖYLEN(/Y)İŞ
- TELKİN değil/yerine/= SÖZGÜ
- [ne yazık ki]
TEMBELLİK ile/ve/değil/||/<>/< "SONRA YAPARIM" (ÖLÇÜSÜZLÜĞÜ)
- TEMİZLEME ile SOYUTLAMA
- TEPEDEN İNME ile/ve/||/<> SONRADAN GÖRME
- TEREDDİ[Ar. < REDY] değil/yerine/= SOYSUZLAŞMA, YOZLAŞMA
- TERMINAL[İng.] değil/yerine/= SON
- TERMINASYON/TERMINATION[İng.] değil/yerine/= SONLANDIRMA
- TEVEKKÜL ve (SONRASINDA DEĞİL!)
- TİDAL VOLÜM/TIDAL VOLUME[İng.] değil/yerine/= SOLUK OYLUMU/HACMİ
- TİLKİ ile SOLUKTİLKİ
- TİMSAH'IN:
ILIK YUMURTASI ile/ve SOĞUK YUMURTASI
( Eril timsah. İLE Dişil timsah. )
- TINI değil/yerine/= SOLUK
- TOHUMLUK ile/ve SOFRALIK
- TOKATLAMAK ile SÖĞÜŞLEMEK
- TOKMAK ile SOKU
( ... İLE Taş dibek. | Dibekte, havanda, dövme işini yapan tokmak. )
- TOPLUM = CEMİYET = SOCIETY[İng.] = SOCIÉTÉ[Fr.] = GESELLSCHAFT[Alm.] = SOCIETAS[Lat.] = SOCIEDAD[İsp.]
- TOPLUMBİLİM = İÇTİMAİYAT = SOCIOLOGY[İng.] = SOCIOLOGIE[Fr.] = SOZIOLOGIE[Alm.] = SOCIOLOGIA[İsp.]
- TOPLUMSAL = SOCIAL[İng., Fr., İsp.] = GESELLSCHAFTLICH[Alm.] = SOCIALE[İt.]
- TOPRAKTA:
KÜÇÜK MEMELİ ve/||/<> TEK HÜCRELİ CANLILAR(PROTOZOA) ve/||/<> SOLUCAN ve/||/<> EKLEM BACAKLI ve/||/<> YOSUN ve/||/<> BOZGAN/BAKTERİ ve/||/<> MANTAR
( [Bir dönümde] 1 kg. VE/||/<> 15 kg. VE/||/<> 100 kg. VE/||/<> 100 kg. VE/||/<> 100 kg. VE/||/<> 250 kg. VE/||/<> 300 kg. )
( Bir cm. toprak tabakasının oluşabilmesi için en az 300-1000 yıl geçmesi gerekir. )
( )
- TÖREN/MERASİM[Ar.]/SEREMONİ[Fr. CEREMONIE] ile/ve ŞÖLEN[Moğolca]
( TOY, BÂR-İ ÂM: Genel ziyâfet. )
( LİTURYA: Din töreni. )
( Bir toplulukta, üyelerin, belirli bir olayı, kişiyi ya da değeri ayırt edip simgeleştirmesi, bunların anlam ve öneminin güçlendirilmesi amaçlarıyla düzenlenen hareket dizisi. | Anma, kutlama, nişan, evlenme, ölüm gibi nedenlerle yapılan toplantı. İLE Ziyafet. | Belirli bir amaçla düzenlenen eğlence. | Sanat gösterisi. | Din töreni niteliğinde yemek toplantısı. )
- TÖZ = CEVHER = SUBSTANCE[İng., Fr.] = das WESEN, WESENHEIT, STAMMBEGRIFF, SUBSTANZ[Alm.] = SUBSTANTIA[Lat.] = HË UZIA, HYPOSTASIS, HYPOKEIMENON[Yun.] = SOSTANZA[İt.] = SUBSTANCIA[İsp.] = SUBSTANTIE[Fel.] = SUBSTANS[Dan.] = SUBSTANTSIYA[Rus.]
- TRAFİKTE:
"SİNİRLİ OLMAK" değil/yerine SORUMLU OLMAK
( Facebook, KENDİNE GEL!!! sayfasına katılın, uyarın!
Kişi, kurum ve kuruluşların, "yaptığı" fakat yapmayabilecekleri yanlış(lık)ları göstererek anlatmak üzere kurulmuş bir uyarı sayfasıdır!
Sen de uyar! )
- TRAGEDYA'DA:
ASKİLOS ile/ve/<> SOFOKLES ile/ve/<> EURUPIDES
- TRAKE[Fr. < TRACHEE] değil/yerine/= SOLUK BORUSU
( Soluk borusu. | Eklembacaklılarda bulunan özel solunum kanalları. )
- TRAKEİT/ŞEZEN[Ar.] değil/yerine/= SOLUK BORUSU YANGISI/İLTİHABI
( TRAKEİT )
- TÜMEL ile/ve SOYUT
( UNIVERSAL vs./and ABSTRACT )
( KÜLLÎ ile/ve MÜCERRED )
- TUPAMAROS ve/<> SOL DÜŞÜNCE
( 60'lı yıllarda, güç koşullarda yaşayan Uruguay'lı köylülerin, sendikalaşma hareketi olarak başlayıp, kentlerdeki sol düşünce ile birleşen örgüt. VE/<> ... )
- TÜRKÜLERDE:
OYUN HAVALARI ile/ve LİRİK ile/ve DOĞA(PASTORAL) ile/ve YERGİ(SATİRİK) KONULU ile/ve SİMGELİ/TEMSİLÎ ile/ve KAHRAMANLIK VE SERHAT HAVALARI ile/ve TÖRENSEL VE GİZEM İÇERİKLİ ile/ve SOSYAL İÇERİKLİ ile/ve GURBET VE HASRET ile/ve MİZAHÎ VE ALAN OYUN ile/ve ÂŞIKLAMALAR ile/ve AĞIT VE KIRAN DESTANLARI ile/ve KARŞILIKLI DEYİŞLEME VE ATIŞMALAR
- TÜY ile SORGUÇ
( ... İLE Bazı kuşların tepelerinde bulunan, uzunca tüy. | Serpuşların ön tarafına takılan tüy ya da püskül biçimindeki süs. )
( ... ile OTÂGA )
- UHREVÎ[< UHRÂ] = SONRAYA/ÂHİRETE AİT, SONRAYLA/ÂHİRETLE İLGİLİ
- ÜLSERATİF KOLİT TÜRLERİNDE:
ÜLSERATİF PROKTİT ile PROKTOSİGMOİDİT ile SOL TARAFLI KOLİT ile PANKOLİT ile AKUT ŞİDDETLİ ÜLSERATİF KOLİT
( Ülseratif kolitin en hafif biçimidir. Enflamasyon, anüse(rektum) en yakın bölgeyle sınırlıdır ve rektal kanama ile kendini gösterir. İLE Yalnızca kalın bağırsağın son bölümü(rektum ve sigmoid kolon) tutuludur. Belirtiler arasında, kanlı ishal, karın krampları, ağrı ve tuvalete çıkma gereksinimi duyulmasına karşın yapamama sayılabilir. İLE İltihaplanma, kalın bağırsağın dalağa kadar olan sol kısmına doğru uzanır. Kanlı ishal, kilo kaybı, abdominal kramp ve sol tarafta ağrı ile kendini gösterir. İLE Sıklıkla tüm kalın bağırsağı etkiler ve şiddetli olabilen kanlı ishal, karın krampları ve ağrı, yorgunluk ve önemli kilo kaybına neden olur. İLE Bu nadir kolit biçimi, tüm kolonu etkiler ve şiddetli ağrı ve ishal, kanama, ateş ve yemek yiyememeye neden olur. )
( )
( Ülseratif kolit, sindirim sisteminde uzun süreli iltihaplanma ve ülserlere (yaralara) neden olan bir bağırsak hastalığıdır. Kalın bağırsak (kolon) ve rektumun iç yüzünü döşeyen mukozayı etkiler. Gövdeyi güçsüz düşüren hatta ölüme neden olan komplikasyonlara neden olabilir. Belirtiler genellikle zamanla gelişir ve hastalığın tutulum yeri ve şiddetine göre değişir. )
( )
- UNVANLARI["ÜNVAN" değil!]:
ADLARIN BAŞINA YAZMAK değil/yerine SONUNA YA DA ALTINA (AYRAÇ İÇİNDE) YAZMAK
( "Prof./Dr. ... ..." DEĞİL/YERİNE "... ... (Prof./Dr.)" gibi. )
( Kişinin ve adının önüne gelebilecek -unvanı/sıfatı ne kadar önemli/değerli olursa olsun- hiçbir unvan/sıfat konulamaz/konulmamalıdır! )
( Belki algıda/tanımada kolaylık ve hız kazandıracağından hareketle bu biçimde uygulanıyorsa da bu tutumdan vazgeç(il)melidir! [Saygısızlık ya da hakaret olarak yorumlanmamalıdır!] )
( Türkçe'si varken...
* PROFESÖR yerine BİLMEN
* DOÇENT yerine BİLGEN
* YARDIMCI DOÇENT yerine BİLGER
* ASİSTAN yerine KÖMEK
* REKTÖR yerine BİLİMBEY
* DEKAN yerine YETİLBEY
* DOKTOR yerine ÖKE
* MASTER yerine UNGAN
* ÜNİVERSİTE yerine BİLİMTEY
* AKADEMİSYEN yerine BİLİMCİ
* BİLİM İNSANI yerine BİLİMCİ )
- ÜSLÛP değil/yerine/= SÖYLEYİŞ/BİÇEM
- UYKU/UYUMA "YÖNELİMİ/İSTEĞİ" ile/ve/değil/||/<>/< SOĞUKTA DONMAK
- VAAZ KÜRSÜSÜ ile/||/<> SON CEMAAT YERİ ile/||/<> SAKIF ile/||/<> HÜNKÂR MAHFİLİ
( Belirli gün ve saatlerde, imamın vaaz vermek için çıktığı, koltuk ya da küçük balkon biçimindeki bölüm. İLE/||/<> XIV. yüzyıldan itibaren cami ve mescitlerde yaygın olarak kullanılan, ana mekânın dışında yarı açık hazırlık bölümü. İLE/||/<> Camilerde son cemaat yerinin dışında ek bir bölüm. Özellikle iç avlusu olan yapılarda, cemaatin hava şartlarından korunması amacına yöneliktir. İLE/||/<> Camilerde hükümdara ayrılan bölüm.[Bazen galerinin bir bölümü, bazen ayrı bir daire biçimindedir.] )
- VAROLAN ile/ve/değil/<> SÖZ KONUSU OLAN
( Bulunuş. İLE/VE Buluş. )
( ... İLE Fiziğin konusu olanları/olabilecekleri konu kılmaz. )
( Varlık, metafiziğin söz konusudur. )
( EXISTENCE vs./> CONTINUITY )
- VENTILASYON/VENTILATION[İng.] değil/yerine/= SOLUTMA
- VERBAL/NON-VERBAL değil/yerine/= SÖZEL/SÖZEL OLMAYAN
- XD/EXPIRATION DATE[İng.] değil/yerine/= SON KULLANMA TARİHİ
- XSONOFENES:
FİLOZOF (OLAN) ile SOKRATES'İN ÖĞRENCİSİ
- YADSIMA ile/ve/değil/yerine SORGULAMA
( [not] TO DENY | REJECT vs./and/but TO INTERROGATE
TO INTERROGATE instead of TO DENY | REJECT )
- YAKLAŞIK OLARAK ile/ve/||/<>/> SONSUZ İŞ/GÖREV
( Newton. İLE/VE/||/<>/> Kant. )
( QUAM PROXIME > INFINITE TASK )
- YALITIM ile/ve SOYUTLAMA
( ISOLATION vs./and ABSTRACTION )
- YALITMA ile/ve/||/<> SOĞURMA
- YALITMA ile SOYUTLAMA
- YANİ ile/ve SONUÇTA
- YANIT ile/ve SORU
( Soruyu bulana kadar yanıtı bildiğimiz de, bilmediğimiz de ortaya çıkmaz. )
( ANSWER vs./and QUESTION )
- YANITI OLAN ile/ve/değil/yerine SORUSU OLAN
( Yetişkin/ler. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Çocuk ve çocuksu yanını/zihnini sürdürebilen/ler. )
( [not] WHO HAS GOT ANSWER vs./and/but WHO HAS GOT QUESTION
WHO HAS GOT QUESTION instead of WHO HAS GOT ANSWER
[not] Adults. WITH/AND/BUT Children and who can continue to think childish.
Children and who can continue to think childish. INSTEAD OF Adults. )
- YANITLARI DİKKATE ALMAK ile/ve/değil/yerine SORULARI DİKKATE ALMAK
- YAPTIKLARIMIZ/I ve/||/<> SÖYLEDİKLERİMİZ/İ
( Söylememek. VE/||/<> Yapmak. )
- YARGILAMA" ile/değil/yerine/||/></< SORGULAMA
( [Daha ...]
Az [olsun/olmalı!]. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Çok [olsun/olmalı!].
)
- YAŞAM/HAYAT ve/= SONSUZ/LUK
( LIFE and/= ETERNITY )
- YAŞAM:
SOLUK ALDIĞIMIZ ANLAR ile/ve/değil SOLUĞUMUZU KESEN ANLAR
- YAYIM >< SOĞURUM/EMİLİM
( EMISSION >< ABSORPTION )
- YAZI MERKEZCİLİK ile/ve/||/<> SES MERKEZCİLİK ile/ve/||/<> SÖZ MERKEZCİLİK
- YAZI VE NOKTALAMA ÖZELLİKLERİ ile/ve/||/<>/< SÖZCÜK VE BAĞLAM ÖZELLİKLERİ
( Yazanın bilgi, bilinç ve sorumluluğunda. İLE/VE/||/<>/< Söyleyenin/konuşanın bilgi, bilinç ve sorumluluğunda. )
- YAZILMASI GEREKENLER ile/ve SÖYLENİLMESİ GEREKENLER
- YEME-İÇME ve/||/<> SOLUK ve/||/<> YÜRÜME ve/||/<> HAREKET ve/||/<> UYKU ve/||/<> DÜŞÜNCE ve/||/<> CESÂRET ve/||/<> GÜNEŞLENME
( Hayvanlar gibi olsun... VE/||/<> Kaplumbağalar gibi olsun... VE/||/<> Güvercinler gibi olsun... VE/||/<> Maymunlar gibi olsun... VE/||/<> Köpekler gibi olsun... VE/||/<> Fil gibi olsun... VE/||/<> Dişi Aslan gibi olsun... VE/||/<> Ayı gibi olsun... )
- YENİ BİR TEST ile SON BİR TEST
- YENİDEN/TEKRAR "BEDENLENME"(RE-ENKARNASYON):
GÖVDEYLE/BEDENLE değil SÖZ/KELÂM İLE(KULAKTAN KULAĞA, ZİHİNDEN ZİHİNE)
- YETKİ ve/||/<> ÖZGÜRLÜK ve/||/<> SORUMLULUK
- YETKİ ile/ve SORUMLULUK
( YVHS: YETKİ VER, HESAP SOR! )
( YETKİ VER, HESAP SORMA! değil/yerine YETKİ VER, HESAP SOR! )
( AUTHORITY vs./and RESPONSIBILITY )
- ...'YI:
"UZATMAK" ile/değil/yerine SÜRDÜRMEK
- YIKICI OLMAK ile SÖZÜNÜ ESİRGEMEMEK
- YILAN ile SOLUCANIMSI YILAN
( ... İLE En küçük yılan. [15 cm. uzunluğunda ve kibrit çöpü kalınlığındadır.] )
( ... cum LEPTOTYPHLOPS BILINEATA )
- YIRTIK ile SÖKÜK
- YÖNTEM/TARZ/YAKLAŞIM SORUNU ile/ve/değil/daha çok SONUÇ ÇIKARMA SORUNU
- YÖNTEM ile/ve SORU
( Doğru bir yanıtı nasıl alabilirim? Doğru bir soru sorarak! )
( Soru sorma, soru konusu yapılan alana ilişkin sorunların çözümü üzerine düşünüldüğünü gösterir. )
( Bellekte toplanan unsurları kullanma süreci soru ya da sorunla başlar. )
( METHOD vs./and QUESTION
How am I to get a true answer? By asking a true question! )
- YÖRÜK ÇADIRLARINDA:
SAĞ TARAF ile/ve/||/<>/> SOL TARAF
( Kadınların oturduğu. İLE/VE/||/<>/> Erkeklerin oturduğu. )
( Ev sahibinin oturduğu. İLE/VE/||/<>/> Konuğun oturduğu. )
( Kapı, güneydedir. )
- YORUMLAMAK ile/ve/değil/||/<> SONUÇLANDIRMAK
( [not] TO INTERPRET vs./and/but/||/<>/> TO CONCLUDE )
- YUTMAK ile ŞOROLOP
( Birdenbire ve hırsla (yutmak). | Yalan. )
- YÜZ ile/ve/||/<>/> GÖZ ile/ve/||/<>/> DİL ile/ve/||/<>/> SÖZ
( İnsanın süsü. İLE/VE/||/<>/> Yüzün süsü. İLE/VE/||/<>/> Aklın süsü. İLE/VE/||/<>/> Dilin süsü. )
- YÜZGEÇ ile SOLUNGAÇ
( SEBÛH[< SİBH] ile GALSAMA/GALSAME )
( FIN vs. GILL )
- ZAMAN:
ÖNCELİK ile/ve/||/<> SONRALIK
- ZAMANA YAYMAK ile/ve/<> SONRAYA BIRAKMAK
- ZANNETME! ile/ve/||/<> FARZ ETME! ile/ve/||/<> SOR! ile/ve/||/<> SÖYLE!
- ZARFLARDA:
DURUM ile/ve/||/<> ZAMAN ile/ve/||/<> YER-YÖN ile/ve/||/<> MİKDAR ile/ve/||/<> SORU
- ZEHİRLENMELER:
SİNDİRİM YOLUYLA ile/ve/||/<> SOLUNUM YOLUYLA ile/ve/||/<> DERİ YOLUYLA
( En sık rastlanan zehirlenme yoludur. Sindirim yoluyla alınan zehirler, genellikle ev ya da bahçede kullanılan kimyasal maddeler, zehirli mantarlar, bozuk besinler, ilaç ve aşırı alkoldür. İLE/VE/||/<> Zehirli maddenin solunum yolu ile alınmasıyla oluşur. Genellikle karbonmonoksit[tüp kaçakları, şofben, bütan gaz sobaları], lağım çukuru ya da kayalarda biriken karbondioksit, havuz hijyeninde kullanılan klor, yapıştırıcılar, boyalar ev temizleyicileri gibi maddeler ile oluşur. İLE/VE/||/<> Zehirli madde, vücuda doğrudan deri aracılığı ile girer. Bu yolla olan zehirlenmeler, böcek sokmaları, hayvan ısırıkları, ilaç enjeksiyonları, saç boyaları, ziraî ilaçlar gibi zehirli maddelerin deriden emilmesi ile oluşur. )
- ZEKÂ GÖSTERGESİ:
YANITLAR(IY)LA ile/ve/değil/yerine/||/<>/> SORULAR(IY)LA
- ZEKÂ ve/<> SORUMSUZLUK
- ZEKÂ ve/||/<>/< SOYUTLAMA GÜCÜ / STİL
- ZİNCİRLEME TASIM = KIYAS-I MÜSELSEL = SORITES[İng., Yun.] = SORITE[Fr.] = KETTENSCHLUSS[Alm.]
- ZİRVE ile SON SINIR
- ZITLIK ile/değil SORUNSALLIK
- ZOR ile/ve/değil/yerine SORUNLU
( [not] DIFFICULT vs./and/but PROBLEMATIC
PROBLEMATIC instead of DIFFICULT )
- ZORUNLU ile/ve/<> SORUNLU
- ZORUNLULUK ile/ve/değil/||/<> SORUMLULUK
( Her kişi, herkes karşısında, her şeyden sorumludur. )
( COMPULSORY vs./and/<> RESPONSIBILITY )
- SOBA[Macarca SZOBA] ile ŞÖMİNE[Fr. CHEMINEE]
( İçinde, kömür, odun ya da gaz yakılan, elektrikle de çalıştırılabilen ısınma aracı. İLE Odalarda, genellikle duvar kenarlarında tuğla ya da taştan yapılmış, bacası olan yer, ocak. )
- SOBA[Macarca < SZOBA] ile SOPA
( İçinde kömür, odun, gaz yakılan ya da elektrikle de çalıştırılabilen ısınma aracı. İLE Kalın değnek. | Dayak. )
- SOFİST ile/değil/yerine/>< SOFOS/SOPHOS
( Kuşkuya sokar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kuşkudan çıkarır. )
( Utanmayan. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Utanan. )
( Kurt.[vahşi] İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Köpek.[evcilleşmiş] )
( Taklitçiler oluşturur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kendini buldurur. )
- SOFRANIN BEREKETİ :/=/||/<>/< KALABALIĞI
- SOFULAR MESCİDİ ile SOFULAR TEKKESİ
( bkz. MOLLA HÜSREV MESCİDİ İLE Aksaray, Sofular Caddesi'ndedir. [Halveti Tekkesi'dir] )
- SOĞUK KUYU MESCİDİ ile SOĞUK KUYU MEDRESESİ
( KANLI MEDRESE MESCİDİ / PİRÎ PAŞA MEDRESESİ MESCİDİ ile CAFER AĞA MEDRESESİ )
( Zeyrek'te, Pirî Paşa Sokağı'ndadır. İLE Sultanahmet'te, Ayasofya Camisi - Alemdar Caddesi arasındadır. )
( 1543'te, Pirî Paşa tarafından. İLE 1560'da, Kapı Ağası Cafer Ağa tarafından Mimar Sinan'a yaptırılmıştır. )
- SOĞUK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SOLUK
- SOĞULMA ile/<> SOĞURMA
( Suyu ya da sütü çekilerek pörsüme. | Irmak, kuyu, pınar gibi yerlerde, suyun çekilip yok olması. İLE Bir madde, bir sıvıyı içine çekmek. | Katı ya da sıvı bir maddeyi, soğurma yoluyla bir gazı içine almak, emmek, massetmek, absorbe etmek. | Bir ortamın, ışık enerjisini belirli nicelikte emmesi. )
- SOĞURMA ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> SÖMÜRME
- SÖĞÜT ile SORGUN/SORKUN
( ... İLE Sepetçi söğüdü. )
( SALIX cum ... )
- SOĞUT(UL)MA ile/ve/<> SOYUTLANDIR(IL)MA
- SOHBET["SOHPET" değil!] ile SÖYLEŞİ
- SOHBET'İN:
KÂL'İ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HÂL'İ
- ŞOK OLMAK değil ŞOKE OLMAK
- ŞOK ile ŞOKE OLMAK
( SHOCK vs. BEING SHOCKED )
- SOKRATES:
ÖNCESİ ile/ve/<>/> SONRASI
( THALES: [yaklaşık][M.Ö.] 625 - 546
ANAKSİMANDROS: [yaklaşık][M.Ö.] 610 - 546
ANAKSİMENES: [yaklaşık][M.Ö.] 585 - 525
PYTHAGORAS: [yaklaşık][M.Ö.] 570 - 496
HERAKLEITOS: [yaklaşık][M.Ö.] 540 - 480
PARMENİDES: [yaklaşık][M.Ö.] 515 - 450
EMPEDOKLES: [yaklaşık][M.Ö.] 494 - 434
ANAXAGORAS: [yaklaşık][M.Ö.] 500 - 428
PROTOGORAS: [yaklaşık][M.Ö.] 481 - 420
DEMOKRİTOS: [yaklaşık][M.Ö.] 460 - 360
ile/ve/<>/>
SOKRATES: [yaklaşık][M.Ö.] 470 - 399
PLATON: [yaklaşık][M.Ö.] 427 - 347
ARİSTOTELES: [yaklaşık][M.Ö.] 384 - 322 )
( Sokrates öncesi düşünce, Thales ile başlıyor.
Anaksimandros, Anaksimenes tarafından devam ettiriliyor.
Pythagoras, mistik ve matematiksel yaklaşımı geliştiriyor.
Herakleitos, değişim ve oluşa işaret ediyor.
Parmenides, değişim ve varlık'a işaret ediyor.
Empedokles, dört unsur, iki karşıt kuvvet[sevgi ve nefret]'e işaret ediyor.
Anaxagoras, "şey" sayısı kadar unsur, akıl[nous] olduğuna işaret ediyor.
Protogoras, kişinin, herşeyin ölçüsü olduğuna işaret ediyor.
Atomcular, Leucippus ve Demokritos, niteliğin nicelik ile yer değiştirmesi.
İLE/VE/<>/>
Sokrates ile antik yunan doğa anlayışı, doğadan, insana yöneliyor.
Plato ve Aristotles, bu iki anlayışı, evreni anlamak için genişletiyor ve derinleştiriyorlar. )
( SOKRATES: Sağlam güç sahibi. )
( )
- SOKRATES'İN DEDİKLERİ ile/ve/ya da SOKRATES ÜZERİNDEN SÖYLENİLENLER/"SOKRATES'E SÖYLETTİRİLENLER"
- SOKUR ile SOKUR
( Bir gözü görmeyen hayvan. İLE Köstebek. )
- SOKUŞ ile/||/<> SÖGÜŞ/SÖVÜŞ
( Lâf sokmak, birbirini suçlamak. İLE/||/<> Sövmek, küfür etmek. )
- SOL ile SOL
( Yüreğin bulunduğu tarafta olan. İLE Gam dizisinde, fa ile la arasındaki ses. | Bu sesi gösteren, nota imi. )
- SÖLEDİMİ" ile/değil SÖYLEDİĞİMİ
- SÖLPÜK ile SÖLPÜMEK
( Gevşeyip kendini koyuvermiş. İLE Şişmanken zayıflamak. | Gevşemek, pörsümek. )
- SOLUĞAN ile SOLUĞAN
( Soluk darlığına tutulmuş olan. | Sık soluyan hayvan. İLE Uzaklarda esen rüzgârdan sonra başlayan dalga hareketi. )
- SOLUK ALMA/İNHALASYON[İng. < INHALATION] ile/ve/değil/< SOLUK VERME/EKSHALASYON[İng. < EXHALATION]
( TEBEHHÜR: Kısa ve sık soluk alma. )
( ŞEHÎK[< ŞEHKA] ile/ve/değil/< ZEFÎR )
- SOLUK ÇEŞİTLERİ ve SOLUK EGZERSİZLERİ!!!
- SOLUK DELİĞİ ile/ve/<> SOLUK YOLU
( MENFES ile/ve/<> HANÇERE, MİZMÂR[Ar.] )
- SOLUK = NEFES = BREATH[İng.] = SOUFFLE[Fr.] = ATEM[Alm.] = RESPIRO[İt.] = ALIENTO[İsp.]
- SOLUK ile SOLUK
( [Ten için] Donuk bir beyazlığı olan, rengi atmış olan, solmuş. | [Işık için] Parlaklığını, gücünü yitirmiş olan. | [Nesneler için] Rengi atmış olan. İLE Akciğerlere çekilen ve atılan hava ya da ciğerlere hava alıp verme. )
- SOLUK ile SOLUK VERMEK
( Derin ve sakin biçimde solunum ile canlılık artar, o da beyni etkiler ve zihnin arınmasına ve istikrar bulmasına ve derin düşünmeye elverişli hale gelmesine yardım eder. )
( Tekrarlama, soluğunuza istikrar kazandırır. )
( With deep and quiet breathing vitality will improve, which will influence the brain and help the mind to grow pure and stable and fit for meditation.
Repetition will stabilise your breath. )
( NEFES, ŞEHÎK ile ZEFÎR )
( BREATH(ING)/INHALE vs. EXPIRATION/EXHALE )
- SOLUNUM DÜZENİNİN YAPISI ile SOLUNUM DÜZENİNİN İŞLEVLERİ
( Burun, boğaz, göğüs kafesi, akciğerler ve bronşlar gibi çeşitli organlardan oluşur. İLE Oksijeni akciğerlere almak ve karbondioksiti dışarı atmaktır. )
- SOLVENT[İng.] ile/ve/||/<> SOLÜSYON
( Çözücü. İLE/VE/||/<> Çözelti. | Eriyik. | Çözüm. )
- SOM ile SOM ile SOM
( İçi dolu olan ve dışı kaplama olmayan. | Katışıksız. İLE Rıhtımın, su üstünde kalan bölümü. İLE Hem denizde, hem de tatlı sularda yaşayan, irice bir balık. )
( ... cum ... cum SALMO SALAR )
- SOMA ile SOMA[Yun.]
( ... İLE Eşeysellik gözeleri dışında, gövde gözelerinin tümü. )
- SOMAK/SUMAK[Ar.] ile SOMAK
( Antepfıstığıgillerden, sıcak bölgelerde yetişen, kabuğu tıpta kullanılan bir ağaç. | Bu ağacın, ekşilik vermek için dövülerek yemeklere katılan, mercimeğe benzeyen meyvesi. İLE Hayvanlarda, yüzün çıkıntılı ve az çok sivri olan ön bölümü. )
( RHUS CORIAFIA cum ... )
- SOMUN[Yun.] ile SOMUN[Fr.]
( Yuvarlak ve şişkin ekmek. İLE Cıvatanın ucuna geçirilen, içi yivli demir başlık. )
- SÖMÜRGE ile/değil SÖMÜRÜLGE
( Bir devletin kendi ülkesinin sınırları dışında egemenlik kurarak yönettiği ekonomik ya da siyasal çıkarlar sağladığı ülke, sömürülen ülke. İLE/DEĞİL Diline, değerlerine, gelişimine ve üretime katılmayan toplumların geldiği/geleceği nokta. )
- SOMURMAK/SOĞURMAK ile/||/<> SÖMÜRMEK
( Emmek, ağza çekmek. İLE/||/<> Bir şey bırakmamak üzere yemek ya da içmek, iştahlı iştahlı yemek, hepsini birden bitirmek, silip süpürmek. )
- SÖMÜRME ile/ve/<> "SÖĞÜŞLEME"
- SOMUT EMEK ile/ve/||/<> SOYUT EMEK
( Kullanım değeri. İLE/VE/||/<> Değişim değeri. )
- GELENEK:
SOMUT ile/ve/||/<>/< SOYUT
( İçi boş. İLE/VE/||/<>/< Evrensel. )
- SOMUT GERÇEKLİK ile/ve SOYUT GERÇEKLİK
( Batı'nın yaklaşımı. İLE/VE Doğu'nun yaklaşımı. )
- SOMUTU AÇIKLAMAYA ÇALIŞMAK ile/ve/değil/yerine SOYUTU ANLATIP SOMUTTAN ÖRNEK VERMEK
- SON AKŞAM YEMEĞİ ile/ve "SON AKŞAM YEMEĞİ"
( 1495 - 1498 arasında. İLE/VE 1662[Çuhacılar Loncası] )
( Tabloda 26 el bulunur. İLE/VE 5 el bulunur. )
( Leonardo da Vinci.[15 Nisan 1452 - 02 Mayıs 1519] İLE/VE Rembrandt Harmenszoon van Rijn.[15 Temmuz 1606 ? 04 Ekim 1669] )
( ile/ve
)
- SON ile/değil SONSUZLUĞA AÇILAN KAPI
- SONA değil SONRA
- SONDA[Fr.] ile SONDA[Fr.]
( Suyun, herhangi bir noktadaki derinliğini ölçmek, dip tabakaların yapısını incelemek için kullanılan araç. | Bir boşluğun içini yoklamaya yarayan, uzunca ve ucu küt demir araç. İLE Gövde içinde, herhangi bir boşluk ya da mesaneye sokulan, tanı, inceleme, sağaltım ve dışarı sıvı atmada kullanılan araç. )
- SONDAN değil SONRADAN
- SÖNDÜRMEK ile SÖNDÜRMEK
( Ateş ve ışığın yanmasına, aydınlatmasına son vermek. | Hava ya da gaz ile şişirilmiş bir şeyin havasını ya da gazını boşaltmak. İLE Tutku ve duyguları yatıştırmak, etkisiz duruma getirmek. )
- SONEK ile SONEKLEME
( SUFFIX )
- SONLU KÜMELERİN BİRARADALIĞINDA ile/ve/||/<> SONSUZLUĞUN OLANAKSIZLIĞI
- SONLU SONSUZ ile/ve/||/<> SONSUZ SONLU
( İçerik, biçim/şekil/morf. İLE/VE/||/<> Yapı, sûret/form. )
- SONLULUĞUN(ÖLÜMÜN) SONRASI ile/ve/||/<> SONSUZLUK
- SONLULUK ile/ve/||/<>/> SONLULUĞUN SONSUZLUĞU
- SONSUZ ile SONSUZ / SONSUZ
- SONSUZLUĞUN:
"VAROLUŞU" ile/değil ADI/ETİKETİ
- SONUÇ ile/ve/değil SON/ÂKIBET
( [not] RESULT vs./and/but CONSEQUENCE )
- SONUÇLANDIRMA ile/ve/değil/||/<>/> SONLANDIRMA
- SÖNÜM / SÖNÜMLEMEK ile SÖNÜMLÜ
( Bir salınım hareketinin genliğinin, türlü dirençlerin etkisiyle küçülmesi, itfa. | Bir borcun her yıl ödenen taksitlerle belirli bir zaman sonunda ödenmiş olması, itfâ. İLE İLE Belirli bir sürede, genliği, sıfıra inen [salınım hareketi]. )
- SONUNU GETİRMEK değil SONRASINI GETİRMEK
- SONURGU ile SONURTU
( Bir başlangıcın, bir olgunun, bir ilginin gerekli ve zorunlu görülen sonucu, vargısı. İLE Birbirine bağlı iki önermeden sonraki. )
- SOPA ile SÖVEN
( ... İLE Büyük sopa. )
- SOPHOS ile SOPHOS ile SOPHOS
( Tanrı. İLE Bilge. İLE Usta. )
- SÖR[Fr. SOEUR] ile "SÖR"[İng.]
( Katolik mezhebinde kendini dine adayan ve manastırda yaşayan kadın/rahibe. | Kızkardeş. | Hastabakıcı. İLE İngiliz, "soyluluk" "unvanı"[Kişinin soyu olmaz! Öncelikle ve son olarak, kendi vardır. Kendinden öncekileri, ikinci/üçüncü sıralarda düşünmek gerekir. "Soy" düşüncesi/sözü, dirimsel/biyolojik bir durumdur. Ancak, hayvanlar için [köpek ya da at için] geçerli "olabilir". "İnsan" için, zorlamalı, dolaylı ve gereksiz/yersiz bir "yakıştırmadır!"]. )
- SORGU SUAL değil/yerine/= SORGULAMA
- SORGUÇÇU HAN ile SORGUÇÇULAR ÇARŞISI
( Bayezıd'ta, Kapalı Çarşı'nın güneyinde, Kalpakçılar Caddesi'ndedir. İLE Bayezıd'ta, Kapalı Çarşı'da, Bedesten yakınında bir çarşı. )
- SORGULA!:
ELİNİ ve/||/<> DİLİNİ ve/||/<> YOLUNU ve/||/<>
GÜNÜNÜ ve/||/<> GÖNLÜNÜ ve/||/<> SONUNU
( Kazandıkça, bölüşemiyorsan. VE/||/<> Konuştukça, kırıcı oluyorsan. VE/||/<> Yürüdükçe, hedeften çıkıyorsan. VE/||/<> Günler/yıllar geçtikçe, yerinde sayıyorsan. VE/||/<> Sevildikçe, vefâsızlaşıyorsan. VE/||/<> Hangi durumda olursan ol! )
- SORGULAMAK ile SORGUYA ALMAK/ÇEKMEK
- SORGULAMAK ile/değil/yerine/</>< SORU SORMAK
( Bazı "savcı"ların yanlış, olumsuz, yüklü, kandırıcı tarzı. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Düşünenlerin, uygun, doğru, yerinde tutumu. )
- SORGULANABİLİR/SORGULANABİLECEK/LER ile SORGULANAMAYAN/SORGULANAMAYACAK OLAN/LAR
- SORGULANMAK ile/ve/değil/yerine SORUMLULUK/U/NU ALMAK
- SORGUSUZ ile/ve/||/<>/> SORUSUZ/SUALSİZ[Ar.]
- SORMAK ile SORMAK/SOĞURMAK
( Birine soru yönelterek, herhangi bir konuda, ondan bilgi istemek. | Bir işin sorumluluğunun kendinde olması, bir işten sorumlu bulunmak. İLE Emmek. )
- SORMAK ile/ve SÖYLEMEK
( TO ASK vs./and TO SAY )
- SORMASINDAN BELİRLİ ile SORUŞ BİÇİMİNDEN BELİRLİ
- SORMAYAN ile/değil/yerine/>< SORAN
( Yaşam boyu ahmak ve aptal. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Bir dakikalığına, "birkaç kişi nezdinde" "aptal." )
- [Fr.] SORTİ ile SORTİ
( Elektrik tesisatında, lamba ya da fiş konacak kolların her biri. İLE [askeriye] Çıkış. )
- SORU KİPİNDE İNANÇSIZLIK/ÜMİTSİZLİK ile/değil/yerine SORMAK
( "Yapsa ne olacak?" İLE/DEĞİL/YERİNE ... )
- SORU SORMAK ve/=/||/<>/< SORUMLULUĞU İSTEMEK
- SORU ile/ve/> SORUN ile/ve/> SORUNSAL
( Sorun olmadan/yoksa soru da olmaz/oluşmaz. )
( QUESTION and/> PROBLEM and/> PROBLEMATICAL )
- SORULURSA ile/ve/değil/||/<>/>/< SORULSA
- SORUMLU TUT(UL)MAK ile/ve/değil/yerine SORUMLU OLMAK
- SORUMLULUK DUYMAK ile/ve/||/<>/> SORUMLU OLMAK
- SORUMLULUK VERME ile/değil/yerine SORUMLULUK ALMA(YI SAĞLAMA)
( Sorumluluk verilmez, sorumluluk alınır. Sorumluluk alınması için koşullar, uygun yapıya büründürülür. )
( It's not right to "giving responsibility". Better to arrange conditions "to taking responsibility". )
( GIVING RESPONSIBILITY vs. TAKING RESPONSIBILITY
TAKING RESPONSIBILITY instead of GIVING RESPONSIBILITY )
- SORUMLULUK ile/ve SORGULAMA
( RESPONSIBILITY vs./and TO INTERROGATE )
- SORUN "ÇIKARMAK/ÇIKARAN" ile/ve/değil/||/<>/< SORUNU GÜN YÜZÜNE ÇIKARMAK/ÇIKARAN
- SORUN ...:
"ÇÖZÜMLENMEDİ" ile/değil ÇÖZÜLDÜ/ÇÖZÜL(E)MEDİ
- SORUN:
(")SORUN(") değil SORUNA BAKIŞ AÇIMIZ
- SORUN ile/ve/=/||/<>/< "SONUÇ"
- SORUN ile/ve/ne yazık ki/||/<>/< SORUNUN OLMAMASI SORUNU
- SORUN ile SORUNUN SONUCU
( PROBLEM vs. CONSEQUENCE/RESULT OF THE PROBLEM )
- SORU/NLAR:
ÇIKINCA ile/ve/değil/||/<>/> ÇIKTIKÇA
- SORUNLAR SORUNLAR İÇİN ÇÖZÜM ARAMAK/BULMAK
- SORUNLAR ile/ve/değil/yerine/||/<>/> SORUNLARI TERK ETMEK
- SORUNLARDAN/KİŞİLERDEN "KAÇMAK/UZAKLAŞMAK" ile/değil/yerine SORUN(LU)LARI UZAKLAŞTIRMAK
- SORUNLARI/OLUMSUZLUKLARI ...:
"AKLINDA TUTMAK" ile ARDINDA TUTMAK
- SORUNLARI:
AŞMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ASKIYA ALMAK
- SORU(N)LARI:
ÇÖZMEK ile/ve/||/<>/> AŞMAK
- SORUNLARI ERTELEMEK/DAHA SONRAYA TAŞIMAK yerine SORUNLARI TERK ETMEK
- SORUNLARI (SADECE) KONUŞMAK ile/ve/yerine/değil SORUNLAR İÇİN ÇÖZÜM ARAMAK/BULMAK
( Hiçbir sorun, onu yaratan 'bilinç seviyesi'yle çözülemez. )
( Problems cannot be solved at the same level of awareness that created them. )
( [not] (ONLY) TO TALK THE PROBLEMS vs./and TO SEARCH/FIND SOLUTION FOR PROBLEMS
TO SEARCH/FIND SOLUTION FOR PROBLEMS instead of (ONLY) TO TALK THE PROBLEMS )
- SORUNLARI(N/I):
ÖNEMSEMEMEK ile/ve/değil/yerine ÜSTÜNDE DURMAMAK
- SORUNLARLA/SIKINTILARLA:
BOĞUŞMAK değil/yerine YOĞRULMAK
- DURUM/RESİM:
SORUNLU ile/ve/değil/||/<>/< SORUNLULARIN
- SORUNLU "YASALARI":
REDDEDELİM değil/yerine DEĞİŞTİRELİM
- SORUNLU ile/değil/yerine/>< SORUMLU
- SORUNU:
GÖRMEMEK ile/ve/||/<> ÇARPITMAK
- SORUNU YOK ETMEK değil/yerine SORUNU YÖNETMEK
- SORUŞMAK ile SORUŞMAK
( Birbirine sormak. İLE Emilip yok olmak. | Çamaşırın, kurumaya başlaması. )
- ŞOSE[Fr. CHAUSSEE] ile ŞOSET[Fr. CHAUSETTE ]
( Genellikle taş kırıkları üzerine kum döşenip silindir geçirilerek yapılan yol. İLE Kısa çorap. )
- SOTE"YE (YATMAK) değil "SOTA"YA (YATMAK)
( SOTE[Fr. < SAUTÉ]: Küçük küçük doğranmış sebzeleri yağda hafifçe kavrulduktan sonra su, domates, biber vb. katılarak yapılan bir tür yemek. İLE/DEĞİL SOTA[İt. < SOTTO]: Uygun, elverişli [yer]. )
- ŞÖVALE[Fr. CHEVALET] ile ŞÖVALYE[Fr. CHEVALIER]
( Tabloların üzerine konulup resim yapıldığı sehpa. İLE Eski Roma'da, üç sınıftan ikincisinin üyesi olan yurttaş. | Orta Çağ Avrupası'nda, özel eğitimle yetişmiş, belirli ülküler taşıyan, soylu, atlı savaşçı. | Derebeylik düzeninde, soyluluk unvanlarının en alt basamağı. | Günümüzde, Fransız hükûmetinin verdiği şeref belgesi ve nişanı. )
- SOVAN değil SOĞAN
- SOY ADI/SOYADI değil/yerine SON ADI/SONADI, EK ADI/EKADI, İKİNCİ/İKİNCİL ADI
( Kişinin/kişinin, "soy adı" diye tanımlanmış/kullanılan sözcük, kişinin "soy"unu değil kişinin aynı ada sahip olduğu/olabileceği tek(/ilk/birinci) adına, takma ad[meslek,özellik vs.] vermek yerine belirli, kayıt altına alınan/alınacak bir ek/ikinci adla tanımak/tanımlamak üzere kullanılmıştır. )
- SOY ile "SOYLU"
( Adamın biri, Sokrat'ı, soy üzerinden aşağılamaya çalışınca, Sokrat şöyle dedi: "Senin soyun sende bitti, benimki ise benden başlar". )
( ANCESTRY vs. "NOBLE" )
- SOYGA ile SOYKA
( Tüyleri alacalı, küçük bir karga türü. İLE Ölünün üzerinden çıkan giysi. | Yaramaz, huysuz. )
- SOYLA ile/||/<> SÖYLE
( Manzum söz söylemek, hitap/hitabet etmek. İLE/||/<> Belirsiz söylemek. )
- ŞÖYLE ile BÖYLE ile ŞÖYLE YA DA BÖYLE ile ŞÖYLE VE BÖYLE
( [LIKE] THAT vs. [LIKE] THIS vs. [LIKE] THAT OR THIS vs. [LIKE] THAT AND THIS )
- SÖYLE ile/değil ŞÖYLE
- SÖYLEDİĞİNE GÖRE ... ile/ve SÖYLEDİĞİ KADARIYLA ...
- SÖYLEDİĞİNİZDE değil SÖYLEDİKLERİNİZDE
- SÖYLEDİKLERİMİZ ile/ve/<> SÖYLEYEMEDİKLERİMİZ
( ... İLE/VE/<> Söylediklerimizden daha çok pişmanlığa neden olur. )
- SÖYLEM ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/> SÖYLENTİ
- SÖYLEM ile SÖYLEV
- SÖYLEMEK ile SÖYLEMEMEK
( TO SAY/TELL vs. NOT TO SAY/TELL )
- SÖYLEMEKTEN/YAPMAKTAN (")KURTULMAK(") ile/ve/<>/değil SORUMLULUKTAN (")KURTULMAK(")
- SÖYLENCE ile SÖYLENTİ
- KONUYU/SÖYLENENİ/SÖYLEDİĞİNİZİ ...:
ANLAMAMAK/ANLAMIYORUM ile/ve/değil/||/<>/> BEĞENMEMEK/BEĞENMİYORUM
- SÖYLENENLER ile/değil SÖYLENİLENLER
- SÖYLENİLEN ile/ve SÖYLENİLMEK İSTENİLEN
( Özellikle şiirde! )
( Satırlardan çok, satır aralarını iyi okumak gerekir! )
- SÖYLENİLEN'İ:
YORUMLAMAK ile/değil/yerine DİNLEMEK[Kabul etmek anlamında değil!]
( İmgelemeden bakmayı, çarpıtmadan dinlemeyi öğrenin, hepsi bu. )
( Dinleyen, anlatandan ârif gerektir. )
( Çok dinlememiz ve az konuşmamız için, iki kulağımız ve bir dilimiz var. )
( EXPLANATION: TO INTERPRET vs. TO LISTEN[Not in the mean of acceptance!]
EXPLANATION: TO LISTEN instead of TO INTERPRET
Learn to look without imagination, to listen without distortion; that is all. )
- SÖYLERKEN BUYRUK VERMEK ile/değil/yerine/>< SÖYLEMEK
- SÖYLEYİŞ ile SÖYLENİŞ
- SOYUT EVRENSELLER ile/ve SOMUT EVRENSELLER
- SOYUT TÜMEL ile/ve/<>/> SOMUT TÜMEL
( İdea. İLE/VE/<>/> İdeal. )
- SOYUT ile SOMUT
( Soyut, AKIL'ın alanıdır. Varlık-Yokluk, Birlik-Çokluk gibi kavramlardır soyut olanlar. | İlişkisizlik. İLE İlkesine/yasasına göre işleyen olgu. | Duyunun kavramlaştırılması. | Kavram çiftleri arasındaki ilişki. | Ayrımların birliği. )
( BAZI SOYUTLAR:
* AHLÂK
* CEBİR
* MÛSİKÎ
* METAFİZİK )
( Saltık[mutlak]. İLE Göreli. )
( ABSTRACT vs. CONCRETE )
( CONCRET avec ABSTRAIT )
( KONKRET mit ABSTRAKT )
( CONCRETO con ABSTRACTO )
( CONCRETO con ASTRATTO )
( MÜCERRED ile/ve MÜŞAHHAS )
- SOYUT ile SONSUZLUK
- SOYUT ile/ve/||/<> SONUÇ
- SOYUTLAMA ile/ve SOMUTLAŞTIRMA
( Bilim. İLE/VE Denetleme. )
( ABSTRACTION vs./and CONCRETIZE
Science. WITH/AND Inspection. )
- SOYUTLAMA ile/ve/||/<> SOYUTLANMA
( ABSTRACTION vs./and/<> TO GET IN ABSTRACTION )
- SOYUTLAMAK ile/ve/||/<>/> SOYUTLAMANIN SOYUTLA(N)MASI
- SOYUTLANMA ile/değil/yerine SOYUTLAMA
( Dışarıdakilerde/n. İLE/DEĞİL/YERİNE Zihinde/n. )
( Yalnızlığa götürür. İLE/DEĞİL/YERİNE Kendine dönmeyi ve derin dalışı sağlar. )
- SÖZ DİNLEMEK ile SÖZ DİNLEMEK
( "Yapma ve yap" denileni yerine getirmek, uygulamak. İLE Konuşulanları dinlemek/dinlemeye çalışmak, konuşulanlara dikkatini yöneltmek/kulak kabartmak. )
- SÖZ KESMEK ile SÖZÜ KESMEK
- SÖZ SÖYLEMENİN KURALLARINDA:
ÖNÜNÜ ARDINI GÖZETMEK[Ar.] ve/||/<> SÖYLEMEDEN ÖNCE TEKRAR TEKRAR DÜŞÜNMEK[Ar.] ve/||/<> ON KERE DÜŞÜNÜP BİRİNİ SÖYLEMEK[Ar.] ve/||/<> "HER AĞZIMIZA GELENİ" SÖYLEMEMEK[Ar.]
( Önün ardın gözet fikr-i dakîk et onda bir söyle
Öğütme ağzına her ne gelirse âsiyâb-âsâ
Osman Nevres[ö. 1762]
)
( )
- SÖZ VERME! ve/||/<> SÖZÜNDEN DÖNME!
