I ve İ ile başlayan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 51.358 başlık/FaRk ile birlikte,
51.358 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(45/207)
- DAVRANIŞ ve TUTUMLAR'DA
- DAVRANIŞ:
"KİŞİYE GÖRE" değil/yerine/>< İNSAN GİBİ
- DAVRANIŞLARIMIZ:
"İYİ/KÖTÜ" ile/ve/değil/||/<> GÜÇLÜ/ZAYIF
- DAVRANIŞSAL YAKLAŞIM ile/ve/||/<> BİLİŞSEL YAKLAŞIM
- DAVUL" ile/değil/yerine "SİVRİSİNEK"
( Anlamayana. İLE/DEĞİL/YERİNE Anlayana. )
( Az. İLE/DEĞİL/YERİNE Saz. )
- DAVUL ile/ve SÜRTMELİ DAVUL
- DAVUL ve/||/<> TOKMAK
( Davul, ayrı kişide; tokmak, ayrı kişide olmaz! )
- DAVUL'DA:
MEYDAN DAVULU ile/ve KOLTUK DAVULU ile/ve NAĞARA
( TABL )
( DÜHÜL )
- DAVULLAR'DA:
TRAMPET[İng. < DRUMBEAT] ile/ve KÖS[Fars. < KÛS]/GROSKES ile/ve NAKKARE[Ar.] ile/ve TIMPANO
( İki değnek ile çalınan küçük davul. İLE/VE Büyük davul. İLE/VE Mehterhanede kullanılan davul. İLE/VE Orkestra'da kullanılan davul. )
- DAVULLAR'DA:
TSUZIMI ile/ve MIRDANGA/MRIDANGA/MRIDANGAM ile/ve DUNDUN
( Japonya'ya özgü. İLE/VE Hindistan'a özgü. İLE/VE Nijerya'ya özgü. )
- DAYAK YEMEKTEN:
KORKMAK ile/ve/değil/<> KENDİNE YEDİREMEMEK
- DAYAK ile/ve/||/<>/< DAYATMA
- DAYAKLAR ile/ve/değil/yerine PENANLAR
( [kafatası avcılığı] Yapmışlardır. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Yapmamışlardır. )
( Iban, Kayan, Kenyan, Melanau ve Murat aşiretleri olarak ayrılmışlardır. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Nereden geldikleri kesin olarak bilinmiyor. [Miri kentinin 100 km. güneyinde yer alan Nia Mağarası'nda yapılan arkeolojik kazılar, Penanlar'ın atalarının 50.000 yıl önce bu topraklara yerleştiğini ortaya çıkarmıştır.] )
- DAYALI ile/ve/değil/||/<>/< DAYANIKLI
- DAYALOĞLU, AHMET :
( Zekeriyaköylü'dür. 1954 - 1960 yılları arasında muhtarlık yaptı. )
- DAYALOĞLU, MUSTAFA (1878 - 1953) :
( Zekeriyaköy'lüdür. Kirazlıbahçe mesiresinin kurucusu ve sahibidir. 1930 - 1934 yılları arasında Zekeriyaköy muhtarlığı yaptı. )
- DAYALOĞLU, ŞERAFETTİN :
( Zekeriyaköy'lüdür. 1968 - 1973 yılları arasında muhtar olarak görev yaptı. )
- DAYAMA ile DAYATMA
( Nesnelerde. İLE "Davranış ve tutumlarda". )
- DAYAMAK ile KARINLAMAK
( ... İLE Gemi yanını dayamak. )
- DAYANAK ile/ve ARKAPLAN
( SUPPORT vs./and BACKGROUND )
- DAYANAK ile DAYANAKÇA
- DAYANAK ile DÜZLEM
- DAYANAK = MABİH-İL-KIVAM = SUBSTRATUM[İng.] = SUBSTRAT[Fr., Alm.] = SUBSTSRATUM[Lat.] = HYPOKEIMENON[Yun.] = LECHO[İsp.]
- DAYANAK/DAYANGAÇ ile/ve ZEMİN
( SUPPORT/BASE vs./and SOIL/GROUND )
- Dayanakçalı KONUŞ!!!
- DAYAN(AMA)MAK" ile "KALDIR(AMA)MAK
- Dayanamayacakların için önceden düşün ve KONUŞ!!! -ve
- DAYANÇ/SABIR:
BOYUN EĞMEK değil/yerine ÇABA GÖSTERMEK
- DAYANÇ/SABIR:
EMEK/ÇABA ve/+/||/<>/> SÜREKLİLİK
- DAYANÇ/SABIR ile/ve/<> DİNGİNLİK
( PATIENCE vs./and/<> INERTIA )
- DAYANÇ/SABIR ve DOĞRU (ZAM)ANLAMA
( PATIENCE and TIMING )
- DAYANÇ/SABIR ve/<> GÜÇ
( PATIENCE and/<> POWER )
- DAYANÇ/SABIR ile/ve/<> İSTİKRAR
( SABIR ÇİÇEĞİ / GIAN AGAVE[Lat.] [Ancak 10 yılda açar.] )
( PATIENCE vs./and/<> STABILITY )
- DAYANÇ/SABIR ile/ve/<> KANAAT
( Kanaat eden aziz olur, Kanaatsizlik eden zelil olur. [azza men kanea, zelle men tamea] )
( PATIENCE vs./and/<> CONTENTMENT )
- DAYANÇ/SABIR ile/ve MÜCADELE (ETMEK)
( Sabırla koruk tut, yaprağı Atlas olur. )
( PATIENCE vs./and TO STRUGGLE )
- DAYANÇ/SABIR ile/ve/<> RIZÂ
- DAYANÇ/SABIR ile/ve/> SELÂMET
( Sabrın sonu, selâmettir. )
- DAYANÇ/SABIR ile/ve/||/<> ŞÜKÜR
( PATIENCE vs./and/<> GRATITUDE )
- DAYANÇ/SABIR ile/ve/<> UYUM
( Olgun kişi, zayıf ve kendinden aşağı unsurlara karşı sabır gösterir ve onlara önem verir. )
( Uyumsuzluğu, ihtiyârını devrede tutmayan kişi yaratır. )
( PATIENCE vs./and/<> HARMONY )
- DAYANÇ/SABIR ile/ve BAŞARI
( Eğer sabır gösterirseniz, başarmamak olanaksızdır. )
( If you persevere, there can be no failure. )
( Büyük başarıların sahipleri, küçük işleri titizlikle yapabilme sabrını gösteren kişilerdir. )
( PATIENCE vs./and SUCCESS )
- DAYANÇ/SABIR ile/ve SIĞINMA
( PATIENCE vs./and SHELTER )
- DAYANÇ/SABIR ile/ve/<> DAYANIKLILIK
( PATIENCE vs./and/<> ENDURANCE )
( ... cum/et/<> FORTITUDO )
- DAYANÇ/SABIR ve/<> KARARLILIK
- DAYANÇ/SABIR ile/ve/<> "KENDİNİ TUTMAK"
- DAYANÇ/SABIR ile/ve/||/<> TEVEKKÜL
- DAYANÇ'TA/SABIR'DA:
METÂNET ile HOŞGÖRÜ ile DUA ile GÖZYAŞI ile HASRET ile AŞK
( Acıya sabredersek. İLE Kişilere sabredersek. İLE Dileğe sabredersek. İLE Duygulara sabredersek. İLE Özleme sabredersek. İLE Sevgiye sabredersek. )
( Madem görüyorsunuz... O zaman, hoşgörün!
