
Bu nedir? | Nasıl kullanılır? | Nasıl okumalı/anlamalı? | Sıkça Sorulan Sorular | Yenilikler | İletişim
G'LERDE
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA VE FARKINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibariyle 4792 başlık/FaRk ile birlikte,
5602 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(3/6)
- GASTROENTERİT ile/||/<> GASTROÖZOFAGEAL REFLÜ
( Mide ve bağırsakların yangılanması ile sürgün ve kusma. İLE/||/<> Mide asidinin yemek borusuna geri kaçması. )
- GASTROENTEROLOG değil/yerine/= SİNDİRİMBİLİMCİ
- GASTROENTEROLOJİ/GASTROENTEROLOGY[İng.] değil/yerine/= SINDIRİM BİLİMİ
- GASTROENTEROLOJİ/K değil/yerine/= SİNDİRİMBİLİM/SEL
- GASTRONOMİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ASTRONOMİ
( Damağını tatmin etmek için yaşamını yok etmek/eden olmak. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Uzayın/doğanın derinliklerini araştırmak/araştıran olmak. [gerek] )
- GASTROÖZOFAGEAL REFLÜ (GERD) ile/||/<> PEPTİK ÜLSER
( Mide asidinin yemek borusuna geri kaçması. İLE/||/<> Mide ya da onikiparmak bağırsağında asit nedeniyle yara oluşması. )
- GAŞY
( KENDİNDEN GEÇME, BAYILMA )
- GAŞY
( KENDİNDEN GEÇME, BAYILMA )
( KULUN, HALKTAN UZAKLAŞIP HAKK'A VARMASI )
- GATE[İng.] değil/yerine/= KAPI
- GATHA[Sansk.]
( Dört dizeden oluşan şiir biçimi. Kutsal bir tür dörtlük. )
- GAUDI ve/<> ETSURO SOTO
- GAUSS(ÇAN) EĞRİSİ ile/ve/=/||/<> RASTGELELİK
( "Matematik, tüm bilimlerin kraliçesidir." - Carl Friedrich Gauss[Matematik Kralı][Nisan 1777 - 23 Şubat 1855] )
- GAUSS(ÇAN) EĞRİSİ ve/||/<> ZARLARIN RASTGELELİĞİ
( Tüm olasılıklar ve en çok sayının çıkma olasılığındaki zirveler/pikler...
TEK ZAR ATIŞINDA = Her biri için eşit olasılık.
2 ZAR ATIŞINDA = 7[1+6]'nın gelmesi.
3 ZAR ATIŞINDA = Toplamın 11 olması.
4 ZAR ATIŞINDA = Toplamın 14 olması. )
( )
- GAVAJ/GAVAGE[İng.] değil/yerine/= BORUCUKLA BESLEME
- GAVÎ[Ar. çoğ. GAVÛN, GUVÂT | "ga" uzun okunur] ile GAVÎ[Ar.]
( Azgın, azmış, yoldan çıkmış adam. İLE Çok azmış, çok azgın. )
- GAVOT[Fr.]
( Bir tür, eski, Fransız halk dansı. )
- GAVS[Ar. çoğ. AGVÂS] ile GAVS[Ar.]
( Yardım, muâvenet. | Yardım istemek için bağırma, medet. | Yardımcı, imdada yetişen.[GAVS-I A'ZAM: Abdülkadir-i Geylânî] İLE Suya dalma, dalgıçlık. | İçine girmek için bir şeyi derinleştirme, iyice anlama. )
- GAVS ile GAVS-I ÂZÂM
( ... İLE İki kutbiyet makamında da bulunan zât. )
( YARDIMCI, İMDÂDA YETİŞEN | VELÎYULLAH | MEDET, NUSRET ile ABDÜLKADİR-İ GEYLÂNÎ (KUTB) )
- GAVS-I ÂZÂM / KUTB-U ÂLEM
- GAVS-I URÛC ile/ve/<> GAVS-I NÜZÛL
( ORTADA: HATT-I İSTİVÂ )
- GAVTA[Ar. çoğ. AGVÂS] ile GAVTA[Ar.]
( Toprağın çukurluğu. | Sulak yer, ağaçlık yer. Düzlük, ova. İLE Su içindeki derinlik. )
- GAY(HOMO/"İBNE") ile TRAVESTİ/TRANSVESTİ ile TRANSEKSÜEL("DÖNME")
( Gay: Homoseksüel. Lezbiyenler için de kullanılır. Gay(Daha çok bilinen): Eril görünümde olup, öteki eril görünümlü kişilerle yakın ilişki kuran ve eşeysel/anal(pasif ve/ya da aktif) ilişkiye giren kişilere verilen ad. İLE Tra(ns)vesti: Eril gövde doğumlu olup, daha sonra dış görünümünde dişilliğe bürünen fakat penis ve testisleri(ya da sadece penisleri) yerinde durmaya devam eden(bazılarının testislerin olduğu bölgeye, (penis aynı yerinde kalarak) penisin altına, görünümü ve işlevselliğini taşıyan vajina oluşturan, eril gövdelerle ilişkiye(daha çok para/maddi çıkar karşılığı) giren kişilere verilen ad. İLE Transeksüel: Gövdesini tamamen öteki gövdenin biçimine büründürmüş, göğüs ve eşeysel örgenlerini tamamıyla ve birebir değiştiren, çeşitli "homoseksüel" ilişkiler kuran kişilere verilen ad. )
- GAY vs. TRANSVESTITE vs. TRANSEXUAL
- GAYB/GAİB ile/ve/değil EŞİK
- GAYB ile HARİÇ
- GAYB ile HAZIR
- GAYB ile YOK/VAROLMAYAN
- GAYBE/GAİBE İMAN değil GAYB/GAİB'TEN İMAN(EMİN OLMA)
( Eşiklerimizin/sınırlarımızın farkında olarak ve kabul ederek, sınırlarımızın ötesinde olanlarla kendimizi gereğinden fazla zorlamamak. )
- GAYDA/TULUM ile KALİNKA
( ... İLE Rus gaydası. )
- GAYE[Ar.]/AMAÇ[Fars.] değil/yerine/= EREK
- GÂYE/LİMİT değil/yerine/= SINIR
- GAYET TABİİ Kİ" değil GAYET TABİİ (YA DA TABİİ Kİ)
- GAYET[Ar.] değil/yerine/= PEK
- GÂYETU'Ş-ŞEY'İ[Ar.] ile MEDÂHU[Ar.]
- GAYR değil/yerine AKIL
- GAYR'A BENZEMEK değil/yerine HAKK'A BENZEMEK
- GAYRET[Ar.]/EFOR[Fr./İng. < EFFORT] (ETMEK) değil/yerine/= ÇABA/LAMAK
- GAYRET ile/ve GAYÛR
( Kişinin/kulun uğraşları. İLE/VE Allah'ın kulu için uğraşı. )
- GAYRET ile GERİLİM
- GAYRET ve/||/<>/< HAYRET
- GAYRET ve/||/<>/> RİAYET
- GAYRET ile/ve TAHSİL
( Kişiden. İLE/VE Allah'tan. )
- GAYRET ve/<> TEVEKKÜL
- GAYRET ile/ve/> TEVHİD
- GAYRETKÂR değil/yerine/= ÇABACIL
- GAYRİ AHLÂKÎ değil/yerine/= KILINÇ DIŞI
- GAYR-I HABERİYE(İNŞAÎ) ile HABERİYE(MEŞKÛKE)
( Emir, nehy, soru. İLE Şekk, şüphe. )
- GAYRİ İHTİYARİ ile DİRENÇ/İSTEM/İSTENÇ DIŞI/KENDİLİĞİNDEN
- GAYR-I MÜMKÜN değil/yerine/= OLANAKSIZ
- GAYRÎ ile/değil/yerine DAHİLÎ
- GAYRÎ ile/değil GAYBÎ
- GAYRI ile GAYRİ
( Artık. İLE Başka. )
- GAYRI ... ile/ve/||/<> NA...
- GAYRİMENKUL[Ar.] değil/yerine/= TAŞINMAZ
- GAYRİSAFİ MİLLİ HÂSILA değil/yerine/= KESİNTİSİZ ULUSAL GELİR
- GAYTA[Ar.] ile/değil/yerine GAYDA[Bulgarca]/TULUM
( İnsan dışkısı. İLE/DEĞİL Müzik aleti.[Trakya'lı, Bulgar, Makedon ve İskoçlar'ın ulusal çalgısı.] )
( ... ile/değil TSIMPONA )
( [Lazca] ... ile/değil GUDA )
( ... ile/değil DANKİYO )
- GAYÛR[< GAYRET] değil/yerine/= GAYRETLİ, ÇOK ÇALIŞKAN | DAYANIKLI [GAYYÛR değil!]
- GAYYÛR değil GAYÛR
- GAYZ
( HİDDET, ÖFKE, KIZMA )
- GAYZ değil/yerine/= HINÇ
- GAYZERİT[Fr. < GEYSÉRITE] değil/yerine/= KAYNAÇTAŞI
( Volkan bölgelerinde oluşan silisli çökelti. )
- GAZ BULUTU ile HİMİKO BULUTU
( ... İLE Tüm evrende, gözlemlenebilen en büyük nesnedir.[Bizden 12 milyar ışık yılı uzaklıktaki gaz bulutu] )
- GAZ (KİMYASI) ile PLAZMA (KİMYASI)
( Belirli biçim ve oylumu olmayan nesne durumu. Moleküllerin serbestçe hareket ettiği nesne durumu. İLE İyonize olmuş gaz durumu. )
( Gaz durumundaki nesnelerin kimyasını inceleyen bilim dalı. İLE Plazma durumundaki nesnelerin kimyasını inceleyen bilim dalı. )
- GAZ MOLEKÜLÜNDE:
SICAKLIĞIN YÜKSELMESİ ile/ve/||/<>/> HIZLI HAREKET
( Bir gazın molekülleri, sıcaklık yükseldikçe daha hızlı hareket eder. Bununla birlikte, moleküllerin arasındaki çarpışmasnın şiddeti de artar. Moleküllerin ortalama hızı, mutlak sıcaklğın kare köküyle orantılıdır. )
( Artan sıcaklığın, Güneş'in atasında bulunan hidrojen gazı üzerindeki ilk etkisi, çarpışmalar sonucunda hidrojen moleküllerinin [H2] ayrı ayrı hidrojen atomlarından oluşan bir gaz [H] üretmek üzere parçalanması olmuştur. )
- GAZ BALON
- GAZ ile BOĞUCU GAZ
( ... İLE Yanardağ ya da maden ocağı gibi yerlerde çıkan tehlikeli gaz. )
- GAZ ile ÇAMUR GAZI
( ... İLE Aktifleştirilmiş çamurlu arıtım sürecinde açığa çıkan %70 metan ve %30 karbondioksit karışımı bir gaz yakıt. )
- GAZ[Fr. < Lat. CHAOS[Van Helmont] | "ga" uzun okunur] ile GAZ[Fr. < GAZE] ile GÂZ[Ar.]
( Normal basınç ve sıcaklıkta, olduğu gibi kalan, içinde bulunduğu kabın her yanına yayılma ve bu kabın iç yüzeyinin her noktasına basınç yapmak özelliğinde olan akışkan nesne. İLE Tül. İLE Diş. | Dişle tutma, ısırma. )
- GAZ ile GRİZU[Fr.]
( ... İLE Normal sıcaklık ve basınçta, kömür ocaklarında açığa çıkan ve büyük bölümü saf metandan oluşan, kolayca tutuşabilen gaz. )
- GAZ ve/<> KABIZLIK/İNKIBAZ
- GAZ KATI
- GAZ ile KRİPTON[Fr. < KRYPTON]
( ... İLE Atom numarası 36, atom ağırlığı 83,8 olan, atmosferde yarım milyonda bir oranında bulunan, renksiz, kokusuz bir soy gaz. [simgesi Kr] )
- GAZ ile KSENON[Fr. < XENON]
( ... İLE Atom numarası 54, atom ağırlığı 131,30 olan, havada on milyonda bir oranında bulunan, renksiz, kokusuz asal gaz. [simgesi: Xe] )
- GAZÂ[Ar.] ile/||/<> CİHAD[Ar.]
- [ne yazık ki]
!GAZA[Ar.] ile !GAZVE[Ar.]
( [ne yazık ki][tamamen eskide kalmış olması dileğiyle...]
İslâm'ı korumak ya da yaymak amacıyla müslüman olmayanlara karşı yapılan savaş. İLE Arap derebeylikleri arasında yapılan savaş. | Din uğruna yapılan savaş. | Savaşın başında peygamber varsa. )
- GAZAB[Ar.] ile GAYZ[Ar.]
- GAZAB[Ar.] ile HARD[Ar.]
- GAZAB[Ar.] ile İRÂDETÜ'L-İNTİKÂM[Ar.]
- GAZAB[Ar.] ile İŞTİYÂT[Ar.]
- GAZAB[Ar.] ile SUHT-SAHT[Ar.]
- GAZAL[Ar.] ile GAZEL[Ar.] ile GAZEL[Ar.]
( Ceylan. İLE Divan Edebiyatı'nda, beş ile onbeş beyit arasında değişen, ilk beytinin dizeleri birbiriyle, sonraki beyitlerinin lirik konularda yazılan nazım biçimi. | Lâtif. | Bayanlar için söylenilen güzel ve aşk dolu söz. | Türk müziğinde, belirli bir kurala bağlı olmadan, bir kişi tarafından, herhangi bir makamda gezinerek sesle yapılan taksim. İLE Sonbaharda kuruyup dökülen ağaç yaprağı. )
- GAZÂLÎ ve FAHREDDİN RÂZİ
- GAZANFER AĞA SEBİLİ ile/ve GAZANFER AĞA SEBİLİ
( Fatih Bozdoğan Su Kemeri ve Karikatür Müzesi yanında. İLE/VE Eyüp, Otakçılar'da. )
( Kapı Ağası Gazanfer Ağa, Mimar Davud Ağa'ya yaptırtmıştır. [1596] İLE/VE Kızlar Ağası Gazanfer Ağa yaptırmıştır. [1599] )
- GAZANFER ÖZCAN ve/||/<> FECRİ EBCİOĞLU
( )
- GAZAP ile GADAP
( Gadap kibirden beslenir, kibirin kökü şirktir. )
( İkisi de aynıdır. Z'nin D olarak okunmasından dolayı fark varmış gibi algılanır. )
- GAZE["ga" uzun okunur][Fars.] ile GÂZE[Fars.]
( Allık. İLE Çocuk salıncağı. )
- GAZEL/KASİDE ile MÜŞATTAR
( ... İLE Dizeleri arasına ek olarak ayrıca dizeler getirilmiş gazel ya da kasîde, teştîr edilmiş. )
- GAZETE OKUMAK ile/ve/<>/||/değil/yerine KİTAP OKUMAK
- CERİDE[Ar.]/GAZETE[İt. < GAZZETTA] değil/yerine/= ÇAĞIM/ÇAVBET
- GAZETE ile/ve/||/<> RESMÎ GAZETE
- GAZETE ile TAKVİM-İ VEKÂYİ
( ... İLE Osmanlı Devleti'nin ilk resmi gazetesi. 01 Kasım 1831'de yayımlamaya başlamıştır. Siyasal haberlerin ve bildirilerin yanı sıra, yasaları, tüzükleri de tam metin verir, ayrıca iç ve dış önemli olaylarla fen, sanat, ticaret ve ziraat İLE ilgili haberler de içerirdi. )
- GAZETECİ değil/yerine/= ÇAĞIMCI, BİLDİRİCİ
- GAZETECİ ile/ve FOTOĞRAFÇI
- GAZETECİ/LİK ile/ve/değil/||/<> YAZAR/LIK
- GAZETECİLİK ile/ve/||/<>/>< YAZIN
- GÂZİ ile GÂZİ ile GAZÎ
( Savaştan, sağlam ya da (az/çok) yaralı çıkan. İLE Mustafa Kemal ATATÜRK İLE "Gezi" için gaz yiyen. )
- GAZÎR[Ar.] ile GAZÎR[Ar.]
( Yumuşak, mülâyim, tatlı, nâzik, uysal. İLE Çok. )
- GAZLAR ile ASAL/SOY GAZLAR
( ... İLE Atomlarının dış elektron halkaları tamamıyla ya da geçici olarak elektrona doymuş olan helyum, neon, argon, kripton, ksenon gazları. )
- GAZLAR ile/ve ASIL GAZLAR
( ... İLE/VE Helyum, neon, argon, kripton, ksenon, radon. )
- ... değil GAZYAĞI
- GAZYUVARI/ATMOSFER ile/ve/değil EŞİK
- GAZYUVARI/ATMOSFER YER
- GAZZÂLÎ
- GAZZÂLÎ ÖNCESİ ile/ve SONRASI
( Meşşaîlerin diliyken, Gazzâlî sonrasında, aklın küllî dili haline geldi. Bu nedenle Kategoriler konusu Mantık'tan çıkartılıp Fizik'e aktarıldı. )
- GBK/TEMPORARY LOSS OF CONSCIOUSNESS[İng.] değil/yerine/= GEÇİCİ BİLİNÇ KAYBI
- GCS/GLASGOW COMA SCALE[İng.] değil/yerine/= GLASGOW KOMA ÖLÇEĞİ, GLASGOW KOMA SKALASI
- Gd ile Ge
( Gadolinyum'un simgesi. İLE Germanyum'un simgesi. )
- GDM/GENERALIZED LINEAR MODEL[İng.] değil/yerine/= GENELLEŞTİRİLMİŞ DOĞRUSAL MODEL
- GDPR/GENERAL DATA PROTECTION REGULATION[İng.] değil/yerine/= GENEL VERİ KORUMA YÖNETMELİĞİ
- GEBE, YÜKLÜ
( HÂMİLE[Ar.], ÂBİST/E[Fars.] (ÂBİSTENÎ )
- GEBE ile AKUK[Ar.]
( Gebe hayvan. )
- GEBELİK BELİRTİLERİ ile/ve/değil/||/<> ÂDET BELİRTİLERİ
- GEBELİK ile/ve/||/<>/> EBELİK
( Ben/sen. İLE/VE/||/<>/> Ben/o. )
- GEBE/LİK ve/||/<> GEBERMEK[< KABARMAK/GABARMAK]
(
)
- GEBELİKTE:
İLK 3 AY ile/ve/<> İKİNCİ 3 AY ile/ve/<> ÜÇÜNCÜ 3 AY
( http://www.DilaraKocak.com.tr/gebelik )
- GEBERMEK/MÜRT[Fars.]/CIZLAMI ÇEKMEK[argo] ile ÖLMEK
( Hayvanlar üzerine/için. İLE Kişiler üzerine/için. )
- GEBREOTU ile/ve/<>/> GEBRE/KEBERE
( Gebreotugiller ailesinin, çalıya benzer örnek bitkisi. İLE/VE/<>/> Gebreotunun yemişi. )
( CAPPARIS cum ... )
- GEÇ!:
EMİR VERMEK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< DÜŞÜNCESİNİ/İSTEĞİNİ DÜMDÜZ SÖYLEMEK
( Bazı/çoğu (bilgisiz/görgüsüz) kişi/ler, bazen/çoğunlukla kendini, herkesin/herşeyin merkezinde "görenler"/zannedenler, başkalarına söylediklerini, emir olarak değil zihninde ne varsa, hiçbir dilbilgisine sahip olmadan ya da uymadan, kabalıkla söyler. Bunu görür görmez, anladığımız anda, üstlerine fazla gitmemek ve bunları karıştırmamak gerekir. [Bazen de hadlerini bildirmek gerekiyorsa bildirilebilir tabii.] )
- GEÇ EVLENMEK ile/değil/yerine/>< GENÇ EVLENMEK
- GEÇ GELEN/KALAN "ADÂLET" ile/değil/>< ADÂLET
( Geç gelen "adâlet", adâlet değildir! )
- GEÇ KALMAK ile/değil/yerine GENÇ KALMAK
- GEÇ KALMAK ile/değil YETİŞEMEMEK
( Asla, "çok geç" değildir! )
- GEÇ KALMAMALI!
- GEÇ KALMIŞLIK ile/ve/||/<> GERİ DÖNÜLEMEZLİK
- GEÇ TANIMA/ANLAMA! değil/yerine GENÇKEN TANI/ANLA!
- GEÇ YAŞTA ile/değil/yerine GENÇ YAŞTA
- GEÇ ile GEÇ
( Zamanın sarkması, erken olmayan. İLE Geçmenin buyruk kipi. )
- GEÇ ile/ve GÜÇ
[BİR ŞEYİN:
GEÇ OLMASI ile/ve GÜÇ OLMASI/OLMAMASI]
( Olsun. İLE/VE Olmasın! )
- GEÇ ile SON ANDA
- GECE:
BUBAŞ ile/ve/||/<>/> ARABAŞ ile/ve/||/<>/> OBAŞ
( Çay içilip çerez yenen akşam saati. İLE/VE/||/<>/> Yatmadan önceki zaman dilimi. İLE/VE/||/<>/> Gecenin sabaha yakın olan bölümü, sahur vakti. )
- GECE-GÜNDÜZ (DÜŞÜNMEK, ÇALIŞMAK)
- GECE/KARANLIK ile/ve/değil KAR FIRTINASI/TİPİ
- GECE UYKUSU ile/ve/||/<> GÜNDÜZ (ÖĞLE) UYKUSU/KAYLÛLE[Ar.]