( Ölsen de! VE/||/<> Ölsen de! )
- SÖZ VERMEK/VEREN ve/||/+/<>/> SÖZÜNDE DURMAK/DURAN
- SÖZCELEME ile/||/<> SÖZ UZATIMI ile/||/<> EĞRETİLEME ile/||/<> TOPLULUK ADI
( İki susku arasında yer alan söz zinciri parçasını -yani sözceyi- belirli bir bağlam ve durum içinde gerçekleştirme. İLE/||/<> Değişik gösterenler aracılığıyla aynı gösterileni aynı sözcede yineleme. İLE/||/<> Düz değişmeceye karşıt olarak, dizisel bağıntılar düzleminde ortak anlambirimcikler kapsadığından aralarında eşdeğerlik ilişkisi kurulan anlamlı öğelerden birini öbürü yerine ve karşılaştırma yapılmasının sağlayan sözcükleri kaldırarak kullanma sonucu oluşan değişmece. İLE/||/<> Birçok öğeden oluşmakla birlikte bütünlük gösteren, birlik sunan bir topluluğa verilen tekil ad. )
- SÖZCÜĞÜN:
"AĞIRLIĞI" ile/ve/||/<> "BEDELİ"
- SÖZCÜĞÜN:
GENİŞLİĞİ ile/ve/||/<>/> DERİNLİĞİ ile/ve/||/<>/> AĞIRLIĞI/YÜKSEKLİĞİ
- SÖZCÜĞÜN HİZMET ETMESİ/EDEMEMESİ ile/ve/||/<>/> SÖZCÜĞÜN "İSTİHDAMI"
- SÖZCÜĞÜN:
KÖKENİ(ETİMOLOJİSİ) ile/ve/<> GEÇMİŞİ
- SÖZCÜĞÜN:
"NEREDEN GELDİĞİ" ile/ve/değil/||/<>/< NEREYE DAYANDIĞI
- SÖZCÜĞÜN:
USSAL ANLAMI ile DUYGUSAL ANLAMI
( SIGNUM RATIONALE cum SIGNUM SENSUALE )
- SÖZCÜK:
"DAR AĞACI" değil DAĞARCIĞI
- SÖZCÜK:
KÖKÜ ile/ve/değil/||/<>/> GÖVDESİ
- SÖZCÜK SINIFI ile SÖZCÜKBİÇİM ile SÖZCÜKSEL KOŞULLANMA ile SÖZDİZİM ile SÖZDİZİMSEL ÖLÇÜT
- SÖZCÜKLER ÖNEMLİ DEĞİL değil SÖZCÜKLER, BURADA[BU KONUDA/ALANDA] ÖNEMLİ DEĞİL
- SÖZE UYUMAK değil/yerine SÖZE UYMAK
- SÖZLÜ İLETİŞİM/BİLDİRİŞİM ile/ve SÖZSÜZ İLETİŞİM/BİLDİRİŞİM
( Doğal | Aklî | Uzlaşımsal İLE/VE Doğal | Aklî | Uzlaşımsal )
( Ah/oh gibi seslerle. | Görülmediği halde duyulan sözlerden durumun ne olduğunu çıkarsayarak. | Dil/konuşma/sözcükler ile. İLE/VE Yüzün kızarması/saraarması gibi durumlardan yansıyarak. | Dumanın göründüğü yerde ateşin varolabileceğini düşünerek. | Trafik işaretleri gibi ortak kullanımda olan üzerinde uzlaşılmış işaretlerle. )
( Sözün tamamı, anlamayana söylenilir. )
- SÖZLÜ ile SÖZEL
( ... vs./and VERBAL[SÖZEL ve/< EYLEMSEL] )
- SÖZLÜK KULLANIMI ile/ve/||/<>/> SÖZLÜK YAZMAK
- SÖZLÜK ile SÖZLÜK KÜTÜĞÜ ile SÖZLÜKBİRİM ile SÖZLÜKÇE ile SÖZLÜKSEL ile SÖZLÜKSEL BİÇİMBİLİM ile SÖZLÜKSEL KÜTÜK ile SÖZLÜKSEL BİÇİMBİRİM
( LEXICON vs. LEXICAL ENTRY vs. LEXEME vs. LEXICON vs. LEXICAL vs. LEXICAL MORPHOLOGY vs. LEXICAL ENTRY vs. LEXICAL MORPHEME )
- SÖZÜ/SORUYU:
"ANLAMADIM" ile/değil DİNLEYEMEDİM/ODAKLANAMADIM/TAKİP EDEMEDİM
- SÖZ(Ü) DİNLEMEK ile/ve/değil/yerine SÖYLENİLENİ/İSTENİLENİ YAPMAK/YAPABİLMEK
- SÖZÜ KABUL ETMEK ile/ve/değil SÖZÜ TASDİK ETMEK
- SÖZÜ/DÜŞÜNCEYİ/NESNEYİ:
"KALDIRMAK/KALDIR(A)MAMAK" ile/ve "TAŞIMAK/TAŞI(YA)MAMAK"
- SÖZÜ/KONUŞMAYI:
"UZATMA!" değil UZAMASIN
- SÖZÜ:
SÖYLEMEDEN ÖNCE ile/ve/||/<> SÖYLEDİKTEN SONRA
( Önünde dur! İLE/VE/||/<> Ardında dur! )
- SÖZÜ/KONUYU:
"UZATMAYAYIM" değil UZATMIŞ OLMAYAYIM
- SÖZÜ:
YANLIŞ ANLAMA ile SAPTIRMA
( Anlamaya uğraşmayın! Yanlış anlamamanız yeter. )
( Yanlış düşüncelerden kurtulun, bu yeter. )
( Kendinize iyice bakın, tüm yanlış anlamalar ve yanlış düşünceler eriyip gideceklerdir. )
( Herkese, anlayabileceği kadar söz söyleyin. [Kellimünnâse alâ kader-i ukûlihim] )
( Bir sözü anlamak için, estetik bir hal gerek. )
( Don't try to understand! Enough if you do not misunderstand.
Get rid of wrong ideas, that is all.
Have a good look at yourself and all these misapprehensions and misconceptions will dissolve. )
( MISUNDERSTANDING vs. DISTORTION :THE SPEECH )
- SÖZÜ:
YAYMAK ile UZATMAK
( SÖZCÜKLERİ/YAZAÇLARI(HARFLERİ)! )
- SÖZÜN:
BAĞLAYICILIĞI ile/ve/değil/yerine ETKİLEYİCİLİĞİ
- SÖZÜN:
BAŞINDA ile/değil/yerine SONUNDA
( "Sadece ..." İLE/DEĞİL/YERİNE "... sadece." )
- SÖZÜN:
BELİRLEYİCİLİĞİ ile/ve/değil/<> BAĞLAYICILIĞI
( Söylediklerinize dikkat edin,
düşüncelere dönüşür...
Düşüncelerinize dikkat edin,
duygularınıza dönüşür...
Duygularınıza dikkat edin,
davranışlarınıza dönüşür...
Davranışlarınıza dikkat edin,
alışkanlıklarınıza dönüşür...
Alışkanlıklarınıza dikkat edin,
değerlerinize dönüşür...
Değerlerinize dikkat edin,
karakterinize dönüşür...
Karakterinize dikkat edin,
kaderinize dönüşür... )
- SÖZÜN:
ÇEŞİTLERİ ile/ve/<> DERECELERİ/DEREKELERİ
( ŞİİR
^
ATASÖZÜ, DEYİM [KELÂM-I KİBAR, VECİZE]
^
[dereceleri]
--- SÖZ ---[(bilgili ve bilinçli) kişinin ağzından çıkan]
[derekeleri]
v
LÂF / KÜNGE / JÂJ[Fars.] [Evin içinden çıkan çer-çöp.]
v
KÜFÜR [Ar. < KFR: Örtme, gizleme.]
v
TARİZ [Birini eleştirme, küçük düşürme ya da alay etmek amacıyla söylenilmek istenileni tam tersi bir anlamda bir sözle, incelikle ve lâtîfeyle[espriyle] anlatma sanatı.]
v
HİCV [Ar. < HECV: Yergi, yermek.]
v
HERZ[Ar.: Anlamsız, boş, saçma. | Hakaret. ], YÂVE, TÜRREHÂT / HERZE/BESBÂS[Fars.] )
- SÖZÜN KISASI ile SÖZÜN ÖZÜ
( BRIEF OF THE WORD vs./and ESSENCE OF THE WORD )
- SÖZÜN/KONUŞMANIN:
BAŞINDA SÖYLENİLECEK (OLAN) ile/ve/değil/yerine SONUNDA SÖYLENİLECEK (OLAN)
- SÖZÜNÜN ARDINDA DURAN ile/ve/değil SÖZÜNÜ, KENDİ TAKİP EDEN
- SOBA[Macarca SZOBA] ile ŞÖMİNE[Fr. CHEMINEE]
( İçinde, kömür, odun ya da gaz yakılan, elektrikle de çalıştırılabilen ısınma aracı. İLE Odalarda, genellikle duvar kenarlarında tuğla ya da taştan yapılmış, bacası olan yer, ocak. )
- SOBA ile/değil KUZİNE[İt. < CUSINA]
( ... İLE/DEĞİL Hem ısıtmaya, hem de üzerinde ya da içinde yemek pişirmeye yarayan büyük mutfak sobası. | Gemilerde yemek pişirilen yer. )
- SOBA[Macarca < SZOBA] ile SOPA
( İçinde kömür, odun, gaz yakılan ya da elektrikle de çalıştırılabilen ısınma aracı. İLE Kalın değnek. | Dayak. )
- SODA[İt. < Ar.] ile/değil/yerine MADEN SUYU
( Ekşi Sözlük'teki açıklamaları için burayı tıklayınız... )
( [ruhsatını] Tarım Bakanlığı verir. İLE Sağlık Bakanlığı verir. )
- SODALİT ile/||/<> LAPİS LAZULİ
( Mavi renkte bir silikat minerali. İLE/||/<> Mavi renkli bir kayaç. )
- SODALİT ile/||/<> RODONİT
( Mavi renkte bir silikat minerali. İLE/||/<> Pembe ve siyah renkli bir mineral. )
- SODALİT ile/||/<> SUGİLİT
( Mavi renkte bir silikat minerali. İLE/||/<> Mor renkli nadir bir mineral. )
- SODYUM KARBONAT ile NATRON[Fr.]
( ... İLE Hidratlı doğal sodyum karbonat. )
- | SODYUM ve/<> KLORÜR | ile/ve/||/<>/> TUZ
- SODYUM ile KALİBORİT
( ... İLE Hidratlı doğal sodyum ve magnezyum boratı. )
- SODYUM[Fr., İng.] değil/yerine/>< POTASYUM[Fr., İng.]
( Sodyumu düşük olan gıdalar tüketilmelidir. DEĞİL/YERİNE/>< Potasyumu yüksek olan gıdalar tüketilmelidir. )
( Atom numarası 11, atom ağırlığı 22,990, yoğunluğu 0,971 olan, 97,5 °C'de eriyen, deniz ve kaya tuzlarında, doğada birleşik olarak çok yaygın bulunan, beyaz, parlak, mum gibi yumuşak bir öğe. Simgesi: Na DEĞİL/YERİNE Atom numarası 19, atom ağırlığı 39,10, yoğunluğu 0,87 olan, 62,5 °C'de eriyen, 15 °C'de mum gibi yumuşak, soğukta sert ve kırılgan, potasyum hidroksit içinde bulunan bir öğe. Simgesi: K )
- SOFA/SEQUENTIAL ORGAN FAILURE ASSESSMENT[İng.] değil/yerine/= ARDIŞIK ÖRGEN YETMEZLİĞİ DEĞERLENDİRME
- ŞOFBEN[Fr. CHAUFFE-BAIN] ile TERMOSİFON[Fr. THERMOSIPHON]
( Gaz ya da elektrikle çalışarak, hızlıca sıcak su sağlayan araç. İLE Sıcak su elde edilen, bir kazan ve içindeki borulardan oluşmuş araç. )
- SOFÎ ile ...
( SÂFİYETE ERMİŞ, ZÂHİRDE KÖLE, BÂTINDA HÜR OLAN )
- SOFİST ile/ve FİLOZOF
( BAHŞİ[Uygurca]: Filozof. / Kâtip. )
( Nous'u olan. | Ne bildiğini bilen ve eyleyen. İLE/VE Bilgeliğe sevgisi olan. [PHILO-SOPHOS] )
- SOFİST ile/değil/yerine/>< SOFOS/SOPHOS
( Kuşkuya sokar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kuşkudan çıkarır. )
( Utanmayan. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Utanan. )
( Kurt.[vahşi] İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Köpek.[evcilleşmiş] )
( Taklitçiler oluşturur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kendini buldurur. )
- ŞOFÖR[Fr.]["ŞÖFÖR" değil!] değil/yerine/= SÜRÜCÜ
- SOFRA [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]
- SOFRA [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- SOFRA ile/ve/<> İRFAN SOFRA/LARI
- SOFRA[Ar. < SUFRE] ile/ve MÂİDE[Ar.]
( ... İLE/VE Üzerinde yemek bulunan, kurulmuş sofra. | Yemek, ziyafet. )
- SOFRA ile ŞİLAN
( ... İLE Sultan sofrası. )
- SOFRA ile/ve SIMAT/SİMÂT/SOMAT
( ... İLE/VE Sofra, yemek masası. | Sofraya gelmiş yemekler. | Ziyafet. )
( ... İLE/VE Mevlevî sofrası. )
- SOFRANIN BEREKETİ :/=/||/<>/< KALABALIĞI
- SOFT[İng.] değil/yerine YUMUŞAK
- SOFTA[Ar. < SÛHTE] ile MOLLA[Ar.]
( Medrese öğrencisi. | Yanmış, tutuşmuş, talebe, talep eden. | [mecaz] Bir görüşe/inanışa, körü körüne bağlanan kişi. | [mecaz] Yaşadığı çağın gerisinde kalmış geri kafalı kişi. İLE Büyük kadı. | Medrese öğrencisi. | Büyük bilgin. )
- SOFTVEYR[İng. < SOFTWARE] değil/yerine/= YAZILIM
- SOFU[Ar. < Yun.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/< MOLLA[Ar.]
( Dinin buyruk ve yasaklarına tümüyle uyan kişi. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Büyük kadı. | Medrese öğrencisi. | Büyük bilgin. )
- SOFULAR MESCİDİ ile SOFULAR TEKKESİ
( bkz. MOLLA HÜSREV MESCİDİ İLE Aksaray, Sofular Caddesi'ndedir. [Halveti Tekkesi'dir] )
- SOĞAN ile ARPACIK SOĞANI/KISKA
( ... İLE Tohumdan yetiştirilen ve tohumluk olarak kullanılan küçük soğan. )
- SOĞAN ile BASAL[Ar.]
( ... İLE Soğan ve benzeri gibi kökler. )
- SOĞAN = BASAL = BULBE
- SOĞAN ile BELBÛS[Fars.]
( ... İLE Yabani soğan, sarımsak. Dağ soğanı. | Bir çeşit haşhaş. )
- SOĞAN ile ÇÖL SOĞANI
( ... İLE İki yaprağı vardır ve yaprakların 2 m. boyları vardır. )
- SOĞAN ile DAĞ SOĞANI/KÖVÜRGEN/KÖMÜRGEN[Oğuz]
- SOĞAN ile/ve/||/<> PIRASA[Yun.]
( Zambakgillerden, yemeklere tat vermek için yumrusu ve yeşil yaprakları kullanılan güzel kokulu bitki. | Çiğdem, lale, zambak, sarımsak vb. bitkilerin toprak altındaki yumru kökü. İLE/VE/||/<> Zambakgillerden, sapından ve yapraklarından yararlanılan, çok yıllık bir kış sebzesi. )
( ONION vs.{and/||/<> LEEK )
( ALLIU(/A)M CEPA cum/et/||/<> ALLIUM PORRUM )
- SOĞAN ile/ve/||/<> PORTAKAL
( Katmanları itibariyle. İLE/VE/||/<> Dilimleri itibariyle. )
- SOĞAN ile/ve SARIMSAK
( ... ile/ve TÜRK-İ RÜSTÂYÂN )
( )
( ... ile/ve SÛM, FÛM )
( ... ile/ve SÎR )
( ONION vs./and GARLIC )
( ALLIU(/A)M CEPA cum/et ALLIUM SATIVUM )
- SOĞAN ile SİRMO
( ... İLE Yabani soğan. )
- SOĞANLI = BASALÎ = BULBEUX
- SOĞDAK ile/ve BUKARAK
( Semerkand halkı. İLE/VE Buhara halkı. )
- SOGİ ile/ve GO
( Japon satrancı. İLE/VE Çin satrancı. )
( Japanese chess. WITH/AND Chinese chess. )
- SOĞUK ALGINLIĞI ile/değil BAHAR ALERJİSİ
- SOĞUK ALGINLIĞI ile MEVSİMSEL GRİP ile DOMUZ GRİBİ(H1N1)
- SOĞUK KUYU MESCİDİ ile SOĞUK KUYU MEDRESESİ
( KANLI MEDRESE MESCİDİ / PİRÎ PAŞA MEDRESESİ MESCİDİ ile CAFER AĞA MEDRESESİ )
( Zeyrek'te, Pirî Paşa Sokağı'ndadır. İLE Sultanahmet'te, Ayasofya Camisi - Alemdar Caddesi arasındadır. )
( 1543'te, Pirî Paşa tarafından. İLE 1560'da, Kapı Ağası Cafer Ağa tarafından Mimar Sinan'a yaptırılmıştır. )
- SU:
SOĞUK ile/ve/değil/yerine/||/<> SICAK
( ... İLE/VE/DEEĞİL/YERİNE/||/<> Sıcak su, soğuk sudan daha ağırdır. )
- SOĞUK SU ile/ve/<> SICAK SU
( )
( COLD WATER vs./and/<> HOT WATER )
- SOĞUK YEREL RÜZGÂRLAR:
BORA ile İMBAT ile MİSTRAL ile POYRAZ ile ETEZYEN ile KRİVETZ
- SOĞUK ile AYAZ
( BERD-İ ACÛZ/BERD-ül-ACÛZ: Kocakarı soğuğu. [Şubat'ın 26'sından itibaren 7 gün boyunca şiddetle süren soğuk hava.] )
( Isısı düşük olan. | Üşütecek derecede ısısı olan. | Isının üşütecek kadar az ya da düşük olması durumu. İLE Duru, sakin havada çıkan kuru soğuk. | Çok soğuk hava. )
( BÂRİD[< BERD] ile ... )
- SOĞUK ile DONUK
( COLD vs. FROZEN )
- SOĞUK değil/yerine/>< İYİLİK
( İyilik, soğuk geçirmez. )
- SOĞUK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< MESAFELİ
- SOĞUK ile SERİN
( COLD vs. COOL )
- SOĞUK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SOLUK
- SOĞUKTA/SERİNLİKTE GİYİNMEK:
GEREKSİNİM ile/ve/değil/||/<>/< TEDBİR
- SOĞULMA ile/<> SOĞURMA
( Suyu ya da sütü çekilerek pörsüme. | Irmak, kuyu, pınar gibi yerlerde, suyun çekilip yok olması. İLE Bir madde, bir sıvıyı içine çekmek. | Katı ya da sıvı bir maddeyi, soğurma yoluyla bir gazı içine almak, emmek, massetmek, absorbe etmek. | Bir ortamın, ışık enerjisini belirli nicelikte emmesi. )
- SOĞURMA ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> SÖMÜRME
- SÖĞÜŞLEMEK ile HORTUMLAMAK
- SÖĞÜT ile AKSÖĞÜT
( Söğütgillerden, sulak yerlerde yetişen, yaprakları almaşık ve alt yüzleri havla örtülü büyük bir ağaç. İLE Söğütgillerden, kabukları eczacılıkta kullanılan bir tür söğüt. )
( SALIX cum SALIX ALBA )
- SÖĞÜT(BİLECİK) < SEBASİYON
- SÖĞÜT ile SORGUN/SORKUN
( ... İLE Sepetçi söğüdü. )
( SALIX cum ... )
- SÖĞÜT ile/değil TAVULGA
( ... İLE/DEĞİL Kabuğu kırmızı ya da erguvan renginde olan bir tür söğüt. )
- SOĞUTUCU/KLİMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YEL/RÜZGÂR YAKALAYICISI
- SOĞUT(UL)MA ile/ve/<> SOYUTLANDIR(IL)MA
- SOHAM ile ...
( Ben O'yum. )
- SOHBET
( CHAT )
- SOHBET:
KENDİNİ UNUTMAK ile/ve/<> KATMAMAK
( Sohbette, sipariş olmaz. )
( SOHBET: Soruları[sualleri/istekleri] unutturan. )
( SOHBET: Uzaduyumla[telepati] etkileşim. )
- SOHBET:
VAROLUŞ ve/<> İNSAN ÜZERİNE
- SOHBET ile ...
( GÖRÜŞÜP KONUŞMA, ARKADAŞLIK )
( MÜRŞİT İLE GÖRÜŞÜP KONUŞMA )
- SOHBET ve/<> BAHANE(GÜZELLİK)
- SOHBET ve ÇAĞRIŞIM
- SOHBET = CONVERSATIN/CHAT[İng.] = CAUSETTE[Fr.] = GESCHWÄTZ[Alm.] = CONVERSAZIONE[İt.] = CHARLA[İsp.]
- SOHBET ve COŞKU
- SOHBET ve/<> HİZMET
- SOHBET ve HUKUK
- SOHBET["SOHPET" değil!] ile/ve/<> MUHABBET
( Aklın dili/aracı sözcükler ve sohbet, gönlün dili muhabbettir. )
( Kişiyi, tümel/küllî akıla götürecek tek şey, muhabbettir. )
( Ehl-i derdin sohbetine mahrem et! )
( ... İLE/VE/<> İçinde sen/ben['den] olmayan. )
( Dil ile. İLE/VE/<> Göz ile. )
- SOHBET ile MÜTÂLAA
- SOHBET ile/ve NAMAZ
( Namazın kazâsı olur fakat sohbetin kazâsı olmaz! )
( NAMAZ: ZİKRULLAH-I EKBER )
- SOHBET ve/<> ŞİFÂ
- SOHBET["SOHPET" değil!] ile SÖYLEŞİ
- SOHBET ile/ve/değil/yerine TENHA SOHBETİ
- SOHBET ve/<> ÜLFET
- SOHBET ile/ve VAAZ
- SOHBET ve YOLDAŞ/LIK
- SOHBET'İN:
KÂL'İ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HÂL'İ
- Sohbette dinle ve gerektiğince KONUŞ!!!
- SOHBETTEN SOHBETE NAKİL ile YAZILMIŞ/KİTABA GİRMİŞ
- ŞÖHRET ile TANINMIŞ
( FAMOUS vs. KNOWN )
- ŞÖHRET değil/yerine/= ÜN/SAN
- ŞÖHRET ile "YILDIZ"("STAR")
- ŞOK OLMAK değil ŞOKE OLMAK
- ŞOK ile ŞOKE OLMAK
( SHOCK vs. BEING SHOCKED )
- SOKAĞA ÇÖP ATMAK CEPTE/ÇANTADA TUTMAK
- SOKAK ile/ve/değil EV(İMİZ!)
( Lütfen çöpleri yere ya da ağaç/çiçek diplerine değil, çöp kutularına atalım! Ya da cebimizde tutalım! )
- SOKAK ile/ve/değil EV(İMİZ!)
- SOKAK EV(İMİZ!)
- SOKAK/HABER FOTOĞRAFI ile/ve/değil/||/<>/< BELGESEL FOTOĞRAF
( )
- ŞOKE OLMAK ile BLOKE OLMAK
- SOKET[İng. Marka adından] değil/yerine/= KISA ÇORAP
- ŞOKLAR:
KALP KÖKENLİ[KARDİYOJENİK] ile/ve/||/<> SIVI EKSİKLİĞİ[HİPOVOLEMİK] ile/ve/||/<> ZEHİRLENME[TOKSİK] ile/ve/||/<> ALERJİ[ANAFLAKTİK]
( [Şok belirtileri]
- Kaygı, huzursuzluk, baş dönmesi.
- Bilinç seviyesinde azalma.
- Kan basıncında düşme.
- Hızlı ve zayıf nabız.
- Hızlı ve yüzeysel solunum.
- Deride soğukluk, solukluk ve nemlilik.
- Dudak çevresinde solukluk ya da morarma.
- Susuzluk. )
( [Şokta ilkyardım uygulamaları]
- Kendinin ve çevrenin güvenliği sağlanır.
- Hava yolunun açıklığı sağlanır, olabildiğince temiz hava soluması sağlanır.
- Varsa, kanama hemen durdurulur, şok duruşu verilir.
- Hasta/yaralı, sıcak tutulur, hareket ettirilmez.
- Sağlık kuruluşuna gönderilmesi sağlanır[112].
- Hasta/yaralının kaygı ve korkuları giderilerek psikolojik destek sağlanır. )
( [Şok pozisyonu]
- Hasta/yaralı, düz olarak sırt üstü yatırılır.
- Hastanın/yaralının bacakları 30 cm. kadar yukarı kaldırılarak, bacakların altına destek konulur.[Çarşaf, battaniye yastık, kıvrılmış giysi vb.]
- Üzeri örtülerek ısıtılır.
- Yardım gelinceye kadar hastanın/yaralının yanında kalınır.
- Belirli aralıklarla [2–3 dakikada bir] yaşam bulguları değerlendirilir.
)
- SOKRATES
- SOKRATES:
ÖNCESİ ile/ve/<>/> SONRASI
( THALES: [yaklaşık][M.Ö.] 625 - 546
ANAKSİMANDROS: [yaklaşık][M.Ö.] 610 - 546
ANAKSİMENES: [yaklaşık][M.Ö.] 585 - 525
PYTHAGORAS: [yaklaşık][M.Ö.] 570 - 496
HERAKLEITOS: [yaklaşık][M.Ö.] 540 - 480
PARMENİDES: [yaklaşık][M.Ö.] 515 - 450
EMPEDOKLES: [yaklaşık][M.Ö.] 494 - 434
ANAXAGORAS: [yaklaşık][M.Ö.] 500 - 428
PROTOGORAS: [yaklaşık][M.Ö.] 481 - 420
DEMOKRİTOS: [yaklaşık][M.Ö.] 460 - 360
ile/ve/<>/>
SOKRATES: [yaklaşık][M.Ö.] 470 - 399
PLATON: [yaklaşık][M.Ö.] 427 - 347
ARİSTOTELES: [yaklaşık][M.Ö.] 384 - 322 )
( Sokrates öncesi düşünce, Thales ile başlıyor.
Anaksimandros, Anaksimenes tarafından devam ettiriliyor.
Pythagoras, mistik ve matematiksel yaklaşımı geliştiriyor.
Herakleitos, değişim ve oluşa işaret ediyor.
Parmenides, değişim ve varlık'a işaret ediyor.
Empedokles, dört unsur, iki karşıt kuvvet[sevgi ve nefret]'e işaret ediyor.
Anaxagoras, "şey" sayısı kadar unsur, akıl[nous] olduğuna işaret ediyor.
Protogoras, kişinin, herşeyin ölçüsü olduğuna işaret ediyor.
Atomcular, Leucippus ve Demokritos, niteliğin nicelik ile yer değiştirmesi.
İLE/VE/<>/>
Sokrates ile antik yunan doğa anlayışı, doğadan, insana yöneliyor.
Plato ve Aristotles, bu iki anlayışı, evreni anlamak için genişletiyor ve derinleştiriyorlar. )
( SOKRATES: Sağlam güç sahibi. )
( )
- SOKRATES\'Çİ DİYALEKTİK ile HEGEL\'Cİ DİYALEKTİK
( Soru-yanıt yöntemiyle gerçeğe ulaşmayı amaçlayan diyalektik yaklaşım. İLE Tez, antitez ve sentez süreciyle gerçeğe ulaşmayı amaçlayan diyalektik yaklaşım. )
- SOKRATES ve/||/<>/> DESCARTES ve/||/<>/> FICHTE
( FICHTE: Çam ağacı. )
- SOKRATES ile/ve/||/<> PATANJALI
- SOKRATES ve/<>/> PLATON ve/<>/> ARİSTOTELES
( ... VE/<>/> Olması gerekeni bilirim/bileyim. VE/<>/> Olanı (")bilebilirim(")/bileyim. )
- SOKRATES ile/değil PLATON'UN "SOKRATES"İ
- SOKRATES'İN DEDİKLERİ ile/ve/ya da SOKRATES ÜZERİNDEN SÖYLENİLENLER/"SOKRATES'E SÖYLETTİRİLENLER"
- SOKRATES'İN "YARGILANMASINDAKİ" 500 "YARGIÇ":
ÖLÜM KARARI VERENLER ile/değil/yerine/>< KARŞI OLANLAR
( [ne yazık ki]
[İlk "karar"da] "280" >< 220
[İkinci "karar"da] "360" >< 140 )
- SÖKÜ OTU
( Baklagillerden, kumlu topraklarda yetişen bir bitki. )
( ORNITHOPUS )
- SOKULMAK ile YANAŞMAK
- SÖKÜP-KURMA ile YIKIP-YAPMA
- SOKUR ile SOKUR
( Bir gözü görmeyen hayvan. İLE Köstebek. )
- SOKUŞ ile/||/<> SÖGÜŞ/SÖVÜŞ
( Lâf sokmak, birbirini suçlamak. İLE/||/<> Sövmek, küfür etmek. )
- ANAHTARLAR:
SOL ile/ve/<> DO ile/ve/<> FA
( )
( Dizenin ikinci çizgisi üzerine konulan ve çizgiye adını veren ve ince sesleri göstermeye yarayan bir anahtardır. İLE/VE/<> Portenin üzerine çizilen ve o çizgideki notaya adını veren anahtar. İLE/VE/<> Portedeki notaların, "Fa" yüksekliğinde olacağını gösteren im. )
- SOL ile SOL
( Yüreğin bulunduğu tarafta olan. İLE Gam dizisinde, fa ile la arasındaki ses. | Bu sesi gösteren, nota imi. )
- SOLA DALLANMA ile ...
( LEFT BRANCHING )
- SOLANACEAE = BAZINCÂNÎYE
- SÖLEDİMİ" ile/değil SÖYLEDİĞİMİ
- SOLFEJ[Fr. < İt.] değil/yerine/= OKUMA | EZGİLERİN UYGULANIŞI | MÜZİK ÇALIŞMASI
- SÖLGENTAŞ ile/ve/||/<> ARKAİM
- SOLGUN değil/yerine/</>< OLGUN
- SOLİDARİST/SOLİDARİZM/SOLİDARİTE[Fr.] değil/yerine/= DAYANIŞMACI/LIK
- SOLİST değil/yerine/= OKUYUCU
- SOLIT/SOLİD[İng.] değil/yerine/= KATI, KATILIK
- SOLITER/SOLITARY[İng.] değil/yerine/= TEK
- SOLLAMAK
- SOLMAK ile KURUMAK
( WILT vs. WITHER )
- SOLO değil/yerine/= BİREYSEL
- SÖLOM ile/ve/||/<>/> KORDALILAR
( Orta derinin iki tabakası arasında bulunan ve oğulcukta genel gövvde boşluğunu oluşturan oyuk. İLE/VE/||/<>/> Sölomları iyi gelişmiş çok gözeli hayvanlar topluluğu. )
- SÖLOM[Yun.] değil/yerine/= OYUK
( ... İLE Ortaderinin iki tabakası arasında bulunan ve oğulcukta genel gövde boşluğunu oluşturan oyuk. )
- SOLOMON ADALARI'NDA:
İNGİLİZCE ve/<> PİSİN
( ... VE/<> Yerel dil. )
- SOLOMON ADALARI'NDA:
ORKİDE ve/<> ÇOK ÇEŞİTLİ BİTKİLER
( 230 çeşit. VE/<> 4500 çeşit. )
- SOLOMON ADALARI'NDA YAŞAM:
990'ı ile/ve/değil/<> 400'ü
( 990 adadan oluşan Solomon Adaları'nın, sadece 400'ünde kişiler yerleşmiştir. )
- SOLOMON ADALARI'NDA:
YEREL DİLLER ile/ve/<> AĞIZ/ŞİVE
( 63 yerel dilde. İLE/VE/<> Çok çeşitli ağızlarda konuşuluyor. )
- SOLONEDON ile ...
( Bir tür hayvan. )
- SÖLPÜK ile SÖLPÜMEK
( Gevşeyip kendini koyuvermiş. İLE Şişmanken zayıflamak. | Gevşemek, pörsümek. )
- SOLSTICE değil/yerine/= GÜN DÖNÜMÜ
- SOLÜBILITE/SOLUBILITY[İng.] değil/yerine/= ÇÖZÜLEBİLİRLİK
- SOLUCAN ile BAĞIRSAK SOLUCANI
( EARTWORM vs. TRICHINA )
( ... cum ASCARIS LUMBRICOIDES )
- SOLUCAN ile CHIKILIDAE
( ... İLE Hem karada, hem de suda yaşar. Dinazor çağından kalan bu canlının, Afrika ve Amerika'da, 186 türü bulunur. İlk kez Hindistan'da bulunmuştur.[Hindistan'a nasıl gelmiş olabileceği bilinemiyor.][Hindistan'lı SD Biju(Prof.) tarafından bulunmuştur.] )
- SOLUCAN ile DENİZ SOLUCANI
( ... İLE Deniz solucanı. )
( ... ile ZÜ-S-SUKBE )
( ... avec HOLOTHURIDE )
- SOLUCAN ile KURD
( EARTWORM vs. WORM )
- SOLUCAN ile MEDİNEKURDU
( ... İLE İnsan ve birçok başka memelinin, derialtı katılgandokusunda yaşayan, sıcak ülkeler solucanı. )
( ... cum FILARIA MEDINENSIS )
- SOLUCAN/SOĞULCAN ile SÜLÜK
( Solucan, Şubat ayında sırf fosfordur, tavuklar yiyecek olursa ölürler. )
( DÛD, HARÂTÎN, HURTUUN ile ALAK, SİL'A
HARÂTÎNİYYE: Halkalılar.
ZÂT-ÜR-RE'S-İ ŞA'RÎ: Baş tarafı kıl gibi ince bir tür solucan.[kara hümmâdan ölenlerde çok bulunur]
HAREKET-İ DÛDİYYE/DİDÂNÎ: Solucan gibi hayvanların büzülmesi durumu. )
( ... ile DÎV-ÇE/DÎVEK[: Ağaç kurdu, güve. | Sülük. | Kadın tuzluğu denilen bitki. | Arka kaşağısı.] )
( EARTWORM vs. LEECH )
( ... cum HIRUDO (MEDICINALIS) )
- SOLUCAN ile TÜP SOLUCANI
- SOLUCAN ile/ve UZUN SAKALLI SOLUCAN
- SOLUCAN ile YASSI SOLUCAN
( PLANARYA: Daha küçük hayvanları avlayan ya da ölü hayvanlarla beslenen etobur yassı solucanlar. )
( ... ile ARÎZ-ÜL-CİSM )
( EARTWORM vs. FLATWORM )
( VER avec PLATHEIMINTES )
- SOLUCAN ile YASSISOLUCANLAR
( ... İLE Tenya ve kelebek asalağı gibi, gövdeleri yassı ve uzun olan solucanlar takımı. )
- SOLUCAN ile YERSOLUCANI
( ... İLE Halkalılardan, nemli topraklarda yaşayan bir solucan. )
( ... cum LUMBRICUS TERRESTRIS )
- SOLUCAN ile YILBAŞI AĞACI SOLUCANI
( )
- SOLUCAN ile YUVARLAKSOLUCANLAR
( ... İLE Sert bir kitinle örtülü gövdeleri, halkasız, uzunlamasına, yuvarlık ve genellikle ince solucanlar topluluğu. )
- SOLUCANOTU
( Bileşikgillerden, Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgelerinde yetişen, çiçekleri iyi bir solucan düşürücü olarak kullanılan bir bitki. )
( TANECETUM VULGARE )
- SOLUĞAN ile SOLUĞAN
( Soluk darlığına tutulmuş olan. | Sık soluyan hayvan. İLE Uzaklarda esen rüzgârdan sonra başlayan dalga hareketi. )
- SOLUK ALMA/İNHALASYON[İng. < INHALATION] ile/ve/değil/< SOLUK VERME/EKSHALASYON[İng. < EXHALATION]
( TEBEHHÜR: Kısa ve sık soluk alma. )
( ŞEHÎK[< ŞEHKA] ile/ve/değil/< ZEFÎR )
- SOLUK ALMALI!
- SOLUK BORUSU/TRAKE[Fr. < TRACHEE] ile/ve/||/<> YEMEK BORUSU/ÖZAFAGUS/GULLET
( WEASAND/TRACHEA vs./and/||/<> ESOPHAGUS )
- SOLUK ÇEŞİTLERİ ve SOLUK EGZERSİZLERİ!!!
- SOLUK DARLIĞI/SOLUNUM GÜÇLÜĞÜ/YELPİK/DİSPNE[Fr.]//DYSPNEA[İng.]/ANJİN DÖ PUVATRİN[Fr.]
( Balgamlı öksürükle ortaya çıkan, süreğen göğüs sayrılığı. )
( ZÎK-I NEFES ile/ve ZÎK-İ SADR[: Göğüs darlığı.] )
- SOLUK DELİĞİ ile/ve/<> SOLUK YOLU
( MENFES ile/ve/<> HANÇERE, MİZMÂR[Ar.] )
- SOLUK "MEKİĞİ" ve/||/<>/> KAZA VE KADER "MAKASI"
( Yaşam kumaşını dokur. VE/||/<>/> O kumaşı biçer. )
- SOLUK/NEFES ile/ve/<> KELÂM
( ... İLE/VE/<> Soluğa/nefese verilen şekil. )
- SOLUK SAYISI ile/ve/||/<> NABIZ SAYISI
( [dakikada]
18 - 24[bebekte] | 16 - 22[çocukta] | 12 - 20[yetişkinde]
İLE/VE/||/<>
100 - 140[bebekte] | 100 - 120[çocukta] | 60 - 100[yetişkinde] )
- SOLUK ve/||/<> BESLENME ve/||/<> PSİKOLOJİ ve/||/<>
FİZYOLOJİ ve/||/<> EŞEYSELLİK ve/||/<> İLETİŞİM
- SOLUK ile/ve/değil EŞİK
- SOLUK ile İLK SOLUK(GASPING)
( SOLUNUM FiZYOLOJiSi
Solunum için serbest molekül O2 gereklidir. Oksijen difüzyonla, deri solungaçla hava delikleri ve akciğerlerle sağlanır.
Gögüs-akciğer ilişkisi söz konusudur. Göğüs kasları kasılmasıyla, solunum meydana gelir. Solunum, 1) Dış solunum(havadan O2'nin, hücrelere taşınması), 2) İç solunum(hücre çevresindeki O2'i alıp, CO2'i vermesi). Normal solunum 12-15 dakikadır. 500-600 cm3 hava alınır ve verilir. Gövde O2 kullanımı 250 cm3/dakikadır. Buna karşılık dakikada 200 cm3 CO2 verilir.
Akciğerlerde olanlar:
1- Yeterli hava akciğerlere girmelidir.(Ventilasyon=havalanma)
2- Hacim akciğere girdikten sonra dağılım eşit olmalıdır.
3- Diffuzyon kapillerler düzeyine yeterli olmalıdır.
4- Dolaşımın yeterli olması gereklidir.
5- Bazı mekanik faktörler = Akciğere giren hava bir dirençle karşılaşır.
6- Akciğgerlerde elastik ve elastik olmayan yapılar da vardır.
Akciğerlerin solunum fonksiyonundan başka koruma rolü de vardır. Havayı ısıtır, nemlendirir. Bronchial sekresyonda immunglobulin(ıgA) vardır. Ayrıca bazı direnç maddeleri vardır. Akciğerlerde alveoler makrofajlar(PAMS) vardır, Lizozomal enzimler ortama yayılıp iltihaba neden olabilir, sigara sonucu vs. fibröz dokular gelişebilir.
Tonsil ve adenoidler vardır, lenfoid oldukça zengindir.
Bronchial konstriksiyonlar sonucu istenmeyen maddeler alınmaz. öksürük de bir koruma yöntemidir. Akciğerlerde bulunan kirpiksi yapılar dakikada 16 mm. harekete sahiplerdir ve madde ilerletirler. Bazı hastalıklarda bu bozulur. Akciğerlerin endokrin ve metabolik fonksiyonlari da vardır. ğSürfaktan, histamin, adrenalin, APUD(Amine Precursor Uptake Decarbocilation) hücreler... vs.
Sentezlenerek kullanılan madde sürfaktandır.
Sentezlenen, depo edilip kana verilen maddelerse: Prostoglandin, Histamin, Kallikrein'dir.
Kandan alınan maddeler= Prostoglandinler, bradikinin, adenin nükleetit, serotonin, norepinefrin, asetil kolin'dir.
Aktive edilen= Angiotensini
Akciğerler, kalp, timus, büyük damar vs. göğüs boşluğunu doldurur.
Primer lobul; respiratuar bronchiolden sonraki kısma denir. Esas solunum yeri burasıdır. Primer lobul ve terminal bronşcuklar, sekonder lobulü yapar.
OSS bağlı Parasempatik lifler, vazokonstriksiyon yapar. Adrenalin ise vazodilatasyon yaptırır. Akciğer epitel ile döşelidir. Tip 1 döşeyici yassı epitel, kirpikli bol stoplazmalıdır. Tip 2 ise inklüzyon nesnecikleri içerir ve sürfaktan yapar.
Boyle-Mariotte Kanunu= P1 - V1 = P2 . V2
Gay-Lussac(Charles) Kanunu= V ( ) T
Dalton Kanunu= Her gazın bir kısmi basıncı vardır.
Henry Kanunu= Sıvılarda erimiş gaz miktarı, Parsiyel basıncıyla doğru orantılıdır.
1 cm3 sıvının 76u mmHg basıncında absorbe ettiği gaz miktarına sıvının absorbsiyon katsayısı denir.
Avagadro Kanunu= Aynı basınç(P) ve aynı sıcaklıkta(T) aynı molekül sayısı(n) = aynı hacim(V)dir.
İdeal Gaz Kanunu= PV = nRt
Akciğer Ventilasyonu: Akciğer içi havayı hacim ve kapasite olarak Spirimetre ölçer. 4 önemli hacim ve 4 kapasite vardır.
Hacim, Akciğerlerde bulunan havadır. Kapasite birkaç hacmin beraber anlatılmasıdır. Hava hacimleri: (Tidal)
1) Solunum hacmi: Bir seferde alınıp verilen hava hacmidir. Yaklaşık 500-600 m3'dür.
2) İnspirasyon yedek hacmi: Normal ekspirasyondan sonra verilen havadır. Yaklaşık 3000 cm3'dür.
3) Ekspirasyon yedek hacmi: Normal ekspirasyondan sonra verilen havadır. Yaklaşık 1000 cm3'dür.
4) Rezidüel hacim(artık hacim): Akciğerlerden çıkarılamayan hacimdir. Yaklaşık 1200 cm3'dür. Kollaps havası 700 cm3 AC sıkarak çıkarılır.
Minimal hava 500 cm3'dür. Hiç çıkmaz. Bunun 700 cm3'ü kollaps havasıdır. Akciğerler sıkılarak ancak çıkarılabilir. 500 cm3'ü ise minimal havadır. Hiçbir biçimde çıkarılamaz.
1) İnspriasyon kapasitesi: Solunum hacmi + inspirasyon yedek hacimdir. Yaklaşık 3500 cm3'tür.
2) Fonksionel rezidüel kapasite: Ekspirasyon yedek hacmi + Rezidiüel hacmidir. Yaklaşık hacmi 2200 cm3'tür.
3) Vital kapasite: İnspirasyon yedek hacmi + Ekspirasyon yedek hacmi 2200 cm3'tür.
4) Zamanlı vital kapasite: Zorunlu Ekspirasyon hacmi de denir.
FEV= Force, Ekpiratory, Volume
1. sn. %83 vital kapasite
2. sn. %94
3. sn. %97
1. sn.de %63 vs. ise - Astım'dır.
Yatar pozisyonda vital kapasite azdır. Ayakta ise fazladır.
5) Total kapasite: Akciğerlerdeki tüum havayı içerir. Yaklaşık 6000 cm3'dür. Bayanlarda ve baylarda farklıdır. Bayanlarda %25 daha azdır. Baylarda giderek hepsi azalır, ancak elastik hacim arttığı için rezidüel hacim artar.
Zorlu ekspirasyon orta akim hızı= 0.25 - 0.75 sn.de ölçülür.
Solunum sisteminde iki ölü boşluk vardır.
1) Anatomik ölü boşluk= Terminal bronşcuklara kadar olan kısım gaz alışverişine katılmaz. Yaklaşık 150cm3 bir hacim kaplar.
2) Fizyolojik ölü boşluk= Total ölü boşluk + alveolar ölü boşluktur. Kanla temasa gele alveollerde havalanma olmayabilir.
Solunum dakika hacmi= (Pulmoner ventilasyon) Dakikada alınan hava hacmidir. Yaklaşık 6000 cm3=6 lt.dir.
Alveolar ventilasyon= Solunum hacmi - ölüboşluk hacmi= 500 - 150= 350 cm3'tür.
Maksimum istemli ventilasyon(Maksimal solunum kapasitesi): Kişinin alabileceği hava miktarıdır. Normalin yaklaşık 25 katıdır.
Rezidüel hacim: Denge sağlanması açısıdan önemlidir. Soluk tutulduğunda bu hava kullanılır.
Spirometreyle ölçülmeyen hacimler; Rezidual hacim, fonksiyonel rezidüel kapasite, total kapasitedir.
(TANIMLAR)
Eupne : Normal solunum.
Apne : Solunum durması.
Hipoventilasyon : Bir dakikada akciğerlere giren hava miktariinın azalması.
Hiperventilasyon : Bir dakikada akciğerlere giren hava miktarının artması.
Hiperne : Solunum derinliğinin artması.
Hipopne : Solunum derinliğinin azalması.(Yüzeysel Solunum)
Takipne : Solunum sayısının artması.
Bradipne : Solunum sayısının azalması.
Anoksi : Dokuda O2 yokluğu.
Hipoksi : Dokuda O2 azalması.
Anoksemi : Kanda O2 yokluğu.
Hipoksemi : Kanda O2 azalması.
Hiperkapni : Kanda ve dokuda CO2 artmasıdır.
Akapni : Kanda ve dokuda CO2 yokluğu.
Hipokapni : Kanda ve dokuda CO2 azalması.
(Hipoventilasyon)
Hipoventilasyon : Bir dakikada akciğerlere giren hava miktarının azalmasıdır.
1) Merkezi etki ile solunum merkezi depresyonu : Anestezi, morfin, serebral travmalarda, barbitüratlar.
2) Nöral iletim ve kesinti: Çocuk felci, nöromusküler blokta,(Kürar vs.) diastanyogravis, botilismus, nikotin zehirlenmesi.
3) Solunum yolu hastalıkları ve myopati(solunum kaslarında).
4) Toraks hareketlerinde sınırlama: Deformite, kifoz, lordoz, skolyoz.
5) Akciğer hareketlerinin sınırlanması= Pleural sıvı, Pnömotoraks vs.
6) Akciğer hastalıkları fonksiyonel olarak akciğer dokusunda azalma yapar. Tümörler, atelektazi, aşırı kollaps, alanı azaltır. Akciğer doku genişlemesinde, akciğer konjesyonunda(aşırı kanlanma) Restriktif tip akciğer hastalıklarında ve obstrüktif tip akciğer hastalıklarında fonksiyonel akciğer dokusu azalır.
(Hiperventilasyon)
Bir dakikada akciğerlere giren hava miktarının artmasıdır.
1) Anksiyete, sinirlilik solunumu artırır.
2) M.S.S. lezyonları: Menenjik, ansefalit vs.
3) Hormon ve ilaçlar: Antiepileptikler, progesteron, analjezikler, analeptik ilaçlar, yüksek dozda salisilatlar.
4) Metabolizma artması: (Fazla O2 alınsın diye) özellikle metabolik azidozda.
5) Pulmoner reflekslerden kaynaklanan etki: Hipotansiyon sonucu görülür.
6) Mekanik olarak.
7) Hipoksi durumunda.
4 çesit hipoksi görülür:
1) Hipoksik hipoksi: Arterial pO2 azalır.
2) Anemik hipoksi: Arterial pO2 yeterli, ancak kansızlık olduğundan O2 taşınması azalır.
3) Stagnant(istemik) hipoksi: Dokuya az kan gider. pO2, eritrosit sayısı normaldir. Doku kanlanması azalır, havuzlanma olur. Kapillerde havuzlanma vs. olur. Kan akışı yeterli hızda değildir.
4) Histotoksik hipoksi: Herşey normaldir. Ancak hücre duzeyinde solunum olmaz.(Siyanür zehirlenmesi vb. gibi)
Hipoksi önce beyni etkiler, başağrısı vs. olur.
Atmosfer ve alveoler hava alışverişi:
Akış basıncı farkından dolayı olabilir. Atmosfer basıncı genelde sabit kalacağından, alveoldeki basınç değişmelidir. Eğer V= hacim artar, P= basınç azalırsa atmosfere göre akciğer hacmini diafragma hareketleri ve inter kostal kaslar etkiler. İnterkostal kaslar, göğüs ön arka çapını, diafragma ise uzunlamasına çapı genişletir.
(İnspirasyon)
İnspirasyon: İnspirasyonda diafragma hareketi %75 etkindir. İnspirasyonda diafragma normalde 1,5-7,5 cm. arasında hareket eder. İntraplevral sıvı birikmesi durumunda, diafragma hareketi sınırlanır.
İnspirasyon aktif bir harekettir.
Eskpirasyon: Pasif oluşur. Kasılmış adale gevşer. Aşırı hareket vb. durumlarda aktif olabilir.
İnspirasyon kasları:
- Diafragma
- m. serratusanteriörler
- m. sternocleidcmastoideus'lar
- m. levator scapular
- m. scalenus'lar
- omurga kaldırıcıları
- m. intercostalis externuslar
Ekspirasyon kasları:
- Karın kasları(m. rectus abdominis vs.)
- m. intercostalis interni'ler
- m. serratuus posteriör inferiör
- m. pectoralisler, serratus lateralisler solunuma yardımcı kaslardır.
Ayrıca lanynx'in abductor kasları rima glottis'i açar, adductor kasları ise kapatır.
(Ortopnea)
Ortopnea: Ayakta ya da dik duruş halinde rahat soluk alınırken, dik duruş dışındaki herhangi bir pozisyonda soluk alırken güçlük çekilmesidir. Burada hasta ense kasları ile kafa ve omuzunu sabitleştirerek göğsünü iyice genişletir.
İntraalveoler basınç her zaman intraplevral basınca göre yüksektir. İntraplevral basınç (-), intraalveoler basınç ise (+)'tir. Elastik yapısından dolayı akciğer gerilmeden sonra büzülmeye yatkındır. Alveol sıvısının bir yüzey gerilimi vardır. Bu durum kollabe olmaya eğilim yaratır. İntraplevral sıvı çok azdır. İçteki alveoler sıvı ve hava basıncı durumu dengeliyor. Alveol yüzeyde bulunan sürfaktan, (dipalmitoil fosfatidil kolin) yüzey gerilimini azaltan bir maddedir. Hava ve su molekülleri arasına girip etkileşimi azaltır. Buna intikollaptik madde de denir.
Tip 2 pnömositlerden, ekzositozla alveol yüzeyine salgılanır. Bir kısmı alveoler makrofajlarca uzaklaştırılabilir. Pulmoner ödem, alveollerin sıvıyla dolmasıdır. Yüzey gerilimi aynı zamanda kapillerden sıvı dolmasına da yol açar. Sürfaktan bunu da engeller. Sürfaktan yokluğunda, Hyalen Membran Hastalığı ya da Respiratuar Distress Sendromu meydana gelir.
Tiroid hormonları, sürfaktan yapımını artırır.
Sürfaktan yapımı, bronşial obstrüksiyonlarda, sigara içenlerde ve %100 oksijen solunmasında azalır.
İntraplevral basınç yaklaşık -4 mmHg'dir. Derin inspirasyonda intraplevral (-) basınç artar. İntraplevral basınç akciğerlerin genişlemesi için daha da negatifleşir. (-14 mmHg.)
Göğüste açılan bir delikten plevral kaviteye giren hava akciğer kollapsına neden olur. Buna Pnömotoraks denir. Hava içeri girip çıkamaz, böyle bir yara olursa "Açık pneumotorax" denir. Ventil Pnömotoraks da hava çıkamaz, yaşamsaş tehlike artar(subap etkisi vardır). İntraplevral boşlukta, kan olmasına "Hemotoraks", sıvı olmasına "Hidrotoraks", lenf sıvısı olmasına da "Silotoraks" denir.
Atelektazi'de ise alveoller tamamen büzüşmüştür, o kısım havalanmaz, bu kısımda damarlar da büzüşür, bu kısma kan gitmez ve zarar minimuma iner.
Komplians akciğerin elastik yapısı akciğerin genişleyebilme yeteneği olarak tanımlanır. Belirli bir basınçta belirli bir hacim genişlemesi olur.
C= ^V/^P'dir. C= Komplians. Akciğer C=0.2 lt./cm. H2O Akciğer ve Toraks C=0.13 lt./cm. H2O'dur.
Bazı olaylar kompliansı= C'yi azaltır. Amfizemde, belirli bir basınçta ^V çok fazladır. Dolayısıyla kompliansta artar. Amfizemde elastikiyet azalmıştır.
Elastikiyet azalmış ise az bir basınçla çabuk genişler.
Fibröz doku hastalıklarında aşırı kanlanma vs.'de kalp yetmezliğinde akciğerler sertleşir.
(Solunum işi)
Solunum işi: Elastik kuvvete karşı komplians işi, Doku direnci işi, Akciğer ve göğüs duvarı viskozitesine karşı, Hava yollarına karşı direnç işidir. Hava direnci akan moleküllerin ilişkisiyle, hava yolu uzunluğuyla doğru, borunun r= yarı çapının 4. kuvvetiyle ters orantılıdır.
Normalde iş, enerjisinin %2-3'ü harcanır. Egzersizlerde değişebilir.
