SİMURG

Kuşların hükümdârı olan Simurg Anka, Bilgi Ağacı'nın dallarında yaşar ve herşeyi bilirmiş...

Kuşlar, Simurg'a inanır ve onun, kendilerini kurtaracağını düşünürmüş. Kuşlar dünyasında herşey ters gittikçe, onlar da Simurg'u bekler dururlarmış. Ne var ki, Simurg ortada görünmedikçe, kuşkulanır olmuşlar ve sonunda ümidi kesmişler.

Derken, bir gün uzak bir ülkede, bir kuş sürüsü, Simurg'un kanadından bir tüy bulmuş. Simurg'un var olduğunu anlayan dünyadaki tüm kuşlar, toplanmışlar ve hep birlikte Simurg'un huzuruna gidip yardım istemeye karar vermişler.

Ancak, Simurg'un yuvası, etekleri, bulutların üzerinde olan Kaf Dağı'nın tepesindeymiş. Oraya varmak için yedi dipsiz vâdiyi aşmak gerekirmiş. Kuşlar, hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamışlar. Yorulanlar ve düşenler olmuş.

Önce, Bülbül geri dönmüş, güle olan aşkını anımsayıp;
Papağan, o güzelim tüylerini bahane etmiş (oysa tüyleri yüzünden kafese kapatılırmış);
Kartal, yükseklerdeki krallığını bırakamamış;
Baykuş, yıkıntılarını özlemiş,
Balıkçıl kuşu, bataklığını...
Yedi vâdi üzerinden uçtukça, sayıları, gittikçe azalmış.

Ve sonunda, beş vadiden geçtikten sonra gelen Altıncı Vâdi olan "şaşkınlık" ve sonuncusu olan Yedinci Vâdi olan "yok oluş"ta, tüm kuşlar, ümidini yitirmiş... Kaf Dağı'na vardıklarında, geriye, otuz kuş kalmış.

Simurg'un yuvasını bulunca, öğrenmişler ki...
"SİMURG ANKA, "Otuz Kuş" demekmiş.

Onların hepsi Simurg'muş. Her biri de Simurg'muş!

----------------------------

 

Simurg Anka'yı beklemekten vazgeçerek, şaşkınlık ve yok oluşu yaşadıktan sonra bile uçmayı sürdürerek, kendi küllerimiz üzerinden yeniden doğabilmek için kendimizi yakmadıkça, bataklığımızda, tüneklerimizde ve kafeslerimizde yaşamaktan kurtulamayacağız.