- GECE ve/||/<> ÇÖL
( İç. VE Dış. )
- GECE ve DİNGİNLİK ve DİNLENMEK
- GEÇE ile GEÇE ile GECE
( Herhangi bir saat başını geçerek/geçerken. İLE Karşılıklı iki yandan/yakadan her biri. İLE Güneşin batmasıyla oluşan karanlık. [>< GÜNDÜZ] )
- GECE/DÜN GÜNDÜZ
- GECE[< GEÇ(>< ERKEN)]/TÜN/DÜN ile/ve/değil/yerine/<>/>< GÜN/DÜZ
( Birlik/Vahdet. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/>< Çokluk/Kesret. )
( Gece/karanlık önceliklidir. )
( [Fars., Ar.] ŞEB-TÂ-BE-SEHER: Geceden sabaha kadar. )
( ŞEB Ü RÛZ: Gece gündüz. | RÛZ Ü ŞEB: Gündüz gece. )
( MELEVÂN: Gece ile gündüz.[MÂ-DÂM-EL-MELEVÂN: Gece ve gündüz devam ettikçe. | MÂ-TEÂKAB-EL-MELEVÂN: Gece ile gündüz birbiri ardı sıra geldikçe.] YA'FUR[çoğ. YAÂFÎR]: Gecenin beşte/altıda bir gibi bölümü. )
( Hakikat. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/>< Şeriat. )
( TÜNMEK: Havanın kararıp gece olması. )
( LEYL ile/ve/değil/yerine/<>/>< ... )
( DÜN, ŞEV, ŞEB[çoğ. ŞEBÂN], TAHT-I ABNÛSÎ ile/ve/değil/yerine/<>/>< NEHÂR, RÛZ, TAHT-I ÂC )
( [not] NIGHT vs./and/but/<>/>< DAYTIME/DAYLIGHT
DAYTIME/DAYLIGHT instead of NIGHT )
- GECE ve/<> İÇ ÂLEM
- GECE ile/ve KARANLIK GECE
( ŞEB-İ YELDÂ: En uzun gece/ler. [20. ve 26. günleri arasındaki 1 haftalık süre.] | 22 Aralık'taki en uzun gece. )
( NIGHT vs./and DARK NIGHT )
- GECE ile/ve MUHAK
- GEÇEBİLEMEZ değil GEÇEMEZ
- GECEKONDU ile FAVELA
( Brezilya'ya özgü gecekondu. )
- GECEKONDU ile/ve/değil VİLLAKONDU
- GECELERİ BİSİKLETTE:
SİYAH ile MAVİ ile KIRMIZI ile SARI ile BEYAZ ile YEŞİL
( Görünmez. İLE 17 m.'ye kadar. İLE 24 m.'ye kadar. İLE 37 m.'ye kadar. İLE 55 m.'ye kadar. İLE 130 m.'ye kadar. )
- GEÇERLİ BİLGİ ile GEÇERSİZ BİLGİ
( Bilginin yanlış olduğu yerde yorumun doğruluğu yanlışlığı konuşulmaz. / Usûlü yanlışın füruğu tartışılmaz. )
( VALID KNOWLEDGE/INFORMATION/DATA vs. INVALID KNOWLEDGE/INFORMATION/DATA )
- GEÇERLİ DURUM/KONJONKTÜR ile BAĞLAM/KONTEKST
- GEÇERLİ ile GERÇEK
- GEÇERLİ ile/ve/||/<> İŞLEYEN
- GEÇERLİ ile MANTIKLI
- GEÇERLİK ile/ve/değil/||/<>/> GEÇERLİLİK
- GEÇERLİLİK ile/ve/<> BAĞLAYICILIK
- GEÇERLİ/LİK ile/ve/= GERÇEK
( Gerçek, samimi eylemin meyvesidir. )
( Bİ-L-Fİ'L: Gerçekten. )
( VALID vs./and/= REAL
Truth is the fruit of earnest action. )
- GEÇERLİ/LİK ile/ve/değil GÜNCEL/LİK
- GEÇERLİLİK ve/||/<> TUTARLILIK ve/||/<> TARİHSELLİK
- GEÇERLİ/LİK ile/ve YARARLI/LIK
( VALID vs./and BENEFICIAL )
- GEÇERLİ/LİK ile/ve/<>/değil YETERLİ/LİK
- GECESEFÂSI ile GECE SEFÂSI
( İkiçeneklilerden, gece açan küçük kokulu çiçekleri olan, otsu bir bitki. İLE Yaz gecelerinde, havanın ve doğanın güzelliklerini yaşamak üzere yapılan etkinlik, yürüyüş, dolaşma. )
- GECESİ-GÜNDÜZÜ (BELİRLİ OLMAMAK)
- GEÇİCİ ÇÖZÜM ile/ve/değil/||/<>/< ARA ÇÖZÜM
- GEÇİCİ NUR ile/ve SOYUT NUR ile/ve NURLAR NURU
- GEÇİCİ TESCİL değil/yerine/= GEÇİCİ KÜTÜK
- GEÇİCİ/ÖN YARGI ile/ve/||/<>/> YARGI
- GEÇİCİ ile/ve ALDATICI
( TEMPORARY vs./and ILLUSION )
- GEÇİCİ ile/ve KALICI
( Kendi, istikrarlı, sabit olmayan bir zihinde, herhangi bir şey nasıl kalıcı olabilir? )
( Geçici olanın içindeki kalıcı olanı, gerçek olmayanın içinde gerçek olanı araştırın. )
( Geçicilik, gerçek olmayışın kanıtıdır. )
( Geçicilik, gerçekdışılığın en iyi kanıtıdır. )
( Olgun kişinin nutuğu, içerikli; yaşama biçimiyse kalıcı olmalıdır. )
( TEMPORARY vs./and PERMANENT
How can anything be steady in a mind which itself is not steady?
Enquire what is permanent in the transient, real in the unreal.
Transiency is the best proof of unreality. )
- GEÇİCİ ile/ve/değil ÖZEL
- GEÇİCİ = TRANSITIENT, TRANSITIVE[İng.] = TRANSITIF[Fr.] = ÜBERGEHEND[Alm.] = TRANSIENS[Lat.]
- GEÇİCİ/LİK ile/ve/<> GEÇİŞLİ/LİK
- GEÇİCİ/LİK ile/ve/||/<> (")UÇUCU/LUK(")
- [ne yazık ki]
(")GECİKEN/GECİKMİŞ ADÂLET(") =/||/> ADÂLETSİZLİK
- GECİKME ile/ve/<> "FİJİ ZAMANI"
( ... İLE/VE/<> Fiji'lilerin randevuya geç kaldıklarındaki mazeretleri ve sözleri. )
- GECİKME HABER VERMEK
- GECİKME ile HİSTEREZİS[Fr. < Yun.]
( ... İLE Doğa olaylarının gelişmesindeki gecikme. )
- GECİKME ile "SÜRÜNCEME"
( ... İLE Bir işin, sonuçlanıncaya kadar boş yere uğradığı gecikmelerin tümü. )
- GECİKTİRME ile/ve/değil/yerine/<> ÖTELEME
- GEÇİLEMEZ ile/ve/değil/||/<>/< GEÇİŞTİRİLEMEZ
- GEÇİM SIKINTISI ile/ve/> CAN SIKINTISI
( Geçim sıkıntısı olanların, can sıkıntısı yaşama fırsatları bulunmaz. )
- GEÇİM yoksa SEÇİM
- GEÇİMSİZ/LİK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< SEVGİSİZ/LİK
- BAĞIRSAK:
GEÇİRGEN/SIZDIRAN ile/değil/yerine/>< SAĞLIKLI
( )
- GEÇİRGEN ZAR ile GEÇİRGEN OLMAYAN ZAR ile YARI GEÇİRGEN ZAR
( PERMEABLE MEMBRANE vs. NON-PERMEABLE MEMBRANE vs. SEMI-PERMEABLE MEMBRANE )
- GEÇİRGEN ile/değil/<> İLETKEN
- GEÇİRİMLİ / BİRLEŞİMSEL ile/>< GEÇİRİMSİZ
( TRANSPARENT / COMPOSITIONAL vs./>< OPAQUE )
- GEÇİRMEK ile GEÇİŞTİRMEK
- GEÇİRMEK ile GİYDİRMEK
- GEÇİRMEK ile KAKALAMAK
- GEÇİRMEK ile/ve/değil/||/<>/< ULAŞTIRMAK
- GEÇİŞ KARTINI:
YAVAŞ BASMAK ile/değil/yerine ÜZERİNDE TUTMAK/BEKLEMEK
- GEÇİŞ METALİ ile/||/<> İÇ GEÇİŞ METALİ
( d-blok ögeleri. İLE/||/<> f-blok ögeleri. )
- GEÇİŞ ile AYRIM
- GEÇİŞ ile/ve/değil/||/<>/< EŞİK
- GEÇİŞ ile/ve/||/<> SÜREKLİLİK
- GEÇİŞKEN/LİK ile/ve/||/<> İLİŞKİLİ/LİK
- GEÇİŞLER/KAPILAR:
DAR değil/yerine GENİŞ
- GEÇİŞLİ ile/>< GEÇİŞSİZ
( TRANSITIVE vs./>< INTRANSITIVE )
- GEÇİŞTİRMEK ile/ve "BASTIRMAK"
- GEÇİŞTİRMEK ile/değil/yerine DİNDİRMEK
- GEÇİŞTİRMEK ile/ve/değil/yerine HIZLANDIRMAK
- GEÇİŞTİRMEK ile/ve/<> "İDARE ETMEK"
- GEÇİŞTİRMEK ile/ve/<> ÖTELEMEK
- GEÇİT ile AŞIT
( ... İLE Siper, kuytu yer. | Aşılacak yer. | Dağ geçidi. )
- GEÇİT ile/ve/değil EŞİK
- GEÇİT ile GEÇİŞ
- GEÇİT ile/ve KOYAK/KISIK/KLÜZ
( ... ile/ve VADİ )
- GEÇMEK ile AKMAK
- GEÇMEK ile/ve AŞMAK
- GEÇMEK ile ATLAMAK
- GEÇMİŞ:
"AİT OLDUĞUMUZ" değil BANA/BİZE AİT OLAN
- GEÇMİŞ ANLATIMINDA:
DÜN değil BİR ÖNCEKİ GÜN
- GEÇMİŞ, "BUGÜNÜN UZANTISI" değil BUGÜN, GEÇMİŞİN UZANTISI
- GEÇMİŞ DIŞI
( NON-PAST )
- GEÇMİŞ:
"EV GİBİ" değil/yerine/>< KİTAP GİBİ
- GEÇMİŞ İNANÇ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GEÇMİŞİN KOŞULLARI
- GEÇMİŞ YAŞAM değil GEÇMİŞ YAŞANTI
- GEÇMİŞ YAŞAMIMIZDA ... değil GEÇMİŞİMİZDE ...
- GEÇMİŞ ile/ve/değil GEÇMİŞTEKİ
- GEÇMİŞ ile/ve/değil GEÇMİŞTEKİ
- GEÇMİŞ ile/ve/<>/> ŞİMDİ ile/ve/<>/> GELECEK
( Anılardadır. İLE/VE/<>/> Hayal gücündedir. )
( Değişmezdir. İLE/VE/<>/> Belirsizdir. )
( Değiştiremeyiz fakat bilebiliriz. İLE/VE/<>/> Bilemeyiz fakat değiştirebiliriz. )
( Constant. vs./AND/<>/> Unknown/indefinite.
In memory. vs./AND/<>/> In imagination.
We cannot change but we can/should know. vs./AND/<>/> We cannot know but we can/might/should change. )
( "Şimdi"ye odaklanmış olan bir şey, benimledir. Çünkü ben, sonsuz şimdiyim, an içinde var olanım. Şimdi olan olaya verdiğim de kendi gerçekliğimdir. )
( A thing focussed in the now is with me, for I am ever present; it is my own reality that I impart to the present event. )
( Nesneler ve düşünceler, sürekli değişmektedir. Şu anda olanın gerçek olduğu deneyimi ise asla değişmez; düşlerde bile. )
( Things and thoughts have been changing all the time. But the feeling/experience that what is now is real has never changed, even in dream. )
( PAST vs./and/<>/> FUTURE )
- GEÇMİŞ ile/ve/değil/||/<> GELENEK
- GEÇMİŞ ile/ve/fakat/ne yazık ki SENDE/ONDA GEÇMEMİŞ
- GEÇMİŞE BAKMAK ve/<> GELECEĞİ KURMAK
- GEÇMİŞE BAKMAK ve GELECEĞİ KURMAK
- GEÇMİŞE DÖNME İSTEĞİ ile/değil/yerine GEÇMİŞLE İLİŞKİ KURMAK
- GEÇMİŞE ODAKLILIK ile ÜST BİLİŞ
( PAST FOCUSED/RUMINATION va. METACOGNITION )
- GEÇMİŞE SAPLANIP KALMAK değil/yerine/>< GEÇMİŞİ DE DİKKATE ALMAK
- GEÇMİŞE SAPLANMAMAK ve/||/<> GELECEĞE ODAKLANMAMAK
- GEÇMİŞE YÖNELİK değil GEÇMİŞE DÖNÜK
- GEÇMİŞE YÜRÜMEZLİK/TEK YÖNDE DEĞİŞİM ile/ve/=/||/<> TERSİNEMEZLİK
- GEÇMİŞİ:
AYDINLATMAK ile/ve/||/<>/> ANLAMAK
( Tarih uzmanlarınca. İLE/VE/||/<>/> Her bir kişi, düşünür ve felsefe uzmanlarınca. )
- GEÇMİŞİ TOPARLAMAK ve/> GELECEĞİ BELİRLEMEK
( İkisi de, olabildiğince/olabildiği kadar. )
- GEÇMİŞİ "UNUTMAK" ile/ve/||/<> YARINI "ANIMSAMAK"
- GEÇMİŞİN, BİZİ BIRAKMAMASI değil/yerine/></> BİZİM, GEÇMİŞİ BIRAKMAMIZ
- Geçmişin için DİNLE!!!
- Geçmişin için SUS!!!
- GEÇMİŞİN KÖLESİ OLMAK değil/yerine/>< GELECEĞİN MİMARI OLMAK
- GEÇMİŞİNDE YAŞAMAK" ile/ve/<>
"GELECEKTE YAŞAMAK" |
değil/yerine/><
ŞU ANDA OLMAK
( | Pişmanlık, suçluluk, şikâyet, üzüntü ve kızgınlık yaşatır. İLE/VE/<> Kaygı, gerginlik, huzursuzluk yaşatır. |
DEĞİL/YERİNE/><
Özgürlük, neşe, hafiflik, bilgelik yaşatır. )
- GEÇMİŞİNİ ÖNEMSEMEMEK ile/ve/>/değil GEÇMİŞİNDEN GERİDE KALMAK
- GEÇMİŞTEKİ (BAZI DURUMLARI) UNUTMAMAK ile/ve/değil/fakat/||/<>/> SAPLANIP KALMAMAK
- GEÇMİŞTEN GELEN ile GEÇMİŞTEN KALAN
- GEÇTİĞİMİZ HAFTA değil GEÇEN HAFTA
- GEDÂ[çoğ. GEDÂYÂN]
( DİLENCİ, YOKSUL )
- GEDİZ ile/değil GÖRDES
- GEDO ZEN ile/değil/yerine/>< ZEN
( Sadece olağanüstü, doğaüstü güçler elde etmek için yapılan uygulamalar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< ... )
- GEEK ile/ve/||/<>/> NERD
( )
- GEĞİRMEK ile/ve OSURMAK
( Kültürlere göre ikisi de çok büyük ayıp/yanlış/hata olarak da, sıradan bir durum olarak da algılanabilmekte/değerlendirilebilmektedir. )
( Bazı kültürlerde, yemek sırasında yellenme bile sıradan bir durum olarak karşılanabilmektedir. )
( FLATUS VOCES )
( Üstten. İLE/VE Alltan. )
( Ağızdan. İLE/VE Anüsten. )
( TECEŞŞÜ', TEFTÎH[< FETH | çoğ. TEFTÎHÂT] ile/ve ZARTA )
( ÂRÛG, ÂCÜL ile/ve ... )
( TO BELCH, BURP, ERUCTATION vs./and TO FART )
- GEĞREK
( Kaburga altındaki boşluk. )
- GEIST[Alm.] ile GEMÜT[Alm.] ile SEELE[Alm.]
- GEKO ile YAPRAK KUYRUKLU GEKO
( ... cum UROPLATUS PHANTASTICUS )
- GEL DENİLEN YERE GİTMEYE AR EYLEME; GELME DENİLEN YERE GİDİP YERİNİ DAR EYLEME ile MİSAFİR UMDUĞUNU DEĞİL, BULDUĞUNU YER
- GEL-GİT ile/ve/||/<> GİT-GEL
- Gel SUS!!!
- GELDİ GELİYOR/GELECEK
- GELDİLER" ile DELİRMEK
- GELECEĞE (BİR/KAÇ) ÇOCUK BIRAKMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÇOCUK(LAR)A GELECEK BIRAKMAK
- GELECEĞİ "MERAK EDENLER"İN BAKACAKLARI:
"FALLAR/BURÇLAR" değil/yerine MEZAR(LIK)LAR
( Bin "merak", bir borcu (bile) ödemez. )
( Merak, kişinin, kendi başına (g)ördüğü bir "iştir". )
- GELECEĞİ MERAK ETME!(K) ile/değil/yerine GEÇECEK OLANI İYİ DÜŞÜN!(MEK)
( Nasıl olsa gelecek. İLE/DEĞİL/YERİNE Zihninden hiç silinmeyecek. )
- GELECEĞİ "TAHMİN ETMEK" değil/yerine GELECEĞİ YARATMAK
- Geleceğin için DİNLE!!!
- Geleceğin için SUS!!!
- GELECEK "BİLİMİ" (ESKATOLOJİ) ile GELECEKÇİ(FUTURİST) AKIMLAR
- GELECEK ve MİMARÎ ile/ve/||/<> MİMARÎ ve GELECEK
- GELECEK ile FERDÂ[Fars.]
( ... İLE Yarın, yarınki, gün, günün ertesi, ertesi gün, öbür gün. | Âtî, gelecek zaman. | Âhiret, öbür dünya, kıyamet. )
- GELECEK ile/ve/<> UZAK GELECEK
( )
- GELECEKTEN ÜMİDİ/Nİ KESMEK ile/ve/değil/<> YAPACAKLARINDAN VAZGEÇMEK
- GELEN-GEÇEN
- GELEN TELEFONU/MESAJI/ÇAĞRIYI/MEKTUBU:
HER ŞEYİ BİR YANA ATARAK, KONTROLDIŞI/BİLİNÇDIŞI YANITLAMAK değil/>< ORTAMI/ÇEVREYİ/KİŞİYİ/KİŞİLERİ GÖZÖNÜNDE BULUNDURARAK UYGUN ZAMANDA, UYGUN TUTUM İLE YANITLAMAK
- GELEN ile/ve/||/<> GEÇEN
- GELEN ile/ve/=/||/<> GİDEN ile/ve/=/||/<> KALAN
( Üçü de "Bir"! [Fark yoktur, "aranmaz"/bulunmaz!] )
( ['e ...]
"Git" dememek. İLE/VE/=/||/<> "Kal" dememek. İLE/VE/=/||/<> ... )
- GELENEK:
DÜZ değil KIRILMALI
- GELENEK-GÖRENEK
- GELENEK-GÖRENEKLER [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- GELENEK ile/ve/değil/<> BELLEK
( Sürüyorsa/yaşanıyorsa. İLE/VE/DEĞİL/<> "Yaşatılmaya" çalışılıyorsa. )
- GELENEK ile/ve/değil/<> ÇOĞUNLUK
- GELENEK ile/ve DİZGE
( TRADITION vs./and SYSTEM )
- GELENEK ve/> GELECEK
( TRADITION and/> FUTURE )
- GELENEK ile/ve GELENEKÇİ GELENEK
( TRADITION vs./and TRADITIONAL TRADITION )
- GELENEK ile/ve/<> GENELLİK
- GELENEK ile/ve/<> GEREKLİLİK
( TRADITION vs./and/<> NECESSITY )
- GELENEK ile/ve/değil/<> GÖRENEK
( ... İLE/VE/DEĞİL/<> Bir şeyi, eskiden beri görüldüğü gibi yapma alışkanlığı. )
- GELENEK ile/ve/<> MODERNİTE
- GELENEKÇİLİK ile/değil/yerine/>< GELENEK
( Yaşayanların, ölmüş durumudur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Ölmüşlerin, yaşayan durumudur. )
- GELENEKSEL ENTELEKTÜEL ile/ve/<> ORGANİK ENTELEKTÜEL
( Öğretmenler, yöneticiler vb. İLE/VE/<> Kurum, sınıf, küme vb. )
- [ne yazık ki]
GELENEKSEL KİŞİ ile MODERN KİŞİ
( Ebeveynlerine tapar. İLE Çocuklarına tapar. )
- GELENEKSEL MİTOLOJİ ile/ve DİNSEL MİTOLOJİ
- TARİH YAZIMI:
GELENEKSEL ile/ve/||/<>/> BÜTÜNSEL ile/ve/||/<>/> YENİ SİNEMA ile/ve/||/<>/> MİKRO
- GELENEKSEL ile/ve/değil/yerine/||/<> KAVRAMSAL
- GELENEKSELCİLER ile MODERNİSTLER
( Şimdisi olmayan bir geçmişi yaşayanlar. İLE Geçmişi olmayan bir şimdide yaşayanlar. )
- GELENEKSELLEŞME/GELENEKSELLİK ile/ve/||/<>/< KURUMSALLAŞMA/KURUMSALLIK
- GELENEKTE:
İNŞÂ ile/ve/ya da İMHÂ
- GELENEKTE:
SÜREKLİLİK ile/ve/||/<> ELEŞTİRELLİK
- GELENEKTE:
SÜREKLİLİK ile/ve/<> TUTARLILIK
( CONTINUITY vs./and/<> CONSISTENCE :IN TRADITION )
- GELENEKTE, TEVHİD:
AKIL ÜZERİNDEN ile/ve/> KALP VE DUYGU ÜZERİNDEN
( Tenzih ile. İLE/VE/> Teşbih üzerinden. )
( İkisinde de, sur üflenerek çağrılırdı. )
- GELEN-GİDEN
- GELENİN ile/ve/<> DÖNENİN
( Malı. İLE/VE/<> Canı. )
- ... "GELESİYE KADAR" değil ... GELİNCEYE KADAR
- GELGELELİM
- GEL-GİT/MED-CEZİR ile 5 GÜNDE BİR OLAN GEL-GİT
( TIDE vs. NEAP TIDE )
- GELİN
- GELİN-DAMAT ve/||/<> SAĞDIÇ
( ... VE/||/<> Düğünde, gelin ya da güveye kılavuzluk eden kişi. )
- GELİN/KELİN[dvnlgttrk] ve/<> DAMAT/GÜVEY
( İ'SÂR[Ar.]: Gelin olma çağına gelme. )
( ARÛS ve/<> ARÎS )
( BEYÛ/BEYÛG ve/<> ARÎS )
( BRIDE and/<> GROOM )
- GELİN ile EĞRETİ GELİN
- GELİN! yerine GELMEK İSTEYENE DUYURULUR
- GELİN ile/değil KUMA
- GELİNCİK ile GELİNCİK ile GELİNCİK ile GELİNCİK
( Yazın kırlarda yetişen, kırmızı ve büyük çiçekli bitki. İLE Sansargillerden, ince uzun yapılı, sivri çeneli, küçük bir hayvan. İLE Mezgitgillerden, yılanbalığına benzer bir balık. İLE Yılancık, arpacık, çıban vb. verilen ad. )
- GELİNCİK ile GELİNCİKÇİÇEĞİ
( Yazın kırlarda yetişen, kırmızı ve büyük çiçekli bitki. İLE Zambakgillerden bir bitki. )
( PAPAVER RHOEAS cum FRITILLARIA IMPERIALIS )
- GELİNCİK ile/<> KAKIM/KAKUM/ERMİN/AS/AZ[dvlgtrk]
( ... İLE/<> Kutup gelinciği. Sansargillerden, yazın, esmer kırmızı, kışın beyaz renkli gelincik. )
( İLE/<>
)
( WEASEL vs./<> ERMINE )
( MUSTELA NIVALIS cum/<> MUSTELA ERMINEA )
- GELİNCİK ile/||/<> KIRLANGIÇ OTU
( .. İLE/||/<> Gelincikgillerden, çiçekleri altın ve limon sarısı renginde olan, tanelerinden asitsiz bir yağ elde edilen çok yıllık ve otsu bir bitki. )
- GELİNCİK ile LOTA[Lat.]