[Âşık Veysel] )
- DAYANIKLI TÜKETİM ARACI ile/ve/||/<> DAYANIKSIZ TÜKETİM ARACI
- DAYANIKLI/LIK ile/ve/||/<> AĞIRBAŞLI/LIK
( METÂNET ile/ve/||/<> VAKAR )
- DAYANIKLILIK ile/ve DAYANIŞMA
( ENDURANCE vs./and/<> SOLIDARITY )
- DAYANIKLILIK = FORTITUDE[İng.] = FORCE D'ÂME[Fr.] = GEISTESKRAFT[Alm.] = FORTITUDO[Lat.]
- DAYANIKLILIK ve/||/<> GÖNÜL FERAHLIĞI ve/||/<> MERHAMET ve/||/<> SABIR
( Daha yüksek bir terbiye yoktur. VE/||/<> Daha büyük bir mutluluk yoktur. VE/||/<> Daha kutsal bir görev yoktur. VE/||/<> Daha etkili bir güç yoktur. )
- DAYANIKLI/LIK ile SAĞLAM/LIK
( ENDURANCE vs. STRENGTH )
( FORTITUDO cum ... )
- DAYANIŞMA:
MEKANİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ORGANİK
- DAYANIŞMA ile/ve/<> GÜVEN
( Kişiler, kendilerine değil birbiriyle dayanışma içindelerse güven duyabilir ve yansıtabilir. [özellikle de eşler ve ortaklar!] )
( Aslanlar [ve birçok güçlü görünen hayvan] bile tek başına yeterli güçte değildir. Ancak birlikte ve dayanışmayla ayakta kalırlar. )
( Loncaları inceleyiniz. )
( SOLIDARITY vs./and/<> TRUST/CONFIDENCE )
- DAYANMA:
AÇLIĞA ile/ve/||/<>/> SUSUZLUĞA ile/ve/||/<>/> HAVASIZLIĞA
( 60 gün. İLE/VE/||/<>/> 6 gün. İLE/VE/||/<>/> 6 dk. )
- DAYANMA ile KATLANMA
- DAYANMAK ile ABANMAK
( TO LEAN vs. TO LEAN AGAINST/OVER )
- DAYANMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BIRAKMAK
- DAYANMAK ile/ve/değil/||/<>/< ODAKLANMAK
- DAYANTI = UKNUM = HYPOSTASIS[İng.] = HYPOSTASE[Fr.] = HYPOSTASE[Alm.] = HYPOSTASIS[Yun.]
- DAYATMA ile/ve/= ARKASINDAN İŞ ÇEVİRMEK
- DAYATMA ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< BASKI
- DAYATMA değil/yerine/>< DAYANIŞMA
- DAYATMA ve GASP
- [ne yazık ki]
DAYATMA ile/ve/||/<>/> İSYAN
( Etki. İLE/VE/||/<>/> Tepki. )
- DAYATMA ile/ve/değil/||/<>/< KURAMCILIK
- DAYATMA ile/değil/||/</>< ÖZEN/BAKIM
- DAYATMA ile/ve/değil/||/<>/>/< YAPTIRIM
- DAYATMA ile/ve/değil/||/<>/>/< YAYGINLIK
- DAYATMA ile/ve/değil/||/<>/< YÖNLENDİRME
- [ne yazık ki]
DAYATMA ve/||/+/<>/> ZORBALIK
- DAYATMA ile/değil/yerine ZORUNLULUK
- DAYATMA/CI "ÇÖZÜMLER" ile/değil/yerine/>< GERÇEK/SAĞLAM ÇÖZÜMLER
- DAYATMAK ile/ve/||/<>/> BOZMAK
- DAYATMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÇÖZÜMSÜZ/ÇARESİZ OLMAK/KALMAK
- [ne yazık ki]
DAYATMAK ile/ve/değil/||/<>/< KANDIRMAK
- DAYAYIP DÖŞEMEK
- DAYILANMA/DAYILIK ile/ve/değil/||/<>/< SAYGISIZLIK
- DAYK[Ar.] ile DIYK[Ar.]
