
Bu nedir? | Nasıl kullanılır? | Nasıl okumalı/anlamalı? | Sıkça Sorulan Sorular | Yenilikler | İletişim
[... ve ...] BAĞLAÇLI
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibariyle 21314 başlık/FaRk yer almaktadır.
- EVRENSELLER ile/ve/<> KENDİN
( Filozoflar. İLE/VE/<> Peygamberler. )
( Genel/e. İLE/VE/<> Özel/e. )
( Evrensellere katılmayanlar, özelin sofrasına da oturamaz. )
- EVRENSELLERİN:
ŞEYLERDEN ÖNCELİĞİ ile/ve ŞEYLERİN İÇİNDELİĞİ ile/ve ŞEYLERDEN SONRALIĞI
( UNIVERSALIS ANTE REM cum/et UNIVERSALIS IN REBUS cum/et UNIVERSALIS POST REM )
- EVRENSELLEŞTİRME ile/ve SONSUZLAŞTIRMA
( UNIVERSALIZATION vs./and TO GET INFINITE )
- EVRENSELLEŞTİRME ile/ve SONSUZLAŞTIRMA
( UNIVERSALIZATION vs./and TO GET INFINITE )
- EVRENSELLİK ile/ve/<>/< ZORUNLULUK
- EVRİK ile/ve/<> EVRİŞİK
( [başka bir önermeye, kurama göre] Terimleri ters durumda olan. [önerme, kuram]
"Üçün altıya oranı, altının onikiye oranı gibidir" ve "onikinin altıya oranı, altının üçe oranı gibidir" önermeleri, birbirinin evriğidir.
"Aydınlığın yeğinlği, ışıklı cismin uzaklığıyla evrik olarak orantılıdır. Uzaklık çok olunca aydınlık azalır, az olunca aydınlık çoğalır."
İLE/VE/<>
Evirme yoluyla elde edilen önerme.
"Her kişi, gülendir." önermesinin evrişiği,
"Her gülen, insandır." biçiminde olur. )
- EVRİLME ile/ve/değil ÇEVRİLME
- EVRİM YASASI ile/ve/||/<> EVRİM KURAMI ile/ve/||/<> EVRİMSEL BİYOLOJİ
( )
( )
- EVRİM:
DOĞAL SEÇİLİM KURAMI/ÖRNEĞİ ile/ve/değil/yerin/<>/>< DAYANIŞMA(SYMBIOSIS) KURAMI/ÖRNEĞİ
( Ekvator bölgesinde. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/>< Sibirya'da. )
( CHARLES DARWIN ile/ve/değil/yerine/<>/>< PYOTR KROPOTKIN[09 Aralık 1842 - 08 Şubat 1921] )
- EVRİM/LEŞME ile/ve/değil/||/<>/< OLGUNLAŞMA
- EVRİM/SEL/LİK ve/<> EVREN/SEL/LİK
- EVRİM/SEL ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GELİŞİM/SEL
( )
( [not] EVOLUTION vs./and/but/||/<> PROGRESS/DEVELOPMENT
PROGRESS/DEVELOPMENT instead of EVOLUTION )
- EVRİM ile/ve/değil/||/<>/> ÇEŞİTLENDİRICİ/LIK
- EVRİM ile/ve/değil/yerine DEĞİŞİKLİK
( [not] EVOLUTION vs./and/but ALTERATION
ALTERATION instead of EVOLUTION )
- EVRİM ile/ve/değil/yerine DEĞİŞİM
( [not] EVOLUTION vs./but ALTERATION
ALTERATION instead of EVOLUTION )
- EVRİM ile/ve/değil/<> DOĞAL SEÇİLİM
( Canlı türlerinin zamanla değişimi. İLE/VE/DEĞİL/<> Evrimin itici gücüdür ve yaşamda kalma ve üreme olasılığı en yüksek olan canlıların genlerini gelecek kuşaklara aktarmasını sağlar. )
- EVRİM ile/ve/<> ESKİME
- EVRİM ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İLERLEME
- EVRİM ile/ve/||/<> MOZAİK EVRİM
- EVVEL ile/ve ÂHİR
( Bâtın. İLE/VE Zâhir. )
- EWALD von KLEIST ve/||/<> PIETER VAN
( LEIDEN ŞİŞESİ - 1745 )
- EY-V-ALLAH ile/ve/||/<> EY-V-ALLAH
( HAKK'A TESLİMİYET ile PEKÎ, ÖYLE OLSUN | ALLAH'A ISMARLADIK | HİÇ İTİRAZ ETMEMEK )
- EYALET ile/ve/değil COMMONWEALTH
( ... İLE/VE/DEĞİL Ortak rızayla oluşturulmuş siyasi topluluk. ["İngiliz Uluslar Topluluğu" değil!] )
( Amerika'da 46 eyalet vardır. İLE/VE/DEĞİL Virginia, Kentucky, Pennsylvania ve Massachusetts birer Commonwealth'tir.
Virginia [(Virgin: Bakire) Kraliçe I. Elizabeth'ten] Amerika'nın kuruluşundaki 13 eyaletten [Amerikan bayrağındaki 13 çizgi] biriydi. Kendisini Commonwealth olarak ilân eden ilk bölgeydi. )
- EYEF ile/ve EYER
( İp yayı. İLE/VE İnsan yayı. )
( M.Ö. 6000-8000 zamanlarının en önemli teknolojik buluşlarından biridir. İLE/VE ... )
( Yük taşımaya yarayan urganın ayrılmaz parçası olan oval iki uçlu bir aygıt. İLE/VE ... )
( Teknik özellikleri:
* Eyef olmazsa ekin sapı, budanmış bağ çubukları, okluk ve yaylık gibi çubukların yakacak için çalı çırpının taşınması neredeyse olanaksızdır. Çubukların kayıp düşmelerine engel olur.
* Eyef'te düğüm yoktur. Karda-kışta, düğüm donduğundan dolayı yük boşaltılamaz. İple bağlanmış olsa ipi kesmek zorunda kalınır. Bu da yapılması zor ve zahmetli olan bir malzemenin kaybıdır.
* Ağır bir yükü, ikinci bir kişinin yardımına gerek kalmadan sırtınıza alabilir ve indirebilirsiniz.
* Düğüm olmadığından, yükü indirmek ve boşaltmak çok kolaydır. İpin/eyefin ucunu salıvermek yeterlidir.
* Yüklerin devrilmesi söz konusu olmadığından, kervanın sağlıklı akışını sağlar. Kesinti ve duraklamaya neden olmaz.
* Çalı-çırpının ve kişilerin, düzgün, tertipli bir disiplinle A noktasından, B noktasına ulaşmasını sağlar.
* Düğüm yapmak ve ipi kesmek gibi bir sorunu, temelli ortadan kaldırmıştır.
* Âlet, yetişkin bir kişinin, açık eli kadardır.
* Oval biçimlidir.
* Ucları dışarı taşarak üst üste oturur, gerektiğinde uclar aralanabilir. )
( BU/BUU/BUĞ ile/ve ... )
- EYFEL KULESİ ve PISA KULESİ
- Eyle ve KONUŞ!!!
- EYLE! ve/||/<> GÖSTER! ve/||/<> KANITLA!
( Konuşmak yerine. VE/||/<> Söylemek yerine. VE/||/<> Söz vermek yerine. )
( Instead of talk! AND/||/<> Instead of say! AND/||/<> Instead of promise! )
( ACT! and/||/<> SHOW! and/||/<> PROVE! )
- EYLEM:
KARINCA[< KARIŞTIRARAK] ve/||/<> KARARINCA/KARARINDA
- EYLEM:
[hem/ne] SONLULUK ile/ve/||/<>/hem de/ne de SONSUZLUK
- EYLEM:
ÖZEN ve/||/<> DİSİPLİN
- EYLEM:
US/AKIL ve/+/||/<> İSTENÇ/İRÂDE
- EYLEM/FİİL ile/ve ETKİNLİK/FAALİYET
( Tek. İLE/VE Çok. )
( Somut. İLE/VE Soyut. )
( Fizikteki simgesi: S )
( ACTION vs./and ACTIVITY )
- EYLEM/FİİL ve/> KEMÂL
- EYLEM/HAREKET ve/||/<>/>/< SAĞALTIM/TEDAVİ/ŞİFÂ
- EYLEM ve/||/<>/> ANDA OLMAK ve/||/<>/> KENDİLİĞİNDENLİK ve/||/<>/> YARATICILIK
- EYLEM ve BİRLİK
( ACTION and UNITY )
- EYLEM ile/ve/değil/yerine BÜTÜNLÜK İÇİNDE EYLEM
( [not] ACTION vs./and/but ACTION IN THE INTEGRITY
ACTION IN THE INTEGRITY instead of ACTION )
- EYLEM ile/ve/değil/||/=/<>/< DİRENME
- EYLEM ve/<>/>< DÜŞÜNME
- EYLEM ile/ve/||/<>/> ETKİ
- EYLEM ile/ve/değil/||/<>/< EYLEMİN DEĞERİ
( Bilim. | Sanat. | Fizik/doğa. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Felsefe. )
- EYLEM ile/ve/değil/||/<> İŞLEM
- EYLEM ile/ve/||/<> İŞLEMİ TAMAMLAMAK
- EYLEM ile/ve ÖZGÜRLEŞTİRİCİ EYLEM
( O, ırmağa götürür fakat geçiş size aittir. )
( It will take you to the river, but the crossing is your own. )
( ... ile/ve SATSANG )
- EYLEM ile/ve UYGULAMA
( Doğruluk ve eylemin birliği! )
( Bencil olmayan ve arzudan arınmış eylem! )
( ACTION vs./and TO APPLY
Union of righteousness and action!
Unselfish and desireless action! )
- EYLEM ve/||/<>/> YOL GÖSTERİCİ/LİK
- EYLEMSİZ "ÖNGÖRÜ" ile/ve/<> ÖNGÖRÜSÜZ "EYLEM"
( Hayal görmek. İLE/VE/<> Karabasan görmek. )
- EYLEMSİZ HAREKET ile/ve/||/<> KÜTLE ÇEKİMİ ALTINDAKİ NESNENİN HAREKETİ
- EYTİŞİM(DİYALEKTİK) ile/ve/||/<> ÇEKİŞENLERİN EYTİŞİMİ(AMPHETESIS[Yun.])
- EYTİŞİM(DİYALEKTİK) ve/||/<> GÖRELİLİK ve/||/<> HOLOGRAFİK EVREN ve/||/<> SİBERNETİK ve/||/<> KUVANTUM
- EYTİŞİM/DİYALEKTİK:
DOĞAL ile/ve/||/<> TARİHSEL
- EYTİŞİM/DİYALEKTİK ile/ve/değil/yerine ile/ve/değil/yerine ÇOKLU EYTİŞİM / POLİ-DİYALEKTİK
- EYTİŞİM/DİYALEKTİK ile/ve/||/<>/> ÇATIŞKI[ANTİNOMİ] (VE GELİŞTİRİLMESİ)
- EYTİŞİM/DİYALEKTİK ile/ve/||/<>/> ÇOKLU EYTİŞİM
- EYTİŞİM/DİYALEKTİK ile/ve DEVİM/DİNAMİK
( DIALECTIC vs./and DYNAMIC )
- EYTİŞİM/DİYALEKTİK ile/ve/||/<> TARİH
- EYTİŞİM ile/ve KAVRAMSAL EYTİŞİM
- EYTİŞİM ve UZAKDOĞU KÜLTÜRÜ
- EYTİŞİM ve/||/<> YÖNTEMSEL KUŞKU
- EYVALLAH ile/ve ESTAĞFİRULLAH
- EZÂ ile/ve/||/<> CEZÂ
- EZBER BOZMAK ile/ve/||/<>/>/< FARKLI/YENİ BİR BAKIŞ AÇISI
- EZBER ile/ve/değil ALIŞKANLIK
( EZBER hem de ALIŞKANLIK )
- EZBER ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< BİLGİ
- EZBER ve/||/<> İTİRAZ
- EZBER ile/ve/||/<> TAKLİT
- EZELDE ve/||/<>/> GÜZELDE
( Nokta. VE/||/<>/> Saklı. )
- EZİCİ "GÖRÜŞ/KANAAT" ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ORANTILI/ORANTISIZ "GÜÇ"
- EZİYET(CEVR) ile/ve/değil/||/<>/>/< ISTIRAP
( Fiziksel. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/>/< Zihinsel/düşünsel. )
- EZMEK ile/ve/<> KÜÇÜK DÜŞÜRMEK
- EZMEK ile/ve/değil/yerine YOĞURMAK
- EZOTERİK RİTÜEL ile/ve/<> DİNSEL RİTÜEL
( İçselliği geliştirici. İLE/VE/<> Dışsallaştırıcı. )
- F = ve/||/<> E =
( F = G M1 / r2
ile/ve/||/<>
E = E0 q1 q2 / r2 )
- F. NIETZSCHE ve/||/<> S. FREUD ve/||/<> K. MARX
- F[Ar.] ve FÂ'[Ar.]
( Osmanlı abecesinin 23. harfidir. Ebced hesabında 80 sayısının karşılığıdır. İLE Atıf harfi olan. )
- F ve/||/<> S ve/||/<> T ve/||/<> K ve/||/<> Ç ve/||/<> Ş ve/||/<> H ve/||/<> P
[FISTIKÇI ŞAHAP]
( Bu harfler, ayrık de'lerin kullanımı dışında, ancak, buradaki öteki harflerle kullanılır.
Levent'te | Erdinç'te | Sınıfta | Geçitte, Geçişte | Sancak'ta | Sehpada | Edip'te | Sevinçte, Sevinç'te | Elektrikçi )
- FAAL FİİL ve AYNEL FİİL ve LÂ'MEL FİİL
( SAĞDAN SOLA!: Birinci/baştaki harf. VE İkinci/ortadaki harf. VE Üçüncü/sondaki harf. )
( VEZİN - MEVZUN )
- FAGOT ile/ve FAGOTTO
- FAHRENHEIT ile/ve/<> CELSIUS
( 1708 ile 1742 )
- FAİL ve KÂBİL
- FÂİZ ve/||/<>/> FÂHİŞ[çoğ. FUHUŞ]
- FAİZ ile/ve MÜREKKEP FAİZ
- FAKİR OLUP DA SABRETMEK ile/ve/<> ZENGİN OLUP DA ŞÜKRETMEK
( İkisi de "pek kolay değil" diye "görülse/zannedilse" de asıl olan, her koşulda ve özellikle de uclarda ve uçurumlarda, yani maddî fakirlik ve zenginlikte, sabır göstermek ve şükrü edâ etmektir. )
- FAKİR ile/ve/||/<> BÂKİR
- FAKİR ile/ve/değil/yerine KANAATKÂR
- FAKÜLTE ile/ve/||/<>/> ÜNİVERSİTE
( Bilim dalları. ile/ve/||/<>/> Felsefe. )
- FANATİKLEŞ(TİR)ME ile/ve/||/<> TARAFTARLAŞ(TIR)MA
- FANEROZOİK ZAMANDA:
PALEOZOİK ile/ve/||/<>/> MEZOZOİK ile/ve/||/<>/> SENOZOİK
( [dönemler][milyon yıl önce] Kambriyen[570 - 505] | Ordovisiyen[505 - 438] | Siluryen[438 - 408] | Devonyen[408 - 360] | Karbonifer[360 - 286] | Permiyen[286 - 245] İLE/VE/||/<>/> Trias[245 - 208] | Jura[208 - 144] | Kretase[144 - 66] İLE/VE/||/<>/> Üçüncü Zaman[66 - 2] | Dördüncü Zaman[2 - ...] )
- FÂNÎ ile/ve/<> BÂKÎ
( İlâhî değilse. İLE/VE/<> İlâhî ise. )
( [Esmâ'da] Yoksa. İLE/VE/<> Varsa. )
- FANİLA ile/ve VELENSE
- FARAZÎ ile/ve/değil/||/<>/< NAZARÎ
- FARE, FİL, ASLAN, KEDİ, KURT ile/ve ÖTEKİ HAYVANLAR
( Kurt, haseti simgeler. )
- FARE ile/ve BANDİKUT FARESİ
- FARE ile/ve BEYAZ ÇÖL FARESİ
- FARE ile/ve BİŞ-MÛŞ[Fars.]
( ... İLE/VE Bıldırcın otu ile beslenen bir fare. | Bıldırcın otu ile birlikte yetişen safran kökü.[bıldırcın otunun panzehiri] )
- FARE ile/ve EV FARESİ
( ... cum/et MUS MUSCULUS )
- FARE ile/ve GERBİL
- FARE ile/ve HUŞFARESİ
- FARE ile/ve KESEĞEN
- FARE ile/ve KUŞFARESİ
- FARE ile/ve LEMMING
- FARE ile/ve ORMANFARESİ
- FARE ile/ve PAMUKFARESİ
- FARE ile/ve SIÇRAYAN
- FARE ile/ve/||/<> TAVŞAN
- FARENJİT/ANJİN[Fr.] ile/ve/<> LARENJİT[Fr.]
( Yutak yangısı. Boğaz mukozasının şişmesi, boğak. İLE/VE/<> Gırtlaktaki aşırı ve süreğen yangı. )
( HUNNAK ile/ve/<> ... )
- FARK ET! ve/||/<> HAK ET!
- FARK ETMEK ile/ve/<> DOĞRULAMAK
- FARK ETMEK ile/ve/||/<>/> FARK GETİRMEK
- FARK:
CEM ÖNCESİ ile/ve/değil/yerine CEM ile/ve/değil/yerine CEM SONRASI
( Şirk. İLE/VE Zındıklık. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Tevhid. )
- FARK/LAR:
NESNEDE ile/ve/değil/||/<> GÖZLEMDE/KEŞİFTE
- FARK/LI/LIK ve IŞIK
- FARK ile/ve/||/<> AYRIM
- FARK ile/ve/<>/= CEM
- FARK ile/ve/<> CEM/TEVHİD
( Süreli. İLE/VE Süresiz. )
( Denize girip çıkar gibi sürekli denizde kal(a)madan kıyıda/farkta yaşarsın. [Yüzmeyi de bilmek gerek.] )
- FARK ile/ve DEĞER
( DIFFERENCE vs./and VALUE )
- FARK ile/ve DERİNLİK
( DIFFERENCE vs./and DEEPNESS )
- FARK ile/ve/=/||/<> DİKKAT
- FARK ile/ve/değil DİZİLİM
( [not] DIFFERENCE vs./and/but STRING )
- FARK ile/ve MESAFE
( DIFFERENCE vs./and DISTANCE )
- FARK ile/ve/||/<> MÜBÎN[Ar. BEYN/BEYÂN]
( ... İLE/VE/||/<> İyiyi, kötüyü [hayr'ı, şer'i] ayıran/ayırabilen. | Açık, apaçık, belirli. )
- FARK ile/ve/değil/yerine/en azından ORTAK NOKTA
( [not] DIFFERENCE vs./and/but COMMON POINT
COMMON POINT instead of DIFFERENCE )
- FARK ile/ve/<>/>/< UZAKLAŞMA
- FARKETMEK ile/ve/<> FARK'I FARKETMEK
( AWARENESS vs./and/<> TO NOTICE OF THE DIFFERENCE )
- FARKINDALIK ve/||/<>/< ÂN'A ODAKLANMA
- FARKINDALIK ile/ve/< BİLMEMEK
( Farkındalığın ilk koşulu, bilmemektir. )
- FARKINDALIK ile/ve/<> DAYANIŞMA
( AWARE/NESS vs./and/<> SOLIDARITY )
- FARKINDALIK ve/||/<>/>/< DENEYİMLEME
- FARKINDALIK ile/ve/||/<> DUYARLILIK
- FARKINDALIK ve/||/<> DUYGULARIN TANIMLANMASI
- FARKINDALIK ile/ve/<> İÇ GERİLİM
- FARKINDALIK ile/ve/||/<> MESAFELİ FARKINDALIK
( AWARENESS vs. DETACHED MINDFULNESS )
- FARKINDALIK ile/ve/||/<>/> OLGUNLAŞMA
- FARKINDALIK ile/ve/||/<>/> PLANLANMIŞ FARKINDALIK
- FARKINDALIK ile/ve/<> SEVGİ
( Farkındalık dinamiktir, sevgi ise varoluştur. )
( Farkındalık, eylem halindeki sevgidir. )
( AWARENESS vs./and/<> LOVE
Awareness is dynamic, love is being.
Awareness is love in action. )
- FARKINDALIK ile/ve/<> SORUNSALLIK
- FARKINDALIK ve/||/<> TUTUM ve/||/<> ÖZGÜNLÜK
( AWARENESS and/||/<> ATTITUDE and/||/<> AUTHENTICITY )
- FARKINDALIK ve/<> ÜMİT
( Paylaş! VE/<> Aşıla! )
( Yeni yılda da, sağlıklı ve mutlu AN'lar yaşamak üzere, Farkındalık'larımızı paylaşıyor ve birbirimize, -en azından gülümseyerek :)- Ümit aşılamaya devam ediyoruz... :) )
- FARKINDALIK ile/ve/<> YOĞUNLAŞMA
( AWARENESS vs./and/<> TO BECOME DENSE )
- FaRkLaR (Kılavuzu/"Sözlüğü") ile/ve/<> FARKINDALIK
( DiFfeReNCeS GUIDE/"DICTIONARY" vs./and/<> AWARENESS )
- FaRkLaR KILAVUZU'NDA ÖNCELİKLER:
YARARLI ve/> ÖNCELİKLİ ve/> İNCELİKLİ
- FARKLAR ile/ve/değil/> FARKLILIK
( Farkın olumlu ya da olumsuz bir yönde olması/değerlendirilmesi gerekmeden sadece fark olarak! )
( TEFÂVÜT[< FEVT]: İki şeyin birbirinden farklı olması. | İki şey arasındaki fark.
BÎ-TEFÂVÜT/BİLÂ-TEFÂVÜT: Farksız. )
( [not] DIFFERENCES vs./and/but/> DIFFERENCE )
- FARKLAR ile/ve/||/<>/> HAKLAR
- FARKLAR ile/ve/<>/değil/yerine TEMEL/BELİRLEYİCİ FARKLAR
- FARKLI AÇILARDAN ve/||/<> BÜTÜNCÜL BAKMAK
- FARKLI BAKIŞ/BAKMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÇOK YÖNLÜ BAKIŞ/BAKMAK
- FARKLI BİR BAKIŞ AÇISI ile/ve/değil/||/<> FARKLI BİR TANIM
- FARKLI DÜŞÜNMEK" ile/ve "GENİŞ DÜŞÜNMEK"
- FARKLI OLMAK(/OLMAYA ÇALIŞMAK) ile/ve/değil/yerine ADAM OLMAK(/OLMAYA ÇALIŞMAK)
- FARKLI OLMAK(/OLMAYA ÇALIŞMAK) ile/ve/değil/yerine FARK YARATMAK(/YARATMAYA ÇALIŞMAK)
- FARKLI/LIK ile/ve/||/<> ETKİLİ/LİK
- FARKLI ile/ve DEĞİŞİK
( DIFFERENT vs./and VARIOUS )
- FARKLI ile/ve İDDİALI
( DIFFERENT vs./and ASSERTIVE )
- FARKLI ile/ve ÖZEL
( DIFFERENT vs./and SPECIAL )
- FARKLI ile/ve SIRADIŞI
( DIFFERENT vs./and EXTRAORDINARY )
- FARKLILAŞMA ve/||/<> ANLAMIN OLUŞMASI
- FARKLILIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BİRLİK
( Dilde, anlatımda/aktarımda, parçalarda. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Gerçeklikte/hakikatte. )
- FARKLILIK ile/ve/<> FARKINDALIK
( Farklılık, sadece, farklı olmak isteğinden çıkmaz. Ancak, yaşam biçiminde (de) olursa farklılıktır. )
( DIFFERENCY vs./and/<> AWARENESS )
- FARKLILIK ile/ve/<> SÜREKLİLİK
- FARS ABECESİ ile/ve ARAP ABECESİ
( BÜYÜK KAPI ile/ve KÜÇÜK KAPI )
( BÂB-I KEBİR ile/ve BÂB-I SAGÎR )
- FARZ-I AYN ile/ve/<> FARZ-I KİFÂYE
( Herkes için geçerli olan durumların/konuların bilinmesi gerekli/zorunlu bilgiler/ilimler. İLE/VE Bazı kişilerin bilmesi yeterli olan bilgiler/ilimler. )
- FARZ ile/ve/değil İMAN
- FARZ ile/ve/||/<>/> VÂCİB ( ile/ve/||/<>/> SÜNNET)
( ... İLE/VE/||/<>/> Farza yakın sünnet./Sünnete yakın farz. İLE/VE/||/<>/> ... )
- FÂSIK ile/ve/<> FÂCİR
- FÂSILA:
SUGRÂ ile/ve/<> KÜBRÂ
( 3 harekeli ve 1 sakin. İLE/VE/<> 4'lü ya da üzeri. )
( [örnek] Kelebek. İLE/VE/<> Otomatik. )
- FAŞİZM ile/ve SOYKIRIM
- FASL-VASL ile/ve HAŞR-NEŞR
- FASON ile/ve TAŞERON
- FAT32 ile/ve NTFS
- FATİH KARATAŞ ve/||/<> BAHATTİN HEKİMOĞLU
( )
- FATİH SULTAN MEHMET ve AKŞEMSETTİN
- FATİH SULTAN MEHMET ve/< NİMEL[< Nİ AMEL] CEYŞ
( ... VE Fetihte şehit olan askerler. )
( 18 SEKBANLAR: Şehzâde Camii [Saraçhane'de] karşısında, [eski] Nikah Dairesi'nin yanındaki mezarlıklar. )
- FATİHÂ'YA İZNİ OLMAK ile/ve FATİHÂ'SI DÜZGÜN OLMAK
- FÂTIR ile/ve HÂLİK
- FATMA ile/ve/||/<> FATMA
( [Osmanlı döneminde] [Müslümanlar için "TI" ile yazılan.] İLE/VE/||/<> Müslüman olmayanlar için "TE" ile yazılan. )
- FATURA ile/ve/değil/yerine İRSALİYELİ FATURA
- FAZ UZAYI ile/ve/||/<> TERSİNEMEZLİK
( ... ile/ve/||/<> 10[üzeri 10 üzeri 25] [olasılıksızlık] )
( m = 3, n= 3 [1/4060]
m = 4, n= 4 [1/10.000]
m = 5, n= 5 [1/100.000] )
- FAZİLET ile/ve EDÂ
- FAZÎLET ile/ve/||/<> MENFAAT ile/ve/||/<> MASLAHAT
( Bireyde. İLE/VE/||/<> Toplulukta. İLE/VE/||/<> Toplumda. )
- FAZLA ALÇAKGÖNÜLLÜKTE/TEVÂZÛDA:
RİYÂ ile/ve/||/<> GERÇEK
( Fazla tevâzû gösterme, riyâdan sayarlar. İLE/VE/||/<> Fazla tevâzû gösterme, gerçek sayarlar. )
( [Fazla alçakgönüllük göstermek] İkiyüzlülük olarak yorumlanabilir. İLE/VE/||/<> İncelik olarak yorumlanmayıp çarpıtılarak, genelde de bilindiğiniz ya da göründüğünüz kadar incelikli olmadığınız şeklinde yorumlanabilir. )
- FAZLA ENERJİ ve/<> KARMAŞA / KARGAŞA
- FAZLA FEDÂKÂR/LIK
ve/||/<>/>/ne yazık ki
(FAZLA) VEFÂSIZ/LIK
( Fedâkârlığın fazlası, vefâsızlığa neden olur. )
- FAZLA SAFLIK ile/ve/> İHÂNET
( Bazen fazla saflık da ihanetin nedeni/kaynağı olabilir. )
- FAZLA SAMİMİYET ile/ve/||/<> ÇOK SEVGİ ile/ve/||/<> ÇOK İYİLİK
( Saygıyı azaltır. İLE/VE/||/<> Nankörlük getirir ve sevileni uzaklaştırır. İLE/VE/||/<> Suistimal edilir. )
- FAZLA/BOŞ/BOŞUNA ile/ve/değil/yerine GEREKLİ/LİK
- FAZLA/GEREKSİZ/YERSİZ/BOŞ ...)