( ... İLE Tatlı sularda yaşayan, bir tür gelincik balığı. )
( ... cum LOTA VULGARIS )
- GELİNCİK ile SANSAR
( WEASEL vs. MARTEN )
( BELETTE avec MARTRE )
( WIESEL mit MARDER )
( MUSTELA PUTORIUS FURO[: Misk otuyla beslenen kötü kokulu hırsız] cum MARTES )
( COMADREJA con MARTA )
( DONNOLA con MARTORA )
- GELİNCİK ile YABAN GELİNCİĞİ
( Evcilleştirilmiş Avrupa kokarcaları olarak da bilinirler. İLE ... )
( 18 saat boyunca uyurlar. İLE ... )
( İnsana özgü olarak bilinen bazı hastalıklara yakalanabilirler. [Pankreas ve lenf kanseri oldukça yaygındır.] İLE ... )
( ... ile )
( WEASEL vs. FERRET )
- GELİNHAVASI = KUŞKİRAZI
- GELİNİLMEZ değil GELİNMEZ
- GELİNOTU = GÜVEYFENERİ
( Patlıcangillerden, kırmızı ve ekşimsi meyvesi, sidik söktürücü olarak kullanılan bir bitki. )
( PHYSALIS ALKAKENGI )
- GELİP GEÇEN ve/||/<>/> GÜLÜP GEÇMEK
- GELİP GEÇEN ile/ve/değil/yerine SÜREKLİLİK
- GELİP-GEÇİCİ
- [ne yazık ki]
GELİR ADÂLETSİZLİĞİ ile/ve/||/<>/> "SERVET" ADÂLETSİZLİĞİ
- GELİR VERGİSİ ile KURUMLAR VERGİSİ
- GELİR ile GİDER
( TEFÂVÜT-İ HASENE: Hicrî yıl ile mâlî yıl arasındaki 10 gün ve 21 saatlik farktan meydana gelen gelir[vâridât] farkı. )
( INCOME/REVENUE vs. EXPENSE/EXPENDITURE )
- GELİR ile/ve KAZANÇ
( İRAT ile/ve ... )
( INCOME/REVENUE vs./and EARNINGS/GAIN )
- GELİRİNİ KULLANMA/TÜKETME:
YAŞAMAK ÜZERE ve/||/<>/> HAYIR İŞLEMEK ÜZERE ve/||/<>/> "HAYIR!" DİYEBİLMEK ÜZERE
- GELİRLERSE BULMAZLARSA değil GELİRLER DE BULMAZLARSA
- GELİŞİGÜZEL "ÇOK ANLAMLILIK" ile/değil/yerine ÇOK ANLAMLILIK
- GELİŞİGÜZEL ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< KENDİNCE
- GELİŞİGÜZELLİK ile/ve KEYFÎLİK
( CASUAL vs./and ARBITRARINESS )
- GELİŞİM
( DEVELOPMENT )
- GELİŞİM ODAKLI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GELİŞİME YÖNELİK
- GELİŞİM VE DEĞİŞİM İÇİN:
ZORUNLULUK ile/ve/||/<> YOKLUK
- GELİŞİM ve/||/<> ARINMA ve/||/<> YOZLAŞMAMA
- GELİŞİM ile/ve/<> DERİNLEŞME
( DEVELOPMENT vs./and/<> DEEPEN )
- GELİŞİM = DEVELOPMENT[İng.] = DÉVELOPPEMENT[Fr.] = ENTWICKLUNG[Alm.] = SVILUPPO[İt.] = DESARROLLO[İsp.]
- GELİŞİM ile/ve DÖNÜŞÜM
( DEVELOPMENT/IMPROVEMENT/PROGRESS vs./and TRANSFORMATION )
- GELİŞİM ile/ve/||/<> GELİŞMEK
( DEVELOPMENT vs./and/||/<> EVOLVE )
- GELİŞİM ile/ve/> İLERLEME
( Yaptığı işi iyi yapan kişi ilerleyecektir. )
( İlerleme ancak hazırlık aşamasında olur. )
( Kişinin daha da ilerlemesi için olanca cesârete gereksinimi vardır. )
( Sessizlik ve Sükûnet içinde, gelişirsiniz. )
( Nasıl ilerlemeli? İki kâse pirinç feda edilerek. )
( Doğru yönde ilerlediğimi nereden bileceğim? Göreviniz hakkında gösterdiğiniz azim, kararlılık, berraklık ve sadakatte ilerleyişinizle. )
( Olgun kişi, atalarının bilgelik ve deyişlerini inceleyerek kişiliğini geliştirir. )
( İlerlemenin işaretleri nelerdir? Tüm endişelerden kurtulmuşluk, bir rahatlık ve sevinç hali, içte derin bir huzur, dışta bol enerji. )
( Yükselen güneş, ilerlemeyi simgeler. )
( Senden ileride olanlara gelişmek için, geride olanlara da rahatlamak için bak. )
( One needs all the courage to go further.
In Silence and Peace, you grow.
How shall I know that I am moving in the right direction?
By your progress in intentness, in clarity and devotion to the task.
What are the signs of progress?
Freedom from anxiety; a sense of ease and joy; deep peace within and abundant energy without. )
( DEVELOPMENT/IMPROVEMENT vs./and/> PROGRESS )
- GELİŞİM ile/ve/||/<>/> OLGUNLAŞMA
- GELİŞİM ile/ve OLUŞUM
( DEVELOPMENT vs./and FORMATION/CONSTITUTION )
- GELİŞİM ile/ve SIRADÜZEN
( DEVELOPMENT vs./and HIERARCHY )
- GELİŞİM ile/ve TAMAMLANMA
( DEVELOPMENT vs./and TO GET COMPLETE, COMPLEMENT )
- GELİŞİM ile/ve/||/<>/> UYGARLIK
- GELİŞİM ve/||/<>/>/< UYGULAMA
- GELİŞİM ile/ve/> YENİLİK
( DEVELOPMENT/IMPROVEMENT vs./and/> INNOVATION/REFORM/NEWNESS )
- GELİŞİMDE:
ZORUNLULUK ile/ve/<> CESÂRET
- GELİŞİM/DEĞİŞİM:
YUKARIDAN, AŞAĞI ile/ve/değil/yerine/||/<> İÇTEN, DIŞA
(
)
- GELİŞİMSEL BİYOLOJİ ile EMBRİYOLOJİ
( Döllenmeden olgunluğa kadar canlıların nasıl geliştiğini inceleyen bilim dalı. İLE Erken embriyonik gelişimi inceleyen bir alt dal. )
- GELİŞİP BÜYÜME = NEŞV Ü NEMÂ = DÉVELOPPEMENT
- GELİŞME ile/ve/<> DÖNÜŞME
- GELİŞME ile/ve GENLEŞME
( Hi, You probably get a ton of emails about "getting on the first page of Google." Too bad most of them are SCAMS. If you REALLY want to rank higher, you absolutely need to get this one part right: https://moreseotraffic.top/wal/?=farklar.net It's backed by data from thousands of SEO campaigns, across all industries. Just imagine what it could do for your business. Crystal DeMatio 964-2055 E. Badillo St Covina, CA 91724 If you prefer not to receive commercial messages regarding seo for your business, please remove yourself here: https://www.moreseotraffic.top/out.php/?site=farklar.net )
( TO DEVELOPE vs./and TO DILATE/EXPAND )
- GELİŞME ile/ve/değil/yerine/||/<> OLGUNLAŞMA
- GELİŞME ile/ve/<>/> YAYGINLAŞMA
- GELİŞMEKTE OLAN ile GELİŞMEMİŞ
( TO MATURE vs. IMMATURE )
- GELİŞMELİ!
- GELİŞMESİNE YOL AÇAR değil GELİŞMESİNİ SAĞLAR
- GELİŞMİŞ ÜLKE:
YOKSULLARIN BİLE ARABAYA BİNDİĞİ ÜLKE
değil/yerine/><
VARSILLARIN BİLE OTOBÜSE BİNDİĞİ ÜLKE
- GELİŞMİŞLİĞİN, OLGUNLUĞUN/KEMÂLÂTIN SONU:
YALINLIK ve/||/<> SÜKÛT
- GELİŞMİŞ/LİK ve/||/<>/> YALINLAŞ(TIRIL)MIŞ/LIK
( Yalınlaşmak/yalınlaştırabilmek, gelişmişliğin, en son durumudur. )
- GELİŞTİREBİLMEMİŞ değil GELİŞTİREMEMİŞ
- Geliştirenleri DİNLE!!!
- GELİŞTİRME ile/ve/<> GÜÇLENDİRME
( Güç ve hayırlar herkes içindir ve isteyen herkese hazırdır. )
( Power and grace are for all and for the asking. )
( DEVELOPMENT/IMPROVEMENT vs./and/<> TO STRENGTHEN )
- GELİŞTİRME ile/ve/<> ÖNÜNÜ/ÖTESİNİ AÇIK TUTMAK
( TO DEVELOP vs./and/<> TO MAKE/KEEP OPEN THE FURTHER )
- GELİŞTİRME ile/ve/<> PEKİŞTİRME
( TO PROGRESS vs./and/<> TO CONSOLIDATE )
- GELİŞ(TİR)MEK ile/ve/değil/yerine/||/<> İYİLEŞ(TİR)MEK
- GELMEK ile "GELMEK"
( Ulaşmak. İLE Eşeysel Boşalma(bazı kültürlerde "Gitmek" olarak da geçiyor). )
- GELMEK/BULUNMAK yerine İSPAT-I VÜCUD ETMEK
- GELMEYİN! ile/değil/yerine/= (SÜREKLİ) GELENLER GELMEDİĞİ ZAMAN GEL/İRSİN
- GELMİŞ-GEÇMİŞ
- GELMİYİM" değil GELMEYEYİM
- GEMİ ile BALTABAŞ
( ... İLE Baş bodoslaması omurga hattına dikey olarak çelik lamadan yapılmış gemi. )
- GEMİ ile/değil BARÇA[İt. < BARZA]
( ... İLE/DEĞİL Ortaçağda kullanılan, kürekli ve yelkenli, taşıma gemisi. | Kalyon türünden, küçük savaş gemisi. )
- GEMİ ile CÖNK[< Cava dili]
( ... İLE Büyük, yelkenli gemi. | Saz ozanlarının, kendilerinin ya da başkalarının koşuklarını derledikleri, uzunlamasına açılan defter. )
- GEMİ ile/değil FIRKATEYN
( ... İLE/DEĞİL Eskiden kullanılan, bir savaş gemisi. )
- GEMİ ile KALİTE
( ... İLE Osmanlılar'da bir tür gemi. )
- GEMİ ile KALOMA
( ... İLE Demir atmış bir geminin zincirinin su içindeki bölümü. )
- GEMİ ile KARAKA
( ... İLE Osmanlılar'da bir tür gemi. )
- GEMİ ile KRUVAZÖR[Fr. < CROISEUR]
( ... İLE Deniz yollarını gözetmek, deniz ve hava filolarına kılavuzluk etmek amacıyla topla silahlandırılmış hızlı savaş gemisi. )
- GEMİ ile MAVUNA
( ... İLE Rıhtıma yanaşamayan gemilerin yükünü taşıyan araç. )
- GEMİ ile SABURA[Lat.]
( ... İLE Gemi safrası. )
- GEMİ ile SALAPURYA[İt.]
( ... İLE Ticaret eşyası taşımakta kullanılan, 10-15 tonluk, üçgen biçiminde yelkeni olan deniz taşıtı. )
- GEMİ ile ŞAYKA[Macarca SAJKA]
( ... İLE Türkler'in, Karadeniz'deki ırmak kıyılarının korunmasında, Rus Kazaklar'ın kıyılara saldırmada kullandıkları altı düz, yayvan gemi. )
- GEMİ ile SKAVUT[İng. < Lat.]
( ... İLE Çok hızlı gidebilen, bir tür keşif gemisi. )
- GEMİ ile SÜNBEKİ
( ... İLE Bir tür kayık, küçük gemi. )
- GEMİ ile TRANSATLANTİK
( SİRİUS: Atlas okyanusunu aşan ilk buharlı gemi. )
- GEMİ ile YÜK GEMİSİ/ŞİLEP[Alm. SCHLEPP]
( ... İLE Yük gemisi. )
- GEMIFİKASYON/GAMİFICATION[İng.] değil/yerine/= OYUNLAŞTIRMA
- GEMİLERİ YAKMAK ile/ve KÖPRÜLERİ ATMAK
- [ne yazık ki]
GEMİNİN BATMASI ile/ve/değil/||/<>/> SULARIN ÇEKİLMESİ
( Her zaman gemiler batmaz. Bu kez sular çekildi. )
- GEMİNİN, SU YÜZEYİ:
ÜSTÜ ile/ve/<> ALTI/FRİBORD[İng.]
- GEN EKSPRESYONU/GENE EXPRESSION[İng.] değil/yerine/= GEN İFADESİ
- GEN/GENE[İng.] değil/yerine/= KALITLIK
- GEN MUTASYONU/GENE MUTATION[İng.] değil/yerine/= GEN DEĞİŞİNIMİ
- GEN ile -GEN ile GEN[Yun. < GENESIS] / -JEN/JENİK/JENETİK
( Geniş. | Üçgen, dörtgen gibi geometri terimlerinde, "kenarlı" anlamıyla kullanılan ek sözcük. | İşlenmemiş, boş bırakılmış tarla. İLE Olan/olma, var olan/mevcud, varlık, sahip olma. [-gen ekinin kökeni kesin olarak bilinmemekle birlikte, Orhun Yazıtları'nda da bulunan "-gän" ekinin türevi olduğu düşünülmektedir.] İLE İçinde bulunduğu göze ya da organizmada özel bir etkisi olan, kuşaktan kuşağa ve gözeden gözeye geçen kalıtımsal öğe. )
- GEN ve/||/<>/> HAPLOGRUP ve/||/<>/> Y SOYAKTARANI
- GEN ve/<> HOLOGRAM
- GEN ile/ve/||/<>/> KROMOZOM
( DNA'nın işlevsel bir birimi. İLE/VE/||/<>/> Genleri taşıyan yapı. )
- GEN ile/ve/||/<> MC1R GEN
( ... İLE/VE/||/<> Deri rengi[pigmentasyonu] üreten genlerden biri. )
- GEN ile PROTEİN
( DNA'daki belirli bir proteini kodlayan birim. İLE Amino asitlerden oluşan ve çeşitli işlevleri olan moleküller. )
- GENC
( HAZİNE )
- GENÇ BOĞA
( Kele, oğuz, tosun. )
- GENÇ GÖVDE, GÖVDECİK = RÎŞ = TIGELLE
- GENÇ OLMA İSTEĞİ/GENÇLEŞMEK değil/yerine DİNÇ OLMA İSTEĞİ/DİNÇLEŞMEK
- GENÇ / YAŞLI diye bir şey yok!
- GENÇ ve/<> BİSİKLET
- GENC[Ar.] ile GENÇ[Ar.]
( Hazine, define. İLE Yaşı, ilerlememiş olan. )
- GENÇKEN ÇABALA!:
"PARA/ÇIKAR KAZANMAK" İÇİN değil/yerine ÖĞRENMEK İÇİN
( WHEN YOU ARE YOUNG: [not] TO EARN but WORK TO LEARN
WORK TO LEARN instead of TO EARN :WHEN YOU ARE YOUNG )
- GENÇLİK ile DİRİLİK
( [Fars., Ar.] ... ile BER-HAYÂT )
- GENÇLİK ile/<>/>< YETİŞKİNLİK ile/<>/>< YAŞLILIK
( [ne yazık ki] Zaman ve enerji vardır fakat cepte (pek/yeterince) para yoktur/olmaz. İLE/<>/>< Para ve enerji vardır fakat (pek/yeterince) zaman yoktur/olmaz. İLE/<>/>< Zaman ve para vardır fakat (yeterince) enerji yoktur/olmaz. )
( )
( Genç/lik, bilse; yaşlı/lık, yapabilse...
Si jeunesse savait, si vieillesse pouvait. )
- KİŞİ/İNSAN:
GENÇLİK/TE ile YAŞLILIK/TA
( "Uçan bir kuş". İLE "Virân bir baykuş". )
( Günler "kısa", yıllar "uzun." İLE Günler "uzun", yıllar "kısa." )
( Güzelliğimizle varız... İLE Sağlık ve paramızla varız... )
- GENDER[İng.] değil/yerine/= TOPLUMSAL CINSİYET
- GENDLIN ile/ve/||/<>/< ROGERS
- GENE değil/yerine/= YİNE
- GENEL AF ile/ve/değil KISMÎ GENEL AF
- GENEL BİR "YAKLAŞIMLAR" değil GENEL YAKLAŞIMLAR
- GENEL DUYULAR ile/ve/<> ÖZEL DUYULAR
( Görme, İşitme, Dokunma. İLE/VE/<> Koklama, Tatma. )
( Bellek kayıtları yoğundur. İLE/VE/<> Bellek kayıtları hafiftir. )
- GENEL-GEÇER
- GENEL-GEÇER ile/ve/değil/||/<> DEĞİŞMEZ
- GENEL GERÇEKLİK ile/ve/||/<>/>/< ETKİLİ GERÇEKLİK
- GENEL İDARE değil/yerine/= GENEL YÖNETİM
- GENEL KONUŞMAK ile LÂFI DOLANDIRMAK
- GENEL <> ÖZEL ile/ve/değil/yerine BİÇİM <> ÖZ
- GENEL [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- GENEL "PLANDA" ile "GENİŞ PLANDA"
- GENEL/UMUM ile MUTLAK
( GENERAL vs. ABSOLUTE )
- USÛL:
GENEL(UMÛMÎ) ile/ve/||/<> ÖZEL(HUSÛSÎ)
- GENEL VEKÂLETNÂME değil/yerine/= GENEL YETKİDEŞLİK BELGESİ
- GENEL ile/ve/değil/yerine/||/<> "AĞIRLIKLI"
- İMAN:
GENEL(İCMÂLİ) ile/ve/||/<>/>/< AYRINTILI/AÇIKLAMALI(TAFSİLÎ)
- GENEL ile BASMAKALIP
- GENEL ile/ve/yerine/değil ÇEŞİTLİ
( [not] GENERAL vs./and/but VARIOUS
VARIOUS instead of GENERAL )
- GENEL ile DÜZENLİ/SÜREKLİ GENEL
( GENERAL vs. REGULAR/CONTINUAL GENERAL )
- GENEL ile/ve EVRENSEL
( ... İLE/VE Somutta çeşitlilik. )
- GENEL ile/ve EVRENSEL
- GENEL ile GELENEKSEL
( GENERAL vs. TRADITIONAL )
- GENEL ile GENELDE
( GENERAL vs. IN GENERAL )
- GENEL ile/ve GENİŞ
( GENERAL vs./and EXTENSIVE )
- GENEL ile GERÇEK
( GENERAL vs. REAL )
- GENEL ile/ve/değil/<> KABUL
- GENEL ile/ve KAPSAYICI
- GENEL ile/ve/değil MİLLÎ
( [not] GENERAL vs./and/but NATIONAL )
- GENEL ile/ve/değil OLAĞAN
( [not] GENERAL vs./and/but USUAL/POSSIBLE )
- GENEL ile/ve ORTAKLAŞA
( GENERAL vs./and COLLECTIVELY )
- GENEL ile ÖZEL
( GENERAL vs. REAL )
- GENEL ile/ve/<> ÖZEL
( Beyan. İLE/VE/<> Örnek. )
( Zıtlar vardır fakat zıtlık yoktur. )
( Hastalık "yoktur", hasta vardır. )
( Bazen ve/ya da bazı durumlarda/koşullarda, bir ilke için "herkesten", bazen de bir kişi/insan için tüm ilkeler("imiz")den vazgeçebilmeliyizdir/vazgeçmeliyizdir! )
- GENEL ile/ve TEMEL
( Uzlaşım. İLE/VE Zorunluluk. )
( GENERAL vs./and BASIC )
- GENEL ile TÜM
( GENERAL vs. WHOLE )
- GENEL ile/ve TÜMEL
( Vahdet. İLE/VE Ahad. )
( Zorunluluk yoktur/olmaz! İLE/VE Zorunluluk vardır, aranır ve/ya da bulunmak zorundadır. )
( GENERAL vs./and UNIVERSAL )
- GENEL = UMUMÎ = GENERAL[İng., İsp.] = GÉNÉRAL[Fr.] = ALLGEMEIN[Alm.] = GENERALIS[Lat.]
- Genelde KONUŞ!!!