- DB/DATABASE[İng.] değil/yerine/= VERITABANI
- DBB/PHYSICIAN INFORMATION BANK[İng.] değil/yerine/= DOKTOR BİLGİ BANKASI
- DBSCAN/DENSITY-BASED SPATIAL CLUSTERING OF APPLICATIONS WİTH NOİSE[İng.] değil/yerine/= YOĞUNLUĞA DAYALI UZAMSAL KÜMELEME
- DDİ/NATUREL LANGUAGE PROCESS[İng.] değil/yerine/= DOĞAL DİL İŞLEME
- DDOS/DISTRIBUTED DENIAL OF SERVICE[İng.] değil/yerine/= DAĞITIK SERVİS HİZMET REDDİ
- DE JURE ile DE FACTO
( Yöntem ve kurallara dayanır. İLE Ötekilerinin inancına dayanır. )
- DE NOVO İLE REFERANS TABANLI İLE HİBRİT ile/||/<> GENOM BİRLEŞTİRME
( DNA dizileme verilerinden genom oluşturma. )
( Formül: N50: Median contig uzunluğu )
- DE RHAM COHOMOLOGY ile/||/<> ČECH COHOMOLOGY
( de Rham diferansiyel form, Čech örtü intersection. )
( Formül: Differential forms İLE cover intersections )
- DEBDEBE[Fars.] değil/yerine/= GÜRÜLTÜ/PATIRTI/TANTANA
( Ululuk, haşmet, büyük bir gösteriş. | Gürültü, tantana. )
- DEBDEBELİ/HAŞMETLİ/İHTİŞAMLI/MUHTEŞEM/ŞAŞAALI/ŞATAFATLI/HACCAL/TANTANALI/LÜKS değil/yerine/= GÖRKLÜ/GÖRKEMLİ/GÖSTERİŞLİ/IŞIGÖRKLÜ/İRİGÖRKLÜ
- DEBYE İLE LARMOR İLE CYCLOTRON ile/||/<> PLAZMA ÖLÇEKLERİ
( Plazmadaki karakteristik uzunluk ve frekanslar. )
( Formül: λD = √(ε₀kT/ne²) )
- DEBYE İLE LARMOR İLE PLAZMA ile/||/<> KARAKTERİSTİK UZUNLUKLAR
( Plazmadaki temel uzunluk ölçekleri. )
( Formül: λ_D = √(ε₀kT/ne²) )
- DEBYE UZUNLUĞU ile/||/<> ORTALAMA SERBEST YOL
( Debye elektrik perdeleme λ_D, serbest yol çarpışmalar arası λ. )
( Formül: λ_D = √(ε₀kT/ne²) )
- DEBYE-HÜCKEL İLE PİTZER İLE DAVİES ile/||/<> İYONİK KUVVET KURAMLERİ
( Elektrolit çözeltilerinin aktivite katsayısı modelleri. )
( Formül: log γ± = -A|z+z-|√I )
- DEBYE-HÜCKEL ile/||/<> PİTZER DENKLEMLERİ
( D-H seyreltik <0.01M basit, Pitzer yoğun çözeltiler. )
( Formül: I^(1/2) İLE kompleks )
- DEC-/DECA-/DEKA-/DECEM- ile/||/<> DECİ-
( On. İLE/||/<> On, onda bir. )
- DECISION vs./and APPROVAL/ACKNOWLEDGEMENT
- ... DE/DA ile ... VE ...
- DEDE YUSUF (DALYANCI YUSUF BEY) (?) :
( Sarıyer/Büyükderelidir. Her iki semtte evi vardı. İstanbul'un şöhretli dalyancılarındandı. Milli Mücadele sırasında Millicilerden yana tavır koydu. Damadı Avukat Aziz Özgür ile birlikte M.M. (Müdafaa - i Milliye) Örgütünün Sarıyer'de kurulmasına ve taraftar bulmasına çalıştı. Millicileri korudu ve kolladı. Av. Aziz Özgür ile Muhtar Yusuf İzzettin Efendi'nin İngilizlerce tutuklanması ve Kürt Nemrut Mustafa Divanında idamla yargılanmaları sırasında, bir yolunu bulup serbest bırakılmalarını sağladı. Fakat bir süre sonra Anadolu'da başlatılan mücadeleye katkı verdi ve Padişahlı devirmek için silahlı ekip oluşturduğu iddiası ile idam talebi ile tutuklanıp Harp Divanına verildi. Buradan da kurtulmayı başardı ve yine Milli Mücadelenin başarılı olması için uğraştı. Zafer sonrasında Büyükdere'de bir sokağa "Dede Yusuf" adı verilerek ismi yaşatıldı. )
- DEDE YUSUF SOKAK :
( Büyükdere Mahallesi sokaklarından biridir. Sokağa adı verilen kişi Milli Mücadele döneminde büyük yararlıkları olan. M.M. G rubunun en etkili yerel yöneticilerinden biridir. Yerli Rumların Büyükdere vapur iskelesine, İstanbul'un işgali sırasında Yunan Bayrağı asması üzerine harekete geçmiş ve arkadaşları ile bayrağı indirerek önemli bir görev yapmıştır. İstanbul'dan Anadolu'ya Sarıyer üzerinden silah cephane kaçırılmasında etkin rol oynamış olması, tutuklanarak zindana atılan ve sonrada Kürt Nemrut Mustafa Mahkemesinde yargılanan Av. Aziz Beyi kurtarması nedeni ile unutulmaması için sokağa "Dede Yusuf Sokağı" ismi verilmiştir. )
- DEDE[Oğuz] ile/= BABA
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
- DEDEKTÖR[İng.] değil/yerine/= EYBULUR/ARARBULUR
- DEDEMAN PARKI :
( Ferahevler Mahallesindedir. 1.638,14 m²lik bir alan üzerindedir. 514,00 m²lik yeşil alan, 98,00 m² çocuk oyun alanı ve 598,49 m²lik spor alanı bulunmaktadır. )
- DEDEMAN, MURAT (ANKARA, 1951 - 2019) :
( Turizmci, İşadamı. Tarabya'da ikamet eder. 1951'de Ankara'da doğdu. TED kolejini bitirdikten sonra gittiği Ankara İktisadi ve İdari Bilimler Akademisinden mezun olduktan sonra Babası Mehmet Kemal Dedeman'ın yanında ve Dedeman topluluğunda çalışmaya başladı. Toplulukta değişik görevler üstlendi ve 1952'de Dedeman Holding'in Başkanı oldu. Turizmde gösterdiği önemli atılımlar sonucu Dedeman Oteller markasını geliştirerek ülke turizmine büyük hizmetler verdi. Hayırsever kişiliği ile tanındı. Sosyal ve kültürel hayatın içinde olmayı görev kabul etti ve Türkiye Yatırımcıları Derneği (TTYD), Umut Vakfı, Kayak Federasyonu ve TED Kolejleri Vakfı'nın başkanlığını üstlendi. Ayrıca Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TUSİAD), TED İstanbul Koleji, Yurt Madenciliği Geliştirme Vakfı, Türk Polis Teşkilatını Güçlendirme Vakfı gibi sosyal, sportif, kültürel, mesleki dernek ve vakıflarda görevler aldı. )
- DEDE/NİNE
ile/ve/||/<>/>
ANNE/BABA
ile/ve/||/<>/>
ABLA/AĞABEY
ile/ve/||/<>/>
BEN
ile/ve/||/<>/>
ERKEK/KIZ KARDEŞ
(
)
( SOFU/SOBO to/||/<>/> HAHA/ÇİÇİ to/||/<>/> ANİ/ANE to/||/<>/> WATAŞİ to/||/<>/> OTOTO/İMOTO )
- DEDİKODU/GIYBET:
SÖZLE ile/ve HAREKETLE ile/ve DİNLEYEREK
- DEDİKODU/GIYBET[Ar.] ile/değil/yerine ELEŞTİRİ/TENKİD[Ar.]
