Bugün[19 Kasım 2025]
itibarı ile 51.358 başlık/FaRk ile birlikte,
51.358 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(179/207)


- TATİLDE [SADECE] YATMAK değil/yerine 1-2 UĞRAŞ/ODAK SAHİBİ OLMAK

( Tatil sadece [ya da tamamen] yatma dönemi değildir. Günlük yaşamdaki onlarca uğraş içinde, yeteri kadar rahat zaman ayıramadığımız için yapamadıklarımızı gerçekleştirmek üzere değerlendirmemiz gereken bir süreç/dönemdir! )


- TA'TÎS[Ar. < ATSE] ile TA'TÎŞ[Ar. < ATŞ]

( Aksırtma. İLE Susatma/susatılma. )


- TATLI MADDE, BALÖZÜ, NEKTAR[Fr. < NECTAR] = MADDE-İ HULVÎYE = NECTAR


- TATLI PATATES ve/<> YUM

( Dağlarda. VE Sahilde.
[Papua Yeni Gine'de en önemli besin kaynakları.] )


- TATLI/RAFİNE(BEYAZ) ŞEKER/FRUKTOZ(MEYVE ŞEKERİ) => ŞİŞMANLIK ile/ve/<> SÜREĞEN YORGUNLUK

( ["Gerekli"/gereksiz] Tüm [olağan/yoğun/fazla] şekerli ürünler, [tatlılar ve hatta çoğu şekerli meyve], insülin direnç eşiğinin yükselmesine ve hızlı iniş çıkışlar nedeniyle [daha fazla/hızlı yeme isteği, yorgunluk ve dinlenme gereksinimi] kısır döngüsüne sokan bir süreci tetiklemektedir. Dolayısıyla, doğada pek yeri ve yararı olmayan tatlıya (ve "tutkusu"na), ihtiyârımızla[Hayır! diyebilme bilgi ve becerimizle] karşı/uzak durmamızı sağlamak ve sürdürmek durumundayızdır!

Her zaman için anımsanmalı ki...
Yediğimizden "kâr", yemediğimizden yarar elde ederiz! )


- TATLI SU BUZULLARI ile TUZLU SU BUZULLARI

( ... İLE Kuzeyde, denizin donması ile oluşur. )

( Buzullar, genellikle yükseklerde (Tibet, Himalaya gibi) ya da Kutup'a çok yakın enlemlerde (Grönland, Alaska, Antartika gibi) oluşur. )

( CÜMUDİYE: Buzul. )


- TATLI SU :

( Gümüşdere plajının ortasından akar deredir. )


- TATLI ile EKŞİ

( HULV ile MÂZIR/MÂZİR, HÂMIZ[: Ekşi ve asitli. | Kekre.] )


- TATLI ile/ve/değil LEZZETLİ


- TATLI ve TUZ

( Tatlılara da bir tutam tuz atılırsa tatlıya tad katar. )


- TATLI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< VERİMLİ


- TATLISÖZ, SEDAT (AKŞEHİR, 1960) :

( Beylerbeyi S. K. den transfer edildi ve 7 sezon (1982 - 1989) Sarıyer S. K. de tescilli kaldı. Bu süre içinde 143 lig, 19 kupa, 12 turnuva maçı olmak üzere 174 resmi ve ayrıca 54 özel maçla birlikte toplam olarak 228 maçta oynadı. Lig maçlarında 5, özel maçlarda 8 olmak üzere takımına 13 gol kazandırdı. Sarıyer S.K. takım kaptanı olarak da görev yaptı ve Eskişehirspor'a transfer ederek Sarıyer'den ayrıldı. )


- TATLISU KAPLUMBAĞALARINDA:
BENEKLİ ile FIRAT ile NİL ile ... ile YILAN BOYUNLU TATLISU KAPLUMBAĞASI ile KIRMIZI YANAK(ROTWANGEN) ile ÇİN KAPLUMBAĞASI

( [büyüklüğü] ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE 25 cm.'dir. İLE 17 cm.'dir. )

( Türkiye sularında yaşarlar. İLE Türkiye sularında yaşarlar. İLE Mısır'da yaşarlar. İLE ... İLE ... İLE Amerika'da, Doğu ve Batı Mississippi'de yaşarlar. İLE Endonezya, Japonya ve Güney Çin'de yaşarlar. )

( [kış uykusuna] ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE Yatarlar.[10-12 hafta] İLE Yatmazlar. )

( ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE Gençleri etçil, yaşlıları otçuldur. İLE Etçildir. )

( EMYS ARBICULARIS cum TRIONYX EUPHRATICUS / RAFETUS EUPHRATICUS cum TRIONYX TRIUNGUIS cum MAUREMYS CASPICA cum CHRYSEMYS SCRIPTA ELEGANS cum CHINEMYS REEVESIL )


- TATLIYI:
YEMEKTEN ÖNCE YEMEK ile/ve/||/<> YEMEKTEN SONRA YEMEK


- TATMİN[Ar.] (ETMEK) ile DİNDİRMEK/DOYUMLATMAK

( TO SATISFY vs. TO QUENCH )


- TATMİN OL(MA)MA ile/ve/||/<>/< ANLA(MA)MA


- TATMİN[Ar.] ile DOYUM/DOYGUNLUK


- TATMİN ile/ve/> DURMASINI BİLMEK

( Sükûn bulmak, sakinleşmek, itminana kavuşmak. İLE/VE/> ... )


- TATMİN ile/ve/değil/yerine ETKİLE(N)ME

( [not] SATISFACTION vs./and/but TO (GET) IMPRESS
TO (GET) IMPRESS instead of SATISFACTION )


- TATMİN ve/||/<> İKNÂ ve/||/<> RIZÂ


- TATMİN ile/ve MEMNUNİYET


- TATMİN ile/ve ZEVK

( SATISFACTION vs./and PLEASURE )


- TATMİNKÂR değil/yerine/= DOYUMCUL


- TATULA ile NAVÇAĞAN

( Patlıcangillerden, çiçekleri beyaz ya da mor renkte, meyveleri dikenli bir bitki. [Kasların kasılmasını giderdiği için tıpta kullanılır.] İLE Çiçekleri katmerli ve mor renkte olan bir tatula türü. )

( DATURE STRAMONIUM cum DATURA )


- TAUN[Ar.] ile/<> VEBÂ[Ar.]

( Bulaşıcı hastalıklar. İLE/<> Hasta sıçanlardan, insana geçen bir mikrobun oluşturduğu, bulaşıcı ve öldürücü bir hastalık. )


- TAVA ile TAVA ile TAVA ile TAVA

( Yağ kızdırma, yiyecek kızartma vb. işlere yarayan, uzun saplı yayvan kap. | Bu kapta pişmiş yemek. | Maden eritilen saplı pota. | Kireç karıştırılan tekne. İLE Deniz ya da göllerde suların geri çekilmesiyle kuruyan bölüm. İLE Gemilerde borda iskelesinin alt başındaki sahanlık. İLE Fide yetiştirmek için ayrılmış toprak bölümü. )


- TAVADA:
KAVURMAK ile/değil ÇEVİRMEK


- TAVAF değil/yerine/= ÇEVRİNME


- TAVÂHİN[Ar. < TÂHİNE] ile TAVÂHÎN[Ar. < TÂHÛN, TÂHÛNE]

( Öğütücü dişler, azı dişleri. İLE Su değirmenleri. | Öğütülmüş şeyler. )


- TAV'AN VE KERHEN değil/yerine/= HEM İSTEYEREK, HEM DE İSTEMEYEREK


- TAVAN ile/ve TABAN

( SEMÂNE ile/ve ... )

( SAKF[çoğ. SUKUF] ile ... )