Alveol hava bileşimi atmosferden farklıdır. Akciğerlere giren hava nemlenir, her seferinde havanın 1/7'si yenileşir. Geriye kalan, rezidüel hava yapar. PO2 47 mmHg.'dır. PO2 nemli havada daha azdır. Eksirasyon havası, inspirasyon havasından farklıdır. Ekspirasyon havasında CO2, fazla olmalıdır. Ancak ölü boşluklarda dilüe olmuştur.
Akciğerlerde, normalde gazların yarısı 17 sn.de atılır. İki katına çıkan ventilasyon sonucu 9 sn.de yarıya inen ventilasyonla ise 34 sn.de atılır.
Ekspirasyon havasındaki CO2 düzeyi, alveoler düzeydeki CO2'ten düşüktür. Ekspirasyon havasındaki O2 ise alveollerdekinden fazladır.
Alveoler O2 = 104 mmHg., CO2 = 40 mmHg.'dir. Alveol ventilasyon 4.2 lt./dk.'dır.
(Ventilasyon)
Ventilasyon-Perfüzyon bozukluğundan oluşacak bozukluklar: Havalanma bozukluğu olursa oran düşer.
VA/Q
VA= alveolün aldığı hava
Q= Kan akımı
Akciğerlerin tepesinde hava daha azdır. Kan akımı da aynı biçimde tabana doğru gittikçe artar. Kan akım artışı daha keskindir.
Tepede ventilasyon kan akımından daha fazla görülür, oran yüksektir. Tabanda ise tam tersi, oran düşüktür.
Hava akımı artar, kan akımı az ise gövde oranını sabit tutmak için Histamin, Parasempatik aktivasyon ve CO2 azalması hava yolunda daralma, Epinefrin, Sempatik aktivasyon CO2 artması ise hava yolu genişlemesine neden olur.
Düşük O2, Yüksek H+ arteriolde konstrüksiyon, Yüksek O2, düşük H+ arteriolde dilatasyon yapar.
Hava akımı fazla, kan akımı azsa oran fazladır. Bu durumda lokal PO2 artar, H+ iyonu konsantrasyonu azalır. Bu da pulmoner damar düz kaslarının konstrüksiyonuna neden olarak vasküler direnç meydana getirir. Hava akımı ve kan akımı artar.
(Atmosfer)
Atmosfer değişimlerinde karşılaşılacak sorunlar:
3000-4000 m,:
Baş ağrısı, baş dönmesi, kusma, dispne, taşikardi ....... ölüm ...... Hipoksi etkilerine ısı, accelerasyon(anfular, lineer) descelerasyon vardır. Uzayda lineer accelerasyon önemlidir.
Yükseklerde P azalır. 47 mmHg su buharı basıncıdır, burada kesim ölüm olur. Basınç azalırsa, yanısıra PO2'de azalır.
Az yükseklerde azalan PO2'nin karşılanması için ventilasyon artırır. Ventilasyon çok artınca CO2 çıkarımı artar. Alveollerdeki CO2 24 mm.ye düşer. Kandan geçecek CO2 akveolü doldurur. O2'ne yer kalmaz.
O2 saturasyonunda %50'ye kadar düşmede şuurda bozukluk olmaz.
Hipoksi etkileri: 1) Görmede güçlük oluşur. Basil denen gece görme reseptörleri hipoksiden etkilenir. 2) 8000 feetten yukarıda hiperventilasyon olur. Ventilasyon %65 kadar artar. 3) 12000 feette uyuklama hali, zihinsel yorgunluk, anormal davranışlar olur. 4) 15000 feette muhakeme faaliyeti, motor yetenekleri azalır. Çok yüksekte ani ölüm olmaz. Çünkü yedek O2 deposu vardır.
Adaptasyon:
1) Hiperventilasyon Hiperpne(derinlik artar).
2) Polistemi.
3) Kapiller proliferasyon CO artırılır. Dolaşıma açık kalma süresi ve miktarlar artar.
4) Diffüzyon kapasitesi artar. Çünkü akciğerlerde temas yüzeyi artmıştır.
5) Enzimlerde artış olur. Oksidatif enzimler daha etkilidir, az O2'de bile etkililerdir. Kromozomal değişikler sonucu bile olabilir.
Her 10 m.'de bir 1 atmosfer basınç artar. Caisson Hastalığı'nın(vurgun) da. Azot lipide etkilidir, beyni harap eder.
Yüksek O2'de yüksek basınçta CO2 taşınmasında aksaklık olur, oksidatif enzim konsantrasyonu da artar.
(Suni Solunum)
İtme, çekme, basınç, ağızdan ağıza solunum metodları:
İtme-çekmede inspirium ve ekspirium hareketleri yaptırılır.
Basınç metodunda ekspirium aktif, inspirium ise pasiftir.
1) Holger-Nielsen İtme-Çekme Metodu: 500-1600 cm3 hava gönderilir. 10-12 dak. yüzüstü yatırılıp kollar yukarı kaldırılır, pectoralis gerilir, goğüs kafesi genişler(inspirium). Göğüs duvarına iyice bastırılır(ekspirium). Sırtüstü yatırmak gerekirse silvester metodu kullanılır. Kollar arkaya uzatılır(inspirium). Kollar göğüs üstüne konup, bastırılır(ekspirium).
2) Sarpey-Safer Basınç Metodu:
Belden kaburga altlarından bastırılır(ekspirium). Bırakılınca inspirium kendinden olur. Böylece 400-600 cm3 hava girer, çocuksa başaşağı 45o yukarı, pozisyonda olmalıdır.
3) Ağızdan ağıza solunumda el ense arkasına konur. Bir elle burun kapatılır.
FİZYOLOJİ DERS NOTLARI
( DR. OKTAY BANLI / STJ. DR. AHMET ÜNAL - HACETTEPE - METAY )
)
( İLK SOLUNUM
BEBEĞiN SOLUK ALMAYA BAŞLAMASI:
Uterus içindeyken çocuğun hava yolları, akciğer alveolleri bir sıvı ile doludur(80-100 cc.). Bu sıvı amniyos sıvısı değildir. Alveolleri duvarından sızan plazma ultrafiltratı olarak kabul olunmaktadır. Son üç ayda oluşur ve alveollerin açılma ve gelişmesini sağlar. Vagus etkisi altında bir sphincter işlevi yapan larynx zaman zama açılır, hava yollarını dolduran suyun bir bölümü dışarı çıkar. Bu su ya yutulur, yutulamayan bölümü de amniyos suyuna karışır.
Çocuk doğumda kemik pelvisi geçerken büyük bir baskı altında sıkışır. Hava yollarını dolduran suyun 1/3'ü (özellikle üst hava yollarındaki su) ağız ve burundan dışarıya atılır.
Doğumla beraber, toraks baskıdan kurtulur, kendi elastik gücüyle açılır ve göğüs içinde ortaya çıkan negatif basınçla dışarıdan havanın trakeaya kadar girmesi sağlanır(7-42 ml.).
Yine toraksın genişlemesine bağlı olarak, lenf kanalları, kapillerler, venalar da açılır. Hava yollarından dışarı atılamayan suyun bir bölümü de, vegatif basıncın açtığı perivasküler lenfatiklere ve kapillerlere emilir(rezorbe olur). Alveollere kadar hava yollarında su kalmaz. Akciğerlerin tüm alanlarında rezorpsiyonun tamamlanması birkaç gün sürebilir.
Doğumla beraber vagus dominansının yerini sempatik tonus alır. Larenks ve pulmoner arter dallarındaki vazospazm çözülür. Kan, açılan ve direnci birden düşen pulmoner arterlere yönelerek, akciğerlerin açılmasına katkıda bulunur.
Alveolleri dolduran sıvı rezorbe olurken, alveol epitellerinin salgıladığı ve sürfaktan adı verilen maddeler alveollerin iç yüzünde ince bir film halinde rezorbe olmadan kalırlar. Fosfolipid-protein yapılı bu maddelerin işlevi, alveol içi yüzeysel gerilimi nötralize etmektir. Soluk verme sonunda, alveollerin tamamen boşalma ve duvarlarının kollabe olmasını(atelektazi) önlerler. Bu maddelere antiatelektazik maddeler adı da verilmiştir.
Solunum başlayınca oksijen alınması ve karbondioksit verilmesinin normal akışı, alveollerin açık kalmasına bağlıdır. Elastik bir organ olan akciğer şişirildikten sonra kendi haline bırakılırsa yine eski durumlarına dönerler. Soluk alırken, toraks kasları ve diafragma kasılarak göğüs kafesi genişler, ortaya çıkan negatif basınca uyarak akciğerler de açılırlar. Kasların kasılması geçince kendi elastik güçleriyle ve pasif olarak küçülürler ve soluk verilmiş olur. Eğer sürfaktan maddeler yüzeysel gerilimi önlerlerse, alveoller kapanmaz, rezidüel ve fonksiyonel bir hava kitlesi geri kalır. Sürfaktan maddeler, insan akciğerinde 20. - 24. gebelik haftalarından sonra ortaya çıkar ve giderek miktarları artar. En büyük bölümü lecithin'dir. Alveol epitellerinin(iki tip kuboid alveol epitelleri) yaptığı bu maddeler zaman zaman alveol içerisine salgılanır, bir taraftan da oksijen karşısında harcanır, fakat sürekli olarak yapım ve salgılanmaları devam eder ve açık kapatılır. Sürfaktanlar azaldıkça alveol iç yüzeylerinin gerilimi artar.
28-30 haftalık gebelikten sonra, sürfaktanlar, işlevsel ve yeterli bir düzeye ulaşır. Ayrıca 35. haftadan sonra daha etkin sürfaktanlar da yapılmaya başlar. Çünkü sentezi iki ayrı enzim sistemi aracılığı ile iki ayrı yoldan yapılmaktadır.
DÜZENLİ SOLUK ALMALARIN BAŞLAMASI:
Solunumun neden başladığı tam olarak aydınlatılmamıştır. Bilinenler, koyun ve maymunlarda yapılan denemelere ve klinik gözlemlere dayanmaktadır.
Daha doğumdan önce uterus içinde solunum hareketlerinin varlıği bilinmektedir. Üst solunum yollarını dolduran sıvının yoğunluk ve viskozitesi yüksek olduğu için, soluk alma hareketleri larenksten öteye geçmemektedir.
Solunum yollarını dolduran sıvının 1/3'ünün göğüsün sıkışmasıyla doğum kanalını geçerken ağız ve burundan dışarıya atıldığı, doğumla baskıdan kurtulan goğüs kafesi açılınca, ilk havanın (7-42 ml.) trakeaya kadar girdiğine yukarıda değinmiştik, geri kalan sıvının perivasküler lenfatik ve kapillere emildiği de anlatılmıştı.
İlk inspirium'la giren hava, yarı kapalı glottis'e çarparak gürültü ile ve bebeğin bağirmasıyla tekrar dışarı atılır. Bu sırada göğüs içinde (40 - 80 cm. su) basınç yükselir. Birkaç dakikada akciğerlerin tam açılması ve normal rezidual kapasite (3/4) sağlanır. İlk güçlü bağırmalar akciğerlerin tam açılmasına yardım eder.
İlk soluk almayı çözen etkenler değişiktir. Bunlar:
Hipoksi, asidoz, kordonda kan dolaşımının durması(bağlanma, pensle sıkıştırma vb.) çevrenin ısı farkıdır.
a) Doğuma yakın çocukta hafif birhipoksi ve asidoz başlar. Anne çocuk arasındaki oksijen ve karbondioksit alışverışi biraz zorlaşır. Asidoz respiratuvar tiptedir. Tek başına hipoksi ve asidozun solunumu başlattığı söylenemez.
b) Kordonda sirkülasyonun durmasının soluk almayı başlatmada önemli rolü vardır. Kordon pense edilir edilmez, aniden hemodinamik koşullarda köklü bir değişme başlar. Vagus tonusu yerini sempatik tonusa bırakır. Kan basıncı yükselir. Aortadaki baroseptörler uyarılır ve ilk soluk alma çabası(gasping) başlar ve düzenli soluk almalar izler.
c) Çevrenin düşük ısı derecesi de, çok güçlü bir uyarı yapar, soluk almaların yerleşmesine yardım eder (çocuk doğar doğmaz gövde yüzeyinden buharlaşma ile 600 kalori yitirmektedir).
Yukarıda incelenen değişik etkilerle başlayan soluk almalarla, akciğer açılır ve pulmoner alandaki damar yatağının direnci düşer, akciğerlerde kan dolaşımı yerleşir. Sağlam bir çocukta birkaç güçlü bağırma ve derin soluk alma, akciğerlerin tam açılmasına yeterlidir, açılma genellikle 5-15 dakika içinde tüm akciğer alanlarını kapsar. )
- SOLUK = NEFES = BREATH[İng.] = SOUFFLE[Fr.] = ATEM[Alm.] = RESPIRO[İt.] = ALIENTO[İsp.]
- SOLUK ile SOLUK
( [Ten için] Donuk bir beyazlığı olan, rengi atmış olan, solmuş. | [Işık için] Parlaklığını, gücünü yitirmiş olan. | [Nesneler için] Rengi atmış olan. İLE Akciğerlere çekilen ve atılan hava ya da ciğerlere hava alıp verme. )
- SOLUK ile SOLUK VERMEK
( Derin ve sakin biçimde solunum ile canlılık artar, o da beyni etkiler ve zihnin arınmasına ve istikrar bulmasına ve derin düşünmeye elverişli hale gelmesine yardım eder. )
( Tekrarlama, soluğunuza istikrar kazandırır. )
( With deep and quiet breathing vitality will improve, which will influence the brain and help the mind to grow pure and stable and fit for meditation.
Repetition will stabilise your breath. )
( NEFES, ŞEHÎK ile ZEFÎR )
( BREATH(ING)/INHALE vs. EXPIRATION/EXHALE )
- SOLUNUM DÜZENİNİN YAPISI ile SOLUNUM DÜZENİNİN İŞLEVLERİ
( Burun, boğaz, göğüs kafesi, akciğerler ve bronşlar gibi çeşitli organlardan oluşur. İLE Oksijeni akciğerlere almak ve karbondioksiti dışarı atmaktır. )
- SOLUNUM ve/||/<>/> DOĞRU SOLUNUM ve/||/<>/> DİYAFRAMA ALMA
( Türkçe, soluk verirken konuşulan bir dildir. Konuşmanın etkili olabilmesi ve söyleyişin düzgün olabilmesi için, konuşan kişilerin, doğru solunum uygulamalarını biliyor ve kullanıyor olmaları gerekir. VE/||/<>/> İyi bir solunum, soluk alırken, akciğerlere yeterli ölçüde havayı alıp yorgunluk duymadan geri vermektir. [İyi bir solunum elde edebilmek için diyaframı kullanarak soluk almamız gerekmektedir.] VE/||/<>/> Akciğerleri çevreleyen kaburga kafesinin altında bulunan boşluğu kullanarak soluk almaktır. [Bebeklerin soluk alış-verişi, diyafram soluğuna, en iyi örnektir.] )
- SOLUNUM ile MİTOKONDRİ
( Besinleri moleküllerden enerjiye dönüştürme süreci. İLE Gözenin enerji santrali olarak bilinen organeli. )
- SOLUNUMDA:
TAM TIKANMA ile/ve/||/<> KISMÎ TIKANMA
( [Hasta]br> Öksürür, soluk alabilir, konuşabilir.[Bu durumda, hastaya dokunulmaz, öksürmeye teşvik edilir.] İLE/VE/||/<> Soluk alamaz. Acı çeker, ellerini boynuna götürür. Konuşamaz. Rengi morarır.[Bu durumda karına bası[Heimlich Manevrası] uygulanır. )
( Heimlich Manevrası:
[Yetişkinlerde]
- Hasta, ayakta ya da oturur pozisyonda olabilir.
- Hastanın yanında ya da arkasında durulur.
- Bir elle göğsü desteklenerek öne eğilmesi sağlanır.
- Öteki elin topuğu ile hızla 5 kez sırtına süpürür tarzda vurmak.
- Tıkanıklık açılmadıysa.
- Arkadan sarılarak gövdesi kavranır.
- Bir elin baş parmağı midenin üst bölümüne, göğüs kemiği altına gelecek biçimde yumruk yaparak konur.
- Öteki el ile yumruk yapılan el kavranır.
- Kuvvetle arkaya ve yukarı doğru bastırılır.
- Bu hareket, 5-7 kez yabancı nesne çıkıncaya kadar tekrarlanır.
- Şah damarından nabız ve solunum değerlendirilir.
- Tıbbî yardım istenir[112].
VE
[Bebeklerde]
- Bebek, ilk yardımcının bir kolu üzerine ters olarak yatırılır.
- Başparmak ve öteki parmakların yardımıyla bebeğin çenesi kavranarak boynundan tutulur ve yüzüstü durumda öne doğru eğilir.
- Baş gergin ve gövdesinden aşağıda bir durumda tutulur.
- 5 kez el bileğinin içiyle bebeğin sırtına kürek kemiklerinin arasına hafifçe vurulur.
- Öteki kolun üzerine başı, elle kavranarak sırtüstü çevrilir.
- Yabancı nesnenin çıkıp çıkmadığına bakılır.
- Çıkmadıysa başı gövdesinden aşağıda olacak sırtüstü biçimde tutulur.
- 5 kez iki parmakla göğüs kemiğinin alt bölümünden, karnın üs bölümüne baskı uygulanır.
- Yabancı nesne çıkana kadar devam edilir.
- Tıbbî yardım istenir[112]. )
- SOLUNUM/KALP DURMASINDA:
0 - 1 dk. ile/ve/||/<>/> 0 - 4 dk. ile/ve/||/<>/> 4 - 6 dk. ile/ve/||/<>/> 6 - 10 dk. ile/ve/||/<>/> 10 dk. ve üzerinde
( [Solunum ve/ya da kan dolaşımı durduğunda]
Kalp duyarlılığı. İLE/VE/||/<>/> Beyinde hasar olasılığı azdır. İLE/VE/||/<>/> 4 ilâ 6 dakikada hücreler ölmeye başlar. Beyinde hasar olasılığı artar. İLE/VE/||/<>/> Beyinde hasar olasılığı yüksektir. İLE/VE/||/<>/> 10 dakika ve üzerinde (beyin) ölümü gerçekleşir.[Soğuk ortamda bu süre uzar.] )
( )
( Solunum durması: Solunum hareketinin durması nedeniyle gövdenin yaşamak için gereksinimi olan oksijenden yoksun kalmasıdır.
[Hemen yapay solunuma başlanmaz ise bir süre sonra kalp durması oluşur.] İLE/VE/||/<>/> Kalp Durması: Bilinci kapalı kişide, büyük arterlerden nabız alınamaması durumudur. Kalp durmasına en kısa sürede müdahale edilmezse dokuların oksijenlenmesi bozulacağından dolayı beyin hasarı oluşur. Kişide solunum olmaması, bilincin kapalı olması, hiç hareket etmemesi ve uyaranlara yanıt vermemesi, kalp durmasının belirtisidir.
)
- solüsyon/sol.[Lat. < SOLUTIO] değil/yerine/= ERİYİK
- SOLÜSYON[Fr., İng. SOLUTION] değil/yerine/= ÇÖZELTİ
- SOLÜSYON/SOLUTION[İng.] değil/yerine/= ÇÖZELTİ
- SOLUTION vs. RESULT/CONSEQUENCE
- SOLUTION vs./and GAME
- solv.[Lat. < SOLVE] değil/yerine/= ÇÖZ, ERİT
- SOLVENT[İng.] ile/ve/||/<> SOLÜSYON
( Çözücü. İLE/VE/||/<> Çözelti. | Eriyik. | Çözüm. )
- ŞOM[Fars. ŞÛM] değil/yerine/= "UĞURSUZ"
- SOM ile SOM ile SOM
( İçi dolu olan ve dışı kaplama olmayan. | Katışıksız. İLE Rıhtımın, su üstünde kalan bölümü. İLE Hem denizde, hem de tatlı sularda yaşayan, irice bir balık. )
( ... cum ... cum SALMO SALAR )
- SOMA ile SOMA[Yun.]
( ... İLE Eşeysellik gözeleri dışında, gövde gözelerinin tümü. )
- SOMAK/SUMAK[Ar.] ile SOMAK
( Antepfıstığıgillerden, sıcak bölgelerde yetişen, kabuğu tıpta kullanılan bir ağaç. | Bu ağacın, ekşilik vermek için dövülerek yemeklere katılan, mercimeğe benzeyen meyvesi. İLE Hayvanlarda, yüzün çıkıntılı ve az çok sivri olan ön bölümü. )
( RHUS CORIAFIA cum ... )
- SOMAT ile ...
( SIRA, SOFRA )
- SOMATİK/BEDENSEL/SOMATIC[İng.] değil/yerine/= GÖVDESEL
- SOMATİZASYON/BEDENSELLEŞTİRME/SOMATIZATION[İng.] değil/yerine/= GÖVDESELLEŞTİRME
- SOME OF vs. SOME
- SÖMESTR/E[Fr.] değil/yerine/= YARIYIL
- SOMETIME vs. SOMETIMES
- SOMNAMBUL AŞAMADA, GÖZLER ...: AÇIK ile/ve/||/<> KAPALI
- SOMNAMBULİZM/SOMNAMBULISM[İng.] değil/yerine/= UYURGEZERLİK
- SOMNAMBULİZM/SOMNAMBULISM[İng.] ile ...
( Uyurgezerlik. )
- SOMNOGRAFİ/SOMNOGRAPHY[İng.] değil/yerine/= UYKU ÇİZGELEMESİ
- SOMNOLANS/SOMNOLENCE[İng.] değil/yerine/= AŞIRI UYKU EĞİLIMİ
- SOMON ile KIZIL SOMON
- SOMUN[Yun.] ile SOMUN[Fr.]
( Yuvarlak ve şişkin ekmek. İLE Cıvatanın ucuna geçirilen, içi yivli demir başlık. )
- SÖMÜRGE ile/değil SÖMÜRÜLGE
( Bir devletin kendi ülkesinin sınırları dışında egemenlik kurarak yönettiği ekonomik ya da siyasal çıkarlar sağladığı ülke, sömürülen ülke. İLE/DEĞİL Diline, değerlerine, gelişimine ve üretime katılmayan toplumların geldiği/geleceği nokta. )
- SÖMÜRGECİLİK ile EMPERYALİZM
( )
- SÖMÜRGECİLİK ile/ve/||/<>/> YERLEŞİMCİ SÖMÜRGECİLİK
- SOMURMAK/SOĞURMAK ile/||/<> SÖMÜRMEK
( Emmek, ağza çekmek. İLE/||/<> Bir şey bırakmamak üzere yemek ya da içmek, iştahlı iştahlı yemek, hepsini birden bitirmek, silip süpürmek. )
- SÖMÜRME ile/ve/<> "SÖĞÜŞLEME"
- Sömürmek yerine DİNLE!!!
- SÖMÜRMEK ile/ve/||/<>/< EMMEK
- [ne yazık ki]
SÖMÜRÜ ile/ve/||/<> ARTI DEĞER SÖMÜRÜSÜ
- SÖMÜRÜ ile/ve/<> DAYATMA
- SÖMÜRÜ ile SUİSTİMAL ile MANİPÜLÂSYON
( EXPLOITATION vs. ABUSE vs. MANIPULATION )
- SÖMÜRÜ ve/||/<>/< TAHRİK
- SOMUT DİL ile/ve/<> BİREYSEL DİL
- SOMUT EMEK ile/ve/||/<> SOYUT EMEK
( Kullanım değeri. İLE/VE/||/<> Değişim değeri. )
- GELENEK:
SOMUT ile/ve/||/<>/< SOYUT
( İçi boş. İLE/VE/||/<>/< Evrensel. )
- SOMUT GERÇEKLİK ile/ve SOYUT GERÇEKLİK
( Batı'nın yaklaşımı. İLE/VE Doğu'nun yaklaşımı. )
- SOMUT ile/ve/<> DİZGE/DÜZEN
( CONCRETE vs./and/<> SYSTEM )
- SOMUT ve/=/||/<> EYLEM
- SOMUT ile/ve GERÇEK/LİK
( CONCRETE vs./and REAL/ITY )
- SOMUT ile KATI
( CONCRETE vs. SOLID )
- SOMUT = MÜŞAHHAS = CONCRETE[İng.] = CONCRET[Fr.] = KONKRET[Alm.] = CONCRETUS[Lat.] = CONCRETO[İsp.]
- SOMUT/LUK ile/ve/<> ÖRGÜN/LÜK
- SOMUTU AÇIKLAMAYA ÇALIŞMAK ile/ve/değil/yerine SOYUTU ANLATIP SOMUTTAN ÖRNEK VERMEK
- SON AKŞAM YEMEĞİ ile/ve "SON AKŞAM YEMEĞİ"
( 1495 - 1498 arasında. İLE/VE 1662[Çuhacılar Loncası] )
( Tabloda 26 el bulunur. İLE/VE 5 el bulunur. )
( Leonardo da Vinci.[15 Nisan 1452 - 02 Mayıs 1519] İLE/VE Rembrandt Harmenszoon van Rijn.[15 Temmuz 1606 ? 04 Ekim 1669] )
( ile/ve
)
- SON AN
- SON ARAÇ
- SON ARAMA
- SON AŞAMA
- SON ATAK
- SON BAKIŞ
- SON BEKLEYİŞ
- SON BİRLİKTELİK
- SON BÖLÜM
- SON ÇABA
- SON DANS
- SON DİLEK
- SON ETKİNLİK
- SON EYLEM
- SON FIRSAT
- SON GÖRÜŞME
- SON GÜLÜŞ
- SON HARFLER
- SON İSTEK
- SON KARAR
- SON KAYIT
- SON KİTAP
- SON KONTROL
- SON KORKU
- SON LOKMA
- SON MALZEME
- SON NİHAİ NOKTADA ... değil EN SON NOKTADA ...
- SON NOKTA
- SON NOKTA ile/ve DOYUM
- SON NOKTA ile DOYUM
- SON OLANAK
- SON ÖLÜM
- SON ÖPÜCÜK
- SON PARÇA
- Son pişmanlık fayda etmez! KONUŞ!!!
- SON ŞANS
- SON SIRA
- SON SOLUK
- SON SON
- SON SÖZ
- SON SÖZCÜKLERDEKİ SON HARF!: Z (Türkçe, İngilizce ve birçok dilin abecesinde) | OMEGA (Yunanca abecesinde)
- SON SÜREÇ
- SON TAD
- SON TANGO
- SON TEK
- SON TEKLİF
- SON TEKRAR
- SON TÜR
- SON UC (SONUÇ)
- SON YUDUM
- SON ile ARKA
( THE LAST vs. THE BACK )
- SON ile/ve/>/değil BAŞLANGIÇ
( [not] END, LAST vs./and/>/but BEGINNING
LAST BUT NOT LEAST )
- SON ile/ve BÜTÜN/LÜK
( LAST vs./and INTEGRITY )
- SON ile/ve/< BÜTÜN/LÜK
- SON ile/ve/değil EŞİK
- SON ile/ve/değil/< EŞİK
- SON ile/değil SONSUZLUĞA AÇILAN KAPI
- SON ile UC
- SONA BAKMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< YOLA BAKMAK
- SONA ERDİRME ile KURTULMA/KURTARMA
( Ancak Yaşamımızın muazzam kederini tamamen idrak ederek ona karşı isyan ettiğimiz zaman, bir çıkış yolu bulunabilir. )
( TO GET FINISH vs. TO RELEASE
It is only when you realise fully the immense sorrow of your life and revolt against it, that a way out can be found. )
- SONA değil SONRA
- SONAR ile RADAR
- SONBAHAR/HAZAN[Ar.] değil/yerine/= GÜZ/DÖKEN
- SONBAHAR/GÜZ/HAZAN ile/ve/||/<> BAĞ BOZUMU
( Kuzey yarım kürede Eylül, Ekim ve Kasım aylarını içine alan süre. | Yaşlılık dönemi. İLE/VE/||/<> Bağda ürünün toplanması. | Bu işin yapıldığı mevsim, sonbahar. )
- SONBAHAR/KIŞ YAĞMURU ile YAZ YAĞMURU
( Uzun sürelidir. İLE Kısa sürelidir. Yağış, çabuk geçer. )
- SONDA/CATHETER[İng.] değil/yerine/= DALGI
- SONDA[Fr.] ile SONDA[Fr.]
( Suyun, herhangi bir noktadaki derinliğini ölçmek, dip tabakaların yapısını incelemek için kullanılan araç. | Bir boşluğun içini yoklamaya yarayan, uzunca ve ucu küt demir araç. İLE Gövde içinde, herhangi bir boşluk ya da mesaneye sokulan, tanı, inceleme, sağaltım ve dışarı sıvı atmada kullanılan araç. )
- SONDAN BAŞA ile TÜMDEN GELiM
- SONDAN değil SONRADAN
- SÖNDÜRMEK:
YAŞAMI değil/yerine/>< SİGARAYI/TÜTÜNÜ
- SÖNDÜRMEK ile SÖNDÜRMEK
( Ateş ve ışığın yanmasına, aydınlatmasına son vermek. | Hava ya da gaz ile şişirilmiş bir şeyin havasını ya da gazını boşaltmak. İLE Tutku ve duyguları yatıştırmak, etkisiz duruma getirmek. )
- SONEK ile SONEKLEME
( SUFFIX )
- SONG vs. MUSIC
- SONİKATÖR ULTRASONİK HOMOJENİZATÖR/ULTRASONIC HOMOGENİZER[İng.] değil/yerine/= SES ÖTESİ BAĞDAŞTIRICI
- SONİLGEÇ ile ...
( POSTPOSITION )
- SONLANDIRMA ile/değil BÜTÜNE ERME
- Sonlu KONUŞ!!!
- SONLU KÜMELERİN BİRARADALIĞINDA ile/ve/||/<> SONSUZLUĞUN OLANAKSIZLIĞI
- SONLU SONSUZ ile/ve/||/<> SONSUZ SONLU
( İçerik, biçim/şekil/morf. İLE/VE/||/<> Yapı, sûret/form. )
- SONLU = FINITE[İng.] = FINI[Fr.] = ENDLICH[Alm.] = FINITA[Lat.]
- SONLULAR / SONU OLMASI GEREKENLER
- SONLULUĞUN(ÖLÜMÜN) SONRASI ile/ve/||/<> SONSUZLUK
- SONLU/LUK / SONSUZ/LUK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SALTIK/LIK / MUTLAK/LIK
- SONLULUK VE SONSUZLUK ile/ve/||/<> OLANAK VE ZORUNLULUK
( SONLULUĞUN SONSUZLUĞU )
- SONLU/LUK ile/ve/değil GEÇİCİ/LİK
( FINITENESS vs./and TRANSIENTNESS )
- SONLULUK ile/ve/değil/< GEÇİCİLİK
- SONLULUK ile/ve/||/<>/> SONLULUĞUN SONSUZLUĞU
- SONOGRAM[İng.] değil/yerine/= SES ÖTESİ GÖRÜNTÜ
- SONRA ile/ve/ne yazık ki/||/=/<>/> HİÇBİR ZAMAN
- SONRADAN AKLINA GELMESİ ile GEÇ ANLAMAK
( TO REMIND LATER vs. DELAYED MEANING )
- SONSAL NEDEN ile/ve ETKİLİ/ETKER NEDEN
- SONSAL) SINIFLAMA/KATEGORİZASYON ile/ve DIŞSALLIK, DIŞLAŞTIRMA
( CLASSIFICATION/CATEGORIZE vs./and TO EXCLUDE )
- SONSAL SINIFLAMA ile/ve/değil/yerine BİRBİRİNE DÖNÜŞTÜRÜLEMEYEN SONSAL SINIFLAMA
- DENKÖBEK/SONSAL SINIFLAMA = CATEGORY[İng.] = CATEGORIE[Fr.] = KATEGORIE[Alm.] = PRAEDICAMENTUM[Lat.] = KATEGORIA[Yun.] = CATEGORÍA[İsp.]
- SONSAL SINIFLAMA(KATEGORİ) ile/ve/||/<>/> KAVRAM
- Sonsuz KONUŞ!!!
- SONSUZ KÜÇÜKLER:
FİZİĞİN değil MATEMATİĞİN KONUSU/ALANI
- SONSUZ ile/ve BİR
( INFINITE vs./and ONE )
- SONSUZ ile/ve BİRE BİR
- SONSUZ ile/ve/değil/yerine/<> BİTİMSİZ
- SONSUZ ile/ve/= HERŞEY x HERŞEY
( INFINITE vs./and/= EVERYTHING X EVERYTHING )
- SONSUZ = NAMÜTENAHİ = INFINITE[İng.] = INFINI[Fr.] = UNENDLICH[Alm.] = INFINITUS, INFINITA[Lat.] = INFINITO/TA[İsp.]
- SONSUZ ile/ve SINIRLI SONSUZ
( ~ İLE/VE Pi sayısı. )
( Rasyonel. İLE/VE İrrasyonel. )
( INFINITE vs./and LIMITED INFINITE )
- SONSUZ ile SONSUZ / SONSUZ
- Sonsuza kadar SUS!!!
- SONSUZA KADAR değil/yerine ÖLENE KADAR
- SONSUZA YÖNELİK OLMA ile/ve/<>/değil SÜREKLİLİK
- SONSUZCA BÖLÜNEBİLİRLİK ile/ve BELİRLİ BİR NOKTAYA KADAR BÖLÜNEBİLİRLİK
- Sonsuzluğu yaşamak için SUS!!!
- SONSUZLUĞUN:
"VAROLUŞU" ile/değil ADI/ETİKETİ
- SONSUZLUK:
NİCELİKTE ile/değil NİTELİKTE
( Yoktur. İLE/DEĞİL Vardır. )
- SONSUZ/LUK:
ÖZNE ile/ve/||/<> NESNE
- SONSUZLUK ile/ve/||/<>/> AN ile/ve/||/<>/> TERSİNEMEZLİK(ENTROPİ) ile/ve/||/<>/> HEM, HEM DE | NE, NE DE ile/ve/||/<>/> BİLE DEĞİL (<> / > / < BİLE DEĞİL) (<> / > / < BİLE DEĞİL) ... ∞
- SONSUZLUK ile/ve/<> BÜTÜNLÜK
- SONSUZLUK ve/<>/>< GERÇEKLİK
( Hak. VE/<>/>< Olumsallık[keyfîlik]. )
- SONSUZLUK ile/ve/<> KISIR DÖNGÜ
- SONSUZ/LUK ile/ve/||/<> Pİ ile/ve/||/<> GOOGOLPLEX ile/ve/||/<> GRAHAM ile/ve/||/<> RAYO
( ∞ İLE İLE Googol, matematikteki büyük sayılardan biridir ve 10 üzeri 100'e eşittir. Başka bir deyişle 1 googol, 1 rakamına yüz sıfır ekleyerek yazılır. Bu terim, Amerika'lı matematikçi Edward Kasner'ın yeğeni Milton Sirotta[1929–1980] tarafından 1938 yılında kullanılmaya başlanmıştır.[Milton, bu sırada dokuz yaşındaydı.] )
( Bir trilyon, oniki sıfırla yazılır. Yüz tane sıfır kullanırsak, buna, bir "gogol" denilir. Bir gogol sıfır kullanılarak yazılan sayıya, "gogolplex" denilir. Evrendeki tüm moleküllerin sayısını yazmak için 79 sıfır yetiyor. Bir milyon gün, ancak 2739 yıl oluyor. İstanbul'un fethinden bu yana, sadece 17 milyar saniye geçmiş. Yazının bulunuşundan bugüne ise ancak 189 milyar saniye geçmiş.[Bu, trilyonun ancak beşte biridir.] Bir kişinin yaşamı, ortalama 2 milyar saniyedir. )
( "Graham ve Rayo Sayısı" ile ilgili yazıyı okumak için burayı tıklayınız... )
- SONSUZ/LUK ile "ULAŞILAMAYAN"/"KÖTÜ" SONSUZ/LUK
- SONTEŞRİN/TEŞRİN-İ SÂNÎ[Ar.] değil/yerine/= KASIM
- SONU OLMAYANLAR
- SONUÇ
( RESULT/CONSEQUENCE )
- [ne yazık ki]
"SONUÇ ODAKLI/LIK" ve/||/<>/>/< HİLEKÂR/LIK
- SONUÇ, SONUÇTA ile/ve/değil/yerine ŞU AN
( İkisinin kullanımında da, "Önemli[öncelikli] olan, şu andır/sonuçtur" indirgemeci/lik yanlışlığı yapılmamalıdır! )
( [not] "FINALLY" vs./and/but "RIGHT NOW"
"RIGHT NOW" instead of "FINALLY" )
- SONUÇ ile/ve/<>/değil/yerine BİLEŞKE
- SONUÇ ile/ve BİLGİ
( RESULT/CONSEQUENCE vs./and KNOWLEDGE )
- SONUÇ ile/değil/yerine ÇIKARIM
- SONUÇ ile/ve/değil/yerine/||/<> DEĞERLENDİRME
- SONUÇ ile/ve/değil EŞİK
- SONUÇ ile/ve/değil GÖSTERGE
( [not] RESULT/CONSEQUENCE vs./and/but SIGN )
- SONUÇ ile/ve/değil KAYNAK
( [not] RESULT/CONSEQUENCE vs./and/but SOURCE )
- SONUÇ ve/||/<>/< KISIR/LIK
- SONUÇ ile/ve/<> NEDEN/SEBEP
( RESULT/CONSEQUENCE vs./and/<> REASON )
- SONUÇ ile/ve NEDEN/SEBEP OLAMAYAN SONUÇ
( RESULT/CONSEQUENCE vs./and THE RESULT, WHICH CANNOT BE A REASON )
- SONUÇ = NETİCE = CONCLUSION[İng., Fr.] = SCHLUSS, SCHLUSSATZ, KONKLUSION[Alm.] = CONCLUSIO[Lat.] = CONCLUSIÓN[İsp.]
- SONUÇ ile/ve/||/<> ÖZET
- SONUÇ ile/ve/değil SON/ÂKIBET
( [not] RESULT vs./and/but CONSEQUENCE )
- SONUÇ ile TEPKİ
- SONUÇ ile/ve TESELLİ
( REALITY vs./and CONSOLATION )
- SONUÇ ile TOPLAM
( RESULT/CONSEQUENCE vs. TOTAL )
( PAYAN ile ... )
- SONUÇ ile/ve/değil TÜMDENGELİM
- SONUÇ ile/ve/değil/||/<>/> ÜRÜN
- SONUÇ ile/ve/değil/<> UZANTI
- SONUÇLANDIRMA ile/ve/değil/||/<>/> SONLANDIRMA
- SONUÇLARA DAYANÇ/SABIR ile/ve NEDENLERE DAYANÇ/SABIR
( Nedenlere sabretmek, çok daha zordur. )
- [ne yazık ki]
"SONUÇ ODAKLILIK" ile/ve/||/<> "GARANTİCİLİK"
( Bilgisiz ve anlayışsızların, süreci düşünemeyen, düşünmek istemeyenlerin, rahatı/keyfi yerinde olanların "zihni/tutumu". İLE/VE/||/<> Herşeyin, en başta hazır ve en iyi olmasını bekleyenlerin, geleceğe don biçebileceğini zannedenlerin "zihni/tutumu". )
- [ne yazık ki]
"SONUÇ ODAKLILIK/MERKEZLİLİK" ile/ve/||/<>/>/< TERBİYESİZLİK
- SONUÇTA yerine ÇÜNKÜ
- SONUÇTA ... ile/ve/değil/yerine/<> GEREKSİNİM
- SONUÇTA değil ...'NIN SONUCUNDA / SONUÇ İTİBARİYLE
- SÖNÜK/LÜK ile/ve/değil/yerine SADE/LİK
- SÖNÜM / SÖNÜMLEMEK ile SÖNÜMLÜ
( Bir salınım hareketinin genliğinin, türlü dirençlerin etkisiyle küçülmesi, itfa. | Bir borcun her yıl ödenen taksitlerle belirli bir zaman sonunda ödenmiş olması, itfâ. İLE İLE Belirli bir sürede, genliği, sıfıra inen [salınım hareketi]. )
- SONUNA KADAR ile AĞZINA KADAR
- Sonunda DİNLE!!!
- SONUNU GETİRMEK değil SONRASINI GETİRMEK
- SONURGU = COROLLARY[İng.] = COROLLAIRE[Fr.] = ZUSATZ[Alm.] = COROLLARIUM[Lat.]
- SONURGU ile SONURTU
( Bir başlangıcın, bir olgunun, bir ilginin gerekli ve zorunlu görülen sonucu, vargısı. İLE Birbirine bağlı iki önermeden sonraki. )
- [not] SOON vs. LATER
( LATER instead of SOON )
- SOOTHSAYING/PREDICTION/PROPHECY/AUGURY vs. FORESIGHT/PRUDENCE
- SOPA ile ASA
( SOPA: ÂLET-İ TEDİB[: Edeplendirme aleti.] )
- SOPA ile/||/<> BASU
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( ... İLE/||/<> Demir sopa. )
- SOPA ile/değil ÇİĞİNDİRİK
( ... İLE/DEĞİL İki ucuna su kabı gibi taşınacak şeyler asılarak omuza alınan ağaç, omuzluk. )
- SOPA ile MAŞA
( STICK/CUDGEL vs. TONGS )
- SOPA ile MATRAK[Ar.]
( ... İLE Kalın sopa, değnek. | Eğlenceli, gülünç, hoş. )
- SOPA ile SÖVEN
( ... İLE Büyük sopa. )
- SOPHOS ile SOPHOS ile SOPHOS
( Tanrı. İLE Bilge. İLE Usta. )
- SÖR[Fr. SOEUR] ile "SÖR"[İng.]
( Katolik mezhebinde kendini dine adayan ve manastırda yaşayan kadın/rahibe. | Kızkardeş. | Hastabakıcı. İLE İngiliz, "soyluluk" "unvanı"[Kişinin soyu olmaz! Öncelikle ve son olarak, kendi vardır. Kendinden öncekileri, ikinci/üçüncü sıralarda düşünmek gerekir. "Soy" düşüncesi/sözü, dirimsel/biyolojik bir durumdur. Ancak, hayvanlar için [köpek ya da at için] geçerli "olabilir". "İnsan" için, zorlamalı, dolaylı ve gereksiz/yersiz bir "yakıştırmadır!"]. )
- SORAN ile YANITLAYAN
( İstediği her şeyi sorabilen/sorabilecek olan. İLE Her şeyden yanıt veremeyecek olan. )
- SORARKEN:
"... MIDIR?" ile/değil/yerine DAHA ÇOK, NEDİR? (NE OLSA GEREK)
- SÖRÇ(SEARCH) YAPMAK değil/yerine/= ARAMA YAPMAK
- SÖRF ile INTERNETTE SÖRF
( Denizdeki/karadaki sörf. İLE İnternetteki sitelerarasında dolaşma. )
- SORGU SUAL değil/yerine/= SORGULAMA
- SORGUÇÇU HAN ile SORGUÇÇULAR ÇARŞISI
( Bayezıd'ta, Kapalı Çarşı'nın güneyinde, Kalpakçılar Caddesi'ndedir. İLE Bayezıd'ta, Kapalı Çarşı'da, Bedesten yakınında bir çarşı. )
- SORGU/İFADE TUTANAĞI:
ŞÜPHELİDE ile/ve/değil/||/<>/> OLAYDA TARAF VARSA
( [Kayıt/evrak/zabıt] Şüpheli sıfatıyla düzenlenir.[Suç isnâd edilen kişinin verdiği açıklamadır/ifadedir.] İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> "Bilgi alma" sıfatıyla düzenlenir. )
( Kolluk kuvvetleri tarafından. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Soruşturma savcısı tarafından alınır. )
- SORGULA!:
ELİNİ ve/||/<> DİLİNİ ve/||/<> YOLUNU ve/||/<>
GÜNÜNÜ ve/||/<> GÖNLÜNÜ ve/||/<> SONUNU
( Kazandıkça, bölüşemiyorsan. VE/||/<> Konuştukça, kırıcı oluyorsan. VE/||/<> Yürüdükçe, hedeften çıkıyorsan. VE/||/<> Günler/yıllar geçtikçe, yerinde sayıyorsan. VE/||/<> Sevildikçe, vefâsızlaşıyorsan. VE/||/<> Hangi durumda olursan ol! )
- SORGULAMA ile/ve/> ÇÖZÜMLEME
- SORGULAMA ile/ve/> DÜŞÜNCE/FİKİR AYRILIĞI
- SORGULAMA ve/||/<>/> ÖZGÜRLEŞME
- SORGULAMA ile/ve SINAMA
( TO INTERROGATE vs./and TO TEST )
- SORGULAMA ile/ve/||/<>/> SINANMA
- SORGULAMA ile/ve YORUM ÇOKLUĞU(NA ULAŞMAK)
- SORGULAMA ile/ve/+/<> YORUMLAMA
- SORGULAMAK ile/ve/||/<>/> ANLAMAK ile/ve/||/<>/> AŞMAK
- SORGULAMAK ile/ve ARAŞTIRMAK
- SORGULAMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÖZLEMLEMEK
- SORGULAMAK ile SORGUYA ALMAK/ÇEKMEK
- SORGULAMAK ile/değil/yerine/</>< SORU SORMAK
( Bazı "savcı"ların yanlış, olumsuz, yüklü, kandırıcı tarzı. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Düşünenlerin, uygun, doğru, yerinde tutumu. )
- SORGULANABİLİR/SORGULANABİLECEK/LER ile SORGULANAMAYAN/SORGULANAMAYACAK OLAN/LAR
- SORGULANABİLİR/LİK ile/ve/||/<> BİLİNEBİLİRLİK
- SORGULANAMAYACAK YANITLAR değil/yerine/>< YANITLANAMAYACAK SOR(G)ULAR
- SORGULANAMAYACAK YANITLAR değil/yerine YANITLANAMAYACAK SORULAR
- SORGULANMAK ile/ve/değil/yerine SORUMLULUK/U/NU ALMAK
- SORGULAYICILIK ile YIKICILIK
- SORGUSUZ ile/ve/||/<>/> SORUSUZ/SUALSİZ[Ar.]
- SORİT[Fr. < Yun.] değil/yerine/= ÇIKARIM
( Öncül sayısı ikiden çok olan tasımsal çıkarım. )
- SÖRKIL[İng. < CIRCLE] değil/yerine/= DÖNGÜ
- SORMAK ile "AÇMAK"
( TO ASK vs. "TO OPEN" )
- SORMAK = ASK[İng.] = DEMANDER[Fr.] = FRAGEN[Alm.] = DOMANDARE[İt.] = PREGUNTAR[İsp.]
- SORMAK ile/ve/<> FARKINDALIK
( TO ASK vs./and/<> AWARENESS )
- SORMAK ile/ve/<> İSTEMEK
( Aynı anda iki anlama birden sahip olan, haddi aşmamak üzere hangisi daha uygunsa o anlam üzerinden değerlendirme dileğiyle kullanılan çok değerli bir kavram ve sözcüğümüzdür. )
( TO ASK vs./and/<> TO REQUEST/ASK )
- SORMAK ile KULAK KABARTMAK
- SORMAK ile ÖNCE KENDİNE SORDUKTAN SONRA SORMAK
( Sadece sormuş olmak için soru sorulmaz! )
( Bir şey ki, yapmasan da olur. YAPMA! Bir şey ki, söylemesen/sormasan da olur. SÖYLEME/SORMA! )
- SORMAK ile/ve/değil/||/<>/< SESLİ DÜŞÜNMEK
- SORMAK ile SORMAK/SOĞURMAK
( Birine soru yönelterek, herhangi bir konuda, ondan bilgi istemek. | Bir işin sorumluluğunun kendinde olması, bir işten sorumlu bulunmak. İLE Emmek. )
- SORMAK ile/ve SÖYLEMEK
( TO ASK vs./and TO SAY )
- SORMAK ile/ve UTANMA(MA)K
( TO ASK vs./and (NOT) TO BE EMBARRASSED )
- SORMAK:
[ya] MERAKTAN ile/ve/||/<>/ya da ÖYLESİNE
- SORMAQ[Azr.] = EMMEK[Tr.]
- SORMASINDAN BELİRLİ ile SORUŞ BİÇİMİNDEN BELİRLİ
- SORMAYAN ile/değil/yerine/>< SORAN
( Yaşam boyu ahmak ve aptal. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Bir dakikalığına, "birkaç kişi nezdinde" "aptal." )
- ŞORT[İng. SHORT] ile TAYT[İng. TIGHT]
( Paçaları, dizlerin yukarısında olan kısa pantolon. İLE Bacakları sıkı saran özel kumaştan yapılmış bir pantolon türü. | Sızmaz, su geçirmez bir kumaştan yapılmış şort giysi. )
- [Fr.] SORTİ ile SORTİ
( Elektrik tesisatında, lamba ya da fiş konacak kolların her biri. İLE [askeriye] Çıkış. )
- SORU KİPİNDE İNANÇSIZLIK/ÜMİTSİZLİK ile/değil/yerine SORMAK
( "Yapsa ne olacak?" İLE/DEĞİL/YERİNE ... )
- SORU [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- SORU [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- SORU SORMAK:
"BİLDİĞİNİ/EZBERİNİ" "ONAYLATMAK" ya da KENDİNİ "ALKIŞLATMAK" ile/değil/yerine/>< ANLAMAYA ÇABALAMAK
- SORU (SORMAK):
ÖĞRENMEK İÇİN ile/ve/değil/bazen/||/<> ANLAMAK İÇİN ile/ve/değil/bazen/||/<> GERİBİLDİRİM/ONAY İÇİN
- SORU SORMAK ve/=/||/<>/< SORUMLULUĞU İSTEMEK
- SORU ile/ve/değil/> "ENGEL"
- SORU ile/ve/değil HAKARET
( [not] QUESTION vs./but INSULT )
- SORU ile/ve/||/<>/> İLKE
- SORU ile/değil/< İNŞİRÂH[< ŞERH]
- SORU ile/ve KİŞİ
( Kişi, başka kişilere görünendir. )
( En yalın sorular, en değerli olanlardır. )
( Durun, bakın, inceleyin, doğru soruları sorun, doğru sonuçlara varın ve onlara göre hareket etme cesâretini gösterin ve olanlara bakın. )
( Sorulardan kaçanlar, yanıtların sıcaklığına sığınır. )
( QUESTION vs./and PERSON
The person is what I appear to be to other people.
Stop, look, investigate, ask the right questions, come to the right conclusions and have the courage to act on them and see what happens. )
( SUAL ile/ve ŞAHIS )
- SORU ile/ve KUŞKU(/ŞÜPHE)
( QUESTION vs./and SUSPICION/DOUBT )
- SORU = QUESTION[İng.] = QUESTION[Fr.] = FRAGE[Alm.] = QUESTIONE[İt.] = CUESTIÓN[İsp.]
- SORU ile/ve/> SORUN ile/ve/> SORUNSAL
( Sorun olmadan/yoksa soru da olmaz/oluşmaz. )
( QUESTION and/> PROBLEM and/> PROBLEMATICAL )
- SORU ile/ve/<> YANIT
( Soru, yanıttan önce gelir. )
( Question comes before answer. )
( QUESTION vs./and ANSWER )
- SORU ile/ve YANIT
( Peygamber, aracıdır. İLE/VE Aracısız ve doğrudan. )
- SORU ile/ve YORUM
( Soru sorma biçimi, konuyu/nesneyi belirler. )
( QUESTION vs./and INTERPRETATION/COMMENT )
- SORULAR:
BİLİMİN TEMELLERİNİ İLGİLENDİRENLER ile/ve/||/<> BİLİMİN YÖNTEMİNİ İLGİLENDİRENLER
- SORULMAMIŞ/İSTENİLMEMİŞ ÖNERİ/TAVSİYE ile/ve/ne yazık ki/||/<>/< MASKELİ AŞAĞILAMA
- SORULURSA ile/ve/değil/||/<>/>/< SORULSA
- Sorumlu KONUŞ!!!