- GENELDE ile/ve/değil TEMELDE
- GENELGE ile/ve/||/<>/> YÖNERGE
( Bağlayıcılığı vardır. İLE/VE/||/<>/> Bağlayıcılığı yoktur. )
- GENE-LİKLE değil/< GENELLİKLE
( Vurgu ve harfi tam/doğru seslendirerek! [Dudak ve bilgi tembelliği yapmadan!] [Harfleri biraraya getirerek değil kulak dolgunluğuyla, doğrusu nasıl söyleniyorsa o biçimde söyleyerek!] )
- GENELLEME:
"GENİŞ DÜŞÜNMEK" değil GEVİŞ GETİRMEK
- GENELLEME ile/ve/değil ABARTMA
( [not] GENERALIZATION vs./and/but TO EXAGGERATE )
- GENELLEME ile/ve/> AYRIMCILIK
- GENELLEME ile/değil BENZETME/TEŞBİH
( [not] GENERALIZATION vs./but SIMILE )
- [ne yazık ki]
GENELLEME ve/||/<>/< BİLGİSİZLİK
- GENELLEME ile/ve "BÜYÜLTMEK"
( GENERALIZATION vs./and TO EXAGGERATE )
- GENELLEME ile ÇIKARIM
( GENERALIZATION vs. INFERENCE )
- GENELLEME ile/ve/değil/yerine DEĞİLLEME
( [not] GENERALIZATION vs./and/but NEGATION
NEGATION instead of GENERALIZATION )
- GENELLEME ile/ve EKSİK TÜMEVARIM
( Her şeyi genelleştirmeyi seven kişi, çoğunlukla yalan söyler. )
- GENELLEME ile/değil/yerine/>< EMİN OLARAK
- GENELLEME ile/ve/<> EZBERİNİ SÖYLEMEK
- [ne yazık ki]
GENELLEME ile/ve/||/<>/< GELİŞİGÜZEL
- GENELLEME ve/||/< GENELLEMENİN FARKINDALIĞI
- GENELLEME ile/ve/||/<>/> HATA
( GENERALIZATION vs./and MISTAKE )
- GENELLEME ile/değil/yerine/>< İCTİHÂD
- [ne yazık ki]
GENELLEME ile/ve/||/<>/< "İDDİA"
( [ne yazık ki] Ne kadar çok "genelleme" yapı(lı)yorsa, o kadar çok iddia edilir/eder. )
- [ne yazık ki]
GENELLEME ile/ve/ya da/||/<>/= İNDİRGEME ile/ve/ya da/||/<>/= ÖZDEŞLEŞTİRME ile/ve/ya da/||/<>/= "KÖKTENCİLİK" ile/ve/ya da/||/<>/= "TOPTANCILIK" ile/ve/ya da/||/<>/= "SONUÇ ODAKLILIK"
( Tüm genelleme ya da indirgemeler, tamamen yanlıştır! )
( GENERALIZATION vs./and TO REDUCE, REDUCTION vs./and IDENTIFICATION vs./and RADICALISM vs./and WHOLENESS vs./and FOCUSING TO CONSEQUENCE/RESULT )
- GENELLEME ile/ve/<> İNDİRGEME ile/ve/<> SİLME ile/ve/<> ÇARPITMA
- GENELLEME ile/ve/<>/|| KABUL
- GENELLEME ile/ve/<> ÖTEKİLEŞTİRME
- GENELLEME ile/ve/değil "SIÇRAMA"
( [not] GENERALIZATION vs./and/but "TO LEAP" )
- GENELLEME ile/ve/değil SINIRLAMA
( [not] TO DEFINE vs./and/but LIMITING )
- GENELLEME ile TOPTANCI TUTUM
( GENERALIZATION vs. WHOLENESS ATTITUDE )
- [ne yazık ki]:
"GENELLEME" ile/ve/||/<>/> "YARGILAMA"
- GENELLEME ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YORUM
- GENELLEME ile/ve/değil YUVARLAMA
- Genellemeden KONUŞ!!!
- GENELLEŞTİRME ile/ve MUTLAKLAŞTIRMA
- GENELLEŞTİRME ile/yerine OLASILIK OLARAK (DEĞERLENDİRME)
( TA'MÎM[< UMÛM] ile/yerine ... )
( TO GENERALIZE vs. (TO VALUE) TO BE AS POSSIBILITY
(TO VALUE) TO BE AS POSSIBILITY instead of TO GENERALIZE )
- GENELLEŞTİRME ile/değil ÖRNEKLENDİRME
- GENELLEŞTİRME ile/ve SOYUTLAŞTIRMA
- GENELLEŞTİRME ile/ve SOYUTLAYARAK GENELLEŞTİRME
- GENELLEŞTİRME = TAMİM = GENERALIZATION[İng.] = GÉNÉRALISATION[Fr.] = GENERALISATION[Alm.] = GENERALIS[Lat.]
- GENELLİKLE ile/ve/değil/||/<>/< BÜYÜK/YÜKSEK OLASILIKLA
- GENELLİKLE ile ÇOĞUNLUKLA
( USUALLY vs. BY A MAJORITY )
- GENELLİKLE ile GENEL-GEÇER
- GENELLİYORSAK/GENELLEYECEKSEK
ile/değil/yerine/><
GENELLEMİYORSAK/GENELLEMEYECEKSEK
( [söyleyeceğimizi] Söylemeyelim ve daha çok düşünmeye devam edelim. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Söyleyebiliriz/konuşabiliriz, düşünebiliriz. )
- GENELME ile GENELEME ile GENELLEME
( Genişleme. İLE Bir düşüncenin, farklı sözlerle, yeniden/tekrar anlatılması. İLE Bir ya da birkaç özel/tekil veriyi/durumu, herşeyi/herkesi katarak ve tek bir şeye indirgeyerek açıklamaya çalışma "iddiası"/zayıflığı.[Tüm genellemeler, yanlıştır! Bu bile!] )
( ... ile ... ile TAMİM )
- GENERAL vs. EXTENSIVE
- GENERAL vs. IN GENERAL
- GENERAL vs. REAL
- GENERAL vs. REGULAR/CONTINUAL GENERAL
- GENERAL vs. SPECIFIC
- GENERAL vs. UNIVERSAL
- GENERAL vs. WHOLE
- GENERAL değil/yerine/= ORDUHAN
- GENERALIZATION vs. INFERENCE
- [not] GENERALIZATION vs. SIMILE
- GENERALIZATION vs. WHOLENESS ATTITUDE
- GENERK/DEVLET[Ar.] ile/ve/değil/||/<>/< ULUS/MİLLET[Ar.]
- GENEROSITY vs. EXTRAVAGANCE
- GENESIS BLOCK[İng.] değil/yerine/= AKILLI BLOK
- [ne yazık ki]
GENETİĞİ DEĞİŞTİRİLMİŞ ORGANİZMALAR [GDO] ile HORMONLU ile İLÂÇLI
- GENETİK DRİFT ile GENETİK ŞİFRE
( Küçük popülasyonlarda gen frekanslarının rastgele değişmesi. İLE DNA'nın protein sentezi için taşıdığı veriler. )
- GENETİK/GENETICS[İng.] değil/yerine/= GEN BİLİMİ
- GENETİK MÜHENDİSLİK ile BİYOTEKNOLOJİ
( Genlerin doğrudan manipülasyonu ile yeni özellikler kazandırma bilimi. İLE Dirimbilimsel düzenleri ve organizmaları kullanarak ürünler geliştirme bilimi. )
- GENETİK SEKANS/GENETIC SEQUENCE[İng.] değil/yerine/= GENETİK DİZİ/DİZİLIM
- GENETİK ile/ve/değil/||/<>/> EPİGENETİK
( )
( Genetik bir "öykü/süreç" değiliz! )
( %5 ile/ve/değil/||/<>/> %95 )
( Kalıtsal verileri inceleyen bilim dalı. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Genlerin çevresel etmenler tarafından nasıl denetlendiğini inceleyen bilim dalı. | DNA dizisindeki değişikliklere dayanmayan, mitoz ve bazen mayoz bölünmede kalıtılabilen gen işleyiş değişikliklerini inceleyen bilim dalı. )
( ... İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Conrad Hal Waddington [08 Kasım 1905 - 26 Eylül 1975] )
- GENETİK ile/değil GELENEKSEL
- GENETİK[Alm./İng.] değil/yerine/= KALITIMBİLİM
( Kalıtım bilimi.| Genlerle ilgili, genlerin belirlediği, genlerle geçen. | Genlerle ilgili, kalıtımla ilgili. )
- GENEZ ile/ve/||/<> GENEZE
( Kolay. İLE/VE/||/<> Gizlenerek beklenilen yer. )
- GENİ-/GENİO- ile/||/<> GNATH-/GNATHO- ile/||/<> MENTO-
( Çene. İLE/||/<> Çene. İLE/||/<> Çene. )
- GENİFLOW ile GENETİK DRİFT
( Popülasyonlar arasında gen alışverişi. İLE Rastgele olaylar sonucu gen frekanslarının değişmesi. )
- GENİŞ KAVRAM" ile "DERİN KAVRAM"
( "WIDE CONCEPT" vs. "DEEP CONCEPT" )
- GENİŞ KAVRAM ile DERİN KAVRAM
( WIDE CONCEPT vs. DEEP CONCEPT )
- GENİŞ ZAMAN ile/ve/<> GENELLEŞTİRME
- GENİŞ ZAMANDA ile/ve/||/<> DAR ZAMANDA
( Sıkı olabilirsek. İLE/VE/||/<> Ferah olabiliriz. )
- GENİŞ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KAPSAMLI
- GENİŞ ile/ve/||/<>/< KUŞATICI
- GENİŞ ile YAYVAN
( ... İLE Eni, boyundan ve derinliğinden çok olan, basık ve geniş. )
- GENİŞ ile YUVARLAK
- GENİŞLEME ile/ve FERAHLAMA
( TO WIDEN vs./and TO BECOME SPACIOUS, TO FEEL RELIEVED )
- GENİŞLEME ile/değil GENLEŞME
- GENİŞLEME" ile/ve "GÜÇLENME"
- GENİŞLEME ile/ve/<> SEYRELME
- GENİŞLEME ile/ve YAYILMA
( TO WIDEN vs./and TO EXTEND )
- GENİŞLETİLEBİLİR İŞARET DİLİ/EXTENSIBLE MARKUP LANGUAGE/XML[İng.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/> (YAPILANDIRILMIŞ VERİ DEĞİŞİMINDE) JAVASCRIPT NESNE GÖSTERİMİ/JAVASCRIPT OBJECT NOTATION/JSON[İng.]
( Bir biçimlendirme dilidir ve verileri tanımlamak için etiketleri kullanır. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Verileri nesneler biçiminde tanımlamak için anahtar/değer çiftlerini, diziyi vb. kullanır. )
( Karmaşık veriler için etiketleri tekrarlamamız gerekebilir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Veriler, nesneler olarak temsil edilebilir. [Bu nedenle, JSON hafiftir ve XML'den daha hızlıdır.] )
- GENİŞLETME ile GENLEŞTİRME
- GENİŞLETME ile/ve SAĞLAMLAŞTIRMA
( TO GET WIDEN vs./and TO STRENGTHEN/FORTIFY/CONSOLIDATE )
- GENİTAL:
SİVİLCE ile/ve/||/<> UÇUK
- GENİTAL ile GENİTALİA ile GENİTO-ÜRİNER
( Eşeysel, üreme[yle ilgili]. İLE Eşeysel/üreme örgenler/i. İLE Üreme-işeme [ile ilgili]. )
- GENLEŞME ile YOĞUNLAŞMA
- GENOM/GENOME[İng.] değil/yerine/= SOY KALITI
- GENOM SEQUENCING[İng.] değil/yerine/= GENOM DİZİLEME
- GENOM ile PROTEOM
( Bir organizmanın tüm genetik nesnesi. İLE Bir organizmanın ürettiği tüm proteinlerin toplamı. )
- [ne yazık ki]
!GENOSİT[İng./Fr. < GENOCIDE] değil/yerine/= SOYKIRIM
- GENOTİP/GENOTYPE[İng.] değil/yerine/= SOY YAPI
- GENOTİP ile FENOTİP
( Bir organizmanın genetik yapısı. İLE Bir organizmanın gözlemlenebilir özellikleri. )
- GENOTİP ile FENOTİP
( Bir canlının tüm genlerinin bütünüdür. İLE Bir canlının gözlemlenebilen özelliklerinin bütünüdür. )
- GENOTOKSİSİTE/GENOTOXICITY[İng.] değil/yerine/= SOY YAPI AĞULANDIRICILIK
- GENZEL ve/||/<> GENZEK
( Genizle ilgili. | Genizden çıkarılan (selen), genizsi. VE/||/<> Genizden konuşan, hımhım. )
- GEO- ile/||/<> TOP-/TOPO-/-TOPY
( Yer, toprak. İLE/||/<> Yer, yerleşim, lokalize. )
- GEOİD değil/yerine/= YERGİN, YERİMSİ
- GEOMETRİ/HENDESE ile/ve/||/<> MÜSELLESAT[Ar.]/TRİGONOMETRİ[Fr./İng.]
( Trigonometri, bağımsız bir bilim olarak, Meraga'da kurulmuştur. )
( Nokta, çizgi, açı, yüzey ve nesnelerin birbiriyle ilişkilerini, ölçümlerini, özelliklerini inceleyen matematik dalı. | Bu konu ile ilgili olan kitap ya da ders. İLE/VE/||/<> Üçgenleri hesaplamayı konu edinen matematik dalı. )
- GEOMETRİ ve/<> AKLIN DİLİ
- GEOMETRİ ve/||/<> GONİOMETRİ[SİNÜS, COSİNÜS[TAMÂM-I CEYB], TANJANT[TANGENS], COTANJANT[COTENGENS]]
(
|
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 |
0.99985 0.99939 0.99863 0.99756 0.99619 0.99452 0.99255 0.99027 0.98769 0.98481 0.98163 0.97815 0.97437 0.97030 0.96593 0.96126 0.95830 0.95106 0.94552 0.93969 0.93358 0.92718 0.92050 0.91355 0.90631 89879 0.89101 0.88295 0.87462 0.86603 0.85717 0.84805 0.83867 0.82904 0.81915 0.80902 0.79864 0.78801 0.77715 0.76604 0.75471 0.74314 0.73135 0.71934 |
0.99979 0.99929 0.99847 0.99736 0.99594 0.99421 0.99219 0.98986 0.98723 0.98430 0.98107 0.97754 0.97371 0.96959 0.96517 0.96046 0.95545 0.95015 0.94457 0.93869 0.93253 0.92609 0.91936 0.91236 0.90507 0.89752 0.88968 0.88158 0.87321 0.86457 0.85567 0.84560 0.83708 0.82741 0.81748 0.80730 0.79688 0.78622 0.77531 0.76417 0.75280 0.74120 0.72937 0.71732 |
0.99973 0.99917 0.99831 0.99714 0.99567 0.99390 0.99182 0.98944 0.98676 0.98378 0.98050 0.97692 0.97304 0.96887 0.96440 0.95964 0.95459 0.94924 0.94361 0.93769 0.93148 0.92499 0.91822 0.91116 0.90383 0.89623 0.88835 0.88020 0.74178 0.86310 0.85416 0.84495 0.83549 0.82577 0.81580 0.80558 0.79512 0.78442 0.77347 0.76229 0.75088 0.73924 0.72737 0.71529 |
0.99966 0.99905 0.99813 0.99692 0.99540 0.99357 0.99144 0.98902 0.98629 0.92325 0.97992 0.97630 0.97237 0.96815 0.96363 0.95882 0.95372 0.98432 0.94264 0.93667 0.93042 0.92388 0.91706 0.90996 0.90259 0.89493 0.88701 0.87882 0.87036 0.86163 0.85264 0.84339 0.83389 0.84213 0.81412 0.80386 0.79335 0.78261 0.77162 0.76041 0.74896 0.73728 0.72537 0.71325 |
0.99958 0.99892 0.99795 0.99668 0.99511 0.99324 0.99106 0.98858 0.98580 0.98272 0.97934 0.97566 0.97169 0.96742 0.96285 0.95799 0.95284 0.94740 0.94167 0.93565 0.92935 0.92276 0.91590 0.90875 0.90133 0.89363 0.88566 0.87743 0.86892 0.86015 0.85112 0.84182 0.83228 0.82248 0.81242 0.80212 0.79158 0.78079 0.76977 0.75851 0.74703 0.73531 0.72337 0.71121 |
0.99949 0.99878 0.99778 0.99644 0.99482 0.99290 0.99867 0.98814 0.98531 0.98213 0.97875 0.97502 0.97100 0.96667 0.96206 0.95716 0.95195 0.94646 0.94068 0.93462 0.92827 0.92164 0.91472 0.90753 0.90007 0.89232 0.88431 0.87603 0.86748 0.85865 0.84959 0.84025 0.83066 0.82082 0.81072 0.80038 0.78980 0.77897 0.76791 0.75661 0.74509 0.73333 0.72136 0.70916 |
0.99989 0.99869 0.99756 0.99619 0.99452 0.99255 0.99027 0.98769 0.98481 0.98163 0.97815 0.97437 0.97030 0.96593 0.96126 0.95630 0.95106 0.94552 0.93969 0.93358 0.92718 0.92050 0.91355 0.90631 0.89879 0.89101 0.88295 0.87462 0.86603 0.85717 0.84805 0.83867 0.82904 0.81915 0.80902 0.79864 0.78801 0.77715 0.76604 0.75471 0.74314 0.73135 0.71934 0.70711 |
88 87 86 85 84 83 82 81 80 79 78 77 76 75 74 73 72 71 70 69 68 67 66 65 64 63 62 61 60 59 58 57 56 55 54 53 52 51 50 49 48 47 46 45 |
GRAD |
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 |
0.01746 0.03492 0.05241 0.08998 0.08749 0.15010 0.12278 0.14054 0.15838 0.17633 0.19438 0.21256 0.23087 0.24988 0.26795 0.28875 0.30573 0.32492 0.34433 0.36397 0.38386 0.40403 0.42447 0.44523 0.46631 0.48773 0.50953 0.53171 0.55431 0.57735 0.60086 0.62487 0.64941 0.67451 0.70021 0.72654 0.75355 0.78129 0.80976 0.83910 0.86929 0.90040 0.93252 0.96569 |
0.02036 0.03783 0.05533 0.07285 0.09642 0.10805 0.12574 0.14351 0.16137 0.17933 0.19740 0.21560 0.23393 0.25242 0.27107 0.28990 0.30891 0.32814 0.34758 0.36727 0.38721 0.40741 0.42791 0.44872 0.46985 0.49134 0.51320 0.53545 0.55812 0.58124 0.60483 0.62892 0.65355 0.67875 0.70455 0.73100 0.75812 0.78598 0.81461 0.84407 0.87441 0.90569 0.93797 0.97133 |
0.02328 0.04075 0.05824 0.07578 0.09335 0.11099 0.12869 0.14648 0.16435 0.18233 0.20042 0.21864 0.23700 0.25552 0.27419 0.29305 0.31210 0.33136 0.35085 0.37057 0.39055 0.41081 0.43136 0.45222 0.47341 0.49495 0.51688 0.53920 0.56194 0.58513 0.60881 0.63299 0.65771 0.68301 0.70891 0.73547 0.76272 0.79070 0.81946 0.84906 0.87955 0.91099 0.94345 0.97700 |
0.02619 0.04366 0.06116 0.07870 0.09629 0.11394 0.13165 0.14945 0.16734 0.18534 0.20345 0.22169 0.21008 0.25862 0.27732 0.29621 0.34530 0.33460 0.35412 0.37388 0.39391 0.41421 0.43481 0.45573 0.47698 0.49858 0.52057 0.54296 0.56577 0.58905 0.61280 0.63707 0.66189 0.68728 0.71329 0.73996 0.76733 0.79544 0.82434 0.95408 0.88473 0.91633 0.94896 0.98270 |
0.02910 0.04658 0.06408 0.08163 0.09923 0.11688 0.13461 0.15243 0.17033 0.18835 0.20648 0.22475 0.24316 0.26172 0.28046 0.29938 0.31850 0.33783 0.35740 0.37720 0.39727 0.41763 0.43828 0.45924 0.48055 0.50222 0.52427 0.54673 0.56962 0.59297 0.61681 0.64117 0.66608 0.69157 0.71769 0.74447 0.77196 0.80020 0.82923 0.85912 0.88992 0.92170 0.95451 0.98843 |
0.03201 0.04949 0.06700 0.08456 0.10216 0.11983 0.13758 0.15540 0.17333 0.19136 0.20952 0.22881 0.24624 0.26483 0.28360 0.30255 0.32171 0.34108 0.36068 0.38053 0.40065 0.42105 0.44175 0.46277 0.48414 0.50587 0.52798 0.55051 0.57348 0.59691 0.62083 0.64528 0.67028 0.69588 0.72211 0.74900 0.77661 0.80498 0.83415 0.86419 0.89515 0.97209 0.96008 0.99420 |
0.03492 0.05241 0.06993 0.08749 0.10510 0.12278 0.14054 0.15338 0.17633 0.19438 0.21256 0.23087 0.24933 0.26795 0.28675 0.30573 0.32492 0.34488 0.36397 0.38386 0.40403 0.42447 0.44523 0.46631 0.48773 0.50953 0.53171 0.55431 0.57735 0.60086 0.62487 0.64941 0.67451 0.70021 0.72654 0.75355 0.78129 0.80978 0.83910 0.86929 0.90040 0.93252 0.96569 1.00000 |
88 87 86 85 84 83 82 81 80 79 78 77 76 75 74 73 72 71 70 69 68 67 66 65 64 63 62 61 60 59 58 57 56 55 54 53 52 51 50 49 48 47 46 45 |
|