- TAVANIN SAPINI, OCAĞIN, ...:
DIŞINA DOĞRU değil YANLARA DOĞRU TUTMAK


- TAVASSUT[Ar.] değil/yerine/= ARACILIK, ARA BULMA, ARACILIK ETME


- TAVATTUN[Ar.] değil/yerine/= YURT EDİNME


- TAVAZZÛ'[Ar. < VUZÛ] ile TAVAZZUH[Ar. < VUZÛH]

( Abdest alma. İLE Açıklanma, açıklığa kavuşma, aydınlanma. )


- TAVİLOĞLU, ENVER (İST. 1925 - 2006) :

( Tüccar, işadamı. Saint Benoit Fransız Lisesinden sonra İ.Ü. İktisat Fakültesinden mezun oldu. Kendi şirketini kurup işhayatına atıldı. Sarıyer Spor kulübünde uzun yıllar futbol oynadı. Futbol yaşamını tamamladıktan sonra kulübe üye olduğu ve iki dönem Sarıyer Spor kulübü Yönetim Kurulu Üyesi olarak (1949 - 1950 ve 1951 - 1952) görev yaptı. Mısır Çarşısı Esnafları Yardımlaşma - Derneği kurucusu olup 28 yıl başkanlığını yaptı. Fransız Lisesi Meazunları Derneği, İ.Ü. İktisat Fakültesi Mezunları Derneği, Hacı Nimet Özden Camii Vakfı, Esnaf Hastanesi Koruma Derneği gibi pek çok derneğin üyesidir. Meslek kuruluşlarının doğal üyesi olarak 7 dönem İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyeliği gibi görevler üstlendi. )


- TAVİLOĞLU, MAHMUT (RİZE, 1920 - 1995) :

( Ticaret ile uğraştı. Sarıyer Spor Kulübünün kuruluş çalışmalarına katıldı.4 dönem (1947/48, 1948/49, 1950/51 ve 1958/59) yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptı. Sarıyer Spor Kulübünde hem amatörlük ve hem de profesyonellik dönemlerinde yönetici olarak görev yapan birkaç yöneticiden biridir. Divan kurulu üyesiydi. İstanbul Mahalli Profesyonel I. Lig karmasının Avrupa turnesinde sorumlu yönetici olarak görev yaptı. )


- TAVÎL/TAVÎLE[Ar. < TÛL | çoğ. TIVÂL] ile TAVÎLE[Ar.]

( Uzun. | Çok süren. İLE Hayvan katarı, birbiri ardına bağlanmış bir sıra hayvan. | At ahırı. | Çayıra koyuverilen hayvanın ayağına bağladıkları ip, tavla ipi. )


- TAVIR ALMAK ile/ve/<> HAKSIZLIK ETMEMEK/ETMEDEN!


- TAVIR ile/ve/değil/||/<>/< AKIL

( Tavrının olması için aklın olması gerekmez. )


- TAVIR ile/ve/değil/||/<>/< BAKIŞ


- TAVIR[Ar. < TAVR] değil/yerine/= DURUŞ


- TAVIR ile EDÂ


- TAVIR ile/ve KARİZMA


- TAVIR ile YAKLAŞIM


- TÂVİZ VER(ME)MEK ile GERİ ADIM ATMA(MA)K


- TÂVİZ VERMEK/VERMEMEK ile/ve/||/<> KAPI ARALAMAK/ARALAMAMAK


- TÂVİZ[Ar.] değil/yerine/= ÖDÜN


- TA'VÎZ[Ar. < İYÂZ] ile TA'VÎZ[Ar. < İVÂZ | çoğ. TA'VÎZÂT]

( Nazara ve başka kötülüklere karşı takılan muska. İLE Bedel verme, karşılık olarak bir şey verme/verilme. | [kimya] Bir cismin, bir başkası yerine geçmesi. )


- TAVLA ile DAMA

( Hesap + olasılık. İLE Küçük hesap. )

( Hayal. İLE Zekâ. )

( Satranç tahtasında, dama oynayan kaybeder. )


- TAVLA[Ar. < TAVÎLE] ile TAVLA[İt. < TAVOLA]

( At ahırı. | Hayvan katarı, birbiri ardına bağlanmış bir sıra hayvan. | Çayıra koyuverilen hayvanın ayağına bağladıkları ip, tavla ipi. İLE Bölümlere ayrılmış iki yanlı tahta üzerinde on beşerden, otuz pul ve iki zarla iki kişinin karşılıklı oynadığı oyun. | Bu oyunun üzerinde oynandığı, iki iç yüzü bölme desenli, dikdörtgen biçimindeki tahta kutu. )


- TAVŞAN ADASI ile/ve SEDEF ADASI ile/ve BÜYÜKADA ile/ve HEYBELİADA ile/ve BURGAZADA ile/ve KINALIADA

( Vapur ve motor seferleri, Eminönü, Kabataş, Bakırköy, Kadıköy ve Bostancı'dan yapılmaktadır. )

( Sedef Adası'na belirli saatlerde sadece Bostancı'dan ulaşılmaktadır. Tavşan Adası'na ise yapılmamaktadır. )

( bkz. ADALAR SEFERLERİ )

( "Prens Adaları" ya da "Kızıl Adalar" adlarıyla da bilinirler. )

( Türkiye'nin ilk Sanatoryum'u[Fr. < Lat. Verem hastalarının iyileştirilmesi için kurulmuş hastahane] Heybeliada'da, 1924 yılında kurulmuştur. )

( İmparatorluk ailesi ile devlet ileri gelenlerinin sürgün yerleridir. )

( İmparator II. Justinus, 569 yılında Büyükada'da bir saray ile bir manastır yaptırmıştır. [Bugünkü Maden semtinde] )

( IV. Leon'un annesi Eirene, II. Justinus'un sarayının bulunduğu yere, 775-780 yıllarında kadın manastırı inşa ettirmiştir. [Manastırın duvarları ile bir sarnıcın kalıntısı günümüze ulaşmıştır.] )

( Heybeliada, adını adada işletilen bakır madeninden almıştır. )

( Kınalıada'ya Bizans devrinde iki manastır yaptırılmıştır. )

( 944'te, İmparator Romanos Lekapenos ile 1071'de Malazgirt'te Selçuklular'a yenildikten sonra, Konstantinopolis'e dönüşünde IV. Romanos Diogenes, Kınalıada'ya sürgün edilir. )

( Sedefadası'nda, VIII. yüzyılda bir erkekler manastırı inşa edilmiştir. [Günümüzdeki kalıntılar bu yapıya ait olabilir.] )

( Tarihi kaynaklarda, Tavşan Adası'nda bir manastır varolduğu kaydedilmiştir. )

( NEANDROS ile/ve TEREUINTHA, TEREBINTHOS/TEREBINTHODES/ANTEROVITHOS ile/ve PITYADES MEGALE[Plinius], PRİNKİPİ/PRINKIPO[Bizans Devri'nde] ile/ve HAKLİ (BAKIR), KHALKE, KHALKITIS ile/ve ANTİGONİ/ANTIGONEIA, [Antikçağ yazarları, Erebinthus, Bizanslı yazarlar ise Therebintos ya da Panormos adını vermişlerdir] ile/ve PROTİ/PROTA["Birincisi" anlamına gelir] )

( PRINCESS ISLANDS )

( Heybeliada'da, en önemli Bizans Devri yapısı Panagia Kamariotissa Kilisesi'dir. [XIII. ya da XIV. yüzyılda inşa edilmiş, yonca planlı, son dönemin mimari özelliklerini yansıtan önemli bir örnektir.] )

( )


- TAVŞAN ile AMERİKA TAVŞANI/ŞİNŞİLA

( ... İLE Kemiricilerden, arka ayakları çok uzun, küçük bir memeli hayvan. )

( RABBIT vs. JACK RABBIT )

( LEPUS EUROPAEUS cum ERIOMYS CHINCILLA )