( )
- [ne yazık ki]
!DEDİKODU ile/değil/yerine/>< BİLGİ
( "Dilde". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Akılda. )
- DEDİKODU ile/değil/yerine HATA
( Çalışmayanın "yaptığı". İLE/DEĞİL/YERİNE Çalışanın yaptığı. )
- [ne yazık ki]
DEDİKODU ile/ve/değil/||/<>/>/< İFTİRA
- DEDİKODU ile SÖZ/LÂF TAŞIMA
- DEDİKODU ile/ve/değil/< TEVÂTÜR[Ar. < VİTR]
( Söylenti. [Olumsuz/istenmeyen.] İLE/VE/DEĞİL Bir haberin/bilgi(nin) yayılması. [Olumludur.] )
( [not] GOSSIP [-] vs./and/but RUMOUR [+] )
- DEDİKODUCU/KOVCU ile NEMMÂM
( ... İLE Lâf taşıyan. )
- DEDİKODUCU ile/ve/= YAĞI/DÜŞMAN/HASIM
( Biz ancak kendimizin düşmanıyızdır. )
( Kişi, bilmediğine düşman olur. )
( ... ile HASIM )
- DEDİKODUDA:
ÂDİ/LER ile/ve/||/<>/> APTAL/LAR ile/ve/||/<>/> AHMAK/LAR
( Yapar. İLE/VE/||/<>/> Yayar. İLE/VE/||/<>/> İnanır. )
- DEDİMSE DE değil DEDİYSEM DE
- DE(EEEEEE)RMİŞİM yerine ATLIYORUM!
- DEEP LEARNİNG ile/||/<> SHALLOW LEARNİNG
( Deep learning çok katmanlı sinir ağları kullanırken İLE shallow learning tek gizli katmanlı veya lineer modeller kullanır )
( Formül: Backpropagation )
- DEF ETMEK ile/ve DEFN ETMEK
- DEF'[Ar.] ile DEFF[Ar.]/DEF[Fars.]/[Ar.]
( Öteye itme, savma, savulma. | Verme, ortadan kaldırma. | Giderme. | Bir dâvâyı savunmak üzere açılan başka bir dâvâ. İLE Tef. Zilli ve pullu bir çembere gerilmiş deriden oluşturulan çalgı, daire. )
- DEF ile/ve TEF/DAİRE ile/ve MAZHAR/MIZHER/BENDER/BENDİR
( ... İLE/VE Etrafında ziller olan. İLE/VE Tekkelerde zikir esnasında kullanılan ve bazılarının kenarlarında halkalar bulunan, kasnağı çifte kirişli, zilsiz, kasnak çapı 50-60 cm. civarında, def biçimindeki ritim sazı. )
- DEFALARCA DEFALARCA değil DEFALARCA
( Fazla tekrarın, ne anlatım niteliği, ne mantığı, ne işlevi, ne de gerekliliği vardır! )
- DEFATEN[Ar. DEF-AT[çoğ.] + Fars. -EN] ile/değil DEFAATLE[Ar. DEFA-AT[çoğ.] + Tr. İLE]
( Ansızın, bir kerede, bir çırpıda. İLE/DEĞİL Yineleyerek/tekrarlayarak, defalarca. )
- DEF'ATEN[Ar.] ile DEF'ATEYN[Ar.]
( Bir defada, birden. İLE Şöhret, azamet. )
- DEFAULT[İng.] değil/yerine/= VARSAYILAN
- DEFEKTİF/DEFECTIVE[İng.] değil/yerine/= KUSURLU
- DEFEYANS[İng. < DEFEASANCE] değil/yerine/= BAYILMA, BAYGINLIK
- DEFİLE["DEFİ:LE" değil!] değil/yerine/= GİYİM GÖSTERİMİ/GÖSTERİSİ
( Giyecekleri tanıtmak amacıyla mankenlerin yaptığı gösteri. )
- DEFİSİT/DEFICIT[İng.] değil/yerine/= EKSİKLİK
- DEFİSİT ile GAP ile Hİ(Y)ATUS ile PATENT
( Açık. İLE Aralık, açıklık, gedik. İLE Açıklık, yarık. İLE Açık [damar]. )
- DEFNE, DOÇ. DR. MESUT ÖMER (ÇANKIRI, 1914 - 1955) :
( Üniversite Öğretim üyesi. Kastamonu Muallim Mektebinin tatbikat kısmını bitirdi. Yüksek Ziraat Enstitüsü Orman Fakültesinden 1939'da mezun oldu. 1939 - 1943 yılları arasında askerlik görevini yaptı. 1943'te Orman Entomolojisi ve Koruma Kürsüsüne asistan oldu. "Batı Karadeniz Bölgesindeki Göknarların Zararlı Böçekleri ve Mücadele Metodları" konulu tezi ile "Doktor" unvanını aldı. 1954'te "Türkiye'de Otlak ve Otlatma İşlerini Tanzim Yolu ile Orman Korunması Problemi Üzerine Araştırmalar" konulu tezi ile Üniversite Doçenti unvanını aldı. )
- DEFNE[Yun.] ile YABANDEFNESİ
( Defnegillerden, yaprakları hoş kokulu ve yaz-kış yeşil olan bir ağaç. İLE İkiçeneklilerden, çiçekleri beyaz, sarı ya da pembe renkli, orman ve çayırlarda yetişen bir süs bitkisi. )
( LAURUS NOBILIS cum DAPHNE PONTICA )
- DEFNE/DEVELİK ile YABAN DEFNESİ ile ARABİSTAN DEFNESİ
( Defnegillerden, yaprakları güzel kokulu ve yaz kış yeşil olan bir ağaç. İLE İki çeneklilerden, çiçekleri beyaz, sarı ya da pembe renkli, orman ve çayırlarda yetişen bir süs bitkisi. İLE Dulaptal otugillerden, Asya ve Afrika'nın sıcak bölgelerinde yetişen, kabukları tıpta kullanılan bir ağaççık. )
