Söz(cük)leri/ni ve tutumu/nu değiştir... Dünya/n değişsin!

Bu nedir? | Nasıl kullanılır? | Nasıl okumalı/anlamalı? | Sıkça Sorulan Sorular | Yenilikler | İletişim

G'LERDE

KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!

(SÜREKLİ AYIRDINDA VE FARKINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)



Bugün[ 15 Mayıs 2024 ]
itibariyle 2167 başlık/FaRk ile birlikte,
2576 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.

(4/4)


- GÜRÜLTÜ-PATIRTI (ÇIKARMAK)


- GÜRÜLTÜ/DAĞDAĞA ve/<>/= DEDİKODU


- GÜRÜLTÜ ile/ve/||/<> BEYAZ GÜRÜLTÜ


- GÜRÜLTÜ ile/ve/||/<> GÜMBÜRTÜ


- GURULTU ile/ve/> GÜRÜLTÜ


- GÜRÜLTÜ ile YAYGARA

( ... İLE Gereksiz olarak yüksek sesle bağırıp çığırma. )


- GÜRÜLTÜSÜZ/LÜK ile/ve/> SESSİZ/LİK

( Gereksiz dış etmenlerin (sesin) bulunmamasıyla. İLE/VE/> Kendiliğinden, doğal olarak. )

( SILENCE vs. QUIETNESS )


- GÜRÜLTÜSÜZLÜK ile SESSİZLİK/SAKİNLİK

( ŞÛR[Fars.]: Gürültü, şamata. )

( SILENCE vs. QUITENESS )


- GURUP[Ar. < GURUB/GARB] ile/değil GRUP

( Batı. İLE/DEĞİL Öbek. )


- GURUR ve KİBİR | ile/ve/değil/yerine ONUR

( Başkalarının sırtına basarak. VE Başkalarını bastırarak. | İLE/DEĞİL/YERİNE Kendi ayaklarının/duruşunun üzerinde yükselme. )

( Arpa yiyende, kibir olmaz. )

( NAHHÂT[Ar.]: Kibirli, gururlu. )

( Kibir, kişinin, kendine "iltifatıdır". [iltifat, en karşı konulamaz olanlardandır] )

( BÂD-DÂR[Fars.]: Kibirli. | Şişman. | Deli. | Hiçbir işle ilgisi olmayan. )

( Kibir, bele bağlanmış taş gibidir. Onunla, ne yüzülür, ne de uçulur. )


- GURUR:
"GÜÇLÜ" KILAR ve fakat MUTLU ETMEZ


- GURUR(LU OLMAK)/MAĞRUR ile/değil/yerine VAKUR (OLMAK)


- GURÛR[Ar.] ile HAD'[Ar.]


- GURUR >< AŞK


- GURUR = GLORY, SELF-EXALTATION[İng.] = GLOIRE[Fr.] = EHRE[Alm.] = GLORIA[Lat.]


- GURUR ile/değil İNAT

( [not] PRIDE vs./but OBSTINACY )


- GURUR değil/yerine/>< MUTLULUK

( Neden, çocuklar, kavga ettikten sonra hemen barışıp birlikte oynamaya devam ederler? Çünkü, onların mutluluğu, gururdan daha değerlidir. )


- GURUR ile/ve/değil/yerine ONUR

( Başkasının sırtına basarak birşey olmaya çalışmak. Başkalarını ezerek büyüklenme. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Kendi kaynaklarının/duruşunun üzerinde yükselme. )

( [not] PRIDE vs./and/but HONOUR
HONOUR instead of PRIDE )


- GURUR >< VAKUR

( Nefsini dik tutma. >< Yol(un)da olma. )


- GURUTVA

( Ağırlık. )


- GÜRZ ile GÜRZ-İ GİRÂN

( Uzun saplı, büyük demir topuz. İLE İri, ağır topuz. )


- GUSSA[Ar. çoğ. GUSAS] değil/yerine/= TASA, KAYGI, KEDER


- GUSÛL ile/ve/||/<>/< USÛL

( Usûlsüz, gusûl olmaz. )


- GUT ve/||/<> SERTLEŞME SORUNU ve/||/<> KALP KRİZİ

( Erkeklerde Kol Kola Gezen Üç Rahatsızlık - Murat Kınıkoğlu [Dr.] )