- SORUMLU TUT(UL)MAK ile/ve/değil/yerine SORUMLU OLMAK
- SORUMLULUK ...:
BİRİ/LERİ İÇİN değil HERKES İÇİN
- SORUMLULUK DUYMAK ile/ve/||/<>/> SORUMLU OLMAK
- SORUMLULUK [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- SORUMLULUK:
TEK ile/ve/||/<> TOPLU
- SORUMLULUK VERME ile/değil/yerine SORUMLULUK ALMA(YI SAĞLAMA)
( Sorumluluk verilmez, sorumluluk alınır. Sorumluluk alınması için koşullar, uygun yapıya büründürülür. )
( It's not right to "giving responsibility". Better to arrange conditions "to taking responsibility". )
( GIVING RESPONSIBILITY vs. TAKING RESPONSIBILITY
TAKING RESPONSIBILITY instead of GIVING RESPONSIBILITY )
- SORUMLULUK ile/ve AVANTAJ
( RESPONSIBILITY vs./and ADVANTAGE )
- SORUMLULUK ve/<> BAKIM
- SORUMLULUK ile/ve KARAR
( Kararlılık için duyarlılık ve tedbirlilik gerekir. )
( Olgun kişi, özellikle hareket içeren sorumluluklara olumlu bakar. )
( RESPONSIBILITY vs./and DECISION )
- SORUMLULUK ve/||/<>/< (KENDİNİ) SAVUNABİLMEK("SALDIRI" değil/olmayan!)
- SORUMLULUK ile KEYFÎLİK
( [ne yazık ki] Yüklenilen. İLE Üstlenilen. )
- SORUMLULUK ile/ve MEKANİZMA
( Sorumluluklardan kaçmanın yolu, "Benim sorumluluklarım var" demektir. )
( RESPONSIBILITY vs./and MECHANISM )
- SORUMLULUK = MESÛLİYET = RESPONSIBILITY[İng.] = RESPONSABILITÉ[Fr.] = VERANTWORTUNG[Alm.]
- SORUMLULUK ile/ve OLGUNLUK
( RESPONSIBILITY vs./and MATURITY )
- SORUMLULUK ve/||/<> ONUR
- SORUMLULUK ile SEVAP OLARAK (YAPMAK)
- SORUMLULUK ile/ve SORGULAMA
( RESPONSIBILITY vs./and TO INTERROGATE )
- SORUMLU/LUK ile/ve SUÇLU/LUK
( Sorumlu olmak, suçlulukla bağdaştırılmamalıdır. )
( RESPONSIBILITY vs./and TO INTERROGATE )
- SORUMLULUK ile/ve ÜSTLENME
( Sorumluluklarımızdan kaçınırsak, sorumluluklardan kaçınmamızın olumsuz/ağır sonuçlarından kaçınamayız. )
( RESPONSIBILITY vs./and TO TAKE ON )
- SORUMLULUKLARIN AZALDIĞI DURUMLAR:
CİNNET ile/ve/||/<> SAĞIRLIK YA DA ÖTEKİ DUYU YİTİMLERİ ile/ve/||/<> BELLEK ZAYIFLIĞI ile/ve/||/<> UYKU ile/ve/||/<> SARA ile/ve/||/<> HASTALIK ile/ve/||/<> HATA
- SORUMLULUKLARIN, KISMEN AZALDIĞI DURUMLAR:
BİLGİSİZLİK ile/ve/||/<> SARHOŞLUK(SEKİR) ile/ve/||/<> HAFİFLİK(HEZEL) ile/ve/||/<> SEFAHET ile/ve/||/<> SEFER
- SORUMLULUKLARIN, KISMEN AZALDIĞI DURUMLAR:
KÖLELİK(RİKKİYET) ile/ve/||/<> İKRAH
- SORUMLULUKLARIN, KISMEN AZALDIĞI DURUMLAR:
KÜÇÜKLÜK ile/ve/||/<> BUNAMA(ATEH) ile/ve/||/<> ÂDET GÖRME(HAYIZ)
- [ne yazık ki]
SORUMLULUKTAN KAÇMAK ile/ve/||/<>/< ÖZGÜRLÜĞÜ YADSIMAK
- SORUN
( PROBLEM )
- SORUN:
BİLGİSİZ OLMAK değil KENDİMİZİ BİLGİN SANMAK
- SORUN "ÇIKARMAK/ÇIKARAN" ile/ve/değil/||/<>/< SORUNU GÜN YÜZÜNE ÇIKARMAK/ÇIKARAN
- SORUN ...:
"ÇÖZÜMLENMEDİ" ile/değil ÇÖZÜLDÜ/ÇÖZÜL(E)MEDİ
- SORUN:
ENGEL ile/değil/yerine/>< BASAMAK
( Önümüze çıkana, "engel" dersek, takılıp düşebiliriz; "basamak" dersek bir basamak daha yükseliriz. )
- SORUN/SIKINTI:
FARKLI OLMAK/TA ile/ve/||/<>/ne yazık ki FARKINDA OLMAMAK/TA
( )
- (SORUN:
) "İNANMAK/İNANMAMAK" değil KAYITSIZLIK
- SORUN:
(")SORUN(") değil SORUNA BAKIŞ AÇIMIZ
- SORUN:
"YAP(A)MAMA" ile/ve/değil/||/<>/< BAŞLAYAMAMA
- SORUN YAŞAMAK ile ÇİLE ÇEKMEK
- SORUN ile/ve ÇÖZÜLMESİ GEREKEN
( Hiçbir sorun, o sorunu yaratan "bilinç düzeyi" ile çözülemez. )
- SORUN ile/ve/||/<> DAMLAYAN MUSLUK
- SORUN ile/ve/değil DEĞERLENDİRME
- SORUN ile/ve EKSİKLİK
( PROBLEM vs./and DEFICIENCY )
- SORUN ile/değil/yerine FARK
- SORUN ve/||/<>/> HEDEF ve/||/<>/> ENGEL ve/||/<>/> GÜÇ KAYNAĞI
- SORUN ile/ve/değil/<> KAÇMA
- SORUN ile/ve/değil/yerine KONU
( Sorunumuzdan tümüyle haberdar olalım, ona her yönünden bakalım, onun, yaşamımızı nasıl etkilediğini gözlemleyelim. Sonra onu kendi haline bırakalım. )
( Hiçbir sorun tümüyle çözülemez, fakat siz onun geçerli olmadığı bir düzeye kendinizi çekebilirsiniz. )
( Sana bir yararı olmayacak sorun diye bir şey yoktur. )
( Yararlarına gereksinimin olduğu için sorunları ararsın. )
( [not] PROBLEM vs./and/but SUBJECT/TOPIC
SUBJECT/TOPIC instead of PROBLEM
Become fully aware of your problem, look at it from all sides, watch how it affects your life. Then leave it alone.
No problem is solved completely, but you can withdraw from it to a level on which it does not operate. )
- SORUN ile/ve/değil (KURAMSAL) DİL SORUN/LARI
- SORUN = MESELE = PROBLEM[İng., Alm.] = PROBLEME[Fr.] = PROBLEMA < PRO:ÖNE. BALLEIN:ATMAK[Yun.] = PROBLEMA[İsp.]
- SORUN ile/ve/değil ÖNCELİK
( [not] PROBLEM vs./and/but PRIORITY )
- SORUN ile SIKINTI
( Doğal olmayan yollarla sorun çözmek yerine onlara ayak uydurmak daha doğrudur. )
( PROBLEM/ISSUE vs. DISTRESS )
- SORUN ile/ve/=/||/<>/< "SONUÇ"
- SORUN ile/ve/ne yazık ki/||/<>/< SORUNUN OLMAMASI SORUNU
- SORUN ile SORUNUN SONUCU
( PROBLEM vs. CONSEQUENCE/RESULT OF THE PROBLEM )
- SORUN" ile/değil/yerine/>< VERİ
- SORUN" ile/ve/değil/<> "YÜK"
- SORUNDA:
ÇOKLUĞU ile/değil/yerine HİKMETİ
- SORU/NLAR:
ÇIKINCA ile/ve/değil/||/<>/> ÇIKTIKÇA
- SORUNLAR:
"DARBE" ile/değil/yerine PÜRÜZ
- SORUN/LAR:
DİNLEMEMEKTEN ile/ve/değil/||/<>/< DUYMAK FAKAT (DUYDUĞUNA) UYMAMAKTAN
- SORUN/LAR ile/ve/<> İLETİŞİM KOPUKLUĞU
- SORUNLAR ile/ve/||/<>/> OLANAKLAR ve FIRSATLAR
- SORUNLAR SORUNLAR İÇİN ÇÖZÜM ARAMAK/BULMAK
- SORUNLAR ile/ve/değil/yerine/||/<>/> SORUNLARI TERK ETMEK
- SORUNLARA ODAKLANMAK ile/değil/yerine/>< OLASILIKLARA VE (ARA) ÇÖZÜMLERE ODAKLANIRSAK
( Daha çok sorun/umuz olur/oluşturur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Daha çok seçeneğimiz ve çözümümüz olur/oluşur. )
- SORUNLARDA:
"ARKADAŞ KAYBETMEK" değil ARKADAŞ KEŞFETMEK
( Sorunlarda, arkadaş(/sa), kaybedilmez; ancak, keşfedilmiş olunur. )
- SORUNLARDAN RAHATSIZ OLMAMAK/SORUNLARLA BAŞ ETMEK:
(AYRINTILARDA ...)
BİLGİSİZLİKLE/BİLİNÇSİZLİKLE ile/değil/yerine/>/>< BİLGİYLE/BİLİNÇLE
- SORUNLARDAN/KİŞİLERDEN "KAÇMAK/UZAKLAŞMAK" ile/değil/yerine SORUN(LU)LARI UZAKLAŞTIRMAK
- SORUNLARI/OLUMSUZLUKLARI ...:
"AKLINDA TUTMAK" ile ARDINDA TUTMAK
- SORUNLARI:
AŞMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ASKIYA ALMAK
- SORUNLARI:
BAŞKALARIYLA OLAN/LAR ile/değil/yerine (OLABİLDİĞİNCE) KENDİYLE OLAN/LAR
( Sorunun, kendi(nde) olduğunu anla(ya)mayan kişiler, ne yazık ki, çözümü, başkalarının huzurunu bozmakta "arar/bulur". )
( [çoğunlukla] Kendiyle, (ciddi) sorunları olan(lar)dır. İLE/DEĞİL/YERİNE Başkalarıyla, "sorunlu" "görünseler/düşünülseler" de sorunsuzdur(lar). )
- SORU(N)LARI:
ÇÖZMEK ile/ve/||/<>/> AŞMAK
- SORUNLARI ERTELEMEK/DAHA SONRAYA TAŞIMAK yerine SORUNLARI TERK ETMEK
- SORUNLARI (SADECE) KONUŞMAK ile/ve/yerine/değil SORUNLAR İÇİN ÇÖZÜM ARAMAK/BULMAK
( Hiçbir sorun, onu yaratan 'bilinç seviyesi'yle çözülemez. )
( Problems cannot be solved at the same level of awareness that created them. )
( [not] (ONLY) TO TALK THE PROBLEMS vs./and TO SEARCH/FIND SOLUTION FOR PROBLEMS
TO SEARCH/FIND SOLUTION FOR PROBLEMS instead of (ONLY) TO TALK THE PROBLEMS )
- SORUNLARI:
SORUN OLARAK KONUŞMAK ile/yerine/değil İLERLEME/GELİŞİM ARACI OLARAK KONUŞMAK/DEĞERLENDİRMEK
( [not] TO TALK THE PROBLEMS AS PROBLEMS vs. TO TALK PROBLEMS AS VEHICLE FOR DEVELOPMENT/PROGRESS
TO TALK PROBLEMS AS VEHICLE FOR DEVELOPMENT/PROGRESS instead of TO TALK THE PROBLEMS AS PROBLEMS )
- SORUNLARIN:
OLUŞMASI ile/ve/değil/||/<>/< ORTAYA ÇIKMASI
- SORUNLARI(N/I):
ÖNEMSEMEMEK ile/ve/değil/yerine ÜSTÜNDE DURMAMAK
- SORUNLARI/SIKINTILARI:
ÖTELEMEK ile/değil/yerine ÇÖZMEK
- Sorunların çözülmesi için SUS!!!
- SORUN(LAR)LA:
"BAŞ BAŞA OLMAK" değil YÜZ YÜZE OLMAK
- SORUNLARLA/SIKINTILARLA:
BOĞUŞMAK değil/yerine YOĞRULMAK
- DURUM/RESİM:
SORUNLU ile/ve/değil/||/<>/< SORUNLULARIN
- SORUNLU "YASALARI":
REDDEDELİM değil/yerine DEĞİŞTİRELİM
- SORUN/LU ile RİSK/Lİ
( PROBLEM vs. RISK/Y )
- SORUNLU ile/değil/yerine/>< SORUMLU
- [SORUNSAL]
AKLIN:
NEYİ BİLİP ile/ve/||/<> NEYİ BİLEMEYECEĞİ
( IMMANUEL KANT )
- SORUNSAL = İHTİMALİ = PROBLEMATIC[İng.] = PRBOLÉMATIQUE[Fr.] = PROBLEMATISCH[Alm.] = PROBLEMATIKOS[Yun.]
- SORUNSAL ile/ve/değil KURAMSAL SORUNSAL
- SORUNU:
GÖRMEMEK ile/ve/||/<> ÇARPITMAK
- Sorunu KONUŞ!!!
- SORUNU YOK ETMEK değil/yerine SORUNU YÖNETMEK
- [ne yazık ki]
SORUNU ÇÖZMEYE:
NİYETİNİN OLMAMASI ile/ve/değil/||/<> KARARLILIK GÖSTERMEMEK
- SORUNUN:
"ÜSTÜNÜ ÖRTMEK" değil/yerine/>< ÜSTESİNDEN GELMEK
- SORUP SORUŞTURMAK
- SORUŞMAK ile SORUŞMAK
( Birbirine sormak. İLE Emilip yok olmak. | Çamaşırın, kurumaya başlaması. )
- SORUŞTURMA ile/ve/||/<>/> KOVUŞTURMA/KOĞUŞTURMA/TA'KÎBÂT
( Gizli. İLE/VE/||/<>/> Açık. )
- SORUŞTURMADA:
GİZLİLİK ile/ve/||/<> KISITLILIK
( Ancak ve sadece ilk 24 saat için uygulanabilir.[Sulh ceza mahkemesi tarafından verilir. İtiraz da yine bu mahkemeye yapılabilir.][Savcı ya da kollu kuvvet tarafından da alınabilmektedir.][Şüpheli, avukat da dahil olmak üzere hiçkimseyle görüştürülmez.][Hakkında herhangi bir belge/evrak almak olanaklı değildir.] İLE/VE/||/<>/> Soruşturmanın sağlığı açısından, bilgi/belge/verilerin, kişilerin eline geçmemesi için Sulh Ceza Hakimliği tarafından verilir.[Soruşturma aşamasından iddianamenin hazırlanıp mahkemece kabul edilip duruşma tarihi verildikten sonra kalkar.][Avukatlar, gizlilik kararı olan dosyalarda şüphelinin tüm araştırma raporları/tutanakları, belgeleri ve imzalı beyanlarını bu süreçte alabilir.][Gizlilik kararı, iddianame hazırlandıktan sonra (re'sen) kalkar.] )
- SORU-YORUM ile/ve YORUM-SORU
( QUESTION-COMMENT vs./and COMMENT-QUESTION )
- ŞOSE[Fr. CHAUSSEE] ile ŞOSET[Fr. CHAUSETTE ]
( Genellikle taş kırıkları üzerine kum döşenip silindir geçirilerek yapılan yol. İLE Kısa çorap. )
- SOSYAL MEDYA (5C):
KONUŞMA/SÖYLEŞİ ve/+/||/<>/> ORTAKLIK ve/+/||/<>/> YORUM ve/+/||/<>/> İŞBİRLİĞİ ve/+/||/<>/> KATKI
( 5C: CONVERSATION and/+/||/<>/> COMMUNITY and/+/||/<>/> and/+/||/<>/> COMMENTING and/+/||/<>/> CONTRIBUTION and/+/||/<>/> COLLABORATION )
- SOSYAL[İng. < SOCIAL < SOCIETY] değil/yerine/= TOPLUMSAL
- SOSYALİZASYON/SOCIALIZATION[İng.] değil/yerine/= TOPLUMSALLAŞMA
- SOSYOBİYOLOJİ ile ETOLOJİ
( Sosyal davranışların evrimsel kökenlerini inceleyen bir bilim dalı. İLE Hayvan davranışlarını inceleyen bir bilim dalı. Bu iki dalın kesiştiği noktada, hayvanların sosyal davranışları ve evrimsel adaptasyonları araştırılmaktadır. )
- SOSYOMETRİ/SOCIOMETRY[İng.] değil/yerine/= TOPLUMSAL DAVRANIŞ ÖLÇÜMÜ
- SOSYOMETRİ değil/yerine/= UYUMÖLÇÜM
- SOSYOPAT ile MİZANTROP
( ... İLE Kişilerden, toplumdan hoşlanmayan. )
- SOTE"YE (YATMAK) değil "SOTA"YA (YATMAK)
( SOTE[Fr. < SAUTÉ]: Küçük küçük doğranmış sebzeleri yağda hafifçe kavrulduktan sonra su, domates, biber vb. katılarak yapılan bir tür yemek. İLE/DEĞİL SOTA[İt. < SOTTO]: Uygun, elverişli [yer]. )
- SOTO[Jap.] ile ...
( Çin'li Zen Ustası Ts'ao-shan'ın (840-901) adından bozulmuş bir sözcük. Basamaklı, aşamalı aydınlanmayı öngören Zen Okulu. )
- SOUND vs. SILENCE
- SOUP vs. SOAP
- SOURCE vs. CENTER
- ŞOV değil/yerine/= GÖSTERİ
- ŞOV[İng. < SHOW] değil/yerine/= GÖSTERİ
- ŞÖVALE[Fr. CHEVALET] ile ŞÖVALYE[Fr. CHEVALIER]
( Tabloların üzerine konulup resim yapıldığı sehpa. İLE Eski Roma'da, üç sınıftan ikincisinin üyesi olan yurttaş. | Orta Çağ Avrupası'nda, özel eğitimle yetişmiş, belirli ülküler taşıyan, soylu, atlı savaşçı. | Derebeylik düzeninde, soyluluk unvanlarının en alt basamağı. | Günümüzde, Fransız hükûmetinin verdiği şeref belgesi ve nişanı. )
- ŞÖVALYELER'DE:
TAPINAK ŞÖVALYELERİ ile/ve TÖTON ŞÖVALYELERİ ile/ve ST. JEAN/HOSPİTALER ŞÖVALYELERİ
( KÜRESEL MEDENİYET - TEOMAN DURALI - DERGÂH YAY. )
- SOVAN değil SOĞAN
- SÖVEN ile/değil/yerine/></< SEVEN
- ŞOVENİZM[Fr. < CHAUVINISME] ile DÜŞMANLIK
( Kendi ulusunu öne çıkararak değişik ırk ve uluslar arasında düşmanlık yaratmayı amaçlayan ve bu yolda kışkırtmada bulunan aşırı akım. İLE ... )
- Sövmeden, küfürsüz KONUŞ!!!
- [ne yazık ki]
SÖVMEK ile/ve/||/<>/> DÖVMEK
- SOVYET:
SO ve/||/<> VYET
( Birlikte, birarada. VE/||/<> Düşünme, konuşma. )
- SOVYET ile/ve/||/<>/> RUS
(
Sovyet ile Rus Kavramlarının FaRkLaR'ı...
Ölçüt | Sovyet | Rus |
---|---|---|
Tanım | Sovyet sözcüğü, "konsey" anlamına gelir, genellikle Sovyetler Birliği'ni tanımlar. | Rus, Rusya'ya ait ya da Rus toplumundan olan kişi anlamına gelir. |
Coğrafi Kapsam | 15 cumhuriyetten oluşan geniş bir federasyondu. | Rusya Federasyonu'nun sınırları içinde geçerlidir. |
Siyasi Yapı | Tek parti yönetimiyle yönetilen komünist bir devletti. | Federatif başkanlık düzeni ile yönetilir. |
Kültürel ve Etnik Yapı | Birçok farklı etnik grup içeriyordu. | Çoğunlukla Rus etnik öbeğine dayanır. |
Zaman Çizgisi | 1922'de kuruldu, 1991'de dağıldı. | Hem Çarlık dönemi, hem de modern Rusya olarak sürekliliği vardır. |
Ekonomik Sistem | Merkezi planlamaya dayalı sosyalist ekonomi. | Kapitalist piyasa ekonomisi uygulanmaktadır. |
- SOY ADI/SOYADI değil/yerine SON ADI/SONADI, EK ADI/EKADI, İKİNCİ/İKİNCİL ADI
( Kişinin/kişinin, "soy adı" diye tanımlanmış/kullanılan sözcük, kişinin "soy"unu değil kişinin aynı ada sahip olduğu/olabileceği tek(/ilk/birinci) adına, takma ad[meslek,özellik vs.] vermek yerine belirli, kayıt altına alınan/alınacak bir ek/ikinci adla tanımak/tanımlamak üzere kullanılmıştır. )
- SOY/HEALTH LITERACY[İng.] değil/yerine/= SAĞLIK OKUR-YAZARLIĞI
- SOY-SOP
- SOY ve/<> İLİM
( "Soy", ancak ilme tâbi olmakladır. )
- SOY ile "SOYLU"
( Adamın biri, Sokrat'ı, soy üzerinden aşağılamaya çalışınca, Sokrat şöyle dedi: "Senin soyun sende bitti, benimki ise benden başlar". )
( ANCESTRY vs. "NOBLE" )
- SOY değil/yerine YOL
- SOYA FASULYESİ ile/ve/||/<> HURMA YAĞI ile/ve/||/<> OKALİPTUS
( )
( Belgeselde altı çizilen bazı önemli(öncelikli) bilgi ve başlıklar...
- Yeryüzünde, her dört kişiden biri[1.5 milyar kişi], 6.000 yıl öncesinin olanaklarıyla yaşıyor. 7.7 milyarlık nüfusun, yarısından çoğu, kentlerde yaşıyor. Dünya nüfusu, 1950'den beri üç katına çıktı. Lagos'ta, nüfus, 1960 yılında 700.000 iken, 2025'te 16 milyona çıkmış olacak.
- Her hafta, bir milyondan fazla kişi, kentlere göç ediyor. Her altı kişiden biri, temel gereksinimlerini gideremeden yaşıyor. Kıtlık, daha fazla yayılarak 1 milyar kişinin aç yaşamasına neden oluyor. Nijerya, Afrika'nın en büyük petrol ihracatçısı olmasına karşın nüfusunun %70'i açlık sınırındadır.
- Kullanılan suyun %70'i hayvan yemi üretmek üzere tarıma yönlendirilmektedir. 1 kilo patates üretmek için 100 litre, 1 kilo pirinç üretmek için 4.000 litre, 1 kilo tavuk eti için 15.000 litre, 1 kilo sığır eti içinse 20.000 litre su tüketilmektedir. Çiftçilerin binlerce yılda oluşturduğu tarım ürünü çeşitliliğinin dörtte üçü, son yüzyılda silinmiş oldu.
- 1950'den bu yana, uluslararası ticaret hacmi, 20 kat arttı. Ticaretin %90'ı deniz üzerinden yapılıyor. Her yıl 500 milyon konteyner, dünyanın en büyük tüketim merkezlerine doğru yola çıkıyor.
- Dünya çapında yapılan tahıl ticaretinin %50'sinden fazlası, hayvan yemi için yapılıyor.
- 1950'den bu yana avlanılan balık sayısı, 5 kat artarak, 18 milyondan, 100 milyona çıktı. Binlerce fabrika gemisi, okyanuslardaki balıkları boşaltıyor. Avlanma bölgelerinin dörtte üçü, ya yok oldu, ya tüketildi ya da tükenmek üzere. Büyük balıkların çoğunun soyu, tekrar üreyebilecek zaman ve koşulları bulamadığından dolayı tükendi.
- Yeryüzündeki on ırmaktan biri, denize kavuşamıyor. Bu nedenle, Ürdün Irmağı'ndan yoksun kalan Lût Gölü'ndeki su seviyesi, her yıl, 1 metre azalmakta.
- Gelecek yüzyılda su kıtlığından en çok zarar görecekler, Hindistan'da yaşayanlar olarak görünüyor. Hindistan'da, son 50 yılda, 21 milyon kuyu kazıldı. (Ülkenin pek çok bölgesinde, ilk kez bu kadar derin kuyu açıldı.) Batı Hindistan'da, açılmış olan kuyuların %30'undan ümit kesilmiş durumda.
- Las Vegas'ta yaşayanlar, dünyanın en çok su tüketen bölgesinden biri.(Kişi başına günlük su tüketimi 800 ilâ 1000 litre.)
- Su kıtlığı, 2025'ten önce, 2 milyar kişiyi etkileyebilecek durumda. Her gün 5.000 kişi, kirli içme suyu nedeniyle ölüyor ve 1 milyar kişinin temiz suya erişimi yok.
- Bataklıklar, yeryüzünün %6'sını oluşturur. Durgun sularının derinliklerinde, pek çok bitki ve mikro organizma suyu süzer ve kirlilikten arındırır, kurak mevsimler için suyu korurlar. Son yüzyılda, otlak, tarım ya da inşaat alanı oluşturmak üzere yeryüzündeki tüm bataklıkların yarısı kurutulmuştur. Bataklıkların bize sunduğu zenginlikten habersiziz ne yazık ki.
- Mercan resiflerinin %30'u yok olmuştur. 2050 yılında, dünya üzerindeki canlı türlerin dörtte birinin yok olabileceği öngörülüyor.
- Ormanlar, yeryüzündeki biyo çeşitliliğin dörtte üçüne ev sahipliği yapar. Ekilebilir toprakların %40'ı, uzun vadeli hasar görmüş durumda. Her yıl, 13 milyon hektar orman yok oluyor.
- Amazon, 40 yılda, %20 oranında küçül(tül)müştür. Kesilen ağaçların alanı, hayvan çiftlikleri ve soya fasulyesi üretimi için tarım alanına dönüştürüldü. Bu soyaların %95'i, Avrupa ve Asya'daki çiftlik ve kümeslerde "et üretmek üzere" hayvanlar için kullanılmaktadır.
- Dünyanın en büyük 4. adası olan Borneo Adası, 20 yıl öncesine kadar geniş ormanla kaplıydı. 10 yıla kadar hiçbir ağaç bırakılmayacak. Bu durum, dünyada en çok tüketilen hurma yağı üretimine karar verilmesiyle ortaya çıktı. Yiyecek olmanın yanı sıra temizlik, kozmetik ürünleri ve alternatif yakıt olarak da kullanılıyor.
- Son 50 yılda kağıda artan ilginin beş kat artması nedeniyle kâğıt hamuru yapımında kullanılan okaliptuslar, toprağa salgıladıkları zehir nedeniyle daha sonra başka hiçbir bitki yetişmiyor. Hızlı yetişseler de su rezervlerini çok hızlı tüketiyor.
Yaşamsal olanlar, gereksiz olanlar için yok ediliyor.
- Karayipler'in Haiti adasında da ormanların sadece %2'si kaldı.
- Paskalya Adası'nda yaşayan Rapauliler, burada yetişen, dünyanın en yüksek palmiye ağaçlarını tümünü kereste için keserek kendilerini, adadaki yaşamı ve örnek uygarlıklarını yok ettiler.
- Kıta buzulları, son 40 yılda kalınlığının %40'ını kaybetmiş durumda. Yüzey alanının da 2030'a kadar yok olacağı düşünülüyor. Kuzey kutup bölgesindeki buzul, 30 yıl içinde, yüzey genişliğinin %30'unu kaybetti.
- Grönland'daki buzullar, yeryüzündeki tüm tatlı suyun %20'sine denk geliyor. Bu buzul erirse, deniz seviyesi 7 metre yükselecek. Bu bölgedeki erimenin nedeni de tüm dünyadaki sera gazı salınımından kaynaklanmaktadır.
- Atmosferdeki büyük rüzgâr akımları yön değiştiriyor.
- Dünya nüfusunun %70'i, kıyı düzlüklerinde yaşıyor. En büyük 15 ülkenin 11'i, ya deniz kıyısında, ya da ırmak ağzında kurulu. Göçler kaçınılmaz olacak fakat öngörülemeyen, göçlerin ne kadar büyük olacağı.
- Klimanjero Dağı'ndaki buzulların da %80'i erimiş durumda.
- Avustralya'daki tarım alanlarının yarısı, kuraklıktan yüksek oranda etkilenmiş durumda. 12.000 yıldır gelişimimizi sağlayan iklimsel dengeyi tehlikeye atıyoruz.
- Dünya nüfusunun %20'si, ayrıcalıklı bir güç olarak görülen mineral ve tüm kaynakların %80'ini tüketiyor. Madencilik, yeryüzündeki tüm rezervleri, yüz yıl sona ermeden tüketmiş olacak. İki milyardan fazla kişinin yaşamı kömüre bağımlı olarak sürüyor.
- Dünyada askerî giderlere yapılan harcamalar, gelişmekte olan ülkelere yapılan yardımlardan 12 kat daha fazla.
- Her dört memeliden biri, her sekiz kuştan biri, her üç amfibiden biri yok olma tehlikesi altında. Canlı türleri, normalden bin kat daha fazla yok oluyor.
- Son 15 yılın ortalama sıcaklıkları, bu döneme kadar görülen ve kaydedilen en yüksek sıcaklıklar oldu.
- 2050 yılında, 200 milyonu aşan iklim mültecisi olabilir.
- Temel gereksinimlerimizle beliren "ümit ve hayaller", artık, doyumsuzluk ve savurganlığı da beraberinde getiriyor.
- Bireyler arasındaki dayanışmayı sağlamak, ötekileştirdiklerinin çektikleri acıdan kaçmak için duvarlar mı öreceğiz?
- Hepimiz, aynı ailenin bireyleriyiz. )
( BORNEO ADASI
)
- SOYAKTARAN:
Y ile/ve/||/<> X
( )
- SOYGA ile SOYKA
( Tüyleri alacalı, küçük bir karga türü. İLE Ölünün üzerinden çıkan giysi. | Yaramaz, huysuz. )
- SOYLA ile/||/<> SÖYLE
( Manzum söz söylemek, hitap/hitabet etmek. İLE/||/<> Belirsiz söylemek. )
- Şöyle bir uzan ve SUS!!!
- ŞÖYLE-BÖYLE(ESTEK KÖSTEK)
- ŞÖYLE DÜŞÜNMEK ve/||/<>/>/< DENEY
- SÖYLE! GİTSİN! değil/yerine/> SUS! BİTSİN!
- ŞÖYLE ile BÖYLE ile ŞÖYLE YA DA BÖYLE ile ŞÖYLE VE BÖYLE
( [LIKE] THAT vs. [LIKE] THIS vs. [LIKE] THAT OR THIS vs. [LIKE] THAT AND THIS )
- SÖYLE ile/değil ŞÖYLE
- SÖYLEDİĞİN ile/ve/değil EŞİK
- SÖYLEDİĞİNE GÖRE ... ile/ve SÖYLEDİĞİ KADARIYLA ...
- SÖYLEDİĞİNİZDE değil SÖYLEDİKLERİNİZDE
- SÖYLEDİKLERİMİZ ile/ve/<> SÖYLEYEMEDİKLERİMİZ
( ... İLE/VE/<> Söylediklerimizden daha çok pişmanlığa neden olur. )
- SÖYLEM ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< EYLEM
- SÖYLEM ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/> SÖYLENTİ
- SÖYLEM ile SÖYLEV
- SÖYLEME ile ANLATMA
( ... İLE Düşüncenin/konunun/olgunun/durumun aktarımı/paylaşımı. )
( SAYING vs. EXPLAINING )
- SÖYLEMEDİĞİN ile/ve/değil EŞİK
- Söylemek için SUS!!!
- SÖYLEMEK ile/değil "AĞZINDAN KAÇIRMAK"
- SÖYLEMEK ile/ve/değil AKTARMAK/NAKLETMEK
- SÖYLEMEK ile/ve/değil AKTARMAK/NAKLETMEK
- SÖYLEMEK ile BAHSETMEK
( TO SAY/TELL vs. TO MENTION )
- SÖYLEMEK ile/değil DİLE GETİRMEK
- SÖYLEMEK ile/ve KAVRAMAK
( TO SAY vs./and COMPREHENSION )
- SÖYLEMEK ile/ve KONUŞMAK
( Yılan imgesi. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Değnek imgesi. )
( dd İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> mdw )
( Sonuç [odaklılık]. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Süreç ve sonuç [birlikteliği ve bütünlüğü]. )
( "Kendini merkeze alma" ve ötekileri önemsizleştirmeye neden olur/olabilir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Ötekiyle birlikte kendini ve herkesin olası düşüncesini, durumunu/sürecini dikkate almayı gerektirir/sağlar. )
( [not] TO SAY/TELL vs./and/but/||/<> TO TALK
TO TALK instead of TO SAY/TELL )
- SÖYLEMEK ile/ve ÖNERMEK
( TO SAY vs./and TO SUGGEST/RECOMMEND )
- SÖYLEMEK ile/ve/yerine ÖRNEK VERMEK
- SÖYLEMEK ile SAPTAMAK
( TO SAY vs. TO DETERMINE )
- SÖYLEMEK ile SÖYLEMEMEK
( TO SAY/TELL vs. NOT TO SAY/TELL )
- SÖYLEMEK ile UYARMAK/İKÂZ ETMEK
- SÖYLEMEKTEN/YAPMAKTAN (")KURTULMAK(") ile/ve/<>/değil SORUMLULUKTAN (")KURTULMAK(")
- Söylememek için SUS!!!
- SÖYLEMLERİMİZİN/EYLEMLERİMİZİN:
SORUMLULUĞUNU ALMAK ve/||/<>/> (DOĞRUDAN/OLASI) SONUÇLARINA KATLANMAK
- SÖYLENCE ile SÖYLENTİ
- SÖYLENCE = ÜSTURE = MYTHE[İng., Fr.] = MYTHOS[Alm., Yun.] = MITO[İsp.]
- SÖYLENCEBİLİM = İLM-İ ESATİR = MYTHOLOGY[İng.] = MYTHOLOGIE[Fr., Alm.] = MYTHOLOGIA[Yun.] = MITOLOGIA[İsp.]
- KONUYU/SÖYLENENİ/SÖYLEDİĞİNİZİ ...:
ANLAMAMAK/ANLAMIYORUM ile/ve/değil/||/<>/> BEĞENMEMEK/BEĞENMİYORUM
- SÖYLENENLER ile/değil SÖYLENİLENLER
- SÖYLENİLECEK SÖZÜ OLMAYANIN:
[ne yazık ki]
[ya] YÜKSEK SESİ ve/ya da/||/<> "ÖFKESİ"
- SÖYLENİLEMEYEN ile/ve/<> SESLENDİRİLEMEYEN
( ARETA ile/ve/<> APORETA )
- SÖYLENİLEN ile/ve SÖYLENİLMEK İSTENİLEN
( Özellikle şiirde! )
( Satırlardan çok, satır aralarını iyi okumak gerekir! )
- Söylenileni DİNLE!!!
- SÖYLENİLEN'İ:
YORUMLAMAK ile/yerine DİNLEMEK[Kabul etmek anlamında değil!]
( Doğruyu konuşmak iki kişi ister; doğru söyleyen, doğru dinleyen. )
( İmgelemeden bakmayı, çarpıtmadan dinlemeyi öğrenin, hepsi bu. )
( EXPLANATION: TO INTERPRET vs. TO LISTEN(Not in the mean of acceptance!)
EXPLANATION: TO LISTEN instead of TO INTERPRET )
- SÖYLENİLEN'İ:
YORUMLAMAK ile/değil/yerine DİNLEMEK[Kabul etmek anlamında değil!]
( İmgelemeden bakmayı, çarpıtmadan dinlemeyi öğrenin, hepsi bu. )
( Dinleyen, anlatandan ârif gerektir. )
( Çok dinlememiz ve az konuşmamız için, iki kulağımız ve bir dilimiz var. )
( EXPLANATION: TO INTERPRET vs. TO LISTEN[Not in the mean of acceptance!]
EXPLANATION: TO LISTEN instead of TO INTERPRET
Learn to look without imagination, to listen without distortion; that is all. )
- SÖYLENİŞ VE YAZILIŞLARI AYNI, ANLAMLARI FARKLI SÖZCÜKLERİ(ADAŞ)(HOMONYME)
- SÖYLENİŞ/SÖYLEYİŞ ile SESLENDİRİŞ
( TELÂFFUZ ile TASAVVUT[< SAVT] )
( PRONUNCIATION vs. PHONATE )
( ... avec PHONATION )
- Söylenme! KONUŞ!!!
- SÖYLENMEK ile DODURDA(N)MAK
- SÖYLENMEK değil/yerine SAKİN OLMAK
- SÖYLENTİ ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/> DEDİKODU
- SÖYLERKEN BUYRUK VERMEK ile/değil/yerine/>< SÖYLEMEK
- Söyleyebilmek için SUS!!!
- Söyleyeceklerin kaldırılmayacaksa SUS!!!
- SÖYLEYİŞ/BİÇEM/ÜSLÛP:
YALIN/SADE ile YÜKSEK ile KARIŞIK
- SÖYLEYİŞ/TELÂFFUZ ile/ve/<> İTİRAF
- SÖYLEYİŞ ile/ve/<> DEĞİNİ
- SÖYLEYİŞ ile SÖYLENİŞ
- SÖYLEYİŞ ve VURGU YANLIŞLARI
- SÖYLEYİŞ ile/||/<> YANSIMA ile/||/<> ULAM ile/||/<> KAPLAM ile/||/<> GÖÇÜŞME ile/||/<> YALINLAŞTIRMA/SADELEŞTİRME/HAFİFLETME/TAHFİF ile/||/<> KATMERLENME/MUZÂAF ile/||/<> AKIŞMA ile/||/<> BENZEŞİM ile/||/<> ÖTÜMLÜ/TİTREŞİMLİ/SEDÂLI ile/||/<> ÖTÜMSÜZ/TİTREŞİMSİZ/SEDÂSIZ
( Sesleme edimi sırasında seslerle bürünsel öğeleri söyleme, gerçekleştirme biçimi. İLE/||/<> Dış gerçeklik düzleminde var olan ses ya da gürültüleri, işitimsel izlenimi yansıtacak biçimde aktaran, adlandırılan gerçeği ses öykünmesi yoluyla belirten dilsel öğe. İLE/||/<> Dilbilgisel ya da anlamsal sınıflandırma birimi. Çeşitli ortak dilbilgisel ve anlamsal ölçütlere göre dil öğelerinin yerleştirildiği ya da oluşturduğu sınıf. İLE/||/<> Bir kavramın kapsamına giren, o kavramın tanımladığı öğelerin tümü. İLE/||/<> Bir sözcük içinde birbirini izleyen iki ses biriminin yer değiştirmesi. İLE/||/<> Kolaylık sağlama amacıyla sözcükten bazı yazaçların düşürülmesi. İLE/||/<> Bir sözcükte ortadaki yazaç ile son yazacın aynı yazaçla tekrarlanması. İLE/||/<> Kulağa hoş gelen seslerin birbirini izlemesi. İLE/||/<> Bir sesin söz zincirinde kendisinden önce ya da sonra gelen bir başka sesle birlikte bulunmasından doğan ve birinden öbürüne özellik aktanmı yoluyla gerçekleşen değişim. İLE/||/<> Ses tellerinin titreşimiyle nitelenen sesler için kullanılır. İLE/||/<> Ses telleri titreşmeden oluşan sesler için kullanılır (p, ç, q, k). )
- SOYLU" ve/||/=/<> İNSAFA GELEN
( En "soylu" kişi/ler, insafa gelen(ler)dir. )
- SÖYLÜYOR ile/ve/değil BİLDİRİYOR
- SOYMAK ile/ve/<> AYIKLAMAK ile/ve/<> TEMİZLEMEK
- SOYMAK ile SIYIRMAK
( TO SHELL/PEEL vs. TO PEEL OFF )
- SOYTARI ile/ve/||/<> DELİ
( [Gerçeği ...]
Görür. İLE/VE/||/<> Dile getirir. )
- SOYU TÜKENME TEHLİKESİ ALTINDA OLAN TÜRLER ile/ve/||/<>/> KORUMA
( Soyu tükenme tehlikesi altında olan türler, yok olma tehlikesi altında olan türler. İLE/VE/||/<>/> Bu türlerin yok olmasını önlemek için yapılan çalışmalar. )
- SOYUNMAK ile ...
( SUÂL-İ MUKADDERE YANIT )
- SOYUNMAK ile STRİPTİZ
( TEARRÎ[< URY | çoğ. URYET] ile ... )
- SOYUNMUŞ/SOYUNUK" ile (")ÇIPLAK/cıbıl(")
- SOYUN/UP DÖKÜN/MEK
- SOYUT DİL ile/ve/<> TOPLUMSAL DİL
- SOYUT EVRENSELLER ile/ve SOMUT EVRENSELLER
- SOYUT TÜMEL ile/ve/<>/> SOMUT TÜMEL
( İdea. İLE/VE/<>/> İdeal. )
- SOYUT ile/değil AYRI
( [not] ABSTRACT vs./but SEPARATE )
- SOYUT ile BELİRLENİMSİZLİK
- SOYUT ile/ve EVRENSEL
( ABSTRACT vs./and UNIVERSAL )
- SOYUT ile/ve EVRENSEL
- SOYUT ile/ve/||/<> EYLEM
- SOYUT ile/ve/> EYTİŞİM ile/ve/> KURGUL
( Fizik/sel. İLE/VE/> Kimya/sal. İLE/VE/> Organik. )
- SOYUT ile/ve/değil/=/||/<> İLİŞKİSİZLİK (/"İLİŞKİ/LİLİK")
- SOYUT ile MİSTİK
( ABSTRACT vs. MYSTIC )
- SOYUT = MÜCERRET = ABSTRACT[İng.] = ABSTRAIT[Fr.] = ABSTRAKT[Alm.] = ABSTRACTUM[Lat.] = ABSTRACTO/TA[İsp.]
- SOYUT ile/ve/değil ÖZ
( [not] ABSTRACT vs./and/but ESSENCE )
- SOYUT ile SOMUT
( Soyut, AKIL'ın alanıdır. Varlık-Yokluk, Birlik-Çokluk gibi kavramlardır soyut olanlar. | İlişkisizlik. İLE İlkesine/yasasına göre işleyen olgu. | Duyunun kavramlaştırılması. | Kavram çiftleri arasındaki ilişki. | Ayrımların birliği. )
( BAZI SOYUTLAR:
* AHLÂK
* CEBİR
* MÛSİKÎ
* METAFİZİK )
( Saltık[mutlak]. İLE Göreli. )
( ABSTRACT vs. CONCRETE )
( CONCRET avec ABSTRAIT )
( KONKRET mit ABSTRAKT )
( CONCRETO con ABSTRACTO )
( CONCRETO con ASTRATTO )
( MÜCERRED ile/ve MÜŞAHHAS )
- SOYUT ile SONSUZLUK
- SOYUT ile/ve/||/<> SONUÇ
- SOYUT ile/ve TÜMEL
- SOYUT ile YALITILMIŞ
( ABSTRACT vs. ISOLATED )
- SOYUT ile/değil YÜZEYSEL
- SOYUTLAMA GÜCÜ ile/ve/||/<> YÖNETİLEBİLİRLİK ile/ve/||/<> İLİŞKİLERİN ÖNCELİĞİ
( ABSTRACTION POWER vs./and/||/<> INTEROPERATIBILITY vs./and/||/<> PRIORITY OF RELATIONS )
- SOYUTLAMA (YETENEĞİ/YETKİNLİĞİ/GÜCÜ) ile/ve/||/<> BENZETME/MECAZ (YETENEĞİ/YETKİNLİĞİ/GÜCÜ)
- SOYUTLAMA ile AYIKLAMA
( ABSTRACTION vs. TO SORT/PICK )
- SOYUTLAMA ile/ve BÜTÜNLÜKLÜ SOYUTLAMA
( ABSTRACTION vs./and ABSTRACTION IN INTEGRITY )
- SOYUTLAMA ile DEĞİLLEME
( ABSTRACTION vs. NEGATION )
- SOYUTLAMA ile DEĞİLLEME
- SOYUTLAMA ile/ve EVRENSELLEŞTİRME
( ABSTRACTION vs./and UNIVERSALISATION )
- SOYUTLAMA ile/ve EVRENSELLEŞTİRME
- SOYUTLAMA ile GENELLEME
- SOYUTLAMA ve KENDİNİ GÖZLEMLEYEBİLMEK
( ABSTRACTION and ABLE TO OBSERVE THE SELF )
- SOYUTLAMA ile/ve/||/<> KÖPRÜ
- SOYUTLAMA ile OLASI SONSAL SOYUTLAMA
( ABSTRACTION vs. PROBABLE APOSTERIORI UNIVERSALISATION )
- SOYUTLAMA ile OLASI SONSAL SOYUTLAMA
- SOYUTLAMA ile ÖTELEME
- SOYUTLAMA ile/ve/değil/||/<>/< SIYIRMA/AYIRMA/DIŞA ÇIKARMA
- SOYUTLAMA ile/ve SOMUTLAŞTIRMA
( Bilim. İLE/VE Denetleme. )
( ABSTRACTION vs./and CONCRETIZE
Science. WITH/AND Inspection. )
- SOYUTLAMA ile/ve/||/<> SOYUTLANMA
( ABSTRACTION vs./and/<> TO GET IN ABSTRACTION )
- SOYUTLAMA ile YOK SAYMAK
- SOYUTLAMAK ile/ve/||/<>/> SOYUTLAMANIN SOYUTLA(N)MASI
- SOYUTLANMA ve/<> GÜZELLİK
- SOYUTLANMA ile/değil/yerine SOYUTLAMA
( Dışarıdakilerde/n. İLE/DEĞİL/YERİNE Zihinde/n. )
( Yalnızlığa götürür. İLE/DEĞİL/YERİNE Kendine dönmeyi ve derin dalışı sağlar. )
- SOYUTLA(N)MAK ile/değil/yerine DERİNLEŞ(TİR)MEK
( [not] TO GET IN ABSTRACTION vs./but (TO GET) DEEPEN
(TO GET) DEEPEN instead of TO GET IN ABSTRACTION )
- SOYUTLAŞTIRMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/> YAŞAMA GEÇİRME
- SÖZ:
"AĞDALI" ile/ve/değil/||/<>/< ABARTILI ile/ve/değil/||/<>/< AYRINTILI
- SÖZ (ALMAK/VERMEK) ile/değil/yerine OLUR/ONAY (ALMAK/VERMEK)
( [not] TO GET/GIVE PROMISE vs. TO GET/GIVE APPROVAL/CONSENT
TO GET/GIVE APPROVAL/CONSENT instead of TO GET/GIVE PROMISE )
- SÖZ:
DİLLERDE ile/ve/||/<> GÖNÜLLERDE
( Destan olur. İLE/VE/||/<> Şiir olur. )
- SÖZ DİNLEMEK ile/ve/<> DİKKATE ALMAK
( Söylenilen ya da yapılması istenilen/beklenilen şeyin size [o an için] uymaması, o sözü/düşünceyi ya da durumu dikkate almamanızı gerektirmez. Gençlik/cehâlet düşünce ve tavırları olarak tepki gösterme eğiliminde olabilirsiniz fakat durum, söylenilen söze uyum gösterip göstermemekten çok [kulakardı etmek yerine] yeterince dikkate alıyor olmayı gerektirir. "Sırtına bir şey al/giy!" sözüne, hiç düşünmeden/değerlendirmeden, hızlıca "bana bir şey olmaz!", "gerek yok!", "sen yaşlı olduğun için söylüyorsun/önemsiyorsun" şeklinde yanıt vermek yerine yeteri kadar dikkate almakta yarar vardır. )
- SÖZ DİNLEMEK ile SÖZ DİNLEMEK
( "Yapma ve yap" denileni yerine getirmek, uygulamak. İLE Konuşulanları dinlemek/dinlemeye çalışmak, konuşulanlara dikkatini yöneltmek/kulak kabartmak. )
- Söz dinleyerek KONUŞ!!!
- SÖZ DİZİLİMİ DEĞİŞTİRGENİ ile ...
( WORD ORDER PARAMETER )
- SÖZ [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]
- SÖZ:
KABUL GÖRMEK İÇİN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DOĞRULUĞUNDAN DOLAYI
- SÖZ KESEN/HOŞAF[Fars.] ile KİFÂYE/KOMPOSTO
( Kurudan yapılır. İLE Tazeden yapılır. )
( Sıvı yoğundur. İLE Ürün yoğundur. )
( Yemek sırasında/yanında içilir. İLE Yemek sonrasında içilir/yenir. )
( Şekerli de şekersiz de olabilir. İLE Şekerlidir. )
- SÖZ KESMEK ile SÖZÜ KESMEK
- Söz KONUŞ!!!
- SÖZ/LÂFIZ:
İLZAMÎ ile/ve/||/<> İLTİZAMÎ
( EMİR | DÂVÂ | TALEP | HÜKÜM | VASİYET
ile/ve/||/<>
BORCU İKRAR[İKRÂR-I Bİ'D-DEYN]/SUÇU İKRÂR[Vİ'T-TÖHMET] | ŞAHADET | GAİP HAKKINDAKİ KEFÂLET | ŞARTA MUKÂRİN TAAHHÜTLER )
- SÖZ/ÖNERİ/ÖĞÜT DİKKATE ALMAK, ZİHNİNDE BULUNDURMAK
- SÖZ:
ÖRTÜK ile KİNÂYE
- SÖZ [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]
- SÖZ [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]
- SÖZ [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- Söz sahibi olmak için DİNLE!!!
- SÖZ SÖYLEMEK ile/ve/||/<> ANLAMAK
( İrfan ister. İLE/VE/||/<> İnsan/kişi ister. )
- SÖZ SÖYLEMENİN KURALLARINDA:
ÖNÜNÜ ARDINI GÖZETMEK[Ar.] ve/||/<> SÖYLEMEDEN ÖNCE TEKRAR TEKRAR DÜŞÜNMEK[Ar.] ve/||/<> ON KERE DÜŞÜNÜP BİRİNİ SÖYLEMEK[Ar.] ve/||/<> "HER AĞZIMIZA GELENİ" SÖYLEMEMEK[Ar.]
( Önün ardın gözet fikr-i dakîk et onda bir söyle
Öğütme ağzına her ne gelirse âsiyâb-âsâ
Osman Nevres[ö. 1762]
)
( )
- Söz söyleyebilmek için SUS!!!
- Söz vererek KONUŞ!!!
- SÖZ VERME! ve/||/<> SÖZÜNDEN DÖNME!
( Ölsen de! VE/||/<> Ölsen de! )
- SÖZ VERMEK/VEREN ve/||/+/<>/> SÖZÜNDE DURMAK/DURAN
- SÖZ VERMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÜVEN VERMEK
( Güven veriyorsan, ayrıca söz vermen gerekmez. )
- SÖZ/SORU)
"YÖNLENDİRME" ile YÖNELTME
- SÖZ ile/ve/değil/||/<>/>/< BİLİNCİ KURAN SÖZ
- SÖZ ile/ve/<> ÇÖZÜM
( RIGHT WORD vs./and/<> CONSEQUENCE )
- SÖZ ile/ve/<>/> DOLAYLAMA
( ... İLE/VE/<>/> Süslü, sanatlı yazınsal söz. ["Türkiye'nin kalbi Ankara", "Büyük Kurtarıcı, ATATÜRK" vb.] )
- SÖZ ile/ve/değil/yerine EKSİNTİSİZ/FİRESİZ SÖZ
- SÖZ ile/ve EMİR
- SÖZ ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< EYLEM ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< NİYET
- SÖZ ile/ve/<> GARANTİ
( Neye söz verdiysen oradan hesaba çekilirsin. )
( VAAD ile TAAHHÜD/T )
( VAİT: Söz verme. Belirli bir şeyi yapmayı taahhüt. )
( TAAHHÜD[< AHD]: Bir işin yapılması üzerine resmi olarak sözleşme. )
( WORD vs./and/<> GUARANTEE )
- SÖZ ve/||/<>/< HÂL ve/||/<>/< NÛR
- SÖZ ile KITIR[argo]
( ... İLE Uydurma, yalan söz. )
- SÖZ ile/ve/< LAKONİK[Fr. < Yun.]