- TAVŞAN ile/değil ÇİŞİK/ÇİSİK/GÖCEN/GÜCE

( ... İLE/DEĞİL Tavşan yavrusu. )


- TAVŞAN ile TAVŞAN

( Tavşangillerden, hızlı koşan, kemirgen, bir tür memeli. | Atletizm yarışlarında rekor kırılabilmesi için tempoyu yüksek tutup belirli bir mesafeyi öteki yarışmacıların önünde koşan atlet. İLE Değerli ağaçlar üzerine, ince oymalar işleyen sanatçı, tahta oymacısı. )


- TAVŞAN ile YABANİ TAVŞAN

( KAVUŞ-KON ile ... )

( DVANŞ[Tuna Bulgarları'na ait kitâbelerde] ile ... )

( Tavşan ile ... )

( ERNEB[çoğ. ERÂNİB], ERNEBİYYE[: Tavşangiller.] ile ... )

( HARGÛŞ [HARGÛŞEK: Tavşan yavrusu.] ile ... )

( RABBIT vs. HARE )

( LEPUS EUROPAEUS cum ... )

( EL CONEJO con ... )


- TAVŞANOĞLU, PROF. DR. FAİK (ERZİNCAN, 1908) :

( İlk ve orta öğrenimini Erzincan'da tamamladıktan sonra İstanbul Orman Mektebi Âlisine girdi ve bu okulu 1929'da bitirerek Orman Yüksek Mühendisi oldu. Daha sonra bir sınavı kazanarak Avusturya'ya gitti ve burada Viyana Ziraat Üniversitesi'nin (Hoch Schule für Bodenkultur) Ormancılık bölümüne devam etti ve bu bölümü 1936'da başarı ile bitirerek Dipl. İng. Unvanını kazandı. Daha bonra burada hazırlamış olduğu "Rasyonul Nakliyat Su Olukları – Die rationelle Gestaltung der Wasserriesen" konulu doktora çalışmasını tamamlayarak 1937 yılında Dipl, İng. D. Ünvanını aldı. Yurda dönüp askerliğini de yaptıktan sonra Ankara Yüksek Ziraat Enstitüleri Orman Fakülteside Başasistan olarak göreve başladı. Askerlik görevini tamamladıktan sonra kuruluş halindeki kürsüsünün tüm sorumluluklarını üstlendi. 1939 - 1942 yılları arasında ikinci askerlik görevini yaptı. 1943'te "Belgrad Ormanı Yol Şebekesi ve Bu Ormanda Rasyonel Nakliyat Şekilleri" konulu Doçentlik tesiyle "Üniversite Doçenti" unvan ve yetkilerini aldı. Bu arada üçüncü askerlik görevini yaptı. 1945 yılıda ise Profesör oldu. 1951 - 1954, 1954 - 1956 ve 1959 - 1961 yılları arasında Üniversite Senatosunda üç dönem senatör olarak görev yaptı. Emekli olduğu 1978 yılına kadar İ.Ü. Orman Fakültesi Orman İşletme İnşaatı Kürsüsü Başkanı olarak görevine devam etti. "Orman Yolları ve Dekovillerin İnşaası Kılavuzu, 1949", Orman Dekovil Köprülerinin Statik Esaslara Göre Hesabı, 1951", "Orman Transport Tesisleri ve Taşıtları,1949","Dağlık Arazide Dere Havzalarının Islahı, 1964", "Orman Transport Tesisleri ve Taşıtları (Karayolları, Orman Dekovil Hatları, Orman Hava Hatları, Orman Su Yolları),1955", "Su Motorları Bilgisi (Su Çarkları ve Türbinleri). 1962", "Su yataklarının Tahkimi, Dağlık Arazi ve Dere Havzalarında Sel Kontrolu, 1967", "Orman Yollarının Makinhe ile İnşası İçin Arazide Yapılması Gerekli Ölçmeler, Proje Tanzimi ve Yolların Yapım ve Bakımı, 1969", "Vinçli Hava Hatları, 1971", "Sel Yataklarının Tahkimi, 1974" isimli kitapları ve pek çok bilimsel makali yayını bulunmaktadır. )


- TAVSİYE ETMEK değil/yerine/= ÖNERMEK/SALIK VERMEK


- TAVSİYE ve/> İSTİŞÂRE


- TAVSİYE ile/ve NASİHAT

( NASİHAT: SAMİMİYET )

( RECOMMENDATION vs./and ADVICE )


- TAVSİYE değil/yerine/= SALIK VERME


- TAVSİYE ile/ve/||/<>/> TEŞVİK


- TAVSİYE ve/||/<> VASİYET


- TAVUK ile ÇAYIRTAVUĞU

( ... İLE Ormantavuğugillerden, sırtı beyaz çizgili, siyah ve esmer, karnı siyah bir kuş. )

( ... cum TYMPANUCHUS CUPIDO )


- TAVUK ile/ve/değil KAR TAVUĞU

( ... İLE/VE Kuzey Kutbu'nda yaşarlar. )


- TAVUK ile KARATAVUK

( ... İLE Karatavukgillerden, tüyleri kara, meyve ve böceklerle beslenen ötücü kuş. )

( ... cum TURDUS MERULA )


- TAVUK ile/değil/yerine/>< KARTAL

( Kısmen ve kısa uçabilir fakat yükselemez. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< En yüksekte uçabildiği gibi alçaktan da uçabilir. )


- TAVZİF[Ar.] değil/yerine/= GÖREVLENDİRME


- TAVZİH[< VUZÛH]:
AÇIKLAMA, AÇIK ANLATMA, AYDINLATMA -<


- [not] TAXONOMY ile/ve/değil/yerine/<>/> CLADISTIC TAXONOMY

( Sınıflandırma. İLE Kladistik sınıflandırma. )

( LINNAEUS/LINNE vs./and/<>/>/but HELLING[1966] )


- TAY/TAYLAK ile SIPA[Abazaca < SPAU: Çocuk.]/KODOK/KURRAG[Fars.]

( At yavrusu. [Üç yaşına kadar] İLE Eşek yavrusu. )

( GULİN ile ... )

( MÜHR[çoğ. EMHÂR, MİHÂR] ile KÜRRE )

( KÜRRE ile KÜRRE-İ HAR )

( COLT/FOAL vs. DONKEY-FOAL )

( HIPPOMAN: Yeni doğan tayın alnındaki küçük siyah zar. )


- TAY ile TAY[Fars.]

( Üç yaşına kadar olan at yavrusu. İLE Denk, eşit, eş. | Hayvanın bir yanındaki yük. )


- TAYF[Ar.]/SPEKTRUM[İng. < SPECTRUM] ile ÇEŞİTLİLİK | YELPAZE

( Birleşik bir ışık demetinin bir biçmeden geçtikten sonra ayrıldığı basit renklerden oluşmuş görüntü. )


- TAYFA[Ar. < TAİFE] ile MİÇO/MUÇO[İt.]

( Bir gemide bulunan, türlü işlerde çalıştırılan sefer işçileri. | Aynı işi yapan topluluk. | Birinin yanında bulunan yardakçılar, koşuntu. İLE Gemilerde, küçük yaşta tayfa yamağı. )


- TAYFA[Ar.] ile SERDÜMEN[Fars. < İt.]

( ... İLE Dümen kullanmakla görevli, bilgili ve deneyimli tayfa. | Savaş gemilerinde, çavuştan daha yüksek bir aşamada bulunan er. )


- TAYFÖLÇER ile/ve/||/<> TAYFÖLÇÜMÜ

( Işın tayflarını incelemeye yarayan alet, spektroskop. İLE/VE/||/<> Işın tayflarının incelenmesi, spektroskopi. )


- TAYFUR, FERDİ (ADANA, 1945) :

( Uzun yıllardan beri Sarıyer'de ikamet etmektedir. Gerçek adı Turan Bayburt'tur. Ses ve sinema sanatçısıdır. Arabesk müzik dalında büyük aşama gösterdi ve en çok ilgi gören sanatçılardan biri oldu. Aynı zamanda sinema filmlerinde oynadı. Birçok filmin yönetmenliğini yaptı. Yaklaşık olarak 50 kaset ve 30'dan fazla film yaptı. )


- TA'YÎN[Ar. < AYN] ile TAHÎN[Ar.]

