
Bu nedir? | Nasıl kullanılır? | Nasıl okumalı/anlamalı? | Sıkça Sorulan Sorular | Yenilikler | İletişim
DİL'DE
(/DİLBİLGİSİ'NDE)
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibariyle 9772 başlık/FaRk ile birlikte,
10818 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(2/11)
- AÇILIŞ TÖRENİ/KONUŞMASI ile/değil AÇIŞ TÖRENİ/KONUŞMASI
- AÇILMA ile/değil AÇILIM
- AÇILMA ile KIRILMA
- ACIMA ile ACIMAK
( Acımak eylemi. | Başka bir kişinin ya da canlının mutsuzluğuna yönelik duyulan üzüntü, merhamet. İLE Tadı, acı duruma gelme, acılaşma. | Acılı, ağrılı olma. | Başkasının acısına ortak olmak ya da durumundan üzüntü duymak. | Başkasının uğradığı/uğrayacağı kötü bir duruma üzülmek, merhamet etmek. | Bir şeyi vermeye kıyamamak ya da verdiğine, elden çıkardığına üzülmek. )
- ACIMA! ile/değil FAZLA ACIMA!
- AÇIMLAMA ile/ve/<> GÖSTERME
- AÇIMLANAN ile/ve SERİMLENEN
- AÇINMAK ile AÇINSAMAK
( [dirimbilim] Gelişmek. | [tohum, hastalık için] İçindeki yetenekler uyanarak ereğine varmak. İLE Bir yerin özelliklerini ortaya çıkarmak için araştırma ve inceleme yapmak. )
- AÇIP-KAPATMAK ile/değil KAPATIP-AÇMAK
- AÇISINDAN) ÖNEMLİ ile (... İTİBARİYLE) YERİNDE
- ... AÇISINDAN ile ... BAKIMINDAN
- ... AÇISIYLA ile/ve/değil/||/<> ... KADARIYLA
- ACİZ ile ÂCİZ
( Gücü, bir işe yetmez olanın durumu, güçsüzlük. | Beceriksizlik. | Birinin, borcunu, zamanında ödeyememesi durumu. İLE Gücü bir işe yetmez olan, güçsüz. | Beceriksiz. )
- ÂCİZÂNE[Ar. < ÂCİZ + Fars. < ÂNE] ile NÂÇİZÂNE[Fars. < NÂÇİZ]
( Gücü bir işe yetmez olan, güçsüz olarak. | Beceriksizlikle. İLE Değersiz, hiç sayılan, önemsiz, çok küçük bir şey olarak. )
- AÇMAZ/PARADOKS ile/ve/<> ALAYSILAMA/KİNÂYE[Ar.]/İRONİ[İng.]
- AÇMAZ ile AÇMAZ ile AÇMAZ
( Şahı koruyan taşlardan her birinin yerinden oynatılmaması durumu. İLE İçinden zor çıkılır durum. İLE Karşısındakine bir nükte ya da tekerleme söyleme olanağı veren söz. )
- ACO-/ACOU-/ACOUS-/ACOUO-/-ACUSİA/-ACUSİS ile/||/<> ACU- ile/||/<> PHON-/-PHONE/-PHONİA/PHONO-/-PHONY
( İşitme, işitme ile ilgili, duyma [akustik: İşitme bilimi]. İLE/||/<> İğne, işitme. İLE/||/<> Sesle ilgili, ses. )
- ACTİN-/ACTİNO- ile/||/<> HELİ-/HELİO- ile/||/<> THERM-/-THERM/THERMO-/-THERMY ile/||/<> CAL-/CALORİ- ile/||/<> ELECTRO- ile/||/<> ASTR-/ASTRO-
( Işın. İLE/||/<> Güneş, güneş ışığı ile ilgili. İLE/||/<> Isıyla, ısı oluşumu ile ilgili. İLE/||/<> Isı. İLE/||/<> Elektrikle ilgili. İLE/||/<> Yıldız, yıldızımsı, yıldız biçiminde. )
- ACTİNO- ile/||/<> RADİO- ile/||/<> ROENTGENO- ile/||/<> PHOT-/PHOTO-
( Işın, radyasyon [aktinomikoz: Bir bakteri enfeksiyonu]. İLE/||/<> Radyumla ilgili, radyant enerji ile ilgili, radiusla ilgili. İLE/||/<> X ışınları ile ilgili. İLE/||/<> Işık. )
- ACÛZE ile/değil/yerine YAŞLI
( Huysuz, yaşlı kadın. İLE/DEĞİL/YERİNE ...[Yaşının/bıkkınlığının getirdiği olumsuzlukları görmemezlikten gelerek!] )
- AD/İSİM BELLEĞİM/HAFIZAM (ÇOK) KÖTÜ" değil/yerine ADLARI (YETERİNCE HIZLI) ANIMSAYAMAYABİLİYORUM
- AD KOYMADA, DOĞUMUN:
ZAMAN/I ile/ve/<> YER/İ
( Orta Afrika Cumhuriyeti'nde, çocukların adları, doğdukları yer ve zamana göre konuluyor. [Mbonsol: Ağacın altı. | Maseke: Dere kıyısı.] )
( Kişi, ahırda doğdu diye at olmadığı gibi, "nereli" olduğunun ve/ya da adının ne konulduğunun da belirleyiciliği yoktur/olmaz! )
- AD TAMLAMASI ile SIFAT TAMLAMASI
- AD TÜMCESİ ile EYLEM/YÜKLEM(FİİL) TÜMCESİ
- AD ile AD TÜMCECİĞİ
( NOUN vs. NOUN CLAUSE )
- AD ile ADD[Ar.]
( Birini, bir şeyi anlatmaya, tanımlamaya, açıklamaya, bildirmeye yarayan söz, isim, nam. | Herkesçe tanınmış ya da işitilmiş olma durumu. | Canlı ve cansız varolanları, duygu ve düşünceleri, çeşitli durumları bildiren sözcük, isim. İLE Sayma. | Sayılma. )
- AD ile BAŞLIK
- AD ile İSİM
- AD ile/ve/değil/||/<> KILIF
- AD ile/ve ÖNAD/SIFAT
( Ayırd edici. İLE/VE Nitelendirici. )
( Sıfatı, ad yapabiliriz fakat adı, sıfat yapmamalı ya da titiz davranılmalıdır. )
( NAME vs./and CAPACITY )
- AD ile/ve/değil/||/<>/< ÖRÜNTÜ
- AD ile/ve/<>/< ÖZ
- AD ile/ve TERİM ile/ve KAVRAM
( Tek başına anlaşılır olan ve zaman bildirmeksizin bir anlamı gösteren lafız addır. İLE/VE ... İLE/VE ... )
- AD ile/ve/||/<> TÖZ(CEVHER)
( ... ile/ve/||/<> TÖZ: Çadırın direği. | Adın, adlandırdığı. )
- AD-/-AD ile/||/<> AS- ile/||/<> -AL
( -e, -e doğru, yakınlaşma, yönelme, yakınında, yoğun, ek olarak artım, -a yönelik [adduksiyon: Gövdeye doğru hareket]. İLE/||/<> -e, -a. İLE/||/<> ... ile ilgili, bir şeye ait, bir şeyin özelliklerini taşıyan. )
- ADALE[Ar.] değil/yerine/= KAS
- ADÂLET:
DENKLEŞTİRİCİ ile/ve/||/<> DAĞITICI
- ADÂLET:
DIŞARIDA/UZAKTA ve/değil/yerine/||/<>/>/< KENDİNDE
( Adâleti, dışarıda/uzakta aramak. VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Kendinde başlatmak ve oluşturmaktır, asıl ve öncelikli olan. )
- ADÂLET:
"EŞİTLİK" ile/ve/değil/||/<> RIZÂ
- ADÂLET:
SEVGİ ve/||/<> DÜŞÜNCE
- ADÂLET VE EŞİTLİK ve/||/<>/> UYUM VE DOSTLUK
- ADÂLET YOK ile/ve/değil/yerine/<> ADÂLET'İ, KENDİN/SEN (YAKIN ÇEVRENDE, OLANAKLARINDA) GERÇEKLEŞTİR (YAŞAT/İHYÂ ET)!
- ADALET değil ADÂLET
- ADÂLET ile/ve/||/=/<>/< DENGE, ÖLÇÜLÜLÜK/İTİDÂL[< ADL]
( Toplumla olan ilişkide. İLE/VE/||/=/<>/< Kişide. )
( İçte. İLE/VE/||/=/<>/< Dışta. )
( Güçler arasındaki denge. İLE/VE/||/=/<>/< ... )
( JUSTICE vs./and/||/=/<>/< BALANCE )
- ADÂLET ve/||/<>/> HUZUR
( Gücün, "haklı olduğu" yerde bekleme! VE/||/<>/> Güce tapan bireylerin olduğu yerde bekleme! )
- ADÂLET ve/<>/< KAYGISIZLIK
- ADÂLET ile/ve/<> MEŞRÛ EŞİTSİZLİKLER
- ADÂLET ile/ve/||/<> MÜRÜVVET
- ADÂLET ve/=/<> ÖLÇÜ/LÜLÜK
( Her konuda/hususta, itidâli ihtiyâr et! )
( JUSTICE and/=/<> MODERATION )
- ADÂLETSİZLİK ve/||/<> ANLAMSIZLIK
( [Çözüm olarak ...] Tüzeyi[hukuku] bulduk fakat tüzeye ulaşamadık. VE/||/<> Sanatı bulduk fakat sanat bize ulaşamadı. )
( Adâletsizliklerin en büyüğü, âdil olmayıp âdil gibi görünmektir. )
- ADAM, ADAMDIR, OLMASA DA PULU; EŞEK, EŞEKTİR, OLMASA DA (ATLASTAN OLSA) ÇULU
ile/ve
DEVE HACI OLMAZ, GİTMEKLE MEKKE'YE, EŞEK DERVİŞ OLMAZ, TAŞ TAŞIMAKLA TEKKE'YE
- ADAM AKILLI (DİNLEMEK)
- ADAM OLACAK ÇOCUK, BOKUNDAN BELİRLİ OLUR değil ADAM OLACAK ÇOCUK, BOKUNDAN BİLE BELİRLİ OLUR
- ADAMAKILLI
- ADAMINA GÖRE ile/değil/yerine ÂDÂBINA GÖRE
- ADAMINA GÖRE ile/değil/yerine MUHATABINA GÖRE
- ADAPTASYON ile/ve/||/<>/> ENTEGRASYON
- ADAPTASYON/ADAPTATION[İng.] değil/yerine UYARLAMA/UYUM SAĞLAMA
- ADAPTASYON ile YAPIŞMAK
- ADAPTÖR değil/yerine UYARLAYICI/UYARLAÇ
- ADA-YA ile ADAY-A
( Ada'ya. İLE Aday'a. )
- ADCILIK/NOMİNALİZM ile GERÇEKÇİLİK/REALİZM
( Evrensel kavramların sadece isimlerden ibaret olduğunu savunan görüş. İLE Evrensel kavramların gerçek ve bağımsız varlıklar olduğunu savunan görüş. )
- ADDETMEK[Ar.] değil/yerine/= SAYMAK
- AD DOLUNAN"/ADL OLUNMAK/ADLOLUNMAK ile/değil ADDOLUNMAK/ADDOLUNAN[Ar. + Tr.]
( Saymak, sayılan. )
- ADEM ile/ve ÂDEM
( Yokluk. İLE/VE Yokluğun varlığı ve darlığı. )
( Yokluğun varlığı, bir kâmil insan! )
( Kişi, sevdiğinde yok olmalı. )
( ... ile TIFL- CİHEL-RÛZE: Hz. Âdem. )
( Yokluk, hiçlik, ölüm. | Osmanlı Türkçesi sözcüklerle birleşerek, "-siz, -lik" anlamında kullanılır. [ADEM-İ MERKEZİYET: Yerinden yönetim.] İLE/VE Dinsel inançlara göre, ilk yaratılan insan ve ilk peygamber. | Kişi, adam. | İnsanda bulunması gereken olumlu özelliklere sahip olan. )
( Nonexistence. vs./AND Existence of the nonexistence. )
( Varlık. | İlk yaratılan insan ve peygamber. İLE Yokluk. )
( NONEXISTENCE vs./and ADAM )
- A-DEM değil ÂDEM
- ADEN-/ADENO- ile/||/<> ADİPO- ile/||/<> ADENO- ile/||/<> ATHER-/ATHERO- ile/||/<> AXİLLO- ile/||/<> MYX-/MYXO- ile/||/<> MUC-/MUCO- ile/||/<> BLENN-/BLENNO- ile/||/<> -AGOGUE ile/||/<> ELEO-/ELAEO-/ELAİO-/OLEO- ile/||/<> LİP-/LİPO- ile/||/<> PİMELO- ile/||/<> STEAR-/STEARO-/STEAT-/STEATO- ile/||/<> SİAL-/SİALO- ile/||/<> PTYAL-/PTYALO- ile/||/<> LACT-/LACTO- ile/||/<> GALACT-/GALACTA-/GALACTO- ile/||/<> AMPHİ- ile/||/<> PY-
( Bez, salgı bezi, bez ile ilgili [adenom: Bez tümörü]. İLE/||/<> Yağ dokusu ile ilgili [adiposit: Yağ gözesi]. İLE/||/<> Yağ, yağ dokusu. İLE/||/<> Damar plağı, yağ birikimi [ateroskleroz: Damar sertliği]. İLE/||/<> Koltuk altı ile ilgili [aksiller lenf nodu: Koltuk altındaki lenf bezleri]:. İLE/||/<> Mukus, müköz bez ve dokularla ilgili. İLE/||/<> Mukus ya da müköz membranlarla ilgili. İLE/||/<> Mukusun olması, mukusla ilgili. İLE/||/<> Salgılatan, başlatan, artıran. İLE/||/<> Yağ, akıcı yağ. İLE/||/<> Yağ. İLE/||/<> Yağla ilişkili. İLE/||/<> Yağ, donyağı, mum yağı. İLE/||/<> Tükürük ve tükürük bezleri ile ilgili. İLE/||/<> Tükürük, tükürük bezi ile ilgili. İLE/||/<> Süt. İLE/||/<> Süt, süt gibi sıvı. İLE/||/<> Cerahatle ilgili, cerahat olması. İLE/||/<> İki yönlü, çift [amfipatik: Hem suyu, hem de yağı seven moleküller]. )
- ADET ile ÂDET
( Sayı. | Herhangi bir sayıda olan şey, tane. İLE Birinin, yapmaya alışmış olduğu şey, alışkı. | Topluluk içinde, eskiden beri uyulan kural, töre. Gelenek, alışkanlık. | Aybaşı, âdet kanaması. )
- ADET ile/ve/değil DEMET
- ADET ile SAYI
- ÂDETA[Ar.] değil/yerine/= NEREDEYSE/SANKİ
- ADETİ değil ADEDİ
- ADI-SANI (BULUNMAMAK)
- ADIL DÜŞMELİ DİL
( PRO DROP LANGUAGE )
- ADIM ADIM (GİTMEK)
- ADIM ADIM (İLERLEMEK, YOL ALMAK)
- ADIM ile/ve/değil DÜZEY
- ADIN(İSMİN) DURUMLARI(HALLERİ):
YALIN ile/ve/<> -İ HALLERİ ile/ve/<> -E HALİ ile/ve/<> -DE HALİ ile/ve/<> -DEN HALİ ile/ve/<> -İN HALİ
( Yalın. İLE/VE/<> Belirtme/Yükleme/Kimi. İLE/VE/<> Yönelme/kime. İLE/VE/<> Bulunma/Kimde/Kalma. İLE/VE/<> Ayrılma/Kimden/Çıkma. İLE/VE/<> Tamlayan/İlgi/Katılma/Kimin. )
( [Lat./İng./Fr.] Nominatif. İLE/VE/<> Akuzatif. İLE/VE/<> Datif. İLE/VE/<> Lokatif. İLE/VE/<> Ablatif. İLE/VE/<> Genitif. )
- ADINA ile/ve/||/<> HESABINA
- ADINA(") ile ... ÜZERE/İÇİN/AÇISINDAN
( "KESMEMEK ADINA" değil ... KESMEMEK ÜZERE ... )
( IN THE NAME OF ... vs. FOR/TO ... )
- ADINI:
"BAHŞ ETMEK" ile/ve/||/<> "BAĞIŞLAMAK"
- AD/İSİM ve/<> İMGE
( Dışarıdan. VE/<> İçeride/zih(n)inde. )
- AD(İSİM) ile YÜKLEM(FİİL)
( [Hareket ve zaman ...] Yok. İLE Var. )
- ADL ETMEK değil ADDETMEK[Ar.]
( ... DEĞİL Saymak. | Îtibâr etmek. )
( ADD: Sayma, sayılma. | Îtibâr etme, edilme. )
- ADLANDIRMA ile/ve/<> KAVRAMLAŞTIRMA
( GIVING NAME vs./and/<> TO CONCEPT )
- ADLANDIRMA ile/ve/||/<> KÖPRÜ
- ADLANDIRMA = TESMİYE = ACTION DE NOMMER
- ADLAR ile EYLEMLER/FİİLLER ARASINDA BAĞINTI SAĞLAYAN HARFLER
( Cüveynî, bir ifâdenin lafzı ve anlamında yol açtığı değişikliğe göre dört kısma ayırmıştır: ( 1. Lafzı ve okunuşunu değiştirmeyip anlamı değiştiren harfler; 2. Lafzı ve okunuşu değiştirmeyip anlamı değiştiren harfler; 3. Hem lafzı hem de anlamı değiştiren harfler; 4. Ne lafzı ne de anlamı değiştiren harfler. )
- ADRES[İng. ADDRESS] değil/yerine/= BULUNAK
- ADSIL ÇEKİM
( NOMINAL INFLECTION )
- AER-/AERO- ile/||/<> ETH- ile/||/<> PHYSO- ile/||/<> PNEUM-/PNEUMA-/PNEUMAT-/PNEUMATO- ile/||/<> PNE-/-PNEA/PNEO-/-PNOEA ile/||/<> LARYNG-/LARYNGO- ile/||/<> PNEUMO-/PNEUMON-/PNEUMONO-
( Hava, havayla/gazla ilgili, gaz. İLE/||/<> Hava. İLE/||/<> Gaz ya da hava bulunması. İLE/||/<> Hava, yel, solunumla ilgili, bir bölümde hava ya da gaz olması. İLE/||/<> Solunum, belirli tipte solunumla ilgili. İLE/||/<> Soluk borusu ile ilgili, larinks. İLE/||/<> Akciğer, hava ya da solunumla ilgili. )
- AFAKAN değil HAFAKAN
( ... DEĞİL Istırap, sıkıntı. | Mustarip olmak ve deprenmek. | Yürek oynaması. )
- ÂFÂKÎ ile/ve/<> İZÂFÎ ile/ve/<> KEYFÎ
- AFAL AFAL (BAKMAK)
( Şaşkın bir biçimde bakmak. )
- AFALAMAK değil AFALLAMAK
- AFAZİ ile AFONİ
( Söz yitimi. İLE Ses yitimi. )
- AFAZİ ile DİZARTRİ
( Edinilmiş bir dil bozukluğu. [Beynin hasar görmesi, inme oluşması gibi durumlarda ortaya çıkar.][Genellikle beynin sol bölgesinde oluşan hasarlarda görülür. İLE Konuşma kaslarının zarar görmesi sonucunda ortaya çıkar. )
- AFEREZ[Fr.] ile AFEREZ
( Sözcük başındaki bir sesin düşmesi, ön ses düşüm. İLE Kan/aferez bağışı. )
- AFERİM değil AFERİN
- AFGANİSTAN ve/=/||/<> PEŞTUCA
( ... VE/=/||/<> Afganistan'da konuşulan, resmî dil. )
- AFİLLİ değil AFİLİ[Yun. < AFİ]
( Gösteriş, çalım, caka. )
- AFİYET OLSUN değil/yerine/= YARASIN
- AFORİZMALAR ile/ve/||/<> BAHANELER
- AFRA TAFRA (YAPMAK)
- AGANTA[İt.] değil/yerine/= İNDİRİLEN/ÇEKİLEN GEMİ HALATI YA DA ZİNCİRİN BİR SÜRE TUTULU KALMASI BUYRUĞU
- AĞIR AĞIR (YAPMAK)
- AĞIR-AKSAK
- AĞIR-ÂZEM
- AĞIR ile/ve/değil "BASKIN"
- AĞIT = SAĞU
- AĞIZ AÇIKLIĞI ile/değil/yerine/>< ZİHİN AÇIKLIĞI
( Kişinin, zihni, ne kadar kapalıysa; ağzı, o kadar açık olur. )
- AĞIZ UCUYLA SÖYLEMEK ile SÖYLEMEK
- AĞIZ ile AĞIZ
( Yüzde, avurtlarla iki çene arasında, selenin çıkmasına, soluk alıp vermeye ve besinleri almaya yarayan boşluk. | Bu boşluğun, dudaklarla çevrelendiği bölümü. | Kapların ya da içi boş şeylerin açık yanı. | Bir suyun, denize ya da göle döküldüğü yer. | Koy, körfez, liman, yol gibi yerlerin açık yanı. | Birkaç yolun birbirine kavuştuğu yer, kavşak. | Kesici aletlerin, keskin yanı. | Bir anadilin konuşulduğu sınırları içinde, bölgelere ve sınıflara göre değişen söyleyiş özelliği, şive. | Birini yanıltmak, kandırmak amacıyla, dolambaçlı bazı sözler söyleme özelliği. | [müzik] Bir bölgenin ezgilerinde görülen özelliklerin tümü. | Bir akarsuyun göle ya da denize döküldüğü yer, munsap. | Bazen, "kez" anlamına gelir. [İlk ağızda, paranın yarısını ödedi.] | Tehlikeli şeyler/durumlar için pek yakın yer. [Topun/uçurumun ağzında.] İLE Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü. )
- AĞIZ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KULAK
( Daha az konuşmak üzere/için. İLE/VE/||/<>/< Daha çok dinlemek üzere/için. )
( Bir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< İki. )
- AĞIZDAN ÇIKACAK OLAN (TEK) BİR SÖZCÜK ile/ve/||/<>/< AĞIZDAN ÇIK(A)MAYABİLECEK OLAN (TEK) BİR SÖZCÜK
( Bir şey ki, yapmasan da olur, YAPMA! Bir şey ki, söylemesen de olur, SÖYLEME! )
- AĞLAMA DUVARI ile/değil/yerine BATI DUVARI
- AGLÜTİNASYON değil/yerine/= KÜMELEŞİM
- AGRAFİ[Yun.] değil/yerine/= AGRAMATİZM[Fr.]