- DEFORMASYON değil/yerine BİÇİM BOZULMASI
- DEFORMASYON ile DEFORME ile DEFORMİTE
( Biçim bozukluğu, biçimini bozmak. İLE Bozuk biçimli, biçimsiz. İLE Biçim bozukluğu. )
- DEFTER-DÂR[Ar./Fars.] -ile
( İl'de Maliye Bakanlığı'nın en yüksek memuru. )
- DEFTERDAR değil/yerine/= İLSAYMAN
- DEFTER-İ HÂKÂNÎ ile/||/<> DEFTER-İ HÂKÂNÎ İDARESİ ile/||/<> DEFTER-İ HÂKÂNÎ NÂZIRI
( Eskiden taşınmazlar hakkındaki kayıt ve tescillerin işlendiği defterin adı. | Tapu-Tahrir Defterleri.[Bugünkü tapu sicilinin karşılığı] İLE/||/<> Şimdiki tapu dairelerinin eski adı. İLE/||/<> Osmanlı Devleti zamanında tapu ve kadastro işlerine bakan nâzır/bakan. )
- DEGAS ile CEZANNE
- DEĞER BAHA değil/yerine/= DEĞER EDER
- DEĞER DÜŞÜKLÜĞÜ ve/< KOLAYLIK
- DEĞER DÜŞÜRÜCÜ/LÜK ile/değil DÜŞ/HAYAL KIRIKLIĞI
- DEĞER "YARGISI" ile/değil/yerine/>< DEĞER BİLGİSİ
- DEĞER ile ANLAM ile KARŞILIK
( WORTH vs. MEANING vs. EQUIVALENT )
- DEĞER ile/ve/||/<> AYAR
- DEĞER ile/ve/<> BAĞIL DEĞER
( ... İLE/VE/<> Bir aritmetik sayısının, önüne (+) ya da (-) imleri yazıldıktan sonraki değeri. | Bir sayının, rakamlarından her birinin, bulunduğu basamağa göre aldığı değer. )
- DEĞER ve/=/||/<> EMEK
- DEĞER ile/ve/<> GELENEK
( VALUE vs./and/<> TRADITION )
- DEĞER ile/ve GELENEK
( VALUE vs./and TRADITION )
- DEĞER ile/ve/<>/= GEREKSİNİM
( VALUE vs./and/<>/= NEED )
- DEĞER ile KARŞILIK
( VALUE vs. EQUIVALENT )
- DEĞER = KIYMET = VALUE, WORTH[İng.] = VALEUR[Fr.] = WERT[Alm.] = VALOR[Lat., İsp.]
- DEĞER ile KRİTER
( WORTH vs. CRITERION )
- DEĞER ile/ve/<> KULLANIM DEĞERİ
( THE VALUE vs./and/<> THE VALUE IN USE )
- DEĞER ile/ve/<>/< KULLANIM DEĞERİ ile/ve/<>/< PAYLAŞIM DEĞERİ ile/ve/<>/< DEĞİŞİM/SOYUT DEĞERİ ile/ve/<>/< ÜRETİM DEĞERİ ile/ve/<>/< ARTI DEĞERİ
- DEĞER = MERIT[İng.] = MÉRITE[Fr.] = VERDIENST[Alm.] = MERITUS[Lat.]
- DEĞER ile/ve/<> NİYET
( VALUE vs./and/<> INTENTION )
- DEĞER ile/ve/<> SİMGE
( VALUE vs./and/<> SYMBOL )
- DEĞER ile/ve/değil TESPİT
- DEĞER ile/ve/||/<> YARAR
- DEĞER ile/değil YÖN
( [not] VALUE vs./but DIRECTION )
- DEĞERİ OLMAYAN ile/ve/değil DEĞERİNİ ÖLÇME OLANAĞI BULUNMAYAN
- DEĞERİ, ÜCRETİ yerine EDERİ
- DEĞER/İNİ BİLMEK:
SAHİP OLMADAN ÖNCE ile SAHİP İKEN ile KAYBETTİKTEN SONRA
(
)
(
)
(
)
(
)
- DEĞERİNİ BİLMEK ile ELİNDE TUTMAYA ÇALIŞMAK
( TO KNOW THE VALUE OF ... vs. TRYING TO HOLD )
- DEĞER/İNİ BİLMELİ!
- DEĞERİNİ:
TAKDİR (ETMEK) ile/ve/||/<>/> TESLİM (ETMEK)
- DEĞERİNİ/Zİ BİLİN!
( DEĞERİNİ/Zİ BİLİN!
Kırlangıç, bir adama âşık olmuş.
Penceresinin önüne konmuş, tüm cesâretini toplamış, tüylerini kabartmış,
güzel durduğuna iknâ olduktan sonra...
Küçük, sevimli gagasıyla cama vurmuş.
Tık... tık... tık...
Adam, cama bakmış. Ama içeride kendi işleriyle ugraşıyormuş. Bir
meşgulmüş, bir meşgulmüş! Kimmiş, onu işinden alıkoyan?
Minik bir kırlangıç!
Heyecanlı kırlangıç, telâşını bastırmaya çalışarak, deriiin bir soluk
almış, şirin gagasını açmış, sözcükler dökülmeye başlamış:
- Hey adam! Ben seni seviyorum. Nedenini, niçinini sorma. Uzun
zamandır, seni izliyorum. Bugün, cesâret buldum konuşmaya.
Lütfen, pencereyi aç ve beni içeri al. Birlikte yaşayalım.
Adam birden parlamış.
- Yok daha neler?
- Durduk yerde sen de nereden çıktın şimdi? Olmaz alamam! demiş.
Gerekçesi de sersemceymiş:
- Sen kuşsun! Hiç kuş insana aşık olur mu?
Kırlangıç mahçup olmuş. Başını önüne eğmiş.
Ama pes etmemiş, bir süre sonra tekrar pencereye gelmiş, gülümseyerek
bir kez daha şansını denemiş:
- Adam, adam! Haydi aç artık şu pencereni.