- guttat.[Lat. < GUTTATIM] değil/yerine/= DAMLA DAMLA


- GÜVE ile ATLAS GÜVESİ/KELEBEĞİ

( ... İLE Böceklerin en büyüğüdür. )

( ... İLE Ancak, bir haftadan biraz fazla yaşarlar. )

( ... İLE Büyürlerken, dört kez deri değiştirirler. )

( ... İLE Kanat uzunlukları, 30 cm.'yi bulabilir. )

( ... İLE Kanat ucları, kobranın başına benzer. )

( ... İLE Ağızları olmadığından dolayı, tüm enerjilerini, eş bulmak için kullanırlar. )


- GÜVE ile AY GÜVESİ

( Kurtçuğu, yapağı, kumaş ve dokuma yiyen, pulkanatlılardan bir böcek. İLE ... )

( CLOTHES MOTH vs. MOON CLOTHES MOTH )

( TINEA PELLIONELLA cum ... )


- GÜVE ile/ve/<> TEMBEL HAYVAN/BRADIPUS GÜVESİ


- GÜVE ile VENEZUELLA KANİŞ GÜVESİ

( ... İLE 2009 yılında, Venezuella'nın Gran Sabana bölgesinde, Arthur Anker[Dr.] tarafından keşfedilmiş, "yeni" sayılabilecek bir güve türüdür.

En dikkat çeken özellikleri; bol tüylü, 6 ayaklı ve tüylerine nazaran renkli bir anteni olmasıdır.

Bulunuş öyküsü:

Arthur Anker, her zaman yaptığı gezilerden birini yapar. Gran Sabana bölgesinde yaptığı gezide de çok sayıda fotoğraf çekip sosyal medyadaki hesabına ekler. O fotoğraflar arasında en çok ilgi çeken bu güvenin fotoğrafı olur.

Güve, sosyal medyada fenomen olur ve bilim insanları arasında tartışmalara yol açar. Hem Anker, hem de bazı bilim insanları, bu güveyi sınıflandırmak için uğraşmaya başlar.

"Diaphora mendica" ve Muslin güveleriyle benzer özelliklere sahip olsa da tahmin edilen Lepidopteran ailesinden olan Artace cinsindendir.

Ancak henüz hangi taksonomik öbeğe ait olduğuna karar verilemediğinden resmi bir adı dahi yoktur. )

( )


- GÜVEMERİĞİ/GÖVEMERİĞİ = GEYİKDİKENİ/AKDİKEN

( Hünnapgillerden, hekimlikte ve boyacılıkta kullanılan bir bitki cinsi. )

( RHAMNUS CATHARTICA )


- GÜVEN KAYBETMEK yerine PARA KAYBETMEK/PARASIZ KALMAK

( TO LOSE MONEY instead of TO LOSE TRUST )


- GÜVEN KAZANMA ile/ve/<>/||/değil/yerine GÜVENİ/Nİ SARSMAMA


- GÜVEN KAZANMA ile/ve/<>/değil/yerine KENDİNİ TANITMA

( Yeterli gelmeyebilir. İLE/VE/<>/DEĞİL/YERİNE Hem yeterli gelir, hem geliştirir/ilerletir, hem de güven sunar/kazandırır. )


- GÜVEN:
"KAZANILAN" değil İNŞÂ EDİLEN


- GÜVEN!:
GÜLÜŞÜN ARDINDAKİ KEDERE ve/||/<> ÖFKENİN ARDINDAKİ SEVGİYE ve/||/<> SESSİZLİĞİN ARDINDAKİ NEDENE


- GÜVEN/MEK ile/ve/fakat/||/<>/> DOĞRULA/MAK


- GÜVEN ile APTALLIK

( TRUST vs. FOOLISHNESS )


- GÜVEN ile BEKLENTİ

( Beklenti sizi güvensiz kılar. )

( Amacınızın herhangi bir beklenti taşımayan salt iyi niyet olduğundan emin olun önce. )

( Elinizde mevcut olandan eminseniz, nihai olana asla ulaşamazsınız. )

( CONFIDENCE vs. EXPECTATION )


- GÜVEN ile ÇOKLUĞA GÜVEN

( TRUST vs. TRUST TO THE ABUNDANCE )


- GÜVEN = CONFIDENCE[İng.] = SÉCURITÉ[Fr.] = ZUVERSICHT[Alm.] = SECURITAS[Lat.]