KONUŞMA! ile/ve/||/<>/< DÜŞÜNME!
( YAP! ile/ve/||/<>/< YAP! )
- FAZLA ile/ve ÇEŞİTLİ
- FAZLA ile/ve/değil ETKİN
( [not] EXCESS vs./and/but ACTIVE | EFFECTIVE )
- FAZLA ile/ve/değil GEREKSİZ
( [not] EXCESS vs./and/but UNNECESSARY )
- FAZLA ile/ve/değil HIZLI
( [not] EXCESS vs./and/but FAST )
- FAZLA ile/ve SORUN
( EXCESS vs./and PROBLEM )
- FAZLA ile/ve/yerine/değil YETERİNCE
( [not] EXCESS vs./and/but ADEQUATELY/SUFFICIENTLY
ADEQUATELY/SUFFICIENTLY instead of EXCESS )
- FAZLALIK ile/ve AİDİYET
( EXCESS vs./and STATE OF BELONGING )
- FBI ile/ve/||/<> CIA
( Federal Bureau of Investigation İLE/VE/||/<> Central Intelligence Agency )
- FECR-İ ÂTÎ ile/ve/<>/> MİLLÎ EDEBİYAT
( )
( )
- FEHM ile/ve/||/<> AKIL ile/ve/||/<> İLLET ile/ve/||/<> HİKMET
( Kavram. İLE/VE/||/<> Bağlam. İLE/VE/||/<> Neden/içsel. İLE/VE/||/<> Dışsal. )
- FEHM ile/ve FİKİR
( Tekrar vardır. İLE/VE Hareket vardır. )
- FELEK ile/ve/||/<> ON/UNCU AKIL
- FELSEFE ile/ve/||/<> BİLİM ile/ve/||/<> İDEOLOJİ
- FELSEFE ile/ve KELÂM
( Kelâmın anlaşılmayanı kabuğu, anlaşılanı içidir. )
- FELSEFE DAĞI ile/ve/||/<> MATEMATİK ÇANTASI
- FELSEFE TARİHİ ile/ve/değil DÜŞÜNCE TARİHİ
- FELSEFE TARİHİ ile/ve/=/||/<>/>/< TARİH FELSEFESİ
- FELSEFE-BİLİM TARİHİ ile/ve/||/<> ANADOLU'DA FELSEFE-BİLİM
( )
- FELSEFE:
ZORUNLULUK ve/||/<>/> GÜVENİLİRLİK
- FELSEFE:
"ÖĞRETMEK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÖĞRETİLENLERİ DÜŞÜNMEK
- FELSEFE:
AKLIN SORUNLARINA YANIT ARAMAK ve/<>/>
SORU(N)LARINA YANIT ARAMAK ve/<>/>
ETKİNLİK
( FELSEFE: Aklı kullanma sanatı. )
- FELSEFE:
DÜŞÜNCE BİÇİMİ OLARAK ile/ve/değil/||/<>/>/< YAŞAM BİÇİMİ OLARAK
- FELSEFE:
DÜŞÜNCENİN ...
TARİFİ ile/ve/değil/||/<>/< TARİHİ
- FELSEFE:
DÜŞÜNME BAĞLAMI ile/ve/<> BİLGİ TÜRÜ
- FELSEFE:
DÜŞÜNMEK ve/||/<>/> BİLMEK ve/||/<>/> YAŞAMAK
- FELSEFE:
EĞİTİM ile/ve/değil/||/<>/> YETKİNLEŞTİRME
- FELSEFE:
ELEŞTİREL ile/ve/<> YARATICI ile/ve/<> ETKİN
- FELSEFE:
İYİLİK ve/<> GÜZELLİK ve/<> DOĞRULUK
- FELSEFE:
MİTOS ile/ve/||/<>/> LOGOS
( Eleştirilmez. İLE/VE/||/<>/> Eleştiriye açıktır. )
- FELSEFE:
NESNEL İDEALİZM ile/ve/||/<> ÖZNEL İDEALİZM
- FELSEFE:
NİTELİKLİ SORU, SORMA "SANATI" ile/ve/||/<>
NİTELİKLİ, SORU SORMA "SANATI"
- FELSEFE:
NİYET ve/||/<>/+ OLGU
- FELSEFE:
PHILO ve SOPHIA
( Sevgi. VE Bilgelik. [Bilgelik Sevgisi] )
( BİLGE değil BİLGE/LİK SEVGİSİ )
( Etkin. VE Edilgin. )
( Ten rengine bulanmamış güzellik aramak. )
- FELSEFE:
ZEKÂYI ve/||/<>/> AKLI
( Keskinleştirmek amacıyla. VE/||/<>/> Yetkinleştirmek amacıyla. )
- FELSEFE'DE MÎLÂDLAR:
TEKERLEK ve YELKEN ve YAZI
- FELSEFE'DE:
SORUN ÇÖZMEK ile/ve ETKİNLİK/FAALİYET
- FELSEFE(PHILO-SOPHIA):
BİLGELİK SEVGİSİ ile/ve/||/<> SEVGİNİN BİLGELİĞİ
( )
- FELSEFE/BİLİM/SANAT'TA:
SAYGI DUY(UL)MA ile/ve/||/<>/< SAYGI UYAN(DIR)MA
- FELSEFE/DE:
KAVRAMSAL/LIK ve/||/<> NEDENSEL/LİK ve/||/<> ELEŞTİREL/LİK
- FELSEFE/DE:
ÖZEL/LİK ile/ve/||/<> TÜMEL/LİK ile/ve/||/<> KESİN/LİK
- FELSEFE/KAVRAM ANSİKLOPEDİSİNDE:
ARİSTOTELES ile/ve HEGEL
- FELSEFE/PSİKOLOJİ ile/ve/||/<> AKADEMİK FELSEFE/PSİKOLOJİ
- FELSEFE ile/ve TASAVVUF
( Akla, biçim verir. İLE/VE Nefse, biçim verir.["Akıl kârı" değildir.] )
- FELSEFE ile/ve/<> TARİH
- FELSEFE ile/ve İSTATİSTİK
- FELSEFE ile/ve MÜZİK ile/ve FİZİK
- FELSEFE ile/ve ZEN
( Zen is not about eliminating thoughts but illuminating them. )
( ZEN KİTAPLARI
ZEN BUDİZMİ
( İLHAN GÜNGÖREN - YOL )
ZEN
( ARMAĞAN BİRGİL - OKYANUS )
ZEN YOLU / TASAVVUF YOLU
( OSHO - BHAGWAN SHREE RAJNEESH
ÇEVİRİ:SERTAÇ KARTAL - OKYANUS )
ZEN ETİ, ZEN KEMİĞİ
( PAUL REPS - ÇEV: NEVZAT ERKMEN - YOL )
LİDERLİK SANATI ZEN DERSLERİ
( THOMAS CLEARY - ÇEV: ŞEN SÜER KAYA - ANAHTAR )
ZEN YOLU VE ZEN BUDİZM'İN İLKELERİ
( ALAN WATTS - ÇEV: SENA UĞUR - )
TAOCULUK, ZEN VE BATI KÜLTÜRÜ
( ALAN WATTS - ÇEV: İLHAN GÜNGÖREN - YOL )
GÜNDELİK YAŞAMDA ZEN
( ADELHEID MEUTES, JUDITH BASSERT - ÇEV: SEDA TOKSOY - OKYANUS )
ZEN BUDİZMİ YOLU
( PROF. EUGENE HERRIGEL - BİLYAY VAKFI )
ZEN VE NEY-ZEN
( ÖMER TULGAN - YOL )
ZEN ZİHNİ BAŞLANGIÇ ZİHNİDİR
( SHUNRYU SUZUKI - ÇEV: CEM ŞEN - DHARMA )
ZEN VE OKÇULUK
( EUGEN HERRIGEL - ÇEV: O. CEMAL GÜNGÖREN - YOL )
ZEN KAÇIKLARI
( JACK KEROUAC ÇEV: NEVZAT ERKMEN - SÖZ )
ZEN VE ÇİÇEK YOLU
( GUSTIE L. HERRIGEL - ÇEV: O. CEMAL GÜNGÖREN - YOL )
ZEN VE MOTOSİKLET BAKIM SANATI
( ROBERT M. PIRSIG - ÇEV: SÜHA SERTABİBOĞLU - AYRINTI )
DOLMUŞA BİNME VE DOLMUŞTAN İNME SANATINDA ZEN
( CEM ŞEN - DHARMA )
ZEN VE YARATICI YÖNETİCİLİK
( ALBERT COW - ÇEV: AHMET FETHİ - ETİ )
ZEN VE SAVAŞ SANATLARI
( JOE HYAMS - ÇEV: CEM ŞEN - YOL )
ZEN BAHÇESİ
( MUSTAFA YILAMAZER - DOST )
İKEBANA ZEN VE ÇİÇEK YOLU
( GUSTIE L. HERRIGEL - ÇEV: CEMAL GÜNGÖREN - YOL )
KARETEDE ZEN
( C.W. NICOL - ÇEV: CEMAL GÜNGÖREN - YOL )
TAOCULUK, ZEN VE BATI KÜLTÜRÜ
( İLHAN GÜNGÖREN - YOL )
KEDİLER İÇİN ZEN
( ALFRED BIRNBAUM, RIKU KANMEI - DHARMA )
BÜYÜK ZEN DÜĞÜNÜ
( CHARLES BUKOWSKI - ÇEV: AVİ PARDO - METİS )
ZEN WISDOM
( WIZARD & GENIUS, CHEERFUL JOYS )
)
- FELSEFE ile/ve/< AMAÇ
( Amacı bilinmeyen şey, felsefeye konu olamaz. )
- FELSEFE ve/||/<> ANAHTAR KAVRAMLAR
- FELSEFE ile/ve ANLAMBİLİM(SEMANTİK)
- FELSEFE ve ANTROPOLOJİ
( Felsefe, insanı tanıma çabasıdır. )
- FELSEFE ve/||/<> AŞK ve/||/<> SANAT
( "Evet!" diyememektir. VE/||/<> "Hayır!" diyememektir. VE/||/<> Soruyu anımsayamamaktır. )
- FELSEFE ve AYRIM
- FELSEFE ile/ve BELAĞAT
- FELSEFE ve BİLDİRİŞİM
- FELSEFE ve/||/<> BİLGE
( Gölgelerin, renkleri olduğunu öğretir. VE/||/<> Gölgelerin renklerini görebilir. )
- FELSEFE ile/ve BİLGELİK
- FELSEFE ve/=/||/<>/>/< BÜTÜN/LÜK
- FELSEFE ve/||/<> DEVLET
( Aklın/düşüncenin, gelişmişlikteki son seviyesi. VE/||/<> Kurumların/toplumun, gelişmişlikteki son seviyesi. )
- FELSEFE ile/ve/||/<>/< DİL
( Dilin dil bilgisi. İLE/VE/||/<>/< Aklın dil bilgisi.
Aklın dil bilgisi. İLE/VE/||/<>/< Dilin dil bilgisi. )
- FELSEFE ve DİLİN EVRENSELLEŞTİRİLMESİ
- FELSEFE ile/ve DURUŞ
- FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE
( Düşünce, düşünce başlar. [yere/aşağı düşünce!] )
( Bir yerini/dizini incitmeyen, düşünmeye başlamaz kolay kolay. )
( Dilin dilbilgisi. İLE/VE/<> Aklın dilbilgisi. )
( Yunan ökesi/dehası. VE Roma ökesi/dehası. )
( Aristoteles. İLE/VE Büyük İskender. )
( Tekillerden, tümeli görmeye çalışmak. İLE/VE Tekilde, tümeli görmek esastır. )
( Felsefe, matematiğin çalışma odasını, röntgen ışığıyla yansıtmaya çalışır. )
( Birleştirmek/birlikte tutmak gerekiyor. )
( Hayranlık. VE Hayret. )
( Zanaat. VE Teknokrasi, işçilik. VE İdeoloji. )
( İdeoloji. İLE/DEĞİL/YERİNE Felsefe. )
( Hayret. VE/<> Hayranlık. VE/<> Aşk. )
( Hikmet, teolojik; illet, metafizik; sebep, fizik nedenleri aramaktır. )
( Hikmet: Nasıl ise onu o biçimde bilmek. )
( Hikmet: Varolanları, nasılsa o biçimde ve tâkatı kadar bilmek. )
( Hikmet: Olgunlaşmayı istemek. )
( Hikmet: Doğada ve zamanda illetlendirmek. )
( Hikmet: Gizil durumda, tüm erdemleri içerir. )
( Hikmet Tanrısı: ENKİ )
( Hikmet: İstikmal el-Nefs. )
( Hikmet: "En Yüksek Hikmet". Onu kazanmış olmaya(onun iktinâ'ına) "'İlm", o ilme meleke kazanmış olmaya "Felsefe". )
( FELSEFE: KAVLÎ HİKMET )
( PHIL0-SOPHOS ile/ve SOPHOS )
( el-Hikmet: ilmun bi-a'yan'il-mevcudât alâ ma hiye fi'nefs'il emr bi-kaderi takat'il-beşeriyye )
( Fikir üretir. İLE/VE Tedbir üretir. )
( Nazarî hikmet. VE Amelî hikmet. )
( ... İLE HİKMET-İ HÂLİDA, CÂVİDÂN-I HIRED, PHILOSOPHIA PERENNIS )
( Genel felsefe eserlerinin adı olarak bu ad kullanılır. İLE/VE İlm-i mantık'ın başka bir adıdır. Pek çok mantık kitabı bu adı taşır. İLE/VE Abdurrahman Hazinî'nin eserinin adıdır. Eser, çekim ve cisimlerin özgül ağırlıklarından bahseder. Modern döneme kadar konuyla ilgili en önemli çalışmadır. İngilizce çevirisi de vardır. )
( Kişinin [ve evrenin] sorularına aklın sınırları içinde kalarak yanıt vermeye çalışmak. VE Anlama ilişkin soruların akıl ile değil kurguyla yapılacağına yönelik yaklaşımı felsefenin soruları içinde kalarak yanıtlamaya çalışmak. )
( GAZALİ ve KANT )
( Kişinin, kendine soru sormaya başlamasıyla devreye girer. )
- FELSEFE ile/ve EDEBİYAT
( Zihne/akla hitap/etki eder. İLE/VE Kalbe hitap/etki eder. )
( Edebî olmayanı, kalbe hitap/etki etmez. İLE/VE Felsefî olmayanı, zihne/akla hitap/etki etmez. )
- FELSEFE ile/ve/değil/<> EROSEFE
- FELSEFE ile/ve FELSEFE ÜZERİNE FELSEFE
- FELSEFE ile/ve/değil FELSEFE-BİLİM
- FELSEFE ile/ve/<> FİLOZOF
( Felsefe, filozofla konuşmaktır. )
- FELSEFE ile/ve GELENEK
- FELSEFE ile/ve/= HİKMET
( Hikmet teolojik, illet metafizik, sebep fizik nedenleri aramaktır. )
( Hikmet: Nasıl ise onu o biçimde bilmek. )
( Hikmet: Varolanların kendini nasılsa o biçimde tâkatı kadar bilmek. )
( Hikmet: Olgunlaşmayı istemek. )
( Hikmet: Doğada ve zamanda illetlendirmek. )
( Hikmet: Gizil halde, tüM erdemlerin hepsini içerir. )
( Hikmet Tanrısı: ENKİ )
( Hikmet: İstikmal el-Nefs. )
( Hikmet: "En Yüksek Hikmet". Onu kazanmış olmaya(onun iktinâ'ına) "'İlm", o ilme meleke kazanmış olmaya "Felsefe". )
( FELSEFE: KAVLÎ HİKMET )
( PHIL0-SOPHOS ile/ve SOPHOS )
( el-Hikmet: ilmun bi-a'yan'il-mevcudât alâ ma hiye fi'nefs'il emr bi-kaderi takat'il-beşeriyye )
- FELSEFE ve/||/<>/> İDEOLOJİ ve/||/<>/> TÜZE
( Başlar. VE/||/<>/> Deneyimlenir. VE/||/<>/> Düzenlenir. )
- FELSEFE ile/ve/||/<> İNSAN
- FELSEFE ve/<> İNSAN-İNSAN İLİŞKİSİ
- FELSEFE ve KİŞİSEL YÖNETİM
- FELSEFE ile/ve KÜLTÜR
- FELSEFE ile/ve/değil/||/<>/< KURAM
- FELSEFE ile/ve KURAMSAL/TEORİK AKIL
- FELSEFE ile/ve MACERA
( PHILOSOPHY vs./and ADVENTURE )
- FELSEFE ile/ve MATEMATİK
( Tekillerden tümeli görmeye çalışmak. İLE/VE Tekilde tümeli görmek esastır. )
( Felsefe, matematiğin çalışma odasını röntgen ışığıyla yansıtmaya çalışır. )
( Kavramlarla ilgili etkinlik. İLE/VE Kavram inşâ etmek. )
- FELSEFE ile/ve METAFİZİK ile/ve MİSTİSİZM["MİSTİZİM" değil!]
( ... İLE/VE Metafizik sözü ilk defa Peripatos'culardan Rodos'lu Andronikos (M.Ö. I. yy.) tarafından kullanıldığı öne sürülür. İLE/VE ... )
( METAFİZİK: BİLGİ - VARLIK - AHLÂK )
( MİSTİSİZM VE FELSEFE - WALTER T. STACE - İNSAN YAY.
PHILOSOPHY vs./and METAPHYSICS vs./and MYSTICISM )
( ... ile/ve XIN ER SHANG XUE ile/ve XUAN )
- FELSEFE ve/||/<>/> ÖZBİLİNÇ
- FELSEFE ve PSİKOLOJİ
- FELSEFE ve SANAT ve GÖRELİLİK
- FELSEFE ve/||/<> SANAT ve/||/<> KEŞİF
( Soyutlayarak[tenzih ederek]. VE/||/<> Benzeterek[teşbih ederek]. VE/||/<> Bireştirerek[tevhîd ederek]. )
( Akıl ile. VE/||/<> Hayal ile. VE/||/<> Kalp ile. )
- FELSEFE ile/ve/||/<>/< ŞAŞMA/HAYRET
( Felsefenin başlangıcı, şaşmadır/hayrettir. )
( )
- FELSEFE ile/ve SAVAŞ TARİHİ
( Aristoteles. İLE/VE Büyük İskender. )
- FELSEFE ve SEVGİ
- FELSEFE ile/ve ŞİİR
- FELSEFE ile/ve SOHBET
- FELSEFE ile/ve/<> SÜREÇLİ FELSEFE
- FELSEFE ve/<> TASAVVUF
( Aklın hikmetli dilidir. VE/<> Ahlâkın hikmetli dilidir. )
- FELSEFE ve/<> TIP ve/<> TARİH
( Tabakât Literatürü Üzerine Bir İnceleme
[ www.klasikyayinlari.com/ebooks/default.aspx?kitapid=123 ] )
- FELSEFE ile/ve/||/<> TÜMEL/LİK
( FELSEFE: Tümel anlama ve açıklama. )
- FELSEFE ve/<> TUTKU
( Kişi, felsefeyi, ancak tutkuyla yaşama katar. )
- FELSEFE ve TÜZE(HUKUK)
( Yunan ökesi/dehası. VE Roma ökesi/dehası. )
- FELSEFE ile/ve/||/<>/>/< YAKLAŞIM
- FELSEFE ile/ve/||/<> YORUMBİLİM
( Toplumu yapılandırır. İLE/VE/||/<> Bireyi yapılandırır. )
- FELSEFECİ ile/ve FİLOZOF
- FELSEFESİZ SANAT ve FELSEFESİZ BİLİM ve FELSEFESİZ FELSEFE
( Zanaat. VE Teknokrasi, işçilik. VE İdeoloji. )
- FELSEFEYE GİRİŞ KİTAPLARI ile/ve/değil/yerine/<> FELSEFE TARİHİ KİTAPLARI
- FELSEFEYİ ANLAMAK ile/ve/||/<> FELSEFE İLE ANLAMAK
- FELSEFÎ ANLAYIŞ VE BİLİMSEL TUTUM/DURUŞ VE SANATSAL DUYARLILIK ve/< BEREKET
- FELSEFİ GÖRÜŞ/LER ile/ve GÖRELİ FELSEFÎ GÖRÜŞ/LER
- FELSEFÎ KAYGI ile/ve/değil FELSEFÎ YAKLAŞIM
- FELSEFÎ MİT ile/ve/<> ŞİİRSEL MİT
- FELSEFÎ SORU/SORGULAMA ile/ve/= DEĞERLENDİRME
- FELSEFÎ SÖYLEM/DİSKUR ile/ve FELSEFÎ EDİM
- FELSEFÎ SÖZLÜK ile/ve/değil/yerine FELSEFÎ ANSİKLOPEDİK SÖZLÜK
- FELSEFÎ ile/ve BİLİMSEL
( An. Cairos. İLE/VE Zaman. Chronos. )
- FELSEFÎ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KAVRAMSAL
- FENÂ-Fİ-LLÂH ile/ve/||/<> FENÂ-Fİ-L-AŞK
( Allah'ın varlığı içinde yok olma. İLE Aşk içinde yok olma. )
- FENÂ ile/ve/||/<> MAHV
( Yok olma, yokluk, geçip gitme. | Kötü, iyi olmayan, uygunsuz olan. İLE Yok etme, ortadan kaldırma, harâb etme, perişân etme, batma, bitme, yok olma. | [tas.] Kişisel/beşerî eksikliklerden/yetersizliklerden/olumsuzluklardan kurtulma durumu/hâli. )
- FENER ADASI ile/ve İNCİRLİ ADASI
( Pendik - Tuzla arasında kıyıya yakın olan adalar. [5 ada] )
- FENER ile/ve/||/<>/> AYAKLI FENER/FANUS[Ar.]
( ... İLE/VE/||/<>/> Süslü, ayaklı fener. | Saat, mikroskop vb. araçları tozdan korumak için üzerine kapatılan, yarım küre biçiminde cam kap. | Genellikle silindir biçiminde olan mum, gaz lambası vb. aydınlatma araçlarının çevresini kapatarak rüzgârdan koruyan cam. | Hamam kubbelerinde içeri aydınlık girmesi için bırakılan deliklerin üzerine konan şişkin cam. )
- FEODALİZM ile/ve/||/<>/> FEDERALİZM
- FERÂGAT AHLÂKI ile/ve/değil/yerine ANNELİK AHLÂKI
( [not] MORALS OF ABNEGATION vs./and/but MORALS OF MOTHER
MORALS OF MOTHER instead of MORALS OF ABNEGATION )
- FERÂGAT ve DÖNÜŞÜM
- FERÂGAT ve/> İŞTİYÂK ve/> AŞK
- FERÂGAT ile/ve/<> TESLİMİYET
- FERAHLATMA ve/<> KOLAY(LIK)(ÂSÂN[Fars.])
- FERÂSET[< FERES] ile/ve/||/<>/> SALÂT
( 1. ile/ve/||/<>/> 2. )
- FERÂSET ile/ve ÂGÂH ile/ve ZİKİR
( Gözün uyanıklığı. İLE/VE Kulağın uyanıklığı. İLE/VE Kalbin uyanıklığı. )
- FERDİYET-İ SELÂSE:
ZÂT ve/||/<>/> İHTİYÂR/İRÂDE ve/||/<>/> SÖZ/EYLEM
- FERMAN[Fars.] ile/ve/||/<> TEVKİ[Ar.]