| ||||||||
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 |
57.28996 28.63625 19.08114 14.30067 11.43005 9.51436 8.14435 7.11537 6.31375 5.67128 5.14455 4.70463 4.33148 4.01078 3.73205 3.48741 3.27085 3.07768 2.90421 2.74748 2.60509 2.47509 2.35585 2.24604 2.14451 2.05030 1.96261 1.88073 1.80405 1.73205 1.66428 1.60033 1.58987 1.48256 1.42815 1.37638 1.32704 1.27994 1.23490 1.19175 1.15037 1.11061 1.07237 1.03553 |
49.10388 26.43160 18.07498 13.72674 11.05943 9.25530 7.95302 6.96823 6.19703 5.57638 5.06584 4.63825 4.27471 3.96165 3.68909 3.44951 3.23714 3.04749 2.87700 2.72281 2.58261 2.45451 2.33693 2.22857 2.12832 2.03526 1.94858 1.86760 1.79174 1.72047 1.65337 1.59002 1.53010 1.47330 1.41934 1.36800 1.31904 1.27230 1.22758 1.18474 1.14363 1.10414 1.06613 1.02952 |
42.96408 24.54176 17.16934 13.19688 10.71191 9.00983 7.77035 6.82694 6.08444 5.48451 4.98940 4.57363 4.21933 3.91364 3.64705 3.41236 3.20406 3.01783 2.85023 2.69853 2.53865 2.43422 2.31826 2.21132 2.11233 2.02039 1.93470 1.85462 1.77955 1.70901 1.64256 1.57981 1.52043 1.40411 1.41061 1.35968 1.31110 1.26471 1.22031 1.17777 1.13694 1.09770 1.05994 1.02355 |
38.18846 22.90377 16.34986 12.70621 10.38540 8.77689 7.59575 6.69116 5.97576 5.39552 4.91516 4.51071 4.16530 3.86671 3.60588 3.37594 3.17159 2.98869 2.82391 2.67462 2.53865 2.41421 2.29984 2.19430 2.09654 2.00569 1.92098 1.84177 1.76749 1.69766 1.63185 1.56969 1.51084 1.45501 1.40195 1.35142 1.30323 1.25717 1.21310 1.17085 1.13029 1.09131 1.05378 1.01761 |
34.36777 21.47040 15.60478 11.25051 10.07803 8.55555 7.42871 6.56055 5.87080 5.30928 4.84300 4.44942 4.11256 3.82083 3.56557 3.34023 3.13972 2.96004 2.79802 2.65109 2.51715 2.39449 2.28167 2.17749 2.08094 1.99116 1.90741 1.82906 1.75556 1.68643 1.62125 1.55966 1.50133 1.44598 1.39336 1.34323 1.29541 1.24969 1.25093 1.16398 1.12369 1.08496 1.04766 1.01170 |
31.24158 20.20555 14.92442 11.82617 9.78817 8.34496 7.26873 6.43484 4.76937 5.22566 4.77286 4.38969 4.06107 3.77595 3.52609 3.30521 3.10842 2.93189 2.77254 2.62791 2.49597 2.37504 2.26374 2.16090 2.06553 1.97680 1.89400 1.81649 1.74375 1.67530 1.61074 1.54972 1.49190 1.43703 1.38484 1.33511 1.28764 1.24227 1.19882 1.15715 1.11713 1.07864 1.04158 1.00583 |
28.63625 19.08114 14.30067 11.43005 9.51436 8.14435 7.11537 6.31375 5.67128 5.14455 4.70463 4.33148 4.01078 3.73205 3.48741 3.27085 3.07768 2.90421 2.74748 2.60509 2.47509 2.35585 2.24604 2.14451 2.05030 1.96261 1.88073 1.80405 1.73205 1.66428 1.60033 1.53987 1.48256 1.42815 1.37638 1.32704 1.27994 1.23490 1.19175 1.15037 1.11061 1.07237 1.03553 1.00000 |
88 87 86 85 84 83 82 81 80 79 78 77 76 75 74 73 72 71 70 69 68 67 66 65 64 63 62 61 60 59 58 57 56 55 54 53 52 51 50 49 48 47 46 45 |
1 2 3 4 5 |
. 017 . 035 . 052 . 070 . 087 |
. 018 . 035 . 052 . 070 . 087 |
1. 000 0. 999 . 999 . 998 . 996 |
0. 018 . 035 . 052 . 070 . 088 |
47 48 49 50 |
. 820 . 838 . 855 . 873 |
. 731 . 743 . 755 . 766 |
. 682 . 669 . 656 . 643 |
1. 072 1. 111 1. 150 1. 192 | |
7 8 9 10 |
. 122 . 140 . 157 . 175 |
. 122 . 139 . 156 . 174 |
. 993 . 990 . 988 . 985 |
. 123 . 141 . 158 . 176 |
52 53 54 55 |
. 908 . 925 . 942 . 960 |
. 788 . 799 . 809 . 819 |
. 616 . 602 . 588 . 574 |
1. 280 1. 327 1. 376 1. 428 | |
12 13 14 15 |
. 209 . 227 . 244 . 262 |
. 208 . 225 . 242 . 259 |
. 978 . 974 . 970 . 966 |
. 213 . 231 . 249 . 268 |
57 58 59 60 |
. 995 1. 012 1. 030 1. 047 |
. 839 . 848 . 857 . 866 |
. 545 . 530 . 515 . 500 |
1. 540 1. 600 1. 664 1. 732 | |
17 18 19 20 |
. 297 . 314 . 332 . 349 |
. 292 . 309 . 326 . 342 |
. 956 . 951 . 946 . 940 |
. 306 . 325 . 344 . 364 |
62 63 64 65 |
1. 082 1. 100 1. 117 1. 134 |
. 883 . 891 . 899 . 906 |
. 470 . 454 . 438 . 423 |
1. 881 1. 963 2. 050 2. 145 | |
22 23 24 25 |
. 384 . 401 . 419 . 436 |
. 375 . 391 . 407 . 423 |
. 927 . 921 . 914 . 906 |
. 404 . 425 . 445 . 466 |
67 68 69 70 |
1. 169 1. 187 1. 204 1. 222 |
. 921 . 927 . 934 . 940 |
. 391 . 375 . 358 . 342 |
2. 356 2. 475 2. 605 2. 747 | |
27 28 29 30 |
. 471 . 489 . 506 . 524 |
. 454 . 470 . 485 . 500 |
. 891 . 883 . 875 . 866 |
. 510 . 532 . 554 . 577 |
72 73 74 75 |
1. 257 1. 274 1. 292 1. 309 |
. 951 . 956 . 961 . 966 |
. 309 . 292 . 276 . 259 |
3. 078 3. 271 3. 487 3. 732 | |
32 33 34 35 |
. 559 . 576 . 593 . 611 |
. 530 . 545 . 559 . 574 |
. 848 . 839 . 829 . 819 |
. 625 . 649 . 675 . 700 |
77 78 79 80 |
1. 344 1. 361 1. 379 1. 396 |
. 974 . 978 . 982 . 985 |
. 225 . 208 . 191 . 174 |
4. 331 4. 705 5. 145 5. 671 | |
37 38 39 40 |
. 646 . 663 . 681 . 698 |
. 602 . 616 . 629 . 643 |
. 799 . 788 . 777 . 766 |
. 754 . 781 . 810 . 839 |
82 83 84 85 |
1. 431 1. 449 1. 466 1. 484 |
. 990 . 993 . 995 . 996 |
. 139 . 122 . 105 . 087 |
7. 115 8. 144 9. 514 11. 43 | |
42 43 44 45 |
. 733 . 751 . 768 . 785 |
. 669 . 682 . 695 . 707 |
. 743 . 731 . 719 . 707 |
. 900 . 933 . 966 1. 000 |
87 88 89 90 |
1. 518 1. 536 1. 553 1. 571 |
. 999 . 999 1. 000 1. 000 |
. 052 . 035 . 018 . 000 |
19. 08 28. 64 57. 29 |
( SİNÜS: Trigonometrik bir çember üzerine taşınmış bir yayın ucunun ve bu yaya karşılık olan merkez açısının ordinatı. | KOSİNÜS: Tümler açının sinüsü. | TANJANT: Başka bir çizgiye, eğriye ya da yüzeye dokunan fakat onu kesmeyen çizgi, eğri ya da yüzey. | Bir şeye yalnız bir noktada değen. | KOTANJANT: Bir dik üçgende, komşu kenarın, karşı kenara oranı. )
( )
- GEOMETRİ ve/||/<> RİTİM
- GEOMETRİ[Fr./İng. < Yun.] ile/ve TOPOLOJİ[Fr./İng. < Yun.]
( İki nokta arasındaki en yakın mesafeye, doğru denir. )
( Bir şey, yıkılınca, prizmatik durur. )
( Nokta, çizgi, açı, yüzey ve nesnelerin birbiriyle ilişkilerini, ölçümlerini, özelliklerini inceleyen matematik dalı. | Bu konu ile ilgili olan kitap ya da ders. İLE Geometrik nesnelerin nitelikleriyle ilgili özelliklerini ve bağıl konumlarını, biçim ve büyüklüklerinden ayrı olarak alıp inceleyen geometri dalı. )
- GEOMETRİ değil/yerine/= UZAMBİLİM
- GEOMETRİK ADÂLET ile/ve/||/<>/> ARİTMETİK ADÂLET
- GEOMETRİK ATOMCULUK ile/ve/> MATEMATİKSEL ATOMCULUK ile/ve/> FİZİKSEL ATOMCULUK
- GEORG CANTOR ile MORITZ BENEDIKT CANTOR
- JOHN LOCKE ile/ve/||/<>/> GEORGE BERKELEY
( 29 Ağustos 1632 - 28 Ekim 1704 İLE/VE/||/<>/> 12 Mart 1685 - 14 Ocak 1753 )
- GER
( Eğer. )
- GER[Fars.] ile -GER[Fars.] ile GER[Fars.]
( "Eğer" sözcüğünün kısaltılmışı. İLE Adların sonuna eklenen ve yapıcılık bildiren bir edat.[ZER-GER: Kuyumcu.] İLE Uyuz hastalığı. )
- GERARDO MATOS RODRIGUEZ ve EDUARDO GALEANO
( "La Comparsita" tangosunun bestecisi. VE Latin Amerika'yı şiir tadındaki yazılarıyla anlatan yazar.["Aşkın ve Savaşın, Gündüz ve Geceleri" adlı kitabını okumanızı salık veririz.] )
( İkisi de, Uruguay'lıdır. )
- GERARDUS MERCATOR ve/||/<> JODOCUS HONDIUS
( 1512 - 1594 ve/||/<> 1563 - 1612 )
- [ne yazık ki]
"GERÇEĞİ SÖYLEMEK" ile/ve/değil/||/<>/< "DÜŞÜNMEDEN KONUŞMAK"
- GERÇEĞİN BİLGİSİ:
DENEYLE BAŞLAR ve/||/<> DENEYLE BİTER
- GERÇEĞİN, BİLİNEBİLECEK YÖNLERİNİ, DOĞRU OLARAK ALGILAMAK ve BİLİNEMEYECEK OLANLARIN, BİLİNEMEYECEĞİNİ DOĞRU OLARAK ALGILAMAK
- BENLİK:
GERÇEK ile/ve/||/<>/> İMGESEL ile/ve/||/<>/> SİMGESEL
- GERÇEK "BİR ..." ile/değil "TAM BİR ..."
- Gerçek diller ile Niyet dillerini karıştırmadan KONUŞ!!!
- GERÇEK DOST:
İYİ GÜNDE ve/||/<> KÖTÜ GÜNDE
( Davetle gelir. VE/||/<> Kendiliğinden gelir. )
- GERÇEK KESİNTİLİ(HAKÎKİYYE) ile SADECE İKİ ŞIKKI UZLAŞTIRMAYI ENGELLEYEN ile SADECE İKİ ŞIKKI DA BOŞA ÇIKARMAYI ENGELLEYEN
( İki şıkkı uzlaştırmayı ve boşa çıkarmayı birlikte engelleyen.(Sayı ya çifttir ya tektir.) Bu şey ya ağaçtır ya taştır. Zeyd ya denizdedir ya da boğulmaz. )
- GERÇEK KİŞİ:
[ya] KAÇAR ile/ve/||/<> "ZARAR VERİR"
- GERÇEK KİŞİ/LİK ile TÜZEL KİŞİ/LİK
- GERÇEK KUZEY ile/ve/<> GRİD KUZEYİ ile/ve/<> MANYETİK KUZEY
( Coğrafi kuzey. İLE/VE/<> Haritanın kuzeyi. İLE/VE/<> Pusula kuzeyi. )
- MUTLULUK:
GERÇEK ile/ve/||/<> GÖRELİ
- GERÇEK OLMAYAN HAKKINDAKİ FARKINDALIK ile/ve/>< GERÇEK DOĞAMIZ HAKKINDAKİ FARKINDALIK
( Gerçek olmayan hakkındaki farkındalık hali ile gerçek doğanız hakkındaki farkındalık hali arasında bir uçurum vardır. )
( Gerçek olmayanlara olan bağımlılığımızdan vazgeçelim! O zaman, gerçek olan, hızla ve pürüzsüzce kendi yerini alacaktır. )
( From the awareness of the unreal to the awareness of your real nature there is a chasm. )
( Let go our attachment to the unreal! The real will swiftly and smoothly step into its own. )
( AWARENESS ABOUT THE UNREAL vs./and AWARENESS ABOUT THE YOUR REAL NATURE )
- GERÇEK:
(SENİ) DEĞİŞTİREN ve/<> DÖNÜŞTÜREN
- GERÇEK YAŞAM ile/ve/<> SİNEMA
( Gerçek yaşamda, taklit ederiz. İLE/VE/<> Sinemada, gerçek oluruz. )
- GERÇEK ile GERÇEKDIŞI
( REAL vs. OUT OF REALITY )
- GERÇEK ile GİBİ
( Gerçek, bir sürecin sonucu değildir; o bir patlamadır. )
( Gerçek, sever ve sevilmeye elverişlidir. )
( REAL vs. LIKE
Reality is not the result of a process; it is an explosion.
Truth is loving and lovable. )
- GERÇEK = HAKİKİ, VAKİ = REAL[İng., İsp.] = RÉEL[Fr.] = REAL, WIRKLICH[Alm.] = REALIS, VERUS[Lat.]
- GERÇEK ile HAYAL
( REAL vs. IMAGE )
- GERÇEK ile/ve/değil/yerine KESİN/LİK
( [not] REAL vs./and/but DEFINITE/NESS
DEFINITE/NESS instead of REAL )
- GERÇEK ile/değil/>< KURGU
( )
- GERÇEK ile/ve ÖLÇÜ/M
( [Sans.] ... ile/ve PRAMANA )
( REALITY vs./and MEASUREMENT )
( ... ile/ve LIANG )
- GERÇEK ile/ve/değil/yerine ORGANİK
( [not] REAL vs./and/but ORGANIC
ORGANIC instead of REAL )
- GERÇEK" ile/ve/değil/yerine "SAĞLAM"
- GERÇEK ile/>< SAHTE
( İlk/en başta küçük/düşük. İLE İlk/en başta büyük/yüksek. )
( İlerledikçe/derinleştikçe yüce/ulaşılmaz. İLE İlerledikçe/derinleştikçe değersiz. )
( ZAVALLILAR ile/değil/yerine/>< KİŞİLER:
Sadece, güc(ün)e/olanaklar(ın)a "saygı gösterir". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Herkese saygı gösterir.
Çoğunlukla dedikodu yapar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Düşüncelerini açıkça paylaşır.
Sadece, çıkarları olduğunda yardımseverdir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kibar ve her zaman yardımseverdir.
Gösterişin hastasıdır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Gösterişi sevmez.
Kolay söz verir, nadiren tutar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Verdikleri sözü tutmak için çabalar.
İlgi manyağıdır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Alçakgönüllüdür. )
( ... ile/>< CALÎ )
- GERÇEK ile YAKLAŞIMSAL SONUÇ
( REAL vs. RESULT BY APPROACH )
- GERÇEK ile/ve/değil YALANSIZ
( [not] REALITY vs./and/but WITHOUT LIE )
- GERÇEKÇİ YAKLAŞIM ile/ve/||/<> AKLÎ GÖRÜ
- GERÇEKÇİ ile CİDDİ
- GERÇEKLER:
DEMİ ve/||/<> DEVRANI"NA... HÛ
- GERÇEKLERİ DÜŞÜNMEK ile/ve/değil/||/<>/>/< GERÇEKLERİ ORTAYA ÇIKARABİLECEKLERİ DÜŞÜNMEK
- GERÇEKLERİN GERÇEKLİĞİ ile/ve HAKİKATİN HAKİKATİ
( Töz. İLE/VE İlke. )
( REALITY OF THE REALITIES vs./and TRUTH OF THE TRUTH )
- GERÇEKLEŞME ile/ve/||/<> EKSİKSİZLEŞME
- Gerçekleşmeden önce SUS!!!
- GERÇEKLEŞMEYECEKTİ değil YAŞANMAYACAKTI
- GERÇEKLEŞTİREBİLECEKLERİMİZ/ÖĞÜTLEYEBİLECEKLERİMİZ:
BAŞARILI "OLUP/OLMAMAK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< MUTLU OLMAK
- Gerçekleştirmeden önce DİNLE!!!
- Gerçekleştirmeden önce SUS!!!
- GERÇEKLEŞTİRMEK ile/ve "HAYATA GEÇİRMEK"
- GERÇEKLEŞ(TİR)MEK ile/ve/<> KAZANIM
- GERÇEKLİĞİN ...:
KOŞULLARI ile/ve/||/<>/>/< YASASI
( Nesnelerde. İLE/VE/||/<>/>/< Akılda. )
- GERÇEKLİK:
AKIL SAYESİNDE/ARACILIĞIYLA ve/||/<> AKILDA
- GERÇEKLİK TANIMI/TASAVVURU ile/ve NEDENSELLİK TANIMI/TASAVVURU ile/ve KİŞİ ZİHNİ
- GERÇEKLİK ile/ve AÇIMLANMA
( REALITY vs./and TO GET EXPOUND )
- GERÇEK/LİK ile/ve/<> BAĞLAYICI/LIK
- GERÇEK/LİK ile/ve/=/||/<> BÜTÜN/LÜK
- GERÇEKLİK ile/ve/değil/yerine DURUMUN CİDDİYETİ
( [not] REALITY vs./and/but SERIOUSNESS OF THE SITUATION
SERIOUSNESS OF THE SITUATION instead of REALITY )
- GERÇEKLİK ve/||/<> EYLEM
- GERÇEK/LİK ile/ve/<>/değil GEREKÇE/LİLİK
( Olgularda. İLE/VE/<>/DEĞİL Açıklamalarda/tanımlarda. )
( Gerçeklik, saltık değildir/olamaz. )
- GERÇEK/LİK ile/ve GEREKLİ/LİK
( REAL/ITY vs./and NECESS/ITY )
- GERÇEKLİK ile/ve/değil/||/<>/< GEREKSİNİM
- GERÇEKLİK ile/ve/<>/değil/yerine GÖRÜNÜŞ
( Düzen vardır. İLE/VE/<>/DEĞİL/YERİNE Düzen yoktur. )
( Kişinin durduğu yere göre değişir. )
( Suda dans eden ay suda görünür, ama onun nedeni su değil, gökteki aydır. )
( Dünya size, karşı konulmaz biçimde gerçek görünür, çünkü her an onu düşünmektesiniz; onu düşünmeyi bırakın, o sis içinde eriyip gidecektir. )
( Berrak görebilmeniz için zihniniz saf ve bağımlılıktan yoksun olmalıdır. )
( Sadece söze dayanan kanı yeterli değildir. Ancak katı gerçekler, kişinin, kendi hakkında kurduğu imajın hiçbir şey ifade etmediğini gösterebilir. )
( Kendiniz olduğuna inandığınız varolana bakın ve anımsayın - siz, gördüğünüz değilsiniz. )
( Kendi gerçeğinizi kendi bulduğunuzca, içtenlikle yaşayın. )
( Hareket eden'in içinde devinimsiz olan'ı, değişenin içinde değişmez olanı ayırt edebilmeyi öğrenelim, ta ki tüm farkların sadece görünüşte olduğunu ve birliğin gerçek olduğunu idrak edinceye kadar. )
( Gerçeklik, dönüştürülmesi olanaklı olandır. )
( )
( PHENOMENON instead of REALITY
Changes indepence of the position of the person.
The moon dancing on the water is seen in the water, but it is caused by the moon in the sky and not by the water.
The world appears to you so overwhelmingly real, because you think of it all the time; cease thinking of it and it will dissolve into thin mist.
To see clearly, your mind must be pure and unattached.
Mere verbal conviction is not enough. Hard facts alone can show the absolute nothingness of the self-image.
Look at the being you believe you are and remember - you are not what you see.
Earnestly live your truth as you have found it.
Learn to distinguish the immovable in the movable, the unchanging in the changing, till you realise that all differences are in appearance only and oneness is a fact.
The moon dancing on the water is seen in the water, but it is caused by the moon in the sky and not by the water. )
( ŞE'NİYYET[< ŞE'NÎ: Gerçek] ile/ve/<>/değil/yerine KİSVET[çoğ. KÜSÂ][KİSVE değil!]: Elbise. | Özel kıyafet. | Kisbet, yağlı güreş yapan pehlivanların giydikleri paçalı meşin pantolon. | Bir kimsenin/şeyin dış görünüşü. )
( [not] REALITY vs./and/<>/but PHENOMENON )
( RÉALITÉ avec/et/<> ASPECT )
- GERÇEK/LİK ile/ve HAKİKAT[Ar.]