( Yazma yitimi. İLE Sözcük ve tümcelerin, dilbilgisine uygun olarak kurulamaması. | Sözcüklerde bazı harflerin atlanması biçiminde beliren söyleyiş/telâffuz bozukluğu. )
- AGREGAT ile/ve/||/<> ANAGRAM[Fr.]
( Psişik içerik. İLE/VE/||/<> ... | Bir sözcükteki harflerin yerleri değiştirilerek elde edilen sözcük. )
- AĞRI-SIZI
- AĞUSTOS AYI(NDAKİ) GİBİ SOĞUK ve/<> OCAK/ŞUBAT GÜNEŞİ GİBİ YAKICI
( Uruguay'da, mevsimlerin ve ayların, toplumdaki/dillerindeki karşılıkları. )
- ÂĞYÂRINI CÂMÎ, EFRÂDINI MÂNÎ" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< önce ÂĞYÂRINI MÂNÎ sonra EFRÂDINI CÂMÎ
( Benzetme. [Ölçünün ve tanımın bulunmadığı yerde, ne yazık ki kişisel "görüş/yorum", "dolaylı ilişki" ve "çağrışımların" öne çıktığı/çıkarıldığı [boş] sözler.] İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Tanım[ın tanımıdır]. [Bir kavramın tüm bireylerini kuşatıp ötekileri dışarıda bıraktığını tanımlar.] )
( "İnsan, düşünen bir canlıdır" tanımı kullanıldığında bu tanımın içinde tüm insan bireylerini içerir. Girmeyen hayvan[behaim], bitki ve nesneyi dışarıda bırakır. )
- AĞZINDAN KAÇIRMAK ile YUMURTLAMAK
- AĞZINI HAYR'A AÇ! ile/ve AĞZINDAN YEL ALSIN!
- AH-AMAN (DEME[ME]K) ile/ve/||/<>/> AH'TAN AMAN'DAN ÇEKİLME(ME)K
- AH-VAH (ETMEK/ETMEMELİ!)
- AHDETMEK değil/yerine/= SÖZ VERMEK
- AHENK(ARMONİ) değil/yerine/= UYUŞUM
- AHESTE AHESTE
- AHESTE AHESTE ile AVAL/AVEL AVAL
- AHFÂ[Ar. < HAFÎ] ile/ve/||/<> AHFİYE[Ar. < HIFÂ]
( [daha/pek/çok] Gizli, en gizli. İLE/VE/||/<> Gizli olanlar. | Ağaç çiçeğinin tomurcuğunu örten dış kabuklar. )
- ÂHIM ŞÂHIM (DEĞERDE/NİTELİKTE OLMAMA)
- ÂHIM-ŞÂHIM
- ÂHİZE ile AVİZE
( Telefon alıcısı. İLE Tavana asılan süslü aydınlatıcı. )
- AHKÂM (KESMEK) ile/değil/yerine ÖZGÜVEN
( [not] TO MAKE JUDGMENTS WITHOUT RESTRAINT vs./but SELF CONFIDENCE
SELF CONFIDENCE instead of TO MAKE JUDGMENTS WITHOUT RESTRAINT )
- AHLÂK:
KORKU ile/ve/<> HAK ile/ve/<> FERÂGAT ile/ve/<> AŞK
- AHLÂKSIZ ile/değil KÖTÜ AHLÂKLI
- AHLÂK/AHLÂKSIZLIK ile/değil/< ANATOMİ
( Eşeysel örgenlerin adlarında, "ahlâk" ya da "ahlâksızlık" aranamaz! Küfür olarak geçen sözcüklerin ve küfür edenlerin yersiz/kötü "kullanımındaki" yanlışlık, dilin ya da sözcüklerin hatası, yükü değildir! Kişilerin yanlışları da sadece o kişilerin, o ve ilgili yersiz/bağlamsız, yanlış/kötü davranış ve tutumlarıyla sınırlı tutulmak zorundadır.
Üç yaşından itibaren öğrenilmiş, fark bile olmayan "farkların", gerçekte, doğada ve bütünlükte hiçbir biçimde herhangi ciddi bir fark oluşturmadığı, herkesin her "şey"i tam olarak bildiği, gördüğü ve yaşadığı bir durumun, deneyimin de doğal ve sınırlandırılmış, kapalı koşullarda, herhangi bir ayıbı yoktur[bulunamaz ve aranamaz]! Eşeysel örgen adlarının, tıpta, anatomi ya da fizyoloji bilgisi olarak, Latince ya da başka bir dilde kullanılması da bir şeyleri "çözmekte/aşmakta" yeterli değildir.
Doğru/uygun zaman, zemin ve koşulların, duyacaklarına râzı olan/olacak kişinin, muhabbetin ve hukukun bulunmadığı ilişki ve ortamlarda, dikkatsiz, özensiz bir biçimde tüketiliyor olmasıdır tüm sorun. Söylenilen sözcüklerin değil beklenilmeyen ve istenilmeyen koşullarda, bir dayatma olmasından dolayıdır kişilerin tüm haklı tepkisi. Kişilerin, hangi konu/alan olursa olsun, seslerini yükseltmelerindeki yanlış ya da sorun kadar, kullandıkları ve seçemedikleri sözcüklerin yanlışlığındandır rahatsız olunan. Sorun, esas ya da içerik sorunu değil, yöntem(usûl) sorunudur. Kalabalığın içinde, zaman, zemin ve koşulları, kişileri dikkate almama kabalığıdır.
"Cinsiyetçi küfür" diye bir "tanım/sözcük" de olmaz! Sorun, örgen adlarında ya da "kadın"lara saygısızlık olmasında değil cahil/yetersiz/özensiz/kaba kişilerin, sonuç odaklı ve düşünmeden, özenmeden, çevresine kayıtsız ve saygısızca davranmasından dolayıdır. Eğer eşeysellikteki son aşama, "kulağa üflemek" olsaydı, her ("olumlu/olumsuz") zaman ve zeminde, her durumda, ağzından düşürmediği "söz" ve kısaltma, "AMK" değil "Hay kulağına üfleyeyim!"[KULK] olurdu. Bu durumda, bu sorun, ne kulak kepçesinin ve/ya da deliğinin, ne de bu sözcüğün, "ayıbı", "ahlâklılığı ya da ahlâksızlığı" olurdu.
Buradaki "sorun" ya da yanılsama, kapalı, sınırlı ya da bazı/çoğu ayrıntının iki kişi arasında ya da sır olarak tutulması istenilen özelin, dışarıda ve genelleştiriliyor olmasından dolayıdır.
Tıpta ve tüzede[hukukta], "ayıp", "çirkinlik" vs. ol(a)madığı gibi, zihinde ve zihin dilinde de "ayıp", "pis", "kötü" diye bir sınır(landırma) ya da sonuç(landırma) yoktur. Zihinden, "olumlu/olumsuz", "iyi/kötü" her düşünce ve ayrıntı geçebilir fakat sorumlu olunan/olunması gereken, ağızdan çıkmayabilecek olan söz(cük)ler(imiz)dir. )
( )
- AHLANIP VAHLANMAK
- AİDİYET "DUYGUSU" değil AİDİYET
- AİLECEK değil AİLECE
- AİT OLMA ve/||/<>/>/< SORUMLULUK
( MENSÛBİYET ve/||/<>/>/< MESÛLİYET )
- AJANDA[Fr. < AGENDA] değil/yerine/= ANDAÇ
( Gerekli notların unutulmaması için yazıldığı takvimli defter. )
- AJİTASYON[Fr./İng. < AGITATION]["ACITASYON" değil!] değil/yerine/= KIŞKIRTMA/KIŞKIRTI/KÖRÜKLEME ÇALKALAMA | ÇIRPINTI | DUYGU SÖMÜRÜSÜ | HUZURSUZLUK | ÇALKALAMA
- AK ile AK
( Beyaz. İLE Sıvıların/akışkanların akması. )
- AK ile BEYAZ
- AKA-EKSEN
- AKATAFAZİ[Fr.] değil/yerine/= PARAFAZİ/PARAPHASIA[İng.] değil/yerine/= SİNTAKTİK AFAZİ/SYNTACTIC APHASIA[İng.]
( Sözsel anlatım bozukluğu. İLE Sözcük bulma güçlüğü. İLE Sözdizimsel dil yitimi. )
- AKÇA ARMUDU değil AKÇAARMUT
- AKÇA-PAKÇA
- AKEDEMİK değil AKADEMİK
- AKİBET değil ÂKIBET
- AKIL-BALİĞ değil ÂKİL-BALİĞ
- AKIL:
BÜTÜNSEL ile/ve/değil/||/<>/< BÜTÜNLEYİCİ
- AKIL-FİKİR (ERDİREMEMEK)
- AKIL HOCASI ile/ve/değil/<> ESİN KAYNAĞI
- AKIL:
SESİN YÜKSEKLİĞİNDE değil SÖZÜN İNCELİĞİNDE
- AKIL-SIR (ERDİREMEMEK)
- AKIL ile/ve/> ÂKİL
( Us. İLE/VE/> Yiyen. | Aklı başında. )
( ... İLE/VE/> Kendi "aklını", evrenin aklıyla birleştirmiş/bütünleştirmiş kişi. )
- AKIL ile/ve/||/<> FİKİR
( Varolanları[mevcudu] bilmek. İLE/VE/||/<> Varlığı[vucudu] bilmek. )
- AKIL ve/||/<> GÖRME ve/||/<> DUYMA ve/||/<> KONUŞMA
( CAMİ: CEBRAİL ve/||/<> AZRAİL ve/||/<> MİKAİL ve/||/<> İSRAFİL )
- AKIL ile/ve/<> KALP
( Su. İLE/VE/<> Toprak. )
( Kalbi ayrı olanların, aklı bir olmaz. )
( Water. VS./AND/<> Land/Soil. )
( REASON vs./and/<> HEART )
- AKIL ile/ve/||/<> KANIT
- AKIL ve/||/<> MERKEZ ve/||/<> GÜNEŞ ve/||/<> ATEŞ ve/||/<> PİRAMİT ve/||/<> TENNÛRE ve/||/<> TANDIR ve/||/<> RAHMAN/RAHİM
- AKIL ve/<> MUHAYYİLE ve/<> İMAN
( Zihnin yetilerine doymadıkça, muhayyile alanına (pek) geçilemez. )
- AKILDA KESİNLİK ile/> DUYULARDA KESİNLİK
( DEFINITENESS IN REASON vs./and/<> DEFINITENESS IN SENSES )
- AKIL/KAVRAM ile/ve/||/<>/> TEFEKKÜR/TERTİB ile/ve/||/<>/> MÂRİFET ile/ve/||/<>/> İLİM
( İki şey/işaret/alâmet arasında bağlantı/ilişkilendirme/birleştirme. İLE/VE/||/<>/> Düşünceleri belirli bir düzen içinde sağlamak. | İşaretleri/alâmetleri düzenlemek. İLE/VE/||/<>/> Kavramlar arası ilişkiler ya da her iki kavram arasındaki ilişki. İLE/VE/||/<>/> Tümel çıkarım/yargı. )
- AKILLANMAK ve/||/<>/< AKIL ALMAK
- AKILLI-USLU (DİNLEME(ME)K, KONUŞMA(MA)K)
- AKILLI ile AKILCI
- AKIL-MANTIK
- AKILSIZ İLERLEMEK değil AKLI AŞARAK İLERLEMEK
- AKIN AKIN (GİTMEK)
( FEVC-Â-FEVC )
- AKIŞKANLIK ile/ve SÜREKLİLİK
( FLOWNESS vs./and CONTINUOUSNESS/CONTINUITY )
- AKİT ile ÂKİT
( Sözleşme, bağıt, mukavele. | Nikah. İLE Bir işi, karşılıklı olarak kararlaştırıp üstlerine alan taraflardan her biri, bağıtçı. )
- AKLA-HAYALE (GELMEYEN)
- AKLANIP PAKLANMAK
- AKLEDİLEBİLEN ile ALGILANABİLEN
( RATIONALIZED vs. PERCEIVED )
- AKLEDİLEBİLİRLİK ile/ve/<> EBEDİLİK
- AKLI GELİŞTİRME ile/ve/||/<>/>/< FELSEFE
- AKLI-HAVSALASI (ALMAMAK)
( HAVSALA[Ar.]: Kuş kursağı. | Mide. | Anlayış, akıl, zihin. | Leğen.[biyolojide] )
- AKL-I SELÎM değil/yerine/= SAĞDUYU
- AKLIMA GELMİYOR ile/ve/değil AKLIMA GETİREMİYORUM
- AKLIN DİLİ ile/ve/<> GÖNLÜN DİLİ
( Düzyazı. İLE/VE/<> Şiir. )
- AKLIN HAYALİN (DURMASI/ALMAMASI)
- AKLIN" KULLANDIĞI KAVRAMLAR DİL ve/||/<> KAVRAMLARIN/DİLİN KULLANDIĞI "AKIL"/ZİHİN/KİŞİ
- AKLINI BAŞINA TOPLA! ve/||/<>/> KENDİNE GEL!
- AKLINI, BAŞINA TOPLAMAK" ile/ve "AYAĞINI, DENK ALMAK"
- AKLININ BAŞINA GELMESİ ile/değil/yerine/>< AKLI BAŞINDA DAVRANMAK
- [AKLINIZA] "HERHANGİ TÜR ... GELİRSE GELSİN" değil "HANGİ TÜR ... GELİRSE GELSİN"
- AKROFONİ[Yun.] değil/yerine/= BİR SÖZCÜĞÜN İLK HECESİNİ VURGULU OLARAK SÖYLEMEK
- AKRU/AQRU ile AKUR/AQUR ile ARAN
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Yavaşça. İLE Ahır. İLE Ahır. )
- AKSAM[Ar.] ile/değil AKŞAM
( Kısımlar. | Yedek parça. İLE/DEĞİL Güneşin batmasına yakın zamandan gecenin başlamasına kadar geçen zaman dilimi. )
- AKSİLİK değil/yerine/= TERSLİK
- AKSİNE/BİL-AKİS[Ar.] değil/yerine/= TERSİNE
- AKSİNE yerine FARKLI OLARAK
( Aksine kelimesindeki gibi karşı düşünceyi reddetmek yerine karşı düşüncenin varlığını kabul ederek onun farklılığını belirtmek. )
- AKSIRIP TIKSIRMAK
- AKTARIM ile/ve PAYLAŞIM ile/ve DOLAŞIM
- AKTARMAK ile GÖNDERMEK
( TO TRANSFER/TRANSMIT vs. TO SEND )
- AKTARMAK ile/ve/değil/<> YANSITMAK
- AKUZATİ[Lat.] değil/yerine/= ADIN -İ DURUMU, BELİRTME/YÜKLEME DURUMU.
- AKZAMBAK değil AK ZAMBAK
- AL ile AL ile Al.
( Aldatma, dek, dolap, hile. İLE Kırmızı, kızıl, kanın rengi. | Kırmızı renkte olan. | Dorunun açığı, kızıla çalan. | Yüze sürülen pembe düzgün, allık. İLE Alüminyum'un simgesi. )
- ALÂ[Ar.] ile ALÂ, ALE[Ar.] ile A'LÂ ile ÂLÂ[Ar. < EYL] ile ÂLÂ[Fars.]
( Rütbece yükseklik, büyüklük, şeref, şan. İLE Üst, üzere. İLE [daha/çok/pek] Yüksek. İLE İhsanlar. İLE Kirleten. )
- ALA ile ALÂ ile ÂLÂ
( Karışık renkli. | Alabalık. | Açık kestane renginde olan, ela göz. | Kekliğin boynundaki siyah halka. İLE Üstün. İLE İhsanlar, bahşişler. | Kirleten. | Pekiyi. )
- [Ar.] ÂLÂ ile/ve/||/<> VASAT ile/ve/||/<> EDNÂ
( En yüksek. İLE/VE/||/<> Orta. İLE/VE/||/<> En düşük. )
- ALA-[İt.] değil/yerine/= "YÖNTEMİNCE, BİÇİMİNDE" ANLAMI KATAN ÖN EK
- ALABORA[İt.] (OLMAK) değil/yerine/= TEPETAKLAK (OLMAK)
( Bir deniz teknesinin devrilecek kadar yan yatması ya da batması. )
- ALACALI-BULACALI
- ALÂKA[Ar.] değil/yerine/= İLGİ
- ALÂKA[Ar.] değil/yerine/= İLGİ, İLİŞKİ, İLİNTİ
- ALÂKA[Ar.] ile MÜNÂSEBET[Ar.]
- ALALADE[Ar.] değil ALELÂDE
- ALÂLÂDE ile HERHANGİ
- ALALİ[Yun.] değil/yerine/= SÖZ OLUŞTURMA YETİSİNİN YOK OLUŞU
- ALAN TALAN ile YALAN TALAN
( Karmakarışık, allak bullak, darmadağınık. )
- ALAVERE DALAVERE
( ALAVERE: Bir şeyin elden ele geçmesi. | Bir şeyi elden ele vererek aktarma. | Kargaşalık. | Vapurlarda bu biçimde taşıma işi için bordalarda kurulan basamaklı iskele.
İLE
DALAVERE: Yalan dolanla gizlice görülen kötü iş, gizli oyun. )
- ALAY ile İSTİHZA
( ... İLE Gizli ya da ince alay. )
- ALAYCI TUTUM/LAR yerine SAYGI GÖSTERMEK
- ALB-/ALBO- ile/||/<> LEUK-/LEUKO-/LEUC-/LEUCO-
( Beyaz, ak. İLE/||/<> Beyaz, renksiz, ak. )
- ALEGORİ[Fr. < ALLEGORIE | İng. < ALLEGORY] ile ANALOJİ[Fr./İng. < ANALOGIE | İng. < ANALOGY] ile METAFOR[Fr.]/MECAZ[Ar.]
( Soyut bir düşünceyi heykel ya da resimle anlatma. İLE Benzeşim.| Örnekseme. | Andırışma. İLE Bir ilgi ya da benzetme sonucu gerçek anlamından başka anlamda kullanılan söz. | Bir sözcüğü ya da kavramı kabul edilenin dışında başka anlamlara gelecek biçimde kullanma. )
- ALEH(İNE) değil ALEYH(İNE)
- ALEM ile ÂLEM
( Bayrak. | Minare, kubbe, sancak direği gibi yüksek şeylerin tepesinde bulunan, madenden yapılmış ay yıldız ya da lâle biçiminde süs. İLE Yeryüzü ve gökteki nesnelerin tümü, evren. | Dünya, acun, cihan. | Aynı konu ile ilgili kişiler ya da bu kişilerin uğraşlarının tümü. | Durum ve koşullar. | Herkes, başkaları. | Ortam, çevre. | Eğlence. | Kendine özgü, birçok nitelikleri bulunan şey ya da kişi. | Duygu, düşünce, düş gücü. )
- ALEM ile REMZ ile NİŞÂNE
( Bayrak. İLE Simge. )
- ALENEN[Ar.] yerine AÇIKÇA
- ALENGİRLİ değil/yerine/= GÖSTERİŞLİ, TUHAF | HOŞ | KARMAŞIK
- ALENÎ[Ar.] ile/ve/||/<> ÂŞİKÂR[Ar.]
( Açık, ortada, meydanda, herkesin içinde olan/yapılan. İLE/VE/||/<> Açık, apaçık, belirli, ortada, meydanda. )
- ALENÎ[Ar.] ile ÂŞİKÂR[Ar.] ile ÂYÂN[Ar.] ile BÂRİZ[Ar.] ile BEDİHÎ[Ar.] ile DEFİSİTER ile MUBÎN ile MÜNHAL[Ar.] ile MÜSTEHCEN[Ar.] ile SARÎH[Ar.] ile ÜRYÂN[Ar.] ile VÂZIH[Ar.]
( Açık. )
- ÂLET-EDAVAT
- ÂLET ile/ve İLİM
( Mantık. İLE/VE ... )
( Âlet işler, el/kişi övünür; tâlih işler, kul övünür.[< At işler, er ögünür.] )
( TOOL/DEVICE/INSTRUMENT vs./and SCIENCE )
- ÂLET = TOOL[İng.] = OUTIL[Fr.] = WERKZEUG[Alm.] = ARNESE[İt.] = HERRAMIENTA[İsp.] = ARNESE[Lat.] = TO ORGANON[Yun.] = ÂLET[Ar., Fars.] = WERKTUIG[Felm.]