( ... İLE/VE/||/<> Sultan fermanlarına çekilen tuğra. | Bu tuğrayı taşıyan ferman. )
- FERMAN ile/ve FETVÂ
- FERMAN ile/ve/değil TOMAR
- FES ÇEŞİTLERİ ile/ve KAVUK ÇEŞİTLERİ
( * AZİZİYE * HAMİDİYE * MECİDİYE ile/ve ... )
- FES ve PÜSKÜL
( Dönüşümü, kalbi(tekallübü) simgeler. Kırmızıdır. VE Saçağı tek değildir, çok saçaklıdır. Tek kişiye değil, herkese yönelik olduğunu ifade eder. )
- FESAHAT[Ar.] ile/ve/||/<> FETAHAT[Ar.] ile/ve/||/<> FETAKAT
( Dilin açıklığı. İLE/VE/||/<> Birinin kapıyı/kutuyu vb. açması. İLE/VE/||/<> Bir nesnenin gevşeyip açılması. )
- FESLERDE:
MAHMUDÎ ile/ve/<> MECÎDÎ ile/ve/<> AZİZÎ ile/ve/<> HAMİDÎ
- FETHA ile/ve KESRE/ESRE/HAFZ ile/ve HEMZE ile/ve ÖTRE/ZAMME ile/ve ŞEDDE/TEŞDÎD ile/ve TENVÎN ile/ve NASB ile/ve REF ile/ve İLLET ile/ve MEDD/E ile/ve MEDD-İ LÎN ile/ve LÎN ile/ve VAV-I ATIFA
( a ya da e [düz ve geniş ünlü] okutan üstün imi. İLE/VE/||/<> ı ya da i [düz ve dar ünlü] okutan im. İLE/VE/||/<> Elif, vav, ye, he üzerine konan işaret - gırtlak vuruşu; elifin adı. İLE/VE/||/<> o, ö, u, ü [yuvarlak ünlü] okutan ötre imi. İLE/VE/||/<> Bir yazacı çift okutan ve şedde denilen im. İLE/VE/||/<> Sözcüğün sonunu, nun gibi okutmak üzere konan iki üstün[-en], iki esre[-in], iki ötre[-ün]. İLE/VE/||/<> Yazacın etha'lıymış gibi a ya da e'yle okunması. İLE/VE/||/<> Bir sözcüğü zammeli[ötre - yuvarlak ünlülü (o, ö, u, ü)] okuma. İLE/VE/||/<> Çeker harfleri[matres lectionis] elif, vav, ye yazaçlarından biri. İLE/VE/||/<> elif, vav, y e'yi çekerek uzatma. İLE/VE/||/<> vav ile ye sesçil imsiz[harekesiz] olup kendinden önceki yazaç üstün imi almışsa medd-i lîn olur. İLE/VE/||/<> Yumuşatarak çekme. İLE/VE/||/<> Atıf vavı. Bağlaç. Arapça ya da Farsça iki sözcüğü birbirine bağlarken, ilk sözcük ünsüzle bitmişse bu yazacı ü gibi okutur [ilim ve irfan~ilm ü irfan], ünlüyle bitmişse iki sözcüğü bağlayan vav, vü biçiminde okunur [kaza ve kader / kaza vü kader]. )
- FETVÂ ile/ve/||/<>/< İCTİHÂD
( ... İLE/VE/||/<> Müçtehitler tarafından kabul[ittihaz] edilen ictihâdın ifade biçimi. | İctihâd ile ortaya çıkan sonuçların, ifade edilmesinde bir araç. )
( EFFORT VEGISLATIF avec AVIS DOCTRINAL )
- FETVÂ ile/ve TAKVÂ
- FEVKÂLÂDE ile/ve HARİKULÂDE
( FEVK' el-ÂDE(T) ile/ve HARİK'UL ÂDE(T) )
( Doğanın ötesi. İLE/VE Doğanın dışı. )
- FEVT ile/ve/||/<> "HELÂK"
( [Osmanlı mahkeme kayıtlarında] Vefât etmiş müslümanlar için kullanılan. İLE/VE/||/<> Vefât etmiş müslüman olmayanlar için kullanılan. )
- FEYZ-İ AKDES ile/ve/<> FEYZ-İ MUKADDES
( AN'da. İLE/VE/<> Zamanda. )
( ZÂT ÂLEMİNDEN GELEN TECELLİYÂT | EN KUTSAL TECELLÎ, MÂNÂ ile/ve/<> SIFAT ÂLEMİNDEN GELEN TECELLİYÂT, MADDE )
( ŞEFKAT ile/ve/<> KARŞILIKLI (KOŞULSUZ) SEVGİ )
- FEYZ ve EDEB
- FEYZ ile/ve/<> İSTİMDÂT[< MEDED]
( Verimlilik, gürlük, ongunluk. İLE/VE/<> İmdat isteme, yardıma çağırma. )
- FEZÂ ile/ve/değil SEMÂ
( Aşağı/da olan. İLE/VE/DEĞİL Yukarı/da olan. )
- FIBONACCI ile/ve/||/<>/> TARTAN
( ... İLE/VE/DEĞİL/||/<> Aşağıda ve sıkça gördüğünüz kumaş, dönem dönem moda olan, genelde battaniyelerde karşımıza çıkan, geleneksel "İskoç deseni"ni de anımsatıyor. Bu tarz desenlere, "tartan" adı veriliyor.
Geçtiğimiz yıllarda bu tartanlardaki çizgilerin kalınlığının 1,1,2,3,5,8,13,21... biçiminde devam eden Fibonacci sayılarına göre oluşturulduğu fark edildi.
İlk tasarımcıların neden bu biçimde döşeme yaptığıyla ilgili bir bilgimiz olmasa da böyle bir ilişki olduğunu görmek çok heyecan verici... )
( )
- FİDAN, SÜRGÜN ile/ve AĞAÇ
( ... Ağaç rakım sınırı 1800 m.dir. [Deniz seviyesinden 1800 m.nin üzerinde ağaç olmaz] )
( Sürgün, taze ve düzgün fidan. )
( Divan şiirinde sevgilinin boyu ve endamı, ince ve düzgün oluşu nedeniyle nihâle benzetilir. )
( [Sümerce] ... ile/ve GİŞ )
( ... ile/ve ŞEÇER[çoğ. EŞCÂR] )
( NİHÂL ile/ve BÎŞE )
( SAPLING vs./and TREE, [ANNUAL RINGS(AĞACIN YAŞINI GÖSTEREN HALKALAR)] )
- FİDANLIK ile/ve KERDE
( ... İLE Sebze fideliği. )
- FİİL-İ MÂZÎ ile/ve FİİL-İ MUZÂRİ
( Geçmiş zaman. İLE/VE Şimdi, geniş ve gelecek zaman. )
( FİİL-İ MÂZÎ (MALUM):
NASARÛ |
NASARNE |
NASARTÜM |
NASARTÜNNE |
NASARNÂ |
||
NASARÂ |
NASARATA |
NASARTÜMÂ |
NASARTÜMÂ |
|||
NASARA |
NASARAT |
NASARTE |
NASARTİ |
NASARTÜ |
NUSİRÛ |
NUSİRNE |
NUSİRTUM |
NUSİRTUNE |
NUSİRÂ |
||
NUSİRÂ |
NUSİRATÂ |
NUSİRTUMÂ |
NUSİRTUMÂ |
|||
NUSURA |
NUSİRAT |
NUSİRTE |
NUSİRTİ |
NUSİRTU |
YENSURÛNE |
YENSURNE |
TENSURÛNE |
TENSURNE |
NENSURU |
||
YENSURÂNİ |
TENSURÂNÎ |
TENSURÂNÎ |
TENSURÂNÎ |
|||
YENSURU |
TENSURÛ |
TENSURU |
TENSURÎNE |
ENSURU |
YUNSARÛNE |
YUNSARNE |
TUNSARÛNE |
TUNSARNE |
NUNSARU |
||
YUNSARÂNİ |
TUNSARÂNÎ |
TUNSARÂNÎ |
TUNSARÂNÎ |
|||
YUNSARU |
TUNSARÛ |
TUNSARU |
TUNSARÎNE |
UNSARU |
- FİİL ile/ve AMEL
- FİİL ile/ve DAVRANIŞ ile/ve EYLEM
( İş üretir. Durumu değiştirmektir. İLE/VE Psişik durumların dışavurumu. İLE/VE Bilinçli, amaçlı etkinlik. )
- FİİL ve/> HAL
( Hal oluşturur. VE/> Anlam oluşturur. )
- FİİL ile/ve İNFİAL
- FİİLLERDE:
HUKUKULLAH ile/ve/||/<> HUKUK'UL-ABD ADDEDİLEN ile/ve/||/<> İKİSİ BİRDEN ile/ve/||/<> HUKUK'UL-ABD'İN GALİP BULUNDUĞU
- FİİLLERDE:
MEMNÛ ile/ve/||/<> TAVSİYEYE ŞÂYÂN / GAYR-I ŞÂYÂN ile/ve/||/<> MUBAH
- FİİLLERİN ile/ve/değil/yerine/<> YAKARIŞ
- FİJİ'DE:
VİTU LEVU ile/ve/<> VANAU LEVU
( Fiji takımadalarının en büyüğü.[160 km. uzunluğunda] İLE/VE/<> İkinci büyük adası.
[Halkın %90'ı bu iki büyük adaya yerleşmiş.] )
( Jim Carrey'nin oynadığı "The Truman Show" filminin çekim yapıldığı adalar.
[Brooke Shields'in oynadığı "Mavi Göl" filmi de, Fiji takımadalarında bulunan Kaplumbaga Adası[Turtle Island]'nda çekilmiştir.] )
- FIKIH ve/> TASAVVUF
( "Tasnif'ul Ulûum" kitabında Tasavvuf: "İmanın meyvesi ve İslâm'ın neticesi."/"Hüve semeretül iman ve neticetü'l-İslâm" )
( İman ve itikadı anlatan geniş ve derin ilim.[Bu ilmi anlatan kitaplara AKÂİD de denilir.] VE Gövde ile yapılacak ahkâm-ı islâmiye'yi bildiren ilim ve kitapları. VE Halk için, tahsili olmayanlar için yazılmış olan ve herkesin bilmesi, inanması ve yapması gereken kelâm, ahlâk ve fıkıh bilgilerini kısaca ve açıkça anlatan ilim ve kitapları. )
- FIKIHTA:
TEMİZLİK ve/||/<>/> MİRAS
( İlk konu/alan. VE/||/<>/> Son konu/alan. )
- FİKİR YÜRÜTMEK ile/ve ÇERÇEVE OLUŞTURMAK
- FİKİR ile/ve/yerine VİCDAN
( IDEA vs./and CONSCIENCE
CONSCIENCE instead of IDEA )
- FİKİR ile/ve ZİKİR
( Felsefe. İLE Tasavvuf. )
- FİKİR ve/> ZİKİR ve/> ŞÜKÜR
- FİLARMONİ[İng./Fr. PHILHARMONY/PHILHARMONIE < PHILOS: Sevgi/si.] ile/ve/||/<> SENFONİ[İng./Fr. SYMPHONY/SYMPHONIE < Yun. < SYMPHONIA(συμφωνία) | SYM-: Birlikte. ( > SEN-)]
( Güçlü müzik sevgisi. | Müzik konserleri derneği. İLE/VE/||/<> Orkestra için bestelenmiş, birkaç bölümden oluşan uzun müzik yapıtı. )
- FİLİGRAN'DA:
BULGAR ile/ve/||/<>/> AVRUPA
( 1282 - En eski filigran. )
- FİLİZ ile/ve KIVILCIM
( "SHOOT" vs./and "SPARK" )
- FİLİZ ve/||/<> SIRIKLAMA
( ... VE/||/<> Fasulye, domates gibi bitkilerin tutunması, dallarının desteklenmesi için yanlarına sırık dikmek. | Aşırıp götürmek, çalmak. )
- FİLLER ve/||/<>/> ÇİMENLER
( Tepinir. VE/||/<>/> Ezilir. )
- FİLM:
SESSİZ ile/ve/||/<>/> SESLİ
- FİLM/FOTOĞRAF:
SİYAH - BEYAZ ile/ve/||/<>/> RENKLİ
- FİLMDE:
HAREKET İMGELEMİ ile/ve/||/<> ZAMAN İMGELEMİ
- FİLMDE/SİNEMADA:
BELGESEL ile/ve/||/<>/> KURGU/KURMACA
- FİLMİ/KİTABI:
İZLEMEK/OKUMAK ile/ve/değil/||/<>/>/< DENEYİMLEMEK
- FİLOZOF CEMAL HATİPOĞLU ile/ve/||/<> HİLMİ BEY
( İbn Arabî'ci. İLE/VE/||/<> İmam Rabbânî'ci.[Marmara Kıraathanesi] )
- FİLOZOF:
ANLAŞABİLEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< UZLAŞABİLEN
- FİLOZOF ile/ve/||/<>/> DERVİŞ
( Bildikçe, ölür. İLE/VE/||/<>/> Öldükçe, bilir. )
- FİLOZOF ile/ve/||/<> DÜŞÜNÜR ile/ve/||/<> AYDIN ile/ve/||/<> YAZAR
- FİLOZOF ile/ve/= KELDANÎ
- FİLOZOF ile/ve/||/<> SANATÇI
( Soyutlayan. İLE/VE/||/<> Soyutlanan. )
- FİLOZOF ile/ve/değil/yerine SORU ERBABI
- FİLOZOF ve SORU/SORUN
( Filozof/lar doğrudan sorunla/rla uğraş(and)ırlar. )
- FİLOZOFLAR ile/ve PEYGAMBERLER ile/ve SANATÇILAR
( Aklını, sana gösterir/gösterenler. İLE/VE Seni, sana gösterir/gösterenler. İLE/VE Zevkini, sana gösterir/gösterenler. )
( Evrenseller. İLE/VE Kendin. İLE/VE ... )
( Tenzihin temsilcisi. İLE/VE Teşbihin temsilcisi. İLE/VE ... )
( Hareket ederler. İLE/VE Hicret ederler. İLE/VE ... )
- FİLTRE ile/ve/değil EŞİK
- FİRÂK <>/> VİSÂL
ve/||/<>
BELÂ <>/> ÂHİR
ve/||/<>
CEFÂ <>/> VEFÂ
ve/||/<>
GAM <>/> PÂYÂN
- FİRÂŞ[çoğ. FÜRÜŞ] ile/ve/değil MENÂM[< NEVM]
( Döşek, yatak, yaygı, şilte. | Hasır, halı. İLE/VE/DEĞİL Uyunacak yer, yatak odası. | Uyku. | Düş, rüya. )
- FIRKA-İ NÂCİYE ve/<> NECÂT
- FIRSAT VERMEK:
KENDİNE ve/||/<>/> ÖTEKİLERE ve/||/<>/> YAŞAMA ve/||/<>/> GELECEĞE
- FIRSAT ile/ve/||/<> BAHANE
- FIRSAT ile/ve/<> CESÂRET
- FIRSAT ile/ve ORTAM
( OPPORTUNITY vs./and AMBIENCE IN POTENTIAL )
- FIRSAT ile/ve ŞANS
( OPPORTUNITY vs./and CHANCE )
- FIRSAT ile/ve VESİLE
( OPPORTUNITY vs./and CAUSE )
- FIRTINA DERE ve İKİZDERE
( Sal Yaylası - Çamlıhemşin - Rize )
( Rafting yapılabilir. VE ... )
( 6 km.lik güzergâh [herkese yönelik] VE 12 km.lik güzergâh [uzmanlara yönelik] )
- FIRTINA ile/ve/<> MİKRO PATLAMA
( ... İLE/VE/<> Yoğunluk ve atmosferdeki sıcaklık farkının çok farklı değerler ile artması ya da azalması [kilometre başına 9,8 °C'lik değişimler] ile açığa çıkan büyük basınçlarla yeryüzüne püskürtmesi şeklinde oluşmaktadır. [Burada oluşan yüksek sıcaklık değişimleri rastgele büyük hava sütunları oluşturmakta ve sıcaklık farkının artması ile hız kazanmaktadır.] )
( ... İLE/VE/<> )
- FIŞKI ile/ve MAYIS/TEZEK ile/ve KESEK
( Taze gübre. İLE/VE Taze sığır gübresi. | Yakıt olarak kullanılan kurutulmuş sığır dışkısı. İLE/VE Sıkışmış, kuru toprak parçası. )
- FIŞKIR(T)MA/ATTIRMA ile/ve/değil PÜSKÜR(T)ME
- FISTIK/PİSTE[Fars.] ile/ve/< YERFISTIĞI/ARAŞİT[Fr.(< Yun.)]
( ... cum ARACHIS HYPOGAEA )
- FİTNE ile/ve CEHALET
- FİTNE ve KİBİR
- FİTNE ile/ve TEŞVİŞ
- FİTNE ile/ve/=/||/<> ZAAF
- FITRAT ve/= EŞİK
- FITRAT ile/ve/>< FİTRET/FETRET
- FITRAT ve HANİF
( Donanım. Varlık. VE Birliğe getirmek. )
( Aslî olan, kişinin fıtratında varolandır. )
- FİTRE ile/ve/||/<> FİDYE
- FİTRE ile/ve SADAKA
( Ramazan ayı boyunca. [Bayram namazına kadar] İLE/VE Ramazan ayı dışında. )
( ... İLE/VE Tüm nesne/bitki/hayvan ve hizmetler. )
- FİYASKO[İt. FIASCO < Cerm.] ile/ve SKANDAL[Fr. < SCANDALE]
( Bir girişimde, gülünç ve başarısız sonuç. İLE/VE Ayıp sayılacak bir durumun çıkaracağı gürültü. | Büyük yankı uyandıran, utanç verici ya da küçük düşürücü olay. )
( Böyle kuşun, böyle kuyruğu olur. )
( FIASCO vs./and SCANDAL )
- FİYAT/I ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DEĞER/İ
( Nesnelere verilen. İLE/VE İnsana/kişiye verilen. )
( [... olmayana]
"Çöp" denilir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< "Çıkarken kapıyı kapat" denilir. )
( Her şeyin olur. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Bazı şeylerin ve kişilerin olur. )
( ... ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SEMEN )
( [not] PRICE vs./and/but/||/<>/< VALUE
VALUE instead of PRICE )
- FİYAT ile/ve ÖNEM
- FİYAT ile/ve ÜCRET
( Bir malın ya da ürünün, para olarak karşılığı. İLE/VE Emek ya da hizmet karşılığı ödenen para. )
- FİZİK ANTROPOLOJİ ile/ve SOSYAL ANTROPOLOJİ ile/ve PALEO ANTROPOLOJİ
( Fizik antropoloji, biyoloji ve tarihin; sosyal antropoloji ise tarih ve sosyolojinin kesiştiği/buluştuğu alan. )
- FİZİK İLKELERİ ile/ve/||/<>/> MACH İLKELERİ
( ... İLE/VE/||/<>
Mach 0. Evren, uzaktaki galaksilerin ortalama hareketiyle temsil edildiği üzere, yerel eylemsiz çerçevelere göre dönmez.
Mach 1. Newton’ın kütleçekim sabiti, G, dinamik bir alandır.
Mach 2. Boş bir uzayda bulunan cismin eylemsizliği yoktur.
Mach 3. Yerel eylemsizlik çerçeveleri kozmik hareketten öyle etkilenmiştir ki evrendeki maddenin ortalama hareketi yerel eylemsiz çerçevelerine göre dönmez biçimde görülür.
Mach 4. Evren uzaysal olarak kapalıdır.
Mach 5. Evrenin toplam açısal momentumu, momentumu ve enerjisi sıfırdır.
Mach 6. Maddenin eylemsizliğini evrendeki madde dağılımı belirler.
Mach 7. Evrendeki tüm maddeyi alırsanız, uzay da kalmaz.
Mach 8. Bu sayı bir mertebesinde kesin bir sayıdır. Burada evrenin ortalama yoğunluğu, Newton'un kütleçekim sabiti ve Hubble zamanıdır.
Mach 9. Mutlak hiçbir yapı yoktur.
Mach 10. Sistemin geneline yapılan ötelemeler ve döndürmeler gözlemlenemezdir. )
- FİZİK ve/<> KİMYA ile/ve/değil/<> ORGANİK
( Etkileş(tir)ir. VE/<> Dönüştürür. İLE/VE/DEĞİL/<> Örgütlenir. )
- FİZİK YASALARI:
BİRİNCİ DERECE ile/ve/||/<>/> İKİNCİ DERECE
( "İleri-geri gitmenin" yanıtı yoktur. )
- FİZİK ile/ve/||/<> ASTRO FİZİK
- FİZİK ve/||/<>/>/< DENEYİM
- FİZİK ve/||/<>/>/< DÜŞÜNCE ve/||/<>/>/< FİZİK
- FİZİK ile/ve/||/<>/> FİZİĞİN MATEMATİKSELLEŞTİRİLMESİ
- FİZİK ile/ve/||/<> KİMYA
( Katının/sertin bilgisi/bilimi. İLE/VE/||/<> Sıvı, gaz ve yumuşağın bilgisi/bilimi. )
(
Fizik ile Kimya Arasındaki FaRkLaR
Tanımlar
Fizik: Nesne ve enerjinin temel yasalarını inceleyen bilim dalıdır. Güç, hareket, enerji, elektrik, manyetizma, ışık ve kuantum gibi konularla ilgilenir.
Kimya: Nesnelerin yapısını, bileşimini, özelliklerini ve birbiriyle nasıl etkileşime girdiğini inceleyen bilim dalıdır.
Fizik ve Kimyanın İlişkisi
İki bilim dalı, çok noktada kesişir. Termodinamik, kuvantum mekaniği ve malzeme bilimi gibi alanlar, hem fizik, hem de kimyanın çalışma konusudur.
Fizik ve Kimyanın Farkları
Fizik | Kimya |
---|---|
Daha genel yasalar ve evrensel ilkelerle ilgilenir. | Nesnenin özellikleri ve değişim süreçleriyle ilgilenir. |
Genellikle matematiksel modellemelerle açıklanır. | Deneysel süreçler ve moleküler yapı çözümlemeleri içerir. |
Atom altı parçacıklar, kuvantum mekaniği, elektromanyetizma gibi alanları kapsar. | Kimyasal bağlar, tepkimeler, organik ve inorganik nesneleri kapsar. |
- FİZİK ile/ve/||/<>/> KİMYA ile/ve/||/<>/> DİRİMBİLİM
( [nesne ...] Kımıldamıyorsa. İLE/VE/||/<>/> Kokuyorsa. İLE/VE/||/<>/> Kımıldıyorsa. )
( ... ile/ve/||/<>/> 1790'dan sonra. ile/ve/||/<>/> 1850'den sonra. )
- FİZİK ile/ve MEKANİK
( PHYSICS vs./and MECHANICS )
- FİZİK ile/ve/||/<>/> METAFİZİK
( Nesne. İLE Nesnellik. )
( Madde İLE/VE/||/<>/> Varlık. )
( Madde ve Varlık arasındaki durum/ilişki Mevcud. )
( Sadece "ilk neden" alanının incelenmesi, ilâhiyat/teoloji. )
( [ilk neden] | < 0 ile/ve/||/<>/> 0 > | [ilk neden] )
( Işıktan yavaş olan. İLE/VE/||/<>/> Işıktan hızlı olan. )
( )
- FİZİK ile/ve MÜZİK
( PHYSICS vs./and MUSIC )
- FİZİK ve/||/<> ÖNCELİKLİLER
( Açısal hız: Bir nesnenin bir eksen etrafında dönme oranı.
Açısal ivme: Bir nesnenin açısal hızının birim zamanda değişme oranı.
Açısal momentum: Bir nesnenin bir eksen etrafında dönmesinden kaynaklanan momentum.
Ağırlık: Bir nesnenin yerçekimi gücüyle çekilmesi sonucu oluşan güç.
Basınç: Bir yüzeye dik olarak uygulanan gücün birim alana düşen ölçüsü.
Basit makine: İş yapmayı kolaylaştıran ya da değiştiren yalın bir aygıt.[kaldıraç, makara, eğik düzlem, vida, kama ve çark dişli]
Çalışma: Bir gücün, bir nesne üzerinde yaptığı yer değiştirme ölçüsü.
Çekim gücü: İki nesne arasındaki kütlelerine orantılı olarak çekici güç.
Dalga: Bir ortamda enerjinin ya da bozulmanın yayılması.[ses dalgaları, ışık dalgaları, su dalgaları ve sismik dalgalar]
Dalga boyu: Bir dalga biçimindeki iki ardışık tepe ya da çukur arasındaki uzaklık.
Devinim denklemleri: Değişmeyen ivmeli hareketleri tanımlayan matematiksel denklemler. [x = x0 + v0t + (1/2)at2 ya da v = v0 + at gibi denklemler hareket denklemleridir]
Dönme hareketi: Bir nesnenin, bir eksen etrafında dönmesi.
Durağanlık(atâlet): Bir nesnenin hareket durumunu koruma eğilimi.
Durağanlık momenti: Bir nesnenin durağanlığının(atâletinin) dönme hareketine karşı gösterdiği direnç oranı.
Elektrik akımı: Bir iletken içinde elektronların bir yönde akışı.
Elektrik olanağı: Bir elektrik yükünün, bir noktadaki elektrik alanından kaynaklanan olağan enerjisi.
Elektrik yükü: Bir nesnenin elektrik güçlerine maruz kalma özelliği.[artı ya da eksi olabilir]
Elektromanyetik dalga: Elektrik ve manyetik alanların birlikte yayılan dalga biçimi.[Işık, radyo dalgaları, mikrodalgalar, kızılötesi, morötesi, X ışınları ve gama ışınları vb.]
Elektromanyetik indüksiyon: Bir iletkenin devinimi ya da manyetik alanın değişimi sonucu oluşan elektrik akımı ya da gerilimi.
Elektromanyetizma: Elektrik ve manyetizma arasındaki ilişkiyi inceleyen fizik dalı.
Elektron: Atomun çekirdeğinin etrafında dönen negatif yüklü temel parçacık.
Enerji: Bir nesnenin ya da düzenin iş yapabilme olanağı.
Eylemsizlik gücü: Devinimli bir gönderim çerçevesinden bakıldığında ortaya çıkan sanal güç. [dönen bir platformda duran bir kişiye etki eden merkezkaç gücü ya da fren yapan bir araçta öne doğru fırlayan bir yolcuya etki eden durağanlık[atâlet] gücü]
Foton: Işığın ya da elektromanyetik radyasyonun en küçük enerji paketi.[Işığın hem dalga hem de parçacık özelliği gösterdiğini kanıtlayan kuantum mekaniğinin temel kavramlarından biridir]
Frekans: Bir dalga ya da titreşimin birim zamanda tekrarlanma sayısı.
Frenleme ışınımı: Hızlı devinen yüklü bir parçacığın yönünü değiştirdiğinde yaydığı elektromanyetik radyasyon. [X ışınları üretmek için kullanılır]
Genlik: Bir dalga ya da titreşimin en yüksek seviyedeki sapma oranı.
Gerilme gücü: Bir nesneye uygulanan gücün, nesneyi uzatmaya çalışması. [bir yayın iki ucuna uygulanan güçler, gerilme gücüdür]
Girişim: İki ya da daha fazla dalganın üst üste binmesi sonucu oluşan yeni dalga biçimi.
Güç: Birim zamanda yapılan iş ya da tüketilen enerji oranı.
Hız: Bir nesnenin konumunun birim zamanda değişme oranı.
İvme: Bir nesnenin hızının birim zamanda değişme oranı.
Kırılma: Bir dalganın, bir ortamdan ötekine girerken hızının ve yönünün değişmesi. [ışığın camdan geçerken kırılması ya da sesin sudan havaya geçerken kırılması]
Kinetik enerji: Bir nesnenin deviniminden kaynaklanan enerji.
Momentum: Bir nesnenin kütlesiyle hızının çarpımı.
Potansiyel enerji: Bir nesnenin konumundan ya da durumundan kaynaklanan enerji.
Tork: Bir gücün, bir eksen etrafında döndürme etkisi.
Uyumlu titreşim: Döngüsel ve sinüzoidal olan titreşim. [salınan bir sarkaç ya da yaylı düzen, uyumlu titreşim yapar]
Yansıma: Bir dalganın, bir yüzeyden geri sekip aynı ortama girmesi. [ışığın aynadan yansıması ya da sesin duvardan yansıması]
Yerçekimi olanağı: Bir nesnenin yerçekimi alanından kaynaklanan olağan enerjisi. )
- FİZİKÇİLİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< VESİLECİLİK
- FİZİKÖTESİ ile/ve/||/<> VAROLUŞBİLİMLER ile/ve/||/<> VAROLUŞBİLİM ile/ve/||/<> VAROLUŞBİLİM
( Felsefede. İLE/VE/||/<> Felsefede. İLE/VE/||/<> Teknolojide. İLE/VE/||/<> Bilimde. )
( METAPHYSICS vs./and/||/<> ONTOLOGIES vs./and/||/<> ONTOLOGY vs./and/||/<> ONTOLOGY )
- FİZİKSEL DEĞİŞİM ile/ve/||/<> KİMYASAL DEĞİŞİM
( Nesne, kimyasal olarak değişmez fakat fiziksel durumu değişir. İLE/VE/||/<> Yeni nesnelerin oluştuğu tepkime. )
- FİZİKSEL) NEDENSELLİK ile/ve/değil/||/<>/>/< ZİHİNSEL NEDENSELLİK
- FİZYOLOJİ ile/ve/değil/||/<> ANATOMİ
( www.anatomage.com | www.anatomagetable.com )
( Gövdenin işlevlerini inceleyen bilim dalı. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Gövdenin yapısını inceleyen bilim dalı. )
( [not] PHYSIOLOGY vs./and/but/||/<> ANATOMY )
- FİZYOLOJİ ile/ve/||/<> NÖROFİZYOLOJİ
( bkz. Jean Martin Charcot )
- FİZYOLOJİK GEREKSİNİMLER ile/ve/<> PSİKOLOJİK GEREKSİNİMLER
( Yerleşim dışında. İLE/VE/<> Yerleşim merkezlerinde. )
( PHYSIOLOGICAL NEEDS vs./and/<> PSYCHOLOGICAL NEEDS )
- FLÜT/FLAVTA[İt.] ile/ve PAN FLÜT
- FLÜT ile/ve FİFRE[Alm.]