( Çok. İLE/VE Tek. )
( Varoluş. İLE/VE Varlık. | İlke. )
( Bilimde. İLE/VE Felsefede. )
( ... İLE/VE Var'ı var, yok'u yok olarak bilmektir. )
( ... İLE/VE Varoluşu kişinin iradesine bağlı olmayan. )
( Sürekli değişen, değişmeye mahkum olan. / Olup da bitmeye yönelmiş olan. İLE/VE Ebedî olan. Üstündeki örtü [peçe/lethia(Yun. > alethia)] kaldırılıp altındaki biçimin ortaya çıkması. )
( Beklenmeyen ve tahmin edilemez olan, gerçektir. )
( Saf, karışımsız ve bağımsız olan gerçektir. )
( Gerçek, en yüce mutluluktur. )
( Gerçekten söz etmek bile mutluluktur. )
( Gerçek, kavranamaz olandır. )
( Gerçek olan, sürekli sözsüzdür. )
( Gerçek, gerçek-olmayanda gerçeği görür. )
( Sahte olanlar gittiğinde, geride kalan, gerçek olandır. )
( Geçicilik, gerçekdışılığın en iyi kanıtıdır. )
( Gerçek, herhangi bir amaca hizmet edemez. )
( Gerçek, herkes için her zaman geçerlidir. )
( Gerçek, bilen ve bilinen ikileminin ötesindedir. )
( Gerçek, ŞU AN'da ve BURADA olandır. )
( Gerçeği bilmek, onunla uyum içinde olmak demektir. )
( Gerçeği bilmeye uğraşmayalım. Çünkü zihin yoluyla edinilen bilgi, gerçek bilgi değildir. )
( Gerçeğe varış, bizim bir kişi olmadığımız olgusunun fark edilmesidir. )
( Gerçeğe varmış olan kişiler, çok sessizdir. )
( Gerçeği bir formüle bağlama isteğimiz, onu inkâr demek oluyor, çünkü o sözcüklere sığdırılamaz. )
( Gerçek, bir şeyi ister gibi istenemez. )
( Gerçek, herkes için birdir, ancak sahte olan kişiseldir. )
( Gerçeğin deneyimi diye bir şey yoktur. Gerçek, deneyim ötesidir. )
( Gerçeğin zihinde yansıması için zihnin berraklığı ve sessizliği gereklidir. )
( Ancak, hayrette olduğumuz zaman, gerçeği bilebiliriz. )
( Ancak, gerçeğin kendi olduğumuzda, gerçeği bilebiliriz. )
( Gerçek, keşiftedir, keşfedilmişte değil. )
( Eğer anlatabilirsek, o, gerçek olan değildir. )
( Sözler, sözleri yaratır; gerçek ise sessizdir. )
( Gerçek olmayanı yaratan, zihindir ve sahtenin, sahte olduğunu gören de zihindir. )
( Zaman ve uzay ile sınırlı ve bir tek kişi için geçerli olan, gerçek değildir. )
( Gerçek, sahtenin reddi ve inkârı ile ifade edilebilir -eylemle. )
( Neyin gerçek olmadığını bilebiliriz -ki bu da sahte olandan kurtulmamıza yeter. )
( Gerçeğe varmış kişi, egosuzdur. )
( Neyle aşırı meşgulseniz, onun gerçekliğine inanırsınız. )
( Gereksiniminiz olan tek şey, gerçeğe duyulan samimi özlemdir. )
( Gerçeğin bilinmesi için "ben" ve "benimki" fikirleri gitmelidir. )
( Gerçeğin, zihinde yansıması için zihnin berraklığı ve sessizliği gereklidir. )
( Gerçeği keşfettiğimi ne zaman anlarım? "Bu doğru", "Bu doğru değil" fikri ortaya çıkmadığı zaman. )
( Gerçeği bulmak için günlük yaşamımızın en küçük eylemlerinde gerçek olmalıyız. )
( Gerçeği aramak, üstlenilen tüm işler arasında en tehlikeli olandır, çünkü o içinde yaşadığımız dünyayı yıkar. )
( Gerçeğin aranışında, yalan ve hile olamaz. )
( Eğer amacımız gerçek sevgisi ve yaşam sevgisi ise korkmamıza gerek yoktur. )
( Kendinizi yeterli ve emin hissettiğiniz sürece, gerçek, sizin ulaşamayacağınız yerdedir. )
( Söylenilecek yalan bulamayanların başvurduğu son çözüm, gerçektir. )
( Hakiki olmayanın hakiki olmadığını fark eder ve onu atarsınız. )
( Hakiki olan, zarın hem içinde, hem de dışındadır. )
( Hakikat, gerçekliğin ardında duran dayanakçadır. )
( Hakikat, olguları birliğe getiren ilkedir. )
( Hakikat, "betimlenemez" olduğu ölçüde kendini ortaya koyar; karmaşıktır, anlamı belirsizdir, varlığını karşıtların buluşmasına dayalı olarak sürdürür ve ancak erginleme vahiyleri yoluyla dile getirilebilir. )
( Hakikatin üzerindeki perdelerden biri, dildir. )
( Adâlet, ancak hakikatten; saadet, ancak adâletten doğabilir. )
( HODOS TES ALETHEIA: Hakîkate götüren yol. )
( Hem, hem de. İLE/VE Ne, ne de. )
( The unexpected and unpredictable is real.
What is pure, unalloyed, unattached is real.
The real is bliss supreme.
Even to talk of real is happiness.
The real is inconceivable.
The fact is always non-verbal.
The real sees the real in the unreal.
What remains when the false is no more, is real.
Transiency is the best proof of unreality.
Reality is beyond the duality of the knower and the known.
The real is for all and forever.
Reality is beyond the duality of the knower and the known.
The real is, what is RIGHT NOW and RIGHT HERE.
To know reality is to be in harmony with it.
Do not try to know the truth, for knowledge by the mind is not true knowledge.
Realisation is of the fact that you are not a person.
Realised people are very quiet.
Your very desire to formulate truth denies it, because it cannot be contained in words.
The real cannot be wanted, as a thing is wanted.
Reality is common to all. Only the false is personal.
There is no such thing as the experience of the real. The real is beyond experience.
Clarity and silence of the mind are necessary for the reflection of reality to appear in the mind.
You can know reality only when you are astonished.
You know the real by being real.
Truth is in the discovery not in the discovered.
If you can convey, it is not the real thing.
Words create words, reality is silent.
It is the mind that creates the unreal and it is the mind that sees the false as false.
What is limited in time and space, and applicable to one person only, is not real.
Truth can be expressed only by the denial of the false -in action.
You can know what is not true - which is enough to liberate you from the false.
The realised man is egoless.
Whatever you are engrossed in you take to be real.
All you need is a sincere longing for reality.
For reality to be, the ideas of 'me' and 'mine' must go.
Clarity and silence of the mind are necessary for the reflection of reality to appear in the mind.
When do I know that I have discovered truth?
When the idea 'this is true', 'that is true' does not arise.
To find reality you must be real in the smallest daily action.
The search for reality is the most dangerous of all undertakings for it will destroy the world in which you live.
There can be no deceit in the search for truth.
If your motive is love of truth and life, you need not be afraid.
As long as you feel competent and confident, reality is beyond your reach.
You can see the unreal as unreal and discard it.
The real is both within and without the skin. )
( Olduğu biçimde. İLE/VE Etkisi itibariyle. )
( 1- Gözlemleyebilsek de, gözlemleyemesek de varolanların, varoluşu.
2- Tutarlı gözlemlerden ya da deneylerden, genel sonuçlar çıkarmanın meşrû olduğu.
3- Hiçbir etkinin, ışık hızından daha hızlı yayılamayacağı.[YERELLİK/LOCALITY]
[Bernard D'Espagnat] )
( Kendinde olan. | Evrensel. | Yalansızlık. )
( Gerçekliğin ötesine ulaşmaya cesaret edemeyen, hakikati fethedemez. )
( REALITY vs./and TRUTH )
( WIRKLICHKEIT mit/und WAHRHEIT )
( ... ile/ve ALETHEIA )
- GERÇEK/LİK ile/ve OLASI/LIK
( REAL/ITY vs./and PROBABLE/PROBABILITY )
- GERÇEK/LİK ile/ve/değil/<> SABİT/LİK
- GERÇEKLİK ve/||/< SONLULUK
- GERÇEKLİK ile/ve (TOPLUMSAL) UZLAŞIM
( REALITY vs./and [SOCIAL] COMPROMISE )
- GERÇEKLİK = TRUTH[İng.] = VÉRITÉ[Fr.] = WAHRHEIT[Alm.] = VERITAS[Lat.]
- GERÇEKLİK ile/ve ÜMİT
( ÜMİT: Kahırdan kurtulma dürtüsü. )
( REALITY vs./and HOPE )
- GERÇEK/LİK ile/ve/||/<> USSAL/LIK
- GERÇEKLİK/HAKİKAT:
ÇÜRÜTEMEDİĞİMİZ ve/||/<> TÜKETEMEDİĞİMİZ
- GERÇEKLİK/HAKİKAT =/< KUŞKU BULUNMAYAN/BARINDIRMAYAN
- (GERÇEKTEN) İSTEMEK ve/+/||/<>/> EMEK ve/+/||/<>/> YEMEK
- (GERÇEKTEN) İSTEMELİ!
- GERÇEKTEN ... ile/ve/değil/yerine AYNEN ...
- GERÇİ ... ile ... AYRICA
- GERD[Fars.] ile -GERD[Fars.]
( Toz, toprak. | Tasa, gam, keder. İLE Sözcüklere eklenerek "dönen", "dolaşan" anlamını verir.[TÎZ-GERD: Çabuk dönen.] )
- GERDAN ile GERDANLIK ile GERDANİYE
( Gövdenin, omuzlarla, baş arasında kalan bölümü. | Şişmanlarda, çenenin altındaki tombulluk. İLE Çoğu değerli taş ve madenlerden ya da altın paradan yapılmış, boyna takılan takı. İLE Türk müziğinde, ince sol notasını andıran perde ve bir makam adı. )
- GERDEK/GİRDEK[Fars.]/ZİFÂF, ARÎS[Ar.]/EVANGADİ[Etiyopya'da] ile/ve/> TÜM GÜN VE GECELER
( TAHCÎL[Ar. < HACLE]: Gerdeğe sokma. | HACLE: Gelin odası. )
- GERDEK/ZİFAF
( WEDDING NIGHT )
- GERDEL[Yun.] ile/değil/yerine KOVA
( Gemilerde, temizlik işlerinde kullanılan, saç ya da pirinç çemberli tahta kova. İLE/DEĞİL/YERİNE ... )
- GERE GERE ile GEĞİRE GEĞİRE
- GEREĞİ ile GEREKLİLİĞİ
- GEREĞİ ile/değil GÖSTERGESİ
- Gereğince KONUŞ!!!
- Gereğince SUS! Gereğince KONUŞ!!!
- GEREĞİNDE ile/ve YERİNDE
- GEREĞİNDEN ÇOK/AZ ile/değil OLABİLECEĞİNDEN ÇOK/AZ
- GEREK GÖRMEMEK ile/ve/<> YEĞLEMEMEK/TERCİH ETMEMEK
- GEREK KOŞUL/NEDEN ile/ve/||/<> YETER KOŞUL/NEDEN
- GEREK NEDEN ile/ve/||/<>/> EREK NEDEN
- GEREK YOK ile/ve DEĞMEZ
- GEREKÇE/DAYANAKÇA ile/ve/||/<> ORAN/TI
( Gerekçe/dayanakça göstermeden, "karar almak/vermek"; oran(orantı) vermeden, "söz söylemek"; olanaksız, yetersiz ve değersizdir. )
- GEREKÇE ile/ve DAYANAK/ÇA
( REASON vs./and SUPPORT/BASE )
- GEREKÇE ile/ve MEŞRÛİYET ZEMİNİ
- GEREKÇE ile ZORLAYICI GEREKÇE
( REASON vs. REASON IN FORCE )
- GEREKEN LÜZÛM (ÜZERE) değil ... GEREĞİ/LÜZÛM ÜZERE
- GEREKEN TEPKİYE "TEPKİ" ile/değil/yerine/>< OLUMSUZ ETKİYE GEREKEN TEPKİ
- GEREKEN ile BEDEL
( WORTH vs. WORTH )
- GEREKEN ile/ve/değil/yerine GEREKMEYEN
( İSTİLZAM: Gerektirme, gerekme. )
( NECESSARY vs./and NOT NECESSARY )
( DEBERE cum/et INDIGERE )
- GEREKENİ YAPMALI!
- GEREKİRSE yerine YERİ/ZAMANI GELDİĞİNDE
- GEREKLER ve/<> GERÇEKLER
- GEREKLERİNİ YAP(A)MADIYSAN:
HESAP SORMA! ve SIZLANMA!
- GEREKLİ DURUMDA LÜZUMU HALİNDE/ACİL LÜZUM HALİNDE değil/yerine/= GEREKLİ DURUMDA/İVEDİ
- Gerekli gereksiz SUS!!!
- GEREKLİ OLANLAR...
( * İlim
* Hâl
* Teslimiyet
* Sadâkat
* Azim
Ondan ötesini tarif edemeyiz. )
- Gerekli olduğu için KONUŞ!!!
- GEREKLİ ile/ve/<> YETERLİ
( NECESSARY/REQUIRED vs./and/<> SUFFICIENT/ENOUGH )
- ... GEREKLİDİR ile/yerine ... GEREKİR
- GEREKLİLİK:
BİLMEK ile/ve/değil/<> YAPMAK
- GEREKLİ/LİK, GEREKSİZ/LİK ile/ve ANLAMLI/LIK, ANLAMSIZ/LIK
( Yapılmış/yaşanmış şeyler üzerinde konuşmak, gereksizdir. İLE/VE Geçmiş şeyleri ayıplamak, anlamsızdır. )
( NECESSITY, UNNECESSARY/LACK vs./and MEANINGFUL/NESS, MEANINGLESS/NESS | ABSURDITY )
- GEREKLİLİK/ZORUNLULUK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÖNÜLLÜLÜK
- GEREKLİLİK ile/ve/değil ALIŞKANLIK
- GEREKLİ/LİK ile ÇAĞRIŞIM/TEDÂÎ[Ar. < DA'VET]
- GEREKLİ/LİK ile/ve/<> DOĞRU/LUK
( ... İLE/VE/<> (Mantığa) Uygunluk. )
( Genelde ıstıraba neden olan yanlıştır, onu gideren ise doğru. )
( Her doğruyu, her yerde söylemek doğru değildir. )
( Doğrulukta, değişmez olursunuz. )
( Doğruyu bildiğimiz düşüncesi, tehlikelidir. Çünkü o bizi zihin içinde hapseder. )
( "Doğru olan, kendine benzeyeni değil, benzemeyeni aşmak ister; doğru olmayan ise, hem kendine benzeyeni, hem de benzemeyeni aşmaya çalışır." )
( Eğriliğin en yüksek derecesi, doğru olmayıp doğru görünmektir. )
( NECESSITATE vs./and/<> TRUTH
Generally, what causes suffering is wrong and what removes it, is right.
You become immovable in reticence.
The idea that you know what is true is dangerous, for it keeps you imprisoned in the mind. )
- GEREKLİ/LİK ile/ve GEÇERLİ/LİK
( NECESSITY vs./and VALIDITY )
- GEREKLİLİK ile/ve GEREKSİNİM
( NECESSITY vs./and NEED )
- GEREKLİLİK ile/ve NEDENSELLİK
( Öncelik-sonralık yoktur. İLE/VE Öncelik-sonralık vardır. )
( İşlevsellik. İLE/VE Birbirini açıklayıcılık. )
( NECESSITY vs./and SCIENTIFIC TERM )
- GEREKLİLİK ile/değil OLANAKLILIK
( [not] NECESSITY vs./but POSSIBILITY )
- GEREKLİLİK ve/> SÜREKLİLİK ve/> KESİNLİK
( NECESSITY and/> CONTINUITY and/> CERTAINTY )
- GEREKLİLİK ile/ve/değil UYGUNLUK
( [not] NECESSITY vs./and/but APPROPRIATENESS )
- GEREKLİ/LİK ile/ve YETERLİ/LİK
( NECESSITY vs./and SUFFICIENCY )
- GEREKLİ/LİK ile ZORUNLU/LUK
( Hiçbir şey gereksiz değildir, hiçbir şey kaçınılmaz da değildir. )
( NECESSARY(NECESSITY) vs. COMPULSIVE/NESS
Nothing is necessary, nothing is inevitable. )
- GEREKLİLİK/GEREKSİZLİK ile/ve/değil ÖNCELİK
( "Gereklilik" ya da "gereksizlik" olarak "tanımlamamız/tanımladıklarımız(gördüklerimiz/görmediklerimiz)", (daha çok) kolayımıza/işimize gelen, alışageldiğimiz bellek kayıtlarımızın yoğunluğu ve önceliği oranındadır. )
- GEREKSİNİM/AÇLIK:
UYARILMA ile/ve/||/<>/> TANINMA ile/ve/||/<>/> YAPILANDIRMA
- GEREKSİNİM DUYMAYACAKLARINI SATIN ALMAK > GEREKSİNİM DUYACAKLARINI SATMAK ZORUNDA KALMAK
- GEREKSİNİM ile/ve BEKLENTİ
- GEREKSİNİM ile/ve/> DAVET
( NEED vs./and/> TO INVITE )
- GEREKSİNİM ve/||/<>/> DİLE GETİRMEK
( Gereksinimi olduğu halde dile getirmeyen, dilsiz kalsa daha iyidir. )
- GEREKSİNİM ile/ve/<> DOYUM
( NEED vs./and/<> SATISFACTION )
- GEREKSİNİM ve/> EYLEM
( NEED and/> ACTION )
- GEREKSİNİM ile/ve GEREKLİLİK
( Gereksiniminiz olduğuna inandıklarınız, gereksiniminiz olanlar değildir. )
( Eğer gereksiniminiz olmayanları istemezseniz gereksiniminiz olan şeyler size gelecektir. )
( Kendiniz olmaktan başka hiçbir şeye gereksiniminiz yok. )
( Gereksiniminiz olan her şey, sizin içinizde. )
( NEED vs./and NECESSITY
What you believe you need is not what you need.
What you need will come to you, if you do not ask for what you do not need.
You need nothing except to be what you are.
All you need is already within you. )
- GEREKSİNİM ile/ve İLERLEME
( NEED vs./and PROGRESS )
- GEREKSİNİM ile/ve/<> İŞE YARARLIK
- GEREKSİNİM ile İTİLİM
- GEREKSİNİM ile/ve/<> KİŞİ/İNSAN
( ... İLE/VE/<> Gereksinimlerinin gereksinimi(/hedefi) durumuna getirilmiş/düşürülmüş olan. )
- GEREKSİNİM ile MUTLAKLIK
( Tüm gereksinimimiz, gereksinim duyuyor olmamızın gerekliliği ve bunun kabulüdür. )
( NEED vs. ABSOLUTENESS )
- GEREKSİNİM ile/ve/değil/||/<>/< TAMAMLAYICI/LIK
- GEREKSİNİM ile/ve/> UYGARLIK
( Gereksinim, uygarlığın dinamosudur. )
( NEED vs./and/> CIVILIZATION )
- GEREKSİNİM ile ZORUNLULUK
( NEED vs. OBLIGATION )
- GEREKSİNİMİMİZ OLMAYAN ŞEYLERİ ALMAK ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> GEREKSİNİM DUYDUĞUMUZ ŞEYLERİ SATMAK
( Gereksinim duymadığımız şeyleri almak, gereksinim duyduğumuz şeyleri satmaya neden olur. )
- GEREKSİNİMLER ve İLİŞKİLER SIRADÜZENİ:
DİRİMSEL ve/||/<>/> BİLİŞSEL ve/||/<>/> DAVRANIŞSAL
- GEREKSİNİMLER [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- GEREKSİNİMLER ile/ve/||/<> DEĞERLER ile/ve/||/<> ANLAMLAR
- GEREKSİNİM/LER/İMİZ ve/<>/>< DEĞER/LER/İMİZ
- GEREKSİNİR değil GEREKİR/GEREKTİRİR
- GEREKSİZ ELEŞTİRİ ile/ve/değil/||/<>/< GİZLİ HAYRAN/LIK
- Gereksiz olmadığı için KONUŞ!!!
- GEREKSİZ [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]
- GEREKSİZ [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]
- GEREKSİZ TEKRAR(TOTOLOJİ) ile SAÇMALAMAK
( TAUTOLOGY vs. TO BULLSHIT )
- GEREKSİZ (YERE) HARCAMA/MASRAF ile/ve/<>/değil/yerine FAZLA HARCAMA/MASRAF
- GEREKSİZ ile FAZLA(DAN)
- GEREKSİZ ile/ve OLUMSUZ
- GEREKSİZ/FAZLA) TÜKETMEMELİ!
- GEREKSİZ/LİK ile/değil/yerine YETERSİZ/LİK
( [not] UNNECESSARY/LACK vs./but INCAPACITY
INCAPACITY instead of UNNECESSARY/LACK )
- GEREKSİZ/YERSİZ/ANLAMSIZ "TEPKİ VERMEK" ile/ve/değil/yerine HAREKETE GEÇMEK
( Sadece aptallar, gereksiz/yersiz/anlamsız "tepki verir". )
- GEREKTİĞİ GİBİ ile/ve YETERİNCE
- GEREKTİĞİ KADAR DÜŞÜNMEK/KONUŞMAK/YAPMAK ile/ve DEĞERİ/DEĞDİĞİ KADAR DÜŞÜNMEK/KONUŞMAK/YAPMAK
- Gerektiği kadar KONUŞ!!!
- (GEREKTİĞİ KADAR) SU İÇMELİ!
- Gerektiğinde SUS!!!
- GEREKTİĞİNDE ile/ve YERİ GELDİĞİNDE
- GEREN ile KEPİR/ŞÛRE[Fars.]
( Kuruyunca çatlayan toprak. İLE Çorak toprak. )
- GERGEDAN ile JAVA GERGEDANI
( ... vs. RHINOCEROS SONDAICUS )
- GERGEDAN ile SUMATRA GERGEDANI
( ... İLE )
( ... İLE Ne yazık ki, Kasım 2019 itibariyle soyu tükenmiştir. :( (((((( )
- GERGEDAN ile TÜYLÜ GERGEDAN
( ... İLE Yaklaşık 10.000 yıl önceye kadar yaşamış bir gergedan türü. )
- GERGEDANLAR'DA:
SİYAH AFRİKA GERGEDANI ile AKGERGEDAN ile HİNT GERGEDANI ile ENDONEZYA GERGEDANI ile KUZEY BEYAZ GERGEDANI ile SUMATRA GERGEDANI ile YAVA GERGEDANI
( Gebelik süreleri 540 gündür. )
( Yaşayan, ancak beş gergedan türü vardı.[22 Mart 2018 itibariyle, dörde düştü. Son akgergedanın da ölmesiyle bir tür daha, rezil avcı bozuntuları eliyle yok edilmiş oldu ne yazık ki. :( (((((( ] )
( Yaşayan Endonezya gergedanı sayısı sadece 60'tır. En çok tehlike altında olan dördüncü türdür. )
( Tümüyle keratinden oluşan bir boynuza sahip tek hayvandır. )
( Sığır, koyun, ceylan ve zürafanın boynuzlarından farklı olarak kemik özü bulunmaz. )
( Boynuzları hasar gördüyse bazen düşerler. Gençlerinin boynuzları tamamen yeniden çıkabilir. )
( Boynuzları olmayan dişil gergedanlar yavrularına düzgün bir biçimde bakamazlar. )
( Gergedanların çok gelişmiş koku ve işitme duyuları vardır fakat görme duyuları kötüdür. )
( Genellikle yalnız yaşarlar ve sadece çiftleşmek için biraraya gelirler. )
( Beklenmedik bir durumla karşılaştıklarında işerler ya da dışkılarlar. )
( Saldıracaklarında, Asya'dakiler ısırır, Afrika'dakiler karşı tarafa doğru büyük bir hızla saldırırlar. )
( Siyah Afrika Gergedanı, kısa bacaklarına karşın, saatte 55 km. hıza ulaşabilir. )
( Türk mitolojisinde hayvanların kralı olarak kabul edilir. )
- GERGİNLİĞİN BÖLGELERİNDE:
BOYUN ile/ve/||/<> OMUZ ile/ve/||/<> ÜST SIRT ile/ve/||/<> ORTA SIRT ile/ve/||/<> ALT SIRT ile/ve/||/<> MİDE
( [psikolojik nedenleri] "Kendini tanımlamada korku ve bastırılmışlık." İLE/VE/||/<> "Zorunluluk ve sorumluluk." İLE/VE/||/<> "Üzüntü, keder." İLE/VE/||/<> "Güvensizlik ve güçsüzlük." İLE/VE/||/<> "Utanç, suçluluk, değersizlik." İLE/VE/||/<> "Duyguları yönetmede yetersizlik." )
- GERGİN/LİK ile/ve HUZURSUZ/LUK
- GERGİN/LİK ile ŞAŞKIN/LIK
( ... cum CONSTERNATIO )
- GERGİN/LİK ile/ve/değil ŞİŞKİN/LİK
- GERGİN/LİK ile/ve/||/<> TEDİRGİN/LİK
- GERİ ADIM ATMAK ile/değil/yerine GEREKEN ADIM(LAR)I ATMAK
- GERİ ADIM ile/değil GERİLEME
- GERİ ÇEKİLMEME ve/||/<> AÇIKLAMA GETİRMEME
- Geri dön ve KONUŞ!!!