( ... İLE/VE/< Kısa ve özlü söz, vecize. )
( Sözün tamamı, ahmağa söylenilir. )
- SÖZ ile/ve/= NEFES
- SÖZ = PHRASE[İng.] = EXPRESSION[Fr.] = ÄUßERUNG[Alm.] = ESPRESSIONE[İt.] = EXPRESIÓN[İsp.]
- SÖZ ile/ve SEHL-İ MÜMTENÎ
( ... İLE/VE Kolay ve sade göründüğü halde söylenilmesi kolay olmayan söz. )
- SÖZ ile/ve/||/<>/> SUSABİLMEK/SUSKU/SÜKÛT
( "Gümüş." İLE/VE/||/<>/> "Altın." )
- SÖZ ile/ve/<> TALÂKAT
( ... İLE Kolayca, düzgün söz söyleme durumu. )
- SÖZ ve/> TÂLÎK
( ... VE/> Güleryüzlü. :) | Düzgün söz söyleyen. )
- SÖZ ile TERÂNE[Fars.]
( ... İLE Çok yinelendiğinden usanç verici bir durum alan söz. | Ezgi, nağme, makam. | Dört dizeden oluşan ve birinci, ikinci ve dördüncü dizeleri birbiriyle uyaklı olan şiir, dörtlük. )
- SÖZ ve/||/<>/>/< ÜMİT
( Sözün eşiği, ümidin eşiğidir. Bir yerde, söylenilecek söz var ise orada, ümit var demektir.
Sözümüz, ümidimizdir... )
- SÖZ ile/ve/<> YAZI
( Etkileme sanatı. İLE/VE Varolma sanatı. )
( Söz ile ses hem delâlet eden hem edilen. İLE/VE Sadece delâlet/işaret eden. )
( DİLEKÇE/ARÎZA[Ar.]: Küçükten büyüğe yazılan yazı. )
( GRAFOLOJİ: El yazısını inceleyen bilim dalı. )
( Söz, uçar; yazı, kalır! [Lat. Verbevolent, scriptamanent.] )
( HANEK ile/ve/<> KİTÂBE )
( WORD vs./and/<> WRITING )
- SÖZ ile/ve/<> YEMİN
( Doğru söz yeminden ileri! )
( HULF[Ar.]: Verdiği sözü tutmama, üzerinde durmama. | [mantıkta/matematikte] Saçmaya indirgeme. )
- SÖZ ile YISA[İt.]
( Birçok kişinin yaptığı işlerde gayret vermek için söylenen söz. )
- SÖZCELEME ile/||/<> SÖZ UZATIMI ile/||/<> EĞRETİLEME ile/||/<> TOPLULUK ADI
( İki susku arasında yer alan söz zinciri parçasını -yani sözceyi- belirli bir bağlam ve durum içinde gerçekleştirme. İLE/||/<> Değişik gösterenler aracılığıyla aynı gösterileni aynı sözcede yineleme. İLE/||/<> Düz değişmeceye karşıt olarak, dizisel bağıntılar düzleminde ortak anlambirimcikler kapsadığından aralarında eşdeğerlik ilişkisi kurulan anlamlı öğelerden birini öbürü yerine ve karşılaştırma yapılmasının sağlayan sözcükleri kaldırarak kullanma sonucu oluşan değişmece. İLE/||/<> Birçok öğeden oluşmakla birlikte bütünlük gösteren, birlik sunan bir topluluğa verilen tekil ad. )
- [ne yazık ki]
SÖZCÜĞÜ/TERİMİ: ANLAMAMAK ile/ve/değil/||/<>/> BAŞKA ANLAM/LAR "YÜKLEMEK"
- SÖZCÜĞÜN:
"AĞIRLIĞI" ile/ve/||/<> "BEDELİ"
- SÖZCÜĞÜN:
GENİŞLİĞİ ile/ve/||/<>/> DERİNLİĞİ ile/ve/||/<>/> AĞIRLIĞI/YÜKSEKLİĞİ
- SÖZCÜĞÜN HİZMET ETMESİ/EDEMEMESİ ile/ve/||/<>/> SÖZCÜĞÜN "İSTİHDAMI"
- SÖZCÜĞÜN:
KÖKENİ(ETİMOLOJİSİ) ile/ve/<> GEÇMİŞİ
- SÖZCÜĞÜN:
"NEREDEN GELDİĞİ" ile/ve/değil/||/<>/< NEREYE DAYANDIĞI
- SÖZCÜĞÜN:
USSAL ANLAMI ile DUYGUSAL ANLAMI
( SIGNUM RATIONALE cum SIGNUM SENSUALE )
- SÖZCÜK AİLESİ ile ...
( WORD FAMILY )
- SÖZCÜK:
"DAR AĞACI" değil DAĞARCIĞI
- SÖZ(CÜK):
GERÇEK ile/ve/||/<>/> DEĞİŞMECE/MECAZ[Ar.] ile/ve/||/<>/>
DOKUNDURMA/KİNÂYE ile/ve/||/<>/> AÇIK/SARİH
( Çıkarımsal. İLE/VE/||/<>/> Hayal/Muhayyile. İLE/VE/||/<>/> Sezgi/Hads. İLE/VE/||/<>/> Apaçık. )
( Soğan. İLE/VE/||/<>/> Sarımsak. İLE/VE/||/<>/> Koku. İLE/VE/||/<>/> Yaygın koku. )
( )
( Söz(cük)leri/ni değiştir... Dünya/n değişsin...
)
( )
( LES TERMES VRAIS avec/et/||/<>/> LES TERMES S'APPLIQUANT PAR UNE EXTENTION LOGIQUE DE LEUR SENS avec/et/||/<>/> PAR ALLUSION avec/et/||/<>/> TERMES CLAIRES )
- SÖZCÜK:
KÖKÜ ile/ve/değil/||/<>/> GÖVDESİ
- SÖZCÜK PEŞİNDE KOŞMAK değil/yerine ANLAM PEŞİNDE KOŞMAK
- SÖZCÜK SEÇİMİ ANLAMDAN SÖZCÜĞE GİTMEK[SÖZCÜKTEN ANLAMA değil!]
- SÖZCÜK SINIFI ile SÖZCÜKBİÇİM ile SÖZCÜKSEL KOŞULLANMA ile SÖZDİZİM ile SÖZDİZİMSEL ÖLÇÜT
- SÖZCÜK TÜRETMEK ile/ve/değil/yerine KAVRAM/SÖZCÜK OLUŞTURMAK
- SÖZCÜK VURGUSU ile/ve/||/<> TÜMCE VURGUSU
- SÖZCÜK ile/ve AÇKI/ANAHTAR
- SÖZCÜK ile/ve ANAHTAR
- SÖZCÜK ve SPERM(ATA)
- SÖZCÜK ile/ve TERİM
( VERBUM ile/ve ... )
- SÖZCÜK/KAVRAM ile " " İÇİNDE SÖZCÜK/KAVRAM
( ... ile SÖZÜMONA/GÜYA/ONA GÖRE )
- SÖZCÜKLER ÖNEMLİ DEĞİL değil SÖZCÜKLER, BURADA[BU KONUDA/ALANDA] ÖNEMLİ DEĞİL
- Sözcükler yetmediği için SUS!!!
- SÖZCÜKLER ile TÜMCE İÇİNDE KULLANILIŞLARI/ANLAMLARI
( Sözün tamamı, anlamayana söylenilir. )
- SÖZCÜKLER/ADLAR ile/ve/||/<>/< KENT KÖKENLERİ
( ÂLÂ/DANİSKA ile/ve/||/<>/< DANZIG/GDANSK(POLONYA)
BORDO[: Mora çalan kırmızı renk.] ile/ve/||/<>/< BORDEAUX(FRANSA)
ÇARLİSTON[biber / dans] ile/ve/||/<>/< CHARLESTON(AMERİKA)
DENIM[İng. : Kot vb. yapımında kullanılan bir tür pamuklu kumaş.] ile/ve/||/<>/< NIMES(FRANSA)
FAYANS[Fr. : Duvarları kaplayıp süslemek için kullanılan, bir yüzü sırlı ve türlü desenlerle bezenmiş, pişmiş balçıktan levha.] ile/ve/||/<>/< FAENZA(İTALYA)
FES ile/ve/||/<>/< FES(FAS)
JEAN ile/ve/||/<>/< GENES/CENOVA(İTALYA)
KALAS[Rom.]: Kalın biçilmiş uzun tahta. ile/ve/||/<>/< GALATİ(ROMANYA)
KALAMATA[Yun. :Bir tür etli ve büyük zeytin.] ile/ve/||/<>/< KALAMATA(YUNANİSTAN)
KOLONYA[İt. < COLONIA: İçinde limon, lavanta vb. bitkilerin yağı bulunan, hafif kokulu alkollü bir nesne.] ile/ve/||/<>/< COLOGNE/KÖLN(ALMANYA)
KÛFİ[Ar. : Arap yazısının, düz ve köşeli çizgilerle yazılan eski bir biçimi.] ile/ve/||/<>/< KÛFE(IRAK)
MIKNATIS ile/ve/||/<>/< MAGNESIA(YUNANİSTAN)
MİSİNA[İt. < MESSINA : Yapay ve sentetik ham maddeden tek kat çekilmiş, değişik kalınlıkta iplik. ile/ve/||/<>/< MESSINA(İTALYA)
MUSLİN[Fr. MOUSSELINE : Sık dokunmuş, parlak, ince, yumuşak bir kumaş türü.] ile/ve/||/<>/< MUSUL(IRAK)
NİHAVENT[: Klasik Türk müziğinde bir makam.] ile/ve/||/<>/< NİHÂVEND(İRAN)
NİŞABUREK[Fars. : Klasik Türk müziğinde rast makamı ve uşşak makamının buselik "si" perdesiyle oluşmuş bir makam.] ile/ve/||/<>/< NİŞABUR(İRAN)
PARŞÖMEN[Fr. < PARCEMIN]/TİRŞE[Fars. : Yeşil ile mavi arası bir renk/ton.] ile/ve/||/<>/< PERGAMON/BERGAMA(TÜRKİYE)
SPA ile/ve/||/<>/< SPA(BELÇİKA)
TARANTULA[: Sekiz bacaklı, iki kollu bir tür örümcek.] ile/ve/||/<>/< TARANTO(İTALYA) )
- SÖZCÜKLERDE...
- SÖZCÜKLERDE/TERİMLERDE:
KAYNAK ve/||/<>/> OLUŞ ve/||/<>/> SINIRLAMA ve/||/<>/> YAYILMA ve/||/<>/> YERLEŞME
( NEŞ'ET ve/||/<>/> TEKVÎN ve/||/<>/> TAHDÎD ve/||/<>/> İNTİŞÂR ve/||/<>/> İSTİKRÂR )
- SÖZCÜKLERDEN, ANLAMA ULAŞMAK/"GİTMEK" ile/ve/<>/yerine/değil ANLAMDAN, SÖZCÜĞE ULAŞMAK
( Sözlerin ötesine geçmeye çalışın. )
( Sözler, gerçekleri yaratmaz; onlar ya tarif ya tahrif eder. )
( Sözün tamamı, anlamayana söylenilir. )
( Try to go beyond the words.
Words do not create facts; they either describe them or distort. )
( [not] GOING TO MEANING (BASED) FROM WORD vs./and/<>/but GOING TO WORD (BASED) FROM MEANING
GOING TO WORD (BASED) FROM MEANING instead of GOING TO MEANING (BASED) FROM WORD )
- Sözcüklere sığmadığı için SUS!!!
- SÖZCÜKLERİN ANLAMLARINI
( THE MEANINGS OF THE WORDS )
- Sözcüklerin değerini anımsayarak KONUŞ!!!
- SÖZCÜKLERİN ETKİSİ ve/||/<> KİŞİLERİN ETKİSİ
- Sözcüklerin kökenini öğren/bil de KONUŞ!!!
- SÖZCÜKLERİN:
KULLANIM BİLGİSİ ile/ve/değil/||/<> KULLANIM ÖZENİ
- SÖZ(CÜK)LERİ/Nİ ve/||/<> TUTUMU/NU DEĞİŞTİR...
DÜNYA/N DEĞİŞSİN!
- AKRONİM[İng. < ACRONYM] ile SÖZCÜKLEŞTİRİLMİŞ KISALTMA/KISALTILMIŞ BAŞLIK/KISMA AD
( ACRONYM )
- SÖZCÜKTEN, ANLAMA GİTMEK ile/yerine/değil ANLAMDAN, SÖZCÜĞE GİTMEK
( Sözlerin ötesine geçmeye çalışın. )
( [not] GOING TO MEANING (BASED) FROM WORD vs. GOING TO WORD (BASED) FROM MEANING
GOING TO WORD (BASED) FROM MEANING instead of GOING TO MEANING (BASED) FROM WORD )
- SÖZCÜKTEN ANLAMA GİTMEK değil/>< ANLAMDAN SÖZCÜĞE GİTMEK
( Yanlışı. >< Doğrusu. )
- [ne yazık ki]
SÖZDE, ÖLÇÜ BİLMEMEK/BİLMEYEN ve/||/<> EDEPSİZLİKTE SINIR TANIMAMAK/TANIMAYAN
- Sözden anla ve SUS!!!
- SÖZDEN ÖNCEKİ 3 EŞİK:
İYİLİK ve/||/<> İNCELİK ve/||/<> GEREKLİLİK
- SÖZDİZİMİNDE:
ÖZNE > EYLEM > NESNE ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ÖZNE > NESNE > EYLEM
(
)
- SÖZE DÖKMEK" ile/ve "DİLE GETİRMEK"
- SÖZE:
KULAK VERMEK ile/ve/> EN İYİLERİNE UYMAK
- SÖZE TÂBİ OLMAK ile/ve/<> TEDAVİYE TÂBİ OLMAK
- SÖZE UYUMAK değil/yerine SÖZE UYMAK
- SÖZEL KOD ile/ve DEĞİŞTİRİM KODU
( Bayrak ya da davul, ıslık dilleri gibi. )
- Sözel KONUŞ!!!
- SÖZEL ile/ve/değil ŞİFAİ
- SÖZ/EYLEM ile/ve/<> DOĞRU YER
( Meyvesiz sözler söyleyip, söylediklerini yaşamında uygulamayan kişi, güzel ve renkli görünen fakat kokusu olmayan bir çiçeğe benzer. )
( WORD/ACTION vs./and/<> RIGHT PLACE )
- SÖZ/EYLEM ile/ve/<> DOĞRU ZAMAN
( WORD/ACTION vs./and/<> RIGHT TIME )
- SÖZ/KELÂM ile/ve/değil EŞİK
- SÖZ/KONUŞMA:
"UZAMASIN!" yerine/değil NE KADAR GEREKİYORSA O KADAR KONUŞMAK
- AŞILA(N)MA/MAYALA(N)MA:
SÖZLE ile/ve/değil/|| SES İLE
- SÖZ/LE ile/ve/değil/yerine HAL İLE
- SÖZLEM/KELÂM:
SESTE ATEŞ ile/ve/||/<> ATEŞTE SES
- SÖZLER(EKÂVÎL)
- SÖZLERİN ALTINDA KALMAK ile/<> TÜKÜRDÜĞÜNÜ YALAMAK ZORUNDA KALMAK
- SÖZLERİNİ DUYURMAK İÇİN:
KİŞİLERİ TUTMAK değil/yerine ÇENEYİ TUTMAK
- SÖZLEŞME/BAĞIT ile/ve/değil ANTLAŞMA
- SÖZLEŞME = MUKÂVELE[Ar.] = CONTRACT[İng.] = CONTRAT[Fr.] = VERTRAG[Alm.] = CONTRAER[İsp.]
- SÖZLEŞMEDE:
İYİ NİYET ve/||/<>/> SADÂKAT ve/||/<>/> İÇERİK
( Adının geçmesiyle. VE/||/<> İmza atarak. VE/||/<> Uygulayarak. )
- SÖZLÜ İLETİŞİM/BİLDİRİŞİM ile/ve SÖZSÜZ İLETİŞİM/BİLDİRİŞİM
( Doğal | Aklî | Uzlaşımsal İLE/VE Doğal | Aklî | Uzlaşımsal )
( Ah/oh gibi seslerle. | Görülmediği halde duyulan sözlerden durumun ne olduğunu çıkarsayarak. | Dil/konuşma/sözcükler ile. İLE/VE Yüzün kızarması/saraarması gibi durumlardan yansıyarak. | Dumanın göründüğü yerde ateşin varolabileceğini düşünerek. | Trafik işaretleri gibi ortak kullanımda olan üzerinde uzlaşılmış işaretlerle. )
( Sözün tamamı, anlamayana söylenilir. )
- Sözlü KONUŞ!!!
- SÖZLÜ KÜLTÜR(/GELENEK) ile/ve/<> YAZILI KÜLTÜR(/GELENEK)
( Göçerlerin. İLE/VE/<> Yerleşiklerin. )
( [daha çok] Doğu'da. İLE/VE/<> Batı'da. )
- SÖZ/LÜ ile NİŞAN/LI
( YAVUKLU: Sözlü, nişanlı. | Sevgili. )
( NAMZET[Fars.]: Aday. | Sözlü, yavuklu. )
- SÖZLÜ ile SÖZEL
( ... vs./and VERBAL[SÖZEL ve/< EYLEMSEL] )
- SÖZLÜK:
ANLAM'DA ile/ve FELSEFE'DE
- SÖZLÜK ÇALIŞMALI/OKUMALI!
- SÖZLÜK ÇALIŞMASI/OKUMASI:
HERKESİN HARCI ile/ve/değil/||/<>/< HERKESİN İHTİYACI
- SÖZLÜK ve YASA KULLANIMI/OKUMA GEREĞİ:
[hem] BİLMEDİĞİMİZ KAVRAMLAR/TERİMLER/YASALAR SÖZCÜKLER İÇİN
ile/ve/değil/hem de/||/<>/>/<
(")BİLDİĞİMİZ(") SÖZCÜKLER/KAVRAMLAR/TERİMLER/YASALAR İÇİN
- SÖZLÜK KULLANIMI ile/ve/||/<>/> SÖZLÜK YAZMAK
- SÖZLÜK ile/ve/yerine/<> ANSİKLOPEDİK SÖZLÜK
( İlk sözlük yazarı... Halil b. Ahmed [ö. 786] )
( DICTIONARY vs./and/<> ENCYCLOPEDIC DICTIONARY
ENCYCLOPEDIC DICTIONARY instead of DICTIONARY )
- SÖZLÜK ile/ve BEYDER
( ... İLE/VE Doğru sözlük. )
- SÖZLÜK ile/ve KİTAP
( Kapağı hiçbir zaman kapatılmaz/kapatılmamalı, kapalı tutulmamalı! İLE/VE ... )
- SÖZLÜK = LÛGAT/KAMUS = DICTIONARY[İng.] = DICTIONNAIRE[Fr.] = WÖRTERBUCH[Alm.] = DIZIONARIO[İt.] = DICCIONARIO[İsp.]
- SÖZLÜK ile SÖZLÜK KÜTÜĞÜ ile SÖZLÜKBİRİM ile SÖZLÜKÇE ile SÖZLÜKSEL ile SÖZLÜKSEL BİÇİMBİLİM ile SÖZLÜKSEL KÜTÜK ile SÖZLÜKSEL BİÇİMBİRİM
( LEXICON vs. LEXICAL ENTRY vs. LEXEME vs. LEXICON vs. LEXICAL vs. LEXICAL MORPHOLOGY vs. LEXICAL ENTRY vs. LEXICAL MORPHEME )
- SÖZLÜK ile/ve/||/<> TÜRK YAZINI BAĞLAMLI DİZİN VE İŞLEVSEL SÖZLÜK(TEBDİZ)
( TEBDİZ Sözlüğü için burayı tıklayınız... )
- Sözlükle KONUŞ!!!
- Sözlüklü KONUŞ!!!
- Sözlükten KONUŞ!!!
- SÖZ/SAB ile/ve TATLI SÖZ
( Güftâr. İLE/VE Güftâr-ı şirin. )
( "Bir sözü(sırrı) söylediğimde o bana malik olur, ben ona malik olamam". )
( "Sözünde doğru, işinde dakik olmalısın. Sözünde doğru olan kimsenin değeri artar, işinde dakik olan kimsenin de işi neticeye bağlanır". )
( Söz taşıyanların(su'ât) getirdiklerini kabul etmek büyük bir zulümdür. )
( Sözlerin öfkesini gözleyin, ağızdan çıkan sözleri kulaklarınız duysun. Sözlerle hiç kimseye zarar vermeyin. )
( En kolay olmayan şey: Söz Söylemek ve Söz Anlamak. )
( Balcının var bal tası, oduncunun var baltası. )
( Tatlı dil, yılanı bile deliğinden çıkarır. )
( Taşa geçer, kendime geçmez sözüm. )
( Huzur veren tek bir söz, yararı olmayan binlerce sözden daha yeğdir. )
( Bu sözler/şiirler, "Onlar benim!" diyenindir. )
( Sözden suret doğup ölür, dalga kendini tekrar denize götürür. )
( DEKLAMASYON: Sözü güzel söyleme, süslü sözlerle söyleme. )
( Âb-ı Hayat, kulakla içilir. )
( Âb-ı Hayat, su değil, Kâmil'in sözleridir. )
( WORD vs./and SWEET WORD )
- SÖZ/SAV:
BOŞ ve/||/<> BELEŞ
- Söz/sözcük ağzından çıkana kadar kölendir.
- Sözsüz KONUŞ!!!
- SÖZÜ/SORUYU:
"ANLAMADIM" ile/değil DİNLEYEMEDİM/ODAKLANAMADIM/TAKİP EDEMEDİM
- Söz/ü DİNLE!!!
- SÖZ(Ü) DİNLEMEK ile/ve/değil/yerine SÖYLENİLENİ/İSTENİLENİ YAPMAK/YAPABİLMEK
- Sözü dinleyerek KONUŞ!!!
- (SÖZÜ, İŞİ) YERİNE GETİRMELİ!
- SÖZÜ KABUL ETMEK ile/ve/değil SÖZÜ TASDİK ETMEK
- SÖZÜ/DÜŞÜNCEYİ/NESNEYİ:
"KALDIRMAK/KALDIR(A)MAMAK" ile/ve "TAŞIMAK/TAŞI(YA)MAMAK"
- Sözü KONUŞ!!!
- SÖZÜ/KONUŞMAYI:
"UZATMA!" değil UZAMASIN
- SÖZÜ:
SÖYLEMEDEN ÖNCE ile/ve/||/<> SÖYLEDİKTEN SONRA
( Önünde dur! İLE/VE/||/<> Ardında dur! )
- [ne yazık ki]
"SÖZÜ/SORUYU, TARTMADAN SÖYLEMEK" ve/||/<>/> ALACAĞIN YANITTAN İNCİNMEMEK
- SÖZÜ "UZATMAK" ve/<> SABRI ZORLAMAK
- SÖZÜ/KONUYU:
"UZATMAYAYIM" değil UZATMIŞ OLMAYAYIM
- SÖZÜ:
YANLIŞ ANLAMA ile SAPTIRMA
( Anlamaya uğraşmayın! Yanlış anlamamanız yeter. )
( Yanlış düşüncelerden kurtulun, bu yeter. )
( Kendinize iyice bakın, tüm yanlış anlamalar ve yanlış düşünceler eriyip gideceklerdir. )
( Herkese, anlayabileceği kadar söz söyleyin. [Kellimünnâse alâ kader-i ukûlihim] )
( Bir sözü anlamak için, estetik bir hal gerek. )
( Don't try to understand! Enough if you do not misunderstand.
Get rid of wrong ideas, that is all.
Have a good look at yourself and all these misapprehensions and misconceptions will dissolve. )
( MISUNDERSTANDING vs. DISTORTION :THE SPEECH )
- SÖZÜ:
YAYMAK ile UZATMAK
( SÖZCÜKLERİ/YAZAÇLARI(HARFLERİ)! )
- SÖZ(ÜM) MECLİSTEN DIŞARI ile SİZİ TENZİH EDERİM
- SÖZÜM ONA .../SÖZDE ile GÜYA ... ile AKILLARI SIRA ...
- SÖZÜN:
BAĞLAYICILIĞI ile/ve/değil/yerine ETKİLEYİCİLİĞİ
- SÖZÜN:
BAŞINDA ile/değil/yerine SONUNDA
( "Sadece ..." İLE/DEĞİL/YERİNE "... sadece." )
- SÖZÜN:
BELİRLEYİCİLİĞİ ile/ve/değil/<> BAĞLAYICILIĞI
( Söylediklerinize dikkat edin,
düşüncelere dönüşür...
Düşüncelerinize dikkat edin,
duygularınıza dönüşür...
Duygularınıza dikkat edin,
davranışlarınıza dönüşür...
Davranışlarınıza dikkat edin,
alışkanlıklarınıza dönüşür...
Alışkanlıklarınıza dikkat edin,
değerlerinize dönüşür...
Değerlerinize dikkat edin,
karakterinize dönüşür...
Karakterinize dikkat edin,
kaderinize dönüşür... )
- SÖZÜN:
ÇEŞİTLERİ ile/ve/<> DERECELERİ/DEREKELERİ
( ŞİİR
^
ATASÖZÜ, DEYİM [KELÂM-I KİBAR, VECİZE]
^
[dereceleri]
--- SÖZ ---[(bilgili ve bilinçli) kişinin ağzından çıkan]
[derekeleri]
v
LÂF / KÜNGE / JÂJ[Fars.] [Evin içinden çıkan çer-çöp.]
v
KÜFÜR [Ar. < KFR: Örtme, gizleme.]
v
TARİZ [Birini eleştirme, küçük düşürme ya da alay etmek amacıyla söylenilmek istenileni tam tersi bir anlamda bir sözle, incelikle ve lâtîfeyle[espriyle] anlatma sanatı.]
v
HİCV [Ar. < HECV: Yergi, yermek.]
v
HERZ[Ar.: Anlamsız, boş, saçma. | Hakaret. ], YÂVE, TÜRREHÂT / HERZE/BESBÂS[Fars.] )
- Sözün çeşitlerini bilerek KONUŞ!!!
- Sözün farklarını bilerek KONUŞ!!!
- SÖZÜN KISASI ile SÖZÜN ÖZÜ
( BRIEF OF THE WORD vs./and ESSENCE OF THE WORD )
- Sözün olmadığı yerde SUS!!!
- SÖZÜN ÖZÜ PROGRAMINDA:
ÖNERİLEN KİTAPLAR ve/||/<> BÖLÜM ADLARI
( sehirisifkulubu.com/2018/11/24/sozun-ozu-programinda-tavsiye-edilen-kitaplar-ve-bolum-adlari )
- SÖZÜNDEN ÇIKIL(A)MAYANLAR:
SU ile/ve/<> EKMEK ile/ve/<> ÖLÜM
( Çocuklukta. İLE/VE/<> Yetişkinlikte. İLE/VE/<> Yaşlılıkta. )
- SÖZÜN/KONUŞMANIN:
BAŞINDA SÖYLENİLECEK (OLAN) ile/ve/değil/yerine SONUNDA SÖYLENİLECEK (OLAN)
- Sözünle KONUŞ!!!
- SÖZÜNÜ BİLMEYEN ÇAVUŞLAR ile/ve/||/<>/> BOKU/NU AVUÇLAR
- Sözünü tutacak şekilde KONUŞ!!!
- SÖZÜNÜN ARDINDA DURAN ile/ve/değil SÖZÜNÜ, KENDİ TAKİP EDEN
- ABSORB/SİYON[Fr.] değil/yerine/= SOĞURUM
( ABSORBE: Emilmiş, soğurulmuş. )
- ABSTRAKSİYONİZM değil/yerine/= SOYUTÇULUK
- ABÛS[Ar.] ile SOMURTKAN | ÇATIK/ASIK YÜZ | GARİP, ACAYİP
- AÇIK ile SÖNÜK
( OPEN vs. DIM/FAINT )
- AÇLIK ve SOĞUK
( Kişiyi, çok ciddi yıpratanlar. Yaşamımıza bulaşmamasını sağlamak için elinizden gelen yapılmalıdır. )
( HUNGER and COLD )
- ADÂLET:
SUÇU/"SUÇLU"YU ARAMAK ile/ve/değil/||/<>/< (SONUNA KADAR) MÂSUMU/MASUMİYETİ ARAMAK
- ADVENTICE[Fr.] değil/yerine/= SONRADAN VE DIŞARININ ETKİSİYLE OLUŞAN
- AĞIRBAŞLILIK/AYIKLIK = SOBRIETY[İng.] = SOBRIÉTÉ[Fr.] = NÜCHTERNHEIT[Alm.] = SOBRIEATAS[Lat.]
- AĞIZ UCUYLA SÖYLEMEK ile SÖYLEMEK
- AHDE VEFÂ değil/yerine/= SÖZEBAĞ
- AHDETMEK değil/yerine/= SÖZ VERMEK
- ÂHİRET[Ar.] değil/yerine/= SONRALIK
- AHLÂK ile/ve/<> SÖZ
( MORALS vs./and/<> WORD/PROMISE )
- AHLÂKİ GÖREV ETİĞİ ile SONUÇÇU ETİK
( Eylemlerin ahlâki değerinin niyet ve kurallara uygunluğuna bağlı olduğunu savunan etik düzen. İLE Eylemlerin ahlâki değerinin sonuçlarına bağlı olduğunu savunan etik düzen. )
- AİT OLMA ve/||/<>/>/< SORUMLULUK
( MENSÛBİYET ve/||/<>/>/< MESÛLİYET )
- AKD-İ MEBHUSÜNANH/AKD-İ MEZBUR değil/yerine/= SÖZÜ EDİLEN ANTLAŞMA/SÖZÜ EDİLEN BAĞIT
- AKIL:
SESİN YÜKSEKLİĞİNDE değil SÖZÜN İNCELİĞİNDE
- AKLA BÜRÜME ile/ve/değil/||/<> SORUMLULUK ALMAYI REDDETME
- ALALİ[Yun.] değil/yerine/= SÖZ OLUŞTURMA YETİSİNİN YOK OLUŞU
- ALDANMA ile/ve SORUMLULUK
( Dünyayı bileceksin, aldanmamak için! Sonrayı/ahireti bileceksin, aldatmamak için! )
- [ne yazık ki]
"ALIŞKANLIK":
ÖNCE HAFİF ve/||/<>/> SONRA GÜÇLÜ
( Duyumsanılamayacak kadar. VE/||/<>/> Kırılamayacak kadar. )
- ALOJİ/ALOGIA[İng.] değil/yerine/= SÖZ YOKSULLUĞU
- ALTIN:
SAF ile/ve/değil/<> SOM
( Sade(ce) altın. İLE/VE/DEĞİL/<> Altınla dolu. )
- ALTIN(PARA) ile/ve/değil/yerine/||/<> SÖZ/KELÂM
( Doğada. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Kişide. )
- AMAÇ ile/ve SONUÇ
( AIM vs./and CONSEQUENCE/RESULT )
- İLKE/LER:
AMAÇSAL ile/ve/||/<> SÜREÇSEL ile/ve/||/<> SONUÇSAL
- AMPİLASYON[Fr.] değil/yerine/= SOLUK ALIP VERİRKEN, GÖGÜS ÇEVRESİNİN ÇAPINDA OLUŞAN DEĞİŞİKLİK
( AMPLİYOMETRE[Fr.]: Göğüs çevresini ölçerek, solunum hareketlerinin genliğini belirtmeye yarayan araç. )
- Ana nüsha, aynen kopye edilmelidir. Satır satır, ana nüshaya uygun olarak bu istinsah işi yapılmalıdır. ve/> Sonra ana nüsha öteki nüshalarla yaprak yaprak kontrol edilmeli, farklılıklar çıkarılmalıdır.
- ANAYOL(CADDE) ile SOKAK
( MAIN ROAD vs. STREET )
- ANJİN DÖ PUVATRİN[Fr.] değil/yerine/= SOLUK DARLIĞI
- ANKET[Fr. < Lat. INQUIRERE] değil/yerine/= SORMACA/SORUŞTURMA
- ANKET değil/yerine/= SORMACA
- ANKETÖR değil/yerine/= SORMACI
- ANLAM ile/ve/<> SORUMLULUK
( MEANING vs./and/<> RESPONSIBILITY )
- ANLAMA ile/ve/=/||/<>/> SOYUTLAYABİLME
- ANLAMIYORSUN! / BENİ ANLAMIYORSUN! ile/değil/yerine SÖYLEDİKLERİMDE ANLAŞILMAYAN NEDİR?
( İkisi de, çok yanlış "ifade"lerdir! İkisinin yerine de,
"Söylediklerimde, anlaşılmayan nedir?" /
"Söylediklerimde, anlaşılmayan neyse onu açayım..." vb.,
kişiyi hedef almayan, konuşulan konunun üzerinde durulacak kavramları ve ifadeleri kullanmak gerekir! )
- ANOMİ/ANOMIA[İng.] değil/yerine/= SÖZCÜK BULAMAMA | DEĞER YOKSULLUĞU
- APOSTERİORİ değil/yerine/= SONSAL/DENEYİME DAYALI
- ARAYIŞ ile/ve SORGULAMA
( SEEKING vs./and TO INTERROGATE )
- ASDIC ile SONAR
- ASİMPTOT[Fr. < ASYMPTOTE] değil/yerine/= SONUŞMAZ
- AŞK:
"SÖZCÜK" değil SÖZLÜK
- AŞKIN(TRANSANDANTAL) ile SOYUT
( AŞKIN: Farkları birliğe getiren ilkeler. )
- AŞKTA:
"YANMAK" ile/>< "SÖNMEK"
( Var. İLE/>< Yok. )
- ASSOLİST ile SOLİST
- ATARAK ile/değil/yerine SOYUTLAYARAK
- AYIKLAMA ile SOYUTLAMA
( EXTRACTION ile ABSTRACTION )
( İNTİZÂ ile TECRİD )
- AYIP OLMAZ/ARANILMAZ!:
TIPTA ile/ve/||/<> HUKUKTA ile/ve/||/<> SÖZLÜKTE ile/ve/||/<>
FELSEFEDE ile/ve/||/<> BİLİMDE ile/ve/||/<> SANATTA ile/ve/||/<> SPORDA ile/ve/||/<>
DOĞADA ile/ve/||/<> HAYVANLARDA ile/ve/||/<> BİTKİLERDE ile/ve/||/<>
NESNELERDE ile/ve/||/<> DİRİMBİLİMDE ile/ve/||/<>
ANLIKTA(ZİHİNDE) ile/ve/||/<> USTA(AKILDA) ile/ve/||/<> TARİHTE ile/ve/||/<>
RIZÂDA ile/ve/||/<> GÜVENLİKTE ile/ve/||/<> İKİ KİŞİ ARASINDA ile/ve/||/<>
EŞEYSELLİKTE ile/ve/||/<> DÖRT DUVAR ARASINDA ile/ve/||/<> BATTANİYENİN ALTINDA
- AYIRMA ile/ve/||/<>/> SINIFLANDIRMA ile/ve/||/<>/> SONSAL SINIFLAMA
( TO SEPARATE vs./and/||/<>/> CATEGORIZE )
- AYRILIK ile/ve SON
( SEPERATENESS vs./and THE LAST/FINAL/END/RESULT )
- AZARLAMA ile/ve/değil/<> SORGULAMA
- AZARLAMA ile/değil SÖYLENME
- BAHİS[Ar.] değil/yerine/= SÖZEÇ
- BAHS[Ar.] (ETMEK) değil/yerine/= SÖZ ETMEK
- BAŞARI:
ZEKÂ ve/değil/||/<>/< SORUNLARLA UĞRAŞMAKTAN VAZGEÇMEYEREK
- BAŞARI ile/değil/ne yazık ki SONUÇ MERKEZLİLLİK/ODAKLILIK
( Bir şeyin/durumun, "çoğunluk" tarafından istenmesi, kabul görmesi, başarı değildir/olamaz! )
- BAŞLANGIÇ MİT/LERİ ile/ve KURULUŞ MİT/LERİ ile/ve KURTULUŞ MİT/LERİ ile/ve KURTARICI MİT/LER ile/ve SON/KIYÂMET MİT/LERİ ile/ve YENİDEN DİRİLİŞ MİT/LERİ ile/ve GELECEK/ESKATOLOJİ MİT/LERİ ile/ve ÜTOPYA/CENNET MİT/LERİ ile/ve BAŞLANGIÇ/KOZMOGONİ MİT/LERİ ile/ve NEDENSELLİK/ETYOLOJİ MİT/LERİ ile/ve AHLÂK MİT/LERİ ile/ve PSİŞİK MİT/LER
- BAŞLANGIÇ ile/ve/||/<>/> ORTA ile/ve/||/<>/> SON
- BAŞTAN ANLATMAK ile/yerine SORULURSA ANLATMAK
( EXPLAINING AT THE BEGINNING vs. EXPLAINING IF SOMEBODY ASKS
EXPLAINING IF SOMEBODY ASKS instead of EXPLAINING AT THE BEGINNING )
- BAŞTAN SONA, SONDAN BAŞA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SOLDAN SAĞA, SAĞDAN SOLA / YUKARIDAN AŞAĞI, AŞAĞIDAN YUKARI
- BAYIK/BAYIQ[Oğuz] = SÖZ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Doğru söz. )
- BAZA[İt. < BASE] ile SOMYA[Fr. < Yun.]
( ... İLE Şilteyi taşımaya ve ona esneklik vermeye yarayan, yaylarla donatılmış kerevet. )
- BEÇKÜM = SOFA
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
- BEGÂYET[Fars. BE + Ar. GÂYET] değil/yerine/= SON DERECE
- BEKLEMEK ve/> SORGULAMA
- BEKLENİLEN ile/ve/değil/yerine SONUÇ
- BELAGAT/RETORİK değil/yerine/= SÖZDEM
- BELİRLEME ile/ve/>/<> SONSUZ DEĞİLLEME
( TO DETERMINE vs./and/>/<> INFINITE NEGATION )
- BELİRLEMEK/BELİRLEYİCİ ile SONSAL SINIFLAMA / SONSALLIK / KATEGORİZASYON
( DESIGNATION vs. CATEGORIZE )
- BELİRLENMİŞLİK ile/ve/||/<> SONSUZLUĞUN OLANAKSIZLIĞI
- BELİRSİZ ile/ve/||/<>/> SONSUZ ile/ve/||/<>/> TEK
( Tek aynada. İLE/VE/||/<>/> Karşılıklı aynanın arasında. İLE/VE/||/<>/> Birbirine bakan üç aynanın[üçgen içinde] ortasında. )
- BELLEK YİTİMİ ile DUYUM YİTİMİ ile ACI YİTİMİ ile SÖZ YİTİMİ ile HAREKETLERDEKİ DÜZENSİZLİK
( ZIYÂ-İ HÂFIZA ile ZIYÂ-İ HİSS ile ZIYÂ-İ ELEM ile ZIYÂ-İ KELÂM ile ZIYÂ-İ İNTİZÂM )
( AMNÉSIE avec ANESTHÉSIE avec ANALGÉSIE avec APHASIE avec ATAXIE )
- SÖZ:
BELLEKTE ile/ve SOHBETTE
( Girdiği gibi çıkar. İLE/VE Dönüşerek ve kişiyi[konuşanı ve dinleyeni] dönüştürerek çıkar. )
- BELLEMEK ile/yerine SORGULAMAK/DÜŞÜNMEK
( Sormaz ki bilsin, sorsa bilir; bilmez ki sorsun, bilse sorar. )
( TO MEMORIZE vs. INTERROGATE/TO THINK
INTERROGATE/TO THINK instead of TO MEMORIZE )
- BENCİL/LİK ile/ve/> SORUMSUZ/LUK
- [ne yazık ki]
BENCİL/LİK ile/ve/<>/değil SORUMSUZ/LUK
- BESLENEN = SÖNÜMSÜZ
( Genliği hiçbir zaman sıfıra yaklaşmayan, her devirde beslenen salınım hareketi. )
- BESTE ile/ve/değil/||/<>/< SÖZ
- BEYNİN/ZİHNİN GELİŞİMİNDE:
SAĞ YARIMKÜRE ve/||/<>/> SOL YARIMKÜRE (ÖZELLİKLERİ)
( İlk iki yılda. VE/||/<>/> İkinci iki yılda. )
- BEZ ile SOĞUK BEZ
( ... İLE Keten ipliğinden yapılmış, tülbende benzeyen bir tür ince, seyrek bez. )
- BIÇAK ile/ve/||/<> BİTKİ ile/ve/||/<> SÖZ
( Hem olumlu, hem de olumsuz yönde kullanılabilir. )
- BİD'AT değil/yerine/= SONRADAN MEYDANA ÇIKAN | PEYGAMBER ZAMANINDAN SONRA DİNDE MEYDANA ÇIKAN
- BİDÂYET ve SONRASI
( Kelime-i Tevhid ile. VE Fatiha-i Şerîfe ile. )
- BİLÂHARE[Ar.]["BİLÂHERE" değil!] değil/yerine/= SONRADAN/DAHA SONRA/SONRALARI
- BİLGİ ile/ve/değil/||/<>/>< SÖYLENTİ
- BİLGİLİK/ANSİKLOPEDİ[Yun.] ile SÖZLÜK
- BİLGİLİ/LİK ile/ve/||/<>/> SOĞUKKANLI/LIK
- BİLİM ile/ve/||/<> SÖZDE BİLİM ile/ve/||/<> BİLİM OLMAYAN
- BİLİMSEL DEĞER:
KONUSUYLA ile/değil SORUSUYLA
- BİLİNÇ/ŞUUR ve/||/<>/>/< SORUMLULUK
- BİLİNEMEYEN ile/ve/değil SÖYLENİLEMEYEN
( [not] AGNOSTIC vs./and/but NOT ABLE TO BE EXPRESSED )
- BİR OLAY/DURUM:
ÖNCESİNDEKİ DÜŞÜNCE/SÖZ/YORUM ile/değil/yerine SONRASINDAKİ DÜŞÜNCE/SÖZ/YORUM
- BİR ŞEY Kİ...
YAPMASAK DA OLUR ve/||/<> SÖYLEMESEK DE OLUR
( Yapmayalım! VE/||/<> Söylemeyelim! )
- BİSİKLET ve/<> SÖRF/SURF
- BİTİRMEK ile SONLANDIRMAK
( TO FINISH vs. TO BRING TO END )
- BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK ile SOYU TÜKENMEKTE OLAN TÜRLER
( Dünyadaki tüm canlı türlerinin çeşitliliği. İLE Doğada doğal yaşam alanlarında var oluşunu sürdürebilecek kadar az sayıda kalan ve yakın gelecekte yok olma riski altında olan türleri tanımlar. )
- BLUZ[Fr. BLOUSE] ile ŞÖMİZYE[Fr. CHEMISIER]
( Gövdenin üst bölümüne giyilen, genellikle ince kumaştan yapılan ya da iplikten örülen kadın giysisi. İLE Yakası erkek gömleğini andıran, uzun kollu, manşetli kadın bluzu. )
- BOĞULMALARDA:
DİL KÖKÜNÜN GERİYE KAYMASI[BAYILMA VE BİLİNÇ KAYBI SONUCU] ile/ve/||/<> SOLUK BORUSUNA SIVI DOLMASI ile/ve/||/<> SOLUK BORUSUNA YABANCI NESNE KAÇMASI ile/ve/||/<> ASILMA ile/ve/||/<> AKCİĞERLERİN ZEDELENMESİ ile/ve/||/<> GAZLA ZEHİRLENME ile/ve/||/<> SUDA
( Gövdedeki dokulara yeterli oksijen gitmemesi sonucu dokularda bozulma oluşmasıdır.
[Belirtileri]
- Soluk almada güçlük.
- Gürültülü, hızlı ve derin solunum.
- Ağızda balgam toplanması ve köpüklenme.
- Yüzde, dudaklarda ve tırnaklarda morarma.
- Genel sıkıntı hali, yanıtlarda isabetsizlik ve kararsızlık.
- Bayılma. )
( [İlk yardım.]
- Boğulma nedeni ortadan kaldırılır.
- Bilinç kontrolü yapılır.
- Hastanın yaşamsal bulguları değerlendirilir.
- Temel yaşam desteği sağlanır.
- Derhal tıbbî yardım istenir[112]
- Yaşam bulguları izlenir. )
( [Suda Boğulmalar]
- Suda boğulmalarda, soluk borusu girişi kasıldığından dolayı, çok az miktarda su, akciğerlere girer.
- Özellikle soğuk havalarda, 20-30 dakika geçse bile yapay solunum ve kalp masajına başlanmalıdır.
- Suya atlama sırasında, genel gövde yaralanması/omurga kırıkları olabileceği öngörülerek, başın, çok fazla geriye itilmemesi gerekmektedir.
- İlk yardımcı yalnız ise 112 aranırken temel yaşam desteğindeki sıralamaya uygun olarak aramalıdır. )
- BORÇLU/LUK ile/ve SORUMLU/LUK
- BORU ile/değil/yerine/>< SORU
- BOŞ SÖZ:
SÖYLEMEMEK ile/ve/değil SÖYLEME LÜKSÜ BULUNMAMA/OLMAMA
- BOŞLUK ile SOKRA[Yun.]
( ... İLE Güverte döşemelerinde, iki ağacın uc uca gelmesiyle oluşan aralık. )
- BOYUT ile/ve SOYUT
( DIMENSION vs./and ABSTRACT )
( PARİMANA ile/ve DHYANA, CH'AN[Çince], ZEN[Jap.] )
- BOZUK ile SORUNLU
- BÜLBÜL ile SÖĞÜT BÜLBÜLÜ
- BULBUS değil/yerine/= SOĞANCIK | OMURİLİK SOĞANI | YUMRU
- ÇAM AĞACI/KÖKNAR ile/ve SÖĞÜT AĞACI ile/ve KAVAK AĞACI
( Sağlığı simgeler. İLE/VE ... İLE/VE ... )
( ... ile/ve BÎD ile/ve ... )
( FIR vs./and WILLOW vs./and POPLAR )
( ABIES cum/et SALIX cum/et POPULUS )
- CEM'İN:
ÖNCESİ ile/ve SONRASI
( "Musevî'lik". İLE/VE "Muhammedî'lik". )
- ÇERÇEVE ile SÖVE/SÖĞE ile SÖVE[Fr. SEUIL]
( ... İLE Kapı ve pencerenin yerleştiği kasa, çerçeve. | Eşik. | Avlu kapısının iki yanına konan uzun taşlar. İLE Pencere ve kapı kenarlarındaki süs kalıpları. )
- CHATBOT değil/yerine/= SOHBET ROBOTU
- ÇİFT ile/ve/||/<>/> SONSUZLUK
- ÇIKARIM ile/değil SOYUTLA(N)MA
- CİLBAN ile ÇALI FASULYESİ ile MÂŞ FASULYESİ[Fars., Sans.] ile MEKSİKA FASULYESİ ile SIRIK FASULYESİ ile SOYA[Mançuca] FASULYESİ
( Küçük taneli fasulye. İLE ... İLE Börülceye benzeyen fasulyenin iki türü. İLE ... İLE ... )
( ... cum ... cum PHASEOLUS OUREUS cum ... cum SOLA HISPIDA )
- CİNS = CİNS[Fars., Ar.] = GENUS[İng., Lat.] = GENRE[Fr.] = GATTUNG[Alm.] = T0 GENOS[Yun.] = GENERE[İt.] = GENERO[İsp.] = SOORT[Fel.] = SLAGS[Dan.] = ROD[Rus.]
- ÇİZME ile SOKMAN
( ... İLE Bir çeşit, uzun konçlu çizme. )
- ÇOK GÜZELSİN! DEMENİN:
ÖNCESİ ile/ve/||/<>/> SONRASI
( )
( "Çok Güzelsin!" Demenin Etkileri... yazısı için burayı tıklayınız... )
- ÇOK ile/ve/||/<>/> ŞOK
- ÇOK ... ile SON DERECE ...
- ÇOMAR ile ŞOPAR
( İri köpek, çoban köpeği. İLE Çingene çocuğu. | Şımarık, küstah, yaramaz olan. )
- ÇORAP:
SICAK TUTAR ile/ve/||/<>/< SOĞUKTAN KORUR
- CORP- ile/||/<> -SOMA/SOMAT-/SOMATİCO-/SOMATO-/-SOMATOUS/-SOME/-SOMİC
( Gövde. İLE/||/<> Gövde, gövdeyle ilgili. )
- ÇÖZÜM = SOLUTION[İng.] = SOLUTION[Fr.] = LÖSUNG[Alm.] = SOLUZIONE[İt.] = SOLUCIÓN[İsp.]
- ÇÖZÜM ile/ve SONUÇ
( SOLUTION vs./and CONSEQUENCE/RESULT )
- DAHA UYGUN ile/ve/||/<> SONRAKİ ile/ve/||/<> ÖZEL
( LEX SUPERIOR vs./||/<> LEX POSTERIOR vs./||/<> LEX SPECIALIS )
- DAİRE[Ar.] ile/değil/=/||/<>/< SONSUZ/ÇOK KÖŞELİ/LİK / SONSUZ KENARLI ÇOKGEN
- DALKAVUK ile/değil/yerine/>< SOYTARI
( "Erke/kişiye/saraya". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Halka. )
- DEDİKODU ile SÖZ/LÂF TAŞIMA
- DEĞNEK ile SOPA
( ... İLE Kalın değnek. )
- DELİL ile/ve SONUÇ
( Her delilden, her sonuç çıkarılamaz! )
- DEMEK ile SÖYLEMEK
( Sözün aktarımı/seslendirilişi. İLE Düşüncenin/kavramın/olgunun/durumun bildirimi/paylaşımı. )
- DEMOKRATİK TOPLUMUN GEREĞİNDE:
ÖLÇÜLÜLÜK ve/||/<> ZORLAYICI TOPLUMSAL GEREKSİNİM ve/||/<> SON ÇÖZÜM İLKESİ
- DENEY ile/ve/<> SORU
( EXPERIMENT vs./and/<> QUESTION )
- DENEYİMSEL TAMAMLIK ile SONUÇLU TAMAMLIK ile TÜMEL TAMAMLIK ile YAKIN GEÇMİŞ TAMAMLIK ile TAMAMLIK GÖRÜNÜŞÜ
( EXPERIENTIAL PERFECT vs. RESULTATIVE PERFECT, PERFECT OF RESULT vs. PERFECT OF PERSISTENT SITUATION vs. ... vs. PERFECT ASPECT )
- DENGE ve/||/<>/> KONFOR[=> ÇÜRÜME] ve/||/<>/> SORUN ve/||/<>/> KARMAŞA ve/||/<>/> ÇÖZÜMLER/ÇARELER
( En "dengeli" ya da eşit durum, ölümdür. VE/||/<>/> En konforlu durum, çürümedir ve mezarlıktadır. VE/||/<>/> En büyük/ciddi "sorunlar" ile harekete geçilir. VE/||/<>/> En hareketli ortamlarda karmaşa ve kargaşa oluşur. VE/||/<>/> Daha iyi/nitelikli/isabetli çözümler oluş(tur)maya başlarız. )
- DERS ile/ve/||/<>/> SOHBET
( Bilgi paylaşımı. İLE/VE/||/<>/> Hal paylaşımı. )
( ... İLE/VE/||/<>/> Bilincin bilenmesi. )
( Kim kendinden geçerse sohbet orada başlar. )
( Sohbet için göz, kulak, dil ve akıl birliği olması gerekir -olmazsa olmazıdır- fakat kalbe ulaşmazsa birlik olmaz. )
- DERT ile SORUN
( TROUBLE vs. PROBLEM )
- DEYİNMƏK[Azr.] = SÖYLENMEK[Tr.]