( DİLLİ DÜDÜK ile/ve Büyük flüt. | Yanlamasına çalınan, 6 deliği bulunan, tahtadan bir tür flüt. )
- FLÜT ile/ve PICCOLO FLÜT
- FLÜT ile/ve YAN FLÜT
- fMRI ile/ve/||/<> PET
- FOIX KALESİ ile/ve MONTESEGUR KALESİ ile/ve QUERIBUS KALESİ
( Katharlar'ın yaşadığı, Pirene sıradağlarının Oksitanya bölgesinde 50 civarında olduğu söylenilen şatoların en ünlüleri. )
- FOK ile/ve OTARİ
( ... İLE/VE Güney yarımküredeki soğuk denizlerde yaşayan bir fok. )
- FONETİK:
DİLBİLİMSEL ile/ve/||/<> GENEL
- FORM ile/ve/değil MORF
( SURET ile/ve/değil ŞEKİL )
( Biçimden soyutlanmış suret'in kalıcılığı olanaklı değildir.[Şekil'den mücerred suret'in bekâsı mümkün değildir.] )
( [not] FORM vs./and/but MORPH )
- FORMA NUMARASI ile/ve/||/<>/> YAPRAK ile/ve/||/<>/> SAYFA
( Kim, işaret/nişan için beni kenarımdan büker,
Cehâlet ile kanımı akıtır. )
- FOTOĞRAF:
ÇEKİLEN ile/ve/değil/||/<>/> SEÇİLEN
- FOTOĞRAF:
TEKNİĞİ ile/ve/||/<>/> ESTETİĞİ
- FOTOĞRAF/SİNEMA ve/=/||/<>/< IŞIK
- FOTOĞRAFÇI ile/ve/değil FOTOĞRAF
( Yalan söyleyebilir. İLE/VE/DEĞİL Yalan söyleyemez. )
- FOTOĞRAFIN:
ÖZNEL(L)EŞTİR(İL)MESİ ile/ve/||/<>/> NESNELEŞTİR(İL)MESİ
- FOTOĞRAFTA:
KAÇKARLAR ile/ve HİNDİSTAN
- FOTOĞRAFTA:
PUNCTUM ile/ve/||/<>/> STADIUM
- FOTON'UN:
ZAMANSIZLIĞI ve/||/<> KÜTLESİZLİĞİ
( W+, W-, Z0, foton )
- FOTON ve/||/<>/> 21 CM. RADYASYONU
( Yayılan foton, 21 cm. dalga boyuna sahiptir. )
- FOTON ile/ve/||/<> BOZON
- FOTONLAR:
SERBEST ile/ve/<> BAĞIL
- FOTOSENTEZ ile/ve/||/<> EPİPELAJİK/ÖFOTİK KUŞAK/ZON
( ... İLE/VE/||/<> Denizlerin, fotosenteze elverecek kadar yeterince ışık alan, suyun ışık geçirgenliğine bağlı olarak birkaç metreden 200 metre derinliğe kadar uzanan bölgesi. )
- FOTOSENTEZ ile/ve FOTOTAKSİ
( ... İLE/VE Işığa doğru hareket. )
- FOTOSENTEZ ile/ve/||/<> SOLUNUM
( * Sadece bitki gözelerinde olur. İLE/VE/||/<> Bitkisel ve hayvansal tüm gözelerde olur.
* Sadece ışık altında gerçekleşir. İLE/VE/||/<> Günün her saatinde (gece-gündüz) devam eder.
* Fotosentez sırasında su ve karbondioksit kullanılır. İLE/VE/||/<> Organik besinler ve oksijen kullanılır.
* Fotosentez sırasında oksijen açığa çıkar. İLE/VE/||/<> Solunum sonrasında su ve karbondioksit açığa çıkar.
* Güneş enerjisi kimyasal enerjiye dönüşür. İLE/VE/||/<> Kimyasal enerji, serbest iş enerjisine dönüşür.
* Ağırlık artışı olur. İLE/VE/||/<> Ağırlık azalması olur.
* Organik besinler yapılmış olur. İLE/VE/||/<> Organik besinler yıkılıp, parçalanmış olur. )
- FOTOSENTEZDE ETMENLER:
BİTKİSEL ile/ve/||/<> ÇEVRESEL
( )
( )
- FOTOTAKSİ ile/ve TROPİZM
( Işığa doğru hareket. İLE/VE Işık, ısı gibi dış etkilerle bir organizmanın belirli bir yöne doğru yer değiştirmesi. Doğrulum. )
- FOTOTROF ile/ve HELYOFİT
( Enerji kaynağı olarak güneş ışığını kullanan organizmalar. İLE/VE Gelişmelerini en iyi güneş ışığı altında yapan bitkiler. )
- FOTOTROPİZM ile/ve/||/<> GEOTROPİZM/GRAVİTROPİZM
( Bitkilerin ışığa yönelme devimi. İLE/VE/||/<> Bitkilerin yerçekimine karşı yaptığı devimi. )
- FOURIER ile/ve/||/<>/> CAUCHY ile/ve/||/<>/> DIRICHLET
( 1807 ile/ve/||/<>/> 1853 ile/ve/||/<>/> 1859 )
- FRAGMAN ile/ve/||/<> KOMPARTIMAN
- FRAKTAL/LER ve KUVANTUM
( KUVANTUM:
* Gözlenen ile gözleyeni ayrı saymaz. Birbirini etkilerler.
* Süreksiz ve kesiktir.
* Olasılıklar üzerinedir. )
- FRAKTALLERDE:
KOCH ile/ve LORENZ ile/ve MANDELBROT
- FRANZ ANTON MESMER ve/||/<> JOSEF BREUER ve/||/<> PHILIP PINEL ve/||/<> JEAN MARTIN CHARCOT
- FRANZ KAFKA ile/ve/||/<> NÂZIM HİKMET
( 03 Temmuz 1883 - 03 Haziran 1924 İLE/VE/||/<> 15 Ocak 1902 - 03 Haziran 1963 )
( )
( )
(
)
( )
- FREKANS ile/ve/||/<>/> DALGA BOYU
( Bir dalganın birim zamanda yaptığı titreşim sayısı. İLE/VE/||/<>/> Bir dalganın iki ardışık tepe noktası arasındaki mesafe. )
- FREN YAPMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> HIZ KESMEK
- FREN ile/ve/||/<> BALATA[Alm.]
( ... İLE/VE/||/<> Soğuk ve sıcakta büyük bir sürtünme katsayısına sahip olan, suya ve yağa dayanıklı, yavaş aşınan nesne. | Motorlu araçlarda fren yapmayı sağlayan, tekerlek mili üzerine yerleştirilmiş yarım ay biçimindeki araç. )
- FREUD ile/ve/||/<> İZZETTİN ŞADAN
- FREUD ile/ve NIETSZCHE ile/ve MARX
( Bilinçdışı. İLE/VE İçgüdü. İLE/VE Yabancılaşma. )
- FRIEDRICH WILHELM NIETZSCHE ve/||/<> ARTHUR SCHOPENHAUER
( 15 Ekim 1844 - 25 Ağustos 1900 VE/||/<> 22 Şubat 1788 - 21 Eylül 1860 )
- FRIEDRICH WILHELM NIETZSCHE ve/||/<> RICHARD WAGNER
( 15 Ekim 1844 - 25 Ağustos 1900 VE/||/<> 22 Mayıs 1813 - 13 Şubat 1883 )
- FUAD ile/ve/||/<> EPİFİZ
- FUÂD ile/ve/<> KALB
( Öze yönelik (ise). İLE/VE/<> Duyulara yönelik (ise). )
( Telvin. İLE/VE/<> Temkin. )
( Kalp, yürek, gönül, kalpteki yaşam noktası. [Nokta-yı süveyda, Nazargâh-ı ilâhî] İLE ... )
- FUHUŞ ile/ve/||/<> GABİN
( ... İLE/VE/||/<> Alışverişte, satın alınan mala ödenilen karşılığın, malın değerinden çok fazla olması, alışverişte hile yapma. | Edimler arasında açık oransızlık. )
- FUKUS ile/ve LAMİNARYA
( Bir tür su yosunu. İLE/VE Bir tür deniz yosunu. )
( ALGEA: Su yosunları. )
( ... cum/et LAMINARIA )
- FURGON[Fr. < FOURGON] ile/ve/||/<> TORNET[Fr. < TOURNETTE]
( Yolcu katarlarına eklenen yük vagonu. İLE Bilyeli tekerlekler ve küçük bir sandıktan oluşan basit taşıma aracı. )
- FURKAN(FARKLAR) ve/+/||/<>/>/< KUR'ÂN
( Önce furkan, sonra Kur'ân. )
( Doğada. VE/+/||/<>/>/< Dilde. )
( Toplanma. VE/+/||/<>/>/< Yayılma. )
( İlim[4]. VE/+/||/<>/>/< İrfan[2] [= 6]. )
( 4[Evvel+Âhir+Zâhir+Bâtın]. VE/+/||/<>/>/< 2[Zaman ve Zemin] [= 6]. )
( Kur'ân, Kelâmullah'ın fotoğrafıdır. )
( Kur'ân, sana özel gönderilen mektup gibi okunmalıdır! )
( Çözümleme. VE/+/||/<>/>/< Birleştirme. )
- FURKAN ile/ve/<> TEFRİK
- FÜTURSUZCA ile/ve/||/<> HUNHARCA
- FUZÛLÎ ve/<> İSMAİL EMRE
- G ile/ve/||/<> V ile/ve/||/<> a ile/ve/||/<> (x,y,z ile/ve/||/<> t)
( Gama. İLE/VE/||/<> Hız. İLE/VE/||/<> İvme. İLE/VE/||/<> Mekân. İLE/VE/||/<> Zaman. )
- GADAP/GADAB ile/ve/||/<> GİRDAP/GİRDAB
- GAFLET ile/ve KİBİR
- GAFLET ile/ve SEYYİAT
- GAFLET ile/ve/değil TESADÜF
- GAFLET ile/ve UYUŞUKLUK
- GAİP | GAİBE ve MUHATAP | MUHATABA ve MÜTEKELLİM
( Serçe Parmak | Yüzük Parmağı VE Orta Parmak | İşaret Parmağı VE Baş Parmak )
( Müzekker | Müennes VE Müzekker | Müennes VE Ben. )
( Sağ elin avuç içine bakar biçimde )
(
(müzekker) |
(müennes) |
(müzekker) |
(müennes) |
- |
|||
NASARÛ |
NASARNE |
NASARTÜM |
NASARTÜNNE |
(cemi) |
NASARNÂ |
(meal gayr) (Biz) |
|
NASARÂ |
NASARATA |
NASARTÜMÂ |
NASARTÜMÂ |
(tesniye) |
|||
NASARA |
NASARAT |
NASARTE |
NASARTİ |
(müfred) |
NASARTÜ |
(vahide) (Ben) |
|
(gaip) |
(gaibe) |
(muhatab) |
(muhataba) |
(mütekellim)
|
|||
(serçe parmak) |
(yüzük parmağı) |
(orta parmak) |
(işaret parmağı) |
(başparmak) |
- GAL ile/ve GAS
- GALAKSİLERDE:
SAMANYOLU ve/||/<> ANDROMEDA ve/||/<> MESSIER87(M87) ve/||/<> IC 1101
( Dünyanın, içinde bulunduğu galaksi. VE/||/<> Samanyolu'nun, içinde bulunduğu galaksi. VE/||/<> Andromeda'nın, içinde bulunduğu galaksi. VE/||/<> M87'nin, içinde bulunduğu, bilinebilen, en büyük galaksi. )
( ... VE/||/<> Bizden yaklaşık 2.5 milyon ışık yılı uzaklıkta bulunmaktadır. VE/||/<> ... VE/||/<> ... )
- GALEYANA GE(TİRİ)LMEK ile/ve/||/<> OYUNA GE(TİRİ)LMEK
- GALİBİYET ve/> BOZGUN
( Yenilen kişi mutsuz olduğundan, galibiyet nefreti doğurur. Bu nedenle, galibiyeti ve bozgunu terkeden kişi, sevinci bulur. )
( VICTORY/TRIUMPH vs./> ROUT/DEFEAT )
- GALİBİYET ile/ve/değil/yerine FETİH
( [not] VICTORY/TRIUMPH vs./and/but CONQUEST
CONQUEST instead of VICTORY/TRIUMPH )
- GALILEO AÇMAZI ile/ve/||/<> HILBERT OTELİ AÇMAZI ile/ve/||/<> TRISTRAM SHANDY AÇMAZI ile/ve/||/<> CANTOR AÇMAZI
- GALİLEO DÖNÜŞÜMLERİ ile/ve/||/<>/> LORENTZ DÖNÜŞÜMLERİ
- GALILEO ve/||/<>/< VINCENZO
- GÂLİP ile/ve/değil/<> GARİP
( Galip gelen, garip olur/hisseder. )
- GALVANİ ve/||/<> VOLTA
( Kurbağalardaki elektriği keşfetti. VE/||/<> Pili, ilk kez oluşturan. )
( 1780 ve/||/<> 1799 )
- GAMMA ile/ve BOZON
- GAMSIZ/LIK ile/ve/değil/||/<> "GEMSİZ/LİK"
- GARANTİ" ile/ve/değil/||/<>/< "CEPTE"
- GARANTİ ile/ve/<>/||/değil/yerine SİGORTA
( [not] GUARANTEE vs./and/<>/||/but INSURANCE
INSURANCE instead of GUARANTEE )
- GARANTİ ile/ve/değil/yerine TEDBİR
( [not] GUARANTEE vs./and/but PRECAUTION
PRECAUTION instead of GUARANTEE )
- GARANTİCİ/LİK ile/ve/değil/||/< KORKAK/LIK
( Doğru yolu görüp de gitmemek, korkaklıktır. )
- GARÎB ve/<> KARÎB
( Garib olan, karîb olur. )
- GARİP/LİK ile/ve İLGİNÇ/LİK
( WEIRD/STRANGENESS vs./and INTERESTING )
- GARİP ile/ve/||/<> ESİR ile/ve/||/<> ÂŞIK
( Kolay kolay sağaltılamayacak olanlar... )
- GARİP ile/ve/değil/||/<>/< YOKSUN
- GARK ve/> VECD ve/> MEVT
- GARUDA ile/ve GANEÇ(GANESHA)
( Yarı koç, yarı insan. İLE/VE Fil başlı insan. )
- GASTRONOMİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ASTRONOMİ
( Damağını tatmin etmek için yaşamını yok etmek/eden olmak. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Uzayın/doğanın derinliklerini araştırmak/araştıran olmak. [gerek] )
- GAUDI ve/<> ETSURO SOTO
- GAUSS(ÇAN) EĞRİSİ ile/ve/=/||/<> RASTGELELİK
( "Matematik, tüm bilimlerin kraliçesidir." - Carl Friedrich Gauss[Matematik Kralı][Nisan 1777 - 23 Şubat 1855] )
- GAUSS(ÇAN) EĞRİSİ ve/||/<> ZARLARIN RASTGELELİĞİ
( Tüm olasılıklar ve en çok sayının çıkma olasılığındaki zirveler/pikler...
TEK ZAR ATIŞINDA = Her biri için eşit olasılık.
2 ZAR ATIŞINDA = 7[1+6]'nın gelmesi.
3 ZAR ATIŞINDA = Toplamın 11 olması.
4 ZAR ATIŞINDA = Toplamın 14 olması. )
( )
- GAVS-I URÛC ile/ve/<> GAVS-I NÜZÛL
( ORTADA: HATT-I İSTİVÂ )
- GAYB/GAİB ile/ve/değil EŞİK
- GAYRET ile/ve GAYÛR
( Kişinin/kulun uğraşları. İLE/VE Allah'ın kulu için uğraşı. )
- GAYRET ve/||/<>/< HAYRET
- GAYRET ve/||/<>/> RİAYET
- GAYRET ile/ve TAHSİL
( Kişiden. İLE/VE Allah'tan. )
- GAYRET ve/<> TEVEKKÜL
- GAYRET ile/ve/> TEVHİD
- GAYRI ... ile/ve/||/<> NA...
- GAZ MOLEKÜLÜNDE:
SICAKLIĞIN YÜKSELMESİ ile/ve/||/<>/> HIZLI HAREKET
( Bir gazın molekülleri, sıcaklık yükseldikçe daha hızlı hareket eder. Bununla birlikte, moleküllerin arasındaki çarpışmasnın şiddeti de artar. Moleküllerin ortalama hızı, mutlak sıcaklğın kare köküyle orantılıdır. )
( Artan sıcaklığın, Güneş'in atasında bulunan hidrojen gazı üzerindeki ilk etkisi, çarpışmalar sonucunda hidrojen moleküllerinin [H2] ayrı ayrı hidrojen atomlarından oluşan bir gaz [H] üretmek üzere parçalanması olmuştur. )
- GAZ ve/<> KABIZLIK/İNKIBAZ
- GAZÂLÎ ve FAHREDDİN RÂZİ
- GAZANFER AĞA SEBİLİ ile/ve GAZANFER AĞA SEBİLİ
( Fatih Bozdoğan Su Kemeri ve Karikatür Müzesi yanında. İLE/VE Eyüp, Otakçılar'da. )
( Kapı Ağası Gazanfer Ağa, Mimar Davud Ağa'ya yaptırtmıştır. [1596] İLE/VE Kızlar Ağası Gazanfer Ağa yaptırmıştır. [1599] )
- GAZANFER ÖZCAN ve/||/<> FECRİ EBCİOĞLU
( )
- GAZETE OKUMAK ile/ve/<>/||/değil/yerine KİTAP OKUMAK
- GAZETE ile/ve/||/<> RESMÎ GAZETE
- GAZETECİ/LİK ile/ve/değil/||/<> YAZAR/LIK
- GAZETECİ ile/ve FOTOĞRAFÇI
- GAZETECİLİK ile/ve/||/<>/>< YAZIN
- GAZLAR ile/ve ASIL GAZLAR
( ... İLE/VE Helyum, neon, argon, kripton, ksenon, radon. )
- GAZYUVARI/ATMOSFER ile/ve/değil EŞİK
- GAZZÂLÎ ÖNCESİ ile/ve SONRASI
( Meşşaîlerin diliyken, Gazzâlî sonrasında, aklın küllî dili haline geldi. Bu nedenle Kategoriler konusu Mantık'tan çıkartılıp Fizik'e aktarıldı. )
- GEBE/LİK ve/||/<> GEBERMEK[< KABARMAK/GABARMAK]
(
)
- GEBELİK BELİRTİLERİ ile/ve/değil/||/<> ÂDET BELİRTİLERİ
- GEBELİK ile/ve/||/<>/> EBELİK
( Ben/sen. İLE/VE/||/<>/> Ben/o. )
- GEBELİKTE:
İLK 3 AY ile/ve/<> İKİNCİ 3 AY ile/ve/<> ÜÇÜNCÜ 3 AY
( http://www.DilaraKocak.com.tr/gebelik )
- GEBREOTU ile/ve/<>/> GEBRE/KEBERE
( Gebreotugiller ailesinin, çalıya benzer örnek bitkisi. İLE/VE/<>/> Gebreotunun yemişi. )
( CAPPARIS cum ... )
- GEÇ KALMIŞLIK ile/ve/||/<> GERİ DÖNÜLEMEZLİK
- GEÇ!:
EMİR VERMEK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< DÜŞÜNCESİNİ/İSTEĞİNİ DÜMDÜZ SÖYLEMEK
( Bazı/çoğu (bilgisiz/görgüsüz) kişi/ler, bazen/çoğunlukla kendini, herkesin/herşeyin merkezinde "görenler"/zannedenler, başkalarına söylediklerini, emir olarak değil zihninde ne varsa, hiçbir dilbilgisine sahip olmadan ya da uymadan, kabalıkla söyler. Bunu görür görmez, anladığımız anda, üstlerine fazla gitmemek ve bunları karıştırmamak gerekir. [Bazen de hadlerini bildirmek gerekiyorsa bildirilebilir tabii.] )
- GEÇ ile/ve GÜÇ
[BİR ŞEYİN:
GEÇ OLMASI ile/ve GÜÇ OLMASI/OLMAMASI]
( Olsun. İLE/VE Olmasın! )
- GECE UYKUSU ile/ve/||/<> GÜNDÜZ (ÖĞLE) UYKUSU/KAYLÛLE[Ar.]
- GECE:
BUBAŞ ile/ve/||/<>/> ARABAŞ ile/ve/||/<>/> OBAŞ
( Çay içilip çerez yenen akşam saati. İLE/VE/||/<>/> Yatmadan önceki zaman dilimi. İLE/VE/||/<>/> Gecenin sabaha yakın olan bölümü, sahur vakti. )
- GECE[< GEÇ(>< ERKEN)]/TÜN/DÜN ile/ve/değil/yerine/<>/>< GÜN/DÜZ
( Birlik/Vahdet. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/>< Çokluk/Kesret. )
( Gece/karanlık önceliklidir. )
( [Fars., Ar.] ŞEB-TÂ-BE-SEHER: Geceden sabaha kadar. )
( ŞEB Ü RÛZ: Gece gündüz. | RÛZ Ü ŞEB: Gündüz gece. )
( MELEVÂN: Gece ile gündüz.[MÂ-DÂM-EL-MELEVÂN: Gece ve gündüz devam ettikçe. | MÂ-TEÂKAB-EL-MELEVÂN: Gece ile gündüz birbiri ardı sıra geldikçe.] YA'FUR[çoğ. YAÂFÎR]: Gecenin beşte/altıda bir gibi bölümü. )
( Hakikat. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/>< Şeriat. )
( TÜNMEK: Havanın kararıp gece olması. )
( LEYL ile/ve/değil/yerine/<>/>< ... )
( DÜN, ŞEV, ŞEB[çoğ. ŞEBÂN], TAHT-I ABNÛSÎ ile/ve/değil/yerine/<>/>< NEHÂR, RÛZ, TAHT-I ÂC )
( [not] NIGHT vs./and/but/<>/>< DAYTIME/DAYLIGHT
DAYTIME/DAYLIGHT instead of NIGHT )
- GECE/KARANLIK ile/ve/değil KAR FIRTINASI/TİPİ
- GECE ve/||/<> ÇÖL
( İç. VE Dış. )
- GECE ve DİNGİNLİK ve DİNLENMEK
- GECE ve/<> İÇ ÂLEM
- GECE ile/ve KARANLIK GECE
( ŞEB-İ YELDÂ: En uzun gece/ler. [20. ve 26. günleri arasındaki 1 haftalık süre.] | 22 Aralık'taki en uzun gece. )
( NIGHT vs./and DARK NIGHT )
- GECE ile/ve MUHAK
- GECEKONDU ile/ve/değil VİLLAKONDU
- GEÇERLİ/LİK ile/ve/= GERÇEK
( Gerçek, samimi eylemin meyvesidir. )
( Bİ-L-Fİ'L: Gerçekten. )
( VALID vs./and/= REAL
Truth is the fruit of earnest action. )
- GEÇERLİ/LİK ile/ve/değil GÜNCEL/LİK
- GEÇERLİ/LİK ile/ve YARARLI/LIK
( VALID vs./and BENEFICIAL )
- GEÇERLİ/LİK ile/ve/<>/değil YETERLİ/LİK
- GEÇERLİ ile/ve/||/<> İŞLEYEN
- GEÇERLİK ile/ve/değil/||/<>/> GEÇERLİLİK
- GEÇERLİLİK ile/ve/<> BAĞLAYICILIK
- GEÇERLİLİK ve/||/<> TUTARLILIK ve/||/<> TARİHSELLİK
- GEÇİCİ ÇÖZÜM ile/ve/değil/||/<>/< ARA ÇÖZÜM
- GEÇİCİ NUR ile/ve SOYUT NUR ile/ve NURLAR NURU
- GEÇİCİ/LİK ile/ve/||/<> (")UÇUCU/LUK(")
- GEÇİCİ/LİK ile/ve/<> GEÇİŞLİ/LİK
- GEÇİCİ/ÖN YARGI ile/ve/||/<>/> YARGI
- GEÇİCİ ile/ve ALDATICI
( TEMPORARY vs./and ILLUSION )
- GEÇİCİ ile/ve KALICI
( Kendi, istikrarlı, sabit olmayan bir zihinde, herhangi bir şey nasıl kalıcı olabilir? )
( Geçici olanın içindeki kalıcı olanı, gerçek olmayanın içinde gerçek olanı araştırın. )
( Geçicilik, gerçek olmayışın kanıtıdır. )
( Geçicilik, gerçekdışılığın en iyi kanıtıdır. )
( Olgun kişinin nutuğu, içerikli; yaşama biçimiyse kalıcı olmalıdır. )
( TEMPORARY vs./and PERMANENT
How can anything be steady in a mind which itself is not steady?
Enquire what is permanent in the transient, real in the unreal.