Al beni içeri! Ben, sana dost olurum. Hiç canını sıkmam.
Adam, kararlı; adam, ısrarlı:
- "Yok, yok ben seni içeri alamam" demiş. Biraz da kabaymış,
sözü kısa kesmiş:
- "İşim gücüm var, git başımdan!"
Aradan bir zaman geçmiş. Kırlangıç, son kez adamın penceresine gitmiş:
- "Bak! Soğuklar da başladı, üşüyorum dışarıda.
Aç şu pencereyi, al beni içeri! Yoksa, sıcak yerlere göç etmek zorunda
kalırım. Çünkü, ben ancak sıcakta yaşarım. Pişman olmazsın, seni
eğlendiririm. Birlikte yemek yeriz, bak hem sen de yalnızsın!
Yalnızlığını paylaşırım..." demiş.
Bazıları, gerçekleri duymayı sevmezmiş. Adam, bu yalnızlık sorununa
içerlemiş. Pek bir sinirlenmiş.
- "Ben, yalnızlığımdan memnunum!" demiş... Kuştan, onu rahat bırakmasını
istemiş. Düpedüz kovmuş. Kırlangıç, son denemesinden de başarısızlıkla
çıkınca, başını önüne eğmiş, çekip gitmiş.
Yine aradan zaman geçmiş. Adam, önce düşünmüş, sonra itiraf etmiş:
- "Hay benim akılsız başım" demiş.
- "Ne kadar aptallık ettim! Beklenmedik bir anda karşıma çıkan bir
dostluk fırsatını teptim. Niye onun teklifini kabul etmedim ki? Şimdi böyle
kös kös oturacağıma, zevkli vakit geçirirdik birlikte."
Pişman olmuş olmasına ama iş işten geçmiş.
Yine de kendini rahatlatmayı ihmal etmemiş:
- "Sıcaklar başlayınca, kırlangıcım nasıl olsa yine gelir. Ben de onu
içeri alır, mutlu bir yaşam sürerim."
Ve çok uzunca bir süre, sıcakların gelmesini beklemiş. Gözü
yollardaymış. Yaz gelmiş, başka kırlangıçlar gelmiş. Ama...
Onunki hiç görünmemiş!
Yazın sonuna kadar penceresi açık beklemiş ama boşuna.
Kırlangıç, yokmuş!
Gelen başka kırlangıçlara sormuş ama gören olmamış. Sonunda, danışmak
ve bilgi almak için bir bilge kişiye gitmiş.
Olanları anlatmış. Bilge kişi, gözlerini adama dikmiş ve demiş ki:
- "Kırlangıçların yaşamı, altı aydır..."
* * * * *
Yaşamda bazı fırsatlar vardır, yalnızca bir kez elimize geçer ve
değerlendiremezsek uçup gider.
Yaşamda bazı kişiler vardır, sadece bir kez karşımıza çıkar, değerini
bilemezsek kaçıp gider. Ve asla geri gelmezler. )
- DEĞER/KİŞİ:
KAYBETTİĞİMİZDE ANLAŞILAN değil SAHİPKEN BİLİNMESİ GEREKEN
- DEĞERLENDİRME YAPMAK ve/için/< HAKİKATLERİ BİLMEK
- DEĞERLENDİRME ile/ve/> ANLAMLANDIRMA
- DEĞERLENDİRME ile DEĞER-LENDİRME
- DEĞERLENDİRME ile HESAPLAMA
( TO ESTIMATE vs. TO RECKON )
- DEĞERLENDİRME ile NİTELENDİRME
( TO ESTIMATE vs. TO CHARACTERIZE/TO DESCRIBE )
- DEĞERLENDİRME ile/ve/değil/||/<>/> TEKLİF
- DEĞERLENDİRMELİ!
- DEĞERLER [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- DEĞER/LER ile/ve/<> KAVRAM/LAR
( Uğruna yaşanılacak kavramlar. İLE/VE/<> ... )
( VALUE/S vs./and/<> CONCEPT/S )
- DEĞER/LER ile/ve/<> TARİH
( VALUE/S vs./and/<> HISTORY )
- DEĞER/LER ile/ve/<> TARİH
( VALUE/S vs./and/<> HISTORY )
- DEĞERLERİ BELİRLEMEK değil/yerine/< DEĞERLERİN, BİZİM İÇİN DEĞERİ
- DEĞERLERİMİZİ, ÇÖP DURUMUNA DÜŞÜRMEK değil/yerine ÇÖPLERİMİZİ, DEĞER DURUMUNA ÇIKARMAK
- DEĞERLİ OLAN BİR ŞEYİ/ŞEYLERİ SEVMEK ile/ve/<>/değil/yerine DEĞERİ SEVMEK
( [not] TO LOVE WHICH ARE VALUED vs./and/<>/but TO LOVE THE VALUE
TO LOVE THE VALUE instead of TO LOVE WHICH ARE VALUED )
- DEĞERLİ OLDUĞUNDAN ÖNEMLİ ile/değil/yerine ÖNEMLİ OLDUĞUNDAN DEĞERLİ
- DEĞERLİ TAŞ/CEVHER ile/ve/<> GANG[Alm.]