- DİKKAT ÇEKME ile/ve/||/<> SORUMLULUK
- DİKKAT ETMEK ile/ve SORGULAMAK
( "TO PAY ATTENTION" vs./and "TO INTERROGATE" )
- DİKKAT:
KENDİMİZE ile/ve/||/<> SÖZÜMÜZE
( Yalnızken. İLE/VE/||/<> Yalnız değilken. )
- DİL ve/||/<> SÖYLEM
( Toplumsal. VE/||/<> Bireysel. )
- DİL ile/ve/<> SÖZ
( ... ile/ve/<> SEHUN/SÜHÂN/SUHAN )
- DİL ve SÖZ/SÖZCÜK:
Ölçü eşikleri.
- DİL/TIL ile/ve/||/<> SÖZCÜK/KELİME
( Sözcükler, anlamları taşıyan at gibidir. )
( Küçücük bir sözü/kelâmı bile küçümsemeyeceksin! )
( Sözün/Kelâmın değerini bilmek, duymakla olur. )
( Sözcükler, işaret eder ama açıklayamaz. )
( Words indicate, but do not explain. )
( LANGUAGE vs./and WORD )
- DİLBİLGİSİ/VERİ/BİLGİ/INPUT ile/ve/||/<>/> MANTIK/ANLAYIŞ/İŞLEM ile/ve/||/<>/> SÖZ SÖYLEME SANATI/BİLGELİK/ÇIKIŞ
( Klasik. İLE/VE/||/<>/> İçrek[ezoterik]. İLE/VE/||/<>/> Modern. )
( GRAMMAR/DATA/KNOWLEDGE/INPUT vs./and/||/<>/> LOGIC/COMPREHENSION/PROCESS vs./and/||/<>/> RHETORIC/WISDOM/OUTPUT )
- DİL'DE:
BİÇİMCE ile/ve SOYCA
- DİLİNİN ALTI ile SÖZÜNÜN ARKASI
- DİNDE:
ZORUNLULUK ile/ve/<> SORUMLULUK
( [var ise] Sorumluluk yoktur. İLE/VE/<> Zorunluluk yoktur. )
- DİSİPLİN ile/ve SORUMLULUK
( DISCIPLINE vs./and RESPONSIBILITY )
- DİSKUR değil/yerine/= SÖYLEM
- DIŞLAŞ(TIR)MAK ile SOMUTLAŞ(TIR)MAK
( EXTERNALIZE vs. TO CONCRETIZE )
- DİSPROSODİ/DYSPROSODIA[İng.] değil/yerine/= SÖZ EZGISİ BOZUKLUĞU
- DİZARTRİ değil/yerine/= SÖYLEYİŞ BOZUKLUĞU
- DOĞA VAROLANI ile/ve/<> SONRA/NIN VAROLANI
( Hayvan. İLE/VE/<> İnsan. )
- DOĞRU SÖYLÜYORSUN yerine SÖYLEDİĞİN SÖZ DOĞRU
- DEMOKRASİ:
DOĞRUDAN ile TEMSİLİ ile LİBERAL ile SOSYALİST ile SOSYAL
- DOĞRUDAN ile SONRADAN
- 99 ESMÂ ile/ve/değil SONSUZ ESMÂ
( GEL! EY SÛFÎ!
KO ESMÂ'YI
MÜSEMMA'YI BULA GÖR )
- DUA ile/ve/değil/<> SOHBET
- DURUM ile/ve/> SONUÇ
( Neden-sonuç, sadece zihindedir. )
( Kişi, tüm etmenleri bilmeden, hemen sonuçlar çıkarmamalıdır. )
( Durum beter, durun yeter! )
( STATE/SITUATION vs./and/> CONSEQUENCE/RESULT
Causality is in the mind.
One must not draw conclusions without understanding all the factors. )
- DÜŞÜNMEDEN KONUŞMAK ve/ne yazık ki/||/<>/> SONRADAN DÜŞÜNMEK ZORUNDA KALMAK
- DÜŞÜNÜŞ ile SORGULAMA
( ... İLE Sonuç ya da kararda tutarlılık/bütünlük elde etmek üzere ayrıntılı/derinlemesine düşünme. )
- DUYGUYA ODAKLANMADA:
VAROLUŞUMUZU SÜRDÜRMEK ile/ve/||/<> İLİŞKİLERİMİZİ DÜZENLEMEK ile/ve/||/<> SORUN ÇÖZMEK
- DUYUMSADIKLARIMIZ:
SOMUT değil SOYUT
- DUYUSAL SOYUT ile/ve/değil/||/<>/>/< SOYUT
( Doğa. İLE/VE/||/<>/>/< Akıl. )
- EBED ile/değil SONRA
- EBEDÎ/İLÂ NİHÂYE[Ar.] değil/yerine/= SONSUZ/UÇSUZ
- EBEDİYET[Ar.] değil/yerine/= SONSUZLUK
- EBEDİYETE İNTİKAL[Ar.] ETMEK değil/yerine/= SONSUZLUĞA GÖÇ ETMEK
- EDİK ve SOKMAN
( Kısa çizme. VE Uzun konçlu çizme. )
- EFSANE değil/yerine/= SÖYLENCE
- EKSPİRASYON[İng. < EXPIRATION] ile/||/<> EKSPİRİYUM[İng. < EXPIRIUM]
( Soluk vermek. İLE/||/<> Soluk verim. )
- EKSPİRATUVAR/EXPIRATORY[İng.] değil/yerine/= SOLUKVERİM (İLİŞKİLİ)
- EKSPİRİYUM/EXPIRIUM[İng.] değil/yerine/= SOLUK VERİM
- ELİPS değil/yerine/= SÖBÜ
- ELLIPSOID değil/yerine/= SÖBÜR, SÖBÜK
- ELLIPTICAL değil/yerine/= SÖBÜCÜL
- EMEK ve SÖZ(/LEŞMEK) (VERMEK)
- BENLİK:
EMİR ALTINDA ile/ve/> SORGULAYAN ile/ve/> SEZGİSEL ile/ve/> BEKLENTİSİZ ile/ve/>
RIZÂ SAHİBİ ile/ve/> RÂZI OLUNAN ile/ve/> SAFLAŞMIŞ
- EMPATİ ile SORGULAMA
- EMZİK ile SOMRUK
( ... İLE Bebek emziği. )
- ENDPOİNT[İng.] değil/yerine/= SON NOKTA
- EPİLOG değil/yerine/= SONDEYİŞ
- EPİLOG/HATİME değil/yerine/= SONDEYİŞ/SONSÖZ
- EPİSTEME ile SOPHIA
- ERİŞTİ ile/ve SOHBETİNDE BULUNDU
- ESAS ile/ve/||/<> İRÂDE ile/ve/||/<> SONUÇ"
( Usûl/yöntem, esastan önce gelir/gelmelidir. İLE/VE/||/<> İhtiyâr[< Hayır!][yapmama bilgisi/isteği], irâdeden[yapma bilgisi/isteği] önce gelir/gelmelidir. İLE/VE/||/<> Süreç, sonuçtan önce gelir/gelmelidir. )
- ETKİN/AKTİF METAL ile/||/<>/>< SOY METAL
( Kolay tepkimeye girer. İLE/VE/||/>< Zor tepkimeye girer. )
- EVRENSELLEŞTİRME ile/ve SONSUZLAŞTIRMA
( UNIVERSALIZATION vs./and TO GET INFINITE )
- EVRENSELLEŞTİRME ile/ve SONSUZLAŞTIRMA
( UNIVERSALIZATION vs./and TO GET INFINITE )
- FARKINDALIK ile/ve/<> SORUNSALLIK
- FAŞİZM ile/ve SOYKIRIM
- FASULYE ile SOYA[Mançu dilinden]
( ... İLE Yağ çıkarılan, bir cins fasulye. )
( ... cum SOIA HISPIDA )
- FAZLA ile/ve SORUN
( EXCESS vs./and PROBLEM )
- FELSEFE:
AKLIN SORUNLARINA YANIT ARAMAK ve/<>/>
SORU(N)LARINA YANIT ARAMAK ve/<>/>
ETKİNLİK
( FELSEFE: Aklı kullanma sanatı. )
- FELSEFE:
PHILO ve SOPHIA
( Sevgi. VE Bilgelik. [Bilgelik Sevgisi] )
( BİLGE değil BİLGE/LİK SEVGİSİ )
( Etkin. VE Edilgin. )
( Ten rengine bulanmamış güzellik aramak. )
- FELSEFE SORUSU/SORUNU ile/değil SORU-NUN/SORUNUN FELSEFESİ
- FELSEFE ile/ve SOHBET
- FELSEFİ ile SOYUT
- FERDİYET-İ SELÂSE:
ZÂT ve/||/<>/> İHTİYÂR/İRÂDE ve/||/<>/> SÖZ/EYLEM
- FİLOZOF ile/ve/değil/yerine SORU ERBABI
- FİLOZOF ve SORU/SORUN
( Filozof/lar doğrudan sorunla/rla uğraş(and)ırlar. )
- FİNAL[İng.] değil/yerine/= SON/LAMA, BİTİM
- FİZİK ANTROPOLOJİ ile/ve SOSYAL ANTROPOLOJİ ile/ve PALEO ANTROPOLOJİ
( Fizik antropoloji, biyoloji ve tarihin; sosyal antropoloji ise tarih ve sosyolojinin kesiştiği/buluştuğu alan. )
- FOTOSENTEZ ile/ve/||/<> SOLUNUM
( * Sadece bitki gözelerinde olur. İLE/VE/||/<> Bitkisel ve hayvansal tüm gözelerde olur.
* Sadece ışık altında gerçekleşir. İLE/VE/||/<> Günün her saatinde (gece-gündüz) devam eder.
* Fotosentez sırasında su ve karbondioksit kullanılır. İLE/VE/||/<> Organik besinler ve oksijen kullanılır.
* Fotosentez sırasında oksijen açığa çıkar. İLE/VE/||/<> Solunum sonrasında su ve karbondioksit açığa çıkar.
* Güneş enerjisi kimyasal enerjiye dönüşür. İLE/VE/||/<> Kimyasal enerji, serbest iş enerjisine dönüşür.
* Ağırlık artışı olur. İLE/VE/||/<> Ağırlık azalması olur.
* Organik besinler yapılmış olur. İLE/VE/||/<> Organik besinler yıkılıp, parçalanmış olur. )
- FRİGORİFİK değil/yerine/= SOĞUTMALI
- GABİN/GABN[Ar.] değil/yerine/= SÖMÜRGÜ
( Alışverişte satın alınan mala ödenen karşılığın, malın değerinden çok fazla olması, alışverişte hile yapma. | Edimler arasında açık oransızlık. )
- GALSAME[Ar.] değil/yerine/= SOLUNGAÇ
- GAZZÂLÎ ÖNCESİ ile/ve SONRASI
( Meşşaîlerin diliyken, Gazzâlî sonrasında, aklın küllî dili haline geldi. Bu nedenle Kategoriler konusu Mantık'tan çıkartılıp Fizik'e aktarıldı. )
- GEÇ ile SON ANDA
- GEÇİCİ NUR ile/ve SOYUT NUR ile/ve NURLAR NURU
- [ne yazık ki]
GENELLEME ile/ve/ya da/||/<>/= İNDİRGEME ile/ve/ya da/||/<>/= ÖZDEŞLEŞTİRME ile/ve/ya da/||/<>/= "KÖKTENCİLİK" ile/ve/ya da/||/<>/= "TOPTANCILIK" ile/ve/ya da/||/<>/= "SONUÇ ODAKLILIK"
( Tüm genelleme ya da indirgemeler, tamamen yanlıştır! )
( GENERALIZATION vs./and TO REDUCE, REDUCTION vs./and IDENTIFICATION vs./and RADICALISM vs./and WHOLENESS vs./and FOCUSING TO CONSEQUENCE/RESULT )
- GENELLEŞTİRME ile/ve SOYUTLAŞTIRMA
- GENELLEŞTİRME ile/ve SOYUTLAYARAK GENELLEŞTİRME
- GENOM/GENOME[İng.] değil/yerine/= SOY KALITI
- [ne yazık ki]
!GENOSİT[İng./Fr. < GENOCIDE] değil/yerine/= SOYKIRIM
- GENOTİP/GENOTYPE[İng.] değil/yerine/= SOY YAPI
- GENOTOKSİSİTE/GENOTOXICITY[İng.] değil/yerine/= SOY YAPI AĞULANDIRICILIK
- GERÇEKLİK ve/||/< SONLULUK
- GERİSİ GELİR ile/ve/||/<> SONU GELMEZ
- GİRİŞ ile/ve/||/<>/> GELİŞME ile/ve/||/<>/> SONUÇ
- GİRMEK ile SOKMAK
- GÖNÜLLÜLÜK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< SORUMLULUK ALMAK
- GOOGLE HARİTASININ:
ÖNCESİ ile/değil/yerine/> SONRASI
( Google Maps, çevremizi daha iyi anlamamız için masaüstü, Android ve iOS’ta kullanıma hazır birkaç görsel değişiklik ve ek özellik ile yenilendi. Yeni Google Maps, daha temiz ve sade bir görünüm, ilgi alanları ve daha dengeli bir renk şeması ile öne çıkıyor. )
( )
- GÖREV ile/ve/<>/değil SORUMLULUK
( [not] TASK vs./and/<>/but RESPONSIBILITY )
- [ne yazık ki]
GÖRÜNÜŞTE ile/ve/||/<> SÖZDE
- GÖZ UYGARLIĞI ile/ve/<> SÖZ UYGARLIĞI
( Dışa bakar. İLE/VE/<> İçe bakar. )
- GÖZLÜK ve/||/<>/>/< SÖZLÜK
- GÖZYAŞI:
KEDERDE ile BOZULMADA ile SOĞANDA ile GÜLÜŞTE
( )
( TEARS OF: GRIEF vs. CHANGE vs. ONION vs. LAUGHING )
- GÜÇ ile/ve/||/<> SORUMLULUK
- GÜFTÂR[Fars.] ile SÖZ
( SÖZ )
- GÛYÂ değil/yerine/= SÖZDE/SANKİ/SÖZÜMONA
- GÜYA değil/yerine/= SÖZÜM ONA/SANIRSIN Kİ
- GÜZELLİK ve/||/<>/> SONSUZLUK
( Ancak, güzellikte sonsuzluğa ulaşabiliriz. )
( Tüm tekil parçaların her biri, özünü sınırlandırarak uyumlulaşmışsa ve bütün, o tekil parçaların özgürlüğünün sonucuysa güzel olarak nitelendirilir. )
- HAKARET ile/ve SÖZLÜ SALDIRI
- HANEDÂN değil/yerine/= SOY
- HANEK[Ar. :
Damak.] değil/yerine SÖZ/KONUŞMA
- HAREKET DÜZENİ/SİSTEMİ ile/ve/||/<> DOLAŞIM DÜZENİ/SİSTEMİ ile/ve/||/<> SOLUNUM DÜZENİ/SİSTEMİ ile/ve/||/<> SİNİR DÜZENİ/SİSTEMİ ile/ve/||/<> SİNDİRİM DÜZENİ/SİSTEMİ ile/ve/||/<> BOŞALTIM DÜZENİ/SİSTEMİ
( Kemikler, eklemler ve kaslar. İLE/VE/||/<> Kalp, damar, kan. İLE/VE/||/<> Solunum yolu ve akciğerler. İLE/VE/||/<>. İLE/VE/||/<> Beyin, beyincik, omurilik, omurilik soğanı. İLE/VE/||/<> Dil ve dişler, yemek borusu, mide, karaciğer, safra kesesi, pankreas, bağırsaklar. İLE/VE/||/<> Böbrek, sidik/idrar kesesi, sidik/idrar kanalları. )
( Zehirlenmelerde genel belirtiler:
Sindirim sistemi bozuklukları: Bulantı, kusma, karın ağrısı, ishal.
Sinir sistemi bozuklukları: Bilinç kaybı, havale, rahatsızlık hissi, hareketlerde uyumsuzluk.
Solunum sistemi bozuklukları: Soluk darlığı, morarma, solunum durması.
Dolaşım sistemi bozuklukları: Nabız bozukluğu, kalp durması.
)
- HAS değil/yerine/= SOM
- HASAT/HASAD ile/ve/||/<>/> SON HASAT/AFARA
( Ürün kaldırma, ekin biçme işi. | Bu yolla elde edilen ürün. İLE/VE/||/<>/> Son hasat.[3. hasat] )
- HAŞV değil/yerine SÖZ
( Uzun ve yararsız, dolma/doldurma söz. DEĞİL/YERİNE ... )
- HATA ile/ve SONUÇ
( MISTAKE vs./and RESULT/CONSEQUENCE )
- HATİP değil/yerine/= SÖZEN
- HAVA ile/ve SOLUK/NEFES
- HAZMETMEK ile/ve SORGULAMAK/SORGULAYABİLMEK
( "TO DIGEST" vs./and (ABLE) TO INTERROGATE )
- HER ŞEYİN KONUŞULABİLİRLİĞİ ile/ve/||/<>/>/< SÖYLEDİKLERİNİ TAMAMLAMASINI BEKLEMEK
- HİNT OKYANUSUNDA:
ANDAMAN DENİZİ ile/ve/||/<> MALAKKA BOĞAZI ile/ve/||/<> MARTABAN KÖRFEZİ ile/ve/||/<> BENGAL KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KANBAY KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KUÇ KÖRFEZİ ile/ve/||/<> UMMAN DENİZİ ile/ve/||/<> UMMAN KÖRFEZİ ile/ve/||/<> BASRA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> YEMEN DENİZİ ile/ve/||/<> ADEN KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KIZILDENİZ ile/ve/||/<> MOZAMBİK KANALI ile/ve/||/<> SOFALA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> DELAGOA KÖRFEZİ
- HİPNOZ AŞAMALARINDA:
LETARJİ ile/ve/||/<>/> KATALEPSİ[Fr. < CATALEPSIE] ile/ve/||/<>/> SOMNAMBUL/İZM
- HİPNOZDA, KİŞİNİN ...:
TELKİN ALIP ALMAMASI ile/ve/||/<>/> NARKOZ ile/ve/||/<>/> KATELEPSİ ile/ve/||/<>/> LATERJİ ile/ve/||/<>/> SOMNAMBUL
- HİTÂM değil/yerine/= SON, NİHÂYET | BİTME, TÜKENME | MÜHÜRÜN, BASILDIĞI KÂĞITTA KALAN İZİ
- HIZ ve/=/||/<>/> SORUN
- HOCANIN:
YAPTIĞI ile/ve/değil/yerine/<>/>/< SÖYLEDİĞİ/DEDİĞİ
( Hocanın dediğini yap, her yaptığını yapma! )
- HYPN-/HYPNO- ile/||/<> NARCO-/NARE- ile/||/<> SOMN-/SOMNİ-/SOMO-/-SOMNİA
( Uyku. İLE/||/<> Uyku durumu; uyuşukluk, cansızlık, sersemlik. İLE/||/<> Uyku. )
- HZ. İSA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SOKRATES
( Sevgi > Saygı > Hakikat. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Hakikat > Saygı > Sevgi. )
( Kişi üzerinden. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Kavram[olgu/bilgi/felsefe/bilim] üzerinden. )
- İBÂRE değil/yerine/= SÖZCE
- IC/INSPIRATUVAR KAPASITE INSPIRATORY CAPACITY[İng.] değil/yerine/= SOLUK ALIM SIĞASI
- İCÂZET-İ LÂHİKA değil/yerine/= SONRADAN OLURLAMA
- İDDİA ETMEK ile/ve/değil/yerine/fakat/<> SÖYLEMEK
( Edilemez. İLE/VE/FAKAT/<>/DEĞİL/YERİNE Söylenilebilir. )
- İDDİA ile/değil SÖYLEM
- İDEOLOJİK TAVIR ile SONUÇ ODAKLILIK
- İFTARA YAKINKEN ile/ve SON RÜKÛ VE SECDE ile/ve İHRAM
( Allah'a en yakın olunan anlar/zamanlar. )
- İLERİDE ile SONRA
- İLK DÜĞME ile/ve/||/<>/> SONRAKİ DÜĞMELER
( İlk ilikleme yanlışsa gerisi de yanlış olacaktır. )
- İLK NEDENLER ile/ve/||/<> SON NEDENLER
- İLK SÖZLER ile SONRAKİ SÖZLER
- İLK YARDIMDA "ABC":
HAVA YOLUNUN AÇIK TUTULMASI ve/||/<>/> SOLUNUMUN SAĞLANMASI ve/||/<>/> KAN DOLAŞIMININ DÜZENİ
( ABC
AIRWAY and/||/<>/> BREATHING and/||/<>/> CIRCULATION )
- İLKBAHAR NOKTASI ile SONBAHAR NOKTASI ile GÜN-TÜN EŞİTLİĞİ(EKİNOKS)
( 21 Mart. İLE 21/23 Eylül. İLE ... )
( ARISTARKOS: İlk büyük keşif olarak ekinoks noktalarını keşfetmiştir. )
( March 21. İLE September 21/23. )
( SPRING(VERNAL) EQUINOX vs. AUTUMNAL(FALL) EQUINOX vs. EQUINOX )
( ... avec ... avec ÉQUINOXE )
( ... ile ... ile TESÂVÎ-İ LEYL Ü NEHÂR )
- İLKBAHAR ile/ve YAZ ile/ve SONBAHAR/GÜZ/KÜZ[dvnlgttrk] ile/ve KIŞ
- İLKSEL ile SONSAL
( İlksel, Biçimi verir. [İnsandaki olanaklar ilkseldir(deneye dayanmayandır)]. İLE Sonsal, Malzemeyi verir. )
( APRIORI vs. APOSTERIORI )
- İN/MAĞARA ile SON GOONG
( ... İLE Vietnam'da bulunan, dünyanın en büyük mağarası, başkent Hanoi'den 450 kilometre uzaklıkta, Phon Nhake Bang Doğal Yaşam Parkı'nın içinde yer alıyor. Mağaranın genişliği, yaklaşık olarak 146 kilometre. Son Goong, Vietnam dilinde, "Dağı ve ırmağı olan mağara" anlamına geliyor. )
- İNCELEMEK ile/ve/||/<>/>/< ARAŞTIRMAK ile/ve/||/<>/>/< SORGULAMAK
- İNDİRGEMEK ile/ve/değil/||/<>/< SOYUTLAMAK
- GRİP/İNFLUENZA/ENFLUENZA ile/||/<> SOĞUK ALGINLIĞI, PAÇAVRA SAYRILIĞI
( Grip virüsünün neden olduğu ve ciddi belirtilerle süren bir sayrılık. İLE/||/<> Daha hafif belirtilerle süren ve genellikle rinovirüslerin neden olduğu bir sayrılık. )
- inhal.[Lat. < INHALETUR] değil/yerine/= SOLUKLA İÇERİ ÇEK
- İNHALASYON/INHALATION[İng.] değil/yerine/= SOLUKLA ALMA
- İNHALER[İng.] değil/yerine/= SOLUMLATICI
- İNME ile SÖNÜMLENME
- INSPIRASYON/INSPIRATION[İng.] değil/yerine/= SOLUKALIM
- INSPIRATUVAR/INSPIRATORY[İng.] değil/yerine/= SOLUKALIM İLİŞKİLİ
- INSPIRYUM/INSPIRIUM[İng.] değil/yerine/= SOLUKALIM
- İPTAL OLMAK ile ŞOKE OLMAK
- IRK değil/yerine/= SOY
- ISINMA ile/ve SOĞUMA
( TESAHHUN[< SUHÛNE | çoğ. TESAHHUNÂT] ile/ve TEBERRÜD[< BERD | çoğ. TEBERRÜDÂT][: Soğuma. | Soğuk suya girme. ] )
- İSTEKLİ OLMAK ile SORMAK
( WILLING vs. TO ASK )
- İSTEMEDİĞİ ile/ve/değil/yerine SORMADIĞI
- İSTİCVÂB[< CEVÂB] değil/yerine/= SORUP YANIT ALMA, YANIT ALMA AMACIYLA SÖYLETME | SORGU
- İSTİFSÂR[Ar. < FESR] değil/yerine/= SORGULAMA
( Bir şeyin açıklanmasını, aydınlığa kavuşmasını isteme, anlamaya çalışma, sorma. )
- [ne yazık ki]
İSTÎLÂ ile/ve/||/<>/> SÖMÜRÜ
- İSTİSKAL[< SIKLET] değil/yerine/= SOĞUK DAVRANMA
( Ağır görme, huzurundan hoşlanmama. | Soğuk davranışlarla hoşlanmadığını belirginleştirme. Yüz vermeme, kovarcasına davranma, kovma. )
- İTALYA DEPREMİNİN:
ÖNCESİ ile/ve/> SONRASI
- İTFA değil/yerine/= SÖNÜM
- İTFAİYE değil/yerine/= SÖNDÜRE
- İTİBAREN değil/yerine/= SONRA
- İTİRAZ (ETMEK) ile/ve/<>/değil/yerine SORU (SORMAK)
- İYİLİK ve/||/<>/> SONSUZLUK ve/||/<>/> ÖZGÜRLÜK
- İZİN VERMEK ile/ve/değil SÖZ VERMEK
- KABARTMA TOZU ile SODYUM BİKARBONAT
( BAKING POWDER vs. BAKING SODA )
- KABUL ile SÖYLEM
( ACCEPTANCE vs. DISCOURSE, DISSERTATION )
- KABUL ile SÖYLEM
- KADROLU ile SÖZLEŞMELİ
- KÂĞIT BOYAMADA:
KINA ile/ve/||/<> CEVİZ KABUĞU ile/ve/||/<> SOĞAN KABUĞU
( XV. yy.'da uygulanan boyama teknikleri ve araçları. )
- İYİ DÜŞÜN!:
KALBİ ve/||/<>/>/< KAPIYI ve/||/<>/>/< SON SÖZÜNÜ
( Kırmak yerine. VE/||/<>/>/< Çarpmak yerine. VE/||/<>/>/< Söylemeden önce. )
- KANIT ve/<> SONSUZLUK
- KAPI ile/ve SÖVE
( ... İLE/VE Kapının yerleştiği kasa, çerçeve. | Eşik. )
- KAPİTALİZM:
NESNE/ÜRÜN TEMELLİ değil "SÖZE/VAADE" DAYALI
- KAPNOMETRİ/CAPNOMETRY[İng.] değil/yerine/= SOLUKTA KARBONDIOKSIT ÖLÇÜMÜ
- KARANLIK ve SÖZ
( İçinde, ışık vardır. [görebilen için] VE İçinde, ümit vardır. [duyabilen/dinleyen için] )
- KARAR ile/ve SONUÇ
( DECISION vs./and CONSEQUENCE/RESULT )
- KARBONAT ile SODYUM KARBONAT
( Karbonik asidin bazlarla birleşerek oluşturduğu tuzların genel adı. | Sodyum bikarbonat. | Genellikle sindirimi kolaylaştırmak için suya katılan kimyasal birleşim. İLE Sabun yapımında, temizlik işlerinde kullanılan, güçlü bir alkali tuz.[Na2CO3] )
- KARGA ile SOYGA
( ... İLE Tüyleri alacalı, küçük bir karga türü. )
- KARIŞMAK ile SORGULAMAK
( "TO INTERFERE/MEDDLE" vs. TO INTERROGATE )
- KARIŞTIRMA ile/ve/değil SOĞUTMA
- KAVRAM/LAR ile/ve/||/<> SÖZCÜK/LER
( Mantıkta, en küçük birim. İLE/VE/||/<> Dilde, en küçük birim. )
( KAVRAM: Bilincin dilbilgisi. )
( Şeylerin kavramı, sözcüklerin anlamı olur. )
( Kavram, her defasında üretilmesi gerekli olandır. )
( Kavram, tekil şeylerin özünü değil şeylerdeki evrensel öğeyi açıklar. )
( Kavram, zaman ile ilişki içinde değil zamansal olmayan varoluş [bengilik] türü altında kavranmalıdır. )
( Kavramlar, dışsal nesnelerin imgesi değildir. )
( Her kavram, bütünsel bir süreçtir ya da sürecin bütünselliğidir. )
( Düşünen her bir kişi için, kavram gereksinimi vardır ve bunlar, dünyanın neresinde ve ne zaman üretilirse üretilsin, artık, insanlığın malıdır. )
( Kavramlar dünyasına giren her kişi, evrensellikle bağ kurmuştur. Bunun ayırdında olmak, aydınlanmaya başlamak demektir. )
( Sözcük, bir köprüdür. )
( Sözcükler, bizi ancak kendi sınırlarına kadar götürebilir. )
( Sözcükler, gerçekleri iletmez, onları işaret eder. )
( Sözcükler, işaret eder ama açıklayamaz. )
( Sözcükler ve sorular, zihinden gelir ve bizi orada tutar. )
( Sözcük ile anlamı arasındaki bağlantı nedeniyle, sözcükler değerlilerdir ve eğer kişi, sözcüğü çok büyük bir dikkatle incelerse, kavramın ötesine geçerek, onun kökenindeki deneyime ulaşır. )
( Kişilik ötesine geçtiğinizde artık sözcüklere gereksiniminiz olmaz. )
( Sözcükler olmayınca anlaşılacak ne kalır? Anlama gereksinimi, yanlış-anlamadan doğar. Söylediğim/iz doğrudur fakat size göre o sadece bir kuram. Onun, doğru olduğunu nasıl anlayabileceksiniz? Dinleyin, anımsayın, düşünün, gözünüzde canlandırın. Ve günlük yaşamınızda uygulayın! Bana/bize/ona sabır gösterin ve herşeyden çok, kendinize sabır gösterin, çünkü tek engeliniz kendinizsiniz.
Yol, sizden geçerek kendinizden öteye götürür. Siz, sadece belirli, özel olanın gerçek, bilinçli ve mutlu olduğuna inandıkça ve ikilem ötesi gerçeği, hayal ürünü bir soyut kavram olarak red ve inkâr ettikçe, benim/bizim sadaka verir gibi, kavramlar ve soyutlamalar dağıttığımı/zı düşüneceksiniz. Fakat bir kez kendi varlığınız içindeki gerçeğe dokundunuz mu, o zaman, size en yakın ve en sevgili olanı tarif etmekte olduğumu/zu göreceksiniz. )
( Without words, what is there to understand? The need for understanding arises from misunderstanding. What I say is true, but to you it is only a theory. How will you come to know that it is true? Listen, remember, ponder, visualise, experience. Also apply it in your daily life. Have patience
with me and, above all have patience with yourself, for you are your only obstacle.
The way leads through yourself beyond yourself. As long as you believe only the particular to be real, conscious and happy and reject the non-dual reality as something imagined, an abstract concept, you will find me doling out concepts and abstractions. But once you have touched the real within your own being, you will find me describing what for you is the nearest and the dearest. )
( The word itself is the bridge.
Words can bring you only unto their own limit.
Words do not convey facts, they signal them.
Words indicate, but do not explain.
Words and questions come from the mind and hold you there.
Words are valuable, for between the word and its meaning there is a link and if one investigates the word assiduously, one crosses beyond the concept into the experience at the root of it.
Once you are beyond the person, you need no words. )
( Sözcükler, hem tarihsel süreçte dikey, hem de farklı alanlarda, yatay kullanımları nedeniyle çok değişik anlamlara sahip olabilirler. )
( Kavramları/karşılıkları, kişilerde(zihinlerinde) bulunmayan, sadece sözel seviyedeki "düşünme" ve "kullanımlar", kişiler arasında, iletişim kazalarına, anlaşmazlıklara ve/ya da doğrudan şiddete kaynak oluşturur. )
( ... İLE/VE/||/<> Sabitlenemeyeni, sabitlemek. )
( Söz(cük)leri/ni ve tutumu/nu değiştir... Dünya/n değişsin! )
( Kavramlar, aklın görüleridir. )
( CONCEPTS vs./and/<> WORDS )
( CONCEPTUS cum/et/<> ... )
( ... ile/ve/<> YAN )
( DER BEGRIFF mit/und/||/<> ... )
( MEFHUM ile/ve/<> KELİME )
- KAYISI ile/ve SOĞANCI
- KAYNAK ve/<> YOL ve/<> SONUÇ
( TİNSELLİK/İNSAN: Kaynağı, yolu ve sonucu kendinde olan. )
- KELÂM[Ar.] değil/yerine/= SÖZLEM
- KELEBEK ile/ve/<> SÖĞÜT KELEBEĞİ
- KELİME HAZİNESİ[Ar.] değil/yerine/= SÖZ AĞIŞI/DAĞARCIĞI/VARLIĞI
- KELİME[Ar.] ile/yerine/= SÖZCÜK
- KENÇ LİYÜ ile SOFRA
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Hakan'ların şölenleri ya da bayramlarda kurulan, herkesin gönlünce, yağmalarcasına yemek yediği bir sofra. İLE ... )
- KEŞF ile/ve/değil SONUÇ
( Felsefede/tasavvufta. İLE/VE/DEĞİL Bilimde. )
- KEŞİF ile/ve/||/<>/> İŞGAL ile/ve/||/<>/> YERLEŞME ile/ve/||/<>/> SÖMÜRÜ
- KESİT ile/ve/değil/yerine/||/<> "SONUÇ"
- KEŞKÜL ile/ve CİLBENT ile/ve SOFRA
( Gezgin dervişlerin âletleridir. )
( Bknz. Tarikat Kıyafetlerinde Sembolizm - Ocak Yay. )
- KESTEM ile SOFRA
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Önceden sözleşmeden, aniden konuk olarak gelenler için verilen ziyafet. İLE ... )
- KEVŞENG/KEWŞENG ile/ve/||/<> SOFRA
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Harman temizlendikten sonra tahılın yığılmasına yardım eden kişiye verilen yemek/armağan. )
- [ne yazık ki]
"KEYFİYET" ile/ve/değil/yerine/||/<> "SONUÇ ODAKLILIK"
- KILAVUZ ile/ve/||/<>/> SÖZLÜK
- KİLİSEDE YAKILAN MUMLAR:
SAĞINDAKİLER ile/ve/<> SOLUNDAKİLER
( Sağlık için. İLE/VE/<> Ölüler için. )
- KISACASI değil/yerine SÖZÜN KISASI
- KİŞİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SÖZLÜK
- KİŞİLERİN/İNSANIN GÜCÜ ile/ve/||/<>/< SÖZCÜKLERİN GÜCÜ
( Söz(cük)leri/ni ve tutumunu değiştir... Dünya/n değişsin! )
( Sözcüklerin gücü anlaşılmadan, kişinin gücü anlaşılmaz. )
( Kişi, dilinin ardında gizlidir. )
- KİŞİLERİN:
İLK SÖYLEDİKLERİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SON YAPTIKLARI
- KİŞİNİN:
(")ÖZ GEÇMİŞİ(") ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SÖZ GEÇMİŞİ
- KİTABI:
SAĞDAN VERİLİ (OLAN/LAR) ile/ve SOLDAN VERİLİ (OLAN/LAR)
( ESHÂB-I YEMÎN ile/ve ESHÂB-I MEYMÎN )
- KİTABIN ORTASINDAN KONUŞMAK ile/ve/||/<> SONDA SÖYLEYECEĞİNİ BAŞTA SÖYLEMEK
- KLAN[Fr.]/SEMİYE[Osm. < Ar.] ile SOP
( Toplumun ilk ve en basit biçimi/türü. )
- KÖK ile SONRAKİ KULLANIMI
( ROOT vs. USING FURTHER )
- KÖMÜR ile KOK[İng. < COKE] ile SÖMİKOK[Fr.]
( Karbonlu nesnelerin kapalı ve havasız yerlerde için için yanmasından ya da çok uzun süre derin toprak katmanları altında kalıp birtakım kimyasal değişmelere uğramasından oluşan, siyah renkli, bitkisel kaynaklı, içinde yüksek oranda karbon bulunan katı yakıt. İLE Maden kömürünün damıtılmasıyla elde edilen, birleşiminde kömürden çok daha az oranda uçucu nesne bulunan katı yakıt, kok kömürü. İLE Taşkömürünü çok yüksek olmayan sıcaklıkta [500-600 °C'de] damıtarak elde edilen kömür. )
- KOMUT ile/değil/yerine SORGU
- KONTRAT[Fr. < CONTRAT] değil/yerine/= SÖZLEŞME
- KONUŞAN/KONUŞABİLEN/KONUŞABİLECEK OLAN ile SÖYLEYEN/SÖYLEYEBİLEN/[SADECE BİR ŞEY/LER] SÖYLEME HAKKI OLAN
( Yetkin/bilgili olan/lar. İLE Bilgisiz olan/lar. )
( KAİL(< KAVL): Söyleyen. | Râzı olmuş. | İnanmış, aklı yatmış. )
- KONUŞMA SIRASINDA:
KAYITLI BAŞLIKLARA UYABİLMEK ile/ve/||/<> SÖZLERİN/BAŞLIKLARIN, DİNLEYİCİYE NE KADAR UYUP UYMAYACAĞI
- KONUŞMA ile/ve/> SOHBET
( ... İLE/VE/> Edeb varsa/girince. )
( İNSIBÂĞ[< SIBG]: Ortamda/mecliste bulunan kişinin boyasıyla boyanma. | Temizlenme. )
- KONUŞMAK ile SÖYLEŞMEK
- KOOPERATİFÇİLİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SOSYAL KOOPERATİFÇİLİK
( )
- KOŞUL BELİRTMEK / SORU SORMAK
- KÖTÜMSER ile/değil SORUNLU
- KOYUN ile/ve SOUTHDOWN
- KRAL / KRALİÇE ile/ve/||/<>/> PRENS / PRENSES ile/ve/||/<>/> ARŞİDÜK/ARŞİDÜKA / ARŞİDÜŞES ile/ve/||/<>/> DÜK / DÜŞES ile/ve/||/<>/> KONT[Fr. < COMTE] ile/ve/||/<>/> VOYVODA ile/ve/||/<>/> VİKONT[Fr. < VICOMTE] ile/ve/||/<>/> BARON[Fr.] / BARONES ile/ve/||/<>/> ŞÖVALYE[Fr. < CHEVALIER] ile/ve/||/<>/> SÖR/SIR / DAME
( [Batı ülkelerinde]
En yüksek devlet otoritesini, kalıtım ya da soylularca seçilme yoluyla elinde bulunduran hükümdar. İLE/VE/||/<>/> Hükümdar ailesinden olan erkeklere verilen san. İLE/VE/||/<>/> Özellikle Habsburg hanedanının (Avusturya - Macaristan) erkek üyeleri için kullanılan bir san. İLE/VE/||/<>/> Büyük ve önemli bir toprak parçasını yöneten yüksek rütbeli soylu. | Bazı devletlerde prensten sonra gelen en yüksek soyluluk gösteren san. İLE/VE/||/<>/> Roma imparatorunun danışman olarak seçtiği kişi. | Derebeyi. | Erkekler için kullanılan bir "soyluluk" sanı. İLE/VE/||/<> Orta ve Doğu Avrupa'da, özellikle Balkanlar'da ve Polonya-Litvanya'da kullanılan bir askeri önder ya da yönetici sanı. İLE/VE/||/<>/> Belirli bölgeleri yöneten soyluluk sanı. İLE/VE/||/<>/> Küçük toprak sahibi ve yerel bir yönetici olabilir.[En düşük soyluluk sanlarından biri] İLE/VE/||/<>/> Eski Roma'da üç sınıftan ikincisinin üyesi olan yurttaş. | Orta Çağ Avrupası'nda özel eğitimle yetişmiş, belirli ülküler taşıyan, soylu, atlı savaşçı ve genellikle askeri hizmetler için kullanılan san.[Soylulukta en alt seviyededir.] | Derebeylik düzeninde soyluluk sanlarının en alt basamağı. | Günümüzde Fransız hükûmetinin verdiği şeref belgesi ve nişanı. İLE/VE/||/<>/> Bir kişiye şövalyelik sanı verildiğinde kullanılır. [Genellikle önemli hizmetleri ya da başarıları olan kişilere verilir.] )
- KROMOZOM değil/yerine/= SOYAKTARAN
- KÜFÜR[Ar. KFR/KÂFİR: Örten. | Çiftçi.] (ETMEK) değil/yerine/= SÖVGÜ/SÖVMEK
- KÜFÜRBAZ[Ar. + Fars.(-bâz)] değil/yerine/= SÖVGEN/SÖVÜCÜ/AĞZI BOZUK/KARA
- KULAK KABARTMAK ile/değil/yerine SORMAK
( Ağız aramak, ya da kulak kabartmak yerine doğrudan öğrenmeye yönelik soru sormak gerek. [her ne kadar sorulamayacak/konuşulamayacak şeyler olsa da] )
- KÜPE:
SAĞ KULAKTA ile SOL KULAKTA
( Sadece sağ kulağa takılan küpenin anlamı, o kişinin eşeşeysel(homoseksüel) bir tercihi olduğunu belirtir. İLE Sadece sol kulakta ise çeşitli anlamları/mesajları olabileceği gibi, herhangi birinin ikisine birden küpe takmak istememesi durumunda tercih ettiği/etmesi gereken kulak. İLE İkisine de takılmışsa, tamamen takan kişinin tercihiyle/beğenisiyle ilgili. )
- KURBAN ile/değil/yerine/>< SORUMLU
( )
- KUŞKU ile/yerine SORGULAMA
( Sorgulamak ve reddetmek gereklidir. )
( Gerçek soruşturma bir şeyin içine doğru yapılır, dışa doğru değil. )
( Sorgulanmamış bir yaşam, yaşamaya değmez. )
( Bilinecek/bilinebilecek şeye yaklaşmanın biricik yolu soru sormaktır. )
( Kuşkuculuğumuz hakkında bile kuşkucu olmalıyız. )
( Temel sorun, aptalların kendilerinden son derece emin, akıllıların ise sürekli kuşku içinde olmalarıdır. )
( SUSPICION vs. INTERROGATE
INTERROGATE instead of SUSPICION
To question and deny is necessary.
True enquiry is always into something, not out of something. )
- LÂFIZ ile LÂF ile SÖZCÜK/KELİME ile KAVL ile TERİM/ISTILAH ile KELÂM
( Anlam taşıyıp taşımadığı dikkate alınmaksızın ağızdan çıkan sesler. İLE Hiçbir anlam taşımıyorsa. İLE Bir anlam taşıyorsa. İLE Tamlamaları kapsıyorsa. İLE Belirli bir öbek/grup/kesim tarafından özel olarak kullanılan sözcükler. İLE Tümceyi/cümleyi kapsıyorsa. )
- LÂFIZ[Ar.] değil/yerine/= SÖZGE
- LÂF(Z) değil/yerine/= SÖZ
- LÂFZÎ TEFSİR değil/yerine/= SÖZEL YORUM
- LEKSİKOLOJİ[Fr., İng.] değil/yerine/= SÖZCÜKBİLİM/SÖZLÜKBİLİM
- LİBERALİZM ile/ve/||/<>/> SOSYALİZM ile/ve/||/<>/> MUHÂFAZAKÂRLIK
( * Bireycilik
* Özgürlük
* Sınırlı devlet
* Piyasa ekonomisi
İLE/VE/||/<>/>
* Birliktelik
* Eşitlik
* Yeniden dağıtım
* Dayanışma
İLE/VE/||/<>/>
* Aile
* Aşamalı değişim
* Ara kurumlar
* Sınırlı etkinlik olarak siyaset )
- LIFO/LAST IN FIRST OUT[İng.] değil/yerine/= SON GİREN, İLK ÇIKAR
- LOBUT[Ar. < NEBBUT]["LABUT" değil!] değil/yerine SOPA
( Kalın, kısa ve düzgün sopa. | Kol gücünü geliştirmek için kullanılan jimnastik aracı. [gürgenden] | Bovling oyununda devrilmesi amaçlanan, alt bölümü geniş, üst bölümü tek boğumlu, çeşitli malzemeden yapılmış hedef. )
- LOGOS = LEGEIN[Yun.] = SÖYLEMEK, KONUŞMAK, DEYİ
- LÛGAT[Ar.] değil/yerine/= SÖZLÜK
- LVAD/LEFT VENTRICULAR ASSIST DEVICE SOL VENTRİKÜL[İng.] değil/yerine/= SOL KARINCIK DESTEK AYGITI
- MADDECİLİK ile/ve ELEYİCİ MADDECİLİK ile/ve İNDİRGEYİCİ MADDECİLİK ile/ve SONSAL İNDİRGEMECİLİK
( ... İLE/VE Zihinsel olguları kabul etmezler. İLE/VE Zihinsel olguları kabul ederler. İLE/VE Kuvantum alanını göz önünde bulundururlar/tutarlar. )
- MAİDE SOFRASI ve/<> SOHBET
- MAKSİMUM değil/yerine/= SON SINIR / EN FAZLA
- MALİYET ile/ve/<> SONUÇ
- MALUL GAZİ değil/yerine/= SÖKEL BATUR
- MALÛL[Ar.] değil/yerine/= SÖKEL/SAKAT | GÜÇSÜZ
- MALULEN değil/yerine/= SÖKELCE/SÖKELLİKTEN
- MALUMAT NAKLİ ile/ve SOHBET
( ... İLE/VE Kalplerin buluşması. )
- MALZEME ile SONUÇ
- MARJİNAL FAYDA değil/yerine/= SONBİRİM YARARI
- MARTI ile SORGUÇLU MARTI
( ... İLE Kuzey Pasifik Okyanusu'nda yaşarlar. )
( Batı Pasifik'te yaşayanlar, Doğu Pasifik'te yaşayanlara göre daha büyüktür. )
- MAS[Ar.] değil/yerine/= SOĞURMA/EMME
- MASİF[Fr.] değil/yerine/= SOM
( Kütlesi, görünürdeki tüm oylumu kaplayan, kaplama ya da doldurma olmayan. )
- MASKARA[Ar., İt.] ile SOYTARI/KAŞMER
( Eğlendirici, sevimli, güldürücü. | [söz] "Onursuz, rezil!" | Şölen maskesi. | Kirpik boyası, rimel. İLE Söz ve davranışlarıyla halkı güldürüp eğlendiren kişi. | Hileci, yaltak kişi. )
- MELEKLER:
BAŞLANGIÇTA ve/<> SONUNDA
( 4 ve/<> 8 )
- MERIT PTAH ve/||/<> ENHEDUANNA ve/||/<> AGANICE ve/||/<> TAPPUTI-BELATIKALLIM ve/||/<> SONDUK ve/||/<> THEANO ve/||/<> AGLAONIKE ve/||/<> ASPASIA ve/||/<> HIPPARCHIA ve/||/<> PAN CHAO ve/||/<> HYPATIA
( Merit Ptah bilindiği kadarıyla, tarihte kayıtlı en eski kadın hekim ve bilim tarihinde adı geçen ilk kadındır. Krallar Vadisi'ndeki bir Mısır mezarına resmi çizilidir. Burada Merit Ptah, oğlu olan yüksek bir rahip tarafından "başhekim" olarak tasvir edilmiştir.
VE/||/<>
Astronom, matematikçi ve şair. Ay Tanrısı Nanna'nın Ur Kenti'ndeki ana tapınağının başrahibesi Enheduanna, yıldızlar ve ayın döngülerini kaydetmek için gözlemciler görevlendiren ilk rahibedir. Döneminde, gökcisimlerinin hareketlerini gösteren haritalar yapılmıştır. Enheduanna,ilk dinsel takvimlerden biri olan ay takviminin oluşturulmasına katkıda bulunur. Bu takvim, günümüzde hâlâ Paskalya Yortusu, Hamursuz Bayramı gibi dinsel uygulamaları tarihlendirmek için kullanılır. Çalışmalarının ve ilahilerinin yanında, Enheduenna'nın 42 epik şiiri de tabletler üzerinde günümüze ulaşmıştır. Kayıtlı edebiyat tarihinde birinci tekil şahıs kullanarak yazan ilk kişidir.
Enheduanna'ya ait taştan bir disk ve iki mühür günümüze kadar ulaşmıştır. Disk üzerinde üç yardımcısıyla birlikte görülen Enheduenna'nın kabartması profildendir. Bu kabartmanın arkasında, Enheduanna, "Nanna'nın (Ay Tanrısı) karısı ve Sargon'un kızı" olarak tanımlanır.
VE/||/<>
Doğa filozofu. Aganice, gezegenlerin hareketlerini tahmin edebilmek için bir sistem geliştirmiştir.
VE/||/<>
Mezopotamyalı kimyager. Tapputi-Belatikallim, çeşitli kimyasallarla çalışmalar yaparak parfüm ve kozmetik malzemeler elde etmiştir. Tapputi Belatikallim'in adı, günümüze bir tablet üzerinde gelmiştir.
Parfüm üretimi Mezopotamya'da çok önemliydi. Çünkü aromatik maddeler, kozmetik dışında ilaç ve dinsel amaçlarla da kullanılırdı. Parfümcülük araçları ve tarifleri, aşçılıkta kullanılanlara benzerdi. Parfüm üretiminde kullanabilmek için, bitkilerin özütlerini çıkaracak farklı kimyasal teknikler geliştirilmişti.
VE/||/<>
Silla Krallığı'nın kraliçesi ve astronom. Sonduk, Uzakdoğu'da bilinen ilk gözlemevini inşa ettirmiştir. Hanedanındaki tüm erkeklerin ölmüş olması nedeniyle MÖ 634'de tahta oturan Kraliçe Sonduk, MÖ 647'ye kadar Silla Krallığı'nı (bugünkü Kore) yönetir. Bu krallığa yöneticilik yapacak üç kadından ilkidir. Savaşlarla geçen hükümranlığı sırasında, krallığını bir arada tutabilmeyi başarır ve Çin'le ilişkilerini geliştirir. Sonduk'un yaptırdığı, ay ve yıldızların kulesi (Ch'omsong-dae) adıyla anılan gözlemevi, eski Silla Başşehri Kyongju'da, günümüze kadar ulaşmıştır.
VE/||/<>
Pisagorcu, Antik Ege'li filozof. Pisagor'un yandaşı ve karısı olan Theano, Pisagor'dan sonra Pisagorcu topluluğu yönetmiştir. Onun döneminde Pisagor öğretisi, Antik Ege'nin tümüne ve Mısır'a dek yayılır. Theano, yaşadığı zamanda hastalık sağaltıcı özelliğiyle de tanınmaktadır.
Theano başlangıçta, Pisagor'un dinleyicisidir. Ciddi ve sert ahlaklı filozofu, erdemleri ve bilgiye susamışlığıyla etkiler, böylece evlenirler. Yerel yönetim üzerindeki etkileriyle tepki çeken Pisagor'cu topluluk, en sonunda düşmanlarının saldırısına uğrar. Pisagor'un bu saldırıdan sağ çıkıp çıkmadığı bilinmemektedir. Ama bu olaylardan sonra dağılan Pisagor'cu topluluğu tekrar toparlayan Theano olmuştur. Kızları Damo, Mya, Arignote birlikte topluluğu manevi olarak bir arada tutmaya çalışmıştır.
Theano'dan bize anlamlı, kısa sözler ve ahlak öğütlerinden oluşan toplu anlatılar kalmıştır. Bir yandan kendi düşüncelerini, ama öbür yandan Pisagor'un düşüncelerini yazmıştır.