Transiency is the best proof of unreality. )
- GEÇİCİ ile/ve/değil ÖZEL
- GECİKME ile/ve/<> "FİJİ ZAMANI"
( ... İLE/VE/<> Fiji'lilerin randevuya geç kaldıklarındaki mazeretleri ve sözleri. )
- GECİKTİRME ile/ve/değil/yerine/<> ÖTELEME
- GEÇİLEMEZ ile/ve/değil/||/<>/< GEÇİŞTİRİLEMEZ
- GEÇİM SIKINTISI ile/ve/> CAN SIKINTISI
( Geçim sıkıntısı olanların, can sıkıntısı yaşama fırsatları bulunmaz. )
- GEÇİMSİZ/LİK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< SEVGİSİZ/LİK
- GEÇİRMEK ile/ve/değil/||/<>/< ULAŞTIRMAK
- GEÇİŞ ile/ve/değil/||/<>/< EŞİK
- GEÇİŞ ile/ve/||/<> SÜREKLİLİK
- GEÇİŞKEN/LİK ile/ve/||/<> İLİŞKİLİ/LİK
- GEÇİŞTİRMEK ile/ve "BASTIRMAK"
- GEÇİŞTİRMEK ile/ve/<> "İDARE ETMEK"
- GEÇİŞTİRMEK ile/ve/değil/yerine HIZLANDIRMAK
- GEÇİŞTİRMEK ile/ve/<> ÖTELEMEK
- GEÇİT ile/ve/değil EŞİK
- GEÇİT ile/ve KOYAK/KISIK/KLÜZ
( ... ile/ve VADİ )
- GEÇMEK ile/ve AŞMAK
- GEÇMİŞ İNANÇ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GEÇMİŞİN KOŞULLARI
- GEÇMİŞ ile/ve/değil GEÇMİŞTEKİ
- GEÇMİŞ ile/ve/değil GEÇMİŞTEKİ
- GEÇMİŞ ile/ve/değil/||/<> GELENEK
- GEÇMİŞ ile/ve/fakat/ne yazık ki SENDE/ONDA GEÇMEMİŞ
- GEÇMİŞ ile/ve/<>/> ŞİMDİ ile/ve/<>/> GELECEK
( Anılardadır. İLE/VE/<>/> Hayal gücündedir. )
( Değişmezdir. İLE/VE/<>/> Belirsizdir. )
( Değiştiremeyiz fakat bilebiliriz. İLE/VE/<>/> Bilemeyiz fakat değiştirebiliriz. )
( Constant. vs./AND/<>/> Unknown/indefinite.
In memory. vs./AND/<>/> In imagination.
We cannot change but we can/should know. vs./AND/<>/> We cannot know but we can/might/should change. )
( "Şimdi"ye odaklanmış olan bir şey, benimledir. Çünkü ben, sonsuz şimdiyim, an içinde var olanım. Şimdi olan olaya verdiğim de kendi gerçekliğimdir. )
( A thing focussed in the now is with me, for I am ever present; it is my own reality that I impart to the present event. )
( Nesneler ve düşünceler, sürekli değişmektedir. Şu anda olanın gerçek olduğu deneyimi ise asla değişmez; düşlerde bile. )
( Things and thoughts have been changing all the time. But the feeling/experience that what is now is real has never changed, even in dream. )
( PAST vs./and/<>/> FUTURE )
- GEÇMİŞE BAKMAK ve/<> GELECEĞİ KURMAK
- GEÇMİŞE BAKMAK ve GELECEĞİ KURMAK
- GEÇMİŞE SAPLANMAMAK ve/||/<> GELECEĞE ODAKLANMAMAK
- GEÇMİŞE YÜRÜMEZLİK/TEK YÖNDE DEĞİŞİM ile/ve/=/||/<> TERSİNEMEZLİK
- GEÇMİŞİ "UNUTMAK" ile/ve/||/<> YARINI "ANIMSAMAK"
- GEÇMİŞİ TOPARLAMAK ve/> GELECEĞİ BELİRLEMEK
( İkisi de, olabildiğince/olabildiği kadar. )
- GEÇMİŞİ:
AYDINLATMAK ile/ve/||/<>/> ANLAMAK
( Tarih uzmanlarınca. İLE/VE/||/<>/> Her bir kişi, düşünür ve felsefe uzmanlarınca. )
- GEÇMİŞİNİ ÖNEMSEMEMEK ile/ve/>/değil GEÇMİŞİNDEN GERİDE KALMAK
- GEÇMİŞTEKİ (BAZI DURUMLARI) UNUTMAMAK ile/ve/değil/fakat/||/<>/> SAPLANIP KALMAMAK
- GEEK ile/ve/||/<>/> NERD
( )
- GEĞİRMEK ile/ve OSURMAK
( Kültürlere göre ikisi de çok büyük ayıp/yanlış/hata olarak da, sıradan bir durum olarak da algılanabilmekte/değerlendirilebilmektedir. )
( Bazı kültürlerde, yemek sırasında yellenme bile sıradan bir durum olarak karşılanabilmektedir. )
( FLATUS VOCES )
( Üstten. İLE/VE Alltan. )
( Ağızdan. İLE/VE Anüsten. )
( TECEŞŞÜ', TEFTÎH[< FETH | çoğ. TEFTÎHÂT] ile/ve ZARTA )
( ÂRÛG, ÂCÜL ile/ve ... )
( TO BELCH, BURP, ERUCTATION vs./and TO FART )
- GEL-GİT/MED-CEZİR:
DÜNYADA ile/ve/<> GÜNEY ÇİN DENİZİ'NDE
( ... İLE/VE/<> Her 6 saatte bir gerçekleşmektedir. Borneo Adası'ndaki, Malezya'nın Sarawak eyaletindeki Sarawak Irmağı'nın akış yönünün bile değişmesine neden olmaktadır. )
- GEL-GİT ile/ve/||/<> GİT-GEL
- GELECEĞE (BİR/KAÇ) ÇOCUK BIRAKMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÇOCUK(LAR)A GELECEK BIRAKMAK
- GELECEK ve MİMARÎ ile/ve/||/<> MİMARÎ ve GELECEK
- GELECEK ile/ve/<> UZAK GELECEK
( )
- GELECEKTEN ÜMİDİ/Nİ KESMEK ile/ve/değil/<> YAPACAKLARINDAN VAZGEÇMEK
- GELEN ile/ve/||/<> GEÇEN
- GELEN ile/ve/=/||/<> GİDEN ile/ve/=/||/<> KALAN
( Üçü de "Bir"! [Fark yoktur, "aranmaz"/bulunmaz!] )
( ['e ...]
"Git" dememek. İLE/VE/=/||/<> "Kal" dememek. İLE/VE/=/||/<> ... )
- GELENEK:
SOMUT ile/ve/||/<>/< SOYUT
( İçi boş. İLE/VE/||/<>/< Evrensel. )
- GELENEK:
UYGULAMALI ile/ve/||/<>/< METİN TABANLI
- GELENEK ile/ve/değil/<> BELLEK
( Sürüyorsa/yaşanıyorsa. İLE/VE/DEĞİL/<> "Yaşatılmaya" çalışılıyorsa. )
- GELENEK ile/ve/değil/<> ÇOĞUNLUK
- GELENEK ile/ve DİZGE
( TRADITION vs./and SYSTEM )
- GELENEK ve/> GELECEK
( TRADITION and/> FUTURE )
- GELENEK ile/ve GELENEKÇİ GELENEK
( TRADITION vs./and TRADITIONAL TRADITION )
- GELENEK ile/ve/<> GENELLİK
- GELENEK ile/ve/<> GEREKLİLİK
( TRADITION vs./and/<> NECESSITY )
- GELENEK ile/ve/değil/<> GÖRENEK
( ... İLE/VE/DEĞİL/<> Bir şeyi, eskiden beri görüldüğü gibi yapma alışkanlığı. )
- GELENEK ile/ve/<> MODERNİTE
- GELENEKSEL ENTELEKTÜEL ile/ve/<> ORGANİK ENTELEKTÜEL
( Öğretmenler, yöneticiler vb. İLE/VE/<> Kurum, sınıf, küme vb. )
- GELENEKSEL MİTOLOJİ ile/ve DİNSEL MİTOLOJİ
- GELENEKSEL ile/ve/değil/yerine/||/<> KAVRAMSAL
- GELENEKSELLEŞME/GELENEKSELLİK ile/ve/||/<>/< KURUMSALLAŞMA/KURUMSALLIK
- GELENEKTE, TEVHİD:
AKIL ÜZERİNDEN ile/ve/> KALP VE DUYGU ÜZERİNDEN
( Tenzih ile. İLE/VE/> Teşbih üzerinden. )
( İkisinde de, sur üflenerek çağrılırdı. )
- GELENEKTE:
İNŞÂ ile/ve/ya da İMHÂ
- GELENEKTE:
SÜREKLİLİK ile/ve/||/<> ELEŞTİRELLİK
- GELENEKTE:
SÜREKLİLİK ile/ve/<> TUTARLILIK
( CONTINUITY vs./and/<> CONSISTENCE :IN TRADITION )
- GELENİN ile/ve/<> DÖNENİN
( Malı. İLE/VE/<> Canı. )
- GELİN-DAMAT ve/||/<> SAĞDIÇ
( ... VE/||/<> Düğünde, gelin ya da güveye kılavuzluk eden kişi. )
- GELİN/KELİN[dvnlgttrk] ve/<> DAMAT/GÜVEY
( İ'SÂR[Ar.]: Gelin olma çağına gelme. )
( ARÛS ve/<> ARÎS )
( BEYÛ/BEYÛG ve/<> ARÎS )
( BRIDE and/<> GROOM )
- GELİP GEÇEN ve/||/<>/> GÜLÜP GEÇMEK
- GELİP GEÇEN ile/ve/değil/yerine SÜREKLİLİK
- GELİR ile/ve KAZANÇ
( İRAT ile/ve ... )
( INCOME/REVENUE vs./and EARNINGS/GAIN )
- GELİRİNİ KULLANMA/TÜKETME:
YAŞAMAK ÜZERE ve/||/<>/> HAYIR İŞLEMEK ÜZERE ve/||/<>/> "HAYIR!" DİYEBİLMEK ÜZERE
- GELİŞ(TİR)MEK ile/ve/değil/yerine/||/<> İYİLEŞ(TİR)MEK
- GELİŞİGÜZEL ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< KENDİNCE
- GELİŞİGÜZELLİK ile/ve KEYFÎLİK
( CASUAL vs./and ARBITRARINESS )
- GELİŞİM ODAKLI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GELİŞİME YÖNELİK
- GELİŞİM VE DEĞİŞİM İÇİN:
ZORUNLULUK ile/ve/||/<> YOKLUK
- GELİŞİM/DEĞİŞİM:
YUKARIDAN, AŞAĞI ile/ve/değil/yerine/||/<> İÇTEN, DIŞA
(
)
- GELİŞİM ve/||/<> ARINMA ve/||/<> YOZLAŞMAMA
- GELİŞİM ile/ve/<> DERİNLEŞME
( DEVELOPMENT vs./and/<> DEEPEN )
- GELİŞİM ile/ve DÖNÜŞÜM
( DEVELOPMENT/IMPROVEMENT/PROGRESS vs./and TRANSFORMATION )
- GELİŞİM ile/ve/||/<> GELİŞMEK
( DEVELOPMENT vs./and/||/<> EVOLVE )
- GELİŞİM ile/ve/> İLERLEME
( Yaptığı işi iyi yapan kişi ilerleyecektir. )
( İlerleme ancak hazırlık aşamasında olur. )
( Kişinin daha da ilerlemesi için olanca cesârete gereksinimi vardır. )
( Sessizlik ve Sükûnet içinde, gelişirsiniz. )
( Nasıl ilerlemeli? İki kâse pirinç feda edilerek. )
( Doğru yönde ilerlediğimi nereden bileceğim? Göreviniz hakkında gösterdiğiniz azim, kararlılık, berraklık ve sadakatte ilerleyişinizle. )
( Olgun kişi, atalarının bilgelik ve deyişlerini inceleyerek kişiliğini geliştirir. )
( İlerlemenin işaretleri nelerdir? Tüm endişelerden kurtulmuşluk, bir rahatlık ve sevinç hali, içte derin bir huzur, dışta bol enerji. )
( Yükselen güneş, ilerlemeyi simgeler. )
( Senden ileride olanlara gelişmek için, geride olanlara da rahatlamak için bak. )
( One needs all the courage to go further.
In Silence and Peace, you grow.
How shall I know that I am moving in the right direction?
By your progress in intentness, in clarity and devotion to the task.
What are the signs of progress?
Freedom from anxiety; a sense of ease and joy; deep peace within and abundant energy without. )
( DEVELOPMENT/IMPROVEMENT vs./and/> PROGRESS )
- GELİŞİM ile/ve/||/<>/> OLGUNLAŞMA
- GELİŞİM ile/ve OLUŞUM
( DEVELOPMENT vs./and FORMATION/CONSTITUTION )
- GELİŞİM ile/ve SIRADÜZEN
( DEVELOPMENT vs./and HIERARCHY )
- GELİŞİM ile/ve TAMAMLANMA
( DEVELOPMENT vs./and TO GET COMPLETE, COMPLEMENT )
- GELİŞİM ile/ve/||/<>/> UYGARLIK
- GELİŞİM ve/||/<>/>/< UYGULAMA
- GELİŞİM ile/ve/> YENİLİK
( DEVELOPMENT/IMPROVEMENT vs./and/> INNOVATION/REFORM/NEWNESS )
- GELİŞİMDE:
ZORUNLULUK ile/ve/<> CESÂRET
- GELİŞME ile/ve/<> DÖNÜŞME
- GELİŞME ile/ve GENLEŞME
( Hi, You probably get a ton of emails about "getting on the first page of Google." Too bad most of them are SCAMS. If you REALLY want to rank higher, you absolutely need to get this one part right: https://moreseotraffic.top/wal/?=farklar.net It's backed by data from thousands of SEO campaigns, across all industries. Just imagine what it could do for your business. Crystal DeMatio 964-2055 E. Badillo St Covina, CA 91724 If you prefer not to receive commercial messages regarding seo for your business, please remove yourself here: https://www.moreseotraffic.top/out.php/?site=farklar.net )
( TO DEVELOPE vs./and TO DILATE/EXPAND )
- GELİŞME ile/ve/değil/yerine/||/<> OLGUNLAŞMA
- GELİŞME ile/ve/<>/> YAYGINLAŞMA
- GELİŞMİŞ/LİK ve/||/<>/> YALINLAŞ(TIRIL)MIŞ/LIK
( Yalınlaşmak/yalınlaştırabilmek, gelişmişliğin, en son durumudur. )
- GELİŞMİŞLİĞİN, OLGUNLUĞUN/KEMÂLÂTIN SONU:
YALINLIK ve/||/<> SÜKÛT
- GELİŞTİRME ile/ve/<> GÜÇLENDİRME
( Güç ve hayırlar herkes içindir ve isteyen herkese hazırdır. )
( Power and grace are for all and for the asking. )
( DEVELOPMENT/IMPROVEMENT vs./and/<> TO STRENGTHEN )
- GELİŞTİRME ile/ve/<> ÖNÜNÜ/ÖTESİNİ AÇIK TUTMAK
( TO DEVELOP vs./and/<> TO MAKE/KEEP OPEN THE FURTHER )
- GELİŞTİRME ile/ve/<> PEKİŞTİRME
( TO PROGRESS vs./and/<> TO CONSOLIDATE )
- GEMİLERİ YAKMAK ile/ve KÖPRÜLERİ ATMAK
- GEMİNİN, SU YÜZEYİ:
ÜSTÜ ile/ve/<> ALTI/FRİBORD[İng.]
- GEN ve/||/<>/> HAPLOGRUP ve/||/<>/> Y SOYAKTARANI
- GEN ve/<> HOLOGRAM
- GEN ile/ve/||/<>/> KROMOZOM
( DNA'nın işlevsel bir birimi. İLE/VE/||/<>/> Genleri taşıyan yapı. )
- GEN ile/ve/||/<> MC1R GEN
( ... İLE/VE/||/<> Deri rengi[pigmentasyonu] üreten genlerden biri. )
- GENÇ ve/<> BİSİKLET
- GENDLIN ile/ve/||/<>/< ROGERS
- GENEL <> ÖZEL ile/ve/değil/yerine BİÇİM <> ÖZ
- GENEL AF ile/ve/değil KISMÎ GENEL AF
- GENEL DUYULAR ile/ve/<> ÖZEL DUYULAR
( Görme, İşitme, Dokunma. İLE/VE/<> Koklama, Tatma. )
( Bellek kayıtları yoğundur. İLE/VE/<> Bellek kayıtları hafiftir. )
- GENEL GERÇEKLİK ile/ve/||/<>/>/< ETKİLİ GERÇEKLİK
- GENEL-GEÇER ile/ve/değil/||/<> DEĞİŞMEZ
- GENEL ile/ve/değil/yerine/||/<> "AĞIRLIKLI"
- GENEL ile/ve/yerine/değil ÇEŞİTLİ
( [not] GENERAL vs./and/but VARIOUS
VARIOUS instead of GENERAL )
- GENEL ile/ve EVRENSEL
( ... İLE/VE Somutta çeşitlilik. )
- GENEL ile/ve EVRENSEL
- GENEL ile/ve GENİŞ
( GENERAL vs./and EXTENSIVE )
- GENEL ile/ve/değil/<> KABUL
- GENEL ile/ve KAPSAYICI
- GENEL ile/ve/değil MİLLÎ
( [not] GENERAL vs./and/but NATIONAL )
- GENEL ile/ve/değil OLAĞAN
( [not] GENERAL vs./and/but USUAL/POSSIBLE )
- GENEL ile/ve ORTAKLAŞA
( GENERAL vs./and COLLECTIVELY )
- GENEL ile/ve/<> ÖZEL
( Beyan. İLE/VE/<> Örnek. )
( Zıtlar vardır fakat zıtlık yoktur. )
( Hastalık "yoktur", hasta vardır. )
( Bazen ve/ya da bazı durumlarda/koşullarda, bir ilke için "herkesten", bazen de bir kişi/insan için tüm ilkeler("imiz")den vazgeçebilmeliyizdir/vazgeçmeliyizdir! )
- GENEL ile/ve TEMEL
( Uzlaşım. İLE/VE Zorunluluk. )
( GENERAL vs./and BASIC )
- GENEL ile/ve TÜMEL
( Vahdet. İLE/VE Ahad. )
( Zorunluluk yoktur/olmaz! İLE/VE Zorunluluk vardır, aranır ve/ya da bulunmak zorundadır. )
( GENERAL vs./and UNIVERSAL )
- GENELDE ile/ve/değil TEMELDE
- GENELGE ile/ve/||/<>/> YÖNERGE
( Bağlayıcılığı vardır. İLE/VE/||/<>/> Bağlayıcılığı yoktur. )
- GENELLEME ile/ve "BÜYÜLTMEK"
( GENERALIZATION vs./and TO EXAGGERATE )
- GENELLEME ile/ve/değil "SIÇRAMA"
( [not] GENERALIZATION vs./and/but "TO LEAP" )
- GENELLEME ile/ve/değil ABARTMA
( [not] GENERALIZATION vs./and/but TO EXAGGERATE )
- GENELLEME ile/ve/> AYRIMCILIK
- GENELLEME ile/ve/değil/yerine DEĞİLLEME
( [not] GENERALIZATION vs./and/but NEGATION
NEGATION instead of GENERALIZATION )
- GENELLEME ile/ve EKSİK TÜMEVARIM
( Her şeyi genelleştirmeyi seven kişi, çoğunlukla yalan söyler. )
- GENELLEME ile/ve/<> EZBERİNİ SÖYLEMEK
- GENELLEME ve/||/< GENELLEMENİN FARKINDALIĞI
- GENELLEME ile/ve/||/<>/> HATA
( GENERALIZATION vs./and MISTAKE )
- GENELLEME ile/ve/<> İNDİRGEME ile/ve/<> SİLME ile/ve/<> ÇARPITMA
- GENELLEME ile/ve/<>/|| KABUL
- GENELLEME ile/ve/<> ÖTEKİLEŞTİRME
- GENELLEME ile/ve/değil SINIRLAMA
( [not] TO DEFINE vs./and/but LIMITING )
- GENELLEME ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YORUM
- GENELLEME ile/ve/değil YUVARLAMA
- GENELLEŞTİRME ile/ve MUTLAKLAŞTIRMA
- GENELLEŞTİRME ile/ve SOYUTLAŞTIRMA
- GENELLEŞTİRME ile/ve SOYUTLAYARAK GENELLEŞTİRME
- GENELLİKLE ile/ve/değil/||/<>/< BÜYÜK/YÜKSEK OLASILIKLA
- GENERK/DEVLET[Ar.] ile/ve/değil/||/<>/< ULUS/MİLLET[Ar.]
- GENETİK ile/ve/değil/||/<>/> EPİGENETİK
( )
( Genetik bir "öykü/süreç" değiliz! )
( %5 ile/ve/değil/||/<>/> %95 )
( Kalıtsal verileri inceleyen bilim dalı. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Genlerin çevresel etmenler tarafından nasıl denetlendiğini inceleyen bilim dalı. | DNA dizisindeki değişikliklere dayanmayan, mitoz ve bazen mayoz bölünmede kalıtılabilen gen işleyiş değişikliklerini inceleyen bilim dalı. )
( ... İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Conrad Hal Waddington [08 Kasım 1905 - 26 Eylül 1975] )
- GENEZ ile/ve/||/<> GENEZE
( Kolay. İLE/VE/||/<> Gizlenerek beklenilen yer. )
- GENİŞ ZAMAN ile/ve/<> GENELLEŞTİRME
- GENİŞ ZAMANDA ile/ve/||/<> DAR ZAMANDA
( Sıkı olabilirsek. İLE/VE/||/<> Ferah olabiliriz. )
- GENİŞ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KAPSAMLI
- GENİŞ ile/ve/||/<>/< KUŞATICI
- GENİŞLEME" ile/ve "GÜÇLENME"
- GENİŞLEME ile/ve FERAHLAMA
( TO WIDEN vs./and TO BECOME SPACIOUS, TO FEEL RELIEVED )
- GENİŞLEME ile/ve/<> SEYRELME
- GENİŞLEME ile/ve YAYILMA
( TO WIDEN vs./and TO EXTEND )
- GENİŞLETİLEBİLİR İŞARET DİLİ/EXTENSIBLE MARKUP LANGUAGE/XML[İng.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/> (YAPILANDIRILMIŞ VERİ DEĞİŞİMINDE) JAVASCRIPT NESNE GÖSTERİMİ/JAVASCRIPT OBJECT NOTATION/JSON[İng.]
( Bir biçimlendirme dilidir ve verileri tanımlamak için etiketleri kullanır. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Verileri nesneler biçiminde tanımlamak için anahtar/değer çiftlerini, diziyi vb. kullanır. )
( Karmaşık veriler için etiketleri tekrarlamamız gerekebilir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Veriler, nesneler olarak temsil edilebilir. [Bu nedenle, JSON hafiftir ve XML'den daha hızlıdır.] )
- GENİŞLETME ile/ve SAĞLAMLAŞTIRMA
( TO GET WIDEN vs./and TO STRENGTHEN/FORTIFY/CONSOLIDATE )
- GENİTAL:
SİVİLCE ile/ve/||/<> UÇUK
- GENKAN ile/ve/||/<> ZAŞİKİ ile/ve/||/<> ENGAVA
(
Genkan [ 玄関 ]
Tanım: Japon evlerinin giriş kısmı olan genkan, dış mekân ile iç mekân arasında yer alan geçiş alanıdır.
- Ayakkabılar burada çıkarılır ve getabako adlı ayakkabılığa konur.
- Zemin seviyesi evin içinden daha düşüktür.
- Konuklar burada karşılanır, içeri alınmadan önce değerlendirilir.
Zaşiki [ 座敷 ]
Tanım: Tatami kaplı, genellikle konukların ağırlandığı ve törenlerin düzenlendiği geleneksel oturma odasıdır.
- Tatami döşemelidir ve fusuma ya da shoji ile çevrili olabilir.
- Tokonoma[süs nişi] bulunur.
- Çay seremonisi gibi törensel işlevlere sahiptir.
Engava [ 縁側 ]
Tanım: Japon evlerinde iç mekân ile bahçe arasında yer alan ahşap döşemeli geçiş alanıdır; bir tür yarı açık galeri/veranda işlevi görür.
- Genellikle tatami içermez; ahşap zemindir.
- Ev ile dış dünya arasında yumuşak bir sınır oluşturur.
- Doğayı izlemek, dinlenmek, mevsimi deneyimlemek için kullanılır.
- Sessizlik ve sadeliğe dayalı Japon estetiğini yansıtır.
Genkan, Zaşiki ve Engava arasındaki FaRkLaR...
Özellik | Genkan | Zaşiki | Engava |
---|---|---|---|
İşlev | Giriş ve karşılama alanı | Konuk ağırlama ve tören mekânı | Dış mekânla görsel ve fiziksel bağlantı |
Zemin | Düşük, ayakkabılı | Tatami ile kaplı | Ahşap döşeme |
Konum | Ev girişinde | Ev içi, merkezi konumda | Bahçeye bakan dış kenarda |
Mimari Unsurlar | Getabako (ayakkabılık), basamak | Tokonoma, fusuma, shoji | Ahşap zemin, açık ya da yarı açık yapı |
Kültürel İşlev | Ziyaretçi karşılamak ve geçiş hazırlığı | Toplumsal durum gösterimi ve tören | Doğayla etkileşim ve dinginlik |
- GENZEL ve/||/<> GENZEK
( Genizle ilgili. | Genizden çıkarılan (selen), genizsi. VE/||/<> Genizden konuşan, hımhım. )
- GEOMETRİ[Fr./İng. < Yun.] ile/ve TOPOLOJİ[Fr./İng. < Yun.]
( İki nokta arasındaki en yakın mesafeye, doğru denir. )
( Bir şey, yıkılınca, prizmatik durur. )
( Nokta, çizgi, açı, yüzey ve nesnelerin birbiriyle ilişkilerini, ölçümlerini, özelliklerini inceleyen matematik dalı. | Bu konu ile ilgili olan kitap ya da ders. İLE Geometrik nesnelerin nitelikleriyle ilgili özelliklerini ve bağıl konumlarını, biçim ve büyüklüklerinden ayrı olarak alıp inceleyen geometri dalı. )
- GEOMETRİ/HENDESE ile/ve/||/<> MÜSELLESAT[Ar.]/TRİGONOMETRİ[Fr./İng.]