- ALEV ALEV ile/ve/||/<> CAYIR CAYIR
- ALEV/ŞÛLE[Ar.]/ZEBÂNE[Fars.] değil/yerine/= ALAZ/YALAZ(A)/YALIM
- ALEVÎ ile/ve/değil ALEVÎ
( Hz. Ali. İLE/VE/DEĞİL Yüce[ulvî]. )
- ALFABE yerine ABECE
- ALG-/ALGE-/ALGESİ-/-ALGESİA/-ALGİA/ALGİO-/ALGO- ile/||/<> -AGRA ile/||/<> MOGİ- ile/||/<> ODYN-/-ODYNİA/ODYNO- ile/||/<> DYS- ile/||/<> CAC-/-CACE/CACO- ile/||/<> MAL- ile/||/<> PERO- ile/||/<> PALİ-/PALİN- ile/||/<> AMBLY- ile/||/<> NECR-/NECRO- ile/||/<> STAPHYL-/STAPHYLO-
( Ağrı, ağrısal, ağrı ile ilgili [miyalji: kas ağrısı, hiperaljezi: aşırı ağrı duyarlılığı]. İLE/||/<> Gut, ağrı nöbeti, ağrı. İLE/||/<> Güç, ağrılı. İLE/||/<> Ağrı. İLE/||/<> Anormal, güç, ağrılı, hatalı, hastalıklı, bozuk, patolojik, kusurlu, kötü. İLE/||/<> Kötü, hasta, bozuk. İLE/||/<> Hasta, kötü, anormal, bozukluk yapan. İLE/||/<> Deforme, bozuk, sakat. İLE/||/<> Yeniden, patolojik yineleme, geriye, tekrar. İLE/||/<> Donuk, soluk, yetmezlik, küntlük, zeki olmayan, duygusuz. İLE/||/<> Ölü, ölü doku, atrofik ceset. İLE/||/<> Üzüm salkımı, küçük dil ile ilgili, stafilokokla ilgili. )
- ALGI ile/||/<> ALGI DEĞİŞMEZLİĞİ ile/||/<> ALGI YANILMASI ile/||/<> ALGILAMA ile/||/<> ALGILAMA KALIBI ile/||/<> ALGISAL BEKLENTİ
( Gelen duyusal verileri organize etme, tanımlama, yorumlama ve anlamlaştırma süreci sonucunda ortaya çıkan anlamlı ürün. İLE/||/<> Sürekli değişen, yetersiz, eksik, tutarsız duyusal verilere karşın, tutarlı ve sürekli bir dünya algılama durumu. İLE/||/<> Algılanan ilişkilerle gerçekte olan ilişkilerin birbirine uymaması durumu.[Kısa algılanan bir çizgi, gerçekte algılama alanında bulunan öteki çizgilerle aynı uzunlukta olabilir.] İLE/||/<> Gelen duyusal verileri organize ederek anlamlaştırma süreci. Bu süreç sonucunda oluşan anlamlı ürün. İLE/||/<> Bir öbeğin tüm üyelerinin aynı güdüleri ve karakteristikleri taşıyacağını kabul eden varsayım. İLE/||/<> Algılama sürecini etkileyen önceden yapılaşmış zihinsel kurgu. )
- ALGI ile/ve/> DEĞER ile/ve/> YARGI
- ALGILAMAK = İDRAK ETMEK = PERCEIVE[İng.] = PERCEVOIR[Fr.] = ERKENNEN/WAHRNEHMEN[Alm.] = PERCIPIO[Lat.]
- DOLAYLILIKTA:
ALGISALLIK ile/ve/||/<> ÇIKARIMSALLIK ile/ve/||/<> AKTARIMSALLIK
( PERCEPTION and/||/<> INFERENCE and/||/<> HEARSAY (in) :INDIRECTIVITY )
- ALGISIZ KAVRAMLAR ile/ve/<> KAVRAMSIZ ALGILAR
( Boş. İLE/VE/<> Kör. )
( CONCEPTS WITHOUT PERCEPTION vs./and/<> PERCEPTIONS WITHOUT CONCEPT
Empty. WITH/AND/<> Blind. )
- AL'I AL, MOR'U MOR
- ALİ "KIRAN, BAŞ KESEN" değil DAL KIRAN, BAŞ KESER
- ÂLİ ile ULVÎ
- ALİDAT/MASTARA[Ar.] ile AD-EYLEM/MASTAR[Ar. < MASDAR]/INFINITIVE[İng.]/INFINITIF[Fr.] ile MASTAR/MISTAR[Ar.]
( Açı cetveli. İLE Ad-eylem. Eylemlik. İLE Sıvacıların ve duvarcıların, cetvel gibi kullandığı, ensiz, uzun ve düz tahta. | Marangoz cetveli. | Tezgâhta, halının düz dokunmasını sağlayan araç ya da ileri-geri oynatılan bölüm.| Davar memesi. )
- ALIK ALIK (BAKMAK)
- ALIKOYULMAK değil ALIKONULMAK
- ALIM-ÇALIM
- ALİM ile ÂLİM
( Her şeyi bilen. İLE Bilgin. )
- ALİM/ALİİM" değil ALAYIM
- ALİMENT- ile/||/<> NUTRİ- ile/||/<> SİTİO-/SİTO- ile/||/<> TROPH-/-TROPHİA/-TROPHİC/-TROPHİN/TROPHO-/-TROPHY ile/||/<> -OREXİA ile/||/<> EMET-/EMETO- ile/||/<> JEJ- ile/||/<> -PHAG/-PHAGE/-PHAGİA/PHAGO-/-PHAGOUS/-PHAGY
( Besin, besinsel. İLE/||/<> Beslenme, besinsel. İLE/||/<> Tahıl, besin, tane, tohum, besinlerle ilgili. İLE/||/<> Besin ve beslenme ile ilgili. İLE/||/<> İştah, istek. İLE/||/<> Kusma. İLE/||/<> Açlık, kuru. İLE/||/<> Yeme, yiyen, yutan. )
- ALİMİNYUM değil ALÜMİNYUM
- ALINABİLİNİYOR değil ALINABİLİYOR
- ALINDI/MAKBUZ[Ar.] ile ALINTI/İKTİBAS[Ar.]
( Para vb. bir şeyin teslim alındığını gösteren belge. İLE Bir yazıya, başka bir yazarın yazısından alınmış parça, aktarma. | Başka bir dilden alınmış sözcük. )
- ALINTI ile ARAŞTIRMA
( Bir kişinin çalışmasını(sözünü/yazısını) "kullanmak". | Başka bir dilden alınmış sözcük. İLE Birkaç kişinin çalışmasını(sözünü/yazısını) "kullanmak". )
( İKTİBAS ile İSTİKŞAF, TAHARRİ, TETKİK )
- ALIŞIK ile AL IŞIK
- ALIŞIK/ALIŞKIN ile/ve/<>/değil/yerine BİLİNDİK/TANIDIK/ÂŞİNÂ[Fars.]
- ALIŞKANLIK (İLE) ile/değil KENDİLİĞİNDENLİK (İLE)
- ALIŞKIN ile/değil/yerine ALIŞKANLIĞI OLAN
- ... ALIŞVERİŞİ ile/değil/yerine ... PAYLAŞIMI
- ALİTERASYON[Fr.] ile ASONANS[Fr.]
( Sessiz harflerin tekrarlanmasıyla oluşan uyum. Ses yinelemesi. İLE Sesli harflerin tekrarlanmasıyla oluşan uyum. | Yarım uyak. )
- ALL- ile/||/<> ALL-/ALLO-/ALLOTRİ-/ALLOTRİO-
( Öteki, -normalden sapma, normal dışı, ters, dış, dışa ait, yabancı, farklı, değişik [allogreft: Başka bir bireyden alınan doku nakli]. İLE/||/<> Yabancı, anormal, normalden sapmış, sapkınlık. )
- ALLA (ALLA)" değil ALLAH (ALLAH)
( VARLIK VE YOKLUĞUN BİRLİĞİ )
- ALLAH ALLAH ile ALLAH ALLAH ALLAH ile YA ALLAH ile ALİMALLAH ile İNŞAALLAH ile BİSMİLLAH ile EVVELALLAH ile MAAŞALLAH ile EYVALLAH ile FESUBHANALLAH ile HAY ALLAH
( Şaşırırsak. İLE İşe coşku ve heyecanla sarılınca. İLE İşin sonuna kadar gitmek istersek. İLE Azmedersek. İLE İşe başlamadan önce. İLE İşe başlarken. İLE Kendimize güvenirsek. İLE İşi başarıyla bitirince. İLE İşten vazgeçersek. İLE Canımızı sıkarlarsa. İLE Eğer işi başaramazsak. )
- ..., "SAHİBİNE" BAĞIŞLASIN değil ..., SEVDİĞİNE BAĞIŞLASIN
- ALLAH > ISTILÂH
( Allah, kişiyi, ıstılâh eder. )
( Kişi, Allah olmaz! )
- ALLAH'TAN ... ile/ve/değil/yerine NEYSE Kİ ...
- ALLAK BULLAK (OLMAK/ETMEK)
( HERC Ü MERC )
- ALLAK BULLAK (OLMAK) ile HALLAÇ PAMUĞU GİBİ ATMAK/ATILMAK
- ALLÂME ile FERİŞTAH
- ALLAYIP PULLAMA
- ALLEGORİ değil ALEGORİ
- ALLEM KALLEM (ETMEK)
( Bir işi istediği duruma getirmek için her türlü kurnazca çareye başvurma. )
- ALLI-PULLU
- ALMAK ile/yerine EDİNMEK
- ALMANAK[İng. ALMANAC][Fr. < ALMANACH] değil/yerine/= YILLIK
- İLKOKUL FİŞLERİ:
ALMANYA'DA ile İNGİLTERE'DE ile JAPONYA'DA ile [ne yazık ki]
TÜRKİYE'DE
( Üretim ve yaşam, disiplinle başlar. İLE Geçmişini bilmeyen, geleceğini belirleyemez. İLE Yaşamak için üreteceksin. İLE Ali, ata bak! )
- ALO ile/ve/||/<> HELLO[İng.] ile/ve/||/<> MOSHI MOSHI[Jap.]
- ALOHA ile/ve BULA
( [Merhaba!] Hawaii'de. İLE/VE Fiji'de. )
- ALSANA ile AL SANA
- ALT DEĞİŞKE ile/ve ÜST DEĞİŞKE
- ALT-ÜST ETMEK ile YERLE BİR ETMEK
- ALTA SIRALAMA / ALT DİZİNLEME
( SUBORDINATION )
- ALTERNATİF ile/ve/||/<> TEKABÜLİYET
- ALTI ÜSTÜ
- ALTI ile ALTI
( Rakam. İLE Bir nesnenin tabanı. )
- ALTI[6] ile ARTI[+]
- ALTIN(PARA) ile/ve/değil/yerine/||/<> SÖZ/KELÂM
( Doğada. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Kişide. )
- ALTINA SIÇMAK ile ALTINA SIÇMAK
( Dışkıyı tutamamak. İLE Altından yapılmış klozete/taşa dışkılamak. )
- ALTINDA EZİLMEK" ile "İÇİNDE BOĞULMAK"
- [daha önce] "ALTINI ÇİZMEK(/ÇİZDİKLERİMİZİN)" ile/ve/değil/yerine/sonra/||/<>/< ÜSTÜNÜ ÇİZMEK
- ALTLI ÜSTLÜ
( FEVKANÎ TAHTÂNÎ )
- 69 ile 69 ile 69 ile 69
( Rakam/sayı. İLE Yengeç burcu. İLE Oral. İLE ... )
- ALTTA (KALMAK) ile/değil AŞAĞIDA (BEKLEMEK)
- ALTTAN ALMAK ile/ve İDARE ETMEK
- ALTÜST (ETMEK, OLMAK)
- ... değil ALTYAPI
- MİL[Yun.]/ALÜVYON[Fr.]["ALİVYON" değil!] değil LIĞ/BALÇIK
- ALVE- ile/||/<> ALVEOL-/ALVEO-
( Kanal, kavite. İLE/||/<> Alveolusla ilgili, küçük kavitelerle ilgili. )
- A.-G. (KONUŞMASI/SOHBETİ/"MUHABBETİ")
- AMA NİYE? değil NİYE?
- AMA ÖYLE ile/ve/||/<>/> AMA BÖYLE
- AMA YİNE DE ... değil/yerine NEYSE Kİ ...
- AMÂ[Ar.] ile A'MÂ[Ar.] ile AMA[Ar.]
( Körlük, görmezlik, manevi körlük, bilgisizlik. | Yağmur bulutları. | Altında ve üstünde hava bulun(may)an bulut. İLE Kör. | Bilgisiz/cahil. İLE Bağlaç, fakat. )
- AMA ile ANCAK
- ... AMA ... ile/değil/yerine ... DOLAYISIYLA ...
- ... AMA ... ile/ve/<> KEŞKE ...
( Onu kaybettirir. İLE/VE/<> Kendini yok ettirir. )
- AMAÇ:
BİRLİK ve/<> BÜTÜNLÜK
- AMAÇ ile/ve/değil/yerine ARAÇ
( Amaç, aracın/araçların devrede oluş süreçlerinin tamamlanmış olduğu sonuç. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Araç, amaca/sonuca yönelik çabanın içinde kullanılanların/ uygulananların her bir ayrı işlev parçası ve/ya da bütünü. )
- AMAÇ ve/||/<>/> DEĞER
- AMATÖR değil/yerine/= ÖZENGEN/İSTEGEN
- AMBİ-/AMBO- ile/||/<> AMPH- ile/||/<> -AMBİ ile/||/<> BASİ-/BASİO-/BASO- ile/||/<> -DROME ile/||/<> MARG-
( İkisi, iki yanda, iki yönlü/taraflı [ambidekster: İki elini de kullanabilen kişi]. İLE/||/<> İkisi, iki yanda, hakkında, çevresinde, çift, ikili. İLE/||/<> Yürüme, yer değiştirme. İLE/||/<> Tabanla ilgili, alt kısımla ilgili, bazionla ilgili, yürüme. İLE/||/<> Gidiş, seyir. İLE/||/<> Kenar. )
- AMBLEM[Fr. < EMBLEME] değil/yerine/= SİMGE, BELİRTGE/BELİRTKE
- AMBOLALİ[Fr.] değil/yerine/= BİR KONUŞMA SIRASINDA SÖYLENİLENLERLE HİÇBİR BAĞLANTISI OLMAYAN SÖZCÜKLERİN SIK SIK ORTAYA ATILMASI SAYRILIĞI
- AMBULANCE değil AMBULANS
- AMCA-DAYI/EMMİ-DAYI
- AMERİKAN İNGİLİZCESİ ile İNGİLİZ İNGİLİZCESİ
- AMİN ile ÂMİN
( Kimya terimi. İLE Dua. )
- AMİNO ASİT ile PEPTİD
( Proteinlerin yapı taşları niteliğindeki organik asit. | Bir ya da birçok amin ve asit işlevi içeren bileşikler. İLE İki ya da daha çok amino asitten oluşan protein bileşiği. )
( AMİNO-[Fr.]: Organik bileşiklerde bir amin görevi bulunduğunu gösteren ön ek. )
( AMINO ACID vs. PEPTIDE )
- AMORE ve/||/<>/< MORE ve/||/<>/< ORE ve/||/<>/< RE
( Sevgi/Aşk. VE/||/<>/< Ahlâk. VE/||/<>/< Söz. VE/||/<>/< Eylem. )
- AMPİRİK/EMPİRİK[İng. < EMPIRICAL] değil/yerine/= DENEYSEL/DENEYİMSEL, GÖRGÜL / DOLAYSIZCA
- AMPİRİK ile EMPİRİK
( İkisi de aynı anlamda fakat seslendirilişleri kişilerin yeğlemesine göre değişiyor. )
- ÂN-BE-ÂN
( Gittikçe, yavaş yavaş. )
- ÂN ve MEKÂN ile/ve/||/<> ZAMAN ve ZEMİN
- AN ile/ve/||/<>/> ANI
- AN ile DÖNEM
- ÂN ile/<> ESNÂ
( En kısa zaman birimi. İLE/<> Ara, aralı, vakit, sıra. )
- AN ile/ve NOKTA
( Tek başlarına tanımlanamayan fakat tüm tanımların başlangıcılardır. )
( Kuşatılamaz, kavranamaz, tutulamazlar. )
- ANA ARTER değil ARTER
- ANA ÇELİŞKİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ANA UC
- ANA GİBİ YÂR, BAĞDAT GİBİ DİYÂR OLMAZ değil ENÂ GİBİ YAR(UÇURUM), BAĞDAT GİBİ DİYÂR OLMAZ
- ANA OMURGA değil OMURGA
- ANA TÜMCE
( MAIN CLAUSE )
- ANA değil/yerine/= ONA
- ANA-BABA (GÜNÜ)
( Bir ortamın çok kalabalık ve hareketli olduğu betimlenir. )
- ANAGLİF[Fr.] ile/ve/||/<> ANAGLİPTİK[Fr.]
( Oymalı bir yapıt ya da kabartma heykel. İLE/VE/||/<> Körler için hazırlanan kabartmalı baskı biçimi. )
- ANAHTAR ile/ve ÜST BAŞLIK
- ANAKİKLİK/PALİNDROM ile AMBİGRAM
( Tersinden okununca da aynı anlamı veren sözcük ya da tümce. İLE Tersine çevirme. Sunulduğu biçimiyle okunabildiği gibi tam tersine çevrildiğinde de okunabilen görseller. )
( SANMA ŞAHIM | HERKESİ SEN | SÂDIKÂNE | YÂR OLUR
HERKESİ SEN | DOST MU SANDIN | BELKİ O | AĞYÂR OLUR
SÂDIKÂNE | BELKİ O | ÂLEMDE BİR | DİLDÂR OLUR
YÂR OLUR | AĞYÂR OLUR | DİLDÂR OLUR | SERDÂR OLUR
YAVUZ SULTAN SELÎM )
( )
- ANAKİKLİK ile AMBİGRAM
- ANALI-KIZLI (DOLAŞMAK)
- MANTIK:
| ANALİTİK APRIORI >< SENTETİK APRIORI | ile/ve/||/<>/> SENTETİK APOSTERIORI
( Mantık. İLE/VE/||/> Matematik. İLE/VE/||/<>/> Fizik. )
- ANALİZ[İng.]/TAHLİL[Ar.] yerine ÇÖZÜMLEME/ÇÖZGÜ
- ANALOG ile DİJİTAL
( Sürekli değişen ve kesintisiz bir sinyal kullanır.[eski tip radyo dalgaları gibi] İLE Kesikli ve belirli aralıklarla değişen sinyaller kullanır.[bilgisayar verileri] )
( ANALOGUE vs. DIGITAL )
- ANALOJİ ile HOMOLOJİ
- [ne yazık ki]
!"ANAM, AVRADIM OLSUN" ve/||/<> !ANASINI SATAYIM
( Bu iki rezil lâf söylenmesin ve bu saçmalıkları duymayalım artık!!! )
- AN-/ANA- ile/||/<> AN- ile/||/<> ANO-
( Olmaksızın, değil. İLE/||/<> Yukarı, geriye doğru, yeniden, aşırı fazla. İLE/||/<> Yukarı, yukarı doğru, üst. )
- AN'ANE ile/değil ANNEANNE
( Gelenek. İLE/DEĞİL Annenin annesi. )
- ANARTRİ[Fr. < Yun.]
( Dil tutukluğu, konuşma bozukluğu. )
- ANBAR[Fars.] değil/yerine/= AMBAR
- ANCA ile/değil ANCAK
- ANCAK ile/ve/||/<>/> ANCAK VE ANCAK
(
Kavram | Açıklama | Örnek |
---|---|---|
Ancak |
- Daha genel bir koşul ya da sınırlamayı tanımlar. - Karşıtlık ya da sınırlama belirtmek için kullanılır. |
- "Sınavı geçebilirsin, ancak daha çok çalışman gerekiyor." - "Bu işi ancak deneyimli biri yapabilir." |
Ancak ve Ancak |
- Kesinlik ve çift yönlü bir bağımlılığı tanımlar. - İki durumun birbirine bağlı olduğunu ve biri olmadan ötekinin gerçekleşemeyeceğini gösterir. |
- "Bir biçim, ancak ve ancak dört kenarı eşit ve açıları dikse karedir." - "Bu görev, ancak ve ancak herkes zamanında teslim ederse tamamlanır." |
- ...ÂNE ile ...ÂNÎ
- ANG ile/||/<> ANG[Oğuz] ile/||/<> AP ile/||/<> APANG
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Bir kuş. İLE Hayır, yok. İLE Hayır, değil. İLE Eğer. )
- ANGAJE[Fr./İng < ENGAGE] değil/yerine/= BAĞLAMAK/BAĞLANMAK
- ANGİ-/ANGİO- ile/||/<> ARTER-/ARTERİO- ile/||/<> VAS-/VASC-/VASİ-/VASO- ile/||/<> PHLEB-/PHLEBO-
( Damar, kan damarı, damar ile ilgili [anjiyografi: damarları görüntüleme yöntemi]. İLE/||/<> Arter, atardamar ile ilgili [arterit: Atardamar yangısı]. İLE/||/<> Damar, kanal ile ilgili. İLE/||/<> Ven. )
- ANHASI-MİNHASI(YLA)
( Tüm ayrıntılarıyla. | Tamam(ıyla)/Hepsi. )
- ANI ile ... ÂNI
- ANİ ile/değil HANİ
- ANİ ile/değil HANİ
( Ansızın, birden. İLE/DEĞİL Nerede, ne oldu, nerede kaldı? )
- ANİMASYON[Fr.] ile/ve/||/<> ANİMATÖR[Fr.] ile/ve/||/<> ANİMİST[Fr.] ile/ve/||/<> ANİMİZM[Fr.]