- GÜVEN ile DAYANMA

( Güvenmek, sırtını dayama anlamında bir rahatlık/saptırma gerekliliği ya da anlamına gelmez. )

( İyiye güven duymak olumludur. )

( Güven, özgüven/enerji getirir. )

( Güven, deneyimle birlikte gelir. )

( Yoğun bir deneyim yaşayan insan güven ve cesâret yayar. )

( GÜVEN: İnancın bilincinde olmak. )

( Hayatın her yolunda, başlangıçta güven esastır. )

( Kendi düşünce berraklığınıza, amaçtaki safiyetinize ve eylemdeki dürüstlüğünüze güvenin. )

( Kişiye dayanma, ölür; ağaca dayanma, kurur. )

( Ona güven ama dayanma! [Trust but do not rely!]
CONFIDENCE vs. RELY
Energy comes vs. confidence.
Confidence comes vs. experience.
In every walk of life initial trust is essential. )

( SECURITAS cum ... )


- GÜVEN ve/||/<> DERİNLİK ve/||/<> SEVGİ

( Söz ile yapılan iyilik. VE/||/<> Düşünce ile yapılan iyilik. VE/||/<> Vererek yapılan iyilik. )


- GÜVEN ile/ve/<> İNANÇ

( TRUST vs./and/<> BELIEF )


- GÜVEN ile/ve/<> İNANDIRICILIK

( TRUST vs./and/<> PLAUSIBILITY )


- GÜVEN ve/<>/< ÖZEN

( TRUST and/<>/< CARE )


- GÜVEN ile/ve/||/<>/< ÖZGÜVEN

( Özgüveni olmayana, kimse güvenmez. )


- GÜVEN ile/ve/değil/<> SAYGINLIK(İTİBAR)

( [not] TRUST vs./and/but/<> ESTEEM, REPUTATION )


- GÜVEN ile/ve/||/<> SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK


- GÜVEN ile/>< ÜMİTSİZLİK


- GÜVENCE ile/ve DAYANAKÇA


- GÜVENCE ile GARANTİ

( GUARANTEE vs. GUARANTY )


- GÜVENEN/E ve/||/<> YALAN SÖYLEYEN/E

( Yalan söyleme! VE/||/<> Güvenme! )


- GÜVENİLİR ...:
YOL ile/ve/||/<> BAĞ/İP


- GÜVENİLİRLİK ile/ve/> SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

( SİKA[< VÜSÛK]: Güven, emniyet. | Güvenilir/inanılır kişi. )

( RELIABILITY vs./and/> SUSTAINABILITY )


- GÜVENİLMEZLER:
KIŞ GÜNEŞİ ve/||/<> SULTANLARIN GÜLMESİ ve/||/<> DURGUN DENİZ ve/||/<> AMİRLERİN İLTİFATI ve/||/<> DÜŞMANIN ÖĞÜDÜ ve/||/<> BAZI KADININ CİLVESİ/ZÂHİDLİĞİ

( ŞEMS-İ ŞİTÂ ve/||/<> DAHK-I HÜMÂ ve/||/<> SÜKÛNET-İ DERYA ve/||/<> İLTİFAT-I UMERÂ ve/||/<> NASİHAT-İ ADÂ ve/||/<> CİLVE-İ/ZÜHD-Ü NİSÂ )


- GÜVENLİ BAĞLANMA ile GÜVENSİZ BAĞLANMA ile BAĞLANTI NESNESİNİN OLMAMASI


- GÜVENLİ ile/ve TEKİN

( ... İLE/VE Boş, içinde kimse bulunmayan. | Güvenilir (kişi, yer). | İçinde doğaüstü "varolanlar" bulunmadığına inanılan (yer). | Eski Türklerde bir babanın taşınmaz mallarının mirasçısı olan en küçük oğlu. )


- Güvenliğin için DİNLE!!!


- Güvenliğin için KONUŞ!!!