( Trigonometri, bağımsız bir bilim olarak, Meraga'da kurulmuştur. )
( Nokta, çizgi, açı, yüzey ve nesnelerin birbiriyle ilişkilerini, ölçümlerini, özelliklerini inceleyen matematik dalı. | Bu konu ile ilgili olan kitap ya da ders. İLE/VE/||/<> Üçgenleri hesaplamayı konu edinen matematik dalı. )
- GEOMETRİ ve/<> AKLIN DİLİ
- GEOMETRİ ve/||/<> GONİOMETRİ[SİNÜS, COSİNÜS[TAMÂM-I CEYB], TANJANT[TANGENS], COTANJANT[COTENGENS]]
(
|
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 |
0.99985 0.99939 0.99863 0.99756 0.99619 0.99452 0.99255 0.99027 0.98769 0.98481 0.98163 0.97815 0.97437 0.97030 0.96593 0.96126 0.95830 0.95106 0.94552 0.93969 0.93358 0.92718 0.92050 0.91355 0.90631 89879 0.89101 0.88295 0.87462 0.86603 0.85717 0.84805 0.83867 0.82904 0.81915 0.80902 0.79864 0.78801 0.77715 0.76604 0.75471 0.74314 0.73135 0.71934 |
0.99979 0.99929 0.99847 0.99736 0.99594 0.99421 0.99219 0.98986 0.98723 0.98430 0.98107 0.97754 0.97371 0.96959 0.96517 0.96046 0.95545 0.95015 0.94457 0.93869 0.93253 0.92609 0.91936 0.91236 0.90507 0.89752 0.88968 0.88158 0.87321 0.86457 0.85567 0.84560 0.83708 0.82741 0.81748 0.80730 0.79688 0.78622 0.77531 0.76417 0.75280 0.74120 0.72937 0.71732 |
0.99973 0.99917 0.99831 0.99714 0.99567 0.99390 0.99182 0.98944 0.98676 0.98378 0.98050 0.97692 0.97304 0.96887 0.96440 0.95964 0.95459 0.94924 0.94361 0.93769 0.93148 0.92499 0.91822 0.91116 0.90383 0.89623 0.88835 0.88020 0.74178 0.86310 0.85416 0.84495 0.83549 0.82577 0.81580 0.80558 0.79512 0.78442 0.77347 0.76229 0.75088 0.73924 0.72737 0.71529 |
0.99966 0.99905 0.99813 0.99692 0.99540 0.99357 0.99144 0.98902 0.98629 0.92325 0.97992 0.97630 0.97237 0.96815 0.96363 0.95882 0.95372 0.98432 0.94264 0.93667 0.93042 0.92388 0.91706 0.90996 0.90259 0.89493 0.88701 0.87882 0.87036 0.86163 0.85264 0.84339 0.83389 0.84213 0.81412 0.80386 0.79335 0.78261 0.77162 0.76041 0.74896 0.73728 0.72537 0.71325 |
0.99958 0.99892 0.99795 0.99668 0.99511 0.99324 0.99106 0.98858 0.98580 0.98272 0.97934 0.97566 0.97169 0.96742 0.96285 0.95799 0.95284 0.94740 0.94167 0.93565 0.92935 0.92276 0.91590 0.90875 0.90133 0.89363 0.88566 0.87743 0.86892 0.86015 0.85112 0.84182 0.83228 0.82248 0.81242 0.80212 0.79158 0.78079 0.76977 0.75851 0.74703 0.73531 0.72337 0.71121 |
0.99949 0.99878 0.99778 0.99644 0.99482 0.99290 0.99867 0.98814 0.98531 0.98213 0.97875 0.97502 0.97100 0.96667 0.96206 0.95716 0.95195 0.94646 0.94068 0.93462 0.92827 0.92164 0.91472 0.90753 0.90007 0.89232 0.88431 0.87603 0.86748 0.85865 0.84959 0.84025 0.83066 0.82082 0.81072 0.80038 0.78980 0.77897 0.76791 0.75661 0.74509 0.73333 0.72136 0.70916 |
0.99989 0.99869 0.99756 0.99619 0.99452 0.99255 0.99027 0.98769 0.98481 0.98163 0.97815 0.97437 0.97030 0.96593 0.96126 0.95630 0.95106 0.94552 0.93969 0.93358 0.92718 0.92050 0.91355 0.90631 0.89879 0.89101 0.88295 0.87462 0.86603 0.85717 0.84805 0.83867 0.82904 0.81915 0.80902 0.79864 0.78801 0.77715 0.76604 0.75471 0.74314 0.73135 0.71934 0.70711 |
88 87 86 85 84 83 82 81 80 79 78 77 76 75 74 73 72 71 70 69 68 67 66 65 64 63 62 61 60 59 58 57 56 55 54 53 52 51 50 49 48 47 46 45 |
GRAD |
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 |
0.01746 0.03492 0.05241 0.08998 0.08749 0.15010 0.12278 0.14054 0.15838 0.17633 0.19438 0.21256 0.23087 0.24988 0.26795 0.28875 0.30573 0.32492 0.34433 0.36397 0.38386 0.40403 0.42447 0.44523 0.46631 0.48773 0.50953 0.53171 0.55431 0.57735 0.60086 0.62487 0.64941 0.67451 0.70021 0.72654 0.75355 0.78129 0.80976 0.83910 0.86929 0.90040 0.93252 0.96569 |
0.02036 0.03783 0.05533 0.07285 0.09642 0.10805 0.12574 0.14351 0.16137 0.17933 0.19740 0.21560 0.23393 0.25242 0.27107 0.28990 0.30891 0.32814 0.34758 0.36727 0.38721 0.40741 0.42791 0.44872 0.46985 0.49134 0.51320 0.53545 0.55812 0.58124 0.60483 0.62892 0.65355 0.67875 0.70455 0.73100 0.75812 0.78598 0.81461 0.84407 0.87441 0.90569 0.93797 0.97133 |
0.02328 0.04075 0.05824 0.07578 0.09335 0.11099 0.12869 0.14648 0.16435 0.18233 0.20042 0.21864 0.23700 0.25552 0.27419 0.29305 0.31210 0.33136 0.35085 0.37057 0.39055 0.41081 0.43136 0.45222 0.47341 0.49495 0.51688 0.53920 0.56194 0.58513 0.60881 0.63299 0.65771 0.68301 0.70891 0.73547 0.76272 0.79070 0.81946 0.84906 0.87955 0.91099 0.94345 0.97700 |
0.02619 0.04366 0.06116 0.07870 0.09629 0.11394 0.13165 0.14945 0.16734 0.18534 0.20345 0.22169 0.21008 0.25862 0.27732 0.29621 0.34530 0.33460 0.35412 0.37388 0.39391 0.41421 0.43481 0.45573 0.47698 0.49858 0.52057 0.54296 0.56577 0.58905 0.61280 0.63707 0.66189 0.68728 0.71329 0.73996 0.76733 0.79544 0.82434 0.95408 0.88473 0.91633 0.94896 0.98270 |
0.02910 0.04658 0.06408 0.08163 0.09923 0.11688 0.13461 0.15243 0.17033 0.18835 0.20648 0.22475 0.24316 0.26172 0.28046 0.29938 0.31850 0.33783 0.35740 0.37720 0.39727 0.41763 0.43828 0.45924 0.48055 0.50222 0.52427 0.54673 0.56962 0.59297 0.61681 0.64117 0.66608 0.69157 0.71769 0.74447 0.77196 0.80020 0.82923 0.85912 0.88992 0.92170 0.95451 0.98843 |
0.03201 0.04949 0.06700 0.08456 0.10216 0.11983 0.13758 0.15540 0.17333 0.19136 0.20952 0.22881 0.24624 0.26483 0.28360 0.30255 0.32171 0.34108 0.36068 0.38053 0.40065 0.42105 0.44175 0.46277 0.48414 0.50587 0.52798 0.55051 0.57348 0.59691 0.62083 0.64528 0.67028 0.69588 0.72211 0.74900 0.77661 0.80498 0.83415 0.86419 0.89515 0.97209 0.96008 0.99420 |
0.03492 0.05241 0.06993 0.08749 0.10510 0.12278 0.14054 0.15338 0.17633 0.19438 0.21256 0.23087 0.24933 0.26795 0.28675 0.30573 0.32492 0.34488 0.36397 0.38386 0.40403 0.42447 0.44523 0.46631 0.48773 0.50953 0.53171 0.55431 0.57735 0.60086 0.62487 0.64941 0.67451 0.70021 0.72654 0.75355 0.78129 0.80978 0.83910 0.86929 0.90040 0.93252 0.96569 1.00000 |
88 87 86 85 84 83 82 81 80 79 78 77 76 75 74 73 72 71 70 69 68 67 66 65 64 63 62 61 60 59 58 57 56 55 54 53 52 51 50 49 48 47 46 45 |
|
| ||||||||
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 |
57.28996 28.63625 19.08114 14.30067 11.43005 9.51436 8.14435 7.11537 6.31375 5.67128 5.14455 4.70463 4.33148 4.01078 3.73205 3.48741 3.27085 3.07768 2.90421 2.74748 2.60509 2.47509 2.35585 2.24604 2.14451 2.05030 1.96261 1.88073 1.80405 1.73205 1.66428 1.60033 1.58987 1.48256 1.42815 1.37638 1.32704 1.27994 1.23490 1.19175 1.15037 1.11061 1.07237 1.03553 |
49.10388 26.43160 18.07498 13.72674 11.05943 9.25530 7.95302 6.96823 6.19703 5.57638 5.06584 4.63825 4.27471 3.96165 3.68909 3.44951 3.23714 3.04749 2.87700 2.72281 2.58261 2.45451 2.33693 2.22857 2.12832 2.03526 1.94858 1.86760 1.79174 1.72047 1.65337 1.59002 1.53010 1.47330 1.41934 1.36800 1.31904 1.27230 1.22758 1.18474 1.14363 1.10414 1.06613 1.02952 |
42.96408 24.54176 17.16934 13.19688 10.71191 9.00983 7.77035 6.82694 6.08444 5.48451 4.98940 4.57363 4.21933 3.91364 3.64705 3.41236 3.20406 3.01783 2.85023 2.69853 2.53865 2.43422 2.31826 2.21132 2.11233 2.02039 1.93470 1.85462 1.77955 1.70901 1.64256 1.57981 1.52043 1.40411 1.41061 1.35968 1.31110 1.26471 1.22031 1.17777 1.13694 1.09770 1.05994 1.02355 |
38.18846 22.90377 16.34986 12.70621 10.38540 8.77689 7.59575 6.69116 5.97576 5.39552 4.91516 4.51071 4.16530 3.86671 3.60588 3.37594 3.17159 2.98869 2.82391 2.67462 2.53865 2.41421 2.29984 2.19430 2.09654 2.00569 1.92098 1.84177 1.76749 1.69766 1.63185 1.56969 1.51084 1.45501 1.40195 1.35142 1.30323 1.25717 1.21310 1.17085 1.13029 1.09131 1.05378 1.01761 |
34.36777 21.47040 15.60478 11.25051 10.07803 8.55555 7.42871 6.56055 5.87080 5.30928 4.84300 4.44942 4.11256 3.82083 3.56557 3.34023 3.13972 2.96004 2.79802 2.65109 2.51715 2.39449 2.28167 2.17749 2.08094 1.99116 1.90741 1.82906 1.75556 1.68643 1.62125 1.55966 1.50133 1.44598 1.39336 1.34323 1.29541 1.24969 1.25093 1.16398 1.12369 1.08496 1.04766 1.01170 |
31.24158 20.20555 14.92442 11.82617 9.78817 8.34496 7.26873 6.43484 4.76937 5.22566 4.77286 4.38969 4.06107 3.77595 3.52609 3.30521 3.10842 2.93189 2.77254 2.62791 2.49597 2.37504 2.26374 2.16090 2.06553 1.97680 1.89400 1.81649 1.74375 1.67530 1.61074 1.54972 1.49190 1.43703 1.38484 1.33511 1.28764 1.24227 1.19882 1.15715 1.11713 1.07864 1.04158 1.00583 |
28.63625 19.08114 14.30067 11.43005 9.51436 8.14435 7.11537 6.31375 5.67128 5.14455 4.70463 4.33148 4.01078 3.73205 3.48741 3.27085 3.07768 2.90421 2.74748 2.60509 2.47509 2.35585 2.24604 2.14451 2.05030 1.96261 1.88073 1.80405 1.73205 1.66428 1.60033 1.53987 1.48256 1.42815 1.37638 1.32704 1.27994 1.23490 1.19175 1.15037 1.11061 1.07237 1.03553 1.00000 |
88 87 86 85 84 83 82 81 80 79 78 77 76 75 74 73 72 71 70 69 68 67 66 65 64 63 62 61 60 59 58 57 56 55 54 53 52 51 50 49 48 47 46 45 |
1 2 3 4 5 |
. 017 . 035 . 052 . 070 . 087 |
. 018 . 035 . 052 . 070 . 087 |
1. 000 0. 999 . 999 . 998 . 996 |
0. 018 . 035 . 052 . 070 . 088 |
47 48 49 50 |
. 820 . 838 . 855 . 873 |
. 731 . 743 . 755 . 766 |
. 682 . 669 . 656 . 643 |
1. 072 1. 111 1. 150 1. 192 | |
7 8 9 10 |
. 122 . 140 . 157 . 175 |
. 122 . 139 . 156 . 174 |
. 993 . 990 . 988 . 985 |
. 123 . 141 . 158 . 176 |
52 53 54 55 |
. 908 . 925 . 942 . 960 |
. 788 . 799 . 809 . 819 |
. 616 . 602 . 588 . 574 |
1. 280 1. 327 1. 376 1. 428 | |
12 13 14 15 |
. 209 . 227 . 244 . 262 |
. 208 . 225 . 242 . 259 |
. 978 . 974 . 970 . 966 |
. 213 . 231 . 249 . 268 |
57 58 59 60 |
. 995 1. 012 1. 030 1. 047 |
. 839 . 848 . 857 . 866 |
. 545 . 530 . 515 . 500 |
1. 540 1. 600 1. 664 1. 732 | |
17 18 19 20 |
. 297 . 314 . 332 . 349 |
. 292 . 309 . 326 . 342 |
. 956 . 951 . 946 . 940 |
. 306 . 325 . 344 . 364 |
62 63 64 65 |
1. 082 1. 100 1. 117 1. 134 |
. 883 . 891 . 899 . 906 |
. 470 . 454 . 438 . 423 |
1. 881 1. 963 2. 050 2. 145 | |
22 23 24 25 |
. 384 . 401 . 419 . 436 |
. 375 . 391 . 407 . 423 |
. 927 . 921 . 914 . 906 |
. 404 . 425 . 445 . 466 |
67 68 69 70 |
1. 169 1. 187 1. 204 1. 222 |
. 921 . 927 . 934 . 940 |
. 391 . 375 . 358 . 342 |
2. 356 2. 475 2. 605 2. 747 | |
27 28 29 30 |
. 471 . 489 . 506 . 524 |
. 454 . 470 . 485 . 500 |
. 891 . 883 . 875 . 866 |
. 510 . 532 . 554 . 577 |
72 73 74 75 |
1. 257 1. 274 1. 292 1. 309 |
. 951 . 956 . 961 . 966 |
. 309 . 292 . 276 . 259 |
3. 078 3. 271 3. 487 3. 732 | |
32 33 34 35 |
. 559 . 576 . 593 . 611 |
. 530 . 545 . 559 . 574 |
. 848 . 839 . 829 . 819 |
. 625 . 649 . 675 . 700 |
77 78 79 80 |
1. 344 1. 361 1. 379 1. 396 |
. 974 . 978 . 982 . 985 |
. 225 . 208 . 191 . 174 |
4. 331 4. 705 5. 145 5. 671 | |
37 38 39 40 |
. 646 . 663 . 681 . 698 |
. 602 . 616 . 629 . 643 |
. 799 . 788 . 777 . 766 |
. 754 . 781 . 810 . 839 |
82 83 84 85 |
1. 431 1. 449 1. 466 1. 484 |
. 990 . 993 . 995 . 996 |
. 139 . 122 . 105 . 087 |
7. 115 8. 144 9. 514 11. 43 | |
42 43 44 45 |
. 733 . 751 . 768 . 785 |
. 669 . 682 . 695 . 707 |
. 743 . 731 . 719 . 707 |
. 900 . 933 . 966 1. 000 |
87 88 89 90 |
1. 518 1. 536 1. 553 1. 571 |
. 999 . 999 1. 000 1. 000 |
. 052 . 035 . 018 . 000 |
19. 08 28. 64 57. 29 |
( SİNÜS: Trigonometrik bir çember üzerine taşınmış bir yayın ucunun ve bu yaya karşılık olan merkez açısının ordinatı. | KOSİNÜS: Tümler açının sinüsü. | TANJANT: Başka bir çizgiye, eğriye ya da yüzeye dokunan fakat onu kesmeyen çizgi, eğri ya da yüzey. | Bir şeye yalnız bir noktada değen. | KOTANJANT: Bir dik üçgende, komşu kenarın, karşı kenara oranı. )
( )
- GEOMETRİ ve/||/<> RİTİM
- GEOMETRİK ADÂLET ile/ve/||/<>/> ARİTMETİK ADÂLET
- GEOMETRİK ATOMCULUK ile/ve/> MATEMATİKSEL ATOMCULUK ile/ve/> FİZİKSEL ATOMCULUK
- GERARDO MATOS RODRIGUEZ ve EDUARDO GALEANO
( "La Comparsita" tangosunun bestecisi. VE Latin Amerika'yı şiir tadındaki yazılarıyla anlatan yazar.["Aşkın ve Savaşın, Gündüz ve Geceleri" adlı kitabını okumanızı salık veririz.] )
( İkisi de, Uruguay'lıdır. )
- GERARDUS MERCATOR ve/||/<> JODOCUS HONDIUS
( 1512 - 1594 ve/||/<> 1563 - 1612 )
- GERÇEĞİN BİLGİSİ:
DENEYLE BAŞLAR ve/||/<> DENEYLE BİTER
- GERÇEĞİN, BİLİNEBİLECEK YÖNLERİNİ, DOĞRU OLARAK ALGILAMAK ve BİLİNEMEYECEK OLANLARIN, BİLİNEMEYECEĞİNİ DOĞRU OLARAK ALGILAMAK
- GERÇEK DOST:
İYİ GÜNDE ve/||/<> KÖTÜ GÜNDE
( Davetle gelir. VE/||/<> Kendiliğinden gelir. )
- GERÇEK KİŞİ:
[ya] KAÇAR ile/ve/||/<> "ZARAR VERİR"
- GERÇEK KUZEY ile/ve/<> GRİD KUZEYİ ile/ve/<> MANYETİK KUZEY
( Coğrafi kuzey. İLE/VE/<> Haritanın kuzeyi. İLE/VE/<> Pusula kuzeyi. )
- GERÇEK OLMAYAN HAKKINDAKİ FARKINDALIK ile/ve/>< GERÇEK DOĞAMIZ HAKKINDAKİ FARKINDALIK
( Gerçek olmayan hakkındaki farkındalık hali ile gerçek doğanız hakkındaki farkındalık hali arasında bir uçurum vardır. )
( Gerçek olmayanlara olan bağımlılığımızdan vazgeçelim! O zaman, gerçek olan, hızla ve pürüzsüzce kendi yerini alacaktır. )
( From the awareness of the unreal to the awareness of your real nature there is a chasm. )
( Let go our attachment to the unreal! The real will swiftly and smoothly step into its own. )
( AWARENESS ABOUT THE UNREAL vs./and AWARENESS ABOUT THE YOUR REAL NATURE )
- GERÇEK YAŞAM ile/ve/<> SİNEMA
( Gerçek yaşamda, taklit ederiz. İLE/VE/<> Sinemada, gerçek oluruz. )
- GERÇEK:
(SENİ) DEĞİŞTİREN ve/<> DÖNÜŞTÜREN
- GERÇEK" ile/ve/değil/yerine "SAĞLAM"
- GERÇEK/LİK ile/ve/<> BAĞLAYICI/LIK
- GERÇEK/LİK ile/ve/=/||/<> BÜTÜN/LÜK
- GERÇEK/LİK ile/ve/<>/değil GEREKÇE/LİLİK
( Olgularda. İLE/VE/<>/DEĞİL Açıklamalarda/tanımlarda. )
( Gerçeklik, saltık değildir/olamaz. )
- GERÇEK/LİK ile/ve GEREKLİ/LİK
( REAL/ITY vs./and NECESS/ITY )
- GERÇEK/LİK ile/ve HAKİKAT[Ar.]
( Çok. İLE/VE Tek. )
( Varoluş. İLE/VE Varlık. | İlke. )
( Bilimde. İLE/VE Felsefede. )
( ... İLE/VE Var'ı var, yok'u yok olarak bilmektir. )
( ... İLE/VE Varoluşu kişinin iradesine bağlı olmayan. )
( Sürekli değişen, değişmeye mahkum olan. / Olup da bitmeye yönelmiş olan. İLE/VE Ebedî olan. Üstündeki örtü [peçe/lethia(Yun. > alethia)] kaldırılıp altındaki biçimin ortaya çıkması. )
( Beklenmeyen ve tahmin edilemez olan, gerçektir. )
( Saf, karışımsız ve bağımsız olan gerçektir. )
( Gerçek, en yüce mutluluktur. )
( Gerçekten söz etmek bile mutluluktur. )
( Gerçek, kavranamaz olandır. )
( Gerçek olan, sürekli sözsüzdür. )
( Gerçek, gerçek-olmayanda gerçeği görür. )
( Sahte olanlar gittiğinde, geride kalan, gerçek olandır. )
( Geçicilik, gerçekdışılığın en iyi kanıtıdır. )
( Gerçek, herhangi bir amaca hizmet edemez. )
( Gerçek, herkes için her zaman geçerlidir. )
( Gerçek, bilen ve bilinen ikileminin ötesindedir. )
( Gerçek, ŞU AN'da ve BURADA olandır. )
( Gerçeği bilmek, onunla uyum içinde olmak demektir. )
( Gerçeği bilmeye uğraşmayalım. Çünkü zihin yoluyla edinilen bilgi, gerçek bilgi değildir. )
( Gerçeğe varış, bizim bir kişi olmadığımız olgusunun fark edilmesidir. )
( Gerçeğe varmış olan kişiler, çok sessizdir. )
( Gerçeği bir formüle bağlama isteğimiz, onu inkâr demek oluyor, çünkü o sözcüklere sığdırılamaz. )
( Gerçek, bir şeyi ister gibi istenemez. )
( Gerçek, herkes için birdir, ancak sahte olan kişiseldir. )
( Gerçeğin deneyimi diye bir şey yoktur. Gerçek, deneyim ötesidir. )
( Gerçeğin zihinde yansıması için zihnin berraklığı ve sessizliği gereklidir. )
( Ancak, hayrette olduğumuz zaman, gerçeği bilebiliriz. )
( Ancak, gerçeğin kendi olduğumuzda, gerçeği bilebiliriz. )
( Gerçek, keşiftedir, keşfedilmişte değil. )
( Eğer anlatabilirsek, o, gerçek olan değildir. )
( Sözler, sözleri yaratır; gerçek ise sessizdir. )
( Gerçek olmayanı yaratan, zihindir ve sahtenin, sahte olduğunu gören de zihindir. )
( Zaman ve uzay ile sınırlı ve bir tek kişi için geçerli olan, gerçek değildir. )
( Gerçek, sahtenin reddi ve inkârı ile ifade edilebilir -eylemle. )
( Neyin gerçek olmadığını bilebiliriz -ki bu da sahte olandan kurtulmamıza yeter. )
( Gerçeğe varmış kişi, egosuzdur. )
( Neyle aşırı meşgulseniz, onun gerçekliğine inanırsınız. )
( Gereksiniminiz olan tek şey, gerçeğe duyulan samimi özlemdir. )
( Gerçeğin bilinmesi için "ben" ve "benimki" fikirleri gitmelidir. )
( Gerçeğin, zihinde yansıması için zihnin berraklığı ve sessizliği gereklidir. )
( Gerçeği keşfettiğimi ne zaman anlarım? "Bu doğru", "Bu doğru değil" fikri ortaya çıkmadığı zaman. )
( Gerçeği bulmak için günlük yaşamımızın en küçük eylemlerinde gerçek olmalıyız. )
( Gerçeği aramak, üstlenilen tüm işler arasında en tehlikeli olandır, çünkü o içinde yaşadığımız dünyayı yıkar. )
( Gerçeğin aranışında, yalan ve hile olamaz. )
( Eğer amacımız gerçek sevgisi ve yaşam sevgisi ise korkmamıza gerek yoktur. )
( Kendinizi yeterli ve emin hissettiğiniz sürece, gerçek, sizin ulaşamayacağınız yerdedir. )
( Söylenilecek yalan bulamayanların başvurduğu son çözüm, gerçektir. )
( Hakiki olmayanın hakiki olmadığını fark eder ve onu atarsınız. )
( Hakiki olan, zarın hem içinde, hem de dışındadır. )
( Hakikat, gerçekliğin ardında duran dayanakçadır. )
( Hakikat, olguları birliğe getiren ilkedir. )
( Hakikat, "betimlenemez" olduğu ölçüde kendini ortaya koyar; karmaşıktır, anlamı belirsizdir, varlığını karşıtların buluşmasına dayalı olarak sürdürür ve ancak erginleme vahiyleri yoluyla dile getirilebilir. )
( Hakikatin üzerindeki perdelerden biri, dildir. )
( Adâlet, ancak hakikatten; saadet, ancak adâletten doğabilir. )
( HODOS TES ALETHEIA: Hakîkate götüren yol. )
( Hem, hem de. İLE/VE Ne, ne de. )
( The unexpected and unpredictable is real.
What is pure, unalloyed, unattached is real.
The real is bliss supreme.
Even to talk of real is happiness.
The real is inconceivable.
The fact is always non-verbal.
The real sees the real in the unreal.
What remains when the false is no more, is real.
Transiency is the best proof of unreality.
Reality is beyond the duality of the knower and the known.
The real is for all and forever.
Reality is beyond the duality of the knower and the known.
The real is, what is RIGHT NOW and RIGHT HERE.
To know reality is to be in harmony with it.
Do not try to know the truth, for knowledge by the mind is not true knowledge.
Realisation is of the fact that you are not a person.
Realised people are very quiet.
Your very desire to formulate truth denies it, because it cannot be contained in words.
The real cannot be wanted, as a thing is wanted.
Reality is common to all. Only the false is personal.
There is no such thing as the experience of the real. The real is beyond experience.
Clarity and silence of the mind are necessary for the reflection of reality to appear in the mind.
You can know reality only when you are astonished.
You know the real by being real.
Truth is in the discovery not in the discovered.
If you can convey, it is not the real thing.
Words create words, reality is silent.
It is the mind that creates the unreal and it is the mind that sees the false as false.
What is limited in time and space, and applicable to one person only, is not real.
Truth can be expressed only by the denial of the false -in action.
You can know what is not true - which is enough to liberate you from the false.
The realised man is egoless.
Whatever you are engrossed in you take to be real.
All you need is a sincere longing for reality.
For reality to be, the ideas of 'me' and 'mine' must go.
Clarity and silence of the mind are necessary for the reflection of reality to appear in the mind.
When do I know that I have discovered truth?
When the idea 'this is true', 'that is true' does not arise.
To find reality you must be real in the smallest daily action.
The search for reality is the most dangerous of all undertakings for it will destroy the world in which you live.
There can be no deceit in the search for truth.
If your motive is love of truth and life, you need not be afraid.
As long as you feel competent and confident, reality is beyond your reach.
You can see the unreal as unreal and discard it.
The real is both within and without the skin. )
( Olduğu biçimde. İLE/VE Etkisi itibariyle. )
( 1- Gözlemleyebilsek de, gözlemleyemesek de varolanların, varoluşu.
2- Tutarlı gözlemlerden ya da deneylerden, genel sonuçlar çıkarmanın meşrû olduğu.