VE/||/<>
Antik Egeli, astronom. Aglaonike, ay tutulmalarının zaman ve konumunu tahmin etme konusunda uzmanlaşmıştır. Teselya'da yaşadı. Zamanın yaşayan kişileri, Aglaonike'nin istediğinde ayı kaybedebildiğini sanmış; bu niteliğini cinsiyetinden ötürü, bilimsel birikiminden çok güçlü bir büyücü olmasına bağlamışlardır. Tarihin ilk kadın astronomlarından olan Aglaonike'nin adını Venüs gezegeninde bir krater yaşatıyor.
VE/||/<>
Antik Ege'de yaşamış, Milet'li filozof. Aspasia Antik Ege düşüncesinde, özellikle Sokrates üzerinde etkili olmuştur. Sokrates'in Aspasia ile felsefi konuşmalar yaptığı ve bu düşünce alışverişinden çok şeyler öğrendiği bilinir. Hatta Sokratik yöntem olarak bilinen yöntemin, gerçekte Aspasia'nın yöntemi olduğunu ve öğrencisi Sokrates'in bunu gençlik yıllarında ondan öğrendiği tahmin edilmektedir.
Aspasia, 20'li yaşlarında Atina'ya gider ve kendinden 30 yaş büyük devlet adamı Perikles'le evlenir. Aspaisa'nın Perikles'in politikaları üzerinde çok etkili olduğu bilinir. Hatta, Perikles'in bazı konuşmalarını Aspasia'nın yazdığına ilişkin kanıtlar vardır.
Aspasia Atina'da Anaxagoras, Archimedes, Sophokles ve Sokrates gibi birçok filozofun müdavimleri arasında olduğu, devlet adamları, sanatçılar ve iyi eğitim almış kadınların geldiği, tartışmaların yapıldığı bir salon açar. Böylelikle bir kadın, Atina düşünce yaşamını derinden etkileyen bir oluşumu gerçekleştirmiş olur.
Aspasia'nın salonu uzun yıllar açık kalır ve Aspasia "üst düzeyde diyalektik ve retorik hocası" olarak aranan bir kişi olmayı sürdürür. Bugün Aspasia'nın bir büstü, İzmir Arkeoloji Müzesi'nde de yer almaktadır.
VE/||/<>
Kinik okulundan, Antik Ege'li filozof. Hipparchia felsefesiyle, Sokrates'in öğrencisi Antisthenes'in kurduğu Kinik okulundan sayılır. Kadınların geleneksel rollerinden kurtulmaları için de mücadele etmiştir. Ailesi, soylu ve zengindir. Hipparchia erkek kardeşi aracılığıyla, Kinik filozoflardan Krates ile tanışır. Kinizm, gereksinimsizlik öğretisini temsil etmektedir. Bu öğreti, gereksinimlerin insanı toplumun kurallarına ve zorlamalarına bağladığını söylerdi. Hipparchia, Krates'in öğretisinden o kadar etkilenir ki ailesinin karşı çıkmasına rağmen onunla evlenir ve devamında onun yoksul, göçebe hayatına katılır.
VE/||/<>
Çin'li tarihçi ve yazar. Pan Chao, Çin İmparatorluğu'nun tarihini anlatan ve birkaç kuşak tarihçinin üzerinde çalıştığı Han'ın Kitabı'nı tamamlamıştır. Ayrıca 8 adet kronolojik tablo hazırlamış ve astronomi üzerine bir de tez yazmıştır. En ünlü yapıtı ise, Kadınlar İçin Dersler'dir (Nu Jie). Ahlaki öğütler içeren bu kitapta Chao, kadınların erkeklere "mutlak itaatini" önerir. Pan Chao, edebiyatçıların ürünleri üzerine yorumlar ve şiirler de yazmıştır.
VE/||/<>
İskenderiye'li filozof ve matematikçi. Hypatia, Antikçağ'ın son dönemlerinin en etkili ve önemli bilgini, Yeni Platoncu felsefenin temsilcisidir. Üniversitede felsefe, matematik ve astronomi dersleri vermiştir. Hypatia, İskenderiye Üniversitesi'nde matematik dersleri veren ve bu okulun yöneticiliğini de yapan babası Theon tarafından, "yetkin bir insan olması" amacıyla yetiştirilir. Hypatia daha genç yaşlarda, soru sormayı, araştırmayı ve kuşku duymayı öğrenir. Babası onun, el sanatları, şiir, felsefe, din, astronomi, astroloji ve matematik konularında eksiksiz bilgilenmesi için elinden geleni yapar.
Hypatia hitabet sanatında da gelişir; güzel ve etkili konuşmasını öğrenir. Hypatia biraz büyüdüğünde, dünyayı dolaşmaya çıkar. Roma'ya ve Atina'ya gider. Yeni Platoncu düşünür Plutarkhos'dan dersler alır. Kimi kaynağa göre 1 yıl, kimine göre 10 yıl sonra İskenderiye'ye döner. Aranan ve sevilen bir öğretmen olur. Avrupa, Asya ve Afrika'nın çeşitli bölgelerinden gelen öğrenciler, sınıfını ve evini doldurur. Hypatia, güzelliği, bilgisi ve zekâsıyla, saygı ve hayran lık uyandırmaktadır.
Hypatia matematik üzerine birçok yapıt yazmıştır. Ne yazık ki, çoğu ünlü İskenderiye yangınında zarar gören bu yapıtlardan günümüze parçalar ulaşmıştır. En önemli yapıtı, cebirin babası sayılan Diophantos'un Aritmetica'sına yaptığı 13 ciltlik yorumdur. Hypatia, Diophantos'un eşitliklerine alternatif çözümler üzerinde çalışmıştır. Bunlar sonradan, Diophantos'un yapıtları içine alınmıştır. Hypatia'nın Diophantos'un astronomi üzerine çalışmalarına katkıda bulunan bir yapıtı daha vardır. Yine, Pergeli Apollonius'un konikleri hakkında 8 ciltlik bir çalışma kaleme aldığı bilinmektedir. Bu yapıtında, Apollonius'un teorisini anlaşılır bir biçimde açıklamaya çalışmıştır. Bundan başka babasıyla birlikte, Öklit üzerine en az bir kitap yazdığı sanılmaktadır.
MS 4. yüzyılda İskenderiye yeni yeni gelişen Hıristiyanlık ve pagan dinlerin çatışmasına sahne olmaya başlamıştır. İskenderiye Patrikhanesi'nin başına, Kiril adında sofu bir Hıristiyan atanır. Hypatia da pagan olduğu için, Kiril tarafından kışkırtılmış kişilerin saldırısına uğrar. Saldırganlar üniversitenin önünde, arabasında yakaladıkları Hypatia'yı, önce soyar; sonra bedenini parçalara ayırıp, yakarlar.
Hypatia'nın ölümü, Roma'nın Hıristiyanlaştığını ve aynı zamanda antik bilimlerin gerilediğini de gösterir. Hypatia, bugün Antikçağ'ın en çok tanınan bilim kadınlarındandır. )
( M.Ö. 2700
VE/||/<>
M.Ö. 22354
VE/||/<>
M.Ö. 1878
VE/||/<>
M.Ö. 1200
VE/||/<>
M.Ö. 600'ler
VE/||/<>
M.Ö. 500'ler
VE/||/<>
M.Ö. 500'ler
VE/||/<>
M.Ö. 460-401
VE/||/<>
M.Ö. 360-280
VE/||/<>
M.Ö. 50-112
VE/||/<>
M.Ö. 370-415 )
- MERMER ile SOMAKİ[Ar.]
( ... İLE Kızıl ya da yeşil renkte, damarlı ve çok sert bir porfir türü mermer. | Bu mermerden yapılmış olan. )
- BİLFARZ/MİSAL/MESELÂ[Ar.]/ÖRNEĞİN/YANİ ile/değil/yerine SÖZGELİMİ/SÖZGELİŞİ
- MESELE değil/yerine/= SORUN
- MESUL MÜDÜR değil/yerine/= SORUMLU YÖNETÇİ
- MESÛL(İYET)[Ar.] yerine SORUMLU/LUK
- METAFİZİK:
FİZİK ÖTESİ ile/ve/değil/||/<>/< SONRASI
- METAFİZİK ile/ve/<> ONTOLOJİ ile/ve/<> EPİSTEMOLOJİ ile/ve/<> BİLİNÇ ile/ve/<> SÖZCÜK
- METAL AŞINIMI/KOROZYONU ile/ve/<> SOĞUK UC AŞINIMI/KOROZYONU
( METALLIC CORROSION vs./and/<> COLD-END CORROSION )
- METAL[Fr. < Yun.] ile/ve/||/<>/>< AMETAL[Fr. < Yun.] ile/ve/||/<>/>< YARI METAL ile/ve/||/<>/>< SOYGAZ/ASALGAZ
( Yüksek ısı ve elektrik iletkenliği olan, ağır, sert, parlak, haddeden çekilebilir, [biçim değiştirmeye yatkın] ve katyon oluşturma eğilimi gösteren öğeler. Oksijenli bileşimiyle çoğunlukla bazik oksitler veren madde, maden. | Dizgi makinelerinde, satırları oluşturmak için ergitilen antimon ve kurşun alaşımına verilen ad. İLE Metal olmayan öğeler.[klor, fosfor, oksiyen] İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/>< ... İLE/VE/||/>< ... )
( * Tel ve levha durumuna getirilebilir.
* Isı ve elektriği iyi iletir.
* Parlaktır.
* Oda koşullarında, katıdır.[Cıva dışında]
* Atomik yapıdadır.
* Kendi aralarında bileşik yapmazlar, alaşım oluşturur.
* Ametallerle iyonik bağ yapar.
* Bileşik yaparken, elektron vererek, + yüklü [katyon] oluşturur.
* Son yörüngelerindeki elektron sayısı [değerlik elektron sayısı] 1, 2 ya da 3'tür.
İLE/VE/||/><
* Tel ve levha durumuna getirilemez.
* Isı ve elektriği iyi iletmez.
* Mattır.
* Oda koşullarında, katı, sıvı ve gaz durumdadır.
* Molekül yapıdadır.
* Kendi aralarında kovalent bağlı bileşik yaparlar.
* Metallerle iyonik bağ oluşturur.
* Elektron alarak, - yüklü [anyon] oluşturur.
* Son yörüngelerinde, elektron sayısı [değerlik elektron sayısı] 5, 6 ya da 7'dir.
* Periyodik cetvelin sağında bulunur.
İLE/VE/||/<>
YARI METAL
...
İLE/VE/||/><
* Oda koşullarında, hepsi gaz durumundadır.
* Kararlı yapıya sahiptir, kimyasal etkileşime girmez.
* Bileşik oluşturmaz.
* Tek atomludur.
* Erime ve kaynama noktaları çok düşüktür.
* Son yörüngelerinde, 8 elektron bulundurur.[Helyum dışında]
* Işığı geçirir.[Saydamdır]
* Isı ve elektriği iletmez.
* Periyodik cetvelin 8A öbeğinde bulunur. )
- METALLERDE:
ALKALİ ile/ve/||/<> TOPRAK ALKALİ ile/ve/||/<> GEÇİŞ METALLERİ ile/ve/||/<> TOPRAK ile/ve/||/<> KARBON ile/ve/||/<> AZOT ile/ve/||/<> OKSİJEN ile/ve/||/<> HALOJENLER ile/ve/||/<> SOY GAZLAR
( )
- METİN ile/ve/= SÖZLÜK
- MEVZU BAHİS değil/yerine/= SÖZ KONUSU
- MEVZUBAHİS[Ar.] değil/yerine/= SÖZ KONUSU
- MEYDAN OKUNAMAZLAR:
YEL ve/||/<> SÖZLÜK ve/||/<> MASUM/SEVGİ
- MEZKÛR/ZİKREDİLEN/ZİKROLUNAN değil/yerine/= SÖZÜ EDİLEN/ADI GEÇEN/ANILAN
- MUAHHAR[Ar.] değil/yerine/= SONRAKİ
- MÜEBBET[Ar.] değil/yerine/= SONU OLMAYAN, YAŞAM BOYUNCA
- MUHABBET SOHBET
- MUHDESÂT, MUHDESÛN[< MUHDES] değil/yerine/= SONRADAN MEYDANA GELMİŞ, ESKİDEN OLMAYAN, YENİ ŞEYLER, MODERN, İHDÂS EDİLMİŞ
- MÜKADDİME ve 3 MAKALE ve SONUÇ
( Mâhiyeti ve Amacı. VE Müfredât | Kaziyeler ve Hükümleri | Kıyas. VE Kıyasın maddeleri | Eczay-ı Ulûm )
( Mukaddime olmaksızın bir ilme başlanamaz. )
( Ebherî Metin-Çeviri-İnceleme: Hüseyin Sarıoğlu - İz Yayıncılık )
( Kindî(ö. 866), Ahmed ibn Tayyib es-Serahsî(ö. 896), Ebû Bekr Muhammed ibn Zekeriyyâ er-Râzî(ö. 925)'nin ihtisarları, Ebu'l-Ferec ibnü't-Tayyib(ö. 1020), Mettâ ibn Yûnus(ö. 940), İbnü'l-Hammâr(ö. 942), Fârâbî(ö. 950)'nin şerhleri; Fârâbî, İhvân-ı Safâ, İbn Sînâ(ö. 1037) ve Ebherî(ö. 1265). )
( MUHTASAR VE MÜFİT )
( KISA VE ANLAMLI )
- MUKÂVELE[Ar.] değil/yerine/= SÖZLEŞME
- MÜLÂKAT[Ar. < LİKA] değil/yerine/= SÖYLEŞİ/GÖRÜŞME
- MÜLÂKAT[Ar.]/RÖPORTAJ[Fr. < REPORTAGE][ROPÖRTAJ değil!] değil/yerine/= SÖYLEŞİ/GÖRÜŞKÜ
- MÜSTANTİK[Ar.] değil/yerine/= SORGU YARGICI/HAKİMİ
- [ne yazık ki]
!MÜSTEMLEKE[Ar.] değil/yerine/= SÖMÜRGE
- MÜTEVELLİ HEYETİ değil/yerine/= SORUMLU KURUL/GÖZETME KURULU
- MUTLU OLMAK:
"HERŞEYİN YOLUNDA OLMASIYLA" değil SORUNLARI, GÖRMEMEZLİKTEN GELEREK
- MÜZİK ile/ve/<> SÖZ
( Sözün bittiği yerde başlayan nutuk. )
- NAHİV[Ar.]/SENTAKS[Fr., İng.] değil/yerine/= SÖZ DİZİMİ
- NAHİV[Ar.] ile SÖZ DİZİMİ
( SÖZ DİZİMİ )
- NÂ-MÜTENÂHÎ[Fars., Ar.] değil/yerine/= SONSUZ
- NARSİSİZM/NARSİSİST ile SOLİPSİZM/SOLİPSİST
- NASYONALİZM ile/||/<>/> KONSERVATİZM ile/||/<>/> LİBERALİZM ile/||/<>/> SOSYALİZM
- NÂTIK değil/yerine/= SÖZMEN
- NE DESEM/SÖYLESEM, ANLATAMAM (SANIRIM) ile/değil/yerine/||/<>/< SÖZCÜKLER, ANLATMAYA YETMİYOR
- NEDEN/AÇIKLAMA:
ŞU ile/ve/<> ŞÖYLE
- ... NEDENİYLE ile ... SONUCUNDA
- NEFES NEFESE değil/yerine/= SOLUK SOLUĞA
- NEFESLİ SAZLAR değil/yerine/= SOLUKLU SAZLAR
- NET ile SONSAL
( CLEAR vs. A POSTERIORI )
- NETİCE[Ar.] değil/yerine/= SONUÇ
- NİHAÎ HEDEF değil/yerine/= SON KESİN EREK
- NİHÂÎ değil/yerine/= SONSAL
- NİHÂYET/ÂKIBET değil/yerine/= SONUNDA/ÖNÜNDE SONUNDA
- NİHAYETSİZ değil/yerine/= SONU GELMEZ/BİTİP TÜKENMEZ/BİTMEZ TÜKENMEZ
- NİTELİK:
OLUMLU ve/||/<> OLUMSUZ ve/||/<> SONSUZ
- NOKTA ile/ve SONSUZ/LUK
( NOKTANIN SONSUZLUĞU )
( POINT vs./and ETERNITY )
- NOKTA ile/ve/<> SONSUZ/LUK
( NOKTANIN SONSUZLUĞU )
( POINT vs./and ETERNITY )
- NOKTA ile/ve SÖZ
- NONVERBAL İLETİŞİM/NONVERBAL COMMUNICATION[İng.] değil/yerine/= SÖZSÜZ İLETİŞİM
- NSHIMA ile SORGHUM
( [Zambiya'da] Mısırdan yapılan lapa. İLE Darıdan yapılan lapa. )
- NÜFUZ/LU değil/yerine/= SÖZÜGEÇİ/SÖZGEÇİRİCİLİK / SÖZÜGEÇER
- NUTUK/HİTÂBE/DİSKUR değil/yerine/= SÖYLEV/SÖYLERGE
( ATATÜRK'ÜN GENÇLİĞE HİTABI
Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk cumhuriyetini, ilelebet
muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur.
Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir.
İstikbalde dahi, seni, bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahili ve harici bedhahların olacaktır.
Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraatini düşünmeyeceksin!
Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir.
İstiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, tüm dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler.
Cebren ve hile ile aziz vatanın, tüm kaleleri zapt edilmiş, tüm tersanelerine girilmiş, tüm orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.
Tüm bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler.
Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler.
Millet, fakr u zarûret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen;
Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda, mevcuttur!
ATATÜRK
(Nutuk, 20 Ekim 1927)
)
- O.S./OCULUS SİNISTER[İng.] değil/yerine/= SOL GÖZE
- OCAK ile/ve/||/<>/> SOFRA
- ÖĞE ile SONUNCUL ÖĞE
( CONSTITUENT vs. ULTIMATE CONSTITUENT )
- ÖĞRENİLEREK ile/ve/değil SORGULANARAK
- OLAN/HÂDİS ile/>< SONRADAN OLAN
- OLANAKLARIN/KAZANIMLARIN/SORUNLARIN:
İÇİNDE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< EŞİĞİNDE
(OLMAK/OLMAMAK)
- OLANAKLI/LIK ile/ve/||/<> SONSUZ/LUK
- OLASILIKLARI DÜŞÜNMEK/HESAPLAMAK ile "ŞOM AĞIZLILIK"
- ... OLDUĞUNU:
"DÜŞÜNEMEYİZ" değil SÖYLEYEMEYİZ/İDDİA EDEMEYİZ
- OLGUN KİŞİ:
"GÜZEL SÖZ SÖYLEYEN" değil SÖYLEDİĞİNİ YAPAN VE YAPABİLECEĞİNİ SÖYLEYEN
- OLGUN/LUK ile/ve SONSUZ/LUK
( MATURITY vs./and ETERNITY )
- ÖLÜM/İLİŞKİ İÇİN:
"BAŞLANGIÇ" yoksa/>< "SON" DA YOKTUR
- OLUŞ ve/||/<>/>/< SONSUZLUK
( İkisinin de tek sözcüğü/aracı... "... bile değil!" )
- ÖN EK ile SON EK
( LÂHİKA: Ek. | Ulama. )
- [önce] DÜŞMEYİ BİLMEK ve/<> [sonra] AYAKTA/BİSİKLET ÜSTÜNDE DURMAK/OLMAK
- [önce] İÇ YÜZ(Ü) ve/<> [sonra] SON SÖZ(Ü)
( [önce] Öğren/bil. VE/<> [sonra] Söyle. )
- ÖNCEKİ ile/ve SONRAKİ
( AKDEM[< KADÎM] ile/ve ÂHİR )
( BEFORE vs./and LATER )
- ÖNCE/Sİ ile/ve (...) SONRA/SI["sora" DEĞİL!]
( BEFORE [...] vs./and AFTER [...] )
- ÖNCESİ ile SONRASI
( BEFORE vs. AFTER )
- ÖNİLGEÇ ile SONİLGEÇ
( PREPOSITION )
- ÖNSES (DÜŞMESİ) ile/ve/||/<> İÇSES (DÜŞMESİ) ile/ve/||/<> SONSES (DÜŞMESİ)
( Sözcük başındaki ilk ses. İLE/VE/||/<> Sözcüğün, önses ve sonsesi arasında kalan ses ya da sesler. İLE/VE/||/<> Sözcük sonundaki son ses. )
( ARSLAN > ASLAN ile/ve/||/<> ISICAK > SICAK | ISITMA > SITMA ile/ve/||/<> YAYLAG > YAYLA | ARIG > ARI )
- ONU(/BENİ/SENİ) "BÖLMEK/KESMEK" değil SÖZÜ/KONUYU/AKIŞI "BÖLMEK/KESMEK"
- ÖNYARGI ile/ve/değil/||/<>/> SONUÇ ODAKLILIK
- ORAL değil/yerine SÖZEL
- ÖRGÜTLENME ile/değil/yerine SOHBET/MUHABBET
- ORTA ile/ve/||/<> SONUÇ
( [İki taraftan da pay] Alarak/alıyorsa. İLE/VE/||/<> Almıyorsa. )
- OVAL[Fr. < OVALE]/BEYZÎ[Ar.] değil/yerine/= SÖBE
( Yumurta biçiminde olan, yumurtamsı. | Özellikle elips gibi iki bakışım ekseni olan kapalı eğrinin oluşturduğu biçim. )
- ÖVGÜ ile/ve/||/<>/>< SÖVGÜ, ŞETİM/ŞETM[Ar.]
( İkisi de, bilgisizliğin göstergesi ve bilgisizlik oranıncadır. )
( Övgünün aldatıcı ve yıkıcı etkisinden kaçmanın tek yolu, çalışmaya devam etmektir. )
( Aşırı övenler ile aşırı sövenlerin ortak noktası, her zaman ve zemin için saklayacak bir şeylerinin olmasıdır. Saklayanlar, bir şeyleri korumak için, dikkati, uclara çekerek, çıkar sağlamaya ve/ya da yanıltmaya çabalarlar. )
( Övgüsü tez/hızlı olanın, sövgüsü de tez/hızlı olur. )
- ÖYLESİNE ile ŞÖYLESİNE
- OYUN ile/ve/||/<> ŞÖLEN
- ÖZ ve/=/||/<>/>/< GÖZ ve/=/||/<>/>/< SÖZ
( Özü ağlamayanın, gözü ağlamaz. )
( Benzi sarı, gözleri yaş; hali bilen, dertli kar(ın)daş/arkadaş. )
- ÖZ ile/ve/<> SONRADAN OLAN
( Kişiyi özünden uzaklaştıran, kişinin dünyasıdır. )
( ... ile/ve/<> LÂHİK )
( ESSENCE vs./and/<> LATER )
- ÖZ ile SONRADAN OLAN
( ESSENCE vs. LATER )
- ÖZDEŞLEŞME ile/değil/yerine SOYUNMA
- ÖZGÜRLÜK ile/ve/||/<> SÖZGÜRLÜK
- ÖZLEM ve/||/<>/> GÖZLEM ve/||/<>/> SÖZLEM ve/||/<>/> EYLEM ve/||/<>/> İŞLEM ve/||/<>/> İZLEM
- ÖZLEM = LONGING, REGRET[İng.] = SOUHAIT, FRUSTRÉ[Fr.] = SEHNSUCHT[Alm.] = DESIDERIUM[Lat.]
- ÖZÜNDE ... ile/ve/<> SONUÇTA ...
- PARÇA[Fars. < PÂÇE] ile SONAT[Fr. < SONATE]
( ... İLE Bir ya da iki çalgı için yazılmış, üç ya da dört bölümden oluşan müzik yapıtı. | Çeşitli türlerde [Allegro, Adacco, Andante] üç ya da dört bölümden oluşan müzik parçası. )
- PATATES ve/ne yazık ki/> SOLANİN
( Kimyasal Tehlike: Solanin:
Patateslerin filizlenmesiyle birlikte, özellikle filizlerin ve yeşil renkli bölümlerin oluştuğu bölgelerde "solanin" adlı toksik bir alkaloid üretimi artar. Solanin, sinir sistemi üzerinde olumsuz etkiler yapabilir ve mide bulantısı, kusma, ishal gibi belirtilere yol açabilir. Bu nedenle, filizlenmiş ve yeşillenmiş patateslerin tüketimi önerilmez.
Patatesin Filizlenme Nedenleri:
Patatesler, doğal bir depolama sürecinin parçası olarak filizlenir. Filizlenme, patatesin sıcaklık, ışık ve nem gibi çevresel koşullara maruz kaldığında oluşur. Bu koşullar, patateslerin büyüme hormonlarını[giberellinler] etkinleştirerek filizlenme sürecini başlatır.
Patatesi Saklama Koşulları
Patatesler, 4 - 10°C arasında, serin ama donma noktasının üzerinde saklanmalıdır.
Orta derecede nemli bir ortam tercih edilmelidir. Aşırı nem, çürümeye neden olabilir.
Patatesler karanlık bir ortamda saklanmalıdır. Işık, klorofil üretimini artırarak patateslerin yeşillenmesine ve solanin üretimine yol açar.
Patateslerin saklandığı alan iyi hava almalı, plastik torbalar yerine delikli kutular ya da bez torbalar yeğlenmelidir. )
- PAYDOS[Yun.] değil/yerine SON/ARA
( İşi ya da çalışmayı, (geçici olarak) bırakma. DEĞİL/YERİNE ... )
- PDÖ/PROBLEM-BASED TEACHING[İng.] değil/yerine/= SORUNA DAYALI ÖĞRETIM
- PENGUEN ile SORGUÇLU/MAKARONİ PENGUEN
( ... İLE Güney Amerika, Güney Afrika ve Antarktika Yarımadası arasında kalan bölgede yaşayan bir penguen türüdür. )
- Pİ:
SINIRLI ve SONSUZ
- PİDE/FODLA ile SOMUN/ERMENİ EKMEĞİ ile FRANCALA
( Arpa unu karıştırılırdı. İLE Buğday, arpa, çavdar, mısır unundan. İLE Beyaz undan yapılırdı. )
( Sarayda pişirilen ekmeklerin unu, Bursa'dan, özel olarak getirtilirdi. [330 ton/ay] )
- PİŞMANLIK ile/ve/||/<> SON PİŞMANLIK
( Yarar getirir/getirebilir. İLE/VE/||/<> Yarar getirmez. )
- PLASEBO/PLACEBO[İng.] değil/yerine/= SÖZDE İLAÇ, YALANCI İLAÇ, "MUTLU OLACAĞIM"
- POLEMARKHOS ve SOKRATES
( İkisinin de haksız/yersiz öldürülme nedeni, mal varlıklarıydı. )
( Mal varlığından dolayı. VE Bilgi ve düşünme varlığından dolayı. )
- PORTATİF değil/yerine/= SÖKKURLU
- PROBLEM/Lİ yerine SORUN/LU
- PROGNOZ/PROGNOSIS[İng.]/AKIBET[Ar.] değil/yerine/= SONLANIM
- PROTOKOL değil/yerine/= SÖZLEŞME/ANTLAŞMA, SÖZ BELGE/TUTANAK | SEÇKİN, SEÇKİNLER
( Bir toplantı sonunda imzalanan belge. | Diplomaside uyulması gereken kurallar. )
- PSİKOPAT ile/değil/yerine SOSYOPAT
- PSİŞE[Yun.]/ANIMA[Lat.] ile/ve/||/<> SOMA[Yun.]/CORPUS[Lat.] ile/ve/||/<> PNEUMA[Yun.]/SPIRIT[Lat.]
- REDİF:
EK DURUMUNDA ile SÖZCÜK DURUMUNDA
( Aynı görevdeki eklerin tekrarlanmasıyla. w Aynı anlamdaki sözcüklerin tekrarlanmasıyla. )
( )
- REPERTUAR[Fr.] değil/yerine/= SÖZ/EZGİLER DAĞARCIĞI
( Bir tiyatro kurulunun oynamak için seçip hazırlamış olduğu oyunların dizini. | Bir oyuncunun ezberlediği ve oynadığı rollerin dizini. | Bir müzik topluluğunun ya da sanatçının hazırlamış olduğu parçalar. )
- REPLİK[Fr.] değil/yerine/= SON SÖZ
( Oyuncunun sözü karşısındakine bırakırken söyleyeceği son söz. | Oyunda, karşısındakinin sözüne gerekli karşılığı verme. )
- RESPIRASYON/RESPIRATION[İng.] değil/yerine/= SOLUNUM
- RESPIRATÖR[İng.] değil/yerine/= SOLUTUCU
- RESPIRATUVAR/RESPIRATORY[İng.] değil/yerine/= SOLUNUMSAL
- RİVÂYET[Ar.] değil/yerine/= SÖYLENTİ
- ROMAN YAZIMI:
ÖVMEK İÇİN değil SORGULA(T)MAK İÇİN
- SADED[Ar.] ile SONUÇ
( Asıl konu. | Yakınlık, civar. | Düşünce, niyet, kasıt; girişim/teşebbüs. İLE ... )
- SAĞ AKCİĞER ile/ve SOL AKCİĞER
( 3 bölüm[lob] vardır.[üst-orta-alt] İLE/VE 2 bölüm[lob] vardır.[üst-alt] )
- OMUZ:
SAĞ ile/ve/<> SOL
( Kişinin, %80'inin sağ omuzu, sol omuzundan düşüktür. İLE/VE/<> Kişinin, %20'sinin de sol omuzu, sağ omuzundan düşüktür. )
- SAĞ ile/ve SOL
( Kalbin olduğu taraf soldur. )
( REST ile/ve ÇEP )
( Arkadan biri ittiğinde ilk atılan adım/ayak, hangi tarafta daha yoğun/öncelikli olduğunuzun göstergesi olabilir. [özellikle snowboard'ta]
RIGHT vs./and LEFT )
- SAĞALTIM/PSİKOTERAPİ ile/değil/yerine SOHBET
( Çağrışımsal. İLE/DEĞİL/YERİNE Sanatsal. )
- SAĞLAK ile SOLAK
( AMBIDEXTRUS: İki elini de kullanabilme. )
( ... ile AHLEF )
- SAKİN/LİK ile SOĞUK/LUK
( Her sakin/lik görüntüsü sakinlik olmayabilir hatta anlamamasından/uzak kalmasından kaynaklanıyor olabilir! )
- SALATA ile SÖĞÜŞ
( ... İLE Üzerine, yağ, limon dökülmeden ve birbirine karıştırılmadan yenen domates, salatalık vb. )
- SAMED ve/||/<> SOMUT
- SAMET ve/<> SOMUT
( Dolu. VE/<> Dolu. )
- SANAL ile SOYUT
- SANKİ değil/yerine/= SÖZÜMONA
- SARI MERCİMEK ile/değil SOYULMUŞ YEŞİL MERCİMEK
- ŞARKI = SONG[İng.] = CHANSON[Fr.] = LIED[Alm.] = CANZONE[İt.] = CANCIÓN[İsp.]
- SATRANÇ TAŞLARININ DEĞERLERİNDE:
1 ile/ve/||/<>/< 3 ile/ve/||/<>/< 5 ile/ve/||/<>/< 9 ile/ve/||/<>/< SONSUZ
( Piyon. İLE/VE/||/<>/< Filler. İLE/VE/||/<>/< Atlar ve kaleler. İLE/VE/||/<>/< Vezir. İLE/VE/||/<>/< Şah. )
- ŞECERE[Ar.]["SECERE" değil!]/PEDIGRI/PEDIGREE[İng.] değil/yerine/= SOYAĞACI/SOYKÜTÜĞÜ
- ŞEHVET ile/ve/<> ŞÖHRET
( Gençlikteki kölelik/esâret. İLE/VE/<> Yaşlılıktaki kölelik/esâret. )
- SEMİRMEK ile/ve/<>/< SÖMÜRMEK
- SENEYE ile/değil SONRAKİ SENE
- SENTAKS ANALİZ/SYNTAX ANALYSIS[İng.] değil/yerine/= SÖZDİZİMSEL ÇÖZÜMLEME
- SE(/İ)NTAKS[İng. < SYNTAX]/NAHİV[Ar.] değil/yerine/= SÖZDİZİMİ/YAZAÇ(HARF) DİZİMİ
- SENTAKTİK[İng.] değil/yerine/= SÖZDİZİMSEL
- ŞERBET ile SOMATA[Yun.]
( ... İLE Bademden yapılan bir şerbet, badem sübyesi. )
- SERÇE ile KÜÇÜK SERÇE ile AĞAÇ SERÇESİ ile SÖĞÜT SERÇESİ ile KAYA SERÇESİ ile KAR SERÇESİ ile BOZ SERÇE ile SARIBOĞAZLI SERÇE
( )
- SERÇE ile SÖĞÜT SERÇESİ
- SESİ YÜKSEK OLMAK/OLAN ile/değil SÖZÜ YÜKSEK OLMAK/OLAN
- SESİMİZİ YÜKSELTMEK ile/değil/yerine/>< SÖZÜMÜZÜ YÜKSELTMEK
- YÜKSELTMEK:
SESİNİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SÖZÜNÜ
- SESLENDİRME ile SÖYLEME
( Aktarım. İLE Kendinden. )
( GET VOICED vs. SAYING )
- SESLİ DÜŞÜNME ile/<>/ne yazık ki SÖYLENME
- SEVGİ ile/ve/<> SÖZ
( Sizi sevmesem, size söz söyler miyim? )
( Siz beni sevmeseniz, beni dinler misiniz? )
( LOVE vs./and/<> WORD/SPEECH )
- SFT/PULMONARY FUNCTION TESTS[İng.] değil/yerine/= SOLUNUM İŞLEV TESTLERİ
- ÇORBA:
SICAK ile SOĞUK
- SICAK GÖZYAŞI ile SOĞUK GÖZYAŞI
( Acı gözyaşı. İLE Sevinç gözyaşı. )
( Niyete göre de değişir. )
( Gözyaşı, göze kaçan birçok maddeyi eritebilecek keskinliktedir. Geceleri tırnak kesilmemesinin nedeni ise gözyaşının tırnağı eritememesinden dolayı sıçrayıp da göze kaçmaması/batmaması içindir. [Yani, hurafe/bâtıl inanç değildir, dikkat etmek gerekir.] )
( Elmas doğadaki en sert maddedir. Elması eritebilen tek şey, gözyaşıdır. Gözyaşının eritemediği tek şey ise tırnaktır. )
( EŞK-BÂR/EŞK-RÎZ[Fars.]: Çok ağlayan, gözyaşı döken. )
- HARFLER:
"SICAK" ile/ve/+/||/<> "SOĞUK"
( Sağ. İLE/VE/+/||/<> Sol. )
( 14 harf. İLE/VE/+/||/<> 14 harf. )
- SICAK HAVA ve SOĞUK HAVA
( Gevşeklik yapar ve yayılma gösterir. Bu nedenle sıcaklık, yüzeye doğru havanın çekilmesiyle kırmızı bir yüz meydana getirir. Eğer hava, çok sıcaksa, yüz rengi sarıya döner ve kan tüm yüzeye dağılır. Bu hava çok terleme meydana getirir, sidik miktarını azaltır ve sindirimi zayıflatır ve de çok fazla susuzluğa neden olur. VE Gövdeyi sertleştirir, sindirimi güçlendirir, gövde içine hapsolmuş hıltlar ve terlemeyi azaltarak, sidiği artırır. Soğuk, rektumda, anal sfinkterde, spazm meydana getirir ve böylece dışarı atılmayı engeller ve ataleti artırır. Suyu ayırır ve böbreklere doğru sevkeder. )
- SICAK SAVAŞ" ile SOĞUK SAVAŞ
(
Sıcak Savaş ile Soğuk Savaş Arasındaki Farklar
Özellik | Sıcak Savaş | Soğuk Savaş |
---|---|---|
Tanım | Doğrudan askeri çatışmaların yaşandığı savaş türüdür. | Doğrudan askeri çatışma olmadan siyasi, ekonomik ve teknolojik mücadelelerin yaşandığı çatışma durumudur. |
Koşullar |
|
|
Çatışma Türü | Doğrudan askeri çatışmalar. | Dolaylı mücadeleler (siyasi, ekonomik, teknolojik). |
Askeri Operasyonlar | Etkin ve yaygın. | Sınırlı ya da dolaylı (vekâlet savaşları). |
Can Kaybı | Yüksek. | Düşük ya da dolaylı. |
Fiziksel Tahribat | Yaygın ve doğrudan. | Sınırlı ya da yok. |
Araçlar | Silahlar, askeri birlikler. | Propaganda, casusluk, ekonomik yaptırımlar. |
Örnekler | I. ve II. Dünya Savaşları, Kore Savaşı, Vietnam Savaşı. | ABD ile Sovyetler Birliği arasındaki Soğuk Savaş. [1947-1991] |
- SICAK YİYECEĞİ/İÇECEK SOĞUMASINI BEKLEMEK[ÜFLEYEREK değil!]
- SICAK >< SOĞUK["SOUK" değil!] | ile/ve/||/<>/> ILIK
( ... ve/||/<>/+ ... ve/||/<>/> Hem ortak, hem de sonuç. )
( | HOT >< COLD | vs./and/||/<>/> WARM )
- ŞİFÂHÎ BEYAN değil/yerine/= SÖZLÜ AÇIKLAMA
- ŞİFAİ değil/yerine SÖZEL
- SIFIR[0] ile/ve SONSUZ
( Yutan sayılar. )
- ŞİİR ile/ve SONE[Fr.]
( ... İLE/VE İki dörtlü ve iki üçlüden oluşan, ondört dizeli bir batı koşuk türü. )
- ŞİKÂYET ile SÖYLENME
- ŞIMARMAK ve/<> SÖMÜRMEK
- SİMGESEL ile/ve/<> SOYUT
- SİMÜLE HASTA/SIMULATED PATIENT[İng.] değil/yerine/= SÖZDE SAYRI
- SİNEKLİ BAKKAL < SOYTARININ KIZI
- SINIFLAMA ile/yerine/değil SONSAL/BÜTÜNCÜL SINIFLAMA(KATEGORİ)
( [not] CLASSIFICATION vs./but CATEGORY
CATEGORY instead of CLASSIFICATION )
- SINIFLAMA ile/yerine/değil SONSAL/BÜTÜNCÜL SINIFLAMA(KATEGORİ)
( ... ile/yerine/değil DEME KALIPLARI )
( [not] CLASSIFICATION vs. CATEGORY
CATEGORY instead of CLASSIFICATION )
- SINIR ile SON
( BORDER/BOUNDARY vs. END )
- SINIR ile/ve SONUÇ
( LIMIT vs./and CONSEQUENCE/RESULT )
- SINIRLI ile SONLU
- SINIR(LI/SIZ) ile SON(LU/SUZ)
- SINIRSIZ ile SONSUZ
( Mekânda. İLE Zamanda. )
( Bir gövdede odaklanmış, sonsuz olanız. )
( Sonsuz, bölünemez. )
( Sonsuz, sonsuzdan büyük ya da küçük olamaz. )
( Sonsuzluk, nicelik değildir. )
( In place. VS. On time. )
( UNLIMITED vs. INFINITE )
( INTERMINATUM vs. INFINATUM )
- SİNISTER LEFT[İng.] değil/yerine/= SOL | SOLDAKİ
- SIRADAN ile/ve/||/<> SONRADAN
- SIRALI ile SÖKÜN
( ... İLE Birbiri ardınca gelmek, görünmek. )
- SİZİ KESEYİM/KESİYORUM değil SÖZÜNÜZÜ KESEYİM/KESİYORUM
- SIZLANMA ile/değil/yerine SORGULAMA
- SIZLANMA ile SÖYLENME/SOKRANMA
- SIZLANMA/YAKINMA değil/yerine/>< SORUMLULUK ALMAK
- SKEPTİSİZM:
KUŞKUCULUK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SORGULAMACILIK
- SOBA[Macarca SZOBA] ile ŞÖMİNE[Fr. CHEMINEE]
( İçinde, kömür, odun ya da gaz yakılan, elektrikle de çalıştırılabilen ısınma aracı. İLE Odalarda, genellikle duvar kenarlarında tuğla ya da taştan yapılmış, bacası olan yer, ocak. )
- SOBA[Macarca < SZOBA] ile SOPA
( İçinde kömür, odun, gaz yakılan ya da elektrikle de çalıştırılabilen ısınma aracı. İLE Kalın değnek. | Dayak. )
- SOFİST ile/değil/yerine/>< SOFOS/SOPHOS
( Kuşkuya sokar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kuşkudan çıkarır. )
( Utanmayan. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Utanan. )
( Kurt.[vahşi] İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Köpek.[evcilleşmiş] )
( Taklitçiler oluşturur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kendini buldurur. )
- SOFRANIN BEREKETİ :/=/||/<>/< KALABALIĞI
- SOFULAR MESCİDİ ile SOFULAR TEKKESİ
( bkz. MOLLA HÜSREV MESCİDİ İLE Aksaray, Sofular Caddesi'ndedir. [Halveti Tekkesi'dir] )
- SOĞUK KUYU MESCİDİ ile SOĞUK KUYU MEDRESESİ
( KANLI MEDRESE MESCİDİ / PİRÎ PAŞA MEDRESESİ MESCİDİ ile CAFER AĞA MEDRESESİ )
( Zeyrek'te, Pirî Paşa Sokağı'ndadır. İLE Sultanahmet'te, Ayasofya Camisi - Alemdar Caddesi arasındadır. )
( 1543'te, Pirî Paşa tarafından. İLE 1560'da, Kapı Ağası Cafer Ağa tarafından Mimar Sinan'a yaptırılmıştır. )
- SOĞUK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SOLUK
- SOĞULMA ile/<> SOĞURMA
( Suyu ya da sütü çekilerek pörsüme. | Irmak, kuyu, pınar gibi yerlerde, suyun çekilip yok olması. İLE Bir madde, bir sıvıyı içine çekmek. | Katı ya da sıvı bir maddeyi, soğurma yoluyla bir gazı içine almak, emmek, massetmek, absorbe etmek. | Bir ortamın, ışık enerjisini belirli nicelikte emmesi. )
- SOĞURMA ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> SÖMÜRME
- SÖĞÜT ile SORGUN/SORKUN
( ... İLE Sepetçi söğüdü. )
( SALIX cum ... )
- SOĞUT(UL)MA ile/ve/<> SOYUTLANDIR(IL)MA
- SOHBET["SOHPET" değil!] ile SÖYLEŞİ
- SOHBET'İN:
KÂL'İ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HÂL'İ
- ŞOK OLMAK değil ŞOKE OLMAK
- ŞOK ile ŞOKE OLMAK
( SHOCK vs. BEING SHOCKED )
- SOKRATES:
ÖNCESİ ile/ve/<>/> SONRASI
( THALES: [yaklaşık][M.Ö.] 625 - 546
ANAKSİMANDROS: [yaklaşık][M.Ö.] 610 - 546
ANAKSİMENES: [yaklaşık][M.Ö.] 585 - 525
PYTHAGORAS: [yaklaşık][M.Ö.] 570 - 496
HERAKLEITOS: [yaklaşık][M.Ö.] 540 - 480
PARMENİDES: [yaklaşık][M.Ö.] 515 - 450
EMPEDOKLES: [yaklaşık][M.Ö.] 494 - 434
ANAXAGORAS: [yaklaşık][M.Ö.] 500 - 428
PROTOGORAS: [yaklaşık][M.Ö.] 481 - 420
DEMOKRİTOS: [yaklaşık][M.Ö.] 460 - 360
ile/ve/<>/>
SOKRATES: [yaklaşık][M.Ö.] 470 - 399
PLATON: [yaklaşık][M.Ö.] 427 - 347
ARİSTOTELES: [yaklaşık][M.Ö.] 384 - 322 )
( Sokrates öncesi düşünce, Thales ile başlıyor.
Anaksimandros, Anaksimenes tarafından devam ettiriliyor.
Pythagoras, mistik ve matematiksel yaklaşımı geliştiriyor.
Herakleitos, değişim ve oluşa işaret ediyor.
Parmenides, değişim ve varlık'a işaret ediyor.
Empedokles, dört unsur, iki karşıt kuvvet[sevgi ve nefret]'e işaret ediyor.
Anaxagoras, "şey" sayısı kadar unsur, akıl[nous] olduğuna işaret ediyor.
Protogoras, kişinin, herşeyin ölçüsü olduğuna işaret ediyor.
Atomcular, Leucippus ve Demokritos, niteliğin nicelik ile yer değiştirmesi.
İLE/VE/<>/>
Sokrates ile antik yunan doğa anlayışı, doğadan, insana yöneliyor.
Plato ve Aristotles, bu iki anlayışı, evreni anlamak için genişletiyor ve derinleştiriyorlar. )
( SOKRATES: Sağlam güç sahibi. )
( )
- SOKRATES'İN DEDİKLERİ ile/ve/ya da SOKRATES ÜZERİNDEN SÖYLENİLENLER/"SOKRATES'E SÖYLETTİRİLENLER"
- SOKUR ile SOKUR
( Bir gözü görmeyen hayvan. İLE Köstebek. )
- SOKUŞ ile/||/<> SÖGÜŞ/SÖVÜŞ
( Lâf sokmak, birbirini suçlamak. İLE/||/<> Sövmek, küfür etmek. )
- SOL ile SOL
( Yüreğin bulunduğu tarafta olan. İLE Gam dizisinde, fa ile la arasındaki ses. | Bu sesi gösteren, nota imi. )
- SÖLEDİMİ" ile/değil SÖYLEDİĞİMİ
- SÖLPÜK ile SÖLPÜMEK
( Gevşeyip kendini koyuvermiş. İLE Şişmanken zayıflamak. | Gevşemek, pörsümek. )
- SOLUĞAN ile SOLUĞAN
( Soluk darlığına tutulmuş olan. | Sık soluyan hayvan. İLE Uzaklarda esen rüzgârdan sonra başlayan dalga hareketi. )
- SOLUK ALMA/İNHALASYON[İng. < INHALATION] ile/ve/değil/< SOLUK VERME/EKSHALASYON[İng. < EXHALATION]
( TEBEHHÜR: Kısa ve sık soluk alma. )
( ŞEHÎK[< ŞEHKA] ile/ve/değil/< ZEFÎR )
- SOLUK ÇEŞİTLERİ ve SOLUK EGZERSİZLERİ!!!
- SOLUK DELİĞİ ile/ve/<> SOLUK YOLU
( MENFES ile/ve/<> HANÇERE, MİZMÂR[Ar.] )
- SOLUK = NEFES = BREATH[İng.] = SOUFFLE[Fr.] = ATEM[Alm.] = RESPIRO[İt.] = ALIENTO[İsp.]
- SOLUK ile SOLUK
( [Ten için] Donuk bir beyazlığı olan, rengi atmış olan, solmuş. | [Işık için] Parlaklığını, gücünü yitirmiş olan. | [Nesneler için] Rengi atmış olan. İLE Akciğerlere çekilen ve atılan hava ya da ciğerlere hava alıp verme. )
- SOLUK ile SOLUK VERMEK
( Derin ve sakin biçimde solunum ile canlılık artar, o da beyni etkiler ve zihnin arınmasına ve istikrar bulmasına ve derin düşünmeye elverişli hale gelmesine yardım eder. )
( Tekrarlama, soluğunuza istikrar kazandırır. )
( With deep and quiet breathing vitality will improve, which will influence the brain and help the mind to grow pure and stable and fit for meditation.
Repetition will stabilise your breath. )
( NEFES, ŞEHÎK ile ZEFÎR )
( BREATH(ING)/INHALE vs. EXPIRATION/EXHALE )
- SOLUNUM DÜZENİNİN YAPISI ile SOLUNUM DÜZENİNİN İŞLEVLERİ
( Burun, boğaz, göğüs kafesi, akciğerler ve bronşlar gibi çeşitli organlardan oluşur. İLE Oksijeni akciğerlere almak ve karbondioksiti dışarı atmaktır. )
- SOLVENT[İng.] ile/ve/||/<> SOLÜSYON
( Çözücü. İLE/VE/||/<> Çözelti. | Eriyik. | Çözüm. )
- SOM ile SOM ile SOM
( İçi dolu olan ve dışı kaplama olmayan. | Katışıksız. İLE Rıhtımın, su üstünde kalan bölümü. İLE Hem denizde, hem de tatlı sularda yaşayan, irice bir balık. )
( ... cum ... cum SALMO SALAR )
- SOMA ile SOMA[Yun.]
( ... İLE Eşeysellik gözeleri dışında, gövde gözelerinin tümü. )
- SOMAK/SUMAK[Ar.] ile SOMAK
( Antepfıstığıgillerden, sıcak bölgelerde yetişen, kabuğu tıpta kullanılan bir ağaç. | Bu ağacın, ekşilik vermek için dövülerek yemeklere katılan, mercimeğe benzeyen meyvesi. İLE Hayvanlarda, yüzün çıkıntılı ve az çok sivri olan ön bölümü. )
( RHUS CORIAFIA cum ... )
- SOMUN[Yun.] ile SOMUN[Fr.]
( Yuvarlak ve şişkin ekmek. İLE Cıvatanın ucuna geçirilen, içi yivli demir başlık. )
- SÖMÜRGE ile/değil SÖMÜRÜLGE
( Bir devletin kendi ülkesinin sınırları dışında egemenlik kurarak yönettiği ekonomik ya da siyasal çıkarlar sağladığı ülke, sömürülen ülke. İLE/DEĞİL Diline, değerlerine, gelişimine ve üretime katılmayan toplumların geldiği/geleceği nokta. )
- SOMURMAK/SOĞURMAK ile/||/<> SÖMÜRMEK
( Emmek, ağza çekmek. İLE/||/<> Bir şey bırakmamak üzere yemek ya da içmek, iştahlı iştahlı yemek, hepsini birden bitirmek, silip süpürmek. )
- SÖMÜRME ile/ve/<> "SÖĞÜŞLEME"
- SOMUT EMEK ile/ve/||/<> SOYUT EMEK
( Kullanım değeri. İLE/VE/||/<> Değişim değeri. )
- GELENEK:
SOMUT ile/ve/||/<>/< SOYUT
( İçi boş. İLE/VE/||/<>/< Evrensel. )
- SOMUT GERÇEKLİK ile/ve SOYUT GERÇEKLİK
( Batı'nın yaklaşımı. İLE/VE Doğu'nun yaklaşımı. )
- SOMUTU AÇIKLAMAYA ÇALIŞMAK ile/ve/değil/yerine SOYUTU ANLATIP SOMUTTAN ÖRNEK VERMEK
- SON AKŞAM YEMEĞİ ile/ve "SON AKŞAM YEMEĞİ"
( 1495 - 1498 arasında. İLE/VE 1662[Çuhacılar Loncası] )
( Tabloda 26 el bulunur. İLE/VE 5 el bulunur. )
( Leonardo da Vinci.[15 Nisan 1452 - 02 Mayıs 1519] İLE/VE Rembrandt Harmenszoon van Rijn.[15 Temmuz 1606 ? 04 Ekim 1669] )
( ile/ve
)
- SON ile/değil SONSUZLUĞA AÇILAN KAPI
- SONA değil SONRA
- SONDA[Fr.] ile SONDA[Fr.]