- Güvenliğin için SUS!!!


- GÜVENLİK/EMNİYET KEMERİ ve/||/<>/> YAŞAM

( Güvenlik kemeri, bizi, yaşama bağlar. )

( Trafik kazalarında yaşamını yitiren sürücülerin %80'inin, kemer takmadığı tespit edilmiştir ne yazık ki. )


- GÜVENLİK ile/ve/||/<> DÜZEN


- GÜVENLİK ile/ve/||/<>/>/< GÜVEN


- GÜVENLİK / GÜVENCE

( Bir şeyin doğruluğu, gerçekliği konusunda kanaat verici belge, delil, iz, argüman. | Anlaşmazlık konusu olan şeyde, yargıcın kanılarını oluşturan şey, delil. | Sonurguya ulaşan bir uslamlamanın dayandığı gerçek, delil. )


- GÜVENLİK ve/||/<> SIRADÜZEN/HİYERARŞİ


- GÜVENLİK ile/ve TEDBİR

( ASPHALEIA ile/ve ... )

( SECCURITY vs./and PRECAUTION )


- Güvenmek için DİNLE!!!


- GÜVENMEK:
"O, BUNU YAPMAZ" ile/değil/yerine "O, BUNU YAPTIYSA, BİR BİLDİĞİ VARDIR"


- GÜVENMEK ile/ve SAĞLAMLAŞTIRMAK

( TO TRUST vs./and TO CONSOLIDATE )


- GÜVENSİZ BAĞLANMADA:
KARARSIZ ile KAÇINGAN


- GÜVENSİZLİK ile/ve/değil BELİRSİZLİK

( [not] DISTRUSTFULNESS/LACK OF CONFIDENCE vs./and/but INDEFINITENESS )


- GÜVENSİZLİK ile/ve/değil EMİNSİZLİK

( [not] DISTRUSTFULNESS/LACK OF CONFIDENCE vs./and/but LACK OF SURE )


- GÜVERCİN ile ALASUN


- GÜVERCİN ile GÖÇMEN GÜVERCİN

( ... İLE Ne yazık ki, soyu tükenmiştir. :( )

( ... cum ECTOPISTES MIGRATORIUS )


- GÜVERCİN ile GUGUK KUŞU

( )

( COLUMBA cum CUCULUS CANORUS )


- GÜVERCİN ile JAMBU

( ... ile )


- GÜVERCİN ile KAYA/YABANİ/BAYAĞI GÜVERCİNİ

( )

( Evcil güvercinler renk ve desen olarak çok farklılıklar gösterir. İLE İki kanadında, iki siyah çubuk dışında soluk gri renklidir. )

( Yaban ortamında, kayalıklar, yuvalama ve üreme için kullanılır. )

( Kökeni Avrupa, Kuzey Afrika ve Asya'nın Batı'sına dayanan kaya güvercini, dünya üzerindeki kentlere yerleşmiştir. )

( COLUMBA cum COLUMBA LIVIA )


- GÜVERCİN ile KUMRU/HAKURAN

( Cebrail[RUH'ÜL KUDÜS]'i simgeler. İLE ... )

( YEMÂME[Ar.]: Ehlî güvercin. )

( PALAZ: Güvercin yavrusu. )

( MUTÂAME: Güvercinlerin öpüşmesi.
HAMÂME, VERKA[çoğ. VERÂKI] ile KUMRÎ[çoğ. KAMÂRÎ] )

( KEBÛTER, KEFTER, MÜRG-İ NÂME-BER ile ... )

( PIGEON vs. DOVE )

( COLUMBA cum STREPTOPELIA )


- GÜVERCİN ile MAĞ, PAL, TAHTALI


- GÜVERCİN ile YOLCU GÜVERCİNi

( PIGEON vs. PASSENGER PIGEON )


- GÜVERTE ile PALAVRA[İsp. < PALABRA]

( ... İLE [eskiden] Genellikle posta vapurlarında, üst güvertenin altındaki güverte. | [argo] Herhangi bir konuda, gerçeğe aykırı, uydurma söz ya da haber. Uzun ve boş konuşma. )


- GUY vs. GAY


- GÛYÂ değil/yerine/= SÖZDE/SANKİ/SÖZÜMONA


- GÜYA değil/yerine/= SÖZÜM ONA/SANIRSIN Kİ


- GÛYENDE[Fars.]