( Ayırma, belirli etme. | Bir memuriyete koyma. | Tayın, asker ekmeği. | Erzak. İLE Öğütülmüş tahıl. | Darı unu. | Şekerle karıştırılarak helvası yapılan öğütülmüş susam. )


- TAYİN ile TAKDİR


- TAYIN ile TAYİN

( Asker azığı. | Asker ekmeği. | Savaş ya da seferberlik dönemlerinde, vatandaşlara karneyle dağıtılan ekmek. İLE Ne olduğunu anlama, gösterme, belirtme, kararlaştırma. | Atama. )


- TAYİP[Ar.] değil/yerine/= KINAMA


- TAYLAN GÖZBERK PARKI :

( Reşitpaşa Mahallesindedir. 305,68 m²'lik bir alan üzerindedir. 143,17 m²'lik yeşil alanı, bulunmaktadır. )


- TAYLASÂN/MAŞLÂH ile MAŞLÂH

( Sarığın, tâc-ı şeriften sarkan ucu. | Başa ve boyna sarılan şal vb. [Hizmeti simgeler.] İLE Tek parçalı ve kol yerine yarıkları olan bir çeşit kadın üstlüğü. )


- TAYLOR İLE FOURİER İLE LAURENT ile/||/<> SERİ AÇILIMLARI

( Fonksiyon seri temsilleri. )

( Formül: f(x) = Σaₙxⁿ )

( Brook Taylor tarafından 1715 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1685-1731) (Ülke: İngiltere) (Alan: Matematik) (Önemli katkıları: Taylor serisi, Taylor teoremi) )


- TAYLOR İLE MACLAURİN İLE LAURENT İLE FOURİER İLE LAPLACE ile/||/<> SERİ AÇILIMLARI

( İşlevlerin farklı seri gösterimleri ve uygulama alanları. )

( Formül: f(x) = Σ f⁽ⁿ⁾(a)/n! (x-a)ⁿ )

( Brook Taylor tarafından 1715 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1685-1731) (Ülke: İngiltere) (Alan: Matematik) (Önemli katkıları: Taylor serisi, Taylor teoremi) )


- TAYLOR SERİES ile/||/<> FOURİER SERİES

( Taylor polynomyal yaklaşım, Fourier trigonometrik. )

( Formül: Polynomial İLE trigonometric )

( Brook Taylor tarafından 1715 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1685-1731) (Ülke: İngiltere) (Alan: Matematik) (Önemli katkıları: Taylor serisi, Taylor teoremi) )


- TAYLOR SERİSİ ile/||/<> FOURİER SERİSİ

( Taylor polinom, Fourier trigonometrik açılımdır )

( Formül: xⁿ İLE sin/cos )

( Brook Taylor tarafından 1715 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1685-1731) (Ülke: İngiltere) (Alan: Matematik) (Önemli katkıları: Taylor serisi, Taylor teoremi) )


- TAYLOR SERİSİ ile/||/<> MACLAURİN SERİSİ

( Taylor genel nokta etrafında, MacLaurin x=0 etrafında açılım )

( Formül: f(x) = Σ f^(n)(a)(x-a)^n/n! İLE Σ f^(n)(0)x^n/n! )

( Brook Taylor tarafından 1715 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1685-1731) (Ülke: İngiltere) (Alan: Matematik) (Önemli katkıları: Taylor serisi, Taylor teoremi) )


- TAYMİNG/TIMING yerine ZAMANLAMA


- TAYT ile/değil TAYF

( Bacakları sıkı saran özel kumaştan yapılmış bir pantolon türü. | Sızmaz, su geçirmez bir kumaştan yapılmış şort giyecek. İLE Birleşik bir ışık demetinin bir biçmeden geçtikten sonra ayrıldığı yalın renklerden oluşmuş görüntü. )


- TAYYÂRE[Ar.]["TEYYÂRE" değil!] değil/yerine/= UÇAK


- TAYYETMEK[Ar.< TAYY] değil/yerine/= ÇIKARMAK | ARADAN ÇIKARMAK, YOK ETMEK


- TAZACCU'[Ar.] ile TAZACCUR[Ar.]

( Üşenme, gevşek davranma. İLE İç sıkılması, sıkıntı. )


- TAZALLÜM[Ar.] değil/yerine/= SIZLANMA, YAKINMA


- TAZAMMUN[Ar.] (ETMEK) değil/yerine/= İÇERMEK | İÇLEM


- TAZARRU'[Ar. < ZURÛ] değil/yerine/= YALVARMAK

( Kendini alçaltarak yalvarma. İLE Yalvarma. )

( YALVAR: Para. [BÂKÎ'nin bir şiirindeki son beytinde geçen] )


- TAZE FASULYE[Yun.] ile KURU FASULYE

( Porto Riko'da bulunan Adjuntas da, kuru fasulye ve pilavıyla ünlü bir dağ kasabasıdır. )

( GREEN BEAN vs. HARICOT BEAN )

( CICER ARIETINUM cum PHASEOLUS VULGARIS )


- TAZE ÜZÜM ile KURU ÜZÜM

( image )

( [100 gr.'daki kalori] 67 ile 299 )

( [100 gr.'daki fruktoz/şeker] 16 ile 59 )


- TAZE ve/<> DENGELİ


- TAZELEYİCİ ve/||/<> GENÇLEŞTİRİCİ

( Uyku, yıkanma, sarılmak, birlik, oyun, hareket, çalışma, spor, felsefe, dil, bilim, doga, yeşil, sanat, sevgili, dost, sohbet. )


- TAZI ile TÜRK TAZISI


- TAZİP[Ar. TAZİB] değil/yerine/= SIKINTIYA SOKMA, ÜZME


- TÂZİR ile/ve/||/<> TEKDİR

( Azarlama. İLE/VE/||/<> Azarlama. )


- [ne yazık ki]
TAZIYA, "TUT!" ve/||/<> TAVŞANA, "KAÇ!"


- TA'ZİYE[Ar. < AZV] değil/yerine/= YARA(BAŞ) SAĞILIĞI/İYİLEŞMESİ DİLEME

( Caferî mezhebinde olanların Muharrem ayında yaptığı matem töreni. )


- TAZİYE[Ar.] ile TARZİYE[Ar.]

( Ölen kişinin yakınlarına üzüntünü paylaştığını belirtme/bildirme. İLE Yapılan kötü bir davranış için özür dileme, gönül alma. )


- TAZİZ[Ar.] değil/yerine/= SEVGİ İLE ANMA


- TAZLÎL/TADLÎL[Ar.] ile TAZLÎL[Ar. < ZILL]

( Dalâlete düşürme, doğru yoldan çıkarma, azdırma, ayartma. İLE Gölgelendirme, gölgelendirilme. )


- TAZMANYA CANAVARI/SARCOPOLUS[Lat.] ile ...

( Yeni Zelanda'nın güneyindeki Tazmanya'da yaşar. Gebelik süreleri 21 gündür. Her doğumda 30 civarında çok minik yavruları olur annenin sadece 4 memesi olduğu için ancak 3-4'ü yaşar. )


- TAZYİK[Ar.] değil/yerine/= BASINÇ


- TAZZİK değil TAZYİK


- TBI/TOTAL BODY IRRADİATION | TRAUMATIC BRAIN İNJURY[İng.] değil/yerine/= TÜM GÖVDE IŞINLAMASI | TRAVMATİK BEYİN HASARI


- TD-DFT ile/||/<> CIS

( TD-DFT zamana bağlı uyarılmış İLE CIS configuration interaction. )

( Formül: DFT bazlı İLE HF bazlı )


- TDP/FRESH FROZEN PLASMA[İng.] değil/yerine/= TAZE DONMUŞ PLAZMA


- TE[Ar.] ile TE[Ar.]