( Canlandırma. | Çizgi film. İLE/VE/||/<> Canlandırıcı, harekete geçirici, sunucu. İLE/VE/||/<> Animizm yanlısı, animizm ile ilgili. İLE/VE/||/<> Her nesnenin üst bir imge tarafından yönetildiğini kabul eden düzen ve inanç, canlıcılık. )
- ANIMSAMA ile/ve/değil ÇAĞRIŞIM
( Şimdi'ye getirme. İLE/VE/DEĞİL Şimdi'yi, geçmişe/geçmiştekine taşıma/bağlama. )
( LETHOLOGICA: "Dilimin ucunda fakat söyleyemiyorum" durumu. )
( BERGÜZÂR: Andaç, hatıra, hediye. )
( [not] TO REMEMBER vs./and/but RECALL )
- ANIMSAMA = TAHATTÜR = REMINISCENCE[İng.] = RÉMINISCENCE/RAPPELER[Fr.] = ANAMNESIS/ERINNERN[Alm.] = RECORDOR[Lat.] = ANAMNESIS[Yun.]
- ANLA! ve/||/<>/> TAMAMLA!
- ANLADIM değil PEKİ/Yİ["PİKİ" değil!] / hmmm
( [belirsiz/bilinmeyen bir şeyin sorulması/konuşulması durumunda] Belirsizliğe/bilinmeyene verilecek yanıt, "peki[pekiyi]" ya da "hmmm"dır. )
- ANLADIN MI? ile/değil/yerine ANLATABİLDİM Mİ?
- ANLAM-ANLAYIŞ ile/ve/<> KAVRAM-KAVRAYIŞ
( MEANING-PARADIGM vs./and/<> CONCEPT-COMPREHENSION )
- ANLAM ARAYIŞI ile/ve/<> ANLAM ÇOKLUĞUNA YÖNELME
- ANLAM ARAYIŞI ile/ve/||/<> ANLAM VERME
- [ANLAM BAKIMINDAN] SÖZ/LÂFIZ:
HAS ile/ve/||/<> ÂAM ile/ve/||/<> MÜŞTEREK ile/ve/||/<> MÜNKER
( el-FAZÜ'L-HASSA ile/ve/||/<> el-FAZÜ'L-ÂMME ile/ve/||/<> el-FAZÜ'L-MÜŞTEREK ile/ve/||/<> el-FAZÜ'L-MÜNKERE )
- ANLAM BÜTÜNLÜĞÜ ile/ve PARÇA PARÇA ELE ALIŞ
( MEANING INTEGRITY vs./and HANDLE IN PIECE BY PIECE )
- ANLAM ÇOKLUĞU ile/ve/||/<> ÇAĞRIŞIMSALLIK
- ANLAM GENİŞLEMESİ ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> ANLAM "ŞİŞ(İRİL)MESİ"
- ANLAM İYİLEŞMESİ ile/>< ANLAM KÖTÜLEŞMESİ
- ANLAM:
PARÇADA ile/ve/değil/||/<>/> BÜTÜNDE
- ANLAM TEKLİĞİ ile/ve/||/<> GÖRÜNÜŞ ÇOKLUĞU
- ANLAM VERMEK ile ANLAM YÜKLEMEK
- ANLAM ve/=/||/<> FARK
- ANLAM ile/ve KAVRAM
( MEANING/SENSE vs./and CONCEPT )
- ANLAM ile KAVRAM
- ANLAM ve/<> TARİH ve/<> DİL
( MEANING/SENSE and/<> HISTORY and/<> LANGUAGE )
- ANLAMA = FEHM, İDRAK = UNDERSTANDING, COMPREHENSION[İng.] = COMPRENDRE[Fr.] = DAS VERSTEHEN, HET VERSTAAN[Alm.] = ENTENDER, COMPRENDER[İsp.] = COMPREHENSIO[Lat.] = HE DIANOIA[Yun.] = MEFHUM[Ar.] = DARK[Fars.]
- ANLAMA ile YORUMLAMA
- ANLAMADAN-DİNLEMEDEN (KONUŞMAK)
- ANLAMADIĞI YA DA "BEĞENMEDİĞİ" KARŞISINDA:
(NE DEMEKSE?)
"BEYNİN YANMASI" ile/ve/||/<> "KULAĞIN TIRMALANMASI" ile/ve/||/<> "GÖZÜN KANAMASI"
- ANLAMAK ile/ve İDRAK ETMEK
- ANLAMAK ile/ve (İLKELERE BAĞLI) ÇEVİRİ
( MEANING vs./and (FAITHFUL) TRANSLATION )
- ANLAMAK ile/ve KAVRAMAK
( Anlamaya yardımcı olmak, gerçek yardımdır. )
( TO UNDERSTAND vs./and TO COMPREHEND
Helping to understand is real help. )
- ANLAMAK ve/||/<> UYGULAMAK
- ANLAMAK ile/ve/||/<> "YAKALAMAK"
- ANLAMAMAK ile İLGİLENMEMEK
- ANLA(MA)MAK ile KAFANIN BASMA(MA)SI
- ANLAMAMAK ile/ve/değil (KONUYU) "KABUL EDEMEMEK"/KONUYA (VE AYRINTILARINA) "DİRENMEK"
- ANLAMAMAK ile/ve/<>/değil TEMBELLİK
( [not] NOT TO UNDERSTAND vs./and/<>/but LAZINESS/INDOLENCE )
- ANLAMAMIŞSIN/YANLIŞ ANLAMIŞSIN / ANLAMAMIŞSIN/YANLIŞ ANLAMIŞSIN değil SANIRIM ANLATAMAMIŞIM / ANLATAMAMIŞIMDIR BELKİ/SANIRIM
- ANLAMAYAN" VAR MI? / "KİM/LER ANLAMADI"? ile/değil/yerine/||/>< ANLAYAN VAR MI? / ANLAYAN KİM/LER?
- ANLAMBİLİM = SEMANTICS[İng.] = SÉMANTIQUE[Fr.] = WORTBEDEUTUNGSLEHRE, SEMANTIK[Alm.] = SEMANTICO[İt., İsp.] = İLM el-DELÂLET[Ar.] = NAMÛGÂRŞİNASÎ[Fars.] = SEMANTIEK[Felm.]
- ... ANLAMDA ile/ve/değil/||/<>/< ... ALANDA
- ANLAMINA GELİYOR ile/yerine ANLAMINA DA GELİYOR
- ... ANLAMINDA ile/ve/<> ... ORANINDA
- ANLAMINDADIR/MANÂSINDADIR değil/yerine ANLAMINADIR/MANÂSINADIR
- ANLAMIYORSUN! / BENİ ANLAMIYORSUN! ile/değil/yerine SÖYLEDİKLERİMDE ANLAŞILMAYAN NEDİR?
( İkisi de, çok yanlış "ifade"lerdir! İkisinin yerine de,
"Söylediklerimde, anlaşılmayan nedir?" /
"Söylediklerimde, anlaşılmayan neyse onu açayım..." vb.,
kişiyi hedef almayan, konuşulan konunun üzerinde durulacak kavramları ve ifadeleri kullanmak gerekir! )
- ANLAMIYORSUN! ile BENİ ANLAMIYORSUN!
( İkisi de, çok yanlış "ifade"lerdir! İkisinin yerine de,
"Söylediklerimde, anlaşılmayan nedir?" /
"Söylediklerimde, anlaşılmayan neyse onu açayım..." vb.,
kişiyi hedef almayan, konuşulan konunun üzerinde durulacak kavramları ve ifadeleri kullanmak gerekir! )
- ANLAMIYORUM ile/ve/değil/||/<>/>/< AKLIMDA(/ZİHNİMDE) TUTAMIYORUM
- ANLAMLANDIRMAK ile/ve/<>/> KAVRAMAK
- ANLAM/LI = MEAN/ING[İng.] = SIGNIFICATION[Fr.] = BEDEUTUNG[Alm.] = SIGNIFICATO[İt.] = SIGNIFICACION[İsp.] = SIGNIFICATIO[Lat.] = HE DIANOIA, HE DÜNAMIS[Yun.] = MEDLÛL, DELÂLET[Ar., Fars.] = BETEKENIS[Felm.]
- ANLAMSAL ÖLÇÜT ile BİÇİMBİLİMSEL ÖLÇÜT ile SESBİLİMSEL ÖLÇÜT
( SEMANTIC CRITERIA vs. MORPHOLOGICAL CRITERIA vs. PHONOLOGICAL CRITERIA )
- ANLAMSIZ ile/ve/||/<> GEREKSİZ ile/ve/||/<> OLANAKSIZ
- ANLAMSIZ ile İLGİNÇ
- ANLAMSIZ ile/değil/yerine KOPUK
- ANLAMSIZ ile SAÇMA
( Saçma/abes olan bir şeye yönelmek, felsefî olarak olanaksızdır! )
( VÂHİ[< VEHY]: Anlamsız, yararsız, önemsiz.
TÜRREHÂT: Saçmasapan sözler. )
( MEANLESS/NON-SENSE vs. ABSURD )
- ANLAMSIZLIK ve KAVRAMSIZLIK ve İNSANSIZLIK
( Kişi kendi çabalarına yön verecek ışığı hayal gücünün imgelerinden değil, açık seçik düşünülmüş kavramlardan almalıdır. )
- ANLASAN ile ANLARSAN
- ANLAŞARAK, ANTLAŞMAK ile/ve/||/<> ANTLAŞARAK, ANLAŞMAK
- ANLAŞILAN/ANLAŞILIR/DOBRA[Bulg.] ile/ve/||/<>/> AŞILAN/AŞILIR
- ANLAŞILMASI AMACIYLA ile/ve/değil PEKİŞTİRMEK ÜZERE
- ... ANLAŞILMAZ! ile/değil/yerine HERKES, KABI KADARINI ALIR
- ANLAŞMA ile/ve/||/<> UZLAŞMA ile/ve/||/<> ALTINI ÇİZME
- ANLATABİLDİĞİN ile/ve/değil/yerine (ÇOK) İYİ ANLATABİLDİĞİN
( [not] WHICH YOU CAN EXPLAIN vs./and/but WHICH YOU CAN EXPLAIN VERY GOOD
WHICH YOU CAN EXPLAIN VERY GOOD instead of WHICH YOU CAN EXPLAIN )
- ANLATIM/AKTARIM:
YASALARLA ile/ve/<>/> MESELLERLE ile/ve/<>/> MİSALLERLE ile/ve/<>/> MASALLARLA ile/ve/<>/> KAVRAMLARLA
( Hz. Musa ve döneminde/dilinde. İLE/VE/<>/> Hz. İsa ve döneminde/dilinde. İLE/VE/<>/> Hz. Muhammed ve döneminde/dilinde. İLE/VE/<>/> Âriflerin dilinde. İLE/VE/<>/> Filozofların dilinde. )
( Tevrat'ın dili/usûlü/üslûbu. İLE/VE/<>/> İncil'in dili/usûlü/üslûbu. İLE/VE/<>/> Kur'ân-ı Kerîm'in dili/usûlü/üslûbu. İLE/VE/<>/> Âriflerin dili/usûlü/üslûbu. İLE/VE/<>/> Filozofların dili/usûlü/üslûbu. )
( Herkese, herkes için. İLE/VE/<>/> Yetişkinlere, yetişkinler için. İLE/VE/<>/> Gençlere, yetişkinlere, yetişkinler için. İLE/VE/<>/> Çocuklara, gençlere, yetişkinlere, sanatçılara. / Yetişkinler ve sanatçılarla. İLE/VE/<>/> Bilgelik aşkı olan herkese, bilgelerle, filozoflarla. )
- ANLATIM ile/ve/<> AKTARIM
- ANLATIMDA:
BİRAZ SONRA değil DAHA SONRA
- ANLATIMDA:
"DÜNKÜ" değil "BİR GÜN ÖNCEKİ"
- ANLATIMDA:
"İKİLEME GİRMEK" ile/değil İKİLEME DÜŞMEK
- ANLATIMDA:
...'YI "BİLİYORSUNUZ" değil/yerine ...'YI BİLDİĞİNİZİ VARSAYIYORUM
- ANLATIMLARDA:
BİRAZ SONRA değil DAHA SONRA, BİR SÜRE SONRA
- ANLATMAĞA ÇALIŞMAK/ÇALIŞAYIM değil ANLATMAYA ÇALIŞMAK/ÇALIŞAYIM
- ANLATMAK ile/ve/değil/||/<>/> ANIMSA(T)MAK
- ANLATMAK değil NAKL ETMEK
- ANLATTIĞIMIZ ZAMAN OLAY OLUR değil ANLATSAK OLAY OLUR
- ANLAYABİLMEK ve/||/<>/</> ANLATABİLMEK
( Bir şeyi anlayabilmenin en iyi yolu, onu, en iyi biçimde anlatabilmeye çalışmaktır. )
- ANLAYACAĞINIZ BİÇİMDE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ANLATABİLECEĞİM BİÇİMDE
- ANLAYAMAMA ile/ve/||/<> YORUMLAYAMAMA
- ANLAYAMAMAK ile/ve/<> AÇIKLAYAMAMAK
- ANLAYAMAMAK ile/ve/<> ANLAM VEREMEMEK
- ANLAYANA SİVRİSİNEK SAZ, ANLAMAYANA DAVUL-ZURNA AZ ile/ve/<> BİR TÜMCE YETER SÖZDEN ANLAYANA, DESTAN YAZSAN FARK ETMEZ, SÖZDEN ANLAMAYANA
- ANLAYIŞ ile/ve/değil/||/<>/> YORUM
- ANLI-ŞANLI
- ANLI ŞANLI
- ANLIK/ZİHİN > US/AKIL ve/||/<>/> BETİMLEME > KAVRAM ve/||/<>/> OLASILIK > ZORUNLULUK (BİLİNCİ)
- ANLIK/ZİHİN ile/ve/||/<> ACUN/DÜNYA / GALAKSİ
- ANLI/M/IZ değil ALNI/M/IZ
- ANNE ile/ve/> MÜREBBÎ ile/ve/> RAB
( [bebeği/çocuğu] 1 yaşına kadar. İLE/VE/> 18 yaşına kadar. İLE/VE/> Ömrünün sonuna kadar. )
- ANOMİ ile HİÇÇİLİK/NİHİLİZM
( ... ile LEYSİYYE )
( ... vs. NIHILISM )
( ... avec NIHILISME )
- ANORMAL[İng.]/A(B)NORMALİTE ile İLGİNÇ | AÇIK/ŞEFFAF/DÜRÜST | DÜZGÜSÜZ | OLAĞANDIŞILIK | BOZUKLUK
- ANSİKLOPEDİ ile/ve/<>/yerine INTERNET
( ENCYCLOPEDIA vs./and/<> INTERNET
INTERNET instead of ENCYCLOPEDIA )
- ANT-/ANTİ- ile/||/<> ANTRİ- ile/||/<> OB- ile/||/<> RE- ile/||/<> DE- ile/||/<> DİS- ile/||/<> ANT- ile/||/<> NON-
( -e karşı, karşıt, yerine, zıt. [antibiyotik: Bakterilere karşı kullanılan ilaç.] İLE/||/<> Karşıt, önünde, üzerinde, -e doğru, karşıt yönde. İLE/||/<> Geri, geride, tekrar, karşıt, yeniden. İLE/||/<> -e karşı, karşıt, zıt. İLE/||/<> -den uzakta, bütünü ile, aşağı, kopmuş, yoğunlaşma, bitme, ayrılma, karşıt, ters, bozma, olumsuz, sakin, eksik, yoksun, aşağı, ayrı, değişik. İLE/||/<> Ayrılma, karşıt, ters, bozma, olumsuz, eksik, yoksun değil. İLE/||/<> Bir şeyden türeyen, bir şeyden çıkan. İLE/||/<> Değil, hayır, olmayan, olumsuz. )
- ANTE- ile/||/<> ANTER-/ANTERO- ile/||/<> FRONT-
( Sıra, yerleşim ve zamansal olarak önce, ön, ön alan [antepartum: Doğum öncesi]. İLE/||/<> Ön, öne doğru, önde. İLE/||/<> Alın, ön. )
- ANTHRAC-/ANTHRACO- ile/||/<> MELAN-/MELANE-/MELANO- ile/||/<> -NİGRİN-
( Kömür, siyah renk ile ilgili [antrakoz: Akciğerlerde kömür tozu birikmesi]. İLE/||/<> Kara/siyah. İLE/||/<> Kara/siyah. )
- ANTHROP- ile/||/<> ANDR-/ANDRO- ile/||/<> ARRHENO-
( İnsanla ilgili. İLE/||/<> Erkek, erkek cinsi ile ilgili, erkekleştirici, erkeklikle ilgili. İLE/||/<> Erkek. )
- ANTİK ile ARKAİK
- ANTİN KUNTİN (İŞLER)
- ANTİPARANTEZ değil ANTRPARANTEZ[Fr. < ENTRE PARENTHESES] (ya da ARTIPARANTEZ) / İSTİTRAT[Ar.]
( Söz arasında, sırası gelmişken. | Ayrıca. )
- ANTLAŞMA/AHİT/MİSAK ve UYUŞMA/AHENK
( PACT/TREATY and HARMONY )
- ANTROMORFİK" değil/yerine/= ANTROPOMORFİK
- ANTROPO(-)[Yun.] ile[ve/||/<> ANTROPOBİYOLOJİ[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOCOĞRAFYA[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOFAJ[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOFİL[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOGRAFİ[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOİT[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOKİMYA[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOKLIMATOLOJİ[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOKRASİ[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOLOG[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOLOJİ/K[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOMETRİ[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOMORFİZM[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOMORFOLOJİ[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPONOZ[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOPLASTİ[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOSANTRİK[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOSANTRİZM[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOTEKNİK[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOZOİK[Fr.]
( İnsan. | İnsan anlamı katan ön ek. İLE/VE/||/<> Zaman içinde kişilerde görülen dirimbilimsel farklılığın ve çeşitliliğin incelenmesi. İLE/VE/||/<> İnsan topluluklarının yeryüzündeki dağılımını inceleyen coğrafya dalı. İLE/VE/||/<> Yamyam. İLE/VE/||/<> İnsanın yaşadığı yerde yaşayan hayvan ve bitkiler. İLE/VE/||/<> İnsan ırklarının özelliklerini ve yeryüzündeki dağılımlarını inceleyen bilim dalı. İLE/VE/||/<> İnsana çok benzeyen/benzetilen maymun türü. İLE/VE/||/<> İklimin, insan üzerindeki etkilerini inceleyen bilim. İLE/VE/||/<> Sayrılıkların sürecine şiddetle etkide bulunma gereğine inanan sağaltım öğretisi. İLE/VE/||/<> İnsanbilim uzmanı. İLE/VE/||/<> İnsanın kaynağını, geleneklerini ve ırkları inceleyen bilim, insanbilim. | İnsanbilimle ilgili. İLE/VE/||/<> İnsan organizmasının ölçülmesi için kullanılan ölçüm tekniklerinin tümü. İLE/VE/||/<> İnsan biçimcilik. İLE/VE/||/<> İnsan gövdesinin biçimini inceleyen bilim dalı. İLE/VE/||/<> İnsana özgü bulaşıcı sayrılık. İLE/VE/||/<> Fosil insan iskeletinden yola çıkarak anatomik yapılarını yeniden kurma yöntemi. İLE/VE/||/<> Felsefede, insanı, evrenin (")yaratılma nedeni(") sayan. İLE/VE/||/<> İnsanı, evrenin merkezi kabul eden öğreti. İLE/VE/||/<> Bir ya da daha çok işlemcinin çalıştığı kumanda ve yönlendirme düzenlerinde insanla makine arasında kurulabilecek en iyi dengeyi sağlamayı amaçlayan bilim. İLE/VE/||/<> İnsanın belirmesi ve yayılmasını niteleyen dönem. )
- ANTROPO-[Yun.] ile/ve/||/<> ANTROPOLOJİ[Yun.] ile/ve/||/<> ANTROPOLOJİK[Fr.] ile/ve/||/<> ANTROPOLOG[Yun.]
( "İnsan" anlamı katan ön ek. İLE/VE/||/<> İnsanın kaynağını, geleneklerini ve ırkları inceleyen bilim insanbilim. İLE/VE/||/<> İnsanbilim ile ilgili. İLE/VE/||/<> İnsanbilim uzmanı. )
- ANTROPOFİL[Fr.] ile/ve/||/<> ANTROPOİT[Fr.] ile/ve/||/<> ANTROPOFAJ[Fr.]
( İnsanın yaşadığı yerde yaşayan hayvanlar ve bitkiler. İLE/VE/||/<> İnsana çok benzeyen maymun türü. İLE/VE/||/<> Yamyam. )
- APAÇIK ile/||/<> GÜN GİBİ ile/||/<> BUZ GİBİ
- APAÇIK/LIK = SELFEVIDENCE/SELFEVIDENT[İng.] = ÉVIDENCE/ÉVIDENT[Fr.] = OFFENKUNDIG/OFENKUNDIGKEIT[Alm.] = EVIDENZA[İt.] = EVIDENCIA[İsp.] = EVIDENTA, PERSPICUITAS[Lat.] = ANERGEIA[Yun.] = BEDEHA(T)/BEDİHÎ, BEYYİN[Ar.] = HODPEYDÂ[Fars.] = KLAARBLIJKELIJK/HEID[Felm.]
- APAR TOPAR (TOPLANMAK/KAÇMAK/ÇIKMAK)
- APARTE[Fr.] ile/||/<> APAR[Fr.]