( ... İLE/VE/<> Bir maden cevherini, bir değerli taşı saran değersiz madde. )
- DEĞERLİ TAŞ/MÜCEVHER:
YARI DEĞERLİ ile/ve/||/<>/> DEĞERLİ
- DEĞERLİ ile/ve/||/<> GÜÇLÜ
- DEĞERLİ/LİK / DEĞERSİZ/LİK ile/ve/değil/yerine/<> GEÇERLİ/LİK / GEÇERSİZ/LİK
- DEĞERLİLİK ile/ve/||/<> YARATICILIK
- DEĞERSİZ ile YALIN/BASİT
( KIYTIRIK: Değersiz, bayağı, basit. )
( WORTHLESS vs. SIMPLE )
- DEĞERSİZ/"KÜÇÜK" GÖRMEK ile/değil UZAK(LAŞMIŞ) OLMAK
( [not] TO SEE WORTHLESS/LITTLE vs./but TO (HAD) BEEN FARAWAY )
- DEĞERSİZLEŞİR ile/ve/||/<> YOLDA KALIR ile/ve/||/<> YALNIZLAŞIR ile/ve/||/<> TÜKENİR ile/ve/||/<> BİLGİSİZ SAYILIR
( Her durumunu anlatan. İLE/VE/||/<> Herkese güvenen. İLE/VE/||/<> Her sırrını açığa vuran. İLE/VE/||/<> Her becerisini ortaya döken. İLE/VE/||/<> Her bildiğini söyleyen. )
- [ne yazık ki]
DEĞERSİZLEŞTİRME ile/ve/||/<> AŞAĞILAMA ile/ve/||/<> SUÇLAMA
- DEĞERSİZLEŞTİRMEK ile/değil ÖNCELİK (BELİRLEMEK)
- DEĞERSİZLİK ile/değil/sadece REDDEDİLMEK
- DEĞİL ile BİLE DEĞİL
- DEĞİL["DİİL/DEYİL" değil!] ile BİLE DEĞİL
( NOT vs. EVEN NOT )
- DEĞİL ile "YOK"
- DEĞİLDİRLER değil DEĞİLLERDİR
- DEĞİLLEME ve/> AŞKINLIK
- DEĞİLLEME = NEFİY, İNKÂR, SELB = NEGATION[İng., Fr., Alm.] = NEGATIO[Lat.] = APOPHASIS[Yun.]
- DEĞİLLEMELİ!
- DEĞİLLİK ile ...
( NEGATIVE )
- Çince değil TÜRKÇE KONUŞ!!! -değil
- DEĞİM/LİYÂKAT ile HAK EDİŞ
- DEĞİN ile DEĞİN ile DEĞGİN
( "...'ya kadar/dek" gibi bir işin/durumun sona erdiği/ereceği zamanı/yeri gösteren sözcük. İLE Sincap. İLE İlişkin, üstüne, ait, dair. )
- DEĞİN ile DENLİ
- DEĞİNMEK ile/ve/||/<> DEYİNMEK
( Bir konuyu ele alarak ondan kısaca söz etmek. İLE Yakınma, sitem yollu söylenme. )
- DEĞİRMEN BAYIRI :
( Kilyos tahlisiyesinin bulunduğu bölgedeki tepenin adı. )
- DEĞİRMENİNE SU TAŞIMAK ile/ve/||/<> EKMEĞİNE YAĞ SÜRMEK
- DEĞİRMENTEPE :
( Reşitpaşa Mahallesinde en yüksek noktasıdır. Bu tepe üzerinde Yeldeğirmeni vardı. Bu nedenle Değirmentepe ismi ile anılmaktadır. Değirmenin kalıntıları mevcuttur (bkz. Yel değirmeni). )
- DEĞİŞEBİLİRLER ile/ve DEĞİŞMEMESİ GEREKENLER
- DEĞİŞEBİLİR/LİK ile KEYFÎ/LİK
( EXCHANGEABLE/NESS vs. ARBITRARY/-I-NESS )
- DEĞİŞEN ile/ve/<> DEĞİŞMEYEN
( Değişmeyen de değişecek olanın/değişmesi gerekenin değişimine etkide/katkıda bulunabilir. )
( Değişme gereksiniminde olan nasılsa değişecektir. )
( İçinizde değişmeyen nedir? )
( Değişmez olan, ancak sessizlik içinde idrak edilebilir. )
( Doğrulukta, değişmez oluruz. )
( Değişmez olan, işimize yaramaz. )
( Değişmeyenin bilincinde olamayız. )
( Değişmez-olanı anlamak, değişmez-olan olmak demektir. )
( Kendinizi değişmek olarak, değişken zihnin tanığı olarak bilin. Bu yeterlidir. )
( Hareket eden'in içinde devinimsiz olan'ı, değişenin içinde değişmez olanı ayırt edebilmeyi öğrenelim, ta ki tüm farkların sadece görünüşte olduğunu ve birliğin gerçek olduğunu idrak edinceye kadar. )
( Değişmez ve mutluluk-verici olanı bulmak için değişen ve acı verici olana sarılmayı bırakmak zorundasınız. )
( TÜREV: Değişkenin değişkeni. )
( What needs changing shall change anyhow.
What is it in you that does not change?
The unchangeable can only be realised in silence.
You become immovable in reticence.
You cannot be conscious of what does not change.
To realise the immovable means to become immovable.
Know yourself to be the changeless witness of the changeful mind. That's enough.
Learn to distinguish the immovable in the movable, the unchanging in the changing, till you realise that all differences are in appearance only and oneness is a fact.
To find the immutable and blissful you must give up your hold on the mutable and painful. )
( DEĞİŞENDE DEĞİŞMEYEN: ORAN )
( IN THE TERM OF CHANGE vs./and/<> NOT IN THE TERM OF CHANGE )
- DEĞİŞEN ile/ve/değil DÖNÜŞEN
( Doğa. İLE/VE/DEĞİL Zekâ. )
- DEĞİŞEREK DEVAM ETMEK ile/ve/||/<>/> DEVAM EDEREK DEĞİŞMEK
- DEĞİŞİK "AÇILARDAN/YÖNLERDEN" değil ÇEŞİTLİ AÇILARDAN/YÖNLERDEN
- DEĞİŞİK/LİK ile/ve/değil/||/<> ÇEŞİTLİ/LİK
- DEĞİŞİK/LİK ile FARKLI/LIK
( CHANGE/ALTERATION vs. DIFFERENCE )
- DEĞİŞİK/LİK ile İLGİNÇ/LİK
( CHANGE/ALTERATION vs. TO BECOME INTERESTED )
- DEĞİŞİM
( ALTERATION )
- DEĞİŞİM:
ESMA'DA değil ESMA'NIN MÂNÂ'SINDA
- DEĞİŞİM:
KİMYASAL ile/ve/||/<> FİZİKSEL
( * Nesnenin molekül yapısı değişir.
* Nesnenin görünür yapısı değişir.
* Hem moleküler yapısı, hem de görünür yapısı itibariyle yeni bir nesne oluşur. [kâğıdın yanması]
* Ortaya çıkan yeni nesne, eski durumuna kesinlikle geri dönemez. [Yanan nesneden [kağıttan vs.] arta kalan küllerle yeni bir nesne [kağıt vs.] oluşturulamaz.]