( Osmanlı abecesinin dördüncü harfi. | Ebced hesabında 400 sayısının karşılığıdır. İLE Kadar, dek, değin. )


- TEABBÜD ve TEDEBBÜR


- TEÂDÜL[Ar.] değil/yerine/= DENKLEŞME, DENKLİK, BİRBİRİNE DENK OLMA


- TEÂKUP[Ar.] değil/yerine/= ART ARDA GELME


- TEALİMİYYÛN ile/ve/||/<> TABİÎYYÛN ile/ve/||/<> İŞRAKİYYÛN ile/ve/||/<> MENAZİRÛN

( Matematikçiler. İLE/VE/||/<> Fizikçiler. İLE/VE/||/<> Aydınlanmacılar. İLE/VE/||/<> İbn Heysem'ciler. )


- TEAMÜL ÇARKI ile/ve TEKÂMÜL ÇARKI

( [İnsandaki] Uzun Devran. İLE Kısa Devran. )

( Kişinin zuhur âlemine gelişine kadarki süre[ç]. İLE Kişinin mânâya dönüşüne kadarki süre[ç]. )


- TEAR vs. TEAR

( Gözyaşı. İLE Yırtılma. )


- TEARRÜF ile TEÂRÜF[< AREF] ile ...

( Bir şeyi araştırarak öğrenme. İLE Bir şeyin herkesçe bilinmesi. )


- TEÂSÜR[Ar.] değil/yerine/= GÜZEL GEÇİNME, DİRLİK ETME


- TEÂVÜN[Ar. < AVN çoğ. TEÂVÜNÂT] değil/yerine/= YARDIMLAŞMA


- TEBÂ[Ar.] ile/ve REÂYÂ[Ar.]

( ... İLE/VE Bir hükümdarın yönetimi altındaki halk. | Tanzimat'tan önce, Osmanlı'nın Müslüman olmayan uyrukları. | Hristiyan. )


- TEBA'[Ar.] ile TEBAA[Ar. < TÂBİ]

( Uyma, tâbi olma. İLE Uyruk, bir devletin hükmü altında bulunan kişi/ler. )


- TEBAA ile/değil/yerine VATANDAŞ


- TEBÂDÜL[Ar. < BEDEL] ile TEBÂDÜR[Ar. < BÜDÛR | çoğ. TEBÂDÜRÂT]

( Birbirine bedel olma, birbirinin yerini tutma, değişme. İLE Ansızın akla gelme. | İki şairin birbirinden habersiz olarak aynı şiiri söylemesi. )


- TEBAHHUR[Ar. < BAHR] ile TEBAHHUR[Ar. < BUHÂR | çoğ. TEBAHHURÂT]

( Deryalanma, denizleşme. | Bir şeyin içine dalma ve pek derinine varma. | Bir ilimde derinleşme, uzmanlık kazanma. İLE Buğulanma, buğu haline girme. | Tütüslenme. )


- TEBAİYET[Ar.] değil/yerine/= YASAYA/BUYRUĞA UYMA | DEVLETE/GÜÇLÜ KİŞİYE BAĞLANMA


- TEBÂRÜZ ile/ya da TEMÂYÜZ

( Belirme, görünme. İLE/YA DA Başkalarına göre üstün duruma gelme, sivrilme, seçkinleşme. )


- TEBÂYÜN ile/||/<> TEDÂHUL

( Farklılık, iki ya da daha fazla sayı arasında herhangi bir ortak kat ya da bölen ilişkisinin bulunmaması. İLE/||/<> Girişimlik, iki ya da daha fazla sayının aynı anda birbirinin katları olması durumu. )


- TEBCÎL[Ar. < BECL/BÜCÜL] değil/yerine/= ULULAMA, AĞARLAMA | ÖVME


- TEBDÎL[< BEDEL] ile DEĞİŞTİRME

( DEĞİŞTİRME, DEĞİŞTİRİLME, BAŞKA BİR HÂLE GETİRME )


- TEBDİL-İ HAVA[Ar. < HEVÂ] değil/yerine/= HAVA DEĞİŞİKLİĞİ


- TEBEDDÜL[Ar.] değil/yerine/= BİR DURUMDAN, BAŞKA BİR DURUMA GEÇME, DEĞİŞME


- TEBEDDÜN[Ar.] ile/değil TECESSÜM[Ar.]

( "Bedenlenme". İLE/DEĞİL Boyut kazanma, nesneleşme. | Görünmeye başlama, belirme. | Göz önüne gelme, canlanma. )


- TEBEHHÜL[Ar.] ile TEBEHHÜR[Ar.]

( Okumak/tahsil için sıkıntı çekme. İLE Kısa ve sık soluk alma. )


- TEBELLEŞ[Ar.] değil/yerine/= BİRBİRİNE GEÇMİŞ, KARMAKARIŞIK, KARIŞMIŞ


- TEBELLÜĞ[Ar.] değil/yerine/= BİLDİRİMİ ALMAK


- TEBELLÜL[Ar.] ile TEBELLÜR[Eski Türkçe < BİLLÛR]

( Islanma, nemlenme. İLE Billurlaşma. [Fr. CRISTALLISATION] )


- TEBELLÜR[Ar.] ETME değil/yerine/= BELİRGİNLEŞME


- TEBERRU'[Ar. < BURÛ | çoğ. TEBERRUÂT] ile TEBERRÛ/TEBERRÂ[Ar. < BERÂ]

( Bağış, bağışlama. İLE Uzaklaşma, uzak durma, çekilme. | Sevmeyip yüz çevirme. [>< TEVELLÂ] )


- TEBERRÜK[< BEREKET] ile MÜBÂREK SAYMA, UĞUR SAYMA


- TEBEŞİR ile/değil ALÇITAŞI

( Kalsiyum karbonat. İLE/DEĞİL Kalsiyum sülfat dihidrat. )

( ... İLE/DEĞİL En az 4000 yıldır çıkarılmaktadır. Çıkarılan tüm alçıtaşının %75'i alçı ve ondan yapılan kartonpiyer, fayans ve ortopedide kullanılır. )

( ... İLE/DEĞİL Çimentonun çok önemli bir bileşenidir. Gübre, kağıt ve kumaş üretiminde de kullanılmaktadır. )

( Piramit'lerin içindeki sıvalar alçıtaşıyla yapılmıştır. Bina sıvaları da alçıtaşındandır. )

( GYPSOS[Yun.] > GYPSUM[İng.] )


- TEBEŞİR[Fars.] ile/ve/||/<>/< KALSİT

( Toz zerreciklerinden oluşan, çizdiği yerde iz bırakan, beyaz ya da açık renkte kireçli kaya. | Bu nesneden yapılan, kara tahta, duvar vb. yüzeylere yazı yazmak için kullanılan, beyaz ya da renkli çubuk.[Tebeşir, bir tür kalsittir.] İLE/VE/||/<>/< Billurlaşmış doğal kalsiyum karbonatı. )


- TEBESSÜL[Ar.] ile TEBESSÜR[Ar.]

( Yüz asma, somurtma, yüzünü ekşitme. İLE Sivilce çıkması. )


- TEBESSÜM ile MÜDÂRÂ[Fars.][MÜDÂNÂ değil!]