( Sahnedeki oyuncunun kendi kendine konuşması. İLE/||/<> Bir tiyatro oyuncusunun, izleyicilerin duyacağı biçimde sanki öteki oyuncular duymuyormuş gibi konuşması ya da düşüncesini/davranışını izleyiciye açıklaması. )
- APAYRI ile BAMBAŞKA
- APDEYT(UPDATE) ETMEK değil GÜNCELLEMEK
- -APHİA ile/||/<> TACT-
( Dokunma. İLE/||/<> Dokunma. )
- APIK-SAPIK (DÜŞÜNCELER/DAVRANIŞLAR)
- APIR-SAPIR (KONUŞMAK)
- APIŞIP KALMAK ile/ve/||/<> YAPIŞIP KALMAK
- APOKALİPTİK[Fr.] ile/||/<> APOKRİF[Fr.]
( Anlaşılmaz, karışık. İLE/||/<> Doğruluğuna güvenilmez söz, yazı. )
- APOSTERİORİ değil/yerine/= SONSAL/DENEYİME DAYALI
- APOSTROF[Yun.] değil/yerine/= KESME (İMİ)
- APRİORİ[LAT./İNG.] ile/ve/||/<>/> APOSTREORİ[LAT./İNG.]
( Deney yapmadan, gelen verilere dayanılarak kabul edilen, önsel. İLE/VE/||/<>/> Yapılan denemelerden sonra benimsenen sonsal soncul. )
- APRİORİ değil/yerine/= İLKSEL
- APTAL ile/değil EFTAL
- APTALA MÂLUM OLUR" değil ABDALA MÂLUM OLUR
- AQU-/AQUA- ile/||/<> HYDR-/HYDRO- ile/||/<> HYDRA- ile/||/<> CHYL-/CHYLİ-/CHYLO- ile/||/<> BALNEO-
( Su. İLE/||/<> Su. İLE/||/<> Su ile ilgili. İLE/||/<> Kilüs, su, lenfle ilgili, akkanla ilgili. İLE/||/<> Banyo. )
- AR[Fr. < Lat.] ile AR ile Ar
( Tarım alanları için yüz metrekare değerinde yüzey ölçü birimi. [Bir ar, kenarı on metre olan bir karenin alanıdır.] | Sanat. İLE Utanma, utanç duyma. İLE [kimya] Argon'un simgesi. )
- ARAÇ-GEREÇ
- ARAÇLAR/BİLGİLER/TUTUMLAR:
KURUCU ile/ve/||/<> TAŞIYICI ile/ve/||/<> ÖĞRETİCİ
- ARADA-DEREDE (KALMAK, İŞ GÖRMEK)
- ARALIK/aralık ile Aralık
( Ara, boşluk. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Onikinci/son ay. )
- ARAMA ile/ve/||/<> TARAMA
- ARÂMÎ ile/ve ARABÎ
- ARANIP TARANMA
- ARAPÇA (TERİMLER) ile PEHLEVİCE (TERİMLER)
- ARAPÇA ile FARSÇA
( SİBEVEYN: Arapça dilbilgisini oluşturan kişi. )
- ARAPÇA ile/ve/||/<> FARSÇA ile/ve/||/<> TÜRKÇE
( Felsefe/bilim dili. İLE/VE/||/<> Sanat dili. İLE/VE/||/<> Eylem dili. )
( Fasîh. İLE/VE/||/<> Lâtif. İLE/VE/||/<> Zarif. )
- ARAPÇA'DA:
GÖZ ile/ve/||/<> KÖR
( )
( Bir noktanın eksikliği, gözü kör eder. )
- ARAŞTIRMA ile İNCELEME ile ÇÖZÜMLEME/ANALİZ
( TA'MÎK[Ar. < UMK | çoğ. TA'MÎKÂT]: Derinleştirme, derin kazma. | Esasına varacak biçimde araştırma, inceleme. )
- ARAYAN-SORAN (OLURSA)
- ARAYIP SORMAK
- ARAZ ile/ve/||/<> SIFAT ile/ve/||/<> MÂNÂ ile/ve/||/<> İLLET
- ARCH-/ARCHE-/ARCHEO-/ARCHİ- ile/||/<> PALAE-/PALAEO-/PALEO-
( Eski, başlangıç, birinci, orijinal, ilkel, öncü. İLE/||/<> Eski, eski devirlere ait, ilkel. )
- ARCHO- ile/||/<> PROCT-/PROCTO-
( Rektal. İLE/||/<> Anüs, rektumla ilgili. )
- ARDI ARDINA (DİZİLMEK)
- ARDI ARKASI (GELMEMEK)
- ARDIN ARDIN = GERİ GERİ/ARDI SIRA
- ARDIŞIK/LIK ile/ve/||/<> ÖNSEL/LİK
- ARDIŞIK/LIK ile/ve/||/<> ÖZDEŞ/LİK
- ARGO ile ADİCE/BAYAĞI/ÂMİYÂNE[Ar., Fars.]
- ARGO ile MÜSTEHCEN
- ARGO[Fr.] ile YÜKSEK ARGO ile DÜŞÜK ARGO
( [Türkmen, Gagauz, Özbek, Uygur, Tatar, Başkurt, Kumuk, Karaçay-Malkar, Nogay, Kazak, Kırgız, Altay, Hakas, Tuva, Şor Türkçe'lerinde] ARGO )
( Külhanbeylerin kullandığı söz ve deyimler. | Bir meslekte ya da toplumda kullanılan özel söz. )
( [Çin'de] HSIANG T'AN, HSIANG Ç'ANG )
( [Finlandiya'da] MONGERRUS )
( [Hindistan'da] SÂSÎ, DOM, NATÎ [Çingene dili asıllılardır], BALAÎBALAN )
( [Hollanda'da] BARGOENS )
( [İran'da] LÛTRÂ, ZEBÂN-I ZERGERÎ[kuyumcu dili], LOTİZEBÂNÎ, KURBATÎ/ESSÎM ARGOSU[Ar. İran'ın kuzeyinde] )
( [İspanya'da] CALO, [eskiden] GERMANIA )
( [İtalya'da] FURBESCO, ZERGA[Venedik'te], GERGO[Jargon anlamına] )
( [Macaristan'da] TOLVANJNYELV[hırsız dili] )
( [Mısır'da] HALEBÎ ARGOSU )
( [Norveç'te] FANTESPROG )
( [Portekiz'de] CALAO )
( [Romanya'da] ŞMECHEREASCA, LIMBA CARAITORILOR )
( [Rusça] ARGO [Kril abecesiyle APRO], VOROVSKIY YAZIK[hırsız dili] )
( [Yunanistan'da] MALLIARA GLOSA[bayağı dil anlamına] )
( [Çekoslavakya'da] HANTYRKA )
( SLANG, COCKNEY, CANT vs. HIGH-LIFE SLANG vs. LOW SLANG )
( ARGOT )
( ROTWELSCH [ya da CHESSENLOSCHEN, JENISCHE SPRACHE, KOCHEMER SPRACHE, KALOSCHENSPRACHE] [GAUNERSPRACHE: Hırsız dili] )
( [Türkmen, Gagauz, Özbek, Uygur, Tatar, Başkurt, Kumuk, Karaçay-Malkar, Nogay, Kazak, Kırgız, Altay, Hakas, Tuva, Şor Türkçe'lerinde] ARGO
[Hollanda'da] BARGOENS
[İran'da] LÛTRÂ, ZEBÂN-I ZERGERÎ[kuyumcu dili], LOTİZEBÂNÎ, KURBATÎ/ESSÎM ARGOSU[Ar. İran'ın kuzeyinde]
[İtalya'da] FURBESCO, ZERGA[Venedik'te], GERGO[Jargon anlamına]
[Mısır'da] HALEBÎ ARGOSU
[Rusça] ARGO [Kril abecesiyle APRO], VOROVSKIY YAZIK[hırsız dili] )
- ARGÜMAN[İng. < ARGUMENT]["ARGUMAN" değil!] değil/yerine/= (İKNA EDİCİ, YETERLİ/YETKİN) KANIT | SAV
( Denklem, eşitsizlik, gök nesnesinin hareketlerine ait bir öğenin bağlı bulunduğu değer. | Bir cetvelde, öteki bir sayıyı bulmak için yararlanılan sayı. | Kanıt, delil. )
- ARI KAVRAM ve/<> AKIL
- Ârî"[Ar.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/></< ÂRÎ[Ar. < URY/E]
( İran'dan geçerek Kuzey Hindistan'a yerleşen, eski bir kavim olan Aryalar ya da "bu toplumdan olduğunu savunan kişi". | Hint-Avrupa dil ailesinden olan ["ırk", "topluluk" ya da "kişi"]. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>< Arınmış, soyutlanmış olan. | Çıplak. )
- ARI-DURU
- ARINMA ve/||/<>/> AYDINLANMA ve/||/<>/> AŞK
- ARIŞ/İRİŞ ile ARIŞ ile ARIŞ
( Kolun, dirsekten parmaklara kadar olan bölümü. İLE Çözgü. İLE Araba oku. )
- ARKA FON[Fr. < FOND] değil ARKADA[Tr.] ya da FONDA
- ARKADAŞIMDAYIM(ANNEMDEYİM) ile "ARKADAŞIMIN(ANNEMİN) EVİNDEYİM"
- ARKADAŞTILAR değil ARKADAŞLARDI
- ARKAİK[Fr.] ile/||/<> ARKAİZM[Yun.]
( Klasik çağ öncesinden kalma. | Modası geçmiş, eskimiş. İLE/||/<> Konuşulan ve yazılan dilde kullanımdan düşmüş eski sözcük ve deyimleri kullanma. | Geçerliliğini yitirmiş, bir başka çağa özgü şeylerin niteliği. )
- ARKAİK ile KADÎM
- ARKA/SINDAKİ ile/değil ARD/INDAKİ
- ARMUT, DİBİNE DÜŞER ile/ve/||/<> DEDESİ KORUK YEMİŞ, TORUNUN DİŞİ KAMAŞMIŞ
- ARPAYI BOL BULMAK ile/ve/||/<> BOSTANI BOŞ BULMAK
- ARŞİV[Fr./İng. < ARCHIVE/S] değil/yerine/= BELGELİK
- ARSLAN değil ASLAN
- ART NİYETLİ OLMAK ile/ve/<> GÜNAHINI ALMAK
- ART ZAMANLI/DİYAKRONİK değil/yerine/= ART ZAMANLILIK/DİYAKRONİ
( Evrim açısından ele alınan süre içinde birbirini izleyen. İLE Değişik zaman ve evrim açısından incelenen dil olaylarının özelliği. )
- ARTH-/ARTHR-/ARTHRO-/ARTİCULO- ile/||/<> ANKYL-/ANKLYO- ile/||/<> CARP-/CARPO- ile/||/<> JUG-/JUNC- ile/||/<> JUNCT- ile/||/<> COX-/COXO- ile/||/<> ZYG-/ZYGO- ile/||/<> PEND-
( Eklem, eklem ile ilgili [artrit: Eklem yangısı]. İLE/||/<> Yapışma, dirsek, ek. İLE/||/<> Bilek. İLE/||/<> Birleştirmek, bir araya gelmek, birleşmek. İLE/||/<> Birleşmek, eklem. İLE/||/<> Kalça, kalça eklemi. İLE/||/<> Birleşik, bağlanmış, birleşme ile ilgili, ekle ilgili, eklem. İLE/||/<> Asılı olmak. )
- ... ARTI ... ile/ve/değil ... AYRICA ...
- ARTIK ile ARTIK
( İçildikten, yenildikten ya da kullanıldıktan sonra geriye kalan. | Bir şeyin harcandıktan ya da kullanıldıktan sonra artan bölümü. | Daha çok, daha fazla. | [müzik] Büyük ve tam aralıkların yarım ses artmış durumu. İLE Bundan böyle, bundan sonra. )
( Ad/isim. | Önad/sıfat. İLE İlgeç/zarf. )
- ARTIK ... ile ASLINDA ...
- ARTİKÜLASYON[Fr., İng. ARTICULATION] değil/yerine/= EKLEMLEME, EKLEM | BOĞUMLANMA, KONUŞMA SESİ OLUŞTURMA | DİŞLERİN KAPANIŞ İLİŞKİSİ
- ARTTIRMA ile/değil ARTIRMA
- ARÛZ:
DİL değil MÜZİK [<>ARÛZ]
- ARÛZ:
DİL değil SADÂ
- ARÛZ ve/<> BELÂGAT
- ARZ ile BEYÂN
- AŞ ile AŞ
( Yemek. İLE Geçmenin, aşmanın buyruk kipi. )
- AS- ile AS ile AS ile As
( Ast sıfatının kısaltılmışı. Eklendiği sözcüğün, daha aşağı derecelisini anlatan, yeni sözcükler türetmeye yarayan ön ek. İLE Kutup gelinciği. Sansargillerden, yazın esmer kırmızı, kışın beyaz renkli, etçil bir hayvan. Kakım, ermin. [Lat. MUSTELA ERMINEA] İLE İskambil kâğıtlarında, bir. | Bir işte, başta gelen. [Assolist] İLE Arsenik'in simgesi. )
- AŞAĞI TÜKÜRSEN, SAKAL; YUKARI TÜKÜRSEN, BIYIK ile/ve/||/<> NE, İSA'YA; NE DE MUSA'YA YARANAMAMAK
- AŞAĞI(SI)-YUKARI(SI) ile ALT(I)-ÜST(Ü)
- AŞAĞIYA/AŞŞAĞI değil AŞAĞI
- AŞAĞI-YUKARI
- SÖZCÜKLER:
ASALAKLAŞTIRILMIŞ/JOKERLEŞTİRİLMİŞ/KATİLLEŞTİRİLMİŞ/SIĞINAKLAŞTIRILMIŞ/ÇİLİNGİRLEŞTİRİLMİŞ ile/ve/||/<> ÇIKINTILAŞTIRILMIŞ/PİÇLEŞTİRİLMİŞ
- ASALAK ile/değil YATALAK
( )
- A'SÂM[Ar. < USME] ile A'SAM ile ASAMM ile ÂSÂN[Fars.]
( Gerdanlıklar. | Tasmalar. İLE Ön ayakları sekili olan hayvan. İLE Sağır, işitmez. | Söz işitmez. | Sert, güç, tahammül edilmez. | Arap yazısında, ikinci ve üçüncü kökünde, uzun harf bulunan bir fiil. İLE Kolay. )
( SEKİ: Atın ayağında genellikle bileğe ya da dize kadar çıkan beyazlık. )
- -ASE ile/||/<> AMYL- ile/||/<> AMİLAZ ile/||/<> ZYM-/-ZYME/ZYMO-
( Nişasta, amyl kökü ile ilgili. İLE/||/<> Enzim . İLE/||/<> Nişasta parçalayan enzim. İLE/||/<> Fermantasyonla ilgili, enzimle ilgili. )
- AŞIK ile/değil ÂŞIK
( Baldır kemiği ile eklemleşerek, bileğin belirli başlı oynak merkezini oluşturan, ayak bileğinde bulunan, küçük kemiklerden biri. | Yapı çatılarında, uzun mertek, aşırma. | AŞIK ATMAK: Yarışmak. İLE/DEĞİL Vurgun, tutkun. )
- ÂŞİKÂR ile/değil ÂŞİNÂ
- ÂŞİKÂRE ile/ve/değil ÂŞIK-ÂNE
- ÂŞIKLAR ARASINDA:
VE ile/değil/yerine İLE
( Bireysellik. İLE/DEĞİL/YERİNE Birliktelik. )
( Batı'da. İLE/DEĞİL/YERİNE Doğu'da. )
( Romeo ve Juliet. İLE/DEĞİL/YERİNE Leylâ ile Mecnun. )
- ASİKLİK/ACYCLIC[İng.] değil/yerine/= DÖNGÜSÜZ | DÖNGÜSÜ DÜZENSİZ
- [ne yazık ki]
ASIKYÜZLÜLÜK ile/değil/yerine/>< GÜLÜMSEMEK
( Gülümsemesini kaybeden kişi, herşeyini kaybetmiştir. )
( A person, who has lost their smile, has lost everything. )
( Dünyanın en kötü görüntüsü/manzarası. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Dünyanın en hoş/harika görüntüsü/manzarası. )
- ASIL ile/ve/||/<>/> FER
( Bir şeyin kendisi, kopya karşıtı. | Bir şeyin ilk olarak ortaya çıktığı yer. | Gerçeklik. | Soy. | Esas. | Temel. | Aranılan nitelikleri en çok kendinde toplamış olan. | Bir görevde asaleten bulunan, yedek karşıtı. | Gerçekten, gerçek olarak. İLE/VE/||/<>/> İkinci derecede olan, kol, dal. )
- ASIL ile/değil ÖNCELİKLE
- ASILI ile ASILLI
( Asılmış olan, asma, asık, muallak. | Asılmış bir biçimde. İLE Bir kökene dayanan, kökenli. )
- ASİMİLASYON[Fr. < ASSIMILATION] değil/yerine/= ÖZÜMLEMEK | BENZEŞ(TİR)MEK
( Özümleme. | Benzeşme. | Farklı kökenden gelen azınlıkları ya da etnik öbekleri, bunların kültür birikimlerini, kimliklerini baskın doku ve yapı içinde eriterek yok etme. )
- AŞIM/IZ ile AŞIM/IZ
( Önleyici ilacımız. İLE Yemeğimiz. )
- AŞIN ile/ve/||/<> EŞİN
( Sürtüşmek. İLE/VE/||/<> Sürtünmek. )
- ASINDA değil ASLINDA
- AŞIRI DERECE yerine İLERİ DERECE
- [ne yazık ki]
"AŞIRI YORUM" ile/ve/||/<> "YAMUK DURUŞ"
- AŞIRI YORUMA KAÇMADAN! ile/ve/değil/||/<>/< ELDEN/DİLDEN GELDİĞİNCE
- AŞIRI değil/yerine/>< BAŞARI
- AŞIRI ... değil/yerine DAHA YOĞUN ...
- AŞIRI(") ile/değil/yerine/<> ÖTE
- AŞIRI/LIK ile/ve/değil AYKIRI/LIK
- AŞIRI/LIK["AŞŞIRI" değil!] ile/ve/değil SIRADIŞI/LIK
( [not] "EXCESSIVE/NESS" vs./and/but EXTRAORDINARY/INESS )
- ASİSTAN değil/yerine/= YARDIMCI
- AŞK OLSUN ile/ve/||/<> AŞK OLSUN ile/ve/||/<> AŞK OLSUN
( Beğenilmeyecek bir davranış/tutum karşısında kınama, sitem bildiren söz. | "Aferin" anlamında bir davranışın, bir tutumun çok beğenildiğini bildiren söz. | Dervişler arasında kullanılan merhabalaşma. )
- AŞK:
"SÖZCÜK" değil SÖZLÜK
- AŞK YÜZÜNDEN değil/yerine AŞK SÂYESİNDE
- AŞK ile/ve/||/=/<> AÇIKLIK
- AŞK ile/ve ÂŞIK["AŞIK" değil!]
( Çaresizlik yoktur. İLE/VE Çaresizlik çoktur/yaşayabilir. )
( Birçok şeye [herşeye/herkese] yönelik olabilir. İLE/VE Tek bir şeye/kişiye yönelmiştir. )
( Aşk, daha çok, tek taraflıdır. )
( Aşk ehline, sultanların tahtı, tahta parçasından başka bir şey değildir. )
( AŞK :/= Yasaksa!... [Aşk, ancak yasak aşk ise süreklidir/sürdürülebilirdir.] )
( Mutlu aşk/âşık yoktur.(yoktur) )
( "Kör-kütük âşık olmak" değil bir "kütüğe" âşık olup kör olmak. )
( AŞK'I, ÂŞIKLAR BİLİR
[Başka da, hiçkimse bilemez.] )
( Âşık, türkü yakmazsa, aşka katlanamaz. )
( KENDİNDE VÜCÛD OLMAYAN ZÂT )
( I love my love, but my love doesn't love me as I love my love. )
( )
( "Çıkıktır o. Âşık olsan, duramazdın." )
( )
( Aşk ile yürüyen, sırtında, dünyayı taşır...
Aşksız yürüyen, "beden" diye bir ceset taşır. )
( LOVE vs./and LOVER )
- AŞK ve/<> AŞKINLIK
- AŞK ve/<> MEŞK
- AŞK ve/||/<>/> ŞAİR/ŞİİR
( Aşkın dokunuşlarıyla herkes şair olur. )
- AŞK ile/ve/||/<>/> ŞİİR
( ... İLE/VE/||/<>/> Birinin unuttuğunu, öbürüne unutturmayan söz. )
( Aşk (bile), şiirin bahanesidir. )
- ASKERÎ ile/değil ASGARÎ
- AŞKIN/LIK" ile/değil/ne yazık ki ABARTI ya da BENZETME/MECAZ
- AŞKINLIK ve/||/<> KUŞATICILIK
- ASKIYA ALMAK ile RAFA KALDIRMAK
- ASLA/ZİNHAR[Fars.] değil/yerine/= SAKIN/SAKIN OLA/KESİNKES
- ASLA ile/ve/||/<> YEMİN
- ASLI-ASTARI (BULUNMAMAK)
( DOĞRU OLMAMAK )
- ASLI-ESASI (BULUNMAMAK/OLMAMAK)
- ASLI-FASLI (BULUNMAMA)
- ASLÎ UNSURLAR ile/ve/||/<> KÜLLÎ KAİDELER
- ASLÎ ile ASİL
- ASLÎ ile/ve/||/<>/> TALÎ
- ASLINDA/ESASINDA ... ile/ve/değil/yerine BİR YANDAN DA ...
- ASLINDA ŞÖYLE DEĞİL! değil DEĞİL!