- GERİ DÖNÜŞ ile/değil/yerine GERİDEN BESLENME
- GERİ GİDİŞ ile/değil/yerine AŞKINLIK
- GERİ KALMAK ile GEÇMİŞİNDEN GERİ KALMAK
( Bir yerde kalmak, ölmek demektir. )
( DEKADANS: Gerileme. )
- GERİ KALMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> UZAK KALMAK
- Geri kalmamak için DİNLE!!!
- GERİ TEPME ile/ve/||/<> TERS TEPME
- GERİ ZEKÂLI değil/yerine ZEKÂ GERİLİĞİ
( Hakaret. DEĞİL/YERİNE Durum. )
- GERİ ZEKÂLI/LIK ile/ve/değil/||/<> HÖDÜK/LÜK
- GERİ ile ARKA
( TO BACK vs. THE BACK )
- GERİ ile GERİ
( Arka, bir şeyin, sonra gelen bölümü. | Geçmiş. | Hayvanların boşaltım örgenlerinin dışı. | Eksik gösteren. [saat vs.] | Geriye doğru. İLE Araba üzerine gerilerek, kenarları, arabanın korkuluğuna tutturulan ve içine saman ya da tahıl doldurulan büyük kıl çuval. )
- GERİBİLDİRİM ve/<> DİRİMLİLİK
( )
( FEEDBACK and/<> LIFE )
- GERİBİLDİRİM ile/ve "GİT-GEL"
- GERİBİLDİRİM'DE:
"HIIIIII" ile/değil/>< HMMM
( Dinleyenin, küçümseyici/reddedici, kinâyeli bir tutum göstererek çıkardığı ses. İLE/DEĞİL/>< Dinleyenin, sözü/konuyu, tam olarak anlamasıyla çıkardığı ses. )
- Geribildirimli KONUŞ!!!
- GERİCİLİK ile/değil DİRENÇ
- GERİCİLİK ile/değil/yerine GELENEKÇİLİK
- GERİDE BIRAKTIKLARIMIZ ile/ve/||/<> ELİMİZİN ALTINDAKİLER ile/ve/||/<> ULAŞAMADIKLARIMIZ
( Özlüyoruz. İLE/VE/||/<> Sıkılıyoruz. İLE/VE/||/<> Tutuluyoruz. )
- GERİDÖNÜŞÜMSÜZ değil GERİ DÖNÜŞSÜZ
- GERİLERİN İLERİSİNDE OLMAK ile/ve/||/<> İLERİLERİN GERİSİNDE OLMAK
- GERİLİM ile/ve/değil/yerine/||/<>/> DENGE
- GERİLİM ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< DENGE
- GERİLİM ile/ve/||/<> GERİLİM YAYI/KEMERİ
( ... İLE/VE/||/<> Bireyin, hırsları ve tutkuları tarafından itilerek düşüncelerinin peşinden gitmesi ile yaşanan iki kutup arasındaki gerilim.[Yaşamda kalmamızı, yaşama tutunmamızı sağlar.][Kohut] )
( ... vs./and/||/<> TENSION ARC )
- GERİLİM ile/ve/değil/||/<>/< GİDİŞ-GELİŞ
- GERİLİM ile/ve/değil/||/<> İKİLEM
- GERİLİM ile/ve/değil/yerine SALINIM
- GERİLİMDE:
GERİLEME ile/değil/yerine İLERLEME
- GERİLİYOR/UZ[< GERİLEMEK] ile GERİLİYOR/UZ[< GERİLMEK]
- GERİLLA ile DEVLET
( Kaybetmediği sürece kazanır. İLE Kazanmadığı sürece kaybeder. )
- GERİLLA[Fr. < GUERILLA] ile/>< KONTRGERİLLA[Fr. < CONTRE-GUERILLA]
( Düzenli bir orduya karşı küçük birlikler hâlinde çatışan, hafif silahlarla donatılmış topluluk. | Bu topluluktan olan kişi. | Bağımsız bir biçimde hareket eden çete. İLE Gerilla güçlerine karşı oluşturulmuş güç. )
- GERİLME ile GERİNME
( TENSION vs. STRECH )
- GERİLME ile ŞİŞME
- GERİLMEK ile/ve/değil/||/<>/< UTANMAK
- GERİNME ile KASILMA
( TO STRETCH vs. SPASM )
- GERİOLUŞUM
( BACKFORMATION )
- GERİSİ GELİR ile/ve/||/<> SONU GELMEZ
- GERİYATRİ/GERIATRICS[İng.] değil/yerine/= YAŞLILIK BİLİMİ
- GERİYATRİK/GERIATRIC[İng.] değil/yerine/= YAŞLI | YAŞLILIKLA İLGILİ/İLİŞKİLİ
- GERİYE DÖNMEK ile/ve/değil/yerine GERİ DÖNMEK
- GERİZEKÂLI değil/yerine/>< GEZİ ZEKÂLI
- GERK[Fars.]
( Uyuz. )
- GERMEN ile GERMEN[Lat.] ile CERMEN
( Kale, kermen, kirman. İLE Canlılarda, gametlere dayanan ve gametlerle taşınan üreme öğelerinin tümü. İLE Eskiden, bugünkü Almanya'yı, Bohemya ve Polonya'nın batı bölümünü kapsayan Cermanya'da oturan halk ya da bu halktan olan kişi. )
- GERMİSİT/GERMICIDE[İng.] değil/yerine/= MİKROPKIRAR, BULAŞSAVAR
- GERMİYAN OĞULLARI ve AYDIN OĞULLARI ve CANDAR OĞULLARI
( Anadolu'da, Türk bilim hayatının oluşumuna büyük katkıda bulunmuşlardır. )
- GERO-/GERONT-/GERONTO- ile/||/<> GENO- ile/||/<> PRESBY- ile/||/<> SEN-
( Yaşlılıkla ilgili. İLE/||/<> Irk, cins, cinsel üreme, yaşlı. İLE/||/<> Yaşlılıkla ilgili. İLE/||/<> Eski, yaşlı. )
- GERONTOLOJİ/GERONTOLOGY[İng.] değil/yerine/= YAŞLANMA BİLİMİ
- GERUNDIUM[Lat.] değil/yerine ULAÇ
( Belirteç olarak kullanılan, eylem kökenli sözcükler. [Koşa koşa / güle güle vb...] )
- GEŞ[Fars.] ile GEŞT[Fars.]
( Güzel, hoş. | Naz ve edâ ile yürüme. İLE Gezme, seyretme, dolaşma. )
- GEST- ile/||/<> GRAVİ- ile/||/<> PHOR-/-PHORE/-PHORİA/PHORO-/-PHOROUS
( Taşıma. İLE/||/<> Ağır, gebe. İLE/||/<> Taşıyan, yüklenen, görme ekseninin dönmesi. )
- GESTALT[İng.] değil/yerine/= BİÇİM
- GESTASYON/GESTATION[İng.] değil/yerine/= GEBELİK
- GEŞÜR/GEZRİ/TURMA = TURP
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
- GET vs. TAKE vs. BUY
- GET VOICED vs. SAYING
- GETİR-GÖTÜR (İŞLERİ)
- GETİRİ ile SAĞLAMA
( GALLE ile ... )
( INCOME vs. PROVIDE )
- GETİRİ/LER ile/ve GÖTÜRÜ/LER
- GETR[Fr.] değil/yerine/= TOZLUK
( Bacağın alt bölümünü ve ayakkabının üstünü örten kumaş vs.'den yapılmış nesne. )
- GETTO[İbr.] ile VAROŞ[Macarca]
( Bir kentin kendiliğinden herhangi bir azınlık kümesince yerleşilen bölümü. | Yahudi'lerin gönüllü olarak ya da zorlanarak yerleştikleri kent dışındaki yer. [Adını/yerleşikliğini, Venedik'teki baruthaneden alır.] İLE Kent ya da kasabada dış mahalle. )
- GEUST- ile/||/<> -GEUSİA
( Tat. İLE/||/<> Tat alma duyusu ile ilgili. )
- Geveze SUS!!!
- GEVEZE/YANŞAK, "ÇENESİ DÜŞÜK" ile/değil/yerine KONUŞKAN
- GEVEZE/YANŞAK ile ÇAÇARON[< İt.]
( ... İLE Karşısındakini susturacak biçimde ve çok konuşan, çenesi güçlü, geveze. )
- GEVEZE/YANŞAK ile/ve KAVVAL[Ar. KAVL]
( Çenesi düşük, çok ve gereksiz konuşan. İLE/VE Sözü yerinde söyleyen. | Geveze. | Şarkıcı. )
( BEZİR [BEZER: Gevezelik], BİZLÂH ile KAVVAL )
( BÂZENDE-ZEBÂN, BESGÛY )
- GEVEZE ile ÇENESİ DÜŞÜK
- GEVEZELİK ve/||/<> GAFLET
( Bilgelik/hikmet/irfan bulunmayan söz. VE/||/<> Düşünce ve bilgi bulunmayan susma/sükût. )
- GEVEZELİK ile/değil/yerine/>< KENDİNİ GELİŞTİRMEK
- GEVHER[Fars. > GÜHER] ile/=/> CEVHER
( Elmas, cevher, mücevher. | İnci. | Değerli taş. | Bir şeyin aslı, esası. )
- GEVİŞ GETİREN
( RUMINANT )
- GEVİŞ GETİRENLER ile GEVİŞ GETİRMEYENLER
( RUMMINANTS vs. NON-RUMMINANTS )
- GEVREK GEVREK (GÜLMEK)
- GEVREK ile GEVREK
( Kolayca kırılıp ufalanan. | Ağzın içinde kolayca parçalanıp dağılacak biçimde hazırlanmış bir tür çörek. İLE Şen, neşeli gülüş. [GEVREK GEVREK GÜLMEK] )
- GEVREMEK
( Kolay kırılır duruma gelmek. | Ekinin olgunlaşması. )
- GEVŞEK ile BOL
( LOOSE vs. TOO LARGE )
- GEVŞEK ile LAÇKA[İt.]
( ... İLE Gemi halatının, gevşetilip boşa bırakılması. | Gevşemiş, verimsiz duruma gelmiş, düzeni bozulmuş. )
- GEVŞEK ile/ve/değil/||/<> YAVŞAK
- GEVŞEK/LİK ile/ve/||/<> ESNEK/LİK
- GEVŞEME ile/ve/<> MAYIŞMA
( ... İLE/VE/<> Çok yemekten, sıcaktan ya da zevkten gevşemek. )
- GEVŞEME ile/ve/<> REHAVETE KAPILMA
- GEVUR "HAMAMI" değil/||/<>/< GEVUR ...
- GEYİK ile/ve ALAGEYİK/SIĞIN/MUS[Ural ormanında]
( ... İLE Postu benekli, erillerinin boynuzları, uca doğru kürek biçiminde genişleyen, Güney Avrupa ve Kuzey Afrika'da yaşayan bir cins geyik, sığın. )
( CERVUS ELAPHUS cum DAMA DAMA )
- GEYİK ile ALASKA GEYİĞİ/SIĞINI
- GEYİK ile/ve ÇİTAL
( ... İLE/VE Benekli geyik. )
- GEYİK ile FARE/CÜCE GEYİK
( Tragulidae[cüce geyikgiller] ailesine ait bir türdür.
Henri Milne-Edwards[Fransız canlıbilimci] tarafından, 1864 yılında adlandırılmıştır. Tragulus kanchil[Lat.], Raffles tarafından, 1821 yılında Lesser Mouse-deer[fare geyiği] olarak adlandırılmıştır.
Fare geyiklerinin anavatanları, Güney Asya olup Asya'nın tamamında ve Kuzey Afrika'da da yaygın olarak görülebilmektedir. Indochina, Burma[Kra Isthmus], Brunei, Kamboçya, Çin[Güney Yunnan], Endonezya[Kalimantan, Sumatra ve çok sayıda küçük adada], Laos, Malezya[Peninsular Malezya, Sarawak] Güneydoğu Asya, Singapur, Tayland ve Vietnam genelinde yaygın olarak bulunurlar.
Güneydoğu Asya'da rastlanan, dünyanın en küçük toynaklı memeli türü olan fare geyiği, ilginç ve bir o kadar da ilgi çekici bir hayvan türüdür.
Yetişkin fare geyiklerinin yerden yüksekliği, yaklaşık 15 - 23 cm. arasında değişirken, uzunlukları 55 cm'i geçmemekle birlikte, ağırlıkları ise yaklaşık 2 - 3 kg. arasında değişmektedir. Otçul beslenen Fare geyiği, yavrularını sütle besler. Dişi Fare geyiği, 70 gün süren bir gebeliğin ardından, 8-12 yavru doğurur. Dişi fare geyiği, yavrularını üç aylık bir süre sütle besler.
Yavru fare geyikleri, 5 aylık olduklarında, yavrular, tek başına bırakılır. Bu süreç sonunda, dişi fare geyiği yeniden çiftleşebilir. Bir dişi fare geyiği, yılda iki kere doğum yapabilir. Fare geyiklerinin yaşamı, ortalama 10 yıl kadardır.
Oldukça hızlı hareket edebilime özeliğine sahiplerdir. İstediklerinde ya da tehlike anında, saatte 50 km.'lik hızla koşabilirler. )
( ... avec TRAGULUS KANCHIL )
- GEYİK ile/ve GÖZEN
- GEYİK ile İRLANDA GEYİĞİ
- GEYİK ile KANADA GEYİĞİ/MUS
- GEYİK ile/ve KANÇİL
- GEYİK ile/ve KARİYAKU
- GEYİK ile/ve KATIRGEYİĞİ
- GEYİK ile/ve KIZILGEYİK
- GEYİK ile MAVİ GEYİK
- GEYİK ile/ve MUNÇAK
( ... İLE/VE Küçük yapılı bir geyik. )
- GEYİK ile/ve PEREDAVİTGEYİĞİ
- GEYİK ile PUDU
( )
- GEYİK ile/<> REN GEYİĞİ
( ... İLE/<> Tek boynuzundaki çıkıntı sayısı, geyiğin yaşını gösterir. )
( ... cum RANGIFER TARANDUS )
- GEYİK ile/ve RUSA
- GEYİK ile/ve SAMBAR
( ... İLE/VE Asya'da yaşar. )
- GEYİK ile SİBİRYA GEYİĞİ
- GEYİK ile/ve SİKA
- GEYİK ile/ve YAĞMURCA
- GEYİKDİLİ ile GEYİKOTU
( Eğreltiotugillerden, yaprakları uzunca, dil biçiminde bir bitki. İLE Sedefotugillerden, bahçelerde süs olarak yetiştirilen ıtırlı bir bitki. )
( PHYLLITIS SCLOPPENDRIUM cum DICTAMNUS FRAXINELLA )
- GEYŞA ile ...
- GEYÜT
( Gelinin akrabalara hediye olarak götürdüğü giysiler. )
- GEZ ile GEZ
( Okun, kirişe geçen ucundaki kertik. | Tüfek, tabanca gibi ateşli silahlarda, namlunun gerisinde bulunan ve nişan alırken, arpacıkla birlikte göz ile hedef arasında aynı doğru üzerine getirilen kertik. İLE Yer ölçmeye yarar, düğümlü ip. | Yapı işlerinde kullanılan çekül. )
- GEZEGEN ADLARI ve/> TANRI ADLARI
- GEZEGEN ile/ve ACUN/DÜNYA
( Dünyanın 360 derecelik yapısı, her derecenin yeryüzündeki mesafe karşılığı 25 fersahtır. Her fersah 12.000 zira(arşın)(5.685 m.)dir. Bir zira 25 parmaktır. Bir parmak, bitişik ve dışı içine gelecek biçimde dizilmiş altı arpa tanesi uzunluğunda bir mesafedir. )
( ... İLE/VE Yüzölçümü: 509.600.000 km2 | Kara: 148.326.000 km2 )
( ... İLE/VE Asya: %30, Afrika: %20.3, Kuzey Amerika: %16.3, Güney Amerika: %11.9, Antartika: %8.9, Avrupa: %6.6, Okyanusya/Avustralya: %6.0 )
( ... İLE/VE Kara: %27, Buz: %2, Su: %71[%97 Tuzlu, %3 Tatlı] )
( Dünyanın (ekvator) çapı 12.756,28 km.dir. )
( Dünyanın yaşı 13.7 milyar yıl olarak kabul edilmektedir. )
( TÜRKÂN-İ ÇERH/SEB'A-İ SEYYÂRE: Yedi gezegen. [UTÂRİD: Merkür. | ZÜHRE: Venüs. | MİRRİH: Mars. | MÜŞTERİ: Jüpiter. | ZÜHAL: Satürn. | NEPTÜN | PLÜTON] )
( Eratosthenes [M.Ö. 276 - 194], dünyanın çevresini hesapladığı bilinen ilk kişidir. )
( SEYYÂRE[Güneşin etrafında dolaşan gezegen.] ile/ve RÜB-İ MESKÛN )
( ... ile/ve CİHÂN )
( PLANET vs./and EARTH )
( ... ile/ve KUN )
- GEZEGEN ile CERES GEZEGENİ(EN BÜYÜK GEZEGEN)
( PLANET vs. CERES )
- GEZEGEN ile/ve FELEK
- GEZEGEN ile GÖK CİSMİ
( PLANET vs. HEAVENLY BODY )
- GEZEGEN ile KÜÇÜK GEZEGEN/ASTEROİD[NEA]
( PLANET vs. PLANETOID )
- GEZEGEN ile/ve/||/<> KÜÇÜK GEZEGEN(PLANETOİD)
( ... İLE/VE/||/<> Güneşin çevresinde eliptik bir yol izleyen küçük gezegenler. )
( ... İLE/VE/||/<> Pallas ve Vesta. )
- GEZEGEN ile "SERSERİ GEZEGEN"
( Bize olan uzaklığı, yaklaşık olarak 80 ışık yılı olan PSO J318.5-22 adlı "Serseri Gezegen", bir yıldıza sahip değildir. Serseri gezegenin boyutu, Güneş Sistemi'mizdeki tüm gezegenlerin toplamından daha büyüktür. Kendini öteki serseri gezegenlerden ayıransa, bu kategorideki en genç gezegen olması ve yaşam döngüsünün bu kadar erken bir evresinde yıldızı tarafından uzaya savrulmasıdır. )
- GEZEGEN = SEYYARE[Ar.] = PLANET[İng.] = PLANÈTE[Fr.] = PLANET[Alm.] = PIANETA[İt.] = PLANETA[İsp.]
- GEZEGENLER ile/ve GÖKADALAR/GALAKSİLER
( Karşılaştırmalı görseli. İLE/VE Karşılaştırmalı görseli. )
( PLANETS vs./and GALAXIES )
- GEZEGENLER ile NEPTÜN
( ... İLE Gözle ya da her hangi bir teleskopla görülmeden, hesaplamalarla keşfedilen ilk gezegendir. )
( ... İLE Güneş Sistemi'nin sekizinci ve Güneş'e en uzak gezegenidir. Güneş'e olan uzaklığı ise 4.5 milyar kilometredir. Yüzey sıcaklığı, -220 °C olup Güneş Sistemi'nin en soğuk gezegenidir. Neptün'ün bilinen 14 doğal uydusu bulunmaktadır. )
- GEZEGENLER ile/ve/||/<> UYDULAR ile/ve/||/<> ASTEROİDLER
( )
- GEZEGENLERDE ÖZEL GİYSİSİZ YAŞAM SÜRESİ:
| GÜNEŞ ve VENÜS, JÜPİTER, SATÜRN, URANÜS, NEPTÜN ve MERKÜR, MARS |
ile/değil/yerine/><
DÜNYA
( | 1 saniye. VE 1 saniye. VE 2 dakika. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< 80 - 160 yıl. )
( )
- GEZEGENLERDEKİ YAĞIŞ TÜRLERİNDE:
SU ile SÜLFÜRİK ASİT ile METAN ile ELMAS ile CAM ile SIVI DEMİR
( Dünya'da. İLE Venüs'te. İLE Titan'da. İLE Neptün'de. İLE HD189733b'de. İLE OGLE-TR-56b'de. )
( )
- GEZEGENLERİN ÖLÇÜMÜNDE:
GÜNEŞTEN UZAKLIK ile/ve/||/<>/> YÖRÜNGE VE DÖNME DÖNGÜLERİ ile/ve/||/<>/> KÜTLE ile/ve/||/<>/> YARIÇAP ile/ve/||/<>/> YOĞUNLUK
(
|
- TURİST[İng.]/GEZEN ile/değil/yerine GEZGİN
( Gezen tilki, yatan aslandan evlâdır. )
( Evliyâ Çelebi, [o zamanın koşullarında] 257 şehir, 7600 kale gezmiştir. )
(
)
( [not] TOURIST vs./and/but TRAVELLER
TRAVELLER instead of TOURIST )
- GEZGİN TURİST
( TRAVELLER
TOURIST )
- GEZGİNCİ değil GEZGİN
- GEZİ DÖNEMLERİ'Nİ
- GEZİ:
"İHYÂ" değil İNŞÂ ["isteğiydi"]
- GEZİ[Ar.] ile GEZÎ[Ar.]