( Saz çalan ve şarkı söyleyen. | Öykü anlatan. )


- GÜYÜM değil GÜĞÜM


- GÜZ ile GUZ

( Bahar. İLE Gölgede kalan, güneş almayan köşe. )


- GÜZÂRİŞ[Fars.] ile GÛRÂB[Fars.]

( Düş yorma, rüya tâbir etme. İLE Geçme, geçiş. )


- GÜZEL (OLAN) ile/değil İSTEDİĞİM GİBİ (OLAN)

( [not] THE BEAUTIFUL vs./but WHICH/WHAT I WOULD LIKE TO )


- GÜZEL AHLÂK ve/=/<> İLİM


- GÜZEL EKİZ(FOTOĞRAF) ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ANLATAN EKİZ(FOTOĞRAF)


- GÜZEL GENÇ ve/||/<> GÜZEL YAŞLI

( Doğanın yapıtıdır. VE/||/<> Sanatın yapıtıdır. )


- GÜZEL GÜZEL (ÇALIŞMAK, KONUŞMAK, OYUN OYNAMAK)


- GÜZEL KUR'AN OKUYOR değil AĞZI KUR'AN'A YAKIŞIYOR


- GÜZEL OLANLAR:
DURUNCA/SUSUNCA ile/ve/yerine KONUŞUNCA ile/ve/yerine HEM DURUNCA/SUSUNCA, HEM KONUŞUNCA


- GÜZEL ÖRNEK ile/ve/değil/||/<>/< İYİ ÖRNEK


- GÜZEL SÖZ ile/ve GÜZEL EYLEM


- GÜZEL/LER ile/ve/||/<>/> GÜZELLİK

( Duyumsanan/görülen, görerek. İLE/VE/||/<>/> Düşünülen, düşünerek. )


- GÜZEL/LİK ve AHLÂK


- GÜZEL/LİK ile BAKIMLI/LIK

( BEAUTINESS vs. WELL CARED )


- GÜZEL/LİK >< ÇİRKİN/LİK

( HÜSN >< KUBH )


- GÜZEL/LİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DÜZGÜN/LÜK


- GÜZEL/LİK ile İDDİALI GÜZEL/LİK


- GÜZEL/LİK ile/ve/değil/yerine/||/<> İLGİNÇ/LİK


- GÜZEL/LİK ile/ve SÜRÜKLEYİCİ/LİK

( BEAUTY vs./and FASCINATING )


- GÜZEL/LİK ile YETERLİ/LİK

( BEAUTY/NESS vs. SUFFICIENCY )


- GÜZEL/LİK ile/ve/<>/>< YÜCE/LİK ile/ve/<>/>< YALIN/LIK (GELİŞMİŞ/LİK)

( Hz. Muhammed. İLE/VE/<>/>< Hz. Âlî. )


- GÜZEL ile/ve/değil "HAVALI"


- GÜZEL ile/ve/değil AHSEN

( ... İLE/VE/DEĞİL Güzellerin güzeli. | Kaybedilemeyecek derecede güzellik. )


- GÜZEL ile/ve/değil DİKKAT ÇEKİCİ

( Güzel ol, âşık bol! )


- GÜZEL ile/ve/değil ETKİLEYİCİ

( Tümüyle güzellik yoktur! Her zaman, 1 [ya da 2 yanı] baskındır/etkiler ve ona göre ilgi görür. )


- GÜZEL ile/ve/değil/||/<>/< FARKLI


- GÜZEL = GÖZ-EL = BEAUTIFUL[İng.] = BEAU[Fr.] = SCHÖN[Alm.] = KALOS[Yun.] = HERMESO/SA, BELLO[İsp.]