( Suyun, herhangi bir noktadaki derinliğini ölçmek, dip tabakaların yapısını incelemek için kullanılan araç. | Bir boşluğun içini yoklamaya yarayan, uzunca ve ucu küt demir araç. İLE Gövde içinde, herhangi bir boşluk ya da mesaneye sokulan, tanı, inceleme, sağaltım ve dışarı sıvı atmada kullanılan araç. )
- SONDAN değil SONRADAN
- SÖNDÜRMEK ile SÖNDÜRMEK
( Ateş ve ışığın yanmasına, aydınlatmasına son vermek. | Hava ya da gaz ile şişirilmiş bir şeyin havasını ya da gazını boşaltmak. İLE Tutku ve duyguları yatıştırmak, etkisiz duruma getirmek. )
- SONEK ile SONEKLEME
( SUFFIX )
- SONLU KÜMELERİN BİRARADALIĞINDA ile/ve/||/<> SONSUZLUĞUN OLANAKSIZLIĞI
- SONLU SONSUZ ile/ve/||/<> SONSUZ SONLU
( İçerik, biçim/şekil/morf. İLE/VE/||/<> Yapı, sûret/form. )
- SONLULUĞUN(ÖLÜMÜN) SONRASI ile/ve/||/<> SONSUZLUK
- SONLULUK ile/ve/||/<>/> SONLULUĞUN SONSUZLUĞU
- SONSUZ ile SONSUZ / SONSUZ
- SONSUZLUĞUN:
"VAROLUŞU" ile/değil ADI/ETİKETİ
- SONUÇ ile/ve/değil SON/ÂKIBET
( [not] RESULT vs./and/but CONSEQUENCE )
- SONUÇLANDIRMA ile/ve/değil/||/<>/> SONLANDIRMA
- SÖNÜM / SÖNÜMLEMEK ile SÖNÜMLÜ
( Bir salınım hareketinin genliğinin, türlü dirençlerin etkisiyle küçülmesi, itfa. | Bir borcun her yıl ödenen taksitlerle belirli bir zaman sonunda ödenmiş olması, itfâ. İLE İLE Belirli bir sürede, genliği, sıfıra inen [salınım hareketi]. )
- SONUNU GETİRMEK değil SONRASINI GETİRMEK
- SONURGU ile SONURTU
( Bir başlangıcın, bir olgunun, bir ilginin gerekli ve zorunlu görülen sonucu, vargısı. İLE Birbirine bağlı iki önermeden sonraki. )
- SOPA ile SÖVEN
( ... İLE Büyük sopa. )
- SOPHOS ile SOPHOS ile SOPHOS
( Tanrı. İLE Bilge. İLE Usta. )
- SÖR[Fr. SOEUR] ile "SÖR"[İng.]
( Katolik mezhebinde kendini dine adayan ve manastırda yaşayan kadın/rahibe. | Kızkardeş. | Hastabakıcı. İLE İngiliz, "soyluluk" "unvanı"[Kişinin soyu olmaz! Öncelikle ve son olarak, kendi vardır. Kendinden öncekileri, ikinci/üçüncü sıralarda düşünmek gerekir. "Soy" düşüncesi/sözü, dirimsel/biyolojik bir durumdur. Ancak, hayvanlar için [köpek ya da at için] geçerli "olabilir". "İnsan" için, zorlamalı, dolaylı ve gereksiz/yersiz bir "yakıştırmadır!"]. )
- SORGU SUAL değil/yerine/= SORGULAMA
- SORGUÇÇU HAN ile SORGUÇÇULAR ÇARŞISI
( Bayezıd'ta, Kapalı Çarşı'nın güneyinde, Kalpakçılar Caddesi'ndedir. İLE Bayezıd'ta, Kapalı Çarşı'da, Bedesten yakınında bir çarşı. )
- SORGULA!:
ELİNİ ve/||/<> DİLİNİ ve/||/<> YOLUNU ve/||/<>
GÜNÜNÜ ve/||/<> GÖNLÜNÜ ve/||/<> SONUNU
( Kazandıkça, bölüşemiyorsan. VE/||/<> Konuştukça, kırıcı oluyorsan. VE/||/<> Yürüdükçe, hedeften çıkıyorsan. VE/||/<> Günler/yıllar geçtikçe, yerinde sayıyorsan. VE/||/<> Sevildikçe, vefâsızlaşıyorsan. VE/||/<> Hangi durumda olursan ol! )
- SORGULAMAK ile SORGUYA ALMAK/ÇEKMEK
- SORGULAMAK ile/değil/yerine/</>< SORU SORMAK
( Bazı "savcı"ların yanlış, olumsuz, yüklü, kandırıcı tarzı. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Düşünenlerin, uygun, doğru, yerinde tutumu. )
- SORGULANABİLİR/SORGULANABİLECEK/LER ile SORGULANAMAYAN/SORGULANAMAYACAK OLAN/LAR
- SORGULANMAK ile/ve/değil/yerine SORUMLULUK/U/NU ALMAK
- SORGUSUZ ile/ve/||/<>/> SORUSUZ/SUALSİZ[Ar.]
- SORMAK ile SORMAK/SOĞURMAK
( Birine soru yönelterek, herhangi bir konuda, ondan bilgi istemek. | Bir işin sorumluluğunun kendinde olması, bir işten sorumlu bulunmak. İLE Emmek. )
- SORMAK ile/ve SÖYLEMEK
( TO ASK vs./and TO SAY )
- SORMASINDAN BELİRLİ ile SORUŞ BİÇİMİNDEN BELİRLİ
- SORMAYAN ile/değil/yerine/>< SORAN
( Yaşam boyu ahmak ve aptal. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Bir dakikalığına, "birkaç kişi nezdinde" "aptal." )
- [Fr.] SORTİ ile SORTİ
( Elektrik tesisatında, lamba ya da fiş konacak kolların her biri. İLE [askeriye] Çıkış. )
- SORU KİPİNDE İNANÇSIZLIK/ÜMİTSİZLİK ile/değil/yerine SORMAK
( "Yapsa ne olacak?" İLE/DEĞİL/YERİNE ... )
- SORU SORMAK ve/=/||/<>/< SORUMLULUĞU İSTEMEK
- SORU ile/ve/> SORUN ile/ve/> SORUNSAL
( Sorun olmadan/yoksa soru da olmaz/oluşmaz. )
( QUESTION and/> PROBLEM and/> PROBLEMATICAL )
- SORULURSA ile/ve/değil/||/<>/>/< SORULSA
- SORUMLU TUT(UL)MAK ile/ve/değil/yerine SORUMLU OLMAK
- SORUMLULUK DUYMAK ile/ve/||/<>/> SORUMLU OLMAK
- SORUMLULUK VERME ile/değil/yerine SORUMLULUK ALMA(YI SAĞLAMA)
( Sorumluluk verilmez, sorumluluk alınır. Sorumluluk alınması için koşullar, uygun yapıya büründürülür. )
( It's not right to "giving responsibility". Better to arrange conditions "to taking responsibility". )
( GIVING RESPONSIBILITY vs. TAKING RESPONSIBILITY
TAKING RESPONSIBILITY instead of GIVING RESPONSIBILITY )
- SORUMLULUK ile/ve SORGULAMA
( RESPONSIBILITY vs./and TO INTERROGATE )
- SORUN "ÇIKARMAK/ÇIKARAN" ile/ve/değil/||/<>/< SORUNU GÜN YÜZÜNE ÇIKARMAK/ÇIKARAN
- SORUN ...:
"ÇÖZÜMLENMEDİ" ile/değil ÇÖZÜLDÜ/ÇÖZÜL(E)MEDİ
- SORUN:
(")SORUN(") değil SORUNA BAKIŞ AÇIMIZ
- SORUN ile/ve/=/||/<>/< "SONUÇ"
- SORUN ile/ve/ne yazık ki/||/<>/< SORUNUN OLMAMASI SORUNU
- SORUN ile SORUNUN SONUCU
( PROBLEM vs. CONSEQUENCE/RESULT OF THE PROBLEM )
- SORU/NLAR:
ÇIKINCA ile/ve/değil/||/<>/> ÇIKTIKÇA
- SORUNLAR SORUNLAR İÇİN ÇÖZÜM ARAMAK/BULMAK
- SORUNLAR ile/ve/değil/yerine/||/<>/> SORUNLARI TERK ETMEK
- SORUNLARDAN/KİŞİLERDEN "KAÇMAK/UZAKLAŞMAK" ile/değil/yerine SORUN(LU)LARI UZAKLAŞTIRMAK
- SORUNLARI/OLUMSUZLUKLARI ...:
"AKLINDA TUTMAK" ile ARDINDA TUTMAK
- SORUNLARI:
AŞMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ASKIYA ALMAK
- SORU(N)LARI:
ÇÖZMEK ile/ve/||/<>/> AŞMAK
- SORUNLARI ERTELEMEK/DAHA SONRAYA TAŞIMAK yerine SORUNLARI TERK ETMEK
- SORUNLARI (SADECE) KONUŞMAK ile/ve/yerine/değil SORUNLAR İÇİN ÇÖZÜM ARAMAK/BULMAK
( Hiçbir sorun, onu yaratan 'bilinç seviyesi'yle çözülemez. )
( Problems cannot be solved at the same level of awareness that created them. )
( [not] (ONLY) TO TALK THE PROBLEMS vs./and TO SEARCH/FIND SOLUTION FOR PROBLEMS
TO SEARCH/FIND SOLUTION FOR PROBLEMS instead of (ONLY) TO TALK THE PROBLEMS )
- SORUNLARI(N/I):
ÖNEMSEMEMEK ile/ve/değil/yerine ÜSTÜNDE DURMAMAK
- SORUNLARLA/SIKINTILARLA:
BOĞUŞMAK değil/yerine YOĞRULMAK
- DURUM/RESİM:
SORUNLU ile/ve/değil/||/<>/< SORUNLULARIN
- SORUNLU "YASALARI":
REDDEDELİM değil/yerine DEĞİŞTİRELİM
- SORUNLU ile/değil/yerine/>< SORUMLU
- SORUNU:
GÖRMEMEK ile/ve/||/<> ÇARPITMAK
- SORUNU YOK ETMEK değil/yerine SORUNU YÖNETMEK
- SORUŞMAK ile SORUŞMAK
( Birbirine sormak. İLE Emilip yok olmak. | Çamaşırın, kurumaya başlaması. )
- ŞOSE[Fr. CHAUSSEE] ile ŞOSET[Fr. CHAUSETTE ]
( Genellikle taş kırıkları üzerine kum döşenip silindir geçirilerek yapılan yol. İLE Kısa çorap. )
- SOTE"YE (YATMAK) değil "SOTA"YA (YATMAK)
( SOTE[Fr. < SAUTÉ]: Küçük küçük doğranmış sebzeleri yağda hafifçe kavrulduktan sonra su, domates, biber vb. katılarak yapılan bir tür yemek. İLE/DEĞİL SOTA[İt. < SOTTO]: Uygun, elverişli [yer]. )
- ŞÖVALE[Fr. CHEVALET] ile ŞÖVALYE[Fr. CHEVALIER]
( Tabloların üzerine konulup resim yapıldığı sehpa. İLE Eski Roma'da, üç sınıftan ikincisinin üyesi olan yurttaş. | Orta Çağ Avrupası'nda, özel eğitimle yetişmiş, belirli ülküler taşıyan, soylu, atlı savaşçı. | Derebeylik düzeninde, soyluluk unvanlarının en alt basamağı. | Günümüzde, Fransız hükûmetinin verdiği şeref belgesi ve nişanı. )
- SOVAN değil SOĞAN
- SOY ADI/SOYADI değil/yerine SON ADI/SONADI, EK ADI/EKADI, İKİNCİ/İKİNCİL ADI
( Kişinin/kişinin, "soy adı" diye tanımlanmış/kullanılan sözcük, kişinin "soy"unu değil kişinin aynı ada sahip olduğu/olabileceği tek(/ilk/birinci) adına, takma ad[meslek,özellik vs.] vermek yerine belirli, kayıt altına alınan/alınacak bir ek/ikinci adla tanımak/tanımlamak üzere kullanılmıştır. )
- SOY ile "SOYLU"
( Adamın biri, Sokrat'ı, soy üzerinden aşağılamaya çalışınca, Sokrat şöyle dedi: "Senin soyun sende bitti, benimki ise benden başlar". )
( ANCESTRY vs. "NOBLE" )
- SOYGA ile SOYKA
( Tüyleri alacalı, küçük bir karga türü. İLE Ölünün üzerinden çıkan giysi. | Yaramaz, huysuz. )
- SOYLA ile/||/<> SÖYLE
( Manzum söz söylemek, hitap/hitabet etmek. İLE/||/<> Belirsiz söylemek. )
- ŞÖYLE ile BÖYLE ile ŞÖYLE YA DA BÖYLE ile ŞÖYLE VE BÖYLE
( [LIKE] THAT vs. [LIKE] THIS vs. [LIKE] THAT OR THIS vs. [LIKE] THAT AND THIS )
- SÖYLE ile/değil ŞÖYLE
- SÖYLEDİĞİNE GÖRE ... ile/ve SÖYLEDİĞİ KADARIYLA ...
- SÖYLEDİĞİNİZDE değil SÖYLEDİKLERİNİZDE
- SÖYLEDİKLERİMİZ ile/ve/<> SÖYLEYEMEDİKLERİMİZ
( ... İLE/VE/<> Söylediklerimizden daha çok pişmanlığa neden olur. )
- SÖYLEM ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/> SÖYLENTİ
- SÖYLEM ile SÖYLEV
- SÖYLEMEK ile SÖYLEMEMEK
( TO SAY/TELL vs. NOT TO SAY/TELL )
- SÖYLEMEKTEN/YAPMAKTAN (")KURTULMAK(") ile/ve/<>/değil SORUMLULUKTAN (")KURTULMAK(")
- SÖYLENCE ile SÖYLENTİ
- KONUYU/SÖYLENENİ/SÖYLEDİĞİNİZİ ...:
ANLAMAMAK/ANLAMIYORUM ile/ve/değil/||/<>/> BEĞENMEMEK/BEĞENMİYORUM
- SÖYLENENLER ile/değil SÖYLENİLENLER
- SÖYLENİLEN ile/ve SÖYLENİLMEK İSTENİLEN
( Özellikle şiirde! )
( Satırlardan çok, satır aralarını iyi okumak gerekir! )
- SÖYLENİLEN'İ:
YORUMLAMAK ile/değil/yerine DİNLEMEK[Kabul etmek anlamında değil!]
( İmgelemeden bakmayı, çarpıtmadan dinlemeyi öğrenin, hepsi bu. )
( Dinleyen, anlatandan ârif gerektir. )
( Çok dinlememiz ve az konuşmamız için, iki kulağımız ve bir dilimiz var. )
( EXPLANATION: TO INTERPRET vs. TO LISTEN[Not in the mean of acceptance!]
EXPLANATION: TO LISTEN instead of TO INTERPRET
Learn to look without imagination, to listen without distortion; that is all. )
- SÖYLERKEN BUYRUK VERMEK ile/değil/yerine/>< SÖYLEMEK
- SÖYLEYİŞ ile SÖYLENİŞ
- SOYUT EVRENSELLER ile/ve SOMUT EVRENSELLER
- SOYUT TÜMEL ile/ve/<>/> SOMUT TÜMEL
( İdea. İLE/VE/<>/> İdeal. )
- SOYUT ile SOMUT
( Soyut, AKIL'ın alanıdır. Varlık-Yokluk, Birlik-Çokluk gibi kavramlardır soyut olanlar. | İlişkisizlik. İLE İlkesine/yasasına göre işleyen olgu. | Duyunun kavramlaştırılması. | Kavram çiftleri arasındaki ilişki. | Ayrımların birliği. )
( BAZI SOYUTLAR:
* AHLÂK
* CEBİR
* MÛSİKÎ
* METAFİZİK )
( Saltık[mutlak]. İLE Göreli. )
( ABSTRACT vs. CONCRETE )
( CONCRET avec ABSTRAIT )
( KONKRET mit ABSTRAKT )
( CONCRETO con ABSTRACTO )
( CONCRETO con ASTRATTO )
( MÜCERRED ile/ve MÜŞAHHAS )
- SOYUT ile SONSUZLUK
- SOYUT ile/ve/||/<> SONUÇ
- SOYUTLAMA ile/ve SOMUTLAŞTIRMA
( Bilim. İLE/VE Denetleme. )
( ABSTRACTION vs./and CONCRETIZE
Science. WITH/AND Inspection. )
- SOYUTLAMA ile/ve/||/<> SOYUTLANMA
( ABSTRACTION vs./and/<> TO GET IN ABSTRACTION )
- SOYUTLAMAK ile/ve/||/<>/> SOYUTLAMANIN SOYUTLA(N)MASI
- SOYUTLANMA ile/değil/yerine SOYUTLAMA
( Dışarıdakilerde/n. İLE/DEĞİL/YERİNE Zihinde/n. )
( Yalnızlığa götürür. İLE/DEĞİL/YERİNE Kendine dönmeyi ve derin dalışı sağlar. )
- SÖZ DİNLEMEK ile SÖZ DİNLEMEK
( "Yapma ve yap" denileni yerine getirmek, uygulamak. İLE Konuşulanları dinlemek/dinlemeye çalışmak, konuşulanlara dikkatini yöneltmek/kulak kabartmak. )
- SÖZ KESMEK ile SÖZÜ KESMEK
- SÖZ SÖYLEMENİN KURALLARINDA:
ÖNÜNÜ ARDINI GÖZETMEK[Ar.] ve/||/<> SÖYLEMEDEN ÖNCE TEKRAR TEKRAR DÜŞÜNMEK[Ar.] ve/||/<> ON KERE DÜŞÜNÜP BİRİNİ SÖYLEMEK[Ar.] ve/||/<> "HER AĞZIMIZA GELENİ" SÖYLEMEMEK[Ar.]
( Önün ardın gözet fikr-i dakîk et onda bir söyle
Öğütme ağzına her ne gelirse âsiyâb-âsâ
Osman Nevres[ö. 1762]
)
( )
- SÖZ VERME! ve/||/<> SÖZÜNDEN DÖNME!
( Ölsen de! VE/||/<> Ölsen de! )
- SÖZ VERMEK/VEREN ve/||/+/<>/> SÖZÜNDE DURMAK/DURAN
- SÖZCELEME ile/||/<> SÖZ UZATIMI ile/||/<> EĞRETİLEME ile/||/<> TOPLULUK ADI
( İki susku arasında yer alan söz zinciri parçasını -yani sözceyi- belirli bir bağlam ve durum içinde gerçekleştirme. İLE/||/<> Değişik gösterenler aracılığıyla aynı gösterileni aynı sözcede yineleme. İLE/||/<> Düz değişmeceye karşıt olarak, dizisel bağıntılar düzleminde ortak anlambirimcikler kapsadığından aralarında eşdeğerlik ilişkisi kurulan anlamlı öğelerden birini öbürü yerine ve karşılaştırma yapılmasının sağlayan sözcükleri kaldırarak kullanma sonucu oluşan değişmece. İLE/||/<> Birçok öğeden oluşmakla birlikte bütünlük gösteren, birlik sunan bir topluluğa verilen tekil ad. )
- SÖZCÜĞÜN:
"AĞIRLIĞI" ile/ve/||/<> "BEDELİ"
- SÖZCÜĞÜN:
GENİŞLİĞİ ile/ve/||/<>/> DERİNLİĞİ ile/ve/||/<>/> AĞIRLIĞI/YÜKSEKLİĞİ
- SÖZCÜĞÜN HİZMET ETMESİ/EDEMEMESİ ile/ve/||/<>/> SÖZCÜĞÜN "İSTİHDAMI"
- SÖZCÜĞÜN:
KÖKENİ(ETİMOLOJİSİ) ile/ve/<> GEÇMİŞİ
- SÖZCÜĞÜN:
"NEREDEN GELDİĞİ" ile/ve/değil/||/<>/< NEREYE DAYANDIĞI
- SÖZCÜĞÜN:
USSAL ANLAMI ile DUYGUSAL ANLAMI
( SIGNUM RATIONALE cum SIGNUM SENSUALE )
- SÖZCÜK:
"DAR AĞACI" değil DAĞARCIĞI
- SÖZCÜK:
KÖKÜ ile/ve/değil/||/<>/> GÖVDESİ
- SÖZCÜK SINIFI ile SÖZCÜKBİÇİM ile SÖZCÜKSEL KOŞULLANMA ile SÖZDİZİM ile SÖZDİZİMSEL ÖLÇÜT
- SÖZCÜKLER ÖNEMLİ DEĞİL değil SÖZCÜKLER, BURADA[BU KONUDA/ALANDA] ÖNEMLİ DEĞİL
- SÖZE UYUMAK değil/yerine SÖZE UYMAK
- SÖZLÜ İLETİŞİM/BİLDİRİŞİM ile/ve SÖZSÜZ İLETİŞİM/BİLDİRİŞİM
( Doğal | Aklî | Uzlaşımsal İLE/VE Doğal | Aklî | Uzlaşımsal )
( Ah/oh gibi seslerle. | Görülmediği halde duyulan sözlerden durumun ne olduğunu çıkarsayarak. | Dil/konuşma/sözcükler ile. İLE/VE Yüzün kızarması/saraarması gibi durumlardan yansıyarak. | Dumanın göründüğü yerde ateşin varolabileceğini düşünerek. | Trafik işaretleri gibi ortak kullanımda olan üzerinde uzlaşılmış işaretlerle. )
( Sözün tamamı, anlamayana söylenilir. )
- SÖZLÜ ile SÖZEL
( ... vs./and VERBAL[SÖZEL ve/< EYLEMSEL] )
- SÖZLÜK KULLANIMI ile/ve/||/<>/> SÖZLÜK YAZMAK
- SÖZLÜK ile SÖZLÜK KÜTÜĞÜ ile SÖZLÜKBİRİM ile SÖZLÜKÇE ile SÖZLÜKSEL ile SÖZLÜKSEL BİÇİMBİLİM ile SÖZLÜKSEL KÜTÜK ile SÖZLÜKSEL BİÇİMBİRİM
( LEXICON vs. LEXICAL ENTRY vs. LEXEME vs. LEXICON vs. LEXICAL vs. LEXICAL MORPHOLOGY vs. LEXICAL ENTRY vs. LEXICAL MORPHEME )
- SÖZÜ/SORUYU:
"ANLAMADIM" ile/değil DİNLEYEMEDİM/ODAKLANAMADIM/TAKİP EDEMEDİM
- SÖZ(Ü) DİNLEMEK ile/ve/değil/yerine SÖYLENİLENİ/İSTENİLENİ YAPMAK/YAPABİLMEK
- SÖZÜ KABUL ETMEK ile/ve/değil SÖZÜ TASDİK ETMEK
- SÖZÜ/DÜŞÜNCEYİ/NESNEYİ:
"KALDIRMAK/KALDIR(A)MAMAK" ile/ve "TAŞIMAK/TAŞI(YA)MAMAK"
- SÖZÜ/KONUŞMAYI:
"UZATMA!" değil UZAMASIN
- SÖZÜ:
SÖYLEMEDEN ÖNCE ile/ve/||/<> SÖYLEDİKTEN SONRA
( Önünde dur! İLE/VE/||/<> Ardında dur! )
- SÖZÜ/KONUYU:
"UZATMAYAYIM" değil UZATMIŞ OLMAYAYIM
- SÖZÜ:
YANLIŞ ANLAMA ile SAPTIRMA
( Anlamaya uğraşmayın! Yanlış anlamamanız yeter. )
( Yanlış düşüncelerden kurtulun, bu yeter. )
( Kendinize iyice bakın, tüm yanlış anlamalar ve yanlış düşünceler eriyip gideceklerdir. )
( Herkese, anlayabileceği kadar söz söyleyin. [Kellimünnâse alâ kader-i ukûlihim] )
( Bir sözü anlamak için, estetik bir hal gerek. )
( Don't try to understand! Enough if you do not misunderstand.
Get rid of wrong ideas, that is all.
Have a good look at yourself and all these misapprehensions and misconceptions will dissolve. )
( MISUNDERSTANDING vs. DISTORTION :THE SPEECH )
- SÖZÜ:
YAYMAK ile UZATMAK
( SÖZCÜKLERİ/YAZAÇLARI(HARFLERİ)! )
- SÖZÜN:
BAĞLAYICILIĞI ile/ve/değil/yerine ETKİLEYİCİLİĞİ
- SÖZÜN:
BAŞINDA ile/değil/yerine SONUNDA
( "Sadece ..." İLE/DEĞİL/YERİNE "... sadece." )
- SÖZÜN:
BELİRLEYİCİLİĞİ ile/ve/değil/<> BAĞLAYICILIĞI
( Söylediklerinize dikkat edin,
düşüncelere dönüşür...
Düşüncelerinize dikkat edin,
duygularınıza dönüşür...
Duygularınıza dikkat edin,
davranışlarınıza dönüşür...
Davranışlarınıza dikkat edin,
alışkanlıklarınıza dönüşür...
Alışkanlıklarınıza dikkat edin,
değerlerinize dönüşür...
Değerlerinize dikkat edin,
karakterinize dönüşür...
Karakterinize dikkat edin,
kaderinize dönüşür... )
- SÖZÜN:
ÇEŞİTLERİ ile/ve/<> DERECELERİ/DEREKELERİ
( ŞİİR
^
ATASÖZÜ, DEYİM [KELÂM-I KİBAR, VECİZE]
^
[dereceleri]
--- SÖZ ---[(bilgili ve bilinçli) kişinin ağzından çıkan]
[derekeleri]
v
LÂF / KÜNGE / JÂJ[Fars.] [Evin içinden çıkan çer-çöp.]
v
KÜFÜR [Ar. < KFR: Örtme, gizleme.]
v
TARİZ [Birini eleştirme, küçük düşürme ya da alay etmek amacıyla söylenilmek istenileni tam tersi bir anlamda bir sözle, incelikle ve lâtîfeyle[espriyle] anlatma sanatı.]
v
HİCV [Ar. < HECV: Yergi, yermek.]
v
HERZ[Ar.: Anlamsız, boş, saçma. | Hakaret. ], YÂVE, TÜRREHÂT / HERZE/BESBÂS[Fars.] )
- SÖZÜN KISASI ile SÖZÜN ÖZÜ
( BRIEF OF THE WORD vs./and ESSENCE OF THE WORD )
- SÖZÜN/KONUŞMANIN:
BAŞINDA SÖYLENİLECEK (OLAN) ile/ve/değil/yerine SONUNDA SÖYLENİLECEK (OLAN)
- SÖZÜNÜN ARDINDA DURAN ile/ve/değil SÖZÜNÜ, KENDİ TAKİP EDEN
- SPIROMETRİ/SPIROMETRY[İng.] değil/yerine/= SOLUK ÖLÇÜMÜ
- STANDART ile/ve SOMUT
( STANDARD vs./and CONCRETE )
- SUAL ETMEK değil/yerine/= SORMAK/SORUP SORUŞTURMAK
- SUAL ETMEK ile SORU TEVCİH ETMEK
( Soru, soruna dönüşmezse/dönüşmemişse yola giremezsin. )
- SUAL[Ar.] değil/yerine/= SORU
- SUÇLAMAK ile/değil/yerine SORUMLU OLMAK
- ...'NIN:
"SUÇLUSU" ile/ve/değil/yerine/<>/< SORUMLUSU
- SUİSTİMAL ile SÖMÜRÜ
- SÜMÜK ile SOĞUK AKINTISI
( MUHÂT ile ... )
( MUCUS vs. CURRENT IN COLD )
- SÜMÜKLÜBÖCEK ile SOLUCAN
( BÜZZÂKA, HALEZUUN ile HURTUUN )
( SLUG vs. EARTHWORM )
( LIMAX cum LUMBRICUS TERRESTRIS )
- SÜREÇ ile SONUÇ (Merkezlilik)
( Ağaç, meyvesinden tanınır. )
- SÜREÇ ile/ve/<>/> (")SONUÇ(")
( Hiçbir nesne/kavram/olgu, taşıdığı/yansıttığı ada/olguya, kendine daha uygun bir ad/tanım bulunmasını olanaksızlaştıracak derecede bağlı değildir. )
( Süreci kavramadan, sonuçlar konuşulamaz!
Süreç düşünülmeden ve konuşulmadan, "sonuç"/lar konuşulamaz! )
( Sefer. İLE/VE/<>/> "Zafer". )
( Yargılama. İLE/VE/<>/> Yürütüm[infaz]. )
( Âlim ve âriflerin takibi, tutumu, ilgilendiği, odaklandığı, öncellediği. İLE/VE/<>/> Câhillerin, gençlerin, çocukların, toplumların, "güçlüler"in, yetersizlerin, eziklerin, kibirlilerin, kendini ya da başkalarını küçümseyenlerin, keyifçilerin, hazcıların, çıkarcıların, "avcı"ların, kozcuların, kumarbazların "tavrı", aradıkları, "öncelledikleri", saplandıkları, müşterisi ve bağımlısı oldukları. )
( Zihinleri/akılları devrede olanlar/tutanların ilgilendiği. İLE/VE/<>/> Duyguları ağır basanların duyarsızlığı/kayıtsızlığı. )
( Gerçekliklerle yüzleşebilenlerin ilgilendiği. İLE/VE/<>/> Beklenti(sin)de olanların uğraştığı/didiştiği. )
- SÜREÇ ile/ve SÖYLEYİŞ/BİÇEM/ÜSLÛP
( ... İLE/VE Konuşmacının, duygu, düşünce ve bilgilerini, ötekine iletme biçimi ya da yolu/yöntemi. )
( Yanlış üslûp, doğru sözün cellâdıdır. )
- SÜREKLİ/LİK ile SONSUZ/LUK
( Süreklilik sadece duyulardadır, gerçeklikte değildir. )
( CONTINUITY vs. ETERNITY )
( İSTİMRÂR ile ... )
- [ne yazık ki]
SÜRÜ ile/ve/değil/||/<>/> SÖMÜRÜ
- SUŞ/STRAIN[İng.] değil/yerine/= SOY
- SÜS ile/ve/||/<> SOS
- [ne yazık ki]
SUSKUNLUĞU/NU ANLAMAMAK ve/||/<>/> SÖZLERİ/Nİ DE ANLAMAMAK
- SÜVE/SÖVE ile SÖVE[Fr. SEUIL]
( Kapı ve pencerenin yerleştiği kasa, çerçeve. | Avlu kapısının iki yanına konan uzun taşlar. İLE Pencere ve kapı kenarlarındaki süs kalıpları. )
- TAHKİK ETMEK değil/yerine/= SORUŞTURMAK
- TAHKİKAT değil/yerine/= SORUŞTURMA
- TÂLİM MÜRŞİDİ ve TARİKAT MÜRŞİDİ ile/ve/değil/yerine/> SOHBET MÜRŞİDİ
( Mürşit, mürşitten kurtulmak içindir. )
- TAMAMEN ile SONUNA KADAR
- TAPINAKLARDA:
GÖBEKLİTEPE ve/||/<> NEVALİ-ÇORİ ve/||/<> JERF EL AHMAR ve/||/<> ARKAİM ve/||/<> GİLGAL ve/||/<> MALTA ADASI ve/||/<> CUICUILCO ve/||/<> KURGANLAR ve/||/<> SOLOVETSY ADALARI ve/||/<> STONEHENGE ve/||/<> AVEBURRY ve/||/<> CASTLERIGG ve/||/<> NEWGRANGE
( Urfa'da. VE/||/<> Urfa'da. VE/||/<> Suriye'de. VE/||/<> Rusya'da[Kazakistan'ın kuzeyinde]. VE/||/<> Golan tepelerinde.[İsrail'in doğusu] VE/||/<> Malta'da. VE/||/<> Meksika'da. VE/||/<> Altay Dağları'nda. VE/||/<> Rusya'da. VE/||/<> İngiltere'de VE/||/<> İngiltere'de VE/||/<> İngiltere'de VE/||/<> İrlanda'da. )
- TARİH BİLİNCİ ve/<> SORUMLULUK
( HISTORY and/<> RESPONSIBILITY )
- TARİKAT ve/<> SOHBET
( Dıştan içe. VE/<> İçten dışa. )
- TECRİT[Ar.]/ABSTRAKSİYON[Fr./İng.] değil/yerine/= SOYUTLAMA
- TEK ÇOCUK ile/<> SON ÇOCUK
- TEK ile/ve/değil SONSUZCA TEK
- TEK ile/ve/değil SONSUZCA TEK
- TEKBENCİLİK = ENEİYE = SOLIPSISM[İng.] = SOLIPSISME[Fr.] = SOLIPSISMUS[Alm.] = SOLUS:YALNIZ, TEK, IPSE:BEN[Lat.]
- TEK-ÇOK PARADOKSU ile/ve SONLU-SONSUZ PARADOKSU
- TEKNİK OLARAK ile/ve/<> SONUÇTA
- TELÂFFUZ[Ar.] değil/yerine/= SÖYLEN(/Y)İŞ
- TELKİN değil/yerine/= SÖZGÜ
- [ne yazık ki]
TEMBELLİK ile/ve/değil/||/<>/< "SONRA YAPARIM" (ÖLÇÜSÜZLÜĞÜ)
- TEMİZLEME ile SOYUTLAMA
- TEPEDEN İNME ile/ve/||/<> SONRADAN GÖRME
- TEREDDİ[Ar. < REDY] değil/yerine/= SOYSUZLAŞMA, YOZLAŞMA
- TERMINAL[İng.] değil/yerine/= SON
- TERMINASYON/TERMINATION[İng.] değil/yerine/= SONLANDIRMA
- TEVEKKÜL ve (SONRASINDA DEĞİL!)
- TİDAL VOLÜM/TIDAL VOLUME[İng.] değil/yerine/= SOLUK OYLUMU/HACMİ
- TİLKİ ile SOLUKTİLKİ
- TİMSAH'IN:
ILIK YUMURTASI ile/ve SOĞUK YUMURTASI
( Eril timsah. İLE Dişil timsah. )
- TINI değil/yerine/= SOLUK
- TOHUMLUK ile/ve SOFRALIK
- TOKATLAMAK ile SÖĞÜŞLEMEK
- TOKMAK ile SOKU
( ... İLE Taş dibek. | Dibekte, havanda, dövme işini yapan tokmak. )
- TOPLUM = CEMİYET = SOCIETY[İng.] = SOCIÉTÉ[Fr.] = GESELLSCHAFT[Alm.] = SOCIETAS[Lat.] = SOCIEDAD[İsp.]
- TOPLUMBİLİM = İÇTİMAİYAT = SOCIOLOGY[İng.] = SOCIOLOGIE[Fr.] = SOZIOLOGIE[Alm.] = SOCIOLOGIA[İsp.]
- TOPLUMSAL = SOCIAL[İng., Fr., İsp.] = GESELLSCHAFTLICH[Alm.] = SOCIALE[İt.]
- TOPRAKTA:
KÜÇÜK MEMELİ ve/||/<> TEK HÜCRELİ CANLILAR(PROTOZOA) ve/||/<> SOLUCAN ve/||/<> EKLEM BACAKLI ve/||/<> YOSUN ve/||/<> BOZGAN/BAKTERİ ve/||/<> MANTAR
( [Bir dönümde] 1 kg. VE/||/<> 15 kg. VE/||/<> 100 kg. VE/||/<> 100 kg. VE/||/<> 100 kg. VE/||/<> 250 kg. VE/||/<> 300 kg. )
( Bir cm. toprak tabakasının oluşabilmesi için en az 300-1000 yıl geçmesi gerekir. )
( )
- TÖREN/MERASİM[Ar.]/SEREMONİ[Fr. CEREMONIE] ile/ve ŞÖLEN[Moğolca]
( TOY, BÂR-İ ÂM: Genel ziyâfet. )
( LİTURYA: Din töreni. )
( Bir toplulukta, üyelerin, belirli bir olayı, kişiyi ya da değeri ayırt edip simgeleştirmesi, bunların anlam ve öneminin güçlendirilmesi amaçlarıyla düzenlenen hareket dizisi. | Anma, kutlama, nişan, evlenme, ölüm gibi nedenlerle yapılan toplantı. İLE Ziyafet. | Belirli bir amaçla düzenlenen eğlence. | Sanat gösterisi. | Din töreni niteliğinde yemek toplantısı. )
- TÖZ = CEVHER = SUBSTANCE[İng., Fr.] = das WESEN, WESENHEIT, STAMMBEGRIFF, SUBSTANZ[Alm.] = SUBSTANTIA[Lat.] = HË UZIA, HYPOSTASIS, HYPOKEIMENON[Yun.] = SOSTANZA[İt.] = SUBSTANCIA[İsp.] = SUBSTANTIE[Fel.] = SUBSTANS[Dan.] = SUBSTANTSIYA[Rus.]
- TRAFİKTE:
"SİNİRLİ OLMAK" değil/yerine SORUMLU OLMAK
( Facebook, KENDİNE GEL!!! sayfasına katılın, uyarın!
Kişi, kurum ve kuruluşların, "yaptığı" fakat yapmayabilecekleri yanlış(lık)ları göstererek anlatmak üzere kurulmuş bir uyarı sayfasıdır!
Sen de uyar! )
- TRAGEDYA'DA:
ASKİLOS ile/ve/<> SOFOKLES ile/ve/<> EURUPIDES
- TRAKE[Fr. < TRACHEE] değil/yerine/= SOLUK BORUSU
( Soluk borusu. | Eklembacaklılarda bulunan özel solunum kanalları. )
- TRAKEİT/ŞEZEN[Ar.] değil/yerine/= SOLUK BORUSU YANGISI/İLTİHABI
( TRAKEİT )
- TÜMEL ile/ve SOYUT
( UNIVERSAL vs./and ABSTRACT )
( KÜLLÎ ile/ve MÜCERRED )
- TUPAMAROS ve/<> SOL DÜŞÜNCE
( 60'lı yıllarda, güç koşullarda yaşayan Uruguay'lı köylülerin, sendikalaşma hareketi olarak başlayıp, kentlerdeki sol düşünce ile birleşen örgüt. VE/<> ... )
- TÜRKÜLERDE:
OYUN HAVALARI ile/ve LİRİK ile/ve DOĞA(PASTORAL) ile/ve YERGİ(SATİRİK) KONULU ile/ve SİMGELİ/TEMSİLÎ ile/ve KAHRAMANLIK VE SERHAT HAVALARI ile/ve TÖRENSEL VE GİZEM İÇERİKLİ ile/ve SOSYAL İÇERİKLİ ile/ve GURBET VE HASRET ile/ve MİZAHÎ VE ALAN OYUN ile/ve ÂŞIKLAMALAR ile/ve AĞIT VE KIRAN DESTANLARI ile/ve KARŞILIKLI DEYİŞLEME VE ATIŞMALAR
- TÜY ile SORGUÇ
( ... İLE Bazı kuşların tepelerinde bulunan, uzunca tüy. | Serpuşların ön tarafına takılan tüy ya da püskül biçimindeki süs. )
( ... ile OTÂGA )
- UHREVÎ[< UHRÂ] = SONRAYA/ÂHİRETE AİT, SONRAYLA/ÂHİRETLE İLGİLİ
- ÜLSERATİF KOLİT TÜRLERİNDE:
ÜLSERATİF PROKTİT ile PROKTOSİGMOİDİT ile SOL TARAFLI KOLİT ile PANKOLİT ile AKUT ŞİDDETLİ ÜLSERATİF KOLİT
( Ülseratif kolitin en hafif biçimidir. Enflamasyon, anüse(rektum) en yakın bölgeyle sınırlıdır ve rektal kanama ile kendini gösterir. İLE Yalnızca kalın bağırsağın son bölümü(rektum ve sigmoid kolon) tutuludur. Belirtiler arasında, kanlı ishal, karın krampları, ağrı ve tuvalete çıkma gereksinimi duyulmasına karşın yapamama sayılabilir. İLE İltihaplanma, kalın bağırsağın dalağa kadar olan sol kısmına doğru uzanır. Kanlı ishal, kilo kaybı, abdominal kramp ve sol tarafta ağrı ile kendini gösterir. İLE Sıklıkla tüm kalın bağırsağı etkiler ve şiddetli olabilen kanlı ishal, karın krampları ve ağrı, yorgunluk ve önemli kilo kaybına neden olur. İLE Bu nadir kolit biçimi, tüm kolonu etkiler ve şiddetli ağrı ve ishal, kanama, ateş ve yemek yiyememeye neden olur. )
( )
( Ülseratif kolit, sindirim sisteminde uzun süreli iltihaplanma ve ülserlere (yaralara) neden olan bir bağırsak hastalığıdır. Kalın bağırsak (kolon) ve rektumun iç yüzünü döşeyen mukozayı etkiler. Gövdeyi güçsüz düşüren hatta ölüme neden olan komplikasyonlara neden olabilir. Belirtiler genellikle zamanla gelişir ve hastalığın tutulum yeri ve şiddetine göre değişir. )
( )
- UNVANLARI["ÜNVAN" değil!]:
ADLARIN BAŞINA YAZMAK değil/yerine SONUNA YA DA ALTINA (AYRAÇ İÇİNDE) YAZMAK
( "Prof./Dr. ... ..." DEĞİL/YERİNE "... ... (Prof./Dr.)" gibi. )
( Kişinin ve adının önüne gelebilecek -unvanı/sıfatı ne kadar önemli/değerli olursa olsun- hiçbir unvan/sıfat konulamaz/konulmamalıdır! )
( Belki algıda/tanımada kolaylık ve hız kazandıracağından hareketle bu biçimde uygulanıyorsa da bu tutumdan vazgeç(il)melidir! [Saygısızlık ya da hakaret olarak yorumlanmamalıdır!] )
( Türkçe'si varken...
* PROFESÖR yerine BİLMEN
* DOÇENT yerine BİLGEN
* YARDIMCI DOÇENT yerine BİLGER
* ASİSTAN yerine KÖMEK
* REKTÖR yerine BİLİMBEY
* DEKAN yerine YETİLBEY
* DOKTOR yerine ÖKE
* MASTER yerine UNGAN
* ÜNİVERSİTE yerine BİLİMTEY
* AKADEMİSYEN yerine BİLİMCİ
* BİLİM İNSANI yerine BİLİMCİ )
- ÜSLÛP değil/yerine/= SÖYLEYİŞ/BİÇEM
- UYKU/UYUMA "YÖNELİMİ/İSTEĞİ" ile/ve/değil/||/<>/< SOĞUKTA DONMAK
- VAAZ KÜRSÜSÜ ile/||/<> SON CEMAAT YERİ ile/||/<> SAKIF ile/||/<> HÜNKÂR MAHFİLİ
( Belirli gün ve saatlerde, imamın vaaz vermek için çıktığı, koltuk ya da küçük balkon biçimindeki bölüm. İLE/||/<> XIV. yüzyıldan itibaren cami ve mescitlerde yaygın olarak kullanılan, ana mekânın dışında yarı açık hazırlık bölümü. İLE/||/<> Camilerde son cemaat yerinin dışında ek bir bölüm. Özellikle iç avlusu olan yapılarda, cemaatin hava şartlarından korunması amacına yöneliktir. İLE/||/<> Camilerde hükümdara ayrılan bölüm.[Bazen galerinin bir bölümü, bazen ayrı bir daire biçimindedir.] )
- VAROLAN ile/ve/değil/<> SÖZ KONUSU OLAN
( Bulunuş. İLE/VE Buluş. )
( ... İLE Fiziğin konusu olanları/olabilecekleri konu kılmaz. )
( Varlık, metafiziğin söz konusudur. )
( EXISTENCE vs./> CONTINUITY )
- VENTILASYON/VENTILATION[İng.] değil/yerine/= SOLUTMA
- VERBAL/NON-VERBAL değil/yerine/= SÖZEL/SÖZEL OLMAYAN
- XD/EXPIRATION DATE[İng.] değil/yerine/= SON KULLANMA TARİHİ
- XSONOFENES:
FİLOZOF (OLAN) ile SOKRATES'İN ÖĞRENCİSİ
- YADSIMA ile/ve/değil/yerine SORGULAMA
( [not] TO DENY | REJECT vs./and/but TO INTERROGATE
TO INTERROGATE instead of TO DENY | REJECT )
- YAKLAŞIK OLARAK ile/ve/||/<>/> SONSUZ İŞ/GÖREV
( Newton. İLE/VE/||/<>/> Kant. )
( QUAM PROXIME > INFINITE TASK )
- YALITIM ile/ve SOYUTLAMA
( ISOLATION vs./and ABSTRACTION )
- YALITMA ile/ve/||/<> SOĞURMA
- YALITMA ile SOYUTLAMA
- YANİ ile/ve SONUÇTA
- YANIT ile/ve SORU
( Soruyu bulana kadar yanıtı bildiğimiz de, bilmediğimiz de ortaya çıkmaz. )
( ANSWER vs./and QUESTION )
- YANITI OLAN ile/ve/değil/yerine SORUSU OLAN
( Yetişkin/ler. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Çocuk ve çocuksu yanını/zihnini sürdürebilen/ler. )
( [not] WHO HAS GOT ANSWER vs./and/but WHO HAS GOT QUESTION
WHO HAS GOT QUESTION instead of WHO HAS GOT ANSWER
[not] Adults. WITH/AND/BUT Children and who can continue to think childish.
Children and who can continue to think childish. INSTEAD OF Adults. )
- YANITLARI DİKKATE ALMAK ile/ve/değil/yerine SORULARI DİKKATE ALMAK
- YAPTIKLARIMIZ/I ve/||/<> SÖYLEDİKLERİMİZ/İ
( Söylememek. VE/||/<> Yapmak. )
- YARGILAMA" ile/değil/yerine/||/></< SORGULAMA
( [Daha ...]
Az [olsun/olmalı!]. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Çok [olsun/olmalı!].
)
- YAŞAM/HAYAT ve/= SONSUZ/LUK
( LIFE and/= ETERNITY )
- YAŞAM:
SOLUK ALDIĞIMIZ ANLAR ile/ve/değil SOLUĞUMUZU KESEN ANLAR
- YAYIM >< SOĞURUM/EMİLİM
( EMISSION >< ABSORPTION )
- YAZI MERKEZCİLİK ile/ve/||/<> SES MERKEZCİLİK ile/ve/||/<> SÖZ MERKEZCİLİK
- YAZI VE NOKTALAMA ÖZELLİKLERİ ile/ve/||/<>/< SÖZCÜK VE BAĞLAM ÖZELLİKLERİ
( Yazanın bilgi, bilinç ve sorumluluğunda. İLE/VE/||/<>/< Söyleyenin/konuşanın bilgi, bilinç ve sorumluluğunda. )
- YAZILMASI GEREKENLER ile/ve SÖYLENİLMESİ GEREKENLER
- YEME-İÇME ve/||/<> SOLUK ve/||/<> YÜRÜME ve/||/<> HAREKET ve/||/<> UYKU ve/||/<> DÜŞÜNCE ve/||/<> CESÂRET ve/||/<> GÜNEŞLENME
( Hayvanlar gibi olsun... VE/||/<> Kaplumbağalar gibi olsun... VE/||/<> Güvercinler gibi olsun... VE/||/<> Maymunlar gibi olsun... VE/||/<> Köpekler gibi olsun... VE/||/<> Fil gibi olsun... VE/||/<> Dişi Aslan gibi olsun... VE/||/<> Ayı gibi olsun... )
- YENİ BİR TEST ile SON BİR TEST
- YENİDEN/TEKRAR "BEDENLENME"(RE-ENKARNASYON):
GÖVDEYLE/BEDENLE değil SÖZ/KELÂM İLE(KULAKTAN KULAĞA, ZİHİNDEN ZİHİNE)
- YETKİ ve/||/<> ÖZGÜRLÜK ve/||/<> SORUMLULUK
- YETKİ ile/ve SORUMLULUK
( YVHS: YETKİ VER, HESAP SOR! )
( YETKİ VER, HESAP SORMA! değil/yerine YETKİ VER, HESAP SOR! )
( AUTHORITY vs./and RESPONSIBILITY )
- ...'YI:
"UZATMAK" ile/değil/yerine SÜRDÜRMEK
- YIKICI OLMAK ile SÖZÜNÜ ESİRGEMEMEK
- YILAN ile SOLUCANIMSI YILAN
( ... İLE En küçük yılan. [15 cm. uzunluğunda ve kibrit çöpü kalınlığındadır.] )
( ... cum LEPTOTYPHLOPS BILINEATA )
- YIRTIK ile SÖKÜK
- YÖNTEM/TARZ/YAKLAŞIM SORUNU ile/ve/değil/daha çok SONUÇ ÇIKARMA SORUNU
- YÖNTEM ile/ve SORU
( Doğru bir yanıtı nasıl alabilirim? Doğru bir soru sorarak! )
( Soru sorma, soru konusu yapılan alana ilişkin sorunların çözümü üzerine düşünüldüğünü gösterir. )
( Bellekte toplanan unsurları kullanma süreci soru ya da sorunla başlar. )
( METHOD vs./and QUESTION
How am I to get a true answer? By asking a true question! )
- YÖRÜK ÇADIRLARINDA:
SAĞ TARAF ile/ve/||/<>/> SOL TARAF
( Kadınların oturduğu. İLE/VE/||/<>/> Erkeklerin oturduğu. )
( Ev sahibinin oturduğu. İLE/VE/||/<>/> Konuğun oturduğu. )
( Kapı, güneydedir. )
- YORUMLAMAK ile/ve/değil/||/<> SONUÇLANDIRMAK
( [not] TO INTERPRET vs./and/but/||/<>/> TO CONCLUDE )
- YUTMAK ile ŞOROLOP
( Birdenbire ve hırsla (yutmak). | Yalan. )
- YÜZ ile/ve/||/<>/> GÖZ ile/ve/||/<>/> DİL ile/ve/||/<>/> SÖZ
( İnsanın süsü. İLE/VE/||/<>/> Yüzün süsü. İLE/VE/||/<>/> Aklın süsü. İLE/VE/||/<>/> Dilin süsü. )
- YÜZGEÇ ile SOLUNGAÇ
( SEBÛH[< SİBH] ile GALSAMA/GALSAME )
( FIN vs. GILL )
- ZAMAN:
ÖNCELİK ile/ve/||/<> SONRALIK
- ZAMANA YAYMAK ile/ve/<> SONRAYA BIRAKMAK
- ZANNETME! ile/ve/||/<> FARZ ETME! ile/ve/||/<> SOR! ile/ve/||/<> SÖYLE!
- ZARFLARDA:
DURUM ile/ve/||/<> ZAMAN ile/ve/||/<> YER-YÖN ile/ve/||/<> MİKDAR ile/ve/||/<> SORU
- ZEHİRLENMELER:
SİNDİRİM YOLUYLA ile/ve/||/<> SOLUNUM YOLUYLA ile/ve/||/<> DERİ YOLUYLA
( En sık rastlanan zehirlenme yoludur. Sindirim yoluyla alınan zehirler, genellikle ev ya da bahçede kullanılan kimyasal maddeler, zehirli mantarlar, bozuk besinler, ilaç ve aşırı alkoldür. İLE/VE/||/<> Zehirli maddenin solunum yolu ile alınmasıyla oluşur. Genellikle karbonmonoksit[tüp kaçakları, şofben, bütan gaz sobaları], lağım çukuru ya da kayalarda biriken karbondioksit, havuz hijyeninde kullanılan klor, yapıştırıcılar, boyalar ev temizleyicileri gibi maddeler ile oluşur. İLE/VE/||/<> Zehirli madde, vücuda doğrudan deri aracılığı ile girer. Bu yolla olan zehirlenmeler, böcek sokmaları, hayvan ısırıkları, ilaç enjeksiyonları, saç boyaları, ziraî ilaçlar gibi zehirli maddelerin deriden emilmesi ile oluşur. )
- ZEKÂ GÖSTERGESİ:
YANITLAR(IY)LA ile/ve/değil/yerine/||/<>/> SORULAR(IY)LA
- ZEKÂ ve/<> SORUMSUZLUK
- ZEKÂ ve/||/<>/< SOYUTLAMA GÜCÜ / STİL
- ZİNCİRLEME TASIM = KIYAS-I MÜSELSEL = SORITES[İng., Yun.] = SORITE[Fr.] = KETTENSCHLUSS[Alm.]
- ZİRVE ile SON SINIR
- ZITLIK ile/değil SORUNSALLIK
- ZOR ile/ve/değil/yerine SORUNLU
( [not] DIFFICULT vs./and/but PROBLEMATIC
PROBLEMATIC instead of DIFFICULT )
- ZORUNLU ile/ve/<> SORUNLU
- ZORUNLULUK ile/ve/değil/||/<> SORUMLULUK
( Her kişi, herkes karşısında, her şeyden sorumludur. )
( COMPULSORY vs./and/<> RESPONSIBILITY )