3- Hiçbir etkinin, ışık hızından daha hızlı yayılamayacağı.[YERELLİK/LOCALITY]
[Bernard D'Espagnat] )
( Kendinde olan. | Evrensel. | Yalansızlık. )
( Gerçekliğin ötesine ulaşmaya cesaret edemeyen, hakikati fethedemez. )
( REALITY vs./and TRUTH )
( WIRKLICHKEIT mit/und WAHRHEIT )
( ... ile/ve ALETHEIA )
- GERÇEK/LİK ile/ve OLASI/LIK
( REAL/ITY vs./and PROBABLE/PROBABILITY )
- GERÇEK/LİK ile/ve/değil/<> SABİT/LİK
- GERÇEK/LİK ile/ve/||/<> USSAL/LIK
- GERÇEK ile/ve/değil/yerine KESİN/LİK
( [not] REAL vs./and/but DEFINITE/NESS
DEFINITE/NESS instead of REAL )
- GERÇEK ile/ve ÖLÇÜ/M
( [Sans.] ... ile/ve PRAMANA )
( REALITY vs./and MEASUREMENT )
( ... ile/ve LIANG )
- GERÇEK ile/ve/değil/yerine ORGANİK
( [not] REAL vs./and/but ORGANIC
ORGANIC instead of REAL )
- GERÇEK ile/ve/değil YALANSIZ
( [not] REALITY vs./and/but WITHOUT LIE )
- GERÇEKÇİ YAKLAŞIM ile/ve/||/<> AKLÎ GÖRÜ
- GERÇEKLER:
DEMİ ve/||/<> DEVRANI"NA... HÛ
- GERÇEKLERİ DÜŞÜNMEK ile/ve/değil/||/<>/>/< GERÇEKLERİ ORTAYA ÇIKARABİLECEKLERİ DÜŞÜNMEK
- GERÇEKLERİN GERÇEKLİĞİ ile/ve HAKİKATİN HAKİKATİ
( Töz. İLE/VE İlke. )
( REALITY OF THE REALITIES vs./and TRUTH OF THE TRUTH )
- GERÇEKLEŞ(TİR)MEK ile/ve/<> KAZANIM
- GERÇEKLEŞME ile/ve/||/<> EKSİKSİZLEŞME
- GERÇEKLEŞTİREBİLECEKLERİMİZ/ÖĞÜTLEYEBİLECEKLERİMİZ:
BAŞARILI "OLUP/OLMAMAK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< MUTLU OLMAK
- GERÇEKLEŞTİRMEK ile/ve "HAYATA GEÇİRMEK"
- GERÇEKLİĞİN ...:
KOŞULLARI ile/ve/||/<>/>/< YASASI
( Nesnelerde. İLE/VE/||/<>/>/< Akılda. )
- GERÇEKLİK TANIMI/TASAVVURU ile/ve NEDENSELLİK TANIMI/TASAVVURU ile/ve KİŞİ ZİHNİ
- GERÇEKLİK:
AKIL SAYESİNDE/ARACILIĞIYLA ve/||/<> AKILDA
- GERÇEKLİK:
BİLİMSEL ile/ve/||/<>/< DÜŞÜNSEL
( Dışta. İLE/VE/||/<>/< İçte. )
- GERÇEKLİK/HAKİKAT:
ÇÜRÜTEMEDİĞİMİZ ve/||/<> TÜKETEMEDİĞİMİZ
- GERÇEKLİK ile/ve (TOPLUMSAL) UZLAŞIM
( REALITY vs./and [SOCIAL] COMPROMISE )
- GERÇEKLİK ile/ve AÇIMLANMA
( REALITY vs./and TO GET EXPOUND )
- GERÇEKLİK ile/ve/değil/yerine DURUMUN CİDDİYETİ
( [not] REALITY vs./and/but SERIOUSNESS OF THE SITUATION
SERIOUSNESS OF THE SITUATION instead of REALITY )
- GERÇEKLİK ve/||/<> EYLEM
- GERÇEKLİK ile/ve/değil/||/<>/< GEREKSİNİM
- GERÇEKLİK ile/ve/<>/değil/yerine GÖRÜNÜŞ
( Düzen vardır. İLE/VE/<>/DEĞİL/YERİNE Düzen yoktur. )
( Kişinin durduğu yere göre değişir. )
( Suda dans eden ay suda görünür, ama onun nedeni su değil, gökteki aydır. )
( Dünya size, karşı konulmaz biçimde gerçek görünür, çünkü her an onu düşünmektesiniz; onu düşünmeyi bırakın, o sis içinde eriyip gidecektir. )
( Berrak görebilmeniz için zihniniz saf ve bağımlılıktan yoksun olmalıdır. )
( Sadece söze dayanan kanı yeterli değildir. Ancak katı gerçekler, kişinin, kendi hakkında kurduğu imajın hiçbir şey ifade etmediğini gösterebilir. )
( Kendiniz olduğuna inandığınız varolana bakın ve anımsayın - siz, gördüğünüz değilsiniz. )
( Kendi gerçeğinizi kendi bulduğunuzca, içtenlikle yaşayın. )
( Hareket eden'in içinde devinimsiz olan'ı, değişenin içinde değişmez olanı ayırt edebilmeyi öğrenelim, ta ki tüm farkların sadece görünüşte olduğunu ve birliğin gerçek olduğunu idrak edinceye kadar. )
( Gerçeklik, dönüştürülmesi olanaklı olandır. )
( )
( PHENOMENON instead of REALITY
Changes indepence of the position of the person.
The moon dancing on the water is seen in the water, but it is caused by the moon in the sky and not by the water.
The world appears to you so overwhelmingly real, because you think of it all the time; cease thinking of it and it will dissolve into thin mist.
To see clearly, your mind must be pure and unattached.
Mere verbal conviction is not enough. Hard facts alone can show the absolute nothingness of the self-image.
Look at the being you believe you are and remember - you are not what you see.
Earnestly live your truth as you have found it.
Learn to distinguish the immovable in the movable, the unchanging in the changing, till you realise that all differences are in appearance only and oneness is a fact.
The moon dancing on the water is seen in the water, but it is caused by the moon in the sky and not by the water. )
( ŞE'NİYYET[< ŞE'NÎ: Gerçek] ile/ve/<>/değil/yerine KİSVET[çoğ. KÜSÂ][KİSVE değil!]: Elbise. | Özel kıyafet. | Kisbet, yağlı güreş yapan pehlivanların giydikleri paçalı meşin pantolon. | Bir kimsenin/şeyin dış görünüşü. )
( [not] REALITY vs./and/<>/but PHENOMENON )
( RÉALITÉ avec/et/<> ASPECT )
- GERÇEKLİK ve/||/< SONLULUK
- GERÇEKLİK ile/ve ÜMİT
( ÜMİT: Kahırdan kurtulma dürtüsü. )
( REALITY vs./and HOPE )
- GERÇEKTEN ... ile/ve/değil/yerine AYNEN ...
- GERDEK/GİRDEK[Fars.]/ZİFÂF, ARÎS[Ar.]/EVANGADİ[Etiyopya'da] ile/ve/> TÜM GÜN VE GECELER
( TAHCÎL[Ar. < HACLE]: Gerdeğe sokma. | HACLE: Gelin odası. )
- GEREĞİNDE ile/ve YERİNDE
- GEREK GÖRMEMEK ile/ve/<> YEĞLEMEMEK/TERCİH ETMEMEK
- GEREK KOŞUL/NEDEN ile/ve/||/<> YETER KOŞUL/NEDEN
- GEREK NEDEN ile/ve/||/<>/> EREK NEDEN
- GEREK YOK ile/ve DEĞMEZ
- GEREKÇE/DAYANAKÇA ile/ve/||/<> ORAN/TI
( Gerekçe/dayanakça göstermeden, "karar almak/vermek"; oran(orantı) vermeden, "söz söylemek"; olanaksız, yetersiz ve değersizdir. )
- GEREKÇE ile/ve DAYANAK/ÇA
( REASON vs./and SUPPORT/BASE )
- GEREKÇE ile/ve MEŞRÛİYET ZEMİNİ
- GEREKEN ile/ve/değil/yerine GEREKMEYEN
( İSTİLZAM: Gerektirme, gerekme. )
( NECESSARY vs./and NOT NECESSARY )
( DEBERE cum/et INDIGERE )
- GEREKLER ve/<> GERÇEKLER
- GEREKLERİNİ YAP(A)MADIYSAN:
HESAP SORMA! ve SIZLANMA!
- GEREKLİ/LİK, GEREKSİZ/LİK ile/ve ANLAMLI/LIK, ANLAMSIZ/LIK
( Yapılmış/yaşanmış şeyler üzerinde konuşmak, gereksizdir. İLE/VE Geçmiş şeyleri ayıplamak, anlamsızdır. )
( NECESSITY, UNNECESSARY/LACK vs./and MEANINGFUL/NESS, MEANINGLESS/NESS | ABSURDITY )
- GEREKLİ/LİK ile/ve/<> DOĞRU/LUK
( ... İLE/VE/<> (Mantığa) Uygunluk. )
( Genelde ıstıraba neden olan yanlıştır, onu gideren ise doğru. )
( Her doğruyu, her yerde söylemek doğru değildir. )
( Doğrulukta, değişmez olursunuz. )
( Doğruyu bildiğimiz düşüncesi, tehlikelidir. Çünkü o bizi zihin içinde hapseder. )
( "Doğru olan, kendine benzeyeni değil, benzemeyeni aşmak ister; doğru olmayan ise, hem kendine benzeyeni, hem de benzemeyeni aşmaya çalışır." )
( Eğriliğin en yüksek derecesi, doğru olmayıp doğru görünmektir. )
( NECESSITATE vs./and/<> TRUTH
Generally, what causes suffering is wrong and what removes it, is right.
You become immovable in reticence.
The idea that you know what is true is dangerous, for it keeps you imprisoned in the mind. )
- GEREKLİ/LİK ile/ve GEÇERLİ/LİK
( NECESSITY vs./and VALIDITY )
- GEREKLİ/LİK ile/ve YETERLİ/LİK
( NECESSITY vs./and SUFFICIENCY )
- GEREKLİ ile/ve/<> YETERLİ
( NECESSARY/REQUIRED vs./and/<> SUFFICIENT/ENOUGH )
- GEREKLİLİK:
BİLMEK ile/ve/değil/<> YAPMAK
- GEREKLİLİK/GEREKSİZLİK ile/ve/değil ÖNCELİK
( "Gereklilik" ya da "gereksizlik" olarak "tanımlamamız/tanımladıklarımız(gördüklerimiz/görmediklerimiz)", (daha çok) kolayımıza/işimize gelen, alışageldiğimiz bellek kayıtlarımızın yoğunluğu ve önceliği oranındadır. )
- GEREKLİLİK/ZORUNLULUK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÖNÜLLÜLÜK
- GEREKLİLİK ile/ve/değil ALIŞKANLIK
- GEREKLİLİK ile/ve GEREKSİNİM
( NECESSITY vs./and NEED )
- GEREKLİLİK ile/ve NEDENSELLİK
( Öncelik-sonralık yoktur. İLE/VE Öncelik-sonralık vardır. )
( İşlevsellik. İLE/VE Birbirini açıklayıcılık. )
( NECESSITY vs./and SCIENTIFIC TERM )
- GEREKLİLİK ve/> SÜREKLİLİK ve/> KESİNLİK
( NECESSITY and/> CONTINUITY and/> CERTAINTY )
- GEREKLİLİK ile/ve/değil UYGUNLUK
( [not] NECESSITY vs./and/but APPROPRIATENESS )
- GEREKSİNİM/AÇLIK:
UYARILMA ile/ve/||/<>/> TANINMA ile/ve/||/<>/> YAPILANDIRMA
- GEREKSİNİM/LER:
DİRİMSEL ile/ve/||/<>/> ZİHİNSEL
( Sınırlı. İLE/VE/||/<>/> Sınırsız. )
- GEREKSİNİM/LER/İMİZ ve/<>/>< DEĞER/LER/İMİZ
- GEREKSİNİM ile/ve BEKLENTİ
- GEREKSİNİM ile/ve/> DAVET
( NEED vs./and/> TO INVITE )
- GEREKSİNİM ve/||/<>/> DİLE GETİRMEK
( Gereksinimi olduğu halde dile getirmeyen, dilsiz kalsa daha iyidir. )
- GEREKSİNİM ile/ve/<> DOYUM
( NEED vs./and/<> SATISFACTION )
- GEREKSİNİM ve/> EYLEM
( NEED and/> ACTION )
- GEREKSİNİM ile/ve GEREKLİLİK
( Gereksiniminiz olduğuna inandıklarınız, gereksiniminiz olanlar değildir. )
( Eğer gereksiniminiz olmayanları istemezseniz gereksiniminiz olan şeyler size gelecektir. )
( Kendiniz olmaktan başka hiçbir şeye gereksiniminiz yok. )
( Gereksiniminiz olan her şey, sizin içinizde. )
( NEED vs./and NECESSITY
What you believe you need is not what you need.
What you need will come to you, if you do not ask for what you do not need.
You need nothing except to be what you are.
All you need is already within you. )
- GEREKSİNİM ile/ve İLERLEME
( NEED vs./and PROGRESS )
- GEREKSİNİM ile/ve/<> İŞE YARARLIK
- GEREKSİNİM ile/ve/<> KİŞİ/İNSAN
( ... İLE/VE/<> Gereksinimlerinin gereksinimi(/hedefi) durumuna getirilmiş/düşürülmüş olan. )
- GEREKSİNİM ile/ve/değil/||/<>/< TAMAMLAYICI/LIK
- GEREKSİNİM ile/ve/> UYGARLIK
( Gereksinim, uygarlığın dinamosudur. )
( NEED vs./and/> CIVILIZATION )
- GEREKSİNİMİMİZ OLMAYAN ŞEYLERİ ALMAK ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> GEREKSİNİM DUYDUĞUMUZ ŞEYLERİ SATMAK
( Gereksinim duymadığımız şeyleri almak, gereksinim duyduğumuz şeyleri satmaya neden olur. )
- GEREKSİNİMLER ve İLİŞKİLER SIRADÜZENİ:
DİRİMSEL ve/||/<>/> BİLİŞSEL ve/||/<>/> DAVRANIŞSAL
- GEREKSİNİMLER:
ZARÛRÎ ile/ve/||/<>/> HÂCÎ ile/ve/||/<>/> KEMÂLÎ
( Yaşamak için gerekli olan beslenme ve güvenlikle ilgili gereksinimler. İLE/VE/||/<>/> Zorunlu olmayan, ama varoluşu, insanı rahatlatan unsurlara duyulan gereksinimler. İLE/VE/||/<>/> Kişilerin kaygılarını ve estetik beklentilerini karşılayan gereksinimler. )
- GEREKSİNİMLER ile/ve/||/<> DEĞERLER ile/ve/||/<> ANLAMLAR
- GEREKSİZ (YERE) HARCAMA/MASRAF ile/ve/<>/değil/yerine FAZLA HARCAMA/MASRAF
- GEREKSİZ ELEŞTİRİ ile/ve/değil/||/<>/< GİZLİ HAYRAN/LIK
- GEREKSİZ/YERSİZ/ANLAMSIZ "TEPKİ VERMEK" ile/ve/değil/yerine HAREKETE GEÇMEK
( Sadece aptallar, gereksiz/yersiz/anlamsız "tepki verir". )
- GEREKSİZ ile/ve OLUMSUZ
- GEREKTİĞİ GİBİ ile/ve YETERİNCE
- GEREKTİĞİ KADAR DÜŞÜNMEK/KONUŞMAK/YAPMAK ile/ve DEĞERİ/DEĞDİĞİ KADAR DÜŞÜNMEK/KONUŞMAK/YAPMAK
- GEREKTİĞİNDE ile/ve YERİ GELDİĞİNDE
- GERGİN/LİK ile/ve HUZURSUZ/LUK
- GERGİN/LİK ile/ve/değil ŞİŞKİN/LİK
- GERGİN/LİK ile/ve/||/<> TEDİRGİN/LİK
- GERGİNLİĞİN BÖLGELERİNDE:
BOYUN ile/ve/||/<> OMUZ ile/ve/||/<> ÜST SIRT ile/ve/||/<> ORTA SIRT ile/ve/||/<> ALT SIRT ile/ve/||/<> MİDE
( [psikolojik nedenleri] "Kendini tanımlamada korku ve bastırılmışlık." İLE/VE/||/<> "Zorunluluk ve sorumluluk." İLE/VE/||/<> "Üzüntü, keder." İLE/VE/||/<> "Güvensizlik ve güçsüzlük." İLE/VE/||/<> "Utanç, suçluluk, değersizlik." İLE/VE/||/<> "Duyguları yönetmede yetersizlik." )
- GERİ ÇEKİLMEME ve/||/<> AÇIKLAMA GETİRMEME
- Geri dön ve KONUŞ!!!
- GERİ KALMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> UZAK KALMAK
- GERİ TEPME ile/ve/||/<> TERS TEPME
- GERİ ZEKÂLI/LIK ile/ve/değil/||/<> HÖDÜK/LÜK
- GERİBİLDİRİM ile/ve "GİT-GEL"
- GERİBİLDİRİM ve/<> DİRİMLİLİK
( )
( FEEDBACK and/<> LIFE )
- GERİDE BIRAKTIKLARIMIZ ile/ve/||/<> ELİMİZİN ALTINDAKİLER ile/ve/||/<> ULAŞAMADIKLARIMIZ
( Özlüyoruz. İLE/VE/||/<> Sıkılıyoruz. İLE/VE/||/<> Tutuluyoruz. )
- GERİLERİN İLERİSİNDE OLMAK ile/ve/||/<> İLERİLERİN GERİSİNDE OLMAK
- GERİLİM ile/ve/değil/yerine/||/<>/> DENGE
- GERİLİM ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< DENGE
- GERİLİM ile/ve/||/<> GERİLİM YAYI/KEMERİ
( ... İLE/VE/||/<> Bireyin, hırsları ve tutkuları tarafından itilerek düşüncelerinin peşinden gitmesi ile yaşanan iki kutup arasındaki gerilim.[Yaşamda kalmamızı, yaşama tutunmamızı sağlar.][Kohut] )
( ... vs./and/||/<> TENSION ARC )
- GERİLİM ile/ve/değil/||/<>/< GİDİŞ-GELİŞ
- GERİLİM ile/ve/değil/||/<> İKİLEM
- GERİLİM ile/ve/değil/yerine SALINIM
- GERİLMEK ile/ve/değil/||/<>/< UTANMAK
- GERİSİ GELİR ile/ve/||/<> SONU GELMEZ
- GERİYE DÖNMEK ile/ve/değil/yerine GERİ DÖNMEK
- GERMİYAN OĞULLARI ve AYDIN OĞULLARI ve CANDAR OĞULLARI
( Anadolu'da, Türk bilim hayatının oluşumuna büyük katkıda bulunmuşlardır. )
- GETİRİ/LER ile/ve GÖTÜRÜ/LER
- GEVEZE/YANŞAK ile/ve KAVVAL[Ar. KAVL]
( Çenesi düşük, çok ve gereksiz konuşan. İLE/VE Sözü yerinde söyleyen. | Geveze. | Şarkıcı. )
( BEZİR [BEZER: Gevezelik], BİZLÂH ile KAVVAL )
( BÂZENDE-ZEBÂN, BESGÛY )
- GEVEZELİK ve/||/<> GAFLET
( Bilgelik/hikmet/irfan bulunmayan söz. VE/||/<> Düşünce ve bilgi bulunmayan susma/sükût. )
- GEVŞEK/LİK ile/ve/||/<> ESNEK/LİK
- GEVŞEK ile/ve/değil/||/<> YAVŞAK
- GEVŞEME ile/ve/<> MAYIŞMA
( ... İLE/VE/<> Çok yemekten, sıcaktan ya da zevkten gevşemek. )
- GEVŞEME ile/ve/<> REHAVETE KAPILMA
- GEYİK ile/ve ALAGEYİK/SIĞIN/MUS[Ural ormanında]
( ... İLE Postu benekli, erillerinin boynuzları, uca doğru kürek biçiminde genişleyen, Güney Avrupa ve Kuzey Afrika'da yaşayan bir cins geyik, sığın. )
( CERVUS ELAPHUS cum DAMA DAMA )
- GEYİK ile/ve ÇİTAL
( ... İLE/VE Benekli geyik. )
- GEYİK ile/ve GÖZEN
- GEYİK ile/ve KANÇİL
- GEYİK ile/ve KARİYAKU
- GEYİK ile/ve KATIRGEYİĞİ
- GEYİK ile/ve KIZILGEYİK
- GEYİK ile/ve MUNÇAK
( ... İLE/VE Küçük yapılı bir geyik. )
- GEYİK ile/ve PEREDAVİTGEYİĞİ
- GEYİK ile/ve RUSA
- GEYİK ile/ve SAMBAR
( ... İLE/VE Asya'da yaşar. )
- GEYİK ile/ve SİKA
- GEYİK ile/ve YAĞMURCA
- GEZEGEN ADLARI ve/> TANRI ADLARI
- GEZEGEN ile/ve ACUN/DÜNYA
( Dünyanın 360 derecelik yapısı, her derecenin yeryüzündeki mesafe karşılığı 25 fersahtır. Her fersah 12.000 zira(arşın)(5.685 m.)dir. Bir zira 25 parmaktır. Bir parmak, bitişik ve dışı içine gelecek biçimde dizilmiş altı arpa tanesi uzunluğunda bir mesafedir. )
( ... İLE/VE Yüzölçümü: 509.600.000 km2 | Kara: 148.326.000 km2 )
( ... İLE/VE Asya: %30, Afrika: %20.3, Kuzey Amerika: %16.3, Güney Amerika: %11.9, Antartika: %8.9, Avrupa: %6.6, Okyanusya/Avustralya: %6.0 )
( ... İLE/VE Kara: %27, Buz: %2, Su: %71[%97 Tuzlu, %3 Tatlı] )
( Dünyanın (ekvator) çapı 12.756,28 km.dir. )
( Dünyanın yaşı 13.7 milyar yıl olarak kabul edilmektedir. )
( TÜRKÂN-İ ÇERH/SEB'A-İ SEYYÂRE: Yedi gezegen. [UTÂRİD: Merkür. | ZÜHRE: Venüs. | MİRRİH: Mars. | MÜŞTERİ: Jüpiter. | ZÜHAL: Satürn. | NEPTÜN | PLÜTON] )
( Eratosthenes [M.Ö. 276 - 194], dünyanın çevresini hesapladığı bilinen ilk kişidir. )
( SEYYÂRE[Güneşin etrafında dolaşan gezegen.] ile/ve RÜB-İ MESKÛN )
( ... ile/ve CİHÂN )
( PLANET vs./and EARTH )
( ... ile/ve KUN )
- GEZEGEN ile/ve FELEK
- GEZEGEN ile/ve/||/<> KÜÇÜK GEZEGEN(PLANETOİD)
( ... İLE/VE/||/<> Güneşin çevresinde eliptik bir yol izleyen küçük gezegenler. )
( ... İLE/VE/||/<> Pallas ve Vesta. )
- GEZEGENLER ile/ve GÖKADALAR/GALAKSİLER
( Karşılaştırmalı görseli. İLE/VE Karşılaştırmalı görseli. )
( PLANETS vs./and GALAXIES )
- GEZEGENLER ile/ve/||/<> UYDULAR ile/ve/||/<> ASTEROİDLER
( )
- GEZEGENLERİN ÖLÇÜMÜNDE:
GÜNEŞTEN UZAKLIK ile/ve/||/<>/> YÖRÜNGE VE DÖNME DÖNGÜLERİ ile/ve/||/<>/> KÜTLE ile/ve/||/<>/> YARIÇAP ile/ve/||/<>/> YOĞUNLUK
(
|
- gezi ile/ve/değil/<> Gezi
( ... İLE/VE/DEĞİL/<> Türkiye'mizin/İstanbul'umuzun, Taksim'deki, akıl, değerler ve diriliş simgesi olan parkımız. )
- GEZİYE ÇIKARKEN:
GİYSİLERİNİZ ve/||/<> PARANIZ
( Hazırladıklarının yarısını yanına al! VE/||/<> Bütçenin iki katını yanına al! )
- GHOOM MANASTIRI(YİGA CHOELING) ile/ve/<> ZANG DHOK MANASTIRI
( Sıkkım'da: Sarı tarikatın manastırıdır. İLE Kırmızı şapkalı tarikatı[Phodans] manastırıdır. )
- GHRELİN ve/||/<>/> İNSÜLİN ve/||/<>/> LEPTİN
( )
- GİBİ ile/ve/değil/yerine AYNI TÜR
- GICIK ETMEK ile/ve İLGİ ÇEKMEK
- GIDA GÜVENCESİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GIDA EGEMENLİĞİ
- GIDA GÜVENLİĞİ ile/ve/değil GIDA GÜVENCESİ
( TECEDDÜ'[Ar.]: Kötü besinden ya da besin yetersizliğinden dolayı gözdeki meşîme tabakasının arkadan yarılması. )
( [not] FOOD SECURITY vs./and FOOD SAFETY )
- GİDECEKSEN KALMA! ve/||/<> KALACAKSAN GİTME!