- ASLINDA ile/değil/yerine AÇIKÇASI
- ASLINDA ile/||/<> ASLINA BAKARSANIZ
( "ASLINDA" FARK VAR değil/yerine FARK VAR
... İYİ BİR ÖRNEK "ASLINDA" değil/yerine ... İYİ BİR ÖRNEK
YAPIYOR "ASLINDA" değil/yerine YAPIYOR
)
- ASLINDA ile/ve/değil/yerine AYNI ZAMANDA
- ASLINDA ile/ve/||/<> BAKTIĞINIZDA
- ASLINDA ile BİR ANLAMDA
- ASLINDA ... ile GERÇEKTE ...
- ASLINDA ... ile/değil/yerine ÖNCELİKLE ,,,
- ASLINDA ile/ve/değil/||/<>/< ÖZÜNDE
- ASLINDA ile/<> YANİ
- AŞMA ile ESNETME
- ASMAK ile AŞMAK
- AŞMAK ile/ve/değil/yerine DEĞİŞTİRMEK/DÖNÜŞTÜRMEK
- AŞMAK ile/ve KIRMAK
- AŞMAK ile KIRMAK
- AŞNA FİŞNE/HAŞNE FİŞNE = GİZLİ DOST/LUK
- ASRA/ALTIN ile/= ALTUN
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( "Alt, aşağı" anlamına gelen bir ilgeç. İLE/||/<>/> Altın. )
- AŞŞA" değil AŞAĞI
- ASTHEN-/ASTHENO- ile/||/<> LEPT-/LEPTO-
( Zayıf. İLE/||/<> Küçük, ince, zayıf, ufak. )
- ASTRONOMİ değil/yerine/= UZAYBİLİM
- ASVALT" değil ASFALT
- AT İZİ ile "İT İZİ"
- ATABİLİYOR ile/değil ATAYABİLİYOR
- ATÂLET ile/değil/yerine/>< ADÂLET
( Eylemsizliğin(atâletin) olduğu yerde, adâlet olmaz. )
- ATAR ile YATAR
- ... değil ATASÖZÜ
- ATASÖZÜ ile/ve BERCESTE
( ... İLE/VE Kolayca hatıra geliveren ve yüksek bir anlam taşıyan mısra ya da beyit. | Sağlam ve lâtif. | Seçme. )
- ATASÖZÜ = PROVERB[İng.] = PROVERBE[Fr.] = SPRICHWORT[Alm.] = PROVERBIO[İt.] = PROVERBIO[İsp.]
- ATEL-/ATELO- ile/||/<> İSCH-/İSCHO- ile/||/<> -PENİA ile/||/<> OLİG-/OLİGO- ile/||/<> -STEREİSİS ile/||/<> -RRHAPHY/-RHAPİ ile/||/<> SPAN-/SPANO- ile/||/<> NEPHEL-/NEPHELO- ile/||/<> -ZEMİA
( Tam olmayan, tamamlanmamış, eksik, hatalı. [atelokardi: Kalbin tam gelişmemesi]. İLE/||/<> Denetim, eksiklik, durdurma, baskı altına alma. İLE/||/<> Eksiklik, azlık, yetersizlik. İLE/||/<> Birkaç, dağınık, eksik. İLE/||/<> Bir bölümün cerrahi olarak çıkarılması, eksiklik. İLE/||/<> Dikiş, dikme, sütür. İLE/||/<> Seyrek, nadir, sık olmayan. İLE/||/<> Dumanlı, puslu, bulutlu. İLE/||/<> Kayıp. )
- ATELYE/ATÖLYE değil/yerine İŞLİK
( Zanaatçıların ya da resim, yontu gibi sanatlarla uğraşanların çalıştığı yer. | Gömlek. )
- ATEŞ BACAYI SARDI ile BIÇAK KEMİĞE DAYANDI
- ATFETMEK ile İTHAF ETMEK ile ADDETMEK
( Bir işi ya da bir sözü bir kimseye mal etmek, yüklemek, isnat etmek. | Yöneltmek, çevirmek. İLE Birinin adına sunmak, armağan etmek. İLE Saymak. )
- ATIF[Ar. < ATF] ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DEĞİNİ
( Bir tarafa çevirme. | İlişkili bulma. | Gönderme. | Bir başkasının daha önce yayımlanmış çalışmasına yapılan gönderme. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Bir konuyu ele alarak ondan kısaca söz etmek. )
- ATIF ile/ve PAY ALMA
( ATTRIBUTION vs./and TO GET SHARE )
- ATIF ile TEŞMİL
- ATIK ile/değil KALINTI
- ATIL ile/değil ÂTIL
- ATIP-TUTMA
- ATIŞ değil ATIF
- ATIŞMA ile/değil/yerine ÇAKIŞMA
( ... İLE/DEĞİL/YERİNE Birbirine geçip kenetlenmek, takılmak. | Söz yarışı etmek. | Doğru, açı, yüzey gibi geometrik biçimler, üst üste konulduklarında, birbirini bütünüyle örterek eşit olmak. )
- ATIYORUM değil/yerine SESLİ DÜŞÜNÜYORUM!
( Örnek vermeden önce ya da bir bağlantı kurmadan önce iyi düşünmek ve bunu doğru/iyi belirtmek gerek! )
( Benzetmede/teşbihte, hata olmaz/olmamalı! [Yanlış/yetersiz örnekle istenilen aktarılamaz, amaca ulaşılamaz(maksat hâsıl olmaz)!] )
- ATIYORUM/Z değil ATF EDİYORUM/Z
- ATLA DEVE (DEĞİL)
- ATLAMAK ile/değil ALIŞIK OLMAMAK
- ATLAMAK ile ES GEÇMEK
- ATMAK ile/değil/yerine/||/<>/< KAYDIRMAK
- ATM-/ATMO- ile/||/<> TYPH-/TYPHO- ile/||/<> FEBR-/FEBRİ- ile/||/<> PYR-/-PYRA/PYRETO-/PYRO-
( Buhar, buğu. İLE/||/<> Buhar, ateş, stupor, tifüs ve tifo ile ilgili. İLE/||/<> Ateş. İLE/||/<> Ateş, yangın, ateşle ilgili. )
- ATMIŞ ile/değil ALTMIŞ
( Kişinin eylemi. İLE/DEĞİL Sayı. )
- ATMOSFER değil/yerine/= ORTAM
- AUD- ile/||/<> AUDİO-/AUDİTO-
( Duyma/işitme. İLE/||/<> Duyma/işitme ile ilgili. )
- AUR-/AURİ- ile/||/<> MYRİNGO- ile/||/<> OT-/OTİC-
( Kulak. İLE/||/<> Kulak. İLE/||/<> Kulak zarı ile ilgili. )
- AUX- ile/||/<> CRESCO- ile/||/<> -BRY ile/||/<> EDE-/EDEMA- ile/||/<> GANGLİ- ile/||/<> -PHYMA ile/||/<> VARİC-/VARİCO- ile/||/<> CİRS-
( Büyüme, artma. İLE/||/<> Büyüme. İLE/||/<> Büyüme, şişme. İLE/||/<> Şişlik, şişme. İLE/||/<> Şişlik, pleksus. İLE/||/<> Derinin bir bölümünün şişmesi, tümör. İLE/||/<> Varisle ilgili, şiş, kıvrımlı. İLE/||/<> Genleş(tir)mek, genişle(t)mek, Dilate, variköz. )
- AVAL/AVEL AVAL (BAKMAK)
- AVANS[Fr. < AVANCE] değil/yerine/= ÖNDELİK
( Öndelik. | Oyunda zayıf tarafa önceden verilen geçici üstünlük. )
- AVAZ AVAZ (BAĞIRMAK)
- AVKMAK ile AVKMAK ile AVKMAK ile AVKMAK
( Karıştırmak, iyice karıştırmak, kabartmak. | Yoğurmak, özleştirmek. İLE Ezmek, parçalamak, ufalamak, çok küçük parçalara ayırmak. | Dövmek. | Çamaşırı durulamak. | Çitilemek, avuç içinde sıkıştırmak, ovmak, ovalamak. İLE Yenmek, mağlup etmek. İLE Köpeğin koparmadan, az ısırması. )
- AVUÇ AVUÇ ("GÖTÜRMEK", YEMEK)
- AVUCUNU YALAMAK ile YUMRUĞUNU YALAMAK
( Karşılık bulamamak. İLE Cimrilik. )
- AX- ile/||/<> -DROME
( Eksen. İLE/||/<> Gidiş, seyir. )
- AY AYAKTA, ÇOBAN YATAKTA, AY YATAKTA ÇOBAN AYAKTA" ile/ve "ERKEN KALKAN ERKEN YOL ALIR"
- AY ile AY ile AY
( Birdenbire duyulan acı, ağrı, şaşırma, ürkme ya da sevinç anlatan bir söz. İLE Art arda gelen iki yeni ay arasında geçen süre. | Yılın on iki bölümünden her biri. | Bir ayın herhangi bir gününden ertesi ayın aynı gününe kadar geçen ya da yaklaşık otuz gün olarak kabul edilen süre. İLE Dünyanın uydusu olan gök nesnesi. )
- AYAĞIMI/AYAKLARIMI (ÇIKARAYIM/ÇIKARMAK)" değil AYAKKABILARIMI (ÇIKARAYIM/ÇIKARMAK)
- AYAĞINA TAŞ DEĞMESİN" ile/ve/||/<> "KİRPİĞİNE TOZ DEĞMESİN"
- AYAK BASMAK" ile/ve/<>/> "ADIM ATMAK"
- AYAK UYDURMAK ile/ve EŞLİK ETMEK
- ... AYAKLARI ile/ve/||/<>/> ... AĞIZLARI
- AYAKLARINIZI:
ÜŞÜTMEYİN! ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SICAK TUTUN!
- AYAK/PA[Fars.]:
PATİ ile/||/<> PATİK ile/||/<> PATİKA ile/||/<> PABUÇ ile/||/<> PAYTAK ile/||/<> PAYİDAR ile/||/<> PİYADE[< PAYADAK] ile/||/<> PİYON[< PEDON]
( Kedi, köpek için ön ayak. İLE/||/<> Küçük çocuk ayakkabısı. İLE/||/<> Keçi yolu. İLE/||/<> Ayakkabı. İLE/||/<> Eğri bacak. İLE/||/<> Ayakta durmak. İLE/||/<> Yaya. İLE/||/<> Yaya. )
- AYAKTA DURACAK DURUMUNUN OLMAMASI ile/ve/||/<>/< YAŞAMDA DURACAK NEDENLERİNİN OLMASI
- AYAKTA DURMAK/DURABİLMEK ile/ve/<>/< KİŞİSEL YÖNETİM VE GELİŞİM
- AYAKTA DURMAMIZA ŞÜKREDİYORUZ değil AYAKTA DURDUĞUMUZA ŞÜKREDİYORUZ
- AYAN-BEYAN (ORTADA OLMAK)
( Kanıt gerektirmemek. )
- AYAN/AYÂN[Ar. < İYÂN] ile ÂYAN/Â'YÂN[Ar. < AYN]
( Belirli, açık. İLE Gözler. | İleri gelenler. | Meşrûtiyet dönemlerinde danışma meclisi niteliğindeki Âyan Meclisi üyeliği yapmış kişilerin her biri. )
- AYAR ile AĞYAR
( Bir iş ya da davranışta gereken ölçü. İLE Başkaları, yabancılar/eller. | Dışında/ki, hariç, haricinde/ki. )
( Tanımdaki/ifadedeki gereklilik kuralı: Parçalarını bulunduran, dışındakilere engel olan. [Efrâdını câmi, ağyarını mâni.] )
- ÂYAR değil AYAR
- AYDINLAMACI değil AYDINLANMACI
- AYDINLANMA ile/ve/<>/> DEVRİM
- AYDINLANMA ile/ve/||/<>/> SÜKÛNET
( ENLIGHTENMENT vs./and/||/<>/> QUITENESS )
- AYDINLANMIŞ/LIK ve/<> UYANDIRILMIŞ/LIK
- A'YEN[Ar.] ile ÂYEN, ÂHEN[Ar.]
( Büyük, iri gözlü. | Bakılan yer. | Çok açık, pek belirli. İLE Demir. )
- ÂYİN[Fars.] değil/yerine/= DİNSEL TÖREN
( Dinî tören, ritüel. | Mevlevi tekkelerinde okunan bestelerin tamamı. )
- AYIP (OLAN):
(")BİLMEMEK(") ile/ve/değil/||/<>/< ÖĞRENMEMEK
- AYIP OLMAZ/ARANILMAZ!:
TIPTA ile/ve/||/<> HUKUKTA ile/ve/||/<> SÖZLÜKTE ile/ve/||/<>
FELSEFEDE ile/ve/||/<> BİLİMDE ile/ve/||/<> SANATTA ile/ve/||/<> SPORDA ile/ve/||/<>
DOĞADA ile/ve/||/<> HAYVANLARDA ile/ve/||/<> BİTKİLERDE ile/ve/||/<>
NESNELERDE ile/ve/||/<> DİRİMBİLİMDE ile/ve/||/<>
ANLIKTA(ZİHİNDE) ile/ve/||/<> USTA(AKILDA) ile/ve/||/<> TARİHTE ile/ve/||/<>
RIZÂDA ile/ve/||/<> GÜVENLİKTE ile/ve/||/<> İKİ KİŞİ ARASINDA ile/ve/||/<>
EŞEYSELLİKTE ile/ve/||/<> DÖRT DUVAR ARASINDA ile/ve/||/<> BATTANİYENİN ALTINDA
- AYIRIP KAYIRMAK
- AYIRMA ile/ve/||/<> YALINLAŞTIRMA ile/ve/||/<> ARA ÇÖZÜM/LER ARAMA/BULMA
( Düşüncenin, bilgilerin, nesnelerin, kavram, olay ve olgular üzerinde en temel uygulanması gerekenlerin başında, onları bütün olarak görebilmenin yanı sıra ve ötesinde, ayırma bilgisi, becerisi ve oranı bulunmaktadır.
Bilmek ya da bilinebilenler, ancak küçültme ya da ayırma bilgi ve becerisiyle elde edilebilirler. Bu işin ustalığı da, her ustalığın temelinde bulunan çıraklık sürecinde gerçekleşir ve kaynağını, gücünü çıraklık döneminden alır. Bu bilgi, deneyim ve dönem, kalfalıkta ve ustalıkta bile olunsa, tüm sürecin neredeyse tamamıdır.
Birleştirme bilgi ve becerisi olarak tanımlanan ustalık, yetkin çıraklıktır. Hatta ustalık diye bir şeyden bile söz edilemeyecek kadar tek bir bilinç ve beceridir. Kişinin, bisiklet kullanmayı bir kere öğrenmesinden sonra, yaşam boyunca bir daha bisiklet kullanmayı öğrenmeye gerek kalmaması, kendinin değil, suyun kaldırma gücündeki gibi, kendiliğindenliğiyle, doğasıyla sağlanır. Zihnin ya da bilincin devrede olması ile değil, beynin ya da öte bir bilincin devrede olmasıyla, bilinç merdiveninde görülen, bilinçsiz bilinçlilik ya da yeterlilik ile sağlanır.
Karmaşık olan ya da öyle "algılanan" süreçlerin çözümü de, onları, oldukları yapıda değil, küçülterek ya da çok haneli sayıdan oluşan bir bölmenin, tek haneli bir sayıya doğru yalınlaştırılması ile gerçekleşir.
Çözümsüz "görünen" durumların da çözümü, köklü/kökten çözüm arayışı değil ara çözüm üretebilmektir. Yaşamımızda, karşılaşılabilecek sonsuz olumlu ya da olumsuz olasılıktaki durum ve süreçler için bazen ya da çoğunlukla, bir düşünce ya da nesneden, ödün vermeden ya da bir parçasından vazgeçmeden, bir şey elde etmek ya da yetersiz/olumsuz sürecin devam etmesine göz yumarak, bir sonuç ya da çözüm oluşturmak olanaklı değildir.
Ne herhangi bir düşünce ya da bir durum için, ne de kaygının sona erdirilmesi, olumsuz ya da yetersiz koşulların tamamen ortadan kalkma "beklentisi" ya da "dileği" ile sağlanamayacağından dolayı, ayırmayı, yalınlaştırmayı ve ara çözümler üretmeyi bilmek, becermek gerekmektedir.
"Hiçbir sorun, onu yaratan 'bilinç seviyesi'yle çözülemez." )
- AYKIRI ile/ve/değil/yerine/<>/< AYRI
- AYKIRI ile HAYKIRI
- AYKIRI/LIK ile/ve/değil/yerine/<>/< AYRI/LIK
( [not] INCONGRUITY vs./and/but/<>/< DISTINCT
DISTINCT instead of INCONGRUITY )
- AYLA ile/||/<> AYLA QILGIL/KILGIL ile/||/<> AYLOK AYLOK/AYLOQ AYLOQ[Oğuz]
< DİVÂNÜ-LUGÂTİT-TÜRKTE/N]
( Böylece, bu suretle. İLE Böyle yap. İLE Böyle böyle. )
- AYLAK AYLAK (GEZMEK)
- AYMARA ile/ve QUECHUA
( Titicaca Gölü'nün, Bolivya sınırları içinde bulunan adalarında yaşayan yerli halkın kullandığı, eski bir yerli dil. İLE/VE Gölün Peru'da bulunan bölümünde kullanılan, İnka'lardan kalma dil. )
- AYNA ile KÖRLER PAZARINDA AYNA
- AYNA ile/ve YANSIMA
( )
( ... ile İNİKÂS )
( MIRROR vs./and REFLECTION )
- AYNAN YOKSA KOMŞUNA BAK ile/ve BANA ARKADAŞINI SÖYLE, SANA KİM OLDUĞUNU SÖYLEYEYİM
- AYNEN ile/||/<> AL BENDEN DE O KADAR
- AYNEN ile/ve/||/<> HOMOJEN
- AYNEN ile/ve/||/=/<> KESİNLİKLE
- AYNEN ile/ve TAMAMEN
( EXACTLY vs./and COMPLETELY )
- AYNI "BOK" ile/ve/değil/||/<>/> LACİVERDİ
- AYNI DİLİ KONUŞMAK ve/||/<> AYNI DURUMU/HÂLİ PAYLAŞMAK
- AYNI ONUN GİBİ ... değil AYNI ...
- AYNI ONUN GİBİ ... değil ONUN GİBİ ...
- AYNI PARALELDE değil AYNI YÖNDE ya da PARALELDE
- AYNI ŞEYE, FARKLI ADLAR KOYMAK ya da FARKLI ŞEYLERE, AYNI ADI KOYMAK
( İkisi de, yapılmaması gerekenlerdendir. Kavramlar, durumlar, olay ve olgular arasındaki farkları ya da karıştırılmaması gerekenlerin bilinciyle gerçekleştirilebilir. )
- AYNI ŞEYİ(AYRINTIYI/KONUYU):
KONUŞUYORUZ ile/ve/değil/||/<>/> SÖYLÜYORUZ
- AYNI YÖNDE ile/ve/||/<> PARALEL
- AYNI ZAMANDA ile/ve/değil AYRICA
- AYNI ZAMANDA ve/||/<> ÇOK
- AYNI ZAMANDA ile/ve/değil/yerine ÜSTELİK
- AYNI ile/ve/||/<> TIRHALLI
( ... İLE Aynı koşullar altında bulunanların, aynı durumda olduklarını anlatmak için kullanılan bir söz. )
- AYNINDAN değil AYNISINDAN
- AYNISININ, TIPKISI değil AYNISI ya da TIPKISI
- AYOL" değil/< (H)AY OĞUL
- AYRAÇ(/PARANTEZ/KAVS[Ar.]) " ( ) " ile KÖŞELİ AYRAÇ " [ ] "
- AYRI AYRI ile/ve BAŞLI BAŞINA
- AYRI BİR "SANAT" ile/ve/değil/||/<>/< AYRI BİR SEVİYE
- AYRI-GAYRI (OLMAMA/SI)
- AYRI GÖRMEK/TUTMAK ile/ve DIŞINDA GÖRMEK/TUTMAK
- AYRI ile/ve GAYRI ile/ve ŞEBİH
- AYRI ile/ve/değil/yerine UZAK
- AYRICA ile/ve/||/<> EK OLARAK
- AYRICALIK ile/ve/değil/yerine FARK
( [not] PRIVILEGE vs./and/but DIFFERENCE
DIFFERENCE instead of PRIVILEGE )
- AYRIK ile AYRIM
( Ayrılmış. | Ayrı tutulan, başkalarına benzemeyen. | Kuraldışı, müstesna. İLE Ayırma eylemi. | Bir kişi ya da nesnenin, ötekilerle karış(tırıl)mamasını sağlayan ayrılık, benzer şeyleri birbirinden ayıran özellik, başkalık, fark. | Alt bölüm. | Cinsleri ve türleri birbirinden ayıran ana karakter. | Ayrılma noktası. | Bir ya da daha çok sahne içinde geliştirilip, olayın tamamlanmış bir parçasını veren film bölüğü. )
- AYRILABİLECEK OLAN ile/ve/||/<> AYRI OLABİLECEK OLAN
- AYRILIK/BOZUŞMA değil/yerine/>< BİRLİK
( Ölümdür/memattır. DEĞİL/YERİNE/>< Yaşamdır/hayattır. )
( TEFRİKA[< FARK] değil/yerine/>< İTTİHAD[< VAHDET] )
- AYRILMAK ile/ve UZAKLAŞMAK
( TO LEAVE vs./and TO DIGRESS )
- AYRIM/AYRILIK = FASL-I KARİP = DIFFERENCE[İng.] = DIFFÉRENCE/DIVERSITÉ[Fr.] = DIFFERENZ/VERSCHIEDENHEIT[Alm.] = DIFFERENTIA/DIVERSITAS[Lat.] = DIAPHORA[Yun.] = DIFERENCIA[İsp.]