( ... İLE Yüze gülme, dost gibi görünme. )


- TEBESSÜM :) ve/<> TEFEKKÜR ve/<> TEŞEKKÜR ve/<> TEZEKKÜR

( GÜLÜMSEME ve/<> DÜŞÜNME ve/<> KIVANÇ ve/<> ANMA/ANIMSAMA/TEKRAR )


- TEBEVVÜL-İ SÜKKER ile TEBEVVÜL-İ SÜKKERÎ ile TEBEVVÜL-İ ZÜLÂL ile TEBEVVÜL-ÜD-DEM

( Şekerin sidik yoluyla çıkması, şeker işeme. İLE Sidikte şeker bulunması. İLE Sidikte albümin bulunması. İLE Kan işeme, sidiğin kana karışarak kan zehirlenmesi. )


- TEBEYYÜN[Ar.] değil/yerine/= BELİRLİ OLMA


- TEBEZZÜL[Ar.] ile TEBEZZÜR[Ar.]

( Yarılma. İLE Sporlanma. )


- TEBHÂL/E[Ar.] | COLD SORE, HERPES[İng.] değil/yerine/= UÇUK


- TEBHÎL[Ar. < BAHAL, BUHL] ile TEBHÎR[Ar. < BUHÂR | çoğ. TEBHÎRÂT] ile TE'BÎR[Ar.]

( Biri için hasis, pinti deme. İLE Buğu haline getirme. | Tütsüleme, tütsülendirilme. | Etüvden geçirme. İLE Aşılama.[Ağaç.] )


- TE'BÎS[Ar.] ile TEB'ÎZ[Ar.]

( Hakaret, horlama. İLE Bölüm bölüm ayırma, paralama. )


- TEBLİĞ ile/ve/değil/||/<>/>/< TEMSİL


- TEBSÎL[Ar. < BASAL] ile TEBSÎR[Ar.]

( Soyup soğana çevirme/çevrilme. İLE Tarif ve açıklama. [kişinin gözünü açacak biçimde] )


- TEBSÎL[Ar. < BASAL] ile TEBZÎL[Ar. < BEZL]

( ... İLE Yarma, delme. | Bir uzvun suyunu boşaltmak üzere o yeri bir aletle delme işlemi. )


- TEBŞÎR[< BEŞR] değil/yerine/= MÜJDE VERME, MÜJDELEME, MÜJDELENME


- TEBSÎR[Ar.] ile TEBZÎR[Ar. < BEZR | çoğ. TEBZÎRÂT]

( ... İLE Tohumu saçıp dağıtma. | Har vurup harman savurma. )


- TEBŞÎRÂT[< TEBŞÎR] = MÜJDELEMELER | RÜYADA ALINAN MÂNEVÎ MÜJDELER


- TEBYİN ile/ve/||/<> TEBLİĞ


- TEBZÎL[Ar. < BEZL] ile TEBZÎR[Ar. < BEZR | çoğ. TEBZÎRÂT]

( Yarma, delme. | Bir örgenin suyunu boşaltmak üzere o yeri bir araçla delme işlemi. İLE Tohumu saçıp dağıtma. | Har vurup harman savurma. )


- TECÂHÜL[Ar.] değil/yerine/= BİLMEZ GİBİ GÖRÜNME, BİLMEZLİKTEN GELME


- TECÂNÜS[Ar.] değil/yerine/= BİR BÜTÜNÜ OLUŞTURAN ÖĞELER ARASINDA UYUM BULUNMASI DURUMU


- TECA'ÜD[Ar. < CA'D] değil/yerine/= BÜKLÜM BÜKLÜM SAÇ

( Saçın kıvırcık, büklüm büklüm olması. )


- TECAVÜZ değil/yerine/>< ANLAMA (ÇABASI)

( Tecavüz eden, anlayamaz ve anla(/ya)mamıştır. )


- TECÂVÜZ[Ar.] değil/yerine/= SALDIRAŞ


- TECDÎL[Ar.] ile TECDÎR[Ar. < CEDERÎ]

( Yere vurma/yıkma. İLE Çocuğun çiçek çıkarması. )


- TECDİT/TECDİD[Ar.] değil/yerine/= TAZELEME


- TECELLÎ ile/ve/<> FEYZ

( İkisi de süreklidir. )


- TECELLİ ile/ve GÜZELLİK

( AHLÂK: Vahiy yoluyla gelen tecellî. )


- TECELLİ ile SEZGİ

( Dışta. İLE İçte. )


- TECELLİ[Ar.] ile/ve/||/<> TAHAKKUK[Ar.]


- TECELLÎ ile/ve/<> TECESSÜM


- TECENNÜN[Ar.] değil/yerine/= ÇILDIRMA, DELİRME, AKLINI OYNATMA


- TECERRÜT/D[Ar.] değil/yerine/= HERŞEYDEN UZAKLAŞMA, SIYRILMA, SOYUTLANMA


- TECESSÜM[Ar.] ile TECESSÜS[Ar.]

( Boyut kazanma, nesneleşme. | Görünmeye başlama, belirme. | Göz önüne gelme, canlanma. İLE Olağan/basit merak. | Yoklama, araştırma, dikkat ve çabayla araştırma. | Bir şeyin iç yüzünü araştırıp sırrını çözmeye çalışma. | Gözetleme. )


- TECESSÜS[Ar. < CESS] değil/yerine/= ANLAMA MERAKI

( OLAĞAN/BASİT MERAK | YOKLAMA, ARAŞTIRMA, DİKKAT VE GAYRETLE ARAŞTIRMA | BİR ŞEYİN İÇ YÜZÜNÜ ARAŞTIRIP SIRRINI ÇÖZMEYE ÇALIŞMA | GÖZETLEME | MERAK )


- TECEZZÜV[Ar. < CÜZ]/TECEZZÎ değil/yerine/= KISIM KISIM BÖLÜNME, DOĞRANMA, UFALMA

( KISIM KISIM BÖLÜNME, DOĞRANMA, UFALMA )


- TEÇHİL[Ar.] değil/yerine/= BİRİNİN BİLGİSİZLİĞİNİ SÖYLEME

( Birinin bir konuda bilgisizliğini söyleme, bilmezleme. )


- TEÇHİZ[Ar.] değil/yerine/= DONATMA, DONATIM


- TECİL[Ar.] değil/yerine/= ERTELEME


- TECİM/TİCARET:
KAZANMAK ya da GEREKSİNİMİNİ KARŞILAMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KAZANDIRMAK ya da GEREKSİNİMİ KARŞILAMAK


- TECİMER, AHMET (SARIYER, 1911 - 1979) :

( Sarıyerlidir. Ticaretle uğraştı. Sarıyer'deki her tür sosyal faaliyetin içinde bulundu. Bilhassa spor ile çok ilgilendi. Sarıyer Gençlik Mahfilinin en aktif üyelirenden biriydi. Üyesi olduğu Sarıyer Spor Kulübünde bir dönem (1948 - 1949) yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptı, Sarıyer Spor Kulübünden "Hizmet Armağanı" ödülü aldı. )


- TECİM/SEL / TİCARET/TİCARİ ile/ve ÜRETİM/SEL

( Üretim Geliştirme Aşamaları: Araştırma Gözlem Çözümleme Geliştirme Deneme Tecimleştirme/Ticarileştirme )

( Exploration Screening Analysis Development Test phase Commercialisation
COMMERCE vs./and PRODUCTION )


- TECRÎD[< CERED] ile/değil TEDRÎC[< DURÛC]/KERTELEME

( Soyma, soyulma. | Ayırma, bir tarafta tutma. | Soyutlama. | Yalıtma. | Önce gönlünü gafletten, nefsini hevâdan, dilini boş sözden arındırıp dünyayı zihninden/kalbinden çıkararak Hakk'a yönelme. İLE/DEĞİL Derece derece, basamak basamak ilerle(t)me. )


- TECRİD ET VE SAKLA! ve/<> TESBİH ET, YAŞA!