- GİDERİLEMEZ/LİK ile/ve/<> VAROLUŞU REDDEDİLEMEZ/LİK
- GİDERİNİ, GELİRİNE GÖRE AYARLAMAK/DÜŞÜREBİLMEK ile/ve/||/<>/> GELİRİNİ, GİDERİNE GÖRE AYARLAMAK/YÜKSELTEBİLMEK
- GİDERME ile/ve/değil/||/<>/< HAFİFLETME
- GİDİŞ ile/ve KURTULUŞ
( TO GO vs./and SALVATION )
- GİDİŞAT ile/ve/değil/yerine/<> SÜREÇ
- GILBERT ve EDISON
- GIR/LA ile/ve/=/||/<> ÇOK
- GİRDİ ile/ve/||/<>/> ETKEN
- GİRDİ ile/ve/||/<>/> KAZANIM
- GİRDİLER DÖRTLÜSÜ ile/ve/<> YAŞAM DÖRTLÜSÜ ile/ve/<> UYUM DÖRTLÜSÜ ile/ve/<> DEĞERLER DÖRTLÜSÜ
( Sayın Gökçen ADAR'ın, "Yaşamla Flört" adlı kitabını okumanızı salık veririz. )
( Olumlu/Pozitif | Olumsuz/Negatif | Nötr | X [Belirsiz, merak uyandıran]. İLE/VE/<>
İş | Sosyal | Aile | Özel. İLE/VE/<>
Beklenti | Ortam | Olanak | Zaman. İLE/VE/<>
Vizyon | Misyon | Nosyon | Gusto[Zevk ve heyecan niteliği, estetik değerler]. )
( INPUT QUARTET vs./and/<> LIFE QUARTET vs./and/<> HARMONY QUARTET vs./and/<> VALUES QUARTET
Positive | Negative | Neuter | X [Indefinite]. WITH/AND/<>
Business | Social | Family | Private. WITH/AND/<>
Expectation | Environment/Ambience | Possibility | Time. WITH/AND/<>
Vision | Mission | Notion | Gusto. )
- GİRESUN ile/ve KİRAZ
( ... İLE/VE Giresun'da, dağlık bir bölgeye verilen ad. )
- GİRİŞ-GELİŞME-SONUÇ ile/ve/değil/yerine/||/<> SÜREÇ-SONUÇ / USÛL-ESAS
( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Süreç olmadan(düşünülmeden/konuşulmadan), sonuca; yöntem(usûl) olmadan, asıl(esas) konuya geçilemez/değinilemez! )
( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Konuşuruz[konuşmalıyız!], etkin susmak üzere; susarız[susabilmeliyiz!], yetkin konuşmak üzere! ["Söyleyerek" değil söyleşerek/konuşarak!] )
( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Tümdengelim yapabilmek için tümevarımsal düşünmüş olmak gerekir! )
( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Anlamak için konuşmak; konuşmak için dinlemek; dinlemek için de susabilmek gerekir! [Anlamanın iki temel koşulu: 1. Nötr olmak/olabilmek. | 2. (Nitelikli) Soru sormak.] )
( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Algı düzenimizi (paradigmamızı) düzeltmek/değiştirmek/geliştirmek üzere, zaman zaman/sık sık "fabrika ayarlarımıza" dönmek gerekir. [Yaşamın ve özellikle de gündelik yaşamın/konuların hızına/yoğunluğuna (fazla) kapılmamak için!] )
( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Çıkarlarımıza yönelik/uygun olarak, "kazanın" "doğurduğuna" inanma eğilimi gösterirken; sonuç odaklı/merkezli olmamak üzere, "kazanın" "öldüğünü" kabul edebilme ve düşünme gücünü kullanmaya cesâret etmemiz gerekir. )
- GİRİŞ ile/ve/||/<> ALTYAPI
- GİRİŞ ile/ve/||/<>/> GELİŞME ile/ve/||/<>/> SONUÇ
- GİRİŞ ile/ve KAPI
( ENTRANCE vs./and DOOR )
- GİRİŞİM/KALKIŞMA ve/<>/> BOZGUN
- GİRİŞİM ile/ve ATILIM
- GİRİŞİM ile/ve PARLAMA
( ENTERPRISE vs./and TO SHINE/BRIGHTEN UP )
- GİRİŞİMCİ ile/ve/değil/||/< "SUÇLU"
- GİRİT ve/<> IRAKLION(KANDİYE)
( ... VE/<> Girit adasının başkenti. )
( Girit adası, Roma, Helen, Mısır, Arap ve Osmanlı uygarlıklarının tarih zenginliğinin buluşma noktasıdır. )
- GİRİTLİLER ile/ve FENİKELİLER
- GİRMEK ile/ve "SIZMAK"
- GİRYÂN ile/ve NERGİS
( Ağlayan göz. İLE/VE Mahmur bakan göz. Yan bakış/lı. )
( ... İLE/VE Divan edebiyatında zehir, bazen panzehir olarak geçer. )
- GİTAR ile/ve/<> PERDESİZ GİTAR
- GİTMEK ile/ve AKMAK
- GİTMEK ile/ve/değil/yerine HAREKET (ETMEK)
( ZİHAP ile/ve/değil/yerine ... )
( [not] TO GO vs./and/but TO MOVE
TO MOVE instead of TO GO )
- GİTMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< UNUTMAK
( Eylem. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Devrim. )
- GİTMİŞ/GİDEN/GİDECEK PARA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GELEBİLECEK/KAZANILABİLECEK PARA
- GIYBET(ÇEKİŞTİRME, DEDİKODU) ile/ve ZİNÂ
( Gıybet dili yakar. )
- GİYDİKÇE AÇILIR ile/ve/||/<> UZADIKÇA ŞEKİL ALIR ile/ve/||/<> ZAMANLA UNUTURSUN
( Tezgâhtarın "kandırmacası"/kaktırması. İLE/VE/||/<> Kuaförün "kandırmacası"/kaktırması. İLE/VE/||/<> "Arkadaşın" kayıtsızlığı. )
- GİYİNMEK ile/ve KUŞANMAK
- GİYSİ/KIYAFET ile/ve KOSTÜM
- GİYSİ ile/ve/<> ROBA[İt.]
( ... İLE Giysi. | Bir giyeceğin, göğüsle omuz arasında kalan bölümüne eklenen parça. )
- GİYSİ ile/ve/||/<> TUHAFİYE[Ar.]
( Çorap, mendil, eldiven gibi giyim ile kurdele, dantel gibi giysi süsüne yarar şeyler. )
- GİZEM ile/ve/değil/yerine GENELE/HERKESE AÇIK OLMAYAN
( [not] MYSTERIOUS vs./and/but NOT OPEN TO ALL/PEOPLE/GENERAL
NOT OPEN TO ALL/PEOPLE/GENERAL instead of MYSTERIOUS )
- GİZEMCİLİK(MİSTİSİZM) ile/ve TASAVVUF
- GİZEMLİ ile/ve/değil/yerine BELİRSİZ
( [not] MYSTERIOUS vs./and/but UNKNOWN/INDEFINITE
UNKNOWN/INDEFINITE instead of MYSTERIOUS )
- GİZLEMEK ile/ve/değil (AÇMAYA/PAYLAŞMAYA) GEREK GÖRMEMEK
( [not] TO HIDE vs./and/but NOT TO SEE NECESSITY (TO OPEN/SHARE) )
- GİZLEMEK ile/ve/||/<> CAŞIRMAY
- GİZLEMEK ile/ve/değil GÖRÜNMEZ KILMAK/SIRLAMAK
- GİZLEMEK ile/ve/değil PAYLAŞMAMAK
( [not] TO HIDE vs./and/but NOT TO SHARE )
- GİZLEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<> TERSİYLE GÖSTERMEK
- GİZLEYEREK AÇMAK ile/ve AÇARAK GİZLEMEK
- GİZLİ/LİK ile/ve/değil/<> GÖRÜLMESİ/DUYULMASI/BİLİNMESİ İSTENİLMEYEN
- GİZLİ ile/ve/değil AÇIĞA ÇIKMAMIŞ
- GİZLİ ile/ve/değil AYRI
( [not] SECRET/HIDDEN vs./and/but SEPARATE )
- GİZLİ ile/ve/değil/yerine/||/<> BELİRSİZ
- GİZLİ ile/ve/değil/||/<> GİZEMLİ
- GİZLİ ile/ve/değil GİZLİCE/UĞRUN
- GİZLİ ile/ve/değil/yerine KİŞİYE ÖZEL
- GİZLİ ile/ve/değil ÖRTÜK
( SIR: Kuşatmanın, betimlemenin dışında olan. )
( SIR: Çömleğin, dışına çekilen son kat toprakla tekrar fırına verilerek pişirilmesi. [İçindeki sıvıyı sızdırmamayı sağlar fakat albenisi/parlaklığı artar. Dolayısıyla "Bu sırdır! ona göre!" denilerek anlatılanlar, anlatılan kişi tarafından da başka bir kişiye aynı biçimde "sırdır!" diyerek anlatılır.] )
( İki kişinin bildiği, (artık) sır değildir. )
( [not] SECRET/HIDDEN vs./and/but COVERED )
- GİZLİLİK ve GEREKLİLİK
- GİZLİLİK ile/ve PİŞMANLIK
- GLİKOLİZ ile/ve/||/<>/> ÜRETİM/KREBS DÖNGÜSÜ
( Glikozun pirüvata dönüştüğü süreç. İLE/VE/||/<>/> Pirüvatın CO2 ve H2O'ya dönüştüğü süreç. )
- GLİKOZ ile/ve/<> FRÜKTOZ/LEVÜLOZ[Fr.]
( ... İLE/VE/<> Meyve şekeri. )
- GLİKOZİT[Fr. < Yun.] ile/ve/<> GLİKOZÜRİ[Fr. < Yun.]
( Çoğu bitkide bulunan glikoz bileşiklerinin genel adı. İLE/VE/<> Sidikte, şekerli bir maddenin, özellikle glikozun bulunması durumu. )
- GLOTOGONİ ile/ve ETİMOLOJİ
( Dilin kökeni. İLE/VE Sözcüklerin/kavramların kökenini inceleyen bilim dalı. )
( NOMOTHETES: Dilin ilk yaratıcısı olarak kabul edilen. )
( Türk dilinin kökenbilim sözlüğünün eksiksiz olarak ortaya konulması, önceleyin Türk
düşüncesinin kaynağını, gelişim aşamalarını, içeriğini bilmeyi gerektirir. Türk insanı,
hangi koşullar altında doğaya yönelmiş, hangi ilkelere göre yaşamını biçimlendirmiş,
hangi kurallara dayanarak çevresini kuşatan nesnel var olanları adlandırmıştır? Bu soruların
yanıtını felsefe ışığından yararlanamayan bir bilginin, bir uzmanın bulması olanaksızdır.
Bir sözcüğün Türkçe olduğunu söyleyebilmek için önce o sözcüğün içeriğini bilmek,
o içerikle Türk kişininın düşünsel eğilimlerini açıklamak temel koşuldur.
Bir sözcüğün yapısına, ses düzenine bakarak Türkçe olup olmadığını söylemek kolaydır. Güç olan, sözcüğün kavrama dönüşürken oluşan içeriğini açıklamaktır.
Türkçe'nin Balkan dilleriyle ilişkisi vardır. Ancak, bu ilişki, çok dar bir alana değindir. Türk
dilinin kökeninin araştırırken, Balkanlar'a, çok sonralara giden kimi sözcükleri (Türkçe
sayılanları) örnek almak, onları kesin kanıt diye göstermek yanıltıcıdır.)
"Türk" sözcüğünün yeni olmasından, ilk kez VIII. yüzyılda Orkun Yazıtları'nda görülmesinden,
sonra bu adı alana ulusun tarihi boyunca belirli bir yerde değil de çok dağınık ülkelerde,
birbirinden uzak bölgelerde yaşamasından kaynaklanır. Kimi tarihçilere göre Türk
topluluğu, Orta Asya'da M.Ö. 3000 dolaylarında vardı, düzenli bir yaşama biçimi,
uyumlu bir topluluk içinde var oluşunu sürdüyordu. Ancak, böylesine eskilere giden görüşlere
karşın, elimizde bulunan yazılı kaynaklar, yazıyla saptanan belgeler "Türk" sözcüğünü
VIII. yüzyıldan öteye götüremiyor pek.
Türk dili üzerinde çalışan bilginlerin ortaya attığı değişik görüşlere göre, Türk dilinin
kaynağı Orta Asya'dır.
Günümüzde Asya Türkçesi, Anadolu Türkçesi (tüm komşu ağızlarla bütünlük içinde)
diyebileceğimiz iki büyük öbek vardır.
Türkçe'nin kökenbilimi üzerinde çalışırken, iki ilke benimsiyoruz.
1- Doğal var olanların çıkardığı seslerden kurulu sözcükler (Türkçe sözcükler)
2- Başka dillerden Türkçe'ye geçerek değişen ya da olduğu gibi kalan sözcükler
(yabancı kaynaklı sözcükler)
Üzerinde durulması gereken konu Türk dilinin yapısıdır. Araştırıcılar, Türk dilinin Ural-Altay
dilleri öbeğinden olduğunu öne sürerler. Bu dil öbeğinin başlıca özelliği, sözcük köklerinin
çekimle değişmemesi, tüm çekimlerin köke getirilen eklerle sürdürülmesidir. Oysa
Hind-Avrupa dillerinde, sözcük kökleri çekimle değişir, başka bir biçime girer. Durum
Arapça'nın içinde bulunduğu dillerde de öyledir.
TÜRK DİLİNİN ETİMOLOJİ SÖZLÜĞÜ
İSMET ZEKİ EYÜBOĞLU - SOSYAL YAYINLARI )
( "Kökenin Kökeni" başlıklı yazıyı okumak için burayı tıklayınız... )
- GMS LİSANSI(MADA) ile/ve/||/<> GMS SERTİFİKASI
( Markalara verilen, Google uygulamalarını kullanma iznidir. [Markalar içindir.] İLE/VE/||/<> Belirli bir cihazın, Google'ın performans gereksinimlerini karşıladığını ve Google Apps'i düzgün bir biçimde çalıştırdığını doğrular. [Telefonlar içindir.] )
- GNOSTİSİZM ile/ve HERMETİZM
- GÖZ ile/ve GÖZ KÜRESİ ile/ve GÖZBEBEĞİ ile/ve GÖZ ÇUKURU ile/ve GÖZ KAPAĞI
( Göz açık olmalı, aklını bulunduğu yere almalı. )
( "Suyun akmaya başladığı kaynak." )
( Göz, Zât'ı; geri kalanı, sıfatı simgeler. )
( Gözlerimiz hayatımız boyunca doğduğumuz andaki boyutlarında kalıyor. Burnumuz ve kulaklarımızın ise büyümesi hiç sona ermiyor. )
( Bir gözün, 1.800.000 damarı vardır. )
( EŞFÂR[Ar. < ŞÜFR]: Gözkapağının kenarları, kirpik yerleri. )
( Her bir göz, 130 milyon görme siniri hücresinden oluşmaktadır. )
( ... İLE ... İLE Gözbebeği, ilgi çekici bir nesneye baktığımızda ya da bir olaya şahit olduğumuzda, %45 oranında büyür. İLE ... İLE ... )
( Bazı örgenimizde, işlevlerinin tamamına ulaşması zaman alırken, gözlerimiz, sürekli olarak etkindir. )
( Gözler, saatte 36.000 bit bilgiyi işleyebiliyor. )
( Gözlerimiz, tüm öteki örgenlerimizden daha fazla olarak, beyin gücünün %65'inden yararlanıyor. )
( Neredeyse herkesin bir gözü, ötekinden az da olsa daha güçlüdür. )
( AYN, MEDMA'[çoğ. MEDÂMİ'] ile/ve ... ile/ve HADEKA, İNSÂN-ÜL-AYN, MANZAR[< NAZAR], MANZAR-I ÇEŞM, NOKTA-İ BÎNİŞ, BÜ-BÜ', MUKLE ile/ve MEDÂR-ÜL-AYN ile/ve ...
RÂFİ'[< REF]: Gözkapağı gibi bazı örgenleri yukarı kaldırmaya yarayan kas/adale, sinir.
TARFE: Gözkapağının bir kere açılıp kapanması. )
( DÎDE, ÇEŞM ile/ve ... ile/ve MERDÜM, MERDÜME, BÎNEK, DÎDE ile/ve ... ile/ve BÂM-I ÇEŞM[üstteki], BERG-İ ÇEŞM[BERG: Yaprak.]
BÂDÂM: Sevgilinin bademi andıran gözü. | Badem. )
( EYE vs./and EYE BALL vs./and PUPIL/APPLE OF THE EYE vs./and ORBIT/EYE HOLE vs./and EYE LID )
- GÖBEK DELİĞİNİN:
ALTI ile/ve/değil/<> ÜSTÜ
( Ya eril, ya da dişil. İLE/VE/<>/DEĞİL Hem eril, hem de dişil. )
( ARZ ile/ve/<>/değil KÜRSÎ [ve ARŞ] )
- GÖBEK ile/ve/||/<> GÖBEK DELİĞİ
( İlgili yazıyı okumak için burayı tıklayınız... )
- GÖBEKLİTEPE ve/||/<> ANU ve/||/<> MARDUK
- GÖBEKLİTEPE ile/ve EŞİK
- GÖBEKLİTEPE ve/||/<>/>/< JERF AL AHMAR
( Tapınak. VE/||/<>/>/< Yerleşim alanı/merkezi. )
- GÖBELEZ ile/ve/<> GÖCEN/GÖÇKEN
( Köpek yavrusu. İLE Tavşan yavrusu. | Kedi, domuz, köpek yavrusu. )
- GÖÇ TERİMLERİ ile/ve/||/<> İLTİCA TERİMLERİ
- GÖÇ ve/<>/< GÜÇ
( Göç, "gücünü", elde edebileceği "güçten" alır. )
- GÖÇMENLİKTE:
[TÜRKİYE]
GÖÇ ALAN/VARIŞ ile/ve/||/<> GÖÇ VEREN/KAYNAK ile/ve/||/<> GEÇİŞ/TRANSİT
- GÖDEL ile/ve/||/<> MAXWELL
- GÖDEN ile/ve/< KOLON
( Kalınbağırsağın son bölümü. İLE/VE Kalınbağırsağın gödenden önceki bölümü. )
( Bir de "Müdür" öyküsü vardır. Bilenler bilir. Bilmeyenler çevrelerindeki bilenlerden dinleyebilir. )
- GOETHE["GÖTE" değil!] ve/||/<> HERDER
- GOETHE ve/||/<> SCHILLER
- GÖĞÜS KABURGALARI ile/ve YÜZEN/YALANCI KABURGALAR
( İlk 7 kaburga. İLE/VE Son 5 kaburga. )
( Kaburgalar, solunum örgenlerini, midenin ve bağırsakların üst kısımlarını âdeta bir kafes içine alır ve onları korur. Aynı zamanda, göğsün tüm incinmelerden etkilenmesinden kaçınmasında yardımcı olur. Kaburgalar, ek genişlik kazanma gereksinimini karşılamak, besin ve gazlarla dolu olan mideye yer sağlamak için göğsü genişletir. Göğüs ve solunum kaslarına gerekli yeri sağlar. Yaşamsal örgenlerin kolayca baskı altında kalmaması ve harap olmaması gerektiği için üstten yedi kaburga, ek bir örtü ve koruma sağlamak üzere, sternumla birleşmiştir. Sindirim örgenlerini örten kaburgalar, omurgadan çıkar fakat sternumla birleşmez, bundan dolayı ön tarafta görülmez. Kaburgalar yukarıdan aşağı doğru aşamalı olarak küçülür. Üst taraftaki kaburgaların ucları birbirine yakın ama aşağı taraftaki kaburgalarınki birbirinden biraz uzaklaşır. Kaburgalar, karaciğer ve dalağı da korur ve midenin tamamına geniş bir yer bırakır. Göğsü çepeçevre sarmış olan ilk yedi kaburga, göğüs kaburgaları olarak bilinir. Bu öbeğin ortasındaki kaburgalar, en geniş ve en uzun kaburgalardır. Uctaki kaburgalar, en ufak olanlardır. Kemikten kaburgaların ince karın zarını harap etmesine engel olmak ve onu korumak için bu kaburgaların ucu kıkırdaktandır. )
- GÖĞÜS KASI "GELİŞTİRMEK" ile/ve/değil/yerine/||/<> GÖZ KASI GELİŞTİRMEK
- GÖĞÜS ile/ve BAŞ
- GÖĞÜS ile/ve/yerine İMÂN TAHTASI
- GÖK CİSİMLERİNİ TANIMLAMA BİLİMİ ile/ve GÖK HARİTASI, YILDIZ UZAKLIKLARINI ÖLÇME
( URANOGRAPHY vs. URANOMETRY )
- GÖK DALIŞINDA:
UÇMAK ile/ve/değil/||/<>/< DÜŞMEK (YATAY DÜŞÜŞ)
- GÖK/UZAY ile/ve/<> AYYUK[Ar.]
( ... İLE/VE/<> Göğün en yüksek yeri. | Göğün kuzey yarımküresinde bulunan bir takımyıldızın en parlak yıldızı. )
( AYYUKA ÇIKMAK/ÇIKMASI: Sesin yükselmesi. | Bir "sözün"/dedikodunun çoğunluk tarafından duyulması/bilinmesi. )
- GÖK ile/ve/değil/<> UZAY
- GÖK ve/<> YER ve/<> YERALTI
( [Ar..] SEMÂ ve/<> .... ve/<> ... )
( ÂSMÂN ve/<> .... ve/<> ... )
- GÖKADALAR/GALAKSİLER'DE:
SIRIUS ile/ve/< POLLUX ile/ve/< ARCTURUS ile/ve/< RIGEL ile/ve/< ALDEBARAN ile/ve/< BETELGEUSE ile/ve/< ANTARES
- GÖKBİLİM/ASTRONOMİ ile/ve GÖK CİSİMLERİNİ TANIMLAMA BİLİMİ
( SEYDİ ALİ REİS: İlk, Türkçe nazarî astronomi kitabının yazarı. [HÜLÂSAT-I HEY'E] )
( ASTRONOMY vs. URANOGRAPHY )
- GÖKBÖRİ/KÖPEKYILDIZI/SİRİUS[Fr., Alm., Rusça]/SOTHIS[Mısır]/SEIRIOS[Yun.]/İŞVARA[Hintçe]/ŞİRA[Ar.]:
A ile/ve/||/<> B
- GÖKE(BARÇA[İt. < BARZA]) ile/ve KUKA[Yun.]
- GÖKKUZGUNLAR ile/ve/<> GÖKKUZGUNUMSULAR ile/ve/<> GÖKKUZGUNGİLLER
( Kuşlar sınıfının, gökkuzgunumsular takımına giren bir alttakım. İLE Gökkuzgunları, ağaçkakanları, çobanaldatanları, sağanları içine alan, kuşlar sınıfından bir takım. İLE En iyi bilinen türü, gökkuzgun olan gökkuzugunumsular takımının, gökkuzgunlar alttakımına giren bir aile. )
- GÖKSEL ile/ve/||/<> UZAYSAL
( SEMÂVÎ ile/ve/||/<> FEZÂÎ )
- GÖKTÜRK ABECESİNDE:
34 ve/+/<> 4
( Sesli harf. VE/+/<> Sessiz harf. )
- GÖKTÜRK TÜRKÇESİ ile/ve/<> OĞUZ TÜRKÇESİ ile/ve/<> ANADOLU TÜRKÇESİ
- GÖKYÜZÜ ile/ve/değil BULUT/LAR
- GÖKYÜZÜ ile/ve/<> YERYÜZÜ
( Gökyüzünde ne varsa, yeryüzünde de o vardır. )
( HOKKA-İ MÎNÂ ile ... )
- GÖL ile/ve DENİZKULAĞI/LAGÜN[Fr. < LAGUNE < İt. < Lat.]
( ... İLE/VE Denizden bir resifle ayrılmış göl. )
- GÖL ile/ve/değil/<> İRKİNTİ
( ... İLE/VE/DEĞİL/<> Su birikintisi. )
- GÖLGE/LİK ile/ve/değil/||/<>/< BİLGE/LİK
- GÖLGE ile/ve/değil/yerine/=/||/<>/< GÖVDE
( Gölgeyi takip edersen güneşi de bulursun! )
( Gölgeni göremiyorsan, gölgeye kaç! )
( "Bilgi/episteme(loji)". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/=/||/<>/< Varolan/onto(loji). )
( [not] SHADOW vs./and/=/||/<>/ BODY instead of SHADOW )
- GÖLGE ile/ve/||/<> İKİNCİL/LİK
- GÖLGE ile/ve/||/<> İZ
- GÖLGE ile/ve KUZ
( ... İLE/VE Gölgede kalan yan. )
- GÖLGE ile/ve/||/<> TÜREV
- GÖLGE ile/ve/||/<> YARI GÖLGE
( ... İLE Bir ışık kaynağı önüne konulan, saydam olmayan bir cismin gerisindeki ekran üzerine vuran gölgesinin çevresinde görülen, çok koyu karanlık olmayan bölümü. )
( Güneş tutulması, ancak Ay'ın yeni ay evresinde gerçekleşir. Ay, Dünya ile Güneş arasından geçerken ve üçü düz bir çizgide olduklarında, Ay, Dünya'ya iki tür gölge düşürür. Daha küçük, daha koyu gölgeye Umbra; daha açık, daha büyük gölgeye ise Penumbra denilir. )
( )
( "Güneş Tutulmaları" yazısını okumak için burayı tıklayınız... )
( )
( UMBRA vs./and/||/<> PENUMBRA )
- GÖLGELEMEK ile/ve/||/<> KAPATMAK
- GÖLGESİ YOKTU:
SAF NURDU ile/ve/değil GÖVDESİNE TAPMAZDI
- GÖMLEK ile/ve/<> PLASTRON[Fr. < İt.]
( ... İLE/VE/<> Erkek giyiminde, gömleğin göğüs tarafının üzerine takılan parça. )
- GÖMÜLÜ ile/ve/||/<> ÖRTÜK
- GÖMÜT/MEZAR ile/ve/değil/||/<> MORG
( ... İLE/VE/DEĞİL/||/<> Adliyece kovuşturmayı gerektiren olaylar sonucu ya da birdenbire ve kuşkulu ölümlerde, ölüm nedeninin ve ölünün kim olduğunun saptanması için ölülerin konulduğu ve inceleme yapılan yer ya da yapı. )
- GÖNDERGE ile/ve/||/<> GÖSTEREN ile/ve/||/<> GÖSTERİLEN
( Veri/harf. İLE/VE/||/<> Biçim. İLE/VE/||/<> Anlam/sözcük. )
( Görüntü/simge. İLE/VE/||/<> Harflerle. [E.V] İLE/VE/||/<> Sözcük olarak[EV] )
( REFERENCE vs./and/||/<> SIGNIFIER vs.and/||/<> SIGNIFIED )
- GÖNDERME" ile/ve/<> ANIMSATMA
- GÖNDERME" ile/ve/değil/yerine BAŞVURU
- GÖNDERME ile/ve/değil/||/<>/< ÇAĞRIŞIM
- GÖNDERME ile/ve/değil/yerine/<> KATKI
- GÖNDERME ile/ve/değil/||/<> YÜKLEME
- GÖNDERMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YÖNLENDİRMEK
- GONDOLUN:
SANCAĞI ile/ve/||/<> İSKELESİ
( Gondolların sağ tarafı olan sancakları ile sol tarafı olan iskeleleri arasındaki fark 24 cm.'dir. )
( 20 farklı ağaç kullanılarak yapılırlar. )
( Gondolların önünde altı dişli, bir tarağı andıran gümüş simge, Venedik'teki altı büyük mahalleyi simgeler. Tarak benzeri bu biçimin en altındaki ters çıkıntı, San Marco Adası'ndan (Venedik), tarihte ilk gondolu yapan Cüdeka Ada'sındakilere bir gönderme olarak konulmuştur: "En iyi gondolu, San Marco'lular yapar". İlk )
- GÖNENCE/KONFOR ALANI ile/ve/||/<>/< GÜVEN ALANI
- GÖNLÜMÜZÜN, ... ve/||/<>/< GÖNLÜMÜZDEN ...
( Perişan olmasını istemiyorsak. VE/||/<>/< Perişan olanları çıkarmamak. )
- GÖNÜL HIRSIZ(LIĞ)I ile/ve/||/<> AÇIK KAPI ARSIZ(LIĞ)I
- GÖNÜL VERMEK ile/ve GÖNÜL KOYMAK
- GÖNÜL YAPMAK ve/||/<> RIZÂ DEVŞİRMEK
- GÖNÜL:
İNSAN-I KÂMİL ve/||/<>/> SIR-I HAKK
- GÖNÜL:
ONA...
KAYAR ve/||/<>/> KAÇAR
- GÖNÜL'ÜN:
ABDESTİ ile/ve KULLUĞU
( Gözyaşı ile. İLE/VE Zikir ile. )
- GÖNÜL ile/ve/||/<>/> GÖRÜNMEYEN GÖNÜL
( Kişi/nin. İLE/VE/||/<>/> Toplum/un. )