- AYRIM (NOKTASI):
KAVŞAK ile/ya da/||/<> MAKAS ile/ya da/||/<> ÇATAL
- AYRIM <>/> ÇATIŞKI <>/> BİREŞİM
- AYRIM ve/||/<> DENGE
- AYRIM/FARK ile/ve/değil/||/<> ORAN
- AYRIM ile/ve/||/<>/< TANIM
( DIFFERENTATION vs./and/||/<> DEFINITION )
- AYRIM ile/ve/||/<>/< VERİ
- AYRINCA ile/değil/yerine ÖNCÜL
- AYRINTI ile AÇIKLAMA
( TEFERRUAT ile TAFSİLAT )
- AYRINTI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< (BİR/ALT) BAŞLIK
- AYRINTI ile/ve DERİNLİK
( DETAIL vs./and DEEPNESS )
- AYRINTI ile İNCELİK
( DETAIL vs. DELICACY )
- AYRINTILAMA
( ELABORATION )
- AYRINTI/LAR ile/ve/yerine TEMEL İLKE/LER
( DETAIL/S vs./and BASIC PRINCIPLE/S
BASIC PRINCIPLE/S instead of DETAIL/S )
- AYRIŞIK/HETEROJEN[İng., Fr.] (KARIŞIMLAR) ile/ve/||/<>/>< BAĞDAŞIK/MÜTECÂNİS[Ar.]/HOMOJEN[İng., Fr.] (KARIŞIMLAR)
( Gözle ayırt edilebilen farklı fazlardan oluşur. İLE/VE/||/<>/>< Tek bir fazda homojen bir biçimde dağılmış nesnelerden oluşur. )
- AYRIŞTIRICI ile/değil KOPUK
- [ne yazık ki]
AYRIŞ(TIR)MAK ile/ve/<> YABANCILAŞ(TIR)MAK
- AYRIYET(T)EN değil AYRICA
- Ayrık de'leri, ki'leri, mi'leri önemseyerek yaz ve KONUŞ!!!
- AYRU ile/||/<> AYRUK/AYRUQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Değilse. İLE Başka/gayr. )
- AYSBERG[İng. < ICEBERG] değil/yerine/= BUZDAĞI
- ... değil AYŞEKADIN(FASULYE)
- AYTA = HİTABE[Ar.] = DECLAMATION[İng.] = DÉCLAMATION/HARANGUE[Fr..] = DEKLAMATION[Alm.]
( Tumturaklı konuşma. | Resmî bir yerde, üst seviyedeki kişiler karşısında söylenen ve oldukça kısa olması gereken söylev. [AYTA VURGUSU / ACCENT ORATOIRE] )
- AYTILDI ile/||/<> AYTINDI ile/||/<> AYTIŞ/AYTIG
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Söz (başka bir şey de olabilir) ondan soruldu. İLE Söz sormayı kendi üzerine aldı. İLE Birinin sağlığını sormak ya da iki kişinin karşılıklı olarak birbirinin sağlığını sorması. )
- AZ BUÇUK" ile/ve "AZ BİRAZ"
- AZ / ÇOK değil/yerine ORANTISIZ/ORANTILI
- Az kullanılması gerekenleri ve kullanırken çok dikkat edilecekleri bil de KONUŞ!!!
( "Demek ki"...
"Zâten", "herşey", "aslında" ve "sadece"
"sonuç" ile başlar/başlamış!
Az kullanılması gerekenleri ve kullanırken çok dikkat edilecekleri bil de KONUŞ!!!
"Zâten" diyerek, her "işine gelene/gelmeyene" bağlamadan KONUŞ!!!
"Aslında/esasında" "öyle/şöyle" (oldu/olacak) ise zamanında düşün de ona göre KONUŞ!!!
"Sadece/sırf" diyerek onca konuşulanı gözardı etmeden KONUŞ!!!
"Sonuçta" diyerek son sözü kendine ait kılmadan KONUŞ!!!
"Son tahlilde" deyince daha bir üst perdeden konuşmadığını bilerek KONUŞ!!!
"Temelde" olanın ne olduğuna iyi bak da ona göre sağlam KONUŞ!!!
"Normalde" diyerek tüm sürecin "anormal olduğu varsayımında ya da iddiasında bulunma"dan KONUŞ!!!
"Allah'tan" ise senin yetersiz diline/sözüne/onayına kalmayacağını anımsa da ona göre KONUŞ!!!
"Demek ki" ile her inancına ve kişisel sonuçlarına bağlamadan KONUŞ!!!
"Nasılsa" diyerek çıkarlarını öncellemeden KONUŞ!!!
"Ona bakarsan" diyerek sözü düşürmeden KONUŞ!!!
"Belki de" olasılıklarını düşünebiliyorsan birine ayrıcalık yapmadan KONUŞ!!!
"İlle de" o ya da öyle değil "koşulu" "koymadan/olmadan" KONUŞ!!!
"Kesinlikle... Kesinlikle..." diyerek kendi yetersizliğinin anlaşılacağını dikkate alarak KONUŞ!!!
"Diyelim ki" diyorsan doğru örnek seçerek KONUŞ!!!
"Ne var?" diyerek, ahmaklık etmeden KONUŞ!!!
"Ne var ki?" diyerek, "saf görünümlü" kurnaz olmadan KONUŞ!!!
"Ne peki?" diye anlaşılması çok basit olanı karmaşıklaştırmadan KONUŞ!!!
"Niye ki?" diyerek, hazırcı değil önce kendin düşün de ona göre KONUŞ!!!
"Elimde değil" diye kendini/başkalarını "kandır"(a)madığını bilerek KONUŞ!!!
"Ne bileyim" diyorsan düşünüp, öğrenip, bilebileceğini anımsa ve ona göre KONUŞ!!!
"Herkes"i katmadan KONUŞ!!!
"Hiç kimse" demeden KONUŞ!!!
"Hep"siz KONUŞ!!!
"Her zaman"a yaymadan KONUŞ!!!
"Hiçbir zaman" diye kestirip atmadan KONUŞ!!!
"Keşke ..." ile geçmişe dönmeye çalışmadan KONUŞ!!!
"Ya ..." ile belirsiz olanı belirlemeden KONUŞ!!!
"Böyle ... Böyle ..." demeden KONUŞ!!!
"Şey - şey - şey" demeden KONUŞ!!!
"Falan-filan" diye boşluğa bağlamadan KONUŞ!!!
"Bla-bla-bla" diye başka dilde kullanmadan KONUŞ!!!
"Dedi/Dedim" tekrarsız KONUŞ!!!
"Ben" diliyle kendini merkeze koymadan KONUŞ!!!
"Sen" diliyle kişileri katmadan, hedef almadan KONUŞ!!!
"Sen de" diyerek saldırmadan ve savunmadan KONUŞ!!!
www.FaRkLaR.net/KONUS )
( dikkat edilecekleri bil de KONUŞ!!! )
(
)
- AZ ÖNCE SÖYLEDİM/BELİRTTİM GİBİ değil AZ ÖNCE SÖYLEDİĞİM GİBİ
- AZ SONRA ile/değil/yerine DAHA SONRA
- AZ ile/değil/yerine ÖZ
( Deme! İLE De! )
- AZA ile/değil ARAZ
( Üye. | Örgen. İLE/DEĞİL İlinek. | Belirti. )
- ÂZÂDE, HÜR, SERBEST değil/yerine/= ÖZGÜR
- AZALT ve/değil/yerine/||/<>/>/< BIRAK ve/değil/yerine/||/<>/>/< ÇOĞALT
( Yediğin yemeği...
Yemeğin tuzunu...
Yediğinin/içtiğinin şekerini...
Satın alacağın eşyaları...
Harcadığın parayı...
Boşa geçen zamanı...
Gözyaşlarını...
Kafaya taktıklarını...
Televizyon ve bilgisayar/internet başında harcadığın zamanı.
Telefonla uğraştığın süreyi...
Kişlerden beklentini...
VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/<
Hız yapmayı...
Şikâyet etmeyi...
Ertelemeyi, üşenmeyi ve "vazgeçmeyi"...
Çekingenliği...
Rezil olma "kaygısını"...
Alaycılığı...
Sabırsızlığı...
Çocuğuna taparlığı...
Mazeret üretmeyi...
Başkaları için yaşamayı...
"Yapamam" "düşüncesini"...
Bahaneleri...
Olumsuz düşünmeyi...
Olumsuz söz(cük)leri...
Surat asmayı...
Önyargıyı...
Kişileri ve kişiler üzerinden düşünmeyi/konuşmayı...
"Sen-ben" tartışmasını/davasını...
Herkesi eleştirmeyi...
Herkesi düzeltmeye çalışmayı...
VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/<
Özen göstermeyi...
Saygı göstermeyi...
Sevmeyi...
Selâm vermeyi...
Gülümsemeyi... :)
Olumlu düşünmeyi...
Vermeyi...
Sabrını...
Şükretmeyi...
Teşekkür etmeyi...
Su içme oranını/sıklığını...
Çocuklarla zaman geçirmeyi, oynamayı...
Özür dilemeyi...
Mazur görmeyi...
Alttan almayı...
İstikrarını...
Düş kurmayı...
Ayırmayı...
Yalınlaştırmayı...
Ara çözümleri...
Güzel söz söylemeyi...
Kitap ve sözlük okumayı... )
( )
( )
- AZÂMET ile/ve ZARÂFET
- AZAR AZAR
( CESTE CESTE, REFTE REFTE )
- AZAR ile SAPARTA/ZAPARTA[İt.]
( ... İLE Gemi bordasındaki top çıkarılan dört köşe boşluk ve açıklık. | Bir batarya topun, birden ateş etmesi. | Azar, tersleme. )
- AZ-BUÇUK
- AZ-BUZ (UĞRAŞMAMAK)
- AZDIRMAK ile/ve/değil/||/<>/< "BAŞTAN ÇIKARMAK"
- AZERİ değil AZERBAYCAN["AZERBEYCAN" değil!] TÜRKÜ/TÜRKÇE'Sİ
- AZİMLE "SIÇAN" BETONU DELER değil AZİMLİ SIÇAN, BETONU DELER
( Sıçanların kemirme gücü gibi kişinin da uğraştığı oranda elinden hiçbir şeyin kurtulamayacağına işaret eder! )
- AZINA ile/değil AĞZINA
- AZITMAK ile DAĞITMAK ile TOZUTMAK
- AZUK/AZUQ ile AZUK/AZUQ / MUNUK/MUNUQ ile AZUK/AZUQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Belirli olmayan. İLE Kaçan, yoldan çıkan kişi. İLE Azık, erzak. )
- AZUKLUG/AZUQLUG ile/ve/||/<>/> AZUKLUG/AZUQLUG
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Azığı olan kişi. İLE/VE/||/<>/> Erzak olarak hazırlanan şey. )
- B ile P
( B: Bel'in simgesi. [B, b] | Bor'un simgesi. [B] | Elektrik alınganlığın simgesi. [B] | Manyetik akı yoğunluğunun(indüklemenin) simgesi. [B] | Temel tanecik fiziğinde, Baryon sayısının simgesi. [B] | Basınç birimi Bar'ın simgesi. [b] |
Optik gerilme katsayısı brevster'ın simgesi. [b] | Yüzeyce genleşme katsayısının simgesi. [b]
İLE
P: Basıncın simgesi. [P, p] | Dinamik ağdalılık birimi poiz'in simgesi. [P] | Ettingshausen katsayısının simgesi. [P] | Fosforun simgesi. [P] | Gücün simgesi. [P] | Paritenin simgesi. [P] | Poynting vektörünün simgesi. [P] | Atomda, yörüngesel kuvantum sayısı l = 1 'e karşılık gelen elektron tabakalarının simgesi. [p] |
Momentumun simgesi. [p] | Piko [10¯¹2;] 'nun simgesi. [p] | Plank'ın simgesi. [p] | Protaktinyum'un simgesi. [Pa] | Protonun simgesi. [p, ¦p, 1p¹] | Yarı iletken tipinin [p tipi] simgesi. [p]
)
- B ve R
- A/AN[Yun.] ile/||/<> ANTİ[Yun.] ile/||/<> Bİ/BİS[Lat.] ile/||/<> DE/DES[Fr.] ile/||/<> DİS[Yun.] ile/||/<> EX[Lat.] ile/||/<> EXO[Lat.] ile/||/<> EPİ[Yun.] ile/||/<> FOS[Yun.] ile/||/<> GEO( >JEO)[Yun.] ile/||/<> HETER/O[Yun.] ile/||/<> HYPO(HİPO)[Yun.] ile/||/<> HYPER(HİPER) ile/||/<> HYDRO(HİDRO)[Yun.] ile/||/<> HOMO[Yun.] ile/||/<> İL/İN ile/||/<> İNTER[Lat.] ile/||/<> İZO[Yun.] ile/||/<> COZMO(KOZMO)[Yun.] ile/||/<> KONTRA[İt.] ile/||/<> KO/KOL/KOM/KON[Lat.] ile/||/<> MAKRO[Yun.] ile/||/<> MİKRO[Yun.] ile/||/<> MONO[Yun.] ile/||/<> NEO[Yun.] ile/||/<> OTO[Yun.] ile/||/<> PAN[Yun.] ile/||/<> PAR/PARA[Yun.] ile/||/<> POLİ[Yun.] ile/||/<> PRE[Fr.] ile/||/<> PRO[Yun.] ile/||/<> RE[Lat.] ile/||/<> SYN/SYM/SEM[Yun.] ile/||/<> SÜR[Lat.] ile/||/<> TELE[Yun.]
( Yok/luk. [ametal | amorf | aritmik] [analjezi | anestezi | anonim]
İLE/||/<>
Karşıt. [antibiyotik | antipatik | antitez]
İLE/||/<>
Çift, tekrar. [binok | bisiklet]
İLE/||/<>
Olumsuzluk.[demode | deforme | deşifre]
İLE/||/<>
Olumsuzluk ve güçlük. [diskalifiye | dismorf | disfonksiyon]
İLE/||/<>
Dışı, dışında, ...-dan başka. [exporte | expresyonizm | expresyon]
İLE/||/<>
Dışarıdan, dıştan bakılınca. [exotermik | exotizm]
İLE/||/<>
Üzerinde. [epiderm | epigrafi]
İLE/||/<>
Işık, parıltı. [fosfat | fosfor]
İLE/||/<>
Yerle ilgili ön ek. [jeofizik | jeoloji/jeolog]
İLE/||/<>
Öteki, öbür, başka. [heterojen | heterozigot]
İLE/||/<>
Aşağı, alt, daha alt. [hipoderm | hipotenüs | hipotez]
İLE/||/<>
Üstünde, aşırı, yukarı, dışında. [hipertansiyon]
İLE/||/<>
Su, suyla ilgili. [hidrosefali | hidrografi | hidrojen]
İLE/||/<>
Eş, benzer. [homojen | homonim | homolog]
İLE/||/<>
-dan yoksun. [illegal] [indirekt | inorganik]
İLE/||/<>
Ara, arası. [internasyonal | interpol]
İLE/||/<>
Eşitlik. [izobar | izotop | izoterm]
İLE/||/<>
Evren. [kozmogami | kozmopolit | kozmoloji]
İLE/||/<>
Karşı, aksi yönde. [kontrast | kontgerilla | kontratak]
İLE/||/<>
Birlik, beraberlik. [koalisyon | koleksiyon | konferans
İLE/||/<>
Büyük, geniş. [makrosefal | makrostopi]
İLE/||/<>
Küçük. [mikrofilm | mikrometre | mikrofon]
İLE/||/<>
Bir, tek. [monarşi | monolog | monopol]
İLE/||/<>
Yeni. [neolitik]
İLE/||/<>
Kendi, kendiliğinden. [otobiyografi | otopsi | otokritik]
İLE/||/<>
Bütün, birlik. [panorama | pankreas]
İLE/||/<>
Boyunca, karşı, üstünde, yanında. [paragraf | paralel]
İLE/||/<>
Çok. [poliandri | poliklinik]
İLE/||/<>
İlk, önceki, birinci. [prefabrik | prematüre]
İLE/||/<>
İleride, önde. [prolog | prova | prototip]
İLE/||/<>
Yeniden, tekrar, geri döndürmek. [reaksiyon | redaktör]
İLE/||/<>
Birlikte. [simetri | senfoni | sempati]
İLE/||/<>
Süper, üstünlük. [sürmenaj]
İLE/||/<>
Uzak, ırak. [teleferik | telefon | telepati] )
( ANTİ-...
- Antiaging/anti-aging: Genç kalma, yaşlanmayı önleme; yaşlanmayı önleyici.
- Antialerjik: Duyarca önleyici/giderici.
- Antidepresan: Çökkünlük giderici.
- Antidiüretik: Sidik/idrar kesici.
- Antidiyabetik: Şeker düşürücü.
- Antidot(e): Panzehir.
- Antiemetik: Kusma önleyici.
- Antienfeksiyöz/antienfektif: Bulaş önleyici/giderici.
- Anti-enflamatuvar: Yangı giderici.
- Antiflojistik: Yangı giderici.
- Antifungal: Mantar giderici/karşıtı.
- Antihelmintik: Solucan kıran/giderici.
- Antihemorajik: Kanama kesici/önleyici.
- Antihipertansif: Kan basıncı düşürücü.
- Antikoagülan: Pıhtı önleyici/çözücü.
- Antikodon: Karşıt şifre.
- Antikonsepsiyonel: Gebelik önleyici.
- Antikonvülzif: Nöbet önleyici.
- Antimalarial: Sıtma ilacı.
- Antimikotik: Mantar ilacı/karşıtı.
- Antineoplastik: Kanser ilacı.
- Antinevraljik: Sinir ağrısı dindirici.
- Antiparaziter: Asalak karşıtı/ilacı.
- Antipiretik: Ateş düşürücü.
- Antiproliferatif: Çoğalım önleyici.
- Antiprüritik: Kaşıntı giderici.
- Antisekretuvar: Salgı önleyici.
- Antisepsi: Arıtım, bulaş giderici.
- Antiseptik: Arıtkan, bulaş gideren.
- Antispazmodik: Kasılım çözücü.
- Antistres: Gerilim giderici/önleyici.
- Antite: Özgün durum.
- Antite morbid: Sayrılıklı özgün durum.
- Antitermik: Isı/sıcaklık düşürücü.
- Antitussif: Öksürük kesici/önleyici.
- Antivertijinöz: Baş dönmesi önleyici. )
- BÂ'[Ar.] ile BÂ'[Ar.]
( B harfinin Arapça okunuşu. [BÂ-İ MUVAHHİDE: Tek noktalı harf olmasından. | BÂ-İ TAHTÂNİYYE: Noktasının harfin altında olmasından.] İLE Kulaç. | Erişme, yetme. | Kuvvet, kudret, beceriklilik. | Şeref, kerem, vergili, verimli olma. )
- BABA BABA
- ... BÂBINDA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ... BAĞLAMINDA
- BACAĞIMI/KOLUMU) KIRDIM değil (BACAĞIM/KOLUM) KIRILDI
- BACİLL- ile/||/<> BACTER-
( Çomak. İLE/||/<> Çomak, çomak biçiminde. )
- BÂD[Fars.] ile BÂD[Fars.]
( Olsun, ola, olaydı. İLE Yel, rüzgâr. | Soluk, nefes. | Ah sesi, ah çekme. | [tas.] Allah'ın yardımı. | Övme, söz. | Büyüklük taslama, kibir. | Şarap. )
- BADAR BADAR ile/= PATIRTI
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
- BAĞ-BADEM
- BAĞ-BAHÇE (İÇİNDE YAŞAMAK)
- BAĞ ile BAĞ[Fars.]