- GÜZEL ile HOŞ


- GÜZEL ile/ve/değil/||/<> IŞILTILI


- GÜZELAVRAT OTU/BELLADONNA ile/ve/||/<>/> ATROPİN

( Patlıcangillerden, pis kokulu, çok yıllık ve otsu bir bitki. İLE/VE/||/<>/> Güzelavrat otundan çıkarılıp tıpta kullanılan zehirli bir nesne. )


- GÜZELDE/GÜZELLİKTE ARANANLAR:
BAKIŞIM/LI(SİMETRİ/K) ve ORANTI/LI(EURYTMIE) ve UYUM/LU(HARMONİ/K)

( DÜZGÜN ve DÜZENLİ ve DİZGELİ ve AÇIK/LIK/PARLAK/LIK(CLARITAS/MUŞÂ'ŞÂA) )


- GÜZELİ SEVMEK ile/ve/değil/yerine/<> GÜZELLİĞİ SEVMEK


- GÜZELLİĞİN DÖRT TÜRÜ


- GÜZELLİĞİN:
İDRAKİ ile/ve/<> İFADESİ

( Ancak sendeki güzellik kadar. İLE/VE/<> Ancak sendeki güzellik kadar. )


- GÜZELLİK [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- GÜZELLİK FELSEFESİ ile SANAT FELSEFESİ


- GÜZELLİK:
İZLENİLEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/> YAŞANILAN


- GÜZELLİK:
MANTIK'TA ile ESTETİK'TE

( Doğruluk. İLE Güzellik. )

( GÜZEL: Amacı olmayan amaçlılık. )


- GÜZELLİK ile/ve/hem de AKIL

( Güzellik ondur, dokuzu don-dur. )

( Güzele kırk günde doyulur, iyi huyluya kırk yılda doyulmaz. )

( Güzel bürünür, çirkin görünür. )


- GÜZELLİK ve/=/< ARINMA

( BEAUTY and/=/< PURIFICATION )


- GÜZELLİK ile/ve/||/<>/>/< AŞK

( GÜZELLİK: Aşkın olmadığı yerde ne işim var?! VE AŞK: Güzelliğin olmadığı yerde ne işim var?! )

( ... İLE/VE/||/<>/>/< Güzelliğe duyulan özlem. )

( BEAUTY and/<> LOVE )


- GÜZELLİK = BEAUTY[İng.] = BEAUTÉ[Fr.] = SCHÖNHEIT[Alm.] = PULCHRITUDO[Lat.]


- GÜZELLİK ile/ve BİLEŞİK


- GÜZELLİK ve/||/<> BİRİNİ SEVMEK

( Dünyayı kurtaracak. VE/||/<> ile başlayacak herşey. )

( )


- GÜZELLİK ile/ve/||/<> BÜTÜNSEL KAVRAYIŞ


- GÜZELLİK ile/ve/değil/yerine CÂZİBE


- GÜZELLİK ile/ve/değil/||/<>/< ÇEŞİTLİLİK


- GÜZELLİK ile/ve/< DÜZEN

( GÜZELLİK: GERÇEĞE ÖZGÜ İNCELİĞİN PARLAKLIĞI [HAKİKATİN ŞÂŞA-İ LETÂFETİ - RECAİZÂDE EKREM BEY] )

( BEAUTY vs./and/< ORDER )

( YOUMEI ile/ve/< ... )


- GÜZELLİK ile/ve EDÂ


- GÜZELLİK ile/ve/<> EDEB

( Güzeli güzel yapan edeptir, edep ise güzeli sevmeye sebeptir. )


- GÜZELLİK ile/ve/<> EDEB


- GÜZELLİK >< FAZLALIK

( Güzellik, fazlalıklardan arınmışlıktır. )


- GÜZELLİK ile/ve/<> İNCELİK


- GÜZELLİK ile/ve/değil IŞILTI

( Güzel yüzün, süse/boyaya/makyaja gereksinimi yoktur/olmaz! [Fars. Hâcet-i meşşâta nîst rûy-ı dil-ârâmrâ - Hâfız-ı Şirâzî] )


- GÜZELLİK ile/ve/||/<> ÖZELLİK

( BEAUTY(TIFERET[Kabala]) vs. FEATURE )


- GÜZELLİK ve/||/<>/> ÖZGÜRLÜK

( Güzellik, özgür kılar. )


- GÜZELLİK ile/ve/||/<> SEVDÂ

( Güzelliğin beş para etmez, bende/onda bu sevdâ olmasa. )