( Ülkeler ya da kentler arasında yapılan uzun yolculuk. | Gezilip hava alınacak yer. | Gezinti yeri. İLE Pamukla karışık, dokunmuş hâreli, arşınlık enli kumaş. | Bu kumaştan yapılmış olan. )
- gezi ile/ve/değil/<> Gezi
( ... İLE/VE/DEĞİL/<> Türkiye'mizin/İstanbul'umuzun, Taksim'deki, akıl, değerler ve diriliş simgesi olan parkımız. )
- GEZİP-TOZMAK/TOZAN
- GEZİYE ÇIKARKEN:
GİYSİLERİNİZ ve/||/<> PARANIZ
( Hazırladıklarının yarısını yanına al! VE/||/<> Bütçenin iki katını yanına al! )
- GEZMEK ile GEZİNMEK
- GEZMEK ile "SÜRTMEK"
- GEZMELİ!
- GƏBƏ[Azr.] = BÜYÜK HALI[Tr.]
- GHOOM MANASTIRI(YİGA CHOELING) ile/ve/<> ZANG DHOK MANASTIRI
( Sıkkım'da: Sarı tarikatın manastırıdır. İLE Kırmızı şapkalı tarikatı[Phodans] manastırıdır. )
- GHRELİN ve/||/<>/> İNSÜLİN ve/||/<>/> LEPTİN
( )
- GIA/TRANSIENT ISCHEMIC ATTACK[İng.] değil/yerine/= GEÇİCİ YETERSİZ KANLANMA ATAĞI, GEÇİCİ İSKEMIK ATAK
- GİB/GRAPHICS PROCESSING UNIT[İng.] değil/yerine/= ÇİZGE İŞLEME BİRİMİ, GRAFİK İŞLEME BİRİMİ
- GİBBS SERBEST ENERJİ ile/||/<> ENTALPİ
( Etkileşimin gerçekleşebilirliğini belirler. İLE/||/<> Isı enerjisi değişimi. )
( Bir kimyasal etkileşimin kendiliğinden olup olmadığını belirler. İLE/||/<> Bir yapı ve süreçteki toplam enerji miktarını tanımlar. )
- Gibi! de DİNLE!!!
- Gibi! de, SUS!!!
- GİBİ GİBİ ile/değil/yerine GİBİ
- GİBİ OL(URSUN):
HZ. ÎSÂ ile HZ. MUHAMMED ile ALLAH
( Kendini kurtarmak istersen. İLE Başkasını kurtarmak istersen. İLE Hiçbir işe karışma! )
- ... GİBİ ŞEYLER DE ...:
SÖZ KONUSU ile/değil OLASI(/LIK İÇİNDE)
- GİBİ ile/ve/değil/yerine AYNI TÜR
- ...GİBİ ile HAVASINDA
- ... GİBİ ile ... KADAR
( LIKE AS ... vs. AS MUCH AS ... )
- GİBİ ile "MIŞ GİBİ"
( LIKE vs. "IF LIKE" )
- ... GİBİ ile/ve ...YA BENZEMEK
( LIKE ... vs. RESEMBLE TO ... )
- ... GİBİ ile ...'YA GÖRE
- ... GİBİ HİSSETMEK ile/ve "O OLMAK"
( FEELING LIKE vs./and BEING THAT )
- ... GİBİLERİNDEN değil ... GİBİ
- ... GİBİLERİNDEN ile/ve/<> ...MIŞÇASINA
- GİBİM" değil GİBİ
- GİBİ/Sİ/NE / GİBİ/Sİ/NDEN değil GİBİ
- GİBOSİTE ile GİBUS
( Kamburluk. İLE Kambur. )
- GİBOZİTE/GIBBOSITY[İng.] değil/yerine/= HÖRGÜÇLENME
- GICIK ETMEK ile/ve İLGİ ÇEKMEK
- GICIK OLMAK ile FITIK OLMAK
- GICIK OLMAK ile KIL OLMAK
- GICIK OLMAK ile UYUZ OLMAK
- GICIR GICIR (SÜRTMEK)
( Kapı sesleri gibi sürtünmelerde. | Yepyeni. )
- GIDÂ[çoğ. AĞDİYE] ile GIDÂ
( İNSANI BESLEYEN ŞEYLER ile İBÂDET | ZİKRULLAH )
- GIDA GÜVENCESİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GIDA EGEMENLİĞİ
- GIDA GÜVENLİĞİ ile/ve/değil GIDA GÜVENCESİ
( TECEDDÜ'[Ar.]: Kötü besinden ya da besin yetersizliğinden dolayı gözdeki meşîme tabakasının arkadan yarılması. )
( [not] FOOD SECURITY vs./and FOOD SAFETY )
- GIDA[Ar.] değil/yerine/= BESİN
( ZÂD[Ar.]: Erzak, azık, yiyinti. )
( )
- GIDA ile YEMEK
( Gıdanın ahlâkı bizde kalır, posası dışarı çıkar. )
( Aldığımız gıdalar, hayat ve huy sahibidir. )
( Kazın yediği otlar, kişiler/insan için şifalıdır. )
( MAT'ÛM[çoğ. MAT'ÛMÂT]: Yenilecek yemek. )
- GİDE GİDE
( Bir olay ya da olgunun artması ya da eksilmesinde. )
- Gidebilmek için SUS!!!
- Gideceğin yeri söyleme! SUS!!!
- GİDECEKSEN KALMA! ve/||/<> KALACAKSAN GİTME!
- Gidenle KONUŞ!!!
- GİDER (YAPMAK) ile ATAR (YAPMAK)
- GİDERİLEMEZ/LİK ile/ve/<> VAROLUŞU REDDEDİLEMEZ/LİK
- GİDERİNİ, GELİRİNE GÖRE AYARLAMAK/DÜŞÜREBİLMEK ile/ve/||/<>/> GELİRİNİ, GİDERİNE GÖRE AYARLAMAK/YÜKSELTEBİLMEK
- GİDERME ile/ve/değil/||/<>/< HAFİFLETME
- GİDERMEK ile "AŞMAK"
- GİDERMEK değil BULMAK
- GİDERMEK ile KARŞILAMAK
- GIDI GIDI (GIDIKLAMAK)
- GIDIM GIDIM (VERMEK)
( Mal ya da parayı gerektiğinden çok daha küçük/az biçimde vermek. )
- GİDİMLİ AKIL ile VİCDÂNİ AKIL
( TAAKKUL ile .. )
- Gidimli KONUŞ!!!
- GİDİŞ ile/ve KURTULUŞ
( TO GO vs./and SALVATION )
- GİDİŞAT ile/ve/değil/yerine/<> SÜREÇ
- GIENSENG ile GINSENG
- GİİNGO ile GINKO(-BLOBA)
- GILBERT ve EDISON
- GİLGAL
( REENKARNASYON [Geleneksel Kabala'da] )
- GINÂ'
( NAĞME | ESNÂ-YI ZİKİRDE OKUNAN İLÂHİLER | ZENGİNLİK, BOLLUK | USANÇ, BIKKINLIK )
- GINA ile DOYGUNLUK
- GINÂ değil/yerine/= USANÇ
( GINA: Zenginlik, bolluk. | Usanç, bıkkınlık. | Şarkı, türkü, nağme, ezgi, ırlama. )
- GINAÎ ile İZÂFÎ
- GINÂÎ[Ar.]/LİRİK[Fr.] değil/yerine/= KOŞUK
( LİRİK: Coşkun, esinle dolu. | Eski Yunan yazısında, lir eşliğinde söylenilen. Koşuk. | Çok etkili, coşkun, genellikle kişisel duyguları dile getiren yazın. )
- GİNEPİG/GUINEA PIGS ile HAMSTER
( 0,7 - 1,2 kilo arasında değişmektedir. İLE ... )
( 4 - 8 yıl arasında yaşamları vardır. İLE ... )
( 59 - 72 gün gebelik süreleri vardır. İLE ... )
- GINGIVA[İng.] değil/yerine/= DİŞ ETİ
- GİNGİVİT ile/||/<> PERİODONTİT
( Diş etlerinin yangılanması. İLE/||/<> Diş etleri ve dişleri destekleyen kemiklerin yangılanması. )
- GIPGICIR
- GIPTA[Ar. < GIBTA] (ETMEK) değil/yerine/= İMRENMEK/İMRENİ/ÖZENÇ
- GIPTE değil GIPTA
- GÎR[Fars.] ile GÎR[Fars.]
( Tutma, tutuş. İLE Tutan, tutucu.[CİHÂN-GÎR: Cihanı tutan.] | Dağılan, yayılan. | Kavga, savaş/harp. )
- GİRD değil/yerine/= TOPLANMAK, TOPARLANMAK, BİRİKMEK
- GİRDAP ile/değil SUALTI AKINTISI
( Sualtı akıntıları kıyı boyunca herhangi bir yerde oluşabilir. Eğer belimize kadar suya girmiş durumda orada duruyorsanız ve akıntının içine göğsümüze kadar girdiysek, sualtı akıntısı bizi kaparak açık denize doğru sürükleyebilir. Elbette genellikle yüzmeyi bilmeyen kişiler bunu yapıyor – bir yerde durarak kendi kendilerine eğleniyor. Hiçbir koşul altında kişilerden uzakta denize girmeyelim ve tabii ki kırmızı bayraklara ve kumsalda bulunan uyarı işaretlerine dikkat edelim!
Bir sualtı akıntısına kapılırsak ne yapmamız gerekir?
1. Paniklemeyelim!
Panik durumunda hareketlerimiz kendimizi koruma içgüdüsü tarafından kontrol edilir ve akıllıca kararlar almak daha zor bir duruma gelir. Sualtı akıntısına kapılırsak gerçekten ne yapmamız gerektiğini biliyorsak kurtulma olanağımız vardır.
2. Gücümüzü koruyalım!
Kıyıya yüzmeye çalışarak akıntıya karşı mücadele etmeyelim! Ne yazık ki bu tüm enerjimizi tüketmekten başka bir işe yaramayacaktır. Kıyıya doğru yüzmek yerine kıyıya paralel yüzelim. Eğer sualtı akıntısı dar ise [5 metreye kadar], çok çabuk bir biçimde akıntıdan kaçabiliriz.
3. Sualtı akıntısı geniş ise [20 metre ya da daha fazla] ne yapmalı?
Bu durumda, kurallara uyarak kıyıya paralel bir biçimde yüzsek bile kaçmak çok kolay olmayacaktır. Ancak yine de kurtulamadığımızı fark ettiğiniz an paniklemeyelim! Sadece rahatlayalım, çünkü ters akıntı çok uzun sürmeyecektir; yaklaşık 5 dakika içinde duracaktır. Durduğu zaman, ilk olarak kıyıya paralel bir biçimde 50-100 metre yüzün ve daha sonra kıyıya doğru yüzelim. Eğer doğrudan kıyıya yüzmeye çalışırsak, akıntının her zaman aynı noktada tekrar başlama olasılığından dolayı tekrar akıntıya kapılabiliriz.
Unutmamamız gereken önemli şeyler var!
1. Bir sualtı akıntısı bizi asla dibe çekmez.
Sualtı akıntıları, girdaplarla aynı şey değildir. Bizi su yüzeyi boyunca çeker ancak asla denizin dibine çekmez.
2. Bir sualtı akıntısının genişliği her zaman sınırlıdır.
Genellikle genişlikleri 50 metreden fazla olmaz. Çoğunlukla 10-20 metreyi geçmez. Kıyı boyunca 20-30 metre yüzdüğümüz zaman güvenli bir biçimde akıntıdan çıkabiliriz.
3. Bir sualtı akıntısının uzunluğu her zaman sınırlıdır.
Su akışı her zaman nispeten hızlı bir biçimde zayıflar ve dalgaların pik yaparak kırılmaya başladığı noktada sonlanır. Sörfçüler bu bölgeye "hat" der; genellikle kıyı şeridinden itibaren 100 metreden daha ileride olmaz. )
- GİRDİ ile/ve/||/<>/> ETKEN
- GİRDİ ile/ve/||/<>/> KAZANIM
- GİRDİLER DÖRTLÜSÜ ile/ve/<> YAŞAM DÖRTLÜSÜ ile/ve/<> UYUM DÖRTLÜSÜ ile/ve/<> DEĞERLER DÖRTLÜSÜ
( Sayın Gökçen ADAR'ın, "Yaşamla Flört" adlı kitabını okumanızı salık veririz. )
( Olumlu/Pozitif | Olumsuz/Negatif | Nötr | X [Belirsiz, merak uyandıran]. İLE/VE/<>
İş | Sosyal | Aile | Özel. İLE/VE/<>
Beklenti | Ortam | Olanak | Zaman. İLE/VE/<>
Vizyon | Misyon | Nosyon | Gusto[Zevk ve heyecan niteliği, estetik değerler]. )
( INPUT QUARTET vs./and/<> LIFE QUARTET vs./and/<> HARMONY QUARTET vs./and/<> VALUES QUARTET
Positive | Negative | Neuter | X [Indefinite]. WITH/AND/<>
Business | Social | Family | Private. WITH/AND/<>
Expectation | Environment/Ambience | Possibility | Time. WITH/AND/<>
Vision | Mission | Notion | Gusto. )
- GİRESUN ile/ve KİRAZ
( ... İLE/VE Giresun'da, dağlık bir bölgeye verilen ad. )
- GİRİFT[Fars.] değil/yerine/= GİRİŞİK/ÇAPRAŞIK
- GİRİFTÂR[Fars.] ile TUTKUN
- GİRİNTİ-ÇIKINTI
- GİRİP-ÇIKMAK
- GİRİŞ-GELİŞME-SONUÇ ile/ve/değil/yerine/||/<> SÜREÇ-SONUÇ / USÛL-ESAS
( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Süreç olmadan(düşünülmeden/konuşulmadan), sonuca; yöntem(usûl) olmadan, asıl(esas) konuya geçilemez/değinilemez! )
( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Konuşuruz[konuşmalıyız!], etkin susmak üzere; susarız[susabilmeliyiz!], yetkin konuşmak üzere! ["Söyleyerek" değil söyleşerek/konuşarak!] )
( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Tümdengelim yapabilmek için tümevarımsal düşünmüş olmak gerekir! )
( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Anlamak için konuşmak; konuşmak için dinlemek; dinlemek için de susabilmek gerekir! [Anlamanın iki temel koşulu: 1. Nötr olmak/olabilmek. | 2. (Nitelikli) Soru sormak.] )
( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Algı düzenimizi (paradigmamızı) düzeltmek/değiştirmek/geliştirmek üzere, zaman zaman/sık sık "fabrika ayarlarımıza" dönmek gerekir. [Yaşamın ve özellikle de gündelik yaşamın/konuların hızına/yoğunluğuna (fazla) kapılmamak için!] )
( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Çıkarlarımıza yönelik/uygun olarak, "kazanın" "doğurduğuna" inanma eğilimi gösterirken; sonuç odaklı/merkezli olmamak üzere, "kazanın" "öldüğünü" kabul edebilme ve düşünme gücünü kullanmaya cesâret etmemiz gerekir. )
- GİRİŞ ile/ve/||/<> ALTYAPI
- GİRİŞ ile ÇIKIŞ
( ENTRANCE vs. EXIT )
- GİRİŞ ile/ve/||/<>/> GELİŞME ile/ve/||/<>/> SONUÇ
- GİRİŞ ile/ve KAPI
( ENTRANCE vs./and DOOR )
- GİRİŞİM/GİRİŞMEK ile KALKIŞMAK
- GİRİŞİM ile/ve ATILIM
- GİRİŞİM ile/ve PARLAMA
( ENTERPRISE vs./and TO SHINE/BRIGHTEN UP )
- GİRİŞİMCİ ile/ve/değil/||/< "SUÇLU"
- GİRİŞİM/KALKIŞMA ve/<>/> BOZGUN
- GİRİŞMEK ile YELTENMEK
- GİRİT ve/<> IRAKLION(KANDİYE)
( ... VE/<> Girit adasının başkenti. )
( Girit adası, Roma, Helen, Mısır, Arap ve Osmanlı uygarlıklarının tarih zenginliğinin buluşma noktasıdır. )
- GİRİTLİLER ile/ve FENİKELİLER
- GİRİZGÂH değil/yerine/= GİRİŞ
- GİRİZGÂH değil/yerine/= GİRİŞLİK
- GIR/LA ile/ve/=/||/<> ÇOK
- GİRME ile YANSIMA
( TO PARTICIPATE vs./and REFLECTION )
- GİRMEK ile/ve "SIZMAK"
- GİRMEK ile SOKMAK
- GIRTLAK, İMİK/ÜMÜK/HANÇERE[Ar.] ile ÂDEM ELMASI ile GIRTLAK KAPAĞI
( HACEB ile TUFFÂH-I ÂDEMÎ ile ... )
( LARYNX/THROAT vs. ADAM'S APPLE vs. EPIGLOTTIS )
( TRACHÉE ARTÈRE avec ... avec ... )
- GIRTLAK ile YUTAK
( LARYNX vs. PHARYNX )
- GİRUS/GYRUS[İng.] değil/yerine/= BEYİN KIVRIMI
- GİRYÂN[Fars.] ile/değil/yerine/= AĞLAYAN
- GİRYÂN ile/ve NERGİS
( Ağlayan göz. İLE/VE Mahmur bakan göz. Yan bakış/lı. )
( ... İLE/VE Divan edebiyatında zehir, bazen panzehir olarak geçer. )
- GIS/GASTROINTESTINAL SYSTEM[İng.] değil/yerine/= SİNDİRİM DÜZENİ, SİNDİRİM SİSTEMİ, GASTROİNTESTİNAL SİSTEM
- GIS/GEOGRAPHIC INFORMATION SYSTEM[İng.] değil/yerine/= COĞRAFİ BİLGİ SİSTEMİ
- GIŞÂ'
( ÖRTÜ, PERDEN, ZAR )
- GIŞÂ'[Ar.] ile GITÂ'[Ar.]
- GIŞÂ-İ HÜCREVÎ ile GIŞÂ-İ KİLYE ile GIŞÂ-İ MUHÂTÎ ile GIŞÂ-İ MÜSTEBTIN-ÜL-BATN
( Mukoza zarı. İLE Böbrek zarı. İLE Gövdenin tüm iç boşluklarını kaplayan/örten ince deri. İLE Karın zarı, periton. )
- GIŞÂİYY-ÜL-CENÂH[Ar.]
( Zarkanatlılar. )
- GÎSÛ
( Omuza dökülen saç. )
- GİT GİDE
( REFTE REFTE )
- GITÂ'[Ar.] ile SETR[Ar.]
- GİTAR ile CAVAQUINHO
- GİTAR ile CHARANGO
- GİTAR ile MANDOLİN[İt.]
( ... İLE İkişer ikişer, aynı değerde dört çift telli, kısa saplı bir çalgı. )
- GİTAR ile/ve/<> PERDESİZ GİTAR
- GİTAR ile/değil PİPA
- GİTAR ile/değil UKULELE/UKE
- GİTAR/KİTARA[Fr. < İsp.] ile/değil BANÇO[< İng. < İsp.]
( ... İLE/DEĞİL Amerika siyahilerinin çaldığı, gitar biçiminde beş ya da daha çok telli bir müzik aygıtı. )
- GİTAR/KİTARA[Fr. < İsp.] iledeğil GİTARRA
( ... İLE/DEĞİL Küçük gitar. )
- Gitmek için SUS!!!
- GİTMEK ile/ve AKMAK
- GİTMEK ile/ve/değil/yerine HAREKET (ETMEK)
( ZİHAP ile/ve/değil/yerine ... )
( [not] TO GO vs./and/but TO MOVE
TO MOVE instead of TO GO )
- GİTMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< UNUTMAK
( Eylem. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Devrim. )
- GİTMELİ!
- GİTME/Sİ ile/değil/yerine UZAKLAŞMA/SI
- GİTMİŞ/GİDEN/GİDECEK PARA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GELEBİLECEK/KAZANILABİLECEK PARA
- GİTMİYOR MUSUN? ile/değil GİDİYOR MUSUN?
( Gidiyor olman gerekirdi, neden gitmiyorsun? "Neden hâlâ buradasın?" İLE/DEĞİL Anlamak üzere sormak, beklenti içinde sormamak. )
- GİTMİYOR ile/yerine YAKIŞMIYOR
- GİTTİ GİDİYOR
- GİTTİKÇE ... ile/değil/yerine YOK YERE
- GIVING EXAMPLE vs. TO SIGN
- GIVING IMPORTANCE vs. TO VALUE/SUPPORT
- GIVING NAME vs. TO CONCEPT
- GIVING RESPONSIBILITY vs. TAKING RESPONSIBILITY
( TAKING RESPONSIBILITY instead of GIVING RESPONSIBILITY )
- GIYABÎ HÜKÜM değil/yerine/= IRAKÇIL YARGI
- GIYABÎ değil/yerine/= IRAKÇIL
- GIYABINDA değil/yerine/= KENDİ YOKKEN
- GIYÂS
( YARDIM )
- GIYBET(ÇEKİŞTİRME, DEDİKODU) ile/ve ZİNÂ
( Gıybet dili yakar. )
- GIYBET:
KİBİRDEN ile KİNDEN
( Şirk'e kadar bile gidebilir. İLE Kini olanın dini olmaz. )
- GİYDİKÇE AÇILIR ile/ve/||/<> UZADIKÇA ŞEKİL ALIR ile/ve/||/<> ZAMANLA UNUTURSUN
( Tezgâhtarın "kandırmacası"/kaktırması. İLE/VE/||/<> Kuaförün "kandırmacası"/kaktırması. İLE/VE/||/<> "Arkadaşın" kayıtsızlığı. )
- GİYECEK ile ÇUL
( ... İLE Genellikle kıldan yapılma, kaba dokuma. )