- TECRÎD[< Ar. CERED | çoğ. TECRÎDÂT] ile/< İNTİZÂ[< Ar. NEZ]

( Maddî olandan arındırmak. | Soymak/soyutlamak. İLE/< Dış-dünyada, bir nesnede gizilgüç[bilkuvve/potansiyel] olarak bulunan bir özelliği, zihnin soyutlayarak yetkin örnek[ideal-form] haline getirmesi. | Ayıklamak. )

( Soyma, soyulma. | Ayırma, bir tarafta tutma. | Herşeyden el-ayak çekme. | Soyutlama. | Yalıtma. | Bir şairin kendini soyut bir kişilik, yani ayrı bir kişi sayarak ona hitab etmesi. | Noktasız harflerden oluşan sözcüklerle tümce ya da mısra yapma. İLE/< Çekip koparma, koparıp alma. )

( İntizâ olmadan, tecrîd olmaz. )

( Without the extraction, there cannot be the abstraction. )

( ABSTRACTION vs./< EXTRACTION )


- TECRİD ile/ve/||/<> TEHZÎB

( İlimde. İLE/VE/||/<> Amelde. )


- TECRİD ile/değil/yerine TEZKİYE


- TECRİT ile/ve/||/<> İNZİVÂ


- TECRİT ile RİYÂZÂT


- TECRİT[Ar.]/ABSTRAKSİYON[Fr./İng.] değil/yerine/= SOYUTLAMA


- TECRİT ile/ve/değil/yerine/||/<>/> TEHCİR

( Ayırma. | Birini dış dünyadan kopararak kendi durumuna bırakma. | Bulaşıcı hastalığın daha fazla canlıya bulaşmasını önlemek amacıyla sayrının öteki canlılarla olan ilişkilerinin en az seviyeye indirilmesi ya da kesilmesi. | Soyutlama. | Yalıtım. | Mahkûmu cezasını tek başına çekmesi için öteki hükümlülerden ayırma. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Göç ettirmek. )


- TECRÜBE SAHİBİ[Ar.] değil/yerine/= DENEYİM İYESİ


- TECRÜBE[Ar.] değil/yerine/= DENEYİM


- TECVÎD[< CEVDET] ile ...

( BİR ŞEYİ GÜZEL YAPMA | KUR'AN'-I KERÎM'İ USÛLÜNE BAĞLI KALARAK OKUMA İLMİ | BU OKUMAYI ÖĞRETEN KİTAP )


- TECVİT/TECVİD[Ar.] değil/yerine/= SÖZCÜĞÜ, DÜZGÜN/UYGUN OKUMA

( Sözcüklerin söylenişinde, seslerin çıkaklarına, uzunluk ve kısalıklarına göre okunması. | Kur'ân-ı Kerîm'in, doğru okunmasını sağlayan bilim. | Bu bilim üzerine yazılmış kitap. )


- TECVİZ[Ar.] değil/yerine/= İZİN VERME

( Yapılmasını uygun bulma. )


- TECZÎ'[Ar.] ile/değil TECZİE[Ar. < CÜZ] ile/değil TECZÎR[Ar. < CEZR]

( ... İLE/DEĞİL Bölüm bölüm ayırma, bölme, doğrama, ufaltma. İLE Karekökünü alma, cezrini bulma. )


- TEDÂHÜL[Ar.] ile TEDÂVÜL[Ar.]

( Birbirinin içine girme. | Ödemede gecikme. | Yığılıp kalma, birikme. İLE Dolanım. )


- TEDAİ[Ar. < DA'VET] değil/yerine/= ÇAĞRIŞIM


- TEDARİK/Lİ ile TEDBİR/Lİ


- TEDAVİ" BAKANLIĞI değil/yerine SAĞLIK BAKANLIĞI


- TEDAVİ ile/ve DÖNÜŞÜM


- TEDAVİ[Ar.] ile/ve OTAMA/SAĞALTIM/TERAPİ[Fr.]

( Fiziksel olana. İLE Zihinsel olana. )

( Örgenlere uygulanabilen. İLE/VE Tine uygulanabilen. )


- TEDAVİ/TREATMENT[İng.] ile SAĞALTIM/SAĞALTMAK ONULTUM/ONULTMAK


- TEDÂVİ ile/ve/||/<>/> TELÂFİ


- TEDÂVÜL[Ar. < DEVLET | çoğ. TEDÂVÜLÂT] ile TEDÂVÜR[Ar. < DEVR]

( Elden ele gezme, dolaşma, kullanılma. İLE Sıra ile yapma, karşılıklı yapma. )


- TEDÂVÜL[Ar.]/SİRKÜLASYON[Fr.] değil/yerine/= DOLAŞIM/DOLANIM


- TEDBİR[Ar. < DÜBÛR] ile/ve TEMKİN[Ar. < MEKÂNET]

( Tedbirli ve mütevazı olun, şansı yakalarsınız. )

( Bir şeyi sağlayacak ya da önleyecek yol, yöntem, çözüm, çare. İLE/VE Bir işin sonunu düşünerek ölçülü, tedbirli davranma. | Ağırbaşlılık. | Hastalığın bir yere yerleşmesi. | İhtiyat, tedbir. )

( PRECAUTION vs./and COMPOSURE )


- TEDBİR ile/ve/değil/yerine/>/< AKIL

( Dışarıda. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>/< İçeride. )

( Bilgisizde. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>/< Düşünende. )

( "Gelecekte." İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>/< Şu anda ve burada. )

( Nesne. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>/< Kavram. )


- TEDBİR ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< FİKİR (ETMEK)

( Sonuca yönelik düşünme. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Sonuca yönelik olmayan düşünme. )

( Zât bakımından aynı, itibar bakımından ayrılardır. )

( Sona bakmak. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Yola bakmak. )

( [not] Thinking to [get/go] consequence. VS./AND/BUT/||/<>/>/< Any kind of thinking without consequence.
Any kind of thinking without consequence. INSTEAD OF Thinking to [get/go] consequence. )

( [not] PRECAUTION vs./and/but/||/<>/>/< TO THINK
TO THINK instead of PRECAUTION )


- TEDBİR ile GEREKLİLİK

( PRECAUTION vs. NECESSITY )


- TEDBİR ile/ve/||/<>/< İHTİYÂR


- TEDBİR[Ar. < DÜBÛR] ile İHTİYÂT

( Bir şeyi elde edecek ya da önleyecek yol, çare. | Kul irâdesi. İLE İleriyi düşünerek/görerek davranma. | Sakınma. | Yedek. )


- TEDBİR ve/||/<> İTİDAL ve/||/<> CESÂRET


- TEDBİR ile PARANOYA

( Tedbirli ve mütevazı olun, şansı yakalarsınız. )

( Sonuca yönelik düşünme. İLE Sonuca yönelik olmayan düşünme. )

( ASPHALEIA ile/ve ... )

( Bir olay ya da kişinin bir durumu/sorunu ile sınırlı/özel kalabilen. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/> Sürekli ve her koşulda, herhangi bir özel durumla sınırlı kalmayacak sürekli/kalıcı olan. )

( Seninle. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/> Senden sonra da! )

( Ne olduğu. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/> Ne/nasıl[ne/yin asıl] olması gerektiği. )

( Çözümsüzlük hiçbir zaman çözüm değildir/olamaz! [kabul edilemez/edilmemeli, gözardı edilemez/edilmemeli, boş verilemez/verilmemeli, ertelenemez/ertelenmemeli!] )