- GÜZELLİK ve/||/<>/> SONSUZLUK

( Ancak, güzellikte sonsuzluğa ulaşabiliriz. )

( Tüm tekil parçaların her biri, özünü sınırlandırarak uyumlulaşmışsa ve bütün, o tekil parçaların özgürlüğünün sonucuysa güzel olarak nitelendirilir. )


- GÜZELLİK ve VASIF

( BEAUTY and QUALITY )


- GÜZELLİKTE:
3 BEYAZ ve/<> 3 SİYAH ve/<> 3 KIRMIZI

( Ten, diş ve el. VE/<> Göz, kaş ve kirpik. VE/<> Yanak, dudak ve tırnak. )


- GÜZERGÂH/[Fars.]/ROTA[İt.]/DESTİNASYON[İng. < DESTINATION] değil/yerine GEÇEKYOL, İZLENİLEN YOL


- GÜZLEK ile GÜZLÜK

( Güz yağmuru. | Güz mevsiminin geçirildiği yer. İLE Güzün yapılan. | Güzün ekilen tahıl. )


- GVB/GENE DATA BANKS[İng.] değil/yerine/= GEN VERİ BANKALARI


- GVHD/GRAFT-VERSUS-HOST HASTALIĞI GRAFT-VERSUS-HOST DISEASE[İng.] değil/yerine/= KONAĞA KARŞI YAMA SAYRILIĞI


- GVKY/GENERAL DATA PROTECTION REGULATION[İng.] değil/yerine/= GENEL VERİ KORUMA YÖNETMELİĞİ


- GYC/WEARABLE AID DEVICE[İng.] değil/yerine/= GİYİLEBİLİR YARDIM AYGITLARI


- İMAN:
GENEL(İCMÂLİ) ile/ve/||/<>/>/< AYRINTILI/AÇIKLAMALI(TAFSİLÎ)


- JOHN LOCKE ile/ve/||/<>/> GEORGE BERKELEY

( 29 Ağustos 1632 - 28 Ekim 1704 İLE/VE/||/<>/> 12 Mart 1685 - 14 Ocak 1753 )


- K ile G


- KEKLİK ile BAYAĞI KAR KEKLİĞİ/RİEKKO

( ... cum LAGOPUS LAGOPUS )


- KENDİLİK:
GÖZLEYEN ile/ve/||/<> DENEYİMLEYEN


- KİŞİ/İNSAN:
GENÇLİK/TE ile YAŞLILIK/TA

( "Uçan bir kuş". İLE "Virân bir baykuş". )

( Günler "kısa", yıllar "uzun." İLE Günler "uzun", yıllar "kısa." )

( Güzelliğimizle varız... İLE Sağlık ve paramızla varız... )


- KUŞKU:
GÜÇLÜ ile ZAYIF


- MAKİNE ÖĞRENMESİ:
GÖZETİMSİZ ile/ve/değil/||/<>/< GÖZETİMLİ


- MUTLULUK:
GERÇEK ile/ve/||/<> GÖRELİ


- not GOAL vs. INTENTION


- ÖZ ile/ve/||/<>/> GÖRÜNÜŞ ile/ve/||/<>/> EDİMSELLİK


- SARF[Ar.]/GRAMER[İng.] değil/yerine/= DİLBİLGİSİ


- TARİH YAZIMI:
GELENEKSEL ile/ve/||/<>/> BÜTÜNSEL ile/ve/||/<>/> YENİ SİNEMA ile/ve/||/<>/> MİKRO


- TURİST[İng.]/GEZEN ile/değil/yerine GEZGİN

( Gezen tilki, yatan aslandan evlâdır. )

( Evliyâ Çelebi, [o zamanın koşullarında] 257 şehir, 7600 kale gezmiştir. )

(









)

( [not] TOURIST vs./and/but TRAVELLER
TRAVELLER instead of TOURIST )


- USÛL:
GENEL(UMÛMÎ) ile/ve/||/<> ÖZEL(HUSÛSÎ)


- ZEKÂ ile/ve/||/<>/>/< GÖZLEM GÜCÜ



(4/4)




Bu sayfa 01 Ocak 2024 itibariyle 128 kez incelenmiş/okunmuştur.