( Bir şeyi başka bir şeye ya da çok sayıda olanı topluca birbirine tutturmak için kullanılan ip, sicim, şerit, tel vb. düğümlenebilir nesne. | Sargı. | Bağlam, deste, demet. | İlgi, ilişki, rabıta. | Kemikleri birbirine bağlamaya, iç organları yerinde tutmaya yarayan lif demeti. | Bir halat üzerine atılan sağlam, düzgün ve istendiğinde kolayca çözülebilen her türlü düğüm. | Nota yazarken yan yana gelen aynı ya da farklı değerdeki notaların birbirine bağlanarak çalınacağını belirtmek için yapılan yay biçimindeki işaret. İLE Üzüm kütüklerinin dikili bulunduğu toprak parçası. | Meyve bahçesi. )
- BAĞ ile/ve/<> BAĞINTI
- BAĞ ile/ve/<> İLİŞKİ
( CONNECTION vs./and/<> RELATION )
- BAĞFİİL değil/yerine/= ULAÇ
- BAĞIL ile/ve/||/<> BAĞILLIK/İZÂFİYET/RÖLATİVİTE
( Görece. | Kendine özgü bir kımıldanışı olduğu hâlde başka bir nesneye uyarak sürüklenen nesnenin görünürdeki kımıldanışının niteliği. İLE/VE/||/<> Görece olma durumu. )
- BAĞIMLI BİÇİMBİRİM
( BOUND MORPHEME vs. FREE MORPHEME )
- [ne yazık ki]
BAĞIMLI ile/değil TUTKUN
- BAĞINTI ve/||/<> ÖLÇÜT
- BAĞIRA BAĞIRA ile/ve GÖZ GÖRE GÖRE
- BAĞIRA ÇIĞIRA
- BAĞIŞ ile/||/<> İHSÂN ile/||/<> LÜTÛF ile/||/<> HİMMET ile/||/<> KEREM ile/||/<>
İNÂYET ile/||/<> İLTİFAT ile/||/<> ATÂ ile/||/<> ATIFET ile/||/<> HÎBE
- BAĞIŞ/HİBE ile/ve/değil/yerine HEDİYE
- BAĞIŞLAMAK ile/ve/değil BAĞIŞ YAPMAK
- BAĞLAÇ ile BAĞLAM ile BAĞLANTI/BAĞLANAK ile BAĞLAŞIK ile BAĞLAYICI ile BAĞLI
( Eş görevli sözcükleri ya da önermeleri birbirine bağlayan sözcük türü. İLE Deste. | Herhangi bir olguda olaylar, durumlar, ilişkiler örgüsü ya da bağlantısı. | Bir dil birimini çevreleyen, ondan önce ya da sonra gelen, çok sayıdaki durumda söz konusu birimi etkileyen, onun anlamını, değerini belirleyen birim ya da birimler bütünü. | Bent. İLE İki ya da daha çok şeyin birbiriyle bağlı bulunması, ilişki. | İki şey arasında ilişki sağlayan bağ. | Yapılacak işle ilgili sözlü ya da yazılı antlaşma. İLE Aralarında antlaşma ya da sözleşme sağlanmış olan kişi ya da topluluk, müttefik. | Sonuç, neden gibi birbiriyle sıkı sıkıya bağlı ve karşılıklı bağımlı olan nesne, terim. İLE Bağlama niteliği olan. | Bağlamaya ve birleştirmeye yarayan. | Uyulması zorunlu. | Kuruduğu zaman yüzeyde film oluşturan, pigment ve dolgu nesnelerini bir arada tutan, boyanın uçucu olmayan bölümü. İLE Bir bağ ile tutturulmuş olan. | Gerçekleşmesi bir şartı gerektiren, vabeste. | Sınırlanmış, sınırlı. | Kapatılmış olan, kapalı. | Bir kuruluşun yetkisi altında bulunan. | Birine, bir düşünceye, bir anıya saygı, aşk vb. duygularla bağlanan, sâdık, tutkun. | Halk inanışına göre, büyü etkisiyle eşeysel güçten yoksun edilmiş eril. )
- BAĞLAÇ = CONJUNCTION[İng.] = CONJONCTION[Fr.] = KONJUNKTION[Alm.] = CONGIUNZIONE[İt.] = CONJUNCIÓN[İsp.] = COPULA[Lat.]
- BAĞLAM ile/ve BAĞLAÇ
( CONTEXT vs./and CONJUNCTION )
- BAĞLAMAK ile/ve TOPARLAMAK
- BAĞLANTI:
BULMAK ile/ve/<>/> KURMAK
- BAĞLAYICILIK ile/ve/||/<> KANIT NİTELİĞİ
- BAĞLAYICILIK ile/ve/<> ÖTEYE GEÇİLEMEZLİK
- BAĞRİ/BAHRİ değil BARİ[Fars.]
( Öyleyse, hiç olmazsa, hiç değilse, o hâlde. | Keşke. )
- BAHANE[Ar.] = MAHANA/MAHNA
( İleri sürülen, sözde neden. )
- BAHANE ile/ve/||/<> MAKYAJ
- BAHARINDAN" değil BAĞRINDAN
- BAHRİ ile BAHRÎ[Ar.]
( Uzun boyunlu, sivri gagalı, boynunun önü ve göğsü parlak beyaz olan, alçaktan ve hızlı uçan, suya bağımlı bir tür kuş. [Lat. PODICEPS CRISTATUS] İLE Denizle ilgili. )
- BAHS[Ar.] ile/ve/||/<>/> HAFRİYAT[Ar.]
( Söz. | Üzerinde konuşulan şey, konu. | Görüşünde ya da iddiasında haklı çıkacak tarafa bir şey verilmesini kabul eden sözlü antlaşma. | Bir kitabın bölümlerinden her biri. | Araştırma. İLE/VE/||/<>/> Yeryüzünü kazmak, yarmak ve açığa çıkan fazlalıkları da atmak. )
- BAHS[Ar.] (ETMEK) değil/yerine/= SÖZ ETMEK
- BAHTİYÂR ile/>< İHTİYÂR
( Bir söz ki, bir gönlü, bir ömür bahtiyâr eder;
Bir söz ki, bir gönlü, bir günde ihtiyâr eder. )
- BAKA BAKA (ISKALAMAK)
- ... "BÂKÎ KALIR" değil ... BÂKÎ ya da ... KALICI
- BÂKÎ ile/ve/||/<> ASLÎ
- BAKICI ile/ve/||/<> BAKAN
- BAKIG/BAQIG ile BAKIŞ/BAQIŞ ile BAQINGIL/BAKINGIL
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Bakma, bakış. İLE Bakış. İLE Bak! )
( İŞ KEDİNGE BAKINGIL/İŞ KEDİNGE BAQINGIL: Eyleminin sonucuna bak ve bunu düşün! )
- ... BAKIMDAN ile/değil ... BAKIMINDAN
- BAKIP BAKIŞTIRMAK
- BAKIŞ AÇISI ile/ve/||/<>/>/< TUTUM
- BAKKAL-ÇAKKAL
- BAKLAVA-BÖREK (YİYEREK YAŞAMIYOR OLMAK)
- BAKMAK ile/ve/değil/||/<>/< DALMAK
- BAKMAK ile/ve/<> SAHİP ÇIKMAK
- BAK-TERİ/LER/İN değil/< BAKTERİ/LER/İN
- BAL PETEĞİ ile/ve/<> İNCİR
( Beyin. )
- MUVÂZENE[Ar.]/BALANS[Fr., İng. < BALANCE] değil/yerine/= DENGE
- BALDIZ ile/değil DALDIZ
( DALDIZ: Marangozların kullandığı, ağaç oymaya yarayan, oluklu demir kepçe, demir bıçak. )
( "Baldız, baldan tatlıdır." DEĞİL Daldız, baldan tatlıdır. )
- BALIK SIRTI değil BALIKSIRTI
- BALLANDIRA BALLANDIRA (ANLATMAK)
- ... değil BALLIBABA
- ... değil BALMUMU
- BALU ile BALU BALU
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Arguların küçük bir kentinin adı. İLE Bebeklerini beşikte uyutmak için annenin tekrarladığı, ninnimsi bir söz. )
- BALYOZ ile/değil YUMRUK
( Başkasının yumruğunu yemeyen, kendi yumruğunu balyoz zanneder. )
- BAM-GÜM
- BANA GEÇTİ" ile/değil/yerine/||/<>/< AKLIMA YATTI
- BANA GÖRE (BİR ŞEY) ile/ve/değil BANA ÖZGÜ / BENİM İÇİN (BİR ŞEY)
- BANA GÖRE ... ile BANA KALIRSA ...
- BANA GÖRE ile/değil/yerine BENİM İÇİN
- BANA GÖRE ... ile/değil/yerine GÖREBİLDİĞİM KADARIYLA ...
- BANA GÖRE" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÖNGÖREBİLDİĞİM KADARIYLA
- BANA "HİTAP ETMİYOR" ile/ve "BENİ ÇEKMİYOR/CEZBETMİYOR"
- BANA İNANIRSANIZ ile/ve/değil/||/<>/< DEDİĞİME İNANIRSANIZ
- BANA KALIRSANIZ değil BANA KALIRSA, ...
- BANA/DÜŞÜNCEME/İNANCIMA:
"TERS" ile/değil/yerine UZAK / AYKIRI
- BANAL[Fr.] değil/yerine SIRADAN
( Herkesin kullandığı/anladığı. | Bayağı, sıradan. İLE ... )
- BANGIR BANGIR (BAĞIRMAK)
( AVAZ AVAZ )
- BARBAR[Fr. < BARBARE] ile/ve/||/<>/< BAR BAR
( Uygarlaşmamış kişi7topluluk. | Kaba saba, ilkel. | Kaba ve kırıcı. İLE/VE/||/<>/< Bağırma eylemiyle kullanılarak bağırışın öfkeli ve yüksek sesle olduğunu anlatan bir söz. | Bağırma eylemiyle "apaçık görünmek, ortada olmak" anlamında kullanılan bir söz. )
- BARDAK-ÇANAK
- BÂRİ[Fars.] değil/yerine/= EN AZINDAN / HİÇ OLMAZSA
- BARIG ile BARIG ile SASIG BARIG ile BARIK/BARIQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Varmak/ulaşmak, vardı/gitti. İLE Pis kokan herhangi bir şey. İLE İkileme. İLE Kişilere yönelik davranış ve tutum. )
- BARINDIRMA ile KAPSAMA
- BARIŞMAK ile BARIŞIK OLMAK
- BARİYER[< İng. BARRIER] değil/yerine/= ÖNLEÇ/ENGEL
- BÂRİZ[Ar.] değil/yerine/= BELİRGİN
- BARKOD değil/yerine/= TANITKI
- BARY- ile/||/<> BAR-/BARO-
( Ağır, güç, zor. İLE/||/<> Ağırlık. )
- BAŞ AĞRISI ile/ve/<> KARIN AĞRISI
( [durumlar/"sorunlar"] "Kaldırılamadığında". İLE/VE/<> "Sindirilemediğinde". )
- BAS BAS (BAĞIRMAK)
- BAŞ EDİLEMEZ/LİK ile ELDE TUTULAMAZ/LIK
- BAŞ-GÖZ (ETMEK)
( Evlendirmek. )
- BAŞA BAŞ (MÜCADELE ETMEK)
- BAŞA GETİRMEK ile/değil BAŞA GEÇİRMEK
- BASA ile/||/<> BASAN
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Sonra. İLE/||/<> Cesedi gömüldükten sonra ölenin adına verilen yemek. )
- BAŞARI ile/değil/ne yazık ki SONUÇ MERKEZLİLLİK/ODAKLILIK
( Bir şeyin/durumun, "çoğunluk" tarafından istenmesi, kabul görmesi, başarı değildir/olamaz! )
- BAŞARILI OLMAK İÇİN...:
YUMUŞAK ile/ve/||/<>/> MÂKUL ile/ve/||/<>/> DERİN ile/ve/||/<>/> ile/ve/||/<>/> YETERİNCE ile/ve/||/<>/> ŞIK ile/ve/||/<>/> KORKUSUZ ile/ve/||/<>/> SABIRLA ile/ve/||/<>/> FARKLI ile/ve/||/<>/> HOŞGÖRÜLÜ ile/ve/||/<>/> DÜRÜST ile/ve/||/<>/> DÜZENLİ ile/ve/||/<>/> AKILLI
( Konuş. İLE/VE/||/<>/> Ye. İLE/VE/||/<>/> Soluk al. İLE/VE/||/<>/> Uyu. İLE/VE/||/<>/> Giyin. İLE/VE/||/<>/> Hareket et. İLE/VE/||/<>/> Çalış. İLE/VE/||/<>/> Düşün. İLE/VE/||/<>/> Davran. İLE/VE/||/<>/> Kazan. İLE/VE/||/<>/> Biriktir. İLE/VE/||/<>/> Tüket. )
- BAŞARISIZ/LIK ile/değil İSTEKSİZ/LİK
( )
- BAŞAT/BASKIN/DOMİNANT[İng.] ile/>< ÇEKİNİK/RESESİF[Fr. < RÉCESSIF]/RECESSIVE[İng.]
( Fenotipte baskın olan alel. İLE/>< Fenotipte baskın olmayan, çekinik alel. )
- BASBAYAĞI
( ALE-L-ÂDE )
- BAŞI BAĞLI ile/değil BAŞI BAĞLI
( Baş örtülü. İLE/DEĞİL Eşi/nişanlısı/sözlüsü/sevgilisi olan. )
- ... değil BASIMEVİ
- BAŞIN/IZ SAĞOLSUN/KAYBINIZ İÇİN ÜZGÜNÜM[İng. < SORRY FOR YOUR LOSS] değil YARANIZ SAĞALSIN/İYİLEŞSİN
- BAŞINA GELEN ile/ve BAŞINDAN GEÇEN
- BASIP GİTMEK
- BASİT "BİR ŞEKİLDE" ile/ve/değil/yerine KISA BİR ANLATIMLA
- BASİT SÖZCÜK
( SIMPLE / SIMPLEX WORD )
- BASİT ile BASİT
( Kolay, pratİk. İLE Aşağılayıcı, küçümseyici kullanım. )
- BASİT ile MÜREKKEB
- BASİT ile SIRADAN
- BASİTE İNDİRGEMEK değil BASİTE İNDİRMEK
- BASİT/KÜÇÜK/ÖNEMSİZ HATA ile/ve/değil/yerine/||/<> BENİM ÖZENSİZLİĞİM/DİKKATSİZLİĞİM!
- BAŞKA (BİR) ALTERNATİF (ÇÖZÜM) değil ALTERNATİF (ÇÖZÜM)
- BAŞKA ALTERNATİF değil ALTERNATİF (ya da BAŞKA ÇÖZÜM)
- BAŞKA (BİR ÇÖZÜM) ile/ve/değil YENİ (BİR ÇÖZÜM)
- BAŞKA BİR DEYİŞLE ... ile/değil/yerine BAŞKA BİR DİLDEKİ KARŞILIĞIYLA ...
- BAŞKA ŞANSI YOK değil BAŞKA YOLU YOK
- BAŞKALARI değil BAZILARI
- BAŞKALAŞIM ile/ve DEĞİŞİM
( METAMORPHISM vs./and ALTERATION )
( İSTİHÂLE ile/ve ... )
- BAŞKALDIRI ile/değil/yerine ELEŞTİRİ
- BAŞKA'NIN ile BAŞKAN'IN
- BAŞKA-NIN ile BAŞKAN-IN
- BAŞKASINA:
BIRAKMA ile/ve/<> "YIKMA"
- BASKI (YAPMAK) ile AĞIRLIK (KOYMAK)
- BASKI ile/ve/değil/yerine/<> HAKİMİYET
- BASKIN ile BAŞAT
- BASKIN ile/ve/||/<> EGEMEN
- BAŞLANGIÇ ile/ve/||/<> KÖKEN ile/ve/||/<> DOĞUM
- BAŞLANGIÇ ile MAYA
( BEGINNING vs. ORIGIN )
- BAŞLAYASIYA KADAR değil BAŞLAYINCAYA KADAR
- BAŞLI BAŞINA (ELE ALMAK)
- BAŞLI BAŞINA ile/ve AYRI AYRI
- BAŞLI BAŞINA ile TAMAMEN
- BAŞLI BAŞINA ile BAMBAŞKA
- BAŞLIK ile TAMLAMA
( TITLE vs. NOUN/PROPOSITIONAL PHRASE )
- BASMAK" ile/ve "TEPELEMEK"
- ... değil BASMAKALIP
- BAŞTA ile/ve/değil BAŞINDA
- BAŞTACI değil BAŞ TÂCI
- BAŞTAN AŞAĞI
- BAŞTAN AŞAĞIYA değil BAŞTAN AŞAĞI
- BAŞTAN BAŞA (SARMAK, DOLAŞMAK)
( SER-Â-PÂ, SER-TE-SER )
- BAŞTAN BAŞA ile BOYDAN BOYA
- BAŞTAN ÇIKARMAK ile/ve YOLDAN ÇIKARMAK
- BAŞTAN DÜŞÜNMEK ile/ve/değil/yerine/||/<> ZAMANINDA DÜŞÜNMEK
- BAŞTAN SONA, SONDAN BAŞA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SOLDAN SAĞA, SAĞDAN SOLA / YUKARIDAN AŞAĞI, AŞAĞIDAN YUKARI
- BAŞTANKARA ile BAŞTAN KARA
( Kuş. İLE Gitmek, etmek. )
- BASTIRMAK ile/ve/değil/||/<>/>/< TUTMAK
- BASTIRMAK ile ÜSTÜNÜ ÖRTMEK
- BAŞUCU ile BAŞ UCU
- BATA-ÇIKA (BUGÜNLERE GELMEK)
- BATHO-/BATHY-
( Derin. İLE/||/<> Derin. )
- BATI değil BATI/RDI/LAR
- BÂTIL[< BUTLÂN] değil/yerine/= BOŞ, BEYHÛDE | ÇÜRÜK | ZEMİNİ OLMAYAN
( BOŞ, BEYHÛDE | ÇÜRÜK | ZEMİNİ OLMAYAN )
- BÂTINÎ >< ZÂHİRÎ değil/yerine/= İÇREK >< DIŞRAK
- BATI-NIN ile BÂTIN-IN
- BATIRMAK ile BANDIRMAK
- BATTI ÇIKTI
- BAYICI ile BOĞUCU
- BAYIK/BAYIQ[Oğuz] = SÖZ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Doğru söz. )
- BAYIR DERSEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> BAĞ DERSEK
( Bayır olur. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Bağ olur. )
- BAYIR DERSEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> HAYIR(!) DERSEK
( Bayır olur. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Hayır olur. )
- BAYRAK ile/ve/||/<>/< SANCAK/LİVA[Ar. çoğ. ELVİYE]
( Bir ulusun, belirli bir topluluğun ya da bir örgütün simgesi olarak kullanılan, renk ve biçimle özelleştirilmiş, genellikle dikdörtgen biçiminde kumaş. | Öncü. | Simge. İLE/VE/||/<>/< Bayrak. | Çoğunlukla askeri birliklere verilen, yazı işlemeli, kenarları saçaklı ve gönderli bayrak. | Osmanlı yönetim örgütünde, illerle ilçeler arasında yer alan yönetim bölümü, mutasarrıflık. | Gemilerin sağ yanı. )
( Vatanı simgeler. İLE/VE/||/<>/< Dili(mizi) simgeler. )
( Simgelerin işlevi, anlamı ve değeri çok büyüktür. Bayrak ve Sancak gibi.
Bayrağımız, toprağımızı, vatanımızı ve özgürlüğü simgeler! Sancağımız ise o topraklardaki varlığımızın/birliğimizin göstergesi olan dilimizi!
Bayrak düşerse vatan kaybedilmiş sayılmaz ama Sancak düşmüşse herşey kaybedilmiş demektir! )
( )
( RÂYET/ALEM )
- BAYRAM:
SEVİNDİĞİN KADAR ile/ve/değil/||/<>/< SEVİNDİRDİĞİN KADAR
- BAYRAM-SEYRAN
- BÂZ[Fars.] ile BÂZ[Fars.] ile -BÂZ[Fars.] ile BAZ[Fr./İng. < BASE]
( Bir kulaç boyu. | Karış. İLE Doğan. Yırtıcı kuş. | Açık. | Ayırma. Temyiz etme. | İniş. İLE Yeniden, tekrar oynatan, oynayan, geri ve arka tarafa doğru ... gibi anlamlara gelir. [Sözcüğün sonuna ya da baş tarafına getirilerek kullanılan bir "ek"tir.] İLE Temel. | Bir asitle birleştiğinde bir tuz oluşturan nesne. )
- BAZ[İng./Fr. < BASE]/ALKALİ[Fr. < ALCALI] değil/yerine/= TABAN | ACIT
- AYDAKİ KAYALAR:
BAZALT ile/ve/değil/||/<>/< ANORTOZİT
( Siyah, volkanik kayalardır. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< İlk oluşan, en yaşlı temel kayalar. )
( 2.5 - 3 milyar yıl önce. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< 4.5 milyar yıl önce. )
(
Özellikler | BAZALT | ANORTOZİT |
---|---|---|
Kimyasal Bileşim | Fe, Ti, Mg, Si | Ca, Si, Al |
Renk | Siyah | Beyaz veya açık renkli |
Köken | Volkanik kayalar | İlk oluşan, en yaşlı temel kayalar |
Yaş | 2.5 - 3 milyar yıl önce | 4.5 milyar yıl önce |
Yoğunluk | Yüksek | Düşük |
Kristal Yapı | İnce taneli | Büyük kristalli |
Oluşum Süreci | Hızlı soğuma | Yavaş soğuma |
(
Properties | BASALT | ANORTHOSITE |
---|---|---|
Chemical Composition | Fe, Ti, Mg, Si | Ca, Si, Al |
Color | Black | White or light-colored |
Origin | Volcanic rocks | First formed, oldest primary rocks |
Age | 2.5 - 3 billion years ago | 4.5 billion years ago |
Density | High | Low |
Crystal Structure | Fine-grained | Large-crystalline |
Formation Process | Rapid cooling | Slow cooling |
- BAZAN değil BAZEN
( Her ne kadar [Ar. "BA'-ZÂN: VAkit vakit, ara-sıra.] gelse de, Türkçe'de BAZEN olarak yazılmakta/kulllanılmaktadır. )
- BAZEN ve BAZI "DURUMLARI/KABULLERİ":
"KURMAK/SÜRDÜRMEK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/> YIKMAK/BOZMAK
- BAZEN[Ar.] değil/yerine/= ARA SIRA, ARADA BİR
- BAZEN ile BİR AÇIDAN
- BAZEN ile/ve ÇOKÇA/ÇOĞUNLUKLA
- BAZEN ile/ve/||/<> YER YER
- BAZEN ile/ve/değil/yerine YERİ GELDİĞİNDE
- BAZEN ile ZAMAN ZAMAN
- (BAZI) "ATASÖZÜ" değil/yerine AT, O SÖZÜ!
( "Kızını dövmeyen, dizini döver." DEĞİL/YERİNE ... )
- BAZI DUYGULAR/DURUMLAR:
DİLLENDİR(E)MESEK DE ... ile/ve/değil/||/<>/>/< DİLLENDİRİRSEK
( ... de (")olur("). İLE/VE/DEĞİL/||/<>/>/< Bambaşka[tatlı/değerli/etkil(eşiml)i/karşılıklı/coşkulu/sevimli/sevecen] olur. )