[Örnekler: Yanıcı nesne olan hidrojen ve oksijen moleküllerinin tepkimeye girerek; yanıcı olmayan suyun ortaya çıkması. | Kâğıdın yakılması. | Un helvası yapımı. | Mumun yanması. | Demirin paslanması. | Odunun yanması. | Sebzelerin çürümesi.
İLE/VE/||/<>
Nesnenin molekül yapısında değişme oluşmaz.
Nesnenin sadece biçimi, görüntüsü değişir.
Sadece görünür yapısı değişen, moleküler yapısı değişim göstermemiş yeni bir nesne ortaya çıkar [Suyun buharlaşması]
Ortaya çıkan bu madde, eski durumuna dönebilir.[Buharlaşan suyun, tekrar suya dönüşebilmesi. Bulut ve yağmur]
[Örnekler: Eriyen mumun tekrar donarak tekrar kullanılması. | Kâğıdın yırtılması. | Çaydanlıkta bulunan suyun kaynaması ve ortaya çıkan buharın tekrar yoğunlaşarak suya dönüşmesi.] )
- DEĞİŞİM:
KIRILINCA ile/ve/||/<> KANDIRILINCA ile/ve/||/<> ÇOK FAZLA ŞEY ÖĞRENİNCE ile/ve/||/<> ÂŞIK OLUNCA ile/ve/||/<> ZORDA/ZORUNDA KALINCA
- DEĞİŞİM:
UZAYDA ile/ve DÜNYADA
( Tekil. İLE/VE Türsel. )
- DEĞİŞİM VE DÖNÜŞÜM:
ZORLUKTA VE ZORLANDIĞIMIZDA ile/ve/||/<> YETERİNCE GÖRDÜĞÜMÜZDE ile/ve/||/<> İSTEYECEK KADAR ÖĞRENDİĞİMİZDE ile/ve/||/<> YAPABİLECEK KADAR ALDIĞIMIZDA
- DEĞİŞİM ile/ve/||/<>/>/< AÇILIM
- DEĞİŞİM = ALTERATION/VARIATION[İng.] = VARIATION[Fr.] = UNTERSCHIED[Alm.] = VARIAZIONE[İt.] = VARIACIÓN[İsp.]
- DEĞİŞİM ile/ve/> ANLAM KAZANMAK
- DEĞİŞİM ve/||/<> DEĞİŞİMDE DEĞİŞMEYEN ve/||/<> CANLI-CANSIZ ve/||/<> KÜTLE/YER ÇEKİMİ
- DEĞİŞİM ile DEĞİŞİNİM
( ALTERATION/VARIATION vs. MUTATION )
- DEĞİŞİM ile DEĞİŞİNİM/MUTASYON
( Bir süreç içindeki değişikliklerin tümü. | Yeni döllerin, atalarına tıpatıp benzememesini sağlayan özelliklerin tümü. | Üretilen malların, başka mallar ya da para karşılığı takası. | Bir niceliğin, birbirinden ayrı değerler alması ya da böyle iki değer arasındaki ayrım. | Rüzgârın yön değiştirmesi. İLE Doğada ve toplumda, niteliksel değişmelerin, yavaş yavaş değil birdenbire olması, bir şeyin, ortam ve koşullarını bulduğunda, birdenbire nitelik değiştirmesi. )
( ALTERATION/VARIATION vs. MUTATION )
- DEĞİŞİM ve/< DEĞİŞMEZ/LER
- DEĞİŞİM ile/ve/||/<>/> DENETİM
- DEĞİŞİM ile/ve/değil/||/>< DEVİNİM
- DEĞİŞİM ile/ve/||/<>/> DEVRİM
- DEĞİŞİM ile/ve/değil EŞİK
- DEĞİŞİM ile HAREKET
( vs./and/||/<> MOVEMENT )
- DEĞİŞİM ile/ve/<>/yerine/değil HEMEN DEĞİŞİM
( Değişmek, acı çekmekten daha kolaydır. )
( Easier to change, than to suffer. )
( [not] ALTERATION vs./and/<>/but ALTERATION IMMEDIATELY
ALTERATION IMMEDIATELY instead of ALTERATION )
- DEĞİŞİM ve/||/<> İLKSELLİĞİN "İÇKİNLİĞİ/AŞKINLIĞI" ve/||/<> CANLILIK ve/||/<> YERÇEKİMİ
( Dünya, düşünce[felsefe/bilim] tarihinin en temel sorun(sal)ları. )
- DEĞİŞİM ile/ve KENDİ KENDİNE DEĞİŞİM
( ALTERATION vs./and ALTERATION SPONTANEOUSLY )
- DEĞİŞİM ile/ve KENDİNDE DEĞİŞİM
( ALTERATION vs./and CHANGING THE SELF )
- DEĞİŞİM ile/ve/değil/||/<> [KÜTLE ve/||/<> AN ve/||/<> ENERJİ]'DEKİ DEĞİŞİMİN ORANI/DEĞİŞİMİ
( d/dt (--->mv )
- DEĞİŞİM ile/değil MAYALANMA
- DEĞİŞİM ile/ve/||/<> SÜREKLİLİĞİ
- DEĞİŞİM ile/ve/||/<> SÜREKLİLİK
( ALTERATION vs./and/<> CONTINUITY )
- DEĞİŞİM ile/ve/||/<> ZORUNLULUK
( vs./and/||/<> NECESSITY )
- DEĞİŞİMDE:
KATILAŞMIŞLIK değil/yerine AKILLANMIŞLIK
( Canı çok acıyarak. DEĞİL/YERİNE Yeterince/çok şey öğrenerek/bilerek. )
- DEĞİŞİMDE/METABOLE [ARISTOTELES'TE]:
| OLUŞ ile/ve/||/>< BOZULUŞ |
ve/||/<>
| NİCELİK ile/ve/||/<> NİTELİK ile/ve/||/<> YER DEĞİŞTİRME |a
- DEĞİŞİM'DE:
ÖZ ile/ve/<> HAL/LER ile/ve/<> HEM ÖZ, HEM HAL/LER
( Başkalaşım [tagayyür]. İLE/VE/<> Değişim [tahavvül]. İLE/VE/<> Gelişim [tekâmül]. )
- Değişimin için DİNLE!!!
itibarı ile 51.358 başlık/FaRk ile birlikte,
51.358 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(45/207)
(1996'dan beri)