( PRECAUTION vs. PARANOIA
PRECAUTION vs./and COMPOSURE
PRECAUTION vs. NECESSITY
PRECAUTION vs. TO THINK
Thinking to [get/go] consequence. WITH Any kind of thinking without consequence.
ESTABLISHING vs./and DIAGNOSIS
SECCURITY vs./and PRECAUTION
SOLUTION vs./and PRECAUTION
SOLUTION vs./and CONSEQUENCE/RESULT
SOLUTION vs./and EXPLANATION
SOLUTION vs./and GAME
FINDING SOLUTION vs. FIX THE SOLUTION
[not] SOLUTION vs./and/>/but CONTINUAL/REAL SOLUTION
CONTINUAL/REAL SOLUTION instead of SOLUTION
PRECAUTION vs. PARANOIA )


- [ne yazık ki]
"TEDBİR" ile/değil/yerine/>< SEVGİ

( Her konuda tedbirli olabiliriz; ancak, "severken/sevdiğimize karşı tedbirli olmak", gerçek mutluluk için en zararlısıdır. )


- TEDBİR ile/ve/değil/yerine/<>/< TAKDİR

( Tedbir, takdirin parçasıdır. )


- TEDBİR[< DÜBÛR] ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TAKDİR

( Bir şeyi temin edecek ya da önleyecek yol, çare. | Kişinin ihtiyâr ve istenci/irâdesi. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< ... )

( Tedbir, takdirin parçasıdır. )

( Yaptığın şeyin tedbirini, takdir-i Hüdâ'dan bekle. )

( Takdirden gelene, tedbir kılınmaz
Ne kılayım çare, ben, şimdiden geri
Yaram türlü türlü, merhem bulunmaz
İstersen merhemi, çal, şimdiden geri
( Tecellim böyleymiş, kime, ne diyeyim )

Geçti elden, gitti muhabbet çağı
Rakip, bahçeye kurmuş otağı
Yıkılsın çevresi, bostanı bağı
El girsin bağına, var, şimdiden geri
( Seher yeli, sevdiğimden bir haber )

Sen bir gonca gülsün, istife karış
İstersen gül oyna, dilersen sarış
Gönlün kimi isterse, ülfet et konuş
Yârim, sana destur var, şimdiden geri
( Tecellim böyleymiş, kime, ne diyeyim )

Kul Abdal'ım, bir sultanam ayılım
Yüz sür beni, eşiğinde sayılım
Hakk'tan gelen tecellime, kayılım

Kul Abdal'ım, yalan dünya, vefâsız
Âlemde bir yâre düştüm, devâsız
Sen bana yâr olmazsın, be hey vefâsız
Var kime olursan ol, şimdiden geri
( Seher yeli, sevdiğimden bir haber )

[ Veysel (Âşık) 'tan
dinlemek üzere burayı tıklayınız... ]

[ Sürekli erişim adresi...
www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/19854 ]

2023
VEYSEL (ÂŞIK) yılıdır.
Madem görüyorsunuz... O zaman, hoş görün! - Veysel (Âşık)
)


- TEDBİR ile/ve/||/<>/> YÖNLENDİRME


- TEDBİR-İ NEFS/NÜFUS ile/ve/||/<>/> TEDBİR-İ MENZİL ile/ve/||/<>/> TEDBİR-İ MEDÎNE/MÜDÜN ile/ve/||/<>/> TEDBİR-İ ME'ÂD

( Bireyin ve toplumun oluşumunda.[Kişisel ahlâk, nefsi terbiye etmek] İLE/VE/||/<>/> Aileyi/topluluğu yönetmek.[Evi ve geçimi adâletle yönetmek] İLE/VE/||/<>/> Kenti/toplumu yönetmek.[Devleti adâletle yönetmek] İLE/VE/||/<>/> Dinî, manevi düzen.[Âhirete hazırlıklı olmak] )

( İlgili yazıyı okumak için burayı tıklayınız... )


- TEDBİRLİ değil/yerine/= ÖNLEMLİ


- TEDBİRLİ/LİK ile/ve/değil/||/<>/< KARAMSAR/LIK


- [ne yazık ki]
TEDBİRSİZ TEVEKKÜL ile/ve/||/<> İCRAATSIZ DUA ile/ve/||/<> SÜFLÎ İNZİVÂ


- TEDBİRSİZLİK ile/ve/değil DALGI/GAFLET


- TEDBİRSİZLİK ile/ve/<> EYLEMSİZLİK

( İkisi de hüsrana götürür. )


- TEDENNÎ[AR. < DENÂVET | ÇOĞ. DUNUVV] ETMEDEN ve/||/<>/> TEVELLÎ OLMAZ

( Yaklaşmak, aşağıya yakın olmak. VE/||/<>/> Dostluk, birini Allah rızâsı için sevme, dost edinme. )


- TEDENNÎ[Ar.] ile TENEZZÜL[Ar.]

( Gerileme, düşme. İLE Kendi durumundan daha aşağıdaki bir işi, bir durumu kabul etme. | Alçakgönüllülük gösterme. )


- TEDERRÜS[Ar. < DERS | çoğ. TEDERRÜSÂT] ile TEDESSÜR[Ar.]

( Ders alma, ders olarak okuma. İLE Elbise giyme. )


- TEDHÎN[Ar. < DUHAN] ile TEDHÎN[Ar. < DÜHN]

( Tütsüleme, dumanlama. İLE Güzel kokulu yağ sürme/sürülme. )


- TEDİP/TEDİB[Ar.] değil/yerine/= USLANDIRMA, YOLA GETİRME, TERBİYE ETME


- TEDİRGİN/LİK ile/ve/<>/>/< GERGİN/LİK


- TEDİRGİNLİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HEYECAN


- TEDİRGİNLİK ile/ve/||/<> HUZURSUZLUK


- TEDİRGİNLİK ile/ve/<> KORKU


- TEDRÎCEN[Ar.] ile/ve/||/<> TEDRÎCÎ[Ar.]

( Azar azar, giderek, gittikçe. İLE Derece derece, yavaş yavaş olan. )


- TEDRÎS[Ar. < DERS] değil/yerine/= DERS VERME, OKUTMA


- TEDRİSAT[Ar.] değil/yerine/= ÖĞRETİM


- TEDVÎN[Ar. < DÎVÂN] değil/yerine/= DERLEM/E

( Dîvân biçimine sokma. | Kitaplaştırma. | Yasalaştırma. [yazılı ve bütünlüklü duruma getirilen kurallar][İng. CODIFICATION] )


- [Ar.] TEEBBÎ ile/ve TEEMMÜM

( Birini, baba edinme. | Birini, evlât edinme. İLE/VE Ana edinme. | Çocuğun, anne tarafından tanınması. )


- TEEDDÜB[Ar.] değil/yerine/= UTANMAK


- TEEHHÜL[Ar. < EHL] ile TEEHHÜR[Ar. < TE'HÎR | çoğ. TEEHHÜRÂT]

( Ehlileşme. | Evlenme. İLE Sonraya, geriye kalma. | Gecikme. )


- TEELLÜH ve KEMÂL


- TEEMMÜL ile/ve/<> TEFEKKUH

( İyice, etraflıca düşünme. İLE/VE/<> Fıkıh öğrenme. | Fıkıhta çok bilgili olma. )


- TEENNÎ[< ENÂET] değil/yerine/= YAVAŞ GİTME, YAVAŞ HAREKET ETME, YAVAŞLIK; GECİKME | İLERİYİ DÜŞÜNEREK ACELESİZ, DİKKATLİ DAVRANMA


- TEESSÜR[Ar.] ile TEESSÜR[Ar. < ESR, ESÂRET | çoğ. TEESSÜRÂT]

( Oyalandırma, işten alıkoyma. İLE Kederli ve üzüntülü olarak duygulanma, içlenme. | Bir şeyin etkisini duyma. | Acı, keder duyma. )


- TEESSÜS[Ar.] değil/yerine/= KURULMA, ORTAYA ÇIKMA | YERLEŞME, TEMELLEŞME, KÖKLEŞME

Bugün[19 Kasım 2025]
itibarı ile 51.358 başlık/FaRk ile birlikte,
51.358 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(179/207)